Çok güvendiği uzun saçlı bi kız arkasından bıçaklicak bi tane erkek kişisini

ilerde 50li yaşlarda yalnızlık ve pişmanlık görüyorum.. kendisiyle ilgili sorunları var..

Bir erkek kişisi başka birini arkasından bıçaklamak üzere elinde bir hançer tutuyor. Ama bir de kadın var ve bu olaylara tanık oluyor. Engel olabilir, hiç bulaşmayıp seyirci de kalabilir.

Çıkarsa söyle :D

bir adet death eater görüyorum.

hadi gözü aydın dileği gerçek oluyor.

Jonever var orda. Yatağın altında, banyo perdesinin arkasında olanlardan. Kırmızı gözlü.

Valla bilmiyorum petrol zenginimisin yada benzinliğin ve e sınıfı ehliyetin mi var ama bana pek mantıklı gelmedi kaldı ki 80 i geçince sen bunu 3 şerit içinde tut gel bide beni tut

bu çok çirkin bişeye benziyor o paraya çok daha güzel şeyler alınabilir.

www.sahibinden.com küçük falan ama karavan yani.
www.sahibinden.com al bak breaking baddeki gibi :P şaka şaka. alma buda çirkin
www.sahibinden.com şöyle bişeyde olabilir
www.sahibinden.com ama şunlar asla

resmen ölmüş bu motokaravan parana yazık..

bildiğim kadarıyla, istanbul içi için, 00:00 - 04:00 arası ulaşım yok sabiha gökçen'de. ancak gebze - kocaeli tarafına metro araç kaldırıyor direkt, nilüfer'in de bursa aracı var, oralara sorabilirsin.

edit: e10 varmış evet, ben hep sg-1'i kullanınca onu unuttum tamamen.

www.akmisseyahat.com.tr
e5'ten ulaşımı olan bir yerse e-10 ile pendik köprüsüne çıkıp oradan da devam edebilirsin.

@hosein, sabiha gökçen'den 24 saat e-10 var.

taksi 40-50 kağıt yazar.

umarım akmis seyahat tekel değildir :)

Sayın demedim zaten, tahmini ne kadar kullanıyorsunuzdur?

heralde 500 kelime falan

500 ü geçmez, daha çok yazar ve çizerim..

3

soru net değil.

sözlü mü, yazılı mı, toplam mı?

toplamda kaç kelime mi, kaç "farklı" kelime mi?

2178
erkek

evdeysem bütün gün 100'ü geçmiyordur. iletişim eksikliğimiz var :) dışarıda olduğum zamanlar en az 500'dür herhalde. erkeğim.

16 yaşıma dönmeyi ve yeniden başlamayı.

Sonsuza dek 20'li yaşlarımda yaşamaya devam etmek.

Çok zor soru be.

Sinirsiz dilek hakki gibi uyaniklik yapma sansim yoksa 750 milyar dolar isteyebilirdim mesela. Eh o parayla yapilmayacak sey yok gibi..

DünyadaKi bütün yabancı dilleri anadilim gibi konusabilmek isterdim.

sabah mesaileri herkes için 10 olsun :)

sağlıklı bir hayat sürmek.

Ergenliğin başına dönmeyi. Elimde USDTRY'nin geçmiş 25 yıllık günlük verisiyle birlikte tabi.

Evet profil.

Profilden öyle ama cepheden daha iyi bence.

Ben bu ara biraz fazla takıldım oralarda, ondan oldu hep. Nargile kısmını bilmem ama.

nerede bu nargile kafeler, ben hiç görmüyorum?

metin olun, yıkılmayın.

izmirin takılacak en son yerine takmışsın.

----------

onun dışında şehirde tüm ana arterlerde devasa bir trafik sorunu var. ya belli saatlerde komple tıkanıyor. ya da çok yoğun seyreden trafikte herkes aceleyle eve gitmek isterken zibilyon trafik kazası atlatıyor ve sinir harbi yapıyorsunuz.

hoş, merkezi yerde oturup acele etmeyince; toplu taşıma kalitesi de epey arttı bence.

nargile içmiyorum o yüzden kafam rahat..

la bi sürü gökdelen yapıldı, göre göre nargile kafeleri mi gördün ?

edit : profil.

O nargile kafelere seni beni almazlar :) Giden arabalara bakın bir kere. Farklı işler dönüyor oralarda sanırım.

İzmir'in daha büyük sorunları mevcut. Trafik gibi mesela.

Ve evet göçle gelen insan profili ne yazık ki.

aynı durumu yaşıyoruz. 4 sene izmirde yaşamıştım 95 99 arası. şimdi 1 haftadır izmirde bir otelde kalarak ev arıyorum satılık. yuruyerek cok gezdim 1 haftadır. ve senin anlattığın durumu anlattım herkeze. kucuk istanbul olmuş buralar. insan profili acayip değişmiş. bunaldım resmen . vazgectim ev alıp burada yaşamaktan neredeyse. gencliğimde gittiğim samimi yerler saçma sapan yerler olmuş.

ee çankaya basmane takılırsanız her yer suriyeli de olur her yer nargile kafe de :)

bornovaya gidin urlaya gidin balçovaya gidin miss gibi yerler,

izmiri beğenmemek de marifet omuş sanki :D

Nargile kafeleri degil de izmir'i bitiren şeyler tramvay, planlanan kültürpark projesi, sinir hastası eden aktarma sistemi ha bide folkart denen firma.
Çok gerekliydi zaten Avrupa'nın en yüksek binasını izmir'in göbeğine yapmak. O bölgede yaratacağı trafik yükünü bi düşün.
Tramvay zaten çok komik. Biz cok çevreciyiz diye rayların arasına çim zemin uygulayacaklarmış. Kültürparkı betona doyurmak da çevreciliğin bir göstergesi zaten.

@yineiyisinoxford

Kültürpark'ta betonlaşma olmayacak, daha çok yeşil alan olacak ve binaların büyük bir kısmı yıkılacak. Planı Kültürpark içinde eski Pakistan Konsolosluğunda bulunuyor, inceleyebilirsin.

Tramvay projesi gerekli olabilir. Herkes arabasıyla iş-ev arası gidip geldikçe trafik yükü artmakta. Bir nebze çözüm olacak düşüncesindeyim.

Yüksek binalara izin veren Folkart değil, belediye. Ayrıca tek yüksek bina onlar değil. Trafik yükünü arttıran havalimanı yolunda Optimum ve yapılması planlanan stadyumlar olacaktır.

selçuğa şuan 20 dk. uzaktayım da, pek o renklerde ve yapraklar yere dökülmüş olacağını sanmıyorum.

biraz erken sanki, kasımda olur o kareler..

Sabaha karşı 4.30'da oldu. gözlerimi açtım, eşim deprem oluyor dedi. Bizim gardırop sallandı. Hemen baktım Yunanistan sabahtan beri sallanıyormuş. Geçmiş olsun.

Hissettik. Şiddeti çok fazla değildi de süresi uzundu.

sivrisineklerle kavga etmekten deprem falan hiç hissetmedim..

Güncelleme: Deprem Kuşadası'nda olmuş

aslında temizlik olayı. başkasını izlemek iğrenç ama kendin yaparken iyi.
dinsizsporluyum.

o adamın o işi günde 5 kez yaptığını düşün bir de. çoğu insan dışarıdan eve gelince bile yıkamıyor elini ayağını..

Başka nasıl olacak? Siz kendinizi nasıl temizliyorsunuz

@öyle yapcaksa hiç yapmasın. biz o işleri banyo da yapıyoruz. sabah çıkarken duş alıyorum. bir de akşam eve girerken duş alıp temiz elbiselerle evimde oturuyorum. bu ne ya. çok iğrenç birşey.

Normalde temizlik de böyle bi şey zaten yani biz de en nihayetinde kedi gibi kendimizi yalamıyoruz temizlenirken.

@hasta mısınız. banyo da sabun, şampuan falan duş alıp çıkıyoruz. herif kulaklarını, burnunu, ayak parmak arasını elleyip kalkıyo. ne sabun ne bişi. bi daha dincilerle tokalaşmam bile. iğrenç ya.

Ben olayın sadece suyla yapılmaya çalışılmasını tiksinç buluyorum. Kulağımın arkasını falan ellesem hayatta ellerimi sabunlamadan duramam. Duru su vücudun sürekli salgıladığı yağı arındırmaz ki? 600 yılından kalma âdet böyle oluyor işte. Osurunca, küfredince abdest bozuluyormuş. Ne alaka? Götünü mü yıkadın ki yeniden abdest almış oluyorsun? Amaan neyse.

iğrenç bişey, bi de sağı solu ıslatıyorlar lavaboda.

Adamın temiz olmamasını abdeste bağlanan komik olmuş..

Ayaklarını umumi yerlerde lavaboda yıkayanlar var iğrenç. Bir de bence abdest alma kısmı değilse de dışarıda bunun yapılması kötü bence, bir topluluk herkes ayakkabısını çıkarıyor, yıkyıor, sonra ıslak ayaklarıyla o ayakkabıları giyiyor mu üstüne mi basıyor, kaç kişi yanyana, temizlikten başka her şeye benziyor bence.

Ben de halka açık lavabolarda ayak yıkayanlardan tiksniyorum. Avm'lerde bile yapıyorlar bunu. Abdesti avm'de alıyorlar amk. Genel olarak abdest almak cidden açık alanda sümkürmek, kulak yıkamak oldukça itici bir sahneye sebebiyet veriyor ama adamın yaptığın şey temizlenmek. Camiide yapıyorsa bence sorun yok çünkü camiinin amacı o.

TemiZligin amacina uygun iste, nasil barisi dusmaninla yaparsan, temizlik icin de pisliklerden kurtulman gerek di mi

dinlerle zerre alakam yok, inanmam etmem ama az çok bilirim. ailem muhafazakar. en başta o insanların her gün veya sabah akşam duş almadığını nereden biliyorsun? bu olayı senin aldığın duşa ek olarak yapmadığını? sadece abdest alarak hayatlarını sürdürmüyorlar. abdest dinde temizlik için farz olan bişey. namaz kılarken vücutta pislik olmaması için. ve farkındaysan duş dışında, gün içinde açıkta kalan veya en çok kirlenebilecek yerler yıkanıyor abdestte. nasıl pislik olarak düşünebilirsiniz bunu cidden aklım almadı. yapılan işin görüntüsü hoş gelmeyebilir, sonuçta kimse seni de duşta koltuk altını yıkarken görmek istemez ama bunu pislik olarak algılamak bambaşka..

çıkar dersin ki insanlar abdest almak için evine ayrı lavabo yaptırsın, camilerin şadırvanları kapatılsın dışarıdan görünmesin hatta herkese ayrı abdest alanı yapılsın anlarım ama bunu anlamam mümkün değil.

Soruyu soran arkadaş keşke yaş da yazsaydın gerçekten merak ettim. Farklılıklara saygı kavramını benimsemeniz gerektiğini düşünüyorum en başta. Bu bir dinin gereği, yaparlar bunu, normal bir davranış bu. Çoğu şadırvanda da sabun olur, isteyen işi bitince elini sabunlayabilir de. Bunun bir din olması da gerekmiyor, farklı kültürlerin de çok farklı adetleri olabiliyor.

Homofobiksinizdir de siz şimdi, "ayy kız kıza öpüşenler var ne iğğreennç, tiksindim resmennn" diye bir başlık da açarsınız ilerde. Dur hatta bakmadım belki açmışsınızdır bile...

Jonestown +1

ahaha tokalaşmayacakmış dincilerle. canım kıyamam.

sen o zaman ne otobüse bin, ne metroya, ne eline para al ne de kıyafet dene. sabunsuz mabunsuz günde 5 kere abdest alanlar olduğu için oturup şükretmen lazım. bende inançsızım ama islamın en pozitif tarafıdır heralde. abdest olmasa çok daha beteri olurdu emin ol.

Abdest almaya alışkın bünyelerin sabun veya herhangi bir dezenfektana ihtiyacı olmaz. Zaten temizdir. Ayaklarının parmak aralarına kadar temizdir evet. Çünkü abdestin sadece suyla temas etmek demek olmadığını ama suyla muhakkak temas etmek gerektiğini bilirler. Herkes o anki durumuna göre "temizlenir". Temizlenilecek şekilde hareket edilir, o hareketlerin asgarisi de abdesttir. Sana iğrenç gelebilir ama bunlar hiç de iğrenç değildir.

tiksindirici değil. izlemek zorunda mısın?

çorabını, atletini ve kilodunu bile en az haftada 1 değişen insanları, deodorant nedir bilmeyen, metrobüslerde ağır bir şekilde kokan insanları düşünürsek şu "tiksinç" dediğin şey "hiç yoktan iyidir" bile.

abdestin ne zaman ortaya çıktığını düşünmek gerekiyor biraz da. ve nerede. dinler ister gerçekten gökten gelsin, isterse de insan icadı olsun, içinde güzel şeyler de barındırır. temizliğe güdülemek de bunlardan birisidir. her dinin "aklın yolu birdir" mottosuyla yollarının kesişeceği ortak güzel noktalar vardır. tek bir adamdan koca dinin temizlik ritüelini tanımlaman da komik olmuş. hepsi bunları yaptıktan sonra "ellerini yıkamadan kalkmıyor." mesela namaz da yerine göre gereksiz bulunabilir ama başka bir bakış açısıyla o bir egzersizdir. egzersizler bedeni adam etmek içindir. sağlam kafa sağlam vücutta bulunur şeysiyle alakalıdır. uzakdoğuda bile meditasyon eğitimleri önce bedenin gerçek oturma düzenini kazanmasına teşvik etmek içindir mesela. bu işler beden ve ruhun ortak gelişmesiyle ilerliyor. yani eve kapanıp kukuman kuşu gibi düşünmekle olmuyor. bedeni uygun bir kap haline getireceksiniz ki sonra o kabın içine uygun "şey" dolabilsin. gibi.

bunların sadece suyla yapılıyor oluşu bana da oldum olası ' temizlik sağlamadığını' düşündürür. birçoğu abdest aldıktan sonra ellerini bile yikamiyor sabunla.

Klinik bir İslamofobsun.

Türkiye toplumu gerçekten pis buna diyecek söz yok. Evvela bugün Türkiye'de yaşayan topluma Türk demiyorum ben. Karman çorman bir şey.

Şadırvanlar 500 yıl öncesinin teknolojisine göre gayet obsesif Kompulsif bir titizlik anlayışı ile tasarlanmış mimari eserler/ temizlik araçları.
Dairesel ya da kare örneğin, başkasından üzerine su sıçraması falan imkansız. Bugün en şekilli otelin umumi tuvaletine giren öküz herif yan lavabodan sana su sıçratabiliyor.

Pakistanda falan millet ortak havuz suyu ile abdest alıyor. Onlar da Müslüman. Çeşme yapıp şadırvan tasarlayan Türkler de Müslüman. Müslüman Türklerin yaşadığı bir toplumda yaşasak bugün şadırvanlar daha farklı olabilirdi. Allah su duru olmak zorunda diyor mu bilmiyorum. Sonuçta her uzuv üç kere yıkanıyor. İlk suyu sabunlu diğer iki suyu duru veren şadırvanlar tasarlanabilirdi. Sensör kullanılıp israfın önüne geçilebilirdi. Fakat ahlak ve Türklük bu toplumu asırlardır gıdım gıdım terk etmekte. Ayrıca aşırı titizlik de manevi açıdan kibir sayılacağından pek doğru olmayabilir.

Sonuçta bu dünyaya bir vajinadan itile kakıla kan ve başka vücut sıvılarına bulanmış olarak geliyor, ölü canlı artıkları dışkı ve mineral karışımı olan toprağa konarak da gidiyoruz. Tevazu İslam'ın en temel ahlaki değerlerinden birisidir.


Fakat şu bir gerçek ki bugün Türkiye toplumu alabildiğine pis. Geçen burada birisi sinemada sevgilisiyle yaptıklarını anlatıyordu. Artık metro muavinş gibi koltuğa mı attırdı kolçağa mı sürttürdü ellerini baş yaslanan yere mi sildi Allah bilir.
Gerçekten otobüste metroda bir yere tutunmadan gideceğim diye baldırlarım he man gibi oldu. Tab gıda hariç neredeyse hiç yemek yemiyorum dışarıda. Ortalık potansiyel metro muavini kaynıyor.

Maddi imkansızlıklar bir yandan Türk toplumundaki yozlaşma diğer yandan 500 yıl önce yaşamış Müslüman Türklerin bıraktığı ve sahip çıkılamayan şadırvan mirası pek çok Müslüman ülkeden daha titiz şartlar sağlıyor. O beğenmediğin Müslüman'ın da senin gibi sabah duşta sabun ile yıkanmış olduğunu buna ek olarak gün boyu ortalama beş kere daha uzuvlarını yıkıyor olduğunu düşünmüyorsun. Aksini düşünüyorsun.

Bir anti-akplisin.


Hayır bir akp karşıtı değil. Antimadde gibi.

çoğunluğun aksine sana katılıyorum. bu kadar karşı çıkan insan olduğunu görmek şaşırttı. sadece suyla neyin temizliği bu arkadaşlar? sabunsuz neyi temizleyebiliriz? isterse beş değil on beş defa su sürsün ensesine, bu neyi değiştirir? burada bu güruhu aklamaya çalışanlar bile bu insanların büyük bir kısmının sabah akşam duş almadığını biliyor bence. aynı adamlar kokmadıkça gömlek değiştirmiyorlar. ayaklarına şap şap su sürüp aynı çorabı aynı kundurayı giyiyorlar. kaldı ki bunu bir de lavaboda yapan var. her yer su içinde, sanki boru patlamış. dışarıda en azından kafamı çevirip gidiyorum ama evimde olunca ıslanmış lavabo kenarı ve zemini küfrede küfrede temizliyorum. mümkün olsaydı bu insanlarla aynı havayı bile solumazdım. medeniyetsizler.

Bugun camilerde umumi yerlerde abdest almanin temizlik getirdigini dusunenler:

Abdest orijinalinde pislik icinde olan bir toplumun o gunku hayat sartlarinda cok daha temiz olmalari icin bir firsat sunmustur. Bugun sehirde bu islemi sallabas ayni sekilde yapmanin sizi daha temiz yapiyor olmasi fikri ise bilimsel degildir, akla mantiga sigmaz. Bugun sehirde yasayan biri camide aldigi abdest sonrasi oradan daha pis olarak kalkiyor bunun savunulacak mantikli bir yani yok. Insanlarin patojenlerini birbirleriyle paylastiklari bir yer haline geliyor umumi abdest yerleri. Ve sizi toplum icin yasamda hastaliklariniz konusunda daha bulasici hale getiriyor. Musluk falan kullaniyorsaniz ellediginiz icin daha fazla hastalik kapma ihtimaliniz de artiyor.

Uzerinizdeki patojenlerden kurtulmak (yani daha temiz olmak) istiyorsaniz yikadiginiz yerlerdeki yağı cozecek bir sey kullanmaniz lazim. Su tek basina ise yaramaz. Uzerinizde ne pislik varsa oraniza buraniza yayarsiniz sadece. Eger kendi evinizde yapiyor olsaniz bir tik daha temiz olabilirdiniz (cunku sizin mikroorganizmalariniz zaten her yerde) ama umumi bir yerde yaptiginizda baskalariyla patojenleri paylasiyorsunuz bu kadar basit. Elinizi ayaginiza falan surup, burnunuze su cekip sumkurup elinizi SABUNLA yikamadiginizda herhangi bir hastaliginiz varsa daha bulasici bir hale geliyorsunuz. HAstalaninca doktora gidiyorsunuz degil mi? Ha gidin o doktorlariniza sorun. Ben elimle burnumu sumkurup elimi sabunla yikamazsam daha bulasici olur muyum olmaz miyim deyin.

Daha temiz oldugunuzu saniyorsaniz bu cahillikten geliyor. Evet, bundan 1500 yil once arabistanda yasiyor olsaydiniz, umumi olarak aldiginiz abdest sizi ortalama bir insandan daha temiz yapabilirdi. Bugun bir sehirde camii de aldiginiz abdest sizi ortalama bir insandan daha kirli hale getiriyor. Sartlar farkli yani. Ama siz ayni seyi ezberden yapmaya devam ediyorsunuz.

Islamda boyle bir adet var diye yapiyoruz deyin. Daha temiz olmak icin yapiyoruz demeyin. Daha temiz olmuyorsunuz. O zaman kabul.

Tipki, "orucu fakirin halinden anlamak icin tutuyoruz" deyip aksama iftar ziyafetlerine gitmeniz gibi. Onu da farz oldugu icin gelenek oldugu icin yapiyorsunuz. Baska bir kulp takmayin iste gerek yok. Hangi fakir ac kalip aksama dostlariyla ailesiyle ziyafet cekiyormus? Ayni hesap iste.

@godoşu beklerken

Halkın o kadar temiz olduğunu söylemedik. Abdest almayı konuşuyoruz. Abdest almanın iğrenç olup olmadığını.

Halk temiz olaydı emin ol bu kadar rezil hallerde olmazdık. Yollardaki o dinlenme tesislerinin halini ben biliyorum. Batısı ayrı doğusu apayrı...

Fakat hem islamiyette israfın haram olması ve suya ayrıca hassasiyet gösterilmesi var hem de abdestin sadece vakit namazları için değil gusül abdesti şekli de var, ayrıca namaz gibi abdestin de bir iç anlamı, derinlemesine düşünüp çok etraflıca irdelenmesi gereken yönleri var. Mesela camiye soğan sarımsak gibi kötü kokan şeyler yiyerek gelinmez, bizzat hz. Peygamberin uygulamasıdır, buradan anlıyoruz ki toplum içinde insanlara rahatsızlık verecek her türlü uygulamadan kaçınılır. Abdest temizliğin asgari noktasıdır, isteyen daha fazlasını da yapar, ama amacı doğru belirlemek gerekir. Abdest almış denmesi için değil, temizlenmek için abdest alınmalı yani. Sorun zihniyettedir, uygulamalar zihniyetlerden ötürü kötüleşir veya iyileşir.

kanmucuk, zaten umumi tuvaletin igrenc bir tecrube oldugu konusunda herkes hemfikir. burada muslumanlarin iddiasi (umumi bir yerde alinan) abdestin onlari daha temiz yaptigi. yukarida yazdigim gerekcelerden tabii ki bu dogru degil (bundan 1500 yil once arabistanda dogruydu, bugun sehirde degil). Bugun umuma acik bir yerde oranizi buranizi sabunsuz yikiyor sumkuruyor ediyorsaniz oradan daha kirli kalkiyorsunuz (sabun veya muadili bir sey kullanmiyorsaniz; yoksa kendi pisliginizi ve baskalarinin pisligini hacamat edip oraniza buraniza yayiyorsunuz sadece), bir hastaliginiz varsa daha bulasici oluyorsunuz ve orayi kullanan hasta kisilerden hastalik kapma riskinizi arttirmis oluyorsunuz. ha bu islamda sunnettir farzdir diye yapiyoruz derseniz problem yok ama daha temiz olmak icin yapiyoruz derseniz bu ahmaklik olur. cunku oyle olmuyorsunuz.

Bir de ıslak ayağa kurulamadan çorap giyme olayı var, direkt mantar sebebi.

ek olarak abdestin çok da gerekmediğini unutmayın. hiç bir budist meditasyon öncesi girişmez böyle işe. yani ekstradan bir şeydir bu abdest şeysi. kişi yoksa zaten günlük duşu falan adına temiz olmayı içten genel bir istekle yapmalıdır. dini ona öyle emrediyor/öneriyor diye değil. "abdest ne kadar temizlik sağlar ki"cilere idi bu cevabım :)

Kimse gibi olmayacak bence hayattayken krallar gibi yaşamaya devam edecek
Hasta vs olursa gene krallar gibi uğurlanacak
Öldükten sonra eeh boşver diyecekler

boşuna beklemeyin, en kötü kenan evren gibi olur sonu.

troll'ler için kapınızın önüne bir kap yemek de siz bırakmayın, beslemeyin işte şunları. boşa dememiş atalarımız don't feed the troll diye.

adnan menderes gibi olur. asılır anlamında demiyorum. birileri için efsane birileri için nefret edilen adam olmaya devam eder. fikirler çok da değişmez.

mutsuz, umutsuz ve şehitsiz bir günü geçmeyen bir halk, liderinin sonu gelse ne olur..!

demokrasileri gelişmediği toplumlarda baskıcı rejimler halk eliyle değişmez genellikle. güce tapılan, güçlü olanın gücünün gösterip diğerlerini ezdikçe daha fazla sempati topladığı, başkasına hakaret etmeyen, hır gür çıkarmayan kişilerin "liderlik vasfı yok" diye eleştirildiği bir siyasi arena varken hele hiç hiç öyle bir şey beklemiyorum.

kişisel tahminime göre tayyip'in sonunu suriye politikası getirecek. rusya ile aradaki zoraki yakınlaşma bir sebeple sona ererse (ki her şeyiyle rusya'ya muhtaç olan biziz bu yüzden erecek) türkiye/suriye sınırı diye bir sınır kalmaz ve o cehennemde tek başına kalır.

karşıtlarının onun devrilmesi ya da ölmesi için seçim, darbe, terör eylemleri, avrupaya abd ye şikayet, yurt içindeki çesitli gösteri ve protestolardan artık umudu iyiden iyiye kesmeye başlayıp artık neredeyse Allah celle celaluh'a dua etmeye baslayacaklarini düşünmeye başladım. gecenlerde bir programda konuşmacılardan biri: 40 yaş üstü akp karşıtlarında sinirli ve gergin bir hal bulunduğunu anlatıyordu. ne zaman siyasetten konu açılsa bu halleri ister istemez yüzlerinde beliriyor. bunu destekleyen bir örnegi söyleyeyim tanidigim akpli yaşı 50lerde olan bir kadın komşu (chpli o da 50yi geçkin) ziyaretine gidiyor. o zamanlarda secimler yaklasiyor tabi. konu kime oy verilecegi konusuldugunda ziyaretçi kadin akp dediginde ev sahibi basliyor sinirlenmeye , çıkışmaya :
- onlara oy verilir mi?, onlar şöyle böyle yaptı vs. gibisinden sıralamaya başlıyor
ciddi ciddi sunu arastirin bakın 1950 den sonra durum değişti. ne zamanki secimlerde gizli oy, açık sayım ilkesi geldi bu topraklarda o zaman halkin genelinin dedigi oldu. yani geriye bakıldiginda mesele sadece akp, chp vs. meselesi de değil aslında..
soruya gelince, erdoganin sonu nasıl olursa olsun bir sonraki kisi, erdoganı karşıtlarina aratır.

En kötü Kenan Evren gibi olur 100 yaşına kadar yaşar, bir şey olmaz.

Bu duyuruyu da @animalman gibi "hassasiyeti yüksek" birileri sağa sola şikayet etmiş olabilir. Cevaplara dikkat edin. Çünkü kendileri isimleri ima ile göze sokarak anlatıp, isimleri aleni yazanlara düşman olmayı iyi bilirler.

ülke kurucularına hakaret edip itlik yapmayın çocuklar.

Son gibi son olur...

Soru: tayyip erdoğanın sonu
sizce nasıl olur? hitler gibi mi, mussolini gibi mi, yoksa çavuşesku gibi mi?

1. cevap: Kimse gibi olmayacak bence hayattayken krallar gibi yaşamaya devam edecek
Hasta vs olursa gene krallar gibi uğurlanacak
Öldükten sonra eeh boşver diyecekler

2. Cevap: animalman'in saçma sapan "şişe şişe gebermez" haraketi. (bence hakaret) Sonra animalman şu soruyu sordu: "neden istediğinize istediğiniz hakareti etme hakkını kendinizde görüp de sevdiğiniz birine laf edildiğnde hopluyorsunuz? neden empati yapmayı beceremiyorsunuz? neden sizin gibi düşünmeyen herkese hayvan, troll, öküz vb hakaretleri sıralıyorsunuz? "

Sen gelene kadar kavga küfür yoktu şark kurnazı arkadaşım. Bi zeki sen varsın di mi? Saygısızsın bu bir. Karşındakini aptal yerine koyarken aptal yerine düşen sen olmuşsun bu 2. Soruna cevabı dön kendin ver bu 3. Ama hepsinden önce, fikirlerini birilerinin hassasiyetine dokunmayacak şekilde belirtemediğin müddetçe, ağlak mağdur triplerin ancak senin gibi düşünen insanlarda işe yarar. .

adam "karaciğeri şişe şişe gebermez muhtemelen" diyerek, hayırsız bir ölümün hak edilmiş olduğu imasında bulunmuş, kendi kendine bir karşılaştırmaya girmiş, hâlâ douchebag hakaret etmiş deniyor.

hakaret etse de hakkıdır, doğrudur, kendisine sonsuz katılıyorum.

aklı olan bir insanın şu ülkede atatürk'ten önce eleştireceği milyonlarca şey olur, ama tamam eleştirmek isteyen eleştirsin.
eleştirmekle haddini bilmemek aynı şeyler değil yalnız.

bir de bir laf edip, sonra "ama ben öyle demedim ki, ama ben, ama ben" diye bıdı bıdı yapmayın, delikanlı olun.

cevaba gelince; ölümünün sorudaki örneklerden birine benzeyeceğini sanmıyorum.

Muhtemelen yine para içinde yüzerken ölecek, o zaman anlayacak o kadar malı öbür dünyaya götüremeyeceğini. Son zamanlarında Türkiye'de yargılanmamak için ABD'ye kaçacak diye düşünüyorum.

Not: Ciddiye alınacak insan var, alınmayacak insan var, he de geç. Prim yaptırmayın vatan hainlerine. (Dikkat, ben de isim vermedim)

akboylar&terör seviciler el ele, hep beraber yeni türkiye!

"şişe şişe gebermek" eleştiri değil net bir şekilde hakarettir. ne amaçla söylendiği de gayet açık. ne hayvanadam'ın cevabına kadar ne de ondan sonra erdoğan'a herhangi bir hakaret yapılmış iken "ama siz de rte'ye hakaret ediyürsünüz" diye hayalgücü üzerinden çıkarımlarla ülkenin kurucusuna göz göre göre hakaret edecek cesarete sahipseniz gelen tepkilere de ağlamayacaksınız.

hayvanadam'ın yazdığını normal bulup silmeyen moderasyonu da sinan çetin'in oğlu ezsin arabayla.

cevap: bugüne kadar ölen tc cumhurbaşkanlarının hiç birinden farklı olmaz.

adnan menderes +1
tayyipin sonunu kendisine göre değil, halka bakıp görebilirsiniz. isterse savaş suçu ile yargılansın, isterse canlı yayında gangbang yapsın, halk başka bir gözle bakacak. tayyipin yanlış da olsa geri adım atmama huyu aynen halkta da tükürdüğünü yalamama şeklinde var. ben yanlış bilmişim demeyi yediremiyorlar kendilerine.

Ben sonu sandıkta olur diyenlerdenim. Bence kimsenin rakip olmayacağına iyice ikna oldugumuz zaman biri çıkar seçimde sandığa gider ve seçimi süpriz bir biçimde kazanır.

Sonra da simdi akp yalakası oman tipler "yoo biz hiç desteklemedik" der geçer.

hiçbiri gibi olmaz sonu.

unakıtan gibi olur mesela. görevden ayrıldığında gündemden düşmüştü unakıtan, o düşmez. tek fark bu olur. ama hesap sorulmadan.

yanıtlar için teşekkürler.
animalman'in ne yazdığını göremedim, silinmiş. gereksiz yere tartışma çıktıysa kusura bakmayın.

kendi soruma kendim yanıt vereyim. şıklara eklemek istemedim ama kenan evren gibi olacağını düşünüyorum ben de.

büyüdükçe daha bir güzel oldu ilişkimiz, gayet iyiyiz şu anda. benim hayatımdaki en kıymetli varlıklardan biri kendisi.

31/kadın

30 dan sonra pek kardeşliğin anlamı kalmıyor, yüzeysel oluyor ilişkiler maalesef, herkes kendi halinde bizde. 33 uzman er

Normal anlaşıyoruz ama bir sorunum olursa yardım etmez sözde sever 28 k

hangisiyle?
ben en büyüğüm hepsi için canımı veririm.
1 küçük olan benimle 5 senedir konuşmuyor, sebebi de erkek arkdaşımla ilişkim :) ki erkek arkadaşımdan ayrılalı daha fazla zaman oldu...böyle saçma sapan şeyler.
1 küçüğü erkek (kalanlar hep kız anlaşılacağı üzere), azcık ağır abi, ama abla olarak saygı duyar sever, fena değil
en küçüğü ile bal kaymak modundayız.

erkek kardeşim var. aramızda 7 yaş var. anne babamla genel olarak mesafeli olduğumdan onunla da öyleyiz denebilir. arayıp sormaz, ben de aramam. anca yüzyüze gelince bir iki muhabbet o kadar.

23 k.

soğuk.

ayda yılda bir konuşuyoruz. 28 K

23 e

Berbat bir ilişki

Kız kardesim var cok severim, ne olursa olsun yardımına kosarım 33 erkek

Cok iyi 28E

3 kardeşim var, hepsiyle de çok iyi aramız. Küçükken nefret ederdim tabii, büyüdükçe iyi oldu. En yakın arkadaşım olurlar. Canımı veririm hepsine de.

ben de ' kardeşlik, kan bagi' denen şeylere inanmıyorum. kız kardeşim canım benim. bana hala küçük bir cocuk gibi geliyor. umarım hayatı boyunca hep iyilerle olur. hep mutlu olur. ben de tabii hep bunlari sağlamaya çalışıcam.

abim hayatımda tanıdığım en rezalet karakter. keşke dünyada böyle bir insan olmasaydı. kendisiyle belki yılda bir kere ' gorusmek' zorunda kalıyorum. suratına bakmak bile rahatsızlık veriyor, bakmiyorum.

23 k

Çok iyi. Arada sırada bozulduğu oluyor.

Ben 23E
Kardeşim 17E

hıc boyle cevaplar gorecegımı dusunmezdım. kardeslerıme canımı verırım onlar da bana 31k

aramızda 6 yaş var ben küçük olan tarafım. baya iyi aramız yaş farkı kapandı artık. ikimiz de kadınız.

yaş 21.

erkek kardeşim benden 3 yaş küçük, sadece bi şeye ya da paraya ihtiyacı olduğu zaman arar sorar onun dışında sesini duymam, arasam ulaşamam, ben de bu duruma kızdığım için artık sadece aile ziyaretinde görüyorum, ablam 2 yaş büyük, uzun yıllar aynı evi paylaştık ve yine uzun yıllardır aynı şirkette çalışıyoruz, her gün birlikteyiz yani, aramız iyidir, onun için her şeyi yaparım. 35 k.

35 yasindayim. Ablam ve abim var. Bu 35 yilda, birbirimize sesimizi dahi yukseltmedik.

Muhteşem. 22, kadın.

ergenken çok sorunluydu, meğer cinsel kimlik arayışındanmış, ben kafada problem var sanıyordum :) şimdi o 29 yaşında ben 24, en iyi arkadaşım oldu, birbirimizin her şeyini biliriz. fazla biliyoruz hatta asdasdf

hepsiyle çok iyi.32e.

27 yaşındayım, kadınım. Kardeşim 23 yaşında, erkek. Çocukluğumuzdan bu yana hep çok yakın olduk.

ya valla ben çok kötü bi abiyim, iyiliğinden veya kötülüğünden söz edebileceğim bi ilişkim yok aramda kardeşlerimle. yazın mesela 3-4 ay falan birlikte takılmamıza rağmen aramızda çok samimiyet yok gibi, birlikte pek bi şey yapmıyoruz mesela. onlar kendi aralarında feci kapışıyolar ama. kız 17 erkek 13. kız kardeşim karakter olarak da çok nemrut uyuz bi kızdır zaten, erkek kardeşim de yan bakana uçan tekme atan bi tip, luis suarez felipe melo gibi bi şey. çok takılmıyorum ama büyüdüklerinde anlayacaklar. ben de küçükken kız kardeşimle çok fena dövüşüyodum mesela ama şimdi hanım-bey diye hitap ediyoz birbirimize neredeyse, hiç bağırış çağırış olmuyor. çünkü abiyim ulan ben. ben su isteyince getiriyo mesela ama kardeşim istese bardağı kafasında kırar. rispekt. 22e

Cinsiyete ne gerek var? Elti olmak için kadın olmak lazım zaten :)

fuzzy olmak istemistim +1 cuvalladı

daha aram yok, eltim olur musun?

djklshfalsdk muhteşem
en sevdiğim aile üyesi elti.
ama ben daha tanışmadım.
cinsiyet kadın yaş 31
TŞK.

Elti hangisiydi görümce hangisiydi?

henüz tanışmadım.
o sebepten bir yorum yapamayacağım.

O zaman sanırım eltim olmayacak B-)

Sabit bir eltim yok kayinco ayrilip barisiyor surekli afsgs :D

madem test de yaptırmış doktora danışsın.

sordum, baska seyleri cevapladi, onu cevaplamadi.

taze sıkma portakal suyu her derde deva..

dostum onun çaresi yok maalesef. yıllardır sürünüyorum, kolonoskopiden holtere kadar zibilyon tane test tetkik yaptırdım. kafamı kaldıracak halim yok ama doktorlar bişeyin yok ara ara demir hapı kullan diyip postalıyorlar.

çocukluğumda o kadar balık yağı içtim ki şimdi bile aklıma gelince kokusundan midem bulanır. annem hala pekmez, ciğer yedirir. supradyn, pharmaton, solgar kutu kutu içtim. olmayınca olmuyor. bulursan çaresini bana da söyle nolursun.

red bull gibi seyler icmiyorum.

genel olarak spor yapın, uyku düzenine dikkat edin. spor yapamıyorsanız bir sebeple temiz havada yürüyüş yapın. sadece yediğiniz şeylerle olmaz enerji.

@hallanne ben de kesin bir seyim bozuk diyordum ama yok yani.

supradin parmaton gingseng ailesinden birine baslicam da nokta atisi olsun istiyorum.

@meddah spor yapiyorum da uyku bozuk. belki uyku duzelse daha guzel olacak her sey. o yuzden melatonin yazdim, onun hapinin ismini bilmiyorum ama.

dur yahu ne yaptın öyle hemen her şeyi ilaçla düzeltemezsin. bir doktora görünsene şöyle kapsamlıca. uyku yoksa neden yok? belki de despresyondasın farkında değilsin?

o zaman uyku hapi soyleyin :(( yemek yiyorum, su iciyorum, telefona bakmiyorum, oda karanlik vs vs.. bir sey degismiyor.

vücut geliştirmeye başla ve haddinden fazla kaliteli beslen.
arada koşu da yaparsan bomba gibi olursun.

Kefir tüketebilirsiniz düzenli. Bir araştırın bence.

Uyku sorunu bende de var. Ama uyku sıkıntılı olduğu için mi gun içerisinde yorgunluk hissediliyor yoksa yorgunluğun altında yatan asıl sebep mi uyku sorununa yol açıyor işte bu da ayrı bir muamma.

Ben de mesela huzursuz bacak sendromu var. Bunun sebeplerinden biri kansızlık. Ayrıca ayak tabanlarımda yanma olur. Bunun da sebeplerinden biri kansızlık. Ee bunlar olunca zaten uyuyamıyorsun ki. Her şey bir kısır dongu yani.

Uyku için melatonin deneyebilirsin. Doğrudan melatonin olarak ara. Ben yurtbdışından almıştım. Solgarın ve gnc'nin melatonin diye uyku desteği olması lazım.

Www.dermovizyon.com da direk eczaciya sorabilirsiniz

fena değil, idare ediyoruz. erkek.

arapsaçı. ona göre normalim. mesafe iyi oluyor. kadın.

iyi. erkek.

gayet iyi. kadın

mesafeli / kötü - kadın

ayrı şehirler nedeniyle senede 1 ay bir arada oluyoruz ondan idare ediyoruz ama tartışmalarımız çok sert.

yani uzakta olduğumuzdan iyi, yakında olsa kötü olurduk. erkek.

gayet iyi. erkek.

orta halli, o kızlarını daha çok seviyor biz erkek çocuklarını yok saymaya özen gösteriyor. erkek 32..

2 yıldır hiç görmedim. ondan öncesinde de yılda bir kere falan görüyordum. annem ve kardeşlerim de görüşmüyor. cinsiyet erkek.

Bazı açılardan çok benzeyip, bazı açılardan da çok zıttız. Yaş ilerledikçe daha eğlenceli bir muhabbetimiz oldu. Erkek.

erkek. 30. meraba meraba. bi de bilgisayarda takıldığı bir konu varsa sorar. o kadar. samimi muhabbet veya duygu belirten cümle hiç duymadım kendisinden.

gayet iyi, kadın.

oldukca iyi ancak lise ve universite'nin baslangic bolumunde ciddi bir iletisimsizlik vardi, ikimizden de kaynakli, sonra buyudukce birbirimizi anlamaya, daha cok konusacak/paylasacak sey bulmaya basladik. kadin.

kotu değil ama bi mesafe var, yıllardır herhangi özel konu veya duygu paylaşımımız pek olmadı, aramızda sorun yok aynı evde yaşıyoruz, mutlu bi aile tablosu ama dediğim gibi yıllardır babamla olan o duvarı bir türlü yikamadik. 21 erkek.

kadın 34.

çok iyidir. sırdasım dostum her seyım o benım
canım babam

çok kötü. iletişim kurmuyorum. onu hiç tanımamış olmayı dilerdim. kadın.

gayet iyi.erkek

Çok severim babamı, o da beni sever. Yine de çatışıyoruz mütemadiyen.

Erkek

görüşmüyorum.
kadın, 31.

Fena değil. Kavga etmiyoruz ama kanka da değiliz.
Kadın.

her ailede olduğu gibi ara sıra bizde de sürtüşmeler olsa da genel olarak iyiyiz. çoğu konuda annemden daha anlayışlı diyebilirim. kadın.

iyi, 27 erkek

29 senedir görmedim, erkek

kendisi ölse mezarına gitmem, görüşmüyorum. Cinsiyet erkek.

(bkz: orospu çocuğu bir babaya sahip olmak/@kimlanbu)

Kötüydü, öldü kendisi. Sevgiyle hatırlayamıyorum bile :(

Kadın

kötü. e.

harika. kadın.
5 yaşından beridir bana birey gibi davranır. fikirlerimi çok önemser. iyi bişey oldu mu hemen beni arar, haberdar eder vs.

Hayatta en cok kavga ettigim insan kendisi,annem bu durumu "iki cambaz bir ipte oynamaz" seklinde acikliyor. Yine de aramız cok iyidir, cok modern, yenilikci ve genç kafalıdır.
Kadın.

eh. aynı evde yaşıyoruz işte, pek sohbetimiz muhabbetimiz yok. benle ilgili çoğu şeyi bilmez.

kadın 22

kötü, erkek

Cok iyi. Kavga da ederiz edebiyle ustrubuyla, harika da barisiriz. En fazla kuslugumuz birkac saattir. Ozledim keratayi :)

Biz de anneden gulmedik :) Kadin.

Babasına aşık kız çocuklarından olmadım ama aramız iyidir. Babam iyi niyetli bir adam. Kadın.

İyiydik.
Adam

Çok yakınız. Kadın, 28.

çok iyi, sağ olsun ve iyi ki var. erkek

Eskiden pek anlasamazdik ama yasimiz ilerledikce aramizdaki sorunlar hallolmaya basladi... bfflige emin adimlarla ilerliyoruz su siralar. 29_m_izmit

iyi iyi maşallah,
kadın.

Cok cok iyi. Kadin

kendimi bildim bileli çok mesafeliyiz; kadın.

kendisinin anasını skeyim. evet

kavga eder barışırız. severim babamı. aileden yana bi sıkıntım yok çok şükür, ara ara delirtmeleri de çok normaldir.

kadın

Aslında aramız iyi olabilirdi, ama kendisi hasta olduğu için hiç iletişimimiz olamadı. Bizi çok sevdiğini ve ağladığımızda hemen üzülüp kıyamadığını bilmek içimi rahatlatıyor, keşke daha fazlası olabilseydi ancak yapacak bir şey yok.
Kadın.

o beni seviyor, bense pek sevmiyorum. iyi bi iletişimiz yok. erkek.

babasına aşık kız çocuklarındanım, küçükken çok sevdiğim ayıma bile babamın adının yamultulmuş halini koymuştum. ben büyüdükçe babam çocuklaştı, pamuk gibiyiz şu an :)

mesafeli / kötü - kadın

dün aramış sevinip geri dönmüştüm meğer işi düşmüş ondan aramış. 5-6 ayda bir alo diyoz o kadar. başka bir ilişkimiz yok. en son 6 yıl önce görmüştüm.

aklıma ilk salak saçma ilaçlar kullanmış olmaları geliyor.

90dan 60 a hiç bir şekilde inemez bir haftada.

yemeği kesse, spora başlasa(yemeği keserek kilo verecek şekilde spor yapamaz, yıkılır), haftada maksimum 3-4 kg verebilir. o da cidden kilolu ve çok azimliyse.

sadece göbekten değil. yüzden de inanılmaz zayıflıyorlar. 30 kg abartı değil bu arada.

@want2die ; yok hocam yıllardır şişman olan insanlardan bahsediyorum. ve dediğim gibi bu şekilde zayıflayan en az 5-6 kişi var. merak eden çok ama söylemiyorlar.

özel bir yöntemleri olsa hala o şirkette çalışıyor olmazlardı. :)

@tantun
bir haftada 30 kg verdiyse çocuk filan doğurmuştur. yoksa imkansız. aklıma bir kaç toz veya haptan başka bir şey gelmiyor radikal kilo vermelerde.

@kfk : operasyon gibi bir şey geçirmiş olabilirler diye düşünüyoruz.

@kurnaz : erkekler de var bu şekilde :)

30'u abartı olarak alıyorum. çok kilolu insanlar bir diyetisyen eşliğinde rejime başlar başlamaz çok hızlı kilo vermeye başlıyorlar. bu çok kısadan kastım 1 hafta değil ama 1-2 ay gibi bir süre. iş yerinde bir arkadaşım 2 ayda 20 kilo verdi ve inanılmaz değişti yüz ve vücut yapısı.

bi hafta imkansız bi süre,

ben askerdeyken 3 hafta hiç bişey yiyemediğim , günde 12 saat en az dağ tepe koştuğum ve aşırı hasta olup ölümün eşiğinden döndüğümde bile 2 haftada 15 kilo vermiştim

ha sonra tepe taklak yığıldım kalkamadım bayağı bi hastanede yattıydım.

liposakşındır.

size öyle geliyo yüz olayı, göbek gidince algı değişiyo

@douchebag kaç günde düştü abi? benim kuzenim de taktırdı da adam kelepçeden sonra yemeyi kesti, kaç hafta sonra başladı kiloları düşmeye.

@killerbee yemek kesmekle olmayacağı belli zaten. yüksek ihtimalle bir operasyon geçiriyorlar. ama ağır bir şey olmadığı da belli çünkü bir hafta sonra işe geliyorlar.

Şirketçe göz doktoruna gidin.

liposakşın abi parmak kadar delikaçıp içerde ne varsa emiyolar , bi seansta 10 kiloya kadar alanlar gördüm, 3 seans yaptırsa bitti gitti, oda sağ sol ve karın.

söylemiyorlarsa muhtemelen cerrahi müdahale. kelepçe, liposuction vs.

ayrıca bende şişmanım, bu konu ile ilgili takıntım yok, takıntım olsaydı 1 hafta ile 1 ay içinde çok cüzi paralar harcayarayk(estetik pahalıdır ve bu lipodur yağ almalar, işte göğüs ufaltmalar falan çok çok ucuz estetik operasyonlara göre) total 4 5 lira gibi bi paralara taş gibi olabilirim.

yani bu işler artık bu kadar ucuzladı.ama ben sahtekarlık olarak görüyorum, ben böyleyim ve böyle olacağım.

@killerbee

kaş aldırma, saç yaptırma, tırnak kestirme, manikür, pedikür, ağda, korse, topuklu ayakkabı etc

bunlarda mı sahtekarlık o zaman?

ben de fazla kiloluydum, yavaş yavaş veriyorum. ama gidip liposuction yaptırana laf etmek garip. ben yaptırmam. düzgün kilo vermek daha güzel. ama ben böyleyim böyle kalacağım da saçmalık, düzgün kilo verin o zaman.

göz doktoru +1

liposuction: kilo kaybından öte,vücut şekillendirme için yapıldığından zaten o kadar kilo kaybı mümkün değil sanırım.(5 lt yağ alıp max. 11 pound kilo verildiğiyle ilgili yazılar var.araştırmak lazım.)
Ama görüntü itibariyle o kadar vermiş gibi görünebilir belki.1 hafta içinde iş hayatına dönmekte sıkıntı olmuyormuş ama ilk 3-4 gün ameliyat oldugun için yatıyorsun vs.

bunun haricinde belki çok kiloluysalar, haftada 10 kilo fln verip,korse vs ile bir anda çok zayıflamış gibi geliyor olabilir,siz abartıyorsunuzdur 30 kg diye.

bir haftada gerçek anlamda 30 kilo imkansızdır diye tahmin ediyorum.

@demoniclewinsky bütün şirketin gözleri bozuk değil ya :) before after fotoğrafını koyabilsem keşke. ama abartı yok bu konuda.

imkaaaansız

kurnaz neden üçkağıt biliyomusun?

ben neden kiloluyum? beslenme şekilm,hayat şeklim , yaşam tarzımdan dolayı, istediğin kadar kilo ver, bunları değiştirmedikten sonra aynı şekle geri döneceksin. yani en kötü şeyde insanın kendini kandırmasıdır biliyosun. dışardakileri zaten umursamıyorum ben.

3 şişe 5 şişe daha az içseydim, yeseydim yada biraz daha fazla haraket etseydim, gece yemek yiyip yatmasaydım böyle olmazdım. bu böyle olduğu sürece de hiç bişey değişmez.

ben başkalarının yaptıklarına üçkağıt falan demiyorum yanlış anlama

1 haftada 30 kilo kaybeden bir insan ölür bence.

Liposuction, diyet, korse, zayıf gösteren kıyafet vs birleşimiyle öyle görünüyordur.

yemiyorlardır (ekmek, makarna,pilav ve şekeri kesmiştir) ve tavşan gibi spor yapıyorlardır..

@demoniclewinsky nolmuş o ablaya öyle tövbeestafurullah

o öldüren haplardan kullanıyor olabilirler.

benim eski işyerimde iri yarı kilolu biri fx-15 ilacını kullanmıştı gözümüzün önünde zayıfladı bütün çalışanlar onu izliyorduk . sabah akşam 2 şer tane içiyordu. iştahı kesildi sürekli su içiyordu .
ben de bir ara kullanmıştım bayağı kilo verdim ve ölmedim de . bırakınca da eski kiloma dönmedim az yemeye alıştı bünyem herhalde . sadece sabah 2 tane içiyordum akşam içince gece uyutmuyordu .

Operasyon +1
Tüp mide ameliyatı olabilir, başta sıvı falan beslenip alıştırıyorlar mideyi o arada da gözle görülür zayıflama oluyordur.
Sırrı ve fiyatını öğrenirseniz sevabına yeşillendirin. :D

Sirrini ben de istiyorum. 30 kilo vermesi gereken bi şüşkoyum. Bi ay olacak nerdeyse it gibi yuruyo yemek yemiom verdigim kilo 1:(

@kizkurusu

yürüme ile kilo verilmez, sizin durumunuzda spor salonunda kondüsyon bisikleti yapacaksınız, ardından tüm vücudu çalıştıracak egzersizler.

bisiklette sabit hız bulacaksınız bence sizin için başta 20 km sabit hız olabilir. bu şekilde 1 saat her gün kan ter içinde kalana kadar binin. sonra gelin. yemeyi kesip yürüme ile olmaz.

maalesef, maddiyatın iyi değilse kendine kalan zaman azalıyor ve psikolojini sağlam tutmak zorlaşıyor. (25 yaş altı bol zamanı olan bebeler için demiyorum)

ne oluyor tecrübe kazandığında, daha sistemli çalışıp kendine daha çok zaman ayırabiliyorsun..

Tatil filan gibi yapay kavramlara takılmıyorum ben.

Son 3 senedir senin dediğin döngüdeyim sanırım. Ama hayatın kendisini çok seviyorum, yaptığım şeyleri zevk ala ala yapıyorum, mutluyum hayatta.

He üzüldüğüm zamanlar olmuyor değil. Ama nedeni başka.

İş yapar gibi oyuna girmek kavramını anlayamıyorum. Oyunlar sizi rahatlatmıyorsa niye oynuyorsunu? Alın bir kitap okuyun, dışarı çıkın gezin, spor yapın.

Benim bilgisayarımda tek oyun var, battlefield 2, arada helikoptere biniyorum, tanklara ateş ediyorum. Ama ayda 1 sanırım maksimum bu da.

sorgulamıyorum.

ama işte bir yerde rahatlıyorsun. okul bitiyor, bu sadece iş olduğunda tecrüben filan da işin içine girince iyi bir yerde iş buluyorsun bu sefer iyi para kazanmaya başlıyorsun. he işinin yoğunluğuna göre bazen parayı harcayacak vakit bulamıyorsun ama burada önemli olan dengey sağlaman. izin alman, tatile çıkman, ya da sosyal hayatını biraz daha renklendirmen, mesela akşamları verimli aktiviteler yap, tiyatro, konser, farklı sosyal aktiviteler. ya da spor yap ne bileyim değişik kurslara yazıl. çünkü bir şeyleryaşadığını hissettirmeli.

ama işte şimdiki zamana dönünce senin için, biraz daha sabretmen gerekecek. okul bitince rahatlayacaksın. şimdi de bulduğun işin belki süresini azaltabilirsin. bir yarım gününü bir gününü en azından boşa çıkarıp o günü kendi istediğin bir şeye ayırabilirsin. ya da işte sadece yatıp dinlenmeye..

Ya okul da bitecek gibi degil, daha 1. siniftayim. ailevi bazi sebeplerden 4 universite degistirdim. 1 tanesi yurtdisindaydi. bu seneye kadar da okul zamani fiziksel efor gerektirmeyen islerde calisip zaten ailemden aldigim paranin ustune para katip nispeten rahat yasadim, cogu ogrencinin sahip olmadigi imkanlara sahip oldum (hayir arabam yok). simdi ne o isler var, ne aileden alinan para var. ne okul yolunda gidiyor, ne akil sagligimi dengede tutabiliyorum.

bugun ders programini gordum resmen bos vakit yok, tum gunu okula kitlemisler, ne ara -henuz bulamadigim- iste calisip ne ara okula gidecegim cidden cikamiyorum isin icinden.

@ebonni eth atc
neyine sinir oluyorsunuz, yurtdisina cikmak icin maddi imkan en sonda geliyor benim icin. zira otelde konaklamiyorum. 20 gun hostellerde kaliyorsam 10 gun arkadaslarimda geri kalan 20 gunde "doorway", "alleyway" ve tren garlarinda yatiyorum ve bu durum beni mutlu ediyor. sokakta yatabilirseniz, sadece gunde 3, 4 euro yemek butcesi ayirip uzun sureler kalabilirsiniz avrupada.

bizim ülke direktörü bile her sene 50 gününü yurt dışında geçirmiyor. onu devam ettirebilmenin pek bir yolu yok ve böyle bir yaşam tarzından uzak kaldığın için şikayet etmene kıskanma süreçleri içerisinde çok sinir oldum ben.

günlük düzenini ayarlamak gerekiyor. ben de henüz yapamadım, okul başlayınca iyice sekteye uğrarım herhalde ama işte gün içinde gönlünü bir şekilde hoş tutman lazım. yoksa 300 gün yurt dışına çıkayım falan onlar hayal. yok gerçekse, yolunu söyle biz de çıkalım.

Welcome to the real life. Spora git akşamları.

ben okumuyorum ama işten eve gidince freelance makale yazıyorum. cumartesi pazarım bayramım seyranım yok. ama borçlarım var ve bir süre devam etmek durumundayım. bunaldım ben de ama hayatı genel olarak çok seviyorum tek derdim bu olsun diyorum.

aileden zengin değilsen gerçek hayat bu, evet, ama düzgün planlama yaparak üstesinden gelinebiliyor. yine minimum harcamayla bir süre yurtdışında kalmak istiyorsan her sene, ciddi bir şekilde oturup planlama yapman gerekiyor.

örneğin:
1. ilk öncelik okulu bitirmek. bu yüzden her şekilde dersleri ilk sıraya koymalısın.
2. sonrasında ek gelir elde etmek. ailen destek olmaya devam ediyorsa, bu elde ettiğin gelirle para biriktirmek çok zor olmamalı. peki nasıl olacak? haftaiçi gündüzleri okulda olacaksan, sana kalan akşamların ve haftasonların oluyor. freelance işlere bakabilirsin (çeviri, grafik tasarım, programlama, hangi yönde yeteneğin varsa. bionluk isimli siteye göz atabilirsin.). bunlar çoğunlukla haftaiçi akşam 2 saat kadar vakit ayırarak akmasa da damlar mantığıyla elde ettiğin gelirler olacak. sonrasında bir de haftasonların var, sınav-proje teslimi gibi durumları göz önünde bulundurarak, haftasonları daha rahat olduğun zaman çalışıp, sıkışık olduğun zaman çalışmayacağın bir iş ayarlamaya çalış. garsonluk gibi bir şey olabilir belki? ya da fuarlarda çalışabilirsin, 2011'de yem yapı fuarında 6 gün çalışıp 450 lira para kazanmıştım. 5 sene sonra artmıştır tabii ki verdikleri para.
3. sene içerisinde biriktirdiğin parayla yazın yurtdışına gitmek. biriktirebildiğin para yeterli değilse, haziran-temmuz'da da çalışmaya devam edip, ağustos'ta yurtdışına çıkabilirsin örneğin.

önemli olan vaktini planlaman ve boş vakit geçirmemen. işten çıkıp bütün akşamı oyun başında geçirmek vaktini heba etmek demektir. haftaiçi her gün 9-6 dersin olmayacak herhalde? arada 2 saat boşluğun varsa, kütüphaneye git ve bu vakti dersine ayır. son dersten çık, arkadaşınla bir bira veya kahve içmeye git, muhabbet et, ardından da eve git freelance işlerini yap mesela.

bu söylediklerimi kendi yaşam tarzına uyarlamalısın, ona göre plan yapmalısın. hiçbir şey imkansız değil.

(yüksek lisans yapıyorum ve aynı anda çalışıyorum iki senedir)

Ne sanmıştın şapşik ;) koşullar daha rahatlasa bile ömür boyu çalışacaksın.

Hayat aynen böyle bro. Bende oyun oynuyorum troll geliyor ama onuda taşıyoruz sorun yok :) bide spor halı saha Fitness falan işte.

Liseden beri hiç durmadan çalışıyorum. Seni en iyi ben anlarım galiba. Psikolojini sağlam tut. Benim ki bozulmaya başladı.

ulus'ta bulabilirsin. heykelin oradaki çarşıda bir kırtasiyede görmüştüm çok çeşitli kartpostallar.

ulus ve müzeler

ben kendim yapıyorum kartpostalımı, o da bir seçenek..

i.hizliresim.com

Ulus diyenler biraz detay verebilir mi ?

redeath nasıl yapıyorsun ?

ilgili görselleri bulup photoshopta birleştirdikten sonra kalın kağıda çıktı alıyorum..

ileri tepe uçhisar kalesi gibi duruyor..

fotoğrafın çekildiği yer göreme. merkezdeki camiden tepeye doğru gideceksiniz. karşısı da uçhisar kalesi.

akşamları ise şöyle görünür: gocappadocia.ru

Makedonya Ohrid

belgrad
kibris
Tiflis/batum
Saraybosna

lviv (hem türkler ve araplarda yoktur sakindir bayaa)

mostar

Hallowed Be Thy Name

Diktator olsam milli marş bu sarki olurdu.

çok zor bir soru gerçekten; ama benim en iyi metal şarkım,

Metallica-Master Of Puppets

Bence de master of puppets

Metallica-one

Metal - rock dinleyeli bir sene oldu o yüzden çok söz hakkı görmüyorum çünkü bilmediğim harika şarkılar olabilir bildiklerimden söyleyecek olursam kesinlikle metallicadan master of puppets

Kişisel değerlendirmeme göre çoğu metalciyi duyduğunda harekete geçirdiği için Paranoid.

hail and kill olabilir.

yazdıklarınız güzel şarkılar evet ama linkteki şarkı ayrı bir destan. dinlemeyi göze alabilirseniz dinleyin :)

www.youtube.com

heavy metal'in unofficial marşı fear of the dark'dır.
en iyi şarkı konusu zor..

İmdiii, daha "gelmiş geçmiş en iyi metal ....." dendiğinde bile hemen Iron Maiden akla geliyor... :) Dolayısıyla bir Maiden şarkısı olacağı ortada.

Fear of the dark evet gerçekten marş sayılır olabilir katılıyorum. Ancak,

The trooper
The evil that men do
Wasted Years
Hallowed be thy name
Blood brothers

Bunlardan biri de kafaya oynar yenileri elersek.

Master of puppets muhtemeldir. Sanırım mashable'ın bi anketinde de birinci seçilmişti açık farkla. ikinci de Hallowed by the name'dir.

ant-aks 0/2
bet-mal 2-3 gol
tou-psg 0/2 bol şans..

123 - 1
126 - 2
127 - 1

dortmund-freiburg ne olur sizce?

salı dortmund'un real madrid'le maçı var.

657 ms 2
961 ms 2
960 üst
146 h1

i.hizliresim.com

Bu benim kupon güveniyorum.

Dortmund yine de handikap yapar bence.

edit: Benim kupon geldi. Dortmund'da dediğim gibi handikap yapmış.

Park ederken biri bakınca geriliyorsan demek ki sen de araç sürüşüne çok güvenmiyorsun.

@arnold schwarzeneger nerede geriliyorum demişim ?

zaten bu ülkede trafik adamı psikolojik olarak bitiriyor belki takıntı da olmuş olabilir.. beklemeye tahammülü yok kimsenin!

bana da denk geliyor izleyiciler. eğer rahat park edebileceğim bir yerse hiç istifimi bozmadan temiz temiz park ediyorum. biraz daha zorlanacağım bir alansa etrafta izleyen dayılara "bari yardım edin" diyorum. "gel, gel" diyorlar :) avantaja çeviriyorum.

arnold+1. parkını geliştirmen gerekli olabilir. zaten iyi park eden kadın pek görmedim :) tabi ki ben hariç :B tshaha diye güler geçerim bana denk gelse öyle biri..bu arada bi kadın olarak kadınların şu zenci psikolojisinin sıktığını söylemeliyim :/

düzgün park edebiliyor musunuz yoksa normalden uzun mu sürüyor? eğer park konusunda çok becerikli değilseniz mevzu cinsiyetiniz değil becerikli olmamanız kanımca. absürt manevralar yapan (kadın ya da erkek) biriyle karşılaşırsam ben de izliyorum açıkçası, yalan yok. arkadan yaya, çocuk geçebilir. birini uyarmak gerekebilir. ayrıca eğlenceli.

Sen de arabayı park et, sonra vur kapını git :) Şaka bir tarafa o bizim millette hastalık, bana da sürekli park ederken gel gel yapanlar denk geliyor gül geç napabilirsin.

takilma ya, birini oyun oynarken izlemek gibi.

ayrica dun bir cipin donus yapmasini seyrederken baska bir arabaya nasil surtturdugunu ve cekip gittigini gordum. bakmasam nasil plakayi alip ispikleyecektim cizilen arabaya?

Ben hiç böyle bir duruma maruz kalmadım ama park edemeyen adamı izlemeyi severim. Hatta Snap bile çekiyorum bazen eğlenceli oluyor :) bana da senin park ta biraz Problem var gibi geldi

Arnold +3

Aksi halde "they see me rollin they hatin" modunda olman gerekirdi.

"@arnold schwarzeneger nerede geriliyorum demişim ?"

ben vereyim cevabı.

"geriliyorum" kelimesini kullanmak şart değil, en başta başlıkta demişin "sinir bozucu izleyiciler" diye.

"sinirimi bozuyor, sinir oluyorum, iyice delleniyorum, ay sinir oldum"

daha nerede diyeceksin geriliyorum diye işte, bas bas bağırıyor duyuru.

sinir oluyorsan sen de araç sürüşüne çok güvenmiyorsun +1.

ben erkeğim park ederken izleyen var mı yok mu diye farkında bile değilim. arabayı çoğunlukla eşim kullanır, o park ederken de fark etmedim hiç izleyen. eşim de hiç fark edip şu herif de durdu izliyo yav falan demedi. demek ki o da fark etmiyor.

Bence, zamanında insanlara gözünü dikip bakmanın ayıp olduğu öğretilmediği için bakıyorlar.

Ben iş yaparken dikilip bakıyorlar, konferans tercümanıyım, işim gereği bir camdan kabin içinde çalışıyorum, adam/kadın, konferansı izlemiyor, maymun seyreder gibi, ağzı açık kabini izliyor, ya da işi abartıp, cebinden telefon çıkarıp kameraya çekiyor--ve bilemiyorsunuz o çekim nerelerde dolaşacak :(

hafriyat izleyen bir neslin ahvadıyız, o yüzden bence.

Benim de sinirim bozulur bizim milletin bu huyuna. Park edemeyen birini gorduler mi bir de kadinsa tamam, o an neyle ilgileniyor olursa olsun ici gucu birakip herkes o arabayi izler.

Arkadas bakmalarindan rahatsiz oluyorum demis, siz gelmis "demek ki iyi parkedemiyorsun" diyorsunuz.
Parkeder veya parkedemez, orada dikilip okuz gibi bakmanin alemi yok.

milletimiz izlemeyi seviyor +1 geçen trafo değişti millet yola sandalye çekecekti nerdeyse bütün mahalle 12 ye kadar onu izledi.

asıl ışıkta mal mal bakanlar sinir bozucu oluyor. gerilmeyle falan hiç alakası yok bence. gayet rahat kendi halimdeyken durup izlemek istiyorlar. hatta dün geri geri yola çıkacağım zaman kırtasiyenin önünde oturan amcanın birisi yardıma bile koştu gel gel yaptı :D teşekkür manasında selam çakıp geçtim. halbuki amca geri kamerası var zaten etrafımı senden iyi görüyorum. boşver hiç sinir olma ben alıştım artık hiç umrumda olmuyor.

söylediğin dönemlerde Alanya'da balayı yapmış birisi olarak çok fazla bir alternatif yok.Hatta bazen o alternatifler bile suyun soğukluğu ve hava muhalefeti sebebiyle olmuyor.

O yüzden illa denize girmek istiyorsan Kıbrıs'a doğru yol alacaksın.

biz bodrum taraflarında girmiştik. dayanılmaz bir soğukluğu yok suyun. bir çok tatlı su kaynağından daha soğuk değildi.

Side vb sicak olur.

egeye falan hiç gelmeyin; şimdi bile bıçak gibi kesiyor, akdenizin suyu ılık olur..

kaş nasıl olur?

alanya

Kıbrıs'a gidin, gerisi sıkıntı.

1300 lira asgari ücreti baz alıyorlar, 4 katı 5200 tl olabiliyor en az limit..

www.evrensel.net

Boş bir cümle haber içerisinde geçiyor sadece benim anladığım, yani en düşük maaşlı çalışan 5200 liralık kredi kartı limiti sahip olabiliyor, bu aslında maximum limit o kişi için, diğer taraftan müşterilere verilebilecek maksimum limitlerin minimumu oluyor.

çiğli durağı uzak kaçar, ata sanayi metro durağı daha yakın..

i.hizliresim.com

Ata Sanayi'de inmeyin sakın. Oradan aktarma bulamazsınız.
Çiğli durağında inin. 342 no'lu aktarma otobüsüne binip aile sağlığı merkezi yakınında inersiniz. İneceğiniz durağın adını şoföre sorun. Linkte otobüs hareket saatleri ve güzergahları var
www.eshot.gov.tr

Fazla duygusal değilsin yaşlısın sadece. "polis yok mu lan polis" desem bi sen anlarsın.

evet ulkenin en kotu zamanlarina denk geldik ve omrumuz curuyor malesef.

Durun arkadaşlar daha yeni başlıyoruz. Hele bir Avrupa'da sağ iyice yükselsin, Merkel dönemi kapansın, bakın ne tatlı olacak. Bu ülkeden umudu kalmamış nesil, uyuşturucu pençesindeki nesil, dershane bozması okulumsularda test çözmekten öğrenme ve anlama algıları yiten nesil büyüsün, bakın ne tatlı olacak. Daha kentsel dönüşümlerimiz devam edecek, küçük alanlara fazla nüfus yığma kültürümüz artacak, yaşam alanları azalıp tüket ki var ol diye damardan kimyasal basılmaya devam edecek, İstanbul'a nüfus göçü üçüncü köprü çevresinde de yaşanacak; çok tatlı olacak çok.

valla dediklerini hiç birine katılmıyorum ben cep telefonumla kombiyi ve televizyonu kontrol etmeyi seviyorum ama türkiyenin en büyük sorunun kıbrıs olduğu ve a takımındaki tartışma ortamlarını özledim. onun dışında her şey boş ve en büyük beşiktaş

her şey bombok ise parfüm sıkın ya da pencereyi açın yağmur kokusu gelsin; nefes almak istiyorsanız, yaşamak lazım illa ki..

bu arada şampiyonlar liginde beşiktaş 90+ da gol atınca bizim mahalle ayaklandı, boşverin siyasetçi conconları kendinize ailenize bakın biraz da..

O güzel günler hep eskide kalır. Hep. Taa ki bakış açını değiştirene dek.

Sen 80'ler 90'lar diyorsun ben 60'lar 70'ler diyorum. 80'ler 90'lar benim için kötü yıllar. Hele 80'ler modası, dinlen dinlen kaç.

Sene 1974. Kıbrıs barış harekatının olduğu ay. Erkek kardeşlerimin sünneti var. Annemin işleri yoğun, pazar işi bana verildi. 2.5 lira verdiler bana, pazar yakın sebze meyve aldım eve geldim.
Annemle halam elimdeki fileleri alıp eskileri yad ettiler;
- Hale bak, eskiden 2.5 lirayla pazara çkar, yumurtası peyniri kasa kasa meyve alırdık da dönerken aldıklarımızı taşıyamaz fayton tutardık. Şimdi çocuk taşıyor aynı parayla alınanları.

Sene 2014. Karşıyaka tren istasyonu komple tadilata girdi. Uzun zamandır kapıları asma kilitli, camlar perüşan duruyordu. Yanından yöresinden geçmemek, o perperişan halini görmemek için büyük yaylar çiziyordum. Yıkım kararı alındı, arkadaşlarım protesto için toplaştılar. Ben ona bile gitmedim, gidemedim. Çocukluğum, çocuklarımın çocuklukları, dedeleriyle lokalinde geçirdikleri anıları... Yerle bir edildi. O güzelim istasyon şimdi çok başka bir çehreye büründü.

Geçen sene kızımı evlendirirken dünürlerle buluştuk epeyce bi. Park yeri ulaşım vs istasyon civarını tercih ettik. Dedesiyle pişti oynadığı o yerde kızım sevdiği adamla evlilik hazırlıkları yaptı. Bundan yirmi yıl sonra belki de kızım aynı yeri torunlarıma "buraları eskiden şöyle güzeldi, böyle iyiydi" diye anlatırken babalarıyla anılarının olduğu fonu anlatacak.

Son yılların moda deyişi var ya " carpe diem" yani anı yaşa. Dövme filan yaptırıyor bazısı ya da hayduru huyduru yaşamak gibi anlıyorlar. Kesinlikle öyle değil o lafın anlattığı. Anın farkında olmaktan söz ediyor o laf. Bütüne bakabilmek de farkındalığın olmazsa olmazı.

Şimdinin de kendine özgü güzellikleri çok. Hatta bana göre eskisinden daha çok. Ne kadar şanslı olduğunuzu bir bilseniz. İmrenilecek bir zamanda yaşıyorsunuz.
Teknoloji ve bilimde çağ atlanıyor. Kaçırmayın.

evlenmem demiyorum da beni alan olmaz o yüzden evlenemem diye düşünüp ona göre gelecek planı yapıyorum. bu sayılır mı (32 yaş erkek)

32 erkek, karşı değilim ama düşüncem evlenilcek doğru insanı katiyen bulamıyacağım şeklinde. bi kere buldum demiştim 3 4 sene devam ettik tam evlenicekken ayrıldık, hayatta 2 . kez bulunabileceğine katiyen inanmıyorum.

ben evlenmem demedim hiç illa evlenmem gerek de demedim.
Hayat buluşturdu yollarımızı sevdik birbirimizi evlendik.
Çok mutluyuz.

33 erkek.

ben de istemiyorum. çocuk da istemiyorum, o yüzden bence de bir anlamı yok. kurum olarak bir fonksiyonunu göremiyorum.

kısa vadede böyle bir planım yok demeyi tercih ediyorum. Hiç evlenmem çok iddialı bir cümle, hayat insanı nereye götürür bilinmez. Aileden şaka yollu baskı oluyor tabi ama gülüp geçiyoruz hep beraber. 32e

bu ülkede evlenmek çocuk yapmak hiç içimden gelmiyor, trafik bile çekilmiyor ki..

7 yıllık ilişkinin bitmesiyle dikiş tutturamamış bir şekilde yaşadım. ve 3 yıl gibi bir süre herhalde evlenemem artık diyerek dolandım durdum. Son 2 yıldır ise yeğenimin hayatımıza girmesi sonucunda evliliğe bakış açım değişti sayılır ama uygun insanı bulamadım henüz. bulursam neden olmasın (34 erkek)

ben de bekarım yaş 32
zaman feci geçiyor.
evlenmem demiyorum da zaman geçtikçe daha zor.

30 yaş üstü bekar erkek veritabanı gibi olmuş cevaplar :) asla evlenmem demiyorum ama çok zor bulurum gibi geliyor çünkü evlilik zor ve korkutucu. muhtemelen ben de belli bir yaşı geçersem evlenmeyeceğim diye düşünmeye başlarım.
26 k

gerçekten istemiyorsan aile baskısının önemi yok. onlar da anlayacaklar bir noktada kararlı olduğunu.

asla evlenmıycem ve asla çocugum olmayacak, erkek, 35.. sebebi uzun bosver, ama yalnız değilsin.

evlenebileceğim ilişkiler yaşadım, bi sebeple olmadı bitti, çocuk yapmaya ise 30 yaşıma kadar belki olabilir diye bakıyordum ama 30 dan sonra tamamen vazgeçtim. artık evlenmek isteyeceğim biri ile karşılaşacağımı düşünmüyorum. bu yaştan sonra çocuk yapmayı asla düşünmüyorum. evlat edinme konusunu duruma göre değerlendirebilirim belki. 35,k.

Var, her seyi geciyorum; ayni insanla hayatimin sonuna kadar beraber olma dusuncesi korkunc geliyor bana,. Kendime bile katlanamiyorum bazen amk, birak baslasini. Bebek, cocuk falan da hic sevmem ayrica.

29 ergeg.

26 erkek. Diyorum.

29e. Asla evlenmem demiyorum ama büyük olasılıkla evlenmeyeceğim, gidişat o.

Fakaaat asla çocuk sahibi olmam, bunda kararımın değişmeyeceğinden eminim. Bana göre değil.

26 erkek, bursada yaşıyorum, boğa burcuyum. demiyorum. hayatımı adayacağım hanım hanımcık bir kız arıyorum. tercihen ekşi duyuru hanımlarını çok cana yakın buluyorum.

"hiç evlenmem" demeyi de en az "evlenmek istiyorum" demek kadar saçma buluyorum. insan en azından "o"nunla evlenmek istiyorum" falan demeli. yani evliliğin kendisini özne haline getirmek olmaz. o en fazla araçtır. o aracın kullanımı için gerekli koşullar bir araya gelmişse neden olmasın? diyorum.

yaşım 25 cins makinacı erkek, evliliğin kıyısından iki tarafın kafa uyuşmazlığı temeliyle kıyısından döndük. tek çocuk olduğum için kafam bağımsız ve yalnız hareket etmeyi seviyorum, belki "bencil"im. bu nedenle pek evleneceğimi sanmıyorum yani "çeken olmaz" beni pratik hayatta, benim de tahammül çok üst düzey değil zaten.

ayrıca sevgililik - arkadaşlık gibi ilişki kavramlarını karıştırmaktayım ve anlamlandıramamaktayım.

Evlenince usanırım diye korkuyorum. Öyle kafanızda canlandırdığınız usanma durumu değil. Aşkın ölmesi dedikleri şey. Sevgi devam ederse ne ala. Ama bir yere kadar da değil mi o? Kendime güvenemiyorum. Aldatma meselesi de değil. Tembellik. İstekler karşısında yorulma meseleleri... Erkek, 29.

Yaş 35. Zerre kadar istemiyorum ve çocuğa tahammülüm yok lakin çok yoğun duygusal baskı var ailede.

Evlenmem diyen ben varim ama bana baski falan da yapilmiyor, kendi kendime evlenmem diyorum.

bekarlar da yapıyor aynısını, merak etme. benim en yakın arkadaşlarım da yapıyor maalesef. duruma göre analiz edebiliyorum ama; aralarında -toplum normlarına göre- evliliğe en yakın olması gereken ben olduğum için bu şekilde davranıyorlar.

Kıskançlık+1 ve gerikafalılık
Sanki çok garip bi şey söylüyormuşsun gibi bakmalar vs.
Bunları söyleyenlerin genç olması da gerikafalı olduklarını değiştirmez
Toplumun onlara biçtiği rolü kabul etmişler sorgulamadan yazık onlara
Kıskançlık demiş miydim

bir de evlilik toplumda bir statü oluşturmuş durumda, kariyer anlamında olumlu etkileri olduğunu düşünüyorlar ve seni buna itmek istiyorlar..

çünkü köylüler. amele zihniyeti bu başka bir şey değil. bir insanın hayatında sevdiği, bir şeyler paylaşmaktan hoşlandığı, harika anlaştığı, onsuz bir hayatı düşünmek istemediği, aşık olduğu biri varsa tamam evlensin. o konuda bir sıkıntım yok. ama hayatında daha eş adayı bile yokken evlilik telaşına girmek, "aman tanrım!!!! yaşım geldi hemen kör topal birini kapaklayıp evlenmeliyim .s.s.s" şeklinde tutuşmak tam bir vizyonsuzluk örneğidir bana göre. en belirgin çomarlık işaretidir.

benim evlilikle ilgili herhangi bir sorunum yok. yukarıda da dediğim gibi uygun koşullar gelişmişse eğer, hayatında ömrünü paylaşmak istediğin biri varsa evlenirsin ama hayatında böyle biri yoksa ve tüm yaşam hedefin bir an evvel evlenip üremekse kusura bakma ama sen tam bir köylüsün (sana demiyorum ha, üstüne alınma. cümle o şekilde aktı).

ben böyle insanlarla iletişimi kesiyorum direkt. daha geçen gün bir kadınla tanıştım. 23 yaşında apar toplar evlenmiş art arda iki çocuk yapmış. benden yalnızca 2 yaş büyüktü (29-30 yaşlarında yani) ama benim teyzem gibi görünüyordu. insanlıktan çıkmış bin kilo olmuş. evde kendini nasıl harap ettiğinden, eşinin ona ev işlerinde hiç yardım etmediğinden, çocuklarının çok yaramaz olduğundan, kendine hiç vakit ayıramadığından, kayınvalidesinin dırdırından şikayet etti durdu. sonra da bana sordu sen evli misin diye. hayır dedim. böyle hafiften küçümser gibi baktı ve "cınım evlen ama artık bak yaş geçince bazı şeyler daha zor olabiliyor" vs. dedi. e madem sen evlilikten bu kadar bıkmışsın, insan kılığından çıkmışsın benim niye başımı yakmaya çalışıyorsun? ben gayet rahatım, çatır çatır paramı yiyorum, istediğim an istediğim şeyi yapmakta özgürüm, bana ayak bağı olacak çoluk çocuk yok, tüm zamanımı kendime ayırıyorum, spor yapıyorum, müzikle uğraşıyorum, 3 dil birden öğreniyorum. keyfim yerinde yani, neden keyfimi kaçırmaya çalışıyorsun ki benim?

bence neden salt kıskançlık. benim hayatım evlenince kabus oldu diğer bütün kadınların da öyle olsun. ortada özgür, mutlu, fit kadın kalmasın istiyorlar. bu kadınları tehdit olarak görüyorlar.

bir kez daha söylüyorum, kafana uyan, içine sinen, seni tamamlayan, hayranlık duyduğun birisi ile evlilik çok güzel olabilir. fakat seni gerçekten seven, sana değer veren, evde iş bölümüne sıcak bakan, seksist olmayan birisine denk gelebilmek bu ülkede çölde vaha bulmak gibi bir şey. böyle birisi denk gelirse bana evlenirim, neden evlenmeyeyim? ama böyle birisi denk gelmezse de gayet hayatıma devam edebilirim. insanları apar topar evliliğe teşvik etmek, üzerlerinde baskı kurmaya çalışmak onlara yapılabilecek en büyük kötülüktür çünkü bir anda bütün hayatın kabusa dönüşebilir.

çok uzattım biliyorum, uzun lafın kısası takma bu aptal insanları.

çevremde mutlu evlilik yürüten insan yok, çoğu eşleri tarafından aldarılmış ve bunu sindirmekle kalmayıp üzerine bir çocuk daha yapan/yapmayı planlayan kadınlar. bana bu çok üzücü gelmekle birlikte böyle insanlar bana evlen derse önce kendi hayatını düzene sok ondan sonra akıl ver derim. aldatılmamış olanlar da ayrı yataklarda yatıyor, kendi annem babam dahil.

evlenmek bir başarı değildir onu idrak edelim önce. 24 yaşındayım, yakın zamanda ailemin yanından ayrılıp şehir değiştiriyorum, bekar hayatı yaşayacağım. kendi sevgilim de gideceğim şehirde. onla da eve çıkmam, bu şekilde rahatım ben.

umursama yahu. herkes kendi hayatına baksın.

Benim de çevremde var bu tip insanlar bir sürü, en yakın arkadaşlarım, patronumun karısı, arkadaşımın arkadaşı...
Ailem bu konuda sıkıntı çıkarmıyor neyse ki hatta annem aman evlenme boşver hiç bulaştırma beni o karışık işlere falan diyor sağolsun.

Başta istemiyorum, düşünmüyorum diyerek erteliyordum ama dediğin gibi inanmıyorlar.
Artık diyorum ki sizin gibi evlenip de başıma bela alacaksam evlenmem daha iyi. Evlenip bundan mutlu olan kimse yok çünkü etrafımda, herkes eşiyle bir dünya problem yaşıyor evlendiğine pişman adım gibi biliyorum ama evlen evlen diye tutturuyorlar.

En sonunda ben karar aldım, tam anlamıyla kafama uygun birini & ruh eşimi bulana kadar evlenmeyeceğim susun artık diyorum, tamam sen bilirsin ama yok öyle biri diyerek susuyorlar.
Yoksa evlenmem anasını satayım sanane.

Ayrıca köstebek kurabiye +1

Köstebek +1000
Zaten okurken anlamıştım köstebek olduğunu

Kocalarını ayartmandan korkuyor olabilirler. Gerisini zaten köstebek yazmış.

sıkılıyolar

Bana o tür soruları kimse sormadı. Soran olsaydı, sen ne zaman boşanıyosun cnm yhaa derdim.

Medeni durumuma saygı duymayan birinin evliliğine saygı duyamam maalesef. Bekar olmak kişinin özel hayatıyla ilgili bi durum.

evet durumlar aynen böyle. şu bayram tatilinde yediğim lafın haddi hesabı yok resmen. ben de anlam veremiyorum.

bence endişeleniyorlar. yaş ilerledikçe evlenmek zorlaşıyor. insan seçici oluyor. yalnız kalmanı istemiyorlar.

valla bana batan şey insanların evlenmemesi değil, evlilik kurumuna bok atması. bu da feminist-vegan işine döndü. ben kimseye evlenmiyorsun baskısı yapıldığını görmüyorum kendi çevremde ama nerede evlenmek isteyen ya da evlenen var, "yapılacak şey mi yea"cılar, evlilik hakkında siksok aforizma kasanlar anında bitiyor.

geçen bir duyuru vardı, evlenmeden yaşamanın avantajları diye. millet neler neler yazmış. yok sorumluluğun olmuyomuş, yok istediğinle sevişebiliyomuşsun. ulan hangi dünyada insanın sevgilisine karşı sorumluluğu yok? ya da derdiniz herkesle sevişebilmekse, bunu gayet evliyken de yapabilirsiniz?

evlenmek istemeyenlerle ilgili hiçbi şey düşünmüyorum, beni hiç ilgilendirmez ama evlilik düşmanlarının çoğunun ikiyüzlü ve ilişki konusunda hastalıklı fikirlere sahip insanlar olduğunu bizzat gördüm. görüyosun işte, sevgilisi için "sorumluluğum yok :))" diyor ama yarın imzayı attığı zaman o adama karşı sorumluluk hissedecek.

burada sorun imzada, evlilik kurumunda değil. tam olarak sizin zihniyetinizde, ikiyüzlülüğünüzde. evlenince ilişki başka bir boyuta geçmek zorunda değil. iki insan bir birlikteliği idare etmekten, kendi isteğinize göre şekillendirmekten tipler evlilik şöyle evlilik böyle diye bikbik yapıyor. (bu paragrafta sağlam rage yapıp saçmalamışım, toparlayamıyom da şimdi cümleyi ama ne demek istediğimi anladınız işte)

ha yaşlı insanların "neden evlenmiyosun" sorularına takılıyosanız da biraz büyüyün derim, bunları uzun uzun araştırmaya gerek yok. her söylenene bu kadar takılacaksanız işiniz var.

çünkü türkiye'de doğduğun anda hayatını nasıl yaşayacağın kararlaştırılmıştır.

erkek: lise, yüksek öğrenim ya da zanaat, askerlik, iş, evlilik, çocuk, emeklilik, ölmek.
kadın: lise, yüksek öğrenim ya da erken evlilik, iş ya da ev, çocuk, ölmek.

bu sıralamanın dışına çıkmaya çalştığın anda toplum denen bok yuvası seni yadırgar. bu yüzden herkes evlenmeni bekliyor.

kadın veya erkek nerdeyse evli bütün arkadaşlarım eşleri ortamda yokken evliliğin kendilerini ne kadar körelttiğinden, özellikle kadınlar üstlerine binen sosyal roller ve yüklerden, eşlerinin asla ev işleri ve çocukla ilgili "yeterince" sorumluluk almadığından bahsedip şikayetleniyorlar. sonra hep birlikte yemek masasına oturunca sanki daha az önce evlilikten nefret eden onlar değilmiş gibi, başlarınıda hafifçe yan eğip, sahte bir şefkat ayarı yaptıkları ses tonuyla "ayyy phoebecim, hadi seni de evlendirelim artık" diyorlar. hatta biri bana bir defa evlenip ayrıldığım için bu evlilik fobinle ilgili uzmanla mı görüşsen acaba dedi, valla böyle dedi direkt. dedim ki fobim falan yok, sadece evlenmemeyi "tercih ediyorum" şu an için. ama nasıl tamamlanacaksın ki o zaman deyince, sen yanlış anlamışsın beni deyip konuyu kapattım.

bu arada evliliğe karşı falan değilim, belki 3 ay sonra evlenirim, belki hiç evlenmem, belki birlikte yaşarım, belki hemen nikahı basarım falan filan. şu an çok mutluyum, iç huzurum süper bir noktada. evlenmemiş olmak bunları olumsuz etkilemiyor. çocuk çok seviyorum ama çocuk sahibi olmadığım için kendimi eksik falan hissetmiyorum. ezcümle, bunların mecburiyet/statü/başarı vesaire olduğunu düşünmüyorum. bu tarz sorular ısrarlı/iğneleyici ve hatta küçümseyici bir üslupla söyleniyorsa (ki sizin bahsettikleriniz bu tipler) cevap dahi vermiyorum, hı hı napalım işte kısmet deyip masa da götümü dönüp başkasıyla sohbete devam ediyorum.

evlilerin bilinçaltında bekarlara katlanamamak diye bir şey var çünkü. :) bir an önce etraflarından katlanamadıkları bu kitleyi, kendi kitleleri içine çekmek istiyorlar.

bir de genel nedeni evliliği amaç olarak görmeleri. toplumun yani. onların mantığına göre bu en doğal ve en olması gereken şey. olmayınca error veriyorlar işte. yani "insan doğar, büyür, evlenir ve çocuk yapar" gibi bir şablona sahipler. bunun dışına çıkamıyorlar. oysa evlilik amaç değil sadece bir araçtır.

çünkü 30 yaşlarında hormonlar alarm vermeye başlayınca o "evlenmiycem ben" değişiyor, ama evlen evlen diyenlerin bunu hesaba katar mı katıyo mudur değişir o.

Sorular abuk subuk. Hiç olmazsa siz evlenmek istemediğiniz söylemişsiniz açık açık (inanıp inanmamaları mesele değil). Ben 32 yaşında evlendim. O zamana kadar çoook sınırlı ve mesafeli erkek arkadaşlarım olmuştu (uzak mesafeyi kasdetmiyorum, samimiyet derecesini kastediyorum). Bana böyle diyenlere, "yaa aslında ben de istiyorum ama kısmet işte" dediğim zaman herkes sus pus oluyordu. İkinci bir defa aynı soruyu sorana da "eee, söyledim daha önce, sen bana birini mi buldun ki" diye terslemiştim. Bu hatundan başka da bir daha soran olmamıştı.
Vakti geldi, sevdiğim adamı buldum, evlendim. Gereksiz sorular, gereksiz meraklar.
Potansiyel tehlike de var tabii. Çiftler çift olarak takılmak istiyor. Erkek arkadaşın bile olsa gelirken yanlız kalma istiyor da olabilir. Niyeti insanların gözünden anlarsınız zaten.

şu dünyada kadının kadına yaptığını kimse kimseye yapmaz yeminle.

muhtemelen "evde mi kaldın? hihihi" diye -kendilerince- dalga geçmenin başka bir yolu bu. yahu, evlilik dediğin şey asla ve asla insan doğasına uygun bir şey değil. tamamen zorlama, toplum normlarıyla dayatılan ve evli hiçkimsenin memnun olmayacağı bir kurum.

ben evliyim, eşimle gayet iyi arkadaşlarız, çok keyifli vakit geçiriyoruz ve yine biriyle sevgili olacak olsam onu seçerim. şanslı azınlıktanız, kendimize vakit ayırabiliyoruz yeterince.

amma ve lakin; evlilik insanlığın (özellikle de erkeklerin) doğasına aykırı. insanlar tek eşli değiller. kimse bana bunun aksini savunamaz, kalbini kırar gerçeklerle yüzleştiririm. ayrıca evlilik kurumu ne yazık ki aileleri de birleştirdiği için, ekstra zaman kaybının yanı sıra pek çok gerginlik ve strese de gebedir. bunu tüm evli insanlar bilir. "ay ben kayınvalidemle çok iyi anlaşıyorum." diyen yalancı velev ki samimi olsa dahi görümcesini öldürmek istiyordur.

ancak toplum ve yaşam şartları insan ırkını maalesef üremek için tek eşli "görünmeye" zorlamış. çocuk sahibi olmak isteyen biri için bunun dışına artık çıkmak imkansız. en azından çocuk sağlığı için.

insanların çoğu evleniyor. evlenmemek marjinal kaldığı için de dikkat çekiyor, insanların garibine gidiyor. tabi ki evlenmeyi gözünde yücelten insanların tepkisi de can sıkıcı olabiliyor ancak bu tolere edilemeyecek bir şey değil.

potansiyel tehlike kısmı biraz fazla uç bir niyet okuma olmuş. milletin birbirinin nikahlı eşine atlayabildiği bir toplumdayız sonuçta :/ evlilik kurumuyla ilgili yapılan olumsuz tespitlerin de objektif olmadığı kanaatindeyim. kendi kontrolü dışında gerçekleşse bile ikili ilişkilerinde başarıyı yakalayamamış çok insan var. evlilikten nefret edip bunu paragraflarca yazıya döken insanlar, kategorik olarak insanları evlenmeye zorlayan kişilerle aynı yerde kanımca.

kafanı rahatlatacak olan şey sırf evlenmek için evlenilmeyeceğini belirtmen. "ilk bulduğum kişiyle nikahı basıp ömrümü mü çürüteyim ya, çok sevdiğim ve iyice tanıdığım biriyle olur ancak." gibi söylemler işini kolaylaştırır. başarılı ve huzurlu bir evlilik olmadıktan sonra hiç olmasın'ı anlayabileceklerini sanıyorum.

@der meister

eğer kimseye evlenmiyorsun baskısı yapıldığını görmüyorsanız ya çok izole bir çevrede yaşıyorsunuz ya da görmek istemiyorsunuz bu baskıları. kadının üzerinde baskı eksik olur mu toplumda? hele ki üzerinden bu kadar pirim yapılan evlilik hadisesinin baskısı eksik olur mu? bir an önce gerektiği daha çocuk doğar doğmaz işlenmeye başlıyor. evcilik oyunlarından tutun, okulda okumayı söktükten hemen sonra okutulan yazılara kadar. daha sonra anne olmanın kutsal olduğu dayatılıyor, çocuklara. türkiye'de kadınların ilk evlilik yaşı 23 yaş dolaylarında tüik'e göre. 23.8'den 23.1'e kadar düşmüş son 5 senede yanlış hatırlamıyorsam. erkeklerde ise bu 27 dolaylarında. hangisi erken hangisi değil siz karar verin.

sorumluluk gibi bir şeyden de bahsedilmiş. herhalde bir evde ortak yaşam sürüp, hayatın her anının beraber planlandığı; bir anlaşmaya bağlanarak sürdürülen evliliğin, ayrılıyorum artık seni istemiyorum diyerek sona erdirmenin mümkün olduğu sevgililik ile sorumluluklarının (eğer varsa) aynı olduğunu düşünmek, durumu tam olarak kavrayamamak kanımca. en basitinden şöyle düşünün, bir evlilik mahkeme kararı olmadan bitirilemiyor. öyle ben bıraktım demek ile olmuyor yani. sorumluluğu oradan hesap edin mümkünse.

sevişmekten falan bahsedilmiş. bunun türkiye'de nasıl bir tabanda olduğu yani sosyolojisi üzerine bir araştırma yok doğru dürüst. zira bu durum, bu toplumda konuşulabilecek bir şey bile değil. kız çocukları ilk defa regl olduğunda bunu gizlemek gerektiği gerçeğiyle yüzleşiyorlar. "halam geldi" gibi farklı şifrelemelerle dile getiriyorlar bunu. bakın bu anatomik bir durum üstelik. daha o zor konuşuluyor bu ülkede. bir toplumu düşünürken bizim mahallede böyle değil diyerek düşünmek yine durumu tam kavrayamamak.

evlenince ilişki başka bir boyuta geçmek zorunda. bu sosyolojik olarak zaten böyle. ama dediğim gibi ortada bir sözleşme var. hukuksal bir karşılığı var.

ben olayın bütün sosyolojisini çözdüm diyemem. tabi ki çözebilmiş değilim. ama anlamlandırabildiğime inandıklarım üzerinden de en azından birine iki yüzlü demiyorum.

olsun ama ne diyelim!

aa mersinde var mı ben çorumda dağlarda topluyordum.

bitki çayı falan satan baharatçılarda bulabilirsin, yaygın değilse tabi, izmirde durum bu, belki işine yarar..

semt pazarlarına bak köylüler getirip oldukça ucuza satıyorlar.

Eğer mersindeysen,bugün forum avm'nin oralarda satıldığını gördüm,o taraflara bakabilirsin yol kenarında satıyorlardı.

pöfff maalesef ben, bugün geçmeyecek sanırım.

ek olarak gözlemlediğim kadarıyla normalde bayram seyran demeden azimle çalışan, işe gelen maslak beyaz yaka tayfası bugün çok az gibiydi, sanki heryer boş.

Ben :(

inşallah diğer bütün ofislerde havalandırma çalışıyodur, ben yandım siz yanmayın.

been

ben. cumartesi pazar da çalışcam

iyi oldu bugün çalıştığım; yoksa pazartesi istifa edebilirdim..(züğürt tesellisi)

yaz beni de...
hatta bu 3ncü günüm...

me

Dükkandan selamlar her yer kapalı

abim.

Az önce uyandım. İşin güzeli pazartesi de tatil.

Cem :(

bayramın 2. ve 3.günü ofisteydim, bugün çalışıyorum + cumartesi pazar da çalışıcam.

Bütçe dönemi :((

Ofisteyim bir de üstüne mesaiye kaldım. :) İşimi çok seviyorum da. (Aman nazar değmesin, maşallah diyin)

katya bana çay getir

nine ismi gibi, ama fransız mürebbiyeler tarafından büyütülen..

ı ıh

1.bp.blogspot.com

aşkı memnu dizisinden sonra en az 10 sene falan koymamak lazım. onun dışında kötü değil.

Bihter yerine rikkat ismini tercih ederim.

aşk-ı memnu'dan bağımsız düşünürsek de çok iyi bir seçenek değil bence şu dönemde eğer yeni doğan bir çocuğa verilecekse bu isim. yani erkek çocuğuna tevfik ismini vermek gibi bir şey bence.

bihter bana asil ve ağır bir isim gibi geliyor. bu yüzden de seviyorum. ama okulda "sen bihter ziyagilsin aptallık etme" "beni beni bihterini" diye dalga geçebilirler. ben olsam koymazdım.

bih. yani bih işte. kötü bi tını bırakıyor kulağımda b, i ve h'nin bir araya gelişi.

diziden sonra sempatisini arttırdığını söylemek mümkün, daha doğrusu kulağımız alıştı sanırım. hadise ismine de ilk tepkimiz "o ne lan?" olmuştu, şimdi kimse sorgulamıyor mesela. ama ilk duyulan an önemli bence. öyle düşününce bihter hoş bi isim değil bence.

altınordu-bandırma iy 0 = 2.05 (seyirci azlığı ve altınordunu eski istatistikleri yüzünden)
balıkesir-göztepe 2,5 üst = 1.70 (iki takımda kazanmak için oynayacak, göztepe zaten ofansif bir takım)

Bin lira üstü vermem. Gider bilgisayar alırım 2-3 bine.

Akıllı telefonu mecburiyetten aldım iş sebebiyle 2.5 sene geçti hala taş gibi maşallah en ufak bir yavaşlama bozulma olmadı iphone 5s telefon bozulur kullanılamaz hale gelirse gider gene iphone alırım.
Android ürünlerde kullanıyorum çoğunun arayüzüne alışamadım. Telefonda i phone u seçerim
Edit:haliyle 2 bin veririm ama 3 bine bulaşmam

Note4 ilk çıktığında, 5 ay çalıştım ve telefonu aldım.

Teknoloji, artık bir aşk. Bir üste çıkma aracı. Senin note4'ün, iphone 7 karşısında bir hiç. Çünkü 3 yıl önceki model. Bu donanım özelliği olarak değil, getirdiği prestij açısından öyle.

Sen telefon konusunda anlamıyorsun, ben ilişkiler konusunda, başka biri arabalar konusunda. Tek ana nokta, getirdiği prestij.

ihtiyaçtan aldıklarını düşünmüyorum. çevremdeki bir sürü kişide iphone'un son versiyonları var. telefonda yaptıkları sosyal medyaya bakmak ve arada döküman açmak. e aynı işi benim 1,5 yıllık 450 liraya aldığım android telefon da yapıyorken kimse ihtiyaçtan almıyor bence. tamamen gösteriş. yok stabilmiş bilmem ne hepsi hikaye. ha aylık 10.000 ve üzeri kazanırsın o zaman git bir telefona 3500 tl göm ama bir maaşı kadar parayı ya da onu geçtim kredi çekerek, taksitle, kontratla telefon alanı hiçbir zaman anlayamacağım.

Ben şahsen ne alacağımı bilmiyorum. Eski telefonum s2 idi şimdi note 3. Bu da yakında nalları dikecek, ne alayım bilmem. Özellikleri toplayabilsek keşke bilgisayar gibi.

Bende bu kadar eleştiriyorken senin bu tavrını anlamıyorum. Senin elindeki telefonda zamanında 2500-3000 di anasının karnından 1400 çıkmadı. O zaman kimin parası varda alıyordu seninde paran olsa sende note 7 alırsın kim istemez mk.

Senin bütçen el veriyor kendini 1000 değil 1500 ile şımartıyorsun başkası başka tutarlar ile. Milleti aldıkları telefonlara göre kategorize etmekten vazgeçin artık abi. Her yeni ayfon çıktığında aynı muhabbet dönüyor.

@gozu kapalı esişen ortodox

abi hayırlı olsun yeni ayfonun :)

her anlamda hayat kolaylaştırıyor ve bence değiyor

Isteyen istedigini alir. Isteyen statu nesnesi olarak gorur.

Hoslanmadigin sebeplerle telefona sahip olan insanlarla gorusmezsin olur biter.

adam senin cebindeki parayla mı alıyo?
Hayır
adam aldığı telefonla seni rahatsız etcek bişi mi yapıyo
Hayır
adamın ekmeğini, aşını sen mi veriyosun, anası mısın, babası mısın?
değilsin.
o zaman niye çeneni ve beyninini yoruyosun(uz)?
Asıl soru bu

Telefona 2-3 bin lira gömmem. Eline geçen para aylık 10 binden azken gömen de bilinçsiz tüketici ve statü manyağıdır. Çocukluğundan bir kompleksi filan olması muhtemel. 3 bin liraya yapılabilecek o kadar çok şey var ki.

tiphone7 ya da türevlerini alanlara bakış açım..

Ey Rahmeti sonsuz;
Fakiri donsuz
Seveni onsuz
Görgüsüzü tiPhone 'suz
Bırakma, aminn...

@anonymice Abi ayfon se var bende 1638 TL'ye aldım yani senden 200 lira fazla marjinalim.

Bundan önce en az senin kadar hayatı sade yaşamayı tercih etmiştim ve note 4 almıştım. Beğenmedim android dünyasını ve sattım. Ondan önce de yine sefa pezevenkliğim tutmuştu malum iphone 4s kullanıyordum 2-3 senedir.

Sanırım o kadar para verip alıcam. 2007de Nokia n70 aldım kullanıyorum hala. Arkadaşım eşim dostum yok buna rağmen gereksiz zamanlarda whatsapp soran oluyor. Sadece whatsapp için 2-3bin vermek saçma kabul ediyorum ama bozulmadığı, unutmadığım, çalınmadığı sürece, tamiri çok fazla tutmadığı sürece, sadece yenisi çıktığı için değişirmeyeceğimden o kadar para vermek mantıklı geliyor. En az 5 sene kullanmak için o kadar para vermek normal gözüküyor. Iphone düşünüyorum. Kanada'dan alma şansım doğdu. Oradan getirticem. Iphone 7 yerine 6s veya plus alıcam sanırım.
Note7ye niyetlendik ama o da tabiri caizse elimde patladı :) iphone 6s ile aynı fiyattaydılar.
Benim gibisenelerce telefonu kullanacaksa normal karşılarım.

tamamen gösteriş yapmak ile alakalı bir durum. bir önceki telefonum nexus 4'tü geçenlerde batarya olayından gına gelince vibe p1 aldım. allaha şükür iyi para kazanıyorum istesem alırım en alasını öyle kontratla falan değil şak diye. ama gereği yok. benim kullandığım uygulamalar çalışsın, pili uzun gitsin yeter bana. işte insanlar ne zamana malı kazandırdığı pozitif faydaya göre değelendirecekler. o zaman belki bir yerlere gelmiş olacağız.

1400 lirayi bir telefona verenleri hic anlamiyorum. 500e gm var, lenovo var. Whatsappsa whatsapp facebooksa facebook hepsi bunlarda da calisiyor.

Saf gibi gidip 1400 veriyorlar, cok ilginc !

@brkylmz

kinayeyi anladım evet vefakat gm ve lenovo'nun S-pen denilen kalemi -stylusu- var mı?

1400 de vermem. Duruma objektif bakamıyorsunuz. İlk olarak sizin aldığınız ve söyledikleriniz arasında ciddi bir fark yok. İkinci olarak bu durumda sadece bir s pen kullanmak için 1000 TL fark vermiş oluyorsunuz, değil mi? :)

Isimi telefonla goruyorum genelde o yuzden acimam telefona verdigim paraya. Iphone 6s plus kullaniyorum verdigim paraya hic acimadim bu zamana kadar. Android olarak htc ve samsung kullandim hemen geri sattim telefonlari. Paran yoksa gidip dandik telefon kullanirsin isini gucunu telefonla halletmezsin.

Bana para kazandirdigi surece her zaman en iyisini alirim telefonun.

aylık gelirim 6 bin üzeriyse ve geçim sıkıntısı yaşamıyorsam ben de veririm 2-3 bin lira telefona. ama gidip de taksitle almam mesela o kadar para verdiğim telefonu. trink keş çalışır. he o kadar gelirim var mı? yok. şuan o telefona o kadar para verir miyim? hayır. olay benim için bitti :d

2bin verenler neyse de, yenisi çıktıkça koşturanlara hem çok gülüyorum hem de acıyorum. Telefonla sosyal statü sağlamak ancak ergenlere özgü bi durum.
2bin veren bi insan kafadan 2 yıl o telefonla her ihtiyacını görür. Zaten telefon teknolojisi artık durma noktasında. Mesela iPhone 6 ile 7 arasında temel düzeyde bi kullanıcı için pek bi fark yok. Androidden de örnek vermem gerekirse note4 ile note7 arasında nitelik bakımından öyle abartı bir fark yok. Hep işlemcide, kamerada iyileştirme yapıp biraz da dizaynı değiştirip fanboy avlıyorlar. E bizim gibi toplumlarda da insanlar birikimiyle, ahlakıyla değil de son model iPhone telefonuyla kendini belli bir statüde görüyor.

çok saçma bir eleştiri. hele 1400 liralık telefon kullanıp da bir tık üstünü eleştirmek komediymiş.

gayet normal, herkesin öncelikleri farklı.

5 yıl önce galaxy s2 almıştım 1650 liraydı. o zamanki kurla 900 950 dolar bir şeydi. Amerika'da 600 700 doları civarıydı herhalde.

Şöyle bir durum var yeni çıkan en üst düzey telefonlar yine bu fiyatlardan çıkıyor.
E şimdi 5 yıl önce dolar 1.6 idi şimdi 2.9 3
Kaç kişinin maaşı 5 yılda 2 katına çıktı? Özelde çalışanlardan bazıları belki, kamuda çalışanlar pek sanmıyorum.

Haliyle şu an yeni telefonlar bize pahalı ama aslında o kadar da pahalı değiller biz fakirleşiyoruz.

Geçen yıl 3 gün çalıştığım parayla a101 den microsoft lumia almıştım 350 liraya. Ona bile içim acımıştı. Sen düşün. Teknoloji meraklısıyım diyip telefonlara binlerce lira bayılıp 2-3 app kullanan ise ağır morondur.

Bilişim sektöründe çalışıyorum. Telefon, bilgisayar ve araba benim bir nevi ekmek teknem. En iyilerinin olması lazım ki çalışırken "hay aq telefonu yine takıldı" diye imtina etmeyeyim, motivasyonum düşmesin. Çalıştığım şirketlerden olabilen en iyi modellerini istiyorum, alamazsam da kendim cepten para verip kendime en sevdiğim aleti alıyorum. Genel olarak bakış açım bu, bir şey alıyorsam en iyisini almaya çalışırım ki kendimi işime ve hayatıma verebileyim. (Mesela şu an windows laptop kullanıyorum, zırt pırt güncellemeden dolayı bekletiyor beni, beklerken yapacağım işi unutuyorum, vs. vs. En kısa zamanda tekrar Mac'e geçicem)

veririm, hatta veriyorum. zevk meselesi bu. ona bakarsan 50 bin liralık araba da gidiyor, 500 bin liralık araba da. üstelik her yer radar, belki aynı hızla gidiyosun. sadece ihtiyaç diye düşünme.
ben telefonla konusmanın yanı sıra oyun oynuyorum, müzik dinliyorum, navigasyon olarak kullanıyorum, not almak için kullanıyorum, günlük programımı, bütçemi takip ediyorum. internette geziniyorum. maillerimi okuyorum, cevap veriyorum. fotoğraf çekiyorum ve daha birsürü şey...
alma gücü olan alır, her şeyi herkesi yargılamayı bırakın yaw.

telefon elimiz ayağımız oldu her işi ondan görüyoruz. Bu bakımdan iyi bir telefon şart. Lakin orta seviye denen 1000-1500tllik telefonlar da artık gayet iyi. Ben 1500'e aldım gayet memnunum.

Bence esas olay harcama/maaş dengesi. Elin adamı asgari ücret 1000 küsür dolarken 700 dolarlık telefona pahalı diyor. Bizim öyle bir şansımız yok ama bari 1 maaşımızı geçmesin. Benim görüşüm bu. Çünkü iki üç yıl sonra bir maaş daha vereceğiz çok büyük ihtimalle. Ha laptop, masaüstü pc vb. 5-7 yıl kullanacağım (evet ben o kadar kullanıyorum) alete 2-3 maaş gömerim hiç acımam. Onları yere düşürüp kırma tehlikemiz de pek yok mesela. Telefon risk.

teknoseyir.com

ben note 3 aldım 2,5 yıl önce, aldığımda iphone 5 yeni çıkmıştı galiba. 2200 lira ödedim. ilk akıllı telefonumdu.

sosyal medyanın dışında ekranı büyük olduğu için hem dizi izleyebilmek hem de birşeyler okuyabilmek için tercih ettim. laptopum 2007 model, 4 gb ram, win xp. artık video dahi oynatmıyor. laptopu da değiştirmem lazımdı ama laptop mu telefon mu ikileminde telefon almak daha ağır bastı.

telefonu alabilmek için aylarca para biriktirdim ben. telefonumdan memnunum. birkaç sene daha kullanırım eğer parçalanmazsa.

o dönem samsung j7 olsaydı piyasada; o telefonu da alabilirdim. 5 ay önce 1100 liraydı. hoparlörünün arkada olması dışında gayet güzel telefon.

soru biraz şunun gibi aslında. tost mu yersin yoksa iskender mi? halbuki ikisinde de karnın doyacak. bu da ona benziyor. paran varsa iskender yersin. parası olan adam istediği telefonu alır; yadırgamam. hayatım boyunca sigara içmedim; sigaraya yatıracağım parayı telefona yatırdım gözüyle bakıyorum.

Şimdi şöyle bişey var. Mesela benim çok şükür 10 bin tl üstü maaşım var. Bu ay ve gelecek ay 2 bin tl Enpara hesabıma atacağım. 4 bin ile kasım gibi Paris'ten bi 7 plus almayı düşünüyorum. Paranın kalan kısmını bir vakfa bağışlayacağım. Neden 1000 tl lik telefon almıyorum dersen onunla uğraşamam. Öğrenci iken aldığım dandik bir telefon vardı bahsettiğiniz gibi. Şarj gitmesin diye interneti açamazdım ekranı kısardım. Paso güncelleme gelir telefon kasılırdır. En sonunda hafıza sorunları başladı. Birgün swarm ı yüklemeyemedim. O ara iPhone 6 yeni çıkmış gittim aldım. Kardeşler böyle bir rahatlık Yok. 4g açık WiFi açık Bluetooth açık parlaklık açık. Yahu alet o kadar akıllı ki gece şarja takıp yatınca güncellemeleri yapıyor hissetmiyorsun. Kamera mükemmel hata takılma kasma Yok. Sınırsız özgürlük.

Kısaca benim derdim statü filan değil. Eğer kullanmadıysan al bi iPhone 7 1 hafta kullan. Eğer dediklerimi hissetmezsen ben buradayım

Veririm ama 4-5 sene kullanirim

izmir, alaçatı.

edit: oha ne kadar vizyonsuz adammışım lan. fakirlik demek ki atadan gelen bir şey bizde. fazla hayal kuramıyoruz.

füssen

ege bölgesinde bir yer.

istanbul tabiiki. kadıköyde falan sanırım. paran varsa en güzel yer olanaklar bakımından istanbuldur bence.

kievde ya da pragda.

zaten izmirliyim; bazı şeyler parayla olmaz..

Alaska

Önce bisikletle dünyayı gezerdim. Sonra Karadenizin kuzey kıyısında bir ülkeye yerleşirdim.

İstanbul

Not: Lisboa spor