Giriş
(14)

Cenazelerin hızlı bir şekilde defnedilmesi olayi

dedeminhirkasi
Sebebi nedir kiMesela sabaha karşı ölüyor ikindi defnediliyor. Ulan bi dur hele adam gerçekten ôldu mu kaldı mı acelen ne ?
Sebebi nedir ki
Mesela sabaha karşı ölüyor ikindi defnediliyor. Ulan bi dur hele adam gerçekten ôldu mu kaldı mı acelen ne ?
0
dedeminhirkasi
(04.12.25)
cenaze bekletilmez diye bir gelenek, bir inanış var.

annem perşembe öğlen öldü cumartesi öğlen defnettik. babam pazarı pazartesiye bağlayan gece öldü, salı defnettik. şehir dışından cenazeye gelmek isteyenler de yetişebilsin diye. bana da dediler bekletilmez, bir an önce defnetmek icap eder diye. dedim yeğenleri gelmek ister, ertesi gün olsun ne olacak.

gerçekten ölmeyip ne olacak? doktor muayene edip rapor veriyor öldü diye.
0
kibritsuyu
(04.12.25)
The Premature Burial'ı mı okudun? Adger Allen Poe'nun en büyük kabusu. Adamda resmen canlı canlı gömülme korkusu varmış. Gerçi o dönemde öyle hataların yapıldığı söylenir.
0
Mirket
(04.12.25)
Abi bence süper bir olay çünkü hemen gömmek zorunda olmasak ölen kişinin verdiği ızdırap katlanarak artıyor ama gömünce "gömdük gitti" deyip daha çabuk iyileşme topralanma sürecine giriyorsun, gözden ırak olan gönülden de bi şekilde ırak oluyor bu şekilde. Ha sabah ölen kişi de ikindiye kadar ölmediğini ispat edemiyorsa ona da yapacak bir şey yok, sorry.
+2
kizil karga
(04.12.25)
bekletmemek daha iyi cenaze için de yakınları için de. çünkü bir an önce defin işleminin tamamlanması gerekiyor manevi olarak. şehir dışından yakınlar gelecekse bir gün sonra defin uygundur bence.

bu arada anadoluda cenaze üzerine bıçak koyma adeti vardır duymuşsunuzdur. bunun nedeni mefta bir şekilde hayattaysa nefes alıyorsa ya da hareket ediyorsa o bıçak üzerinden düşsün diye tespit için konuyor aslında.
0
exlibris
(04.12.25)
arkadaşların söylediğine ek olarak eğer ekstra bir işlem yapılmayacaksa cenaze her ne kadar morgda da beklese zamanla bozulan bir şey. bu tip nahoş etkileri de minimize edebilir.

ayrıca, soruyu tersten sorarsak, bir sebep yoksa neden beklesin ki?
+2
eisberg
(04.12.25)
yahudilikte dini bir olay. biri öldügü vakit ruhun bedeni terk ettigine ve defin gerceklesene kadar arada kaldigina inaniliyor. bu arada kalmislik da ruha cok rahatsizlik verdigi icin 24 saatten önce gömmeye calisiliyor. eger cenazenin parcalari tam degilse, tüm vücut parcalari toplanmaya calisiliyor bu sebeple. bu 24 saatte cenaze asla tek birakilmiyor, 7/24 biri basinda bekliyor ve tehillim'den psalm'lar okunuyor.

müslümanlikta da muhtemelen böyle bir nedeni olacagini düsünüyorum. size sormali.
+1
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(04.12.25)
Benim de canımı sıkan bir durum. Defnedilene kadar azap çeker dedi dindar büyüklerim, alelacele defnettik. Daha uzun vedalaşabilmek isterdim
0
mezzosprite
(04.12.25)
Dinen de uygun olan defni geciktirmemektir. Genel uygulama bu yönde.
Ama kalp krizi geçirerek öldüğü düşünülenler için 3 gün beklemek gerek.
Yeniden kendine gelenler dahi var .
0
diyecevaplandı
(05.12.25)
İslam dininde sebebi:

“Cenazeyi çabuklaştırın; eğer (ölen) hayırlı ise, onu hayra kavuşturmuş olursunuz. Şayet kötü biri ise, omuzlarınızdan bir an önce kurtulmuş olursunuz.”
(Buhârî, Cenâiz 51; Müslim, Cenâiz)
0
suicides underground
(05.12.25)
Uç bir örnek vermek istiyorum. İnsanın bir uzvu koptu diyelim. Karşınıza koyup izlemek mi daha iyi hissettirir. Yoksa onu bir an önce gömmek ve iyileşme sürecine başlamak mı?

İnsan ölüm/kayıp sonrası kaybettiği kişiyi o "araftaki" haliyle görmek istemez. Bu bir belirsizliktir ve kaygı doğurur. Hele ki ölümse bizim de evrensel ölüm kaygımızı da tetikleyebilir.

Ölüme ya da ölüm hastalığına kaçınılmaz şekilde bulaşmış kişiden en yakınımız dahi olsa içten içe bir an önce kurtulmak ve normalleşme sürecine girmek isteriz. Bu istemsiz bir psikolojik tepki bence.

Bunun sebebi temelde bence biraz ölüm kaygısıyla, acıyla yüzleşmekten kaçınmak, bir nevi psikolojik savunma mekanizması ve bir an önce normalleşme isteği diye düşünüyorum.

İnsanların sevgiliden ayrılınca tüm eşyalarını iade etmesi, bir aile üyesi yıllardır yaşanılan evde vefat edince taşınmak gibi gibi örnekler hep bununla ilgili.

Ölüm, ölümcül hastalık bunlar hepsi yüzleşmesi zor ama evrensel doğal süreçler.

Hemen gömme/defin adetinin İçgüdüsel ve evrimsel olduğu da kesin. Hayvanlarda bile benzer davranışlar var. (Karınca, tilki, kurt vb)

Bunun sebepleri; Ölen üyenin kokmasından duyulan rahatsızlık, öleni yemle benzeterek saklama gömme iç güdüsü, hastalıktan kaçınma iç güdüsü vb de canlılarda otomatik olarak bir an önce gömme iç güdüsü geliştirtiyor.

Son bir neden de Geçmişte soğutma imkânlarının olmaması

Tarihin büyük bölümünde:

Morg yoktu,

Soğutma sistemleri yoktu.

Doğal bir şekilde Dini tarihsel gelenekler toplum kültürü de bu çerçevede gelişti.

Özetle düşüncem bu şekilde.

Sorunun cevabıyla ilgilenen pek çok disiplin var: Antropoloji, arkeoloji, evrimsel psikoloji, din bilimleri, tıp/adli tıp, sosyoloji, tarih gibi gibi

bu disiplinlerin hepsinin ayrı ayrı cevapları doğru ve birleştirince toplam cevap olarak düşünülebilir özetle.
+1
psmstc
(05.12.25)
Kalender bir doktorla tanışmıştım bir cenaze evinde, çok güzel anlatmıştı bu mevzuyu.

Demişti ki cenaze törenleri kalanlar içindir. Gidenin zaten bir mevzusu kalmıyor dünyayla.

Cenazenin hızlı olup bitmesi de kalanları bir an önce normal hayatlarına döndürebilmek için. Aslında bu konudaki gelenekler binlerce yılda oturmuş. Sebepsiz görünen çoğu şeyin mantıklı sebepleri var.

Cenaze beklediğinde yakınları için rahatsız edici bir hale dönüşebilir öncelikle. Koku, bozulma vs. Bu zaten zor olan kaybı daha da zorlaştırır.

İkincisi yapılabilecek hiçbir şey kalmamış. Hasta vefat etmiş. Bir an önce o kişiyi normal rutinine döndürmek lazım. Bekledikçe kafasında kuruyor da kuruyor. Aslında arafta kalan biraz da yakınları oluyor.

O yüzden hemen gömüyorlar ki, normal hayatına devam etsin.

7 gün her akşam buluşup dua okutmanın bile aslında arkasındaki mantık cenaze evindekiler yalnız kalmasın. Kalabalıkla uğraşsın, özellikle ilk bir hafta akşamları tek başına acısıyla başbaşa kalmasın diye.

Bu eleştirilir ama yemek yaptırmak, helva kavurtmak aslında bunlar tamamen cenaze yakınının kafasını meşgu edebilmek için. Günlük rutinler stresi azaltır, psikolojik bir durumdur bu. Mesela helvayı özellikle cenaze yakınlarına kavurturlar.

Babam vefat etmeden önce araba bakıyordum biraz birikmişim vardı. Cenazeden 2 gün sonra eniştem beni araba bakmaya götürdü zorla, kafa boşaltmak için. Başta biraz ayıp buldum ama sonra iyi geldi. En azından o yas ortamından kontrollü bir şekilde uzaklaşıyorsun.

Yas tutmak sağlıklı, ama uzatmak sağlıksız. Toplumlar, kültürler bir şekilde kendi içlerinde ideal ritueller oluşturmuşlar bu süreyi sağlıklı bir seviyede tutmak için.
+4
anten
(05.12.25)
Evde ölümde doktor gelinceye kadar ölü katılığı oluşuyor. Birinin ölüp ölmediğini siz de anlarsınız. O yüzden kimseyi canlı gömeceklerini sanmıyorum. 50 kişiyi aynı anda muayene ederken arada birinin canlı olduğunu fark etmeyebilir belki. Onun dışında pek mümkün değil.
+1
gnosis
(05.12.25)
Şafilerde hemen gömülür. Biz de yakını dostu beklenir. Hristiyanlıkla özel törenle uzun süreçte gömülür. Bizim gibi sıcak iklimli ve islami toplumlarda hemen gömmek istenilir. Dini ve çevresel sebepler.
0
mikahakkinen
(05.12.25)
bir arkadaşta demiş aynısını yahudi geleneğidir. tıpki sünnet, kara çarşaf ve bıyıksız sakal bırakmak gibi.

birde aslında ortadoğu sıcak olduğu için bozulmasın diye hızlıca gömerler. mesela arabistanda gece gündüz farketmez.
+1
gercekdunya
(05.12.25)
(13)

Yarın terapiye başlıyorum

sekizdokuzon
Nasıl bir kafayla girişmek lazım bu işe? Böyle yıllarca sürecek bir terapi olacak çok büyük ihtimalle, psikodinamik terapi uygulanacak. Terapiye başlayacağım fikri bile epey rahatlattı ama sürece bağlılık geliştirmek, adapte olabilmek adına kendime neler söyleyebilir ya da hatirlatabilirim? Bir ay,
Nasıl bir kafayla girişmek lazım bu işe? Böyle yıllarca sürecek bir terapi olacak çok büyük ihtimalle, psikodinamik terapi uygulanacak. Terapiye başlayacağım fikri bile epey rahatlattı ama sürece bağlılık geliştirmek, adapte olabilmek adına kendime neler söyleyebilir ya da hatirlatabilirim? Bir ay, bir yıl, beş yıl sonraki halimi düşünmeye mi çalışayım, destek alacak olmanın rahatlığına mi bırakayım kendimi bir süre ya da hiçbir şey düşünmeden balıklama atlayayim mi sürece?

Teşekkürler.
+2
sekizdokuzon
(04.12.25)
bildiğim kadarıyla bir sorunun yok. saçıp savurulacak çok mu paran var.
-3
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(04.12.25)
harika. mental olarak da kendinizi hazırlamışsınız o nedenle çok büyük faydasını görürsünüz. güzel günler görürsünüz inşallah.
+1
ground
(04.12.25)
@Karim: Alkol düşkünlüğü, mod düşüklüğü, anksiyete atakları, yeme bozukluğu, sosyal fobi... Hangi birini sayayım kardeş :p
+3
🌸sekizdokuzon
(04.12.25)
Bunun çoğunlukla dalgalı bir süreç olacağını unutmamak en önemlisi bence. İşe yaramıyor gibi hissedeceğiniz zamanlar olacak. Psikoloğunuza güveniyorsanız, iki ileri bir geri tarzı ilerlemeye hazırlıklı olun. Ancak psikologlar da insandır ve iyisi kötüsü vardır. Size tuhaf ve yanlış gelen davranışları/sözleri olursa psikolog değiştirmekten de korkmayın.
0
inawen
(04.12.25)
notlar alın bence her çıkıştan sonra nelere değindiğinizi falan yazarsınız. sonra da ara ara göz atın. çok fayda göreceğinize eminim.

benim psikolğumun unutamadığım sözü şuydu: 40 yılda edindiğin bakış açını bir günde değiştiremezsin demişti ama değişiyorsun da inan.
0
Bir sıcak el uzanır tutmasam olmaz
(04.12.25)
Düzenli terapiye giden arkadaşlar: Hafta içi kayda değer bir olay yaşadığınızda "Bunu kesin terapide anlatırım" diyor musunuz? Hayatı bir tık böyle mi yaşamaya başlıyoruz bir yerden sonra?
0
🌸sekizdokuzon
(04.12.25)
Bi dönem gelicek biraz yıkımlı ağlamaklı geçebilir, bu noktada pes etme. Geçmişteki kişilere düşman olma. Unutma ki bu sana farkındalık getirecek bir süreç. Düşman kazandıracak bir süreç değil
+1
love and trust
(04.12.25)
Rüyalarını not al mutlaka. Bazı konular rüyalarda gelebilir. Belki terapistin de senden rüyalarını isteyebilir
+1
love and trust
(04.12.25)
keşke emdr ye gitseydin, ondan fayda gören çok fazla. geçmiş hislerini de yaz, çocukluğundan beri kim topunu kesmekle tehdit etti, hangi öğretmen seni koroya almadı, o sırada ne hissettin. kim seni engelledi. ilk duyguların çok önemli bir bir yaz.

ama yukarda denildiği gibi oralarda takılıp kalma, ordaki çocuğa sımsıkı sarıl tamam geçti de. :(
0
Bir sıcak el uzanır tutmasam olmaz
(04.12.25)
İlk seanslar zor geçecek, bu kısma direnmen ve devam ettirmen lazım. Direnip devam ettirdiğinde zaten faydasını da görmeye başlayacaksın.
Ben önemli şeyleri not alırdım unutmamak için, terapiye başlayınca otomatikman rüyalar da anlamlanıyor ve bunları da not almaya üzerine konuşmaya başlıyorsunuz.
Senin adına çok sevindim umarım her şey yoluna girecek.
+1
mutekebbir
(04.12.25)
Düzenli terapiye bir dönem gitmiştim, iki seans arası olan şeyler genelde çok önemli şeyler olmayabiliyor, anlatırsın ama terapist pek üzerinde duracağını sanmıyorum, zaten birkaç seans sonra (bu dediğim belki 6 ay belki 1 yıl) birkaç ağlama krizi, birkaç fırtına sonrası gündelik hayatında neyi neden yaptığını farkediceksin. Gündelik hayat ve 3-4 haftalık durumunu değil, (tahminimce) 30 küsür yıllık hayatını ameliyat masasına yatıracaksınız beraber :)

Ezcümle; papaza günah çıkarmaya gitmiyorsun :) Ha bu arada “geçmiş” değilştirilebilir birşey

Tavsiye; seanslardan sonra biraz iç sesine odaklan. Hayatını sadeleştir. Herkese ve en başta kendine şefkatli ol. Özşefkati geliştir. Ohooo bir sürü spoiler verdim galiba :) yok yok bunlar gerekli
0
love and trust
(05.12.25)
Bu alanda eğitim aldım. Kısa düşüncem: psikologlar hikayedir.

Elbette görüştüğünüzde sizi rahatlatır. Bazı farkındalıklar geliştirirsiniz. Ama aman aman bir katkısı kesinlikle olmuyor.


Psikiyatri ilaç kullanımı bana göre çok daha etkili.

Bunun haricinde yaşamınızı sorunlara yönelik düzenlemeniz, kendinize özbakım zamanları ayırmanız, sınırlarınızı çevreye iyi koymanız, size iyi gelmeyen şeyleri bırakmanız, sağlıklı yaşamanız, egzersiz, gezme tozma alışveriş yapmak çok daha etkili şeyler.


Hele ki psikodinamik terapi tam para tuzağıdır. Psikoloji literatüründe freud’a atıf yok artık.

Sanatın edebiyatın konusu artık psikanaliz.

O yüzden bir süre devam edin baktınız çok aşırı bir değişme gelişme yok bırakın. Yok iyi geliyorsa devam edin.

Ama 4-5 ay geçmiş gözle görülür aşırı büyük bir gelişme yok olsa da olur olmasa da olur havasında ise bırakın. Paranıza yazık.

Sorunlarınız ağırsa psikiyatri takibi ve saydığım yaşam düzenlemeleri çok çok daha katkı sağlar.
0
psmstc
(05.12.25)
Ben de genelde psikiyatristlerle terapi yapmıştım bugüne kadar açıkçası,.psikolog görüşmesi bana da "vites küçültmek" gibi gelirdi. Hakikaten Freud falan ışıklar içinde uyusun ama ne alaka, kafasındaydim. Ama az önce ilk seansimizi yaptık ve terapistin sorduğu sorular ve yaklaşımı o kadar nokta atışıydı ki gerçekten içim çok rahatladı. Her şeyin bir şekilde yoluna gireceği inancımı perçinledi.
0
🌸sekizdokuzon
(05.12.25)
(20)

Hamile eşim

camlicagazoz
Merhabalar, eşim 37+4 haftalık hamile. Bugün doktora gitti. Doktor bacakları kısa gibi demis ama öyle olumsuz gibi dememiş. Birde son 1 haftada sadece 50 gram almış. 2750 gr şu an.İçime oturdu sabahtan beri. Bir şey yoktur demi?Şimdiye kadar hiç olumsuz bir şey denmedi. Her şey normal gidiyor. Detay
Merhabalar, eşim 37+4 haftalık hamile. Bugün doktora gitti. Doktor bacakları kısa gibi demis ama öyle olumsuz gibi dememiş. Birde son 1 haftada sadece 50 gram almış. 2750 gr şu an.

İçime oturdu sabahtan beri. Bir şey yoktur demi?

Şimdiye kadar hiç olumsuz bir şey denmedi. Her şey normal gidiyor. Detayli ultrasonu 22 haftada yaptirdik. Onda da her sey normaldi.

Morallerinizi bekliyorum.
+2
camlicagazoz
(17.11.25)
benim kız 2.650 doğmuştu. bir biftek gbi bir şey verdiler elime.dedim bu nasıl büyüyecek yahu.
şimdi 10 yaşında dünya güzeli bir kızım var.
minyon olacak.annesinin boyu kaç mesela.
+13
jamswety
(17.11.25)
Doktorunuzu değiştirin. Nasıl bir hasta bilgilendirmek o öyle.
+6
Mirket
(17.11.25)
Ben minyonun. Benim annem babam kardeşim minyon. Eşim de kendi ailesinin en minyonu. Yani birde down sendromlu falan olur mu ki diye düsündüm. Internette öyle şeyler de yaziyor. Eşimin boyu 1.63. Ben 1.70
0
🌸camlicagazoz
(17.11.25)
37+4'te 2750 gram gayet iyi. son iki haftada bebekler her hafta 250-300 gram alabiliyor. gayet kilosu güzel dogar.
ama bir seyi bilin, bu degerler yaklasik olarak söyleniyor. mesela bir arkadasimin bebegine bu bebek cok büyük dediler, 10 gün erken dogurttular kizi, cocuk kirpi kadar 2900 dogdu. bu sekilde en az 3-4 kisi var cevremde ve hayir, sezaryen icin böyle yalan atmadilar doktorlar.
ayrica dogum boyu ve dogum kilosu ilerideki boyu ve kilosu hakkinda zerrrre bilgi vermiyor. tamamen hurafe.
anne dinlensin bol bol, ev isi falan yapmasin.
+3
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(17.11.25)
Merhaba inşallah sağlıkla kucağınıza alırsınız. 2750 o hafta için bence de iyi. Detaylı ultrasonda bir sorun çıkmadıysa ve bu haftaya kadar da her şey normal geldiyse sorun yoktur bence. Kilo ölçümü bile yüksek doğrulukta yapılamazken bacak ölçüsü almak da ne bileyim:). Down sendromu da ultrasonda çok belirti veriyor, birinden biri illa ki hekimin gözüne çarpardı bence o konuda da rahat olmak lazım.
+1
eisberg
(17.11.25)
Bu arada ense kalinligi da 1.6 çıkmıştı.
0
🌸camlicagazoz
(17.11.25)
bizim doktor kız demişti erkek çıktı, pembe bir sürü kıyafetle takıldı 6 ay. bacak dediği pipi olmasın :)))
0
yeahbutso
(17.11.25)
Abi benim anneme de doktor senin oğlanın kafası büyük demiş.
Annem de tabi uzaylı gibi kabuslar görüyor yani koca kafa diyince. Doktor sonra "ya kocanın kafasına bak, böyle heriften ufak kafalı çocuk mu çıkar" demiş.

Yani komple minyon aileden shaq çıkacak değil.
Şimdiden sağlıklı büyüsün, mutlu olsun.
+3
logisticsmanager
(17.11.25)
37+4 zaten her an doğabilir bu saatten sonra ne değişebilir ki.. canınızın sıkılmasını anlıyorum ama bir şey olsa belli olurdu önceden.

Bu arada oğluma hidrosefali teşhisiyle 32. Haftada gebeliğe son verme kararı almıştı meşhur pahalı özel hastane.. 36+3de doğdu sapasağlam çocuğum çok şükür.

Bebeğiniz sapasağlam doğacak merak etmeyin.. bir an önce sağlıkla kavuşmanızı dilerim.
0
suicides underground
(18.11.25)
bize de kordon kisa normal dogum cok zor denmisti, cocuk normal dogdu, kordon da baku ceyhan boru hatti gibiydi, hatta ben keserken zorlandim.

ozetle salla gitsin, hayirli olsun..
0
cooperr
(18.11.25)
@mirket +1. sağlıklıca doğacak bir sıkıntı var ise de doğduğu gibi müdahale edilir.
0
mikahakkinen
(18.11.25)
cihazlar ortalama sonuç veriyor. yarın farklı bir hastanede farklı bi cihaza girseniz farklı sonuçlar alırsınız.
bence doktorla arada bi iletişim kopukluğu olmuş. yani doktor o an bacakları uzun gibi de diyebilirdi. boyuna dair bi yorumda bulunmuş. kısa : kötü olarak algılayacağınızı düşünmemiş.

bebek de minyon doğacak gibi görünüyor. 41. haftada doğup da 3 kilo altında olan bebek biliyorum. zaten 2500-4000 arası normal kilo aralığı kabul ediliyor. hatta bi doktor videosu izlemiştim. 2500 gr doğan bebek ile 4000 gr doğan bebeğin doktor açısından hiçbir farkı yoktur, ikisi de sağlıklı doğum kilosu olarak kabul edilir diyordu.

hah buldum işte. bu adamın videolarını izleyerek geçirmiştim hamileliği ya.
www.youtube.com
0
elorelia
(18.11.25)
bizimki de öyleydi şimdi tosun gibi oldu maşallah. ilk başta öyle olan çocuklar sonra daha hızlı toparlıyor tontiş oluyorlar. hiç endişe etmeyin.

düzenli doktor konrollerinizi ihmal etmeyin yeterli. endişe edecek birşey yok.
0
psmstc
(18.11.25)
Bizim dana 2.450 doğmuştu. 24 yaşında gayet sağlıklı.
+1
ground
(18.11.25)
benim doktor 2 kg doğacağını öngörüp 8 ayda acil sezaryene aldı, bebe 3.2 kg doğdu. başka bi doktor da aynı şeyi söylemişti, yok kg almıyo, karnında gelişmiyo bu bebek falan. hamile görünmüyordum, problem oydu bence (neremde saklayabildim ben de bilmiyorum) ve bebeğin gelişmediğine yordular halbuki çok sağlıklıymış.

özetle oluyor böyle şeyler.
0
deartheodosia
(18.11.25)
internet okumayın böyle konularda. sağlıkla kucağınıza alın.
0
summerjam0306
(18.11.25)
%99.9 hiç bir şey çıkmıyor o ultrasonda görüp kaygılandığınız şeylerden. gerçekten kaygılandıracak şeyleri gebelik bu kadar ilerlemeden doktorlar söylüyor zaten. siz istemeseniz de söylüyorlar.
0
kaptan maydanoz
(18.11.25)
anne karnında basküle koyup tartacak hali yok. birkaç temel ölçü var, baş çevresi, karın çevresi, femur uzunluğu. bu ölçüleri girince alet hesaplayıp ortalama bir ağırlık veriyor. muhtemelen pozisyonundan ya da el becerisinden femur uzunluğunu kısa ölçtü, ağırlığı da düşük çıktı. açıklamak için de bacakları kısa dedi.

26. hafta olmuş, endişelendiğiniz anomaliler daha gebeliğin başında tespit ediliyor günümüzde. hele ayrıntılı ultrasona da girdiyseniz down sendromu gibi durumlardan endişe etmenize gerek yok.

öyle anası kısa babası kısa diye kısa boylu olacak diye de bir şey yok. o da belli olmaz.

hiç merak etmeyin. sağlıkla kucağınıza alın.
0
kibritsuyu
(18.11.25)
Herşey normal bizimkide küçük doğdu Allah sağlıklı bir ömür versin tebrik ederim şşmdiden
0
basond
(18.11.25)
Gebeliğimin 34.haftasında (son kontrolde 2200 gr ölçülmüştü) bebekte gelişim geriliği var, muhtemelen engelli denildi. Yapılan ölçümde 1800den başlayıp 1600e kadar indiler. 3 ayrı hastane 5 ayrı doktor gördü. En son 39. haftada apartopar yoğun bakım ve küvöz olan bir hastaneye acil sezeryan denilerek sevkim yapıldı. Saat 1de 2400 ölçülldü, 2100 doğarsa küvözden yırtabilir ama engeline bir şey diyemeyiz dediler. Saat 4te yapılan sezeryan sonrası 2780 gr ile sapasağlam doğdu bebeğim ve o gün o hastanede doğan en tombul(!) bebekti. Yaklaşık 1 ay yaşadığım şoku, acıyı, endişeyi bir ben bilirim. O kadar doktor cihaza rağmen yanlış ölçüm. Şimdi 9 yaşında oğlum. Dehb teşhisi hariç sapasağlam. Onun da doğumla bir ilgisi yok malum.

Sağlıkla alın kucağınıza.
0
strawberry first
(19.11.25)
(4)

Laptop wifi yi görmüyor

doxan9
Merhaba laptop um kafasına göre bazen wifi yi görüyor bazen görmüyor. modemi her defasında tam reset yapmam gerekiyor. nedeni ne olabilir
Merhaba laptop um kafasına göre bazen wifi yi görüyor bazen görmüyor. modemi her defasında tam reset yapmam gerekiyor. nedeni ne olabilir
+1
doxan9
(17.11.25)
Driver güncel ise ve sistemdeki herhangi bir antivirüs gibi uygulama kisitlamiyorsa donanımsal arizadir.
+1
artıküyeolmakistiyorum
(17.11.25)
kablolu ile bağlanıp tüm driverları güncelle
+1
jamswety
(17.11.25)
Sadece laptop mı emin ol bence, telefonunun mobil internetini kapatıp bir süre deneyin bakalım telefon da kopuyor mu.

Çünkü bu sorun bazen modemden de kaynaklanabilir özellikle kablonet ise. (Modemin wifi vericileri çok zayıf olduğundan çevredeki diğer modemler sizin Modemin wifi kanalını baskılıyor bu da komalari sebep oluyor, modem reset atınca ya da wifi kanalını değiştirince düzeliyor)
+1
makbur
(17.11.25)
laptopun ve işletim sisteminie uygun kendi driverlarını yükleyin. özellikle wifi ile ilgili. bir de chatgpt'ye yazın o detaylı güzel tarif ediyor tüm yapılacakları
0
psmstc
(18.11.25)
(4)

Istanbul ve civarinda hava nasil? Nasil giyinmek lazim?

warrior princess
Yaz mevsiminden geliyoruz ve mevsim algim sifir artik. Ustelik bu sene daha soguk geciyormus galiba? Ruzgarlik/yagmurluk ve sweatshirt hoodie tarzi seyler yeterli gelir mi? Ceket/mont alisverisi yapmak gerekir mi?
Yaz mevsiminden geliyoruz ve mevsim algim sifir artik. Ustelik bu sene daha soguk geciyormus galiba? Ruzgarlik/yagmurluk ve sweatshirt hoodie tarzi seyler yeterli gelir mi? Ceket/mont alisverisi yapmak gerekir mi?
0
warrior princess
(15.10.25)
Gündüz ince şişme montlar iş görür. Bir de olası yağmur için şemsiye lazım.
Gece de çok sahil kenarına vs inilmeyecekse ince şişme mont yine yeterli olur.

Rüzgarı kesen sıcak tutan ince bir mont olsun yeter. Yoksa battaniye dokulu polarlar da olur.


Çocuk vs varsa çocuk için mont + ekstra bir kat daha içe giymelik polar.
0
psmstc
(15.10.25)
Lahana gibi kat kat giyinmek en mantıklısı aslında. Çünkü akşamları soğuk, öğlenleri sıcak, güneş batmaya yakın serin oluyor. Tişört, ince hırka/hoodie, ince ceket gibi çözümler hem üşütmüyor hem terletmiyor.

Hoodie üstüne bir ceket ister illaki saate bağlı olarak. Yağmur ihtimaline karşı da şapkalı ceket veya yağmurluk + şemsiye lazım
0
mor oje
(15.10.25)
Tşört ve ince hırka ile takılıyorum üşümüyorum şimdilik
0
basond
(15.10.25)
haftasonu itibari ile sağlam yağışlı havalar geliyor gecelerimiz de güzel soğuk olur deniz soğuğu.
0
jamswety
(15.10.25)
(12)

Sosyal ilişkiler vol7

kararsızataletfilozofu
Önceki buluşma ve geçen süreç sonrası gözlerinde ışığı hiç göremedim o arkadaş olarak görüyor benimde hislerim biraz azaldı katlanılır düzeyde.Bugün kendi dedi maç izleyelim diye dışarıda izledik orta seviye geçti,Yine ışık yok gözlerinde, mesaj attım filan muhabbeti uzatayım dedim yazmıyor ama onli
Önceki buluşma ve geçen süreç sonrası gözlerinde ışığı hiç göremedim o arkadaş olarak görüyor benimde hislerim biraz azaldı katlanılır düzeyde.
Bugün kendi dedi maç izleyelim diye dışarıda izledik orta seviye geçti,
Yine ışık yok gözlerinde, mesaj attım filan muhabbeti uzatayım dedim yazmıyor ama online fink atıyor instagramda zalimin kızı :(

Karakterimede aslında uygun biri pek değil,
Yeme içme, sosyal ilişkileri, hayat tarzı pek uyuşmuyoruz.
Çok büyük bir sosyal çevresi var malesef :/

Çaresi yeni insanlar sanırım :/
Soracakta pek bir şeyim yok rüzgar nereye eserse gemi oraya gidiyor.
Öyle paylaşmak istedim, sadece kullanıldım sanırım bugün :/
Buluşunca bende diyemiyorum o da hiç demiyor insan güzel olmuşsun yakışıklı olmuşsun iltifat filan sıfır ya arkadaşlarımla bile buluştuğumda konuşur ederiz iltifat ederiz ama bu kızla sıfır önceki buluşmada farklı iltifat sayılacak şeyler etmiştim artık kestim onlarıda
0
kararsızataletfilozofu
(13.09.25)
Tam bir "bostayim, canım sıkıldı, bari şunu yanımda friendzone dolaştırayim" durumu gibi.
Paspas etme kendini. Çekoslovakya yıkıldı.
0
logisticsmanager
(13.09.25)
gymdeki trainer mi bu hala?
saka yapiyor olmalisin.
0
sonsuz
(13.09.25)
Ben yıkılmadım ayaktada değilim :)

Keşke şaka olsa, Evet henüz başkasıyla tanışamadım :)

Gözlerinde ışığı gördüğün biriyle flörtleşmek sevgili olmak ne güzel şeydi ya hiç böyle dertlerim yoktu resmen boşa kürek çekmek :/

Duygular biter mi böyle bilmiyorum ki kesin flörtleştiği kişiler var zaten :/
Sıfır dik duruşum var malesef :/

Şakayla karışık kıskanıp arada laf sokuyorum bunları bırakayım dimi çok çocukça ?
İltifatlarıda ediyim mi bilemiyorum bir adım gelmiyor ki bana ya ben koşayım :/
0
🌸kararsızataletfilozofu
(13.09.25)
gözünde isik yoksa yoktur.
hemen bu duygu durumundan kurtuluyorsun. konu da acma buraya derim. tamamen bitir.

bitirmenin en iyi yolu acilmaktir. duygularini paylas bitsin.
0
sonsuz
(13.09.25)
Bu hocanın başı bağlı değil miydi? Yeter artık arbre2. Kullanıldım diyorsun ya ne alaka abi, kimse kimseye bir söz vermemiş ki...
0
Shepard
(13.09.25)
30 larinin başında, yaşadığı hayattan memnun biri hissi veriyordun ilk duyurularında. Hayat işte kendinj gelistirmen için bu tip sınavlar koyuyor önüne. Bu serinin ilk sorularında "Beni nasıl beğenmez, ayda 80k kazanıyorum" diyordun, şimdi "Bu duyguyla nasıl baş ederim?" diye soruyorsun. Bu bir kırılma, net bir değişimdir. Sen de herkes gibi yaşıyor, öğreniyorsun. Sıkıntılı bir durum yok.
0
sekizdokuzon
(13.09.25)
Açılmamalıyım çünkü komple her şey biter spor hocası bulmakla uğraşırım.
Onuda geçtim kötü olur ya ışık yok çünkü sıfır.

1-2 arkadaşıma ancak anlatabiliyorum o yüzden duyuru açıyorum arada sıkılıyorum içimdekileri arada chatgpt ile de paylaşıyorum size katılıyor o da.

Egoist değilim zaten ama bence hayatta bir şeyleri oturtmuş ve fiziksel yönden daha iyiyim ona göre sadece şuan talep-arz dengesiyle alakalı sorunlar var bence. Ayrıca hayatım iyi tek eksiğim arkadaş ve flört.

Başı bağlı değil flörtleri var. Bir tanesiyle denk geliyoruz çok samimiler o eleman kadar fiziğim yok malesef. Ve baya yakın gibi öyle işte.

Friendzoneda oyalanıcaz herhalde.
0
🌸kararsızataletfilozofu
(13.09.25)
Bunu diyeceğimi hiç düşünmezdim de shepard +1

Kızın manitası var, hala ne dışarı çıkması filan? Başkasını bulamadım ona sarmaya devam edeyim modundan bi çıksan artık. O kızı değil de birinsen hoşlanma halini seviyorsun gibi. Boşta kalmışsın yani.
0
mor oje
(13.09.25)
Sen bu kız için 15 tane duyuru açmışsın, zaman harcamışsın, sürekli düşünüp anı yaşayamıyor kendine hayatı zehir ediyorken onun umrunda bile değilsin. O senin hayatında başrol gibiyken sen onun hayatında yan rol gibisin(onu sürekli düşünerek buna izin veriyorsun). Asıl kendi hayatında başrol olan sen olmalısın. O kim oluyor ki onun için kendini bu kadar üzüyorsun. Sal gitsin. Eglenmene gezmene etkinliklere katılmaya bak, yeni birileri çıkar. İlla flört olmak zorunda değil kendini buna da şartlama. Bir şey olacaksa zorlamadan olmali. Yeni arkadaşlar edinirsin, farklı ortamlara girersin. Bir bakmışsın hayatın güzelleşiyor. Gençsin!l kendine gel:)! Bana bu yorumum için kizabilirsin ama yazmak istedim lütfen üzme kendini
0
FreSh
(13.09.25)
@arbre the wench killa, kızın başı bağlı diyoruz heyyyy. Bir de hayatın ve evrenin fiziği diye edebiyat parcalamissin.
0
Shepard
(13.09.25)
Bağlı değil nereden çıkardınız bağlı olduğunu normal flörtü yada benim gibi friendzone da bir eleman var gördüğüm.
0
🌸kararsızataletfilozofu
(13.09.25)
Hocam üstte yazılanlara katılıyorum psikiyatrik bir kontrolden geçmeniz ve terapi ruh hali değişimleri varsa faydalı olur. Kızlar konusunda da şöyle bir tavsiye vereyim. İlişkiler biraz oyun gibidir. Erkeğin üzerindeki Gizem, merak duygusunu ateşlemek, cool ulaşılmaz umursamıyor görünmek kızların nezdinde +1 puan ve direkt ilgi çekicilik demektir.
Ve erkeğin üzerinde olması en çok hanımları çeken yegane şey de özgüven ve karizmadır. Yakışıklılık yoksa sorun değil ama özgüven karizma ve yukarıda saydığım özellikler olduğunda 10 kızın 10’u olmasa bile en az 3-4’ünün dikkatimi çekersin flörte dönüştürürsün de hatta. Kilit nokta istediğin şeye karşı umursamaz görünmek. Kaçan kovalanır. Akılda şüphe bırakacaksın. Kendini veya düşüncelerini karşı taraf bilemeyecek. Bu merak sohbet güzelse ilgiye ve flörte dönüşür zamanla.

Fakat bunlar da iyi bir ruh haline sahip olmakla ilgili. Yorgun stresli depresif çekinik değil dingin keyif alabilir yeri gelince baskın olabilmek lazım. :) Ben bekarken genel tarzım bu şekildeydi biraz da elim yüzüm düzgün olunca okulda çok teklifler alıyordum zaten yalnızken mutlu, keyifli özgüvenli biraz da umursamaz cool erkek illa kızların dikkatini çekiyor.
0
psmstc
(15.09.25)
(12)

gozluk kullandikca goz daha da kotu oluyor mu?

mr.goodcat
40 yaslara yaklastim. Kontrolde 0,5 miyop 1 astigmat cikti. Gozluk yazildi. Gunluk hayatta bir sikinti cekmiyorum. Sadece arada basim agriyor ama bunun gozle ilgili olup olmadigini bilmiyorum. Cunku bir baglantisi olmuyor. Masabasi is yapip bilgisardayim hep. Gozluk takarsam sanki gozum ilerde daha
40 yaslara yaklastim. Kontrolde 0,5 miyop 1 astigmat cikti. Gozluk yazildi. Gunluk hayatta bir sikinti cekmiyorum. Sadece arada basim agriyor ama bunun gozle ilgili olup olmadigini bilmiyorum. Cunku bir baglantisi olmuyor.

Masabasi is yapip bilgisardayim hep.

Gozluk takarsam sanki gozum ilerde daha da kotu olacak vs gibi dusunuyorum.

Ne yapmali? Tavsiye eder misiniz?
0
mr.goodcat
(04.09.25)
40 yaşlara kadar anca miyop 0.5, astigmat 1 derece çıkmış. "ilerde daha da kötü" olarak düşündüğünüz felaket senaryosu nedir?

"arada basim agriyor ama bunun gozle ilgili olup olmadigini bilmiyorum" sırf şu kuşkunuzu gidermek için bile denenir bence.
0
tnz
(04.09.25)
Başkasını bilmem ama benim gözlük takınca ilerledi. 0.75, 0.50 ile başladım şuan 2.00-2.25.

Numaralar 1 veya daha düşükse gözlüksüz idare etmeyi dene. Zaten 1.5 ten sonra mecbur gözlük kullancaksın
0
michael harddd
(04.09.25)
Göz derecesini artırıyor+1
0.75 ile başladığım yola 4.50 ile devam ediyorum. Yine artardı numaram ama bu kadar kısa sürede değil, yaklaşık 8 yıl gibi bir sürede bu kadar ilerledi.
Fark eder mi bilmiyorum ama ilk 4 yıl sadece lens kullandım evde bile, sanırım ondan bu kadar ilerledi. En azından evdeyken veya çalışmıyorken çıkarsam iyi olurmuş.
0
hayalhayal
(04.09.25)
Gözlük kullanmak kesinlikle olumsuz bir etki yapmaz. Göz zaten gittikçe bozulacak kullansanız da kullanmasanız da. hatta kullanmamanız bunu hızlandırabilir. Defalarca araştırdım sonuç bu
0
ground
(04.09.25)
9 yıldır kullanıyorum, bende hiç ilerleme olmadı. Tek olumsuz yani şu; kullanılmadığı dönemlerde baş ağrısı ve odaklanma güçlüğü.
0
nyist_
(04.09.25)
bu konuda egitim almis bir hekim yerine buradaki rastgele insanlarin fikirlerini merak ediyorsunuz yani.

o zaman ben gozunuze guclu bir lazer tutmayi oneriyorum. bu tip ufak bozukluklari gozluksuz ve kalici olarak duzeltmek mumkun, gozluge gerek yok.
0
ghilleinthemist
(04.09.25)
@ghilleinthemist çok naif bir düşünce.

ilk kez uzağı göremeyip göz doktoruna gittiğimde, gözlük yazdı işte 0.50 miyop. ve dedi ki, sadece araba sürerkenki gibi kullanman gerektiğinde tak yoksa artar göz numaran. tamam hocam dedim.

3-5 yıl sonra gözlüğümü yenilemek için gittim, gözlük yazması lazımmış yine doktorun bi fiyat indirimi için falan. neyse 0.75 miyop olmuşum. yazdı. hocam dedim ben bunu ara sıra takayım değil mi? olur mu yaww hep takacaksın, bi tak bi takma olur mu daha çok artar öyle numaran dedi.

ikisi de uzman göz doktoruydu.
0
gitdaddy
(05.09.25)
miyopta gözlük takinca ilerledi denmesinin nedeni, sayet gözlük takmaya gelisim tamamlandiktan sonra baslandiysa, miyopun hep ileri derece sevmesidir.
gözünüz doktor kontrolünde hem R hem L -3.25 ölcüldüyse doktorlar gözlügü genelde 0-25 düsük numara verirler, tam numarasini vermezler ki ilerlemesin. sayet tam numara verdiyse doktorunuz miyop normalden hizla ilerler. bunun disinda gözlügün ilerlemesine bir etkisi yoktur. gözlügü takmamaniz sadece hayat kalitenizi düsürür, gözlük takmayarak ne numaranin ilerlemesini engelleyebilirsiniz ne bozulan gözü geri cevirebilirsiniz.
eger gözlük takilmaya ergenlikte ya da cocuklukta baslandiysa numaranin ilerlemesi gelisimle alakali oluyor genelde.
sizin sorunuz özelinde tnz+1 diyorum. 40 yasinda ne gibi bir felakat ile karsilasmaktan korkuyorsunuz?
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(05.09.25)
goz gozluge alisinca sanki daha hizli ilerliyormus etkisi veriyor.
ayni soruyu benim doktora sordugumda gozluk kullan ya da kullanma, ilerleme hizina bir etkisi olmaz demisti.

40li yaslara yaklastiysan ve cok okuma yapiyorsan ya da cok bilgisyaar onunde isen artik yavas yavas gozluk takmaya baslaman gerekecektir, yaslaniyorsun coco.
0
cooperr
(05.09.25)
@tnz +1
15 yaşımdan beri gözlük kullanıyorum, 40'ı geçtim, miyop numaram hiç ilerlemedi. Bundan sonra yakını görme yavaş yavaş bozulacak, onun da gözlükle ilgisi yok :)
0
kobuzchu kiz
(05.09.25)
gözlük takılmazsa gözünüz büyür. yani taktıkça küçüleceği veya düzeleceği falan nerden çıktı ya. 10 seneden fazladır gözlük kullanıyorum. 1.75 miyoptum son 2 sene de miyop 1.50'ye düştü. yaştan dolayı 0.5 astigmat var. yaş 40. yaşlandıkça görme bozulması artar. neden babalarınız analarınız yakın gözlüğü vs netlik gözlüğü kullanıyor.
zaten 40 yaşlardan sonra her sağlıklı insanın gözleri bozulmaya başlıyor. ister tak ister takma.

@ghilleinthemist +1 yani göz doktoruna gittiğinizde bu soruları sorsanız size yalan mı söyleyecek? buradaki arkadaşlar takmasan düzelir dese doktordan daha mı geçerli?
0
mikahakkinen
(05.09.25)
Bence tamamen şans ve genetik. Eğer genetiğiniz yatkınsa gözlük takmak çevremdeki örneklerden gördüğüm kadarıyla daha çok ilerletiyor evet.

Yerinizde bu numaralarda olsam kesinkes takmazdım.

Bana da bu civarda numaralarda miyop gözlüğü yazdılar. Gözümü daha da ilerlettiğini hissedip bıraktım. Bir nevi tembelleştiriyor gözlük gözleri bence. Bilgisayar için şuan 0 numara numarasız sadece mavi ışık filtresi olan gözlük kullanıyorum. Tavsiye ederim. Bir de telefon bilgisayarı sarı turuncu modda kullanın. O da gözünüzü çok rahatlatır.
0
psmstc
(05.09.25)
(6)

Müteahhit kendi üzerine alması gereken daireleri de bizim üzerimize yaptı.

anaphylacticshock
Merhaba, Annemler 4 kardeşler. Kendilerine miras kalan eski apartman için bir müteahhitle anlaştılar ve %50 karşılığında yeni bir apartman yaptırdılar. Anlaşmaya göre her kardeşe 1 adet daire düşecekti. Müteahhite de 2 dubleks çatı katı daire ve en alt kata yaptığı 2 dükkan kalacaktı. İnşaat bitti.
Merhaba,

Annemler 4 kardeşler. Kendilerine miras kalan eski apartman için bir müteahhitle anlaştılar ve %50 karşılığında yeni bir apartman yaptırdılar.
Anlaşmaya göre her kardeşe 1 adet daire düşecekti.

Müteahhite de 2 dubleks çatı katı daire ve en alt kata yaptığı 2 dükkan kalacaktı.

İnşaat bitti. Kat irtifakı alınıp tapular oluşturuldu. Tapular alındıktan sonra da iskan için başvurulacaktı.

Şimdi mesele şu ki, müteahhit bir sıkıntısı olduğunu ve bir süre kendi payı olan kısımları üzerine alamayacağını belirtip bütün daireleri, dubleksleri, dükkanları kısacası bütün apartmanı annemlerin üzerine yapmış.

Sebebini söylememiş. 10 gün sonra kendine ait olan kısımları tapuda kendi üzerine geçirmemiz gerektiğini söylemiş.

Tamam demiş bizimkiler de.

Bu adam bunu neden yapmış olabilir? Bir şekilde iskan başvurusu sırasında ortaya çıkabilecek bir durumdan mı kaçıyor? Vergi mi kaçırıyor?

Bizim hiç aklımıza yatmadı bu durum. Açıklaması ne olabilir sizce?
0
anaphylacticshock
(02.07.25)
Haczi borcu harcı vardır.
0
psmstc
(02.07.25)
Bizim de aklımıza ilk önce haciz vs durumu geldi ama ilk anlaştığımızda bu adamın üzerinde zaten 20'den fazla daire, dükkan vs vardı. Bir sürü malı mülkü vardı yani.

Hacizden korksa herhalde önce onlara bir şey olmasından korkar dedik.

Borcu ya da haczi olsa kat irtifakı ve tapu süreçlerini erteleyebilirdi. Biz hemen tapuları alalım diye sıkıştırmadık adamı.

Bu adam bir sorumluluktan falan mı kaçıyor? Vergi mi kaçırıyor?

Ortada %50 üzerinden hazırlanmış detaylı bir sözleşme var. Şİmdi biz hakkı olan kısımları adama vermedik diye suçlu çıkmaz mıyız? Kendi istemedi, 10 gün sonra üstüme alıcam dedi ama bunu ispat edemeyiz ki.
0
🌸anaphylacticshock
(02.07.25)
Yasal durumu bilmiyorum ama bu durumdan dolayı ek bir ödeme yaparsanız, ödemeyi alırsınız, sonra dükkanları, daireleri devredersiniz. Yarın öderim, öbür gün öderim gibi sözlere itibar etmeyiniz.

Siz ne düşünüyorsunuz, müteahhit düşünsün.


.
0
kartallar yuksek ucar
(02.07.25)
Olay bizim lehimize gibi görünüyor farkındayım. Asıl endişe etmesi gereken müteahhit farkındayım. Ama aramızda çok detaylı, noter onaylı bir sözleşme var.
Biz bu durumda sözleşmeye aykırı hareket etmiş gibi görünüyoruz.

Biz zaten adam istediği anda tapuları ona devredeceğiz. Ama başımızın derde girmesinden korkuyoruz. Ve bu durumun olası sebebini merak ediyoruz.
0
🌸anaphylacticshock
(02.07.25)
evlerin satışı verilirken yüksek bedel ile satılırsa 5 sene içinde deger artış kazancı var.

bir şey olmaz ya diyip yüksek tutardan tapu bedeli ile satarsa satış tarihinden itiabren 5 yıl sonra size epey bir vergi borcu çıkabilir.

Hiç kafam agrımasın diyorsan müteahhit evleri satacagı zaman ben sadece sana satarım başka kimseye satmam, sen kendi üzerinden kime satıyorsan sat dersin.
0
liberal
(02.07.25)
iskanla ilgili bir durum olabilir. iskanı almadan evleri üstüne yapamıyordur dolaylı yoldan satış gibi üstüne yapabilir yada bir yakınına. sonra da iskanı almaz bu bir. ikincisi de ilerde size vergi borcu cıkar kesin satışı düşük gösterdiniz diye. bize çıktı rayiç bedelin üstünde evi satın aldık ama gene de ceza geldi bi miktar.
0
sizofren06
(02.07.25)
(7)

Deniz tatiline bebekle nereye gidelim? (İstanbul’dan)

psmstc
Ve kalmak için nereleri tavsiye edersiniz? Çok teşekkürler.
Ve kalmak için nereleri tavsiye edersiniz?


Çok teşekkürler.
0
psmstc
(29.06.25)
Bebek yaşı?

10 aylıkken ikiz bebeklerle adrasana gitmiştik (istanbuldan degil)

Sakin olduğu icin keyifliydi. Yuzdurduk eglendik. Yürümüyorlardı o zaman
0
help im alive
(29.06.25)
Ay vermeyi unutmuşum evet pardon :) 2 yaş.
0
🌸psmstc
(29.06.25)
Edremit körfezinde herhangi bir yer.
0
sanal hayvan
(29.06.25)
mümkünse kapalı havuzu olan her şey dahil ve kum plajı olan bir otel. bizimki bıraksan saatlerce kumla oynardı. kapalı havuz da öğlen sıcağında (11-16 arası) eğlence için. havuzda daldırmayın ve su yutmasın mümkünse. küçük yaşlarda havuzdan enfeksiyon kapma riski daha fazla oluyor. özellikle su yutarsa...
0
merhum
(30.06.25)
bütçe uygunsa bu otelin zemin katını tavsiye ederim. uyumuşken bebek arabasından indirmek kolay olur. bir de direk bahçeye açıldığı için çimlerde oynatmak için ideal.
www.otelz.com
0
merhum
(30.06.25)
deniz soğuk ama datça
0
mantık
(30.06.25)
Çıralı güzeldi, bungalov evler var, sahil de sakin.
0
tabudeviren
(30.06.25)
(18)

İntikam mı alırsınız yola mı bakar sınız?

Kahvedesu
Sb.
Sb.
0
Kahvedesu
(13.04.25)
Unutmasını beklerim. Sonra hiç beklemediği bir anda intikamımı sessizce alırım. İzlerim.
0
psmstc
(13.04.25)
intikam.
0
sonsuz
(13.04.25)
Yola bakarim.
0
deckard
(13.04.25)
Yola bak, intikam alsan da içindeki ateş sönmez. Ok, kib, bye de geç.
0
Shepard
(13.04.25)
Yoluma bakarım, intikam için harcayacağım enerji ve zamanı kendime ayırmayı tercih ederim. Bende bu kadar öfke uyandıran bir insana kendimden bir parça daha vermek istemem.
0
fotrsapka
(13.04.25)
yola devam
0
co2s2
(13.04.25)
ikisi de.
0
gabe h coud
(13.04.25)
Devamke
0
mirty
(13.04.25)
Soğuk zeytinyağlı yemekleri çok severim, acayip kin tutarım, acısını mutlaka çıkarırım.
0
kimlanbu
(13.04.25)
genelde yoluma bakarim, kin tutma esigim yuksektir. ama o esik gecilirse dusmanlarim sonsuza dek korksunlar acikcasi.
0
aguen
(13.04.25)
acayip kin tutarım. acele etmem.

duyurudan biri beni kitap meselesinde dolandırmıştı çok eskiden, bilgilerini hala saklıyorum.
bir şekilde alacağım intikamımı müsait olunca.
mezara girsen de bulacağım seni oğlum.
0
parka
(13.04.25)
Ben çok içerlediysem ve haketmediğim bir şey ile karşılaşmışsam intikamı meze olarak sunuyorum karşı tarafa.
0
hain kostokk
(13.04.25)
mevzunun ne olduguna gore degisir.
0
cooperr
(13.04.25)
yoluna bak.
0
mikahakkinen
(13.04.25)
kişisel mevzu > yoluna bak

komünizm > silahlan
0
mark greg sputnik
(13.04.25)
Yoluma bakarim ve intikam icin de firsat kollarim bi yandan
0
Kittie
(13.04.25)
Yoluma bakarım, gedik önüme gelirse taşı yerleştirip sihirli kapının kilidini açmaktan çekinmem.
0
muhayyer divan
(14.04.25)
İntikam alabiliyorsam intikam alamıyorsam beddua :)))
0
naksidil
(14.04.25)
(8)

Herşeye karışan saygısız bir kayınpederle nasıl baş edelim?

psmstc
6 senedir evliyiz. Annemin desteğiyle Ev alacağız. Eşime her seferinde bir konuyu ona açma dememe rağmen sonradan haberi olursa ayıp olur dedi diye söyledik. Annem daireyi alacak. 2+1 almayın 3+1 bakın üstüne bir eski daire satıp öyle bakın vs. Ota boka karışıyor. Beraber ev gezelim muhabbeti dönüy
6 senedir evliyiz. Annemin desteğiyle Ev alacağız. Eşime her seferinde bir konuyu ona açma dememe rağmen sonradan haberi olursa ayıp olur dedi diye söyledik. Annem daireyi alacak. 2+1 almayın 3+1 bakın üstüne bir eski daire satıp öyle bakın vs. Ota boka karışıyor. Beraber ev gezelim muhabbeti dönüyor. Eşim de ertesi sabah kararsızım öyle mi yapsak moduna giriyor. 6 senedir tüm önemli kararlarda bu kısır döngü devam ediyor. Ben her seferinde 30 yaş üstü insanın 60 yaşında adam birşey dedi diye aklının bulaşmasına ayar oluyorum sinirleniyorum. Sonra ben kalkıp gidiyorum salonda yatıyorum vs. Adam saygısız bindiğim arabadaki arızaya laf eder, annemle aramızdaki mali ilişkilere laf eder ileri geri bir saat konuşuyor sinirlerimi zıplatıyor. Boşanmayı bile düşünmeye başladım çünkü eşim de ya babam sana çok karışıyor saygısızca konuşuyor kusura bakma ama ben senin yanındayım onun ne dediğinin önemi yok demiyor. 2 yaşında çocuğum olmasa düşünmeyeceğim o derece.

Şimdi ben tepki gösterdim diye 3 gün de surat asar. Artık deliriyorum yani.

Babana da sana da lanet olsun deyip boşanmak mı, saçlarım beyazladı artık
0
psmstc
(23.03.25)
valla senin sonun müge anlı programı. kaynım, kayınpederim falan derken müge anlı'da bulacan kendini
0
runaway
(23.03.25)
Sorun çok karışan kayınpeder sorunu değil de,
Sizin kayınvalide ve kayınpedere karşı ekstradan bir tahammülsüzlüğünüzün olması sorunu gibi duruyor.

Daha önce de soğuk havada düğüne gitmek isteyen kayınvalideye karşı bir celallenme durumunuz vardı.

Büyüklere saygılı olmak gerek bence. Bırakın baba oğul, arabadaki arıza muhabbeti yapabilsinler.
0
Mirket
(23.03.25)
siz ne tahammülsüz birisiniz ya. her hafta eşinizin ailesiyle ilgili ayrı bir duyuru açıyorsunuz. bin tane ayrı derdiniz var ama tüm öfkenizi boşaltmak için sadece bu konuyu seçiyorsunuz. biraz saygı duymayı ve her konuya müdahil olmamayı deneyin. zaten eşinize de iyi bir eş değildiniz, önceki sorularınızdan biliyoruz. keşke boşansanız da hem o hem bu sitedeki bizler kurtulsak sorularınızdan.
0
seni tanıdığım güne lanet olsun
(23.03.25)
Bu konuda evli biri olarak taktik vereyim. Ic islerinize karismaya basladiklari anda o karistiklari mesele ile ilgili detaylari konusmayacaksiniz.Savunmaya gecmeyeceksiniz. Tek soylemeniz gereken sey: "Buna esimle oturup biz karar veririz". Biz kelimesini de ustune basa basa soyleyeceksin. Detaylara girip karsi taraflari ikna etmeye calisirsan altindan kalkamazsin. Daha en basta tavrini koyacaksin ve detaylarin tartisilma asamasina girmeyeceksin.
0
turkuaz
(23.03.25)
bence eşin 3+1 istiyor ve babasına söylettirip sonra öyle mi olsaydı acaba falan diyor. ayrıca madem rahatsızsın, neden söylüyorsun/uz? hiçbir şey söylemeyin. siz yetişkin olmamışsınız ki karı koca. bu arada bence de 3+1 al, adam haklı.
0
deartheodosia
(23.03.25)
ayrıca eşle evlenmişsin ama yanında babasını da getirmiş, adamla da evlisin. iğrenç bi şey bu ya. ben de kendi “eski” evliliğimde yaşadığım için anlıyorum. insan kendi öz anne babasının karışmamasını istiyor. eşin hiç değişmeyecek, ya kayınpeder ölene ya da siz boşanana kadar böyle.
0
deartheodosia
(23.03.25)
Olumlu olumsuz yorum yazan fikir veren herkese Teşekkürler
0
🌸psmstc
(23.03.25)
bu olaylar olduğunda sakin kalarak çok temiz biçimde onu susturman lazım.

örneğin arabada gidiyorsunuz senin arabana laf etti. bir dahakine sizin araba ile gideriz isterseniz.

annenin size aldığı eve laf sokuyor karışıyor, 3+1 alın vs. tamam çok iyi fikir 2-3 milyon fark eder onu da siz tamalayın hemen alalım.

bir süre sonra altta kalmamak için susmayı öğrenecektir.
0
orpheus
(23.03.25)
(12)

Psikiyatri doktorları ve ilaçları

damladamla
Tamam bilime saygımız var ama çok hızlı çabuk ağır ilaçlar yazdıklarını düşünüyor musunuz? Psikiyatri doktorlarına ne kadar güveniyorsunuz? Bizimkiler böyle de Avrupa’da kiler de aynı mı hemen üç kutu ilaç mı?
Tamam bilime saygımız var ama çok hızlı çabuk ağır ilaçlar yazdıklarını düşünüyor musunuz? Psikiyatri doktorlarına ne kadar güveniyorsunuz? Bizimkiler böyle de Avrupa’da kiler de aynı mı hemen üç kutu ilaç mı?
0
damladamla
(08.12.24)
Ben güveniyorum, çünkü bana hiçbir zaman ilaç dayatmadılar. 2 ayda bir gidip 2 aylık ilaç yazdırıyorum, bir ara bırakmak istedim, ben ne istersem o şekilde yönlendirme yaptılar. Hemen ilacın mg yarı oranında azalttık. Zaten ilk yazıldığında da istersen ilaç başlayabiliriz diyerek başlattı.
0
turuncu tonlarda
(08.12.24)
@turuncu tonlarda
Özel değilse teşhis neydi?
0
🌸damladamla
(08.12.24)
Valla ben doktora benim teşhisim nedir demedim de. İşten kaynaklı anksiyete, kalbimde sürekli pır pır hissi, takıntı ve takıntıya bağlı aşırı gerginlik ve sinirlilik şikayetleri ile gitmiştim. Ailevi vs sorunum yok ama iş konusu hayatımı çok zorlaştırıyordu.
0
turuncu tonlarda
(08.12.24)
25 yil anksiyete bozuklugu ile ugrasmis ve kurtulmus birisi olarak sunlari diyebilirim. Hem Turkiye'de hem de yurtdisinda gercekten alaninda isim yapmis psikiyatrlar da dahil olmak uzere, bu surede 20 ye yakin psikiyatr ile gorustum bir o kadar da psikolog gecti hayatimdan. Bu ise holistik yaklasmayan hic bir doktorun kapisindan bile gecmeyin derim. Maalesef bunu Tr'de yapan var mi bilmiyorum. Eger ingilizcen varsa "Daniel Amen" bu amcayi takip et. Gerci simdi ingilizceye gerek yok chatgpt ile halledersin.

Ozet gecersek guvenmeyi birak, cogunu gorsem yolumu degistiririm.
0
tezek
(08.12.24)
Ömür boyu ilaç kullanması gerekli şizofreni ağır bipolar gibi gibi rahatsızlıklar haricinde dönemsel olarak bence ilaçlar çok bunaldığınızda hekim kontrolünde elbette kar zarar oranı hesaplanarak kullanılabilir.

Fakat bunlar en nihayetinde kimyasal içerikler olduğu için bence üstte saydığım bazı ağır rahatsızlıklar hariç; daha yan etkisi sıfır olan yaşam tarzi değişimleriyle yol alınabiliyorsa uzun vadede öyle yol almak (terapi almak, sağlıklı beslenmek, egzersiz yapmak, kilo kontrolü, düzenli güneşe açık havaya çıkmak sosyalleşmem vb) daha sağlıklıdır diye tahmin ediyorum.

Nitekim ilaçlar iyileştirse de yan etkileri de karaciğerde iç organlarda kuşkusuz yıllar içinde bir yük biriktiyordur diye tahmin ediyorum.
0
psmstc
(08.12.24)
Ağır denilen ilaçlar kırmızı veya yeşil reçeteli oluyor ve onları da kolay kolay yazmıyorlar zaten. Kişilik bozukluğu, bipolar, şizofreni vb. durumların teşhisi bazen yıllar süren takip sonucu alınıyor.

Bir de psikiyatrlar en nihayetinde hekim; şaman, uhrevi lider veya alim değil. Sen bu insana gidip şikayetlerini sayıyorsun ve bu şikayetleri gidermesi gerekiyor. Bunun için elinde iki seçenek var: ilaç ve terapi. Terapi yapmaya vakti yok, olsa da etkinliği tartışmalı. E mecburen ilaç veriyor. Başka ne yapabilir ki?
0
playing star again
(08.12.24)
İlaç tuzağına düşen bir daha düzelmiyor
0
Shepard
(08.12.24)
merhaba, uzun zamandır sahada çalışan bir ruh sağlığı çalışanı olarak, ve aynı zamanda sorunlarını psikolog psikiyatristle halletmeye çalışan birisi olarak şunları söylemek isterim.

psikiyatristler kolay ilaç yazıyorsa da burada şöyle bir sorun var: ''psikiyatristler hastayı tanımıyor'' tanımak zorunda da kalmıyor. buradaki tanımak kitaplarda yazan terimlerle değil, bağ ile, ilişki iletişim ile tanımak. Türkiye'de bir psikiyatri uzmanı yetişmesi için gerekli şartlar var, araştırma hastaneleri, uzmanlar, proflar ve hastalar. doktorlar hastayı ''yeterince tanımak zorunda değil'' çünkü her şekilde paralarını alıyorlar.

düşünün, yanlış ilaç yazdı, ya da o hasta bana gelmez bir daha, ya hastayı kaybetmeyelim dertleri yok. Japonya'da mesela, hastaya yaklaşımından sorumlu doktor ama burada öyle bir şey yok. bunu doktorlar çok kötüdür gibi bir yerden söylemiyorum, ne yazık ki sistemin çarpıklığı doktoru da yiyor. neden bir asistan hekim bir hastayı detaylı muayene edemiyor? zaman yok, acele etmek zorunda, sistemsel olarak işini aheste yapması ve tatmin olması da mümkün değil. dolayısıyla bence iki tarafı da zedeleyen bir süreç oluyor.

psikologlara gelelim, onlar özelde danışanı tutmak zorunda, eğer bir danışan size gelmiyorsa, ve akıllıysanız terapist olarak kendinize sorarsınız, ya bende mi bi sorun var acaba? zaten size tutunmaya, güvenmeye gelen biri, gidiyorsa, orada bir sıkıntı vardır. gidersiniz süpervizyonlar, akran süpervizyonları vs uğraşırsınız. çünkü danışanın size güvenmemesi ve drop olması da sizin için ve itibarınız için oldukça maliyetçi bir süreç ''maddi ve manevi'' bu sebeple psikologlar kendini geliştirmek zorunda. hoş, onlar da şarlatanların eline düşerse, ki burası türkiye düşebilir, işler daha da sarpa sarıyor.

özetle, bence psikiyatristler hızlı ilaç yazıyor çünkü hastayı tanımıyorlar, tanımak gibi bir dertleri de yok. tanımadan ve bağ kurulmadan yazılan ilaçlar da hastaya bana kalırsa tesir etmiyor.

piyasada hastayla düzgün iletişim kuran bir kaç psikiyatrist var, onlar alıp yürüyor zaten, diğerlerinin birbirinden bir farkı yok ne yazık ki.

ruh sağlığı yasası çıkmak zorunda, yoksa ruh sağlığımız elden gidiyor ve tedavisi de zor olacak gibi gözüküyor.
0
damba
(08.12.24)
Özet geçicem 15 kusur yildir psikiyatri gider ilac alirim.

Oncelikle her doktor isinde iyi degil bunu bilmek lazim

İlaclar ilk yillar cok kazikti cevremdekiler cekinmeden zombi gibisin diyorlardi

Zombiligi nasil astim derseniz
Doktora gittim her ay yada 3 ayda bir sikintilari soyledim ve surekli ilacim degistirildi

Bu sekilde baya bir suru ilac denedim
Uzun sure sonunda bana uyan ve hasta olmayan insanlardan farksiz yasayabilecegim ilaclara kavustum

Bonus birsey soylemek isterim hep ayni doktora gitmek ve beslenmeyi arastirmak cok onemli

Beslenme derken mesela bipolar hastasinin almamasi gereken misal kafein gibi seyler var yada almasi gereken balik yagi, d vitamini gibi seyler var. Bunlari bilmek lazim
0
Zetnikov
(08.12.24)
Zetnikov +1

Herkese her ilaç uymuyor, her hasta ilaçlık da değil. Bilişsel davranışçı terapi ve şema terapisi bana daha çok yaradı ilaçtan. Seneler önce kullandığım bir antidepresan bana iyi gelmiş ve düzeltmişti beni. O yerinde verilmiş bir ilaçtı diyorum.

Daha yakın geçmişte anksiyete kaynaklı başladığım bir ilaç beni mahvetti. Güya antidepresan lar uyutuyodu hani insanları? Bütün uykumu aldı götürdü daha manyak oldum. Doktora bu iyi gelmedi dedikçe de dur bakalım sabırsız olma falan dedi. Şu an azaltarak bırakıyorum ve BDT ile devam etme kararı aldım. Şizofren değilim, manik depresif değilim bir şekilde ilaçsız kendimi idare edeceğim öyle karar aldım
0
kullanicadi
(08.12.24)
@tezek +1

Psikiyatrinin hâlâ deneyselliği en fazla yaşayan alan olduğunu düşünüyorum, çok büyük çoğunluktaki psikiyatrın da aslında ne yaptığını bildiğini hiç sanmıyorum. Beyni ve hormonları ilaçlarla etkiliyorlar ama bağırsaklara, uykuya hiç dikkat etmiyorlar.

Ergenliğin başlarından itibaren pkos yaşadım mesela, bu pkos neden oldu diyen olmadığı gibi, pkos'a sebep olan etkenlerin pkos'la birleşip beni ağır depresyonlara sürüklediğini de görmediler. Olay sadece doğru beslenmek, doğru uyuyamamak (aşırı stres yükü), hareketsizlik ve magnezyum eksikliğiymiş, bunu magnezyum takviyeleri kullandığından beri fark ettim. Ben mi bilecektim bunları, ben mi keşfetmeliydim? Doktorlar önce kan değerlerine bakalım demelilerdi, önce eksikleri tamamlamalılardı, demelilerdi ki bak gece uykusunu alamazsa stres yükün artar depresyon yapar. Sürekli makarna yersen bağırsakların yamulur depresyon yapar. Hareket etmezsen vücudun ölüm sürecine girdin sanır depresyon olur.

Doktorların çoğunun bildiklerini iyi bildiklerini sanmıyorum, üstelik psikolojik bilgilerini insana verilmesi gereken değerle birleştirip hastaları bilgilendirmediklerini herkes görüyor... ve güvenmiyorum evet.
0
muhayyer divan
(08.12.24)
bir psikolog olarak hatta psikiyatristlerle çalışmış biri olarak gözlemim: ne kadar iyi olurlarsa olsunlar sisteme uymak zorunda kalıyorlar. çünkü sistem ilaç yazmasını istiyor. suçlusu, toplumun en sorunluları vb. bağımlılar hepsi ilaç isterken ve doktorlara saldırı ihtimali yüksekken onlarda salmış durumda.
0
mikahakkinen
(09.12.24)
(3)

bosch car service

exlibris
nasıl bilirsiniz? aracımın yıllık rutin bakımını yaptıracağım. önceki yıllarda kendi servisinde yaptırıyordum ama biraz pahalı oluyor. araç garantisi de olmadığı için bosch'u deneyim dedim. rutin bakım nasıl yapıyorlar. her şeyi kendi içlerinde mi tedarik ediyorlar? memnun musunuz? istanbul'da tavsi
nasıl bilirsiniz? aracımın yıllık rutin bakımını yaptıracağım. önceki yıllarda kendi servisinde yaptırıyordum ama biraz pahalı oluyor. araç garantisi de olmadığı için bosch'u deneyim dedim. rutin bakım nasıl yapıyorlar. her şeyi kendi içlerinde mi tedarik ediyorlar? memnun musunuz? istanbul'da tavsiye edeceğiniz bosch servisi var mı?
0
exlibris
(04.11.24)
ben ilk kez araba servisine gittim hayatımda 2 hafta olmadı. aracı alalı 6 ay oldu, 2.el 115k km’de.

herşeye baktılar, para almadılar. birşey yok aracınızda dediler. uzun yola çıkacaktım: ist manisa. gittim-geldim, dedikleri gibi sıfır sıkıntı.

bakım yaptıramadım ama ilk izlenimim çok pozitif
0
baldan kaymak
(04.11.24)
bosch 'ta rutin oto bakım hiç yaptırmadım ama başka sebepler için 2-3 kere gittim. birinde yetkili servisin araca dokunmadan turbo komple değişecek dediği arızayı 5 dk'da çözmüşlerdi, şimdinin parasıyla 100 lira 200 lira para almışlardı. diğerlerinde de hep yapıcı, "aman o değişecek bu değişecek" demeden işimi görmüşlerdi. bildiğim kadarıyla çoğu aracın çoğu parçası için kendi stokları var. zaten Bosch genel anlamda yedek parça dünyasının en büyük şirketlerinden.
0
co2s2
(05.11.24)
Gözüm kapalı tavsiye ederim. +1
0
psmstc
(05.11.24)
(13)

Ağır sosyal fobi yaşayıp bunu yenen var mı?

psmstc
Öncelikle Havadan sudan konuşurken gözleri dolan biri hakkında ne düşünürsünüz? İş aile veya sosyal bir ortamda gözleri sulu sulu sizinle çevreyle konuşuyor. Ne düşünürsünüz, sizi rahatsız eder mi? Sorum ise: beş aydır böyle bir sorunum var. Sosyal fobiden kaynaklı muhtemelen. Bu sorunu yaşayıp aşa
Öncelikle Havadan sudan konuşurken gözleri dolan biri hakkında ne düşünürsünüz? İş aile veya sosyal bir ortamda gözleri sulu sulu sizinle çevreyle konuşuyor.

Ne düşünürsünüz, sizi rahatsız eder mi?


Sorum ise: beş aydır böyle bir sorunum var. Sosyal fobiden kaynaklı muhtemelen. Bu sorunu yaşayıp aşabilen var mı? Nasıl aştınız?
0
psmstc
(03.09.24)
bunun sosyal fobi olduğuna emin misin?
benim bildiğim sosyal fobi böyle bir şey değil çünkü.
0
rentts
(03.09.24)
Sosyal fobi olduğunu sanmıyorum geçmişteki bir travma nedeniyle tetiklenme olabilir. Ne hakkında konuşurken oluyor onları Bi kenara yazsın.
0
kullanicadi
(03.09.24)
Ben varım diyebilirim de, böyle birini bulmaktan ne fayda umuyorsunuz onu tahmin edemedim.

Dediğiniz gibi biriyle karsilasirsam biraz sohbete katmaya çalışırım.
0
encokbenisevinnolur
(03.09.24)
Sorum sosyal fobinizi nasıl aştınız? İlaç, üstüne gitme somut örnekler varsa size iyi gelen paylaşabilirsiniz sevinirim @encokbenisevinnolur
0
🌸psmstc
(03.09.24)
adamın göz rahatsızlığı vardır diye düşünürüm bişey demem. niye ağlıyorsun ki?
0
titanyum22
(03.09.24)
@kullaniciadinin dedigini yaparak başlamıştım, sadece travma vs değil de neden çekiniyorum nasıl çekiniyorum o an ne hissediyorum ne aklıma geldi de gözlerim doldu. Bu zaman içinde kendimi izlemeyi öğrenmemi sağladı (önceden mal gibi bakiyormusum onu farkettim).

Sonra iyice analiz edince de bunun oluştuğu durumlara alternatif yer topluluk vbde maruz bırakmak (mesela çocuklu anne babalardan çekindiğimi farketmistim universitedeyken, belediyenin belirlediği ailelerin evine gidip çocuklarına ders çalışmayı içeren gönüllü faaliyeti vardı, ona katılmıştım, bu tarz seyler).

Bunların da kaydını tutmaya devam.
Bazen hikayelestirdigim de oluyordu motivasyon düşüren durumlar üstüste olunca (sonradan öğrendim bu bir terapi yontemiymis, narrative terapi)
0
encokbenisevinnolur
(03.09.24)
Karşınızdaki kişileri kafanızda çok büyütüyorsunuz. Yakın zamanda ayrılık falan oldu mu?
0
sevilen progressive türkücü
(03.09.24)
Ben. Eğitim aldım. Ne eğitimi olduğundan da defalarca bahsettim. Sosyal medyayı azaltıp kendine özen göstermek isteyen herkes alabilir bu eğitimi. Bir kaç yılınızı alır ama farklı bir insan olursunuz.
0
hasmetizm 2046
(04.09.24)
Yeni başladıysa nasıl tetiklendi sorusu önemli olabilir. Sosyal fobi olduğundan emin misiniz?

Genel olarak durumu analiz etmek: ne zaman, kimlerle oluyor, aklınızdan ne geçiyor da gözler doluyor… aklınızdan geçenin olma ihtimali ne kadar, olsa ne olur?
Durumu anladıkça da adım adım kendinize ödev vermek, gerçek sonucu tahmin ettiğiniz sonuçla karşılaştırmak.
0
master of ceremonies
(04.09.24)
Tetikleri fark etmek güzel bir başlangıçtır. Farkındalık oluşmuş sizde kendi içinize bakmayı da öğrenmişsiniz, ne hissettiğinizi de kontrol etmeniz, duygu listesinden destek alarak ne hissettiğinizi tam olarak bilmeniz de faydalı olacaktır. Tetik dediğimiz şeyler genelde geçmişin yansıması oluyor. Geçmişte yaşanan benzer bir deneyim illa ki olmuştur, biri bir şey söylemiş veya yapmış sizi benzer bir hisse ve bir düşünce kalıbına sokmuştur. Düşünce yapınızda meli malı ekler de kullanıyor musunuz? O öyle olmalı bu böyle davranmalı vb.
0
hasmetizm 2046
(04.09.24)
Bu noktada geçmiş deneyiminizi hatırlatacak ve yas tutmanıza olanak sağlayacak bir empati sohbeti işinize çok yarayacaktır.
0
hasmetizm 2046
(04.09.24)
Bu sosyal fobi degil hemen kendine doktor gibi tani koymayi birak doktora git
0
Zetnikov
(04.09.24)
sosyal fobi bu değil.
insanlardan kaçmak, onların yaptığı her davranışı size kasıtlı yapıldığını düşünmek, sürekli kendini hedef sanmak vs

bu gözyaşı boşalımının bir nedeni var . biliyorsanız kolay ama bilmiyorsanız o duyguya ağlıyorsunuz farkında olmadan. burnunuz da akıyor mu?

bir yas var.
ama o yası tutmamışsınız ki kendisini dışarı atıyor böyle.
0
janderzel zartanyan
(04.09.24)
(23)

Türk yemekleri berbat ve de sagliksiz degil mi ?

Yourcousinmarvinberry
Mesela yöresel mutfaklara bakiyorsun, deniz ve sebze kültürü sifir.Nerede hamurlu, sekerli veya bol baharatli(tuz dahil) yemek çesidi varsa göklere çikariliyor(bknz. antep ve hatay mutfagi).Diyabet, tansiyon, kötü kolesterol ve hatta kanserojen için gayet uygun yiyecekler.Lokantalardaki sulu yemekle
Mesela yöresel mutfaklara bakiyorsun, deniz ve sebze kültürü sifir.
Nerede hamurlu, sekerli veya bol baharatli(tuz dahil) yemek çesidi varsa göklere çikariliyor(bknz. antep ve hatay mutfagi).

Diyabet, tansiyon, kötü kolesterol ve hatta kanserojen için gayet uygun yiyecekler.

Lokantalardaki sulu yemekler de 98% yag, salçali su ve patatesten ibaret.
0
Yourcousinmarvinberry
(08.06.24)
Çok sağlıklı değil fakat berbat değil. Geleneksel şekilde yapılırsa daha sağlıklı hale getirilebilir.
0
doharkoman
(08.06.24)
Berbat kesinlikle değil.
Aynı şekilde sağlıklı da değil, bunda hem fikir olabiliriz.

Bu arada birçok mutfak da sağlıklı değil. Fransız, italyan mutfakları da öyle Çok sağlıklı değil.

Benim türk mutfağında gördüğüm bir sıkıntı şu; hayat pahalılığı ve bazı ürünlerin kısıtlı olması sebebiyle karbonhidrat dayatilmis. Misal annem geldiğinde yemek yapiyor, kiyma siparişi veriyor adam başı azıcık. Diyorum bu ne? E alismislar Türkiye'de az kıyma ile yapmaya pilavla makarna ile doymaya.

Malesef Türkiye'deki sağlık sorunlarının sebeplerinden biri mutfak bence. Ama tadlari Çok güzel.
0
logisticsmanager
(08.06.24)
Turkiye'de sebze kulturu tabii ki sifir degil. Sen iki tane birbirine cok benzeyen mutfak (antep ve hatay, komsu sehirler zaten) secip bunlarda sebze kullanimi az demek ki Turkiye'de sebze yenmiyor demissin.

"Lokantalardaki sulu yemekler de 98% yag, salçali su ve patatesten ibaret."
gene yanlis genelleme var burada. turk mutfagi kalitesiz lokantalarda gordugun yemeklerden ibaret degil ki.

bu analiz metoduyla fransiz, italyan, hatta cin mutfagi falan da gayet sagliksiz bulunabilir.
0
hot potato
(08.06.24)
hayır değil. bolca sebze yemekleri var. zannetmiyorum ki başka ülkelerde bizdeki gibi ıspanak, beyaz lahana, kara lahana, yaprak, taze fasulye, barbunya, patlıcan, bezelye, mercimek, enginar, börülce, kuru fasulye, vb çeşit çeşit yemekler yapılsın.
iranlı birisi demişti, türkiyede bir sebzeden çeşit çeşit yemekler yapılıyor. bizde örneğin patlıcandan bir çeşit yemek yapılır, sizde çeşit çeşit patlıcan yemeği var.
0
abelardo
(08.06.24)
Kesinlikle hayır.

@logisticsmanager ve @hot potato +1 Hatta üstüne Meksika, ABD, Almanya, İspanya, Macaristan, Avusturya da eklerim.

Yani en basit hali ile düşününce kuru fasulye pilav ikilisi pizza, lazanya, calzone, arancini, panzerotto, spagetti ve diğer 75 makarna çeşidinden daha sağlıklı mesela. Aynı lezzette değil bu iki yemek dersen de yakın lezzetteki vereceğin herhangi iki yemek birbiri ile aynı derecede sağlıklı zaten. Genelde lezzetli dediklerimizi, lezzetli yapan şeyler aşağı yukarı aynı çünkü.

Deniz ve sebze kültürü sıfır değil. Sadece deniz ürünleri ile yapılanlar çok standart. Orası doğru. Akdeniz'de Yunanistan dışında öyle geniş deniz ürünü yelpazesi yok. Deniz ürününde geniş mutfağı olanların mutlaka ya bir yerde okyanusa kıyısı var ya da okyanusa yakınlar. Sebze kültürü de hayvan besiciliğinin topluma oranla kısıtlı olduğu yerlerde gelişen bir şey zaten. Türkiye'nin coğrafyası da çoğunlukla hayvancılığa uygun. Haliyle et daha zengin olacak tabii ki.
0
nawar
(08.06.24)
sebze kültürü gayet iyi.
0
ferenc
(08.06.24)
değil.

dünya üzerinde "yemek kültürü" sağlıksız olan belki de ülke abd'dir. o da çok geç kurulmasından kaynaklı.

sebze, et, tereyağı, zeytinyağı, baharat vs. olan yemek sağlıksız olmaz.

bence sizin "sağlık" algınız bozulmuş.

sağlıklı dediğiniz şey sebzedir, meyvedir, ettir, yağdır. bunlar düzgün kullanıldığı sürece yararlıdır.

yağ için margarin, sebze için şeker basılmış domates salçası kullanılırsa tabii ki kötü olur ama olması gerektiği gibi olan çoğu "geleneksel" tarif sağlıklıdır. en azından zararlı değildir.

kebabı zararlı bulup "yağsız" ama 300 ton şeker basılmış yoğurtları sağlıklı bulan biriyseniz kendi aklınızı gözden geçirin derim.
0
mark greg sputnik
(08.06.24)
bana da baharatli ve agir geliyor kesinlikle mola verilmesi gereken tarifler. duzenli olarak annemde yemek yedigimde midem ters duz oluyo. bir de asil sorun kahvalti bence sadece aksam yemegi agir olsa neyse diyecegin sabah kahvaltisi agir aksam yemegi agir is yerinde oglen yemegi. bazen yalandan sofra kalabalik gozuksun diye herkesin bildigi seyler yapiyorum carpiliyorum yemekten sonra. bir de yogurtlu mezeler of of hem yemek yiyosun yanina da yogurt direkt bayil. ulkede zaten gida denetimi, organiklik vs de olmayinca saglikli diye salatalik yiyosun saman cikiyo iyy turkiyede yemekler=kotu ama bunu sadece geleneksellerden soylemiyorum genel itibariyle sadelikten cok uzak geldigimiz noktada kaliteden de uzak. gunde 3 doz gavisconla dostluk baslasin
0
ala09
(08.06.24)
Açıkçası bunu pejoratif bir şekilde ifade etmeyi gereksiz buluyorum. Her toplum içinde bulunduğu şartlara göre şekilleniyor. Bu sağlıklı beslenme hikayesi çok çok yeni dahil oldu gündemimize. Hem Türkiye farklı bölgelerde farklı iklimler ve farklı haklarla kaynaşma dolayısıyla çeşit çeşit yemek bulunuyor.
0
anon1m
(08.06.24)
Hamur dediğin şey undur, buğday kaynaklıdır, eski buğdaylarla şimdikiler bir değil, 14 kromozomlu buğday bugün genetiği değiştirile değiştirile 49 kromozomlu olduğu söyleniyor. Ayrıca gluten problemi de genetiğin değiştirilmesi meselesi. Yani bugünkü Türk mutfağının temellerini bugünkü genetiği değiştirilmiş organizmalar ve tarım ilaçları içine işlemiş buğdaylar oluşturmuyor. Bu bir.

İkincisi, şeker için de aynı şeyler geçerli, bir yığın kimyasal ve mekanik işlemlerden geçiriliyor bu malzemeler, eski şeker ile bugünkü şeker de bir değil. Eski toprak dahi bugünkü toprak değil.

Üç, deniz kültürü sıfır demişsin, Karadeniz yemekleri hakkında Karadenizlileri çeşitsizlikle suçlamak neyin nesi anlamıyorum. Bizim ülkemizde deniz ürünü olarak %98 oranında balığın tercih edilmesi kötü bir şey değil, bu senin bakış açın sadece. Ayrıca denizlerin kirlilik oranı ve av yasağı gibi konular yine eskiden bugünkü gibi değildi, yine Türk mutfağını sağlıksızlıkla suçlayamazsın. Berbatlıkla hiç suçlayamazsın.

Ayrıca kanserojen yiyecek dediğin mesela margarindir, yanmış sıvı yağdır, yani malzemelerin kötü kullanılmasıdır, kullanmazsın olur biter.

Bütün derdin sağlık ve lezzetse senin elinde yani, doğaya %100 saygılı davranıp doğru düzgün yemek yaparsan sağlıklı beslenirsin. Bu. Sorun senin sorunun yani, Türk mutfağının değil.
0
muhayyer divan
(08.06.24)
yörükler dağdan yeni indi. tabii ki balıkla işleri yok. istanbul rumu değil ki iri yağlı balık olsun sofrasında. karadenizde bile anca hamsi

sebze var. hangi sebze ve ot varsa o yörede, sofrada da var.

şeker yeni icad edildi. rafine şeker.
şeker yokken pekmez, meyve özütü(ekşide burun kıvrılan tübitak projesi) vs kullanıyordu

saydıkların fast food. sofra yemeği değil.
0
lambırcek
(08.06.24)
Berbat diyemeyiz, sağık konusu da değişiyor. Türk mutfağı baya zengin bir mutfak, her türlü yemek var. Sizin biraz isyan edesiniz varmış, buradan çıkmış.
0
akhenaten
(08.06.24)
hiç mi ege'ye, akdeniz'e gitmedin çocuğum?

türk mutfağına berbat diyebilmek nasıl bir kompleksin neticesidir şaşkınım.

türk mutfağı gibi zengin kaç tane mutfak kaldı dünyada?
0
adivar
(08.06.24)
Genellemeler akıllı adamın işi değildir. Bin tane yemeği içeren mutfak için toptan sağlıksız nasıl denebilir. sağlıklı yemekten kasıt buharda Brokoli vb yemeklerse ülkemiz Akdeniz ve Ege mutfağı çoğunlukla sağlıklıdır. Börülce salatalar patlıcan çığırtma vb çok fazla sağlıklı yemekler yine Karadeniz ege iç Anadolu da da böyle sebze ağırlıklı tencere yemekleri de sağlıklıdır.
0
psmstc
(08.06.24)
Berbat mı?!!?? yok artık daha neler. Kurban olurum türk mutfağına ya. Çok merak ettim burası berbatsa neresi iyi sizce? Onu da yazsaydınız keşke.
0
Kediyi üzdün
(08.06.24)
Soru bahane, kebap şahane.

Bence bu kadar cevap gelince amaca ulasildi sanirim.
0
ermanen
(08.06.24)
değil.
0
gurur
(08.06.24)
aslında dünyanın en iyi lokal mutfaklarına sahibiz. hiç bir ülkede bu kadar fazla lokal mutfak yok. fakat pazarlayamıyoruz. fransızlar, italyanlar çok daha iyi olduklarını yüzyıldır iddia ediyorlar, filmlerini yapıyorlar, kitaplarını yazıyorlar, turizmini pazarlıyorlar. fakat bence öyle değil durum.
akdeniz mutfağının hası, ege, hatay, antep, karadeniz, hatta Çorum, Kastamonu bile Fransız mutfanından iyidir. :-)
0
ankarakecisi
(08.06.24)
30 yıldır londrada yaşayan amcam ve eşi antep e yanımıza geldi

2 sinin de mide bozuldu 2 günde.

bu nedir ya basıyorlar yağı salçayı biberi baharatı veya şerbeti, sonra güzel diyorlar afedersin bokuma karıştırsam o da güzel olur zaten diye dolanıyordu kalan günlerde hiç bişey yiyemedi sdfksgs

bu arada londrada restoranı var yani yemekten anlamıyor değil.

bana kalırsa türk mutfağının çoğu ağır ve sağlıksız evet bu konuya katılıyorum.

ama lezzetsiz diyemeyiz. bence gayet lezzetli. biz bazı yemek veya tatlıları yerken orgazm oluyoruz burada. varsın ağır olsun.

öte yandan genelleme yanlış, ege mutfağı diyetisyenlerin de önerdiği gayet sağlıklı ve hafif bir mutfak, onu niye hiçe sayıyorsunuz
0
ananiyimioguz
(08.06.24)
Ulkenin 3 tarafi denizlerle cevrili deniz urunu yiyemiyoruz bu konuda haklisin
0
Zetnikov
(08.06.24)
@ankarakecisi; abi bence sakin ol :) nasıl ülkeyi gezmeyen biri türk mutfağı hakkında konusmamaliysa fransiz mutfaklarini, bulundugun şehre göre bile degistigini, peynir/şarap/et/makarna vs her şeyi bulunduğun şehre göre marka değiştiği falan bir yer burası. Fransa'da her bölgenin lokal mutfağı var.
0
logisticsmanager
(09.06.24)
@logisticsmanager bana sakin ol diyeni ....
Halk bilim okudum. belgesel yönetmeniyim ve abartmayayım ama bu memleketi kasaba kasaba + 40 ülke gezdim desem yeridir. Lise yıllarında dayımın lokantasında her aşamada çalıştım. şimdi emekliyim ve gastronomi 2. sınıf öğrencisiyim. 2 kelam edecek kadar konuya hakimim.

@ankarakecisi; abi bence sakin ol :) nasıl ülkeyi gezmeyen biri türk mutfağı hakkında konusmamaliysa fransiz mutfaklarini, bulundugun şehre göre bile degistigini, peynir/şarap/et/makarna vs her şeyi bulunduğun şehre göre marka değiştiği falan bir yer burası. Fransa'da her bölgenin lokal mutfağı var.


@logisticsmanager
0
ankarakecisi
(06.07.24)
Türk mutfağındaki lezzetler sağlıklı ve kaliteli malzemeler ile yapılabilecek yemekler fakat özellikle gıda sektörünün kalitesizliği işletmelerin düşük maliyet yüksek kâr amacı sağlıksız yapmalarına sebep oluyor, birçok yemeği evimizde sağlıklı ve lezzetli yapabiliyoruz, bol yağ bol salça bol tuz yerine daha dengeli koyup lezzet elde edilebiliyor, tabi hamur ağırlıklı yiyecekleri doğrudan sağlıksız görebiliriz.

Yöresel mutfaklar hakkında fikrim kısıtlı olsa da antep yöresel yemekleri daha çok sebze ağırlıklıydı aslında ki bir çoğunu beğenmemiştim.
0
atom karincanin torunu
(07.07.24)
(8)

Günlerdir uğraşan ama yapamayan ustaya para verilir mi?

ananiyimioguz
Geçenlerde bir pasajda ustaya 2 tane elektronik cihaz bıraktım.Günlerce uğraştı, oldu dedi gittim aldım 300 lira verdim geldim.Evde yine çalışmadı, tekrar götürdüm, tekrar yaptı, tekrar parça değiştirdi, yine bir iki gün kaldı ama eve gelip kullanmaya başlayınca yine olmadı.Bu böyle 3 sefer birbirin
Geçenlerde bir pasajda ustaya 2 tane elektronik cihaz bıraktım.

Günlerce uğraştı, oldu dedi gittim aldım 300 lira verdim geldim.

Evde yine çalışmadı, tekrar götürdüm, tekrar yaptı, tekrar parça değiştirdi, yine bir iki gün kaldı ama eve gelip kullanmaya başlayınca yine olmadı.

Bu böyle 3 sefer birbirini tekrarladı. En sonunda olmuyor sanırım bataryan da bitik, benim taktığım kontrol ünitesini de bozuluyor. Zaten kendi üstündeki yanmış dedi ek yaptım o da yemedi dedi.

E peki dedim usta olmadıysa ücret iadesi yap o zaman. E 3 tür parça deniyorum benim parçalarımda sorun yok ki senin cihazın bozuyor gibisinden saçmaladı ben de neyse öyle olsun dedim 300 lira bişey değil, o kadar uğraştı adam, çıktım.

Başka bir usta daha önerdiler ona götürdüm. O da bir hafta sonra yaptım dedi aldım ikisini eve geldim 1i gerçekten olmuş sorunsuz çalışıyor günlerdir, diğeri de yine bozuldu geri götürdüm 1 haftadır da ona bakıyor o dikiş tutmuyormuş çipinde çatlak var birleştirdik falan ama olmadı gelip alabilirsin dedi.

Şimdi ben almaya gideceğim ama, bu usta benden ikisi için 900tl para istedi. ilk oldu dediğinde vermiştim almaya gittiğimde çalışıyordu.

Şimdi usta olmadıysa bir cihaz parası al benden diyeceğim ama o da kaç gündür uğraşıyorum birsürü şey heba ettim falan diye zırvalarsa ne diyeyim?

Öyle çok esip gürleyen bir insan değilim. Gerçi belli de olmaz nadiren tepem atıyor ama pasajda bütün esnaflar dip dibe, olay çıkmasın şimdi.

Benim tatlı dille tatlı tatlı mantıken dövmem lazım. Ne diyeyim madem öyle zabıtayı veya x yeri arayayım gelsinler onlar çözsünler mi diyeyim?

Tüketici haklarına falan gitsem, internet alışverişlerinde işe yarıyorda burada ne yaparlar bilmiyorum.

Gerçi belki adam yarısını iade edecek bilmiyorum ama, diretirse neler diyebilirim onu düşünüyorum.

Mantıken usta bir işi yapıyorsa onun fail olma durumunu da hesaba katar. Bir şey olmuyorsa onu müşteriden çıkarmaz, diğer müşterilere öyle fiyatlar verir ki (başarılı olan işlerde) o faillik durumların parasını oralardan çıkartır. Yanlış mıyım? Ama bu pasajda işler böyle yürümüyor mu anlamadım.

Öte yandan bazen eve birilerini çağırıyoruz, sırf gelme parası 300 500 alıyorlar.

Veya hanım bazen çalışırken bir iş yapıyor, bu tutmayabilir diyor, olsun siz yapın diyorlar 1000tl alıyor mesela. sonra tutarsa tutuyor tutmazsa e demiştim ben size diyor parasını vermiyor.

o yüzden bazen ustalar da kendilerince haklılar mı diyorum ama bizim durumda böyle bir konuşma geçmedi.
0
ananiyimioguz
(27.05.24)
ustayi az cok tahmin edebiliyorum. kohne bir pasajin dibinde dandik bir dukkanda 3, 5 sey tamir ederek hayata tutunanan basit bir adam. o kadar primitif yasiyor ki zaman, kalite, egitim, arastirma, emek, maliyet, fiyat gibi modern kavramlara hakim degil. evrim surecinde 10. istasyondayken kalkip 3. istasyondaki adamla muhattap olmussun. tartisma, kavga, hakem heyeti vs.. girersen onun levelina daha cok girmis olursun. ben olsam pahali bir hayat dersi aldim onun ucretini odedim diyip yoluma bakardim.
0
dokunmakalbime
(27.05.24)
Hayatın olağan akışında hiç bir insan emek sarfetmediği bir şey için para talep etmez. Bu dolandırıcılık olur zira. Eğer uğraştı yapamadıysa da para talep etmemesi gerekir. Ortada bir değişim olmamış zira. Dolayısıyla siz güzel güzel saldırgan olmayan vakur bir şekilde tavırla para mı istiyorsun bir de gibisinden vermeyeceğini hissettirirsin.

Fakat adam böyle birşeyi "esnafsa" zaten talep etmez. O zamanda sen maddi durumun iyiyse adamın yapamasa da emeğine karşılık bir çorba parası bırakırsın.

Ben olsam hiç bu yukarıdaki diyaloglara girmem. Fahiş bir rakam istemiyorsa veririm. Emekçinin Emeğinin karşılığı olarak.
0
psmstc
(27.05.24)
Alete bağlı herşey tamir olamayabilir yada tamir etmemek daha mantılkı olabilir nasıl dersen yedek parçası 700 tl komple yenisi 900 tl yeni almak daha mantıklı. Bunu en başta söylemek gerek ama bakayım olur birşeyse yaparım denerim olmazsa şöyle olur vs diye
adam emek harcamış işçiliği ödemek gerek ama dediğim gibi en başta söylemesi gerekirdi bunlardan olabilir şöyle olursa böyle olur diye
0
basond
(27.05.24)
Ustanın evrim sürecinde senden 7 istasyon önce evrimlestigine inanıyorsan para vermene gerek yok kanki. Ha benim emeğe saygım var diyorsan, elektronik aletlerin her zaman tamir olamadığı bilgisine de sahipsen ödeyebilirsin borcunu.
0
hasmetizm 2046
(27.05.24)
Tamirde kabaca bir kaç ihtimal vardır

1) Tamir olur
2) Görece pahalı bir yedek parça ile tamir olur
3) Tamir olmaz ve arıza sebebi bulunur.

Usta 3. ihtimal için bile olsa parayı hak eder ve vermek gerekir. Ha sizin durumunuzda sallamamıştır, becerememiştir, bir yerinden arıza uyduruyordur orasını bilemem.

Bunu baştan konuşmak gerekir, size de tecrübe olmuş.

Ayrıca bazı ürünlerin tamiri ekonomik olarak mantıklı değildir. Örneğin 1000tl ye yenisi alınabilen cihaz için 500tl masraf edilmez.
0
kimlanbu
(27.05.24)
Cihazınız tamir olur veya olmaz bu durum muallak siz verilen emeğe ücret ödüyorsunuz tamir işlerinde itimat esastır.
0
doharkoman
(28.05.24)
tamirci o parayi bu urunun tamir edilemeyecegi bilgisini vererek hak ediyor aslinda

adam orada zamanini satiyor. sen gidip bir miktarini almissin. farz edelim ki, tamir edilmesi mumkun olmayan tonla zivir getirilip duruyor adama. o halde adam hic para kazanmadan mi hayatini surdurecek ?
0
foster
(28.05.24)
para verilir ama yapamadığı tekine kaç para istediğini sor, fiyat çoksa kır
0
lambırcek
(28.05.24)
(44)

Neden çocuk yapıyorsunuz?

ananiyimioguz
Biz pek düşünemiyoruz. Ben 30, eşim 32 olacak ama mantıklı gelmiyor. Aslında ben evlenmeden önce daha yakındım. Yani ileride çocuğum olur, babalık ve hatta dedelik hislerini yaşamak isterim diye düşünürdüm. Evlendikten sonra ülke, dünya, ekonomi, çevre vs. yüzünden ben de biraz uzağım ama eşim mesel
Biz pek düşünemiyoruz. Ben 30, eşim 32 olacak ama mantıklı gelmiyor. Aslında ben evlenmeden önce daha yakındım. Yani ileride çocuğum olur, babalık ve hatta dedelik hislerini yaşamak isterim diye düşünürdüm. Evlendikten sonra ülke, dünya, ekonomi, çevre vs. yüzünden ben de biraz uzağım ama eşim mesela kendini bildi bileli istemiyormuş, hala istemiyor. Oturup biraz konuştuk, biraz bencil olmak gerekiyor gibi geldi. Pek mantıklı bir sebep bulamadık.

- Olaya ilkel bakamıyoruz. Yani türümüzün devamlılığı gereği doğurmak gerekir falan diye düşünmüyoruz, öyle bir durum söz konusu değil zaten şu an. Hatta nüfus artışı dünyayı felakete sürüklüyor. Millet neden tavşan gibi ürüyor anlamıyoruz.

- Yine ilkel gelen bir görüş, nasıl ki eskilerde "boşanma" gibi bir kavramın olmadığı gibi, "çocuk yapmama" gibi bir bilinç de yokmuş gibi geliyor çoğu insanda.
Yani toplumsal olarak evlenince = çocuk yapılır gibi öğrenilmiş bir kalıplaşmış düşünce var. Kültürel ve dini olarak da bakıyor kimi. Çevre baskısı da had safhada. Bizde böyle şeyler de yok.

- Yine kırsal bir kafayla düşünüp, ya işte çocuk evin neşesidir dolansın ortalıkta, hem bağa bahçeye yardım eder, ne kadar çok çocuk, o kadar iyi. Birlikte büyürler gibi bir olayımız, düşüncemiz de yok. Zaten çok ilkel ve kontrolsüz bir üreme düşüncesi gibi geliyor. Çocuk sayısı arttıkça, çocuklar üzerine düşen refah azalıyor çok çok zengin değilse aile.

- İnsanın anlam arama ihtiyacı. Geçenlerde yaşarken çok boş oyalanmıyor muyuz gibisinden varoluşsal bir soru sormuştum. Öleceğini bilmek ve anlam arayışı zor bir süreç insanoğlu için. Bana çözüm olarak bir kaç kişi çocuk yap demişti. Belki bu bir çözüm olabilir. Fakat bunu yaparsam annelerimiz babalarımızdan ne farkımız kalıyor diye düşünüyorum. Onlar da büyük ihtimalle hayatı yaşamak için bir anlam bulamıyorum bari kendimi çocuğum üzerinden gerçekleştireyim diye düşündüler. Onlar için yaşadılar. Sonra da bişey olsa "yemedim yedirdim içmedim içirdim" diye başlarlar. "Ben kendim yaşamadım sen düzgün yaşa diye" diyerek yakınırlar. Yahu yaşasaydın kardeşim. Biz yaşamayı tercih edenlerdeniz. Bir çocuğa hayat adanması gerekliliğine karşıyız. Asgari düzeyde ayırırsın, ama hayatı kendin için yaşarsın. Ki ben, biz çocuk yapsak bile yine gezeriz tozarız diye düşünüyorum o kadar da paralatmayız kendimizi ama belli de olmaz. Çocuk büyüyüp ailesine dönüp bakınca kendini onun için heba etmiş bir aile görünce mutlu olmuyor ki. Çocuk en başta, birbirini ve hayatı seven ebeveynler görmek istiyorum.

Yani sonuç olarak bencilce bir yaklaşımla, sırf anlam arayışın için çocuk dünyaya getiriyorsan, bu hiç mantıklı gelmiyor. Çocuk sevme ihtiyacı için veya birinin sana bağlanması, sevilme ihtiyacın için vs... Hem belki çocuk sevmeyecek bu dünyayı veya seni.

- "Filmi bırak, peki çocuk olmuş mu?" Çocuk belki senin görüşlerini benimsemeyecek. Benimsemek zorunda değil belki biz özgür yetiştirme taraftarı oluruz ama aşırı aykırı davranacak belki. Hiç istemediğin bir yola sapacak. Sen ne kadar eğitim verirsen ver, görgü öğretirsen öğret dış dünyadan iyice soyutlanacak çocuk. Akran zorbalığına uğrayacak. Herkes aynı eğitim ve bilinç düzeyinde eğitmiyor ki çocuklarını. Sen ne yaparsan yap internet ve arkadaş çevresi sağ olsun beyinleri yıkanacak cocukların. Sana efendiyi oynayacak ama dışarıda bambaşka biri olacak belki. Ama sen kendi çocuğun diye yakıştıramayacaksın onu hep masum ve tatlı çocuğun, güzel kızın, aslan oğlum olarak gibi göreceksin. Ama belki pisliğin teki olacak. Veya aptalın teki olacak. Çocuk istedimiz gibi oluyor mu? Sanki bazen ne yaparsak yapalım olmuyor. Bunlar uç örnekler ama alınan sorumluluğun farkında mısınız?

- Kelebek etkisi. Siz nasıl yetiştirseniz yetiştirin. Yeni gelişen bir canlıya (çocuğa) uyguladığınız en ufak bir yanlışı, çocuk psikolojisiyle ödeyebilir. Başkası, çocuğunuzun büründüğü karakter veya huy yüzünden ödemek zorunda kalabilir. Çocuk, kendine zarar verebilir. İş yerindekilere kötü veya aşırı iyi davranabilir. Eşine ve çocuklarına karşı kötü veya aşırı iyi davranabilir (zarar göreceği düzeyde).

Yani "doğru" çocuk yetiştirmek ne demek? Bence böyle bir şey yok. Nasıl yetiştirirseniz yetiştirin, en ufak bir aktarılan bilginin sonucunu çocuğunuz yüzünden diğer canlılar çekecek. Bu iyi de olabilir kötü de olabilir. Çok iyi yetiştirirseniz kendi zarar görebilir, kötü yetişirse başkaları zarar görebilir. Yani etkisi zincirleme olarak etkileşim kurduğu tüm diğer canlı ve cansız varlıklara aktarılmış olacak. Bunun sorumluluğunu nasıl alabiliyorsunuz?

İşte ben annelik-babalık duygusu tadıcam, çocuk sevicem, ay birisi bana anne veya baba diyecek düşünsene *_* diye bencilce baktığınız bir olayın altındaki sorumluluğun büyüklüğünü görebiliyor musunuz? Bence çok fazla. Çocuk belki dünyayı görünce lanet olsun ne biçim yere geldim diyecek. İntihar edebilir, hassas bir kalbi olabilir sürekli depresif bir halde dolanabilir. Kendi doğrularınızı, kendi dininizi aktardınız diye aslında olabileceğinden, yani potansiyelinden daha kötü şartlarda büyüyüp ölebilir. Veya sizin gerçekliğinizden çıkıp dış dünyayı görünce sizden uzaklaşabilir.

Gerek var mı oyuna bir karakter daha sürmeye?

- Dış dünya tehlikesi. Çocuk her an bir savaşa, virüse, kimyasal bir saldırıya maruz kalabilir. Tecavüz edilebilir, vurulabilir, bıçaklanabilir, psikolojik sorunlar yaşabilir, dayak yiyebilir, veya bunları başka birine uygulayabilir. Dışarısı, aklı başında bir insanın pek de yaşamayı isteyebileceği bir yermiş gibi durmuyor. Ona nasıl koruma garantisi verebiliyorsunuz veya başına bir şey gelse, o sorumluluğu kaldırabilecek güçte misiniz?

Gibi gibi sebepler aklımızda dönüyor...

Edit: İmla.
0
ananiyimioguz
(23.05.24)
Bencilce olabilir. Ama doğal ve insani, bencillik de doğal. Sorumluluk da büyük evet, ama kendi adıma sorumluluk almayı severim. Ya ben bu adamın çocuğumun babası olmasını istiyorum dediğim biriyle tanışsaydım çok net anne olmak isterdim bi 10 sene içinde. Birine o kadar güvenmek bana asıl zor gelen kısım. Neyse nihayetinde bir insan yetiştirmek, beraber büyümek öğrenmek, hayatı deneyimlemek, birini kendinden çok sevmek falan çok fantastik duygular, deneyimler. Yaşamak lazım diye düşünüyorum. Ama hayatın amacı da değil. Çocuk güzel bi lüks bence, fakat ihtiyaç değil. Olsa da olmasa da hayat güzel olabilir, kişiye bağlı.
0
nic cage
(23.05.24)
Yapmiyoruz. Cevremdeki evli ciftlerde de oran yari yariya. Yani yarisi cocuk sahibi oldu ya da olmak istiyor, yarisi hic cocuk istemiyor.
0
sertac akin
(23.05.24)
Mantıklı düşünürsen zaten çocuk işine girmezsin, biraz dürtüsel bir karar. Benim oğlan 2 yaşına geliyor ben daha babalığı yeni anlıyorum. 2 senedir aralıksız ağlıyordum niye yaptık diye ama şimdi uyurken bile özlüyorum, garip bir durum. Mantık aramaman lazım bu işte.
0
mirty
(23.05.24)
Kimse bu kadar düşünerek mantık çerçevesine oturtup çocuk yapmıyor. Bu kadar düşünen yapmaz zaten. Nefes almak, yemek yemek, seks yapmak gibi bir şey çocuk yapmak da. Hayatta kalma içgüdüsünün bir sonucu, kendini çoğaltarak ölümsüz olma çabası. Hatta bu yüzden, mantık çerçevesinde düşünüp çocuk yapmamayı seçmek bir nevi pasif intihar gibi geliyor bana. (Ben de yıllardır antinatalistim)
0
duguit
(23.05.24)
denildiği gibi insanlar istediği için yapıyor direkt bir somut nedeni yok. evlat sahibi olmak anne baba olmak için yapıyorlar.

o kadar düşünen yapmaz zaten +1, yapanlar da o kadar düşünmüyor. sizin için gerek yoksa yoktur. yapana gerek var mıydı diye soramazsınız.

ben de istemiyorum mesela.
0
jülsezar
(23.05.24)
Çocuk sahibi olmak, yeme gibi, içmek gibi biyolojik bir ihtiyaç. Hayatın doğal akışı. Maddi sebeplerle olsun, zamanın modasıyla olsun istenmiyor olabilir. Bu yaşlarda hissedilmiyor olabilir ama travması, yaşam kalitesine olumsuz etkisi, psikolojik sorunları inanın ilerleyen yaşlarda üzerinize çökecektir.
0
Mirket
(23.05.24)
Ekonomik durum iyi değilse cehalet faktörü etkili. Toplum baskısı da var.

Her şey yerindeyse ekonomik durum vb gibi kişisel tercih. Ama evlilik ve çocuk fakiri daha da fakirleştirir.
0
ferenc
(23.05.24)
insanlar cocuk yapiyor cunku bu bizim dogamizda var. boyle hayvansal icguduleri beyaz yakali yaklasimlariyla irdelemek asiri manasiz. cocuk yaparsin ve genlerini aktarirsin cunku bu bizim (dunyada yasayan canlilarin) kodlarimizda var. bu kadar bunun cevabi.
0
bohr atom modeli
(23.05.24)
Ben de şu an 32 yaşındayım ve anne olmak istemiyorum ama çevremde o kadar çok kişi anne olmazsam pişman olacakmışım gibi hissettiriyor ki kabul etmekte zorlansam da etkileniyorum ve bazen "ya sonra keşke dersem" diye düşüncelere gark oluyorum.
istememe nedenim de tamamen sorumluluğundan. kendim kadar çok önemseyeceğim bir varlık kim bilir başına ne dertler açacak hastalanacak üzülecek vs vs seni tasalandıracak diyorum.
Baskın olan hissiyatım yapmamak yönünde. Yaparsam bencilce olsa da merak duygum olabilir.
Ama işin garibi de dışarıda gördüğüm çocuklar olsun kendi yeğenlerim olsun inanılmaz seviyorum ve çoğuyla fazlasıyla ilgileniyorum. Yani anaç yapım yok demiyorum ama kaygılarım ağır basıyor.

çocuk yaptıktan sonra pişman olunca vazgeçebilme hakkımız olsaydı keşke sgjskgksjg
0
Kediyi üzdün
(23.05.24)
@bohr atom modeli, hocam zaten türümüzü diğer hayvanlardan ayıran özellik frontal lobumuzun gelişmiş olması değil mi?

Yani zaten düşünmek ve sorgulamak üzere evrimleşmiyor muyuz?

Hala hayvansal iç güdülerle yaşayacaksak evrimimize haksızlık etmiş olmuyor muyuz?

Tamam ben de hala ilkel olduğumuzu düşünüyorum çoğu yönden ama en azından bir şeyleri yaparken sorgular seviyeye gelmişiz. Kodumuzu aktarıcaz diye düşünmeyelim mi ulan 1dk kodumu aktarıcam ama gerek var mı? İhtiyaç var mı? Herkes kodunu bilinçsiz aktara aktara dünya bu hale geldi zaten demeyelim mi?

O zaman ilkel dürtülerle aile kavramını da hiçe sayalım, birbirimizin üstüne atlayalım. Ne de olsa kodlarımızda vardır o da bir yerlerde.
0
🌸ananiyimioguz
(23.05.24)
Çocuk bakmak aşırı zor bir mesela. Eşini artık çok da sevmiyorsan mesela çocuktaki eşine benzer tarafları görüp çocuktan soguyabiliyorsun bile yer yer. Yeğenimi çok severim normalde, çok da sabırlıýım çocuğa karşı. Ama babasına gıcık olduğum zamanlarda "Baban ne ki sen ne olasın" diye kuruluyorum üç yaşında çocuğa. Bir de ne kadar minyatür bir insan da olsa çocukla frekansınız uymayabiliyor. Sen çok sakinsen hareketli çocuga sinir oluyorsun, ikili diyaloğa giriyorsunuz :p Bir dönem ilkokul öğretmenliği de yapmıştım, oradaki deneyimlerimi de katarak anlatıyorum. Ama günün sonunda sosyopat değilsen ya da çok ciddi bir bunalım geçirmiyorsan barısiyorsunuz, öpüşüp koklasiyorsunuz. Gormediginde özlüyorsun, hayatının merkezine koyuyorsun. Yukarıda bir arkadaşın dediği gibi bu zamanın argümanlariyla işin içinden çıkamıyoruz. Olacağı varsa oluyor, sen de uyum sağlıyorsun duruma.
0
sekizdokuzon
(23.05.24)
Valla ben yazdıklarını okumaya üşendim. 29 yaşındayım. Ekonomik olarak durumları biraz daha toparlayınca 30ların başında falan çocuk yapmayı düşünüyorum yani sağlık sorunu yaşamazsak. Sebebi yok sadece anne olmak istiyorum, karnımda bebek taşımak böyle emzirmek onu büyütmek bir şeyler öğretmek beraber deneyimlemek vs bunları merak ediyorum. Merak duygumu tatmin etmek için çocuk istiyorum. Tabi ki kendi mersk duygum için çocuk yapayım derken onu perişan etmek de istemem tabi ki. Maddi manevi yeterli hissettiğim zaman yaparım bunu.
0
turuncu tonlarda
(23.05.24)
Tam olarak bahsettiğiniz sebeplerden dolayı yapmıyoruz. 32 yaşındayız, 2 yıldır evliyiz ve çocuk fikrine o kadar uzağız ki, uzak kelimesi bile yakın kalır. Zaten şurda kalmış bir bu kadar daha ömrüm, onu da çocuk derdiyle mi geçireceğim zaten? O kadar dertsiz tasasız bir hayatım olursa da çocuk yapmak yerine gezer tozarım. Evde kronik rahatsızlığı olan bir kedimiz var, gözümüz sürekli üstünde. Sırf 1-2 gün uzaklaştığımız zamanlarda aklımız kalmasın diye eve bebek kamerası bile aldım, arada açıp bakıyorum napıyor keyfi yerinde mi diye. Kedinin bile üstüne bu kadar düşerken, hastalandı mı diye gözünün içine bakarken, kendimden olan bir canlıya karşı olan stresimi düşünemiyorum bile. Ülke şartları falan da cabası tabi.

Çevremde "evimi aldım, arabamı aldım, mesleğimi garantiledim. evlenirsem çocuk yaparım çünkü insana hayatta bir amaç lazım" düşüncesinde olan tanıdıklarım da var. Neresinden baksan hastalıklı ve bencil bir düşünce bu bana göre. Sırf kendine amaç olsun, oyuncak olsun, saçma sapan varoluşsal sancılarına derman olsun diye dünyaya bir canlı getirmek büyük bencillik.


Ayrıca "genlerimizde var, üremek için yaşıyoruz" düşüncesi de bu bencilliğe uydurulmuş bir kılıftan başka bir şey değil bana göre. Genlerimizde üremek varsa, kafamızın içinde de beynimiz var. Neyin ne olduğunu sorgulayıp karar verebilme, muhakeme edebilme yeteneğine sahibiz. Şimdi ben çocuk yapmak istemiyorum diye insanlıktan mı çıkıyorum bu durumda yani... Teallam.
0
pianeta
(23.05.24)
Valla ben dünyaya katkım olsun diye yaptım. Çok iyi bir insanım üstelik müthiş zekiyim. Boşa gitmemesi gereken genlerim vardı.
Hep saçma sapan insanlar çocuk yapıp dünyayı daha kötü bir hale getirmesin, ahlaklı düzgün yetişmiş iyi kalpli insanlar da olsun gelecekte diye istedim.

İleride 3 4 tane daha düşünüyorum. Maddi olarak imkanım olursa tabi.
0
Gradient_tabanlı_mor
(23.05.24)
@Gradient_tabanlı_mor, gen aktarımının öyle cımbızla seçerek olduğunu düşünmüyorum da, diyelim ki oldu ve çok zeki, çok yakışıklı/güzel bir çocuk dünyaya geldi. Gayet aklı başında, efendi, saygılı vs. oldu.

Dünya bu özellikleri mükafatlandıran bir yer mi?

Diyelim ki sıyrıldı, mükafatlandı, soruyu şuradan sorayım, dünya bu çabaya değecek bir yer mi?

Dünyadaki en zekilere baktığımız zaman genelde kullanıldıklarını görüyoruz. Çok azı şanslı oluyor. Sistem kaşıkla verip kepçeyle alıyor.

Ayrıca cahiller, eğitimsizler çok fazla ürüyor böyle gitmesin terazinin diğer tarafına biraz bastıralım diye çocuk yapılınca çocuğa haksızlık olmuyor mu uğraşacağı insanlar, yani kötü diye gösterdiğimiz taraf daha çoğunlukta.

Mesela ben aksine, kendimiz gibi bir toplum veya ortam varsa oraya çocuğu koyarım.

Pakistanın orta yerine zeki ve bilinçli bir çocuk koymam mesela. Ona da yazık. Haksızlık. Ama norveç e koymak isterdim. Tr nin durumu da pek iyiye gitmiyor kötü tarafın doğum hızlarına bakılırsa.
0
🌸ananiyimioguz
(23.05.24)
bu kadar dusunen yapmaz +1

su an 33-37 yaslarindayiz, 6 senedir evliyiz, henuz cocugumuz yok.

insanlar cocugu tamamen hayattan beklenenler o yonde oldugu icin yapiyor. okula git --> is bul/kur --> evlen --> cocuk yap, model bu. kimse cocuk yaparken "insanlik devam etsin, turumuzun devamliligi" gibisinden seyler dusunmuyor. bu kadar dusununce okula gitmek de mantikli olmayabilir mesela.

dediginiz gibi, eskiden tarlada calisacak adam vs gibi is gucu alaninda ise yaramis epeyce cok cocuk sahibi olmak. bugun tarlasi olan az, sehirde yasamin da kendince finansal guclukleri var, hayat kalitesi tartisilir. ancak:

cocuk buyukmek eglenceli keyifli bisey, minicik beyinleryle biseyleri kesfetmeleri, akil etmeleri, oyun oynamalari, sizin hayatta akliniza gelmeyecek sorular sormalari vs epey keyifli. buyumesinde, dunyayi kesfetmesinde, kendini kesfetmesinde destek olmak, yol gostermek guzel seyler. bundan mahrum kalmak istememek gayet gecerli bir sebep.

diger yandan insanlar yaptiklari degil yapmadiklari seylerden daha cok pismanlik duyabiliyor, bu da bir baska sebep. 20-30lu yaslarda cok dert etmiyoruz ama hic 50-60 olmadik, tam olarak bilmiyoruz o yaslarda neye nasil ihtiyac duyabilecegimizi.

ayrica, cocuklar buyudukten sonra onlarin kurdugu ailelerle kalabalik olmak, arada birlikte biseyler yapabilmek, yanliz kalmamak, hastalikta yaslilikta cenazede davalik durumlarda vs samimiyetle siginabileci insanlar olmasi yine bir baska sebep.

zamanin "cocugu" olarak ben bugun ailemden uzakta yasiyorum oyle cok aman aman birlikte biseyler yapmiyoruz ama gercekten bir ihtiyac oldugunda atlayip gidebiliyor olmam, genel olarak varligim ailem icin guven verici bir durum. anneme kalsa en buyuk pismanligi daha cok cocuk yapmamis olmak.

dediginiz riskler elbette var, benim de kisisel olarak cocuk konusundaki en buyuk cekincem "ya buyudugu zaman cok stresli bir hayati olursa, ya anksiyetesi olursa, ya depresyonda olursa, ya intihar etmek isterse, ya kanser olusa, ya yatalak olursa" gibi seyler. tamam sorumluluk da istemiyroum belki ama erken cocukluk sorumluluklari citir cerez kaliyor bunlarin yaninda.

diger yandan bugun yetiskin insanlar olarak hepimizde belli bir olcude depresiflik, ankiyete bozukluklari fln var; cesitli hastaliklarla ugrasiyor, issiz kaliyoruz, sevgilimiz terk ediyor, dolandiriliyoruz, basimiza sacma sapan olaylar geliyor uzuluyoruz vs ama bir sekilde bunlarla basa cikmayi ve yasamayi ogreniyoruz; hayatin bir parcasi aslinda hepsi. ayni sekilde cok guzel yemekler yiyouz, sevdiklerimizle 2 kadeh tokusturuyoruz, konserlerde bagira cagira sarkilar soyluyoruz, gezip egleniyoruz. cesitli tibbi desteklere erisimimiz de gittikce kolaylasiyor. o yuzden biz bugun yetiskinler olarak bir sekilde var olabiliyorsak, hayatimizda biseyler yolunda gidiyorsa ve intihar etmiyorsak demek ki var olmak o kadar da kotu bir sey degil.

sonuc olarak konu gerek olup olmamasi degil, konu sizin bireysel olarak cocuk buyutmek istiyor olup olmamaniz.
0
taurina
(24.05.24)
Çocuk yapma kararı mantıkla verilen bir karar değil, duyguyla verilen bir karar. Mantıklı düşünürseniz evet sorumluluğu, yorgunluğu, özellikle küçük yaşlarda ihtiyacı olan dikkati verebilmek için kendinizi bile kaybetmeniz, vs. birçok olumsuz yanını bulabilirsiniz. 2 yaşında çocuğu olan bir anne olarak da bunların hiçbirini reddetmem. Ama dünyaları verseler de oğlumu değişmem.

Ben hamileliği bile çok sevmiştim. Ki çocuk yapma düşüncesi yapana kadar çok kafamı meşgul etmemişti bile. Karnımda minicik bir mercimek tanesi kadar olan bebemin şimdi bıcır bıcır konuşmasını duymak, karakterinin geliştiğini izlemek, büyümesine tanık olmak inanılmaz bir şey.

Bencil insan çocuk sahibi olmaz bana kalırsa, olursa da çocuğu hakkıyla yetiştiremez. Yemeyip yediren, uyumayıp uyutan bir anne veya baba nasıl bencil olabilir ki?
0
gmzo
(24.05.24)
@ gmzo, pek katılamıyorum. çocuğun kendisi zaten bencilce geliyor. çocuğa bakıyor olmak insanın eksik yanlarını besleyen bir şey, o durumu bencil olmamakla açıklayamayız.

François de La Rochefoucauld ve Sigmund Freud'un savunduğu şöyle bir görüş var;

"İyiliklerimizin çoğu, kötülüklerimizi gizleme sanatıdır." İnsanların yaptığı iyiliklerin bile aslında kendi kötü yönlerini ve çıkarcı doğalarını gizlemek için bir araç olduğunu söylerler.

"İnsanların yaptığı iyiliklerin çoğu, şeref ve erdemden çok gururdan kaynaklanır." İnsanlar güzel şeyler yaparken bile aslında gururlarını tatmin ettiklerini ve kendilerini daha iyi hissettiklerini öne sürerler.

"Narsisizm" Freud, insanların birincil ve ikincil narsisizm olarak adlandırdığı kavramlarla, kişinin kendi benliğine duyduğu sevgiyi ve bu sevginin nasıl dışa vurulduğunu açıklar. Bu bağlamda, birçok iyilik ve yardım davranışının aslında kişinin kendi narsistik ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla yapıldığını öne sürer.
0
🌸ananiyimioguz
(24.05.24)
ben bekarım evlensem de hem ülke şartlarından hem şahsi ekonomik gücümden ötürü yapmak istemem. ancak milyon dolarlık bir topçu, aktör falan olsam en az 5 çocuk falan yapardım herhalde. harika bir kendini tamamlama aracı çocuk, paran çoksa eksilerinden mümkün olduğunca az etkilenirdin artılarını çok daha fazla yaşardın. çok iyi bir hayat yaşatacağın garanti olurdu zaten o yüzden bencillik değil tam tersine sahip olduğun iyi yaşamı paylaşmış olurdun. ülkede yarın bir gün iç savaş çıkıp millet değneklerin ucunda komşusunun kellesiyle gezse bile iyi hayat yaşayacağı garanti olurdu para böyle bir şey maalesef. ama ortalama beyaz yaka olarak türkiye'de çok zor bir kere muhakkak koleje gönderecek paran olmalı şu meb müfredatında çocuk mu yetiştirilir. bu bencillik olur bence de. avrupa'da bir orta sınıf olsaydım da eşle gezme tozma işlerinden sıkılma hissine gelirsek düşünebilirdim yok bizi kesmiyorsa bir türlü gezmek tozmak gene yapmak istemezdim herhalde.
0
semaforo de medianoche
(24.05.24)
bu inanç gibi bişey. Kalbin/beynin neye yatkınsa onu görürsün. Senin dediğin gibi, kendi genlerinden kendine benzeyen bir varlık yaratıp yetiştirmeyi müthiş bencil egoist bir şey olarak da görebilirsin, bir annenin yazdığı gibi 'kendimizi düşünmeyip onu yetiştiriyoruz bu nasıl bencil olabilir' diye de görülebilir.

Bu arada dünyanın gidişatına bakmak vs. yalan. Evet nüfus çok ve dünya kötüye gidiyor ama belki de en barışçıl çağdayız (tabii üçüncü dünya savaşı geliyor olabilir, gelmiyor da olabilir). Ben mesela üreyen ve üremeyen kesimi görünce "biz üremeliyiz yav" diyorum. Dünyayı b*k eden şeylerden biri de bu çünkü. İngiltere'de çocuklara en çok konulan isim Muhammed'miş. Neden acaba :D Türkiye'de de 20-30 yıla kimler iktidarda olacak tahmin etmek zor değil. Bunu sorgulayan insanlar yeterince üremezse hayatını belirleyen kararları hiç sevmediğin insanlar alacak (demokrasi yönetimi kaldığı sürece). Fakat bu da bencil ve "oy içi mi çocuk yapıyoruz yav" dedirtecek bişey. Bence zaten çocuk yapmak saadet zinciri gibi bişey. Sistemin devamı için üremek gerekiyor, yeterince genç olmazsa emeklilik sistemi bile çöküyor :D
0
nhk ni youkosu
(24.05.24)
@ thetruenorthstrongandfree, sizin şartlarınızda çocuk yapmak değil yapmamak ayıp olurmuş, o şartlarda çocuğa iyi bir ortam sunamayacağım diye kaygılanmayız ki. Verebileceğiniz imkanlar ve çevre bu düşüncemizi etkiler tabii ki.
0
🌸ananiyimioguz
(24.05.24)
1 - bayragi ilerde birine devretmek icin

2 - her di$i hayvan mutlaka bir kere dogurmali, buna insan da dahil. annelik duygusunu yasamamis bir kadin yasliliginda sikinti ceker, cevremde gordugum yasini almis ve dogurmamis kadinlar sikintili, yerine kedi kopek kaplumbaga falan koymaya calisiyorlar ama yetmiyor.
0
cooperr
(24.05.24)
Bu kadar detayli dusunmek cok sacma. Hepimizin genlerinde var. Hayvanlar niye uruyor? Onlara ne faydasi var? Zarari bile var ugrasiyorlar ediyorlar gida bulup besliyorlar vs. Insanlarin ureme sebebi de bu kadar basit. Boyle kodlanmisiz.
0
The_Lollok
(24.05.24)
@ The_Lollok, hayvanlar neden ürüyorlar? bölünme, çoğalma, üreme canlılığın temelinde var. evrimsel sürecin başlama nedeni. bu konuda yetenekli olmayanlar tarih sahnesinden elendiği için günümüzdeki hemen her canlı üreme konusunda yetenekli ve iç güdüsel olarak hazır hale evrilmişler.

Fakat biz insanlar şu an neyin neden olduğunu ve nasıl çalıştığını az çok kavrayabiliyoruz.

Aklımızla düşündüğümüzde, insanlığın günümüzde üremesini gerektirecek bir sebep yok ki? Korunma yöntemlerini neden çıkardık, kontrol altına almak için. Veya hiç ürememek için. Soyumuz tehlikede, çoğalmamız lazım gibi sebep de yok.

Mesela hayvan çiftleştirince hayvanseverler hemen kızarlar ya "Sokakta bir sürü hayvan var kardeşim ne diye hayvan çiftleştirip onları alıyorsunuz veya sahiplendiriyorsunuz!!!" diye.

Ama sen niye ürüyorsun bir sürü kimsesiz çocuk var sahiplen dediğinde kalırlar öyle. İşte ama bağ falan... derler. Bencillik yani.

Nüfusu artırmanın kime ne faydası var şu an?

Mirasımı devredicem diyen var. Yahu ben öldükten sonra biri almış, almamış kime ne. Belki hiç edecekler geride kalanlar mirası. Bilemiyorsun ki. Belki birbirlerine düşecekler. Hadi onlar da idare etti diyelim, torunlar? Nereye kadar gidecek, ne kalacak, kime kalacak, herkes göçecek.

Bazı hayvanların da aklı olsa üremezdi veya çok kontrollü ve az ürerlerdi diye düşünüyorum soyları tehlikede değilse.
0
🌸ananiyimioguz
(24.05.24)
Böyle kişisel bir konuda burada uzun uzun yazdığına göre sende fikirlerinde emin değilsin ve teyit edilmek istiyorsun. Ancak bu tamamen kişisel bir karar. Topluca böyle bir konuda mutabakat oluşmasını beklemen çok mantıklı gelmiyor.
0
dreamsandcolours
(24.05.24)
Biri sahane bi laf etmisti yillar once bana. İsin ozeti gibi. Sedat bak demisti... ne çocukla oluyor ne de cocuksuz. Ama cocuklu daha guzel.

5 yil yapmadik. Sonra gule oynaya cocugumuz oldu.
0
halk
(24.05.24)
Bazen ellerime kollarıma bakıp "olm milyonlarca yıllık bir evrim sürecinin ürünüsün. Bu noktaya gelene kadar ataların ne yollardan ne sıkıntılardan geçti ve sonucunda sana kadar ulaşıldı. Bu nasıl bir kibirdir ki 4.5 milyar yıllık yolu bir anda kesip atıyorsun"

Urememenin getirdiği bu kibir yalan yok hoşuma gidiyor.

Bir de çocuğu olan biri bencil olamaz tabirine takıldım yorumlarda. Ben tam tersini düşünüyorum. Doğanın yüklediği "turun devamliliginin kodlandigi" iç guduler o kadar kuvvetlidir ki, kendi yaşamının önüne koyarsin yavrunu = annelik.

Kesin olarak Bencil olamayacağını iddia edebileceğiniz tek insan türü, Çocuk yapma şansı olup yapmayıp evlat edinenler bence.

Tamamen akıl, merhamet ve kendinden olmayan bir şeyi kendi önüne koymak.

Bu insanları çok seviyorum.
0
makbur
(24.05.24)
Her şey söylenmiş zaten. Ozetle

1-turun devami icgudusu (zeki yaratik olarak aklinla bunun yersizligini kesfetsen de milyon yıllık evrimin getirisini hemen alt edemiyorsun, kervana katiliyorsun mejburr bazen; yakında senin de yapacağın gibi ;))

2-uzerine düşünmemek, standardi bu zaten deyip yapmak

Bence çocuk yine anlaşılabilir asıl delilik evlenmek. Ama onu da yaptık meselaam di mi
0
abuzer
(24.05.24)
Ben yapmiyorum (simdilik). Gereksiz bencillik ve sorumluluk gibi geliyor. Evlat edinme durumlari da var, onun tartismasi farkli olabilir.

Ama o cocuk yapma icgudusu tetiklenebiliyor. Tabii hayvanlar gibi ilkel icgudu degil. Daha cok "istek"
gibi. Gelismis beynimiz var sonucta. Cogu kisi toplumdan, etrafindan da etkileniyordur. Ve sonucta senin anne baban da var ve atalarin. Devam ettirme istegi oluyor. Gelecege yatirim gibi de dusunebiliyor insanlar.

Daha duygusal yonleri de var. Ve sartlari iyi bireylerde duygusal yon daha agir basiyor sanirim. Anne baba olmayi deneyimlemek. Sevecegini birini dunyaya getirmek.

Anne babaya da sorulabilir: "beni neden dunyaya getirdiniz"? :)

Ya da birey kendine de sorabilir. Felsefeye girecek ama "Ben neden dunyaya geldim?"
0
ermanen
(24.05.24)
Simdi biz doguyoruz, gozlemliyoruz ve birseylere alisiyoruz. Aslinda bircok sey aliskanliklarin getirdigi birsey bana kalirsa. Yani bir sekilde boyle kodluyoruz zihnimize. Yani ayni sekilde bizim de buyuyup evlenince bu sekilde olacagimizi, cocuklarimizin olacagini dusunuyoruz tum akis boyunca.
Farkli bir acidan yine bakayim, bizim yasayamadiklarimiz, pismanliklarimiz var bu hayatta ve bunlari birisinin yasamasini istiyoruz, planliyoruz. Bu da iste cocugumuz oluyor.
Butun bunlari durumumuz kotu bile olsa planlamiyoruz cunku durumu iyi olanin da kotu olanin da cocuk yapmak icin sebepleri farkli ancak illaki bir sebebi var.

3 yasinda oglu olan bir baba olarak, cocuk yapmadan once bir bebegi gozlemlemek ve vakit gecirmenin en onemli karari almanizi saglayacagini dusunuyorum. Bu durtu gelecek mi, cocukla zaman gecirmeyi ilgilenmeyi sevecek misiniz, yoksa size zor mu gelecek. Ondan sonra bu kadar detayli dusunmeyeceksiniz emin olun.
0
va
(24.05.24)
Karşı argüman üretiyorum diye katı bir şekilde karşıyım anlamı çıkmasın, dediğim gibi ben daha yakınım çocuk konusuna. Sadece mantıklı bir fikir, görüş var mı, insanlar ne düşünüyor veya düşünmüyor onlara bakıyorum.

Bana kalırsa ben sırf "ya bizim birlikteliğimizden doğan çocuk nasıl bir şey olur acaba, iyi kötü o kadar deneyim elde ettik, biraz da biz aktaralım bakalım kullansın onları çocuk, derdiyle dertlenelim, sevinciyle mutlu olalım.." düşüncesiyle bile çocuk yapabilirim gibi. Şimdilik sadece eşimden bağımsız ekonomik sebepler bizi ve ilişkimizi sarstığı için çocuk mantıklı gelmiyor. Ama bu sorunlar zamanlar çözüldükten sonra olabilir diye bakıyorum. Eşim o zamanda bile mantıklı bakamıyor.

Bu düşünce ile çocuk yapmak bencillik diyor. Ay merak ettim dur bi bakalım diye çocuk mu yapılır diyor. Zaten yoğun çalışıyorum, çocuğa nasıl bakıcam diyor. Hadi baktık büyüttük diyelim, iyi bir eğitim nasıl vericez bu topraklarda diyor. Çok deli rakamlar harcamak lazım veya. Kötü yetişecekse veya ortalama yetişecekse de çocuğa haksızlık değil mi diyor. Ona sonra "seni zor şartlarda büyü diye yaptık yavrum" mu diyeceğiz, demez mi çok daha iyi şartlarda dünyaya gelenler var, benim günahım neydi diye. Belki demez sonuçta biz razı olduk bir şekilde ama derse, bu büyük bir sorumluluk.

Ben kötü de olsa iyi de olsa hayatı deneyimlemenin, hiç gelmemektense bir artı olduğunu düşünüyorum. Ama eşim öyle düşünmüyor. Eğer @ thetruenorthstrongandfree ın sağladığı gibi bir şart sağlanmıyorsa çocuğa haksızlık edileceğini düşünüyor.
0
🌸ananiyimioguz
(24.05.24)
vaaaay demek 30+ yaşında bir çiftsiniz ve çocuk istemiyorsunuz, hatta çocuk yapanların neden çocuk yaptığına anlam veremiyorsunuz. ohaaa ilk defa böyle bir durumla karşılaşıyorum :D

nedense hep çocuk istemeyenler kendini uzun uzun açıklama ihtiyacı hissediyor. aslında kimse sizin çocuk yapıp yapmamanızla ilgilenmiyor, merak etmeyin. bu kadar çok kafaya takıp sorguladığınıza göre bence siz kararınızdan emin değilsiniz. emin değilseniz kararsızım filan diyebilirsiniz.

çocuk yapmamak eskisi gibi yadırganmıyor zaten emin olun.

bahsettiğiniz -son paragraf - eşinizin başına da gelebilir. o zaman evlenmek de saçma.
hayatta her an her şey olabilir tabi ki insan en çok çocuğu için korkar da sebep olarak yarın bir gün tecavüze uğrar diye bi seçenek dile getirmek çok saçma.

yani bu iş böyle uzun uzun felsefeye dönüşecek tartışmalar yapılacak bir konu değil bence. isteyen yapar istemeyen yapmaz. herkesin kendince haklı sebepleri var. birine gidip neden kedi sahiplenmiyorsun ya da balkondaki saksına neden çiçek dikiyorsun demek gibi bir şey bu.
0
elorelia
(24.05.24)
Heh yani sen eşine sunmalik argüman istiyosun bı noktada...

Öyle harikayim böyle harikayim diye sallayanlari dinleme öncelikle. Kaldı ki sizin durumunuz da fena değil. Ortalama durumdasınız. Sevgi ve huzur ortamında olan bir çocuk için gaaaayet yeterli sartlariniz. Bı de o kadar kontrolcü olmayın (ben de oluom), belki çocuk ileride bohem bı şekilde kulübede yasamaktan keyif alicak ne bilionuz? Sizin planladiginiz yatlarinizi katlarinizi uçaklarinizi (xd) istemicek?

Çocuk ayakkabisini ysl almadiinizi anlamaz meraq etme. Evcil hayvan gibi düşün xdxd sevgini sakınma, gerektiğinde onu koruyacagini belli et, kalanı ileride kendisi halleder zaten o ozguvenle
0
abuzer
(24.05.24)
Cocuk ne ya hem de turkiyede. aklini peynir ekmek gibi yemen veya hayatsiz olman lazim cocuk icin. zaten doguranin yari akli da gidiyo hepten hayatimiz zorlasiyi
0
ala09
(24.05.24)
Benden iyi bir ebeveyn olmaz o nedenle çocuk asla düşünmedim ve düşünmem. Geçen ofiste bütün öğlen yemeği boyunca doğru kişi ile tanışırsan o isterse ne yapacaksın diye sorguya çekildim bir de yani insanlar her bir şeye burunlarını sokma ihtiyacı duyabiliyorlar.

Size gelince daha geçen boşanma masrafı soruyordunuz şimdi biz hiç çocuk düşünemiyoruz diyorsunuz bence de düşünmeyin zaten.
0
peki madem
(24.05.24)
mahalle baskısı bu konuda büyük rol oynuyor. her ne kadar çocuk istesen de, günümüz şartlarında bunun altına girmek oldukça zor. zorumluluk tarafı ayrı.
0
kondansator
(24.05.24)
kedi götünü görmüş yara zannetmiş.
neden çocuk yapmayayım?

evladım olur. severim işte.
0
OgutucuRecep
(24.05.24)
ben bu olaya deneyim olarak baktım ve bu deneyimden neden mahrum kalayım diyerek istedim. sonuç kelimelerle tarif edilemeyecek kadar muazzam bir şey. bu dünyada başka hiç bir şey çocuğunuzun size hisettirdiklerini asla ama asla hisettiremez. başka hiç bir sevgi, aşk, bağ vs vs çocuk-ebeveyn bağına benzemez. bu işin bir yönü.

evet zorluklar da müthiş. zaten ekonomik koşullardan dolayı 2. düşünemiyorum. siz fazla sorgulamışsınız bir de tam tersi hiç sorgulamadan önüne arkasını düşünmeden birden fazla çocuk doğuranlar var. bu ülkedeki kaynaklar ve sistemin bu kadar çok çocuğa olması gerektiği kadar yetmesi imkansız.zaten düşüncesizce doğurup duranlar yukarıda bahsettiğim bağı falan kurmuyor ortaya salıyor ne eğitimi, ne güzel vakit geçirmesi saldım çayıra modunda. o yüzden de bir sürü psikolojisi bozuk insan var toplumda.

öte yandan evrimsel ve insanlığın gelişmesi açısından kaçırdığınız şeyler var. mesela siz hep 30 lu yaşlarda kalmayacaksınız. 90 yaşınıza geldiğinizde kalçanızı kırıp yatalak olup tuvalete gidemediğinizde bir başkasının doğurduğu eğittiği çocuk (hemşire olur hastabakıcı olur) sizinle ilgilenecek ve ona minettar kalacaksınız. herkes sizin gibi çocuk yapmasaydı sizin de muhtaç olduğunuz şeylere erişiminiz olmayacaktı bir de o yönden bakın.
0
iwillsee
(24.05.24)
@ peki madem, evet bize geliyorlar öyle arada pek sağlıklı olmayabilir zaten bizim çocuk yapmamız bir bakıma haklısınız ama

bazı dinamikler var çiftlerin ikisi de bireysel olarak çok iyi insanlar fakat birlikteliklerinde sorun çıkıyor. hal böyle olunca bir de çocuk varsa ayrılmaları daha mantıklı oluyor.

benim de anne babam ayrı mesela. ben hiç sıkıntısını yaşamadım daha güzel bile denilebilir. evde gürültü yok patırdı yok çatışma yok. istediğinde birine gidiyorsun istediğinde öbürüne gidiyorsun kalıyorsun. herkes kendi hayatında vs.

tabii ki en güzeli çocuğa da aile kavramını geçirmek için mutlu bir aile tablosu çizmek ama herkes kendi ilişkisine veya annesine babasına baksın 4/4lük bir hayat mı yaşıyorlar, bazen ayrılık daha mantıklı olabilir. ben ayrılık ile çocuğu engel olarak görmüyorum o yüzden. ülkeden bir sürü insanın annesi babası ayrı. eğer sıkıntı tipler değillerse öyle de sağlıklı çocuk büyütülebilir. ben bir insanla aynı evde yaşamak istemeyebilirim ama çocuğuna bakmak / çocuğumuza bakmak isteyebilirim.

@ iwillsee, teşekkürler deneyiminiz için. fakat yaşlılık konusuna katılmıyorum. ben kimseye yük olmak istemem gerekirse uyutsunlar diye vasiyet bile verebilirim. yaşlanınca kim bakacak diye çocuk mu yapılır bu iyice bencilce bişey. ben tek çocuğum, kardeşim yok bişey yok. eşimle olur da ölene kadar 'evlilik mücadelesini' :D sürdürebilirsek birbirimize bakıcaz işte çocuk olmasa da. en kötü bakım evi qeyf. o da olmadı uyutsunlar dediğim gibi. eşim de olmazsa bir köşede ölür giderim. nedendir bilmiyorum, böyle kaygılarım/korkularım yok.

Çoğu gelişmiş ülkede durum biraz daha farklı, ebeveynler çocuklarını yetiştirdikten sonra köylere kasabalara çiftliklere yerleşiyorlar. Ki kendi hayatlarını yaşasınlar biz yük olmayalım diye. Bizimkiler de gel evime desen gelir. Şimdi diyeceksiniz ki onlar sana o kadar baktı sen onlara bakmıyor musunuz hayırsız evlat. Bence burada kültürel ön yargılar var. Ben öyle bir sorumluluğu kabul etmiyorum ki, onlar da beklemesin. Doğuran bakmakla yükümlü hatta kimi bakmıyor bile. Ama çocuğun ebeveyne bakmakla yükümlü olduğunu düşünmüyorum.
0
🌸ananiyimioguz
(24.05.24)
bu kadar düşünüyorsanız yapmayın zaten. çocuğa da yazık.
0
Whily
(24.05.24)
Tum bunlari sorgulamis ve cocuk istemeyerek 35 yil gecirmis bir insan olarak bu yil bebegim oldu. Butun hepsi bos muhabbetmis ve gereksiz dusuncelermis gibi geliyor su an bu cocuk yapmama gerekceleri ve varolan yeni insan dunyanin en gerekli ve mukemmel seyi oluyor doğduğu andan itibaren. Bir de ben genel olarak bir seyi isteyip istemedigimden cok emin değilsem yapmayarak pisman olma ihtimalini elemek icin yapmayi tercih ederim, cocugumu da iyi ki yapmisim. Akli basinda bunlari sorgulayan insanların bilincli bir sekilde cocuk yapması da insan ve toplum olma deneyimi açısından değerli.
0
instant crush
(24.05.24)
Maddi durumunuz iyiyse çocuğa büyükşehirde üç ev, bir araba veya bir dükkan ve araba filan ve yüklü miktar nakit para bırakabilecekseniz hiç düşünmeden yapın. Fakat kardeşini de 3-4 sene sonra yapın. İleride birbirlerine yoldaş olurlar.

Eğer maddi durumunuz orta direkse çocuklara çok iyi birer eğitim şansı ve hayat mücadelesi ruhu veririm diyorsanız o zaman da yine aynı şekilde en az iki tane yapın.

Fakat en önemlisi de şu. Aile içi huzurunuz fiziksel ve mental sağlığınız yerinde, eşler arası sevginiz muhabbetiniz karşılıklı saygı ve muhabbet sürekli olarak iyi seviyede varsa en önemlisi bu, tüm şartlar okeyse yapın.
0
psmstc
(24.05.24)
Bir de çocuk yapma işi mantıkla olmaz yoksa yapmazsın katılıyorum +1500
0
psmstc
(24.05.24)
Yazdıklarımı anlamamışsınız. Sizin yaptığınız çocuklar size bakar demiyorum. Evrimsel olarak yaşlanınca birileri tarafından yapılmış çocuklara ihtiyacınız olacak diyorum. Şimdi de öyle hiç mi doktora dişçiye gitmiyorsunuz sonuçta onlar da bi annenin doğurup büyüttüğü çocuklar.kimse çocuk yapmasın derseniz mantıksız oluyor
0
iwillsee
(24.05.24)
(9)

Kuryeyle yasanan kaza

cosmicgadin
Araci tek serit bir yolda sag tarafa parkettim, inmeden once her zamanki gibi aynadan kontrol ettim ama hava yagmurlu oldugu icin garanti olsun diye arkaya bakarak inmek icin kapiyi araliyim derken daha kafami cevirmeden kuryenin biri tak kapiya takildi ve yere yuvarlandi. Ben korktum, uzuldum cocug
Araci tek serit bir yolda sag tarafa parkettim, inmeden once her zamanki gibi aynadan kontrol ettim ama hava yagmurlu oldugu icin garanti olsun diye arkaya bakarak inmek icin kapiyi araliyim derken daha kafami cevirmeden kuryenin biri tak kapiya takildi ve yere yuvarlandi. Ben korktum, uzuldum cocuga tabi, ilgilendim numarami verdim vs. Motorda da birsey olmadigi icin tutanak vs tutmadan ayrildik. Olayin şokuyla o an bi suclu hissettim kendimi ama sonra dusununce kendimde bir kusur bulamadim. Sadece bakma amacli kapiyi aralamistim (!). Zaten motorculara esktra dikkatliyim. Sonrasinda beni aradi, masraf ciktigini soyledi (alt diski yamulmus falan) Ben ona kaza aninda hassas davrandigim icin sanirim kendini hakli falan sandi ve benden yari yariya masrafi talep etti. Ben ona hatali olmadigimi ama bi sekilde sebep oldugum icin bir miktar gonlumden vermek istedigimi soyledim. O da yari rakamda israr edip ufaktan tehdit etti akli sira,gereksiz bi sekilde. Yok kamera goruntusu cikaririm, polise kadar gider bu... Keske goruntu olsun zaten benim icin daha iyi. Aslinda ugrasmam veririm ben, neticede uzucu bir kaza ve ucundan dahil olmusum ama artik herseyde kendime fatura kesme huyumdan inanilmaz sıkıldım. Siz nasil eyyorlarsiniz merak ettim.
0
cosmicgadin
(27.01.24)
Öncelikle haksızsınız. Kuryeler çok kötü ve hızlı kullanıyor, ama bu durumda ne yazık ki hata sizde.

Bence fotoğraf vs isteyip karşı tarafla anlaşın.
0
kimlanbu
(27.01.24)
Aciklar misin hatami, merakimdan soruyorum
0
🌸cosmicgadin
(27.01.24)
Karayolları Trafik Yönetmeliği, Beşinci Bölüm, Madde 110

ndirme, Bindirme ve Kapıların Açılması Kuralları

Madde 110- Aksine bir işaret bulunmadıkça;

a) Araç sürücüleri araçlarını, gidiş yönlerine göre yolun en sağ kenarında durdurarak, yolcularını sağ taraftan indirmek ve bindirmek, yolcular da araçların sağ tarafından inmek ve binmek zorundadırlar.

b) Karayolunu kullananlar için bir tehlike ve engel teşkil etmeyeceğinden emin olunmadıkça;

1) Araç durmadan kapı açmak,

2) Kapıların kapanmasını beklemeden hareket etmek,

3) Durakladıktan sonra aracın sağını kontrol etmeden kapı açmak ve kontrolsüz inip binmek,

4) Taşıt yolu üzerinde araçların sol kapılarından yolcu indirip bindirmek,

Yasaktır.
0
kimlanbu
(27.01.24)
Geçmiş olsun, hata tek taraflı değil. Tarfik yönetmeliğinde bu konuyla ilgili detaylı tarifler bulunmuyor sadece @kimlanbu'nun gösterdiği gibi yolcu indirip bindirme kuralları içerisinde genel bir şekilde bahsediliyor, onda da zaten sadece sağ taraftan inmesi gereken yolcular üzerinden giderek sağın kontrol edilmesinden bahsediyor. Yine de bu şekilde kazalar yaşandığı için emsal davalar var.

Biliyorsunuz, kapıyı açıp dışarıyı kontrol etmek kendi içinde mantık hatası içeriyor. Bunun yerine başla kontrol ederek inmeniz gerekirdi. Sadece aynadan bakmak yeterli değil, özellikle de olası motor karşılaşmalarında hiç yeterli değil çünkü kör alan mevcut.

Ancak motorcunun da park halindeki araçların çok yakınından geçmemesi gerekirdi. Bu da oldukça bilinen bir önlem. Park halindeki araçlara yakın gitmemelisiniz. Kapısı açılabilir, sinyal vermeden kalkış yapabilir, aracın önünden arkasından karşıdan karşıya geçmeye çalışan bir yaya olabilir. Bu çok sorumsuzca ve riskli bir davranış.

Konuyla ilgili bir davada da benzer bir yorumda bulunulmuş. Bu şekilde haberleri tarayabilirsiniz. Olası bir yasal işlemde oluşabilecek senaryolar hakkında size fikir verir.

www.otoajanda.com
0
akhenaten
(27.01.24)
Tek şerit yolun sağında ve dışında araçların Park sırası banket diye tabir edilen 2.yol vardır. Oraya park ettiyseniz karşı taraf tek şerit yolun sağ dışından geliyorsa %100 haksızdır. Tek şerit yolda sağlama yapmak ve banketleri kullanmak yasaktır. Aynı durumda bir kurye araç kapımıza çarptı. Karşı taraf %100 kusurlu çıktı.
0
psmstc
(27.01.24)
Hiç para göndermeyin, sonra bir avukata verir, para gönderdiğiniz için suç varmış gibi iddia ederler. Tamam kamerayı çıkar mahkemeye ver deyin. Boş yolda araca o kadar yakın geçilmez. Park ettim diyorsunuz, yanınızda 1 araç geçecek kadar mesafe yok muydu da bu geldi sizin araca sıfır gibi geçti?
0
malheiros
(27.01.24)
Para yollama+1
0
basond
(27.01.24)
para yollama +1

adam ertesi gun tekrar dusse, motoru cizse onu da size yazacak.
0
cooperr
(27.01.24)
para yollamak çok hatalı olur. kafasında kamerayla gezen bir tipse zaten çok büyük ihtimal kural tanımaz bir şekilde sürdüğü videoda bellidir. inceleme sonunda %50 hatalı çıksanız bile göndereceğiniz paradan daha düşük bir meblağ tutabilir.
0
jepa
(28.01.24)
(4)

Ev sahibi-kira problemi?

bigcaptain
Merhabalar,şubat ayında sözleşme yenilemesi yapacak olan bir kiracıyım.2022 Şubat ayında 3350 TL ile başlayan kira anlaşmamız 2023 yılında karşılıklı anlaşma ile 6000 TL olarak devam ediyordu. 2023 eylülde ev sahibim beni arayıp kiraya zam isteyene kadar da ev sahibimiz ile bir sorunumuz yoktu. Kend
Merhabalar,
şubat ayında sözleşme yenilemesi yapacak olan bir kiracıyım.

2022 Şubat ayında 3350 TL ile başlayan kira anlaşmamız 2023 yılında karşılıklı anlaşma ile 6000 TL olarak devam ediyordu. 2023 eylülde ev sahibim beni arayıp kiraya zam isteyene kadar da ev sahibimiz ile bir sorunumuz yoktu. Kendisi evinin değerinin 20000 TL olduğunu beğenmiyorsam çıkmam gerektiğini söyledi. ben de kendisine geçen sene %25 olan hakkımı hakkaniyetsiz olduğundan dolayı kullanmadığımı kendisinin de şu an yaptığının haksız olduğunu söyledim.Sonrasında konu kapandı ama aramızdaki gerginlik devam ediyor haliyle.

şimdi bu şubat sonunda yeniden zam değerlendirmesi yapılcağını varsayarsak mevcut kirama(6000 TL) ne kadar zam yapsam iki tarafı da üzmeden konu kapanır?
Eğer saçma bir teklifle gelirse %25 zam yapıp geçeyim mi?
elinde tarihsiz taahhütname var. fakat evi tutarken çektiğimize dair kanıtlayabilirim çünkü imzalarken fotoğrafını çekmiştim.bir problem yaratır mı?

ek bilgi: yaşadığım muhitte güncel kiralar 15-18 arasına ulaştı.
0
bigcaptain
(16.01.24)
Ev sahibimle aynı sorunu yaşıyoruz. Direkt arayıp kaba bir üslupla konuştuğu için yıllık tefe tüfe oranında yapıp geçeceğim. Çok bile.
0
ruhen hastayim ben
(16.01.24)
Hocam bu tarz ev sahibiyle hiç yüzgöz olmayın kendinize seçerek tok gözlü bir ev sahibi bulmaya çalışın. Her yıl artışın nasıl olacağını da başında konuşun. Eğer bu evde kalacaksanız da adamla zıtlaşmayıp tatlı dil güleryüzle adamı yumuşatmaya çalışın. Maddi durumunuzu gerekçe göstererek emsallerinden makul düzeyde azına ikna etmeye çalışın.
0
psmstc
(16.01.24)
13-15 arası makul gibi sen yeni kiracı değilsin, %25 çok ölücülük ama güncelin biraz altı olarak güncelleniyor artık. beğenmiyorsa teklifini bırak uğraşsın sözlük çıkmayan kiracı hikayeleri ile dolu.
ölücülük yapmayan kiracıda mağdur oluyor artık taşınmak kolay bişey sanki.
0
eja
(16.01.24)
Şu an tefe-tüfe ortalaması %55 civarında. Bu kadar teklif edin.

Tarih koymadan verdiğiniz tahliye taahhütnamesi boş kağıda imza gibi. Bu konuda kararlar var. Devlet sen bunu imzaladıysan, sonucuna da katlanırsın diyor. Evden atılırsınız bir anda...

%25'te diretmeyin, uygun bir şekilde orta yolu bulmaya çalışın. Eski kiracı her sene çevredeki yeni kiraya uymak zorunda değil. ama çevre 20 bin olmuşken 5-6 bin vermekte çok uygun değil.


.
0
kartallar yuksek ucar
(16.01.24)
(4)

okb

duyurukullanıcısı
35 yaşında okb olduğumu öğrendim, bir doktor arkadaşım söylüyordu aslında ama çok sallamamıştım. psikiyatriste düzenli gitmeye başladım ki aklımda hiç yoktu okb olduğum 5-6 seanstan sonra doktor da teyit etti.sonra biraz araştırınca öyle filmlik değil ama kendi içimde temel belirtileri taşıdığımı gö
35 yaşında okb olduğumu öğrendim, bir doktor arkadaşım söylüyordu aslında ama çok sallamamıştım. psikiyatriste düzenli gitmeye başladım ki aklımda hiç yoktu okb olduğum 5-6 seanstan sonra doktor da teyit etti.

sonra biraz araştırınca öyle filmlik değil ama kendi içimde temel belirtileri taşıdığımı gördüm belirli seviyede adhd dikkat eksikliği de var ama okb cidden varmış ya la...

özellikle yetişkinlikte nasıl yönetiyorsunuz bu mevzuyu? sonuçta obsesif olarak yaptığım şeyler beni başarıya götürmüş olabilir veya hatadan sakınıyor da olabilir ben nereden bileceğim neyin eksik neyin fazla olduğunu her durumda?

mesela bu yukarıda sorduğum soru tam bir okb sorusu.
garip valla.
:/
0
duyurukullanıcısı
(05.10.23)
Okb kişilik özelliklerine sahip olmak, okb olmak veya okb kişilik bozukluğu çok ayrı şeyler. Obsesif kişilik özellikleri sokaktan dört insan çevirirsek üçünde ama az ama çok vardır. Bu normal.

Bir de yaşam dönemlerinde her insan böyle obsesif özellikler gösterebilir.

Kısacası bozukluk olabilmesi için yaşam uyumunuzu iş sosyal yaşantıda bozması, 6 aydan fazla yoğun sürüyor olması gerekir. Neyin eksik neyin fazla olduğunun cevabı modern psikiyatride genelde DSM denilen kriterler.

Bahsettiğiniz belki mükemmelliyetçilik de olabilir biraz. Bu da şema terapi diye bir ekol var. Onda yüksek standart şemasına sahipsiniz demektir.

Elbette bu şema size yarar sağlamış olabilir. Eğer siz ve çevreniz huzurlu, mutluysanız bir problem yoktur.
Ama çok fazla tükenmişlik, kaygı, rahatlayamama gibi durumlarınız varsa şikayetçiyseniz psikiyatri ve terapi doğru adım.
0
psmstc
(05.10.23)
@psmstc +1 yanın obsesyonunuzun artık normal hayatınızı idame ettirmede sizi engellemesi okby tam uyan tanıdır.
0
mikahakkinen
(05.10.23)
bırakın mail yazmayı bazen gelen bir maili açmam bile 2-3 günü bulabiliyor sadece mailin içindeki her durum için bir senaryo oluşturabilmek için
yani yes günlük hayatımı etkiliyor.
0
🌸duyurukullanıcısı
(05.10.23)
35'ine kadar büyük bir sorun olmadan geldiyseniz gerekli adaptasyonu sağlamışsınızdır. okb özelliklerinizin sizi başarıya götürdüğü, sakındırdığı tahmininize katılıyorum. bu özelliklerinizden eğlence çıkarmaya çalışın.
benim mottom:
benim duygularım yok obsesyonlarım vardır!
0
abbabaabbaababbabaababbaabbabaab
(05.10.23)
(6)

29 Yaş

oylesine sordum
Henüz 29'una girmiş birisi olarak vakti olanlara iş-yaş-gelecek ile ilgili birkaç soru sorup, fikir almak istiyorum.Ben makine mühendisiyim. Mezun olalı 4 yıl oldu ancak bunun yarısından fazlası işsiz olarak geçti. Halen de geleceğe yönelik planlama yaptırabilecek doğru düzgün bir işim yok. KPSS'ye
Henüz 29'una girmiş birisi olarak vakti olanlara iş-yaş-gelecek ile ilgili birkaç soru sorup, fikir almak istiyorum.

Ben makine mühendisiyim. Mezun olalı 4 yıl oldu ancak bunun yarısından fazlası işsiz olarak geçti. Halen de geleceğe yönelik planlama yaptırabilecek doğru düzgün bir işim yok. KPSS'ye girdim 84'de kaldım. Atanmam biraz sürpriz olur.
Tüm bunlar haricinde yanlış meslek seçtiğimi mezun olduktan sonra anladım. Makine mühendisliği disiplini içerisinde ilgilendiği konuları seviyorum ancak çalışma ortamından (fabrikalar, atölyeler) nefret ediyorum. Satışçı olsam o dil/pazarlama kabiliyeti yok.

Uzun zamandır majör depresif bozukluk tedavisi de görüyorum. Yukarıdakilerin etkisiyle birlikte çoğu zaman artık yapacak bir şey kalmadığını, çıkmaz sokağa çoktan girdiğimi düşünüyorum.

Bir yandan da halen bir umut olabileceğini, yine sevdiğim, çalışma ortamının da daha uygun olduğunu düşündüğüm IT alanına atılsam mı diye düşünüyorum ancak bunun için üniversite eğitimi almaya mecalim kalmadı anca bildiklerimin üzerine ekleyeceğim kurslarla vs. belki olabilir.

Bunlar için geç mi ?
0
oylesine sordum
(21.09.23)
Sevdiğiniz ilgi duyduğunuz alana yoğunlaşın bence, geç değil. Çalışma ortamının ve iş arkadaşlarının çok etkisi var meslekte.
0
babemsi
(21.09.23)
29 yas ne hocam, allah askina. meslegimde 15.yilimi bitiriyorum, severek yapiyorum, ama bambaska bir okul okumayi dusunuyorum, daha onumde cok zaman var, bir 15-20 yil da baska meslek yapayim diye. depresyonunuz icin tedavi gorun mutlaka, terapist vs. artik ne uygunsa. depresyonda oldugunuz icin her sey siyah beyaz gozukuyor size, hayat gridir. her an her sey olabilir.
0
kassiopeia
(21.09.23)
29 gerçekten geç değil, fabrika, atölye çalışması her yerde aynı olmaz, bence bu konuya biraz daha şans verin, eninde sonunda sevdiğiniz bir yere denk gelirsiniz, ha gelmediniz bence iş yerini çok da sevmek gerekmiyor, iş bu akşam bitince gidiceksiniz, görev olarak görün, illa sevmeniz gerekmiyor.
0
ravenudon
(21.09.23)
bekarsan yurt dışına çık. makine türkiyenin en zor bölümü keşke sevdiğin işi seçseydin seni anlıyorum ben de yanlış meslek seçtim. geç yok bas git türkiyeden bu ülkede imamlar lise mezunları eğitimlilerden daha fazla para kazanıyor bu gelir adaletsizliği adamı üzüyor.
0
mikahakkinen
(21.09.23)
psikiyatrist + terapiste gidin. Çok faydasını görürsünüz. Yaşınız daha genç. Yapabileceğiniz pek çok şey var.
0
psmstc
(22.09.23)
Bence ülkede mesleğini severek yapan insan yok gibi bişey. Kime sorsam, abi bu iş yapılmaz ya bırakıcam olmuyor diyor. Ama herkes para kazanmak için çalışmaya mecbur. Yani mesleği sevmiyorum yapamıyorum, ortamları sevmiyorum diye düşünmeniz normal, ama size bir tek siz öyleymişsiniz gibi geliyor olabilir. Sanmayın ki insanlar sabah tık doğdu güneşim diye uyanıp heidi modunda işe gidiyor :D bizim ofiste bi kız var, avukatlığı çok sevdiğini söylüyor. Ama malın teki olduğu için ve verilen işi düzgün yapmadığı için ona iş vermiyor zaten patron, yani öylesine geliyo ofise, yüksek maaş da almıyo, öylesine duruşmalara falan giriyo. Yani işi seviyorum diyen insan aslında o işi gerçekten yapmıyor. Gerçekten sorumluluk almadığı için de çok sevdiğini iddia ediyor.

Demem o ki kendini asla yalnız hissetme. Mesleğinle ilgili bir eğitim almışsın, yapmak istemiyorsan elbette kendini zorlama ama önyargılı da olma bence, yukardaki arkadaşların dediği gibi ortam, arkadaşlar ve iş yoğunluğu insanın işe yaklaşımını ve motivasyonunu değiştirebiliyor. Yani öngargı oluşturmadan, iş yoğunluğu fazla olmayan bir yerlerde yavaştan başlayabilirsin, ya da kurslara falan gidebilirsin, mesaili bir işin olması psikolojik durumunu da olumlu etkileyecektir bence. Ben de bazı durumlardan dolayı 5-6 ay bi ara verdim çalışmadım, o ara cidden hiç iyi değilidm, yataktan çıkmıyordum sürekli ağlıyordum vs.

Booolll şanslar ve başarılar seninle olsun.
0
turuncu tonlarda
(22.09.23)
(3)

ogretmen atama puanlari

soru
bu ara herkes paylasiyor bakiyorum 75-80 arasi puanlar. atanmak icin cok daha yuksek puanlar gerekiyor saniyordum ben oyle degil mi? branslar karisik matematik gordum cografya gordum. bu seneye ozel bi sey mi yoksa cidden 80 bile alamayip atanamiyoruz mi diyordu insanlar.yanlis anlamayin lutfen ogre
bu ara herkes paylasiyor bakiyorum 75-80 arasi puanlar. atanmak icin cok daha yuksek puanlar gerekiyor saniyordum ben oyle degil mi? branslar karisik matematik gordum cografya gordum. bu seneye ozel bi sey mi yoksa cidden 80 bile alamayip atanamiyoruz mi diyordu insanlar.

yanlis anlamayin lutfen ogretmenleri suclama niyetinde degilim sadece anlamaya calisiyorum
0
soru
(11.05.23)
Kpss p3 puanım: 84 öğretmenlik alan sınavı sonrası puanım: 77

yani kpss gk gy'den pek çok kişi 80ler hatta 90lar zaten yapıyor. Eğitim bilimleri ve alan sınavı sonrası hesaplanan p121 ismindeki puandır sizin baktığınız puanlar. Yani sadece kpss genel yetenek genel kültür değil. 3 sınavın bileşkesi.
0
psmstc
(11.05.23)
atama belgesinde son puan yaziyor elbette niye gk gy puani yazsin...
0
🌸soru
(11.05.23)
Bu puan araligi zaten yüksek bir aralik zira o puan ortalamasina ulasmak düsündügünden daha zor.

Bazi branslarda 80 almak bile hiçbir ise yaramiyorken bazi branslar 70 puanla direkt atanabiliyor.
0
Avoiding The Puddle
(11.05.23)
(17)

Görücü usulünde...

beraesad
Dış güzellik önemli midir sizce. Güzellikle yargıya varmamak mı gerekir?
Dış güzellik önemli midir sizce. Güzellikle yargıya varmamak mı gerekir?
0
beraesad
(25.04.23)
güzel veya çekici bulmadığınız birisi ile bir ömür yaşamak nasıl olacak peki? dış güzellik belki en önemli unsur değildir ama önemlidir bence.
0
meiyisi
(25.04.23)
Hiç tanımadığımız birisi için de güzelliği ile yargılamak doğru olur mu?
0
🌸beraesad
(25.04.23)
hiç tanımadığın birisini neyle yargılamak doğru olur peki?
0
kisa
(25.04.23)
Görücüye sebep olan kişinin referansı bi fikir sahibi olmamıza yardımcı olabilir belki
0
🌸beraesad
(25.04.23)
olabilir, aynı şekilde güzellikte bir fikir verebilir.
burada evlenecek kişinin kendi düşüncesi önemlidir, başkalarınınki değil
0
kisa
(25.04.23)
güzellik geçip gidiyor, karakter aynı kalıyor sonuçta
0
🌸beraesad
(25.04.23)
güzellik gelip geçmek zorunda değil.
burada benim için değil evlenecek kişi için ne kadar önemli olduğunun bir değeri var.

güzellik anlayışımız güzellikle aynı şekilde değiştikçe karşındakini yine güzel bulabilirsin.
burada kağıtta yazan bir formülden bahsetymiyoruz, sana güzel gelmesinden bahsediyoruz.
ilk anda elektriği de genellikle güzellik sağlar.
tutup "hayır abi karakter önemli güzellik değil" dersek ha tamam o zaman mı diyeksin?
işin özü senin için önemli olan şeyi sen bilirsin
0
kisa
(25.04.23)
seçebileceğin tek parametreyi de önemsemezsen bu senin nefes alabilen her şeyle evlenirim mantığında olduğunu gösterir. o kadar çaresiz olmadığını umuyorum. evlenmek zorunda değilsin bunu unutma.
0
bohr atom modeli
(25.04.23)
görünüş vasat ama belki çok güzel sevişiyor. bence aranızdaki çekim önemli.
0
sanemz
(25.04.23)
bu konunun görücü usuluyla alakası yok
0
bir soru sorcam
(25.04.23)
Görücü usulunde güzellik daha da önemli bence.
Beni de yalvar yakar biriyle görüştürmüşlerdi. Önden fotoğrafında beğenmeseydim görüşmeye şans vermezdim.

Ama zamana bırakmak lazım; tanımak lazım yani...En az birkaç buluşma.

Ben tanıdıkça sevenlerden olmuşumdur...
0
gadlemler
(25.04.23)
duz bir dateden daha onemli cunku bu bulusmanin amaci evlilik oluyor. guzel gelmiyosa sal
0
ala09
(25.04.23)
önemli tabii ki. yüzüne bakmak istemediğin insanla nasıl bir ömrü kapsayan bir plan yapabilirsin? tanıdıkça sevebilirsin evet ama daha yakından tanıdıkça daha çekici olmaya başlamaz bence o insan.
0
deartheodosia
(25.04.23)
Güzel gelmesi önemli. Fakat siz de ortalama bir güzelliğe sahipseniz çok elememek akıllıca olur. Önemli olan sohbet uyumu, bir elektrik almak, sıcaklık kurabilmek.
0
psmstc
(25.04.23)
Bir beğeni olmadan her türlü zor
0
photo85
(25.04.23)
bir çekim olması gerekiyor. bu çekimi sağlayan şey de büyük ölçüde güzellik. çekim olmadan o evlilik ev arkadaşlığından farksız olur.
0
1331c112
(02.05.23)
@bir soru sorcam +1
Görücü usulünün sabit özü; sürecin başlangıcının 3. bir kişinin sizi birbirinize yakıştırması ve tanışmanızı istemesi, yada senin 3. bir kişiyi bu konuda teşvik etmendir (önce o görecek).

Dış güzellik de bir parametre, hadis var.
0
WithWorth
(02.05.23)
(10)

Psikolojim hava durumuyla senkronize değişiyor.

akhenaten
İyice farkına vardım artık bunun hava kapalıysa ben de kapalıyım, hava iyiyse ben de iyiyim. Kışın karanlığında hayatı askıya alıyorum resmen, sadece Nisan-Ekim arası yaşıyorum, ekim sonuna doğru da aynı ağaçların yaprakları döktüğü gibi kendimi kış moduna alıyorum.Aynı şeyleri yaşayıp bir çözüm bul
İyice farkına vardım artık bunun hava kapalıysa ben de kapalıyım, hava iyiyse ben de iyiyim. Kışın karanlığında hayatı askıya alıyorum resmen, sadece Nisan-Ekim arası yaşıyorum, ekim sonuna doğru da aynı ağaçların yaprakları döktüğü gibi kendimi kış moduna alıyorum.

Aynı şeyleri yaşayıp bir çözüm bulan var mı aranızda?
0
akhenaten
(30.03.23)
evrimsel bir durum. insan iki yüz bin yildir boyle.
0
tantavizisyon
(30.03.23)
aynı ben. hava soğuk dışarıda ama güneş var. çok mutlu bir gün.

yağmurdan özellikle çiseleyen, saatlerce yağan gıcık yağmurdan nefret ederim.
0
gabe h coud
(30.03.23)
ani hava değişimleri daha etkili
vucud adapte olmaya çalışıyor 1 günde
0
bir soru sorcam
(30.03.23)
Herkesin mutluluk grafiğinde bir etki yaratıyordur büyğk ihtimal ama bende sanki daha bir etkili gibi ya, kötü havada resmen huysuz ve sinirli oluyorum.
0
🌸akhenaten
(30.03.23)
Bunla alakalı bir akademik çalışma vardı. Alakasız olduğu bulunmustu sonucunda. Ama bence de böyle bir şey var.
0
westblack
(30.03.23)
Ben hava kapali ve yagmurluyken depresyona giriyorum gunes acinca yasam enerjisiyle doluyorum.
0
unidentified floating object
(30.03.23)
ben iki yil oncesine kadar gunesli havalarda mutlu, kapali havalarda mutsuzdum.

artik tam tersi. gunes gordukce collesen memleketimizi dusunup iyice kahroluyorum. sirf bu yuzden cok yagis alan bir sehre tasinacagim.
0
alperz
(30.03.23)
çok etkisi oluyor. hava yağmurlu olduğunda hayattan aldığım zevk doruğa çıkıyor diğer türlü hayattan soğuyorum. her gün yağmur yağan yerde yaşamak isterdim.

güneş kapatılsın.
0
gule gule
(30.03.23)
Güneş ışınları ve hava sıcaklığının mod ile bir ilgisi var.
Bir bilimsel çalışmada örneğin vücut ısısı kabinlerde arttırılarak seanslar halinde depresyon tedavisi yapılıyor. Diğer bir örnek güneş ışığı görmeyen ülkelerde güneş ışığını taklit eden lamba terapileri modu düzenlemek için kullanılıyor.

Lamba terapisini ve vücudu genel olarak sıcak tutmayı genel olarak da çok fazla takılmamayı akışına bırakmayı öneririm.
0
psmstc
(30.03.23)
beni de normalden cok etkiledigini dusunuyorum. kisin hava kapaliyken suratim bildigin sirke satardi. simdi seattle'da yasiyorum, bu kis kendimi kesecektim az kalsin. zeminden tavana cam olan bi ev kiraladim sirf bu yuzden, maksimum isik alayim diye.

guneye tasinmaya calisiyorum. avrupalilar nasil yasiyor anlamiyorum.
0
antikadimag
(31.03.23)
(7)

Anne babamı Doktora gitmeye ikna edemiyorum

Gradient_tabanlı_mor
Şimdi bizimkiler 55+, doktora yapmış, 2şer üniversite bitirmiş kendi çapında gayet bilinçli ve akıllı insanlar. İkisinin de kontrole gitmesi gerekiyor. Özellikle annemin kronik kalp hastalığı var. Ömür boyu ilaç kullanmak zorunda. Bunun için doktora gitmesi gerek. 2 senede bir anca gidiyor zorla. H
Şimdi bizimkiler 55+, doktora yapmış, 2şer üniversite bitirmiş kendi çapında gayet bilinçli ve akıllı insanlar. İkisinin de kontrole gitmesi gerekiyor. Özellikle annemin kronik kalp hastalığı var. Ömür boyu ilaç kullanmak zorunda. Bunun için doktora gitmesi gerek. 2 senede bir anca gidiyor zorla. Hele ki belli bir yaş üstüne meme kanseri, smear testi vs gidilmesi lazım bunlar için asla ikna olmuyor.

Bu konu açılınca ikisi de savunmaya geçiyor. hastalık arıyorsun, hastalık hastası oldun, takıntı yapıyorsun, olmayan hastalığın kaygısını yaşarsan zaten hasta olursun vs…

Sizin ebeveynler gidiyor mu doktora? Nasıl ikna edeceğimi bilmiyorum ve zaten ağır anksiyete hastasıyım ne olur yani gidip baktırsalar her şeylerine. Ne yapabilirim bu konuda?
0
Gradient_tabanlı_mor
(07.01.23)
Bazı insanlarda var o.

Baş edemeyeceği, kabullenemeyeceği bir sorunla karşılaşmaktan korkuyorlar.

Bir tanıdığımız covid sonrası her ihtimale karşı deyip tomografi çektirdi, safra kesesinde taş varmış aldılar. Başka bir tanıdığımıza alakasız bir sebepten yapılan tetkikte böbreğinde ur buldular.
Sizin anne-babanız gibi bir tanıdığımız da bu örnekleri yaşayıp görünce check-up yaptırmaya gitti :)

Çevrede örnek görmek işe yarıyor :)
0
Mirket
(07.01.23)
hasta olan insanları anlatıp korkut bence.

babam lafını etmezdi. çünkü erken teşhis sayesinde kanserden kurtuldu. belli bi yaştan sonra 6 ay düzenli kontrol şart. kalp akciğer beyin şakaya gelmez.
0
jelly bear
(08.01.23)
Benim annem de bu kadar ararsan hastalık bulursun kafasında ama çevresinde erken teşhisle kurtulanlar var. Anneannemle dedem ise geç teşhis olup sorun yaşayanlardan. Bu yüzden nefret etse de sürekli doktora gidip kontrollerini senelik yaptırıyor. Doktorları ailemde bu hastalıklar var tüm testleri yapın diye darlıyor. Çevrenizdeki kişilerden örnekler verin bence. Ya da direkt emrivaki yapıp size check up paketi satın aldım haydi gidiyoruz diyin.
0
jazzabel
(08.01.23)
randevularını alın, ellerinden tutup götürün. olmuyorsa, fazla kendinizi yıpratmayın.
0
holy biblo
(08.01.23)
doktora gitmek istemeyen insanı götüremezsiniz. sizi yorar. ben tecrübelerimle bunu öğrendim.
öte yandan da şu var, insan kendisinin en iyi doktorudur derler. anormal bir durum hissederlerse belki gidiyorlardır. kontrol mantısı ters geliyor bazılarına. benim bir tanıdığımda da şöyle bir şey var; sürekli Mamografi yaptıran birkaç tanıdığımız vardı, onlarda kanser çıktı. o tetkiklerin-ışınların hastalığı tetiklediğini düşünüyor ve gitmiyor. başta kızıyordum, ama sonra dedim ki belki de o haklıdır. teknoloji gibi tıp da sürekli değişiyor, belki Mamografi yasaklanacak ya da başka türlü tetkikler yapılıp eskisine kızılacak.

onları anlamaya çalışıp, zorlamayın. arada hatırlatmanız gerekiyor tabi, özellikle kronik rahatsızlık dediğiniz için, siz de haklısınız. ama onları tamamen haksız görür ve onların penceresinden hiç bakmazsanız bıkar ve onlara kızmaya başlarsınız. bu işe yaramaz.

sağlıklı ömürler diliyorum ikisine de.
0
lovemyself
(08.01.23)
Babam da bu şekilde. Sanırım hastahane veya sağlık ya da ölüm kaygısı hastahanelere karşı 50 yaş üstü grubu uzak tutabiliyor. Veya tam tersi her hafta aynı kaygıyla doktora giden teyzeler amcalar da var. Ters tepkiler olabiliyor. Şimdi araştırdım da yabancı sağlık siteleri 50 yaş üzerine, yılda bir öneriyor. -bence bizim için fazla 'idealist' ve pazarlamaya dönük bir aralık-

Fakat kronik hastalığı olan biri için bence o branşın hocası kaç ayda, kaç yılda bir gel diyorsa öyle gitmek daha makul. Bu arada eğer aktif bir şikayetleri yoksa kış aylarında siz de bence çok ısrar etmeyin. Zira hastahaneler grip vb oldukça kalabalık.
Hiçbirşey yokken hasta olup da dönmesinler.
0
psmstc
(08.01.23)
Aynı bu şekilde doktora gitmeyi şiddetle reddeden, çocuk olmadığı için kucağa alınıp götürülemeyen ama kronik hastalıkları olan bir yakınımızı geçen hafta kaybettik. Kötüleşti, hastaneye gitmeyi kabul etti, acildeki müdahale işe yaramadı, yoğun bakıma alındı, öldü. Bunları hepsi 2,5 gün sürdü.

Anksiyetenizi artırmak istemem ama check-up paketi aldım, hadi gidiyoruz demek iyi bir seçenek. Ama grip mevsimi geçince yapın, o konuda @psmstc haklı.
0
kobuzchu kiz
(08.01.23)
(10)

Çocuklarda kötülük var mıdır

kiriko
Çocuklara baktığımız zaman aşağılama alay etme zorbalık herşeyin olduğunu görüyoruz.Peki bu kötülükleri neden yaparlar? Kötülük doğuştan mı gelir.Görüşleriniz nelerdir
Çocuklara baktığımız zaman aşağılama alay etme zorbalık herşeyin olduğunu görüyoruz.Peki bu kötülükleri neden yaparlar? Kötülük doğuştan mı gelir.Görüşleriniz nelerdir
0
kiriko
(25.11.22)
bu tam olarak kötülük değil, daha çok filtresizlik.
etik ve ahlak kavramlarından haberdar olmadıkları için komik buldukları ya da düşündükleri herhangi bir şeyi kolayca ifade edebiliyorlar.

kötülük sınırına dahil olanlar da var elbet ama o nadir görülen bir şey.
genelde ailesinde kötü muamele gören çocuk, aynı şeyi çevresinde zayıf gördüğü kişiye uygulayabiliyor.
bu hem öğrenmekle hem güçle hem de kendi varlığını hissetmekle ilgili bir şey.
0
blatta hiberna
(25.11.22)
İnancınıza bağlı. Örneğin Habil ve Kabil iki kardeştir, ancak biri erdemli diğeriyse kardeşini öldürecek kadar kıskanç ve hırslıdır (Hristiyanlar için de aynı, Cane ve Abel). Yani insanda kötülük doğasında vardır, az veya çok.

Batı dinlerinde insan doğuştan kötülüğe sahiptir, günah işlemesine engel olması için kurallar vardır hayat boyu nefsini kontrol etmeyi öğrenir.

Doğu dinlerinde insan doğuştan iyidir saftır. Cinayet de işlese, tecavüz de etse tekrar saflığına (aslına) geri dönebilir.
0
alfired
(25.11.22)
"Çocuklara baktığımız zaman aşağılama alay etme zorbalık herşeyin olduğunu görüyoruz"

Sanki bu karakter özellikleri bazılarına doğuştan download ediliyor. Ben çocukken de kimseyi aşağılamazdım, alay etmezdim, zorbalık yapmazdım. Büyüyünce de bunları yapmadım, halen de yapmıyorum. Ama çocukken çevresindeki insanlara bunları yapıp şu anda da itin önde gideni kıvamında olan adamlar tanıyorum. Bazı şeyler çok da değişmiyor bence.
0
magni
(25.11.22)
Mahallede ortaokul var ve sayısız defa öğle arasında erkek öğrencilerin kedi yavrularına işkence ettiklerini, öldürüp kenara attıklarını ve zerre vicdan azabı duymadıklarına şahit oldum. Hop ne yapıyorsun diyince de çizerim arabanı diye dikleniyorlar. El de kaldıramıyorsun elin çocuğuna. Laftan da anlamıyorlar. Çaresiz kaldık. Birkaç seneye elleri bıçak da tutmaya başlar. Çok güzel bir nesil geliyor gümbür gümbür.
0
kurbanlik koyun
(25.11.22)
Valla iyilik de kotuluk de kendi kendimize uydurdugumuz seyler bence. Oyle dogal bir iyilik-kotuluk olayi yok aslinda dogada, bizler sadece hayatlarimizi daha stabil, yasanilir bir hale getirmek icin bu kavramlarin tutsagi haline geldik.

Bu iyilik-kotuluk kavramlari da deger yargilarina bagli olarak degisiyor. Misal nietzsche nin efendi ahlaki dedigi ahlaktaki iyi ve kotu ile su anki genel kole ahlakindaki iyi ve kotu de birbirinden oldukca farkli. Gunumuzde uysal olmak, ses cikarmamak, her seyi sineye cekmek iyilik olarak gozukuyor cunku gucsuzluge bahane olusturuyor. Toplumdaki farkli farkli kontrol mekanizmalariyla zincire vurulmus insanlarin o zincirleri gormesine engel olmanin yani sira yepyeni zincirler ekliyor insan hayatina. Su ya da bu sebeple sessiz olan, pasif olan kisi aktif olmaya calismak yerine 'ben iyiyim onlar kotu' diye dusunerek durumu donguye sokuyor.

Tersine kendini guclu olarak gostermeye calisan kisi de yine ayni sacmaligin icine dusuyor. Surekli guclu oldugunu gostermeye calismakla, kontrolu korumaya calismakla ugrasiyor. Onun icin biseyleri elde edebiliyorsa iyi, elde edemiyorsa da kotudur.

Cocuklardaki olay esasen yetistikleri cevrelerin daha az kontrollu bir yansimasi bana gore. Gorduklerini, yapmak istediklerini cevrenin kosullarina gore taklit ediyorlar. Daha az kontrollu cunku henuz toplumdaki o kontrol mekanizmalariyla icli disli olmadiklari icin kendilerini cok frenleyemiyorlar. Taklit ediyorlar cunku yasadiklarina ve sonuclarina gore olaylari yorumlayip ona gore hareket ediyorlar.

Misal @kurbanlik in orneginden gidelim, o iskence eden kesimdeki cocuklar buyuk ihtimal birilerine/biseylere zarar veren eylemlerin kisilere bisekil getirisi oldugunu gormuslerdir ve o getiriyi elde etmek istedikleri icin oyle davraniyorlardir. Bu getiri diger insanlarin onlardan korkmalari olabilir, ilgi cekme ihtiyaci olabilir, kendini birilerine kanitlama olayi olabilir vs.

Kisacasi, iyilik ve kotuluk yok bana gore. Sadece sonuclar, hedefler, farkindalik ve kendini konumlandirmak var.
0
j r r tolkien hayrani
(25.11.22)
İyilik ve kötülük toplum olarak yaşama için yaratılan kurallarıdır. Doğal ya da doğada bir karşılığı bulunmaz. O yüzden çocuklarda hem iyilik hem de kötülük vardır. Yapmaya devam etmesi istenen hareketlere iyi denir, teşvik edilir. Yapmayı bırakması istenen hareketlere ise kötü denir, cezalandırılır.

Yetişkinlerde iyi ve kötü ayrımı öğretildiği için onları iyi ve kötü diye ayırt ediyoruz. İyi ve kötü gibi sonradan öğrenilen sosyal kavramları bilmeyen ya da yanlış öğretilmiş olan çocuklara iyi ya da kötü diyemeyiz ama iyilik ve kötülük diye ayırt ettiğimiz şeylerin çocuklarda olduğuna emin olabiliriz.
0
nawar
(25.11.22)
Doğuştan öfke, nefret, haset gibi duygulara sahip olduğumuz için kötülük şeklinde tanımladığımız davranışları yapma potansiyeline de otomatikmen sahibiz. Çocukluk döneminde bu vahşi taraf terbiye ve eğitimle törpüleniyor. Veya bir bastırma sürecine giriliyor.

Yani özetle kötülük de iyilik de doğuştan geliyor.
0
psmstc
(25.11.22)
Türdeşlerimiz arasında üstün saydığımız özelliklerimizle sivrilmek, başkalarının beğenisini ve saygısını kazanmak bizim için büyük bir mutluluk kaynağı. Kendimizi, içinde bulunduğumuz topluluğun diğer üyelerinden daha akıllı, daha çekici, daha becerikli, daha varlıklı, daha güçlü vb. duyumsamayı ve övünç duyduğumuz niteliklerimizin diğer insanlarca tasdiklenmesini arzuluyoruz. Üstünlüğümüzü tasdik eden işaretlerle gururlanmak tabiatımızın derinlerine kök salmış bir eğilim. Doğamızdaki bu rekabetçi eğilimler, çocukluk döneminde en çiğ ve yontulmamış halleriyle açığa çıkıyor olmalı.
0
huçi kuçi
(25.11.22)
Kötülük çocukların içinde yaşadıkları evin ebeveyninde ve varsa diğer büyüklerindedir. Her çocuk ailesini yansıtan bir aynadır, hiçbir çocuk bile isteye kötülük yapmaz çünkü bunu bilmeye ve tercih etmeye yetecek bilişsel gelişimi gerçekleşmemiştir.

18 yaş altını değil 12-13 yaşa kadar olanını söylüyorum.

Zorbalık dediğin şey de çocuğun ailesinde gördüğü ve taklit ettiği şeydir. Ben, sırf güç gösterisinde bulunmak için arkadaşını döven çocuğunu tam da bu şekilde (güç gösterisinde bulunmak için dövmüş, bişey yok diyerek) savunan aile biliyorum!

Onun için kötülük ailelerdedir. Onda da yine bir cevaz vardır, ailelerin kötü olarak düşünmedikleri ve yapmaktan çekinmedikleri bir alay etme dalga geçme hareketi mesela, önemsizleştirme, yersiz cezalandırma, şiddetle karşılık verme, tutarsız davranma gibi farkında olmadan yaptıkları her şeyi çocuklar aynen taklit ederler ve buna akran zorbalığı deriz. Sorun bize aittir çocuklara değil, onlar doğaları gereği görerek ve taklit ederek öğrenirler.
0
muhayyer divan
(26.11.22)
boş sayfa, aile kalıplarla bunu dolduruyor. bir de güdü var çocukta, yaşa bağlı olarak anlamlandırmaya büyüdükçe başlıyor. meşhur alageyik videosunda ablasına şaplatan kardeş bunun değişik versiyonudur.
0
evimin paspasi
(26.11.22)
(4)

Evde mayonez yapımı ve karşılaşılan sorun

psmstc
Yaptık fakat acı bir tadı oldu. Bu acılık neden oluyor? Ayçiçek yağı ile bağladık. Limon sirke tuz kullandık. Sonuçta bir acımsı tad oldu yani
Yaptık fakat acı bir tadı oldu. Bu acılık neden oluyor?

Ayçiçek yağı ile bağladık. Limon sirke tuz kullandık.

Sonuçta bir acımsı tad oldu yani
0
psmstc
(03.11.22)
sirkeyi fazla kaçırmış olabilir misiniz?
0
ayin yazari
(03.11.22)
limon koymuyorum ben hiç.
sirkeyi fazla kaçırmış olabilirsiniz. az koymanız lazım.
0
jelly bear
(04.11.22)
aslında bir tek yağını ölçüye göre az koydum. Belki o sebeple sirke ve limon biraz fazla gelmiş olabilir. evet.
0
🌸psmstc
(04.11.22)
Yumurta sarısı kullanmamışsınız.
0
mungojerry
(04.11.22)
(8)

Ev sahibinin "ısrar"la aramasına ne yapmalı

psmstc
İlk duyurumuzda konudan biraz bahsetmiştim.1) Ev sahibinin tam iki ay önce kira zammı döneminde istediği kira artışını yapmıştık. 2) Geçen hafta "evi satıyorum tiyatrosu" ile birilerini getirip iki aya evden çıkın muhabbeti yaptı.(Şaka gibi yeğenini eve satın alan kişi diye getirmiş meğerse.)3) Bunu
İlk duyurumuzda konudan biraz bahsetmiştim.

1) Ev sahibinin tam iki ay önce kira zammı döneminde istediği kira artışını yapmıştık.

2) Geçen hafta "evi satıyorum tiyatrosu" ile birilerini getirip iki aya evden çıkın muhabbeti yaptı.(Şaka gibi yeğenini eve satın alan kişi diye getirmiş meğerse.)

3) Bunun üstüne siz evi satın biz yeni ev sahibiyle görüşürüz deyince de alıcıların numarasını vermedi, bizi aramalara boğmaya başladı.

4) Baştan itibaren hep amca vs. diye saygıyı bırakmadan konuştuk. Son aramasında ise kendimizi, durumumuzu ciddi bir biçimde ifade ettik.

Ve hele şükür bizi çıkarmaktan vazgeçti.

Adam 1.500 lira fazla kira alabilmek için müptezel gibi halen bizi arıyor.

Kira arttırım tarihi üzerinden ise henüz iki ay geçmiş, kira arttırma niyetini de açıkça bize diyemiyor...

Bu ısrarlı aramalarını açmalı ya da geri dönmeli mi? (Bazıları aramasına geri dön diyor, bazısı hiç aramayın telefonda sizi tahrik etmeye çalışır,

karşılaşırsanız da hukuk yoluna gidebilirsiniz bizlik bir problem yok deyin diyor.)

Sizce nasıl davranmalı?
0
psmstc
(28.10.22)
Bloklayin?
0
nuisance
(28.10.22)
çok kesin ve agresif bir dille bir daha rahatsız edilmek istemediğinizi söyleyin.
0
retiredcolonel
(28.10.22)
Evinize çöktük. Arama artık deyin.
0
romario
(28.10.22)
Açmayın. Telefon konuşmasının bir şahidi olması mümkün değil ters bir konuşma geçerse. Bloklamayin da... söylemek istediklerinizi mesaj ya da ses kaydı gönderimi yoluyla WhatsApptan iletmenizi rica ediyorum diye bir mesaj falan atın.
0
encokbenisevinnolur
(28.10.22)
insanı çok huzursuz eden bir konu bu.
alakasız bir detay olacak ama, evi kiraladıktan sonra dış kapanın anahtarını değiştirdiniz, değil mi?

iki ay önce yaptığınız anlaşma şimdi bozulamaz. bir sene önce olmuş olsa, sözleşme yenilemesinde dile getirse tamam da, bu çok düz bir mantık. şimdi siz çıksanız, başkası girse ocak ayından sonra onu da çıkarmaya çalışacak.

bence de açmayın telefonlarını. mesaj atın lütfen, diye yazın. çok kızsanız bile asla sinirli bir cümle-kelime yazmayın adama.

ev sahibinin de, kiracının da empati kurabileni düşmeli. sırf resmî hakkı diye komşusunun beşte bir fiyatına oturan kiracı da var, iki ay sonra daha fazla kira almak isteyen de. hangi taraf olursanız olun, ev sahibini/kiracıyı tanımanız gerekiyor önceden. bir kahve içseniz az çok anlaşılır zaten. geçen de biri "ev sahibi boşanacağı eşine daha az nafaka versin diye kiramızı sözleşmede az gösterdik" diyordu. karısına acımayan size acır mı, adam bunları taciz ediyormuş çıkın diye... ne saçmalıklar bunlar... çok geçmiş olsun.
0
lovemyself
(28.10.22)
Telefon konuşması geçmesin aranızda. Aradığında müsait değilim yazın isterseniz diye mesaj atın. Sözleşme senesi bitene kadar kira artırımı söz konusu olmasın. Satıyorsa satıştan sonra yeni ev sahibinin numarasını paylaşmanız yeterli olacaktır diyip konuyu kapatın. Kira artırımı işini de zamanı geldiğinde konuşuruz tabii diyip kapatın.
0
yercekimini kendine ceken adam
(28.10.22)
“Kiramı ödemezsem, aidatı geciktirirsem, eve zarar verirsem beni arayın lütfen” derdim ben olsam. Bu yapılan taciz. Şikayet edin.
0
ruhen hastayim ben
(29.10.22)
@sivrisinek Kira oranını %50 arttırdık.
@lovemyself evet evet taşındığımız gibi değiştirdik. Neyseki.
0
🌸psmstc
(29.10.22)
(4)

Beynimde 99 tane sekme açık

hadi ya la
Özellikle üniversiteden mezun olduğumdan beri hayatta ilerleyemiyor gibi hissediyorum. Yapmak istediklerimi gerçekleştiremiyor, yüksek lisansımı bitirmemek için elimden gelen procrastination'ı yapıyorum. Tüm arkadaşlarım zorlanarak da olsa tezlerini bitirdi, savundu ve yoluna baktılar ama üç ayda bi
Özellikle üniversiteden mezun olduğumdan beri hayatta ilerleyemiyor gibi hissediyorum. Yapmak istediklerimi gerçekleştiremiyor, yüksek lisansımı bitirmemek için elimden gelen procrastination'ı yapıyorum. Tüm arkadaşlarım zorlanarak da olsa tezlerini bitirdi, savundu ve yoluna baktılar ama üç ayda bitecek işi iki yıldır bitiremedim. Aşırı derecede üşeniyorum.

Freelance çalışıyorum ama yaptığım işi de aşırı verimsiz ve az yapıyorum. Çalışmasam aç kalmayacağım, ailem bana çok destek oluyor. Bu mu asıl sorunum? Bilmiyorum, sosyal medya kullanımımı azalttım, dopamin detoksunu denedim, yapmak istediğim işlerle ve procrastination ile ilgili bin saat YouTube videosu izledim ve sonuç olarak yatağa her gün tatmin olmadan giriyorum. Notlara iki üç basit yapılacaklar listesi ekliyorum, en fazla faturayı ödemiş oluyorum. Zevkine yapacağım işi bile halledemiyorum. İki aydır kopan gitar telimi alamadım hala, çünkü üşeniyorum.

* Depresyonda olduğumu düşünmüyorum, genel olarak mutluyum, uzun süreli bir ilişkim ve geleceğe dair planlarımız var, düzenli spor yapıyorum, sağlıklı beslenmeye çalışıyorum, ama bunların dışında üstte yazdıklarım kadarıyla işlemci ve ram problemim var gibi. Mavi ekran veriyorum.
0
hadi ya la
(27.10.22)
yaptığımız işlerin %80i imkanı olsa yapmayacağımız işler. üzgünüm. sihirli bir hap yok. motivasyon diye bir şey yok. sadece disiplin var. disiplinini kaybetmişsin. nasıl yaparsın bilmiyorum. profesyonel bir destek almayı deneyebilirsin.

"follow the white rabbit" > "welcome to the real world"
0
phonex
(28.10.22)
İnsanın bir kere zorunluluk, yapmam gerekli, veya yapacaksam mükemmel olmalı, yoksa hiç olmasın daha iyi (mükemmeliyetçi) bir zihinden çıkması gerekli.

Farkında olmadan böyle zorunlulukları maalesef kendimize yüklüyoruz.

Dünya bugün biz olmasak da döner.

Üşenme erteleme konusunun da alt yapısında biraz bu "zorunluluklar, -meli, -malılar" düşüncesi, bir de belki alt yapıda yetersizlik ben yapamam inancı ve bunun sonucu yaşanan gizli korku, kaygı süreçleri olabilir.

Profesyonel destek kesinlikle yararlı olabilir. +1

Ayrıca (git: www.youtube.com şu videoda altyapısı güzel anlatılıyor.

Hedefiniz aileden çevreden aldığınız destekleri (bağımlılığı) zamana yayarak azaltıp,
sizi bekleyen görevlerin, zorlukların üzerine plan program yaparak bebek adımlarıyla, o işi parçalara bölerek gitmeye başlamak.


Bir yandan korktuğunuz, kaygılandığınız şeyleri de profesyonel yardımda halledersiniz.

Ama anahtar nokta yine: ertelemeyi bırakıp üzerine gitmeniz. Bu self control, öz disiplinle ilgili bir konu. Kısa vadede zevk, ödül olmasa da, uzun vadedeki zevk için kendine bir işi yaptırabilmedir.

Niçin?

Tek başıma bunların hepsini halledebiliyorum, istediğimde kendime yararlı birşeyleri yaptırabiliyorum duygusunu zaman içerisinde kazanmak için.
0
psmstc
(28.10.22)
Ben de böyleyim. Kendime çok kızardım tembellik yapıyorum diye ama psikologa gittikten sonra adhd olduğumu öğrendim. Sonra taşlar yerine oturdu ve psikoloji olarak rahatladım. Bu olmasa bile terapi çok iyi geliyor.
0
jazzabel
(28.10.22)
(bkz: adhd) nedir bunu araştırmalısın.

ilaç tedavisi dışında sağlıklı diyet + spor + supplementler ve bir organizasyon şeması ile hayatını oldukça rahatlatabilirsin.
0
orpheus
(28.10.22)
(6)

İnternet bizim psikolojimizi bozmuyor mu sizce de ?

sassot
Faydası çok fazla evet ama sizce de internet, Instagram, Twitter yüzünden insanlar tek tip olmaya başlamadı mı. Herkes aynı tip giyinip, aynı tip espriler yapıyor, aynı şeylere gülüyor. Kimse özgün değil.Birde işin psikolojik yönü var. Herkeste dikkat eksikliği baş göstermeye başladı. Sabah kalkar k
Faydası çok fazla evet ama sizce de internet, Instagram, Twitter yüzünden insanlar tek tip olmaya başlamadı mı. Herkes aynı tip giyinip, aynı tip espriler yapıyor, aynı şeylere gülüyor. Kimse özgün değil.

Birde işin psikolojik yönü var. Herkeste dikkat eksikliği baş göstermeye başladı. Sabah kalkar kalkmaz ilk iş telefona sarılıyoruz. Günümüzün çoğunu Instagram'da Twitter'da geçiriyoruz. Hiçbir şeyden tatmin olamıyoruz, her şeyden çabuk sıkılıyoruz. Hiçbir şeye doğru düzgün emek vermiyoruz hemen sonuç istiyoruz.

Herkes için geçerli değil bu söylediklerim tabi.

Sırf bu sebeplerden dolayı telefonumu satıp tuşlu telefona geçmeyi düşünüyorum ama aynı zamanda telefondan dil öğreniyorum bu yüzden de satamiyorum dediğim gibi internet hayatımızı çok kolaylaştırdı ama bence psikolojik yönden hepimizi hasta yaptı.
0
sassot
(23.10.22)
Doğru. Sosyal medyanın, ekran bağımlılığının depresyonu ve anksiyeteyi arttırdığına yönelik ilişkisel bazı çalışmalar var.

iş sahibi, boş zamanını, daha sağlıklı aktivitelerle, sosyal ilişkilerle dolduranlar için bence bu etki yok veya daha az.

Dolayısıyla internetin herkesi psikolojik açıdan hasta yaptığı biraz iddialı olur sanki.

Daha çok meşgalesiz, sosyal medyayı savruk, amaçsız biçimde kullanan risk gruplarını böyle yaptı diyebiliriz.

Tuşlu telefona geçişle bağlantılı dijital minimalizm kavramına da göz atabilirsiniz bu arada.
0
psmstc
(23.10.22)
Facebook’un olumsuz etkisi nedensel olarak da gösterildi yakın zamanda: twitter.com

Kesinlikle katılıyorum.
0
but that was just a dream
(23.10.22)
%100. Baya sigaranın otobüslerde içildiği, evlerde ikram edildiği gibi bir dönemdeyiz şu an. Yaşanan zararı anladığımızda iş işten geçmiş olacak. Gerci baya bir insan uyandı teknolojinin etkilerine. Zaten teknolojinin olayı da bilgi yaymak. Çok hızlı uyanabiliriz de.

Dijital minimalizm +1. Cal Newport'un kitabı var aynı isimli kesinlikle öneririm.

telefonu minimal hale getiren arayüz uygulamaları var android için. Ben onlardan kullanıyorum, bütün teknoloji alışkanlığım değişti bir arayüz değişikliği ile. Minimal phone gibi bir şeydi sanki ismi. Ya da param olsa lightphone alırdım ama onda da uygulama yok tabii. tuşlu gibi bir şey oluyor.
0
stanhiver
(23.10.22)
instagram bozuyor bence. tamamen sosyal kıyaslamaya dayalı bir ortam.
0
seaman
(23.10.22)
Kesinlikle katılıyorum. Kadın olduğum için kadınları gözlemledim, özellikle Türkiye'de instagram fenomenleri tek tip, mağazalar zaten sayılı, herkes trendyoldan belli ürünleri öneriyor. Sokağa çıkıyorsun herkeste aynı kıyafet, aynı saç aynı makyaj. Tarzlar farklı olsa da, herkes kendi tarzında bir örnek olarak dolaşıyor. Herkes tek tip.
Psikolojik açıdan da en güzeli hesapları kapatmak ve uygulamaları silmek. İlk başta zor olsa da bir süre sonra boş vakitler daha faydalı işlerle dolduruluyor.
0
cometome
(23.10.22)
@stanhiver

Uygulama ismi nedir hocam
0
🌸sassot
(23.10.22)
(9)

İş hayatında rol yapıyor musunuz?

abelardo
Ben kendisi ile barışık, samimi bir insanım. İş hayatında samimi davrandıkça bazı insanların saygı düzeyinin azaldığını, kasıntı ve mesafeli davrandikca daha çok saygı duyduklarını gözlemliyorum. Herkes değil ama bazi insanlar böyle. Peki ya siz ne derece rol yapıyorsunuz?
Ben kendisi ile barışık, samimi bir insanım. İş hayatında samimi davrandıkça bazı insanların saygı düzeyinin azaldığını, kasıntı ve mesafeli davrandikca daha çok saygı duyduklarını gözlemliyorum. Herkes değil ama bazi insanlar böyle. Peki ya siz ne derece rol yapıyorsunuz?
0
abelardo
(16.10.22)
Ben rol yapamayanlardanim. Bazılarının saygısı zamanla azalıyor ben de bir müddet görmezden geliyorum sonra devam ediyorsa hala aynı durum, hak ettikleri gibi davranıyorum önce bir şaşırıyorlar ana kendilerine geliyorlar neticede.
0
dlendam
(16.10.22)
Yapabilirdim ama gerek yok. Bulunduğum calisma ortami çok güzel ve kendi calisanlarimla birbirimize şaka yapan dalga gecen (ki ben kendi müdürlerime de diyebiliyorum böyle seyler). Daha bir kere saygı konusunda sorun olduğunu görmedim. Bu sebepten oldukça mutluyum.

Ama başka bir yerde daha ciddiydim çünkü ortam böyle degildi. Ortama çok bağlı.
0
logisticsmanager
(16.10.22)
hocam hayatta her ortamda farklı kimlikte oluruz bu rol yapmak değildir

örneğin ailemizle birlikteyken yaptığımız espriler ile arkadaşlarımızla yaptığımız espriler farklıdır, işte de evdeki gibi davranmayız

ya da iş yerinde 10 kişilik ekibe işi öğrenmeleri için görevler ve eğitim verirken işten çıktıktan sonra gittiğimiz resim kursunda farklı davranırız

her yerin kendine göre bir dinamiği mesafesi var
0
freebird5406_2
(16.10.22)
Eski işyerimde rol yapmaya gerek duymazdım. Herkes olduğu gibiydi ve hepimiz birbirimizin iyi niyetine güvendiğimiz için olduğumuz gibi davranıldık.

Yeni iş yerimde maalesef insanlar birbirlerine üstten bakıyorlar ve hep ezmeye çalışıyorlar. İlk 6 ayda insanlar iyi niyetli yaklaştığım için çok başım yandı. Bir süredir bende en düzgün kıyafetlerimi giyip, insanlar soğuk ilişkiler kuruyorum. Eskisi gibi ezmeye çalışmıyorlar artık. Daha saygı duyuyorlar.
0
you are my lethe
(16.10.22)
Benim altımdakilere hiç yapmam. Samimi konuşamadığım insanlarla çalışmam. Peerlarıma bazen, gerektiğinde. Onlar yapıyorsa. Üstümdekilerle çok daha fazla, genellikle. Belli bir yönetici var kafalarında. Onu oynuyorum.
0
gabe h coud
(16.10.22)
Is icinde ve is disinda iki farki insanim kendim gibi olunca cocuksusun kariyerini etkiler dediler. Bende bir maske gelistirdim faydasini da gordum
0
kuzey li
(16.10.22)
Beyaz yaka, özellikle de plaza çalışanı beyaz yaka inanılmaz kalitesiz, manipülatif ve yalancı insanlardan oluşuyor. Hayatta kalmak için rol yapmak gerekiyor.
0
nawar
(16.10.22)
Kritik roldekilerle (yöneticilerle) ikili ilişkilerde samimi, dürüst ve destekleyici bir tavırda olmak size kazandırır.

Bu samimi olmak aile ortamındaki gibi olmak demek değil tabi ki. Belli bir ciddiyet nezaket aynı zamanda samimiyet ve yeri geldikçe Güleryüz olmalı.

Ortamına göre de davranılır. Gırgır yapılıyorsa ayak uydurursunuz. Fakat özgüvensiz olmayın. Bir ortamda insanlar özgüvensiz davranışlar gösterince sizi ciddiye almaz. Bunun rol yapmayla bir ilgisi olmaz.
0
psmstc
(16.10.22)
yapıyorum tabii ki bu da oyunun bir parçası. herkesle samimi olmanız da size faydadan çok zarar getirir.
0
roket adam
(17.10.22)
(18)

Evlilikle trolleniyor muyum?

sacrilegious
6 Aydır süren bi ilişkim var. Neredeyse tüm bu zamandır beraber benim evimde yaşıyorduk sonra o şehir değiştirmek zorunda kaldı(haziranda dönecek). Ailelerle tanıştık herşey çok iyiydi vs derken Konu evlilik noktasına geldi. İkimiz de bunu istediğimizi söyledik o “ ben aradığım kadını buldum eminim
6 Aydır süren bi ilişkim var. Neredeyse tüm bu zamandır beraber benim evimde yaşıyorduk sonra o şehir değiştirmek zorunda kaldı(haziranda dönecek). Ailelerle tanıştık herşey çok iyiydi vs derken Konu evlilik noktasına geldi. İkimiz de bunu istediğimizi söyledik o “ ben aradığım kadını buldum eminim bundan sensin, bazen karım olduğunu düşünüyorum çok mutlu oluyorum” falan dedi. bi gün yüzük ölçümü sordu. “Şimdi önünde diz çökmeyeceğim asıl almak istediğim yüzüğü değil ama bağlılığımı göstermek için başka bir yüzük alcam evlilik provası gibi düşün dedi” dedi. Ben de “teşekkürler ince düşünmüşsün ama ben zaten yüzük kullanmıyorum, hem evliliğin provası olmaz ki olacaksa bi yüzük olur” dedim. Çocuk muyuz çünkü yani. Ben 31 o 28. İki taraf da işinde gücünde insanlarız. Neyse sonra o da bana hak verdi “tamam ben bu yüzük işini en kısa zamanda çözcem” falan dedi. Konu kapandı.

Neyse şimdi tekrar haziranda yanına gelcem beraber yaşıycaz falan diyor. E hani evlenecektik şimdi neden tekrar “beraber yaşayacağız” olduk??

-kezban mode on-
Onu çok seviyorum, beraber yaşamaktan fazlasını istediğimizi ve bunu hakkettiğimizi sanıyordum. Onun da böyle düşündüğünü sanıyordum. Bu ne şimdi? Sizce trolleniyor muyum?
-kezban mode off-

Teşekkürler
0
sacrilegious
(15.10.22)
İçerikten bağımsız, buraya soruyorsanız sizin iş olmamış. Umarım olur tabii ama süreç tutarlı değil sanki.
0
en bi orijinal
(15.10.22)
Beraber yaşayacağız demesini neden "evli olmadan beraber yaşayacağız" olarak anladınız? Belki "evli olarak beraber yaşayacağız" demiştir. Ona sormanız gerekiyor. Evlenecek seviyeye gelmiş kişilerin bunları açık açık konuşabilmesi lazım.
0
dissendium
(15.10.22)
Hocam evlenmeyi neden istiyorsunuz önce bu sorunun cevabını düşünün.
0
ruhen hastayim ben
(15.10.22)
Bunu ona sormanız lazım. Bu hikayeye bunun ötesinde gelecek her yorum ya şüphelerinizi artırır ya da gereksiz bir rahatlama verir bence.
0
encokbenisevinnolur
(15.10.22)
bence git gel yaşıyor olabilir, evlilik zor bir karar hele 28 yaşında, baya bi sorumluluk, üstelik sonrası da baya boktan bir kurum çevrenizdeki örneklerden görüyorsunuzdur. bence bu noktada evlilikle ilgili tüm düşüncelerini rafa kaldır. zaten çok matah bir şey değil, olursa olur ama olmasa daha iyi. bir ilişkinin normal süresi 6 ay, sonrası biraz kandırmaca biraz çaresizlik biraz alışkanlık biraz düzen bozmayımcılık. evlilikte daha beter bir kurum. 40 yaşındayım boşanmayan 2 arkadaşım kaldı, evli olanlar da çok mutsuz, erkekler sürekli benim hayatıma övgüler düzüp duruyor. bu yüzden hayatındaki her ilişkiye bir gün (en azından duyguların) biteceğini bilerek bakman beklentiyi düşürmen hatta sıfırlaman hem onun kafasını karıştırmaz baskı oluşturmaz hem seni mutsuz etmez diye düşünümleniyorum.
0
sipsiyah
(15.10.22)
6 ay çok kısa bir süre değil mi evlilik kararı için? evlenmek istediğinizi biliyor ve sizi avutmaya çalışıyor gibi geldi.
0
anna sun
(16.10.22)
Erkeğin evlilik konusunda şüpheye düşebileceğine ya da fikrini değiştirebileceğine hiç ihtimal vermemen biraz safça geldi bana. "Ya bununla evlenirim ya da hiç evlenmem" dediğim biri oldu mesela benim, cesaret edemedim buna rağmen. Trollük değil bu. Cesareti kırılmış da olabilir.

Verdiğin bilgiler ışığında kötüye yorulacak bir durum yok.
0
IncredibleMau
(16.10.22)
Hazirana kim öle kim kala. İkişkinizin süresinden daha uzun bir zaman var hazirana. Cepte tutmak için çakma bir yüzük almak istemiş ona da kanmamışsın.
0
cek
(16.10.22)
Abla mode on
Senin evinde 'konaklamak', kurulu düzen konforundan maksimum süre fayda sağlamak istiyor. Özne sen değilsin. ya ailesiyle yaşıyor, ya da kendi düzeni varsa bile senin düzenin daha rahat onun için. Nasılsa evleneceğiz döndüğünde, sıfırdan evimizi kuralım, başka eve geçip eşyaları almaya başlayalım de bakalım, %90 ortadan kaybolacak.
Abla mode off
0
Phoebe
(16.10.22)
Bence burada kezbanlık vs düşünmeyeceksin. Kezban diye diye kadınlar cool olacağım diye hepten sevgisiz saçma ilişkilere sürükleniyorlar. Flört ayağı diye ayakta uyutuluyorlar. Açık açık söyle ancak evlenirsek birlikte yaşarız yoksa kabul etmiyorum evime de.
0
Hallegadola
(16.10.22)
Eleman kararsız seni tutmaya çalışıyor net olmasını isteyin
0
basond
(16.10.22)
kararsiz insandan hayir gelmez, yol ver.
0
durgunfoton
(16.10.22)
Hocam açık açık sor evlenmeyecek miyiz diye. Bunun ayıbı vs yok yani ayn ı noktada değilseniz belki ayrılmak isteyeceksin, neden adamın keyfini bekleyesin ki?
0
elorelia
(16.10.22)
phoebe +1
hallegadola +1

cool olmak hiçbir şey kazandırmıyor, talep ettiğiniz şey kezbanlık değil.
0
coldegezenkutupayisi
(16.10.22)
aşağıda yazdıklarım biraz kötümser gelebilir ama eşyanın tabiatı neyse odur. basit ihtimalleri takip etmek çoğu zaman doğrudur. insanlar benzer durumlarda benzer tepkileri verirler.

hazirana kadar 8 ay var. ilişkinizin yalnızca 6 aylık oldugunu düşünürsek 8 ay uzun bir süre. 28 yaşında bir erkek 8 ay boyunca ayrı kaldığı bir kadının yerine başkasını koyabilir. bence seni cepte tutuyor. kurulu düzeni olan, yalnız yaşayan 31 yaşında özgür bir kadınsın. bir erkek için kılçıksız temiz iş.

bu aşamada ne yapabilirsin bilemiyorum ama belki ona biraz daha sorumluluk yükleyecek şeyler teklif edebilirsin. böylece niyetinde ne kadar ciddi anlamış olursun. gitmeden önce nişanlanalım diyebilirdin mesela. şu aşamada başka şeyler de teklif edilebilir.

bu arada şehir değiştirmekten kasıt yurt dışı mı? veya siz yurt dışında mı yaşıyorsunuz? bu detaylar da önemli olabilir.
0
abelardo
(16.10.22)
Bu hikayede pek evlilik yanlısı bir erkek tipi maalesef görünmüyor. Bana daha çok faydacı, maçı uzatmaya çalışan bir kurnaz ya da saf ama kararsız ve dengesiz, kendine güvenmeyen bir tablo var gibi geldi.

Özetle düşünün tartın. Oyalanmak istemiyorsanız yolunuza bakın.

Bir de eğer sizinle veya evlilikle ilgili endişeleri var ise de yola ikna edilmişlerle değil inanmışlarla çıkılır.

Evlilik düşünen, kendinden emin, özgüvenli, kararlı aynı zamanda da kesinlikle merhametli bir erkek sizi daha çok mutlu eder.

Bunun da yolu tanıştığınız kişiyle flört dönemi sonrası sevgililiye geçmeden evlilik niyeti ile görüştüğünüzü ifade etmektir. Bunun adı kezbanlık değil, karşıdaki insanın sorumluluk alma potansiyelini görmektir. İşine gelen sizle devam eder.

Yoksa evlilik vaadiyle takılan çakalları ayırt etmek günümüzde maalesef zor...
0
psmstc
(16.10.22)
Evlilik planlamayı kezbanlık olarak görmeyi ve bundan utanmayı bırakın. Hayatta herkes önünü görmek ister çünkü hepi topu 70-80 yıllık kısa bir ömür var. 2 sene fuckboyları bekle, 3 sene kezban demesinler diye sus, 4 sene fuckbuddy takılan adama oyuncak ol derken gençliğiniz akıp gidiyor. Sizinle aynı gelecek planları yapan insanlarla yürümek sizin en doğal hakkınız, bunu dile getirmek kezbanlık değildir.

Ayrıca sizi bugün kezbanlıkla suçlayan herkes 2 gün sonra patır patır evlenir sonra da sizi bekarsınız diye küçümsemeye başlarlar, dikkat edin.
0
ekinuzbay
(20.10.22)
Şu kezbanlık olarak düşündüğünüz soruyu sormak sizin en tabii hakkınızken "kezbanlık olur" diye sormamanız kendinize büyük haksızlık. Kendi gel-gitlerini çözmeden önce evlenelim, sonra prova, sonra beraber yaşama haline dönüştüren adama bir hiza vermek gerekir bence. "Haziran'da geldiğinde beraber yaşamayalım. Sen ne istiyorsun onu bir düşün ona göre devam ederiz" demek en samimi ve hakçası bence.
0
SiyamkedisiZorro
(21.10.22)
(4)

vefat sonrası eşin ekonomik psikolojisi?

ikiicidisibirkisi
eşi vefat etmiş bireyin yeterli düzeyde ekonomik özgürlüge erişmesi halinde halen eşinin ekonomi politikasını sürdürmesi doğru mu sizce?iki kişiyken yarı gerekli bir tasarruf izlerken eşin vefatı sonrası böyle bir ihtiyacı kalmamış kişinin bu durumu sürdürmesinin sebebi ne olabilir?kişi on birim maa
eşi vefat etmiş bireyin yeterli düzeyde ekonomik özgürlüge erişmesi halinde halen eşinin ekonomi politikasını sürdürmesi doğru mu sizce?

iki kişiyken yarı gerekli bir tasarruf izlerken eşin vefatı sonrası böyle bir ihtiyacı kalmamış kişinin bu durumu sürdürmesinin sebebi ne olabilir?

kişi on birim maaş alırken tasarruf ederek dört birim harcıyor mesela. her türlü ihtiyacını erteliyor. sizce ne düşünüyor?

bu kişiye dışarıdan en az sekiz birim harcıyacaksin diye şart koşmak doğru olur mu sizce?

not: kişi imkanı olduğu halde temel ihtiyaçlarından dahi tasarruf ediyor.
0
ikiicidisibirkisi
(01.10.22)
bildiği gördüğü odur. güvenli görmüştür, taklitle devam ediyordur. yaşlanmıştır, bilinen doğrulara sarılmıştır. başka bir ekonomi / politika bilmiyordur.
0
ankarakecisi
(01.10.22)
Ekonomik alışkanlıklar; güvenlik ve kaygıyla ilgilidir. Paranın bitmesi ciddi bir kaygı korku unsuruysa, öncelikle eşin vefatı stresi arttırır.

Kişi otomatikmen parasız kalma kaygısının tetiklenmesi ile daha güvenlikçi tasarrufçu bir tutuma sığınır.

Eğer olması gereken makul bütçe yönetiminden, aşırı fazla tasarrufluysa giyim, eğlence vb ihtiyaçlara para harcamaya yönelik olarak, kişinin kendi isteği ile maruz bırakma çalışmaları yapması ve bu durumun üzerine gitmesi iyi olabilir.

Kişi bu durumdan şikayetçi değilse, genelde olunmaz zaten birşey yapılamaz.

Veya içgörüsü zayıfsa işbirliği yine zor olabilir.

Bu durumlarda baskı yapmadan bu süreç anlatılabilir. Tavsiyede bulunulabilir.
0
psmstc
(01.10.22)
yaş psikolojisini herkes farklı yaşar. sana çok mantıklı geliyor olabilir ama o olayı yaşayan kişi parayı kenarda tutunca kendini dsha rahat ve güvende hissediyordur. eğer parayı veren kişi siz değilseniz bence kendisini rahat bırakmak en mantıklısı. mantık arayıp sıkıştırmaya gerek yok.
0
roket adam
(01.10.22)
Bunu vefat sonrası ile nasıl iliskilendirdiniz bilmiyorum. Yalnız bahaettiginiz kişi kadınsa genelde eşin vefatı ya da boşanma sonrası değişimleri "dul kaldı sonra böyle oldu" mantığında yorumlamaya meyilli oluyor insanlar. Erkekler için de bu kadar olmasa da çok farklı değil. Yani önemsiz bir olay değil ama kalan omrundeki bütün olası değişimlerin ve kararların da tek belirleyicisi bu olmak zorunda değil.

Demek istediğim, siz de o kanıya nasıl vardiginizdan bahsetmediginiz için, belki de başka sebep(ler) vardır, boyle de bakılarak çözümler üretmek için daha geniş bir alan açılabilir belki.
0
encokbenisevinnolur
(02.10.22)
(19)

35 inden sonra aşk mı, mantık evliliği mi?

atar ramazan
iki aday var. birisiyle yeni tanışılmış. hoşsohbet, güzel, iyi de eş olur ama heyecan hiç yok. diğeri ise yuzune bakarken dahi bu yaştaki koca bir adamın yüreğini pırpır ettiriyor ama eş olur mu konusu tam bir muamma. adamın başından berbat bir evlilik geçmiş, maceralara aksiyona doymuş. daha çok de
iki aday var. birisiyle yeni tanışılmış. hoşsohbet, güzel, iyi de eş olur ama heyecan hiç yok. diğeri ise yuzune bakarken dahi bu yaştaki koca bir adamın yüreğini pırpır ettiriyor ama eş olur mu konusu tam bir muamma. adamın başından berbat bir evlilik geçmiş, maceralara aksiyona doymuş. daha çok detay var anlatılması gereken tabi ki ama ana hatlar bu şekil.

şimdi bu adam hangi yoldan gitsin. sakin ama garantili yoldan mı, yoksa uçurumlu ama manzarası güzel yoldan mı :)
0
atar ramazan
(30.09.22)
İkisini de haklı olduğunuzu düşündüğünüz bir konuda eleştirin.

Hangisi sakin kalıyorsa onu tercih edin.
0
psmstc
(30.09.22)
Bu anlattiklariniz kadarıyla tabi ki ilgi duyduğunuz ile devam edin. Ama ilgi duyduğunu kişi ile tartışamıyorsanız, kafanız uymuyorsa o zaman ikisini de salın.

Saygı, sevgi, cinsellik, sadakat vs. Bir evlilikte olmazsa olmaz etmenler bunlar. Biri bile olmasa o evlilik çatlar. Siz daha tam olarak bir sevgi(romantik anlamda) olmadan ilk seçeneği değerlendirmeye almışsınız. Bu gidişle cinsellik de biraz zor olur. Bunların ikisi olmadan da evlilik asla yürümez.

2. Seçenek ile bu 4 lüyü yakalayabiliyorsanız knunla devam edin bence.
Ama önemli olan size ne hissettirdiği. Mantık evliliği yaparsanız karşınıza kalbinizi pırpır ettiren biri çıktığında çok zorlanırsınız.
0
zimbirik
(30.09.22)
Asksiz tutkusu heyecandiz iliski olmaz. Ev arkadasi bulun daha iyi.
0
mor oje
(30.09.22)
İki aday da sizinle evlenmek istiyor mu?

Evlenmeyin. Sırf evlenmiş olmak için evleniyorsunuz çünkü.

Edit: Ayrıca başka seçeneklere kafa yorabiliyorsanız ikincisi aşk değildir.
0
ruhen hastayim ben
(30.09.22)
normalde aklınızda kimse yokken, illa bir daha evlenmek istiyorsanız birinci seçenek belki o zaman incelenebilir.
o zaman bile bence sağlıklı olmaz ama tartışılabilir.

ama sizi zaten heyecanlandıran biri varken diğer seçeneği düşünmek resmen gelecekteki mutsuzluğunuzun garantisi olur.
aşkın da yaşı olmaz zaten, yani "25ken aşk mantıklı, 35ken olmaz" diye düşünce kalıplarından çıkın bence.

diğer yandan, madem başınızdan bir evlilik geçmiş, acele etmenize gerek yok.
evlenmeyin, birlikte yaşayın anlamında demiyorum, ki o da bir seçenek her zaman.
ama zaten evlenmişsiniz, kadın da değilsiniz, doğum vb. derdiniz yok.
isterseniz 50 yaşında evlenirsiniz tekrar.
0
blatta hiberna
(30.09.22)
Evlenmeyin. Sırf evlenmiş olmak için evleniyorsunuz çünkü. +1

Evlenmek zorunda mısınız? İki aday da evlen benimle diye ayaklarınıza mı kapanıyor? Siz niye illa ikisinden biriyle evlenmek istiyorsunuz? Bunların cevaplarını kendinize verin, sonra heyecan olmayan kadıncağızı bırakın, karşılıklı heyecanlanacağı birini bulsun. Heyecan olan kadıncağızı da bırakın, "eş olur mu" diye düşünmeyen birini bulsun.
0
kobuzchu kiz
(30.09.22)
Siz eş mi arıyorsunuz heyecan mı? Heyecansa evlenmeyin, eş arıyorsanız da 1'e temkinli yaklaşın. Belli olmaz belki tanıdıkça cozutacak veya tanıdıkça mıknatıslanma oluşacak.
0
muhayyer divan
(30.09.22)
@ruhen hastayım ben. evet birincisi ile baştan evlilik maksatlı bir tanışıklığımız oldu. öbürü de uzun yıllardır alttan alttan mesaj veriyor ama cesaret edemiyordum. şimdi bana bir cesaret bir özgüven geldi.
0
🌸atar ramazan
(30.09.22)
@kobuzhcu kız yani kimse kimsenin ayağına illa evlenelim diye kapanmaz diye düşünüyorum. sorduğum soruda da cinsiyetçi bir yaklaşımım oldugunu düşünmüyorum. artık düzen istiyorum hayatımda bu yüzden de evlenmek istiyorum. bu ayıp mı günah mı? ve ortada iki alternatif var ikisinin de artıları ve eksileri var kafam aşırı karıştığı için de sizinle paylaşıyorum. insanlar keşke hayata bakış açılarına göre yargı dağıtacaklarına karşıdaki ne diyor diye anlamaya çalışsalar.
0
🌸atar ramazan
(30.09.22)
@muhayyer divan ben ikisinin kombinasyonunu arıyorum galiba. hem tembel pazar kahvaltıları yapabileceğim hem de bundan 5 sene 10 sene sonra bile içimi titretecek birini arıyorum.
0
🌸atar ramazan
(30.09.22)
@sofrabezinde kuruyup kalan pirinç tanesi ya evet bu kadar korkmamdaki temel sebep bu zaten. ama herkesin hikayesi farklı. bu heyecanlandıran arkadaşı 10 yıldır tanıyorum aşağı yukarı. ufak bir manitacılık geçmişimiz de olur gibi oldu ama hiçbir zaman birbirimizden kopamadık. aradan 6 ay geçse bu sürede hiç görüşmesek te muhabbetimize kaldığımız yerden devam edebiliyoruz. ki bu bence çok önemli birşey.
diğer yandan 1 nolu aday kişisi de çok aklı başında, mantıklı, rasyonel yani muhtemelen evlenirsek sorunsuz ama sıkıncı bir evliliğimiz olur.
0
🌸atar ramazan
(30.09.22)
atar ramazan çok yanlış yoldasın. Evlendiğin kadın hasta olsa heyecan duymadığın birinin zor zamanında yanında olacak mısın? Mantık sadece mantık gerektiren durumlarda işe yarar. Hayatın büyük bir kısmı mantık dışıdır. Sevdiğin insanı tercih etmelisin.
0
dissendium
(30.09.22)
@dissendium size göre öyle olabilir. ben gerçekten severek evlenen çift sayısının çok az oldugunu düşünüyorum. kaldı ki aşkından ölsen de sonunun mutlak mutsuzluk oldugu bir ilişkiye başlamak ta mantıksızlık. yani tutkulu ilişkilerde bile bir mantıksallık aranmalı. hasta olsa demişsiniz de hasta olunca yanında olmak sevgiyle ilgili değil insanlıkla ilgili bence. Asla öyle bir durumda yalnız bırakmam evlendiğim insanı. konuya çok farklı yerlerden bakıyoruz. ben bu hayatın büyük kısmının mantık içi oldugunu düşünüyorum. :) önemli olan mantıklı olacağız derken hayatı ıskalamamak.
0
🌸atar ramazan
(30.09.22)
Arzuladığın kadını seç.
0
Hallegadola
(30.09.22)
İkisinde de içine sinmeyen şeyler var.
Zamana bırak.
Acele etme.
Bunun üçüncüsü var, dördüncüsü var.
'Kesinlikle budur.' demiyorsan O değildir.
0
Mirket
(30.09.22)
Mantık evliliği diye yola çıkarsınız Allah karşınıza birini çıkarır aşık olur herşeyi unutursunuz.

Sakin ama garantili yol varken macera niye?
0
beemaker
(01.10.22)
yüzüne bakılmayacak kadar çirkin, ya da hiç konuşulmayacak kadar muhabbeti kötü değilse kesinlikle 1.
0
nuisance
(01.10.22)
akliniza en sefil en caresiz oldugunuz halinizi getirin
en parasiz, en rezil

hangisi destek olurdu size?
ben esimle sevgili olduktan 3 4 ay sonra, eski kiz arkadasima verdigim borcun geri gelmemesi sebebi ile maddi olarak zorluk cektim 6 ay kadar, arabami sattim.

3 4 aylik kiz arkadasim bana "bana lazim degil sen kullan" diye kendi arabasini verdi
baska kiz olsa, "araban yok, gorusmemiz artik zor ayrilalim" derdi

guvenebildiginizle evlenin
0
Corc
(01.10.22)
Yazı tura atın ciddi ciddi, çıkan kadına bilinçaltınızın verdiği ilk tepki üzülmek olursa diğerini seçin. Rahatlama olursa da çıkanı seçin.
0
inawen
(01.10.22)
(6)

Masaj mi fizyoterapist mi

encokbenisevinnolur
Sırt ağrılarım için hangisi daha mantıklı, neye göre karar vermeliyim?Ek olarak, formel adı bu mu ya da nasıl tarif ediliyor bilmiyorum ama şu kulunç denilen şeylerden oluşuyor zamanla, özellikle kürek kemiklerimin alt kısmında. Onlar azaltacak bir etkisi de olsun istiyorum, ağrıların kaynağı geneld
Sırt ağrılarım için hangisi daha mantıklı, neye göre karar vermeliyim?
Ek olarak, formel adı bu mu ya da nasıl tarif ediliyor bilmiyorum ama şu kulunç denilen şeylerden oluşuyor zamanla, özellikle kürek kemiklerimin alt kısmında. Onlar azaltacak bir etkisi de olsun istiyorum, ağrıların kaynağı genelde onlar çünkü.
0
encokbenisevinnolur
(28.09.22)
Hic gecmeyen sirt agrilarimi hb den aldigim 170 liralik masaj aleti gecirdi
0
abuzer
(28.09.22)
duz Masajin boyle durumlarda ise yarayacagibi dusunmuyorum. medikal masaj olabilir
0
ala09
(28.09.22)
Fizyoterapi kesinlikle.
0
psmstc
(28.09.22)
Aynı sorun bende de var. Kürek kemiklerimin çevresindeki kaslar hassas ve sürekli masabaşında olmak nedeniyle ağrılarım oluyor sürekli. Bu sorunu 2 yöntemle çözebildim.

1. Pilates veya egzersiz ama sürekli. Öyle ki 1 hafta yapmadığımda ağrılar tekrar başlıyordu.
2. Fizik tedavi hekimi tarafından uygulanan geniş kapsamlı ağrı tedavisi. Nöral terapi, sinir bloğu ve botox uygulandı ağrı kaynağı olan yerlere. Özelde maliyetli bir tedavi, devlette de yapan hekimi bulmak zor. 6 hafta nöral terapi adı altında sırtımdaki noktalara küçük iğne ile anestetik madde verildi, başımdaki bir bölgeye sinir bloğu uygulandı. Yazı çok rahat geçirdim, ağrısız. Ama zamanla tedavinin etkisi azalıyor ve ağrılar hafiften başladı tekrar.
0
curukturpkokusu
(28.09.22)
Fizyoterapi
0
beemaker
(28.09.22)
düzenli egzersiz yapmayı öğrenmek için fizyoterapiste başvurmalısınız.
diğer tedavi yöntemleri size sadece geçici çözüm sunar ki pahalı bir tedavi için bile etkisi azalıyor denmiş :)
0
baskabirsekildeolabilirdi
(29.09.22)
(9)

Bunlar sizde de oluyor mu, normal mi? Nasıl kurtulurum

darkwizard
Arkadaşlar daha önce de benzer şeyi sordum ama ben eskiden normal sanırdım.Kısaca söylemek gerekirse bende şunlar varGirdiğim ortanlarda vb sürekli hakkımda konuşuluyor gibi düşünüyorum.Gittiğim yerlerde bir suçluyum gibi kameralarla izleniyorum gibi geliyor.Herkes bana oynuyor gibi ve sanki doğa ol
Arkadaşlar daha önce de benzer şeyi sordum ama ben eskiden normal sanırdım.

Kısaca söylemek gerekirse bende şunlar var
Girdiğim ortanlarda vb sürekli hakkımda konuşuluyor gibi düşünüyorum.
Gittiğim yerlerde bir suçluyum gibi kameralarla izleniyorum gibi geliyor.
Herkes bana oynuyor gibi ve sanki doğa olayları benim için oluyor gibi geliyor arkadaşlarım arkamdan iş çevirip bana kumpas kuruyor gibi geliyor. Sanki çevremdeki kadınlar veya sosyal medyada takip ettiğim ünlü mankenler paylaşımları ile bana mesaj veriyor gibi geliyor sanki bana atıfta bulunuyor sanki annem babam bile konuşurken benim hakkımda konuşuyor kesin ve iş çeviriyorlar gibi geliyor. Mesela iftira atılıyor suçu üzerine yolmaya çalışıyorlar santaj yapıyorlar gibi geliyor. Sanki geceleri yatağa girince düşüncelerim değişiyor bana ait olmayan düşünceler oluyor saçmalaşıp başkalarına ait oluyor gibi geliyor. Sürekli suçluluk duyuyorum sanki bu yüzden cezalandırlıyorum gibi geliyor. Ve en kötüsü her akşam kapıyı kilitleyip odamın babamın beni boğmasın korkuyorum. Dışarı çıkmak istemiyorum çünkü insanlar içine girince sıkıntı yaşıyorum sporu da bıraktım bu yüzden eskiden de vardı bunlar ama 2 yıldır aşırı arttı nedenini bilmiyorum. Doktora da gidiyorum herhangi bir tanı yok ama 2 farklı ilaç içiyorum. Bana eskiden normal gelirdi ama aşırı arttı hayatımı etkiliyor ne önerirsiniz? Nasıl kurtulurum bu fikirlerden maalesef kuruntularım elimde değil.
0
darkwizard
(15.09.22)
İyi bir psikiatriste görünmeni öneririm.

Ya da şu anki doktoruna gidip mevcut tedavinin sorununu çözmediğini söyle
0
Mirket
(15.09.22)
Referans hezeyanlar bunlar
0
beemaker
(15.09.22)
beemaker
(15.09.22)
Doktorunla bu durumları hızlıca en erken vakitte tüm detayı ile paylaş. O gerekli düzenlemeleri yapar.
0
psmstc
(15.09.22)
Bunlar insanlarda görülen olağan düşünceler/durumlar değil. Tedavi görmeniz gerekiyor.
0
kukuleta
(15.09.22)
Hangi doktora gittiniz? Nasıl tanı yok?

Yoğun kaygı, obsesyon,şüphecilik ve yanlış inanışlar içinde olma şeklinde belirtileri tanımlanan birçok psikiyatrik rahatsızlık var.

Vakit kaybetmeden iyi bir psikiyatriste başvurup vereceği ilaç tedavisine harfiyen uyun. İlaç kullanma bağımlılık yapar diyen at kafalıları dinlemeyin. Erken önlem almazsanız şikayetiniz ilerleyebilir.

Lütfen vakit kaybetmeden uzmana başvurun...
0
digits
(15.09.22)
@digits hocam deli damgası yemekten de korkuyorum insanlar kötü gözle bakıyor. Korkuyorum bazen olmayan şeyler duyuyorum. Ya da örümcekler görüyorum. Sanki babam her anımı kaydediyor, beni istismar etmiş gibi hissediyorum. Sanki çevremdeki kadınlar beni arzuluyor annem dahil gibi geliyor. Maalesef şu an 3mg risperdal içiyorum. Doktor artıralım diyor kabul etmiyorum.
0
🌸darkwizard
(15.09.22)
@ darkwizard

delilik korkusu da bir belirti :)

Beyninin içinde düşünceler fırtınaya yakalanmış gibi düşün. Sağa sola çarpıyor. Düzensiz fikirler, sesler ve görüntüler bu yüzden geliyor aklına.

Suyun durulması için ilk etapta iyi bir ilaç tedavisi gerek. Su durulduğunda eski normalini hatırlayıp iradeyi tekrar eline alacaksın. Sonra psikoterapide alabilirsin.

Aile gekimine gidip Demir, D3 vitamini B12 değerlerine de baktır. Bunlar yeterli seviyede olmayınca ilaç tedavisi sınırlı fayda sağlar.
0
digits
(15.09.22)
1- doktoruna git.

2- ilaç kullanımında doktorun tavsiyesinin dışına kesinlikle çıkma.

3- günlük rutinlerini aksatma. yok ise planla ve onlara tutun.

4- nasıl çözeceğimizi bilemediğimiz sorunlarımız için psikiyatrlara başvururuz. deli olduğumuz için değil. insanların senin hakkında ne düşündüğü, şu aşamada hiçbir şeyi etkilemeyecek.

5- doktoruna git.
0
zgrydn
(16.09.22)
(10)

Sosyal fobili öğretmenim

kiriko
9 senedir öğretmenim.2 yıldır derslere girerken kaygı yaşıyorum öğrenciler dersi dinlemeyecek kavga edecekler gürültü yapacaklar gibi düşünceler geliyor ve adeta öğrencilerden korkuyorum. Sınıfı yönetemeyeceğimden küçük düşeceğimden korkuyorum.İnsanlara bu durumu anlatamıyorum bile düşünün küçücük ç
9 senedir öğretmenim.2 yıldır derslere girerken kaygı yaşıyorum öğrenciler dersi dinlemeyecek kavga edecekler gürültü yapacaklar gibi düşünceler geliyor ve adeta öğrencilerden korkuyorum. Sınıfı yönetemeyeceğimden küçük düşeceğimden korkuyorum.İnsanlara bu durumu anlatamıyorum bile düşünün küçücük çocuklardan korkuyor dıyecekler diye.Beni küçümsemelerinden korkuyorum.Sizce de bu durumum çok abes mi insanlar benimle dalga geçer mi? Ne yapabilirim rezil olmaktan korkuyorum
0
kiriko
(15.09.22)
bişey olmaz öncelikle bunu iyice aklınıza yerleştirin, bugün merdivenden yuvarlanıp ters takla da atsanız 2 saat sonra insanlar evinde çarşı pazarda işinde gücünde oluyorlar. amatör bir yorum ama bu böyle çok sıkmayın kendinizi sizi anlıyorum. ek olarak buna sebep olacak bir şeyler olduysa (ki 7 seneden sonra baş gösteren bir sorun gibi duruyor) ben olsam üzerine giderdim
0
avatar is back
(15.09.22)
Belki bu genel bir durum olabilir, siz zamanın çoğunu okulda geçirdiğiniz için sadece sınıfın farkindasinizdir. Genel anlamda hayatın farklı durumlarında rahatsız eden bir kaygı durumu ise profesyonel destek de almanızda fayda olabilir.
0
havadakarada
(15.09.22)
Normal bir durum değil zannımca. Mesleğe yeni başlamış olsaydınız beklenilebilir bir durum olabilirdi fakat oldukça tecrübelisiniz. Bu sizin işiniz ve işinizi yaparken sürekli kaygıyla başa çıkmaya çalışmanız uzun süre sonunda olumsuz sonuçlara yol açabilir. Destek almayı değerlendirebilirsiniz. Bol şans.
0
but that was just a dream
(15.09.22)
hocam yumruğu vurdunuz mu o sınıfı muma çevirirsiniz, hiç gerek yok böyle düşüncelere. korkmayın, eğlenin onlarla. çünkü üstün olan sizsiniz.
0
duster
(15.09.22)
Bu durumun birkac cozumu var bence:
1) Sosyal fobi diye bakiyor olmaniz. Durumu reframe etmeye calisabilirsiniz. "Sosyal fobim var ve kucuk dusecegim, ogrencilerimden korkuyorum" dusuncesi yerine "derslerimin herkes icin stressiz ve sakin gecmesini cok onemsiyorum' gibi 'sinif yonetimi benim icin cok onemli' gibi daha yapici cumlelere donusturmeye calisin once.

2) Cocuklar tabii ki gurultu yapacaklar ve tabii ki kavga edecekler. Yaslarina gore cep telefonlarina bakacaklar, birseyler yiyecekler, aglayacaklar, altlarina kaciracaklar, bagiracaklar falan filan. Bunlarin bir kismi insani seyler, o gun sinavi koru gecmistir, gece uyuyamamistir, annesi babasi kizmistir, parasi yoktur, babaannesi hastadir olur da olur yani. Bir minimum kabul edilebilir esiginiz olmasi gerekir. Herhangi bir sinifta herhangi bir karmasa olmasi o sinifin kotu bir ogretmen tarafindan islendigini degil sinifta insanlarin oldugunu gosterir. Cocuklar dersin sonunda hedeflerine ulasiyor mu, o gun bir sey ogrendi mi ona yogunlasirsaniz kendiniz de daha rahat edersiniz.

3) Derslerinizi karmasa usulu planlayabilirsiniz. Cocuklar cok mu hareketli? Hareket edecekleri aktivite ler planlayin. Dersi siz anlatmayin da her duvara astiginiz notlardan ana mesaji ogrenmeye calisarak o duvardan o duvara kosturarak yapmalarini saglayin mesela. Istasyonlar kurun, yuvarlak masa toplantisi yapin, Harkness metodu uygulayin, proje verin, dersi bahcede yapin, Kahoot oynayin "ohahaha nasil da yendim ama" diye bagirsinlar vs.

4) Alan bilginiz yeterli mi degil mi bu konuda durust bir degerlendirme yapip kendinizi gelistirmeye calisabilirsiniz. Sinif yonetimi ve interaktif aktivitelerle ilgili milyon tane kitap var, onlari okuyabilirsiniz.

5) sinif yonetimi icin evrensel belli basli hareketler vardir ya, onlari kullanabilrisiniz. Mesela benim okulumda "sessiz olun, hissst!' falan demek gibi seyler yok. Herhangi bir ortamda herhangi birinin kolunu kaldirmasi sessizlige davet etmek demek. Onu goren kisi de susup kolunu kaldirir. Onlari goren de, onlari goren de... Yaklasik dort bes saniye icinde besyuz kisi sessiz olabiliyor kimse 'sessizlik' diye bagirmadan. Keza jazz hands denen elleri yanda sallama hareketi de birine katilmak demek. Boylece siz birsey derken sozunuzu kesmek yerine ellerimizi sallayarak iletismis olabiliriz. Bu gibi cok sey var. Cocuklariniza bunlari ogretebilirsiniz.

6) 6 sene once Turkiyedeyken bir kolejde calismistim. Ogrenciler o kadar simarik ve okul o kadar korkunctu ki, her sabah ise giderken "insallah servis kaza yapar. olurum de ise gitmem gerekmez' diyordum. Burada yapilacak bir sey yok. Eger hemen isi birakmaniz gibi birsey soz konusu degilse isi hayatinizin sponsoru olarak gormeye baslamanizi tavsiye ederim. Ben o sene boyunca "sonucta bu da cocuk, boyle davraniyorsa kimbilir hayatinda kotu ne olmus. Bugun bu cocugun gordugu kibar yetiskin ben olucam" diye kendime telkinde bulunuyordum.

Iyi sanslar
0
sopiro
(15.09.22)
Eski bir İngilizce öğretmeni olarak yazayım, durumunuzla empati kurabiliyorum. O yüzden samimi yazacağım.

Alanım öğretmenlik olmamasına rağmen hasbelkader özel bir okulda İngilizce öğretmeni olarak işe başlamıştım. Hiçbir tecrübem yok. Elimde sadece İngilizcem ve kendime güvenim vardı. Beni bir sınıfa verdiler, 6. sınıf çocuklar. Okulun en deli sınıfı. Tabii haberim yok. Benden önce 3-4 İngilizce öğretmeni kaçırmışlar.
Başlarda hiçbir şeyden haberim olmadığı için cahil cesaretiyle işi kabul edip derse girdim.

Yaptığım, sonradan çözdüğüm hataları anlatayım.
Kesinlikle kendinizi kaybedecek kadar sinirlenmeyin, bağırmayın. Öğrencileri bir şekilde yakalamanız gerekecek. Bazı öğrenciler gerçekten çok zor. Gerçek anlamda kötü niyetliler, sizi anlamayacaklar. Fakat, melek gibi harika öğrencileriniz de olacak. Sizin yaşadığınız zorluklarla empati kurup size destek bile olacaklar.

Önce olumlu ve iyi niyetli bir yaklaşım benimsemek gerekiyor bence. Sınıfa ve öğrencilere bir şeyler katacağım, bendeki bilgi ve tecrübeyi aktaracağım diye düşünmek gerek. Sadece müfredatı anlatırım, işime bakarım derseniz öğrencinin dinlemediği durumda elinizde bir şey kalmaz.

Bir duruşunuzun olması lazım. Yani, kiriko hoca çok kızmaz, ama kızınca da fena kızar. Onu o noktaya getirmeyelim demesi lazım çocukların. Burada manipülasyon yapacaksınız. Yapılan bir hatayı tespit edip kontrollü bir şekilde çok kızacaksınız, sesinizi yükseltmeden ama, ciddi bir şekilde. Sonra çocuklar onu bir eşik olarak kabul edecek. Onun üzerine çıkmaktan korkacaklar. İlk zamanlarımda çok kızınca öğrenciyi dersten çıkarıp müdürün yanına gönderiyordum. Hiçbir işe yaramıyor. Çocuk daha arsızlaşıyor, sizin bir şeye gücünüzün yetmediğini fark ediyor çocuklar.

Bende işe yarayan çözümleri söyleyeyim. Sınıf genelde bir erkek, bir de kız liderin/liderlerin etrafında şekillenir. O öğrenciler ne derse diğerleri de onu yaparlar. O lider çocuğu bulacaksınız, geniş bir zamanda yanınıza alacaksınız. Bir güzel dinleyeceksiniz, gizli arkadaş olacaksınız. Görevler vereceksiniz. Sınıfın içinde öveceksiniz, kıymetli olduğunu söyleyeceksiniz. Bir veya birkaç seans sonra o lider çocuk artık sizin askeriniz. Ne derseniz yapacak, sözünüzden çıkmayacaktır. Bu çocuğu kullanarak, görev ve sorumluluk vererek siz daha sınıfa girmeden önce dahi sınıfı kontrol ettireceksiniz. Sınıftan ses çıkarsa da teneffüste ondan hesap soracaksınız. Bir de böyle kız öğrenci bulacaksınız. Aynı şeyleri ona da yaptıracaksınız.

Her sınıfta böyle olmaz, ben en sıkıntılı sınıfta bu yöntemin işe yaradığını gördüm. Gerçi zaten ben sosyal açıdan iyi adapte olabilen biri olduğum için yaklaşık 1 ay sonra öğrenciler beni tanıyıp sevince böyle sorunlarım kalmadı. Ama benim sınırlarımın hep farkında oldular, o sınırlardan çekindiler. Çok emek verdim, teneffüste, okul sonrasında onlara değer verdiğimi hissettirdim, onlara zaman harcadım. Gerçekten de değer veriyordum zaten. Öğrenciden nefret ederseniz bu ilişkilerinize yansıyacaktır. Geçmiş olsun. Bir şekilde sevmeniz lazım. İçinizden gelmiyorsa onları sevmek, işinizi düzgün yapabilmeniz için mecburen seveceksiniz.

Bunlar olumsuz özellikler, size öğretmenliği sevdirecek o harika öğrenciler de olacak zaten. Onlara da değer verin, sevildiklerini bilsinler. Onlar zaten size sorun çıkarmayacaklardır.

Benim ilk zamanlarımda gizli gizli ellerine İngilizce sözlük alıp ben görmeden bana en zor olduğunu düşündükleri İngilizce kelimeleri soruyorlardı. Beni test ediyorlar akılları sıra. Benim alan bilgim çok iyiydi. Bunu onlara fark ettirdim. Bir yerden sonra bana saygı duymaya ve otorite kabul etmeye başladılar.

Şimdi fark ettim, siz zaten tecrübeliymişsiniz. Bunları kendiniz de fark etmişsinizdir zaten. O zaman bence sorun yok demektir. Bir diğer yöntemim de, fake it till you make it yöntemi. Bu yöntemde, kaygılı, endişeli hissetsem bile kendi kendime sınıfın kapısından girerken bu sınıfı harika yöneteceğim, harika bir ders geçireceğim deyip öyle girerdim. Zamanla bu benim karakterim oldu. Artık her yaptığım işe bu işi harika yaparım, ben mükemmelim diye başlıyorum. Sonuç çok büyük oranda olumlu oluyor. Olmuyorsa da kendime eziyet etmiyorum. Hayat bu, her şey olabilir. Her şeyi başarmak zorunda değiliz.

Tecrübenize saygı ve değer göstermekle birlikte benim çalıştığım okulda nice +10 yıl tecrübeli öğretmenlerin bu hataları yaptığını ve süreci yönetemediklerini fark ettim. O yüzden bakış açısı değişimine ihtiyacınız olabilir.

Biraz düzensiz yazdım kusura bakmayın. Eminim alan bilgisi çok iyi, müthiş bir öğretmen ve harika bir insansınız. Fakat bildiğiniz gibi öğretmenlik çok zor bir iş. Bazı yöntemler benimsemek gerekiyor.

Yazdıklarımı bir değerlendirin, size uyanı benimseyin.
Söylediklerime yorum ve değerlendirmeniz olursa onları da konuşabiliriz.

Sevgiler.
0
slymene
(15.09.22)
Öncelikle kesinlikle psikiyatri desteği, sonrasında sosyal fobi alanında bilişsel davranışçı terapi uzmanı bir klinik psikolog, eş zamanlı olarak da sosyal fobi ile ilgili kendine yardım kitaplarından faydalanmak yararlı olacaktır.

Fakat ilk olarak ilaçla bir ön destek sizi oldukça rahatlatır sonrasında terapi ve kitaplarla ilerlenir düşüncesindeyim.
0
psmstc
(15.09.22)
terapiyle çözülebilecek bir sorun. bilişsel davranışçı terapiyi araştırabilirsin. bir de hayatı yeniden keşfedin kitabını kesinlikle okumalısın.
0
nick bulamadim
(15.09.22)
Tecrubeli bi ogretmeni taklit edin. Sanki o derse giriyormus gibi. Tiyatro gibi.
0
halk
(16.09.22)
hipnoterapi uygulamalari var telefona kurabileceginiz. ingilizceniz varsa harmony tavsiye ederim ancak parali. bende de araba kullanma fobisi olusmustu, bu ise yaradi. bir defa da psikologdan yardim almistim sosyal fobi konusunda ama hipnoterapi konusunda iyi olan biri de cok pahaliya mal olabilir. 2-3 seans gerekebilir.
0
bir varmis bir yokmus
(16.09.22)
(3)

Anksiyete, kaygı bozukluğu için kitap önerisi?

kayanyıldız
Anksiyete kaygı bozukluğu için yardımcı olabilecek kitap arıyorum
Anksiyete kaygı bozukluğu için yardımcı olabilecek kitap arıyorum
0
kayanyıldız
(14.09.22)
iyi hissetmek
0
John Bloor
(14.09.22)
İyi hissetmek daha ziyade depresyonla alakalı bir kitap, depresif durum eşlik ediyorsa faydalı olur.

Yaygın kaygı bozukluğu çalışma kitabı Melisa Robichaud , Michel J. Dugas
Yayınevi: Psikonet anksiyete bozuklukları konusunda açık ara en iyi bilim temelli, kendine yardım kitabı diyebilirim. Uygulayarak okursanız faydasını fazlasıyla görürsünüz.
0
psmstc
(14.09.22)
Beden kayıt tutar
0
picassoishere
(14.09.22)
(5)

Böyle baba olur mu?

sassot
Çocuklarının mal mülk sahibi olmasını, okul okumasını istemeyen baba olur mu ? Tek istediği ona bağımlı yaşayalım onun işi için çalışalım kendimiz bir şeyler yapmayalım. Sürekli aşağılamaya çalışır, dalga geçmeye çalışır. Ben şu işe giricem derim seni niye alsınlar ki der, kendim internetten para ka
Çocuklarının mal mülk sahibi olmasını, okul okumasını istemeyen baba olur mu ? Tek istediği ona bağımlı yaşayalım onun işi için çalışalım kendimiz bir şeyler yapmayalım. Sürekli aşağılamaya çalışır, dalga geçmeye çalışır. Ben şu işe giricem derim seni niye alsınlar ki der, kendim internetten para kazanıyorum derim zoruna gider boş iş der.

Her fırsatta cebinden çıkacak parayı düşünür, çocukları için "onu evlendirdim ama bana maddi olarak hiçbir faydası olmadı" der. Çocuklarının iş kurmasını istemez, çocukları hasta olunca hastane parasının lafını yapar.

Çocuk ergen vs değilim, evlenecek yaştayım. Yıllardır evden ayrılmayı düşünüyorum, çünkü bu baba ile hiçbir şey elde edeceğimi düşünmüyorum. Maddi olarak durumu ortalamanın üzerinde ama bana hiçbir faydası olmadığı gibi hep köstek oldu. Evden ayrılıp hiçbir maddi yardımı kabul etmeyi düşünmüyorum, çünkü ben evden gidersem vicdan yapıp bana yardım etmek isteyecek sonra da ettiği yardımı başıma kakacak biliyorum. Evden gidersem tek başıma evlenemem, askerliğim falan var , mal mülk sahibi olamam bilmiyorum nasıl olur ama tek bildiğim şey bu adamla bağımı koparmazsam yerimde sayacağım. Eskiden severdim kendisini ama şu an içimde hayal kırıklığı var sadece.
0
sassot
(14.09.22)
Klasik iç içe geçmiş muhafazakar aile formatı.
0
OrangeYellow
(14.09.22)
aile işini devam ettirin diye yapıyor muhtemelen. kafa da sade paraya çalışa çalışa sonunda böyle oluyor. tabi siz istemedikçe beyhude çabalar ama "baba işi büyütelim internetten satış yapalım, başka şeyler de yapalım şu şehirde bi şube açalım başına da ben geçeyim" gibi bir kanaldan yürüyüp paralı bir özgürlük teşkil edilebilir belki, neden olmasın.
0
kaichi
(14.09.22)
Konunun muhafazakarlıkla alakası nedir onu anlayamadım ama bu tarz kişiler genelde kişilik bozukluğuna sahip oluyor çocukluğunda yaşadığı yetiştirilme tarzı veya travmalar dan dolayı istemsizce böyle hareket ediyorlar ve ne yazık ki değiştiremezsiniz böyle kabul etmeniz lazım düşünceniz çok doğru risk alıp o kafesten çıkmadığınız müddetçe bu kısır döngü devam edecek
0
beemaker
(14.09.22)
duzgun baba toplumumuzda zaten sayilidir o konuda saskin olmayin. sizinki muhtemelen iskolik oldugu icin diger degerlerini kaybetmis gibi gorunuyor. insanlarin gozundeki degerini is ile sagladiysa para ve is muhabbeti disinda bos. yenilige kapali. gayet de olur ama ben keskin cizgiler cekmeden bir yerde ise girmenizi yeterli buluyorum gerisi daha sonra olur. bag koparmadan ignore etmeye bakin nacizane
0
ala09
(14.09.22)
Bence babanla ilişkini mümkün olduğunca onu kırmadan, kendi isteklerini de gözeterek sürdürebilirsin.

Yaptığı yorumlar elbette kırıcı olabilir. Bu konuda alınmamayı, zararsız görmeyi öğrenmeye çalış. Bu hayatta çok önemli bir beceri.
0
psmstc
(14.09.22)
(5)

Bu şizofreni olabilir mi?

hadi ya la
Instagram'da bir hesaba denk geldim, biraz korktum açıkçası. Her gün çok çok özensiz paylaşımlar yapıyor. Genelde tuhaf selfieler, dans videoları, rastgele ekran görüntüleri, üst üste neredeyse aynı fotoğraftan onlarca atıyor, birkaç eski rock yıldızını etiketleyip kendi paylaşımının altına 50 - 60
Instagram'da bir hesaba denk geldim, biraz korktum açıkçası. Her gün çok çok özensiz paylaşımlar yapıyor. Genelde tuhaf selfieler, dans videoları, rastgele ekran görüntüleri, üst üste neredeyse aynı fotoğraftan onlarca atıyor, birkaç eski rock yıldızını etiketleyip kendi paylaşımının altına 50 - 60 tane uzun uzun yorumlar yazıyor, her biri çok uzun paragraflar halinde ve anlam bütünlüğü yok. Çok derin, felsefi konularla ilgili yazıyor. Bir topluluğa konuşur gibi uzun ve detaylı bir şeyler anlattığı videolar da var ama dediğim gibi anlam bütünlüğü yok, kimse izlememiş, neredeyse hiç beğeni de gelmemiş. Bu kişi şizofren olabilir mi?
0
hadi ya la
(11.09.22)
hesabı atsana :)

olabilir
0
abuzer
(11.09.22)
hesabı atarsanız bir bakayım.

ama anlattıklarınız dezorganize şizofreni gibi duruyor.
0
psmstc
(11.09.22)
Bir bilgim yok da merak ettim hesap atabilir misin
0
metos
(11.09.22)
Olabilir ama muhtemelen kişilik bozukluğudur
0
beemaker
(11.09.22)
Kisilik bozuklugu olabilir +1

Hesabi atar misiniz bana da
0
matilda
(11.09.22)
(10)

içinden çıkamadığım psikoloji

melodi
ne desem nasıl başlasam bilmiyorum ama toparlamaya çalışacağım. öncelikle yaş 36 kadın. istanbul’da ortalama bir özel üniversitenin mühendislik fakültesi mezunu alelade bir mühendis. yabancı dille her zaman problemi olan tamamen mezuniyet için ingilizce bilen(sonrasında buna asla kafa yormayan)hayat
ne desem nasıl başlasam bilmiyorum ama toparlamaya çalışacağım.

öncelikle yaş 36 kadın. istanbul’da ortalama bir özel üniversitenin mühendislik fakültesi mezunu alelade bir mühendis. yabancı dille her zaman problemi olan tamamen mezuniyet için ingilizce bilen(sonrasında buna asla kafa yormayan)hayatının hiçbir döneminde araba kullanmaya merakı olmayan(ehliyet dahi almamış olan) biri. bunları niye mi söylüyorum son zamanlarda yaşadığım “hiçbir şeyi beceremeyen” melodi’yi daha iyi anlatmak için….

5 yıllık ilişki sonrası(aynı evde yaşamayı tecrübe etmiş) 4 yıllık evlilik. eş durumundan evlenerek işten ayrılma istanbuldan küçük bir ilçeye taşınma ve kötü sürecin başlaması. öyle veya böyle baya birbirimizi yıpratarak. 2seneyi orada geçirdik bu süreçte eşimin annesi vefat etti. 2 senenin sonunda görece büyük bir yere kendi isteğimizle tayin istedik benim çalışabileceğim bir yer hayaliyle. ancak pandemi-süre olarak burada ne kadar kalıcağımızın belirsizliği-eşimin mesleği vb gibi şeyler sonucu iş bulamadım.burada da 2 yıl bitti evet artık karı-koca olarak sıkıntılarımızı çözdük ama işsizlik beni psikolojik olarak çok yıprattı. maddi olarak herhangi bir beklentiyle değil sadece psikolojik olarak iyi hissetmek için çalışmak istedim. bu süreçte güvensizliklerimde arttı tabi ki artık “bilmem kimin eşi” olmaktansa kendim bir birey olarak ortamlarda bulunmak istedim ama olmadı.

evlenmeden önce çocukla alakalı fikirlerimizi açıkca beyan etmiş olmamıza rağmen eşim çocuk istediğini söyledi. bunu konuşmuştuk dediğimde sanırım bu yüzden boşanmak zorunda kalacağız dedi ilk defa. ben daha kendimi bulamadım ki… hamilelikten,doğumdan,sorumluluktan çok korkuyorum.

çok yıprandım. uykusuzluk,bazı günler çok uyuma, geçmeyen mide ağrıları artık yoruldum. hayatta hiçbir şeyi başaramadım. iyi evlat olmayı,eş olmayı,anne olmayı,çalışmayı. eşimi geçtim ailemin üzülmeyeceğini bilsem aklımda deli saçması bir sürü şey geçiyor ama değer mi diyorum.

diyeceksiniz mi bu 4 yılda kendini geliştirmek için ne yaptın.HİÇBİR ŞEY koskoca hiçbir şey. istemedim içimden gelmedi zaman geçtikçe de yaşama beni bağlayan şeyler azaldı şu son 2 gündür bitti.
0
melodi
(08.09.22)
Psikolog ya da psikiyatr değilim ama kendi kendinize içinde çıkamayacağınız bir psikolojiye bürünmüş gibisiniz. Bence mutlaka terapiye başlayın. Hatta çocuk meselesi üzerine çift terapisine de ek olarak başlanabilir. çok uyuma, ve uykusuzluk depresyon başlangıcı gibi geliyor kulağa. Hatta başlangıcını da geçmiş olabilirsiniz.
0
himmet dayi
(08.09.22)
bu şey değil mi ya, ben. kendi buhranlarımı anlatıp sizi darlamayayım çoğu aynı zaten :') ama öncelikle terapiyi düşünün derim ben de. bu yaşananlar çok yıpratıcı, sağlıklı düşünmeyi ve karar vermeyi zorlaştırıyor. sonrasında bi yol haritası çizersiniz daha sakin bir zihinle.
0
pide
(08.09.22)
bir an once profesyonel yardim almaya baslamanizi oneririm. icinden cikilmayacak bir derdiniz yok gibi anlasiliyor ama harekete gececek gucu bulamiyorsunuz anladigim kadariyla. zaman gectikce ve siz adim atmadikca kendinize olan inanciniz iyice sarsiliyor.

baskici bir aile/es ya da parasizlik gibi yasaminizi kokten kisitlayan bir etken yokken, yarin sabah kalkip bir ehliyet kursuna kayit olmanizin onunde kendinizden baska ne engel var?

yardim alirsaniz o gucu kendi icinizde bulabileceginize inaniyorum.
0
sanxis
(08.09.22)
cok klise cevap olacak ama bence de terapi size yardimci olabilir. gittiginiz ilk terapist yardimci olmasa bile denemeye devam etmelisiniz. cocuk tabii ki yapmayin. esiniz sirf onun icin bosanacaksa bosansin.
0
hot potato
(08.09.22)
Öncelikle bir psikiyatriste görününüz. Geçici de olsa bir ilaç desteği size fayda sağlayabilir.

Kendinizle ilgili diğer arkadaşların dediği gibi bir terapistle farkındalık üzerine çalışırsanız yararı olur. Şuan gerçekte olan durumu size söyleyeyim.

Kendinize, çevrenize ve geleceğinize dair olumsuz bir inancınız var. Bu adı üstünde bir inanç. Bu inancı, düşüncenizi bir sorgulayın. "Kendime çok mu yükleniyorum. Kendimi boş yere olumsuz mu değerlendiriyorum. Bana bir yararı oluyor mu?" diye.

Ayrıca uyku, yeme vb konularda günlük bir program dahilinde yaşamaya çalışın.

Bu arada David Burns İyi Hissetmek kitabını okuyabilirsiniz. Sağlıklı günler dilerim.
0
psmstc
(09.09.22)
terapi yerine önce hızlıca iş bulun bakalım aradığınız bu muymuş.
0
nuisance
(09.09.22)
aradığınız işi bulana kadar part-time iş de bakabilirsiniz
eve gelen gelir yeterliyse

çalışmayı düşünmüyorsan çocuk mantıklı bir seçenek ama bakıcı desteği gelirse
18 saat çalışman gerekir çünkü ev içinde
0
bir soru sorcam
(09.09.22)
bir de arkadaş ortamı yok galiba, bunu sağlayana kadar psikologla seans yapmak iyi gelir
0
bir soru sorcam
(09.09.22)
“Calismayi dusunmuyorsan cocuk mantikli bir secenek” diyenler olacaktir, kulak asmayin.
0
sanxis
(09.09.22)
Depresyonda olabilirsiniz ve bu troid kaynaklıda olabilir bence önce bir tam kan testi verip, vitamin , tuz, troid ne varsa baktırın bir sorun yoksa , spor yapmıyorsanız spora, duruma göre diyet vs gerekiyorsa başlatabilirsiniz. Bunlar sizi psikolojik olarak ta ayağa kaldırmada faydası olur.

Sonrasında ingilizce çalışıp , mesleğinizde öne çıkıp,
Bu sayede yurtdışı iş fırsatlarına sahip olabilirsiniz.
Dilersiniz bu işte uzman Arkadaşım var ingilizce işini kolaylıkla çözersiniz
0
mrctrk
(09.09.22)
(6)

Kaygı bozukluğuyla nasıl baş ediyorsunuz?

piremses
Kaygı bozukluğu deniyordur herhalde buna, bilmiyorum. Her şey iyi giderken bile kendinizi mutsuz edecek ihtimalleri aklınıza getirip her saniyenizi zehir ediyor musunuz? Evetse bununla nasıl başa çıkıyorsunuz? Yildim kendi urettigim felaket senaryolarindan.
Kaygı bozukluğu deniyordur herhalde buna, bilmiyorum. Her şey iyi giderken bile kendinizi mutsuz edecek ihtimalleri aklınıza getirip her saniyenizi zehir ediyor musunuz? Evetse bununla nasıl başa çıkıyorsunuz? Yildim kendi urettigim felaket senaryolarindan.
0
piremses
(11.06.22)
Bitki yetiştiriyorum, bisiklet sürüyorum. Bir de akvaryum hobim var.

Şu anda kullandığım bir ilaç da var, kaygılarım azaldı diyebilirim. Huzur verecek şeyler yapmak gerekiyor bence.
0
hayirsiz
(11.06.22)
Yt de psikolog izzet güllü var onu izleyin. Özetle:
Olguyla boğuşmayıp algıyı yöneteceksiniz. İçinizde yanan ateşi harlamayacak etrafından dolaşacaksınız. Güneşi söndüremezsiniz, gölgeyi de bıçaklamayacaksınız, gölge arkadan gelecek ve ardınızda kalacak.
0
Orkun_
(11.06.22)
Hobi edin.

En iyisi de spora başlamak. İlk zamanlar zor gelse de bir süre sonra vücudun serotonin üretmeye başlar. Kaygı falan kalmaz.
0
Mirket
(11.06.22)
Yaygın kaygı bozukluğu çalışma kitabını tavsiye ederim.
0
psmstc
(11.06.22)
Ben kayginin ustune giderek așmıștım. Kaçtıkça daha çok darlıyordu.
0
Slynmaster
(12.06.22)
Beynimize sus ve işine odaklan demek için sportif faaliyetler ve hobiler gerekiyor hangisi olduğu fark etmez.

Kaygı dediğimiz mevcudiyetten uzaklaşıp düşüncelerde yaşamak oluyor biraz, meditasyon seni mevcudiyete getirir.

Şiddetsiz iletişimde buna bağlantı deniyor. Kendinle ve başkalarıyla bağlantı. Gerçeklikten Kopunca depresyona kadar gidiyor iş. Ben gittim geldim tavsiye etmem. Şiddetsiz iletişim giriş eğitimi alarak gerçek duygularını anlayabilir, duyguların ardındaki ihtiyaçlarını tespit edebilirsin. Sorun olursa cevaplarım özelden
0
hasmetizm 2046
(12.06.22)
(2)

Anksiyete ve öfke için kitap tavsiyeleri

Topalordek
Merhaba, son 1 2 yıldır anksiyete ve öfke bozukluğu ile uğraşıyorum. Evdeki terapist kitabını okuyorum işime yarar kısımlarını beğendim, faydasını gördüm. Sizinde bu konuyla ilgili okuyup beğendiğiniz faydasını gördüğünüz kitap varsa yazabilir misiniz? Boş vakitlerimde kitap okumakta istiyorum, dinl
Merhaba, son 1 2 yıldır anksiyete ve öfke bozukluğu ile uğraşıyorum. Evdeki terapist kitabını okuyorum işime yarar kısımlarını beğendim, faydasını gördüm. Sizinde bu konuyla ilgili okuyup beğendiğiniz faydasını gördüğünüz kitap varsa yazabilir misiniz? Boş vakitlerimde kitap okumakta istiyorum, dinlendiriyor benim. Ayrıca başladığım bir terapide mevcut.
0
Topalordek
(17.04.22)
Yaygın Kaygı Bozukluğu Çalışma Kitabı’nı tavsiye ederim.

Öfke için terapiye ek Beyhan Budak videoları izlenebilir.
0
psmstc
(17.04.22)
hayatı yeniden keşfedin. adı aşırı uyduruk olsa da kitabın alakası yok. şema terapi anlatıyor, çok çok çok faydalı. ekşi sözlükte yorumlara bakabilirsiniz.
0
rewlack
(17.04.22)
(6)

Aşırı düşünmeyi çözmeye yardımcı olacak kitap dizi film önerileri

kahver
her şeyin sonuçlarını çok düşünüyorum. en ufak şeyde, "şunu yapsam şöyle mi olur, bunu yapsam böyle olur" ve genelde hep olumsuz sonuçları düşünüyorum. hobi, iş, ilişki. her konuda böyleyim. anksiyete denebilir ama, bu daha fazla bir şey. overthinking gibi. ve inanılmaz garanticiyim. ha bu bazı kişi
her şeyin sonuçlarını çok düşünüyorum. en ufak şeyde, "şunu yapsam şöyle mi olur, bunu yapsam böyle olur" ve genelde hep olumsuz sonuçları düşünüyorum. hobi, iş, ilişki. her konuda böyleyim. anksiyete denebilir ama, bu daha fazla bir şey. overthinking gibi. ve inanılmaz garanticiyim. ha bu bazı kişilere kötü bir şey değilmiş gibi gelebilir, belki de öyledir ama ben daha rahat daha sonunu düşünmeden adımlar atmak istiyorum. her yaptığımın sonucunu düşünmekten yoruldum. her konunun bin türlü kötü sonucu olacağı düşüncesi yıpratıyor. bunu kendim çözmem lazım.
bu konuda daha rahatlamama yardımcı olacak kitap, makale, dizi, film önerisi alabilir miyim?
0
kahver
(04.02.22)
kimmiş bu yakışıklı, aaa benmişim. gerçekten de bundan bir-iki sene evvel ben de kendime dair bu nahoş farkındalığa varmış; fakat bunun kendi kendime çözmem gereken bir durum olduğu konusunda feci şartlanmıştım. yani bu çok büyük bir sorun değil, insanların hayatında neler neler var ya kendim hallederim gibi geliyordu.

neyse uzatmıycam. terapiye gitmenizi öneririm. bu şekilde düşünüyor olmak (yani ara sıra değil, bunun artık bir yaşam biçimi olarak her an durmaksızın ve kontrolünüz dışında devam etmesi) birtakım travmalardan ve hatta bu birtakım travmaların da başka travmalarla katmerlenmesinden kaynaklanıyor olabilir. olmayadabilir ama bence olabilitesi çok daha yüksek. filmle kitapla makaleyle olmuyor. kısa süreli oluyor aslında ama pekiştirilmedikçe insan eski haline dönüyor.
0
evde liyakat kalmamis
(04.02.22)
Zygmunt bauman mutluluk üzerine bir şeyler söylemiş aslında hayatın bir sorunlar silsilesi olduğunu bunlardan kaçamayacağımızı söylüyor
youtu.be

Genelde bizdeki yanlış düşünce, a b ve c seçenekleri arasında a yı seçtiğimiz için iş istediğimiz gibi gitmediğinde yanlış seçimi yaptığımızı düşünüyor, b veya c yi seçseydik işin düzgün tam planladığımız gibi gerçekleşeceğini hayal edip kendimizi suçluyoruz

Hayat çizgisel değil bir sürü kırılmalardan oluşuyor, diğer yoldan gitseydik kesin daha iyi olacaktı diye bir şey aslında gerçek değil
0
freebird5406_2
(04.02.22)
hayatı yeniden keşfedin ve iyi hissetmek tarzı psikolojik olarak kendine yardım etme kitapları iş görebilir. sözlükte de bu kitapların çok yardımcı olduğu da yazılmış.
0
rose parks
(04.02.22)
Yaygın Kaygı Bozukluğu Çalışma Kitabı pisikonet yayınları bu konuda gönül rahatlığıyla tavsiye ederim.
0
psmstc
(04.02.22)
Kimmiş bu yakışıklı, aa benmişim +1

Öyle bir garantici insanım ki, asla risk alamıyorum. Yani almak istiyorum aslında, yoksa hayatımda hiçbir değişiklik olmayacak onu da biliyorum ama hep detaylarda boğuluyor, kötü ihtimalleri düşünüyorum. Başarısız olma korkusu sanırım bunu tetikliyor.

Nasıl çözülür, ben de takipteyim açıkçası.
0
deveyidiken
(04.02.22)
aa benmişim + 1

ben kötüyü düşünerek yaşamaya alıştım gibi. mesleğimi titizlikle yapmamı sağladığını düşünüyorum. ama yakınlarımın düşüncesizliği beni deli ediyor. iyice düşünmeyip bir karar uygulayıp gün sonunda bundan muzdarip olmalarına içten içe sinirleniyorum.
0
illiyet dağı
(05.02.22)
(6)

uzun süreli antidepresan kullanımı iq seviyesini düşürür mü

hakikatler bosluga bakan aynalar miydi
böyle şeylere denk geldim internette. hatta haplarla kolay yolu seçtiğimi ve gereksizce ağır ilaçlar kullandığımı düşünen, tıp okumuş bir arkadaşın tepkisiyle karşılaştım, bu ağır hapları ala ala belki iq seviyen bile düşmüştür diye. panikledim tabii. böyle bir şey var mıdır arkadaşlar? sahiden de b
böyle şeylere denk geldim internette. hatta haplarla kolay yolu seçtiğimi ve gereksizce ağır ilaçlar kullandığımı düşünen, tıp okumuş bir arkadaşın tepkisiyle karşılaştım, bu ağır hapları ala ala belki iq seviyen bile düşmüştür diye. panikledim tabii. böyle bir şey var mıdır arkadaşlar? sahiden de brain fog denen durumu yaşıyorum zaman zaman.

artık sadece düşük dozajlı bir hap kullanıyorum, o da akşamları kolay uyumak için. onun dışında iyi hissediyorum, inşallah kısa zamanda tamamen bırakacağım. (doktorum takibimi yapıyor, ondan habersiz ilerlemiyorum) yine de bende, birkaç yıldır bu hapları kullanmak kalıcı bir hasar bırakmış mıdır diye biraz telaşa kapıldım. duygu durum bozukluğu yüzünden kullanıyordum.
0
hakikatler bosluga bakan aynalar miydi
(01.02.22)
Psikiyatrist değilim. Doktor da değilim ama psikoloji alaninda eğitim aldım, pek çok eğitime, seminere katıldım. Hiç böyle bir şey duymadım

Ama bakmak lazim pubmed'e tabi.
0
westblack
(01.02.22)
iq düşüklüğü olmasa da işlem kabiliyeti, analiz yeteneği vs. düşürebiliyor evet. çokça rastlanıyor. o yüzden sadece zor durumda olanların kullanması gereken bir şey. bilim insanları da diyor; bir yere düzelteyim derken bir yeri bozuyor ve hala tüm yan etkileri, beyni nasıl değiştirdiği tam olarak bilinmiyor. ama bunları düşüneceğinize, hayatıma devam etmemi sağladı diyip geçin.
0
rose parks
(01.02.22)
peki bu analiz yeteneği, işlem kabiliyeti geri gelir mi? hapları bırakıp üstüne gidince tekrar kazanılır mı?
0
🌸hakikatler bosluga bakan aynalar miydi
(01.02.22)
Bu alanda yapılan çalışmalar genelde dikkat ve hafıza üzerine odaklanıyor.

Burada hangi ilaçtan bahsediyoruz öncelikle. Hepsinin farklı etki mekanizması var.

Bazı ilaçların dikkat ve bellek dediğimiz iki faktörden birini veya her ikisini;

İyileştirdiğini söyleyen,.
Nötr etki ettiğini,
Kötüleştirdiğini söyleyen farklı yayınlar var.

Hangi ilaç, hangi gruba, hangi tanıyla kullanılıyor bunlara bakmak gerekir. Ayrıca depresyon zaten dikkat ve hafızaya etkisi olan bir hastalık. Dolayısıyla ilaçlar ana hastalığı iyileştirirken yan etki olarak elbette etkilerde bulunur.

Fakat uzman hekim tarafından bir kar/ yan etki ilişkisi düşünülerek depresyonu tedavi etme amacıyla ilaç başlanır zaten.

Ayrıca uzun vadede tedavi edilmeyen depresyon hipokampüs hacminde azalmayla bağlantılıdır. Bu da bellek işlevinde bozulma, ilerleyen yaşlarda alzheimer riskini arttıran bir faktör olarak kabul görür. Bu sebeple bu konuyu uzman hekime bırakmak akıllıcası olur.
0
psmstc
(01.02.22)
doktor var doktor var. mesela işinin ehli bir ortopedistin yazdığı ilacı gidip kadın doğumcuyla değerlendirmezsiniz herhalde?

duygu durum bozukluğu ciddi bir konu ve onu kaynağı belli olmayan yazılara ya da uzmanlığı psikiyatri olmayan kişilerin yorumlarına bıramazdım ben olsam, doktorum ne derse de öyle ilerlerdim.
0
dreamnesiac
(01.02.22)
kusura bakma kardeşim şimdi canın sıkılabilir ama ileride daha çok sıkılmasından iyidir. ben bu olaylara aşina olan birisiyim bak sana ne diyeceğim:

anti-depresan kullanımı IQ düşürseydi, prezervatif kullanımı da istenmeyen gebelikleri arttırırdı. bilakis anti-depresan yazdıysa(psiyatristin) içinde bulunduğun olumsuz duygu sarmalından seni kurtarıp, daha berrak düşünebilmen içindir. Tutup da pratisyen hekim yazdıysa(çok bilmiş versiyonları oldukça mevcut ülkemizde) ondan koşarak uzaklaş ve bir psikyatriste git.

tıp okumuş arkadaşın alanı dışında konuşmuş büyük hata etmiş. duygudurum bozukluğu ciddi bir hastalıktır ve dikkatle uzman bir psikiyatrist tarafından takip edilmelidir.

ilaçlarını kafana göre kesemezsin/başlayamazsın. beyin kimyası üzerinde çok ciddi etkileri var. withdrawal syndrome yaşarsan başladığın yerden daha kötü yerde bulursun kendini.

bu şekilde ilerlersen ileride senin hayatında ciddi ve yıkıcı etkileri olur hep keşke dersin pişmanlık çekersin kar etmez. sevgilini/arkadaşını kaybedersin eşin dostun uzaklaşır ve insanlar sana öyle kolay "psikolojik sorunlu" yaftası vurur ki fena incinirsin. Zor durumu düştüğünde de o "tıp" okuduğunu iddia eden o çok bilmiş cahil arkadaşın ya ortalarda olmaz ya da "senin suçundu" der aradan çekilir, olan sana olur.

karar senin.
0
stavroqin
(02.02.22)
(6)

ilkel insanın sosyal ihtiyaçları nelerdi?

duyurukullanıcısı
baya mağada yaşayan 20 kişilik topluluktan bahsediyorum. yani yemek, barınma, kıyafet, güvenlik fiziki ihtiyaçlar onu anlıyoruzsosyal ihtiyaçları nelerdi peki?ben insanları güldüreyim, bu 20 kişinin lideri olayım, iki muhabbet edelim, şu dereye yürüyüp bi gelelimvar mıydı?
baya mağada yaşayan 20 kişilik topluluktan bahsediyorum. yani yemek, barınma, kıyafet, güvenlik fiziki ihtiyaçlar onu anlıyoruz

sosyal ihtiyaçları nelerdi peki?

ben insanları güldüreyim, bu 20 kişinin lideri olayım, iki muhabbet edelim, şu dereye yürüyüp bi gelelim

var mıydı?
0
duyurukullanıcısı
(18.01.22)
Kesin vardır. Dağa taşa resim çizmişler hep
0
birmilyonunvarmi
(18.01.22)
Gayet tabi ki, insan topluluk halinde yaşayan bir canlı. Grup içi etkileşim her zaman vardı.

Güzellik ve estetik olarak öne çıkmak da bu sosyal ihtiyaçlar içerisinde sayılabilir hatta, bunu özellikle belirtmek istedim çünkü kafanızda paleolitik insanı, insan doğasından çok soyutlamışsınız gibi geldi. Ne var ki, örneğin takı tasarımları paleolitiğe kadar gidiyor.

İnsan yine insan. Sadece şartlar farklı.
0
akhenaten
(18.01.22)
bir kaç gün önce aynı meraklarla dizi film belgesel arayışına çıktım ama bulamadım. çok dramatikleştirmiş eserler ya da tarih dersi videolarından fazlasına rastlamadım. çoğu kaliteliydi tabi ama bir insanın gözünden anlatılan bir film olsa şahane olurmuş mesela.

biraz makale bakındım bir yerde şöyle bişeyler geçiyor mesela;

"Bazı yorumlara göre mağaralar yaşam alanları olduğu kadar toplanma alanlarıdır da. Margaret Conkey’e göre Altamira Mağarası, komşu grupların sonbaharda bir araya geldikleri toplantı yeri olmuş olabilir. Toplanmaların nedeni, toplumsal ve siyasal olduğu kadar ekonomik de olabilir. Örneğin Güney Afrika’da Kalahari yöresinde Kung San halkı yılın çoğunu, çekirdek ailelerden oluşan yaklaşık 25 kişilik küçük gruplar halinde geçirmektedirler. Ancak kurak mevsimlerde, birkaç grup, sürekli su kaynaklarının çevresine, birbirine nisbeten yakın konumda toplanır. Böylelikle de yüzü aşkın insan bir arada barınır ve beslenir. Bu toplanmaların nedeni ekonomik zorunluluklara, güvenli su kaynaklarına yakınlığa bağlanıyorsa da, evlenmelerle, siyasal birliklerle de güçlenip gelişen toplumlar arası ilişkiler yoğundur."

tabi bireysel yaşama dair pek bişey bulamadım. Everyday life in prehistoric times adında 100 küsür sene önce yazılmış bir eser'in adını çok gördüm sanırım ona bir göz atmakta fayda var. bilglendiren arkadaşlar olursa ben de faydalanmış olurum böylelikle buradan
0
avatar is back
(18.01.22)
Şimdiyle hiçbir farkı yok. Günümüzdeki köy hayatından çokfarklı sayılmaz bence. Yoğun bir sosyal baskı gerçeği olduğuna da yemin edebilirim ama ispatlayamam.
0
psmstc
(18.01.22)
Kimdi şimdi çıkaramadım ama, "sadece canavarlar ve tanrı yalnız yaşar" diyordu.
Dolayısıyla insan sosyalleşme zarureti olan bir varlık olarak önümüzde duruyor öteden beri.
0
fempusay
(18.01.22)
Bence güreşiyorlardır.
Hayvan yavrularına bakınca hep boğuşuyorlar. İnsan da öyle yapmıştır.
0
d e j i n
(18.01.22)
(11)

Köpek bana havladı

vatanperver
Sabah kahvaltı için ekmek olmadığını farkedince fırına koştum. Zaten yeni uyanmışım kafam dalgın. Ben koşarken kedi kadar ufacık bir köpek benim önüme atlayıp havlamaya başladı, ödüm patladı bir anda. İpi falan yok. Sahibi kadın da "ponçik oğlum ayıp yapma" falan dedi. Sabah sabah adrenalinle doldum
Sabah kahvaltı için ekmek olmadığını farkedince fırına koştum. Zaten yeni uyanmışım kafam dalgın. Ben koşarken kedi kadar ufacık bir köpek benim önüme atlayıp havlamaya başladı, ödüm patladı bir anda. İpi falan yok. Sahibi kadın da "ponçik oğlum ayıp yapma" falan dedi. Sabah sabah adrenalinle doldum, o heyecanım geçmedi bir türlü, sinir oldum.

Konuyla ilgili ne düşünüyorsunuz?

A. Olur öyle şeyler arada, takma kafana
B. En azından ip takıp köpeği öyle gezdirmesi gerekirdi
C. Diğer
0
vatanperver
(18.01.22)
Sahibine kızıp, bağırsaydın. Tasmayla dolaştırsınlar. Ponçik olduğunu nerden bilelim. Bir ısırsa dikiş falan atmaları bile gerekebilir.
0
sevilen progressive türkücü
(18.01.22)
A ve B

Kafaya takılacak bir şey değil alttan alınabilir bir durum.

Yasal olarak sanırım zaten tasmalı olması da gerekiyordu hayvanın tam emin değilim.

Yanıt yazdığım en güzel başlık olabilir bu bu arada :D
0
hedep
(18.01.22)
Eğer köpek normalde hiç yapmiyorsa; olabilir. Köpekler de insanlar gibi. Ama yasal olarak tasmasiz gezdirilebilir dışında olduysa kişinin hatası dünyanın en güzel köpeği de olsa.

Yok köpek normalde boyleyse; sahibinin salakligi.

Reaktif köpek sahibi biri olarak; köpeğim insanlara havliyor üzerinde çalışıyoruz. Ama köpeğimi asla tasmasiz gezdirmem.

Köpek havlayabilir yani hayat. Herkes köpek sevmek ya da korkmamak zorunda değil.
0
logisticsmanager
(18.01.22)
Köpek sizi ısırsaydı bile sahibinn gözünde yine de ponçik kalacaktı, belki sizi bile suçlardı. Daha büyük olsa ısırırabilirdi de. B diyorum.
0
izza
(18.01.22)
b asikar. cevreye rahatsizligi bir yana, kopegin selameti icin de b.
0
ateistanbul
(18.01.22)
A

Köpeğin sahibi ben olsam "kusura bakmayın sizi de korkuttuk" derdim.
0
pispinti
(18.01.22)
D şıkkı .
Ponçik kadar bir köpeğin havlamasına verdiğin o andaki korkuyu başkaları gördü. Belli de asıl sorun budur.
0
Erva
(18.01.22)
Genelde ufak kopekler daha agresif olur, normal yani.
0
hot potato
(18.01.22)
Belki seni koşarken görünce hareketlenmiştir, öncesinde uslu uslu yatıyordur… sinir olacak kadar takma bence
0
her giriste sifresini unutan adam
(18.01.22)
Hem A Hem B bence
0
psmstc
(18.01.22)
küçük köpeklerin geneli ota boka her önüne gelene havlar ve saldırır. aşırı derecede şımarık oldukları için agresifler. burada A diyorum kafana takma.

ama B konusunda sonuna kadar haklısın. köpeğin boyutu ne olursa olsun tasmalı gezmek zorunda. ısırması durumunda sahibi tamamen suçlu.
0
unique hint kumasi
(18.01.22)
(2)

Psikolojiye hâkim birileri bakabilir mi?

anladespina
Bir soru var elimde. Soruda aşı karşıtlığının nedenlerini psikolojideki temel yaklaşımları (yapısalcılık, işlevselcilik, davranışçılık vb.) referans alarak açıklamamız isteniyor. Ancak psikolojideki bazı yaklaşımlar (işlevselcilik ve yapısalcılık gibi) davranışın açıklanması ile ilgilenmiyor ki. Siz
Bir soru var elimde. Soruda aşı karşıtlığının nedenlerini psikolojideki temel yaklaşımları (yapısalcılık, işlevselcilik, davranışçılık vb.) referans alarak açıklamamız isteniyor. Ancak psikolojideki bazı yaklaşımlar (işlevselcilik ve yapısalcılık gibi) davranışın açıklanması ile ilgilenmiyor ki. Siz ne diyorsunuz? Mesela davranış yapısalcı bakımdan açıklanabilir mi?
0
anladespina
(30.12.21)
Yapısalcı bakışta davranışın bileşenleri ile ne olduğu. Aşı nedir. Karşıtlık nedir. Aşı karşıtlığı nedir? gibi tek tek üzerinde durulabilir..

işlevselci bakışa göre davranışın ne için olduğu daha önemli diye biliyorum.

Hayata uyum, adaptasyon süreçleriyle aşı karşıtlığı arasında sağlam bir bağlantı kurabilirsiniz. 'Olumsuz aşı örnekleri, haberler vs. dolayısıyla hayatta kalmaya yönelik bir amaçla aşı karşıtlığı sergiliyorlar' üzerinden konu açılabilir.

İçebakış yöntemlerini her ikisi de kullanıyor. Fakat sizden anladığım kadarıyla bu psikoloji ekollerine bağlı olarak aşı karşıtlığı konusunda bir modelleme yapmanız isteniyor. Dolayısıyla içebakış yöntemi kullanmaları daha iyi gibi. Zira aşı karşıtlığının da alt yapısında davranıştan daha çok zihinsel bir takım bileşenler var. Buradan yürünebilir sanki.
0
psmstc
(30.12.21)
Güzel ödevmis. Psm +1

Bilişsel olarak da acikla ayrica.
0
westblack
(30.12.21)
(9)

Yeni yıl istekleri

dissendium
Yeni yıl için istekleriniz, hayalleriniz, kişisel hedefleriniz neler?
Yeni yıl için istekleriniz, hayalleriniz, kişisel hedefleriniz neler?
0
dissendium
(23.12.21)
değişiklik yılı olsun. her alanda seviye atlayalım. yaşlanınca, geriye baktığımda güzel hislerle anacağım bir yıl olsun. 2022 ne güzel bir seneydi, diyelim.

çok para kazanalım. çok sağlıklı olalım. çok gezelim. çok görelim. çok sevelim, sevilelim, sevişelim.
0
gabe h coud
(23.12.21)
2021 maalesef ikinci yarısıyla benim için devasa bir hayalkırıklığı ve üzüntü, depresyon kaynağı oldu.
Çok pişman olduğum büyük hatalar yaptım.
Umarım pişman olduğum son yıl olur.
2022'den tek beklentim, pişman olmamak.
0
bir fincan kahve ile film izlemek
(23.12.21)
daha iyi bir ülkede daha iyi bir işe girmek olabilir - aşırı zaruri değil
kafamdaki istediğim arabayı bulamıyorum - fakat bu da zaruri değil
yalnızlığım bitsin isterim kafamdaki insan profili ile - direkman nikah basarım o derece
onun dışında sağlık sıhhat çok lazım, o varsa umut var
2019 ortalama, 2020 ve 2021 çok boktan yıllardı. 2022 de böyle geçecek galiba.
0
rain when i die
(23.12.21)
gram altının değeri artsın :)
0
e mice
(23.12.21)
isteğim yurt dışına gitmek ve ölene dek yaşamak için buraya bir daha asla dönmemek. hedefim de bunu gerçekleştirecek atılımları bu yıl içinde yapmak.
0
erenderk
(23.12.21)
emeğimin maddi olarak değerini kazanmak ilk sırada. Bunun içinde daha çok ve odaklı çalışmak gerek. Onun dışında iyi ve psikolojisi düzgün insanlarla bir arada olmak istiyorum. Sağlıklı olmak da çok önemlii
0
jjimyl
(23.12.21)
yok. yaşam hevesi kalmadı.
0
rose parks
(23.12.21)
iş.
0
psmstc
(23.12.21)
Valla çok bir isteğim falan yok, şu covid virüsü akıllı olup bu diyarları terketsin yeter. Mehter takımı gibi iki ileri bir geri gitmek canımı sıkmaya başladı.
0
j r r tolkien hayrani
(23.12.21)
(2)

Sınav kazanmak?

somon sosu
Merhaba,temmuz da yapılacak Dgs için ,çalışmalara başlamıştım matematikten köklü sayılara kadar geldim ama sonrasında araya bir mola vermek durumunda kaldım ondan sonra da bu zamana kadar toplarlayamadım yani canım çalışmak istemiyor,kendimi motive edemiyorum ve masaya oturtamıyorum Kesin olarak bu
Merhaba,temmuz da yapılacak Dgs için ,çalışmalara başlamıştım matematikten köklü sayılara kadar geldim ama sonrasında araya bir mola vermek durumunda kaldım ondan sonra da bu zamana kadar toplarlayamadım yani canım çalışmak istemiyor,kendimi motive edemiyorum ve masaya oturtamıyorum Kesin olarak bu sene dgs de başarılı olmam lazım Hukuk fakültesi istiyorum ve bu sene benim için son bir şans ama ben bunun değerini bir türlü anlayamıyorum ders calısmamak için her şey yapıyorum evi temizliyorum ya da kıyı da köşe de kalmış işlerle ilgileniyorum..Depresan kullanıyorum doktor kontrolunde odaklanmam için vermişti (Wellbutrin) o ilacında etkisi olmalı bazen evde duramıyorum duvarlar üstüme üstüme gelir derler ya onu yaşıyorum.Aranızda sınavlara hazırlananlar ,hazırlanmışlar bana bir yol gösterirse cok mutlu olurum.Hali hazırda Ösym sınavlarına hazırlanan varsa da bir çalışma gruplarınız varsa beni de alabilirseniz mutlu olurum
0
somon sosu
(13.12.21)
Ben de KPSS için çalışıyorum zaman zaman. Çalışamadığın zamanlarda deneme çözebilirsin süreli şekilde. Deneme sonrasında da çözemediğin soruları çözmeye çalışabilirsin, çözümlerini öğrenmeye çalışırken konuları da öğrenmiş olursun. Biraz heyecan işe yarayabilir. Bir de evde fazla zaman geçirince verim düşer. Dışarı çıkıp dışarıda zaman harcamak iyi.
0
dissendium
(13.12.21)
İlk olarak planın yoksa bir plan yap. Zihnen hazırlanmış olursun.

Sonra en ufak adımlarla başla. Misal hergün sadece oturup en canının istediği sevdiğin kısımlarla başla. Uzun sürelerle başlama. Pomodoro tekniğini kullan.

Ek olarak dışarıda spor yapabilme imkan varsa kesinlikle tavsiye ederim. Olmuyorsa evde ikişer dakika dahi ayırsan daha motive ve disipline olmaya başladığını görürsün. Zamanla süreyi arttırırsın. Spor özgüveni motivasyonuna olumlu yansır.

Severek olmayınca insan birşeyi yapması zor oluyor. Dolayısıyla yavaş yavaş derslerin sevdiğin kısımlarından başla.
0
psmstc
(14.12.21)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.