Telefonumuza şifre koyuyoruz, 10 kere yanlış girince telefondaki her şeyi siliyor, ana ekrana da şifre girilmediği sürece mesajı göstermiyor. Böylece güvenliğini kolayca sağlıyoruz.

tc, anne kızlık soyadı, kartın 4 veya 6 hanesi. bunlar bilinmeden hangi banka veriyorsa şifreyi, o banka ile çalışmayı acilen bırakın.

evet basli basina guvenlik acigi. sms spoofing denilen bir olay var. ayri "social engineering" ile hat icin yeni sim karti cikartmak da cok kolay. asiri kritik hicbir uygulamaniz icin SMS 2FA kullanmamalisiniz.

tc ve anne kızlık soyadı zaten çevrendeki çoğu insan rahat bir şekilde bulabilir hepimiz iyi biliyoruz. hadi tamam banka uygulamaları biraz daha zor ama mesela mail hesabı ya da sosyal medya hesabı 2 dakikada alınır. şifrenin 10 defa hatalı girilmemesi gerektiğini ele geçiren kişi de bilir herhalde. ana ekranda mesaj ön izlemeyi kapatabiliyoruz ama ben ortalama bir insandan bahsediyorum. çoğu telefonda ‘this is your facebook reset code ...’ mesajı telefon kilitli iken ana ekranda okunabiliyor. hem evet bence de sim kart ya da numara kopyalama vs zaten çok zor olmasa gerek. bizim gibi adamlarla kimse uğraşmaz ama kodamanlar soyulabilir

Evet, O yüzden tek başına kullanılmıyor ciddi durumlarda.

sim hattini ele gecirmenin ne kadar kolay oldugunu gormek icin
www.youtube.com

ayrica bu isin amerika'da oldugunu hatirlatmak fayda var. turkiye'deki musteri hizmetleri cok daha feci durumda

Türkiye esadla hiç doğrudan savaşmadı. Işid ile savaştık şimdi ypg.

Halkı diriliş ve çukur gibi dizilerle şiddet fetisisti yaptılar. Şimdi meyvesini topluyorlar. Yihhu taş üstünde taş birakmayacaz.

yok. suriye'de ic savas cikinca ulkenin kuzeyinde kurtler bi nevi kendi yonetimlerini kurmustu. abd destegiyle iyice palazlandilar, suriye'nin kuzeyine yerlestiler.

simdi o kuzeydeki koridor basimiza bela olmasin, orada kurt devleti kurmaya kalkmasinlar diye oraya daliyoruz biz. esad hem mutlu hem mutsuz. mutlu cunku kurtlerin canina ot tikayacaklar. mutsuz cunku turkiye suriye topragina girdi ve kolay kolay cikmaz.

velhasil simdilik esadlik bir durum yok.

esad değil esed. kardeşim esad oldu kahrolsun esed :(

"2 gün önce 'seni o kadar çok seviyorum ki insanlar sevginin niceliğinden bahsederken bunu örnek gösterecekler rererö' diyen adam dün tripli soğuk davranır oldu yine, noluyor dediğimde geçiştirdi, tekrar sordum bugün, beyefendi eskisi gibi hissetmiyormuş, beni çok seviyormuş ama aradığı bu muymuş emin değilmiş.."

Su cümleyi 100 kere felan oku, tavsiyeye ihtiyaç duymayacaksın.

soruluk bir şey yok. uzak duracaksın. sevgi bu kadar basit bir şey değil.

Böyle immatür insanlarla hiiiiç uğraşmıyoruz.
Başınıza bela olmasa bari.

sevdigine filan inanma, sonsuza kadar ya annesine benzer bi hareket yaparsam, bi kelime edersem diye kaygiyla yasayamazsin.

o adam bi buyusun, ergenlikten ciksin, birkac kizi daha uzsun, sonra gelirse ve sende de sartlar uygun olursa ve istersen o zaman o iliski bir seye benzer.

aksi halde adamin ciddi iliskisine giden yolda uzulen kizlardan biri (daha) olacaksin, hic zorlama. hayattaki misyonun dengesiz birini dengeli hale getirmek icin kendini paralamak degil. hislerin olabilir, gecicidir, bir sure sonra daha iyi olacaksin merak etme.

Ya bedenini ya da ruhunu beğenmiyor.

ayhhhhh böyle insanlarda ne buluyorsunuz anlamıyorum. İnsanın önce kendisine saygısı olmalı. Böyle bir ilişkiyi bırak, tanıdığım birisi olsa onla iletişimi keserim. Zaten herkesin ama herkesin fazlaca derdi varken üstüne enerjini bu kadar emen, seni aşağı çeken birisiyle ne işin olur ki? Arkanı dön ve kaç. O da mutsuzluk çukurunda ne hali varsa görsün. Sev seni seveni, seni mutlu edeni.

Uzman yardımı alın. Sizde dengeli değilsiniz zira dengeli olsanız bu dengesiz adama selam dahi vermezdiniz.

Uzak durmak en iyisi. Ben de bir dengesiz erkek olarak söyleyebilirim ki gerçekten ruhunuzu emeriz. Bu belki de sadece böyle olmak istediğimizdendir -benim için sebep bu diyebilirim.- ama kimisi için de bir problem vardır, kendi hayatına dair ve sizi bir türlü olaya dahil edemiyordur bu da onda duygusal dalgalanımlar yaratıyor ve size karşı bir öyle bir böyle olabiliyordur. Ama sonuç olarak uzak durun bence eğer sevmiyorsanız böyle aksiyonları.

Aslinda dengesizligi birak, su bendeki sevgiyi ornek gosterirler lafi bile kacmak icin bir sebep. Bu kadar iddiali, uclarda yasayan, sevgisini kiyaslayan insanlarla iliski kurmak hep zarar verir.

Arkana bakmadan kaç.

Arkana bakmadan kac.

kızlar nasıl oluyor da bir çırpıda tekmeyi basamıyor böyle adamlara anlamıyorum gerçekten, yatakta mı çok iyiler, nedir yani?

daha iyisini buluncaya kadar seninle. bulunca tekmeyi basacak. idare ediyor mevzuyu şu anda. cesaret edemiyor yalnız kalmaya.
karar senin.

Bence sorunu kendinde aramalisin. Neden bu adamla vakit kaybediyorsun? Yalnizliktan mi korkuyorsun? Bu adamla iliski icinde olmasan ne kaybedersin? vs vs

Kendini senden daha iyilerine layik goruyor.Arkana bile bakma

arkana bakmadan kaç+1 ayrıca bu tarz insanlar hayat enerjini emer bildiğin.Şuan belli bir duyguların var katlanırsın falan ama ileride hiç katlanamayacağın seviyelere gelecek ve iyice yorulacaksın.Başka bir ilişkiye enerjin bile kalmayacak vb...bittikten sonra kendim yaratmışım bunu hayatımdan bir yük gitti falan diyeceksin.

Ortodoks kilise mimarisine ait kubbeler.

Evet.

Dinin gereklilikleri doğrultusunda şekillendirilmiş (bkz: mimari esinlenme)

twitterda bu konuyla ilgili şöyle bir thread vardı
twitter.com

dinlerin kendisi arak zaten hepsi bi öncekinden daha mükemmel olduklarını düşünerek araklanmış.

mimar sinan'in da ermeni olduğu söyleniyor.
yabancıdan çalmamış sonçta :)

öncelikle cami mimarisinin dinle alakası yok
ilk cami hz.peygamberin evinin avlusu
emevi camileri kolonatlı alanlardan teşekkil; baktığınızda kiliseden arak olduğu ortada, bi başka örnek kurtuba camii de benzer şekilde; küçük kubbeler kesişim noktalarında görünüyor.
sonra yavaş yavaş kubbe büyümeye başlıyor

nasıl ya olur mu öyle şey. tam tersi. kemerler falan araplardan çıkmadır.

Evet, islam mimarisinde kubbe fikri ortodoks mimarisinden araktır. Genelde anadoluda görülür, arap islam eserlerinde pek kubbe kullanılmaz.

@sameidiot solo, bilmemkaç yüzyıldır her türlü kaynağa konu olmuş bir öğeyi bir cümleyle kestirip nasıl attın?

"İbadethaneler dini içeriğe göre şekillendirilmemiştir" diyebilmek için hangi kaynaklardan esinlendin, çok merak ettim?

En yalın örnekle; kiliseler, batı-doğu ekseninde apsise doğru akslanmaktadır, zira apsis Tanrı'ya yönlendirmedir. Oysa ki camiler tam kare planlıdır ve Tanrıya yönlendirme yoktur. Zira Tanrı her yerdedir.

bugun gss borcunuz var seklinde sms geldi

Parayı nereden toplayacaklarını şaşırdılar. Bana da cevre temizlik vergisi borcu yüzünden ihtarname geldi.

Size hitap edildiğine emin misiniz? Bazen yanlış kişinin sms mesajlarını alıyorum maliyeden.

goralı'nın içindeki en temel malzeme sosis, wikipedia'ya bak istersen.

Goralı, 1950 yılı sonrasında yapılmaya başlanan fast food türü. Sandviç ekmeğinin arasına koyulan sosis ve Amerikan salatasını andıran küp haldeki havuç, püre halindeki patates ve az sayıdaki bezelye karışımından yapılıp mayonez, ketçap ve turşu eklenerek servis edilir. Vikipedi

Yok.aklıma geldi gidip yiyeyim.

Goranlinin ozu ekmegin arasina rus salatasi koyup yemektir. (Sade gorali)
Sosis yaygin ve populer bir bilesenidir.

@şişko wiki yı okudum ve beni hiç tatmin etmedi açıkçası
Ayrıca dünya mutfağında amerikan salatası diye bir şey yok

fındıkzadede yapılan goralıyı hiç sevmem, sevmeyiz. kocamustafapaşa otobüs duraklarının ordaki büfe goralı yapıyor, hepimiz gidip 5 er 6 şar tane ondan yiyoruz. içinde sosis ve patates püresi var sadece... hatta öyle ki insanlar önünde sıra olur bu basit goralı gibi şeyi yemek için.

Fındıkzade'dekinde sosisli yok.
Kendi yaptıkları birşey var.

Sosis yok olacağıdı.

zaten zorunlu deprem sigortasını herkes yaptırıyor.
genelde yaptırmayanlar oluyor. zaten ucuz kafam almıyor neden yaptırmadıklarını. şimdi sarsılınca imana gelmişlerdir.

Devletin depreme bulduğu mükemmel çözüm : ölmezseniz bir miktar para alabilirsiniz sigortadan.

kisa zamanda deprem olacagi nasil acik oluyor?

O deprem olduğunda bankacılık sistemi çalışmayacak paranın bir anlamı kalmayacak bence. Enflasyon zaten kim bilir ne olur, ya da mesela o parayla evini tamir ettirmen gerekecek ama ettireceğin kişi kaldı mı veya ne halde?

Yine de işler düzene geçince sıfırdan başlamamak için iyi tabii.

Deprem tahminini DASK yaptıran konut sayısının artması genellemesi üzerinden yapmaya çalışan sigortacının diplomasını yakması lazım. İnsanların paniği ile jeolojik bir olayın hiç bir alakası yok.

dask van depreminde 28.000 hasarlı konut için 120.000.000 lira ödemiş. ev başına beş bin liradan az para düşüyor. iyi bir çadır alınır heralde o paraya.

ask gibi tekel olan kamu kurumları prim alırken lüks konuta göre alır, o parayı lüks araça, plaza kirasına falan basar, hasar oluşunca da elinize üç kuruşu verip gönderir sizi.

dask tarafından açıklanan rakamlara göre, konut başına ortalama ödemesi 7522 lira. artık pimaüen yaptırırsınız o parayla.

siz devletin size sigorta karşılığı para vereceğini mi sanıyorsunuz?

www.sigortam.net
www.dask.gov.tr

abov bu gerçek bir sigorta değilmiş. yani risk/prim kavramlarının bir önemi yok. devlete sen ödeme yapıyorsun, devlet sana deprem olursa para verecek. devlet para verecek. cek. cek cek....
çoktan yemişlerdir o paraları.

exponansiyelin asimptotu y eksenine paralel, logaritmiğin x eksenine paralel. yani logaritmikte y ekseninde bir limit var. 100 rihter ölçeğinde bir deprem mümkün değil sonuçta.

@stc evet doğru. ama bu "7.2 ile 5.7 arasında muazzam fazla fark var çünkü deprem şiddeti logaritmik artıyor" cümlesini haklı çıkarmıyor. logaritmik artsa deprem şiddeti 3 ve 4 arasındaki fark, 6 ve 7 arasındaki farktan çok daha "fazla" olmasını gerektirir?

katılıyorum, ölçek logaritmik ama kağıda çizdiğin fonksiyonun artışı üstel.

"The Richter magnitude of an earthquake is determined from the logarithm of the amplitude of waves recorded by seismographs..." en.wikipedia.org

google'da gördüğüm tüm sonuçlarda "richter ölçeği logaritmik" deniyor ama "richter ölçeği logaritmik artar" gibi bir şey yok. aksine "powers of 10" yazıyor mesela.

dediğin gibi "deprem şiddeti logaritmik olarak artıyor" bence ya matematiği ya türkçesi kötü birine ait bir cümle.

bonus: lh5.ggpht.com

ha tamam anladım. magnitude ile amplitude arasıdaki farktan kaynaklanıyor bu. ilki diğerinin logaritması. dolayısıyla 1 ile 2 richter arasındaki fark sadece 100-10=90 amplitude ikne, 7 ile 8 arasındaki fark 10^8- 10^7 gibi astronomik bir amplitude veriyor.

Lineer olmayan artışlara logaritmik/üstel artıș deniyor. Sadece depremde değil başka alanlarda da kullanıyor. Örneğin lineer ve logaritmik olarak iki çeşit potansiyometre (elektronik) var.

Richter derecesinin logaritmasını aldığın için yanlış gibi görünüyor oysa richter ölçeği depremde açığa çıkan enerjinin logaritmasıyla orantılı bir değer, ifade doğru yani.

Kulaktan dolma bilgi olduğu için böyle oluyor. Deprem şiddeti değil, richter ölçeği logaritmik olarak artıyor. Richter büyüklüğünün 1 birimlik artışı deprem şiddetinde 10 kat artışa denk geliyor.

Bence oyle sanmiyor, oyle sansa itaat etmezdi bence. Seni master olarak kabul ediyor hayvan, kopek sansa oyle yapmazdı diye düşünüyorum.

Sanmıyorum. Dışarıda gördüğü köpeğe ve insana verdiği tepki çok farklı.

Surunun lideri gibi goruyor diye duymuştum.

kendi türünden sanıp sanmaması gibi bir şey yok. köpekte tür algısı olmaz. ancak sürü hayvanı olduğu için sürüsünden biri ve (olmazsa olmaz) sürü lideri olarak görmesi gerekir.

sahiplik sadece bizim kafamızdaki mülkiyet algısından dolayı var olan bir konsept.

köpek senin köpek olmadığını bilir ama ayrımcılık yapmaz. sürüde alpha(sürü lideri) pozisyonundaki hayvanın kurduğu otoriteyi kurarsan seni alpha olarak görür ve sever, sayar, korur, takip eder...vb otorite kuramazsan sadece sever. itaat etmez.

kedilerin sahiplerini buyuk kedi sandigini nereden cikardiniz? :)
Kopeklerin sahiplerini "suru lideri" olarak gordugunu iddia edenler var, ama bu dusunceyi temelsiz bulan ve elestiren pek cok uzmanin (biyolog, zoolog vs) goruslerini okumustum. Kaldi ki, kopek yetistiricileri icinde bile oyle bir fikir birligi yok.

Nacizane: kediler de kopekler de (ve atlar da) insani insan olarak goruyorlar. bir havyanin evcillesmesi dedigimiz sey biraz da "insanla ozel bir iletisim kurabilmesi" olsa gerek. 20 yildir kedi beslerim, kedinin insana davranisi bir kediye olan davranisiyla katiyen benzesmez, temel farkliliklar bulunur.

Köpekler insanlarin kıçlarını koklayarak iletişim kurmaya çalışmadıklarina göre, köpek olmadığımızı anlıyorlar.

@ebabil: www.ntv.com.tr

neden soruyu soran aibo'nun ne olduğunun bilinmeme ihtimalini düşünmüyor?
üşenmedim baktım aptal bi oyuncak robotmuş. iyi paralara da satmışlar. gerçek köpek daha ucuz diyedir belki. 2017 versiyonu çıkmış al 3000 dolar

direct.sony.com

Çünkü gereksiz pahalı.

çünkü 3000 dolara en kral pc toplanır. hedef kitle aynı.

çıkmıyor derken? tr'de satışı neden yok diye soruyorsunuz diye düşünüyorum.

pek çok teknolojik alet gibi, alım gücü nedeni ile, 3000$ = 17bin yapar, üzerine vergisi cartı curtu en az 25 bin'e gelir. ithal edecekseniz (sony'den bağımsız) birde yedek parça, servis vs. ağı kurmanız lazım. bu da maliyeti arttıracaktır, etti sana 30 bin.

kim, 30 bin liralık bir oyuncak alır ki ve bu insanlardan kaç tane var? bu soruya cevap verebilirsen (rakamı değiştirebilirsin kendi hesabın ile far etmez) o paraya araba alır, motorsiklet alır, bir sürü başka şey alır çocuğuna. çok isteyen olursa bireysel olarak getirtir.

kişi hobisi için 30 bin liralık malzeme alabilir bu arada, misal model uçak yapıyordur alır, araba yapıyordur alır vs. ama kişinin tatmini başka bişi.

@hasmet, aibo'yu bilmeyip aptal bir köpek diyecekler uzak dursun diye açıklama yapmadım
@halitkin çok ucuza malolabilir rakipler çoğalirsa

çıkanlar var?
www.producthunt.com

ve evet maalesef ucuza falan gelmez. üç bin dolar'a ben de takıldım epey, ama sony gibi markaların yaptığı ürünlerle bu tür amatör eğlendiren oyuncaklar aynı kelitede olmayacak tabii. fakat bazı uygun fiyatlı alternatifler var.
(evet bu linktekilerin bazılarının henüz kickstarter gibi projeler olduğunun farkındayım, sadece ilk google aramasının ilk sonucu olarak bunları bulabildiysem eminim yüzlerce çeşidi vardır çin işi.)

Çıkıyor. Oyuncakçılarda bir sürü dil veya programlama öğrettiğini iddia yapay zekalı robot var.

çünkü 3 bin dolarlık ''şey''i dolapderede parçalarına ayırıp yedek parça olarak satarlar.

Yanılıyorsam yanılıyorsun diyin.

En son apo, bahçeli ve Erdoğan yakında aynı karede poz verebilir, apo ev hapsine alınacak falan demişti.
İzlediğim ilk ve son videosu bu olmuştu.
Sanırım bunak.
Ciddiye alınacak bir tarafı yok.

Bakıyorum arada. Bazen çok üfürüyor ama olur o kadar.

Bazen bakıyorum ne diyor diye ama genellikle videolarına clickbait başlıklar açıp içeriğinde yeni veya ilginç bir şey söylemiyor maalesef. Bence çok yüksek izlenme sayıları alıyor buna rağmen.

bir bu bir selçuk geçer. yel allahın,kaval allahın üfle babam üfle . 2 yıl oldu hala dolar 12 lira olacak .

(bkz: youtube vanced)

Bu vanced playstore'da yok sanırım?

yok. dışardan apk dosyasıyla kuruluyor. nasıl kurulacağı internette mevcut.

modlog'dan hangisinin silindigini gorebilirsin ama icerigini göremezsin.

eksisozluk.com

Oha hayvan gibi şeyyapmıslar.
Peki bu içerikler suc içeriyorsa, yazarları hakkında cezai işlem de yapılıyor mu?

Az harcar ama harcar.

1.5 watt saat falan harcıyormuş ortalama, faturaya kuruşlarla yansır en fazla.

TV açık iken harcanan enerji elbette harcanmaz, ama stand by konumunda her cihaz elektrik harcar. Tüm dünyada üzerinde durulan bir konu bu, gereksiz israf.

Hayatına dönüp baktığında görebileceğin bir şey olmasının çok anlamı var. Başkasından önce kendine göstermen önemli yaşadıklarını.

Anlatabilmek için seni anlayabilecek birileri lazım önce

Bir erkek kişisi olarak haliyle anlayamıyorum ve anlatmaya ne gerek var diyorum.

Gerçekten seviyorsa sevdiği kişiyi çözer zaten. O çözdükçe sen rahatlar çözülür dökülürsün. Buradan pay biç.

Etken maddeleri uçurmadan, suyu azaltıp daha konsantre hale getirebilirsiniz ama zor iş. Cep boya aktarıp etkisi geçtikçe sıkmak en kolay yol

Bileklere filan hafif vazelin surup dagitip ustune sıkarsanız biraz daha artar kalıcılığı.

Sabah öğle akşamüstü sık işte?

Şu nasıl?
www.hepsiburada.com

Güneş kremlerinin kullanım süresi 1 yıl oluyor genelde. Alıp da kullanmayacaksanız paranızı çöpe atmayın.

alıp da kullanmayacaksanız almayın +1

2021 son tarihliler var. 2 yazı var.

açmazsa kullanabilir.

ben heliocare gel kullanıyorum, memnunum. la roche posay sevenler de çok.

Uzun yillardir bi suru marka kullandim en önemsedigin konu gunes kremi. Farkli icerikli ve fiyat skalasinda kullandim 2 tane favorim var. Yazin her 2 saatte bir yeniledigim icin kolay surulebilen missha aqua. Koruyuculugu da cok iyi. Ksiin da missha dan biraz daha yagli kivamli olan heliocare gel kullaniyorum. Ikisinin de sorunu parfumlu olmasi. Onun disinda temiz icerik. Bir de heliocare cream olanlarda paraben var gel olanlarda yok.

Missha yi da ilk defa duydum.

Missha yillardir turkiye piyasasında olan bi kore markasi. Kore cilt bakimi son 2 senedir populer. Cunku fiyat performans urunleri var. Icerikleri cok iyu.Ama missha bayagidir bilinir bir marka en az 7 8 senesi vardir ben bb creamini alali. En cok bb kremi unlu zaten perfect cover. Daha sonra da gunes kremleri. Bikac yerde magazasi da var gidip deneyebilirsin ucretsiz tester da isteyebilirsin yabani degiller tester konusunda. Ama daha temel, ucuz yollu ve dermokozmetik marka ararsan la roche posay ve avene e bak. Iksii de iyi marka.

Attigin linkteki urun sprey formunda. Makyaj sonrasi tazelemek icin vs cok kullanani var ama sıkarken cikan kimyasali soluyosun ve ben tercih etmem. Ayni urunun sprey degil de alistigimiz daha kutu gibi olani var. Ona bakmani tavsiye ederim.

yves rocher tam istediğin kremlere sahip

ben bu yil yuz icin roc aldim. yagli olmadigi icin makyaj altina da cok rahat bir sekilde kullandim.

yves rocher nin kremleri 1 yıl değil 6 ay kullanım süresine sahip, içeriği daha az kimyasal olduğu için

Clinique.

alıp da kullanmayacaksanız almayın +1000. Iki uc lira tasarruf edecegim diye bence gereksiz stokalamak zira kalabalik ediyor, eskiyor, unutuluyor vs

Kayitsiz + 1
Ben de burdan sorup aldim, su gibi gercekten cok memnun kaldim
Ben yaz kis kullaniyorum yuz icin

La Roche Posay Anthelios Shaka Fluid

Karma, hassas cildim var ve gayet memnunum. Su gibi uygulaması kolay.

adam en sağ şeritte duruyorsa motorsiklet şeritte deği, sağ şeridin de yanında, emniyet şeridi gibi düşünelim en iyi ihtimal.

sağdan sollama yapmak tehlikeli ve yasaktır. durması veya soldan sollaması gerekirdi tabi trafik ışıkları söz konusu olduğu için sollama da yasak olmalı o mesafede, kısaca motor hatalı.

Öncelikle motor duramayacak hızda gittiği için hatalı.

Motor geçerken o anda yaya iniyorsa araçtan o ayrı. Ama yaya zaten inmişse, motorun yayayı görecek ve yavaşlayacak vakti varmış diye düşünüyorum.

kesinlikle motor hatalı

adı üzerinde motorlu araç. çok fazla insan bisiklet gibi kullanabileceğini düşünüyor, yaya geçitinden giriyor, kaldırımdan geçiyor vs.

Motor hatalı.

Motor. Şeritte gitmesi gerekirdi.

mötöörrr.

Motor hatalı. Araçların sağından geçilmez.

Motor hatali

Motorcu şerefsiz.

Motorcu hatalı

@our great conjuncture +1
Hiçbir şekilde böyle dünya tarihine geçmiş bir caninin herhangi bir yönünün övülmesini doğru ve etik bulmuyorum. Rasyonellikten uzak yorumlar bunlar derseniz Hitler'in de amacının, yaptıklarının herhangi bir rasyonellik, mantık taşıdığını düşünmüyorum.
Edit: ohoo gelmiş hemen duyar etiketi takan, hitler seviciler. Bir şey anlatılmaz bunlara.

Askerliğini bilmem ama sanatçılığına büyük haksızlık edilmiş lisedeyken.

O resimlere rağmen onu akademiye kabul etmeyen Viyana Güzel Sanatlar, 50 milyon kişinin ölümünden sorumlu oldu aslında lol

Haksizlik ediliyor derken ne demek istendiği cok acik. Duyar kasmanin alemi yok.
Adamin yetenekleei üzerine konusuluyor. Cok iyi bir ip cambazi hirsizlik yapınca iyi bir cambaz oldugu gercegi değişiyor mu mesela?

Askeri deha hakkinda bir sey diyemeyecegim, ama liderlik konusunda evet katılıyorum.

Bir de Stalin 45 milyon insan oldurdu, Stalin ile ilgili istedigin gibi konusmak serbest. Hitler diyince ooooo. Adi en cok duyulan kotu en tabu oluyor.

Abd japonyaya Bomba attı çoluk çocuk dinlemedi öldürdü. Hitler askeri deha deyince ooooo. Bu iki yüzlülüktür.

Bu konuda bilgim yok ama fikrim var (sağdan soldan edinilmiş) hitler' gazla çalışan bir adam olduğu cahil cesaretiyle dalıp biraz balına, biraz da alman ordusunun üstünlüğü sayesinde bu işleri başarmış olabilir. Bkz:dunning kruger efekt.
Ama yönetimin kabiliyetine çok is düştüğünde yani işler zorlastiginda generallerin işlerine burnunu sokup onların hata yapıp yenilmelerine neden olduğubu düşünüyorum. Mesela alman askeri asla geri çekilmez deyip, taktiksel cekilmelere mani olmuş.

rusya konusunda, ekşide birisi, moskovaya bu kadar yaklaşmışken başka şehirlere yönelinmesinin salaklık olduğunu yazmıştı. sanırım başkentin düşmesinin ruslarda çok büyük moral çöküntüsüne yol açacağını ve yönetim zaafının oluşacağını ima etmiş.

ayrıca hitler'in ne askeri dehası olacak ki? adam politikacı. generaller ise çok güçlü bir orduda liyakat esasına göre yükselmiş askerler. Birisi anılarında, hitler'in en temel askeri kavramları dahi bilmediğinden bahsedip alay ediyordu.
askeri deha olsa, elinde alman ordusu ve sanayisi varken kaybeder miydi? mesela atatürk neden herkese saldırıp osmanlı'nın topraklarını geri almaya çalışmadı da anadoluya razı oldu?

bir şeye haksızlık edilmesi için önce o şeyin var olması lazım. askeri yeteneği bilemem ama hitlerin strateji denen olgudan haberi olması düşük ihtimal. çünkü karşındaki düşmanın (bkz: ingiltere) en önemli kaynağına (bkz: hindistan) erişim yolunu (bkz: süveyş kanalı) kesme imkanı varken (bkz: afrikakorps) tarihte bir kere bile işgal edilmemiş bir ülkeye (bkz: sscb) saldıran (bkz: barbarossa harekatı) adam ağır gerzektir.

liderlik vasfı olduğu kesin fakat askeri deha olduğunu düşünmüyorum. özellikle batı cephesinde ingiltereyle savaşırken yok yere rusyayla ani bir cephe açıp hem doğu hemde batıda cephe açması hata.

1941 haziranda taarruza başlayıp kışa kadar moskovayı alırız deyip alamaması hata, alamayınca savunma hattı kazıp kışın geçmesini beklemek yerine sibiryadan özel getirilmiş rus birlikleriyle savaşması hata.

savaşın kaderini değiştiren büyük hataları varken askeri deha sayılması pek mantıklı değil

Fatih terimin futbol dehasına benziyor biraz hitlerin askeri yeteneği. Bu tiplerin başarısı, eldeki imkanların rakiplerden ne kadar üstün olduğuna bağlıdır. Gerek kaliteli ayaklarla gerekse meşhur lobisiyle çıkın oynayın aslanlarım hadi oğlum koş aslanım taktiğiyle gsnin çapından büyük başarılar almasını sağladı. Ama iş ciddiye binip avrupa takımına gittiğinde alay edilerek geri döndü.

Hitler de rakiplerden daha iyi teknolojiye, daha güçlü silahlara sahip olmanın avrupaya hakim olmaya yeteceğini düşündü. Başta başarılı da gözüktü ama bütün o güçlü korkunç silahları teker teker susturuldu, en sonunda inine girildi ve sonu geldi.

Duyar kasanlara bir perspektif: Kotu insanlarin kotulukleri nasil becerikli bir sekilde yapabildiginin konusulmasini yasaklarsaniz yeni nesiller bir seyleri iyi yapabilen kisilerin kotu olabilecegine inanmaz. Cunku yaptigi iste basarili ama bu basariyi canilik icin kullanan bir insan ornegi olmaz zihinlerinde. O yuzden karsilarina yeni bir hitler ciktiginda "bu oyle biri olamaz, baksaniza ne kadar kendinden emin, karizmatik ve becerikli" derler.

Kotu insanlarin da becerikli olabilecegini saklamayin ki tarihten bir sey ogrenmek isteyen ogrenebilsin.

moskova tren yolları ve üretim açısından büyük bir merkezdir. alınması çok şey değiştirir. kuzeyin ikmali tamamen imkansızlaşıyor.

bakü hedefi mantıksız, çünkü o petrolü alsan da almanya'ya götürüp işleyemiyorsun en az 2 yıl boru hattı rafineri vb için zaman lazım o da yeterli değil. kiev değil de doğusunda var o buğday falan da.

stalingrad'da çekilme emrini vermeyen hitler ya da emri almasa da bu işi yapmayan paulus... ikisi de hatalı. manstein kotelnikovo'da durduruldu onun hatası değil. kursk ise planlama ve istihbari zafiyet.

afrikakorps biraz hayal çünkü ikmali çok zor, el alamein'den kahire'ye giderdi ama oradan ötesi imkansız. almanların elindeki tüm kamyonların %33ü afrikakorps'un ikmali için kullanıldı. sanki 100 tümen var orda.

daha verimli bir luftwaffe ve kriegsmarine ile norveç'te destroyer faciası yaşanmasa, malta alınsa, 1941'de kuzeyde oluşan bazı boşluklar daha iyi değerlendirilse, mers el kebir olmasa, finler ile işbirliği daha da artsa, vb. vb. almanların fark yaratabileceği birçok nokta var. teknik olarak da daha basit ve daha az sayıda model araç üretmek mesela, uçak üretiminde stratejik bombardımanı boşvermek, vb.

hitler'in asıl büyük stratejik hatası tek: amerika'nın oyuna dahil olması. onu dışarıda tutmadan olmuyor. amerika olmasa savaş kazanılır, sscb'nin lend lease olmadan savaşma imkanı yok.

Ne abartıldığı kadar beceriksiz ve cahil ne de siyasi/askeri deha olduğunu düşünüyorum. İlk askeri başarıları bence kendi yeteneğinden ziyade dönemin koşullarıyla da alakalı. Sonradan "faşizme karşı omuz omuza" diye goygoy yapan ülkelerin bir süre Almanya'ya ses çıkarmadığını hatta beraber toprak paylaştıklarını unutmamak lazım.

Öte yandan Guderian ve aynı nesilden gelen askeri bürokrasinin teorik bir birikimi var. Bu sivrilen isimlerin çoğu yenilikçi ve 1918 sonrası "çıkıntılıklarıyla" ünlü tipler. Zaten ordu içerisindeki eğitimde de epey görev alıyorlar.

Tarihteki büyük kütülükleri sadece bir kişiye veya bir gruba bağlamak hem bireysel hem de kurumsal olarak epey konforlu bir şey.

Bir de, Lost Victories bence çok kötü bir kitap. Adam sadece kendini aklamak için yazmış. Savaştan sonra hayatta kalanların yazdığı anıların neredeyse tamamı Nürnberg mahkemeleri ve 1950'lerin ortasındaki dönemde yazılmış. O dönemki hava hesaba katıldığında (Batı Almanya'nın yeni yeni Batı'ya "kabul edilmeye" başlaması vs.) her şeyi Hitler'e yıkmaları ve "biz sadece görevini yapan idealist vatanseverlerdik" demeleri normal.

askeri açıdan bir deha demek çok da doğru değil.

yeterli ihtiyatı bırakmıyor, kuvvetlerinin gücünü ve hazırlığını kestiremiyor, düşman cephesini genişletmemeyi beceremiyor, ikmal hatlarını değerlendirmeden kuvvetlerini aşırı ileride bırakıyor, ordu bütünlüğünü bozacak kadar uzun bir cephe kuruyor vs.

iyi bir komutan ordu ilerlerken belli olmaz. iyi bir komutan ordusu muharebe kaybedince ordusunu geri çekip toparlayabilendir. zamanı gelince "dur" diyebilen, zamanı gelince beklemeyi ve uzlaşmayı bilendir. hitler'de bunların hiçbiri yok.

şarap dolaba konmaz

şarap buzluğa konmaz dolabı geçtim hadi yine.

hic sarap dondurmadim ama boka doner diye tahmin ediyorum.

sarabi acmadan hep soguturum ben, soguk icimi daha hosuma gidiyor. zaten beyaz/pembe saraplar sogutulur.

Bozulur. Donmuş kola gibi ayrışır, kötü olur.

Muhtemelen yazık olur.

Zaten cam sisede dondurursan cam patlar mundar olur

Hiçbişey olmaz. Deneme yanılmayla tecrübe edebilirsin.

asla.

Mehdiliği reddeden biri nasıl mehdilik iddiasında bulunacak? Mümkün değil.

Bu ego, herşeyin en doğrusunu ben bilirim havaları ve etrafında mürit tadında fanboylar oldukça herşey mümkün. Kafa yanıyor dincilerde bir süre sonra.

Hasan mezarci da başlarda gayet düzgün konuşuyordu, hatta iyi bir hatipdi.

Eski Adnanhocasporlu değil miydi bu öbürünün ipini çektiler yeni kral neden olmasın.

adnan oktar'ın eski müridi bu. hocası içeride bile olsa yaşadığı sürece böyle bir işe kalkışamaz.

Adamın fikirlerini bilmiyorsunuz sanırım. Mehdilige karşı kendisi. Ayrıca adnan oktar hocası da değil.

kaptan maydanoz senin dünyadan haberin yok, adnan oktar istedi boşnakça çağrışım yapsın diye adam adını değiştirmiş. ilk adı osman caner uygun. caner'in yazdığı kitapları adnan oktar'ın kendi adıyla yayınlattığını sağır sultan duymuştur. bilerek şimdi mehdilik yok diyerek tabiri caizse ''ters kolpa'' yapıyorlar.

1985'te adnan oktar'a karşı yapılan ilk operasyonda caner taslamanda gözaltına alınıyor. ayrıca halen adnan oktar soruşturmasından tutuklu kadınlardan sorumlu tülay kumaşçının attığı twit de bu (git: i.superhaber.tv )

Adnan hoca'nin müridi olduğunu bilmiyordum.
Vaay Caner hoca, sen ne yere bakan yürek yakanmıșsın da haberimiz yokmuş ehehehe

@ada meltemi bunları kendisi de söylüyor zaten. dini bir arayış içindeyken bir çok gruba girip çıktım diye. adnanı da söylüyor. ama hocası filan değil :) caner nasıl benim hocam değilse adnan da canerin hocası değil. pff.

Fğansığzca

Uno taco por favor

Español diyorum

Fransızca+1

Latince.

İsveççe. Norveççe de olabilir.

Portekizce

Almanca
İkinci tercih Rusça
Üçüncü tercih Fransızca :)

ingilizce

Fransızca+1

İngilizcenin nesi ilginç ya? w

Latince +1
Roma vatandasi falan olurdum o zaman. Donemin en iyisi. ;)

ilginc olmasina gerek yok ki. buradaki olay kullanisli olmasi.

Ingilizce ya da almanca. Ingilizce pratik dil oldugundan, Almancayi da kulagima hos geldiginden:)

íslenska ve deutsch

ingilizce öğrenemeseydm ingilizce derdim ama ana dilim olmasa da çok rahat konuşup yazdığım için ingilizce'yi geçiyorum.

fransızca.

türkçe

Yeni dalga olursa, sence kapılarımızı kapatmamız ve dalgayı önlememiz gerekmiyor mu?

Sağlam duruş falan değil. 2011'de bizim bilmediğimiz bazı sözler verdiler ve Suriye'de iktidar değişmeyince de, kendilerini saçma sapan işlerin içinde buldular.

bunu çok ucuz iş gücüne dönüştürdükleri için, firma fabrika sahibi arkadaşları mutlu etmek için sonuna kadar insan almak istiyorlar. nitelikleri, suçlu, cani vs falan olmaları hiç umurlarında değil hatta daha işlerine gelir

Adam Mavi Marmara tayfasını bile sattı, Suriyeliler için mi sağlam duracak? En başından beri Suriyelileri batıya karşı şantaj aracı olarak kullanıyor. O an arkaplandaki pazarlıklar nedeniyle böyle bir şey söylemiştir. Ertesi gün tam tersini söyleyebilir. Yapmadığı şey değil.

Türkiye'deki Suriyelileri de zamanı geldiğinde halka kırdırıp sıfır oy ve itibar kaybıyla işin içinden çıkacaktır.

Avrupa birligine karsi koz olarak kullanmak icin bu ise baslandi. Suriyeliler en cok kendi secmenine dert olunca zararini da gordu ama o koza hala ihtiyaci var.

Sağlam duruş mu dedin?
Bu fakir bu görevde durdukça o papazı alamazsın? :)
Adam hayatta görebileceğin en büyük makyavalist. Şu an işine öyle geliyor demek ki.

Alanyum Avm var.

Alanya çarşı / merkezde yürüme mesafesinde hepsi var. Özellikle belediye karşısında baya büyükleri açılmış.

kim mesela entry'leri yaz bakalım. kendi fikri olamayacağını size düşündüren sebep nedir?

ne alaka abi? AKP liler de yok mu bu ülkede? gelip fikirlerini yazıyor. birilerinin fikri zorumuza gidiyor sevmiyoruz diye hemen bunlar troll, sözlük bunlara göz yumuyor falan demek ne kadar sacma ya. sen, ben nasıl fikrimizi ifade ediyorsak onlar da ediyor. olay bu.

örnek:
chp'nin içine sızmış ya da sızdırılmış türk ve türkçülük düşmanı kriptolardan biridir. kendisine verilen hapis cezası önemli değildir. chp'nin kapısının önünde gölgelenmek için bile durmasına izin verilmemesi gerekir; öyle tehlikeli öyle uzak durulası.
06.09.2019 19:44 old but hot

yazarın başlık altında 1 tane etry var;

(bkz: #94061783)

inşallah tez zamanda uçurulur dediğim yazar.
(bkz: engelle)


@mehmed resad, aktrolden kastım, buraya yazı yazmak için para-menfaat ilişkisinde bulunan insanlar. bir çok akpli arkadaşım var, bir düşünceyi savunmak ile karşı düşünceyi aşağılamak farklı şeylerdir.

aktroll demek daha çok entry demek. Adam bir yazıyorsa, en az on kişi de adama sövmek için yazıyor. bunların hepsi hit.

Akp nin organize bir şekilde troll istihdam ettiği, başta sümeyye nin ağzından olmak üzere çok şekillerde ispat edildi.
Wikipedia ya bile katlanmayan iktidarın ekşisözlük'ü kendi haline bırakmayacağı bariz değil mi?

buzlu epilasyon dedigin lazer mi? yani tamamen kurtulmak icin?
oyleyse tum vucut icin 4000 az bile.

onun disinda trans falan degilsen erkegin kollari bacaklari tamamen kilsiz cok tuhaf bence.

Zaten komple gitsin istemiyorum, ben de sevmem öyle şey. Yoğunluğu ve miktarı azalsın istiyorum sadece.

kişiye göre değişiyor. arkadaşımla birlikte göğüs için 6 seanslık paket aldık. 5 seans gittik. arkadaşımın neredeyse yarısından çoğu gitti ve çıkmıyor. benim ise 1 ay sonra tüm tüyler tekrar çıkıyor. sayılarında azalma yok, yalnızca tüyler inceldi.

@violetsky: Peki, ne kadara mal oldu?

Kulak / yanak
kılları için düşünüyorum

yaptırmadım ama yaptıracak olsam hastahaneden şaşmazdım.

Elmacık bölgesi
8 seans 320 tl - ladonna çamlıca
Lazer tam olarak bitirmiyor ve temiz kalma süresini uzatıyor. Ben normalde jilet ağda ya da makine ile aldığımda 2-3 gün içinde tüy dolardı, sakal gibi ama daha incesinden. En son 7. Seansı yaptırdım ve 1 ay sonunda çok az miktarda ufak tüyler çıkıyor. Sonuçtan inanılmaz memnunum.

of altına gelen yorumlar buram buram cahillik kokuyor.

Dinlemedim. Sadece konuşarak muhalefet yapıyormuş gibi gözüken adamı ciddiye almıyorum.

artık kimse takmıyor ki kilicdari. atıp tutuyor hiçbir bok yaptığı yok. Ekrem one çıkınca zaten iyice umursanmamaya başlandı. insanların odağı başka yerde.

Merhaba. Yetkili servis büyük ihtimalle "parçası yok artık" diye sallayacaktır. Özel serviste de çok güvendiğiniz birisine kurcalatın derim, çünkü eski cihaz, muhtemelen çıkma makineden sökülecek parça ile onarmaya gidecektir. Bahsettiğiniz üzere sorununuzda az bir maddiyatla çözülecek gibi durmuyor. O sebeple onarım ücreti hakkında da tam bilgi alıp bu işe girişin derim.

12-13 yillik yerli beyaz esya bitiktir buyuk ihtimal, tamir ettirebilsen bile baska yerinden sikinti cikartir. artik makinalarin omru 10 sene civari, dusuk kalite olanlarin 5 senede patladigini da gordum.

ozetle: yeni makina bakin.

Yetkili servise baktırın. Uygun fiyatlı yedek parça onlarda oluyor. Bizzat arçelik yetkili servisinde çalıştım. Özel servisler bize gelip parçayı alıyor müşteriye daha pahalıya takıyorsun.
Makina 10 senelik, kozmetik parçaları belki olmaz ama temel parçalar elektronik kart, bilya vb hala mevcuttur.
Muhtemelen kart arızası var, kayışlarka ilgili sorun var... Yani birden fazla sıkıntı mevcut. Servis ücreti karşılığı makinaya bakıp size totalmaliyeti çıkarırlar. Özel servisle daha çok sorun yaşamanız olası.

Verdiğiniz paraya yazık. Zor adam olur o makine. Evsahibine yenisini aldırmaya çalışın, olmazsa kendiniz alır, çıkarken götürürsünüz.

başlat menüsüne sağ tık-aygıt yöneticisi-disk sürücüleri-söz konusu diske sağ tık-cihazı kaldır
(geri dönüşü kolay mı zor mu bilmiyorum aratmak lazım googleda)

@war of the world, hocam bu şekilde olmuyor :) bunu denedim yazmadan önce söylemeyi unutmuşum :) ve hatta usb safely remove ile de yapmayı denedim, tekrar kendine gelmiyor kolayca.

bios üzerinden hddyi disable etmeyi denediniz mi?

@war of the world hocam ben windows açıkken gerçekleştirmek istiyorum bunu.

windows üzerinden olmaz sanırım. bios üzerinden kapatcaksınız ki elaktiriği kessin :)

Mobildeyim bakamıyorum ama aygıt özelliklerinde güç yönetimi gibi birşey yok muydu, okuma yazma yapmayınca uyku moduna girme gibi birşey vardı sanki

İnfrared denilen yeni nesil elektrikli sobalardan alacaksın o zaman, tüketimi de saatte ortlama 2 kwh gibi olur.

sadece elektrikle ısınılacaksa infrared almayın. ufo türü ısıtıcılar odayı ısıtmıyor sadece ışığının deydiği yerler ısınıyor kapanınca da oda anında soğuyor. sizin ilacınız yağlı radyatörler. kendim uzun süreli kullanmadım ama geçen sene ben de sadece elektrikle ısınma ihtimali olan bir eve çıkma ihtimalim olmuştu o zaman epey araştırmıştım genel tavsiye bu yönde. ayrıca delonghi nin bu işin kralı olduğunu da söylüyorlar.

kesinlikle NOBO almanızı öneriyorum. infared kesinlikle almayın.

ya konvektörlü ısıtıcı, ya da yağlı radyatör. bu ikisinden başka ısıtıcı sana zulüm olur, o derece.

bu arada @konetsu inanılmaz haksız. Eğer mesele o kadar basit olsaydı, ağırlığı aynı olan her araba aynı yolu aynı yakıt tüketimi ile giderdi.

Isıtma meselesinde de verimler var, en doğrudan ısıtan en ucuza ısıtıyor. Örneğin filament ısıtıcılar akkor haline gelmiş bir direnci daha da ısıtmaya çalıştıkları için verimsiz oluyorlar. Ya da yağlı radyatörlerde bir direnç metali, o metal yağı, o yağ tekrar bir metali ve sonuna havayı ısıttığı için verim kaybı yaşıyorlar.

Bu yüzden açık ara en verimlisi konveksiyonlu ısıtıcılar. birkaç sebebi var; birincisi direnç sıcaklığının düşük olması. İkincisi pasif yolla hava akımı oluşturması; odada bulunan havayı enerji harcamadan kendi içinden geçirmesi. En önemlisi de, havayı doğrudan ısıtması.

Ne kadar az aşama, o kadar yüksek verim.

@babil
elektrikli ısıtma sistemleri, elektrik enerjisini bir direnc üstünden gecirip ısı ve/veya ışıma oluşturarak çalışıyorlar. Konveksiyonlular da aynı şekilde çalışıyor. Aralarında çok büyük verim farkı olacağını sanmıyorum. Fark ısının iletilmesi ve yayılması kısmında oluyor. Kimi hızlı iletirken, kimi belli bölgeye öncelikle iletim yapıyor. Yağlı radyatörlerde isinin katmanlar arasında iletilmesi kayıp oluşturmaz, sadece islemi yavaşlatır. Üretilen isi eninde sonunda odaya iletilecek çünkü.
Diye düşünüyorum.

tarikatlara yandaşlarına paraları akıttıkları en büyük gelir kaynaklarını imamoğluna kaptırdılar bu düşüşün birinci evresi
ikinci evresi ekonomik kriz ve işsizlik heryeri sattılar kendiler refah içinde saraylarda yaşıyorlar oğlu torunu yurtdışında okuyor yandaş rektörler okul kadrolarını akrabalarını doldurmaya devam ediyor ülkede hukuk hiç bir alanda yok kadın cinayetlerine devam ediliyor insanların can güvenliği yok herkesin hayatı pamuk ipliğine bağlı ve yapanında yanına kar kalıyor ceza yaptırım hakimler tarafından uygulanmıyor devlet suçluya arsıza hırsıza hiç bir hukuk maddesini uygulayamaz oldu halk artik yavaş yavaş tek adam rejiminin bu ülkede devam edemeyeceğini ettikçe batacağımızı anladı bence
ayrıca tayyip ve yandaşları hala ne iş yaptıkları belli olmayan tarikatlara imamlara cemaatlere desteklerini devam ettirmeye çalışıyorlar onları ülkede barındırıp yaşatıyorlar bunun bu şekilde zaten bir yere varılamayacağı baştan beri belliydi

yani öyle ölçülebilir somut kriterler yok.

fakat artık insanlarda bu duygu hasıl olduysa ve sık dile getirilmeye başlandıysa artık işin sonuna gelindi demektir.

Yenilmez imajlari yikildi. Verdikleri sözleri tutmadiklari icin güvenilirlikleri son buldu.

akp içinde kopmalar olduğu için. ali babacan, davutoğlu, abdullah gül vs. tayyibin etrafında kimse kalmadı ve en güvendiği kişiler onu sarsacak

Su an yaşıyor ama çok ciddi hastalıkları ve bu hastalıkların üstünde gelebilme yeteneği yok. Ben bildiğim şekilde yaşarım diyor ama zaten bu hastalıkları oluşturan o yaşam şekli olduğu gerçeğini anlayamıyor.

Kemik seçmeni dahi propaganda kanallarinin (atv vb) propaganda kanalı, bir şahsa ait medya organinin insanlara kendisi ile ilgili doğru haber vermeyeceğini gördü.

Akp'yi ele gecirdigi medya bitirecek.

türkiye de partiler liderleriyle var. rte var olduğu sürece akepe her türlü var olur.

izmir yanıyor , neymiş efendim thk nın uçakları ile uçmak istemiyolarmış, thk nın uçakları uçuşa elveşirsizmiş, öylemiş böylemiş.

abi kaç senedir iktidarda olan parti,madem öyle niye bakmamışlar çaresine bu zamana kadar?

yani bunun niye böyle olduğu çok net ortada ama siz yine de söyletmeyin beni, anladınız zaten.

elbette

Şu da olur.

www.kuveytturk.com.tr

elinizde fiziki doların varsa bile %10 'nunu FX'te tutup, gerektiğinde bozdurmak açısından, uygun gördüğünde yerde fiziki bedeli kadar lot için basıcaksın shortu... TL 'ye dönmüş olacaksın.

Evet, forex'te pozisyon acip onceden satis emri vermis olman gerekiyordu. (buyuk ihtimalle piyasa ekranı başında nöbet tutuyor olmayacagin icin)

Böyle bir ziplama bir daha ne zaman olur ki?

Kedilerin değdiği herşeyi atman gerek. Kedilerin pireli olup olmadığını veterinere götürüp öğrensen? Belki kaşınma nedenin başkadır.

1. kendin de ilaçlayabilirsin ama iyi bi firma daha iyi yapıyor o işi, kendin uğraştığına değmiyor. memnun kaldığım bi firma vardı istanbuldaysan yazabilirim numarasını
2. kıyafetleri falan ben yıkıyordum ama koltuk halı yıkamadım. hele eşya hiç atmadım.
3. o pirelerin yumurtaları oluyor. asıl düşman o yumurtalar. ilaç pireleri öldürüyor ama yumurtalara etki etmiyor. o yüzden ilk bir ilaçlama yaptıktan bir süre sonra tekrar ilaçlama gerekiyor ki yumurtadan çıkanlar da ölsün. yani kedi eve tekrar girmese de pirelerin yumurtalarından dolayı bir süre daha devam edebilir.

umarım pire değildir. bir de bana şöyle bi yöntem söylemişlerdi evde pire olup olmadığını anlamak için. genişce bir kaba biraz su ve bolca bulaşık deterjanı koy, üzerine de ışık koy (ben okuma lambası koydum) gece bırak. eğer pire varsa sabah o suda görürsün. gerçekten de sabah pireler sudaydı. gözümle görünce emin olmuştum bitmediğinden.
kolay gele.

Kedi piresi insana gecmez derler.

kedi piresi insana geçmez ki.

beş kedim var ve giriş katındayım, bahçede de onlarca kedi var.
benim kedilerim dışarı çıkmıyor, ama dışarıdaki kedilerden kendi kendine pire falan gelmez.

bence biraz psikolojik olabilir.
üstelik üç hafta çok uzun bir süre.

pire olsa bile, kedilerin yattığı yerleri süpürüp, evi arap sabunu/sirkeli yüzey temizleyici ya da çamaşır suyu gibi bir şeyle sildiyseniz, perdeleri yıkadıysanız pireler yayılmaz.
kedilerin değdiği her şeyi atmak falan da gerekmiyor.
yıkayıp temizlemek yeterli.

pire ısırığı yan yana 2-3 tane olan sivri sinek ısırığına benzer.
vücudunuzda öyle şeyler yoksa tamamen kendi kendinize kaşınıyorsunuz demektir.

Bence siz kediden huylanmissiniz ve kasiniyorsunuz

Sizi ısıran şey mayt olmasın?

Ev sahibine diyeceksiniz. O öder. Sonuçta kaporayi vermemiştir borcu biliyorsa. Ya da sen öde kiradan düşmeyi teklif et

Suyu kendi üstünüze alırsınız sorun olmaz. Eski kiracı aleyhinde icra takibi başlatacaklar, borç dairenin değil şahsın borcu.

Abonelik kimin üstüneyse o öder, abonelik kiracıdaysa ve ödenmeyen faturanın tarihleri kontratla eşleşiyorsa, ev sahibi ilgili kuruma bunu bildirdiği taktirde borç olsa bile yeni abonelik alınır, kurum borcunu ödemeyen kişiyle uğraşır. Bunlar ilk aşamada ev sahibinin işleri.

Kira sözleşmen ile gidiyorsun, yeni kiraciyim, yeni sözleşme yapicam diyorsun. Yapıyorlar. Eski sözleşme kimin üstüne ise, borç onundur. Yeni kiracıyi ilgilendirmiyor. Biz öyle yaptık.

Biz evi tuttuğumuzda su, doğalgaz, elektrik borcu vardı. Hatta üzerimize almadan bir ay kadar kullandık. Yeni abonelik açtırmaya gittiğimizde eski borçtan sadece kira sözleşmesinden sonra harcanan kısmı ödedik.

cevaplar için teşekkürler. bugün gittiğimde faturalar ödenmediği için mühürlenmişti sayaç. iski'ye kira sözleşmemle gittim ve 5 dakikada suyu açtırdım. 1 saat sonra da eve gelinip mühür çıkarıldı. önceki borçların ben bağlamadığını söylediler. istanbul gibi yerde işlerin bu kadar çabuk çözülmesi beni şaşırttı. başka arkadaşlar da aynı sorundan muzdaripse burayı okuyup bilgi alabilsinler diye yazıyorum

bu markayı bilen yok mudur ?

Ne ayaklanması olm yan yana 3 kişi görünce yol kesiyo aynasızlar. Gss için ayaklansak perişan oluruz. Sigorta da yok, oooh mis.

gss prim borcu dediğiniz şey işsiz olanlara ve ailesinin durumu ortalamanın bir tık üzerinde olanlara koyuyor. çok az bir kitle. zaten bunların yarısı da hastaneye filan gitmediği için borcu sallamıyor, ödemiyor.

şahsen ben işsiz olduğum dönemde ödemedim, ne olur ne olmaz diye kendine görev addedip ödeyen arkadaşlarım oldu, sonra silindi o borçlar.

o yüzden pek isyan edebilecek bir kitle olmadığını düşünüyorum bu konuda.

Banada 2013'ten beri 5.500 kusur lira borç cikarmislar devlete gitmedigim icin bir sikinti olmuyor

üstte bir arkadaş işsizlerin çok az bir kitle olduğundan bahsetmiş. norveçte öyle olabilir, türkiyede şu an işsizlik oranı %14'lerde. hiç az bir oran değil aslında.

halk neye tepki veriyor ki. gss'ye gelene kadar...

Çünkü borçluların büyük kısmı bu borcu ödemiyor. Benim de var, yok kabul edip hayatıma devam ediyorum. Ne zaman banka hesaplarına haciz gelip insanlardan bu parayı zorla alırlar, o zaman insanlar harekete geçer.

çok soru var böyle. halkımız nafaka alıyormuş diye eski karısını kesiyor ama ota yoka kesinti yapan, kıdem tazminatının üstüne yatan patrona parmak kaldırmıyor.

Kültürümüzde yok. Olanları da hapse atıyorlar.

Gss primi borclandirma hadisesinin aslında maddi gelirden ziyade sgk'da alacak kalemi gösterilip borçtan düşülmesi ve büyük batık görünmemesi için olduğu yorumunu okumuştum bir yerde.

sivrisinek neden avrupa ile karşılaştırıyorsun avrupa ile türkiyenin gelir düzeyi aynı mı avrupadaki üniversite ve iş imkanları ile buranın işsizi üniversitesi aynı kefedemi bir kere sen en başta elmayla armutu bir karıştırma devlet bize aynı imkanları versinde ondan sonra karşılaştırırsın bunu isteye bağlı yapın olsun bitsin sen gelir testi yaparken neden aileninde toplam gelirini işin içine katıyorsun (anne babanın maaşı mal varılığı vs) belki 35 yaşındaki adam işsiz kaldı ve ailesinden ayrı yaşıyor ailesinin parasıyla ne alakası var gelir testinin ? gelir testinin kriterlerini okudunmu sen hiç ? baştan aşağı hukuksuz baştan aşağı başarısız bir sistemdir bu kadar net bütün milleti boş yere borçlandırıyorlar helal olsun kimseninde sesi çıkmıyor

devletin ve bu kanunun çıkaranın asıl amacı şu ssk gideri çok bu işsiz bundan zaten para koparamayız annesinin babasının maaşına göz koyalim 3-5 de ordan kırpalim meclis lokantasında porsiyonu 5 liradan pirzola yemezlerse skk gideri karşılanabilir mesela yada ne bilim sarayda oturmassa ulu haşmetlimiz gene karşılanabilir hiç aklina gelmişmiydi bu

sivrisinek anlattıkların çok güzel peki, benim anlamadığım bu ekşideki başlıkta niye kimsenin 5 binden aşağı borcunun olmadığı. 5 bini 75e bölsen 66 ay çıkıyor. bu elemanlar yeni mezun olduğunu iddia ediyor. e peki bu 66 aylık işsizlik karşılığı borç nasıl çıkıyor? bu ülkede kimse 5 yıl işsiz gezme lüksüne sahip değil. bu nasıl oluyor peki? eleştirmiyorum bilmediğimden soruyorum.

Gssden yeni mi haberin oldu?
Yüce devletimizin işsizlik haracı bu.

@prizmatik ben neden hastaneye para ödüyorum o zaman?

Borcunuzu odemediginiz icin hastaneye para oduyorsunuz.

devlet diyor ki işsiz ya da açlıktan geberiyor olman beni ilgilendirmez. her ay sana kestiğim gss'ni ödeyeceksin. Ödemezsen ücretsiz sağlık hizmeti alamazsın. gerçi ücretsiz sağlık ücreti dediği de ücretli de , o başka bir tartışma konusu.
bir de devlet yine diyor ki, gss borcun varsa sağlık hizmetimden yararlandırmam ama borç yazmaya devam ederim. Ulan bana borç yazdıysan, faiziyle istiyorsan, bana bu hizmeti otomatik satmış oluyorsun, neden hizmeti alamıyorum diyorsun, devlet baba senin aklın ermez diyor.

olaya bak ya bilsem yatırırdım parayı, hem parayla tedavi oldum ilaç aldım hem gss ödemiş hem de faiz işletmiş oldum şimdi.

Arkadaşlar yapmanız gereken şu:

Kaymakamlıklarda sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfı var. Oraya gidecek ve gelir testi yaptıracaksınız. Aynı hanede oturanların kişi başı geliri 852,8 tl den küçük çıkarsa sgk'ya başvurun gss ödemesi yapmıyorsunuz. Devlet hastanesinde sağlıktan ücretsiz faydalanabiliyorsunuz. Yüksek çıkarsa da 77 tl civarı bir para aylık ödeme ile sağlıktan yararlanıyorsunuz. Gitmezseniz sistem otomatik olarak borç yazıyor. O borç biriktikçe gecikme zammı da biniyor üstüne. Bilgisizlik veya umarsızlık yüzünden bu detay atlandığı için de aslında hiç ödeme yapmasına gerek olmayan yüzbinlerce kişi şu an gss borçlusu.

Sizin geliriniz nedir, hesap ne çıkar bilemiyorum. Ama ödeme yapmayınca hem borç birikiyor, hem de hastaneye ve ilaca normalin bir kaç katı ödeme yapmak zorunda kalıyorsunuz.

Borç ilerde silinebilir ya da silinmez orasını bilemiyorum ama şimdilik durum bu.

küçük beden kıyafet al. olmayınca bana hep 36 beden görünüyordun dersin.

Oysho'dan pijama, gecelik veya tayt türü bir şey alabilirsiniz. Tarzları farklı olsa da Oysho'yu sevmeyen kadın hiç görmedim.

tarzına uygun bir çanta alabilirsin beden riski yok sonuçta.

Giyecek işi çok riskli bence.

çiçek al.

çok basit.

simple is the best ;)

@respect niye 3 bin bile vermezsin? özellikleri baya iyi gözüküyor?

hdd ve ram'ler sağlam olup olmadığını yazılımla test edersin.
sıkıntı yoksa büyük ihtimalle sıkıntı yaşamazsın

illa laptop mu olacak? aynı paraya hayvani kasa dizersin. 10 sene hayvan gibi kullanırsın hiçbir şey olmaz. oyun laptoplarında gözlemlediğim 3 sene sonra çöp oluyorlar

Açılın doktorum.

Baba benim işim bu. İkinci el makine neden alınmasın? Çok bile güzel olur ama makineye bağlı. Mesela bu makineye bu para verilmez. Muhtemelen çok daha temiz denk özelliklerde cihazı neredeyse yarı fiyatına satıyorum mesela. Teknosada rafa koysam anlayamazsın ikinci el olduğunu o derece. Araştırmanı güzel yap. Bu cihaza o para verilmez. 7 liraya neler alınır ya. Bütçeyi aradığın özellikleri falan yazıp bir mesaj at bana bakalım var mı elimde sana uygun cihaz.

dergipark.org.tr

www.mckinsey.com

huaaa çin süper güç müthiş olacak huaa demiyorlar tabi o benim tabirim ama göstergeler şimdiden başbaşa olduğunu ve ilerlerdiğini söylüyor. bir çok risk ve tehlikede var ama benim sormak istediğim dünya üzerinde ki sosyal ve toplumsal etkisi

Duygusuz + 1

Hür teşebbüs olmadan başarılı olunabilseydi, sscb çökmezdi.
En iyi ihtimalle üretirler üretirler orta gelir tuzağında takılır kalırlar. Katma değer yaratan, inovasyon ürünleri illa ki amerika dan çıkar.

kendi halkına yaptıkları ortada, dünyaya neler yapar artık orası hayal gücümüze kalmış. gelenin gideni aratacağına eminim.

Bombok olur.

Cinin resmen ele gecirip bastan yarattigi bi asya sehrindeyim. Durum bombok gorunuyor. Anglosakson kaynakli somurgecilik anlayisinda gidilen yerdeki lokal insanlarla guzel iletisim kurma, tabiri caizse dost olma anlayisi varken asyali kaynaklida buradaki otnekte cin ozelinde durum tam tersi diyebiliriz. Gittikleri yerin dili, kulturu vs hic umurlarinda degil. Ingilizceye bile ihtiyaclari yok gibiler ya da umurlarinda degil. Kesinlikle lokal isletmeleri tercih etmiyorlar, alisveris kendi aralarinda hallediyorlar. Ozetle istilaci ve kaba pezevenkler:)

Bir de kimse cine gitmez amerika dururken denmis; adamlarin derdi zaten ulkeye insan cekmek degil tam tersi insan gondermek bu yuzden civar asya ulkelerinde uydu kentler hatta ulkeler insa ediyorlar. Malezyanin basbakani cinli. Hong kong ayri bi mesele ama onumuzde.

Cin tecavuzcu Coskundur, Amerika ise Nuri Alco. Sonucta ikisinin de vardiklari varacaklari yer ayni.Sadece birinde susleyip pusleme olayi daha gelismis.

Cin, super guc olursa olacaklardan korkalim tamam ama Amerika super guc iken yaptiklarina ne demeliyiz.

çin, kendi sınırları içerisinde kurmuş olduğu kölelik düzeniyle, dünyanın herhangi bir noktasındaki icadı, kısa süre içerisinde kopyalayıp, yüzde biri fiyatına işçilik maliyetiyle seri kopyalamaya dönüştüren bir mekanizma.

yani ucuz işçilik ve kopyalama yetenekleri dışında bir maharetleri yok.

böyle bir mekanizma, eğer dünyanın süper gücü haline gelebiliyorsa, vay o dünyanın haline.

diğer taraftan, çin'in süper güç haline gelmesi demokrasi, insan hakları, evrensel hukuk normları vs açısından tam bir felakettir.

diktatörlük hayali ve beklentisi olan kimi rejimler, çin diktatörlüğünün bu yükselişinden kuşkusuz ki çok büyük güç alacaktır.

adı yoksa biz koyalım. concorde böceği. baya da karizma bir şey lan bu.

eksiup.com

acrida turrita.
hocam hayvanin bacagini ne yaptiniz. kopmus ayagi. bu saatte sonra bakmakla mukellefsiniz :))

@dionis teşekkürler cevap için.
Ben hiç dokunmadım. Tam fotoyu cekerken bir bacağını diklestirdi, kopuk gibi çıktı. Eve yerlesme ihtimali olmayan hicbir böceğe zarar vermem. Bunu iki kere balkon kapısından dışarı kovaladım ışıkları ayarlayarak, sabah yerde buldum, pencereden girmiş.

Çünkü zaten hayat yeterince çekilmez, bir de aç kalmak istemiyorum. Biraz kilodan bir şey olmaz.

İradesizlik, cehalet ve düşünme tembelliği sarmalı

Herkesin kendi kararı yapacak bir şey yok. Ben de çok kiloluydum ama diyet ve Spor yaptım şu an kilom gayet iyi. Mesela ben de insanların sigara içmesine karşıyım özellikle sağlık çalışanlarının. Hastane bahçesinde falan görüyorum içtiklerini ama tercihi böyle demek ki. Hastasına sigara içme telkininde bulunuyor mudur acaba bilemiyorum.

Boş adamlar,hobileri yok. durdukça Hayvan gibi yiyorlar, yemesinler.ben gayet yadırgıyor ve yargılıyorum.

cehalet. ayrica insan kendisi icin saglikli olur, evlendim artik saglikli olmayim/kilolu olabilirim gibi bir kafa cok enteresan. yasamda tek gayeniz evlenmek mi? yazik valla.

ben kilolu olmak olarak degil daha cok sagliksizlik olarak bakiyorum bu arada, bayramlarda deli gibi yenen seker/tatlilar, yasam tarzimizda spor yapmanin yer almamasi vs. kilolu ya da iri de olsan saglikli olabilirsin bir sekilde ama sagliksiz olmanin arkasinda cehalet yatiyor.

valla ben de bununla ilgili başlık açmayı düşündüm. ben de hafiften göbekliyim ama erkeklere ayrı bir yakışmıyor bence ya. bazı kadınlarda balık et güzel duruyor ama erkeklere hiç mi hiç yakışmıyor. en zayıf erkeğin bile göbeği var bu ülkede. özellikle evli ve çocuklu adamlara bakıyorum götü göbeği salmışlar. ne bileyim çirkin görüntü ama kişisel tercih işte:)

topluma yabanci olmakla degil, toplumun neresinde oldugumuzla alakali bir durum. keyif tiramisu yemek degil ya da amac evlenmek degil. ama bunu algilayabilmek icin de sorgulayabilmek, deneyimleyebilmek ve kendini gelistirmek lazim. bu da cehaletle ve cahil birakilmakla ve elbetten imkanlarla alakali bir durum. ben oyle kulturluyum, boyle bilmem neyim demiyorum - ki degilim - ama toplumumuz boyle demek kolaya kacmak oluyor. ayrica turkiye'de hala nasil beslenmesi gerektigini bilmeyen milyonlarca insan var evet. ekmek yemeden doyamadigini iddia eden, kilolarca meyve yiyip saglikli beslendigini sanan, salatasina yemegine ay cicek yagi kullanan bir toplumuz.

bunun kilo psikolojisiyle ilgisi var.

kilolu olmak sadece agop'un kazı gibi yemekle ilgili olan bir şey değil.
yiyeceklere yönelme de psikolojik etkenler barındırıyor.
mutsuzluk, hayattan tat almama, söylemek istediklerini söyleyememe, anne-baba bağlarındaki düzensizlikler, kendini yalnız hissetme ve korunma ihtiyacı gibi etkenler beslenmeyi direkt etkiler.
en bilindik örneği taciz ya da tecavüz mağdurlarının büyük kısmının (hepsi değil, herkesin psikolojik süreci farklı oluyor, ama çoğunluk için doğru bir örnek) kendilerini korumak için kilo almasıdır.
bunun nedeni çekiciliğini yitirmek ve erkeklerin radarından çıkmayı istemek ya da kendini bir anlamda hapsetmek, kendini suçlu gördüğü için cezalandırmak, hayatı yaşamayı durdurma isteği vb. olabiliyor.
yani sebze değil, hamburger yemeğe yönelir kişi, çünkü kilo alması gereklidir.

ülkedeki sosyo-kültürel ve ekonomik sıkıntılar sadece sosyo-kültürel ve ekonomik sıkıntılar olarak kalmıyor.
ilişkileri etkiliyor, psikolojiyi etkiliyor.
en basit tabirle, hayattan tat alamazsan, yalnız kalırsan, vb. yemeğe yönelirsin.
bu sadece yemek değil, alkol, uyuşturucu, spor, alışveriş gibi her türlü bağımlılık için geçerli.
ama yemek "zevk almanın" en kolay ve bireysel yollarından biridir.

bir de, özellikle diyabet gibi hastalıklarda psikoloji daha farklı işliyor.
hasta insanların büyük kısmı bilinçaltında hastalığa tutunmak ister.
yani herkesin sandığı gibi iyileşmek için gönüllü olmazlar.
bu ilgi görmenin ya da dışarıya bir mesaj vermenin yansımasıdır.
dolayısıyla "yahu şeker hastası olmuşsun, hâlâ neden meyve yiyorsun?" ya da "şişmansın, neden kendine dikkat etmiyorsun?" meselesi cehaletle değil, büyük oranda psikolojiyle ve kişinin hastaysa hasta, kiloluysa kilolu kalmak istemesiyle açıklanacak bir şey.

Sağlıga zararlı olduğunu bilse de sigara içen de çok. Yemek de bir çeşit bağımlılık.

yaşam kalitesinin düşüklüğü. eğlenme kavramının kıtlığı.
türkiye'de (evet türkiye olarak kısıtlıyorum) eğlence anlayışı çıkıp bi barda yiyip içmekten ibaret. çıkıp iki müze gezmek yok, bi eğlence parkına gitmek yok, üç beş tarihi yere gitmek yok, hobi yok, festival kavramı yok. çünkü bunlar zaten türkiye'de doğru düzgün yok. her şehirde bi tarih müzesi var herkesin orta okulda zorla gidip nefret ettiği. turizm firmaları tarafından rantlanmış tarihi bölgeler var yazdan yaza gidip tarihi yerlerin görülmeden dönüldüğü. eğlence parkı yok (lunaparkı kastetmiyorum). festival zaten yok, olanlar da spesifik ve belli kitlelere hitap ediyor ve pahalı. ülke çapında kutlanan geleneksel festivaller yok. haliyle insanların hayat kalitesi ve hayattan beklentisi düşük. o yüzden tek zevk aldıkları şeye, yemek yemeye vuruyorlar.

iki üç uzun süreli yurt dışı deneyimi olanlara bakın. avrupa'da, uzak doğu'da günlük hayat çeşitli organizasyonlarla doluyor ve insanlar eğleniyor. cafe mi? temalı cafeler var. eğlence parkı veya merkezleri mi? modern sanatı sadece görerek değil, birebir deneyimleyebileceğiniz yerler var. müze mi? dönemsel olarak içerik değiştirip dünyaca ünlü sanatçıların eserlerini sergileyen zibille müze var ve bunların hepsi alım gücüyle orantılı fiyatlarda. koyuyorlar ayasofya'ya giriş ücretini 70tl, kimse gitmek istemiyor. müze kart var evet ama 1-her yerde geçmiyor 2-müze filan gezmeye alışık olmayan kitleye çekici değil. çünkü alışkanlık yok. ülke bize alım gücümüze uygun olabilecek yeni deneyimler sunmuyor.

ben yaşadığım ülkede 1 yılımda 10 kilo verdim hiçbir şey yapmadan. çünkü kendimi yemekle tatmin etme ihtiyacı duymuyordum ve sürekli bi yerleri gezip görmeye gittiğim için (şehir içi, şehir dışı, üç beş park bahçe bile olsa) aktiftim. aynı zamanda yemeğe harcayacağım parayı buralara harcamayı tercih ediyordum.

zaten bu yüzden milletçe depresyondayız. alım gücü düşük. insanlar ellerinde üç beş fazla olunca yemeğe içkiye filan harcıyor. çünkü ellerindeki üç beş bundan fazlasına yetmiyor. benim hayalimdir mesela doğu anadolu, karadenize filan road trip yapmak. ama hangi parayla?
haliyle spor da yapılmıyor. derler ya depresyonun ilacı spordur. uzun süreler depresyonda kalmış biri olarak kesinlikle katılmıyorum buna. depresyonun ilacı umuttur. spor yapan insanlar zaten depresyonda değildir ya da bi umut bulmuşlardır ona tutunuyorlardır.

bence araplarla kiyaslayinca gene iyiyiz. adamlar okuz gibi yiyor. gotleri 5 metre arkadan geliyor. bu nusretler, czn buraklar hep onlar sayesinde zengin oldu. bizde bosvermislik yok bence. sadece tatil su bu oldugu zaman cok saliyoruz.

yemek yememekten daha kolay.
kalori bombasi yiyecekler de hep daha lezzetli.
depresyona girince bile cok yiyorsun, veya evde canin sikiliyor gom bir cips hop yuzlerce kalori. yemek icin bahane cok.

bizim şirketten örnek vereyim, editörler euro bazlı olarak kelime başı 3 cent, çevirmenler 2 cent alıyor. tabi saatlik işler de var onlar saatlik ücret üzerinden hesaplanıyor (saati ortalama 15 euro). fakat burada metnin türü de önemli. örneğin teknik çeviriyse 5 cent'ten aşağısı kurtarmaz. yine örneğin amazon kelime başına ortalama 80 cent öder ama çeviri miktarı azdır, bu yüzden ancak dengeler.

Bence kendilerine sor. Orani n piyasasını bilmiyorum, o yüzden uygunsuz bir fiyat vermek istemem. Ise ihtiyacım olduğumdan piyasanin bur miktar altında alabilirim denebilir belki ?

Patentini

ıslak mendilin tanımını yaptırırlar muhtemelen. şu kadar boyutta mendile şu kadar şu karşımdan katılarak vs gibi bi şeyin patenti olabilir ya da mesela sıcakta uçmayan mendili hala ıslak tutan bi fikrin varsa onunla ilgili patent olabilir. ama ıslak mendilin kendisinin patenti olamaz.

Evet alabilirdiniz, mesela buyurun 1988de alınmış bir ıslak mendil patenti.

patents.google.com

tuvalet kağıdının patenti var. o zaman bunun da olur diye düşünüyorum. ancak bir davamızda şimdiki biraların üzerindeki alüminyum folyo düşüncesini müvekkil tescil ettirmesine rağmen tuborgun kullanımını engelleyemedik. mahkeme bunun bir buluş olmadığına hükmetti.

Islak mendilin ve tuvalet kağıdının patenti varsa neden patent sahibine ödeme yapılmıyor ?

@prizmatik, Bir sebebi patentlerin 14-20 sene arasinda degisen bir omru var. Bu sure sonunda gecersiz hale geliyor ve icat eden kisi patent uzerindeki haklarini kaybediyor, bulus halka acik hale geliyor.

Tırın fiyatı her yıl artıyor mu?

Babaniz tirci ise isden anliyor ise mantikli olabilir.

Tır o kadar bırakmaz. Bırakmaması lazım.

franchisingi kaç para bilmiyorum ama şu ucuz döner satan adamların dükkanından açmak karlı gibi, hep sıra oluyor valla :)

www.eksiduyuru.com

ya da taksi plaka al o daha temiz, oturmuş. elini sürmeden kiranı alabiliyorsun aracılar sayesinde.

bu hesaba göre iş kuranların çoğu genelde batırıyor. ama sizin avantajınız tır olması. baktınız olmuyor satarsınız. çok az bi zararınız olur. burada yabancıdan ziyade babanıza güveniyorsanız işi yapar derseniz tır alınca para kazanıp ev alabilirsiniz. ama o işi yapacak gibi gelmiyorsa ev de bir ihtiyaçsa ev almak daha mantıklı.

bu konu konuşulmultu daha önce. bende araştırmıştım. şoföre para verilmeyecekse kazanç sağlar. ama bahsedilen rakamları bırakacağını sanmıyorum. arıza, lastik değişim vb pek çok gider kalemi var.

Su zamanda girdilik yapan adamlar.is.olmadig8 için başka.isler yapıyor tira is bulabilecek. Misin

Tircilik

tır alıp içinde yaşarım.

Ticaret yapmak varken ev nedir Allah aşkına?

tırcılık + youtuberlik. uzun yol hikayeleri ilgi çekebiliyor.

Gidecekleri tarih belli oldu mu ? Savaş bitti de..

Malum bizim bir entegrasyon politikamız yok ama onların entegre olma niyeti var mı? diye merak etmekteyim.
Bir de Türkler ve Türk hükümeti hakkında ne düşünüyorlar?

Bu işte Paraları kim ödüyor?
Kim/Kimler ödüyor? Kime ödüyor?
Nerede harcanıyor?
Dövizin yükselmesinde sebep bu mu?
Ekonominin cortlamasında sebep bu mu?
Vasıfsız suriyeliler çalıştırılabilir mi? Madenlerde vs?

Önceleri suriyelilerin dislanmasina, kizardim. Artik kizmiyorum.
Kulturumuzle uyusmayan bir kulturden geliyorlar, dolayisiyla sorun yaratıyorlar varlığını surdurdukleri yerlerde.
Ayrica sadece varlıkları bile beni rahatsiz ediyor. Varligini neden rahatsiz ediyor dersen Suriyeli oldukları icin. Suriyeli sevmiyorum ben. Suriyelilerin ve kurtlerin cogunlukta oldugu yerlerde rahatsız olurum ben. Humanist degilim. Uc bes suriyeli ya da kurt sorun degil ama cok fazla oldukları zaman rahatsiz olurum, cogunlukta olduklari yerde bulunmak istemem.
Genel olarak Turkiye'nin doğusunda kalanlarin hepsinden rahatsiz olurum, Suriyeli, kurt ozelinde de degil. Ortadogulu sevmiyorum. Ortadogu kulturunu sevmiyorum cunku.
Ortadogulular olsun gebersin demiyorum, benden uzak olsunlar isterim. Yakin olacaklarsa da boyle sallasan degecek kadar cok olmasınlar. Cunku o kadar cok olduklari ortamda sorun cikariyorlar.
Simdilik soyleyeceklerim bu kadar, linc icin buyrunuz.

@kleider
Maalesef savaş bitmedi. Son 10 günde 100 sivil hayatını kaybetti www.bbc.com
Kimse ölmese dahi çok parçalı ve çok otoriteli temel ihtiyaçların karşılanamadığı eğitim ve sağlık gibi temel hizmetlerin dahi olmadığı bir yer olmasından ötürü Suriye hala yaşanabilir bir yer olmaktan çok uzak.
Fakat söylenen şu ki bugün savaş bitse 5 yıl sonra dönüşler başlar.

suriyelilerin gideceğine gerçekten inanıyor musunuz? böyle bir ihtimal var mı? yani bundan 15 sene sonra 83 milyon kişinin yalnızca 200 bin tanesinin falan suriyeli olduğu bir türkiye görebilecek miyiz, imkân dahilinde mi?

ben bu saatten sonra gideceklerine inanmıyorum. bir kısmı vatandaş oluyor bile. 2012'de buraya gelmiş olsalar, 7 sene yapar. beş sene sonra 12 olacak. bu arada tabii ikişer üçer çocuk da yapmış olurlar... tespit etmek bile çok zor. nereye gönderecekler bu kadar insanı?

4-5 milyon diyorlar. bu insanların tespit edilmesi ve taşınması için gerekecek para bile dudak uçuklatacak düzeyde olmalı. "gitmiyorum" diyene ne yapacaklar mesela, zorla tekme tokat otobüse falan bindirip suriye kırsalına mı atacaklar insanları?

bizim işimiz bitti di mi?

Ayrica senin ulkene yerlesen bir azınlık varsa asimile olmak zorundalar, bu isin raconu budur. Bizde oyle olmuyor, adamlar bizim toplum yapisini degistiriyor.
Arapca tabela en basindan yasaklanmaliydi ornegin.
Birak asimile edilmeyi, hukumetimiz büyüksehirde trafik tabelalarını arapca yapmaya calisti bir ara.

Bu adamlar bu ulkeye ciddi mali külfet ve bunu ben ödüyorum. Hem de hayvan gibi butce acigi varken.
Bana sordunuz mu kardesim bu adamlari ulkeye alırken bak bunlar bize pahaliya malolacak ve bunu bu millet odeyecek, hayırseverlik yapmak ister misiniz diye? Ben hayirsever degilim belki?

vatanı için savaşmak konusunda genç erkeklerin düşünceleri neler ?
bizlerden farklılar mı ?

savaşmayıp türkiyeye gelenlerde pişmanlık, kendini suçlama gibi duygular var mı ?

@aks-i endaz
Tek bir düşünce olduğu söylenemez çoğunluğu ırkçılığa ayrımcılığa ve ötekileştirmeye maruz kaldıklarını en azından hissediyor. Özellikle yaşlılar burada yaşamaktan hiç memnun değiller ve savaş bitse de dönsek derdindeler. Gençler daha kolay uyum sağlıyorlar fakat genel olarak eğitim seviyesi düşük bir topluluk ve dil öğrenmede zorluklar yaşıyorlar. Dil olmadığında da entegrasyon anlamında bir şey beklenemiyor. Çocuk ve gençlerde dil sorunu olmadığı için sosyal hayata daha kolay adapte oluyorlar. Fakat halihazırdaki durumu entegrasyon ve uyum kelimelerini kullanarak tasvir etmemiz çok zor. Ve bir çoğu ekmek derdinde olduğu için uyum entegrasyon gibi konuları düşünmeleri biraz fazla lüks kalıyor.

@onyetele
İlk zamanlar kamplar kuruldu bir dolu insanın barınma beslenme gibi temel ihtiyaçları karşılandı o dönemler biz ödedik. Fakat şu anda devletin kasasından (kabul barınma merkezlerinden kalan 100bin civarı kişiye yapılan market yardımı hariç) para çıkmıyor. 30 milyar dolarlardan bahsediliyor. Bu para bizim ilk zamanlar harcadıklarımız ve sağlık eğitim gibi devletin ğcretsiz sunduğu hizmetler de ekleniyor.
Yapılan yardımlar var Suriyelilere. En önemli 2 tanesi Sosyal Uyum Yardımı ve Şartlı Eğitim Yardımı. SUY belirli şartları taşıyan geçici koruma altındaki bireylere verilen aylık 120 tl.lik yardım. Tamamı AB fonlarından karşılanıyor ve 1.5 milyona yakın Suriyeli faydalanıyor. ŞEY ise okula gidrn ilkokul ve liseli Suriyelilere 50 liralık yardım. 4 gün devamsızlık yaparlarsa kesiliyor. Aynı yardımı TC vatandaşları da SHMler aracılığıyla alabilirler. Bu da tamamen AB fonlarından karşılanıyor.
Araştırmalar genelde göçmenlerin ülke ekonomilerine katkısı olduğunu gösteriyor. www.independent.co.uk
Bu fonlar da Türk ekonomisine katkı sonuçta. Ekonomik krizi Suriyelilere bağlayan bir kaynak hiç görmedim.

Öncelikle teşekkürler kardeşim.suriyeli göçmenleri çok fazla taciz ve tecavüz olaylarında görüyoruz,hem de çocuklara yönelik. Bunun sebebi nedir sence? Yani nasıl insanlar ki bunlar sigindiklari ülkenin insanlarına bu kadar kötülük yapabiliyorlar? Elbette iyilerini tenzih ederek söylüyorum.

@stavro
Kimseyi sevmek zorunda değilsiniz. Hatta ırkçılık ve yabancı düşmanlığı olarak görülse de bir ırkı bir topluluğu tamamen sevmeyedebilirsiniz. Fakat zarar vermeyin, hakaret etmeyin, ötekileştirmeyin kısaca yasal çerçevede suç teşkil edecek bir eylemde bulunmayın yeterli.

@der meister

Giden de olur gitmeyen de. Yüzde 60'ı gider diye düşünülüyor genel olarak fakat bence o kadar da gitmezler. Gidemezler. Sorduğumuzda gençler kalmak orta yaş ve yaşlılar gitmek istiyorlar. Fakat Almanyadaki Türklere sorsak şu an bile %80'i dönmek istwdiğini söyler ama dönen çok azdır. Coğrafi yakınlığı da düşünürsek bundan 5 yıl sonra ülkemizde en az 2 milyon Suriyeli olacağını kabul etmemiz ve politikalarımızı buna göre üretmemiz gerekiyor.

Gitmiyorum diyen hiç kimseyi gönderemeyiz non-refoulment hakko gereği. Şu anda her yıl 50-100bin Afgan sınırdışı ediliyor. Onlar içinde de gitmiyorum diyenleri gönderemiyoruz. Ha kaçak gelip neden gitmek istiyorum diyorlar o zaman? Geri gönderme merkezinde yaşamak kolay değil çünkü.

@güneyli çocuk
Ülkelerinin işgal edildiği gibi bir sanı var ki kendileri de bu hiasiyatta değiller. Ortada bir iç savaş var. Kimin kimi öldürdüğü belli değil. Birçoğu hiçbir gruptan olmayıp evleri yıkıldıktan-bombalanmak sureti ile- sonra geldiler. Şu an İdlipte 4m kişi yaşıyor. Şehir hala yıkılmadığı için sınırımıza dayanmadılar. Şu an dahi gelmiyorlar her gün bomba düşen İdlipten. Şehir yıkılırsa gelirler.
Bir vaka şunu anlatmıştı: bir gruba girdim savaştım annemi öldürdüler, ardından bu gruptan kaçıp başka bir gruba dahil oldum babamı öldürdüler. Sonra sığınmaya karar verdim.

Gekeni gönderemiyoruz ne demek? Gonderemiyorsan alma. Bizden başka enayi ulke yok mu da onlar almıyor biz alıyoruz. Demek ki istense alınmayabiliyor.

@laz goril
Suriyelilerin işledikleri suçlar suçun şahsiliği ilkesine dahil görülmüyor algı olarak. Biri yapınca hepsi yapmış gibi lanse ediliyor. Suç oranları resmi kayıtlara göre bizden az binde 8 civarı. Aralarında tabii ki kötüler var. Bizde de var maalesef. Bir öğretmen 8 yaşında bir suriyeli kıza cinsel istismarda bulunabiliyor mesela. O öğretmen hala görevde sebebi ise polisn Suriyeli değil mi boşver gibi bir tutum sergilemesi.

Taciz konusunda bir başka husus erken evlilikler çok yaygın. 14 15 yaşında kızları evlendiryorlar imam nikahı ile. Hamilelik durumunda da cinsel istismar davası açılıyor doğrudan. Bir çoğu Türk kanunlarını hala bilmiyor ve aile mahkemelerinde en sık görülen davalar Suriyelilerle ilgili bu oluyor.

Bir de masraflarını biz karşılamıyoruz geyiği var. Rte bir cok uluslararası toplantıda 40 milyar dolar harcadık, ab söz verdiği ödemeyi yapmadı diyor. Bir tane ab yetkilisi de çıkıp rte yalan söylüyor, ödemeleri yaptık demiyor.

@prizmatik
Gerçekten kapıları ben açmadım, uluslararası kanunlara da ben taraf olmadım. 1-2 yıldır sınırlar kapalı bu arada yeni geçici koruma verilmiyor. Afrin tarafından duvarı atlayıp kaçak girenler olabiliyor ama.

@prizmatik
Bu hususta şu var biz parayı doğrudan harcadık siz de bize doğrudan vereceksiniz deniliyor ab'ye. AB ise proje bazlı veririm diyor. Proje oluşturulunca da yalnızca o projede harcanmak şartıyla para veriliyor. Şu anda halihazırda epey bir proje var AB tarafından fonlanan başta SUY yardımı, Toplum Merkezleri vs. olmak üzere

Kendi adima konusacak olursam bu dediklerinizi yapmiyorum zaten. Sadece sevmeme ve istememe hakkimi kullaniyorum bireysel olarak.
Ulkelerinde durum tam olarak nedkr bilmiyorum ama gitsin olsunler de demiyorum. Hatta irkci olmama ragmen (gunumuz liberalleri benim gibisine ircki diyorlar, onların yalancisiyim) cogunlugun aksine "gitsin savassinlar" da demiyorum, savasmak kolay is degil. Surada savas ciksa hepimiz altimiza sicariz. Gidip delikanli gibi savasayim falan demeyiz.
Ben sadece sevmiyorum ve cogalmalarini istemiyorum.

Ailem bazi suriyelilere destek de oldu zamanjnda, besle kargayi oysun gozunu noktasına getirdiler sagolsunlar.

Hic bir anlaşma bir ülkeyi bu kadar göçmen almaya zorlayamaz, zorlasa bile o ülke o anlasmayi dinlemez. Adı konulmamış bir işgal yaşıyoruz. Bunu hafifletip süslemeye gerek yok.

* bu arada uluslarası anlaşmalar demişken, türkiyenin kıbrısta bulunmasının hukuki geçerliliği de yok ama o konuda anlaşmaları pek takmıyoruz nedense ?

@prizmatik
Polemiğe girmek istemezdim fakat işgal kelimesinden ötürü cevap hakkımı kullanmak istiyorum.
Donald Trump'tan duymaya alışık olduğumuz bir kelime invasion ve maalesef aynı kelimeyi en son El Paso'da bir sürü masum insanı öldüren bir caniden duyduk birkaç gün önce
www.vox.com

dogu'da 14 yasadim. 2005-6 gibi yillardi. iran siniri. kucuktum o zamanlar. yollarin kenarlarinda bircok afgan gordum. biz korkuyorduk ve onlari arabaya almiyorduk. ancak, bazi kotu niyetliler onlari arabalarina alip, paralarini aliyor ve kandiriyordu. istanbul diye bir x ilcesine goturuyorlardi. (sener sen'in bir filmi gibi)
dil yok, bir sey yok. el kol hareketiyle ve ezberledigi bir sehir ismini sayiklayarak dertlerini anlatmaya calisiyorlardi. istanbul gibi mesela. cocuk ve erkekler vardi. agladiklarini gorunce icim yaniyordu. cok uzuluyordum onlar icin.
ulkelerinde duzgun yasam bulamayip, kefenini giyip bize gelen bunca kacak gocmen. yasadigimiz yerin kiymetini o zamanlar ufaktan farketmeye baslamistim.
afganlarin gocu(tabii biz afgan diyoruz, baska milletten de olabilir bilmiyorum) suriyelilerden yillar once baslamisti.

bu konudaki sorum su: bu afganlara ne oluyor? arzu ve isteklerine ulasabiliyorlar mi? yoksa sinir disi mi ediliyor?

suriyeliler konusunda da sunu sormak istiyorum: toplumdaki suriyeli irkciligi, suriyeli somurusu(insaatlarda hayvan gibi bes kurusacalistirilan gordum bir suru), suriyelilerde tepki olarak onumuze gecebilir onumuzdeki yillarda. bu konudaki gidisati boyle goruyorum.
devlet bunun farkinda ve bunun olmamasi icin nasil bir yol izliyor? ben yanlis mi dusunuyorum?

ben suriyelilerin gitmesi ve kalmasi meselesini ayri; suriyeli irkciligini ayri tutuyorum. irkciliktan fayda gelmez. onlar her seyden once insan.

@leonardo
Afganlar İran sınırını kaçak yollardan geçerek ülkemize giriyorlar. Rüşvet falan da dönğyor sınırda muhtemelen. Neyse kolluk kuvvetlerince yakalanıp göç idaresine bağlı geri gönderme merkezlerine getiriliyorlar. Burada hepsi için sınır dışı ve idari gözetim kararı alınıyor. Bir süre ggm.de kaldıktan sonra pasaportu olanlar hemen olmayanlar ise konsolosluklarından seyahat belgesi düzenlendikten sonra aınır dışı ediliyor. Fakat ggmlerde her zaman yer olmayabiliyor ve bu durumda idari gözetim kararları sonlandırılarak bir şehre gönderiliyorlar imza yükümlülüğü ile birlikte. O şehirden çıkmaları yasak ve her hafta il göç idaresine gidip imza atmaları lazım. Tabii hiçbrii o şehre gitmiyor adam 3000 km yürümüş Uşak'ta durur mu? Doğru İstanbula. kayıt dışı ekonomiye ufak bir katkı. Kısacası yarısı deport ediliyorsa yarısı edilemiyor.

Suriyeliler konusunda çok haklısınız. Özellikle ekonominin kötiye gitmeye başlamasıyal don yıllarda ötekileştirme ayrımcılık ırkçı motifli saldırılar epey arttı. Çocuklar arasında inanılmaz bir akran zorbalığı var. 8 yaşında çocuğa yumruk atabilen insanlar 10 yaşında çocuğa siz ülkenizi sattınız diyebilen öğretmenler var. Ve çoğunluğu ırkçılığa uğradığını düşünüyor. Diğer taraftan Türk toplumunub tepkisi uç boyutlarda. Bu gerginliğin sonu hayır görünmüyor. Umarım devlet yetkilileri farkındadırlar.

@but that
trump'ın bu sözü söylemesi buradaki işgal gerçeğini değiştirmiyor. ad hominem'e gerek yok. ayrıca kendi ağzınla söylemişsin doğrudan yapılan harcamaları ab ödemiyor diye, neyin derdindesin acaba?

bir de tutturmuşlar ırkçılık ırkçılık. Yozgatlılara bu imkanlar sağlansa, yozgatlılara bu şekilde davranıp insanları rahatsız etse, insanlar buna tepki verdiğinde yozgatlılara ırkçılık yapılıyor mu diyeceksiniz? yozgatlılar'ın hiç suçu olmayacak mı ?
fatihte oturuyorum en işlek caddelerden birinin yanında park var, öğleyin nargileyi kuruyorlar. yoldan geçen kadınları kızları dikizliyorlar tüm gün. uzaktan ırkçılık yıpıyırsınız demek kolay.

Bana en garip gelen bayramlarda gidip, bayram bitince dönmeleri. Savaş varsa nasıl gidiyorlar, bayramda orda ne yapıyorlar. Yoksa savaş neden dönüyorlar. Bir de hastanelerde öncelik tanınması, 0cretsiz tedavileri, hatta doktor arkadaşımın teyidiyle söyleyebildiğim ücretsiz estetik ameliyat olmaları falan onlara karşı daha da düşmanlık ya da düşmanlık demeyeyim kötü niyet beslememize yol açıyor. Kimse düşünmüyor mu bunları?

@cesario birkaç beyan 3.5m kişiyi temsil edemez fakat birçoğu ırkçılığa uğradığını en azındsn hissediyor. Bir insan ırkçılığa uğramasına rağmen sevilmemesine rağmen yaşamak istememesine rağmen gitmiyorsa önemli bir sebebi vardır bence, hayatta kalma şansını arttırmak gibi.

@ozzz
Bayramda gitmeleri devlet politikası. Türkiye Devleti Suriyelilerin Suriye ile bağının kopmasını istemiyor çünkü savaş bittikten sonra burada kalmalarını desteklemiyor. Gidenler göç idaresinden izin almak zorundalar. Sadexe bayramda açılıyor sınır. Çoğunun mülklerine el konulmasın diye orada bıraktıkları bir yaşlı oluyor ve onu ziyarete gidiyorlar. Türkiye'nin kontrol ettiği bölgelere gidiyorlar. Son bayramda giden sayısı 40bin dönmeyenler de oldu. Yüzde 1'e denk geliyor. Yani 100 Suriyeliden 1isi gidiyor. Tatil kelimesiyle bu ziyareti nitelemek sahiden adil değil. Üstelik gidenlerin çoğu da sınırdaki kamplardan gidiyorlar. Geri dönmeseler hayatımızda çok bir şey değişmez bence
Diğer soru doktor arkadaşınız yanlış biliyor. Sağlık hizmetleri ücretsiz fakat bizim gibi gss primi ödemeleri lazım fakat çoğunun geliri olmadığı için prim düşüyor galiba. Ameliyat ücretleri karşılanmıyor bizden farkları bu. Fakat Türk Kızılay bünyesinde snf adı altında medikal malzeme yardımı var. Ona başvururlarsa vaka çalışanlarının incelemeleri sonrası gerekli görülüse ameliyat, ilaç, gözlük givi ihtiyaçları karşılanıyor. Bu yardımı Toplum Merkezleri yapıyır ve tamam dış kaynaklı fonlarla yürüyor.

Suç oranı bizden düşük demek bir şeyleri açıklamıyor maalesef.kötülük kötülüktür ama savaştan kaçmış, akrabalarını savaşta kaybetmiş olarak bildiğimiz insanların önceliği cinsellik hele ki çocuklara tecavüz olmamalı.ama bize gelenlerin çoğu oranın cahil ve suça meyilli kesimi dersen olabilir.

Araştırmalar genelde göçmenlerin ülke ekonomilerine katkısı olduğunu gösteriyor dediniz. suriyeli gocmenlerin ulke ekonomisine katkisi nedir?

sahsi fikrim simdi bebek veya cocuk-genc olan suriyelilerin ileride iclerinde buyuttukleri ofke ile ic savasi buraya tasiyacaklari yonunde. turkiye henuz kendi gelisimini tamamlayamadigi icin gocmen alip onlari donusturmeye de yetkin degil. daha karanlik ve siddet dolu bir gelecek bekliyor hepimizi diye dusunuyorum.

@laz goril
Bu sizin algınız. Varsa elinizde bir kaynak Suriyelilerin cinsel suçlarının söylediğiniz gibi olduğuna daie buyrun paylaşın.
Ayrıca tekrar ediyorum suç şahsidir. 3.5m insanı bu şekilde itham etmek doğru bir yaklaşım olmasa gerek.

@jimicik
Ekonomist değilim fakat scholardan taratabilirsin araştırma sonuçları genel olarak böyle. Tr için müsiad raporu var oraya bakabilirsiniz. Ve şehir bazlı araştırmalar var.
Benim kişisel olarak görebildiğim fon girişleri nedeniyle bir katkı söz konusu.

iyide baştan aşağı okudum sen alttan alta komple göçmenleri savunmuşsun? bu empatiyi anlıyor ve saygı duyuyorum peki bizimle de bir gün empati yapabilecek misin? mesleki dezenformasyon oluşmuş gibi.

@Big bada
Vermiş olduğum yanlış bir bilgi(yorumlarıma katılmamanıza saygı duyuyorum) var ise düzeltmekten memnuniyet duyarım

meksikali gocmen abd'ye katki sagliyor olabilir de ben turkiye - suriyeli gocmen ozelindeki katkiyi merak ettim. ekonomist olmasaniz da bu insanlarla birlikte calistiginiz icin fikriniz olur diye dusundum acikcasi.

musiad raporu var dediginiz yaziya baktim. musiad hukumete yakin is adamlarinin orgutlenmesi, makalenin yazari hukumetin destekledigi medipol universitesi ogretim gorevlisi. ve Suriyeli gocmen sorununun olusmasinin sebebi hukumetin sinsi planlari. planlar ters tepip bu yuzden oy kaybetmeye basladiklari icin halk uzerinde algi yonetimi yapmak gerekliligi dogmasi mukabili boyle tatlis raporlarin hazirlanmasi cok dogal. ciddiye alabilecegim bir yazi olamaz ozetle.

@jimicik
Anladım, bu konuda bir iddiam yok. Avrupa'daki göçmenlerle ilgili kaynaklar gösterebilirim. Türkiye'deki göçmenlerle ilgili ciddi okumalarım yok.

www.google.com

Hemen her hafta haber çıkıyor hala kaynak diyorsun. Ben sana savaş mağduru insanlarin nasıl bir psikoloji ile sürekli tecavüz ile anıldığını soruyorum sen savunmaya geçiyorsun kardeşim kusura bakma. üç buçuk milyon insani suclamiyorum ayrica tenzih ettiğimi söylemiştim. Türkler başka vatana siginsa ve bu şekilde suçlara karışsa yine tepki gösteririm. insanları ırkçı konumuna getirip dezenformasyon yapmaya çalışıyorsun.

göçmen gelmesiyle nüfus artışı gdp'yi (doğal olarak) büyütür ama ekonominin sağlığını bunla ölçemeyeceğinizi ekonomi 101 dersinde öğrenirsiniz.

göçmenler öğretmen, psikolog (sizin gibi:D), çevirmen, memur, polis vb için iş imkanı yaratır. mesela almanya'da öğretmen, psikolog, sosyolog, stk çalışanı, vb.lerin çoğu göçmen almayı savunan partilere oy verir. güzel bir çark olur. ben oy vereyim o göçmen alsın bana iş çıksın. süper. o zaman gardiyanların oy verdiği parti olsa her yere hapishane yapıp işsizleri hapse atalım gardiyanlara iş imkanı olsun. mafyalar(iş adamları) x partiye oy versin o mafyaları(iş adamlarını) korusun mafyalar(iş adamları) para kazansın. böyle söyleyince nasıl iğrenç geldi değil mi?

sucuda tüpçüde çalışan vatandaş, sokakta su satan vatandaş, tuvaletleri silen vatandaş, emek yoğun eğitim istemeyen işlerde çalışan vatandaş, tekstil atölyesindeki vatandaş, onların ekonomisi gelişmez. kaçak işçilik ya da bir şekilde kılıfına uydurulan işçilik ile 1 asgari ücretli yerine 3 göçmen çalışır. göçmenler sinema tiyatro seyahat gezme tozma iyi yemek gibi lüks denen ama herkesin hakkı olan sıradan şeylere para ayırmazlar, üç kuruşun ikisi (aile birleşimi vb ile ya da yine kaçak olarak gelecek) memleketteki kadın ve çocuklara gider biriyle iki göz odada 10 kişi yaşarlar. (evet nedense önce genç dinç erkekler göçer bir yere bi bakarlar şartlar uygunsa kadınlar çocuklar yaşlılar sonradan gelir... avrupa'da da türkiye'de de böyle bir durum var. önden gözcü mü akıncı mı gönderiyorlar ne?)

halbuki işçi ücretleri maliyetin içinde hiçbir zaman çok da büyük değildir. işverenin sesi vergilere faturalara çıkmaz iktidarla yolunu bulmuştur o zaten bi şekilde.

ben de göçmenlerle çalıştım gönüllü olarak, bu insanlar ile bireysel olarak dertlerimiz olmayabilir, benim berberimin çırağı suriyeli idi hala sokakta görünce selamlaşırız sohbet ederiz ama bu insanlar işverenlerin, devletlerin, çıkar gruplarının, siyasilerin kurduğu bir çarkta piyon olarak kullanılıyor. dahil olan birileri para kazanıyor ama bunu iyilik diye satıyor, birileri gerçekten yardım etmek istiyor ama iyi niyeti sömürülüyor, birileri zarar görüyor ama ses çıkarırsa ırkçı denip oturtuluyor. bunu doğru görmek gerek diye düşünüyorum.

@laz goril
Harika bir kaynak Türk medyasında hrr haft çıkan haberler. Şahsıma ithamlarınızı da kabul etmediğimi belirtmek isterim.

@inekadam
Görüşleriniz için teşekkür ederim.

Politikasızlığıyla hem Suriyelileri hem de benzer ekonomik ve sosyal konumda olan Türkiyelileri mağdur eden AKP'nin 2014'ten (daha geriye gidilebilir) 2019'a kadar 1 yerel seçim, 1 cumhurbaşkanlığı seçimi, 1 referandum ve 3 genel seçim kazanmasına rağmen tepkinin ve nefretin neredeyse tamamının kendilerine yönelik olması konusunda ne düşünüyorlar?

Teşekkürler.

@bruce mclaren
Sanırım Suriyelilerin tepki ve nefretin kendilerine yönelmesi konusunda ne düşündüklerini soruyorsunuz.
Bu şekilde bir sorgulama yapan birisine rastlamadım açıkçası fakat açık bir ötekileştirme, ayrımcılık ya da saldırıya uğrayanlar genelde haksızlığa uğramış hissediyorlar. Adaletsizlik algıları var.

Benim bildiğim yassah. Etil alkole tadını bozacak maddeler kullanma zorunluluğu geldi. El altından satıyorlar ama normalini litresi 70-80 den.

her tekel satmıyor rakı votka malzemelerini de veriyor satanlar.
set halinde 3-4 ay önce 100 liraydı

Çaktırmadan satıyorlar litresi 55tl

litresi 70-80-100 ise zahmete değiyor mu?

@neynep
benim hesap bilmeyen arkadaşımı kazıklamış da olabilirler. iki litre aldı 80 den.

İntihar ederken bile azıcık boşluk ile hesaplayarak bağlamış ipi.

Çiğ bir espri olmuş.

yaşadığı fakirliği mütevazilik olarak gizlemeye çalışan, ama onun yaşadığı fakirliği anlamaktan kıt olan hali vakti yerinde çevredeki insanların sığlığını anlatıyor.

sandalyenin ayakları odak noktası

cakabo +1 ilkokul 1 derinliginde bir mizah

Mizah güzel olabilirmiş de aza kanaat etme örneği olarak sandalye ayağının kısa olması manasız.

olay bidakikanizialicam'ın dediği gibi, sandalyenin ayakları kısa da ne alaka yani, bu çizerin böyle karikatürleri oluyor fazla zorlama komik olmayan filan.

Ben döküm tavayı biraz telle ovaladıktan sonra makinede yıkıyorum. sorun olmuyor. makinede yıkanabilir bir şey.

titanyum tava hakkında yorum yapamayacağım hiç kullanmadım.

döküm'ü aldığımıza alacağımıza pişman olduk. max. 3 kere kullanmışızdır hala bir önceki etin izleri duruyor tavada defalarca yıkamamıza rağmen.

Titanyum her türlü döver.

Bunun neresi titanyum oluyor. Alüminyum ustune teflon değil mi?

döküm bakımı zor ayrıca himmet dayının dediği gibi makinada yıkanmaz ve çok fazla deterjan temizleme aracı kullanılmaz. zaten dökümde biraz tortu kalacak denir. yoğun kullananlar böyle olması gerektiğini söylüyor özellikle refika.

temizlik düşkünüysen titanyum al. döküm hem ağır hem daha profesyonel kullanıma daha açık.

Dokumden alacaginiz performans digerlerine benzemez. Ama denildigi gibi bakimi cok kolay degil. Aslinda arada seasoning yapip her yemek sonrasi kaynar su kaynatip deterjansiz ovalarsaniz evladiyelik bir dokumunuz olur ama cogu kisi useniyor iste. Usenmem hevesliyim derseniz kesinlikle dokum.

Bu tavsiye daha cok steak icin gecerli bu arada. Sebze vs icin dusunuyorsaniz o kadar sart degil.

Motorlu olacak tabi.

şimdiye kadar bindiğim en kolay motor honda msx 125.