Zaten burada da silmişler.
İyi de sözlükte gg den değil, formattan silmişler.

ne yazdığını bir görseydik keşke?

www.hepsiburada.com

şöyle bir şey alacaksınız ama bence ikinci el 200-300 bandında bir şey alın. bende tp link var, aldığımda 200 lira mıydı neydi, şimdi 750 olmuş. bugün o paralar 4g modeme verilmez...

Simi o cihaza takinca bu sefer telefonu kullanamayacaksın, data hattı değilse ?

anlamadığım evde internet yok ama internet kullanmak istiyorsanız turkcell superbox kullanabilirsiniz?

@prizmatik evet maalesef bu sefer de telimi kullanamayacagim

@blue eyes, evet evde int aboneligi yok, bir sure olmayacak, o yuzden cok sik tel kullandigim icin telim olmesin istemistim

muhtemelen referanslı linkten sizi yönlendirip kendisi coin kazanacak bir yerlerden. siz kazanmışsınız kaybetmişsiniz umurunda değildir :) sallayın yani.

Ama çok uzun muhabbet ettik. Bir ref icin değmez yani.

paranı o yönetmediği sürece dolandırılmazsın.

cripto parayla ilgilenen kim varsa aynı şeyi söyler. bana para gönder ben sana coin alacagım diyorsa bobrek.avidir. ama elibdeki parayla coin al diyorsa seni yönlendirmiş oluyor. evet kriptonun geleceği var ama şu an zamanı değil.

ilk kripto işlemlerimde hayli heyecanlıydım ki finansal araçlara ilgisini bildiğim arkadaşlarıma ilgilenmeseler de ucundan kıyısından zorla anlattım. insan bir şeyle ciddi anlamda uğraştığında bunu yakınındakilerle paylaşma ihtiyacı duyuyor sizin durum ondan da olabilir. kripto dünyaya girmiş zaten, görmesek de çoktan günlük hayatın bir parçası oldu, anlatmasına izin verin bence kötü bir şey yok bu aşamada.

ha bir de çin kripto para üretiminin dünyadaki merkezi. it'ci filansa oradan organik bir ilişkisi de olabilir, referanslı veya referanssız güvenilir platformlarda kendi hesabınızı açar kendi yatırımınızı yaparsınız ayrı ama iş bana para yatır yutura gelince olmaz tabi o iş.

respect + 1

%99 ihtimalle seni bir "yatırım şirketine" (orası yatırım şirketi filan değil) yönlendirecek. Buraya para yatır bitcoin alıp satalım, sana işlem yapmayı öğreteceğim filan diyecek. Sakın oralara para yatırma.

İlgili SPK (Sermaye Piyasası Kurulu) duyurusu aşağıda, hepsini okumam diyorsan da yukarıda özet geçtim zaten.

www.spk.gov.tr

youtu.be

Tabiki grafiğine bakarak. Teknik analiz bunun için var.

dövizin artacağını biliyorsun o sebeple herkesin birikimi dövizde.

sorun ne zaman ne kadar artacağını nerede duraksayacağını bilebilmek. ona göre yatırım yapabilmek.

yoksa zaten türkiye'nin katma değerli bir ürünü yok. ekonomi iyi denilen dönem yurtdışından alınan kredilerin harcandığı yıllar sadece.

Ülkede üretim yok, tüketim çok.
Üretimin artması için atılan adım yok. Gitgide fakirlesiyoruz. Ve fakirlesecegiz. Bu ortamda liranın düşeceğini bilmek çok da zor değil.

yok çıkacağı bariz. yıllardır çıkıyor zaten. ama 4-5 yıl önce yıl sonu 4 lira olacak diye okudum ve 4 lira oldu, 5 lira değil. bu yıl da sözlükte 8 lira olacak diye okumuştum. 7 ya da 9 lira olmadı 8 lira oldu.

evet, teknik analize bakan bunu çok öncesinde görebiliyordu zaten. hepsi de çok zengin oldular.

döviz artınca kimse zengin olmuyor. sadece paranın değerini koruyorsun.

eve gelen doğalgaz, elektrik, suyu pompalayan pompa
pazardan aldığın sebzeyi getiren kamyonun mazotu
sütü içtiğin ineğin yemi
demir
plastik

dolar ile.

o sebeple ddolarda parası olan zengin olmaz. sadece eşyasının değerini korumaya çalışır.

Goldman sachs vb şirketlerin tahminlerine bakıyorlar genelde.

Kimse bilemez tamamen tesadüf. Bu şekilde tarih verenlere A. Y. gibi şarlatan iktisatçılara itibar etmeyin. 2018'de 10 TL olacak diyorlardı algıları ellerinde patladı . 31 Mart seçimlerinden sonra 10 TL'yi geçecek diyorlardı yine tutmadı :) Dalgalı kur politikasında döviz arz ve talebe göre fiyatlanır kimse 90'lı yıllardaki gibi devalüasyon falan beklemesin iniş ve çıkışlar ani olmaz. Bu arada ben orta vadede TL'nin ABD doları karşısında değerleneceğini ve hatta muhtemelen 2006 - 2007'deki fiyatlamalara gelebileceiğini düşünüyorum. Döviz kuru dahili meselelerden çok dışardaki gelişmelere göre fiyatlanıyor (ABD'nin cari açığı, ABD - Çin ekonomik çekişmesi, ticaret savaşları vs.) Türkiye gibi gelişmekte olan piyasalarda bu dalgalanmalar daha hızlı oluyor fakat dünyada dolarizasyondan hızlı bir kaçış var özellikle gelişmekte olan ülkelerde.

damat geçen çıkmış 8-9 dan toplayıp 15 den satacaklarmış diye dalga geçiyordu.

ben damatı dinliyorum artık. üstü kapalı yatırım tavsiyesi veriyor. insanlarda beğenmiyor. daha napsın adam.

www.youtube.com

@ElfElf, peki bi' şey sorucam o filmde neden kızın gözlerine mikrolazer'le müdahale etmiyorlar?

türk sinemasının erotizmle kafayı bozduğu dönem, sevişme sahnelerinde don görünmesi sıradandı, renkli don buradan.

ikinciyi ben de hiç anlamadım veya komik bulamadım.

Ilki denmis zaten.

Ikincisi de ince görmek bilardoda falsolu vurmak, topa yanlarindan dokunmak olarak denirken kalın görmek ortasindan vurmak kısacası çok da öyle inceci olamamaktir.
Burada logar ve tayfasinin cinselligine de vurgu olabilir kalin görmek diyerek ama sadece "ben topa dan dun mu vuruyorum" olarak da denilebilir.

İşte o mavi don :
encrypted-tbn0.gstatic.com

logar eşcinseldi bel altı şakadır o. kalından kastı belli aslında.

Atanarak gelmiyorlar mı bu kişiler? Normal. Hayvanat bahçesi müdürü nasıl ki Tübitak'a müdür yardımcısı olarak atanıyor güreşçiler nasıl ki banka yönetimlerine atanıyor, öyle.

@angelus anladim ancak bu siradan bir is degil ki? mesela ben bicki dikis okuyup devlet hastanesine bashekim olarak atanabilir miyim?

bankaci adam, isletme okur, gida muhendisligi okur, fzik okur her sey okur ama

mahkeme = hukuk diye dusundum

Dediğin gibi olması lazım normalde ama kanunen hukuk okuma zorunluluğu yok bu makama gelmek için, esasında farklı bir bakışaçısı olması açısından bir iki üye bu şekilde olabilir ama böyle bir kanuni zorunluluk olmayınca kadroyu bu şekilde oluşturmak için fırsat oluyor. Başhekimlik konusu hakkında bi bilgim yok ama bi ara pratisyen bi doktor çalıştığı hastanede uzmanlar falan varken başhekim olarak atanmıştı, bunlar olabiliyor bizde.

Mevzuatta önü açık. Normatif olarak tartışılabilir tabii ki katılıyorum. Ama hukuk okumakla olay bitmiyor. Hukuk nosyonu hukuk insanı olmak mesleki ünvan üstü bir şey.

Değişmediyse eğer örneğin bir ekonomi mezununun avrupa insan hakları mahkemesine kadar gitmesinin de önü açık mevzuat olarak.

Ekonomi okursan vezir de olabilirsin rezil de..keriz de.

Hukuk nosyonu kazanmak bambaşka bir olgu.

Her hukuk okuyanda ya da hakim savcıda da bu mevcut tamamdır sanmayın.

Muhtemelen evren falan kafasına göre hukukçu bulamadı o dönem, kanuna bu saçmalığı yazdı.
Mantıklı hicbir yönü yok.

Başhekim benzetmesinden de kötü çünkü başhekimliğin idari yönü var. Bu konu ise tamamen uzmanlık isteyen bir konu.

Amerika'da supreme court üyesi olmak için de hukukçu olmaya gerek yok. Pratikte hukukçu olmadığı halde üye olabilen var mı onu bilmiyorum ama.

bu hukuk mezunlarının kendini beğenmesi diye bir olay var.

arkadaşım ünv. de ne öğretiliyor ki. bu hukuk ve her bölüm için geçerli. piyasada öğreniyorsun pek çok şeyi. iibf mezunu da az sayıda hukuk dersi almıyor ama onlar da boş asıl olan piyasa.

şimdi adam iibf mezunu ama 20-30 yıl idari hakimlik yapmış. sen hala ilk 4 yılına takılıyorsan 20-30 yılı önemsemiyorsan sende sorun oluyor.

calvenin fıstık ezmesi de tuzludur. tuzsuzunu duymadım görmedim hiç.

Siz şeker ilavesiz olanı kullandığınız için tuz tadı baskın gelmiş olabilir. fakat yine de abartıldığı kadar öbek öbek olmaz.

2 haftada bir tükettiğim bir ürün olarak , şeker ilavesiz tamamıyla rezil bir üründür.

ballı olan aşırı şekerli olup alışkın olmayana o da çok şekerli gelebilir.
chruncy olanı tercih meselesi ama tavsiye edeceğim bir ürün değildir.


en güzeli normal olanı. ekmeğe sür, istersen bal ekle, istersen marmelat ekle efsane olur.

bu fıstık ezmelerinin 100 gr da 0.8 gr tuz oluyor. nedenini bilmiyorum.
şeker yoktur. yağ ve protein deposudur.
sağlıklıdır yani.

üstüne bal ya da nutella sürüp de tüketilebilir (ne alaka di mi)

Tuz eşiğim yüksek olmasına rağmen bazı markalar bana bile tuzlu geliyor. Hatta sanki toz değil de kristal olarak atmışlar gibi ya da zamanla kristalize oluyorlar.

Fiyatı bozmuyorsa Jif dene.
Az ye, öz ye.
Polmak, Calve falan hikaye.

özellikle katkısız fıstık ezmelerinde çoğu kez tuzu koruyucu amaçlı kullanıldığını düşünmüştüm oysa ki amaç sodyum barındırmayan bir yiyecek olan fıstık ezmesine bunu ilave etmek ve fıstık tadını daha ön plana çıkarmakmış.

Sekersiz olanlari ben yiyemiyorum acikcasi. Minimum seviyede sekerli olanlardan Jif'i alabilirsin. Gunde 2 tatli kasigi yesen yeterli ama fiyati surekli artiyor. En son 35-40 liraydi. Bir kavanozu da her gun yersen bir ay bile gitmiyor.

Cityfarm’ın organik fıstık ezmesini alıyorum. Hiç tuz tadı almadım. Akşam bi daha deniycem. Yazarım.

Evet evde yaptığınızda da içine biraz tuz atmanız gerekiyor, tarifler böyle.
Evde yapmanızı tavsiye ederim, hem kolay hem içinde ne olduğu belli, hem de şeker yerine bal kullanarak dilediğiniz gibi tadını ayarlayabilirsiniz.
Ben kuruyemişçiden aldığım çifte kavrulmuş tuzsuz fıstıkla yaptım, içine bal ve minicik tuz koydum. Tuz koymasam da olurdu muhtemelen ama arada gelen tuz tadı hoşuma gittiği için böyle yaptım.

Migros'ta satılan nut master markasının içeriğinde 0 tuz yazıyor.

Olay response time. Yani film izlerken de oyun oynarken de çok daha az "blurry" bir görüntü oluyor. Uzun süredir LCD kullanıyorsanız belki unutmuşsunuzdur ama eski CRT ekranlar bile daha iyiydi bu açıdan. Bahsettiğiniz "titrek" görüntü de bundan kaynaklanıyor olabilir, titrek değil aslında işte çok net olduğu için öyle o. Ben seviyorum OLED'i, keşke ucuzlayıp daha çok yaygınlaşsa.

bu arada televizyonlara falan bir lafım yok, o başka bir konu. benim derdim telefondaki oled ekranlarla.

o blurry görüntü çok eski lcd'lerde kaldı bana kalırsa. ipad pro'nun ekranı da lcd, müthiş görüntü verebiliyor mesela. üzerine bir de 120hz. ya da benzer şekilde oyuncu monitörleri de tepkime süreleriyle olsun, yüksek hz oranlarıyla olsun canavar gibiler.

Daha az pil harciyor

Tecrübelerim:
Xiaomi mi 6, lcd ekran : iyi ama parlaklığı kısınca olayı bitiyor.
Lenovo moto z : amoled, ekran bayağı kötü. Bol gölgeli.
Samsung Galaxy S3 mini, amoled, kullandığım en iyi ekran idi. Gölge falan yok, cam gibi.

lcd gelişti diyorsun da, oled de gelişti; titremeler saçma sapan çizgiler kaliteli ekranlarda yok. orta seviye bir xiaomi kullanıyorum oled'li, power user'ım ve bir sorun yaşamıyorum. yanma muhabbeti ise abartılı durumlar haricinde telefonlar için artık bir sorun değil. telefonlarda yanmaya sebep olacak, hareketsiz bir görüntü yok ki, dürekli dinamik olarak değişiyor ekrandaki imgeler. 2-3 sene önceki oled'lerde yaşanan problemler devam etmiyor şu anda.

iphone'u bilmem ama android'deki oled ekranın pile katkısı azıcıktan daha fazla. hele ki karanlık modda kullanınca ben %20'ye yakın pil tasarrufu tecrübe ettim.

bunları geçtim, ben siyahları tam siyah görücem, telefonda hdr içerik yüksek kaliteli video tüketiyorum diyen insan için oled vazgeçilmez. yukarıdakilerin hiçbiri olmasa bile sırf keyif yüzünden alınabilir. mesela ben fotoğraflarım neredeyse çoğunu telefonda düzenliyorum, benim için oled'in renk doğruluğu ve kontrast oranı önemli.

tüm bunları geçsek bile, teknoloji böyle bir şey; oled lcd'den daha iyiyken yakında her ekran oled olacak. bunun önünde durmak ya da "fetiş" diye nitelendirmek teknolojinin doğasına aykırı. oled'in maliyeti azalsın, 2 sene sonra piyasada lcd telefon kalmayacak mesela, o zaman da lcd mi arayacaksın? ortada bir fetiş yok, teknolojik ilerleme var. sırf oled için 5 bin tl fazla vermem diyorsan anlarım ama bunun sebebini oled fetişinde değil apple'ın artık kıçı kırık xioami'lerde bile bulunan bir özelliği segmentasyon için kullanmasında aramak lazım.

İlk çıktığından beri X kullanıyorum, siyahların gerçekten siyaha yakın olması çok hoşuma gidiyor. Kutu kutu şekiller, çizgiler, gölgeler, titremeler hiç birini kesinlikle yaşamadım. Bir de mesela XS-XR, 11-11Pro kasalarını yan yana koyarsan, LCD kullananların daha ağır olduğunu ve çerçevenin daha geniş olduğunu görüyorsun.

apple yıllarca oled koymadı teelfonlara ve eleştirildi. halbuki sizin dediğiniz gibi (diğer kullanım alanları bir kenara) telefonda gereksizdi oled ekran. kimsenin telefonda film izlediğini falan da düşünmüyorum. telefondan film izleyen biri varsa zaten oled ve lcd nin arasındaki farkı sallamayan biridir veya çıtır çerez bir şey izliyordur ona da oled lazım değil. ayrıca çok pahalı. apple'ın ekranları zaten pahalıydı, şimdi oled'i değiştir hadi bakalım kim bilir ne kadar isteyecekler, muhtemelen android telefon parası isterler.

özetle oled daha iyi olabilir ama telefonda gereksiz +1

6 yıllık telefon, sanırım en sevdiğim özelliği samoled ekranı. Zaten tüm gün bilgisayar ekranına baktığım için gözler pert, telefonun siyah için pixelleri tamamen kapaması rahatlatıyor gözleri. Mesela benzer şekilde oled ekranlı tablette dizi film izlemek, kimi zaman 4k lcd monitörde izlemekten daha hoş oluyor özellikle karanlık sahneler bolsa.

kısa devre var tabi cevap 6.

6 ohmlar kısa devre olmuş.
Dolayısıyla R direnci de 6 ohm.

bu tarz sorularda çizimi kendiniz tekrar yapınız . Soru daha rahat anlaşılır.

cevap : 6 ohm

prnt.sc

dış cephede kafanıza göre değişiklik yapamazsınız. yönetimden izin alınması gerekir.

aklı başında kimse de böyle bir izni vermez. tek başına mantolama mı yapılır?

Tek daireye mantolama yapmak hem yeterince verimli olmaz, hem de çok pahalıya gelir.

@ozdek @yap desem yapmazsin he
epey malik var aslında. giriş dahil 4 katlı 20'nin üzerinde blok olan yazlık bir siteden bahsediyorum. söz konusu niteliğinden dolayı hemen herkes kendi dairesine onay monay almadan izolasyon yaptırıyor. fakat bunu yapanlar giriş katlar. üst katlarda yapan varsa bile benim haberim yok. aslında ben de kiralıyordum daireyi. şimdi evden çalışma imkanı olduğu için siteye geçelim dedik hatunla. dolayısıyla şimdiye kadar orada yaşamadığım için, üst katlarda başka yaptıran varsa da haberim yok. ama netice itibariyle evet, dış cephede kafaya göre değişiklik yapılabiliyor ve site yönetimi buna karşı değil. sadece bunun giriş katlar dışında bir örneği varsa da haberim yok. Ki, aynı sitede giriş katta yaşayan dayım hem yaptı hem de yönetim açısından sorun teşkil etmediğini söyledi (bir dönem önce kendisi de yönetimdeydi). Benim merak ettiğim, alt katların bu hususta yasal bir kozu olup olmmadığı.

@prizmatik: Kesinlikle. Bu yüzden öncelikli tarcihimin alt katlarla birlikte yaptırmak olduğunu söylüyorum ama bir alt katımız sadece yazları geliyor. Giriş kat komşu da bahsettiğim andropozdan aldığı yetkiye dayanarak hayatına devam ediyor. Hem uzun vadede daha ekonomik hem de çevreye daha az zarar verecek bir yol olarak düşündüğüm için maliyeti göze alıyorum mecburen.

Sizin zemin kat dediğiniz daireler büyük ihtimalle çıkması olmayan daireler olduğu için rahatça yaptırıyorlar ve kimse karışmıyor. Kattaki dairelere ben de olsam daire bazında yaptırmam. Siz yaptırırsınız mesela, önümüzdeki sene apartman karar alır, sizinkini de boyamak gerekeceği için sizi de ortak ederler, iki kere masrafınız olur falan. Ha mesele eviniz ikiz villa gibidir, komşunuz yaptırmaz, siz yaptırırsınız ve sorun olmaz...

Çok yakıyorlar.

Bunlar gözü almayan çok güzel bir aydınlatma sağlar ama sanıyorum 150W civarı halojen lambası olduğu için biraz fazla elektrik yakar. Eğer seyrek olarak kullanılacaksa mantıklı.

Bu bizim evde 30 sene önce vardı,bence para verilip alınmaz,bir yerden bulunursa kullanılır,bunun yerine nırmal ampulle çalışan yenileri var,ben son ikeadan almıştım hala yatak odasında duruyor.böyle bir şey alama bunu alma

yanılmıyorsam bunlara takılabilen led lambalar var. Yoksa çok elektrik harcar ama güzel aydınlatır gündüz gibi.

artık halojen alınmaz. çok yakıyor + sıcaklık yaratıyor. Led düşününüz bence.

Alinir. Halojen yerine led takabilirsin.


m.tr.aliexpress.com

24 saat açıkları var hastane civarlarında.

herhangi anormal bir artış yok.
okul ücretleri de normal.

Yüzde kac mesela ?

Marttaki zamları bile düşürdü özel okullar. Martta %10-15ler vardı. Yani yeni sözleşme için görüşülen zam oranı böyleydi. Pandemi sonrası Ortalama %6 yaptilar bildiğim kadarıyla.

sana özel değil o başlıktaki entryleri mahkeme kararıyla temizletiyorlar.

@nahtoderfahrung

başlık değil direkt entry, içeriğe yazmıştım özellikle başlık değil entry diye de.

ayrıca foto da koydum daha net anlaşılması için, ilk ve son silinme hariç diğer 3 ü dediğiniz gibi başlıkla birlikte uçuyor. ama ilki ve sonuncusu direkt benim entry'm, çünkü başlık hala mevcut ve benim entry'mden önceki tarihlerde yazılanlar ve sonraki tarihlerdekiler duruyor.

Fişleyip ne yapacaklar. İşe alımlarda falan zaten akpli olmsk bile yetmiyor, saglam torpil gerekiyor.

Eğriçayır

Sahte olmadığına emin olacağın yer yok bence.

Doğrudan tanıdık birisinden.

sebep?

durup dururken silmezler. arada af çıkıyor o zaman faizleri silip kalanı yapılandırabiliyorsun. veyahut borçlu olduğun dönem aslında öğrenciysen, askersen, yurtdışındaysan vs. ilgili evrakları götürüp o döneme ait borcu sildirebilirsin. bunlar dışında silmezler.

silmezler ben okuldan yeni mezun olduğum dönemlerde 3000 lira borç takmışlardı 6 ayda, gidip gelir testi yaptırdım 600 liraya düşürdüler aradan 7 sene geçti hala gss borcu duruyor.

Secim zamanı silerler.
Suriyelilerin bedava aldığı hizmete para vermemek icin gerekirse gecekonduya taşınırım.

borcun faizini silerek yapılandırmaya gittiler birkaç kere. belki bu sene yine yaparlar ama bilemezsin.

Saçma tabiki, Japonya'da 50 küsür bin birime satılacak PS5, birim olarak karşılaştırmak saçma.

Alım gücü üzerinden karşılaştırılmalı, mesela asgari ücret üzerinden günlük kazanç hesaplanıp karşılaştırılabilir.

Mesela Avrupa'lı bir haftalık maaşıyla alıyoken biz 4 aylık maaşla alıyoruz denilebilir.

direkt birim karşılaştırmak saçma ama genelde bizden gelişmiş yerler tek haneli olduğu için öyle örnek gösteriliyor. İsveç Kronu falan birim olayının dışında mesela :D Ama aldıkları maaşa bakarsan yine kaç katımız.

Ben şuna bakıyorum ama, mesela geçen Xbox tartışması vardı, adamların 500 euroya aldığı şey bizde 4539 tl olsa tam karşılığı, bunda sıkıntı yok. Onun asgari ücretinin üçte biriymiş bizim 2 katıymış bunlar bizim fakirliğimiz. Fakat bizde bu aletin satış fiyatı 9000 küsur lira. Adamların 500 euro verdiği şeye biz 1000 euro veriyoruz. Hem de onlardan 3-4 kat az kazanarak. Bence bunlar belirtilmeli.

Çok mantıksız sayılmaz. Asgari ücret olan bir ülkede, asgari ucret bizimkine yakınsa kolay bir şekilde alım gücü hakkında fikir edinmeye yarıyor.
En azından diğer tür karşılaştırmadan daha mantıklı. Yani adamların 10 euro verdiği şeye bakın orada da pahalı 90 lira veriyorlar, demek.

Dorğudan karşılaştırmak mantıklı değil tabii ki ama ABD'de senin işini yapan birinin ortalama maaşına bak mesela. Ben baktım benim yaptığım işi yapanlar 100.000 dolar alıyor yıllık. bunun vergisini düşünce 72 bin dolar yapıyor. Yani aylık 6.000 dolar.

Şimdi 6000 dolar maaşım olsa ve PS4'ü 400 dolara alırsam tabii ki Türkiye'ye kıyasla çok çok çok ucuz oluyor. Çünkü burada çıkacak fiyata göre maaşın yarısını bırakmak zorunda kalacağız.

Benim de kil oldugum bir davranis. Kisisel olarak Euro 6 civariyken alim gucu oranimi 2.5 - 3 civari hesaplamistim (Turkiydeki maasim vs Avrupadaki maasim) simdi o hesap darmaduman oldu. Yani 10 euroluk bir urunu alirken Turkiyede buna 30 lira oder miyim diyordum o donemde.

Milletin yaptigi hesaplardaki bir sikinti da asgari ucretle x saat vs... tarzi hesap yapmak. Cogu avrupa ulkesinde asgari ucretle calisan insan orani cok dusuk. Turkiyede %50 neredeyse.

Asgari ucret civarindaysaniz standart harcamalardan cok para kalmiyor hicbir yerde. Standart harcamalarinizin ne kadar ustune cikarsaniz o kadar sey alabiliyor veya tasarruf yapabiliyorsunuz.

Aşırı derecede anlamsız. Birim para diye bir şey yok. (bkz: birim para/@roket adam).

Yav anlayın işte sizin bu dediklerinizin halk dilindeki basitleştirilmiş hali 1 TL 1 dolar.

ben alım gücü, çalışma zamanı kısmı diye karşılaştırma yapıyorum.
İngilterede yazılımcılar günlük 300-400 pound arası kazanıyor
2 3 günlük maaşıyla 1 iphone alabiliyor
burada 1 aylık maaşıyla anca

benim karşılaştırma dayanaklarım böyle

Yatağın çok olayı yok.
Orta sert bir yatak is görür.
Esas olay egzersiz doğru duruş.

Boyun için bir visko yastık güzel bence.

PVC pencereler esnektir, ekstra bir güvenlik önlemi yoksa bir tornavidayla bile esnetilip açılabilir.

Hırsız girse neden bişey almasın? Belkide pencereyi açtı ama giremeden bi ses bekçi vs duyup kaçtı.

Bir komşumuzun penceresi tornavida ile zorlanmıştı. İzleri bile vardı ama açılmamış. Kolay açılmıyor diye biliyorum ama burada pencerenin sağlamlığı da önemli. Eskimişse zorlanmadan açılmış olabilir ya da yeni bir teknik geliştirmiş olabilirler. Pencere tam kapanmamış da olabilir. Pencere görünen bir yerdeyse ve hırsız herhangi biriyse tam kapalı olmadığını görmüş olabilir.

Pimapen pencereye dışarıdan tornavidayı sokarsan yukarı aşağı inip çıkan küçük pimleri var, onu yukarı kaldırınca kolayca açılır. Yeniyse çizik vs iz bırakır ama eskiyse iz bırakmadan da olabilir.

Pimapenler kolay açılıyor + 1

www.youtube.com

bu açılmalar pencere koluyla ilgilidir. böyle bir durum yaşanmasın istiyorsanız ve bir üstteki videoda olduğu gibi kolay açılmasın istiyorsanız

www.hepsiburada.com

bu kolu kullanmanız gerekir. çalışma mantığı da şu şekildedir www.youtube.com

@John Bloor içeri girmişler çünkü haftasını yağmurluydu bu yüzden içeride ayak izleri var. Diğer pencereden de çıkmış.
@jana video için teşekkürler
@super kahraman linkler için teşekkürler. pencere kollarındaki bastırılarak kapatılan küçük kilitler açıktı belki onun bir faydası olmuştur giren kişiye.

Ben insanların neden bu duruma ses çıkarmadığını bilmiyorum.

ilk defa duyuyorum.
mesela şimdi ben usd ile maaş alıyorum desem geçen sene 5 tl idi dolar. bu sene 8 tl. bir tatil diyelim 5000 tl idi şimdi ise 8000 tl mi olacak?

ekmek 1 liraydı şimdi 1.6 lira mı oldu? amanın.

Bilmiyor,

Memleketin yarısı okumamış ( kitap ya da okul okumaktan bahsediyorum) ve vasıfsız. Sorgulamayan kişiler.
Bir kısmı zaten kaymağını yiyor onlar için sorun yok.
Diğerleri olarakta burada bunu konuşuyoruz işte.

"Yukselirse yukselsin bize ne gavurun parasindan. Bakkala, pazara ciktigimda benden dolar mi istiyor? Gene Turk parasi kullaniyoz. Dolarla isimiz ne?"
Ulkenin yarisinin kafasi bu?

Biliyorum. Aferin bana. 10 puan.

Herkes herseyin pekala farkında. O hacı amcalar tonton dedeler de biliyor bu dediklerinizi. Hepsi farkında günden güne fakirlestigimizin. Adamın derdi bizim fakirlesmemiz değil. Kızına memuriyet oğluna bekçilik arsaya imar. Sen bakma Allah hukumetimizden razı olsun. Avrupa da Amerika da japonya da bu kadar voliyi vurma şansın var mı? Yok. Gecekondu diktiğin arsanın imara açılıp, 4 5 daire sahibi olma şansın var mı? Yok. Sence hükumetimiz başarısız mi? Tekrar düşün.

evet. ama şunu da merak etmiyor değilim. örneğin yıllık gelirimizi harcadığımız günlük hayata dair şeylerden bir sepet yapsak. 2 sene önce ile şimdiyi kıyaslasak alım gücümüz sabit türk lirasına göre ne kadar değişti. tüik in pinpon toplu enflasyon sepetinden bahsetmiyorum tabii ki. yani ekmek mazot vs temel ihtyaçlarda ne kadar eridik.

Yuzde 40 oy aliyor cunku hakikaten dolar 50 lira olursa olsun umrumda degil diyo Adam. Boyle bir kitle yaratti akp.

Saati 1 dolar, ama adami 1 saat calistirip para yerine 2,5 litre kola versen ben kole miyim der kavga cikarir. Inanilmaz bir iluzyon.

evet biliyorum.

türk borsası da bu yüzden çok ucuz. yakın zamanda yabancı yatırımcılar çökmeye başlarlar yine.

Yuzde 20 sosyal yardım alan kitle. Bunların ucuz marketlerden karnını doyurmak ve hastaneye ücretsiz gitmek dışında hayattan bir beklentisi yok. Yüzde 10, akp giderse tehlikeye düşeceklerini düşünen İslamcı/tarikatçı tayfa. Yüzde 10 devleti/belediyeleri emikleyen tayfa. Ediyor yüzde 40. Biraz da alavere dalavare ile yüzde 45-50 ye çıkıyor işte.

mihmandar ve abum rabum kitaplarını okudum. bilgilendirici,sürükleyici ve samimi bir tarzı var. bence pişman olmayacaksınız.

yazarının kim olduğuna bakmadan, o gün bulunduğum yerde elimin altında olan, şah ve sultan kitabına başlayıp sonrasında kitabı bitirmiştim. diğer kitapları için bişey diyemem ama bu kitabını ve dilini sevmiştim. ancak siyasi figürlüğü, akepeye yanlaması, bana çok zıt olduğu için diğer kitaplarını okumadım ve okumayı da düşünmüyorum.

amaç tarihi roman okumasaksa: ihsan oktay anar

ortalama bir yazar, iyi hükümet destekçisi bir edebiyat profesörüdür. hatta anadolu türkülerinde kendince müstehcen bulduğu bölümlere sansür uygulanması gerektiğini savunmuştur. ne kendisini ne kitaplarını severim.

bir umberto eco kesinlikle değildir.
cb kültür sanat danışmanıdır. eski zaman gazetesi yazarıdır.
ekşi sözlükte anlatılmış zaten.
eksisozluk.com
oda tv komplocularının incelemesi odatv4.com

şah ve sultan kitabını taze bitirdim. tarihi roman okumayı severim. edebiyat öğretmeniyim. iskender pala'dan yarım dönem eski türk edebiyatı dersi almışlığım da var. şunu söyleyebilirim ki bence ortalama bir yazar. hükumetin seveceği türde adamlardan. kitaba gelince tarafsız gibi yazmaya çalışma görüntüsü altında basbayağı yavuz sultan selim'in tarafgirliğini yapan bir kitap olmuş kanaatindeyim. yani tarihi konular hakkında hiçbir şey bilmeyen bir insan bu kitabı okusa kesinlikle yavuz sultan selim'e hayran olup, şah ismail de yani ne biliyim der. ama ben bu duruma şaşırmadım. çünkü yetiştiği ideolojik ortam belli, dünyası belli, böyle bıçak sırtı ihtilaflı konularda tarafsızlık beklememek gerekir kendisinden.

Yunus emre ile ilgili bir romanını yarısına kadar okudum, çok derin edebi olmasa da sürükleyici bir üslubu var, tarihi detaylarla da süslüyor. Tam da bu nedenle kitabı yarım bıraktım, fazlasıyla kafasından bir yunus emre oluşturmuş gibi geldi bana, sanatçıdır elbette öyle yapacak da, tarihi arka planıyla anlatınca sanki gerçeği anlatıyormuş havası veriyor ama ben yunus emre'yi onun oluşturduğu karaktere oturtamadım.

Siz de bir eserini okuyup kendiniz karar verebilirsiniz.

Bana kalırsa fazla basit ve didaktik. Muhafazakar ergenlerin hoşuna gidecek sekilde yazıyor.
Şurada 20 tane alıntı yapılmış.
Kendin karar ver :
www.fikriyat.com

aslinda üniversite hocasiydi, arada yazilar falan yazardi. sonra zaman gazetesinde yazip taninmaya başlayinca "edebiyatci" yönünü ortaya cikarmaya basladi. bana göre bir edebiyatci olarak 10 üzerinden 2 puani zor alir.

ama sunu da belirtmek gerekiyor, iskender palanın iyi bir edebiyatci olamamasinin en büyük sebebi islami gelenekten geliyor olmasidir. yani diger arkadaslarin didaktik, ağdali, iktidar yanlisi dedigi sey aslinda bu gelenegin bir uzantisi, bu sebeple türkiyede sag cenahtan edebiyat alanında ciddiye alınacak, ideolojisini bir kenara biraktiginizda estetik anlamda agirligini hissettirecek bir yazar cikamiyor (cahit zarifoglu'nu ve sezai karakoc'u tenzih ederim, kendisi bataklikta bir pirlantadirlar, murat menteş iyi bir laf cambazi ama iyi bir edebiyatci olmasina daha vakit var, ismet özelin şairligi müslümanligindan önce olgunlasmisti). hülasa, eger tarihi roman okumak istiyorsaniz ve aradiginiz iyi edebiyat ise, iskender palanın gösterdigi istikametin tam tersi istikamette yürümeye devam edin.

Okunur. İllaki bi şeyler katar. Katre-i matem ve efsane güzeldi.

geçende de yazdım, tabletle bir süre sonra oyun oynayıp ders dinlemek istemeyecekler. bence ucuz yollu ikinci el bilgisayar alabilirsin. kızlardan birinin tableti bozuldu, diğeri de eba çalıştırmıyor, gittim 1500 liraya 4gb ramli ikinci el bilgisayar aldım iki tane, koydum masaya, en fazla youtube girebiliyorlar. tabletten on kat daha iyi bence.

İkinci el bilgisayar +

Bilinen markalardaki hali hazırdaki tüm modeller destekler bu ikisini de. Daha eskiler bile destekler ama ikinci el vs gerek yok, süpriz.

Eba nasıl bir donanım istiyor ki ? Eba nin olayı ne ? Çift yönlü canlı video yayını mı ?

Aslında Eba MEB'in online eğitim sistemini ve sitesinin adı yanlışım yoksa.

Dersler meet ya da zoom üzerinden yapılıyor.

www.hepsiburada.com

Arkadaş kullanıyormuş EBA'da sorun yok, yüz yüze eğitimde de sıkıntı yok.
oyun filan da oynuyor oğlan biz memnunuz dedi.

spor için bedene bağlanan ağırlıklar hep sorunludur. bi arızaya yol açar.

Nesi sakıncalı ?

Eklemlere gereksiz yük bindirmek sakıncalı değil mi sence de gerçekten?

Gövdeye takılan agirliklarda sorun yok ama eklemlere takılanlar problemli diye biliyorum.

gerekli alıştırmayı ve ısınmayı yapmadan ip atlamak, hatta eğilmek bile sakıncalı ?

girilir ama enerji giderse kısa sürede ayarlar ve saat uçar.

Pil bios ayarlarını tutmaya yarar. Yani biosa giremiyorsan, pili değiştirsen de giremeyeceksin.

@orpheus @prizmatik emin misiniz? Başka bir çözümü gelmiyor aklıma. Problem ne olabilir acaba?

Anakartin modeli nedir?

Yani BIOSa niye giremiyorsunuz anlamadim? Anlasildigi kadari ile anakartta bir sorun yok, bilgisayar POST edip windows'u boot etmeye calisiyor. Bu durumda biosun normal calismasi lazim. Girmek icin neler denediniz?

Ayrica www.resimag.com su ekrani goruntusunu koymussunuz diger sorunuzda. Eger bu ekranda F8 ya da F1'e basip startup settings'e giderseniz, orada direkt BIOS'a boot etme secenegi oldugunuz goreceksiniz.

Duyurundaki fotoğraflar ve anlatımın bios ile alakası yok şu an, yani sistem yükleme aşaması ya da flash disk okuma aşamasında çıkmış olmalı uyarılar.

Bios ise flash disk olmasa da, harddisk olmasa da girersiniz.

Farklı bir bellek hazırlayıp deneyin, böyle bir problemi önce linux dağıtımı kurup sonra win kurarak çözdüğümü anımsıyorum.

Eski duyuruda @nasrettinhoja'nın anlattığı uefi desteği ile alakalı olabilir.

@Haldamir bilgisayar benim değil, ödünç olarak kullanıyordum. O yüzden tam bilmiyorum ama bilgisayar casper nirvana ultrabook 14 bu da anakartın fotoğrafı www.resimag.com

Ayrıca üstteki fotoğraftaki f1 veya f8 işe yaramıyor, ya tekrar başlatıp aynı yere geliyor ya da videoda 1.30'daki gibi oluyor youtu.be
O duyuruda gösterdiğim şeyler dışında ne yapsam tekrar başlatıp, aynı şeyler oluyor.
Acaba edit boot options'tam komut vs girerek bir şeyler yapılabilir mi? Şurada www.resimag.com

@John Bloor farklı bellek hazirlayarak denedim, hem orjinal hem de iki farklı win10 iso'su ile. Ayrıca uefi-legacy sorunu olsa "error legacy boot of uefi media" hatası vermesi gerekmez mi? Ayrıca o hatayı görmek için Bios'a girmesi lazım diye biliyorum, ben Bios'a dahi giremiyorum

yukarida yazilanlari okumadim, oncelikle onu belirteyim. sizin yazdiklarinizin da tamamini okumadim. bios pilin cikartip tekrar takmak ve birkac deneme yapmak bilgidayarin acilmasini saglar genelde. bilgisayar acilirsa da o pili sizi goturur hale gelir. genelde de uzun sure acilmayan bilgisayarlarin bios pili biter. bunu belirtmek istedim.

Garip bir öneri olacak ama madem anakart önünüzde, sabit diski çıkartıp bilgisayarı çalıştırmayı deneseniz? Öyle olursa boot hatası verip boot managera yönlendirebilir, oradan da belki biosa geçebilirsiniz. Çok belkili bir öneri ama imkansız değil.

@Haldamir denedim ama casper ekranı gorundukten birkaç saniye sonra siyah ekranda kalıyor. Bios, boot menü tuşlarıni da denedim ama aynı.

Bilgisayar benim olsa balta ile girişeceğim, öyle sinir bozucu bir durum yav.

Cidden kafa yedirici bir durum.
Internette command linedan "shutdown /fw /r" komutu ile bilgisayar yeniden baslatilir ise BIOS'a boot edecegi yaziyor.

Belki son care olarak edit boot optionsda komut olarak girmeyi deneyebilirsiniz.

docs.microsoft.com

Windowsun IT calisanlari icin su klavuzunu buldum. Sizinki 2. asama olan boot loader phase'de takili gibi duruyor.

Ayrica su iki komut da yardimci olabilir.

If the computer repeatedly boots to the recovery options, run the following command at a command prompt to break the cycle:

Bcdedit /set {default} recoveryenabled no

If the F8 options don't work, run the following command:

Bcdedit /set {default} bootmenupolicy legacy

Umarım onların tarih kitaplarında; Afganistan'da ki hezimetten iyi ders almadan Libya'da yenilince , Suriye'de de yenilmiş sayıldık. böylece soğuk karalardan, sıcak denizlere inmenin kolay olmadığını anlamış olduk yazar.

Soruya dönersek Bu olayların fetö bağlantılı olduğuna kanat getirmiş olmalı ki asıl meseleleri fetöye yataklık eden abd ile .

Sanırım bundan sonra ruslarin bulunduğu bir çatışma alanına savaş uçağı sokamayacağız.

bir etkisi de rusya'nin kaldirdigi vize uygulamasina tekrar baslamasi oldu.

Bizim 33 askerimizi şehit ettiler

400 milyar dolar

Barışmak için kullanamayacağımız silahları sattılar bize.

Öyle çürüyecek onlar.

1. Ucak krizi doneminde Turkiye Rusya'da inanilmaz bir pazar kaybi yasadi, Turk urunleri ve Turk mutahhitlerinin bosalttigi pazara baska oyuncular girdi, simdi her sey duzelmis gibi gorunse de pazar asla eskisi gibi olamayacak, eskiden olmayan rakipler artik var.
2. S400 aldik adamlardan, Turkiye bunun henuz sonuclarini yasamadi ama yasayacak. Ha, ucak krizi olmasa da almali miydik bu konu baya tartismali. Bence alinmamaliydi, tartisilabilir bir konu.
3. Suriye'nin kaderine dogrudan etki etti.
4. Suriye'deki Kurtlerin kaderine dogrudan etki etti.
5. Rusya kamuoyu ve medyasi hala Turkiye'ye ve Erdogan'a karsi nefret dolu. Asla unutmayacaklar, hala acisinin ciktigini dusunmuyor kimse.
6. Rusya Turk vatandaslarina vize uygulamaya devam ediyor.
7. O surecte Rusya'daki binlerce Turk vatandasi akil almaz muamelelere maruz kaldi.

Çok gitmiyorsanız tamamlayıcı sağlık Sigortası yaptırın. Acıbadem olmasa da medical park vs ile anlaşmalı olanları maliyeti onda birine düşürebilir.

Tam fiyatları bilmiyorum ama, şuraya bir cevap yazmıştım :
www.eksiduyuru.com

şirkete özel grup poliçesinde bile bu sene fiyatlar 4-5 bin civarıydı başka bir sigortada.
2 çocukla eşime 10 ar kez ayakta tetkik, tedavi, görüntüleme hakkı olan tamamlayıcıyı 4.000 liraya yaptırdım bu sene.
acıbadem gibi birinci sınıf hastaneler yok, en bilineik medical park var

37 yaşında kansere yakalanmış ve 3 senedir mücadele eden biri olarak söylüyorum, "imkanları zorlayarak ta olsa yaptırın", arkadaşlar.Benim başıma gelmez demeyin,gelebiliyor..Devlet hastanesinde yüzünüze bile bakmıyor doktorlar,hele bu pndemi döneminde hiç düşünemiyorum oraları.Özele gidiyorum ve su gibi para gidiyor.Sorsanız "kanser hastalarına tüm hastaneler bedava derler",yerseniz..

Bu paraya boşa gidiyor gibi bakma,sağlıklıysan,hastaneye az gidiyorsan zaten primlerin bir süre sonra düşecek.sigortanın ilkyılında bilerek yüksek fiyat veriyorlar çünkü genelde ilk sigortayı yaptıranların bir rahatsızlığı çıkmış oluyor,bunu saklayıp sigorta kalkanı altına girmeye çalışıyorlar.bu yüzden klozlara bazı hastalıkları ilk yıl kabul etmediklerini,doğumu ikinci senede karşılayacağını falan yazıyorlar.

İlerki yıllarda primin daha düşük olacak ancak hastalık riskin artmış olacak,kötüyü düşünerek seni rahatsız etmeyecek bir sigortayı yaptır.

Aç kalsam da gider sağlık sigortası yaptırırım. Medical parka gideceğime devlet hastanesine giderim. Ya iyisini yaptırın ya da hiç para vermeyin. En kötü a sınıfı hastane yatarak tedavi yaptırın

32 yaşında kadınım benim poliçe tutarım da 7000 civarında. allianz benimkide, 10 yıldır sağlık sigortam var daha önce hiç kullanmamıştım, myıs ayında acil bir ameliyat olmam gerekti, devlet hsatanelerinde zaten ameliyat yasaktı (çok çok acil bir ameliyat değildi ama benim için önemliyi, safra kesemi aldırdım taş sebebiyle) koç üni hastanesinde 2 gün tetkikler sürdü, 1 gün hastanede yattım, 50.000 tl fatura çıktı. tetkiklerin %20si hariç hiç bir şey ödemedim.

pahalı değil, özel sağlık sigortası verdiğiniz paraya değiyor.

Icme suyuyla yapiyorum

içme suyu

Cayi bile icme suyu ile yapiyorum, gerek yok ne idugu belirsiz borulardan gelen suyu icmeye

Yemeği ne suyuyla yapıyorsan onla yap.

her yemeği içme suyuyla yapıyorum, o yüzden içme suyu.

F/p uygun. Aynısını mühendis arkadaşıma sordum ben de 2 gün önce.

4gb çok az, artırma imkanı yoksa almayın.

A4-9120 işlemci asıl sorun. Performansı çok kötü. Sentetik testlerde de, günlük kullanımda da çok üzer. 2000 lirayı çöpe atmaya gerek yok. İkinci el temiz bir şeyler bakmak daha mantıklı.

Bugün herhangi bir telefonu alıp monitöre bağlasanız hem daha akıcı hem daha kolay iş görür. 28NM üretim teknolojisi ile üretilmiş bir işlemci, bugün telefonlarda bile 7NM'ler havada uçuşuyor. Kanser olursunuz. RAM takviyesi bile kurtarmaz.

Geçen yıl askerdeyken 1600’e şunu almıştım sırf film dizi için: www.epey.com

Sonrasında da üni okuyan kız kardeşime verdim. Evde 10 yıllık i7 var onunla tabii ki hiçbir şeyi kıyaslanamaz ancak film izletiyor mu, Youtube rahat çalışıyor mu, ofis programları çalışıyor mu: Evet. ETS2 bile oynuyordum en düşük ayarda. Beklentinizle alakalı. Bu beklentilerle alan herkes f/p ürünü deyip 4,5 vermişti HB’de ama şimdi satmıyorlar.

@aristarkos e iyi de bu cihazın işlemcisi A4-9120 değil ki, 3020e. 3020e'nin performansı A4-9120'nin çok üzerinde (2 katından fazla). o yüzden işlemci çok sıkıntı yaratmayacaktır. ram takviyesi yapılabiliyor olması lazım cihaza, gerekirse 8'e çıkartır kullanırsınız. ama bu hali ile de eba'da rahat kullanılır gibi.

Broşürde, işlemcisi 3020e yazıyor. Siteye yanlış yazılmış sanırım.

3020e için de olumlu bir şey yazmak pek mümkün değil. Daha yeni ancak 6W TDP'ye sahip, çift çekirdekli, 14NM ile üretilmiş oldukça zayıf bir işlemci. RAM takviyesi olmadan internette gezinmek bile sıkıntı yaratır. Giriş seviyesinin en altında yer alıyor.

Bu tarz işlemciler Hindistan gibi pazarlarda, alım gücünün çok çok düşük olduğu yerlerde, hiç yoktan iyidir mantığı ile çok ucuz bilgisayarlar için üretilen işlemciler. 2000 lira edecek bir cihaz değil.

Ben de sevdiğim dostlarıma sarılırım. Benim için önemli bir samimiyet belirtisidir.

Toplanın duygusallar :)
Güzel güzel cogzel. Öyle aklımda kalmış.

Güzel icat.

i.redd.it

Çok güzeldir. Hele bir de sıkı sıkı, koklayarak sarılmak gibisi yok.

Hele de sarılarak uyumak.

Çok güzel tabi. Tadını çıkar.

Çok severim. Aylardır doğru düzgün kimseye sarılamadım. Sevdiğim bir insana sarılmaktan daha da bayıldığım şey aşık olduğum kadına sımsıkı sarılmaktadır. Kokusunu içime çeke çeke.

Evet. Hayatımda hepi topu iki defa sarılabildim sadece. Her ikisinde de ağladım.

Bkz: skin hunger

evet çok güzeldir. sarılacak biri olsa da sarılsak :(

öyle duygusal ya da temas seven bir insan değilim ama yakınlarımla tokalaşmak ya da başka türlü selamlaşmak yerine sarılmayı tercih ederim; daha samimi geliyor. sevgimi sarılarak göstermeyi severim, insanı iyi hissettirdiğine katılıyorum.

Fromm mu demişti, kadınlar sarılmak için sekse evet diyorlar diye. tamamen haksız sayılmaz sanırım :)

Bence de harika bir şey. Ben de aylar sonra anneme ve kardeşlerime sarılınca ne kadar özlediğimi fark etmiştim.

Sarilmak candir evet.

sarılmak ve dokunmak benim için çok önemli. ah ahh

Benim de şu aralar en çok ihtiyaç duyduğum şey. Ama gerçek bir duyguyla sarılmak...

2000 lirayı yere düşse almayacak ünsüz insanlar var ülkede, o paraları verenlerin bir şeylerden kısayım diye düşündüğünü sanmıyorum.

Ben de son zamanlarda anlam veremiyorum bazı pahalı şeylerin bu kadar tüketilebilmesine. Herkes über mi zengim bilemedim.

Aylık gelirim 10 k diyelim, 2.5k eve gidiyor rahat, 2k yeme içmeye, 2k kıyafet ve sosyal hayat. 0.5k araba genel giderler diyelim ki en son kardeşimin normal düzey bir arabasının kasko ve sigorta 5k tuttu(aylık 0.4k) bakımı o su busu lastiği vergisi bundan daha çoktur da hadi neyse. Geriye kaldı 3 k. Onla da birşey alsam ancak onun borcunu öderim. Herşeyin fiyatı çok fazla..

Kaldı ki personal trainer..

80 - 90 milyonluk ülke. Zengin de cok haliyle.

Ücretler konusunda emin miyiz? Bence biraz yüksek bir rakam olmuş. Aylık 500 lira için de PT vardır diye tahmin ediyorum (iddia etmiyorum).

ben de gitmedim de öyle duymuştum. bir de sözlükte de macfit başlığında öyle okudum.

Herkes az kazanmıyor. Kimisi için 2 ka para senin için 0.01 ka ne yapıyorsa o kadar ediyordur. Kendisi için harcamaktan çekinmez.

10 bin kazanan neden 1-2 bin ayırmasın ki? 10 bin kazanan standart adamın sigara + dışarıda alkol masrafı bile rahatlıkla 1000 lirayı bulur şu an istanbulda. zararlı alışkanlıklar yerine sixpack yapar işte, gayet mantıklı bi yatırım bence.

aquella

Bikini

Penti'den alıyorum indirim zamanı.

Bikini.
Çünkü daha çabuk kuruyor, karnın ıslak ıslak oturmuyosun çıkınca, wc’ye gidecek olursan işini kolayca hallediyosun, karnıma böcek mi girdi vb. olmuyor.
Ben koton’dan alıyorum gayet memnunum ama birinin iplerini kedi yedi malesef.

Bikini
Penti +1 , süven, h&m
Çabuk kuruyor, kolay değiştiriliyor. Mayoda insanın karnı üşüyor.

Görsel olarak mayoyu beğeniyorum ama kullanım kolaylığı açısından bikini tabiki daha rahat.
H&m, koton ve penti genelde.

Mayoyu kim giyiyor ki ? Yüzücü değilseniz gereği yok bence.

Bikini:
1- daha az kumaş olduğundan daha hızlı kuruyor
2- mayo özellikle tek renkse tüm vucudu sardığından kusurları daha fazla gösteriyor (genelde kiloyu kapattıklarını düşünürler ama durum daha kötü bence)
3- alt üst değişmesi daha kolay mesela sahilde bi havluya sarınıp komple değiştirmek mümkün, mayoda o imkansız.
4- tuvalete gitme durumunda da komple soyunmak gibi zorunluluğu yok.

Markalar: penti ya da h&m alıyorum (çünkü ucuz ve çabuk sıkıldığım için 1-2 sene giyip attığımda verdiğim paraya üzülmüyorum)
çok denize gidiyorum kaliteli olsun ise: kom ömürlük ürün yapıyor.

Eğer vücut düzgünse bikini, değilse diğer insanların da göz sağlığı için mayo.

bak, bilim insanları yazmış. azıcık okusan diyorum...
dag.org.tr
hiç bir şey yemezsen/ sadece vücuttakileri yaksan ölürsün.

son paragrafta yazdığınızı bir daha bir okuyun bence.

size gerekli olan 2000.

aldığınız 1000.

üzerine bir de spor yapıp daha da yakasam diyorsunuz..

evet fit olursunuz. çünkü kısa sürede "yok" olursunuz.

yakıyosun zaten? hiç yemek yemediğin zaman yarım saatte ölmüyorsun değil mi? neyi yakıyor vücut? önce yağları sonra kasları vb. yakıyor yani içeridekini. yoksa yemek yemediğin an ölürsün. sen aç kaldığın zaman ölmüyorsan bunun sebebini düşünmelisin.

basit hesapla nefes verirken bile co2 veriyoruz sadece o2 alıp co2 veriyoruz yani carbon kaybediyoruz sırf bu sebeple bile vücut dışarıdan karbona ihtiyaç duyuyor

Birazdan Angelus gelecek ve sana cevabını verecek

Bunu anlamak için vücudun enerji metabolizmasını anlamak lazım. Vücuttaki çalışan her mekanizmanın enerji metabolizması ve anlık duruma göre kullandığı enerji kaynağı farklıdır. Yani benim vücudumda 20 kilo yağ var vücut bunu kullansın ben yemek yemeyeyim gibi bir şey olmuyor ne yazık ki.

Neden?

Şu nedenle: Vücut yağlarının enerji metabolizmasında kullanılması için oksijen gerekir, yağlar oksijene okside olarak Krebs Döngüsüne girer ve ATP üretilir, bunun için de kalbin düşük tempoda çalışması gerekir, kalp atışı hızlandıkça kalbin dokulara oksijen taşıması güçleşir, yağlar oksijene okside oldukları için oksijen azaldıkça kullanılabilirliği de azalır enerji üretemez. Senin beklentini yıkan ilk aşama bu. Yani birnoktadan bir noktaya yürürken yağ kullanılıyor ama tempo arttıkça işler değişiyor, nedenini aşağıda açıklayacam. Yani evet yağların var ama yağlar "duruma göre" kullanılabiliyor sadece.

Peki yağlar kullanılamayınca ne oluyor? O zaman dışarıdan aldığın karbonhidratlar devreye giriyor. Karbonhidratlar glikoza yıkılıp kaslara ve karaciğere depo edilir, fiziksel aktivite sırasında oksijen düştüğü zaman kullanılması için oksijene ihtiyacı olmayan bu karbonhidratlar enerji kaynağı olarak kullanılmaya başlar. Yani atıyorum sen salına salına yürürken (yağ yakarken) aniden biri takıldı peşine seni kovalamaya başladı sen de can havliyle koşmaya başladın, hah işte bu noktada anlık olarak birkaç saniye içinde önce fosfokreatinden enerji üretirsin sonra kas glikojenleri devreye girer hızla koşmaya başlarsın, bunu vücut yağı ile yapamazsın zira bunun için oksijen lazım, patlayıcı bir güç uyguladığında, mesela sprint attığında dediğim gibi glikojen gerekir, bunun için de karbonhidrat lazım, onu da dışarıdan alacaksın.

Şimdi diyeceksin ki "ben almıyorum kardeşim ölecek miyim?" Hayır ölmezsin ama sistem bir yolunu bulur. Misal glikoza/şekere/karbonhidrata ihtiyaç duyarsa ve sen vermiyorsan sistem bu sefer Alanin isimli aminoaside gider zira bu aminoasit glikojne çevrilir, yani sen dışarıdan karbonhidat vermezsen sistem aminoasitleri glikojene çevirir sen de kas kaybedersin, hadi diyelim karbonhidrat verdin protein vermedin, bu sefer de kaslarını besleyemediğin için yine kas kaybedersin, hadi diyelim ikisinden de az az verdin yağ vermedin, bu sefer hasarlı hücrelerin tamir olmaz cinsiyet hormonların üretimi durur vs. Gördüğün gibi bu da senin beklentini yıkan ikinci bölüm. Bunların üstüne bir de spor yaptın diyelim, yani hem vücudu beslemedin hem spor yaptın, e bu kaslar ne ile tamir olacak? Yine kas proteinlerin kullanılacak. Her şekilde zarardasın yani. Burada önemli olan nokta, en az besinle yaşamak için neredeyse sıfır harekette olman lazım, ne kadar az hareket edersen o kadar az kaloriye ihtiyaç duyarsın.

Bunların dışında, dışarıdan kalori almanın nedenlerinden biri, içorganlar çalışmak için yağa ihtiyaç duysa bile beyin ve sinir sistemi şekerle/glikozla çalışır, onun için de karaciğere şeker yüklemen gerekir zira beyin ve sinir sistemi kandaki şeker seviyesi 3/4 gramın altına düştüğü an karaciğerdeki şekeri çekerek kullanmaya başlar, beyin ve sinir sistemi sadece karbonhidratla çalışır, ha yağdan üretilen ketonla da çalışır ama onun için de yine yüksek yağ alman gerekir o sisteme geçmek için, o da yüksek kalori almak anlamına gelir. Diyelim ki sen yine inat ettin karaciğere şeker yüklemedin, sistem yine Alanin aminoasidini yıkarak glikoz sağlar beyin yine şekeri kullanır, o da senin yine kas kaybetmene neden olur, kas kaybı da bağışıklık sisteminin çökmesi hastalıklara açık hale gelmek olduğu için oldukça sağlıksız bir sonuçtur.

Yani bunlar dışarıdan neden kalori almak zorundayız sorusunun birkaç cevabı, daha fazla da var aslında ama elzem nedenler bunlar.

dediğin doğru. Zaten zayıflama böyle oluyor. Harcadığından az kalori alırsan zayıflarsın. Vücutta varsa aslında yemek zorunda değilsin.

çift sim kart destekleyen telefonlar ile.

Telefon destekliyor. Mi 6.

sim yuvasi 2 kart aliyor. 1 ve 2. birini oncelikli olarak ayarlayabiliyorsun, butun aramalarin mesajalrin ve internetin o numaradan gidiyor. oncelikli kart ayarlamazsan arama butonuna bastiginda soruyor sana hangi hattan arayayim diye. arama gelince hangi hatta arama geldigini soyluyor ekranda 1 veya 2 seklinde.

Ek olarak, internetin 2. ya da 1. sim karttan mı kullanması gerektiğini ayarlayabiliyorsun.

Devlet yaptı herhalde bişeyler. Bi ara reklamlar filan vardı

kendileri bile kutlamadı. hem kutlanacak şey değil ki bu.

Kamu kurumlarında anma etkinliği yapılırdı normalde, korona olduğu için kimi kurum yaptı kimisi yapmadı.

aşi ile vucuduna zaature mikrobu girdi ama kontrollu, iyi mikrop. çok kotu olursan bir hastaneyi ara derim.

ateşi bilemem de sahiden kolunu kaldıramıyor insan.

Nerde oluyorsunuz, kaça ?

Benim babam emekli eczacı. Hala çalışan bir arkadaşından bulduk. Su an piyasada çok çok az miktarda var, birisi almaktan vazgeçmiş şansıma denk geldi. Eczaneden aldık ve aile hekimim de vurdu kısa süre içerisinde.
Soğuk zinciri kırmamaya dikkat etmek gerekiyor.
İğne için Aile hekiminizle konusmanizda yarar var

Olmuyor, pil olmazsa gitmez.

sorun derken pil ömrünün yeterliliği mi? pilin yanması patlaması gibi sorunlar mı? pilin uzun vadede kapasitesinin azalması mı?

Pil çabuk bozuluyor, yenisi de pahalı deniyor.

Eskisi gibi değil pil teknolojisi, %0 olana kadar aynı performansta kullanabiliyorsun. Eskiden pilli aletlerde pil azaldıkça performans da azalırdı, scooterda da süpürgede de.

Pil şarj ettikçe eskiyor ve şarj tutma süresi azalıyor. Değiştirmek scooterlarda nasıl bilmiyorum ama piller pahalı.Tamamen sallıyorum ama heralde 100€ tutuyordur, scooterların 300€ civarı olduğunu hesaba katarak söyledim bunu. Li-ion piller için ortalama ömür 300-500 şarj cycle'ı. Scooteru her gün kullandığını ama her gün şarj etmediğini düşünürsek en fazla 2 yıla denk gelir. Tabi bu 2 yıl içinde yavaş yavaş eskimiş, ve her gün daha az şarj tutuyor olacak.

Pil durup dururken patlamaz, delinirse oksijenle temasa geçince tepkimeye geçip patlar.

scooter ve martı türü araçlarda çok sık lastik patlaması oluyor, özellikle elektrikli olanlarda. ülkemizde en temel yedek parçaların tedarik ağı iyi olmadığı için sıkıntı çıkabiliyor. bazı parçaların tamiri imkansız gibi, bugün tanık oldum örneğin: ön tekere giden kablonun içini açtığınızda onu değiştirmeden kapatamıyorsunuz vs (modele özgü bir durum da olabilir tabi).

Çok bilinmeyen bir cihaz alma. Popüler cihazları tercih et. Yedek parçası vs çok dert oluyor.
Xiaomi M365 Pro tavsiye ederim.

Artık herşey pahalı. Alınmaz. Akü 1 sene sonra bozulur. Yeni akü bulman lazım. 1000 tl civarı para. 50cc benzinli motor al.

ehliyetsiz birisi kullanacak.
martı scooter gibi birşey mi alsak.
gerçi onlarda da akü sorunu aynı.

Elektrikli binek hala pişmanlık sebebi. 50 cc için b sınıfı ehliyet yetiyor, o da mı yok? Yoksa normal bisiklet alsın, daha memnun kalır.

Gıda maddelerinde yapılıyor bu, bilinen bir tereyağ markası aynı ambalaja sahip ürünü şarküterilere ve bim'e veriyor. Bim de ki üründe %52 süt yağı varken şarküteri ürününde %80 bu oran. paketin içindekiler bölümünde küçük fontlar ile yazıyor bu durum.

evet yapıyorlar.
denildiği gibi gıdada çok yapılıyor.
mümkünse diğer ürünlerde de yapılıyor. mesela bim kumtel soba tipi ısıtıcı vermişti.
Bakınca piyasadakinden ucuz ama piyasadakinde termostat varken bunda yoktu.

geçenlerde bimin aktüel ürünlerine giren kamp çakısı aldım. pense, tornavida falan içeren çok kapsamlı bir şey. muadili piyasada 150 lira civarıyken bimden 60 liraya aldım. çok da kaliteli geldi bana.

birkaç hafta öncesinde dji tello marka drone geldi. drone hobim olduğu için birçok foruma üyeyim. fiyatı da piyasanın altında diye forumlardan birçok insan drone aldı bimden. ve önemli bir kısmı kısa sürede iade etti. kalitesinden memnun kalmayıp.

elektronikte muhtemelen 'yenilenmiş' ürün satıyorlar böyle yüksek fiyatlı şeylerde.

gıda içinse, bim'de satılan birçok marka bim için özel üretiliyor. ulusal anlamda her yerde satışı olan markalardan dahi bim kendisine özel sipariş veriyor. bu birçok market zincirinde de böyle. yani hem gıdada hem diğer gruplarda kalite farkı olması normal.

gıda kesinlikle kalitesiz.
diğer ürünlerde de bir numara vardır.

Gıdada özellikle peynirde bir kaç kere denk geldim. Marka hatırlamıyorum, süt oranları farklıydı içindekiler kısmında. Paket aynı paket ama onu anlamıyorsunuz. Blender için aynısını yapmak zor. Onu alabilirsiniz

Avşar emayede çalışan bi tanıdığım vardı çok eskiden, bim haftalık bi ürün getirecekmiş, avşarla anlaşmış, fabrika bi süre sadece bim için üretim yapmış. Sakın alma dedi bana, normal ürettiklerimizin çok çok altında kalitesi dedi. Sanırım soruya cevap olur.

Bim'deki ürünler daha çok kendi ürettiği/ürettirdiği ürünlerdir. Private label deniyor. A101'de diğer markalarda var.

Ancak Türkiye'de üretilen her üründe ciddi bir kalite düşüşü var. Firmalar zam yapmamak için, içerikten kısıyor. Maalesef artık 3. sınıf gıdaya mahkumuz.


.

Aynı ürün. Al blenderı. Fakat fakir kaliteli bir marka değil bilgin olsun.

Ben bir kere a101e aktüel ürün olarak gelen head & shoulders şampuan almıştım mesela. Başka marketlerde görmediğim 900 ml boyutundaydı. Bir de normalde 2'si 1 arada mentollü iken bu aldığım krem içermiyordu yani sadece mentollü şampuandı. Bu tarz ekonomik boyuttaki ürünler özel olarak üretiliyor bence.

Blender setinde bir fark olacağını sanmıyorum. Alacağın modelin online mağazalarda satılıp satılmadığına ve satılıyorsa da fiyat farkı sana bir fikir verir.

Ayni banttan bile çıksa her ürün doğal olarak farklıdır aynı kalitede değildir. Kalite kontrol esnasında test edilir ve siniflandirilir. İyi ürünler zengin ülkelere, kötü ürünler ise bizimki gibi ülkelere gönder ilir. Yani o devasa markalara cik güvenmeyin.

Arkadaşım gıda firmalarından birinin muhasebe kısmında. BİM’in tereyağ margarin kısımlarını doğru hatırlıyorsam Ülker’den aldılar, şimdi kendileri Bim’in Solo markasının ürünlerini üretecekler. Onun yalancısıyım, ürün formülleri değişiyormuş Bim’deki üretime kıyasla. Ben A101 ve bimde üreticilere bakıyorum özellikle. Şölen, Ülker, Ünilever vs çıkıyor bazıları. Gıda dışı ürünleri bilmiyorum ama.

kanzuk, webrazzi'deki dalavereci arkadasini korumak icin yazar atip ve tekpi koyanlarin entrilerini hic gecerli sebep olmadan silmisti. millette ayaga kalkip entri silme protestosu yapti. o arada cikti bu salak sey.

basit bir script yazmistim o donem. sifresiz otomatik olarak catir catir silebiliyordu. istek olursa yine yazabilirim (tum entrileri ya da entri id'lere gore silmek gibi.).

script ile entry silmeler nedeniyle sisteme yük biniyormuş, o yüzden bu kuralı getirdiklerini söylüyorlardı.

yeni moderatörleri aktif moderatörler seçiyordu. google mail grupları üzerinden yürüyordu bu işler. ispiyonları modlar değerlendirdiği için sedat'ın çok etkisi yoktu sonraki mod seçimlerinde. bu olsun mu diye konu açmışlığı var ama.

moderatörlerin bırakma sebebi gönüllü olarak verdikleri emeğin bu işe değmediğini düşünmeleriydi. sözlüğün aldığı halden memnun olmama gibi başka sebepleri de vardır elbette. fakat iletişimle ilgili bir sorun olduğunu sanmıyorum. mail grupkarında ilgili, anlamaya çalışan, sorun çözmeye odaklı bir hali vardı diye hatırlıyorum, uzaktan öyle olması beklenmiyor olsa da.

kanzuk hukuki hizmetler karşılığında yüzde 6 hisse ile girdi bu işe. daha sonra da tamamen yönetimi ona bırakıp gitti bildiğiniz gibi. şu an herhangi bir şeye karışmıyor diye biliyorum, öyle değil mi?

son kısma da katılıyorum. ekşi sözlük internetin hayatımızdaki yeri ile paralel olarak hayvan gibi büyüdü, para bastığı için umursanmıyor ama başka ellerde kalitesini koruyan harika bir yer olarak kalabilirdi.

bonus soruya cevap; yillar once (2013 sonlari falan) dedigine benzer bir entry yazilip en begenilenlere girmisti(yanlis hatiramiyorsam); sitenin konseptini olusturan formati asiri esnetmesi; kurumlarin islevsizlestirmesine, onune gelenin yazar olmasi da ulkeye dolan suriyelilere benzetmisti yazan arkadas.. Guzel, uzun bir entry idi.. Ayrica Sedat in bir kac tivitini gordum de kendini savunma ve arguman uretme tarzi da ayni erdogan..

digiturk'un, vodafone'un abonelik iptali icin faksi zorunlu tutmasi gibi dusun.

mevzu bu

eksisozluk.com

eksisozluk.com

Moderasyonun işi bırakıyoruz açıklaması.

duyurukullanıcısı +1

sözlüğün baştan aşağı saçma sapan bir yer haline gelmesi sonucu ben de 2000'e yakın entry'mi silmiştim o vakit. o gün bu gündür de hayalet hesap oldu hesabım, en son login olduğum tarihi bile hatırlamıyorum tam olarak.

biz erken davranıp sildik ama baktılar millet böyle binlerce entry siliyor, hemen bu entry silememe olayını getirdiler kaybı azaltmak için.

ben geçen o scriptle 4000 entry silmeye kalktım 24 saat sürdü abv

* millet entryleri silip kaçmasın diye teknik zorluk falan deyip bu kısıtlamayı getirdiler.
* ssg mahkemede ceza alıp hükmü açıklaması geri bırakılınca korkup iş yapıcam falan deyip amerikaya kaçtı.

eğlencesine açtığım bu başlığa yönetimde yer almasına rağmen samimi açıklamaları sebebiyle bruges'e teşekkür ediyorum. ben crown'dan bi cevap gelir diye düşünüyordum ama o sanırım es geçti.


bonus soruya cevap olarak da; duyuru kullancısı'nın verdiği başlıkta, ssg'nin açıklamasını da buldum (#30069753)

moderasyonun yüzyüze iletişim isteğini orada belirtmiş, oradan aklımda kalmış.

tıpkı sayın cumhurbaşkanımız tayyip erdoğan gibi bu sedet, kendisine karşı yapılan bi' hamle olmadıkça sessiz kalıyor ve sürecin kendiliğinden ilerlemesini sağlıyor.

:) Ya şimdi aklıma geldi, sanırım esg anlatmıştı, sağcılar böyledir koruma içgüdülerinden dolayı direkt karşı karşıya gelmezler solcular ise hemen ayrılır, ayrışır demişti.
bu sedet gizli sağcı olabilir, bilmiyorum harun daha iyi bilir gerçi.

kanzuk hukuksal sürecide %6 hisse karşılığında almıyordu önce diye bi' yerde rastlamıştım ama; önce yarım ekmek dönere fit oluyordu. e tabi nusret yok o zamanlar. Döner de en kötü, cici piknikten filandır.

Tabi yeni gelenler ve yeni hatlara.

hac gibi imkanı olana farz. yani vacip.

o imkan da şöyle: borcun yoksa ve kurban kadar paran cebindeyse kes.

farzlar islamın şartındaki 5 madde.

Hanefi mezhebine göre vaciptir, diğer mezheplerin çoğunda ise sünnet bildiğim kadarıyla

hac dışında farz değil.
diyanete sorsan o da farz diyemez ama bir dolu saçmalayıp farzmış gibi gösterir.

Herkesi bağlamadığı için farz olmadığını düşünüyorum. Bir tık altı olan "vacip" olabilir baştaki yazarın da yazdığı gibi.

Kurban vaciptir. Vacip olması istersem kesmem anlamına gelmiyor. Yapılması lazımdır.
Kaynaklarda önemi hakkında bir çok bilgi var.
Yine
Hatta borcu olmayan fakir biri bile keserse çok sevap olur.
Son soruya cevap olarak
Maddi durumu iyi olan kesmelidir.

O tarihlerde oralarda kiralıklar düşebilir ama satılıklar zor gibi.

En güzel yöntemi şudur.

Sezon bitimine doğru oraya gidin.aklınıza yatan bir pansiyona ,ekonominize uygun bir otele yerleşin.hatta önce bir yer kiralayın.lokal olun orada.yazlıkçılar,tatilciler ortadan çekildikten sonra geriye kalan lokallerle sosyalleşir tanışırsınız.orada olduğunuz sürece satılandan,edenden,neresi size göredir haberiniz olur,aklınıza ve butçenize uygun bir yer bulur satın alırsınız.

Merhaba.
Kadikoy'de oturuyorum.
Yazligimiz ise Burhaniye'ye bagli Orjan sitesinde.

Ev fiyatlari ile ilgili bir sey diyemem ama kalacaginiz muhiti iyi secmenizi oneririm.
Ben insan kalitesi / yasanabilirlik / deniz kalitesi acisindan şoyle siralarim.

ayvalik > akcay > burhaniye

son zamanlarda ören-burhaniyebyolu uzerine ve orjan-ören yolu uzerine cok sayida yeni tip evler yapildi. bunlarin degset pahali oldugunu dusunmuyorum. ama yaz donemi kiralar fazla olabilir su an.

Keşke para durumu iyi olsa ve ayvalik yolundaki meshur ARTUR dan bir ev alabilseniz. Cok pahali ama muthis bir cevre ve muthis koylar, murhis bir site.

cosmicstring+1
burhaniye yi hic dusunmeyin bence.
canakkale yi oneririm ama denize girme durumunu bilmiyorum.

@la traviata valla Artur ben de çok isterim ama maalesef öyle bir durumum yok:) keşke olsa:) bana da tam tersi Burhaniye akcay'dan daha iyi diyenler oldu @wishmaythşngs

@duptıs @pass çok tesekkurler

@cosmicstring söyleyin söyleyin :)

Iki kadın hiç mi yapamayız, akşam dışarı falan da mı cikilmiuor o kadar mi kötü yahu. Ayvalık da biraz pahalı geldi açıkçası. Burhaniye öğretmenler mahallesi ve Iskele Mah. Nasıldır acaba bilgisi olan?

dediğim gibi burhaniyedeyiz yazları, yani ailem çoğunlukla. benim çocukluğum tüm yazları orada geçti, artık senede 10-20 gün maksimum gidiyorum.

öğretmenler mahallesi - iskele mahallesi vs. nasıldır biliyor musunuz?
tam olarak cevabı şudur:
oralar, yazligi o civarda olanlarin "hadi bu akşam iskele ye gidelim, orda yiyip yürüyüş yaparız" dediği yerlerdir. ne deniziyle ne de başka şeyiyle harika denebilecek yerlerdir. haa, orada bulunan yat limanında yatınız bişeyiniz vardır, her gün açılırsınız vs. o başka bişey.

mesela akçay civarini baz alırsak, altınoluk daha elit gelmiştir bana hep. ama o da yerine, sitesine göre değişir. (o civarlarda deniz burhaniyedeki sitelere vs. göre çok daha iyi. o çok sevdiğimiz mavi bayraklı ören plajı bile çoğu zaman dalgalı)

burhaniye akçay'dan iyi diyenler de sonuçta kendince belli şeyleri kıstas almış olabilir. ama sonuçta iki kötü'nün karşılaştırılması bence konu yaz-kış kalmak ise.

ben olsam izmire yakın güzel denizli sahil beldelerde alabilirsem ev almaya veya kiralamaya calisirdim.

Benim bir hanım arkadaş evini kiralayacak üç aylığına. Ancak ev Antalya kundu'da.

@prizmatik çok naziksiniz ama ben hem uzun süre yasamalik hem de yazın çok bunaltmayan bir yer arıyorum. Yine de çok teşekkür ederim. Sevgiler

benim şöyle bir teorim var,

o zamanlarda muhtemelen tüm cahil cühela elemanlar sağa sola kaçmıştı zaten. savaşanlar ve meydanı koruyanlar zaten aklı başında bu vatanın çocuklarıydı.

bu sebeple savaş kazanıldığında zaten karar verici insanlar gelişmeye hazır insanlardı. bu sebeple modernleşme mümkün oldu.

işte 100 senede bu kaçanlar geri geldi çocukları falan oldu biz şimdi onlar ile uğraşıyoruz.

adam hayatı boyunca bir kere ailece tatile çıkmamış, kahveye gidip çay söyleyecek parası yok, ne çocuğuna bırakacağı bir eşyası var nede çocuğuna bir eğitim verebilmiş çocuk zaten işsiz adam hala ekonomi iyi yaşasın akp diyor.

bu adam işte cumhuriyet savaşında evi yurdu bırakıp topuklayan adam.

Şimdiki topluma göre 1000 kat islamcı falan değildi ortalık. Bu bize aktarılan versiyonu. Osmanlı nedense arap gericiliğiyle karışıtırılıyor hep. O dönemin aydınları, eğitim almış entelektüelleri en son 1960 larda falan bu topraklarda gördük. yani o dönem eğitimsiz zır cahil insan sayısı fazlaydı fakirlik çoktu fakat lordlar kamarası hatrı sayılır vizyona sahipti. Ayrıca tanzimattan sonra -yeterince olmasa da- zaten nitelikli eğitim, modernist bakış açısı vardı yani.
Atatürk ikna konusunda nasıl başarılı oldu diyorsan bu da onun dehası. Koşulları doğru şekilde kullanması, izlediği strateji vs. Sev sevme ama bir tane daha örneği yok o yüzden işte.

*Ayrıca kitlelerin çaresizliğini de ekliyorum. Aç susuz can güvenliği olmadan en yabani biçimde yaşamaya çalışan, 12-13 yaşındaki çocukların savaşından medet uman bir kitle diyorum. Göt korkusundan ne denirse pek de sorgulamadan yapmış da olabilirler.

Atatürk J. J. Rousseau, Ziya Gökalp, Namık Kemal gibi önemli kişilerden düşünce yönünden etkilenmiş. Bitirdiği Harp Akademisi dönemin en iyi okullarından biri. Fransızca biliyor. Eğitimi bugünün şartlarında bile iyi ve gerçekten çok zeki. Mücadele ettiği kitlenin seviye olarak çok üzerinde biri. Modernleşme kolay olmamış. Yapılan inkılaplara karşı çıkanlar olmuş. En basit örnek olarak Şapka Kanunu'na karşı çıkmış isyanlar var. Bugün bile birçok inkılabın eleştirildiğini düşünürsek halk yeterince modernleşmiş değil. Atatürk'ün başarısı bence çok basit şekilde yürütme görevinin başında olmasında yatıyor. Kanunlar sayesinde birçok fikrini uygulamaya koymuş.

1912'de başlayan savaş serisi 1923'te bitmiş. Savaşı bitiren, Halkı besleyen zaten kral olacaktı.
Tarım yok. Fabrika yok. Üretimi yok . Halk fakir değil. Aç ve sakat.

Durumu iyi olan bir tek büyük memurlar, Toprak Ağaları ve Din üzerinden geçinenler.
İsyan edenler kim ?

Ya bana bu biraz tarih bilmemek gibi geliyor.

Bu toprakların modernleşmesi tanzimat dönemiyle başladı, Atatürk dönemi ona kıyasla gerici bir hareket sayılır. Mithat paşa ile falan karşılaştırın mesela.

gücü eline geçirene kadar takiyye yapmıştır. bu işler böyle.

Yukarıdaki cevaplarda Osmanlı'nın çok daha önceden beri batılılaştığına değinilmiş zaten. Onu tekrar belirtmeye gerek yok. Altı çizilmesi gereken nokta yirminci yüzyılın başına gelindiğinde zaten entelektüellerin birçoğunun batıcı olmasıdır. Atatürk de bunlardan biridir.

Mondros sonrası ortada Osmanlı falan kalmamışken ülkeyi yoktan var eden komutandır Atatürk. Ancak bu süreç kolay olmamıştır tabii ki. Yukarıda da söylendiği gibi bir yere kadar islamcılarla işbirliği yapması gerekmiştir. Daha sonrasında devletin tüm gücü eline geçtiğinde kafasındaki devleti kurmak için önünde bir engel kalmamıştır. Hem halk tabanında hem de siyasette kendine ve inkılaplarına muhalefet edenler olduysa da bunların hiçbiri onu engellememiştir.

Doğrusunu söylemek gerekirse yöntemleri demokratik değildir ancak belirtmek gerekir ki o dönemde demokratik yöntemlerle ilerleme sağlamak çok zordur. Zaman azdır ve çok şey başarmak gerekiyordur. Fakat bunları söylerken Atatürk'e yapılan muhalefetin boyutunu da çok abartmamak gerekir. Her ne kadar birtakım hoşnutsuzluklar mevcutsa da hem halkın hem de siyasetçilerin büyük bir kesiminin ona muhalif olduğunu söyleyemeyiz. Nihayetinde sömrüge olma yolunda giden bir ülkeyi ayağa kaldırmıştır ve bu, ona büyük ölçüde güven ve saygı kazandırmıştır. Böylece inkılapların en azından bir nebze daha kolay gerçekleştiği söylenebilir.

Canakkale askeri zaferi sonrasi herkesin ona kurtarici gozuyle bakmasi

Herkes kendince fikir öne sürmüş ama üzgünüm hepsi eksik ve hatalı.

Cevaba gelirsek de, başarılı olan sadece ve tek başına Atatürk değil, Ankara Hükümeti. Ve o hükümetin kurulması da öyle bir gecede olmadı, o zamanın birçok aydını ve vatansever askerinin bir araya gelmesiyle, önce kongreler ve sonra da meclisin açılmasıyla devam etmiş bir süreç. O devrin insanlarındaki ahlaki tertip ve ülkeye karşı duyulan sorumluluk da tabii ki günümnüzden fersah fersah ötede.

Bugünün meclisi ile o zamanınkini kıyaslamamak lazım. O zamanki anadolu insanı nerdeyse her şeyden bihaber ve tebaa olarak yaşayan bir güruh. Sadece İstanbul görece bilinçli halka sahip ki o da saltanat hegomanyası altında.

Dolayısıyla tüm meşru komuta ve yönetim meclisin ve diğer bir deyişle Mustafa Kemal ile arkadaşlarının (ve tabii diğer mebuslar) elinde, halkı ikna etmelik vs. bir durum söz konusu olamaz.

Mustafa Kemal'in kişisel başarısı ise başkomutan seçildikten ve orduya komutanlık etmesinden sonra başlar ki sonrasını biliyorsun...

allianzdan son derece memnunum, poliçemi şirket ödüyor, amerikan hariç bütün hastanelerde geçiyor yatarak %100- ayakta %80- 5000 tl limitli, poliçe bedelim 6.800.

allianz ve axa.

allianz+1
ama isini bilen bir acente ile callisin. size tum policeleri aciklasin. sanirim bir takim degisiklikler olmus policelerde. bazilari sadece belirli hastanelerde gecerliymis falan.

allianz demeye geldim. doğum teminatlı poliçeye sahibim, yatarak+doğum limitsiz, ayakta %80 /7500 limitli poliçem var, 13.500 poliçe bedeli ödedim (doğumu kapsadığı için yüksek tabii), gayet memnunum.

Açılın donanım haber ölücüsü geldi.
Memoriala özel bir sigorta var.
Yakınınizda bu hastane varsa tam bir p/f ürünü.
Demirhayat ekinoks.
İstersen sigortacının telini verebilirim.

youtu.be

Yukarıdaki videoda adam, iki kullanılmış kapsülden yeni bir kapsül yapıyor. Birin altını kesiyor, diğerinin üstünü. Bu yeni kapsül birkaç defa kullanılırsa, AliExpres den verdiğim linkteki kapsülü boşuna almama gerek yok. Bilgisi, tecrübesi veya tahmini olanlar yazarsa sevinirim.

kapsülün nesi pahalı ya 10lu paket 25 tl. 10luyu al iç bitince dışındaki alinminyumu kes her seferinde doldur ben öyle yapıyorum.

nespresso kapsülleri Tchibo'ya uymaz.
nespresso daha popüler bir ürün. linkteki gibi ürünleri daha çok bulabilirsin nespresso için. metalleri de var.
tchibo'nun durum sallantıda şubeleri kapatıp internetten satışa devam edeceklerdi. Belki onu da keserler. bence hiç kullanmadan onu sat, nespresso al kendine :)

tchibo kapsüllerini yeniden kullanmak zor değil. ama yüksek basınç ve ısı altında plastik malzeme bayılıyor zamanla.

@mika, e pahalı olduğunu kanıtlıyor işte sizin yaptığınız. Ben hiç almayacağım kapsül deniyorum ki. Alıp tekrar kullanmak veya metal kapsül almak niyetindeyim.

Kulaklık takıyorum. Muzik olmasa bile tikac gibi duruyor. Kulak tikaci almam lazim.

Baska yapabildigim bir şey yok. O saygısız aptallar yüzünden yok yere sinirleniyorum her 20 dakikada bir. Akıl sağlığım bozulmaya başladı, zor tutuyorum.

Yazi sevmeme nedenlerimin basinda bu sorun. Kulaklik ve klima açıp camlari kapatmak disinda bir care bulamadim, pandemi oncesi disarida sakin yerler bulmaya calisirdim, artik o da pek mumkun degil. Yaz bitsin diye bekliyorum...

Türkiye'de gürültüden kaçmak çok zor. Arkadaş dağın başına ev yaptı. Bir kac sene sonra yanına havuzlu villa yaptılar. Bangır bangir turk pop çalıyorlar.

arka planda müzik yada televizyon açın.

Arka planda ses açın. Aslında bu küçükten beri alıştırılmamız gereken bir şey. Toplantı yapacağım zaman arka plandan ses gelmemesine çalışıyorum ama kendi başıma çalışırken özellikle biri bana seslenmiyorsa duymam bile.

Kesinlikle aynı fikirdeyim. Tatil yapanların çok büyük bir kısmı borçlar ve gidilen saçma sapan yerlerden dolayı daha büyük strese giriyor diye de iddiaya girebilirim. İnsanların çoğu kötü hayatlar yaşıyorlar ve kötü ve pahalı bir tatili de bu kötü hayattan kaçış olarak görüyorlar. Halbuki kendi hayatlarını iyileştirmeye çaba harcasalar sağda solda rezil olmalarına gerek kalmayacak.

Rahatlamak için deniz kum güneş şart değil ama yogayi alternatif olarak önermek aşırı saçma olmuş.

Yav.. Otele falan gidip, denize girip, partileyip, keyif yapmanın muadili evde yoga yapmak mı dhshsd Yoga ne yahu..

Neyse, yani insanlar bi yerlere gidip eğlenmeyi ve bunu insanlara göstermeyi seviyor. Anlaması bu kadar zor değil. Ayrıca deniz, kum, güneş, parti kombinasyonu eğlenceli bir şey paran varsa. Ben de bu tayfaya olan nefreti anlamıyorum. Ben o grupta değilim normalde de ama yani bu tarz takılıp instayı story'ye boğan tiplere de ekstra bir uyuzluğum yok. Herkes farklı şeylerden keyif alıyor işte. Ego masturbasyonunu sanki biz başka şekilde yapmıyoruz. Herkes bunu elinde ne imkan varsa o şekilde yapar. Bunun için insanları hor görmeye gerek yok.

Tatil de tatil diye delirmiyorum ama dört duvar arasında da rahatlatmıyor. Evim bu konfora sahip değil.

Tatil değil de ailemin yanına geldim 3 günlüğüne, o bile deşarj etti biraz.

Milletteki sanırım biraz mecbur hissetme durumu. Etrafımdaki bir kaç arkadaşımı baz alıp kendimi onlara uydurmaya kalksam tatil yapmıyorum diye stres olurdum.

Reklamlar, komşunun, arkadaşının yaptığıyla - benim ondan ne eksiğim var ? kafasında kendine pay çıkaran ve harcama yapan insanlar var.
Algıları temelde bilgisiz ve çoğunluğun tavrına, dediğine göre şekillenen insanlar bunlar.
Şimdi dikkat edilmesi gereken şeylerden biri bu bilgi yoğunluğu içerisinde dünyada neler ihtiyaç haline getirilmeye çalışılıyor bunu anlamaya başlamak lazım önce.
Bir ara okumuştum, tatilden dönenler üstünde yapılan araştırmaya göre tatilin etkisi en fazla (yanılmıyorsam) 3 gün kadar sürüyormuş. Ne de olsa geri dönüşte yine aynı ortam, yine aynı stresli iş ve yine aynı istenmeyen ve rahatsızlık veren iş arkadaşları buna etken olmalı.
Tabi insan içim ortam,yer değiştirmek,dinlenmek önemli ama bunu sadece deniz+kumsal+parmak arası terlik+ rezervasyon+ yaz mevsimi içinde düşünmemek lazım.
Sadece öğrenilmiş çaresizlik değil, dayatılmış ve benimsenmiş tatil alışkanlıklarımız da var.

yoga da hiç bir şekilde alternatif olamaz.
Bu arada üstteki toplamın arasına günlüğü 1000 liraya kiralanan şezlongta eklenebilir.

Garip bir durum yok bence. Her taraf beton, her taraf bina, nefes alacak alan birakmadilar. Insanlar sehirden kacis icin bahane ariyor hele yazin sehir hayati hic cekilmiyor

kabahat onlarda değil.iplerin ucunu o kadar salarlarsa olacağı buydu.çoğu yazlık yerde corona artışı devam ediyor.dün Akçay'da meşhur fırın ve komple bina karantinaya alınmış.

Valla ben deniz tatilini çok severim. Bursa'dayım. Mudanya ve Gemlik otobüsle bir saat her zaman gidemiyorum. Gitsem de oranın denizine girilmiyor. 365 günün 4 5 gününde deniz görüyorum o da çok bir şey değil. Gerçekten rahatlamış hissediyorum. Pekala benim deniz tatili sevdam diğer insanların doğa tatiline vs tekabül edebilir. İnsanların gezerek, denize girerek, doğa yürüyüşü yaparak rahatlaması çok normal.

turizmciler taş mı yesin. yabancı turist yok. hazırlandılar bekliyorlar bizimkileri.

Herkesin rahatlama, dinlenme sekli farkli. Deniz beni de cok rahatlatan bi sey mesela. Yorgunluk atma seklim. O yuzden deniz tatilini seviyorum. Kum ve gunes kismini hic sevmem ama guneslenip rahatlayan da var.

Ayrica tatildeki partilemeyle burda bi gece kulubune gitmek ayri seyler. Arti temiz hava faktoru var. Ciddi kafani dinlendiren bi sey hava.

Soyle yesillik, sakin bi yerde havuzlu villam olsa anca o zaman tatili es gecerdim ki unlulere bakinca o da yeterli degil demek ki.

Bi de yogayi meditasyon falan saniyorsun herhalde. Pilatesten daha zor bi sey efor olarak bakildiginda. Disaridan super kolay gorunuyor. Yani 5 yildizli tatil mi yoga studyosu mu himmm dusunmem lazim :))

Tick alamicam su son paragraf yuzunden ama soylemem lazimdi hehe

28 yaşındayım, hayatımda tatili bırak denize bile gitmedim. Gideceğimi de pek sanmıyorum. Eksikliğini de hissetmedim, hissedeceğimi de sanmıyorum.

yazdığım cevap üzerine lokasyon soranlar olmuş.Akçay.

Millet her sene biseyler yapmaya alisik. Tum sene boyunca bu yapacagi tatilin hayalini kurup, para biriktirenlerin sayisi az degil."

+1

ama bunun korona ile ilgisi yok. psikolojik bence. yoga ile rahatlayamaz herkesin zevki farklı. hobilerin farklı olması gibi. sosyal medyanın da etkisi var.

şahsen ben de tatilim de 4 duvar arasında durmak istemem. zaten sürekli evdeyim. hafta sonu yap yoganı rahatla zaten.
tatilde ortam değiştirmek güzel bir şey. kimisi ultra her şey dahil otele gidiyor, kimi de deniz kenarında çadır atıyor. yazın olunca deniz kenarına ister istemez rağbet artıyor. bu nedenle deniz odaklı görüyoruz. yazın ürgüp'e gitmek çok cazip olmasa gerek ya da güneydoğuya. bir de karadeniz var tabi ama oraları pek bilemiyorum.

ortam değiştirme imkanım varken niye yoga ile yetineyim ? deniz kenarında bira içince mutlu oluyorum.

yazacak daha çok şey varda. toparlayamadım şuan. mesala insanlara bir motivasyon kaynağı da olabiliyor bazen. gelecek ay tatile gideceğim vs diye hayal kurması keyifli olabiliyor.

benim en çok gıcık olduğum nokta 'ay tatilsiz öliciiz' diye çığıran beyaz yaka.
yoksa herkes nasıl mutlu ise onu yapsın. kimi de kalabalığa karışmak istiyor, kimi sakinlik istiyor.

Hayir, 4 duvar arasinda yoga yaparak rahatlanmiyor. Rahatlansaydi kimse tatile para vermezdi zaten.
Siz evde sikilmiyor olabilirsiniz ama herkes oyle degil, insanlar degisik hava almak istiyor. Sana bos is gelebilir de herkes ayni degil ki be kardesim.

valla dalga sesini özledim. imkanım olsa ben de giderdim sanırım.

tik alamıcam tabii yogayı övmediğim için :)

Evde yoga ile olmaz o iş normal zamanda. Salgın nedeniyle ben tatile gitmek istemiyorum, gitsem çadır kurmak olabilir ama uzaklara kalabalık olmayan yerlere. Millet çıldırmış gibi tatil yörelerini doldurdu ona bende anlam veremiyorum bu dönem için.

32 yaşındayım hayatımda tatile gitmedim desem yalan olmaz. aile ziyareti ya da tek günlük piknikler hariç. her şey kafada bitiyor. bana bedava bodrum tatili verseler şu an gitmem.

ama güneş sağlık için şart.

insanlar 11 ay tatil yapmak için çalışıyor.

Ekşi sözlüğün ölüsü ssg dahil herkesi beslemeye yeter.

Ben de reklamlara ayar olduğum için adblock plus kullanıyordum, saçmalayınca ublock origin kullanıyorum. Ayrıca trackerlar için ghostery de kullanıyorum. Olay butonu ve bir kaç buton sinirimi bozduğu için onları da engelledim, ekşi şeyler, pena, kanallar engelli. Çok sade ve temiz bir ekşi sözlük arayüzü görüyorum.

Sözlüğün alternatif reklam kanallarını kabul etmesi gayet normal, paralı entry'de girer, giriş yapmayanlara reklamlı temaya sahip sözlüğü de gösterir, açıldığında istediği reklam kokan başlıkları da gösterir.

Bunlar beni rahatsız etmiyor en fazla iki cümle okur ilgimi çekmiyorsa başka başlığa tıklarım, Allah daha çok versin. Yeter ki bu trolleri temizlemek için son aldıkları kararları uygulasınlar, katı bir yönetim anlayışına gidip huzur bozan paralı kalemleri uçursunlar.

ssg amerika'da sözlüğün ceoluğunu bıraktı zaten. hissesini devretmemiştir gerçi, para geliyodur. Ekşi şu an trde 13. sırada. Ne kadar adblock kullanılsa kullanılsın baya kazanıyodur.

Gül gibi iş dediğin birilerinin altında çalışmak. Adam koskoca ekşi sahibi, ben de olsam ben de bırakırdım. Şu an yatarak para kazanır gayet.

adam eksi sozluk gibi bir site yaratmis. microsoft'ta siradan bir pozisyonda calismak ssg icin bir basari degil ki. zaten 1 sene falan calismisti sanirim.

5 sene önce günlük giydirme ücreti 15000 liradan başlıyor diye duymuştum, yani şu anda tuttur reklamı için günlük 30 binden aşağı kazandığını zannetmiyorum, dedikleri gibi ölüsü hepsini doyurur, yine de bir yerde kalite ile ilgili bir çözüme gitmeye çalışacaklarını düşünüyorum, kalitesiz yazarların yazılarının geriye itilmesi gibi ama bunu nasıl yapabilirler muallak, çünkü karma sistemi çok kolay suistimal edilebilir gibi.

Adamın 2 senelik geliri ömür boyu yeter. Millet 2.500 maaşla hayatta kalıyor bu ülkede

20 liraya nasıl yazdırılıyor bu entry’ler

1) ekşi parayı trafik yani reklamdan kazanıyor. minimum masrafla türkiyenin en çok kazandıran sitelerinden biri.
2) kimse altın yumurtlayan tavuğunu başkasına emanet etmez. ssg hukuki yaptırımlardan korktuğu için amerikaya kaçtı. parde arkasından sözlüğün yönetim politikasını yönlendiriyor.

bugün biz bırakırız yarın başkası gelir. onay bekleyen binlerce çaylak var. sözlüğe küsüp yazmayı bırakanların durumu tavşan dağa küsmüş hesabı. maç başlıklarına binlerce entry giriliyor 2-3 senedir. her ekşi eskisi gibi değil dendiğinde ekşi daha fazla kazanıyor. ekşi şeyler, pena bunlar da sisteme ayak uydurmak için yaptıkları ve yine para kazandıkları yerler. ekşi şeyler zaten hali hazırda yazarların entrylerinin daha herkese hitap eder hali. (görsel, editör düzenlemesi vs.) pena'da da fena videolar yok değil.

Arkadaş biraz mal

Ruhsal sagligina verdigi zararin yaninda corona cok masum kaliyor gibi.

Virüsten bağımsız uyuz birine benziyor.

tam bu profilde hatta belki birkaç tık üstü bir tanıdığım var. anne ve babasına hayatı dar etti. ölürseniz sizi gömemem,öleceksiniz,aptalsınız,sizi korumaktan bıktım,acı çeke çeke ölürsünüz kimse yanınızda olmaz gibi cümlelerle sürekli taciz halinde.bunları söylediği insanlar zaten dışarı çıkmıyor,çıksa bile maskesiz tek bir dk geçirmiyorlar. kendisi dişçiye gitmek için onlarca kliniği aradı telefonda kayıt alan kız burnunu çekti diye,ya da adam yoğunuz şu tarihe randevu verebilirim dedi diye eledi. yoğunum diyor bir de utanmadan ben gider miyim diye söyleniyor bir de. yani evde birinin devamlı ölümden bahsetmesi de öldürücü ben dinlerken yüreğim sıkışıyor bazen. arkadaşlarıyla ve ailesinden bir çok kişiyle irtibatı kesti. bu konuda sadece kendisi duyarlıymış gibi sosyal medyadan vs sürekli ültimatomlarda bulunuyor. kafayı yediğini düşünüyorum,yanında başkalarını da götürmek şuan amacı.

ek olarak, tvde internette devamlı koronayla ilgili şeyler seyrediyor, okuyor.
uzaktan bir öksürme sesi duysa gök gürüldemiş gibi irkiliyor.

Eleman hirbo bir tipmis de, salgin bunu iyice su yuzune cikarmis gibi.

bahsedilen vatandaş ağır anksiyete yaşıyor, psikolojik destek almalı.

başlarda bu tepkileri vermesi gayet normal ama süreci atlatınca normale dönemiyorsa bir sorun var demektir. bu zamanda insan sevdiklerine daha çok sarılır. kontrol manyaklığı, baş da ağrıtır kıç da.

@apurucikipi 'nin de dediği gibi; psikolojik bir çöküş yaşıyor. burada o kişiye sallayanları da anlamıyorum. bazı insanlar daha çabuk yitirebiliyor psikolojik stabilitesini. herkes aynı oranda direnme gücüne sahip olacak diye bir şey yok. yardım alması en doğru yol gibi görünüyor. burada sallayanlar, atıp tutanların yakınlarından kimse psikolojik bir sorun yaşamamış sanırım. psikoloji bu arkadaşlar. gitti mi gidiyor, tutamıyorsunuz. yargılamak ne kadar kolay değil mi?

Din ahlak yasa gibi kurallar sadece orta sınıfı bağlar. En zengine ve en yoksula işlemez.
Sen cebinde Esrar ile yakalanirsan, yedi ceddini ağlatırlar. Hayatın kayar. Ama torbaciya birsey olmaz. Kilolara kokain satana da keza.
Bence hırsızlık için polisi aramak abesle iştigal. Bakkalı arayın. Size bir bardak soğuk su hazırlasın.

Suç kaydı tuhaf bişey. Sabıka değil bu. Emniyet her şeyi kayıt altına alıyor ama sonrasını bilmiyor takip etmiyor. Sen polise şüpheli olarak ifade verdin ama sonra bi baktın mahkemede müşteki oldun al sana bir kayıt.

Canım ülkemin vatandaşları hukuk nedir bilmiyor (bilim olarak) tutukluluk ne hükümlü ne sabıka ne polisin görevi ne savcının görevi ne hakim ne iş yapar vs. Ben bunları söyleyince bir kesim hak veriyor bir kesim ( içinde avukatlarda var) bana hak vermiyorlar.

Bence ortaokul yada lisede milli güvenlik dersi gibi hukuk dersi verilmeli.

Haberde diyor ki bilmem ne suçunda şahıs serbest kaldı, vatandaş sanıyor beraat etti ama nasıl serbest kaldı adli kontrol ile mi serbest kaldı, hakkında iddianame düzenlendi mi sonrasında, kaç yıl istedi savcı, hakim kaç yıl verdi, hapiste kaç sene kalacak yoksa adli para cezası mı aldı vs.

Bu tip şeyleri tüm yurttaşlar ayırt edebilmeli.

Para konusu; paranın olup olmamasına bağlı. Fiziki olarak tespit edildiyse el koyulup müştekiye teslim edilir. Yoksa mevsimine göre su. Çünkü o parayı çalan adam zaten maddi zorluk içindedir. Sanmıyorum onu müştekiye ödeyebilsin.

1.bu adamlar işin kaşarı olmuşlar. Nasıl ceza almayacaklarını ya da az ceza alacaklarını biliyorlar.
2. Basit hırsızlığın cezası az, tutuksuz yargılanıyorlar.
3. Ceza alınca da bir süre yatıp çıkıyorlar, alışmışlar
pek sıkıntı olmuyor, çıkınca kaldıkları yerden devam ediyorlar.