döv

Anka Ta2.

ink-bender

güzel fikirler geleceğini biliyordum teşekkürler, devam =)

tatts

mürekkep tattoo

sözlükte biri vardı ekşi tattoo diye bi yeri var :)

tattoo fırlattı kalbimi

Bence döv-me (bana dövme yap)
Ya da döv2me
Ya da DÖVtoME
(bana dövme yap/döv beni)
mükemmel olur...

süpersiniz güzel öneriler geliyor :)

döven

Tattoo Revalli... İtalyan menşeeli

ink fish olabilir, kelime oyunu yapmış olursunuz. ink fish mürekkep balıgı demek ink aynı zamanda dövme demek için de kullanılıyor. bi mürekkep balıgı logosuyla da tam olur.

ink-a tattoo
Bu da sırf eğlencesine aklıma geldi; döven bayan :)

galata diye hatırlıyorum.

(bkz: ağakapısı)

fethi paşa korusu, kuzguncuk tarafları.

tr.foursquare.com

yavas yavas ekleniyor bisiler. aklina yatan bisi cikar elbet.

çengelköy,gülhane,süleymaniyenin arkasındaki ağa kapısı , şehrim istanbul veya mimar sinan cafe'lerinden biri,büyükada,heybeliada,çamlıca,kanlıcadaki mihribat korusu ...

laleli kampüsünde fenin ve edebiyatın ortak kullandığı yemekhane var yakında başka yok, beyazıta falan elini kolunu sallayarak giremiyosun orayı kullanan fakülteler dışındakileri almıyolar bi ara tüm istanbul üni. öğrencilerinin tüm fakültelere girmesi serbest olmuştu ama sene sonuna doğru tekrar bi kaç olay sonrası iptal oldu, yeni bir serbestlik getirilmezse edebiyatın yeraltındaki yemekhanesinde yemek zorundasın üzgünüm:(

Kolay kolay ana kampüse giremezsin. Kendi fakültenin yemeğini yesene.

geçen yıl fakülteler arası geçiş yasağı kalktı. biz edebiyata rahatça girebiliyorduk, edebiyattaki arkadaşlar beyazıt kampüsüne. girer, yemeğinizi yersiniz yani. kapıda kimlik gösterin. laga luga ederlerse, rektörlüğe yazılan fakülteler arası geçiş yasağı ile ilgili bilgi alma talebi üzerine rektörlüğün böyle bir yasak yok, diye cevap verdiğinden geçen yıl rahatlıkla girilebildiğinden falan bahsedin.

@pomolilik son zamanlarda o yasak tekrar gelmişti yalnız.

edebiyat fakültesinde yemekhane olduğunu bilmiyordum, o yüzden beyazıt'a gitmeyi düşünüyordum yemek için.

olmaz mı ordakiler aç mı gezsinler :)

web tasarımdan tam emin değilim ama heykelcilik yapsan o zaten vergi istisnası. yapıp satsan bile gelir vergisi ödemiyorsun.

atölye olarak kullanıyorum, gelirim yok burada dersin. kira kontratına da öyle yazdırırsın. sıkıntı olmaz. web tasarım işinde ihbar ederlerse ama fatura kesmiyor, diye mesela o zaman bi yoklayabilirler seni de. sanmıyorum ama bir şey olacağını memleketin yarısı kayıt dışı zaten. sıra sana gelene kadar cadde üstü bakkallar, dükkanlar var.

tabi kapıya web tasarım diye tabela asmayacaksın, kapın kapalı olacak, içeride bi iş yapıyormuş imajı vermeyeceksin sen de. yoksa belli olmaz, yakalarlar.

kapıyı devamlı kilitli tutarsın. çayını kahveni kendin yaparsın. kimseyle konuşmaz ahbaplık etmez renk vermezsin. varlığını belli etmezsen bence yakalanma ihtimalin pek az. amaaaaa iş hanı olduğundan (işyeri) kiraya veren kira gelirinin tamamını beyanname ile bildirmek zorunda. (istisna altı da olsa) belki ordan çapraz incelemede çıkar. ama bilmiyorum tabi hala tam olarak herşey takip edilemiyor daha. çıkmama ihtimali daha yüksek.

bekleyeceğiz galiba.sadece size özel bi durum değil.ben de giremiyorum.

beklemek?

bende de durum böyle şu an.

ben de de tamamen site açılmıyor

kendiniz halledebilirsiniz. harca tabi değildir maddi manevi tazminat istemleri de. maktu bi harç var, tahminim 100-200 lira civarıdır. bi de tanık falan gösterilecekse gider avansı yatırmak lazım. o da 20 liradan fazla tutmaz. dilekçe örnekleri internette bolca var. çıktı alıp 2 tane, tevzi bürosuna vereceksiniz adliyenin. kendi ikametgahınız veya eşinizin şimdiki ikametgah yeri veya son defa 6 aydan beri eşlerin birlikte oturduğu yer adliyesine gideceksiniz.

bi de posta masrafı olur işte o da 10 lira falan civarı. o kadar işte. sonra gün verirler, tebliğler gelir vs. duruşmaya çıkar hakimin sorularını yanıtlarsınız. 1-2 celseden fazla da sürmez sıkıntı yoksa, velayet, mal, vs. gibi bir paylaşamamazlık yoksa yani.

geçmiş olsun, kolay gelsin.

peki anlaşmazlık olmayan durumlarda ne kadar sürer ortalama

taraflar anlaşmışsa, tek celsede dahi bitebilir. ancak anlaşmalı boşanma için en az 1 yıl evli kalmış olmak ve hakimde artık barışılmayacağına dair kanaat gerekir.

diğer sebeplerle boşanmada da hakimde artık barışmama kanaati uyandırmalı. genelde bunun için bir celse daha erteliyor hakimler. bu yüzden taraflar kararlarını kesin dille aktarmalı hakime, duruşmada da, dilekçelerinde de. sebepleri madde madde, tek tek yazın mesela dilekçenize.

celse aralarında da en az 2-3 ay süre olur, ona göre. buna göre tahmin edin, duruşma günü zaten en yakın 1 ay içinde olmak üzere verilir. yarın gel boşan olmaz, büyükşehirlerde. uzamazsa da ilk duruşmada, uzarsa da 2-3 ay içinde biter işte.

4 yıldır evliyiz karşı taraf anlaşıp anlaşmama konusunda kararsız benim dava açmamı bekliyor velayet incelediğim kadarıyla ne olursa olsun (çok uç durumlar hariç) anneye veriliyor. esas sıkıntı velayet zaten çocuğu almam çok zor kanun hep anneden yana babanın annenin olanaklarına v.s. bakmıyor malesef. ne dandik işler anasını satayım :)

yunus

fanta olması lazım.

bende fanta diye biliyorum

ilyas

hukuka giriş kitapları bu konuda yanıltıcı oluyor genelde çünkü hukuka giriş kitapları bence çok felsefik oluyor. bence hakimlik veya kpss sınavları için olan temel hukuk kitaplarını okuyarak bu bilgileri edinebilirsiniz.

bu bizim ders kitabımızdı. bunu kullanabilirsin

www.hukukmarket.com

antonin artaud+1

sizin şu an yapacağınız şey, anneannenizin üzerine olan malları, dayılarınızın ele geçirmesine mani olmak. yanlış bilmiyorsam anneannen ölmeden miraz alamazsınız.

miras almak için anneannenin ölmesi gerekmiyor. olay şu ki dedenin adına tapuda kayıtlı olarak ne mal var ve bankada para var mıydı? çünkü kişi öldükten sonra mirasçıları tek başlarına hareket edemezler. yani bir dayın veya annen hariç bütün kardeşler veya anneannen olmadan bütün kardeşler bir arada işlem yapamaz.

tüm mirasçıların birlikte olması lazım mesela bankadaki parayı çekebilmek için, dedenin adına tescilli evi satabilmek için gibi.

anladığım kadarıyla veraset intikal işlemleri yapılmamış. bu avukatsız dahi yapılabilecek bir işlemdir. oturduğunuz yere en yakın adliyeye gidip sulh hukuk mahkemesine başvuracaksınız, yeni düzenlemeye göre noterler de verebiliyor. veraset belgesinde kimin ne kadar miras payı olduğu da gözükür.

kanunen eşin miras payı 1/4 çocukların miras payı 3/4'tür. yani annenannen dedenin tüm mal varlığının çeyreğine sahip. kalana tüm çocuklar yani kardeşler de eşit olarak hak sahibidir. buna göre hakkını alır. bu işlemden önce dayınların yaptığı bir usulsüzlük varsa, mesela bankadaki dedene ait parayı çekip harcama, evi satma, şu an mesela içine girip oturmuş gibi; bunlar da yine sulh hukuk mahkemesine açılacak dava ile giderilecektir. o dayın o evde oturduğu süre için kira dahi öder diğer kardeşlerine. kanun bunu gerektirir ancak bunun için bir avukata başvursanız sizin yararınıza olur.

ayrıca emekli maaşını da kişi öldükten sonra eşi veya sosyal güvencesi olmayan ve evli olmayan kız çocuğu alabilir. dayıların maaşı alamaz. eğer istiyorsa annen de sosyal güvenlik kuruluna başvurarak kendisine babasının aylığının bağlanmasını talep edebilir. teyzenin aldığı miktar bu durumda 2'e bölünecek sanırım.

kolay gelsin, bu çok sıkıntılı bir durum değil, iyi bir avukat bu sorunu çözecektir. iyi günler.

ütopya, güneş ülkesi, devlet, devlet adamı, hükümdar...

ayrıca semai dinlerin kutsal kitaplarını da oku faydalı olacaktır.

suç - ferdinand von schirach

kafka-dava

ben de her öneri altına kafka yazmaya başladım ama iyi yani ondan.

(bkz: the secret in their eyes)

Kendini kaptıracağın kitap arıyorsan Paul Auster tavsiye ederim. Yükseklik korkusu, şans müziği ve son şeyler ülkesinde.

kamil?

meriç?

badaklık o tanımı karşılıyor mu?

edit: düşündüm de yok karşılamıyor.

şaban.

kezman.

bora?
(bkz: bu arada bora ben)

genel oturmus bir tanım yok , kamil tam karsılamıor ; meriçlik bambaşka bir müessese murtaza diyorum ben

kamil diyorduk biz.

aslında kezban'ın birebir erkek versiyonu da yok ama işte özlü söz zevki, müzik stayla filan en çok apaçilerle örtüşüyor gibi
o yüzden meriç'i geri alıp apaçi diyorum.

bora bence de

(bkz: badak)

bora uygun

kezban'da da bi avanaklık yok mu?

kezman +1

ökkeş

dışarıya her çıkış en az 20 lira. hiçbir şey yapmasam bile 20 lira. içecek falan olsam 50 lira. anlamıyorum, kafayı yiyorum. para nereye gidiyor bilmiyorum. ama paranın hükmü yok.

hiçbir yere gitmeden elli lira çok gibi.

ekstra bir harcama olmadığı zaman bile 50'ye yaklaşıyor.

edit: tabii her gün 50 tl harcarsam iflas ederim, bazı günler de evden çıkmıyorum ya da kısa süreliğine çıkıyorum o zamanlar 0 tl oluyor harcamam. çıktığım günler de fazla harcadığım için dengeleniyor.

okula gidersem o gün 50-60 lira
bütün gün evdeysem 10-15 lira

sigara var.

0 ila 200 civarı. bence her gün 50 çok tabi

bence kendine bir liste hazırla, tüm yaptığın harcamaları buraya yaz.
rahatlıkla neye gereksiz harcama yaptığınızı bulursunuz.

bence gereksiz bir harcama hem günlük 1 paket sigara içsen en fazla 10 tl farkeder paşamız abartmayınız.

benim masrafım evde takılıyorsan 10-15 tl alışverişimi yapar yemeğimi kendim yaparsam, yemek varsa 5 tl :)

Duyuru çok zenginmiş.

@Wide yani abartmadılar.

Işınlayan otobüs gidiş 15 tl geliş 15 tl. 30.
Bütün gün mutlu eden bütün yeme içmeyi karşılayan içki 20 lira.

50 lirayı bu şekilde harcıyorlar hergün. :)

hic bir yere gitmeden 50 lira nereye gidiyor yahu?
ulasimi taksi ile mi yapiyorsunuz? her aksam evde olsaniz bile iki bardak viski mi iciyorsunuz(o da cok koymaz ya..)?

taksim kismi, takildiginiz ortama bagli tabi. Kasinti mekanlarda biraya 15-50 lira verirseniz olur o kadar tabi :P

iddaa, at yarışı - 20 tl
abur cubur, yemek içmek - 15 tl
benzin, otopark - 15 tl

abartmadım yani.

haha wide +1. gören de duyuruda gelirler 5 bin liradan başlıyor sanacak.
sigara iciyor olmama ragmen ozel bisey yapilmayacaksa gunde 20-30 arasi yetiyor. icme sicma durumlari olacaksa gününe göre 50 den 100 e kadar yolu var.

5 gün 0-5 lira harcarsam haftasonu yiyip içip alışveriş yapma hakkını veriyorum kendime. bir ayakkabı bir elbise alsan gitti zaten 200. ölümlü dünya. abartı yok bence

hiçbir yere gitmediğimde:

sabah taksi+denizotobüsü+taksi ile iş 17
tost: 3
yemekhanede öğle yemeği sonrası starbucks'ta kahve: 4
aksama doğru meyveli yoğurt: 2
eve dönüş servisle

toplamda: 26

dışarı çıkarsam:

yemek 50
dolmusla eve dönüş 7

toplam: 83

@laplace

iddaa farklı birşey bence günlük hayatta yapılan harcamalara dahil olamaz.

iddaa, at yarisi sigaranin yerini almis bagimlilikta..

durum zor gibi. önemli olan hak ve iş ahlakını göz önüne alman. o senin işin ise yapacaksın. yapmalısın. diğer insanları keriz yerine koyamazsın. ben olsam, tüm açıklarını güzel bir rapor halinde sunardım. gözlem yeteneğin iyidir diye seni seçtiklerini düşünüyorum fakat bu tarz işlerde sakın hislerinle karar verme, delil bul yoksa vicdan azabı çekersin.

burada anlattığın şeyi bile mahkemede tanıklık ederek anlatsan yeter senin hesabına. madem bu işi meslek haline getirmiş bu lavuk sen de ona vur. işten çıkarmanın geçerli olduğuna dair kanıt olmalı. işçinin performansının yetersizliğine ait delil olmalı. bu da yargıtay kararlarına göre 1 uyarı veya 1 performans ölçümünden sonra belli olacak iş değil. 8 ay boyunca sürekli uyardığınıza göre, sürekli böyle devam ettiğine göre bu yazılı uyarılar veya tanık ifadeleri mahkemede lehinize olacaktır. yalnız işe iade davaları yüzde 90 işveren aleyhine sonuçlanır.

yalnızca doğruları anlat. işveren ne der diye düşünme. o adamın da haklı olduğu noktalar varsa söyle. bir kavgada yüzde yüz haklı yoktur. ama şahitlik etmek istemiyorsan etme. özel sektör ahlaksızdır unutma.

doğru olduğuna inandığın şeyi yap panpa. o işe karışma bu işe karışma niye yaşıyoz lan biz? hem sen ne yaparsan yap karar yüce türk adaletinin.

tebligatlar üzerinde takip numarası vardır. internetten takip edebilirsiniz nerede olduğunu, dağıtıma çıkınca bekleyebilir veya size yakın postaneye gelince direk gidip alabilirsiniz. tebligat numarasını öğrenmek için de gönderene sormanız lazım, onlarda barkod numarası olur genelde. icra işlemi ise icra dairesine, mahkeme evrakı ise kaleme soracaksınız.

118xx lerdem biri yardımcı olabilir belki.

hayırdır denetimli serbestlik mi pampa?

bağlı olduğunuz postaneye gidip belki ricada bulunabilirsiniz "eve getirmeyin, ben düzenli olarak gelip buradan kontrol ederim alırım" diye. muhatap olduğunuz kişiye göre işe yarama şansı var..

Siraselviler'de, Burger'a 4-5 dk yurume mesafesinde. Yalniz gunune dikkat edin dans gecesi varsa tadi olmaz:

www.taksimmyhouse.com

eyv cüknü yirim varsa baska öneri açığım gencler.

(bkz: leylek kafe)

siraselvilere gir oradan istiklale dogru olan sokaklarda ilk ucunde guzel eyrler vardi diye hatirliyorum.

mis sokak da cafe bimelek

benim bildiğim mezheplerden birine göre hareket ediyorsun. hepsinden ortaya karışık yapılmıyor ama sonuçta allahla sen arasında olan birşey olduğundan önemli olan senin samimiyetin. yine de daha bilgili birisi cevap versin benden bu kadar.

işte bende onu soruyorum karışık olmuyor mu ortaya. ama dalgasına değil ciddi ciddi oluyorsa bu konuda adımlar atıp uygulamaya geçcem.

Bağlı bulunduğun mezhebe göre amel etmek doğru kabul edilir. Ama zor durumlarda veya istisnalarda daha kolay olana uyma izni/ruhsatı da vardır.

sünni mehzepler; hanefi, hanbeli, şafi, maliki... bunlar tamamen bir hukuksal sorundan doğmuştur. türk hukuk tarihi derslerinden anladığım buydu benim. çünkü islam hukukunda yorum yapmak çok mümkün olmuyor, kur'ana bağlı kalmak üzere kıyas, hadisler ve diğer olaylarla toplumsal sorunlar çözülüyor. bu nedenle bu mezheplerin de ortaya çıktıkları yerlerde, kurucuları tarafından farklı sonuçlara varılmış. mesela bir mezhepte köpek sevilmezken, diğerinde sevilmektedir.

türk hukuk tarihi derslerinden dediğim gibi çıkardığım sonuç bunların arasındaki farkın hukuki yorum olduğudur.

şii mezhep ayrımı ise malum...

esas doğru olan bir mezhebe bağlı olmadan, kur'an önderliğinde dini yaşamaktır. mezhepler, Hz. Muhammed'in ölümünden kaç sene sonra ortaya çıkmıştır? Önce bu soruya cevap verilmeli, daha sonra bu konuda kurallar konulmalıdır.

İslam dininde kuralları Kur'an'dan öğreniriz,daha sonra peygamberin uygulamalarına bakarız. Kur'an, ne diyor? diğerleri gibi hiziplere bölünmeyin diyor. mezheplerin, hukuksal ve siyasi meselelerden dolayı ortaya çıktığını da hesaba katarsak..

çok uzatmak istemiyorum, diyeceğim şudur ki dini yaşamak isteyen bir insan, öncelikle kur'an'ı okumalı. daha sonra sünneti araştırmalı. sünnet araştırması sıkıntılı bir mesele, zira hadislerin güvenilirliğinden ne kadar emin olunabilir, o da tartışılıyor. ama diyelim ki kur'an'ı okudunuz ve sünneti araştırmak istiyorsunuz.. araştırmak istediğiniz konuda ayetleri önünüze koyun, mezheplerin görüşlerini de bunların yanına koyun. hangisi, kur'an'a daha yakın gözüküyorsa onu yapın.

yok efendim hanefisiniz diye hanbeli mezhebinin bişeyini yapamazsınız, yok bilmemne.. tarzında bir şey söz konusu değil ve olamaz da. bu mezhepleri kuran insanlar peygamber miydi? yeni bir din mi getirdiler de onların kurallarına uyup diğerlerini reddetmek gerekiyor? islam, birleştirici bir güç değil mi? ayrımcı bir güç mü?

kur'an'da yazan, dinin hiziplere bölünmemesi gerektiğidir. bundan sonra da gelip "yok efenim, zor durumlarda istisnai olarak diğer mezhebe uyulabilir" gibi bir şey söylemek islam'a tamamen aykırıdır.

zaten mezheplerin sağladığı kolaylıklar (bilgilerin paket halinde sunulması) yüzünden insanlar kur'an'ı okumuyor ve anlamıyor. okusalar ve anlasalar zaten mezhep denen şey ortadan kalkacak.

son olarak: abdestin bozulması, kur'an'da kesin hükümlere bağlanmıştır. o yüzden mezheplerin söz hakkı yoktur. bu kurallar ise: kadına dokunmak, önden veya arkadan bir şey çıkması. bunu daha da karıştırmanın luzmu yok. din bu kadar karmaşık bir şey değil. net veriler var ve bunlara bir şey eklemek saçma.

mezhep diye bir şey yok (imho)
daha doğrusu olmaması gerekir
4 mezhep de, diğer tarikatlar da, peygamberimizin ölümünden sonra ortaya çıkmıştır.
şu anda ben çıkıp bir mezhep kursam nasıl bir etki olacaksa, 4 büyük imamın kurdukları mezheplerde aynı şekilde düşünülmesi gerekir.
islam inancına sahip bir insanın 2 mutlak yol göstericisi vardır, biri kur'an diğeri sünnet. bu ikisi dışındaki bilgileri pek sallamasanda olur yani.
dolayısıyla illa bir mezhepin dediklerini yapman, veya hepsinin toplamının en kolay taraflarını uygulaman çok önemli değil.
kur'an ve sünnet'in yap dediklerini yapacaksın yapma dediklerini yapmayacaksın. diğer küçük şeyler sadece birer teferruat olarak kalır.

Bence biri boklu ayakkabısıyla girmiştir, öyle bulaşmıştır. Amk metrobüse sıçacaksın, şoför de senin ağzına sıçmayacak öyle mi? Yok olm öyle bişi.

çocuk işi de olabilir yav, yoksa açıp yapacak değiller ya, çocuğun paçasından akmıştır. daha da iğrenç olamaz herhalde bu hal.

koca sözlükte olaya şahit olan yok sanırsam. resimden midir bilinmez bana hiç zıçılmış gibi gelmiyo öyle pok mu olur ishal olsa bile :D

milupa dökülmüştür yere. sfhdgafghdas

ya gerçek olabilir.

başımdan benzer bir anı geçti, yani öznesi değil de tanığıyım.

sıcak bir günde belediye otobüsünde yolculuk yaparken genç bir çocuk bayılıverdi. ne yazık ki altına da kaçırdı işte.

olabiliyor yani böyle şeyler. orrrosspuu çocuğu demeden önce düşünmek lazım.

www.google.com.tr

youtube yorumları da ayrı bir ilginç.

www.youtube.com

Kuzey Güney den gelenler şukulasın .
PaŞaLı MeMeT 18 minutes ago

edip akbayram yorumu da iyidir de mehmet abi dehşet okumuş patlar gider

inadına sosyal ortamlarda bulunmak.
yurt dışı seyahatleri çok işe yarıyor.
bol bol okumak birde.

tecrübe yaşadıkça özgüven artar,

korktuğunuz bir şeyi yaşayıp aslında kormamanız gerektiğini anladığınızda özgüvende yükselme olur öreneğin köpekten korkan birisinin onu bir kere eline alıp sevdikten sonra boşuna korktuğunu anlaması gibi,

mümkün olduğunca farklı ortamlarda olun bulunmadığınız ortamlarda bulunun sırf bulunmuş olmak için bile gidin seyahat edin ufak tefek porblemleri kendi kendinize çözdükçe özgüveniniz artacaktır.

Spor yapmak da bunların arasındadır.

seneler önce tiyatro derslerinde kösele ayakkabı giydirmişlerdi. duruşu daha fazla dikleştiren ve kendine güveni artıran birşeydi. zira sanırım kadınlarda da benzer durum topuklu ayakkabı ile yaşanıyor.
ha tabii özgüvenini artırıyorsan öncelikle korkmamayı öğrenmeli insan, yaşamadan ölmeyi istememeli :)

şişmansan kilo ver. zayıfsan spor yap kas kütleni artır.

kendini bir süre demirlere ada, arkadaş ol, onları sev

www.youtube.com

erkeksen eğer bir kızla ilişkiye başlayıp sekse kadar gidebilmektir. önce güzel çirkin ayrımı yapma, level 1'den başla.. özgüvenin geliştikçe daha güzel kızlarla düşüp kalkmaya başlarsın. böylece de exponansiyel olarak özgüvenin artar durur.

sevgili yapmak, inan bana sevgili yapmak. o senin götünü öyle bir kaldırır ki, öyle bir över över özgüven yaratır ki, ohoo....

tek yolu başarıdır. kişisel başarı, sosyal başarı, bilmemne başarı. başarı da başarı ama..

ne olduğunu, ne olmak istediğini anlamak. bu bağlamda harekete geçmek. kendi iyi yönlerini gerekirse başkalarına sorarak belirlemek. kendini affedip, sevmeye başlamak.

açık ve net iyi sex.

Bir adet helyum gazı al, içine doğru bas.
Nitekim ortalık balon gibi şişmiş özgüven patlaması yaşayan bireyciklerle dolu.

Bir veya birkaç konuda çok iyi olmak.Mesela vücut geliştirme ile standartların üstünde bir vücut ya da 2. dünya savaşı hakkında derinlemesine bilgi, çello çalmada ortalama bir başarı.Kısacası ortalamadan farklı olmalısın, fark yaratırsan fark edilirsin, özgüvenin temeli de budur.

www.youtube.com

bu link de başladığı yer:

www.youtube.com

youtube'da behzat ç evlenme teklif diye arat bulursun.

efes?

efes satın aldı bildigim kadarıyla hacıt

behzat ç pompaladı bomonti satışlarını.. özenti beyoglu cihangir gencliği raflardaki bomontilere tenezzül etmezken behzat ç den sora şimdi hepsi ''uuu yee thats the beer'' tadında içior

halbuki behzat ç'de içilen bira bomonti değil, bananazura, diye kendi yarattıklar sahte bir isim. şişesi benziyor biraz, diye popüler oldu. bi de bomonti uzun zamandır üretilmiyordu. efes, geçtiğimiz şu bir iki yılda alıp, tekrar işletti fabrikayı. ama o bomonti ile bu bomonti arasında benzerlik olmadığını firma yetkilisi bile kabul etmiş, röportaj vermişti. tadı da çok iyi değil sahiden.

Anadolu Grubu alternatif bira alanında istediği başarıyı Tekel Birası ile yakalayamayınca Bomonti'ye yöneldi. Tabi o arada Tuborg Gold adam gibi bira yapıp piyasada sağlam yer edinince varını yoğunu Bomonti'yi pompalamaya ayırdı; Behzat Ç. bunlardan birisi. Behzat Ç.'nin özgün eser yazarı Emrah Serbes bile Tuborg içiyor...

sağdaki çok itici

geliyor.

soldaki sanki avrupa yakası yaprağa benziyor?

evet sadece bu kadınlar değil de şu tarz pozlar genel olarak itici geliyor. aşırı yapmacık, samimiyetsiz.

bi tanesi çok harika. O da benim huhhuhohaaaha

Aşırı seksi görünüm kadar itici birşey yok bence. Doğallıktan bu kadar uzak ne olabilir ki, herşeyin dozu önemli.

seksi falan da degil yav bunlar, ne seksisi, bildigin agzina kurekle vurmalik.

soldaki avrupa yakası yaprak zaten.

ben toptan bu "moda"ya uygun şeylere uyuzum. tamam belki objektif bakamıyorum bir kadın olarak ama erkek olsam beğenmezdim böylelerini diye düşünüyorum. bu tarz kıyafet, poz ve bilumum ıvır zıvır kadınsı özellikleri yok etme derdinde. çok uzun boylu kadınlar, bel oyuğunun olmaması, göğüs tahta denecek modda, bir de üzerine çok keskin yüz hatları. böyle bir model aslında içgüdülerimize aykırı olduğundan çoğu kişiye itici geliyor olabilir. ama "ulaşılmaz" olarak görüldükleri için kadınlarda böyle olmaya özenme, erkeklerde de böyle kadınları beğenme ortaya çıkıyor.

ikisi de itici. hem her anlamda hem de. her koşulda hem de.

ikisinin de gideri var.

sırf bu fotoğrafa bakıp yorum yapacak olursam, ikisinin de ağzını burnunu kırasım geldi.

1 evet
2 evet
3 evet
4 hayır

panpa adalarda tırtıl istilası var şu sıra, ona göre. bir araştır da öyle git. herkes kabar kabar kabarmış, dün haberlerde vardı hatta.

gördum o hep olan sey.
ilaç, battaniye v.b şeylerle gideriz.
ve agaclardan/tırtıllardan uzak dururuz ne edelım artık.

bi tane istanbul kart al, doldurt dolaş. paralı olmuyor.

akbil almanız lazım. para otobüslerde geçmiyor ancak diğerlerine jeton ile de binebilirsiniz.

kart al. net.

yazarı erkek. hikayeyi anlatan erkek. hikayedeki ana karakter erkek. okunasıdır bence bir erkek için, sıkıntı olmamalı.

Bu duyuru bir şaka olmalı. Tabii ki de!

Bir erkek olarak söylüyorum, kesinlikle okunmalı. Yaşanan aşk'da ve yalnızlıkta erkeğin iç dünyası anlatılıyor. Hiç de chick flick bi kitap değil.

çik filik nedmek bilmiyom da okumazsan bu dünyadan eksik gidersin paşam.

anladığım kadarı ile hiç sabahattin ali okumamışsın . bencel hiç elini sürme. yazık etme o güzelim kelime ustasına.

bekle biraz daha alacakaranlık'ın yeni kitabı çıkar onları okur kendine empoze edersin.

benim anlamadığım, abicim nasıl mantalite ile yaşıyoruz yahu.
hiç mi duyulmadı sizin yörede sabahattin ali...

okuma boşver...

okunulasmıymış... neyse.

hatun kişisiyle tanışana kadar olan bölümü oku bırak :D daha sonraki entel dantel diyaloglar epey sıkmıştı. bu da benim fikrim.

o kitaba laf eden çarpılır.

ya da;

"o kitabı okumayan erkek her zaman eksik bir erkektir"

popçu madonna

oku hacım

kezban detected

ehueheuh abi liseli değilsen kızdan kaç kurtar kendini. her şeyi sen öğreteceksin çünkü.

Arkadaş modundayız diyor.Bundan sonra benimsin tarzında bişeyler söylemeni istiyor.Sahiplenmeni istiyor.

ben 30 yaşındayım.kızda gayet modern.zaten hoşlandığımı en başta söyledim ki :(

ağır kezban detected. benimle çıkar mısın diyecen o da hıh yapcak.

Yaşlar 30 civarıyla normal öyle demesi.Sonuçta hatun zamane gençliğinden değil kfghdjghdfjgd

sizin iş olmuş. dalgaya al, teklif etmedim, ne teklifi ticaret mi yapıyoruz falan, diye. sen artık benim bitanemsin, diyip koy noktayı. belirli bir nokta da koy ki, tarihiniz falan belli olsun, takıktır hatun kısmı böyle ayrıntılara. tekliften kastı da sevgili olma, çıkma teklifi anlamında.

nasıl kafadasınız özendim cidden ayrıca benimle çıkar mısın diye sorsan da bir şey fark etmez.
Ayrıca sizde bir elektriklenme olmuş , hormonlarınızla başbaşa bırakıyorum sizi

Edit: oha 30 yaşında mı o zaman şımarmış o şımarmış

(bkz: ilişkiye isim koymak)

bence şaka yapmış.

ya da 16 yaşında mı bu kız?

kız 23 yaşında.fikirler ortak bi şekilde belliki "teklif " edicem.ama sıcak bi şekilde nasıl yaparız bunu ?

evet, kezban detected, bir bayan olarak bunu söylüyorum,

ama bir de onun tarafından baksana, o da senden hoşlanmasa 2 haftadır bunlar olmazdı değil mi?

e neticede bayanız, duymak isteriz bazı şeyleri, 15 yaşında bıyıksız ergen oğlan gibi "slm bnmle çkrmsn?" değil bu dediğim,

"aşığım sana" demek çok mu zor? "ee biz zaten çok yakınlaştık çok da belli ediyorum ben zaten sevdiğimi oldu bitti artık biz çaktırmadan sevgili olduk" la olmuyor bu işler.

Kezban detected +1

bence gayet ortada dalga geçiliyor.

30 yaşlarında bir abiyle 23 yaşlarında bir abla...

-aa bitanem dedin (vay vay seni yaşlı moruk)
+dedim tabi bitanem benim (seni ben bir seveyim de gör)
-ama sen bana teklif etmedin ki (işler değişti artık pislik)

falan bilemedim.

bayan detected

ille de açık açık söylemeni bekliyor, ha belli olmaz reddeder falan neme lazım.

yaa bırak bu yaşa gelmiş hala teklif etmedin ki diyen kıza gayet sıcak bir teklif yapmayı düşünüyorsun. kız incelikten nasip almamış ki (: keşke anında tamam o zaman teklif ediyorm benimle çıkar mısın deseydin.

(bkz: adını koymak)

hayatım olur musun de çık işin içinden. çok mu zor küfredecem şimdi. sizsiniz kezban, vaşintonlu coniler sizi.

bana göre nazım'a ait değil, dönüp dolaşıp ona atfedilmiş, tıpkı "bir fotoğrafa" şiiri gibi.

nazım böyle kafiye oyunlarına girmez gibi geliyor bana hep.

nâzım'ın değil kesinlikle. ayrıca bir şiir olduğu da tartışılır. intetnette dolanan ve ünlü şairlere atfedilen böyle milyon tane şiirimsi var. aklıevvelin birisinin karalayıp nâzım'ın diye yaydığı ucuz sözler.

edit: küçük iskender değil!

küçük iskender.

küçük iskender'in kitabında bu mısrayı görmüştüm sanki. ben öyle hatırlıyorum.

hukuka, ahlaka aykırı maddedir o. olmaz öyle madde, varsa geçersizdir. kralını çağırsın bir bok, diyemez.

öyle kural mı olur la? özel hayata müdahale bir kere. ister polisi çağırsın ister imamı.

Kesin hükümsüzlük
MADDE 27- Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.
Sözleşmenin içerdiği hükümlerden bir kısmının hükümsüz olması, diğerlerinin geçerliliğini etkilemez. Ancak, bu hükümler olmaksızın sözleşmenin yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa, sözleşmenin tamamı kesin olarak hükümsüz olur.

Hiçbi şey yapamaz. Bir şey yapmanıza gerek yok. Normal normal yaşayın.

batıl, hukukta geçersiz, hükümsüz demek. geçersiz sözleşmeye mi örnek soruyorsun? hakim veya mahkeme tarafından geçersiz bulunan bir sözleşmeye denir sanırım. tam olarak örnek oluşturamadım. resmi olmayan sözleşmeler böyle oluyor heralde.

şuralarda da bahsedilmiş (örnek de var):
www.turkavukatlar.com
megaistanbulweb.com

akıl hastası tam ehliyetsizin yaptığı işlem mesela.

sozlesme yapan tarafın zeka ozurlu olması falan? 18den kucuk olması? sozlesmenın genel ahlaka mantıga aykırı olması? "borcunu odemezsen taksım meydanında cıplak gez" gibi?

olacak.

sözlükte şöyle bir şey var ama.. www.eksisozluk.com

yapacaklar olazakk...

spartacüs rebbilion diye bişi olacak galiba

red-i miras yaparlar. borçlarını ödemek zorunda kalmazlar

Mirası kabul eden, borcu da kabul eder diye biliyorum.

öğrenim ve katkı kredisi borçları için ben de aynı sorunun cevabını merak etmiştim.ölünce siliniyomuş borçlar,kimseye kalmıyomuş

Olecegim yok ne demek ki? Her canli olumu tadacaktir diyolla.

ölünce borç silinmez, akıllı ol, ölme durduk yere. tereke adında bir bok var, sen ölünce her haltın toplanır, aktif derler alacağın veya elindeki mal, pasif derler borcuna. bunlar toplanır, ortaya bir rakam çıkar. eksi veya artı olabilir. yani mevcut veya alacak ya da borç çıkar ortaya. işte bu da mirasçılara geçer. mirasçılar süresinde kabul veya reddetmezse mirası ki kabul müessesesi terekenin borca batık olmasında gerek, ona göre durum değişir. sonuç; mirasını reddetmeyen mirasçıların alacakları ve mevcut varlıklara hak kazandığı gibi borcun altına da girer. reddedenler ne malı alabilir ne de borç ödemek zorunda.

özet; ölme, miras hukuku anlattırma kendine. adına külli halefiyet derler bunun. anne, baba, kardeş mirası reddedecekse rahat ol ;)

pekiyi, krediylen alınan araba ne olur sevgili pomolilik?

bankalardan alınan kredilerde, kredi alan kişiye sigorta yapılma mecburiyeti var artık, öldüğünüzde falan sigorta devreye giriyor.

kredili araba üzerinde zaten rehin tesis etmiyor mu banka? ödemezsen tak diye icraya koyarlar, pırt diye satarlar arabayı. öyle olmasa bile ödeyecek mirasçıların, her halde ödeyeceksin kardeşim, borç yiğidin amcasıdır.

merak etmeyim öyle "çık evimden"le çıkaramaz. geçerli (zorunluluk hali) bir nedeni yoksa kontrat bitimini beklemek zorunda. 1 aylık ihbar süresi ancak eve herhangi bir zorunlu halde ihtiyaç duymasında geçerli olur.

bu tür anlaşmazlıklarda yasalar çoğunlukla kiracı lehine işletiliyor. velev ki keyfi olarak sizi evden çıkmaya zorluyor, tazminat davası açarsınız

geç o kaydı. çıkma evden de. yaptır pencere etrafına sünger çek, idare et. çok zorlanırsan çık. bir güven ilişkisi sonuçta bu, anlaşamadığın adamın evinde oturmaman daha iyi olur. başka sorunlar çıkar iki gün sonra. adama da kulak asma. avukatın arasın beni, ben de avukatımın numarasını vereyim ona, de, geç.

öyle denk geldi şansına. belki burdan bir şey bulursun :)

www.markafoni.com

elektronik foto çerçevesi içinede güzel fotolar at

dx.com

klasiktir: www.bayansitesi.net

www.dr.com.tr

www.dr.com.tr

www.dr.com.tr

www.dr.com.tr

www.dr.com.tr

bunlar iyidir fakat daha ucuzunu bulabilirseniz bana da söyleyin.

otomatik degil ama interaktif ve kisiye ozel bir sey olarak dusunebilirsiniz belki: madebyozlemakin.blogspot.com

www.buldumbuldum.com sitesi işe yarayabilir.

bir de küçük masa üstü küreleri vardı. Bu kürelerin içinde bir bitki, biraz su bir de solucan, böcek gibi bir hayvan vardı. bitki fotosentez yapıyor böcek de bu havayı soluyordu. Küçük bir dünya şeklinde yıllarca birlikte yaşıyorlardı. fiyatı da 50 TL gibi birşey idi. ama adını unuttum bulamadım. www.butterfly-gifts.com gibi bir nane idi.

geçen gün fotoğrafçıda filmini sordu biri, 150 lira dedi fotoğrafçı, artık üretilmiyor "poloroid 780" film gibi bir şey söyledi.

Şu aralar küçük baskı makinaları ile bu tip çalışmalar yapılıyor, dijital makinayle çek printerdan yazdır şeklinde, koleksiyon gibi bir durumsa bilemem ama işlev olarak daha uygun alternatifleri mevcut artık.

1. kullanımı sona ermez. (bkz: impossible project)

2. maliyetli sayılır takribi olarak 10 kağıt 30 liraya denk geliyor. ayrıca sadece belirli modeller için kağıt üretimi var. şöyle bir şey yapılabilir ki 600/770/780 gibi modelleri yaklaşık olarak 20-35 liraya bulmak mümkün bunlar aynı kağıdı kullanıyorlar. ikinci el bu makinelerden alınıp kullanılabilir.

3. bilgim yok
------------------------------------------------

bunlara ek olarak misal bazı markların arka kapaklarına şipşak olarak kullanılmasını sağlayan aparatlar takılabiliyor.

bir de sanıyorum (bkz: Fuji Instax Mini 7S) hala var olan bir ürün ve fuji bunlara film de üretiyor. en azından satışı var.

ayrıca fotoğrafı tarayıp çoğaltmak mümkün yahu... yapmayın 21.yy'dayız :)

zizigo, denedim, gördüm, iyi

zappos

hiç denemedim ama pabbuc.com

www.zizigo.com

maxioutler
sporcum

gittigidiyor

barcin.com

www.clubboon.com

Ayakkapida

550d'e niyetim var benim de bu ara. fiyatı sıkıyordu hep ama sanırım bu ara 1100 lira bandında bulunabilir piyasada. şimdi sadece araştırmaktayım piyasayı ben de. geçen gün 700 dolar diyeni duydum zira.

edit: 700 dolar diyen abi en az 100 lira koymuştu karına, o yüzden öyle söyledim.

1100 mü ? dolar herhalde dimi hocam. :)) her neyse makineden ziyade ekipmanıydı, öğrenme aşamasıydı falan bunlarla ilgili şeyler lazım bana.

fotoğrafla bikaç yıldır ilgilenmeme rağmen kendime ait bir makinem yoktu. almaya niyetlendiğimde fiyatlar çok yüksek geldi. her gün yenisi çıkıyor ve özellikleri de çok değişmiyor elimde 1500 lira vardı ben de ikinci el temiz bi 450 d aldım kalan parayla tatile gittim :) makineden çok memnunum. bulabilirsen 550d ikinci el al. artan parayla da lens alırsın. daha mantıklı olur bence.

hocam ama ne alacağımı bile bilmiyorum daha dediğim gibi. :) lens alırım da, ne alırım yani hangi lensi. tripod falan diyorlar ama lazım değildir onlar şimdilik.

birkaç ay evvel, buradan bir arkadaş benim için hayyam foto teknik'ten fiyat almıştı. şimdi arıyorum ama o arkadaşı da bulamıyorum. 1200 lira gibi bir şey demişti. şimdiye 1100 bandına düşmüş olmalı o fiyat, çünkü nereden baksan 4 ay oldu o fiyatı söyleyeli.

kit lensli 550D al kullanım klavuzunda temel fotoğrafçılık bilgileri de mevcut kısmen ayarları kurcala kurcala öğren yetenek heves varsa araştırır öğrenirsin zaten yoksa da full otomatik moda alıp çekersin.

hocam ankara'dayım ya :/ taksitle gircektim. lise öğrencisiyiz sonuçta elimde 1000-1500 tl nakit olması hayal gibi bir şey.

@pomolilik
1100TL ise muhtemelen body fiyatıdır o.
not: açıklayayım madem bilmiyorum dendi body derken lenssiz fiyat ama bu ucuzmuş alayım ucuz lens vs derseniz olmuyor öyle kit lensten ucuz lens bulamazsınız zaten.

550d çok kasmaz bence,giriş için baya bir iyi. ama ikinci el falan alma taraftarı değilim ben pek böyle şeyleri. almışken iyisini ve sıfırını alıp yıllarca kullanmak daha iyi 550d için. bi öğreniyim bırakır yenisi alırım seneye param olur zaten diosan; canon 450d al.
kız arkadaşımda var,iyi bir makine.

bende sıfır 600d var yurt dışından 1600 tl ye aldım +18-55 kit ile.
merak ettiğin olursa özelden mesaj at.

dinci değil de varoş diyebiliriz.

dinciliği eskidenmiş.

şu an baya pavyon minvalinde.

hakikaten öyle. yazık ya elimde olsa çıkaracam uydu listesinden. boşa yer kaplıyor

pavyon emekçileri konusunda deruni bilgileri olan bir abimiz orada gördüğümüz bütün hanımların beylerin birer pavyon emekçisi olduğunu ama çok komik rakamlara o pogramlarda çalıştıklarını söylemişti.

**emekçi falan baya sol söylem havamdaymışım şu an fark ettim**

türk tipi kanal. eşi kapalı olup rakı içen tipler vardır ya. öyle işte.

aslında flash tv türkiye'nin aynasıdır bu sebeple boş yere yer kaplamamaktadır uyduda.

benim anladığım başka katlara basılmış ya da çağrılmış olsa da bu numarayı yapınca hiç beklemeden direk sizin istediğiniz kata çıkıyorsun. ama nasıl yapıldığını anlamadım.

kapi kapama tusuna basili tut, bu sirada kat numarasina bas ve basili tutmaya devam et. asansor hareket ettiginde birakabilirsin diyor ozetle.

ben deneyecektim bunu unutmustum, bugun deneyeyim bakalim.

ek olarak, polis vb kullanırmış bu yöntemi ve her asansörde işe yararmış bu numara.

not: kredi kartı şifresini tersten girince polisin gelmesi gibi bi şehir efsanesi olmasın lan?

şehir efsanesi. o numara yeteri kadar insan tarafından yeteri kadar asansörde denendi.

daha önce yine bununla ilgili bir duyuruya den k gelmiştim,orada da bu özelliği kullanmak için bir anahtara ihtiyaç duyulduğu yazıyordu diye hatırlıyorum.

bir sürü asansör kontrol kartı üreticisi var yerli, yabancı. hepsi bu kartların kodlarını kendi yazıyor. daha ötesi hiç yazılım barındırmayan tamamen mekanik röleli kontrol kartları da var. bu yüzden bu veya benzeri bir numaranın çalışacağını sanmıyorum. belki belli başlı bazı markalarda bi takın gizli fonksiyonlar olabilir.

www.eksisozluk.com

öldürür.

evlilik değil insanoğlu.

arkadaşım tabiki öldürür. bir gün evde dolaşırsın tuvaletten sesler gelir. sevdiğin gözünde büyüttüğün kıyamadığın biricik insan tuvalette çatır çatır gürültülü bir biçimde sıçar afedersin. hayat çok anlamsız o yüzden.

öldürmez çünkü zaten yoktu. öldürmeyen de süründürür. yani evililik süründürür.

neyi süründürür?
seni.

sen kimsin?
sevensin.

o kim?
sevilen.

süründürünce ne oldu?
sevgi aşındı. aşına aşına biter.

sonra sırada ne var? akıl var.

peki sonra?
et, kemik. mezar.

ruh var mı? bilmiyoruz.

ne diyom lan ben?

cevaplayanlarin kaci evli gercekten merak ediyorum :)

bu soru suna benziyor:
- bicak insan oldurur mu?
- hayir; insan, insani oldurur. bicak aractir, kendiliginden kimseyi oldurmez.

edit: hemen hemen 5 yillik evliyim :)

aşk geçici bir şeydir. bu geçiciliğin yükselme ve doruk anlarında evlilik yaşanmış ve ilerki zamanlarda (çöküş zamanı) ayrılık düşünülmeye başlanmışsa bunun evlilik ile ilgisi yoktur. sadece o ana denk gelmiş olur. yani evlenme olmasa idi yine o zaman sonra o aşk ölmüş olacaktı. işin özü; aşk geçici bir duygu yükselişidir. bir kişiye olan sevginin en üst boyutta etkileşimi.. bu etkileşim uzun süreli olmayacaktır. doğası(doğamız) budur çünkü.

ama aşk öldü, hani o pembe duygular yokoldu diyerek te evliliği bitirmek yanlış bir şey. evliliğin temeli sevgi üzerine kurulmalı. aşk ise sevginin en üst boyutudur ve bir süreliğine var olabilen kutsal bir şeydir. o geçip gittiğinde ortada kalan sevgiyle bir şeyler yapabilmek esas olandır.. he yapılamıyor ise, siz pişmemişsiniz, olmamışsınız.. hazır değilsinizdir.

marka model önemli. ama şu sıra nereden alınır bilmiyorum.

bazi modeller catal igne kullaniyor. seninki de oyleyse bulmasi kolay olur.

internetten bak, en kötü ihtimale ebay'e bak.

gittigidiyor gibi bir siteden rahatlıkla, hediyelik eşya ve pikap satan bir dükkandan da bulabilirsiniz.

ya şöle ankarada veya istanbulda bi dükkana girip, hacı bana şu pikapın iğnesinden ver diyebileceğimiz bir yer yok mu yani?

ankara icin tunali'da bulunan, su an ismini hatirlamadigim pasaja gidebilirsin. girisi mado'nun karsisindaki kuyumcu minyon'un dibinde olan pasajdan bahsediyorum. ismi neydi ya, tunali pasaji miydi acaba?

salla gitsin çekme ihtar falan. 2 haklı ihtar gerek, 2 ayrı ayın kira parası ödenmemesine ilişkin olarak, varsa böyle bir durumun kirayı öde, kalsın. yoksa böyle bir durum, kafasına göre çık çık diyorsa, hiç cevap verme, çeksin dursun ihtar, parası kadar çeker anca.

@pomolilik, neden haksız olan ev sahibiymiş gibi bir önyargıyla cevap veriyorsun ki ? belki de haksız olan soruyu soran arkadaş ?

ihtarname de yaklaşık olarak 60-7 lira tutar, ihtarı istediğin yerin noterinden çekersin. fiyatlar da yere göre değişmez.

aslında haksız olduğumu düşünmüyorum çünkü sözleşme bitimine 6 ay olmasına rağmen beni oğlunun ev ihtiyacı gerekçesiyle çıkarmaya çalışıyor, çıkmazsam bu hususta tahliye davası açacağını söylüyor, bildiğim kadarıyla bu dava ancak sözleşme bitiminde sonraki bi ayda açılabiliyor. ayrıca ihtarnamede mayıs'ta çıkacağımı söylediğimi söylüyor. cevap vermezsem onun ihtarda belirttiği bu konuları kabul etmiş sayılır mıyım?
çünkü cevabımda bu davayı ancak sözleşme bitiminden sonra açabileceğini hatırlatıp, mayıs'ta tahliyeye dair herhangi bir taahhüdüm olmadığını belirtmeyi düşünüyorum.

@avkatbey sanırım neslish'in cevabından anladığımız kadarıyla haksız olan ev sahibiymiş.

ben buna kızıyorum aga.

üniversite okumak ilim yapmaktır. konuya sosyal hayat, tutuculuk diye bakacaksanız, ankara bile size dar gelir.

üniversite aynı zamanda da sosyal bir otamdır. çevre yapacağın,yeni insanlarla tanışacağın bir ortamdır. sadece ilim değildir. öyle olsaydı üniversiteler binadan ibaret olurdu.

trabzon tutucudur. nerden gideceksin oraya? ona da bağlı.

sonuçta 4 sene de ot gibi takınılmaz be hacı. Hayatın en hızlı en kan kaynayaan 4 senesinde...

@mahone bu sene kazanıcam umarım üniyi araştırıyorum..

istanbul'da asosyal diyebileceğim bir kız arkadaşım trabzon'da radyo yayını yapmaktan, bilmem ne etkinliğine kadar türlü maceralar içinde. çok da mutlu.

peki ilim sınıfta, dört duvar arasında mı yapılır? bilim yolunda en ufak çabayı allahsızlık olarak görecek insanlar varsa eğer ortamda, şehir hiçbir anlamda cazip değilse bir öğrenci için, orada "faydalı adam"dan bahsedilebilir mi?

trabzon kötü demiyorum, ama adam sormakta çok haklı. yaşıyorsun sonuçta... önemli gidilen şehir bence. herkes demiyor mu üniversitede okulda ne öğrendiğin değil kendini nasıl, ne kadar geliştirdiğin önemlidir diye? yani daha doğrusu okulda ne öğrendiğin değil de, okulun pek önemli değil diyorlar/diyorsunuz.

bence o yüzden kızmamak, anlayışla karşılamak lazım.

soruya gelince... benim hiçbir haltı beğenmeyen cins bir hocam var. kendisi ktü mezunu ve üniversite günlerini hep keyifle anlatan, trabzon hakkında asla kötü bir şey söylemeyen bir adam. ki kendisinin trabzon'la uzaktan yakından alakası yoktur okul haricinde.

nerelisinn? önce bunu de

ve hangi bölümm

" bilim yolunda en ufak çabayı allahsızlık olarak görecek insanlar varsa eğer ortamda, şehir hiçbir anlamda cazip değilse bir öğrenci için, orada "faydalı adam"dan bahsedilebilir mi? "

ne alaka şimdi? adam sanki trabzon seküler midir fene bakış açısı nasıldır evrim teorisini ispat edicem de halkın tabanında nasıl yankı bulur yok efendim kök hücre taşıyıcı anne gibi konularda ortam nasıldır fransız devriminde trabzon'un rolü bilmem ne soruyor.

adamın sordugu "gece" hayatı "eğlence" kısmı.

hani adam genç bunu sormalı desen haksız da olsan anlarım da, adamın sordugu gece hayatı sen tutmus yok efendım bilim cabası allahsızlık falan, alakasızlandırılmışsın.

insanın kendısını gelıstırmesı de gece hayatı degıl.

istanbul'u kazanınca sabah aksam taksım'de içmeyi de "kendını gelıstırmek" "ıstanbul'u ozumsemek" olarak anlayanlar var. sorsan 2 tane müze gezmemiştir. müze gezmek de geliştirmek değil elbet ama 4 duvar arasında içmek de değildir.

adam gece hayatını soruyor bu belli. buna yanıt verırsen hay hay. ama alaksız yerlerden "vurma" caban alakasız.

@barbunya2. Bursada yasiyorum, muhendislik dusunuyorum.

bursa'ya göre küçük/sıkıcı/dar/tutucu vs gelebilir.

@der meister: yani konuyu "bilim ve din çatışması" "sekülerizm ve fen dayanışması" falan olarak büyütmen anlamsız.

okunmaz net.

adam ünvs. gidiyorr inek mi olacak sabah aksam ders mi yapacak.. hayatın da ilk kez özgür olup ayaklarının yere bastığı, hatta karakterini kesin olarak otutturduğu bi dönem.. ve ünvs.ye yeni gittiğin de alışma süresiyle bi dolu zorluk yaşar insan. sıkıcı bağnaz bi yere neden gidip piskolojisini bozsun?ki bunu trabzon sıkıcı diye demiyorum genel olarak insan alışkın olduğu rahatlıktan sıkıcı bi yer de asosyal bi hayatta ailesinden ayrı tırlatırrr!trabzon bağnazdır ama büyükşehir .. bursa da da az molla yok hanii..:((

konunun mollalıkla alakası yok ":(:(:("

konu gece hayatı ve diğer antremanlar ise, her yerde imkan var.

"trabzon bana dar yeaahh" "ankara monoton baby"

üff.

@hayaletimsi

cevaplardan istedigin,isine gelenlere tik atiyosun biraz,ktü iyidir dememizi mi bekliyosun anlamiyorum.

hocam orda okunmaz bu kadar basit,okul olarak da sehir olarak da.

vizyonun kücülür en basta bu bir gercek,etrafindaki insanlardan istanbulda alabilecegin gazi alamazsin,büyük düsünceleri rahatlikla düsünemezsin bence.

bu dediklerimi bu kadar rahat kimse de demez sana.

sorudaki tarza gıcıgım işte ben.

adam dese ki "kişisel gelişim" "vizyon" "dünyaya bakış"...

o da adamına göre değişir ama istanbul ile trabzon asla bir olamaz.

ama çıkıp da "eee gece hayatı" derse, gece de her yerde var, hayat da. yeter ki insanın parası olsun.

serabetan
Yanlışn var tikler truvati nekadar trabzon olsada atılmamışş..çifte standart yok gibii

truvati bunu kim demişte alıntıı ???
" bilim yolunda en ufak çabayı allahsızlık olarak görecek insanlar varsa eğer ortamda, şehir hiçbir anlamda cazip değilse bir öğrenci için, orada "faydalı adam"dan bahsedilebilir mi? "

adam gece hayatı falan fişman.. dese zaten gece ''hayatı diyemez varmıdır diyemez mi ki? bizden yada konunun piri abilerinden mi çekiniyor sence burada? yapma zaten o şekil sorardı laf dolandırmazdıı .. dimii?

adam gece hayatı derse ve de demiş işte zaten? ben de diyorum o her yerde var işte. trabzonda'da var her yerde var. alkol kadın her yerde var.

ben bunu serabetan'ın "trabzonda vizyon küçülür" lafına binayen söyledim. hayaletimsi vizyon sormamış, gece hayatı sormuş sadece.

-----

alıntı der meister'den.

Truvaiti konuyu ne carpittin be . Bak once ktü nasıldır diye baslamisim. Ama onla neredeyse kimse ilgilenmemis. Sen anca carpit..

@truvali

ktü nasildira binaen söyledim onu.

ama insnalar istedigi gibi düsünmek,üniversiteyi istedigi gibi görmekte özgürler.ki oda bir tecrübedir.

dediginiz dogru bi yerde,her yer bulursun gece hayatini ama o kisi rahatligini etc sormus.demekki ulasilabilirligini soruyor.

ama iyi çarpıtmışım kabul et.

adam da çıksa da bi açıklama yapsa niyee sorduu?

truvaali olmadıgım kaldı.

truvaniyazi...

ha evet, ktü nasıl bir yerdir konusunda, aslında o bile ilginç. ktü ile aldıgı puanla istanbul'da nerede girecek ki vizyonu süper olsun?

yani, adam "puanım ktü ve boğazıcıne yetıyor hangısı" dese tamam da,

o puana istanbul olsun da neresi olursa olsun vizyonun yine de genişler diyorsanız, ben katılmam ona.

ktü'nün vizyonunu bırakıp istanbul'a gelecekseniz itü boğaziçi olsun ki değsin.

harbiden de, mesela ktü isletme makıne falan, o puanla istanbul'da girilebikecek hangi devlet üniversiteleri var?

panpa orda herkesin silahı var, 2sınıfta okulu bırakıp gelen 3 arkadasım vardı, polat alemdar ayaklarını sevıyorsan git,sonucta kampus hayatı ayrı,şehir ayrı.

o dıılde sen nıye ktuye taktın onu bı soyle

hatta araya AYRICA bir şey sıkıştırayım:

duyan da sanıcak alkol falan alan birisiyim, alakası yok.

yıllarca doğunun en en köşesinde bulundum. millet gelmeden önce yolda yürünmez diye geliyor, ramazanda full herkes içiyor. ordaki içki alemleri hiçbir yerde yoktu ki doğma büyüme trakyalı olan birisiyim.

yani hala istanbuldan falan anadoluya karadenize doğuya bakınca "orda gece hayatı yoktur ya öfff" bakış açısı da, o da ayrı bir cahillik demiyeyim de, bilgi eksikliği...

bunları nereden biliyorum bu kadar net bir şekilde?

oradaki ev arkadaşım haftanın 9 gecesi içen bir bulgaristan göçmeni idi.

alabildiğine ince doğra, kızgın yağa at. kıtır olur yani.

marketlerden hazır patates al

buzlu suda falan bekletilmesi işe yarıyormuş duyduğum kadarıyla. hatta doğra, sonra buzluğa koy, beklesin biraz, öyle kızart, ideal böyledir herhalde.

iki kere kızartacaksınız. yanlış bilmiyorsam fast food'lar da öyle yapıyor. burada ayrıntılı bir anlatımı var:
hurarsiv.hurriyet.com.tr

dilmlerin üzerine kızartmadan önce çok hafif un serpersen oldukça gevrek olacaktır

patatesler mutlaka kuru olsun. soyup doğradıktan sonra suya koyduysan mesela yağa koymadan önce mutlaka tamamen kuruduklarından emin ol, kağıt veya normal havluyla sularını iyice al.

mısır nişastası

Az önce yaptım. Patatesleri buzluğa atıp donduruyoruz. Sonra yağı iyice (gerçekten iyice) kızdırıyoruz. Patatesleri hiç ılıtmadan buzluktan alıp yağa atıyoruz. Mis gibi çıtırından patates.

superfresh cıtır cubuk patates var o mc donolds gıbı oluyor onu deneyebılırsın. onun dısında cok kızarmıs yaga anıden patatesı at 2 dk kızarsın sonra buzluga at 1 gun sonra yıne cok kızarmıs yaga at ole olur ama zahmetsız olur cıtır cubuk sperfresh

ben smyrna ya katılıyorum. yess.

kızartma yağına birkaç damla sirke damlatınca çıtırlaşma oluyor. yağ kızardığı için sirke kokusu olmuyor.

2 gündür 2. fotoğraftaki gibi dambılları kullanarak şınav çekiyorum az az. dambıllar plastik kaplama benim. bir tanesi yarılmaya başlamış, belki daha önce olmuştur, bilmiyorum. elde acıma yok şimdilik.

ha bu arada, çok daha rahat çekiliyor bu şekilde şınav, bana göre.

tuttuğun o demir kısmı falan acıtma yaparsa eğer, benim barfiks aletinde kullandığım yöntemi kullanabilirsin.

bi milyoncularda zeminde kaymayan o garip paspas gibi olan şeylerden aldım bir tane. barfiks demirine sardım. sünger gibi oldu. elindeki alete de koyabilirsin bunu eğer el ayan acırsa.

bilekte ağrı acı yapar mı bilemem ama şundan eminim.
el yumrukken ya da yere konmuş açıkken(klasik şekil) çekilen şınavlarda çalışan kaslardaki yük değişir. yani adeta farklı kaslar çalışır. tabi ki çok farklı değil ama fark vardır. bunu bilesin.
hatırladığım kadarı ile yumruk şeklinde (2. şekil) çekmek tricepse daha az yüklenir, önkolu(forearm) daha çok çalıştırır mesela.

her yıl aynı tarihte oluyor bu alma, verme. gmt ile de ülkesel olarak belirleniyor. ...diye biliyorum.

saatin değişmesi evrensel (bkz: daylight saving time), uygulamayan ülkeler de var.

bilgisayar gibi sistemlerde de güncelleme yapılır ve türkiye bu uygulamadan çıkarılır.

her yıl aynı tarihte olmuyor.

pomolilik haklı beyler.

ayrıca sana hayatımdan kısa bir anektod anlatayım : yıllar yıllar önce bu saat ileri geri muhabbeti oss sınavına denk gelmişti. o zaman 1 gün geç filan ayarlamıştık ama cihazlar tam gününde ayarlanmıştı filan falan

pomolilik haklı beyler.
ayrıca şöye bişey söyliim. vakti zamanında askerlik yaparken 3-5 silahlık nöbetim bu güne denk gelmişti. saat 3 de silahlığa girdiğimde o da ne birden saat 4 olmuştu. nasıl süper nasıl hiper hissettim anlatamam. birlikteki uzun dönem yavşaklar acaba bu piyango kime vuracak diye önceden düşünüyormuş da benim haberim yokmuş. nöbetten çıkınca gülen yüzler beni tebrik ediyordu. sanki gezegenleri nöbet saatime göre ben ayarladım amk.

aynı gün olmuyor. saatler önümüzdeki hafta pazar günü bir saat ileri alınacaktı fakat lys sınavı olduğu için oluşabilecek karışıkları önlemek için 1 hafta öne alındı.

buna rağmen, telefonum saati ileri attı. ancak saatim atmadı, muhtemelen haftaya pazar o da atacak

işte normalde haftaya olacak iken lys nedeniyle geçen gün alındı ve bu elektronik cihazlar bunu nereden biliyor?

bakanlar kurulu'nda oturan biri, bakanlar kurulu'nun yaz saati uygulamasına ilişkin kararı mı raporluyor, sonra firmalar bu raporu mu okuyor, nedir yani?

normalde her martın son pazarında olur, lys yüzünden bir şey olduğu yok yani. geçen sene sanırım sınav yüzünden bir gün sonraya ertelenmişti, windows bunun için güncelleme çıkardı diye hatırlıyorum. diğer cihazlar çaresiz kalmıştı tabii.

telefonlar baz istasyonlarından kendini güncelliyor.

okçuları salla tüfekçiler kullan bol bol tüfekçi ve barikat. barikatları upgrade et. ayrıca top atışınla destekle. zor ama oluyor. adamlar için air assasinleri kullan.

aranma seviyen var ya hani köşede yukarda, onu kırmızıda, max. seviyede tutma. hep bir şekilde indir onu. o max. olunca kulelerine saldırı geliyor, ona göre.

yenmeye gelince de tüfekçi ve barikat ile destekle. ben de çok kaybederdim onları. mahsus kaybedip, adamı öldürüp ele geçirmek daha kolay gelirdi, kuleyi.

sınav giriş belgesinde anlatılıyor hepsi.

kalem silgi falan veriyorlarmış. bir şey götürmeyi düşünmeye gerek yok çünkü şaşal sudan başka bir şey almıyorlar. ben de gireceğim yarın.

bol şans.

sınava giriş belgesinde yazıyo zaten

akbilden korkuyorum.izin vermezler gibi.giris belgesi ve kimlik onun dısında hic bisi yok. su dısında.bol şans.

edit:bol sans diyorum.sansa cok ihtiyacım olucak.sallıcagım icin :)

Akbil korkutuyor beni de. Para alırlar mı acaba içeri?

bozuk para almıyolar diye bilyorum.istnbul karttan bahsediyoruz akbil diyerekten onu da almazlarsa taksi paramı onlardan isticem.

maslak'a gelirken askeriyeyi gectikten sonraki ilk altgecitte inip oradaki kapidan gireceksin.. sonra "agacli yol"dan yardirip merdivenlerden ineceksin.. karsinda olacak insaat fakultesi..

beşiktaştan 40B'ye; ya da sürekli geçen dolmuşlara bin. metro istasyonunun orada inip şu işaretlediğim yerden gir. ağaçlı yol'dan dümdüz gidip merdivenlerden inince inşaat fakültesi direkt önüne çıkacak(arı yolu yazan yerdeki fakülte)

maps.google.com

not: ağaçlı yol yazan yer sola doğru kıvrılıyor ya, sen soldan gidip yolu uzatma. arı yoluna inen bir yer gözüküyor bak. orada merdiven var. oradan in.

ben de aynı yerde giricem sınava ama nasıl gideceğimi bilmiyorum. metro falan var demişti arkadaşlar ama, haberim yok...

tamam sen de metrodan yukarı çıkıp yine aynı yerden gireceksin. bir fark yok. o yan taraftaki beyaz yer metro durağı.

tamam ben de teşekkür ederim, o zaman.

vergi dairesine gidin, orada çözerler meseleyi. internetten beyanname hemen tahakkuk ediyor mu bilmiyorum. ama vergi dairesindeki sistem eskisinden daha hızlı. bir de götürü usulünde misiniz, gerçek usul mü o önemli. masraf beyan ettiğine göre gerçek usule geçmişsiniz ki bu çoğu kez karlı değildir. babanız bir vergi dairesi yolunu tutsa iyi olur. o tutmasa, siz de tutsanız yeter, onun kimlik numarasıyla.