işemedim

hayır.çok iğrenç birşey bu :))

çiçeği kurutacaksın yapma.

hayır.

Yapmadim ama sansim olsa yapar miydim, hayir

sıç bence. en azından doğal gübre olur.

bi kere çöpe işemiştim evde. tuvalet doluydu ve felaket sıkışmıştım.

saksı da uzaktı, yattığım yerde yaptım

bazı sırlar vardır ki itiraf çizgisinin üstünde kalır diğer tarafa geçemezler.

çöpe işedim

yok ama saksıya küçükken kola çok döktüm. üzülüyordum canları istiyor diye. :) ha yapmam ama. balkona işerim saksıya yapmam.

kardeşim kayak yaparken zirvedeki karlara işedi.

bi kez balkondan yola işemiştim, aynı sebepten.

ben yaptım ve inan bana çok acayip bir tecrübe. benimki üşengeçlik değilde okuldan geldim bir gün, yanıma anahtarı almamışım. kapıda kaldım ne yapayım evde de kimse yok. gitti güzelim çiçekler...

asansor bosluguna
poşete
pet şişeye
kuvete işemişligim vardır..
not:unutmadan sapık bi hatun vardı ustume işe diye tutturmustu oda var.

benim eski evim depodan bozmaydi ve benim odam en uzakta olup tuvalete git gel 100 m cekiyordu. ictigim zaman cok iserim, bobreklerim sorunlu ve depom kucuk. odamin hemen yaninda ev ici bahcemiz vardi, geceleri herkes uyuyorken surekli isedim saksilara 1 yil boyunca.

bu üşengeçliğin bir üst seviyesi; üşengeçlikten hamile kadın almaktır. işemedim.

hahhhhahaaha. saksı alacak durumumuz yoktu kardeş.

ay kokar o :S

@1 haklı.

geçen dayımda bana müzik dinleme haramdır dedi.kendisi yenizellanda da yaşıyor.oraya gittikten sonra 'dindar' oldu.internetten kendim araştırıyorum filan dedi.o kadar çok uçuk şeyler diyor ki inanamıyorum artık.belki fikriniz doğru olabilir.

buna benzer çok şey söyleniyor. özellikle cemaatlerden çıkıyor bu fikirler. size saçma gelen bir şeyi birisi size söylediği zaman yapılacak tek bir şey var. kuranda yazıyor mu diye bakmak ve peygamberin hadislerine bakmak (tabi sağlam hadis kaynaklarıdnan). bunlarda böyle bir ibare ya da yakın bir şey yoksa, kesinlikle yorumdur ve tıpkı kilisenin orta çağda hristiyanları kandırdığı gibi birileri kendi çıkarına ya da cahilliğinden dolayı sizi yönlendirmesidir.

@3 Bu duyuruyu açarken ben de tam bundan bahsetmiştim ama hadi mevzuyu uzatmayayım diyerek sildim. Bizde avrupalılardaki kilise ekolü gibi bir kurum yok ve bu tip şeylerin o anlayışa sahip bir kafadan çıktığını düşünmek de çok uzak bir ihtimal değil.

islamofobi olduğunu kişisel olarak düşünmüyorum.
cemaat vs ayaklarıyla islam adeta ortaçağını yaşıyor.

islamofobi nedir bilmem ama doğanın kanunu ve insanın kaderi bu bence. kendisine sunulan dini ve kitapları bir süre sonra çarpıtıp herkesi kendi düzenledikleri dinin şekline uydurmak.

bu yüzden peygamberler ve güncel kitaplar gelmiş. bozguncu kavimler lanetlenmiş, helak edilmiş. son peygamber de gittiğine göre dejenerasyonun dibine vurulana kadar devam eder bu iş. sonu da kıyamet zaten. o yüzden ben gidişat konusunda pek iyimser değilim.

not: inançlılar için söylüyorum.

söyleyenin adını hatırlamıyorum ama ilk defa tgrt'de duymuştum. hatta bunu diyen hoca tgrt radyo'da da müzik çalıyor ama yanlış gibi birşey demişti. müzik ayrımı da yapmıyordu. ha ilahi ha rock. ikisi de aynıydı.

bir de cerrahi tekkesi neredeyse müzik üzerine kurulu bir tarikat. sami savni özer o tarikatte mesela. haram olsa, bile bile yapmazlar heralde.

aslında şöyle bi durum var,her doğruyu her yerde söylememek lazım. bunu müzik konusuyla alakalı değil, son dönemde çokça karşılaştığımız gereksiz islami söylemlerle alakalı diyorum.

mesela hamilelerle ilgili beyanatı hepimiz biliyoruz. ve hamilelerin sokakta çok dolaşmasının islami açıdan hoş karşılanmadığı düşüncesinin doğru olduğu varsayımıyla konuşalım. (belki de doğrudur, sonuçta adam islam alimi olarak bilinen biri) ancak önemli olan nokta şu, acaba bu doğruyu orada dile getirmek doğru mu? insanların kafasında çok daha önemli nice soru işaretleri varken trt'de çıkıp böyle bi şey söylemek doğru mu? bu söylemle acaba kaç hamile kadını islama göre doğru bi şey yapmaya sevk etmiş olabilir? 2? 3? peki islamofobiye hizmeti ne kadar olmuştur?

bunu, cübbeli ahmetin hz. peygamberin sidiği ile alakalı açıklaması için de söyleyebiliriz.

ben bunları şuna benzetiyorum, örneğin zina yapanın cezası bellidir islami hükümlere göre. peki yarın çıkıp zina yapanlara bu hükümlerle ceza versek islama hizmet etmiş olur muyuz?

bu açıdan, sadece ilim sahibi olmak yeterli değil. nerede ne konuşacağını da bilmek lazım.

@doxanikee

İstediğinizi düşünüp ona inanmakta tabi ki özgürsünüz. Fakat gerçekler öyle değil.

www.youtube.com Bu videoda 04:50 den itibaren bahsediliyor.

videoyu şu an izleyemeyeceğim fakat fikirlerim cha'nınki ile paralel durumda.
bu insanın yapısı. nasıl hıristiyanlar, dini çarpıttıysa müslümanlar da benzer deformasyonlar yapıyor.

botanik bahçesi bir kuruma ya da kişiye ait olabilir ama botanik parkı kamusal alandır. ikisinde de çeşitli bitki türleri yetiştirilir, sergilenir ya da deney yapılır.

botanik bahçesinin her yeri herkese açık değil sanırım. daha çok bilimsel amaçlı kuruluyor değil mi?

botanik bahçesini isterlerse hiç açmayadabilirler. botanik bilimiyle uğraşanların laboratuvarı gibi düşünebilirsiniz.

önümde evlenme vs gibi bağlayıcı bir şey yoksa kabin memurluğunu seçerdim. 5000tl maaş iyiymiş.

ben öğretmenliği tercih ederim. benim için bir işte en önemli şey tatil imkanları. para bir şekilde kazanılıyor.

öğretmenlik değil, okutmanlık istanbul'daysa okutmanlık, yoksa kabin memurluğu rocks.

Kabin memurluğunu tercih ederdim, maaştan dolayı.. Bir de öğretmenlik hiç bana göre değil bu yüzden tercihim 5000..

öğretmenlik.

kabin memurlarının sadece maaşı iyi. ebeleri sikiliyor çalışırken. çok çok çok yoğunlar. thy grevlerini falan hatırlayın. adamlar ailesinden biri ölünde izin alamıyormuş gitmeye falan.

öğretmenlik en temizi. ek ders ücreti falanla zaten 3 bini geçer.

kabin memurluğu zor iş. maaşı iyi ama yıprandıktan sonra... ömrün boyunca yapabileceğin bir iş değil. okutmanlığın imkanlarını bilmiyorum ama öğretmenlik gibi tatil imkanı varsa okutmanlık. değilse zaten imkanın varsa öğretmen ol. öğretmenlik güzel meslek.

Şu an için üçü de elinin altında mı? Kabin memurluğu bir yaşa kadar yapılıyor ve sonrasında perte çıkıyorsun. E atıyorum en fazla kırk yaşına kadar yaptın (kadınlarda öyle de erkekleri bilmiyorum) yani bu durumda 15 senen var çalışmak için ne yapacaksın sonra?
Okutmanlık yaparsan bir yandan da mastera başla. Hem okutmanlık yap hem master doktora sonra öğretim üyesi olursun. Tabii akademisyen olmak istiyorsan bu şart geçerli.
Öğretmenlik de öğretmenlik zaten bildiğimiz :)

elbette okutmanlık

en temiz bilgiyi veriyorum eğer düzenli hayatın yoksa ya da hayatının düzensiz olmasına itirazın yoksa ve rahatına çok düşkün değilsen kabin memurluğu.

düzensiz hayattan kastım ne? misal gece 23:55'te uçup sabah 06:50'de mesain bitecek bir gün. ertesi gün öğlen çıkacaksın afrikaya gidip 3 gün orada kalacaksın geri döneceksin. sonra gidip osaka'da 4 gün kalıp geleceksin. tabii misal osaka'ya 13 saatte gideceksin. ne var lan 5000 alacam sonuçta diye düşünmeden önce ayda 3-4 defa antreman yap, misal 8-9 saat ayakta dur. ama işte bir gün gece dur bir gün gündüz. sonra bunu çok uzun süre yapabilirim diyorsan (yılların böyle geçecek) yap.

kötü yanları: inanılmaz ve bitmek bilmeyen bir yorgunluk. asla saygı görmeme. yolcular tarafından valiz taşıyıcısı olarak bile kullanılmaya alışık olman lazım. hizmet sektöründe şımarık insanlar görmek normaldir. misal bankada veznedar olsan da saygısız bir müşteri bankayı satın almış gibi davranır. ama burada karşılaşacağın yolcular ayda 2-3 defa misal osaka'ya first class ile uçan tipler olacak. bunlarla uğraşmak hayatın boyunca uğraştığın saygısız insanlardan çok daha zor olacaktır. bunun yanında her özel şirkette olduğu gibi senin etinden sütünden son damlasına kadar yararlanmaya çalışan bir işverenin olacak. hastalandığında korkudan rapor alamayacaksın çünkü rapor alırsan kovulma korkusu var. biraz abartılmış bir yakının öldüğünde izin alamıyorsun diyerek. o kadar vahim değil ama bayağı bir bürokrasiyle uğraşman gerekebilir. ama izin alamama biraz abartı gibi. dünya'yı gezmek biraz eğlenceli gibi görünse de nijerya'da nato konvoyuyla otele gittiğin günler olacak. uganda'da otelin önünde özel güvenlik nöbet tutacak. adını sanını duymadığın ülkelerde adını sanını duymadığın hastalıkları kapma ihtimalin olacak. berbat kokan, ne idüğü belirsiz yemekler yemek zorunda kalacaksın bazı yatılarında. yıllık iznin kışın 12 gün yazın 8 gün şeklinde olacak. misal yaz iznin eylüle de denk gelebilir. yaz tatilini eylül sonunda yapmak zorunda kalabilirsin :) yaz tatili dersen tabii adına. arkadaşlarınla boş günlerinin tutma ihtimali düşük olduğu için boş günlerinde ne yapacağını çok bilemeyebiliyorsun (bazen).

iyi yanları: ayda 7 gün boş oluyorsun en azından ve uçmuyorsun. bu boş günler hafta sonuna da hafta içine de denk gelebiliyor. dolayısıyla memurlar gibi sadece haftasonunu beklemek zorunda değilsin.dünyada hiç göremeyeceğin güzel yerleri de görme imkanın oluyor. aynı ay içinde çin'de götün soğuktan donarken sao paolo'da güneşlenme imkanın olabiliyor. sürekli yeni insanlarla tanışıyorsun (çoğuyla tanıştığına pişman olsan da). arkadaş çevren sürekli genişliyor. ailen ve senin için ucuz bilet bulma imkanın oluyor. yazın tatil yapamazsan kışın alacağın ucuz biletle güney yarım kürede yaz aylarını yaşayan bir ülkeye gidip yapamadığın yaz tatilinin acısını çıkarabiliyorsun. maaşı zaten iyi yani ona diyecek bir şey yok. ilk 6 ay part-time maaşı alıyorsun. o zaman açlıktan nefesin kokuyor deyim yerindeyse ama ondan sonra düze çıkıyorsun.

@tüm arkadaşlar üşenmemiş yazmışsınız valla cevaplar için sağolun. ingilizce öğretmeni olarak kesin atanabililecek durumda sıralamam şu an. diğer mesleklerden de arkadaşlarım var. onlara da girebilecek durumdayım. mesela thyde arkadaşlarım var bir kaç gün yanlarında kaldım. evet gerçekten zor meslek. giyimi kuşamından tut, gecesi gündüzü belli değil. ama para açısından çok memnunlar.
-yaşlanınca napıcan? dediğimde de - o zamana kadar 3. evimi almış olurum birikimim olur zaten diyorlar.

okutman olanlar da memnun, yalnız onların da başka yere tayin şansı pek yok. yine mülakattır alestir uğraşıp duracaklar.

ben en iyisi şu baş koyduğum yola devam edeyim, özel ders, yada dersane takviyesi ile birşekilde düzene sokarım hayatımı sanırım. teşekkür ederim herkese.

tabii ki okutmanlık; açıklama gereği duymuyorum.. ayrıca 300 de kalmaz onun da ek gelirleri var(sınav, ders ücreti vs)
sonra kabin memurluğu (düzenli bir hayatın olmaz, her şey para gezip tozmak değil.. yaptığın iş hizmet sektörü ve saygınlık açısından 2.sınıf bir meslek, buna ek olarak düzgün bir birliktelik/evlilik yakalaman nispeten zor olur)
en son öğretmenlik (rahat olabilir; ama çocuklara laf anlatmak yıpratıcı, abuk sabuk bir yerlere tayininin çıkabilir sosyal anlamda körelebilirsin)

kabin memurluğu bildiğim kadarı ile bütün dünyada kan kaybeden bir meslek, en son abd'de en kötü 10 meslekten biri seçilmişti ki bu maaş olarak da kötü sıralamasındaydı..üstüne üstük aa'da çalışan arkadaşımın canına okunuyordu. evet şu an 5000 kulağa iyi gelebilir fakat sonra ne yapacaksın? çok talep var kabin memurluğuna, statüsünde ve durumunda pek bir ilerleme olacağını sanmıyorum. elbette oradan kazanacağın tecrübe ile, iş ilişkileri ile farklı bir yöne yönelebilirsin fakat....ben değmez derim şayet "ben bunu yapmak istiyorum" demiyorsan.

okutmanlığı tavsiye ediyorum, hala tutkunu, ne yapmak istediğini bilmiyorsan bu yöne gitmende fayda var.

okulda ingilizce öğretmenliği + özel ders ile 5000 kazanırsın zaten..hem de düzenli hayatın olur.

Üniversite tabii ki. Çalışma ortamını da düşünmek lazım. Kampüste olacaksınız, bundan güzeli olur mu?

İki sene kabin sonra bagaj pardon örtmenlik.

Öğrencilere dünyayı annatırsınız. İngilizceniz de iycene oturmuş olur.

dalga mı geçtin, akıl mı verdin, küçümsedin mi, ne yaptın şimdi?

hayatın gerçekleri diyorum. ama herkes o kadar şanslı olamayabilir. ayrıca üniversite okumuş insanla okumayan illaki farkediyor. her şey para değil. boşver takma artizi.

O adamın yerinde olsaydın mutlu olur muydun? Hayatta neler yapmak istediğin önemli. İkinizde kendi yolunuzdan gitmişsiniz ne güzel işte. Başarının kriteri para değildir ayrıca maneviyattır. *klişedenölmeküzere*

1.bp.blogspot.com

olum sen o kadar okuyup hala eğitimsiz (bak dersler kitaplar, matematik denklemleri edebiyat terimleri demiyorum) biriyle tartışacak sosyakültürel bir yapıdaysan ne diyelim?
moron gibi olup zengin olmak mı derdin?

biz ona zengin olamazsın demedik, adam olamazsın dedik.

cahil ayinin tekidir direk audi alip poz vermesinden belli. bütün parasini eskiyip değeri düşecek arabaya vermiş barzo bi sik olmaz o ayidan .

iyi yapmış arkadaşın. burda da onu çekemeyenler hemen laf atmışlar. adam lise üniversite okumadı diye cahil mi olacak kitap internet diye bir şey yok mu?

urfadakiler de toprak zengini olmuş ama, auidinin bagajda koyun taşıyo diyolla

cahilliğe özendirilen
cahilliğiyle gurur duyanların olduğu bir toplumda yaşıyoruz artık.. normal yani burada yazılanlar da arkadaşının söyledikleri de...

yani bu yazıyla belirlenmese de hepimiz biliyoruz ki tüm toplumlarda bir sınıf farkı var..
istediği kadar kendini geliştirsin bir manavın hayatıyla akademide prf. olan birinin, ya da küçük bir kasabada hemşire olarak çalışan biriyle büyük şehirde güzel bir holdingte çalışan birinin; illa çalışanlardan gitmeyelim bu insanların çocuklarının da bir farkı var, dert etme yani

arkadaşının başarısına bok atmaya gerek yok, kafası çalışıyomuş iyi para kazanmış bu kadar basit. sen de farklı bi yol çizmişsin, sen de kazanırsın bunlar sıkıntı değil. benim dikkatimi çeken servet düşmanlığı. ya nerden biliyosunuz bütün parasını arabaya verdiğini? belki adam bi trilyon kazandı 120 milyarına gitti a4 aldı. ne var lan bunda? artık zenginleri itin götüne sokmak alışkanlık olmuş.

beyler adam "çaldı çırptı mahallenin amına koydu zengin oldu" dememiş, "okulu bırakıp kendini geliştirdi interneti iyi kullanıp zengin oldu" demiş.

bütün bunların ardından şunu söyleyeyim, o şanslı bi azınlık. bu anlattığın şeyler 90ların başında bitti aslında. her yıl 1 kişi filan bu şekilde zengin oluyodu, biri de arkadaşınmış. bence mutlu ol, adam bi sik olamayıp aç kalsaydı daha mı hoşuna gidicekti?

adam da eğitimsiz değil ki, gitmiş mesleki eğitim almış. ama zengin olma meselesi tamamen şans işi,sen de bugün ticaret hayatına atılabilirsin, ama para kazanabilir misin?

neden okuduğuna bağlı olarak değişecek bir durum. olay sadece para kazanmaksa tabii ki ticaret. dolayısıyla arkadaşın kendi doğru bildiği yoldan gitmiş. ama üniversite ortamını tatmak olsun ne bileyim ben mi anlatayım şimdi okumayı.. para kazanmak için okunmuyor arkadaş, öğrenmek için okunuyor. para kazanmak istiyorsan ticaret yapacaksın. gerçi başka da bir laf var ticaret yapacak kadar zeki olmayanlar okur diye. ya da bunun gibi bir şey. her şey para değil be. marjinal fayda bunlar hep. para dediğin şans işi. okumayıp sürünen de çok.

mosakale +1

amina koyayim adami tanimadan etmeden hemen barzoyu, cahili yapistirmis millet.
sene 1992 degil lan, internet gibi bir derya var artik bilmem farkinda misiniz. efektif kullanarak gayet de genel kultur sahibi olmak, rafine zevkler edinmek mumkun..

bahsettigin konsepti tam karsilamasa da(2. yilin basinda sikerler diye birakti uniyi) arkadasim var benim de. su an yazilimci, maddi durumu 10 numara. bunun disinda surekli okuyan, epey donanimli bir tip..var boyle insanlar yani.. su ama universiteee :( kafasindan bir kurtulamadiniz off. hayir memlekette dogru duzgun universite sayisi bir elin parmagini gecse yine icim yanmayacak.. atiyorum sakarya'da isletme, kocaeli'de maliye okuyan insan bana universite propagandasi yapmasin ya bir zahmet..
uzun lafin kisasi gunumuzde belli basli bolumler disinda universite egitiminin cok da gerekli oldugunu dusunmuyorum ben acikcasi..

Basitçe zamanında size karşı yaşadığı duyguları şimdi size yaşatmaya çalışıyor, haklı değil ama haksız da değil. Çok üzerine düşmeyin konunun bence.

Bence arkadaşın audi değil de kırmızı fiat punto da alsa arabasıyla foto paylaşırdı.

hayattaki başarının ölçütü 23 yaşında iş sahibi olup, ev araba almak değil.

ya da "herkese göre" bu değil.

başarının ölçütü insandan insana değişir.

ayrıca yaş daha 23. bekleyin hayat sizlere kim bilir neler gösterecek. neler yaşatacak.

bana arkadaşında epey aşağılık kompleksi varmış gibi geldi, bu arabası ile poz verip, aldığı evden bahsetmesinden anlaşılıyor. biz ailemizden böyle şeylerin ayıp olduğunu gördük.

markası ne olursa olsun arabasıyla çektiği fotoğrafı paylaşan insan bana görgüsüzmüş gibi geliyor. ancak günümüz sosyal paylaşım sitelerinde yediği yemekten içtiği kahveye kadar herşeyi koyan, facebook için özel pozlar kesen insanlardan daha fazla itici değil.

ancak iyi ya da kötü üniversite okumak başarının anahtarı değil. üniversite seni daha donanımlı bir adam yapabilir, yaşam biçimini şekillendirmene yardımcı olabilir ama mezun oldun ve bir yerlerde çalışmaya başladın diye zengin olmayacaksın.

üniversite okumak bana bir toplumsal rüyaymış gibi geliyor artık. arkadaşının hayattan beklentisi farklıymış, okulu bitirmemiş, iş hayatında başarıyı yakalamış. buna ancak bravo denir. ne kadar çok okursan o kadar zengin olursun diye bir kural yok sonuçta.

ülkenin önde gelen üniversitelerinden birini bitirdim, çok istediğim bir bölümde okudum. bunlar bir kriter mi bilmiyorum ama yazayım gene de, jazz dinliyorum, antika objelere bayılıyorum, plak koleksiyonu yapmaya çalışıyorum, okuduğum bölüm gereği sinema konusunda daha rafine zevklerim var.

ama gittiğim iş görüşmelerinde bana teklif edilen parayı gündelikçi olarak evlere temizliğe giderek misli ile kazanabilirim.

kıskanma lan adamı ezik :)))

Eğer diploma ve zengin olmak için okuduysanız, zaten siz hiçbir şey okumamışsınız demektir.
Keşke siz de doğrudan para kazanacağınız bir iş yapsaymışsınız.

cevap vereyim dedim de "yerçekimi olmayan bir yerde yani uzayda ki cisimlerin bize olan uzaklığı nasıl hesaplanabiliyor? " sorusundan sonra çok temel bazı şeylerin eksik olduğunu dolayısıyla buradan bir duyuruyla cevap verilmesinin mümkün olmayacağını düşündüm.

"karadelikler yok,solucan deliği yok,inanma onlara. gittin mi gördün mü,elini içine soktun mu? " bu nedir

godsparticle: "karadelikler yok,solucan deliği yok,inanma onlara. gittin mi gördün mü,elini içine soktun mu? " bu nedir

Bu, tartıştığım(nasıl bi tartışmaysa,hep o konuştu) arkadaşın bana sorduğu bir soru. Umarım bunları benim söylediğim kanaatine varmamışsınızdır.

cahil adamla tartışılmaz, cahile öğretilir anca.

arkadaşı hemen orada imha etseydiniz keşke, hangi maddeyi kullanıyorsa artık.

Her rituelini gunesin ve ayin hareketine gore hesaplayan "evrensel" bir dinden Gunes sisteminin otesine gecmesini beklemek pek anlamli degil.

Hatta birakin Gunes sisteminin otesini, Dunya'da bile 6 ay gece, 6 ay gunduz olan yerlerde oruc sistemi vs cokuyor.

Ha onun disinda uzaklik hesaplamasindan yasanabilir gezegenlerin sayisinin tespitine kadak ibret alarak okudum :)

hadi bilimi bıraktım, cahilliğine verdim. daha mensubu olduğu dini bile bilmiyor. ne bilim ne din biliyor bu adam. öyle biriyle nasıl aynı ortamda olduğunuzu sorgulayın bence.

edit:

islam'in dediği şu ama: dünyadan başka gezegenlerde insan ve hayvan yokmuş. başka varlıklar varmış.

kendi nefslerimiz de dahil dünyada bunca ıslahata muhtaç şey varken bahsedilmeye ve düşünülmeye değmeyecek bir konu. Eğer akademik bazda veya değil, dışa dönük, insanları bilgilendrmeye yönelik bir çalışma, tartışma, münazara... sözkonusu değilse olabilir de olmayabilir de deyip geçmeli.
Muhatabınız arkadaş da uçmuş, bişey anlatmanız zor olur muhtemelen de şu konulara ve aralarındaki farklara değinirseniz belki biraz kurtarabilirsiniz kendisini karanlıktan:
(bkz: sorgulamadan iman etmek)
(bkz: sorgulayarak iman etmek

Kendisini aslında çok severim, bazı konularda yardımı dokundu ama hiç beklemediğim şekilde bu tarz konularda ki görüşlerine şahit oldum. Tamam uzaya gidilmemiş olabilir,uzaylılar olmayabilir fakat benim en çok kızdığım nokta dini sorgulamanın çok kötü olduğu yönünde ki fikirleriydi. Yani düşünün, kimse daha doğmadan hangi dine mensup olduğunu seçme şansına sahip değil(hatta kendi seçimine bırakılan bir şey yok), yüce yaradan "random" tuşuna basıp yolluyor seni dünya hayatına. Yani ben yahudi ailenin çocuğu olsam ve çevremdekiler bana esas olan dinin yahudilik olduğunu anlatsa ne olurdu? Ben yine sorgulamadan kabul edecek miydim?

bahsettiğiniz "atalar dini" olarak bahsedilen şey kuran'da, şu nerede doğduğunuza göre belirlenmiş olan. Ki buna da şiddetle karşı çıkılır.
Bu da işe yarar bir referans olabilir sanırım, konuyla ilgili.
Şimdi ayet no. Vb. hatırımda yok ama "atalar dini" başlığında yapacağınız aramalar o konuda sizi yönlendirir zaten.
Arkadaş gibi düşünen "sorgulamayın, günah!" diyenleri ayıklamak da zor olmazdır herhalde, onlar çoğunlukla "biz müslümanız o ayetler bizi bağlamaz" diye bakarlar meseleye.

dinde sorgulama yoktur olayı bizim dinimizde yok. ortaçağda kilisede vardı. adamlar latince öğrenmeyi yasaklamışlardı çünkü insanlar kendi dinlerini incil latince yazılmış olduğu için okuyup öğrenmeleri kilisenin işine gelmiyordu. eğer birisi size dinde sorgulama yoktur derse bilin ki bağnaz kilise kafası vardır bu adamda. muhtemelen bi cemaate mensup falandır.

insan kendine şu soruyu sormalı. eğer dinimiz doğru ve mükemmelse ve akılla ulaşılabileceksek neden dinde sorgulama olmasın. din doğru ama aklımızla ulaşamayacaksak bu sınava tabi tutulmamız yanlış değil mi? doğru ama mükemmel değilse yani değiştirilmiş oluyor bu durumda o zaman doğrusunu kafamızı kullanarak bulalım. doğru değilse zaten bu bambaşka bi boyut ve anca aklını kullanarak buna ulaşabilirsin. sadece "din yok olm" diyen adamları dinleyerek ve ateistliğin bir artistlik ya da aidiyet olduğu için sorgusuz sualsiz kabul edenler de var onları demiyorum.

soruna cevap değil ama tekrar söylüyorum dinde sorgulama yoktur falan diye bir şey yok.

"Ey cin ve insan toplulukları! Eğer göklerin ve yerin kenarından çıkıp gidebilirseniz, haydi çıkın. Halbuki siz ancak büyük bir kuvvetle çıkabilirsiniz (yâ ma’şerelcinni vel’insi inistetatüm en tenfüzû min aktârissemâvâti vel’ardı fenfüzû, lâ tenfüzûne illâ bisultân). (Rahman, 33)3".

bi kere bu ayeti neden sadece atmosferle sınırlandırıp "çıkamazsınız"a getiriyoruz onu anlamadım. gerçek olduğunu iddia edemem ama bana göre bu ayetle kast edilen evren olabilir. çünkü sürekli genişleyen bir yapısı var bu nedenle dışına çıkamayız gibi bi düşünce oluştu bende.

bir de ilk ayeti oku olan dini hangi akla hizmet "sorgulama dinden çıkarsın"a getiriyorlar anlamış değilim. arkadaşın dindar değil bağnaz.

bir kere gökler çoğul geçtiği için atmosfer olarak algılamak yanlış. demek ki bir kaç tane daha geçilecek gök var.
ayrıca rabbil alemin diyor pek çok ayette. alemlerin rabbi. demek ki pek çok alem var. bu ifade için islam alimleri dünya dışını da kastetmiş olabilir diyorlar. bir de allah izin verdikten sonra neden çıkıp gidilemesin. ayrıca ayet allah izin verirse diyor. bisultan geçiyor...
ayrıca bu tip cahil insanlarla tartışmak zuldür. çünkü konusu muallak ifadelerde sert tutum sahibi olurlar. müteşabih ayetlerde çok bilmiş yorum yaparlar.

diane 35?

(bkz: dicetel)

diren 35 mi? o ne lan öyle? izmire diren mesajı veriyor. töbe yaleppi...

Bana da diane 35 gibi geldi. Doktora ne amaçla gitmiştiniz? Ona göre ilerleyelim.

Ama eğer devlet hastanesinden aldıysanız muhtemelen doktor bu sebeple diane 35 yazmıştır. Ancak uluslararası bazda diane pek tutulmaz ve tavsiye edilmez. İmkanınız varsa başka bir doktorla da konuşarak yasmin almanızı öneririm.

sonu N35 ile bitiyo da o öndeki kısım nedir?

bunu size kadın hastalıkları uzmanı yazdı değil mi? o zaman diane 35ten başka alternatif yok.

bunun neresi diane onu anlayamadım:)

sondaki 'n' ve 'e' nerde?

her şeyi düzgün düzgün yazmış olsaydı okurdun sen de burda sormazdın

di ile başlıyo n var 35 ile bitiyor. ilaçtan anlayanlar aradaki boşlukları doldurur ve diane 35 der

sihir yapmadık yani, doktorun aklını falan okumadık

sondaki n'yi görmüyor musunuz? e'yi koymamış adam. 5 harflik şeyi böyle boktan yazan birisinin sondaki e'yi umursayacağını zannetmeyin. O reçete zaten sizin değil, eczacının anlaması için yazılıyor. İkna olmuyorsanız eczaneye sorun.

diane 35

kate middleton 35

türkiyede "D" ile başlayıp içinde 35 barındıran tek ilaç diane. 100 kere yazılırsa ikna olursunuz belki diye yazıyorum

Bende de öyle. Genel bir sorun var.

genel bi sıkıntı var bugün

sea(suriye elektronik ordusu) hacklemiş.

geçici bir sorundur, gelir zamanla

aynı. bir de iett nin haritasına baksanız o da gidik mi?

hayır olamaz. net.
tezsiz y.l. asıl amacı da bu zaten; akademiyle işi olmayacak sadece ünvan alacaksa (yüksek mühendis gibi) ona yarıyor.

profesörlüğe kadar çıkabilirsin -en azından bizim zamanımızda böyleydi- ama öğretim görevlisi olamazsın.. tezsiz yüksek lisansın amacı tuğla üstüne tuğla koymaktır.

öğretim üyesi mi öğretim görevlisi mi?

öğretim görevlisi olabilirsiniz ama öğretim üyesi artık olamazsınız çünkü doktoraya başvuramazsınız...

tezsiz yüksek lisans yapmış kişileri kimi bölümler doktoraya kabul etmekte. doktora yaparken de akademisyen olabilirsiniz tabi.

@ruz

geçen dönemden itibaren değişti o olay. yani geçen dönemden önce girenler için böyle bir hak var ama diğerleri için artık yok

doktoraya kabul ediliyor artık diye biliyorum.
bu da demek oluyor ki, yolunuz açık.

bu dönem tezsiz yüksek lisans yapıp doktoraya kabul olmuş tanıdığım var, haftaya kaydını yapıcaz. değişen bişi yok yani.

@ruz

arkadaşım geçen dönem başlamış olanlardan bahsediyorum. sanırım ocak-şubat ayında başlamış olan ders döneminde ilk kez tezsiz yüksek lisansa kaydolanlardı. onlar mezun olduktan sonra doktoraya başvuramayacaklar. yönetmelik veya yasa neyse işte o değişmişti. açın bakın yök'ten...

yetki hak hukuk adalet öldü maalesef dostum. olmasa bile kim dava edecek?

arakan marakan zamanında da onunla alakalı afişler asmışlardı. sanıyorum var.

img tayyip e teşekkürler reklamları ile donatmıştı bütün şehri zamanında, bu onun yanında bişi değil.

kanunsuzsa başlık açıcam...

Ulkemizde ekonomik kriz var, ama biz bize zerre faydasi olmayan araplarin pesinde kosuyoruz. Belediyenin buna yetkisi var ne yazik ki

Belediyenin yaptırdığını nereden biliyorsun? O reklamları düzenleyen ajansı ara sor. Derse ki belediye parasını bastırdı yaptı, o zaman sorgulamak mantıklı.

@pek vokal
reklamın sağ alt köşesini okudun mu?

altında canik belediyesi ismi ve logosu var, parasal kaynağı belediye olmasa özel bir kurum verse bu billboardlara ilanı, neden belediye nin ismini cismini koysunlar?
www.canik.bel.tr bu da belediyenin resmi sayfası, direk bu afişle açılıyor.

@alikavazinmahmut

sen deyince gördüm. o halde gidip bilgi edinme biriminden belediye başkanına soru soracaksın ya da bizzat kendisiyle görüşme şansın varsa sor nereden çıkıyor bu para diye? muhtemelen cevap alamayacaksın ya da kılıfına uydurulmuş bir cevap gelecek. kaymakamlığa şikayette bulunacaksın belediye başkanını. olacak olan bu...

(bkz: ilçeyi r4bia reklamıyla donatan belediye başkanı)

fitoplanktonlar döver.

yanlis hatirlamiyorsam cok cok buyuk cogunlugu dediginiz gibi algler yosunlardandi.. oyle bir sey soylenmisti gercekten agaclar pek oksijen uretmiyor diye.

bu bilgiler lise bilgisi bu arada lisede bildigimiz her sey universitede yanlis/eksik ciktigi icin emin olamadim

bbc life belgeselinde şampiyon algler diyordu, david attenborough'nun yalancısıyım.

öyle bile olsa dünyada karbon piyasası ormanlar üzerinden dönüyor. ormanların en önemli elemanları ağaçlar. eğer algler ve yosunlar bu denli oksijen üretselerdi bence onların da plantasyonları kurulurdu diye düşünüyorum.

bir de şöyle bir yazı var elimde...
www.climatecentral.org

ağaçlar ürettiği oksijeni gece tükettiği için okyanuslardaki algler, planktonlar vs. daha çok katkı sağlıyor.

www.memurlar.net

"Bankalar, nisan ayından itibaren de müşterilerinin e-posta hesaplarına sıfır maliyetle gönderdiği kredi kartı hesap özetleri için de 1 TL hizmet bedeli alma uygulamasını başlatmıştı." demiş.

işte üniversiteli kartım var benden ücret alınmıyor.

olay ben'in veya başkasının olması değil. Christian Bale'in olmaması.

Michael Keaton forever

christian bale'in olmaması + filmde 40'lı yaşlarda bir bruce wayne'in resmedileceğinin çoğu kimse tarafından bilinmemesi

ARGO ile Ben Affleck çok şey kanıtladı. Eski filmlerine bakmamak lazım. Kesinlikle Christian Bale olsa daha iyi olurdu ama Ben Affleck iyidir, rolün altından kalkar.

Bence asıl soru neden Gerard Butler yeni James Bond olamıyor? David Craig kesinlikle JB değil bence. Eski bondlara bakarsak Bond karizması kesinlikle David Craig'de değil Gerard Butler'da var.

kutsiyle anlaşsalar bu kadar üzülmezdim. bu mimik fakiri herif hala nasıl oyunculuktan para kazanıyor anlamıyorum. çok donuk bakıyor ve antipatik bir vatandaş. bana kalırsa argo da yarak gibi bir filmdi. rezalet kurgusu vardı, hollywood'un bütün klişelerini barındırıyordu. gerilim müziği eşliğinde iyi adamlar son anda yakalanacak mı heyecanı... selam ederim.

Daredevil'in içine etmişti,sıra Batman'e mi gelmiş.

kendi yorumumu katacağım herhangi bir şekilde teknik eleştiri yapabilecek düzeyde değilim. o düzeyde oyuncular zaten her türlü kalkar işin altından sorun yok. duyuruda herhalde en fazla 2-3 kişi vardır aradaki farkı anlayabilecek. ama insanların aklına kazınmış, veya o rol için daha uygun olan insanlar vardır. iron man de öyle mesela. ve onun arkadaşı rhodey.

bana sorarsan keaton da uygun birisi değildi. bale gerçekten idealdi bunun için. eskisi gibi izleyebileceğimi sanmıyorum artık.

bence bale'de çok uygun değildi, yamuk ağızlı konuşması, geniş çeneli olmaması falan ama kaliteli bir oyuncu olduğu için efsane bir performans çıkarttı. ben affleck ise o mıymıntı bakışlarıyla, mal gülüşüyle, oyunculuk kıtlığıyla nasıl batman olacak anlamış değilim.

bu kadar sevilmiyor dediğin, düşünen, bir şeylerden anlayan insanlar tarafından yakıştırılmıyor. bunun dışında halkın geri kalan kısmı tarafından sevildiği için reyting getirir. şey gibi, britney spears bana göre ve çoğu müzikle içli dışlı insana göre kötü müzik yapar ama geri kalan insanlar sırf onlara sunulduğu için sever, yapımcılar yatırım yapar ve para getirir ama bu kötü şarkılar yaptığı gerçeğini değiştirmez.

götümü canlandırsın o .

O degil de david craig degil o ya daniel craig bari adini dogru yazaydin bok atarken

Soruya cevap bana gore bale batman i cok baska bi noktaya tasidi affleck degil baskasi da olsa tepki cekicekti.

9gag.com

heath ledger'ın joker'i canlandıracağı haberi de böyle olmuştu. sonra millet ayıldı bayıldı. belli olmaz.

resmen taciz ediyor seni. seni mutsuz ettiğini söyle yine de anlamıyorsa şikayet et.

'söz ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakki kötektir' demiş ziya paşa. koskaca paşa, vardır elbet bi bildiği.

şimdi adam normal değil orası kesin ama sen neden adam arayınca açıyorsun onu anlamadım? ayrıldın bitti bir daha telefonlarına çıkmaman ve hayatını ona anlatmaman gerekirdi. kesinlikle şikayet et devam ederse.

@eyyor haklı, mutlaka tanıdığın, tanıdığının tanıdığı bir "kabadayı/mafya vari tip" vardır. Söyle biraz tırstırsınlar. Polise git savcılığa git diyeceğim ama pek etkili olmaz bu "tiplere".

adım 1, kendisine rahatsız olduğunu, artık aramamasını, devam ederse şikayetçi olacağını söyle. telefonlarına çıkma.

işe yaramazsa adım 2, polise, savcılığa git.

işe yaramazsa adım 3, "dinsizin hakkından imansız gelir".

şikayet edersen tutuşur.

annene de söyle ararsa açma de. ikiniz de açmayın o arayınca. hatta baktın başka numaradan arıyor. açtıktan sonra suratına kapat. 1 arar 2 arar sonra pes eder yorulur. eve gelirse de kapıyı açma. kapıda çok taciz ederse polis çağırrısın.

istanbuldaysan gidip dövebilirim

evet kasımpaşalıyım

ayrıldık diyorsun ama her gün arayıp konuşmasına izin veriyorsun, konuşuyorsun ve hesap veriyorsun. ayrıldıysan niye hala sevgili gibi konuşuyorsun ki, açma telefonu.

polisi ara alsınlar içeri akıllanır

savcılığa dilekçe ver. yine işe yaramazsa çok sağlam dövdür ama öyle basitinden olmasın. resmen adam doğduğuna pişman olsun.

aynı olayları ben de yaşadım :/ tehditleri, kapıya dayanmaları, hakkımda çıkardığı kötü laflar sonucu savcılığa başvurdum. bi kaç kez duruşmaya çağırılmışım ama adres değişikliği yüzünden farketmediğimden bi gün gidip şikayetimi geri aldım. hatta arada şikayetini geri almazsan başını yakarım diye tehditlere devam etti falan. tek çaresi zaman öyle diyim sana. ne yaparsan yap o herif ruh halinden çıkamayacak. benim de denemediğim şey kalmadı yani telefonu bi erkeğe açtırıp ben yeni sevgilisiyiz kızı rahat bırak da dedirttim. babama aratıp bu kız delidir peşini bırak da dedirttim. hiçbir şey işe yaramıyor. o çocuğun psikolojisi tamamen seni geri kazanmak üzerine programlı şu an.
iki seçeneğin var, ya savcılığa gideceksin ya da suyuna gidip sakinleşmesini bekleyeceksin. her gün telefonda havada sudan konuşsan bile o bi süre sonra rahatlar. ama ağlamaya falan başlarsa ve sen de kes ulan sesini dersen tekrar başlar küfür etmeye.

işte bu tür şeyler sık oluyor, bu riske girmek istemeyen kadınlar da erkeklere mesafeli duruyor haliyle, sonra da kezban mezban diyorlar o kadınlara. allah belasını versin ne diyeyim. dövdürmek lazım herhalde.

ne kadar çok taviz verirsen o kadar fazlasını isteyecek.
belki sana iftiralar sallayacak, belki paylaştığınız özel anları annene anlatmakla, camı pencereyi indirmekle tehdit edecek.

artık daha fazla taviz vermemelisin. ayrılmışsınız ama sözde kalmış o ayrılık. annenle konuş, yaşadıklarını anlat, sonuçta olan biteni senin ağzından en net şekilde öğrenirse senin de için rahat edecektir. annen de karşıda nasıl bir model olduğunu bilecektir.

bir anda bıçak gibi kes görüşmeyi, telefonunu değiştir vs.
hala rahatsız etmeye devam ediyorsa polise gitmekten çekinme.

memleketin düşünmeyenlerinin tümünden korkuyorum. İslamcısı da kemalisti de aynı.

Al o zaman biraz daha canın sıkılsın

www.google.com.tr

nereden çıkardınız bu ciddi artışı? elinizde bir veri var mı sağlıklı?
yoksa klasik "şeriat geliyor galiba bu sefer" korkusunun tezahürü mü bu söylediğiniz?

boyle bir artis oldugunu soyleyenler simdi silivri'de omur tuketiyorlar. bu bile yeterli sanirim.

(bkz: artis ne arar la bazarda)

dindar/tarikatçi kesimin artışı sizi korkutuyorsa, sizin gibi düşünenlerin artışı da onları korkutuyordur. beni de halkın birbirinden korkması korkutuyor.

ehlitkenin karfında mısıonız?

karşık yazdım ki farketmesinler. şişşt çaktırmayın!

@ ne nicki be

kyk kantinleirinin ayrılması

liselerde kızlar erkekler ayrı okula gitsin daha iyi olur diye mecliste söylemlerde bulunulması

toplu halde 20+ şehit verildiğinde 10 kişinin bile çıkıp eylem yapmaması ;ama geri kalmış bir ülkede kan dökülüyor diye "ölüye de tecavüz edebilirsiniz, normaldir" diyen bir adamı desteklemek için yüzlerce kişinin günlerdir eylem yapması,

kız mıdır kadın mıdır bilemem?

kadına şiddetin son 10 yılda (2012 sonu) yüzde 400 kat artması (istatistik kurumu ve emniyet müdürlüğü ortak çalışması* gazete okumayanlar zahmet edip
bakıversin)

sokakta öpüşene uyarı, engelli çocuğa toplu tecavüze serbesite

4 kuşağın 30 senedir seyrettiği tosun paşa filminde adile naşitin (ADİLE NAŞİT diyroum!) peştemalli sahnesine sansür konulması,

bir kanalda yabancı bir filmde uyuyan çiftlerden kadının GECELİĞİNE sansür konulması,

daha sayım mi bebişim?

tarikatçı sayısında artış değil azalma vardır muhtemelen. artanlar cemalnur sargut'un rufaiyye'si ile ömer tuğrul inançer'in cerrahiyye'si gibi.. laiklerinse bunlardan korkmasına gerek, zira giyim kuşamlarından, devlet görüşlerine kadar laiklerle aynı zeminin insanlarıdır. her iki tarikat de mevlevimeşreptir, devlet için de makbuldür.

dindarlıkta ise bir artış yok. tesev'in periyodik olarak tuttuğu araştırma raporlarına göre şeriat isteyenlerin sayısı 0'a kadar gerileme eğiliminde. daha doğrusu şeriatçıyım diyenler dahi şeriatin ne olduğunu bilmiyorlar. ılımlı islamı islam, dindarlığı başını örtmek, cuma namazına gitmek gibi algılıyorlar.

www.tesev.org.tr

www.tesev.org.tr

www.tesev.org.tr

artış yok. bu ülkede göt yalayıcılarının oranı oldum olası hep yüksek zaten. dinci iktidarda badem bıyık bırakırlar, solcu iktidar gelirse pos bıyık. kemal sunal filmlerindeki omuzlara alan mahalle halkı abartı değil gerçek.

Bi sakin olun hıamınakoyim.

Dinini icra ettirmek isteyen insanla ne gibi bir problemim olabilir? Ben benim dinsizliğimle bana ağır eleştiri yönelten bu örgütlerden korkuyorum, kendi "inanç"larına göre doğruyu bana kabul ettirmeye çalışan zihniyetten korkuyorum. Bunlar "sakat" zihniyettir. Gezide de din kisvesi altında, ağızlarından pislik ve şer akan o kesimden bahsediyorum.

Yönetim liberal anlayışı benimsemeli, dindarını, ateistini, alevisini, sunnisini kucaklamalı. Radikal kesimlerin faaliyetlerini artırdığı gün gibi ortada, bu kesimlerin; kandırdıkları saf kesimler sayesinde yönetim kadrosuna girmesi, onlara dahil olmayanları(misal saksı) korkutacaktır elbette.

beni o korkutmuyor da, insanların herhangi bir şeyin (din, politika, milliyetçilik, spor yani herhangi bir şey) fanatiği olmaları korkutuyor. insan dediğin düşünür ve doğru sonuca ulaştığına inandığı zaman elbette bir şeyleri benimser ve onu savunur. bunda bi sorun yok ama ne zaman onu fanatiklik derecesinde savunmaya başlarsa -ki günümüzde tüm dünyada bu ciddi olarak arttı- sıkıntı başlar. insanlar tamamiyle kendi düşünceleri doğru, gerisininki yanlış diye düşünürlerse en başta burada hata yapmış olurlar. kategorize etmeler, ön yargılar artar. bunlar da olmasını istemeyeceğimiz şeyler.

Doğru makyaj, doğru saç modeli/rengi/bakımı, para ve dolayısıyla doğru düzgün kıyafetlerin bir kadını nasıl değiştireceğine inanamazsınız. Hatta daha çok para varsa bir de estetik cerrahi müdehale tabii..

O makyaj ve destekli sütyenler çıkıp kadın kendi halinde kaldığında yine lisedeki o çirkin kız tabii ama işte bir kadının ufak çabalarla yaratabileceği büyük mucizeler mevcut.

Vücut tipine göre seçebileceğin envai çeşit elbise modeli, pantalon modeli, kapatıcılar, korseler, destekli sütyenler külotlar... Maalesef erkeklere pek uygulanamayan şeyler bunlar da. Sebep budur.

eksisozluk.com

azimle sıçan duvarı delermiş:)

(bkz: işte bunlar hep amerikanın oyunu)

imgur.com erkek versiyonu

Son cümleyle yanıtı vermişsiniz zaten.

olgun ve hafif tombul oluyorlar. giyiniş şekilleri falan. ben de seviyorum. kaymak tabakaya denk geliyoruz gerçi genelde.

türk dizileri ya da filmlerinde oynayanların hepsinin tipi düzgün. türkiyedekilerin tipleri en azından onlar kadar düzgün mü hep?

abd inanılmaz karışık bir toplum ama şunu söyleyebiliriz; white anglo saxon protestant olarak geçen amerikalılar daha güzel ve yakışıklı oluyorlar. yani güzellikten kasıt avrupai bir güzellik.

beyaz amerikalılar genelde yakışıklılar, filmde gördüklerimiz gibi. Yani filmlerde gördüklerimiz abartı değil. Ben bi keresinde thor da oynayan adamın tıpkısının aynısını otobüste görmüştüm bi tek ben bakmıştım bu ne la diye. Diğer amerikalılar için normal bi tipti.
Ayrıca doğuştan yapılı ve kaslı oluyorlar. Dişleri falan düzgün, bakımlı.

evet. hemde bir sürü şeyi aşmışlar sadece dış görünüşle dalga geçmeyi değil. seks, ilişkiler falan da. obama bile eğlenceli bir tip. bir ara odasında çocuklarla koştururken videosunu görmüştüm. bizdekiler hala ramazanda ot orucu bozar mı bok orucu bozar mı desinler. sikicem ya cidden ne kadar cins bir ülke türkiye.

güzel yakışıklılar mı sorusunun cevabı da evet. istisnalar var tabi ama obez olmayanlar güzel/yakışıklı ve bakımlı.

İçerden bildiriyorum, çok güzeller sevgili arkadaşım.

İkinci üniversite olarak okuyabiliyor olması lazım. Onun kayıtlarına daha var.

aöf de okuyup 2. üniversite aöfden okunabiliyor mu? ben sanmıyorum...

Cevap gelmediği için yazıyorum, belki daha iyi bilen vardır. Gördüğüm kadarıyla okulun yeri, Dışkapı-Keçiören köprüsüne yakın bir yerde, Ziraat fakültesinin ilerisinde.

Yanlış bilmiyorsam Demetevler-Keçiören dolmuşları olması lazım. Sanki ona binip köprü civarından geçiyorsa inilebilir.

Yoksa da mecburen Kızılay'a inmek lazım, ama oradan okula nasıl gidilir bilmiyorum. Dışkapı otobüsleri vrdır mutlaka...

kullanabilirsen bu ve google earth sana yardımcı olur

map.ego.gov.tr

metroyla kızılaya gidip kızılayda bulvar üzerinde kimlik mağazasının önünden dışkapı'ya giden otobüslere binebilirsiniz sanırım.

2 hafta veya daha geç açıklanma ihtimali nedir?

bu sınavı sırf yüksek lisansçılar ya da akademik kadrodakiler mağdur olmasınlar diye öne almışlardı. en kısa zamanda açıklanır diye düşünüyorum. benim tahminim 1 haftaya yetişmese bile 10 gün civarı olur.

tustan önce açıklanır. ha tus ne zaman bilmiyorum.

Aynen 1 haftada açıklanır, mağduriyet giderme amacıyla ekimdeki sınav 1 eylüle alındı çünkü.

('Yds sınavı' diye bi şey yok, bu hatayı artık yapmayalım lütfen)

Apple'sa gerek yok. Şarj sistemleri çok farklı.

@tok oldugumuz halde yaftalar yiyoruz

hayır sanırım polypad gibi bir şeydi.

Li-ion pilse gerek yok öyle şeylere.

şile/karakiraz yolu üzerinde yol kenarlarında toplayabilirsiniz. Polonezköy'e giden yollardan biraz içerilere girdiğinizde ormanın içlerinde de bulabilirsiniz. Alemdar taraflarında da var

yalnız yerleşimlere yakın yerlerden toplamayınız. mesela bir binanın bahçesinde de olabilir fakat kent içindeki bitkilerde ağır metal birikimi vardır. bu ise sağlığa zararlıdır. istanbuldaki kent ormanlarına bakın. orada olan bitkilerin envanteri olur muhtemelen. oralara gidebilirsiniz. en olmadı orman işletme müdürlüklerini arayıp bilgi alabilirsiniz.

uyuyo belki.

üzülceksin ama erkek arkadaşıyla mesajlaşıyor

Hee.. O da zaten gece 00.01 olsa da biri benim dogumgunumu kutlasa diyordu..
Uyaninca bi 'tesekkur ederim' der.

panpa benle mesajlaşıyor o saatten beri. lan şaka bi tarafa adı ne arkadaşın? ilk harfini söyle tanıdık çıkmasın :D

sevgilisi falan yok arkadaş olsa milletin sevgilisine ilk dk niye mesaj atayım.Yaz akşamları erken yatan mı var la.

bayram gezmesinde :D

eğer bu saate kadar cevaplamadıysa kesin sabah "aaa cnm tşkr edrim" tadında bir mesaj atacak ve ekleyecek "uyyordm smdi grdum"

neden? hatun çünkü sana karşı birşey hissetmiyor panpa. yüzgöz olmak istemiyor.

az daha zorlasan (bkz: uff snne be slk) diyebilir.

cevap olarak "gülü sevdim dikeni battı, seni sevdim götün kalktı" yazabilirsin, uygundur.

watsaptan baksaydın en azından online olup olmadığını görürdün. neyse, doğumgününü dışarda arkadaşlarıyla kutluyor ve henüz mesajı görmemiş olabilir belki.

sana karşı bir şeyler hissetmiyor.

24 buçuk saat sonra facebookdan yazdı bildik şeyleri söyledi teşekkür ederim ilk kutlayan sen oldun falan bütün gün beklemek kötüydü la

iyi la yine cevap vermiş. belki iş çıkar belli olmaz.

valla öyle google dan basit bir arama yaparsa göremez ama eğer işin içine özel bir arama yöntemi girerse o zaman sıkıntı. ki devlet de bu noktada hiç amatör bir kurum değil. gerçekten aramak isterse arkadaşlarına attığın mesajı bile okur diye düşünüyorum.

anca kapak fotoğrafı gözükür facebook da onu da kendini, aramaya kapatarak bi nebze gizleyebilirsin. onun dışında göremezler bir şey.

twitter'ı da kendi adına açmazsın oh miss.

belediye yapabilir mi? zor. ancak oradaki eleman sağlam bi hacker falan olacak o zaman mümkün. ama devlet? elbette ki...

Genel olarak başvuran çoğu insan privacy konusunda beceriksiz oluyor, paylaşımları halka açık oluyor, veya cover photo'ları mesela kısıtlanamıyor, orada belli ediyor düşüncesini/fikrini/olumsuz olabilecek şeylerini. Oradan hareketle bile epey bilgi edinebiliyorsun. Aynı şeyi ben de yapıyorum şirkete yeni stajyer alınacağı zaman.

olumsuz şeyden kastı neymiş?

@ruh
yahu herhangi bir eleştiri falan felan.

privacy olaylarını kapatmış birinin paylaşımlarını göremez diyorsunuz he mi? Hmm. Pek emin olamasam da öyle olsun. :p

birçok şirket de aynı şeyi yapıyor. üniversiteden yeni mezun tıfıllar her şeyi biliyorum edası ile gezerken privacy nasıl yapılıyor beceremedikleri ya da kendileri popüler olmak uğruna kendileri öyle istediği için facebuk, twitter da ne paylaştıysa ortaya kabak gibi çıkıyor.

defalarca gördüm polise, hükümete sayfalarca facebuk üzerinden küfreden adamın ik cılar tarafından mülakata dahi çağrılmadığını.

öncelikle iç savaşlar. İç savaşların nedenleri bölgeden bölgeye değişse de genelde yeraltı kaynakları ve silah ticareti temelli.

doğal madenler, insan gücü, petrol, doğalgaz...

Newsroom 2. Sezonda ayni soruyu sormustu maggie, ona ABD ortadogudan elini cekince karistiracagi yeni adresi Afrika olacak demisti editoru.

komplo teorisi gibi gelebilir ama sebeplerden biri de dünya nüfusunun azaltılmaya çalışılması ve kaynakların tükenmemesi için endüstrileşmenin önlenmesi

Avrupalılar medeniyet götürmese hala yamyamlık olurdu orda. Zaten Afrikalılar sever Avrupalıları. Alan memnun veren memnun.

Elmas tabiki. Zengin elmas madenleri var. İngilterenin sömürgesi. İngiltere elmas sayesinde bugün dünyada lider. Afrikalıları günde 1 dolara çalıştırıyorlar. Çalışmak istemeyenlerin ellerini kollarını kesiyorlar. Elmas elektronik silikon vadisi için çok değerli. Güç elektroniğinde ileri elektrik makinelerinin yapımında önemli rol oynuyor.

en başta değerli yer altı kaynakları. daha sonra canlı (bitki ve hayvan) çeşitliliği. e insan ticaretini falan söylemeye gerek yok sanırım?

hepsi gerekli olacak sınavda. kendini zayıf gördüğün yerlere yönel bence. deneme çöz bir de bir kursa falan gitmiyorsan.

ertugrulhoca.tripod.com

3 kulhü 1 elham

isviçre. 3. sınıf insan muamelesi görmeyi içine sindirebileceksen git bence.

almanya bence. hatta almanya ile ilgili çok güzel bir entry vardı. en beğenilenlere girmişti. onu bulup okumanı tavsiye ederim.

Vancouver dünyanın en yaşanılabilir şehirleri arasında 1. geliyordu genelde. Şahsen orada yaşamış birisi olarak herşey düzenli ve sisteme göre gidiyor ama genç biri orada sıkılabilir. Aksiyon olarak bişey yok yani. Kanada

Seneye Almanya-Münih'e taşınıyorum üniversite için. Ben çok isteyerek içime sinerek gidiyorum.

Almanya. Gidip görmüşlüğüm var, gelecek planlarımda da yer alıyor. Ben Osnabrück, Münih, Bremen taraflarını görmüştüm, her biri güzel yerlerdi. O bölgede rus göçmenler de var sanırım bayağı.

Almanya Hamburg. Yeşilliğin hası, gece hayatının allahı var (tabii haftasonları sadece). Çok güzel ve yaşanılır bir şehir.

hamburg +1
biraz soğuk ama yaşam gerçekten güzel.

Herkes Almanya demiş. Merak etmeye başladım şimdi Alamanyayı

orta halli bir hayat yasayabileceksen kesinlikle kanada. yani universite mezunu isen ya da calisip bir yerlere gelirsen.

O bölgenin yerel halkı olarak mı yoksa göçmen olarak mı? Sanırım herkes yerel halk olarak düşünüyor, alman olsam evet almanya, fakat şu anki göçmenlik yasaları, türk göçmenlerin durumu, toplumdaki büyük önyargılar ve önüne çıkarılacak 'camdan' engeller göz önüne alındığında o ülke kesinlikle almanya değil bir türk göçmen için.

almanyaya gidip, tatillerde 3 aylık maaşını gömüp bmw kiralayıp türkiyeye dönen almancı akrabalarınıza 'aa ne güzel yaşıyolar' diye özenmeyin, arka planda çok ciddi sıkıntılar çekiyorlar. Vizeni uzatmaktan, iş bulmaya kadar almanya eski cazibesini çoktan kaybetti, mantıklı bir seçim değil diye düşünüyorum 1 sene yaşamış bir insan olarak.

Bana sorarsan Kanada, Amerika (California - LA tarafları), Yeni Zelanda (bi ihtimal?) vesaire.

İskandinav ülkeleri derdim ama soğuk ve güneş ışığı sıkıntı. Hayat çok pahalı vs. Cevabım kanada.

Para konusu dert edilmeyecekse Finlandiya.

ben olsam direk viyanaya giderdim...
almanya kadar turklerden bıkmamıslar ve sehir de insanlar da inanılmaz iyi ve duzenli, huzurlu

amerika tabiki.

burda isveç, finlandiya, avusturya diyenlere bakma, tişört giymeyi özledikleri zaman koşa koşa dönerler türkiyeye.

cevabım ise avustralya.

biz gösterelim yolu. nereye doğru istiyorsunuz?

çakra ne neden açılır nasıl açılır bu konuda yeterli bilgin var mı? neden açtırmak gibi bir istekte bulundun. açılınca bunun avantajlarından daha öte kötü tarafları var ve emin ol onları bilsen çakra demezsin bi daha. ruhsal olgunluğa ulaşmadan asla bunu yapma benim tavsiyem.

yeterli bilgim olsa zaten böyle bir duyuru açmam. e madem onları biliyorsun aydınlat beni rica etsem?

en iyi ihtimalle çıkış yaparken tutanak tutulur, binmesi gereken uçağa bindirilir ve türkiye'ye döner. önümüzdeki 5 sene içinde tekrar schengen alamaz. en kötü ihtimalle çıkış yapmaya çalışırken gözaltına alınır mahkemeye sevk edilir 10.000lerce euro mahkeme ve çevirmen masrafı öder.

kesinlikle tutanak tutulur.

iyi durumda ucaga bindirilir ve schengenden standart 5 sene ban yer. ama realitede hayatboyu schengen alamaz.

kötü durumda, ucaga bindirilmez, tutuklanir, o sirada hapse atilir, bikac güne ya da bi aya kadar mahkemesi olur almanyada, bu sirada türk konsoloslugu ne kadar ilgili olur mechul, sonra mahkemeye cikar, o sirada eger kötü giderse tutuklulugu devam edebilir. yoksa türkiyeye deport edilir ve ciddi bir maddi ceza ile masraflari ödemesi gerekir bu masraf ve ceza onbinlerce € olur, ve hayatboyu schengen alamaz.

polis yakalarsa görürsün

benim yakalanmayan arkadaşlarım var. gözümle gördüm ya adamlar fıldır fıldır giriş çıkış yapıyolardı vizeleri bitmesine rağmen.

17. gun Almanyada problem cikar hafiz, Erasmusun ortasinda sirf oturma izni olmadigi icin arkadasi turkiye'ye postaladilar, ustelik schemgen vizersi devam ediyorken. Almanya izinsiz gezmeleri pek sevmiyor.

vizen geçtiği tarihten kaldığın her gün için ceza ödemeni isterler. mesela günlük 50euro x 7= 350 euro ceza çıkartırlar bir haftalık süre için. eğer bunun hemen ödersen bir sorun yok fakat ödemeyebilirsin. tekrar almanyaya giriş yaptığında bu ceza karşına çıkar ve bu defa 2 katını yani 700€ isterler. bu ücreti ödemeden kesinlikle giriş yapamazsın, aynen geri gönderirler.

bu arada ücret kesin 50€ olmayabilir, tahmini bir rakam.

arkadaşımın erasmus dönüşü almanyadan aktarması vardı ve uçağıda vizesinin bittiği son gün. ilk uçak rötar yapıyor ve almanyada 1 gece konaklaması gerekiyor. ertesi sabah uçağa binecekken alman polisi alıyor bunu durumu anlatıyor, ifadesini yazıyorlar. 1 gün olduğu için sorun çıkmıyor fakat bi göz altına alınma söz konusu. 7 gün kesinlikle farkedilir adamlar ayık.

www.bilirkisiheyeti.com

senin sesini duyacağıma müzik dinlerim de hoş sesler gider kulağıma diye bir anlamı olabilir. buna bir kız nasıl izin verebiliyor anlamak mümkün değil. evet ben de görüyorum ve şaşırıyorum.

adamın belki işi budur, dj'dir belki?

belki at yarışı dinliyordur radyodan? son ayak koşuluyordur, diğer yarışları da kazanmıştır?

belki kız bir kayıt yapmıştır onun için, onu dinliyordur?

valla aklıma: kız bir şarkı söyledi, sonra şarkı üzerinde bir şey hakkında iddialaştılar, elemanda açtı onu dinledi gibi bir olay geldi.

devamli konusmak zorunda degiller ki. mesela sevgilinle ayni evde oturuyorsan birlikte oldugunuz her an birbirinizle konusmuyorsunuz, bu da oyle bir andi belki.

boşver olm o kızı. sevmiyor baksana sana kız mı yok takma kafana...

Eski sevgilim devamli kulaklikla muzik dinlerdi bi gun benim yanimda takti kulakligi dinlemeye basladi cekip gittim eve. Kavgalar vs. Ben boyle sacmalik gormedim.

erkek kadın ile ne için vakit geçirmek ister? muhabbeti için diyorsanız, burada anlatılan arkadaşın böyle bir derdi olmadığı belli. demek ki gaye başka. kadın da bu durumdan rahatsız değilse sorun yok. yola devam.

Yakin zamanda tv de bir haber gormustum. Adam uykusunda esini bogazlamis, oldurmus. Uyandigindaysa birsey hatirlamamis, ben yapmadim vs demis. Boyle bir hastalik varmis. Uyku odasindaki kayitlarda adam, ansizin uykusundan 'uyanip' (ya da uyku halinde, tam bilemeyecegim ama uyurgezerlik gibi bir sey olsa gerek yani bilinc kapaliyken yapilan fiziksel aktiviteler gibi) dosegi yumruklayamaya, havaya tekmeler atmaya falan basliyor.
Boyle bir hastaliga donusebilir mi bilmiyorum ama arastirmanizda fayda var.

'Rem uyku bozuklugu'ymus adi. bir arastirin isterseniz.
Gecmis olsun.

yalnız sorunsal nickle de uyumluymuş

birakin uyusun yau adam.

@Nax kızı korkutma be olum.

Valla ben de korkutmak istemem ama İngiltere'de uyurken eşini öldürüp "hastayım o yüzden oldu" olayını kabul ettirip, ceza almayan adam var. Hatta bunun belgeseli var. Örnek vakalar oldukça çok. Bir an önce tedavi olmalı işin içine şiddet giriyorsa.

önce 2 tane için çalış, 2'yi başarınca 5'e çıkarırsın, 5-10-20 diye gider işte

barfiks için: önkol (forearm) egzersizlerini es geçmeyin.

ne şekilde çekiyorsunuz bilmiyorum ama barfiks için öncelikli kaslar kanat-sırt kaslarıdır, kollar ikinci planda.

genel olarak güç kazanmaya bakın, barfiks şınav kendiliğinden gelir. bi salona kaydolun ve iyi beslenmeye başlayın.

edit: caps de ekleyelim www.chunkfitness.com

hocam salona kaydolma gibi bir ihtimalim yok.
evde çalışabilirim. dambılım da var gerçi ama ben barfiks ve şınav yapmak istiyorum. biraz daha fazla şınav çekebiliyorum ama barfikste sıfırım ve bunda gelişmek istiyorum.

hani derseniz ki, dambılla bir süre şu hareketleri yap. o sırada barfiks de çek, gelişirsin. böyle şeylere açığım da.

hem salona gidebilecek durumum yok. hem de salonda spor yapacak kadar mesai ayıramam bu işe (ve güzel bir vücut gibi bir iddiam da yok).

Valla askerde 2 çekiyordum, zorlayıcı sebepler: denetim, hafta sonu tatilleri v.s. alabilmek adına terhis öncesine 11 rahat ve tam barfiksti. Ben bile şaşırdım ama her gun en az 5 defa asılman lazım bara 1 ayda oluyor.
ha, ne yaparsa yapsın çekemeyenler doluydu ama

belki de teknik yanlıştır. önce doğru şeklini öğrenmelisin. daha sonra her gün çok zorlamadan sabah-öğlen-akşam çalışmalısın. ilk gün öyle olur 2 ay sonra 30 basarsın.

eh iyi hadi, o zaman siftahımıza başlayalım şimdi. yarın sabahtan itibaren de günde 3 sefer çekeriz.

ısınma hareketi?

kuru kuru barfiks bi işe yaramaz

barfiks barına tutunup kendinizi boşluğa bırakın ve/veya "negatif barfiks" denilen (vücudu yukarı çekmeden, sadece aşağı inme egzersizi) hareketle devam edin bir süre. asıl hareketi yapmaya yeterince güçlendikten sonra başlayabilirsiniz. istikrarlı olursanız üç-beş derken 12-15'i bulursunuz aylar sonra.
barfiksin kolla çok ilgisi yoktur. kanat ve sırt kasları ile haşır neşirdir.

sadece sayıya odaklanılacaksa:

www.hundredpushups.com
www.twentyfivepullups.com

ha tabi burdaki mantığı farklı şekillerde de uyarlayabiliriz. mesela tabata tadında sayıya değil maxa odaklanabilirz ya da push up stilimizi değiştiririz. Mesela explosive push up yapa yapa çok daha hızlı şınav çekilebiliyor ancak sayı çok da artmıyor. araya dips koyup, belki kırma yay ekleyip devam edilebilir. barfiksde de pull up yerine chin upla abanıp ikisini birlikte götürmek gerek.

ancak dip not, her defasında max çekerek sayıyı çok hızlı arttıramazsın. mesela 5k run programlarında mantık gibi öneririm.

askerde biz kalaşnikof kullanıyor idik.
hiçbişey olmaz.

terörist silahı diye bir şey mi var? pkklılar yaesu telsiz de kullanır o telsiz terörist telsizi mi olur? bir şey olmaz

Kullanmışlığım var, terörist değilim. Ona bakarsan romantik terör örgütleri mp5 bile koymuşlar zamanında amblemlerine, raf olacaktı galiba

kalaşnikof yazıyor dostum orada. başka bi manası yok. dersin çok manyak countercıyız başına bir şey gelirse :D

bu soruyu birisine sorduğun an bil ki aldatılıyorsun

iki seçeneğin var ya paranoyaksın ya aldatılıyorsun. tabi burası internet herkes bir şeyler söylüyor. sen yine de emin olma.

his olarak bazıları uyanıyor bu duruma ama ya kabullenemiyor ya da konduramıyor ondan üstünü örtüyor. bunun dışında cinsel ilişkide azalma, ilgide azalma, görüşmede buluşmada azalma, eften püften kavgaları uzatma ya da hiçbir kavgadan sonra aramama (önceden böyle yapmıyorsa tabi). bazen de aldatmanın ilk zamanlarında açık verme korkusuyla aşırı ilgilenme. kısacası bir gariplik olduğunda genelde ya aldatılıyorsun ya ilişki bitiyor adam/kadın eğer herhangi bir özel sorun yaşamıyorsa.

"paranoyak olman takip edilmediğin manasına gelmez." şeklinde bakıyorsan dünyaya, kolay olablir.

kadınsan hissedersin

facebook ta ilişki başlangıcı benimle olan ilişkisinin bitiminden önceydi :)

unutulcak malesef. cumartesi çok az kişi vardı istiklalde. polis sayısı aynı.

direniş her zaman devam eder. ama katılım sayısı, etkisi ne denli azalır/artar bilemem.

lig maçları başlayınca göreceğiz atık. polis de öyle demiş: www.youtube.com

çaba boşuna mı gidecek derken? ne için çabalamış ki insanlar önce onu bi söyle bakalım

Direnişi taksim e çıkıp, polisin karşısında durup müdahale edilmesini beklemek olarak mı algılıyorsunuz?
Böyle şeyler duyunca Okan bayülgen e hak vermemek elde değil...

@bacardifacundo
Bu mu yani direniş anlayışınız...
Yazık...

@ne nicki be forumlardaki katılımlarda azaldı. Ben size polisle çatışmakla ilgili bişey söylemedim

@soso

gaza mı gelmişim? yahu ben bir tek cümle yazdım gaza gelsem senin gibi 2 paragraf yazardım.

sadece sorduğum neye direndik, neye direndin? daha çok öznel bi soruydu. yani ben neye direndiğimi biliyorum da sen biliyor musundu soru. benim direndiğim şey boşa gitmedi, o yüzden öyle bi cevap verdim ama yanlış anlaşıldı...

@soso

estağfurullah. tekrar okuyunca ben de fark ettim uslübum çok doğru değilmiş. yanlış anlaşılmaya sebebiyet verdiğim için ben de özür dilerim.

tekrar başlayacakmış...
hadi o zaman: "bu daha başlangıç mücadeleye devam!"

bi bok başlamaz artık. herkes sıkıldı ama kimse dillendiremiyor. çünkü kendine yediremiyor. ilk zamanlardaki gibi dışarılara fırlamaktansa evden birbirine gaz veriyor insanlar.

bu millet tembel millet.
polis püskürtmesini görünce insanların yarısı eve kaçtı. tatilden dönünce bi kısmı daha işine gücüne okuluna bakacak. havalar soğuyunca da kalanlar eve kaçacak.

tutuklular ve ölenler eylem yapanların onda biri kadar insan tarafından bile hatırlanmayacak.

yıllardır bu ülkede yaşıyoruz. birbirimizi kandırmayalım.

saman alevi, söndü gitti. ufak tefek cılız sesler çıkar her zaman ama sorun değil. onlar da zamanı gelince diz çöküp özür dilerler. direnişçilerin genel profili bu şekilde. arada bi eylemlerde ölenlerin annelerini zorla tv'ye çıkarırlar magazin için, hepsi bu. zaten bu mevzudan sonra polisin yetki ve gücü de artırılacak, bi daha kolay kolay cesaret edemez kimse.

2547 sayılı kanuna göre çalışan devlet memurları. 657 değil başka bir memurluk tipi bu da. kamu görevi sonuçta

memur. ama açılımı farklı.

hayır, herkesin üniversite mezunu olduğu bir ülke yok. bizimle avrupa ülkeleri arasındaki farkın sebebi tam olarak şu: herkesin mühendis doktor olması ile herkesin asgari bir kültür ve kültür seviyesine ulaşması arasında dağlar kadar fark var. o ülkeler okul okumasan dahi yeteri kadar bir görgüyü, kuralı, bilmemneyi empoze edebiliyorlar vatandaşlarına.

Suudi arabistan'da şehirde suudi kökenliler arasında eğitimli insan oranı bayaa yüksek sanırım zira bütün vasıfsız elemanlar, endonezyalı, pakistanlı, bangledeşli vs. İşçi ithal ediyorlar şirketler aracılığıyla bir nevi modern kölelik var.

tabii ki hayır. gelir dağılımı adaletli bir ülkede olsan sen okur muydun? düşün sevdiğin iş marangozluk bunu yapıyorsun ve karşılığında diğerleri gibi normal bi para alıyorsun. üstelik marangozsun diye bir iş adamından aşağı değilsin böyle bir hayat var. çok kişi okumazdı ki isviçre gibi ülkelerde de öyle herkes okumuş değil.

Hiç mantıksız değil esnaf kral yani ;) bizde deen mal sığ insanlar esnaf ;)

Oto tamiri modifiye amerikada çok pahalıymış . İnşaat dekorasyon işleri çok pahalıymış yani bu insanlar üniv mezunu değiller ama emekleri değeerli işleri kaliteli doktordan fazla kazanabiliyorlar fln hee doğrumu anlıyorum

hocam çok kazanıyor az kazanıyor olayı değil tam. bununla ilgili ciddi bi araştırma yapmak lazım bunun için. gelir farkı çok değil diyelim. misal asgari ücretli çalışanla operatör doktorun kazandığı arasındaki fark türkiyedeki kadar büyük değil. elbette fark var ki bu fark onların toplumdaki statülerini buradaki kadar etkilemiyor. yani haha ben profum lan sen çöpcüsün demiyorlar. ya da la ben ezik bi ameleyim ama adam öğretmen demiyorlar. herkes değerli oralarda.

zarar vermez. İşletim sistemleri farklı, windows virüsü mac osx'te çalışmaz ;)

mac'te virüs yok ki? en azından benim bildiğim kadarıyla hala yapılmamıştı. o yüzden zarar vermez çünkü yazılımlar farklı. bu şeye benzer bazı hayvanlardaki hastalıkların insanlarda olmaması gibi...

hiçbirşey olmaz. teknik olarak mümkün değil.

osx'te de bir şey olmaz linux'ta da. win güvenli modda açınca bulaşmıyor diye biliyorum ama..

usb belleği formatlamaya da gerek yok. virüs dosyasını "delete" tuşuyla silebilirsin. :) ben linuxta öyle yapıyorum virüslü usb'lere.

ben de mühendislik okurken aöf işletme bitirdim ve bu sene öss ye girmedim.
misal şimdi bu seneden başlayarak tarih ya da politika okuyabilir miyim?
başlığı takipteyim.

istediğin zaman başvurabilirsin. sınavsız 2.üniversite diye yazan bölümler var oralara direkt başlarsın. işletme de bunlardan biri...

ders saydırma şansın yok. hepsini alıyorsun.

eger lisansta ekstra ders aldiysan, saydirabilirsin. bence siktir et aof'yi, normal bir bolume gir seneye. acik ogretimden bir sey ogrenilmesi imkan dahilinde mi sence? sen de matematikciymissin, "heine-borel'in ispati asagidakilerden hangisidir" diye sorduklarini dusunsene. asdfghgfdsa

istanbul universitesinde de ayni anadolu unv. deki gibi 2. universite var.
istersen oradaki bolumlere de bir bak..

linkini de ekliyim:)

auzef.istanbul.edu.tr

paragraf soruları var. adam veriyo metni, ardından sorular soruyo.
boşluk doldurmalar var, karşılıklı konuşmalarda doldurman gerek kısımlar var.
3 5 çeviri var.
if'li cümleler falan var.
bir kaç tane de kelime sorusu var.

bu saatten sonra verim alabileceğin en mantıklı şey geçmiş sorulara bakmak.

bi toefl değildir.

ayrıca neden bahar döneminin sorularına bakmıyorsun buradan soracağına?

Kendileri mutluysa niye üzüleyim ki? Ha sağlık sorunu olan bi tanıdığım illa da oruç tutacağım dese ve tutsa üzülürüm tabii de böyle bi engel olmadığı sürece umursamam.

öncelikle inandığın her neyse sabır versin. bir tane numunelik gelmiş, diğerleri de gelecek belli ki. inanmayanların sürekli atom parçaladığı ya da günah işlediği sanrısı kötü bir şey tabii... adam 7/24 sevişebilse müslüman olmayacak herhalde.

neyse. üzülüyorum ben de, evet. böyle cennete gideceğiz diye sevinmeleri, uğraşmaları falan anlamsız geliyor. ama daha çok, nefret ediyorum. en "normal" olan annem. diğer akrabalardan tiksiniyorum.

bildiğin devlet memuru badem bıyıklı "gelsene mübarek" adamları hepsi. kadınlar desen ayrı beter. nefret ediyorum ben açıkçası, üzülmekten çok.

Ben oyle temel seyleri yapanlara degil de cuma ezani saatinde anlamini bilmeden arapca kuran okuyan adama falan biraz uzuluyorum. Anlasa ona da uzulmem.

yoga kimi insan için epey güzel bir bedensel faaliyet, psikologların neden bundan mahrum kalması gerektiğini anlayamadım. fiziksel durumun ruhsal durum üzerinde etkili olduğunu bile kendileri deneyleyip kanıtlıyor.
bir de insanlar hayatını boşa harcıyor ve sen onların hayatını boşa harcadığına üzülerek şu an akmakta olan hayatını boşa harcamıyor musun? ayrıca namaz kılan normal vatandaştan bişey olmaz, allah bunu yok etmemizi emrediyor, destekliyor diyen, katilliğine, osuna busuna din kılıfı geçirenlerle ilgili travmalar yaşıyorum ben. yoksa (sağlıksız şekilde) oruç tutarak vücuduna eziyet edene, sigara içerek, ya da daha başka şekillerde eziyet edenden daha fazla üzülmem doğrusu.

Uzulmek ne alaka hafiz? Bosa gecirmek falan? Goren de tanrinin yoklugu ispatlandi zannedecek. Yokluk ispati he.

onlara anlatmayi denersin ama olmuyorsa olmuyordur. Radikal kararlar alamayabilir herkes.

ben uzulmuyorum. Buradan bakinca sevimliler hatta.

Onlar da senin için üzülüyordur merak etme.

(bkz: personal thoughts)

onlar da emin ol senin için aynı düşünceler içerisindedir ve üzülüyorlardır. boşa hayatını harcıyor yazık lan diyorlardır. bi de ailense bunlar anne baba yani emin ol senin üzüntün onlarınkinin yanında sıfır kalır.

sonuç hayat bu dostum. kimse için üzülme. elinden gelen en iyi şekilde açıkla kendi düşüncelerini. kabul eden eder etmeyen etmez. gerisi de seni bağlamaz.

sanane olum. kim neye istiyorsa ona inansın. çevrede inançlı insanlar gördüğünde rahatsız olmanın ve üzülmenin sebebi içindeki şüphe olur. herkes bir şeylere inanıp içindeki boşluğu dolduruyor. peki sen?

vicdanını ve insanlığı bırakıp ikinci üçncü... yüzüncü plana alan, olaylara "din olmasa anama bile hallenirdim" şeklinde bakanlar, "okunmuş pirinç" tipi şeylerden, sakaldan hırkadan türbeden medet umanlar, yoksulluk ve sefalete "tanrının adaleti" diyebilme yüzsüzlüğünü gsterenler... Bir de "dinsiz"liği sevişebilme özgürlüğü olarak görenler daha çok mide bulantısıyla üzülme karışımı bir his uyandıryor. Ama mide bulantısı ve tiksinme ağır basıyor.
Namaz ya da yoga niye üzüyor hakkaten anlamdım bir de, kimseyi etkileyen bişey değil ki kendisi hariç.
Müslümanım bu arada, ne farkediyorsa.

@hepiniz oleceksiniz: iste mesela ayni senin yaptigin gibi, benim icimde bir bosluk oldugunu dusundukleri zaman ona da uzuluyorum.

@dafaiss: namazi saymamin sebebi su ya namaz kilan insanlar tum gunu namaza gore planliyor icgudusel olarak. surekli bir "dur ikinci okunacak, aman aksam kacacak" ruh hali. bana zarari yok yani ama tanidigin bir insan gozunun onunde kaziklaninca uzulursun ya, onun gibi bir sey.

aslında o zaman biraz mantıksız bakıyorsun; namaz için kaza namazı muhabbeti var, ikincisi dediğin biçimde obsesif planlamayı herkes yapmıyor; o daha çok onu yapanın karakteriyle ilgili.
yoga için niye üzülüyorsun bir de? Hadi namaz için öyle dedik vakit gününü ayarlama vb. ; yoga için bildiğim kadarıyla öyle bişey sözkonusu değil, daha doğrusu o kadr katı bir vakit anlayışı yok. Yani senin kitap okuyarak, dışarı çıkarak... geçireceğin vakti psikoloji okuyan arkadaşın da meditasyonuna ayırıyor, kendi tercihi ve bir şeyleri ihmal etmesine neden olmazsa (yukarıdaki obsesiflik meselesi) üzülünecek hiçbir yanını göremiyorum.

yoga'nin fiziksel kismi ile sorunum yok da, bunun bir de ruhsal yani yok mu? oyleyse namazdan ne farki var ki? yani tamam hayati o kadar kisitlamiyor da, boyle bir seyden medet ummalari biraz komik geliyor.

ted.com da bir konuşmada insanın aldığı pozisyonların kortizol yani stres hormonu seviyesindeki etkileri anlatılıyor, yani gayet ruhsal bir durum, ha ruhani olur olmaz benim yazdığım o değil. ruhsal rahatlama ile manevi rahatlama arasında bir fark var mıdır onu da bilemedim şu an.

yatmadan yazayım dedım dayanamadım.

hacıt bu kadar bılım meraklıysan bıraz da benefits of spiritual practices on well being gıbı seyler oku, ne bılıyım gıt varoluscu felsefe de oku. uzulup kendını buralarda helak etmeden once.

quality of utility baglaminda degerlendirerek ne faydasi olursa olsun anlamsiz buluyorum ya.

varoluscu felsefe de okudum tabi. uzuluyorum deyince kendimi helak ettim zannedilmis sanirim. yani boyle aklima gelince veya bu tur bir sey gorunce "yazik lan... neyse ne dusunuyordum ben..." oluyorum.

"that doesnt make any sense" diye bağırma noktasına gelmişsen önce kendine üzülmelisin.

başarmaya uğraşmıyorum, zira üzülecek bir durum yok. size sıkıntı gelen olnlara gelmeyebilir. düzensiz bi' adam namaz vakitleri sayesinde disipline olup faydasını görebiliyordur. oruç tutan biraz sıkıntı çekse de gönlü rahattır vb.

bağırasınız gelecek kadar takacak ve travmatik bi' mesele yok sanki.

herkes nasıl mutluysa öyle yaşasın diye bakıyorum ben olaya.
ama yaşayışınıda getirip kimseye dayatmasın.
aksine arkadaşım namaz kılacam abdest almam lazım ama su yok desin, 10 km ötede su olduğunu bilsem gider getiririm ona yeterki huzurlu olsun.
ama ya sen neden inanmıyon veya gel sende namaz kıl derse bir tarafına girerim.
kimseyi sorgulamıyorum inanç konusunda.
-neden inanıyorsun?
veya
-neden inanmıyorsun?
gibisinden soruları sormam asla.
nasıl mutlu ve huzurluysa öyle yaşasın.
sevdiğim bir insanın mutluluğu ve huzuru beni de olumlu/olumsuz etkiler.

yakın çevremde nedense ne oruç tutan var nede dini vecibeleri yerine getirenler. ama olsaydı ben de üzülürdüm onlar adına ama yapcak bir şey yok onlar kendilerini böyle iyi hissediyorsa

bana benzemeyen şeylere acıma ve nefret ile baktığım zamanlar oldu.
Ama ne zaman ki cücüklükten çıkıp biraz insan oldum değişti herşey
Bu hayatta insanların tutunduğu şeyler farklılık gösteriyor evet

yok ya, niye üzüleyim? neticede, kendi iradesiyle yaptığı bir şey.
ancak ola ki bir zorlama vardır; işte orada üzülmek gerekir elbet; ancak onun yanında tepki de göstermek gerekir diye düşünüyorum.

yemeğin ağzına gelmesi reflü belirtisi.çok önemli bu.gastroentoroloji bölümüne git.

@rock n roll

gittim endoskopi sonucu gastrit çıktı ve ilaçlar verildi. kullanmaya başladıktan 2 hafta veya 1 ay kadar sonra vücut bağışıklık kazanıyor ve tekrar başlıyor. ilaçlar fayda etmiyor

bende de gastrit var.yemek yeme saatini biraz aşağı çekmen lazım.

yıllar yıllar önce bir biyolog 8 saate kadar sürebiliyor demişti diye hatrlıyorum yamulmuyorsam.

@rock n roll

yemek yeme saatiyle alakalı olduğunu düşünmüyorum. bir dönem deneme amaçlı 7 en geç 8de yedim akşam yemeklerini. fark etmiyor

@freekara

evet özellikle et ve haşlanmış yumurtadan (2 adet) yediğimde midem felaket oluyor. birisi hatta sen protein zehirlenmesi geçiriyor olabilirsin dedi ama sıradan bi vatandaştı

ben de yemek yeme saati ile ilgili olduğunu düşünüyorum. midenle ilgili sindirim problemi yaşıyorsan saat 5'den en geç 6'dan sonra yemek yemeyeceksin. bir de önemli olan tıka basa karnını doyurmadan sofradan kalkmak. o son lokmayı yemeyecen işte:) ayrıca yemek yedikten sonra akşam kısa bir yürüyüş yaparsan sindirimin kolaylaşır. babaanneler gibi konuştum ama idare et, bunların hepsi denenmiş %100 çalışıyor, kesin bilgi.

@theripperknownasjack

bunların hepsini saat 5-6 hariç denedim zaman zaman. evet bazen faydalı ama bi süre sonra tekrar başlıyor. ben anlamadım benim vücut nasıl çalışıyor. tavsiyeler için teşekkür ederim

@freekara

dahiliyeye gitmiştim ama sanırım oraya da gitmem gerekecek. yalnız gittiğimde de fark etmiyor. hepsi birer ilaç yazıp gönderiyor. dinlemiyorlar bile bence

endoskopi yapıldı mı?

@rock n roll

evet doktorun dediğine göre gastrit ama raporda antral gastrisit çıktı

Eger ilaclar faydali olmuyorsa gastrit agirlikli olarak strese baglidir.
Yemek sindirimi de bildigim kadariyla yedigin seyle fazla alakali degil. Ne yersem yiyeyim bazen midemin sindirmesi 2 gunu bulabiliyor. Doktor doktor gezip bi caresi vardir diye dusundum ama hepsinin dedigi ayni sey. 'Stres yapma, alkol sigara kullanma, cay kahveyi azalt, hamur isi yagli salcali baharatli yeme, gaz yapici yiyeceklerden uzak dur' kisacasi ot gibi yasa. Iyilesmessin ama az da olsa seyreklesir gastrit sancilarin.

mide boşalma hızı 13 dk olan da 354 dk olan da gördüm (küsüratlı atmıyorum, birebir gördüğüm sonuçlar)

öncelikle gastrit ilaçlarına vücut bağışıklık kazanmaz. eğer ilaçlar etki etmiyora başka grup ilaca geçmelisiniz. özellikle de arkadaşların dediği gibi yanına bir antidepresan eklenirse daha iyi olur. doktor dinlemiyor etmiyordan önce doktorun verdiği diyeti ve ilaçları kullanın. bunlar "hiç" etki etmiyorsa tekrar gidin ve tekrar anlatın. hayatımda görmedim "ya ben bişey dicektim ama" diyenin sözünün kesilip kapı dışarı edildiğini

alakası yok.

yanlış değil de gereksiz. gerek yok.

duyduğuma göre o çift orda tanışmış,aşık olmuşlar.oranın onlar için çok büyük bir önemi var.ilerde çocuklarına anlatıcakları bir anı.çok romantik.ayrıca eminim orada hayatını kaybeden insanlar için de çok üzülüyolardır.

Gayet hoş bi fikir bence orada tanıştıkları da göz önüne alınırsa.

nedense o ölenleri sadece bu tip eylemler ölünce hatırlıyor bazıları. nesi ölenlerin hatırasına saygısızlık? bu ülkenin başbakanı ölenleri suçlamaya devam ederken onların yaptığı mı saygısızlık. ölen polis memurunu bile hep ölen eylemcilerle andıkları halde bazıları neden polis memurunu kimse hatırlamıyor diye eylemcileri eleştiriyor. emin ol, eylemciler, bu samimiyetsizlerden daha çok hatırlıyor o polis memurunu.

asıl saygısızlar ankara'da.
Bu mantıkla gidersek dünyanın hiçbir yerinde düğün bayram hatta bir gülümseme olmamalı:
"bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı,
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı"
Şu an bulunduğun ya da benim bulunduğum yer de dahil dünyadaki her karış topraktan şüheda fışkırır sıksan; özgürlüğü için mücadele ederken ölenler.
Gülmeyelim mi? Onlar kendileri de dahil herkes gülebilsin diye canlarını ortaya koymadı mı?

niye saygısızlık olsun ki? orada hiç gülmeyelim o zaman. o park uğruna kayıplar yaşandı ki o park ve diğer parklarda insanlar eğlensinler, mutlu olsunlar diye. her şeyi trajediye bağlamayı, insanların mutlu olmamasını ne çok seviyorsunuz arkadaş ben anlamıyorum ne güzel bişey yapmışlar işte, herkese işgalciler falan diye tanıtılan kişiler düğün yapıyo.

her şeyi geçtim ölen arkadaşlarımız orada direnişçilerin düğün yapmasını ister miydi? bence isterdi.

ben de aynı dediğin gibi yapıp bıraktım. başka bir şey var mı bilmiyorum ben de ama olsa uyarırdı heralde.

Kaydet'e tıklayınca "Kayıt Başarılı" gibi bir yazı çıkıyor orada. Ben kaydı gerçekleştirdiğimi sanarak 2 gün beklemiştim. Oysa, o tercihlerin üzerindeki yerdeki sekmede ÖYP bilgilerimin olduğu yeri seçmem gerekiyormuş.

@timburton

nasıl yani

hesap pekiştirmeler sona erdi. birkaç gün önce uyarı maili attıydı bana.

@9kuyruklukedi

e şimdi nereden gireceğim?

valla imza şöyle ama tam emin olamadım ben

www.desbrophy.com

Des Brophy



www.desbrophy.com

maden suyunun zararı yok.

duyuruda kaç kez tartışıldı. ben de yazmıştım, başkaları da yazdı. avrupalılar su yerine maden suyu içer falan filan.

asitli içecek değil maden suyu. ama sadesini için. şekerlisini değil elbet.

gunde uc siseden hicbir sey olmaz. zaten normal tuketilmesi gereken miktar 3 sise. vucudun kaybettigi mineralleri geri kazanirsin.
www.masuder.org.tr

bende gastrit var bana iyi gelmiyor. aslında bazik bişeydi diye hatırlıyorum alakası nedir bilemorum.

maden suyuyla alakalı yabancı bi makale okumuştum. resmen şeker bombası yazmıştı araştırmacı. hatta amerikada hükümetin tıpkı sigaraların üstündeki uyarılar gibi bunlara da yazması gerektiğini belirtmiş. obeziteye neden olmaktan falan bahsediyordu.

bir de bilemiyorum ne katkısı oldu ama mide atağı geçirdiğim gün geçirmeden 1 saat kadar önce maden suyu içmiştim. midemi mahvetmişti ama onun ne katkısı oldu bilemiyorum.

gene yanlış anlaşıldık. sadece maden suyu için demedim. olur mu öyle şey.

maden suyu sağlıklı bir içecek ancak milletimizde nedense zararlı gibi bir imaj var.

kilolarca kola ve pis asitli içecekleri kafaya dikiyorlar da maden suyu zararlı diyorlar. ilginç.

almanyada normal su içmezler desem yeridir, hep maden suyu içiyorlar, yanlız oradakilerde ekstra gaz basılmamış oluyor, hafiften gazını kaçırarak içtiğinizde normal sudan daha bile faydalı olur.

maden suyu açken içmeyin de ne yapıyosanız yapın.ben midemi bozdum açken içe içe.4-5 yılda zor toparladım.bir de metabolizmanın kendi yapacağı işi sürekli maden suyuyla yardımcı olmak metabolizmanızı yavaşlatabilir.onun haricinde gayet yararlı bi arkadaş mineral deposu falan.

böbrekleri tembelleştirir.

maden suyu gerçekten şeker deposu mu arkadaşlar? kesin bilgi midir bu? eğer öyleyse aşırı kilo alımına sebep olur diye düşünüyorum.

maden suyunun neresinde şeker var? birisi yanlış anlamış ama kim?

edebiyat,güzel sanatlar alanında bir eser ya da matematik fizik gibi alanlarda buluşları varsa fahri doktora vermiş olabilirler.Diğeri mümkün değil en azından Türkiyede

Belki yabancıdır. Çok pis salladım, bilmediğimi de eklemek istiyorum.