Düğün yapma kurtul. Dünyanın en saçma şeyi için değer mi bunca rezilliğe.

@pavlis hatunun aile tutturdu yapacaz diye. masrafı da fazla orada, en az 40 bin çıkacak ama yine de istiyorlar. ben zaten bizim tarafta yapmayacam.

Tanidigim bir cift bu sebepten ayrildi. Ailelerin dindarlık farki yüzünden.

düğün buzdağının görünen kısmı. evlendikten sonra da problemleriniz olacak hayat bakış açısı kaynaklı.

Benim dugunum olsa babam bu sebepten gelmez.
Ickiyi sinirlayabilirsiniz, kisi basi max 2 icki dugune dahildir filan diue. Maddi durumu cok iyi olmayan bi arkadasim oyle yapmisti. Ha sordugunun bu olmadigini biliyorum, asil soruya nasil cozum bulabilirsin bilmiyorum :/

Bu sorunu halletmeden evlenmeyin, hazır fırsat ayağınıza gelmiş halletmek için. Pat diye herhangi bir şeyden bahseder gibi konuya girin, önce biz de arada içiyoruz arkadaşlarla deyip ardından düğün bahsini acin. Böyle olacak gönülleri olsun ayıp olur bir daha düğünleri olmayacak vs. nabza göre konuyu kapatın.

Böyle şeyleri uzattikca gerilim artar, kendi adınıza uzattiginiz bir meselenin de devamı olmuş sizin için. konu alkol değil konu ailenizin onaylamayacagi bir şeyi evleniyor olmanıza rağmen hala gizli saklı yapıyor olmanız. Ama düğün de öyle olamayacak.

@kelepir sonrasını bir şekilde hallederiz zira yaşadığımız şehirler ailelerden farklı. ailelerinki ise birbirine bayağı uzak hani.

iki tane dugun yapin. bir tane gelin evinde, bir tane de damat evinde. ickili ve ickisiz.

ickili dugune alkol almayan insanlari davet etme. ickisiz dugune alkol alan insanlari da davet et. icki icen insanlar daha esnek. icmeyenler genelde kati oluyorlar.

Aha aynı biz :D dörtlü grup kurup dertlesebiliriz.

Yalnız içkili düğün istemek ailenin hakkı değil. 40bin bir araba parası, hem düğün için gereksiz hem de siz zor durumda kalacaginiz için gereksiz. İçkili düğün yapılması sizin ve aileniz için sorun olur. Ama içkisiz yapılırsa karşı taraf için sorun olmamasi lazım. Bence ısrarları çok çok saçma. Biraz yumuşak huylu geldin bana, ezdirme kendini.

En mantıklısi dugunsuz, sade nikah. İlla düğün yapicaz diye tutturuyorlarsa masrafı da karşılamaları lazım.

Valla sorun yaşarsınız siz bu kafa ile. Çünkü hassasiyet gerektiren bir konu ve karşı tarafta ben bu hassasiyeti göremedim.

Servisi gostere gostere degil de masa altindan yapsalar kiz tarafi kabul etmez mi?

Bu sekilde olursa sizinkiler en fazla “zikkim icsinler” tadinda tepki verir. Obur turlu rakilar havada ucusacaksa katilmayabilir sizinkiler. Tek kendileri olsa belki ama “el alem ne der” diye dusunurler buyuk ihtimalle.

@elo adamlarda içki=su gibi bir şey, ben de anlamadım sanısın ki Çek Cumhuriyeti'ndeyiz. Ama bu konuda ısrarcılar, kızcağız da birkaç defa söyledi ama nafile, babası illa da istiyor. haa içki=leş gibi bir şey olacak. içip dağıtacak millet. babası falan da dahil ama bunu bile istiyorlar.

@brkylmz abi o iş sakat. içki dediğin şey iki dubleden sonra herkes uçacak, olay bu onlarda.

Gerçekten merak ettiğim için bi daha soruyorum. 40binlik düğün masrafını kim karşılayacak?

onlar karşılayacak. bizimkilerin zaten böyle bir maddi gücü dahi yok.

Onlar karsilayacaksa bırak yapsınlar o zaman, meraka bak. İki üç saat içip eglencez diye bu devirde bu para, üstelik huzursuzluk çıkarmak çok ilginç.

Valla benim ailem dindar. Karşı taraf değil. İçkili düğün konusunda netim, yaptırmam. Ki ben de içmeyi severim. Ama sırf düğünde içilecek diye kendi ailem ile ters düşemem. Kız tarafı ayıp ediyor.

işte öyle olmuyor. adamlar istiyor. bizimkiler katılmasa olur mu ki acaba ya?

Kız desin babasına düğüne katılmayacaklar beni zor durumda bırakıyorsun baba diye, belki baba olay çıkarmak istemez?

Sizinkiler katilmazsa “damadin ailesi katilmamis!” diye cok fena olur. Bu durumda da ailenle ters dusmus olursun.

Ben diyim, bu israr (kiz tarafinin israri) ve inatcilkk (erkek tarafinin ickili dugune muhtemelen gitmeyecek olmasi) ileride ortaya cikacak bir suru sorunun isaretcisi. Cocuk olsa o bile “nasil yetisecek” konusunda sorun olacak filan of. Zor.
Bu yasinda icki ictigini sakliyormussun, iki aile bir araya gelse, yemek yemeye gitse olay olur. Esinle raki-balik yapsan onu da mi gizli gizli yapacaksin? Ya da sirf esinin ailesine mi yamanacaksin:/

Esinle bu konuda hemfikir olsaydiniz iyiydi ama su anda sikintili.

ailelerin pek de istemediği bir evlilik sanki. böyle şeyleri sorun ediyorlar. çok da bu evliliğe hayır diyemiyorlar bunalıma girip intihar etmeyin diye.

kız tarafı muğlalı, tekirdağlı filan mı?
öyle ise o 2 tane ile sınırlayın filan olayları sökmez. zaten öyle salonda alafranga da olmuyor. bildiğin kuruluyor masalar geliyor keşkekler gidiyor rakılar.
ve de evet, nasıl suriyeden başlık parası vermeden kız alamazsın, muğladan da içkisiz kız alamazsın. bu iş öyle. şan, şeref meselesi. hele kızın amcası dayısı düğün yapmışsa, kızın ailesi illa ki yapmak zorunda. 3 tane de fazla içmek zorunda.
ya siz uzak değil misiniz? uzağız de. annen/baban gelmesin. yok mu hiç içkili ortam kaldıracak kuzen muzen bir şeyler ? 2-3 kişi onlar gelsin.
not: konyalıyım içkili düğün yapsam beni vururlar. ama bedava içki bulsa hepsi içer :D anlıyorum seni.

Eloya anlam veremedim. Niye kız tarafı ayıp ediyor ? Nasıl diğer ailenin hassasiyetleri varsa belki bu konu da kız tarafının hassasiyetidir. Niye saygı sadece tek tarafa olmak zorunda ?

Hocam esimin ailesi agir dindar ben ateistim. Esim biliyor ama ailesine muslumanim diye yutturduk. Bizim aile iciyor iki dugun yaptik bizimkine annesi geldi babasi gelmedi onlarin dugunune bizimkiler geldi. Onlarlaylen din iman konusuyoz bizimkilerle her turlu konudan. Evet genel olarak zor. Genel hayat tarIninyurutmek falan. Mesela ickili bir fotografimi sosyal medyada payalsamiyorum eve anne babasi geldiginde viskilerimi sakliyorum falan ama bir sekilde yurutiyoz. Esinin anlayisli olmasi lazim bu noktada. En iyisi yurt disina gitmek. Biz de oyle dusunuyoruz

Bence karşı tarafın ailesi bu saçma isteklerinden vazgeçmeli. Orta yol bulunmak zorunda ve içki olmazsa olmaz bir şey değil. Bu işin tek yolu karşı tarafın ailesinin vazgeçmesi. Çok istiyorlarsa masa altından içsinler.

Adamlar düğünü kendi yapıcak oğlan tarafı illa biz gelmicez diyolarsa onlara bok yemek düşer :D bu mu farklı görüşlere saygı içmek zorunda değilller oğulları için gelip orda oturacaklar yani nedir. Bana içkili düğün yaptırmammm!!1 diye biri gelse gerçekten sinirlenirim kız arkadaşın anlayışlı değil denmiş tam tersi gayet iyi idare etmiş bence.
Ayrıca bir tarafın kararından tamamen vazgeçmesi nasıl orta yolu bulmak oluyo?

biravekahve'nin dediği doğru.
elo'ya ben de anlam veremedim.

içki içen insan için içkisiz düğün kadar yavan bir şey olamaz.
ki nişan içkisiz olmuş, bence bu yeterince büyük bir fedakarlık.

içkili düğünde kimse kısıtlanmaz, istemeyen içmez.
içkisiz düğünde, kızının düğününde rakı içmek isteyen, şampanya patlatmak isteyen baba (artık meşrebine göre) bu isteğini yerine getiremez.
yani içkisiz düğünde bir kısıtlama var.

ayrıca içkisiz düğün mü olur?

bu tarz kısıtlayıcı düşüncelerle yaşayan insanların evlatlarının mutluluğunu tehdit etmesini çok adaletsiz buluyorum.
üstelik aile oldukları için saygı da göstermek lazım, ama mesela ben işte bu yüzden evlenmekten falan soğurum.

yani içkili düğüne gidince ne oluyor?
deri üzerinden emilim yoluyla falan alkole mi maruz kalıyorlar?

şöyle mantıksız şeylere aileniz olsalar dahi prim vermeyin yahu.
sizin mutluluğunuz ne olacak?
yani içki var diye düğüne gelmeyeceklerse zaten gelmesinler, siz de boşuna strese girmeyin.

hangi ana baba evladının düğününde masa altından içki içer ayrıca ya?
iyice saçmaladınız artık.
ne münasebet?
sevmiyorlarsa, gelirler ve içmezler.
iyice cahil, yobaz, abuk subuk bir toplum olduk.
aileniz neticede, kusura bakmayın ağır da konuşmak istemiyorum.
ama istemeyenin ağzına şişe dayanmadıkça bunun savunulacak bir tarafı yok.

@blatta, hocam, "içkili ortamda bulunmak günah" velkam tu tutucu anadolu şehirleri. dünyevi müzik çalınıyor diye ortamı terk eden, kadın-erkek bir arada diye girmeyen ve düğün sahibine buğz eden..neler var neler.

ben içki içmeyen aile için bir kulp bulunsun, gelmesinler, fikrini önermiştim ama (özelden de yazılanlara göre) ciddi ciddi imkansız gibi.

anne-baba da illa gideceğim diyorlarsa, oturun konuşun, bakın bu düğün içkili olacak, bunun alternatifi de yok diyin [ben içki içmiyorum ama ailem içiyor olsa ve ailede düğün raconu bu olsa, masrafını çekip biz yapacağız deseler "hayır yapamazsınız" demez kimseye de dedirtmezdim, kız tarafından böyle bir şey beklemek bence haksızlık]. bir kıyamet kopacaksa, düğün günü kız evinde kopmasın bari. yani kopacaksa şimdiden kopsun. belki sindirirler o zamana kadar.

ha sindiremediler. o zaman bir kıyamet daha şöyle kopacak. en güzeli, düğün içkili diyerek gelmeyecekler. nişanlınız da bunu böylece kendi ailesine söyleyecek. bu sefer de onlar köpürür ama düğün zamanına kadar umulur ki sakinleşirler. yalnız kimse sindiremeyip ama aileler de yüz yüze gelirse şenlik olur, hadi kolay gelsin.

sizin yapacağınız bunları söylemek, kenara çekilmek.

çok düğünde böyle şeyler oluyor. tek değilsiniz. üstelik düğün 1 gün, geçim her gün. siz bu aile yapılarına rağmen geçinmeyi göze aldıysanız, düğünü de bir şekilde halledersiniz.

trakyalıyım. düğünü içkili adında yapmadık ama zaten bizim kültürümüzde içkisiz düğün çok azdır. en azından illa eşe dosta kasalarla bira ısmarlanır. onlar da kendilerince içerler. eşimin ailesi de dindar. ailece geldiler, bir köşede oturdular ve eğlenceyi izlediler. kimse onları rahatsız etmedi. aksine kendi memleketleri için "gelsinler, burada düğün görsünler" dediler.

bence ailenizin tavrı gereksiz, madem masrafı da üstlenecekler diğerleri. size de gelip teşrif etmek düşer. sizin kültürünüz böyleyse onlarınki de öyle. maksat çocuklarının mutluluğunu görmek değil midir!

yani pastörizesüt ve blatta hiberna +1

@niye ama:

benim anlamadığım şey, kendileri içmedikleri için saygı beklerken, başkalarının içmesini kısıtlıyor oluşları ve bir de bunun üzerine saygı beklemeleri.
hatta bekledikleri gibi, bu saygıyı da burada yazan birkaç arkadaştan bile görüyorlar.

iyice yavan, iyice cahil, saçma sapan bir topluma dönüştük.
bunun saygı görmesi aile olsalar dahi benim çok karşı olduğum bir şey.

siz içki içiyor musunuz?
siz karınız olacak kadının ailesinin içki içmesinden rahatsız olmuyor musunuz?
bu kadınla evleniyor musunuz?
o zaman yaparsın düğününü, gelen gelir, gelmeyen gelmez.

bu konularda her yazdığımda buna aile terörü diyorum ve tekrar ediyorum.
hem cahilce bir şekilde, abuk subuk şeyler için diretiyorsun, hem de haddini aşıyorsun.
buna karşılık sadece aile olduğun için bir de saygı görüyorsun.

bence bir insan ayağını yere basıp kendini saydırmayı bilmeli.
ailesine de, başkalarına da.
kimsenin evlenme çağına gelmiş evladına bu stresi çektirmeye hakkı yok.

gelir, efendi gibi tebrik eder, altınını takar, pastasını yer gider içki içmiyorsa.
kimse kimsenin ağzına kadeh dayamıyor.

"ailemle aramı bozamam" olayına da şöyle anlam veremiyorum...
onlar senin huzurunu bozuyor, düğününü burnundan getiriyor ama?
hem de sadece bir bardakta kendi halinde duran bir sıvıyı içmeme hakkına sahipken.

biz bu kafayla hiç yol alamayız.
birey olma konusunda koca bir sıfırız.
birey olmaktan kastım da bireyselleşmek, avrupalı gibi yaşamak değil.
birey olmak, sözünü geçirmek, kendi istediği yolu tutturmak vb.

Keşke zamanında sen de kayınpederinle içmeseydin. Seni bu konuda rahat gördükleri için aileyi de bi şekilde ikna eder canım o kadar katı değillerdir diye düşünmüşlerdir.
Benzer sorun bizde de var mesela ama alkol'ün a'sı geçmiyor aileler bir araya geldiğinde, çünkü o yasaklı konu. Ben eşimle içerim ama bunu sadece 2'miz biliriz onun ailesi de benimki de bilmez, gerek yok. Onun ailesi bilse mutlu olur(tahmin ediyolardır belki), ona göre farklı aktiviteler çıkarırlar benimle birlikte içmek için, ama bu sefer benim aileme ayıp olur. Bu yüzden en azından düğün geçene kadar bilmeselermiş keşke...

Şu aşamadan sonra yapacak bişey yok o tartışmaları yaşayacaksınız hazır olun, biz düğün istemiyoruz siz istiyosunuz ozaman siz çözün diye aileleri birbiriyle baş başa bırakın. Emin olun size yaptıkları çirkefliği(kimseye hakaret etmiyorum yanlış anlaşılmasın, tavrı hangi kelimeyle anlatacağımı bilemedim) birbirlerine yapmazlar. Aralarında çözsünler, siz katılmayın. Ya da katılıyomuş gibi yapın ama iki tarafa da az az hak verin.

@ blatta

ben de bu bağnazlıktan hoşlanmıyorum. ve herkesle de çat çat konuşuyorum etrafımda zaten :)

ama işte, özellikle dinci kesimin son senelerde iyice abarttığı bir, başka yaşam şekillerine saygı duymama resitali var.

var yani. içki bir kenara. kızın başı açık, gelinliği kolsuz diye ne kıyametler ne kıyametler koptu gözümün önünde. ama ne oldu, kız-oğlan biz istiyoruz dediyse kimse bi mok yapamadı.
sevimli mi, değil. düğün günü bu tatsızlıklara ne gerek var? kendi çocuğun yahu, kime ediyorsun? ama laf anlatmak çok mümkün değil.

o yüzden herkesin gönlünü hoş tutmaya uğraşmamak lazım. olmuyor çünkü. bunu kavgasını verme zamanı da düğün arefesi değil. verilecektiyse çooook önceden yapılacaktı, o bireysel alanı koruma mücadelesi.

dediğim gibi ben olsam sadece durum bu der (o da düğün günü hır çıkarmasınlar diye, onu da baştan derim hır çıkaracak olan gelmesin) kenara çekilirim. elbette ailemle de kötü olmak istemem ama durum bu, sonuçta ben evleniyorsam eşimin ailesini de saymak durumundayım. bitti.

bir düğün arifesinde, bu kadar katı olunan konuları ha diyerek çözmek, maalesef mümkün değil. keşke olsaydı. ne kadar çözüm bulmaya çalışılsa o kadar çetrefilli hale gelecek işler bunlar. sadece, saygılı sakin bir biçimde böyle böyle deyip kenara çekilmek lazım.

Kaç yaşına geldim diyorsun ailenle bu konuları konuşamıyorsun. Sen evlenme arkadaş siktir et.

Kiza yazik olmus ailesine de tabi

Tam ozledigimiz akp turkiyesi olmus masallah

Blatta helal. ickisiz dugun olmaz. hayatinda bi kere evleniyosun kac yasina geldim diyosun ana baba dusunuyosun evlenmeye de muktedir degilsin o zaman

Bu konular da içki içen kısım feragat edebilir siye düşünüyorum. İçmezse ölmez ama dindar bir aile düğününde içki olması daha farklı. Ben de aynı durumdan mğzaripim

Buradaki cevaplardan bile anlaşılıyor ki dindar olan taraf kendini hep tercihine saygı duyulan olarak görmek istiyor bu durumda senin ailenin bundan taviz vermeyeceği açık. Ben de neden içen taraftan bekleniyor anlamıyorum. Bir taviz varsa iki taraftan biraz olmalı.
Bence siz ailenize bir an evvel anlatın eğer istemiyorlarsa oradaki düğüne gelmezler. Zaten sizin tarafınızda yapılmadığına göre düğün o kadar da önemli değil ailen için. Gelinin tarafına da anlatın bunu büyük bir olay gibi görmeyip saygı duyarak karşılamalılar bu durumda.

Benzer durum bizde de var. Ickili düğünü birak, duz nikahta nasil bir araya getirecegimiz bile problem. İnsan kafayi kiriyo bi yerden sonra.

Dugun yapmamak ilk secenek ama kacinilmazsa da nikahtan sonra, kiz tarafına ickili kokteyl tarzi bi kutlama yapin. Ailenize de bunlaaağrrr kutlama yapmak isiyomus icki de iciyolar, onlara ayri bir aktivite duzenleyecegiz mecburen diyin yapacak bi sey yok.

Çözümü yok yani bu olaylarin, kesin olan tek sey kimseyi mutlu edemeyeceksiniz. O yuzden arada ustunden kamyon gecen siz oldugunuz ve bi turlu ölmek bilmediginiz icin oldurmeyen sey guclendirir diyerek biraz da siz ailelerden anlayis bekleyeceksiniz, uzuleni kirilani azicik gormezden geleceksiniz mecbur.

biz yaptık bu evliliği hiçbir sorun yaşamadık.

evlilik döneminde aileler sorun yaşadı ama o dönem olanın o dönemde kalmasını sağladık.

ama biz düğün yapılmasını engelledik bir şekilde.
bence siz de engelleyin. nikah yapıp oradan rakı balığa geçmiştik arkadaşlarla.

Dediğin durumun içerisindeyiz biz de. Biz olay çıkmaz desek bile belli olmaz. Zaten ben daha kendi işimde olay çıkıp çıkmayacağına emin değilim.

Yapacağınızı bilmiyorum da yapmamanız gerekeni söyleyeyim ben size. Gidip de karşı tarafa "ben içkili düğün yaptırmam" deme, diyemezsin. Bu evlilik işi nasıl tek başına verilen bir karar değilse, düğün ve diğer tüm olaylar da ortak karar verilmesi gereken şeyler.

Benim şu an için imkanım yok. İmkanım olsaydı yemekli ve içkili düğün yapmayı çok isterdim. Çünkü ailemde "şunun düğünü olsa da bi göbek atsak" tayfası kadar "şunun düğünü olsa da bi içsek" tayfası var. Ve babamın özellikle bu isteği olduğunu çok iyi biliyorum. İçkili düğün güzel bir şeydir bi artisliği yoktu zaten. Millet adabıyla yer içer oturur.

Ben diğer arkadaşların söylediklerine katılıyorum. Muhafazakar kesim nasıl anlayış bekliyorsa onlar da anlayış göstermeli. Eğer illa içkili düğün yapılacaksa garsona söylenir ayarlanır. Ha en güzeli hiç girmemek bu işe. Çünkü içkisiz yaparsanız karşı taraf memnun olmayacak, içkili olursa siz olmayacaksınız.

Ben olsam tüm samimiyetimle hem ailemle hem de karşı taraf ile bi görüşür nabız yoklardım. Orta yol bulurdum.

Bu arada karşı tarafın yaptığı bir ayıp yok.

içkisiz düğün olmaz. ailenin alkol takıntısına bir dur de bence. Kimse onlar içsin diye onları zorlamıyor. Biz içmiyoruz onlar da içmesin alkol dağıtılmasın kafası biraz gericilik oluyor. Alkol için olan masrafa katılmamaları okay ama düğüne gelmemek normal değil.

Bu yaşa geldiniz, evlenip yuva kurmayı düşünüyorsunuz ama ailenize alkol aldığınız gibi bir konuyu anlatamıyorsunuz. Bence durum şu anki düğün olayından çok daha ciddi. Bir ömür nasıl geçecek böyle, sürekli bir tarafı idare ederek mi? Bence bu düğün meselesinden ziyade daha kalıcı bir çözüm bulmanız gerek bu soruna ama biliyorum ki şu anda tek önceliğiniz düğün ve şu düğünü atlatayım gerisi umurumda değil diyorsunuz. Daha sonra aile bir araya gelmelerinde, bir tatil fotoğrafında ortak bir düğünde işler daha da büyüyecek vs vs

Ne diyeyim neye inanıyorsanız o yardımcınız olsun. İşiniz zor.

Çıkar yolu yoktur, büyük olaylar çıkar, hazırlıklı ol. Muhafazakar aileler bu konuda müsamahalı değil. Tanıdığım bi aile geline orospu gibi giyinmiş falan diyecek kadar ileri gitmişti, düşün annen bunu diyen. sırf bu tarz inatçılıkar yüzünden çok saçmaşeyler oldu. sen düşün olayları.

Sizinkiler düğüne katılmasa olmaz, annenin içine bir ömür dert olur. Onunki aile de seninki ne ? sen ağaç kovuğundan mı çıktın ? Nişanlının ailesi ile konuşup orta yolu bulması şart, senin görüşlerinin, ailenin isteklerinin hiç mi bir önemi yok ? Bu kadar kültür farkı varken bir zahmet saygı duysunlar, siz de çıkıp mevlütlü düğün olacak, haremlik, selamlık oturulacak deseniz ne hissederler ? Arada kültür farkı olabilir çok normal, ama iki tarafın da anlayışlı ve orta yolu bulucu olması lazım, bizim istediğimiz gibi olacak diye diretmek hiç şık bir davranış değil.

Bu arada neden içen taraf taviz vermek zorunda onu gerçekten hiç anlamıyorum bu tarz konuda ailesi muhafazakar birisi olarak. İçmeyene zorla için demiyorsun ki? İçen içsin, içmeyen içmesin. Burada çok net ve dik durulacak tek bir konu var, o da sen kendi anlayışını bana dayatamazsın. Ben sana zorla içirmiyorsam sen de bana zorla içkiyi bıraktıramazsın. O yüzden geri adım atacak bir şey yok, kendinizi suçlu hissetmeyin.

düğünü kız tarafı yapıyormuş, onlar karşılıyormuş o zaman onların dediği olur. ortaklaşa yapılsaydı ailenin de söz hakkı olurdu. ya da ailen yapsaydı istedikleri gibi alkolsüz yapabilirlerdi, kimse de çıkıp "neden alkol yok" diyemezdi. bu kadar basit.

dindar aile kim ki karşı tarafın yaptığı düğünde "içmesinler" diyebiliyor? kimsenin haddine değil. kızın ailesi haklı.

kizilcik serbeti bölümü gibi duyuru olmus:). neye karar kildiniz en son?

mesajı okudu ama mesaj isteğini kabul etmedi, bu yüzden okundu bilgisi gitmiyor. cevap vermek istememiş, herhangi bir sebebi olabilir, vermek zorunda da değil zaten.

işimizin düşmediği ya da güzel\yakışıklı bulmadığımız insanlara yardımcı olmayabileceğimiz durumlarda olmuyoruz. temelinde bir sürü sebep olabilir, hepsinin kendine göre haklı sebebi de olabilir ama bir insana iyilik yapmaktan, yardımcı olmaktan bu kadar basitçe kaçmak bana da saçma geliyor, hatta kötücül.

şeftali gibi a.cugumu s.kecüler tripleri
ülkedeki abaza erkek oranı da bunda etkili tabi

bir erkeğe dm attınız mı hiç ?

Atmadım da bana atan oldu, anında insan gibi cevabımı verdim.

o zaman aynı bilgiyi alabileceğin saygıdeğer instagram kullanıcıları arasından erkek olanlarını seç :)

Konu kızlarla alakalı olunca bu durumda kalıyormuşum demek ki :)))

Bu ülkede sıkıntı. Kabahat biraz da biz erkeklerde. 200-300 takipçisi olan sıradan bir kız hesabı o kadar çok dm alıyor ki inanamazsınız. Herkes saçma sapan muhabbet açmaya, soru sorma bahanesi ile yürümeye çalışıyor.

Tabi kadınların da ego tavan. O da ayrı bir konu. Ama durduk yere olmuyor bu ego da işte.

Gerçekten sebebini anlamak istiyorsan sana bir yöntem önereceğim;

Sıradan bir genç kız fotoğrafı bul internetten, bak güzel demiyorum sıradan bir fotoğraf. Bu fotoğraf bir reklam yüzü vs olursa yani fotoğrafın sahibi o fotonun her yere yayılacağını ve kullanılacağını biliyorsa etik açıdan da bir sıkıntı olmaz.

Neyse, bu fotoğraf/fotoğraflar ile sıradan basit bir kız instagramı aç. Bir kaç kalabalık hesabı ve bir kaç sıradan kişileri takip et.

Sonra biraz bekle, bir iki gün içinde anlayacaksın.

Instagramdan bir erkegin tanimadigi bir kiza bir sey sormasi diye bir sey yoktur ( en azindan kiz acisindan), erkegin kiza insagramdan yuruyor olmasi vardir.
Dolayisiyla durum - o kiz acisindan - cok klasik, kiza yurumussun ve kiz cevap vermemis.

100-200 degil 10 takipcisi de olsa tonla dm alir. O kadar dm alsan ssen de kendini piremses sanarsin.

Ortalama her gün biri dm den yürüyor küçük hesabım var
Seksi falan fotografım yok normal bi profil
Cevap vermiyorum çünkü sonra sünecek ve rahatsız edici olacak.

eren erdem'i salardım. sonra birlikte rakıya giderdik.

Nazım Hikmet

rahip brunson. dolar düşsün biraz.

Hakan atilla.

icinde onemli birseyiniz yoksa acarken o 3 kominasyonla acmaniz lazim. ozel bir ekran gelicek oradan sifirlayabilirsiniz.

Üç tuşa aynı anda basılırsa telefon reset atar, normaldir.
Ses açma+güç tuşuyla recovery(kurtarma) moduna girmesi lazım. Oradan wipe data yaparak sıfırlayabilirsiniz. Normalde android cihazlarda bu kombinasyon standarttır ama Huawei biraz değişik bir firma olduğu için bilemiyorum.

Denedim olmadı yine. yine de teşekkürler.

Klimayı kapat, bol su iç, erkenden yat. Hepsi bu.

Mevsim gereği hava aşırı sıcak ve nemli. Klimaya mecbur hissediyorum. Su içmeye başladım, bir litre oldu herhalde. Uyursam uyandığımda hasta olmaktan korktuğum için böyle bir planım henüz yok. Teşekkürler

Yaz kızım: Videoder

Snaptube

İGDAŞ ve İski internetten kapatılıyor. Sitelerini kurcalayın.

internet icin once musteri hizmetlerinden annene arattirman lazim, yada kadinsan sende konusabilirsin, sadece kimlik bilgilerini soylerken hazir cevap ol. sonrasinda faks ile dilekce yolluyorsun onu sen yapabilirsin annenin imzasi lazim ama halledersin

yazarı ve özeti önemli
tabi etrafımda okuyan kişilerin yorumları ilk etkileyen şeyler.
tv de çıkmış d&r da vitrine koymuş falan asla etkilenmem bunlardan.

Bende bir sonraki kitabı yüzde 80-90 okuduğum kitap belirliyor. Tavsiye üzerine kitap alip okuduğum çok çok nadirdir. Roman okuyunca zaten o yazarin diğer kitaplari ya da o yazarla benzer akimdan/ dönemden/ coğrafyadan olan başka bir yazari ben buluyorum. Kuram kitaplarinda ise dipnotlarda yer alan kitapalari not aliyorum. Yazar başka bir kitaptan iyi bir alinti yapmışsa zaten alıntı yaptigi kitap siradaki kitabim oluyor .

Eğer özel olarak takip ettiğim bi yazarsa zaten alıp okuyorum, onun dışında eski kitapları okumaktan yeni çıkan kitaplara pek zaman ayıramıyorum, açıkçası çok da bana hitap etmiyor. Hele Basond'un dediği gibi Tv reklamı yapılmış rafta en güzel yere konularak satışa sunulmuş kitaplar genelde en leş kitaplar oluyor, onlara da bulaşmıyorum.

Bu konuda hicbir otorite kabul etmiyorum. Kendim bakiyorum. Genelde internette karsima cikiyor. Bir kitap bakarken altta onerilenler oluyor, onarldan birine bakina baska onerilenler cikiyor falan o sekilde genelde. Bazen de magazada raflari gezerek, bazen spesifik konuda anahtar kelime iler aratarak.
Yazari pek onemli degil, takip ettigim bir yazar yok cunku.

kitap aldığım kitapçıda rafları gezip inceleyerek. bunun dışında internetten veya dostlarımdan öneri alıp beğendiklerimi okuduğum da olur. kitaplar arasında pek etkileşim olmaz genelde.

okuduğum kitap: mithat cemal kuntay- üç istanbul
okuyacağım kitap: değişim sürecinde türkiye- dr.mahfi eğilmez

Genelde denk geldiğim birkaç cümlelik alıntılar belirleyici oluyor. Hatta bir cümle için tüm kitabı okuyorum bile diyebilirim.

Beğendiğim yazarları takip ediyorum. Ara sıra da beğendiğim kitapları çıkaran yayınevinin kataloğuna göz gezdiriyorum. Twitter'da yayınevleri yeni çıkan kitapların reklamını yapıyorlar zaten.

kitap seçmek bir serüven
okudukça ilgili alıntılar, eleştiriler, benzer dönem yazarları şeklinde ilerliyorsunuz
en olmadı, falancanın tavsiye ettiği kitaplar diye listeler var
bazen kitapçıda 1-2 saat geçirip bazı kitaplara da şans verdiğim oluyor

Ustteki cevaplara ilaveten eeger yeni bir kitap/yazar bakiyorsam bu konuda remzi kitapevini seviyorum. Daha once okuyup sevdigim yazarlari, tarzi soyluyorum sunlara bakabilirsiniz diye tavsiye ediyorlar.

ekşi sözlükte " iz bırakan kitap cümleleri " başlığını takip ediyorum . sağolsun arkadaşlar mükemmel kitapları ve yazarları paylaşıp biraz alıntı yapıyorlar .
oradan görüp sevdiğim ve bütün kitaplarını okuduğum çok yazar oldu

Salona gitmemiş olman salonun sorunu değil ki, neticede anlaşma yapılmış, sen kendi isteğinle salona gitmemişsin, e anlaşmayı da iptal etmemişsin, ödemekten başka bir seçeneğin yok gibi gözüküyor.

Bir hizmeti kullanmasanız da üyeliğiniz/kiraclığınız/müşteriliğiniz devam ettiği sürece borçlanırsınız.

Keşke Ağustos girmeden iptal etseydiniz, şimdi bir de Ağustos için ödeme yapacaksınız (ya da 230 liranın içinde o da var)

İyi de arkadaşım hadi ben kaza falan geçirdim, imkan bulamadım gitmeye falan o zaman kafalarına göre borç mu biriktiriyor bunlar. Almadığım hizmeti neden ödeyeyim, aylık üyeyim ben, senelik falan da değil.

Aylık üyeliğin belli tarihler arası konuşup iptal ettirmediğiniz sürece otomatik devam ettirildiği söyleniyor ilk kayıtta, söylenmese bile sözleşmede yazıyor. Yapacak pek bir şeyiniz yok maalesef.

1 aylık üyeliğin var da sana 2 aylık borç çıkarıyorlarsa o zaman 1 ayın borcunu ödersin diğerini ödemezsin ama otomatik yenileme gibi bıdılar varsa eğer onu bilmiyorum konuşmak lazım.

Ödemiyorum. Tüketici haklarına gider uğraşırım daha iyi.

Macfit çalışma prensibine göre bahsi geçen ücreti ödemenize gerek yok.

Muhtemelen cevap yazan arkadaşlar hiç macfit ile çalışmadı o yüzden eksik biliyorlar. Macfit'i ücret ödedikçe kullanırsın, ödemediğin takdirde kapılar açılmaz sana. Başka bi biçimde söylemek gerekirse, mesela elektrik faturasını ödemesen bile bi süre kullanmaya devam edersin o borç senin hanene yazılır ve ödemek zorundasındır.

Macfit bu tip durumlarda kimden ne koparırım çakallığı yapıyor.

230 lira borç gözüküyorsa muhtemelen otomatik ödemen yoktu, veya kartın online ödemelere kapalı. Tavsiyem Macfit'in sitesine girip kredi kartı bilgilerini değiştirmen. Zaten iki ay ödeme almayınca otomatik olarak üyelik iptal oluyor. Rahat ol yani.

Şurada yeterince bilgi var.

www.macfit.com.tr

Üyeliğini söylendiği şekilde iptal ettir. Ama herhangi bir ödeme yapma.

ayni borcu banada takmislardi, ama ben 2 ay onceden iptal edecegimi artik gelmeyecegimi soylemistim. Onlarda kart bilgilerinizi sistemden silin sonra hesabinizi dondurun yeter demislerdi. Yaptim.
Birgun mail geldi 230 Lira borc,
Dedim ben bunu odemem kusura bakmayin, zaten alamazsiniz da ulkede degilim,
sonra bir daha ne mail ne arama geldi. Kontrol ettigimde borcda gorunmuyordu zaten,
sende aynisini yap yani diren.

konu hakkındaki yazım

eksisozluk.com

Katılmadığım nokta, tüm hizmet aslında saydığın yerlere. evet bilmiyorlar ama, sen bir de diğer yerleri gör diyorum sana. ben hayatımda yolları bu kadar bozuk, bu kadar anlamsız şeyler yapılan başka bir belediye görmedim. o sahildeki şuan süren inşaata diyecek söz yok.

bazı şeyleri de akp’nin kasıtlı yaptığını düşünüyorum. ben izmirde trafik polisi göremiyorum. ist ankara polisten geçilmiyor. zorla oy verdirtmeye çalışıyorlar işte

Haklısın, annemler baya şikayetçi.Korkarım bu iş bilmezler yüzünden belediye seçimlerinde İzmir el değiştirecek. Şimdi gelip buraya ödenek yetersiz falan fişman diyecekler kesin ama en temel görevlerden biri çöpü toplayacak bile para yoksa belediyede,kapatsınlar gitsinler. Çöpe gelene kadar daha başka sorunlarda var tabi. Kocaoglu ile devam ederek çok yanlış yaptılar. Bakalım ne olcak bundan sonrası. Ve eminim ki malum parti alırsa belediyeyi, öyle bir çalışacak ki yılların hırsıyla, çok farklı manzaralar göreceğiz İzmir açısından.

Haklısınız maalesef hiç iyi çalışmıyor belediyeler.

Esasen bilinçli seçmen verecek akpye bir dönem belediyeyi sonra geri alacak. Başka çıkar yol yok gibi.

bostanlı'nın ölümcül lağım kokusu hiç bitmedi ki. ben çok üzülüyorum, bostanlı gibi bi yerde oturuyosun, leş gibi lağım kokusu çekiyorsun. ben izmir'in dağlarında, bostanlı'ya 20 dk uzaklıkta oturuyorum, şu sıralar lağım kokusuyla uyanıyorum, o bile beni hayattan tiksindiriyor tüm gün. bostanlı'da yaşasam napardım acaba?

çözüm: oy vermeyin, bu kadar basit.

Ben de dogma buyume Izmirliyim ama biraz hak yiyiyorsun gibi. Almanya ile karsilatiracagim. Orda vakti saati gunu gelmediginde yollari istedigi kadar bok gotursun toplamiyorlar. Ustelik Turkiyedeki kadar cop kutusu da yok. Buna ragmen vatandaslar sagda solda cop gorunce kendileri gidip cop kutusuna atiyor. Copler de Turkiyedeki kadar sik toplanmiyor. Turkiyede her gun cop toplaniyor gunde 2 defa en az ama vatandaslarimiz 2 adim otedeki cope copunu atmak yerine oldugu yere birakiveriyor.

Demem o ki sorun belediye degil, cope cop atmasini bilmeyen aklini kullanmayi beceremeyen halkin ta kendisi.

Sonuç:

Insanlar çöpü çöp kutusuna atıyorsa ama toplanmiyorsa suç belediyenin.

Ancak insanlar çöpü sokağa atıyorsa suç belediyenin değil insanların. Öyleyse hakkettikleri gibi yaşıyorlar zaten.

sabah olmadan 1 saat önce yerleri süpüren adamın sesini duyuyorum. istanbul

Şebeke yok yazar. Telefon kartı okunuyorsa sim kart yok yazar.

Ek:Spora sabahları aç karna gidiyorum, birşey olmaz dimi?

her gün alkol çok fazla. birayı kesin bari ve şarabı da günde bir veya yarım kadeh. öbür türlü kilo vermek imkansız.

TDEE hesabı yapıp günlük kalori miktarınızı bulun, -500 kalori yaptığınız zaman her gün

kilo vermeye başlarsaınız.

kendini zorlama, bir kaç gün sonra göreceksin ki o kasılmalar azalarak yok olacak.

durup durup birden yüklenince öyle oluyor, hele hele koşu bantında yokuş mokuş yapıyorsan ondan kasılması çok olası.

işte sakatlık çıkarma zorlanınca bekle, 3 5 vakit sonra geçecek ama inadına inadına zorlarsan kendini sakatlarsın.

70 dakika tempolu yürüyüşün amacına uygun bir faydası yok, inanılmaz bir vakit kaybı. kendini de sakatlayacakmışsın zaten. göbek ve basen yok etmek için yağ yakman lazım, bunun için de hiit çalışman isabetli olur. hiit diye araştır, zor bişey değil. koşmak bileğine zor geliyorsa nabız yükseltici ayrı bir antrenman yapabilirsin(ip atlamak, spinnig vb).

bu yeme içme temposu ile devam edersen kilo vermen ciddi zor. çok yüksek oranda alkol alıyorsun. yemeğini geç yiyorsun.

yeme pratiğini değiştirmen şart. ilk olarak alkolü azaltman gerekiyor. yemeklerini düzene sokmak için intermittent fasting yöntemini deneyebilirsin. yemeği düzelttirken spor yaparsan istediğin kiloya ulaşabilirsin.

yuruyus vakit kaybi +1 hiit+1
birayi kes, sarap 1 kadeh
10'da isten ciukiyorsan aksam yemegini iste daha erken saatte halletmeye calis.
spordan once kahve iyi gider.

daha gözle görülebilir ve net sonuçlar almak istiyorsanız biraz daha radikal değişiklikler yapmak zorundasınız. herkes nisan mayıs geldiğinde aa yaz geliyor ya şimdi plaja gideceğiz tişört giyeceğiz diye gaza geliyor. önemli olan yaşam tarzını sürdürülebilir olarak değiştirmek, sağlıklı olmak, kilo verilecekse sağlıklı vermek
alkol tahmin edersiniz ki bu çerçeve de faydalı bir şey değil. ne kadar azaltırsanız o kadar iyi. fazlasıyla gereksiz kalori, dehidrasyon, yorgunluk vb bir çok şeye neden olur. kararında arada içebilirsiniz tabii

hiç spor yapmayıp, ham vücütla birden fazla yüklenirseniz kendinize her yeriniz kitlenebilir. 70dk yürüyüş tamamen gereksiz ve saçma. Onun yerine kısa süreli HIIT yapın, youtube de bir sürü video var. 10dk yeterli. Yarım saat ağırlık çalışın. Kaslarınız ısındıkça günden güne şiddeti arttırın. Proteini arttırın, karbonhidratı azaltın. Çok daha kısa sürede gözle görünür sonuç alırsınız.

- yürüme öncesi ısınma ve bitirince soğumayı es geçme. 70dk tempolu yürüyüş zaten fazla, eklemlerini zorluyorsun, süreyi biraz azaltabilirsin. Ayrıca yürüyüşü ağırlık sonrasında yap derim. Bir de salonda varsa eliptik bisiklet daha iyi.
- çok tabii ki. alkolü tamamen kes. kesemiyorsan haftada 1e düşür.
- ben de akşam 10-11 gibi yiyorum, bir zararı yok. ne zaman yediğinden çok ne yediğin önemli. Ama makrolarını (karbonhidrat, protein ve yağ) takip et. Tavsiyem; telefonuna myfitnesspal uygulamasını yükle, her gün yediklerini oraya gir, hem kalori ham makro takibi yap.
- kuruyemiş, yoğurt, yulaf ezmesi+süt, 1 adet meyve. Bunların kombinasyonları da yapılabilir.

Evet

İçiyorum ve malt olacaktı. Kesinlikle, bildiğiniz gibi klavye hatası.

bwn günde 7 tane bira içerim. artık alkol bağımı yaptı beni kendine. onsuz yaşayamıyorum beni benden alıyor. ben de 1 tane bira içiyordum ama 7 ye çıktı.

Yahu sporu neden yapıyorsun rahat rahat içmek icin. Keyfine bak. 7 bira çok ama yine de üzülmeyin. Bence bira yerine arda daha az yormayan kalorili faydalı şarap falan deneyin.

Kamu davası nedir, sonuçlarından ne çıkar?

Savcı vefat anında olay yerine gelerek dosya açılmıştır. Polis ve savcılar soruşturmayi yürütecek bundan sonra.

Kamu davası=mesela birini bıçaklıyorsun, bıçakladığın kişi ben şikayetçi değilim dese de devlet sana dava açıyor, bu.

Sonuçları ne olur?
Maddi tazminat için failin bulunması şart mı?

fail ortada olsaydı kan parası verilip aile şikayetçi olmasaydı ufak da olsa cezai indirime gidilebilirdi. yoksa değişen bi şey yok

Fail bulunmazda dava falan açamam diye bir şey yok, maddi tazminat davasını faile değil failin arabasının sigortalandığı sigorta şirketine açacaksınız. Ancak trafik kazasının gerçekleştiğine dair elinizde herhangi bir kanıt olması lazım, eğer çarpan aracın plakasını alabildiyseniz TRAMER’den sorgulatın hangi sigorta şirketinde sigortalıysa o şirkete ihtarname gönderin 15 gün içinde yanıt gelmezse Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurun başka bir avukat vasıtasıyla. İstanbul’da gerçekleştiyse olay yardımcı olabilirim dilerseniz.

Not: Hasar takip şirketlerine sakın ama sakın bulaşmayın.

Vurup kaçmışlar galiba? Yani ortada bir plaka bilgisi de yok. Avukat bunu kast ediyor. Yani sorumlu henüz tespit edilmemiş kime dava açacaklar ? Savcılık dosyasını beklemek lazım hemen dava açamazdım ben olsaydım .

Bi avukata başvurarak yol alsınlar. Tazminat aracılarının eline düşmeyin

Bakmakla yükümlü olduğu her bir kişi için ayrı ayrı hesap edilecek tazminat çıkar. Avukatsız olmaz bu işler ve evet avukatım. Mutlaka hukuki yardım alın

Sadece eşi sayılır sanırım. İki oğlu da 18'den büyük

Avukata danışın. Verdiğiniz veriler cok az, hasar şirketlerine gitmeyin, iyi bir avukat dosyayi iyi yürütür.

Çarpan kişiye ulaşılamadı mı? Çarpan kişinin kaskosunda ölümlü kazalarda kişiye ödenmesi gereken tazminatla ilgili bir kloz varsa ordan da ödeme alabilirler.

açılın ben avukatım. öncelikle kaza tespit tutanağına bakmakta fayda var. ayrıca bu kazadan dolayı çok sağlam tazminat alınır.üst limit olarak 268 bin tl yazıyor ama bu tutarın tamamen alınması biraz zor. yaş, mali durum bu tazminat tutarını etkiliyor. bir avukata gidip yüz yüze konuşmanızı öneririm. bu konular internette halledilmez.

Bu işlerin de simsarları, yamyamları var. Aileyi şimdiden uyarın. Belki yakın belki uzak bir zaman ama MUTLAKA bulur aileyle iletişime geçerler. "Şöyle alırız yaparız, böyle ederiz, şöyle şu kadar para alırız" falan derler. Kesinlikle itibar etmesinler.
Doğrudan avukata. Mümkünse tanıdık/bildik/referansı olan bir avukata.

Not: avukat değilim, avukat yakınım yok.

Çıkarıyorum. Işık hızında hem de. Benim de hayatımdan çıkarmama rağmen arada bir merak ettim insanlar olur ama sonra ne bk yerse yesin, onu ben mi kurtaracağım diyerek işin içinden çıkarım.

Toplu kıyam yapabiliyorum. Çıkarıyorum ve de iyi ki öyle yapıyorum

Çıkarmamak için uğraşıyorum ama olması gereken oluyor sonunda.

+1
Bende öyleyim ve çıkaramıyorum. Kendileri kendilerini uzak tutunca çıkmış oluyorlar, bana kalsa ölümüne bağlı kalırım herhalde.

çıkarmamak adına yapılabilecek her şeyi yapmışsam ve yine de beni çıkar diye bağırıyorsa kafamın içindeki engelle butonuna basıyorum ve artık duymuyorum.

çıkarıyorum. çıkarmayınca işler daha sarpa sarabiliyor.

isimmisimyok +1

arada temizlik yapmayınca sanki tüm gereksiz ve atılması gereken bir zaman sonra çöp olmuş şeyleri bir kutuda saklıyormuşum gibi hissediyorum. daral geliyor. atılacakları atıyorum. dönem dönem kesinlikle yapılmalı. her anlamda temizlik insanı rahatlatıyor.

çıkarıyorum. g.tü başı ayrı oynayanları çıkardım, çıkarırım

çıkartıyorum. karşim senle işim olmaz diyorum.

cayir cayir cikaririm, merak da etmem.

Genelde beni çıkarırlar , bende dünden rıza olduğumdan sürekli bir sirkülasyon oluşuyor

Kendime hemen bir meşgale buluyorum.

İçmeye gidiyorum. Şimdi de öyle.

sporla ter değil kasvet atmış gibi oluyorum. o an spor yapma şansım yoksa internette artık kimse girmediği için örümcek ağı bağlamış bir forum bulup, alakasız alakasız tartışmaları okuyup, maksimum üçüncü sayfaya kadar kim haklı kim haksız bulmaya çalışıyorum, bazen herkes çok mantıklı ve saygılı yazıyorsa bunu kendime yediremiyorum ve içlerinden birinin nick'ine tıklayıp başka konularda savunduğu görüşe tezat bir şey yazmış mı ona bakıyorum, bulursam rahatlıyorum bulamazsam daha da sinirlenip internet geçmişini siliyorum ki bir daha aynı yere giremeyeyim. internete girme şansım yoksa kağıda üçgen çiziyorum, içine illüminati gözü yapıp gözün içindeki göz bebeğini yılan göz bebeği gibi düz çizgi yapıyorum, sonra o çizgiyi çapraz çizgilerle yıldız haline getiriyorum. sonra üçgeni aynalayarak bi üçgen daha çiziyorum, içine illümi...

Oluyor arada her insan gibi.Hayatımda ki iyi şeylere odaklanıyorum.Güzel bir müzik açıp kaldığım yerden devam ediyorum hayata.

yürüyom ben geçiyo.

Uyuyorum.

bana bu durum çok sık oluyor. ve kolay kolay atlatamıyorum.
içimde mürekkep patladı deyince yakınlarım anlıyor. yardımcı olamaya çalışıyorlar.

ama genel olarak telefonu kapatıp kendimi odaya hapsediyorum. dünyayla iletişimimi koparıyorum.
daha beter oluyor. en az 1-2 hafta zaman kaybediyorum bu şekilde.

Spor yap. Harekete gec.

hayır, olmuyor.

zaten senin önceden planlanmış bir aktivite listen olmalıydı ve bu duruma düşmemeliydin, daha fazla hobi edinmelisin dostum ve kendi kendine kalıp düşüncelere dalma. optum bye

çalışmasam kesin yaparım. çalışırken çok zor. eve gidip dinlenmek istiyo insan

Ankaradayım. Pazar günleri evde canım sıkılınca çıkıp yürüyorum otobüse binip bir yerlere gidiyorum müzik dinleyerek. Kahve içiyorum kitap okuyorum parkta falan

Sürekli yaparım.Hiç olmazsa starbucks vb gidip dizimi orda izlerim.Ev bazen çok boğuyor.Dışarda olmak güzel,iki insan görüyorsun:)

Yapasım geliyor ama üşeniyorum, evde sıcak sıcak film/dizi izlemek varken gözümde büyüyor.

ben, biraz evcimen birisi olduğumdan evde otururken pek öyle canı sıkılan ya da üzerine hafakanlar basan birisi değilimdir.
ha, şu var: bazen, tabi, kız arkadaşım "hadi çıkalım, bir yerlere gidelim" diye emredinmce, ee... şey, pardon yani öneri getirince çıkmam icap ediyor tabi.

Bazen Pazar gunleri evde kalakalmışsam ve birlikte çıkacak kimse de bulamamışsam çıkıp bir yerlere gidip evde okuyacağım kitabı o bir yerlerde okuyorum

Eğer evdeysem ve boş vaktim varsa dışarı çıkıp dolaşmayı seviyorum, ama otobüse binmem, zira toplu taşımadan hoşlanmıyorum. Yürümek güzel, saatlerce amaçsızca yürüyebilirim. Yorulunca bir yerde mola verip kahve içmişliğim de oluyor.

bayılırım.. yanıma mama filan da alıyorum çıkarken, denk geldiğimde kedilere veriyorum, yakalamışken sevmeden bırakmıyorum :) duruma göre bir yerde oturup çay kahve içiyorum, çantama kitap atmışsam kitap okuyorum, dönüşte mağazaların vitrinlerine bakarak yeni çıkan şeyler hakkında fikir ediniyorum, en son markete uğrayıp eksiklerimi alıp eve dönüyorum.

eve gitmisken isim yoksa kesinlikle disari cikmam. gereksiz trafik ve kalabalik niye cekeyim diye dusunurum

Aylik akbilim yoktu ama Istanbul'dayken yine yapardim. Alirdim kitabimi, modada ara sokaklarda dolasir sonra bir kafeye girip saatlerce okurdum.

Yalnız değilsin, dakika 00:48 ile 2:15 arası :)

www.youtube.com

toplu taşımadan nefret ettiğim için o şekilde yapmıyorum, hayır. İstanbul'da yaşarken vapura binerdim ama aylak aylak, hele öğrenciyken. defalarca karşı yakaya gidip gelmişliğim var o şekilde.

onun dışında darlandığımda bulunduğum ortamı terk edip yürüyesim geliyor ama. hele bir kere spor salonunda heyheylenip, eşyalarımı bırakarak ortamı acilen terk edip sahile yürümüşlüğüm, koşmuşluğum, cebime sıkıştırdığım 20 lirayla iki bira içip spor salonuna geri dönmüşlüğüm falan var.

@onemoremile
Doğru lan bende böyle hissediyorum bazen :D
Ama bu başka tabi çıkıp dolaşmaya ihtiyacım olan bir dönem. Bkz. Son iki duyuru

erasmusta olsun, kendi normal yaşadığım şehirde olsun, takılacak biri bulamadığım veya bulmak istemediğim her zaman içmeye yalnız başına gittim. en son geçen hafta yaptım cuma günü. mekanım alsancak oluyor tabi, muzaffer izgü sokağı.

E tabi işim olmadığında büyük şehirdeysem tabi:) olduğum yerde yürüme mesafesinde her yer .. gezip alacaklarım varsa alıp sakin kafayla oturup bir şeyler içmek ..

aynen. ben de kızılay'a gidip geri dönüyorum.

Daima.

Of çok sıkıldım bir dolanayım diye spontane çıkmam. Tek başıma çok gezerim ve severim ama her şeyimi planlayarak çıkıyorum çünkü evim uzak ve ulaşım zor.

Evet faiz alırlar. 300 lira kadar olan alışverişi kartla yapın en iyisi.

mahallendeki bakkala, markete rica et, o 300 lirayı karttan tek çekim çekip sana 300 versin. ama komisyon istememesi gerek.

Altın alıp bozdurmak mantıklı değil. Al-Sat fiyat farkı çok zaten. Kredi kartının mevduat hesabında +300 görünüyor olabilir. Oradan çekince faiz binmez. Karttan nakit çekme gibi değil yani. Bankamatikte 'mevduat hesabı' olarak görünen bir seçenek varsa oraya bakın.

Bankan ile görüş, artı bakiyeyi vadesiz hesabına aktarsınlar.

bankayı ara veriyorlar yada şubeye git.

bankayı ararsan hesabına yatırıyorlar hemen (aynı bankada hesabın varsa tabii).

Bankayı ara, hesabın varsa aktarırlar. Yoksa da şubeden hesap açtırabilirsin

içmek lüks mü ihtiyaç mı?

Lüks

niye lüks ki? ben birşeyler içtim ama lüks falan değildi.

Edit: Ha pardon, ben süper burjuva algımla maddiyata gönderme yaptığınızı düşünmedim de içme eylemi olarak baktım. "18'den büyükseniz yaparsınız?" gibi düşündüm. Çünkü çok param var. Lanet olsun.

Uzun uzun yazmaya lüzum yok.
%5x oy alan iktidar ve vergiler lüks ediyor işte.

evde bira yaptığımız sürece lüks değil. şişesi 1.5 liraya lüks mü olur?

6 tanesi 65 kron 30 lira yapar nesi luks ula

ben icemiyom. yarin aksam bendeyiz mesela, normalde plan farkliydi ama bes kurusum yok. ama ev var. o yuzden sende toplanak, arpani suyunu da biz alak dediler, oylelikle ikna oldum. birine iki, birine dort bira kitledim. digeriyle de pazarlik yapiyorum. yetmiyo. en azindan 7-8'i bulmam lazim. kendi param yok. uc biracik alsam iki, bilemedin uc gun daha param olur cebimde, sonrasi wefad. cok isterdim hafta sonu birami acayim fistigimi findigimi yiyeyim ama yok. evde bi de yani. o bile olmuyo. haftada 4 bira icsen ayda 130 lira falan. yuh. nerden baksan 15-20 gunluk yemek parasi.

Pek içen birisi değilim. İçtiğim zaman dışarda içerim ama düşünürüm ne kadar gidecek gibisinden. Çok üst düzey gelirim de yok bana yetecek kadar işte.
Ama dediğin gibi lüks birşey oldu içmek. Bir de evde alkol yapma olaylarına da el attılar. Hepten lüks oldu.
Orta direk şaban filmiydi sanırım. Zam gelen kahvaltılığı kavanoza atıp ekmak banıyordu kemal sunal. Yakında yine öyle olacak galiba :)

ben su içiyorum bu bir lüks müdür?

yerine göre değişiyor bu durum. şişe biranın markette 1,70 pln olduğu diyarlardan yazıyorum. alkol ucuz, herkes içiyor, herkes mutlu :)

bu duyuru açıldığında alsancak'ta yalnız başıma üçüncü birayı gömmüştüm. evdeyim şimdi +1 ekleyin.

lüks değil lan sanki? 11 lira şişe bomonti. 2.60 küsür lira otobüsle gidiş, 2.60 lira dönüş. şimdi 2.86 yapacaklarmış gerçi.

Bu kosullarda luks. Haftada bir falan ancak kendine kucuk bir guzellik yaparsin en fazla. Hatta biz onu ay yapalim.

Irkını pisletenler yüzünden.
Kurunun yanında yaşlarda yanıyor.

varoluş korkuları.

Cunku kodumuzun pislik tarafinda sakli.

www.ncbi.nlm.nih.gov

Phelps'in irkcilikla alakali guzel calismalari var, okuyun, okutun ^^

daha geçen yıl yılbaşı kutlamalarını kana bulayan müslümanlar yüzünden olabilir mi?

bu her zaman belirli kesimlerin işine gelir. bilerek bu gibi işler başkalarına yaptırılır.

@babilbalığı
İslam'da hiç bir şekilde ırkçılık yoktur. Ve anlaşılan pek bir bilgin de yok bu konuda. dersini iyi çalışmıyorsun. o saldırdan zarar gören kocası vurulan kadın bile bak ne diyor? :
youtu.be

yazarı yabancı bir çok kaynak, kitap bile müslümanaları övebiliyorken
yine bunun tersine ifade içimizdekilerden geliyor.
sonra: türkiyede özgürlük yoq..

Irkcilik salt bir kavram degil. Insanlar kendinden olani gozetir. Irkcilik sadece bunun cok dar oldugu bir alan.

Insan dogasi geregi kendisine yakin olani gozetir digerlerini dusman beller. Bu aileden baslar, ayni mahalle, ayni cemaat, ayni mezhep, ayni din, ayni dil, millet, irk, renk diye gider.

Bir cok vegana gore de vegan olmayan herkes turcu bu da bir irkcilik.

Linke bakmadan kavramlar uzerinden gidiyorum. Bir hayatta kalma ve kollektif hareket etme durtusu bu. Ama modern dunyada yeri olmadigi icin zamana karsi yenilecek elbette.

müslümanlık ırk değildir diye söylemeye geldim, neyi kastettiğinizi biliyorum ama ırkçılık kelimesinin genel bir yanlış kullanımı var çevrede çok gözüme çarpıyor bu aralar.

tabii ki arar, yaptım, yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır.

Arıyorlar ama çok boş konuşuyorlar bro. Hatta ben içtim demek için bile arayan oluyor pek heves etme yani.

evet benim eski sevgilim o zamanki sevgilisi onu terk edince arayıp telefonda bana ağlamıştı. şimdi düşününce ne garip.

edit: tabi bu tam olarak senin kast ettiğin durum değil sanırım ama olsun haha

1 birayla o kıvama gelip arayan var.

kadınlarda daha çok oluyor. erkekler gurur falan yapıyor aramıyor da kadınlar unutamadiysa her içtiğinde arayıp rahatsız edebiliyor.

arıyorlar, işin kötüsü arayıp bir de fırça çekiyorlar hani özledim aradım falan değil. baya giydirmeye başlıyor sana.

Ararlar. Çünkü kadınlar da insan. Alkol kadına da aynı şekilde tesir ediyor.

22 yaşımdayken içip aramıştım gel konuşalım diye, o da ikiletmedi geldi. Boş konıştuğuma eminin ama pek hatırlamıyorum. Ertesi gün twit atmış “sarhoşken söylenenler, ayıkken düşünülmüştür” diye. Bazı adamların boş konuşması için içmesine bile gerek kalmıyor.

arar. aradım. öyle flörtleştiğim birini filan değil ama. eski sevgilim aklıma gelir onu aradım hep.

Bana onu hatırlatan bir şarkıyı söyleyen adamı videoya çekip atmışlığım var mesela.

yapmak uzereyim. beni engelleyin

beni hiç aramadılar şahsen. artık ne kadar nefret ettilerse benden, sarhoşken bile akıllarına gelmiyorum demek ki. ama bir kaç arkadaşımı eski sevgilileri aramıştı.

evet, en az erkeğinki kada rezil

Erzurum un maalesef öyle bir havasi var sanırım. Ne seninle ne sensiz diyoruz bu duruma. Ben de sevmiyorum ama üç gun ayrılınca özlüyorum. Bence dönmeyin erzurum a. Eskişehir bırakılır mı

Neden övmekten çekiniyorsun ki? Ben Erzurum'un bir kısmını gördüm. Gayet güzel bir şehir. Erzurum, Kars, Erzincan gibi şehirlerin sakin ve stresten uzak şehirler olduğunu düşünüyorum. Canın istiyorsa git.

bende senin gibiyim. doğudayım ama kendi memleketime geldiğimde bende senin gibi hissediyorum.

"Şerefil mekan bil mekin" derler. Yani "mekanın şerefi içindekilerdendir".

Eskişehir senin memleketin. Erzurum'daki samimiyeti kendi memleketine bulaştırmak, insanların samimi ve olumlu yönlerini yakalayarak o yönleri vurgulamak, hem kendin olumlu olmaya çalışıp hem onlara bunu aşılamak bence senin Eskişehir halkına verebileceğin en büyük destek. Çünkü bu olumluluk ve samimiyet insanların hayatları ı ferahlatacak, psikolojilerini düzeltmeye yardımcı olacak, kolaylaştırıp güzelleştirecek.

Erzurum'a dönüp orada devam etmek de sadece seni kalkındırabilir ama o da garanti değil.

İstersen Eskişehir'e seni ziyarete geleyim, benim de nüfusa kayıtlı olduğum yer ve hiç görmedim, görmüş olurum. Üzülme, 14 yıldır çok fazla değişiklik yaşadın, şu an böyle hissetmen çok normal. İnsanoğlunun çiğ süt emdiğini her zaman hatırında tutmak işine çok yarayacaktır.

2010 yılında ilk kez Eskişehir e geldiğim zaman esnaftan hiç haz etmemiştim. Yerli halkı da hiç iyi değildir çıkarcıdır, öğrenciler güzeldi yardımcı olmaya çalışıyorlardı gerçekten. 2015 yılında ayrılırken çok da üzülmedim, yavaş yavaş küçük İstanbul oluyor orası. İnsanlar birbirini nasıl düdüklerim gözüyle bakıyor. Bir çevren yoksa çok boş, arkadaşların varsa inanılmaz bir şehir. Ama aradığım samimiyet yok.. Öğrencileri çıkar geriye bir grup çöp insan kalır.

“Her nerede değilsem orada mutlu olacakmışım gibi gelir.” Charles Baudelaire

(git: www.youtube.com

ne demek ben bitmesini istemedim? bitmiş işte. salla boşver, geçer zamanla. canının yanması doğal değil mi? birşey yapmadım ben şahsen. sisteme karşı gelerek yendim yani yenerdim. izin vermedim birşeyler olmasına falan filan inter milan. neyse 20 dk sonra Leicester - Manchester City maçı var. kaliteli bir atmosfer olucak bence. öneririm, kafa dağıtmak gerek bazen.

olay tazeyken delirecek gibi oluyor insan ama bir de bakmissin, bir hafta, bir ay ve yillar gecmis. sen sonra baskalarina benim de bes senelik iliskim vardi ama gecti gitti diyeceksin. zaman kavramini sevelim.

Vardı öyle bi ilişkim, 1.5-2 sene sürdü tam anlamıyla hissettiklerimin bitmesi ve özlemin geçmesi. Geçiyor. Sadece sabır lazım.

Şimdi ayrılalı 5 yıl oldu, hayatımda deli gibi aşık olduğum bir başkası var, 1 senedir.

Ben üç aylık ilişki bitti diye duvardan duvara vuruyorum kendimi. Senin halini tahmin bile edemiyorum.
Geçmiş olsun.

En mantiklisi zihni meşgul tutmaya çalışmak. Zamana bırakmak.

yapmadık. olduğumuz yere kök saldık, toprağa karışmayı bekliyoruz.

Ciddi manada ölmek istiyorum, onu ne yapacağız?

cok zor be abi. beraber gittiginiz yerlerden, beraber yaptiginiz seylerden uzak durmaya calis. anca oyle azalarak bitebilir :/ zaman her seyin ilaci

geçer gider kasma.

yenisini bul. ne kadar çabuk o kadar iyi.

çivi çiviyi söker. o kalibrede birisi gelirse unutturuyor, gelmezse pek kolay olmuyor malesef.

Aynı firmanın başka ildeki şubesine geçecek isen neden istifa ettin, ben onu anlamadım? A ve B şehirlerindeki firmalar aynı değil mi?

Geçiş için uğraşmak gerek, bölge müdürüne falan gidip iki saat izah edeceksin o da bugün yarın sallayacak seni falan filan.
İstifa edip geldim aynı gün evrakları hazırla dediler merkezden sicil yüzünden red yedim.

selamlar,

eğer işten ayrılma bildirgenizdeki işte ayrılma sebebini belirten maddedeki yanılgının yapılmasının üzerinden 10 gün geçmediyse, işveren kendisi online ortamdan bunu düzeltebilir.

10 gün aşıldıysa;

türkiye iş kurumu müdürlüğüne bir dilekçe yazılmalı ve durum belirtilmelidir.

Şu okuduklarıma göre seni işten çıkarmak için fırsat kolluyorlarmış. Sen de istifa edince kapıyı kapatmışlar gibi geldi.

İş mahkemesine ne diye dava açacaksın ki? İş yerinden sen istifa etmişsin zaten.

Arkadaşlar SGK sicilimde belirsiz süreli sözleşmenin işçi tarafından feshi yazıyor yani istifa.
Şu an yaptıkları firma içi sicilin kötü yazılması.
Eski işyerinden hala görüştüğüm müdürler var, bölge müdürü dahil. Sorun tamamen merkez kaynaklı.
Yarın düzeltme isteyeceğim, düzeltme olmazsa bu kötü sicili haketmedigim için dava açacağım.

Sicilime hırsızlık yazılmış. Bunu düzelttirmek istiyorum hocam, basit birşey değil.

sesli dusunuyorum:
ihtarname cekin; calisamadigimlniz sure boyunca yasadiginiz maddi/manevi buhran icin yasal haklarinizi sakli tuttugunuzu, bunu dava acmak gerektirirseniz temerrude dusurulmus olduklarini ispat acisindan yaptiginizi belirtin.

dava acmaniz gerekirse avukata basvurun. bu yasadiginiz kayip icin zannediyorum en azindan manevi tazminat talep edilebilir.

hocam sicilinize hırsızlık yazılmış, siz arıyorsunuz ik yı, ik ya evet hırsızlık yazmışız yanlışlık olmuş ama düzeltmek için uğrsşmak lasım bölge müdürüne fln mail atıcaz uğraşamam mı diyorlar ? sizin anlattığınızdan bu çıkıyor ? direk ik müdürünü arayın konuşun,

Direkt oraya bağlanamıyorum, birine bağlıyorlar o da sallıyor su mail atsın bu arasın falan filan.

Şimdi eğer bu şirketle bir istikbal düşünüyorsan, sempatik yollarla (mahkeme vs karıştırmadan) o sicili düzelttirip, yeni işine başlamayı deneyebilirsin.

Eğer "canları cehenneme" diyorsan, savcılığa bir adet suç duyurusunda bulunacaksın, gerisi ile onlar uğraşacak.

Hannibal.

Ayrıca Can Manay tam anlamıyla abartılan bir karakter. Saçma sapan bir insan hatta.

Ben de öyleyim.

can manay karakteri, başarılı olduğu için karizmatik bulunan bir sosyopat. Ki yazar da zaten karakteri eleştirel kurgulamış. ve genel istatistik verilere göre sosyopatların başarılı olma oranları özellikle eğitim seviyesi düşük toplumlarda çok yüksek . iyi seyirler efenim :)

Suskunlar
Kayip
Ciplak gercek

bir şey demeyeceksin paşa paşa ödeyeceksin yapacak bir şey yok. geçmiş olsun

Onlar her gün dolabı tekrar doldururken neyi eksildiğini not edecekler ve sana check-out yaparken fatura edecekler. giren girdi yani.

Yediklerini ödiceksin, kola 5-10 tl dir çizi 5 tl falandır çok kazık hesap çıkmaz.

Valla benim son kaldığım otelde soft içecekler her gün yenileniyordu ve ücretsizdi. Votka rakı vs. ücretliydi sadece. Muhtemelen çiziyi ödersin, kola ve meyve suyu onlardan olur diye umuyorum.

git marketten al yerine koy ya. ucuz otellerin ucuz uygulamaları işte. bi kolaya 5 tl ödeme.

@bohr atom modeli +1

Havlu şampuan tuvalet kağıdı falan da ücretli mı beyler? :(

bohr hakli ama coktan not etmis olabilirler.

ya da acikca durumu belirt, bu seferlik belki tahsil etmezler.

oda temizlenmeden önce git marketten, bakkaldan al aynısını yerine koy boşuna fazladan para ödeme +1

marketten alacaksan, odadan çıkarken kapıya rahatsız etmeyiniz kağıdı as, sen yokken girmesinler.

+1 ile katılıyorum. Söylenecek başka birşey yok.

bence filmi yazan bu kadar farkında değildir verdiği mesajın, öyle söyleyeyim.

şimdi tam olarak örneği hatırlayamadım ama şöyle bir şeydi.

bir ressamın sergisinde herkes bir resmin üzerinde toplanmış tartışıyor, biri resimdeki imzanın kuyruğunun kırmızı rengi ve zönünden ötürü komünist yanlısı olduğunu iddia ederken, diğeri ölüme vurgu yaptığını iddia ediyor etc. neyse sonra ressam geliyor ve soruyorlar, cevap: fırçam kaydı.

şeyh uçmamış mürit uçurmuş gibi işte.

kısaca bana bazen böyle derinlerde büyük resmi görenler ve sallıyorum illuminatik alt mesajları bulanlar garip geliyor. buradaki örnekte bana öyle geldi. gerçekten olabilir mi? elbette her şey mümkün ama çok zorlama geldi bana.

abi bu teoriyi her şeye ama neredeyse her şeye uyarlayabilirsin. o kadar çok benzerlerini duydum ki pek bir şey ifade etmedi bana. azıcık komünist düşünce yapısıyla ilgili şeyler okuyan herkesin farkında oldugu bir şey bu. bilinçli veya bilinçsiz yapıldıgı tartısılır. veya etkileri...

"filmin sonunda saim bey kızıyla konuşurken "yenildim" derken yalan söylemektedir. saim bey’ler hep kazanmaktadır. düzenin devamı için “yoksul aile miti“ seyircide üretilmiştir. mesaj çok nettir : saim bey’lere isyan etmeyin, evinizi, barkınızı elinizden alacak kadar güçlüdürler ama bunları kafaya takmayın, onlar mutsuzdurlar. siz bu kadar ezilmenize rağmen onlardan daha mutlusunuz. yoksulsunuz yoksul kalın, asla bunu sorgulamayın. sorgulamayın ki saim bey’lerin düzeni sonsuza kadar devam edebilsin. düzenin istediği adam olun, ferit gibi isyankar olmayın, kahramanlarınız yaşar usta'lar olsun."

Yaşar Usta'nın anti-kapitalist olması neden bekleniyor ben anlamadım. karakter öyle sabırlı, ailesine düşkün belki pasif yazılmış ama ben öyle seviyorum. 70'lerde çekilmiş ama alttan sistem köleliği mesajı veriyor büyük resmi zorlama. Yaşar Usta, Feyzo, Banker Bilo hepsinin yeri ayrı.


@mezarkabul

"yeşilçam sineması ideolojiktir ve her zaman burjuva düzenini korumaya çalışır. sürekli üretilen yoksul ama mutlu aile miti ile halk uyuşturulur. yoksulsunuz ama mutlusunuz, zenginler mutsuzdur isyan etmeyin propagandası yapılır."

Yorumlanan sadece film değil. Tüm Yeşilçam sineması bireyi köleleştirme gayesi güdüyor imiş. Büyük resim eleştirim o kısma. Yoksa filmi farklı okuma hakkına elbette sahip.

"büyük resmi görmüş" diye bir ironi yapmak doğru olmaz kanaatimce. bir eser ortaya çıktıktan sonra kaç kişiye ulaştıysa o kadar farklı yorum getirilebilir. Ayrıca senarist bunu kastetmedi diye bir söylem de doğru olmaz. Senarist kastetmemiş olabilir ama söylediği şey ekşi şeylerdeki gibi olabilir.

Ciddiye alacagim bir yazi degil.

Nuri bilgi ceylana uzak filminden sonra bi seminerde sormuslardi, smart marka arabayi minimalizmi yansitmak icin mi kullanmistiniz filmde diye, yok o benim kendi arabam masraf olmasin diye onu kullandik demisti. Bu da Boyle bi animdir.

soundcloud.com bu da var bir de.


Zaafler insnı otoriteye boyun eğdiriyor, düzene katkı sağlamaya itiyor gibi bir anlam var.

oysa ki biz vakit geçsin diye izlerdik filmleri. fular olsaydı anlardık olayları, ayıkırdık ama film sayesinde boyun eğdik hala fakiriz he.

valla şu filmlere bakıpta fakir insanın fakir kalmaya devam edeceğini, öyle olmasa bile alttan alttan bilinçaltına bunlar yerleşeceğini pek sanmıyorum. ki benelde kaç kişi filmleri izlerken kendini o kişinin yerine koyuyor ki (kötü adamın-fakir adamın). herkes izlerken o fabrikatör amcanın yerinde olmak isteyecektir. bir de o filmi izleyenlerin ne psikolojide ne durumda izlediğini bilmemiz lazım.

bana göre sanata dair ne varsa herkes farklı bir anlam yükleyebilir. saygı duyuyorum. ama ben film dizi izlerken vakit geçsin diye izliyorum. ordan gördüğüm şeyle gaza geleceksem, kendine bir şey addedeceksem reelde yapmış adamları görerek tek başıma uzaya çıkarım :)

Münir Özkul filmlerinin analizini yapan bir yazı okumuştum vaktiyle. Aradım ama bulamadım, bulursam atarım buraya da. Fakat özet geçeyim: Münir Özkul'un oynadığı roller, genelde işçi ve "işçilerin dert yanıp, çare istediklerii akıl danıştıkları baba" figürlerinden oluşuyor. Onun buna dair tavrı ise "isyan etmeyin, patronunuz size iş veriyor, olanla yetinin" minvalinde olmakta.

sabaha kadar ne töreni oluyormuş ya

Anma töreni.
19 Mayıs ya hani

Hocam anma töreni... Devlet protokolü diyorsanız sabah oluyor, en fazla 2 saat sürer.
Onun dışında halk kendi ziyaretini, etkinliğini kendi düzenliyor. Günün herhangi bir saati gidebilirsiniz. Ama toplu bi etkinlik varsa benim haberim yok. Onun dışında vaziyet böyle.

yok onu biliyorum da sabaha kadar sürmez tören 2 saat anca

Anıtkabirde olmanızın nedeni nedir?

Ata'mı kabrinde anmak istiyorum

gece töreni sabaha kadar sürmez 11-12 gibi biter. ankara'da olsam gelin bizde kalın derdim, ama maalesef şehir dışında olacağım. sabaha kadar ankara ayazında donarsınız. bir yer ayarlamaya çalışın.

bu arada, 19 mayıs sabahı çok kalabalık olduğundan gençler akşam ve gece geliyor. ergenler bilmez.

asics new balancea göre daha şık bence ve uzun vadede daha kaliteli.bu arada gerçekten decathlonun ayakkabıları da gayet iyi. kalenji mesela.

Günlük kullanım için Kalenji leş. Ayak kokusu yapıyor ve birkaç saate kalmadan ayaklarınızı yakıyor, aşırı derecede sikiyor. Çünkü Decathlon da ki bütün ayakkabılar birkaç saatlik kullanım için, günlük değil.

Bahsedilen modeller için link atar mısınız. Benim bulduklarımda aşırı fiyat farkı var, hangisini kastediyorsunuz anlamıyorum

Bu iki ayakkabı arasında ki fark ne?

www.sportsoul.com

www.sportsoul.com

biri daha koyu renkli.

O kadar fiyat farkı renkten dolayı mı yani.

Asics

asics,

new balance ne ki ya, hummel gibi birşey

Nb 990

Şekil şemal olarak New Balance daha iyi bence. Asics koşu için.

Asics gel serisi acayip rahat. Şu anda lyte V kullanıyorum, nispeten ucuz alt modellerden olmasına karşın ağrılara falan iyi geliyor.

skechers kesinlikle

Skechers rahat ama dayanıksızmış o yüzden baştan eledim.

new balance 411
new balance 624

direkt model verdim. ozellikle 624ab muthis. ben hayatimda bu kadar rahat ayakkabi giymedim. ama skechers hic denemedim, herkes onu da ovuyor. veya camper da daha iyi olabilir.

asics'in ayak tipine özel tabanlı ayakkabıları var. biraz araştırma ile sana uygun olan modelleri bulup deneyebilirsin.

Skechers
Nike
Asics

Running modellerine bakın

Kullanim alanini bilmemekle beraber asagida da crocs ile soru soran arkadasa da yazmistim ,kimi zaman gunde 16 saat ayakta durmama ragmen crocs giydigimden beri hic bir sorun ve agri yasamadim ayaklarimda. Yaklasik 3 senedir kullaniyorum ve her gun giyiyorum ondan once neredeyse her ayakkabi-terlik modelini denedim ve hep sikinti yasadim.

aylık faiz oranı işler işte. yüzde 2,25 ise mesela o kadar faiz işler.

Borcun artar sürekli.

Borcum öyle çok değil, 1900 ödemem gerek asgari 800 civarı ödeyeceğim. Faiz ne kadar olur, 50-60?

faiz 25 tl olur 1 ay için

faiz artı vergi ödüyorsun galiba kkdf ve bsmv adı altında. 25 liradan fazla tutar.

1100 tl kalan ödeme için:

faiz: 20,24 TL
vergi: 4,05 TL

toplam faiz + vergi: 24,29 TL

Bence normal, fotograd koyar mısınız?

i.hizliresim.com

Yeni krem sürdüm. Üsttekinin alt tarafı baya gölgeli ten rengi gibi duruyor

Bazı bölgelerde boya tamamını kusmuş gibi duruyor :( yaptırdıgınız yere bi gidin bence. Sorun varsa düzeltirler

normal bro. siyah dövmede olur bu. bi rötuş yapar, düzelir.

tekrar üstünden geçecek. tutana kadar

bana da bi sorun varmış gibi gelmedi.

normal, 1-2 hafta daha bekle o zaman belli olur tam nasıl oldugu, kremle beraber mürekkebin bir kısmını kusuyor

Maalesef alamıyorum. Kuvvetle muhtemel olarak deviasyon mevcut. Uyku kalitesizliği, çabuk yorulmak, gün içinde uykunun gelmesi, ne ararsanız mevcut.

Bu konuda çok hassasım, ikisi de açık.

Hayir, daima biri tikali oluyor. Ameliyat olmam gerekiyormus doktorun dedigine gore.

Biri diğerinden az mı nefes alıyor bilmiyorum ama sorunsuz nefes alıyorum. Burun estetiği yaptırmak istiyorum nefes alışım bozulur diye de korkuyorum

ben onu çalışma prensibi tek taraflı diye okumuştum yalan mıymış?

biri full çekiyor diğeri %30 destek.

biri normal diğeri kapalı gibi , diğerine göre daha az oksijen alıyor. ihtacımız karşılayacak kadar almıyor. ama ikisi birlikte yeterli.
antrenman yaptığım zamanlar giderler iyice açılıyor. o zaman ikisi de açık oluyor :)

ikisi de full çekiyo. çünki deviasyon ameliyatı oldum (klip klip)

Birinin hep tıkalı olduğunu açıldığında farkediyorum.

ikisi de full çekiyor.

İkisi de tam açık. Bazen yattığımda biri tıkanıyor, sonra o açılıp öbürü tıkanıyor. Çoğu zaman soğuk algınlığı varsa oluyor bu, yani vücut hafif kırıksa falan.

burun deliklerinin ikisi aynı anda aktif olmaz. nöbetleşe çalışırlar.

sağlıklı bir insanda burun deliğinin biri açık diğeri yarı kapalıdır. türk insanının zaten yüzde 70'inde deviasyon var ama bu nefes almaya engel değil. bizim millette mal bulmuş mağribi gibi koşa koşa bıçak altına yatıyor. hey yarabbim.

ikisinden de nefes alabiliyorum

bazı arkadaşların da belirttiği gibi burun delikleri dönüşümlü olarak çalışır ama bunun da bir yüzddesi, sınırı var. ben geceleri her yattığımda bir tanesi neredeyse %90 kapanıyor ta ki kalkana kadar.

İki sene öncesine kadar ne güzel gürül gürül nefes alıyordum her ikisiyle de ama askerde ne olduysa sol deliği kaybettim, o taraf genelde tıkalıya yakın olmakla beraber %30 verimle çalışıyor.

KBB'ye gittim, konka hipertrofisi tanısı koydu ve haftaya gel ameliyat ederim ben dedi, öyle saç kesecekmiş gibi konuşunca korktum gitmedim. Tek delikle idare ediyorum bir süredir :/

Alabiliyorum. Böyle bir şeyi de ilk defa duydum.

Alıyorum.

ikiside açık

alıyorum

güle güle git. darısı başımıza.

hoşçakal...çok mantıklı bir karar darısı basımıza ama zor

Hiçbirşey için değmez dostlar, yemin ederim iki kat maaş verseler kalmam.

nereye go?

Memlekete, Antalya.

Istanbula gercek anlamda alışsaydın ve paran olsaydı böyle gelmezdi.Kültürel, etkinlik burda, mekanlae burda, her semtin güzelligi ayrı En iyi semtlerden birindeyim, cebimde param var ve Istanbul mükemmel:) Baska sehirde yasayamam. Bizi dusunme yani biz iyiyiz. Güle güle.

Kadıköy de bir yıl geçirdim, paramda yeterince vardı istediğim şeyi yapmadığım olmadı. Tamam, her şey burada, mekanlar ok, etkinlikler ok peki ya insanlar? O kalabalık, rezalet sıkışıklık, her şeyin iç içe üst üste binmesi ne olacak? O trafiği parayla mı açacaksın? Geçin Allah için ben almayayım.

E hiç gelmeseydin? Sana da çekici geldi ki pek sevdiğin memleketini bıraktın geldin, o çekiciliğini yitirmiş olması İstanbul'un ya da insanların sorunu değil ki. Kalanlar da o çekiciliği henüz kaybetmemiş, ya da her gün kendini çekecek yeni bir şey bulabilen insanlar. Şahsen burada doğdum büyüdüm, başka bi istanbul yok

Bir macera ettim, geldim. Beni çeken dışarıdan anlatılan İstanbul, tünelin ucu bombok işte onu diyorum. İnsanlara da lafım yok, on ürün al dokuzu İstanbul da üretiliyor. İş burada diye buradalar. Yine on kişiden sekizi buradan nefret ediyor, adım kadar eminim. İstanbul var ama yaşamak için yok. Gel, gez, gör, git böyle var.

hoşçakal, yolun açık olsun!
bu kalabalıkta seni özlemicez ama sorun sen değilsin valla :/

hayat tarzı meselesi. o yüzden siz nasıl yaşıyorsunuz gibi düşünceler bana saçma geliyor. evet ben de çoğu zaman istanbul'dan nefret ediyorum. ama şöyle örnek vereyim, bu nefretim facebookta göreceğim "oliver koletzki indigo'da" eventine kadar. istanbul dışında yaşayıp şöyle bir şey görsem, uzun süre mutsuzluk sebebi olur benim için. napsam etsem de istanbul'a yerleşsem diye planlara düşerim.

bu sadece bir örnek. bu ne aradığınla alakalı. istanbul'da aramadığım ve nefret ettiğim çok şey olabilir, ama aradığım her şey burda. aradığım her şeyin olduğu yeri tercih ederim, aramadığım şeylerin varlığına rağmen. yetinme meselesi sanırım, aradığın her şey değil de buldukların yetiyorsa pekala antalya'da da yaşarsın başka yerde de.

Evet tam da böyle. Öncelikler farklı ve ben rahat yaşamak istiyorum. Her şeyin elimin altında olmasına lüzum yok.

git abi-abla git en iyisini yapmışsın. ben de gitmek istiyorum nasip olmuyor ya. ömründen ömür kaybediyorsun bu sevdiğimin (!) şehrinde. yolun açık olsun

ben kadıköylüyüm ve istanbul'da yaşamaktan çok memnunum açıkçası. ölmüş insanlık deniyor da, şehirdekilerin zaten %80'i dışarıdan gelen kişiler ve insanlığı öldürenler de onlar. ben çocukken bile daha çok istanbullu vardı, şimdi herkes başka yerli, son 10 sene içinde gelmiş. küçük şehir övücülüğü yapamayacağım o yüzden :)

Nasil yasayabiliyorum? Baska yerde yasayamayacagim icin burada yasiyorum. Her sey burada, baska yerde yapamam. Yani sana pek gipta etmedim:)

Bende 1buçuk yıl önce geldim istanbul'a. Eğer birgün gitmek zorunda kalırsam çok üzülürüm. Az önce beşiktaş'a gittim de trafik yok diye üzüldüm resmen :) anlayacağın bazen trafiğini bile sevdiğim oluyor ara ara.

Ha sitem ettiğim zamanlar da olmuyor değil. Bakırköy'de yaşıyorum ve otopark sorunundan gına geliyor. Ama bakırköy'ü de çok seviyorum. Gülü seven dikenine katlanır misali.

Kendi işime gücüme bakıyorum. Şehirden bir beklentisi olmamalı insanın, bu arada doğma büyüme İstanbulluyum yani... Yapmak istediklerini yapabiliyorsan mutlusun. Ha İstanbul olmuş ha başka bir yer.

ama şunu gördüm başka yerde özellikle kabalığın olmadığı, koşuşturmanın olmadığı yerde büyümüşseniz zor gerçekten. Sizin için sevindim. Hoşçakal

Yeminle kendim gidiyormuşçasına sevindim. Yolun açık olsun. Darısı başımıza..

Ben de 3 sene önce taşındım İstanbuldan üstelik orda doğdum büyüdüm bir de kadikoyluyum. Şu an Mersindeyim benim için boş ve gereksiz bir şehir istanbul a geri dönmeyi planlıyorum ve canı gönülden istiyorum

hayırlı olsun.

ben de antalyalıyım ama ilkokula başlayacağım sene istanbul'a taşındık ve neredeyse 20 sene oldu. ömrümün hatırlayabildiğim kısmının tamamına yakını burada geçti yani. eş dost akraba hep orada olduğu için tüm bayram, ara dönem ve yaz tatillerini antalya'da geçirirdik. aklımda kalanlar hep çocukluk dönemi gözlemleri olduğundan mı bilmem ama her geldiğimizde daha da kötüleşmiş görünürdü gözüme şehir. bu sene sadece bayramda gidebildim ama son bir kaç ziyaretimde gördüğüm kadarıyla ne kalabalığın ne de trafiğin istanbul'dan (sayı olarak değil elbette ama yoğunluk olarak) altta kalır yanı yok. 100. yıl caddesinden her geçişimde acaba bu şehirde trafik kuralları farklı mı diye düşünüyorum. tarladaymışçasına araba sürerek istanbul'daki keko şoförlere rahmet okutuyorlar resmen. altyapı leş, senelerdir de düzeltilemedi. kışın fena oluyor. toplu taşıma kötü bile değil, resmen yok. misal; geçen sene bir kongre için serik bölgesindeydim. tam da o gün kuzenim doğum yaptı, ziyaretine gideyim dedim. otelden çıkıp merkeze varmam 2 saate yakın sürdü hatta geçmiş bile olabilir tam da hatırlamıyorum. üstelik daha hastaneye varamadım, tramvayın bir durağından arabayla aldılar da öyle gittik hastaneye. istanbul'da o kadar sürede tekirdağ sınırına ulaşılır neredeyse. belediye otobüsüyle istanbul'dan kocaeli'ye gidip geliyorum, 1 saat anca sürüyor yol. taksi mesela serik'ten merkeze o yol için 100 euro istedi. lisenin ilk yazında tek başıma göndermişlerdi beni tatilde antalya'ya otobüsle. otogardan taksiye bineyim dedim cepte para bol olunca. o dönem evden (kadıköy) okula (küçükyalı) bir kaç defa taksiyle gittim 10 -milyon- lira tutuyordu, o yolun yarısı kadar mesafe (otogar-meltem mh) 20 -milyon- lira civarı tuttu ki o dönem en büyük banknot oydu. yolu da biliyordum dolaştırma falan olmadı yani. çok oturmuştu içime o yaşta, hiç unutmam. taksiyi ve taksiciyi genel olarak sevmem ama acil ihtiyaçlarda falan rahatça biniyorum burada. etkinliklerden falan zaten bahsetmeye gerek yok. ben gitme fırsatı bulamadım ama şu expo açıldı da insanlar evinden çıkacak bir sebep bulabildi akrabaların sosyal medya paylaşımlarından gördüğüm kadarıyla. antalyalı olduğumu söyleyince herkes ooo falan diyor yıllardır ama senede sadece 1-2 haftalık kısa ziyaretlerde dışarıdan gelen biri olarak gözlemlerim bu şekilde. allahtan antalya bir de yani, daha küçük bir anadolu şehri olsa ne yapardım bilmiyorum. bahsettiğim yer muratpaşa başta olmak üzere konyaaltı kepez üçgeni bu arada. diğer ilçelerdeki durumu bilemem ama merkezden daha iyi olduğunu da düşünmüyorum.

bana göre istanbul'a göre tek avantajlı yönü barınma ücretleri (konut fiyatları, kiralar vs.) ve plajları antalya'nın. bir de nerede yetiştiğinle ilgisi var sanırım. bir kuzenim üniversite için geldi istanbul'a. kendisi istanbul'un keyfini benden daha iyi yaşayabilecek bir karakterdi ama okulu bitirdi iş güç derken 2. senesini dolduramadan çok yıprandı ve geçen sene döndü antalya'ya. ben ise bir kaç ufak seyahatten sonra anladım ki istanbul'dan başka yere alışmam zor. uzun lafın kısası bu işin doğrusu yanlışı yok. "istanbul'da yaşanır mı kardeşim siz mal mısınız?" ya da "başka şehirde nasıl yaşıyorsunuz anlamıyorum" falan demek doğru değil. tamamen kişisel bir mesele ve herkes nerede mutlu ise orada olmalı, mutlu olacağı işi yapmalı, yanında iyi hissettiği kişilerle birlikte olmalı. senin için de doğru bir karar olur umarım antalya.

Ben de istanbuldan antalya'ya taşındım yakın zamanda ama benim memleketim falan değil. Hiçbir şeyim değil hatta. Hiç bilmiyorum bu şehri.
Gel de "şurada çay iç" falan de.
Şu garibanın elinden tutun artık be vicdansızlar :(

süper fırsat 3gb kullanıyorum. 3gb, 750 dk, 5000 sms 33 lira.

edit. internet bitince 5 liraya ayda bir sefer 1 gb internet alabiliyorsun. ilk yükleme yaptığında 30 lira üzeriyse yüklemen 1 hafta kullanabileceğin 1 gb daha internet veriyor hediye.

bol kepçe 3 gb var. şebeke içi sınırsız, diğer operatörlere 600 dk sms her yöne sınırsız, 3 gb internet. 45 tl. faturalı.

500dk
1000sms
2gb

19 tl. ama şuanda bu kampanya yok tabi.

1000
1000
8GB
29 TL

yurtdışından aldığın sms ler için herhangi bir ücretlendirme yok. faturalı ya da faturasız fark etmez.

Bana kitlemişler

i.hizliresim.com

Hayır. i-message ve cihazımı bul gibi uygulamalardan oluyor. soruyor zaten adınıza sms atabilir ve faturalandırılabilir diye. Ben bir ay içinde 15-20 tane iphone kurulumunu kendi sim kartımla yapınca acı bir şekilde tecrübe etmiştim...

la rana'nın dediği gibi. imessage ve facetime etkinleştirmek için atılan sms ten dolayıdır o. cihazımı bul için sms atmıyor ios için diyorum android i bilemem. 7060 neyin numarası onu bi kontrol et sen.

Verilen numara sıfır olmuyor ama uzun süredir (1 sene falan) kullanılmamış oluyor.

ne yazık ki sıfır olmuyor

operatörler bazen yeni hat açıyorlar. mesela turkcell trabzonlulara özel diyerek 0561'li hat açtı. böyle bi şeye denk getirebilirsen sıfır numara olabilir.

Ne 1 senesi arkadaşlar. En az 10 sene bekliyor o numaralar arkadaşlar sallamayın lütfen.

valla şikayet bişeyi değiştirmez, sonuçta ona bi şekilde güvenmişler mağazaya müdür yapmışlar, emin ol senden daha yavşak olduğu içindir

ha şikayet edersen eğer , en iyi ihtimal müdürü bi uyarırlar, seni daha çok huzursuz eder.

öğren abicim karaktersiz insanlarla polemiğe girmemeyi.

Direkt okey mi diyeyim?

ben bilmem deyip çıkacaktın işin içinden, benim anlaşmam böyle diyecektin

çünkü bi bok yapamyacağını kendi de biliyor, baktın yaptı, hemen çat genel müdürlüğe bi yazı, ben sizinle böyle anlaşmadım bitti gitti.

Öğlen geldiğimiz günleri toplayıp o kadar saat daha çok çalışacağız işte mağazada.
17 değil de, 14de gideceğiz mesela oglenci olarak.

götünden kanun çıkarmasın, istersen iş bakın başka kendine.alternatif olarak

bence müdür kafasına göre mesai saati belirleyemez.

acı olan şey böyle birşeyi firmaya yalakalık olarak kullanacak olması

işte ben böyle böyle bi sistem getirdim, öğrencilerin sırtına daha güzel biniyorum diye.

Ben olsam saatimde çıkar, kadını da sallamazdım. Bir sözleşme var ve sözleşmede çalışılan süre belli neticede.

Ayrıca genel merkeze şikayet etmek yerine onun genel merkezden bir mail, bildirim falan göstermesini talep ederdim. Bazı işyerlerinde part time personelin 1 dakika bile fazladan çalışması yasak. Yaptırımı falan var demek ki.

Çalışma saatlerini merkez belirliyor ve zaten ofiste de yazıyor. Hanımefendi kendisi alacaklı sayıyor kendini.

senden daha taşşaklı ve yavşak olduğu için bu karıyla başetmen zor. bir daha muhabbete girme bence ya altta kalıyorsun ya da müdürünü göt ettin diye surat yapılıyor sana.

fazla sallama. üstlere gidersen ona da sana da konuşur geçerler. ikinizde kapitalist şirkete para kazandıran güzelciklersiniz sizlerden vazgeçmez şirket. lakin vazgececek olursalar önce sen gidersin sonra müdür. onun için bulaşma dalgana bak.

mağaza müdürleri her zaman göt olurla mağaza kendisininmiş gibi davranırlar bunu unutma. alayının aq. koydumda...


ekleme: bu arada söylemeden geçemicem , keşke beni de böyle birşey uyutmasa :)

boyle tipleri hukukla korkut yaptiginin yasal dayanagi olup olmadigini ogren ki buyuk ihtimalle yoktur, sonra dava acarim de. en kotu mobbing davasiyla korkut

At kahkahayı suratına, "yav he" de yürü git, geç.
Böyle durumlarda tartışmak hiçbir şeyi çözmez. Sana da gelip "haklısın, afedersin" denmez muhtemelen yani kimse böyle tartışmaz.

Bence güzel cevap vermişsin zaten. Boşver, şikayet etme, görmezden gel.
i.imgur.com

---dikkat! dr görüşü değildir---
akut sinüzitseniz bunların hemen hepsinin olması normaldir çünkü doludizgin bir enfeksiyon geçiriyorsunuz. gün içinde uyku gelmesi parasetamol vs. kullanıyorsanız özellikle olabilir.

*yatak
*yastık
*hava (nemlendirici cihaz, burun kanallarının başına sürülebilecek bepanthene, rhinopanteina vs., ıslak havlu vb. yollarından herhangi biriyle)

üçlüsünden bir ya da birkaçını değiştirmeyi denediniz mi? geçmiş olsun.
---dikkat! dr görüşü değildir---

Tıpkısının aynısı. Geçmek bilmeyen baş ağrısı da eşlik ediyor buna ek olarak.

Sinüzit var, deviasyon ameliyatı da oldum hasta olmak konusunda baya fark etti ama o konuda değişim yok. Yine dayak yemiş gibi kalkıyorum bazen yataktan.

son 2 senedir her kış bir kere sinüslerim dolup taşıyor, doktora gidiyorum, ilaçlar 1 hafta 10 gün içinde ne var ne yok boşaltıyor, ondan sonra gene normale dönüyorum. Ama 1 aylık bir sürede bahsettiğin şeylerin hepsini yaşatıyor.

bugün 2. kez aynı cevabı veriyorum, bir kaç kişiyi mutlu edebilirsem kazara ne mutlu bana

pics.onsizzle.com

edit : iç huzura giden yol 4 kelimeyle başlar : "benim problemim değil ak"

İngilizcem yetmedi.

arkadasin caps'i "iç huzura giden yol 3 kelimeyle başlar: benim-problemim-değil" anlamina geliyor

Bana kalirsa bencil olmak yerine mantikli olabilirseniz daha iyi olur. Yani olaylari yorumlayip degerlendirirken bizzat sizin basiniza bile gelmisse bir iki adim geri cekilip oyle degerlendirmeye calismalisiniz. Boylece duygularinizdan once mantiginiz devreye girebilir. Meseleyi daha iyi kavrarsiniz, ona gore tavir alirsiniz.

Duygusal tepki vermekten kurtulmanin ilk adimi ego'nun kontrolunden cikmak. yani meseleleri kisisellestirmemeyi ogrenmek. "hep benim basima gelir", "bana bu yapilir mi?" gibi dusuncelere kendinizi teslim etmeyin. Harekete gecmeden once mutlaka etraflica dusunun. Yorum yapmak icin acele etmeyin, meseleleri yorumlamadan once mutlaka uzerinde biraz meditasyon yapin.

Bir de nesnelere ve insanlara ve hatta hayata bile kendinizi cok siki baglamayin. Biliyorsunuz hepsi gecici ve hepimiz geciciyiz.

Kaybetme korkusu olan herkes senin yaptığın(yada yapamadığın) gibi yapıyor. Bence sorunun kaynağı o. İnsanları kaybetmekten korkmazsan bencil de olursun merhametsiz de. Kısaca güç sende olur.

@idexo mantık olarak kendimi haklı görüyorum ama bu bir şeye yetmiyor. Of ulan of

kendini hakli bulman mantiktan degil iste ego'dan kaynaklaniyor. cunku doganin kendisinde hakli/haksiz ayirimi ya da adalet yoktur. dolayisiyla insan egosundan siyrildigin zaman hic kimsenin umurunda olmazsin. ingilizce'de "indifferent" diye bir kelime var. iste doganin bize ilgisi "indifferent"tir.

insanin hayvandan farki egodur. adalet ya da haklilik kavramlari da insandaki egodan gelir. diger hayvanlar "ben hakliyim" demiyor ya da adaletli olmaya calismiyorlar. basitce hayvan guclu olursa avlanir ve doyunca eger kendini tehlikede de hissetmiyorsa durduk yere kimseye saldirmaz. bir egosu yoktur. dogaya yabancilasmamistir. o yuzden dramaya girmezler hic. daha basit bir hayatlari var insanlara gore. stresleri sadece kendilerini tehlikede hissettikleri zamandir. ote yandan is insana gelince guclu olan isterse gucsuzu zevk icin ezebiliyor.

ayrica yeterince mantikli olursan kendine duygusal olarak da iskence etmezsin. burada mantik dedigimiz sey senin bir anlamda dogayi oldugu gibi izleyip anlayip kabullenmenle ilgili. yoksa 2x2=4 eder gibi soyut kabullerden bir mantik degil. somut olan seylerden bahsediyorum. bir aslanin otobur olmadigiyla, senin "sirin" kabul ettigin bir ceylani avlayip yiyebilecegiyle yuzlesebilmen gibi. "ama haksizlik ceylanin penceleri yok ki" dersen dogaya karsi anlamsiz bir mucadeleye girmis oluyorsun. iste bu insan egosu.

dolayisiyla 'sinsi' birini gorunce mantik cercevesinde sinsi oldugunu anlarsan, insanlarin sinsi olabilecegini kabullenirsen sana sinsilik etmesinden canin sikilmaz. bekledigin olmustur ve muhtemelen onlemini almis olursun. o zaman sinsi biriyle karsi karsiya kalirsan kendini kaptirmaman gerekir ki sonradan pisman olmayasin.

ozetle tavsiyem eger erkeksen "sikinle dusunmeyi birak" eger kadinsan kadinin egosu neresinde pek emin degilim, bu sefer egon her neredeyse egonla dusunmeyi birak gitsin.

bekleme yapma devam et...

ilk 5 bolumunu izledim, biraktim. kendimle gurur duyuyorum.

kimse sorsam 2.3. sozonloro ofsono, diyor. yemisim oyle diziyi.

Ben de 2 kez birakip 3.seferde hepsini izledim. Resmen mahalle baskisindan.

Bazi cok begendigim ayrintilar oldu ama genel olarak "hmmm ok" diyerek izledim :D

Ayrica skyler bence orospu diil.

ben de ilk sezonun ortalarında bırakmayı düşünmüştüm ama totalde 3 kere seyrettim diziyi. bu aralar bida başlamayı düşünüyorum. devam

Ben severek izledim bütün bölümleri ama bitince sıkıcıymış harbiden dedim. Breaking Bad izleyiciyi büyük bir beklentiye sokuyor. İster istemez bu adamın sonu ne olacak diyorsun. Sonunu merak ediyorsan izlemeye devam et. Sonu şimdiden ilgini çekmiyorsa bırakabilirsin. Çünkü bu bir drama dizisi ve her fırsatta bu adamın hayatı merkezde olacak.