bende philips’in termoslusu vardı ama bunlarda yapıyorsun 1 litre büyük kısmı kalıyor tek kişiysen. Camda çabuk soğur kalan da fazla olursa.

kiwi’nin 2 muglı bir modeli var ondan aldım yarın gelir herhalde, unutmazsam yazarım.

benimki geldi, bir kez boş çalıştırdım ve sonra beğendim. basit bir alet, bim'de falan satılmıştı. malzeme kalitesi de dandik ama altına normal mugı koyup bir fincan kahve yaptım. öyle uzman değilim, tadı iyi. diğerinde yapınca 4-5 bardak çıkınca ya içiyordum boşa gitmesin diye ya da döküyordum.

O markalar çok düşük kalite. Plastiği koktuğunu dair yorumlar var.

tefal'den basit bir model almıştık. çok güzel çıktı, tavsiye ederim.

@sertac bence tam tersi bir durumdan söz ediyor meiyisi.

eğer okul avrupa'daysa muhtemelen ects sürecine uyum sağlamıştır, bir şekilde kredi ve notu standarize ediyorlardır. diğer türlü tuhaf olur.

Klavuzlarda yaziyor genelde. Yok'un donusturucusunun linkini verip ordan hesaplanmalidir yazmis cogu universite benim gordugum kadariyla. Kendi hesaplama cetveli olanlar da var ama. Klavuzu iyi inceleyin. Eger klavuzda yoksa enstituyu arayarak kesin bilgi alabilirsiniz.

@sertac akin, kusura bakmayın yanlış yazmışım, ne 4'lük ne de 100'lük sistemde not ortalaması vermiyor. sadece harfler var.
@passion rules the game yok maalesef, okul gelişmiş bir ülkede değil.

@dedim ben sana cetvelde harfleri bulamadım ama daha detaylı arayacağım. olmadı enstitüyü ararım.

Çok teşekkür ederim cevaplarınız için.

eğer ülke destek vermeze, yök’ün ilmi hüviyet tespit sınavları var, sonunda bu denktir diyorlar. bize baya suriyeli, afgan falan geldi sınava oradan biliyorum…

norm kadro diye bir şey var artık, kolay kolay kadro gelmiyor. bir de spesifik ilan artık dikkat çekiyor ve yök böyle yapmayın dedi. gerç kılıfına uyduruyorlar yine.

doçentlik bir titr, gerekli yayınlarını vb. yapar, doçentlik sınavına girer alır ve haklarını kazanır fakat kadro hemen açılmayabilir. bazen yıllar sürebilir. profesörlük de aynı şekilde. doçentlik sınavını geçen öğr gör, arş gör çok. çünkü kadro yok senelerdir.

saatli teslimat oluyor bildiğim kadarıyla.
yani "şu saatte gelsin" seçeneğini seçebiliyorsunuz.
ya da komşuya bırak falan seçeneği de var.

İstediğim zaman gelsin seçeneği gördüğümü hatırlıyorum, akşam saat 10 civarı seçilebiliyordu sanırım -saat yanlış olabilir. Seçenek vardı ama.

Buna benzer bir duyuruyu sabah gördüm, cevaplardan birinde yapılamadığı söylenmişti nedense.

hem sms'ten yolladıkları linkten seçiliyor hem de arıyorlar diye hatırlıyorum. Evde değilim diye daha uygun saatte gelmesini seçebilirsiniz

ben demiştim sabah olmuyor diye, hatta ekrandan gün seçebiliyorum sadece.
bir keresinde yanlışlıkla evdeyim demiştim kapıya bile bırakmadılar.
değilim deyince de ertesi gün diyorlar. bölge bölge değişiyor mu bilemem, ben hiç saat seçeneği görmedim.

Beni evde yokken aradıklarında akşam getirebilir misiniz diye sormuştum, öyle olmuyor ancak ertesi gün olur demişlerdi.

kolay gelsin'in müşteri hizmetlerini arayın. yardımcı oluyorlar

50 cc motor ehliyeti gerektirmeyen b sınıfı sürücü ehliyeti ile kullanılan motorlar sizin scooter bütçeniz kadar. Onlara baksanız

anlattigin sartlar icin: alinir

bahsettigin mesafeler aracin menziline uygunsa bence guzel bir olay baya. duz bir sehir icin bisiklet de dusunulesi tabii, hem de daha saglikli. ama ise giderken terlerim falan zulum olur dersen scooter iyi.

1 ay önce Xiaomi mi pro 2 aldım. Vallahi anlattığıniz koşullarda hiç düşünmeden alırdım. Kesinlikle oyuncak gibi değil, bildiğin ulaşım aleti. İsin bitince katlayıp yanında taşıyabilmen de en güzel yanı. 14 kg ağırlığı var, tutuş ergonomisi çok rahat olduğu için taşırken yormuyor.

Hiç düşünmeden seçeceğiniz model de mi pro 2 olmalı. Ben aylarca araştırdım, alınabilecek en iyi model bence bu.

Kesin alın. İnanılmaz bir zevk.

alıyorsan iç lastiği olmayan lastiklerden al ve değiştir. kuzenim patlattı tekeri, bir de onun iç lastiğini takmakla uğraşmıştık. baya eziyet.

bütçeye göre değişir. ben kış hariç işe scooterla gidip geliyorum 2-3 km falan yol.

xiaomi temel anlamda iyi, sonra scoowy aldım ben motoru daha iyi ve amortisör falan var birkaç özellikle birlikte ama malzemesi kötü.

Benzer fiyatlara elektrikli bisikletler var xiaomi'nin z20'si mesela. (Katlanır bir alet)

Boosted olmayan bir scooter'im var (düz yani elektriksiz) seviyorum epey eğlenceli bir şey ama commute için pek uygun değil ayakta dikilerek gitmek bence.

Taşınırlık adına en ufak hacim ve kg birimi sizin için önemli değilse bir elektrikli bisikletlere de bakın derim.

dostum değer de şöyle değer. eğer oturduğun yerde yollar güzelse, düzse, havalar güzelse bence çok keyifli. mi pro var bizde de, ataşehirde oturuyoruz haftanın 2-3 günü caddebostana gidiyorum, onun dışında ofisime gidiyorum, sağa sola avmye gideceksem arabayı hiç çıkarmıyorum artık. bisiklet şeklinde olanlar da güzel de onları saklaması, bi yere koyması vs dert. bunu katlayıp mekana, restorana, ofise alıyorsun kimse fark etmiyor bile. biz inanılmaz memnunuz özetle. ancak tavsiyem mi pro'nun altı modelleri almayın, en az mi pro veya pro 2 olsun. bu arada 500km üzerinde yaptım ve lastiği de hiç patlamadı, sebebi de iki kişi binmemek, dikkatli kullanmak, fazla şişirmemek.

2 haftadir istdayim. ev kucukyalida ve deli gibi marti kullaniyorum. surekli sahile gidiyorum saga sola gidiyorum, inanilmaz pratik ve rahat. ist da yasasam saniye dusunmem alirim. kisaca al = )

muhtemelen arada çalıştığın için oldu. sgkyı ara yardımcı olurlar. gitmen de gerekebilir. cimere de yazabilirsin.

ilaç gözükmüyor da bazı ilaçları 25'ten sonra devlet karşılamıyor. concerta falan filan

Geçen burada aynı problemle karşılaşan bir olmuştu. Muhtemelen arada çalıştığınız süre yüzünden inaktif gözüküyor. Sgkya gitmeniz gerekecek büyük ihtimalle

ilki 100hz değilse alma. tek önerim bu. samsung’un hdr de problemli ama şart değil.

Soruya cevap değil ama, bir tavsiye. TV ye 15000 çok fazla. Aliyorsun ışık sızması oluyor, panelde birşey oluyor, başıma geldi o sebepten yazmak ihtiyacı duydum

seneler önce yazmıştım, sanki cevap veren de olmuştu ama sonra tırstım

iki kelime muhabbeti olana denk geleceğimi bilsem, yazacağım da işte cesaret edemiyorum.

Yazdım büyük şehirde olunca yazan oluyor da küçük yerde pek yazan yok.

hayır, ticaret hacmini genişletmek için swap yapılır. ama tabii ki bunun getirisi olarak dolar/tl kısa vade için gevşeme gösterir. mb olur da bugün faiz düşürürse -ki ben yine de sanmıyorum, rte bunun sinyalini verse de, piyasanın gazı alındı diye düşünüyorum- dolar yine bir miktar yükselecektir.

koreyle swapın hiç bir anlamı yok çünkü rezerv para değil + öyle inanılmaz bir ticaret haddi yok. makyaj diyorlar ki doğru.

adam elinde fazla tl birikince gidip yastık altına atmayacak, satıp dolar alacak.

fakir vigor plus kullanıyorum, memnunum.
alırken çok araştırmıştım ama açıkçası aldığımdan beri yeni ne çıktı bilmiyorum.

Hava temizleyicisi alacaksan en dikkat etmen gereken filtreleri olsun. Rahat bulunuyor mu fiyatı uygun mu ne kadar süre gidiyor vs.

Ben mi air prufier kullanıyorum gayet memnunum, filtre fiyatı ortalama 300 TL civarında.
6-9 ay arasında bir ömürü var ancak toz tutucu kağıdı alıyorum tozlandıkça ayda bir değiştirerek filtreyi 1,5 senenin üzerinde kullandım.

Toz tutucu kağıt şöyle bişi
www.trendyol.com

Winix zero N kullanıyorum. üstte yazılan fakir kadar özellikli değil. bi bez filtre (kaba tozu tutar, diğer filtrelerin ömrünü uzatır, yıkanabilir, yedeği ile birlikte geliyor), bir aktif karbon filtre (kokular için) bi de hepa filtre var.

cihaz seçerken kaç m2 oda için olduğuna ve ses seviyelerine dikkat edin. ayrıca cihazı almadan filtresini nerden ne kadara temin edebileceğinize bakın.

bende de vigor var da baya zam gelmiş, zamanının iyi cihazıydı, halen de iyi gibi.

mevzu biraz da filtre sayısı falan. ben dyson almıştım, wifi falan vardı ama bozuk çıktı baya uğraşmıştım iade ile. sonra baktım öyle şeyler gereksiz.

hepsi benzer de vigor'da tio02 var sanırım, şimdi ekleyince cihazlara fiyatı artıyor.

uv-c mikrop kırma açısından önemli bence, ama aklınızda bulunsun odada ozon birikirse baş ağrısı falan yapıyor, sonrasında havalandırmak lazım. ben 1 senedir aynı filtredeyim ara sıra temizliyorum, değiştirirsem muadil alacağım 330 tl civarı.

bende de hayvan var ama tüy konusunda pek bir şey beklemek mantıklı olmaz gibi nitekim ufakları halleder de büyükleri çekse bile sorun olurdu. ama toz, koku vs. konusunda iyi. uv-c açık çalışırken ortamda bebek ya da hayvan olmasa daha iyi sanırım tekrar vurgulayayım. zaten doğrudan vurması büyük sıkıntı, makinelerde direk vurmaması için izole ediyorlar ama ozon veriyor.

winix zero pro kullanıyorum. gayet memnunum.

belko air oralardan geçiyor diye biliyorum.
www.belkoair.com

Hızlı tren garına gidin. Taksiyle 30-35 tutar. Oradan belkoairle havalimanına geçebilirsiniz.

En kısa yol taksiyle Ankara Spor Salonun oradaki Belko noktasına gitmektir. Oraya taksi maksimum 15 tl falan tutar

iki tane mantıklı seçenek var;
1- ankara spor salonuna gitmek(bitaksi 21 tl gösteriyor)
2- aşti' ye geçmek(bitaksi 24 tl gösteriyor)

bu geçişler en fazla 10-15 dk sürer, belko aire bindiğinizde de tahmini 1 saat yolculuk yapacaksınız. en geç 12 gibi belko aire binmeniz gerek.

Hocam nerede kullanacaksınız? Bence aşırı çirkin bir şey ama nadiren acil zamanlarda kullanacaksanız önemli değil tabii.

Onun bir benzerini yıllar önce yaptırmıştım. şu an üzerinde henüz koltuk alamadığım evde beni kurtarıyor:)))

ikea'da tekli koltuklar var hafiften sallanan sandalyeye benziyor ama sallanmak yerine yaylanıyor diyelim.. kitap okurken tv önünde oyun oynarken vs çok pratik ve konforlu..

www.ikea.com.tr

kolçaksız rahat olmaz.
Dayanacak yeriniz yok bunda.

ya ben evde yere oturmak istiyorum, yatak olması da çok önemli değil ama iyi bir şey aslında. kafama göre bir şey bulamadım :D
hatta poang var ama pek sevmiyorum :D

3u bir arada seylerin hicbiri bir seyi iyi yapamiyor. O yuzden bence bu mutanttan ne duzgun koltuk olur ne de yatak.

Ben olsam bundan alirim:

www.hepsiburada.com

@cooperr hocam sanırım hatta bu firmadan armut almıştım, bir süre sonra sönüyor ve çöküyor gibi. finalde de köpük püskürterek evi şenlendiriyor :D

700 lira dediğiniz nedir ki?

ya tam buna benzer bir kodu python'da yazmıştım ben. verdiğimiz anahtar kelimeleri klasör içindeki bütün pdf'lerin içinde arayıp dosyanın ismini, bir önceki ve bir sonraki kelimeyi döküyordu. kaç kere olduğu da eklenebilir. nasıl yardımcı olurum şeklinde düşünüyorum. python biliyor musunuz?

edit: word'de varmış bu yav :D

answers.microsoft.com

word count online diye arat

makaleleri excel'e kopyalip excel'den yurumek daha mantikli gibi.

minimal olmak kaydıyla R geçmişim var ama R kullanarak pdften word frequency nasıl bulunur bilmiyorum :(

R’da word cloud gibi yapılıyor, paketler vardı o işi yapan.

hacı bayram cami, kocatepe cami, atakule, anıtkabir, kızılay emek iş hanı, mihrimah sultan cami (emin değilim), sheraton, ulus julian sütunu. benden bu kadar. dikilitaşın yanındaki yüksek binaları bilemedim. en soldaki kuleyi ankarada hiç görmedim.

Bir esenboğanın kulesi herhalde

kecioren-kule(estergon kalesi) de olabilir.

İçten yapılan yalıtımda kullanılan strafor biraz farklı, biri EPS diğeri XPS türü. Hangisi hangisiydi unuttum.

Elbette yapılır ve fayda sağlar, ama alanı daraltır. Dışarıdan tüm binaya yapılan kadar fayda sağlamaz.

Sadece cephe duvarlarına yapılır, odaları bölen duvarlara gerek yok.

kuzey cepheye yaptır
pencereler hava mı kaçırıyor
kışın peteklerin arkasına aluminyum kaplamalı straforlardan yerleştir
bir de klima

bana da aslında pencere gibi geliyor nitekim salonun neredeyse yarısı boydan boya pencere. önce oraya eğileyim bir.
olmazsa duvarın kalınlıklarını ölçmeye çalışayım. ses yalıtımı kötü de belki ısı iyidir, bir umut.

Pencereler çok eski bir PVC doğrama ise elden geçirin, hatta ahşap doğrama ise direkt değiştirin.

Yeni pencere takarsanız cam kalınlıkları 4+16+4 olsun en az.

Duvarın et kalınlığının yalıtım için hiç önemi yok, eğer yalıtım malzemesi yoksa.

piyasanın en iyisi denince benim aklıma gelen anker.
tabi kaliteyi bozmadıysa. 2 sene önce aldığım powerbank hala taş gibi.

edit: 3.0 20 binlik modelinden hiçbir yerde stok yok maalesef.

ben samsungunkini kullanıyorum. 5 seneyi devirdi. Bi ara telefonumun bataryası yerine kullanıyordum o kadar.

www.trendyol.com

piyasanın en iyisu şu:
www.amazon.com.tr

bir senedir kullanıyorum.

trust kötü bi marka. xiaomi öneririm.

yaklşaık 4 yıldır tplink 10000 mah kullanıyorum.
ömrü bitsin 20'liğini alırım.
en ufak bir sorun yaşamadım.
sadece bir tavsiye eğer telefonun kablosuz şarj destekliyorsa bu özelliği olan bir powerbank al.

www.amazon.com.tr

birkaç yıldır kullanıyorum, bir yamuğunu görmedim. piyasada daha uyguna da bulabilirsiniz fakat orijinal olup olmadığına dikkat etmek gerek, sahtesi de çok yapılıyormuş.
bu arada kusura bakmayın, trust ve en iyisi ibarelerini yan yana görünce bir gülme geldi.
anker de xiaomi iyidir. belki şarj girişi de usb-c olsun isteyebilirsiniz, iki markada da öyle modeller de var fakat ben gerek duymadım.

yeni nesil ve iyi bir şey arıyorsan markalar belli de mutlaka power delivery de olmalı, gitgide standartlaşıyor. şimdiye kadar belirtilen hiçbir modelde göremedim.

ben ösym sınavlarına başvurmuyorum da sanki o listede 1-2 hafta önceden duyuruyorlar. bir de sms geliyor.

Önceden belli olmuyor ne yazık ki. 2-3 günde bir gis.osym'ye girip kontrol etmek yeterli oluyor ama.

çaykur burcum minicik teneke kutuda. organik değil ama organik kadar iyi. kutuyu iyi saklarsanız yemyeşil oluyor çay tadı kokusu da şahane.

bu aralar kargoları biraz sorunlu ama
ozcay.com.tr

techateashop.com

o çember büyüteç herhalde.

büyüteç olsa hazar denizi öyle olmaz, afrika'da öyle düz durmaz sanki.

Büyüteç.

@duyurukullanıcısı Adriyatik ile birleşmiş zaten. Hazar Denizi'nin kıtanın diğer kısımlarına göre açısı öyle değil.

Nedense bazı markalarda dünya haritası reklam malzemesi olarak kullanıldığında olan Türkiye'ye oluyor . Bir örnek :
tr.sputniknews.com

Bir firma daha vardı adını unuttum.
Ben Türk ya da Türkiye karşıtı müşterilerin kendilerine her daim yakın olmalarını sağlamak için böyle yaptıklarını düşünüyorum.
Kapitalist sanat tarzı Reklamın maksadı "satış" olduğu için bu sağlandığı sürece reklam için iyi ya da kötü denmez.

Büyüteç ve tahminim ana merkezi orası. Ilk defa gördüğüm bir uygulama değil.
Portekiz'i de hafif kesmisler, yunanistan yok, İtalya'nın bir kısmı yok, balkan ülkeleri yok, tunus yok, cezayir yok, misir da yok gibi, finlandiya yok, isvec yok, norvec yok.
Buradan büyük resmi görme kursu konusu çıkmaz.

www.ozdogruhukuk.com

mantiken kira bedeli olmalı adam 5 sene sonra çıkarsa 5 sene önceki meblağ mi ödenir

@all girls dream bu yüzden genelde dolar cinsinden fiyatlıyorlar

genelde her dersin kendi döneminde alınması gerekli dönemlik akts yükü gerekliliğinden dolayı. bir sorun ama olacağını sanmam. yl'de azami süre dört dönem değil mi?

aaal

Valla bence hic mantikli degil.

Istanbulda ve yalnızsan bu bütçeyle mantıksız.
Zam artış oranın da mantıksız.
Maaş kesin 9-10 k olsun, biraz peşinat da varsa o zaman bakarsınız.

4.3 geri ödeme bence iyi. Ama tek başınaysanız ve başka geliriniz de yoksa çok çok zor.

maaş artmadan ev borcuna girerseniz 2-2,5k arası artış yapmazlar. düzgün zammı paraya ihtiyacı olmayana yapıyorlar. kim muhtaçsa en az zammı alır. ben olsam böyle bir riske girmezdim. maaş kesin olarak 9 olacaksa o zaman düşünülebilir.

6.5'dan 9'a artis olmaz, ona bel baglama.

Ev temel bir ihtiyac. Hayatin her alanini etkiliyor. Ihtiyac duyuyorsan almalisin.

Ben Turkiye'de olmadigim icin belki yabanciyim mevzuya ama 6500 geliri olan birine bankanin 4300 lira odemesi olacak kadar kredi vermemesi lazim.

Artış kesin arkadaşlar buna göre yorum yaparsanız sevinirim.

Al abicim al, durduk yere ev sahibi olmuş olacaksın. yatırım için alıyor olsaydın alma derdim.
Yalnız krediler çok yüksek. krediyi öyle bir çek ki, faizler düştüğünde tekrar yapılandırabilesin.

@hot potato aylık gelirin %70'i taksitli kredi çekebiliyorsunuz.


cevaba gelelim:
başka borcun yoksa, minimum 2-3 sene de çok bir tatil vs. yapmam. harcamlarımı daha düzenli yaparım dersen mantıklı. 2-3 sene dişini sıkman gerekecektir ama.


gerçi bu enflasyonla 1 sene bile olabilir :)


direkt cevabımı vereyim: mantıksız değil.

şeftalinin 19 , salatalığın 10 lira olduğu bir ülkede yaşıyoruz.

ekonominin marmara denizi gibi dalgalı, işinin pamuk ipliğine bağlıolduğu bir ülkede.

bu şartlarda herşey risktir, işsiz kalabilirsin veya maaşın kuş kadar kalabilir.

icralık olup ödediğin miktarı bile kaybedebilrisin.

bu soruyu 2 3 sene önce sorsan, al , iki sene sıkıntı çekersin sonra kredi enflasyon vb sayesinde daha da kolay ödenecek hale gelir derdim.

ytd.

2 sene once bi arkadas benzer oranlarda krediyle ev alinca millet beynini utuledi, "bu maasla 4000 nasi odiycen, oldun bittin sen" diye.

Simdi ayni ekip kendi ev kiralari 4000 oldu diye agliyor. Ev alan arkadas da gulerek izliyor.

abi bence de mantıklı da kimse vadesini sormamış. ne kadar süre ödeyeceksin?

10 yıl

tüm kötü senaryoları düşünmek gerek, işsiz kalsanız iş bulamazsanız (olmaz demeyin, burası türkiye) taksitleri iş bulana kadar ödeyebilecek birikiminiz var mı? öyle bir birikim olmadan ben olsam girmezdim riske.

milletin gazına gelme. aynısını arkadaş yaptı sonra arkadaşların kirası 4000 olunca hepsine güldü tarzı ev fetişiti insanları dinleme. bi de o arkadaşa sormak lazım 10 yıl kredi öderken neler çekti. kesin alma demiyorum; ama herkesin durumu farklı. oturup planlamanı yaparsın. ordan kısarsın falan filan derken belki oluru vardır. yaparsın. am şu haliyle çok büyük ihtiyacı yoksa akıllı bir insan bu riske girmez.

maaş 6500 ise size 2200 lira kalacak. kira ödemeyeceksiniz. o yüzden alın.

Maaşın yarısını krediye veriyorum 7 aydır. Yetişemedim, ihtiyaç kredisi de çektim. Yine de yetişemiyorum. Annem destek çıkıyor, ona güvendim. Ama yine de zor. Harcamaları kısma olayı yalan oluyor, her şeyin fiyatı uçmuş durumda.
Olumsuz yazdım, ama yine olsa yine alırım. İnsanın kendi evi gibisi yok. Birkaç yıla kira ile denk olacak kredi tutarı.

2200 lira ile 1 ay boyunca geçinmek çok zor olur. olmayacak iş değil ama yaşamak bu değil dedirtir size.

Bence gir.

Ben benzer rakamlarda girmedim hata ettim. Seneye o para kusa doner.

Hiç mantıklı değil. Bir gün evlenirsin, eşin de katkıda bulunur, zorlanmadan alırsınız. Tek başına 10 yıl boyunca maaşının yarısından fazlasını krediye vermen hayat kaliteni düşürür. Madem her ay 4300 ödeyebileceğine inanıyorsun, birkaç ay 4300'e dokunmamayı dene.

Hele ki maaş yükselecekse hayda hayda al tabi ki, şimdi alamadığın her gün biraz daha uzaklaşıyorsun. Eğer bir anda voleyi falan vurmayacaksan, maaşa talim ediyorsan ya da ufak ufak birikimle ilerliyorsan ev almadığın her gün zarar. Sık dişini al evini, gerekirse üç ay soğan ekmek ye ama emin ol her gün şükredeceksin.

Ev alıp da lanet olsun bu evi aldığım güne diyecek olanı sanmıyorum, en kötü sıkıntı olursa satarsın. Yarının ne olacağını hiç kimse bilemez, sürekli sonunu düşünen de kahraman olamaz. Hesap kitap yapılır, ödenebilecek miktar bulununca o ev alınır.

Ayrıca o kadar parayla, şu kadar parayla geçinilemez lafını çok duyuyorum ama valla para akıyor olsaydı 5 binle de 10 binle de geçinilemez ama gerektiğinde asgari ücretle de gayet geçinilebiliyor mecbur. Ayağını yorganına göre uzat tabiri bunun için söylenmiş. Bir de ağustos böceği ile karınca hikayesi var. Ayrıca atalarımız ev alana Allah yardım eder demişler, inançlı olup olmamak önemli değil, bu dünyanın kuralı böyle; çalışan, gayret eden kazanır.

Edit: İş durumunda risk konusuna değinmemişim. Yani sallantıda bir iş varsa ona göre değerlendirme yapılır. Ama sizin sorunuzda öyle bir riskten bahsedilmediği için cevabı ona göre verdim.

zorluğu konusunda haklı ama durum o kadar da kötü değil. londra'da maç izleyebilmek için çeşitli yollar var:

belki istisnaları vardır ama biletlerin tamamı kombine olmuyor. her maç için bir miktar bilet satışa sunuluyor. fakat kulüp üyeleri gibi ayrıcalıklı gruplara öncelik tanınıyor. nadiren genel satışa bilet kalıyor, bunu kovalarsanız bir ihtimal olabilir.

karaborsadan iki-üç katına alabilirsiniz. bu da bir alternatif.

en mantıklı ve kolay yol uzaktan gelen bir deplasman takımının kendi sitesinden yaptığı genel satışı yakalayıp deplasman tribününden bilet kapmak. daha ucuz oluyor üstelik.

çok şaşırdım ya. diğer londra takımları da mı böyle peki ? west ham, fullham falan vardı galiba. genel bilet satışı neredeyse imkansız o halde

West ham, Wembley’de oynuyor orda bilet bulabilirsin. Ama bilet fiyat politikaları yıllardır eleştiriliyor.

west ham'inki london stadium, olimpiyat stadyumu :) her sezon kombine satıyorlar görüyorum, 2 hafta önce duyurdular hatta bu sezon için.

bunun dışında evet zor ama imkansız değildir

pandemiden hemen önce gitmiştik. gerçekten bilet bulmak inanılmaz zor. bunun temel nedeninin bizdeki passolig gibi merkezi bir bilet satış sistemlerinin olmamasından kaynaklanıyor, her takımın kendi internet sitesinden bilet satışı mevcut ve üyelik sistemleri de baya karmaşık olabiliyor.

diğer bir konu hem kombineliler çok fazla hem de sınırlı sayıdaki biletler de çok hızlı tükenip üstteki arkadaşların dediği gibi karaborsaya düşüyor. hatta büyük takımların maç günlerinde stadın önündeki karaborsacılar neredeyse bir memur gibi çalışıyormuş hep aynı kişiler vs. bunla ilgili epl'de karaborsacılığı anlatan bir belgesel de vardı galiba.

öneri: Crystal Palace maçına gidin, bilet bulması daha kolay.

hocam ben istanbul’da değil de başkentte eve kurmuştum :) hangi uyduyu hedefliyorsun bilmem de spesifik amacın yoksa değmeyebilir. ccam falan artık yemiyor çoğu.

klark kuşağına göre hesaplama yapıp kendin de kurabilirsin.

Motorlu çanağa yapılacak yatırımı internete yapmak daha mantıklı değil mi?
Uyduda çer çöp kanallar dışında her şey paketlerde artık.

@passion
@nop

Yok hocam iptv bir türlü uydunun yerini tutmuyor özellikle gecikme bayağı sıkıntı.
Cccam yinede hemen hemen her paketi açıyor. Açıkcası ben spor manyağı olduğum için sadece maçlar için aldım.
Mesela bizim maçları veren Avrupa kanalları hepsi açılıyor.
Ayrıca mesela feed yayınları var. Bizim maçlarda feed yayınlar var şifreli, biss key girip hemen yayınlar açılıyor.

hocam bu şekildeki ups'lerin neredeyse tamamı elektrik kesilince biplemeye başlar. bu yüzden gece kullanımına uygun değildir. bunlar yerine usb'den çalışan fan + powerbank kullanmayı deneyebilirsiniz.

valla verimlilik falan demişler, 300w güç verir desek, vantilatör masa vantilatörü ise maksimum 25w falandır, büyükler ise 60w. zaten yazar özelliklerinde. 25w'lık olanı 1 buçuk saat civarı çalıştırması lazım en en kötü ihtimalle, iyi bir modelse bir kaç saat de gider.

bu verimlilik zımbırtısı önemli, hani peak değeri 650 watt (ki yine yaklaşması zor) olabilir ama ne kadar depoladığı önemli. bu dandik bir şeye benziyor nitekim specleri hiç bir yerde yok gibi.

anlayan arkadaşlar şunu yorumlayabilir bana mantıklı geldi: www.hepsiburada.com (1000va ama verimlilik katsayısı 0.6 olunca 600w veriyor)

Önemli bir nokta da bir çok UPS modeli AC elektrik motorlarının kalkışı için uygun değil. Yani güç ve değerler kağıt üzerinde tutsa bile bir AC motor olan vantilatöre kalkış yaptıramayabilir.

Buna uygun seçim yapılmalı, ama bana göre vantilatör çalıştırmak için ups edinmek pek mantıklı değil sanki.

ups'ler endüktif yükler için uygun değildir (içinde hareketli motor çalışan her şey) sadece elektronik cihazlar için uygundur. en mantıklı şey çanta tip jenaratör. hem başka şeyler de çalıştırabilirsiniz. gürültülü olacak evet ama uzak bir noktaya yer müsait ise konulabilir. hatta etrafına kabin gib, bir şey de yapılabilir.

www.hepsiburada.com

kare dalga ucuz upsler bu vantilatör motorlarını döndüremezler. alacaksanız denildiği gibi buzzerı iptal edilebilen ve saf sinüs çıkış veren bir model almanız gerekiyor. bir de fanın kalkışta 3-5 kat akım çekeceğini düşünerek en az 600w anlık akım verebilen bir model olmalı.

Usb vantilator + powerbank

Bu kadar macera aramaya gerek yok.

cevaplar için teşekkür ederim herkese. elektrik işleri benim sandığımdan çok daha komplikeymiş, onu öğrenmiş oldum :)

çıkar mı emin değilim, bir sene dondurma hakkı vermişlerdi. normalde 5-6 senede bir çıkıyor herhalde?

pandemi sürecinde uzatmadılar, yök'ün uzatılması ile ilgili kararnamesi vardı fakat bunu son anda okulların kararına bıraktılar. bazı okullar bu hakkı kullandırırken bazıları kullandırmadı.

kullandırmayan bildiğim bir okul: marmara üniversitesi

Call Of Duty Black Ops oyunundaki Vorkuta bölümü olabilir belki.

yok o da değil, gerçek ww2 zamanında geçiyordu

valla oynamadım ama sniper elite’ta böyle bölüm vardı sanırım hitlere sıkıyordun bilmemne.

Çok yüksek ihtimalle kötüleşmez, tomografisinin temiz çıkması büyük artı, 90 yaşında olup bu hastalığı hiç sorunsuz atlatan insanlar var. Durumunuzu çok iyi anlıyorum, benzerlerini ben de yaşadım aylar önce, şu an uzaklaşınca 'ne abartmışım' diyorum, sakin olmaya çalışın, olumsuz haberlere odaklanmamayı deneyin, tedbiri elden bırakmayın ve annenize fiziksel ve psikolojik olarak destek olun. Kendiniz de kafanızı dağıtmaya çalışın.

Çok geçmiş olsun.

Selam, doktorlar çok fazla deneyim kazandı artık covid tedavisi konusunda. Anneniz aşılanmış, ayrıca ciğerleri de temiz çıkmış. Artık tedavisi de başladığına göre endişelenmeniz gereken bir şey de yok merak etmeyin. Korkularınızı düşünmeyin, yapabilecekleriniz arasından ne kadarını yaptığınızı düşünün. Bu süreçte korkularınızı düşünerek vakit harcamak yerine annenizi nasıl daha sağlıklı besleyebileceğinizi, kişisel temizliğini nasıl etkili şekilde sağlayabileceğinizi düşünmek hem zamanı daha hızlı geçirir, hem fayda sağlar, hem de iyileşme sürecinde katkınız olduğunu anlamanızı sağlayarak çaresizlik hissinizi dindirir.

Annenizin kendisini düşünen bir evlada sahip olmak gibi büyük bir lüksü var. Eminim bunun çok faydası dokunacaktır ona.

merhaba, geçmiş olsun. Bizde 60 küsür yaşındaki hoca ve annesi ki herhalde 90’a yakındır, 2 hafta önce oldular. hafif şekilde geçirdiler. sinovac olmuşlardı.

Bizim sinocu akrabalar da nezle seklinde gecirdi gitti cigere inmedi.

önceden pek önemsemezdim ama artık moral/stresin bağışıklığı doğrudan ve büyük ölçüde etkilediğini düşünüyorum. Sizin ona moral verebilmeniz için önce sakin olmanız gerekiyor, bir de böyle düşünün.

esimin annanesi 85 yasinda, kalp seker ne ararsaniz var. 2 sinovac olmustu, covid oldu cok hafif atlatti

Eksik olmayın, moral verici mesajlarınızdan ötürü tek tek teşekkür ederim.

Bugün dünden çok daha sakin hissediyorum. Böyle anlarda moral verici şeyler duyabilmek, okuyabilmek, en faydalı ilaçmış gerçekten.

Tekrardan teşekkürler.

Üçüncü doz 50+ ve sağlık çalışanlarına yapılıyordu galiba mhrs yi ararsanız bilgi verirler durumunuzla ilgili

3 ay diye hatırlıyorum. bizimkiler mart'ta bitirmişti 2.doz sinovac'ı temmuz'da biontech oldular.

2 sinovac oldu babam, bu ayın 27sinde biontech olabiliyordu. Aldık randevusunu. Kronik hastalığı var 59 yaşında. Şu anlık 2 sinovac + 1 biontech açıklandı ilerde ne olur bilmem

Bizimkilere 3 ay gibi bir sure sonuna randevu cikmisti yanlis hatirlamiyorsam.

Bira :) atarax vermişti doktor. İşe yaramadı. Bitki çayları da aynı şekilde. Uyurken müzik dinlemek film dizi izlemek de bir işe yaramadı. Ama akşam bira içince çok güzel uyurum ben.

Antidepresanla uyku hapları farklı şeylerdir. Doktorla görüşürseniz o size uygun ilacı yazar merak etmeyin

Melatonin olabilir ama resmi satış yok, gittigidiyorda falan satıyorlar. Doktora danışmak lazım yine de.

Reçetesiz uyku ilacı alamazsın. Pasiflora bitki çayını önermişti bi arkadaşım

Antidepresan, antidepresif vs. tarzı ilaçları reçetesiz alamazsın.
Basit çözüm 1, eczacıya git derdini anlat önereceği bir şeyler vardır muhtemelen pahalı olacaktır.
Basit çözüm 2, aktara git derdini anlat sarı kantaron ağırlıklı bir bitki çayı hazırlat hatta yoksa direk sarı kantaron al bir dene.

Doktora git ancak ooo yazdı ilaç hemen uyurum diye düşünme bir sürü yan etki ile karşılaşırsın dozu sana uymaz ilaç sen de işe yaramaz vs. uzunca bir süre doktora git-gel yapabilirsin.

önce atarax kulladım, 1-2 sene işe yaradı. işe yaramayınca imovane kullanıyorum 1 senedir falan gayet işe yarıyor.
atarax reçetesiz ama bazı eczaneler vermiyor, 35- eczane dolaşırsanız biri verir.
imovaneyi doktor yazmalı.
bunun dışında yok süt iç, kitap oku, şunun bunun çayı otu falan hiçb irinin en ufak bir etkisini hissetmedim.

hiç sevmiyorum, yolu da sevmiyorum, yazlık falansa gidince tonla iş olmasını da sevmiyorum, giderken tonla işle uğraşmayı da sevmiyorum, otele para bayılmayı da sevmiyorum, pis havuzları veya tuzlu suları da sevmiyorum.

tam bir sevgi pıtırcığıyım bu konuda.

denize girmeyi seviyorum güneşte yanmayı sevmiyorum, plajın cafesi varsa gölgede oturmayı tercih ederim şezlongda uzanmak yerine

Ben de sevmiyorum :) Kucukken hic cikmazdim sudan, liseye baslayana kadar gunesi gorur gormez sabah girerdim aksam cikardim denizden o derece. Sonra hic bir sebep yokken cok da cazip gelmemeye basladi. Belki de liseden beri (ki bu 17 sene yapiyor nerdeyse) asiri yogun bi calisma temposu icindeyim ve artik yorucu geliyor suya gir cik... Girmesi bir suru hazirlik, donuyorsun bir suru is.. Kim ugrasacak :)

Ultra her sey dahil degilse deniz tatili amelelilik gibi geliyor.
Yola cikarken bile yoruluyorum.

Sirf sosyal baski yuzunden tatile gitmek zorunda kaliyoruz.

yüzmeyi bilmememin etkisi büyüktür ama bende sevmem. hava sıcakken daha da sıcak bir yere gitmek mantıklı gelmiyor bana.

Urla'lıyım kendi halime bırakıldığında hadi bi denize gideyim gireyim deme ihtimalim beşbinde bir olabilir. Ha nefret etmiyorum keyifli bişey hep beraber gidildiyse girerim mızıklamam ama akı bokunu kurtaran bi aktivite değil benim için.

Denize sıfır oğlu sıfır bir evim olursa belki balkondan girip çıkabileceğim değişir işler :D

Denizsiz tatil mis gibi de olur bence de, bir hafta boyunca sabah sahile gidip 12 ye kadar kızarıp bişeyler yiyip sonra akşam 6 ya kadar sahilde pineklemek benim garibime gidiyor asıl.

özellikle akşamları sahilde yürümeyi ve oturmayı seviyorum ancak denizde yüzmeyi ve sahilde güneşlenmeyi sevmiyorum. benim gibi düşünen birçok egeli'nin olduğunu düşünüyorum.

Denize girmeye bayilirim, olurum, biterim... sadece gunesin altinda yatmam. Ya semsiye golgesinde kalirim ya da plajin oturulacak yeri varsa (cafe gibi) oraya gecerim direkt.

Zahmetine değmediğini düşünüyorum, girdiysem bu zahmete değsin diye uzun süre çıkmıyorum.

Güneşlenmek, sahilde vakit geçirmeyi sevmiyorum. Yüzmek iyidir.

Ben de hiç sevmiyorum, çok sıkılıyorum.

Yani havuza gider yüzerim, yüzmekle ilgili derdim yok da, o kalk plaja git, yapış yapış sıcak, her yerine kum kaçsın falan, insanlar bundan nasıl zevk alıyor anlayabilmiş değilim.

Yalovalıyım, evimin 50 metre önü deniz/plaj.

Ben de sevmiyorum.

Didim'de yaşıyorum tüm sezonda toplasan 5 kere falan denize girerim eş dost geldiği zaman o da.

Aslında açıktan girmeyi seviyorum tekneden falan ama fakir olduğum için sürdürülebilir değil. Plaj kavramı hoşuma gitmiyor daha çok.

arkadas grubu gıdelım demese herhalde denızın yanından bıle gecmem :)

milletin emekli olup yerleşmeyi düşündüğü bir ege sahil kasabasında denize iki adım müstakil bir evde 3 sene yaşadım, özgür irademle sadece 1 kere "hadi denize gidip bir yüzeyim" dedim. onda da bir on dakika falan gittim geldim, sıkıldım. eve gelip çapaya devam ettim. serde yörüklük var, bana dağ bayır lazım haha :D

labradorlar koklayıp bir şeyleri bulma konusunda da iyiler zaten doğal olarak. border collie de çoban köpeği zaten.

komuttan ziyade geniş alanlara bir şeyler saklayın salın sonra bulmak için saatlerce koşsun getirince ödül verin :D

@passion malesef anskiyete sorunu var su an için cok fazla kendi basina salamiyorum, ilac+conditioning. Yani belki denerim biraz seyrek saat denk getirirsem. Evde yapiyorum bunu ofelia'nin önerisi sonrasi; evde baya mutlu oluyor manyak gibi kokluyor zaten ve buluyor.

sizden başkasının elinden bir şey yememeyi ya da en azından sokakta bulduğu ve/veya ona verilen şeyleri yememeyi öğretebilirsiniz.
bu komut değil tabii ama bir şekilde öğretmeniz iyi olur.

şu durum için komutunuz yoksa diye yazayım. benimkiler ağaçların etrafından geçerken bazen aralarından dolanıyorlar, yani kayış dolanıyor, ya tasmayı ağaç gövdesinden geçirip almam gerekiyor ya da köpeğin geri geri çıkması gerekiyor. "bu tarafa" komutuyla geri çıkıyor benimki.

teknik olabilir veya size denk gelmiştir, benim ikinci dozda baya kanadı. babam da yanımda sağlıkçıydı nasıl yaptı bu aşıyı dedi :D

iğne kalitesi bence etken. ilk aşıyı özel bir hastanede oldum. iğnesi çok daha inceydi. ikinci aşıyı devlet hastanesinde oldum. iğne en ucuz plastik 25 kuruşluk iğnelerdendi ve ben de ilk iğneyi hiç hissetmedim. bu iğnede ilk saniyeden itibaren içerde ilerleyişini hissettim diyebilirim.

İki aşıyı da aynı yerde oldum, ilkini hiç hissetmedim, ikincisi sanki haşırt diye girdi.
Ben kasa denk geldiğini düşünmüştüm. Tıpçılar ne diyecek bakalım :)

bende bunun aynısı var. aşırı sıcakta motor kendini kaybediyordu sonra düzeldi gibi. buzluğun derece ayarı yok. şimdiki aklım olsa adam gibi marka alırdım.

edit: bendeki 570465 imiş. farkları ne bilmiyorum da tipleri aynı.

yağda çözünenler vücutta depolandığı için fazlası zarar. adek. diğerleri atılıyor vücuttan. herkes kafasına göre takılıyor ama ben daha zehirlenen duymadım. millet deli gibi d vitamini yüklüyordu bir ara.

butun siseyi bir anda yutmadiginiz surece overdose olmanizin imkani yok. zarari olmaz. faydasi da olmayabilir zaten.

o kadar haklısın ki soğumakta. yaşıtız ve pozitif düşünemiyorum ben de.

Hak etme meselesi degil ya herkes komik paralara calisiyor. Ulke daha kotuye gitmede bile yeter ama ondan bile umidim yok

Her şey gittikçe kara deliğe doğru kayıp gidiyor. Ne istesek geç kaldığımız gerçeğiyle yüzleşiyoruz. Düzelir mi bilmiyorum ama duzelse de bir şeyler değişir mi hayatımızda emin değilim.

Düzelmez. Bu çukurdan çıkmak yıllar alacak, biz görür müyüz bilmem. 28 yaşındayım ben de. Sıfıra sıfır çalışıp duruyorum. Sadece boğaza gidiyor. 4500-5000 arası kazanıyorum. Ne tatile gidebiliyorum ne de teknolojik bir malzeme alabiliyorum laptop, PS gibi. Ömrümüzün belki de en güzel diye nitelendirebileceğimiz yaşları ekonomik sıkıntı ile geçiyor. Önceden ayda 3-4 defa dışarıda yerdik. Simdi öyle yapınca ayın sonu gelmiyor. Aman bizi bu hale düşürenler doysun da ben tatil yapmasam, çeyrek porsiyona düşsem de olur :)

düzelmez. her yer üniversite. biz de geçen isyan ettik senelerce okuduk doktora da yaptık belirli bir kitle maaş alıyor sadece diye :)

hem gelir pastası küçük hem adaletsiz. çok ciddi krizlere gebe bu açıdan ekonomi.

Düzelmeyecek. Enflasyon bu denli yüksekken, türk lirası bu kadar değersizken imkanı yok düzelemeyiz. Ekonominin düzelmesi ve bize yansıması için 10 yıla ihtiyaç var en az. 10 yıl sonraya kim öle kim kala, 40’ı devirmiş oluyorum gençlik bittikten sonra kime ne fayda.

Açılın baby boomer geldi (böyle mi yazılıyordu?) şaka şaka o kadar ysşlı değilim ama çocukluktan itibaren neler gördük neler.

Umutsuz olmayın, neden düzelmesin?
5 nisan kararları olmuştu, ülkede devalüasyon yapıldı, ekonomi çakıldı ve şu an bile memur, işçi, emeklinin sofrasındaki ekmeğin bir payı o zamanlardan. Neden mi? Çünkü peşinden gelen hükümet ekonomiyi düzlüğe çıkarttığı gibi işçiye, memura, emekliye yüksek zam yaptı, esnafın da yüzü güldü. Gerçi bu sevinç de çok sürmedi 28 şubat darbesiyle ülke ekonomisi yine battı. Ama her batışın bir çıkışı oluyor. Konumuz bu.

Sonra anayasa kitapçığı krizi oldu, ekonomi yine battı, ülke gitti denildi, bir çok olumsuz şeyler oldu ancak sonra yine düzlüğü çıkıldı. Bu memleket hep böyle bata çıka gidiyor. Evet, stabil bir ekonomi yok, alın gücü gelişmiş ülkelerle kıyaslanama. Refah düzeyi düşük ama hep de en kötüde devam etmiyor. O yüzden morali bozmamak, umudu kaybetmemek lazım.

Ayrıca 70’lik dede gibi söyleyeceğim ama eskiye nazaran emin olun şu anki yaşantı çok daha kolay. Bunun sebebi hükümet değil, gelişim ve teknoloji. Kredi kartı ve banka kredileri ile cebinde para olmasa bile alışveriş yapılıyor, taksitlendiriliyor. Seksenlerde aileleriniz bu imkana sahip değildi fakat çocuklarını büyütebildiler. Enseyi karartmadan, yapamadıklarına, eksilere değil, yapabildiklerine, artılara odaklanmak lazım.

Ayrıca ev alma konusunda ev almayıncıları takmamak lazım. Ev ihtiyaçtır, zarar da edilse alınması lazım, kimse de en sonunda ev aldım çok zarar ettim demez, iyi ki almışım der. İmkan olduğu zaman mutlaka değerlendirilmeli.

buna satış vaadi sözleşmesi deniyor. detayları sözleşmede belirtirsiniz. aldığınız alacağınız ne kadar zamanda ödeneceği ödenmezse ne olacağı vs.

kelime bazlı oluyor bilemeyiz.

noter şart mı ki? Bizimkiler maddeleri yazıp emlakçıda yapmıştı üç taraf da imza atmıştı.

@passion rules the game
sizin ki de olur. daha çok kısa vadeli işlemler için. cayar ise elinizdeki evrakla pek bir şey yapamazsınız. hangi şartlar altında imza edildiği bilinemediği için.

noter; resmi şahit statülü, adalet bakanlığına bağlı çalışan hukuk mezunu bir kişidir.

peer grade gibi bir şey yok mu? yani grup üyeleri birbirini puanlamıyor mu?

bizim okulda projeye hakettiği puan verilir, hiç çalışmayana ise daha az puan verilirdi

@jelly bear

Öyle bir şeyden hiç bahsedilmedi. Muhtemelen yok.

Çok yaşadım bu sorunu. Proje grubundakiler Anadolu'dan gelmiş tarikat yurtlarında kalan tiplerdi. Bir iş yaptırmak imkansızdı.

Malesef kaderine razı olacaksın.

eğer düşük alırsan dilekçeyle maddi itiraz için başvurabilirsin ama oradan bir şey çıkmaz sonuçta genel ödev kötüyse. olmazsa bölüm başkanıyla falan konuşursun da çare olur mu bilmem.

Sonuç:
Hoca itirazıma ilkin epey detaylı bir email ile karşı çıktı. Ama proje çalışmamızda onun eksik olarak gördüğü kısma (proje yönetimi) vurgu yapan bir itiraz daha yazmam halinde yeniden değerlendireceğini belirtti. Ben de dediği gibi yapıp daha resmi, daha dikkatli bir itiraz email'i yazdım. Bir gün sonra hoca notumu bir basamak yükselttiğini bildirdi ki bu da benim için yeterli.

hocam ucuz da kime göre ucuz? kimine göre dyson da 5000'e ucuz mesela.

neyse geçen hoover h-free 500 mü ne aldım 1500 tl'ye, bundan önce evdekilerde dyson v7 vardı. neden o kadar çok para ödedik ki dyson'a dedik. gayet memnunum. evde çok eşya yoksa robot falan derdim de harbi gereksiz.

eğer taşımayı dert etmezsen de şu büyük süpürgelerde arnica fiyatına göre fena olmayan şeyler yapıyor bence.

fantom hüpçek 2600. tek başına yaşayan biri olarak çok kullandım.

Mobilden yazdim, imla hatalari icin kusura bakmayin lütfen.

Zor değil tabi ki öğrenirsiniz kısa zamanda.

Kurs da alacaksanız endişelenmek için bir sebep yok gibi... Ben kendi kendime kurcalayarak, youtube videoları izleyerek vs orta seviye kullanır hale geldim...

tasarim isleri oyle yurumuyor. 2 gunde photoshop ogretirim; ama asil olay o bilgilerle ortaya ozgun birseyler cikarmak.

Valla bence zor. Ayrıca olay photoshop (veya x programını) kullanabilmek de değil, görsel bir şeyler tasarlamak bir meslek, niye "bunu herkes yapar yeaa" diye yaklaşılıyor anlamıyorum.

Konuyla alakası olmayan insanlar yapınca, doğal olarak, çok çirkin şeyler çıkıyor ortaya. Yapmaya başlayınca görürsünüz. Tabi sonuç çok farketmeyebilir, bedava sirke baldan tatlıdır diyip geçebilirler de.

Yani istiyorsanız gidin eğitimini alın, çalışın kendinizi geliştirin vs. "Ama bunu bende yaparım ya" muhtemelen gerçekleşemeyecek bir şey kısa vadede.

buenosdias haklı. önemli olan programı öğrenmek değil tasarımı öğrenmek. program bir araç. ancak programı kullanmayı internetten bile öğrenebilirsiniz. hatta türkiye'deki dandik kurslardan ziyade internetteki kaynaklar daha verimli olabilir.

ancak devlete iş yapılıyorsa sanırım o yapılan işi herkes yapabilir diye düşünüyorum. malum kamudan alınan işler çok üst düzey bir kalitede yapılmıyor.

Kurumda fotograflari ben cekiyorum, o fotograflara metni ben yazıyorum zaten. Yani dedigim gibi ilgili firmadan zaten temel seyler istiyoruz.

"Bunu ben de yaparim ya" deme sebebim, 10 paylasimdan 5i kolaj fotograf - aralara slogan şeklinde. Isi kucumsedigim icin degil, biz zaten kucuk is istiyoruz, yaptiriyoruz.

proaktif olman iyi; ama 2 nokta var gozden kacirdigin.

-kamuda ben bunu yaparim dedigin her ekstra is yarin sana yol + yemek ve su olarak geri donebilir (kotu anlamda)
-yapilan isler kucuk de olsa buyuk bir kurumu temsil ediyorsun. ben bir tasarimci olarak amator bir tasarim gorsem o kuruma yonelik onyargim olusur. cunku yaptigin is kismen kurum kimligi ve marka kalitesine zarar verebilecek bir sey.

fotosopu bir gunde bir kac saatlik bir youtube tutorialinden hepsini ogrenirsin. tasarim yapmasini ogrenmek vakit alacak olan.

Çok güzel olur.
Ben de çalıştığımız yerde bir ara format atayım dedim başka bir bilgisayara ama sadece bir kişinin işine gelmedi. Çünkü az bir zaman orada çalışma sırası kendisine gelecekti.
Belki bir kaç hafta sonrasına kadar format atılıncaya kadar kendisine başka iş çıkmaması istediğini üstü kapalı ve biraz gerilimli olarak ifade etti.
Ben de ona, asıl meselenin format atmak olmadığını iş anlayışımızın farklı olduğunu söyledim.

Neyse, kamu kaynakları hakkındaki tutumluluğunu ve işine karşı özverini unutmayacağız @dimi..

hocam ben de kamudayım, böyle diye diye her iş sana kitlenir haberin olsun. bu pastadan nemalananlar ayrıca uyuz olur.

yapıp yapmamak sana kalmış tabii.

Normalde kolay öğrenilmez ama kamunun tasarımları bi stok foto üstüne saçma bi slogan alta kurum logoları mantığındaki olduğu için bırak fotoşopu canvada bile yaparsın, hatta müdüründen de ( görsel konularda bunlar sıfıra yakın zekalı oldukları için ) ''vay be sende ne yetenekler varmış'' gibi geri dönüşler alırsın.

Öte yandan geçmiş olsun arkadaşım, bundan sonra başın beladan kurtulmaz, Senin müdür amirler toplantısında '' bizim dimi bütün işi kendi yapıyor valla hiç dışardan hizmet almıyoruz'' diye hava atar diğer kurum amirlerine ve kendi yöneticisine, onlarda e o zaman verde bizde kullanalım derler, sana toprak mahsüllerinden, valilikten, kaymaklımlıktan, özel idareden alakasız alakasız kurumlardan mail gelir şu işi şu zamana kadar yap diye, sonra beğenmezler revize isterler, cc ye de özel kalemi eklerler sabahlara kadar afiş çalışırsın, ilerde afişlerle ilgili bi sıkıntı çıkar seni haşlarlar '' iyide benim işim bu değil'' diyemezsin.

Ne diyelim geçmiş olsun kardeşim, allah kolaylık versin bundan sonraki hayatında

youtube da çok kaynak var

ayrıca freepik gibi free bir sürü içerik barındıran siteler var.

paralı veya parasız psd template , vektör var.

bunları da kullanırsan hiç bir zorluğu kalmıyor.

bu bana biraz işgüzarlık gibi geldi. becerebilirsin veya beceremezsin o neyse de, neden yapasın ki? senin kurumda yaptığın iş bellidir, maaşını da ona karşılık alırsın. diğer tarafta ajansın yaptığı iş de bellidir, aldığı para da. yapılan işe kamu kurumunda çalışan biri olarak kendinizce değer biçmeniz ve taşın altına elinizi koymanız bence anlamsız. altın bilezik konusuna da katılmıyorum maalesef. o bilezik için insanlar yıllarını harcıyor. bence iş özelinde photoshop'tan uzak durun, şahsi olarak ise açın kurcalayın.

ben de basta konuya olumsuz yaklastim; ama gelen asiri tepkilerin de anlamsiz oldugunu dusunuyorum. burada kac tane memur duyurusu cevapladim haddi hesabi yok. cogu de kamuda sikildim, hayatim cok rutin tarzi seyler. diyecegim o ki, eger uzerine gideceksiniz sirf o ataleti kirmak icin bile deger. mesai arkadaslariniz aksama kadar rutin isler yapip gozleri mesai saatinde hayatlarini heyecansiz sekilde idame ettirirken siz surekli ovgu, eser yaratma tatmini seklinde gecireceksiniz. belli mi olur belki yeni kapilar acilir. sadece.

ben dayak yemedim ama dayak yiyen baya yabancı gördüm. avrupada dayak yiyeceğimi anladığım anda ya kaçarım ya da ortamı yumuşatırım. özellikle doğu avrupada karşınızda bir izbandut oc varsa kalıcı sakatlığa varabilecek bi dayak yiyebilirsin ve bu dayağın sonucunda polis bile herhangi bir şekilde seninle bir turist olarak ilgilenmez.

Yemedim ama yiyene denk geldim +1

Akşam saati Londra da arkadaşimla yolda yürüyorduk,

Sabit duranin yanından geçtik Türkçe konuşuyorduk, İngilizce para istedi, sorry mate diyerek yanından geçtik.

Meğersem arkamızdan gelmiş, bana çelme taktı yere düştüm.

2- 3 metre geride Eleman direk kavga gardinı aldı,

O esnada arkadaşla konuştuk , benim sabah dönüş uçağım var dedim , o dedi oturuma başvurdum sıkıntı olur dedi

Fuck off diyerek uzaklaştık..

Içimde uktedir, şimdi olsa arkadaş vatandaş oldu bende 10 senelik vizem var çok farklı olur şuan.

Romanya'da bir sabah çorba içerken biri gelip sigara istedi, kullanmıyorum dedim inanmadı gitti. Dışarda beklemiş lavuk beni ben çıkınca yanıma gelip ''para kullanıyorsundur heralde para ver dedi'' yok onuda kullanmıyorum dedim çıkardı muştayı eline yerleştirdi o arada ''nerelisin'' dedi ''Türküm'' dedim neresinden dedi ama herif hazırlanıyor yerleştircek bende uçuş pozisyonu alıyorum bi yandan Trakya tarafından olduğumu söyleyince vay biz aynı coğrafyanın insanlarıyız diyip saldı beni denyo :D

Birkez daha aşık oldum canım Trakya'ma

O zaman vatanımızın kıymetini bilmek gerek diye anlıyorum

ingiltere'de :D
bir şey çıkmadı

Sırbistan'da barda güvenlik görevlisi parmağımı tuttu

Yere dustugunde vurmaya devam etmiyorsan hic bisey olmaz. Durum gore en fazla para cezasi olur o da kavganin buyuklugune yaralanma siddetine gore degisen mebla olur. (Silahli bicakli kavgadan bahsrtmiyorum yumruk yumruga olandan bahsediyorum)

Dayak yemedim ama birisi bilerek carpti bisikletle.
Bu videodan bile daha buyuk haksizlikti.
Doveyim dedim sonra bizim konsolosluk sahip cikmaz karakollarda surunurum diye vazgectim, arkadasi da vatandasi olmasina ragmen tuttum.

Hala zoruma gidiyor keske dovseydim pici sonra atsalardi ulkeden(hollanda)

ne kadar sarhoş olduk ölçmek için birbirimizi tokatladığımız sonra hissettim hissetmedim dediğimiz olmuştur.

www.youtube.com

sonra bu hale geldiler.

pariste hava alanında taksicilerin arasında büyük bir kavga çıktı sopalar havada uçtu. kaldığımız yer tam getto sayılmasa da lüks bir mahalle de değildi. gece geç saatte dışarıda olmak istemezsin.

Floransa’da fiorentina manchester maçında baya kavga gördüm.

Avrupa'da yemedim cok sukur.

Yalniz videodaki olay dunyanin her yerinde basiniza gelebilir, Avrupa'da olmaz diye bir sey yok. Videodaki unprovoked attack diye geciyor, sebepsiz yere baslatilan saldiri. Arti LGBTye yonelik nefret sucu da kremasi olmus, yaralamaya, olume giderse cezasi agir bunun, hapishanede ya da timarhanede gecer kalan omru(yarginin oldugu bir avrupa ulkesinde).

Bu saldirilar kimlerden gelebilir:
- eglenmek isteyen ergenler
- haplanmis evsiz, junkie takimi, ruhsal sagligi bozuk bireyler
- gasp, kapkac, soygun icin amaci da gudenler

Erkekligi, gururu birakin, ben olsam soyle yapardim, boyle karsi koyardim, vucut yaptim, dovus sporu egitimi aldim falan bunlar hikaye, goruldugu gibi kalabaliklar, ondekini indirdin diyelim digerleri de saldirdi kavga kizisti, biri panige kapilip sana bicagi gecirdim mi, bitti iste hayatin, karsi tarafin kaybedecegi bir sey olmayabilir ama senin coktur.

Ingiltere'de chavlar, gangcilik oynayan siyahi ergenler bulasti bir kac kere muhattap olmayip, kendi yolumda yuruyunce dokunmadilar. Eger bulasirsan acid attacktan, knife crime'a isin hangi boyuta gidebilecegi belli olmaz, istatistik olarak haberlerde another knife crime diye yer alirsin bir kac dakikaligina.

Ilk yillarimda olaylara mudahale ediyordum, acemiydim:) bir keresinde liseli siyahi bir ergen otobuste ayagini demire vuruyor, ust kattayiz, cat cat diye deli rahatsiz edici bir ses cikiyor, kimse de bir sey demiyor. Kafam zaten bozuktu o gun, o sesle cok rahatsiz oldum rahatsiz olunmayacak gibi degil zaten, wtf you doing fcuking idiot falan cok sert girdim, naapiyorsun herkesi rahatsiz ediyorsun falan saydirdim, daha da sert vurmaya basladi, not your business temali bir suru kufurle karsilik verdi, 10 -15 dakika sonra duragi geldi indi bu, daha set vurmaya devam etti tabi bu aralarda, en son inerken beni cagirdi gel in diye disarda kavgaya gel diye, kufur ettik karsilikli ben inmedim ne ugrasicam elin ergeniyle. Sonuc olarak kimse de bana destek cikmadi etrafta. Sonra anladim ki adamlarin kulturu bu, kavgadan tartismadan cok korkuyorlar, son ses disariya rap muzik veren kisiye cevreden tek bir mudahale yok, sesini kisar misin diyemiyorlar, adam kabileyi birakmis gelmis, ayaklarini koltugu dayiyor, ot iciyor trende ingiliz gikini cikarmiyor, cunku karsi tarafin backgroundini bilmiyorsun, bicaklanip olebilirsin aninda.

Dedigim gibi ilk yillarimda mudahale ediyordum, beyaz ingiliz bolgedeyim liseli kizli, erkekli, okuldan cikmis grup 20-30 kisi tek bir cocuga saldiriyordu tekme tokat, kizlar da vuruyor oyle kotu tablo. Ben olayi gordum aninda mudahale ettim, aralarina girip, vurmayin , naapiyorsunuz diye o cocugu aldim ellerinde sasirdilar zaten, yok bize facebookta kufur etti bilmemne diyorlar, yalniz olay da high street dedikleri semtin ana caddesinde oluyor, kimse mudahale etmiyor, esnaftan, pubdan, restorandan hic bir yerden mudahale yok. Orda cocugu kurtardigim icin kendimle her zaman gurur duyarim, gerci yaslari kucuktu max 14, ve beyaz ingiliz bolgesiydi o yuzden mudahale edebildim sanirim, simdi olsa gene mudahale ederim ama siyahi arkdaslar icin ayni sozu veremem cunku bicak cikartabiliyorlar.

Lise'de (Turkiye)birgun okuldan ciktim, kostura kostura dersaneye etute gidiyorum, civarda da bir duz lise vardi, ara sokalardan birinden gecerken videodaki gibi bir tip saldirmisti bana, ben de anadolu lisesi uniformasi var ya onlarin lisesinin kizlarina artislik icin burdan geciyormusum iddiasina gore, tekme tokat saldirmisti, kacmistim bir daha o yolu kullanmadim. Hanim evladi degiliz ama Kavgayla adam toplamakla harcayacak zaman yok sinirden, stresden hedefler de yuksek zaten. netleri, puani nasil yukseltecegiz, konulari nasil bitirecegiz diye sacimiz dokuluyor o yasta bizim, gereksizin biri gelmis bizim lisenin kizi bilmemne diyor:)

Daha baska ulkelerden de olaylar var da uzun uzun yazamayacagim, uzun oldu zaten, her yerde olabilir, yanlis zamanda yanlis yerde olmamaniz dilegiyle

Avrupa'da da Türkiye'de de dayak yemedim. Dayak da atmadım sayılır.

Neck, hocam biri çıksın da bu soruyu sorsun diye mi beklediniz hocam :))

Geçen Apple Store'da 20W olması lazım demişlerdi. Normalde ben 35W macbook şarj cihazı ile şarj ediyorum (iP 10) henüz patlamadi ama fazla ısınıyor.

Orijinal ürün öneririm.

orijinal 20W öneririm. onun da hızı fena değil. applea güvenmiyorum ben başka malzeme kullanmaya ya.

20 w orijinal apple gayet güzel hızı da iyi. Ben olsam almam bunu.

power delilery var, uygun gücü verir

3 metre sanırım. 13 metre ip, önce A noktasına kadar olan 8 metrelik kısmı yürür ve A metresinden çitin arkasına geçer. İp burada A noktasına dolanır ve 5 metre kalır geriye. 5 metre kadar da C noktasına doğru yürür ip gerginken. 8-5=3 metre olur en yakın mesafesi.

soruyu ilk kez gorerek mi çözdünüz. bu nasil idraktir arkadas tebrikler ... 30 dakikadir bakiyordum soruya.

ben soruyu da anlamadım. B'ye gitti diyelim 4 metre. kaldı 9. A'ya doğru 6 metre gitti. C'dan 2 metre solda işte ve ardından öbür tarafa 3 metre gitti. C'nın sağına geçti, kaldı 1? toplamda 12 metre çit, bizim ip 13 metre, farklı kombinasyonlarda dolana dolana 1 bırakamaz mı zaten?

ben mi malım acaba :D tarık'a söyleyin salsın karabaşı

nundu +1 ben de oyle cozdum

@tunaktunaktun hahaha ip gerginliğinden ne kastettiğini anladıktan sonra çıkıyor aslında. Onu da başka sorulardan falan biliyorum. Biraz da mantık sorusu gibi ve küçüklükten beri çok severim çözmeyi.

@passion aynı hatta önce sağa sonra sola giderse ip gergin kalmaz ki :)

@nundu

haa ben çubuk var sandım yani gerip bir tur daha atıyor üstüne karşıya geçince çit ayaklarından. sadece A, B ve C ayak yani :D

valla bence olay illa batıp ders çıkarmak değil kendi hatalarından, başkalarınkinden ders çıkarmak önemli.

eğer bir yerde sürekli devredilen batan çıkan bir yer varsa muhtemelen batar tabii ama yenilikçi bir konsept, farklı bir yer vs. iyi bir planlama ile neden olmasın derim. bilemiyorum bizim esnaf genelde ahlaksız olduğu için dışarıdan giren biri de yapamayabilir gibime geliyor. ben devlet memuruyum tabii uzaktan konuşuyorum :D

Konsept önemli. Bir sürü soru sormak lazım. İnsanlar niye sizden tost alsın? Tostta kullandığınız malzemeler kaliteli mi, temizliğe dikkat ediliyor mu, fiyat uygun mu, hazırlanma süresi uygun mu, kafe açtığınız yerdeki insan yoğunluğu nasıl? İlkokul, ortaokul, lise gibi yerlere yakın yerde tost satabilirsiniz. Ama yoğun olmayan bir caddede günde kaç tost satabilirsiniz ve ne kadar kâr edebilirsiniz?

Bir kafenin kâr etmesinde çok fazla durum söz konusu. En basit olarak planlama yapsanız da çevresi olan biri değilseniz o şehrin kafelerde zaman geçiren insanlar sizin kafenizi tercih etmeyebilir.

Bu tür büfe/tostçu vb. hususlarında kafama yatmayan en büyük olay, sabahtan geceye kadar çalışacak olmanız. yanınızda bir yardımcı yoksa ki muhtemelen başlangıç döneminde olmayacak kolay bir yük değil. düşünsenize sabah 7 de açacaksınız akşam 22:00-23:00 te falan kapatacaksınız.

mekanın yeri, orada çalışan benzer dükkanlar ve onların durumu, açacağınız lokasyondaki bu tür yerlere doygunluk vb. gibi hususlar önemli. en kolayı, okula yakın bir yerde açıp öğle arasında voleyi vurmak olabilir. benim çalıştığım firmanın yanında bu tür büfeci/tostçu tarzı bi mekan var. az ileride de bir lise var. adamın dükkan öğlene kadar neredeyse sinek avlıyor ama öğle molasında öğrenciler oraya akın ediyor. o iki saatlik aralıkta tüm günün hasılatını topluyor muhtemelen.

Ticaret işine nasıl girdim biliyor musun?
Etrafıma baktım mal olup 2 ile 2 yi çarpmayı bilmeyenler esnaflık yapıp paraya para demiyor. Ulan dedim bunların tek yapabildiği boş muhabbet. O zaman ben de girebilirim. Öyle girdim. Adam kahve kapanıyor hemen yanına yumurtacı açıyor. Sen o yumurtacıyı açmak için 40 yıl düşünürsün. Cesaret ve risk alma lazım. Yoksa sittin sene bir yere varamazsın.

işi kendin yapamayacaksan asla bulaşma

eğer kendin tost yapamayacaksan, paspas atamayacaksan, tuvalet temizleyemeyeceksen asla bulaşma.

eğer ben kendim yaparım diyorsam o zaman bir ihtimal var.

önemli olan personel.

Kafe zaten batmaya mahkum bir konsept. Bu yuzden klasik esnaflar islek bir cadde olmadikca kafe isine pek bulasmaz. 1 tane musteri 10 liralik icecek icsin diye, icerde 5 tane garson 4 tane mutfak elemani calisiyor.

Paket servisten,bufeden,bakkaldan batan gormedim.
Sen oturdugun yerde oturuyorsun millet sana para vermeye geliyor.

Hiç büfede çalıştın mı? Paketçilik yaptın mı? Tost yaptın mı? Bunlar önemli detaylar.

klima performansı beklemeyin. hatta ortamı daha fazla nemlendiriyor.
içine konan soğuk suyu yukarı çıkartıp aşağıya "döküyor". su dökülürkende suyun serinliğini fanla odaya veriyor. su ısınınca soğutmuyor.

Ooo.. buzla soğutma sahtekarlığına arçelik de başlamış. Utanmadan bir de 900 tl fiyat koymuşlar. O buzlar nereden geliyor? Buzdolabından, tabi buzdolabı o buzları üretmek için elektrik harcıyor, fizik yasaları gereği yaratacağı serinlikten daha fazla da ısı veriyor eve. Onu geçtim, o buzlar 10 dakikada eridikten sonra bekle ki buzdolabı yeni buz üretsin. Ha alt katta buz fabrikası vardır, size bedava buz veriyordur, o zaman lafım yok. Aksi durumda parayı çöpe atmanın daha iyi bir yolu aklıma gelmiyor.

bende bundan var ve hiçbir şey bekleme.

Takip

aradığın özellik power delivery. kaç farklı şekilde çıkış verebildiği yazar. karşılaştırırsın laptop için kaç watt gerekiyorsa. mah kapasite ne kadar doldurabileceğini gösterir ama o çıkışı veremiyorsa zaten dolduramaz. mesela o kuulaa mıdır nedir imkansız.

65w uyumlu dediğine göre işte v ve a'ları çarp powerbanklerdeki pd olan.

Laptopa usb c den bunu taksan laptop bunu şarj etmeye çalışmaz mı

PD 'li powerbank lazım. kablonunda pd li olması lazım.

Sizin laptopun kendi pili 42 Wh, sitesinde önerdiği powerbank 65 Wh kapasitede, yani kendi pilinizin 1.5 katı kapasitede, kendi piliniz 1.5-2 saat çalıştırıyorsa yeterli olacaktır.

Güncel durum: Elde var sıfır. Hala net bir bilgiye ulaşabilmiş değilim.

"Öncelikle Powerbank'ın PD desteğinin olması gerekiyor. İkinci konu ise bilgisayarın Type C girişinin şarj desteği vermesi gerekiyor. Her Type C girişi şarj için kullanılamıyor ne yazık ki. Bu iki konuyu kontrol edin. Powerbank PD desteği sunmuyorsa zaten olmaz. Ayrıca bilgisayarın Type C girişi de şarja izin vermeli."

böyle bir yorum var. ilgili video da şu:

www.youtube.com

siz uzun araştırın ama kısa bi araştırma yapınca da şöyle bir ilan buldum

www.ebay.com

@jugador teşekkürler.

Şu an itibarıyla en makul çözüm olarak güneş paneli görünüyor. Onları inceliyorum.

Bir güneş paneli, bir de akü benzeri power station ile iyi bir çözüm üretilebilir gibi geliyor.

Güneş paneli örneği:
www.amazon.com

Power Station örneği:
www.amazon.com

Bu konularda bilgim yok. O nedenle verdiğim örnekler yanlış olabilir.

Bir soru daha açacağım. Bu kez de güneş panelleriyle ilgili.

Ne karışık işmiş. Ya da ne kadar az kişi merak etmiş, kullanmış.

Aynı soruyu bende sordum zamanında eksiduyu.ru

maalesef türkiyede seçenekler çok sınırlı hatta yok gibi.

aslında aradığımız alet tam olarak bu (Philips DLP5742AB 40200mAh), 3 ay önce satıştaymış hatta fiyatı 500 TL civarıymış, ama maalesef uzun zamandır stok yok.

www.amazon.com.tr

benim bulabildiğim satışta olan tek seçenek ise bu (Baseus Amblight 65W)

www.amazon.com.tr


philips olan belki tekrar stoğa girer diye baseus u almadım, ama muhtemelen onu alıcam 2 hafta içinde.

@konetsu işin teknik detayını bilmiyorum, son kullanıcıyım ben tak çalıştır tamam.

Philips olanın türkçe incelemeleri var YouTube da, alet bir tek buzdolabı çalıştırmıyor, fişi olan herşeyi çalıştrıyor nerdeyse, tv mınitör laptop vs. Bildiğim yanında elektrik prizi taşıyormuş gibi. Hemde yok pd yok özel kablo vs bunlara da gerek yok. Fişi tak bitti gitii. Bence mükemmel bir alet ama stok yok maalesef

Gördüğüm kadarıyla "zahmetsiz" 2 seçenek var:
1- PD destekleyen bir powerbank (şu an için tek seçenek Baseus'ın bir modeli)
2- Portable power station (TR'de yok ve çok pahalı)

Araştırmaya devam...

Az önce Baseus Amblight 65W siparişi verdim.

www.amazon.com.tr

Baseus Amblight 65W ürününü az önce denedim. Sonuç:

Laptop: DELL Latitude 5290
Laptop Başlangıç Şarj Seviyesi: %9
Powerbank Başlangıç Şarj Seviyesi: %74
Tam Şarj Süresi: 1 sa 52 dk
Powerbank Bitiş Şarj Seviyesi: %33

Önemli not: Laptop'ı sarj sırasında hep açık tuttum ve ekran parlaklık seviyesi %80 civarındaydı. Yani bir yandan kullanıp diğer yandan şarj ettim. Kaba bir hesapla, laptop'ı çalışırken 2.5 kez şarj edebilirim. Kapalıykense belki de 4-5 (çok, değil mi?!). (Laptop'ımın pili kötü durumda. 60-70 dk kadar dayanıyor. Hesabı bunu da dikkate alarak yaptım.)

Ürün çok kaliteli duruyor. Ağır ve kalın (üst üste iki powerbank koyulmuş gibi). Ama kesinlike değer görünüyor.

Bende 20k xiaomi powerbank var 45W lık.

TypeC ile thinkpad i şarj ediyor. Normalde laptop adaptörü 65Watt

Ama zaten harici ekran kartı devreye girince şarj edemiyor.

O yüzden 65W'lik Baseus her türlü iş görür gibi. Bilsem onu alırdım buna da 400 gayme vermiştim :(

Baseus Amblight 65W bende aldım, deneme sonuçları aşağıdaki gibi.

Laptop: DELL Latitude 5491
Laptop Başlangıç Şarj Seviyesi: %6
Powerbank Başlangıç Şarj Seviyesi: %100
Tam Şarj Süresi: 2 saat 10 dk (laptop açık teamste toplantı + excelde çalıştım)
Powerbank Bitiş Şarj Seviyesi: %25
Laptobun pili bayağı iyi durumda yalnız, full şarjla 5 saate yakın gidiyor.

Laptopu sıfırlayıp powerbankta kalan %25 ile doldurmaya çalıştım, laptop %10 arttı, powerbank %15 seviyesinde şarj etmeyi bıraktı. bu arada laptobun orjinal şarj aleti 90W ve laptop uyarı veriyor, orjinal şarj aletini kullanın diye ama gene de şarj oluyor.

Laptop tamamen kapalıyken %5 ten %100 1,5 saatte şarj etti, powerbank ise %100 den %49 a düştü.

Buna göre full dolu powerbank yaklaşık 7 saat extra kullanım sağlıyor bana, evden laptop şarjı full dolu iken çıkarsam toplamda 12 saat priz aramadan kullanabiliyorum, benim için gayet yeterli

İkinci deneyimim:

8:20 7% laptop 32% powerbank
8:47 35% laptop 9% powerbank (daha fazla şarj etmiyor)

Bu deneyim hayal kırıklığı yarattı.

Başka bir sorun da powerbank'in, kendi kablosuyla çok yavaş şarj olması.

İkinci deneyimim:

8:20 7% laptop 32% powerbank
8:47 35% laptop 9% powerbank (daha fazla şarj etmiyor)

Bu deneyim hayal kırıklığı yarattı.

Başka bir sorun da powerbank'in, kendi kablosuyla çok yavaş şarj olması.

15.6.22 - 1 yıl sonraki değerlendirmem:
Çok memnunum, iyi ki almışım.

hem biri hem öbürü yanıyorsa bağlanmasına engel olmaz. kablosuz bağlantı ararken iki ayrı bağlantı olarak çıkar bunlar, birbirini etkilemez. siz acaba 5g olan bağlantıya mı bağlamaya çalıştınız? sırf son birkaç harfi farklı olan bir bağlantı varsa odur o.

bazı modemler kanalları birleştiriyor cihaza göre.
5ghz'yi kapatıp bağlanıp sonra yeniden açmayı deneyin modem arayüzünden.

Modem 2.4 ve 5 ghz için ayrı isim atar.
2.4 için basit bir isim ve şifre belirleyip deneyin. Bazen uzun isimleri görmüyor cihazlar.

Bu bağlantı problemleri robotlarda veremlik, aynı robotu aynı modeme 2. kez bağlarken sinir etmişliği var.

Basit bir isim, karakter olmasın, sadece harf ve rakamlardan oluşan şifre olsun. Robotu sıfırlayın, telefondaki yazılımı farklı bölge/ülke yapıp deneyin. Sonra tekrar TR yapıp deneyin.

Bi şekilde kurcalayınca oluyor ama, internetteki her tavsiyeyi deneyin sırayla.

selamlar,

telefonunuz iphone ise 5ghz ye otomatik geçiş yaptığı için bağlanamıyorsunuz. robotu bağlamaya çalışırken 2.4 e bağlı olduğunuzdan emin olduktan sonra bağlama işlemini gerçekleştirin. siz 5ghz robot 2.4 ghz ye bağlanınca senkronda problem oluyor.

Premier sanayi tipi

10 yil once aldim, 8 yil kadar calisti. Bozulunca aynisindan aldim 2 yildir kullaniyorum.

Raks sf 16 rx aldım ben memnunum.

Sanayi tipi vantilatörler çok gürültü çıkarıyor. Sıcağa mı katlanayım, gürültüye mi ikilemi oluyor.

Bundan aldım sanırım 4 yıl önce, her yaz yalnızca tozunu alıp canavar gibi kullanıyorum.

yorumbudur.com (site alakasız, örnek olsun diye verdim)

valla hocam bu duyuruya baktım. portatif klima mı normal klima mı sanayi mi derken briz marka aldım. daha gelmedi, gelince yorumlarım.

şu beko'nun falan altında su tankı olanlardan var bende ama pek fayda etmedi.

bende bundan var her odada ve balkonda. tam kıvamında donuyor hasta etmiyor. ama kışın almak lazım fiyat cok artmış. www.epey.com

yani ciddi anlamda medikal olanlardan temin etmek gerekiyorsa veterinerlerde satılıyor zaten sadece. fiyat farkı olabiliyor büyük merkez ile mahallelerdeki nispeten küçük olanlar arasında. genelde ya rc ya hill's oluyor.

marka olarak net bir önerim yok kullanmadık ama üstteki gruptaki mamaların daha pahalı olduğu malum.

Cicek veya cikolata hos olur.

Çikolata güzel olur desteklerine teşekkür notu da eklersiniz.

tanınmayan hocaya öyle atraksiyonlara girmezdim.

Sizin memleketin tatlısından yaptırt bir kilo strafolat gerekirse gönder gitsin. Çiçek ne alaka denebilir belki de tatlı bizim milli jestimiz sonuçta.

hocanız adına temaya birkaç fidanlık bağış yapın.

Tatlı ne kadar iyi paketlense de kargoda berbat olur. Paketler atılıyor oraya buraya. Çikolata,lokum daha iyi olur.

Adına fidan diktirin bundan güzel hediye mi olur:)

@passion rules the game bir yandan böyle düşünüyorum, olur mu görevimiz falan dedi ama yaptıgı görev tanımının dısında bence. kafam karısık.

@suicides underground aynı fikir önerildi, ben de cok hos olacagını düsünüyorum. yani belki kadın cölyak cikolata yiyemiyor o kadar tanımıyorum. ama adına agaca en azından gülümsemeyecek insan yoktur sanki hem ondan baska kimsenin haberi olmayacak bir sey.

hahah aklıma şey geldi, ben doktora danışmanıyla senelerce çalıştım, bitince çikolata götürdüm, meğer şekeri varmış :D

yaşça büyük hocalar dert etmiyor arada getirenler oluyor da biraz daha genç kesim için biraz gereksiz gibi. bana da yapılınca öyle garip geliyor. fidan olabilir ama.

Valla bilmiyorum bende mi sikinti var ancak birisinin adina fidan diktirmek bana cok gereksiz bir olay gibi geliyor. Daha dogrusu bunun hediye olmasi sacma geliyor bana. Bunu da 'adina fidan dikilmesine gulumsemeyecek kisi yoktur sanirim' yorumuna ithafen yazma geregi duydum. Birisi gelip yaptigim bisey sonrasi bana 'tesekkur icin adina fidan diktirdim' derse ben sevinecegimi sanmiyorum. 'Fidan ne alaka' derim, benim adima fidan dikilmesi sacma. Dikecek olsam ben kendim gider dikerim, atiyorum kisi cevrecisiyse benim adima niye fidan dikiyor? Yani ben ona iyilik yapmasam gidip o fidan dikilmeyecek mi? Fidanlarin dikilmesi icin illa iyilik yapilmasi ve birinin de gidip para mi vermesi gerekir. Acikcasi bana cok gostermelik bir olay gibi geliyor 'adina fidan diktirme' olayi.

Neyse, konu o degil de oyle o yorumu gorunce de yazmadan duramadim. Cikolata bir de cicek vs gonderebilirsin odasina tesekkur amacli. Cicek en azindan odasinda durur ve belki guzel bir gorunum kazandirir. Cikolatayi da kendisi yiyemiyor olsa bile gidip dagitir ya da coluguna cocuguna falan verir.

@j r r tolkien hayrani siz de haklısınız düşününce. ne alaka da diyebilir mümkün. zaten tam bu yüzden actım duyuruyu.

herkese teşekkurler.