Gündelik hayat için şehrin meydanına gidiyorum, yürüyüş yapıyorum, sokakların arasında kayboluyorum genelde. Şirin görünen bir cafe'de oturuyorum vs. vs.

Turistik yerler olarak değil ama genel görülecek yerler için gittiğim şehrin haritasını ve rehberini mutlaka turizm ofisinden ediniyorum. Genelde ücretsiz oluyor.

#mono ya aynen katiliyorum...
Yurumek ve yerli Halkin gittigi ufak kafeler pastenelere gitmek keyiflim.

Bilgi almak icin tripadvisor.com sitesini tavsiye ederim ama yorumlari 100% guvenli olmayabilir her zaman. Kitap/web icin de lonelyplanet.com veya rough guide serisi var. Yerel bilgiler de yeralir genelde.

Ben bir de kucuk bir phrasebook (veya interneten yazdigim 3-5 cumleyi kullanmaya calisiyorum onlarin dilinde yaklasmak icin. Istisnatiz her ulkede insanlar size daha yardimseve yaklasiyor. Hatta almanyada denemistim. Ingilizce sordugum soruya cevap alamazken, kirik dokuk almanca sormaya calistigimda adamlar bana ingilizce cevap vermeye bile basliyordu.

Otostop çekmek bu iş için biçilmiş kaftan. Öyle yerlere götürüyor ki..
Birisini tanıyorsun o bi yere götürüyor, birisiyle tanıştırıyor, evine çağırıyor. Çok güzel bir şey ama tabi ki her zaman mümkün değil

Oranin insanlariyla tanismaya calisacan. Kendin gibi turistlerle takilinca pek bir sey cikmiyor.

Çok gezen kişilerin bloglarına bakıyorum gitmeden.

lonely planet, trip advisor, google maps ve reddit
ayrica maddi durumun mumkunse airbnb experices'da muthis seyler oluyor. daha once japonya'da 3 gun samurai egitimi almistim oradan, normalde karsina cikacak bisey degil

Oslo oslo oturuyorlar yerinde iste.

Disarida eglence yeme icme ve hersey cok pahali oldugu icin insanlar evde takiliyor. Haftasonu haric boyle. Cuma cumartesi aksami daha farklidir ama.

@parcxerox cumartesi dönüş zaten. sadece cuma gecesi var o halde. çok sönük bir yer oslo, tam bir hayal kırıklığı oldu benim için.

öyle aman aman bişey yok. tepede maridal gölü var (maridalsvannet). doğa yürüyüşlerini seviyorsan dünyada eşsiz bi yer. bar, pub gibi bir yerler arıyorsan gronland çevresinde güzel (idare eder) alternatifler mevcut

Bütün İskandinavya böyle zaten ama anlatamadım bizim insanımıza bir türlü. Çok menem yerler sanıyorlar Oslo'yu, Stockholm'ü, Helsinki'yi falan. 3-5 müze gezdin bitti bu memleketler. Yemek yemeğe kalksan kendi mutfağı götüm gibi afedersin bir de en aşağı 80 euro'dan çıkarsın iki kişi.

Özel bir amaç için gidiyorsundur tamam da ben şu an Göteborg'da sıkıntıdan geberiyorum mesela. Bizdeki gibi hadi çıkalım iki tek atalım diyemiyorsun bir bira 10 euro en az, zaten 1 bira içsen bile ehliyet gider süremezsin araç, e soğuk, taksi 40 euro'dan açıyor taksimetreyi. Gece kulüpleri var bir tek, o da fucbuddy bulma yeri tamamen. Girip birer bira içip eve gidip evde parti yapıyor gençler genelde. Zaten evli barklı adama gelmez öyle gece hayatı şeysi de.

Bizdeki gibi erkek erkeğe çıkıp meyhanede mezeli, rakılı, müzikli eğlence yok. Olsa da 1000 euro falan tutar kafadan.

Gelmeyin gardaşım bombok yerler buralar. Gidin kuzeyde Aurora izleyin, fiyort falan bakın gelin. Oslo ne mnk:)

Hamburger seviyorsan Illegal Burger tavsiye ederim. Yanında Brooklyn birası da iyi gider.

(git: www.tripadvisor.com.tr

Trene atla izleye izleye Bergen’e git.

Göteborg’la Oslo’yu, Stockholm’ü bir tutmak da bambaşkaymış. Bir de fjord gez demiş adam..

Oslo’ya sürekli giden biri olarak malesef kışın yapacak pek birşey yok. Cuma ve Cumartesi akşamları nispeten kalabalık olur mekanlar. Yazın ise tam tersi gayet güzel oluyor uzun günlerden dolayı :)

Aker brygge, Tjuvholmen ve Carl Johan’s biraz insan olan yerlerdir.
Kışın tek aktivitem Friday’s veya Andy’s Pubta maç seyredip burger yemekti.

oslo’da uzun sayılabilecek süre kaldım, 2 günden fazla yapacak bir şey yok gerçekten. haftasonları isveç’e kaçıyordum.
tgi fridays güzel orada yemek yenebilir. klasik müzeler var, munch filan oralar gezilebilir. onun dışında akdenizliler için sıkıcı bir yer.
geceleri gar civarı zenciler filan takılabilir, para isteyebilir, dikkatli olun bu arada. onun dışında tehlike heyecan da yok :)

zaten dün gece halloween idi ve tüm şehri yürüyerek tavaf ettim, uygun bir yer bulamadım. cuma gününe bakalım o zaman. fazlasıyla sıkıldım burada.

onun dışında da gar civarında ne lazım diye garip tonlamalarla konuşan zencileri, sana ne lazım diyerek bertaraf ediyorum

Pmi turkiyenin etkinlilerine katilaraka aradiginiz sorularin cevabini pmp li proje yoneticilerinden bulabilirsiniz.

1 kasimda proje yoneticileri gunu etkinligi var. Pmi.org.tr den detaylarini bulabilirsiniz.

PMP icin ozel bir kursa gerek yok bence. Eger 2 sene prj deneyiminiz varsa pmbok (pm book of knowlwdge) edinerek sinava kendiniz de calisabilirsiniz. Internette cok sayida ornek test de var. 3 saatlik bir sinav. PMI in proje terminolojisini bilip bilmediginize test ediyor sonucta. Sinavdan gecme iyi bir proje yoneticisi oldugunuzu degil, pmi in takipettigi metotlari vs bildiginizi gosteriyor.

Bence "yilmaz" yazilmasi lazim.
ayse yilmaz yazilmaz cunku sadece bu ne ad ne de kizlik soyadi. ad+kizliksoyadi kombine yazilmis hali.

maiden name sizin de dediginiz gibi "evlenmeden onceki soyadi"

Name/forename (ad) baska surname (soyad) baska.

formda ad ve soyadin yerinin ayri oldugunu kabul ediyorum bu arada.

bir ihtimal formdaki soruda maiden yazacak yerleri kalmadi, o yuzden sadece name dediler. Ama altinda not olduguna gore nota gore hareket ederdim ben olsam.

tabiki de.
Yaptiginiz arastirmayi belirli bilimsel standartlarda yaparsaniz mumkundur.

Yaptiginiz calisma hakemli dergi kalitesinde birsey degilse, o zaman da konferansa veya daha dusuk faktorlu bir dergide de yayimlanabilir.

Amasi da var ama...

Buyuk bir ihtimalle, birlikte calistiginiz ve size konu ile ilgili data, bilgi vs veren, yol gosteren hocanizin da adi yazilir makaleye. Ama bu da normal.. simdiden alisin akademide kalacaksiniz. Ama bu arada, size veya makalenize 0.00% katki saglamis elemanlar adini makalede yazdirtmayi sart kosacak. Mumkunse kendinizi ezdirmeyin bu asalak tipler karsisinda. Sadece makalede dogrudan emegi gecenlern adi yazilsin yazar olarak.

@parcxerox olabildiğince tek çalışmayı düşünüyorum, tatilde metodlar üzerine araştırma yapacağım ve düzene oturtacağım, daha sonra zamana yayarak metodların matematiksel ispatlarını bulacağım. Mezun olmadan diye sormamın sebebide bu, hocalara güvenmiyorum denebilir, tek başıma makale yollamam mümkün müdür?

Dedigim gbi, pekala da mumkundur.

Eger ileride basvuracaginiz bir pozisyon icin illaki da "tek yazarli" makale sarti filan olabilir derseniz kendinize bosuna gereksiz ortak/yanci cikarmayin.

Ama bazi arastirmalar dogasi geregi ortak olmak zorunda. O tur bir konu ile ugrasmiyorsaniz sanslisiniz. TIp mesala, kacari yok.. 8-10 imzali makale var.
Gercekten makale yazmanin teknigini bilen iyi bir hocaniz varsa sizle calisan iyi baslarken dogru durust ogrenmek icin onun yardimini almaya calisin yine de. Her isde oldugu gibi makale yazmanin/yayin yapmanin da puf noktalari var. Arzin cok, talebin nisbeten az oldugu bir pazar!

Yoksa, yayin yapmanin yasla basla ilgisi yok. biraz da istek, merak ve motivasyon meselesi. Yurtdisinda da cogu hoca kendi master doktora ogrencisinin yazdigi her yayinda ismini bir sekilde ekletiyor yazar olarak. Hatta universitelerin yazili olmayan kurali (zorlamasi) var bu konuda. Bunlarin bir kismi hakli, yani ortak calisma vs. Ama azimsanmayacak kadar buyuk bir kismi da hocanin parazit gibi kendini makaleye ekletmesi. Soran olursa da bizi bir takimiz blah blah denir. Not: simdi buradaki bazi akademisyen arkadaslar uzerine alinip bana cevap vermesin diye ekleyeyim. Elimde, burada dediklerimi destekleyecek yeteri kadar gozlem/gercek vaka var!

Ozetle, sadece hocalara degil, kimseye guvenmemek konusunda haklisiniz. Entellektuel haklarinizin (intellectual property rights) somurulmesi ihtimali yuksek. Ama kime ne zaman ne kadar guveneceginizi iyi tartmaniz lazim. Size hicbir katkisi olmayan insanlara ortak yazar olma sansi vermeyin. Israr ederlerse de niicn kendilrinde bu hakki gorduklerini sorun, bakalim ne cevap verecekler.

mezun olmadan yolladim ben, prof ile benim adim var makalede. katki verenin adibi koymakta sikinti yok, sonucta makale senin istersen babanin adini yazarsin. onemli olan iyi bir journal'de cikmasi. sektoru bilmiyorum ama ters cevap alabilirsin, bastan soyliyim moral bozma. benim makaleye 3 kisiden yorum aldilar, biri oldukca olumlu yazmisti, biri bayagi elestirmis ama genel olarak olumluydu, sonuncusu bi boka yaramaz demis gecmis hehe :)

tez icin 100% emnde degilim ama donem odevlerindeki mantikla ayni olsa gerek, yani belirli bir deadline a kadar iistdiginiz kaar yukleyim kontrol etmenize izin vermesi lazim

resmi olarak submit etmedikten sonra nicin 100% benzerlik versin ki? zaten ayni accounttan yuklenmis bir dosya olmayacak mi?

gizli proje dışında kimseye selam bile verme.

@acemi

Sektoru takip eden biri anlar bence. Cunku baya unique bir sey.
Anlatamiyorum resmen :D

Valla dilimi tutuyorum ne yapıcam. Hele ki eski çalıştığım şirketin bazı sırlarını ifşa etsem başım epey derde girer. Ayrıca da suç.

kendini tutamayip proje disinda agzindan kaciracagini dusunuyorsan takim liderine soyle seni daha dusuk bir gizlilik deecesinde projeye alsinlar. Paylasmamamn gereken bilgiyi paylasirsan meslek hayatini bitirme riskin var.

Yok, "ben projemi seviyorum" dersen de o zaman o proje ile ilgili bosbogazlik yapmayacaksin. Bu kadar basit. Nicin illaki birilerine anlatman gerekiyor ki herseyi?

Agzinin sIkI olmasi lazim o tur projelerde calisirken. sakasi yok bu islerin. Hatta saka bir yana, takim liderin bu huyunu bir sekilde ogrense seni yuksek riskli eleman olarak mimler ve takimdan cikartir projenin basina bir kaza gelmesin diye. Sakin ola bahsetme bu huyundan.

@parcxerox

Kimseye bahsetmedim ve bahsetmem. Agzimdan da kacirmam. Boyle bir sey dusunmuyorum, yanlis anlama olmasin.

Kem kum etme sebebim kadinin yillarca orada calisiyor olmasi ve ayni ofisi paylasiyor olmamizdi. Yoksa “az daha soyluyodum” kemkumu degildi. “2 gunluk calisan gelmis, gizli bu sana yollayamam diyo” mu der vs bilemedim yeni oldugum icin. Onda da benim cevap veremedigimi duyunca koordinator cevapladi iste. Bugun mesela baska bi is arkadasina alakasiz bisey sordum ama bi monitorde bi belge acikti. Adam da nedense yerimin oraya geldi, direkt belgeyi kapattim mesela.

Bana zor geliyordan kastim, normalde acik bir insanim kendimle ilgili bir seyler paylasmakta sakinca gormem. Ilk basta pat kut gizli bilgi dunyasina dalinca buradaki kullanicilarin ne yaptigini merak ettim cunku benligime ters. Ama bu demek degil ki agzim siki degil :) yanlis anlama olmasin o konuda.

Parcxerox haklı. Gizlilik sebebiyle dava bile açılabilir. Öyle ciddi bir kurumda çalışıyorsan kullandığın bilgisayardan yaptığın işlemlere de dikkat et derim.

@ku:hles blondes -
Tamamdir. Anlasildi.
Yeni projende bol sanslar, iyi calismalar.

Çok sinir bozucuymuş öncelikle :/ bu işin yolu şöyledir, bölüm bölüm hocaya yollanır, ilk bölümü yazar yollarsın o kontrol ederken ikinci bölümü yazarsın, sonra o okuduğu kısmın düzeltmelerini yollar filan, yani tezin tamamını bi anda yollaması çok saçma. Bence ısrar edin, okuduğunuz kadarını yollayın düzeltmeleri yapayım Ocak’ta mezun olmak istiyorum diye tekrar tekrar söyleyin. Olmadı danışman değiştirmek de çözüm olabilir.

Yazma aşaması dediğiniz gibi oldu. 3 bölüm tezim. Birer bölüm yazdım ardından hemen yollayıp diğer bölüme başladım. Ama hoca o zamanlardan beri bitiremiyor. Baktım okumuyor ben de tezi tamamen bitirdim. Tık yok. Danışmanı değiştirmek konusu ise okulda hocalarla muhabbetim yok, bu aşamada da sorun olur diye düşünüyorum açıkçası. Adama da dedim yani ağustosa kadar beklicem mı diye açık bir tarih vermek ters gelir diye düşünüyorum ama emin ol ki kaçamak cevap verir ona da.

Daha ne kadar önce bitireceğim ki? 10 ay önce yolladım tezi. Yüz yüze görüşmek içinse ben sana yazicam diyo zaten tezi bitirmişsin gorussek ne olacak kafasında. Okul da yakın yani bana. Çat kapı gidiyom her hafta ama bulamıyom.

#cosmic e ilave olarak:

ilk once oturup bir plan cikartin kendinize.
Hangi tarihte bitirmek istediginize karar verip o tarihten bugune/geriye kadar asama asama ne zaman ne yapilacagini belirleyin.

Hocanizla periyodik olarak yuzyuze toplanti ayarlayin ki o da isin ciddiyatini ve sizin kararliliginizi gorsun.

Plan yapmadan ilerlerseni isi sansa ve danismanin keyfine birakmis olursunuz.

Kolay gelsin.

Mail atayım diyorum, "hiç iyi değilim, bu belirsizlik sizce çok uzamadi mı hala bekliyorum ama net birşey yok"diye

#cosmic e yine ilave...

buyuk bir ihtimalle danisman da "erteleme" sendromu yasiyor ama tabii onun tuzu kuru. Her ne kadar hocayi itelemek, acikca baski olusturmaya kalkmak, hata ufaktan tehdit etmek cok cazip gelse de (ki sizin durumunuzda hoca kendi kasinmis!) yapmamaya calisin.

Kopruyu gecene kadar... malum.

Adamla terse gelirseniz bu sefer o tez hic bitmez, juri toplanmaz vs sonra ugras dur.

Disinizi az biraz sIkIp hocanin karsisina bir planla cikin. win-win tarafini gostermeye calisin mumkun oldugunca... "bitirelim de yayin yapalim birlikte hocam" filan dersiniz mesela.. o da sopa-ve havuc olayi...

sakın öyle mail atma suyuna git

dünden beri ara sıra buraya küfür etmek için gelip vazgeçiyorum. öyle danışmanın...
muhabbetin varsa dekanla konuş bence. yemişim öyle akademisyeni. ya da adamın yayınlarına bak plagiarism var ise tehdit et.

Niye riske giriyorsun. Bir süre kurusun öyle yaptir parkeleri.

Kalacak başka yerimiz yok ve benim daha fazla çalışmama/gelen işleri reddetme lüksüm yok, yukarıda belirttiğim gibi. Zira, 15 gün bekletelim diyen var. Öyle br şey yapabilmem imkan dahilinde değil. O yüzden soruyorum yapılabilecek bir şey var mı diye.

Başka yer bulsaydım evden çıkacaktım zaten.

Bence de kurusun. Araya bolca kapron koyarlarsa belki işe yarayabilir ama en güzeli kuruması.

Evin sigortası var mıydı bu arada?

@delay,
Sigorta yok. Ev sahibi, sen nasıl istiyorsan öyle yaptır diyor.

Bense iş anlamında yoğun bir dönemdeyim ve halihazırda acayip iş kaçırmış durumdayım (seyahat etmem gerekebiliyor ve sık sık oluyor). En kısa sürede halletmem lazım. Tek çekincem, rutubet yapıp yapmayacağı veya koku yapıp yapmayacağı.

Kapron dediğiniz, araya elyaf gibi bir malzeme konuluyor. O mu, yoksa ekstra bir şey mi?

rutubet giderme isini hizlandirmak icin "dehumidifier" denilen aletlerden kullanabilirsiniz.

Basitce, elektrikli isitici gibi bir mekanizma dusunun, ama isitma yapmiyor. ortamindaki havayi alip icindeki rutubeti aliyor, suya donusturuyor.

1-2 gun surekli calisirsa gozle gorunmeyen rutubet gider.

Şu: www.dekorasyontrendi.com

İki kat falan yaparsa dengesiz olur mu bilmiyorum ama işe yarayabilir belki

Bu işi yapan firmalar var, gelip nemli ya da ıslak olan yeri kurutuyorlar.

Ne tuhaf di mi? İnsanlar nasıl sektörler icad edip para kazanıyorlar.

Genelde yeni inşaatlarımızın bodrumlarında bütün inşaattan akan çalışma ve yağmur suları birikir. Çağırıp kurutturup ince işçiliği öyle yaparız. Lan benim gibi müteahhit bulamaz bu piyasa ama neyse :)

Böyle birilerinden yardım alıp 1-2 saatte kurutabilirsiniz.

Su basıp yenilenmiş bir evde oturdum ben. Bütün eşyalarıma sindi o rutubet kokusu evde rahatsız edici boyutta rutubet olmasa bile. Risk almayın bence, bir şekilde kurutun veya kurumasını bekleyin.

Ben problem ne onu anlamadım. Belli ki eve yatmaya geliyorsun. Ayakkabiyla filan takıl evde o şekilde 15 gün. Kurusun her yer. Müsait bir zamanda yaptır?

@retired, yatmadan yatmaya da gelsem parkeler sökülünce rutubet kokusu oluyor dedim. Rutubetin içinde 10 gece yatmak mantıklı olmayacağı için soruyorum, alternatif olarak neler yapılabilir vs diye. @john da açıklamış mesela, onu soracağım ama düşük ihtimal öyle birilerini bulmak.

hahaha beni bi singapore lu banka md si ekledi. olabiliyo öle şeyler çok takma.

@fasulyek

Bu gibi bir şakayı ben bile yapmam. Yuh gerçekten.

sacma sapan insanlar ekliyor, olur oyle.

Headhunterlik yapiyordur

size söylemediğim ayrıntı ise şu: Aselsan hissesi sahibiyim.....

eyvah gizli lazer yazıcısı projesini öğrenmiş olmasınlar.

@birakahve

o projeyi satalı çok oluyor, ondan kazandığım parayla startup kurdum.

Kadın mısın?

@futbolcu

hayır ama 5 yıldır sevgilim yok. gibiyim.

LinkedIn ayarlari yuzunden...
damin tanidiginin tanidigisinizdir, veya ortak bir keyword filan vardir.
Linkedin zirt pirt mail atiyor zaten bak bu bunu yapti, sununla baglandi vs diye. Onlardan biri de sizi de oneren bir mesajdir. adam okuyup etmeden, acelesi varken OK e basili sizi eklemis olabilir.

Turnitini odev tesliminde kullanan biri olarak aklima gelen cozum su (deneyip yaptigim birsey degil ama - riski size ait)

turnitin e yukleyince zaten otomatik olarak kontrol edip %xx similarity diye bildiriyor zaten. Dosyayi yukleyip submit etmeyin, sonra da ya silin, ya da bos bir dosya yukleyin.

Hastanizin yattigi hastaneye disaridan uzman doktor getirerek de gorus alabilirsiniz. Hastayi dolastirmaya gerek yok yani!

Yogun bakimda yatan hastamiz icin biz de bu sekilde bir ikinci gorus almistik. Tum hasteneler/doktorlarca bilinen bir uygulama, kimse karsi cikmaz, hasta haklari vs. Ilk hastanedeki kayit/olcum/tetkik/tedavi/rapor bilgilerini ikinci/ziyaretci doktora gosteriler ayrica.

Cok gecmis olsun, hastaniza da acil sifalar

türker kılıç / talat kırış

iki hocanın üzerine yoktur. kendileriyle iletişime geçin

alacaklısı çoktur ondan açmıyordur. bir de kendini çok mühim kişi zannedenler var onlar ayrı bir dava.

Aynen bunu merak ediyorum. Telefon çalıyorsa açılır. Numara yazmasa bile açarım ben. Ömrümde hiç öyle yabancı numara açmam triplerine giremedim ya.

prasinos artı 1

İyi ama buna sanki olması için mantıklı hiçbir sebep yokmuş gibi yaklaşmanız da çok acayip bence.
Sosyal anksiyete olabilir kişide. Tanımadığı kişilerle konuşma ihtimali sizin yaşamadığınız için anlayamadığınız veya muzdarip olmadığınız bir kaygı ve rahatsızlık yaratıyor olabilir. Sizin için "açsan ne olacak" olan bir şey, o kişi için daha uzun süreli bir sıkıntı, stres yaratıyor olabilir mesela.

Birileri tarafından rahatsız ediliyor, taciz ediliyor olabilir. O kişi farklı farklı numaralardan ulaşmaya çalışıyor olabilir.

Dediğiniz durumların söz konusu olduğu bir hayatı yoktur; iş başvurusu yoktur, borcu yoktur, anası babası yoktur veya nerde olduklarını, ne yaptıklarını biliyordur, arabası yoktur, olanı da yanlış park etmemiştir, cüzdanını da kaybetmemiştir.

Ya da günümüz modern insanının en büyük gerekçelerinden biri olan "canım öyle istiyor çünkü" seçeneğini kullanıyordur.

Ben de evimin kapısını açmıyorum mesela. Evde olsam da. Zira benim tanıdığım hiçkimse benim evime gelmez. Diğer seçeneklerle de ilgilenmiyorum.

tanımadığım numara değil ama canım o an konuşmak istemezse hiç kimseyi açmıyorum tanıdık olsun olmasın, çok acilse 2 3 defa arar zaten üstüste o zaman açarım. ya da birilerinin aramasını bekliyorumdur iş başvurusu vs o zaman tabii ki açarım. Ama diyelim kimsenin aramasını beklemiyorum ve o an heyecanlı bir film seyrediyorum o durumda açmam yani.

Genelde bu tavır, telefon numarası tanıdıklardan başka kimsede olmayan genç kızlar/kadınlarda var. Ya twitter ya instagramda gördüm, iş başvuru yapmış hatun, İK telefonla geri dönmüş "şu gün görüşmeye gelin" vs demek için.

Hatun açmamış telefonu, peşinden de mesaj atmış "numaranızı tanımıyorum lütfen bir daha aramayın" minvalinde :)

ben de pek açmazdım. çünkü genelde görüşmek istemediğim ya da gereksiz yere iş çıkaracak kişiler denk gelirdi. ama bir noktadan sonra acil bir durum nedeniyle aranıyor olabilirim kaygısıyla açmaya başladım.

bu çok istisna bir durum olmadıkça bana da garip geliyor. Gizli numara olmadığı sürece ben hemen açarım valla. Ama aradığını sonradan gördüysem tanımadığım numaraya geri dönmem.

Benim bir arkadaşım vardı, o da açmazdı yabancı numaraları. Hatta bu yüzden çok kavga etmişizdir. Bazen şarj bitiyor vs başka nodan arıyorum. Yok arkadaş açmıyor. İlla mesaj atacam benim diye.

Nedenine gelirse muhtemelen arayan kişilerin lüzumsuz olduğunu, boşa iş çıkartacağını. Beni bilen biliyor gerisiyle uğraşamam tarzıyla alakalı.

Sanırım biraz vurdumduymaz oluyorlar.

Tabi başka bir durumda alacaklıların araması falan. Garip şeyler.

Gizli numara dışındakileri zaman açmayanları ben de anlayamıyorum.

şöyle de bir durum var. makam mevki sahibi bir tanıdığımız öncesinden kendini tanıtan bir mesaj atılmadı ise, tanımadığı numaraları açmıyordu. çok fazla torpil ricası olduğunu ve bundan bıktığı için açmadığını söylüyordu.

haybeye iş çıkıyor. eğer bu ara birşeyler alıp satmıyorsam genelde arayanlar ya şu iş vardı bi bakar mısıncılar oluyor hep. eğer birşeyler alıp sattığım dönemdeyse açarım genelde. 10 sene önce aynı takımda olduğumuz adam knk şu bisiklette %20 indirip yap ta alalım diye arıyor. %20 si 10 bin lan onun. birde niye yani... böyle böyle açmama özelliği default olarak kalıyor.

O benim. Tanimadigim numarayi acmiyorum prensip olarak.

Bos beles seyler icin arayan numara tanımadigim numaralar genellikle. Ya bir sey satmaya calisan bir firma ya da isle ilgili zamaninda bir sekilde cebimi vermis bulundugum firmadan biri ariyor. Isle ilgili cepten görüşme yapmaktan nefret ederkm zaten, gorusmek isteyen ofisi arasin isyerinin telefonundan. Cunku cepten bir kez olsun gorusursem o adam daha sittin sene isyerini aramiyor, gunun her saatinde cepten ariyor.

Tanimadigim numarayi neden acayim ki? Cok buyuk ihtimalle yapmak istemedigim bir gorusme olacak o. Niye ugrasayim? Sinir oluyorum gereksiz gorusmelere.
Onemli bir konuysa israrla arar zaten, o zaman acarim. Milyonda bir ihtimal cok ciddi bir sey varsa diye milyon tane gerekesiz telefon gorusmeso yapmam. Ciddi bir sey varsa zaten israrli aramayi acarim. Israrla arar ya da mesaj atar yani. Bir yerden telefon beklesigim bir donemse yine acarim yabancı numarayi. Bir de iyi gunumdeysem hadi acayim bari diyip acabilirim. Onun disinda bir sebep yok.

Niye acayim ki tanımadığım numarayı? Mantikli bir sebep göremiyorum. Kendi adima acmamak icin sebeplerim var yeteri kadar, yukarida yazdim.

Gizli numaradan arayanları açmayanları anlıyorum
Tanımadığım numara aramışsa dönmem diyeni de anlarım
Canı o an için açmamayı tercih etmişse onu da anlarım
Ama prensip olarak açmıyorsa sıkıntılı bence.

"yabanci" numaradan kasit yurtdisindan ayaran +## (90 TR nin ulke kodu haric) ile baslayan numara ise dikkat etmek lazim. Bir suru dolandiricilik vakasi var malum.

Gercekten acil bir is icin vs arayacak olan da zaten ya tekrar arar ya da mesaj atip once kendini/numarayi tanitir aramadan once.

Tüm firmalarda sigorta fiyatı standart diye hatırlıyorum, ki önemli bir meblağ değil. Vize masraflarının yanında bir hiç yani.

iş banktan (anadolu sigorta) 28 günlük için 100tl verdim. enuygun.com'ı önermişlerdi bana ama orada bulduğum 117tl filandı. kendi bankandaki tekliflere de bakabilirsin.

en basit iş sağlık sigortası
internetten de alabilirsin poliçeyi

tüm firmalarda standart değil maalesef, mahalle arası sigortacıların 60 euro fiyat çektiği sigortayı tanıdık başka bir sigortacıdan 15 euro ya almışlığım var. 2-3 yere fiyat sorup almak en güzeli

15 günlük sigortaya 56 TL ödedim Akbank.
5 Dakikalık iş. Sadece dikkat et sigortan seyahatinden bir gün önce başlamalı, bir gün sonra bitmeli en erken.

aksine cok kolay bir is. herhangi bir sigortacıya gir sağlık sigortası yaptıracagım de. bir hafta için 47 tl verdim geçen gun.

Pek bir fark olmaz, herhangi bir bankadan yaptir. Cetrefilli diyen iyi sallamis. Yapacagin en kolay islerden biri.

Sigorta policesini okumayi unutmayin satin alirken.

Ucuz olan etin yahnisi misali, isinize yaramayacak bir sigortaya para vermeyin.

Yurtdisinda saglik (acil dahil) hizmetleri cok pahali. Sigortayi 10 lira ucuza alicam diye sizi sizi zorda birakacak bir sey almayin.

anadolu sigortanın web sitesinden alabilirsin onu. bir hafta 56 tl idi eylül sonunda. hızlı ve pratik.

internetten alıyorum ben. sitenin adını bir hatırlayabilsem.
sakın gidip acenteden almayın. bir site indirimli veriyor.
zaten seyahat sigortası çok ama çok jenerik bir sigorta herkes aynı kapsamı sunuyor. tek fark avrupa mı dünya mı. şengen için avrupa alacaksınız.

Öyle bir işyerinde kalınmaz ama iş bulmadan işten çıkmak da çok mantıklı değil bu devirde.

Alternatif varsa direkt çıkış yoksa bulup öyle çıkış. Ben cüzdanı her zaman düşünürüm knk. Ne gururu amk?

Patronunuzla konuştunuz mu? konuşmayı deneyin bence, böyle böyle demiştiniz deyin.

Konuştum tabi konuşmaz olur muyum.. Yan çizip duruyor.

iş bul uza, en temizi.

ama çok zoruna gidiyorsa iş bulabileceğine de eminsen bas istifayı.

sonra sabah akşam takılırız burada zaten, işsiz güçsüz adam ne yapacak? 3 gün gezse parası biter 4. gün yine burada.

bir an evvel iş bulmaya bak. iş bulmadan ayrılma oradan.

iş bulmakta zorlanmayacaksam hemen, zorlanacaksam iş bulduktan sonra ayrılırdım ben de. Bu sadece gurur meselesi de değil ayrıca. profesyonel olmayan abuk sabuk insanlar demek ki patronların. Çalışılmaz yani öyle bi yerde.

Kurumsal hayattan anladığım: verilen sözler tutulmaz. Gel seni terfi ettiririz, gel maaşın seneye artarlar filan hep hikaye. Güvenmeyeceksin.

İş ara bulunca bas git.

Bi sinire çıkarsın evdeki bulgurdan da olursun. Dört başını düşün. Sakin ol. Yeni işlere bak belli etmeden.

sonra maaşımın normal seviyeye çıkacağı sözünü aldım.
Hatayi buna inanarak yapmissin. En klasik patron yalanidir bu. Biz size doneriz gibi bir sey bu. O soz hicbir zaman tutulmaz.
Bir daha ise girerken bu numaralari yutma. Istedigin maasi kabul ediyorlarsa ok de yoksa baska yere bak.

1. acil olarak kendinize yeni bir is bakin
2. yeni isi buldugunuz ve kabul ettiginiz anda eski isinize istifa dilekcesini verin. mumkunse "with immediate effect" dedikleri gibi, o andan itibaren gecerli olacak sekilde
3. bu tecrubeyi daha sonraki islerinizde kullanin. yeni kimseye guvenmek yok bu oyunda.

patron denecek karaktersiz sizi ensesine vur agzindan lokmasini al tipi biri gorurse zaten oradan bir hayir gelmez ne uzarsiniz ne kisalirsiniz.

Ama isinizi cok seviyorsaniz patron denen herifle bir daha konusup "guven" "soz" ve "itibar" temali bir sitem/maduriyet konusmasi yapmayi deneyin. Ondan bir sonuc cikmazsa yukaridaki madde.1 tek cozum bence.


Bol sanslar.

Tebrikler. Bursunuzu gule gule kullanin.

Tarif ettiginiz gibi bir kullanim icin en uygun secim "performance suit" dedikleri agir kullanim icin ozellike imal edlmis (kumasi, dikisi vs) takimlar. Biraz kaba gibi gorunseler de yogun kullanim icin idealler. Yoksa normal takim elbisenin sizin kullanim seklinizle iki haftada pantalon agi gider, bir ay sonra elinizde ceketle kala kalirsiniz. Ideali iki tane takim veya yedek pantalon alip donusumlu olarak (gun asiri) giymek.

Bir Avrupa ulkesinde hergun bu sekilde (takim elbise) ise gidip gelen bir arkadasim var. Marks&Spencer in Autograph model takim elbisesiydi sanirim. Senelerdir kullaniyor.

Normal kullanim icin de olsa yedek pantalon almaya calisin. Su ana kadar denedigim bir suru markanin her kalitede takimin pantolonlari kisa surede kullanilmaz hale geliyor artik. Ilk aldigim takim elbiseye 10 sene -az/orta derece kullanim- kullanmistim. ondan sonraki 10 senede 6-7 tane takim elbise [pantolonu] eskitmisimdir herhalde. Saticilar siritarak cevap veriyor "eskisi kadar saglam yapsak bunlarin yenisini kim alacakki?" diye

benim de aklıma ilk gelen marka marks&spencer oldu.
zamanında pantolonlarını kullanırdım, oldukça rahat ve sağlamdı. en azından ağı yırtılmayan tek pantolonum onlardı :)
ama tuzludur biraz fiyatları.

bir tavsiye aynı pantolonu 2 günden fazla giyme, ceket de yine aynı şekilde. hem çok çabuk deforma olurlar hem de kokar.

bir de merakımdan soruyorum
yatak dışında sürekli neden takım elbise giyiyorsun?
bankada çalışıyorum ben bu kadar giymiyorum :)

sunu deneyin:
1. bir adet civiyi duvara cakin
2. rafin iki ucuna sabitlediginiz ipi (rafin uzunlugunun 3-4 kati uzunlugunda olsun) ikizkenar olacak sekilde civiye gecirin
3. rafin iki ucuna, raf ile duvar arasina blue-tack, iki tarafli bant, veya sakiz! vs gibi saglam bir madde yapistirarak yeirnden oynamasini engelleyin
4. test edip onaylayin

bir de bunlara goz atin...

craftcoral.com

bazisi iki civi gerektiriyor ama aralarinda benim yukarida verdigim fikre benzeyen hatta daha da estetik olanlar da var.

nabıza göre şerbet ver.
ev sahibine konuyu danış kiradan 5-6 gün sonra taşınacağını bu yüzden 5-6 günlük miktarı ödeyeceğini söyle. kabul edecektir. eğer dürüst ve normal bi kiracı olmanı bütün ayın kirasını ver diyebilecek kadar suistimal etmeye kalkarsa tamam 5-6 gün kalmıycam deyip çıkış tarihine takarak sen onu suistimal et.
namussuz adamla namuslu ticaret olmaz.

İlk kirayı oturup mu verdiniz yoksa ilk kirayi verip mi oturdunuz ona göre hesaplayınız.

bu tur "ilave / eksik" tarih hesaplamalari ideal olarak "pro rata" uzerinden yapiliyor. Yani 1 aylik (30 gun) kira 100 lira ise 6 gunluk kira (6/30)x100= 20 lira gibi. Ev sahibi bunu kabul etmezse de oturmadiginiz evin 25 gunluk kirasini nicin odemeniz gerektigini de sorun - ama tabii bir de ortada kira sozlesmesi var. orada da vardir bir mikrometrik fontta yazilan bir sart-surt maddesi ev sahibini koruyan kesin.

ev sahibinin yakın zamanda taşınacağından haberi var mı?
eğer öncesinden haber vermediyseniz, o da ben hemen kiracı bulamam düşüncesi ile tam kira isteyebilir.

Kira kontratınız ne zaman doluyor? Ev sahibine önceden haber verdiniz mi?

Siz 11 inde boşaltacaksınız yeni kiracıyı hemen buldum dese ay başını bulacak, aradaki 1 aylık kira kaybında ev sahibinin bir günahı var mı?

Hukuki olarak kiranızı tam ödemeniz lazım. Hatta kontratınız bitmediyse mahkemeler 2 aylık kirayı da ödemenize karar veriyor.

Britanyada [havalimanindan] cikarken sizin beklediginiz anlamda klasik pasaport/gumruk kontrol yok. Zaten check-in ve ucagin kapisinda/gate pasaportunuz elektronik olarak okutuluyor/kontrol ediliyor, ama daha cok ucus ile ilgili olarak, dogru yolcumusunuz kontrolu gibi.

Adam zaten ulke disine cikiyor, cok da fazla sikinti cikartmazlar, biran once gitsin de gibilerinden :)

Arastirma gorevlisi icin "ogenci" vizesi tavsiye etmeleri sacma olmus. Sanirim ikinci eleman / VFS tanimlari bilmiyor. Konuk arastirmaci burs/maas alacagi icin statusu farklidir, bunu hatirlatin elemana. Hatta ben olsam bir de konsoloslugu sikayet ederim FR disisleri bakanligina, olur mu oyle sey "ben bakmam o ise" diye.

Professional training olana başvurman lazım bildiğin kadarıyla.

Sağ olasınız, ben hiç öğrenci möğrenci topuna girmiyorum o halde. Vize alır/alamazsam editlerim.

Konsolosluğa ulaşmayı başardım; bu durumda talent/chercheur vizesi alınıyormuş. Vize başvurusu için de tek koşul Fransa'da ilgili kurum ve valilikten onaylı bir convention d'accueil almakmış; bursuna, nasıl geçineceğine, görevlendirmene falan bakmıyorlar bu durumda. Belki birinin işine yarar.

Her şeyim hazır, o convention yok diye vize alamıyorum şu anda <3

bahşiş nakit verilir. eğer garsonlar, hizmet edenler mekan sahibi değilse nakit vermen gerekir. çünkü postan ödersen eğer yemek ücreti/bahşiş ayrımı yapılamaz

bahşiş nakit verilir +1

kredi kartı ile ödeme yapıldıktan sonra eğer masada ödediyseniz hesabın geldiği o şeyin içine (adı neyse artık) hesaba ve gittiğin mekana göre değişiklik göstermek ile birlikte hesaba göre %10 civarı bahşiş bırakılır)

"bahşişi karttan çekebiliyor muyuz?" diye birkaç restoranda sormuşluğum ve olumlu yanıt almışlığım var. ama genel olarak türkiye'de nakit işliyor sistem.

avusturya'da kredi kartıyla ödeme yaparken alet şifreyi girerken sana bahşiş vermek ister misin diyor. evet diyince tutarı yazıp enter'lıyorsun ona göre çekiyor. bence bize de böyle birşey gelse şahane olur.

iş yemeklerinde çokça kredi kartı ile ödediğim oldu. yemek 1250 tl tutarsa onlar teklif ediyor zaten 1400 çekelim mi diye. servisten memnun kaldıysak çek anasını satayım diyorum. bazen de 1300 çek diyebiliyorum.

teknik olarak kart ile odeme yapiirken bahsis/gratitude eklenebiliyor. ama bu para dogrudan patronun cebine gidiyor. yani siz bahsis odediginizi saniyorsunuz ama aslinda bahsis parasini patronun insafina birakiyorsunuz. Calisam garsonlara sorun "bu para/bahsis size geliyor mu" diye, alacaginiz cevap buyuk bir ihtimalle "hayir" olacaktir.

Bahsisis gercekten hak edene gitmesini istiyorsaniz nakit vermeyi tercih edin. Gerci onda da genelde tum bahsisler toplanip patron da yine kesinti yaptikta sonra herkese bolusturulebilir ama artik orasi inasafa kalmis.

en iyisi nakit.

aracı teslim alan/kiralayan sürücü mü çizik var dedi? anlaşılmıyor ki ne dediğiniz. araç teslim tutanağına imza atmadan önce çiziklerin forma işlendiğinden emin olsun.

Kurumsal firmalar, sözleşmeyi imzalarken aracın hasarlı yerini işaretleyerek çizerler. Öyle imza atarsın. şifahen, söyleme ile olmaz o işler.

Normaldir, teslim tutanaginda yazmasi lazim +1

aracı alırken her tarafını gez ve mevcut hasarları tespit edip öyle teslim al.
sonra oluşacak hasarlar senin günahın zaten :)

Hasarli arac teslim edebilirler, teslim tutanaginda bu hasarlarin yazili olmasina dikkat et. Foto cek o hasarlarin ayrica.
Onun disinda sikinti yok.

evet, (kozmetik) hasarli araclar da kiraya verilebilir. her seferince sifirda gicir araba denk gelmez.

Ilk once - Size verilen arac detay kagidinda hasarlarin araba uzerindeki yeri, ve buyuklugu belirlidir. ilk once bunlari kontrol edin dogru mu diye. Sonra oncelikle arabanin camlari (kirik/cizik), aynalari (kirik/cizik), jantlari (cizik), tekerlekleri (surtunme/cizik), koltuklari (yanik/delik/leke) kontrol edin adamlarin yazmayi unuttugu hasarlar icin. Daha sonra da arabanin etrafinda turlayip kaporta ve (tavan dahil) inceleyin, cizik, ezik, vs var mi diye. Camur vs gibi basit gorunen seyler olabilir, bunlari da kontrol edin gercente camur/kir mi yoksa hazar mi diye.

Bunlari yapmadan kagidi imzalarsaniz daha sonra bulunn tum asarlari size yuklerler.

Arabayi verirken de ayni sekilde dikkatli davranin. Teslim alan yaninizda kontrol edip imzalasin ki sorumluluk sizden ciksin.

teşekkürler tavsiyeleriniz için. bunlara dikkat edeceğim.

lakin arabalardan hiç anlamam dolayısıyla nereye bakmam konusunda kararsız kalıyordum. insan bir tedirgin oluyor hasarlı araç gelince.

araç da çamurluydu. adam gibi temizlemişlerdi. insan böyle hizmet ediyorlarsa her türlü çakallığı yapabilirler diye düşünüyor bunlar.

yukarid aunuttum.. bir de farlara/lambalara bakin catlak/kirik vs varmi diye. Ufa tefek cizikleri zaten gormeyebilirlr, ve hatta gozyumabilirler belki, ama teslim sirasinda ilk baktiklari yerler yukarida yazdiklarim. Bunu farkli sirketlerden kiralama yaptigimda araci teslim ederken meraktan sormustum. Verdikleri cevaplar bu dogrultuda..

kargoda alici nosu yanlis girilmistir.

yanlislikla senin telefonunu vermisler iste, baska ne olacak ki?

Kargo sirketi adrese teslim ediyorsa aliciya surpriz olacak ama oyle habersiz habersiz teslimat.

Yok canım banka kredi kartınızı yeniliyor da olabilir. Sipariş vermeseniz de yola çıkarmıştır. Gönderi nodan kontrol edin.

herhalde soyle birsey?
yurtdisindan roaming ile buraya geldiginizde sizdn sebeke secmeniz isteniyor. o zaman TT , TCell vs secildiginde bu hattan bagliymis gibi gorunuyorsunuz. Ama ucretlendirme yurtdisindaki hattinizdan yapiliyor.

Sanal operatörle (örn bulutfon) routing (yönlendirme) yapıp bu etki alınabilir. Ama tam sorun açık değil, ne elde etmeye çalışıyorsun?

Saticinin ac gozlulugu bence.

Bu devirde CD, herkesin (saticilar) elindeki stoktan kurtulmak istedigi birsey.

Bence fiyat kirmayi deneyi, o daha makul.

eski bandrol derken hologram bandrolden onceki duz bandrol mu? ne sacma.

hologram bandrole yanlis hatirlamiyorsam 2002 gibi falan gecilmisti. yani en az 16 senelik cd. belki coktan bozulmustur.

antika urun diye keriz silkeliyor adam bence.

teşekkürler arkadaşlar. ben de özel bir şey var zannettim. alıcıyı keklemek için herkes bir şeyler uyduruyor kendince.

Ad ve soyadin basharflerini kullanmak daha uygun.. maksat karisikligi engellemek.

Lam Petia ve Lampetia Metia diye iki ayri kisi olsun ayni yerde calisan.

Sadece isminin bas harfini kullanirsaniz nereden bileceksiniz kimin paraf attigini?

ad soyad bas harfleri yeterli. zaten genelde ekinde imza olur, karisiklik olursa acilip bakilir.

Bir de teamüller var. Mesela hukukta paraf istenen çoğu yere pratikte imza atıyorlar. Türkiye için konuşuyorum, parafınızın nasıl olduğu bir önem arzetmiyor. Basit eğri bir çizgi dahi işinizi görür.

Yurtdışı için ise isim ve soyisminizin baş harflerini (initials) yazmalısınız. Eğer iki isminiz varsa üç harf yazmanıza gerek yok. Yine iki harf yazacaksınız.

bazı kurumlar parafı kabul etmiyorlar. idare ve danıştay dilekçelerinde mesela

"ne kadar para o kadar vize" mantigi yanlis.

sadece, suresi uzun ucreti de fazla oluyor, olay bu!

Bankadaki para da hem "bu elemanin bankada parasi varsa TRye geri doner" ve "buraya geldiginde sefil olmayacak kadar parasi olmali" kabullerini test etmek icin isteniyor. Yoksa Britanyaya GBP150a ucak bileti var. Gunde GBP30 a kalacak yer bulup GBP10a yiyip icip GBPde havalimanina gidis gelis derseniz GBP200 bir gunluk ziyaret icin yeter!

"Ne kadar para o kadar vize" varsayimi yanlis, oyle bir sey yok. Onu soylemeye geldim.
Tisikkirlir.

zaten 6 aylik vermiyorlar mi en az. kac gunluk planiniz varsa o gun sayisini ortalama 100 gbp ile carpardim ben olsam.

İngiltere'de değil Almanya'dayım ve burada da internet tarifeleri 24 aylık ancak ülke dışına gideceğiniz zaman arayıp iptal ettirebiliyorsunuz fakat birkaç ay öncesinden iptal ettirmeniz gerekiyor. 9 ay sonra döneceğiniz için 6 ay kullanıp 3 ay kala da çıkış yazısı yazarsınız.

Mobil interneti kullanmak da iyi bir fikir ancak hız kısıtlamasından sonraki hız önemli, mobilde işe yarayabilir ama normal kullanımda çok yavaş olacak kadarsa bu da sizin işinize yaramayacaktır.

@nickfury o da olabilir fakat onu arayıp sormak lazım herhangi bir cayma bedeli var mı yok mu diye. bahsettiğim mobil hat da ise 20 gb dan sonra sabah 8 ile geceyarısı arasında hız 384kbps'e düşüyormuş ki aslında bu da çok yüksek değil

384 kbps mi? o hızla verim alabileceğinizi hiç sanmıyorum. Ben vodafone ile görüşmüştüm bu konuyu ve anlatmıştım, iş için buraya geldim ama ayrılmam gerekebilir ya da kontratım iptal edilebilir. Bu durumda nasıl olacak dediğimde ülke içinde yani hizmet verebileceğimiz bir yere gitmeniz durumunda iptal edilmez. Atıyorum bir otele yerleşseniz bile iptal etmiyoruz diyebiliyorlarmış; ancak ülkeden ayrılma durumunda iptal konusunda sorun olmadığını söylediler. yeter ki bunu bize ispatlayın ( işten ayrılma yazısı ya da süreli vize kopyasını maille eklemek şeklinde) ve iptal olur dendi. Bu şekilde araştırırdım ben. Kolay gelsin

O2 veya EE gibi pay-as-you-go seklinde kontratsiz olan bir cep telefonu cozumu uygun olabilir. oradan da tethering ile diger aletlere baglarsiniz. Ama bunlarn kotasina dikkat etmek lazim. Cepten baglanirsaniz ev disinda da kullanma sansi var. Vodafona da bazi paketlerinde o ay kullanmadiginiz datyi bir sonraki aya devrediyor sanirim.

12 aylik kontrat ile 9 ayligin fiyatini karsilastirin. uzun sureli (12 ay vs.) kontratlarin aylik ucreti daha uzun olacagi icin kullanmadiginiz 3 ayin odenmesi daha ucuza gelebilir.

Ayrica yeni gelen musteriler icin surekli bir indirim/kampanyalar var. Musteri iliskilerini arayip durumunuzu, yani 9 ay kullanacaginii filan soyleyip derdinizi anlatirsaniz indirim bile alma sansiniz var. Bir deneyin derim.

www.uswitch.com
Burdan karşılaştır. En kolayı bu.

SIM only olması ve no contract olması gerekiyor.
Bu arada ben olsam Vodafone Türkiye sim ı ile devam ederim. Vodafone Türkiye deki data hakkını yurt dışında kullanabiliyorsun.
Hızda vs hiç bi fark yok.
(uzun süreli kullanımı araştırmakta Fayda var her halükarda)

biz de amerikadayız. burada da 12 ay taahhüt var. ilk ay neyse eve almayalım hotspot yapalım dedik ama berbat oldu. hız çok yavaş kalıyor, 2 cihaz bağlanınca mantarlıyor direk. mobil intden pek verim alamazsınız yani söyleyeceğim

birinden wifi şifresi alamıyor musunuz? saçma ama fikir

Evet tamami gereksiz kasinti. Restoran kulturu abartilmis bir kultur. Eskiden boyle dusunmezdim ama eskiden maldim.
Solak oldugum icin et keserken bicagi kasitli olarak solla tutuyorum mesela. Baslarim adabina solagim ben.

Edit: Ayrica fiyat yuksek gelip de kalkmakta hicbir sakinca yok bana gore. Ne ayibi misafirlige mi gidiyoruz mekana? Ayip olacak diye kaziklanmam kusuru bakmasin kimse. Yuklu hesap gelirse de bana ayip olur hem. Pahali diye kalktigim olmadi ama hem fiyatlar yuksek hem de restoran dandik ve degmeyecegini dusunuyorsam kalkarim hic de utanmam.

menu pahalıysa kalkarım kımse de umrumda olmaz. gereksiz işler.

sağlaklar için çatalı sol bıçağı sağ ile tutmak daha rahat çünkü. giyinme adabı yüzyılların birikimi. şarap tam bir fetiş meselesi. gereksiz aristokrasi.

şu kalkma konusunda da, kız arkadaşımla kalkarız biz hiç de umursamayız niye umursayalım yani kimden utanalım bizimle aynı parayı kazanan bizimle aynı dertlerle boğuşan garsondan mı? olması gereken mekanların menülerini kolay ulaşılabilir tercihen girişte bir yere koymaları, fiyat için olmasa bile neler olup olmadığını görmek açısından ama masaya oturana kadar menüyü göremiyorsun çoğu mekanda.

Net olarak kalkarım, bile bile kazıklanmak büyük saçmalık

pahalı bulduğum için ya da menüyü beğenmediğim için restorandan kalktığım çok olmuştur. gereksiz kasıntı buluyorum.

hiç ayıp değil ama restoranına bağlı biraz. randevuyla gidilen bir mekansa randevu almadan önce insan bir araştırır diye düşünülür ama yol üstü girilecek bir yer ise gayet doğaldır. kompleksliyiz biz türkler olarak bu konuda, bizi fakir sanıcaklar o yüzden oturalım demek isteniyor aslında orada.

diğer kurallar ise bundan biraz daha farklı. kuralı kimin koyduğunun bir önemi yok ama bu kuralları biliyor olmak zamanında bu kuralın çıktığı "üst tabakaya" dahil olmak anlamına geliyor. bazılarının fonksiyonelliği olsa da bir kısmı tamamen öyle olması daha "elit" olduğu için öyle. ve bunu bilmiyorsan o ortamdan değilsindir, bu da başkaları önünde statünü belli etmene sebep olur.

bu kuralları genel görgü kuralları içinde değerlendirebiliriz. mesela toplum için de sümkürmek -özellikle türkiye'de- ayıp karşılanır genelde. neden ayıp, çok doğal ve insani bir şey değil mi? çeşitli sebepler dolayısıyla öyle alışılagelmiş, devam ediyor. köyde yaşamış ve bunu bilmeyen biri de bu kural için senin restoran kuralları hakkında düşündüğün şeyleri düşünüyor. alışmak ve o kültürle iç içe olmakla alakalı yani.

Hiç de ayıp olmaz. Bunu önemsiyorsa eğer restoranlar dışarıya ya da görünen bir yere fiyatları gösteren bir liste asarlar ve insanlar bakıp ona göre karar verir. rastgele bir yere gittim ve fiyat aşırı pahalı geldiyse elbette ki kalkarım.

tamamen haklısın kasıntı
ederinden pahalı ise kalkar giderim

Ben de kalkarım menüyü görünce fiyatlar pahalı geldiyse ve oturmak istemiyorsam.

Aşağıdaki konuyu görmedim kimseye laf etmiş olmıyım ama benim hissettiğim o "ayıp olur" diyenler kendilerini utanmış hissedecekleri için kalkmak istemiyorlar, dile getirmeseler de pek "ay herkes bize bakıcak, geldiler menüye baktılar gidiyorlar" diye düşünecekler diye kalkmak istemezler sonra da pahalı pahalı yerler.

Ben de menuyu begenmezsem ya da gereksiz pahali gelirse kalkarim. Hatta oturmadan direkt menuyu istedigim de cok olmustur. Disarida menusu olan restoranlar cok guzel o yuzden.

Garsonun gelmesi cok uzun surerse kalkarim (mekanin doluluguna ve garson sayisina gore, ben de garsonluk yaptim, biliyorum)

Bardak/catal/bicak vs kirliyse hatta su lekesi bile varsa geri gonderirim falan filan.

menu ile ilgili benim cozumum su:
mekana oturmadan once fiyat listesini istiyorum. eger belirli bir sey yiyeeksem onu da soruyorum ellerinde var mi diye. Bu ur surprizleri ortadan kaldirdiktan sonra masaya geciyorum.

Siparis verene kadar yaptiginiz seyler, mesela masaya oturup menuya bakmaniz mekan ile aranizda bir kontrat olusturmuyor, kalkip gitmekte serbestsiniz. ama siparis verdikten sonra is degisiyor, o zaman aranizda sozlu bir kontrat baslatmis oluyorsunuz.

restorana bağlı +1
Feriye'ye gideceğin zaman fiyat yelpazesinin nerede olduğunu biliyorsundur. Rezervasyonla gidilen restoranların çoğunun web sitesinde fiyat listesi var zaten. Ama ayaküstü girilen yerlerde bazen ayaküstü insanı kazıklamaya çalışıyorlar. Bu gözler Türkiye sınırları içinde fiyatın sterlin üzerinden verildiği menüler gördü düttürük bir cafede.
Görgü kuralları ayrı bir şey. Çatal bıçağın yeri belli evet. Ne kadar küçük yaşta öğrenseniz o kadar iyi. Yerine göre giyinmek de öyle. Garsonu "hüyoop!" ya da "şefiiim!" diye çağırmamak da öyle. Karın doyurmak için eve yemek çağırırsınız. Restorana giden kişi aynı zamanda sosyal bir ortamda olduğunu unutmasın. Böyle davranan birinin "iyi yetiştirilmemiş olduğunu" düşünürüm. O kısımlar saçma değil bence.

Bu işlerin ayıbı yok.

Kalkmak ayıp madem bedava versinler menüyü olacak iş mi?
Ama rezervasyon yaparken zaten bakarsın fiyatlara.

Bir de çatal bıçak adabı restoran ve etrafı için değil masadaki diğer insanlar içindir. Karşı masadaki insan veya garsonun falan umrunda olmaz olmamalı.

O şarap adabı değil de servis usulü bir nevi.

Şimdi kasada ödeme diye bir şey var, masada ödeme var. Almadan ödeme de var. Onun gibi. Şarabı getirir bakarsın he iyiymiş füzele dersin kimse de bir bok diyemez.

Ama giyim adabı vardır. Bazı mekanlar belli kıyafet dışında almaz içeri zaten. Bu işlerin bir limiti var alttan üstten. Ortalamayı tutturmak en temizi.

fiyatlardan emin değilsem oturmadan bakıyorum ben menüye

bana ne yav ne ayıbı. para benim cebimden çıkıyor sonuçta. menüye bakarım, dandik bi bira 30 liraysa kalkarım mesela. yemekler için de aynı şey geçerli.

6 kişilik iyi bir pasta için az bile, pasta fiyatları baya uçuk.

ünlü pastane ve 6 kişilik diyorsun az bile +1
geçen mecburiyetten körfezden aldım 6 kişilik falan 45 lira ama ayıptır söylemesi itin önüne at yemez.

nasıl az bile ya. pasta da yenmeyecek artık.

yaşasın petibör puding pasta!

millet yedikten sonra pasta çok güzelmiş dedi mi?
dedilerse boşver iyi fiyata almışsın. hem havan olmuş olur.

4 kişilk 60 lira filan. 6 kişi olunca 2 katı filan oluyor. az bile +1

Normal

istanbul/atakoydeki unlu bir pastanede de orta boy (4-6 kisilik) 80T, buyuk boy (6-8 kisilik) 100TL.

Bir pasta en fazla 50 lira olmalı. Ama gerçekçi olur piyasayı göz önüne alırsak az bile tutmuş. 150 de gelebilirdi. Artık yapacak bir şey yok, afiyet olsun.

İmza: Dışarıya çıkarken "bakalım bugün kimden kazık yiyeceğiz" diye söylenen adam.

cuma günü aldım ben de mahallenin pastanecisinden. bizimki bölgede en iyisi. çok ünlü değil ama. üstüne resim falan bastırttım 45 lira verdim. öyle aman aman bi pasta da değildi. 100 lira kreması, dolgusu güzelse pastaya verilir bence.

normal ya fazlası olur azı olmaz.

İzmir deki ünlü pastanelerde fiyatlar o kadar uçuk ki gittiğin pastanenin ününden şüphe ediyorum.

Bravo Patissserie kankalar Karsiyakadaki.

Ben de iki gün önce Reyhan'dan aldım 6 kişilik bi pasta 93 tl ödedim, her ne kadar fiyat yüksek gibi görünse de yedikten sonra gelen beğeni verdiğim paranın önemini yitirmesine sebep oldu :)

banyo yaparken yıkayabilirsiniz. ama ben çöpe atmayı tavsiye ediyorum.

Çamaşır günlerinde çamaşırcı er var bir tane ona veriyorsun filenin içinde filede adın yazması lazım. O yıkıyor sonra alıyorsun asıyorsun asılacak yerler var.

sen temizini giysen de etrafindaki 300 kisi pek de aldiris etmiyor. bir sure sonra sen de alisirsin kokuya. Makul sayida yedek gotur yaninda.

6 ay yapsam bitermisim demek ki. Her gun idman yok mu atlet don giymek ve yikamak gerekir her gun. Çamaşırcı her gun mu geliyor. Donlar karismasin

Ya kardeşim öyle 150 tane don getirenler oldu bitiremedi çoluk çocuğa verdi abartmayın. Çözülür sorunlar, her şeyin çözümü var.

fileye atar çamaşırhaneye verirsin. en az 10-15 çift alırsan sıkıntı olmaz. bir hafta idare edecek temiz çamalır olsun. en az.

kendin niye yıkayasın güzel kardeşim? hangi devirde yaşıyoruz ya?

biri mi anlatıyo bunları?

Aklima geldi askerlik yapanlar da hatırlamıyormus kendimiz yikiyoduk heralde dediler. 20 çift görürsem alırlar mi iceri telefon bile almıyorlarmis. Hap falan soksam gizli sıkıntı olur mu

Nasi kirlenmez. Kirlenmese bile terli giyince hasta olunur. 20 tane don görürsem sıkıntı olmayacaksa olur

terli giyince hasta olunura çok güldüm.

abi ben askerliğimi anlatsam ki zamanında sözlüğe askerde yaşadığım bi kaç şeyi yazdım.

yüzden fazla mesaj alınca sildim. milleti askerlikten soğutmak suçunu işlediğim için.

yazsam ne hale gelirsiniz hiç bilmiyorum ama çok güldürdün beni akşam akşam.

komutan yat sürün dese, yerler soğuk üşütür hasta olurum diyeceksin demek haha

ocak ve şubat ayında yıkanamadık tam 2 ay.

en sonunda mart soğuğunda tuvalette biraz soğuk su buldum da öyle yıkandım. dışarda dize kadar kar, kalorifer yanmıyor, sular donmuş. elektrik yok, jeneratördeki mazot donmuş.

kışın normal bi günümü yazayım sana.

2-4 nizamiye nöbet(ustalığa başladığımdan terhis olana kadar hep aynı nöbeti tuttum, insan alışıyor.), 4:15 gibi gelip yatıyorum, 7 de kalk ama ben 7:30 a kadar yatıyordum. 7:30 da koğuştan çıkıp iştima alanına gidiyordum.

askerdeki kahvaltı olayı biraz acayip olduğu için, 1 tabak çorba, yarım ekmek veya aşırı şekerli aşırı açık kaynar çay, 5 zeytin, yarım paket ortadan elektrikli şerit testereyle ikiye kesilmiş donmuş(şaka değil) büyük bir çokomel(sarelle vs)donmuş olduğu için istesen de yiyemiyorsun bazen çokomel yerine kaynamaktan rengi koyu yeşile dönmüş haşlanmış yumurta.

öyle olunca tabi gitmiyordum kahvaltıya, bazen eğer kantinde o kalabalık arasında başarabilirsem 2 poğaça alıyordum.

iştimaya çıktın, 8- 8.15 bilemedin 8.30 arası iştima.

dışarsa buz gibi sıfıra yakın. yağmur çamur kar hiç bişey iştimanın yerini ve zamanını değiştirmez. yağmur yarsa panço giyersin. kar varsa eldiven takarsın, o da emirle.

sonra sabah sporu, tüfekli tüfeksiz hareketler, peşinden koşu, artık 1 km mi koştururlar 3 mü, 5 mi allah kerim.

o da bitti mi 15 dakka istirahat, sonra 12 ye kadar ders yine aynı yerde eğitim alanında öyle kapalı yer yok.

12 de yemek 1 de tekrar iştima, akşama kadar yine eğitim, tüfek temizliği, spor, akşam 5 yine iştima, 6 da yemek biter ondan sonra serbestsin.

2 haftada bir gece eğimi olur. 6 da serbestsin 8de yine toplarlar gece 12 ye kadar, bazen 2 ye kadar. 2 de nöbet gelir zaten, nöbete ayrılırsın 4.15 de gelir yatarsın 2 saat uyudun uyudun, uyumadın öteki geceyi beklersin.

78 gün acemi birliği yaptım, tabi hijyen koşulları çok zayıftı, bir hasta oldum 2 haftada 15 kilo verdim, en son düşüp bayılınca ambulansla hastaneye kaldırdılar(askeri hastane büyük kışalaların içinde hastane oluyor, 50 yataklı, 100 yataklı gibi zaten acemi birliğinde sadece 8bin acemi asker vardı, büyük yer hesap et.), orada bizim bölükten bi çocukla karşılaştım, ikimiz de müdahele odasındaydık acil gibi, çocuğun rengi yeşil ile mor arasıydı. nefes alamıyordu, astımı varmış günlerdir zaten doğru düzgün nefes alamamış, orada doktor moktor yok, çavuş var. çocuk bildiğin mosmor nefes alamıyor, çavuş diyor ki yalan atma lan, bi bokun yok niye geldin buraya.(sonra o çcukla usta birliğinde aynı kışlaya aynı bölüğe düştük.)

1 hafta yatacaksın dediler 2 gün sonra çıkardılar 3 hafta sonra tam 25 kilo vermiştim, artık öleceğime o kadar inandım ki, senelerdir görüşmediğim annemi aradım, o geldi, binbir zorlukla içeri ilaç soktu, 10 gün otelde kalıp her gün beni ziyaretçi salonuna çağırdı öyle iyileştim.

acemi birliğinden izne geldiğimde beni gören herkes şok içindeydi, 90 kilo gitmiştim, 65 kilo geri geldim . beni gören herkes sana ne oldu oğlum falan diyordu ben anlayamadım, sonra sivil giysilerimi giyince anladım.

eski fotoğraflarımı buldum ayna karşısında kendime baktım tanıyamadım.

askerde 2 defa kızılaya kan verdik, o kan verdiğimiz gün istirahat olcak diye millet kendini paralıyordu kan vereyim diye.

Bolca al, kirlenince cope at.

hafize ana'ya veriyorsun o yıkıyor kuzucuğum.

Kanı da mı zorla verdiriyorlar. Insan hiç böyle düşünmüyor yapar geçerim diyor da sıkıntı gibi gerçekten. Saglikla ilgili sorun olmaz umarım

yok zorla olur mu?

kan verenler 3 gün istirahatli olacak diyolar, o gün kan verdikten sonra istirahatli oluyon, ertesi günü sabah iştimaya çağırıyolar izin yalan oluyo

kan vermeyenleri de nöbete oraya buraya yolluyolar, esktradan yapılacak işleri kilitliyolar. askeriyede zorla hiç bişey yok.

mesela spor, spor yapamayna insanlar hastaneye falan gidiyor spor istiharati veriyolar.

sporda kenara ayrılıyon, millet 1 saat spor yapıyor ama sana o bi saatte taaa kışlanın diğer ucundan 20 bidon su taşıtıyolar, spor bitiyo ama sen öğlene kadar anca su taşıyon.

su olmazsa amele işi oluyor kazma kürek, o da olmazsa ot yoldururlar, kozalak toplatırlar, o da olmazsa mevzi kazdırırlar, çeşit bol, insan hiç sıkılmıyo hergün başka bir aktivite olunca.

batıda askerlik böyle, doğuda terör bölgesinde şartlar tamamen değişir pozitif olarak.

mesela iştimada birisi bi kabahat işledi istikamet verdiler süründün. üstün başın çamur oldu komple, öteki iştimaya öyle çıkamazsın, ne yapıcan ne edicen temizliycen, istersen yıkar, istersen sil, istersen ıslak giy, o kamflaj temiz olacak.

senin bu çamaşır yıkama mevzunu duyunca gülmemin sebebi bu.

acemilikte mi usta birliğinde mi bu da önemli.

ayrıca her yerde işleyiş farklıdır, kesin cevap vermek zor bu nedenle.

edit: bedelli galiba. 20 tane yanınızda götürseniz bile tamam zaten.

Kogusta camasor makinesi vardi, boluk komutani bolugun gelirleriyle almisti.
Ayrica camasirhane oluyor, fileye atip veriyorsun oraya.

Don corap gibi seyleri yikamaya ugrasmaktansa en ucuzundan alip kullan at yapmak daha mantikli askerde.

6 ay yaptım, bir kere bile yıkamadım.

kantinde zaten satılıyor. çöpe atıp yenisini alıyordum.

çamaşırcıya ver, sonra al vs vs uğraşmak istemedim.

1 ay bile askerlik yapmayacak biri bunları boşuna dert ediyor. lazım olacak hemen hemen her şey zaten kantinde satılıyor.

vitray

yurtdisinda cv nizde isminiz Turkce karakter icerse de icermese de yine yabanci! O yuzden orijanini tercih ederdim. Icinde yumusak g yok ise problem degil.

Yurtdisi v ici icin farkli ingilizce versiyonlari hazrlayacaksaniz TR de bitirdiginiz okullari, calistiginiz sirketlerin Turkce olanlarini da mi ingilizceye adapte edeceksiniz.

En dogrusu tum bilgileri asli gibi birakmak bence.

Var ve memnunum. Tuzla organize sanayi ya da tuzla serbest sanayide uretiliyor.
Paristeki herhangi marka icin de yazdiklariniz gayet gecerli olabilir bu arada

sampuanin icindeki maddeleri eldeki -bir sekilde elde edilmis/lisansli vs- formule gore birbirine karistirip plastik siseye doldurmak cok da fazla yuksek teknoloji, ar-ge ve gerektirmeyen bir islem.

Daha önce 6 ay boyunca bir kozmetik fabrikasında çalışmış birisi olarak gayet de mümkün diyorum.
Türkiye'de kozmetik üretimi gelişmiş durumda, şüphen olmasın bence.
Bizim firma yurtdışında pekçok yere fason üretim yapıyordu zaten.

niye sorun olsun ki?
Aynen duyuruda dediginiz sekilde kullaniliyor. TR ye girekekn TR geri donuste o ulkenin pasaportu (cunku vize gerekmiyor!)

Ozel durumlarda da ise yarar. Mesala TR ye giriste TR pasaporu kullandiniz, ama buradayken pasaportun suresi doldu ve yenisini alacak vaktini yok. O durumda 2. pasaport ile cikis/giris yapabilirsiniz.

TR den cikis harcindan muaf olmak icin de 2.pasaportunuzu gostermeniz lazim pasaport polisine.

Hayır hiçbir sorun olmuyor.

cevap 1) oyle ben evden ciktim deyince cikilmis oluyor mu?
sozlesmenin sartlarinda yazmiyor mu suresi, nasil ve kim tarafindan bitirilecegi. Adam cikip otelde kalsa bile kontratta adi yazdigi icin sorumludur bence.

herkes kendi kafasina gore istedigini yapmasin siye var zaten o kontrat.

cevap 2) adamle olan sozlesme bitmis ise dogru, ama hala devam ediyora benziyor kontrat

Katakulliye getirmişler sizi. Formalite ise neden kadın adına sözleşme yapıyor???

Bence kadınla bir daha konuşun. Yeniden sözleşme yapmazsa ve kirayı ödemezse çıkaracağınızı söyleyin. İyi bir avukat bulun ve usülünce çıkartın. Resmi olarak evlilerse, kadının oturma hakkı vardır, kafanıza göre iş yapmayın.


.

avukat bul abi yavastan...

hocam emlakciya bile sorsan sana bu isin oluru nedir soyler.
sen sozlesmeyi kiminle yaptiysan muhatabin odur. bir kere git kadinin kapisini cal; telefonu ona ver vs. olaylarina girmen cok yanlis olmus.
hukuken kiraci evi 3. kisiye devredemz, bu yasaktir.
sen dogrudan tahliye karari aldirip evi polis zoruyla bosalttirabilirsin.
alamadigin kiralar varsa onun icin de adami icraya vereceksin.

daha detayli bilgi icin bir avukattan yardim isteyebilirsin.

kira borcundan adam sorumlu. Adamın üstüne kayıtlı mal varlığı veya sabit aylık gelir olmadığı için adamdan para alamazsınız, kira borcunun üstüne bir bardak soğuk su içeceksiniz.
Bir an önce bir avukat bulup, tahliye işlemlerini başlatın, tahliye işlemleri 1 sene civarı sürecektir, onun için işlemleri bir an önce başlatmanızda fayda var. ödenmeyen kiraları unutun, bir an önce tahliyeye başlayın.
bu işin toplam maliyeti de 10.000 lirayı bulabilir.

1) evet gundemde , ozelllikle isci partisi tarafindam. bence gercekci degil ama yin de politika bu - surprizlerle dolu. Kisman EU nun ne diyecegine bagli
2)su anda bir tahminde bulunmak icin erken bence

1. soruya cevap vereyim.
AB bu konuya şöyle bir açıklama getirdi. mevcut ab düzenlemeleri uyarında önce çıkacaksınız sonra gireceksiniz dedi. sonra girmek demek baya türkiye gibi fasılları açıp kapatarak olacak olan bir şey. Ancak oldu ki UK kalmak istiyoruz dedi madde de değişebilir ama maddenin mevcut hali çıkış sürecinde biz vazgeçtik çıkmıyoruz demeye elverişli değil.

1- Cem Uzan'a hapis şoku haberleri. Burası muz cumhuriyeti değil. İşçi partisi ve Tony Blair dile getirip duruyor gündemde kalmak için. Laf söyledi bal kabağı durumları. Çok istiyorlardıysa Brexite engel olsalardı. İşçi partisinin kaleleri ezici çoğunlukla Brexit dedi. Kendi seçmenini ikna etseydi çok biliyorsa
2- Onu kimse bilemez, nasıl bir çıkış olacak, May koltuğunu koruyabilecek mi? Kimsenin koltuğu garanti değil, zamanla netleşecek

her sayfaya iki slayt güzel duruyor.

Pdf e çevir önce. Pdf ten cıktı alirken istediğin sayıda slayti bir sayfa içine dağıtabilirsin.

once sayfada-iki slayt cikis alin, okunmayacak kadar kucuk olanlari da o sayfayi a4 veya a3 olarak tek basina print edin

Bilgisayari USA disinda kullanacaksaniz oncelikle "garanti" sartlarina bakin.
yillar once bu sekilde aldigim Toshiba marka laptopun "worldwide"garantisini TR deki Toshiba kabul etmemisti.

Ben aldım yıllarca kullandım bi sıkıntı yaşamadım. Ama fiyat farkı ben aldığımda çoktu. Söylediğin fark için almazdım herhalde

hayatta hiç bir şey hiçbir emek karşılıksız kalmaz. bugün isine yaramasa yarın yarar. en kötü sana perspektif katar.. tabii ki kaçırma yap y.lisansı.

Öğrenme açlığı varsa, bu açlığı bastırmak zordur. Bilginin her zaman bir maddi faydası olmaz diye düşünüyorum. Ya da fazla romantiğim bilemedim.

Tezatlik yok.
Yuksek lisans akademik kariyerde cok önemli degil.
Esas gerekli olan doktora.

bir şey güvelenmiş ya da çürümüş. kaynağı bulmak lazım.
hangi odada daha çok?

bunlar guveye benziyor.
Yunlu kumaslari filan yemeye geiyorlardir.
Bir de pirinc bulgur vs bakliyat kavanozlarini cok severler.
Naftalin veya benzer guvesavar urunlri kullanabilirsiniz.

her türlü gıdayı kontrol etmen lazım. benim dibimde bulunan çekmecedeki çekirdek içine yuva yapmışlardı. orayı temizleyince bittiler.

Bende de var bunlardan kurtulamadim bir turlu. Tum mutfagi indirdim, herseye baktim cik yok kaynagi. Disardan geliyorlar gibi. Ne zaman balkon kapisi acik olsa 1-2 taneyi girerken gordum.
Cozum bulursaniz bana da soyleyin lutfen

@65 derece erzak dolabinin icindeki kavanozda bir kac bocek buldum dun aksam. Kapali kavanozun icinde nasil oluyor anlamis degilim ama o kavanozu ve suphelendigim diger kavanozlari da attim. Sabah yine mutfakta varlardi umarim azalarak biterler. Siz de balkonunuza bakinin, yerlestikleri yeri gorursunuz belki.

elinde nakit parasi olmadigi icin sizden avans istiyor> ileride alacagi ucete mahsuben makul br miktar verilebilir.

O da buyuk bir ihtimalle sizin sirkete guvenip guvenmemekte kararsiz kalmistir. Sonucta yurtdisina gonderilen, sonra da bir basina acikta kalan, basina bir ton is gelen insan sayisi cok. Yurtdisi senaryolarda genelde sirketler sahislardan daha cok garantiye aliyor kendini. O da buna gore davranmis.

Ayrica bu eleman vize aldigina gore belirli guvenlilirlik/saglanlik kriterlerini de karsilamis herhalde.

Sirket verilecek 0.1-1 maas avans ile (eger geri donmezse) batmaz ama ise daha yeni baslayacak bir elamaniniza guven vermis olursunuz.

hesaptan gondermeniz daha mantikli zaten. adam ters bisey yaparsa en azindan elinde kanit olur.

Kanada da Hintli nüfusu çok Fazla neden Kanada içinden almıyorsunuz ? Merak etttim :))

bir kere daha uyarıp polise gidin.

bina yonetmeligi gibi seylere belediyeler bakiyor.

belediye

Yangın yönetmenliğine göre yangın kaçışları temiz alan olarak tutulmalı. Bina yöneticisi bundan sorumlu. Yönetime başvurun gereği yapılmazsa dilekçe ile belediyeye.

yöneticiye gidin,
yangın merdiveni yönetmeliğinin 3. bölüm, 38/4. maddesini gözüne sokun.
"Kaçış merdivenlerinin kullanıma uygun şekilde boş bulundurulmasından, bina veya işyeri sahibi ve yöneticileri sorumludur."

1 hafta içerisinde kaldırmazlarsa belediyeye şikayet edeceğinizi söyleyin.

siz neden bu densizle muhatap oluyosunuz ki?
bırakın yönetici halletsin.

kendi kendine PMP, APMP, PRINCE2 sinavlarina hazirlanip sertifika alan biri olarak tavsiyem:

- eger elinizde PMBOK'un 6.edisyonu varsa
- proje yonetimi konusunda biraz pratiginiz/tecrubeniz varsa
- PMP sertifikasini cok acil olarak almanin gerekmiyorsa,

kendi kendinize calisarak, ornek sinavlar cozup soru tiplerine alisarak hazirlanmaniz da alternatif bir yol.

@parcxerox teşekkür ederim. çalıştığım şirketin 2018 bütçesinde eğitim harcaması ekletmişim ama kullanmadım henüz. bu nedenle kurs alayım diyorum :)

Hayir, artik yok.
vize kontrol ve el-bagai elektronik kontrolu yuzunden boaring pass olsa da, online check in yapsaniz da check-in kontuarina gitmeniz gerekli.

Bir suredir ucaklar dolu gidip geldigi icin en az 2 saat onceden gidin AHLye. sadece 2-3 checkin (1-business, 2 econo) oldugu icin agir/yavas isleyebilir genelde.

Bir de kabin icindeki elektronik esya kontrolu var. laptop, ipad, harddisk, powerbank gibi buyuk(ce) cihazlar kabine hala alinmiyor (THY nin aksine). Eger el cantanizda laptop vs varsa bunu onceden ana bagajinza yerlestirin.

Passport kontrolundan sonra-ucagin kapisinda/gate tekrar bir guvenlik var. herhengibir esneklik yok kurallarda.

Olur kanki.

Organ degil ama dokularin 3d printer ile hazirlanmasi yapiliyor. Yanik tedavisinde, askeriyede vs gibi uygulamalari basliyor.

Metro inşaatı mı?

Geçen biri daha belediyenin bu saatlerde çalışma hakkının olup olmadığını sormuştu. Kamusal hizmetlerde özel izin varmış galiba.

yasa??? o nedir?
marmaray sirkeci-halkali hatti insaatini senelerce beklettiler sonra da gunler torbaya girmis gibi aylarca 24 saat (yazi ile "yirmidort") agir hafriyat, insaat, kazik cakma vs yaptilar evlerin 10 metre otesinde. Hastasi, yaslisi, bebegi harap oldu. siz yine de sansinizi deneyin ama cok da heveslenmeyin medeni bir cozum bulunacagina.

Umarim "acil" (su/dogalgaz hatti) bir tamir icin yapilan gecigi gurultudur.

bizim burada (kağıthane) geçtiğimiz ay gece 12-sabah 6 arası asfalt çalışması yapıyorlardı. yazın sıcağında camı açsam evin içinde kamyon gürültüsü kapatsam sıcak.

gidip arkadaşta kaldığım falan oldu.

@captain +1

Seçimden iki ay önce, burada asfaltlama çalışması başladı. Seçimden bir kaç gün önce çalışma bitti. Seçimden iki hafta sonra tekrar aynı yerde yine çalışma başlamıştı. Kaç kere asfalt atıyorlar. Anlamıyorum. Akşam trafik durduktan sonra başlıyorlardı. Sabaha kadar devam. Hatta gecenin 03:00'de asfalt delme makinesini çalıştırıyordular. Sabaha kadar uyuyamıyordum. Pencereyi kapatsam sıcaktan uyuyamıyordum. Pencereyi açık bıraksam iş makinelerinden uyuyamıyordum. :/

Sendikalarin mobbing ile ilgili cok davalari var ama hepsinde ellerinde somut sunulabilecek seyler var mobbing oldugu ile ilgili. Genelde de mobbing davalari hak edilen yukselmelerin verilmemesi, arastirmalarinin veya arastirma desteklerinin engellenmesi ile ilgili davalari goturuyorlar. Bir universiteden sirf yaz boyu 165 dava acildigini biliyorum.

Doktora ogrencisinin danisman elinde akademik kole olmasi gibi kanitlanamayan cogu seyle ilgili pek bir mercii yok. Cesitli universitelerin asistanlar icin dayanisma ve destek gruplari var ama onlar da daha cok ozluk haklari ve atilmalarla ilgileniyor.

Elinde somut delil varsa, savcilik uzerinden dava acilabilir.

Yaptigimiz sey genellikle su
i.pinimg.com

Su anda yurtdisinda bir universitedeyim. Bu konu zaten en bilinen konu, "Kole olmayacaksan gelme zaten" genel yaklasim. Yine de psikolojik destek icin rehberlik ve psikoloji hizmetleri saglaniyor burada.
abcnews.go.com

Teşekkürler. Dava açmak ya da bi şey yapmak için değil de psikolojik dayanışma yapılan bir platform var mı diye sormak istemiştim. Özel bi facebook grubu tarzı bi şey mesela. Google’da bulamadım da belki burda bilen vardır diye sordum.
Köle gibi olmak derken yurtdışında da tamam en angarya işleri yaparsın ama insan olarak eşitsindir dimi? Ben de bir senedir almanyadaydım, kimsenin kimseye bi saygısızlığı olmadı bölümde. Bir keresinde yanımda baya atıştılar ama o zaman bile eşit iki insan gibi atışmışlardı, emekli olmak üzere olan bi profesörle doktorası yeni biten asistanı. Şimdi dönünce daha da zor gelmeye başladı. Buradaki hocanın kendinde sana sesini yükseltme hakkını görmesi aslında bayağı şiddet ama yapacak bi şey yok.

Bulundugum yerde esitlik falan yok. Turkiye'de bu kadar derin degildi bu sorun, Turkiye her acidan buranin yaninda anaokulu gibi. Sana saygi falan duymuyorar, cunku tek carelerinin sen oldugunu ve orada olmazsan ulkeye geri donmek zorunda kalacagini biliyorlar. Bir de profesorlerin cogu da hiyerarsinin yogun oldugu ulkelerden, bir iki tane Amerikali profesor olursa oluyor bizim bolumlerde. Iki gundur kendi isimizi gucuzumuzu biraktik ve dolap, masa tasiyoruz mesela. Pazar gecesi Pazartesi sabah 8'e is gelmesi, resmi tatil gununde okulda toplantiya gelmek falan cok yaygin.

Vahdet Özkoçak diye aratırsan bulabilirsin.

Sayfasında yayınlıyor bu tarz olayları.

Kendi kendinizi telkin etmeye calisabilirsiniz. "karma" veya yapan allahindan bulsun gibi temmenniler...

Yoksa dunyanin heryerinde bu olay var. Siz de mumkun oldugunca kopruyu gecene kadar ayiya dayiya deyin.

Tavviyelerim sacma gelebbilir ama akademik ortamdaki mobbing ne kadar basit ve alcakca bir seyse cozum de ona denk olmali.

iste ne yiyosunuz onu merak ettim
ben melemendir fasulyedir mantar corbasi tavuk sotedir o tarz seyler yapip yiyorum degistiriyim az diye dusundum ama aklima bisey gelmiyor

kasaptan ciğer al soğanla domatesle pişir yanına pilav yap oldu sana mis gibi yemek.
güzel el yapımı mantı satan yerler var kilosu 30 lira falan 300 gram koca bir tabak oluyor pişir ye.
tavuk göğüslerini al marinele buzluga at bölüp sabah evden cıkmadan dolap kısmına indir aksam eve gelince at tavaya pişsin
kısır yap, mercimek köftesi yap.

edit: önceden nohutları fasulyeleri falan haşla parçalayıp buzluğa at, domates soğan ile hemen yemek yap akşam veya çorba karışımları da aynı şekilde. içinde kırmızı mercimek, bulgur, maş fasulyesi, tarhana, yeşil mercimek gibi bilumum bakliyat bulunduran karışımlardan hazır alabilir veya kendin yapabilirsin at kaynat çorba olsun.

bulgur veya pirinç pilavı. ıspanak, semizotu, patlıcan, patates püresi, köfte vs.

bu ara bulgur + cacığa abandım. et dışında bitek bunu yiyor olabilirim.

cigeri, nohutu, pilav cesitlerini denicem
ıspanak simdi var mi bilmiyorum varsa onu da aldim kafaya
hepinize tesekkurler
baska var midir?

hayret, kimse yazmamis...

makarna...

cesit de bol - spagetti, fiyonk, vs vs
farkli soslar ile de kombin yaparsiniz

bizde de bir loop durumu söz konusu gibi hissediyorum hep. kızartma, hamur işi vs yememeğe çalışıyoruz. sonuç bu:

-ton balıklı salata
- bulgur pilavı (sarımsaklı)
- tarhana çorbası
- sarımsaklı yoğurtlu makarna
-mantı
-kıymalı makarna
-ıspanak
-bruchetta + şarap
-meze + rakı
-kıymalı bezelye
- barbunya+pilav+cacık
- et + patates püresi

@aradaki uzaklık dikkate alınırsa bu mesafeden bir şey söylemek zor. Görmek lazım :)

%90 bişey olmamıştır. Olanlar da gözle görülmez. seramiklerin desenleri de önemli tabi bu söylediğimde. Olan olmuş artık fazla takmayın.

Kirik yoksa cok buyuk ihtimalle sorun olmaz

elinizde seramigin orijinalinden kalmissa bunu yere dosenen seramigin yanina koyup ustaya da ayni bu sekilde bitirilmesini istiyorum deyin.

Ya seramigi de kendi alip yeniden dosesin ya da kirli olanlari usta gecinen elemana yalatarak temizletin. Bunlarin hepsi ayni, eline iki alet alan herkes ustayim diye cikmis ortaya.

Eğer seramik döşendikten sonra kırma dökme moloz işi olmadıysa bir şey olmaz, merak etmeyin.

Onlara temizletin ama, yalasın pezevenkler.