m.imdb.com

Bu filmde aradığın şeyler var, aslında film değil de bir pskiyatr ve arkadaşı ile olan biriyle sohbeti

Geçmişe gidip çocukluğunu teselli et şeyleri beni güldürüyor ve odaklanamıyorum. Daha somut şeylere ihtiyaç duyuyorum:

Otomatik düşünme formu. Zor ama öğrendikten sonra faydasını görüyorsunuz.
Mod tespit formları. Bunun için önce modlar hakkında bilgi sahibi olmanız gerek. Mod terapisi - psikonet yayınları size rehber olabilir.

Yok. Tam tersi terapilerin ne kadar şeytani olduğunu anladım. Terapilerin sizin huzurunuz için değil, çevrenizin huzuru için var olan şeyler.

Hiç büyük konuşmam ama bu konuda benle aşık atacak adam yok, o derece tecrübem var. Gitmeyin.

Çok güzel bir soru. Uzun süredir terapiye giden bir psikolog olarak; kendimle konuşma tarzımı fark etmek; başarısızlığımda, utandığımda, tembelliğimde ya da iyi şeylerde nasıl konuşuyorum kendimle, kızarak mı alay ederek mi yoksa şefkatle mi, destekleyerek mi..bir şeyin üzerinde çok çabalamışsam ve olmuyorsa yeni yollar aramak, tekrar başlamak yerine bir süre durmak.. bana iyi gelen bazı rutinleri zor gelse de devam ettirmeye çalşmak.. kötü taraflarım (şeytani bir kötü) olduğunu kabul etmek.. bazen bazı yorumları bir süzgeçten geçirmeden aldığımı fark etmek; çok mantıklı görünse bile bana uygun olmayabilir…bir şeye çok değer veriyorsam, çok yüceltiyorsam (yorum, olay, kişi..) tam tersi şeklinde de bir düşünmek ve genelde tam tersine inandiğımı ve kaçtığımı bulmak eğlenceli derecede şaşırtıcı oluyor. Aklıma gelenler bunlar:)

Çocukla temasa geçmenin iyileştirici tarafı elbette var. Çocukluk utançlarımızı, travmalarımızı, çok üzücü anıları veya büyük kayıpları empatik bir alanda paylaşmak çok iyileştirici. Peki nasıl?
Öncelikle yaş tutmuş oluyoruz. Korkmuş/üzgün vb duygulardaki Çocuk halimiz ile bağlantı kuruyor ve çocuk halimize empati veriyoruz.
Nasıl bir empati?
Çocukken yaşadığınız üzücü bir olayı düşünün, paylaşacak kimseniz de yoksa bu bir travma kabul edilir zaten. O ana gidip çocukken ne hissetiginize odaklanınca, o konforsuz duygular çok yoğun canlanır, gerçek hissettirir, işte o an yetişkin haliniz çocuk halinize empati verebilir, yalnız olmadığını güvende olduğunu söyleyebilir.
Meditasyon ve empati alıp verebilme deneyimi gerektirir bu işlemler.
Ne işe yarıyor?
Yetişkin halimizden empati almış çocuk halimiz sakinleşir. Bu aslında yetişkin halimizde karar alırken, düşünür ve konuşurken, otomatik eylemlerimizi sözlerimizi belirlerken çocuk halimizden görevi devir alıp yetişkin halimize vermek içindir.
İçimizdeki çocuğa empati verdiğimizde, o zamanlarda yaşadığımız zorlukların tüm hayatımızda etkisi olan söz, düşünce ve eylemlere dönüştüğünü fark ederiz. Tüm amaç farkındalıktır. Farkında olduğumuz zaman değişmek ve güzelleştirmek için kararlar alıp, güçlü adımlar atabiliriz.
Hayatında bir eksiklik hisseden herkes faydasını görecektir bu kişisel özen çalışmasının.

@numlock sohbet etmek istersen eğer, düşüncenin neden hatalı olduğu konusunda ikna edebilirim seni. İlgini çekerse mesaj at kanki.

iyi bir terapistle kuracağın ilişki dışında bir çözüm yok. içimdeki çocuk, aile dizimi, meditasyonlar vs bi sürü şey denedim gitmeden evvel. kendinle temas etmemek için güzel kaçış yöntemleri oluyor gibi geliyo şu anda

@numlock, terapi için değil ama antidepresanlar için aynı şeyi düşünüyorum

siveno kullanıyorum.

buradan seneler önce aldığım öneri, hiç şaşmaz cevabım aynı "karbonat". banyo sonrası temiz koltuk altına biraz (1 tatlı kaşığı kadar falan) alıp suyla macun gibi yapıp sürüyorum, peçeteyle de fazlasını alıyorum ve terlememi engellemeyip, kokuyu yok ediyor.

İnstagram'da acelyadogal ve hayraalameturetimevi hesaplarına bi bakın.

www.watsons.com.tr içeriği temiz, çok memnunum

Market urunu onericem. Emotion deo kullaniyorum. Ben ki babe falan kullanmis biri olarak cok begeniyorum.

Celenes adında bir ürün aldım, İsveç malıymış oldukça iyi henüz koku yapmadı, hatta hoş bir kokusu var tavsiye ederim. Sivenodan daha etkili olduğunu düşünüyorum

Çözüm diyemem ama akşam saatlerinde biraz yorulacak kadar yürüyüş yaparsanız daha rahat uyuyabilirsiniz. Hafif yorgunluk uyku kalitesini artırıyor. Kötü düşünceleri uzaklaştırmak için de sakin müzikler dinlenebilir yatmadan önce.

Sabah 7 itibarıyla fazla enerjik 2 yaşında bir canavar annesiyim. Çok fazla yorgun oluyorum zaten. Müzik de işe yaramıyor.

Mesela çocuk 5 saat sonra uyanacak ve ben de uykudan eser yok.

Bende de kötü düşünceler yüzünden anksiyete oluyordu ve kalbim çok hızlı çarpıyordu. Bu da uykumu kaçırıyordu. Ben çözümü yaran fıkralar, yaran diyaloglar vs. gibi başlıklarda buldum. Uykudan önce cihazlarımıza bakmamalıyız biliyorum ama biraz bu başlıklara bakıp gülünce (hatta bazen kimseyi uyandırmadan kahkaha da atıyorum) kafanız dağılıyor, sakinleşiyorsunuz. Ben bu yöntemle uyuyorum.

Yinede gün içindeki aktivitenizi arttırın bence. Saat 7-8 den sonra bir şey yemeyin. Sağlıklı beslenmeye çalılın. Günde 1 fincandan fazla kahve içmeyin. Egzersiz ve meditasyon yapmak hem psikolojik olarak iyi hissetmenizi sağlar hemde uyumanıza yardımcı olur. Uyunaya çalışırken uyumaya çalışmak dışında bir şey yapmayın. Mesela telefonla oynamayın. Lavanta yağından faydalanalirsiniz. Mesela yastığınıza 1-2 damla yağ sürmek uyumanıza yardımcı olur. Bazı ağrı kesicilerde uykumu getiriyor ama düzenli Kullanmak için değil de uykuyu düzenlemek için nadiren kullanıyorum. Uyuyamamanızın psikolojik nedenlerini dğzenlemeye çalışın. Gece uyuyamasanızda sabah geç kalkmayın, gün içşnde uyumayınki akşam olduğunda uykunuz gelsin. Gece uyurken 4.5 hz frekans aralığında çok düşük volümde müzik dinlemenizi tavsiye ederim. Melatonin salgılanmasına yardımcı oluyor. Yalnız volümü düşük ayarlayın çok kısıkta olsa beynimiz algılıyor.

günde 8000+ adım
az kahve
son 2 saat telefon yok
yemek de

Aktivite artırmak imkansız çünkü sabah 9-13 arası bahçede takılıyoruz. 15-20 arası ise ev/bahçe hır gür.

Top oynamak, legolar, ağaçlara tırmanmak, yürüyüş, scooter, ev temizliği, yemek yapmak, çocuk yıkamak, çocuk doyurmak oturuyorum yani.

7-8'den sonra mideme sadece bitki çayı ve su gönderiyorum.

Lavanta yağı bir işe yaramadı.

Yoga yapıyorum biraz.

Uyumaya çalışmak dışında hiçbir şey yapmam.

Her sabah 6.30da uyanıyorum.

Gün içinde uyuma lüksüm zaten yok.

Çok hoş bir müzik listem var.


Yani rapisacığım, olmuyor.

kötü düşüncelerin kaynağını çözmen lazım. iyi bir psikiyatr ya da psikologla görüşmelisin. bitki çayı ile olacak iş değil. evden çıkamam dersen online terapi yapan psikologlar var.

uyku meditasyonu yap, onu dinlerken direktiflere uyduğun için kötü şeyler düşünemiyorsun. "nefesine odaklan, şimdi boynunu rahatlat" vs. vs derken beynin çevirdiği kötü sahneler zamanla silikleşiyor. hatta aralarda "aklına bazı düşünceler gelmiş olabilir bu normal şimdi geri dönelim" diyor. ve cidden seni uzaklaştırıyor düşüncelerden. ilk denediğinde işe yaramıyor gibi gelebilir, meditasyon öğrenilmesi gereken bir şeydir ve pratik yapılarak geliştirilir. yoga gibi düşün, bir kere denemiş birinin "yav yoga yaptım kaslarım da hiç rahatlamadı" demesi mantıksız ya. meditasyonu da düzenli yapınca daha çok fayda göreceksin, hele ki özellikle uyku için olanlarda artık bebek gibi uyuyorum. 10 dk'lık meditastonlar bitmeden uyumuş oluyorum. meditopia çok güzel uygulama, ücretsiz günde sadece 1 meditasyon veriyor, ne çıkarsa şansına. bir süre öyle kullandım sonra satın aldım. değiyor.

Valla ben çözümü , sevdiğim tarz belgeselleri dinleyerek çözdüm.
duyabileceğin kadar kısık seste kulaklık ile dinliyorsun. hiç bir belgeseli 15 dk dan fazla dinleyemedim :)

bu benim için belgesel olur, sizin için podcast olur veya farklı bir alan olur. bu tamamıyla sizin tercihiniz.

Odanı yeterince karanlık tutabiliyor musun? Biraz da serinlik iyi gelebilir.

Meditasyon olmuyor bana, tarzım değil ama uyku öncesi yoga da yapıyorum. Olmuyor.

Doktor olayı da birkaç kez gitmişliğim var gereksiz ilaçlar, işe yaramayan uyuşturucular, bağımlı yapıyorlar insanları. Kabul etmiyorum bu olayı. Odadan ziyade ev karanlık. Hep loştur.

Yani aslında koltukta uykum geliyor, gidiyorum yatağa uyuyamıyorum.

Belgesel dinlemek mantıklıymış. Hep müzik olmuştur hayatımda, sanırım biraz değiştirmek lazım :)

Teşekkür ederim

Birkaç yıldır uyku problemi çekiyordum. Geçtiğimiz aylarda ansızın düzeliverdi. Hiçbir şey yapmadım. Psikolojik olduğunu düşünüyorum.

benim de aynı durumdaydı. ne meditasyonlar ne yogalar, neredeyse burada yazan her şeyi denedim. 3-4 gün üst üste uyuyamayınca doktora gittim. çözümü antidepresanda buldum maalesef. sabah 6-7 de uyanıyor olsam da uykumu almış oluyorum artık. o yüzden memnunum epey

@olmaz ben içmek istemiyorum. Bir ara içtim gerçi, ben değildim buna rağmen hala uyuyamıyordum.

Çocukken de böyleydim ben. Genetik olsa sanırım. Bilmiyorum.

eski telefonunuz calsimiyormus ki dogru duzgun. caldiginda acilamayan telefon calisiyo mudur sizce?

yeni telefonunuzu gule gule kullanin.

Eşyalar insanlar için var. İnsanlar eşyalar için değil. Yaşayan bir canlıya dönüştürmeyin.

Olan olmuş yapılan yapılmış. Telefonunuzu kullanın sonraki harcamalarınıza dikkat edin

önce o seni bırakmış gibi düşünebilirsin, işe yarar mı bilemem. ben de canı çıkmadan yenisini alamıyorum. aynı şekilde 1 ay evvel telefonum arıza vermeye başladı. yeni telefonu alacağım gün bi yerleri parçalandı. yorulmuştu. resmen son dakikaya kadar dayandı :) şimdi yenisiyle mutluyum. eskisine de minnettarım.

eski telefonunun emeklilik vakti gelmiş. kendi gibi yaşlı birisiyle daha iyi anlaşır.
güncel oyunlar ya da uygulamaları çalıştırmak için zorlamak, şarjı yetmediği halde telefonu kurcalamak onu üzüyordur. şimdi babanızın cebinde rahat rahat hayatına devam eder. velev ki o kullanmak istemedi, telefonunuz "unumu eledim, duvara astım" diye kendini avutur. bence herkes için böylesi daha iyi.

birlikte gittiğiniz yerlere, çektiğiniz manzaralara, konuştuğunuz kişilere bu kez yenisi ile ulaşmak vicdanınızı sızlatmayacak mı?

hepinize teşekkürler arkadaşlar. sparkle siz hariç efendim :)

@biseysorcaktim beklediğim iç rahatlatma budur, minnettarım. :)

İstanbul'da bi ajansta düğün fotoğrafı ve Instagram videosu cekip hikaye yapan bir firmada çalıştım bi ara, covid 19 nedeniyle işler düştü şu sıralar ama bana sorarsanız bu talep her zaman olacak, siz havalı çekimler yapıp öne çıkan videolar uretirseniz her zaman iş gelir, eşe dosta yaptıran kesim zaten ihtiyaç duymuyor böyle şeylere, biraz zengin tayfa meraklı hala

Yok bu aralar düşmüştür ama seneye falan patlar yine. Şu an bile dolanlar varmış. Ama insanların para ödemesini hala anlayamıyorum. Sıradan instagram kullanıcıları bile iyi fotoğraflar çekebiliyor telefonda.

arkadaş eş dost o günlerde yanınızda olsun istiyorsunuz, onlara iş yaptırmak değil amaç.. herkes o güzel günü anılara dökmek istiyor tabii ki.. biz mesela çok övdükleri bir yerle anlaştık! 800 foto içinden 3 tane seçebildim.. ya arkamızdan birileri geçmiş, ya özellikle sigara içerken çekmeyin demişsem kare kare o anları çekmişler, yani büyütüp de koyabileceğimiz 3 fotomuz var.. eğer yetenek haricinde başka şeylere de sahipseniz girin iyi para var gerçekten.. düğünün olmazsa olmazlarından..

Düğün zamanı da çekiliyor değil mi? Ben daha çok doğada çekilenlere baktım. 1000, 2000 lira veriliyordur. Bu tarz işleri bir eş dost da yapabilir bence.

es dosta yaptirmazdim. bence onemli bir konu basarili olacagini dusunuyorsan bence bi dugun fotografcisinin yaninda vakit gecir dis cekimde gelin damat ile neler olur biter gozlemleyin ve ise girisin

Çevremden gördüğüm kadarıyla fotoğraf olayı önemseniyor, özellikle dış çekim olanları. Sektör kendini geliştiriyor, güzel fotoğraflara denk geldim. İnsanlar profesyonel bir elden çıksın istiyor, eşe dosta yaptırmak çok yaygın değil o yüzden bence. Bir arkadaşım düğün hazırlığında şu anda ve salgın yüzünden indirim yapan yerler de var demişti. Halen talep yoğun yani. Düğün zamanı çekilenler hakkında bilgim yok maalesef.

@kostüm ne kadar ödüyorlar bilgin var mı?

@black mamba indirimli haliyle 1.750 tl diye konuşmuştuk

Bu işi eşe dosta yaptırılmıyor çünkü insan eşi dostu düğünde eğlensin istiyor. Yaptıran bir kitle vardır belki ama çoğunlukla yaptırılmıyor.

Diğer taraftan düğün olayı tam bir çılgınlık, o kadar kendinden geçiyor ki insanlar o paraları ödenmek zorundaymış gibi düşünüp hiç gözüne batmıyor. Bugün İstanbulda orta halli bir beyaz yakalı düğün fotoğrafları için 4.000 - 10.000 TL ödüyor.

Millet show peşinde, ordan instagramına koyacağı 5-10 güzel fotoğraf çıkacağına emin olursa paraya kıyıyorlar merak etmeyin.

Satış kanalı ise yine Instagram tabi, instagramda güzel bir profil tutturabilirseniz bir de 15-20 tane beyaz yakaya iş yaptıktan sonra zaten onların arasında yayılırsınız.

Diğer taraftan bazı kalburüstü düğün yerleri dışarıdan fotoğrafçı kabul etmiyor. Geçen sene bir arkadaşımın öyle bir yerdeki düğününde 18.000 TL fotoğrafçı parası istemişlerdi ve dışarıdan kabul etmeyiz demişlerdi.

Kısacası bu işin piyasası çok acayip.

Sevgili black mamba lütfen bilginizi tecrübenizi küçümsemeyin. Fotoğrafı telefon da çeker diyorsunuz. Haklısınız ama 12 megapiksel çeker, dinamik aralık olmadan çeker, fotoğrafı editleyemeden teslim ederler. Yani instagram için çeker ama albüm yaptırmak için çekemez veya duvara astırcak boyutlarda çekemez. Video desek telefonlarda focusu, ışığı bile sabitleyemiyorsunuz ara programlar olmadan. Biçok yeni klip görüyorum, hayranlardan cep telefonlarıyla toplanmış görüntülerden kolajlanmış hepsinde ışık dalgalanıyor.
Biz düğün öncesi arkadaşlarımızdan rica etmiştik, onlarla birlikte dslr makineyle çektirmiştik kendimizi. Sonuçlar bizi tatmin etmişti. Beklentimiz seviyesindeydi. Hatıra olsun isteğindeydik yetti. Ama profesyonel bir iş olmamıştı. Cep telefonuyla gerçekleşseydi o çekim hiç tatmin etmezdi.
Ben de düğün fotoğrafçısı, filmcisi olmayı düşünüyorum açıkçası. İleride hobi olarak yapmayı planlıyorum ama. Düzenimi kurduğumda yılda 4-5 yaparım kendimi yormam 3-5 ek gelir olur diye düşünüyorum.
Bence bu meselede en önemli aşama müşteri bulabilmekte. Ondan sonraki en önemli aşama da müşteriyle çekimi sorunsuz gerçekleştirebilmekte. Zannedildiği kadar kolay bir süreç olmayacaktır. İletişim ve süreci yönetmek için tecrübe gerekiyor. Belki ilk aşamada portfolyo oluşturabilmek ve kendinize hem edit aşamasında hem de iş işleyiş sürecinde alt yapı oluşturmak, zemin hazırlamak için ücretsiz veya düşük ücretli müşteriler bulabilirsiniz.
Gelişmelerden haberdar ederseniz sevinirim.
Sevgiler.

yok tabii kameralarla telefonlar arasında fark hala var ama yine de ekstra aparatlarla film çekiliyor. bir de düğün fotoğrafçılarının çoğu bunları bilmiyor bence. hatta büyük çoğunluğu fotoğrafları ham bile çekmiyor. renk düzenlemeyi de yeni yeni yapmaya başladılar ki onu da kötü yapan var. ben de üst düzey değilim. takip ettiğim fotoğrafçılara bakıp doğal olarak yetersiz oldğumu görebiliyorum bazı alanlarda. ama insanlar piyasadaki düğün fotoğraflarına para ödüyorsa para kazanırım :d hatta birçoğundan iyi de yaparım.

ama yüksek ücretler ödenmesi garip geldi. 2010'da dslr'lar yeni yeni çıktığı zaman sadece sinemayla, fotoğrafla uğraşan insanlar bir şeyler yapıyordu. youtuberlar sayesinde biraz popüler oldu ve birçok insan iyi kötü renk düzenliyor, kameraları biliyor. 1000 liraya 550d alıp da iyi fotoğraf çeken insanlar olabilir aslında. (550d ile yapılmış harika işler gördüm) birçok insanın bu piyasaya girmemesi ilginç geliyor. 10 yıl önce maddiyat ve bilgi engeldi ama bugün değil pek.

bu işi yapanlardanım. neredeyse 10 yıl oldu. iş sadece fotoğraf çekmekle kalmıyor. bütün gün yanlarında rahat edebilecekleri birini istiyor insanlar. duygu geçişleri çok hızlı oluyor. buna adapte olabilmek, yeri geldiğinde sıkıştıkları konularda yardımcı olmak gerekiyor. gün boyunca en yakın arkadaşları oluyorsunuz. morallerini yüksek tutmanız gerekiyor ki iş de iyi çıksın

bunun dışında teknik olarak en büyük zorluk sürekli değişen ışıkla baş edebilmek, bi yandan da önemli anları kaçırmamak için ayarları durmadan değiştirmek. içeri girdin, dışarı çıktın flaş kullanmak zorunda kaldın vs. hızlı düşünüp ona göre hareket edebilmek gerekiyor yani. aslında fotoğrafçılığın en zor kısmı düğün işi. ha zamanla oturuyor tabi tempoya ayak uyduruyorsunuz. dış çekim için de yaratıcı olmak gerekiyor, durmadan poz verdirebilmek ayrı bir yetenek. ben çok zor alıştım açıkçası. an yakalamak benim için daha rahat oldu hep

insanlar arkadaşlarına çektirmiyor, açıkçası ben de istemiyorum arkadaşlarım eğlenirken karşılarında gözlemci olarak katılmayı. ha çekmedim mi çektim orası ayrı ama hiç hoşlanmadım bu durumdan

iphone la evet yapılır bişeyler bazen ben de şaşırıyorum ama yine de profesyonel çekim gibi olmuyor. albümde ya da çıktı aldığınızda farkı anlıyorsunuz. bir de edit yaparken raw işlemek gerekiyor. iphone la bunlar zor.

yok iphone tabii ki başka ama piyasada yapılan işlerin %90'ı bence iphone ile yapılır. 3-4 yıl önce de bakmıştım çoğu fotoğrafçı renk düzenlemeyi bile yeni yeni öğrenmiş. azıcık sinemayla haşır neşir olmuş, kısa film vs. çekmiş biir rahatlıkla piyasada iyi işler yapabilir. son zamanlarda insnalar niye bu işe girmiyor ilginç geliyor. 10 yıl önce mark ii'ler çok pahalıydı ama şu an ulaşılabilir mesela.

ya ordaki sorun bizim insanımızla alakalı. kendilerine yakıştırmıyorlar, ben kısa video çektim, şunu çektim gidip düğün mü çekicem diyor. ikisini bir arada yapan da var, böyle anılmak istemeyen de. tamamen kişisel sebeplerden

Ayarlar>Güvenlik > Arama geçmişini sil.

Ayarlar güvenlik arama geçmişini temizle

arama geçmişini temizleyerek o ilk harfle çıkanları yok edemiyoruz maalesef. block/unblock yaparsan siliniyorlar anca. hepsiyle uğraşman gerekecek, kolay gelsin : )

kısmen haklısın kısmen haksızsın
nasıl dersen 2-3 km lik yere de tek vasıta ile falan gidiliyorsa bırak gitsinler ama anadolu yakasından avrupa yakasına falan tabi sen götür o ayrı.

e çocuğun kolu alçılı falan ise zorlanabilirler eyvallah böyle durumlarda teklif et tamam derse eşin zaten götürürsün yoksa çok darlanabilir. Kafasına göre geliş gidiş saati belirlemek istiyorlar belki seni düşündükleri için saat kısıtlamasına giriyor olabilir buluşmadan tat alamıyor olabilir.

edit: toplamda haksızlığın biraz daha fazla

Haksızsınız. Her yerde her şey olabilir ama bu sizi haklı çıkarmaz. Ayrıca eşinize de kızınıza da haksızlık olduğunu düşünüyorum. Örneğin kızınız ileride kendini korumayı, yolda dikkatli olmayı nasıl öğrenecek? Tabi ki kimse sağlığıyla, canıyla öğrensin istemiyoruz ama bunlar da dışarıda öğreniliyor, korunaklı alanlarda değil.

Cok haklisin yemin ediyorum senin gibiyim. Yok abi kayinvalideni falan dinleme. Ama her dakika da boyle yapamazsin. Takip cihazi falan koy bir araba al esine. Mumkunse celik volvolardan airbagli. Icin rahat etsin. Otobusler falan sapik dolu amk siktir et.

haksızsın , hiç eşi olmayanlar var onlar ne yapsın ?
arabası olmayanlar , babası abisi vs kimsesi olmadan çocuk büyütenler var.
geçen gün 2 genç gördüm kadıköy de otobüsten indiler o karmakarışık duraklarda arkadan otobüsler yanaşıyordu ellerinde bastonla yavaş yavaş yürüyorlardı kaldırıma çıkmalarına yardım ettim teşekkür ettiler yola devam ettiler.
hayat bazıları için çok zor ama yine de bir şekilde her duruma alışıyor insanlar ve yolunu buluyorlar.
çok titizlenme , sakınan göze çöp batar diye içindeki sesi sustur .

haksızsın.

bırak çocuk küçüklüğünden itibaren toplu taşıma ile yolculuk etmeyi, oranın kurallarını öğrensin. bu kadar el üstünde tutma. otobüse metroya vapura binsin. bu da hayatın bir rengi, korumaya çalışırken çocuğunu bu renkten mahrum bırakma.

ülke güvensiz ve bu konuda haklısın. fakat sadece toplu taşıma değil, senin araban da güvensiz. bir fark yok.

kayınvalideni dinle.

kendini suçlayacak bir şey de yok. sakin.

haksızsın. bu takıntının boyutu ilerlerse eşin neyse de çocuğunun iyiliğini isterken ona kötülük edebilirsin.

Haksızsın demek sana haksızlık olur ama abartıyorsun. Gerek yok biraz relax ol. Onlar senin eşin ve çocuğun, götürmeni isteseler senden çekinecek değiller söylerler. Sen teklif edince de ısrar beklemezler, istiyolarsa zaten hemen kabul ederler. İstemiyolarsa da senin ısrarın bunaltır, devamlı ısrar edersen ve pimpirikli davranırsan hastaneye, acil durumlarda gitmeleri gereken yerlere giderken bile söylemeye çekinir hale gelirler.
Yapma şimdi farketmişsin işte, burdan itibaren yapma artık dur. Teklif et ve sonra sorma artık.

haksızsınız. kayınvalideniz güzel özetlemiş.

eşiniz kaç yaşında kadın, evden kendi başına çıkamıyorsa iyi dayanmış.

felaket senaryolarının gerçekleşme olasılığı ne? gerçekleşse bunda sizin sorumluluğunuz ne kadar?

kendi gücümüzü abartıp ("her felaketi engelleyebilirim") çevreyi güvensiz gördükçe ("dünya güvensiz bir yer") ve bu şekilde davrandıkça hayatınız çok zora girecek. siz sürekli götürdükçe, refakat ettikçe de bu obsesyon azalmayacak. çünkü sizin düşünce sisteminize göre siz götürdünüz diye başlarına bir şey gelmedi... pekişiyor bu düşünce.

BDT(Bilişsel davranışçı terapi) gitme olanağınız var mı?

ek not: Bu olayların içinde kızınıza da dünyanın güvensiz bir yer olduğunu aşılıyorsunuz. olaya bir de bu açıdan bakmanızı öneririm.

Çevrenizde gördüğünüz bağımlı, ozguveni düşük kişilerin çoğunun ebeveyni baktığınız zaman sizin gibi asiri koruyucu tavır sergileyen ebeveynler oluyor genelde. Kizinizin ilerde boyle olmasini ister misiniz? Eşinizı de sürekli bu şekilde davranarak sıkıyor olabilirsiniz, kayinvalideniz belki bu yüzden uyarmak istemiştir. Kendisini sürekli kontrol altında hissediyor olabilir. Üstelik sürekli bu şekilde en kötüyü düşünürek en çok kendinizi yipratirsiniz. Söylediği gibi sizin yanınızda iken de başlarına her şey gelebilir. Her şeyi her an kontrol edemezsiniz.

Bazı durumlarda tabii ki siz bırakabilirsiniz, alabilirsiniz, endiselenebilirsiniz; bunlar gayet doğal şeyler ama abartmamak gerekiyor. Bence bir yere gitmeden önce eşinize sorun, bırakmanızı isterse siz götürürsünuz yoksa kendileri gider. O da çocuk değil sonuçta, sürekli birinin yanında olmasına ihtiyaci yok.

normalde haksız ama bu ülke şartlarında haklısın. ama her şeyi kontrol edemezsin, üzgünüm. başlarına bir şey geleceği varsa her durumda gelir. seni de çevirip bıçaklayabilirler, şoför senken her şey güllük gülistanlık değil. bence biraz rahatlamaya çalışın, eşiniz patlamaya hazır gibi bu konuda.

haklı ya da haksız olmakla ilgili bir durum değil, bu senin kaygın. başlarına kötü bir şey gelme düşüncesine katlanamadığın için oluyor. onların yanında olursam en azından durumu kontrol edebilirim ya da kötü bir şey olursa ben de yanlarında olayım diye düşünüyorsun. terk edilme korkun var aslında, temel sebep bu. ne kadar koruyucu tavır sergilersen onların da gelişimine engel oluyorsun o da ayrı bi konu. terapiye gitme durumun varsa güzel olur. başkalarının rahat ol vs demesi bir işe yaramaz. hatta daha da sinir eder. kontrol edebileceğin bir şey değil çünkü.

bende de var, ordan biliyorum :)

ben benzer sebeplerle eşime zorla araba kullanmayı öğrettim. bensiz bir yere gideceklerinde arabayı ona bırakıyorum.

bu şekilde onları hayatla mücadele konusunda deneyimsiz bırakıyorsun. ve daha da güçsüz hale getiriyorsun. yaptığın düpedüz kötülük. ve bunu iyi niyetle yaptığını zannediyorsun. ben açıkcası acıdım onlara.
çok özür dilerim ama şunu belirtmem lazım. maddi durumum kızıma araba tahsis edip özel şoför tutacak halde. ama yıllardır verdim kentkartı otobüsle gidip geliyor. bazen annesi bırakıyor nadiren de taksi kullanıyor. 18 yaşında ve sokağa çıkmaktan korkuyordu bir zamanlar. bu eğitimi ona benim vermem gerekiyor. pamuklara sararak kimseden koruyamazsın. yarın bir gün evlendiği adam onu her türlü kullanır. böyle olmaması için güçlü bir birey olması için bu şekilde yetiştiriyorum.

Durum açıkça takıntı, hiçbir takıntı iyi değildir. Çoğu takıntının kötü sonuçları olur.

Sizin senaryonuzda bu özellikle çocuğunuzun kendi hayatı üzerinde yetkin bir birey olarak yetişmesine bir engel. Dahası çocuğunuz bu yaptığınızı kanıksarsa onun için daha çok endişelenmeniz gerekmeli. Hala size karşı çıkabilmesine sevinin. Birgün karşı çıkmaktan vazgeçerse bundan korkmanız gerektiğini anlamaya çalışın, gerçekten kötü bir durum çünkü.

bir arkadaşımdan örnek vereyim arkadaşın durumu iyi okul hayatını servisle okula gidip gelmekle geçirmiş üniversite dahil. bir yere gitmek isterse babası kapıdan alıp kapıya bırakmış şimdi kız tek başına asla toplu taşımaya binemiyor. binse ne yapacağını şaşırıyor. akbile dıtdıt diyordu en son. yapma bence bırak hayatı öğrensin.

Endiselenmekte haklisin ama bu onlara kötülükten baska birsey getirmiyor.

Birak toplu tasima kullansinlar, milyonlar kullaniyor. Insanlar doktora otobüsle gidiyor, ne var bunda.

el bebek gül bebek etmek bu değil ayrıca.
neden otobüsle gidiyorlar? uberle, vip taksiyle falan gitsinler?
takıntın obsesifliği geçmiş; yalnız takıntın ailenin konforu üzerine değil, senin onlara fazla müdahil olman üzerine.

takıntı kötüdür takıntı. kaynananı dinle.

ayrıca çok sıkıcı bir durum, eşiniz haklı.

Haksızsınız. Kayınvalideniz sonuna kadar haklı. Zaten neyi engelleyebilirsiniz ki siz götürünce? Kendinizi de fazla abartmayın. Otobüste, toplu taşımada olabilecek her şeyin başka türlüsü sizinle arabada da olabilir. Eşiniz de kocaman insan ayrıca. Sizin öngörebileceğiniz her şeyi o da öngörebilir ve duruma göre hareket edebilir.

yer yok dediklerine inanmayın. torpilli hastalar için her zaman yerleri olur. Bu yazdıklarınızı sabim,bimer,cimer'e de yazın.

çok teşekkürler. yazıcam her yere

sağlık bakanlığının hattını arayın direl. en doğrı bilgiyi onlar verir

acilde gercekten yer olmayabilir, kronik duruma gelmis gibi, acillik bir durumu kalmamis gibi anlattiginizdan.

durumu da stabilse neden karsi cikiyorsunuz ki? doktor degilim, bilmiyorum da ama kendi hasta tecrübelerimden yola cikarak yaziyorum, acilde 1 haftadir yogun bakimda yatan hastanin asil istasyona yatma vakti gelmistir. sürekli uzman acile inip bakamaz, viziteler aksar vs. bir de yürüyerek gitmeyecek sonucta anneniz, sedyede, kuralina göre tasinacak hasta nakil ambulansiyla.
bence hangi bölüme yatmasi gerekiyorsa konusun orasiyla, oraya gecin. nefes darligina gögüs hastaliklari da bakiyor olabilir.
doktorlarla iletisim kurup neden böyle bir sey istediklerini sorun sikayet etmeden önce. dogru sorulara dogru cevaplar alabilirsiniz. malum bizde doktorlarin lafi genelde kerpetenle aliyorsun.

bimer, sabim falan bir işe yaramaz. bimer zaten 1 ay sonra anca dönüş yapıyor artık. sabim anlık işlem yapıyor ama onların da yapacağı ilgili birimin sorumlusunu telefonla arayıp durumu sormak. ona da yerimiz yok derler, o da size "ilgili yerlerle görüştük yerleri yokmuş" diye dönüş yapar. ben size işin pratikte geçerli olan en basit çözümünü söyleyeyim, varsa nüfuzlu bir tanıdığınız (hele hacettepe yönetiminden ya da onları direk arayabilecek biri olursa tadından yenmez) bir şekilde ayarlama yaparak hastanızı yatırırlar. hastane yöneticiliğine çıkıp güzel bir dil ile kendiniz talep ettiğinizde de bunun gerçekleşme ihtimali mevcut. (torpilli hastalar için her zaman yerleri olur + 1 ama kayıtdışı yerler bunlar, ispatlanamaz.)

yalnız şöyle de bir durum var; acildeki hasta ilgili branşlar tarafından değerlendirilerek ne yapılacağına doktorlar tarafından karar verilir. hastanın servis ihtiyacı varsa servis yatışı, yoğun bakım ihtiyacı varsa ybü yatışı önerilir. sizin de hasta yakını olarak onayınız gerekli elbette tedavi için ama hastanızın gerçekten yoğun bakım ihtiyacı varsa sizin dahiliye yatışı istemenizin bir önemi olmaz. kaldı ki entübe hasta serviste değil ybü'de takip edilir zaten. yerleri olmadığı durumlarda da 112 aracılığıyla sevk prosedürü başlatılıp yer araması yapılabilir. ybü için kamu/özel farketmeksizin yeri olan ve hastanızı kabul eden başka bir hastaneye ambulans aracılığıyla sevk edilebilir. bu, haktan ziyade hastanızın tedavi edilebilmesi için uygulanan bir yöntem zaten. çünkü hastanızın ileri tedaviye ihtiyacı varsa acilde yeterli hizmeti göremez.

annenizin durumu stabil hale gelmiş görünüyor. hacettepe'nin acil servisi ankara'nın en yoğun acili olduğu için servise çıkarmak istemeleri normal. dahiliye yoğun bakım "yer yok" diye kabul etmiyorsa, hasta için de bu sevk durumu risk taşımıyorsa başka hastaneye sevk edilir. prosedür dünyanın her yerinde böyle. bimer de sabim de bu konuda bir şey yapmaz.

tanıdığınız varsa bir süre daha tutarlar acil yoğun bakımda.

yani dahiliye yoğun bakıma yollamak istiyor acil, onlar da kabul etmiyor öyle kalakaldık. torpil var şu anda ama ona rağmen bizi sürekli sıkıştırıyorlar. acil yoğun bakımda başına bir şey gelirse sorumluluk sizdedir diye belge imzalatmak istiyorlar

çok çok sağolun, ne kadar teşekkür etsem az. ben diğer hastaneleri araştırmaya başlayayım o halde.

özel hastanelerde yoğun bakım ücreteiz bu arada. aklınızda olsun

yemeksiz 20-25 bin falza değil mi yahu

ankaralı değilim geçen sene bir düğüne glemiştim gölbaşındaydı. az uzaktaydı sanki de mekan güzeldi.

hazır salon tutulmamaışken gel vazgeç.

Hayırlı olsun.

İncek'te kır düğünü yapan çok yer var. Yer olarak şuralar: goo.gl

En son Has Bahçe'de bir düğüne gitmiştim. Gerçekten çok güzeldi.

Bir de merakımdan soracağım, yemeksiz düğün nasıl oluyor? Herkes kendi evinden mi getiriyor?

aşti ye yakın bir yakınımın dügününe gittim bu sonbaharda baya hoşuma gitti , next level in arka tarafında mevlana bulvarı üstünde , risa park olması gerek ismi

havuz bahce cayır cimen sizin sitedğiniz gibi, gayet de elit bir yer izleni mi vermişti bana , yemekli 7-8 binde galiba fiyatı

kız kardeşim ağustos başında evleniyor, evde gündem olduğu için fikir verebilirim:)
kır bahçesi gibi bir şeyler şehir içinde yok. incek ve gölbaşından öteye bakmanız lazım. gölbaşının mekanlarında yemek menüleri kişi başı 50-60 lira filan yalnız.

akşam saatlerinde hemen hiç bir salon yemeksiz düğün yapmıyor, ancak öğlen (2-6 arası) yapılıyor biz behiçbeydeki TCDD sosyal tesislerinden-buranın havuzbaşı mekanı var isterseniz ve gençlik parkının içindeki salondan h.sonu öğlen için, yemeksiz 500 kişi 10bin lira olarak fiyat aldık (500 kişi bizim kız tarafı düğünü için rakamımız). kır düğünü konsept olursa kafadan bu fiyat 15 bin olur diye tahmin ediyorum. ayrıca ağustos ayı için akşam saatleri şu anda tutulmuş durumda bu 2 mekanda. eylülde okul açıldktan sonra yapacaksanız boştur.

yemeksiz düğün nasıl oluyor: alkolsüz içecek, kuru pasta, düğün pastası, isterseniz meyve tabağı (bu ekstra) ve genelde ankara düğünlerinde cips türü şeyler oluyor. biz kız evi olduğumuz için, uzaktan gelen misafir evde zaten yemek vereceğimiz için salonda yemek istemedik. erkek evinin düğünü yemekli olacak. zaten saatleri yemek saati olmuyor :)

Eryaman gölde bikaç yer var bak istersen.

eyvllah, tavsiyelerinz,önerileriniz hayati öneme sahip böyle bi dönemde (:

Erguvan kasrı var incek te yine. Baya güzel yalnız Eylül e kalmasın kır düğünü istiyorsanız. Geceleri soğuk oluyor. Misafirler için işkenceye dönüşüyor

Misery

yeşil yol

shining
misery
the mist

bonus: it

"It" yakında gösterime girecek. ben de onu bekliyorum (stephen king meraklısı olduğum için değil de celebrity crush'ım baş rolde oynadığı için sabırsızlanıyorum).

hepsini izledim. :(

başka?

rosemary konagi ya da buna benzeyen bi ismi var. iyi olup olmadigini hatirlamiyorum ama cok oldu izleyeli

hayvan mezarlığı var bir de. bir yeşil yol değil ama.

children of the corn var bir de. çok iyi değil ama idare eder.

(bkz: nightmares and dreamscapes)
(bkz: rose red)

Stand by me ve hayvan mezarligi + 1

Christine
Carrie
The mist

dizi olmaz mı :)

under the dome.

stand by me, 1408, misery (he bir de yüzyılın fırtınası var 3 bölümlük televizyon filmi o da güzeldi)

Açılın ben Rival De Loop fanıyım :)))

Şöyle ki Bobbi Brown'dan, La Roche Posay'e kadar gerek high end gerekse dermatolojik pek çok markanın cilt bakımını kullandım ama şu an Rival De Loop ürünlerine geçtim çoğunlukla.

Benim tavsiye edeceklerim ve cilt bakım rutinimi yazayım fikir olsun:

- Yüz yıkama ve makyaj çıkarma aşaması: Burada La rochhe posay'in toleraint gel mousse olan jelini kullanıyorum ve makyajımı fazlasıyla çıkarıyor. Ama Rival de loop'un hassas ciltler için olan misel suyu da çok güzel makyaj çıkarma için.

Sonrasında gündüz için yüzüm için; Rival de loop hydro booster jelini kullanıyorum.
4.bp.blogspot.com
Bunun içerisinde hyaluranik asit var böyle sanki yapış yapış gibi oluyor başta ama cildi çok güzel nemlendiriyor kesinlikle tavsiye ederim. Ben akabinde güneş kremi kullaniyorum.

Göz çevrem için önceden Bobbi Brown göz nemlendiricisi kullanırdım ama hydro booster serisinin göz jeli çok hoşuma gitti ve onu aldım. 10 tl filan zaten :D Onda da hyaluranik asit ve kafein var.

Gece için ise; yine hydro booster jeli yüzüme sürüp, Rival de Loop'un age performance gece kremini sürüyorum.

src.discounto.de

Bu kremi alırken çalışanlar 50 yaş üstü, size olmaz filan diye vermeseler de alakası yok. Pazarlama stratejisi biraz, ananeme alcam filan diye alabilirsin afsdadsd. İçerisinde c vitamini, e vitamini ve hayli fazla oranda antioksidanlar var, formülasyonu oldukça iyi. Ve yapısı çok kolay emilen cinsten. Tek dezavantajı pompalı ambalajda değil.

Göz çevresi için de yine bu serinin kremi var. Gece için yine hydro booster jelden sonra bu age performance serisinin göz kreminden sürüyorum.

beautyfreakbox.de


i.ebayimg.com

Onda da yüz kremi gibi c vitamini ve antioksidanlar var, yani aynı formülasyon dermolgica'da filan olsa 300 tl'ye satılır. İçerikleri cidden çok güzel. Ben bir de ekstradan la roche posay'ın redermic yeux retinollü göz kreminden kullanıyorum.

Bunun dışında ürün yorumlarında genelde yeşil çay özlü olan seri çok beğenilmiyor ama böyle bakım kapsülleri filan var. Mesela hydro kapsüllerden ben de almıştım, seyahate filan gidersen bu kapsülü al yanına yeter o kadar güzel nemlendiriyor ki.

Kısacası benim tavsiye edeceğim 2 seri var; Hydro booster ve age performance serisi. Ancak revital q10 serisi belki sende sivilcelenmeye filan neden olabilir ondan uzak dur bence. Kremleri de 10-20 tl filan zaten :D

Bu arada hydro ve hydro booster ürünleri farklı ona dikkat ^^

Rival de loop <3 ben

Edit: Bu arada en son La roche posay hyreane riche almıştım, hiç sivilce çıkarmayan cildimde cilt altı sivilcesi yaptı. İçerisindeki emoliyan oranı fazla olunca cilde ağır geliyormuş. Bırakınca hepsi geçti.

Ahahahahha neferkitty, resmen ihtiyacım olan tüm bilgileri vermişsin. Gidip yarın alasım geldi. Çok teşekkür ederim :)

Söylediğin serilerden bakıp alayım o halde. Fiyatlar da baya uygun görünüyor zaten.

Hepsini birden alma mesela once yuz urunlerini begenirsen goz cevresini de alirsin ama temizleme jelleri pek iyi degilmis o yuzden la roche posaye devam et bence. Rossmann'daki cogu urun bayagi guzel ben sampuan ve sac bakim urunlerinde de isana'ya gectim mesela silkon filan icermeyen cok temiz icerikli urunler hem de cok ucuzlar :)

Bu arada makyaj urunlerini hic denemedim sadece cilt bakim urunlerini denedim.

Bir de sunu soyleyeyim bu hydro booster jel yani mavi olan basta sanki su gibi, hafif garip gelse de endise etmeyin. Hatta basta yapis yapis gibi oluyor sonra 1 dakika filan tamamen emiliyor hafif tabaka olusturuyor. Bu icerisindeki hyaluranik asitten dolayi ve cildin nemlenmesini o sagliyor. Uzerini baska bir kremle daha yumusatinca daha guzel oluyor. O yuzden denediginizde bu histen dolayi korkmayin ^^

Karmacilt diye bir yazar var, kendisi kimyager ve içerik bilgisi çok iyi. Ben de onun sayesinde keşfettim bunları :D

Neferkitty <3

Ben de kullanıyorum ve memnunum. Birde şu linki bırakayım sivilce yapar mı içerikleri temiz mi çoğu ürün hakkında bilgi sahibi olursunuz.
cosdna.com

Ben yüz kremini aldım gayet güzel memnunum

cildin karmaysa yine rossmann da satılan isana young ürünlerine de bakabilirsin. yüz temizleme jeli ve nemlendiricisi favorim. içeriğinde salisik asit var. daha önce kullandığım jele 100 tl veriyordum, bu 10 tl civarı bişey :) ben de aynı şekilde süslüsözlük ten karmacilt in önerilerini okuyarak almıştım. çok memnunum.

Bu duyuruyu silmeyin nolur, seyahatteyim donunce alicam :)

ben de mobilden takipci olayim. cevap da vereyim sonra siliyor modlar.

rival de loop'un ürünlerini kullandım. çok memnunum. ve yan ve uygun fiyatlı ürün bulmak mesele çünkü turkiye'de.

Nasıl bulamadın yav? Google'a 'kira gelir vergisi' diye yazınca ilk sırada çıkıyor.

www.gib.gov.tr

Bak bu PDF'te her şey tane tane anlatılmış.

intvd.gib.gov.tr şurdan hesabını yapabilirsin. Gayri Safi İratlar Toplamı na toplam kira kazancını yazıp, vergiden istisna edilen tutar kısmında 3800 i seçiyosun. sonra da hesapla diyorsun. ödenecek gelir vergisi+ damga vergisi ödemen gereken miktar. başka hissedarlar varsa onları da ayrı hesaplamalısın bu arada. bundan sonra da beyanname vermen lazım. netten oluyor sanırım ama emin değilim. ilk kez vereceğin için vergi dairene uğrasan iyi olur. genelde yardımcı oluyorlar

Kira vergi beyanı Mart ayında yapılıyor.

mart'ta bana bi mesaj at bana, bilgileri ver, sana nasıl beyan edeceğini tarif edeyim. kolay iş.

Bu mesajı silmeyin Martta hep birlikte yapalım :)

www.youtube.com

zenit'lerde de makinanın alt tarafında bi tane küçücük buton olması lazım. benimkinde vardı.

buton varsa; ilk fotoğrafı her zamanki gibi çekiyorsunuz. sonra her zamanki gibi kolu çevirip kurmadan önce butona basmanız ve içeri ittirmeniz gerekiyor. ve bir fotoğraf daha çekiyorsunuz. bu butona basmanız, kolu çevirseniz de filmin içeride sarılmamasını sağlıyor, böylece aynı film karesine çekmiş oluyorsunuz ikinci fotoğrafı da.

1) hizliresim.com
2) hizliresim.com
3) hizliresim.com
Butonu bulamadım. Cogunun islevini de henuz bilmiyorum.

hayır o buton tam olarak öyle çalışmaz.

o buton bir nevi debriyaj. şimdi normalde fotoğrafı çekince sağdaki kolu çevirip filmi bir kare ilerletirsiniz, film birince de sol taraftaki kolu geriye çevirerek filmi kasetin içine geri sarar çıkarırsınız.

peki daha filmin ortasındayken filmi geri sarma kolunu yanlışlıkla çevirirseniz ne olacak? hah işte o botun o yüzden. normalde filmi geri sarma kolu siz o alttaki butonu ittirip boşaltmadan filmi geri saracak çekilde dönmez. yani filmin ileri değil, geri sarılmasını önlemek için bir kilit var. bittiğinde ona basıp, geri sarma kolunu boşaltıp geri sarmak için.

bu butonla üst üste çekebilirsiniz ama tecribe ve el alışkanlığı lazım. sadece o butona basarsanız filmi ileri sarar. bunu engelleyecek bir sistem yok ki, makine tamamen mekanik.

fotoğrafı çekersiniz, filmi bir kare ileri sararsınız (sarmadan yenisini çekmez çünkü), ondan sonra o alttaki büğmeye basar geri sarma kolunu boşaltırsınız, sonra da daha önce kazanmış olduğunuz el alışkanlığı sayesinde geri sarma kolunu bir kare geri saracak şekilde geri çevirir, az önce çektiğiniz fotoğrafı tekrardan tam olarak objektife getirirsiniz. anca öyle olur. ama büyük ihtimalle tam da üstüne gelmez, kayar.

edit: altında diyor, neresine bakıyorsunuz da bulamıyorsunuz. belki zenit'te farklı yerdedir ama illa vardır. filmi geri sarabilmek için bastığınız düğmeden bahsediyor. ama dediğim gibi, basıp var olan fotoğraflarınızı da yanlışlıkla geri sarıp ziyan etmeyin.

Altında hiç bir tuş yok, bahsettiğiniz sararken basılı tutarak filmi toplamaya yarayan mekanizma deklanşörün altındaki siyah küçük bir tuş, o galiba?

kibritsıyu'nun dediği kadar uğraşmıyordum ben ya, benim zenit makinam daha basit yapıyordu o işlemi. mantık anlattığı gibi aynı ama ben filmleri denk getirmek gibi bir şeyle hiç uğraşmadım bu güne kadar. ben o tuşa basıp kolu çevirdiğimde içerideki film direk hiç dönmüyordu, o yüzden denk getirme sorunu da olmuyordu. neyse, herhalde makina farkından dolayı. ben de aşırı bilgili değilim :)

evet son dediğiniz o küçük tuş olsa gerek.

yani şöyle oluyor. bazı makineler aynı kare üzerine 2 kere çekmene izin veriyor. ileri sarmana gerek bile yok. holga öyle mesela, istersen 10 kere çek. ama bazısında o mekanizmayı kilitliyorlar. kibritsuyu nun dediği gibi üstüste pozlamana izin vermiyor makine. el yordamıyla yaptığın da pek bi halta benzemiyor, en azından ben denedim olmadı :)

dürüstlük

Ahlak yapısı.

Edep...

Not: meme diyenler beni takibi bıraksın rica edicem

kesinlikle tevazu ve ağırbaşlılık. genelde bir arada bulunduklarını düşünüyorum zaten. tevazu sahibi, patavatsız olmayıp insanlarla iletişim kurarken düşünceli ve biraz mesafeli (g*t kalkıklığından değil, düşüncelilikten ileri gelen, karşısındakini korumaya yönelik bir mesafeden söz ediyorum) olan herhangi biri hakkında kötü düşünebilmem cidden çok zor.

saygılı olması,bilgili ve iyi eğitimli olması

iyi niyetli ve yardımsever insanlar değerli benim gözümde. Eğitim bilgi fasa fiso geliyor değer konusunda.

benden önce yazan herkes doğrusunu, olması gerekeni ve benim de katıldığım şeyleri yazmış.

ama bu devirde olan, hani şu; "benim gördüğüm, öğretmenin gördüğü" paylaşımlarında olduğu gibi: paradır. net!

paran varsa her türlü namussuzluğun da, dönekliğin de, satıcılığın da, çirkinliğin de hoş görülür bu ahlakta dünya lideri ülkede.

nankör olmayan, kıymet bilen insan

Saygı çok önemli, kendini bilecek bir de.

bilgisi de, eğitimi de kendisinin olsun. önemli değil. zeki olsun, yakışıklı olsun, güçlü olsun, alim olsun.. mesela şerefsiz bir sapık olduktan sonra önemi kalır mıydı?

şerefli olsun be.. birkaç gram şeref.
birkaç gram insanlık..
birkaç gram iyi niyet..
birkaç gram da kendini bilmek..

ne güzeldir o..

Icinden gecenle agzindan cikan arasinda ne kadar az fark varsa o kadar degerli olur mesela. Onceligim samimiyet.

bilmem ki. bence bi çok kriter var.

niçeye göre "ne kadar gerçeğe dayanabildiği"ymiş

Kendine değer veren insanı başkaları da değerli görür.

1-2 Uygun fiyatlı, temiz içerikli şampuan rossmann da var. Alterra diye bi markanın ürünleri tam istediğin gibi. Ama benim dalgalı-kıvırcık saçıma hiç iyi gelmedi. Silikon zaten şampuanda değil, sac kremleri ve şekillendirici kremlerde kullanılıyor genelde. Onları da rossmann da bulabilirsin. Silikonsuz saç kremleri var çeşit çeşit. Açıksasi no poo, sabun, bebe şampuanı, sulfatsiz şampuan, silikonsuz saç kremi ne bulduysam denedim. Sonra sls li şampuan ve silikonlu saç kremi kombinasyonuna geri döndüm. Ne denk gelirse onu alıyorum artık.

3- Parafin petrol türevi diye biliyorum. Ondan uzak dursan iyi olur. El kremi, losyon vb şeylerde kullanılıyor çoğunlukla

dalan ya da otacı kullan. ikisinde de katkı maddesi oldukça az. dalan otacıya göre daha ucuz, 6 lira şampuanı. otacı 30 lira falandı sanırım. ikisinin de sabunu saç kremi var ayrıca.

Öncelikle teşekkür ederim her ikinize de.

Açıkçası girdiğim her yerde neredeyse bütün şampuan ve kremlerin etiketini okudum, amodimethicone yani silikon içermeyen şampuan çok az ve bütün kremlerde de bu silikon var. Bir tek bu Hobby maskede olmadıgını görünce alabilirim belki diye düşünmüştüm.

@olmaz, dediğiniz ürüne bakmaya çalışacağım (Rossman epey uzak), fakat dalgalı saç için iyi değilse almayabilirim bu durumda.

@jonestown, Dalan kullandım ve dediğiniz gibi 6 lira civarı fakat normal saçlar için olanı yok ne yazık ki (mecburen kuru saç için olanını almıştım). SLS yerine magnezyum laureth sülfat var içinde. Bu iki nedenden dolayı, önceliğim olmamıştı. Otacı (ve hatta Tresan) almayı düşündüm (SLS olsa da) fakat dediğiniz gibi Dalan kadar uygun değil fiyatları ne yazık ki:(

Başka önerileri olan varsa paylaşabilir gene.

Whatsapp webten eşzamanlı okumustur belki.

bildiğim kadarıyla web uygulamasını açmak için telefondan ekrandaki barkodu okutmak gerekiyordu en son. konuşmanın iki tarafındaki kişiyi de görmedi okuyan kişi bu olayda aylardır. öyle bir şey mümkün gelmedi o yüzden bana.

whatsappı yedekliyorsan girip yedekleri okumuştur?

nereden, nasıl?

ekrandaki barkodu okutmak için 10 saniye yeterli.

telefonda ayarlara bakarak whatsapp web'in açık olduğu bilgisayarlara bakabilir, logout ettirebilirsin.

son girişi yapan ben gözüküyorum whatsapp web'e. tüm konuşmanın mail'ına geldiğini söylemişti. icloud'la ilgili bir şey daha olası o yüzden bence. yedekleme mail'ına kendi mail'ını yazıp yazmadığına baktım ama yazmamış. çok muhtemelen karşıda konuştuğum kişinin yanında birisi vardı ve telefonunu alıp konuşma yedeğini yolladı bizimkine gözle kaş arasında. başka bir şey benim de aklıma gelmiyor.

Karşıdakine fazla güvenme. O yollamıştır.

İnsanın piçine kaldık.

karşındaki kişi yollmıştır tabi kim yollayacak yahu. çok emin olma bence o işe

mail adresinin şifresini biliyodur yedeklerden okumuştur. ya da yedekleme için kendi mailini yazmıştır senin telefonuna ?

mail adresimin şifresi tahmin edilebilecek bir şey değil. bilse bile çift korumalı. şifreyi girdikten sonra sms onayı gerekiyor. ayrıca yedeklemeye de kendi mail'ını yazmamış. belki karşı tarafa yazmış olabilir, o konuda bir fikrim yok. konuştuğum kişiyle bir daha asla konuşmayacak derecede küsler şu an. o yüzden onun yollamış olma ihtimali de çok çok düşük.

keylogger da olabilir, watsap web kullanıyorsan ve gördüğü konuşmayı bilgisayardan yaptıysan net keylogger.

hatta screen shot alabildikleri için önceden telefonda yaptığın konuşmaları açıp bilgisayarda okuduysan gene görebilir.

bu dediğin mümkün ama telefondan konuştum gayet.

bir arkadaşın 10 saniye telini alsa, whatsapp konuşmalarının yedeğini alabilir telefonundan. bi muhbir var ikinizin arasında.

bir arkadaşımın daha başına gelmişti, evet icloud la alakalı bişeydi. iphone kullanmadığım için nasıl oluyor bilemiyorum da soracağım

ben yalnızdım evde. karşı tarafı tam olarak bilmiyorum ama çok yüksek ihtimal o saatte yalnızdır.

Note4 bile çok iyi ki dediğin telefonlarda sıkıntı yaşamazsın. S7ye hantal diyen ya art niyetlidir ya da kullandığı cihazda sıkıntı vardır.

açılın ben uzmanım.
şimdi güzel kardeşim. daha önceki sorulan sorularda da bahsetmiştim ama burada yine bahsedeyim sonra fanboylar beni dövmeye kalkmasınlar. ben normal şartlar altında 4-5 senedir android kullanıcısıyım. daha öncesinde bir senelik ipod touch maceramla beraber son iki yıldır iphone kullanan biriyim.

hangi alete yüklenirse yüklensin : android kasar !!!
şimdi gelelim bunun bilimsel nedenine ve altyapısına. öncelikle ios platformu geliştirilirken işlemci tasarımlı bir geliştirme söz konusudur (aslında bu sadece ios için değil windows ya da tizen gibi platform bazlı geliştirilen tüm sistem yazılımlarımda aynı durum söz konusudur). yani sistem hangi alet için geliştirilecekse aletin kullandığı mikroişlemci ile paralel bir geliştirme söz konusudur ve herhangi bir anda herhangi bir işlem yapıldığında ios bunu direkt olarak işlemciye iletir ve kullandığın alet sana tepki verir. android ise google tarafından standart(saf android) bir şekilde yapılandırılır ve hangi telefon üreticisi istiyorsa alıp,istediği bir mikroişlemcinin olduğu aletin içerisine koyar. hal böyle olduğunda da o işlemci için özel olarak geliştirilmeyen andoridin bir şekilde işlemciye komutları iletmesi gerekmektedir. bunun içinde android bir işleyiş zamanı ya da "runtime" denilen şeyi ortaya çıkarmıştır (runtime, andoridin ilk zamanlarında Dalvik adı verilen bir "virtual machine" yani sanal makina idi, ancak Dalvik denilen sistemin hantallığı ve yeni bir kod derleme şekli arayışı yüzünden android 4.4.4 ve sonraki sistemlerde Dalvik yerine runtime denilen yeni sistemi kullanmaya başlandı). bu runtime işlemi, androide(işletim sistemine) bir alt katman ekleyerek andoridin tüm işlemcilerle mutlu mesut iletişim kurabilmesine olanak sağlar. yani bu runtime denilen olayı bir nevi tercüman olarak düşünebiliriz. bu yüzden sen android kullanan bir alette herhangi bir anda herhangi bir işlem yaptığın zaman sistem önce bu yapılan işlemi alır ve runtime a taşır, ardından runtime bu komutu işlemcinin anlayabileceği bir dile dönüştürür ve kullanmış olduğun alet tepki verir. yani demem o ki sen işletim sistemini alıp hem samsung hem lg hem htc vs..vs... gibi çok değişik ve birbirinden bağımsız modellerin içerisine sokmaya kalkarsan ve bunu açık kaynak şeklinde yapmaya kalkarsan maalesef bu sıkışmayı ve takılmayı göze alacaksındır.
ayrıca daha önceki Dalvik sisteminde kodların işlemciye iletilmesi ya da çevrilmesi için JIT(Just-In-Time) yani sen komutu verir vermez işlemciye kodlar çevrilmeye başlanıyordu. Runtime ile artık JIT yerine AOT(Ahead-Of-Time) yani vaktinden önce şeklinde çalıştırılıyor. JIT tamam ama AOT neymiş dersen eğer; AOT derlemesinde kodlar sadece bir defaya mahsus derlenir ve derlenmiş hallerinin birer "Shadow Copy" yani gölge kopyaları ram üzerinde tutulur (buradaki gölge kopyaları tam programın çalıştığı zamanki ram tüketiminin hemen hemen 1/8 ya da 1/10 u kadar ram üzerinde yer tutarlar). Bu nedenle android cihazların neredeyse laptoplar kadar hayvani düzeylerde ram miktarı vardır (3-4 gb ram). Oysa ios böyle bir gereksinim duymadığından dolayı 1 GB rami daha henüz yakın bir zamanda iphone 6 içinde kullanmaya başlamıştır.

kısacası her ne kadar samsung s7 ve note7 nin tasarımı beni benden almış olsa da bundan sonra android kullanmam. buradaki yazıda iki sistemin karşılıklı olarak çalışma sistemlerinden kısaca bahsettim. sadece hız ve takılma sorunlarına değindim. güvenlik ve sistemsel sorunlarına dair yazsam sabaha kadar sürer sanırım ama belki daha sonraki bir zamanda onları da yazabilirim.

edit\\ android için kullanılan dil java zaten kendi başlarına hantal bir dildir. (java andorid için temel dil olmasına rağmen C#,C ve C++ ile geliştirme yapılabilir ancak java haricindeki diller bir yorumlayıcı yardımı ile androide entegre edilir şekilde olduğundan daha arka plandadırlar). yani javanın platformdan bağımsız olmasının sebebi bir JVM(Java Virtual Machine) kullanmasından kaynaklanır ki burada da yine bir ara yorumluyucu sanal makina sayesinde kodlar işlemcinin anlayacağı şekle çevrilir. ama mesela bu özelliği ile java, kritik sistemlerin programlamasında çok fazla tercih edilmez çünkü sistem tepkimesi nispeten yavaştır ya da sistem ara çevirici sürecinde çakılabilir. hal böyle olunca java ile yazılan sistem için bir derleme zamanı gerçekleştirilmesi gerekecek ve androidin anlayacağı dile çevrilecek ve android bu çevirili olan kodları alıp yeniden çevirerek işlemciye yönlendirmesi gerekmektedir.

Not : aaa birde arayüz olayı var tabiki. andoid için özellikle samsungun üretmiş olduğu touchwiz yeterince kasmaya neden olacaktır. ayrıca üstüne kullanılan widget sayısı da sistemi meşgul etmeye yetecektir. oysa ios için geçerli bir kullanıcı arayüzü yoktur ve sadece programlara direkt erişim sağlanmıştır.

Samsung kullanmadım ama htc kullanıyorum. Flagship de sayılmaz. 1,5 yıl olacak, donanımsal küçük bi sorun dışında hiçbir sıkıntı çıkarmadı. Öncesinde romla kullanmaya çalıştığım Sony telefonum vardı, ondan baya çektim. Ama bundan çok çok memnunum. Donma, kasma vs hiç yaşamadım. Ki aldığımdan beri power saver modda kullanıyorum. Yağ gibi akıyor hala.

olay senin ihtiyaçlarınla alakalı aslında. bahsi geçen tüm cihazlar seni memnun edecektir performans olarak. arkadaşın biri zaten teknik bilgiye boğmuş, ben daha yüzeysel ve "kullanıcı deneyimi" bazlı birkaç yorum yapayım.

android cephesinde orta seviye tabir edilen 1000-1500 TL bandındaki cihazlar dahi artık 2-3 sene iş görüyor. üst seviye cihazların en büyük avantajı güncelleme desteği.

bununla birlikte, samsung'un 7 serisiyle geçtiği yeni touchwiz arayüzü son derece akıcı ve verimli. eskiden zaman içinde oluşan hantallık sorunları zaten 6 serisinde dahi yok.

android cephesinde benim en beğendiğim 2 üretici htc ve lg. özellikle amiral gemisi modelleri son derece sorunsuz ve uzun ömürlüdür. misal lg g2 hala son derece akıcı ve düzgün çalışıyor, 4 yıl öncesinin telefonu. hani kasıyordu bu androidler bi süre sonra?

iOS arkadaşın da bahsettiği sebeplerden daha verimli bir mobil işletim sistemi ama zaten Apple bunu bildiği için iPhone modellerini donanım fazlasından mahrum bırakıyor. yani eğer iPhone 4 gb rame sahip olsaydı, 4 gb rame sahip android cihazlardan daha iyi çalışırdı evet. ama 2 gb ram bile büyük nimet iOS cihazlarda. bu konuda Apple anasının gözü.

2 güncelleme sonra iOS cihazlar oldukça yavaşlıyor, android cihazlar ise 2 güncellemeden fazlasını almıyor. yani 2 tarafın üreticileri de cihazlarının ömrü 2 yıldan uzun olsun istemiyorlar. bu da böylebir gerçek.

gelgelelim; kasıyor uçuyor muhabbetlerini bir kenara bırakıp, yazılım ihtiyaçlarına odaklanmanı öneririm.

Mentalist diyorum.

amerikan sherlock'u elementary var. Lie to me var. Psych var.

tam dedektiflik değil ama dexter gizli işlerde olay çözmede iyidir.

Galip derviş Türk dizisi var onu izle beğenirsen

True Detective O.o

(bu nasıl yazılmamış ilginç)

Trailer :

www.youtube.com

bron/broen dizisi bu alanda izlediğim en iyi dizi. olayları ele alış biçimleri, karakterlerin psikolojilerinin yansıtılışı, sürükleyiciliği gerçekten mükemmel. şiddetle tavsiye ediyorum.

not: true detective'i 2 bölüm izledim ve bron'un yan sanayisi olduğunu düşündüm.

the fall

person of interest

Bron/broen, the killing, broadchurch, belki lucifer olabilir. Yine de monk un yeri ayrı <3

dedektif degil, detektif. father brown var klasiklerden, hem eglenceli hem heyecanli.

Kenneth Branagh'ın oynadığı ingiliz wallander'i. çok iyidir. www.imdb.com orijinali isveç yapımı onu izlemedim, yine de bir bak istersen. www.imdb.com

2 yıl önce gitmiştim, söyledigi birçok şey yol gösterici oldu açıkçası. Daha çok kişilik analizi yapmıştı. İlerisi için de şöyle yaparsan iyi olur gibisinden önerilerde bulunmuştu. Dediklerinin bazılarını yeni yeni anlıyorum. O zaman için bana iyi gelmişti, ama şimdi olsa başkasına giderim :) ankara dayım 250 liraydı benim gittiğim. Sonradan sorduğum birkaç astrolog daha var 250-350 civarında değişiyor ücretleri.

ben yaptırdım 1 sene oluyor. 250 idi normal tarifesi. :')

aslında hep farkında olduğun şeylerin başka biri tarafından açıklanarak anlatılması düşüncelerini düzenliyor, farkındalığını arttırıyor. hiç tahmin edemeyeceğin şeyler de söylenmiyor mu tabii söyleniyor. benimki tam 3 saat sürmüştü ses kayıtları da var. yine yaptırsam aynı kişiye yaptırırım. benim için çok faydalı oldu.

Bir arkadaşım ücretsiz bakmıştı.

Valla bazı noktalarda kendimle ilgili tanımlayamadığım şeylerde bir açıklama oldu. Ama genel olarak çok da aman aman değil.

Şöyle bir baktım, çoğu bilinen teknikler.. Yani yurt dısında kullanılan teknikler.

Renk için tabiki shop. Shop yapmıyorum diyen fotocu fotocu değildir.

@anonymice şop olayına yeni başladım. 2 ayda baya ilerlettim gibi. ama bu fotoğraflardaki gibi renk dengesini hayalimde canlandıramadım. yeşil-mavi-sarı-kırmızı her renk doygun ve canlı. üstüne romantik bir havası var.

not: fotocu değilim.

Filtre de kullanıyo olabilir. mesaj atıp sorsana delüanlı bunu.

köyde delüanlılar kovalasın senii.

mail attım zati.

Mobilden baktığım için tam yorum yapamayacağım ama bana doğru mekanda doğru lens kullanımı gibi geldi. Üzerine biraz da ps tonlaması

Vsco cam efektleri bunlar, lightroom için presetleri var. Yeni trend bu özellikle yabancı doğum & dugun fotoğrafçılarında

Kablo daha hızlı oluyor

kablo +1

eşyanın doğası gereği kablo tabii ki. ama kullanım kolaylığı açısından airdroid.

(bkz: dukto)

erkekseniz genelde işsiz kalabiliyorsunuz.

diğer şekilde eğitimi yok bu işin. hastane yönetimi ve doktorlarla arayı iyi tutmak yeterli gibi.

evet elini kolunu sallayan, makine tutmasını bilen, boneyi maskeyi ve boxeri üzerine geçiren ameliyathaneye girip fotoğraf çekebiliyor malesef.

gerçekten çok saçmaymış yahu.
@galahad: abi erkeğim de yapacağımdan değil. ben eşimle bile doğuma girmeyecem diye tartışıyorum :) dayanamam bayılırım ben :)))

yani olunuyor evet ama ameliyathanede birtakım kurallara dikkat etmek gerekiyor, öyle her istediğin açıdan çekemiyorsun. bazen çekilmemesi gereken anlar oluyor, orada da durmayı bilmek gerekiyor.

eşleri de ayrı bi yere oturtuyorlar, girersen güzel oluyor ama dayanamam dersen hiç bulaşma derim :)

hayır.

aslında yapılabiliyor. liste oluşturup misal müzik deyip müzikle ilgili olanları oraya ekleyebilirsin. hatta like bile etmene gerek yok. sayfaları açıp ayar kısmından "add to interest lists" i seçip listene ekliyorsun ya da yeni liste oluşturuyosun. ben böyle kullanıyorum, ana feed de görünmeyen, kaybolan çoğu şeyi oralardan takip ediyorum.

o bir 1 olan upload hizi. internet hizi 10. bence adsle gore uygun.

50 gb'dan sonra hız kaça düşecekmiş, onu da öğren.

50 gb dan sonra hız 3 mbps'e düşüyor.

49 değil o, ay sonuna kadar 32 tl kampanyada.

www.turksatkablo.com.tr

1 mbit upload hızın. sen video "izleyeceksen" yavaş. sen "izleteceksen" de yavaş.

4 mbit upload hızım var benim. uydunet in 50 mbps/4mbps paketi. bendeki 720p diziyi kız arkadaşım kendi evinden kesintisiz izleyebiliyor. youtube dan izler gibi. :)

@redeath: fiber yok, hipernet bağlantısı yapılabilirmiş, az önce sordum.
@shiranai: o kampanya aralıkta bitti, linkteki ilan tarihi de öyle diyor bakarsan

1mbit upload hızı, bağlantı 10mbite kadar diyor

www.turksatkablo.com.tr
şu kampanya nasıl dersiniz?

Abi 16Mbps yi evde tek kullanıyorum anca yetiyor

@shubulup hayır daha geçen hafta bağlattık, mart sonuna kadar devam ediyor.

işletmeden ders aldın mı hiç, marketinge falan yönelenebilirsin belki

reklamcılık?

bu arada yazdığını anlamak için 2-3 kez okumak zorunda kaldım. önce, noktalamadan sonra boşluk bırakma üzerine çalışsan iyi olur.

bakınız: sınavsız ikinci üniversite.

Ben isletmede ve iktisatta yuksek lisans yaparak kotardim o durumu.

Ihracat Satış, Ithalat ve/veya Marketing'e yönelebilirsin.

kapısına eşek bağlasan mezun edecek bir bölümü 6 yılda bitirerek zaten senden hiçbir şey olamayacağını garantilemişsin. geçmiş olsun işsizsin. bol bol resim yapmaya vaktin olur.

@esenboga bu süre içerisinde ispanyolca ve ingilizceyi anadil seviyesinde öğrendim.bir erasmus,iki de erasmus sonrası eurotrip yaparak (çoğu da otostopla) avrupa'yı karış karış gezdim.türkiye'de de gezmediğim bir tek karadeniz kaldı,onun dışında kalan tüm bölgeleri,en doğusuna,sınır köylerindeki 15 20 haneli köylere varana kadar gezdim.baba parası muhabbetine girecek olursan,tamamını bu süre içinde kazandığım parayla(organizasyon,mekan işletme vs.) yaptım,10 senelik iş tecrübem var.
nasıl?garantilemiş miyim sahiden işsizliği?ego tatmini için alakasız sorular altına alakasız cevaplar verecek kadar işsiz* olmasam kafi zaten benim için. :-)

(esenboga + 3) x 2 = ? deermişim şaka şaka şak şak :D dostum bölümünü mesleğini lisede hatta ortaokulda kendin düzgün seçecektin. geçmiş olsun. lütfen ortaokulda lisede mesleğini düzgün seçmiş insanlara biraz saygınız olsun. siz onu o zaman akıl edememişsiniz. şimdi yaş gitmiş iş bitmiş. stres mitres bilinçaltın sana düzgün uyku uyutmuyor. otur bi roman yaz sat hadi yaratıcıysan... neyse bi dahaki hayatına inşaalah reenkarne olunca unutma düzgün meslek seçersin.

@vfgerty ok ben intihar ediyorum o zaman hadi görüşürüz.yani zeka,algı gibi konularda eleştiriyi pek sevmem ama;arkadaşım,sen gerizekalı mısın?"lütfen ortaokulda lisede mesleğini düzgün seçmiş insanlara biraz saygınız olsun" hangi cümlenin,neresinde,hangi kelimeyi gördün de varlığı kuvvetle muhtemel beynin bu düşünceye vardı?
:)

aynı şekilde uluslararası ilişkiler mezunuyum. ilk derse girdiğimde burası bana göre değil galiba ya dedim. ama bırakamadım. mezun olduğumda da ya memur olacaktım, ya da benimle birlikte okuyan arkadaşlarımın çoğunluğunun yaptığı gibi bankacı. bi şekilde olmadı (olmaması için çırpındım açıkçası). şimdi fotoğrafla alakalı bişeyler yapıyorum. okulu da, diplomayı da unuttum. daha gençsin, başka bi bölüm okuyabilirsin. yüksek lisans da yapabilirsin ya da alakasız bi konuda uzmanlaşabilirsin. hayat senin. burada yazılanları boşver

aynı sorun bende de var, dediğiniz gibi genetik oluyor genelde, ve ameliyat ne yazık ki çözüm değil. ama ihmal ederseniz ağrılar çok üst düzeye çıkabiliyor. ayakkabı markası bilemiyorum, şahsen o konuda pek dikkat etmiyorum, ama topuklu ayakkabı ve babet çok kötü yapıyor. o nedenle asla tavsiye edilmiyor. düz taban olması iyi değil alt kısmın, ortopedik olmalı en uygun ayakkabı koşu ayakkabıları, ama tabii bunlarla da işe gelinmiyor.

ben yaklaşık iki yıldır parmak arası makara (silikondan) kullanıyorum tek ayağımda, tavsiye ederim, her ayakkabıda giyiyorum, topuklu giymem gerektiğinde dahil. çok rahatlatıyor ve artık ağrıdan yürüyemez uyuyamaz hale gelmişken neredeyse tamamen yok etti ağrılarımı. en azından ilerlemeyi önlediği kesin.

www.hepsiortopedi.com

eczanelerde bulabilirsiniz.
geçmiş olsun.

onitsuka tiger den başka spor ayakkabı giyemiyorum bir onlarla rahat ediyorum yumuşak oldukları için. sende bir bak istersen.

üniversitede çalıştığım için spor ayakkabı problem değil, koşu ayakkabılarından da önerebilirsiniz yani.

@kaputt, @bal dok yala çok teşekkürler.

o zaman giyerseniz bahsettiğim modeller bunlar ya da bu tarz ayakkabılar. ayak için gayet sağlıklılar. alt kısmın eğilip bükülmemesi sert olması gerekiyor demişti doktor. ama sert da tahta gibi değil, iç kısım destekli işte ortopedik gibi oluyor bu modellerde ama taban kısmı sert.

www.sportive.com.tr

benim de 2 yıldır aynı durumda. ağrılar başlayınca ayakkabı seçimlerimi komple değiştirdim. botlarımı beta dan almaya başladım. daha geniş kalıplı ve deri olduğu için çok rahat oluyorlar. spor ayakkabısı olarak da adidas sl72 kullanıyorum ve bayadır ağrı yaşamıyorum. new balance fazla yumuşak gelmişti. ama rahat onlar da. babetleri, sandaletleri ve özel günler dışında topukluları unuttum gitti

doktor bana geceleri atel takmamı tavsiye etmişti.

Ayakkabı tavsiyesinden ziyade kullandığın ayakkabının tabanına ortopedik tam tabanlık alman daha uygun olur. Çünkü bu bozukluk ayakkabıdan çok ayağınızın yapısıyla ilgili. tabanlık ayağınızı destekleyecek, ilerlemenin önüne gececektir.

benim de usb kablo sarardı. napsak

forumlar kağıt havluya sıkılmış camsil diyor.

edit: şimdi şarj kablosunda denedim, bayağı işe yarıyor. Tabii ilk günkü parlaklığı yok.

çamaşır sulu bez?

ama direk çamaşır suyu değil! çamaşır suyuyla ıslatılmış hafif nemli bezi diyorum.

asetonlu pamukla temizliyorum ben kabloları. bütün kiri alıyor

www.infinitelooper.com

www.tubereplay.com ben bu siteyi kullanıyorum

linkin youtube kısmını yourepeat olarak değiştirince sürekli dinleyebiliyorsun

onu tek basina bir playliste alip playlisti calarsan devamli arka arkaya calar. baska sitelere girmek istemiyorsan.

Meclis'ten

dünya göz hastanesi tunus caddesinde. yani orayı görebilen bir yerden çekilmiş olması lazım. biraz tepede, esat a doğru çıkarken tunalı ya yakın, yüksek bir binadan çekilmiş gibi geldi

kesin bilgi : hacettepe üniversitesi sıhhıye kampüsünün açık otoparkı

muhtemelen olgunlar ve karanfil 2 nin kesişim bölgesinde yüksek bir binadan çekilmiş bu fotoğraf. dünya gözü gördüğüne göre o bölgenin yakınında ama fazla yakınında değil. hatta kesin eminim ya. karanfil 2 caddesindeki yüksek bi bina.

aylak madam, sahil güvenlik falan var o bölge de olabilir bak ha.

www.google.com.tr

driverları tam olarak kurduktan sonra vuescan ile negatif-pozitif filmleri rahatça tarayabilirsin. beklentin çok yüksek olmasın yalnız. yine de kendince değişik bi efekt kattığını söyleyebilirim.

pil kalibrasyon bir ise aramaz, bosuna arastirmayin.

Battery calibration diye bi app var. Onunla kalibre ettikten sonra düzeldi benim. % 20 den çat diye % 1 iniyordu. Simdi normal

www.youtube.com mock and sweet var köstebekli olarak. mogu mogu diye bilirdik : )

bende de oluyor. az su içmekten oluyor diyorlar. az mı içiyorsun?

Çok nadir su içerim.

morluklar genetik, herhangi bir çözümü yok. iyi bir gözaltı kapatıcısı kullanabilirsin. onun dışında kivi kabuğu,çayla ya da sütle kompres gibi çözümler var da ben herhangi bir yararını göremedim.

demir ekiskliğine de bağlı olabiliyor bazen, bir dahiliyeye gidip test yaptırabilirsiniz.

Bu temalaradan beğendiğini play storeden indirirsin artık..
www.appsapk.com
gallery.mobile9.com

Themer diye bi program var. Henüz betada, mail bırakınca bir-iki haftada geliyor davetiye. Çok başarılı bir program. Tek tıkta telefonunu değiştiriyor.

themerapp.com

çeşitli launcherlar için hazırlanan temalar var. miui,go launcher,apex,nova vs bunlardan birini indirirsen onlara göre bir sürü tema bulursun. ha bi de themer benzeri buzz launcher var. o da komple değiştiriyor telefonu

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

ve bazı pinhani-badem şarkıları olabilir.

hatta:
www.youtube.com
www.youtube.com

bunlardan ümitliyim

www.youtube.com

abi cümleyi buraya yazana kadar gugulu araştırsan çok değerli kaynaklar bulurdun zaten. hevesin yoksa pek öğrenicem diye kasma. 1-2 ayda bir açıp fanlarını temizle elektrik süpürgesi ile yeter. sen işin yazılım kısmı ile ile ilgilen donanım yerine. bence tabi.

Söküp takmak istiyorsan azcık cesaret yeter. Çoğu korkuyor laptop içini açmaya. Oysa vida sökmekten başka bir şey değil. "Bilgisayarının modeli+ disassembly" şeklinde bi arama yaparsan açıklayıcı video bulursun.

donanım için teori lazım, yani mahalledeki bilgisayarcı olursunuz (ki o da öyle kolay iş değil) ama "her şeyi bileyim" diye yola çıkmanız yanlış en başta.

söylediklerinize göre çizim yazılım programlarına odaklanamanız en güzeli. yine de şu kadarını diyeyim, sadece diskteki dosyanın okunup ekranınıza görüntü olarak çizilmesine kadar geçen süreçte onlarca kavram var.

Calisacagim aletin yapisini bilmek istemek garip mi? İleride kendime bilgisayar almam gerektigi zaman kimseye yaptirtmak zorunda olmamak istiyorum. En basit sorunda hemen birilerini aramak zorunda kalmak istemiyorum. Google'da neyi arayacagimi bilsem burada sormam heralde degil mi? Kaldi ki biri ciksin anlatsin da demedim.

merak etmen gerek. şurası nedir,burada ne var acaba diyerek bozulmasına aldırmadan kurcalamalısın. bir sorun yaşadığında başkasına sormak, servise götürmek vs yerine kendi çözüm yollarını bulman, forumlarda kaybolman lazım. sök vidaları, aç bak içinde ne var. sonra bak netten neymiş diye. yoksa bi kaynağı oku bitir diye bişey ben bilmiyorum. zamanla hallolur ama merak varsa.

root uninstaller kurup, kullanmadığın 'sistem' uygulamalarından sonsuza dek kurtulabilirsin.

bunu ben de arıyorum da uygulamadan kurtulmak değil sadece benden izinsiz açılmasın arkadaş şu uygulamalar, bunu istiyorum. örneğin facebook'un ben arkaplanda çalışmasını istemiyorum. ne zaman girmek istersem o zaman çalışsın istiyorum amma velakin çözemedim gitti. rootsuzum bu arada :D.

Greenify derdine derman olacak. Bir de disable services var,onunla da sistemde arkada çalışan gereksiz program servislerini kapatabilirsin. İkisi de root ister

ego tatmini

birçok farklı görüşte insanın olduğu bir platform ekşi. ayrıca çoğu yazarda karşındaki insanın ne amaçla o başlığı açtığını veya ne amaçla bazı şeyleri yazdığını biliyor.

nicklere aşina oluyosun yani. böyle bir şeyin olması gayet normal o yüzden.

haa bende isterim herkes saygı sevgi sınırları içerisinde yazsın şu bu olsun ama toplum olarak öyle bir yapımız yok genel anlamda

nick arkasina saklanarak gercek hayatta soyleyemediklerini haykirma firsati bulan bir avuc ergen...

millet mala bağlamış çünkü. yad a çok stresli bir hayatları var bu sayede o stresi atıyoırlar.

ekşi yazarlarına has bir durum değil, ülkede yaşayan halkın geneli böyle, ekşi' de olan yazarlar da, halkın küçük bir örneklenmesi sadece.

çoluk çocuk.

sokaktaki adam eksiye yazar olunca boyle oluyor. daha uc yil once dur ben de bi feys acayim diyen internetle yeni tanismis hanzolar eksi sozluge iki gunde uye yapildi. ondan sonra boyle bir sey oldu.
adam hayatinda eksi sozlugu acip okumadan yazar oluyor ya. boyle bi sey var mi

küfürle hakimiyet kurmaya, karşıdakine laf sokup "heeh şimdi olduu.." diyen ve bundan zevk alan taraflar da yazar.

genel anlamda internet kullanıcısı kalitesi düştü; araştırmayan, öğrenmeyen ya da öğrendiğini unutan, normal hayatta saksı internette hakker hakkı olan tipler var aramızda.

a bir de ülke olarak sinirlerimiz üst düzeyde. trafikte, işte, otobüste, apartman boşluğunda bir anda hayatımızın söndürülebileceği bir zamanda yaşıyoruz. burası da mikro bi yaşam alanı dersek, oradaki dengesizlikler burada da karşımıza çıkyor.

Sadece futbolla alakalı değil+ eğitim düzeyinden de bağımsız eksisozluk.com

Bilgisayarın karşısına oturup başlık yazmaktan ve okumaktan başka gerçek hayatta bir 'işe' yaramadıkları için. Tabi herkes kendini önemli felan hissetmek istiyor. Fikirleri var adamın! Gerçek hayatta foss olsa bile..

www.kaatolye.com

windows 7 için de bir çözüm önerisi olsa çifte kavrulmuş olur.

fences 2de sağa sola istediğin sayıda desktop sayfası açabiliyordun bi incele. Ha notepad olayını bilemedim.

(bkz: virtualbox) gibi bir çözüm işe yaramaz mı?

alakası olur mu bilemiyorum ama opera tarayıcısında varsayılan olarak gelen not eklentisi var. opera kullanmayan biri hayatta bilmez. gizli saklı durur orda. nette gezerken beğendiğim bi yazıyı,cümleyi sağ tıklayıp direk oraya kopyalıyorum ya da not almam gerektiğinde notepad açana kadar burayı kullanıyorum. ayrıca opera link vasıtasıyla başka bilgisayarda şifremi girince hepsine ulaşabiliyorum. denemeni öneririm

evernote

Greenify ile engelleyebilirsin. Yalnız root gerekiyor.

download.cnet.com

teşekkürler. indirdim kurdum lakin beceremiyorum sanırım.
daha basit firefox eklentisi şeklinde bilen duyan varsa sevinirim

aslında şöyle native özellik var. eğer firefox un sağ üstteki arama çubuğunda varsayılan arama motorunu youtube yaparsan seçili yazıya sağ tıkladığında otomatik olarak "youtube'da ara" çıkar.

addons.mozilla.org

sağ üst köşedeki google arama kutusunu hiç kullanmamışımdır bugüne kadar.
ordaki arama kutusunu youtube'a çevirirsem (ki nasıl yapılacağını bilmiyorum) sağ tık a youtube olarak gelmesi işime gelmiyor.

zira metin tarayıp sağ tık google'da arayı da çok çok fazla kullanıyorum.

@cok sey hakkinda az sey bilen adam teşekkür ederim.
Buna ben de denk geldim fakat;

Not available for Firefox 15.0.1

Valla elimden geleni yaptım SpecialisT, en son cep numaramı vereyim, merak ettiğin videoları dilediğin zaman bana sor, ben ararım senin için YouTube'da... :)

((: eyvallah dostum teşekkür ederim.

bayadır gülmemiştim bu kadar bulmuş kadar oldum valla (:

firefox için var mıdır bilemiyorum ama opera da var. youtube ya da dilediğin herhangi bi siteyi arama çubuğuna ekliyorsun. kendiliğinden sağ tık menüsünde yerini alıyor. çoğu aramayı oradan hallediyorum ben

@olmaz opera hiç kullanmadım valla bugüne kadar

denemelisin o vakit. pişman olmazsın

şu firefox alışkanlığımdan vazgeçemiyorum. arada bi 5 6 sekmeye şişse bile bırakamıyorum (:

geçenlerde park caddesinde çekim yapılmış. oradakilerden biri olmasın.

www.avenueankara.com gibi geldi bana

(bkz: ümmü gülsüm)

@ein lied, Malesef değil. Genç bir bayandı.

lubna salame olabilir, aradığınız değilse bile sesi oldukça güzel.

www.youtube.com