Picasanin vardi baya hostu

picasa kullanıyorum, çok memnunum.

Sanirim bu konuda en ufak boyutlu ve kasmayan irfanview. Bi bakabilirsiniz

eski windows photo viewer ı aktif et. ben öyle yaptım.

www.cnet.com

Orda masada oturan elemana bosu bosuna kufur etmis olursun.duz eleman bunlar ve yetkileri yok anca yazip ciziyorlar birde teknik destek veriyorlar bu kadar,ben senin yerinde olsam superonline yoneticilerinin mail adreslerini bulup onlara mail atardim.kesin daha etkili.her sabah duzenli at gune guzel baslasinlar.

sana hiç tanımadığın biri gereksiz yere küfür etse nasıl hissedersin? o kişi de öyle hisseder işte.

Duptis +1 oradaki çalışanların hiçbir suçu yok, aynı şekilde yetkileri de.

ben ettim bi şey olmadı. insanı çileden çıkaran bi firma çünkü, allah kurtarsın sizi de.

Superonline'dan genel olarak memnun olan tek kişiyim sanırım ya. Arada sorunlar olmuyo değil ama genelde hallediyolar

Bence kufretmeyin bu arada, sorun neyse bi şekilde çözülür

Somut ve teknik faydası olmaz ama kamuoyu oluşturma ve sivil baskı anlamında elbette şahane olur. Ben tüm kurumlara yapıyorum. " görüşmemiz kaydediliyor değil mi? iyi öyleyse bunu da kaydetsin ve lütfen ahlaksız üst düzey yöneticilerinize aktarılsın" deyip döşeniyorum. ana avrat küfür değil ama. Mesela istanbul avrupa yakasına elektrik satan "milletin ... koyan" şahsın şirketine, her elektrik kesintisinde, uzun uzun vaaz veriyorum ekonomik analiz ve politik corraption üzerine. " ahlaksız patronunuza söyleyin, kasaya giren bütün para kar değildir. Alt yapıya yatırım yapmayıp hepsini harcayamaz" diyorum.

öldürmeyen, tuzaklı kafesler var.
Eminönü'nde bulabilirsiniz belki.
onlardan alırsanız, öldürmeden kafes içine hapsetmiş olursunuz, sonra da Hüsnü'yü istediğiniz yere bırakabilirsiniz.

Blatta +1

Fakat şöyle bir şey ekleyeyim. Onlar genel olarak tek olmazlar. Yani birden çok olma ihtimali yüksek. Bir de youtube'de kendiniz yapabileceğiniz ve yakalama odaklı tuzak örnekleri bulabilirsiniz.

Bence de tek Hüsnü yok birden çok Hüsnüler var.. bence ilaçlayin apartmanı direkt, bircok hastalik taşıyan hayvanlar onlar öldürmeme takintiniz bence cok masumca

yapışkanlı kapanlar var. bir kartona tüpten döküyorsunuz bu jeli. üstüne de yem koyuyorsunuz. hoop, fare gelmiş ve yapışmış.
neyse çok konuşmayım, ekşinin duyar kasıcılar geliverir...

"Taht oyunlarında ya kazanırsın ya da kaybedersin. Orta yol yoktur."
Bu işte biraz öyle.
Kolunuz kadar fareyi, ona zarar vermeden atmaya çalışmanız hoş; ama bence nafile bir çaba.
Bizşm apartmanda da vardı handiyse eşşek kadar bir fare.
Bayer'in fare zehirlerinde alıp apartmanın her katına küçük kaplara dökerek yerleştirdim.
O gün, bugündür fareyi gören eden olmadı.
Üstelikte apartmanda kahraman ilan edildim! Ha, ha! Bir taşla iki kuş!

Sana kendini iyi hissettirecekse tekrar oku tabii okumanın nesi kötü olacak.

Değil okumanın kötüsü olmaz.

hocam yanlış anlamazsan bu nasıl bir sorudur? her şeyi geçtim neden kötü olsun tekrar okumak? hayatı bu kadar iyi kötü ekseninde yaşamamanı tavsiye ediyorum. seriyi de oku yeniden.

üçer kez falan okudum sanırım tüm kitaplarını farklı farklı dönemlerde, hepsinden ayrı keyif aldım. ayrıca kitaptan fayda gözetilmemeli bence. oku gitsin

çok kötü bir şey. duymamış olayım

Ya ayni dusunce bende de oluyor. Simdi okunmus kitabi okumak yerine okunmamisi okusam zamanimi daha iyi degerlendirirmisim gibi geliyor. Buna ragmeb harry potter i ikinciye okudum gitti cok da keyif aldim. Oku bence.

Ben ilk kitabi 15 sene once okumustum, ondan beri tüm kitapları 3-5 kez okudum heralde. Artik bastan sona okumuyorum ama canim sikildiginda her kitabin sevdigim kisimlarini falan okuyorum, oku sen de nolucak. Cok keyiflidir.

ikinci yorumu yazıyorum am abi de şöyle düşün, 7 kitabı okuduktan sonra gelen kitap okuma isteğiyle başka okumadığın kitapları da okuyabilirsin mesela. 7 kitap tutsa tutsa max 1 ay tutar, sonrasında da diğer kitaplara geçersin

Oku <3

kitap okuma isteğimin kaybolduğu bir dönemde sözlükte epey bi sürükleyici kitap araştırmıştım. Şibumi yazılmıştı çokça, aldım okudum. İştahım yerine geldi.

Sen de yeni kitaptan dişine göre bulmaya cesaret edemiyorsan harry potter ı oku bence. Benim de canımı çektirdin hatta, okusam ortaokul yıllarıma dönerim kesin

pal sokağı çocukları orada geçiyor!!
gitmedim de yaşamadım da anlayabileceğin gibi ama olsun. yazmak istedim.

gittim ama turistlik olduğundan harikaydı benim için. çok yer gezdim aynı dönemde en beğendiğim siena ve burası olmuştu. çok kalabalık değildi, yemekler uygundu, mekanlar, sokaklar çok güzeldi.. ama dediğim gibi turisr olarak gidince zaten farklı bir algıyla bakıyorsunuz. yaşamak nasıl olur bilmiyorum ama ben orda yaşamayı çok isterdim bir kaç aylık bile olsa.

Kızları güzel bi de minyatür istanbul gibi.

Bisuru hamam ve termal hamam var <3
Gece hayati guzel ve ucuz.
Marketler sabah 6-aksam 10 arasi calisiyor.
Toplu tasima iyi sayilir.

Yasamadim ama cok begenmistim.

Bir kere kizlari guzel. Arti hayat tr'ye oranla bir avrupa ulkesi olarak asagi yukari ayni hatta istanbul'u baz alirsan daha bile ucuz. Icki tabi ki daha ucuz. Gece hayati iyi. Senin icin iyi bir kriter mi olur bilemem ama cok kucuk de bir sehir degil. Ayrica hamur isi tatlilari da gayet guzel.

Son olarak da civar yerlere seyahat etmek istersen, wizzair macaristan merkezli low-cost ucus operatorlugu yapan bir sirket dolayisiyla budapeste cikisli yurtdisi ucuslarini ucuza bulabilecegini saniyorum. Keza ryanair'in de budapeste cikisli uçuşlarının olmasi lazim.

geçen yaz avrupa turu yapmıştım (bkz: interbus) gezdiğim 23 şehir arasında(ki roma, paris, barcelona falan da vardı) en beğendiğim şehir budapeşte olmuştu. mimarisi, sokakları falan çok güzeldi

Hepsini silerim.

Çok ilerlememişsem, yani bir karakter filan geçmişsem ve nerenin yanlış olabileceğine dair bir fikrim varsa yanlış girdiğim kısmı; çok ilerlemişsem ya da nereyi yanlış yazmış olabileceğime dair bir fikrim yoksa tümünü.

Hepsini silip baştan yazarım.

Hepsini silerim

Şifre uzunluğuna bağlı. Çok uzunsa siler baştan yazarım, kısaysa zaten hata yaptığım yeri kolayca göreceğim için hata yaptığım yeri silip devam ederim.

yanyana olan eş ve ufak şeyleri sayma konusunda çok iyi değilim mesela ///////////// bunu sayamam şimdi kaç tane olduğunu kafam karışır. aynı şekilde ********** olduğu zaman ulan 7. haneyi yanlış yazdım desem bile oturup bulmakla uğraşmam direkt silerim

Hepsini silerim

nundu +1

The School of Life güzel. Alt kategoriler için playlist'leri var, ilginizi çekenden başlayabilirsiniz:

www.youtube.com

@crown hocam zaten buna yalan yanlış bilgiler veriyor vakit kaybı falan yazmışlar

Ekşide bi kişi yazmis oyle, bence geçerli değil çünkü uluslararasi alanda da baya saygi goren bir kanal. Kanal olmasi disinda baya sistemli bi organizasyon var arkasinda bi de.

Bunun disina khan academy'nin bu konular hakkinda serileri varsa onlara bakabilirsiniz

Sözlükteki başlığında %99 olumlu yorum var. 1 kişi vakit kaybı dedi diye vakit kaybı olduğunu düşünmeyin.

Tabi ki akademik seviyede bilgi arıyorsanız öyle bir kaynak değil ama genel kültür anlamında başarılı. İzleyip kendiniz karar verin bence.

academy of ideas fena degil bence. bi de wisecrack ve nerdwriter1 var onlar daha eglenceli gibi. ayrıca ted-ed in de kısa animasyonları var. the school of life ı da tartışmaya gerek yok hatta alain de botton ın seyahat sanatı kitabını okumanızı tavsiye ederim.

Girilir, iki hafta once bile giriliyodu ama hava aniden sogursa bilemiyorum

parçalı bulutlu gösteriyor. cumartesi pazar için :\

Cok sorun olmaz bence, sicakliklar iyi gibiydi. Babamlar gitcek bu haftasonu mesela

Teşekkürler.

enlight - fotoğraf düzenleme aracı. baya bi özelliği var, youtube'dan falan izleyip farklı şeyler yapıyorum.
spotify.
icloud sayılır mı bilmiyorum. aylık 3 lira veriyorum 50 gb için.
monument valley - hem satın aldım, hem oynuyorum.
limbo - satın aldım, oynuyorum.

Spotify
Flightradar

clash royale, paralı sandık almıştım
whatsup a zamanında .99 dölar vermiştim,
sniper lı bi oyun vardı galiba

Parali aldigim baya var da su an hatirladiklarim zaten yukarda yazilmiş, digerlerini hic hatirlamiyorum. Bi de mesela oynadığım bi oyunda reklam varsa ve engellemek icin 3 4 lira istiyosa al da kurtulayim diye verdiğim cok oluyo

Oyun olarak color switch ve sapan oynuyorum. Sapan Türk yapimi ve baya iyi oyun tavsiye ederim

Novalauncher ve Spotify.

Star Wars Commander oynuyorum.

flightradar. oyun oynamiyorum.

spotify'a ücretli bir uygulama değil gerçi ama para veriyorum kendisine.
bir de perfect ear var. o da ücretli değil ama tam alıştırma paketi için verdim parayı kendisine.

hiçbir oyuna para vermedim henüz. oynadığım iki adet oyun var. biri clash royale diğeri de satranç.(chess.com'un uygulamasından oynuyorum.)

Nine - muazzam bir mail uygulaması.

Spotify
MotionX GPS
ReklamEngelle
Thug Life
Tivibu

Night Sky (iCandy apps olan) var para verdiğimi hatırladığım ve hâlâ kullandığım. Şu an tam karşımda Neptün varmış, gökyüzü haritasına bakıp öyle şeyler öğrenip mutlu oluyorum.

Spotify
Sleep Cycle

Bonus olarak oyun oynamıyorum telefonumun hafızası artık yetmediği için, ama oynadığım dönemlerde Don't Starve ve Hearthstone oynuyordum.

Spotify
Fit flexibility (spor)

Oynadığım oyun: Brain wars (ücretsiz)

babysparks

Ucretliler:

Period Tracker Deluxe
Tinder Plus
Afterlight (Gerci artik kullanmiyorum)

iş ile alakalı prosedürlerin olduğu bir uygulama
edit:oyun olarak satranç var bi tek

Spotify

nova launcher ve spotify.

Spotify
Sleep Cycle

www.rome2rio.com

Bu site baya iyi bu tarz sorularda, tavsiye ederim

www.sadem.it

Karbonhidratı artır, yağ al. Bu kadar düşük makroyla nasıl gelişecek o vücut. Bırak gelişmeyi hastalanırsın daha çok kilo verirsin. 890 kaloriyle vücut mu gelişir; en düşük 2500-3000 civarı kalori al. Kilo başına en düşük 0.8 gram yağ al.

angelus yazmış zaten ama beslenmeye çalışırken aslında beslenememiş olduğunu iyice fark edebil diye ben de diyeyim: açlık sınırında takılarak nasıl vücut gelişecek? yağ nerede? karbonhidratı artır + 1. Kadın halimle en az 2000 kalori alıyorum ben, bu şekilde gelişim görmenin imkansız olacağını düşünüyorum.

yaklaşık 1 ay oldu başlayalı spora. doğru düzeni bulacağız. teşekkürler.

şurada nereye ne ekleyebilirim:

Sabah

- 3 yumurta: 2 beyaz 1 tam : (protein: 14 gram)
- 1 kase yulaf ezmesi (protein 3.8 gram, K: 18 gram)
- Yarım su bardağı yoğurt: (protein: 3 gram K: 4 gram)


Öğle

- 200gr yogurt: (protein: 6 gr, K: 10 gr)
- Tam tabak salata: (protein: 3 gr, K: 10 gr)
- 1 tabak tavuk veya et: (protein: 30gr)
- 1 tabak Makarna (protein: 9 gram, K: 65 gr) veya 1 tabak bulgur pilavı (protein: 4 gr, K: 24 gr)

Akşam

- 1 tabak bulgur (protein: 4 gram, K: 24 gr)
- 1 tabak tavuk veya et: (protein: 30gr)
- 200gr yogurt: (protein: 6 gr, K: 10 gr)

Ara ogun koyman lazim ara ogun yoksa o kadar kaloriyi alman imkansiz

1-Yumurtanın sarısını beyazını ayıracak durumda değilsin.
2-Yulaf ezmesi mucize değil. Yerine bulgur yesen hiçbir fark olmaz.
3-Bu beslenmeyle eninde sonunda öleceksin.

Ben gram spor yapmayan hımbıl bir insan olarak bu öğünlerle doymam, spor yapan birinin enerjisini bunlarla almasi imkansız

Kahvaltiyi daha zenginlestir bi kere mutlaka. Araya da kuru yemiş vs ara öğünler al.

o programı yok et direkt. ben cut yapıyorum bundan fazla yiyorum. yağa, karbonhidrata fazla takılma. kalori miktarını tuttur, proteini de yeterli al.

sabah yiyebiliyorsan tüm yumurtaları tam ye.

öğlen karbonhidratı arttır. makarna, pilav göm. 1 tabaktan fazla ye. patates, hamburger, tavuk, et ne bulursan ye. zayıfsın zaten dirty bulk da yapsan çok zararı olmaz.

Bisiklete binmek, bisiklet surmek harika bir sey.
Ben de 16-17 yaşında ogrendim. Birkac dustum ettim falan, ogrendim.
Dusup yaralanmaktan korkuyorsan kask dizlik vs kullan mutlaka ve bisiklet yolunda kullanip cok da hizlanmadigin surece sorun olmaz.
Ayip falan degil. Rahat ol ve ogren mutlaka. Cok seveceksin.

Ben de bilmiyorum. Ben küçükken mahallede çoğu çocuğa bisiklet yüzünden araba çarptığı için korkudan bana da bisiklet almamışlar.
Kendi başına pratik yapmaya çalış bence youtubeda taktik videoları vardır.

Youtubedaki videolara baktim mesela onlari izleyince cok kolay lan kesin yaparım diyorum ama işte güvenemiyorum da kendime :(

ben biliyorum ama binmiyorum zira binecek yer yok ve yorucu bir eylem.

eksiduyu.ru

@fragile lady

Bu tavsiyeler sonrasi öğrenebildiniz mi :D

Sabah erken saatte bostanli sahiline cik.

ben bisiklet kullanamayan birini görünce okuma yazma bilmeyen birini görmüş gibi şaşırıyorum.
ayıp mı demişsin. evet, ayıp.
bir gününü bu işe ayırırsan kendi başına bisiklet kullanmayı öğrenebilirsin.
sahil yolları olabilir.
çok utangacım dersen boş bir park,
hatta otopark bile olur.

mahalledeki boş arsalar bunun içindir. çok şey yapmamak lazım ben de orta yaşlardayken 15-16 yaşlarında yan komşum olan sınıf arkadaşım öğretmişti. sağ olsun, bir kere bile senin allah belanı versin falan demedi, ilgi gösterdi falan.

pro falan da değilim. yokuş yukarı çıkarken falan hala saçmalarım. araba gördüm mü, ışık görmüş tavşan gibi olurum. ama binerim. sevdiğin bir arkadaşını alıyorsun boş arsaya gidiyorsun öğreniyorsun.

Hayatim boyunca spor yapmayi sevmedim, inanilmaz beceriksizim, yolda düz yürüyemeyen insanim. Hicbir spor aktivitesinde basarili olmamisimdir, zevk de almam. Ona ragmen saglik sorunlarim yüzünden gidip spor yapiyorum son 3-4 senedir salona, düzenli düzensiz, zorla iste... Hareket etmeyi bisikletle sevdim.

Son yillarda ogrendigim en guzel sey bisiklet sürmek. Ironik ama babam bisikletci ve ben bisikletin üstünde durabilmeyi ilk 23 yasimda ogrendim. Ilk bisikletimi de gecen sene yilbasi hediyesi olarak aldim, o süreden beri kac kere uzun tura ciktim bilmiyorum. Simdi de günlük 30-40 kmlik turlara basladim, binip 1,5 2 saat kadar sehirdisina cikiyorum tek basima.

Düseceksin, orasi kesin, kask takarsan tehlikeli bir hal almaz o düsüsler. Kask takmak eziklik, cocukluk falan degil. Sana yardimci olacak, mümkünse sabirli bir arkadas bulmani oneririm. Arkadas ve de sürmeyi kolay mümkünse hollanda bisikleti tarzinda bir baslangic bisikleti. Bana da yolda 3 yasindaki veletler gülüyordu, yer Almanya olunca, annelerinin karinlarindan bisikletle cikiyorlar cünkü. Her gün denersen, en fazla 5 gününü alir ögrenmek. Tabiki bos tarlada ve de günesin cok tepede olmadigi bir zamanda ogrenmen daha iyi.

ben 27 yaşındayım hala bilmiyorum ve şuan gerçekleştirilebilir hayallerimde ilk sıralarda yer alıyor.

geçen arkadaşlarla izmirde buluştuk herkes hayalimi bildiği için seferberlik başlattık inciraltı ormanıydı sanırım oraya gittik. bisimlerden bi bisiklet aldık zarla zorla!! ama zinciri atık çıktı bıraktık o günlük. orası olabilir mesela az insan vardı alan geniş ama oradaki bisikletler olmaz sanırım maalesef.

insanları önemseme nefes alsan ulan bu nefes aldı diye garipsiyorlar.

yakın ve sakin bi arkadaşınla buluş önce, başbaşa bi deneyin. aynı gün öğrenirsin.

açıkçası soruyu okuyunca yeni sorular doğdu kafamda.

biz küçüklükten yardımcı tekerlekler kulanarak sürmeyi öğrendik. acaba bu gereklilik ileriki yaşlarda da devam ediyor mu ya da erişkin bir insan daha mı kolay adapte olur? seleden tutup ilerletmek ilginç bir görüntü olurdu :)

neredesin bilmiyorum da, bostanlı'da balıkçı barınağını geçip kent restoran'ın ötesine gidince kıyı dolu ama arkada boş alanlar var. oradaki bisiklet yolunu kullanırken görüyorum, bayağı bildiğin boşluk.

birden fazla arkadaş ile öğrenmeye çalışma. kendini daha rahat hissedersin. etraftakiler de garipsemez, hem öyle düşünme, eğlenmene bak.

çok naif yazmışsın ya, umarım bir an önce öğrenirsin :)

Paleolitik Donem. Neandertalleri gormek icin, hatta Neandertalle ciftlesen ilk sapiens olmak hic fena olmazdi :D

antik yunan

modern medeniyetin cikis noktasi

İnsanın kendini diğer türlerden üstün görmediği, kendisiyle ve doğayla daha barışık olduğu çağlarda yaşamak isterdim.

Gelecek olmuyo mu? Hiç geçmiş özlemim yok aslinda, teknolojisiz falan yaşayamam. İlla geçmiş olacaksa 1920ler abdsi falan olabilir belki, great gatsby dönemi ama yani cidden cok tercih etmem. Bana gelecek verin ^^

çok eskilerde yaşamak istemem
anlatılanın aksine çok boktan bir dönem olduğunu düşünüyorum çalışmak aç kalmak köle olmak ölmek öldürmek vs vs geçmişte yaşam kolay değildi.

tabi döneme ayak uydurmak mümkün belki mayaların döneminde coğrafi keşiflerden öncesinde yaşamayı tercih edebilirdim.

ben çocukken bu soruyu anneme sormuştum, "eski dönemde yaşamak istemem, en son dönemde yaşamak isterim" gibi bi cevap vermişti ve çok sıkıcı bi cevaptı bu benim için. ama şimdi düşünüyorum, şimdi bile yeterince ilerde değiliz. daha gerisi daha daha da zor olurdu. o yüzden en fazla "dün" derim.

tuvalet kağıdı, diş fırçası, hijyenik ped ve benzerlerinin yaygın olarak kullanılmadığı hiçbir çağda yaşamak istemem. gelecek hep daha fazla ilgimi çekmiştir benim ama şöyle bir iki aylığına viktorya dönemi ingiltere'sinde yaşamak isterdim. ama yok illa geçmişe gidip yaşayacaksın deseler 90'lı yıllara ve 2000'lerin başlarına geri dönmek isterdim çünkü hayatımın en mutlu yıllarıydı onlar.

gece gölgenin en kötüsü sonrası günah benim, yansın geceler'de ironi var en azından.

Yansım geceler komik.

O kadar da super olmayan kahraman ile aynı fikirdeyim.

Şu soruya bile 4. Seçenek eklemişsin, helal olsun. Ahahahahah.

Aliyik mi seni akalim mi gecelere zart zurt diye bir tane fakir edebiyati temalı keko sarkisi vardi, en kotusu o.
Edit: Yansin geceler dedikleri iste.

En kötüsü yansin geceler pelinsu eceler iğrenç bisi

Yansın geceler en tahammül edemediğim. Şarkının bestesi yok ?! Haldır huldur söylemiş gitmiş mallar...

Sonra gece gölgenin rahatına bak
Sonra da günah benim

en kötüsü yansın geceler
gece gölgenin'in sözleri olmasa müziğin ritmi iyi ki zaten çakma bi müzik, orijinalini sözlükte sanırım paylaşmışlardı
günah beni bi ara guilty pleasure'ımdı sözleri onun da keko ama müziği iyi ve bence bi şarkıda sözler %5 falan etkili olduğu için müziğin güzel olması ve sözlerin müzikle uyumlu olması bana yetiyo..

gece gölgenin'i duydum bi tek
demek diğerlerini dinlememem gerek, onu anladım, teşekkürler.

Şimdi bu duyurunun üzerine aklıma geldi, daha önce de arkadaşım klibinden bahsetmişti; Yansın Geceler'i izledim, şahane olmuş. Ne söylesem gg :))


bu arada sanırım klipte oynayan hanım kızımızın paylaştığı bir video' da şu; www.instagram.com

yansın geceler neymiş diye bi bakayım dedim, dayanamadım kapattım. feci kötü. onu bilmeseydim gece gölgenin derdim.

Yansin geceler'i calan mekanlar var bu ulkede. Bir birayi 20tl ye verip mekanda yansin geceler caliyorlar, adina da eglence mekani deniyor. Genc kizlar ise kalkip gidiyor bu mekanlara. Ulke bitmis.

açık ara yansın geceler.

ülkeden soğutma sebepleri arasında, baya dinleyip eğlenen insanlar var bunu. iğrenç ötesi bişey.

viski 101 e hoşgeldin.viskiler scotch veya tennessee olarak bilinirler.mideni genelde scotch tarzı bulandırabilir alışkın değilsen normaldir.başlangıç olarak famous grouse öneririm,içimi çok yumusak lezzetli bir viskidir.sonra jack en sonda chivas denersin.viskiye iyi markalardan başla alış sonra kötüleri tadınca onların tadına alışmış olursun.ayrıca jager çok güzeldir midenide bozmaz fazla içmediğin sürece.jageri kola ile içebilirsin ama çok bayabilir,o yüzden jager tonik öneriyorum bol buzlu.viskide ise %100 elma suyunu kullanabilirsin,benim çok hoşuma gidiyor.ayrıca viskiyi enerjiyle içiyordum ama sonra dışarda enerji içtiğimde çarpıntı yaptı diye bıraktım.o yüzden enerjiyi deneme derim.tavsiyem zorunda kalmadıkça ucuz viskiyle alışmaya başlama.ders bitti çıkabilirsin dostum

Bi arkadasim baslangic olsun diye jack danielsin balli viskisini almisti. Alma guzel degil ve tatli oldugu icin mide bulandiriyo. En azindan bende pek hos sonuclar dogurmadi :(

glenfiddich iç (yumuşak single malt'lardan biridir). içine hiçbir şey karıştırma (buz dahi!). yukarıda sayılan market viskilerini de salla... diğer içkiler gibi hızlı veya ağzı dolduracak kadar alma. bir yudum, 1 dk sonra bir yudum daha. hoşuna gitmezse, viski işine girme. herkes her şeyi sevecek diye bir şey yok. single maltı sevmezsen zaten diğer ortaya karışıkları içmesen de olur.

Stresli ve karnımın tok sayılamayacağı bi günde jack içmiştim klasik siyah olanından. Hiç midem bulanmadı, belki şişenin yarısını içtim sek olarak :) midenin bulanmaması için sek içilmesi gerektiğini düşünüyorum.

buzsuz

mukon'a kesinlikle katılıyorum. famous grouse fiyat-performans olarak iyidir. içimi de yeni başlayanlar için gayet ölçülü yumuşaklıktadır. ağzın alışır. bunun yanında yeni başlayan birine tavsiye edebileceğim kısmen yumuşak içimli bir viski de johnnie walker black label.

mukon'dan farklı olarak viskinin başka içeceklerle karıştırılmasını tavsiye etmiyorum, en azından ben sevmiyorum. çünkü tadını alamıyorum ve içmenin bir anlamı kalmıyor. başka şeylerle karıştıracaksam rom veya bacardi tercih ediyorum.

Çok özür bozucam galiba ama. Ya çok teşekkür ediyorum büssürü süper şey öğrendim hepinizden. Özellikle link veren arkadaşlara ayrıca teşekkür ediyorum. Konuyu açan arkadaş sen var ya adamsın adam. Sizi seviyorum.

valla ben de hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. en azından bir yerden başlamayı deneyebilirim bu şekilde :)

duyuru bourbon sevmiyor galiba :D

507'ye katılıyorum, glenfiddich iç, ben 15 yıllık olanı seviyorum en çok.

Lagavulin veya Talisker'i olan bir arkadaşın varsa hemen koş yanına bir kadeh iç, barda istersen kadehine 50TL civarında istiyorlar sanırım.
Jack, Famous Grouse, J&B vs. viski değilmiş diyeceksin.

Tabi buz, kola vs. hiçbir şey katma,

teşekkür edecegine bir tik atsaydın bre. cevapları beğenip tik atılmamasına kıl oluyorum :)

michael'ın söyledigi talisker ve lagavulin de pek meşhur viskilerdir lakin onlar islay bölgesinden yani "isli" içeceklerdir. yumuşak sayılmaz, ben islay içemeyenlerdenim mesela. ismi "glen" ile başlayan ne varsa tüket, highland bölgesinden olup, su gibi akıp giden içkilerdir.

(bkz: cevab veremedi)

gerekmez

hata değil sen espriyi kaçırmışsın.

nerde yazıyor yahu bu?

Offf gece gece iç burktu.

Mobilden yazıyorum bunu şu an mesaj yazdığım kutunun yaninda da cevabla yaziyor, şimdi o tuşa basıp bu cevabı göndereceğim

onun yabancı çevirileri bile oldu vay arkadaş şakasının üstünden geçmiş 15 sene

Il n'a bas bu rébondre

Arkadaş ben cahilliğin dipine vurmuşum ya! Ben de diyorum niye böyleyken böyle.

önceden ülkücüler ve islamcılar öyle kafa tokuştururdu. şimdi evet daha yaygın.

genelde yanyan efendi tokuşturmuyorum. alın kısmına, kafasını eğip tepeye vuruyorum fln. sevmiyorum çünkü.

en son sedat peker'le kafa tokuşturduk. ki orada efendiydim :)

kadınım tokuşturmuyorum tabi
ama "konya ovası bozkurt yuvası" olduğundan bizim orada herkes tokuşturuyor.
bu sosyolojik olarak "AKP ile MHP tabanı aynı"ya denk geliyor.

Keçi olmadığım için tercih etmiyorum.

Herkes yapıyor herkes. Nefret ediyorum. Bazıları kafayı öyle eğiyor ki tepe noktası benim şakağıma doğru dokunup geri çekiliyor...
Sadece tokalaşıp bırakıyorum böyle yapanları.

no tenk yu.
çabalayanları başarıyla savuşturuyorum. bkz ilgili duyurum: eksiduyu.ru

Bana da çok saçma geliyor, ben kim olursa olsun el sıkışmayı daha doğru buluyorum. Yanaktan öpüyor gibi yapmak ve tokuşturmak saçma. Çok sevdiğim, özlediğim biriyse sarılırım zaten.

Siyasetle alakası yok onun. Erkeklerin yanak yanağa öpüşmesi homoca algılanıyor. Ülkücü takılan adamlar bu tip bir duruma düşmemek için öyle yapıyorlar.

Çok eskiden ülkücülere özdeşleşme durumu vardı, en azından benim çevrede. Ama sonrada liseye giderken bayağı moda olmuştu, ideoloji falan gözetmeksizin herkes tokusturunca kafa uzatana yanak uzatılımıyor. Uydum ben de o dönem. 7-8 yıldır çok şükür uzağım o işlerden.

Bunu yapıp da aklıbaşında olan kimse görmedim ben hepsi çomar. Ha bu çomarlık ama her gördüğüyle yanak yanağa öpüşen adam da ayrı bir köylüdür benim için; tokalaş geç işte.

Aa ben onları hala ülkücü sanıyodum :O

Siz ne diyosunuz benim amcamlar benimle kafa tokuşturuyor. Hem de gayet ciddi olarak. Not: kadınım :)

Ben de bazen eşimle ya da yakın arkadaşlarımla geyiğine yapıyorum kimsenin olmadığı ortamlarda.

Kadın olduğum için haliyle yok ama nefret ediyorum bu hareketten.

boynuzlu değilim.

yapan birkaç kişi var çevremde. kafa atasım geliyor totoşlara :)

Ben de uyuzum​ bu duruma ama bizim ünide yaygın baya, en chplisinden solcusuna herkes oyle selamlasiyor niye bilmiyorum. Bence de tokalaşmak en iyisi ya da iste yanak ama maalesef tokusuyo kafa karsindaki o amacla gelince

ben de tuhaf bulur ve kaçınırım. tokalaşmak yeterli becne. ama bazı tipler baya baya toklaşırken tutup kendine doğru çekmeye çalışıyor. tabi bunun ikili iletişimde beden dilinde, otorite kurma v.s gibi bir karşılığı var elbette ama kafa tokuşturacak adamın niyeti bariz şekilde bu deği. senin kafa tokuşturmayacağını sezmiş, kafayı hafif öne doğru eğip, seni kafa tokuşturma mesafesine çekmeye çalışıyor inatla. allahtan öyle bir asılmayla gelecek ufak tefek bir tip değilim. ama o asılıp ben mukavemet gösterince sert bir tokalaşma oluyor haliyle.baya dışarıdan bakan için kurban pazarlığı yapıyormuşuz gibi bir hal alıyor durum.

bir de bunun tokalaşırken parmaklarıyla bileğimden kavrayan versiyonları var. adam elini o kadar ileri götürüyor ki tokalaşırken avuç içlerimiz değilde, ikimizinde elin bitip, bileğin başladığı noktalardan buluşuyor,tabi durumda parmaklar da baya kolumun ortasından bir yerden kavrıyor.

katı bir şekilde karşı değilim, ben tercih etmiyorum sadece o kadar. kültürel bir şey sonuçta, dünyanın her yerinde var böyle şeyler. yeni zellanda yerlileri maoriler de burun tokuşturur mesela. fakat böyle kültürün ötesine geçip siyasi bir gurubun, bir ideolojinin mensuplarının birbirini tanıma ritüeline dönüşmesini tehlikeli buluyorum. toplumdaki kutuplaşmayı daha da derinleştirir, grubu kendi içinde daha muhafazakar tutar. ister istemez biriyle selamlaşırken, farkında olmadan bu bizde-bu bizden değil ayrımı yaşanır bilinçaltınızda. bu selamlaşmalar yerine, daha birleştirici ve evrensel olan daha mantıklı geliyor.

çok açık ve net, sevmediğim ve fakat bir sebeple tokalaşmanın illa öpüşmeyle taçlandırılacağı durumlarda ben kafa tokuşturmayı tercih ediyorum. kadınım. ülkücü değilim.

tokuşturmuyorum.

fakat bir arkadaş temiz olduğu için tokuşturuyorum falan demiş. nasıl temiz yahu? temiz olan neresi? kafa mı temiz? bir kıl yumağı nasıl temiz olabilir? mümkün değil.

Karşı taraf öyle bi hamleyle gelince öpmezsen darılırım modunda yanağımı uzatmıyorum, aynı şekilde gel öpüjem de yapmıyorum. Açıyı kendime göre 45' den 15-20 'lere indirip tolere ediyorum.

sadece tokalaşmak iyidir. ama hamle yapanlara yapacak bir şey kalmıyor, kafaya yanak atmışlığım çok vardır. sonra da uyarırım genelde.

Yok.

encrypted-tbn1.gstatic.com

Hayır, yok. Hayatım boyunca da olmadı açıkçası.

Tabii ki her kadın değil ama çoğunlukta var. Normalde yüzüne bakmayacağı tiplere doktor diye bakıyorlar arkadaşlarıma yürüyen kızlardan biliyorum.

çok şükür daha renkli fantezilerimiz var

Doktorla evlenmeye az kalan biri olarak, gidin başka fantezi bulun:D

Benim yok, smart is new sexy. Doktorlar da ortalama üstü. Belki o yüzdendir.

Ben benimkinin neyi çekici anlatırım da doktor olmasıyla alakalı değil herhalde hiç. Mecburi olayı bile doktor olmasaydı keşke dedirtiyor :m

yok

doktorları neye göre zeki buluyorsunuz? tama aralarından zeki olanları vardır elbet her meslek grubundan olduğu gibi ama gerizekalıları da çoktur yani bütün doktorlar zekidir önermesi çok saçma. tıp eğitiminin de çok abartıldığını düşünüyorum.

hiçbir zaman doktor koca ya da sevgili arayan biri olmadım.
ama sorulsa, "kocamın doktor olması iyi olabilir" diye düşünürdüm belki.
çünkü verdiği bir güven var.
bilgisine, en azından ortalama üstü olması gereken zekasına duyulan hayranlık ya da güven çekici geliyor olabilir.
ya da belki bazı kadınlar statü olarak görebilir.

fakat deneyimlerim, doktorların çok da zannedildiği gibi cazip insanlar olmadıklarını gösterdi.
evet, aptal olmuyorlar, ama bu illaki yeterli oldukları anlamına da gelmiyor.
gereksiz bir fantezi yani.

Umarım vardır..

Not: tıp 3. Sinif/erkek

Not2: guzel kızlar eqlesin..

benim değil ama ailemin var :D nebileyim, eşe dosta faydası olur diye düşünüyor olabilirler. ben komik buluyorum. Böyle şeyler genelde hep çevre ve ailenin etkisi, bilinç altına işlemesi oluyor bence.

Yok.
Hatta çevremde çokça doktor ve tıp öğrencisi var, tanıdıkça doktorlara karşı bir önyargı geliştirdim, asla olmasın modundayım.
Zaten pek çoğu çekilmez insanlar, kendilerini çok üstün çok zeki çok mükemmel görüyorlar, bir de üstüne dökülen saçlar ve kavanoz dibi gözlükleri ekleyince yani elde görsel çekicilik de olmayınca, ne yapayım adamın mesleğini?
Avukatlar eqlesin ajfkkdkdls

Hiçbir zaman böyle bir düşüncem olmadı.

Parası çekici geliyor olabilir.

Hiç böyle bir dusuncem olmadı

Doktor ne yahu. Daha renkli fantezilerim var +1

Erkeğim ve böyle bir şey istemem. Eşim mümkünse az çalışsın ve birlikte vakit geçirmeye zamanımız olsun. Gece yarısı kadıncağız hastanelerde nöbet tutarken benim kıçımı devirip yalnız başıma uyumam pek adil olmaz. Aşık olursam belki ama normalde ı-ıh.

benim var, o kendini biliyor.

Fantezi olarak isimlendirmem ama bir kadının veya erkeğin doktorla evlenmek istemesini, ya da ihtimaller içinde onu önde tutmasını çok makul buluyorum. Tıp kazanan ve zeki olmadığını düşündüğüm bir iki arkadaş da gördüm ama bunlar istisna sayılır, benim gördüğüm üniversite sınavında iyi bir derece yapmak için ortalama üstü bir zeka gerekir. Bu kısmı hiç saymazsak bile bu insanlar en az 6 yıl deli yoğun bir eğitim alıyorlar, bu da doktor kişinin asgari bir sabra ve disipline sahip olduğuna karine oluşturur. Risksiz maaş, saygınlık gibi artıların yanında ve bence en keyiflisi insan biyolojisini biliyorlar, oturursun uzun uzun anlatır. Kız arkadaşlarım anlatırken bile hevesle dinlerim ben. Bir de konu hastalık olunca insan kendini çok aciz hisseder, bu konularda da olası sorunlarda garanti bir destek sağlar doktor eş. Ne güzelleme yaptım ama :D
Ben yine de meslektaş biriyle evlenmenib en azından kendim için daha eğitici ve keyifli olacağına inanıyorum.

ingilizce 3-4 yaşında falan başladım babam bana basit temel şeyleri öğretiyordu kitaplar vardı teybe kasedi takıp dinletiyordu falan bir işe yaramış mıdır en ufak fikrim yok ama belki anca kulak dolgunlugu kazandırmıstır. baya sondan bir tık uzağa kadar öğrendim sanırım. (anadil seviyesinden bir tık uzakta olmaktan bahsetmiyorum tabii)

ingilizce - 12 yaş - anadolu lisesi.
almanca- 26 yaş - goethe institut

ingilizce 14- advanced
almanca 27- beginner
fransizca 27-beginner

İngilizce- ortaokul yaşları 10- anadilim sayılır
İspanyolca- 29- çay çorba isteyebilirim
Çince- 33- hiçbir halt anlamıyorum

"meister allahını seversen uzatma ya" dersen,

ingiliççe - 12 - C1
rusça - 22 - A2 (devam ediyor, hedef C2023)

detaylandıracak olursam,

oturup ingilizce çalışmadıysam da çocukluğumda ingilizce dergi falan vardı diye hatırlıyorum. hatta çok meşhur bir tane vardı ya gazeteler mi veriyordu sanki, ozmo mozmo bi' şeyler hatırlıyom. onunla başladım. asıl ingilizce eğitimim ise okulda, dördüncü sınıfla birlikte ingilizce dersinin gelmesiyle oldu diyebilirim. sonra lisede yabancı dil okudum zaten. okulda başarılıydım ama yazma, konuşma ve anlama alanında "breakthrough" kabul ettiğim sene 2013'tür, 18. yaşıma tekabül ediyor. o ara sabah akşam dota maçı izlerdim. bir sene falan her günüm en az 4-5 saat ingilizce duyarak geçiyordu. bu süreçte hem konuşmada hem de anlamada müthiş yol kat ettim. öncesinde mesela ingilizce denemelerinde 80'de 75+ çekerdim, yazılanı çok iyi anlardım, yazmada da fena sayılmazdım ama anlamıyodum anasını satiyim. şimdi eminem'i bile anlıyom büyük ölçüde, HELAL BANA BE.

rusça da benzer biçimde... yıllarca kendi kendime irili ufaklı çalıştım ama "BEYLER BAŞLIYORUZ, PASLI OYNUYORUZ" deyip de gaza geldiğim yaş 22'ydi. kursa başladım. NETEKİM çok faydasını gördüm. 7 senede A1.5'a kadar getiremediğim rusçam 8 ayda B1'e dayandı, rassiyski olimpiyatlarında (seviyesi A2-B1'di) derece falan yaptım, mutlu oldum. cyka blyat

şu an çok küçük bir ihtimal de olsa almanya'ya yerleşme durumum var, o iş olursa bunların yanında almanca da eklenecek ama yoksa ingilizce-rusça ikilisiyle devam etmeyi düşünüyorum. zaten tek haneli iq'm var türkçeyi zor konuşuyorum, üç yabancı dili imkanı yok öğrenemem. bildiklerimi de unuturum öyle. ingilizceyi ve rusçayı çok iyi konuşabileyim, fazlası lazım değil. başka alanda bi' şeyler yaparım belki. malum dilci olunca tek fonksiyonun "dil bilen adam" olmak oluyor. farklı yerlere yönelmek, işverenlerin aklını çelmek, "mmm ne kadar da donanımlı bi erkek" dedirtmek gerekiyor. işte iş görüşmelerinde kesinlikle yapmamanız gereken 10 şey! dıklayın!

ingilizce 14 - advanced
rusça 18 - upper intermediate

İngilizceye @proletarier'in oldugu gibi babam tarafindan 5 6 yaşlarında ufak ufak baslatilmistim, hatta ayni sekilde dergili kasetli bi set vardi evde bbc'nin sanirim ondan bakiyoduk ama babamin ingilizce yok yani max duzeyi how are you falandir o yuzden renkler sayilar falan öğrendim sadece. O yuzden 10 yaş 4. Sinif olarak sayiyorum İngilizceye başlama yasimi. Seviyemi bilmiyorum ama okudugum bilimsel makaleleri sıkıntısız Türkçeye ceviririm, Türkçe bi makaleyi eger teknik terimleri biliyorsam biraz sıka sıka İngilizceye ceviririm. Konusmada da abd'de yasasam 3. Günden sonra sikintisiz alışırım herhalde belki pratik eksikliği vardir su an.

Bi de 13 yasinda basladigim almanca var ve aslına bakarsanız 7 yil okulda gördüm ama lisede başa sardi ve hocalarimi sevmiyodum falan derken a1 bile yokumdur su an. 11. Sınıfta hocamiz b1siniz diyodu(ki uydurma bence) ama 3 yildir falan gram bakmiyorum unuttum her şeyi :(

Ayrica @der meister benden 1 yas mi buyuksun sen :/ 25 falan dusunuyodum hep seni..

ingilizce - 5 yaş - kolej - C2
fransızca - 15 yaş - lise ve üniversite - C1
japonca - 18 yaş - üniversite - N4
yunanca - 20 yaş - üniversite - sıkıntımı ifade edebilecek kadar :D

İngilizce-aslında ilkokul ama adam gibi öğrenmeye başlamam 14 yaş Anadolu lisesi- advanced

Çocukluğumdan beri bulgarca öğreniyor gibi şeyim, ailem sağ olsun tüm önemli konuşmaları bulgarca yaptıkları için ksjfjkdks

Almanca-lise-beginner
Çince-üniversite-beginner bile değil sjfjdkkdls

burdan ekşiduyuru ahalisinin burjuva olduğunu görüyoruz ahjhdahd
ingilizce- ortaokul zamanları başladık. 20 yıl oldu hala intermediate.

Fransızca 5 hala zorlanıyorum, ama advanced diyebilirim(B2 civarı).
İngilizce 13, fluent şekilde konuşuyorum(C2 diyebilirim).

@kobuzchu kiz
Karaçayca Türkçe'ye yakın değil mi? Öyleydi diye biliyorum hatta Kıpçak kolu oluyor sanırım.

İngilizce 10 yaş, hala B2

Almanca 14 yaş, A2 idim en son ne zamandır yüzüne bakmıyorum.

İspanyolca 18 yaş A1 hiç ilerletemedim, çalışmıyorum.

Yunanca 18 yaş, alfabeyi biliyorum, yazıları genel olarak okuyorum. Temel tanışma cümlelerini biliyorum başka bir şey bilmiyorum. Ama ilerletmek istiyorum. Ellinika<3

ingilizce 12 - C2

almanca ile türkçe'yi eşzamanlı öğrendim.
ingilizce 13 yaş, oldukça hakimim.
fransızca 11 yaş, kendisiyle gelgitli bir ilişkimiz var. orta seviyede kaldım.

ben sırf bu tarz şeylerle uğraşmamak için kendi saçımı kendim kesiyorum.

Uzun süre çıkmıyor yanak kılları öyle alınınca. Hatta azalıyorlar. O yüzden yaygın olan o. Zaten ısıttığı şeyi sürüp çekiyor, hijyenik değil denebilecek bir işlem yok.

açıkçası bu muhabbetler ancak dandik berberlerde olacak şeyler. düzgün berberler böyle şeylere pek girmiyor, bu olaylar bana para koparmak için farklı yöntemler gibi geliyor.

@asilov +1 ayni dusuncedeyim. Şöyle bakım yaptirmam gerekse giderim bu işin ehli bi yere her şeyiyle yaptiririm, kiydiriktan mahalle berberisin sen, hayir adami da seviyorum aslinda ama sıra beklerken millete sir yaparken görünce ciddiye de alamiyorum :(

@adramelekh onla ilgili hijyen sorunum yok da ateşten çok hoşlanan biri değilim, yakinimda istemem ateşi yani, sir mir de acitir bence. Zaten sakal dolayisiyla haftada ya da iki haftada bir gidiyoruz berbere alsin işte eli değmişken makineyle..

leş ortam derken siz nasıl berberlere gidiyorsunuz onu anlamadım. ağda vs olayı hiç de leşlik değil bence. ben de berberde çok vakit geçirmeyi sevmediğim için hiç girmiyorum o işlere ama yaptıranlara da lafım yok.

hacı hijyenik değil diye saçını yıkatmadığın yerde onu da yaptırma zaten.

@dedim dedim

Gecen seneye kadar luks denecek berbere gidiyodum orda da yikatmiyodum, hijyen aslinda yanlis oldu sadece kafami baskasinin yikamasini sevmiyorum :D bi de ev ortaminda gidip banyo yapmak daha iyi yani. Şimdi ki berberim de mahalle berberi ama adam kaliteli oyle keko bi tip değil, musteriler de nezih. Temizliğinden şüphem yok ama işte yikatmak falan sacma geliyo eve geçince yikatirsin ne gerek var

@nundu
ev yakınsa öyle tabi benim ev ile berber arası 2 saat yıkamasa da aynı parayı alır. yıkamada önemli olan ne şampuan kullandığı ben bazılarının köpek şampuanı kullandığını bile duydum. benim ki lüks mekan eski de berberim olduğu için söylüyor içinde ne olduğunu.

kıl tüy mevzusu şöyle makine ile aldırsan iki haftada çıkar o ağdadan yaptırsan 6 haftada çıkar mesele o. ağda yaptırınca kızlar teklif ediyo. kesin bilgi. yayalım.

Ağdadan para almıyor bile benim gördüğüm yerler. Tuzak muzak değil bence. Ateş olayı gelenek ben de hiç anlam veremedim ama siz de çocukluğunuzdan beri bu insanlar gibi öyle yöntemlere alışık olsanız siz de normal bir şekilde yaptırırdınız.

Mesele hijyen değil sizin kültürünüz ve alışkanlıklarınız bence.

At hırsızlığını kabullenmek istemeyen adamlar için o hizmetler.

Eskişehir

İzmir kesinlikle

antalya tabi ki...

Dublin, havası güzel.

tartismasiz yozgat.

İstanbul'u beğenmeyen bir izmirli olarak başta tabi ki izmir. Onun disinda gidip gorduklerimden antalya ve özellikle çanakkale. Hafif sakin bi yer istiyorsaniz canakkale mükemmel

burdur

Türkiyede izmir, yurt dışında amsterdama yerleşmek gibi bir planım var, eğer beceremez de dönersem doğduğum büyüdüğüm istanbula gelmek yerine izmire yerleşeceğim.

viyana

turkiye'de izmir avrupa'da londra.

Ankara

çok net, izmir. hatta karşıyaka

İzmir, yalova, muğla'nın kıyı ilçeleri, Antalya ve Mersin olabilir.

nokta atışı yapacağım: kocaeli ilinin gölcük ilçesinin... değirmendere semt mi, ney? orası. türkiye'yi karış karış gezmiş biri değilim; muhakkak daha güzel ve yaşanası yerler vardır ama ben değirmendere'yi çok seviyorum. direkt bağımın olması bunda önemli tabii ama bağı olmasa bile değirmendere'ye gelip de burayı sevmeyen birini görmedim.

istanbul'a da yakın yani çok mevzu istiyorsan arabaya atlarsın 2 saate gidersin mesele değil. havası nispeten temiz. insanı iyi sayılır. sosyal imkanları var. en azından benim için. buz pistinden tenis kortuna bissürü şey var. istanbul'da gidecek olsan ya cüzdanı bırakman gerekir ya da 50 hafta önceden rezervasyon yaptırman. sahili var mis gibi, sıkıldıkça in anasını satiyim. ne çok sakin ne de çok kalabalık.

mis gibi yer yav. çok seviyorum keratayı. türkiye'de yaşamayı istemiyorum uzun vadede ama yaşayacak olsam ve imkanım olsa değirmendere'de oturup izmit'te çalışmayı düşünebilirdim mesela ama maalesef alanım buna müsait değil. mühendis olsam mesela gebze'de, izmit'te çalışır, her gün gidip gelirdim o yolu. çok koymazdı. amma lakin ki yabancı dilciyim, değirmendere'de nabıcam amk rusça çeviri mi yapıcam.

Herkes izmir demiş; ama bu şehirde iş olanakları çok kısıtlı.

Kışın Ege'de bir çok yer olabilir.

Oyy yanaklar ne güzel yanmış yanaklar. Bir de t-shirt de çok havalı

hahah değilim ama benziyormuş cidden küçüklük fotoğrafı :D

Bu cocuk buyuyunce cirkinlesmemistir insallah :D

tam bir alman çocuğu, maşallah

@perfectum
O zamanki halim kadar değilim sanırım şu an :( sonucta insanlar genelde bebekken daha sevimlidir :D

@limoncello
Çocukken hep diyolardi zaten sen Alman misin ya da rus musun diye :p şimdi de sarışınım ama cocukken baya sariydim hele yazın..

bana nüfus memuru 2.5 içinde gelir dedi, bi 4 5 kez falan belirtti yani o sürede geleceğini. henüz 15 gün falan oldu ama o kadar belirttiyse vardır bi bildiği diye düşünüyorum..

yaşadığın şehir, başvurduğun şube, o anki yoğunluğa göre falan değişiyordur.

edit: becerip yazamamışım 2.5 ay olcak

3 ay da geldi bana
eşime 15 gün de

Annemin kimliğini 13. Günde kargoya verdiler. Benimki hala ön kontrolde. İkisini de ayno gün yaptık. Neye göre değişiyor, bilmiyorum... :)

10 gün oldu, web de sorguladıgimda onay aşamasında yazıyor

Gözlemlerime göre kadınlara ve çocuklara çabuk geliyor. Erkeklere 2 aydan önce gelmedi benimki de 2 ay kadar sürdü.

yukarıdaki yoruma istinaden:
erkek; iki ayı az biraz geçti.

link bozuk

pardon bende çalışıyor görünüyordu, teşekkürler uyarı için.

hala calismiyor.

www.minov8.com bu çalışıyor mu? :)

youtu.be

www.youtube.com

adam bu, tape face diye geçiyor gerçek adı sam wills. aradığın görüntüyü bulamadım ama youtubedan biraz baksan bulursun bence

edit: bulunmuş bile, neyse kalsın burda :D

sol üstteki AGT, 'America's got talent' demek. tapeface de orada bir yarışması. bu görüntü de tahminen sahneye çıkmadan sahne arkasındaki şakalaşmaları.

ilkokulda kullandim en son renkli kalem. basliklarin altini cizerim. maddelerin basina yildiz koyarim. o maddelerin alt maddelerine tire cekerim. onemli seylerin altini cizerim. buyuk yazma olayi bende de var aliskanlik olarak ama renkli kalemi buyuk zaman kaybi olarak goruyorum.

Once mavi ya da siyah kalem ile not cikaririm. Daha sonra bu notu calisirken renkli kalem kullanirim. Satirlarin altini/ustunu cizerim, ekleme yaparim vs. Ilkokuldan beri buyuk yaziyorum. Bana da karinca duasi gibi yazilari okumak zor geliyor. Sayfada nefes alacak yer yok. Bir sey eklemek istesem ekleyemiyorum, altini cizersem iyice okunaksiz hale geliyor.

ben not çıkarmıyorum çalışırken. yazım çok rezalet olduğu ve bi şeyler yazmaktan nefret ettiğim için çalışırken ya slaytlardan(fotokopicide hocaların neredeyse tüm slaytları oluyor fasikül halinde) ya da yine fotokopicilerde satılan hazır yazılmış notlardan çalışıyorum. çalışırken de her şeyi ama her şeyi sarı fosforlu kalemle çizip önemli yerleri mavi tükenmezle belirtiyorum. sarı fosforlu kalemle her şeyi çizmek hem okumamı kolaylaştırıyor hem de daha çok okumama yardım ediyor gibi geliyor psikolojik olarak

Ben de sadece kurşun kalem kullanırdım eskiden de bi ara bi yerlerde siyah yerine mavi tükenmez kullanmanın görsel hafıza açısından faydalı olduğunu okumuştum. O yüzden son zamanlarda kurşun kalemle yazıp sonra dönüp maviyle altını çizmeye başladım. İşe yarıyor mu bilmiyorum ama mantıklı gelmişti bana.

Bazen 'Yazı yazmayı sevdiğim için mi işimi seçtim acaba' diyorum. En çok sevdiğim şey bol bol yazı yazayım, renkli renkli yazayım. Notlar alayım, özetler çıkartayım. Bir de ben yazarak çalışabilen bir insanım, atıyorum formül çıkarmaları, algoritmaları kendim kodlarım, kendim yazarım. Ondan sonra 'oldu bu' falan derim. Bir de kendi notlarım tek kalem olduğu zaman sonrasında geri dönersem çok sıkıcı geliyor. Gerçi aşırı renkli olursa da dikkat dağıtıyor ama 3 renklisi ideal geliyor. Renkli kalem seti aldığımda çocuk gibi seviniyorum. Evde hepsiyle adımı yazıyorum, favori renk belirliyorum çocuk gibi falan.

Yazım değişir. Büyük büyük de yazarım, küçük küçük de.

Ben de renkliyle uğraşamam ama 7 tane fosforlu kalem var onlarla formülleri vs boyamam lazım.

Küçük yazı okuyasım gelmiyor. Not uzayabilir ama yazı büyük olacak.

Kitabın, notun önemli yerlerinin altını çizerken rengarenk kalemlerle çizerim ama kendim not çıkarırken tek renk koyu tükenmez kalem kullanırım.

@nundu ben de slaytlarda önemli yerleri sarı fosforlu kalemle çizer çok önemli yerleri hem çizer hem de mavi tükenmezle yuvarlak içine alırım.

Bir tane kalem yeter, tercihen siyah dışında çünkü yazılar siyah. Çoğunlukla altlarını bile çizmem. Bir kere okur geçerim.

Görsel hafızam kuvvetli olduğu için kullanırım. Çok efektif kullanamasam da bazen başlık aklıma gelmezse rengi, sayfanın neresinde olduğu aklıma gelir. Bunlardan yola çıkıp hatırlamaya çalışırım. Sayfayı ferah görmem lazım, küçük ve tek renk sayfalar içimi karartıyor.

web.trafi.com

şimdi önemli olan hangi fakülteye gideceğin. tıp, işletme, bilg mühendisliği vb bölümler metronun bornova durağında. çoğu diğer bölüm ve merkez ege üniversitesi durağında

yürüme hızına göre 5-10 dakikada fahrettin altay metroda olursun, yine 5-10 dakika arasında metroya binersin bekleme dahil. bornovaya gelmen 25 dakika falan sürer metroda, ege üni de 30 falan max. yani toplamda en fazla 50 dakikaya olursun ama tahminim 40 dakika falan

@nunda metro varış süren yanlış. sabah saatlerinde f.altay'dan bornova ya da ege üniversitesi durakları 45 dakikadan aşağı olmaz. bu konuda arkadaşı yanıltma istersen.

@garagavun eğer hastaneye gideceksen, linkten metroya yürüyüş 5 dakika. metro 45-50 dakika. sonra yürüme yine 5 dakika.

bilmediğim taraflar olduğu için aklımda bi sayı olsun, ona göre hareket edeyim dedim. 50 dk dan hesaplamam yeter gibi. herkese teşekkürler.

@alm est

emin misin? her sabah okula gidiyorum f altaydan bornovaya. 45 dakika çok abartı bir süre, 30 dakikadan fazla olduğunu sanmıyorum hadi en en fazla 35 oluyordur. zaten çoğu istasyon arası 1 ya da 2 dakika sürüyor

telefondan yazıyorsa ayıplamamak lazım. telefonlar, kelime düzeltmeden sonra kendileri boşluk koyuyor. bunu unutup hızlı yazarken bir boşluk fazla koyulabiliyor. ama bilgisayar ortamında yazılıyorsa tüüü kaka tabi.

cevap: duruma bağlı olarak 6 ay-10 yıl arası ceza alabilirsiniz.

Ama'dan sonra virgül koymaman lazım sanırım.

Virgülden önce ve sonra boşluk atan insan eski ev arkadaşımdı. Bulguru yalnızca kuşların yemediği öğrettim ama bunu öğrenemedi. Olsun...

12 yil Turkce dersi alip hala Turkceyi dogru konusup yazamiyorlar ya ben de sasiriyorum.

Esek olsa 12 yilda "Merhaba!" diye anirmayi ogretirsin bu surede.

her ne kadar size aşırı derecede katılsam da bu durumun okulda görülen türkçe eğitimi ile ilgili olduğunu sanmıyorum. yani hangimiz okulda bilgisayarda yazı yazarken nokta, virgülden sonra bir boşluk bırakılır, önce bırakılmaz diye öğrendik ki? normal kağıda yazılan yazıda böyle bir kural var mı ondan bile emin değilim yani ona hiç dikkat etmedim hayatımda. sonuçta bunun öğrenilmesi gereken yer yine internet. gidin o kişiye anlatın durumu.

nundu + 1
Okulda kimse 'Virgülden sonra bir boşluk olur', 'Noktadan sonra böyle olur' demedi. Belki de yazıyı okuduktan sonra içten gelen bir bilgi olabilir. Ben liseye gelene kadar bilgisayar yoktu zaten evlerde, mezun olduğumda sınıftaki 5 kişinin bilgisayarı vardı evde; bilgisayarda yazı yazma falan öğrenmedik. Bizden sonra olup olmadığını bilmiyorum ama Güzel Yazı dersinde dahi ne kadar boşluk bırakılacağı konusunda bir bilgi verilmedi. Boşluk sayısı olmasa da, hangi -de ve -ki'lerin ayrı yazılacağını öğrendik. Virgül hatası çok abes bir yerde değilse kızamıyorum, çünkü virgül kullanımı gerçekten çok zor ve virgül kuralları bir 5-10 senede bir güncellenip duruyor.

@nundu + @aychovsky güzel noktadan yakalamışsınız. Ancak ben de şöyle düşünüyorum. Sonuçta bazı şeyler öğretilirken tüm detayları ile öğretilemez. Birey oradan çıkarımlar yapabilecek kapasitededir.

Örneğin biyolojideki üreme konusunda da, neyin nereye sokulacağını anlatmak yerine, iki canlı organizma arasında genetik malzemelerin birleştirilmesi suretiyle yeni bir canlının oluşması olayıdır, denir. Geri kalan çıkarımlar gerçek hayattan vs. alınır.

Ben buna benzer noktalama hatası yapan bir arkadaşı uyardığımda, hayır doğrusu bu virgülden önce boşluk bırakılmaz olur mu hiç, dediğini biliyorum. Bu insan hayatı boyunca internette yazı okumamış olamaz. Olmamalı.

Ya da ben çok abartıyorum.

Nazi detected .

Dayanamandım :)

Dil bir araçtır. Diğer araçlar gibi, bunu da düzgün kullanabilmek için özen göstermek gerekir.

İnsan, yapısı itibari ile tembelliğe meyilli bir canlı. Sürekli olarak isteklerini ve ihtiyaçlarını daha az çabayla, daha çok elde etme derdinde olmuş yüzyıllardır. (bkz: teknoloji)

Bu sebeple karşısındakine nokta virgülden önce/sonra boşluk koymadan derdini anlatmaya çalışan insanlar hep olacak.

Sen vaktini bu hataları gördükçe sinir olmaya harcayabilirsin. Ya da çok takılmamayı seçebilirsin.

Nazi rehabilitation center kurucam bi gün.
Sloganım da hazır:
"You will nazi these mistakes anymore"

İmla kurallarına dikkat edilmemesi beni okuduğumdan soğutuyor.

@odiyus, uyarın için teşekkürler.

suç sayılmaz bence, yani ben hakim olsam seni kutlar bir kutu çikolata verir geri yollarım.

3

2 koyarım genelde, bir tane giyerim üstüme.

memleket nire gardaş pantul yerine kapri alabilirsin?

2

2

kot pantulsa bir üstümde bir çantada yeter.
diğer pantullardan 3-4 tane alırım

giydiğim hariç bir sanırım

üstümdeki hariç +1 muhtemelen.

3 yeterli. sonuçta çamaşır makinası da var memlekette ve bir gecede kuruyor çamaşırlar.

14. 4-5 pantolon alan leşler de gördük. ııyyyy dilenci gibi o ne öyle. leş gibi koktuklarının farkında değiller.

yıkama imkanım yoksa en az 7-8 tshirt alırım ama pantul olarak 2 tane yeter.

Bir tane giyerdim üstüme 1 tane de yedek alırdım.

herkesin ne kadar pantolonu varmış. kullandığım 2-3 pantolon var toplamda üstüme bir tane giyer birde çantaya alırım.

2

Giydiğim hariç 1.

2

Kot , kumaş farkeder . 2 kumaş pantolon ( keten falan neyse ) yetmez .
Kot ise min 3 .

Şehir efsanesi, ye geç.

Balikla yoğurt zehirler hikayesinin cikis noktasi şu, eger balik bozuksa yogurt kusturur. Eskiden de ulasim agi yetersizken kiyi sehirler dışında balik genelde bayat olduğu için oyle bi efsane oluşmuş

www.hurriyet.com.tr

süt değil de yoğurtla denedim ben, bir şey olmadı. zaten biyolojik vb. bir karşılığı da yok zırvalık. üstte ölen düz balıktan zehirlenmiş, süt içmese de ölürdü muhtemelen.

balık bozuksa kusturduğu ve zehri atmayı sağladığı ve zehirlendiğini haber verdiği için yenmesi daha makbul.
Yahudilerin hayvansal gıdalarla deniz ürünleri yememe gibi alışkanlıkları olduğundan ve bu kusturma olayı olduğundan dolayı , balık ve yoğurt/süt zehirlenmeye neden oluyormuş gibi bir algı oluşmuş. Bizzat balık-salata-ayran manyağı bir insanım. Hiç zararını görmedim.

Ben eskiden yogurtla baligi karistirir yerdim. Daha sonra boyle bir sey ogrendim.

Onceden ogrenmeis olsaydim zehirlenir miydim bilmem.

apollon tapınağı ve çevresindeki ören yeri gezilir.
araç varsa akköy ve doğanbey ziyaret edilir. akköy'de kütüphaneye uğramayı ihmal etmeyin. vaktiniz varsa prieneye gidin.
inönü bulvarı üzerindeki denizli pide-kebap-çorba salonu'nda çorba içip tahinli pide yiyin.
ek olarak mis gibi bahar havasını içinize çekmeyi unutmayın.

Neresinde olacaksın bilmiyorum ama
Apollon tapınağı gezisi güzel olur
Mavişehir'de bi günbatımı ile çibörek gömmece etkinliği ile sonlanabilir.
Aklıma gelenler bunlar oldu bu dönem için

19 mayista biz de yazliga gitmeyi düşünüyoduk kapali mi gosteriyo havayı :/ apollo tapınağı yazilmis zaten, araba varsa priene disinda milet var o yorede o da baya büyük bi antik kent, yani zamanının en büyük şehirlerindenmiş oraya gidebilirsiniz. Ama tek gun varsa apollo tapınağı yeter bence, gun batiminda da Mavişehir baya iyi cidden, deniz uzerinde gunesin en guzel battigi yerlerden biri gördüğüm

Apollon tapınağı ve balat köyünde milet ören yeri (gayet yakın) + 1

didim şehir lokantasında yemek yiyebilirsiniz.

priene ve doğanbeye giderseniz karina'da balık yenilebilir.

Torrente baktın mı? Anime cok ilgi alanım olmadığı icin tam bilmiyorum ama anime konusunda zengin torrent siteleri vardi biraz arastirsan bulursun gibi, ordakiler rawdır bence

@nundu maalesef, baktığım torrent sitelerinin hepsinde hardcoded, hardsub yani gömülü english/ukranian/indo/chinese altyazılı versiyonlar var sadece. bütün torrent sitelerine bakabildiğimi sanmıyorum, birçoğu private ve kayıtları da açık değil kayıt olamıyorum...

@birdahagelincealinannick çok teşekkürler silmenin kolay olduğunu bilmiyordum, bir deneyeceğim söylediğin programla.

valla anime önerebilecek kadar gelişmiş bir repertuarım yok ama bu başlıktaki anime filmi gerçekten öneririm çok güzeldi. "kimi no na wa"

bunun dışında nodame cantabile, cowboy bebop, ergo proxy, elfen lied gibi kült animeler var, kimin hangi janrayı sevdiğinden bağımsız olarak hala daha izlememiş olan varsa öneririm her zaman. ekstradan film-anime olarak "perfect blue" ve "paprika" öneririm. müzikal açıdan, hikaye açısından, çizimler açısından epey etkileyici, eğlenceli, bolca duygu yaşatan animeler. dün de kız arkadaşım "maid-sama" diye bir animeden bahsetti, ona bakacağım.

Gdansk güzel bir yer. Wroclaw'a (Breslav aslında Türkçesi) gitmedim ama geçen sene giden birisi çok beğenmişti. 2016 Avrupa Kültür Başkenti'ydi. Varşova
savaşta çok hasar görmüş, bir güzelliği kalmamış demişlerdi. Oraya da gitmeye vaktim olmadı. Krakow zaten güzel. Almanlar Krakow kendi şehir planlarına göre yapıldığı için Krakow'u bir Alman şehri gibi görmüşler ve dokunmamışlar.

Ulaşım genelde trenle. Yerlileri de tren kullanıyor. Otobüs için PolskiBus'a bakabilirsin.

varşova-krakow ikilisinde 12 gün geçireceğime birkaç farklı şehir daha görürdüm ben. minsk pekala eklenebilir. güzel ve görülesi bir şehir. hadi krakow belki de varşova 6 gün ne yav.

ukrayna içinde tren kullanabilirsin. aşırı ucuz. minsk trenleri daha pahalı oluyor ama hem mesafe hem de uluslararası geçiş nedeniyle. sınırda problem yok, taş çatlasa 1 saat sürüyor. vagona gelip voink voink damgalıyor memurlar, sen uğraşmıyorsun hiçbir şeyle. belarus için sağlık sigortası şart, vize gerekmiyor ama sigorta konusunda çok hassaslar, onu unutma.

ukrayna içi ve ukrayna-belarus trenlerinin zamanları, fiyatları vs. için şuraya bakabilirsin,

booking.uz.gov.ua/en/

Ukrayna için konuşuyorum uber veya yandex taxi kullan yoksa taksi masrafın aşırı pahalı olabilir.

@der meister

Bence de 6şar gün baya fazla ikisi için ama dedigim gibi o programi site hazirladigi için gun sayilarini degistiremiyorum su an, siteyi sadece rota hakkında temel bi izlenim olsun diye kullandım yani gezi suresi de baya uzun oluyo zaten 3'er gün falan da kalabilirim mesela oralarda ya da dedigin gibi minsk ekleyebilirim falan.

Bi de ben geçen yaz otobus turuyla avrupayi gezdim(interbus) her şehirde 1 gün olduğu icin ve sehirleri oyle gezdigim icin bi sehirde 6 gun ne yapılır falan fikrim yok şu an :D

Öncelikle şehir seçimlerin ve planın çok iyi. Gdansk ve Wroclaw harici hepsine gittim, bu ikisine de epey baktım ama uymamıştı.

- Tren ve otobüs seferleri iki ülke için de yavaş olmakla beraber gayet iyi ve uygun fiyatlı. Blablacar da iyi bir alternatif. Ukrayna'da Uber kullanımı çoook yaygın ancak İngilizce bilen yok gibi birşey, ona çözümün varsa rahat edersin.

- Ukrayna'da görülesi en güzel şehirleri seçmişsin, bu üçü haricinde pek bir şehir yok.

Önerilerim;
- Odessa için 1 gece çok az olmuş, 2 ya da 3 yapmanı öneririm. Özellikle de yaz dönemi 3-4 yapılabilir.
- Kiev için 3 normal ancak Odessa ve Lviv bence Kiev'den aşağı olmamalı süre olarak, en azından aynı olmalı. Dengelemeye çalış. Lviv eski Polonya şehridir ve bence Schengen bölgesine harika ve ucuz bir alternatif. Çok derin severim.
- Krakow ve Varşova için 6 gece çok değil mi? Varşova savaşlardan çok zarar görmüş bir şehir, eski şehir bölgesi dediğimiz yer büyük ölçüde 40-50 senelik falan, aslına uygun restore etmişler. Süre olarak Krakow > Varşova olmalı ve gezi için bence 6'şar gece çok fazla. 3'er iyidir, Krakow 4 olabilir. Krakow-Varşova arası hızlı tren var, 2 saatte falan gidebiliyorsun. Fiyatı yaklaşık 100 TL civarında idi yanlış hatırlamıyorsam tek gidiş.
- Krakow ve Wroclaw çok turistik yerler olduğundan konaklama biraz pahalı olabilir, erken rezervasyonlar faydalı olur.

Özet: Lviv, Odessa, Krakow, Wroclaw, Gdansk en az 3 gece olacak şekilde;
Kiev en az 2 gece olacak şekilde gezini düzenlemeni öneririm.

Eklenebilecekler;
- Ukrayna'da Karpat dağları gezisi eklenebilir.
- O kadar kuzeydoğuya çıkmışken Litvanya-Letonya alternatifleri düşünülebilir.

(Bence) gitmeye gerek olmayanlar;
Minsk veya Kişinev. Ayrıca Ukrayna'nın doğusunu tavsiye etmem.

@lethe

Dediğim gibu günler tamamen sitenin default olarak koyduğu gunler yani tarihi bile rasgele sectim amacim sirf rota düzenlemekti, o yuzden hani kesin buna uycam demiyorum. Teşekkür ederim bu arada yorumlar için.

Yesil pasaport var şimdi bende, Polonya'ya girerken vize almam gerekmiycek schengen olduğu icin peki mesela belarus istesem orda bir faydasi olur mu?

Letonya Litvanya aslında düşündüm ama kafamda onları Letonya Litvanya Estonya Helsinki ve St Petersburg seklinde ayri bir gezi yaparim diye düşündüm hani baltik turu gibi. O yuzden bu geziye almam büyük olasilikla.

Peki mesela böyle bi gezi ortalama ne kadara malolur, daha kısa da olabilir süre olarak hani krakow ve varşova 2 ya da 3 gece alip falan atıyorum.

Bi de mobilden edit olmadığı icin burdan sorayim, mesela gdansktan kaliningrada gecilir mi? Rome2rio'dan bakinca otobusle 4 saat falan diyo, oyleyse gecilir gibi ama sınırda sorun var mi mesela?

9

0

Hic tarzim degil.

7

8 falan gayet tarz ve güzel ayakkabı

tiki işi gibi geldi
puanım 2 kanka

0

bana göre 0. çünkü püsküllü.

net 0 :(

0

Ya valla soğuyorum duyurudan böyle linkleri gördükçe. Açmıyım diyorum merak edip açıyorum. Bu ne kardeş ya :(

0 :(

parlak parlak çok çirkin bence ya

3

bunların bi de yanları da ipli olanları oluyor. onlara ben 'yavşak ayakkabısı' diyorum. o tarz ayakkabı giyip de efendi olan biriyle karşılaşmadım bugüne kadar.

beyaz taban cok cirkin, pavyoncu ayakkabisi gibi (:

0 :(

Tamamlayıcı olarak da kısa paça pantolon. Leş.

tabanı öyle bok gibi olmasa 7 verirdim. klasik bir ayakkabı işte.
ama bu tabanla sana puanım 1 kanka.

7
Tabanını sevemedim.

0 bile vermem.

0

-1

7

barış özcan

ilker gümüşoluk'un "apartman sohbetleri" serisi var.

Zaman gecirmelikten kastin eğlenceli olsun ise

Epic rap battles of history
Dude perfect
Nigahiga şu an aklıma gelenler


Eğitici olarak
Wonder why
Cgp grey
Geography now
Real life lore
Life noggin
Crash course
Ted ve ted-ed
Lemmino

Türk olarak takip ettigim sadece stolk ve yorekok var

az video ekliyor ama, en azından birkaç saatini ilgi çekici biçimde doldurur: www.youtube.com

Primitive Technology

ben hep bu barış özcan'ı kim izliyor acaba diyordum. irkildim yemin ediyorum. ekşisözlükte olsa çoktan engelle başlıklarını engelleye basmıştım orange coffee'nin. bazı önyargılarım var sanırım.

kuran talebesi diye bir kanal var, onun meksika sınırı kafa dengi gibi programları verdiği playlistler eğlenceli oluyor. fonda da çalabilir sen çalışırken.
cem yılmazın kendi kanalı var
bi' kafalar vardı hala devam ediyor mu bilmiyorum

bu kadar.

saçma sapan bişi ya, ha müzik yapsınlar falan eyvallahta, her ünlünün 10 saniye bir şeyler söylemesi hiç teşvik edici, doğayı daha güzel bir hale getirecek bi olay değil, show yapıyorlar sadece

ben bu bölümünü hiç beğenmedim valla. normalde çok seviyordum ve heyecanla bekliyordum. bu biraz zorlama olmuş. bence de artık farklı bir şeye dönüştü.

Ben klipte reklam göremedim. Tuvana Türkay hanım çok başarılı biri bence. Devam etmeli bu çalışmalar.

ben baştan beri ne işe yaradığını anlamadım. bu tür sosyal sorumluluk şeylerinin hiçbir amaca hizmet ettiğini sanmıyorum.

konuya neden bu kadar takıldınız anlamadım.

projenin amacı doğayı müzikle kurtarmak değil zaten. amaç farkındalığı arttırmak.
birisi çıkıp video yayınlasa "doğayı kirletmeyin, çevreyi temiz tutun, bak şu hayvan türünün nesli tükeniyor" vs. demesini izler misiniz, izlemezsiniz?

Çünkü zaten bazı şeylerin farkında olduğunuzu biliyorsunuz belki elinizden geldiğince çevreyi korumaya çalışıyorsunuz, belki çevre örgütlerine bağış yapıyorsunuz ama gün sonunda tekrar tekrar aynı şeyleri duymak sıkıcı oluyor.

bilgilendirme yapan greenpeace çalışanlarından nefret edilmesi de aslında bu yüzden.

sonuç olarak doğa için çal, müzikle birlikte bir farkındalık yaratıyor, söyleyenler, çalanlar doğa ortamında bunu icra ettikleri için türkiye'nin dört bir yanından doğa manzaralı bir görüntü ve güzel seslerle aslında size doğa sevgisini, çevre koruma içgüdüsünü aşılamaya çalışıyorlar.

önsöz'ü okumanızda fayda var.

www.dogaicincal.com

eksisozluk.com

1 sarkiyla dunyayi degistirdiklerini saniyorlar. ulan 1 sarki. hani album olsa gam yemicem.

Ne kadar sığ yorumlar yapılmış, hayret. @ocanal aciklamis zaten.
Valla tuhafsiniz.

Çok ciddi bir reklam geliri sağladıklarını düşünmüyorum.
Müzikal anlamda ise sonuncusu diğer hepsine nazaran en kötü olanı aralarında.
@ocanal +1

ben şu ana kadar ki tüm videolarını beğendim açıkçası, hepsini de büyük ilgiyle bekledim ve çıkınca mutlu oluyorum. en sevdiğim de 4. video, cahit berkay müzikleri olan

ünlü kişilerin olmasını yadırgamıyorum aksine keşke daha fazla ünlü olsa, bunu reklam olarak görmedim hiç o yüzden soruyu sorarken reklam olarak onu kastettiğinizi anlamamıştım alttaki yorumlardan anladım, tuvana türkay kim tanımıyorum ayrıca

bu arada ben olaya şarkı olarak bakıyorum sadece niye illa dünyayı kurtarmak amaçlarıymış gibi davranıyorsunuz? bu arkadaşlar bir sosyal sorumluluk projesindeler ve kendi aralarında böyle çalışmalar yapıyorlar ben de o çalışmaları beğenerek izliyorum, zaten doğaya yardım ediyorlardır mutlaka, yani bu videolardan gelen parayla ne fayda veriyorlar falan diye de hiç düşünmemiştim şu ana kadar. olayın amacı da o değil bence, amaç bilinci artırmak, türkiyede bu mantık hiç anlaşılmıyor. 3 yıl önce ice bucket challange meşhur olduğunda da olay türkiye'ye geldiğinde bizim millet "ulan zengin insanlar 10 bin dolar vermemek için buzlu kova döküyolar vay anasını" falan diyolardı, acayip uyuz oluyordum. zaten çoğu challenge'ın yanında para veriyordu ama onun yanısıra als diye bi hastalık olduğunu tüm dünya öğrenmiş oldu bu sayede, bizde bu mantık oturamadı bi türlü

Sadece burada yazılanlar bu ülkenin neden sıradan bir ortadoğu ülkesi olmaktan kurtulamayacağını açıklamaya yetiyor. Bu ülkenin insanı iyi bir şey yapanı gördü mü hemen aşağı çekmeye, değersizleştirmeye çalışır. Varsayalım ki doğaya hiçbir bir katkıları olmamış olsun, müzik işte, dinle, ya da dinleme, kimse zorla dinletmiyor, para da vermedin, derdin nedir?

evet sizin gibiler yuzunden ortadogu ulkesiyiz. herkesin kendiniz gibi romantik olmasini istiyorsaniz. olmayinca da ortadogulu, sig diye yaftaliyorsunuz.

böyle bir şey olsa bile nasıl keyf alacaksın bu gerçek dışı senaryoyu oynayarak? düşünsene 12 yaşında hollandalı yetenekli ajax'ın altyapısında oynayan bi cocuk, ailesini, hayatını, profesyonel altyapıyı her seyini amsterdam'da bırakıp türkiye'ye geliyor :D

@jacoba benziyomusum oyle diyolar 12 yaşında transfer mümkün değil 18 yaşında alabiliyorsun
eski cm serilerinde bu özellik 5 yıldı
yine var mı yok mu bunu öğrenmek istiyorum
23 yaşında türk statüsünde olabiliyorsa gayet uygun bence.

her fmde oluyor olması lazım

takımındaki bir yabancı oyuncunun profilinde bilgi uyruk kısmına gel orada türkiye vatandaşlığına geçmesine şu kadar kaldı diye yazıyor.

ayrıca olayın gerçekçilikle bi sorunu yok ki hile değil bir şey değil, 15 16 yaşındaki çocukları bile bi şekilde transfer edebiliyorsun bazen olabilir yani

oyuncunun bilgi kısmına gelince uyruk sekmesinde yazar. 3600 kesintisiz doldurması lazım oluyor türkiye için. 10 yıl 18'de aldığın adam 28'de türk oluyor..

türk gençlerini alıp yetiştirin daha mantıklı olur. gençlerle çalışması, oyuncu potansiyeli ve yeteneği geliştirmesi iyi olan ve türkiye ligi bilgisi yüksek antrenörler bulup alt yapıya önem verirseniz bu iş olur. türklerden de çok iyi bir takım kuruluyor. misal şuan beşiktaşla 2023'teyim ve defansta 3 türk orta sahada 3 türk ilk 11 oynuyor. alttan yetişen 2 banko oyuncum daha var.

Girilen T.C. Kimlik numarası, ad veya soyad alanlarından biri veya birkaçı hatalı.


bende de bu hata cikiyor. burda sormustum iki ayda falan geliyormus, ben nisanin basinda basvurmustum :)

benimki 2 ayda geldi

artırıyorum, 2.5 ay. ve aynen sana olduğu gibi aynı yerden arkadaşım başvurdu benden 1 ay sonra, 3 güne aldı.

Bende de hatalı dedi. Sabah ön kontrol aşamasında demişti.

20 gün falan oldu ben de başvuralı, hala ses yok.

şimdi kontrol ettim başvurunuz ön kontrol aşamasındadır dedi. 2 gün önce başvurdum

skyforce reloaded ios ta ama androidi de vardir bence

Draw something

Akinator free( ama dili İngilizce yap daha geniş öyle)
Subway surf
Nesine.com var o da kumarlı olan :)

Dediğin tarza uygun arqy diye bi oyun var öyle kafa boşaltmalık denenebilir.

son halini bilmiyorum da şu oyun güzeldi
play.google.com

Cut the rope oynuyorum arada.

Eski bomberman oyununu seviyosan o tarzda bombing bastards diye bi oyun var, kontrolleri arada insani cileden cikartsa da reklamsiz para odemesiz guzel bi oyun

(bkz: gems of war)

bağımlılık yapıyor. hele ki RPG seviyorsan hastası olursun. Bekletme falan yok, saatlerini gömebilirsin. Ben Steam'den indiridm bilgisayarda da oynuyorum telefon kesmeyince.

trollrace2 (bildiğimiz adıyla hugo) oynuyorum. şahane

Vegan su kullanıyorum.

nasıl ya alafranganın taharet musluğunu kullanmayan mı var?

cevap: ben kullanıyorum. nasıl bir sıkıntıdan bahsediyorsun?

mümkün mertebe alaturka tuvalet kullanıyorum ama klozete mecbursam tabii ki diğer tuvalette de olduğu gibi tuvalet kağıdı+taharet musluğu. sıkıntıdan kasıt, bazılarının musluğu aşırı tazyikli oluyor da iğrenç şekilde klozete çarpıp ıslatıyor her yeri o mu?

alafranga dışında tuvalet kullanan var mı ki, taharet musluğunu soruyorsun.

herkes alafranga kullanyıor ve onlarda da taharet musluğu var, bu ne demek sence?

herhalde

Ben kullanmıyorum. Tuvalete gitme zamanım her zaman sabah kalkınca olduğu için hemen duşa giriyorum. Taharet bana hiç rahat ve temiz bir şey gibi gelmiyor. Duş almazsam yapamam. Bu yüzden dışarıda tuvalete nadir giderim.

afadersiniz ama ben 2 senedir falan kullanmıyorum , artık ustalaştım 3 parça tuvalet kağıdı ile işimi hallediyorum.

Evet.
Once tuvalet kagidi, sonra su ve kurulanmak icin yine tuvalet kagidi.
@tahin pekmez yogurt +1 . En guzeli.

alafranga hariç tuvalet kullanmam zaten, musluğunu da kullanıyorum evet tabi ki de

tuvalet olarak hep alafranga kullanıyorum, hayatımda hiç taharet musluğu kullanmadım.
düşününce çok iğrenç değil mi? oğlummm hepiniz mi o musluğu kullanıyorsunuz? kendimi uzaylı gibi hissettim. elle ve suyla direkt o bölgeye temas (dışkıladıktan sonra) hem kötü bir his, hem de hijyenik değil.
gündelik duşumu alırım zaten

dostum elimi değirmem. tazikli suyla temizlerim. onun mantığı zaten o. taziği tam deliğe ayarladın mı mis gibi temizlenir.

arkadan öne mikrop taşıdığı için direk kullanmıyorum. önce kuru kabasını alıp sonra o muslukta tuv. kağıdını ıslatıp önden arkaya doğru hareketlerle temizliyorum sonra yine kuruluyorum. direk elimi de kirletmiyorum böylece.

@limoncello
Taharet muslugu kullanirken elle comaklamak zorunda degilsin ki orayi.
Dusununce kullanmamak igrenc geliyor muslugu.

Mobil oldugum icin edit budut yapamiyorum.
Taharet muslugu tabii ki tazyiginden yararlanilarak kullanilir. Elle kolla dalarak degil! Ki oncesinde tuvalet kagidi kullanilir.

yine de sulu sulu düşünemedim ben. bilmiyorum 35 yıllık hayatımda hiç kullanmadım, eksikliğini de çekmedim galiba ailem kullanıyor ama.

Fazla okuyamadım da elin değmes gerekmiyor ki alafrandagada.

Mikrop taşımaması için de önce kağıtla temzleyip sonra suyu açıp sonra tekrar kağıtla kurlamak öneriliyor ama çok zahmetli. Bacak arasından kağıdı götürmek de zahmetli. BEceremiyrm.

Bir de bizdekiler farklı gibi

www.youtube.com


Bir sürü su damlacığı da bacak vs sıçryr.

alafranga tuvalet ve taharet musluğu kullanmıyorum. taharet olayı içime sinmiyor. günde bir kez tuvalete gidiyorum, tuvalet sonrası da duş alırım. eğer yeni duş aldıysam da üşenmem belden aşağısını komple yıkarım.

kullanıyorum. tavsiye ederim.

not: taharet işleminde tuvalet kağıdı ile kaba alınır, su fışkırtılır, sonra yine tuvalet kağıdı. bok ve göt ile sıfır temas. bunca yıldır alafrangaya sıçıp bunun pratiğini kazanamayanlara yuh olsun :(

bide nasıl kullanılıyor onu çözemedim bi.

sadece denemek için 1-2 kere kullandım sanırım. asla kullanmam. göt deliğine su değdirmek bana pek hijyenik gelmiyor. o su sıçrıyor vs. gerçi benimki keyfi götümde soğuk su hissetmeyi sevmiyorum zaten düzenli duş alan bir insanın da kullanmasına gerek yok milyonlarca insan kullanmıyor?

ayfon

İphone

iPhone

iphone diyorum

ayfor

7+

samsung

Her turlu iphone. Android'e bulasma.

dünyanın parasını veriyosun ve eline aldığın cihazdaki işletim sistemi bin liralık cihazla aynı. hatta ve hatta o bin liralık cihaza senden önce güncelleme geliyo. evet android bu.

galaxy siksokus telefonları ayfonların ikamesi değildir. kendi içinde birbirlerine rakipler ama ayfonla asla.

iphone.

afyondusmanisporluyum ama galaxy s8+ 5000 lirs para vermek gercekten seylik.

gerci bir ara 500 lira indirim dediler ama tam okuyamadim haberi.