Yeni uyanmış.

ahaha o ne lan.

ifşalarına hiç yorum bile yapmamışım.
karadenizli olup da ha bire gürcüye giden adam tipi var.

gerçekten şenolsun, şenol tipi var sende. candost gibisin, selamlar.

Tarz

rüya işte boşver takılma

tatlı bir insan gibisiniz şenolcum. sevgiler

sanki seni gördümdüm.

Kafkas balkan hibridi hakkat.

@elorelia muhtemelen yeni uyanmıştım ama hep bi yeni uyanmış görüntüsü var galiba ben de.
@stewie sağol
@basond iyi bir şey değil galiba bu. göçmenim
@bonis danke
@apocalypse adımı sevmiyorum ben pek :( bugüne kadar da çok kişi senin adın başka bir şey olmalıymış dedi.

@eazy teşekkür ^^
@yuvarlanantencerinkapağı öyle derler, teşekkürler :)
@kargn balkanlardan

Ben yürürdüm sjdjkdksk

@bir nick var benden içeri, umarım kadınsındır :D öyleyse teşekkürler ^^

@pinkylips atlamışım, sevdiğim bir oyuncudur benzetilmek de güzel, teşekkürler :)

@aquarium teşekkür ederim. Yaş 25 siz karar verin büyük mü gösteriyorum küçük mü :)

biraz büyük duruyor gibisin, gözler güzel.

Burun estetiğiyle iyi olursun

kontrbas gibime geldi.

edit: arkada kontrbasçı abimiz yayla değil, elle çalıyor. muhtemelen o icra ediyor.

bass çalan bir eleman var orada, o yapıyor olabilir belki. ya da kontrbass/viyolonsel çalanlardan biri yapıyor gibi geldi bana. emin olamadım

kontrbas. bas o sırada farklı bir ritm çalıyor. arkadaki uzun kontrbas.

kontrbas olmadığını düşünüyorum. ayrıca kontrbas elle değil yayla çalıyor o sırada.

bas gitar çalan kişinin çaldığını düşünmekteyim. ses de pek kontrbas sesi gibi değil bence. ama kayıt çok iyi değil, net konuşmak zor.

viola

viola diyorum ben de. sesin tonu bass için çok yüksek gibi geldi.

Spotify -> Genres & Moods -> Focus

@sporty, yav arkadaşım soruma cevap mı bu şimdi. ben buradaki duyurucuların tavsiyesini merak ediyorum hem. ki o yüzden buraya sormuşum. yapmayın etmeyin. duyuru ruhu bu değil.

@nocturness, o kadar olur, takılmayalım. asdfasdf bekliyorum.

önce cevap veriyim :)))
bende ya kitap yalan olur ya da müzik. bi noktada koparım birinden. ikisi olmuyor, o yüzden kitap okumalık müzik değil de kafama göre gönderiyim işte.
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

david gilmour
sigur ross
mono

dinledim ben en son.

ikisini aynı anda yapamam

kings of convenience
Ray LaMontagne
John Frusciante
Explosions in the sky
Jon Hopkins
Ellioth Smith
Dead Can dance
Vitamin String Quartet
Chet Baker
louis armstrong ella fitzgerald'ın birlikte yaptıkları tüm şarkılar
Fallout 3 soundtrack: www.youtube.com

jean michel jarre bilimkurgu ile süper gider.

Grant green veya zoot sims

bohren und der club of gore albümlerini dinleyebilirsin :)

yok ama notada o kısım 'verse' diye belirtilebilir.

90'ların sonu 2000'lerin başına kadar vardı ya öyle klipler number one'da filan.

biz sky tv diye bi kanaldan izliyoduk yabancı klipleri.
soru da sanki biraz şey olmuş. bana cevap verme, oku geç diyor.

91'de daha özel televizyon olarak star vardı. Müzik kanalı yoktu ve radyoda yabancı müzik çalan çok az yer vardı büyük şehirlerde. Metro Fm ilkti ve 93'te açıldı sanırım. Hadi 92 olsun. O zamana kadar yabancı müzik TRT'de haftada bir iki saat ne yayınlanırsa o ya da Sezen Cumhur Önal'ın programında Frank Sinatra dinlenecek. Black or White'ın klibini o zaman yeni açılan Interstar ya da Magic Box (şimdiki star, o zaman iki adı vardı) televizyonu "Dünya ile aynı gün yayınlanacak" diye iki hafta bangır bangır reklamını yapmıştı. O gün ekrana kilitlenmiştik biz. Gerçekten aynı gün mü yayınladılar bilmiyorum ama dünyada da o klibin çıkması olay olmuş ve gerçekten de promo yapa yapa çıkarmışlar klibi. Macaulay Culkin'in, John Goodman'ın oynaması falan olay olmuş. Remember the Time'lar falan çok geç yayınlandı.

Hatta o en sondaki kafaların değişip durduğu sahne var ya, onu yapanilen teknoloji yeni mükemmelleştirilmişti. Onu yapan o son teknoloji neyse ilk kullanıldığı yer diye haberi çıkmıştı.

parayı verme gibi bir şart yok ama hediye hoş olur tabii. şimdi parayı versen garip kaçar, diğer öneri mantıklı

içinden geldiyse bir hediye olabilir.

böyle bir durumda bana para verseler kızarım.

güzel bir yemek ısmarlamayı teklif ederdim veya adresini ister bir hediye gönderirdim.

sigara kötü bir hediye olur, tatli gibi birsey ya da sigara iciyorsa güzel bir cakmak daha cok mutlu ederdi herhalde.

tatlı iyi olur
para ayıp kaçabilir.

sakın para verme. çok ayıp olur. ali ağaoğlu filan olsan neyse yani. tatlı al geç.

İki bira ısmarla da ağzınız datlansın.

Sigara içtiğini bildiğim için sigara düşündüm.
Tatlı ve sigara olarak götürüyorum o zaman akşam.

tatlı al

burty+1

Bence güzel bir yemek ısmarlayın

abi şu sigarayı kim soktu senin kafana ya?
hapishane muhabbeti +1
empati kur, birinin cüzdanını bulup götürüyosun adam sana 2 paket camel alıyo :D:D
teşekkürünü et yemek ısmarla geç.

ben bir hanımın kimliğini buldum faceten ulaştım. tariş kuru incir almıştı bana. beklentim yoktu ama incelik yapmış. kitap olur tatlı olur al bence.

Ya şu sigaraya laf eden adamlar ne kadar ezberci be kardeşim. Bulan insanın nasıl birisi olduğunu bildiğim için sigarada ısrarcıyım. Kendim içen birisi değilim. Adama tatlıyı götürdüm bir de sigara verdim çok sevindi. Yani ezbere sigara ne aqlar çok gereksiz.

Yağmuru severim, iş için falan giydiğim bir şey yoksa üstümde ıslanmaktan çekinmem. Yağmurda koşmanın tiryakisiyim.

Çok severim. İşe gidiyorsam saçımı korumak için kapşonumu geçiririm (uzun saçlıyım, hemen elektrikleniyorlar), ender de olsa bazen de şemsiye kullanırım. Ama spor için yağmurlu havada çıktığımda yanıma bir şey almıyorum. Aksine ıslanmak hoşuma gider.

çukurova'da yaşayıp yağmuru sevmek çok zor ya. yağdı mı bardaktan boşanır gibi yağıyor seller suları götürüyor. arabdan inip 5 metre apartmana girene kadar sırılsıklam oluyorsun. işe falan gidiyorsan yedek elbisen olması şart. şemsiye kullansan ayakların dizine kadar rüzgardan dolayı serpinti yağmurdan sırılsıklam olur. şemsiye sağlam kaliteli bir şey değilse ters döner, parçalanır. genel olarak kapalı mekanda otur izle, süper bir şey ama dışarı çıkıp yürüyorsan falan sıkıntı.

yağmurdan nefret ediyorum. paltonun kapşonunu kullanıyorum.

küçükken oyun oynayamazdık yağmur yağınca eve kapanırdık, o yüzden pek sevmiyorum yoğun yağan yağmuru..

hep güneşli olsun hava gece yağsın yağmur :)

Ruh halime göre değişir bazen severim bazen kaçarım. Bugün sevmiyorum mesela dışarıdaki işlerimi zorlaştırıyor.
Şemsiye taşımaktan nefret ederim genelde paltonun şapkasıyla korunuyorum. Nadiren bere.

yağmuru çok severim ama sadece izlemeyi.

Cok bayilmam, ama eger ruzgar + yagmur varsa nefret ederim. İslanmaktan cok korkmam ama sevmiyorum da. En guzeli kapson, kapson yoksa da en kucuk boy semsiye kullanirim.

yağmuru severim, ama şemsiye kullanmayı hem sevmem, hem de beceremem.
evet, şemsiye kullanmayı beceremeyen bir insanım.

kapüşon takarım ya da önemli bir yere gitmiyorsam ıslana ıslana yürürüm.

aram iyidir, severim. ıslanmayı da severim.
şimdiye kadar hiç şemsiye taşımadım. korunmam gerekirse siyah beremi kullanırım.

(yedi liraya alındın, kafama çok güzel oturdun ve dört senedir eskimedin. seni çok seviyorum siyah berem)

yağmur altında insanların çaresizliğini izlemeye bayılıyorum, tam bir kaos.
şemsiye kullanırsam rezil olacağımı düşünürüm. (niye böyle bilmiyorum)
ıslanmak güzel şey.
yağmur sonrası bazen çok güzel kokuyor.

kapalı, simsiyah havalara bayılırım. ve yağmura da.

şemsiye sevmem. yağmurluk, sağlam bir ayakkabı ve yağmurda yürümek... bir yerde oturup izlemek de muhteşem.

nefret ederim.

şeytan görsün yüzünü ! bıktım ! 2 haftada bir görüyorum güneşi...

kesinlikle şemsiye kullanmıyorum öyle menem bir şey ki tepeden de yağmyor bazen rüzgarla sağdan soldan...

Yağmurluk kesin çözüm.

Yağmuru belki sevebilirim. Ama ıslanmayı kesinlikle sevmiyorum

www.akbrella.com.tr

şöyle bir şemsiyem var, 4-5 kişi sığar içine :) ama full koruma sağlıyor :)

yağmuru seviyorum. yağışlı havayı seviyorum genel olarak.
şemsiye olayında hiç yokum. hayatımda toplasan 5 kere şemsiye kullanmamışımdır. kapşon falan, gidiyorum öyle işte.

Haha komik. Normal değil tabii ama daha yeni başlamışsınız ilişkiye, böyle farklı alışkanlıklar olabilir. Konuş, derdini anlat güzelce; tavrını değiştirmezse gerekeni yaparsın.

Mümkün, dinlenmek istemiş olabilir. Seviştikten sonra yan yana yatılacak diye bir kural okuduğumu hatırlamıyorum

sevişme sonrası erkeklerde görülen soğuma olayından muzdarip olabilir :) ıyy ben bunu mu ziktim diyip kanepeye geçmiş olabilir

Abartıyorsun.

Beraber uyumak güzeldir ya
Sarılıp uyumayı bilmeyen erkeği çöpe atın

Bence haklısınız ben olsam ben de aynı şekilde hissederdim ve kırılırdım. İlla sarılarak uyumak zorunda değildi ama yanınızda yatmalıydı. Kişiden kişiye değişen bi durum kimine göre normaldir evet ama benim için kabul edilir bir şey değil. Çok üstünüze gelmişler kendinizi anormal hissetmeyin.

Normaldir. Sıcak gelmiştir, daralmıştır, uyku tutmamış, ya da ne bileyim belki çok gazı vardı adamın, şimdi kaçırırım diye düşündü falan:D Bunların hepsi olabilir. Ben de bazen tek yatmak istiyorum.

Bu sıkıntıyı günlerce içinize atıp sinir harbi yaşamak yerine o anda konuşsaydınız keşke. Yeni ilişki ve biraz romantizm istemişsiniz belli ki ama tek bir olaya bakarak karar vermeyin.

önceki ilişkisinde öyle yapıyo olsa da sen buna razı olmak zorunda değilsin. kim ne derse desin bence çok saçma.

sen de biraz abartı tepki vermişsin. oturup düzgünce isteklerini söylemek varken kalkıp gitmenin manası yok.

olabilir bence abartıyorsun
normal mi dersen değil. Ama 3 günlük diyorsun bence o öyle birisi.
abartma derim.

Erkekler, genelde, cinsel ilişkiden başka bir amaç gütmeyen birlikteliklerinde böyle şeyler yapar, diğer ihtimallerin oranı çok düşük.

ilişkiniz daha çok yeni ben 3 günlük bir insanın yanında rahat uyuyamazdım, zor uykuya dalan biriyim mesela, belki o da daha alışamadı ? açıklamasını da yapmış abartmışsınız bence.

yani, şimdi abartmışsın diyenleri de haklı buluyorum.
o da muhtemelen hormonların etkisiyle olan, cinsel ilişki sonrası psikolojisi falandır.

ama daha üç günlük ilişkide neden ayrı yatılsın ki?
ben olsam bozulurdum açıkçası.

daha üçüncü günden böyle olmaz, insanın da bir hevesi olur/olmalı.
şimdi romantizm olmayacak, 5. yılın sonunda mı olacak?
yani o zaman da olsun tabii de, daha en baştan böyle olması benim de canımı sıkardı.
insan o büyü bir süre bozulmasın ister sonuçta.

havada bırakılmak her zaman rahatsız eder.
benim hemen sıtkım sıyrılır böyle durumlarda mesela.

angelus +1 duygusal yaklaşım yok

Çok abartmışsınız yahu. Yanında yatsa be fark eder? Bunun sevgi ile falan alakası yok

bunu benim de yaptığım oldu. uyuyamıyor, yatakta debelenip duruyorum. bir de o stresin üzerine yanımdaki insanı rahatsız ettiğimi düşünmek istemiyorum.

adam haklı. aşırı tepki vermişsiniz. belli ki o bunu gayet normal bir davranış olarak algılıyor. kendinizi bu tavırla değil, konuşarak ifade edin.

bence abartmamışsın. en azından senin bozulduğunu görüp yanına gelebilirdi. şahsen ben bunu bi kere yaptım; kafam güzelken yattığım bir kızdan pişman olup yatağımı ona bırakıp kanepeye geçmiştim. tabii ki senin adam bu derecede değil eminim ama insan nezaketen bile sarılır yatar biraz yani, ağır öküzmüş.

off yıllar yıllar önceki halimle empati yapmam gerekti anlamak için. anladığım gibiyse üzüldüm çocuk için. sen üstüne alınmışsın ama senle ilgili değil durum büyük ihtimalle.

anlatırdım da şimdi çok özele kaçar. zaten anlatırken gözüm dolar :) kendin birlikte uyumak istiyorsan, bunu istemek hakkın tabii ama, seni değersizleştirmediği sürece sen çok şeyapma. üstüne alınıp üzülme yani :)

abartmamışsın, 3 günlük sevgilin salağa yatmış ve seninle biraz daha oynamak istiyor.

Ben takarım ama yakın birkaç arkadaşımdan birileriyle birlikte uyuma çabasının onları ne kadar zorladığını ve mutlaka ayrı yataklarda uyuduklarını da duymadım değil.

Bu noktada karar vermesi gereken sensin. Adamın samimiyetine güveniyorsan yürü.

Ha bir de, gece boyu 1 saniye sarılmadan durmayıp sonra sittin sene aramayanı da gördü bu gözler ve inan bana o çok daha kırıcı oluyor :)

Bilmemkaç yıllık evli olsanız normal de, ilişkinin ilk günlerinde ve ilk sevişmede olması güzel değil bence. İlişkinin ilk zamanı aşık aşık yanından ayrılamamak demek;tutku ve hormon coşması demek. 20 yıllık çift değilsiniz ki. Bunu yapmaya ihtiyaç duyması garip olmuş, normal değil. Bir de eski ilişkisinde alışmış olduğuna göre tecrübesiz ya da eski ilişkisi uzunca ve bu nedenle ilişki ile ilgili bir şeyleri unutmuş olabilir. Öyle ise "Yazık kız, bilemedi ne yapacağını, kimin çocuğuysa" derdim. Başka türlü ise çok fena bozulurdum, hayat kadını muamelesi yapılmış gibi hissederdim. Tamam, illa kaşık pozisyonu olmasın da, yanından kaçmış gibi oluyor böyle de. Tepki bana da abartılı geldi ama değer verilen ve ilişki düşünülen bir kişi için çok da yersiz gelmedi. Ben olsam ne yapardım diye düşündüm, sabah konuşmak da istemezdim sanırım ama bozulmam geçince dersini sorardı

Olmamış o adam, koşarak uzaklaş.

İnsana kendisini değersiz hissettiren adamlara prim vermeyin.

3 günlük ilişki olduğu için seni pek benimseyememiş olabilir. sevgililiğin olayı seviştikten sonra daralmadan, sıkılmadan, yabancılaşma yaşamadan beraber yatmaya devam edebilmek zaten. ama ilişkinin ilk gününden o samimiyet hissine ulaşamamış olmasını da çok yadırgamamak lazım çeşit çeşit insan var. rahatsız hissetmekte haklısın hoş bir şey değil.

Sevgilim olmayan biriyle başıma geldi, kendisi istedi. Ben de başka yere gittim yattım. Tuhaf ama oluyor.

Sevgilim böyle bir şey talep etse senin gibi tepki gösterirdim.

31ci erkekler nasılda nokta atışı yapmış. seviştikten sonra ilgi kesiliyorsa seninle sevişmek için birliktedir. sevgili demek sevmek demektir. ağır konuşmiyim ama seni sevmiyor olabilir. kafasındaki sevgililik takılmak falan olabilir. burada önemli olan senin kafanda onun ne olduğu. bu duyuruyu açıyorsan devam etmesini ve ciddi bişeyler olmasını bekledin sanıyorum. ben olmaz diyorum.

ha bide 3 günlük dedin ya, öncesi yoksa zaten sarılıp uyunmaz. hatta 3 günlük ilişkide sevişilmez bile bence. o direkt sevişmek için birlikteliktir. hatta 3 günde sevgili de olunmaz :P bence sende de sorun var eğer onu sadece 3 gündür tanıyorsan.

böyle bi kalasla çok uzun süre geçirme.

ilk sevişmeden sonra sevgilinin başka yerde uyuma lüksü yok arkadaş. o kadar da değil.

sevgi göstermeyeceği kızla sevgili olmasın buddy olsun o da.


yeterince bir şey hissetmiyor da olabilir o da bir seçenek, her türlü yolla gitsin.

hiç abartmamışsın, yaptığın hareket gayet normal. burada yazılan adam haklı filan diyenlere de inanma. sevgiliysen ve sevişmişsen hele bir de bu ilk sevişmeyse senin yanında yatacak arkadaş.

ispanyada yaşadım. orada erkekler tek gecelik ilişkilerinde, friends with benefits durumlarında bile gece yatakta kalıp, sarılıp uyuyorlar.

bu konu hala konuşuluyor mu ya sabahtan beri :) kadınlar takılır böyle şeylere, düşünmemesi garip geldi bana. özellikle daha ilişkinin başında böyle davranması garip. hani uzun zamandır birlikte olsanız her şey otursa sorun etmezsin sen de, garip kaçmazdı yaptığı.
ama şeyi anlamadım nasıl 3 günlük sevgili? tam 3 gün önce mi sevgili oldunuz, lafın gelişi mi 3 günlük?
acaba o seni daha sevgili olarak görmüyor olabilir mi?

duygusal bir şey olmasa bile gece sabah olmadan bitmediğinden her posta yataktan kalk diğer yatağa git faslı angarya gelir bana. çıplak kalcalara sarılınca tekrar hareketlenip sabaha kadar 5 defa falan sevişmek en güzeli. ama aralarda sarılma vs olmayacak.

arada aşk vs. varsa salla zaten. sarmas dolas yatmak lazım. hele ilk zamanlarda..

fiziki haz bence. Ondan medet umuyorsun, ''amerikan filmleri pazarlaması'' klişesi gibi oldu ama

Bence bu araştırma konusu olabilir yani depresyon dediğimiz hormonal birşey belki bu durum şekerin düşmesine sebep oluyor olabilir kimi insanlarda. Ya da bebekken oral döneminde emme ile ilgili sorun yaşayıp bunu yetişkinlikte cok yemeye vererek hazzı almaya çalışıyor olabilir.

ben yemiyorum. iştahım kapanıyor.

depresyon acıyı bastırmak isteyen kişiyi bağımlılık geliştirmeye yönelten bir süreç sanırım. bağımlılık geliştirmesi en kolay şey de (gönül ilişkisi imkanı da yoksa) yemek.

Alkolizm gibi bir şey. Mutluluğu onda arıyorsun.

yemek yiyince kan şekeri yükselir, yüksek şeker mutluluk verir.

(bkz: binge eating)

Satir diye yutturabilirsen birilerini "Laik, mini etekli" falan diye istersen oldurebilirsin de

sivil polis yolda durduruyor. yaşandı :D
bi sahne gösterisi için lazımdı diyerek geçtik.

6136 sayılı kanun gereği yasaktır. Görüntüsün benzemesinden dolayı kesici olmayan sahte kılıç kama da yasak kapsamına girer.

suyun altında nefes alabilmek derken?

hiçbir şekilde pes etmeyin, yüzeceksiniz.

hocalar "ilk derste 50 metre yüzdürdüğüm adam oldu" diye atıp tutar. klor kafası deyip geçin, inanmayın.

devam ederseniz yüzmeyi öğreneceksiniz. bu kadar basit.

Havuz kenarında nefes çalışması yapıyor musun? Nefesi düzene koyunca kendine güvenin gelecek. Panik yapacak bir şey yok.

hocan bir balık değil di mi? :)
çocuk havuzu bul ve oradan başla bence. önce su korkunu yenmelisin, yüzmeyi öğrenmek 1 saatlik iş. suyun üzerinde durabilmekten bahsediyorum.

evet havuz kenarında nefes çalışması yapıyorum sadece. nefes alıp suya gömüyorum kafamı.

Hocanın izlediği yoldan gitmemekte neden direniyorsun ki. Sırtüstü yüzme daha kolay emin ol. Suyun altında nefes almak diye bir şey :). Kendini ne kadar kasmazsan o kadar suyun üstünde kalman kolaylasır. Yüzen bebek videoları izle.

suyun altında nefes alamazsınız zaten :)

suyun altında nefes almak derken kast ettiğiniz şeyi tahmin ediyorum. zaten yüzmeye başlamadan önce buna çalışmanız daha doğru aslında. hiç mi yüzme bilmiyorsunuz, yoksa yüzebiliyorsunuz ama stilli yüzme öğrenmeye mi çalışıyorsunuz?

yüzme bilmeyen ve sudan çekinen birine yüzmeyi sırt üstü öğretmek büyük hata bence. sırt üstü yüzerken adamın ağzına burnuna su kaçar, yanlış bir başlangıç.

havuzun kenarına tutunun. dışarıda nefes alın, ellerinizi bırakmadan kafayı tamamen suya daldırıp aldığınız nefesi ağızdan burundan suya verin. çıkın ağızdan nefes alın (burundan almayın, bamlacıklar burnunuza kaçtığında yine panik duygusu yaşatabilir), girin suya verin. çıkın ağızdan nefes alın, girin verin. bu otomatiğe bağlanana kadar yapın bunu. yüzerek değil, kenara tutunarak yapın.

sonra kickboard'u alıp kafayı suya sokmadan ayak çırparak ilerlemeye çalışın. sonra az önce kenara tutunarak yaptığınız şeyi kickboard ile giderken yapmaya çalışın.

gerisi gelir zaten.

hiç bilmiyorum. ben de hocanın dediğini yapmayıp kenarda tutunarak nefes alıp sonra suya gömülüyorum ve burnumdan yavaş yavaş vermeye çalışıyorum.

Hmm daha hiç yüzmeye başlamadın yani.. Nefes tekniğini hoca göstermiştir diye düşünüyorum. Biraz fazlaca panik yapıyorsunuz anladığım, ve hoca da bu durumdan sıkılmış:)

Ben su fobisi olan ve hayatında bir kere bile kafasını suyun altına sokmamış olan bir adama tüplü dalış yaptırdım:) Sen de yapabilirsin. Pes etmek yok. Korkunun üzerine giderek yeneceksin.

Kursu, hocayı değiştir rahatsızsan. Çünkü önce hocana güvenmen lazım.

"yüzebileceğimi düşünmüyorum" yerine "yüzeceğimi biliyorum" dediğin anda yüzeceksin.
suda doğum yapan kadınlar var bebek suya doğuyor ve diekt yüzmeye başlıyor. yüzmek kodlarımızda kayıtlı, sen bi şekilde kodlarla oynamışın, düşünceni fabrika ayarlarına döndürdün mü olacak. yüzen bebeklerin videolarını izle istersen yardımcı olabilir. "o yapabiliyosa ben niye yapamayayım ki" dersin.
suya girince düşünme , nefesine kalp atışlarına verme dikkatini. suda olmanın tadını almaya odaklan, suyla bütün ol.

ben çocuklarıma öğretirken hocanın yaptığı gibi yaptım, sırt üstü gittik gittik , o elim altında zannediyor ben elimi kontrollü çekiyorum filan derken yüzebildiğini anlıyor sonuçta. ondan sonra gelsin oyunlar şakalar. hiç kolluk bişey kullanmadılar doğrudan yüzmeye geçtik.

bırakma devam et. ilk derse " yüzmek" niyetiyle git. görceksin bak çok kolay olacak.

Bu su korkusu yüzmeyi öğrenince geçmiyor. En azından bende öyle oldu. Bol bol ayak vuruşu ve havuz kenarında kol çekme çalış. Güçlendikçe çocuk havuzunda nefes egzersizleri yap. Böyle ayakların yerde ama üst gövden serbest stil pozisyonunda. Üç kol bir nefes şeklinde.

Bunları hocan sana söyler mutlaka ama önce kendine ve hocana inan. Ben 8 derste öğrendim.

ben de antrenörüm. Yüzme antrenörünün ilk yapacağı şey yüzmeyi öğretmekten daha çok kişiye güven vermektir. Bu güveni size veremediyse asıl sorun antrenördedir. O yüzden pes etmeyip sizi çalıştıran kişiyi bırakıp başka bir hocayla anlaşmalısınız. Unutmayın yüzmek o kadar zor bir şey değil önemli olan su korkunuzu yenmek gerisi geliyor.

üf ben yüzebiliyorum (stilli falan değil yeminle uzaktan gören çarpılmışım sanar :D) en azından suyun üstünde kalabiliyorum ama su korkusu geçmiyor ya, 23 yaşındayım kafamı bir kere sokup dalmışlığım yok. millet ısrar edince şakadan 0,8 saniye falan sokuyorum. burnuma kulağıma dolması benim için ölüm kadar kötü. dalga vs gelince de deliriyorum.
küçükken sırtüstü yüzerdim (daha doğrusu dururdum) ama sonra zamanla onu yapamamaya başladım ve hissettiğin şeyi anlıyorum biraz debelenince karından doğru bükülüp dengeyi kaybediyorsun ve boyundan yukarıya sular değiyor. panikleme de ne yap di mi ama?
adamın sırtüstü başlamasının sebebi heralde halk arasındaki "YAV HELE SIRTÜSTÜ YÜZMEK EN GOLAYI" söylemine dayanıyor. "bunu öğrensin de bir" demiş olabilir. başkaları da demiş aynı şeyi, güveninini kazanamadıysa değiştir. 3 aylık bir şey yok ortada
not: son derece saçma yüzen bir insan olarak ben bile bunu diyorsam kendine güvenmelisin bence çünkü hiç yoktan kafanı falan sokabiliyorsun.

benimki de öyle işte çıldırıyorum ama susturma hakkım olmadığını düşünüyorum açıkçası.

bu tam olarak benim cümlem :) bi de çirkin seslere de (ezan bağırması) biraz hassasım. aktif ya da pasif çözümler var ama uygunluğu duruma göre değişiyor. aradığın büyü gibi bişey olmamalı, farklı durumlara farklı teknikler geliştirmelisin. mesela 3 kulaklığım var benim yanımda taşıdığım.

işte ama illa benimle konuşması gerekmiyor ki. atıyorum bir masada veya bir ortamda topluca oturuyoruz. a b ile c d ile f,g ve h de kendi arasında konuşuyor olsun ama a ve b ikilisinden a o kadar bağırarak konuşuyor ki kendi konuştuğumuzu zor duyuyoruz bazen. hacı az sessiz insan ol diyecek samimiyet de yok. o zaman çıkmaza giriliyor işte. yoksa daha önce insan susturmuşluğum var baya ama arkadaşımsa.

yüksek sesle konuşan insanların kulaklarında sorun olduğunu düşünüyorum ve karşılaştığımda doktora görünmelerini söylüyorum.

o a'nın allah belasını versin öncelikle. o a'nın konuştuğu konuda bi yorum yapabilirsin, "abi sesini çok net duyuyorum aramızda 5 km olmasına rağmen, ama istersen yorulma, magafon olacaktı şurda" diyebilirsin.
çaktın köfteyi?

neynep + 1

Ayrıca 'o a'nın allah belasını versin öncelikle' yorumuna da kahkaha attım ve içtenlikle katıldım.

Ben de yüksek sesten ve yüksek sesle konuşanlardan çok rahatsız oluyorum. Hani, ara sıra insanın sesi yükselir ayrı konu da, düşüncesizlik derecesinde ses yükseltenlerden ben de rahatsızım. Bu tarz durumlarda neynep'in dediği 'Abi, azıcık yavaş konuşsan da birbirimizi duysak' gibi şeyler söylendiğinde bir süreliğine sakinleşiyorlar en azından. Bir de A'ya da çok yüklenmeyelim şimdi. Duymayan insanlar bağıra bağıra konuşabiliyorlar. Belki kulaklarda bir sıkıntı vardır.

Ben de sinir oluyorum. Calistigim yerde bana en uzak noktada oturmalarina ragmen konustuklarinda kendi sesimi duyamadigim iki tip var mesela ve genelde de cok konusuyorlar :/ henuz bir cozum bulamadim ben, sadece bazen saka yollu cok gur sesle konustuklarini ima ediyorum.

Müslüm gürses - affet

www.youtube.com

www.youtube.com

hocam çok fazla entry var bakamadım, iki şarkı göndermek geldi içimden.
www.youtube.com
www.youtube.com

keşfedilmeyi bekleyen bir grup sayılmaz, türkiye'ye birçok kez geldiler filan ama:
the dears - heathrow or deathrow
www.youtube.com

bunda da solistin grr'laması morrissey'i aklıma getirir:
gene - for the dead
www.youtube.com

www.youtube.com

çocukluğumdan beri müzikle uğraşıyorum, koloratür sopranoyum. son 2 senedir kendi bestelerimi yapıyorum ve onları tanıtmak için uğraşıyorum. şu aralar yerel radyolarda çalmaya başladı.

eğer beğenirseniz belki dinleyebilirsiniz. bu bana gerçekten çok destek olur ama daha önemlisi beğenilmiş ve benimsenmiş olmanı beni mutlu eder.

TÜR: ALTERNATİF/INDIE POP

Arin -(git: youtu.be)
Uzak - (git: youtu.be)

çok şükür eve gelebildim. boş vaktinin kıymetini bil.

uzun zamandır evden çıkmıyorum. çok ağır depresyondayım ama sona geldim. güneşli günler yakındır :)

8:30-19:30 çalışıyoruz. ev kim biz kim?

aksam samatyada rakiya duscem isteyen varsa ugrasin:)

ben de şimdi geldim.
nereden geldin dersen, alışverişten. 15 TL'lik karışık kuruyemiş, iki otrivine. hafta sonu party hard, hazırım.

boşlukta sosyal olacağına kendinle asosyal olmak iyidir bence de.
saygıdeğer bi arkadaşımızın lafıdır, aynı fikirdeyim
cdn.quotesgram.com

Elimde olsa hiç çıkmam evden uzun bir süre.

Uzun aradan sonra bugün spora başladım. Vücudumun hamlığıyla meyve çayımı yudumluyorum.

evde degilim

evdeyim. oh.

daha önce iki kez benzer duyurulara şunu yazmıştım :

daha önceki bir soruya da aşağıdaki şekilde cevap vermiştim:

biber gazı ve elektroşok cihazı henüz 6136 sayılı kanuna tabi değiller, yani taşınması suç değil. lakin, kullanıldığı anda silah durumuna geçiyor, yani karşı tarafta bir yaralanma durumu oluşursa silahla yaralamaya girer, bu şekilde de şikayete tabi değil, her türlü cezai durumu mevcut.

6136 ya göre suç teşkil eden bıçaklar var, teşkil etmeyen bıçaklar var.

Sonuçta biber gazı da bıçak gibi yasal olarak sıkıntı çıkarabilir.
Savunma sporlarına yönelmeni tavsiye ederim.

Biber gazı taşıyordum bir ara, yasak diye sorun yaşamadım, avmlere falan girişte sorun olmadı ama hukuki boyutunu bilmiyorum.

Artık taşımıyorum. Çünkü biber gazı bence iyi bir korunma aracı değil. Birincisi, sıktığın gazdan sen de etkileniyosun. İkincisi çantadan bulup çıkarıp sıkmak zaman alır bence.

Bıçak da taşıma derim. Kullanmayı bilmiyorsan, sana saldıranın eline geçebilir ve sana zarar verebilir.

Savunma sporlarına yönel+1

savunma sporu diyorsunuz da, mesela bi kadın kişisi 30'unda neyi ne kadar öğrenebilir. çocukken başlıyorlar öğrenmeye. kalas gibiyim şu an.

@pide, bir süre krav maga'ya gittim. Sonra bırakmak durumunda kaldım ama güzel hamleler öğrendim. Müsait olunca tekrar devam edeceğim.

Bir yaştan sonra kadın olarak adam "dövecek" kıvama gelmemiz zor tabii:p Kadın savunmada amaç, bir saldırıdan kurtulacak refleksleri geliştirip, kaçarak uzaklaşmak. Yani ne bileyim, bir adam boğazına yapıştı veya bir tekme/yumruk savurdu diyelim, senin bu hamleden kurtulman sonra da koşa koşa kaçman lazım. Refleks geliştirme daha çok. Ben de 30 yaşındayım, öğreniliyor, sorun yok:)

elektro şok cihazını tavsiye ederim. kullanmaya gerek kalmaz ayrıca. göstermeniz yeter.
biber gazı caydırmıyor mutlaka kullanmak zorunda kalırsın.

Saçma değil, zor gelmiyor. Soruyu sorana da yardımcı oluyor.

Devilred +1

başka sitelerde @hede +1 olsa @hede'nin üzerine tıklayıp direkt yazdığına gidebilirsin ama burda öyle değil.alışkanlık işte.

ben de öyle düşünüyordum ama soru sorana bir nevi anket gibi yönlendirme yapıyor. Yani ulan bu kadar adam bu kişinin fikrini desteklemiş ben de onu yapayım bari dedirtebilir. gibi geliyor bana

devilred +1

Site gelişime açık olsa donanımhaber'deki gibi bir alıntılama ile çok kullanışlı hale gelir cevaplar da neredeee :(

i.hizliresim.com

Şu haliyle de saçma değil ama beni rahatsız etmiyor.

devilred +1 :D

@devilred, @faik abi, soruyu sorana yardımcı oluyor tabii ki, onunla ilgili bir şey söylemiyorum. akıcı okuma konusunda sıkıntı çıkarıyor.

ya diyelim ki 3 cevap var kararsızsın, 2 kişi gelip bir cevaba +1 bırakıyor. +1 verilene güvenin artmaz mı?

ayrıca birinin klar +1 yazdığını görünce de kendimce mutlu oluyorum :)

@proletarier, artar. yahu duyuru içeriğini okumuyor musunuz :) saçma yerine başka bir şey diyeydim iyiydi.

Bilgi, doğruluk, öğrenme sorularında +1in onay babında önemli olduğunu düşünüyorum. Ancak görüş, düşünce sorularında +1i samimi bulmuyorum, iki kelime de olsa yazılabilinir diye düşünüyorum.

Evet fazla cevaplarda karışıyor, zor olabiliyor.
Cevablara like yapılabilse iyi olurdu.

@konstantin +1 ehehee

faydalı oldugunu düşünüyorum. cevabı pekiştiriyor.

@klar +1 sen mutlu ol diye pampa.
Bence okuma kalitesini düşürmüyor. Tekrar bakmak zorunda hissetmiyorum kendimi,zaten okumuş oluyorsun.

Yukarıdakiler +1

Tablı çalmak.

mesela tab denen sistem şuradaki soloyu daha önce hiç dinlememiş birine çaldırabiliyor mu?
www.youtube.com (1:45'de başlıyor pardon)

Tablı daha kolay.

Kolaylığından değil aslında. Diğer enstrümanlara geçme ve nota bilmenin avantajı gibi eyler.

Okumadım ama kişilik değişmez.

Adam pisligin teki cikti riza baba.

patrick bateman olmuşsun hırstan - www.youtube.com

a. dogumgunun yakin.
b. duygudurum bozuklugun var, yukselmissin.
c. esasen bahsettiklerinin hicbirini dert etmiyorsun.
d. esasen bahsettiklerinin hicbirini dert etmiyor ve dert etmemeni dert etsen mi diye dusunuyorsun.
e. dayagin gelmis.
f. git benim soruma cevap ver.

aynen moruk dert etmiyosun ki sen bunları. bulmuşsun kolay bi yol kendince ilerliyosun.

hepsini okudum.

özet:

''- egom dağ gibi dağğğğğ gibi en iyi ve en inanılmaz iyiyim ve öyle kalmam lazım''

niye bu kadar yetersiz hissediyorsun?

kendini iyi ve yeterli hissetmenin başka insanların onayına bu kadar bağlı olması hayatını zorlaştırmıyor mu ya? herkeste vardır farklı seviyelerde dışa bağımlılık ama seni bu kadar etkiliyorsa belki de bi psikologtan yardım almalısın. bence zaten böyle kasmana gerek yok, sözlükte de duyuruda da görüyorum seni ve "vay aq herifin hayata bak" yerine ne kadar başarılı, aklı başında ve düzgün bi insan diye düşünürdüm hep. üzdün roket.

la ne pis bi insanmışsın sen ya, tiskindim resmen.
(bkz: tiskinmek )
bir şey yapmana gerek yok. böyle devam.

yazdığın maddelerin bazılarına hususi olarak bakarsam hırslısın derim ama yazdıklarını bir bütün olarak düşünüp bakarsak bencilsin, net.

ne yalan söyliyim bende de tam istediğin gibi bi izlenim bırakmıştın. hatta almanca konusundaki bi duyurumda aşırı canımı sıkmıştın hala unutmam. aynı yaşta olduğumuzu öğrenince de kötü hissetmiştim adam neler yapıyor ben hala almancaşlkdas.

karakter değişmez elbet, değerlerin olmalı bence. hepimizin içinde bir it var. ne kadar aciz olduğunu farkettircek şeyler düşün. inanıyor olmak bunu kolaylaştırıyor örneğin

insan karanlık ve aydınlık yanlarından oluşur. insan olmanın doğası bu. gel gör ki doğanın kurbanı da değiliz. sen hangisini seçersen o'sundur.

görüyorum ki içgörü yeteneğin var, kafa da çalışıyor. devamını kendine dürüst olarak getirebilirsin. o yüzden "söyleyeceklerim bu kadar".

okudum. çok fazla benziyoruz aslında. ek olarak ben çok daha hırslıyım, vicdani duygularım ve ahlaki değerlerim yok, kesinlikle suçluluk duymam. Çevresinde iyi olarak bilinen ama özünde kötü olan bir insanım.

Kişilik bozuklukları düzeltilemez. Anca dizginleyebilirsin. Karakterinin bir özelliği işte. Yaşa gitsin.

karakterin en iyisi olmadığını anladığın an düzelir.

bu kadar özelini paylaşmışsın madem. bize bir iki başarından da bahsedebilirsin pek ala

.
kazandığın bir ödül?
maddi durumun?
başarılarından biri?

vb

Tam dayaklikmissin

"Belki de böyle olmasaydım bu hayata sahip olmazdım." bu hayattan kasıt nedir? para falan mı? yazdıklarına bakılırsa hayattan keyif alıyor gibi görünmüyorsun zaten.
bence imkanı olan herkesin psikolojik destek alması gerekir ama özellikle de senin. yazdıkların bana çok da tuhaf gelmedi bazı kısımları çok iyi anlıyorum hatta. benim de ailemdeki herkes (başta ebeveynlerim olmak üzere) inanılmaz baskın karakterler, ve böyle bir ortamda yetişmek insanın karakterini çok etkiliyor. ama geç değil. git birine görün.

farklı ses derken? biri erkek biri kadın ya hani :) kadın mezzo sopranoysa erkek bariton. kadın gerçi iğrenç okuyo, gırtlak yapacam diye sıfatı kaymış asdfsadf

çok seslilik yapmaya çalışmış ama olmamış :( farklı tondan okumuş ama çok bağırarak söylediği için yakıştıramamış.

armoni vokal yapıyor. parçanın tonu değişmiyor, söylediği ses farklı sadece. o kadar bağırmasa sırıtmayacakmış da melodinin önüne geçmiş doğal olarak.
şurada yapılmışı var: www.youtube.com

Bu genelde yapilan birsey, sarkinin belli yerlerinde vokaller bir miktar veya bir perde diyeyim tizlesebilir. Canlida oldugu icin boyle yoksa studyo kaydinda bence kendi sesine yine kendi bir dauk

Yine kendi back vokal yaparak durumu kotarabilir idi ve ben mobildeyim, sictim sorri.

çok seslilik ya da farklı iki ses olması dışında olan farkı demeye çalışıyorum. farklı tondan okumak diye bişi var ya, o bu mu? ya da nedir?

mesela mi'den si'ye çıkarsan tril denir.
ille tize çıkmak da önemli değil, pese inerken de yapılır bu.

evet o dediğin tam olarak, tize çıkmış işte.

herkes 3-4 bin lira kira vermiyor çünkü.

Geçenlerde bir duyuru vardı bununla ilgili.

eksiduyu.ru

ben ayda 2.500 lira kira veriyorum.
ve verdiğim paraya da acıyorum, evet.

ama 10-15 yıl boyunca her ay bu parayı ödeyeceğime dair bir vaatte bulunmak, bu borcun altına girmek istemiyorum.
ki bu borcun altına girip bir şekilde ev alsam, şu anda oturduğum gibi bir evde oturamam.

yani aylık ödediğin kira bedeli, kirasını ödediğin evi aldığında ödeyeceğin kredi taksitinden düşük kalıyor genelde.
ya oturmakta olduğun evden daha kötüsünü alacaksın ya da aylık ödemeni arttırıp, oturduğun evi alacaksın.

ikisini de yapmak istemiyorum şu anda.
ayrıca dediğim gibi, kendimi o sorumluluğun altına sokmak da istemiyorum.

Ülkenin gidişatına güvenmiyorum.
Alıcam evi, borca giricem, sonra "aa kriz çıktı çok pardon battık" diyecekler.
Oldu.

1-2 bin kira ödenir ama bundan fazlasını kira olarak ödemek bildiğin enayilik. O parayı her türlü ödeyeceksin. O bakımdan çek kredi 20 senede öde. Hiç olmazsa evin olmuş olur. 60-65 yaşına gelip de evsiz olmak çok berbat bir durum bana göre. Bir de güven duygusu da oluyor ev sana ait olunca.

direk 2500 ile ev alamıyor da ondan. o taksitlerde ev alabilmek için 100-150 bin de peşinat vermesi lazım. ya da dağın başında 24 taksit ödeyip seneye bir ihtimal içine girebileceği bir eve ödemesi lazım.

Peşinat için birikmiş paramız yok. Olsa da az birşey anca birikirdi, geri kalan hep banka kredisi olacak. Yıllarca kredi ödemek zorunda kalacağız ama ne ülkenin ne de bizim bireysel iş durumlarımız stabil. Nasıl gidip ev alalım ki şimdi?
Çevremde ev alanların hepsi ana baba teminatında alıyor, ödemenin büyük kısmını başkalarına yıkıp yetişkincilik oynuyorlar.

parayı ticari gayrimenkule bağlamak daha mantıklı. bir sene önce 500.000 euro eden işyeri şimdi 4.000 euro kira getiriyor ve satarsan hala 500.000 euro.

ama geçen sene 500.000 euro eden ev bu sene 400.000 euro ve 1000 euro ancak kira getiriyor. dolayısıyla parayı düzgün bir ülkeye yatırıp kira ödemek az karlı iş değil.

Türkiye enteresan bir ülke. Çocuklar okulu bitirip evleniveriyorlar. Baba parasıyla düğün yapıp baba parasıyla peşinat verip anca taksitlerini ödeyerek ev sahibi oluyorlar. Aile bunu kendi sorumluluğu olarak görüyor. Çocuklar da (üste biri ne güzel söylemiş) yetişkincilik oynuyorlar.

Okulu bitirdin diyelim, çok şanslısın hemen de iş buldun. Dişini sıkıp para biriktireceksin. Özellikle belli yaşı geçmiş erkeklerin aile yanında kalması konusunda önyargılarım var benim, ama başka türlü de para birikmez şehr-i İstanbul'da. Seninle aynı kafada bir kız da bulursan anca o zaman düğününü kendin yapar evinizi de ortaklaşa alır ödersiniz. Bu arada kiraya vereceğin para ile gireceğin taksit de aynı olmuyor başlarda maalesef. Kiraya 3 bin lira verdiğin muhitte ev almak istediğinde taksit 5bin civarı oluyor. Zaman geçtikçe taksit aynı kalıyor kira yükseliyor, şanslıysan maaşın da artıyor. Bir şekilde dengeyi buluyorsun. Ama ilk 3-4 sene kolay değil.
Yaptım mı, yaptım. İyi ki yapmışım. Şimdi oturduğum evi şimdiki gelirimizle alamazdık. Başta sıkıntı illa çekilecek, sponsor ana-baba yoksa. Biz sponsorluk istemedik, yetişkin olmak istedik.

@babilbaliği sorun o ticari gayrimenkülu bulabilmekte. Euro bu kadar artmasına rağmen bir sene evvelkiyle euro bazında aynı satış fiyatı eden mal bulmak kolay değil.

Serpme kahvaltıdan daha güzel bi şey görmedim ben. Açıkhava, oturduğun yere gelen onlarca çeşit kahvaltılık.. zaten az getiriyorlar, tadımlık alınca hepsinden doyuyorsun. Çaylar doldukça muhabbet.. En güzel bi şey..

bi şeye sinirlenip başlık açmışsın. anlaşılmıyosun şu anda.

sen de bendenmişsin. seni gayet iyi anlıyorum.

1. al benden de o kadar.
zaten sırf salatayla bir öğün geçirmeye anlam veremiyorum.
birkaç kere özenip denedim, ama bana göre değil.
ana yemek olarak ızgara tavuk tarzı bir şey yersin, yanındaki salatayla yetinmiyorsan bir de ayrıca salata istersin mesela.
buna varım.
ama salata salatadır.
tavuklu da olsa ben kendimi yemek yemiş gibi hissetmediğim gibi, bir de lezzeti bana hiç cazip gelmiyor.

2. güzel ve uzun bir brunch ya da normal kahvaltı güzel oluyor bence açık havada.
yani orada para verilen şey kahvaltıda yediklerinden ziyade, yaptığın keyif ve tembellikle birlikte ortamın tadını çıkarma.

Serpme kahvaltı çok güzel . Aşırı ağır yemek yemeyi severim bana kalsa Akşama kadar otururum serpme kalvaltının başında.

dışarıda kahvaltı para tuzağı ben bi onu bilirim.

Serpme kahvalti ile tırtıllı salataları karsılastırma gözünü seveyim ya. İyi malzemelerle donatılmış bir serpme masası iskenderi filan sollar. Sabah-Aksam yiyebilirim. Ben koca tabaklarda salata ve makarna yiyenlere kılım sadece.

Salata konusun haklısın ama serpme kahvaltıya söz söyletmem. :)

serpme degil de su kahvalti tabagi olayi baya kotu. soguk haslanmis yumurta falan.
isyaninda genel olarak haklisin kardes.

Salata tercih meselesi ben de yemek yerine salata yemem ama serpme kahvaltinin olayı yedigin şeyden ziyade guzel bir yerde yapilmasi. Ama lezzet ve tatmin bakımından ev kahvaltisi gibi degil tabi. Guzel bir yerde olmayacaksa serpme kahvalti yerine pogaca borekle gecistirilir yani.

etli salatalara bayılırım. fakat artık tavuk yemiyorum.

serpme kahvaltıya lütfen kötü bir sey söylemeyelim.

hadi salata neyse de mantıklı argüman sunmuşsun ama kahvaltıya neden uyzsun anlamadım? fiyat ise olay lüks mekanlarda da yedim diyorsun. demek ki fiyat olay değil?Samimiyetsiz mi geliyor ?Sebep nedir?

Direkt aklıma bu geldi. Resmen 12'den sonrasının resmi müziği olarak kodlamışım aklıma: www.youtube.com

www.youtube.com

-riff cohen - meshoch be gufi: www.youtube.com

open.spotify.com

dj shadow - midnight in a perfect world
sneaker pimps - 6 underground
thievery corperation - until the morning
massive attack - exchange
röyksopp - sparks, here she comes again
phantogram - answer
the xx - dangerous
gorillaz - el manana
emancipator - minor cause
tycho - adrift

kanye west - heard 'em say
the roots - tip the scale
souls of mischief - 93 til infinity
the pharcyde - passin' me by
masta ace - good ol love
common - the 6th sense
j.cole - sideline story
drake- over my dead body

bir gece boyu götürür sanırım.

www.youtube.com

şu anda dinlediğim: www.youtube.com (air'ı komple öneririm)

somafm.com

www.youtube.com where down we go
www.youtube.com nu man o to
www.youtube.com gafsa
www.youtube.com nazende sevgilim
www.youtube.com endless
www.youtube.com kimse bilmez
www.youtube.com wolf & i
www.youtube.com fikrimden geceler
www.youtube.com dust it off
www.youtube.com perfection

Michael Jackson - One day in your life

Aklıma lana del rey ve London grammer geliyor.

o güzel nezih ortamı bozan tofaşlıları kınıyorum. sorunun da mangal değil anladığım kadarıyla.

karışmayın insanlara bırakın mangal yapsınlar

güvenliğinizi tehlikeye atabilecek ne olabilir mesela köz mü sıçrayabilir

türkiye' de yaşamıyorsunuz galiba. başıma gelebileceklerden bihabersiniz zira.

derdim nezih ortam falan değil. kimse kimsenin bangır bangır müziğini dinlemek zorunda değil. gözle ve sözle taciz edilmek zorunda da değil.

kasaptan yarım kilo kanat al, arabayı çek yanlarına sende mangal yap

Maalesef başkasını rahatsız etmediği müddetçe o kişilerin özgürlük alanına müdahale edemezsiniz. İhbar etseniz neye göre edeceksiniz? tabiri caizse "bir tarafıyla gülmek" tepkisiyle karşılaşırsınız.

Adam orada özgürce takılıyor. Bu ihtimal her yerde var. Önlemini siz almak zorundasınız. Misal; tek başınıza ormana kamp yapmaya giderseniz, kaybolma riskini göze almışsınız demektir.

Biber gazı falan taşıyın üzerinizde.

Ben biliyorum orayı. Sapa bir yer değil. İpsiz sapsız olabilir ama bir bağırsan yardımına gelen olur. Ayrıca karayolunun hemen yanı. Eğer bir tehlike sezdiysen karakola gidip burada böyle bir durum söz konusu diyebilirsin. Alkol varsa kesin gelirler. Belediye de ilgilenebilir. Yine de biber gazı falan taşı

zevkler ve renkler tartışılamaz.

Zevkler ve renkler tartışılamaz +1

Ben de kişisel olarak tercih etmiyorum ama ne uyuşturucu bataklığı ne de robotluk konusuna pek katılmıyorum. Tabi ki bu şekilde olan mekanlar var ama bu ne sadece bu müzik türlerine mahsus ne de her mekan ve ortam bu şekilde. Güzel örneklerini gördüm, özellikle Fransa ve Hollanda'da.

Techno candır. Herkes her müziği sevecek diye bir kural da yok. İyi müzisyenler tarafından icra edilen elektronik müziğe laf eden karşısında beni bulur.

Şunu tabi tuvalete kezzap diye dökmek gerek: www.youtube.com

Ama bu ayrı bir mevzu: www.youtube.com

neden?

kimi zevkin kültürel ve sanatsal bi alt yapısı vardır ve belli bakış açılarından onda iyi güzel hoş ya da çirkin bişey olduğunu iddia edebilirsin.

sizin eğlence anlayışınız farklı olabilir. buradan bir müzik türü ile ilgili genelleme çıkmaz.

benim için de techno'dan techno'ya değişiyor

bu da techno şarkı. ben hastasıyım

www.youtube.com

techno bir türdür bu arada. techno=elektronik müzik elektronik müzik=hapçı şeysi felan

bunlar çoğu eşitlik gibi minik önyargılar ve bilgisizlikler

cevap hakkı editi: 'techno çalan klüplerde malum şeylerin satışı normal görülüyor', ' derken kimden bahsediyorsunuz, kim normal görüyor? neyin kafasını yaşıyorsunuz? ''balkan müziği partisinde herkes sadece alkol alıyor'' derken nereden biliyorsunuz?

genelledikçe saçmalaşıyor tezler böyle, bayılıyorum.

size silah dayayıp zorla bu mekanlara götürüp zorla uyuşturucu satışını normal gösterip zorla içirmeye kalkan kimse yoksa, sizi ilgilendiren bir şey de yoktur. içmeyin, gitmeyin. Giden, eğlenen, madde kullanıp eğlenen, madde kullanmadan eğlenen vs. insanlar hakkında genelleme uyduracak hadde sahip değilsiniz. Birilerinden onay almayı başarsanız da değilsiniz, başaramasanız da değilsiniz. Kabullenmek çok zor gelebilir şu an ama, bunlar sizin ön yargılarınız. onları sevip okşayabilirsiniz. biz okşamayız :)

Bizim ülkemizde eğlence anlayışı Demet Akalın veya Gülşen çalarken karşı masadaki kızı/erkeği kesmekten ibaret.Birçok ülkedeki eğlence anlayışı çoğunlukla Techno ve House müziğe kaymış durumda. Techno kültürü gerçekten çok başka birşey. Benim gözlemlerime göre bu müziği seven insanlar diğer tarz müzik seven insanlara göre mekanlarda çok daha fazla eğleniyorlar.Hayatımda uyuşturucu kullanmadım ama techno çalmayan bir gece klubünde zerre eğlenemem mesela. Techno'nun yanında playlisti iyi olan ve geçişleri güzel yapabilen bi dj de olursa efsane bir gece olur o gece benim için.

@otonomo

bu konuda bilgim yok evet kabul ediyorum. ama uyuşturucu konusunun genelleme yapılabilecek boyutta olduğunu bi ben mi görüyorum? nerelere gidiyosunuz siz? neden balkan müziği partisinde herkes sadece alkol alırken techno çalan kulüplerde malum maddelerin satılıyor olması normal olarak görülüyor? burdan bi çıkarım bu çıkarımı yapmak hiç de zor değil. bu arada o linkteki tarzı ben de seviyorum. 2. olan:)

@pinkman1

techno çalan kulüplerde kimse kimseyi kesmiyor mu sizce? bizde demet akalın varsa avrupa ya da amerikada da zilyon kere izlenen popüler bir müzik mevcut. bizde demet akalın dışında iyi müzik yapan ama technocu olmayan kimseler olduğu gibi.

@khiron

o kadar olmasa da evet o tarz bir yaklaşım olabilir benimki de.

insanı hipnotize eden bi tür ilk olarak.
tam anlamıyla müzik olarak görmüyorum ben. ambiyans.
uyarıcı madde endüstrisi ile ortak amaçta olduğu kesin bence.
bu işi yapan bi arkadaşım var, cazcıydı ama dj oldu sonradan, arada gidiyorum da performanslarına fenalıklar fenalıklar yani :))
zevkler ve renkler tartışılmaz yazanlar üyeliklerini silsin. burada başka bi şey yapmıyoruz çünkü.

bahsedildigi gibi, sadece techno alt dali degil de elektronik muzik diye bakmak daha iyi olur degerlendirmek icin. gerci elektronik muzik demek bile dusundurucu. massive attack de elektronik muzik yapiyor ama dinlerken dans etmiyoruz.

techno bundan neredeyse 30 yil once detroit'te dogmus bir cesit kultur. yani eger bir ozentilikten bahsediyorsaniz 30 yillik bir ozentilikten bahsediyorsunuz. tabii o zamanlarda ciktigi gibi kalmadi. surekli gelisti ama gelenekselligini korudu. caz muzik de 1920'lerde ciktigi gibi degil. avrupalilar alip baska bir seye donusturdu. herkes birbirinden etkilendi. house musik chicago'da dogdu fakat gunumuzde ibizalilar bunu baska bir duzeye tasidi mesela.

insanlar neden seviyor? oncelikle bu muzigi sevenler dans etmeyi seviyor. dans etmek de kimi zaman o bildigimiz turlu figurleri olan danslar degil, sadece ritme gore yapilan hareketler olabiliyor. bu turun kendini surekli tekrarlayan fakat zamanla progresiflesen hali insanlarin hosuna gidiyor. uyusturucunun elbette etkisi var ama sadece buna mal etmek yanlis olur.

---sanatsal boyut kismina hos geldiniz---
ki en sevdigim bolumdur. oncelikle elektronik muzigin EN BUYUK ozelligi, cogunlukla tek bir kisinin elinden cikmasi. rihanna sever misin? tamam sarkiyi o soyler ama produksiyonu kim yapar? enstrumanlari kim calar? techno gibi turlerde orkestra (yani produktor) tek bir kisidir. belki yeterince armoni yoktur -ki bu da muzik turunun ozelligi cunku o sirada dans ettigimiz unutulmasin- fakat tek bir sarkinin cikarilmasi aylar surer. o sirada produktor hem davulcudur, hem klavyeci, kimi zaman saksofoncu ya da gitaristtir. 80'lerden kalma bir synthesizer ile simdiye dek ortaya cikarilmamis sesleri bulmaya calisir. zaten konu bu, ses. yani muzigi muzik yapan sey olan ses, bu muzik turlerinde daha bir onem tasiyor cunku devasa hoparlorlerle bir grup insana caliniyor. iyi uretilmis olmak zorunda. armoni bir kosul degil.

bir de sizin neye techno dediginizi bilemiyoruz su an. belki techno bile degil bahsettiginiz. fakat daha once de bahsedildigi gibi, techno var techno var. cope atilacaklar var. gaziosmanpasa'da calinan var, berlin'de ya da hamburg'da calinan var. belki aradiginiz yeri bulamadiniz, belki de bu tur sizin turunuz degil. ama tabii ki zevkler ve renkler tartisilmaz. nargile sevmem ama neden sevildigini sorgulayamam.

ekleme: tum bunlardan sonra bazi sorulariniza ufak cevaplar vermek istiyorum.

"bu muzikler nasil oldu da bu kadar populer oldu?"
hatta buna soruyla cevap verilir. belki de siz hayatta yokken var olmus bir populariteden nasil haberiniz olmadi?

"eskiden de gece kuluplerinde boyle seyler mi calinirdi?"
kisa cevap: evet. uzuncasi, bahsettigim gibi, muzik evrildikce degisti ama temelde ayni turde muzikler caldi. 80'lerdeki bir gece kulubunden su goruntuler: www.youtube.com
baksaniza muzik yine 110-130 bpm araliginda. insanlar yine ayni edgy'likte. uyusturucu da vardir kesin. yani bu olay hep vardi. siz farkina varamamissiniz.

"techno ve benzeri" kalıbıyla elektronik dans müziği dünyasının tamamını genellemek doğru değil.

hoşlanmamanız gayet normal. dünyada da hoşlanmayan insanların var olması normal. insanlar zaten bunların çalındığı yerlere sohbet etmeye değil, dans edip eğlenmeye gidiyorlar.

elektronik dans müziği yeni değil, üstte de yazıldığı gibi 70'lerden beri var.

rock ve cazdaki kadar olmasa da, elektronik müzik üreten virtüözler de var. sanat erbabı derken de, örneğin fazıl say'ın bir elektronik müzik sanatçısı olan mercan dede'yle çalışmalarını dinleyebilirsiniz.

ayrıca spor esnasında sağlam motivasyon sağlıyor.

nadiren iyileri var. çoğu çöp.

techno diyince aklıma berlin ve paul kalkbrenner gelir.

"ben bu müzikleri sevmiyorum. zira bunların çalındığı yerler tam bir uyuşturucu bataklığı."

70lerde de hippiler blues ile uyuşturucu çekiyorlardı. "ortamları leşti". Hendrix ve Joplin uyuşturucudan gitti. Gelmiş geçmiş en büyük saxcı Charlie Parker kafayı çekmeden sahneye çıkmıyor, Miles Davis'den para dileniyordu.

yanlış mantıkla düşündüğünün farkına varırsın umarım. hoşlanmamak başka, tüm müzik türünü gömmek başka.

elektronik muzigin geneline bayiliyorum, sadece uyusturucu batakligi kuluplerde degil, evde ve calisirken de dinliyorum. ayrica o uyusturucu batakligi kuluplerde uyusturucu satilmiyor, birisi getirirse olur, onu da alenen icmezsin.

uyusturucu ile bir muzik turunu birlestirmek de sacma.

sevmiyorsan dinlemeyebilirsin.

"bunların çalındığı yerler tam bir uyuşturucu bataklığı"

hahah sen dinleme ulan ayı

www.youtube.com

bu techno mu? bundan nefret etmiyorum mesela oturdum ders çalışırken dinliyorum

house bu. zorlarsak pop-house diyebiliriz.

7

güzel soru. 8
amme hizmeti: bashny.net

21 ve 5.

ama en çok 21.

7 belki 10

2

Bu çok sık değişiyor. Genel olarak 17-18-19 üçlüsü, bir yerde nerede durduğumdan ziyade çevremin güzel olması, insanın bol olması daha önemli.

"Ambivert"üm insanlarla olduğum kadar, yalnızlıktan ve keşfetmekten keyif almak da çok önemli, o yüzden 15'te de çok kendimi gördüm. Hatta hayata bakışımın ta kendisini 15'te gördüm en çok, 15 pozunda çok da fotoğrafım var ama o üçlü ile 15 arasında bir karara varamadım. İkisi de çok içimi ısıttı.

Bu hafta ise bir ton başarısızlık üst üste geldi; bu hafta çok 7 bir hafta idi.

3

8 ya

6

5-8-21 arasında gidip geliyorum her gün.

21

14

14

5

15

21 ya da 13. daha çok 21

13-21

Şahaneymiş. 8

Ahaha tamamen 9!

5

21

7

:/

1-21

bu aralar 8

1

21. Kendi içimde. Dışarıya karşı çok değişken.

@tepedeki psychedelic adam gözlerden kaçmasın. 2 diyorum.

21

21.

8.

8 maalesef.
streamable.com

13 ve 8

Uyan bir şey bulamadım.
Hepsinde bir endişe, korku varmış gibi geldi bana. En mutlu görüneni bile tedirgin.

1

verilen cevaplardan anlasıldıgı gıbı duyuru ınsanlarının cogu mutsuz ve depresyonda, cevapları okurken bunu dıkkate almak lazım:))

10

21-19

15

yalnızlığından keyif alan, pozitif, kendine güvenli.

son zamanlarda genellikle 8.
ama bazen 1, bazen de 4 olduğum olur.

bir introvert olduğumu zaten biliyorum e dolayısıyla da 8 diyorum yani bildiğim şeyi bana söylüyor ama olsun.

hehe çok iyiymiş :)

15

tekrar düşündüm de aslında 20
yerimden memnun değilim ama 15'e inmek istiyorum :)

Aslında ilk bakışta 10 diyecektim ama sonra düşününce her zaman sağlam yerlere basma gibi bir kaygım olmadığını fark ettim. O yüzden 15.

4 olmak isterdim :)
ama Türkiye geneli 21'iz şu ara

boyu farketmez hepsinde öğrenilir.

ayaklar yere bassın.

abi daha önce çok soruldu cevap verdik hep. bi arama yap istiyosan duyuruda.
o fiyata sadece midi klavye alabilirsin ama.
altyapı için diyosan eğer ikinci el midi klavye + ses kartına paran yeter.
laptop macbook ise güzel bi midi klavye alırsın o da yeter.

arattım hatta sizin yazınızı bile gördüm kaç yıllık piyano çaldığınızı bile hatırlıyorum düşünün. ancak ses kartıyla ilgili bir bilgi bulamadım, ve piyano çalmak değil amacım sadece altyapı diyen bir kişi bulamadım. midi klavyeyi de arama vasıtasıyla öğrendim biraz önce. laptopla nasıl işler bilmiyorum. lütfen ön yargıyla yaklaşmayın hemen. cevap için de teşekkürler, ikinci el midi klavye ve ses kartı mantıklı sanırım. ama sorum baki, laptopa nasıl bir ses kartı alınabilir?

Merhaba,

ses kartı laptop'a harici olarak usb'den bağlanabiliyor.

midi klavye için önerim çok pahalı da olmayan şu ürün:

www.mydukkan.com

bütçene göre midi klavye şu olabilir: www.sahibinden.com
(ilanla bi ilgim yok)
ses kartı konusu biraz karışık. çok seçenek var ve pahalı. kullanmadığım bi modeli de tavsiye etmek istemiyorum açıkçası. buradan alperz'ye mesaj gönder belki bi şey önerebilir. izmir'deysen de kullanmadığım bi ses kartı var ödünç verebilirim 3-4 aylığına.

evet o madde yanlis olmus. duzelttim.

Yüzde sıfır çomarmışım teşekkürler mayes
Suriyeli ev arkadaşım oldu, biseksüelim, tesbihim yok, annem çöpe atma konusunda bizi iyi yetiştirdi.

0

10% bende. son seçenekten.

kadın sürücüye neden yardımcı olmak gerekiyor ki? kadınlık bir engel mi? o dahil son seçenekle birlikte yüzde 20 çıktım.

ek: bir de ayağımda batık tırnak var. dokununca bile acıyor. biri basarsa ünlemim olur muhtemelen. yüzde 30 etti.

ben de sıfır nerdeyse. geyleri çok şeyapmıyorum ama çok iğrenç de demem

Yuzde 10. Tespih cekiyom

Comar sifati hali hazirda bir kaliba indirgendi. senin kriterlerini bir sifata sigdirmak cok zor. Alakasiz ornekler vermissin.
-suriyelileri hem comar dedigimiz kesim hem de muhalif kesimin %90i sevmiyor. kendimizi kandirmayalim bu konuda.
-ayaga basma maddesi cok abuk bir ornek. hemen hemen herkes tepki verir. Comarlikla kisitlanmaz.
-sira verme konusu da boyle.
-muhalifler akplilerden akplilerden muhaliflerden nefret ediyor.
Kendinizi olumlamak icin basit kriterler kasmayin ;)

%100 premium ultra deluxe çağdaş çıktım.
tişikkirlir mayeskuel!

şimdi anlıyorum olayını da işin içine para katmadan yapmaya çalış. senin 5-10 tl dediğin birinin öğle yemeği parası olabiliyor, bilemezsin.

Bunlar çomarlıktan çok anti-sosyallikle ilgili. Asıl çomar sensin mesela.

geçerliliği olmayan bir anket. o yüzden 0 bile değil.

%35. En azindan samimi cevaplar verdiğimi düşünüyorum.

%10. Ayağıma basan özür dilemezse çok bozulurum, lafımı esirgemem.

%0

Bu teste eklenecekler:
ayakkabılarımı daire kapısının dışında bırakırım %5
yaya geçitlerinde yayalara yol vermem bir araç sürücüsü olarak %5
park yeri yoksa kaldırıma ya da yaya geçidi üzerine park ederim %15
çöp atacak yer yoksa cebime koymam yere atarım %10
sokaktaki hayvanlara karşı sevgi merhamet beslemem %20
sokakta oynayan çocuk gürültüsünden hoşlanmam %10
kapalı ortamda izin almadan sigara içerim %15
saunada izin almadan taşlara su dökerim %5
gösteriş, pahalılık, marka önemlidir %10
trafikte bisikletlerin olmasından rahatsızlık duyarım %10

yüzde 20 çıktı da birilerinin sevmemek neden çomarlık olsun? nefret suçu değil bu

soruna cevap veriyim sonra siliniyor yazdığım: yüzde 20 çomarım.
yazdığım cevabı sildiren kişi yüzde yüz çomar ama ona eminim.

0 çıktı valla, ama herkesin içinde bir çomarlık vardır. benim de vardır elbet; ama sorularda yok demek ki bana uyan.

suriyeli, gay, bir dönem elim dolu olsun diye tespih çekme, trafik (çünkü kimin ne olduğu belli değil ve gittiğim yol çok yoğun - otoban ağırlıklı) (ha yol veririm yaya ve zordaki arabaya), sıra, para (bazen)

60-70 yapıyor.

%10. suriyelileri sevmiyorum. Dershanemin olduğu semt resmen Suriyeli kaynıyor. Daha iki gün önce biri arkadasimin telefonunu gasp etmeye kalktı. Her yerde kendi dillerinde tabelaları asmışlar.Bunu bir kürt yapsa linç edilir ama.Kürt olmadığım halde benim bile kanıma dokunuyor. Vergi vermiyorlar. İki saniye bahçeye çıkalım teneffüste diyoruz.15 tane surüyeli yanımıza gelip abla para abla ekmek abla mendil diyor. Yetişkinleri resmen gözleriyle soyuyor.niye seveyim ben bu insanları? Yaratandan ötürü bile sevemiyorum. Sorry.

gezegen olan pluton'un maddeleri de dahil sıfır puan.

peki suriyeliler seni seviyor mu? (100 pts.)

geçerliliği elbette yok... ama bu kriterlere göre, yüzde 20 çomar çıktım.

akplileri ve suriyelileri sevmiyorum. hey dostum, ama suriyelilere kendimce yardım etmişliğim ve akpli olup takıldıklarım da var.

Olmam.

olmam

olurum. hem de ne

O sevgiliye agiz burun dalarim. Köpek baliginin akvaryumda ne isi var bir. Insanin akvaryumda ne isi olur iki.

sevgilim olsa da ayarlasam. süper fikir.

Aslında olurdum ama olmam. Akvaryum dalışı olduğu için olmazdı, hayvanların oraya buraya tıkılmasını istemem ama denizde olacaksa ve kafesteki biz olacaksak o zaman isterim.

daha bir ölüm garantili bir şey olsaydı olabilirdi, bu haliyle çok belirsiz.

olmam. ne cay icerim ne turk kahvesi'ne katiliyorum.
macera hediye etmek istese daha guzel secenekler var.

Yoo yoo yoo. Tek fobim olan kopek balikli belgesel bile izleyemiyorum ben. Bir de birlikte dalış mi yapacağim?

Bir de ne kadar korksam da hayvanların oraya hapsedildigi gerçeği de var tabii.

Asla gitmem.
Hayvanları kullanarak rant elde eden bi yere gidemem.
Ama doğal ortamda dalış olsa, bu hediye üzerine ona evlenme teklif ederim hatta kaçırır zorla evlenirim dfghklş

hayvanat bahçeleri gibi yerlerin kapanması, hayvanların zorla tutulmaması için savaş veren derneklere üyeyim, mutlu olmam. sen de para kazandırma oralara.

Olmam. İçinde hayvan sömürüsü olan herhangi bir şeyi hediye olarak görebilmesine sinir olurum hatta.

olmam. onun yerine hiç gitmediğim bi müzeye götürsün.

eh işte.

ben güldüm eğlendim ama katılım az ve zayıftı.

gayet eğlenceliydi her zamanki gibi. sonuçta amaç kim neciymiş falan değil. gırgır şamata.

herkese tesekkurler efenim.

evet, bence de.
tabii, her zaman olduğu gibi, bu sefer de "aa, bu böyle miymiş?" diye şaşırdım. nedense o kişinin yazdıklarıyla görüntüsü arasında ister istemez bağ kuruyorum.

mesela burada verdiği cevaplar çok olgun olanlar genç, gırgır ve şamatasına yazanların orta yaşlarda olması beni şaşırttı :)

bir de serzeniş filan değil ama herkes "en havalı", "en güzel" fotoğraflar yerine direkt normal çekilmiş fotoğraflar koysaydı daha çok iyi olurdu. belki de çirkin hasedidir bu yaptığım, bilmiyorum :P

Güzel vakit geçirdim ifşalara bakarken. Ancak kiminle konuştuğumuzu, yardımlaştığımızı bilmemek de ayrı bir keyif veriyor sanki. İfşalar gizemi ortadan kaldırıyor, bu da dezavantaj gibi geliyor bana.

@m e b senden sonra sidik yarışına döndü olay.
merak ettiğim 1-2 isim vardı. onları da görmüş oldum.
sıradaki ifşayı bekliyorum.

kısa aralıklarla ifşa yaptım diye benle ilgili soru açan sen dğeil miydin, ben mi yanlış hatırlıyorum.

senle alakalı değil, ifşanın neden yapıldıgıyla alakalı bir duyuru acmıstım.

tüh kaçırmışım.

çok baş döndürücüsün.

örümcek adamdaki oktopus,, uranyum lazım mı abi?

dosta güven, düşmana kas darbeli yırmıh veren cinsten :)

Ne güzel manzara be...

@nocturness teşekkürler

@basond uranyum lazım her zaman iyi kafa açıyor :))))

@m e b eyvallah :))

@md11 öyleydi ya, gerçi oraya çıkışın dimdik inişi ayak ön parmaklarına ölüm oluyor

ssg + jude law = sen

dün müşterilerimizden bir asker ile konuştum. kısa dönem mi yoksa uzun ast. mi yapacağımıza biz karar vermiyormuşuz. bir sınav yapılıyormuş ve onlar sonunda sana ne olacağını söylüyormuş. bana hiç inandırıcı gelmedi ama adamın asker kimliği var. bilemedim.

aynı durumdayım ben de. asteğmen yapan arkadaşlar baya rahat olduklarını söylüyorlar. tabi hepsi batı bölgelerinde.

Sınav kalktı arkadaşlar sınav öncedendi bunu baştan söyleyeyim.

Ordunun ihtiyacına göre asteğmen olursunuz ve evet elektrik elektronik mezunu genelde mesleki asteğmen olur. Kısaca adından da belli orada asker bulunduğun süre orada kendi işini yapıyorsun.

Maaşı da gayet iyi sanırım 3000tl veya 3500. Belki 2700 de olabilir bilmiyorum. 2700-3300 arası diyelim. Yanı gayet iyi.

Diğer taraftan dilerseniz asker olarak devam edebilirsiniz hayatınıza.

Diğer taraftan diğer askerler gibi koğuşta kalmazsınız kendi lojmanınız olur. Memur gibi takılırsınız. (Genelde) (ekstra nöbetiniz olmazsa.)

Hatta ekstra nöbetiniz olmazsa hafta sonu asker bile değilsiniz. Lojmandasınız.

Kısa dönem yaptım. Yazarken bile inanması zor geliyor ama böyle.

Ha şunu söyleyeyim. Askerlik askerliktir. Net! Yine sevdiklerinizden ayrı kalacaksınız.

askerliğin en iyisi en kısa olanıdır merak etme.

Benimle ayni donem astek olan bir devrem kısa donem oldugumu ogrenince gozleri dolmustu.
Alemdag ve cekmekoyde yaptim askerliği.
Bence kesinlikle kisa dönem. Ama bu cok da tercihle ilgili degil. O donem sizin bransta astek'e ne kadar ihtiyac olduguyla ilgili ve kimin astek kimin kd cikacagi tamamen sans.
Sinav yapılıyor ama formalite. Sinavi cok iyiydi o yuzden astek oldu gibi bir sey yok.
157 gun askerlik yaptim. Kendi donemimdeki asteklerin neler yasadigini da birebir gördüm.
Ben ozenmedim sahsen. Emir almaya, duygusal ve fiziksel ezilmeye falan dayanikliysaniz sizin icin sorun olmayabilir.

sizin dönem mezunlarına daha çok mesleki çıkıyor diyen halt etmiş. biz de vardı pırıl pırıl amerika'da y.lisans yapıp gelmiş bir eem. garibim yer temizlerdi, çay götürür getirirdi ama kendi devreleri arasında 6 kişi arasında birinci sıradaydı aklı selim olarak. çok eem gördüm ama bir tanesi meslekçiydi. o da garibim öyle bir yere gitmişti ki kışla dışına bile çıkamayacak bir yeri kurada çekmiş. para biriktirmiştir olsa olsa. zaten askerden sonra evlilik fotosunu gördüm fb'de.

sınav falan yok, o geçmişte kaldı. istersin gelir, istemezsin gelir, istersin gelmez, istemezsen gelmez durumu var şu an.

er, sorumluluğu yoktur. 5.5 ay-6 ay yapar gelirsin. saat 5'ten sonra kışla dışına çıkamazsın. en fazla kendini hasta yaptırır hastaneye gidersin. hafta sonun bir komutanın dudağı arasındadır. nöbetin olmayacak, komutanın izin kağıdını imzalayacak da dışarı çıkacaksın.

asteğmen; sorumluluğu vardır. bazen tkm komutanı olur, bazen başka bir şey. ama sorumludur. maaş alır, terör bölgesinde değilse saat 5'ten sonra çıkar gider. nöbeti olursa nöbet tutar. maaş alır, güzeldir.

iki komutanım vardı. biri yzb, diğeri yarbay. allahtan yarbay, işi yüzbaşına bırakmıyordu da işlerimi onla hallediyordum. yzb ile çalışsaydım hayatta bir daha askere gitsem asteğmen olmak isterim demezdim ama yarbay işi bilen adam olunca bin kez askere gitsem yine asteğmen olarak gitmek isterim.

arttırıyorum. kısa dönem er mi yoksa yüzbaşı mı? yine de kısa dönem er.
asteğmenlik şöyle bi şey, rütbelisin ama kimse seni siklemiyor. subay astsubay arasında da sevilmiyosun, her işi sana kilitliyolar, er/erbaş zaten seni kesinlikle dinlemiyor. en beter işleri de sana yaptırıyolar.

askerlikte ne kadar az sorumluluk o kadar rahat kafa.

6 ay neredeyse yapılacak zaten, bi 6 ayda daha yapıp hem baya para alabilirsiniz hem de denildiği gibi memur gibi gider gelirsin.

ama etraf o kadar kötü ki askerde de ne kadar az kalınsa hayati tehliken daha az :/

2009'de elektronik ve haberleşme müh mezunu olup askere başvurdum. aralıkta. hala aynı mı bilmiyorum ama; bize kıytırıktan seçme hakkı veriyorlardı ve asteğmenliği seçtim. 2 tane asteğmenlik var. birisi mesleki diğeri de 3 ay acemiliği olan 3 ay boyunca süründüren bi asteğmenlik. bana mesleki geldi. şınav dahi çekmeden acemiliğimi 15 günde bitirdim. yaptığım en ağır egzersiz 100-150 metre koşmaktı. denizciydim bi de. çok da uzatmayım, 30 yaşımdayım ve benden daha rahat askerlik yapan başka insan görmedim hala. albaylar bana "siz" diye hitap ediyordu.

1 sene boyunca izmir bornovada evde kaldım, askerlik foça deniz üssündeydi. servisle gidip geldim vs vs. foça da yüksek makine mühenisi bi abi vardı, kısa dönem. yedek subayları ne zaman görse "ah konuşabilecek birisi buldum" diye sarılırdı bize. adam oturmuş hesaplamış ve saat bazında kısa dönemler uzun dönemlere göre daha fazla birlik içinde kalıyor demişti eheh :) neyse de işte koşullar değişmediyse; mesleki asteğmenlik en güzeli.

denildiği memurluk gibi geçiyor mesleki asteğmenlik. yine de, aylık 20 bin lira maaşa bağlasalar askerlik yapmam.

askerlik dönüşü iş ararken bana ulaş. belki yardımım dokunur. meslektaşız sonuçta :)

aynı soru benim de kafamı kurcalıyordu gittim 5.5 ay paşa paşa yaptım geldim.T.C. sınırları içerisinde olabilecek en rahat, en güzel, en kebap yere gönderdiler beni. Zor bir yere düşseydim işin regi değişirdi.Geri döndüğümde pişman olmadım, bugün gidecek olsam yine "hiç bulaşmayım abi, kısa dönem yapıp geleyim" derim.

Askerliğin kisasi makbuldur.

er diyenleri ciddiye alma. hiç subayla rütbesiz asker bir olur mu kardeş?

kısaymış... madem zaman o kadar önemli, hiç gitme, bedelli bekleyip hükümet yala. anlamıyorum şu kafayı hiç.

kaldı ki asteğmenin kışlada geçirdiği vakit kısa dönem erden daha azdır. ersin la. haftada bi gün belli bi saat dışında çarşıya çıkmak dışında hep askeri üstesin. kısa olsa ne olur?

kesinlikle asteğmen. bi kere askerliği adam gibi yapmış olursun. harbiyeli veya dış kaynaktan gelen subaylar kadar olmasa da bi subay, askerlik, sorumluluk bilinci oluşur kafanda.

kısa dönem er dediğin şeyin %99'u kız gibi her işten kaçan, bi an önce kaçıp gitmek için gelmiş, ne askerlik eğitimine haiz ne de bilincine sahip, verilen telkinler neticesinde mantığı da nizamiyede bırakıp kışlaya giriş yaptığı an mala bağlamış insanlardan oluşuyo. adamlarda zaten istek yok ki. bu kadar az iş yapıp da bu kadar ağlayan başka tür asker görmedim askerliğim boyunca. 4 yıllık üniversite mezunu olunca kendini bi bok sanıyo herifler. konuyu dağıttık.

ben bazı konuşmayı bilmeyen uzmanların ağız kokusunu çekip 50 kişilik koğuşta ayak kokuları eşliğinde uyuyup hiç siklenmeyen bi insan olmak istiyorum dersen, buyur er olarak askerlik yap.

asteğmenlik için sınav falan yok. yedek subay olmak istiyorum seçeneğini seçebilirsin en fazla. gerisi kader. öyle her seçen de yedek subay olamaz. şansa çıkarsa çıkar. bölümün tam yedek subaylık. çıkma ihtimali yüksek, eğer seçersen.

ikincisi: "asteğmenlik rahatmış, hep batıdalarmış" lafını ancak askerliğini yapmayanlar söyler. öyle bi şey yok. askerlikte rahat diye bi şey de yok, hep batı da yok. genelkurmay başkanından astsubay çavuşuna kadar herkesin işi zordur. öyle don satıp bilgisayar başında kod yazmaya benzemez. doğuya da gidersin batıya da. korkanın da çocuğu olmaz. asker olacaksın, türk bayrağının dalgalandığı her yer görev yerindir.

iki tür asteğmen var. biri takım komutanı, diğeri meslekçi. meslekçiyi askerden sayma. mesleğini yapıyo. 1 aylık eğitimde de bi bok yapmazlar. en kebabı bunların işidir.

maaş 3300'den başlar (takım komutanı tazminatı alamayan veya meslekçi asteğmenlerin maaşı. takım komutanı tazminatı alamayandan kastım: 2,5 ay takım komutanı eğitimi almış ama takımı olmayan, adestim subayı gibi kadrolar.), 5 bini geçebilir. ben kıbrıs'ta ada tazminatıyla beraber 4 bin lira maaş alıyodum. son maaşım da teğmen maaşıydı, 4800 civarında.

asteğmen olmanın muvazzaf veya sözleşmeli subay olma hususunda tek artısı hazır askerlik yaparken başvuruyo olmaktır. bi de 3 sicil amirin referans olursa işler kolaylaşır tabii. ama mühendis adamsın, napıcan orduda? aldığın paranın da bereketi olmuyo. zor iş.

normal subay neyse osun. sadece daha dandirik, angarya nöbetler sana kitlenir. tabur nöbetçi subaylığı tutsan ayda 3 nöbet tutacakken nizamiyede ayda 6-7-8 nöbet tutabilirsin. ama nizamiye nöbetleri de istirahatlidir. acil müdahale mangası da öyle.

nöbet yoksa mesai bittiği an iş biter. gez, toz.

asteğmeni muvazzafların pek siklemediği doğrudur ama bu biraz seninle de alakalı. erler siklemiyo diyene de götümle güldüm. beni siklemiycek eri sikinden tavana asardım valla. yeri geldi uzman bile çarptım erlerin önünde. her şey sana bağlı yani. sen siklenmiycek bi adamsan üsteğmen olsan yine takan olmaz. rütbenle alakalı değil pek. saygısızlık yapana da haddini bildirirsin. o rütbeleri boşa takmıyolar omzuna. kullanacaksın. bakma eratların gelip burda asteğmenlere salladığına.

bunlar dezavantajları-avantajları kardeşim. seviyosan, istekliysen seç asteğmenliği. sana göre değilse kısa dönem yap. ama ben olsam hayatta er olarak askerlik yapmak istemezdim, allahtan yapmadım da.

sorumluluktan kaçma. atik ol. muhtaç olduğun kudret bacaklarının arasında sallanıyo, unutma.

Benim arkadasim elek elek muh. Uzun donem yapti. Astek. Icinden gectiler. Dagda bayirda sogukta akla hayale gelmeyecek zor sartlarda. Memur falan sans isi. Boylesi de var.

Askerligin iyisi kisa olandir.

Askerlik gerçekten şans işidir. Bir yere düşersin keşke asteğmen olsaydım dersin, başka bir yerde keşke er olsaydım. Kariyerime odaklanayım, askerlik aradan çıksın kafasındaysan er olarak yap gel. Zaten asteğmen çıkman garanti değil. Meslekçiler ne yapıyor bilmiyorum ama normal asteğmen 9 ay maaş alırken bunlar 11 ay alıyor diye duymuştum. Kesin bilgi değil.

elektrik elektronik mühendislerine meslek kurası yedek subay çok çıkmaz çünkü "elektroniklik" iş zaten teknisyen astsubaylarla çözülüyor (ha benden önce mesaj atanlarda da varmış ama şunu söyleyeyim polatlıda 357. dönem meslek kurasıda ee'ci hiç yoktu eminim). onun dışında "elektrik mühendisi" isen, sadecece elektrik altını çiziyorum, askeriyenin işine yararsın ve meslek kurası olursun büyük olasılıkla.

ben makinacıydım, meslek kurasına tabi yedek subay. hakkari'deydi ana tayin yerim ve son ayımda 4200'lere kadar maaş gördüm 2015 tarihinde. hala diyorum bir daha "gel rain teğmenim hakkari'ye istihkam şubede 2 sene çalış bizim için" deseler düşünmem giderim.

----

takım komutanları 2.5 ay acemilik eğitimi alır, meslek kurasına tabiler 1 ay acemilik eğitimi alır. ilk tipin anasını sikerlerken eğitimde, meslek kurası'ndaki arkadaşlar bireysel olarak saçmalamadıkları müddetçe yapacakları en büyük şey içtimada fırçalanmak olur.

--------------

ve kesinlikle kısa dönem askerlik yapılmaz. bizimle aynı dönem kısa dönem yedek subay eleman istihkam bölüğünde 50 kişilik koğuşta kalıp, duş için -20 derecede 200 metre yürürken ben mesaim bitince kışla gazino'daki odamda 2 efes xtra içip uyuyordum yeni bir gün için.

omuzda rütbe her zaman iyidir.

her gün pringles yerdik.

mükemmel olurdu. inanılmaz güzel olurdu. ah ülen. kaçırdık adamı.

cem uzan yerine jet fadıl'ı seçtik.

örneğim için kusura bakmayın;

düzen değişirdi
düzülen hep aynı kalırdı,

yani bi bok değişmezdi

@bason +1

söylemeye gerek var mı mazot 1 tl olurdu :DDD

cemaatle anlaşırdı. ya da cemaat onu indirirdi.