sinema

(bkz: istanbul arkeoloji müzesi)

(bkz: public sex )

pera müzesi ya da istanbul modern
her ikisi de çok hoş cafelere sahip, gezdikten sonra takılabilirsiniz.

Biraz İstanbul dışı da Polonezköy'e gidin günübirlik, temiz hava alın. Şunları görün
www.polonyadan.com
img03.imgfotokritik.com
www.gezilecektatilyerleri.com

Sabancı Müzesi'nde Miro sergisi var, yeni açıldı.

orman.istanbul.edu.tr

Diss atin birbirinize.

tavuk sote rocks!

kremalı mantarlı tavuk

Bol baharatlı tavuk but şiş. Ben yapacağım bugün, beklerim.

Tavuk kanat ve bagetleri bahartla ve firina at, izgara tadinda çok güzel oluyor, ayni anda başka bir tepside de patates dilimleri pisirebilirsin.

körili tavuk

fajita

vatanda microsoft maus var. 3 senedir kullanıyorum. hem pil tüketimi düşük hemde taş gibi. 30 tl

@yorum onların üzerinde dpi ayar tuşu var mıydı?

kinzu v2

cdn.overclock.net

@neseranni: malesef.

Ben aylardır A4Tech'in DPI ayarlı, caps alma vs. konularında işimi oldukça kolaylaştıran bir mouseunu kullanıyorum, tavsiye ederim. Şuradan bakabilirsiniz ayrıntılı olarak: www.yenideneyim.com

ben uzun zamandır
www.gameekstra.com
www.gameekstra.com
ikilisini kullanıyorum. çok memnunum.

4 ekstra buton var mouse üzerinde. iki tarafta ikişer tane. mat bir yüzeyi var çok hoş plastik gibi bir hissi kesinlikle yok. yapışık yapışık bir hale gelmiyor. steelseries programını indirip istediğin dpi ayarında kullanabilirsin. üç farklı dpi profili oluşturup mouseun üzerinde bulunan tuşla bu profiller arasında geçiş de yapabilirsin. duruma göre biraz daha yüksek veya düşük dpi ayarına geçebilirsin yani. çok ağır değil ama elinden uçup gitmiyor da. özetle ben çok memnun bir şekilde kullanıyorum.

not: tabii bu ürün bir takımın (Na'vi) amblemini falan taşıyor bu da alıcı kitlesini daraltıyor. düz sensei raw falan bakabilirsin.

dışarda derken buzdolabını kastetmişlerdir.

mea maxima culpa +1, yanlış anlamışsınız geçmiş olsun, çok bozulmamış deyip de yemeyin derim tadı da çok kötü oluyor kusarsınız

et dışarıda bırakılırsa bozulur. kokusu değişmiş, bakteri üremiştir, zehirlenirsin.

Oda sıcaklığında bekler mi? Gece balkonda bile zor bekler, dolaba konacakti. Geçmiş olsun yemeyin onu.

Dışarıda üst üste olmayacak şekilde bırakın

buzdolabında bekletmeliydin+1

çok saçma geldi diyorsun da ölmüş ve bir gün dışarda kalmış bir hayvana baksan mantıklı gelir etin bir günde bozulması.

biraz uzakta olduğu için tam algılayamadım. ama farsça olabilir mi ki?

Daha yakından resmini yollamaya çalışayım, arkasında Japonca diye yazmışlardı, onların yalancısıyım

eski japoncaymış. yanımdaki japon anlamadı ne yazdığını. ama belki de uzak diyedir bilemiyorum. ingilizcesi bok gibi. ne dediğini tam anlamadım. sadece "old version" dedi. "cannot read" dedi.

doğrudan ipaddeki fotoğrafı koyabilirseniz buraya bir şeyler olabilir belki.

Ipad'de ki resim ağır geliyor, yükleyemiyorum, tabletde size'ını küçültmenin bi yolu var mı?

benim bildigim yok maalesef, imgur.com tarzı bir siteden yüklerseniz olabilir ama.

el yazısı çok zor okunuyor -hatta okunmuyor- harfleri seçemiyorum. -ve japonca evet, ama eski japonca mı modern japonca mı onun ayırdını yapamadım, okunmuyor zira.

m.imgur.com
Oldu mu?

Şimdi iyice inceledim de arkasında 19.yy yazıyor, beni iyice merak sardı ya

Bi de Hd resim koymaya çalıştım imgur.com

çözünürlük tamam, şimdi konu hakkında bilgi sahibi olan arkadaşlara yolluyorum cevap gelirse yazarım.

bence en güzeli 9gag.
koy siteye, mutlaka hızlı dönüş alırsın

reddit'e koyayim cevap gelirse yazarim

9gag gereksiz. 4chane koydum zaten, ordaki japon arkadaşlar ya arkeoloji ya da eski edebiyat profesörleri okuyabilir dedi. hala bekliyorum gerçi.

Çok teşekkür ederim herkese, cevaplarını 4 gözle bekliyorum.

sorudan ziyade pratik bilgiler klasmanına giriyormuş gibi geldi bana bu söylediklerin

eksisozluk.com

bu başlıkta istediğiniz tarzda çok bilgi var. boş zamanlarınızda göz gezdirebilirsiniz. (hepsi istediğiniz tarzda değil yalnız)

@neseranni: pratik bilgi de olur ama kitap su sekilde yapilandirilmis olabilir mesela "neden beyaz sarap kadehi kirmizi sarap kadehinden kucuktur?" diye sorar; altinda da cevabini aciklar.

ntv yayınlarının cahillikler kitabı serisi tam istediğin şey.

Gereksiz bilgiler ansiklopedisi vardı. Lüzumsuz bilgiler de olabilir.

lüzumsuz bilgiler ansiklopedisi+ cahillikler kitabı.

www.interfaith.org

prometheus- tam olarak sucsuz değil ama zeus tarafından ateşi insanlığa dağıttığı için cezalandırılmıştır. burda ateş bi anlamda bilgeliği temsil eder. her gün piriçden yapılmış bir kartal kayanın üzerine zincirlerle bağlanmış prometheus'un karaciğerini yer ve her gün yeniden iyileşir.

medusa

enkidu

mitolojik sayılmaz ama (bkz: antigone)

Dumuzi. Muazzez ilmiye çığ 'ın kitabını okuyabilirsin

daphne mesela apollon'a yüz vermediği için cezalandırılmıştır. Ağaç haline geldiği için de kabullenmek durumunda kalmıştır muhtemelen.

@kuzey li
Medusa'ya tam olarak suçsuz diyemeyiz. Kendisi Athena'nın rahibesiydi, Athena'nın tapınağında Poseidon ile seviştiği için cezalandırıldı. (Normalde Athena rahibelerinin kendi gibi bakire olması beklenmiyor ama tapınakta sevişince "Yuh artık. Tamam bir Artemis değilim, yattınız diye çarpmadım ama çok yüz verdim galiba. Kutsal yerde de olmaz" diyerek Athena onu cezalandırıyor. ) Kabullenmemek dışında yapabilecek pek bir şeyi de yok.

Scylla da Daphne gibi. Su perisi iken deniz tanrılarından biri ona aşık oluyor, o karşılık vermiyor. Büyücü Circe de aynı tanrıya aşık olduğu için onu kıskanıp bel üstü insan bel altı saldırgan köpeklerden oluşan bir canavar yaratıyor.

@aychovsky tapınakta sevişmek niye suç oluyor ki? yahut da niye kutsala hakaret oluyor? sevişmenin nesi hakaret? :/

@neseranni Bunu bana değil; üç bakire tanrıça Athena, Artemis ve Hestia'ya söylemelisin. Artemis ve Hestia rahibeleri bekaret yemini ediyor, çünkü tanrıçaları bekareti kutsallaştırıyor. Sözsüz bir hukuk var ortada. Hatta, Vesta (ki Roma'daki Hestia olur) rahibelerinin biri ile sevişince diri diri gömüldükleri ve devlet işlerinin buna karışmadığı biliniyor. Athena biraz daha insaflı, rahibeler onun rahibesi olabilmek için yeminler ediyorlar; Athena da "Tamam, hadi izin verdim, sevişin. Ama suyunu da çıkarmayın" diyor. Sevişmenin kendisi değil suç olan, tanrıçaya edilen yemini bozmak. Koyu Katolik bir rahibenin sevişmesi gibi. Devletin hukukuna aykırı değil ama mitoloji dediğimizden ve tanrıların kendi hukuk kuralları olduğundan Athena'nın gözünde suç işlemiş sayılıyor.

Örneğin, Hera'nın ağacı meşe. Hera rahibeleri de meşeyi kutsal saymaya yemin ediyorlar. Örneğin, gözü dışarıya kayan bir kocayı öldürseler, Hera onları affeder. Çünkü ilk olarak böyle bir yemin yok ortada, ikinci olarak Hera evliliğin de tanrıçası. Dolayısıyla evliliği kim bozuyorsa onu cezalandıranı sever. Ama tutup da bu rahibeler meşe ağacını kesemezler örneğin, Hera'nın gözünde suç işlemiştir; Hera onları doğduğuna pişman eder. Hatta Hera'nın gazabından bahsediyoruz, kendini öldürüp Tartaros'a gitsin daha iyi.

Sonuç olarak, bir rahibeliği seçmiş isen ilgili tanrı/tanrıçaya edilen yeminleri tutmamak o tanrının/tanrıçanın gözünde suç oluyor. Sevişmek isteniyorsa, Aphrodite tapınağında görev alınabilir pek ala.

@aychovsky tamam da o açıdan bakarsan burada bahsedilen hiçbir karakter "suçsuz" değil, hikâyeye göre, cezalandıran kişiye göre belli bir suç işlemiş konumdalar... o yüzden diyorum. diğerlerini suçsuz kabul ederken medusa'yı suçlu kabul etmek ayrımcılığı niye? yani, yemin bozma durumu da göremiyorum, sen kendin dedin "sevişme izinleri" var diye. durum böyleyken burada bir suç yok, onların hukuğuna göre de bence. kişisel bir inisiyatiften yararlanma söz konusu, konuya yönelik diğer verilen örneklerde de olduğu gibi. egolarına yedirememişler.

yani, burada aslında suçsuz derken bu değerlendirmeyi biraz da kendi yargılarımızla yapıyoruz.

pescador be kardsm

@neseranni Bu yüzden "tam olarak suçsuz diyemeyiz" dedim; "suçludur" diyemememin sebebi o. Aynı @rhollor'un da dediği gibi, Prometheus'un "tam olarak suçsuz" olamadığı gibi. "Suç" teriminde bir bulanıklık var. Prometheus Zeus'a yemin etmiyor (gerçi o da hırsızlık yapıyor) ama Athena rahibeleri "Tamam, tapınakta olmaz" yemini işlerinin doğasında var. Örneğin, arkadaşından senin dertlerini kimse ile paylaşmamasını söylemezsin ama beklersin. O senin en değerli sırrını bir kişi ile paylaştığında "Söz vermiştin" de diyemezsin.

O yüzden Scylla'yı örnek verdim zaten. Ortalıkta yürümek ve kendine asılan tanrıyı reddetmek dışında yaptığı bir şey yok. Aynı şekilde Daphne de galiba çiçek toplamak dışında bir şey yapmıyordu. Hatta Daphne'nin cezası da şu şekilde gerçekleşiyordu yanlış hatırlamıyorsam. Daphne Apollon'dan kaçmaya başlarken diğer birtakım tanrı ve tanrıçalara "Ne olur beni kurtarın, bana sahip olmasın Apollon" diye yalvarırken, tanrılar da ona acıdılar, Peneus ona acıyıp ağaç haline getiriyordu. Apollon da "Madem sana kavuşamadım, bundan sonra kutsal ağacım defne olsun" diyordu.

Örneğin, Daphne ve Scylla benzer durumda İo var. İo da Hera tarafından ineğe çevriliyor ama Zeus ile yattığı için. Daphne ve Scylla'da bir pasiflik varken, İo'da aksiyon var. İkisine de "kaş, göz süzüyordu" gibi bir olay anlatılmıyor, sadece kendi halinde takıldıkları söyleniyor. Orada da ceza teriminde bulanıklık var, çünkü ağaç olmak Daphne için bir kurtuluş olarak sunuluyor.

Suç teriminin bulanıklığı da buradan geliyor. Örneğin, sevgilimi aldatsam ve o da bunun karşılığında, ne bileyim, şiddet içermeyen ama hoş da olmayan bir şey yapsa (aklıma gelmedi şimdi); yaptığım şey kanunen suç değil ama bana tam olarak "suçsuz" da diyemeyiz bence. Çünkü bir halt etmiş sayılırım. Gördüğüm ceza suçla orantılı olmayabilir, ama durduk yerde de cezalandırılmış olmam. Yapılan şeyin "iyi", "kötü", "faydalı", "zararlı" olması onun suç olma veya olmama oranını değiştirir mi? Prometheus'un ateşi insanlar için çalması, Antigone'nin kardeşlerini gömmesi benim açımdan iyilik ya da tanrıların verdiği cezanın ego tatmini olduğu benim açımdan da net; ama bu onların yaptığı aksiyonu değiştirir mi? Dolayısıyla suç nerede başlar? İşte, zaten benim için bulanıklık burada başlıyor. Bunu da kendi adıma "bir şeyler yapmak, konu ile ilgili harekete geçmek"tan başlıyor. Yoksa onların 1 birimlik yaptığı şey, tanrının 1000 birimlik cezası ile karşılaşıyor olabilir.

@aychovsky bildiğim kadarıyla medusa sevişmiyor, poseidon ona tecavüz ediyor. Bu da onu benim gözümde suçsuz yapar.

@kuzey li Eğer tecavüz ise benim gözümde de suçsuz olur. Sevişti diye hatırlıyorum, yanlış hatırlıyorumdur. O zaman suçsuz tabii.

Zavallı Arakne yi kimse söylememiş...
Savaş atribülerini tutmakatan elleri nasırlaşmış Athena Lydia'lı güzel bir kız olan Arakneyi kompleksine yenik düşerek örümceğe çevirmiş :( Arakne gergef işlemekte, oya yapmakta o kadar başarılıymış ki arada sırada Nympha'lar bile, ormanlardan ve su başlarından ayrılarak onu izlemeye gelirlermiş
Bu arada ben de küçükken örümcüklere rahat vermediğim için araknefobi sahibiyim içim titrer çok pişmanım..

sevgili @eseralda,
arakne kendini begenmisliginin kurbani oldu bence. sen Ölümlü olmana bakmadan, koskoca tanriya meydan okursan, sonunda boyle orumcek olursun iste.

çay, su arada kola

soda, maden suyu. en sevdigim icecek. hatta avrupalilarin ictigi gazli su en guzeli ama burda bulunmuyor pek.

cappuccino
limonlu madensuyu (bimdeki fevkalade)
soda + meyvesuyu + limon + meyve parçacıkları ile yapılmış alkolsüz punch.

Acılı/acısız şalgam suyu ama sadece yemeklerin yanında. Diğer türlü biraz sert(!) geliyor. Sanırım en sağlıklı içeceklerden birisi de bu katkı maddesi v.b. açısından.

Bira, rakı.

Kahve, sekersiz olan her turu, nerdeyse her vakit
cay, benim demledigim cay , disarda icmem
maden suyu, arasira
Yemekle birlikte ayran

arada çay ve çikolatalı kahve

yemeğin yanında ayran veya su.
kahvaltıda çay.
kahve, soda içmek aklıma bile gelmez.

şıra, icetea, eskiye nazaran daha nadir olmak üzere maden suyu

+

alkolü unutmuşum; bira,şarap, nadiren votka, rakı

ot.

su (her gün en az 2 litre)
maden suyu (günde en az 2 en çok 3 tane)
yeşil çay (sabah kalkınca hiit antrenmanı öncesi, iyi yağ yaktırsın diye. 1 bardak)
çay (akşamları nadiren, şekersiz, 1 bardak)
kahve (filtre kahve)

bu ara domates suyuna fena dadandım.
içine biraz limon sıkıp, biraz karabiber ekleyip içiyorum.
normalde çiğ domates yiyemeyen ben, kana kana içiyorum bundan.
ferah ve lezzetli.

Her zaman olmasa da yılda bir veya iki defa sübye içiyorum. Kavun çekirdeklerinin özünden yapılıyor. Bu yüzden evde kavunların çekirdeklerini biriktiriyorum. Oh.

çay ve dibek kahvesi

kahve
ayran
süt
su
meyve suyu

ben bulabilirsem şıra içmeyi çok seviyorum.

boza da alternatiftir

bu sıralar gazlı içecek çok içemiyorum aşırı şekerli geliyor. kahve içeceksem espresso (hava çok sıcaksa espresso frappicino oluyor o), taze sıkma meyve suyu satan yerlerde yapıyorlarsa karışık yapmıyorlarsa portakal-nar içiyorum genelde. ara ara da alkol

eksisozluk.com

ayran iciyorum bol bol. cay da oyle. turk kahvesi, filtre kahve ve espressoyu da ihmal etmiyorum. spordan once iyi oluyor ozellikle kahve.

gündüz ayran sabah portakal suyu veya süt. kolayı bıraktım yeni baya kilo yapıyodu. he bide denk gelirsem ıce tea alıp içiyorum.

Yorum yapmadan duramıyacağım herkeste çok sağlıklı şeyler içiyomuş

Disarida yine siradan seyler ic fazla para verme. Farkli tatlar kotani evde kendin hazirlayacagin iceceklerle doldur.

Mesela cok farkli degil ama ben sekersiz limonata icine 3 dilim misket limonu koyuyorum 15 dk dolapta bekletip severek iciyorum icecek bitince de yine misket limonlarini emmek suretiyle yiyorum. Gecmisten asina oldugum bi tat olmadigini icin hosuma gidiyo. Tavsiye ederim en azindan 1 kere dene.

büyük bir sürahide maden suyu, su, buz ve limon dilimleri, karışımı gün içinde bitiriyorum.

Ice tea iciyorum. Bazen sikma meyve suyu. Bazende buzlu soguk carlsberg.

legalite değil etik problemi bu. şuan ülkemizin yöneticisi konumunda olan sömürücüler hakkında ne düşünüyorsun, onu da hesaba katarak karar ver.

eskici ve oğulları, okuyup beğenmiştim.

Ben 72. Koğuş okudum, o da baya güzeldi.

murtaza da çok güzel bunlara ek olarak.

murtaza +1 diyerek ortamı kızıştırıyorum. çok beğenmiştim ben de.

(bkz: küçük adamın romanı)

serisinden başla bence, tanımış da olursun hem kendisini

Ciddi olsun diyorsan bereketli topraklar üzerinde yok güleyim eyleneyim de diyorsan murtazayla başla

devlet kuşu'nu okudum ben ilk güzeldi. tersine dünya da çok akıcıdır.

1.keyfine gore donduramiyorsun. ya doktordan rapor alman gerek ruhsal sorunlarin olduguna dair ya da maddi sikintinin oldugunu belgeleyen evraklar goturerek dondurabilirsin.
2.her donem (eger yatiriyorsan) harc yatirip okula kayit olman lazim. donemlik derslerini secip gitmeyebilirsin. o zaman devamsizliktan kalirsin. dondurmak icin alacagin doktor raporu ileride sana olumsuz neticeler dogurabilir.
fakat harc yatirip/ders secip kayit olmazsan kaydin okuldan silinmis gibi olur. ogrencilik hakkini kaybedersin.

derslerini sec, devamsizliktan kal.

2 sene önce maddi durumunun değiştiğine dair bildirimde bulunarak okulu dondurmuştum. Belgeleme falan istemediler benden. Tahminim senden de istemezler.

Sadece sağlık ve maddi sorunlar için dondurabiliyorsun diye bir şey yok. Ben AGH'ye gideceğim için dondurmuştum. Keyfi dondurabileceğini sanmıyorum ama mantıklı herhangi bir gerekçen varsa dondurursun.

@orange ben de AGH'ye gitmek için dondurmayı düşünüyordum, tek başına yeterli bir gerekçe oluyordur herhalde

Dilekçenin arkasına resmi kabul yazımı mı davetiyemi mi ne koymuştum ben, sen de koyabilirsin. Bir de dilekçede sadece 'agh'ye gideceğim için..' değil de, 'aghnin bana şu şu katkıları olacak..' falan da yazmıştım.

yaklaşık 102 lira.

www.google.com.tr

www.xe.com

100 lira falan

yen'den tl'ye çevirme durumunun bir sıklığı varsa 100e böl 2yle çarp, yaklaşık bir sonuç elde edersin

spor yap (bu sefer ciddiyim)

yapamam onu. çok zor spor yapmak.

sigara kullanıyor musun?

sigarayı da bırakamam. çünkü sigara içip beş öğün de yenebiliyo.

sen bilirsin :D ama sigara olsa da olmasa da bir doktora görün, normal değil böylesi bir iştahsızlık, psikolojik de olabilir -stres, aşırı üzüntü- gibi, fizyolojik de.

Ne desek yapamam diyorsun. E o zaman niye soruyorsun? :)

Ben de öyleyim. Başlarda kasıtlı yapıyordum sonra alışkanlık oldu. Bunu çözmenin tek yolu yemek yemeyi alışkanlığa cevirmek.
Bbi hafta falan belli saatlerde kendini az da olsa yemeye zorladığında, bi hafta sonra tam o saatlerde acıkmaya başlıyosun. Test edildi onaylandı.

bunları ben de biliyorum. biraz spesifik öneriler gelir diye sordum.

Gündüz gözü "SAT komandosu"nun tinerci tarafından bıçakla öldürülebildiği bir yer, biz sıradan vatandaşlar için hiçbir vakit güvenli adledilemez. Büyük bayram sokak, nadide taksimimizin bir kaç göt deliğinden birisine tekabül eder. Her vakit tehlike vardır. Naçizane tavsiyem, özgüvenini zaafiyete düşürmemesi namına; Eğlence işini Beşiktaş, Ortaköy ve civarındaki mekanlarda icra edip, cihangir taraflarındaki hostellerden birisine taksi ile dönmeniz üzeredir. Görece travmatik bir vakayı henüz atlatmışken, kendini beş dakika bile tehlike de hissetmen (gayet anlaşılabilir olarak) tüm geceyi boktan bir şekilde bitirmene sebep olabilir. Böyle yerlerde zaman mefhumu işlemez.

gece 11.30 dan sonra her saat aynı taksimde..ama 3.00 gibi millet içmeyi bitirip evine dönüyor olduğundan biraz daha riskli. Daha göz önünde olan bir yerde kalırsanız o tarz sorunlar yaşamazsınız. Büyük bayram sokak tam tarlabaşı. Orası gündüz de çok tekin değil.

bişey olmaz merak etme. çok sabahladım ben, bi şey olmuyor.

abi ne yaptınız ben ucuz diye tuttum hosteli, yarın gidiyorum. içim rahatlar bir ihtimal diye umdum, kalbim sıkıştı.

yok mu ucuz hostel bilen? :(

moda da vardı bi tane, illa hostel istiyorsan? kafan rahat kalırsın?

ya hani o kadar da dert etme, benim ömrümün hatrı sayılır zamanı /gecesi / sabahı, balo, büyük bayram, mis sokak hizasında geçti. Başımı bişi geldiği de söylenemez. Ha bu biraz, benim o sokaklara aşinalığımdan, tehlikeyi sezebilmemden vesaire. Ama hiçbir zaman kalkıp da, güvenlidir, için rahat olsun denebilemez. İnsanlarla göz kontaktı kurma sen yine de. gezin tozun, hostelinize çıkın. dert etme ya o kadar.

hostel etrafında gece hayatının canlı olduğu, gürültüden erken saatte uyumanın pek mümkün olmadığını yazmışlardı. kalabalık güvenli olur dedim. ama geceyi mümkün olduğu kadar erken bitirip dönücez artık mecburen.

ben geçtiğimiz ay saat 3-6 arasında bayağı bir turladım caddeyi, aksaray'a kadar yürüdüm sonra 6'da. yani barlardan çıkan sarhoşlar oluyor, dükkanların kepenklerine sırtını dayayıp sızmış birkaç kişi oluyor, yerdeki çöpleri temizleyenler oluyo, ama yine polis falan geçiyor aralarda o kadar da tekinsiz değil. yani ben tek başımaydım kimse tek kelime bir şey demedi, istanbul beyefendisi görünümlü bir dayı yine çok nazik ve güzel bir türkçeyle bir dal sigaramı istedi bir tek, bir de iki turist galata kulesini tarif etmemi istemişti, onun dışında herkes kendi halinde idi. 3 gibi falan zaten hala canlı oluyor. biraz da şans işi herhalde, belanın bulacağı varsa buluyor insanı ama kız arkadaşımla o kadar rahat etmezdim o saatlerde, çünkü afedersin ayyaş serseri tipler de dolaşıyor zombi gibi

eskiden çok daha yoğun şimdi ise haftanın 1 2 gecesi istiklalde sabahlıyorum.
zaten evden istiklale gidiş saatim fix gece 1 2
beşiktaştan yürüdüğüm de olur. sabahın 4 ü 5i taksimden beşiktaşa indiğim de olur.
bulunduğum mekanda birine sinir olurum, arkadaşımla kavga ederim ya da başkası çağırır istiklalin başından sonuna gece 3 4 5 te yürürüm.

bu arada açık saçık giyinen ve bunların hepsinde kafası iyi olan bir kadınım.

bazen sebepsizce korksam da. bana bir şey olmuyorsa hiç kimseye olmaz.

tabi lan tadı yalnız çıkar hatta, yani expansion'ı da alsan iyi olurdu ben oynamadım ama sonuçta senaryoya eklemleniyor daha genişliyor oyun

the hours www.imdb.com

the words fakat film kurgu

(bkz: ejderha dövmeli kız) roman aynı zamanda

www.imdb.com

en meşuru..

www.imdb.com

kurgu ancak şiddetle öneririm: in the mouth of madness

yok illa gerçek olsun diyorsan de sade'ın hayatını anlatan the quills'i öneririm.

saving mr banks

(bkz: ruby sparks)
(bkz: stuck in love)
(bkz: half light)
(bkz: midnight in paris)
(bkz: before sunrise) ve serinin devami

edit: hepsi kurmaca

Capote

Sylvia

Stranger than Fiction

www.imdb.com

(bkz: secret window)

www.imdb.com

sideways www.imdb.com
shakespeare in love www.imdb.com
In a Lonely Place www.imdb.com
misery www.imdb.com
barton fink www.imdb.com
sunset boulevard www.imdb.com
adaptation www.imdb.com
the front www.imdb.com
wonder boys www.imdb.com
my brilliant career www.imdb.com

Deconstructing Harry

quills +1

Finding Neverland

fakirler yararlanamaz kanımca, o yüzden para kas

@neseranni

akademisyen olma hedefim var. iş görür heralde

Çok umutlu değilim. Ölünce ruhun yaşamaya devam ettiğine inanıyorum ayrıca. İş görür sanki bu.

o simdilik imkansiz. en yakin alternatif icin the island filmini izle. sonra gel yeniden konusalim.

Turritopsis Nutricula türü ölümsüz canlılar var, dışarıdan bir müdahale olmadığı sürece ölmüyorlar. Ben biliminsanlarının canlılardaki bu özelliği kopyalayabileceklerini düşünüyorum ama bugünkü şartlarda mümkün değil tabi.

İşte 55 yıl içerisinde o şartlara ulaşabileceğimizi düşünüyor musunuz?

sen ölmezsen dünya yaşanılır bir yer olmaktan çıkacak. ölmen gerekiyor. topraktaki solucanların besine ihtiyacı var. saprofitlerin ve çürükçüllerin senin etindeki proteinlere ihtiyacı var.

öleceksin kısacası.

bir de kalbe takilan elektrotlarla kalbin sonsuza dek atmasini tetiklemenin yolunu buldular gecen yil. hadi gene iyisin. bir adim yaklastin gene.

55 yıl içinde olmaz. Şunun şurasında daha 16. yüzyılda Dünya tepsi şeklinde zannediliyordu.

bedenı dondurarak ılerde uyanma ıslemı bıldıgım kadarıyla zaten oldukten sonra yapılıyor. bunu olmeden yaptıracak ılk kısı bır turk. adı guner kuban. kendısı hayatteyken tum kanını cektırerek kendını dondurtacakmıs. yanı dondurulmak ıstersen zaten oleceksın. eger guner kuban'da basarılırsa belkı sen de ıkıncı olabılırsın.

malıyetı de 150 bın dolar cıvarındaymış.

bana kalırsa olumsuzluk dıye bır sey yok.

Nicin olmek istemiyorsun

Aziz Dostum Oddyseus

Yaşam hepimize çok güzel geliyor biliyorum. Ama beynimizin kayıt bölümü sadece belirli bir süre. Hafızamızı 3 ay olarak düşünüyorum. Ama seni kırmamak adına bu 10 yılmış gibi konuşacağım.

Kendini bilgisayar gibi düşün. Hard diskinin ise 10 yıl aldığını. Ram de zekana göre ortalama insanın zekası 5x diyelim seninki 10x hızında olsun. Ram in arttıkça detaylara inme kapasiteden artıyor.

80 yılda yaşasan 20 yılda yaşasan hafızan sadece 20 yıllık kısmı kaydedeceği için; yeni gördüğün şeyler sana eskileri unutturacak.

Düşünsene şu ana kadar neler unuttun.

Demem o ki 400 yıl yaşamanla 80 yıl yaşamış olman arasında büyük bir fark olmayacak. Hafızan hep 10 yıllık olacak. En geridekiler ise uçup gidecek. 400 yaşına da gelsen 80 yaşındaki insan kadar tecrübelerin olacak en fazla...

O yüzden fazla yaşamak acıdan başka bir şey değil.

Ben de senin gibi düşünüyordum. Ama kalıcı olabilmek cidden çok önemli dünyada. Bugün yüz binlerce tarihi ismin adı milyarlarca kez anıldı. Sadece bugün insanlar;

-Newton
-Beethoven
-Paganini
-Atatürk
-Che
-Gazneli Mahmut
-2. Mehmet
-3. Selim
-Romen Diyojen

gibi tarih, müzik, sanat, siyaset ve din adamlarının adını andı...

Düşünsene 200 yıl sonra mezarın başında bi parçayla anıldığını. Sanırım bundan büyük zenginlik yok.

Çok uzun ve niteliksiz yaşamış hiç bir insanı tanımayız. Sonuçta onlarda ölmüştür.

Ölümsüz olanlardan olmaya çalışmak senin ilacın. Bence bunu başarabilirsin

@angelus Hocam bence referans noktan yanlış. 3 boyutlu yazıcıyla yapay organ üretiyoruz. Tıptaki Son 20 yıldaki gelişme önceki 150 yıla bedel. İvme artıyor sürekli.

her canlı ölümü tadacaktır.

Allah

abi bırak yaşlanmayı, daha saç dökülmesini çözen yok. anca elde kalanları dağıtabiliyorlar. daha bunun gözü var dişi var kulağı var. olmaz o iş. ölümü tadacağız.

müslüman ol. Müslümanlıkta ölüm yok ölünce hemen yine diriliyorsun.

Ben de ay kalıcı bir şeyler bıraksam hatırlansam ne güzel olur falan diyordum ama o da hikâye. Dün izlediğim bir filmden yazıyorum.

"Öyle bir zaman gelecek ki hepimiz bir gün öleceğiz. İnsanların olmadığı zamanlar vardı,
insanlık sonrası zamanlar olacak. Kim bilir, belki yarın; belki bir milyon yıl sonra. Bu gerçekleştiğinde kimse hatırlanmayacak: Ne Kleopatra, ne Muhammet Ali, ne Mozart ne de buradakiler. Unutulmak kaçınılmazdır. Bu düşünce seni korkutuyorsa aklından çıkar gitsin. Tanrı biliyor ya, hepimiz öyle yapıyoruz."

Kalıcılık diye bir şey yok işin özü, herkes geberecek, hatırlayacak kimse kalmayacak.

Ben cozum bulunacagini dusunmuyorum. Neye dayaniyorsun dersen, dayandigim birsey yok. Olmayacagini tahmin ediyorum sadece:)

duyduğum kadarıyla yeni bir bilimsel çalışmayla tamamen ölmüş biri canlandırılmış ve hala da yaşıyormuş. bu kişi daha önce nitrojenle dondurulmuş. ciddiyim şaka filan değil. bir arkadaşım söyledi ama kaynak belirtmedi.

Aslina bakarsan bilim insanlarinin bile birsey soylecek ongorude bulunmasi zor. Biz ne soylersek soyleyelim.

@stratejistyen Hocam cryonics ile çok yakından ilgileniyorum ama insan üzerinde çözülme işlemi yapılmadı henüz. Labaratuvar koşullarında öldürülen köpeğin kanlarını çekip içine sıvı nitrojen koyarak dondurdular. Ve çözdüklerinde köpek yaşamını sürdürmeye devam etti. En başarılı deney bu diye biliyorum. Öyle bir şey olsa illa karşılaşırdım

40 yaşından sonra gebe kalan kadınların gebelikleri ya da gebelikten sonraki 1 sene içerisinde ölüm riskleri diğer yaştakilere göre ciddi daha fazla. bilimsel bir kaynak olmamakla beraber odds ratio'sunun telomeraz aktivitesinden daha fazla olduğunu söyleyebilirim (tabii ki 40 yaşından büyük kadınların gebelik sırasında ölme riske diğer yaş grubundakilere göre 5 kat fazladan başlıyor, 60 kata kadar çıkıyor)

hayatın tadına var. her yaşın keyfi ayrı güzel. ölmekten mi yaşlanmaktan mı korkuyorsun buna karar ver (yani aslında ölmekten mi korkuyorsun yoksa yaşamaktan mı)

insanoğlu ölümü alt ettiği zaman gerçekten yeryüzünde cehennemi göreceğiz. 70-80 yıllık hayatımızda bile dünyanın ağzına ediyoruz. kimse ölmese artan popülasyonu kim doyuracak? hadi diyelim bir grup özel insan buna ulaşacak, bu özel insanları kim seçecek?

gibi gibi çok sayıda etik problem var karşında

ben bahsimi sibernetiklere oynuyorum. bilinci sibernetik bedenlere koyabilecekler ilerde.

@jaaaccckkk

bana yetişir mi hocam?

Ölmek istemiyorsun, ama yaşın ilerledikçe bu fikre alışacaksın. Ve öleceksin.

Sorunuzun cevabi "evet." Ama soru kotu. Sansiniz var mi, cevabi: evet var, yani ihtimalen var. Ama rasyonel ve istatistiki olarak var mi? Bilemem.

Ama biraz felsefe ve psikoloji okusak belki de bu genclik hezeyanlari gecer diyorum. Varolusculuk ile baslasak belki daha da yararli olabilir. Ayrica "Cognitive Psychology" ile de destek yapabiliriz.

Uzun yasamanin cok da onemli olmadigini farketmek gerekiyor. Yani onemli olan boyutu degil, islevi :-)

Meditasyon yapin, sakinleyin, Sidhartha nin hayatini izleyin, balik tutun, bilgiden biraz uzak durun isterseniz.

Gelin bir kahve ikram edeyim Sbuxtan.

Etc. etc.

Dedigim gibi, genclik hezeyanlari bunlar, aksi de kabullenmek degil, olumun icsellestirilmesi ve aslinda "olum" diye bir kavramin olmadiginin, bunun insan oglunun gotunden uydurdugu bir kavram oldugu, evren de transformasyon oldugu, her bokun bir sekilde recycle edildigi .... etc.

yaptığının yanlış olduğunu düşünüyorsun ki seni onaylamamızı bekliyorsun.

Neden felsefeye geçtiğini söylersen daha iyi fikir beyan edebilirim. Ben de felsefe mezunuyum, bölüm beklentilerini karşılamayabilir.

bence iyi yapmışsın ama felsefe değilde başka bi bölüm alternatifi yok mu ? felsefe ile ilgili hep kötü şeyler söylediler bana ama iyi olmuş yani devam et yardır

İyi yapmışsınız, başarılar dilerim.

İçten istediğin bir bölüm idiyse iyi yapmışsın. Başarılar.

Ev arkadaşım 3. sınıfta matematiği bırakıp felsefeye geçti, çok mutlu şu an bölümünden. Felsefeyi seviyosan iyi yapmışsın.

benim zamanında yapamadığımı yapmışsın, tebrikler. sakın pes etme ama.

Felsefeyle zaten içli dışlıydım, ancak öğretilmiş felsefenin başka bir şey olduğunu düşünüyorum başka konu.

Zaten iki senedir kimya okurken bir arpa boyu yol katetmemştiim, bu sene tekrar birinci sınıf olucaktım.

cok iyi yapmissin, ben de sevmeden okuyorum, ite kaka zar zor gidiyor, birakma sansim da yok. supersin.

hukukta 2. seneme geçtim bölümümden oldukça memnunum fakat felsefeyi üniversitede cemal bali akal ile keşfettiğimden felsefe bolümü hep içimde ukte olarak kalacak.Seni cesaretinden dolayı tebrik ediyorum,başarılar...

hacettepe ing. tıp okuyorum 3. senem ama felsefeye bayılıyorum felsefe okumak isterdim ama napacaksın... cesaretini kutluyorum gerçekten.

edit: cidden tebrikler, başarılar.

Bence iyi yapmışsın..Mis...Cesaret işi bir kere..

Oh kütüphaneye daha yakın hem..

Öğretilmiş felsefenin başka bir şey olduğunu düşünüyorsan çok yanlış yaptın diyorum.

Üniversiteler Akademia değil. Kimyada neydiyse felsefede de aynısı. Bir takım insanlar sana felsefe yapmayı değil felsefe tarihini öğretecek ve bunlardan sorumlu olduğun sınavlara girip not alacaksın. Düşünmeden öğrenmeye çalışacaksın. Sonunda da ne kadar felsefi akımı, kaç tane felsefecinin düşüncesini iyi biliyorsan onunla övünür hale geleceksin. Bir üniversitede felsefe eğitimi almak kadar felsefeye ihanet eden bir şey olduğunu düşünmüyorum.

Evet felsefe öyle eğitimle olacak bir şey değil.. Ama bence çok iyi yapmışsın..

Aynısını yıllar evvel makine mühendisliği bırakarak yaptım.. Hayatımda yaptığım en iyi seçim olduğunu düşünüyorum.. Sonrasında yine sosyal bilimler üzerine bir şeyler yapmak istediğinde çok rahat edeceksin..

Boşver söylenenleri, mutluysan hiçbir şeyin önemi yok..

@grimer hata yaptığımı düşünmüyorum. Paylaşmak istedim sadece.

son yıl matematik-bilgisayar'ı bıraktım, felsefe okuyorum şu an. halihazırda yapay zeka üzerinden içli dışlıydım felsefeyle zaten. şu an sıfır şikayetim var. Sonrasında da bilişsel bilimler'e. felsefe okumak doğru beklentiler içindeysen iyi bir karar.

Ancak şu öğretilen felsefe dediğin şeyi biraz açmalı. Öncelikle iyi felsefe bölümleri felsefe tarihi, filozofların hayatı vb. şeyleri öğretmez. Daha ziyade belirli felsefi "sorular" vardır ve dersler bu soruların irdelenmesi üzerinden ilerler (zihinle bedenin ilişkisi nedir? bilginin sınırı nedir? mutlak iyi var mıdır? vb.). Bu sırada da haliyle daha önce verilmiş cevaplar gözden geçirilir. Dolayısıyla x filozofunun hayatı vs. değil a sorusuna x filozofuncan verilmiş yanıtlar değerlendirilir olsa olsa. Değerlendirme de "bizce böyle" diye değil mantıksal çerçevede yapılır. Boğaziçi, Bilkent, ODTÜ gibi yerlerde dersler böyle işlenir. Felsefe tarihi, felsefenin altında bir çalışma alanıdır, ancak sadece bir alan.

Gelgelelim hacettepe felsefe yanılmıyorsam daha çok felsefe tarihi ile öne çıkan bir bölüm, dolayısıyla ona ağırlık verilmiş olabilir. Bunu da müfredata göz atarak ve hocalarla konuşarak açıklığa kavuşturabilirsin. Hoşuna gitmezse felsefeden vazcayma, başka bir felsefe bölümüne geç (yukarda saydığım üç isimden birini tavsiye ederim). Ancak unutma ki felsefe hep bir çeşit eğitim kurumunda (sokrates öncesi özel dersler ile, sokrates sonrası lyceum gibi okullarda, orta çağda kilisede, günümüze yaklaştıkça üniversitelerde vs...) gerçekleştirilen bir aktivite oldu. Üniversitede felsefe olmaz diye bir saçmalık yok. Son 200 yılın filozofları uzaydan mı geldi?

İş olanakları, gelecek vs. soruların olursa ayrıca değinirim. Hayırlı okumalar.

Bu arada, başvurum onaylandı kaydımı yaptırdım :::) felsefe okuyorum artık.

su akar yolunu bulur

Bu soru nasil en cok izlenen duyurular arasina girebildi yav ?

Neyse okul nasil gidiyor onu sorayim bari..

iç ve dış tehditlere karşı caydırıcılık geyiği.

haklısın.. ne zaman yerdeki israfı hallederiz sonra havaya geçelim

ülkemizin şuanki cumhurbaşkanının yaklaşık 30 koruması ve konvoyunda minimum 12 araç olduğunu, milletvekillerimizin tamamının özel şoförü hatta bakanların özel kalemlerinin bile özel aracı ve şoförü olduüunu biliyor musun

uçaklara gelince, 30 ağustos zafer bayramıdır ve kutlanmalıdır.. giderek azalan 23 nisan, 29 ekim ve 19 mayıs günlerimiz mevcut..

bunlar prova yapmasa ve direk uçuşa geçse, bir kaza olsa.. daha mı iyi olur

@monreve evet biliyorum. Bu provaları eleştirdim diye hemen akpli damgası koymayı ço iyi biliyorsunuz.

Onlarda israf. Bak hatta o durumun daha önce başlığını açmışım;

eksisozluk.com

"artık oha dediğim hallerdir. dün cepa balkonda otururken, yolda birden bire trafik kesildi 10 dakika boyunca hiç araç geçmedi. daha sonrasında ise önde 8 motorluk kortej arkasından sayabildiğim kadarıyla 32 araçlık başbakan koruma konvoyu geçti. işin en ilginç yanı ise konvoyun hemen üstünden bir helikopterinde takip etmesiydi.

sonra vay efendim hizmet yapıyorum. senin her gittiğin bir kilometrenin masrafı ile bir aile bir ay doyar be adam.
"

ben asla akpli damgası vurmadım.. vurmam da.. sadece bir noktaya dikkat çektim.
hem akpliysen bana ne.

yapacaklar tabi, caydiricilik geyigi demiş bir tanesi de. te allam ne günlere kaldık. bunlar bakkal falan sanıyorlar ülkeyi iyice.

beni maliyetlerinden ve soğuk savaş dönemi gövde gösterileri zamanından kalma caydırıcılık opsiyonlarından daha çok yaptıkları gürültü ilgilendiriyor şu anda. akm'nin dibinde olan çalışma yerimde pencereden bakınca kolumu uzatsam tutacakmışım kadar yakından geçiyor şu an o uçaklar ve kulak zarım s*kildi resmen. başıma ağrılar girdi.

komutan, bürokrat, vekil eşleri bakıp da ağlasın diye hem cebimizden para çıkıyor hem de beynimiz deliniyor kaç gündür. her bayram aynı terane.

30 Ağustos anması için ne yapılsa azdır. olsa da 147 uçak uçsa.

Eski evim ucaklarin rotasinin altindaydi. Bir hafta onceden sabah 9'da ucaklar ucmaya baslarlardi. Cidden rahatsiz edici bir durum olabiliyor gurultuye katlanmak istemeyenler icin. Ama su da var 30 Agustos belki bu ulkedeki en onemli gun. Bir ulkenin zafer - bagimsizlik bayraminin kutlamasi icin hicbir masraftan kacinilmamali. Bizde ise uzucu kisim sadece o hipodroma giden kucuk bir kesime hitap ediyor bu bayram, geri kalanlar icin sadece tatil. Keske halkin buyuk bir kisminin katilimi ile coskulu bir sekilde kutlanabilse.

her durum için maliyet hesabı yapılmaz. maliyet hesabı yapılmayacak durumlardan biri de, ulusal kutlama günleridir bence.

buradan yazık değil mi hassasiyetini devletten, bireye indirgersek, doğum günü kutlaması için o kadar pasta, içecek harcanıyor, bunlar hep cebimizden gidiyor diye düşünmeye benziyor.

kaldı ki bu tür uçaklı,helikopterli organizasyonlar zaten başkentte olur sadece, hadi olsa olsa istanbul'da, izmir'de olsun. çok küçük ve sembolik kalıyor zaten.

o uçaklar için yapılan harcamanın devlet bütçesindeki yükü, bir vatandaşın doğum günü kutlamasının o kişinin bütçesi üzerindeki yükü kadar bile değildir, oran olarak.

manevi boyutu, maddi boyutundan önemli olan durumlarda, bu tip hassasiyetler gereksiz.

it's show business. halkın gururunu okşamalısın

sanmiyorum ki oraya harcanan para harcanmasa ulkenin kalkinmasina harcansin.
varsin ucsunlar

gittim bence güzeldi değişik yani:)

merak duygusu olanlarla anatomi, fizyoloji gibi alanlara ilgisi olanlar için görülmeye değer bence...

tıp okuyan yada doktor bir tanıdığın yoksa, sadece bakarsın. yine de güzel bir deneyim olur.

bikaç sene önce istanbul modern'deki body worlds'le bu aynı şey mi?

ben ona gitmiştim bayaa etkileyiciydi. alzheimer'lı beyinle sağlıklı beyin falan vardı yan yana. eğer aynı şekilde tasarlandıysa bu da iyidir diye tahmin ediyorum. ama ilgi meselesi tabi.

Istanbul daki ile yani ise eger ben de gitmistim. Tip okuyorum ama o zaman gittigimde henuz anatomi bilmiyordum. Simdi gitsem cok daha farkli bir deneyim olur. Eger anatomiyle ilgin varsa kesin git. Yoksa da git ya hos olur yine.

bence git kesinlikle, özgün ve tatmin edici bir katalog çalışması olmuş, yine açık bulsam yine giderdim ben

İş arkadaşlarınız ve yöneticinize katılıyorum..

herkese katılıyorum

bana öyle bir şey olsa işi de bırakıp kirayı falan yerim. sikmişim işini. dünyaya hizmet etmeye çalışmaya gelmişiz sanki anasını satayım. şu anlık öyle olabilir ama umarım değişir.

7-8 maaş varsa daha neyin kariyerini yapacaksın ki zaten.

Ben çalışırım aynen ama sabah kalkması yine zor gelir. İşin yakınlarındaki bir otelde kalabilirim.

kaybedecek bir şeyin olmadığında kariyerin adına daha rahat ve seçici adımlar atabilirsin.

hayatta yormam kendimi o tarz bi şirket kariyeri için, bir zevki var mı ki, kendini ne açıdan geliştiriyorsun ki? sinir stres sadece. gider gezer tozar, üniversiteden üniversiteye geçer en fazla akademik kariyer için uğraşır ya da ticarete atılırdım belki zevkine. sonra piyango çıkıp da iki yılda suyunu tüketenler kervanına katılırdım herhalde

Yemişim kariyerini de işini de

Eğer %51 sevdiğim bir iş ise devam ederim.

Hiç sevmediğim, nefret ettiğim, servisle giderken yol hiç bitmesin dediğim bir iş ise anında yollanırım. Zamanla üç beş bir şey getirecek, vakit öldüreceğim antin kuntin bir iş yaparım.Mesela atölye açıp cam üflerim, el yapımı maket uçaklar yaparım, keçe işlemeciliği yaparım vs...

Eğer o işi yapmaktan mutluysam ve huzurum varsa, çalışırım. Hem insanın tuzu kuruyken çalışmak da hobi gibi olur zaten.

7-8'i bırak, elime düzenli olarak hazır 3bin lira geçse direkt bırakırım işi.

Ben calismaya devam ederdim, o da bos oturmiyim diye. Maas + diger gelirlerle ayda 7-8 bin kazansam, yani duran paranin uzerine eklenmeye dwvam etse oylesine cakisirdim vakit gecirmeknicin, 40 yasinda falan da birakirdim herhalde. Ruyalar gercek olsa.

elde ettiğin geliri akıllı kullanırsan tabiki işi gücü bırakırım ama unutmaki piyango çıkmışlar kişilerin birçoğu eski hallerine geri dönmüşler.. bir nevi yazılı olmayan kural bu.

yok ya hayatta birakmam ben calismayi, is degil meslke sahibi bir insanin calismayi birakma karari verebilecegini de zannetmiyorum. aksine isimle ilgili daha fazla yatirim yapma sansina odaklanirdim. mesela yok mu sizin meslegin bir duayeni, hic onunla calismayi veya onun gibi olmayi hayal etmediniz mi? nerede kaldi kisisel gelisim, motivasyon? yarin obur gun cocuklariniza asalak olmayi mi ogreteceksiniz? sizin akrabaniz calismis cabalamis yillarca birikim yapmis soyundan birisi gelsin dagi yesin bitirsin diye, valla iste bu olmasin gavurlar cocuklarina para birakirken sartlarla birakiyorlar, sebebini de gormus olduk.

Kariyer mi? Net geo fotografcisi degilsem alirim 7-8i kariyerle vedalasirim

cash on the table.

hacı ne kariyeri amk. kariyeri mezara mı götürücez.
hepimiz isteklerimizi karşılamak için çalışıyoruz, kariyer amacımız da o: 40 yaşına geldiğimizde, vasıfsız bir eleman olmamak çünkü olursak, o zamanki taleplerimizi karşılayacak parayı bize vermezler.

o yüzden bana bir yerden miras kalsın. koyarım götüne pinekle gitsin. belki tek tük iş denemelerinde bulunurum, ama hiç kendimi derde sokacak saçlarımı dökecek işler değil. vakit geçirmelik işler.

yemisim kariyeri

sıkıntıdan patlamayacak mısın çalışmayınca? şahsen bir şeyler üretmeden ya da boş boş oturarak hayatımı geçirebileceğimi sanmıyorum. hobi falan da bir yere kadar. hobi edinsen de alanında uzmanlaş sonra kulüplerde falan ders ver sertifika alıp.

O Parayla is kurarim ama kariyerimi birakmam. Ya da gidip gastronomi filan okuyabilirim aslinda, daha degisik seyler yapabilirim.

beni kesmez, gözüm yükseklerde.

Hazıra dağ dayanmaz derler.. İş hayatımı sene içinde 3 kez birer ay kaçabilecek düzene sokar mümkünse bağımsız kendi işimi yapardım..

Asla evde durmazdım. Kalifiye bi işletme kurardım yeme içme üzerine.

Ne kariyeri birader, köleliğin süslü adı o..

1 gün durmam daha da tozumu bulamazlar ..

kariyer illa asgari ücretle haftada 6 gün köle gibi çalışmak değildir. ben işime de devam ederdim ama akademik kariyere de göz kırpabilirdim belki.

Yatar parayı çalıştırırım.

fiyatı boşverin. her türlü ikea'ya gidin. koçtaş insanı ruh hastası eder.

koçtaş fiyat açısından daha iyidir. ikea hem daha pahalı hem daha kalitesiz

Ürünleri ayırmak lazım bence. Mesela ahşap/sunta mobilyaları, duvar raflarını falan koçtaş'tan almak mantıklı çünkü daha ucuz ve kaliteli. İkea'da doğa dostu diye sıkıştırılmış kağıttan yapılma masalar falan satabiliyorlar bir yılda yamuluyor. Koltuk gibi şeyler hakkında bilgim yok. Masa lambası, saklama kutusu gibi şeyler ikea'dan almak mantıklı.

Döner sandalye gibi plastikten üretim şeyleri koçtaş da ikea da aynı yerden alıyor (çin'deki bir dağıtıcı). Bu yüzden bunları fiyat karşılaştırmasıyla almak mantıklı. Mesela markası ve marka kodu bire bir aynı bir patron koltuğu koçtaş ve ikea'da 350 lira civarındaydı ben bulunduğum yerde büro malzemesi satan bir yerde 250'ye buldum.

tek sorun fiyatsa, koçtaş daha ucuzdur

dolap alacaksanız koçtaşın olivia diye bi modeli var o çok güzel yav. ona bi bakın, yerim olsa alacam o derece beğendim.

çengelköy güzel fikir bence de. belki özledim orda kahvaltı yapmayı diye...

çengelköy'e gidin, peynir ve simit alın,sahildeki kahvede oturun çayınızı söyleyin mis gibi.

hava biraz rüzgarlı, çegelköy'de kapalı alanda oturmayı sorun etmeyecekseniz ben de orayı önereyim. börek de alırsınız ne güzel, oh mis.

moda munchies.

ÇINARALTI

çınaraltı'nın oradaki pastaneden bişiler alıp çınaraltı'na oturabilir ya da biraz sağında iskele var onun yanındaki parkta banklara da oturabilirsiniz denize karşı

oyle dogmasaydi falan demem. kolay olur. aci cekmeleri lazim.

Dogmasaydi demem ama intikam almak isterim.

Keşke doğmasıydı demem, acı içinde çöplükte gebersin derim.

kendim.

muvazeneden mahrum zat-ı şahane'ül gafil, bigane-i alem, gördüklerine nadim, hiçliğe nedim

ben, bizzat kendim +1

bir kere sevdim
sevmesem de olurmuş...dedim

neden kimse yazmamış şaşırdım. rte

Ben de bu durumu anlamıyorum da bizim de bi tanıdığımız vardı adam baya zengindi..Çocuğu için yabancı bir bakıcı tutmuştu.Kadın 6 gün full evde kalıyor, sadece bir gün izni var. 700 tl para veriyordu. Hangi mantıkla bu yapılıyor,aklım almıyor.Ben o kadar zengin olsam, arada fazla fazla bile para veririm.

böyle böyle zengin oluyorlar zaten... genelleme yapmayayım da, çoğunluğu böyle. zengin olma yolunda altın kural pintilik.

aynen bende çok şaşırıyorum bu duruma.
tanıdığım zengin bir kişi var evinde 3 bayan çalışıyor ermeniler türkiyenin yerlisi değiller ermenistandan çalışmaya gelmiş insanlar. 1 yatılı diğerleri ise işleri yapıp gidiyor. çok az para ödüyor. ulan onu memnun etki o da seni memnun etsin dimi. anlamıyorum ben bu zenginleri. 1999 dan sonra depremin milleti altına sıçırttığı dönemde depremde ev yıkılırsa son model mersedesime bi şey olmasın diye evinin altındaki garaja bırakmak yerine açık otoparka götüren zengin biliyom la ben. dingil ev yıkıldı sen öldün arabamı umrunda olur?

böyle böyle zengin olmuyorlar, şerefsiz oldukları için böyleler.

katillerin beyanına inanmamak lazım, basit bir hırsızlık vakası da olabilir.

hırsızlık için aynı evden kişilerin adam öldürmesi çok mümkün değil bence. para katil olacağın kadar yüklüyse yemeklerini de sen yapıyorsun uyut, çal kaç. bence başka bir iş var. azmettirici de olabilir ölsünler de mirasa konayım diye.

örnek verilen olay öyle olmayabilir ama genelde zenginler yanlarında çalışanlara az para verir. zengin adam cimridir. 1 kuruş fazla verse canı yanar.

iki yaşlı insanı katledebilecek noktaya gelen ruh hastalarının beyanına inanıp yok zengindi yok şuydu yok buydu diye öldürülen insanların arkasından konuştuğunuzun farkında mısınız? yok zenginmiş yok pintiymiş yok bunların hepsi böyleymiş, yahu adam belki gizliden gizliye yardım kuruluşlarına yardım yapıyor, illa yanında çalışana para mı akıtması lazım hakettiğinden fazla vererek? ki zaten iyi bakıcı havada kapılıyor, çıkar gider başka yerde iş bulur. ciddi misiniz olm siz öldürmek ne demek.

hayır tekrar altını çizeyim, adamlar iki yaşlı adamı sadece bir kaç saat önce ö-l-d-ü-r-d-ü-l-e-r.

Aynen böyle böyle zengin oluyorlar, kesin katılıyorum. 2 sene önce bilgisayarım kullanılamaz şekilde bozulunca 2 ay sonra amerikadan gelecek bir arkadaşa sipariş vermiştim, o sürede de bilgisayarsız kalmayayım diye ucuz ama iş görecek bir IBM alayım diye sahibinden.com ilanlarına baktım. Bir tane tespit ettim, aradım satıcıyı. Anlaştık, iş yeri adresi verdi buradan alabilirsiniz diye. Gittim adam holding yönetim kurulu başkanı çıktı. Oğlunun bilgisayarıymış, yenisini almışlar, o yüzden satıyormuş. 300 TL'yi gözden çıkarmıyor adam ve satıyor.

Böyle bir durum oluyor. Hani geçenlerde Çolpan İlhan öldüğünde de böyle bir durum olmuştu ya. Biri çıkıp ben hakkımı helal etmiyorum. Maaşımı vermiyordu demişti. Bende anlam veremiyorum senin gibi. Ve bu çok yaşanan bir durum zenginlerde.

@kuja Biz ölürülmesinden bahsetmiyoruz. Onun olumlu karşılanacak bir tarafı yok. Biraz okuduğunuzu anlayın. Zengin insanların nasıl bu kadar cimri olduklarından, para hırslarından, bu kadar servet içinde olup nelere para harcayıp, harcayamamasından konuşuyoruz. Hayır sanki adamlar haklı demişiz gibi davranmışsın da :) Saçma sapan olmuş :)

boğaz manzaralı villada oturup özel okulda okuyan eleman, içinde garibanların da bulunduğu bir topluluğun bir işini x liraya yaparım diyor, meğer x-10 liraya yaptırmış, aradaki 10 lirayla da kendine sigara aldığını gururla etrafına anlatan bi yavşak tanıdım.

hepsi böyledir demek haksızlık olsa da demek millet böyle böyle zengin oluyor dedirtiyor adama

www.allposters.com.tr

İlk kez gelen ziyaretçilerimizin en çok sordukları sorular
Posterle Sanatsal Reprodüksiyon arasındaki fark nedir?
Normal olarak sanatsal reprodüksiyonlar birinci sınıf kağıda basılır, bu nedenle kalın ve genellikle daha fazla dokuludur.

Bazı Sanatsal Reprodüksiyonlar neden diğerlerinden daha pahalı?
Daha pahalı Sanatsal Reprodüksiyonların çoğu, çok büyük boyutlu değilseler, aşağıdakilerin biri veya bir kaçının bir kombinasyonudur:
Sanatçı tarafından imzalanmış-Sanatçının imzası baskının üzerinde görünür.
Sınırlı Üretim-Yayıncı veya sanatçı her baskıdan sınırlı miktarda çıkarmıştır.
Serigrafi- İpek baskı kalıbıyla basılan bir Sanatsal Baskıdır. Her renk için ayrı bir ipek baskı kalıbı ve baskı için daha yüksek kalite mürekkep kullanılır.
Taş Baskı- Litografi. Şekil ve yazıların yağlı bir mürekkeple taş üzerine işlenip basılı resimlerin bu taşla yapılan işlem sonucu üretildiği Sanatsal Baskı.

koçtaş'a bakabilirsin

ikea'da da vardı, praktiker'de de olabilir oradaki yine.

arkası filelilerde bir bok yok. önce onu sana söyleyeyim de. alacaksan göt kısmı büyük ve kalın, sırt kısmı uzun, yaslanınca kafanı koyabileceğin müdür koltuklarından almaya çalış. diğerleri hikaye.

www.dagmobilya.com bunu alma

www.dagmobilya.com bunu alma

www.birofis.com bunu hiç alma. tahtada oturacaz sanki amk

wwwi.globalpiyasa.com bu olur

www.ofismobilyalari.org bu olur

www.duvarrenkleri.com buda olur. ama sırt kısmı daha uzun olacak. yaslanınca kafa değecek.

www.koctas.com.tr
bende bundan var, rahat bir sandalye. üstelik kurulumu da basit.

ya ben sanırım gittigidiyor'dan almıştım... 60 lira mıydı neydi. kolinin içinde geliyor, pek ağır da değil. zaten eve gönderiyorlar ama olur da şubeden almanız gerekirse alabilirsiniz rahatlıkla. parçaları siz birleştiriyorsunuz.

ben fiyatı ucuz olduğu ve kendisi de küçük göründüğü için çok dandik olduğunu düşünmüştüm ama bir senedir problemsiz kullanıyorum, gayet rahat. nereden aldım kimden aldım hatırlamıyorum ama gittigidiyor, hepsiburada gibi sitelerden de alabilirsiniz yani hiç taşımakla falan uğraşmayıp.

ben olsam deriden uzak dururdum çünkü ben de var bi tane ve terletiyor. üstüne kılıf geçirerek çözüm buldum. yazın sorun çıkarabilir.

ben de tekzenden almıştım sanırım geçen yıl. zam sampiyonu domates'in paylaştığı 4.'ye çok benziyor. oturması yumuşaklığı falan güzel de yazın terletiyor ve hele uzun zaman oturuyorsanız vücudun koltuğa temas ettiği yerde kötü koku yapıyor. ona çözüm bulursanız alın derim. ben 200 vermiştim geçen sene.

müsriflik yapiyorsun

(7numaradan Recep'in deyimiyle) müsrüflüğün lüzumu yok :)

almayin.

1.5 sene sonra xperia z3 çıkar, o zamana kadar senin telefonun pil ömrü ve performansı azalmış olur. o zaman düşünürsün yeni telefonu.

z3 bu sene sonunda çıkıyor diye biliyorum.

bu isteğin altında yatan sebepleri irdelemek lazım, eğer windows phone'dan android'e geçmek için bir istek söz konusuysa, ne bileyim kullanacağınız uygulama yelpazesinin genişlemesi ve windows'ta bulamadığınız bazı özel uygulamaların orada olması gibi -ki temelde her şey mevcut aslında windows için de-, makul olabilir. kişisel zevk, kişisel tercih nihayetinde. ama lumia da güzel telefon bence.

Lumia'dan memnunum ben de. Ama Z serisinin tasarımı çok hoşuma gittiği için istiyordum. Yani illa android olsun diye bir isteğim yok. ama şu an vazgeçmiş bulunuyorum.

teşekkürler arkadaşlar, varolun.

Z3'ü bekliyoruz o zaman :)

mına bile koruz

~koyamazmışız. :/

öyle bi bölüm mü var :S:S:S

Compumaster adsense'in yasakladığı şeylerin sadece sözlükçülere görünen duyurularda da geçerli olduğunu söylemişti. Sebebi de duyuru sahibinin her zaman duyuruyu dışarıya açma imkanının bulunmasıymış. Duyruyu sen açtıysan işler değişir bence :)

Sigarayi biraktim on saat uyuyorum az yoruluyorum ancak o zaman bi degisim hissediyorum morluk cok zor kozmetik urunler disinda bi caresi olsa gelirdi kulagimiza bence

kardeşin de böyleyse ırsi bir durum söz konusu sanırım. her insanın kendinde rahatsız olduğu özellikler vardır illa, sizin rahatsız olma sebebiniz toplumca yanlış anlaşılmalara yol açabileceğinden sanırım. belki kozmetik ile azaltabilirsiniz.

sizin ne derecedir bilmiyorum ama bence gayet çekici oluyor onlar

Benim de goz altlarim biraz mor ve cokuk sayilir. :( Cok sinir bozucu cidden. Bol su icmenin cidden faydasi oluyor ama bi de soguk suyla cildi yikamak falan. Duzenli uyku ayni sekilde.

aksiyonlu mu psikolojik mi

bunny lake is missing

psikolojik

the perfect host (komedi-gerilim karışık eğlenceli bi film)

www.imdb.com - enemy var yenilerden, gerilimi yüksek

izlemediysen shutter island var

black swan'da da gerilim yüksekti, yeni izledim maalesef

korku / gore ögeleri içeren (bkz: martyrs) var geçen izledim

www.imdb.com - eski kültlerden the thing

&

the shining

www.imdb.com - dead ringers & bilumum cronenberg filmleri

Türk olsun dersen Silsile iyiydi. Korku değil ama, suç-dram-gerilim.

we need to talk about kevin
funny games

instagramda ele emeği görsel efektleri arşivleyen/paylaşan bir profil var. buradan film bulup araştırıp izleyebilirsin. kesin işine yarar.

instagram.com

(bkz: the fourth kind)

ben özellikle hesap kitap yapıp bu koltuğu seçtim gardaş kusura bakma deseydin keşke soğuk bir tonda

öncelikle muavine özene bezene 1 hafta öncesinden özellikle istedim numarayı aldım güneş vurmasın, araba sallanmasın bilmem ne hesapları yaptım ona gore aldım o yuzden deiştiremem derim sikerim muavinin belasını simdi. bana da benzeri oluyor soyleki özene bezene 1 hafta öncesinden özellikle istediğiniz numarayı aldınız, güneş vurmasın, araba sallanmasın bilmem ne hesapları yaparak bilet alıorm piçin biri benden once geliyor löp diye oturuo yerime kalk diorm burası bnm yerim diorm bidi bidi cvp verio bos yere gec die akıl verenler vs de oluyor o zmn direkt hostesi ya da muavini çagirtip kaldırıyorum.

Öncelikle yerimi kesinlikle vermem. Bırakın özene bözene seçmeyi, tesadüfen otursam o koltuğu yine vermem. Ayrıca muavinin kırılıp kırılmamasını da önemsemem lakin nasıl bir tavırla soruyorsa o şekilde karşılık verirdim. Yani "Abi sen şuraya geç de abla otursun buraya" derse tatsızlık çıkarırım; yok eğer efendi gibi sorarsa ben de o şekilde cevap veririm. En tiksindiğim şeylerden biri bu.

"özellikle aldım burayı" başkasından rica edin lütfen

muavine önce güzel bir dille kabul etmediğimi söylerdim, tekrarlarsa rezil ederdim adamı.

yerimi değiştirirsem, olası bir kaza halinde, sigortadan faydalanamayacak olduğumdan, değiştirmek istemediğimi söylerdim.

bence oturum izni almak bu kadar kolayken küçük zorluklar yaşatılması güzel bi şey. he rüşvet tabii kulağa çok kötü geliyo ama çok sinirlendim diyemicem.

kanıt yok... kanıtlayamazsın.

şahidin varsa adamın sicil nosunu adını falan biliyorsan belki...

asadasda ciddi ciddi bunu bi yerlere şikayet edebileceğini ve birilerinin ilgileneceğini mi düşünüyorsun? velkam tu dı banana ripablik kardeş.

ha bu arada onun fatihte dediği neresi dersin? vatan emniyet tabi ki. adamlar merkezden yürütüyorlar işi, epey profesyonel.

@siradisi00 eskiden arena falan vardi hani gizli kamerayla müsteri gibi gidiyorlardi filan. belki öyle birseyler organize edilir diye düsündüm ama bunla ilgilenecek gazeteci de yoktur.

@loser blueser yüksek ihtimal vatan, evet. ama ses cikarmayinca ben desisteme hizmet etmis gibi hissediyorum. öte yandan polise güven olmaz benim sikayet ettigimi ögrenince musallat olabilirler.

bunların kökü kurumaz, person of interest'te de vardı "hr(humon resources herhalde)" adı altında polis teşkilatının yozlaşmış kesimini izliyorduk, biri gidiyor biri geliyor dibi de bayaaa derinlere kadar iniyor, sonunda başına bela almış olursun eğer daha üstlerden birisinin başını yakmaya çalışırsan

www.hayatinbencesi.com

Benzer bir olay.

Oluyor böyle şeyler. Elinde isim olsaydı BİMER e falan şikayet et derdim

bi daha gidip bimer'e şikayet etmekle tehdit edersen çok güzel yaparlar işini.

(bkz: bimer)

yav zirve denen şey 3-5 tane insanın bir araya gelmesi, buluşması işte. kimse elini taşın altına koymadığı için olmuyor. sen desen ki şu gün şurada zirve var, muhakkak 5-6 kişi gelir. yani çok büyük uğraş gerektiren, herkesin yapamayacağı bi şey değil ki zirve... yok çünkü kimse yapmıyo. yaparsanız olur.

Sen yaparsan olur.

yap gelsinler cemal, bu kadar insan sana güveniyor şimdi

Ben misafirim yapamam ne mekan bilirim ne yer bilirim

O zaman ne yapacaksın zirveyi Cemal?

Tıpkı kendi memleketimdeyşmişçesine katılacağım osurdum

Seni sevdim, aç zirve duyurusunu ben katılacağım.

Ben de katılcam. Jamal sponsor olsun yapalım.

Tek bildiğim yer çayyolu beğendik gelin orada yapalım zirveyi kısır mısır yeriz. Ya da bi el atın hep birlikte ayarlayalım hızlıca.

cevap: kem küm

öneri: eymir'de bisiklet binmeli zirve.

groovettyn haklı. Eymir'e gidek.

www.eksiduyuru.com

Bu arada eymir çoğu insana ters, ulaşımı dert.

Seğmenler parkı? Alkol neyim?

arabaya 1 belki 2 kişi alabilirim, arkada bisiklet oluyor. eğer başka arabalı varsa üleşiriz.

godaddy.com'dan aldım, bilgilerimi de gizledim. ama engellenirse, hiti olmaz, site türkçe olacak çünkü.

son durum ne bilmiyorum ama cogu marka tum sitelerini kapatmisti

Yasal, sadece satışı yasak. Bir sürü dediğin tip web sitesi var.

ickisepeti.com ilk yasa çıktıktan sonra satışı kapamıştı, ama dediğin tarzda kokteyl tarifleri veren bir site şeklinde hayatına devam etmişti, şimdi baktım kapanmış tümden.

yasak olduğunu zannetmiyorum ama kılıfına uydurup yasaklaya da bilirler, yok içmeye teşvik ediyor gibisinden bla bla.

istiyorsan ilkin blog olarak aç, tutarsa ve yasaklanmazsa siteye dönüştürürsün

ben askerliğimi yaptım orada. normalde insan askerliğini yaptığı şehre bir daha uğramak istemez derler ama ben aşık olmuştum oraya. hem insanlar iyi, deniz var, hava güzel, şehir çok büyük değil, her yere yürüyerek gidiyorsun. emekli olunca giderim umarım.

yazacak çok şeyim var ama vaktim az sonra editlerim veya başka sorun olursa cevaplarım. çanakkale'ye acayip ama acayip derece fazla istanbul'dan gelip yerleşen var sırf o kalabalıktan kaçmak için. her gelen bayılır buraya ben daha bi tane burası ne böyle diyen görmedim. hatta eski haline bile şimdi daha da büyüdü büyüyor iki üç tane avm bile yapılıyor daha güzel bir yer oluyor. alışılır hatta bağımlısı olursunuz. barbaros en iyi yer değil ama bana göre değil. şehri temelde 3 e ayırmak mümkün. esenler barbaros merkez şeklinde bence ne çok merkezde oturun ne de çok uzaklarda. ha arabanız varsa istediğiniz yerde oturabilirsiniz zaten istanbul'dan gelip de hiçbir yer uzak gelmez size. ben olsam esenler'de otururdum ki orada yaşardım zaten daha iyi daha güvenli orası. evet iyi evler 500 lira falan sanırım ama 500 liraya hakkaten iyi evde oturursunuz gerçi piyasa değişmiş olabilir bilemiycem düşündüğünüz evler varsa link atarsanız size şehirdeki yerini gösterebilirim google maps üzerinden falan.

ha bi de küçük istanbul diyenler var buraya ne alakaysa saçmalıyorlar azıcık pahalı olabilir bazı yerler o da hafif bir turistik özelliği olduğu için ama gayet makul bir şekilde yaşanabilir.

en önemlisi sakın kepez'e uğramayın, hele geç saatlerde. daha editlerim haberiniz olsun.

arabamız var derseniz azıcık daha uzaktaki evler hem çok daha yeni dolayısıyla güzel hem de kiraları daha uygundur. uzak dediysem de şaşırmayın en fazla 10 dk arabayla. hele esenler tarafına acayip bir sürü yeni siteler yapılıyor ve inanır mısın ben eve gecenin daha doğrusu sabahın 3ünde 4ünde çok yürüyerek döndüm ya da çıktım gezdim dolandım falan yani baya güvenlidir esenler tarafı. barbaros için aynı şeyi söyleyemem hırsızlık olmaya başladı çanakkale'de ama ayda yılda bir onlar da daha çok barbaros tarafında oluyor çingene mahallesine yakın olması bir dezavantaj daha. yeni kordon ve belediyenin taktığı skimsonik isimli eski kordon şimdi barış kordonu diyorlar var. yeni kordon barbarosa yakın eski kordon merkez ve esenlere ikisine de gidin bir akşam gezin turlayın hangisi daha cazip gelirse o taraftan ev bakın çünkü akşamlarınızın çoğunu o kordonda geçireceksiniz ama bir de özgürlük parkına gitmeyi unutmayın zaten oraya gittikten sonra büyük ihtimalle hemen şurada bir ev tutalım ben dönmüyorum istanbul'a dersiniz özgürlük parkı da esenler de bu arada.

ulan amma yazdım ha ben de çok özlüyorum bu şehri sanırım ondan.

ben çanakkale'de okuyorum, şu sıralar ben de annemi ikna etmeye calısıyorum tasınalım diye:)
•ankara'dan geldim, iner inmez aşık oldum, iki haftada alıştım. uzun süre de ayrılmayı düşünmüyorum.
barbaros iyidir aile için. ben pek ısınamadım ama. esenler tarafını daha cok seviyorum daha sakin geliyor. ve sanırım esenlerde evler daha ucuz.
istanbul'da yaşayıp kalkıp geliyorsanız çanakkale'yi dert etmeyin, çok daha rahat edersiniz.

şimdi vaktim yok pek yazamadım, mesaj atarsanız yardımcı olurum seve seve

Hepinize teşekkür ederim.

@kafkef
Umarım :) Ben emekliliği beklemeyeceğim, burda yaşlanmak istemiyorum.

@trumanshow
Neden?

@proletarier aller lander vereinigt euch
Öyle güzel anlatmışsınız ki, iyice heveslendim :)
Arabam yok, Barbaros Mah. ile Esenler çok uzak mı? Nedense gitmeden Barbaros Mahallesi'ne sempati duyduk :)
İyi evler var ama yerine göre değişiyor (caddeye uzaklığa göre sanırım) 500'e 2+1 de var, 3+1 de. Esenler'e pek bakmadım, akşam bakacağım, teşekkürler.

@pegi
Teşekkür ederim. Sorularımı biriktirip yazacağım :)

çok uzak değil iki en uç tarafından otobüsle yarım saat sürüyor. arabaya çok da gerek yok barbaros'un en önemli avantajı düz ayak olmasıdır esenler tarafı yokuşludur bu kadar gidin bir görün esenler daha nezihtir özetle. tabii beklentiler çok önemli esenler yokuş olduğu için yürüyerek gidip gelmek biraz yorduğu için kimisi hiç sevmeyebilir de yani o anlattığım şeylere çok da kapılmayın kendinize göre düşünün :)

edit: esenler'in ufak bir kısmına ancak tekin değil denebilir orayı da tarif edemem şimdi size ama esenlerden ev bakarken ahmet piriştina cd. üzerinde veya yakınında bakın şu an esenlerin en hızlı gelişen ve en güzel yeri, 60 metrelik yol derseniz herkes bilir. barışkent tarafı daha iyidir aslında ama evler eski orada da.

yapın vallahi hiç düşünmeden. biz 2 senedir gitmek için fırsat kovalıyoruz. çok yakın bir arkadaşım inanılmaz iyi bir işini bırakıp gitti inanılmaz mutlu.

bizim yzlığımız var mümkün olursa ilk fırsatta geçeceğiz inşallah.

barbaros tarafına çok yatırım yapılıyor şu sıra, avm'ler, kipa, halk pazarı o tarafa yakın.

merkeze de otobüsle en fazla 15-20 dk.ya ulaşabilirsiniz barbaros'tan,

kepez tarafına kaymayın derim, oralarda da güzel yeni evler yapılıyor ama henüz çok dağbaşı havasında hala.

merkez-barbaros arası yerlere bakın, sarıçay civarındaki sitelerde güzel evler var.

giyim mağazaları, gözlükçüler, barlar, lokantalar, çarşı vs. merkezde yoğun olarak,

esenler'i o kadar tavsiye etmem, bazı yerleri güzel, ataköy havasında ama genel olarak arkalara çok giderseniz çoraklaşıyor ve afedersiniz o kadar da tekin değil. yapılan ilk siteler burada, o yüzden görece daha ucuzdur burada evler. mahallesine göre semt sakinlerinin profili değişiyor. orta ve arka bölümlerinde daha bir anadolu-kapalı profili hakimken, kıyı şeridine yakın bölümlerinde ve biraz daha aşağısında kalan merkezde sayılan cevatpaşa'nın kıyı tarafında da yine -türkiye genelinde olduğu gibi- emekli ordu görevlileri, chpli teyzeler ikamet ediyor ve buradaki evler de tabii daha pahalı.

öğrenciler her yerde.

kordonda bir kahvaltı yapın ilk indiğinizde, ama iskeleden inip de ilk gördüğünüz mekan olan bombacı'ya dalmayın, tavsiye etmem.

masraflar: pazardan alışveriş yaparsanız gayet uygun, her çeşit ihtiyacınızı da bulursunuz.

2+1 için muhitin güzel olduğu yerlerde, site içindeki evlerde vs 650-700'e kadar çıkabiliyor fiyat. lüks fiyatı olarak söylüyorum. ama genel olarak 450-500 evet

sizin bütçeniz, oradaki kiralar ne alemde bilemiyorum ama merkez, stadyumun oralar da çok güzel. anneannemler cevatpaşa mahallesindeler stadyum ile kordon arasında, ve gerçekten güzel bir muhit. istanbul dışında bir yerde yaşamak durumunda olsam ben de çanakkale'yi seçerim. çok huzurlu ve güzel bir şehir.

ben de yarın gidiyorum. kısa da olsa gitmek pek mutlu ediyor beni. sizlere de huzur verir umarım çanakkale.

hepinize çok teşekkür ederim. iyice şekillendi gözümde. gitmeyi iple çekiyorum artık :)
sağolun, varolun! :)

dünyanın en korkunç oynunu verelim:

outlast

bioshock - tam korku olmasa da çok sağlamdır. atmosferi falan iyidir. steam indiriminde hatta bu aralar.

outlast - bu baya baya korkunçlu bir oyun. yiyorsa dene derim ama.

bir de şöyle bir liste var işine yarayabilir; www.ign.com

oynamadım ama metro 2033 öyleydi galiba bir bak.

limbo vardı mini oyun,

the thing bi de, eski biraz ama filmden uyarlanmıştı

five nights at freddy's diye bir oyun çıktı yeni. ona da baya korkunç ve iç karartıcı diyorlar.

outlast +1

silent hill serisini ve heavy rain'i de ekleyelim.

bi de şöyle bi liste buldum:
en.wikipedia.org:Dark_fantasy_video_games

limbo?

bioshock 1-2

dead space serisini de ekleyelim yav

hem iç karartıcı hem de iç dondurucu az bilindik bir oyun:
cryostasis

metro last light şiddetle öneririm

Kimsenin yapmadığına şaşırdım: sanitarium
Türkçe yamasını da kurun, biraz oynadıktan sonra daralmaya başlarsınız

alan wake
nasıl unuttuysam artık..

Blair witch
Clive barkers undying

Outlast +1

(bkz: manhunt)

Grafiklerini es geçebilirseniz Pathologic.

Korkunçlu falan değil ama zaten dünyasından dolayı rahatsız edebilecek bir havası olan Vampire the Masquerade - Bloodlines. Şahsen favori oyunlarımdandır. White wolf'un şahane dünyasını aynı şahanelikte yansıtmıştır. Eğer oynayacaksanız Unofficial Patch'ini kurup oynayın ki buglarının büyük çoğunluğundan arınmış olsun.

metro 2033 +1

system shock serisi.

grooveshark var, ama telefon için istiyorsan uygulaması var mıdır bilmiyorum

fizy'nin mood'ları ücretsiz. diğerlerini bilmiyorum.
Nokia lumia var bende, Nokia music uygulamasının radyoları ücretsiz. plus istersen aylık 5 lira.
arkadaşta deezer var. o sanırım aylık 10 lira veriyor ancak şarkıları albümleri telefonuna indiriyor. başka bir yerde kullanabiliyor mu bilmiyorum...

Giyerdim ben. Hatta fark etmezdim bile.

değil bence.taşlama.

defo ama uygun fiyata aldıysanız giyilir bence.

giyilir tabi ki. taşlamadan geçmiş denimde böyle bir izin olması çok doğal. bahsettiğiniz düz renkte bir penye olsa ve bu iz bulunsa defo derdim ama taşlanmış denimde normal geldi bana.

farkedilmeyecek bir bölgede. ayrıca rahatsız edici değil. defo olabilir ama kesinlikle uğraşmaya değmez. senden başka kimsenin göreceğini zannetmiyorum.

o pembe halkayı defo sandım diyorum ulan bu ne. yok ya bir sorunu yok.

defoysa bile belli değil. uğraştığına değmez.

yuvarlağı defo sandım yine de giyerdim diyecektim :D

ben de pembeyi defo sandım :D yok bi şey ya giyilir tabii ki.

www.bunugiyin.com
okuyun ve bir daha internetten kıyafet alışverişi yapmayın!

defo ama giyilir

alkollüysen ya da sigaradan daha ağır bişi içtiysen biraz önce, olabiliyor

başka aklıma bir şey gelmedi

isviçrede bile 14 gün gayet güzel geçirilir. müzeler, görülecek yerler vs. şehir içindeki tourist info lardan harita alınıp gezilebilir. günübirlik gezmek için alacağın tren bileti ile konaklamanın fiyatlarını karşılaştırmak gerekebilir. ama bern, zürih, basel ... diye gezersin

Değer bence.

hiç gitmedim ama bana kışın daha tatlı olurmuş gibi geldi oralar, bir de 14 gün yolda geçecek vakti çıkarsan bile isviçre için uzun sanki

deger tabii degmez mi? hem zaten isvicre kisin ayri guzel oluyor, kuzenlerinize soyleyin birlikte kayak yapmaya gidin (her kayak merkezi jet sosyetenin gittigi pahali mekanlar olmuyor zaten), karda oynayin. sonrasinda muzeleri gezin. tek tek basel, zurih, cenevre, lozan'i gezin. zaten isvicre'de sehirler kucuk oldugu icin gezip gormeniz de kolay oluyor. bir de imkaniniz olursa italyan kantonuna da gecin mutlaka.

isviçre'de yaşıyorum. 14 gün İsviçre için ideal bir süre kanımca. Örneğin Basel'e gelecekseniz Almanya Fransa ayağınız dibi. Genevre için aynı şekilde Fransa'ya kolayca ulaşabilirsiniz vs. Zaten tonla gezilecek yer var. Kışın geleceğiniz için ana şehirleri vs. görmekle beraber bir dağ evi kiralayıp 3-5 gün doğayla içiçe güzel vakit geçirebilirsiniz.

chaletlere bakabileceğiniz ve rez yaptırabileceğiniz bir websitesi:
chalet.myswitzerland.com

iyice araştırabilirseniz çok uygun fiyata çok güzel evler bulabilirsiniz. geçtiğimiz sezon kişi başı 20 chf'ye kalmıştık 4 arkadaş.

kullan-at telefonları diyorsun herhalde ama nerede bulunur var mıdır bilmiyorum, telefonculara bir de şu yol kenarında tezgah açıp ikinci el telefonları dizmiş elemanlara bir sor bence "kullan-at" diye