Eczaneler zaten içeri almıyor artık çoğu plastik çekmiş ilaçları ödemeyi vs ordan alıyorlar ve o plastik bariyerin olduğu yerde ufak masalarda kolonya, dezenfektan bulunuyor. Yalnız sabah erken saatte gidin. Ben raporlu ilacımı almaya gittiğimde olmadığı için öğleden sonra tekrar çıkmak zorunda kaldım ve o zaman arkamda bekleyen 2 kişi sosyal mesafe falan dinlemedi. Mümkünse eczaneyi arayıp alacağınız ilaçların stoğunu teyit edin. Ben salı günü gittim bu şekildeydi, İzmir'de merkezi bir yerdeyim. Migros'ta önlemler uygulanıyordu ve içerisi dolunca fazla müşteri almıyorlardı. Liste yapıp gidin, markete girince alacağınız şeylerin yerini gözünüze kestirin ve mesafeyi koruyun, zaten yapacak başka bir şey de kalmıyor. Sağlıklı günler.

valla ben artık 20-21 yaşında ücret karşılığı getir-götür yapacak birisini aramaya başlayacam.
ne yaparsanız yapın sabah en erken saatte yapıp ilk giren müşteri siz olun.
eczaneye gitmeden önce, ilaçlar varmı sorun hatta, ben 10 dakikaya geliyorum, kenara koyunda diyebilirsiniz.

Yakinlardaki marketlerden tlfla siparis veriyoruz. Kapida oduyoruz.
Migros sanal market ve carrefour 6gun boyunca dolu diyor randevu alamaiyorum oralardan. Hatta getir bile coook gec getiriyor.
Organik urun satan magazalari denedi. Oralarda dolu.
Telefonla siparis vermek veya gittigidiyordan vs almak lazm. Buyuk sehirlerde kargolar da gecikiyor gerci

bu gün eczaneye gititm, mübalasız 4.5 metrelik bir değnek ucuna bildiğimiz mutfak süzgeci takmışlar.

ilaçları ona koyup fırıncı küreği gibi uzattılar, aldım, parayı koydum, sonra para üstünü verdiler.

ve içeride kimse yoktu.

@nax

kapıda nasıl ödüyorsunuz? çalışanla karşı karşıya geliyor musunuz?

biz damacana su alırken boşları kapı önüne koyuyoruz, adam zile bastığında da parayı poşetle asıyoruz; o boşları alıp doluları bırakıyor parayı da alıp sütünü bırakıp gidiyor.

yani oldu da kapıda kredi kartı ödemesi yapmak durumunda kaldın, yine bir insanla karşı karşıyasın. hadi sanal marketler önceden ödeniyor da eczane falan? o değil de sanal market geldiğinde poşetleri kapının önüne mi yığıp gidiyor?

kafayı yiyeceğiz heralde.

kafayı yedik iyice.

Benim cozumum h.sonu nobetci olmayan bi eczaneye p.tesi acilisla maske ve eldivenle gitmek. H.sonu da bos kalmis olur ici pmtesi de ilk giden olursan rahat rahat alirsin ilacini.

Calisan maske takiyor. Zaten o da alismis. Kapinin dibinde durmuyor. Uzakta duruyor. Kapinin yaninda camasir sepetimiz var. Uzunca bir sey. Posetleri onun icine birakiyor. Odemeti de temassiz yapiyoruz. Sonrasinda sepeti balkona atiyoruz ve klasik prosedurleri uyguluyoruz.

Mesela yemeksepetinde zile basip kapi tokmagina poseti asip gidiyor kurye.

şu anda piyasada alkol oranı oldukça düşük özelliği olmayan dezenfektanlar çok. gerçeğini bulmanız mümkün değil gibi. meslek liseleri yapıyor orijinal bulabilirseniz.

Ben de kokulardan direkt tıkanıyorum. Üstelik cildim de her şeye tepki verir. Actodermanol kulanıyorum. Kokusu hiç rahatsız etmedi hatta hoş bir kokusu var denebilir. Yalnız elinize alınca biraz elinizi yüzünüzden uzak tutun, ilk anda alkol keskinliği oluyor. Ellerimi iş yerindeki dezenfektana göre daha az kuruyor. Yer bilmiyorum açıkçası levent’teki eczanelerde bulamadım onu söyleyebilirim. Fiyatı da 500 ml için 50 tl gibi bir şeydi.

1LT Konix El ve Cilt Dezenfektanı, Antiseptik Losyon aldim. Onerebilirim fena degil kullanimi

Nası bulunamıyor piyasada düzgün dezenfektan? Gidin eczaneden alın, gayet d ebulunuyor ve alkol oranı da 70+, zaten üzerinde yazıyor. Koku konusunda birşey diyemeyeceğim.

sağlık bakanlığı sitesinden 2-3 günün verisini gönderin şu şekilde
img.fanatik.com.tr

bak nasıl artmış sayılar diye ekleyin.
mf.eskisehir.edu.tr

bunun da çıktısını alıp evde iki yere yapıştırın

isteyen arayıp bulur ve bu konuda dikkatsiz olanlara da gösterir.
Video +18 seviyesinde yabancı ülkede bir hastenede çekilmiş. Kimisi torbalara sarılmış sürüden çıplak ceset hastene içinde. Bazıları ceset torbalarının üzerinde covid19 diye de yazıyor.

Sözle, nasihatla eğitilmeyen korkutularak eğitilebilir. Sigara paketleri üzerindeki olumsuz görseller de bunu amaçlar zaten. Ama ölüm konusunda covid19 daha önde.

(Video için pmlere cevap verilmeyecektir)

Bence korkunçlu görsellerden çok empati yapabileceği şeyler gösterin.

Dilek Tahtalı'dan bahsedin, İngiltere'de 39 yaşında kızlarından ayrı bir annenin videosu vardı o olabilir. www.milliyet.com.tr

Fransa'daki bakım evindeki yaşlılar var. Grip olursan hastaneye gidip iyileşebileceğini, Corona'da hastaneye almadıklarını ve hocalarımızı bile kaybettiğimizi anlatın.

merhaba

bu kadar sivri cevapları sevmem ama kendisine eğer dikkali olmaz ise başka birisi ile devam etmek zorunda kalacağınızı iletirseniz belki işe yarar.

bunun dışında ben de +18 görüntülerin paylaşılmasının faydası olacağını düşünüyorum.

twitter.com

ateşi yüksek çıkan birinin sağlık ekiplerince corona testi yapılması yönündesi çabasını gösterebilirsiniz, sıradan bir GRİP de daha önce böyle bi şekilde bir işlem görmüş mü ona sorun? videonun sonuna doğru küfür var, iphone da ekran video kaydı yapıp o kısma gelmeden kapatabilir bu şekilde de gönderebilirsiniz.

yine yukarıdaki twitter hesabında newyorkta ölen kişileri forkliftle ailesine bile göstermeden nasıl taşındığını gösteren video var, bize cevap versin bakalım sıradan bir gripten kaynaklı ölümlerde böyle mi taşınıyor exler.

Bakıcınız evden dışarı çıkıyor mu? Çıkmasın bence böylece sorun olmaz.

Cok normal Türkmen ise. Covid-19 iptal edildi Türkmenistan´da. Yasak hakkinda konusmak, baska bir gerceklik yarattilar, eger oranin haberlerini izliyorsa cok zor anlatabilmeniz.
thediplomat.com

www.businessinsider.com


Bence twitter gibi platformlardan, varsa Türkmence bir kaynak bulun, daha etkili olur.

sedyede virüs yüzünden kriz geçirip titreye titreye can çekişerek vefat eden birinin videosu vardı geçenlerde internette. onun gibi şeyleri gösterin. bak böyle ölüyor insanlar diyin. görmeden anlamaz bazıları...
şüpheniz varsa kendisini evden uzaklaştırın bence. şüreç çok kritik çünkü...

Pidenin yapım aşamasını video ya çekip sosyal medyadan basın reklamı. Şu dönemde steril üretildiğini görenler sipariş verecektir.

reklamla falan olacak iş değil. neden dersen, iş yerlerinin çoğu çalışmıyor, çalışanlar da belki iş gelir umuduyla sizin durumda olanlar. bu durumdaki iş yerlerinde çalışanlar dışardan yemeğe para veremez bence. ayrıca işsizlik çok arttı, işsiz olmayan da para kazanamıyor(sizin gibi), dar gelirli insan da dışardan yemeyi hem riskli hem de fuzuli harcama olarak görüp kuruşu hesaplar hale geldi.

virüs başımıza bela oldu, yiyecek içecek sektörü olduğu için çok büyük bir kısım da virüs olayından çekiniyor.

eğer iflas verebiliyorsanız verin, ohal falan çıkarsa iflas etme durumu yasaklanırsa ki geçmişte buna benzer şeyler duymuştum ohal sebebiyle(bunu hemen araştırın), iflas bile veremeyip , iş yapamadığınız halde borçlar katlanır gider.

3 ay sonra virüs tamamiyle yer yüzünden silinse bile bunun ekonomik etkileri belkide yıllar sürecek, en azından bizim ekonomimiz normalken ne durumdaydı biliyoruz. ona göre hesap et.

bu devirde eczanen varsa kazanırsın onun dışında herşey haram oldu, bak marketlere, temel gıdalar, temel temizlik malzemeleri hariç hiç bişeye el sürmüyor millet bu böyle de gidecek. zaman gelcek raflardaki tüm ürünlerin tarihi geçecek.

dersen ki bana dükkan benim, vurur kilidi giderim. o bi derece mantıklı.

şahsa ait borçları bilmem de, ödeyememe konusunda yalnız değilsiniz. böyle gittiğini farzederek söylüyorum, kredi kartları, krediler, faturalar ve ev kiralarını bile ödeyemecek çok büyük bir kitle. o yüzden bunu da avantaj olarak görebilirsin.

tabi borcunu ödeyemeyecek hale gelen insan dışardan yiyebilir mi onu da bilmiyorum.

Ben açıkçası iki haftadır dışarıdan yemiyorum ve özledim ancak endişem virüs :)

yakın apartmanlara sitelere el ilanı dağıtın.

@hem şişko hem deli, o riski göze alamayız. şu an için dükkandan kár etmek dışında borçlarımızı azaltmanın bir imkanı da yok. yalnızca gecikmiş kira + banka borcumuz 50ye yakın. kasabı, motorun taksidi osu busu derken 70 80i buluyor.

abicim öyle diyorsun da 24 nisan ramazan, ramazanda zaten bir çok yer kepenk indiriyordu. bu da üstüne tuz biber oldu.

bilmiyorum geçtiğimiz senelerde işler nasıldı, belki ramazanda çok iyi kazanırsınız ama genel itibari ile pek öyle bir durum olmadığını düşünüyorum.

şimdi nisanda evde olsa millet, mayısta artık ufak tefek normale dönse bile ramazana denk geliyor ki? ee haziran dedin mi yaz gelir , pide öyle yazın çok tüketilen bişey değil, eylüle attı sizi işte.

iyi oturup düşünük hareket etmek lazım, 70 80 binlira borç bişey değil, düşünsene iflas vermenin yasak olduğunu ve iş yapamadığın halde hatta dükkana bile gitmediğin halde 2 yıl vergi ödemek zorunda olduğunu

hani kötü düşünüyorum söylüyorum ama benim de esnaf arkadaşlarım var ve gerçekten zor durumdalar, mesela araba tamircisi, sanayide dükkanı olan çok arkadaşım var, hepsi kan ağlıyor. dükkanlarını devretmeye çalışıyolar arayıp soran yok. zaten genel itibari ile işler kötü gittiği için vergi, sgk ıvır zıvır bi ton borçları var. valla durumlar çok fena. trump'ın dediğine gelicez, corona'dan çok intihardan kayıp bekliyoruz misali.

genel itibari ile özellikle pide çorba kebap sektöründe ramazan ayında işler yoğunlaşıyordu. hatta sanırım tüm gıda sektörü için öyleydi izmir bornovada en azından. bu özel durum içinde nasıl olur bilemiyoruz. bilemediğimiz için tavsiyelere, müşteri gözlerine ihtiyacımız var.

gerçekten ramazan bizim için dezavantaj olsa bile dükkanı kapatmak bizim için çok büyük bir yük olacak @hem şişko hem deli

Valla şu anda tek tercihim ortalama üstü f/p ve açık olması. Ankarada merkezi bi yerde oturuyorum. 25 tl limit koyunca 160 civarı dükkan olurdu. Şimdi 15 20. 2si 3ü yenilebilir şeyler. Pide olsa habire onu gömerim. Korona çok korkutmuş valla milleti bilmiyorum nasıl kurtulursunuz. İyi şanslar

Gördüğüm kadarıyla, normalde hazır beslenmeyen insanlara ulaşmaya çalışıyorlar. Hiç olmadığı kadar pizzacı, lahmacuncu görüyorum instagram'da.

Ben normalde de dışarıdan beslenirim, hani beni steril hazırladığına ikna eden mekandan en az haftada bir yerim şu şartlarda.

pide olarak odaklanma, yapabildiğin kadar çeşit yap.

mesela tosttan hamburgere, gerekirse çorbaya, kokoreçe, sucuk ekmeğe.

önemli olan ayakta kalabilmekse, mantık olarak çeşidi ne kadar arttırırsan o kadar çok insan talep eder.

çalışma saatleri konusunda bilmiyorum devlet bir limit koydu mu, koymadıysa 24 saate çevir. millet alışana kadar pek bi hareket olacağını sanmam ama alışınca gece çok yer açık değilse size döner.

Yemeksepeti'ne üyeyseniz, her müşteri yorumuna cevaben pideleri nasıl hazırladığınızı, steril olması açısından neleri uyguladığınızı yazabilirsiniz. (dikkat ettiğinizi varsayıyorum).

Ofislerde en çok dönen muhabbet :
-Yemek pişince/fırında yüksek ateşte virüs ölüyormuş
+ Virüs ölüyor ama fırından çıkaran usta, pakete koyan motorcu ya dikkat etmezse...

Yanisi insanlar yüksek ateşteki yemeğin içinde virüs olmadığına iknalar ama sonrasından emin olamıyorlar. Siz sonrası için insanları ikna ederseniz olumlu etkisi olacaktır.

pide kutusunun kapandıktan sonra ilk defa müşterinin açtığını kanıtlayan sticker, mekanizma, artık neyse, ondan yap bence de. kurye gelirken içine tükürdü fikrini ortadan kaldırmış olursun en azından.

Kampanya yapmak
Yemeksepetine uye olmak
Urun yelpazesini degistirip ekmek vb yapmak

Brkylmz+1 benim çekingem yemeğin değil ama konulan kaplarin, kartonlarin ve kuryenin steril olup olmadığına güvenmemem. Dışardan yemek konusunda zaten hassasım, şu dönemde iyice hassasladstim. strelizasyon konusunda ikna edici bir şeyler yaparsanız şansınız artar.

Ve şuna eminim; bu olaylar bitince insanların çoğu sosyalleşmek için disariya akın edecek. Şu bırkaç ayı çıkarmak için bir şeyler bulabilirsiniz umarım.

Kupon gibi bir şey yap. 5-6 kupon sahibine ücretsiz pide ver ki insanlar bedavayı yiyebilmek için sürekli senden söylesin. Benim burada bunu yapan pizzacı var ben bu yüzden sürekli buradan söylüyorum sırf bu yüzden. Süt helvası gibi ucuz bir tatlı yapıp ufak porsiyonlarla hediye yollayabilirsin paketlerde.

Steril üretildiğini ve müşteriye gelene kadar steril kaldığını gösteren bir yöntem bulmalısıniz. Yapılış ve paketleme aşamasını göstermek +1

Malzemesini kendi hazırlayip size pişirmeye gelen oluyor muydu? Eğer öyleyse malzemeni evden alalim pisirip getirelim gibi bir yenilik iyi olabilir.

Basit ve pazara uyan çözümle ilerleyin, şu dönemde en hijyenik nasıl pide üreteceğinizi araştırın, uzmanıyla çalışın, işsiz insan çok, uygun fiyata birini bulursunuz. Sonra Ramazanda hijyenik üretilmiş ve eve servis ya da yine hijyenik taşınabilecek pide konusunu planlayın ve mahalle çevresinde el ilanı yapın. Yemeksepetine girin.

Durumunuz gercekten kötüyse ilk olarak steril calistiginiza dair video veya resim ile bilgilendirme yapin. Devamin da, size daha önceden siparis vermis kisileri arayip, servisten memnun kalip kalmadigini sorarak yol yapin. Yeniden siparis vermek istermisiniz diye sorun...Zaten karsidaki de odun degilse ve imkani varsa zor durumda oldugunuzu anlayip destek olmak ister.

Türkiye'de daha en kötüyü görmedik. üstelik hayat normale dönmeye başladığında bile bir anda eskisi gibi olmayacak. 3-4 ay böyle dayanma gücünüz yoksa uzatmadan zarar kes yapmaya bakın.

jimjim kısmen +1
para geldi diye ben de harcamazdım şu an, sıkıntılı zamanlarım.
borcum vs olmasa amazon wish listimdeki kamera ve film ekipmanlarını alırdım.

n95, eldiven, koryucufdgıoujfd
kafayı yedik resmen, neyse.

evde güzel vakit geçirmemi sağlayacak şeyler alırdım. koşu bandı olabilir. daha tüketilebilir şeylerdense... ardbeg uigeadail iyi gelirdi kesinlikle. ya da 18 yıllık laphroaig.

mümkün oldukça harcamamaya çalışırdım.

bir şey almam gerekirse peynir, zeytin, yağ, nohut, fasulye, et, tavuk vb. şeyler.

hızlı şarj aleti, güneş gözlüğü, indirime girerse konsol oyunu ve netfiliz aboneliği.

ders kitabi ve xiaominin kablosuz kulakligi.

Kıyafet. Çok kilo aldım, hiç pantolonum kalmadı :/

Hepsini eşit şekilde 4 fakir aileye verirdim.

Maske, kolonya, dezenfektan alırdım. Market stogu yapardim zaten para biterdi. Bunlar olmasa da merkez bankasinin para basma enflasyon bilmem ne muhabbetiyle dolar firlar diye 1 2 temel cilt bakimi urunumu stoklardim. Sonucta bi seyleri stoklamaya harcarmisim parayi :/

Market alışverişi yapardım. Bir kısmını da kenara koyardım ne olur ne olmaz diye.

Bundan 3-4 ay önce harcamam için 1000 lira verilseydi herhalde yine bir kısmını kenar koyardım ama market alışverişi yapmazdım, kıyafet satın alırdım.

Bonfile ve parca et alrdim

Amerikan doları ya da Japon yeni bir çılgınlık yapıp cin yuanı bile alabilirim.

bakım

full içki alırım. öncelik olarak cin, vasat viski ve bir kasa bira.

Gıda alışverişi yapardım, bugün 10 kurus 10 kuruş 1,5 TL topladım fırına gittim herif bir suru trip attı bozukluklar yüzünden ,bu tipler yüzünden katil olacağım yakinda

Fiş almadan mahalle arası marketlerden alışveriş yapardım.

Pizzacinin pizzaya tukurmeyecegini bilemezsin. Bizde psikopat insan cok. Disaridan siparis etmek epey riskli bence. Sirf bu yuzden ailemin yanina tasindim. :s

@respect
Sınırlı mı yani

Evet. Zaten cogumuza bulaşacak amaç bu süreci uzatıp hastanede yoğunluk yaymamak ve toplum bağışıklığı dendi.

Sokağa çıkma yasağı yok ama market falan açık sadece. 2 kişiden fazla grup falan yasak. Benzer şeyler çoğu yerle.

Yasak yok ama bazi kurallar var. Kisiler arasi mesafenin korunmasi vb gibi.

Anne
Bir İstanbul masalı

Kadın dizini bilmiyorum ama,
tarihe ilgileri varsa ya da dönem dizisine The Crown (II.elizabeth) izlenilebilir,
ya da biraz daha dram, bir yetim kızı anlatan (ağlamaklı değil gayet keyifli) Anne with an E olabilir, hem çiftlik hayatı hafif romantizm ve yine bir dönem mevcut.
Belki atypical'a da bir şans verilebilir
Polisiye seviyorlarsa;
- behzat ç (güncel olaylardan bahsedildiği için bizim aile bireyleri sevmişti)
-broadchurch
aklıma geldikçe güncellerim.

hallmark channel içerikleri var netflix'te, onlara yönlendirebilirsiniz.

When Calls the Heart (1900lerin başı temalı, biraz çalıkuşu hikayesine de benzer)

Heartland (kanada'da atları olan bir çiftlikte geçen, dedeli torunlu büyük aileli bir dizi, üstelik 12 sezonu var netflixte, izle izle bitmiyor)

Good Witch (bu biraz ilginçli, yine bir kasabada geçiyor, bir kadın var işte good witch kendisi, ama böyle minnoş minnoş konular, her şey bir iki bölümde tatlıya bağlanıp duruyor.)

Hep böyle kasabada çiftlikte falan geçen aile hayatı dizileri bunlar.

Chesapeake Shores falan da var, onun tam içeriğini bilmiyorum ama, o da bu güruhtan. Virgin River var ama onu da izlemedim, bir kadın hemşire, hayatına yeniden başlamak için küçük bir kasabaya yerleşir konulu. muhtemelen bu da öyle kasaba hayatı falan yuvarlanıp gidiyodur.

sanki bunlar her yaştan insan tarafından vakit geçirmelik izlenebilir gibi geliyo bana, siz bi bakarsınız fragmanlarına falan.

Crown hoşlarına gider belki.

gerald's game, tam yaşlarına hitap ediyor ehühehüeh

ilgilerini çeker mi bilmem ama güzel belgeseller var. gezegenimiz diye bi belgesel dizi var, oğlumla onu izliyoruz biz şu an

Aile /dram/ gercek hayat kategorilerine bakmani tavsiye ederim

ben balkona atıyorum. eve sokunca da yıkayıp poşetten - ambalajdan çıkarıyorum.

Ek soru: balkona atinca ne oluyor? :s ben spreyliyorum

paketleri balkona atıp 24 saat beklerseniz bu virüslerin cansız yüzeylerde dayanma süresini aşmış olursunuz.. yani en son kim dokunmuş olursa olsun 24 saat balkonda beklettikten sonra sorun kalmıyor..

o kadar titizleniyorsan eve gelen her şeyi bir dolapta 24 saat beklet. Yüzeylerde ömrü o kadar uzun değil ki virüsün.

saç kurutma makinesi muhabbeti var

bir köşeye koyun bir süre kalsın. Sonra da güzelca bulaşık deterjanı ile yıkayıp en son üzerine kolonya fısfıs yapabilirsiniz. Dalga geçmiyorum zaten bir çok ürün kapalı ve vakumlu geliyor paketler içine su almıyor. Hangi durum kolayınıza geliyorsa yapabilirsiniz.

ben önce ıslak mendille siliyorum.sonra üzerlerine az miktarda kolonya döküp tekrar siliyorum.

ingilizce kaynakları takip edin. türkçe kaynaklar prof olsa bile güvenli değil.
yüzeylerin üstünde virüs 4-5 gün kalabiliyor.
ben poşetleri eve sokmayıp çatıya çatıya koyuyorum. 10 gün sonra eve alıyorum.
hiçbiri acil ürün değil.
www.businessinsider.com

Duymadım, ama biz airbnb'den ev tutup parti veriyorduk. Benzer bir şey, niye yapılmasın. Yalnız önce ev sahibine söyleyip izin alın ve temizlik için ekstra para teklif etmeyi unutmayın.

Davet gibi olmasını istiyorsanız bir de organizasyon şirketi ile anlaşmalısiniz.

barobahceye de bakabilirsin

Adalarda bahsettigin isi yapabilirsin.

biz çatladıkapı nikah salonunda nikahımızı kıyıp sosyal tesiste yemek vermiştik. nikah salonu ve yemek salonu altlı üstlü. fix menü anlaşmıştık, oldukça iyi geçti. deniz manzaralı açık alanı da var.

Güneş alıyorsa bir çok sebze ve çiçek türünü yetiştirebilirsiniz, ama toprak derinliğini de bilmek gerekli.

Kaç cm toprak doldurulmuş acaba? Bitki seçerken kök için isteyeceği derinliğe bakıp seçersiniz.

Carliston biber ekilir.

1-) Fotoğrafa sağ tuş > Resim adresini kopyala
2-) www.google.com
3-) Görselle ara butonuna tıkla.
4-) Görsel URL'si yapıştır.
5-) Crystal Reed

Edit: Daha kolay bir yolu varmış, şimdi sayende keşfettim. Fotoğrafa tıklayınca sağ tuş > google içinde resim ara deyince de aynı işi yapıyormuş. Chrome kullanıyorum.

Telefonda image search yapamiyorum. Tesekkur ederim

Mobilde de arama yapılabiliyor. Açtığınız sayfada ayarlardan masaüstü görünüm moduna alarak.

Crystal Reed imiş tren wolf da oynamış.

Odunpazarindaki kirim tatar evinde yenir.
Baglar taraflarinda caddedeki kopek kakalari kendine hastir.

odunpazarındakinde turistler yer. bir de nehir kenarında büyük bir yerleri var orayı deneyebilirsiniz.
met helvası eskişehir'e hastır.
bir de masal şatosu ve civarı da bence eskişehir'e has bir yer.

yiaa eskisehir'im, canim memleketim.

met helvasini hamamyolundaki gercek dukkanindan yiyiniz efenim.

bir de bir de, karakedi bozacisindan boza yiyiniz. afiyet olsun.

bulvar çi börek deneyin.

kırım tatar evi +1

Masal şatosu check
Kirim tatar evi check
Kakalar check
Met helvası loading

eskişehir odunpazarı'nda tanınmış helvacı (adı böyle) var. eskişehir'in en ünlüsü ama popüler olanın vasat olması klişesinden muzdarip bir yer değil. gerçekten çok iyi. önünde devamlı kuyruk oluyor:(

buradan met helvası ya da tahin helvası vs alabilirsiniz.

Kırım +1. Papağan mıydı neydi, ona abartılmış bir balon diyor yerlileri.

Öneriler için teşekkurler, oldcity maceram dün sona erdi...

Evet kuşu bedavaya tanıdığınız biri olmadığı sürece vermez.

Malzemeleri internetten daha ucuza alırsın. Kus kafes bok pusur 100 liraya hallediliyor kampanyayla

Fiyatlar normal, ortalama 50 liradan başlıyor kuşlar. Kafes, yemi, kumu, taşı derken evet 150-200'ü buluyor.

Shoplardaki kuslar genellikle hasta oluyor. Mumkunsa saga sola ilan verin. Mutlaka kusu yavrulayan ve sahiplendirmek siteyen olacaktir.

az bekleyin burada sultan papağan veren bile var. ilan açarlar yakında

mesela bu eksiduyu.ru

Hasta olma gir bir yerlere. Ankara 'da bu havada hicbir şey yapılmaz.

Organ donörü olabilirsin.

Döner ye.

Ankara maalesef tek başına neredeyse hiçbir şey yapılamayacak bir şehir. En azından şehrin yabancıları için.

Favori yemek mekanları falan tarzı bir liste bulup 2 gün boyunca yiyip içebilirsiniz sanırım

Cafe laba gidip london fog tea ic

Hosta da susamlı ekmek arası et döner ye. Ah öğrenciliğimin bu n sahane yemeğiydi.

kızılay'a yakın bir mesafede yer alan cer modern'i ziyaret edebilirsin. gitmeden internet sayfasından güncel etkinlikleri görebilirsin.

valla abi ankara'yı çok seviyorum, türkiye'de yaşamaya devam ettiğim sürece başka bir yere taşınmayı kesinlikle istemiyorum ama inan "ankara'da ne yapılır?" sorusuna ben de hiç cevap veremiyorum. haftaya arkadaş gelecek erasmus'a, heyecanlanıyor falan, şimdiden imanım gevredi, bi' hafta sonra "bu ne biçim şehir, sen ne biçim adamsın, skim böyle memleketi bu ne lan" derse yumruk atmamak için nefes egzersizleri yapmakla uğraşıyorum.

ben param varsa sakarya'da rastgele bi yerlere girip bira mira içiyom dışarıdaysam. param yoksa da kızılay-cebeci yürüyorum. sinema düşünürsen büyülü fener'e falan bakabilirsin mesela, ilgini çeken bir şey çıkar belki.

allah yardımcın olsun ne diyim. dediğim gibi yaşamayı, yaşadığım yerin ankara olmasını seviyorum ama "nereye gideyim?" diye soran adama verilecek bir cevap yok bence ankara'da.

ha belki biz cahilizdir, belki tek başına yapabileceğin güzel aktiviteler/gidebileceğin şahane yerler vardır ama ben gerçekten bilmiyorum. ben okula, kızılay'a, kurtuluş parkı'na, arkadaş bulursam mogan'a içmeye, gençlerbirliği maçlarına gidiyorum. canım sıkılırsa cebeci'den kaptırıyorum öyle yürüyorum cebeci-kurtuluş-kızılay diye. yaşarken şikayet etmiyo insan, yaşamak kolay çünkü. pahalı değil, çok kalabalık değil, istanbul gibi boğmuyo. ama bi şey yok yani sjfjsj arkadaşın markadaşın olursa onlarla takılıyosun işte :(

İstanbul'a dön :DDDD

Anadolu Medeniyetleri Müzesine gidebilirsiniz.

Kızılayda şu kafede bir türk kahvesi içip müthiş bir tatlı yiyebilirsiniz. Butik ve tatlış bir yerdir.

www.zomato.com

Anıtkabire git, müzesini gez.
Hamamönü nü gez.
Anadolu medeniyetleri müzesi, etnoğrafya müzesi,
Merakın varsa itfaiye nin oradaki bit pazarı olabilir.
Ankara Kalesi ne git gez, içinde koç müzesi var onu da gezebilirsin. Gözlemecide gözleme ye, gramofon cafe ye git.

Tunalı hilmi yi gez, bestekar ı, arjantin i, oradaki mekanları keşfet. Benim için çıtır da kokoreç ye :)

Sakarya da dolaş, mekanlarında bira iç :)

Karanfil sokaktaki pasajlara gir dolaş, cafelerinde otur

7.caddeye git,

Bunlar 2 güne sığmaz, seç beğen al.

Eskişehire git trenle gez gel

fare yuvasının önüne büyük kutu şeklinde olan fare tuzaklarından koy, tuzağın içine de yiyecek koy, oradan çıkıp oraya girdiğinde senin fare tuzağı boş ya da dolu anlayacağın için ona göre hareket edersin.

urun.n11.com


tabi öldürme uzak bir yere sal gitsin. zehir mehir uğraşacaksın tehlikeli, ellesen üstüne bassan üstün başın kirlenir, kaçırma ihtimalin var, ortalığı batırma ihtimalin var panikle apartman içine girer bin türlü şey. ısırıp tırmalarsa da fena, hastanelerde sürünürsün, kuduz mu oldum veba mı oldum diye.

Delikten içeri duman basabilirsin

böcek, fare ilaçlamacılar yapar o işi.
yani farecilik.
sen yeter ki paradan haber ver.

Duman +1
Belgesellerde yilan kostebek gibi hayvanlari yuvalarindan cikarmak icin iceri duman salarlar

Fareyi oradan çıkardığında, koşarak başka yere girecek. Bu böyle sürüp gider, sonra izini kaybeder ve nerede oldugunu bilmeden arar durursun. O yüzden duman, sprey vs kullanma.

Canlı yakala istasyonu denen aparatlar var. Fare bunlara girer ve çıkamaz. Kapan değil, fareyi öldürmez, zarar vermez. Sadece içinde alıkoyar.

Bunu deliğin yakınına ve duvara sıfır şekilde, farenin giriş yapacağı açıklığın serbest kalacağı pozisyonda yerleştir. İçine de snickers gibi fındık fıstıklı aromalı bir gıdadan parça bırak. Bu istasyonların içini görebileceğin penceresi olur. Yakalanınca bunu gözlemleyebilirsin.

Sonra gider, uzak bir yerde kutunun kapağını açar ve hayvanı azad edersin.

Ayrıca bu aletin alışveriş sitesi linki verilmiş ama yakınlardaysan Karaköy yeraltı geçidindeki zirai ilaçcılardan daha ucuza alabilirsin. İçine ayriyeten yapıskan levha satmak isterlerse kabul etme. Kutuyu yapışkansız kullan.

Mukavva uzerine ozel fare yapiskani sur. Cakmakla cevizin icini yak, kokusu cikinca kartonun uzerine birak. Orayi terket.

Yavrular buyuyup terk ettikten sonra kapasaniZ olmaz mi? Ne vicdansizlar var ya. Sanki onlar robot da canlari yanmiyor

Bahsettigin boyutlar cok buyuk. Standart kagitlarda iso a0dan buyugunu bulamazsin. Fotobloklardan al yanyana koyup photoshoplarsin?

eni 2.72 buldum ben boyu 11 metre

www.ekincifotograf.com.tr

ikincisi fonların en kötü özelliği kirlenebiliyor olması, karton fonların da geri dönüşü olmuyor onlar da kirleniyor kırışıyor.. bez alırsın, zaten özel bir kumaşı var, parlamaz, gözenekleri gözükmez, çoğu yıkanabilir e yıkadıktan sonra da ütülenir.

ayrıca fon standın yoksa, gerekli gerdirme ekipmanların yoksa fon istediğin gibi durmaz hiç bi zaman. aliexpress de 15li 20li fon gerdirme kıskaçları boşuna satılmıyor.

fiyatlar niye pahalı? eksiz üretilmesi gerekiyor çünkü, bez fonlar eksizdir o boyutta dokunur, kartonlar da tek parça üretiliyor. haliyle üretirken verilen fire ufak boyutlardan daha çok, karton için konuşursak nakliyesi de dert.

son olarak fotoğraf ile alakalı kibrit çöpü bile alsan kesinlikle 3 veya 5 katı fiyata alacaksın, olay fotoğrafçılığın süper kazık bir olay olması.

yıllardan beri fon standı almak istiyorm, bakıyorum bakıyorum bakıyorum, taa avustralyasına kadar baktım, kafama göre bulamadım, kafama göre bulamama etkenikm fiyatların gözüme 10 katı yüksek gelmesi.

mesela benim torna, freze, kaynak kullanma gibi imkanlarım var, alıcam abi bi tane oerlikon çanta kaynak, alet ekipman zaten var, kesicem kesicem yapıcam istediğim standı, bağlantı ekipmanı lazımsa gidicem arkadaşın dükkana tornada kendim yapıcam, maliyeti kaynağa vereceğim parayı geç(başka şeylerde kullanmak için de istiyorum tabi) toplasan 300 lira, bunun boyası da dahil.

urun.n11.com

bak bu fiyata olması imkansız ve bu fiyata olacaksa emin ol rezil iş görmeyen bişeydir 3 yıl evvel kaliteli markaların kartonları 2000tllere kadar çıkıyordu.

bir de kargoyla gelecekse bil ki onun anasını ağlatacaklar, tam kullanacak kısımlarının kırık, ezik, buruşuk olduğunu düşünürsen işine de yaramayabilir yani. bir de ıslatırlarsa at çöpe gitsin

ben senin yerinde olsam gider boyarım o duvarı eğer sonsuz fon şart değilse.

Karton bulamazsin o kadar buyuk. Mat kumas al, kirissa da pek farketmez.

Duvarı boyayın en kötü tahliye ederken boya parası verirsiniz o da her türlü daha ucuza gelir. Ayrıca bir duvarı siyah ev/ ofis gayet havalı oluyor bence.

(bkz: kumar bağımlılığı)

(bkz: Nasıl kumar bağımlısı olunur)
(bkz: Yıllardır sigara içerim, asla tiryakisi değilim)
(bkz: Ben bir troll müyüm, bunu nasıl anlarım)

yol yakınken dönmen gerektiğini düşünüyorum. işe ilk başladığım zamanlarda yanımda bağımlı bir tip vardı. kazanınca çok mutlu oluyordu ancak kaybedince kendisinide kaybediyordu.
cebine verdiği etkide ayrı bir mevzu.

hacılar siz beni anlamıyorsunuz ki yaa ben kaybedince de mutlu oluyorum amk. illa böyle mi yazalım hahaha

kaybedince neden mutlu oluyorsun?

kankacım bağımlısı değilim diyosun ama bağımlısın. ev araba varsa en yakın arkadaşının üstüne yap. zaten kumarda kaybedicen, arkadaşın belki vicdanlı çıkar.

kaybedince nasıl mutlu oluyorsun? para çok herhalde şu krizde.

abi oynamak zevk veriyor bana, hayatımda hiç maç izlemişliğim de yok benim. sorsan hiçbir futbolcuyu tanımam

ayrıca para kaybetmek, en fazla 10 lira basıyorum. mesela 100 lira kazansam onu yine 10 10 basarım oynamak zevk veriyor bana. sonuç önemli değilki benim için, ha kazanırsam daha iyi tabi :) ama benim için arada çok fark yok yani onu anlatmaya çalışıyorum.

birkac ay sonra gecer mutlulugun merak etme. mutluluk bir kelimeden ibaret sadece aslinda. gercek bir sey degil, hicbir zaman da olmadi

yaş kaç önemli değişken bu.

Her seyin verdigi mutluluk ayri. Elmayla armutu karistirma derim.

size endorfin salgılatıyor demek ki. ne güzel.

kızlarda mutluluğu bulamadıysanız ben olsam erkekleri de denerdim? belki de hani?

kumar bağımlısı olduğunu kabul etmemek bu aşamada normal. o yoldasınız. ileride her gün iddaa oynamadan uyuyamazsanız falan kumar bağımlısı oldunuz demektir.

3 ayda bağımlı olunmaz eroin değil bu.

ama yatmadan bir oynayayım, sabah maçlara bakayım, gün içinde bol bol hayal kurayım falan olayları artarsa dikkat edin.

Bağımlı değilsin ama bağımlı olmayacaksın diye bir şey yok. Yavaş yavaş oluyor bu. Etrafında daha iyi oynayan kimse yoktur diye az oynuyosundur. Ya da daha farklı seçenekler karşına gelmedi. Yakında ne olacağını söyleyeyim sana. Yabancı bi siteye denk geleceksin. Orda biraz iddaa oynayacaksın. Somra casino dikkatini çekecek. Oraya girip bi bakayım diyeceksin. 5 10 lira oynayacaksın, biraz kazanacaksın. Çok kolay ve güzel kazanacaksın. Sonra 5 10 lar yetmeyecek. 50 100 ler başlayacak. Sonra daha fazla. Param yok oynayamam deme. B3n öğrenci halimle kredi çekip 1 gecede 2 3 bin kaybettiğim oldu. Kolay kolay da bırakamayacaksın. Çünkü kaybedince bile çok üzülmeyeceksin. Verdiği zevke değer diyeceksin. Bu arada haklısın da. Kızların veröediği mutluluğu kumar bahis gibi şeyler veriyor.

Sitesinde daha bugun gordum. Var gibi.

Kagitlara sarmak lazim. Tek tek sarip buzdolabina koyun. 6 ay kadar duruyor limon. Hatta daha fazla da durabilir. Kabugu kurumaya baslasa da kesimce ici sulu oluyor.
Portakal icin de benzer seyler gecerlidir heralde.
Ayrica limonu dilimleyip derin dondurucuya da atabilirsiniz.

Sadece çok içince oluyor, hiçbir şey hatırlamıyorum. Korkunç bir durum bence ve hiç adil değil.

Hic yasamadim boyle bir durum.

haftada en az 3-4 gun icerim, en az 1-2 gunu de iyi icerim, ama dediginiz seyleri hic yasamadim. baska bir sorun olabilir belki

Çok içtiğimde oluyor.

Gençken hiç olmazdı, yaş almaya başladıkça karşılaşmaya başladım. Şimdilerde ise bir ergen gibi içmeye kalktığım her seferinde yaşıyorum. İçkiyi zamana yayıp kontrollü içersem neredeyse hiç blackout olmazken, eğer kısa zaman zarfında yüksek miktarda alkol alırsam "lan noluyeahh, naptım lan ben akşamm" diye uyanıyorum.

Bazen hatırlamadığım akşamların ertesinde arkadaşlarım, " aa gayet iyiydin akşam, yani tamam hepimiz içtik de sen de gayet normaldin" deseler de ben eve nasıl geldiğimi bile hatırlamıyorum. Böyle bir ülkede, sokaklarda bu şekilde gezmenin ne kadar tehlikeli olduğunu göz önüne alırsak sakın eve dönmeniz gereken bir yerde bu şekilde içmeyin. Kendi adıma buna epey dikkat ediyorum.

thracia +1.

bu tarz durumlar varsa çok içeceğiniz zaman evde için. cüzdanı telefonu kaptırmayı geçtim sağlığınıza zarar gelebilir. maalesef bende de olabiliyor bu zaman zaman. bu nedenle evde takılıyorum ekseriyetle

Thracia birebir beni anlatmış yazdıklarında. Aynı durumdayım. 20'li yaşların başına varil varil içerdim, blackout diye birşey yaşamazdım. 30'lu yaşlara yaklaştıkça beyin yavaş yavaş error vermeye başladı. Şu an 30'ların başındayım; çok içtiğim gün kesin black-out yaşıyorum ve dışarıdan gayet normal göründüğümü söylüyorlar.

deterjanın markası ne?

Parfumlu Yumusatici kullan. Tekrar yika.

@tears of devil, omo galiba

boron ise olur diyecektim. boron toz deterjan ile tüm kıyafetler tezek kokuyor, yumuşatıcı koyunca geçiyor tabi.

öğle yemeği ve alkollu mekan tercih ederseniz. kale'de ant kafe var. tavsiye ederim.

Gramofon cafede kahve içebilirsiniz gündüz ordaysanız

Cermoderne de ugrayin

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

Sezen Aksu : Köprü

Cranberries-promises

Nu Dirty Roads

Madrugada- honey bee
youtu.be

tüm unutulmuş ve unutulduğunun farkında bile olunulmayanlar için gelsin;

www.youtube.com

Running up that hill, placebo versiyonu

Creep, radiohead

biraz ağır olacak ancak:

open.spotify.com

isminden de anlaşılacağı üzere bir deniz feneri bekçisinin yalnızlık hissiyle olan savaşını anlatıyor.

evet ve uzun sürdü.

kadıköyde hissetmedim

Ben yine hissetmedim ya. Sözlük çökmüş.

*Ataşehir

İzmir de fena salladı, ekşi sözlük açılmıyor.

5-6 dk önce Eskişehirde oldu gibi hissettim. Bana öyle geldi gibi düşünmüştüm.

Eskisehir de sallandi

Akhisar 5.4

Kartal'da hissetmedim. İstanbul'da nasıl hissedildi bu deprem onu da anlayamadım.

Uskudarda hissetmedim.

Ulus Vadi'de köprüye yakın, fena hissettik

idealtepe sahilde yer hafif bir gidip geldi.
manisa 5.4'müş.
nasıl hissedildiğini ben de anlamadım.
marmara denizi değil neyse ki.

Beylerbeyinde hissetmedim.

izmir'de fena salladı +1

istanbulda hafifti ama uzun sürdü.

Hissetmedim,
Hem de Küçükçekmece de

Çengelköy'de hissetmedim. Bı de bizim zemin kayalık.

twitter.com

çengelköy civarında tabiki hissedilmedi. arnavutköy'de oturan sismik götlü kardeşim hissetmiş.

Abi bak çok basit bir şey söyleyeceğim.burası küçük yer,doktorlar traş falan deme,ilk iş bir kardiyoloğa git olan biteni anlat.bi tahlil ver,ultrasonla falan bi baksınlar kalbine,şakaya gelen bir taradı yok bu işin.güvenmiyorsan başka şehirde bir hastaneye git ama ihmal etme.risk budur oynama şansın olmayan bir iş bu,aksilik var diyprsan gideceksin.

Ekg eko çektir. Holter takarlar belki. Bunların sonucunda zaten tetkik konulu. İhmal etme geçmiş olsun.

Genc yasta erkeklerdeki kalp krizinde olum orani cok cok yuksek. Kucuk yer olsa dahi eko ekg illa vardir. Gerekirse daha buyuk yere gidin olmek istemiyorsaniz. Su an ufak ufak intihar ediyor olabilirsiniz.

Kalbim sıkışınca uzanıp dinleniyorum geçmezse ambulans çağrıyorum

Lutfen doktara gidin.

Ayı

Damsız girdiğimi hatırladığım 1-2 mekan. Karışık grup gittiklerim için yorum yapamayacağım.

Teachers Pub (Kadife sokak'ta İngiliz pub görünümlü rock bar. Müzik seçimlerini severim)
Akdeniz Kafe (burası eski usul baya, rakı yapan 68 kuşağı abiler falan olur)

Hem gideli epey zaman geçtiği, hem de uygun fiyat konusu göreceli bir kavram olduğu için o konuda da pek bir yorumum olamıyor ama ikisi de beni göçertmemişti.

Aslına bakarsan Kadıköy'de fazla dam kasan yer yoktur. O çevrede bulunan herhangi bir yeri gözünüze kestirip girebilirsiniz ama, bu üstte saydıklarımda da bir şeyler değiştiyse bilemem.

London pub vardı. Duruyorsa fiyatlar iyiydi. Mekan da güzeldi.

teachers kesinlikle.

bende araştırdım ama bira fiyatları uçmuş. ucuza mekan hele kadıköyde yok gibi.

tavsiyelerinizi dikkate alıyorum teşekkürler. başka fikri olan?

kim nasıl harcıyor derken. öğrenci ise aileden. değilse kendi parası.
zamanı neden bulamasınlar. işten geldikten 1-2 saat sonra. diyelim akşam 9dan 12ye kadar oynanır. hafta sonu oynanır. bekarsa hele daha rahat oynanır.

edit: ayrıca herkesin elinde ki 6-8 binlik telefonlar kimsenin gözüne batmazken, 8-10 bin civarı bilgisayarlar göze batar.

Saydığınız ekipmanların pahalı olması yüzünden internet kafeler yeniden revaçta. Tabi bu kafeler eskisi gibi değil. Hepsinde canavar makinalar, oyuncu koltukları falan var. Parayı bulamayanlar bu tür kafelerde saati 4-5 liraya oynuyor. Lol, cs go, pubg vs.

oyun oynayacaksın diye en üst segmentten bilgisayar almana gerek yok. benimki mesela 12 yıllık, isteyip de oynayamadığım bir tek pubg oldu.

paran varsa alıyorsun, yoksa almıyorsun bu kadar basit. öğrenciyken ailen parasını veriyor, sonrasında sen. öğrenciyken ailen almıyorsa internet cafe'ye gidiyorsun, saati 4 tl'ye oynuyorsun. her yıl yüksek meblağlar vermen gerekmiyor, bir kere sistemi kurdun mu zaten o seni 10 yıl götürüyor. steam'de sürekli indirim dönemleri oluyor, 10-15 lira gibi paraları güzel oyunlar alabiliyorsun. harcanan parayı garip buluyorsan, hemen hemen aldığın her şeye oranla bilgisayarı daha çok kullanıyorsun. parasını hayli hayli çıkartıyor.

işten geldikten sonra oyun oynamak için bol bol vaktin oluyor. istesem mesela 5te otururum bilgisayarın başına akşam 11-12'e kadar oynarım.

biraz fazla abartmışsın dostum masrafı yahu.
www.teknobiyotik.com

misal yukarıdaki bu kasayla şu anda konforlu bir şekilde oynayamayacağın herhangi bir oyun yok piyasada. ha hepsini ultra detayda oynamazsın, 4k oynamazsın o ayrı. 400-500 liraya monitör. 50-100 liraya klavye mouse. masa sandalye zaten herhangi bir evde olan aparatlar. 3000-3200 liraya çıktık işin içinden. tabi ki 50 bin liraya da sistem kurma şansın her zaman var ama böyle opsiyonlar da mevcut. amaç oyun oynamaksa.

kısacası o kadar da masraflı değil illa oyun oynayacağım ben diyen bir insan için.

bilgisayar sadece oyun amaçlı da kullanılmayıp bir nevi zorunluluk olduğundan 2000 lira vereceğine 3000 lira veriyor işte insanlar oyun da oynamak için oluyor bitiyor. zaten bir oyun bilgisayarıyla, ofis bilgisayarı arasındaki fark ekran kartı temelde. 800-900 liraya bir rx570 alınabiliyor piyasada so why not?


kısacası son 2 yılda telefon almış nüfusun ağırlıklı oranı 2000 lira ve üzeri vermiştir tahmin ediyorum telefonuna. pratikte kamerası ve bataryası hariç spesifik hiç bir şeyini kullanmadığımız bir cihaza 2k üzeri para verebiliyorsak, hobimiz olan bir işe 3k üstü para harcamak çok da absürd olmasa gerek.


zaman işi ise tamamen kişiye özgü. öğrenci değilim. iyi sayılabilecek de bir işim var. hobilerime vakit ayırabilecek kadar vakit ayırabiliyorum kendime. onlara para ayıracak kadar da para kazanıyorum aynı zamanda. sorun burada nasıl zaman ayırıyoruz değil bence. neden ayıramıyorsun? problem burada.

zorunlu halleri tabi ki anlarım ancak kendime vakit ayıramadığım long term bir işi devam ettirmek konusunda her zaman şüphelerim oluşur açıkçası.

Bilgisayar oyunculuğunun üzerini çizip hobi derseniz sorunuzun cevabını bulursunuz. Kimisi eve gelir film/dizi izler, kimisi birşeyler okur, kimi gezer tozar mekanlarda takılır, kimisi de oyun oynar. Üstelik oyun oynamak bu saydığım pek çok şeyden daha pratik, evinde oturup yapıyorsun işte birşeyler organize etmene, hazırlanmlara gerek de yok. Ayrıca kimisi bir oyun atar çıkar, kimi 1-2 saat takılır başkası tüm akşamını buna ayırır. Kişiden kişiye değişiyor yani, ömrümüzü buna ayırmıyoruz.

Masraf kısmına gelirsek bu işin de aslında geniş bir skalası var. Tüm bilgisayar parçalarını tek seferde satın almana gerek yok, detaylı bir araştırma yapıp iyi bir anakart ve işlemci ile başlanırsa geri kalan RAM, ekran kartı, güç kaynağı, hard disk (SSD) gibi güncellemeleri zamana yayabilirsin. Evet donanım elemanları pahalı ama bilgisayar toplamak da imkansız değil. Ayrıca bu işin 2. el piyasası da var, bazı insanlar gömlek değiştirir gibi yeni donanım aldığından çok iyi koşullardaki parçaları satışa çıkartıyorlar, dolayısıyla daha makul fiyatlara satın alınabiliyor. Ayrıca teknoloji de gelişiyor ve güç tüketimleri azalıyor, bu sebeple güç kaynağı gibi elemanlar performanslarını koruyabiliyorlar. Oyuncu bilgisayarlarının herşeyi olmazsa olmaz diye de bir kaide yok. Mouse, klavye, koltuk vb. harici elemanlar elbette oyun kalitesine etki eden detaylar ama en ışıklısı, sayısız tane tuşlusunun da olmasına gerek yok. İhtiyacı karşılayacak düzeyde bir sürü ürün var. Oyun parası kısmı da pek dert değil çünkü pazarlar bölgelere ayrılmış ve ülkelerin alım güçlerine göre fiyat politikası belirlemişler. Mesela Amerika'da 20 USD'e karşılık gelen bir oyun Türkiye'de 4-5 USD bir fiyat ile satılıyor. Çünkü şayet tek bir fiyat olsa bizim satın alamayacağımızı biliyorlar. Ayrıca hediye verilen oyunlar, ücretsiz oyunlar, indirim dönemleri derken çekirdek parasına bile oyun alabilirsiniz.

Donanım konusuna ufak bir parantez açarsak herkes gibi hop diye tüm sistemi toplamıyor. Mesela ben 2012 yılı bir topladığım kasama yaptığım güncellemeler ile halimden memnun şekilde oyun oynayabiliyorum. Ekran kartı, güç kaynağı ve RAM güncellemeleri yaptım hiçbir sıkıntım yok. Değiştirdiğim parçaları da 2. olarak elden çıkardım. Böylece maaliyet de azaldı. Bir de oyunların türleri var. Kimi oyun görsel şaheser oluyor bir başkasının hikayesi öne çıkıyor vb. Herkesin beğeni ve beklentileri aynı değil. Dolayısıyla son sistem olmadan da pekala mevcut oyunlar desteklenebilir.

Son olarak da @fezagezgini'ne katılıyorum. İnsanlara günümüzde nelere nelere para harcıyorlar, bu oyun harcamalarına verilen paralar bence gereksiz şekilde göze batıyor. Sigaraya verilen paralar, satın alınmış dolaplar dolusu kıyafetler, son model akıllı telefonlar dururken bence oyun bilgisayarlarına yapılan harcama kıyas kabul etmemeli.

Ogrenciysen harcliklar, burslar, sosyal hayattan yapilan kesinti veya annebabaya aldirmaca
Calisan olunca maasin tamamini yatirmak seklinde oluyor bu oyun pcsi alma olaylari

dolmakalem,
kulaklık,
çanta,
bere-eldiven

maç bileti, forma.

Futbolla hiç alakası yok, müzik adamı ama ben müzik namına gram bilgi sahibi değilim oradan yürümeyi düşünmüyorum.

single malt viski
puro
puro taşıma kılıfı
yemek yapmayı seviyorsa chef bıçağı
kamp tarzı işleri seviyorsa kamp bıçağı
viski kadehi
kehribar tesbih

çıtayı çok yükseltmeyin. bunun daha diğer seneleri var, doğum günleri var, varda var.

ihtiyacı varsa ya da daha önce bahsi geçmişse
bluetooth hoparlör
powerbank
kulaklık
sevdiği oyun +1
bunlar dışında, lego olabilir, viski matarası olabilir

Kitap okumayı seviyorsa kesinlikle kindle

Anahtarlik
Cuzdan
Kravat
Mendil

Ben kendi adima en cok deneyim hediye etmeyi ve almayi severim, sevdigi bir grubun konserine bilet, bir haftasonu kacamagi, gormek istedigi bir oyun ya da gosteriye bilet vb gibi.

müzik adamıysa elektronik davul (bateri) al.

5bin tl civarına yamaha dtx 432 veya 452 var. gayet yeterli bir alet.

Rolex de alayım mı?

@bir nick var benden iceri

rolex'li cevap banaysa:

fiyat sınırı yazmamışsın duyuruna. her gün yemek+şarap muhabbeti yaptığına göre paran vardır dedim.

çorap al o zaman. her zaman lazım olur. ;)

Yemeğin özellikle alkolün pahalı olmadığı bi ülkede yaşıyorum, her gün yemek şarap muhabbeti yapabiliyor olmam 5000 tl verebilecek olsam bile vermemi gerektirmez.

Çorabı sana alayım kardeş, lazım mı?

Kindle.

@bir nick var benden iceri

çorap parasıyla karnını doyur benden ;)

Bronfenbrenner ekolojik yaklasim

www.turkcewiki.org

Ay cok guldum. Biz sakiz yapistirirdik eskiden demek ki zamane cocuklari bunlari kullaniyor.
Baya saglam bir malzeme oldugundan kesmekten baska careniz yok. Normalde duvar yuzeyinden cekilir, uzar ve kopar. Gecmis olsun simdiden.

gogula sordum bebe yagi ile cikiyor diyor

www.goingonanadventure.co.uk

Aynını benim kız becermiş geçen hafta,çıkmayınca saçını kesmiş.baktımsaçının önünde tuhaflık var,dibinden kesmiş atmış.

sakızın çözümü buz. soğuğu görünce kuruyup dökülüyor. deneseniz belki işe yarar.

Başkasına da lazım olursa diye sonucu da yazayım, wd40 ile çıkardım.

Tabii bebe yağı (ya da yukarıdaki linkte yazdığı gibi hindistan cevizi yağı) varsa pas çözücü kimyasaldan önce onu deneyin.

su.

Daha çok su ve kare eti form

Suyu hiç bir zaman ihmal etmiyorum.sabahtan beri yeterince içtim,içiyorum.

Sodaya limon sık iç. Powerade iç. Alka Seltzer al.

Sarmisakli seyler bana iyi geliyor

yagli ve sekerli seyler tuketme, soda + limon yardimci olur mideni rahatlatmaya.

Alka seltzer işi yarıyor evet ama dikkat etmek lazım, alkolle birleşince mide kanaması vs gibi sorunlara yol açabiliyordu sanırım

Su
Su
Suuuu

Alka seltzer +1. Bol su

yoğurt ve soda. mayalı yiyeceklerden 2 gün uzak durun.

Aksamdan kalmayi aksamdan cözmezseniz o is zor.

Ben artik cok alkol tüketecegim aksam, alkolle birlikte mutlaka en az 1 litre olmak kosuluyla su tüketiyorum. Yatmadan da varsa alka seltzer ve agri kesici atiyorum sabah nispeten cok daha dinc kalkiyorum.

Yatirim tavsiyesidir mutlaka deneyin.

Onun haricinde arkadaslarin dediklerine katilmakla beraber proten alin mutlaka, bir nebze olsun yardim eder.

@bosver alkol ile alca ya da aspirin beraber tüketildiğinde zehirler. Dikkatli olmakta fayda var..

Benim için de akşam olabildiğince su ile beraber alkol tüketmek. Eğer tüketmeyi unuttuysam sabah bol su ile alca + maden suyunun içine limon ve powerade ile artistik final. 15 dakikada tekrar yeni bir geceye hazırsın ^^

Ben de düşünüyorum ama makine yazlıkta biraz daha zamanı var. Bence bir tane plastik alıp denemelisiniz. Eğer memnun kalırsanız sağlık için metal olanını AliExpressten sipariş edersiniz. Plastik olanları 35 TL civarına TR de satılıyor. AliExpress'de 7 - 8 TL'ye var ama ücretsiz kargolarda mart ayına teslim diyor. 1 Ay içinde teslim olsun derseniz TR fiyatına yakın oluyor.

urun.n11.com

Metal olandan var. 10kere falan kullandim. Baslarda iyi yapiyordu ama sonrasinda duzgun kapanmamaya ve cevreden tasmaya basladi

pompi'de tiramisu, ai tre scalini'de lazanya ye.

Şehir merkezinde her yerde kalınır.Ben termini'de kalmıştım. Kendini sokaklara at.. RomePass nedir araştır beğenirsen al..( Ben almıştım ve davinci airporta getirtmiştim oradan elden teslim aldım uçaktan inince sonra merkeze geçtim) Youtube'da Roma gezi videom da mevcut.. Orada otobüs numaralarına kadar çoğu yerin bilgisini verdim.. ( bunubiyap Roma gezisi ) Roma yürüyerek keşfedilecek bir yer. Bir tek vatikan otobüsle gidersin.. Onun da dönüşü yine yürünür.. Soğuk dersen bilemem tabi.. Onun harici ayak üstü yerlerin pizzaları Türkiyeden kötü.. garip bi salça kullanıyorlar ben sevmedim. Paraya kıyarım diyorsan iyi lokantalar randevu usulü çalışıyor. Tripadvisor'a bakabilirsin.

ulaşım açısından genelde termini tercih ediliyor, benim tercihimse trastevere. hava kışın da çok soğuk olmadığı için ben yürümenizi öneririm. pantheona girmeyi unutmayın. fırsat buldukça pompi'de tiramisu yiyin, meydanların keyfini çıkarın.

Tony and dinoda yemek yemeni oneririm. Cok keyifli

Kalabiliyorsan sehir merkezinde kal. Her yere yurursun hemen hemen.

ben termini değil de kolezyum yakınında bir b&b'da kalmıştım her yere yürüdük neredeyse.. trastevere diye bir yerin varlığını son anda bir arkadaşım söyledi ve gittiğim en keyifli yerlerden biriydi.. Couch surfing etkinliklerine de bir göz atın derim...

Kursu tekrar düşünmeni ve o sırada youtubedan dersler izlemeni öneririm. İngilizceni geliştirirken türkçe kaynaklardan gidersin. Ben de sıfırdan başladım ama tek fark modellemeyi çok iyi bilen biri ile yaşıyorum. Yine de büyük bir çoğunluğunu hep youtube'dan öğrendim. Arayüzle alakalı takılmalarımda falan soru soruyorum sadece yanımdakine.

Mimarlıktan ziyade oyunlar için bir şeyler yapmakla ilgilenirsen kendi kendine daha kolay ilerleyebileceğin bir alan olur gibime geliyor. Çünkü mimarlar öyle kolay kolay ortam/bağlantı olmadan okul okumadan iş bulamıyor. Yanlışsa düzeltin ama etrafımdaki mimarlar/iç mimarlar hep böyle. Zaten ortam kasmanın gerektiği bir alan.

Ben oyunlara çevre/eşya vs tasarımı yapmak için öğreniyorum ve oyun alanında internet üzerinden çevre oluşturmak daha kolay. Bir şeyler yapıp koyduğumda kolaylıkla yorum da alabiliyorum ve yapıcı eleştiriler geliyor.

Mumkun.
Ofislerde 3d gorsellestirme isini yapan ve mimar olmayan bir suru insan var. Isinde iyi olursan, gercekci renderlar almayi basarirsan guzel kazanc saglarsin.
Disaridan is alip home ofis seklinde de calisabilirsin.
Burada anahtar sozcuk kaliteli render almak.

Kendine sektorde yer bulman icin bunun yanında birkac program daha ogrenmen gerekecek muhtemelen. Tek basina 3ds max yemeyecektir.

Yazar 10 icerik 12

kendi ülkene ait bir şey alsan daha hoş olur aslında. eğer alıp kargoyla getirmen ya da birileriyle getirtmen zorsa, yanındaki neslelerden düşün. hocan için bir tesbih, ya da şimdilerde çok gündemde olan Göbeklitepe heykelciği ne hoş olurdu.

Kalem al. (Dolma kalem olabilir)
Defter/ajanda apabilirsin. Moleskin'in cogu urunu trye gelmiyor mesela..

hocaya viski, şarap vs
arkadaşlara o kültürün motifini taşıyan kupa, atkı vs..
müzelerin içindeki dükkanlardan al mesela.
yelpaze al.
yani şey de yapabilirsin, net bi tane hediye bulamadıysan; böyle kese kağıdı gibi bişeyin içine; çeşitli küçük şeyler de atabilirsin; kahve/magnet/çikolata/kalem/mini likör vs gibi.

tr'den baklava al geç

2 yıl önce 2 kişiyle bir ev paylaşıyordum. iki öğrenci, bir çalışandık. çalışan kişi baya disiplinli ve titiz birisiydi fakat yapman gereken şeyleri yaptığın zaman sorun çıkmıyordu. diğer arkadaş da öğrenciydi. biraz sorumsuz bir arkadaştı. duş almaya girdiğinde donunu askıdaki yüz havlularının üzerine asıp orada unutabiliyordu, yemek yaptığı zaman temizlemesi, bulaşık makinesine atması gereken bulaşıkları ortalıkta bırakıyordu, dışarı çıkacağı zaman buzdolabının kapağını açık unutup saatlerce ve de belki günlerce açık kalmasına sebep olabiliyordu. bu yüzden de baya tartışma çıkmıştır o evde.

baya böyle gider bu. arkadaşının ne kadar sorumlu, ne kadar görev bilinci olan bir insan olduğu konusu önemli. bunlar varsa gerisi bir şekilde hallolur çünkü genelde bundan dolayı ortaya çıkıyor problemler.

eşyaları ortak değil de, sen şunu al-ben bunu, şeklinde alırsanız daha iyi olur. ilerde biri ayrılınca sıkıntı olmasın.
25 yaşında ve erkekseniz, biri anormal titiz ya da dağınık değilse anlaşacağınızı düşünüyorum. umarım keyifli olur.

Her haltı en başta konuşup, aynı çatı altında yaşamaya başladığınızda bu konuşulanlara uyup ödün vermezseniz, sorun yaşamazsınız.

Daginik olmasi
Banyoyu pis birakmasi

Faturayi sana yikmasi da olabilir.

bekarlık ailenin yanındayken sultanlıktır, iş eve uzak değilse hiç girme böyle işlere

kurallarınızı öncesinde tartışıp yazılı hale getirin ve altını göstermelik de olsa imzalayın.

Bulaşık Makinesi mutlaka al tartışma genelde ordan çıkar yemek yapmasan bile çay kahve derken illa bulaşık çıkar. Eve birşeyler alınırken arkadaşım arada kafasına göre alır ortak hesaba yazardı gider diye. Eve arkadaşları ile kalabalık gelir bazen geceleri sarhoş olurlar kusma sesleri vs. ben alkol kullanmıyorum hemde iğrenç gelirdi. Eşyaları ortak aldık o da sorun oldu bence tek tek alın siz giderken paylaşım kolay olur.

okurken birlikte eve ciktigim 2 kisiden biri 6 ay sonra erkek kardesini eve getirdi. sormadan, emrivaki ile.

ilk basta kura ile odalari paylasmistik. bana cikan oda en buyuk odaydi ama kapisi yoktu. oraya bir kapi ayarlayinca benim oda kiymete bindi ve bu arkadas benim odayi istedi. kardesiyle sigmiyorlarmis olduklari odaya. ben odami vereyimmis. vermedim.

soguk savas basladi. bu arada masraflar ve kira hala 3e bolunuyor sanki kardesi bizimle yasamiyor gibi. 3. kisi bu arkadasin arkadasiydi, sessiz bir tipti ama sonucta o da bu kisinin tarafindaydi. evden gideyim diye ugrastilar bayagi. buzdolabi bizim kullanamazsin, sofbeni biz getirdik kullanamazsinlara dogru gitti olay. eve yavru pitbul getirdiler, her yere sicti. sesleri gurultuleri saymiyorum bile. en son anasi babasi geldi eve. babasi ustume yurudu falan. sonra bir Sabah tasinip gittiler. giderken de faturalari bana kilitlediler.

simdi bu kiz soyle uzaktan bakinca duzgun bir ailenin iyi bir okulda okuyan alternatif takilan kizi. herkes boyle sorunlar yasayacak demek degil tabi ama hic beklemedigin insanlardan cok acayip davranislar gorebilirsin diye yazdim boyle uzun uzun.

faturalar kimin Adina olacak, eve kim girip cikacak, sigara icilecek mi, evde hayvan beslenecek mi kim bakacak, esyalar ortak alinirsa tasinirken ne olacak, yemek yapilacak mi, ortak mutfak olayina girilecek mi?

eşyaları ortak bütçe ile almayın. hesap yapın herkes kendi payına düşen bütçe ile belli eşyayı alsın. çıkarken de ister götürsün ister satsın ister bıraksın.

temizlik, bulaşık, çöpler gibi basit görünen şeyler sonradan çok sıkıntı yaratabiliyor. ya bu da mesele mi dediğiniz basitlikte şeyleri bile konuşun karara bağlayın.

bir sorun olduğunda en baştan oturup konuşun, biriktirmeyin. sonra patlayabiliyor.

bir taraf hayvan evladı gibi dağınık, sorumsuz, kötü niyetli veya hastalık derecesinde titiz değilse erkekler arasında çok fazla sorun yaşanacağını sanmam. ortak yaşamın gerektirdiği tolere etme becerisi ve hoşgörü olduğu sürece her şey hallediliyor.

Ben 'kesin sorun yaşarsın'diyenlerden değilim. Üniversitede son 2 yıl kaldığım ev arkadaşlarımı hala çok özlerim (10 yıl oldu). Özlerim dediğim, o evi ve evdeki aramızdaki bağı özlüyorum. Neredeyse hiç tartışmamıştık. Bunda belli kuralların önceden belirlenmesi büyük rol oynadı. 4 kişiydik. 2 kişi güzel yemek yapıyordu ve sadece yemek yapmaktan sorumluydu. Diğer 2 kişi de sadece bulaşık yıkamaktan sorumluydı. Haliyle sıra gibi bir durum yoktu. Bulaşık hep 2 kişi tarafından yıkanırdı. Yemek de hep 2 kişi tarafından yapılırdı. "Ben aç değilim siz bir şeyler atıştırın" gibi bir durum bir kere bile olmadı. Yemek yapan ekip tok olsa bile o yemek yapılırdı. Temizlik olayında da hafta sonu aynı anda girişim 2-3 saatte bütün evi pırıl pırıl yapardık. Bizim evimize gelen okul arkadaşlar öğrenci evi olduğuna inanmıyorlardı. Öyle bir temizlik ve düzen anlayışımız vardı ve bu hiç yorucu gelmedi bana.

Yine de sorun çıkabilecek mevzular genelde banyodan sonra duşakabini pis bırakmışsın, ayakkabılarını neden içerde çıkartıyorsun, ketçabın kapağına hep ketçap bulaşmış gibi çok ufak telef şeyler. Bu gibi gereksiz konularda taraflar karşılıklı anlayış içinde olur ise büyük problem çıkmaz.

Çok ev arkadaşım oldu ama ders aldığım bir olayı anlatacağım;

Kalacak yer bulamadığım için üniversite 1.sınıftaki oda arkadaşımın yanına yerleştim. İlk başta bir yer bulana kadar kalacaktım. Anlaştık, devam ettik. Sonra o ev satıldı. Başka Bi yere taşındık. O evi ev arkadaşım ve sevgilisi bulmuştu. Taşınma masraflarını ikiye böldük ama benim ne kontratta ne de faturalarda ismim vardı. Arkadaşıma güvendiğim için hiç sesimi çıkartmadım.

Sonra hiçbir halta karışmayan 3. Kişi olarak kuzeni geldi. Bu kızla tartışınca ev arkadaşım senin adın hiçbir şey de yok, hiçbir hakkın da yok dedi ve evden ayrılmak zorunda kaldım.

Özet; kira kontratında senin de adın olsun. Faturalarda da.

10 ev arkadaşım olduysa sadece bu kız sorun yaşadım.

en başta kural koyma olayı genelde olmaz. lafta koyun en güzeli dense de yakın arkadaşını karşına alıp daha eve çıkmamışken "bak kenk şöyle yapamazsın ben bunu kabul etmem haberin olsun" mu diyeceksin? en güzeli zaten sen güveniyorsan eve çıkacaksın sonra hoşuna gitmeyen durumları hemen kibarca belirteceksin. bu işin oluru budur. peşin pazarlık yapan adamı kimse sevmez.

günlük giydiğim dönem cacharel aldım iki tane, çok da güzel oldu

altınyıldız iyidir başlangıç için. kimse laf söyleyemez. kiğilı vs de indirim dönemlerini takip edersen güzel bir dolabın oturur zamanla.
hatta ciavelli torcini bilmemne gibi markalar var onları da deneyebilirsin. adını salladım çünkü tr de yaşamıyorum. görüyorsundur mağazalarını.

takımlarda pantolonun önceden dağılması her zaman sorundur. yurt dışında bunu ayrıca pantolon satarak da çözüyorlar (takım aldığımda ayrıca pantolon da alabiliyorum) ama bil bakalım hangi memleket bu modeli benimsemiyor.

Orta halliler icin sarar iyidir.

Avva

Sarar

yanında ol ve yalnız olmadığını ona hissettir yeter. Bu gibi durumlar bir şeyler söylenerek iyi hissettirilebilecek meseleler değil.

Ne desen boş konuşmuş olacaksın ama illa bir şey demek istiyorsan "hayat olağan akışı içinde giderse herkes bu acıyı yaşayacak, ve umarım hayat olağan akışı içinde gider, tersi çok korkunç olurdu." de.

İyi hissettirmek için hiçbirşey yapma çaba gösterme. Sadece yanında ol. Arada ortamdan uzaklaştırıp 2 laflayın. Ama senin konuşup iyi hissettirebileceğin bişey değil. Hayat boyunca geçmeyecek bir acı bu. Sadece yanında ol ve dinle.

yanınızda olmanız yeterli.

Abi sakin obur dunya/cennet guzellemesi yapma. Kalanlarin uzun omur surmeleriyle ilgili temennilerde bulunma. Yaninda ol, elini tut yeter.
Dondugun zaman da aramayi ihmal etme yeter.

unutmuyorsun ama alisiyorsun de, bana oyle oldu..
sadece yaninda ol, en buyuk sey onu yapmak, zor ama baska baska seylerden muhabbet ettirmeye calis, bakarsin gulumsetirsin bile..

Bence yapabileceginiz bir sey yok, o aciyi yaşayacak. Baska yolu yok.

@nax+1

@nax +440

başın sağolsun dışında tek kelime etme.
hiçbir sözün anlamı yok.
gündelik olaylardan bahset, hadi yemeğe gidelim falan gibi.

yanina gitmeniz zaten bu donemde cok dusunceli bir davranis, sizi tebrik ederim, masallah.

arkadaslara katiliyorum. acisini hafifletmeye yetmez hicbir kelime, ama yaninda olmak cok sey ifade eder.

bel olsam bicak alirdim ya da denizalti maketi mesela da vincinin kaplumbagasi natilus gibin.

denizaltı maketi olabilir, gitmediyseniz kocaelinde hızır reis denizaltı müzesi var.

bushcraft bıçağı alabilirsin. moraknive ucuza güzel aletler satıyor.

oyuncak müzesine gidin 2. dünya dşavası oyuncakları var

drone

lego al

2 numara için musluklu bira fıçısı alın
www.butikbira.com

her brewerın kabusu şişe temizlemek ve şişelelek zahmetinden kurtulur. nereden baksan 2-3 günlük zamanını kurtarmış olursunuz.

Bira bardagi

askerlerinki gibi alkol matarası alabilirsin.

iphone bence.

facetime'ı çalışmayan iphone seviyorsanız çok uygun orada.

Macbook

Parfum

2 kişiyi kapsayan içecek dahil paket bir fiyat kampanyası etkili olur bence.
Yemeksepeti önemli. Gece açık olan yemeksepeti restoranları daha çok ilgimi çeker.

Gunumuzde bence fiyat,lezzet ve kaliteden daha onemli sey servis hizi. Ben super teslimat yapan yerlerden soyluyorum. Zaten vakit olsa evde kendim biseyler yaparim oyle degil mi?

@burock +1. Hız ve güleryüz cidden çok önemli. Ayrıca pide yanında gönderdiğiniz mezelerde sizi diğerlerinden ayırabilir. İçecekli menü de çok önemli. Onun dışında hız ve lezzette istikrar. Merkezi konumdaysanız mutlaka multinet ve ticket işine girin. Restoranlar için biraz kötü yanları olabilir ama multinet gibi yemek kartınız varsa ve fiyatını uygunsa yemek kartı kullanan kişi için ilk tercih sebebi olursunuz.

Birde şunu eklemek istiyorum. Ofisinin yakınında bi sandaviççi var, adamlar her siparişe "mutlu bir gün geçirmenizi dileriz :)" gibi el yazısı ile notlar yazıp notun yanına en dandiğinden küçük bir şeker iliştiriyorlar. Fiyatların pahalı olmasına rağmen millet manyağı olmuş restoranın. Restoran puanları 9 un üzerinde geziyor.

türk milleti hediyeyi çok sever.yanındaki küçük bir tatlı(halley,çokoprens)tüketicileri çok mutlu eder.yemeksepetinden verilen siparişlerde servis puanınızı arttırır.ve sipariş sayınız çoğalır

istanbul’daysanız, biz mesela yemeksepet’inden başka getir yemek’i de kullanıyoruz.
sipariş verirken puan dışında, uygun bir yerse örneğin, minimum sepet tutarı’nın atıyorum bi pide söylememe izin vericek miktarda olmasına dikkat ederim.
tek tek almaktan daha uyguna gelecek bir menüyü e ona 12 verene kadar tatlı ve içecekli 17’lik menüyü alayım diyerek alma ihtimalim daha fazla olur.

Glovo ve getir yemek kullanıyorum.

apartmanalara kampanyalı broşür dağıt ve yemek sepetine üye ol. en önemli şey söyledikleri gibi hız. bir de lahmacuna kas 2 lahmacun 15 artı ayran gibi kampanya yap.

yemek sepeti + getir kullanıyoruz ofiste.
arkadaşlar çok güzel öneriler vermiş zaten.

alakasız olabilir ama ben ek olarak şunu söylemek istiyorum, dükkanınızın nerede olduğunu bilmiyorum ama bazı pizzacılar ve hamburgerciler beyaz yakalıların çok olduğu semtlerde sadece online sipariş alarak çalışıyor istanbul'da. böylece dükkanın fiziki maliyeti düşüyor sadece atölye gibi kullanıyorsunuz.

Yemeksepeti.
Urunun sicak gelmesi, yaninda pecete ve islak mendil vs de bulunmasi onemli.
Gece gec saatlerde de acik olmasi tercih sebebi.

yemeksepeti ve glovo kullanıyorum.
çevremde de en çok bunlar kullanılıyor.

yemeksepeti için notlara dikkat etmek, küçük bir ikramda bulunmak, hızlı servis, restoranın çok geç saatlere kadar açık olması gibi şeyler olumlu etkileyebilir.
glovo için ne yapılabilir bilmiyorum, ama hız önemli tabii.

iki platform için de "menü" mantığı pratik olacağı için işe yarar diye düşünüyorum.

ben yemeksepeti'nden sipariş veriyorum çoğunlukla. arkadaşlar kampanya olarak güzel önerilerde bulunmuş, pideci olduğunuz için minik bir öneri yapmak istiyorum. pide hamurunun gevrekliğini ve yağlılık oranını müşteri seçimine bırakın. telefonla sipariş verirken olsun, yemek platformlarından seçim yaparken olsun bu bence belirleyici bir şey.

nerde actın söylede siparis verelim dostum.

İçecekli siparişlerde Yemeğin yanında 1 tl ye filan malolacaksa gazoz açacağı ekleyebilirsiniz. Poşete aşırı broşür koymayın birde dandik kutu değilde, sağlam pizza kutusunda getirenler var burda pideleri ordan sipariş ediyorum. Mümkünse alt limitte 15 tl den fazla olmasın.

bu konuda mütevazı olamayıp,profesyonelim diyeceğim:)

şekeri bol, kısık ateşte uzun süre pişecek. şeker oranını kabağınıza göre siz ayarlayın ama

Cam kapaklı tencere kullan hiç açma buharıyla pişsin dibinde su biterse azıcık ekle hemen kapat kapağı. Ve daha uzun süre en küçük ocakta en kısıkta pişirmeyi dene.

Bir gun sekerde bekletip ertesi gun hic su katmadan pisirip sonra da firina atinca guzsl oluyor.

Nax +1

Nax+1 ayrıca kırmızı kabak alırsan çok sulanır ve güzel olmaz içi sarı olacak kabağın

Eğer aldığınız kabak tamamen turuncuysa o çorba ve yemeklik kabak oluyor ama kabugunun soyulmuş kısmı altında hafif yeşillik varsa geri kalanı turuncuysa o tatlı yapmak içindir buna dikkat edin.
Bir de geceden tozseker döküp bekletin pisireceginiz vakit bir iki tane karanfil atıp en kısık gözde yavaş yavaş pişmesini bekleyin suyunu tamamen çekip altında az miktarda yoğun şerbet kaldıysa olmuş demektir ister öyle yiyin. İster bir fırın kabına dizip uzerleri hafif kizarana kadar fırında bekletin.

Benim gibi rafine şekersiz yapmak isterseniz, bir portakalın suyunu kabağa sıkıp 2-3 saat bekletip mümkünse döküm tencerede değil ise çelik tencerede üstünü yağlı kağıt ile kapatip - üzerine kapağını kapatip- kendi buharinda pişmesini sağlayacak şekilde kısık ateşte yaklaşık 1 saatte pisirebilirsiniz, pişirirken isteğe bağlı olarak kuru meyvelerle,tarçın çubuğu ya da karanfil ile de cesnilendirebilirsiniz, ben mesela kakao da serpiyorum o da tadını zenginlestiriyor.

@kirmizi
yeşilli olması tatlı için kötü değil mi?

arsa hangi belediye sınırları içindeyse vergi borçlarını ödedikten sonra tapuda intikal yaptırıp tapuyu kendi üstünüze almanız gerekir.

Öncelikle sulh hukuk mahkemesinden yahut noterden veraset ilamı(belgesi) çıkaracaksınız, bu belge vefat eden kişinin mirasçısı olduğunuzu kanıtlar nitelikte resmi bir evrak, bu evrakla belediyeden varsa emlak borcunu öder, vergi dairesinden veraset ve intikal vergi ilişiğini kestirirsiniz. Taşınmazın olduğu ilçenin tapu müdürlüğüne de veraset ilamı ile intikal başvurusu yaparsanız taşınmaz veraset ilamında ki paylar oranında mirasçılar adına geçer.

Avukata gidin

Yanılmıyorsam boğazlar anlaşmasına göre gemilerin boğazdan geçmesini engelleme mümkün değil. O zaman neden gemiler daha pahalı olan Kanal Istanbul'dan geçsin ki? Durum da böyle olunca neden böyle bir proje yapılıyor sorusu ortaya çıkıyor ve sonuç olarak rant düşünülüyor.

Ben sadece ilker basbug’u dinledim simdiye kadar. Temel olarak;

Montrö bize bogaz uzerinde normalden daha fazla kontrol hakki veriyor. Yapay bir bogaz uluslararasi anlasmalara dahil oluyor ve bu da montrö’den daha az yetki ve kontrol demek.

Yine kimseye oradan gecme buradan gec deme hakkimiz yok.

Yine montrö bize tarafsiz kalma hakkini da sagliyor. Yapay bir bogaz uzun vadede dogu-bati bloklari arasindaki surtusmede diger ulkeler tarafindan koz olarak kullanilabilir.

Ayrica avrupa yakasinin savunmasi icin su anda marmara tahliye planlarimiz var fakat ikinci bir kanal daha batisinin savunmasini zorlastiriyor.


Kisa sureyle de adini hatirlamadigim birini dinlemistim. Onun tezi de bahsettikleri bogaz trafiginin zamanla azalacagini, cunku tanker trafigi yerine turk akimi, kuzey akimi gibi boru hatti projelerinin bu yuku alacagini soyledi, mantikli gelmisti.

Asil ben neden gerekli olduguna dair geceri bi tez bulamadim. Trafik tezi zaten son aciklamayla anlamsiz kaliyor. Kalmasa bile onun icin 75 milyar harcamaya deger mi bilmiyorum.

rant ve trafik bir yana sözü sözü edilen güzergahlar akarsu, baraj gölü, göl yataklarının birleştirilmesi ile oluşacak. bu saydıklarımın hepsi tatlı su kaynağı, sen bunları tuzlu su ile doldurursan, ne olacak bu şehrin hâli? Tatlı su bu şehir için hayati önem taşırken bunu tuzlu su ile doldurmanın akıl alır bir yanı yok.

Hayatında hiç 75 milyar dolar gördün mü? Ya da paranın büyüklüğünü hayal edebiliyor musun? Bununla birlikte şu anki ekonomik durum.

Neyse bundan sonra ne yazsam gg. O yüzden susmakta fayda var :)

şu an dünya üzerinde evet cihan üzerinde mevzu-bahis para ile yapılacak en saçmasalak şey.

niye yapmak istiyorlar ki

Bahsi gecen kanal cok meşakkatli bir iş. Öyle dozerle yol açmaya benzemiyor. Dunyadaki kanal orneklerine bakarsak da hep gerekli projeler. Mesela panama kanalı guney amerikayi dolasmamak icin gerekli bir kanal ve hicbir gemi bu kanaldan gecmektense amerikayi dolasirim demez. Fakat istanbul bogazinin yanina aynisini yapmak icin mantikli bir sebep bulmak gercekten zor. Yukarda da anlatilmis kimseyi zorlayamazsin burdan gececeksin diye. Ayrica bogaz 30 km iken bu kanal 43 km olacak :) genişliklerini zaten mukayeseye gerek yok

neden istenmediğinden çok neden istendiğini anlamıyorum

hangi yaraya merhem olacak bu kadar masraflı bir iş. boş iş

Kurbagalidere var kadikoy taraflarinda. Bildin mi? Onun islah edilmeden onceki halini de hatirladin mi? Simdi de o halin kat kat kat buyugunu dusun. Sen ister miydin? Ben istemezdim.

Dogada olmayan bir su akinti yonu olusturmak, icinde bulundugumuz kosullarda, pek akil kari gibi durmuyor.

* Montrö'yü tartışmaya açacak, Karadeniz karışacak.
- Karadeniz'de çatışma riski artacak.
- Rusya ile aramız bozulacak.
- Karadeniz'e yoğunlaşmaktan, Ege ve Doğu Akdeniz'e daha az kaynak ayırabileceğiz.
* Marmara denizinin kirleneceği söyleniyor.
* Avrupa yakasındaki su kaynaklarının bozulacağı söyleniyor.
* Burada bir ada oluşacak. Bu ulaşımı ve olası bir Yunan savaşında Trakya'nın korunmasını zorlaştıracak.
* Ekonomik olarak zor durumda olan ülkede, gereksiz yere 15-35 milyar $ parayı bu projeye gömeceğiz.
* Bir sürü hafriyat çıkacak.
vs. vs.

Tek kazanan buradaki arsa sahipleri olacak. Şu anki tüm gemi trafiği bile buradan geçse, 100 senede kendini amorti etmeyecek diyorlar.

Bence proje için ABD bastırıyor...


.

Dogru soru, istenme nedeni ne? Cunku o neden her ne ise bundan daha akil kari bir cozumunun oldugu acik.

istenme nedeni: sıcak para.
inşaat yap araplara sat...
AKP dönemindeki sanal refahın yapı taşı bu. Hiç bir şey üretmeden yurtdışından gelecek para akışına bel bağlarsan, elindeki bir şeyleri satman gerek. senelerdir yapılan eldekileri satmak.

Bu nedenle; cengiz, kalyon gibi inşaat firmaları için sürekli bir proje cepte tutuluyor. İstanbul'u batıya doğru genişletmek gerek, bunu yapay bir boğaz etrafında lüks rezidanslar ile yaparsan kar marjı çok yüksek olacak. e buraları sen ben alamayız, katarlısı, arabı derken oluk oluk para gelecek. yine bir anlık refah... "Adamlar yaptı" olacak, sonra işler bitip satacak bir şey kalmayınca; yine buhran. inşaatçılar isyan eder gibi olunca başka dev bir inşaat işi bulurlar. Senelerdir yapılan bu, inşaat üstüne inşaat. Üretime(Ne endüstri ne de tarım) yatırım yok.

www.youtube.com

burada tane tane anlatıyor bak..

youtu.be

Aytunç Altındal'ın ağzından dinle.

ya doğrudan birinci ağızdan duymuş olarak aktarıyorum.

ibb ye 3-4 sene önce bir iş için gittiğimde ismi ve dairesi lazım olmayan bir daire başkanı biz şuradaki köyden arsa aldık diye ortada dolanıyordu. bize anca burası kaldı diyip duruyordu. haritada google mapsı açıp gösterdi birde. eski ibbcilerin kimin tayfası olduğunu herkes biliyor.

cidden bunların rant zihniyeti ülke güvenliğini tehdit eder hale geldi. kanalın açılması çokta fifi. istanbulun kuzeye taşınması ile yeni altyapılar, yeni metro hatları, yeni konutlar, köprüler sonsuz bir rant kapısı açılıyor. amaç bu. bu yüzden itiraz ediliyor. mevcut şehirlerin altyapısını ulaşımını çözdük başka hiç bir derdimiz kalmadı amk. yeni bir istanbul yaratmak kaldı sadece

Bende de ayni durum oldu. Burunun yanlarinda katlanan yerler iz sekilde acilma yapti. Malzeme gecis yerlerinde sorun var sanirim. Usengecligimden oyle giymeye devam ediyorum. Bir dahaki sefere goretext olmayanlarindan alacagim. Cevremdekilere dikkat edince bu sorunun sadece goretext ayakkabisi olanlarda yasandigini fark ettim.

Ayakkabının içinde barkodu olacak. Götürsen onların sattıkları ürün olduğunu bulmalılar. Sonra northface e konuyu aktarırlar umarım

Merhabalar. Anlatacağım süreci işletebilirseniz, tamamen emin olmamakla birlikte, sonuç alabileceğinizi düşünüyorum.

Öncelikle satın aldığınız mağazaya durumu anlatın ve değişim ya da iade talebinde bulunun. Mağaza kabul etmeyebilir durumu o zaman faturanızın çıktısını almaya çalışın kesinlikle. Faturanızın olmaması en büyük dezavantaj bu durumda, o nedenle kesinlikle faturayı almaya çalışın. Mağaza iade ya da değişimi kabul etmezse ptt'den iadeli taahhütlü (posta yollama şekli) olacak şekilde, ürünü aldığınız mağazaya durumu anlatan ve iade ya da değişim isteyen bir posta yazın. Aradan 15 gün geçtikten sonra cevap gelmezse edevletten ya da bağlı bulunduğunuz ilçedeki tüketici hakem heyetine faturalar, ayakkabının deforme olduğu fotoğraflar ve mağazaya ilettiğiniz postayı da içeren belgelerle başvurunuzu yapın.
Ayıplı mallarda bildiğim kadarıyla iki yıllık bir süre baz alınarak işlem yapılıyor. Acele etmeniz faydalı olacaktır sizin için.

Markası ne olursa olsun üretimi Çin’de yapılmışsa dandiktir. Eğer böyleyse boşuna etikete para vermişsin.

Evet troll gibi biliyorum ama değil ^^
Çocukluktan kalan oyuncaklarımdan sakladiklarim, onunkiler de var ve birleştirdik, oynadık.

İkiniz adına da üzüldüm, yorumum bu.

Oyuncaklarin olduguna gore senin icin garip bir teklif olmamali bu.

istemiyorsanız eğer önce sevgililerinizden ayrılın. sonra evcilik, doktorculuk, uubeybicilik ne istiyorsanız oynayın.

umarım evcilik dediğiniz sekstir. başka bi şey koyamadım yerine.

Bu nasıl bir hikaye ya, her tarafa çekilebiliyor :D ben anlamadım evcilik oynamak, oyunda çocuk yapmak, oyuncak götürmek falan metafor mu yoksa gerçek anlamda mı

@alyoşa: gerçek anlamda. oyuncaklar vardı ve biz de onları seslendirerek evcilik oynadık.
Oyun bittikten sonra da kız bana kahve yaptı, sohbet ettik. Bir süre sonra da oradan ayrılıp evime gittim.

Epeydir bir şeye sasirmamistim ama keyfiniz yerindeyse yapın gitsin :)

20lerinin sonlarında iki yetişkinin evcilik oynaması epey şaşırttı. Eğer bunu düzenli olarak yapmakta kararlıysanız sevgilinize anlatın bakalim o ne yorum yapacak.

kız sana bunu neden teklif etti? evcilik oynayan bi tip olduğunu biliyo muydu? kızın kafasında ne var acaba

O oyunu kaydedip youtube a atin ,1m view garantisi var.mini mini takipcileriniz olur.en saglam,reklami bol icerik.hatta kadro zenginlessin derseniz benim kizida yaniniza ortak vereyim,butun ponylerini,hatchimalslarini toplayip gelsin.evden bi kamyonet ouuncak cikar.

sevgilinden ayrılmalısın.

@jelly: çocuklarla da oyuncaklarla oynamayı da severim, bahsetmiştim. Ama kafasında ne var ben de merak ediyorum, zaten bunu ara sıra yapalım güzel oldu dediğinde de meraktan evet dedim.

fantazi mi yaptiniz bi halt anlamadim ben :/

oyuncaklarini getir deyince tamam mi dediniz? ne oyuncagi falan demediniz mi?

korku filmi senaryosu gibi geldi bana, yaslar da kucuk degil.

@brkylmz:
Diyalog yaklaşık olarak şöyleydi:
- ya biliyor musun şu ara çok evcilik oynayasim var.
- allah allah, nasıl yani çocuklarla falan mı?
- yok yahu biri benimle oynasa keşke.
- tam anlamadım ben.
- ya senin çocukluktan kalan oyuncakların varmış diyordun hatıra, onları al, bende de var, oynarız işte.
- nerede oynayacağız.
- bana gideriz.

(bkz: sevişme başlatıcı salak diyaloglar)

sasirdim. ki su hayatta cok az seye sasiririm.

yaramazlik yapmadan guzelce oynayin diyim bari ne diyim :)

Gerçek olamayacak kadar troll duruyor, bunu en yakın arkadaşım anlatsa inanmaz fantezi zannederim. Bence kızın fantezi dünyası bayağı geniş. Bdsm falan bir şeyler var altında bana böyle geldi.

Birkaç sene önce youtube da bir video görmüştüm. Kız bebek kıyafetleri giyip büyük bir beşiğe yatıyordu, sevgilisi de onu sallıyordu, emziğini falan veriyordu. Kız çocukluğunda sanırım cinsel istismara uğramış, psikolojide de buna gerileme deniyor, yanlış bilmiyorsam. Ara sıra bebek gibi davranasım geliyor, erkek arkadaşım da bana destek oluyor demişti :/ öyle bir şeyler canlandı gözümde ama sizin durumunuzda ikiniz de bebekliğinize dönmüşsünüz. Kısmet bu işler.

oyuncaklar lego değilse sorun olmaz.

Doktorculuk oynayin bir dahaki sefere.

İkiniz de kadınsanız, çocukluktan beri saklaığınız oyuncaklarla çocukluktaki gibi evcilik oynadıysanız bence pek de sorun yok.

Ama yok bir taraf erkek ise büyük fantezilere gebesiniz.

benim merak ettiğim sen de evcilik oynamayı istediğin için mi gittin, belki düşer felsefesi ile mi gittin.

@lilyb: ben merak ettiğim için gittim.