Spotify kullanıyorum, çevrimdışı dinliyorum. Tavsiye ederim.

Ben Google Music kullanıyorum. İndirdiğim, satın aldığım veya cd'lerden riplediğim tüm müziği oraya yüklüyorum. 50bin parça kapasitesi var. Bedava.

Google Music'in Türkiye'de app'i iOS için mevcut değil. Ama üçüncü kişilerin geliştirdiği app'ler var, onlarla dinlenebiliyor. Android kullanıyorsanız zaten hazırda yüklü geliyor sanırım.

mp3 indirip telefona yükleyen var mı hala;)

spotify (aile paketi 5 kişi aylık toplamda 21 tl)

Apple Music kullanıyorum. Bir de radyo kulesi diye bir uygulama var iOS için. Müthiş bir uygulama. Her çeşit tarzda radyo var. iphone kullananlara şiddetle tavsiye ederim.

Tavsiye olarak iphone ise telefon spotify da olur apple music de olur. Ben ikisini de denedim. Apple Music bir tık daha hoşuma gittiği için onu kullanıyorum. Android ise direkt spotify.

şunu da şuraya ekleyeyim: eksisozluk.com

Fizy kullanıyorum bende paket ile ücretsiz geldi. Güzel aslında netten yemiyor en büyük avantajı o. Yani ben hits 2016 telefonuma kaydedip bir anda Kibariye dinlemek istesem de çok yermi acaba korkusu olmuyor hiç.

hala mp3 indirip yüklüyorum telefonuma. karışık modda dinliyorum. yok internet kotam doluyor, yok şarkıları atlamalı dinlemek için premium üyelik almak zorundayım kafasının getirmiş olduğu zorundalık da yok. dilediğim an telefonum zaten mp3'e dönüşüyor işte. kafama göre de ekolayzır ayarlıyorum, en yüksek verimde dinliyorum kendince.

kendi mp3 arşivimden dinliyorum.

spotify rakipsiz. apple müzik iğrenç.

tunein diye bir android uygulmasi kullaniyorum. binlerce radyo var. gayet güzel.

Spotify

Şu an için spotify kullanıyorum ben de (aile paketi). Yalnız son zamanlarda aradığım bazı parçaları bulamadığım için ciddi ciddi iptal etmeyi düşünür oldum. Zaten normal kalitedeki içerikleri aynı değerde (320 kbps) dinleyemediğim için geçmiştim halen arayış içindeyim eğer çözüm bulursam ayrılık yakın.

MP3 indirip dinlemek. iPhone'un kendi müzik uygulaması zaten mükemmel + albüm kapaklarını da genelde buluyor + offline özgürlük.

internetsiz telefon, ev mi var . spotify rulzz.

öncelikle onun adı projeksiyon. sonrasında tavsiyem Viewsonic PJD5555W. arkadaşım playstation kafesinde kullanıyor gayet iyi bi alet

Bende LG Minibeam PF1000U var, siddetle oneririm. Benim icin artilari "super short throw" ozelligi olmasi (yani duvarin onune koymam yetiyor duvari tamamen kaplamasi icin) ve Chromecast'i Bose ses sistemine baglayabilmek icin Bluetooth ses cikisi imkani vermesi.

www.amazon.co.uk

Eger bu urunle ilgili sorunuz olursa mesaj atabilirsiniz.

www.almancax.com

alınmaz

ikisini de kullanma şansım oldu, güzel telefonlar ama alınmaz diyorum ben de.

prime değildi benim kullandığım normal mi5'ti ama.

Bence seni görmemek için yapıyor. Bir karar almış, bu onun içinde çok zor bir karar tabii, şimdi de o kararını uygulamaya koymaya çalışıyor.

Senin içinde iyi olmuş bence. Bakmamak, görmemek süreci biraz hızlandırır.

Bu arada engeli kaldirabilir, sonra yine engelleyebilir falan. Olacaktır böyle dönemler. Anlayışla karşılamakta yarar var. Kolay bir şey değil.

Seni görmemek için yapmıştır+1

Bunu buralara yazdığına göre asıl merak ettiğin şey sana dönmeyi isteyip istemediği, haksız mıyım?

Her ihtimal olabilir, aynı örneği yaşadım ve her seferinde sebebi farklıydı ya da ben öyle sanıyorum. Hele bir tanesi beni facebook'tan silip whatsapp profil fotoğfarını simsiyah yapmıştı. Şimdi normalde burada ne düşünürsün? Kız yas tutuyo beni unutmak istiyor diye düşünürsün değil mi? Bir haftaya kalmadı kızın yeni sevgili yaptığını öğrendim.

Bir başka eski sevgili (daha uzun süreli) ise beni her yerden zaten silmiş olmasına rağmen birden engelledi. Eğer arada bilmediğim hikayeler gerçekleşmediyse benim dikkatimi çekmeye çalıştı. Bir süre sonra konuşmaya başladık hatta şu anda benim olduğum şehire geldi ve görüşüyoruz.

Kısacası üzerine çok düşünme bence, içinden çıkamazsın.

yeni sevgili yapmıştır. facebookta arkadaşları arasında görünmen yeni sevgilinin hoşuna gitmez diye kaldırmıştır whatsapp kalsın diye düşünmüştür. ama sonra belki yeni sevgili kıskanç bi tipse sen mesaj atarsın telefonda öbürü görür falan diye korkup ordan da engellemiştir.

meşhur kız whatsapp grubundan tavsiye gelmiştir engelle diye o da her yerden engellemiştir.

sevgili yaptı ondandır teorisi çürümüyor bence

-Sürekli stalklıyorken(ki yapıyor biliyorum), beni her yerden engelleyerek bunun önüne geçmeye çalışıyor olabilir mi?
Aynen en büyük neden bu gibi ,hayatına devam etmek istiyor ve yeni planladığı hayatında sen yoksun , kendini seni stalklarken bulduğu bir anda sinirlenip her yerden silmiştir seni , böylece daha rahat unutacak

tabi bir çok neden olabilir , en iyisi unutmak gibi duruyor

sevgili yapmıştır herhangi bir şekilde salça olup sevgilisini elden kaçırma ihtimalini ortadan kaldırmak istiyor

başkası var.

kızlar zaten başkasını bulmadan kolay kolay ayrılmazlar. ayrılık sonrası resmi bekleme süresini bitirmiş yeni beklemedeki adamla ilişkiye başlamış gibi gözüküyor.

başka biriyle beraber olma ihtimali tabi ki vardır da, facebook'tan whatsapp'tan engellemenin sebebini ben hala buna bağlayamıyorum. çünkü dediğim gibi çok iyi bilir ki hayatta gururuma yedirip arkasından koşmam, yazmam-etmem.

terk edenin kendisi olması, aradan aylar sonra bu hareketlere girmesi bana hala beni düşünüyor ve unutmaya çalışıyor izlenimi bırakıyor bende.

ama belki buna bağlamak da istiyor olabilirim içten içe. o yüzden zaten üçüncü bir kişiden fikir almak istiyorum duyuru'da.

Seni terk edip üzerine bunu yapan bir kızı hala düşünmek yerine, onun yaptığını senin yapıp, onu her yerden engelleyerek hayatına devam etmen gerekirdi.

Terkedilen sensin hala irtibat kurma çalışmaları, kızı yoklamalar, mesajlaşmalar vb seni hem zayıf hemde "needy" bir tip olarak gösteriyor ona karşı.

7 yıl filan hikaye, 3-4 yıldır çıkan sevgilisine aşık olduğunu söyleyip, erasmusa gittiği anda yeni aşk bulan insanlar çok.

O yüzden kızı salla, irtibatı komple kes. Kendine odaklan.

Kızın yaptığı şeyin sebebini de bu kadar düşünüp takıntı yapma.

iyi etmis. saygi duyun. o iliski bitmis. daha konustukca herseyi berbat edeceksiniz; tecrubeyle sabit.

Kıyıda köşede kalmış bir şey değil ama The Sopranos'u şu boş günlerimde o ilk heyecanla izlemeyi isterdim.

fringe dizisi

Prestige

miyazaki animeleri

the mighty boosh

gotham :(

mad men.

shameless

Battlestar galactica.
Unutmama gerek yok senede bir muhakkak izliyorum gayet, ilk defa gibi.

Harry Potter derdim ama demiyorum. Her şey vaktinde yaşanınca güzel. İyi ki 9 yaşında izlemişim. Yoksa 30 yaşında kendime asa yapıp ortada büyücü gibi dolaşmam pek normal karşılanmazdı.

the x files ve fringe.

Lotr ve Matrix serisi

tam olarak bu durum aklımda bi süredir,her gün.. mad men'i izlediğim her bölümde, bi parça daha gitti diye üzülerek izliyorum, sapıkça bi hayranlık.
bu kadar seven var mıdır ki başka. fena takıldım ben

Lost un ilk dört sezonuna şimdi başlamak harika olurdu. The missing ve bron broeni de tırnak yediren bir merakla tekrar izlemeyi çok isterdim.film olarak da a perfect murder, usual suspects, the game, se7en

Film;
Lotr, fight club, marvel filmleri, karayip korsanları, 12 kızgın adam, iyi kötü çirkin.
Dizi;
Doctor who, westworld, got ve sherlock.

lost, prison break, how i met your mother, fringe diziler

lotr, mulholland drive, memento, the game, shutter island filmler

klavyenin güzelliği önemli değil kullanılabilir olması önemli, o resimdeki klavyede adımı 10 dakkada zor yazarım

fancy.com

bu sitede bunun gibi bir sürü minimal ürün var

rakam yazmak o klavyede iskence
gecenlerde logitech k340 aldim. en ideali bence.
Pc kasalari basi ceker bence. lenovonun all in one tarzi pcleri iyi. Tabi performansi tartisilir toplama olanlara kiyasla

minimalist tasarım istiyorsak ya teknolojiyi kendi dilimizden anlar hale getiririz ya da fonksiyonlardan vazgeçmek zorunda kalırız. Yani telefon sadece telefon eder, fotoğraf makinesi sadece fotoğraf çeker... Buna göre fonksiyonlardan vazgeçmek istemiyorsak yaşadığımız çağda iphone için Siri, olabilecek en minimal arayüz gibi görünüyor..

Kompleks bir işi el yordamıyla yapmaya kalktığımız zaman mecburen minimalizmden uzaklaşıyoruz çünkü işi kolaylaştırmak için belli başlı tuşlardan fazlasına ihtiyacımız var. modifiye tuşları, ayar tuşları, hızlı erişim tuşları... Yani apple dahi bir yere kadar minimalist olabiliyor. Çünkü hitap ettiği kitle ancak bunu kaldırabilecek kadar umursamıyor. Günlük internete girip yazı yazan adam 'bu bana yetiyor' diye bakıyor. Ben mesela eski kafalıyımdır. Fiziksel tuş takımlarını severek kullanırım.

Öte yandan uçak uçuran bir adamın önünden bütün o tuşları göstergeleri şu çağın teknolojisinde kaldıramazsın mesela. Bir gün oraya varırız ama şu anda hala pilot kullanmak bilgisayar kullanmaktan daha güvenilir.

Fonksiyon ve Tasarım arasındaki dengeyi gözetirken dikkatli olmak gerek. Her şeyin minimali olur ama bu sefer kullanışlı olmayabilir.

tasarım ve işlevsellik birbirinden ayrılmaması gereken iki özellik.

ki teknoloji tarihi de çirkin ama işlevi yüksek cihazları bir şekilde yutuyor. çünkü kullanıcı bunlarla bağ kuramıyor. ki apple'ın kutu tasarımlarına bile ayrı önem verdiğini düşünürsek kullanıcıların apple ile bağ kurmasının sebebinin büyük oranının dostane tasarımalr olduğunu söylemek yanlış olmaz.

klavyenin daha büyük boyutları da varmış. www.instagram.com

minimal tasarımdan kastım aslında bir şeyleri koparıp atmaktan ziyade görünüş olarak bir minimallik. ha tabi gereksiz parçaları koparıp atmak de mutlaka gerekli minimalizme giden yolda. jonny ive'ın dieter rams'i kopyaladığını düşününce apple'ın yine müşterileriyle hastalık boyutundaki ilişkilerinin altında gereksiz olanı atıp 'less but better' felsefesini yerleştirmesi olduğunu düşünüyorum.

aslında bakınca yollar işlevsellik ve minimalizme çıkıyor. ama şu an işlevsel ve minimal olabilecekken hala eskide takılı kalan bir sürü şey var. bilgisayar klavyeleri de bunlardan biriydi bence. kullanışlı ve estetik olabilir ama olmuyor.

şöyle olabilecekken; img-aws.ehowcdn.com

assets.logitech.com - böyle bir şeyi tercih etmezdim doğrusu günlük kullanım için.

o kısmın adı Sitelinks diye geçiyor, ve google amcanın anlattığına göre siz müdahale edemiyorsunuz, tamamen otomatik oluşuyor.
support.google.com

site link hiyerarşisine göre google karar veriyor onlara,
bilgi mimarisi kısmına biraz özen göstererek istediğin sonuçları oraya getirebilirsin.

yaşamam çünkü kadınlardan hoşlanıyorum. aynı durumdaki kadın olsa uzun vadeli bir şey düşünmem, böyle bir sorumluluğu almak istemem.

ilgilendiğim biriyse kesinlikle denerdim. ilerde çocuğuyla da anlaşabilirsem devam ederdi ama çocuğu beni hiç sevmezse ayrılırdım..

yaşamam çünkü erkeğim esprilerini gör şimdi burda...

erkek olarak konuşuyorum çocuğu olan birisiyle ilişki yaşayamam.. hele ki 30 yaşında daha genç birisi ise

hayır

yaşamam. yaş değil de çocuk problem. o riski alamam.

bu kişinin tek özelliği 30 yaşında, boşanmış ve çocuklu olması mı? değil tabii ki. ilişkide aradığım tek özellik bunlar olmadığı için bu kriterlere göre karar vermezdim. soruyu düzenle bence: kime göre ve neye göre?

kardeş 30 yasında evlenmemiş boşanmamışla bile ilişki yaşamıyorlar :)

Yaşamam.
Boşanmış bi adamla ilişki sıkıntı.
Bkz caner erkin asena atalay vr şükran ovalı üçlüsü. Asena kocasını boynuzladı boynuzladı ama adam evlenince kıskançlığından ne yapacağını şaşırdı. Psikopat bi hemcinsimle üstelik de çocuk kozunu kullanarak sürekli rekabet halinde olmak zorunda kalmak istemem. Çünkü çocuğu her zaman koz olarak kullanıp üstelik bana karşı doldurup huzursuzluk yaratma şansına sahip olacak.
Öyle olmayan düzgün bir eski eş ise bile o riski almam.

insanlarla iletişim kurmak, anlaşmak, hayat birleştirmek zaten oldukça zor süreçler. Fazladan bir çocuk da sadece beraberinde fazladan sorunlar ve zorluklar getirir. bence denemeye değmez.
ama boşanmış ve çocuksuz erkek ya kadınla denenebilir.

22 yaşında bekar bir erkek olarak yaşamazdım ben, tövbe estf

"hayır tabii ki" derdim ama, son zamanlarda izlediğim bi dizide bi karakter var, o da öyle bi tip, hani o olsa hayır diyemem herhalde. Ama bir sorumluluğum olmadığında anlaşmış oluruz.
aklım başımdayken böyle bişeye girmem, ama işte insan bilemiyor..
(yok yok, kesinlikle hayır. Hayat zaten zor, böyle ekstra bişey, artı bir değişken ve sonsuz problem ihtimali demek.)
(he bi de uzun vadeli düşünmek gibi cevapladım.)

boşanma sebebinin bilinmesi lazım. şiddet veya kıskançlıksa yaşanmaz. şiddet ve kıskançlığı erkeek için söyledim.

Çocuğu dolayısıyla hep bir bağı olacak,o bağda dengeyi iyi kurabiliyor olmalı.
Eski eşi ile olabilecek sorunları ilişkisine aktarmamalı vs.
Bu şekilde olursa benim için sorun olmazdı.
İnsanlar birbirini tanımadan evlenip aynı hızla boşanıyorlar artık.Dolayısıyla aldatma ya da şiddet gibi bir olaydan dolayı boşanma olmadıysa sebebi de beni ilgilendirmez.Anlaşamamışlar der geçerim.

yaşarım... çocuk yapmakla uğraşmamış olurum. hazırdan yapılmış çocuk :)
adam da belki biraz olgunlaşmıştır diye dusunurum..

büyük konuşmam bu konuda.

SGK varsa, evet.

evet, yine aynı sorun peydah oldu.
hatta dün ben de soracaktım aynısını.

dün öyleydi,şimdi düzelmiş.

@basubadelmevt bende hala bozuk

Bende 6 saat sonra diyor. Aylardır öyle

duzelmis mi bir bakin.

düzelmiş

titanfall 2

Uncharted 4

mutlaka: Last of Us Remastered, Uncharted 4
plase: Batman: Arkham Knight, Inside

uncharted 3'u oynadim ps3'te, harikaydi bayildim.
last of us'i oynuyorum su an, o da bi guzel

Boy önemsiz diyemeyeceğim ama çok öncelikli olmayabilir. Diğer konularda tamamen içime sinen birini sadece bu sebepten reddetmezdim diye düşünüyorum. Ancak erkek arkadaşımla boy farkımızın ideal olduğunu düşünüyorum, bu da hoşuma gidiyor neden tam bilmiyorum

Erkeklerin%99u benden uzun oldugu icin pek secme hakkim yok.

155sporluyum

kadınlar elbette uzunu tercih eder de
şöyle bir şey de var, kadın ne kadar kısaysa o kadar uzun erkek istiyor
gibime geliyor.

ilişkide erkeğin boyu sizin için ne kadar önemlidir? ilişkide boy ne işe yarıyor ki bi önem atfedelim.

sizinle aynı boyda/daha kısa biriyle beraber olur musunuz? benden kısa olmaması tercihimdir sanırım.

boy hiç birini reddetmenize sebep oldu mu? hayır.

internetten tanıştığınız birine boyunu sorar mısınız? sorarım. ama kriter olduğundan değil meraktan, gözümde canlandırabilmek için.

boy 155. piyasada benden kısa erkek olmadığı için yanıtlamam biraz saçma oldu sanırım. genel olarak zaten boya önem vermem. 193lük erkek arkadaşım da oldu 165lik de. ikisi de çekici geliyodu o zamanlar gözüme. bütüne bakıyorum sanırım. belki benden kısa birini bulsaydım (cüce filan olur gerçi ama) onu da garipsemeyecektim.

Boyum 1.60 daha benden kısa erkekle zor.
Çok uzun 2 metre erkekte benim için dezavantaj ilişkide.
1.75 - 1.90 arası gayet uygun :)

Aşk olunca gerisi teferruat oluyor.
Hayatımda 2 kez aşık oldum, biri benden kısaydı diğeri ise 3cm uzundu ki topuklu giydiğimde anası gibi duruyordum yanında.
Ama bunun dışında öyle hoşlanma vs ile başlayan ilişkilerimde hoşlanmamı etkileyen sebeplerden biri uzun boy ve geniş omuz ikilisi oldu hep.

Kısaca kör kütük aşıksam kör topal uzun kısa hiçbir şey ifade etmez. Ama sadece hoşlanma varsa zaten hep uzun boylu insanları daha çekici bulmuşumdur.
Ben de kısa sayılmam o sebeple uzun boy kalp ben.

Annen dötü yere yakin olandan korkucaksin der hep, hak veriyorum kendisine, uzun ve iri adamlari severim genelde

Uzun boylu ve geniş omuzlu erkek tercih ederdim hep ama 1.78 bir erkeğe aşık olup evlendim. Yani işin içine başka şeyler de giriyor da şimdi mobildeyim yazamiycam :)

erkeğim, 1.50 lik kızlar 1.85 erkek arıyorlar komik geliyor. bana göre ideal erkek kızdan 5 santim en fazla 10 santim uzun olması. o da topuklu ayakkabı payı yani.

kısa boylu kızlar daha uzun erkek istiyor olayına hak veriyorum. boyum 188, kız arkadaşlarımın boyu 150-160 arası. 170 üzeri olanlar parmakla sayılır. uzun boylu kadınlarda boy takıntısı olmadığından kısalarla sevgili olabiliyor.

pmchollywoodlife.files.wordpress.com

çok da şey yapmamak lazım

Konuyla bağlantılı olarak alttaki foto galeride bulunan 9. ve sonraki görsellerin altındaki 1-2 satırlık açıklamaları dikkatlice okursan iyi olur. En alttaki yorumları da es geçme. Boy üzerine ders niteliğinde tespitler var.

Defne Samyeli’nin Kızı ‘Deren TALU’, Sütyensiz Fotoğraf Paylaştı

Ben zaten kendim kısa olduğum için erkeğin uzun boylu olmasını beklemek saçma geliyor kendim böyleyken. Tanıştığım kimseye de sormam boyunu. Ama düşününce de eski erkek arkadaşımın ve sonra aylarca çok fena takıntı haline getirdiğim kişinin boyları hep uzundu.

Azami derecede önemli. Olmam. Evet. Evet.

Kısa boylu bir kadın olarak gelecek nesli uzatmayı görev biliyorum.

165 filan civarıyım. Genelde sevgililerim benden 3-5 santim uzunlardı. Çok farkedilmiyodu boy farkı yani. Ama bi kere 195lik bi tiple beraber olmuştum. O çok korkunçtu gerçekten. Benden kısa bi arkadaşım olmuştu, hani yan yanayken tuhaf duruyoduk.. O yüzden heralde benden kısa biriyle birlikte olasım gelmez ya. Hafif yapılıyım ben de çünkü. Çocuğum gibi kalıyolar yanımda.
İnternetten tanıştığım kişilerde genelde konu bi şekilde boya geliyo ya. İki taraf da merak ettiği için fakat direk soramadığı için heralde. Konu dolaylı olarak boya çekiliyor dlkfd.

Boyum ortalama sayılır (1.64) ama yine de uzun boylu erkek seviyorum. Benden 20 cm uzun olması bence abartı değil.

ayni boy olmasi sorun olmaz ama benden kisa olmasina tahammul edemezdim

boyum türkiye ortalamasına göre uzun kaldığı için maalesef erkekte boya bakıyorum. ama istemiyorum ki 1.90 falan olsa. minimum benim boyumda olsun yeter. evet boy konusunda tek isteğim bu galiba.

galiba yukarda çıkmak hesabınızı ve gönderilerinizi beğeni yorum görüntüleme sayısı ile doğru orantılı

en yukarda çıkan genelde senin stalkladığın profil oluyor.

Aşırı makyaj derken nasıl mesela? Çünkü artık yeni hileler var bi ton ürün sürüp sanki makyaj yokmuş gibi makyaj yapabiliyor kadınlar (no makeup-makeup)

asiri zaten cekici olmayacak kadar fazla demek degil mi? tanim itibariyle zaten ustten aut.

itici

İnsan, hoş detaylarını öne çıkarıp kusurlarının bir kısmını kapatmak için makyaj yapar. Ancak aşırı tanımını olmadığı birine dönüşmek olarak alıyorum ve cevabım hayır. Yakışmaz tabi ki. Oldukça itici.

Dışarıda kocaman dudaklara sahip olup gerçekte çizgi kıvamında dudaklara sahip olmak buna dahil. Bir de normal tene beş on kat fondoten sürmek. Ben yine özel günler haricinde fondoten sürmem mesela. Ama pürüzsüz olacağım diye Kim Kardashian'a dönüşenler var. Sonuç olarak aşırı makyaj kim olursa olsun, yakışmaz.

(not: önceki duyurunu okumadım)

Aşırı çekici, süper bir şey.

Makyajin aşırısı hicbir zaman iyi degildir. Ister yok gibi yapilsin, ister bir ton ürün kullanip dogal gorunum yaratilsin o bir ton ürünün kullanildigi cildi kadın olarak ben begenemiyorum. Kadina gore degil de yerine gore degisebilir. Gunduz basarili bir makyaj olsa bile kat kat ürün kullanilmis yüzü hoş bulmuyorum. Aksam belki olabilir. Ama yine de asla aşırı olmamalı.

İtici +1

kadınına göre değişir.

gelinin kız kardeşi makyajı ise iğrenç ötesi.

Kadına göre yapılan makyaj tarzına ve beceriye göre değişir.

Ayrıca www.reddit.com

Kim olursa olsun itici bence.

kadınına göre değişmez ve iticidir. iğrenç bir şey hatta.

bu mevzuda kafam karışık biraz.
bazen ciddi, ciddi hoşuma gidiyor; bazen de hiç beğenmiyorum.

cok kotu kalip gibiyse ama asiri goz makyaji cok guzel oluyor. koyu goz fari bol rimel falan.

Oxford reisi, Oxford ağası. bir ünvan

java

excelle bile yaparsın (macro yazarak)

bir kaç ay önce duyurudan birisi için web sitesinde 850 şirketin tüketim değerlerini tek tek çekip excel'e atan bir program yazmıştım.

Ben bu iş için genelde c# kullanıyorum. web sayfasını ie kontrolü ile açıp elementlere müdahale edebiliyorsun (combobox içeriğini oku, bir sonrakini işaretle, seç, tıkla vs...)

her dilde yaparsın bunu, benim tavsiyem python veya node.js

c# kullanıyorum +1

+net benim gibi kod yazmayı bilmeyenler için inanılmaz kolaylık. sığır gibi kod yazıyorum sonra hatalara baka baka düzeltiyorum. stackoverflow'da soruların cevaplarına bakıyorum ben bile kod yazıyorum.

Asus Xonar U3

muzigi dinlediginiz kaynak nedir? kulakliklariniz nasil? youtube ya da benzeri sitelerden dinlerseniz dusuk bitrate'li olduklarindan en iyi ses karti ve kulakliga da sahip olsaniz tatmin olamazsiniz. ses kartiyla birlikte dac/amp'lere de bakabilirsiniz. nispeten daha ucuzdurlar.

müziğin kaynağı çok çeşitli. mp3, youtube, apple müzik vs... kulaklığım akg q460. oyunlarda eyvallah ama müzikte hiç beğenmiyorum. sesin şiddeti değil bu arada problem, sesin kalitesi.

ben harici ses kartı kullanıyorum creative play! 2. gayet memnununm hiçbir sıkıntı yok ama günün sonunda bu kadar para vermeseydim de olurmuş diyorum.

sana tavsiyem viper4windows kur. Equalizer APO kurman lazım öncesinde. sonra istediğin şekilde müdahele edebiliyorsun sese. hazır profiller var internetten indirip kurabileceğin gibi. androidde rootlu cihazlar arasında efsaneydi windowsa da çıkardılar bu bıdıyı.

Ekolayzer ayarıyla düzeltilebilir +1

iyi ses kartı lazım. iyi kulaklık da alacaksın. dandik mp3 değil de kayıpsız sıkıştırma dinlyeceksin. o zaman müzik dinlemenin zevki çıkıyor.

eq sorun çözemezsiniz.

sizin bölgenin altyapısı 8mbps üstü kaldırmıyor olabilir bi kaç kişi daha aynı dertten muzdarip

16mbit 2 yi gecmiyor panpa

3 yıldır kullanıyorum böyle bir sorun yoktu

fiber olmayan paketler xx'e kadar internettir. sizinkisi 16'ya kadar yani yoğunluk arttıkça o hız düşer maalesef.

Gothic 821 Condensed

Sabah erkenden gidersen randevu almadan da işlem için sıra alabilirsin. Sadece biraz daha fazla beklersin. Şu aralar herkes randevu alıyor buna rağmen randevusuna gitmeyen çok fazla kişi var.

benim gibi enayiler bin bir zorlukla aldıkları randevularını unutup gitmiyorlarmış

sormak istediğim;

çipli kimliğe geçmeden var olan kimliği yenileyebiliyor muyuz fotoğrafı değiştirmek için?

Siyam diil mi

ragdoll olabilir

ragdoll

Samsungu direkt eledim. Muhatap bile almam o herifleri.

Lg daha iyi malzeme kalitesiyle öne çıkar. Bence onu al. Fiyatlara bakmadım. Fiyat performans işi boş iş.

• LG V10 uzak dur çok problemli telefon

bana göre Samsung Galaxy C9 Pro al

dur, mate 8'e de ben bok atayım, o açıkta kalmış. hayvan gibi sar değeri var mate'lerin.

Sonuç olarak iphone se'de karar kıldım.

Aşksız prensez fena güldürdün. Ben de elektronk şans iyi yea diyerek tüyü dikiyorum.

@zirrealist Samsungu neden eledin?

Samsung direkt.Macera arama.

Barbarosçum, Samsung olduğu için.

deveye sormuşlar neden boynun eğri, iphone'um var demiş.

samsung'u niye gömdünüz ?

@zirrealist Anladığım kadarıyla samsungla kötü bir deneyimin olmuş.

Benim yok. Ama yaramaz o marka.

Lgden de uzak durun. Lg telefonlari bir cok kronik probleme sahip.

@zirrealist

Samsungun resmi distribütör için teknik servisinin çok sorunlu olduğunu, kıllık yaptıklarını filan duymuştum, ondan dolayı diyorsan? Ama bu ithalatçı garantili, bilmiyorum farkeden birşey olur mu?

@karacigerim vur kadehlere

G4 lerin sorunlu olduğunu, hatta iade edince yerine G5 verdiklerini duymuştum ama bütün telefonlarının sorunlu olduğunu bilmiyordum.

fluxa izin vermedilerse başka bişeye de izin vermezler. gözlük alın kendinize.

bir ekran koruyucu ne bileyim bilgisayar ekranı için film fln yok mudur?

portable flux bulup mail at kendine, sonra exe'yi çalıştır

Flux'un yaptığı işi ekran kartı ayarlarından kendiniz de yapabilirsiniz. Her ekran kartı yazılımı her şeyi değiştirmeye izin vermiyor ama bir deneyin, çoğu ayarı yaparsınız.

twitter ayarlardan izin verilen uygulamaları da kaldır.

uygulama ayarlarına bak, biyere tıklamışsındır farkında olmadan.

hepsini kaldırdım ama yine de atıyor

Mümkün değil hocam uygulamalardan kaldırdıysanız ve hala atabiliyorsa başka biri hesabınızı ele geçirmiş olabilir.

Atılan tweetin içeriği nedir bu arada?

atılan tweetin içeriği çok saçmaa kelimeleri alt alta sıralıyo
sonra kendi kendine bi süre sonra siliniyo bazırlarını ben siliyorum

Uygulamaları kaldırdım demişsin ama uygulamaları kaldırdıysan, yani senden izin alıp Twitter hesabının kullanım imtiyazına sahip olmadan kimse böyle bir şey yapamaz. Uygulamalarda gözünden kaçan ya da bu sıkıntı olmaz ya dediğin bir şey vardır muhtemelen.

tarayıcı eklentilerine de bakın

addonların bazıları sürekli güncellenmediği için kanallar leyla olabiliyor. ben UKTURK addonu kullanıyordum kodi kullanırken

Keşke on beş boş günüm olsa :(

Dükkan-Kitap-Hasta Bakıyorum. 15 değil 155 gün boş olsa arada tek oynayacak şey Dükkan :D

keşke benimkiler senin olsa. çok sıkıldım.

şu sıralar ders çalışmaya çalışıyorum. uykusuz, yarım yamalak, boktan bir dönem.
şu çarşamba gelip bitsin. sonraki 15 gün tamamen sinema ve kitaba gömülüp deşarj olacağım.

mezun olmama tek sınavım vardı 2 haftadır ona çalıştım hoca kol gibi soru sordu kaldım galiba, yarın gidip tek ders sınavı için dilekçe doldurucam

on bes gun full bosum. spor falan yaparim kendimi buna alistiririm diyordum ama sanirim full uyuyacagim.

sağlık sorunlarımı halletmeye çalışıyorum üniversite zamanı ertelediklerimi.
bol bol kitap okuyorum.
arkadaşlarla görüşüyorum.
belki haftasonu şehir dışına gideceğim
on beş boş gün bitti bile :(

Benim 25 gün boş vaktim vardı, ailemin yanına geldim. Annemle ve kardeşimle bol bol vakit geçiriyorum, dışarıya kahve içmeye çıkıyoruz. Alışveriş yapıyoruz bazen. Soğuk olmasa ormana yürüyüşe gideceğim ama diz boyu kar var. Arada yemek yapıyorum bizimkilere. 3 kitap bitirdim. İzlediğim dizinin bütün sezonlarını izledim. Arada kardeşimle belgesel izliyoruz. Bir de yapmak istediğim boyamalar vardi; yanımda tasiyamadigim için yine kaldılar. Hafta sonları yapacağım artık. Öyle iste. Son haftamdayim;ne çabuk geçti, anlamadım.

-Film izlemek
-Dizi izlemek
-Kitap okumak
-Öykü yazmak
-Sakin bir kafede filtre kahve içmek
-Moda sahilde 1-2 saat tur atmak
-Tiyatroya gitmek
-Bisiklet sürmek
-Arkadaşlarla buluşmak
-Çay ve sigara içip saatlerce Ahmet Kaya dinlemek. (En çok bu zevk veriyor son zamanlarda.)

Bunlar benim son on beş günde yaptıklarım.

imkan varsa gezerdim, vize sıkıntısı yoksa ucuz rotalara varsa vizesiz yerlere ama bir şekilde en azından 1 haftasını başka yerde geçirmeye çalışırdım maddi imkanlar doğrulutusunda.

En son bos 15 gunum gecen aydi, uzun bir tatile gittik. Bugun olsa (keske) ders calisirim. Mayisa kadar falan zor tekrar izin olaylari.

deliriyorum.

Beslenmemi düzene soktum. Alese çalışıyorum, uzun süredir görmediğim insanlarla buluşuyorum.

İlk ve son gününü kesinlikle istirahate ayırırdım. Onun dışında sinema, sevdicekle gezmeler, bisiklet, spor, kitap okuma vs.

He bir de, normalde oniki-bir civarı yatıyor isem, daha geç saatlerde bilgisayardan film izlerim. Çayımı tadellemi alırım. Bilmiyorum sebebini ama bunu yapınca mutlu oluyorum. Hele de film güzelse, oh mis.

Almanyada bildiğim kadarıyla Fachhochschlue bitiren tekniker oluyor. bizdeki fakülte ve yüksekokul arasındaki fark gibi aynı.

teşekkürler,peki teknikerden ayrı olarak teknisyen de var mı? lise mezunu seviyesinde yani.

Üniversiteye veya Hochschuleye devam etme planı olan başarılı öğrenciler Gymnasium (anadolu & fen lisesi gibi bişi) okuyorlar, başarılı olamayanları sanırım kendi isteğiyle veya zorunlu olarak bi alt seviye olan Realschule yani düz lise gibi birşeye atıyorlar. Burdan başlayıp başarılı olanlar Gymnasium'a geçebiliyorlar. en düşük seviye olan Hauptschule sanırım bizdeki meslek lisesi.

aynı mıdır derken avrupa koca kıta ?
Almanya için mesela BTA, CTA, MTA sırayla biyoloji, kimya, tıp teknikerliği var bunlar araştırma/üniversite laboratuvarlaırnda ve buna yönelik üretim yapılan tesislerde çalışıyorlar ve adı teknikerlik/teknisyenlik (bu fark bi tr'de var sanırım) Bildiğim kadarıyla avrupada 2 yıllık okul bitirsen tekniker olursun 4 yıllık bitirsen teknisyen olursun şeklinde bir ayrım yok (soru buysa?). Kelime olarak "technician" mesela 2 yıllık mı bitirdiğin 4 yıllık mı bitirdiğini hiç ama hiç ifade etmeyen bir kavram. Ki avrupada lisansı 3 yıl olan yerler de var mesela onlara ne diyecez? Avrupada biraz da şöyle bir şey varl iyakate bakıyor adamlar: 4 senelik lisans bitrmişsindir ama adamların istediği lisans seviyesinde bir insan değilsindir seni tekniker olarak istihdam eder, mühendis olarak değil. mümkün.
Bir de şu var, elektirik, metal, motor vb. üzerine lisede çok fazla dallanıp budaklanan eğitimler var, gurbetçilerin deyimiyle "meslek yapmak" bizdeki meslek lisesi eğitimi. Bu şekilde meslek yapan birinin tekrar üniversite eğitimi almasına gerek olmuyor çoğu kez.

yolladım

Saints Row

html yerine css öğrenmen lazım onun için

html bannerlar için en ufak bir html veya css bilgisine gerek yok. öyle şeyler pure code ile yazılamaz zaten, işkence olur.

öğrenmen gereken şey google web designer. (bu konudan tam emin dğilim banner ayrı bir kategori çünkü)
ve buna benzer toollar.

flash yapar gibi yapıyorsun bunda da, photoshop vs. ile aynı mantık.
(bi tane de adobe'un bi toolu vardı hatırlayamadım şimdi)

adobe edge de işini görür diye tahmin ediyorum

cihazı deneyip çalıştığını gördüyseniz yedek sigortadır o.

bildiğimiz cam sigorta işte, yedek koymuşlardır. 4A standart cam sigorta. eğer UPS'in sağında solunda "FUSE" yazan bir yer görebiliyorsan açıp baktığında bir tane de orada olduğunu görürsün (bakarken fişe takılı olmasın)

bunun aynısı çakmaklık priz'lerinin içinde oluyor. sanırım temel amacı elektriği iletmek tabi ucundaki metal kısım ileri geri oynadığı için iletken malzemeyi silindir cam ile korumuş oluyor sanırım. umarım anlatabildim. yani öyle olmazsa olmaz bir olayı yok.

sorun yok yani? ben de cihazin icinden dustu sandim. onu herhangi bir yere takmam gerekmiyor degil mi?

ups bozulunca içini aç. bunun aynısından olacak içeride. onu çıkar bunu tak, büyük ihtimalle çalışacak.

sen ne diyosun götünden kan alırlar adamın, iltica demek ülkeyi başka ülkeye şikayet edip kötülemek demek, geri döndüğünde ümüğünü sıkarlar.

İltica olmaz zaten. Savaş olan ülke vatandaşlarınınki bile kabul edilmiyor

boşuna yorulmasın bence de

Oraya giden arkadaşlarım, genelde dil kursuna gidiyor gibi vize alıp daha sonra başvuruda bulunmuslardi.

iltica etmek kolay bir şey.

bir şekilde o ülkeye ulaştıktan sonra gidiyorsun form dolduruyorsun. formda yalanını belirtiyorsun. işte askerden kaçtım, ülkemde kan davası var, ülkemde baskı görüyorum, ibneyim beni istemiyorlar gibi. daha sonra başvuru yapıyorsun ve belli sürelerde mülteci bürosuna gidip mülakata alıyorlar seni. genellikle iltica vizesiyle geçici olarak seni oyalıyorlar.

çok berbat bir durum ilticacı olmak. sosyal açıdan sıfır oluyorsun

@tavish11: iltica başvurusu kolay olabilir de bu başvuruların bahsettiğin şartlarda kabul edilme oranı konusunda bilgin var mı?

vimeo.com

arkadasınız sunu izlesesin. avustralya' da da cok farklı oldugunu düşünmüyorum.

@burya

başvurular genelde kabul olunmuyor. artık herkes neyin ne olduğunun farkında. x ülkesine gittiğinizde o ülke yetkilileri sizin neden orada olduğunuzu biliyor zaten. ancak uluslarası anlaşmalar gereği, iltica başvurusunu kabul etmek zorundalar. ülkeler her yıl birleşmiş milletlerden mülteciler için belirli miktarda para alıyorlar.

genellikle başvurular geçiştiriliyor. bir nevi süründürülüyorlar. en sonunda da geri gönderiliyor.

avustralya mülteci konusunda dünyanın en acımasız ülkelerinden birisidir, ellerine düşerseniz kafanıza sıkın bir şekil benden 2. tavsiye. hiç bu işe bulaşmasın kimse. mültecileri postaladıkları çok kötü adaları var. survivora döner hayatınız.

en.wikipedia.org

tecrübeli mi tecrübesiz mi arıyon. eğer tecrübesiz ise schengen vizeli adamı en rahat erasmus facebook sayfalarında bulursun. tecrübeli arıyosan da linkedin.

tecrübesiz ya limanda gemilere buğday yüklenirken orada duracak.

Interrail Turkiye

ne zaman gidiliyor?
ne kadar kalinacak?
hangi koşullarda kalinacak?
ne kadar odeme yapılacak?

bu bilgileri verirseniz iyi olur. zira sözlükte ve duyuruda schengen'i olan pek cok kişi var. içlerinden biri gitmek isteyebilir.

eleman aramak yasak ya yazamadım detaylı. akıllı adamlar detay ister bence :)

eu oturumum var, bir proje için tr deyim şu an ama boş boş duruyorum.

yukarıdaki sorulara cevaplarini bana bir ilet dilersen mesajla

avrupadayim iyi teklifi degerlendiririm:dd

letonya limanındayım şu an. hangi gemiye yükleme yapıyoruz?

haci
orada yuklemede bir sey kontrol edilecekse buradan buldugun personel pek garanti veremyebilir.
sgs gozetim vs. dusunebilirsin

madem çatıya çıkabiliyorsun bi tane ödül maması ya da ıslak mama al yanında giderken. açtığın gibi gelir ona zaten. gelmese de onu kullanarak indirirsin büük ihtimalle.

kendisi inmezse uğraşmayın, siz ne yaparsanız yapın sizi görünce daha salak yerlere kaçıyorlar veya tutundukları yere daha sıkı tutunuyorlar. başınıza iş almayın çatıdan düşersiniz müşersiniz.

çatıya bi daha çıkabilirsen yanında kedi maması olsun.

akut da kurtarmaya gelebiliyor, onlarla da iletişime geçmeyi deneyebilirsin.

@aşksız prens, ked çok korkmuş, bi köşeye pısıyor kesinlikle gelmiyor.

@orange coffee, bulunduğum ilde akut yok ne yazık ki.

başında bekleme. ya da kediyi tutmaya çalışma. mamanın kapağını aç kokusunu alsın ya da görsün. bi kenara koy, biraz uzak dur. o yerken arkadan çatıyı kapat mesela.

yok. telif hakları olayından dolayı böyle bir sistem kurulmadı ücretli olarak. ancak netflix'in kendi programı var ücretli olarak netflix dizilerini izleyebilirsiniz.

bunun dışında gecenin bir vakti şak diye dizibox'ı açıp rahat rahat izlediğim olmuştur. reklamlar biraz can sıkıcı olabiliyor sadece.

dizilab.tv

izlemeyedeger.com

yts.ag (evet torrent ama filmi aratıyorsun direk indiriyor, 8 yaşında ki kardeşimi bazen arıyorum şu filmi indir diyorum indiriyor sende yaparsın)

senin çözümün kodi + exodus eklentisi.

unutulmazfilmler.co 'dan izliyorum ben

Popcorn time.

üstünde yazan rakamı direkt veremiyor powerbank'ler. bir kısmı ısı olarak kayboluyor falan. sendekinin verimliliği düşükmüş. bir de şarj ederken telefonu kullanıyorsan o da etkiler.

fakedir o, ben de zamanında 5200lük mü ne aldım ulan bu niye şarj etmiyo diyip içini açtım 1000lik batarya çıktı

Çünkü powerbank'lerin üzerinde yazan kapasite değeri bataryanın çalışma voltajı olan 3.6V üzerinden hesaplanıyor. Kullanım klavuzunda veya powerbank'in üzerinde 2100 mah @ 3.6V gibi bir ibare olur. Ancak telefonların pillerini 5V adaptörler ile şarj ediyoruz. Bu yüzden gerçek kapasite 5V üzerinden hesaplanmalı. Ayrıca voltaj dönüşümü ve enerji transferi esnasında da %20'lere varan bir kayıp oluyor.

Kısaca 2100 mah bir powerbank'in gerçek kapasitesi şöyle hesaplanıyor:

2100mAh * 3.6V = 7560 mWh
7560mWh / 5.0V = 1512 mAh
1512mAh * 0.8 = 1209,6 mAh

Yani 2100 mAh'lık bir powerbank aslında 1210 mAh lık bir kapasiteye sahip. Bu da telefonunu 1210/2100 = 0.57 yani %57 şarj edebilirsin demek. Üstelik bu telefon kapalı iken. Telefon çalışırken hala enerji tüketmeye devam edeceği için, %10'a düşmüş bir telefonu açıkken powerbank ile şarj edersen senin de hesapladığın gibi %45 artı şarj elde edebilirsin.

Bu durum bütün powerbank'ler için geçerli. En kaliteli powerbank'ler olan Xiaomi bile 10000 mAh ile pratikte 6250 mAh kapasite sağlıyor. Xiaomi'lerin üzerinde batarya kapasitesinin altında gerçek kapasiteyi de belirtiyorlar.

blog.banggood.com

Üstteki cevaba tik atılmalı. Bi de bira.

facebooka mail at bizim yapabilecek bişeyimiz< yok

duvarları örülü insanlarla tartışmaya giremezsin, kuran insan elinden çıkma bir kitaptır.

@masa penisi ağzm çok da iyi laf yapmaz şuan kendi kendimi yiyorum nası cevap veremedim diye onların kafalarında beni ikna etmiş olduklarını düşündükçe deliriyorum ya.

ayrıca kuran'da matematik hatası bulunmaktadır. araştırmak size kalmış.

eksisozluk.com

Herkesle bu konular tartışılmaz. Ben de insan elinden çıktığını düşünüyorum ama oturup kimseyle tartışmam bunu gerek yok. Kimseye bir şey ispat etmene lüzum yok. Kafaları olsa biraz zaten körü körüne inanmak yerine araştırırlar kaç tanesi bu konuda doğru düzgün birikime sahip ki boş boş konuşuyorlar.
Yakınlarımla bu konularda konuşmamayı tercih ediyoruz, konuşsak bile herkes kendi düşüncesini söylüyor ve konu kapanıyor uzamıyor.

Bu konuyu sorgulamak da gayet hakkın. Kimse kimseyi yargılayamaz herkes kendine baksın.

@mutekebbir işte sorgulayınca şirk koşmuş oluyormuşuz

Yaşar Nuri Hoca'nın ayetlerin iniş sırasına göre yorumladığı bir kitabı var onu okuyabilirsiniz. Ayrıca son derece belli sureler de var el yazması olduğuna dair. Mesela Ebu-Cahil diye isimlendirdiği Ebu'l-Hakem'i müslüman yapamadığı için onun aleyhinde yazdığı ayetler, keza Ahzap suresinde peygambere hangi kadınlar helal hangileri haram gibi şeyleri belirttiği ayetler. (Zeyd'in karısı Zeynep'i almak için yazdığı söylenir. Keza önce evlatlıklarınız sizin öz oğlunuz gibidir diyip, daha sonra Ahzap suresinde böyle diyor yani o kadın bana helal tarzında bir algı oluşturulmuştur.) Daha nice örnekler yazmak mümkün yani demek istediğim şu; koskoca kutsal kitap, yaratıcı tarafından gönderilmiş ise peygambere hangisi helal hangisi haram bunlar mı yazmalı? Daha uzun sorularınız olursa özelden yanıtlarım tabi ki.

Edit: (bkz: kuran'ın insan yapısı olduğunun delilleri)

Bakmayın onlara.
Sorgulamak ve araştırmak işlerine gelmediği için çocukluktan beri kendilerine aşılanan şeylere derin bir bağlılıkları var. (Genelleme yapmıyorum aksini yapanlar da olabilir.)
Araştırmak/sorgulamak başka, yok saymak başka.
Onlar soru sormaktan bile korkan insanlar bırak cevap vermeye değmez.

kur'an'dan şüphe etmek şirk nedenidir ancak.

düşünmek, sorgulamak için insana akıl veren bir tanrı kitabında, kitabını sorgulamayı yasaklıyor. lol.

herhangi bir bilim kitabında çelişki bulmak zordur, şayet bulunursa da bilimsel şekilde tartışılır ve doğrusu bulunup, kabul edilir.

tanrı gerçekten kitap göndermiş olsaydı kusursuz olurdu zaten, garip çelişkiler, hatalar, sadece belirli bir bölgeye uyan kurallar vs olmazdı.

Sorduğun soru itikadi bir mesele ve toplumumuzun dine bağlılığı umumi manada taklidi olduğundan itikad ile alakalı konulara gelen soruları hemen şirk olarak değerlendiriyorlar. Çünkü gelen soruya akli delil üretemeyip, sadece bize nakil yoluyla gelir ve biz buna iman ederiz diyorlar. Bu ise islam'ın özüne terstir. Kuran'da bir çok ayette insanı düşünmeye sevketmekte. Eğer Kuran, Allah kelamı diyorsak Kuran'a karşı gelen her suale mutlaka bir cevap vardır demeliyiz. Çünkü kabul ettiğimiz Rabbimiz, bütün eksik ve noksan sıfatlardan münezzehtir, Kuran'da insan aklına ve kainata ters düşen birşey bulundurması bu sıfatına zıttır.

Kuran'ın Allah kelamı olduğunun bir çok delili vardır. Fakat biz bunlara inanmamaya inanmış isek, bu konuda mesafe katedebilmemiz imkansızdır neredeyse.

Deliller hususunda ise beni en çok etkileyenden başlamak istiyorum.

-Dikkat ediyoruz ki, Peygamber Efendimiz (asm) peygamberliğini ilan ettiği günden beri ona gelen ithamlar; deli, divane mecnun gibi ithamlardı. Bunların geliş sebebi ise Kuran'da o günkü hem kültürel hem de bilimsel inanca bir çok yönden ters düşmesi. Eğer bir insan bir kitap yazsa, yazdığı kitapta ona deli diyeceklerini bile bile yazması akla mantığa sığmamakta. Linke tıklayıp üç dakikalık videoyu izlersen daha açıklayıcı olacaktır. youtu.be

-Peygamber Efendimiz'in (asm) ümmi oluşu, Kurân'ın Allah kelamı olduğuna en büyük delillerden biridir. Okuma yazması olmayan bir kimsenin, her asırda binlerle âlimler yetiştiren bir kitabı yazabilmesi mümkün olabilir mi?

-Peygamberimiz'in (asm) tek başına ve emniyetsiz bir haldeyken, şiddetli düşmanlar karşısında, rahatça, pervasız, telaşsız, samimi olarak, üstelik düşmanlarının damarlarına dokunduracak bir ciddiyetle Kurân'ın Allah kelamı olduğunu ilan etmesi, söylediğinin hak olduğunu gösterir. Hâlbuki insan küçük bir yalanı bile, hilesini hissettirmeyecek derecede telaş göstermeden söyleyemez. Ve yalanı er ya da geç ortaya çıkar. Fakat Peygamberimiz’in (asm) iddiasında doğru olduğunu ve Kurân’ın insan sözü olmadığını aradan geçen 15 asır ispat etmektedir.

-Peygamber Efendimiz (asm) Kureyşliler'in arasında “Muhammed-ül emin” (her yönden güvenilir) lakabıyla bilinirdi. Öyle ki; Peygamberliğini ilan ettikten sonra bile müşrikler, mallarını ona emanet ederlerdi. Zira Peygamberimiz (asm), şaka dahi olsa asla yalan söylememiştir. Hatta İslam’ın en azılı düşmanları dahi, onun yalan söylemeyeceğini tasdik etmişlerdir.
O (asm) Kur’ân hakkında:
“Kurân-ı Kerim insan sözü değildir. Allah (cc) kelamıdır.” buyurmuştur. Elbette O (asm) söylediyse doğrudur.

-“Ve eğer kulumuza indirdiğimiz (Kur'ân)’dan şüphe içindeyseniz, haydi onun benzerinden bir sure getirin. Eğer (iddianızda) doğru kimseler iseniz Allah’tan başka şahitlerinizi (yardımcılarınızı) da çağırın! ” (Bakara, 23)
Kur'ân; nazmı, üslûbu, beyanı, manaları ve lafızları itibariyle mükemmel ve taklit edilemez bir belagate sahiptir. Belagat; açık ve güzel ifadeli konuşma ve yazma ilmi demektir.
Kur'ân insanlığın en dâhi edebiyatçılarını, en harika hatiplerini, sahasında en ileriye gitmiş âlimlerini, en meşhur şairlerini bir benzerini yapmaya davet edip, tam bin beş yüz senedir meydan okumaktadır.
Fakat 15 asırdan beri, bir tek ayetinin bile benzeri getirilememiştir. Eğer getirilmiş olsaydı, elbette bu bilinirdi. Böyle bir teşebbüste bulunan ve o zamanın dâhi edebiyatçılardan olan yalancı peygamber Müseyleme gibiler ise, tarihin komik sayfalarında yerlerini almışlardır. En dâhi edebiyatçıların bile bir kelimesine misil getiremediği Kur’ân, elbette insan sözü olamaz.

-Kurân-ı Kerim'in lafzında, manasında, üslubunda, nazmında ve beyanında hayret verici bir farklılık ve üstünlük vardır. Okunuşundaki akıcılık sebebiyle lisanlara ağır gelmez. Küçük bir çocuk dahi Kurân'ı kolayca ezberleyebilir. Az bir sesten rahatsızlık duyan hasta insanın kulağına Kur'ân hoş gelir, sıkıntı vermez ve asla usandırmaz.
Kurân'ı inceleyen dâhi edebiyatçılar "Kurân'ın öyle bir tatlılığı ve tazeliği var ki, insan sözüne benzemez." demişlerdir. Çok meşhur bir yazarın dahi, kıymetli bir eserini ikinci defa okumak çoğu zaman usanç verir. Hâlbuki Kur'ân 15 asırdır usandırmaksızın tekrar tekrar okunmakta ve hakikatli bir tatlılık, hayret verici bir tazelik ve harika bir gençlik ortaya koymaktadır. Elbette her an kendisinden istifade edilen ve ifade tarzındaki özelliklerini şu an inmiş gibi muhafaza eden ve usandırmayan bir kitap insan sözü olamaz.

-Kur'ân şahsi, toplumsal ve siyasi hayata verdiği yön ile insanların kalplerinde, ruhlarında ve akıllarında öyle büyük bir inkılâp yapmıştır ki; kız çocuklarını diri diri toprağa gömen, inatçı, adetlerine son derece bağlı, büyük bir toplumu o zamanın en yüksek medeniyet seviyesine çıkartmıştır. Hiçbir insan sözü, toplumlara yön verip köklü değişiklikler yapacak ve bunu 15 asır devam ettirip idare edecek derecede tesir gösteremez. Bir zorlama olmaksızın, az bir kuvvet ve gayret ile, kısa bir sürede böyle büyük inkılâplar yapan bir kitap, elbette Allah (cc) kelamıdır, insan sözü olamaz.

-Kurân'da birbirine benzer veya zıt manadaki kelimeler aynı adette bulunur. Buna "kelimelerin geçiş adetleri arasındaki tevafuk (denklik)" denilir.
Mesela, benzer kelimelerde:
" قُلْ (de!)" emri 332 defa geçer. Bu emir kipinin (dedi-dediler) gibi fiil olarak kullanılışı yine 332'dir.
" شَهْرٍ (ay)" kelimesi bir yılın ayları kadar yani 12 defa geçmektedir.
" أَيَّامًا (günler)" kelimesi bir ayın günleri kadar yani 30 defa geçmektedir.
" يَوْم َ (gün)" kelimesi ise bir yılın günleri kadar yani 365 defa geçmektedir.
Zıt kelimelerde:
"İman" kelimesi 25, zıttı olan "küfür" kelimesi 25 defa geçmektedir.
"Melek" kelimesi 88, zıttı olan "şeytan" kelimesi 88 defa geçmektedir.
"Adalet" kelimesi 15, zıttı olan "zulüm" kelimesi yine 15 defa geçmektedir.
Kurân'da daha bunlar gibi pek çok tevafuk vardır. Kurân'ın 6666 ayetten oluşan bir kitap olduğu göz önünde bulundurulursa, bir insanın bunları düşünüp yapması mümkün değildir.

-Kurân'ı okuyan her insan sadece kendine hitap eder gibi Kurân'dan ders alır. Kurân'a bakıldığında muhatap bir gözükse de Kur'ân bütün zaman ve mekânlarda her seviyeden insana hitap eder. Bir insanın “aynı sözler” ile farklı zamanlarda farkı seviyedeki insanlara hitap ederek ihtiyaçlarına cevap veren bir kitabı yazabilmesi ne kadar mümkündür?

Not: ilk maddeden sonrakiler alıntıdır. Vaktim dar ve telefondan yazdığım için ancak bu kadar yazabildim. Daha müsait bir vakitte istediğin soruya cevap vermeye gayret ederim. Sakın soru sormaktan çekinme. Allah, bizden tahkiki bir iman istiyor ve tahkik yalnızca sualler vesilesiyle gün yüzüne çıkar.

Allah kelamı olmayan ne olabilir?
Peygamber insanlara aktarmada vasıta olmuyor, kendi üretiyor ve insanları etkiliyor. İslam teoride buna kapalı bir din. Kendini tahriften münezzeh tutmuş bir kitap yolluyor allah, insan eli değmemiş gibi tarif. Bu ucundan da olsa şirk evet. Önceden bahsedilen ayetler, ahzab mesela en kafaya dank edeni, müslümanken mealde en fena tökezlediğim satırlardı, insan elinden çıktığını düşünmek hakikaten bir açıklama bulamazsan dinden edebiliyor (ben başka nedenlerle mürted oldum o ayrı). Şirk gibi şiddetli bir ithamla karşılaşman normal her açıdan.
Bunu sana diyenlere acıma ve ortamına göre bas trollü. Hristyan yortularına bayramlarına karşılık vermeye çalışa çalışa yok mekke fethi yok kutlu doğum haftası türlü şey icat ettiler, bozuk teslis inancı deyip isa takipçilerinde kınadıklarını her fırsatta dine soktulat, kainatın efendisi hepimiz onun yüzü suyu hürmetine yaratıldık vesaire diye diye peygamberlerini yarı tanrı hüviyete büründüren zamane müslümanları asıl müşrik.

bilinemez sayman, konuya şüpheyle baktiğın anlamina gelir ve İslamın kabul etmeyeceği bir tutumdur bu. çünkü iman etmek, şüpheyle de olmaz. tam bir teslimiyeti gerektirir. dinen kesinliginde taviz verilmeyen bazi hususlar vardır. mesela Kur'an-ı Kerim'in hiç bir değişikliğe uğramadığı, insan elinden çıkmadığı konuları bunlardan bir kaçıdır. öyle ki yine ayetler ile de sabittir bu hususlar. ayeti inkar etmek insanı şirke düşürür. yine mesela farzlardan birini inkar eden, hepsini inkar etmiş sayilacagindan dinden çıkar. oysa inkar etmediği halde (farzı) yapmayan günahkardır. bu gibi konularda isteyen elfazı küfür başligi olarak arama yapabilir

İngiltere'de 1370 yıllık kuran cüz'ü bulunmuş ve şu anki haliyle harfi harfine aynı. www.bbc.com www.bbc.com

İnsan yapısı olup olmadığı tartışmaya çok açık bir konu değil, zira bugünkü Kuran zaten Muhammed'e indirilen Kuran değil. Zira Muhammed'e parça parça indirilen Kuran yazılı değil hafızlar tarafından ezbere alınmış daha sonra bu ezbere alınan ayetler Ömer'in ısrarıyla yaprağa taşa yazılarak toparlanma yoluna gitmiş, Osman döneminde de daha önce derlenen Kuran yakılarak yok edilmiş, tek bir örnek olsun diye Osman'ın derlediği Kuran kullanılmaya başlamıştır. Yani bugün kullanılan Kuran'la Muhammed'e indirilen Kuran zaten aynı değil tamamen insan yapısı. Ondan sonra ne tür değişiklikler oldu kim neler ekledi bilemiyoruz tabii defalarca değişime uğradı. Bunlar İslam alimlerince de kabul edilmiş konular yani ateist sallaması şeyler değil, yani insan yapısı olup olmadığını bilemeyecek bir konu yok zaten insan yapısı. Fakat bir olaya körü körün bağlı insanlarla bunun tartışmasına giremezsin tabii.

Şirk kelime anlamı olarak "ortak" demek. Şirket kelimesi de ortaklık demek mesela. Müşrik de şirk koşan yani ortak tutan demek.

Allah'a ortak koşmak, Allah'a sadece kişinin kendisini ortak tutması demek değildir.

Allah'ın bizim iç dünyamızdaki yeri eğer "en değerli ve en yüce" şeklinde tanımlanıyorsa, Allah'a şirk koşmak da "herhangi bir insanın/ hayvanın/ bitkinin/ cansız maddenin/ düşüncenin/ vsnin de Allah'la aynı değerde bilinmesi" şeklinde tanımlanır.

Yani şirk koşan insan hem Allah'a hem de mesela sekse/şöhrete/makam mevki sahibi olmaya/hayvanlara/çocuğuna/sevgilisine eşine anne babasına/paraya/vs tapıyordur. Yani asıl önemli olan 1 ölçüsü yoktur o insanın, hem parayı elde etmek için her türlü pisliği yapmaktan çekinmeyip hem de ben Allah'a tapıyorum demesi bildiğimiz yalancılıktır ve üstelik Allah'a iftiradır. Çünkü Allah para ne istiyorsa onu yapın dememiştir mesela.

Tapmak ne demek iyi irdelemek lazım. Diyanet'in yayınladığı Kuran meallerinden birinde bununla ilgili bir dipnot vardı, onu okuyunca aydınlanmıştım. Ayrıca Bayraktar Bayraklı'nın cuma vaazlarını dinlersen Kuran'ın bir değişik algılanış şeklini de görmüş olursun, düşünme ufkun genişler diye düşünüyorum.

Bense, evet Kuran'ın kul yapısı olup olmadığını kimsenin bilemeyeceğini düşünüyorum, hatta bana göre dünyadaki bütün inanışlar, kendilerine göre değişen miktarlarda İslamiyetin içinde mevcutturlar. Satanizm bile. Çünkü islamiyette şeytan diye ifade edilen bir kavram var mesela, o kavramın varlığını kabul etmeden Kuran'da anlatılmak istenenleri anlayamayız. Bunun gibi.

Ek: inanmak ise bilgiyi içerir ama bilgiden ibaret değildir. Yani inanç matematik hesabı veya mantık zinciri gibi işlemiyor. İnanmak tamamen insanın kendi elinde olan bir tercih meselesidir. İnanırsan vardır, inanmazsan yoktur. Senin için yani. Başkaları için değil. Çünkü herkesin birer zihni, aklı ve özgür iradesi vardır, herkesin kendine ait dünyası, âlemi vardır. Senin var sayman veya yok sayman başkalarını bağlamaz.

@1adam

Bir konuda bir bilgimi söylemek istiyorum.

İslamiyette iman teslimiyettir evet ama, dinden çıkmış olmak için teslimiyeti yaşayamamak sebep değildir. Yani ben Allah'ın her dediğini kayıtsız şartsız yerine getiremediğim için islamdan çıkmış veya münafık vrya müşrik olmam. Bu bir ayette şöyle açıklanır;

"Bedevilere söyle, mümin olduk (yani iman ettik) demesinler, çünkü iman henüz kalplerine yerleşmedi."

Hangi sure hangi ayet bilmiyorum ama bu var. Yani müslüman olmak için iman etmiş olmak ve imanını da hakkıyla yaşamakta olmak gerekmiyor.

Ama tasavvuf der ki evet gerekiyor. Yani senin söylediğin şey işin inceliği, hassasiyeti. Halbuki Allah insanlara bir genişlik bile bırakmış demek oluyor bu ayet.

Yani demek istiyorum ki, Allah zaten mükemmeliyetçi olmamızı değil, elimizden gelenin en iyisini yapmamızı istiyor. Bu yüzden bizim de yaklaşımımız böyle olmalı. Eğer biz "sen şüphe sahibisin şüphe islam dışıdır" deyip kestirip atarsak çok yanlış olur. Yine Kuran'da hem Hz Musa'ya hem Hz İbrahim'e Allah cevaplar veriyor, hatta hz. Musa'ya diyor ki "eğer sen bu sorularını kibirle sorsaydın seni cezalandırırdım, öğrenmek istemenden ötürü cevap veriyorum" gibi bir ifade. Hz İbrahim'e de diyor ki "niye soruyorsun, inanmıyor musun?" İbrahim de "inanıyorum ama kalbimin tatmin olmasını istiyorum" diyor.

Sorulamamızı bizzat Allah istiyor. Merak ve şüphe olmazsa sorgulama ve öğrenme olmaz. Senin kastettiğin şüphenin aslında güvensizlik olduğunu düşünüyorum.

yoğun mitoloji derslerimin ve yan okumalarımın bana verdiğine dayanarak tüm dinlerin birer mit olduğunu ve tüm mitlerin de insan elinden çıkma olduğunu düşünüyorum.

ama bunu herkese anlatamıyoruz elbet. masa penisi güzel demiş.

@ yaren
bildiklerim, ehli sünnet vel cemaat kaynaklarina dayaniyor. yazacaklarimi da öncesinde (daha farklı anlasilmaması icin) iyi düşünüp yaziyorum çünkü hassas bir konu bu.
bazi emredilenleri yerine getirememen tabii islamdan cikmana sebep olmayabilir. yine günahkar dahi olmayabilirsin çesitli engellerden dolayı. ama hemen sonrasinda belirttigin ayeti konuştuğumuz bu konuyla benzer kelimeler iceriyor diye günlük hayata uygulayamazsin. kaldi ki bunun için ictihad sahibi (müctehid) veya müfessir olman gerek. ayette su an bahsedilen, bu konu mu degil mi gercekten kisiden kisiye değişir ki, ayetleri herkesin kendine göre anladigi bildigi sekilde yorumlayip uygulamasi cidden büyük sorun. yorum ve itikadi farkliliklardan dolayi ortadoguda yasananlar ortada. herkesin zeka seviyesi ile, anlayisi, bir de her ayetin açiklanamamasina örnek olarak müteşabih ayetler konusuna bakmanı öneririm. öyle ki her alim bile bu konuda (bazı sakincalarindan dolayı) net bir yorum/tefsir ortaya koymuyor.

- müslüman olmak için iman etmiş olmak ve imanını da hakkıyla yaşamakta olmak gerekmiyor. -
bu söz büyük hatadır. cidden dikkat etmeni tavsiye ederim. bana şu an itikadi (maturidi ve eşari) ve ameldeki (hanefi, maliki, hanbeli,safii ) mezheplerinin hiç birinde böyle bir rahatlik /genişlik iceren bir kaynak gösteremezsin.
genel olarak bakarsan dinen insan, kalb ile tasdik ederek bir söz ile (kelime i şehadet) İslama girer yine dine ters/muhalif bir söz ile dinden çıkar mı çıkar.
-Eğer biz "sen şüphe sahibisin şüphe islam dışıdır" deyip kestirip atarsak - yanlış olmaz. (dinen inanilmasi zaruri) ,mesela ayetlerin hepsine tamamen innmak şarttir. ayetin biri degil, harfi bile inkar edilemez.
ama namaz icin abdest alip almadiginin ya da abdestin bozulup bozulmadiginin şüphesi kiside olusursa bunda bir şey yok. hangisi zannın ağır basiyorsa ona göre hareket etmelisin.
dikkat et, itikada dair konularda şüphe olamaz. yine ahir zamanda hz.İsa aleyhisselam ve hz. mehdi nin gelmesi de bunlardan biridir. yine Allah celle celaluhu'nun hiç bir şeye benzememesi, zamandan ve mekandan münezzeh olması bunlardan bir kaçıdır. ehli sünnet vel cemaat itikadı bunlardan hiç bir şekilde taviz asla vermez.

Merak ve şüphe olmazsa sorgulama ve öğrenme olmaz, diyorsun. bunlari belirli dairlerde ele almak lazim. kaldi ki her merak ve süphe eden ayni sonuca varmıyor. eninde sonunda çok arastirsa da ölmeden önce imanini kaybetmiş olanlar da var.

yine yukarida belirttigin,
-Bense, evet Kuran'ın kul yapısı olup olmadığını kimsenin bilemeyeceğini düşünüyorum, -
bak cidden bu sözü müslümanim diyen birisi söyleyemez. ayetlerle de açıklanmış bir durum ve bunda şüphe edilemez. o zaman (haşa) her kitap yazana vahiy mi gelmiş oluyor? öncelikle, resule vahiy gelmesi ne demek ? bunu iyi araştır. akıldan gelenle, nakil olarak geleni bir birine karistirmamak lazım.

"ayetlerle de açıklanmış bir durum ve bunda şüphe edilemez."

Burada işaret ettiğin nokta inançtır, itiraz ettiğin sözlerim ise bilgiden, bilmekten bahseder. Az önce yazdıklarımda ise söylediğim bir şey var; inanç bilgiyi içerir ama bilgiden ibaret değildir. Yani öğrenmeden bilmeden sorgulamadan idrak etmeden inanılmaz, samimi inancı konuşuyorsak. Olayı her kitap yazana vahiy gelmesi kadar sığ bir şekilde algılamamız hiç mümkün değil, bu noktaya nasıl geldin anlamadım. Ben inançla bilginin ve hatta inançla imanın farkını vurguluyorum, bilmek inanmaya yetmez.

İlmel yakîn, aynel yakîn ve hakkal yakîn denen şeyleri de konuşmak gerekir burada ama bunları konuşmak için, daha doğrusu bunun öğrenilmesi için merak, farkı fark edebilmek için de karşılaştırmak, karşılaştırmak için de şüphe duymak gerekir. Hiç değilse dinle Kitap'la yeni muhatap olan biri için muhakkak gerekir. Bunda iman sorunu yoktur.

Bir de, Kuran'daki o bahsettiğim ayet şu:

www.kuranmeali.org

"Boyun eğdik" ifadesi, bugün bizim nüfus cüzdanlarında islam yazan herkese müslüman dememizle aynı şeydir. Bugün "inanıyorum ama güvenmiyorum"daki "inanıyorum"dur müslümanlık anlayışımız. Müminlik ise yine bu ayette bahsedilen, kalplerimize henüz yerleşmemiş bulunan güven hissidir. İnandığı şeye güvenmek yani teslim olmak, teslimiyet. Merak etme, gayet dikkatliyim, önemli olan herkes bilgisini anlatsın ki birinden biri açıklayıcı olabilirse farklı bir bakış açısı oluşmuş olsun.

Kuranın tanrı veya insan kelamı olup olmadığını bilemeZsin, inanır veya inanmazsın. Ben kuranı defalarca okumuş bir insan olarak tanrı kelamı olduğuna kendi iç dünyamda eminim. Çünkü hadisler gibi değil, baştan sona kadar tutarlı. İnsan yapısı herşey hatalar içerir. Matematik hatası da yoktur. Miras paylaşımı konusunda matematiksel hata olduğu iddia edilir fakat Orada kaçırdığınız şey şu: ölen kişinin eşine belirtilen payı verip gönderirsin, kalan mirasçılar ölenle kan bağı olan mirasçılardır ve bunların oranları toplandığında her daim 1 eder. Ölenin eşinin miras payını da akrabalarla toplarsanız 1'in üzerinde çıkar. Eşinin payını verip göndereceksiniz. Kuranda bir çok bilimsel mucize var bunlar için caner taslaman videolarını izlemenizi öneriyorum. Bir eski yapının bahçesinde bir kadınla sohbeti var 16 dakikalık bir videoydu onu izlerseniz hızlandırılmış bi şekilde güzel olur. Ayrıca kuranın Allah kelamı olduğuna dair mucize / delil istiyorsan 19 mucizesini araştır. Kuranın allah kelamı olduğunun matematiksel mucizesi. Tüm zamanların en büyük mucizesi çünkü matematik tüm dünyanın ortak dilidir. Denizin yarılmasından vs daha büyük. Denizin yarıldığını sadece oradakiler görebiliyor ama matematiksel mucizeye tüm insanlık tanıklık edebilir. 19 mucizesini de edip yüksel den okuyun dinleyin.

Yok, silme duyuruyu

Var sanki, @masa penisi bir uygulama tarzı bir şey yapmıştı.

www.eksiduyuru.com

Selam nickli kullanici yapmisti boyle bir sey.

greasyfork.org

Hmm. Degecegini düşünmüş olmalı.

bazen insan çok seviyor. inanıyor.

neden vermesin ki, adamın demek ki ihtiyacı vardı ya da bir şeyi çok istiyordu.

Hukuki yollarını araştırıp, buradan yürüyün, en kötü şahitler vardır, zorbalığa asla ne olursa olsun taviz verilmemeli?

niye verir ben de bilmiyorum. ama bu tarz seyler cok oluyor.

Maşallah gözüm yok da aklıma geldi ufak bir hesap yaptım.
Benim birine 35 lira borç verebipmem için cebimde 100 lira civarı para olması gerekir. O biri sevgilimse 50,75 lira olsa da verilir. Demek iyi parası varmış.
İnsan gibi istenir olmadı dava açılabilir. sebepsiz zenginleşme hükümleri var, evlilik umarak verilen hediyelerin iadesi var (nişanlılık dönemi içib) ben daha okulu bitiremediğim için kabataslak aklıma bunlar geldi. Daha önce buna benzer olaylar görmüş/duymuş/bilen bir avukat derde derman olabilir. 350 gelecek yerden 15,20 esirgenmez diyorum.

o para geri gelmez. üzerine bir bardak soğuk su içsin

karıyı kaynına parayı koynuna sakla derler. ulan şu devirde herkes sallantıda. gidip kim kime 350.000 tl para verir? aklım hayalim almıyor.

paranın yarısını yerel mafyaya vaadedın o elemanın gotundekı donu bıle alırlar sız ne dıyosunuz ..

ustune soguk su ıcmektense yarısını kurtarabılırsınız. bu tarz seylerı onayladıgımdan fılan degıl ama oyle .. bole tarrak

temiz ve karlı iş

boyle bir hikaye duymustum acaba ayni kisi mi diye dusundum demek ki boylesi cok. kadinin yasi, meslegi ve iliskisi bile benzer o derece.
bence esine bile verirken dusunursun o parayi ya.

upload.wikimedia.org

Her gadın izlemeli.

aynı yaş gruplarındayım. o kadar çok duyuyorum ki bu ve benzeri hikayeleri. hatta sırf bunu iş edinmiş, özellikle bankacı, doktor v.b. kadınları takip eden tipler olduğunu söylemişti bir savcı. sürekli geyik dönüyor ya kadınlar şöyle maddiyatçı böyle çıkarcı diye, tamamen ezber bunlar. kendi düzeni olan kadın avında olan hatırı sayılır bir "gizli loser" erkek güruhu var. dışarıya karşı başarılı imajı çizen ama gırtlağına kadar borç batağında, kredilere boğulmuş ama içki ve sigarasından vazgeçmeyen ( sağlık harcaması gibi zaruriyetten değil, kendi yanlış seçimleri ve harcamalarından dolayı). birde bunların bu durumunu farkettiğinde sana maddiyatçı muamelesi yapıyorlar, evlat olsalar sevilmezler.

üstündeki toplum baskısından dolayı vermiştir o parayı, evde kaldı damgasından kurtulmaya çalışıyordur. bu şekilde bir bağ kurabileceğini, vefakar kadın durumuna geçeceğini düşünmüştür. özellikle görece olarak eğitimli ve kariyer sahibi kadınlarda daha çok var bu maalesef.

mouseun fişini çekiyorsun ve hareket ediyor? ilk defa böyle bişey duydum ya. bilgisayar çok eski bir şey mi? temiz windows 10 kurup windows update yapmanı öneririm.

haa hareket etmiyormuş ben yanlış anlamışım ekrana geliyormuş. bu şeye benziyor, oyun oynarken masaüstüne atmasına falan :D

sorun güncellemelerde. söylediklerimi yap bak bakalım, net framework 3.5 4.0 4.5, c+2005,2008,2010,2012 ne kadar varsa 32bit ve 64bit kur. adobe air yükle. flash player yükle. her şeyi yap yani. yeni formatlı bi bilgisayarmış gibi. o zaman sorun çözülür. ama muhtemelen ilk yazdıklarımdandır.

arka planda bişey devreye giriyo demek ki, windows açılırken başlayan promlardan gereksiz olanları kapat.

bir de virus olabilir sistemde

şirket bilgisayarı olduğu için bir şey kuramıyorum. güncellemeleri de yaptım :(

msconfig e bile giremiyorum öyle bi engel var.

google chrome kullanıyorsan bana da oluyor, dizi izlerken firefoxdan açıyorum.

Penis +1
Başka tarayıcı kullan. Mouse ile alakalı değil ben de yaşadım.

Duracell

şarj edilen pil dışında çözümü yok o işin, bende de klavye var şarj edilen pil olmasa iflas ederdim.

ben de aynı sorunu yaşıyodum. ta ki duracell turbo max alkalin aa piller ile tanışana kadar.

logitech'in m185 modelini kullanıyorum baya popüler bi model zaten. pil olarak da duracell duralock aa pil kullanıyorum(modeli bu sanırım çok anlamam pillerden) yılda toplasan 3 4 kez anca pil değiştiriyorumdur

logitech g700s kullanıyorum. duracell i bile 3-5 günde bitirebilecek bi mouse.

3 tane 2500 mah şarj edilebilir pili dönüşümlü şarj ederek kullanıyorum. evdeki her şeyi, kumandalar, oda spreyleri hatta duvardaki saat de dahil şarjlı pile geçirdim. tavsiye ederim. hem çevreci hem de kafa rahat

cırcırlı tornavida sanki daha uygun olur.
100tl altına kuvvetli bir akülü alet olacağını sanmıyorum

7v ve üstü akülü vidalama ürünleri işinizi görür. ben 12v ile beton duvar deliyorum. ayrıca elimde 30 liraya a101den aldığım 4.2v aletle montaj gayet yapılıyor. sadece sert zemini delemem bununla.

bende bu alet var. iş yaparken hiç yarıda bırakmadı. çift batarya ve gerçekten güçlü. ilk bulduğum linki atıyorum nette daha ucuz satanlar olabilir.
urun.gittigidiyor.com

Alması lazım.

bilindik bir firmadan reklam değilse o linklere vs tıklamayın, tıkladığınızda aktif olarak kullanılan telefon numarası veritabanı oluşturuluyor ve oraya dahil oluyorsunuz.

imam hatipleri kapatırdım

İmam hatipleri kapatırım. Din kültürü ve ahlak bilgisi müfredatını değiştiririm. Din felsefesi falan olsun. Bana bağlı değil ama üniversitelerin yarısını kapatırım. Yüksekokula falan dönüştürürdüm. Belli bir puanın altında kalan öğretmenlerin atanmasına izin vermezdim. Öğretmenleri 2 senede bir alan sınavına sokarım. Kodlama, algoritma, bilim vs derslerini zorunlu yaparım. Tüm ingilizce öğretmenlerini işten çıkarırım. Yurt dışından hoca getiririm. :D

random okullara gider en tembel cocuklara tekme tokat girisirdim. bizim cocuklar bundan anliyor.

saka saka, saapardim. okulu 4 duvar, ogretmeni de memur yasantisindan cikarirdim. cocuklar disariyi gezerek ogrenecek. hocalar da cocuklari heryere goturebilecek baglantilara sahip olacak. atiyorum yarin google turkiye'ye gidiyoruz cocuklar diyip rahatlikla google'dan randevu alabilecek

okuldan atma. sınıfta bırakma vb. öğrenciye dönük yaptırımları artırırdım. şu an bunların hiçbiri uygulanmıyor. disiplin kurallarını bi 20-30 sene önceki haline getirirdim.

serbest kıyafet uygulaması yanlış. bunu da kaldırırım. üniforma şart.

100'lük sistemde not uygulaması yine yanlış. tekrar 5'lik sisteme geri geçirirdim. ilkokul için özellikle.

öğretmen seçme ve yerleştirme konusunda gerçekten çok titiz davranılmalı. öğretmenleri ayrıca takip etmeli. mümkünse öğrenciler vs. öğretmene not vermeli. ve mesleğini iyi yapmayan eğitimcilerin gözünün yaşına bakılmamalı.

ilkokulda el yazısı olayı saçma. bunu da kaldırırım. hatta bence şu an uygulanan tümevarımcı okuma yazma öğretimi de yanlış. tekrar tümdengelimci okuma yazma modeline geçiririm. biz fişlerle falan daha kolay öğrendik ki okuma yazmayı.

imama hatip olayı başlı başına ayrı bi mesele. ancak bu konuda kesinlikle bir sınır getirir ya da kaldırırdım. ilk etapta sınırlamak daha mantıklı olur. sınırlamaktan kastım da her ilde en fazla 3 tane imam hatip lisesi olabilir tarzı sayısal bir sınırlama.

son olarak geleneksel eğitimin gözünü seveyim. saçma sapan uygulamalara hiç gerek yok ilk etapta. geleneksel eğitime geri dönmemiz gerek. kuzey avrupa ülkerinden tut uzak doğu ülkerine hep geleneksel eğitimin meyvelerini yiyorlar. en azından 20 sene önce az çok çalışan sistemi ne gerek vardı bozmaya anlam veremiyorum.

imam hatipleri kapatırdım.
mesleki eğitime yani meslek liselerine gereken önemi verirdim.
daha fazla fen lisesi açmazdım, fen liselerinin durumunu iyileştirirdim.
katsayıyı tekrar getirirdim ve katsayının etkisi daha büyük olurdu.
liseyi 3 yıla, ilköğretim + orta öğretimi 7 yıla düşürürdüm; çünkü gereksiz uzunlar.
ilköğretim ve orta öğretimi tekrar birleştirirdim.
öğretmen maaşlarını biraz iyileştirirdim.

güzel yazı, el yazısı dersi varsa kaldırırdım.

öğrencilere ücretsiz öğle yemeği sağlardım.

osmanlıca ve inkılap dersini kaldırırdım.

din dersini ''gerçekten seçmeli'' yapardım. din dersinde inançsızlığa da yer verirdim.

ortak müfredat.

ilkokuldan beri eleştirel düşünce ve felsefeyi öğreten dersler. sokrates metodu işlenen müfredat. 15 seneye bir isviçre nesli gibi nesil hazırlanabilir, tabii yobaz aileler sıkıntı.

yazılım, makine öğrenimi gibi konuları da ekleyebilirdim.

işlemcilerin üreticilerinin sayfalarında güç tüketimi yazar,
i.hizliresim.com
şu grafiğe bakarak kurtarmaz diyorum, ki bu idle yani sistem boşta haldeki güç tüketimi.

ev

tabiki de evde oturuyorum

Bahsettiğiniz sebepten ötürü evde olurum.
Eğlenmek, dışarıda vakit geçirmek istiyorsam hafta içini tercih ederim çünkü daha sakin oluyor.

Sosyalleşmemi haftaiçi akşam yapar haftasonu yatarım

giriş cümlesi çok hoş yalnız asfgjssggdl. ^^

evde olacağım. dün yeterince yoruldum. bugünle ilgili tek beklentim geceye kadar uyumamak, uyku düzenimin ırzına geçmemek

bugunku planim evden disari adimimi atmamakti, sabah 15-20dakikaligina bozdum plani. aksama kadar bozmamayi dusunuyorum. belki 8-9 gibi disari cikarim arkadaslarla.

yarin sabah 8 gibi disari cikip gece 12 gibi filan gelicem, yarina enerji toplamam lazim.

az sonra uzun bir aradan sonra bisikletimle "çıkacağım." heyecanlıyım.

Güzel oyun bulursam tiyatroya gidiyorum. Hava güzelse balık tutmaya gidiyorum.

Gunduz biyerlere cikiyorum, tek veya arkadaslarla. Ama genelde haftaici daha guzel mekanlar daha sakin oldugundan tercihim.

Bugün sahil yürüyüşü yaptım, 6-7 km kadar, eve dönüyorum artık. Sevdiğim bi grup var, pazar gecesi çıkıyor, uzun süredir gitmiyorum ama yarın gündüzden uyuyup gece ona gidicem sanırım.

büyük ihtimalle convert ettiğinizde dosyada birşeyler bozuluyor word bunu algılayamıyor.

başka bir yöntemle convert etmeyi deneyin, ben genelde cloudconvert.com sitesini kullanıyorum.

ben bayadır sözlüğe girip birşey okumuyorum, badiler yetiyor girersem de.

yıllardan beri çok fazla badi ekledim ve onların yazdıklarını takip ediyorum.

Okumak istediğim başlığı şükela durumuna göre sıralayıp öyle okurum.
Onun haricinde badilerim ki bende de sayısı çok azdır, onların yazdıkları ve favladıkları.
debe ye zaten çok sık bakmazdım ara ara girer okurdum içlerinde hakikatten beğendiğim birkaç tane olurdu bu sebeple yokluğunu pek hissetmiyorum.

o zaman @all deyip şöyle sorayım, yazdıklarını veya favladıklarını beğendiğiniz badilerinizi yazar mısınız?

sozlugun logosuna basinca rastlege entryler getiriyor, onlara bakiyorum.
gundemdeki basliklara sukela modunda bakiyorum
badilerim neler yazmis/favlamis ona bakiyorum.

badiler genelde arkadaslarim oldugu icin yazmam pek bir anlam ifade etmeyecektir :)

almanyada yaşıyor olsaydın vardı, türkiyede muhtemelen yoktur.

tr.wikipedia.org