hayat manager oyunu değil hocam. bu insanların kendi kurulu düzeni yok mu :)

Daha her şeye vakit var, bu iş aceleye gelecek bir şey değil zaten.

mali durumu hesapları bekliyor. aziz neleri vaat etmiş neleri imzalamış. hesaplatıp sonra bunlar yapılmış bakın dicek. adayken hesap incelemek istemiş, izin vermemişler.

Yalnız millet çok ezbere konuşuyor, Zico denilen adam en az Aykut Kocaman kadar defansif futbol oynatan bir adamdı. Hatta Chelseaye karşı da küme düşecek Anadolu takımına da aynı kadroyu sürüyor diye yerden yere vuruluyordu. Keza Ersun zamanında 4-5 tane kritik maçı şans ile Allah'ın lütfü ile 90 artılarda kazandık. öyle bir algı yapılıyor ki sanırsın onun zamanında her rakibe 4-5 atıyorduk

ona reddedemeyeceği bir teklifte bulunurum.

kim niye ise aldi bu elemani? amac neydi? o amac neyse onu ogret iste. senin isinin aynisini yapsin diye almamislardir herhalde?

sana yardimci olsun diye alindiysa sen ne istiyorsan onu yaptiracaksin. trip yapiyor isi yapmiyor ne demek ya?

1) Seninle onun arasında bir hiyerarşi var mı? Misal sen senior o ise junior mu? Bu durumda sen ne dersen onu yapmak zorunda. Trip atıyorsa siktirsin gitsin. İş hayatı böyle bir şey. Söyle patronlara kovsunlar.

2) Eğer pozisyonlarınız ve ünvanlarınız eşit ise, sadece sen ondan daha tecrübeli olduğun için senden ona işi öğretmeleri isteniyorsa. Bırak boş boş otursun. Sana ne? Sen mi ödüyorsun maaşını? Poziyonlarınız eşit ise patronların bu eleman neden boş boş oturuyor diye senden hesap sormazlar herhalde di mi?

2 adet makine mühendisi kokusu aldım nedense :)

unvan aynı gibi görünüyor. bırak ne yaparsa yapsın +1

benden iş öğrenme konumunda iken bana trip atan elemanın ağzına sıçarım. net. kalkık götünü indirmek için her bir fırsatı kullanırım. hayvan gibi zor işleri önüne yığar, yaptığı hataları silsilesini amirin gözüne sokarım. sonra da elemanı itin götüne sokarım.

abi zaten sende de bir tuhaflık yok değil, niye kendi işini öğretmek için uğraşıyorsun? en olmadı bırak boş boş otursun.

@hep mutlu olmak istedim valla yapıyor zaten yılanın teki benim yanımda bilgisayar özürlü beyinsiz tikky, amirin yanında atılgan organizatör eleman

emin değilim ama anlıyorlar diye düşünüyorum. benimkiler özellikle gelip dudaklarıma sürtünüyorlar, öptükçe daha da sürtünüyorlar.

bence anlıyor. kendi kedimi öperken ağzımı kafasına bastırıyorum öylece bekliyor, normalde doğası gereği başka bir canlının kafasına ağzıyla bastırmasına izin vereceğini sanmıyorum.

ben bazen tüm vücudunu kucağımda sıkıp morç diye öpüyorum kafasından, hem sabrediyor gibi (hareketli ve sıkılgan genel olarak) hem gözlerini kısa kısa bakıyor, " biliyorum, seviyorsun" der gibi sanki. ama çok saçma. bence aksiyonu değil de hissi anlıyor - ama mesela aksiyon çok saçma - kafayla ağızla ona yaklaşıyoruz, ve kaçmıyor

the lion whisperer izleyin youtube'da aslanlarda öpülmeyi anlıyor ve bekliyorlar

Bence anlıyorlar. Hatta ben onu öptükten sonra benimkinin küçük hafif bir ısırışı vardır ben de onun öpüş şeklinin bu olduğunu düşünüyorum.

Bence kesfedilmesi anlik olmustir insanlik icin. Biyolojik bir sey sonucta opulmenin yarattigi tepki.

Bol su + cvitamini

Bazen 1-2 gun surer. Bol su icip temiz hava al ve dinlen.

Alkaseltzer

sırasıyla,

- çubuk krakerle beslen.
- ılık duş al,
- dişlerini fırçala,
- vitamin al.
- ayran iç.

Suda cozulen asprin ya da Alkaseltzer. Cok sivi alinca ya da bir seyler atistirinca da midesi bulanabiliyor insanin.

Az yemek, cok uyku ve sivi alimina dikkat etmek iste.

london, zürih ile güzel kapışır.

Zurih kadar pahali degil bence ama stockholm gibi, viyana gibi.

Stockholm demeyegeldim..

Dublin ile cok yakin, ama kiralar Londra'da biraz daha dusuk.

Paris ?

kopenhag

www.numbeo.com

42. sirada burada.

Günlük yeme içme pahalı sayılmaz, ama kiralar çok fark ediyor.

@jrrth

nerden biliyorsunuz ki?

Bjk nin matematiksel olarak şampiyon olma ihtimali yok. Gs bırakmaz artık.

e bu bjkliler dünyanın en iyi takımıyız diye goygoy yapıyor paso?
nasıl oluyor da şampiyonluk şansı olmaz?

Son maç işte, 3 puandan fazla da vermiyorlar. Gönül istiyor ki Fenerbahçe olsun ama Galatasaray bırakmaz.

bjk'nin bir de şike olayları vardı, kupa falan iade etmişleri. O iş noldu?
bjk küme düştü mü?

demirören'e kötü başkan diyordu bjk. sonra neden onun tff başkanı olması için oy verdiler?

normal mi bu efendi camia için?

düşünsene, ligin son haftasına en yakın rakibinden 3 puan önde giriyorsun ama lig sonunda 3.'sün abooovvv

Beşiktaş kupayı vermemişti, yani vereceğiz falan demişlerdi ama o dönem TFF kabul etmemişti, sonra aklanana kadar müzede sergilememe kararı alınmıştı sonra da kupa kaybolmuştu galiba, buldularsa müzede sergiliyorlardır şu anda tam emin değilim Beşiktaşlı arkadaşlar daha net bilgiye sahiptir.

1907

gs, maçın 32. dakikasındaki skorla şampiyonluğunu resmi olmasa da ilan eder.

gs olur. fbnin yüzde 10 gsyın 60 başakşehirin 30 şansı var.

Galatasaray olacak. :(

www.google.com.tr

üçlü averajda puanlar şöyle başakşehir 6 gs ve fb 5er puan olduğundan başakşehir şampiyon oluyor.

başakşehir 1 gs 1fb galibiyeti aldı
gs 1 başakşehir 2 fb beraberliği aldı
fb 1 başakşehir 2 gs beraberliği aldı.

basit aslında. 3 takımın da puanları eşit olursa ligdeki durumlarını bir an için unut. ve kendileri arasında farklı bir lig olduğunu hayal et. yani bu üçünün arasında oynanan maçlarda alınan puanlar ve atılan-yenilen gol sayıları hesaba katıldığında:

1)başak
2)fener
3)gs

düşünsene, ligin son haftasına en yakın rakibinden 3 puan önde giriyorsun ama lig sonunda 3.'sün abooovvv

yıkanıyor

bence her maç sıfır forma giyiyorlar.

belki kulübeden hiç çıkmamış adamın formasını tekrar kullanıyorlardır da o forma maç içinde çimen oluyor, çamur oluyor, rakip oyuncu çekiyor yamuluyor. rakip oyuncu isteyince veriliyor, gaza gelip tribüne atılıyor.

o formalar bize 150-200 lira. yoksa maliyeti 20 liradan çok değil. o göğsündeki adidas ambleminin televizyonda 5 saniye görünmesi ile elli tane forma alırsın. kim uğraşacak çimen lekesi çitilemekle? makineye atsan kosla vaniş oxi actionla bile yıkasan öyle cillop gibi çıkmaz. adamlar her maça jilet gibi çıkıyor.

bırak formayı çorabı, ben her maçta sıfır krampon giydiklerini bile düşünüyorum.

her maç, a dan z ye her ekipman sıfırlanıyor krampon dahil. sadece kendi özel uğuru varsa futbolcunun giydiği kramponu bir daha giyiyor.

Hiç bir futbolcu sıfır kramponla maça çıkmaz. Hatta yeni kramponlari paf takımına verirler, giysinler ayak şeklini alsın diye.

Ekipmanlar da yamulmadigi sürece yıkanır.

arkadaşlar formalar her maç yenilenir. yıkanmaz. bu a takımlar için geçerli tabi. altyapı takımlarında ise formalar yıkanır. yeniden kullanılır.

maç bittikten sonra bazıları tribüne forma atar. bir çoğu önceden söz verdiği kişilere formaları hediye eder. görmeyiz ekranlarda.

kramponlar ise büyük oranda en fazla 5 maçta bir değişir. çünkü deforme olup açıldığında ayak içerisinde oynar ve sakatlığa sebep olur. sıfır alınan kramponda ise ayak cuk oturur o da sakatlığa sebep olabilir bu yüzden 1 maç oynanmış krampon en faydalısıdır. ama futbolcular bu işi antrenmanda halleder rahat tempomda. aynı kramponu maçta giyer.

kaynak sağlamdır.

Cok iyi degilim bir suredir.

İyi biri değilim +1 ancak özellikle kötülük yapıyor da değilim.

YEZZZ

Hayır

Değilim.

evet oyleyim. hic kimse iyi degildir, iyiyim diyene de gidim inanmiyorum.

ama iyi olmak onemli degildir; asil onemli olan kotu olusunu minimum duzeyde tutabilmektir.

Bazen evet. Salt iyiyim ya da salt kötüyüm diyemem.

media.tenor.com

www.youtube.com

I am, man. Yes, I am...

Edit: çünkü; my mother was a witch, she was burned alive...

Yok değilim, ama bu aralar çeşitli sebeplerden sandığım kadar da iyi bir insan olmadığımı düşünmeye başladım.

Değilim. Çok iyi bir insanım.

İmkân yok imkan olsa anasını ağlatacağım dünyanın (:

değilim asla

kimseye zararım dokunmaz. iyi adamım.

iyiyim.

%60 iyi, %40 kötüyüm.

Yoo iyi bi insanim bence. Temiz kalpli iyi niyetli oldugumu dusunurum hep.

Süper bir insanım bence

Oldukça iyi biriyim.

değilim. kötü alışkanlıklarım ve kötü huylarım var ama kötü biri değilim.

bazen...

Kime gore neye gore? Delirtir bu sorular insani.

@yuzir : kendine göre.

yeterince degil.

Fazlası ile kötü bir insanım.

Nein.

Cevremdekilere gore baya iyiyim ya. Arkamdan kotu diyeceklerini hic sanmiyorum ki degilim zaten.

address - konuşma, hitap
luncheon - nispeten resmi yemek

Diyor ki: karanlıklarda, belirsizlik içinde yaşayacak olsak bile keşke senin kalbini kazanabilsem ve hayatımın kalanını seninle geçirebilseydim.

luncheon f. öğle yemeği yemek

IMHO: "Tamamen bilinmezlik içinde ya da her ne şekilde olsa da, senin kalbini kazanmak ve hayatımın geri kalanını seninle geçirmek isterdim."

Bu düz yazısı oldu. orada şiirleştirmişler biraz.

"ne ölümüm ne gamım, yüreğini ver bana senin olsun yaşamım." diye çevirirdim.

-sigara
-alkol
-stres
-fiziksel yorgunluk

Sigara alkol yok ama stres ve fiziksel yorgunluktan heralde

davranışlar karakteri de etkilediği için "karakterin olgunlaşmış" diyebilirsin bence.

-kişiliğin gelişmiş/oturmuş
-karakterin olgunlaşmış
-olgunlaşmışsın/olgun düşünüyorsun
-hareketlerin daha bir anlamlı
-hareketlerin olgunlaşmış.

Tutum

ruhun guzellesmis de oyle her duruma kelime arayarak yasanır mı ya

Davranışlar ile ifade ettiğin kavramı açabilirsin.

Atıyorum, senin olaylara yaklaşımın, çözümleyişin, sevgi kavramın, anlayışın.... neyse bu davranışın içini dolduran herşey. Biraz ifade edip güzelleşmiş diyebilirsin. Böylece açık bir güzelleme yapmış olursun.

Ama bu eğer insani bir ilişki için bir arayış ise olur , bir yazı, eser hazırlıyorsan olmaz tabi.

''daha güzel bir insan haline gelmişsin''

??

Tavir

Angelus.

angelus yazmaya gelmiştim

what is angelus?

sen yenisin galiba :) buradaki sporcu bir arkadaş.

Angelus duyurunun atı.

duyurukullanıcısı, hocam siz soru açın o sizi bulur. gece gündüz herhangi bi spor, diyetle alâkalı soruya cevap süresi maks 20dk. şimdiye kadar tüm sorularımı arnold ile birlikte kendisi cevapladı(başka hesaptaydım o zamanlar). bi ara bi şeyler ısmarlamak isterim kendisine hatta buradan selamlar.

karar onlara da gidiyor zaten. onlar aramazsa siz arayıp hatırlatın. itiraz etmezlerse karar değişim mi iade mi her ne ise ona göre işlem yaparlar.

@nrmnm; 15 gün bekleyeyim mi?

salıya kadar beklerdim, sonra arardım.

Yarinki maci kazanirsa o gazla sampiyon olur.Basaksehir puan alirsa yürür,gider. Beskktasla oynucak galatasaray daha.

gaasraylıyım ama ben inanmıyorum. aslında tüm rakiplerimiz tökezliyor ama bizde de yarışı koparacak güç yok, son haftaya kalırsa falan olabiliriz. onun dışında ben bu kadronun, winner kimliğinin vs. abartıldığını düşünüyorum. 14 deplasmanda 17 puan aldıktan sonra şampiyon olabileceksek kendi takımımdan önce rakiplerime teşekkür ederim beceriksizlikleri için.

Hayir

Olamayız abi. Başakşehir içimizden geçecek. Çok kötü takımız. Belhanda selçuk orta sahasıyla sahaya çıkan takımın buraya kadar gelmesi bile mucize. Bence ilk 2'de bile bitiremeyiz.

başakşehiri şampiyon yapacaklar. seneye şampiyonlar liginde reklamını yapıp araplara satacaklar.

şunu şampiyon yaparlar bunu şampiyon yaparlar geyiğine hiç girmiyorum ama galatasaray'ın yönetimsel krizini de iyi değerlendirdi tff. deplasmanda çıkarılan kartlar verilen kararlar çok absürt.bunun dışında hamza hamzaoğlu ile bile şampiyon olduk son haftalarda nerdeyse ite kaka gittik de rakiplerde iş yoktu ve bizde winner oyuncular vardı. bunun yanında yasin'den beklenmedik bi katkı aldık. şimdiyse takımı tutup götürecek takım oynamasa da atacağı attıracağı gollerle bizi yarışta tutacak oyuncu yok neredeyse. benim inancım azaldı. ibb'yi yensek de deplasmanda bu oyunu oynadıkça bir şey olmaz. ha ft 2010 2011 sezonundaki ilk fb macındaki gibi bi sistem değişikliğine gider takım kopar gider orasını bilemem. bjk da 2 haftadır takır takır oynuyor bu da beni korkutmuyor değil. çünkü takımları tecrübeli ve bu stresli süreci kaldırabilecek kalitede oyuncularla kurulu.

Ben de inanmiyorum sampiyonluga. Son duzluge girildiginde on plana cikacak oyuncular lazim ama bizdr yok ne yazik ki. Feghouli, Belhanda falan yapamadi bu isleri. Gomis de bir yere kadar etkili kaliyor. Yedek kulubemiz de gayet vasat olunca ve onumuzdeki maclsra da bakinca cok zoe gozukuyor. Ligi fb'nin dahi altinda bitirme ihtimalimiz va4 bence.

@der meister, dostum senle aynı ligi mi izliyoruz, rakipler tökezliyor demişsin ama son 3 haftada tüm rakiplerimiz kazandı.

ben adler +1 diyorum.

tökezliyordan kastım "kesin kazanırlar" izlenimi vermiyorlar. herhangi birinin herhangi bir zamanda puan kaybetmesi şaşırtmaz. nitekim deplasmanda berbat oynamamıza rağmen hala ikinci sıradayız - bu da demektir ki hiçbir rakibimiz dominant değil ve sık sık puan kaybediyorlar. son haftalar konusunda ise haklısın, zaten ben de bu yüzden şampiyon olamayacağımızı düşünüyorum. bizim zor maçlarımız var ve bu takıma pek güvenmiyorum açıkçası. fener psikolojik açıdan biraz daha rahat, beşiktaş da avrupa'dan elendikten sonra yardırıyor. bizden daha kötü olmaları için bir sebep göremiyorum.

artık tek tip pasaport var hocam, o da çipli. yani öyle bir seçenek yok.

evraklar tam olarak neydi hatırlamıyorum bende 10 yıllık aldım. dekontunla git, sistemse varsa parmak izin hemen alırlar yoksa parmak izi verirsin orada falan. çok bir şeyi yok yani basit bir işlem.

hepsi çipli.

askerlik yapmadım ama arkadaşım şu an yapıyor bursa'da. her gün sabah 5.30'da kalkıp tıraş oluyor öğlen 2'ye kadar kamyondan mal indirip 2'den sonra merdivenlere silikon sıkıyor.

sabah 6'da uyanırsın, traşını olursun, yemeğini yersin ( kimi yerlerde eşofmanla gidilirken yemeğe kimi yerlerde kamuflajla gidilir) ardından mıntıka dediğimiz sana zimmetlenen yeri temizlersin ardından saat 8'de içtima alanında olursun - mesai o saatte başlar çünkü- bölük/takım komutanın gelir sayar, dert dinler, istekler yerine getirilmeye çalışılır ardından görevin neyse oraya doğru yola çıkarsın. görevi olmayanlar spor yaparlar(ilkokul ve lisede yapılan ısınma hareketleri, koşu, şınav, mekik falan olabilir), yanaşık düzeni eğitimi alırlar, silahlı eğitim olabilir.

bazı yerlerde pazartesi ve cuma günleri tabur içtima, alay içtima, tugay içtima olabilir. özellikle eğitim birliklerinde. istiklal marşı ile başlar hafta istiklal marşı ile biter.

normalde de cuma günleri öğleden sonra olması lazım bakım günüdür. silahların falan bakımları yapılır düzenli bir şekilde.

yatak olayı bazı yerlerde direkt yataktan kalkış ile düzeltilmesi gerekirken bazı yerlerde içtima saatine kadar olabilir.komutan şu saatten sonra kimse yatakhane bölgesinde olmayacak dediğinde - gececiler hariç- kimse oraya giremez. o saatte de komutan gider kontrol edebilir.

günler arasında normalde farklılıklar olması gerekir ama bu kağıt üzerinde kalabilir. kağıt üzerinde kalmayacaksa bellidir, buna takım/bölük komutanın karar verir.

içtima basittir.
bölükteki asker sayısına göre takımlara bölünür askerler. genelde 4'er sıra ve her sırada 10 kişiden oluşan kişiler dizilir işte. her sıranın önündeki adam manga komutanı olur. her sıraya manga denir. manga komutanı kendi mangasına rahat hazır ol dikkat çekerek selamda durdurur. sonra geriye dönerler ve takım komutanları aynı şeyleri kendilerine yapar. ardından da takım komutanları arkaya döner ve bölük komutanına tekmil vererek içtima biter.

bu üst paragraf, bölük içtima için geçerli. tabur içtimada falan bunlar tabur ya da üst seviyedeki komutanlar gelmeden yapılır tabur ya da üst seviyedeki komutanlar bölük komutanlarıyla/tabur komutanlarıyla muhatap olurlar.

Söyleneni (emredileni) yapacaksın. Genel olarak bu. Ama tabi bulunduğun yere göre yapacakların da değişebilir. Eğitim disiplin adına bir çok şey yapılır. Bir kişinin hatası nedeniyle bir bölük koşu vs. gibi ceza alır mı alır. Duur! emri gelene kadar durmak yoktur. Askerlikte ceza ve mükafat oldukça hızlı uygulanır.
Yine noktalama işaretleri oldukça önemlidir askerlikte. Mesela yazılı bir emir söz konusu ise ve 2. bölüğün bir yere gitmesi emrediliyorsa ve ikinin yanındaki nokta yoksa 2 bölük beraber giderler ;)
Yatak çarşafları gergin olacak hergün traşlı, bot kesinlikle boyalı olacak. Duşa girmek için o çok anlatılan 5dk.lık vs. gibi kısıtlı süreler yaşamadık ne acemilikte ne de usta birliğinde.
Cuma günleri silah bakımı olur. İçtima belirli bir alanda düzenli bir sırayla toplanmak demektir. (Suriyeli arkadaşlarım sivillerin normal kapalı bir alanda toplanması olarak kullanıyor ictima kelimesini.)
Revir, askerlerin sağlık sorunlarına bakılan yer. Disko, disiplin koğuşu demektir.
Ktm, kabul toplanma merkezidir.
Nöbet değişiminde silah namlularının doğrultulduğu içi beton doldurulmuş varillerle çevrili nokta doldur boşalt istasyonudur.( Çok önemlidir ve orada da komutla hareket edilir)
Panço, yağmurluktur. Neyse aklıma bir kaç anı geldi konuyu dağıtmamak için söylemeyeyim şimdilik. Özelden soran olursa anlatırım.

Evet, bir zamanlar askerdik..

Ustalıkta herkesin bir görevi vardir ve sabah ictimasindan sonra gun boyu o isi icra eder.

Ben revir cavusuydum. Sabah içtimasina katılmadan hasta askerleri toplar revire doktora muayeneye gotururdum. Muayene sonrasi ilaclarini alir ve askerleri tekrar boluk komutanina goturur defteri imzalatirdim. Gece yatmadan once askerlerin ilaclarini dagitir, bir sonraki gun revire gidecek hasta askerlerin isimlerini yazmak icin tekrar revire giderdim. Gun icerisinde kalan zamani da arazi olmakla, orada burada surterek cay sigara yapmakla doldururdum. Ictima spor vs olmadigi icin kebab isti.

Ustalık acemilik farklıdır. Ranzada üstünde yatan adamın askerliği de seninkinden farklıdır.

Usta birliğinde kalk saati 6.00'dı.

Kalkarsın 6.30'a kadar traş olursun giyinirsin ve içtimaya katılırsın. Rahat hazır ol sağ baştan say maruzatı olan var mı? Varsa bla bla sonra tamam geç kahvaltıya. Kahvaltı sonrası eğer muhafızsan ya angarya iş(ot yolma, çukur kazma, temizlik vs) ya yatış, ya da nöbete gidersin, ya da eğitim denen boka tabi tutulursun. Eğitimde yat kalk sürün şınav mekik koş istikamet sonra bir de bağıra bağıra soru cevap saçmalığı vardır.

Görevli isen bunlar sana pek vurmaz, görevini yapmaya gidersin.

Öğle yemeği öncesi bir içtima daha.

Yemekten sonra aynı rutin devam.

Akşam 5 gibi paydos ve yemek içtiması. Her içtima son derece boktan geçer bekle bekle yağmurda soğukta güneşte vs gelmez amk bölük komutanı veya nöbetçi astsubayı.

Sonrasında ense veya temizlik gene.

Sonra bir de yat içtiması var akşam 8-9-10 artık duruma göre. Sonrasında zıbarır yatarsın yorgunluktan zaten uyursun.

Gece muhafızsan illaki nöbetin vardır, 12-2 2-4 4-6 gibi kalkar ona gidersin her gece.


Ben tüm bu işkenceyi 1,5 ay kadar çektim 22 gün de acemilim 2 ay süründüm sonra şok timi denen yatış kısmına geçtim rahatladım. Orada sabahtan akşama kadar a-rap tv denen arabesk rap kanalını izlemeye zorlanmak suretiyle askerliği bitirdim.

Dostum askerlik dediğin vazife yattığın ranzadan ranzaya değişir. Standardı yok. Sabah kalkar tıraşını olursun, kahvaltiya gidersin, içtima (tabur) alınır, varsa eğitim, nöbet, vazifen vs standart mesain başlar, öğlen yemek ardından yine tabur, akşam 17:30 mesai biter, personel evine gider, sen yemeğe ardından tabur, temizlik, yat.

yazmaya başladım ama kalbim sıkıştı, vazgeçtim :)

günde 6-7 kere sayarlar seni. buna içtima denir. acemilikte daha fazladır bu sayı, bazen 2 saatte bir sayarlar.

eyyorlamam bu kadar.

Bazı cevaplar tavsiye gibi olmuş, askerlik yapmaya gittiğim yok :) ben sadece meraktan soruyorum.

Çok değişken var bu konuda aslında

Mesela ben askerlik şubesinde yaptım askerliğimi. Sivil hayatımda o kadar rahat değildim. Günde 12 saat uyuyan asker mi olur mesela? Uyuyordum ben. Günde tek içtima, o da sabah. Hafta sonları şubedeki 8-10 asker kalırdı sadece. Kağıt üstünde nöbetçi subay/astsubay görünse de kimse gelip gitmezdi. Biz de başımızda kimse olmadan nöbetleri değiştirir, uyur, uyanırdık. Ne yat saatimiz vardı ne kalk saatimiz. Sadece mesai saati olan 9'dan önce tüm askerler hazır olsun derdi komutan.

Sivilde şuan 7'de kalkıyorum, askerde 8:30'da kalkıyordum yani.

Ayrıca sıfır eğitim. Bir defa göstermelik yapmıştık, komutan da sıkıldı yeter dedi.

Nüfus.

Hemen her şey buna bağlı.

Küresel ısınma. Daha tam belimizi kırmadı ondan farkında değiliz de işin içinde olan biri olarak toplu ölümlerin yaşanması çok olası. Sonunda da zaten medeniyette level atlayacak veya dibi boylayacağız.

Halen kapitalizmin numaralarıyla çevre politikası güdüyoruz(emisyon hakkı satın alma gibi) doğa sana böyle bir hak tanımıyor.

Bozgunculuk. (Dezenformasyon, kışkırtıcılık, insanları dolduruşa getirme...)

Ve vücuda giren kimyasallar.

İçten ve dıştan sarıldık.

mutsuzluk.

İnsanın bitmesini istiyorum, hepimiz bir anda yok olalım.

nüfus +1.

cehalet. cehalet olmasa başta nüfus olmak üzere bu sayılan sorunların çoğu olmaz. küresel ısınma hariç. o bir döngü. insanlar yokken de vardı, varken de olacak. insanların yaptığı süreci hızlandırmak oldu biraz.

Nüfus. En temelde bence bu var. Nüfus yüzünden eğitim, gıda, sağlık vb konularda eksikler var. Kaynaklar yetersiz, savaşlar bu yüzden var vs vs, örnekler çoğaltılabilir.

Nüfus ve çevre kirliliği

turkmen kocasi demis ki:
bir ayrilik,
bir yoksulluk,
bir olum.

hiçbirşey eklemeden haşla ver. bazıları yüzüne bile bakmıyor çünkü. eğer yerse yanına birşeyler eklersin.

Bız sadece haşlayarak veriyoruz. Zevkle yiyor

sadece haşlayarak veriyoruz, 100 kilo oldu.

doğmaz, zaten o yolcular da uçakta bekliyor, herhangi bir sirkulasyon yok uçaktan binaya ya da tam tersi.

Kapılar kapandıktan sonra uçak 24 saat de beklese hiçbir hakkın yok.

geç kalınan uçak iptal edildi ama yine de her hangi bir hak doğmadı.

Sarı taksiler pastadaki payını kaybetmek istemiyor. Bundan ekmek yiyen çok farklı basamaklar var. Uber gibi sistemler yayılırsa sarı taksilerde domino etkisi gibi plaka sahibinden taksi şoförüne kadar herkes kayıp yaşayacak.

uber'de vergi yok, he sarı taksiler veriyor mu tartışılır.

Uberde nasıl vergi yok anlamadım. Uberde her şey elektronik ortamda, kaç müşteri binmiş, günlük, haftalık, aylık kaç lira kazanılmış, bunun kaçı benzine kaçı bakıma kaçı bilmem neye gitmiş hepsi kayıt ortamında. Adamlar istese bile vergide kaçakçılık yapamaz, devlet için daha kolay denetimi.

Takside ise adam dün günlük 350 lira kazandı ama 150 lira kazandım dedi, aksini kim ispat edebilir? Bu yolla kolayca vergi kaçırmak serbest. Şimdi devlet ne diye kendisi için daha kazançlı bir sistem olan Uberi desteklemez onu aklım almıyor.

arkadaşlar taksilerin haklılığının, uber'in yasak olmasının (polis çevirince ceza yazmasının mesela) yasal dayanağını soruyorum. "niye taksiciler uber'e izin vermiyor" demiyorum. vergi vermiyorsa bile, verip vermediğine de polis karışmaz, maliye'nin işi o.

polis çevirince ceza tutanağına "taksicinin pastadaki payını yiyor" veya "vergi vermiyor" yazmıyor herhalde? "hede kanunun x'inci" maddesine göre yazıyor.

örneğin kendi şirketine ait kendi arabanda kendi şirketinin malını taşımak için ulaştırma bakanlığı'ndan k2 belgesi alman lazım. belgen yoksa kendi malını kendi arabanda taşıyamıyorsun. polis çevirirse k2 belgesi yok diye ceza yazıyor.

insan taşımak için de "x75 belgesi lazım, taksicilerde o var, uber'de yok, o yüzden polis ceza kesiyor" gibi bir yasal dayanak soruyorum.

www.sabah.com.tr

www.haberturk.com

trafikcezalari.web.tr

ubere kayıtlı sarı taksiler de var, hatta %40'ı bu şekilde, diğerleri de kiralık özel şoför gibi bir olay, komşuna arabası ile seni bir yere götürmesini rica ettiğini düşün, aynı olay aslında, yani yasa dışılığı tartışılır, yunanistan'da da oldu aynı muhabbet, Çipras vergileri verdikleri sürece izin verdi duruma, ayrıca yasa dışı olsa da bunu tespit etmek, kanıtlamak çok zor.

Aldığım bilgiler şu şekildeydi. Uber'in İstanbul'da merkezi var. Kayıtlı hesaplarla ödeme alındığı için ödemeler belgeli ve vergisi de ödeniyor. Yolcu taşıma ruhsatları konusunda bilgi alamadım henüz.

böyle bir dayanak yok. taksi plakaları mafya olduğu için varmış gibi davranıyor.

İzlediğim haberlerde UBER'in "turizm ruhsatı" ile bu işi legaleştirmeye çalıştığı, ama yasalarda açık olduğunu anladım.

Yani sanırım kültür ve turizm bakanlığından ya da İBB'den turizm amaçlı yolcu taşımak için bir belgeleri/izinleri var.

Ama cezayı hangi maddeden yiyorlar bilemedim.

Merhabalar,
Uber'in vergi vermeme meselesi son derece dogru. Yolculara fatura kesemiyorlar sadece yolculuk makbuzu (ozeti) veriyorlar bu da fatura yerine gecmiyor.

Bir diger husus nerden kurtarmaya calisiyor?
- D2 Belgesi ve Tursab tarafindan yirtmaya calisiyor ama bu yine de devlet nezdinde korsan oldugu gercegini degistirmiyor.

Taksiciler ve taksi dolmuslar hakkinda kararlari Istanbul Buyuksehir Belediyesil UKOME veriyor. Bunun bir yonergesi bulunuyor.

tuhim.ibb.gov.tr


Uber'in yedigi trafik cezasi:

@kibritsuyu aslinda sizin istediginiz cevap burada. Ruhsat olmadan ticari yolcu tasimaciligi yapilmasindan dolayi yaziliyor ceza.

Trafik Cezası Madde Ek-2/3

İlgili belediyeden izin veya ruhsat almaksızın, belediye sınırları dâhilinde ticari amaçlı yolcu taşımak.

Bir yıl içerisinde 1. defasında 3.008,00 TL (Peşin 2.256,00 TL)
Bir yıl içerisinde tekekrür halinde 5.014,00 TL (Peşin 3.760,50 TL)

Yani şöförlü araç kiralamak yasadışı mı?

Yasaya göre tanımadığın adamı arabana bindirmek yasak. Hatta birinci dereceden yakının değilse dahi taşıman yasak evet yasa böyle. Açın bakın adam yeğenini askere götürürken korsan taksi diye ceza yiyor. Arkadaşınla işe giderken korsan taksisin diye ceza yersen hiçbir şey yapamıyorsun. Böyle bir yasa olmasaydı über yasal olurdu peki bu kural ne kadar mantıklı?

siyasal islamı bir araştır.

Mevcut aile ve toplum cevresinin koydugu sinirlar icerisinde kendini maksimum duzeyde ifade etmeye calisiyor. Dogrusu yanlisi bizi pek ilgilendirmez. Herkesin kendini ifade etmeye ihtiyaci var, etrafindaki kisiler "baskiyi artirirsak hepten basini acar" diye dusunerek boyle zimni bir anlasmaya varmis olabilir.

Rezillik diye bir sey de yok. Cok koseli bakiyorsunuz bence hayata. Gercek hayatta hersey yazili kurallar ve kabuller dahilinde gelismiyor. Milyonlarca degisik durum ve istisna var.

makyaj denen şey artık aile içinde anneler tarafından bile yapıldığı için kızların da yapması gayet normal karşılanır oldu. istenen tek şey; giyim kuşam. gerçek anlamda tesettür denen şeye zıt şeyler yapılsa da artık modern dünya bu duruma getirdi. gerçi bizim camianın en büyük sorunu hala giyim kuşamın ne ile olacağı. halbuki, dinde ne giyileceği değil nasıl giyileceği belirtilmiştir.

bizim sülalede de var bu tiplerden. pantolon giymesin kızım. neden? yasak. neye dayandırdıkları da belli değil. ben de artık cehaletleriyle başbaşa bırakıyorum.

ayrıca; bir insan sırf kapandığı için müslüman olacak diye bir şey yok. belki zevk için giyiyor? bunu sen ya da ben bilebilir miyiz? hayır.

benim birkaç tanıdığım var bu şekilde giyinen. hepsi aile baskısıyla kapanmış ve öyle büyütülmüş. güzel olmak, beğenilmek herkesin ihtiyacı. onlar da ailelerinin izin verdiği ölçüde dikkat çekmeye çalışıyorlar. baskıdan dolayı da abartıyorlar giyimi, makyajı.

bir arkadaşım vardı mesela. boynu ve saçları görünecek şekilde başını bağlardı. kocaman küpeler takardı. günlük hayatta düğün makyajı yapardı. çoğu zaman babasını kızdırmayı hedeflerdi. babası ise sadece başında örtü olsun derdindeydi. sonra bir şekilde babasından kurtuldu ve açıldı. şimdi dünyanın en sıradan insanı gibi giyiniyor. ne makyaj yapıyor ne de abartılı giyiniyor. çok mutlu.

öncelikle son sözümü baştan söyleyeyim. "tesettürün amacı zaten dikkat çekmemek değil mi?" cevap: "yööö"
hiç de öyle bir şey yok.
din mantık kuralları dışında kalan bir şey. mantık üstü görünür uyan kişiye. yani, şöyle örnek vereyim: namaz kılan kişiler namaz hareketlerinin aslında sağlığa ne kadar da faydalı bir şey olduğunu anlatır dururlardı. külliyen saçmalık. selam verme hareketinin boyun egzersizi işlevi görüp de sağlığa yararlı olması anlaşılır bir şey, ama kimse "namaz kılayım da belim-boynum kireçlenmesin" demiyor.bu mantıkla kılınmıyor namaz. ha, direkt bedensel faydaları var mıdır? olabilir. ama kimse bunun için kılmaz namazı. Allah istemiş der kılar.

başörtüsü de aynı. başörtüsü takmanın "saçını göstermemek" yahut "karşıcinsi etkilememek" yahut "seksi olmamak" veya "dikkat çekmemek" amacı yok. Allah istemiş diyor takıyor. öyle emredildiğine inanıyor. bu kadar basit. dindar bir insan yaratıcının her sabah 10'da ondan amuda kalkmasını istediğini düşünse, her sabah tam 10'da amuda kalkar. inanmayan saçma görür, inanıyorum ama kalbim temiz diyen kalkmaz amuda. bu kadar basit yahu.
makyaj yapmak günah mı? yolda yürürken dikkat çekmek günah mı? bu konular başörtüsünden bağımsız, apayrı konular. nasıl ki "ben müslümanım ama alkolümü de alırım, kime ne" diyen insanlar varsa, "evet, makyaj günah, ama yaparım kime ne" deme özgürlüğüne sahiptir başörtüsü takan kişi de. yani, mantıklı baktığımızda müslüman ama başını örtmeyen bir kadın hakkında "o nası dikkat çekici giyinmiş öyle" deyip kınar msınız? kınamazsınız. Kınarsanız Nihat Doğan olursunuz. Aynı şekilde, bir insanın çeşitli gerekçelerle saçını örtmesi de "aha nası da dikkat çekici giyinmiş o ööle" deme hakkını size vermez. modern birey bunu aklından bile geçirmez. benim modernlik algım bu.
zenci birini görünce "oha çok kara" diyor musun? yok. neden? çünkü eşitlik.
mini etek giyen biri için "oha ne kadar da tahrik edici" diyor musun? yok. çünkü nihat doğan kafası.
başörtülü biri için de kurma bu cümleyi. içinden ya da dışından. bir kadını kolundan tutup "saçını örteceksen git İran'a" diyen zihniyetle, "madem kapalısın sigara içmeyeceksin, o makyaj olmuş mu, kapalıysan niye dikkat çekici giyiniyosun" demek aynı şey. ikisi de gericilik.

ha, "ama onlar benim komşumun kızının mini eteğine kızmış" diyen olursa, "onlar" ne demek arkadaşım? familya mı bunlar? hepsi aynı kafada gezen, başka düşünemeyen mantar cinsi mi? kimi kızıl, kimi kürt, kimi faşist, kimi duygusal, kimi sokak köpekleri için kermese gidiyor, kimi kocasını boşayacak.. insan işte da. bir başını örten kötü davrandıysa diğerine kızmak, "bütün kürtlerin anasını avradını..." yazan sosyal medya klavyecisiyle aynı kafa bence.

hayır, senin sorun bu kadar kaba değil. ama ben genel bir cevap yazdım.

bir de şunu ekleyeyim, siyasal islam terimiyle başörtüsünü açıklayan kafaya 10 şişe rakı da benden hediye. Bir insan hiç "şu partiyi tutuyorum" diye ömrü boyunca saçını örter, uzun kollu giyer mi? sen tuttuğun parti için kıçını açar mısın? bu da aynı mantık. bir partiyi tutan çoğu kadın kapalı olabilir, ama bu o parti destekçilerinin, o partiyi desteklemek için başörtüsü taktıkları anlamına gelmez. işte burada da o müthiş söz yerini buluyor: "velev ki, siyasi simge olarak saçını göstermiyor bu insanlar, bu suç mu?"

bırakınız mini giysinler, bırakınız saçlarını örtsünler. bırakınız "müslümanım ama alkol kullanıyorum" desinler, bırakınız "başörtülüyüm ama dikkat çekici giyinmek istiyorum" desinler. mantıksız mı? bırakınız mantıksız olsunlar. "rezil bir şekilde" dolaşmak mı istiyorlar, bırakınız dolaşsınlar. "Rezil bir şekilde dolaşıyorsunuz" diye kızan uzun sakallı, şalvarlı bi hacıemmi olsa "özgürlük elden gidiyor" diye sokaklara doluşuruz, aynı mantıkla biz düşünüyoruz.

ayh çok kızdım, gidip bi çay içeyim.

lovemyself++++++1

Sana kesinlikle katılıyorum ama işte herkesin nefsiyle mücadelesi farklı farklı. Herkes becerebildiği kadar. Ama niyette önemli kapalı daha güzel olduğunu düşündüğü için kapananlar bile var. Bunlarin niyetleri güzel değil bence. Mesela edepli ahlaklı olmakta güzel şeyler ama öyle görünmek içinse bunlar güzel değil. Lakin seni amacına ulaştırmada bir araç olarak kullanılmadan yapılıyorsa güzel. Amaç sadece maneviyata ulaşmak içinse. Ama Allah'ın bizim makyajımıza htiyacı olduğunu sanmıyorum. Eyyorlamam bu kadar.

lovemyself +1binmilyonmilyar

takılmayın artık şöylere. açığına kapalısına. kadın üzerinden eleştiri yapmayı da bırakın. şekilcilikten vazgeçin. önünüze bakın. ufkunuzu genişletin.

2- Evet yeni ehliyetler yeterli. (Edit: turing işlerinin kalkmış olmasını kastetmiştim. Arabayla ilgili prosedürü gözden kaçırdım)
4- Evet Yunan'dan gireceğin için Yunan Schengen'ine başvuracaksın.
5- Herkes booking'den iptal edilebilir rezervasyon gösteriyor.

1,3,6- Şurada yazanlardan ben "evet" anlamı çıkarıyorum; www.mfa.gov.tr
www.mfa.gov.tr

1. ekstra bir sey yok onlar rahat rahat gecer.
2. araba icin biri iki islem var. onlara bakin google'dan. ehliyet gecerli.
3. gecer.
4. 5 ve 6. icin ortal cevap. schengen'i daha once almadigini dusunerek. eger sadece yunanistan dersen tek girislik ve kisa süreli bir vize vermeleri muhtemel. tek girislik olunca schengenden bir sefer cikarsano vize ile tekrar giremezsin. normal'de sınır gecisinde pasaport kontrolü olmuyor ama olabilirde. bu sebeple tatil planin kaba bir taslagi ile multi giris verebilecekleri ve süresi seyahatine yetecek sekilde vizeye basvur. bu is icin seyahat planini (otel rezervasyonu - kolpa'da olur) ve masraflarini nasil karsilayacagini gosteren belge (bordro gibi) isteyeceklerdir.

3-evet
4-evet
5- yunanistan'a 15 günlük(ya da siz ne kadar belirlediyseniz süreyi) turist vizesine başvurun, booking'den fason bir 15 gunluk rezervasyon, yine aynı şekilde fason uçak bileti(rez olarak yani) ile hallolur bu iş.
6-evet, schengen üyesi bütün ülkelere giriş çıkış yapabilirsiniz.

araba için yeşil sigorta yaptıracaksınız.

çok büyük, kurumsal bir firma olmadıkça kimse okulu nasıl bitirdiğine bakmaz. önemli olan tecrübe.

3 üzeriyse bence yazılmalı. sonuçta yapacağın işlerin teorik derslerinde başarılı olduğunu belirtmek bana mantıklı geliyor. burs da yazılır bence.

yüksekse yazın, ayrıca Türkiye içinse Burslu diye de belirtin bence.

Basarinizi yazmaniz lazim, diploma notunu degil.

Mesela diploma notu olarak 3.5 yazdiniz. Belki o fakultenin ortalama mezuniyet notu 3.6?

Ya da ortalama mezuniyet notu 2.5, siz 2.9 ile mezun oldunuz?

CV'yi okuyana hicbir sey ifade etmez mezuniyet notunuz, ama bolum 6.'si olarak mezun oldum gibi basarinizi gosterecek bir sey yazarsaniz anlami olur.

Bursu da yazin ama gene basarinizi gosterecek, okuyana bir sey ifade edecek sekilde yazin.

Yazılır tabii ki. Diploma notu insanlar beğense de beğenmese de üniversitedeki çabanın bir göstergesi. 2,00 ile mezun olmak başka, 3,50 ile mezun olmak başka. Burslu okunduğu da yazılmalı. Burs kazanmak da bir çeşit başarı göstergesi olabilir.

mesela burslu okuduğumuz bölümden 3.80le bölüm ikincisi mezun olduk. bunun hepsini yazmak mı gerek? hangisi yazılmalı? veya illa hepsini yazacaksak ne sırayla yazmalı?

bazı şirketler staj, iş başvurularında belirtilmesini istiyor. adayları değerlendirirken önemsiz de olsa bir kriter olarak kabul edilebiliyor demekki. bir de cvyi kim inceliyor, neye göre değerlendiriyor çok belirsiz. yurtiçi, yurtdışı katıldığımız etkinlikleri, kursları, aldığımız eğitimleri yazıyoruz mesela ama cvye bakan bunların kaçından haberdar veya kaçını okumaya zaman ayıracak hiç bilmiyoruz. onun yerine ortalama, burs, dil, sınav puanları vs. daha belirleyici bence ilk aşamada.

Yazılır, görgüsüzlük değildir.
Hele ki derece varsa muhakkak belirtilmelidir.

Bursum "Grants&Awards" kısmında yazıyor. başarı bursu

Not ortalamam yerine "high honors" yazıyor.

sayıyla not ortalaması yazanı görmedim. gerek yok. high honors varsa yaz geç işte.

Yeni mezunlar gpa belirtir.
Sizin durumunuzda ayrıca burs yazmaya gerek yok bence başarınız zaten görünüyor. Ayrıca öss dereceniz varsa (ilk 100) yazılabilir.

Tesadüfen gördüm az önce, değil diploma notu tüm derslerin notlarını istemişler.

www.bain.com

derece varsa mutlaka yaz. not ortalaması değil de yüksek onur, onur gibi dereceler yazılabilir.

30 lira cok degil, artik derbi piyasasi oyle oldu malesef.

Orali degilim yer onerim yok malesef.

Iyi olan kazansin.

30 tl nedir ya içinde bir içki vs. yoksa resmen dolandırıcılık.

bein'e gecici üyelik alın evden izleyin (illa dışarı olmak zorunda değilse).

Şirinler'in sahibi.

@angelus, nerden biliyoruz, nasıl?

gargamel çocuk mu?

Gargamel buyucu, onun icin. Buyuyle goruyor.

şirinler'i gargamel yarattı çünkü.

edit: şirinler'i değil, şirine'yi yaratmış. ben yanlış hatırlamışım.

@makarnavodka, cevabı bilmiyorum ama soruyu soran hoca cevabın bu olmadığını söyledi

@evde liyakat kalmamis, iste nerden biliyoruz onu?

"He [Gargamel] was responsible for the creation of Smurfette, who was changed into a real Smurf by Papa Smurf."

goo.gl

şirineyi gargamel yarattı. şirin baba'da büyüyle gerçek bir şirin yaptı hatunu. geri kalanlar orjinal şirin. hatta ortaya çıktığında siyah saçlıydı. sonradan boyattı saçı modaya uyup sarı yaptı.

Gargamel yetişkin olduğu için mi?

Sadece iyi çocuklar şirinleri görür diye bir şey mi varmış ki? :)

www.youtube.com

" if you are good, you may just catch a glimpse of the smurfs "

diyor orijinal olan.

cunku sirinleri gormek icin iyi bir cocuk olmak yeter kosul (sufficient condition) fakat gerek kosul (necessary condition) degil.

vay be... şirinenin yaratılış amacı şirinlerin arasına nifak sokmakmış.
hamuruna da yalan ve gözyaşı ve uzun dil katılıyor.
akıllara zarar ya :)

Hepimizin tikleri alinip neumann’a verilsin.

Cokca tebrikler!

belki özünde iyi biridir aslında, bize yanlış tanıtmışlardır.

avukata verip yasal faiz işletme ve avukat masraflarınızı tarafınıza yıkmanın peşindeler.

ama etik olarak haklısınız.

bu işler için bir elemanları yoksa şube müdürü kıçını kaldırıp öğle arasında bir şeyde size gelip imza almalı. öyle bi müşteri memnuniyeti falan yok.

Banka paradan vazgeçmez. O borç birgün elbet gelir sizi bulur. Bence zaman ayırıp çözün bu işi.

Bu arada haklısınız banka kendi hatasını kendi telafi etmeli. Sizin zamanınızı çalmaya hakkı yok.

Sonuc alabilirler mi peki? Acikcasi ben de oyle bir sey yapmalarini bekliyordum. Benim argumanim daha guclu. Hic olmadi sonucta geri odemedim diye dava acacaklar, odemeyi reddettigimi ispatlasinlar derim.

Benden bir savunma almadan mahkeme gidip hüküm vermez sonucta değil mi?

BAnkaların paradan vazgeçtiği görülmemiştir. O yüzden muhtemelen notere gidecek başka işlerle birleştirip sizinkini de ileteceklerdir o esnada. Sadece notere gitmek bile banka için bir masraf çünkü.
Olayın böyle tatsızlaşmasına sizin adınıza üzüldüm. Bireysel müşteri olduğunuzu düşünerek konuluyorum, müşteri temsilcinizin iş akışında olmayan konularla ilgili inisiyatif almasını beklemeyin. Gelmeniz gerek diyorsa, kural öyle olduğu içindir. Size süreyi de genişletmişler, o sürede olmazsa olacaklar konusunda da bilgilendirmişler...
ben olsam önce müşteri memnuniyeti birimiyle görüşürdüm. Olayla ilgili akıbet sorgulardım. Alınacak aksiyon olayın ne aşamada olduğuna göre değişir.
Son olarak eklemek istiyorum, “şube müdürü kıçını kaldırıp öğle arasında (?) bir şeyde (!?) gelip imza almalı(?)” gibi cümlelere bakıp gaza gelmeyin. Şube müdürünün böyle bir görev tanımı yoktur, o da herkes gibi mesai saatinde çalışıp öğle arasında da yemek yer. Ha siz derseniz ki ben çok inat bir insanım, gitmem, bu tarz zihniyeti de kendime yakıştırıyorum, bu cümleyi kurarım. Öyleyse yapın. Yalnız şunu unutmamak gerekir, banka arzu ederse sizinle ilişkisini kesebilir.

hesap açarken imzaladığınız bir suru sayfa var hatırlamışsınızdır, onlardan herhangi birinde boyle bir durum oluştuğunda bankaya yardımcı olacağım tarzı bir şey yazıyorsa, etik olarak haklı olsanız bile yasal olarak ing haklı.

@irene, tesekkur ederim. Fakat ben de bankaya desem ki "sizin gelemediginiz gibi beni de patronum gobdermiyor" yine mi faydasiz?

Sizin yazdiklarinizdan yola cikarak, gidip cozeyim madem bu durumu.

atmde kasa açığı çıkmıştır. şube ondan bir an önce kasa açığını kapatma derdindedir. hesabınıza bloke konulmuştur büyük ihtimalle yatırdığınız tutar kadar.

Bankaların kendini devlet kurumu kisvesi verdiği bilinen bir gerçek. sen doğrusunu yapmışsın. Ammaaaaaaaaaa tanıdıkta mı yok parayı belgeyi götürecek?

haklı çıkabileceğin hiç bir koşul yok. ileride çok daha fazla başın ağrıyacak ve çook daha fazla uğraşacaksın. mustahak tabii.

İrene çok güzel anlatmış. Yani ben sizleri anlayamıyorum, iş akışında olmayan bir şey için temsilcileri böyle darlamak neyin nesi? Şubeye gelin deniyorsa şubeye gitmeden yapılamıyor demektir, kredi mredi lazım olursa paşa paşa gidiyorsunuz ama şubelerin kapısına?

Er ya da geç o parayı banka alır sizden, hiçbir banka bunun peşini bırakmaz, tam tersi başınız ağrır ve faizli ödersiniz saçma sapan bir inat yüzünden. Takdir size ait.

Ooo bankacılar damlamış hemen. Hiç şubedekilerle muhattap olma onların “görev tanımı” vardır şimdi. Önce ing yi ara çözmeye çalış telefon bankacılığı denilen şeyden bir çok şey yapılıyor. Sonra bunları şikayet et beni tehdit ediyorlar huzurumu kaçırıyorlar de. Baktın olmadı benim çok hoş bir taktiğim var. Twitter’dan ilgili kurumun CEO sundan tut tüm müdürlerine twit atıyorum. Ama görmen lazım o müdürlerle filan zaten muhattap olmuyorsun bölge Müdürü filan arıyor hemen.

Siz gelemiyorsunuz, beni de patronum göndermiyor açıklaması durumun hangi aşamada olduğuna göre değişir. Hukuk birimine devrolduysa müdahale edemezsiniz diye tahmin ediyorum. Nasıl bir restleşme geçerse geçsin müşteri memnuniyeti birimleri konuyu çözebilmek adına konuyu sizin lehinize sonuçlandırabilecek birimlere kayıt açarlar. İlla ki çözüm bulunacaktır, çok basit bir olay.
Ayrıca, soruya damlamış bir bankacı olarak şubeye bulaşmadan sıkıntıyı nasıl çözeceğinizi tarif etmeye çalışıyorum. Aklınıza gelen her yoldan yaygara çıkarmak da bir çözüm mesela. Ufak çocuk varmış evde, siz sadece şikayetinizi yapın telefon ile onlar uğraşsınlar.

@infernalcadre aynen bankacılar hemen damlamış.

burada şube müdürünü savunur ama başka sektörlerde benzer bir durumla karşılaşsa onların görev tanımlarını tanımaz böyleleri.

evet o şube müdürü hiçbir personelini böyle bir durum için görevlendiremiyorsa öğle tatilinde ya da herhangi bir zaman diliminde müşterisinin yanına giderek durumu çözmelidir.

sorun şubenin sorunu. çözümü için de şube şubenin müşteri memnuniyetine yönelik davranış sergilemesi gerekli.

söylenildiği gibi sosyal medya üzerinden gerekli mentionlarla bu konu gündeme getirilirse şube tarafından sergilenen tavır bi yerlerinde patlayabilir. ve o görev tanımı bir telefonla o imzayı gidip alacak şekle getirilebilir.

kredi vs almak için de paşa paşa kapısına gittiğimiz söylenmiş. sanki eşek yüküyle para harcayıp gelin para verelim reklamı yapan onlar değilmiş, kredi kartı vermek için yoldan çevirenler de onlar değilmiş hatta telefonla zırt pırt arayıp kampanya, özel sağlık vs vs gibi hizmet satmaya çalışıp, kartı/hesabı kapatıyorum dediğinizde noooooluuuurrrrr kapatmaaa diyenler onlar değilmiş.

elbise ve ayakkabıda sıkıntı olmaz.

emsal teşkil eder mi bilemiyorum ancak arkadaşım giysi dolu bavulunu kore'den türkiye'ye yolladığında, bavul türkiye'ye girerken problem çıkmıştı gümrükte. 600 tl civarı para istemişlerdi.

Gümrükte sorun olmaz fakat kargo pahalıya patlar.

normal postayla takipli gönderirseniz, cok buyuk olasilikla, sorun cikmaz.
ancak, turkiye'deki postada urunlerin ne için gonderildigi, kime gonderildigi, bedeli gibi bazi sorular soracaklardır. onlara yanit verilmesi gerekir.

türkiye'yi bu listedeki ülkelerden ayıran en büyük özellik, insanların ve yaşam tarzının bölge bölge çok fazla fark etmesi. erzurum'u baz alırsan listede türkiye'yi ortalarda değerlendirirken, izmir'i baz alırsan bu listede olması bile saçmadır, radikal islam ve tutuculuk açısından.

makarnavodka +1, saçma sapan bir ülkeyiz.

eyaletlere göre ayrılsak dünyanın en refah seviyesi yüksek şehirleri bizde olurdu

Hocu bu isi yap da ne yapiyorsun, ceviri mi?

Aceleden yazmayı unutmuşum pardon :) Evet çeviri işi.

ikisi için toplam 400 TL isterdim ben. piyasayı hiç bilmiyorum içimden bu geldi :D

piyasayı bende bilmiyorum ama biz geçen tercüme firmasına kelime başı 18 krş ödedik. açıkcası açıp bakmadım ama teknik falansa fiyatı 2-3'e katlıyorlar bir de.

oradan hesap et artık :D

dilin ağırlığı fiyat belirlemede bir faktör mü bilemiyorum ancak dil bana sade geldi. ona göre de bir fiyat vermelisin bence.

-Even mines are as quite as you walk on.

İlki biraz yanlış gibi geldi, biz de ikincisi olarak düşünüyorduk. Teşekkürler.

alternatif:
- mines are silent too 'til you trigger them.

until'li kısım başa gelirse daha şık durur.

"Mines are also silent..." olabilir mi? Hatalıysa, bildirirseniz sevinirim.

@tatli cocuk
Bilmiyorum ama tam olarak doğru gelmiyor kulağıma bu şekilde.

@dissendium: çocuklar için matematiği kolaylaştıracak proje değil aslında. hayatı kolaylaştıracak bir proje.

hayatı en çok kolaylaştıran matematik alt dalı olasılık ve istatistiktir. ilköğretim seviyesinde uyarlanabilir.

aklıma işin içinde matematik ve geometrinin olduğu bir fikir geldi. volvo'ya satacağım :)

altın orana ne dersiniz?

biranın 45 lira, suyun 7 lira, ayranın 20 lira olması aşırı normal, her yerde böyle.

nereye gittin bilmiyorum ama normal degil, pahali. biralar dedigi bira muhtemelen yerli biradir bir de :/

ayrani 20 liraya satan yere gitmem.

oha amk bu fiyatlar ne lan.yoğurtu getirip karşımda ayran yapsa yine vermem 20 tl ayran ayrandır sonuçta...

bunun fakirlik veya zenginlikten ziyade biraz mallıkla alakası var bence.seni tenzih ediyorum bu arada en azından sorguluyosun

kesinlikle normal olmayan fiyatlar.

dışarıda en çok tükettiğim içecek olan biranın 45 tl olduğu bir mekan ilk kez gördüm.

steakcilerde bile 25tl'den fazlasını görmedim şimdiye dek.

yemekler kaç para merak ettim :) ekmek 245 tl.

kazık bir yere gitmişsin. yani bu fiyatların normal olduğunu düşünmek mümkün mü sence? markette 1 lira olan ayrandan bahsediyoruz yahu. cebimde param olsa bile ayrana 3 liradan fazla versem içime oturur herhalde. nusret falan gibi bir yer mi burası olayı nedir

Cayı 7 tl ye iciyoruz genelde kisi basi artık 60-80 tlden asagi hesap gelmiyor eli yuzu duzgun cafelerde

Ya gittiğimiz mekan güzeldi, lüks bi mekandı vs. Ama bu fiyatları orta halli bir insanın verebilmesi aklım almıyor.

Ben davet edilmesem böyle bi yere hayatta gitmem. Bi de normal karşılanıyor. Dedim herhalde ben fakirim.

Mekanda krallar çıkışta beni durağa atar mısın? İnsanlar garip cidden.

suyun 1,5 lt olarak da satıldığı yerde kesinlikle rakı da vardır ancak menüde görünmüyor. bu liste fake dostlar.

fiyatlar normal ayran 20 lira. bizim burda tavuk dürüm 21 lira zaten, 20 lira ayran 1 lira dürüm işte hfsaudfads.

@makarnavodka evet alkol var ama tüketmediğimiz için onları çekmedim.

@cesario bende araba var diğerleri gittiğimde mekandaydı. Çıkışta 3 ünü durağa bıraktım kızları arkadaşları aldı.

pahali abi kol gibi, sadece kimse kendine yedirip de soyleyemiyor. sen kafandaki butceye bagli olma konusunda daha disiplinlisin sadece. yoksa hepsi bir haftalik mayışı oraya biraktikran sonra eve gidip "ben mi fakirim millet mi zengin" diye dusunmustur.

big chefs falan buranın bir mi tık altı? yapmayın babalar. tık var tık var... big chefs te ayran 20 lira değil, 18 değil 8 lira falandı en son. yarı yarıya fark olması lazım. 20 liraya ayran mı içilir aq

her şey olması gereken fiyatın 3 katı

@Tears of devil, ayran 20, dürüm 1 lira =)))

Bana göre fiyatlar çok, allasen ne zorum var? Eğer mekân olarak manzara olarak veya yemek olarak mükemmel değilse ve yılda bir gittiğim bir yerse belllllki ama ne sık giderim ne 20 liraya ayran içerim. Ayranı yok içmeye.... sözü o arkadaşlar için geçerli herhalde.

Yoksulluk kompleksi olan insanlar, böyle yerlere para dökerek "Aslında ben fakir değilim, bakın ulan yemeğe biraya ne kadar para verdim" psikolojisiyle rahatlamaya çalışıyorlar. Aynı adam gidip 48 ay taksitler iPhone da alıyor. Kredi kartlarını kontrol edebilsen hepsininki en az 4-5 bin lira içerdedir. Asgarisini ödeyip borçlu borçlu yaşıyorlar işte.

Soruya cevap verecek olursak, Gerçekten sıradışı bir yiyecek içecek olsa fazla para veririm sorun değil, ama buradaki resmen enayi silkelemek. Ben olsam ya buraya hiç oturmam, mecbur oturursam da su bile söylemem. Kendimi aptal yerine konmuş hissederim çünkü. Mesele 7 lira 20 lira değil.

Ayranın 20 lira olduğu mekana gitsem çok merak ederdim lan bu ayran nasıl bi şey diye. Hayır yani ayran lan ne kadar farklı olabilir, nasıl bi sunumu olabilir 20 liralık.

Kusura bakmayın ama bence aslı yok bu menünün.

Pahalı mekanlarla kıyaslanmış fakat o mekanlar pahalı olmak için değil, kaliteli ve iyi hizmet verdiği için pahalı. Ve bir mekanı menüsünden değerlendiriyorsak eğer, bu menü çok komik. Bir kere a4 çıktısı menü en son lisede yediğim tavuk dönercide kaldı sanırım. kolalar,gazozlar gibi tanım yapan ahaha hala gülüyorum bu denli genel ama net fiyatlar. biralar ne abi? bira var, bira var. menüye bakınca meyvöz ile taze portakal arası 4 lira ama bu menüye göre yine orantısız. Hani hadi gerçek diyelim hiç bir ciddiyeti yok, karman çorman... ve mekanda yiyenler içenler kol gibi ödeyenler... Pavyona gittiniz de söylemiyor musun yoksa.

@yirmisantim

İphone konusu dahil yazdıklarının hepsine katılıyorum ama davet edilince hiçbir şey içmeden olmuyor ya :)

Ama daha garip olan bi kız turşu bile söyledi ( 3 tane kornişon ) 20 küsür lira..

@hendrix'e tapan adam;

Menünün kalın kadife kaplı bi kapağı vardı. Kalınlığı da çok fazlaydı. Ben bu fotoğrafı çok zor şartlar altında menüden çıkarıp çektim :)

Fiyatlar harbiden uçuk. Böyle mekanlara hiç gidilmez değil de ne bileyim bişey içersin sadece hafiften bir elitliği yaşayıp fazla düdüklenmeden kalkarsın. 350 ml ayranın market fiyatı 75 kuruş.

sizin maddi durumunuzla ilgisi yok, sizin zihniniz fakir çalışıyo. ve/veya birlikte yediğiniz kişilerin fakir görünmüş olmaya dair tedirginlikleri var.

fiyatlar çok pahalı. elbette gittiğiniz mekanda içecekler migros, carrefour fiyatında olmaz ama bu kadar yüksek de olmaz. psikolojik fakirlik bir çok noktada beni para harcamaktan alıkoysa da böyle yüksek fiyatları olan bir yerde yemem yemem.

arkadaşlarınıza gelince.. insanlar bir garip. eski çalıştığım yere yakın ünlü bir kahve zincirinin şubesi vardı. bazılarını görüyordum her gün 8,5 liralık kahve içiyorlar. hayır, maaşlarını biliyorum. bu iş onları aşan bir şey. ama insanlar aç kalsa bile -miş gibi görünmekten ve şov yapmaktan vazgeçmiyor.

olum var ya... eşi devlet memuru, kendisi de yılların pilotu olan bir aile biliyorum. aylık gelirleri on binlerce lirayı buluyor. ama var ya... nerede ucuz tavuk dürüm bulurum, hangi damacana su daha ucuz diye kendilerini paralıyorlar.

istanbul'da bu fiyatlar normal. samsun'da değil.

20 liraya ayran satan mekana hayatta gitmem. çalışırken de aynı şeyi düşünüyordum şimdi de aynı şeyi düşünüyorum. o ayran küçüktür bir de...

Kendiniz de belirtmişsiniz yazınızda, biz bu mekana ait değildik diye. Sanırım işletmenin kendisi de size extra bir menü sunmuş bir daha gelmemeniz adına, eğer pavyonda değilseniz tabi. O fiyatlara, öyle gelişi güzel bir menü şekli şemali olamaz.

Normal değil. Pahalı bir yer. Neresi burası?
İçecek fiyatları bayağı arttı son yıllarda ama ayran 20 lira olamaz. Maksimum 7 filan olabilir. Psikolojik sınırım o. Olay şöyle gelişti: İnsanlar manzaralı kafelere gelip bir çay içip kalkıyorlardı. Çay 3 lira oldu. Maliyeti 5 kuruş aslında. Sonra çay 3'e gidiyorsa diğerleri neden olmasın dediler. Soda 1.5-2.5-5-7 şeklinde bir uçuş sergiledi. Kutu içecekler 3 liradan açtı 5-8-10 oldu. Nescafe denen acayip şey bile 12-15 lira oldu. Eskiden Hilton'da ile Starbucks'ın fiyatları aynıydı mesela. Toz hali 25 kuruştan 60 kuruşa çıktı. Geçen bir kafede sordum. Irish Coffee 25 lira. "Gerçekten içine alkol koyuyor musunuz?" dedim. "Yok, toz olarak geliyor. Biz hazırlamıyoruz" dedi. Mangolu frozen satıyorlar. İçinde mangonun m'si bile yok. Boya. Herkes az koyup çok almanın derdinde. Çiftlik Bank'lar bitmez yani.

@halictegordumdenizkizininiskeletini Öyle bir şey mi var ya?

makarnavodka+1

şuraya "oha, bu nasıl fiyatlar" vs. yazan insanlar türkiye'nin zêka ortalamasını sergilemiş.

fiyatlar kesinlikle çok yüksek. bunun zengin olmakla da alakası yok. ben sınırsız paraya sahip olsam dahi mecbur kalmadığım takdirde bana aptal muamelesi yapan bu tarz bir mekanda bu paraları vermezdim. ha maldivler'de villama getirip kendileri içirir ayranı, o zaman markette 1 liraya satılan şeye 20 lira veririm evet. yanlış anlaşılmasın, markette 1 liraya satılan şeyi restoranda da 1 liraya alabilmeyi beklemiyorum ama işletme giderinin, reklamın, markanın ekleyeceği payın da bir sınırı var.

sakıp emminin çok tatlı bir diyaloğu vardı bir televizyon programında, aramaya üşeniyorum şimdi. ederinden fazlasını vermeyeceksin diyordu. çok haklı. param var diye yolunacak kaz mıyım, gerizekalı mıyım ki taş çatlasa 10 lira edecek şeye 20 lira vereyim. niye yani.

pavyonda konsomatrisin birası daha ucuz bu nedir gardaş..

a4 kağadından menüsü olan mekana mı gidiyorsunuz arkadaşlar. ne malum adamın tipinize bakıp fiyat belirlemediği.

bence insanlar enayi.

mücevher.

"Eğer ki yıldızlar sonsuza kadar birbirinin yerine geçseydi, Galaksinin bize gösterdiği gibi, gökyüzü devamlı aydınlık bir şekilde görünürdü. Çünkü sözkonusu galaksinin arkaplanında yıldız olamayacak hiçbir nokta olmazdı. Bu nedenle, böyle bir durumda, teleskoplarımız sayısız yönde bulduğu boşlukları anlayabildiğimiz tek mod, görünmez arka planın mesafesini varsayarak olurdu, ne kadar inanılmaz ki henüz bize hiçbir ışın ulaşamadı."

global değil lokal düşünmelisin bu konuda.

Soruyu anlamadım. Kıymetli olan ne?

@synes; kız.

Daha ilgincini söyleyeyim. Kadın-erkek sayısı eşit değil. Üstelik, doğum olasılığı da kadın-erkek için %50 değilmiş. Virgülden sonraki dördüncü basamakları değişikmiş. Bunu kaç sene önce okumuştum ama kah anlamadığımdan, kah uykusuzluğumdan hatırlamıyorum şimdi. Dünyada kadın sayısı erkeklerden 66 milyon daha fazla.
qz.com
Homoseksüel erkek oranı, homoseksüel kadınlardan fazla.
www.quora.com
Dolayısıyla, dünyada erkek kıtlığı var ve kıt olan şey değerli ise erkek değerli.
Bunu dengeye bağlayan şey ise, kadınların biseksüelliğe daha yatkın olması.
www.advocate.com
Dolayısıyla, az veya çok denge durumuna yakınlık var.
Bu neyin kavgası? Bu ilişkiyi et pazarına çevirme kavgası. Hormonların vücuttan çıkma mücadelesi. Biraz da kültürel şartlar. Aslında ne panik yapacak, ne kavga edecek bir durum var.

hakkıma düşen kızları bekliyorum o vakit :)

Deterjan ve çok yıkama

Ben de ellerimi çok yıkarım ama hiç böyle olmadı. Bulaşık deterjanıyla bile yıkarım yani. Çamaşır suyu kullanmıyorsan böyle olması biraz zor.

Paramı mantara yatırıyorum. Dermatolojiye git.

kardeşimin de ellerinde soyulma vardı bu şekilde. dermatolog, kardeşimin kanyon avm girişinde kullandığı el temizleyicilerden kaynaklandığını söylemişti.

yani avm lerde veya başka yerlerde el temizleyici kullanıyorsanız onun yan etkisi olmuş olabilir.

bunun dışında bir neden de olabilir tabi, bir doktora görünün.

Farkli sabun kullanmaktan dolayi olmus. Hem çok sık hem de farkli sabunlarla yikayinca (ev ve is) kiz arkadasimda da olmustu. Bepanten sur gecer. Cok sık yikiyorsan biraz azalt. Elinin asit-baz dengesini bozma. Ve mumkunse ayni sabunla yika.

calisirken 4 gun boyunca eldivensiz endustriyel bvulasik deterjaniyla bisuru bulasik yikamak zorunda kalmistim, buna benzemisti ellerimin ici.

deterjanla temas etmeyin, eldiven kullanin.
nemlendirici surun

Ben bir dönem elimi çok yıkıyordum ve sonra da kolonyalıyordum ve sizinki kadar olmasa da o dönem benim de avuç içim benzer şekilde soyulmaya başlamıştı. Kolonya falan kullanıyor musunuz sıklıkla?

sipilif sipilifus bu.

Gözünüz kör değildir diye yuvarlak içine almadım, almalıymışım demrk ki

mayt dedikleri olabilir. çarşaflarda falan oluyor.

nazar boncuklu kolye olabilir.

galata kulesi olan tablo falan da olabilir bence.

kız kulesi ya da (tabii olayı nedir onu da bilsin anlatsın kıza).

müzisyense veya biraz koleksiyoner ruhu varsa kesinlikle yerel müzik aletlerinden alırdım. saz, tambur değil tabii daha kompakt. bana o tarz bir hediye gelse çok sevinirdim.

türk kahvesi takımı, baharat, lokum,

70lik tekirdağ rakısı, ehl-i keyf ve rakı kadehi(istanbul temalı)

kuzey avrupalı kimselerse, kendilerinin ince belli çay bardağına ayrı bir ilgileri oluyor.

Peştamal olabilir havludan çok daha az yer tutuyor, seviyorlar ama hamam renklerinde olmasın.

Cem Özer(Mülayim)

2000 TL min

Otel hostele para vereceksen bence en azından gecelik ortalama 25 poundu falan gözden çıkar. Bu bile zaten 2'bini geçer kendi başına. Vizedir, uçaktır derken 6 bin tl harcarsın diyorum rahat.

bana göre, avrupa'nın diğer ülkelerinde 1 ayda minimum 6 bin tl harcanıyor, ada ve çevresi daha pahalı olduğu için 7 bin min diyorum.

1 ayda 7 farklı şehri gezmek için yola çıktım (şuan cardifften bildiriyorum :) )
1 ayda gecelik ortalama £18 pound a ayarlamışım (kaldığım hosteller genellikle 6 kişilik karma hostel)
national expressten biletlerimi aldım toplam £100 ü geçmedi
iskoçya veya irlanda değil rotam central uk,
1 ay içerisinde geleceksen belki yollarda kesişiriz

söylemeyi unuttum, günlük yemek olarak tescodan deal meal yapıyorum onunla birlikte ortalama £6 a yemek kahve vs günlük harcamam oluyor
alkolu dışardan alıp içmek ucuz ama bana keyifli gelmiyor pubta veya cafede içmek daha çok hoşuma gidiyor, en çok harcama da oraya gidiyor haberin olsun (keyfi bir durum yani, burayı kısıp baya tasarruf edebilirsin)

5 ve 9

6 kişi kurtarabilirsiniz

Uu çok eğlenceli, altı kişiyi yazacağıma kurtarmayacaklarımı yazayım. Din adamını, zekâ engelli kızı ve tecavüzcüyü kurtarmam. Diğerleri meslekleri ya da sağlıklı gen aktarabilme olasılıklarının biraz daha yüksek gözükmesiyle kurtuldu. Keresteciliği falan geçiniz, ihtiyaç durumunda edinilebilecek beceriler onlar.

3 tanesini kurtarmıyoruz yani.
O halde 4 kurtarmazdım. hastalık taşıyabilir.
6 kurtarmazdım. dinsiz bir gelecek harika olurdu.
9 kurtarmazdım. suç işlemiş birisinden kurtulmuş ve daha iyi nesillere yol açmış olurduk.

1,5 ve 6 dışındakileri kurtarırım. Sebebi o insanlarla insan ırkının devamını sağlamak istememem. diğerleriyle gayet güzel sağlarım.

Keresteciyi ve de hayat kadınını şundan dolayı kurtarırım, yeni dünyada, kerestecinin olması demek bomba atılmış ve yerleşimin olmayacağı bir yerde ağaçlardan yeni yaşam kurulması gerekliliği açısından iyi olur ayrıca bu suçu işlediğine dair kesin bir bilgi yok belki masum ve boş yere yatıyor içerde. mesela 1 de kesinlik var o kadın kötü biri., hayat kadını da neslin devamı açısından daha rahat yardımcı olabilir yeni gruba.

baya uzun yazıyodum ama kobuzchu kız tam dediklerimi kısaca yazmış ona +1 veriyorum kısaca

Zihinsel engelli kız, tecavüzcü ve eşcinsel hariç diğer altısını kurtarırım. Bana göre dünyanın yeniden dirilişi için bu üçüne gerek yok. Üstelik insanlığın genlerini de bozarlar.

5-6-9 hariç diğerleri

Bende kurtarmayacaklarımı yazayım.

1-tecavüzcü 2-hayat kadını

sonuncu da zorlandım ama seçersem engelli kız olurdu.

5-6-9 Kurtarmam gerisini kurtarırım.

1- Kötünün iyisi, ötenazi hakkında görüşlerim olumlu bence daha fazla yaygın ve yasal olmalı, insanlar çok acı çekiyor.
2- Sporcu iyidir.
3- Öğretmen en azından yüzmek de güzeldir bir zararı yok.
4- Dürüst olurlar, memlekete lazım.
5- Gelecek nesiller adına bir tehlike hemde cahil, verilen bilgiler ışığında bırakırdım bunu.
6- Evlerden ırak.
7- Can abim.
8- Eşcinsel bir insanın zararını hiç görmedim daha.
9- Neyini kurtarayım bunun.

2-3-4-5-6-8

ben bütün seçimimi "insan neslinin devamını sağlamak" amacı üzerine yapacağım.
bu yüzden yaş ve cinsiyeti belirtilmemiş iki seçeneği (2, 3) dışarıda bırakıyorum.

1, üreme çağında bir kadın. üstelik doktor.
4, mesleği önemsiz. kadın oluşu daha önemli.
5, birincil amaç neslin devamıysa "hazır" hamile, (bu tekrar hamile kalabileceği anlamına da geliyor) bir kadını dışarıda bırakamayız.
6, damızlık.
7, damızlık.
8. cinsel yöneliminden bağımsız olarak, sonuç itibariyle sperm üretebilen bir canlı. damızlık.

böylece kadın erkek dengesini nispeten sağlamış ve üreme potansiyelini epey arttırmış olduk.

4, 5, 9' u baştan elerdim. sağlıklı genlere ve psikolojik anlamda, her anlamda sağlıklı bir topluma ihtiyacımız var.

ihtiyacım kalmayınca 1 ve 6' nın icabına bakardım. 1' i rehabilite etmeye calısırdım, olmuyorsa hakikaten icabına bakardım. din adamının karakterine bağlı. eğer akıllı biriyse ve inancını kötü niyetli kullanmayacaksa durabilir.

gideri varsa 1 geriye kalanlar ölsün

Sana kendini iyi hissettirecekse tekrar oku tabii okumanın nesi kötü olacak.

Değil okumanın kötüsü olmaz.

hocam yanlış anlamazsan bu nasıl bir sorudur? her şeyi geçtim neden kötü olsun tekrar okumak? hayatı bu kadar iyi kötü ekseninde yaşamamanı tavsiye ediyorum. seriyi de oku yeniden.

üçer kez falan okudum sanırım tüm kitaplarını farklı farklı dönemlerde, hepsinden ayrı keyif aldım. ayrıca kitaptan fayda gözetilmemeli bence. oku gitsin

çok kötü bir şey. duymamış olayım

Ya ayni dusunce bende de oluyor. Simdi okunmus kitabi okumak yerine okunmamisi okusam zamanimi daha iyi degerlendirirmisim gibi geliyor. Buna ragmeb harry potter i ikinciye okudum gitti cok da keyif aldim. Oku bence.

Ben ilk kitabi 15 sene once okumustum, ondan beri tüm kitapları 3-5 kez okudum heralde. Artik bastan sona okumuyorum ama canim sikildiginda her kitabin sevdigim kisimlarini falan okuyorum, oku sen de nolucak. Cok keyiflidir.

ikinci yorumu yazıyorum am abi de şöyle düşün, 7 kitabı okuduktan sonra gelen kitap okuma isteğiyle başka okumadığın kitapları da okuyabilirsin mesela. 7 kitap tutsa tutsa max 1 ay tutar, sonrasında da diğer kitaplara geçersin

Oku <3

kitap okuma isteğimin kaybolduğu bir dönemde sözlükte epey bi sürükleyici kitap araştırmıştım. Şibumi yazılmıştı çokça, aldım okudum. İştahım yerine geldi.

Sen de yeni kitaptan dişine göre bulmaya cesaret edemiyorsan harry potter ı oku bence. Benim de canımı çektirdin hatta, okusam ortaokul yıllarıma dönerim kesin

tek giris tum schengen bolgesi icin gecerli.

Ryanair ile uçarsan pasaporta bakıyorlar ama resmi bir polis kontrolü yok.
Vizen bu bahsettiğin program için uygun.

tek giriş tüm schengen ülkelerini kapsar. bir kere girersin ve tekrar türkiyeye dönene kadar vize süren dahilinde tüm ülkelere geçiş yapabilirsin. ama kontrolde bir problem çıkarsa ülkeye almayabilirler ama çok düşük ihtimal.

Tam cevaplar gelmemiş yazayım dedim, hocam tek giriş demek schengen bölgesine bir kez girebilirsin, bölgeden çıktığın anda tekrar giremezsin demek. Belirtilen süre içinde schengen bölgesinde takılıp ülke değiştirebilirsin.

Schengen bölgesi = Schengen'e üye devletler.

amsterdam-paris uçağında çok büyük ihtimalle amsterdamda pasaport kontrolü olmaz ancak fransa'da ohal olduğu için fransa'ya girerken yine pasaport kontrolünden geçersiniz. Son üç ayda yaptığım bütün schengen içi uçuşlarda fransa'ya girerken pasaport kontrolünden geçtim.
Türk vatandaşı olduğunuz için de fransız polisi kalacak yer, nakit para, dönüş bileti gibi belgeler isteyebilir sizden. Bunlara hazırlıklı gidin, belgeleri gösterdikten sonra sorun yaşamazsınız.

midem kötü. uyuyamıyorum.

çalışıyordum, kafa dağıtmak için twitter'a bir de buraya bakıyorum. sorun cevapsız kalmasın diye cevaplıyorum.

abi her gece soruluyor bu soru galiba jsfjsk. her gece görüyorum çünkü.

şu an şanlı NHL'de play-off'lar oynanıyor. yılın bu döneminde maç kaçırmayı hiç sevmem, imkânım olduğu takdirde her maçı izlerim. şu dönem de buna gayet uygun. bu yüzden her gece 2'de kalkar, maçımı izlerim. dün pittsburgh-ottawa maçı için kafedeydim, şimdi de nashville-anaheim için geldim.

yurtta kalıyorum, internet bağlantısı stabil olmadığı gibi normalde de yeterince iyi değil. bu yüzden interlek kafeye geliyorum. iyi de oluyor. tost yiyip çay içiyorum. eğleniyorum bayağı. işli güçlü biri olursam eğer bir gün, bu zamanları çooook özleyeceğim.

Başım ağrıyor çok.

Batman'im de. İşe çağırdılar. Hay ben böyle şehrin.. Los angeles'a taşınıcam valla bu gidişle.

Çalışıyorum. Can sıkıntısından cevap yazıyorum.

hastanede çalıştım eve geldim . çok fazla canım sıkıldı hastanede eve geldim eğlenceli zevkli birşeyler yapmak istiyorum . ama bulamadım . bu yüzden keyifsizim. yatak girip uyumadım . oyalanacak birşeyler ararken duyurunu gördüm yazdım

Arkadaşlarla içiyoduk yeni gittiler bi duyuruya bakim dedim. Şimdi de yatıyorum, hadi iyi geceler.

ödevim var, biraz da buraya bakayım dedim, cevap vermiş olmak için.

dersteyim can sikintisi bir bakayim dedim. bi yandan viskimi yudumluyorum. 10dk sonrada sunumum var.

Uyuyordum bu yüzden yazamadım.

Çünkü çalışıyorum, uyumamam lazım. Gece at gibi uyudum zaten ofiste niye uyuyayım asdfgh

uyku zamanı olanlar için iyidir ama benim uykuya zamanım yok.

geçen yaz gittim, güzel yer fakat birkaç saat içinse vize almaya değmez, kotor-budva gibi yerler buna benzer yerler. oraları gez yeterli.

Değmez.

Dubrovnik'i geçtim, herhangi bir ülkede 1-2 saatlik gezi için vize almam.

bi kere arkadaşınıza haber vermeden evin kapısını çilingirle açmak çok yanlış olur. şu an en mantıklı hareket evi iyice didik didik ettikten sonra hala bulamıyorsanız çift ile iletişime geçmek.

açar, sorgulamıyorlar ki.
biz kapıda kalmıştık çilingir geldi açtı ve sorgulamadı.

arkadaşlarının ailesinde yedek anahtar falan varsa ya da başka birinde ona ulaşmaya çalış ama başka çare yoksa.. ben aynı durumda olsam çilingirle açtırıp balayındayken kafamı bulandırmamanı isterdim :)

Ben olsam ararım, sonuçta kedinin başına bişey gelse yada çilingirle açtırdıktan sonra durum böyle böyleydi ahanda buda yeni anahtarınız dersen daha sıkıntı olabilir

bence attığınız çöpü gidip kontrol edin, her yere bakın. hala bulamıyorsanız çift ile iletişime geçip çözüm arayın. tamam balayındalar ama kendilerini o kadar da rahatsız hissettirecek bir durum yok bence, arayın.

@bb sinirden gülüyorum valla. kusura bakma dün geceden beri kara kara düşünüyorum.

açıkçası balayına gitmişliğim yok ama 2 kedim var ve gerdek gecesinde bile olsam aranmak isterdim böyle bir durumda :)

bence çilingirin kesinlikle sorgusuz sualsiz açacağı kesinse arkadaşını ara, durumu anlat, çözüm olarak da çilingiri çağıracağını ve halledecğini söyle. eve girince de kedinin keyifli bir fotoğrafını çekip gönderirsen herkes mutlu olur.

arkadaşa haber verdim, çilingirler olayı anlattığımda kapıyı açmaya yanaşmadı. sonra bi şekilde açtırdık. kedi gayet sağlıklı, içerde en az 1 ay yetecek maması varmış fakat sevgiye ihtiyacı varmış biraz. oynadık, sevdik biraz. suyunu tazeledik.

evet isviçre izlanda ve norveç schengen'e dahildir. norveçten şengen alacaksınız yeter o

norveç schengen üyesi diye biliyorum. bu durumda sadece norveç'ten schengen almak yeterli olacaktır.

Ab üyesi olmasa da serbest dolaşıma dahiller. Ben almanya vizesiyle isveç norveç vs gezdim. zaten başvuru esnasında schengen formu dolduracaksınız.

başvuru sırasında diğer ülkeleri belirtmeyi unutmayın, tek girişlik verir dingiller patlarsınız aman diyeyim.

4 gün önce norveç vizesi aldım. ancak özel bir durum var, eğer istanbul'dan başvurcaksanız vizeye, norveç'in istanbul'da elçiliği bulunmadığından dolayı orange vize aracılığıyla macaristan konsolosluğuna başvuruyorsunuz. (norveç'in macaristan ile anlaşması var) ve size macaristan schengen vizesi veriyorlar, onunla da dilediğiniz schengen ülkelerine gidebilirsiniz zaten.

tek girişli olsa da sorun olmaz. sonuçta schengen'den çıkmıyorsun. duration of stay kısmı önemli.

@liriamer

tek girişten kasıt, o vizeyle giriş yapmış olduğun schengen alanından bir kez çıkarsan bir kez daha giremezsin demektir. yani schengen alanından çıkmadan gidebildiğin kadar ülkeye "tek girişli vize" ile gidebilirsin.

bir de multiple var.. onda oldu da schengen alanından çıkman gerekiyor ya da diyelim ki bir tur ayarladınız, bu tur içerisinde schengen üye olmayan ülkeler de var, bu sefer bu vizeye başvuruyorsun. schengen alanına ilk girdiniz, sonra çıkış yapıp başka bir ülkeye geçtiniz.. bilahare tekrar schengen alanına döndünüz, doğal olarak pasaport kontrolüne tabi oalcaksınız. bu çok girişli vize işte tam burada işe yarıyor.

:D Çok iyiymiş. Vaktiniz varsa YouTube'dan eğitim videolarını hızlıca bi izleyin. En azından kafanızda bir anlatım hikayesi oluşturursunuz.

Aynen bu şekilde onlara durumu izah et. Birkaç photoshop bilen üstad ile konuştuğunu ve ders vermek için biraz beklemen gerektiğini söylediklerini falan ilet. Öyle birkaç günde YouTube'dan olmaz o iş, söyleyeyim.

@bir kediyim, ben de açıkçası gelecek olan kitlenin biraz bilmiyor olmasına güveniyorum ama öyle mi diyosun?

asdgdds lütfen bunu silmeyin, ilerde açıp açıp bakarım.

soruna gelecek olursak ne kadar zamanınız var?

sfdgfss

@naru, yaklaşık 1.5 ay.

saygın bir üniversite, vasatın üzerinde soru sorabilecek öğrenciler anlamına gelir.
riske girmeye gerek yok.doğruyu söyleyebilirsin.samimiyet ve dürüstlük durumu rahatlatır.bize anlattığın gibi istekli olduğunu da eklersen belki diğer konu için çağırırlar.

@vasatov, kitle avrupa'nın her yerinden ve çok bilgileri yok sanırım.(ya da umarım mı diyim daha dogru :D )

boş zamanınız varsa 1.5 ay gayet iyi derecede öğrenilebilecek bir süre. bence bunu kişisel bir challenge gibi düşünün ve ayrıca 1 buçuk ayda öğrenip gidip bir de rusya'da eğitim verirseniz kolunuza altın bir bilezik daha takmış olursunuz. o yüzden bence saygın bir üniversiteye kuzenim yazmış demektense öğrenmeyi deneyin.

sevgilerle.

@naru, geliştirmek için bugünden başladım ama ne bileyim, daha yeni geliştireceğim konuyu farklı bir yerde farklı insanlara anlatmak biraz riskli geliyor. ama dediğin doğru getirileri büyük olabilir, ugrasayım da diyorum aslında.

önce proglama dersi veriyosun. sonra sıra fotoşop dersine geldiğinde 1 litre votkayla komaya giriyosun. hastane mastane derken arada kaynar.

ya da ispanyola pasla sen fotoşopu.

@zirrealist, ahaha okurken avrupa yakasını izler gibiydim hocam :)

Yeterli süre photoshop ile yatıp kalkarsan halledersin bilen birisini bul

Git, orada kursun hemen öncesi rahatsızlanmış (zehirlenme, bayılma, tansiyon) vb numarası yap.
Günler kendine kalır böylece, hem de özrün olur.