böyle bir entry hiç olmadı ki

Hayır. favori entry'leri listende öyle bir entry görünmez.

Mesleğinle alakalı hiçbir tecrüben yoksa ya da çok az tecrüben varsa, bu alakasız tecrübeleri çok kısa bir şekilde (tarih/süre, şirket, pozisyon sadece) yazabilirsin.

Dernek olarak verdiğin iki örnek gibi şeyleri yazabilirsin, gayet güzel. Bunlar politik duruş da değil bence. Politik duruş derken Türkiye Komünist Partisi Üyesi vs yazacağını zannettim ki onlar belki sakıncalı olabilir.

www.technorms.com

bunlar var da bilmiyorum windowstaki gibi her şey olabilir mi bir anda. Ayrı ayrı olacaktır büyük ihrtimalle. Uygulamaları tek tek, mesajları, takvimi.

Evet zaten en mantıklı açıklama da o. Ama benimle alakalı bir durum da olabilir, bu sebeple sormam kötü karşılanır mı karşılanmaz mı? Eğer eksik bir yönüm varsa tamamlamak istemem de en doğal hakkım bence. Sonuçta iyi niyet çerçevesinde sormayı istiyorum. İstemezlerse tabi ki cevap vermezler.

düz bir cevap verirler fakat sorabilirsin sakıncası yok. "farkli adayin su anda sizden daha uygun oldugunu gorduk" tarzi politik bir cevabi vardir bunun.

yine de 10 başvurudan 2'sine çağrılmaya alış. yani reddedilmeye alış. bazen seçim yapan algoritmayı bile geçemeyeceksin.

"Sana ne?" olur mu, adam bizzat kendini geliştirmek amaçlı öğrenmek istiyor olabilir.

Sebep sorulması normalde pek rastlanmayan bir şey ama sorabilirsin bence. Kibar bir dille ve çok uzatmadan, salt eksiklerini öğrenmek amacıyla olduğunu ve sakıncası varsa cevaplayamayabileceklerini belirterek sor. İK'cı değilim, iş hayatında senden çok daha eski de değilim, ancak benim düşüncem böyle.

Not: Muhtemelen sadece "Bize daha uygun olduğunu düşündüğümüz bir adayda karar kıldık" diyecekler ama sormaktan bir şey kaybetmezsin.

@Lorik Cana;

Keşke 10'da 2 olsa :) O oranı bile yakalamak güç. Kimilerine göre Türkiye'nin en iyi üniversitelerinin birinden mezun olmuş olmak çoğu zaman çok da etki etmiyor. Hem master yapıyor olmam hem de askerliğimi yapmamış olmam zaten başlı başına başvurularımın %50'sini havaya uçuruyor. Gerçi zaten 1,5 senedir çalışıyorum halen de çalışıyorum. Ama daha iyisini aramaktan kim ölmüş.

10'da 2 iyimser bir tahmindir evet. ama önemli olan amansızca aramak. iyi bir üniversite asıl işe girdikten sonra faydasını, farkını gösterecek. onun dışında referans şu bu...birçok etkeni var kabul edilmemenin. hatta bir piyasa araştırmasının bile parçası olmuş olabilirsin. yani kabul edilmeyeceğin veya olmayan bir pozisyon için - hatta birinin seçildiği bir pozisyon - için.

alışmak lazım bunlara. yılmadan hep daha iyisine odaklan.

soruna tekrar gerı donmek gerekirse, elbette sorabilirsin fakat açık veya çok yardımcı bir cevap bekleme.

askerliğini yapmadıysan hiç sorma adamlara, başka sebebi olsa da askerlik diyip geçerler, ayrıntıya inmezler. askerlik yaptıktan sonra iş görüşmesine çağırılma oranı %500 falan artıyor bu arada, şirketler bayaa kafaya takıyor bu askerliği.

Sor gitsin zaten işi almamışsın kaybedecek bir şeyin yok. Herkes merak eder böyle şeyleri.

Kardeşim sen milletin tırı-vırı geyiğini dinleme.
Muhtemelen sana IK bölümünden geldi o cevap değil mi?
Eğer o görüştüğün IK'cı ise maili atan "gayet kibar" bir mail ile geri dön ve aynen burada yazdığın gibi "eksik yanlarım neler onları öğrenmek amaçlı soruyorum ki, kişisel gelişimime katkıda bulunsun" gibibir detayla rica et.
Adam gibi cevap verirlerse ne ala, koy cebine +1 olarak, yok vermezlerse hiç görüşmemiş kabul et kendini onlarla. Bu işin doğrusu bu olur eğer çok istiyorsan.
Başarılar.
Not:Muhtemelen askerlik, askerliği gözardı ettilerse bile +1 olarak başka daha iyi bir adayı seçtiler seni eleyerek.

Bence sorun. Nazik bir şekilde tabii. "Eksikliklerimi görebilmem adına olumsuz geri dönüşünüzün sebeplerini öğrenabilir miyim acaba ?" tarzında bir şeyler sorabilirsiniz.

Ben bu şekilde attığım bir mail sonrasında olumsuz geri dönüş aldığım işe alınmıştım.

bu sorunun gerçekten de "senden daha iyisini bulduk"tan farklı bir cevabı olacağını sanmam. eksiklerini kendin saymışsın, seni bağlayan şeyler var. bence sormana gerek yok.

Bildiğim kadarıyla başka bir ülkenin ŞL kontenjanı artmış oluyor. Almanya'dan yine 4 gider, diğer finalist gitmez.

Biliyorsun ŞL'yi kazanan da direk gidiyor. 2012'de Chelsea ŞL'yi kazandığında ligde 6. gelmişti. Normalde İngiltere'de 4. gelen de ŞL'ye gidiyor. Ancak o yıl Tottenham ligi 4. bitirmesine rağmen ŞL'ye gidemedi. Neden? Çünkü o ülkeden en fazla 4 takım gidebilirdi. Chelsea ŞL'yi kazanarak gittiğine göre, lig sıralamasından toplam 3 takım gidebildi. Eğer Chelsea ligi ilk 4 içinde bitirseydi yine İngiltere'den bir beşinci takım gitmeyecekti ŞL'ye. Burada da o hesap var.

Yani tam olarak kim gidiyor bilemiyorum (ülke puanlarına göre değişiyor) ama senin esas merak ettiğin "Şampiyon olan takım ligdeki sıralamasıyla da direk gidebiliyorsa, o zaman diğer finalist mi gider ŞL'ye?" sorusunun cevabı "Hayır" oluyor.

@acsr777, dediğin gibi bir durumda final oynayan takım gitmiyor. öyle olmuyor. onun yerine diğer ülkelerden bi takım gidiyor işte.(ülke puanına göre belirleniyor)


@long live rock n roll,

2005 senesinde liverpool şl kupasını kazandığında kendi liginde ilk 4e girememişti. bir sonraki sene şl'ye ingiltere'den ilk 3 takım doğrudan katıldı, 4. olan takım play-off veya 3. ön elemeden katıldı ve liverpool ise ilk turdan katıldı (3 ay önce kupa kaldıran takım, köy takımlarıyla falan oynamıştı)

yani demem o ki, 5 takımın da şl'ye katıldığı günler oldu.

çok benzer bir şeyi bir arkadaşım yaşadı. evliliğe 3 ay kala mı ne ayrıldılar. seninki de ayrılma döneminde kardeş. öyle ilişki mi olur amk. emin ol kadın tarafı asssla unutmaz, biri seni aldatmasına izin verdiyse %99 ya kendi de aldatır ya da aldatmıştır zaten. öyle bi saçmalık mı olur lan.

kızdan ayrıl. keyfine bak. 2-3 sene sonra tekrar ararsın.

4 Yıldır birlikteliğiniz varmış. Çok geç olmadan ona sevgini,sevginizi hatırlat ona. Evlen onunla,benim gibi olma!

o da gençliğini seninle harcadı bence o da baskalarıyla sevişsin. yazık değil mi ona da

@cigerdelen +1

yine de hakkını vereyim nicki'nin hakkını veriyorsun. bu duyuru milletinin harbi sağlam saf tipler olduguna inanmaya basladım, üst üste hikayeleri bindirmene rağmen ruhları duymuyor saftiriklerin :P

cevaba gelirsek: yardır pampa. hatta bence geçen sansanyon yaratan hikayendeki yer alan konserdeki kız arkadaşının kardeşini de çağır tam olsun :D

mal çok burada.

grup yapın lan

kankiler troll olmayabilir. ben böyle bi çift tanıyorum mesela bizzat. kız aldatabilirsin falan demiş. gerçi 8 sene nasıl seks yapmadan geçirdiler anlamamıştım. sürtünmeden alev alınır ya.

Saka misiniz yahu? O da seni aldatsin; karsilikli anlasin.

Tum ömrümü bir kizla harcamak istemiyorum demis bir de ya; ayril o zaman, silah zoruyla mi tutuyorlar?

Bazen cidden cok mide bulandirici oluyorsunuz.

Ne sis yansin ne kebap.oh ne ala,sonra sevgilimle kaldigimiz yerden devam edelim diye cok beklersin.

Sen soylemeyince o anlamicak mi zannediyorsun?her defasinda kani cekilip aci cekicek ve sana olan guvenini yitirince kaldiginiz yerden devam eder mi sence?

Yol yakinken ayrilin,yasa hayatini.ama o kizin canini yakma.

"bu hafta sonu kaldırabildiğim ilk hatunla çılgınlarca sevişeceğim muhtemelen"

yav ne hafta sonunu bekliyorsun. 4 gün var daha. o kadar beklenir mi? çık şimdi dışarı tam saati. çılgınlar gibi seviş dostum.

benim vereceğim akıl bu. her akşam birisiyle seviş. hiç zamanını boşa harcama. hatta 3-5 ne bulursan seviş.

bence kızdan ayrıl. sonra hiç bi kızla birlikte olama. kaldırmaya çalıstıklarını eline yüzüne bulastır. evde ağlayarak osbir çekkkk

kız arkadaşın da başkasıyla olsun? sen gençliğini yaşamadın madem o yaşadı mı? olaya böyle bakacaksak o da takılsın sen göz yum.

Öncelikle vazgeçtiğini, başkasıyla yatmayacağını kesinlikle söyle. Aklının biraz çelindiğini ancak asla böyle bir şey yapmayacağını, bu gençliğini ona adamanın ilişkiyi daha da güzel yaptığını söyle, ikna et. Kızcağızın kafasını yemesine izin verme yani. Hem onu aldatmayacağını bilsin, hem de bu konuda mutsuz olmadığını düşünsün.

Yukarıdakileri yaptıktan sonra istediğini yap. İstersen git aldat ama asla söyleme, çaktırma, şüphelenmesin. Tabii vicdan azabı çekip ileride ona söylemeyeceğinden eminsen yap. Aksi takdirde yapma.

E kardeşiyle aldatmıştın ne oldu o iş :))

Benzer bir dialogu yaşamışlığım var, troll olmama ihtimalin var bence. Sana basit bir algoritma öneriyorum: Kız arkadaşının da aynı şeyi yapmasını kabul edebilirsen yapabilirsin de. Ha o ilişki bir daha iflah olmaz demedi deme.
Evet başkalarıyla takılmamış olabilirsin, evet başkalarıyla beraber olunabilir ama başkalarıyla takılınca da bir bok olmuyor. Hatta absürd şeyler yaşayıp kendinden tiksinme ihtimalin artıyor. O ballandırarak anlatanların aslında abarttığını söylememe gerek yok sanırım. Bi' erkek gelip de bu söylediğimi onaylar mı bilmiyorum ama erkeklerin sadece ellerini tuttukları kızla ilgili 50 shades of gray yazdıklarına şahit olmuşluğum var.

Ayrıl Coco

ayrıl cingılbört

izin verdiyse aldat. niye soruyorsun ki?

aynı durumu eşimle yaşadık üniversitenin son yılında.bende git ne yaparsan yap dedim.eğer yaparsa ayrılacaktım planım buydu.izin vermiş gibi yaptım.vazgeçti.kız seni deniyor bence.

hayır gençliğini harcamak tek bir kadına adamak ne demek acaba? ben bunu anlayamıyorum. sevgi, saygı, dürüstlük, güven nedir? bu kelimelerin içi evli olunca mı dolacak gibi bir algı oluşuyor genç nesilde? çok yanlış düşüncelerdesiniz gençler. yoksa ben mi çok geri kafalıyım bilemiyorum...

olmaz olsun öyle ilişki, yerin dibine batsın.

ikiniz de sevmiyorsunuz birbirinizi. birbirinizi kafesleyin.

nurbanu sultan, kadının çirkin olmasıyla ne alakası var? evlenen her kadına çirkindir herhalde diyorsun bir kompleksin mi var acaba? senden güzel olabilirler, sakin olmalısın ona buna çirkin demeden önce.

o eski trollerden eser yok şimdi . yaş 16 falan heralde.

birbirlerini enerjilerinden tanıyorlar. zaten bi bakışta anlar hale geliyorlar.
ama sormak istediğin, biri eşcinsel olan ama diğeri olmayan bir çift ise bilmiyorum.
(yani eşcinsel, diğer kişiden hoşlandı ama nasıl açılır bilmiyorum)

Escinsel bir kisinin escinsel olmayan ama hoslandigi birine (escinsel olup olmadigini bilmeyen diyelim) acilmasindan mi bahsediyosun? Anlamadim soruyu.

Güzel soru, elbette ki kimsenin alından eşcinsel yazmıyor ve bu yüzden de işte mesela yolda yürürken of çok beğendim bunu da tanışalım gibi birşey olmuyor. Hele ki teknolojinin gelişmesiyle birçok sorun ortadan kalkmış durumda.

Yollardan en çok kullanılanı Grindr, Hornet vs. gibi coğrafi konumlandırma üzerinden sizden en yakından uzağa doğru etrafınızda bu uygulamayı kullanan eşcinselleri gösteren akıllı telefon uygulamaları. Bunlardan en popüler olanı Hornet.

Planetromeo / Gayromeo gibi internet sitelerinde de tanışma imkanı mevcut ancak akıllı telefonların çıkmasıyla web siteleri eski popülaritesini yitirdi.

Üçüncü olarak İstanbul, Ankara, İzmir gibi yerlerde varolan gey mekanlar sayesinde eşcinsel birbirlerini bulabiliyorlar, tanışabiliyorlar.

Tekonolojinin ve gey mekanların olmadığı dönemlere gidecek olursak da iki yöntem söz konusuydu, hala bu yöntemler geçerli bu arada.

İlki çark ya da cruising çıkmak dediğimiz bir yöntem, İstanbul'da Gezi Parkı, Maçka Parkı, Ankara'da Altın Park, Gençlik Parkı, Bursa'da Ulu Camii önü gibi yerlerde eşcinsellerin gezip, kendi gey radarlarını açtıkları bir bulma söz konusu olabiliyor. Gey radarı deyince, şöyle bir durum söz konusu eşcinseller birbirini genelde bakışlarından bile anlayabiliyorlar.

İkincisiyse ortak arkadaşların, arkadaş ortamında tanıştırması sonucu olan.

Umarım açıklayıcı olmuştur.

%99 birbirlerini internetten buluyorlar ya da eşcinsel ortamından, birbirinin eşcinsel olduğunu bilerek birbirleriyle flörtleşiyorlar. Yine eşcinsel barlar vs var.

Bundan 20 yıl öncesinin bağnaz bölgelerinde olay nasıl ilerliyordu bilmiyorum. Muhtemelen herkesi şöyle bir yoklayıp mesaj aldıklarına açılıyorlardı. Bunun sayısı çok az olacağı için de bulduğu kişiyle uzun süre devam ediyorlardı herhalde.

çok yakınımda olan birisine kız arkadaşı eşcinsel ilişki teklif etmişti. şok geçirdiğini biliyorum çünkü gelip bana anlattı durumu. işin garip tarafı kızın erkek sevgilisi de vardı yani, eşcinsel olduğunu da bilmiyordu kimse.

koptular sonra, daha görüşmediler hiç diye biliyorum.

Şimdiye kadar 3-4 arkadaşımdan böyle bir (açılma değil de) hareket gördüm. Lezbiyen olmadığım için kusura bakma ben denemek istemiyorum dedim geçtim. Uzatan çıkmadı hiç, arkadaşlığımız da aynen devam etti (çok yakın değildik zaten). Aynı şekilde ben de kimseye anlatmayı düşünmedim. Birincisi, milletin seks hayatı kimi ilgilendirir? Ikincisi, eşcinsel olmak neden haber değeri taşısın? Neden dalga konusu olsun? Herkes işine bakınca bir sorun çıkmıyor. Ve onlar da bu şekilde düşünen insanlarla takılıyorlardır sadece diye düşünüyorum.

(bkz: gaydar)

duyuruda bazen karşı tarafa teklif etme soruları oluyor. 7 kere teklif ettim reddetti, sizce devam etmeli miyim, ya da twitterdan reddetti, facebooktan sildi ama ben evinin bacasından girip tekrar teklif ettim, niye kızdı anlamadım tarzında teklifler olmadıkça kimse kimseye kızıp agresifleşmez sanırım.

bir de sana yakın gelmeyen, o frekansı vermeyen birisine gidip böyle bir şey teklif etmezsin. pişşş etmeyin. yoksa ettiniz mi?

geçmedi.

gece çalışmam lazım. ayrıca beyaz futbol izlemek istiyorum. ama sabah dersim de çok erken. o yüzden 23-08 arasında beyaz futbol ve iş maratonu yapçam, sonra da derse gitçem. bunu yaparken ölmeyeyim diye de gün boyu uyudum. pazar günüm böyle uyuyarak geçiyor hep.

tüm gün meteoroloji çalıştım. sıkıcı geçti.

Ayaklarim agriyo. Tum gun ayaktaydim. hem moral acisindan hem fiziksel olarak berbat gecti. bir de kafamda bi plan var o baya mesgul etti. Eger olmazsa köprüye cikmis diye haberimi duyarsiniz.

Bok gibi gecti afedersin.

- Mütevazi bir kahvaltı.
- Bali masajı, sauna, buhar odası, havuz, jakuzi ile geçen muazzam rahatlatıcı 3 saat.
- Nadiren yediğim enfes anne yemekleri.
- Liverpool'umun çok değerli bir 3 puan alışını izlemek.
- Gelecek ayki İspanya seyahatimin şehirler arası otobüs biletlerini satın almaca.

Benim için çok güzel bir gündü.

Kahvaltıdan sonra gittim spor yaptım, oradan yeğenlerimi görmeye gittim, kızlarla eğlenceli vakit geçirirken hayatın güzel kısmındaydım, eve gelip sıkıntılarımla başbaşa kalınca yine, az önce gördüğüm bir duyurudaki çocuk gibi "bu hayata gelmeyi ben istemedim" dedim kendi kendime. Şimdi de sorunları yastığa gömme zamanı.

sabah 11 den beri bilgisayar başında oturup tezim için bulguları yazarken eksik bir şey kalmasın diye veri düzenlemesi yaptım. hala bitmedi, öyle kolay kolay da bitmeyecek.

kısaca çok sıkıcı geçti.

dün hiç uyumamıştım. bugün sabah 11'de yatıp gece 12'de kalktım.

güzel geçti yani.

Kiraathane gorunumunde ama bu sehrin en ilginc insanlarinin demirbas oldugu pis mekanimiza gittik 1yil aradan sonra.
Hala tuhaf, hala merak uyandirici , hala soguk, hala pis. Dumandan 3m otesi gorunmuyor, duman da 3 saat sonra kafa yapiyor, arada acip havalandiriyorlar.
herkes dayiyihla tokalasip icazet aliyor, sohbete gelmisiz gibi hu allah zikri geliyor derinden ama yan masada kicimizin dondugu sogukta nerdeyse ciplak bi ablanin kahkahasi falan

Oyle

çalıştım, gecede çalışacağım yarında, bi hafta böyle. bu arada ayrı bi duyuru açmak yerine gönül işleriyle alakalı bir sorum olucak, tercihen bir hanım beni yeşillendirirse mesut olurum.

sabah kalktık güzel bir kahvaltı yaptık evde. sonra dışarı çıktık kartal sahile gittik. biraz takıldık oralarda sonra eve geldik vedat beşiktaş maçını izledi ben dizi falan izledim. şimdi de last of us oynuyor ben de onu izliyorum

bence güzeldi. en iyi erkek için ideal ama en iyi film olamaz.

Kiz yoldan gecen birinin kafasina tukurdu ya? Heh en cok onu sevdim. Guzel film ama ole hayran olunabilecek kadar degil bence.

arkadaşımla otutup izleyelim şunu dedik. yarısında kapattık. çok sıkıcı geldi bize. yani tamam değişik bişeyler falan denemişler sanırım ama yoruyor hani. merak da etmedim açıkçası. normalde boktan da olsa filmleri bitiririm, en kötü sardıra sardıra sonuna bakarım. onu bile yapmadım daha sonra.

yarısında kapattık arkadaşla izliyordum. arkadaş "senin getireceğin filmi.." dedi. ben de sözlükte çok övdüler hatta birdman batman iğneleme falanmış vs vs. bir şeyler dedim okuduğum entrylere dayanarak. sonra fargo açtık.

Tiyatro ile hasbihal olmuş insanlar için ayrı bir önemi olan filmdir. Muhtemelen oscar ile ilgili seçimi yapan insanların da buradan gelen geçmişleri olduğu için kendi benliklerini görüp ön plana çıkarmışlardır.
Onların gözüyle hikayeye girip "birdman" ile empati kurarsanız 10 numara film. Aksiyon bekleyerek kimse izlememiştir heralde ?
Benim notum 7.

10 dk izledim, media player'i kapattım, hard diskten sildim.
movie murder here-

çekim tekniği, benim için oldukça sürekleyici ve dinamikti. montajlayarak plan sekans etkisi vermeleri gün geçişleri yenilikçiydi. bence bundan daha sonra farklı yönetmenler de etkilenecektir.
senaryosu, tam olarak oyuncu olma çabasını anlatıyordu. hollywood- broadway çekişmesi, bizde saha çok dizi,sinema-tiyatro oyunculuğunu düşünün, hep soruyorlar ya magazinde vs. :) tiyatronun tek ve geri dönülemez olmasını daha gerçekçi bulan bir taraf var ve edwardcıgımın kalkık penisi :) de bu duruma muhteşem uyuyordu. bir yandan hayatında en iyi işini daha genç yaşlarda yapıyor aktorler düşünsene 30nda muhtesem bi 5 yıl geçirdin. bi otuz yıl daha yaşa kötü hissedersin herhalde. bir sürü oyuncu da öyle çok azı her yaşında aktif olarak sektörün içinde. klasik parıltılı holywood hayatına bakma durumu :).
müzikleri güzeldi yan karakterler daşaklıydı. bir de benim özel olarak sevdiğim bir şey var. fantastik olmayan filmlere görsel efektli fantastik ögeler eklenmesi.

- Çekim tekniği mükemmeldi bir kere; filmin %90'ı tek sahne 'gibi' idi.
- Diyaloglar, karakterlerin 'kişilikleri' harikaydı.
- Michael Keaton/Batman/çöküş mesajları güzeldi.
- Edward Norton <3

10 üzerinden 10 puan verdiğim, son 14 yıl içerisinde çekilmiş tek film. 10 üzerinden 10 puan verdiğim toplam 7 film var.

Cekim teknikleri cok güzeldi +1, tum filmi tek sahne gibi izlemek baya keyifliydi.

Karakterlerin isleyisleri de güzeldi. ben izlerken sikilmadim zevkle izledim ama mükemmel filmdi de diyemiyorum, guzel filmdi diyorum. Bir seyler eksik gibiydi sanki.

sevemedim. eğer oskarı alırsa son yıllarda the hurt locker ve slumdog millionaire'den sonra ödülü hak etmeyen 3. film olacak benim gözümde. çok abartıldı.

güzeldi. ama sıkıcıydı. değişikti biraz. başyapıt değil. mesajlar vardı falan.

Gayet güzel ve akiciydi. Piyasada genelde vur kır, uzaya çık ,.dram olsun öldürsun tarzı filmler olduğundan ve bu filmin de içi doluca olduğundan çokça tuttu gibi

Özellikle yönetmen tercihleriyle çok iyi hale gelmiş bence film. Geçişler, müzik derken kesintisiz izlenebilecek bir ritmi var filmin. Birinci kişi gözünden çekilen ve koridarda geçen geçiş planları da oradaymış hissiyatını katıyor filme. Zaten tiyatronun samimiyetini, insancıl doğallığını sinema ile birleştirmiş. çok da güzel yapmış. Bu seneki oscar adaylarından benim izlediklerim arasında grand budapest hotel'le birlikte en orjinal filmdi diyebilirim.

fena değildi ama havada kalan bölümler vardı, iki kadının öpüşmesi vs. gibi. muhteşem değildi, oscar alacak kadar değildi. inarritu'nun çok daha iyi filmleri mevcut.

Egosu yüksek bir erkeğim. Zekasını benimle yarıştıramayacak kadın, manipüle edilebilir kadın hiçbi zaman uzun süreli ve ciddiyetli ilgi alanıma girmez. İlk sıraladıklarının hepsini aynı kadında bulsam başımın tacı yaparım, karşı çıksın bana ya.

alter ego +1

birincisi tabi. sen de onu istiyorsun belli. diğerini tanıtırken gömmüşsün resmen.

İki diyene mal gözüyle bakılacak. Bence saçma bi anket, bu ikisinden birini seçmek çok yanıltıcı olur.
Aslında bunları demeye geldim de format yerini bulsun bari cevap vereyim. 1 diyorum.

memeleri büyük olanı seçerdim.

birincisini seçerim. ben çok akıllıyım sanki arıza olsun nolcak.

ikincisi abi, net,
12 yıllık evliliğin üzerine yazıyorum bunu

önce birinciyi seçersin, sonra arıza kadınla uğraşmanın hiç bir şeye benzemediğini hayatının içine sıçtığının farkına varır, biraz huzur arıyorum deyip ikinciyle mutlu olursun.

Arıza kadınla ugrasmayan icin elbette 1 daha iyi.

Ugrasansa nolursa olsun 2 der

bu arada şaka maka, kadınların güzellikleri eşitse tabii ki 2'nciyi seçerim. yine de dediğim gibi, memeler de önemli bu seçimde.

birincilerden çok çektim. ikincisi de beni bulmuyor.

ikincisi eğer koyun değilse

illa ikisinden birini seçmem gerekiyorsa konuşurken keyif aldığım, yanında rahat olduğum ve tensel çekim hissettiğimi seçerdim. birinin özellikleri değil bana ne hissettirdiği önemlidir. öyle olmasaydı her güzel zeki hoşsohbet eğitimli vs kadınla mutlu olurduk.

1. yi seçerdim.

Sessiz olandan korkacan aga.

Birincisi daha çirkin olsa bile tercih ederim.

eğer eşit güzellik söz konusuysa 2. seçerim.

1. kafam girsin, baska bir ana babanın sidikli kaprisli prensesinin oyunlarını çekmeye gelmiyoruz bu dünyaya.

istisnai durumlar hariç 25 yaş ve altı 1, 25+ 2. kadını tercih eder. 1 ve 2 diye tercihte bulunmuş arkadaşlar yaşlarını söylerse sağlamasını yapmış oluruz :)

@olurnedenolmasın bu tezine ben de katılıyorum ve artırıyorum 30 üstü diyerekten. uzaktan bakınca eğlenceli görünüyor herhalde benle atışsın itiraz etsin filan yok barışma seksi yapalım diye. akıllı adam geç de olsa yolu bulur 2. seçeneği seçerek. tabi her zaman 2. seneçek seçilemiyor.

2.

Ben kaos arasaydım hindistan'da minibüs şoförü olurdum.

hangisinin elleri/ayakları daha bakımlı ve güzelse onu seçerim.

tabiki 2. olan.

Birinciyi seçip sonradan pişman olurdum.

1.nin derdi tasası çekilecek gibi durmuyor. gideri varsa her türlü 2 kazanır. kafada saç kalmaz yoksa.

egosu yüksek biriyim, bundan rahatsız dahi olmayacak kadar. 1'den biraz darlandığım için eskiden olsa 2 derdim. ama bu 2 tanımına az çok uyan biriyle ilişkim oldu. 1 ay sonra hayatım boyunca bu 2'yle bir daha birlikte olmamaya yemin ettim:) egosu yüksek ve bu tanımdaki 2. kişinin birlikteliğinde, 2 resmen özsaygısını yitirtecek hareketler yapıyor. bu kadar uyumlu olmak gereksiz. çekiciliğini yitiriyor. isterse dünyanın en iyi insanı olsun, çekiciliğini yitiren biriyle sevgili olamazsın. bence ilişkide "challenge" dediğimiz şeyin olması şart. ister zeka, ister kültür olarak. benden daha az zekaya sahip olduğunu düşündüğüm birini çekici bulmamın imkanı yok. manipüle ederim

uzun vadede sessiz
kısa vadede sesli

2.side olur

ikincisini evimin hanımı, güzel yemekler yapan mutlu aile saadeti hesabı
diğeriyle de gönül eğlendiririm

İkinci tabii ki.

İlki her fırsatta diğer kadınlara benzemeyen, asi bir kadın olduğunu ispat etmek için antin kuntin hareketler yapacak bir emek kaybı.

1lerden canım yandıktan sonra 2leri tercih ediyorum. Ortası daha iyi aslında.

kısmet.

Zor.

olabilir mi böyle bir şey, olsun çünkü.

Üst biter.

hadi inş.

spor yap.

Bence bi sakincasi yok

şansı %50, ya olur ya olmaz

nasıl %50?

işe alırken zar mı atılıyor? :)

adam belki loser her iş başvurusundan red yiyor, belki de king of hell, attığını vuruyor?

sonuçta ya kabul edilcek ya red edilcek,ya olcak ya olmıycak.

Surecimiz devam ediyor

kabasını alacam derken kafasını almazsa alırlar

uyu geçer.

ise alindi (:

evet

Evet ayıb olur.

kravatsız görüşmeye gidilmez.

Aga. Kravat giyersen ne kaybedersin ki? Yani bu kadar kucuk dusunmeye ne gerek var ki?

kravat yoksa takımın ne anlamı var ki a dostlar

taam lan vurmayın öldüm, takıcam :(

takim elbise giy demislerse kravat takmani beklerler tabi. kravatin mi yok?

Papyon tak bence.

kravatsız giyilen şeyin adı takım elbise değil ki

Takım elbisesiz iş görüşmesine gidilir. Bir yazılımcı olarak iş görüşmelerinin çoğuna kanvas pantolon-yarı spor gömlek ile gittim ve birçoğundan teklif aldım. Ama takım elbiseyle gel diyorlarsa tam takır gideceksin hacı.

Kiravatsiz takim elbise diyince aklima ilk polat alemdar ve tayfasi geliyor. Bence kseinlikle kravat takmalisin. Yani takim elbise ve kravat takip gel demeyeceklerine gore. Zaten kravatla gelmen gerektigini anlamissindir diye dusunmuslerdir.

turnuvaya katılacaksanız her işin bir tekniğini en azından 1 aylık bir kursla öğrenip ondan sonra kendi kendinize çalışmanız daha mantıklı bence.

yoksa öğrenilmeyecek bir şey değil düzenli antrenman ile insan her şeyi yapabilir sonuçta federer'e rakip olmayacaksınız , kolay gelsin :)

geç değil. ders almadan zor, ama duvar varsa biraz yardımı olabilir.

geç değil de güç olabilir.
göründüğü gibi kolay bi spor değil. ( en azından benim için )
az çok topla oynanan her sporu oynarım, sahada sırıtmam.
raketi elime aldığımda da slice'lar, drop shot'lar atacağımı düşünmüştüm :)
gelen hiç bi topu karşıya geçiremedim :/

deli gibi disiplin gerektiren bir spor. eklemlere düşman. kendi kendine olmaz gibi. menisküsüne dikkat et.

Ders almadan gerçekten zor. Nispeten ucuz olan bir kurs bulup 2-3 ay gitmenizde fayda var. Sonrasını kendiniz de azar azar geliştirirsiniz.

Ennn kötü ihtimalle, tenisten anlayan bir arkadaşınızın size ders gibi bir şeyler öğretmesi gerekir. Ama oynamayı bilen biri, yeni başlayan biriyle tenis oynamaktan hiç mi hiç zevk almaz, aklında bulunsun.

Sıfırdan kendin oynayıp öğrenmen çok zor.

ya profesyoneller için diyorlar onu, tenis oynamak ayrı dünya yıldızı olmak ayrı. 40 yaşında da başlarsın tenise bir şey olmaz. spor yapmanın yaşı yok.

tenis pahalı bir spor. raketinden tut da topuna kadar her bir şeyi pahalı. videoyla öğrenemezsin. vuruş tekniğini düzgün oturtamazsan birkaç ay sonra kolunu, devamında da bacağını eline alırsın. paraya kıy, gerekiyorsa biriktir, bir tenis kursuna yazıl ya da özel ders al.

tenis her yaşta öğrenilebilir ve oynanabilir ama futbol ya da basketbol kadar kolay değil oynamak. "öğrenmek" gerekir.

ben 26 yaşındayım 25imde üniversitenin tenis kursuna yazıldım. kız arkadaşım rusyadan raket hediye getirmişti aybolmasın diye giriştik. şimdi bana sorarsan en sevdiğin spor nedir diye 1. capoeira 2. tenis derim. manyaklaşma seviyesine geldim boş zamanımda youtube'dan paso video izliyorum. 2.dönemin sonuna geliyorum. hafta 1.5 saat hoca eşliğinde 8 kişilik kadroyla antreman yapıyoruz. son ders 3 kişiydik. hoca maç yaptırdı. 2 rakibimi de 6-0 yendim. demek istediğim kafayı koyunca yapıyorsun. şimdi boş vakitlerimde antrenörümle haberleşip oynuyoruz. kesinlikle geç değil. benim de amacım turnuva vs değil. ayrıca imkanın yoksa tenis tekniklerini youtube'dan öğrenebilirsin ancak iyi gözlemlemelisin yoksa aynısını yapıyor gibi hissedip çok farklı hareketler çıkartabilirsin hatta kendini sakatlayabilirsin.

ben de o civara yakın oturuyorum, şu sıralar işsizim, çok vaktim var sana öğretebilirim. raketlerim falan da var.

Yaşın ne, mesleğin ne, dil biliyor musun? Esas önemli olan bunlar.

uzman olduğun bir konu varsa, bu konuda lisansın varsa, o ülkedeki denklik şartlarına bakmalısın. Finans alanında Türkiye'de SPK lisansların olması önemli ve yeterli ama uluslararası geçerliliği olan CFA lisansın varsa aynı işi istediğin ülkede yaparsın.

Bazı ülkeler de denklik için sınav yapıyor. Avustralya gibi.

Ayrıca, Türkiye'de çok uluslu bir şirkette iken bu şirketin başka ülkelerdeki ofislerine geçmek en temiz yoldur.

@long Bana yönelik değil de genel bakalım istedim. yani, atıyorum: yabancı dil şart ya da dilin yoksa, kursa git 3 ay... filan gibi. kendimi kamuya adadım :)

Şu an bir kaç ülkeyi zorluyorum ama dil ve meslek gerçekten çok önemli. Skill shortage list olayları falan bir dünya olay var.

Valla en temizi oradan biriyle evlenip oturma izni almak. Varsa yurtdisinda yasayan bi kankan anlasmali evlilik yapin bacim. Ama sehirdisina bile gitmemiş biri yurtdisinda sudan cikmis baliga döner gibime geliyor ve de orada yasayacagin en ufak bi olumsuzlukta "uğruna sılayi terkedip geldiğim yer burasi mi? Laned ossun!" kafasina girmek neredeyse garanti. Yani ki, ülkedenkacmak kurtulmak iiçin değil de varsa bi idealin onun için kaç yurtdisina.

İşinde iyi olan ve İngilizcesi de iyi olan bir yazılımcı linkedin'inden firmalara başvurarak, pek de zor olmadan yapabilir bu işi. Diğer meslek grupları için durumu bilmiyorum.

Kanada'daki co-op programları cazip geliyor. Yani 9 ay eğitim 3 ay staj. 12 ay eğitim için kaldığından çalışma ve oturma iznin oluyor, sonrası da network, kişisel yetkinlik.

En kolayı expat olarak çalışmak ya da uluslararası bir şirketin yurt dışı birimlerine geçiş.

yurt dışına en rahat yerleşenler burada kaybedecek hiçbir şeyi olmayanlar, kaçak giden, iltica eden, düzmece evlenen vs. Onlardan değilsen işler farklılaşıyor
İyi bir okuldan mezunsan, iyi bir mesleğin varsa (iyi meslek gaz altı kaynak ustalığı da olabilir tabi, pek çok teknik iş de aynı kapsamda), dil biliyorsan işin bir nebze kolaylaşır.
Bir uzmanlığın varsa daha da kolaylaşır.
Hiçbiri yoksa en olası yöntem master filan bulmak,eğitim bahanesiyle gitmek, tanımak okul bitince de iş bulup kalmak.
tüm niteliklerini yazarsan ona göre daha mantıklı şeyler söyleriz
cinsiyetin, yaşın, eğitim durumun, askerlik, burada çalışmışlığın var mı, hangi ülkeler gibi gibi?

Cok farkli degiskenler var yurtdisina gitmek icin.
Önce hangi ülke? Her ülkenin kanunu cok farkli, avrupa birligi icinde bile ülkeler arasinda mevzuat farklari var.

Yabanci dil? Ingilizce her ülkede kapiyi acan bi anahtar, ama o ülkenin kendi dilini de biliyorsan avantajli. Sadece bilmen birsey ifade etmez cogu durumda sertifika saglamak gerekli.

Egitim? Orta okul lise mezunlari icin is imkanlari var ama genelde agir isler oluyor. Üniversite mezunu olmak tek basina yetmez, ama o ülkede master yapmak yerlesme asamanin ilk adimi olabilir. Master yapmis olanlar daha rahat is bulacagi icin avantajli.

Is? isin en zor kismi is bulmak degil calisma izni almak. Buldugunuz is yeri sizi o ülkeye getirmek icin ciddi prosedürlerle karsi karsiya kaliyor. Öncelikle bu kisinin benzerini bu ülkeden bulamadinmi da Türkiyeden getiriyorsun? diye soruyorlar. Sizin yaptiginiz isi sizden baska kimse yapamayacaksa, ya da o ülkede o konuda isci acigi varsa avantajlisiniz. Genelde de isyerleri böyle bir yükün altina girmekten kaciniyor. O nedenle türkiyede uluslararasi bir sirket üzerinen gecis yapmak da bir cözüm olabilir.

Evinden maksimum 2 hafta ayri kalmis biri olarak ocak ayinin basinda 1.5 ayligina ingiltere'ye gittim. Gittigim ilk gunden itibaren de pisman oldum. Cok gezdim, guzel vakit gecirdim ama gercekten sudan cikmis baliga dondum. Gitmeye yakin daha yeni baslamistim alismaya. Diyecegim o ki oyle pat diye gidince insan once bir alisamiyor. Is bulmadir, kalacak yer bulmadie gibi sorunlar bu alisma donemini cok daha kotu hale getirir bence. Bir de Ingiltere'yi dusunme, pahali.

almanyaya geldik biz 3 sene önce. özellikle ugrasmadik ama firsat cikinca ülkenin durumu da belli olunca degerlendirdik.

öncelikle is.

bu konuda emrahday +1

herseyi dogru yazmis.

evlenip gelip mutlu olan görmedim. cünkü o zaman bence mutsuz oldugun anlarda evlendigin kisiyi sebep görüyorsun. onun yüzünden buralara gelmissin gibi. bir de ona zorunlu olma hissi var. neyse

uluslararasi bir amerikan sirketinde calismayacaksan eger (unlever, pg, ford vsvs) seninle isyerinde ingilizce konusmak istemiyorlar. o nedenle bu tarz sirketler haricinde cok iyi seviyede almanca sart. is ayarlandiktan sonra isyerinin yazisi ile vize cikiyor. isyeri diyor ki iste bizim bu elemana ihtiyacimiz var. bu konularda özel bilgiye sahip ve biz bunun aynisinin alman versiyonunu bulmakta zorlaniyoruz diyor.
vize is sayesinde cikarsa gelip calismaya basliyorsun senden bir sey istenmiyor ama esinden a1 seviyesinde almanca bilgisi isteniyor. normal zekaya sahipsen 1 aylik kursla gelebilecegin bir seviye. sertifikani iletiyorsun ve vize görüsmesi sirasinda bugün hava nasil kac yasindasin falan soruyorlar almanca. basitce cevaplaman yeterli oluyor.
buraya geldikten sonra da esin b1 seviyesine kadar almanca kursuna gitmesi gerekiyor. normal zekaya sahipsen bu da 6 ayda gelebilecegin seviye. aylik 100 saat 120 euro. sonra pesini birakiyorlar.
is icin gelmen sebebiyle vizen bu ise bagli oluyor. isten atilirsan vizen de bitiyor. is degistiremezsin bir süre. sirket kuramazsin ama esin kurabilir. önce 3 mü 6 aylik mi ne kisa bir vize veriyorlar. sonra 2 yil sonra bir daha 2 yil veriyorlar. 4-5 yildan sonra süresiz oturma izni aliyorsun ve o sirkete bagliligin da kalmiyor. 8 sene sonra da vatandaslik icin basvurabiliyorsun.

ha bir de; 18 den itibaren bir yere bagli olmadim. önce baska sehirde üni okudum, sonra istanbula tek basima tasindim orada da calistim. farkli yerlere adapte olabilmekte sorun yasamam. ama buradan önce de hollandada erasmus icin 6 ay bulundum. kafayi yedim hic sevmedim cok bunaldim. cünkü yalnizdim. ortam benzer olmasina ragmen almanyada bu sorunlari yasamadim cünkü buraya esimle geldik ve birbirimize destek olduk.
sehir bile degistirmemis insanin yalniz basina baska ülkede zorlanmasi yüksek ihtimal.

eyyorlamam bu kadar

arkadaş listene bak, eğer orada adı varsa hesabını dondurmuştur. yoksa engellemiştir

Arkadaşlıktan çıkarmıştı zaten, sonradan ayrıca engellemiş mi de diye merak ettim.

Sordum; hesabını kapatmış diyor.

Eheh.

arkadaşlarım kısmında ismini yazdığın zaman üstüne tıklayınca bu hesap dondurulmuş der. aklında bulunsun...

motivasyon sıkıntın var. hedeflerini gözden geçirmeni öneririm. en iyi motivasyon yöntemi hedef.

add (attention deficit disorder), yani dikkat bozuklugu. teknoloji caginda neredeyse herkeste var bu rahatsizlik. tedavi icin odaklanmayi artirici ilaclar var.

Kendine kısa-orta-uzun vadeli hedefler koy. Birkaç saatlik, bir günlük, bir haftalık, bir aylık vs.

neymiş o tedavi için odaklanmayı arttırıcı ilaçlar. ben de yarım saatlikk işi erteleye erteleye 3 günde yapıyorum , hatta bugün özgecan yavrunun videosunda nöropati diye bişey duyunca araştırdım onu mu yaptırsam diyordum

bombayı atıp kaçayrum.

boşan.

Bu şekilde yazarsan herkes "boşan" diyecek.

Boşanmamak için bir sebebin var mı? Çocuk? Adam çok zengin? Kavgalara rağmen aşıksın? ....

Seviyorum tabi ki ama bu tip olaylar yavaş yavaş uzaklaştırıyor sanırım. Sıfır iletişimle idare etmeye çalışıyorum. Zengin değil hatta fakire daha yakın nerdeyse. Çocuk falan da yok.

Kayınnayı aradan çıkarın. Zehirleyin cıvayla. Eleman kendine gelecektir.

her kavgada "boşanalım mı" diye sorarak seni tehdit etmesine izin verme bence. sanki sen ona göbeğinden bağlısın gibi, o olmazsa yaşayamayacakmışsın gibi bir izlenim yaratmaya çalışmış ve boşanalım mı diyerek de senin gözünü korkutmaya çalışıyor belli ki. bu şekilde seni sindirmeye çalışacak.

büyük ihtimalle olayı kızıştıran da kayınvalide.

3 yıllık evliyim. ama eşimi 15 yıldır tanıyorum. son 5 yıldır birlikteyiz. nişanlılık sürdü 1 yıl. ama o evlilik öncesi 2 yılda ben hayatı kendime de ona da zindan ettim. çünkü bu senin başına gelenin benim başıma gelmesinden korkuyordum çok. neredeyse yaşım geçmesine rağmen çocuk yapmayı düşünmemem de bu yüzden. kız kardeşim bu yıl boşandı. senin anlattığın senaryo. bir kızı var. babanne bakıyor. büyük bir üzüntü. ama hayat kararsızlıkla harcayacak kadar uzun değil. eşin her tartışmada boşanalım mı diye boşuna sormuyor. verecek bir şeyi yok sana çünkü. uzatmadan kendine bir yol çiz. bu huzursuzluktan sıyrılınca ne kadar rahatlayacaksın bir bilsen.

Bence eşin boşanmak istiyor ama çoğu erkeğin yaptığı gibi bıktırma tekniğiyle boşanma teklifinin kadın tarafından gelmesini istiyor.

Daha neyi bekliyorsun? Aldatılmayı mı, dayak yemeyi mi? Sanırım bu süreç seni ruhsal olarak yormuş ve o yüzden dediğin olayları net göremiyorsun.
Mesela bir kızın olsa ve kızın gelip anne böyle böyle benim evliliğim diye aynı anlattıklarını anlatsa ve senden akıl istese ne derdin ona? "yuvanı yıkma kızım, mutsuz olmaya, sevilmemeye, yalana maruz kalmaya devam et" mi derdin?
Yoksa "kızım sen değerlisin, bunları yaşamaya hakkın yok, mutlu olmaya hakkın var her insan gibi. Eğer evliliğini yürütmek için herşeyi yaptısan ama hiçbirşey değişmediyse, her fırsatta seni boşanmayla tehdit eden ve yalan söyleyen bir adamla beraber bir ömür yaşamayı haketmiyorsun" mu dersin?

boşan.

bekara eş boşamak kolaydır. çok yakın bir arkadaşım da buna benzer sureçlerden geçti, ben bekar olarak ne takıcan ya boşan gitsin derken, evli başka bir arkadaşımız da sonuna kadar mücadele etmesi gerektiğini savunuyordu. çiftimiz şuan işlerini yoluna koymaya çalışıyor.

benim bekar bir kadın olarak naçizane tavsiyem (çocuğunuz olmadığını varsayarak) sonuna kadar mücadele et, ama aynı emeği ondan da görmeye çalış. yani o da birşeylerin yoluna gitmesi için dürüst şekilde emek versin. çünkü boşanmak öyle ha deyince yapılacak bişey olmamalı.

Geçimsizliği çözebilirsiniz, zamanla karakterler olgunlaşır ve ikiniz de uzlaşmayı öğrenebilirsiniz..

Ancak...

Yalan söyleme kısmı işin içine gierince o zaman o evlilikten ve insandan hayır bekleme.
Yalan söyleyen insandan eş olmaz, arkadaş olmaz hiçbirşey olmaz.
Geçmiş olsun

Birdman

nightcrawler

gone girl
the judge
nightcrawler
miracle in cell no 7

force majeure
snowpiercer
what we do in the shadows

Birdman + 1

p.k.

interstellar!

John Wick

ve

The Equalizer

sakın es geçip bunları izlemeden ölme. interstellar'ı es geçip söylüyorum. gerçi bende daha izlemedim :) indirdim duruyo pcde, 3 saat boşluk fırsat kolluyorum.

gone girl
boyhood
the fault in our stars

frank

Kusura bakma guldum ben biraz. Gecmis olsun.

ilişkiyi ta buralara kadar yayıp seni şikayet ediyorsa zaten hayır gelmez hacı ondan. boşver iyi olmuş, üzülme.

Hatirliyorum belki ben de gaz verenlerden olabilirim kusura bakma üzüldum :/

şimdi kardeş kızın başkasının fikriyle ayrılması yanlış ok da sende de hata var, kabul ediyorsun zaten.

kendin demişsin bir iki takıntısı dışında çok iyi diye. e "sevgililik" dediğin müessesede bunlara biraz daha fazla özen göstersen çok mu yani? yorulur musun?
ben de takılıyorum böyle şeylere bazen. istediği, konuşmayı kesin olarak bitirmekse bitir yani nedir, o kabalık olarak görmüyorsa sanane ki?

neyse geçmiş olsun.

sevgililer günü belki bahane olur barışırsınız.

Millet ayrıl dediği için ayrılıyorsa kız zaten maldır siktir et.

madem neden cevap vermiyodun kıza?

ayrılmanızı isteyen yürekler şimdi barışmanız için kenetleniyor

evet söz duyuruda

ona bu şarkıyı armağan et:

www.youtube.com

Sizin gibi çiftlerin azalarak bitmesi iyi oluyor.

whatsapp'daki mavi tick bitirdi kardeş seni. duyurunun suçu yok. mesajları okuyup okuyup cevap vermemişin. halbuki öyle cevap vermeyeceksek mesajları kısa kısa görünen kadar okuyoruz, açmıyoruz. hata sende.

kız adına mutluyum. Ne üzüyon la kızı. ilgilenmiyon ilgilenmiyon sonra ayrıldık mutlumusunuz. mutluyuz !

İki yildir sevgilisiniz, kiz da huyunu anlayamamis mi? Ya da niye oturup hic konusmamis ki yani? Niye bir cozume ulasamadiniz ya da? Ayrilasi varmis bence.

Tam da bu yüzden whatsapp ve SMS kullanmıyorum. Sevgiliyi geçtim saçmasapan insanlar bile trip atıyorlar. Minicik ve saçma telefon tuşları ile yazışmakla aram inanılmaz kötü, zaten telefonum da bozuk, pek yazamıyorum. Birine söylemek istediğim bir şey varsa arar konuşurum, bana mesaj gönderirse de cevap alınamaz genelde. Bu da karşımdaki kişiyi sevmediğimden değil; karşımdaki kişiye olan sevgimin mesajlaşmaya olan antipatimi bastıramamasından. Telefonu hala telefon olarak kullanıyorum; mutluyum, huzurluyum, ilişkim yıkılmıyor.

Diğerini ayrıntılı okumadım ama ilişkinin bitiş nedeni "Mesajıma cevap vermedi" ise ben olsam çok da üzülmezdim, "Uymuyormuşuz" derdim. Ama mesajına cevap yazmamanın daha derin bir anlamı varsa, ilişkinizin dinamiklerinden biri bu mesajlaşmalar üzerine ise tabii ki başka tartışılası şeyler de olabilir. Sevgililer günü geliyor, barışırsınız umarım ve umarım bir daha mesajlaşmalar sorun olmaz.

make up sex yapın.

vay anası millet duyurudan sevgilide buluyormuş. hacı sende niye kıza zaman ayırmadın?

hayırlısı be gülüm.

Ayrilma tavsiyesini iliskilere cozum onerisi olarak goren zihniyet kime mutluluk getirmis ki.

konuyu bilmiyorum ama genelde mantıklı tavsiyeler veriliyor burada. demek ki ayrılmanız gerekiyormuş.

ayrıl

bence ayrıl.

Gonus isleri lobisinin isi bunlar hep.
E siz de mevzuyu lobiye deklare etmissiniz.

he bişi daha yazayım. vakti zamanında böyle bir ilişki yaşamıştım.

Hatun sürekli bir mesajlaşma konuşma derdindeydi.

Her gün 1 saat konuşulması lazımmış filan, sürekli mesaj atardı kısa cevap verince triplenirdi.

bazen 5-10 adet mesaj ardarda yollardı, yok benimle ilgilenmiyorsun ıvır zıvır.

2. ayda artık dedim bu ilişki çekilmez.

ayrıldım filan sonraki dönem hayatımın en güzel dönemiydi. zart zurt mesaj atan yok, beni sevmiyorsun benle ilgilenmiyorsun tripleri yok.

kafa rahat, stressiz filan.

bence sevgililer döneminde de barışma salla gitsin, biraz kafa dinle ciddi ciddi aşığım modunda takılmıyorsan.

burada kimseyi suclama abicim.
whatsapp'tan mesajlasmiyoruz diye bir ayrilik sebebi olamaz. Kiz zaten sebep ariyormus kendine. Duyuru da cesaret vermis.

hem telefon mesajlasmak icin degil ki, konusmak icin?

Burada duyuru açanlar hep "bizden" gibi gelmiyor da ilişkinin öteki tarafındaki suçlu olmuyor. çok yüklendiğimiz, sorguladığımz üyeler de var. çemkirmek hakkımız, engellenemez.

Toplu genel bir cevap yazayım:

- Evet benim de kabahatlarim oldu.
- Tek sorumlu duyuru değil elbette, ayrılık seviyesine gelmese buraya düşmezdi mesele zaten.
- Tek sorun mesajlaşma da değildi. Sadece "mesajıma geç cevap veriyor" diye iki yıllık ilişki bitmez.
- Ama duyuru'nun da sorumluluğu var. Zira o sabah kız "erkek arkadaşımla sorun" diye duyuru açarken, ben birkaç saat sonra mesaj attığımda bana cevabı "ayrıldık bitti" ile başlıyordu. Demek ki duyuru açılırken ben 'problemli sevgili' iken cevaplardan sonra 'eski sevgili' olmuşum.
- Şimdiye kadar çok kez ayrılık seviyesine gelmiştik (hatta birkaç aylık ayrılıklarımız da oldu) ama son zamanlardaki onun ayrılık çabalarını onu ikna ederek geçiştiriyordum. Artık ben de kabahatli olduğuma ikna oldum, belki böyle olması gerekiyordur diyerek kabullendim, bitti.

birşeyi bulma konusunda problem yaşıyorum, bazen gözümün önünde duran bişeyi bile görmüyorum, aramak eziyet. sinirleniyorum, hatta evdekilere de kızıyorum, eşyalarımı habersiz kaldırmayın diye. bazen kendim kaldırmış oluyorum ama onlara kızıyorum :)

oha birebir aynisi bende de var, tek manyak ben degilmisim. ben de cok sinirlenirim, ortaligi ayaga kaldiririm, evdekiler seferber olur :D o sirada ihtiyacim olmayan, onemsiz bir sey bile olsa bulmadan icim rahat etmiyor. ama torpulemeye calisiyorum, cok normal degil bence. yine de insani duzenli olmaya yonlendiriyor o acidan iyi :D

Bulamayınca ağlamak mı? Biraz sinirlenmek normal de ağlamak nedir ya? Biraz abartmışsın, keep it cool bro.

bu aralar ben de acayip unutkanım; üst üste gelmesi sinirlerimi bozuyor. çıldırıyorum evet. kaybettiğim şeye değil; nasıl kaybedebildiğime kızıyorum. kendime yükleniyorum.

Çıldırmıyorum ama bir ismi hatırlayamadığında nasıl huzursuz olunuyorsa öyle oluyorum, günlerce bulamazsam günlerce oluyorum.

acelem varsa ve o şeyin illa lazım olduğunu düşünüyorsam bana da oluyor.

Ben ağlamıyorum ama içimde kalıyor, unutamıyorum. İnsan unutuyorum, kayıp eşyayı unutmuyorum.

Zamanında e-postalarda gezen bir hikaye vardı. Bir ilkokul ya da ortaokul öğretmeni öğrencilere "Affetmeyeceğiniz insan sayısı kadar patates alın ve bir ay yanınızda gezdirin. Hiç yanınızdan ayırmayın" demiş. Kimisi bir patates almış, kimisi bir torba. Zamanla patatesler kokmaya, filizlenmeye başlamış. Bir torba patates taşıyanların kolu kopmuş yorgunluktan, zaten orada burada kokudan ve görüntüden rezil olmaya başlamışlar. En son öğretmen de "Bakın, affetmeyip kinini taşıdığınız insanlar da bu patatesler gibi içinizi çürütür, kokutur, sizi çok çirkin yapar" gibi bir şeyler gevelemiş.

Bu dandik hikayenin buraya girme sebebi şu, benim de çürük patateslerim kaybettiğim eşyalar. Hepsi içimde yara, hepsi içimde kokuşmuş.

Ama henüz hiç ağlamadım, "Bu tepki belki de biraz fazladır" diyeceğim de "Sen dön, önce patateslerine bak" diyeceksin diye korkuyorum.

aradığım şeyi aramaktan vazgeçtiğim an buldum arkadaşlar :)

Kız yetmez, kardeşiyle de uğraşırım

Hayır elbette. Hangi kayd u şart altında olursa olsun, sevgilisi oldugunu bildigim kadın, sevgilisinden ayrilana kadar bacimdir. Zaten ben kimseyle yatmaya çalışmam. Onlar çalışsın abi, ben ne calisacam.

Intikam falan ne basit isler be panpa. Hayir hoslandiysaniz birbirinizden yatin da intikam urkutucu geldi.

bu tarz basitliklerle ugrasan insanlari her zaman hakir gormusumdur. aldatmis iste, sen o insani komple sil cikar hayatindan, ne diye sacma triplere giriyorsun asamamis ergenler gibi.

hiç acımam. net.

Ben rövanşı alırdım. Çak geç.

Kızın niyeti varsa armut piş ağzıma düş olur, hem intikam için uğraşmamış da olursun. Denk geldi ama ilahi adalet gibi oldu diye düşünürsün :)

Federer +1 hadi onlar yapmis bir kisiliksizlik, sen de mi kisiliksizsin?

Evet.

bu bildigin agir pustluk. yapma abicim.

bence o herife kızma eski kız arkadaşının ne mail olduğunu göstermiş işte fena mı.Fırsat yakalayamayıp da hep hayatında olsa daha mı iyi olurdu.

csb olduğunu biliyorum ama durum hakkında konuşayım, intikam için de olsa sevgilisi olan bir kadına yazan kişi karaktersizdir. aldatılmak değil, aldatmaktır leke.

yat diyeceğim ama o kızın ne suçu var. tamam o da sevgilisini aldatıyor ama kendi hesabına. ne biliyim kesin yat siktir et, için soğusun. benim eski sevgilime sevgili bulmaya çalışan arkadaşımı hatırladıkça sinir olurken ben.

Ne farkin kalır? Diyor icimdeki insan, ama icimdeki abazan tam tersini söylüyor

bir an olsun tereddüt etmem.

böyle bir zemin oluşursa anasıyla bile yatarım. ama birisi beni aldatmış diye intikam olsun diyerek önüme gelenle yatmam. bunu kendime saygısızlık ve eziklik olarak görürüm. aldattıysa "vay amk" deyip geçerim yani uğraşmam, bana ne. o onun haysiyetsizliği. "beni aldattı, hemen gidip revenge sex yapmalıyım" diye bir durum söz konusu olmaz.

ama hiç yoktan, ben uğraşmadan böyle bir durum oluşursa zbam zbam saplarım.

Çok ezik bir intikam yöntemi. Ben adamı döverdim ilk başta.

asla yapmam. unut gitsin, uğraştığına değmez.

o adam onu yapınca onun için düşündüğün kişilik yapısına bürünmek istiyorsun. çok saçma bir düşünce. o adam dallama diye senin de dallama olmana gerek yok.

çalışırdım

kısasa kısas

kızdan hoşlanıyorsan intikam ektra olur işte. ancak sırf intikam almak için de yapılacak iş değil. çünkü adamdan intikam alacağım diye kızın duygularıyla oynamak var ki bu seni daha kötü bir duruma sokar.

Zor bir durum. bir tarafın intikam almak için yanıp tutuşuyor " bana kimse acımadı amına koyayım ben niye acıyayım?" diyor.
diğer tarafınsa "yapma, kızın ne günahı var?" diyor. eğer eleman kötü bir insansa, insanlara zarar veriyorsa, bencilse intikam duygun ağır basar. karar senin ama eline fırsat geçip kullanamazsan eğer takıntılıysan ilerde keşke yapsaydım diyeceksen intikam almana kızmam. başka türlü intikam alman mümkünse al bence.

Abi bu olayları nasıl yaşıyorsunuz ya :/ Olaya bak brezilya pembe dizisi ..

Pan's Labyrinth

labirent koşucusu
x-files

les baliseurs du désert

occult forces

david lynch filmleri
tell no one

film: The Cell
Belgesel:Baraka
Samsara

Sosyal medya yüksek ihtimal şu facebook twitter sayfalarının yönetimi müşterilerle etkileşim içinde olunup sorun çözme yönelik iletişim, osrunların ilgili departmana yönlendirilmesi, sosyal medya reklamlarının hangi kategorilere falan gösterileceği gibidir bence.

Yazılım: Şirketin e-ticaret sitesinin önyüzü (site) ve arka tarafının (database vs) düzenlenmesi, yenilenmesi, geliştirilmesi vs. Stajyere sorumluluk verirler mi bilmiyorum ama bilgisayar mühendisi olarak en mantıklısı yazılıma girmen.

İçerik: Standart bir arayüz ile ürünleri siteye ekleme çıkarma, fotoğraf koyma, resim ekleme.

Operasyon: Emin değilim ama ürünlerin alınıp yollanması vs olabilir.

Sosyal medya: @atom karincanın dediği gibi.

Anladığım kadarıyla yazılım dışındakiler, dilbilgisi düzgün olan her lise mezununun yapabileceği amelelik işleri. Yazılımda yaparsan meslek yönünden kendine tecrübe katarsın.

ayrıl

o esnada ne yapıyormuş? neden böyle oluyormuş yani? geçerli bi sebebi yoksa ya seni umursamıyor ya da aldatıyor

Umrunda degilsin. Isi olan bi dk canim isim var sonra konusalim der. 15 20 degil ki saatlerden bahsediyorsun.

Joy luck club

Kadınsa emek harcayacak erkekse ayrılacak

Erkek neden emek harcamiyor???


Uyuz olduğum insan tipi

Baktın olmuyor ayrıl.

Sevmem

bunlar bahane. insan isterse herşeye zaman ayırır. moralini bozmayayım ama tehlike çanları çalıyor.

@joy luc club

"kadin tarafiysan emek harcaman gerekiyor daha. erkek arkadasin yeterli seviyede sana bagli degil."

Düşüncene katılmıyorum. İlişki sadece benim istememle olan birşey değil. Onun bana yeterli seviyede düzgün davranması için onu kendime deli gibi bağlamamın gerek olduğunu düşünmüyorum. Hergün beni aramıyor değil sorunum. Daha başlangıç bir sorun.ve inanılmaz emekte harcadım ama onu saçma davranışları beni tüketiyor.

bu tipleri iyi bilirim. bunu duzeltmenın tek yolu var oda ayrılmak.

pek seni umursamıyor gibi geldi.dehlemelisin yada ipini gevşetmelisin. sana kalmış.

eğer o an önemli bir işi yoksa seni önemsemiyor demektir. ben olsam önce ne yaptığını öğrenirim, baktım ki önemsemiyor ayrılırım.

Yüzyüze konuştum. Gerçekten inanılmaz haklı olduğumu dikkat edeceğini söyledi. Biraz azaldı ama yine de her cvp atmadığında ister istemez sinirleniyorum..

İlişki sana göre ciddi ona göre değil. Bak sen fikir istemişsin onemsiyosun demek ki ama karşı taraf görüyor, tınmıyor hiç. Aynı şekilde o sana sorsa sen eminim anında cevap verirdin. Üzgünüm ama, daha çok isteyen, önem veren taraf sensin. İnsan ilişkide bunu göremiyor ben de yaşadım o yüzden yazıyorum sana. Bu tarz davranan biri seni üzer. Kapılmamani dilerim. İlişkinin varlığı her davranışın üstünü örtmuyor. Yanında gayet iyi whatsappta böyle diye niye kestirip atayım şeklinde düşünüyosun belki ama durup kendi davranışlarına bak. Sen hep istekli ve ilgilisin. Peki o?

sık sık mesaj atıp elemanı darlarsan o da geç cevap verir tabi , rahat bırakmalısın elemanı sen atma baya bi süre o atar bi süre sonra daha sonra da dengeye girer iletişiminiz

İlişki ikimize göre de ciddi imiş. En azından o öyle diyip ayrılmak isteme teklifimi istememişti. bir ay kadar önce

@syabk

Ben tripsiz mis gibi insanımdır. Kendisi de çok defa dedi kızımsı triplerin kaprislerin fln hiç yok çok begeniyorum bu özelliğini die.

Eğer öyle herşeye daralacaksa işimiz iş valla. En azından yarın konuşalım diyebilir insan.

Ipi biraz gevset. Ama dönebilir de donmeyebilir de. O riski goze aliyorsan.

10 dk.'da bir sürekli tüm gün mesaj atıyorsan bu davranışı kabul edilebilir. Ama sen böyle biri değilsen üzgünüm. Seni tınlamıyor ve sevmiyor.

Yok 10 dk da bir yazmıyorum. Haftada 1-2 kere görüşüyoruz ben müsait olamıyorum. günde 1 yada 2 tur whatsapptan yazışıyoruz 15 dk fln. Hiç konuşmadan yazışmadan 1 günden fazla da geçiriyoruz bazen. Tabi ki de belli keskin sınırları yok. Daha öncede ilişkilerim oldu bunalttığımı sanmıyorum.

ben bunun sebebini biliyorum ama söylemem.

çocuk akıllı. işi biliyor.

Bitir, durdugun kabahat

belki adam yazmak istemiyor? ben de mesela mesaj ve türevlerinden hiç hoşlanmıyorum. arar, konuşur, kapatırım. bunda sinirlenecek ne var?

Bana yapsa bende aynısını ona yapmaya başlarım. Eğer laf söylerse senin hep yaptığın şey derim, sevip önemsiyosa anlar kendini düzeltir zaten.

seni çok umursamıyor.

yani bu durumun seni üzdüğünü biliyor ve umursamıyor doğru mu anladım?

Bence onu savunma bu kadar boşuna. Bak bu kadar insan aynı şeyi söyüyor, bizim sana garezimiz mi var da ayırmaya çalışalım..

Demek ki senin mutlu olmanı umursamıyor, sadece kendisini düşünüyor. öyle insandan da hayır gelmez.

Ciddi düşünüyoruz demişsin, ama bu sevgiye bir kanıt değil. evli insanlar bile ayrılıyor.
Senin mutluluğunu önemsemiyor. Böyle biriyle bir ömür mutlu olur musun?

duyuruyu ve cevaplarını okurken ben darlandım. mesaj filan olayı diil ama bu ilişkide sen gerginsin ve kendin olamıyosun gibi geldi bana. sebebi de karşı taraf olabilir. böyle bi şey olsa sırf kafaya bi şeyleri çok taktığım için bile ayrılabilirdim.

sırf mesaj konusuyla değerlendiricek olsam, benim de cevap yazasım gelmiyo bazen. ama ben çok ciddiye almıyo olabiliyorum yani. bak düşündüm ve darlandım şu an. o yüzden o konuda yorum yapamıycam. sdflkjdfs. sorry.

kendimden örnek verirsem: ayrılmak istediğim hatuna böyle yapıyorum. genelde de işe yarıyor.

bu tür duyuruları ve bu duyurulara gelen cevapları görünce ben evlenemem diyorum. mesajlaşmayı sevmem, sosyal medyada(ekşi de dahil) mesajları okumam, okusam da cevap gerekmiyorsa sırf laklak için cevap vermem, telefon görüşmelerin 1 dakikayı geçmez. sonra kız kafasında kurgular, bu adam bana değer vermiyor mu acaba diye. daha sonra gelip burada veya başka bir yerde böyle bir soru sorar, oradakiler de bu kızı gazlar buradakiler gibi. sonra olanlar olur.

neyse tek daha iyi zaten. benim gibi düşünen bir kız da bulurum belki.

whatsapp'da cevap vermemesi değer vermiyor anlamına geliyormuş ha? vay be...

Aynı tür biriyim.

Whatsapp, sms ve bilumum tür mesajlaşmayı pek sevmem.

Zira gerçekçiliği öldürüyor iletişimi katlediyor bence.

onca yıllık tanımışlığıma göre mesajlaşmayı ne seviyor ne sevmiyor arada ama mutlaka arkadaşlarına fln cevap verir yani.
ki whatsapı sevmiyorsa arayabilirdi ikigüne bir, oda yoktu.

ayrılacak diyen arkadaşlara katılıyorum görünürde öyle görünmesi doğal ama ayrılık düşünmüyor biliyorum. benim hatta biraz kafamı dinlememe karşı çıkıyor ayrılmak istemiyor.

Açılın, o erkek arkadaş benim. Duyuruyu rastgele gördüm, ve üzerinden zaman geçtiği için cevabım pek okunmaz ama yazmak istiyorum: Durum inanılmaz çarpıtılmış.

2-3 günde bir böyle bir şey oluyor ama tam anlatıldığı gibi değil. Mesela konuşuyoruz whatsapp'tan, karşılıklı mesajlar yazıyoruz, 10-15 dk devam ediyor. Esas konularımız falan bitiyor, konuşma kapanacak gibi. Sonra kız 1-2 cümle yazıyor, soru falan değil. Muhakkak cevap yazmam gereken önemli bir olay da değil. Ben bakıyorum mesaja, aklıma yapacak bir yorum gelmiyor. Bırakıyorum telefonu kenara, belki birazdan aklıma bişey gelir de yazarım diye. Sonra unutuyorum ya da aklıma bişey gelmiyor, kalıyor öyle. Kız da sonra "son mesajı ben attım, sen gene beni iplemedin" diye trip atıyor. Orada konu bittiyse "tamam iyi geceler" yazıp konuşmayı resmen bitirmemi istiyor ama ben de bunu kaba buluyorum. Hatta bazen normal konuşurken o aniden "iyi geceler" yazıyor ve ben yazmaya devam ediyorum, o da cevap veriyor, devam ediyor. Tuhaf oluyor yani. Telefonu yüzüne kapatmak gibi bir şey oluyor ve ayıp olduğunu düşündüğümden ben yapmıyorum. Ancak önceleri de bu durumdan rahatsız olduğunu söylemişti, konuşma öyle yarıda kalmasın demişti, ben de dikkat etmeye çalıştım ama her zaman olmuyor işte.

Burada siz duyuruyu okuyunca şöyle anlıyorsunuz: Mesela o gün hiç konuşmamışız. Kız aniden bir mesaj attı, bişeyler söyledi/sordu ve cevap bekliyor, ben de 5-6 saat sonra yazıyorum. ÖYLE BİR ŞEY YOK! Anlattığım gibi oluyor: Bitmiş konuşmaya "tamam bye" demediğim için azar işitiyorum.

Ha, anlattığı o dün gece (cuma gecesi) hakkında haklı. Onun için bir şey demeyeceğim. O akşam arkadaşlarla dışarıdaydım ve kafam iyiydi. Mesajı okumuşum ama hakikaten unuttum. Unutmuşum ya, aklımdan çıkmış. Kafam iyi diyorum. Evet, bu bir gerekçe değil, hatalıyım. Ama bunun gibi "cevap beklenen ilk mesaja cevap atmama" durumu 6 ayda bir oluyordur ancak. Diğer 2-3 günde bir olan durum benim anlattığım gibi.

Cevapları da okuduğum için onları da yanıtlayayım: Whatsapp/telefon konuşma sıklığımız ideale yakın. Yani bir erkek olarak üşeniyorum bazen ama ilişkide olması gereken bir şey sonuçta, bence kötü bir dengemiz de yok. Kız hiç de öyle tripli bir insan değil. Klasik kezban tanımına hiç uymuyor ve bu yanını çok seviyorum. Ama bu tarz 1-2 takıntısı var işte, ve olayları olduğundan daha kötüymüş gibi yorumluyor bundan dolayı. Bazen konuşma sırasında "saçma bir şey yapmışsın" filan diyorum ama benim için o kadar kötü bir anlamı yok. Yani kızı suçlamak değil niyetim. Ama alınıyor. Alınmasını da doğal karşılıyorum, yanlış kelimeler seçebiliyorum bazen. Benzer şeylerden çok kavga ettik ve her seferinde niyetimin kötü olmadığına ikna ederek devam ettik. Bazılarında özür diledim, kendimi biraz değiştirmeye çalıştım. Ancak bu son olandan sonra anladım ki ben o kadar önem vermezken onu çok kırıyormuşum. O yüzden dün bana "ayrıldık bitti" dediğinde itiraz edemedim. Gene kendimi savunmak isterdim ama madem sözlerim bir şekilde devamlı olarak batıyor, ben bunu yapamıyorum demektir herhalde.

"Fazla sallamayayim da kendini bir sey sanmasin, o benim pesimde olsun" politikasi olabilir. Evet erkek veritabaninda kayitli boyle bir politika var. Sacma sapan roller..

@long live rock n roll

bir şey şöylediğim ve cevabı gelmesi gereken çook seferde oldu, ki cevap vermedin ya da çook geç verdin. bir tek cuma akşamı değil. Cuma akşamını rahatlıkla şimdi burada örnek verebilirsin, ver tabi çünkü içkili idin. Diğer umursamaığın onca zaman peki. Buna katılmıyorum. Bari işim var sonra yazacam de hiç yazma o bile kabul olabilir. Ama yazmasan da olur çünkü mobydick fazlaca anlayışlı.

Konuşmanın yarım kalması olayı da birkaç cümle söyledikten sonra, o konu hakkında söyleyebileceklerini söylemiş olduğunu düşündüğünden dolayı son cümleme cevap atmaman. Belki benim daha söylemek istediklerim var. Olay bye dememekten çok gerçekten konuşmanın ortada kalması. Ve ben bunun hakkında defalarca konuştum seninle. En son ne yazarsam yazayım çoğu zaman bir kaç diaologtan sonra cevap gelmiyor senden.


dip not: düzenledim seni kırmamak adına kendimi olayı abartmış kızlar gibi göstermişim çünkü. amaçok sayıda argumanım var dediklerime kanıt. Niye hala alttan alayım ki? Aldık da ne oldu.

5- 6 saat nasıl sabrediyorsun? ben olsam bıçakla adamın evini basardım.. umursamıyor işte daha nasıl göstersin ki sana durumu?

ben olsam bıçakla adamın evini basardım :D

büyük bir dert değil elbette, öle birine denk gelirsen sinirlenince aklına gelsin duyurum.

Çok mesaj yazıp herifi bıktırmış olabilirsin.

adam yukarda açıklama yapmış konuşma sıklığımız gayet ideal diye.

her dk yazmadığını, tam aksine bazı günleri hiç konuşmadan geçirdiğinizi veya 15 dk kadar konuştuğunuzu falan söylemişsin. böyle ilişki olmaz. çünkü baya bi soğukluk doğurur bu durum. bikaç kez uyarına rağmen düzeltmiyorsa yarın bigün sana ilgi gösteren biri çıkar karşına, gönlün ona kayar, onun da söz söylemeye hakkı olmaz.

1) kariyer.net'te şirket engelleme özelliği var diye biliyorum. öyle bi şey yapılabilir.

1. hiçbişi olmaz. çalışan herkesin kariyet.net te bi hesabı vardır. iş arıyor diye kovulacaksan kovul zaten. merakımdan bakıyorum dersin en kötü.

2. ilk işime başladığımda aynı soruları soruyordum. iş değiştirmeyi kafaya koyunca sürekli aldığım izinler umrumda olmaz oldu. mevcut düşüncenle ayrılmazsın sen mevcut işinden.

3. kariyer.net e başvurdum aradılar çağırdırlar. mis gibi de gittim görüştüm oldu. bastım istifayı kavga gürültü derken ayrıldım. zor değil. yeterki kafaya koy iş değiştirmeyi.

1) Kariyer.net'e ilan mı açıyorsun? Kariyer.net'te CV'ni aktifleştirip, ilanlara başvuruyorsun. İlan sahibi dışındakiler senin kimlere başvurduğunu göremez. Ayrıca yukarıdaki arkadaşın dediği gibi şirket engelleyebiliyorsun da, onlar senin CV'nin aktif olduğunu bile göremez.

2) Hafta sonu, akşam, sabah erkenden, yakın bir yerse öğle arasında yapmaya çalış görüşmeyi. Birkaç saatliğine ofiste olmamak için kullanacağın başlıca bahaneler "bankada işim var", "dişçiye gideceğim", "sabah kendimi hasta hissediyordum" vb. Gün ortasına mülakat gelirse de o günü/yarım günü izin alıver.

3) Böyle yaptık.

1) ilan açmıyorsun cv'in var ki gayet normal bu nedenle kovulmazsın ama şirket bilgisayarından girme gene de
2) Öncelikle mesai saatleri dışında ayarlamaya çalışın görüşmeyi mümkünse cumartesi falan. İK firmaları skype üzerinden de yapıyor. Ama mecbur kalırsanız mesai saatleri içinde 8-9 ya da 5-6 gibi ayarlayın bi bahane bulursunuz. Doktora gidersiniz mesela başka görüşme için devamında tahlil istemiştir doktor. Sonra bunun kontrolü var. Sabah uyuya kalmış olabilirsiniz. Akşam bir işiniz vardır 1 saat erken izin alın. Yani gidip 2'ye görüşme koymayın.
3) meraklanmayın herkes bu şekilde yapıyor yaklaşık 7-8 iş değiştirdim. Hiç sorun yaşamadım. Ayrıca aldığınız maaşı şu an aldığınız maaştan yüksek söyleyin daha da üstünü isteyin mutlaka. ve aldığınızı söylediğiniz maaştan düşüğe gitmeyin.

(bkz: linkedin)

iskolig.com
çalışan yorumları, ortalama maaşlar ve iş ilanları var.

Ben de minyon bir kadın olarak iri erkeklerden hoşlanıyorum ama iri kalıplı olmazsa olmaz diye bir kaidem de yok kendinî yakın hissediyosan şans vermelîsin tek kriter dış görünüm olmamalı

Güzellik, çekicilik arasın aramasına da bu iki kavram da aşırı göreceli kavramlar. Herkesin güzel algısı başka. Bana çok güzel gelen bi kız, başka birisine berbat ve itici gelebilir. Senin beğenmediğin bi sürü insanı güzel bulan başka bi sürü insan vardır zaten. Ha, her şeyden bağımsız olarak sadece popüler olan ölçülerin ve biçimlerin peşinden giden insana da her şey müstehak ama. Sen ikinci gruptan değilsen, endişelenmen gereken bir şey olduğunu düşünmüyorum.

ruhlar dünyasında yasamıyoruz. her sey fiziksel begenmeyle baslar. bu böyle kendini kandırma.


o değilde 1.60 harbi kısaymıs lan. hiç denk gelmedim. ama 1.70 boyun (benim boyum) bile kısa sayıldıgı ve yeni jenerasyonun uzun oldugu bu dönemde allah kolaylık versin o adama. cok zor işi.

her zaman demişimdir, kısa erkek= kaybetmeye mahkum erkek. uzun kızlar kendinden kısa diye bakmaz, kısa kızlarda zaten uzun erkeklerden hoslanırlar. üzüldüm adam için

Niye zavallıca olsun? Arabanın konforlusunu ararken güzel görünmesini de istiyoruz, cep telefonumuz işlevsel olsun isterken dış görünüşüne de dikkat ediyoruz, koltuk takımı vs örnekler çoğaltılabilir. Baktığımız insanın da güzel olmasını isteriz dolayısıyla. Hadi pek şekilci olmasak bile, toplum bunu kanıksadığı için biz de dolayısıyla güzel biriyle birlikte olarak toplumun onayını almış olmak istiyoruz (bu biraz zavallıca olabilir).

Pek şekilci olmayıp güzelliğe neredeyse önem vermeyen insanlar da var ama nadir. Güzellerin sana ne çektirdiğini ve diğer güzellerin de muhtemelen çektireceğini, ötekininse seni nasıl mutlu edebileceğini düşünerek bu şekilciliğini azaltabilirsin. Ancak "ona dokunma fikri bile korkunç geldi" seviyesindeyse bunu yenmen biraz zor. Tip olarak beğenmesen de karakter olarak hayran olup bu yönüne odaklanarak tavrını değiştirebilirsin belki ama dediğim gibi, zor...

estetik diyer bir şey var. sadece erkek kadın için geçerli değil her konuda estetik insanı yanıltır. şöyle iyi giyimli birisinin hırsız olabileceğini düşünmezsin, aldığın her şeyde güzel olmasına dikkat edersin, domates alırken bile gözüne güzel görünenleri alırsın. bunun erkek kadınla hiç alakası yok, genetikle alakalı.

1,74 olarak ben kisa adam sinifina giriyorum, adamin haline uzuldum. Aslinda niye uzuluyorum ki, adam belki halinden memnundur? Ben de daha uzun olmak isterdim ama suanki boyum da beni kahrediyor falan degil:)

Ben bazen zavallica oldugunu dusunuyorum bu bahsettigin seyin ama bu cok sacma bir dusunce, kesinlikle zavallica degil, normal olan bu aslinda. Normal insan oldugun icin yakisilikli guzel vucutlu adamlardan hoslaniyorsun. Ama yine de bazen guzel/yakisiklilardan etkileniyor olmamiz ne aci bir sey diye dusundugum oluyor istem disi:)

dış görünüşe dikkat etmek, güzel sağlıklı gen aramak, çocuklarında o özellikleri görme isteği, bilinçaltı yansıması.. biyolojik gerçeklik..

çocuğunda olmasını istediğin özellikleri seçiyorsun..

gelecek neslinin güzel olmasını her ölümlü varlık ister ve peşinden koşar.. çok normal..

kesinlikle zavallıca değil. insan (kadın erkek farketmez)fiziksel özelliklerini beğendiği kişilere karşı daha toleranslı davranır. bunun nedeni de o kişinin (içgüdüsel) uygun eş adayı olduğunu düşünmesidir.
ayrıca, evet seçimler adaletsiz. ama o seçimlerde karşı tarafın fiziksel özelliklerine bağlı olarak belirleniyor. olayın temelinde de gelecek nesillerin daha sağlıklı olması var. sizin o iyi adamdan etkilenmemeniz dış görünüşünün size sağlıklı nesiller vaadetmemesinden kaynaklanıyor. eğer karakterinin iyi olduğuna güveniyorsanız bir şans tanıyın derim.

Adam gözüne hoş gelip içine sinmedikten sonra o ilişkiden hayır bekleme. Acı ama olan bu ne yazık ki. Zaman zaman benzer şeyleri denemiş bulunmaktayım, denemesem çok daha iyiydi.

sadece ona indirgenmesi zavallıca tabii ki.
gerçek olan iç güzelliktir. ama bir laf vardır ya "gerçek olan iç güzelliktir ama kimse dışından beğenmediği bir insanın içini merak etmez.", işte güzellik/yakışıklılık bu ilk aşamada önemli bu toplum için.

şu anki çoğu genç kadın da önce yakışıklılığa, hayat tarzına (nereden giyiniyor, nerelerde takılıyor vs.) bakıyor bir insanla beraber olmak için. bu kadar da genelleme yapabisiyorum hiç suçluluk duymadan, o derece.

bir de victor hugo'ya bakalım:
-iyi bir kadınla iyi bir erkek birlikte değildir. çünkü kadınlar, kötü erkeklere aşık olup iyi erkeklerle dertleşir.

katılmamak mümkün mü? deneyimlerime, tanık olduklarıma göre değil.


zaten erkeklerin de sadece dış görünüşe önem vermesinden ötürü beyni sadece yarın hangi kıyafeti giyeceğine yoğunlaşan, kim nerede ne yapmış onu analiz eden yüzeysel kadınlar türedi.

Bir insan, hayatında ilk defa gördüğü bir insanın nesinden hoşlanır? Daha adını bile bilmiyor, elbette tipinden hoşlanacak. Yok eğer kişiliğini tanıdıktan sonra benimsememesine rağmen sırf tipini seviyor diye devam ediyorsa evet bu hoş değil.

yahu hep mi marjinallik, hep mi ayrıksılık. güzel olandan yakışıklı olandan hoşlanmak neden zavallıca olsun? işin doğası bu değil mi? hayvanlar aleminde bile(ki biz de hayvanız) her zaman en güçlü, en alımlı, en gösterişli seçilir.

içinden ne geliyorsa öyle davranacaksın. bu kadar basit. aşacak bir durum yok.

biraz sert olmus dedigin gibi. Sonucta birine bakinca sip diye nasil bir insan oldugunu anlayamayacagimiz icin ilk olarak buna dikkat ederiz. Ama su var ki, mesela sevdigin insanin kusurlari zamanla gozunde kaybolmaya baslar. Yani tanidikca sevebilme ihtimalin var amailk goruste hic mi hic ilgini cekmediyse zor bence. Notr kalsaydin dedigim sekilde olabilirdi. Bir diger sey de, cok yakisikli buldugun bir insan, davranislariyla, konusmalariyla vs isik hiziyla gozunden de dusebilir.

Ama bence sen biraz da on yargı olusturmussun kendi kafanda. Onu kirmaya calis biraz.

Bu yazdiklarim disinda forever alone +1 tam beni anlatmis sanki.

canını sıkma hocam. memleketimizde hiçbir kadın boş kalmaz.

sen de beklentine uygun bir erkeği nasıl olsa elde edeceksin.

sıradısı'nın dediği de yanlıs değil. herkese yetecek kadar erkek var bu yarrak tarlası cografya da.

Senin derecende olmasa da bende de var sanırım. Asıl sebebi üşengeçlik olsa gerek. Toparlanmak, düzenini değiştirmek zor oluyor. Gideceğin yerde neler yapacağına dair plan yaparsan hevesin artabilir oraya karşı.

Long live, usengeclik degil de asil sıkıntı duzenimin bozulmasi hatta rutinimin bozulmasi sanirim.

Ben bunu her hafta sonu gezmeye çıkarken yaşıyorum. Hazırlanırken filan oyunbozanlık olmasın diye ses etmiyorum ama kendi kendime çok bunalıyorum, çıkmak istemiyorum, acayip üşeniyorum. Çıktıktan sonra da eve dönmek istemiyorum-ama bu tabi yolculuk meselesi değil, dışarda mutlu olmak.
Aslında evet tatile çıkmaya da üşeniyorum. Geçenlerde eşim birkaç gün gidelim dedi, hayır dedim, o gün geldiğinde pişman olmuştum keşke gitseydik diye.

spor yap.

ciddi bir öneri.

:))) spor yap yazacaktım ki yazılmışı varmış :))

Aaa, biz bunu konuşmuştuk, "Aynından bende de var, sende de böyle mi" diye. Al benden de o kadar. Üşengeçlik değil bu, duygusal bağlanma. 5 günden fazla kaldığım yeri evden sayıyorum ve ayrılmak istemiyorum. Otel odalarına bağlanıp fotoğraflarını çekiyorum ayrılırken, üzülüyorum.

Gitmeden bir iki gece önce başlıyor bende de o sıkıntı. Ama gittiğim yere de 15 dakika sonra adapte oluyorum. Oradan eve dönüşün son gecesi efkarlanıyorum. Her gittiğim yerde "Ben buraya yerleşirim ki" diyorum, dönünce unutuyorum. (Unutamadığım bir iki yer var gerçi)

Seninle konuştuktan sonra "Ben niye böyleyim" diye araştırdım bunu azıcık. Bu duruma "place attachment" demişler, "yer bağlılığı" diye literatürde geçen bir şey. İki şeyden oluşuyor: "place dependence" dediğimiz "yer bağımlılığı" ve "place identity" denilen "yer kimliği". Yer bağımlılığı, o yerin sana sunduğu fırsatlarla ilgili. Bu bizi çok da ilgilendirmiyor; çünkü saçmasapan bir yere bile bağlanabiliyoruz. Bu sorun bir "place identity" sorunu; bu da kişinin o yere yüklediği anlama karşılık geliyor. Yer kimliğinden geçen artış da, o yer ile etkileşime geçtikçe artıyormuş. Ya da yerleri kişileştirdikçe. Kendimden örnek verirsem (bkz: bir şehre aşık olmak/@aychovsky) Nasıl kişiselleştirdiysem, şehirde çıplak ayak dolaşarak korunmasız sevişmeyi istemişim (hala da istiyorum). Bunun da kaynağının orada yaşananlar ve o şehrin kültürü olduğunu söylüyorlar. Şimdi buradan kişileştirmeye geri dönüyorum. Nasıl ki hayatımızdaki her insan birbirinden farklı ve hayatımızdan birini çıkardığımızda koyuyor; bir yeri terk etmek de biz orayı kişiselleştirdiğimiz için bir insanı terk etme ile aynı hisleri yaşatıyor. Üstüne de o yer, bize orada özleyeceğimiz ve arkada bıraktığımız insanlar ile dolduğu için o yerleri bırakırken hem kişi olarak şehri, hem de o şehirdeki kişileri terk ediyoruz ve özlüyoruz(muşuz). Haliyle ayrılığın da en zor anı ayrılacağını bildiğin için o an yaklaşırken çekilen acı.

Daha "Nasıl bunu geçiririz" kısmına gelmedim. Gelince "Şöyle şöyle yapmamız gerekiyormuş" derim. Halihazırda spor yapıyorum, çok faydası olmuyor duygusal bağımlılığa.

Ahhahahaha, spor yapiyorum zaten beyler. Dedigim gibi benimki usengeclik degil, plan rutinim bozulunca rahatsiz olma sorunu.

Aychovsky, aynen aynen tam olarak bu sorunum, benim gibi sik seyahat eden biri icin buyuk sorun teskil ediyor bu durum , bence uygun sorunu cozmek icin uygun bir seyler bulmaliyiz bir an once :)

İşin kötüsü çalışmalar "Neden" kısmını çok iyi incelemiş ama sonraki "E nasıl gider" konusunda pek bir şey yok.

Bilek geliyo nedense, birde af edersiniz penis, neden bilmiyom.

edit: yumruk denmiş de aşağıda benim dediğim bilekde düz bilek değil tabii, yumruk edilmiş el ve kalın bir bilek. kodumu devirecek cinsden.

c2.staticflickr.com

güç deyince benim aklıma anne geliyor. normalde sessiz sakin bir insan, çocuğu sözkonusu olduğu zaman kaplana dönüşebiliyor. olaylara verdiği tepki daha hızlı oluyor, koruma ve kollama davranışı daha yüksek oluyor. sıkıntılar karşısında direnci daha yüksek oluyor. anne olsam normalde tepki vermeyeceğim bir olaya çıldırmış gibi tepki gösterebilirim gibi geliyor. güç denildiğinde fiziksel düşünüldüğünde akla baba gelir ama esasında annedir.

Kral tacı ve asası geliyor.

mc2

tabii ki yumruk

zeus geldi nedense.

Her konuda cok basarili ve yetenekli tuttugunu koparan bir insan.

herakles.

macdaily.me

Aslan geldi aklıma.

W (watt)

@long live rock n roll ehehe :D

aslında şu: $

böbrekleri eve koy öyle çık kanka

pangaltida var bi mekan. ocakbasi. dayilarin ictigi gibi degil de daha cok ikinci bahardaki ocak baslari gibi. adini ogrenip yazayim. amk yerinde bos yer olmuyor ama hep dolu. rezervasyon lazim.

rumeli kavağında var bir tane. bir tane de samatya da var. eski türk filmlerinde sadri babanın oturup demlendiği gibi yerler arıyorsan sadece bu ikisi var. isim vermeyeceğim meraklısı arasın bulsun. sonra sosyal gözlem yapmak için antin kuntin telefonuyla oynaşan tipler belirecek mekanda eksik olsunlar.

samatyada bir iki tane var.

Bunca yillik iciciyim girmedigim meyhane birahane kalmamistir. Nezih olmayipta zeki muren neset ertas calan bi yer gormedim ben. Bostancida barlar sokaginda belki denk gelebilirsim ama orasida az nezih oluyor. Genelde nezih olmayanda televizyon acik sesi kapali konusanlarin gurultusu falan gibi bir ortam oluyor. Ilk gordugun birahane ye dal ya garsonlarla muhanbrt falan iyi oluyo tek basinaysan

Rumeli hisarustunde bakar ocakbasi var. sivastan gocmus hisarustu dayilariyla bogazici uni ogrencilerinin bir sentezi var iceride. Bu siralar okul kapali oldugundan fazla ogrenci olmaz. Insanlarin tavirlari olarak gayet sakin ve nezih, ama mekan salaş ve meyhanelere gore ucuz. Duvarlarda yerli yabanci onemli sanat insanlarinin fotograflari vs var. bence aradigin yer olma ihtimali yuksek.

Otobüste boş olan yer için neden izin istediniz ki biraz garip geldi bana da kız da o yüzden öyle bakmıştır.

Ben senin yerinde olsam teklif etmeye cesaret edemezdim kank. Ama gurur yapmayacaksan konuş gitsin, sonunda ölüm yok.

Kucukarabalik artı bir. Otobüste bos koltuk yani ne alaka oturabilir mıyım demek. Ama kizin orda neden sert davrandığını anlamadım. Gereksiz olmuş. Bence sen bakismaya devam et. Bu gibi durumlarda hep ne kaybedersin ki diyorum ben. Doğru Zamanı kolla ve bi hamle yap yani.

Kucukarabalikk +1
Nasil sonuclanacagi sana bagli.

git al kızı

Yav neden sordum acikcasi ben de bilmiyorum.

Bence çok güzel yaptın aslında. Ortak bir arkadaşın falan yoksa tanışıp hoşlandığını belli etmek pek de kolay değil normalde. Halbuki sen şu an resmi olarak kızdan ilgilendiğini açık ettin. Bundan sonra gördüğünde bakış at, selam almaya çalış. Karşılık olursa yürürsün, olmazsa yapacak bişey yok.

arkadaş olmaya çalış, yanaşmıyorsa boşuna uğraşma sonra sende takıntıya dönüşmesin. zamanına yazık olur.

Emek israfı.

boşver, sil gönlünden, at gitsin.

efendi adam olma, piç adam ol git ve konuş.

long live rock n roll +1

şimdi burada platoniğin ile ilgili başka bir hikaye anlatsaydın herkes sana belli et diyecekti. sen direk belli etmişsin. kızın o tepkiyi vermesi de bence direkt bir mesaj değil. o yüzden sen tanışmanın bir yolunu bulmaya çalış. ama sakın tanışmadan gidip açılayım deme. o zaman kesin olarak reddedilirsin.

içinde kalacağına elinde patlasın. git konuş

Katlanamıyorum. Çözümün bencil olmaktan geçtiğini düşünüyorum ama başaramıyorum

bencil insanlarla iletisimini minimuma indirmeye calısabilirsin.

umursamamaya çalışarak. bu da zor ama bi' saatten sonra alışıyo insan

Katlanmiyorum

ben de çok bencilim, anlayışla karşılıyorum o yüzden.

Bencil olarak katlanıyorum. Benden önemli ne var lan bu dünyada? Herkes bencildir.

kendini beğenmişlik ile karıştırmamak gerek. kendini beğenmek güzeldir. daha kendisini önemsemeyen adamı başkası niye önemsesin? önce kendini seveceksin, önce kendini sayacaksın. ama "sadece" kendini önemsersen o zaman bencil olursun ve muhtemelen hiçbir haltı hak etmeyen, adam olamamış, olgunlaşamamış, başkalarının görüşlerine bile saygısız ve bağnaz birisindir. kimse de sana vakit harcamaz. bencillik bu demektir. karıştırılmasın.

Katlanmıyorum. Yuzır'ın dediğini yapıyorum.

Tiksiniyorum.
Ağzına sçtıklarım bir tek kendilerini zeki sanıyorlar bir de..
En büyük örneğini hergün trafikte yaşıyorum.
Trafik, bekliyorsun, araba gıdım gıdım ilerliyor.
Bencil, düşüncesizin teki emnyiet şeridine giriyor geçiyor..
Başka bir tanesi senin 1 km sıra bekleyerek geldiğin yol ayrımına, sağ taraftan diğer tarafa gidiyor gibi yapıp bir anda sola kırarak önünü keserek girmeye çalışıyor.

Sonra quaker neden cinnet geçiriyor..

bakın her duyuruda yazıyorum, silah alma nedeni bu tipler. havalı tabanca alıp ayağına lastiğine sıkcaksın.

taksim'de nardis olabilir.

Ağaç Ev var Taksim'de. Sahte Rakı çıkıyor ara ara. TNK falan da çıkıyordu bildiğim kadarıyla.

mitanni var. çok küçük bir yer ama iyi caz müzisyenleri çalıyor.

The Wall Rock & Blues. Hafta arası daha sakin olur, oturarak keyfinle blues dinlersin. Cuma-cumartesi kalabalık olur, erken gitmezsen oturacak yer bulmak zor.

Kum Saati var bir de.

ortaköyde bir jazz club vardı ama ismini unuttum ya. girişi paralıydı diye hatırlıyorum

İzlemişsindir muhtemelen ama Amelie var.

Erkeksen ve müzikle ilgiliysen High Fidelity.

Daha yeni istiyorsan ve western'den nefret etmiyorsan Django Unchained.

nokta atışı yapıyorum. little miss sunshine ya da soul kitchen.

we're the millers

www.imdb.com
www.imdb.com

The grand budapest hotel ya da wes anderson küllüyatından başka bir film

Oynamadım ama bu versiyonda scout ettiğin oyuncuların attribute'ları net olarak çıkmıyor, aralık çıkıyor. Tabii oyuncu çok ünlü vs değilse. Bu da işe (özellikle alt liglerde oynuyorsan) gerçekçilik katıyor.

Ayrıca başarısızlıktan gaza gelmen lazım. FM'de neredeyse hiç başarısız olmadım ve bu yüzden birkaç senedir oynamıyorum, çünkü gözümde gerçekçiliği düşüyor oyunun.

Hayat sana güzel.

bi işim yok ama bu aralar uykumu düzene soktum da yeniden sapıtmasını istemiyorum

uyu paşam. uyu bebeğim.

Benim yerime de uyu.
1-1.5 saat uyusan, akşam normal uyuyabilirsin bence.

arkadaşların söylediklerine ek, www.sleepcycle.com ile uykuna sıkı bir düzen getirebilirsin.

hayat çok mu güzel lan?

sleep cycle alarma pek gerek duymuyorum çünkü zaten uykumu alınca kendiliğimden uyanıyorum yani bi uyanmam gereken saat yok. ve evet hayat çok güzel :) biraz kestirmeye karar verdim dayanamıcam sanırım.

bence 1 daha güzel. ikincisinin derisi çok hoş durmuyo ve burnu çok kalkık. pantolon altında vs nasıl duracağını bilemem tam ama ben olsam 1.yi alırdım.

fermuarlı olanı ve olmayanı kullandım, kesinlikle fermuarlı olması giyip çıkarırken rahatlık sağlıyor, bağcıkla uğraşmıyorsun. 1.dekinde genelde bağcıklarım sürekli açılırdı benim ama sen de kullanmışsın zaten sağlamdı. eğer modeli hoşuna gittiyse 2. diyorum.
3.deki modeli ben de çok sevmiyorum.
şimdi daha uzun bir modelini kullanıyorum ben 2.nin uzunu gibi.

edit: www.yesil.com.tr
www.yesil.com.tr
şunlar da fermuarlı fena değiller gibi.

@leadzeppelin, kullandığın botun linkini de atabilir misin? uzun zamandır aynı modeli giyiyorum. biraz da o yüzden değişiklik olsun diye alternatifleri göreyim istiyorum..

@spirit crusher www.yesil.com.tr
bunu ama nubuk gibi olanını, deri değildi mat bir şey böyle.

1.ile tip olarak pek farkı yok onu bulamayıp da bunu almıştım.

2 ve 3ün burnu çok kalkık gibi geldi bana. hoş durmuyor, ben 1i beğendim pantolon içinde şık durur. ama fermuar da önemli tabii.

1 güzel, aynısından devam. Fermuarlı modelin su geçirme ihtimali de olabilir(gerçi bu botlar tank gibi ama). 3. model ise bence çirkin.

1 al hocu. 2 zaten engelli ayakkabısı gibi palyaço ayakkabısı gibi. 3 de fazla uzun

3 kötü. En güzeli 2 bence.

1 derim.

4) hiçbiri

ille de bunlardan biri olacaksa 2.

1e dikkat edin topugu cok uzun aynı ayakkabıyı ben de kullanıyorum.

@bitersin, senin önerebileceğin var mı?

@kamaz, aynısını kullanıyorum zaten şu an. at gibi topuğu var :)

@want2die, biliyorum ağır, 8 seneden fazladır harley bot giyiyorum. ağırlığı koymuyo artık. bacaklar kas yaptı.

fermuarlı olanı al derim sadece.

ben de izmir'den istanbul'a gelmiş biri olarak bakmıştım da pek yok gibi. bi tek taksim wall'da iyi olabiliyor öyle canlı müzik.

hayalbaz'da bluestone dinlediğim günler geldi aklıma hey gidi eheh.

Çoğunluğu Beyoğlu'nda bunların. Beyoğlu'nda The Wall, Kum Saati, Ağaç Ev gibi mekanlara göz at. Kadıköy'de pek bilmiyorum ama Buddha'ya bakabilirsin.

Dunia'da ve Arka Oda'da arada konserler oluyor. www.facebook.com

aradigin yer kadikoyde budhaa, taksimde line. budhaa 11de acilir. line ise 1 gibi.