Şöyle söyleyeyim, tecavüz bile eder. Aylarca farklı odalarda da tutamayacağına göre mecburen kısırlaştıracaksın.

1 ay ayrı odalarda kalsa , 4 aylık olup güçlemse yine de dediğin gibi olur mu ? Çok üzüldüm şimdi

buradaki mantik nedir anlamadim tam, disi kedi gecici olarak mi kalacak? eger oyleyse ayri odalarda tutacaksiniz bir sure. yok kaliciysa bunun sonu yok zaten, kedinin "bacimsin" deyip hallenmeyi birakacagini falan mi dusunuyorsunuz? kisirlasmazsa omur boyu bu guduleri olacak (ikisinin de). kisirlastirilmadan bakilan bir ev kedisi zaten iskence goruyordur yaziktir yani bu hayvan surekli aci cekiyor zaten. kisirlastirmayip napiyorsunuz yoksa surekli ciftlestiriyor musunuz birileriyle? cidden kafam almiyor mantigi. 11 ay zaten erkegin ergenliginin iyice basldigi zamanlardir ileriki aylarda ortaliga koku birakip gece gunduz bagirmaya baslayacak eger kisirlasmazsa.

Dişi kediler yapı olarak erkek kedilerden her durumda daha küçük olur. Yetişkin dişi kediyle bile erkek yeri geldiği zaman zorla çiftleşebiliyor. 4 aylık yavru henüz bebek sayılır bu birincisi. İkincisi, güçlendiğini varsayarak birlikte tutmaya başladınız ve gözetiminiz olmadığı bir zamanda erkek dişiyle zorla birlikte oldu, bunun riskini alabilir misiniz, vicdani yükünü taşıyabilir misiniz? Hiç denk gelmediğiniz için ne derece berbat bir durum olduğunu tahayyül edemediğinizi düşünüyorum. O sebeple insan olduklarını varsayarak düşünün: Genç bir adam bir bebeğe tecavüz ediyor, net olarak budur durum. Üçüncü olarak kısırlaştırmanın gerekliliğinden ve hayvan sağlığı açısından önemine giremeyeceğim, o konuya girince sinirlerime hakim olamıyorum çünkü. Şu linki buraya koyayım, bundan başlayarak devamın siz kendiniz araştırırsınız.
tr-tr.facebook.com

Çoğaltma sevdanızdan vazgeçip mutlaka kısırlaştırın. Etik olarak da doğrusu bu.

yahu saldiri degil, yuruttugun mantigi anlamadim cunku "kisir olmayan erkek ve disi kedi beraber yasasin ama birbirlerine hallenmesinler" isteginin bir mantigi yok. mumkun degil. olmaz. tecrubeyle falan da alakali degil. caresi yok yani mantiksiz istedigin sey. ayni ortamda kendi yavrularina hallenen hayvanlarin senin evinde agabey bacı iliskisi kuracagini mi dusunuyorsun? bunun bir yolu oldugunu mu dusunuyorsun? anlamiyorum ki nedir.

ote yandan kisirlastirilmamis hayvanlari evde tutup iskence edildigini gorunce de insan bir tepki veriyor ister istemez. bu hayvanlari ozgur bir sekilde ciftlestirmeyeceksen onlara eziyet edeceksin anlamina geliyor bu. hangi hayvansever bunu gorup de susar? ote yandan bu hayvanlari omurleri boyu ciftlestireceksen cikacak onlarca hatta yuzlerce yavruyu sahiplendirebilecek misin? yani neresinden tutsan elinde kaliyor.

O zaman böyle minik, sevimli, pati desenli bir bekaret kemeri yaptırın.

Zamanı gelince de doğan yavruları eşe dosta ücretsiz sahiplendirirsiniz.

Siz hakkaten acayipsiniz . Zaten yası geldiğinde isteyerek ve sınırsızca sevişsinler istiyorum ve yanına bile bile eş aldım . İstedikleri kadar yavru da yapsınlar bunu sormuyorum size .
6 aylık olana kadar baska odada dursun deseydiniz bile kafiydi .

ok planin buysa ve senede 25-30 kedi sahiplendirebileceksen (sokakta halihazirda sahipsiz olan o kadar kedi yerine), disi kedinin hayati boyu surekli hamile olmasi sebepli saglik sorunlarinin vebalini alabileceksen disi kedin cinsel olgunluga erisene kadar gecici olarak ayri tutmaktan baska caresi yok. tecavuz bir kenara fiziksel bir zarar verebilir erkek kedin, malesef bunun kacari yok. bugun kotu anilari olursa birbirlerinden omur boyu nefret de edebilirler (arkadasimin evindeki iki yetiskin kedi, biri erkek biri disi, son 10 senelerini kavgayla geciriyorlar o yuzden ayni odada olmalari yasak aninda kavga cikiyor cok buyuk). O yuzden kapi altlarindan birbirlerinin kokularina alissinlar. zamani gelince de yaklasirlar. tabii anlasacaklari malesef garanti degil, hic bir zaman olmuyor biraz sans isi.

keşke önüne gelen hayvan sahiplenmese... senin hayvan bakamayacağın verdiğin tepkilerden belli. ''bu'' soruya verilen gayet düzgün, seviyeli ve son derece açıklayıcı (bilale anlatır gibi) cevaplara verilen tepkilere bak. gece gece sinir oldum. neredeyse yetişkin erkek kedinin yanına daha bebek dişi kedi koyup :((( ne oldu ki anlamadım diyor. gayet güzel tane tane anlatan adamlara da gider yapıyor.
neredeyse yetişkin sağlıklı erkek kedi ve daha bebek dişi kedi aynı evde kalamaz... 1 ay ayrı oda falan da kurtarmaz. bu kafa yapınla belli ki küçük dişi kediye hayatı cehennem edeceksin.

hapı ve iğnesi var dişi çok küçükmüş ama vet e sormak daha iyi olur. linç etmeye yer aranır oldu.

ayrı odalarda tutmaktan başka çare yok gibi. çiftleşme dışında da kavga olabilir. hap iğne işe yaramayabilir.

iğne tecavüzü önlemez, sadee bebeği önler. Bir de iğnenin çok yapılmasını tavsiye etmiyorlar veterinerler. Üreme organlarında kanser yapıyor demişti bize.

Öte yandan erkek dişinin kokusunu almaya başladığında her yere kaçınılmaz olarak kokusunu bırakacak.

Cins kedisi olan ve kısırlaştırmayanlar bu işi ticarete dökenler. Yavruları 800-1000 lira arasına satıyorlar niye kısırlaştırsın tabi. Boşuna parmaklarınızı yormayın.

2 kediyi 5000 TL'ye mi aldın? Aferin.

Çiftleştir (pardon sevişsinler), belki paranı çıkarırsın, üstüne de para kazanırsın. Hayvan sevgisi değil, ticaret resmen.

Ayrıca yetişkin bir erkek kedinin yanına dişi yavru bir kedi alıp "bu şekilde yaklaşacağını hiç düşünmemiştim:(" demek de beslediğin hayvanlar hakkında ne kadar bilgi sahibi "olmadığını" gösteriyor. Araştırmaya bile tenezzül etmemişsin öncesinde.
O yavru kedi keşke senin yerine kendisi koruyacak olan annesinin yanında olsaydı. Yazık.

uzun suredir kedi, kopek besliyorum diyorsunuz; buyuk, kisirlastirilmamis bir kedi ile karsi cinsten yavru bir kedinin ayni evde kalmamasi gerektigini gozlemlemis olmaniz gerekirdi. Hem buyuk kediye eziyet olur bu durum hem kucuk kediye. Ayri odalarda olmasi da bir ise yaramaz ki; kokusunu duyuyor sonucta, orda oldugunu biliyor. Kucuk kedi icin durum daha kotu, bebek daha o. korkar, kacar. etkilenir yani. Yukarda da soylenmis; siz evde yokken buyuk kedinin kucuk kediyi oldurmesiyle bile sonuclanabilir bu durum.

Ayrica neden kisirlastirmak istemediginizi de anlamadim acikcasi. Eger dogasini bozuyorum vs diye dusunuyorsaniz bir de su acidan bakmak gerekiyor; surekli evde hamile dolasan bir kediniz olacak. Disi kedinin damizliktan farki kalmayacak. Hos olur mu sizce bu durum? Amacinizin para kazanmak oldugunu da dusunmedim ben.

Ha illa ben bu sekilde yasamalarini istiyorum diyorsaniz kucuk kediyi simdilik birine verin; buyuyunce geri alirsiniz ya da keske en basta benzer yaslarda olan bir kedi sahiplenseydiniz. Tabii isin vicdan kismina gelince bu cok hos bir yol degil bana kalirsa.


Bir de insanlara cok agresif yaklasmissiniz fakat cogu kisi yardim etmeye calismis. Boyle sinirden delirecek, hakaret edecek bir durum yok ortada. Kendinizi daha duzgun ifade edebilirdiniz bence.

Kısırlaştırmak haricinde uygulayacağınız her yol, kediler için bazen kısa bazen uzun vadede zararlı Ve acı verici olacak.

Burada kısırlaştır diyen insanlar emin olun en makul yöntemi öneriyorlar size.

Kediler sevişmez. Siz onları kısırlaştırarak, aç bir hayvanı doyurmuş Ve bir daha açlık hissetmemesini sağlamış olacaksınız. Üriner birçok hastalıktan korumuş Ve ömürlerini uzatmış olacaksınız üstelik.

En ve dahi tek makul yöntem, kısırlaştırmak.

para>kanunlar

Beraat deil ama yurt dışınakaçar işte

Sikayet cekildigi icin davanin ust siniri 9 yil oluyormus. Sikayet olunca sanirim 21-22 oluyormus.

Sikayet olmadigi icin mahkeme ust sinirdan 8 yil falan vermis. Hapiste kalinan sure vs derken yeter bu kadar denmis.
Cnnturk'un haberinde bi' hukukcu boyle anlatmisti gunduz. Mahkeme dogru karar verdi demisti. Maalesef sikayet olmadigi icin cikti.

>Esini baska bir sevgilinle aldat
>Sevgilin arabayla esini ezerek oldursun
>Sikayetci olma
>Bir kac ay sonra sevgilin hapisten ciksin
>??????
>profit

hukuk sisteminin bugini buldum, deneyin ise gercekten yariyor.

şikayet geri alınınca böyle oluyor zannederim.
ha, niye böyle oldu?
şehit polisin eşi, kocamın tek yakını ben değilim gibi bir cümle kurmuştu.
buradan da, diğer aileri bireylerinin şikayetin geri alınması gibi bir çaba içerisinde olduğu söylenebilir.
ihtimal, onlara para yardımı yapıldı.

davayı karara bağlayan mahkeme heyeti, sanık rüzgar çetin'in, ''bir kişinin ölümüne ve bir kişinin yaralanmasına neden olma'' suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verdi. heyet, rüzgar çetin'in tutuklu kaldığı süre, aldığı ceza miktarı ve mağdurların şikayetinden vazgeçmesi nedeniyle sanığın oy çokluğuyla tahliyesine karar verdi.

üst mahkeme davayla ilgili kararını verene kadar rüzgar çetin serbest kalacak. üst mahkeme yani istanbul bölge istinaf mahkemesi, istanbul 11. ağır ceza mahkemesi'nin kararını onarsa ceza mahkemeleri usulü kanunu'na göre, çetin'in yaklaşık 5 ay cezası kalacak. 1 temmuz'da çıkarılan kanun hükmünde kararname (khk) nedeniyle de tamamen özgür kalacak. çünkü bu khk, 2 yıldan az cezası kalanların tahliye edilmesini öngörüyor.

aaa annemde var aynı, ve yaşı hep 19.

Babam giyiyor bunu, yaşı 56. Nasıl bir zevksizmiş bunu 21 yaşında giyen öyle.

Mont cok guzel bence ya :D Belki arkadasiniz normalde de pek yasina gore giyinmiyordur, bilemeyiz simdi :D Hem kombinine gore hos olabilir

yaşım 21 olsa giymem

Aşırı büyük ve düz zemin üzerinde çekilmiş bir modelini attığın için beğenilmeyebilir ama üstte güzel duruyorlar, kahverengisi daha güzel bence. 21'e de uyar gayet.

bence şirin ya. gayet sade ve hedefe yönelik. ben genç birinde görsem hiç garipsemem açıkçası.

yalnız şunu da belirtmem lazım ki benim moda tavsiyelerime pek güvenme. arkadaşlarım (zaten iki tane falanlar) "olm niye 14 yaşında gibi giyiniyosun sen, waikiki'yi acilen azaltman lazım" diyolar. ben düz adamım. kış mı yaklaşıyo? demek ki kazak giymem gerek. ucuz ürün satan ama nispeten bilindik marka ne var en yaygın? waikiki. o zaman git ordan al. kışın şort giyilmez. demek ki pantolon alınacak. git 2 tane kot al. bitti gitti.

annemde aynısı var 59 yaşında. ama ev soğuk olunca ben de giyiyorum ne yalan söyleyeyim. bi de altına tayt çekip bakkala gitmişliğim var bununla.

Giyilir.
Bu barbourların Asker yeşilini ve krem rengini giydim uzun süre hatta hala dolabimda duruyor, 21 yaşındayım şuan ve onu ilk giydigimde yasim 17-18di sanırım.
O zaman Çevremde barbour giyen yaşıtlarımda vardı benden çok Büyüklerde. ve hala varlar.
Kimse yaşlı işi o niye giyiyosun demedi ilk defa görüyorum böyle bi şeyi.

Arkadaşim giyiyo gayet de guzel kombinliyor bu montu .yaşı 24.

Ben sevdim cepleri falan da geniş geniş tam elleri cebe sokup pıtır pıtır yürümelik

Bu ayakkabi ile iyi kombin olur.
goo.gl

ne etti la size bu chp kadın kolları.

aynısının camel rengi var bende. uyumlu olduğu sürece giyerim 26 yaşındayım. dışı naylon olanlar biraz daha genç, sportif işi. onlar da alınabilir.

bok gibi.
ceplere bak limon mu koyacak pazarda o ceplere para mı

Oha aynısı annemde var. Çok kötü bence.

Anne montu +1

Beğenmedim. Sevmiyorum öyle desenleri.

biraz yaşlı işi gibi

Bu borbour mu ne ondan degilmi ya bu mont baya da pahali 500-600₺

Çok kötü

21 yaşında bi' arkadaşım bunu giyse ruh sağlığından endişe eder iyi misin, kalk doktora gidiyoz derim. aga bu ne, gözlerim kanıyo hep :(

ortaokulda lisede bunun altına buffalo bot giyip gezen adamlar şimdi sanki o günler hiç yaşanmamış gibi emekli montu diye bok atıyorlar

(bkz: ulan hepiniz oradaydınız be)

bu mont barbour arkadaşlar. bırak 21 yaşı lise donemimde çoğu kişide vardı. neden çünkü barbour. hani şu lakosttan gomleeek barburdan montlarr şarkısındaki barbour bu. hava olsun diye giyiyiordu herkes. 700 lira civarıydı fiyatı. ama leş gibi kokuyordu. balina yağı falan kullanılıyor yapımında yanlış hatırlamıyorsam. zengin genç birçok arkadaşım giyiyor hala.

Ben 28 yasindayim, hala giymem sen dusun.

kusura bakmayın da buradaki insanların ne haddine insanların zevksizliğine müdahale etmek. arkadaşınızı özgür bırakın belli ki bu haliyle mutlu ama fazla samimi olmayın bu mont giyen biriyle.

markafoni ve trendyol'da raybanlar 200-250'ye geliyor. ki bu sitelerde aradığınız aralıkta gözlükler de bulabilirsiniz.

atasun'da oluyor ray ban 200-250'ye filan. baktınız mı?

arnette. o civara da gözlükleri vardı diye hatırlıyorum bakarken gördüğüm kadarıyla.

Osse ve hawk modellerine bakın . 100-150 civarında ve güzellere . Camlar polarize ve güzel görüşlü

ray ban her türlü alınır. çerçevesi orijianl olunca 100 metre öteden belli ediyor kendini.

Baska sorunu olabilir, veterinere götürmeyi öneriyorum. Kulaklarindan atesini kontrol edin, istahinin olmasi iyi, atesi varsa acele edin.

Benzer bir durumda kan paraziti cikmis ve ucuz kurtulmustu tanidigim bir kedi. Tamamen huyda degisiklik olabilir ama cok daha kötü seylerin habercisi olabilir.

Yarın veterinere götüreceğim , teşekkür ederim

Silesius + 1, İlk olarak gerçekten depresyonda mı, fiziki bir rahatsızlığı mı var diye kontrol edin.

Bizim kedimiz ilk defa kavga kaybettiğinde depresyona girdi. Biz kavgadan hemen sonra veterinere götürdük ve fiziki bir sıkıntısı olmadığını öğrendik. Peşinden bütün gün karanlık yerlerden çıkmayınca tekrar veterinere götürdük ve ''Kızımız depresyona girmiş, kavgayı kaybetmeyi gururuna yedirememiş. Alışacak yenilmeye' dedi bize. Eğer depresyondaysa belki durumsal bir şey olabilir. Durumsal bir şeyse zamanla geçebilir ama ne yapılacağını yine en iyi veteriner bilir.

Ben zümrüt ten alıyorum 500 lük 45 tl ve baya kaliteli

O saat en çok trafiğin olduğu saat. Biraz riskli ama gidilebilir.

yetişemezsin çok zor.

efendi efendi metroya bin, kartaldan da taksiye bin

Metro ve taxi ile yetişirsin ama yine de acele davran çünkü metrodan inince bazen taxi kuyruğu olabiliyor

anlama ihtimaliniz tecrübenize bağlı olarak var, üç aşağı beş yukarı kedilerin büyüme evresinde geçirdiği değişiklikler aynıdır. siz neden daha büyük olduğunu düşünüyorsunuz?

bi' dakka, veterinere mikrop kapmasın diye kedi mi götürmüyorsunuz? ciddi misiniz? umarım değilsinizdir.

Yoo çok ciddiyim , iç dış parazit aşısını yaptım kendim . 15 gün geçsin diye bekliyorum , sağlıklı ise gidip karmasını yaptırcam .

@evde liyakat çok olgun gibi davranıyor , daha önceki kedilerime benzemiyor bu açıdan . Fazla efendi , oyun çağında olmasına rağmen çok sakin yatıp duruyor o yüzden daha büyük olduğunu düşündüm .

yani kedinizin veteriner hekimde mikrop kapması imkansız gibi bir şey pasaklı bir yere gitmiyorsanız, her veteriner hekim yeni hastaya dokunmadan önce muhakkak temizlenir çünkü. hava yoluyla geçen bir hastalık yok literatürde diye biliyorum, o yüzden evhamlanmanız gereksiz. üstelik evde dururken, sadece iç ve dış parazit aşılarını yaptıysanız sağlıklı olup olmadığını anlamanız imkansız. neyse, siz bilirsiniz yine, ben söylemiş olayım.

edit : her kedinin karakteri farklıdır, isterseniz birkaç değişik fotoğraf koyun, size kaç aylık olduğunu söyleyeyim :)

foto +1

yavru bir kedinin sakin durması pek hayra alamet değildir.
hasta değildir umarım.

bu hafta biter gibi. yani umarım biter.

İnşallah dediğin gibi olur :( çoğalarak artıyor gibi sanki , dün pompalı tüfek sesi bile duydum

10 dk

bekliyorum

genelde kısa sürer yarım saate unuturum. ama bazen bazı olaylar üzerinden zaman geçse öfkem dinse bile tekrar tekrar aklıma gelip beni delirtebiliyor.

Benim çok çabuk geçer . Çabuk sinirlenip çabuk sönerim

Taş çatlasın 5 dk. Çok sinirlenirsem hemen spor salonuna gidiyorum hayret ettiğim ağırlıkları kaldırıyorum.

genelde çabuk sinirlenir, çabuk sönerim ön bilgi olarak bunu vereyim.

günlük hayat akışında olan ufacık şeylerde sakin kalamıyorum, çünkü genelde böyle şeyler devamlı karşıma çıkan şeyler oluyor. kendi kendimi doldurup dururum. sinirim üç-dört gün geçmez, hatırladıkça söylenir çok pis takarım. mesai gibi bişeyse zaten iki hafta filan surat asarım, işimden nefret ederim.

ama insan ilişkileri öfke kontrolünde adeta nirvanaya ulaştım. gerçekten sinirlendiğim bir şey olsa bile sakince söylüyorum, hiç öfkeli kalmıyorum. bazen gündelik şeylere sinirlenip yakınımdakilere patladığım oluyor, o zaman da gönül alıyorum.

2 gün önce saçma bişeye sinirlendin ve geçmiyorsa enerjini atacak bir şey yap, ne bileyim yüzmeye git, koşuya çık, saatlerce bi' küvetin içinde yat, hala geçmiyorsa bi' uzmana görün.

en çok sinirlenip sinir krizi geçirdiğim olay bile yarım saat sürdü. sonra normal halime geri dönüyorum. ama sinirlendiğim zaman olmadık şeyler yapabiliyorum, sonra hatırlamıyorum bu yaptıklarımı-dediklerimi.

Günlük olaylar yarım saat-bir saat.
Biri bir ahmaklık yapmışsa tüm gün veya o kişi ortadan kaybolana kadar.

Yemek yiyene kadar sürüyor. Yemek yedikten sonra sakinleşiyorum. Zaten çok sinirliysem onu da yapamıyorum. Ağlayarak uyuyorum. Uyanınca yatismis oluyorum bi nebze

Kısa süreli sinirle ,öfkeyi ayirirsak gayet sakinimdir.anlik parlama oluyor arada. Ama öfkemi dindirmek için ordan uzaklasmak iyi oluyor.

Sabah kız arkadaşıma sinirlendim, dışarıdaydı. "Eve geçtiğimde arayayım, şimdi kapatıyorum" dedi. "Kapat ama tekrar aradığında daha ciddi olacağım" dedim.
15 dakika sonra aradığında sinirim geçmişti. Bozuntuya vermemek için sinirli gibi davranmak zorunda kaldım :)

Bence sizin durumunuz biraz uç.

Öfke nöbetim kısa geçse de içimdeki sinir geçmez.
Acısını fazlasıyla çıkarınca bile tam geçmiyor azalıyor sadece.
Biri bana bir yaptıysa benim karşılık olarak ona on yapmam gerekiyor ki içimdeki öfke azalsın.
Bir uzmana göründüm şimdi bıraktım, toparlamaya çalışıyorum.

Galiba 5-10 dakika. Hiç uzun süren bir şey yaşamadım. Parlayan bir insan da değilim.

cok kinlenmissem bir hafta sinirlenirim. sacma bir huy. asabi olmak kotu bir sey.

olmadı. annem bir keresinde dr.oetker'in kabartma tozlarından medet ummuştu. araba çıkacağına bayağı inandırmıştı kendini. ihtiyacı olmadığı halde sürüyle alıp yollamıştı şifreleri. sonra dev boy, albümlü tarif defteri kazandık :(

edit: hala tarifleri ona yazıyorum. yıllardır bitiremedik.

Tam olarak öyle olmasa da iki kez sayisalda 6 tutturmuş bir tanıdığım var :)

benim bir tanıdık magnum şifresi gönderiyordu deli divane. araba çıkarsa satıp alacağı parayla yapacağı şeyleri hayal ediyordu vs. hiçbir şey olmadı.

kaç tane şubesi vardır bilmiyorum ama ''burda'' market çekilişinden araba kazanan arkadaşım var. sıfır albea kazanmıştı. yani koskoca algida veya benzeri firmaların üç kağıtçılık yapacağını sanmıyorum. soruyu doğru anladıysam tabi..

coca cola'dan hp laptop çıktı. O zamanlar ben 18'den küçük olduğum için annemin adına göndermiştik ona çıktı :)

Ha bir de sadece ismen tanıdığım birisine Audi a6 çıkmıştı bir çekilişten. Çevrem iyi de ben kötüyüm sanırım :) bana da migros'tan Efes pilsen montu çıkmıştı zamanında.

bir kız vardı. magnumun yedeklerinden lambo çıkmıştı kıza. instagramında lambosunu satan bilge mi ne yazıyordu hatta.

Reklamlarında, alttaki yasal metinde, Milli Piyango'dan alınmış izin numarası varsa legaldır. Hediyeleri gerçekten dağıtırlar.

Bize 20 yil.once fantasia idi sanirim markanin adi kornetten playstaion 1 cikmisti

aynı kategori mi bilmiyorum ama bir arkadasımın dedesine çarkıfelekten araba cıkmıstı.

sayılıyosa liseden bi hoca ya piyango çıkmıştı

Yazlikta karşı komsumuza o yazlık ev çıktı.

Denizli de market alışverişi yapıyorlar. Çekilişle o yazlık evi kazanıyorlar. Bize komşu oldular.

Ofisteki arkadaşıma da eskisehirde çağdaş marketten tatil çıktı. Ailecek gittiler.

Annem 37 ekran televizyon kazanmisti. Baska da bisi kazanmadik.

yuz kiloluk zenci'nin bahsettiği lamborghini kazanan kız benim arkadaşım. (okuldan birkaç alt dönem işte)

bir de staj yaptığım fabrikalardan birinde işçilerden biri emekli olduğu gün yerel market zincirlerinin birinden araba kazanmıştı. orta halli bir arabaydı tabii bu.

Mcdonalds'tan bir arkadaşım 2 kere kazandı. Birincisinde Euro 2012ye gitti, ikincisinde ipad 2 ya da 3 olması lazım ondan kazandıydı. Ama eleman ordakileri tanıyormuş herhalde, kola mola içip kod alıyorum diyordu.

Avm çekilişinden yakın zamanda araba kazanan tanıdığım var . Bir de nescafe tek kullanımlık kahvelerden araba ya da yüksek miktarda para ( net hatırlamıyorum ) kazanan biri vardı çalıştığım hastanede

bi arkadaşım turkcell den mini cooper kazanmıştı.

Kampanyalar genelde SMS'den parayı toplayıp dağıtma gibi (milli piyango mantığıyla) çalışıyor. normalde SMS çok cüzi bir para iken sizden 3-4 TL'ye kadar para kesenler oluyor.

Herkesten 4 TL toplayıp, bu parayla hediyeleri dağıtmak gibi oluyor.

Çok çok azı bunun dışında tabii. Üstüne bir de cep telefonunuz gibi kişisel bilgilerinizi topluyorlar...


.

Karper Peynir'in 'Şifre gönder, çekilişe katıl'lı çekilişinde abime 5000 TL çıkmıştı 6 yıl önce.

ikisinin de yeri ayrı ancak şu ara çaydan yana kullanıyorum zira, o göbeği eritmek gerek :)

sabah kahvaltısında bitki çayı, akşam dışarı çıktıysam bira. evde bira hiç içmem.

bira kırk yılda bir içiyorum artık, sağlıksız.

çay insanıyım. bi de maden suyu insanı oldum.

neden kahve yok ki seçeneklerde:)

Cayi kahvalti haric hic icmem. Birayi da senede 3-5 defa en fazla.

Yemek yoksa viski. Yemek varsa sarap. Meze de varsa raki.

çay ne ya, tabiki bira <3

çayı sabahları içmek keyifli geliyor bana. biranın zamanı yoktur oysa. galiba bira insanıyım.

çay hep, bira nadir.
ama siyah çay, şöyle bir kaçak çay.

çay

çay.
sudan sonra en sık tükettiğim sıvı çaydır. alkol arada sırada içilen bir şey benim için.

çay

plase kahve

İkisinin de yeri ayridir.
Çay+15321

Çayın her türlüsünü (yeşil/beyaz/siyah, kiraz sapı, rooibos, ekinezya, meyve..) içerim, öğleden sonra da bir filtre kahve içmeyi kendime keyif görürüm.

Alkol tüketmeyi çok sevmiyorum.

ince belli bardakta cayim varsa yanimda, degmeyin keyfime

Ben kahve tercih ediyorum.

Normal çay zaten sevmem; bitki çaylarıni kışın seviyorum.

Alkol 3 4 ayda bir ancak tüketiyoruz. Geçen gün yılbaşından kalma bira bulduk mesela buzdolabında; içelim bari dedik.

Kahve sıcak, soguk her türlü severim.

Çay ne yahu kahve desen belki. Bir de bira değil şarap olacak o. Bu şartlar altında şarap insanıyım :)

İlle ikisinden biriyse çay. Bira sevmem hiç.
Ama kahve insanıyımdır aslında.

Çay kahvaltı hariç içmem . Hatta çoğu zaman kahvaltıda da içmem . Çay mı bira mı dersen elbette bira seçerim .

Çayı sadece kahvaltıda, birayı da 40 yılda bir içiyorum, tatları çok benlik değil. Kışın salep, yazın ara ara limonata, her mevsim sade Türk kahvesi. Düşündüm, akşamları çoğunlukla sadece su içiyormuşum :)

36-38

çok büyük kanka. o bacım max 36-38'dir, yani damdanakan +1
hediye durumunda tek kalmış bi elbise alman her türlü ofsayt. bedeni olup, değiştirme şansı olan bişey al muhakkak.

36 küçük gelir 38 diyorum ben

38

38...

anlaştık sanırım.


cidden süper insanlarsınız <3

son soru, kusura bakmayın...

bu kızın 40 olma imkanı hiçbir şekilde yok değil mi?
:)

ben 1.71'e 68 kiloyum. 40 beden giyiyorum, hatta bazı 38'ler de oluyor bu ara. buradan hesap et.

Bence 40 olma ihtimali de var. Ama kişinin ve elbisenin kalıbına bağlı. Kilosundan dolayı umulmayan insanların bedenleri büyük olabiliyor.

göğsün elbise bedeninde etkisi var mı? büyük olması, yazdığım kiloyu etkileyip bedeni büyültür mü?

ya 40 olma ihtimali de var da o biraz vücut yapısına bağlı. göğsü kalçası falan büyükse ya da kemikleri iriyse 40 da olabilir. ama 38 her türlü uyar. zaten 40 beden biraz hakaret gibi olur, alma onu :D

40 beden buyuk, kiz bildigin incecik bence. 38 diyorum o da boydan. ayrica icine degistirme karti koyuyorlar :)

bu skinny fat kavramını bilmiyordum ve araştırdım da;

www.shefitlife.com


en sağdaki sanırım dediğiniz skinny fat?

benimki kırmızılıya daha çok benziyor. dur bi daha bakayım.

aynı aynı, kırmızılının vücut aynı.

kız arkadaşın normal ölçülerdeyse 36'yla şansını zorlama, 38 al ama biraz sıskaysa 36'yı deneyebilirsin.

bu arada bahsettiğin ölçülerde bir arkadaşım var, kız ben 40 beden giyiyorum demişti ağzım bir karış açık kalmıştı çünkü bence sıska bir arkadaştı. boy uzunsa risk var arkadaş. diyeceğim bu kadar.

aa gerçekten ne süper insanlar varmış burada :)

hocam sana tavsiye, sevgilin gercekten 44 beden falan degilse 40 bedenden uzak dur.
alinabilme ihtimali yuksek. 38 beden al iste icine de degistirme kartini koy, kucuk gelse bile zayif oldugunu dusundugun icin +10 puan cepte.

Kesinlikle 38 . 180 boy ve 63 kg olan ben 38 giyiyorum ,36 kesinlikle olmuyor

sanırım evet, 38 beden herkesin ortak fikri...

yardımlarınız için teşekkürlerimi iletmeyi bir borç bilirim.

www.youtube.com

hepinize gelsin :)

ben 171'im, 60 kiloyken 38 beden giyiyordum, 42 muhtemelen çok büyük olur (7 cm boy farkı sebebiyle 36 beden bile giyiyor olabilir). ayrıca kadınlar olduğundan geniş bedende bir şey alırsanız bozulur.

bir de göğsü büyük/omuzları genişse olduğu beden bile kurtaramayabiliyor çünkü yukarıdan kasıyor elbise. elbise olayı riskli açıkçası, ben kendime bile denemeden alamam.

aldım... <3



www.youtube.com

38, değişim kartı da koydur

Fırının orta rafına , 180-200 derecede çözülmesini beklemeden

Ben turbo fırın modunda 200 derecede 15-20 dakikada pişiriyorum çözülmesini beklemeden.

Paketin üstünde yazar.

ben deneme yanılma yöntemi ile yeni öğrendim, fırın kullanma kılavuzunda pizzalar için alttan pişirme uygun diyor ama öyle olunca çok güzel olmadı benimkisi, ya hem alttan hem üstten pişirmeyi ya da turbo pişirmeyi seçince daha güzel oluyor. birinde soğuk fırında diğerinde önceden ısıttığım fırında yaptım, önceden ısıtılmış fırındaki daha güzel ve hızlı oldu. yaklaşık 15 dk da pişti.

kutu derken markette satılan mı? yoksa al-götür gibi mi?

haagen dazs meshurdur, artik cogu markette var

Lera fresca. Migros'ta var.

Lera fresca'da emulgator, glikoz şurubu, gıda boyası yok. Normal sakkarin (sofra şekeri) var. O yüzden benzer ürünler arasında daha iyi.

Atatürk orman çiftliği +1

SÖVÖŞÖRDÜK derken sevişirdik mi? Anlamadım

edit: savaşırdık demişsin galiba. Gerçekten çözemedim pardon.

Konuyla ilgili yorumum: Herkes aynı hayatı yaşamıyor, kimse başına gelmeden tahmin edemez nelerin olacağını. Büyük konuşmamak gerek.

Biz olsak savaşırdık demek istemiş sanırım. Evet kimse memnun değil bu manzaralardan ama bu tarz hareketler de güzel bir manzara olmuyor ki. O insanlar da bizim boklu sokaklarımıza bayıldığından burada değil yani.

ben de sevişirdik anladım.

sevişme savaş demek istemiş kibarca:)

Dilini bilmediği bir ülkede dilenci konumuna düştüğü gün, içinde bulunduğu itliğin farkına varabilir.

hee savaşırlardı kesin. o zaman gitsin polis, asker falan olsun, pkk'lilerle savaşsın. konuşmak kolay.

az bir sadaka verecegine, kendince ders vermeye çalışmış olmalı..

Suriyeliler bu konuda oldukca kararsiz zira ulkelerinde yasanan sey yunanustanin turkiyeyk veya akpnin turkiyeyi isgal etmesi gibi bir durum degil. Yani ulkenin bagimsizligina ve mevcudiyetine karsi savasilacak bir dusman yok. Degisimciler var ve mevcut yapi var. Yani bizim ulkede akp ile cemaatin meydanda silahla catismasi gibi bir durum var orada. Halk xogu zaman kimin icin carpisacagini bile bilmiyor ve bu sebeple caninin derdine dusuyor.

Nulteciler icin cok yazildi cizildi. Multeciler, turkiyeye gelene kadar siginmaci, ancak buradan avrupaya gitmek istedikleri anda ekonomik multeci statusune giriyorlar. Turkiyehe gelenler savastan kacarken turkiye ustunden avrupaya gidenler, hayati tehlikesi (nispeten) olmayan bir konumda daha iyi yasam sartlari icin avrupaya goc ediyor. Bu insanlar icin bir an once sinirlarin acilmasi ve avrupaya gonderulmesi gerekli cunku turkiyenin daha kendi halkinin gotune don alacak parasi yok. Havuzda biriken paralar facia itesi derin catlaklarla sifirlaniyor son 5 yildir. Eger nevcut hukumet gitmeyecekse (veya devrilmeyecekse) bu insanlari bu ulkede tutacak her karar hem ulke insanina hem de o insanlara zulumdur.

böyle ateşli ve hararetli insanlara hep hayret etmişimdir. bağıranlar, çağıranlar, böğürenler, anıranlar... ne güzel toksinlerini atıyorlar bir yerde. kabul, ben de çoğu zaman uyuz oluyorum bu ne idiğü belirsiz mültecilere ama kalkıp da bağırmak... bilemedim. s.klememek çok daha olumlu. neden tepki göstererek enerjimi tüketeyim ki?

olayı bilmiyorum da mültecilerin maaşı var. hangi şehirde olduğunu da bilmiyorum ama 850 tl civarı bir para aldıklarını duydum. bulunduğum şehirde ciddi anlamda yaşanılabilir hiç çalışmalarına gerek kalmadan. gelenler paso dilencilik barzoluk yapıyor. adam bıkmış olabilir.

insanların dilenmesinde yada savaştan kaçmasında bir sakınca yoktur.ailesi için bunu yapabilir. ama yeterli miktarda.

bunlar ne yapıyorlar günlük 600 700 tl vergisiz cukka yola devam. yahu dilenci her zaman gittiğimiz cafede bozuklukları bütünletiyor. hemde hergün 500 600 arası para. insanların duygularını sömürüyorlar sadece. dilenmek ayıp değil o günki ekmeğini alacak kadar dilenebilirsin. Gel ekmeğini alayım suyunu alayım dediğinde sen bize parasını ver demesini biliyorlar. bir çoğunun ekonomik durumu gayet iyi. öte yandan bazıları hırsızlık yankesiciliğe bulaşmış durumda.
bir yandan iyi bir yandan da kötü. bu mülteciler arasında işit üyesi kaç kişi girdi acaba memlekete detaylı araştırmalar yapıldımı sizce?

adam bağırmış. yaptığı yanlış diyebilmek için nedenini bilmek gerek. kapının önünde bahçeden bişimi alıyordu acaba? yada her gün gelip paramı istiyordu bilmek lazım.

işin başka bir yüzü biz böyle bir durumda kalsak hiç bir ülke sittin sene kapısını açmaz.
türkmenistan da 13 yasında çocuk elinde tüfekle nöbet tutuyor bunlar kaçıyor. sebebi haklı yada haksız istediğinizi düşünebilirsiniz.ama unutmayınız ki tüm dünya bu ülkenin üstüne çöktüğünde çanakkaleden Türkiyen'in her yerinde ölenler şehitler yaşını başını almış büyükler değildi sadece 14 15 yaşında çocuklarını savaşa uğurladı analar.

mültecidir eywallah sağlıktan işine kadar devlet buluyor sunuyor. onlar napıyor sizce? sokakta saat satan afrikalı kardeşim çalışıyor.onlar dilenmeyi tercih ediyor. biraz da etraflıca bakmak lazım. terkrar diyorum dilenmek ayıp değildir o günki ihtiyacın kadarı. ama ülkemizde ne yazık ki herşeyin boku çıktığı gibi buda aynı şekilde. yok öyle Allah rızası için ekmek parası. gel ekmeğini suyunu alayım deyin yok parasını ver sen oldu canım.

istemediği bir savaşta neden savaşsın insan? o adamın bu soruya cevap vermesi gerekli önce.

olayı bilmeden son cümleyi duyup yorum yapmak çok mantıksız olur . Kimbilir neden o amca o şekilde bağırdı öncesini de bilmek gerek

ben olsam savaşırdım.

yeşil :)

Yeşil.

Yazin boyama bence. Surekli dus mus alman lazim. Hepsi akar ama yazin daha cabuk akar.

yeşil hakikaten cok güzelmiş. aklımda bulunsun.

Yeşile boya. Cami gibi olursun ne güzel.

mor. ama linktekilerden hiçbiri değil tabii. lavanta rengi.

Hepsi guzel, isin zor:)

yeşil!

mor

Mor çok güzelmiş.

Mor.

Yeşil

bunların içinden mor en güzeli duruyor. tabi şimdi yaptıran kişi de (ten durumu vs) önemli.

Bu sorunun tüm cevapları öznel olacaktır ama kendi fikrim şudur. KIZIL

Bir kadının boyu, fiziği, ten rengi, giyimi ne olursa olsun, saçı kızılsa acayip çekici buluyorum , özellikle beyaz ten ile çok daha alımlı geliyor bana.

Kimse de dememis ki açmadan nasıl tutacak... tutsa bile bu kadar yogun bir sekilde gorunmesi mumkun degil ancak yesil yesil veya mor mor parlar belki.

@physcos fotoğraftaki gibi durmayacağını biliyorum ama saç açmanın dönüşü yok ve o yola girmek istemiyorum. bu linklerini koyduğum renkler en koyuları olduğu için daha çok şansım var gibi.

saçların nasıl kumral bilmiyorum ama bu renklerin hiçbiri tutmaz, kızıl bir derece. haberin olsun.

çengelköy sahil

moda olabilir. çay bahçesinin oralar serindir.

Bence de moda güzel olur , kızım hasta olmasa biz de gelirdik güzel olurdu :)

bağdat caddesinde yürüyebilirsiniz ordan da caddebostan sahile geçersiniz.

@panda bagdat caddesi adeta bir santiye, caddebostan sahilde yuruyus alaninda golge yok

Öldü malesef :(

ya bu gece keşke şunu okumadan görmeden bitseydi...

boşver acı çektiyse bile senin sayende sokağın ortasında yalnız başına gitmedi hayvancağız. belki son anında güvende hissetti.

karlı zamanlarda benim ellerimde bir kumru ölmüştü böyle, soğukta aç kalmış muhtemelen. ağlamaktan mahvolmuştum ama en azından son saatlerini sıcak bir yerde karnı tok olarak yaşadı diye avutmuştum kendimi. sen de öyle yapabilirsin.
o çarpan o**spu çocuğu da daha büyük acılar çeker umarım.

hayır. en fazla kaldığım kuzenlerim geldiğinde 1 gece anneannemde kalmamdır. daha uzun ayrı kalmazdım.

Yazlıkta halalarım oluyordu ve beni çok severlerdi. Annem çalıştığından ancak 15 gün izin alıp gelebiliyordu. O gelene kadar halamlarla kalırdım. Bazen 1 ay da kalabiliyordum. Genelde onlar çağırırlardı ya da ben isterdim zaten :) bugün de gitsem yine 15 gün kalabilirim herhalde.

normal değil. nedeni her şey olabilir.

kuzenlerle oynayalım diye, birkaç gün kalırdık akrabalarda, kuzenler de bizde kalırdı. o yaşlarda sık yaptığımız bir şeydi. biz eğlenelim, oynayalım diye gönderirlerdi bence bizi.

Hiç göndermezlerdi beni

ben babannem eşliğinde halamda kalıyordum bazen 3 4 günlüğüne. yaşıtım kuzenim vardı her gün oynuyorduk. güzel zamanlardı. şimdi babannem öldü kuzenimle de görüşmeyi kestik.

yazın anne çalışıyorsa oluyor, olmak zorunda oluyor. izmirdeyseniz çocukların çoğu yazlıkta anneanne babanneyle birlikte, haftaiçi orda haftasonu biz yanına gidiyoruz.

Nayir, annem de gayet bol mesailerle çalışıyordu ama başka yerde kalmamıza izin yoktu.
Şimdi bebeği olanlardan böyle şeyler duyuyorum. bebeği, çocuğu ananesi falan büyütüyo gerçek anne baba akşamları kendi çocuğunu görmeye gidip dönüyorlar, bana çok garip geliyo.

@pamuk helvalar
ya benim de içime dert oldu, 2. gün oldu babannesi yanında, saol ya gece uyuyamayacağım şimdi.
çocuğu işe mi götürmeli nasıl hallediyorlardı okul bitince.

Annem iki hafta hastanede tedavi görmüştü. Biraz da acılı bir tedavi idi. Onu görmemem için iki hafta halamda kalmıştım, bırakmışlardı daha doğrusu.
Onun dışında sadece akşam benim gidemeyeceğim bir yemek, vb. olduğunda veya onlar işe giderken ben hasta olduğumda akrabaya geçici bırakılırdım.

Bir arkadaşımın annesi de çalıştığı için ve arkadaşım evde sıkıldığı için anneannesine ve teyzesine çok sık gidermiş. Onu da yarı annesi yarı anneannesi büyütmüş.

Çocukların temel ihtiyaci ilgi ve duzendir.

Bunu veremeyecekseniz veren birine bırakılması önerilir.

Işyerinde aşırı yoğun geçen bir dönem, evde ya da hastanede bakılması gereken ağır hasta vb durumlarda çocuğu yanınızda sefil etmek yerine her türlü konfora ve ilgiye sahip güvenilir birine emanet etmek yeğdir.

Isyerine goturseniz sadece fiziksel olarak yanınızda kalacak. Siz çalıştığınız için ilglenemeyeceksiniz. Bu arada işyerinde yediği yemek ona göre olacak. Uykusu gelecek; ya uyuyamayacak ya da uyuduğu yer ona göre olacak... oyun düzeni olmayacak; muhtemelen oyalansin diye eline tablet, bilgisayar vb tutusturulacak...

Kaldı ki sizin o an sunamadiginiz imkanlara (tatil, arkadaslar vb) yakın olması için de gönderilebilir çocuk.

Ben mesela memlekete alrabalarin yanına giderdim 1 hafta 10 gün...

Ablama bakacak kimse olmayınca yaz tatillerinde 3er ay teyzeye, babaanneye bırakılmış.

Yazligi olan veya çevresi çocuğa uygun (arkadaşlar kuzenler vb) ve ilgilenmeyi kabul eden yakın akrabaya da bırakılabilir uzun süre. (Burada zorunluluk olmadığı için süre çocuğa s orularak belirlenebilir)

Bir de bunların haricinde ağır yaşanan maddi/manevi sıkıntılı dönemde çocuk bu durumlardan etkilenmesin diye bırakılabilir bir süreliğine.

ben şartlar gereği sık sık anneannemde kalıyordum ama normal bence böyle göndermeleri. insanlar hiç mi yalnız kalmasın, özel ihtiyaçlarını ve birlikte olma isteklerini geçtim vuy vuy konuşan çocuk olmadan ayda bir gece kafa dinlemek isteyebilirler + çocuğun ailenin diğer üyeleriyle de bağı gelişir amca teyze kuzen vs.

İyi de o saydığın mesleklerin hepsinde var sıkıntılı tipler. Ben kaç tane doktora gittim birinden de kötü bir muamele görmedim. Meslek genellemesi yapmak saçmalık.

Bu ülkede özellikle iki meslek grubundan insanlar egonun somutlaşmış halidir:
-akademisyenler
-doktorlar.

Cidden de "ama o kadar sene okumuşlar", "o kadar insanla uğraşıyorlar :'(" muhabbeti sıktı. Okudu da bizim hayrımıza mı okudu bunlar?

Saydığın mesleklerden bir tek doktor feedback alıyor. Mağaza çalışanını buna katamayız çünkü mağaza çalışanının kitlesi bellidir ve başka mesleklere geçebilir esnekliği fazla. Doktorun işi her insanla uğraşmak. Hedef kitlesi yok bilenle bilmeyenle herkesle uğraşmak zorunda ve bu meslek için yıllarını heba ediyor. Şu odalara dalan yaşlı insanlardan ben hasta olarak bıktıysam doktorun bıkmış olması doğaldır. Bu ülkenin cahili bambaşka oluyor sayıca da çoklar. Pencereden bak mesela sitede oturmuyorsan yanlış park etmiş, kaldırımı kapayan en az iki araç görebilirsin.

Doktor insan canıyla uğraşıyor, diğer mesleklerle kıyaslamak doğru gelmedi.
Ciddi hastalık durumlarında daha iyi anlaşılır bu.

"sanki cerrah sürekli bir ameliyattan çıkıp diğerine giriyor" djsjfksk. neyin kafası ya.

abi sana gelince, bence başkasının olayından gaza gelip doktor nefreti bileme. ha bir de şu yazımını imlanı düzelt bi zahmet. türk kürt meselesine dönecek karşılıklı nefretleşe nefretleşe.

iyi de o devlet 300bin egitimi cikariyor merak etme. Ayrica ceza da yagdiriyor. Ustelik GEREKSIZ yere. Sorf bu yuzden devlette doktor kalmadi. Umarim basiniza gripten daha buyuk bir dert gelmez de sovdugunuz doktorlari devlette bulamayinca baska seylere saydirmazsiniz. Ha pardon o da doktorun sucu oluyor

Sıktı. Vallahi de sıktı. Özellikle de doktorlara ve öğretmenlere "o kadar para alıyonuz tatil de yapıyonuz hayat size güzel valla bence sizin maaşları düşürsünler" geyiği çok sıktı.

Sıkıntılı örnekler üzerinden meslek grubunu yargılamak bana yersiz geliyor (kolluk kuvvetleri hariç, zira dünyanın bütün polis teşkilatları ya halk düşmanlarını işe alır ya da aldıkları insanı kendi tedrisatlarından geçirerek bu forma sokarlar) burada esas sorgulanması gerekenin toplumsal yapı olduğunu düşünüyorum ben. En basitinden: hangi iş düzgün yürüyor da hastanelerin pirupak olmasını bekliyoruz ki? Metroda inenleri beklemeden omuz atarak ilerleyen insanların olduğu bir ülkede "doktorların egosu var" demek sorunu çözmüyor.

Hekimlerin, akademisyenlerin, mühendislerin, sosyal bilimcilerin, kısacası etik ve ahlaki kurallara en çok bağlı olması gereken kişilerin yanlışlarının dağ olup birikmesi toplumun bozulmasıyla açıklanabilir. "Doktorların egolu olmasıyla" değil. Zira ben Starbucks'tan çıkmayan medikal doktor Berkecan'ın da, kampüs içerisinde otostop çeken öğrenciyi alıp gidene kadar iki kelam etmemiş akademisyenin de gerçekten işini dört dörtlük yapabileceği konusunda şüpheliyim, istisnalar dışında.

Ayrıca meslek koşulları da açılacak başka bir parantez. Şimdiki sağlık sistemi standart ve memnun edici muayene süresi olan en az 10 dakika kuralını herhangi bir şekilde sağlamıyor, sağlayamıyor. Bunun suçlusu da doktorun kendisi değil, basiretsiz iktidarların bugünlere kadar getirdiği sağlık sistemi.

peki şu 'doktorluğun diğer mesleklerden farkı yok hurrdurr' klişesi ne zaman bitecek?
olay tamamen insanla uğraşmak, siz kabul etseniz de etmeseniz de. sağlık çalışanları karşısındaki insanın direkt 'id'iyle uğraşır. sağlığıyla, hayatıyla. karşındaki insanın vücut bütünlüğünü bozarsın. bu kasiyerin veya polisin yaptığı işten çok farklı. ben babamın dükkanında kasiyerlik, tezgahtarlık da yaptım. günde 200 insanla uğraşırsın ama uğraştığın şey 'süper ego', hadi bilemedin 'ego' olduğu için zorlanacak bir şey yoktur. en fazla 'yok hanımefendi kurtarmaz' dersin, müşteri çeker gider.
'id' ile uğraştığında karşında primitif bir canlı çıkıyor. koluna batan iğnenin acısından mala bağlıyor misal. tabii ki acı çekmeden kan aldırmayı ister insan, orası ayrı, ama sanki kolunu testereyle kesiyormuşuz muamelesi yapmak? orası acıdığı için veya anca üçüncü girişte damar yolu açılabildiği için karşısındaki sağlık çalışanının tüm eğitim kariyerine saydırmak? sanki kolda oluşan morluk bir haftaya geçmeyecekmiş gibi, o acı akşama çoktan unutulmayacakmış gibi ortalığı birbirine katmak (evet, sırf bunun için günde bir sürü insanla ağız dalaşına girersiniz. 9 tanesini alttan alırsın 10.ya patlarsın)? ilkel savunma mekanizmaları işte bunlar. super ego'sunu yeterince geliştiremeyenlerin işi. yani bir bakıma günde 200 tane insanla değil, 200 tane hayvanla (ben burada hayvan kelimesini kullandığım için ne egoistliğim kalır, ne karşımdakini küçümsediğim, ne götü kalkıklığım. du bakalım) uğraşıyorsun, hepsi de sana kendisini öldürecekmişsin muamelesi yapıyor. yolda bulduğunuz köpekten bir kan almaya çalışın bakalım.
üstelik sağlık bilimleriyle ilgisi olmayan kişilerin sağlık çalışanlarını eleştirirken, kötülerken öne sürdüğü sözde 'kanıtlar', yaşanmış olaylar, tecrübeler vsvs bilinçli bir şekilde incelendiğinde büyük çoğunluğu (tabii ki hepsi değil, hata yapan, işini savsaklayan doktor da çok) hastaların olayları yanlış yorumlaması. bunu burada ve ekşide açılan başlıklarda da görebilirsiniz. bir başlık açıldı misal: www.eksiduyuru.com iki tane profesyonel görüş var içeride, birisi benim. ikimiz müdahale etmesek o doktor cahil, yanlış tanı koyan, hiç öyle şey olur mu yahu diye aşağılanan bir doktor olacaktı. bu örneği şimdi sülale, mahalle, toplum geneline yayınız. aha işte gül gibi bir doktor fobiniz ve şiddet normalleştirmeniz oldu. bu bilgi eksikliğini gidermek de tabii doktorun görevi, konuşması lazım; ama işte o noktada kapıda oflayıp puflayıp sıra bekleyen 50 kişi geliveriyor akla. bir de bazen insanların neyi bilmediğini ve bunu ne kadar büyüteceğini kestiremiyorsunuz.
yani burada bir kelebek etkisi durumu var.


şu son videoda bile başı belli olmayan olayları izleyip izleyip doktora saydırmış millet. valla adam bastonluymuş değilmiş, bunlar önemli değil. aynı adamın çocuk siktiğini öğrenseniz ne bastonu kalır ne yaşlılığı, bu ajitasyonları geçeceksiniz bir kere (evet, sağlık çalışanları insanların, insanlığın boktan yüzüyle bir tezgahtardan daha fazla haşır neşir oluyor). doktor aşırı bir tepki veriyor. veriyor da niye veriyor? videoda olayların başı yok. kadın habire çantasını karıştırıyor, demek ki bir şey olmuş. başlığa girip okuyayım diyorsun, 200 tane entry var, olayı mantıklı bir şekilde ele alan bir, iki. akşam haberlerinde zaten doktoru hiç dinlemeden direkt taksim'de sallandırırlar. popülizme yenik düşmeden soruşturulsa bari. neyse, açıkçası ben de öğlen yemeğinden dönüşte odamda birisini görsem öyle dellenmem şimdi, yalan yok. çantayı falan orada bırakmak saçmalık çünkü yaşadığımız toplumda o odaya girilmesi ihtimalinin yüksek olduğunu bilmen lazım. ha buna kızmak da hakkı mı? evet hakkı (bu kadar kızacak ne vardı? video bize bu bilgiyi vermiyor bence). hayatınızın hangi döneminde bir meslek erbabının odasına davetsiz girip oturdunuz, onu söyleyin bana? yahu patronun gelip odanda seni böyle bekliyor olsa aksam gelip ekşi'de pasif agresif paragraflar dizersiniz. neyse ne işte. doktoru dinlemeden atıp tutmak saçma bu video hakkında.

ve evet, kabul etseniz de etmeseniz de sağlık alanı diğerlerinden farklı. deal with it.
ve yine ek olarak: polis ve asker de sizden farklıdır. kafanıza niye her fırsatta cop yediğinizin bunla bir alakası var.

çekememezlik başa bela kardeşim.

onlarca doktora gittim, tatmin olmadıklarım da oldu ama hiçbir zaman ne kötü muamele ne de azar işittim. gayet memnunum kendi adıma.

Hepsini sayamam ama doktorun kötüsü de gerçekten fena,ağız burun kıranları anlayabiliyorum.yaşlı yaşlı insanları köpek kovalar gibi gönderen cadaloz genç doktorlar gördüm daha geçen hafta,bugün videosu çıkan olay benim gördüklerimin yanında hiçbişey değil,.belki iş stresi,belki nöbetler,belki başka şeyler ama hiç bi insan bu muameleyi haketmiyor.İşini iyi yapan zaten saygıyı görüyor,başkalarına da tavsiye ediliyor.burada bile tavsiye almıyor muyuz doktor konusunda.

sıkmadı. az bile. hastalar önce haklarını sonra da adam olmayı öğrenene kadar da sıkmayacak. sağlık sistemine, devlete laf edip hakkını araması gereken hıyarlar, kabahati doktorda buluyor. sağlık sisteminin bu hale gelmesinden sen sorumluysan, köpek gibi muamele edilmesini de kabul edeceksin. çıkıp "hastane kuyrukları bitti" geyiği yapıyorsan, o kuyrukta can verirken ağlamayacaksın. çünkü aslında öyle bir kuyruk yok değil mi? bitti di mi?


doktorlar, salak salak kıyasladığınız kasiyerlerle nasıl denk iş yapıyor olabilirler. kasiyer dediğin kişi insanlarla al-ver muhabbeti yapar işi biter. en fazla sözlü tartışmaya girer falan. lan doktorun karşısına çıkan herkesin ortaya koyduğu şey ya kendi canı ya da sevdiklerinin canı. eh doğal olarak kasiyerin karşılaştığı insanlardan daha fazla tedirgin, kaygılı, sinirli vs oluyorlar. bir kasiyer günde 5 tane hıyar müşteriye denk gelebilir, ama doktorun her hastası kendine özel olarak biricik durumda. herkesin derdi can. o yüzden gerginler. bu gerginlik de doktora yansıtılıyor. doktor alttan almak mecburiyetinde değil. çünkü o gidince yeni gelen de aynı olacak. doktorun gözünde hepsi eşit. sen kardeşin için gergin olabilirsin ama doktor için dışarıdakilerden farkın yok.

özetle, doktorlar gerçekten de insanla uğraşıyorlar. ama o insanlar tam olmamış. aralarında kendini doktor zannedeni de çok. hadsiz, terbiyesiz, cahiller. malum videodaki yaşlı adamı böcek gibi odadan kovmazsan sana saygı duymaz. dışarıdakiler de saygı duymaz. öyle bir sürü ki ancak çoban sopasını kaldırırsa siniyor. yoksa çobanı parçalar. doktorlar, haddini bilmeyen hastalara had bildirerek az bile yapıyorlar. madem ki derdin var, dermanı da doktor da, eh bi zahmet kıracaksın kıçını oturacaksın, ne söyleniyorsa efendi efendi dinleyeceksin. yok bu sana uymuyorsa, evde kendi kendine hallet ameliyatını da tedavini de. böylece "bitti" dediğin hastane kuyrukları gerçekten biter.

Çoğu doktor özele kaçtı ve baya bi ameliyat devlette hiç yapılmıyor . Doktorlara hepimiz muhtacız ama parası olmayanlar artık iyileşemeyecek duruma geliyor . Bence bu konuya takılsan daha iyi . Bi olay oluyor ve genelleye genelleye bitiremediniz yani . Gözümün önünde kaç hasta ölümden döndü . Azcık empati azcık saygı .. Doktor olamayanlar da söve söve bitiremedi doktorlara . Her sektörde iyi de vardır kötü de anlayın artık

evet cidden sıktı bu muhabbet. neyi kanıtlamaya çalışıyorsun? böyle düşünüyorsan böyle düşün. cok mu sinirinizi bozuyoruz ehehehehehehehöhöhöh xD

yoo gayette farklı, senin bu topluma katkından çok daha fazla katkıları var, ki bunu dandik maaşlar fazla nöbetlerle yapıyorlar.

kanka senin acilen kedi-köpek alman lazım. bu kadar stres sağlığa zarar.

işlerinin tıkandığı yerde duyuruya sorabilselerdi belki daha rahat olurdu doktorlar da. ama hayati konuda sorumluluk almak için gerekli olan tutumlar var.

memnun değilsen özel hastanelerde senin bir aylık maaşını yarım saatlik muayene için alan çok tatlı dilli doktorlar var^^ oraya gidebilirsin.

ücretsiz sağlık hizmetinden memnun değilsen de tepkini sandıkta gösterirsin :p

benimki de öyle oldu bildiğiniz bronz; ama pasaport ve vizede sıkıntı çıkmadı

benimki normaldi.

Benim normaldi , olduğum gibiydi

Soguk su mu kullaniyorsun?

Bende bi yan etki yapmadi

doktor verdiyse kullanın. basit bir antihistaminik. uyku yapar.

bişi yapmaz yan etkisi olmadı

Kullan tabiki geçer kaşıntıın rahatça uyursun

alerji dönemimin vazgeçilmezidir kendisi. bende bir etkisi yok ama bünyeye bağlı olarak en fazla yapacağı şey ayakta uyutmak olur. müthiş bir icat kendisi, gerekiyorsa mutlaka kullanın.

bana da vermişlerdi uzun zaman önce alerjimsi garip bi şey için. kötü bi etkisini hatırlamıyorum.

ben son 2 3 senedir kullanıyorum saman nezlesi için. gece yatmadan 1 saat kadar önce alıyordum sabaha kadar deliksiz uyuyup dinç kalkıyordum sayesinde. normalde bölük pörçük uyurum. gün içinde de sersemlik, uyku hali olmadı hiç. başka da yan etkisi olmadı ama çok faydasını gördüm. sürekli hapşurmaktan, damağımın kaşınmasından, gözlerimin yaşarmasından hiç bir işime konsantre olamaz haldeydim. zyrtecle geçti hepsi.

hocam geçmiş olsun.
ilacı sürekli mi kullandınız? her gün mü? ilaç tamamen geçirdi mi rahatsızlığınızı?

Alerji azdikca kull anıyorum o da bi hafta on günde fln oluyor

ben neredeyse mayıstan eylül sonuna kadar falan kullanıyorum alerji ilaçlarını. her gün alıyorum. almayı unutursam falan uyku uyuyamıyorum zaten kaşınmaktan.

ısı kaybı hesaplayalım.

1/U= 1/fiç+1/d2+1/fd

formülde bilinmeyen U, u yu çek çıkar yok yok böyle değil yumuşaması olmasın

Yazlıkta temizlerken biz de fişi çekiyoruz, dondurucu kısmında çok buzlanma oluyor çünkü. Fişi çekiyoruz 1 saat içinde temizliyoruz, o arada buzlanan kısım çözülüyor yani hala buz oluyor da biz o buzları alabileceğimiz kadar erimiş oluyor, yiyeceklerin buzu çözülmüyor, ki gayet sıcak bir ortamda olmasına rağmen bir çözünme olmuyor.

kapağını hiç açmadığınızı varsayarsak 2-3 saat diyorum.

hehe saçma bi cevap olmuş. ben ev temizliği diye düşündüm. buzdolabının içini temizleyecekseniz kapısını da açmanız gerekir tabi.

Hava çok sıcak olduğu için riske girme bence , özellikle et ve et ürünleri varsa .

Varsa bir ihtimal komşunun buzluğunu kullan bir iki saatliğine .

Ayvalık şart mı ? Adrasan var, tam istediğiniz özelliklerde.

Grand temizel otel tam size göre . Orda baska da böyle otel yok

Samime sanay ?

Güzel. Barış adında tanıdığım insanlar hep güzel insanlardı.

Erdem ismini sevmem.

barış ismi güzel ama gerçekten de türkçe karakter var ^^
biz koyamayız çünkü içinde r harfi var r leri söyleyemiyorum ama söyleyebilsem düşünebilirdik.
erdem de fena değil ama ikisi de bir cem değil aşslslsk

Sta, Cem'i ben de severim de bizim ailede 2 3 tane mevcut :)

Barış en sevdiğim erkek ismi . Tüm tanıdığım Barışlar da efendi ve iyi insanlar . Erdem ismini hiç sevmiyorum . Tanıdığım Erdemleri de sevmiyorum

@fraise bence sen koyarsın Barış ı koymasınlar boşver ;)

ikinci ismim barış ama çok kullandığım ismim değil genelde herkes birinci ismimle hitap eder ama severim barış adını da. türkçe karakter kısmı sıkıntılı ama çok da büyük bi sorun teşkil etmez bence.

Bora konusunda herkese olduğu gibi sana da ısrarcıyım fraise :)

Lilidance, oğlum olacağı %100 garanti olsa koydurmazdim da emin olamadigimiz için yakında biri koysun demiştim :)

barış güzel.
bu türkçe karakter olayı artık çok kaale alınıyor isim seçerken ama çok dert değil aslında ya? benim de adımda türkçe karakterler var (yurtdışında da yaşadım) hiç sorun yaşamadım bununla ilgili, belki de bana denk gelmemiştir.

Bora +1. Çok maskülen isim.

Bora'yi ben hiç sevmiyorum nedense.

Türkçe karaktere ben de takılmamak gerektiğini düşünüyorum; kardeşimin isminde de türkçe karakter mevcut. İlk söylendiği zaman sorun ama sonrasında öğreniyorlar nasılsa.

barış da erdem de süper isimler bence. ikisi de gönül rahatlığıyla konabilir. toprak, rüzgar, bulut, uzay, batı, doğu gibi berbat ötesi isimler seçmediğiniz için sizi tebrik ederim.

bu arada adımda da, göbek adımda da soyadımda da türkçe karakter var hiçbir sorun çıkmıyor yurtdışında, şu geyik bitse artık.

yeni bir adaş adayı olarak şimdiden kutluyorum minik yavrucağı.küçükken "ayy barış ismine aşığım" diye öpüldüğüm oldu, çocuğun önünü kapamayın.barış +1

barış koymazdım. tanıdıklarımdan dolayı. o tatlarda "Tuna" var.

barış bence şahane isim. erdem de çok güzel.

Erdem ismini pek (hiç) beğenmem. Barış güzel, bir ağırlığı var.

Barış çok yumuşak görünümlü bir isim. Erdem berbat bir isim. Bence Deniz, Cenk gibi karizmatik isimler koyun.

Erdem olarak tanıdığım kimseyi sevmedim Barışlar daha babacan ve sempatik olurlar. Barış olsun.

tanıdığım bir barış hariç hepsi çok iyi adamlardı. bence isimden çok adam olması önemli. umarım iyi bir insan olur gelecekte:)

erdem koymayın erdemler bir acayip oluyor.içine kapanık ya da hafif asosyal ya da ben ağırım modunda takılan adamlar oluyor.

diyare. diarreha. daaayereha.

ishal la ishal <3

Mikrobik ishal

besin zehirlenmesi

Gastroenterit, kolit

Aslında 3-4 haftalık (en az iki) bi şey olması lazım. Yani mesela bu cuma başladı diyelim, bu hafta cmt, önümüzdeki cmt kitlemesi lazım (en az).

ishal, sonra bi daha ishal.

"çok pis cırcır olmuşum" de. Mercimek çorbası falan de. "Tamam tamam uzatma" derler konu kapanır.

Vertigo

Vertigo demeye geldim de o galiba "aa vertigo oldum ben bugün"lük bir hastalık değil. Bilen söylesin.

He işte sekiz aydır neredeydi bu hastalık demesinler. Şöyle bi ay idare etsin beni.

dizanteri. uzun sürüyor. kanlı ishal, karın ağrısı da cabası.

Valla vertigo stresli zamanlarda ortaya cikiyor. Annem dun iyiyken bugun ayaga kalkamayacak duruma gelebiliyor. Anlasilabilecegi bir test tahlil vs de yok. Tamamen hastanin beyanina kalmis bisey.

karadağ kotor en ideali. hemen anlatayım. dünyanın hiç bir yerinde old town'a karşı denize giremezsiniz. kotor'da bu günlük sıradan bir aktivitedir. dubrovnikte de kalenin dibinden girebilirsiniz ama hem pistir hem de koskocaman kentteki iki plajdan biridir.

kotor'un bir diğer avantajı vize istemez ve dubrovnik'e göre yarı yarıya ucuzdur. dubrovnik old town'da bir bira 7 euro iken kotor oldtown'da 3,5 eurodur. bunun da yanında dubrovnik gibi kültürel bir şehre 2, mostar gibi bir yere 3 saat uzaklıkta olmanız. araba kiralayarak günü birlik buraları da gezer geri de dönersiniz. kotor'un gece hayatı da güzel. buraların denizini sevmediniz atlarsınız 3 saat ötede dalmaçyanın denize en çok girilen bölgesi makarska'ya geçersiniz. oradan hvar adasının güzelliklerini görürsünüz. o da sarmadı çılgın gece hayatı istiyorum diyorsan 4 saate splittesin.

türkiye olarak da fethiye'yi tek geçerim. koy koy gezersin.

türkiye içi kaşa gidin :') www.marenostrumapart.com

Yüzmeyi 4 günlük yurtiçi tatilinde hallederseniz, şöyle bir teklifte bulunabilirim. Kiev'e gidin.

Kiev - Bratislava Hotel'de kalabilirsiniz.
Hotel; Dniprovskyj'de olduğu için her yere yakınsınız.

Fethiye çok güzel ama geçen sene gittik, karadag'a bakinayim biraz :)

Kas ve bozcaada bizim de aklımızda olan yerler arasında aslinda, freya teşekkürler :)

Polaroid, 4 gün bana yetmez maalesef, o yüzden ikisinde de deniz olmalı ama kiev'e ekim gibi gidebiliriz belki.

Kaş ya da akyaka :)

yazarken aklımdan da geçti. yurtdışı için budvacılar yurtiçi için kaşçılar gelecek diye.

kaş inanılmaz dalgalı. özellikle yarım ada. geçen yıl gittik. saat 10'dan sonra denize kimse girmiyor allah allah. niye ya dedim. 1 metre dalga var. zaten kayalıklara merdiven yapmışlar oradan giriyorsun. daha doğrusu giremiyorsun. ben korkudan merdiveni bırakamadım.

Khaldiki miydi neydi, yunanistan'daki bali. Oraya gidin. Sonra da nerde kaldiginizi falan bize soylersiniz biz de gitcez cunku :p

@la noix alttaki linke bir bak istersen.Ben de o taraflara geçmek istiyorum ama yeni doğmuş bebekle nasıl olur bilmem.

www.gezenyer.com

La noix, ben burayı hiç bilmiyordum ya çok güzel duruyor! İyice araştırayim aksam :) gitmeye karar verirsek sana resim atarım, yer yön bilgisi veririm bol bol :)

@turkuaz ben de bilmiyorum o yuzden oncu kuvvet olarak annem ve fraise'leri gonderme planim var :p

Cok gitmek istiyorum :)

Annemin arkadasi kiziyla gunubirlik gidiyomus bu arada buraya ahahaaha

Karadağ KOTOR yazacaktım ki ilk mesajın da öyle olduğunu görünce gülümsedim.

Old town içinde kalmayın ama gerek yok. Yakınlarda daha güzel nezih yerler mevcut.

iyi tatiller.

göztepe özgürlük parkının yan yolu düz ve çok araba geçmiyor.

Hiç araba geçmese daga iyi. Vötle trafiğe kapalı. Altunizade oto pazarı gibi mesela ama orsyada girişleri kapamışlar.

maltepe sahil yolu parkının içinde en sağda boş bir alan var, ben daha önce orada çalıştırdım bir kaç kişiyi.

Ben beylerbeyi ilkokulunun bahçesinde çalışıodum çok eskiden . Dur kalk vs için ideal olur akşamları okul dağılınca. Bir de ilkokulun katşısında oto yıkama vardı eskiden . Hala duruyosa (koca bi alandı ) orası mükemmel olur

bu zamanda dost bulmak zor, dostu geçtim arkadaş bile çok zor insanların bir çoğu düşman.

şu son 3-4 ayda kime güvensem, kiminle birşey paylaşsam hep zarar gördüm.

yok

İkiydi bire düştü. Kampa gittiğimiz zaman görüşüyoruz. Nadiren arar konuşuruz. Haftasonu birlikte kamp yapınca ara kapanıyor zaten. Onun dışında yalnız takılıyorum. Arkadaş kavramına inanmıyorum insan sevgimi kaybettim artık

neredeyse her gün bir şekilde konuştuğum 2 arkadaşım var. biriyle aramız eskisine göre soğuk, diğeriyle de yeni yakınlaşıyoruz ama "dostum" demem sanırım. bir tane de yurt dışında olan var ama onunla sürekli konuşamıyoruz uzaklıktan dolayı.

çok iyi arkadaşlıkların bir şekilde bozulmaya daha müsait olduğunu düşünüyorum ben. herhangi bir arkadaşın söyleyeceği şeye çok alınmazsın ama çok yakın arkadaşın söylediği bazı şeyler daha çok üzebiliyor mesela. o yüzden dost saydığım arkadaşımla aramız daha mesafeli.

whatsapp grupları da olmasa 2 günde bir iletişimde olurum sanırım arkadaşlarımla. gün içinde mesajlaşmalara ayırdığım toplam vakit 1-2 saattir.

çok çok yakın arkadaşlarım var, ama erkek arkadaşım harici kimseyle her gün konuşmuyorum. hatta ayda bir bile görüşmüyor olabilirim.

zamanla herkesin sorumlulukları artıyor, bu artan sorumluluklarla beraber insanlar sevdiklerine eskisi kadar sık vakit ayıramayabiliyor. sizin vaktiniz varsa siz arayın arkadaşlarınızı, siz davet edin bir yerlere. bunu yapmaktan gocunmayın.

bir de naçizane, her gün birileriyle iletişim kurmak güzel ama naifçe. boşverin. zamanla kimsenin bu eforu göstermeyeceğini anlayacaksınız ve siz de göstermeyeceksiniz.

Bir buçuk tane.

İkincisi de çok yakın ama tam dostum diyemiyorum işte. Biri can dostum.

herkes den önce eşim var onun dışında düşünmeden arayacağım 3-4 kişi var

Yok. 28/K

Arkadaşım çok fazla var , dostum da 4 tane var .
Dostu hatta arkadaşı dahi olmayanların sorunlu kişiler olduğunu düşünüyorum .

4 tane, 2 kız 2 erkek daha da yok, gerek de yok.

benim de kalmadı valla. ya ben itin tekiyim ya da çevremdekiler. her iki durumda da yalnızlık sabit olduğuna göre, alışmak gerek. yalnızlık lüks zaten artık.

üç 4 tane var. 34 at

Yok.

33E

Yakın arkadaşım 4 tane var ama dostum diyebileceğim 1 tane vardı, o da yurt dışına taşındı. Her gün mutlaka konuştuğum, görüştüğüm bir arkadaşım yok (erkek ark.ımdan başka).
Yani ben eksikliğini hissetmiyorum aslında, arkadaşların sürekli "görüşelim, görüşelim" modu beni sıkıyor. Vakit ayıramıyorum zaten. Yalnızlığı seviyorum bu konuda.

Arkadasim çoktur dostlarim da 5 10 fazla değil. Tabutumu tasiyacak kadar var cok şükür. He bide gomun ibneyi diyecek kadar da yanci var bilirim ama belli etmem :)

Yok. İstediği halde hiç dostu olmayan kişi ya hiç dostluk edecek değerde birini görmemiştir ya da gördüğü halde o yakınlığı kuracak beceriden, güçten yoksundur. Bunca insan arasında birkaç kişiyle bile hesapsız, plansız, çıplak bir paylaşım içinde bulunamamak gerçekten üzücü bir durum. Dostluğun neredeyse bütün güzel şeyler gibi zamana aykırı olduğunu düşünüyorum. Bir kere zaman sorunu var. Dostluk paylaşım ister, onun için de zaman gerekli. Diğer taraftan bencilliğe korkunç bir teşvik var. Bencil kişi dost olamaz. Bu şartlarda yalnız hissetmek çok doğal. Aslında görünenden çok daha fazla insan yalnızlıkla baş başa. Öyle olmasaydı sürekli iletişime ve kendilerini meşgul edecek oyuncaklara böylesine ilgi göstermezlerdi.

İş hayatına atılınca öğrencilikteki gibi sık görüşme ve takılma mümkün olmayabilir. O kadar takma kafana.

can ciğer olduğumuz 5 kişilik grubumuz var onlardan başka da yine kendi aramızda can ciğer olduğumuz 3 kişilik başka bi grubumuz daha var. yani 6 tane diyebilirim.

29/E.

hiç dostum olmasa sosyal anlamda sorunlarım olduğunu düşünürüm, bencil tahammül edilemeyen bir insan olduğumu düşünürüm. bahsettiğim bu insanlarla her gün konuşmuyoruz buna da gerek yok zaten. işten kalan zaman diye bir şey de yok. gerçekten istiyorsanız zaman ayırabilirsiniz. bahane bunlar.

dostum hitap şeklinden ziyade yakın arkadaşım diyorum ben, bunlardan sanırım 3 tane var sebepsizce arayıp muhabbeti önceden düşünmeden konuşabileceğim.

arkadaş olarak da öyle arada konuştuğum, sosyal medya paylaşımlarından muhabbet ettiğim, ne biliyim onu ilgilendiren bir konu olursa(bir arkadaş iş arar, freelance iş olur, uzmanlığı hakkında bir sorum olur vs) konuştuğum kişiler var ama sık değil tabi.

kısacası gün içerisinde sözlükten/duyurudan yeni tanıştığım insanlarla konuşuyorum(yaklaşık 2-3 kişi) onun dışında yakın arkadaşlarla her gün whatsapp üzerinden konuşuyorum.

6lı kız grubum var liseden kalma. İki tane de üniversiteden var biri erkek.

23k

Dost sayısı sadece ölümle eksilebilen bir nicelik diye biliyorum. 7 senelik anadolu lisesinin güzel yanlarından biri, 3 tane kaya gibi sağlam dost, yaş 33, 22 senedir tanıyorum herifleri.

kız arkadaşım

Herşeyi onunla konuşabiliyorum

30E

Bazen ben de kendimi yalnız hissediyorum.Universitede anladim ki lise arkadaşliklari çok değerliymis,çok kalıcıymis.Liseden kardesim gibi olan 4 dostum var.Universitede de cok iyi arkadaşlarim oldu,asosyal oldugumu da düşünmüyorum ama bir türlü tüm sirlarimi söyleyebilecegim,kafama uygun birini bulamadim.Bence yaş ilerledikçe insanlarin masumiyeti,fedakarligi azaliyor.Bu yuzden bazı arkadasliklar çıkar iliskisi üzerine kurulu oluyor.Ailen seni karşılıksiz sever,onlara deger ver

eskiden tonla arkadaşım vardı. alayının ya bi yamuğunu gördüm ya da kazığını. şimdi dostum dediğim 3 kişi var onlardan kazık yemiceğime eminim yesem de affederim dost dediğim kişiler çünkü. ha bi de gelecek planladığım sevgilim var, herşeyi bilir dosttur hatta ötedir.

çok iyi dost olurum
28/e

şaka bi yana yalnızlığın verdiği bir konfor var, kendi konfor alanın bir süre sonra daha önemli hale geliyor

Dost başka, arkadaş başka.

Genel olarak bir arkadaş grubum var. 3-4 kişiyiz.

Durup dudurken sadece konusmak telefon acip konustugum 3 kisi var, biri kadin. Bir sure gorusmedigimde merak eder ararim. Onlar da beni arar merak edip. Bir sure gormedigimde de gormek isterim bulusup.

5. Bunlar cok cok saglam olanlar. Kendimden cok guvenebileceklerim. Bir bu kadar daha var da onlara bu 5li kadar guvenmem.

Gun icinde en azindan 1 saat konusuyorum. Ozel durumlar oldugunda cok daha fazla konusuyorum. Su siralar oldugu gibi.

Kendinden cok guvenebilecegin insanlarin varligi sana yasam enerjisi veriyor. Biliyorsun ki ne zaman dara dussen kurtaracak birileri var. Hicbir seyden korkmuyorsun.

Bu isler dusunerek olacak seyler degil maalesef. Biraz sans biraz da karakter meselesi.

28 K. 3 tane dostum var. İkisi kadın, biri erkek, hepsi ayrı şehirlerde.

Kadınlardan biriyle 20 yıldır arkadaşız. Aslında onunla çok şey paylaşmasak bile bir tür alışkanlık gibi. Orda olduğunu, derdimi dinleyeceğini bilirim, hayatımdaki en güvenilir insanlardandır. O pek aramaz, zaten az konuşan bir insandır. O nedenle ben aradığımda konuşuruz, ayda 1 falan.

Diğer kadın arkadaşımla 10 yıldır arkadaşız, üniversiteden. Onunla kardeş gibi özleriz birbirimizi. Haftada 1 mutlaka konuşurduk. Ama yeni doğum yaptı. Sanırım artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak :(

Erkek olan arkadaşımla ruhlarımız bir sanki. Aynı şeyleri düşünüyor ve hissediyoruz. Onunla da 10 yıldır arkadaşız. Haftada bir, 10 günde bir falan konuşuyorduk. Şimdi askerde. En yalnız hissettiğim ve ummadığım anlarda ordan telefon ediyor, mutlu oluyorum.

Diğer arkadaşlarım maalesef öyle her aklıma esen anda arayabileceğim yakınlıkta değiller. Yalnızlıktan sık sık ailemi aramaya başladım ben de artık.

sanırım yok.
akıl almak için, açılmak için bile duyuru ahalisine başvuruyorum

Birbirimize yaralarımızı göstermediğimiz, ilişkimizi bunun üzerine kurmadığımız samimi bir arkadaşım var. Ne o benim öfkemi köpürtüyor ne ben onun.
Severim kendisini ama hiç kankamsın çok severim seni demedim, o da beni sever ama hiç böyle laflar etmez.
Birbirimizin gündelik yaşamına dahil olmayız, bazen buluşuruz ve ikimize de faydalı işler yaparız.

Karşılıklı saygıyla örülü bir arkadaşlık ilişkisinin özsaygısı yüksek kişileriyiz.
Ben onu yargılamam. O beni yargılamaz. Ben onun herhangi bir konuda bana taraf olmasını beklemem, o da beklemez.Hakiki, içten bir arkadaşlık bu çünkü alma verme üzerine kurulu değil.

İkimiz de bir dost edinmeye "ihtiyaç duymuyoruz" ve bu hayatı verimli kılıyor.


Yalnız hissetmek meselesine gelince,zihniniz bir amaçla dolu olduğunda yalnız hissedecek vaktiniz olmuyor. Yaşamda bir amaç edinmemiş insanlar yalnız oluyor, mutsuz oluyor, depresyona yatkın oluyor.
Eğer biri diyorsa ki ben yalnızım, ben anlarım ki vaktini boş geçiriyor.Tembellik ediyor.
Bu net.

32/E

Havaalanları geliyor ilk olarak aklıma.

hatayın ilçe ve köyleri olabilir. (buradayim çünkü) Hatta esnaf bile bütün mal ve esyalarini dükkani kapatacagi vakit içeriye almaz. üstünü bir örtüyle kapatır, sabaha da öylece geri toplar.

Tekirdağ veya Edirne.

çanakkale'nin biga ilçesine bağlı 1-2 köyde gördüm bu durumu. kapılar sonuna kadar açıktı. yol soracaktık. içeride kimse yoktu. ünye'nin bir kaç köyünde de gördüm. bunlara ekleyebileceğim 3-5 ilçe daha var. sanırım köylerde normal olabilecek bir durum. fakat şehirlerde zor gibi.

edirne +1 hala böyle

Anamur. 10 senedir kapı kilitlemişliğimiz yok. Yolu kötü diye kimse gelmiyi.

köylerin normali bu aslında. eskiden tarım canlıyken yazları başka şehirlerden işçiler(kendi deyimiyle marabalar/ırgatlar) gelirmiş bir tek o dönem kapıları kitlerlermiş. onun haricinde biz de şimdi yazları gittiğimizde gece de dündüzde kapıları kitlemeyiz

Samsunun koyleri genelde böyle de şehire inince millet sapitiyor .

Marmaris/Bozburun

Jandarma komutanı bizzat dostum olur. Anlatmıştı ne kadar güvenilir olduğunu...

İstanbul-Sarıyer'de biz kapımızı kitlemiyoruz. Tabii en güvenli yer değil ama sanırım bizim mahalleye has değişik bir güven var. Bazen gece anahtarı kapının üzerinde unuttuğumuz oluyor. Evden çıkarken de sadece çekeriz, hiç kitleme alışkanlığımız yok.
Aslında ortam kötü, artık kitlemeye başlayalım diyorum ama alışkanlık olmadığı için unutuyorum.
15 senedir başımıza bir şey gelmedi, bundan sonra da gelmese bari.

34 senedir istanbuldayım . Bunun 25 senesi beylerbeyinde geçti . Bu zamana kadar hiç görmedim ne çevremde ne de yasadığım gezdiğim yerlerde. Ama çanakkale de görmüştüm 15 sene önce . Arabaları bile kilitlemiyorlardı o zamanlar . Hatta ilk gittiğimizde arabamızı kilitlediğimizde 'burası istanbul değil korkmayın ' demişlerdi . Ama çanakkale de şimdi öyle değil tabi

bizim köyedeki evde giriş kapsından(avlu) oda kapısına kilit yok komşularında aynı şekilde köy zaten yol üstü bir yer olmadığından geçerken uğrayacak yabancıda yok.

sinek kaydı forever.

Sarisinsa sinek kaydi
Kumral ve esmerlerde kirli sakal

hafif kirli sakal ve ışid arası bir şey de olmalı, eksik bu anket, oy veremiyorum o yüzden.

devilciğim üzüyorsun ama. hafif kirliyi seç bu mesele burda kapansın

sinek kaydi olsun, sarisin olsun benim olsun. sakal biyik sevmiyorum.

Devil+1

C şıkkını işaretledim ama kirliyle ışid arasında severim. Parmaklarım arasında hafif kaybolsun yeter ;)

Devilred +1
Bunlardan kirli sakalı seçerim

Ten-saç rengini ele alarak yorum yapacak olursak @turuncu sufle'nin tam tersi bir cevap vereceğim.
Sarışın ve kumralda kirli sakal, esmerlerde sakalsız. Saçı sakalı siyah olup teni beyaz olanlar esmer sayılmıyor, ten renginin esmerliğinden bahsediyorum. Seçenekler arasından da Bale.

Yüz şekline göre yorum yapacak olursak köşeli, hatları belirgin suratlarda sakalsız; böyle yanaklı, etli suratlarda sakallı. Şimdi diyeceksiniz ki ee sarışın ve yüzü köşeli insan ne yapacak? Bilmiyorum ben de. Nasıl hoşunuza gidiyorsa öyle takılın.

Ankete ekleme de yapamıyorum, kirli sakal lobisinin oyunları bunlar.

Sinek kaydı +1000

Edit: Verdiğin linklerden bağımsız cevapladım, linkteki sinek kaydı aktör çok çirkin.

Stefan zweig, dünün dünyası adlı kitabında viktorya döneminde erkekte sakal kadında korse modasının çıkmasını seksin tabu haline getirilmesiyle açıklamış. Cinsiyetinizin tadını özgürce sevişerek çıkartamıyorsanız, sakala kıla yüne verirsiniz kendinizi. Bu tabiatın heterogametli bireyler tarafından doldurulan bütün nişlerinde böyle.

aile hekimi verirse yeterli, vermezse özel bir hastanede 50 tlye halledebilirsin.

Şişli Emniyet'e gittiğimde aile hekimi raporu olur dediler - işe girerken aldigim heyet raporunu kabul etmedi, illa aile hekimi raporu olacakmış. Vakit bulup gidemediğimden yenileyemedim.

Benim aile hekimi vermedi yahu, ozel klinikten al daha pratik olur, burada goz muaynesi vs yapamiyoruz dedi.

Ehloyet 3 gunde geldi sonrasinda.

Teşekkür ederim arkadaşlar , yrn aile hekimime gideyim ben

göz muayenesi yapmıyoruz ne ya? altı üstü 3 tane harf okutacak tablodan. böyle işini yapmayanlara çok ayarım.
aile hekiminden al. yalnız raporda b sınıfı alabilir yazarsa kabul etmiyorlar. ehliyet alabilir yazacak sadece.

@cekilmis gayfe saol aklıma gelmezdi valla iyi oldu hatırlattığın

12 tane falan gezdim, zengin degilim. Bir de plani son ana birakmasam daha cok gezecegim ama son ana biraktigim icin genelde fiyatlar coktan atmosfer sinirlarini zorluyor durumda oluyor benim aklima plan yapmak geldiginde.

(bkz: interrail)

(git:www.facebook.com )

Gezmeyi seven bir arkadasim var. Gazetenin biri kendisiyle nasil bu kadar cok gezdigi ile ilgili roportaj yapmisti. Sonra kendisi de blog'unda yazdi zaten.

SPOILER: Zengin olmak gerekmiyor :)

Roportaj: www.hurriyet.com.tr

Blog yazisi: hayatveseyahat.com

Hayatımda Ege'ye gitmedim, hatta Ege'de denize ilk kez Yunanistan'da gittim. Türkiye'nin Ege kıyısında tatil yapmak yerine Yunan adaları ya da anakarası aynı paraya geliyor örneğin.

Bulgaristan otobüs bileti gidiş dönüş 150 lira. Vizesi 250 lira. Kalacak yer geceliği 100 lira, o da en fazla. Neden Türkiye'de gezeyim ki!

Artı: Paran olunca hedeflerin ne? Yeni bir koltuk takımı almak mı, halı almak mı? Erken yaşta evlenip bir de düğün yapıp art arda çocuk dizmek mi? Türk kültürü genelde bu dediklerimle ilgili. Bu nedenle yurt dışına seyahati zengin olmaya bağlıyorlar.

Örneğin geçen iş için Romanya'ya gittim. İş yerim bir kısmını karşıladı ama ben daha fazla kalıp keşfetmek istedim. Sonra okul bitince ABD'de iş aradım. 6 ay ABD'de yaşadım. New York ve San Francisco gibi ana akım yerleri değil; Idaho'yu, Utah'ı gördüm ve orada yaşadım.

Ben belli bir yastan sonra gezmeye basladim. Calisip parami kazanmaya basladiktan sonra yani. Bir de oncelikler onemli.
Mesela cep telefonum eski, yenisini almam lazim. Laptop almam lazim. Ama erteliyorum cunku parami seyahate harcamak, yeni ulkeler gormek istiyorum. O daha agir basiyor.

27 yaşındayım, zengin değilim hatta garanti bi işim de yok seneye ne iş yapacağım belli değil şuan mesela. erasmus yapmadım.(içimde de kalmıştır ayrıca) avrupa gönüllü hizmeti denen şeyi bi araştır bakalım. bi de bursla master a gitmeceler filan belki.

bunun dışında hele erkekler için(ki kadınlar da kullanabiliyor tabi de hani ülkesine bölgesine göre değişebilir) couchsurfing le blablacar la filan çok çok ucuza gezilebiliyor yurtdışında.

son olarak 23yaş birşey değil, çok yakınım ilk kez 28 yaşında yurtdışına çıkmıştı sonrasında 2 yılda 6-7 ülke gezdi. işi dolayısıyla bazı ülkelere 3-4 kere gitti filan. olur yani. yapılır.öncelik meselesi.

Planlı ve programlı gidersen ucuz uçak bileti de bulursun uygun kalacak yer de . Biraz araştırıcı olmak gerekiyor . Önce vizesiz ülkelerle başlamak iyidir .
Bu arada zengin olmakla inan ilgisi yok istekli olmak yeter bence . Asgari ücretten biraz hallice kazanan bi arkadaşım 2 senede 10 ülke gezdi . Uçak biletlerini baya önceden alıp gidiş geliş 300 e hallediyor ortalama .

Bir de Traveller'in dedigi gibi kazandiginla ne yaptigina bakiyor biraz da bu isler. Turkiye'de insanlarin gozune cok buyuyor seyahate verdikleri para. Ayni parayi mac biletine veriyorsun ama ucak biletine vermiyorsun, cok para diyorsun mesela. Tercih iste.
Kendimden ornek verirsem yemege cok param gidiyor, yemege harcadigim miktari azaltsam cok daha fazla gezerim mesela. Ayni sekilde tatilim daha fazla olsa yine daha cok gezerdim.

Buy arada ben de 23 yasindan itibaren Turkiye'yi, 25'e yeni bastigim siralarda da yurtidisini gezmeye basladim. Gec degil yani senin icin.

There's an introduction:
skycanner'dan turkiye cikis, "her yere" varis noktasi secip tarih araligi olarak da "en ucuz ay" secenegini secip nereye ne zaman ucuz bilet var gorerek baslayabilirsin.

M obilden takipteyim

Orta avrupa turuna çıkıp görece cüzi bir bütçeyle 7 8 ülke gezebilirsin. Sayıya çok bakma. Şu ülkeye gittim diyenlerin bir kısmı sadece başkentte ya da bir şehirde iki gün gezip oraya da gittim diyebiliyorlar :) ben belçikaya "gittim" mesela ama sadece ikişer gün brükselde kaldım. Şehri yürüyerek gezdim dolaştım, müzelere de girdim ama yine de nereye gittiğimi sorduklarında belçika desem mi, demesem mi diye düşünüyorum. Fransa'ya da gittim mesela ama 10-15 şehrini dolaştım belki. Sonuçta ne oldu, fransa'ya da "gittim", belçika'ya da "gittim" :)

Ucuz bilet, şans, tanıdıkların ısrarla davet etmesi.

Benim su anki avantajim konumum. Avusturya'da yasiyorum. Vize sorunum yok.

Ama avusturya'ya tasinmadan once de 10 ulke gezmistim. Gonullu calismaya gitmistim almanya'da 2 ay (17 yasindaydim) oradan 4er 5er gun geziler yapmistim cek cum, polonya ve isvec'e.

Onun disinda ailecek de cok gezeriz, turkiye'de de cok gezdik. Antalya'ya kac kez 10 gunde filan gittik istanbul'dan :) onlarla da 3hafta malezya-singapur gezisi yapmistim filan.
Avusturya'ya gitmistim falan fisman okuldan oturu.
1-2 yer daha var boyle 20 yasin altindayken gitmis oldugum.

Ailemin durumu kotu degil cok sukur ama super de degiliz. Bana yolladiklari para ucu ucuna yetiyor ama gezmek icin yettiriyorum. Couchsurfing, otostop, en ucuzundan otobus-tren-blablacar (o yokken carshare.net ve mitfahrgelegenheit.de vardi) en ucuzunu hesapliyorum. Zamanimi egip bukuyorum.
Bi yerde arkadas ya da arkadasin arkadasi varsa onda kaliyorum. (cs olmazsa. Bu da olmazsa hostel)

Yeni canta vb almaktansa gszmek daha cazip geliyor. Gittigim yerlerde iyi yerlerde yiyorum ama ucuz yiyorum mesela.
En manzarali yere mi gitmek istedim, pasa gonlumu kirmiyorum ama orada corba iciyorum mesela sadece. Falan filan.


Of hep destan yaziyorum ben ya.

Bundan 3 yıl önce 1000-1200tl civarına balkanlarda 10 günde 5 ülke,7 ya da 8 şehir gezmiştim örneğin. Ya da bugün 1300 tl civarına bir hafta paris+amsterdam+brugge mümkün. Herşey dahil bu fiyata.
Başta hostel olmak üzere duruma göre airbnb, blabla, ucuz otobüs, kaçak şehir içi ulaşımı keywordler. Gidip iyi bir kafede-restoranda oturup keyif yapamıyorsun bu bütçelerle ama gayet güzel gezip görüyorsun.
Bu paraları bir senede biriktirmek de çok zor değil, her sene böyle ufak birkaç ülkeli turlarla 3-4 senede avrupanin önemli yerleri bitirilir. Öyle hayatının harcama anlamında en öncelikli şeyinin gezmek olması, otostoplarla riskli yollara girmek vs.de şart değil yani. Iyi planlama ve düşük beklenti yeterli. Ünlü bir yemek varsa gittiğin yerde bir kere paraya kıyıp yersin, sonra marketten ekmek peynir alıp sandviç yaparsın örneğin.

ben direk zenginim hacı

Bence bayağı para harcaniyor. Ucak biletleri ve oteller bir yana, muzeler, ulke ici hızlı trenler, feribotlar, otobüsler gayet pahali. Iş icin, egitim icin, deneyimlemek istedigim seye gore biriktirebildigim parayla seyehat ettim. Uzun sureler kaldim. Zor da gecindigim oldu.

Bir yere gitmis olmak icin ve o yerin ismini soylemek icin yurtdışına cikmanin hic bir değeri yok. Bir yere gitmek bir amac degil, bir arac. O yuzden ben ne "heryeri gormeliyim" bakis acisini ne arama motoruna hangi ay nereye ucuz ucak var yazma durumunu anlayabiliyorum. Bana nicelikten ziyade nitelik cok daha değerli geliyor. Bir suru yere gidip ne fikrinde, ne bakis acisinda, ne bilgisinde ne sezgisinde gram degisen insanlar biliyorum. Insan üzülüyor. O yuzden rakamlara cok takilma derim. Gitmek istedigin yerlere neden gitmek istedigini dusun. Cok yapanin kazandigi bir yarista falan degilsin. Nitelikli seyahatler yap, az ve oz.

Parayi telefona, ust basa degil de gezmeye ayirirsan oluyor
Ucuz bilet kovaliyorsun, booking'den ucuz yerde kaliyorsun. Gitmeden arastiriyorsun

Ayrica cok sayida exchange ve gonullu programlari da var. hitmek isteyene para engel degil

Erasmus tan başka yurtdışına çıkış yolu:

Hemde şu An, birkaç ay sonrası için vizesiz bir ülkeye gidiş dönüş 300 TL yi aşmayan uçak bileti almak.

Bu kadar zor birşey değil. İnan ki.

çok muhattap olmayın. artık sizin aileniz onlar değil, eşiniz.

E söylemeyin her aldığınızı, her yaptığınızı? Hayatınızla ilgili her detayı bilmek zorunda değiller ki.

Bazı aileler böyle maalesef, ciddi bir şekilde konuşup bu tutumlarının sizi rahatsız ettiğini eşinizle birlikte anlatın. Hala anlamamakta ısrar ederlerse tepki koyun biraz. Duzelmiyorlarsa da dediğimi yapıp söylemeyin hicbir şey. Hem de baska sehirdelermis. Onlar da kendi gönüllerince sizin iyi olmanızı istiyorlar belli ki ama baskı oluşturduklarının farkında değiller sanırım.

sadece maddi konular değil ki, her şey.
gelip gidiliyor muhattap ile olunuyor.

Sonu yok. Muhtemelen de durduramayacaksiniz. Onun icin saklayin. Ne yaptiginizi ne ettiginizi. Zaten ayri sehirlerdesiniz.

bosa gıtsın

kusura bakma ama benim bu ailelerin karismasina kafam atiyo


sikerim sizin desteginizi de akil vermelerinizi de diyip susturmak gerek bence. anne baba x y z ne bok olursa olsun herkes haddini bilmeli bu hayatta

Vallaa ben tersliyorum. Ama sizde işe mi yarar ters mi teper bilmem. Bayramda niye buraya gelmedin falan sorularına biraz kafa dinleyelim dedik diyip geçiyorum. Ya da ev falan konusu acarlarsa "alın bi müstakil ev de torunuz bahçesinde koştursun" diyorum. Ev almayacakları kesin ama bir daha lafını etmiyorlar.

Biraz pislik bir insanım evet ama bende işe yarıyor. Denerseniz kendi riskinizi kendiniz alın.

kardeşim de aynı dertten muzdarip, çare bulamadım

Baska şehirlerde olması açısından çok şanslısınız aslında . (Tabi çok sık gelmiyorlarsa ) çok fazla iletişimde bulunmayın ya da herşeyinizi anlatmayın .

Eşiniz sizin aileniz sta +1

Ben çok çektim bu konuda ama düzelmezler iyileşme beklemeyin sadece uzak durun eşinizle ilgili bişi asla anlatmayın .

Benim annem babam bi kere olsun karışmamışlardır bana ve evliliğime ama kaynanadan neler çektim ben bilirim . Ama siz baya dengeli görünüyorsunuz bu soruyu sorduğunuza göre , umarım ki çözülür

he de geç

27 imiş, daha çok ülke görmüşüm +1
karabük
edirne
kırklareli
izmir
muğla
aydın
antalya
izmit
bursa
istanbul
eskişehir
kütahya
afyon
uşak
ısparta
adana
mersin
hatay
kilis
gaziantep
nevşehir
kayseri
ankara
bolu
adapazarı
denizli
yalova

antalya, muğla, izmir, çanakkale, ankara, kocaeli, edirne, bursa, balıkesir, istanbul.

İstanbul
Tekirdağ
Edirne
Çanakkale
Antalya
Muğla
Kocaeli
Ankara
Bursa

Gittim

Geçtiklerim ise
Bilecik
Kütahya
Afyon
Burdur
Isparta
Denizli
Aydın
Bolu
Sakarya
Yalova

13 saydım. gördüğüm ülke daha çok amk.

37. sayende saymış oldum.

sakarya
düzce
kocaeli
istanbul
eskişehir
bursa
ankara
antalya
balıkesir
çanakkale

izmir,aydın,muğla, uşak, afyon vs'lere küçük yaşta gitmiştim. pek az hatırlıyorum.
ankara'dan daha doğu'ya gitmemişim:\
yurtdışında gezdiklerim daha çok +1