www.saglikal.com

ben öpmesem bile mesela kendisi de ben uyurken gelip yalıyor. şimdiye kadar birşey olmadı. ama birlikte uyuma diyenler de oldu, ben de tedirgin oldum o yüzden.

Alerjisi olmayanlar için bir problem olmayacağını birkaç yerde okudum.Sokak kedilerini bile öptüğüm olmuştur.

3 kedim var.iç içe yaşyoruz. öperim ısırırım. hiç bişi olmaz ama belirtmek lazım ki tabii ki aşılı. sokak kedilerini de öperim ama evdeki kedim gibi değil tabi.

benimkisi de ev kedisi, aşıları tamam. o zaman öpmeye, mıncıklamaya, sevmeye devam. teşekkürler:)

french kiss bile yaparım hiç bir şey olmaz.

muallama dalmadan bir gün bile geçiremem. öleceksem de onun elinden olsun razıyım.

belgeseli biliyorum.

Neden mealinde, çevirisinde bu kadar sıkıntı çekiliyor bu kuranda?: sonuçta kuran içinde dil var kültür var açıktan mesaj var kapalı mesaj var vs vs vs.

yani olacak o kadar'ı afrikalı birisine izletseniz salakça bulur bu ne düzeysiz espriler der ama orada anlamlar var guncel olaylar var vs vs.

yani sığ sığ "bu ne yaaa kuran karmaşık" demek anlamsız.

ama allah'ın tüm bu zorlukları çıkarması net olmaması böyle belirsizlikler içinde adamı yorması da bana anlamsız geliyor o da ayrı.

1- Kullandığımız Türkçe bazı ifadeleri karşılamakta yetersiz kalmaktadır.Bırakın Arapça'yı İngilizce bir kelimeyi bile bazen anlamını bildiğim halde karşılayabilecek bir kelime bulamıyorum.

2- Kuran-ı Kerim Tefsir edilirken kelimeler cevrilerek edilmez.Bunun metodu vardır.Ayrı bir bilimdir.Türkiye'de dil ve harf devrimi olduğundan bu ilimlerin varlığı görülemez.Zira bunlara ilişkin kitaplar ,bilgi ve birikimler bizler tarafından okunamaz.

3- Kuran-ı Kerim değişmez, değiştirilemez.İcma ; din hükümlerinin asıl kaynaklarından biridir.Bu da Peygamber efendimizden ve onun cevresindekilerden başlayarak nesilden nesile aktarılan ve değişmemesi için bir metod ilmiyle bağlanmış uygulamaları ifade eder.

4-Bin senelik geleneksel hükümler asıldır.Yeni yöntem ve uygulamalar ihdas etmek bir hilafet makamı ortaya çıkana kadar sadece kavgaya sebep olur.

Örnek:

Henüz bir savaştan çıkmış Eshab'dan bazıları kişisel ve gecici tarım işleri sebebiyle Peygamberimizden yeni bir cihada cıkmanın biraz geriye bırakılması için görüş bildirmek isterler.Zira bu geçici dönemde işlerini aksatırlarsa bir sene boyunca sıkıntı çekeceklerdir.Bu esnada Şu Ayet İndirilir:

"Kendinizi tehlikeye atmayın!" ve cihada çıkılır.

Anlamı şudur: "Mallarınız vb. sebeplerle cihattan geri durarak kendinizi tehlikeye atmayınız."

Bir süre sonra bu Ayet, Eyüp Sultan Hazretlerinin çocukları tarafından İstanbul'u fetih için 90 yaşında İstanbul'a sefere çıkan dedelerini bu seferden vazgeçirmek için şu şekilde yorumlanarak kullanılmak istenmiş ve bu nedenle Eyüp Sultan Hazretleri tarafından uyarılmışlardır:

"Bu yaşlı halinizle cihada gidip de kendinizi tehlikeye atmayınız".

Metod ilmi her Ayeti Kurandaki diğer benzer konuları da içine alacak şekilde genişleterek inceler.Örneğin bu Ayette diğer "yaşlışarınız, gencleriniz ve ağırlarınızla cihada iştirak edin" Ayeti de değerlendirilir cihadın sadece savaş değil bir uğraş olduğunu ifade eden ayetler de değerlendirilir.

Günümüz alimleri ne yazık ki Osmanlı'nın son dönemlerindeki kalitede bir eğitimden bile yoksundurlar.

Örneğin Atatürk, F.Rıfkı Atay, Damat Ferit Paşa gibi son dönem okullardan yetişmiş Aydınların kaleme aldıkları eserlerdeki edebi seviye günümüzün en iyi yetişmiş aydınlarında bile yoktur.Kaldı ki bu saydıklarım ömrünün çoğunu savaşla iç içe geçirdiler.

Din biliminde de durum farklı değildir.Onun için geçici sığ heveslerle yapılan heyecanla aktarılan yeni düşünceler halihazırda olmayan bir merciden geçmeden tefsir sayılmazlar.

bahsettiğim belgeselden kesit
www.youtube.com

en.wikipedia.org

bunun net bi cevabı yok. sizin de onlara kimlik sorma hakkınız var teknik olarak ama sorduktan sonrası, öncesinden daha sert oluyor. yasalar hakları yok dese de var dese de her türlü var yani. onların insiyatifinde çünkü.

ortada şüphe varsa evet. polisin görevi sadece suçluyu yakalamak değil, aynı zamanda suçu önlemektir. üst aramaya karşı olanların şunuda düşünmesi lazım; o üst aramalar sayesinde belkide kaç kişinin hayatı kurtuldu şimdiye kadar? kimin bombacı, kimin torbacı olduğunu bilemeyiz çünkü. bıraksınlarda adamlar işlerini yapsınlar. polis arama yaptı diye sinirleniyor millet, lan 10 metre ilerde herif bombayı patlatsa daha mı iyi olacak? illa bomba olmasıda gerekmez, belki lise önünde gençleri zehirleyecek bi torbacıdır, belki bomba yapımı için malzeme taşıyan birisidir vs. ayrıca sen temizsen başına bi şey gelmez zaten, kimlik sorarlar geçip gidersin işine. yoksa o adamlarda milletin çorabını, ayakkabısı aramaya çok meraklı değiller zaten.

isterseniz aratmayabilirsiniz.
arama iznini görmeyi isteme hakkınız var.
hakim kararı olmadan arayamazlar.
eğer kararın yetişememe gibi bir ihtimali bulunuyorsa arama yapılır ve 24 saat içerisinde yapılan arama hakim onayına sunulur.hakim onaylar ise arama hukuki olur. diye bir kanun vardı ama sanırım değiştirildi.
artık önleme araması adında bir madde çıkarıldı ve şüpheli(!) durumlarda polisin arama izni vardır manasına gelen bir madde bu.
kısmen doğru fakat kısmen de yanlış.
ne kadar şüphesiz de olsanız sizi ararlar ve şüpheli gördüm kılıfına uydururlar.
ya da şüpheli görürler ve ararlar ve şüphelerinde haklı çıkarlar.

nasıl bir düzenleme getirilebilir ben de merak etmekteyim.

zaten millet olarak birimiz başka diğerimiz başka dilden konuşuyoruz.
konyaaltında şehit olan poliste insanlar dediki "polisin bunu vurma yetki yok mu kardeşim neden bu kadar yaklaştı" şimdi bu adamı vursalar bu seferde diyecekler ki insan hakları bilmemneleri "insan öldürmek bu kadar kolay mı neden yanına gidip ikna etmedi" tarzı suçlamalar.
yani demem o ki bu olayda polis arasa neden aradı deriz aramasa bi yerde bomba patlatsa "bak polisin yanından elini kolunu sallayarak geçiyor" deriz... yani böyle garip bir ülkeyiz..

İyi yapıyorlar.Helal olsun. AKP nin "light polislerine" ders olsun.

yahu hiç mantıklı mı. canlı bomba dediğin şeyi ülkenin her yerinde sokaklarda insanları arıyarak mı bulunucak. hiç mantıklı mı? istihbarat diye bir şey var. kim sokakta birini arıyarak canlı bomba bulmuş. bulmuşta nasıl bir olasılık bu? polis kafasına göre kıl kaptığı kişiyi şüpheli diyip herşeyi yapabiliyor. bu da hiç mantıklı değil.

hafizam beni yaniltmiyorsa.

1.hayir
2.gaffar okkan suikasti
3.delil yetersizligi yada kanun boslugundan dolayi saliverildiler ve kactilar
4.pkkdan ziyade taliban gibi din adina kendi ideolojileri ile celisen kisi ve kurumlara dusmanlar

2-hüseyin velioğlu'nun öldürülmesi ( (bkz: 17 ocak 2000 beykoz'daki hizbullah evi baskını) )
4-şu an herhangi bir durumda değil, büyük ölçüde dağılmış vaziyette. pkk ile durumu devlet desteği vs. olayları biraz karışık biraz, şu sayfa bir özet verebilir www.sendika.org

1:Hayır
2:Kontrolden çıkmaları.Hain Terörist Apo'nun yakalanmasına paralel ortaya çıkan süreç.
3:Yürütme- Yargı arasındaki sürtüşme.
4:Talimat bekliyorlar.Amaçları yok. Hayır.

bizzat uzmanlarla görüşmem sonucu ilaç ile kalıcı bir çözüme varılamayacağını öğrendim. açıkcası ilaç tedavisinin kısa süreli bir faydadan başka getirisi yok.

ilaçların faydası var

placebo etkisi. şimdi herkes "evet ilaçların etkisi var" deseydi ve siz ilaca başlasaydınız muhtemelen "hmm, gerçekten işe yarıyor" diyecektiniz. ama ben çıkıp gerçeği söylemek istiyorum. işe yaramaz. sosyal fobi ile ilacın ne gibi bir etkileşimi olabilir ki? sosyal fobinin sebebi vücuttaki bir bakteri mi sanki? değil. ilaç muhtemelen bu alanda işe yaramaz. hele hele bu cevabı okuduktan sonra kullanırsanız hiç hiç yaramaz.

bi arkadaşım var. adam sosyal fobiiilliiyim diye ortalığı inletiyor. sokağa çıktığında muhabbet kuramadığı adam yok. tezgahtarlarla, kız erkek fark etmez her türlü en az 3-4 dakikalık muhabbetler, kalabalık alanda tanımadığı kişilerle muhabbetler, her türlü dişi hatunla muhabbet kurmak olsun... ben dahil çevremdeki çoğu kişi hayırlı işler'in ötesine geçmezken ve geçmek gibi bir niyetimiz dahi yokken adam yardırıyor. ondan sonra ühüühü sosyal fobiliyim diye psikiyatrist arıyor. gözünü seveyim sen de böyleysen bi çek git. psikoloğa git daha fazla işe yarar. öyle her şey 1 hap al çözülsün olmuyor maalesef. terapist daha fazla işini görür.

öğrenciyseniz mediko'nuzdaki psikologla görüşün bence. hem ücretsiz hem de muhtemelen bu işin altından fazlasıyla kalkacak donanıma sahiptir.

@gogu delen adam;tüm psikolojik hastalıklar bu şekilde ancak.yani bir bakteri sebeb olmuyor.tanıdığım anksiyete ve panikatak hastalarına ilaçlar faydalı oluyormuş.sosyal fobide bir anksiyete hastalığı,olabilir bence denemeden,kullananlara sorup soruşturmadan kestirip atmak doğru değil.

@gogu delen adam placebo etkisi yanında bu ilaçların kimyasal etkileri var en çok da hormonları etkiliyor bildiğim kadarıyla. placebo dediğiniz "boş hap"lar deneylerde kullanılır tedavi amaçlı verildiği çok nadirdir. bununla birlikte bu hastalıklara yol açan bakteriler değildir ha olabilir de hastalığa bağlı ama psikolojik hastalıkların fiziksel ya da biyolojik nedenleri de olabilir. beyindeki bir salgı eksikliği gibi. yani psikolojik hastalıklar her zaman bir buhar gibi ya da soyut bir şey gibi algılanmamalı.

ilaçların faydasına gelince, gerçekten kişiye göre değiştiğini düşünüyorum. şahsi kanaatim şöyle, eğer işe yaramaktan kastınız insanı sakinleştirmesiyse bunu sağlıyorlar ki bu ilaçların yüzde doksanı uyuşturucu madde içerir ve sakinleştirici özelliğe sahiptir. ama fobiyi tamamen ortadan kaldırmasını beklemeyin. bunlar sadece destekler terapi şarttır. eğer doktorunuz biraz aklı başında biriyse bunu bilir ve size terapiye ek olarak ilaç önerir. yoksa ilacı yazıp yollar gerisi size kalır...

biraz öyle ama yapcak bişey yok. herkes öyledir ucundan kıyısında. muhım olan güzel vakitte hatırlayabilmek ama olsun bunun da gideri var bence. 10a 2 falan

şimdi ben onun yerinde olsam sınavı geçmek için çalıştıysan sana geçme şansı verirdim, sınavı geçmek için başka şeyler yapmana anlam veremezdim. cumaya gelip dua ettiğinde de aa bak ne güzel huzurlu şükreden bir kul mutlu olmuş gelmiş, herşey için dua ediyo filan derdim.
ecnebilerin bi lafı var, batık bi gemi resminde görmüştüm, sen kendine yardım et, allah da sana yardım eder diyo, aide-toi et dieu t'aidera. mantıklı bence.

olsun. kaypaklık diye kılmasan daha mı iyi? :)

Değil..

hafiften bir kaypaklık var bence.

yok dostum kaypaklık filan. sen rabbini kandırabilecek misin sanki? o senin içindeki her şeyi biliyor. bugün sınavın var diye okursun, gün gelmiş Allah rızası için okumaya başlamışsın. rahat ol sen

bana trollük gibi geldi daha çok ama bilemedim şimdi.

Kaypaklık değilde menfaatcilik, kimse karşılık beklemeden bişey yapmıyo bu dünyada.

sanırım su şebeke hattını tıkayan birşey var..
Ana vanadan bı kontrol et su varmı dıye..
musluk anahtarı ıle vanayı orta kısmından tutup saat yonunun tersıne cevır eger aralardan su fıskırırsa vanana kadar gelıyor demek..
Bu arada vana acılabılır ama lastıgı borunun ıcerısınde kalıp tıkamıs oladabılır..

Havalar soğuk; donmuş olabilir..

bizimki de bir dönem yaptı, sonra bıraktı.
genelde kumu pisse yapardı o, ya da kapalıysa kapısı.
kumun yerini değiştirip banyonun da kapısını kapalı tutun bence bir süre, giremesin yani ve unutsun orayı seçenek olarak.

@perizad, daha öncesinde banyonun içerisindeyken değiştirmiştik yerini. ama şimdi söylediğin gibi yaptık. kumu dışarı alıp kapıyı da kapttık. umarım işe yarar. teşekkürler.

Çişini yaparken yakalayıp iyicene dövün.Böylece oraya yapmaması gerektiğini anlayacaktır.

@lebanon, şaka yapıyor olmalısın.

kedilerden biri demişin diğeri ile araları nasıl? aynı yere yapmak istemiyor olabilir.

benim kedilerimden birisi duşakabini açık gördüğünde çişini küvete yapıyordu, vaz geçti sonradan.

kediyi ensesinden tutun, çişini yaptığı yere götürün, burnunu çişini yaptığı yere sürtün, sonra kızın ona, hııııııı filan deyin ve burnuna iki fiske vurun. sonra tek başına bir odaya, kapalı balkona veya koridora koyun bir süre. yanlış bir şey yaptığını anlasın.

hiç bir tepki göstermez ve cezalandırmazsanız yanlış bir şey yaptığını anlamasını nasıl beklersiniz?

birden fazla kedi varsa kediler büyüdüğü için tuvalet yetersiz,küçük geliyor olabilir.
daha büyüğüne terfi ettirin.

bir de sakın dövmeyin kedilere hatta hiçbir hayvana döverek bir şey yaptırmayın.

son bir seçenek olarak kedinin pislediği ama sizin pislemesini istemediğiniz yerde kediye mama verin. mama yediği yere pislemezler.

benim de iki kedim var. iki tane tuvaletleri var.

birine çişlerini yapıyorlar, diğerine kakalarını :)) nasıl böyle bir anlaşmaya vardılar anlamadım ama tutarlılar
:))ü

valla kumlarını 1 ay önce değiştirdik kabını, daha büyüğünü aldık. fakat bu kedi zort diye böyle yapmaya başladı birkaç gündür. şimdilik kumu banyodan dışarı alıp banyonun kapısınıda kapalı tutmaya başladık orayı unutsun diye.
eğer bu işe yaramazsa sizin tavsiyelerinizi de denriz. teşekkür ederim herkese

Hiç birisi olmaz.

burs aldığın kuruma bağlı. kyk ise bir şey olacağını zannetmiyorum. adamlar uyanıksa fark ederlerse sıkıntıya girebilir ama.

Bence daha düzgün iş bulması durumunda her şey eskiye dönecek, hatta eskisinden bile daha güzel olacak ikiniz için. Özellikle erkeğin kadından daha düşük konumda olması erkek açısından kaldırılabilir bir durum değil. Benim 7 yıllık beraberliği olan arkadaşım yaşadı aynı durumu, ayrılık aşamasına geldiler, sonra erkek iş buldu, neşesi yerine geldi, psikolojisi düzeldi, şimdi evli ve mutlular. Bence biraz alttan almalısınız agresifliğini (gerçekten seviyorsanız o kadar zor olmamalı) ve sınava hazırlık sürecinde destek olmalısınız, böylece başarı şansı da artar.

@mrt26, benim yerimde başkası olsa çoktan giderdi belki de. Evet, ayrılığın lafını ettim ama tamamen çaresizlikten. 1 ay önceki halimizi, verdiğimiz sözleri hatırlayınca çıldıracak gibi oluyorum. Sürekli ağlama krizleri geçiriyorum. Bu değişimine ayak uyduramıyorum. Aşık olduğum adam gitti, yerine tanımadığım bir insan geldi.

@innatedesire, haklısın erkeğin daha düşük konumda olması büyük sorun. Kaldı ki, benim erkek arkadaşım olayları kafasında iyice büyüten, son derece karamsar biridir. İş arayışı yok şu anda. Sınava odaklanmak istiyor, bunun için de part-time çalıştığı işi bırakması gerekecek yakın zamanda. Bu bizim hayatımızda yeni bir sorun değil ama bazı şeyleri çok içine atıp biriktirmiş. O yüzden daha soğuk davranmaya başladı ve bu haline hiç alışkın değilim, çok zorlanıyorum, nasıl davranacağımı bilemiyorum. Zaten işin kötü tarafı kpss'yi halledemezse sonrasında da iş bulma umudu hiç yok, 2 yıl arayıp bulamadığını 28 yaşından sonra artık hiç bulamayacağını düşünüyor.

önce bir durun, bir nefes alın şu panik halden bir kurtulun, erkek arkadaşınız gerçekten çok zor durumda, siz de beklentilerinizi azaltın biraz, zaten uzaktasınız, 5 mesaj yerine bir kez mesajlaşın günde, o da konsantre olsun dersine çalışsın.siz de kendi geleceğinize tutunun, evde boş boş oturmayın.

çocuk herkesin yaşayabileceği sıkıntıları yaşıyor ve anlattığına göre şansı yaver gitmemiş ya da doğru zamanda doğru yerlerde olamamış.

ama sende de sıkıntı var.toplumun çoğu gibisin.okumayla aldığın ünvanı üstünlük gibi görmeye başlamışsın.anlattığın gibiyse zaten senin bir genetik mühendisiyle evlenmen gerekir.buralarda bir çocuk var haftada bir yazar.ogretmen hakimle evlenirmi polis savcıyla evlenir mi diye.rahatsız bir durum bu.sonrası zaten ne doktorlar ne muhendisler istemiştiye dönecek.

Ailesine yük olmayı sorun ediyor madem sen ona birlikte yaşamayı ve bu süreçte ona maddi olarak da destek olmayı teklif et. Muhtemelen kabul etmez başta. Sen de bu durumda kurduğunuz hayallerden bahsetmeye başla. Gerekirse aldığı her kuruşu not almasını ve işe girdiği zaman geri ödemesini öner. Beraber bir gelecek düşünüyosanız böyle şeyleri önemsememesi gerektiğini, sevgilinin bütün alışkanlıklardan önce gelmesi gerektiğini söyle. Madem avukatsın benden daha ikna edici olabileceğine eminim. Konuşurken mutlak suretle empati kur. Eğer kati şekilde karşı çıkarsa aklıyla değil duygularıyla tepki verdiğini, mantıklı bir gerekçe sunarsa teklifini geri çekiceğini söyle. Yük olma meselesini ve dolayısıyla kurs sorununu çözdükten sonra dikkat etmen gereken şey asla acımamak. Beraber zaman geçirin. Normal davran. Ama kursuna iyi çalışmasını sağla. Eğer sınava kadar idare edebilirseniz ondan sonra aranızdaki belirsizlik çözülür. Ya başarılı olur mutlu mesut devam edersiniz ya da başarısız olur adama seni daha da uzaklaştırır kendisinden. -Bu kısımda belki ona verdiğin borç senden uzaklaşmasına engel olabilir. O karakterine bağlı- Belirsizlik olmazsa dertlerinin çoğundan da kurtulursun zaten. Daha rahat düşünebilirsin. En kötü ihtimalle sadece üzülürsün geçer. Düşünmek zorunda kalmazsın.

Senin için zor olan süreç sınava kadar olan kısım. Bu dönemde sürekli alttan almak gibi bi' gaflete düşme. Karşı tarafı iyice soğutur. Yeri geldiğinde kavga da edin ama mantıklı sebeplerle kavga edin. Sonrasında da olayı tatlıya bağlamak için çabala. Kavga ederken sonradan pişman olucağın cümleler kurmamaya çalış. Asla senin için yaptıklarımdan sonra tarzı cümleler kurma. İki taraflı düşün. Senin söylemek istediklerin ve onun kaldırabilecekleri çok önemli.

Genel olarak da korkularınızı içinize atmayın. Bunu ondan da iste. Herşeyi beraber atlatalım moduna girmeye çalış. Bu aranızda bi' bağ oluşturur ve eğer kendini buna verebilirse komplekslerinden büyük oranda kurtulur. Ona iki kişi olduğunuzu hatırlar mutlaka. Her şeyi iki kişilik düşünmeniz gerektiği fikrini benimset. Aynı şekilde sen de bu fikre bağlı ol. Herkes zor dönemlerden geçer. Dünyada bunları yaşayan ilk çift siz değilsiniz. Atlatan insanlar var. Siz neden farklı olasınız ve bu yüzden ayrılasınız. Karşılıklı çabalayın.

@duptıs, ben asla statüye falan önem vermiyorum. O konuda annem biraz sıkıntılıdır ve o da bunu biliyor, eğitim durumlarımızı o nedenle belirttim. Herkesin yaşayabileceği sıkıntılar olduğunun da farkındayım ama o kendisini dünya üzerindeki en şanssız insan olarak görüyor, hiçbir işi bir daha asla yaver gitmeyecek gibi bakıyor hayata. Asıl sorun da bu zaten. kendisine ulaşmama, destek olmama izin vermiyor.

@mrt26, "bir an önce ayrılın bence" kısmını kaldıramadım sanırım, istediğin şukularsa o sorun değil.

mrt26 erkek arkadaşınız olabilir mi acaba? :) hem 26 yaşında erkek arkadaşınız anladığım kadarıyla.

Neden KPSS'ye odaklı yaşıyor ki? Özel sektörde de iş bakabilir, bahsettiğim örnekte söz konusu olan erkek de iktisat mezunuydu, lojistik firmasında iş buldu. Siz de kendi çevrenizden araştırmalar yapsanız onun için? Tanıdıklarınıza sorsanız, onlar da kendi tanıdıklarına sorsalar falan? O da böylece desteğinizi hissederek mutlu olur. İşsizlik zor, fena bi psikoloji, özellikle erkekler, hele kız arkadaşları daha iyi konumdaysa çok çok daha fena. Ayrıca KPSS'nin artık güvenilir bi sınav olduğunu düşünmek çok zor. Ne kadar hazırlanılsa da ters köşe olunabiliyor, veya atamalar azaltılabiliniyor vs. Bankaların Uzman Yardımcılığı sınavlarına girse? KPSS'ye göre daha kolay ve kariyer yolu için güzel bi başlangıç.
Sizi de anlayabiliyorum eski ilgisi, özeni yok artık ama sizi sevmediğinden değil, yaşadığı süreçten kaynaklı bu değişim bence, geçici yani.

@innatedesire, daha önceki süreçte iş arayıp da bir türlü bulamadığı için tamamen kpss'ye odaklanmış durumda. Ben iş konusunda başından beri elimden gelen yardımı yapmaya çalıştım. Bir kere iş görüşmesine gitmesini sağladım, çok da beğenildi aslında ama verilen paraya şehir değiştirmesi imkansız olduğu için ve benle de ayrı bir eve çıkma gibi bir durum söz konusu olmadığı için olmadı. Bütün bu deneyimleri onda müthiş bir umutsuzluk yarattı. Şimdi de sıkıntılı olduğu için ders de çalışamıyor kafasını toparlayıp, daha da kötüleşiyor, morali bozuluyor. Ben de çok müdahale edemiyorum artık çünkü cidden ne söylesem kızıyor, nası davranacağımı hiç bilmiyorum.

Aranızda statü farkı yok.Önce bunu gündemden düşürün. Ona manen destek ol ve her şeyin düzeleceğini sürekli tekrar et bu arada da sakin ol.Çünkü sen de ona uyarsan birbirinizi kaybedersiniz.

Erkek için zor bir durumda malesef,
Her bayanın anlayamayacağı bir durumdur bu tabi ama sizin aladığınız ortada neyse,

Size tavsiye falan veremeyeceğim çünki ben ne desem erkek arkadaşınızın depresif durumu düzelmyecek taaa ki düzgün bir iş bulana kadar,

İş bulmak zor hele bir iktisatçı için kusura bakmayın ama elini sallasan iktisat mezunu insala çarpıyor, haliyle yarışacak çok kişi oluncada iyi bir yere gelmek için daha çok şansa ihtiyacı oluyor, o şansda sevgilinize henüz gülmemiş,

Öncelikle ondaki değişimin kalıcı olmadığını bilin, kafasında cevaplanamayan bi sürü soru var ve cevaplayamıyor cevaplamaya korkuyor, elinden birşey gelmediği için eli kolu bağlı git gide agresifleşiyor,

Bu durumda ayrılmak bence yanlış önceki yazınızda ben sizi yanlış anlamışım neyse, ona ve kendinize yapacağınız en kötü şey şu anda ondan ayrılmak,

Evet onunla olmak şu anda sizin için çok zor belli ama sevdiğiniz kişiye her anında destek olmalısınız, aynı durumda siz olsanız o sizden ayrılmak istese ne düşünürdünüz?

Okumuş etmiş avukat olmuş aklı başında insansınız sevdiğinizin yanında olun size ilgisi azalmış durumda değil bundan emin olabilirsiniz sadece kendinde değil, bir erkek için kız ailesinin onu beğenmeyeceğini düşünmek kadar insanın ağırına gidecek çok fazla şey yoktur,

onun ailesi sizi beğenmese ne düşünürdünüz? Sen devlet üniden o daha iyi bi üniden mezun olsa mesela kayınvalidenizin sen oğluma layık değilsin gibisinden şeyler düşündüğünü bilmek sizi üzmezmiydi?

Onun sorunu inanın sizinle değil hayatla bırakın yolunu çizmeye devam etsin sizde onun yanında olum madem onu çok seviyorsunuz bırakın biraz kendi halinde yolunu bulsun kpss ise çalışsın işi bıraksın madem tek çözüm bu bunu başarmaya odaklansın,

Gün gelirde evlenirseniz iyi bir aile olacağınızı düşünüyorum (yazdıklarınızda samimi olduğunuzdan yola çıkarak) gün gelecek hepsine gülüp geçeceksiniz,

sadece ona güvenin ve umutsuzluğa kapılmasını önleyin kpss ye yönlendirin, bu bunalım halinde özelden çok bir şey kazanacağını sanmıyorum.

Bu durumu kısmen yaşamış birisi olarak söylüyorum zamanında komik rakamlara çaıştım ama şimdi halim vaktim yerinde sadece zman gerekli.

Sadece ona destek olun aramazsa sorun etmeyin inanın sizi herşeyden çok seviyor ikiniz için elinden geleni yapıyor.

diğer şartlar kötü olmasaydı bile, 100 mesajdan 5'e düşmeniz kaçınılmazdı. dolayısıyla, hiç olmazsa bunu dert etmeyin. size kayıtsız değil; içinde bulunduğu boktan durumdan kurtulmaya çalışıyor ve size yeterince ya da eskisi gibi ilgi gösteremiyor. empati yapıp kendimi çocuğun yerine koydum. ben böyle bir durumdayken üstüme gelinmesini istemez, sevgilimden sabır ve anlayış beklerdim. çok egoistçe oldu ama öyle. bunu yapabilecekseniz devam edin. haa, bi de unutmadan; evlilik, arkası gelmeyen fedakârlıklar zinciri demek zaten.

o midenizdeki yumru var ya, onu telkinle, yogayla, meditasyonla, STK'da gönüllü faaliyetiyle, ibadetle, bağış yaparak, yürüyüşle, yüzmeyle, arabexin ve şişenin dibine vurarak, Katmandu'ya gidip esrar içerek ve sair yöntemlerle azaltmaya çalışın, yoksa başka bir yerinizden hakiki bir yumru olarak ortaya çıkar. en iyisi de sırdaşınızla veya bizle paylaşmanız.

(bkz: #3825179)
bonus: www.youtube.com

ben de kendisinin bi tane videosunu izledim. koskoca din hocasi da olsa yapiyo oyle seyler.

Adnan Oktar da yapmisti bir zamanlar.
Harem kurmus ünlü makenleri kendine cariye yapmisti.

Ama Cübbeli den hic beklemezdim.

tamamını izlemeni tavsiye ederim. en azından 2:10 dan itibaren izle derim.inanmak ya da inanmamak sana kalmış.
www.youtube.com

Unesco ve uluslar arası destekle patrikhane ile çarşamba cemaati arasında bölgede patrikhane çevresinin Vatikan benzeri şekilde genişletilmesi çalışmaları dolayısıyla bazı ihtilaflar yaşandığı bir dönemde ortaya çıkan görüntülere ben inanmadım. Gidin ve bölgeyi gözlerinizle görün millet evinin balkonuna pankart asmış "terk etmiyorum" diye.. Toprak kayıyor uyanık olun..

fuhuş yaptığını kaydedip bunu yayınlamakla tehdit eden eski korumasını çete yoluyla korkutmak istemiş, çete yakalanınca bu da çeteye ortaklıktan içeri alındı.

müridleri bir liste yayınlamıştı video'daki adam cübbeli değil diye. video'daki adam neredeyse ayı gibi korumayla aynı boyda, halbuki hocamız 1,55 boyunda falan filan diye gerekçeler vardı. çok ilgilendiğim bi konu olmadığı için çok okumadım ama google'da aratıp bulabilirsiniz.

çete +1

Fethullah Gülen'in ve cemaatinin İslam'ı tahrip ederek kendilerine göre yonttukları yönünde açıklamalar yaptı.

Çok teşekkürler başka başka;

arama kutusuna bişey yazdıktan sonra entera basınca arama yapmalı bence.

logo nun solundaki solundaki şeyle boyut oranları olmamış ikisini eşitlemek lazım. kitapların altı hoşgeldin ziyaretçi yazısına eşitlense olur bir de padding fazla gibi, çok boşluk olmuş.

ayrıca evet kategoriler üste alınabilir

(git:www.hiperkitap.com )

telif hakkı geçmiş gitmiş, yabancı kaynaklı belli başlı eserlerin ingilizcelerini .txt formatında project gutenberg'den bulabiliyordum. ne zamandır bakmadım gerçi; www.gutenberg.org

paran varsa iphone 4s al.
diğerleri iphone 4s almayanlar için alternatif çözümler.

Daha önce akıllı telefon kullanmadım sınırlarını çok bilmediğim için , işte mail'dir , yemeksepeti falan gibi uygulamalar , teamviewer gibi uygulamalar kullanıcam çoğunlukla.

Para sınırı yoksa hepsinden birer tane al.

android ile ios tamamen farklı şeyler ve tamamen zevke hitap ediyor. şahsen onyüzbin liram da olsa iphone almam, zevk meselesi. android ten memnunum.

android 4.0'ın da çıkacak olmasıyla beraber ortalık daha da çoşacak.

şuna bakabilirsiniz;

www.google.com

@personal jesus ; biraz daha açar mısın nedir farkları? android'in daha kişiselleştirilebilir olduğunu söylüyorlar.

6 aydır iPhone 4 kullanıyorum. İnanılmaz derecede sevdim bu telefonu. Artık iPhone'dan başka telefon almam ben. Dolayısıyla size de tavsiyem belli...

htc desire hd kullanıyordum bozuldu, ondan önce iphone 3g vardı, şimdi 4s kullanıyorum. tabi custom rom, jailbreak falan peşinde koşmayı tercih ediyorum. eğer sırf mail falansa ortalama bir android bile halleder.

Android bir bilgisayar gibidir. İstediğin bu ise HTC alabilirsin.Iphone'u anlamak için ise eline alıp kurcalamalısın.

android ile ios arasındaki fark mac ile windows arasındaki fark gibidir. bambaşka sistemler, dosya sistemleri ayrı, formatları ayrı. gerçi iphone'daki uygulamaların hemen hepsi androide port ediliyor artık yani uygulama açısından bir sıkıntı yaşamazsınız.

androidin en sevdiğim özelliği, özgürlüğü. mesela adnroid için custom romlar var, eğer mevcut android sürümünden memnun değilsen bağımsız geliştiriclerin yazdığı daha verimli romlar oluyor, onları telefonuna yüklüyorsun makinen daha da hızlanıyor, ekstra özellikler vb. ek olarak iphone un jailbreak vs muhabbetinden de hazzetmiyorum.

Arkadaşlar teşekkürler cevap yazıp zahmet veren herkese , birde bu iphone'da tema değişiyor mu konusuna bir cevap verseniz yukarıda yazdığım olaylarda ?

İphone da tema değişebiliyor ama jailbreakli olması gerekli.

işe başladığın gün sözleşme imzalatabilirler. p.tesi.

Konuş meseleyi netliğe kavuştur. ama üslüp önemli. Efendim benim kafama takıldı falan deme. Bi bahane bul, laf arasına sıkıştır. Öküz değil ya anlar heralde. Eğer anlamamazlıktan geliyorsa eğer, sözleşmen de yok. Tüy direk.

@naksidil, ptesi kadın yurt dışına çıkıcam falan diyor, öyle bişey zannetmiyorumyani
@alideemir1, ben zaten sözleşme istedim, kadın tamam falan dedi ama oyalıyor gibi geliyor bana. Bir de çalıştığım günlerin üstüne falan yatabilir yani, brlli olmaz. Orada çalışan biri beni uyardı çaktırmadan, sözleşmesiz çalışma dedi, ben iyice kıllandım.

çalışmak için sözleşmeye ne gerek var?
sen gir işe başla, işler ters giderse ayrılırsın.
ayrıldıktan sonraki haklarını almak için yazılı bir sözleşmeye gerek yok ki.
ilerde mahkemelik olunca orada çalıştığını kanıtla yeter.

@de jure, nasıl kanıtlıycam ki? Herşey sözde.

çalıştığını her türlü delille kanıtlayabilirsin, iş mahkemelik olduğunda "cy7 burda çalışıyordu" diyecek bir tanık bulursun. tanığın aynı iş yerinden olması da şart değil, iş yerinin karşısındaki büfenin sahibi bile olur.
ebn yazılı sözleşme istiyorum deyip de adamları işkillendirme, işinden olma boş yere, git çalış, istenmeyen bir şey olduğunda; eğer haklıysan, bir şekilde mahkemeye de haklı olduğunu kanıtlarsın, gözünde büyütme bu kadar.

maddi kanıt istiyorsan da;
bir arkadaşına iş yeri adresini ver, sana taahhütlü posta yollasın (masrafı 5 tl) postacı geldiğinde kapıdaki görevliye veya sekretere sorar ve eğer sen orda çalışıyorsan imza karşılığı ordaki çalışana verir postanı.
aradan 10 sene de geçse, böyle bir kayıt senin orda çalıştığına karine olur zaten.
oof akşam akşam ne anlatıyorum ben yaa, git çalış işte hocam, yazılı sözleşmeyi falan boşver, korkma, takma kafana.

Futbolcu sözleşmeleri gibi bazı sözleşmeler dışında iş sözleşmeleri yazılı olarak yapılmaz.Herhangi durumda işçiler işverenlerden daha avantajlı durumdadır.Uzun yazamayacağım ama sözleşmenin yazılı yapılmaması bile işçi lehinedir.Orada çalıştığınızın tespiti kolaydır; iş yerindeki herhangi çalışan veya civardaki iş yerlerinde çalışanlar soruşturan müfettişe seni orada gördüklerini söyleseler bile bu ıspat için yeterli oluyor.

sgk girişinin olduğundan emin ol, e-devletten kontrol edebilirsin, o da önemli bir faktör olacaktır dava falan açacak olursan

O zaman sigortamın hemen başlamasını istediğimi söylesem, çünkü benden hiçbir şey istemediler sigorta numarası falan filan?

tc kimlik numarası sgk girişinin yapılması için yeterlidir, onu aldılarsa onun üzerine sorabilirsin.

İhtilaflıdır ancak sana yardımcı olması bakımından; Said-i Nursi hz. Kuran-ı Kerim 'i önüne alıp ayetleri tefsir etmeye kalkışmış ve örneğin bir ayetten yola çıkarak sayfalarca yazı yazmış konudan konuya geçmiştir. Bu yönüyle tefsir derler.

Ve fakat; ayetleri açıklarken felsefeye dalmış ve aklına geleni Osmanlıcanın geniş dağarcığından da faydalanarak uzun uzun döktürmüş olmasından dolayı konunun ve ayetlerin özünden zaman zaman uzaklaşmış olmasıyla yerleşik tefsir kurallarının dışına çıkmıştır.

Benim kanımca; okuduğum kadarıyla ayetler temelinde kendince sohbet yapmış ve derin düşüncelere dalarak analitik bir yazı kaleme almıştır.
Yine de zamanın eğitim ve edebi şartları düşünüldüğünde benim Risale-i Nur'u değerlendirmeye kalkışmam sağlıklı olmaz.

tr.wikipedia.org

dini içerik olduğundan tarafsız bir yorum bulmak oldukça zor. mesela mütedeyyin bir ailede yetişmiş olmama rağmen hem ben hem tüm sülalem nurculara pek sıcak bakmayız

(bkz: risale-i nur okurken birden kaybolan kız)

lazpelle+1

İyi bir osmanlıcan varsa oku(okuyacaksan eğer). Bi ara merak ettim bakayım dedim, işin içinden çıkamadım. Sadece ufak tefek hikayeler kaldı aklımda. İngilizce bilmeyen adamın ana konuyu anlaması gibi.

dili itibariyle anlaman zor. belki bir lugat yardımıyla daha rahat okursun(kısmen). risale-i nur'a kuran tefsiri diyebiliriz de diyemeyiz de, ama diğer kuran tefsirleri gibi değildir. kuranın birinci sayfasından 600 üncü sayfasına kadar sırayla ayetlerin tefsiri şeklinde değildir. normal bir tefsirin aksine son derece subjektif bir dille, hatta yazarın direk kendi görüşlerini yazdığını da söyleyebiliriz.
bu kadar konuşulmasının, merak edilmesinin vs. sebebi aslında hakkında bilgisi olan insan sayısının pek fazla olmayışından diye düşünüyorum. hatta nurcular talebelerine falan, risale-i nur okuyun, anlamasanız bile okuyun diyerek mistik bir hava katmaya çalışırlar. okuduğum kadarıyla da çok mühim kitaplar değil bence.

risale-i nur bir külliyattır , bircok eserden olusur. bunlar içerisinde belirli gruplar vardır örneğin en bilindikleri ;
(bkz: sözler)
(bkz: lemalar)
(bkz: mektubat)
(bkz: Şualar)
(bkz: Lâhikalar)

bla bla uzar gider biton şey var küçük olanlardan..
bunların birçoğunu okudum , ne anlattıgına gelirsek hepsi ayrı tarzlardadır ama genelde önemli olan şeyleri hikayelestirerek ve said nursi'nin anlatım tarzıyla sunar. işin özünü anlatıp hikayeye baglar ve sonunda çıkarımlarını sunar , sözlerden örnek verecek olursak 1.söz besmeleyi anlatır bak başlangıcı şöyle ;
-------------
Bismillâh her hayrın başıdır. Biz dahi başta ona başlarız. Bil ey nefsim! Şu mübârek kelime İslâm nişanı olduğu gibi, bütün mevcudâtın lisân-ı haliyle vird-i zebânıdır. Bismillâh ne büyük tükenmez bir kuvvet, ne çok bitmez bir bereket olduğunu anlamak istersen, şu temsilî hikâyeciğe bak, dinle. Şöyle ki:
Bedevî Arab çöllerinde seyahat eden adama gerektir ki, bir kabîle reisinin ismini alsın ve himâyesine girsin -tâ şakîlerin şerrinden kurtulup, hâcâtını tedârik edebilsin. Yoksa, tek başıyla, hadsiz düşman ve ihtiyacâtına karşı perişan olacaktır.
-------

der ve bu hikayeye uzar gider..
diüer sözlerde namazı , duayı vb şeylerin hakikatini ve gerekliliğini anlatır..

yalnız orjinal bayaa bi agırdır. cogu yer anlasılmaz mevcut türkçe ile.. insanın uykusu gelir , gercek dunyadan kopar bitsede gitsek dedirtir.
hele içlerinde hikayesi az olanlar var ki piuvvv benim diyen zor bitirir kitabı , beynimdeki hasarın bir kısmınun bunlardan olduğunu düşünüyorum. tıfıl bir ergenken bunları okurduk..

okumak istersen al sana bi adres tamamını bulabilirsin.
www.risaleara.com

ben burundi'deyim ordan geçiyor musun acaba?

nereden gidiyorsun?

hangi şehirden gidiyosun

İstanbul- Bursa

tepedeki psychedelic adam" Burundi'ye uğramayacağım aşağı yoldan gidiyorum.Olmazsa oraya kadar taksiyle gel yolun başından alayım seni..

Abi kokar orası öyle de, kokarca gibi mi geziyor evde öyleyse bi sorun vardır.

abi popo bu kokacak tabi.

temizlemek için bir yol ne demek ya?? kolonyalı mendil, sabunlu mendili alıp sileceksin sonra da nemli bezle sabunundan arındıracaksın. sonra da punda sürüp bezini bağlayacaksın :P

eğer anormal bir şey olduğundan şüpheleniyorsanız, yediği içtiği şeyleri dikkat edin , parazit olabilir, deneyimli bir veteriner hekim şart.

normali nedir ki bu işin?

hem ağzı hem poposu kokuyor....

ağzı kokuyosa bağırsakta midede fln bi problem olmasın.mesela en basitinden insanı örnek verelim.midedeki bi bozukluk ağız kokusuna neden olabiliyo.lisede biyolojim iyi değildi benden ancak bu kadar iyi yorum çıkabilir :D

çiğ etle besleyin, raw diet/barf olarak geçer, beslemeseniz bile araştırın, alternatiflerinizi bilin, bilinçlenin.

parazitten ben de şüphelenip duruyorum... ama parazit olması olası gözükmüyor çünkü parazit tedavisi olmuş.


burası muğlak çünkü parazit aşısını olduğu söyleniyor ben kedişin yanında değildim.

kedimiz erkek. haftaya perşembe günü karma ii aşısı olacak o zaman sayın vet amcaya bütün bu şikayetlerimizi söyleyeceğim.

yalnız sadece benim aklımı kurcalıyor ve bir hafta beklemek hoşuma gitmedi. zira kedişle çok yakınız sürekli öpüyorum seviyorum öyle garipçe sevişiyoruz onunla :) o yüzden korkum çok kokmasın temiz olsun istiyorum. sağlıklı görüyor şapşallık diz boyu.

kedimiz erkek ayrıca... neyse.

Mamasını değiştirin.

hill's mama kullanıyor veteriner tavsiyesiyle aldım.

tavuklu içeriği olan.

arada osuruyor kediler ondan olabilir

yok osurmaktan değil önceki mama zamanında osuruyordu ağzıma yüzüme onu biliyorum.

neyse sürekli bir koku.

Fazla söze gerek yok; alma derim. Telefonu biliyorum.

alma, mumkunse android cihazlarda huawei'den uzak dur derim. samsung veya htc'den sasma.

alınmaz, o yaştaki çocuk hayvana nasıl davranacağını bilemez, oyuncak muamelesi yapar.

Yok hayır alınmaz bence... Bilmeden kuşa zarar verebilir, yazık olur hayvana... Biraz daha büyüyünce alırsınız.

alınır, zira kafesin içinde hayvan. kafesi açmamasını tembihlerlerse sorun olmaz. kedi köpek olsa mıncıklar falan ama kuşa kafes açılmadığı sürece zarar veremez..

@megalomaniac

anneannesinin evinde kus var ve kizim oraya gidince kusa cok iyi davraniyor, kafesine yem koyuyor, su ekliyor, oturup onu izliyor.

1. Kuşa bakacak olan insana danışın önce.
2. Kuş öldüğünde çok üzülecek. Depresyona bile girebilir, bunun yanında ölümle tanışması için doğru zaman mı ona yetiştiren kişi olarak siz karar verin.

su kaplumbagasi alayim o zaman olur mu ?

bence ufak bir akvaryum. içine de rengarenk balıklar.

su kaplumbağaları daha kolay ölürler. ayrıca (bence) biraz daha iğrençler kuşlara göre. kişisel fikrim tabii ki.

:))) ya aslinda ben sordum kizima

sana hangi hayvani alayim dedim

inek al baba dedi :D:D

balık alma da ne alırsan al. kardeşim 2,5'tan büyük olmasına rağmen, evde ne yemek pişse gider akvaryuma dökerdi. yazık onlar da hoşaf yesin, dediğini bilirim.

Aslında iyi eğitilmiş erişkin bir köpek almak en mantıklısı (rottweiler gibi mesela) illa hayvan alınacaksa. Çünkü çocuk canını kolay kolay yakamaz, yaksa da iyi eğitimli köpekler çocuğa bir şey yapmaz, hem korumacı oluyorlar, düşse bişey olsa hemen koşup (veya havlayıp) haber verir size köpek. Benim varmış küçükken kocaman bi köpeğim bi de kedim. Köpeğe yapmadığımı bırakmazmışım gene de gıkı çıkmazmış hayvanın. Uykum gelince de üzerine yatıp uyurmuşum, ben uyanana kadar kıpırdamazmış hayvan. Köpek alabilirsiniz bence. Ama köpeğin eğitiminden falan emin olmanız lazım.

@aileena
kizim annesiyle yasiyor, yasadiklari ev ve annesinin is saatleri dolayisiyla, evde kedi köpek beslenecek bi ortam yok.

Annesine danışın bence. Sonuçta o bakacak hayvana. Olmaz derse bir oyuncak inek alırsınız.

Pirana al bence ki gerektiğinde hayvan kendini koruyabilsin.

Anladım. O halde bence 2.5 yaş biraz erken hayvan için. Zarar vermesini geçtim, hayvan ölürse çok üzülür.

balık alın. kuş bakmak zordur.

almayın. o yaşta, hayvanı zevk için hapsetmenin sıradan birşey olduğunu öğrenmesin. şimdi diyeceksiniz ki muhabbet kuşu doğada yaşayamaz, e onu insanlar o hale getirdi efenim.
balık anlamazki dememeyin, yapılan yanlış sonuçta.
doğanın mükemmelliği insan için değildir. insan, doğanın bir parçasıdır.
umrumda değil illa hayvan alacam diyorsanız kedi olabilir. kedi her eve uyum sağlar.

birlikte zamanınız kısıtlı da olsa park bahçe gezdirin, güvercinleri kovalasın, elinde karınca gezdirsin (büyükleri ısırır diye korkmayın, parça koparacak değil. böyle böyle öğreniliyor) küçük örümcek gezdirsin. bi de rahat bırakın kendi keşfetsin kendi yürüyüsün. yanında yada yakınında durmanız yeterli. bi de yürürken düşerse sizi kontrol edecek. panik olursanız (büyük ihtimal annesi böyle yapıyordur) ağlamaya başlayacak. sakin kalırsanız kalkıp devam edecek.

einstein (hep de bu adamın çocukluğu) dedesiyle yaptığı doğa yürüyüşlerinden çok şey öğrenmiş mesela. ışığı hapsetmeye çalışma (saklama) fikri de çocukken bu gezmeler sırasında çıkmış. başaramadı gerçi eheh.

kardeşim büyürken öğrendiklerim bu kadar :)
sevgiler saygılar

Su anda darty de indirim var kaldıysa en uygun orada.

darty, bimeks

ispatınız?

havale yapmış olmanız ispat olur mu? sanmam. adam dese "onun bana borcu verdi ödedi" ? . kaldı ki bir insana havale yaptınız diye, olmaz ki.

neyse geçmiş olsun.

kesinlikle çok uğraştırır. yakalansa dahi şahsi borcu vardı deyip işin içinden çıkabilir bile bence.

edit: aklıma geldi de dolandırıcılık suçundan dolayı takibe alınabilir yalnız. evet bence polise gidiniz. yoksa her aklına esen hesabına bi şekilde havale yaptırıp sonra borcu vardı deyip işin içinden sıyrılsa ohoooo... yinede umutsuz vaka olduğunu düşünüyorum lakin. geçen sefer sorduğunuzda müdahale etmek istemedim, söylenmesi gereken herşeyi arkadaşlar söyledi ama siz dinlememiştiniz..

:( sen bu olayı yazmıştın.ben sana cevap verdim mi hatırlamıyorum ama içimden yazık oldu diye düşünmüştüm.öylede olmuş.

havale yaptığın için alacaklı durumdasın resmi olarak.avukat falan uğraşırsan haciz davası açarsın ama orospu çocuğu orospu çocuğudur.acımayın abi kimseye bırrakın anası sikilsin.uzmanım ben bu konuda.kendim yapamadığımdan size söylüyorum.kendi paranızı kendiniz yiyin.ağlayana zırlayana vermeyin.meslek ediniyorlar bir süre sonra.

ha bi de sebepsiz zenginleşme diye bir şey var ki çok uğraştırır gerçi

hiç bir şey olmaz,,,sanırım geçen yine bu konuda başlık açan sendin,,,,adamın internet şifresi sendeymiş, mobil onay cep şifre vs. diye güvenlik önlemleri var artık + sana 4.000 lira için kazık atan adama borç niye verirsin, parayı kolay kazanıyorsun belli, ya 2011 azcık dikkat ya, heryer şerefsiz heryer dolandırıcı,,,,,polis abi ben 4000 lira verdim adam geri vermiyor mu diyeceksin ortada senet sepet yok,,,madem 4000 liran gitti, paraya kıy azcık daha 3 tane adam bul yanına git benzet orospu çocuğunu...

önceki duyurunuzdaki son yorum:

"yapmaaaaaa. yapma. senet al önce.
compadrito [ek$i sözlük yazarı] (23.11.11 21:41:04)"

film gibi yav. dinlememişsiniz anlaşılan. geçmiş olsun, yapabileceğiniz bir şey yok gibi görünüyor. yine de gidin polise siz, anlatın bi bakalım. belki uğraştırırlar adamı. ama dalga falan geçerlerse agresifleşmeyin sakın, sakin olun :)

bi insana son şans vermişsiniz ayrıca. değerlendirememiş ne yazık ki. yine de güzel bir şey bu yaptığınız. yok dizinden aşağısını vur, yok adam tut dövdür gibi şeylere de kulak asmayın.

Sevgili dostlar,

artık bir açıklama yapmam lazım. o hatayı yaptığımda kafam son derece dağınık ve karışıktı. diğer sorunlarımdan ve baskıdan dolayı iyi düşünemedim ve gevşek davrandım. bir anlık bir gaflet gibiydi.

para bir tarafa, nasıl gaflete kapıldım ve nasıl güvendim diye kendime kızıyorum. riski göz ardı ettim. en kötü ihtimali düşünmedim.

şimdi ne yapsam bilmiyorum. en çok, bu durumu ailemden saklamak zorunda olduğum için vicdan azabı çekiyorum. bu yüzden parayı kısmen de olsa geri almak istiyorum. tanıdığım emniyet mensupları var. belki yardımcı olurlar. arayıp soracağım.

sana avukat ve bir insan olarak daha önce yazdığım cevapları buaraya yazmadan önce bu duyuruyu sil ve üyeliğini de iptal et. Ben ve bir çok insan sana adeta yalvarırcasına yapma dedik. Sen ne dedin ? ; yea 4.000 tl yea gitse ne olur. O zaman ağlama. Çok sinirliyim . Adımı adtesimi istersen veriyim özelden. inan ki hiç üzülmedim aferin arkadaşına. inşallah bu da bir trollük yöntemi değildir. oh olsun.

Bir Avukata gidin öncelikle ve birlikte içinde suç unsuru barındıran bir senaryo oluşturup bu şekilde savcılığa şikayette bulunun.

o zaman, yani önceki duyurunda bi de şunu yazmışım:

(bkz: merhametten maraz doğar) atasözünü uygulamalı olarak tecrübe etmek istiyorsun. durumun özeti bu. karakterinin sağlam olmadığını bildiğin bir adam için neden böyle bir şey yaparsın ki?

compadrito (23.11.11 12:22:16)

(bkz: dersini almış da ediyor ezber) türküsünü söyleme zamanı şimdi.

istisnai olarak söz dinleyen gençler bu tür zararlara uğramaz. çoğunluk ise büyük sözü dinlemez ve "tecrübe" etme yolunu seçer.

(bkz: #17508683)

Google'da arat konuyu ve işlemleri öğren.Mutlaka alabiliyorsun.

son kesilen parayı geri yatırıyorlamıs genelde. Benim 3 ayrı bankada son 3-4 yılda toplam yaklaşık 1000 liralık kesintim bulunuyor. Son kesintiyle birlikte artık sabrım taştı, tamamını geri almak istiyorum yapılan haksız kesintilerin.

panpacığım, yürü bu yolda, sonuna kadar yanındayım...

iş bankası'nda vadesiz hesabım var. öğrencilerden para kesmiyoruz dedi bunlar. ben de açtım hesabı. 2. sene oldu, benden kimse öğrenci belgesi falan istemeyince, ben de götürmedim. sonra bir gün bir fark ettim ki benim hesapta tuttuğum 10 lirayı kesmişler. o para da kk'ı borcumu ödeyince para üstü atm vermedi, oraya aktarmıştım. ben bunun peşine düştüm. gittim bankaya, öğrenci belgesi getirseydin dediler. ama şimdi de göstersen olur dediler. öğrenci kimliği ile dilekçe yazdım, bayram sonrasına kalmıştı iş, bayram sonrası 26 lira gibi bir şey yatırmışlar. dedim 10 lira kesti 26 yatırmış, bir sakatlık var. internetten kontrol ettim. meğerse daha evvel de ben fark etmeden kesmişler. üstelik bir önceki döneme ait de kesmişler, dünya kadar. deli oldum. gittim bankaya, kadın dedi alamazsın, son dönemi verir, hesaplamışlar vermişler. geldim eve, sinirden deli oldum*2 tabi.

biraz araştırdım, baktım. zaten bu süre sınırlaması yapamayacaklarını biliyorum. bir baktım adamlar geriye dönük 10 yılı bile almışlar hep.

neyse, gittim ikinci bir dilekçe yazdım. ben dedim, öğrenci olduğum halde, o döneme ilişkin kesinti yapmışsınız, geri verin, yoksa haklarımı kullanıcam. bunu yaparken müşteri temsilcisinden o dilekçemin fotokopisine imza falan aldım. kadın güldü hatta, benim imza yetkim yok, bu evrak geçersiz, böyle olmaz, vermezler, falan dedi. ben başvurayım onlar vermesin dedim.

özetle; parayı aldım.

almasaydım, tüketici hakem heyetine gidecektim.


şimdi sana nasıl yardımcı olayım söyleyeyim;
belli miktarın altı için tüketici hakem heyetine gidilir. 750 lira gibi bir şey olmalı. farklı bankalar ise, her birine ayrı ayrı tüketici hakem heyetine başvuracaksın. mahkemeye bu aşamada gerek yok. eğer onlar itiraz ederse karara ya da sen edersen tabi, mahkemeye taşınır iş.

ve rahat ol, büyük çoğunlukla bu paralar geri alınıyor. ben aleyhe karar görmedim. sadece haberlere konu olmuştu bir tane öyle karar o da kredi kartı hizmetine karşılık falan diyordu, salla onu.

sonrasında; internette çok fazla bilgi bulabilirsin bu konuda ama ben de söyleyeyim, önce bir dilekçe yaz, bankaya iadeli taahhütlü mektupla gönder. içeriği, paramı verin olacak işte. belirt orada ne zaman ne kesmişlerse, hepsini iste. 1 haftaya cevap gelmezse, hakeme gidebilirsin. bu belge sana delil olacaktır. ben bankadaki kadının imzasını almıştım dilekçeme ama o her zaman tutmayabilir, sağlama al sen işini.

ondan sonra, ilgili bankadaki hesap sözleşmeni isteyeceksin, başvuruda bu da olacak, bu olmazsa kabul etmez hakem başvurunu.

bir de kimlik fotokopisi ile hakem heyetine gidiyorsun. hakeme başvuru ücretsizdir. ama bazı yerler posta masrafı alıyormuş. 4 lira kadar bir şeydir. o her banka için ayrı ayrı başvuracaksın tabi, her biri ayrı tüketici işlemi çünkü.

galiba 3 aydı, 3 ay içinde mutlaka karara bağlanması lazım. sonra da taraflara postalanıyor karar. itiraz olursa mahkemeye gidiyor. -ki böyle mahkeme kararları da gördüm, onlarda da tüketici lehineydi kararlar.

bu kadar. aslında pek bir şey yok. sadece internetten örnek dilekçeleri bul, onları doldur, gönder, bekle, hakeme git.

ha hakem dediğimiz, ikamet ettiğin yerin kaymakamlığı binasında olur. daha da bir şey yok, aklıma gelen. internette sahiden fazlasıyla bilgi var bu konuda. ve sakın peşini bırakma. ben bıraksaydım 65 lira paramı hiç edeceklerdi.

otomatik ödeme vs. gibi durumlarda alınmadığı söylense de bazen alınabiliyor. yapılacak şey hesapta para bulundurmamak veya hesap işletim ücreti almayan 1-2 bankadan hesap açtırmak. bşka bir yol da örneğin şekerbank'ta 1 gr altını sürekli bulundurursan hesap işletim ücreti kesilmiyor. diğer bankaların da bu gibi örneklerini incelemeni öneririm.

öğrenci olmam sebebiyle iş bankasından çatır çatır aldım paramı 200 liraya yakın bir paraydı. geçmişe yönelikte verdiler. ama uğraştım şube müdürüyle kavga ettimde öyle alabildim.

@pomolilik, uzun uzun açıklamaların için çok teşekkür ederim. gün içerisinde ben de fırsat buldukça internette yazılanları okudum, öncelikle iade talep ettiğimiz bir dilekçe ve sonrasında sonuç alınamazsa hakem heyetine gitmek en mantıklı ve çalışır görünen yol. Aynen böyle yapacağım ben de. Bugune kadar farkındaydım kesintilerin aslında ama bu sabah, dün akşam verdiğim kira ödemesi talimatının eksik bakiye nedeniyle gerçekleşmediğini öğrenince tepem attı. Adamlar gece verdiğim talimatı gerçekleştirecegine önce hesaptaki parayı kesmişler kendilerine,sonra da utanmadan eft işlemi gerçekleşmedi diye mail atmışlar. Karşımda bu işin sorumlusu canlı bir muhattap olsa o an boynunu kırabilirdim.

@holydreamer, otomatik ödeme vs. kampanyalarıyla ya da müşteriyi tutmak için verdikleri vaatlerle ilgilenmiyorum açıkçası. Alınan bu ara hem tutar olarak çok fazla hem de tamamen haksız bir kesinti. Özellikle vadesiz hesapları işletmedikleri için hesap işletim ücreti saçma. Zaten ek ücret çıkaran işlemlerde(eft, bono, yatırım fonları vs.) ilgili ücreti şakk diye kesiyorlar daha sen işlemi bitirmeden. Bu yıllık kesintilerin bir açıklaması olamaz. Resmen haraçtır bu.

@mr fusion, ögrenci degilim su an ama ögrenciyken de kesmişler valla inceliyorum hesaplarımı :)

bu işin hukuki açıklamaları genelde, banka zaten yaptığı her işleme para alıyor, üstüne bir de hesaptaki paramı kullanıyor, buna karşılık bir de benden iznim olmadan para kesemez, şeklindedir. gayet de makul ve açık ifadedir. haklı olarak çoğunlukla lehe karar çıkmaktadır.

banka değiştir. ing turuncu hesaptan ücret almıyor, havale ve eft bedava

www.ingbank.com.tr

Otobüs bekliyorlar.

hiç dikkatimi çekmemişlerdi ama tahminim günlük çalıştırmaya adam arayan insanlar var bu yüzden iş bekleyen insanlar olabilir.

nakliyeciler diye duymuştum. sürekli ellerinde telefon toplanmış konuşuyorlar. (garın yanını kastediyorsanız eğer)

Amele pazarı bildiğim kadarıyla orası.Garın yanında olacak.

suradan bahsediyorsan: maps.google.com

orasi nakliye pazari. o adamlarin cogu da kamyoncu, yuk ariyorlar. eskiden sirkeci gari'nin arkasindalardi, cikarildiklarindan beri oradalar.

elektrik faturalarının arkasında kaçak elektriği şuraya ihbar edin yazıyor-du bir zamanlar.

bir de, belki adamın evinde farklı farklı saatler vardır.

Bilemeyeceğim orasını da, adam ayrıca elektrikçi yani.

lan biz bir tanesini bile söndürüp sönürüp kullanırken adamların işine bak, çok sinir oldum valla, kardeşim adamlar faturalarının sana geldiğini bilmiyorlarsa direk ara tedas, biliyorlarsa ilçenin zabıta amirliğine (bizzat) gitt derdini anlat, düzmece sayaç kontrolcüsü ayarlıyolar

alo 186

www.uzmantv.com

adam konuşamıyor gerçi ama. eee eee.

Bu konunun üzerinde durmanı ve şikayet etmeni öneririm çünkü onun kullandığı kaçak elektrik parası diğer insanların cebinden çıkıyor.

eline saglik onların cezasını biz oduyoruz.

sen bilgilerini ver, biz ihbar edelim?

@yalnux +1

sen ver bilgileri arkadaşım biz seve seve ihbar ederiz

Gaza gelme, adamın başına iş açma kış vakti.

22 lira mı? eğer dediğin gibiyse, onlara en az 300tl falan gelmesi gerekir aylık. o geri kalan parayı haketmeyen insanların ödemesi mi daha huzur verici, yoksa şikayet etmemek mi? bence ona göre bi karar ver.

Eğer rahatsız edici bir dürtü ile yapıyorsanız "huzursuz bacak sendromu".

duzenli spor yapiyor muydunuz?
sanki bacak sallamanin -ki ben de var- bununla bir baglantisi vardi.
ayrica surekli bacak sallarken bilmem ne hormonu uretiliyordu bu da daha mutlu (rahat) olmaya sebebiyet veriyordu. ayni spor yaparkenki gibi.
bence doktorluk degil gayet rahat bir sey, uyuyana kadar bile yatakta salliyorum :)

öncelikle doktor falan değilim.

o hareket vücudun kendini tetikte tutma yöntemi... bilinç altınızda sürekli uyanık olmak, gerekince hızlı davranabilmek ve atik olmak istiyorsunuz. acaba iş yeriniz çok sizi çok mu yoruyor? uzun ve yoğun mu çalışıyorsunuz?

bunun dışında tabi kahve, kola gibi uyarıcılar da etkendir.

30 sene bu şekildeydim. kendi kendimi motive ederek durdurdum. anladığım kadarı ile psikolojik olması lazım. bir nevi tik gibi bir şey. ders çalışırken veya bir şeye yoğunlaşmam gerektiğinde daha da artardı. inanır mısın sigarayı bile daha kolay bırakmıştım. istemsiz gibi görünsede kesinlikle bilinçaltı bişeyler var. sadece bu değil üst dudağımla burnuma değdirme, sürekli kirpiklerimi kırpıştırma gibi sorunlarımın bitmesi de aynı zamana rastlar.

bende de var ve bildiğim kadarıyla anksiyete göstergesi.

(bkz: huzursuz bacak sendromu)
en.wikipedia.org

ben kahve icince enerji patlamasi yasiyorum ve bu harekete basliyorum mesela zaman zaman.

ben de yapıyorum bunu ama her zaman değil kendi teşhisim şu:
stres altındaysam, düşünmem gereken onlarca şey varsa kafamda o zaman yapıyorum bunu...
siz de bi bakın stress ise sizin de sebebiniz, stres azaltacak şeyler deneyin...

bende birine sinirlendim mi, aklımda bin ben yüz konu varsa, acil bişi yetiştiriyorsam falan oluyor.

huzursuz bacak sendromu o değil. seninki alışkanlık o kadar. huzursuz bacvak sendromu geceleri ortaya çıkar genellikle ve uyutmaz. yattığın yerde bacağını tekme atar gibi sallamak zorunda kalırsın filan. bu anlatılan ise stres + kafein in etkisi gibi. bir dfe dediğim gibi alışkanlık. büyütecek bir şey değil.

memorial

Acıbadem, Darülacazenin ordaki.

1700'e beyin MRı mı olurmuş lan?

amerikan hastanesi'nin üstüne tanımam.

www.amerikanhastanesi.org

international hospital'da artık acıbadem dolayısıyla herhalde sıralama şu şekilde olur.
Acıbadem & İnternational Hospital - Amerikan - Alman ya da memorial

Hisar İntercontinental Hospital

memorial pahalı değil, aksine ucuzlardan biridir. (perpa için konuşuyorum)

en pahalısı ise açık ara international hospital. zira, bir çok özel sağlık sigortası poliçelerinde tavan fiyat olarak istanbul international hospital fiyatları kabul edilir.

müdür müdür müdür? gibi olmuş
anlatmak astediği de yok ortada bulunmuyorsa(yani yoksa) var olamaz(yoktur)

a
aba
abajur.. gibi birşey olmuş

benim bildiğim yok yoksa; vardır şeklindeydi.

ünverdi

cok cok uzun yillar bahcelievler'de yasadim, su an kadikoy'e tasinmis olsam da.

incirli/omur'un arkasinda cok guzel siteler, bahceli evler var.

misal marmara üniversitesi cevresinde evlere bakabilirsin. koza sitelerine, istanbul evlerine falan bakabilirsin. coca cola fabrikasinin arka taraflarindaki evlere bakabilirsin.

boylece hem metrobuse, hem ömür plazaya, hem otobuslere, hem metrobuse yakin olursun.

yaylada da rahat edersiniz

Çobançeşme, Kocasinan, Yenibosna, Şirinevler..Buralara bakma bile, uzak dur.

incirli metrobüs durağının 750 mt çapı haricinde başka yere bakma. o fiyata çok güzel bir evde oturulur o civarda.

ya çünkü yaylayı biliyorum. çok beğenmemiştim. tabi ben kötü yerlerini görmüş olabilirim.

istanbul evleri denen bölge nispeten iyidir. bi de koza evleri sitesi fena değil. ayrıca şu anda google maps'te inşaat olarak gözüken alan ağaoğlu'nun bi şeysi. belki bitmiştir ve kiralık daire vardır. ama metrobüse uzak biraz.

ahanda şurası: maps.google.com

al sana ev de buldum:
www.sahibinden.com

yaylada öğretmen evi çevresine bakın derim

>ayak üstü söylesem çok mu absürt olur?
evet.

oturun bi yerde, doğru düzgün konuş.

ayak üstü elbette söyleme. sakin rahat rahat konuşabileceğiniz bir mekan seçin. ağlama ihtimali fazlasıyla var. bu durumda ne çok yumuşa, nede kararından taviz ver. ikisi de onun için kötü olur.

gelip geçenin çok olmadığı bir sokakta kaldırımda oturarak bile olur ayak üstü olmasındansa. bana öyle yapılmıştı şahsen. takdir etmiştim.

Ayrılma nedenini belirt, belki bir başkasının varlığını kabul edebilir ve ayrılmayı bir sürece yayabilirsiniz.

kusura bakma ama bizim evin önüne bile döksen kavga cıkar..anadolu grup da bu konuda kavga cıkarır diye düşünüyorum.

"TCK'da suç olarak tanımlanan fiillere suç denir". Bahsettiğiniz olay suç değildir.Kanuna aykırı olarak bir yaptırımı olabilir.Hangi yönden soruşturma açılacağı veya idari cezaya tabi olup olmayacağı işlenen fiille ilgili daha kapsamlı bilgi gerektirir.

şaka gibi ya kumarı aptallık olduğu için değil günah olduğu için oynamamak

insanlığa din lazımmış gerçekten

eğer inançlıysan bence evet. sonuçta kumarhane de kaybeden insanların paralarını kazanıp da sana ödeme yapıyor. bi açıdan da adamlar o riski alarak gidiyor oraya der geçersin. hatta bi aşama geri gidersek din nedir falan deriz, o hiç olmaz. ha kumar kötü müdür? evet. hayatını kaydırır mı? evet. benden bu kadar.

sonuçta senin parayı aldığın kurum da o parayı oynayıp kaybedenlerden alıyor. günah.

@sikko normalde ciddiye almazdım seni de, hoşgördüm bu sefer. sorun oynayıp oynamamak değil, haram mı helal mı tartışması.

@ruhi @ john adamın birine mal satıyorsun, o sana ödeme yapıyor. sen adamdan aldığın aldığın parayı helal mı haram mı diye düşünür müsün? senin emeğine/malına verilmiş bir ücret o.

davut kendini avut:) kumar bu olm her türlüsü günahtır bunun, boşuna çıkar yolu arama..

@sedrick sicco neresi komik bunun? ne insanlar var kumar masasında kaybetmedikleri halde günaha girmemek için oynamayan..

sayiliyor. maddi veya fikri uretim, yahut bir hizmet sunumu haric elde edilen tum gelirler haramdir. kumarda verdiginiz emek kimseye bir mamul, fikir veya hizmet sunmuyor, kendinize sundugunuz hizmet de maalesef sayilmiyor.

@black :) belki bir delik bulunur dediydim

@enedwaith okuduğum kadarıyla kuran'da kumarın haram sayılma nedeni insanların arasına düşmanlık sokması ve inananları Allah ı anmaktan alıkoyması. düşman olacağın kimse yok ortada. Allah'a alıkoymaksa nerd ve satranç da hanefi mezhebinde göre haram kılınmış bu yüzden. onun da sınırı yok.

para koyup, çeşitli kart/şans oyunuyla para kazanmanın her türlüsü kumar>haram. emek yeter neden değil bence kafadan fetva uydurma. emek verip hortumcu dolandırıcıyı soymak ya da nikahsız karşı cinsle severek sevişmek de caiz olmalı senin mantığa göre.

kumar masasında kaybetmeyip günah olduğu için oynamamak aptallıktır. net.

zaten vicdan sahibi bi adamsan karşındakinin karısını çocuğunu hatta kendisini düşünür oynamazsın.

iyi de karşıdaki adamın parasını yürütmenin kendisinden başka kimseye zararı yok falan diyosan da dinde neden yasak olduğunu sorgularsın. cevap bulamazsın başka düşünceler oluşturursun.

@morty k bakma konunun dışına çıktık da cevap verim dedim yine de

eğer aldığın malın hırsızlıkla elde edilmiş olduğunu biliyorsan düşünmelisin. örneğin adam telefon çalmış, ucuz diye alır mısın?

Dini olarak kumarın her türlüsü günah. Evet evet at yarışı,iddaa vb. şans oyunlarıda

künaf tabi. çokünaf.

@sedrick sicco ne demek aptallıktır? adam öteki tarafı düşünüyorsa bunun adı aptallık mı?..

@murty: dusman oldugum kimse yok zaten ancak kumardaki alenen emeksiz kazanc oluyor. hirsizlik da haram degil o durumda cunku yapmak icin emek harcamak, strateji dusunmek gerekiyor. cevabimda emek konusuna biraz aciklik getirmeye calistim.

iddia oynamak bile kumar, günah. kumarhane adı üstünde kumar oynatan yer, %90'ın para kaybettiği geri kalan %9'un da kazandığını kaybettiği yerler. onlardan para kazanıyor olmanız bir şey değiştirmez. kumarhanenin çıkış mantığı da, içinde kavga ve hilenin mutlaka olduğu kumarı daha güvenli ve kumarhane işletmecisi tarafından daha karlı oynatmak.

inanıyorsan tekrar düşün. mesela inanmıyorsan her şey serbest.

"kumar masasında kaybetmeyip günah olduğu için oynamamak aptallıktır. net." diye düşünmek aptallıktır.Bir sorunun ardından Müslümanlara saldırmaya kalkışmak ezikliktir.Bağımlı militan olmak köleliktir.

İddaa ve bilumum şans oyunları haramdır.İslam'da sence bence olmaz.Müftülüğün cevabına riayet edilmelidir.

Müslüman ülkede bahis oynanmasının çok yaygın olması gelir seviyesinin düşüklüğünden dolayıdır.

Çağlayan - metrobüs - yenibosna - otobüs ~ büyükçekmece (sahil tarafında adliyeyi sorun)

hayir aman diyeyim. daha gecen gun ordaydim.

cbs ve ceza harici tasinmis. mimarsinan'da artik icra daireleri. oraya nasil gidersiniz bilemiyorum ben ozel aracla gitmistim. bosuna eski b.cekmece adliyesine gitmeyin.

napım ben,ölüm mi:)

silivri'ye giden özel halk otobüsleri önünden geçiyor. aymerkez alışveriş merkezinin önünde inip üst geçitten geçerek icra müdürlüklerinin olduğu yeni adliye binasına ulaşabilirsiniz. silivri otobüsleri ise yenibosandan kalkıp küçükçekmece, beylükdüzü üzerinden e-5'ten gidiyor. yani buralara metrobüsle gidip herhangi bir yerden binebilirsiniz.

mecidiyeköyden e-60 otobüsüne binin otobandan gidiyor.3.50 tl para çekiyor akbilden. www.iett.gov.tr

Hayır, elemezler.

mülakat başlamadan bi eksi puan alırsın ama mülakattaki tutumuna göre ki iyi geçtiğini söylüyorsun etkilemez.

herkes karıştırıyor dediğine göre net bir adresleri yok. elemezler bence de.

yani hoş değil ama yapacak bişi de yok şu an. sülüman'ı seyret kafanı dağıt!

Şirketin ciddiyetine göre önemli bir şey geç kalıp kalmamanız. Kurumsal bir şirketse eğer %90 elenme sebebidir.

edit: Umarım elenmezsin, üstelik iyi geçtiğini belirtmişsin. Hali hazırda iş arayan biri olarak ne kadar zor bir süreç olduğunu farketmiş bulunuyorum çünkü.

fazlasıyla kurumsal biyer ama yerleri yeni, bi de ters biyerde. bilemedim

adreste tuhaflık varsa olabilir de, ben şahsen yarım saat geç gelen birini elerdim. bir de şu var, senin dışında bir bekleyen vardır senden önce onu almışlardır belki, böylece kaynayıp gidersin.

adresleri yeniyse ve ters bi noktadaysa bu onların öküzlüğü senin değil. üsteleme.

keşke arayıp geç kalacağını bildirseydin ama sırf geç kalma yüzünden elemezler merak etme;)

insan sarrafı bir ik'cı ise sorularıyla umarsız, dikkatsiz, tembel biri olup olmadığının farkına verir. eğer insanlık hali bir geç kalmaysa korkma. ama her yere geç kalıyorsan şansına küs.

elenebilirsiniz. diğer adayların durumuna bağlı. nezaketen geçiştirmiştir ik'ci hatun. zaten mülakat önemli birşey olduğu için en az 1 saat geç kalma payı koymanız gerekiyor. geç kalmadan önce de bulamadıysanız arayıp söylemeniz gerekir.

eski çalıştığım kurumsal şirketimde 5 dakikadan fazla geç kalan kişileri görüşmeye bile almazlardı, seni görüşmeye aldıklarına göre 1-0 yenik başlayıp sonra durumu toparlamana fırsat tanımışlar demektir, iyi de geçti diyorsun, çok takılma derim.

ik'cı hatun profesyonel yalancı değilse sorun olmaz gibi, cidden önemli değil falan dedi 1kaç kez. bi ayrıntıyı daha hatırladım ben girdikten saniyeler sonra kahveleri geldi:)

geç kalacaksınız da haber vermeniz gerekirdi. çok büyük eksi puandır bizde mesela. bilginiz olsun.

elemezler. oraya gittiğindeki söyleyişindeki samimiyet önemli. çok baştan savma durumda idiysen kötü tabi. ama burada söyleyecek kadar endişelendiysen dert etme. o yüzüne de yansımıştır.

ik'ciler profesyonel yalancı bir kere. tabi genellemeyelim. dürüst de olabilir. "hayır elemez" diyenler de nasıl emin olabiliyor, bu soruya kesin bir cevap verilemez ki. ya elenecekseniz ya da elenmeyeceksiniz işte. iyi geçen mülakat illa sizi alacağız da demek değil yani, elenmeseniz de işe almayabilirler. sonuçta cevabı bekleyeceksiniz. ama belli bir süre sonra durumu sormakta da fayda var. umarım alırlar yani başka da birşey demeyim.

@ermanen, haklısın valla. aslında biraz daha çakal olsam durumu daha iyi kıvırabilirdim. zira ana merkezden bilgilendirme maili atacaklardı atmadılar, o yuzden goruseceğim insanın telefonu da yoktu.

okula sabah 9da gittim, 17de çıktım. tam ortada bir saatim boştu, memur hayatı yaşıyorum çarşambaları... yarın vizem var hiç anlamadığım bir dersten. gün boyunca overload gezdim.


özet: kötü-yorucu.

hayattan sogudum. sebebi ne dersen yok. hastayim belki biraz ondan olabilir. ya da is yerinde ustunde calistigim projede resmen yildirdilar, belki onun etkisi vardir. yarin guzel bir gune uyanmak istiyorum. bu kadar.

Bir öncekinden daha iyiydi.

9'da çalışmak için okula gittim, akşam 7 gibi çıktık. toplasan yarım saat çalışmamışızdır, hadi 1 saat olsun.

ölüyorum yorgunluktan.

90 bekledğim vizeden 55 almanın hayal kırıklığı bir başka vizenin darbesi ve yarın ki vizenin yılgınlığı ayrıca pazar günkü sınavın korkusu ile geçti

okulda ebem skildi yine. bacaklarım tutmuyo. (spor akademisi)

sahaneydi. 8/4 çalıştım, iş sakindi,öğle yemeği güzeldi, hava cok soguk değil, akşam sohbeti de keyifli. e daha ne olsun...

öğlen saatlerinde güne başlamanın verdiği uyuşukluk, yaptığım pilavın bir halta benzemeyişi kendimi abur cubura vermem, saçma sapan bir vizeyi daha bitirmiş olmanın verdiği iç huzuru bu gece ne etsem yine uyuyamıcam sorusuyla geçen bir gün.

bi öncekinin aynısı. aynı düşünceler, aynı çözülemeyen problemler, aynı sorunlar. ama bu akşam 2 bardak rakı içtim o iyi geldi baya.

şöle böle okuldan ögleden sonra firar ettik cebimde beş para yok arkadaşlar çağırdı satmış olmayalım diye via-porta gittik 4 kişi , iki arkadaşımda orda kız buldu onlara sardı onların peşinden gez anasını sonra gel eve yemek ye sözlüge gir :D

Çok kötü öyle böyle değil, hep kötü haberler aldım uyuyup bugünü bitirmeyi düşünüyorum...

39 kişilik sınıfta 4 kişi 50'nin altında not aldı ve onlardan biriyim. yeterince kötü geçti yani günüm.

bir öncekinin aynısı işte 8 yıldır bir öncekinin aynısı

bak vodka alacaktım nasıl geçti falan deyince aklıma geldi unutmusum

istanbul-izmit-adapazarı-istanbul doğrultusunda yardırdım.

ahh günüm çok kötüydü. ders çalışmam gerekiyordu iptal edilen tkdk sınavına tekrar çalışmam gerekiyordu ama ben çalışamadım. tüm gün cebelleştim bu ruh haliyle tek paragraf okumadım.. kendimden ve olanlardan nefret ettim. sonra erasmus başvurumu yapabilmek için istanbuldaki arkadaşlarımla uzun uzun iletişim kurdum belgeleri hazırlatmak için... ve sürekli kalbim sıkıştı... sanırım bugün hayat benim canıma tak ettirdi.

sabah 7de otobüse bindim, 8de indim. her zamanki yerimde (1 aydır) kahvaltı yaptım. 9da ofise girdim 6ya kadar çalıştım. çok yoğun değildi bugün, birkaç müşterinin teknik problemi bütün günü götürdü zaten. fazlası da yoktu işin.

akşam 6da çıktım, istiklale geçip arkadaşla buluştum. yemek yiyip 1 bira içtim. arabaya atlayıp eve geldik. kızım tekila'nın karnını doyurdum, sonra kendi karnımı doyurdum. tam gezdirmeye çıkaracaktım ki yeğen geldi, gezdirmek istedi. şimdi onlar geziyor. ben de çayımı demledim, uzandım dinleniyorum.

şu sabah köprü trafiği, az da bi borcum olmasa benden nefisi yok. gerçi borç bitince işe yakın bir yerden ev tutup trafik sorununu da çözecem inşallah. işte o zaman bu soruyu bir daha sor panpa :))

ilk defa hoca kızmadı süperdi, tabi sabahtan snra neşeli neşeli tam kliniğe geldim ki bi baktım sabahtan beri yanında olduğum hasta ölmüş.Sadece yarım saat yoktum otalıkta,çok moralim bozuldu böyle bi sevdiğim insanlar geldi aklıma onları aniden kaybetmek tek başıma kalmak.geldm eve vurdum kafayı yattım.kalktım ders çalıştım yine şunu farkettim bugün pek te güzel geçmemiş be baksana kendim için hiçbişey yapmamışım aa spor yaptım bak unutmuşum :)

yok dışarıda bi yere göm sen.

çürür kokar vs. doldurtmak rahatsız eder mi?

geri aldım sözümü.

dışarı gömersem kedi, köpek kazar çıkarır ama.. saksıya gömsem çiçek de olsa saksıda?

Dışarı gömsen daha iyi olur. Derine göm, kedi köpek eşelemesin. Çok koyuyor adama bu yüzden ilk muhabbet kuşumdan sonra daha da besleyemedim.

çürüyünce kokar baya. ayrıca sinek ve kurt olur evde ve saksıda. biraz derine gömersen (50cm fln) kediler köpekler kazamaz diye tahmin ediyorum. zaten 1 yıla kadar hiçbişeyi kalmaz geriye. üzgünüm.

madem kedi köpekten endişeleniyorsunuz yakın, küllerini de bi kolyenin içine koyup boynunuzda taşıyın.

ben temiz bir beze sarıp, kapaklı bir kutuya koyup, oldukça derine gömmüştüm.

Bir poşete sarıp çöpe atabilirsin.Yenisini al..

tüm canlılar, insan da dahil, doğadan aldıkları maddeleri tekrar doğaya vermek zorundadırlar. o maddeler başka canlıların bedenlerine girecek ve canlılık bu sayede sürecektir. bunda yanlış bir şey yok. herhangi bir toprağa, mümkünse evin dışında bir yere, gömün gitsin.

Turbo gevey alırsanız her kapatıp açtığınızda normal çalışmaya devam eder.Fakat telefon yazılımını yükseltirseniz örneğin 4.3.3'ü ios5 yaparsanız o zaman geveyle de açılmaz telefon.

bu tür yaptığı iyiliklerin bi tarafında patladığı bir ailenin ferdi olarak, arkadaşının insafına kalmışsın.

aylık senet al.

Aylık senet aldım diyelim, o senedi ödemediyse ne yapacağım? onu ödemeye zorlayacak şey ne olacak?

Ayrıca şu an farklı şehirlerdeyiz bu durumda senet yapabilir miyiz bir araya gelmeden?

Öncelikle evet iyi yapmışsınız ve aranızda bir araya gelerek tanzim edeceğiniz bir senet yeterli olur.İsmi altına imzalı bir senet alırsan herhangi durumda er ya da geç tahsil edebilirsin.

senedi ödemezse icraya verirsin.

doldur senetleri postala imzalayıp geri göndersin sana.
Asla o parayı alacağının garantisi yok ancak en azından caydırıcı bir yöntem olur elinde evrak olur, sıkışırsan avukata verirsin arar o da olmadı icraya verirsin vs. yasal hakların olur en azından. Bu tarz bir evrak almadığın koşulda hiçbir şansın yok.

icraya verirsin. icra maaşına haciz koyar

(bkz: merhametten maraz doğar) atasözünü uygulamalı olarak tecrübe etmek istiyorsun. durumun özeti bu. karakterinin sağlam olmadığını bildiğin bir adam için neden böyle bir şey yaparsın ki?

tüm borcu için bir senet al. bu senedi icraya koy. tebligatı alsın ve kesinleşsin. daha sonra kendisi gelsin ve borcu kabul ettiğini ve her ay maaşından x miktarda kesilmesine muvafakat wettiğini vee ilgili belgenin kurumuna yollanmasını talep eden bir dilekçe yazsın icra müdürlüğüne. aksi takdirde kesinlikle sağlama almış olmazsın. maaşı var diye güvenme,başka biri senden önce haciz koyarsa (ki bu danışıklı döüş bile olabilir) sen asla paranı alamazsın. ayrıca takibi kesinleştirerek her an bir malına hızlı bir şekilde haciz koyma olanağına da erişirsin.
sakın olaki ben bunu teklif edemem, ayıp olur gibi bir düşünceye girme. senin gibi bir adama domalmasını istesen bunu dahi yapması lazım. asla taviz verme. sakın. diğer her türlü yöntemlerin kesinlikle bir kaçış yolu var. seninkinde sadece memuriyeti bırakırsa alamazsın paranı.

compadrito ve ground' a katılıyorum. henüz parayı vermediysen, hareket tarzın bu olmalı. tüm borç için tek senet al ve ground' un dediğini yap.
durumun ne olduğunu tam olarak bilemesem de, aklıma takılan bir soru var. madem bu arkadaş devlet memuru, niye kendisi kredi çekmemiş de tefeciden borç almış? bunu bir düşün öncelikle, olur mu?

yine de yaptığın/yapacağın çok iyi bir şey. borç olarak veriyorsan, böyle yapmalısın. ödemese de sorun olmayacaksa senin için, dilediğin gibi ver işte.

çok basit bir sözle olaya katılayım, "acıma acınacak hale düşersin". çekme kredi falan, çektiysen verme. verdiysen senet falan hikaye, maaşının en fazla %25 ine haciz koydurursun, başkaları koymadıysa. kaldı ki böyle sorunlu birinin işinin de garantisi olmayacaktır. umarım vermemişsindir.

@july,

kredi çekemiyor. maaşının büyük bölümü hacizde... internetten kumar oynayıp borçlandı. her şeyi sonuna kadar kuruttu. bu onun son şansı. Bu sefer de toparlanmazsa artık işi çok zor.

az buçuk tahmin etmiştim, karar senin. yardım etmen çok iyi, umarım üzülmezsin. kumar alışkanlığı konusunda bir şey demesem daha iyi. belki yaşadıklarından ders alır, tövbe eder, seni de üzmez.

maaş aldığı bankanın kartına el koy. kredi taksiti kadarını al geri kalan parayı arkadaşının başka hesabına yatır. oradan kendi kullansın.

sevgili el magico,

iyi fikir. bunu düşünebilirim.

ben de şöyle düşündüm. ondan ziraat maaş hesabını internet bankacılığına açmasını istedim. anlık şifre için benim cep numaramı verecek. parola ve şifreyi bana yollayacak. ben giriş yapıp şifreyi falan değiştrdikten sonra parayı ona yolluycam.

sonra internet şubesinden her ay benim hesabıma kredi taksidi kadar otomatik eft(havale?) talimatı vericem.

ve sık sık internetten açıp bir değişiklik varmı diye bakıcam, talimat değişiş mi, şifre geçerli mi vs...

maaşını yatan bankayı değiştirmesi zor değil. bence sen şimdiden aylık ödeme planına bunu da ekle. sen de biliyorsun sonunda sana patlayacağını. bir de cinsiyetiniz hakkında bir fikrim yok ama gönül işlerinden dolayı bu yükümlülüğün altına girmiyorsundur inşallah.

tefeciden para alan sonra da ödeyemeyen ve herşeyi satıp savıp başka şehre taşınmayı düşünen birisi kafası rahatladıktan sonra arkadaşını fln pek takmaz gibi geliyor bana. paran var ya abi beni zora sokma şimdi diye diye seni peşinden koşturur.

senet yaptırsan ve arkadaşın ödemezse mahkemeye verip onun masraflarıyla fln uğraşıp paranı 1 yıl sonra almakla uğraşır mısın?
ve ayrıca arkadaşına bunu yapabilir misin?
bankanın tefeciden daha acımasız ve kuvvetli olduğunu biliyor musun?

locco + 1

karşınızdaki "tefeciden borç alıp geri ödemeyen ve bugün memuriyetten istifa edip başka şehre kaçmayı planlayan" birisi. iyi niyetli bile olsa, "zor oyunu bozar." maalesef hayat şartları artık bu. bu yüzden senet sepetten bahsetmeyip arkadaşının insafına kalmışsın demiştim. ha yine de al senedi sepeti, elinde belge olsun, 1 senede ya da 3 senede alırsın paranı...

şu andan itibaren maaşına sen haciz koyduramaz mısın? sanki gecikmiş borcu varmış gibi senet imzalasanız. sen de maaşına haciz koydursan, he ay maaşından kesilip direkt sana gelse para? olabilitesi var mı bilmem ama çıkar bi yol sanki bu. bunu yapabilirsen kaçsa da göçse de para gelir sana.

krediyi çektim ve arkadaşıma yarın göndericem. senet falan işine girmedim. sadece internet bankacılığı şifre ve parolasını aldım. maaş hesabını kontrol edebileceğim. 18 ay sonra, borcun bana geri ödemesinin bitme zamanında tekrar buraya yazacağım. bakalım ne olacak! umarım pişman olmam.

yapmaaaaaa. yapma. senet al önce.

Satış çoktan başladı ama bulmak zor bu sıralar..Birçok ülkede durum aynı..

hangi amaçla kullanacaksın bilmiyorum ama eğer 600 lirayı gözden çıkardıysan 2. el e değmez sıfır da çok güzel telefonlar var.

Nokia e6, Iphone 3GS ..

arkadaş 600 liraya sıfır alsana. huawei ideos X5 al kullan tepe tepe fiyat: 482 TL

telefonun fiyatı ve özellikleri;
(git: www.hepsiburada.com

video inceleme
(git: www.chip.com.tr)

zerre pişman olmazsın, durma hemen yap.

Eğer cesaretim olsaydı ben alırdım sırt çantamı ve çıkardım evden.

frost der ki...

two roads diverged in a yellow wood
and sorry I could not travel both

bu şiirin diğer kısımlarında sorunuza cevap bulabilirsiniz. ben edebiyat fakültesi personeliyim. yaşınızı bilmiyorum; ama o kadar da geçkin olduğunu sanmıyorum. şartlarınızı durağan tutarak felsefe üzerine eğlenceli etkinliklere katılabilirsiniz. (iyi bir felsefe hocasının dersi, konuşması, felsefe okumaları vb. ) en azından kendi sorularınızı "kendinize" yöneltme fırsatı bulursunuz.

sorunuz çok güzel.

not: felsefe hocası değilim.

Pişmanlık olmaz, çıkın dünyayı tanıyın.

benzer bir soruyu ben de sormuştum yakın zamanda. (git: 325684)

tabii ben senin dediklerinin bir kısmını gerçekleştirdim, pişman değilim, olacağımı da zannetmiyorum. Önündeki 30 yılı böyle geçirme şansın var, git gez dolaş, en azından şansını dene yapamazsan geri döner yine iş bulursun, yine oralarda bir şekilde yaşarsın merak etme.

pişman olmazsın, imrenilen, gıpta edilen, haset edilen olursun. bunların yanında meşhur da olursun. kap bi sponsorluk yeni yetme firmalardan birinden, aşılarını ol ve düş yollara... bize fotoğraflar göndermeyi unutma ve mutlaka GÜNLÜK tut. ama MUTLAKA!

anlaşılan o dayanılmaz eşiği aşmışsınız. ben de aynı fikirdeyim, ama tek farkım bisikletle çıkacak olmam. ben henüz kendimi yetkin görmüyorum, sen görüyorsan bir saniye daha kaybetme. belki de bir blog açarsın, oradan seni tanırız gittiğin yerlerde.

yemin ederim hayran kaldım. ben olsam cesaret edemezdim ama cesaret etmek lazım. güzel günler çalışma hayatıyla çok azalıyor. iyi eğlenceler, güzel günler :)

çok güzel olur,
acayip zevkli geçer
ama sonunda pişman olurmusun evet olursun bence.
cesaret lazım demişsin ya
işten o cesaret yoksunluğu sonunda pişman olacağını bilmenden gelmekte.
gezdin dolaştın ee sonra yine geldin buraya,
ne iş yapacaksın?
nasıl para kazanacaksın?
ne kadar birikimin olacak?

cesaret olayını çözmek istiyorsan önce işin sonunu hesaplamaya çalış derim.

not:iş güç yol olarak küçük farklarda olsa senin durmuna yakın birisiyim

kesınlıkle yapmalısın daha gencsın calısırsında ama bu fırsatı her zaman yakalayamassın.ama giderken mutlaka gunluk foto makıne kamera vee gittiğin yerlerden mutlaka kalıcı olucak bişiler almalısın ufak esyalar

iyi yolculuklar:)

Ben bıraktım, sen de bırak.Dünyayı gezmesen bile her durumda karlısın.

Hepinize teşekkürler, yazdıklarınızdan dolayı. Hepinize temenni ve düşünceleriniz için tek tek yazmak isterdim. Teşekkürümü yeterli görün lütfen.

İçerisinden soru anlamı çıkardığım cevaplar;

@santiago nasar, yaş 20. Dediğim gibi kendi cevabım hazır. Cevap yazanları ailem gibi düşünüyorum, onlar ne der ki?

@Öneren arkadaşlar, günlük, blog, fotoğraf. :) Bunlar hayatımın son anlarında torunlarıma göstereceğim karneler olacak zaten. 2 daire yerine, beni bunlar hatırlatacak. Sırf bunun için bile insan mutlu oluyor. Sizlerle paylaşmak çok güzel olacak.

@seyduna6687, dostum; iş, para, çalışmak... Dediğim gibi, düşündüğüm şeyler bile değil. Olur dostum, olmaması için birşey olmayacak. Ama hayatımı, sırf kaybetmeyeyim diye düzenli işe adamak çok daha cesaret istiyor derim.

Benim pişmanlığım çevreme olur mu diye korkuyorum.

pişman olacağını hiç ama hiç sanmam.bunun bir benzerini 6,7 yıl sonra karavanla ben yapıyor olacağım.

50-60 yaşlarına geldiğinde hangini seçersen seç sonuçta pişmanlıkların olacak. hep aklın diğerinde kalacak. seçimini şuna göre yapman iyiliğine olur. 60 yaşına geldiğimde hangisini seçtiğimde/seçmediğimde ne tür pişmanlıklarım olur. şu anki hayatın sıkıcı ama maceraya atılmaya değecek mi?

www.baskaturlubirsey.com

Ayni isyerinde calistigim iki muhendis arkadasim yapti bunu. Iyi para kazandiklari islerini biraktilar ve 400 gun boyunca dunyayi dolastilar. Simdi geri donduler ve deneyimlerini paylasiyorlar. Asla pisman degiller. Ama is hayatindan da vazgecmemisler. Is bulursak calisacagiz tabi diyorlar.

Onemli olan cesaret. Ben de yapmak isterdim ama cesaret edemiyorum..

merhaba, seninle tam olarak aynı düşünceleri paylaşıyorum. lisede de benim tek hayalim buydu ve bu yaz kısmen de olsa 25 günlük bir interrail yaparak bunu gerçekleştirmeye başladım. yolculuğa tek başıma çıkmak istedim ilk başta ama tam olarak cesaret de edemedim açıkçası ve birazcık daha tecrübeli bir arkadaşımla çıktım. yolculuk esnasında 2-3 kere ayrıldık ve farklı şehirler gezdik ve en keyif aldığım anlar yalnız başıma yolculuk ettiğim zamanlardı, çok fazla insanla tanıştım, çok değişik şeyler dinledim. döndüğümden beri aklım sürekli bir yerlere gitmekte hala.

işin en zor kısmı ise bu yolculuğu finanse etmek. ailem bu konuda pek arkamda durmadı açıkçası, ben pasaport ve vize masrafından tut aklına gelen diğer bütün harcamaları kendim para biriktirerek yaptım sadece babam söz verdiği üzere gidiş dönüş uçak bileti aldı. 4chan'de bu konuda dönen bir tartışmada ise, sürekli dünyayı gezen birisi, şunu önermiş: freelance işlerde çalışmak. önerdiği şeyler editörlük, bir dergide yazı yazmak veya kod yazmak vs. vs. ücretini dolar veya euro olarak aldığı için de gezdiği yerlerde büyük kolaylık oluyormuş ama bunu türkiye'de iş bularak yapmak oldukça zor olsa gerek.

üçüncü olaraksa ben yanımda götürmeme rağmen günlük tutmadığıma oldukça pişman oldum. iyi şanslar diliyorum sakın vazgeçme.

ben dahil, bunu gerçekleştirip gerçekleştirmeme arasında kalan insanların en çok düşündükleri şey sanırım; döndüğümüzde elimizde hiçbir şey olmamasından korkmamız. malesef -özellikle türkiyede- gezginlikten kazanılan tecrübe, hayat görüşü; daha önceki iş yerinden alınmış iyi bir referanstan veya cvde gözüken bir sertifikadan daha önemli değil. ayrıca belli bir yaş hayata başlamak için çok geç algılanıyor, özellikle iş yerlerinde. ama mark amcanın şu sözünü akıldan çıkarmamak da gerek: "20 sene sonra; yaptığımız şeylerden değil, yapmadıklarımızdan pişman olacağız." o yüzden bana kalırsa bu işi her şeyi bir anda bırakıp çok uzun dönem gitmek olarak değil de, 1-2 sene çalışıp yarım sene veya 1 sene gezerek yapmak daha mantıklı. hem para birikir, hem de dönüşte yaşanacak "0'a 0 elde var 0" durumu en aza indirgemiş olunur. yani en azından benim kendim için kafamda şekillendirdiğim plan şimdilik bu.

gonul git der mantık kal.

gidersen pisman olacaksin gitmezsen gun gelecek burada da tatmin olmayinca gitmeliydim diye ahh cekeceksin.

yabanci dillerin nasil ingilizce cok iyi yaninda ispanyolca yada cince var mi ?

ailen gecimini sen olmadan gerceklestirebilir mi ?

iki sene sonra dondun is garantin var mi ?

kısa sureli izin al bir dene mesela Turki cumhuriyetlere git bakarsin bir haftada pisman olur donersin.

@naksidil, evet. Şu an kendime gelmem adına böyle birşey gerekiyor.

@murqx, tebrik ederim. Kısa da olsa, böyle birşeyde en önemlisi ilk adımı atmak diye düşünüyorum. Sen ilk adımını atmışsın, devamını getirmen dileği ile.

@orange coffee, tamamen haklısın. Ülkemizde malesef bu tarz şeyler hem yapılmıyor; yapanlara da olumlu yaklaşılmıyor. Çalışma mevzuunda dediklerin doğru. Fakat işe bağlanmayacağımıza inanıyorsak belki uygulayabiliriz.

@Çuvaldızı, İngilizce dışında yabancı dilim yok. Ailemin geçim konusunda sıkıntısı yok, şu an da pek yarar sağladığımı söyleyemem. İş garantim yok ve evet, zaten birçok kişi için engel olan iş kısmını düşünmeyi çoktan geçtim.

bütün dünya bir anda gezilecek diye bişey yok..2 hafta izin al gez gel..seneye bi daha..

siktiret

önce yıllık izninde iki hafta türkiye'yi gez, yolda olmak hoşuna giderse işinden istifa et ve asıl maceraya başla; yolculuktan sıkılıp, ev hayatını aramaya başlarsan vazgeç, işine devam et.

efendim şimdi yok bir şey gibi saçma salak cevap veren kadın size sinirlidir. anlamanızı bekliyordur. pat diye sana kızdım çünkü şöyle şöyle yaptın demez, neden demez, çünkü kendiniz düşünüp bulursanız o hatayı kabulleneceğinizi düşünür ve içgüdüsel olarak bu onun haklı olduğu/zafer kazandığı anlamına gelecektir. maalesef kadınlar, genelleme yapmaktan nefret ediyorum ama, ilişkiyi bir tür güç savaşı olarak görürler. çoğu kadın haklı olduğunu duyarak tatmin olur. çok ağır bir kavga edin mesela, çok da haksız olun, birazcık tartışmadan sonra "aslında haklıydın" dediğinizde o konu kısa sürede kapanır. çünkü kadının beklentisi, belki de bir tür feminist dürtüyle, kazanan taraf olmaktır. erkeklerde nasıldır bilmem. hatalıysan özür dilesen... değil işte. o onu söylediği an "güçsüz" taraf haline gelir, kendin anlaman gerekir. evet, ben de tam anlamıyorum olayın niye güç gösterisine döndüğünü. bunun için ilişki konseptinde derinlere inmek gerekiyor.

atılan tribin bir bölümü de anlamadığınız içindir bu arada.

ya bunun en makul çözümü gerçekten takmamak. bırakın siz o kadını bir iki saat, kendi kendini yiyip bitirsin, sonra canı sıkılır zaten. siz kitap falan okuyun o arada. eğer zor bir kadınla karşı karşıyaysanız schindler's list izleyin. üç saatlik film lan! yok çabuk sıkılgan bir dişi ise karşınızdaki wristcutters izleyin. çok zor durumlarda kundera okuyun ya da. sufle yapın. xhamster açın. ne bileyim.

ne demek istediğimi çok aktaramamış olabilirim, malum, saat. daha ayrıntılı açıklamaya çalışabilirim yarın sabah hatırlar isem.

çünkü kadınlara göre bariz olan bir şey erkeklere göre anlaşılmaz olabiliyor. kadın davranışınızın/öküzlüğünüzün/onu üzen şeyin vs. elbette farkında olduğunuzu düşünüyor ancak siz ısrarla neyin var diye sorunca sinirlenip yok bir şey diyor, yok bir şey demese daha kötü; kavga geliyor!

o yüzden böyle durumlarda neyin var diye sormadan önce biliyorum biraz odunum, bazı şeyleri anlayamıyorum, aslında seni incitmeyi hiç istemiyorum ama bana normal gelen bir olay seni incitebiliyor, konuşmazsak anlayamam demeniz gerekiyor.

bence bu tamamen karşıdakinin bakış açısı. siz neden böyle bir soru sordunuz diyebilirim mesela size ben. Neden sahiden? "Neden erkekler kadınları anlayamıyor, neden onların ifade ettiklerini bir türlü çözemiyoruz" demek yerine "kadınlar derdini anlatamıyor" dediniz? Demek ki siz de farklı noktalardan bakamıyorsunuz! Demek ki siz de kendi bakış açınızı, algı noktanızı değiştirmek yerine, "kendini anlatamıyorsun be kadın" demeyi doğru buluyorsunuz. Kadınlar anlaşılmaz değillerdir, anlayamayan erkeklerdir. Alan rickman güzel bir laf etmişti, "kadınlarda anlaşılmayan ne var bilmiyorum, bizim gibi düşünüyorlar, anlaşılmaları çok kolay, kadın benim en iyi arkadaşımdır, eğer anlayamıyorsak, bizden daha derin düşündükleri içindir" diye.

@yvonne tabire dikkat. anlatamıyor değil anlatmıyor dedim. bir şeye bozulmuş, gidip ''şuna bozuldun biliyorum özür dilerim'' gibi bir cümle kursam neyi çözecek ki ? hatta ''şuna mı bozuldun ?'' dediğinde bile yok öyle bişey bozulmadım ben diye cevap vermiyor mu kadınlar ? yani ben elimden geleni yapıyorum, ama sadece benim çabalamam isteniyor ki sıkıntı da bu. tek istediğim sıkıntısını söylemesi ama ısrarla trip atmak neden ?

(bkz: eşeğin sikinden dolayı) olmakla beraber, ilişkiyi ihtirasa sürüklemekten başka bir istek değil. Sanıyor ki olayı anlaman senin için zor, uğraşıcaksın, niye ? çünki seven bıkmaz seven uğraşır. Bilse ki sadece sadede gelip, vakit kazanıp, olayı çözüp, mutluluğa yelken açmak istediğini demez. Peşinde koşturma ve en temelinde feminist güdüler hani. Aslında her daim "yok birşey"in arkasında ciddi sebepler yatıcak da değil, bu kelimeyi bunların lugatına kazıyan bu güdüler, alışkanlık yaptıran ise toplum, sosyal çevre sik sük sök am göt.

Bi de şimdi @2'ye binaen demek istediğim 2-3 şey var, çoğu kadına sen haklısın amk desen zafer kazandığını değil kaale alındığını düşünür ve sevinir. Olay güç savaşı değil de güçlü göreceği erkeğin onu kaale alması ve onun gücünde kendi tesirini de görmesi, erkeği güçlü olsun ama bi nedeni de ben olayım algısı. Her güçlü erkeğin arkasında bir kadın vardır sözü çift taraflı yani.

ben söylemem sen anla

www.youtube.com

erkeğin "kadın algısı"yla ilgili beklentisi, karşılaşmayı umduğu şunlardır:

www.beautyden.com

playlistmusic.org

us.123rf.com

halbuki ilişki başladıktan sonra şuna benzer şeylerle DE karşılaşır:

ledorfineart.com

lrc.wfu.edu

upload.wikimedia.org

ve anlamaz. çünkü kadın, bütün bu altı resmin hepsidir. kadın o kadar karmaşık bir olgudur ki, erkeğin beklentileri belli iken, yüz yüze geldiği şey ona göre "total belirsizlik"tir. çünkü erkeğin algılama ve çözümleme yetisi, kadını kavramaya kâfi gelmez. bunun sonucu "frustration"dır. (bkz: frustration)
bu yetersizlik hissinin sonunda "ne trip atıyo mını sikorsky?" noktasında bulur kendini.

erkeğe, "evlenin, ya mutlu ya da filozof olursunuz" sözü boşuna söylenmemiştir. kadın sürekli emek, zaman, ilgi, ihtimam, tatmin ister. erkek de bekler ki bu ihtiyaçlar, "armut piş, ağzıma düş" kolaylığında halledilebilsin, tam maç seyrederken, tam, arkadaşlarla dört çeker geyiği çevrilirken parazit yapılmasın.

sorun, kadının bu karmaşık yapısından, erkeğin de bu yapıyı kavrayabilecek akıl, hafsala ve olgunluk seviyesine çok geç ulaşmasından kaynaklanır.

Konu hakkında akademik bilgim yok ama kadın ve erkeğin iletişim yollarının farklı olmasını, insanlığın ilk zamanlarından beri erkeklerin her zaman daha sosyal, toplum içinde bir şeyler halleden insanlar olmasına; kadınların ise evden çıkıp topluma karışmalarının çok daha geç olmasına bağlayabiliriz belki. Belki bunun sonucu olarak erkek beyni doğrudan sonuca odaklanmaya alışmıştır.

kadinlar anlamak icin degil sevmek icindir diye bir soz var ya orda ki sevmek kelimesini siz anlayin iste.
genel olarak bir kadinin etrafinda ona yazan bir cok erkek vardir tercih sayisi fazladir.
bir erkegin etrafinda ona yazan kadin sayisi muhtemelen daha azdir.
bir erkek olarak dusunun, size yazan 10 tane kadina tek tek derdinizi mi anlatirsiniz yoksa trip atip, sinir edip, surundurur musunuz?
bir erkek olarak itiraf edeyim kesinlikle doganin verdigi ozellik olarak daha zekiler, ancak bir erkegin cok akilli olmasi lazim ki niye boyle yapiyor demeden bir adim onunde sorulara cevap alsin ya da dogru soruyu sorarak cevabi bulsun.
sonuc olarak derdini anlatamayan insanin uzerine dusmemek gerektigini dusunuyorum. 2 yillik kiz arkadasima kopek cektikten sonra efendi gibi kendini anlatmaya basladi. (bkz: kopek cekmek)
malesef bu kadar basit sanirim derdini anlatmak isteyen anlatir degil mi?
(bkz: 4 s kuralı)

Anlamaya ve anlatmaya çalışma; idare et. Bi de sev..

Temel konu iletişim değil mi? İletişim zor şey, özellikle sinirliyken konuşmam ben eşimle. Neden - çünkü o anda ağzımdan çıkacak kelimeler suçlayıcı olacak, bu durumda o da kendini savunacak, al sana kavga, haklıyken (bir öküzlük yapmıştır vs) ben onu suçladım diye haksız duruma düşeceğim. Olmaz öyle şey. O zaman beklerim, beklerken trip yaparım. Ne zaman ki sinirim yatışır, o zaman alırım karşıma "sen böyle yapınca ben çok üzüldüm, senin bu hareketini ben böyle anladım" derim, bir konuşma ortamı doğar, olayı çözeriz.
İki önemli nokta var yanlız:
* akşam yatak ayrılmayacak - sevişmeyin tamam ama bu çözülmeyecek bir olay değil
* trip süresi çok uzamayacak - takriben üzerine bir gece uyumak yeterlidir.

Bir şey ne kadar soylu ve mükemmelk ise, onun olgunluğa erişmesi de o kadar geç ve yavaştır. ERkek,akli melekesinin ve ruhi kabiliyetlerinin olgunluığpuna yirmisekizinden önce nadiren ulaşır; kadınlar ise, henüz on sekiz yaşlarında... Fakat kadınların durumunda bu ço kzayıf ve dar sınırlar dahilinde gerçekleir.Bu sebebten ötürüdür ki kadınlar, bütün hayatları boyunca çocuk kalırlar, çünkü her zaman içinde bulundukları ana sıkı sıkıya bağlı kalarak sadece kendilerine en yakın olanı, olmak üzerre olanı görürler, gerçek yerine bir şeyin görünüşüne teslim olurlar ve en önemli şeylere karşı önemsiz şeyleri tercih ederler................
Erkeklere göre kadınlar daha zayıf muahkeme melekelerine sahip olmaları nedeniyle, bunun beraberinde getirdiği üstünlükler ve mahzurlar da kadınlarca daha az paylaşılır.Daha ziyade,kadınalr zihni bakımdan miyopturlar,zira sezgiye dayalı kavrama melekeleri kendilerine en yakın olanı çok açbuk ve berrak bir şekilde algılarsa da,görüş alanları çok dardır ve uzakta olan şeyleri ihaya edemez.

bana göre çok da önemli olmayan şeyi, drama haline getirmesi benim suçum değil. çünkü bana göre önemli değil, kendine göre önemliyse, bunu açık açık söylemesi lazım. bu yetiştirilme tarzıyla alakalı bir şey bence, bir çay ikramında bile bir saat tatava dinliyoruz, değil mi?

her hangi bir yerde, her hangi bir muhatabım bir şeyi anlamıyorsa ben ona anlatırım. insan ilişkileri böyle bir şeydir. "herkes beni anlasın" zihniyeti kimseyi hiç bir yere götürmez. defalarca anlattığın halde anlamıyorsa sorun vardır ama.

"bilmeliydin, anlamalıydın" demek çok bencilce bir şey, çok feci derece dramadır bu, bana göre. böyle insanlar ne mutlu olurlar, ne de başkasını mutlu ederler diye düşünüyorum.

Başka Söze Gerek Var Mı? youtu.be

ya birakin bu karmasik marmasik ayaklarini.. kadinlarin bir cogu o kadar aciz embesil ve yetersiz ki kendilerini ifade etmek icin ellerinde bir arguman yada fikir cogu zaman bulunmaz. o an oyle hissettigi icin sadece ve sadece oyle istedikleri icin ve bunu ifade edebilecek kapasite olmadigi icin tribe vurur kendini...

neymis cok karmasikmis da cok duygusalmisda .. ayni sey erkekler icin gecerli degil mi ? evet cogu zaman oyle .. siddet vb durumlarin da temel sebebi bu cogu zaman. elinde arguman veya gecerli nedeni olmayan erkekler kendi istek ve arzularini ancak bu sekilde kabul ettiriyor.

erkegin kadina uyguladigi siddet ne ise , kadinin erkege uyguladigi siddet de bu trip olaylaridir. uzak durun. kendini ifade edemeyen biriyle bir omur gecmez verem olursunuz.. omrunuz curur..

halbuki ne kadar basit ,

" bi sorun mu var ? "
"evet soyle soyle oldu bla bla bla ve bu hosuma gitmedi.. "

bu kadar basit bir iletisim seyine neden girmiyorlar sizce ? cunku gerisini dolduracak gecerli bir arguman cogu zaman yok. neden hosuna gitmedi yada hangi kismi hosuna gitmedinin alti hep bencilce ve salakca seyler..

burdan kahveci ahmet abiye baglayarak son noktayi vuruyorum hormonal olsa gerek haci.. baska turlu mantikli bir gerekce yok. kendilerini kontrol ve ifade edebilecek yeterlilikte degiller ... (herkes icin gecerli degil , hemen savunmaya gecmeyin )

Kendi duygularına ve fikirlerine güvenmiyorlar da ondan.

Herkesi bağlamaz söyleyeceklerim ama çoğunluğu kapsar sanıyorum.

Kaadınların çoğu anlık tepki vermez. Yani sinirlenince, bir laftan gözü dönünce verir de, üzülme durumunda tepki verme süresi erkeğe göre daha uzun oluyor. Ya da bir karar aldığında daha enikonu düşünebiliyor. Örneğin, bir erkek daha kolay "Soğudum, ilişki eski haline dönmeyecek, o halde ayrılayım" ama kadın ayrılma kararını verdikten sonra daha ilişki içindeyken ayrılık acısını yaşayabiliyor. Kararı verdiği için ayrılacak biliyor ama daha ayrılınmadığı için aramak, sormak, öpmek, koklamak yasak kapsamında değil; o yüzden ayrılık kararını veren kadın ayrılıktan önceki son günlerde daha çok sevgi gösterisinde bulunabiliyor. Çünkü özleyeceğini biliyor, erkeğini depoluyor. Sonra burada "İki gün önce bana neler diyordu, sonra ayrıldı" duyuruları görüyoruz. Kadın aslında daha önce ayrıldı, sadece biraz daha geç söyledi.

Trip de bunun bir parçası. Tribin iki anlamı olabilir. İlki "Ağzımla söylemedim ama beden dilim kaç zamandır bir sorun olduğunu anlatmaya çalışıyor. İlişki üzerine iki dakika düşünsen bulursun. Çıkar bakalım yakın geçmişte yaptıklarını veya yapmadıklarını" anlamı. (Neden ağzıyla söylemediği kısmına geleceğim) Yani bir kin tutma meselesi. Bu tripler anlık olmuyor genelde, uzun sürüyor. Bazen de kadının yaşıdığını sindirip onunla yüzleşmesi de zaman alıyor. Aynı taciz edildiğinde tepki veremeyip, sonra "Keşke şunu deseydim, keşke şunu yapsaydım" demesi gibi. Tabii taciz ile aynı kefeye koymuyorum da, demek istediğim bir kadın üzüldüğünde uzunca bir süre "Bunu nasıl yapar? Bunu gerçekten yaptı mı? Gerçekten yaptığının farkında değil mi?" diye düşünür, onu işleyip tepki vermesi zaman alır. Eğer o zaman içinde de erkek beklentisini yerine getirmediğinin farkına varmazsa, "Hala da farkına varamadı, inanmıyorum" diye sinirlenmeye başlar. Çünkü ilişkinin her yanını didik didik incelemeye programlıdır. Bu da trip olarak geri dönüyor.


Normalde bu kısa sürmesi beklenen bir şey. Atıyorum dün olan bir sorun için en fazla bugün trip atıp bir iki "Neyin var" sorusuna "Yok bir şey, iyiyim ben" nevrotizminden sonra açılması ve derdini anlatması beklenir. Eğer sarılma çabalarınızı tersliyor ve hala açılmıyorsa o işin şöyle bir evveli olabilir: Bir kere olmuştur, iki kere olmuştur, üçüncüde artık söylemeye utanıyordur. Bunun da nedeni şu, bize "Beğenmiyorsan, git" yaklaşımını ve güçlü kadın olmayı öğretmeye çalışırlar. Kadın sevgilisini terk etmek istemez ona bağlıdır ama bu "Beğenmiyorsan git"in yüzüne çarpmasından çekinir. Ek olarak da sevgilisi/eşi kendi kadar didik didik incelemediği için onun ilişkiye önem vermediğini düşünür. Bunların üstüne de sorunun varlığından da utanır, çünkü onu üzen bir şey onun için ilişkinin başarısızlığı demektir, "Beni eskisi gibi sevmiyor. İlk günler ağzımın içine bakardı, "Gak" desem hemen üstüme titrerdi. Artık sallamıyor eskisi kadar. Aşkımız öldü sanırım"ı kendi kendine itiraf etmesi demektir. Ki bu kadın için ilişkinin en büyük yıkım noktalarından biri; herhalde aldatma ve dayaktan bir sonra da bu gelir. Bunu itiraf etmek ve kabullenmek, eğer zaman içinde olmamışsa ve bu düşünce kafasına dank etmişse çok zor. Çünkü büyük olasılıkla bu yaşananlar ilişkinin o en güzel ilk günlerinde yaşanmayacaktı ve şu an yaşanıyorsa bir şeyler ölmeye başlamış demektir. Bu da iki şeyi doğurur: Kendine ve eşine güvensizlik. Kendine güvensizliği doğurmasının nedeni kadının "Artık ona yetmiyor muyum acaba, bu yüzden mi ilgilenmiyor" sorusunun kafasına gelmeye başlamasındandır, eşine güvensizliği de "Artık o da benimle ilgilenmeyecek, meğer biz özel bir çift değilmişiz. Diğer kınadığımız çiftler kadar dandikmişiz. O da özel değilmiş o kadar" diye düşünmesindendir. Eğer siz o sorunu bulup çıkartıp "Bu yüzden mi" derseniz, onunla hala ilgilendiğinize ikna olacak; sorunu çözmeden kendi haline bırakırsanız da bir süre sonra siniri geçecek, çünkü tüm bunları kabul edecek ama içine de gömecek. Bu da size ileride daha katmerli trip ve daha fazla sorun olarak geri dönecek. Ne de olsa o ilk günkü çift değilsiniz artık, yapılan tüm çabalar da o günlere geri dönebilmek için.

Sonuç olarak ilk yok bir şeyler hareketi sindirme için "O mu bunu bana yaptı? İnanamıyorum" kısmı için, eğer uzarsa eskiden olan şeyler birikmiş demektir. Çünkü sevgilinin ışıklar içinde sana yaklaşan özel bir varlık değil de kanlı canlı bir insan olduğunun kabulü çok zor ve bunu sindirmek zaman alıyor. Bir sorun olduğunu kendine itiraf etmekten korkan bir kişi, size de itiraf edemez.

"Kadınlar bu düşündüğünde haklı" veya "Çok haksız, ne biçim iş" demeyeceğim; sadece bazı kadınların kafasından bunlar veya bunların bir kısmı geçebiliyor. Bunun tabii ki erkek tarafı ve onun da haklı olduğu yönler ve yanlar var. Sadece "Neden böyle yapıyor olaiblirler" sorusuna cevap vermeye çalıştım.

Edit: Yuh, 4 yıllık duyuru hortlamış meğer. Yaman çakalsın sadegazoz.

merak etme birşey olmaz. ciddi olsaydın zaten şu an pekmezin asfalta yapışmış şekilde olurdun. tipik ergen davranışları. belki ergen deilsindir ama ergenliğini doyasıya yaşamamış olabilirsin. yada canın dayak çekiyordur bilemedim şimdi.

canın sıkılmıştır. sonuçta insan hep aynı şeyi yapınca sıkılıyo, değişikliğe gitmek istiyor. ama bu değişikliğin sonu yok işte orası kötü

sonbahar, kış falan böyle melankoli şeyapıyor insanı. ondan olabilir.

insan durduk yere kendini nasıl kötü hissedebilir? muhakkak bir sorun olmalı? sevgili olayından bahsetmişsin bunu bir eksik olarak görüyor olabilir misin? yani sevgilin yok diye kendini yalnız ve işe yaramaz mı hissediyorsun? derdin nedir? 31 çek biraz rahatlarsın belki

bi (bkz: waking life) izle.

(bkz: yeni başlayanlar için depresyon/@compadrito)
(bkz: sosyal depresyon)

bir beklentinin gerçekleşmemesinden çekiniyor olabilirsin. beklentin yoksa intihar etmenin de anlamı yoktur.

Hakiki ve ciddi bir tek felsefi sorun vardır: İntihar. Hayatın yaşamaya değer olup olmadığını yargılamak, bu felsefenin temel sorusunu cevaplamaktır. - Albert Camus

Paranız ve işiniz var demekki belli bir yaşa gelmiş bir yetişkinsiniz. Üzerinizde bazı sıkıntı ve baskılar var demekki. Şöyle birşey iyi olabilir. Bir arabaya atlarsınız,Haftasonu bol yeşillikli ormanlıklı bir yörede 1-2 günlük haftasonu kaçamağı yapar doğayı izlersiniz.

Mesela bolu abant, olmadı karadeniz Rize tarafları, hadi oda olmadı antalya tarafları kısacası insanlardan uzak doğa ile başbaşa bir haftasonu geçirin etrafınızdaki güzellikleri görün denizin tuzlu kokusunu ormanın oksijenini içinize çekin. Dahada bir değişeceksiniz.

Dua oku, yaratıcıya seslen.

htc desire z

www.hizlial.com

Nokia E6 al.

Arasında kaldım 2'sinin :)

varlığı.

bıyıkları çıkmış.
5 tane sağda, 6 tane solda.
maç ediyorlar adeta.

ışıktan olsa gerek goz rengındekı farklılık sanırım

ruj mu sürmüş?

erkek gibi görünmeye çalışan kıza benziyor amk.

aşırı babyface.

abi kupe tam gay kupesi bendede 2 kulakta var ama hani şu camları takmasınlar be bildigin gay amk @sen git ben geliyorum sikmiş yardırmış