:) cidden güldüm. hayaldi gerçek oldu (hayali seçmenler olabilir mi ? )

Bu soru 2007 civarı çok sorulurdu, şimdilerde epey azaldı.

1950'lerden beri sorulur bu tur sorular. O zamanlar "sessiz cogunluk" denirmis.

kırsal kesimde bulundun mu hiç? şöyle köy kasaba ova plato dolaşıp sorsan çoğu akp diyecek. adamlar televizyondan izlediği kadarıyla tanıyor akp'yi, televizyonlar da zaten bunların olduğu için mükemmel bir hükümet izlenimi var.adam çıkıp "kardeşlerim o silahlar türkmen kardeşlerimize gidiyordu ama bunlar bize iftira atıyor" dedikten sonra herkes hülooğğ inanıyor. tabi hayali seçmenlerin de katkısı çok büyük.

yani en ummayacağın yerde bile üç tane biliyorum ben. beş de olabilir.

şimdi aklıma geldi.bu son yerel seçimlerden bir gün sonra nette birisi yazmıştı :
sokağa çıkmıyoruz diye bizleri yok mu sandınız ? bu soru aynı zamanda cevabı da içeriyor bana kalırsa .

Annem, anne tarafım komple veriyor.

Okumamış insanlarda değiller, ideolejileri gereği başka partilere veremiyorlar ve gerçekten de çok seviyorlar.

Hele ki dedemi ikna etmek imkansız. ölürümde başka partiye vermem diyor adam.

Geçmişte dp, ap, anap'a oy veren insanlar şimdi akp'ye veriyor oyunu. Sağ oy bir gelenek meselesi baktığımız zaman.

nasıl izole bir çevrede yaşıyorsun bence bunu bir sorgula derim. çevreni değiştirmen gerekiyor kesinlikle.

Eski merkez sağ seçmen, aman ağzımızın tadı kaçmasın diyen istikrarcılar, din vs hassasiyeti olanlar. Türkiye geneline en uzak sosyal platform da bence ekşisözlük. Sözlükteki yorumlara, görüşlere vs bakıp da heveslenenler genelde balkon konuşması izlerken buluyor kendini seçim akşamları.

Cihangir'den bildiriyorum Hdp yüzde 95, kesin bilgi yayalım. Çevreni değiştir.

Bir de şu var tabi. Beyaz Türklerin yoğun olduğu yerde AKP liyim demek zor. Hakaretinden tacizine her şey var onlarda çünkü...

2008-2009'a kadar kimse akp'ye oy veriyorum demiyordu. Biz de soruyorduk yahu hiç kimse oy vermiyor da nasıl bu kadar oy alıyor diye. Ne zaman ki AKP yönetimi daha kötü hale geldi, RTE peygamberliğini ilan etti, esip savurmaya başladı, ondan sonra kimse Akp'ye verdiğini inkar etmedi.

Ben sadece bu mantığı anlamıyorum. Akp'nin görece iyi olduğu zamanlarda herkes oy verdiğini inkar ederken bugün ülkenin ve partinin en kötü, en ayrıştırıcı olduğu dönemde oy verenler göğsünü gere gere akpliyim diyor.

benim çevremde de 1 kişi bile yok. akrabalar, iş, arkadaş, ne gördüm ne duydum. mhp'ye oy verecek kişi sayısı da 1-2. ama türkiye bizim çevremizden oluşmuyor. istanbul dışına çıkmaya da gerek yok, bir esenyurt falan gezsen yeterli kim veriyor sorusunun cevabı için.

yalnız anlamadığım bir şey var. neden çevresini değiştiriyormuş? çevresinde hiç şerefsiz yok diye neden değiştirmeliymiş yani buradaki mantık nedir? değiştirme güzel kardeşim çevreni, sen de türkiye gerçeklerden uzak yaşayıver. bir şey kaybetmez, aksine kazanırsın.

babam.
eniştem.
dayım.
...

dün şehre indim, berberim veriyormuş. bulunduğum yerdeki veriyor bir de. ama onlar da çekine çekine veriyor. bana maaşlar az diye gelince "1500 ister misin" diyorum koşarak uzaklaşıyor. başka da tanımıyorum

kendileri. (anladin sen)

Büyük çoğunluğunu taktığı başörtüsünden dolayı eğitim hakları elinden alınmış, inancı gereği hor görülmüş insanlar ve yakınlarının oluşturduğunu düşünüyorum. Katsayı adaletsizliği nedeniyle istediği okulda okuyamayan, askerdeki oğlunun yemin törenini bile izleyemeyen anneler ve niceleri.

Derinlemesine düşünülecek bir durum yok aslında. Akp'nin başarısından ziyade akp öncesinin inanılmaz başarısızlığının ve zulmünün tezahürü oylara yansımaya devam ediyor. Tabi aradan 13 sene geçti, zamanın çocukları oy verecek yaşa geldi ve doğal olarak bu sessiz çoğunluğun kaynağı hatırlanamıyor.

Aradan geçen zaman içerisinde akp içerisine çeşitli kesimlerden katılımlar olsa da çekirdek o dönem canı yananlardan oluşuyor diye düşünüyorum.

bir sabah kalktığınızda emlak fiyatlarının %10 düşmüş olacağını düşünüyorsanız henüz daha uyanmamışınızdır.

bankaların elden çıkarttığı gayrimenkullere bak.
piyasa fiyatının bir tık altında olur genelde. açık arttırmada rakip denk gelmezse iyi paraya düşürürsünüz.

Bankaların elden çıkarttığı bu gayrimenkulleri takip etmek için bir platform var mıdır?

bankalar kendi websitelerinde yayınlarlar bunları.

@mr.goodcat

ne demek istediniz tam olarak ?

Büyük bir deprem vs olmadığı müddetçe emlak fiyatları hiçbir zaman düşmeyecektir.

Kentsel dönüşüme girebilecek eski binalardaki dairelere yönelebilirsiniz. Belli ilçelerde özellikle, müthiş bir hızla müteahitler eski binalrı yıkıp yenisini yapıyor. Hayli değerleniyor daireler.

www.emlakcadiri.com


araştırabilirsin.

Ömer Faruk Çelik tarafından yapılıyor, güvenli, fiyatları da uygun.

Emlak çadırında yazan fiyatlar doğru değil. 99 bin TL ile başlayan müzayede bildiğim kadarıyla 300.000 TL'nin bir tık altında bitti. 280-300 aralığında

emlak çadırı resmen milleti kandırıyor.
böyle şeylere hiç bulaşmayın. reklamını güvenilirlik esasına dayandırmayan firmalara bulaşmayın.

mr.godcat de muhtemelen emlak fiyatlarının düşmeyeceğinden bahsetmiş.

galeri12.uludagsozluk.com

Bir nesil de onlarla eridi.

ben de bugün aynı benzetmeyi yaptım. bir de şunu ekledim; "ya şimdi doktora gidersek bir şey çıkar" diye korkup hastaneye gitmeyen adamlar gibiler, dik dur eğilme derken hepten çökecekler.

hadi inşallah o günleri görebilmeyi canı gönülden istiyorum

Pazar aksami yine daglam bir got olus bekliyor bizi diye dusunuyorum. Oy orani azalacaktir muhakkak ama tek baslarina iktidar olacakalar bence yine.

bak güzel kardeşim, kulağını aç ve beni iyi dinle.

ben 92 doğumluyum. akp başa geldiğinde 10 yaşındaydım. benim için türkiye=akp. tamam hepimiz tarih okuduk, biliyoruz. ama yaşamak, görmek, içine doğmak başka.

ben başka türkiye bilmiyorum. ben, sürekli nefret ettiğim insanlar tarafında yönetildim hayatım boyunca. beni yönetme gücüne sahip olanlardan nefret ettim. bu açıdan, spartacusteki kölelerden bir farkım da yok. sürekli beni yöneten insanlar mitinglerde televizyonlarda bana nefret kustular, beni ötekileştirdiler. "bunlar" dediler. benim için ve benim hayat tarzım için, bitirilmesi gereken şey olarak bahsettiler.

her seçimde, her seferinde ümitle doldum. dediler ki, aha bu sefer gidiyorlar kesin. her seferinde noldu biliyor musun? akşam balkon konuşmalarını izleyip uyudum.

yapmayın güzel kardeşlerim. yapmayın. canım yanıyor artık, kaybetmekten bıktım ulan ben. yeter.

ha, kazanırsak buradaki herkese rakı ısmarlamazsam şerefsizim. ama bu yönde umutlandırmayın beni, nolur...

Acck3000 +1

@ack3000

Güzel günler göreceğiz çocuklar,
güneşli günler
göre-
-ceğiz...
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar,
ışıklı maviliklere
süre-
-ceğiz...
Açtık mıydı hele bir
son vitesi,
adedi devir.
Motorun sesi.
Uuuuuuuy! çocuklar kim bilir
ne harikûlâdedir
160 kilometre giderken öpüşmesi...

Hani şimdi bize
cumaları, pazarları çiçekli bahçeler vardır,
yalnız cumaları
yalnız pazarları..
Hani şimdi biz
bir peri masalı dinler gibi seyrederiz
ışıklı caddelerde mağazaları,
hani bunlar
77 katlı yekpare camdan mağazalardır.
Hani şimdi biz haykırırız
Cevap:
açılır kara kaplı kitap:
zindan..
Kayış kapar kolumuzu
kırılan kemik
kan.
Hani şimdi bizim soframıza
haftada bir et gelir.
Ve
çocuklarımız işten eve
sapsarı iskelet gelir..
Hani şimdi biz..
İnanın:
güzel günler göreceğiz çocuklar
güneşli günler
göre-
-ceğiz.
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar,
ışıklı maviliklere
süre-
-ceğiz.....

burası türkiye beyler, bırakın şu romantik ayaklarını. akp ericek tabi, herşey zamanla erir. roma imp, osmanlı, moğollar eridi de akp mi erimicek? ama seçmeni burda, onu napıcaksın? sokakta insan erimiyor, birgün birden isveç olarak uyanacağımız da yok. biraz da gerçekleri görmek lazım. yoksa hep hayal kırıklığı, hep mutsuzluk...

yar-gı-la-na-cak-lar

ne olacaktı başka?

mehmet barlas'a 50 yıldır ne olmuş ki?

Benim asil merak ettigim sey baska. Gazeteciler dansoz gibi kivirir, unutulur gider. Hic sanmiyorum ama hadi diyelim bu Pazar Akp gitti. Diger partiler koalisyon yapti. Bu kadar devletin her kurumuna akp kadrolaribyerlesmisken, yeni gelen bir hukumetin calisma zemini nasil olacak ? Ornegin en onemli kurumlardan Mit. Hadi mustesari degistirdin, bunlara biat etmis onlarca kadrolu kisi nasil hizmet edecek, calisacak ?vs ..bs.. En cok bunu merk ediyorum ben.

@kint
yavas yavas sirayla.

Hiçbir şey olmayacak. Bence bu ihtimale alışmakta fayda var.

Öyle bir yaklaşım olursa ne anladık biz bu hükümet değişikliğinden. Yani aynı tas aynı hamam basını baskılama devam mı etsin?
Aslında şiar it ürür kervan yürür olmalı basın konusunda. Yalan haber dışında isteyen istediği yorumu yapar.
Ayrıca kadrolaşma demeyin, kadrolaşma Türkiye'de bir ata sporu. Her gelen ötekini kaydırıyor. Meritokrasiyi sindiremezsek isteyen görüş hükümet kursun Türkiye'de hep birileri ezilecek.

yeni iktidarın maşası veya yeni iktidarın tanımlayıcısı olacaklar.

mesela başbakanı pijamayla karşılayan aydın soğan döneminden başbakanın isteği ve vergi affı karşılığında onlarca gazeteciyi işten atan aydın doğan dönüşümü gibi.

güçlü iltidara köle, güçsüz iktidara efendi olacaklar. akp bunu gördü ve kullandı, akp derken tayyip.

bazen acındırıyor ya kendini gazeteci tayfası yok susturuluyoruz vesaire..

uğur mumcu ile gömdük sanki son gazeteciyi..

Milletin hafızası zayıf, gazetecilerimiz kıvrak belli. Büyük çapta bir şey olmaz.

3d ödeme sistemi türkiyede var. yurtdışındaki alışverişlerde olmaz o. büyük ihtimal almışsındır bileti. kart hareketlerine bakarsan yansımıştır. uçuş numarası bileti alma aşamasında da çıkar. flight no diye. etix noyu bilmiyorum.

3d ingiltere'de de var, almanya'yı bilmiyorum. amerika'da yok ama.

Ucis nosu lh ile baslar.

Sana gelen mailde e-ticket yaziyorsa kesilmistir. Her sitede 3d olmayabilir ya da bir asamada sen 3d secenegini atlamis olabilirsin.

1- 4 yildizi almasi 20 sampiyonlugu var anlamina geliyor. bana sorarsan bu yildiz olayi sacma sapan bir sey. dedigin gibi takimin 60 tane sampiyonlugu olunca ne olacak, forma yildiz kapli olacak herhalde. daha sonra 10 senede bir olunca mi ne yildiz veriliyor ama ilk ciktiginda buyuk liglerdeki takimlara ozenilmisti baska bir sey degil.

2- top kimin kontrolundeyse o sure sayiliyor, sonra toplam sureye oranlaniyor. basit makineler, yazilimlar vardir bunun icin bir sey degil.

3- genelde kongre uyelerinin cocuklari oluyor, veya baska organizasyon yapildiysa bir okulun ogrencileri veya, bir spor kulubunun sporculari da olabilir. evet evrensel.

4- sene basinda belirlenen kitlerden birini secebiliyor. yani bu da 2-3 alternatif demek.

5- pas atildigi zaman, pas atilan oyuncu rakip kaleye en yakin oyuncuysa, yani diger takimin oyuncularindan ondeyse ofsayttir.

Ofsayt olayı anlatarak pek anlaşılmaz, şu resim anlatır sanırım:

www.seninrenklerin.com

Normalde toplam kaç yıldız olabiliyor ki? Ben 5 yıldız vardır diye atmıştım kafadan.

Bir de 2. madde için ne tarz bir yazılım veya program kullanıldığını merak etmiştim açıkçası. Topun içinde sihirli bir değnek mi var mesela? :)))

@osurdum, senin dediğin görsele, baldur'un açıkladığı şekliyle bakarsak, neden o uzun çizgiyi gösterme gereği duymuşlar? Yani ofsayt, baldur'un da dediği kadar basitse eğer, sadece ofsayt okunun gösterilmesi yetmez miydi?

topu oraya dogru atiyor ya ondan.

o uzun çizgi pasın o futbolcuya verileceğini belirtmek için çizilmiş. pas o futbolcuya verildiğinde ofsayta düşüyor yani. başka bi arkadaşına verse o anda ofsayt olmaz zaten.

topla oynama oranı için bir adamın eline iki kronometre versen bile çıkarırsın sonucu, basit bir olay. tabii ki maç yayınlayanlar daha farklı bir sistem kullanıyordur. ben asıl her futbolcunun ne kadar mesafe kat ettiğini nasıl ölçüyorlar onu merak ediyorum :)

futbolcunun ne kadar kat ettiğini nasıl ölçüyorlar hakkaten??

İtalya'da 10 şampiyonluğa bir yıldız veriliyor. Yıldız verme sayısı ligden lige değişiyor.

4- Büyük takımların kalecileri istediği rengi giyebiliyorlar.Tabii ki bu özel bir istek olarak yapılabiliyor. Anadolu takımlarını forma sponsorları ne kadar ciddiye alır bilmiyorum. Ama Volkan Demirel'in bir röportajında adidastan yeşil forma istemeyi unuttum ondan bunu giyiyorum ama devre arası değiştirecekler dediğini çok net hatırlıyorum.

Yeşil veya Siyah tercih ediliyor rakip oyuncu arkası dönükken ya da yan açılarda kalecinin yerini tam kestiremesin diye. bir nevi kamuflaj :).

Evet, ofsayt yeniden yanlış anlatılmış.

Bir oyuncu, arkadaşının ona pas atması anında;
1) Toptan önde olup,
2) rakip yarı sahada olup,
3) rakip kale çizgisiyle arasında "iki" rakip takım oyuncusu yoksa

ofsayttadır, ofsayttaki oyuncu topu kontrol etmeye çalışırsa karşı takım lehine endirek serbest vuruşla oyun devam ettirilir.

Bu kadar futbolla ilgili olup yanlış bilmek ilginç. Önemli olan bir kaç nokta var.
1) Arkadaşı pas atmış olacak, eğer topu arkadaşı göndermemişse ofsayt yok.
2) Pas atma anında pasın gittiği oyuncu rakip yarı sahada olacak, kendi sahasında olursa ofsayt yok.
3) Kale çizgisiyle arasında ikiden az rakip oyuncu olacak.(Yanlış biliniyor bir oyuncu diye, kaleci de sayılıyor ofsayt kuralında)
4) Topu kontrol etmek sadece topa dokunmak değil, geniş bir kavram. Avantaj sağlayacak şekilde topa yakın olmak da top kontrolüne giriyor.

Bu kadar çok faktör nasıl oluyor salisede değerlendirilip ofsayt verilebiliyor? Futbolun içinde olan erkekler bile ofsaytı tam anlayamamış demek, vay arkadaş. sonra kadınlar neden ofsayt anlamıyor :)))

@dessy yan hakemlerin bulunduğu pozisyon itibariyle çoğu ofsaytı değerlendirmesi kolay. Özel durumlar nadir gerçekleşiyor.

ofsaytı şöyle tarif edeyim eskiden (ofsayt kuralı yokken) oyuncular sürekli rakip kaleenin dibinde bekleyip gol atıyorlar haliyle bir seyir zevki de olmuyormuş,

Sonra kuralları koyanlar demişler ki atak yapan takımın oyuncusu topa son dokunduğunda forvet oyuncusu defans oyuncusundan kaleye daha yakın ise(kaleci hariç) buna ofsayt(offside) diyelim demişler böylece gol atmak için beleşçilik olmayacak demişler.

resimlerle çizerek göstereyim
ofsayt
prntscr.com
ofsayt değil
prntscr.com

siyah çizgi defans yapan takımın kalesine en yakın defans oyuncusunu gösteriyor (kaleci hariç)

ha peşinen söyliyim iki oyuncu kuralını biliyorum biri kaleci hep kalede durduğunu varsaydım o yüzden böyle çizdim

Hazır futbol sorularını sormuşken, bir de şunu sorayım: bu akşam fener berabere kalırsa gs'nin şampiyonluğu kesinleşir mi? :D

Peki fener yenerse ne olur?

Satın almadan sana kodu bildirmeyecekeri için, satın aldıktan sonra da satın almış olacağın için onu yapmanın hiçbir faydası olmayacak. zaten windows etkinleştirmesi yapmak istediğinde yapamıyorsan ürün anahtarı daha önce başka bir bilgisayarda kullanılmıştır anlamına gelir. senin lisansını başka birine satarlarsa aynı durum onun için geçerli olacağından sende patlama gibi durumlar olmuyor. ha windows7 deseydin bir ihtimal olabilirdi. Ancak windows8 kendini anakarta entegre ettiği için o lisansın sana ait olduğu kesinleşiyor.

Ben gittigidiyor'dan almıştım, 7 ay falan oldu hiç sorun çıkmadı. Güvenilir bir satıcı olduktan sonra problem olmaz sanıyorum. Yalnız şu olmuştu, sanalpazar'dan bitdefender kodu almıştım 2 yıllık. 4 ay sonra falan lisans pasif hale geldi, hemen satıcıya yazdım o da yeni kod yolladı. Yolladığı yeni lisansı da bitdefender destek birimiyle teyid ettirdim kullanmadan önce.

30 tl fix. cüzdan kenarında da 20 tl var kefen param. Genelde kart kullanıyorum. Ha bu arada gece dışarı çıktığımda ceplerime 2'şer lira bozuk para dağıtıyorum. Tinerci falan filan gelince çok iş görüyor.

3 milyar 750 milyon

galeri2.uludagsozluk.com

30-100 tl arası değişir

100 civarı

50-150 arası

50'den aşağı olmuyor, gittiğim yere göre 500-600'e kadar yolu var. Kart kullanmıyorum.

disari ciktigim gun nerede olacagima gore degisir; siradan bi gunde ort 200-300 arasi nakit olur yanimda

40-50 arası. ama cüzdanın gizli saklısında bir 100 durur hep.

30-120 arası

ortalama 200-300 arası.

su an 650 var ama fazlayı gidip bankaya yatırmaya üşendim ondan.

Nerdeyse hiç nakit taşımıyorum lazım olunca kalıyorum böyle 0_o

Bazen 50 oluyor bazen 500 tl. Ama genelde 50 100 arası değişiyor. Alışverişleri kartla yaparım hep nakit almayı sevmiyorum

en az 150tl
en fazla 300tl taşırım. fazlası banka hesabında durur.

10 lirayı geçirmem, genellikle 2-3 lira dolmuş parası olur.

Geri kalan her işimdi bankamatik kartı kullanıyorum, hesabı kolay oluyor.

Genelde kart kullanıyorum. Bazen hiç olmadığı da oluyor. Bi kere iki lira için kart kullanmıştım. Dışarı çıktığımda zorda kalmamak için nereye gittiğime bağlı olarak, işe giderkenkinden daha fazla nakit bulundururum.

50'den aşağı düştüğünde para çekiyorum genellikle. ortalama olarak da 50-100 arası taşırım. imkanım oldukça da alışverişleri kartla yaparım. bu sayede nereye ne kadar harcama yaptığımı daha pratik bir şekilde telefon bankacılığından da kontrol edebiliyorum.

tabii dışarı özel bir yemeğe, arkadaşlarla eğlenmeye falan çıkıyorsam daha fazla nakit taşırım genellikle. gitiğim yere göre 200-300 tl falan bulundururum.

hiç belli olmuyor, kredi kartı kullanmıyorum ve maaş da almıyorum, serbest çalışıyorum. kendimin bile öngöremediğim bir ödeme/para alma düzenim (düzensizliği mi diyeyim) var.
bazen 4-5 bin lira taşıyorum onunla bütün kartları doldurup (doğalgaz, toplu taşıma) kalan ödemeleri, toplu alışverişi vs. yapıp, kirayı (elden) verip, kalan paraya bakıyorum. yani neredeyse tüm harcamalarımı bu toplu para dönemine denk getiriyorum denebilir.
genelde kalan parayı da harcayacağım miktara göre yanıma alıyorum -belli bişey alacaksam onun parasını yanıma alıyorum. bişey almayacaksam bankaya atıyorum banakmatik kartım yanımda oluyor yine o paradan harcıyorum yani. nakitse 100 -200 lira bulunuyor. ekstra para lazım olana kadar böyle devam ediyorum.

bankamatikten fiks 200 çekiyorum. çoğunlukla 20-30 kalana kadar tekrar çekmiyorum.

100-150 tl. Kredi kartı kullanırım hemen her alışveriş için. Sadece otopark, ıvır zıvır büfe gibi şeyleri nakit ödüyorum.

300 +-50 fix durur hep kartla görüyorum işimi

20 - 50 tl civarı. neredeyse istanbulkart yükleme dışında nakit kullanmıyorum.

20-60

sigara harici pek nakit ihtiyacim olmuyor, ki onu da genelde 50 kurus fazla verip kartla aliyorum.

20 kağıt

Ben bütün paramı taşıyorum valla. Ay sonuna doğru azala azala bitiyor :(.

kullanan kategorisinde değilim ama cihazın ram'i yetersiz diye düşünüyorum. çözünürlük de düşük gibi geldi ama tam bir şey diyemeyeceğim.

artık eskidi, özellikle google uygulamaları 1gb ram ile pek verimli çalışmıyor. Bu fiyatlara Nexus 10 alabilirsiniz mesela, hiç değilse onun 2gb ram'i var.

Nexus 10 cok pahaliya geliyor. Maks 450 falan dusunuyorum acikcasi.

Nexus 10 tr'de bile 500 liraydı bir ara yav. neden o kadar pahalıya geliyor ki, ya da emin misin fiyatı konusunda?

Amazon de'de 350 eu. Saturn, madiamarkt gibi yerlerde de stokta yok yazıyor.

Ram olarak bakınca da genelde bütün android tabletler 1gb gibi. Yalnız bu dediğim model biraz büyükçene gibi geldi. Belki 7 inç olan başka bir marka/model düşünürüm.

iyidir.delsey, samsonite. başka yerden de bavul alınmaz. tchibo'nun da güzel oluyor denk gelirsen.

Eastpak transfer modellerini tavsiye ederim, 30 yıl garantisi var, bayağı sağlam ve hafif.

Beverly hills polo club ün valizinden aldım gayet iyiler. Hem de uygun fiyayları

IT Luggage aldım büyük boy ve orta boy, kumaş. Gayet memnunum. İkisine 650tl verdim.

Özellikle fermuar ve tekelerlekleri çok sağlam.

American toruister da samsonite'ın biraz daha uygun fiyatlı modelleri diye biliyorum ama yanılıyor da olabilirim.

American tourister amerikada walmartta çok ucuza satılır. boynerdeki fiyatını görüp ne alaka demiştim.
IT, delsey, titan, samsonite bunlar iyidir.

cantaş aldıydık 5 sene önce.
halen canavar gibi.

Sana nacizane fikrimi söyleyeceğim, dediklerin doğru veyahut yanlış o konuya hiç girmeyeceğim bu tarz ulusa seslenişler islamcıların dine çağırması neyse o etkiyi bırakıyor bende(antipati), boşuna yorma kendini bırak insanlar kendi doğrularını kendileri bulsun sen ne desen boş.

Merhaba sonradan vegan olmus biri bu sahis. Dunya'nin degil 2011'de Almanya'nin en guclusu olmus. Sampiyon oldugu 2011 yilinda vegan olmaya karar vermis. Daha sonra baska bir sampiyonlugu yok.

Ayrica bu adamla kapali bir odada kaldigimi hayal edemiyorum. O oda'da bulunan gaz ile marsa gidip gelinir.


www.wikiwand.com

kendin yemeyebilirsin pek tabii de sana ne milletin ne yediğinden. ah kusura bakma ama çok ama çok itici bir dilin var, hani yemeyecek olsam bile inadına yerdim şu propagandamsı şeyden sonra.

Adam rekor kırmış işte, bilmiyorum detayları.

Ben propagandamı çağrımı yapaym da sonra hayvanlar size soracak, niye gelmediniz, biz diyeceğiz biz çağırdık gelmediler filan, üstümde yük kalmasın asdfg

Duruğ dururken bir şeylerin farkına varan azdır. O sebeple bir takım şeyler lyazım. Bu sitede evet umut yok gibi de o farkındalığa ulaşabilecek, yine dezarar gelmez.

Sonuçta bir tarafta mutlu özgürce yaşayan hayvanlar, diğer tarafta tecavüz edlip üremeleri sağlanıp yavruları doğar doğmaz bazen katledilip bazen uzaklaştırılıp annesi babası sömürülen bir durum.

Sonuçta propagandayı kişisel çıkarım için yapmıyorum. Bana giren çıkan yok. He belki çok çok jkişi olursa vegan ürünler ucuzlar da zaten almıyorum ürün marketten.



İnsanlarınm yediği şeyi, nasıl üretildiğini söylemek iticilikse evet iticiyim.

vegan kuşlar etçile döndü bu arada haberin var mı :P

www.iflscience.com

zeka geriliğine sebep oluyor sanırım veganlık, senden bu çıkarımı yaptım

Biz de leoparlarla av için kapışıp kazanırsak avımızı çiğ çiğ yiyorduk sonuçta, şimdiyse sadece ot yiyoruz, her şey mümkün :D

Ben de et yemiyorum ama bu sekilde propagandalar bana da cok itici geliyor ki benimki travmatik bir olay oldugu icin istesem de yiyemiyorum, saglikli beslenmedigimin de farkindayim, sadece değiştiremiyorum.

vejetaryenim, yavaş yavaş süt ürünlerini de kesmeye çalışıyorum, kullanacaksam daha pahalı da olsa endüstriyel olmayanları almaya çalışıyorum en azından ama veganların üslubunu ben de çok itici buluyorum.

tabuları değiştirmek kolay değil, insanlar böyle yetişmiş, anneleri de böyle yetişmişti, onların anneleri de... et olmazsa olmaz diye düşünüyorlar. onları bu bilinçten çıkartmak için illa böyle saldırgan bir üslup takınmaya gerek yok bence.

bir insanın kürk kullanmaması gerektiğinin farkına varması için ona bağırıp çağırmanız işe yaramaz mesela ama hayvanların şartlarını anlatırsanız fikri değişebilir, değişmiş insanlar da vardır. ama siz karşısına geçip saatlerce kürk cinayettir diye bağırsanız yırtınsanız hiçbir işe yaramaz, çünkü karşınızdaki insana ulaşamıyorsunuz.

et için de aynı şekilde, leş yiyiciler!!!111 diye atarlanmak yerine karşınızdaki insanın yediği şein bir canlı olduğunun, koynuna alıp yattığı köpeğiyle bir farkı olmadığının anlatılması lazım. çünkü insanlar öyle görmüyorlar, siz nasıl öyle görmüyorlar diye şaşırıyor olabilirsiniz ama öyle yetişmemişler, bu bilince ulaşmamışlar yani nasıl anlatayım ki bunu daha.

neferkitty'ye katılıyorum ben, misyonerler ne kadar iticiyse o kadar itici şu üslup bence...

"dünyanın en güçlü adamı veganmış" pis geyikmiş, hiç bunlara gerek yok. işin şov kısmından ben de tiksiniyorum ama veganlığa da laf söylemeyin lan. azıcık insafı olan adam bu devirde vegan olur, ya da en azından veganlığa kafa olarak yakın olur. kıro kıro alay etmek çocukça.

"İsteseniz de sevmeseniz de bu propagandalar yapılacak. duraklara duvarlara yazılyıor yazılacak, mcdonalds camları indirilecek blki içinde siz varken. MEzbahalar basılacak filan. Ve, bu olaylardan etkilenenler adım adım ilerleyecek hayvansalları bırakma konusunda. Yani her şy iyi gidiyor."

ne kadar da kalite akıyor yazılanlardan...

Gençler bir bok olmayacak, insanlar ölene kadar hayvanları parçalayıp yiyecekler, istediğiniz kadar kasın.

Kurtulan, kurtarılan hayvanlar açısından düşünürsek onlar için çok şey değişiyor.

protein tek çeşit birşey değildir. Hayvansal proteinlerin güçlü yapması, bitkisel proteinlere göre farklı bağlara sahip olmasından dolayıdır diye biliyorum. Uzun zaman önce bir makale okumuştum pek aklımda kalmadı ama doğaya bakarak zaten anlayabiliriz. Kilosuna göre güçlü memelilerin çoğu etoburdur. Ha desen ki ne gerek var kas güçlüsü olmaya, insanız biz kaçıncı çağdayız, hayvanlara özenmeyelim vs. vs. , o zaman daha haklı olursun. Ancak etobur yaşam, vegan yaşama göre daha güçlü kılar, referansı da doğadır, hayvanlardır.

(bkz: obvious troll is obvious)

Dünyanın gelmiş geçmiş en uzun kadını 2.48'lik boyu ile bir Çinli imiş ama genel olarak Çinli kadınların boyunu düşündüğünde "Çinliler uzundur" diyemeyiz. Bu tarz şeylerde "en" gibi sıfatlarla değil de, istatistiksel olarak anlamlı farklılıklarla gelinmesini tercih ederim.

Besin zincirinin parçasıyız. İnsan hem etobur hem otobur bir canlı. Ama hayvan zulümü konusunda haklısın.

Örneğin, kot kumlama işçileri de silikozis hastalığından ölüyor. Bunun için onların çalışma koşullarına karşı çıkmamız gerek. Aynı şekilde hayvanlar için de onların yetiştirilme ve kesilişlerine karşı çıkmak gerek.

ekosistemde sadece ototroflar ve bunlarla beslenen otçullar olamaz. saldırgan olmayan otçul ve hepçil popülasyonları üzerinde baskı kurması gereken gerçek etçillere ve predatör hepçillere de ihtiyaç var. yoksa otçullar da otları bitirip birbirlerine tos ata ata ölüyor kanks. bu evrende kural bu.
ben de isterim kendi proteinimi kendi indirdiğim antilobumdan almayı, ama anlıyorsun ya, biz çok başarılı bir türüz, hep bakışık parmaklar, ter bezleri ve gelişik frontal loblar yüzünden.. önümüze geleni çoktan indirmişiz, her iş için bir aletimiz var, beklenen ömrümüzü 3-4 katına çıkarmışız.. bunlar hep.. medeniyet.. çok güzel.. sen de gelsene?

"Kilosuna göre güçlü memelilerin çoğu etoburdur" denmiş ama goril gergedan noluyor acaba?

Yahu etçil dediğiniz tüm hayvanlar pişirmeden et yiyip sindirebilen hayvanlar. Bazen günlerce güneş altında kalmış leşleri yiyorlar. Insanlar etçildir demeden önce yarım kilo çiğ et yiyin bakalım. Buzdolabında bekletmeden, pişirmeden. Parazitten ölmeyenler mesaj atsın.

Vejetaryenim, vücut geliştiriyorum, odtü elektronik muhendisliği mezunuyum. Beynim de sağlam vücudum da.

edmundksaunders.files.wordpress.com

Bu küstahlık nedir arkadaşım. Sen ne halt yersen ye, ne demek o camlar inecek vs. Bizim memleketin başkalarına karışma huyu bitmedi gitti. Muhafazakar zihniyetten ne farkı var şu dayatmaların?

Sanacaklar ki sirf kas yapmak icin et yiyorsunuz, sonra kavga dovus ortamlarina akiyorsunuz.

Düzenleme: Evet en güçlü adam değilmiş, Almanyann en güçlü adamıymış ama dünya rekoru var:

www.thestar.com

bu arada yanlış bilgi içeren şeyleri seçmemeye çalışıyorum cevap olarak yoksa sorunum yok kimseyle.

en GÜçlü memelierin etobur filan olması, elinin altında internet olan birinden duymak çok komik. Kütlece en büyük canlılar ototburlardır, bu ggenellemelerden nefret ediyorum, öyle genel bir şey yok zaten ama bakınca çoğu büyük hayvan otçul. Bu güçlü oldukları anlamına gelmez de tabi ki güçlü olanları da var, goriller gibi. GÜç zaten değişir, biri için hız, biri için zıplamak .

Et yiyenler daha çevik vs olabiliyor genelde de , o da otoburlar avlanma ihtiyacı yok, ot yiyor. ET yiyyenler öyle avlanması gerktiği için mecbur çevikleşmye.

Yani dayanaksız, bilimsellikten uzak önermeler yapıp sonra da et yemek en sağlıklı en güçlü yaşamdır demek sadece bu siteye özgü değil tabi ki, ve sadece bu konuya özgü değil. Türkiyde hemen hemen jher yerde var ne yazık ki.

İnandığım şeye hakaret edilirse ben de gereken cevabı veririm. Ben kimseden nefret etmiyorum. Nefret duygusundan uzak biriuyim zaten. Hakaret olmayan şeylere zaten cevap vermeye çalışıyorum. Yoksa her veganın çevresinde vardır et yiyiciler.

Bu knouyu niye açtım, bitkisel beslenenler gerekli protein alamaz, kas yapamaz gibi her türlü gerçeklikten uzak şeyler söylendi ve onlara karşı bunu açtım. Yanlışları düzelteyim diye sitede doğru gösterilen ve çoğu kişinin doğru sandığı ve ne kadar araştırma yapılırsa yapılsın, gözleriyle görürlerse görsünler doğru sanmaktan vazgeçmeyecekleri.

aychovsky benim ve çoğu arkadaşımın karşı olduğu şey acısız bir ölüm olsun, katledilene kadar güzel 5 yıldızlı barınakta yaşasın değil. Hayvan da bizim gibi birey, hiçbir taakküm olamamalı onlara, hepsi özgür olmalı, dolaşabilmeli ve eceliyle ölmeli ya da başka hayvan tarafından ve cesedi de toprağa ya da başka hyvanın midesine girmeli ,insanın bu döngüde yeri yok.

kargn medeniyet uygarlık teknoloji tıp. Bazı veganlar zaten karşı bu tür şeylere. İnsanları birbirinden ve Doğa dan koparan, huzurdan mutluluktan koparan şeyler genel olarak. Ekosistemde hayvanalr naopmış , ne yapıyor beni ilgilendirmyor. İmaknımız var et yemeden iyibir yaşam. Dİğer hayvanlar zaten yiyor birbirini, denge bozulmuyor. Dengeye karşı gelen biziz.

milyonlarca hayvan her gün kesiliyor, bu hayvanlar her gün tecavüzle çoğatılıyor filan, hepsinin boşaltım maliyeit yemek maliyeti su vs var. Yani çok tüketim yapılıyor, israf ediliyor. O hayvanı yetiştirip kesmek yerine yani bir kilo et üretmek yerine, daha fazla bitki ve dahaz su harcanarak daha çok insan doyabilir. Yani hayvanlar otları bitirmiyor ya daveganlar et yiyenlerden dahaf azla bitki katletmiyor. Otlar ve sudaha çok et yiyenler için kullanılıyor. Detatylı bilgiler vart internette.

1 kilo et için 15000 litre su harcanıyor. Sadece bir kilo et için.

doğuştan vegan araştırmadım ama www.plantbuilt.com var yani.

mesela heartache in yazdıkları bakın , anlayacaksınız ne demek istediğimi. Biri gelip sizin yaşadığız yaptığınız ve aksini gözlemlediğiniz, kendi vücudunuzda gördüğünüz ve bilimsel olarak da çoğunluk olarak aksi bilinen şeye böyle bilmiş tavırla sanki profesör gibi geliyor anlatıyor.Bundan bahsediyorum, bu gibi şeyleri düzeltmeye çalışıyorum. Hayatında bir an bile tanrının varlığından şüphe etmemiş birinin atesitlik ne saçma demesi gibi bir şey biraz.

Googlea water not healty da yazsan meat not heatlhy dfe yazsan sonuç çıkar. Ünlüler zaten trend uğruna yapıyor, Beyonce kürkle vegan takıldı 21 gün, veganlık bu değil yani. onlar o kadar parası varken düzgün beslenemesi imkansız. Düzgün beslenemeyen et ya da otçul hiçbir beslenme dfüzeni zaten sağlıklı değil. Ya da sadece tek tip beslenen, her gün sadece muz yiyen. Gerçi var böyle kişiler kilo vermk için de. Sorunlar oluyordur diye tahmin ediyorum.

Gereken özen verilmeli beslenirken. Veganlarda da pek umursanmıyor bazen, hamur işi vs yeniyor da yine de sağlıklı kalmak zor değil tabi.

İnsanın biyolojisi umurumda değil ama iki taraf da kendine çekiyor , biri otçul biri etçildir diyor. Oysa hepçildir. Etin sindirimi saatler alabiliyor vücutta mesela, sebzeler 1-2 saatte genelde sindirilebilyiorken. Sütün kemik erimesinde katkısı artık biliniyor. bunlar olsun ya da olmasın, imkanımız var et yemeden sağlıkıyaşayabilmeye. Biyoloji ya da atalarımız etçil mniydi ya da vücudumuz mnüsait değil, pek umrsamadığım şieyler

. Çevremde doğuştan veganlar da var, sonradn veganlar da ve hayatında hiç vegan görmemiş, konuşmamış , onları spor yaparken görmemiş ya da ne bileyim zekasıyla ilgili şeylergörmemiş insanların veganlığa atıp tutmalarını anlayabiliyorum çünkü doktorlar bile var veganlğı bırak yoksa ölürsün vs diyebilecek kadar olan. hatta evrim olmamıştır diyen doktor bile var. Yani araştırılmıyor. Ezbere.

Ette olup bitkilerde olmayna şey ne mesela, b12 var sadece. Link koymak istemiyorum ama çok araştırma var düzgün yapılırsa ömür uzattığı ve yaşlıyken bile sağlııklı kalınabildiği. Çevremde de var zaten ve kendim görebiliyorum bunu vücudumda. Ve diyelim ki veganlık çok sağlıskız bir şey iddia edildiği gibi, çoğu vegan yine buna devam ederdi. Amacımız uzun ya da sağlıklı yaşamak değil, canlılara ve DOğa ya en az zararı veren yaşam ve bunda da veganlığınve fruteryanlığın ilk sırada olduğu yadsınamaz bir şey.

Yani veganlığın yetersiz olduğu konu yok, b12 olayı var. O da zaten ette de yok, katkı maddesiyle filan veriliyor. et yiyen çoğu kişi de kullanabiliyor b12 hapı. Veganlık, vegan olup susmak köşene çekilmek değil.

Nasıl bir akpliye katile hırsıza oy veriyorsun diyebiliyorsak isterse hocamı annemiz olsun, bu bir nasıl gerçekse ve onyıllar boyu hatırlanacaksa, zulüm kan gözyaşı içeren şeyleri tüketiyorsunuz, bunlara mecbur değilsiniz demek de aynı şey. Çünkü bir perde var, bunu aşmak kolay değil. Bazısı kabullenemiyor, bazısı kabul ediyor ama devam ediyor.

Bebim amacım böyle vegabnlığı genel olarak tartışmak değiidi. Protein ve kas oalyını göstermekti. Gergedan goril fil gibi canlılara bakarak zaten kas ve protein olayı çok mantıklıca anlaşılabiliyor. Hepsi otçul genel olarak. İnsanda da bir sıkıntı yok vegan beslenince.

bitkilerin de acı çekiyor olabileceğiyle ilgili.

konuyla alakasız ama alakalı, göz atmak isteyen için;
eksisozluk.com

@Chioco,

ben sunu anladim. Bazi insanlarda vicdan duygusu gelismemis. Ben vegan degilim, olmak istiyorum ve elimden geldiginde et yememeye calisiyorum. Saniyorum bir gecis asamasi benimki. Hayatimboyunca lahmacun ve manti yiyemeyecek olmayi kabullenmek biraz kastiriyor :) ama mesela et yiyeceksem dana yemiyorum. Ufacik danalarin annelerinden dogar dogmaz ayrilamalari, annelerinin uzun uzun günlerce aglamasi, o yavrularin hareket etmesinler diye tabutlara koyulmasi ve süt dana diye kesilmesi mesela benim kabul edemeyecegim bir gercekcilik. Vicdanen artik icim aciyor, bu endüstriye katki sagladigim icin. Sut üretimi icin hayvanlara tecavüz edilmesi, kazlarin canli iken diri diri tüylerinin yolunmasi, hayvanlar üzerinde test yapan P&G gibi firmalar, hakikaten insanlik onurumu zedeliyor benim.

Ben sahsen bu vahsetin ortasinda olmak ve bu vahseti normallestirenlere para kazandirmayayim istiyorum. Cunku insanim, cunku vicdanim var.

Iste "et yemöyö yemöyö köfön cölüsmüyör böhü böhü" diyen tiplere bunu anlatamazsin. Adama P&G, Loreal, Colgative-Palmotive, hayvan testleri diyorsun, s.tir git bakisi atiyor sana. En ufak bir rahatsizlik hissi yok, cok ilginc hakikaten

heye, bir tek sizde vicdan var. aslında "insanın" beslenme şekliyle alakalı olmayan endüstriyel işlem sorunlarını evirip çevirip veganlığın insan için en uygun beslenme şekl olduğuna bağlamanız kadar absürt şu vicdan olayının sizin dışında varolmadığını iddia etmeniz, ayrıyeten küstahça. bakın, sizin derdiniz belli, veganlık bir protesto, bir isyan sadece. ve pasif agresif bir hareket. bunu böyle dile getirin, samimi olun en azından. inatla insanlar için en uygun beslenme şekli diye saçmasapan argümanlarla ortaya çıkıp durmayın, yobazlaşmayın. veganlığın varolan düzen içindeki zulme karşı muhalif tavrı ile diğer ekolojik ve biyolojik meseleleri iç içe geçirmeyin.

ot yediginden beyni az gelismis diyerek komik olmaya calisanlar, sagligi icin mecburiyetten et yemeyen insanlar da mi oyle? mesela glutensiz diyet var, mecburen oyle yasiyorlar, onlar da mi eksik, ozurlu filan?

Ben tabloya takildim. Salatilikta o kadar protein yok yahu. Eser miktarda hatta.

Veganligin artik seviye atlama zamani geldi. Boyle olmaz. Diger etcillerin de durdurulmasi lazim. Geyikleri, impalalari, bufalolari, zebralari paramparaca yapip yiyorlar vicdansiz etciller. Bildigin parcaliyorlar, daha can vermeden yiyorlar, gercekte diyorum. Aslani, kaplani, citasi, leopari, jaguari, timsahi, oldurup oldurup yiyorlar. Acisiz da oldurmuyorlar bir de. OInsan irki olarak buna da mudahale etmemiz lazim, can ise can, aci ise aci, oldurmek ise oldurmek. Derhal bu vahsi dogaya mudahale etmemiz lazim medeniyet sahibi irk olarak. Ekoljik dengeye ise sonra bir seyler dusunuruz. Et yemeyiversinler kedigiller medigillerde. Ya da otculluga evrilmeyi tetikleyecek hamleler yapmayi deneyebiliriz. Birkac milyon yil surer ama denemek lazim.

su ders yeni basladi, cidden meraki olan varsa buyursun: Ethics of eating, Cornell Universitesi
www.edx.org

Bitkilerin acı çekmiyor diyenlerden değilim.

beholderrulez

lahmacun ve mantının da veganı var da yemedim hiç :) İnsanların içinde bulunduğu şartları, çevresini, düşünme yetisini, farkındalık ve empati seviyesini tahmin edebiliyorum, o yüzden fazla takmıyorum insanları ve tavırlarını. Sitedeki gibi genel tavır , ama tabi anlatmaya cevaplamaya çalışıyorum.Üzücü bir durum, işte ş


neseranni

veganlık ekolojik bir beslenme zaten. Doğaya etçile göre daha az zarar veren. Endüstriyel olsun olmasnı.Veganların sayısı artsa belki toprağa zarar verecek artacak, fazla bitki ekilmesi filan, hiç araştırmadım ama her sene çölleşen araziler var hayvanlar için, yani etçil beslenmedenfazla olmayacktır veganların zararı. Etin, sütün zararlarına bakınca veganlığın en sağlıklı beslenme biçimi olduğunu ben söylemiyorum, araştrımalar söylüyor.

SAyısı az da olsa vegan doktorlar da var ve onlardan biri nin paylaşımı

www.facebook.com

belirttiğim gibi daha önce, evrim yoktur diyen doktorlar bile var ya da en ufak bir hastalıkla veganlıktandır deyiveren. Doktorun tek başına veganlık şöyledir böyledir diyebilmesi zor bence, binlerce kişiüstünde araştırmalar yapılıyor, testler yapılıyor, öyle sonçlar alınıyor.

Hem milyonlarca insan var doğuştan vegan, inanışı gereği.


stavro

uzun süredir bunu diyen çıkmamıştı. DEdiğin gini vahşi doğa orası ve aslan gidip çorba pişiremez, elma koparamaz. Koparsa da yer mi bilmem de sindiremez. MEcburlar. SOurce code u öyle. Ama insanımn source codeu değişebiliyor. O paragrafı yazabilen hayvan yok, yani onlar idrak edemiyor ama sen farkındasın. BU bile aslında gösteriyor. Ama güzel olurdu tabi hiçbir hayvan öldürmesin diğerini, eceliyle ölsünler filan.

Paylaşımı doktorun


Düzenli bakliyat tüketimi (fasulye çeşitleri, soya, nohut, mercimek, yer fıstığı), zengin protein muhtevası açısından bizim için çok önemlidir. Daha önce kırmızı et başta olmak üzere hayvansal gıdaların kalın bağırsak kanseri riskini artırdığı konusunda sizi uyarmıştım (1). Kalın bağırsak kanseri sıklık olarak erkeklerde 3. sırada, kadınlarda 2. sıradadır. Tüm dünyada görülme sıklığı gittikçe artmakta ve gittikçe daha erken yaşlarda görülmektedir.
Bu hafta yayınlanan bir metaanaliz çalışması bakliyat grubunun tam aksi olarak kalın bağırsak kanseri riskini azalttığını gösterdi (2). Bakliyat grubunu ne kadar çok tüketirseniz kalın bağırsak kanseri riskiniz o kadar azalıyor. Bazıları “gaz yapıyor” diye bakliyattan uzak duruyor ancak şunu unutmayın ki bakliyatın kanserden koruyucu etkisnin bir kısmı o gazı yapan -bakliyatı parçalayan- faydalı bakterilerden ileri geliyor. Bakliyatta bulunan flavonoidler tümör hücrelerinin büyümesini durduruyor. Lif muhtevası dışkının şekillenmesini sağlayarak bağırsaklarda kalış süresini azaltıyor. Ne kadar bakliyat tüketelim diye sorarsanız: her gün bir öğünde bakliyat olmasına dikkat edin derim. Bir gün çorbasını, ertesi gün yemeğini, bir başka gün salatasını yersiniz. Sevdiğim tariflerenden birini sizinle paylaşayım:

protein için değil sevdiğim için et yiyorum.

ben de cok seviyorum et, bazen canim deli cekiyor ama yiyemiyorum cunku reyonda dolasirken bile o hayvanlarin olme anlari gozumun onunde canlaniyor, aklim cikiyor.
laboratuvar uretimi et fiyatinin ucuzlamasini iple cekiyorum o yuzden.

Bahsettiginiz tarif cikmamis Cursed Chico.
Tesekkurler faydali bilgiler icin ayrica.

buydu

Siyah fasulyeli sandviç
3 su bardağı önceden haşlanmış siyah (veya beyaz) fasulye
2 çorba kaşığı domates salçası
2 çorba kaşığı biber salçası
1 diş ezilmiş sarımsak
1 tatlı kaşığı soğan tozu veya ince doğranmış soğan
2 sap ince doğranmış yeşil soğan
1 adet kaba rendelenmiş havuç
½ demet ince doğranmış maydanoz
2 su bardağı yulaf ezmesi
Malzemeleri blenderden geçirin, en son yulafı ilave edip karıştırın. Elinizle köfte şekli verip yanmaz tavada iki yüzünü de pişirin. Tam tahıl tortilla ekmeği veya ikiye ayırdığınız tam buğday ekmeği içine yerleştirin, üzerine marul, domates dilimleri, soğan, hardal veya ketçup dökerek servis edin.

3922.90.00.90.19 olur heralde

@masa penisi

buna nereden baktın? bu kodu bulamadım ben.

herhangi bi gümrük müşavirliğini arayıp sorun, söylerler.

gtip araması yapmayı biliyor musunuz?

tinyurl.com

Bu daha uygun gibi sankıi.

6302.99.90.00.19

6302.93.00 GLOVES, BATH, skin exfoliation

g-shocklara da bak bence, casio baya ucuz ve güzel saatler üretiyor bir süredir.

çin'den düşünürsen malzeme kalitesi gayet iyi olan, linktekinin fiyatı'nın bilmemkaçında biri olan bişeyler alabilirsin:

www.aliexpress.com

www.aliexpress.com

www.etasaat.com

o paraya aynı mekanizmalı 5 tane saat alırım yerinde olsam.
bu saatler 1/1 aynıdır, ayırt etmek mümkün değildir. kenar mahallelerde satılan çakma saatler gibi değildir.

kasa çapı, dışındaki tırnaklar dahil 50 mm , ben de başta ürkmüştüm , net 43 mm imiş

www.saatinadresi.com

hastasıyım bu saatin. ama saat takmayı sevmediğin için almıyorum.

seikoya müdail olarak natica ve cakma saatler tavsie etmisler:) komik. hacı seikodan sasma derim.

1500 tl otomatik olmayan saate çok fazla bence. Spor model olarak Seiko'nun bu moddelleri çok güzel ama çok pahalı yahu analog mekanizma için. İşin kötüsü tarz olarak aynı kalitede pek alternatif de yok, fiyat yüksekliğinin temel sebebi de bu. İyi bir pazarlıkla o fiyata auomatic hamilton falan alınır.

yine de kararlıysan ve İstanbul'daysan bakrıköy ya da sirkeci'den direkt mağazadan almanı tavsiye ederim. sıkı bir pazarlıkla çok daha uyguna alırsın. Giyim markası ve abuk markalara para vermeyiniz saat için, önerilere de dikkate almayın.

www.tissot.ch

bunu aldım biraz daha verip , tavsiye ederim

Access point alip TV ile modem arasinda bir yere koyun. Modemden gelen sinyalleri kopyalar, boylece TV de modem yakinindaymis gibi baglanir internete.

Modemi televizyonun oraya götürün, bilgisayara bağlayacağınız kabloyu duvara bitişik yukarıdan yürütün, aklıma başka bir şey gelmedi..
Bir de şey bakın modeme takılan bir cihaz var mı hani daha çok yeri kapsasın gibisinden, sanki böyle bir şey var diye hatırlıyorum..

Ayni durum bende de vardi. Masaustu bilgs kullaniyorum evim de 80 m2. :)

Modemi televizyonun oraya goturuyosun tvye direkt ethernetle bagliyosun. Sonra su linkteki adaptoru alip masaustune bagliyosun, bilgisayarindan wireless olarak baglabiyosun. Ben hicbir sekilde hiz kaybi yasamiyorum.

Yeni link

www.vatanbilgisayar.com

(bkz: emlak balonu)
yıl sonunda şu anki fiyatların %50sine kadar çakılacak.

istanbulda değil de daha ufak yerlerde anca alabilirsiniz bu durumda

Bazıları zengin olsa da ,para harcama konusunda bilgi fakiriler .pahalı olan iyi ve kalitelidir algısı var.emlakçılarda bunu iyi kullanıyor.
yine başka sebepleri de var bu pahalılığın.

türkiyenin her yerinde gereksiz pahallı. kirasıyla satın almasıyla pahallı. talep çok. talep çok olunca fiyatta yüksek oluyor haliyle. kimse ev almasa bi süre o fiyatlar dibi görür.

Ben kendimi bildim bileli bir emlak balonu var patlayacak patlamadı bir türlü. Fiyatlarda bir düşüş olmaz.

Senin için en uygunu Avcılar Beylikdüzü hattına bakmaktır. 80-100 arası 1+1 evler var gayet de oturulabilir durumda. 6 Ay önce ben bir 1+1 giriş katı aldım 75 bine. İçine 5bin masraf yaptım mis gibi oldu.

Başakşehir Bahçeşehir gibi sanal yerleşim merkezlerine bakma.

ya isin asli, 5bin liranin altinda gelirin varsa ev sahibi olamazsin diyor bize bugunku piyasa. ben de sunu diyorum , piyasanin verdigi ucret ile seni zorladigi kira arasinda da ucurum var. bu boyle gitmez, bir yerlerde bir duzenleme yapilmak zorunda, ya ucretler artacak, ya ev fiyatlari dusecek birsey birsey olacak baska yolu yok. hayir istanbul'dan gocsek diyelim oyle bir ekonomik duzen ki baska sehirde hic is as yok. yani bu isler bir sekilde dengeye oturacak, oturmasi icin kiyamet kopmasi gerekiyorsa bu gidisle o da olacak. az bir para al, kari koca calismana ragmen kira ve anca karnini doyur, en ufak bir hastalikta bir aksilikte ne olacak? bu ekonominin carki nasil donecek?

çünkü talep çok. o değilde ilk yoruma kahkahalarla güldüm yıl sonunda yüzde 50 çakılacak demiş hahaha :D emin ol çakılır kardeş.

Emlak cidden balon mu değil mi bilemem. Sonuçta istanbul bir metropol ve herkes buradan ev alabilecek diye kâide yok. New York'ta da herkesin ev sahibi olabileceğini zannetmiyorum. Demek 300-400'e Satıyor ki adamlar o fiyatlar sürüyor.

Yalnız cevaplarda kafama takıldı; dostum 130-140 bine ne yapıyorsun sen? Ak saraya kaçak kat mı çıkıyorsun da öyle maliyet çıkardın? Bir dairenin en baba maliyeti ama içinde kullanılan malzeme kalitesine göre totalde 50 ile 80 bin tl arasında değişir. Yok öyle 130-140 binler.

super luks bir proje degil, ama yinede kismeten kaliteli malzemeler ile metrekare maliyeti 700-750 tl su aralar.

bir o kadar da arsa payini ekle, etti mi 1500.

muteahhit bu isi hayrina yapmıyor ya, bir o kadar da ona kar ekle.

etti mi 2250?

bu istanbulda alabilecegin en dip metrekare fiyatidir.

projenin değerine göre emlakci komisyonu arsa sahibinin kopardigi hava parasi vs derken maliyetler cok daha fazla olabilir.

en son bitirdiğim projenin maliyeti 500 bin tl oldu. 65 m2 8 daire, dordunu arsa sahiplerine verdim.

bana kalan 4 daire, kaca satmam lazim ki hem ben de para kazanayim, hemde bu isi yapmaya devam edeyim?

(not:daireler satildi, sizin gozunuzden ogrenmek icin soruyorum)

Tüccar değilsen ve büyük kazancın yoksa peşin parayla ev alma şansı artık sıradan insan için hayal. Eskiden böyle değilmiş, 25-30 sene öncesi insanlar düğünden gelen takılarıın üzerine 2-3 sene para biriktirip ortalama bir ev alaibliyor durumdaymış. Ben şu an İstanbul'da ailemin evinde yalnız yaşıyorum. 2+1 güzel bir muhitte, 40 yıllık, asansörü olmayan 5 katlı bina. Satılık daireler için istenen fiyatlar 500-600 arası değişiyor. Korkunç bir tutar. Kiralar da 1500-1600 seviyelerinde. Yani kaba bir hesapla yatırım için ev alan birinin bu evden kirayla dönüş alması min 25 sene ki çok çok fazla yatırım amaçlı bir ev için. 500bin nakiti olan adam hiçbir şey yapmayıp faize koysa ayda 3-3,5bin civarı faiz alıyor.

Ben orta düzey maaşlı bir özel sektör çalışanı olarak hayatım boyunca ev alabileceğimi düşünmüyorum. Nakit olarak bu mbelağları biriktirmem zaten imkansız. Kredi alıp 10-15 sene borç ödemeyi de götüm yemiyor açıkçası, dünyanın binbir türlü hali var. Ailemin zamanında yaptıkları nedneiyle şanslıyım, maalesef benim gibi şanslı olmayan çok insan var, allah yardımcıları olsun.

İstanbul'un sorunu arsa fiyatlarının aşırı değerli olması, e tabi bu doğrudan ev fiyatlarına yansıyor. Yukarıda bir arkadaş yazmış yaptığı dairelerin yarısın doğrudan arsa sahibine vermiş. Düşünsenize siz risk alıp işçi çalıştırıp, emek sarfedip bir bina dikiyorsunuz fakat bunun yarısını arsa sahibine kılçıksız bir şekilde veriyorsunuz e sonra mütahit bunu kaça satacak?

Tabi arsa fiyatlarının yüksek olmasında İstanbul'u inşaat sektörüne boğan hükümetin ve yerel yönetimin suçu büyük.

kusura bakma da asgari veya asgarinin biraz üstü maaşla çalışan insanlar zaten hiç bir zaman ev alamadı bu ülkede. hele istanbulu hiç düşünme bile

@uuth maliyet konusunda haksiz değil, daha onceden de bahsettik. 2+1 ortalama bir dairenin maliyeti 70 bin.

al bi arsa mustakil ev yap demis kendisi, tamam alalim da nereden alalim o arsayi?

Çemişgezek den mi?

herşeyde olduğu gibi rayiçler ve kriterler var. metro hattında olmazsa daha ucuz mesela evler. ayrıca site olması ekstra maliyet, gibi gibi. muhit, mahalle en önemli faktör. etilerde en döküntü ev dediğin fiyatlardan açılırken, aynı fiyata sıfır daireyi TEM üstünde alabiliyorsun. ev alınca bitmiyor, vergisi ıvır zıvırı çok, mülk sahibi olmak da kolay değil. herkes imkanları dahilinde oyuna giriyor. insanlar kademeli olarak ev alıyorlar ve herkes kesesine göre alıyor, alamayan almıyor benim yaşım 35, ailesi emekli olmasına rağmen kirada olan arkadaşlarım var. maaşın da hep aynı kalmayacak çalışacaksın sonuçta sen de. 1000 maaşı olanların da ek gelirleri var çoğunlukla. hayat böyle geçmez elbet. hayat zengine güzel orası ayrı.

bu konuda insanlar genel olarak saldırganlar. bunun nedeni de açık aslında, kimse sahip olduğu veya ödeme yaptığı bir şeyin gerçek değerinin, aslında ödediği bedelden çok daha düşük olduğunu kabul etmek istemez. anlaşılabilir o nedenle diş sıkan tepkiler, zoraki ben bunlara gülüyorum tepkileri vesaire.

Genel olarak "sakın bu fiyatlarla ev almaya kalkışmayın" uyarısını tekrarlayıp, topluma karşı görevimi yerine getirmenin huzuru ile sekmeyi kapatıyorum.

@rygard senin yaptığın topluma karşı görev yerine getirme değil düpedüz bilerek yalan söylemek. Emlak fiyatlarının %50 düşeceğini söyleyen biri düpedüz yalan söylüyordur başka açıklaması yok.

köfte.

yarım kilo kıyma, bir baş soğan, bayat ekmek, tuz, baharat.

maliyet: 15 lira.
süre: yoğurma ve pişirme dahil 20 dakika.

bonus: yanına iki de pattiz kızarttın mıydı mis.

balik al, firinda ya da migrosta pisittir.

Ton balikli salata yapabilirsin, doyurucu oluyor.

Su cevirme piliclerden alabilirsin yine.

Firina patates ve tavuk surebilirsin.

Osmaniyedeysen bize gel aksama lahana sarmasi var.

dün ilk defa evde gavurdağı salata yaptım, efsane oldu. yanına ondan yapabilirsin.

www.youtube.com

Dünkü menüm:

Bulgur pilavı: bulgur ne kadar bilmiyorum

200gr bonfile 15tl

biraz daha kıstas ver, sebze yemeği mi, et yemeği mi, et ise kırmızı mı, beyaz mı?.. eğer tek başınaysan 30 lira bi öğünlük yemek için hiç de fena bi rakam değil, tercihe göre içki bile alırsın o paraya yemeğin yanına..

eğer fırının varsa, tavuk baget al, knorrun hazır tavuk poşetli karışımından al, içine patates, havuç, tatlı soğan da doğra irice, mis gibi yemek.
eğer hazır şeyler sağlıksız falan savunucularındansan bu yazımı dikkate alma.
ama ben yapıyorum çok güzel oluyor.

sağolun fikirler için.

mantarlı et sote yapmaya karar verdim.

2 kişiyiz.

30 lira fena bi rakam değil diyorsunuz ama markete gidince ufak sepet hemen otuz lira tutuyor :)

çılbır bol sarımsaklı

e o ufak sepetteki malzemelerle de çok güzel yemek yapabilirsin? :)

bi de ben tek kişi için demiştim öyle ama iki kişi için de 30 lira gayet yeter, sadece içki kısmında birazcık problem olabilir, ki o da aşılamayacak bi problem olmaz.

hazır döner al marketten ısıt ye yoğurtla mis

kahvaltı yap geç yaw negereği var yemek memek, olmadı menemen yap kolay hem

www.devri-alem.com

ben bunun üzerine kıymalı salçalı sos da döküyorum. şahane oluyor. patatesleri ayırmadan dilimlemek için alttan bir kürdan/çöp şiş gibi bir şey saplayın.

asıl çok küçükken travma oluyor benim bildiğim. 6 aylıkken ki halini mi hatırlıyorsun anlamadım?

edit. 11 yaşımda idim.

10 yasinda. Korku, travma olmadi, cunku lazer ile aci hissetmeden olacagini soylemislerdi onceden.
Cool bir cocuktum:)

9 yaşındaydım. sürpriz biçimde kapıp götürdüler. ettiğim küfürler hala anlatılır aile içinde

ne kadar erken o kadar iyi. ben 6 yaşında oldum, hiç lüzumu yok o kadar bekletmenin. aklı ermeden yaptırmak lazım.

Ortaokula başlarken olmuştum. Benim için tam anlamıyla travmaydı. Çocuğum olsa sağlık problemi olmazsa sünnet ettirmem.

11 yasında oldum. orta 1'e geçtigim yaz hallettik. gayet neseliydim. sünnetçi de eski komşuydu zaten

2 yaşındayken. iyi ki hatırladığım bir şey değil.
bu da burada dursun www.evrimagaci.org

rahatsizligimdan dolayi 6 aylikken oldum. artik travma olacak birsey yok. yegenim yazin oldu. sabah hastaneye gittiler ogleden sonra cikti. aksam kosturmaya kaldigi yerden devam ediyordu. arada sirada hafif agrisi geliyordu o kadar.

2 yaşımdayken olmuşum.

hatırlamıyorum, travma falan da yok haliyle, mis gibi.

3-6 yaş arası sünnet yapılmamalı diye bir makale okumuştum ama nedenlerini tam hatırlamamakla birlikte ya 3ten önce ne olduğunu tam anlamayacağı bir yaşta ya da 6dan sonra anlattıklarınızı anlayabileceği yaşta olmalı gibi bir şey hatırlıyorum. nedenlerden emin değilim dediğim gibi ama bu yaşlar arası yapılmamalı deniyordu.

2,5 aylıkken.

6 haziran 2002, 8. doğumgünümden 5 gün sonra. o gün dünya kupasında senegal-danimarka maçı vardı unutmuyorum. zaten o sayede hatırlıyorum günü de.

8 yaşında olmuştum, çocuğa "kökünden alacağız" demediğiniz sürecede travma yaşatacak bi durum oluşmaz muhtemelen, tabi unutup liseye kadarda bekletmeyin

sünnet filan etmesinler, 18 yaşından sonra isteyen kendi olsun...
ailenin sorumluluğudur 18 yaşına kadar o çocuğunun vücut bütünlüğünü korumak... kendi inançlarına göre kesip biçmek değil! insan haklarına aykırı bir canilik...

7 yasindaydim. Simdi pilav yiyemiyorum.

5-6 aylıkken olmuşum.kireçlenme mi ne varmış doktor tedavi ederiz ama tekrarlayabilir demiş sünnet olsun kurtulsun demiş.bizimkiler de kestirmişler.

iyi olmuş diye düşünüyorum ben kendi adıma

11 yaşımda oldum.

bende değil ama doktorda olmuştu, ısırmıştım elemanı (yaş 8)

3 yasından once ya da 11-12 yasından sonra olması gerektigi seyapılıyo

Ben 8 yaşındaydım.

3 yaşındaki yerğenim ise 4-5 aylıkken sünnet edildi. Ben olsam ben de bebekken yaptırırdım çocuğuma.

ikokul 2 yada 3 yazında oldum. lise bitene kadar kabuslarımda hep tekrar sünnet olduğumu görüp nefes nefese uyandım.

amına koyim aklı eren çocuğa niye böyle işkence yapılır anlamam. her anı hala aklımda, erkek çocuğum olursa bu işkenceyi çektirmem ona.

8 de oldum. büyütülcek bişey yok kestirsinler.

muhasebeciniz haklı.

Olmaz

bana gelse bu fatura durumuna göre işleyebilirim. gider olarak göstermeyen muhasebeciye bişey diyemeyiz..

Cevaplarınız için teşekkürler arkadaşlar.

İş gezisi sebebiyle gidilen bir yerde fatura adına kesilmiş olsa da biz masraf yapabiliyoruz, muhasebe kabul ediyor. Çok keyfi bir şey değilse tabi.

iş seyahatlerinde otobüs/uçak bilet ücretleri, konaklama masrafları gibi kalemleri şirketler ödemekle sorumlu.
en azından bizim şirket için durum böyle. belki kendisi gider gösteremez ama o parayı size ödemeli.
muhasebeciniz haksız.

brütlendirerek personel gideri yazabilir.

Bordrolu çalışan olduğunuzdan gider gösterebilir. Ne demek olmaz. Şirket adına kesilemeyen faturalar da mevcuttur. Otobüs bileti, uçak bileti gibi.
Muhasebeciniz tembellik yapıyor.

"Kanunen kabul edilmeyen gider" olarak muhasebeleştirebilir, size de paranızı öder.
Genelde istenmeyen bir şeydir, o yüzden muhasebeci seni başından savmış.

Başvuru için gidiş-dönüş uçak bileti ve otel zaten en gerekli olanların başında geliyor. Tarih belli değilse zaten vize alamazsın ?? Almanya ve birçok Schengen ülkesi tam uçuş günü başlatıyor vize tarihini.

Şu an çalıştığın bir iş varsa oradan maaş bordrosu vs alarak bunu belgelemen lazım. Şu an çalışımıyorsan sana ait taşınır taşınmaz malları beyan etmen lazım ya da ailenden biri sponsor olmalı.

İş görüşmesine gidiyorsan direkt iş seyahatine girer. Görüşmeye gidecğein kurumdan davet yazısı iste.

kint doğru söylemiş, ben de şöyle sorayım:

Öncelikle çalışıyor musunuz ya da öğrenci misiniz? Belgeler buna göre değişir, alıp almama ihtimaliniz de. Uçak biletini siz alacaksınız onlar mı ödeyecek, yoksa direkt onlar mı alacak? Siz tarihinizi belirleyip alın, direkt turistik olarak gidin derim. Tabii eğer turistik vize alabileceğiniz çalışma vs durumuna sahipseniz. idata'da yazan belgeleri düzgün şekilde toplayabiliyorsanız 3-5 gün içinde çıkar.
Eğer çalışma ya da öğrencilik gibi bir durumunuz yoksa karşıdan davetiye, buradan da para gösterin. VIP sistemi varsa hiç kullanmadım, bilmiyorum.

şöyle uzun uzun anlatmıştım vize alana kadar başımdan geçenleri.

www.varol.us

Tecavüz rıza olmadan gerçekleşen bir olay. Bu da karşı koymaya dair izler bulunuyor demek. Pelviste kemiklerde, vajinada zorlamaya bağlı hasarlar görülebiliyor. Boğuşma olduysa bilek ve boğazlarda, elde vs. boğuşma izleri oluyor. Eğer kadına alkollü iken ya da ilaç ile tecavüz edildi ise de kanda çıkabiliyor. Öyle bağırma, oral sekse zorlamada penisi ısırma gibi şeyler olmadığı için tecavüz yok kararları alınan vak'alar vardı. Can ve acı çekme korkusu gibi kavramlardan bihaber insan safsatası bu.

Tek muamma konu tehdit ve şantaj ile tecavüz sanırım. Onun dışında iki tarafında rızası dahilinde olan birliktelikte "ya tecavüz derse" korkusu yaşamanıza gerek yok.

(bkz: adli bilimler)

ceset yakıldı diye üstünden delil alınamayacak diye bir şey yok. bir ceset yanmış bile olsa otopsi yapılabilir. ayrıca adli bilimlerin bir sürü disiplini var, her biri delil tmin etmek için çeşitli yöntemler kullanıyor. ayrıca yine tecavüz, kanıtlaması en zor suç falan değildir. sperm örnekleri, tırnaklardan doku örneği vs. aklınıza gelecek her şey kullanılabilir. zira (bkz: her temas iz bırakır) bir de yukarıda denildiği gibi zorlamayla vajinaya bir şey sokulmaya çalışdığında nawar'ın ve want2die'ın dediği gibi çeşitli bulgulara ulaşmak söz konusu.

öyle rızası var demekle de kurtulunmuyor. en basitinden boğuşma izleri olan bir yerde nasıl rızası var denilebilir? bir tek sanığın "rızası vardı" demesiyle oldu bittiye gelecek kadar kolay bir şey mi zannediyorsunuz işleri?

ayrıca ortada tecavüz girişimi olmasa bile diğer unsurlar sebebiyle ağırlaştırılmış müebbete hükmedilebilecek bir eylem var bahsettiğiniz olayda. kayganlaştırıc kullanıp bayıltması da kolay kolay yırtmasını sağlamaz. hele kadın olay tazeyken adli mercilere başvurursa iç çamaşırları ve vücuttan kit yardımıyla alınacak örnekler sayesinde tespit edilebilir. öyle her şey sandığınız kadar kolay değil.

Ben Özgecan'ın durumunda tecavüzün kanıtlanabileceğini zannetmiyorum. Adli tıpçılar daha sağlıklı bilgiler verebilir fakat yanarak deforme olmuş vücutta herhangi bir tecavüz bulgusunun bulunabileceği bana pek makul gelmiyor. Sanıklar da muhtemelen sadece cinayetten ceza alacaklar.

Cinsel organa kan gitmesi sadece erkeğe özgü bir şey değil. İki tarafın da razı olduğu durumda kadın da o tekme tokattan zevk alıyor olduğu için boğuşma izi olsa da "zorla giriş" olmadığından aynı deformasyon olmayacaktır.

Alkol, uyuşturucu ve türevleri idrar ve kan testlerinde ortaya çıkıyor.

@microfiction

Hocam herhangi bir şeyi kolay sanmıyorum. Şükürler olsun ne mağdur ne de suçlanan taraf olarak hayatımda böyle bir olayın içinde, çevresinde dahi olmadım. Gazetelerde, haberlerde her gün okuyoruz bu tür suçlanan kişinin ceza almadığı olayları.

Tabii ki aşırı şiddet kullanımı dikkat çeker ama diyelim ki, kız ya da erkek olsun, kurban sarhoş. Boğuşmuyor, karşı da koyamıyor ama razı da değil, olan bitenin farkında değil. Neler olduğunu ayılınca fark ediyor. Bir taraf suçluyor tecavüz diye, öbür taraf rızası vardı diyor. Nasıl çıkılıyor işin içinden onu merak ediyorum. İki kişi arasındaki ilişkinin boyutu, geçmişi vs de tabii ki önemlidir mahkeme gözünde ama işte merak ettiğim kısım bariz olmayan deliller olduğunda nasıl işliyor bu düzen.

@kint her yargılamada vaka elinize ne veriyorsa (ne olursa) ona bakılıyor. burada bu işin iki kelimelik "şu sayede oluyor" denilebilecek bir yanı yok. yukarıda dediğim gibi iççamaşırındaki semen olur, pubik kıllar olur, duruma göre - zaman çok geçmemişse - mağdurun kanındaki bayıltıcı madde olur vb.

zaten her yargılamada bir taraf oldu, bir taraf olmadı der ve iki tarafın hikâyeleri, senaryoları vb. çarpışır. bu işin "o zaman şöyle ispat olunuyor" diye özetleyebileceğim bir yanı yok. zaten burada ne desem bir "ama" çıkartacak insanlar.

ekleme: (üstte yazdığım cevap neden ve nasıl silindi bilmiyorum. moderatörler yaptıysa allah bildiği gibi etsin) hayatının bir döneminde (iki yıl) adli bilimler eğitimi almış biri olarak şunu söyleyeyim: ceset yansa da cesetten delil elde edilebilir. ayrıca başka emareler de var. cesedin ellerinin kesilmiş olması (tırnaklarda doku kalmaması için kesmiş) vb.

ceza yargılaması da öyle kolay bir iş değildir. eldeki bütün bulgular, bütün ifadeler değerlendirilir. aradaki mantıki tutarsızlıklar, hayatın olağan akışına uygunluk vb. hepsi dikkate alınır. "şöyle şöyle olsa nasıl ispat edilebilir ki"nin öyle formüle edilebilecek kolay yanıtları yok. ama yukarıda dediğim gibi adli bilimlerin birinci kuralıdır (emrah serbes sonra roman adı yaptı) (bkz: her temas iz bırakır)

Zehirlendi mi zehirlenmedi mi diye bakmak için 19 sene önce ölmüş adamın mezarını açabiliyorlarsa, yanmış cesetlerle ilgili olan duruma da şaşırmamak lazım.

bildiğim bir vakada, 40 lı yaşlarda evli bir çiftten kadın kocasının kendisi ile zorla anal ilişkiye girdiğini söylemişti. erkek bu suçlamadan 10 yıl civarı bir ceza almıştı.

40 yaşında karı koca, 20 küsür yıllık evliliklerinde çok kez anal ilişki yaşadıklarını belirtmiş olmalarına rağmen erkek ceza almaktan kurtulamamıştı. sistem bir şekilde işliyor yani.

@hzben evlilik içi tecavüz

Philps almanı tavsiye ederim

philips +1

www.mediamarkt.com.tr

dün akşam eşime bunu aldık.ama daha kullanmadı yorum sonra yazabilirim.

alerjisi olup olmadığını bilmeden almayın derim. özellikle sıfır traş eden döner başlıklı jiletler bazı ciltleri mahvediyor.

alerjisi olduğunu sanmıyorum zaten kullanıyordu.
ayhsegul, bu sadece sakal için ben saç traşı da yapsın istiyorum. saçları zaten çok yok kendi kesiyor :)
philips bana da yakın geldi hem ürün çeşidi fazla hem de kaliteli.

www.hepsiburada.com

Ucuza kaçma sakın

saç traşını kendi yapıyorsa kesinlikle moser. berberlerin de kullandığı kırmızı makina. alman malıdır. ömürlük olur ileride çocuğunuz da kullanır.
www.hepsiburada.com

bu moserla hem saç hem sakal oluyor mu?

kint+1

Philips QG3380, hepsiburada fiyatı uygun, güzel bir cihaz; yeni aldım ben de..

yıllardır bu aletlerle haşır neşir olan bir kullanıcı olarak tavsiyelerim:

moser çalışırken çok fazla titreşiyor, bir süre sonra titreşimden aleti tuttuğunuz eliniz uyuşuyor, ayrıca ağır , ayrıca ergonomik değil, ayrıca çok ses çıkarıyor, kısaca ben beğenmedim. ha taş gibi mal, evlatlarınıza miras bırakabilirsiniz, o ayrı.

philps ortalama bir ürün bence, en büyük artısı yaygın servis hizmeti.

remington marka aletler saç-sakal mevzusunda fiyat/performans olarak iyidir. dün daha yeni bir remington erkek bakım kiti aldım, hemen denedim, memnun kaldım.

traş makinesi konusunda panasonic işin üstadıdır. yorum bile yapmıyorum. hiçbir bakım yapmadan ortalama altı bir panasonic modelini 5-6 senedir kullanıyorum. ulan bırak bozulmasını ufak da olsa bi boyası bile de mi kalkmaz, bi tarafı aşınmaz. tek eksiği biraz fazla ses çıkarıyor ama moser gibi değil.

şanslısın bu acayip indirimde bu sıra teknosada kacırma www.teknosa.com

philips kullanıyorum, hem saç kesme makinesi hem groomer. beşinci yılına girdi ikisi de canavar gibi hala. kendi traş olan biri için moser çok ağır olur.

kesinlikle "pilipis".

www.bulabilirim.com

dagi

h&m

ben kolsuz bisiklet yaka giyiyorum gömlek içine. sen v yaka diyorsan şunlara bak derim. kollu da pot yapıyor çünkü strech değilse, kötü duruyor.

www.corapicgiyim.com

çetinkaya'da var böle atletler. hemi de ucuz.

model olarak bilemem ama rahatlık açısından black spade'i öneririm. ürünleri çok rahat harbiden.

H&M (uzun kollu da var, kışın gömlek içine falan giyiyorum) ve watsons'dan alıyorum ben.

Açık renkli gömleklerde kolsuz daha iyi oluyor. Yarım kollu mutlaka görünüyor.

Biraz birikmiş, 2 sene de kredi.

maaş 2'ydi, ayda bin lira attım kenara. 10 ay sonra falan aldım

kredi ile almıştım.

annem almıştı

Birikim + baba yardimi.

direk gittik aldık peşin

almadık.

Birikmiş.

kredi

ben de hep aynı tıpatıp aynı soruyu soruyorum. bir yatırımcı olsam gireceğim sektör kesinlikle kargo olurdu diye. ulan hepsi rezil, iyi bir kargo şirketi kursak türkiye'yi ele geçiririz diyorum kendi kendime.

@donut, reklam tabii ki şart. çok zengin bir adamın oğlu olmadığım için daha da önemli hale geliyor. yani ne kadar kaliteli olursak olalım, kim 10 gün önce açılmış PESCADOR KARGO'ya güvenip de malını gönderir ki? veya gönderdi ve çok memnun oldu diyelim, firmayı tercih edecek kaç kişi kazandırabilir? reklam şart. reklam çok önemli. 10 kuruş varsa 9'u reklama gitmeli. ama televizyonda prime time'da 5 saniye reklam oynatsan zaten milyon dolar para istiyorlar. nasıl yapcaz onu? küçük başlasak, büyük reklam yapacak paramız olmayacak. e büyük başlasak, nasıl yapcaz olmaz öyle şey. uf.

sube ağı kurmak, profesyonel çalısma ortakları bulmak, organize etmek, her çalısandan aynı özveriyi beklemek, çok eleman çalıstırıp her yere düzgün ulasma garantisi vermek... hele bir de yurtiçi, mng gibi dev adamlar bu isin içindeyken reklamla falan tutunmak çok zaman alır ve masraflı olur. bi de enpara örneğini vermis donut ama o örnek son müsteriye ulasma açısından sıkıntı yaratacak bir proje değil. girme bosver baska is kuralım seninle.

20-30 milyon dolarim varsa acalim panpa

KArgoculuk derken ?

Aras, Yurtiçi gibi nispeten ufak paket taşımacılığı yapan bir konseptten bahsediyorsun sanırım.

Yerli oyuncular (Yurtiçi, Aras, MNG, Sürat) ve yabancı oyuncular (UPS, DHL, TNT vs) yıllardır kurdukları altyaoı üzerinden büyük bir rekabet halindeler. Şu olabilir başlangıçta. Bölgesel bir çalışmayla, gün ve saat avantajı yaratarak başlayabilirsin. Başlıca gerekenler; Depo, araç, iş gücü, teknolojik altypaı vs.. Maddi fizibiletis çok uzun iş ama epey bir maliyetli olacaktır başlangıç için. Özelikle teknolojik altyapın olmazsa ambarcılıktan öteye geçemezsin.

Bizler çok mu dar kafalaıyız bilmiyorum ama maalesef ben kargo-lojistik sektörünün içinde olan biri olarak sıfırdan başlayareak bir yere gelinnmez diyorum. Oldu ki başladın, biraz da başarılı oldun büyüklerden biri seni satın almak isteyecek. Direnirsen, seninle rekabet halinde olduğu pazarda fiyatları %50 aşağıya çekecek. Kendi yapıları devasa olduğundan bir bölgede yaptıkları damping onlara koymaz ama sana topu attırır.

Süper çalışan personel kısmıyla da ilgili şunu söyleyeyim; Emin olun yurtiçi, aras vs.. kuryelerine müşteri memnuniyetinin önemini fazlasıyla anlatıyor ama neticede sahada olan adamın kafası atarsa -ki profil olarak genelde alt sosyo ekonomik atyabakadan gelen adamlar- babasını bile tanımaz çoğu. En uluslarası olanında da böyle bu durum.

@kint, iş yapma konusundaki söyledikleriniz hakkında hiçbir şey diyemem. ben sadece bunu düşünen, konu hakkında hiçbir bilgisi olmayan biriyim. amaaaaa müşteri memnuniyeti konusunda bence yapılabilecek çok şey var. güleryüzle, dürüst ve çalışkan bir şekilde iş yapmak zor değil. geldiği yer/tabaka neresi/nasıl olursa olsun her insanın başarabileceği bir şey.

belki ben bu işleri bilmediğim için çok hayalperestim ama benim hayalimdeki firmada herkes işini düzgün yapıyor. bunlar gökten inmiş insanlar değil. düzgün bir altyapı var. ilgili yöneticiler ve menajerler var. çalışanlara köpek gibi davranılmıyor. herkes maksimum 8 saat çalışıyor, çatır çatır parasını alıyor. ben düzgün işletilen bir organizasyonun her şekilde kar edeceğine inanıyorum. ve 1200 lira alan kuryenin gödlük yapıp müşterileri kızdırmasındansa, şahsen o kuryeye 2000 lira verip mutlu çalışan ve müşteri elde etmeyi tercih ederim.

türk tipi çakallıklarla, 3-5 kuruşun hesabını yaparak bir yere gelinmez. bu modeli kendim bulmuş olsam "amaan sen ne anlarsın" derdim. ama çalışanına insan gibi davranan, iyi para ödeyen ve bunun karşılığını misliyle alan bir sürü firma var. ben de öyle bi şey yapmak isterim işte. çalışanım beni gördüğü zaman ABİ NE GÜZEL ADAMSIN AQ deyip sarılabilsin, enerjik ve keyfi yerinde, mutlu bir insan olsun isterim. büyük bi firma olduğunu düşün. 2000-3000 kişilik bir ekibin var. bu insanlar trafiğe çıkıyor. çocuk yetiştiriyor. bu kişilerin sağlığı, ruh hali önemli. senin için de önemli. 150 bin değil 80 bin kar edelim ya. biz işimizi en iyi şekilde sürdürebiliyorsak az kar edelim. ama herkes mutlu olsun kardeşim. sonuçta hayrına yapmıyoruz ki. yine kazanıyoruz.

81 ilde onar ilçe var desen 810 şube gerekir. ikişer araçtan 1600 araçlık filo gerekir. gerekir de gerekir. hepsi kiralık olsa bile giren çıkanın haddi hesabı olmaz. lönk diye açamazsın yani. belki önce istanbul içi kurye olarak başlanılır sonra marmaraya açılır oradan yavaş yavaş yürürsün.

böyle bir firma ortalığı dağıtmaz mı dersen hayır dağıtmaz. çünkü çalışma sistemini ve kar marjlarını görünce sen de zil çalmadan geldik bulamadık demeye başlayacaksın

1. sorunun cevabini bilmiyorum, muhtemelen cok milyon dolardir.
2. sorunun cevabi ise "pek de degil" neden¿ benim ve etrafindaki insanlarin 10 gonderisinden 9'u sorunsuz teslim ediliyor. yasanan sorunlar oyle buyuk hacimdeki isler icin kabul edilebilir gibi sanki

ne yapabilirsin? bence mevcut firmalardan birine gidip franchise alarak ise baslayabilirsin

mesela ege ulasim diye bi firma var, ege ve akdenize gidecek belli buyuklukteki urunler icin o firmayi tercih ediyorum acayip memnunum, bu adamlarin subesi olmayi dene.

yada dogru is yapmadigini dusundugun firmanin dogru is yapan subesi de olabilirsin

ama sifirdan is kurayim rekabet edeyim vs amelelik olur.

cok param olsa avrupali bir firmanin turkiye operasyonunu ustlenerek giris yapmayi denerdim

Gayet normal hatta epey yaygın bir uygulama. Şirketler, vergi vs bir çok sebepten dolayı bu uyuygulamalar var piyasada.

Malesef var.bir arkadaşım büyük bir telekom firmasında bu şekilde çalışıyordu.

Ben de ilk defa duydum böyle bir şeyi.

Bilmediğimden olabilir ama bana göre de saçma.

Sap sirketlerinin tamami boyle calisir bu sayede engelli-eski hukumli falan almazlar. 50 kisiyi gecince yeni sirket kurarlar. Orrrospu cocuklari

Ha birde sana soylemisler ben 1 ay sonra bordroyu alinca ogrenmistim. Butun sgk mudurleri bu firmalari ezbere bilir ama bi bok yapamaz cunku yasal

Birçok büyük şirket yapıyor bunu. Tam olarak firmalar içiçn ne gibi bbir avantjı var bilmiyorum ama çalışan kişi açısından maaş+yan hakjlar olarak gayet iyiydi benim bildiğim örnekler.

Bu durumun türkiyede aslında hala yasallaşmadığını sanıyordum,hizmet sektörünü biliyordum ama ne bileyim mühendis vb.de olmasını beklememiştim birde sabancı anasını satayım hırbolar.

mühendis işçidir zaten, ayrı bi statüsü yok onun. ha zaten mühendis kadroda bile mühendis olarak çalışamıyor ki. benim ünvanım uzman mesela

Tabiki dostum mühendiste proleter burda bi sınıf ayrımı yapmak için belirtmemiştim zaten şuanda sözleşmem işçi statüsünde.

yasal bir durum değil kesinlikle. hatta çoğunlukla çalışacağınız şirkette sizinle aynı konumda olanlardan daha düşük şartlarda çalışıyor olursunuz. ikramiye, prim gibi konularda daha dezavantajlı olabilir/olmayadabilir.

yargıtayın bu şekilde işe girip haksız yere işten çıkarılan kişilerin açtığı işe iade davalarında verdiği karar asıl çalıştığı firmanın (sizin için enerjisa) çalışanı olarak kabulü yönünde. iş hukuku dersini henüz alıyor olduğumdan bunları öğrenmiş bulunmaktayım, arzu ederseniz konuyla ilgili madde ve yargıtay kararlarını gönderebilirim.

@divit
Sanırım sen bilgisayar mühendisisin.imza yetkin olmadığı için bu durum.
İmza yetkisi olan bir mühendise uzman dendiğini görmedim hiç.

scream serisi.

www.imdb.com

rubber

Tam olarak absürd sınıfına girmese de bence yeterince absürd.

The other Guys

ada zombilerin düğünü
dead alive

four rooms

mel brooks'un çektiği robin hood parodisi var 90lardan:
(bkz: robin hood men in tights)

monty python filmleri:

(bkz: monty python and the holy grail)
(bkz: life of brian)
(bkz: monty python and the meaning of life)

abzürd değil ama komedi olarak peter sellers'ın yeri kalbimde bambaşkadır. en baba iki filmi:
(bkz: a shot in the dark)
(bkz: the party)

www.imdb.com

ötesi yok.

hangover tabi ki

Duble meze

Çok iyi..

teşekkürler, sanki biraz daha salaş bi yer olsa daha iyi olacak gibi bize.

O zaman sanat'ı öneririm..

kenan usta ocakbaşı

Aret'in yeri.

içkili kişi başı 90-100.

ben bu istiklaldeki ocakbaşıcıları anlayamadım hala. Hangisine baksam, birisi kişi başı 150 verdik diyor diğeri yine benzer menü, içkili kişi başı 50-60 verdik diyor yorumlarda. İngilizce girenler bile biri ripped off demiş diğer value for money. ne alak ya..
bu ocakbaşıcıların yorum giren adamları mı var nedir anlamadım ki. Soruyu değiştirdim, fiyat da ekledim...
www.capsverlan.com

evet pusuya yatıp mekan soranlara verdiğimiz cevap karşılığı beleş rakı içiyoruz. soru soruyorsun, burada sana zaman ayırıp insanlar karşılık beklemeden yardımcı oluyor ama verdiğin tepki tam küstahça.

kim neye göre 150 vermiş kim neye göre 60 vermiş belli mi? ben bi küçük içiyorum oturunca, beriki 2 tek atıyor, o bilmem ne yiyor. Üç aşağı beş yukarı fiyatlar aynıdır, menü gelir karşına ayırdığın bütçe kadar harcarsın. hiç de olmadı mekana girmeden, menüyü kontrol edersin, o da olmadı telefon açar sorarsın. hayret bir şey.

Pala ocakbaşı var balık pazarının alt sokağında. Şİrketçe gittik, ben çok beğenmiştim.

fucking machine sana dememişdim, teşekkürler cevap verdiğin için. Foursquare, vs gibi yerlerden bakarak yazmıştım tabi alıntılama mecrasını yazmayınca yanlış anlaşılmış. Teşekkürler cevap verdiğin için.

eyvallah hocam, yanlış anlaşılma olmuş kusura bakma. bu önbilgi olmadan okuyunca başka türlü anlaşılıyor mesele.

bu durum hakkaten çok sıkıntı ya. benim de uzun süredir gittiğim bir yer vardı. adamlar tadilat yapıp atmosferi değiştirdiler, sıçıldı resmen mekana.

degüstasyon falan denedin mi? fena değil gibi.

yok mu şöyle F/p iyi, kasıntı değil rahat olunabilecek, fasıllı değil hafif müzikli. zincirleşmiş, marka yerler hep tırt çıkıyor.

@seçilmiş üye, hah işte aynen ben de o moddayım, üstelik de izmir de yaşıyorum. Bi yeri belliyorum, bir sonraki seyahatte misafirlerimi götürüyorum, 2 ay sonra. Rakı, ocakbaşı, salaşlık bilmeyenlerle problem olmuyor ama ben içten içe mutsuz oluyorum. Şimdide daha hardcore takılıp Sütlüce trafına mı kaysam diye düşünmeye başladım :/ Sakatt, uykuluk + Rakı...

adana il sınırı
latife hanım meyhanesi
şehir meyhanesi

biri geçirince daha rahat uyuyorum :))

saat farketmez :))

2-3 arası yatıp 8'de kalkıyorum

sabah 8'de kalkıyorum, bu sebeple gece 2'den önce yatmıyorum pek. önceki işimdeyken 6'da kalkıyordum, gece yarısı civarında da yatıyordum.

illa birinin geçirmesine gerek yok ya iki gibi uyuyom ben, altı bucuk yedi gibi de allah belasını versin dünyanın da hımına koyayım alemlerin de allah babuş bizi bunun için mi yarattın diyerek uyanıyorum

Yatabiliyorum. 12 gibi yatıyorum genelde ama uyumam 1buçuğu falan buluyor. Sabah 9buçuk 10 gibi kalkıyorum.

Ekleme: Vay be millet ne erken kalkıyormuş.

23.00-00.00 arası yatıp sabah 5.30da kalkıyorum. hem soğuk hem de karanlık oluyor. o kadar özeniyorum ki 7de 8de kalkanlara.

2-3 arası yatış 8 kalk.

hepimiz zombiymişiz amk. erken yatan hiç yok

Lan soruyu sorduğun saat 23:30 zaten, erken yatanlar şu anda yatmış değiller midir normal olarak?

Az sonra yatıyorum, 6'da kalkacağım, 6:15'te çıkacağım. Normalde bir saat önce falan yatıyorum.

@buff

al bak adam yatmamıs. normalde yatıomus

12-6:30

bir hafta sabah 5 de kalkıyorum akşam 11 de yatıyorum
diğer hafta gece 1 de yatıyorum 10 da kalkıyorum

1'de yatış, 8 gibi kalkış.

2 yi bile buluyo yatmam, mesai 8 de başlıyo, 8'e 5 kala falan kalkıyorum, kovalayacaklar bigün

3'den önce uyuyamıyorum. hatta hasbelkader erken geçmişsem yatağa oha ne güzel erkenden uyuyacam deyip heyecan yapıyorum bildiğin. yarım saat yatakta dönüp kalkıyorum yine. 8'e doğru da kalıyorum.

2den erken yatamıyorum 10 da kalkıyorum

12 gibi yatıp 6'da kalkıyorum. Sabah koşu varsa 5'te.

12-1 yat, 6:45 kalk.

Mesai 8 de başlıyor.

23:00 - 00:00 arası yatıyorum, 07:00da kalkıyorum.

wtf??

22:30-23:30 yatışım
07:45 uyanışım

24:00 yatış, 08:30 kalkış

12' de yatıyorum, 5 dakika sonra uyuyorum. 7:15 gibi kalkıyorum.

12-2 arası yatış 6:45 kalkış.

Leipzig kücük bi yer ama simdi yeni yil icin standlar kurulmustur, eglenceli olabilir. Frankfurt daha büyük, Mein Tower cikilabilir, orada da yeni yil icin standlar kurulmustur Altstad ve Zeil üzerine. Frankfurt daha iyi gibi bence.

Frankfurt bok gibi bir yer afedersin. Fuar şehri, 4 senedir Ocak ayında gidiyorum gezilip görülecek bir şey yok bence. Başka yerlere bak derim.

kint+1. Frankfurt aşırı gereksiz bir yer. Leipzig'i bilmiyorum ama Frankfurt dışında nereye gitsen daha ilginç olur bence.

frankfurt büyük şehir, gökdelenler falan var işte. almanyanın menhetın'ı diyor almanlar. leipzig biraz daha küçük bir şehir. ikisinde de öyle gezilecek görülecek bir şey bulamazsınız. esasında almanyada berlin harici hiçbir şehirde aman aman gezilip görülecek bir şey yok. her şeyi ülkeye homojen dağıtmış adamlar. bizim gibi her şeyi tek bir şehre toplayıp diğerlerini öldürmemişler.

frankfurt'ta birşey yok..yakınlarda heidelberg filan var gezebilirsiniz
hoş leipzig'de de bişey yok ki :p o güzergahta Dresden'e, sächsischer schweiz'e moritzburg'a filan gidebilirsiniz
oyum leipzig'den yana

yol üstünde bir yer olsun dersen bir gün nürnberg, diğer gün bamberg. ordan da münihe devam edersin. frankfurt güzel ama 2 günün var ve yolda çok vakit kaybedersin. o yüzden yol üstü şehirlerde karar ver bence.

deutches museum kesinlikle gezilmeli bence.

müzeler harika evet, teknik müzesi var güzel.

bmw müzesi de çok güzeldi.

deutsche museum'a giderseniz saatlerine bakın ve planetaryuma gidin. mükemmel.

vay be. duygulandım. erasmus yapmıştım münih'te. bildiklerimi anlatayım.

deutsches museum harbiden sağlam bir müze. hem ucuz, hem devasa, hem interaktif hem de çok geniş kapsamlı. ama 2 gün varsa büyük bir kısmı buna ayrılmaz. çünkü bir günlük bir müze esasında. 2-3 saat yeterli.
ana meydan marienplatz. şimdi christmas zamanı bir de sıcak şaraplar filan vardır. bayağı renklidir oralar. hofbraeuhaus var oralarda. tam bavyera ortamında bir bira içmelik yer. esasen bira çok ucuz ama orada 10 euro filandı. ama canlı müziktir, insanlardır inanılmaz bir ortamı var.
olimpiyat parkı civarlarında takılabilirsiniz. ben orada kalmıştım. bmw museum, olympiadorf, olmpiaturm hep güzel yerler. bmw müzesi ücretsiz ayrıca.
club gibi mekanlar için kultfabrik taraflarıyla jack rabbit bayağı popüler.
yine şehrin merkezinde, tum civarında pinakothek'ler var, sanat müzeleri. oralar da gezilebilir tabii ki. metro ile(u6 idi sanırım) allianz arena'ya gidebilirsiniz. adını şimdi hatırlamadığım bir saray vardı bir de. orası bayağı güzel bir bahçeye ve botanik park'a sahip. istasyondan s-bahn ile birkaç durak sonraydı.
neuschwanstein var. münih'ten iki saat uzaklıkta ama harika bir kale. walt disney filan oradan ilham almış.
dachau var yakınlarda. s-bahn ile gidilebilir gene. yahudi toplama kamplarından birisi, ilgiliyseniz.
açık alan olsun takılayım ben boş boş derseniz englischer garten var. gerçi soğuktur şimdi ama şehrin ortasında öyle eşşek gibi bir park beklemiyor insan. güzeldir gezmesi.
güzergah olarak da yürüyerek önerebileceğim, bu pinakothek'lerden marienplatz'a olan yol. residence'lar, tarihi binalarla dolu. hem festival tadında weihnachtsmarkt da bulunur oralarda. yine marienplatz etrafında iki önemli kilise var. bir uğrayabilirsiniz. güzel hikayeleri var. bir tanesi ilk kilise galiba münih'teki.monk'lar yapmış. münchen adı da oradan geliyormuş.
gereksiz ama hoş bir ayrıntı olarak michael jackson'ın hep uğradığı sıradan bir otel var. michael jackson ölünce otel önüne heykelini dikmişler. etrafında resimleri güller mumlar filan var. hoş görünüyor yani.

aklıma gelenler bunlar. daha da bir şey gelirse edit'lerim. iyi gezmeler, benim için de gezin.

Dachau toplama kampini mutlaka gor. En son kapisi calinmisti, ziyarete acuk mi su an bilmiyorum ama ben cok etkilenmistim. Merkezden tren+otobus 1 saat surer maksimum.

workaholics geldi aklıma ilk.

(bkz: 3rd rock from the sun)

bir dönem tv8'de yayınlanmıştı o zaman keşfetmiştim.

john lightgow ve ergen Joseph Gordon-Levitt için bile izlenir.

(bkz: bms) çok sıradışı değil ama belli bir kesime hitap ediyor sadece.

blue mountain state

how not to live your life

(bkz: louie)

bunlar bir nebze biliniyorsa da:

(bkz: it's always sunny in philadelphia)
(bkz: the it crowd)

ingiliz komedilerine bak.

the world's end
filth
Shaun of the Dead

Newsradio,
Just shoot me,
Black books,
Come fly with me,
Mongrels

Come fly with me +47383

outnumbered

Arrested developmemt sahanedir.

arrested development
the thick of it
spaced
extras
archer
it's always sunny in philadelphia
curb your enthusiasm

louie de var ama louie'yi aşırı sevsem de komedi dizisi demek istemiyorum ona. kahkahalarla güldürmüyor çünkü o. değişik bir dizi. üzdüğü bile oluyor. çok severim ama salt komedi diyemem ona.

Filmler yazmışım :-D

ricky gervais dizileri diyorum o zaman.

how not to live your life, it crowd, black books, spaced izleyip çok sevdiklerim arasındaydı. workaholics'i sevememiştim maalesef. brooklyn 9-9'a başladım ve bayıldım, herkese tavsiye ederim :) Diğer önerdiklerinize de sırayla bakacağım, teşekkürler.

Titus, In case of emergency, knights of prosperity, grounded for life, just shoot me

Arrested Development

peep show
15 storeys high
skeç seviyorsan chris morris'in jam'i
garth marenghi's darkplace (it crowd'da oynamış iki kişi de var. kesin izlemelisin, zaten kısacık bir şey)

izlediklerim arasında en sıradışı olanlar bunlar.

better off ted diye bir dizi vardı, o da güzeldi.

Avira

Ücretsiz demişsin ama bitdefender'ın 2 yıllık lisansı 20tl falan gittigidiyorda. Al kafan rahat etsin, en sağlam program.

Windows kullanıyorsan Security Essentials

teşekkürler herkese

@kint ucuzmuş hacı gerçekten.
@himmet dayi windows kullanıyorum.

(bkz: beyin)

fırsat sitelerinde spor kulüplerinin indirimli ürünleri satılıyor bazen.
eğer sporla ilgili isen denk glebilirsin.

spor kulüpleriyle alakam yok maalesef.

pazardan al hocam. spor magazalarında bi eşofman altına 90-100tl en az fiyat çekiyorlar. hayatımda kulladığım tek taklit ürün eşofmandır. :)

sosyete pazarı istanbul'da nerelerde, ne zaman var ki? çalışıyorum ben haftaiçi.

pazar en iyisi. değilse sportive mağazası.

Ben memlekette asker malzemesi satan bir tanıdıktan alıyorum tam tarif ettiğini. O tarz yerlerde bulabilirsin.

sosyete pazarı olmasına gerek yok illa ki. semt pazarlarındaki tezgahlarda da oluyor güzel şeyler. ben hiç gitmedim gerçi. ihtiyacım olduğu zaman anneme söylüyorum o alıyor :)

pazar en iyisi ama her zaman bulunmuyor. aynı dertten defacto ve lcw sayesinde kurtuldum.

cumartesi-pazar günleri de pazar oluyor, semt yazsaydınız 3-5 tane söylerdim

ayrıca spor klubü derken nike-adidas vs'yi kastetmiş bence teritori, yoksa git de spor klubüne üye ol dediğini sanmıyorum

ortaköy (perşembe günü) sosyete pazarından aldığım son eşoman altı çok güzel ve kaliteli çıktı.

tezgah sahibinin adını bilmiyorum, fakat kürt'tü arkadaşlar. kendi atölyelerinde üretiyorlarmış.

bu kadar ipucu verebiliyorum.

40 liraya 2 adet alabilirsin sanırım.

bir de dün istiklal caddesindeki çetinkaya da da güzel aşofman altları vardı.
slazenger, nike falandı.
indirimdeydiler. 30-40 tl arasıydı onlar da.

Decathlon geldi aklıma ama...

her şey iyi, güzel de. neden Hollanda ile kendini sınırladığını anlayamadım. Madem deniz taşımacılığı cazip, aynı yollarla italya, fransa, portekiz, hatta neredeyse tüm kıta avrupasına hizmet üretebilirsin. buradan yola çıkarak daha merkezi bir ülke tercih etmek daha mantıklı gibi geldi bana, fransa'nın güneyi veya italya'nın kuzeyi gibi. ama stratejik açıdan Hollanda'nın benim bilmediğim bir veya birçok özelliği olabilir tabii; yalnızca akıl yürüttüm.

Perdeler kendi üretiminiz mi, yoksa Türk markalarını mı pazarlıyorsunuz ?

Kendi üretiminizse fuarlara gidin.14/17 Ocak'ta Frankfurt'ta Heimtextile fuarı var. Avrupa, Asya bütün büyük üreticiler, showroomlar, dükkanlar vs orada. Eğer gitme şansın varsa al biletini git, ziyaretçi olarak git, hem gezmiş görmüş olursun. Orada iharactçı birlikleri de oluyor, onlarla görüşürsün yönlendirirler zaten. Bu arada İstanbul CNR'da da şu an devem eden bir ev tekstil fuarı var ilgini çekerse.

Dünyanın her yeri bu iş için uygundur, neticede sen sadece mal satacaksın, fabrika açıp üretim yapmayacaksın.

Açıkçası Romanya, Polonya ve Hollanda dışında diğer Avrupa devletlerinden hiç müşterimiz yok. Ayrıca Hollanda Yatırım Ajansı da yatırım konusunda danışmanlık yapabilir ve bölgede yaşayan Türklerin adaptasyon sürecimi kolaylaştıracağını düşünüyorum.

Hollandanın şöyle bir durumu vardır.

Hollandalılar sandığın kadar fazla perde almazlar. hollandadan dünyanın değişik yerlerine özellikle afrikaya inanılmaz bir ihracat vardır.

yani aracı ülke kullanmış olursun bir nevi. sen bilirsin. türkiyeden de direkt olarak ihracat yapabilirsin. tabi yaşam koşullarını değiştirmek istiyorsan git hiç bekleme.

yatırım ajansları hep kendi ülkelerini överler bunu unutma. akıllandı tüm dünya çin'e kayan imalatı ülkelerine geri çekmek istiyorlar. bir ofis tutarım orada. türkiyeden alır afrikaya satarım diyorsan o ayrı konu tabi.

@kint Biz tedarikçi firmayız. Devam eden fuar Laleli'den ziyade Bursa'ya hitap ediyor. Biz genellikle EvTeks'in Mayıs fuarına katılıyoruz. Almanya'daki fuar bilgilendirmesi için teşekkürler işime yarayacağını düşünüyorum.