incir reçeli. fena.

Eğer sinemada izlemek istiyorsanız 'Zenne/Dancer', senenin en iyilerinden..

bir zamanlar anadolu'da.

yılmaz güney / umut, eski bir film ama film tarihi hakkında belirtmemişsin hoşuna gider umarım

Yakın dönemde çok fazla güzel film yok maalesef :( Ama Nar var iyilerden. Can, Geriye Kalan, Gelecek Uzun Sürer ve Mar'ı önerebilirim izlediğim ama hepsi vizyona girmedi.

hayat var

incir reçeli ve çınar ağacı oldukça güzeldi

kendini bu ara türk filmlerine adamış biri olarak;
bir zamanlar anadolu'da harika zaten, ondan başka zeki demirkubuz filmleri (filmleri diyorum çünkü tek film izlemek sıkıyor, sonra sonra alıyorsun tadını), incir reçeli, 3 maymun, bal-süt-yumurta üçlemesi.

duygu yükü incir reçelinde yüklü baya. o sana yeter. isyaaaannnn.

niye kimse vavien demiyoo

bütün ferzan özpetek filmleri iyidir,duygusu boldur

kıskançlık durumları, tepki gösterme, güç gösterisi falan olabilir.

psikolojikdir :) bizimki de eve misafir gelince, banyoya yaklaşanlara saldırıyor. fakat diğer yerlerde kucaklarına çıkıp uyumaktan çekinmiyor.

bir de, sizin durum için, kedinin kumunu, kabını ve mutfak lavabosunu iyice temizleyin. lavaboda kendi kokusu kalırsa, orayı kullanamaya devam edermiş. kumunu ya da kabını yeteri kadar temiz bulamadıysa da, kendisine kullanacak yeni mekan bakarmış.

dişi kediler acayip inat hayvanlardır benim var ordan biliyorum. yani büyük ihtimalle ilginizi eksik ettiğiniz için yapmıştır.

ilk soracağınız soru suç mahallinin (yani mutfak lavabosunun) en çok kim tarafından kullanıldığı. eğer siz kullanıyorsanız ve oğlanı ihmal ettiyseniz oğlunuz sizi misafirlerden kıskanıyor. eğer sevgilinin annesi kullanıyorsa kız sevgiliyi annesinden kıskanıyor demektir. ya da misafirlerden biri (büyük ihtimalle sevgilinin annesi) kedilerden herhangi birine eşek şakası yaptıysa (örneğin rahmetli dedemin kediye sigara içirmesi, hayvanın 10 dakika öksüre ökrüre böğürmesi, ardından da dedemin yatağını üç gün tuvalet olarak kullanması) lavabo bir intikam aracı olrakta kullanılıyor olabilir. bir kaç gün sonra durum normale dönecektir.

herhangi bir rahatsızlıklarını belirtmek için de kumun dışına dışkılayabiliyorlar.. Dışkılarında herhangi bir anormallik yoksa muhtemelen kıskançlıktan yapmış olabilir.

şu sıralar doğal olarak lavaboyu en çok sevgilinin annesi kullanıyor. dediğim gibi fiziksel herhangi bir değişiklik yok. olumlu ya da olumsuz. bence de kesin psikolojik ama kafayı yiycem sebebini bulmak için. bulsam çözücem de zaten. derdim o oldu.

kumları odanın ilerisinde mi? misafiri yadırgamışlar işte gittiklerinde düzelirler bence.

kum kabı her zamanki sote yerinde duruyor ve tertemiz pür-i pak, en sevdikleri kumla dolu.

ve sevgilinin annesi "amanın!" dedi. fazla bir tepki olmadı neyse ki :)

sağlıkları yerindeyse tek sebep kıskançlık. ev halkı alıştıkları hale gelinceye ya da sizinkiler sevgilinin ailesine alışıncaya kadar sürer bu durum. kolay gelsin

A scantly kind of life practicer.

practitioner da olur. frugal life practitioner olmalı o. hatta frugal living, bu şekilde aratırsan çıkacaktır.

chocolate mousse =)

daha önce yaptıklarınızı bilmiyoruz ki. şimdi önerdiğimiz şeye "ama onu yapmıştım" diye çıkışmayın.

benim önerim cheesecake veya çikolatalı sufle.

www.nefisyemektarifleri.com şu değişik biraz

irmik helvası?

@kibritsuyu kabak tatlısı, kıbrıs tatlısı, tiramisu, yaş pasta ve bilumum kek çeşitlerini denedim

tiramisu

tane yumurta akını karbeyaz olana kadar çırp.sora içine benmari eritilmiş bitter çikolatayı dök (2 kare paket)sora yumurtaların sarılarını karıştır içine.p.s:çikolata ve yumurta sarılarını karıştırırken tahta kaşık kullanmalısın.akları tabikiii mixer le=)) sora at dolaba =)) al sana chocolate mousse

ayva tatlısı

karyağdı hatun tatlısı. Yapımı basit, güzel.

www.nefisyemektarifleri.com

içiboş tatlısı

irmik tatlısı

ben fırın sütlaç yapıcam bak sende yapabilirsin.

umarım dün akşam güzel bir tatlı yemişsinizdir, bu akşamlık da benden olsun:

3-4 elmayı rendeleyin, üzerine 1 paket bisküviyle istediğiniz kadar cevizi ufalayıp iyice karıştırın, bu lapayla ceviz büyüklüğünde toplar yapın, servis tabağına alıp üzerfine çikolatalı puding dökün, afiyet olsun

o da bir şey mi? ben her gün duş almazsam kokuyorum. hatta bazen günde iki kere girmem gerekiyor.

ben de aynı durumdayım. her gün sabah duş almazsam kokuyorum.

kışın 1 dolu 1 boş yeter bence.

valla ben 1 hafta yapmiyim kokmam. ama yediğim şeylerin de çok alakası var. baharatı salçayı fastfoodu fazla kaçırırsam 3 günde bende de başlıo inceden koltuk altı kokusu. ama normal yersem sıkıntı yok. bir de benim ayağım hiç kokmaz lan maç da yapsam koşşam da. çok acayibim farkındayım.

cocukken bir pazarlari yikanirdik, o kadar oyuna kosturmacaya ragmen kokmazdik.
simdi 2 gunde 1 dus almam gerekiyor.

ben kokmuyorum.genelde 2 günde 1 duş alırım.lakin kokmam yani bir hafta duş almasam bile kokmam. gerçi hiç 1 hafta duş almadığım olmadı.

-cbe gibi düşündüm bende hep, psikolojik midir nedir, çocukken haftad bir kazan yakılır banyo olurduk, şimdi duş almadığım 2. gün kendimi dünyanın en pis insanı gibi hissediyorum. haftada bir duş alıp temiz hissetmeyi dilerdim.

@snowflake, böyle söyleyenleri duyuyorum hep ama mesela ben hiç kokan bir insana denk gelmedim? daha doğrusu bir kere denk geldim ama o ekstrem bir durumdu (evsiz), onun dışında hiç günlük hayatımda "aa herif kokuyor" dediğim bir durum olmadı. herkes mi her gün duş alıyor :/ ?

üzerinde senden başka kaç milyor canlı var, koku çıkaran onlar genelde. bi de tabi bizim normal toksin atışımız, salgılarımız. genelde ne kadar sık yıkanılırsa o sıklıkta kirleniliyo, bi de yeni tip şampuanlar filan bütün florayı beter ettiği için kalanlar daha da kudretli çalışıyor, yağlanma oluyor vs vs. bir de yediklerimiz çok etkili.

anarsi yureklerde, cogu insana oluyor. snowflake tam uzerine basmis. 3-4 gun yikanmayan cogu insan kokar. kendi farketmesine yetmese bile baskalarini rahatsiz edecek kadar.

ben de şeyden nefret ediyorum aynen hava kirliliği ve ofiste sigara içenler yüzünden vs. allahım her gün yıkanmak zorunda mıyım eşşek yüküyle saçım var zaten... o koku siniyor yastığa kafamı koydum mu çekilmez bir hal alıyor, her gün yastık kılıfı değiştirip yıkanılmaz ki...

a ama sırttaki sivilceler için bol bol çarşaf değiştirmenizi, keseyi ve giysilerdeki naylon misina vs. etiketleri tamamen kesmenizi tavsiye ederim.

(bkz: bakteriler)

Bir hafta yıkanmıyorum ve kokmuyorum diyen arkadaşlarlardan Allah rızası için toplu taşıma araçlarına binmemelerini rica ediyorum.

lösev kabul ediyor. bir de çankayada olmasa da sanıyorum ki ankara üniv. in bi öğrencilere satış yeri var. orayı da araştırabilirsiniz.

lösev iyi bir seçenek tabii, ama alternatif olarak çankaya belediyesi de giysi/ev eşyası bağışı alıp ihtiyaç sahiplerine ulaştırıyor.

eğitim söz konusu ise siyasi görüşün önemi yoktur efendim, yeter ki öğrencilere gitsin, ve ayrım yapılmasın.

simetri ve elipslere dikkat, hele ki küçük sürahi gibi objenin ağzı

çok uzmanı olduğum bi konu değil ama resimlerini takip ettiğime göre 3. boyutu daha iyi vermelisin. bu da daha çok gölge yapmak anlamına gelmiyor aslında. sadece nesnelerin ağırlığı, maddesi filan daha belirgin olabilir. mesela püskürtücünün gövdesi gayet güzel ama kapağı 2 boyutlu kalmış, birbirine tam oturmamış. gugıla pencil drawing bottles yaz ve çıkanlara bi bak. kimi iyi kimi kötü, sen değerlendirmesini yap. mesela www.paintingsilove.com
bu tip örnekleri inceleyerek de geliştirebilirsin. mesela siyahlardan korkuyorum çekiniyorum yazmıştın
www.jdhillberry.com
bu mesela bu kadar koyu olmasına rağmen ne kadar ışıklı bir resim olmuş. yani biraz daha çabayla güzel şeyler çıkacak senden :)

eğitimsiz biri olarak yorumum: güzel olmuş bence. çekicin sapındaki desenler ve ters çay bardağı sevimli, limon ve en soldaki cam tüp iyileştirilebilir.

bitmiş bir iş, belli ki çalışmayı seviyorsun, devam:)
kompozisyon her zaman önemli,kağıda yerleştirirken sence de havada kalmamış mı?
bir de çekicin perspektifine dikkat et

tamda bitmiş sayılmaz, pürkürtücünün kafasına girmedim bile.çekicin önünde anahtar vardı onada zamanım yetmedı çizmedim bende:d evet kompozisyon havada kaldı.püskürtücüden başladım çizmeye dolayısyla onun ölçüsünü yanlış alınca diğerlerinede yansıdı :)

aklında olsun çizmeye başlarken önce nesnelerin yerini bul. yani tek birinden başlamak yerine önce sayfadaki genel oranlarını oluşturman lazım. resmi ve baktığın şeyi bütün olarak görüp sora parçaları çalışman gerek. izlediğim bir belgeselde normal insanla ressam gözü arasındaki fark buydu. biri detaylara bakıyor biri bütüne ve onu oluşturan parçaların birbiriyle ilişkisine odaklanıyor vs.sen de detaylara iyi odaklanmışın ama mesela püskürtmenin arkasına çizdiğin soda şişesi önde duruyor. bence bol bol deneme çizgisi yapmaktan da kaçınma temiz iş çıkıcak diye. perspektif çizgileri çek filan, ilk çizdiğini devam ettirmişsin, hiç düzeltme yok gibi sanki. dilediğin kadar cesur çalışabilirsin bence sonuçta deneme-yanılma dönemindesin, sınavda değilsin henüz, bol bol çizip en güzelini geliştir. amma yazdım be öf. :)

fındık ezmesi değil, gold marka "krem fıstık ezmesi" amerika'daki peanut butter'a karşılık geliyor. yani bulabileceğin en yakın şey o. Sarı bir kutu hatta.

Bak burada senin body'ciler de konuşuyor bunun hakkında: www.bodyforumtr.com

kipa da tansas da var

adamlar findik ezmesi bulamadiklari icin fistik ezmesi yiyorlar

turk olsalardi findik yiyeceklerdi

tek fark bu

evet findik cok pahali ABD'de. fistik ezmesinin kahvaltidaki yeri hakkinda soyle bir benzetme yapmak mumkun: bir Turk icin kahvaltida cay icmek ne demekse, ortalama bir ABD'li icin de peanut butter yemek neredeyse o demek. o kadar yaygin yani. ozellikle peanut butter araman gerekli degil yani. ille de tuketmen gerekiyosa, onun yerine fistik yersin olur biter. yani yer fistigi.

bizim burada şimdi şekerlendirilmişleri satılıyor bence onlardan alma. sen evde balla veya reçelle filan ye. hele balla çok müthiş olur.

polmak marka iki tane ürün var birisi daha çok fıstık kullanarak yapılmış (mavi paketli) (yüzde miktarı olarak çokluk tabi) bir de calve'nin ezmesi var ki (şekersiz ve şekerli olanı var yanlış hatırlamıyorsam) sanırım büyük marketlerde bulabilirsin. yine de basit bir araştırmayla protein ve yağ değerlerine bakabilirsin fındık ve fıstık ezmesi arasındaki farkı görmek istiyorsan. iyi çalışmalar dilerim (:

sarelle de çıkarmış bu arada. bi de migroslarda vardı farklı bir marka hatırlamıyorum şimdi. peanut butter dediğin bildiğin yer fıstığı ezmesi. protein ağırlıklı bir besin olduğu için spor yapanlar için ideal bir besin. balla falan tatlandırılınca ooff şahane olur. yalnız şu tespiti yapmadan edemiyeceğim; bulmak o kadar da kolay değil. Özellikle istanbul dışında. Askerliği konyada yaptım. o sıra çok aradım yok! Yok arkadaş bildiğin bulamadım büyük marketlerde bile. üç bilemedin 5 marka yapıyor fıstık ezmesini. çok yaygın bişey diil türkiyede.

dışarı değil de içine doğru baktıkça ne çıkıyo bi de onu incele. sonuçta 'içindeki' sıkıntı anlattıklarına bakılırsa pek 'dışarıdan' kaynaklanmıyor. cevapları dışarıda arama.
bir de tahminen kendini beğenmeme gibi bir durum var yani resim yapıyosun beğenmediğin, hayalindeki gibi olmadığı için kendini küçümseyip devam etmiyosun. halbuki neysek oyuz işte, elimizden çıkan da bu diyip sonuca değil de, resmi aktarırken aldığın keyfe, kafa rahatlamasına filan odaklansan, resmin nasıl olduğu, ne kadar para edeceği, sana ne kadar ün yapacağı pek umrunda olmaz. o çok ünlü ressamların, resimlerin çoğu sadece resim yapmak arzusundan kaynaklanmış, belki para, şöhret de arzulamışlardır ama çoğu ucundan bile yaklaşamamış. yani sonuçta mutluluk dışarıdan bakıldığında ne olduğunla pek ilgili değil, senin içerde nasıl hissettiğinle ilişkili :) diyelim ki ileride çok önemli iş adamı veya çok mesleki biri oldun, sen kendini rahat hissetmiyosan o başarını da küçümsersin, daha başka bişiler mi olaydım diyebilirsin vs. illa herkes bişi olacak, bir amaçla yaşayacak diye bi şart da yok bence. neysen onun iyisi olmaya çalışmak daha mantıklı. gibi geliyor bana ama hislerini de anlıyorum. genel bi varoluş sıkıntısı olduğunu düşünüyorum bunun, herkes bi noktada varoluşunu illa ki sorguluyor. burada günde 5 duyuru çıkıyor böyle.

@kediebesi böyle bir durum da yok esasında yaptıklarım röprodüksiyondu, fena da sayılmazdı ve biri hocanın atölyesinde duruyor biri odamda asılı, ama işte sonra devamını getirmek istemiyorum, ayran gönüllülük, şıpsevdilik vs

(bkz: dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu)
(bkz: dikkat eksikliği)

bu basliklari okudun mu?

on numara duyuru kardes. sanki beni anlatmissin. kronik depresyon var bende biraz ben ona yoruyorum.

sorun nedir bilmiyorum ama eğer enerjik olayım daha az uyuyayım ve daha çok seratonin salgılayayım diyorsan bir şekilde eğleneceğin bir sporu haftada üç gün yap. Eğlenemiyorsan dizi izlerken yürü, müzikle danset ne bileyim. Ama hırs yap bir ay düzenli sürdür mesela, bırakmak istemezsin zaten sonra.Spor yapmaya başlayınca direk beynin açılıyor, daha iyi-mutlu hissediyorsun vs vs.

bildiğim kadarıyla 35 yaşından sonra mamografi çekilmesi gerekiyor yılda 1 ya da 2. 35 yaşından önce ise düzenli olarak elle muayene gerekiyor. bilmiyorsanız nasıl yapılacagını düzenli doktor ziyareti gerekiyor -yılda 1-2.
eger ailenizde bu hastalığa yakalanmış kimseler varsa sizde de olabilme ihtimali oldukça yüksek.
en büyük etkeni stres, üzüntü diye biliyorum ben.
kontroller sonucunda bir kist bulunursa biopsi yapılıyor.
kistin huyuna göre tedavi ilaç ya da kemoterapi oluyor. daha değişik tedaviler de olacaktır mutlaka ama benim bildiğim bu kadar.

benim ailede var. risk grubundayım yani. düzenli olarak doktora gidip el muayenesi yaptırıyorum. 35den sonra mamografiye başlıycam.

www.uzmantv.com
www.uzmantv.com
www.uzmantv.com

en güzel tetkik elle ve ultrasonla oluyor. bence 30dan sonra senede, duruma göre iki senede bir takibi gerek, tabi kan tahlilleri de iyi oluyo. mamografi çok pis bişi, ciddi bi durumla ilgili şüphe yoksa bence çok da şart değil. ama belki emzirmeden sonra, ya da belli bi yaştan sonra gidilebilir. ultrasonla deneyimli bi doktor meme dokunuzun bu tip şeylere müsait olup olmadığını da inceliyor. aile geçmişi de varsa daha sıkı takip ediyolar tabi. erken teşhis tümörün büyümesi, memenin kurtarılması vs gibi konulardan çok başka dokulara sıçraması açısından da önemli.

Children of Men ilk akla geliyo zaten de black swan ya da district 9 da olbilir

bir zamanlar anadolu'da
üç maymun

the fall?

cidade de deus.

black swan, bir zamanlar anadolu'da, üç maymun, the fall, cidade de deus bu filmlerin hepsini seyrettim ne yazık ki. :)

selamlar. dediğini o kadar iyi anlıyorum ki. bende aynı şeyleri sormuştum. gelen cevaplardan pek tatmin olmamıştım açıkcası. hatta sorumun sonuna children of man'i de eklemiştim. böyle bi film istiyorum diye. tıpkı senin gibi görsel şölen istiyodum :)

naçizane iki-üç önerim olacak. 720p kalitesi ile izlersin sanırım,

Eastern promises
Inside Man
lord of war
Road

yada direkt vizyondaki
Girl with the dragon tatoo'a git.

the fall. denmiş ama bir kez daha THE FALL.

teşekkürler, Eastern promises ve Road'a bakacağım. Diğer ikisini de izledim. :) Evet yok mu artıran ? :)

girl with the dragon tattoo yu evde de izleyebilirsin :D ama bence görüntü yönetmeninin döktürdüğü bir mevzu yok orda.

lars von trier-melancholia

melancholia da izlendi. :) Çok mu bahtsızım acaba ya ?

the prestige

(bkz: the tree of life)

the fall

bu alanda herhangi bir rakibi yok.

Prestij'i izledim, the tree of life'ı duymuştum, tekrar bakayım bakalım.

ulysses' gaze - angelopulos :( (to vlemma tou odyssea)

el secreto de sus ojos, bin-jip, amores perros.

ayrica bunlarin hepsini izledin diye kendini bahtsiz olarak goruyorsan...

@entrapmen, bahtsız görme sebebim yani yeni bir film bulamayışımdandı. :) amores perros'u izledim senin yazdıkların arasından, diğerlerine de bakayım hemen.

(bkz: barry lyndon)

Butch cassidy and the sundance kid
Barry lyndon
Apocalypse now
Clockwork orange
The fall
The cell
300
The holy mountain
once upon a time in west
Once upon a time in America
Spring, summer, fall, winter and spring
2046
eternal sunshine of a spotless mind
The dark night
Russian ark
Lawrance of Arabia
Sin city
In the mood for love
Avatar

Karışık sırayla yazdım, bir sıralama yok aralarında. Ama bu listedeki her filmi izlemelisin.

Bir de iwdrm.tumblr.com sitesine girmelisin. Burayı cok seveceksin ve buradan cok film bulacaksın ;)

the fountain da izlemişindir

mullholland drive şiddetle tavsiye edilir.

google fotolarda aratinca tatoo cu resimlerine web icerigi olarak tiklarsan cok iyi sonuclar alirsin gibime geldi.

özel bi adı yok. sadece bir dövme tasarımı. son zamanlarda popüler olmaya başladı.

ingilizce şu şekillerde aratınca çıkıyor:

feather turning into birds
feather breaking into birds

yok yok kuş ve yaprakla ilgili bu stili aramıyorum. uzun zaman önce duyuruda bir cevapta bu dövme stilinin ismi verilmişti. o ismi aratınca bu tarz dövmeler görmüştüm. dövmelerden aklımda bir tek kuş ve yaprak kalmış ben de yaprak aratarak buldum bu stili zaten. size göstermek için. ama var bi ismi bu stilin hatta bi adam yapıyor bunu hep

yok hacı ya banksy yi de stencil stilini de biliyorum değil :(

morph tattoo deniyur. escher stylaa. o zaman da yazdımdı, yine yazıyorum.

sözlükten dövme ustası birine de sordum. bunun literatüde özel bir ismi yok. belli başlı dövme stilleri var zaten.

kediebesi'nin dediği "morph tattoo" mantıken uyuyor ama dövme camiasında böyle bir terim yok. neolojizm bir terim. google images'te morph tattoo aratınca verdiğin resimdeki mantıkta dövmeler çıkabiliyor. tetrise dönüşen binalar gördüm mesela. ama daha çok karmaşık ve renkli tasarımlar da çıkıyor.

escher abimiz de ilüzyonist bir yaklaşımla imkansız oluşumları çiziyor. evet onun mantığına da uyuyor gibi. ortaya karışık yani :)

bir de bunun benzeri, tüy yerine hindiba çiçeği var, şunun gibi:
2.bp.blogspot.com

ben ocaklara incir ağacı dikiyorum.

tema'ya bağış yap, onlar diksin?

okul bahçelerine dikebilirsin.

tohum bombası yap her yere at. çıkan sağlar bizimdir. illa fidan dikmek istiyosan yüzmilyorlarca ağaçlandırma sahası var, gönüllü toplaşmalar, hatıra ormanları vs oralara yönel. dikmek iş değil, büyütmesi mesele. yoksa al fidanları sağa sola dik hepsi solsun ölsün, o da olmaz. uygun ağacı, uygun yere, uygun iklime, uygun zamanda, güneş, su vs vs gibi detayları düşünmek lazım. gerçi şimdi ağaç dikim zamanı, o kısmı tutmuş en azından :) bence ağaç dikmesini bilen kişi her uygun boşluğa dikebilir, dikmelidir.
mesela ege birlik alınan her kavanoz zeytin için bi ağaç dikecekmiş, isteyenler etkinliğe katılıp kendi fidanını da dikebiliyor.
bi de olmadık yere olmadık çam dikmek yerine o bölgeye özel türleri araştırmak, çoğaltmak filan faydalı olabilir.

temaya verme

orman bakanlığını araman lazım veya belediyeyi. yeri onlar gösteriyor.

like tuşuna bastığında favorilerine kaydediyor sonra dönüp bakabiliyorsun.

Like ettiklerini profilinden görebiliyorsun.

profilde sağ kısımda see more gibisinden bi şekil var, stats altında, orada tüm sıtambıllar çıkıyor, like demesen de.

çinko hapları işe yarıyordu sanırım.

mümkün olduğunca direnin boyama konusunda. zira özellikle beyaz saç söz konusuysa saç boyamanın ömür boyu süreceğini, kökten gelen beyaz sorunu ile sürekli cebelleşeceğinizi unutmayın. çok nalet birşey, 7 senedir falan boyuyorum kına ile nefret geldi.

cebelleşmiyorum. bana hiç batmıyor beyaz saçlarım. hatta hoşuma bile gidiyor.
benim meselem beyaz saçlarımla değil, kepeğimle.

yorma kendini. kendini olduğun gibi kabul et...

haline şükret milletin o yaşta saçlar dökülüyor:) beyaz saçta hiç bir sıkıntı yok. sakın boyatma hiç gerek yok.

ben beyazlamış ancak sonradan yine renk kazanmış saç telleri buluyorum kafamda. yani herhalde bir dönem kötü beslenmişim, mutsuz olmuşum da sonra iyileşince saç da kendi renginde çıkmaya başlamış tekrar. hatta yoga ile bile saçındaki beyazları azaltanı okudum. yani bu tip deri, saç gibi hikayelerde direkt saçla uğraşmak yerine genel sağlığı toparlayınca da renk dönüşümü olabiliyo.

ya sende üstekiler tarafından kullanılıyorsan

değil. gerzek adamla takılınca bir yerden sonra kendinin de ona benzediğini görüyorsun. zeki adam zekice sohbet eder, zekice tavsiyelerde bulunur, seni yüceltir. asıl faydayı o sağlar sana. çevrendeki gerizekalıların seni daha iyi gösterdiği saçma bence.

şu mantıktan yola çıkalım ; benim gerizekalılarla işim yok , örnek ben adidas ayakkabı giyiyorum büyük birşey mi yapıyorum hayır normal birşey ama etrafımdakiler 4 çizgi aadibassi giyiniyor ne oluyor benim normal adidas prens oluyor. bu mantıkta diyorum ben.

bazı gerizekalılar olmasaydı diğer gerizekalılar kendini süper biri sanmazdı.

alakası yok. eğer bu şekilde bir insan zeki sıfatı kazanıyorsa o kişinin zeki sıfatı yalandan başka bir şey değildir. bir başka gerizekalılığa eşdeğerdir.

hocam çok zekisin gerçekten.
dahi anlamındaki de ayrı yazılır
ayrıca bağlaç anlamındaki ki de ayrı yazılır.

bak senin gibi zekası az olan birini buldum ve kendimi zeki süper biri gibi gördüm. ohh mis ;)

sırf zekadan değil ama bence de bir görelilik var.

sabah ve akşam iki farklı ortamda bulunuyorum. sabahleyin ombudsman gibi dolaşırken akşam vakti çömez oluyorum.

ek olarak bir insan için ezik sıfatı kullanmak pek zekice bir yaklaşım değil.

tam tersi maykıl, gerçi arkadaşlar da belirtmiş, mecburi olarak bu gerizekalı zümreyle yaşamak zorunda bırakılıyorsan, bi yerden sonra haline, allaha, kitaba isyan edicek duruma geliyorsun, geldim.

hele ki zekasından ötürü katlanman gereken birçok sıkıntıdan sonra tutup da sana hala saygı göstermiyor ise kendini harap ediyorsun, ettim.

hele ki karşındakinin sıfatı insan olduğundan ötürü, yasal çerçeveler içinde bazı hakları sana eşitse ve yasalar onu koruyorsa sen çıkış yolları ararken, bocalarken, yapıcağın işten de oluyorsun, oldum.

işbu gerizekalı bitirme tezinde mecburi yoldaşım olup, korkulanın aksine hala nefes almaktadır.

bu yüzden zaten insanın kalitesini çevresi belirler diyorlar.

yine de eklemek gerekirse, ben bu gerizekalıyla yanyana olduğum süreç içinde zekamın ona karşı olan üstünlüğü ne avantaj sağladı, ne de egomu tatmin etti. aksine bir gerizekalı insanı zaptetmekte sosyal becerilerimin ne kadar eksik olduğunu öğrendim. dolayısıyla sosyal zekamın pek ilerde olmadığını anladıdm falan filan..

edit:imla.

senin dediğine göre: zekilik derecen rant sağladığın zamanla doğru orantılı mı? tabiki de hiç alakası yok. sadece gerizekalı insanların arasında zeki olanların göze daha kolay çarpmasıyla alakalı.

muhtemelen çevrendekilerin hepsi senin gibi düşünüyor daha kötüsü sen de onların çevresindesin

bence eziklerin kralı olmaktansa zekilerin eziği olmak daha verimli. entropi mi diyolardı ona ne öyle bişiler.

a vitamini eksikliği, gece körlüğü yapıyor, öyle şeyler geldi aklıma ama?

bunu ben de tecrube ettim, loş ışıkta bi gözün önüne tül çekilmiş gibi daha az görüyor. sonra baktım biri de burda aynı şeyi sormuştu, başka biri de bu yuzden doktora gittiğini ve normal oldugunu söylemişti. bi göz diğerinden az görürmüş-ısıga duyarlılık anlamında.

tv veya bilgisayara ya da kitap gibi belli bir noktaya uzun süre bakıp sora etrafa bakınca olabiliyor.

Aynı problem şu an tekrar var. Karanlığa bakarken sol gözde. Sağ gözde problem yok ve aydınlıkta hiçbir sorun olmuyor.

japonyada oluyo güzelinden, ohanabi diyolar
bi de işte tabi yılbaşı gösterileri

yanılmıyorsam burj el arab'ın açılışında yapmışlardı bi hayvanlık.

+ mardan palace bu açılışta da çılgın bir para dökülmüştü havai fişeklere tr.wikipedia.org

En büyük değil ama Fenerbahçe'nin statta yapılan 100. yıl kutlamaları oldukça başarılıydı.

avustralya yeni yıl ile ilgili olabilir bu gösteri.

en.wikipedia.org

ayrica ben en büyük gösteri atlantis the palm in acilisi diye biliyorum

the great buck howard
www.youtube.com

Tecavüz işleminde pipinin kukuya girmesini şart olarak algılarsak;
erkeğin herhangi bir bıçak, tabanca vs.. gibi bir şey ile kadını tehdit etmediğini, silahsız olduğunu varsayarsak;
bence evet, kadın istemezse erkek penisini kadının vajinasına sokamaz, imkansızdır bu (aslında sokması şart değil. buna yeltenmesi de tecavüz ama öyle olduğunu varsayıyoruz)

Hiç mi sevişmediniz amk? O bacakları birbirinden ayırmak ne kadar zor. Kaldı ki onları ayıracaksın, sonra bir de kadın debelenirken içine girmeye çalışacaksın. İmkansız.

dövüp bayıltmak diye bi kavram var
kaldı ki bu neyi meşrulaştıracak yani?

Ya kadına hiçbir zarar verilmediğini, öldürmekle, yaralamakla tehdit edilmediğini falan düşünüyoruz işte bunu derken. Yoksa illa sonuna kadar gitmek değil, buna yeltenmek de tecavüzdür bana göre. Ahmet Çakar muhtemelen benim dediğim gibi düşünerek böyle bir şey söyledi.

çok saçma bir tez. tecavüz halihazırda zor kullanarak yapılan, taraflardan edilgen olanın rızası bulunmayan bir eylem. kadın istiyorsa ilişkiyi, buna tecavüz denmez. yok kadın istemiyorsa, erkek ya sözünü dinleyecektir kadının tecavüz etmeyecektir. yahut tehdit, korkutma, zorlama, bayıltma yolu ile bir şekilde tecavüz edecektir. aynı şekilde ahmet çakar da istemeden kimse ona tecavüz edemez aslında ...

İyi. Sevgilinizle deneyin bakalım oluyor mu olmuyor mu?

tnt neden demogoji yapmak yerine neden olmayacağını söylemiyorsun

bir şey yaptığım yok. bahsettiğim şartlar altında tecavüzün gerçekleştirilemeyeceğini düşünüyorum. katılın ya da katılmayın. size kalmış artık.

gayet gerçekleştirilebilir.

(bkz: lucid dreaming)

ben rüyada olduğumu anlayınca tam tersine uyanmamak için kasıyorum. bu şekilde uyanıp kaldığım yerden rüyaya devam etmişliğim bile var. bir de her rüyamda mutlaka uçarım. rüyada olduğumu anlayınca yüksek bi yerdeysem direk atlayıp uçmaya başlıyorum. tadını çıkarmaya bak yani..

o olay bende de oluyor-babam da olduğunu söylerdi-.25 yaşıma kadar hiç olmadı ama huzursuz uyuduğum zamanlar uyku hafifleyince olmaya başladı.özellikle kabuslarda anlıyorum bunu.güzel rüyalarda pek anlamıyorum.çoraplarını yataktan uzağa bırak.iyi geceler.

aynısını annem de yapabiliyor (kötü rüya görünce kendini uyandırma olayı). ama ben şimdiye kadar hiç rüyada olduğumu anlayamadım.

bende de var. yalnız değilsin.

rüyada olduğunu farkedince neden kendini uyandırmaya çalışıyorsun ki?
ne güzel işte! gerçek olmadağını biliyorsun. o vakit tadını çıkarsana? similasyon hesabı.

bunu uyanıkken, gerçek hayatta da yapınca işte eriyosun hehe
evet oluyo öyle anaam bak rüya la bu diyosun uyanıyosun veya devam ediyosun.

çünkü ilerde çürük yapabilir yanındaki dişlerde.dişlerinizi bozabilir.orda durmasının bir faydası yok. ama çekilirse ilerki zamanlarda oluşabilecek durumlar önlenmiş olur. -muş. 4 tane yirmilik dişini bir hiç uğruna çektiren kişi.

O dişler arkada olduğu için ve de fırça yüzü nadiren görebildiği için çabuk çürüyor evet.Alttaki 2 tane olan 20liği çektirmiş bulunuyorum.O dişler sadece yemek yerken kolaylık sağlıyor ve illa ki çürüyor.Dişçin haklı çektir.

bir tanede gömülü kök çekicekler ikisinin ağrı durumu nasıl çekim sonrası dikiş atılıyormuş 3-4 tane sonra dikişi alıyorlarmış? çok ağrı sızı rahatsızlık yaptımı sizde?

ben birer hafta aralıklarla çektirdim. gömülü olan çok zor oldu. gitmeden antibiyotik kullanmaya başladım ama çekildiği gün sürekli ağrım oldu. 1 hafta doğru düzgün bir şey yiyemiyor dişini fırçalayamıyorsun. patates püresi, çorba vs. kısacası kolay bir şey değil. ama ilerde sıkıntı yaratmasındansa şimdiden hallet.

dişin şekline bağlı gömülülerde, benim yamuk ve gömük dişim vardı dün gittim çektirdim, 6-7 dikiş attı sanırım.dün biraz buz tuttum, arkasından da ağrı kesici içtim. şuan bir ağrım yok ağzımdaki kan tadı harici, arada kanama yapıyor çünkü.
şuraya edit: 2-3 gün önceden antibiyotik kullanmaya başladım.
gömülün düzgünse yani çıkması gereken şekilde duruyorsa o zaman 3-4 dikiş atıyolar ama yine zor değil o da.

iğne yaptıkları için hiç bir şey hissetmiyorsun, hissettiğin yerde bir iki mıkırdanırsan tekrar iğne yapar doktorun zaten. dikişleri 1 hafta sonra alıyorlar.

kısacası korkmana gerek yok, koltuğa oturduğunda ve çekmeye çalışırken biraz tedirgin olursun o da normal yani.

geçmiş olsun :)

Kişiye göre değişir tabii bende dikiş olayı olmadı ve evet aralıklı çektirdim sanırım 1 hafta arayla oldu çekimler.Kanıyor tabii bayaa,normal yani.İğne de işin içinde olunca pek rahatsızlık vermiyor.Ağrı yapıyor 1 gün o da var ama abartmaya gerek yok.

Yaz zamanlarıydı.. en çok o dişleri aradığım zaman karpuz yediğim zaman oldu.O çekirdekler dişlerin yerine kaçınca kötü oluyor.Dişçinin hareketleri beni biraz korkutmuştu köklü olduğu için zaman almıştı biraz.

Sorun yok ama yani şimdi,önyargılı olma bence içini ferah tut,ağrısız sızısız geçmesi dileğiyle

çekilir. benimkilerde de hiç bi sorun yoktu ancak çene kemiği çok ufak olduğu için dişler sıkışmış ve anca çektirdikten sonra aslında ne çok sıkıntı yarattıklarını fark ettim. onun önündeki dişlerim en geriye dayandı, üstüste binme pek olmadığı halde üst çenem acaip rahatladı, kafam açıldı resmen. tavsiye ediyorum.
korkacak da bişi yok az acıycak iki üç güne geçecek. geçmiş olsun. rahatlığına değer diyorum.
ekleme: benim bi tanesi çok rahat çıktı ama diğerinin ucu kırıldı içeride kaldı biraz çaba sonunda o da çıktı, dikiş atılmadı, geride kalan boşluklar bir süre kıllandırdı. hatta en korktuğum şey oldu birinin içine bi parça fındık kaçtı bi sefer :) ama bişi olmuyo hiç... yeni kullandıkları anesteziler çok iyi, hiç bişi hissetmiyosun.

kendimizi kandırmayalım,fotoğraftada kötü gözüküyor.

kurutemızleme yapanların bir çoğu boyamada yapıyor.

aktarlardaki eski tip kağıt paketteki boyalar değil de böyle boncukçu, elişi, boya malzemesi satan yerlerde daha kudretli kumaş boyaları var. makinada vs yıkamaya da uygun. veya en kötü bi kovada boyarsın sıcak suyla, biraz da sirke atarsın filan sabitlenir.
bunun dışında kot tamir eden, paça kısaltan vs terziler var onlar da yapar bu işi.

boyar boyar da aynı renge boyar. boyamadan önce çamaşır suyuyla rengini ağart belki daha iyi boyanır. o viktorya marka boyalarla kaç pantolon boyadım. onların sabitleyicisinden de almayı unutma

iki eylül caddesindeki dry center'da boyama yapıyorlar.

ben de aramıstım zamanında bayagı sonra bıgun ansızın buldum :) bilgi üniversitesi santral kampüsünde" 12 ye 2" diye bir yer var orda satılıyor.

(bkz: macrocenter)

carrefour'ların ithal reyonunda da vardı yanlış hatırlamıyorsam.

ben de sanki kipada gördüm.

istiklal caddesinin başında (tünel tarafındaki), ilke kunduranın karşısında gratise (yazım yanlışı olabilir) adlı markette bulunuyor.

hem de nasıl... bazıları vücuttan önce yüze kilo alıyo yine yüzden veriyo hatta.

kilo verdiğinde yüzünde ona göre şekil alacak elbette. ama öyle biraz fazlalığını vermekle büyük değişim olmaz.

gıdı gidebilir tabi ama bu durum cok ta düz mantıkla cevaplanmamalı. yani 46 kilo arkadasımın yüzü gayet dolgun kilo verdi ama yüzünden gitmiyor. kilo aldıgında bazı bölgeler daha fazla alırken bazıları almamakta dıretır ya genel bi dagılım olmaz yani kilo verildiğinde de aynı durumla karsılasılabılır. eger böyle bi durumun yoksa yüzün de küçülür. varsa eger daha bi kasman gerekecektir.

küçülmez diye bi şey yok. küçülür ama kaç kilo verince küçülecek? işte o kişiden kişiye, külodan küloya, yüzden yüze değişir.

külo değil şuna kilo deyin de anlaşalım. neyse küçülme durumu kişiden kişiye değişir yani kilo aldın madem verdiğinde de gider mantıgı yanlış bundan bahsedıoyorum, evet haklıyım.

bu yapinizla alakali biraz,gidi gider illaki ama ne kadar gider bilinmez.bazen orantili olarak kücülür ama kalir yinede,bazen tamamen gider.

ben yapi itibari ile yüz olarak oldugumdan her zaman daha kilolu gösteririm.kimisi de tam tersi,kiloludur ama yüz olarak zayif gösterir.

kaşık kadar kalıyo valla. gerçi yapıya göre de değişir tabi.

külo(t) diyesi var arkadaşın...

zayıflayınca illaki yüzünüzde küçülür. ve hatta çukur bile olabilir. biçok değişkene bağlı tabi

inanamayacağın kadar çok küçülüyor. yanakların inmiş balon gibi olacak özellikle.

1) hemen ardından değil de bi yarım saat sonra çıkarsanız daha iyi çünkü hayvanın yemeği sindirme süresini hesaba katmamış oluyorsunuz.

2) enerjisini tüketmeniz lazım başka çaresi yok bu işin. daha 9 aylık olduğu için biraz hareketlidir ama birkaç yıla durulması lazım. ama tüketiceksiniz o enerjiyi yani başka çaresi yok. zamanınız yoksa koşu bandına çıkarıp da koşturabilirsiniz hayvanı. çıkarın koşu bandına koşarken bir yandan da yemek verin. sonra kendi çıkmak isteyecek zaten yemekle bağdaştıracağı için.

3) bunlar eğitim işi. bir eğitmene götürseniz 1-2 seansta öğrenebilirsiniz rahatça bence. tek verebileceğim tavsiye tam bir köpeğe havlayacağını anladığınız an hayır komutuyla hayvana dokunmanız. vurur gibi değil sadece sertçe dokunun. yürütme meselesini de basitçe şöyle anlatayım. basit bir tasma ile bağlayın. çekiştirin ve gevşetin. hayvan yönünü kaybettiği zaman tekrar tasmayı gerin doğru yönü bulunca gevşetin.

bir de site vermeyin demişsiniz ama hayranıyım o yüzden : www.cesarsway.com

1)tuvalet eğitimi olmasa tuvaletini yaptığı yeri köpeğe koklatırsanız bi daha oraya yapmaz diyecem ama tuvalet eğitimi var diyorsunuz. o zaman hayvan prostat olmuş olabilir.

2)enerjisini boşaltması lazım. dışarı çıkış saatlerini değiştirerek bunu kontrol altına alabilirsiniz.

3)haline şükret.. golden seni çekiştiriyo gene, benim kangal beni sürüklüyo ona ne diyecen:)

not: kangal,dogo ve bulterrier sahibiyim..

onlar çok işer iki saatte bir işer normalde. o kadar olmasa da günde iki çiş az.
hiç ilgilenmezsen durur. daha çok gezdirmeniz, oynamanız, oyunlar öğretmeniz lazım herhalde.
sürekli takipte olup, daha kulağını dikmeden, kediye köpeğe kitlenmeden tasmayı çekip düzeltmeniz lazım.

hemen ardından çıkarmak sorun değil. bizimki de açıkta yaşadığı zamanlarda yemeğini yer, gider işini görür. 5 dk bile beklemez. yemek gelince diğerini itiyo dışarı :)

@blackmail dişiler prostat olmaz.

@mr rosebud 1. dört kere çişe çıkacak. bunun biri sabah erken, biri öğlen, biri akşam olmadan, biri de gece yatmadan olacak. mamasını da günde iki defa dışarıdan geldikten sonra verebilirsin. bir sabah ve bir akşama doğru.

1. Günde iki kere mama vermek normal bir davranıştır ama bilinenin aksine köpek yediği mamayı kaka olarak yapmaz bir önceki öğünde yediğini yapar. Hayvan daha 9 aylık yani kas sistemi yeni yeni gelişiyor bu yüzden çişini tutamaması normaldir. Bunun için yapmanız gereken dışarı çıkış zamanlarını sıklaştırmaktır. Mümkünse günde 2 defa değil 5-6 defa çıkarın. Her çıkardığınızda yanınızda küçük ödüller olsun ve çişini yaptığında bu ödülden 1-2 tane verip yumuşak bir ses tonuyla "aferin" diyip sevin. Hatta mümkünse gece uykusundan uyandırıp çıkarın çişe. Daha sonra zamanla bu çıkarmaları azaltın ama kademeli olarak. yani günde 6 defa çıkarırken bir anda 2'ye düşürmeyim, 5, 4 gibi gidin. Tabi en önemlisi tutarlı olun ve üşenmeyin. Bunlar zeki hayvanlardır çabuk öğrenirler. (ödül için minik küp şeklinde kesilmiş kaşarla aklını alabilirsiniz, tabi eğer yemeyi seviyorsa) Ve unutmayın o daha bir bebek. Sakın olaki burnunu falan çişine bastırmayın/koklatmayın yoksa sonrasında evde bir çiş kokusu ama ortalıkta olmayan bir çiş olur. Evet bildiniz kendi çişini yalamaya başlar suçluluk duygusundan dolayı ve bu da ileride kaprofajiye yani kaka yeme hastalığına kadar gider.

2. Kudurukluğunu gidermek şu aşamada biraz zor çünkü o bir bebek ve enerjisi fazla geliyor bir şekilde bunu atması lazım. Yürüyüşlerinizi sıklaştırın, yanınıza bir oyuncak alın hatta mümkünse bu iki tane birbirinin aynı top olsun birini atın onu getirdiğinde diğerini atın böylece topun başka yerde kalmayıp size geri gelmesi ihtimalini arttırmış olursunuz hem de daha şevkle koşar hayvan. Gündüz yeterince yorarsanız gece de oyun oynayacaktır. Bir de size tavsiyem ona evin sadece yaşama mekanı olduğunu ona öğretin. Yani evde siz veya başka birisi onunla oyun oynamasın. Sadece dışarıda oyun oynayın böylece o da bu işin yerinin dışarısı olduğunu idrak edecektir. Eğer yapabiliyorsanız gece alanını sınırlandırın. Atıyorum sizin odanızdaysa gece kapınızı kapatın böylece alanı sınırlanmış olur. Ama dişi olduğu için 1, 1,5 sene gibi bir süre içerisinde durulacaktır. Merak etmeyin. Siz dua edin erkek bir labradorunuz yok :)

3. Havlamayı yaparken vücut hareketlerini izleyin. Eğer kuyruk sallanıyor ve heyecan belirtileri gösteren hareketler yapıyorsa (yerinde duramama, üstünüze atlama vb.) bu bir oyuna davet davranışıdır. Eğer alanınız varsa ve diğer köpeğin sahibi de sorun çıkarmıyorsa bırakın koşsunlar, oynasınlar. Onlarında sosyalleşmeye ihtiyaçları var tıpkı bizim gibi. Bu yaşta agresyon kaynaklı bir havlama yapacağını zannettmiyorum. Kedilerden uzak durun. Şu anda kim iyi kim kötünün ayrımını yapacak yaşta değil o yüzden hareket eden her canlı onun için bir oyun arkadaşı demek ama kediler bunu bilmiyor maalesef. O yüzden kediye hallendiği zaman ya yön değiştirin ya da dikkatini size vermesini sağlayacak bir şey yapın. Çünkü kedinin tırnağını atacağı ilk yer burnudur ve burun inanamayacağınız kadar çok kanar ve dikilmez. sonradan faça istemiyorsanız uzak tutun. Çekiştirme konusu aslında heyecanından kaynaklanıyor. Ama eğitime ihtiyacı var. Bunun için bir eğitmenden destek almanızı öneririm. Sizin için de faydası olur. Ve tabi geç kalmayın çünkü geç kaldığınız her gün onun karakterinin biraz daha oturması ve alışkanlıkların iyice yerleşmesi demektir.

hea dişiymiş pardon dikkat etmedim..

hangi program? photoshop ve lightroom'da batch processing var

fotoların hepsine ayarladığım efect uygulansın, tek tek picnik'te uğraşmıyım istiyorm

irfan view da yapıyodu sanki o işleri. evet varmış.

photoscape on numaradır

photoshop da action olarak kaydedilirse batch fonksiyonuyla hepsine uygular. photoshop bilgisi şarttır tabi.

anlamadım ama scrabble?

@lorenzen anahtar kelime başlıkta. Scrabble değil ne yazık ki. Parmak Kaldırılmadan oynanıyormuş!

hım bi kanada oyunu var bi sefer oynadıydım acaba o mu?
hah buldum
cranium

değil gibi duruyor ne yazık ki.

parmak kaldırılmadan ne demek bilmiyorum ama boggle olabilir mi acaba? online versiyonu şunun gibi: www.lafcambazi.com

edit: gerçeği de şöyle www.thegameaisle.com

bahsettigin oyun ipad ve iphone da var. ekran üzerinden gelen harf matrisinde kelimeleri yakalamaya calsııyosun , online olarak anlık 1000 -1500 kişi oynuyo gün içi saatlere göre değişiyor rakam ve çok eğlenceli.. 1-2 dakikalık süre içinde en fazla kelimeyi tespit eden kazanıyor.. puanlaması filan var işte..

oyunu ismi kelime avı.. aratırsan bulursun.

zaman geç oldu'yu zamanında unicron da söylemişti. megatron gafletini fazlasıyla ödedi.

www.youtube.com

sevgili ermanen seni severim ama uykun gelmiş. hadi şimdi o felsefeyi yavaşça yerine bırak ve güzel bir uykuya dal.

yorulmuşsun uyuyacaksın zamanla ilgisi yok.

aslında yorulmanın zamanla ilgisi var.

yorulmanın devinimle alakası var. 1 saat kömür taşıyarak da yorulursun 10 saat bilgisayar başında da yorulursun. 10 sn başaşağı durur yorulursun.

işte o da bir zaman ( hayır anlamadığım böyle ısrar ederek ne kanıtlamaya çalışıyorsam)

bence iyidir kendini gözlem budikler öneriyor. :) boşluk ve geçicilik kavramları...
he yannız batı psikolojisi de buna yabancılaşma diyebiliyo onu da diyeyim de. zıt yaklaşımlar..

buu hal ya yalnızken ya da etrafta çok fazla insan varken oluyor. farkındalık mı başka bişi mi bilemiyorum.

uyurken bile olabilir fark etmez.

dalga mı geçiyorsun be :)

nayır hiç dalga geçmem ben aksine çok ciddiyim :)

uyurken yeteri kadar sorun çekiliyor ara sıra o yeterli. uyanıyorsun hop gerçek hayat. bu yüzden bana şu an ki kafamın normal olup olmadığı sorusunun cevabı önemli.

bu arada sen ftuff diye bişi biliyor musun kediebesi? sanki bu niki hatırlıyorum...

herkesin delirdiği bir ülkede tek akıllılar delilerdir

uzunca bir çubuğun ucuna iki ucuda sopada olacak şekilde bir tel ile bir daire yapacaksın. ağaca tırmanmadan çubuğun ucundaki daireyi mandalinaya geçirip çekeceksin. turunçgiller böyle toplanır.

sormaya geldim: o alette de olay meyveyi aşağı doğru çekmek değil mi? sadece tırmanmamak için yapılmış bi şey heralde doğru anladıysam aleti. yani yükseklik sorunum yok zaten balkondan da yetişiyorum. ordan elle tutup çekince de tam olarak sağlam kopmuyor.

direkt mandalinaya asılmak yerine sapı tutup mandalinayı çeksen? (aklına gelmemiş olabilir diye yazıyorum)

keseceksin. satın aldığın mandalinanın tepesine bak. hepsi kesiktir sapı düşmemişse daha tazeyse. yoksa kendini bırakır zaten.

martyrs

uzak doğu malesef ama yine de önereyim www.imdb.com

1408? beni çok gerdiydi. pişikolocik gerilim herhalde en fenası belki öyle arasan değişik listeler çıkar.

ben fourth kind i begenmistim.

martyrs +10

two sisters, fourth kind, 1408 izlendi. martyrs de beklentimden biraz farkli (boyle cadili yaratikli uzaylili falan bi seyler dusunmus idik) ama izlenebilir gibi gorunuyor. cok tesekkur ettim.

house of 1000 corpses.hem orjınal hem de rob zombie'den.2 bıra ıle ızleyebılırısın.

martyrs +20 yok mu artıran?

the fourth kind

the orphanage

ne kadar protein alır ve yağsız gıda tüketirseniz, yağ yakımınız o kadar artar ve hızlanır. ama bahsettiğim türde bir diyet doktor kontrolü dahilinde yapılmalı elbette.

insan vücudu yağı değil karbonhidratı (şekeri) yağa çevirip depolar
protein alın tabi ama kısmanız gereken yağdan çok karbonhidrattır.

önce kan tahlili yaptır,ne yüksek ne düşük doktor bi görsün,belki de karbonhidratı azaltman senin için tehlikeli olabilir sonra iyi bir diyetisyenle devam et o zaten yağ yakımı hakkında bilgilendirir

peki ben de sorayım, portakal elma vs. gibi meyvelerin etkisi nedir. onlarda da şeker falan olduğu için yağ olarak mı depolanır? eğer öyleyse öğün aralarında ne yiyelim

glisemik indeksi düşük meyveleri yiyebilirsin öğün aralarında. ayrıca yağ yakmak için yine yağ gerekir. yağlı yemekten korkmayınız. karbonhidrattan sakınınız.

portakal elmada şeker yok üzümde var mesela.

niye ama +++++

Mutluluk, sadece gerçeğin içinde var olur. Gerçeği bulursak mutluluğa da ulaşmamız kaçınılmazdır. Bir de "acı gerçekler" vardır elbette, o da ayrı bir hikâyenin konusu olsun.

cehalet de insanı mutlu edebilir ama öte yanda mutlu etmese bile gerçeği bilmek söz konusudur. sizin dediğiniz söz daha çok bir biliminsanının ağzından çıkmış gibi duruyor. bilimin amacı da gerçeği aramaktır, mutluluğu değil. gerçek de çoğu kere insanı mutlu etmeyebilir. bir nevi mavi hap-kırmızı hap ikilemi gibi. bir tarafta her şeye rağmen gerçeği öğrenmek, diğer taraftaysa gerçeği bimeden, cahilce matrix'in parçası olmak.

kendini kandırma demiş kısaca.

mantığınla hareket et,duygularında değil sanırım.

öncesini ve sonrasını sen biliyorsun.
zorluklarını biliyorsundur.
buna göre biz değil senin kendine dair bir kararı vermen daha doğru.
kendini nasıl mutlu hissedeceksen onu yap.
ha buna yanıt almak istiyorsan illa sevgiline sormalısın.

bana kalırsa görüntüsünde öğklük bir şey yok da çok sıkıntı yaratmıyor mu ya? dilin üstünde ne bileyim... ben çok rahatsız hissederdim bir şey yerken içerken falan.

@icemanr ya öncesini sonrasını biliyorum acı vereceğini de biliyorum aslında onları göze aldım da biraz destek bekliyorum galiba:) sevgili de yok zaten soracak.
@der meister ben de rahatsızlık verebileceğini düşünüyordum başta ama öyle olmuyor.hatta sakız gibi çiğnemesi baya eğlenceli.

birsürü küpem ve dövmem var, piercingim de vardı zamanında

dil piercingine bakışım gerçektende öğğğğ.

işte ilk destek geliyor.kesin yaptır.benim çok hoşuma gidiyor.

bence de öğğğ. ama bu kadar öğğ leyene rağmen istiyorsan yap gitsin.

kaş dışında bütün percingler kötü duruyor bence

ben dil piercing'i görünce hep ıspanak/semizotunu falan nasıl yediklerini merak ediyorum.

seviyorsan ve sağlığına zararı yok ise yap bence. şahsen rahatsızlık duyabileceğim korkusu dışında öğk falan demedim hiç. az çok tahmin ediyorum ne hissettiğini, ben göbeğimi deldirdim birkaç ay önce ama orası koptu bildiğin. ikiye ayrıldı.
biraz toparladıktan sonra tekrar yaptırmak istiyorum. millet sağlığımı ve birdaha olabilme ihtimalii düşünerek yapma etme diyor ama işte çok seviyorum. o yüzden o kapanan yer ile alakalı sağlıksal bir sorun çıkmayacaksa, rahat kullanıyorum diyorsan yaptır yani. senin mutlu hissetmen önemli bu durumda.

kızlara biraz oynak hava veriyo ama erkeğe yakışabiliyo.

madem destek istiyosun, bence yaptır.

Kiralar öyle çok düşük değil. 600tl'den aşağı zor. Tabi semt yer çok değiştirir kiraları. Ben 1000Tl ile geçinemem izmirde açıkcası.

500tl ile guzel bir muhitte kira bulabilirsin.
yerine göre 600-700 e kadar da cıkabilir.
ulaşım olarak;
mesela 1 tam bilet ücreti ile 90 dakika istediğin kadar otobüs, metro, vapur, banliyö trenine binebilirsin, ama her biniş arasında 5 dk olması gerekli.
yani yaklasık 1.5 tl oldugunu varsayarsak tam biletin, gunde 3 lira ulaşım masrafın olur.
diğer harcamalar hayat standartlarına göre değişim gösterir.

Tek kişiysen, bin lira yeterlidir müdür.

ikisinde de yaşamıyorum ama izmir her türlü daha ucuz istanbul'dan, onu biliyorum. 1000 lirayla ne yapılır bilmiyorum ama mesela 2500 lirayla istanbul'da güçlükle geçinebilen birisi izmir'de çok daha rahat olur o parayla.

Peki Izmir'de medyanin durumu nedir? Medya sektorunde is imkanlari genis mi? Yerel gazetelerin yadsinamayacak bir yeri oldugunu duydum Izmir'de. Haber ajanslari, produksiyon sirketleri, fotograf ajanslari konusunda is imkanlari genis midir?

kuzenlerim buca gibi iğrenç bi yerde 750 liraya oturdu. bina yeniydi ve ev eşyalıydı ama ev göt kadardı. ve muhit gerçekten kötü.
yani ev kiraları açısından izmir de öyle çok istanbul'dan aşağı kalır gibi değil. istanbul ekstradan daha pahalı sadece. yaşam anlamındaysa izmir daha rahat bi yer, ulaşımı olsun, kalabalığın daha az olması olsun. fakat sanatsal faaliyetler, vs. bakımından çok geride kalan bi şehir. ve tabii istanbul'daki kültürün, çeşitliliğin, güzelliklerin yarısı bile yok.

@Yazaryan, bucada 750 ye öğrenci kira vericem derse ev bulur eşyalı ama kime sorsan 500 den yukarı kira söyleyen duyamassın.

alsancakta tek kalıyorum şu an kiram 500 ev 1+1 yakınlarda 2+1 vs de bulunur, 1000 tl ile tek başına geçinirsin(biraz da iş yerinden yol yemek verseler olur yani)

ha ama ev kiralayabileyeceğin yerler; şirinyer, konak, alsancak, bornova olabilir ki güzel semtlerdir.

yok dişimi sıkarım dersen 250 ye bile bucada ev bulabilirsin, ki içi yeni yapılı evdi sadece otobüs durağına uzak diye öyleydi.

@yazaryan sen nasıl benim semtime berbat dersin, kendi semptine çok mu güzel, tamam biraz kalabalık biras peşmurde olabilir ama burada burada hayatlar var yaşanan burada bir kalp çarpıyo
bu arada istanbuldan gelmeyi düşünenn arkadaş medyayla uğraşıyorsan buraya gelme deri yerel medya nanay vaziyette, birtane adam gibi kanal var onu da yerel firmalar reklam verip kendi reklamlarını izlemek için acıyö

600-650 liraya Karataş-Göztepe gibi güzel muhitlerde, içi güzel, merkezi bir ev tutabilirsiniz. Ben 600 liraya Karataş'ta oturuyorum, sahilin hemen arkasındaki ana cadde üzerinde. Kirayı biraz daha kısmak isterseniz biraz daha arkalara bakmanız gerek tabii ki. Buca örneği doğru örnek değil. Üniversite olduğu için kiralar gereksiz yüksek.

İş imkanları olarak İstanbul'a göre çok çok kısıtlı. Malum sebeplerden dolayı bir türlü yatırım çekilemiyor.

iyi araştırırsan 450 liraya uygun bir ev bulursun. yanına bir de ev arkadaşı alırsan zar zor da olsa geçinirsin bin lira ile. tabi bu biraz da sana kalmış. alkol filan yoksa, gezmeyi tozmayı çok sevmiyorsan idare edersin.

Hepinize teşekkür ederim öncelikle. Genel kanı olarak, kiraların İstanbul'a göre düşük olduğu aşikar. Lüks bir ev olması da şart değil. Dediklerinizden de yola çıkarsak uygun bir ev bulabilirim. Şuan muhabirlik yapıyorum İstanbul'da, ama yaşamak için İzmir'i tercih ediyorum bu yüzden İzmir'deki yerel bir gazetede dahi çalışabilirim. Ama anladığım kadarıyla arkadaşın da dediği gibi medya pek yaygın değilmiş. İşi hallettiğim takdirde ucuz kirası olan bir ev bulabileceğimi anladım. İzmirliler orda yaşadığınız için şanslısınız kıymetini bilin =)

izmir de geçinmek daha kolay iyi iş bulabilirsen.

istanbulda yaşamayı başardıysan izmir sana cennet gibi gelir.

İŞİN YOKSA SAKIN GELMEE... İZMİRDE İŞ BULMAN COK COK COK ZOR...

band yapıştır.

vida da kullanabilirsiniz.çapa tarafındaysan bende var matkap.ödünç verebilirim

@arafa teşekkürler,
diyarbakır.dayım. ama kargoyla gönderirsen, işim bittikten sonra geri kargolarım :)

matkap olsa daha temiz olurdu. madem matkap yok önce yıldız tornavida gibi sivri uçlu bir şeyle gücünün yettiği kadar duvarda minik bir oyuk aç ondan sonra çak çiviyi.

en güzeli şeffaf seloteyp bant yapıştırıp onun üstüne çakmak, sonra da bandı dikkatlice sökmek.

+@kibritsuyu, eğer önüne bantı gizleyebilecek bişy asacaksan hiç sökme bence. eğer duvar çatlamışsa kopan parçalar bantla gelir eline, aynıya gelir. bırak kalsın bant.

çiviyi duvara tam düz değil de, hafif açılı çakınca sıva dökülmez derdi babam.

sıvayı geçecek kadar bir tornavida veya kontrol kalemi ile del, sonra çak. ben yaptım oldu.

beton çivisi (veya en azından sağlam bi çivi) olduğundan emin ol. sarı olurlar genelde. ağır bişi asacaksan da illa ki dübel gerekir.

Hostes & Stewart

gecenlerde buna benzer sorular soran bi arkadas vardi,

iyi oldugun her alanda yurtdisinda calisabilirsin.it ci isende iyisen,isletmeci isende iyisen ,aynisi gecerli.

hee ama soruyosan bazi sipesifik alanlar var kaptanlik ,pilotluk gibi international olan isler.

kaçakçılık

bilgisayar/yazılım tek geçerim
petrol muhendisligi de olabilir.

aslında trendleri takip etmeli meslekler inip cikiyor...

gemi de olur. ama herhalde onun için üniversite okumaya çok gerek yok gibi. uluslararası ilişkiler filan oku diplomat ol mesela. ya da uluslararası kuruluşlarda çalışırsın bm gibi.

Uluslararası arası ticaret bölümü.

Bilimsel araştırma yapan akademisyenler de bunları konferanslarda sunmak, konuşmalar yapmak üzere sık sık (senede bir-iki filan) yurtdışına çıkar. Tabii sadece yurtdışına çıkmak için akademisyen olunmaz :)

yahu blackmail e neden tik koymadınız, çok komik bence böyle dışlamışsınız çocukcağızı :D kaptan olsan denizlerde geçecek ömrün, birkaç dil bilen tur rehberliği vs. daha mantıklı sanki...

"ben niye bunu yapamıyorum diye"nin altını çizmem gerekiyormuş sanırım. yani başkalarından kıskanma değil benimkisi, ben neden böyle işler yapamıyorum diye.. ama teşekkürler, bu da değişikmiş mesela =)

bende de var aynı durum. bu dünyada en hayıflandığım şey belli başlı bi konuda yeteneğim olmamasıdır. ya da keşfedemedim bu yaşıma kadar o daha vahim. geçen tiyatroya gittim mesela, bildiğin oyunculara imrendim böyle oyun sonunda. ilerleyip manyakça bi seviyeye gelmediği sürece normal bence.

ben de her güzel işin bi ucundan tutmak istiyorum ama hayat işte. ya birini(belki birkaçını) seçip onu en iyi yapmaya çalışacaksın ya da boş boş oturacaksın.

önce tüketen konumundan çıkıp üreten konumuna geçmen lazım. senin o filmi izlemek için harcadığın iki saat içerisinde birileri öyle filmler çekmek için uğraşıyor. film izlemek yanlış bir eylem demiyorum ama biz genel olarak ağır tüketici konumundayız. ya da kendi adıma konuşayım, ben öyleyim.

film çekme/kitap yazma işine girişsem, "ya iyi yapamazsam?" düşüncesi de ayrı dert.. mükemmeliyetçi karakterden uzaklaşmak lazım. başla bir yerden, bak bakalım neler olacak, değil mi ama.. oof of =/

cesaretinden ötürü tbr ediyorum. bu durum sadece sende yok, çoğu insanın başındaki bi olay ama öyle herkese söyleyemezler. bazı insanlar olmak istedikleri yerde değildirler, bu nedenle biraz boşluğa düşerler ve bu boşluğu misal izledikleri bir filmdeki bir oyuncuyla doldurmaya çalışırlar. yani kendisini o oyuncunun yerine koyarlar, ama sadece hayal dünyalarında..

ben yapamam ki bunları demek yapamamayı kesinleştiriyor zaten. hadi belki film çekemezsin diyelim ama kitabı yazabilirsin, belki sonra filmini de çekerler. :) birileri yaptığına göre olabilen bişi yani, senin ne farkın var o insanlardan?

bunu okuyunca vayy be bu manyaklık bana özgü değilmiş dedim. bende de var kardeş aynı takıntı. güzel bir film izleyince yahut bir kitap okuyunca ve ya iyi bir müzik dinleyince neden bende yapamıyorum diye hayıflanıp duruyorum. benim de tadım tuzum kaçıyor. o oyuncuların, yazarların yerinde olmak istiyorum bende. o kitabı ben yazayım o filmin başrolünü ben oynayayım istiyorum. ama işte sadece istemek :/

kesinlikle manyak değilsin. lise hayatım boyunca en az 10 farklı şey için defalarca sahneye çıktım (oyun, müzikal, konser vs) ve o zamandan beri mutlaka bu işin içinde olmalıyım diye kahroluyorum. konser de olabilir bu, tiyatro da. orda keman çalan ya da solist ben olmak istiyorum, milleti gülüp geçiren oyuncu olmak istiyorum, o şahane makyajı yapan ben olmak istiyorum, ışıkçının yaptığı işe hayran kalıp onu öğrenmek istiyorum...... vs vs vs..s

sahne önü de sahne arkası da beni muhteşem heyecanlandırıyor. tiyatroya gittiğimde oyunu izlerken yanlış yerde olduğumu hissediyorum gözlerim doluyor.

bir yerden başladım ama. en azından sahne arkası hayallerimi ucundan yakaladım, ilk adımı attım. belki asıl istediğim değil ama bu da bir adımdır. (not: bambaşka bir bölümde okuyorum aslında)

kesinlikle, yalnız değilsin :)

aydinlanma ya$ami$sin, askere git gecer.

Hayatta izlediği hiçbirşeye ağlayamayan insan (ben);

1) Richard Dawkins'in serileri vardı, 10 yaşındaki çocuklara evrimi açıklıyordu. Kendimi düşündüm, 10 yaşınnda aldığım eğitimi vs. bir de izlediğim orospu çocuklarını.. En ehil kişiden görsel ve birebir uygulamalı şekilde eğitim alıyorlardı.

2) Bir belgesel kanalında olayın üzerinden 35-40 sene geçtikten sonra JFK'nın kardeşi Robert Kennedy Suikast'ını aydınlatmak için kullanılan teknolojik ve psikolojik teknikleri

izleyince Ne kadar kıskandığımı anlatamam. Nasıl bir ülkede nasıl bir eğitim aldığımı düşündükçe kendime acıdıkça acıdım.

Çıkarılacak ders: Yalnız değilsin, seni çok çok iyi anlayan insanlar var.

ben de 15-16 yaşında sultans of the dance'i izlerken ağlamıştım hırsımdan.

bence sorun çok rekabet ve bilgi, bir sürü zaman vs. gerektiren yüksek hedefleri seçerek zaten daha baştan o an için peşine düşmeniz imkansız şeyleri belirlemeniz. aslında zaten bilinçaltınızda yapmak istemiyorsunuz ki bunları hedefliyorsunuz. üzüntünüz de sahte oluyor. çünkü mesela ha diyince kitap yazmak vs. isteyeceğinize en aşağıdan başlasanız mesela "tüketim yerine üretime geç" diyen arkadaş gibi bir hobi kursuna yazıl yaratıcı yazarlık olur veya seramik olur. önce bir şey üret sonra istersen nasıl vazo yaptım diye kısa bir yazı yaz, o anı kameraya çek. izlerken mutlu olacaksındır. o vazoyu birine hediye edince vs. o yönetmen yıllarca rejide asistan filan sonra oraya geliyor sonuçta... en iyi kitaplardan 7 yılda yazılanı var. küçük düşünün alttan başlayın derim :)

düzgün iyileşmeyeceğinden zorluk olabilir sanıyorum. bir dövmeciyle görüşüp, ufak bir yerinizde minik bir deneme yapabilirsiniz. belki sizde çok sorun olmaz. sanıyorum biraz da kişiden kişiye değişiyor. ama ben yerinizde olsam dövme yerine scarring düşünebilirdim madem yaralar belirgin iyileşiyor. ama tabi zor bi olay.

keloit hastalarının derileri dövme için uygun değildir diyemem ama sağlıklı bir dövme ortaya çıkmaz. bilindiği gibi dövme yapılan bölgede açık yara oluşur. gerekli bakım yapılmadığında bölgede kalın kabuklanma ve kızarıklık görülür. kalın kabuk atan dövmenin renkleri pek sağlıklı olmaz. yani gerisini sen düşün. güzel renklere sahip bir dövme istemiyorsan yaptırabilirsin. önermem.

kokar 1 saate kalmaz. üşenme kalk as.

çıkar bi tanesini ser diğerlerini üstüne koy kokar hemde kötü kokacak

cevapları okuyana kadar asardın :)

kokmaz. kış şimdi. sabaha kadar rahat rahat durur. geç kaldım biliyorum ama olsun. makineye zarar falan da vermez. sürekli su içinde duran bir cihazın içinde duracak çamaşır nasıl zarar verir?

ben üşendiğimden sabah asıyorum bazen. ama kapağı açıyorum. hiç de bişi olmadı bugüne kadar.

kokmaz bikaç saatte ama öle akşamdan sabaha kalırsa rahatsız eder kokusu

ondan ziyade islak camasirlarin agirligi makinenin lastigini zorlar ve makinaya zarar verebilir

Raylı sistem var. böyle şehir içi arabaların üzerinden gidiyorsun.

olmazsa olmaz bkz :

(bkz: 2010 oldu uçan arabalar nerede orospu çocukları )

rocketeer bas kardeşim. ifv lere dikkat et.

bir de şöyle bir şey var ama çok yakıyor :

www.monstertruck-games.info

@nedendir bilinmez_ biziim raylı nanay, trafikten beter tahliye istasyonlara giriyo

Londra metrosu kadar geniş bir metro ağı kurulana kadar beklemek zorundayız. Şu da haritası;
www.bbc.co.uk

@secil inciswf.com

kısa ve orta mesafede bisiklette candır.

jetpack

kışın nerdeyse hiç sulama gerekmez çok az. nette mandalina üreticilerinin filan forumları oluyor sararmış yaprak bi hastalık da olabilir, element eksikliği olabilir oraları araştırabilirsin. toprağın hafif kuru değil çok hafif nemli olması lazım. dediğim gibi o da başka mevsimde, şu an ağaç uyuyor.

bizde portakal var. kışın tüm yapraklarını döküyor. normaldir bence

Yapraklardan Neden Düşer?

Ev içinde ya da kapalı verandada, havasızlık etkili olmuştur. Sıcaklığın 15 derecenin üzerine çıkmamasına dikkat edin. Bahçedeyse, sıcaklık sıfır derecenin altına düşünce, ağaç ölmese de sarsıntı geçirir. Özellikle genç ağaçlar soğuğa daha duyarlıdır. Gelişme sırasında yapraklarının dökülmesi endişe verir. Bu bir hastalık ya da parazit akının belirtisi olabilir.

Yapraklar Neden Sararır?

Kloroz adını verdiğimiz aşırı kireçli su ve toprağın neden olduğu besin yetersizliği, sararmaya yol açar.

www.bahce.gen.tr

şurada da okuyabileceğiniz gibi www.agaclar.org narenciyenin yaprağı sararmaz düşmez, herdem yeşildir.

bi de ağaçların soğuklama ihtiyacı olur, yani türüne göre kışın belli bir soğuklukta belli bir zaman geçirmeleri gerekir.

tahmin ettiğiniz yöntem ne?

www.youtube.com

@check minus parçalara yapıştırıcı sürülüyor ve uzun cımbızlarla içinde birleştiriyolardır
@kediebesi işte birinin bunu yapmasından korkuyodum ama bakmıcam

6 kapılı bir gardrop kapıdan geçmez değil mi ? ne yaparsınız, parçalara ayırarak kapıdan geçirir, odanın içinde birleştirirsiniz.

anlatmaktansa görselli daha iyi diye düşündüm ama bu da güzel bi örnek değilmiş. uzun çubuk ve ipler yardımıyla yapıyolar.

google a yaz videosu var ağzınız açık kalsın

maketin üstüne camı üfleyip yapmışlardır. bildiysem tik alırım ona göre. yoksa mesajla taciz ederim.

edit: sıkı sallamışım.

öğrenme bence öyle kalsın.

mesela ben, ataride hani tabancalı oyun vardı ya ördek ve disk vuruyorduk, o tabancanın çalışma prensibini hep merak ederdim ama netten de bakmadım bilerek. bir gün arkadaş ortamında söylemiş bulundum bi arkadaş da çat diye söyledi. bu mu yav diyip yıkıldım. gizemli kalsın öylesi daha keyifli nasılsa hayati bir bilgi değil.

lost 5. sezon da richardus alpert yapıyordu izle bak

başka yere işiyosa orayı sildiğiniz mendili kutusuna koyun. ortalıkta işeyecek bi yer aranmaya başladığında alın kumuna koyun. elinizle kumu kazıyomuş gibi yapın o anlar. o kumu da atın tabi temizini koyun. 3 damlalık kedi çişine göre o kum.

öncelikle sen nasıl bir adamsın yea :))

kumu yenile,mındar ettin güzelim kumu.

Ahahhaa :D Akşam akşam gülme krizine girdim, o kumdan hayır gelmez. :) Değiştir gitsin. :)

baya güldüm,
bi de kediye kızıyosun işeyeceği yeri bilmiyor diye

"başlayışşş" kısmı güzel olmuş. zevk aldın sen bundan. oldu olacak, ayrı bi kutu da kendin için alsan.

Allah'tan sıçmamışşın, değiştir bence de.

işeyeceğine kedinin kakasını alıp oraya gömmen yeterliydi..

onun orada kalmasından miden bulanmıyor mu ?

ya kedinin karşısında soyundun birde, bence doğru değil bu yaptıkların, o kediyi başkasına ver.

mamasını şişe diz mangalda kömürleşinceye kadar sonra yersin.

hayvanın işeyeceği varsa da o kuma kalmamıştır. :)
Kediler titiz hayvanlardır öyle herkesin yaptığı yere yapmazlar.

normalde yumuşak kumlu yer orası olduğu için evde direkt yapar aslında diye tahmin ediyorum.

mama kabının falan yakınındaysa yapmıyor olabilir. dedim ya, yoldaki gördüğün insanlarında %80'inden daha titizdir kediler.

Kale yap o kumdan... Kale... Sidikli Kale... Fotoğrafını da çekip paylaş... Ziyarete açılmış olsun...

galiba kalp krizi geçiriyorum amına koyım ya ahahahahaah.

atma abi o kumu sakın. fotoğrafla. anısı olur. ahahaha.

o kuma bende işicem sımdı o derece yarıldımmm llleyynnnnnnnn ..

sinirim bozuldu gece gece, valla meraktan soruyorum ne yaptın o kumu ?
gelecek nesillere saklanması lazım o kumun :)

yemin ediyorum yanaklarım ıslandı ağlamaktan. gülmekten altıma sıçtım bildiğin. sen çok yaşa emi. öldüm ya burda :))))))))))))))))))))

ne olursa olsun şu duyuru ve cevaplar kahkaha attırıyor.
kum halolmuştur da tavsiyem abi sen kediyi başkasına ver bence :)

yarıldım, böyle komik birinin kedisi şu an ne haldedir ne alemdedir merak ettim :)

Ağzım yüzüm ne kadar kaydıysa daha gülemiyorum bunun tüm sorumlusu sensin

ahahahahah bu ne yaa :)) duyuru klasikleri arasına girmeye aday bir soru bu! kedinin kumuna işemiş napiim diye soruyor safghfhafshfsh

kumu iyice sudan gecir, suz, sonra kurumaya birak. yeniden kullanir o.

allah akil fikir versin

ahahahaha yeni gordüm ya bunu, bence camlı bir vitrine koyup sakla onu hocam.

ne zaman görsem... ahhahahahahahahahhahahahahahahahahaha...saklayın o kumu evet.

"başlayış o başlayışşşşş" skldfjskldfjlskdjflskdfjskdjf

Kedi mamasını yiyordur inşallah??

kedi ne durumda kedi?

görmeyen kaldıysa diye hortlatalım pls.

olsa olsa bu duruma gelmiştir o kedi:

www.youtube.com

Kumunu kuruttun mi ahhaha. O kedi, kedi kumuna işemeyi öğrendi mi acaba? :)

bende diyorum tanıdık geldi bu duyuru bildiğin aklımda kalmış 3 seneden beri oha

ara sıra aklıma geliyorsun, arkadaşlarıma falan anlatıyorum seni güzel kardeşim. canımız sıkkın olduğunda yüzümüzü güldürüyorsun. Allah senden razı olsun, kedine doğru yere işemeyi nasip ettiği uzun bir ömür versin.

yine gördüm ve yine güldüm ya:D

Ne zaman canım sıkılsa seni hatırlıyorum arkadaşım, sen ne naif ne güzel adamsın. Her nerede napıyorsan allah sana zeval vermesin :)

Yeni okudum. Efsaneymiş gerçekten :))
Kedi napıyor? Yaşıyor mu hala?

ahahhaaha :) hey gidi.

ulan 4 sene olmuş halen arada aklıma geliyor favorilerden açıp okuyorum.

arkadaş bende bildirmlerde görünce ne oluyor dedim ya, yinemi konusunu acildi dedim içimden. meğerse favlayıp gülmeye devam ha :)

aiaşsşkajhgfgdnnd ya of sesli güldüm aro :)

efsane duyuruymuş hakkaten :))) kediye üzüldüm ama.

sen bir efsanesin bro.

şirkette okuyup ta yarılmayan kalmadı sayende.

pazartesiyi cumaya çevirdin allah razı olsun.

ya bu duyuru için özel arama yapıp mı fark ediyorsunuz yoksa efsane duyurular kısmı diye bir yer varda orada mı görüyorsunuz, 2011 yılının duyurusu bu sonucta. Bildirimlerim kısmında her güncellendiğinde dikkatimi çekiyor da ondan soruyorum.

Bu bir efsane şirket maillerinde dolaşıyor

Ya hiç olmadık bi zamanda çıktı yine karşıma, resmen müdürle göz göze kıvranıyorum şu an ağzım yüzüm kaydı yine gülmekten ahahahahah :D:D Bu ne güzel bir teşvik anlayışıdır, ileride çocuğuna öğretirken de çıkarıp klozete işemeyi mi göstereceksin anlamadım ki hahahaha :D Umarım bir yerlerde ikiniz de iyisinizdir ve herkes kendi yerine işemeyi öğrenmiştir, sevgiler :D

unutulmaz.

gelecek nesiller bundan mahrum kalmasın.

klasik bir ekşici abartması daha. bence komik değil.

hakim oynayin dedi +1

aklıma geldi bi duyuruda görünce.gene güldüm.unutmayın bunu burada.

unutursak kalbimiz kurusun :)

kjfhdjkfdkfhks. güldüm.

lan arada aklıma geliyo. gülüp gülüp duruyorum. unutturmayalım bunu.

ahahaha koptum :)

5 yil olmus. vay, be...

Ahahah ben de bilmiyordum bunu. Efsaneler bölümü şart duyuruya:))

unutursak kalbimiz kurusun.

since 2011

bir cevap da ben yazayım. moralim bozulunca bakar gülerim.

himmet dayi +1
baslayis o baslayiss :))