Bunu bilmiyorum ama datayı chatgpt ye yükleyip ondan isteyebilirsin.
Bir Excel için çok yardımı olmuştu bana

Spss

Spss bilmiyorum.
@kisa,
aslında denedim ama yanıt tatmin etmeyince tekrar deneyeyim dedim. Ancak bu defa da günlük ver analizi limitini doldurdun uyarısı aldım:/

Bana resim değil de Excel vb formatta atarsan deneyebilirim

Konu hakkında bilgim yok sadece ücretli üyeliğim var.

önemli olan hangi programla analiz ettiğin değil, neye bakman gerektiği. bir araştırma yaparken ben onlarca yüzlerce analiz yapıyorum, en ilginç (daha doğrusu önemli) olanları paylaşıyorum.

işletmeleri sektöre veya kavramsal başka bir şeye göre gruplayabilirsin, gıda, giyim elektronik vs.

ilk soruyu ele alalım: "bulunduğunuz yerleşim yeri şu işletmeye ne kadar ihtiyaç duyuyor?" bu soruda kullanıcıların ortalama skorunu alıp, en yüksek skorlu işletmelere bakabilirsin. Sonra dersin ki "gıda ile ilgili işletmelere en çok ihtiyaç duyulduğu görüldü. bunların arasından ise kasap 4.7 ortalama ile birinci sırada yer aldı". bir de bunun tam tersini düşün, en düşük olanlar.

ortalamaya bakmak yerine "en fazla kişiden 4 veya 5 oy almış işletmeler" şeklinde bir sıralama da düşünülebilir. dersin ki "kasap 120 kişinin 116 tanesinden 4-5 oy aldı, kalanlar da 3 vermişti zaten"

başka bir analiz şu olabilir: kullanıcılar genellikle ortalama kaç puan veriyorlar? hatta burada bir düzeltme yapman gerekebilir. ankete katılan bir kişi hep 1-2-3 puan veriyordur, başka biri 3-4-5 puan veriyordur. belki sen onları aynı şeyi ifade ediyormuş gibi düşünmek istersin, bu sebeple normalize edersin (normalize etmek demek, bir kullanıcının verdiği her puandan, o kullanıcının verdiği ortalama puanı çıkarıp, o kullanıcının verdiği puanların standart sapmasına bölmek demek). Ama belki de aynı şeyi ifade ediyor gibi düşünmezsin ve normalize etmezsin.

Bir başka analiz şu olabilir, "insanlar bir işletmeye 1. soruda yüksek verdiyse, 2. soruda da yüksek verdiler (korelasyon verebilirsin, scatterplot çizebilirsin), berber hariç. berberde birinci soruya yüksek verenler, 2. soruda düşük verdi, birinci soruda düşük verenler 2. soruda yüksek verdi"

bir başka analiz kişi bazlı işletmelerin ortalaması olabilir. ben mesela birinci soruya ortalama olarak 2.3 puan verdiysem bulunduğum yerde pek de bir şeye ihtiyaç duymuyorum demektir. sen ortalama 4.2 verdiysen, çoğu şeye ihtiyaç duyuyorsun demektir. Bu 120 kişinin skorlarının dağılımı nasıl, histogram ile verebilirsin.

gibi gibi onlarca yüzlerce analiz çıkar.

www.youtube.com

bu videoda nasıl en kolay şekilde yapacağınız anlatılıyor, kolay gelsin

Şerit takip sistemi

@antihero şerit takip değil şerit takip o tuşa basılmadığında da aktif. 2. fotoda sağ üstte sorduğum tuşun görselinin hemen yanında yeşil olarak aktif gözüküyor zaten.

tuşu aktive edip direksiyonu serbest bırak anlarsın

@jelly bear onuda yaptım, dediğim gibi bir değişiklik yok. Belki belli bir süre sonra gelen direksiyonu tut uyarısı kapanıyordur diye düşündüm ama öyle de olmadı. Direksiyonu tut uyarısını yine veriyor.

o tuş şerit takip sistemi. senin diğer gösterdiğinin adı şerit emniyeti sistemi, veya ona benzer bir adı var.

kavisli bir yola girdiğinde, şerit takip sistemi açık değilse, araba yavaş yavaş şeritten çıkar, sonra şerit emniyeti sistemi uyarı verir ve arabayı tekrar şeride sokmaya çalışır.

şerit takip sistemi açıksa araç zaten şeritten gider.

@kanepeee cevap için teşekkürler. Dediğiniz gibi kavisli yollarda eğer şeritte kalmıyorsam uyarı verip şerite geri sokuyor sistem. Fakat bahsi geçen özellikle denememiştim.

mantık dersi konusunda hiç bir bilgim yok ama sırf meraktan cevaplıyorum mabadımdan

1- sinemaya gitmiyorum ama başka bir sebeple eve geç gidebilirim. bunu engelleyen bir argüman yok. yani yanlış argüman.
2- arda sadece iki seçenekten biri olmak zorunda ve kamerası da yoksa o zaman futbolcudur. doğru argüman.

Teşekkürler :)
Çözümde matematik terimleri olmalı.
P, q P ise q falan. Lisede, üni de biliyorduk. Aradan çok zaman geçti.

tablo çizerek yapalım.

1) sinemaya gitmek S, eve geç gitmek G olsun. Sütunları S ve G olan bir tablo yap. Şuradaki www.matematikkolay.net p ve q gibi düşün. Dört satırlı iki sütunlu bir tablo yapmış olduk.

Şimdi S=1 ve G=0 olan satırı sil, üstünü çiz. Çünkü mümkün değilmiş. Sinemaya gidersem kesin eve geç gidecekmişim. Kaldı üç satır.

Kalan satırlarda, şuna bak: S=0 ise (sinemaya gitmiyorum), G=0 (geç gelmeyeceğim) olmak zorunda mı, yoksa bazen G=1 olabiliyor mu?

2) Ardanın gazeteci olması G, futbolcu olması F olsun. Kamerasının olması K olsun. Üç sütunlu tablo yap. Tüm olasılıklar toplam 8 satır yapıyor. Yalnız bu satırlardan bazılarını sileceğiz. G=1 olup K=0 olan satırları sil, çünkü gazeteciyse kesin kamerası varmış. Kalan satırlarda, K=0 ise kesin F=1 midir, yoksa bazen F=0 olabiliyor mu?

Amerikadaki bir şirkete çalışabilmen için amerikada çalışma vizesine sahip olman gerekiyor. Bu ise şirketlerin yapmak istemediği çok zor bir iş.

Contract pozisyonları ise senin aradığın şey. Sen kendi şirketini kuruyorsun. Amerikan şirketi senin şirketine ücret ödüyor.

@kanepee, bu senaryoların hiçbirinde sorun yok. hali hazırda şirketim de var zaten ama tüm bu iş ilanlarını net olarak "remote" a açık olarak filtrelemek istiyorum.

"remote ama aynı şehir, remote ama aynı ülke" gibi kısıtlamalardan uzak olarak ynai.

Aaracın garantisi yok mu?

kapı değiştirme cebinden yaptır. ama güvenlik kamerası varsa emniyete git şikayetçi ol.

Foto paylaşın bakalım burdan.

50 bin az değil. Ancak kurtarılamayacak gibiyse bol foto çekip arşive atın. Değer kaybı yaşayacaksınız aracınızı satarken, bunun kurtuluşu yok gibi.

Garantinin konuyla ilgisini tam anlamadım. Arıza yok ki, kaza var.

Şuna benziyor benim durum:
encrypted-tbn0.gstatic.com

yırtık yoksa tamir edip devam. değişen olunca olay büyüdükçe büyüyor satarken. başka bir yerde kaskodan veya cebinizden farketmez, yaptırın geçin eğer resimdeki gibiyse.

şu değişen takıntısını anlamıyorum. orjinaliyle değiştirmek varken niye işlem yaptırıp onarmaya çalışıyorsunuz. satarkende durumu fotoğraflarıyla gösterirsiniz.
tabi en başta polis çağırıp tutanak tutturmak lazımdı.
kasko zaten böyle durumlar için yok mu. verin sigortaya yetkili servisinde değişsin. zaten onlar araştırma yaparlar ardındanda değer kaydı açmaya çalışırsınız.

Nerede tamir ettireyim, İstanbulda tavsiyeniz var mı? RS Servis iyidir diyorlar ama çok olumsuz yorum da var

Hocam geçmiş olsun. Belli ki bu konulardan çok anlamıyorsun, çevrende de ilgilenecek kimse yok. O yüzden git yetkili servise kaskodan yaptır geç.

Kasko-sigorta fiyatları her yıl o kadar fazla artıyor ki hasarsızlık indirimlerinin çok anlamı kalmadı. Zaten 15-20 bine kasko yapıyorlar. Hasar olsa da olmasa da seneye 30 bini bulur bunlar.

Pendik Özlem Oto da iyi iş çıkarır görüşebilirsinz

evet kumulatif matrahi iletmezseniz (ve yeni sirket de istemezse, ki buyuk ihtimal isteyecektir) sifirdan baslatirlar dilimi. benden farki 3 sene sonra faiziyle istemislerdi. milyon dolarlik sirketlerin borcunu silenler benden alacagi faiz dahil 9 bin liranin pesine dusmustu -_-

kümülatifi iletseniz dahi yıl içinde iş değiştirdiğiniz için beyan vermek durumundasınız.

kümülatif iletirseniz beyan verdiğinizde vergi çıkmaz fakat direk sıfırdan başlarsa beyan sonrası ciddi bir vergi cıkar.

ama yine de karlı çünkü ertesi sene ödüyorsunuz vergiyi.

bazı işyerleri "kümülatif matrahı gönder, ona göre ayarlayalım" diyor. bazı işyerleri ise "ben seni sıfırdan başlatırım. sen istersen hiçbir şey yapma ve seneye öde (mantıklı seçenek), ya da istersen bize matrahını gönder, maaşından keselim" diyor.

2025 yılı mart ayında beyanname vereceksin.

Kümülatif vergi matrahını belirtirsen izleyen yıl mart ayında verecegin beyananmede ödeme çıkmaz, hatta egitim ve saglık giderlerin varsa devletten para alırsın. (teyitli bilgi)

kümülatif vergi matrahını bildirmezsen şimdi cebine alacagın fazla paraları mart ayında beyan eder ödersin.

not: ne olursa olsun seneye beyanname vereceksin.

* net maaş anlaştıysan düşünme kümülatif vergi matrahını beyan et.

Şuradan başlayın; www.youtube.com

erişilebilirlik seçeneklerinden "three finger drag" özelliğini aktif et. Tabii "tap to click" zaten kullanıyorsundur. birden fazla desktop kullan. screenshot kısayollarını öğren (birden fazla var, hepsi farklı işe yarıyor). masaüstüne sağ tıkla "use stacks". klasörleri sütunlar halinde göster (google görsellerde mac finder columns diye arayabilirsin).

tot, copyclip, timeout, rectangleapp güzel ufak programlar.

@ işareti yapayım derken programı kapatma. cmd+q programı kapatır.

Program indirdin, .dmg uzantılı bir dosya. Onu açtığında bilgisayara cd takmışsın gibi düşün. İçindeki programı applications klasörüne sürükle-bırak yapman gerekiyor. Ama dosyayı açtığında (genellikle) sana kolaylık olsun diye applications klasörünü de gösteriyor. Direkt oraya sürükle bırak yapıyorsun. Sonra kapattın. Noldu, bilgisayarda "cd takılı kaldı". Desktopta ona sağ tık, eject yap.

Word excel yerine google docs / sheets kullansana. Çok pratik.

Sözleşmede ne yazıyor bu durumla ilgili

İşe girerken imzaladıgın iş sözleşmesini görmeden yorum yapmak zor.
İşverenle imzaladıgın sözleşmede açıkca remote çalışacağın yazıyorsa çalışma koşullarında esaslı degişiklige giriyor
Tüm haklarını alır çıkarsın. Diger türlü eger gitmezseniz durum sizin için çok sıkıntılı olur. İşten tazminatsız çıkarılırsınız

sözleşmeyi hatırlamıyorum maalesef. işe girerken evrakları imzaladım orada ve sonrasında yanıma aldım mı hatırlamıyorum. sonrasında deprem yaşadık, evden taşındık. şu anki eşyalarım arasında da sözleşmeye benzer bir şey bulamadım.

Şirketinizle konuştunuz mu? "Ya ofise gel, ya istifa et" mi diyorlar? Oturup konuşursanız ve size tazminatınızı vererek işten ayrılma imkanı sunacaklarsa muhtemelen zaten yasal olarak da alabileceğiniz bu.

Eğer sözleşmenizde hali hazırda uzaktan çalışacağınız yazıyorsa daha kolay olur sanıyorum, ancak bu tür sözleşmelerde genelde işvereni koruyan "İşverenin gösterdiği çalışma yerinde çalışılır, işveren esnek çalışma imkanları sunsa bile bunları değiştirme hakkını saklı tutar" vb. gibi ifadeler bulunuyor. İş kanunu bu tür konularda işçinin yanında ama açıkçası bu uzaktan çalışma konularında bir içtihat var mı bilemiyorum. İşvereninizin durumuna göre bir avukattan danışmanlık almanız faydalı olur.

Uzaktan başladıysan sözleşmeyi sana email atmışlardır, imzalayıp kargolamanı istemişlerdir. Eski emaillere baksana.

@kanepeee: ofise gelip imzalamıştım :/ bilgisayar aldım, yöneticiyle tanıştım vs

- ev/spor salonu aynı işlevi görür.
- alt kata ses gider. önlemek için altına yanılmıyorsam kauçuk bir zemin seriyorduk. ama ne derece keser sesi tabi emin değilim.
- marka konusunda bilgim yok.
- ev dahi olsa ayakkabıyla kullanın. çorapla bir süre sonra çorabın altı aşınır ve/veya sakatlanabilirsiniz.

Komşulara ses gitmemesi mümkün değil. Tahammül edilebilir derecede olup olmadığını bilmiyorum.

Ayakkabısız kullanılması ayak ve bacak sağlığı için uygun değil.

Koşu/yürüyüş bandı ayakkabı ile bile dizlere zararlı. Bu yüzden eliptik bisiklet kullanıyor insanlar. Komşuya ses gider, matlar var gitmemesi için ama illa ses gider, gece kullanılmaz. Koltuğun altına koyayım, çekip çıkarayım diyorsan, hem kalın hem de çok ağır olduğunu hatırlatırım. Birçoğunun maksimum hızı 6km/saat, yani tempolu bir yürüyüş hızı. Terletecek bir hız olmaz, dambılla falan kullanırsan terleyebilirsin.

eliptik tavsiye ederim, hem sessiz hem de daha etkili.

walkingpad'in çok sessiz olan versiyonları var.

yürürken komşuya ses gitmez ama koşarken illa ki gider.
ayakkabı illa ki giyin.
ben böyle durumlarda hepsiburada'ya girip, en çok satanlara göre sıralayıp en çok satılanı alıyorum. ya da bu durum için, decathlon'dan alırım herhalde.

bir tavsiye:

kendinize çok izlemek istediğiniz bir dizi belirleyin. o diziyi sadece koşu bandında izleyin.

Kıyafet konusunda çok dikkatli olman lazım. Arkadaşlarınız falan bir anda birçok kıyafet hediye edebilirler, giyemeden küçük kalır. Ayrıca, kıyafet/ayakkabı konusunda geleceğe yatırım yapma. Seneye kış için palto, yaz için tshirt alma. Kış sıcak geçebiliyor, yaz soğuk geçebiliyor, bedeni olmuyor vs.

Kanguru diye bir şey var, süper. Bebeği oyalayacak bir şey bulamadığında yüzü dışarı bakacak şekilde bindirip mahallede (hatta evde) dolaştırıyorsun. Hem kendin nefes alıyorsun, hem bebek eğleniyor.

Şunu aldım birkaç ayda küçük geldi: i0.shbdn.com
Keşke en başından tahta karyola alsaymışım.

Park yatak ödünç aldık. Hiç kullanamadık. Bebek gündüzleri oynamaya oraya girmek istemedi. Geceleri de orada uyutmak mümkün değil. Geceleri bebekle aynı seviyede olmak lazım, yanyana yatıyor gibi.

Şu tarz bir şey al, katlanır bebek bakım seti: encrypted-tbn0.gstatic.com

Hasta oldu nebulizatör aldık. Nefret etti, ağzının önünde bir cisim istemiyor.

insanlar gidiyor bebege gidip dünya kadar kıyafet alıyor. sonra bebek biraz iri dogunca kıyafetler çöpe. bir de bebekler çok hızlı büyüyorlar bunu hesaba katmıyorlar 20 tane zıbınlık alıyorlar. en fazla 5 tanesini giyiyor. sonra digerleri bebegin büyüme hızına yetişemiyor ve olmuyor. hadi onlarda çöp. bez olayı da öyle . mesela dünya kadar bez stok yapıyorlar. bunların bir kısmı bebegin büyüme hızına yetişemiyor. boşa çıkıyor. veya aldıgı dünya kadar stoklu marka bez bebegin teninde alerji yapıyor. hoppp onlarda boşa..

benim akraba gitti bebek dogmadan otomatik sallanan ana kucagından aldı. dünya kadar para verdi. sonra bebek dogunca ona yatırdı. bebek onun üzerinde hiç durmadı huzursuz oldu. niye çünkü uyurken sallanmaktan hoşlanmıyordu. ama gidip düz yataga yatırınca uyuyordu. hadiii o da çöpe.

bir çok çılgın anne baba gaza gelip daha oturamayan bebege gidip spor ayakkabısı alıyorlar. bunlar da dünya para. bazıları gidip 5 çift ayakkabı alıyorlar. bebek o ayakkabıyı en fazla 1 ay giyebiliyor. digerleri tabiki çöpe gidiyor.

Akrabanın dedesi çocuk dogunca gitmiş akülü araba almış. çocugun o akülü arabaya binebilmesi için en az 4 yaşına gelmesi lazım. gel gelelim bu oyuncakların aküsü 2 sene bile kullanılmayınca ölüyor çöp oluyor. adamlar o heyecanla bunu düşünemiyor
onun için alacagınız şeyler için sakın acele etmeyin. zaten lazım olacak şeye kısa sürede ulaşabilecek çagdayız.

az ve mumkunse ikinci el kiyafet +1

zorunlu seyleri onceden alin, zorunlu olmayan seyleri gerektiginde alirsiniz. zorunlu olanlari da sayiyla alin, abartmayin. hem dosek, hem yatak, hem karyola, hem besik almayin mesela. sterilizasyon makinesi eger biberonla besleniyorsa gerekli olabilir, sadece anne sutuyle besleniyorsa hic gerek yok. bebekten bebege degisiyor.

yani en gerekli seyler, bez, krem, islak mendil, 3-5 takim kiyafet fazlasina gerek yok, bir suru agizlik bez, 1-2 tane battaniye, yatak odasinda yatirmalik yer, diger odalarda yatirmalik yer, bebek arabasi, kanguru dedikleri vucut temasini saglayan zimbirti (uzun bi bez parcasi genelde). Ates olcme aleti falan alacaksaniz onu en kalitesinden alin, dandik olanlar fazla olcuyor bosa panik yaptiriyor. "white noise" yapan seyler guzel. uyku tulumu. ilk aklima gelenler bunlar. bunlarin ustune alengirli seyl almaya gerek yok ilk etapta. yeriniz paraniz ve ihtiyaciniz olunca alirsiniz.

Sterilizasyonu ben çok az kullandım, makina olmadan da sterilize edebilirsiniz kullanıyorsanız biberonları ve emzikleri.

Bebek arabası şart.
Alt değiştirme ünitesi hiç almadım ve ihtiyacım olmadı.
Araba kullanıyorsanız oto koltuğu da şart.
Bez çok almayın, büyüdükçe olmayabilir ve elinizde kalabilir.
Kıyafetler çok sık yıkanıp kirlendiği için yedekli olması iyi elbette ama yine aşırıya kaçmayın derim, bende kullanılmamış/az kullanılmış çok bebek eşyası vardı, ihtiyacı olanlara ulaştırdım en sonunda. Ayakkabı özellikle, giydiği zaman alın ve bence çok çeşitli almayın bütçeniz kısıtlıysa.
Bebek kitapları, oyuncaklar hiçbir zaman fazla olmuyor :) oğlum eski oyuncaklarını hala çıkartıp oynuyor ara ara, yaş aralığından bağımsız.
Park yatak hiç kullanmadım, kanguru almıştım hiç kullanmadım -benimki durmadı içinde. Ama tam tersi şu sallanan ana kucakları (isveçli bir firmadan almıştım, ismini unuttum şu anda ama bayağı ünlüler) elim ayağım olmuştu benim, en çok kullandığım üründü.

Biraz karışık ve uzun yazdım maalesef.
İlk 2-3 ayın eşyası dışında bir şey almayın. Her şeyi zamanı gelince alın. Tercihleriniz değişebiliyor, bebeğin davranışları değişebiliyor, birilerinden hediye gelebiliyor, bir akrabanın eski eşyaları gelebiliyor vs.
Mümkün olan her şeyi ikinci el alın çünkü çok kısa sürede gereksiz hale geliyor.

- Park yatak: Kullanmadım diyenlerin nasıl kullanmadığını anlayamıyorum. Bebeği içine koyuyorsun uyuyor. Kendi yatağının da kenarına getiriyorsun, istersen yan tarafını açıyorsun. Bebekle aynı seviyede uyumuş oluyorsun.
- Bebek arabası: Arabanız varsa travel sistem almanızı öneririm, büyük kolaylık oluyor ve oto koltuğu masrafı yapmamış oluyorsunuz.
- Küvet ve file: Trendyol'da en çok satan modeli aldık, katlanıp küçülebiliyor. Memnunuz ama diğer çeşitleri denemedim, bilmiyorum.
- Ana kucağı: Babybjörn'ün taklidi olan Pierre Cardin'i aldık. İşimizi gördü ama şimdiki aklım olsa onu almam. Biraz daha bebeği kavrayan bir model alırım. Elektrikli ana kucağı alan arkadaşım çok memnun kaldı. 8 bin liralık bir ürün aldı, 3bin 500 liraya sattı. Ana kucağı ilk 5-6 ay kullanılabiliyor, sonra çöp.
- Emzik: Kullanıp kullanmamaya karar vermeniz gerek. İnsanlar %50 - %50 ayrılıyor genelde emzik konusunda. Çocuk doktorunuz, büyükleriniz ve internetteki kaynaklara bakarak kendi kararınızı verin.
- Kanguru: kanguru değil de sling'i mutlaka denemek isteyeceksiniz. Basit bir kumaş parçası, çok para vermeden bir tane alın, denersiniz.
- Telsiz: Videolu alayım diye düşününce fiyatlar çok yüksekti, paraya kıyamadım, karar veremedim alamadım. 6 ay oldu. İhtiyaç hissetmedik. Bizim hayat şeklimizle ilgil sanırım. Bence siz de ihtiyacınızın ses mi video mu yoksa kullanmamak mı olduğunu anlayınca satın alın.
- Müslin bez: Ne kadar çok alırsanız o kadar iyi.
- "Keçe Anne Bebek Bakım Çantası" adıyla satılan sepet gibi şey bizim evde çok kullanılıyor. Pek çok bebekli ailede görüyorum.
- Oyuncak: Çok fazla oyuncak almamaya çalışın. Zaten ilk aylarda neredeyse hiç gerekmeyecek. Ben pilli ve düğmeye basınca ses çıkaran oyuncakların zararlı olabileceğini düşünüyorum. Mümkün olduğunca çıngıraklı oyuncaklar tercih ediyorum. Siz de bebeğiniz büyürken farklı tercihler yapabilirsiniz, şimdiden almayın.
- Koku geçirmeyen çöp kutusu: Çok gerekli. Korbell marka bu alanı domine etmiş sanırım. Biz de ondan aldık. Yedek poşetlerini almak da önemli olduğu için bilinmeyen bir marka almayın.
- Çanta: Doğum yaptığımız özel hastane güzel bir çanta verdi, kullanıyoruz. Yaklaşık 1200 TL verip bir çanta daha almıştık, onu daha az kullanıyoruz. Bebek arabası alınca ondan da bir çanta çıktı. Hastane verecekse almasanız da olur. İhtiyacınızı anlayınca daha bilinçli bir seçim yaparsınız.
- Battaniye: En azından 3-4 tane mutlaka gerekli. Yaza yaklaştığımız için belki geciktirebilirsiniz yine de 1-2 tane alın derim.
- Hastane pompası kiralamayın. Bir aylık kira fiyatına alacağınız pompa aynı işi yapıyor. Boşuna kira vermeyin. Almakla, geri götürmekle uğraşmayın.

Eşim batıl inancı sebebiyle 7. aya kadar bebek için alışveriş yapmamıza izin vermedi. Son anda alışveriş biraz zor oldu bize.

Ek: En önemli kısmı unutmuşum. Şimdiden çocuğa yatak almayın. Odasını boğmayın. Benim en beğendiğim yatak bu ama saçma sapan bir fiyatı var. Uygun fiyat böyle yatak yapan bulunca alacağım ama daha zamanımız var sanırım. goodnightkid.com

biberon ve emzik de kullandık ama sterilizasyon makinesi almadım. temiz içerikli deterjan almıştım. ara ara da kaynattım. çoğu emzik mikrodalgada su içinde temizlenebiliyor zaten. emzik ve biberon da tercihe bağlı biraz. ilk 40 gün önerilmiyor ama illaki emzik veririm diyorsanız bir tane alın, dursun. ne zaman kafayı sıyıracağınız belli olmaz çünkü. damaklı ve kauçuk uçlu olsun ama bir tane yeterli çünkü almayabiliyor bebekler ya da belki sen tercih etmezsin. biberona da hemen gerek yok. zaten gerek olursa ilk başta şırınga ya da kaşık biberon kullanırsınız. ama dediğim gibi şu an gerek yok, ihtiyaç olursa alınır.

ana kucağı fıtık garantili bir ürün. bebeğim kilolu olmamasına rağmen ben çok zorlandım ve kullanmadım. hediye gelmişti, işe yaramadı. para verip almazdım. hani deneme imkanın varsa birinde deneyip alabilirsin belki ileride. yoksa bence gereksiz. zaten bazı bebekler sevmiyor.

park yatak ve beşik hediye geldi. ikisi de kullanıldı ama şöyle. 5 aylıkken işe başladım. park yatağı eşimin ailesine kuruldu, beşik bizim eve kuruldu. ikisi de işe yaradı yani. ama böyle bir durum yoksa ben olsam anne yanı beşik alırım büyük boyutlu. çünkü bebekle aynı hizada olmak ilk aylar çok iyi olurdu. almadığıma pişmanım. mesela biz bebekle yattığımız için bi süre sonra beşik yatak kenarı koruma görevi gördü sadece. 1 yaşından biraz sonra montessori tipi yatağa geçtik rahat ettik. yani büyük hantal bi beşik almaya bence hiç gerek yok. anne yanı beşikten sonra direkt montessoriye bile geçilebilir oda ayrılacaksa. ayrılmayacaksa basit bir beşik yeterli. park yatak alacaksanız da içine mutlaka ekstra sert bir yatak alın bebek sağlığı açısından.

kıyafet konusu da şöyle. aman lazım olmaz diye çok da az alma. yaz bebeği olursa mesela çok terler, günde iki üç zıbın gidebilir mesela. asla bir sürü eldiven şapka vs alma. eldiven zaten ilk hafta sonrası önerilmiyor. şapka da aynı şekilde soğukta dışarı çıkmadığı sürece evde gereksiz ilk günler sonrası. yani hastane çıkışı denilen pahalı pahalı takımlara gerek yok. 5-6 zıbın, 3-4 yakım yeterli. hepsi de aynı kalıp olmasın tabi, büyüklü küçüklü olsun. ilk ayı atlattıktan sonra yine ihtiyaca göre çıkıp alınabilir zaten. 10 mendi yeter. kışın doğacaksa iki pamuk battaniye, yazın doğacaksa 2-3 müslin örtü. alacağın yatak türüne göre sadece çarşaf. yastık-yorgan kılıflı takımlara gerek yok zaten kullanmıyoruz.

her markanın ayakkabı kalıbı farklı. vicco küçük kalıp mesela. o yüzden biraz riskli ama biz yürümeye başlayınca aralıklı beden olacak şekilde stok yaptık. mevsim denk geliyor bi şekilde. bot belki beklenebilir.

alt açma örtüsü al mutlaka paket paket ve alt değiştirirken örtüyü bölgeyi kapatacak şekilde kaldır. o kadar çok kaka ve çiş kazası yaşadım ki. iki saniyede değiştiririm, ne var ki diyorsun ama öyle tazyikli kaka yapıyorlar ki inanamazsın. başlangıç için bir beden bebek bezini günde 15 tane gidecek gibi hesapla. belki daha fazla. bizimkine bu be yeter dedikleri bez yetmedi mesela. ama stok yapmak riskli. iki paket alıp duruma göre stok yapılabilir. ıslak mendil de aynı şekilde. doğru ıslak mendili bulduktan sonra koli koli depolayabilirsin yer varsa. ben öyle yapıyordum. korbell çöp kovası asla aldığıma pişman olmadığım bir ürün. ikinci el de bakabilirsin. poşeti muadil alıyoruz biz ama.

ana kucağı otomatik vs alanlar çok gördüm ama bende dümdüz bi model vardı. fazlasına ihtiyaç duymadım. zaten bu tip şeylerde uzun süre yatması sağlıklı değil. uyutmayı da önermiyorlar. bebek ölümleri bile gerçekleşmiş. kullanacaksan da sen uyanık ol yanında ve kemeri takılı olsun mutlaka. ve bir iki saatten fazla yatmasın.

bebek oturma minderi kullandım hafif oturmaya başladıktan sonra. ucuz bi modeli iş görür.

mama sandalyesi en uygunu alıp geçmek mantıklı. bime filan geliyor, onlar bile olur.

minder ve sandalye 6. ay sonrası için. ama türkiye enflasyonu düşünülürse eğer yerin varsa şimdiden alınabilir şeyler.

otuz tane oyuncağa, kitaba şuna buna gerek yok şimdilik. siyah beyaz kartlar ve bir tane çıngırak yeterli emin ol. saklama kabıyla da oynayabiliyorlar zaten bebeklikte. büyüdükçe alırsınız.

www.hepsiburada.com bu şart. özel sırt çantası uygun bi şey alınmalı. normal çanta verimli olmuyor. çünkü ilk başlarda bir yere giderken yanına bir ton şey alman gerekiyor. ve çok bölmeli, özel gözlü bi çanta iş görüyor. ama bir sene sonra filan boşa çıkar. ama dediğim gibi ilk sene çok işe yarıyor.
bendeki şu. www.hepsiburada.com

işe erken başlayacaksan bi elektrikli sağım pompası şart. yoksa manuel de iş görür. süt-meme durumu değişken olur mu bilmiyorum ama ben olsam şimdiden bi manuel alırdım. ne zaman lazım olacağı belli olmuyor. sütler boşa gitmesin diye bi paket saklama poşeti alınabilir. gümüş kapak aldım, kullandım, işe yaradı mı bilmiyorum. meme başı yarası fena bi şey. ben silikon uç kullandım yara olduğunda. pazar günü nöbetçi eczanelerde aramıştık. yani herkesin başına gelmeyebilir ama şu anki aklımla ilk alacağım şeylerden biri. bir tane meme ucu kremi lansinoh vs bir tane de medikal bir krem, madecassol gibi. lansinohu silmeye gerek yok ama diğeri bebek emmeden silinmeli mutlaka. gümüş kapak almayacaksan da meme başını kıyafetten korumak için muadil kapaklardan al bence. bir de göğüs pedi çok kullandım ben ilk aylarda. emzirme sütyeni almadım. normalde sütyen kullanmıyorsan rahat edemezsin zaten. pedli sporcu sütyenleri filan da iş görüyor.

araba varsa yine enflasyonu düşünerek bir tane oto koltuğu şimdiden. 360 derece dönen modeller pratik oluyor.

bebek arabası ise şöyle. gidin deneyin. en pratik katlanan, sürülen hangisiyse onu alın. koca koca modeller bir süre sonra çöp oluyor. çok pahalı bir şeye gerek yok. zaten bir süre sonra tamamen katlanır modellere ya da baston modellere geçiliyor pratiklik açısından.

telsiz ilk aylar olmasa da sonrasında gerekli. görüntülü filan almadık biz ama.

saydığım hemen her şey ikinci el alınabilir. sıfır olsun diye uğraşma. yatak harici belki hiçbiri ömürlük değil çünkü. dediğim gibi mesela 1 yaşından sonra o hantal bebek arabasına binmeyecek, 8. aydan sonra anne yanı beşikte yatırmak tehlikeli olacak.

yazılanlardan sonra aklıma gelenler oldu, onları da ekleyeyim;

benim aldığım sallanan ana kucağı babyjörn’dü, çok çok memnun kaldım. inanılmaz memnun kaldım. bebeğimi koyup minik minik sallayarak uyuttum hep.
park yatak kullanmadım :) kullanmayan kullanmıyor işte. ihtiyacı olan bir hamileye gönderdim daha sonra.
okbaby’nin banyo aparatını almıştım, bebekken ona koyarak yıkadım hep. büyüdükçe şu ebebek’te satılan minik küvetlere geçtik. benimki banyo yaparken doldurup içinde yıkanmaya bayılıyor.
süt sağma makinası da aşırı kullandığım bir şey olmuştu benim. çok sütüm vardı, maalesef bir çoğu da çöpe gitti ama sadece psikolojik etkisinden dolayı bile alırdım.
telsiz vs. hiç kullanmadım, ev geniş olsa da duyuyordum zaten ya da bulunduğum odada uyuyordu.
mama sandalyesi ilk ikea’dan almıştım, idare etti ama sonra sığmamaya başladı. chicco’dan alarak güncelledim. şu an 3.5 yaşında, yemek yerken hala o koltuğa oturmak istiyor.

ayrıca ne güzel öneriler yazılmış <3 hamileler kaydetsin :)

Takipten mi baktin? Belki takipte guncellenmemistir ama yakindaki subededir? 800 metrede sube varken 14km uzaktaki sube dagitima cikartmaz bence, aktarim yapar.

Takipten bakmadım, mng kargo SMS attı, şu şubeden üç iş günü içinde alabilirsiniz diye

Kargom, farklı ildeki aynı isimli ilçeye gönderilmişti. Bı telefonla hemen yaşadığım ilçedeki şubeye yönlendirdiler. Arayıp şansını denemek lazim. MNG idi hatta o da

hatalı şubeye gidince doğru şubeye yönlendirme yapıyorlar genelde.şubeye ulaşıp bunu talep edebilirsiniz

domain knowledge" çok önemli, yani alan bilgisi.

Mesela sağlık alanında bir kariyer planlıyorsan ecg, emg, bvp gibi fizyolojik sinyalleri çalışmak sana çok fayda sağlar. google resimlere ecg yazınca p,q,r,s,t noktalarını görürsün, bunları anlayıp yorumlamak çok işe yarar. şu durumda herhangi bir arrhythmia dataseti kullanabilirsin. ama bu datayla çalışıp twitterda işe giremezsin, ne alaka dimi.

fraud alanında kariyer planlıyorsan, fraud datasetlerine bakabilirsin. mesela web siteni ziyaret edenlerin bazılarının bot olduğundan şüpheleniyorsun. örneğin araba ilanlarına alfabetik ve sırayla girip çıkıyor. ya da bankasın, birisi kredi kartından her dakika başında 0.99 tl alışveriş yapıyor, gibi.

e-commerce alanında çalışmak istiyorsan satış datası çok var. hangi kişi hangi üründen aldı, bunu alan bunu da aldı, vs.

finans için zaten bütün borsa verilerine ulaşmak çok kolay. inşaat şirketleri beraber yükselir düşerler, bankalar da birlikte yükselir düşerler gibi visualization'lar yapılabilir.

spor alanında bir kariyer hedefin varsa bir maç datasını nasıl yorumlarsın, bunu düşünmek gerekir. zaten birçok istatistiği biliyoruz, kaç gol oldu, kaç faul oldu gibi. Ama sen "bir futbolcu oyuncu değişikliği ile geldiyse, son üç maçtaki ortalama hızından %15 daha hızlı koşuyor" gibi bir analizle kariyerine büyük fayda sağlayabilirsin.

velhasıl kariyerini hangi yönde ilerletmek istiyorsan o datasetlere çalış. önemli olan python kullanabilmek değil, alan bilgisi edinmek.

gün içindeki zamana bağlı olarak ekranın sıcaklığını değiştiren f.lux diye bir uygulama var. onu da deneyebilirsiniz.
justgetflux.com

Ne kadar eski olursa olsun ekran parlaklığını azaltmanın bir yolu vardır.

Benzer seri laptopta ben de ekran parlaklığı sorunu yaşamıştım. En yüksek parlaklıkta sabitti. Sendeki durumda buysa aşağıdaki linkte bir kaç çözüm önerisi var.

forum.donanimhaber.com

ekranı , telefonunuzun kamerası ile izleyin , çok titreme vb. dalgalanma vs. var mı . Bunlar çıplak gözle görülmez, ama gözü çok yorar.
Baten şebeke geriliminden veya, laptop içerisindeki komponentlerin yıpranmasındanda çok dalgalanma yapabilir.
Eğer aşırı titreme dalgalanma görüyorsanız, harici farklı bir ekrana takarak aynı şeklide test edin.

aws lambda en iyi opsiyon gibi görünüyor.

kodları da yayınlayabilirsiniz bu arada, api key'leri çıkarıp öyle koysanız sorun olmaz.

esas derdin kodların içindeki api key'ler ise, zaten hiçbir zaman onlar kodun içine girmemeliydi. environment variable'larda saklamalısın.

import os
api_key = os.environ.get("GOOGLE_API_KEY")

gibi

Ah bi de araç dizel mi onu yazsaydınız :)

Eğer dizelse belki turbo. Birşey daha vardı ama aklıma gelmiyor dilimin ucunda :) heh bi de havayı çektiği hortumda delik olabilir ama yine dizel :) o olursa performanslı çekmez bi süre sonra o da artar. O yüzden en yakın iş bilir servise :) ama dizelse. Diğerleri için de gidin derim.

Yine de gidin servise.

Pardon ya, evet onu yazmamışım. Benzinli atmosferik motor.

yinede baskı balata ağır basıyor.manuel de kalkmayı dene problem baskı balatadansa manuel de zaten problemi yansıtmayacaktır.

linux işini 1 haftada çözersin, sonra da windows'tan daha çok sevme ihtimalin var.

wine programını boşver. o linux versiyonu olmayan programlar için son çare.

normalde bilgisayarda "ubuntu software" diye bir program var. Orada aradığın birçok program mevcut. Fakat maalesef chrome yok (chrome'un bazı özelliklerinin ücretsiz olmaması, open source olmaması gibi sebeplerle). Brave var, chrome gibi, chrome'dan daha iyi.

chrome yüklemek istersen youtube'da "ubuntu chrome" yazıp arayabilirsin.

www.google.com

bu sayadan chrome'u indir'e bastığınızda .deb uzantılı olanı seçip indireceksiniz. .deb'i windows'taki .exe gibi düşünebilirsiniz.

rufus yok ama alternatifleri var ventoy mesela

bu arada ubuntu'nun arayüzü bence pek iyi değil. linux mint xfce (Xfce4-docklike-plugin ile) veya mate versiyonunu öneririm.

Önce Macbook almıştım ve PDF vs okuyordum ama highlight, not alma vs için Ipad aldım ve şu an o işler için sadece Ipad'i kullanıyorum. Bu konular için Ipad kesinlikle çok daha iyi ama diğer ihtiyaçlarınızı da gözden geçirin. Örneğin MS Excel vs kullanıyorsanız Ipad'de zor olacaktır muhtemelen.

Mac kullanıyorum, araştırmacıyım. Yoğunlukla makale okumak ve yazmak için kullanıyorum. Makale okumak ve zaman zaman not almak için 2 yıl önce ipad aldım kalemiyle birlikte. Çok nadir akademik işler için kullandam da ipad yemek yerken falan bir şeyler izlemek amacına hizmet ediyor. Asla mac’in yerini tutmaz bu arada. Bunun mailleri var, diğer yazılımlar var. En basitinden bir sunum hazırlayacak olsanız ipad ile zor olur. Hiç tavsiye etmem.

ipad ile işlerinin %95'ini (bazılarını zorlayarak da olsa) halledersin, kalan %5 için bilgisayar ararsın, bilgisayar hep lazım.

Her ulke icin degisebilir, ilgili ulkelerin sayfalarini okumaniz lazim.

Hizlica Fransa icin baktim, diyor ki:

You are travelling from an airport in a country located outside the Schengen Area and staying in the international zone of an airport located in metropolitan France while waiting for your connection to your final destination, which is also located outside the Schengen Area. You must apply for an "A" airport transit visa (ATV) if you hold: An ordinary passport issued by ... Senegal, Sierra Leone, South Sudan, Sudan, Syria or Turkey

france-visas.gouv.fr

Yani Schengen disindan gelip Fransa ustunden Schengen disina giden bir Turk vatandasiysaniz transit vize almaniz lazim. Transit vizeyle havalimaninin uluslararasi aktarma bolgesinde kalabilirsiniz.

Avrupa icinde tek aktarma yapiyorsaniz vizeye gerek yok. Yani ist-almanya-kanada, ya da ist-hollanda-kanada gibi durumlarda vize istenmiyor, kanada vizeniz olmasi yeterli.

Avrupa ici 2 aktarmaniz varsa o zaman vize gerekir, ornegin istanbul-frankfurt-londra-kanada, ya da istanbul-muni-fransa-kanada gibi.

abd icin de ayni sey gecerli.

Net cevap: Hayir. 20+ senedir gidip geliyorum.
Allah kurtarsin..

Bazı havaalanlarında (örneğin italyada var bunlardan), aktarma yaparken uluslararası alandan çıkış yapıp tekrar girmek gerekiyor.

Genellikle senin hiçbir şey yapmana gerek kalmıyor. Şu durumlar hariç:

1) Eğer self-transfer diye bir şeyden bahsediyorsa bilette, adeta iki farklı uçuş bileti almışsın gibi oluyor. Bavullardan sen sorumlu oluyorsun.
2) Eğer change-airport diyorsa, adından da anlaşılabileceği üzere, bavullarını alıp diğer havaalanına geçiyorsun.

Her iki durumda da, ikinci uçağı kaçırınca sorumluluk sende oluyor.

avrupa ucuslarinda genellikle bagajiniz sizin bineceginiz ucaga otomatik transfer edilir. fakat ikinci ucus avrupa disina olacaksa bazen yukaridaki belirtilen durumlar disinda kendiniz alip tekrar vermeniz gerekebiliyor bagajinizi. ama bunu check in yaparken kontuarda mutlaka soylerler. bagli ucus oldugu icin ucagi ilk ucagin gecikmesi gibi mucbir sebeplerden kacirinca sorumluluk size ait olmaz, havayolu sirketinin kaybinizi karsilamasi gerekir. tabii yine de kacirmamaya calisin :)

Hiçbir şekilde aşağıdaki kodu garanti etmiyorum, Chat GPT verdi :)

SELECT s1.CITY, s1.DAYOFWEEK_, s1.TOTAL
FROM (
SELECT CITY, DAYOFWEEK_, SUM(LINETOTAL) AS TOTAL
FROM SALEORDERS
GROUP BY CITY, DAYOFWEEK_
) AS s1
JOIN (
SELECT CITY, MAX(TOTAL) AS MAX_TOTAL
FROM (
SELECT CITY, DAYOFWEEK_, SUM(LINETOTAL) AS TOTAL
FROM SALEORDERS
GROUP BY CITY, DAYOFWEEK_
) AS s2
GROUP BY CITY
) AS s3
ON s1.CITY = s3.CITY AND s1.TOTAL = s3.MAX_TOTAL

Senin bu grupladığın tablonun yanında ekstra olarak, day_sales_in_city diye bir sütun olsaydı çok iyi olurdu, değil mi?

Böylece grupladığın tabloda, her bir şehir için 1,2,3,4,... yazacaktı. Ve sen sadece 1 olanları istiyorsun.

with table1 as (
SELECT CITY, DAYOFWEEK_, SUM(LINETOTAL) AS TOTAL
FROM SALEORDERS
GROUP BY CITY, DAYOFWEEK_
),
table2 as (
select *, row_number() over (partition by CITY order by TOTAL desc) as day_sales_in_city
from your_grouped_table
)
select *
from table2
where day_sales_in_city = 1
order by 1

At gitsin. Ise yarama ihtimali cok dusuk.

Garanti için kutuya gerek yok. Taşınırken yazıcıya bir şey olmaz da tv için kutunun durması iyi olabilir. Gerçi iyi bir nakliyeci televizyonu da güzel paketler. Hatta taşınırken sigorta yaptıracaksan kutuların hepsini at.

tv'yi atma. kenarlarındaki birleşim noktalarından çözüp dümdüz şekile getirebilirsin. sonra yatağın altına koy. ben öyle yaptım. servislik bir durum veya taşınma durumunda lazım olur. öbür türlü tv taşınması çok riskli. arkadaşın panel gitti arabanın arkasında taşırken.

garantileri bitmese de geçerli olması için kutu tabi ki lazım değil.

ancak ilerde satmak isterseniz, satarken nedense kutu soruluyor. ikinci elde bi kutu fetişizmi var. kutu varsa daha çok para, kutu yoksa daha az para ediyor falan. çok büyük bi rakam değil tabi, ama boş kutusu bile satılıyor bu macbookların ayfonların.


belki çalıntı olmadığı intibasını veriyordur kutulu olması, bilmiyorum.

amazon uygulamasından iade et diyorsun, ister kapından alıyor istersen de anlaşmalı kargo çıkarıyor. geçen mngyi seçtim ben. ücretsiz gönderdim. sana kim bunları dedi ki?

Amazon'da (desktop web sitesi ve android uygulaması) iade et tuşuna basınca bana bir ekran açtı, orada şöyle yazıyordu: "buradaki pdf dosyasını yazdırın ve herhangi bir şirketiyle gönderin. Kutunun üstüne bu pdf sayfasını yapıştırın".

Bastıracağım etiketin üzerinde bir adres var yazıyor, bir de barkod var.

not: satıcı amazon değildi

iade için para ödeyip ödememen gerektiğini amazon müşteri hizmetlerine sorabilirsin. genelde gerekmiyor

gönderici amazonsa mngkargo ile iade edebilirsiniz ücretsiz

Kim sana iade için kargo ücreti ödeyeceksin dedi ki?

Satıcısı Amazon değilse satıcıya mesaj gönderip anlaşmalı kargo kodu isteyin. Ben Amazon dışındaki satıcılarda öyle yaptım. Amazonun kendi iade süreci çok iyi ama satıcısı başkaysa satıcıya ulaşmak gerekiyor. Diğer siteler iade kodunu kendileri veriyor.

Dik süpürgenin emiş gücü yüksek değil, en azından kablolu bir süpürge ile kıyaslayınca. Yine de temizliği çok iyi, çünkü başlığı dönüyor. Halıya yapışmış bir saç tanesini normal süpürge nasıl çeker, vakumlayarak. Bunun için çok güçlü olması lazım. Halbuki dyson'ın ucu dönüyor, saçı yerden alıp kaldırıyor, şu noktada vakum fazla olmasa da problem değil.

Dyson kablosuzlarin cekim gucu de cok iyi, ozellikle boost modunda. Tek eksisi şarj etmeniz gerek, ozellikle boost da calistiriyorsaniz 15 dk falan gidiyor. Diger modlari 40 dakikayi geciyor. Ben olsam suan yine kablosuzu alirim.

kablosuz olanin konforu oyle boyle degil.

ozellikle toz alerjiniz vs yoksa bence kesinlikle kablosuz olani alin, V10 ya da daha ustu bir model olursa sarji da daha uzun gider.

Toz alerjisiyle bağlantısı nedir?

dyson v15 şarjı en çok giden ve en güçlü olanı
ben v15 kullanıyorum ama annemlere v12 aldım arkadaşım da v12 aldı gayet memnun.

Annem kablolusunu kullanıyor. Eviniz büyükse (200 metrekare üzeri) kablosuz önermiyor satıcılar bile. Ya da yedek batarya alın diyorlar.

Şarjı uzun giden arıyorsanız Philips XC8049/01 öneririm. O zaman 200m2 evi de süpürürsünüz.

Kabloluya bence hiç gerek yok 10 yıldır kullanmıyoruz kablolu süpürge. Dyson V6 türkiyeye gelir gelmez almıştım. Sonra philips e geçtim fiyatlardan ötürü daha uygun.

Kabloluya göre evet biraz daha güçsüz fakat dedikleri gibi başlık döndüğü için yine aynı performansı veriyor.

Bir de nasıl ki arabalarda içten yanmalı motorlarda oluşan enerjinin tekerlere iletilmesine kadar geçen süreçteki enerji kaybı ile elektrik motorlarındaki bir değil ise, kablolu süpürgelerin motoru güçlü olsa da onların süpürgenin başlığındaki havanın emiş gücü düşük oluyormuş, kablosuzlarda daha az kayıp oluyormuş. Bu konuyu sadece bir incelemede dinlemiştim, detaylı araştırmadım bunu da göz önünde bulundurun derim.

kablosuzun pratikliği yeter de artar. kablo sök tak taşı vb dert.

Saydığın işlemleri ipad veya android tabletle yapmak işkenceye dönüşebilir. Eğer film izlemek, müzik dinlemek, twit atmak gibi şeyler söyleseydin tableti tavsiye ederdim. Ama bahsettiklerin için bilgisayar çok daha kullanışlı.

deneyebilirsin online sistemden

"Beyanla Trafik Para Cezası Ödeme - e-Devlet" üzerinden ödeme işlemlerine gidin. orada varsa indirimli tutar karşınıza çıkacaktır.

arkadaşlar online sistem tebliğ tarihini senin girmeni istiyor. zaten onu soruyorum. SMS gelen tarih mi tebliğ tarihi yoksa tebligat gelmediği için bugünün tarihini mi giriyoruz?

SMS tarihini girersem indirim ortadan kalkıyor. Ben tebligat gelmedi diye bugünün tarihini girip indirimli ödersem ileride 'eksik ödemişsin' derler mi?

hocam daha iki gün önce ödedim. tarih girmedim sadece beyan seri no ve plaka girdim diye hatırlıyorum.

edit: aynı sayfaya baktım herhangi bir tarih mevzusu yok.
i.ibb.co

tebliğ tarihi sormuyor ki

SMS tebligat sayılmaz, bugünün tarihini girmen gerekli. Tarih girmen gerekmiyor diyenler sonraki sayfaya ilerleyemedikleri için göremiyorlar.

@jelly bear, lazpalle

o ekranda sormuyor zaten, bir sonraki ekranda çıkıyor tebliğ tarihi.

i.ibb.co

@kanepeee

peki ben bu ceza bana tebliğ edilene kadar ödemesem, tebligat geldikten sonra 15 gün içinde ödesem yine 320 lira olarak ödüyorum diye anlıyorum. doğru mudur? herhangi bir gecikme faizi vs. biner mi?

Doğru anlıyorsun. Paranı dolara yatır. Tebliğ edildikten 14 gün sonra bozdur öde.

Beyanla ödeme ekranında ben o günün tarihini girmiştim, sistem %25 indirimli bedeli gösterip ödeme yaptırtmıştı.

Ödeme yapacağınız günü girebilirsiniz.

Panjurcular yapar ama kayışı/mekanizmayı değiştirirler.

Naylon iplik ile sıkıca dikersen çok sağlam olur merak etme. Paraşüt ipi, tesbih ipi olarak da bakabilirsin.

birbirinin üstüne yeteri mesafede bindirerek sağlam iple dikilebilir +1

ama öyle uç uca birleştirmeyin, birbirlerinin üstüne 5-6 cm kadar bindirip dikiş alan yüzeyini arttırın.

yapistirici 5 dakika bile tutmaz. panjur deyince akliniza normal panjur gelmesin. kalin kalin tahtalardan olusan Yunan usulu panjur.
5-6 cm birakip kalin iple dikmek iyi fikir. bir dusuneyim

Bence daha üst modellere bakın. Üstünde giriş seviyesi işlemci var, dolayısıyla performansı düşük.
O yine tamam da. Bence asıl sorun ekran çözünürlüğü. 1 sene öncesine kadar bende de 72üp ekranlı bir laptop vardı Ekranı bölerek kullanmak zordu. Tasarım kasılmış, animasyonlu websiteleri düzgün görüntülenmiyordu.

Ram, hard disk (ssd) ve işlemcisi gayet yeterli. Yalnız ekran çözünürlüğü düşükmüş. Bu kod yazarken probleme sebep olur mu, hayır. Ama kullanma zevkini biraz düşürür.

Şunu denesene "displays have separate spaces" bunun tikini kaldır:
www.igorkromin.net

Ama bunu yapınca, yandaki desktopa geçmek istediğinde, iki ekran birden kayacak.

Komple anahtar değişmeye gerek kalmaz sanırım, anlattığın gibiyse sadece dış kabı değiştirince düğmeler vs komple yenilenmiş olur.

Büyük ihtimal bulamazsın ama internette "x marka oto kumanda tuşu" diye ara, tek tük satılıyor. Eğer bulamazsan 80-100 liraya dış kabını alabilirsin. Biraz uğraşacaksın ama kendi başına değiştirebilirsin. Eğer değiştiremem diyorsan 80-100 liralık şeyi oto anahtarcıda 250-300 liraya yaparlar.

Örneğin: www.youtube.com

Fotoğraf yüklerseniz birileri bir şeye benzetebilir.
direnc.net, robotistan gibi sitelerde belki benzer bir parça bulunabilir.

128 ssd alanlar pişman, güncellemelerde çok sıkıntı oluyor. Bir arkadaşımın bilgisayarındaki tüm verileri benim harici harddiskime atmıştık, buna rağmen ancak o şekilde güncellemenin sığabileceği kadar yer açılmıştı. Kronik sorunları bilmiyorum.

Kronik bir sorunu yok gibi duruyor. Tek önerim 16gb ramli olanı alman olur.

Eğer iki tane harici monitörün varsa, desteklemiyor.

16 Ram almanız epey bişey değiştirir. Ben çok ram'lik bir iş yapmıyorum gündelik kullanım gibi düşünmemek lazım. Güncel işletim sistemleri anlık depolamayı ram'e yapıp fişek gibi hızlı çalışıyor ve ssd'den de tasarruf etmiş oluyor (yazım saati olarak)

Kronik bir sıkıntısı yok uzun süre yoğun işlemci kullanımında heat throttle yapabilir fansız olduğu için ki o da dev bi dert değil aslında oturup komplike 3d modelleme yapmayacaksanız.

Artı eksi değil de, faz-nötr şeklinde oluyor, alternatif akım olduğu için. Kontrol kaleminin ışık verdiği kısım faz oluyor.

Şurada detaylı açıklamış birisi eksisozluk.com

@kanepeee'ın dediği gibi AC (Alternatif Akım)'da faz ve nötr olur bir de toprak bağlantısı olur sormamışsın ama yazayım dedim ola ki söküp tamir ile filan uğraşacaksan toprak kablosunda genel olarak sarı yeşil kablo kullanılır

soruyu tam anlamadim ama belki ise yarar.

yazdirmaya tersten basla gibi bir secenek varsa isinizi gorur. normalde office programlarinda var ama sizi ciktigi gonderdiginiz programi bilemiyorum.

"print reverse order"

soruyu tam anlamak için yevmiye defteri denen şeyin ne menem bir zıkkım olduğunu bilmeniz gerekiyor. açıklamaya çalıştım ama tam anlatamamışım.

elimde 1-200 arası numaralandırılmış ve noter tarafından mühürlenip onaylanmış boş sayfalar var. yılbaşında notere onaylatılıyor ve yıl bitince de muhasebe kayıtları bu mühürlü sayfalara yazdırılıyor. muhasebe kayıtları tam 200 sayfa değil, yılbaşında boş olarak onaylatıldığı için, o yıl ne kadar kayıt olacak, kaç sayfa tutacak bilemiyoruz ve tahmini olarak yaklaşık sayıda sayfa onaylatıyoruz, biraz da toleranslı yapıyoruz fazla olursa diye. ben 200 sayfa onaylatmışım, 70 sayfalık kayıt yapmışız. 200 sayfalık deftere 70 sayfa yazdırılacak, gerisi boş kalacak.

yani elimde 1-200 arası onaylanmış boş sayfa var. bunları yazıcıya koyup, 1-70 arasındaki mühürlü sayfalara çıktı almam gerekiyor. 71-200 arası boş kalacak.

elimdeki tomarı 1. sayfa en üstte olacak şekilde yazıcının kasedine koyduğum zaman, en üstteki 1 numaralı sayfayı altını üstüne getirerek çekiyor, mühürlü yüzün tersine yazıyı yazdırıp çıkarıyor.

elimdeki tomarı ters koyayım, çıktıyı da reverse order yapayım desem, bu sefer 70. sayfaya yazması gereken bilgiyi 200. sayfaya yazarak başlıyor, 131. sayfada bitiyor, defterin 1-130 sayfaları boş kalıyor.

nasıl olsa 70 sayfa yazacak, 71-200 sayfalarını makineye hiç koymayayım, 1-70 arasını ters koyup reverse order yapayım desem düzgün başlıyor. ama bir sayfa sıkışırsa sıçtın, çünkü sona (yani defterin ilk sayfasına) yazdıracak boş sayfa kalmayacak, defterin ilk sayfasını yazdıramayacağız (düz sıradan gitsek sonra fazladan 130 sayfamız daha olacaktı).

bunun tek yolu 200 sayfayı elle tek tek 200 üstte, 1 altta kalacak şekilde sıralayıp, 1. sayfanın tersi yazının en üstüne gelecek şekilde koymak. böylece yazıcı 1. sayfayı çekip ters çevirdiğinde mühürlü sayfa üstte kalacak.

benim aradığım da bunun başka bir yolu.

Eğer doğru tarafına bassaydı, dolayısıyla sen 1den başlayabiliyor olsaydın, kağıt sıkışınca ne yapacaktın? Mesela 5 numaralı kağıt sıkışınca 5e yazman gerekeni 6ya yazıp, 70e yazman gerekeni 71e mi yazacaktın?

@kanepeee

evet aynen 5 numaralı sayfayı üzerine çapraz şekilde İPTAL yazarak iptal ediyorsun, 5. sayfaya yazman gerekeni 6. sayfaya yazarak devam ediyorsun. çıktı da 70 değil, 71. sayfada bitiyor.

Ben olsam hızlıca 200 sayfayı ters çeviririm. 1-2 dakika falan sürer. En üstteki kağıdı alıp yönünü çevirmeden yana koyacaksın. 5000 sayfa olsa alternatif yolları düşünürdüm, çift taraflı yazıcı almak gibi. Veya yevmiye defterini ters numaralı yaptırıp o şekilde mühürletmek gibi.

Bu arada soruna cevap vereyim, otomatik olarak yapabileceğin bir şey yok. 75ten başlayıp, 5 tanesini sonradan iptal edebilirsin, sıkışsa da sıkışmasa da.

öyle bir hizmet veren bulut depolama hizmeti yok, dosyaların otomatik buluta atılması için bir tane yedekleme programına ihtiyacınız var. Fiyatlarına göre istediğiniz bulut depolamayı seçebilirsiniz.

oyke bisey yok ama on demand ozelligi var. ki bence daha iyi. yani hersey bilgisayarinda gorsel olarak duruyor ama acmak icin indirmen lazim. atiyorum surekli pcde kalsin diyorsan make offline diyorsun.

dropbox, onedrive ve box da var.

Google drive → stream files özelliği var. Bilgisayarında dosya varmış gibi görünüyor ama aslında yok. Çift tıkladığında indiriyor, kapatınca siliyor.

kaç model macbook? eskilerin yükseltilebiliyor.

sd kart girişliyse eğer bir tane sd kart alın kullanın. 256lıllar 600 civarıydı en son.

Tamamen şov

Yerde kılavuz çizgileri yok muydu?

@Phoebe yoktu

hesaplanır.

hatta şöyle;

1- (999^1000/1000^1000) ~0.63

tüm olasılıklardan gerçekleşmeme olasılığını çıkardım. Bir kişi için bu olayın gerçekleşmeme olasılığı 999/1000'dir.

yaparsın ama yüksek hassaslıkla ölçemezsin.

Mesela 1000 kişi hepiniz cebinizden bozuk para çıkarıp yazı tura atsanız, 498 defa yazı, 502 defa tura gelse, yazı gelme oranı 0.498 olur. Tam doğru ölçemedik. Gerçekte 0.5 olmalıydı.

1000 kişi piyango bileti alsanız, hiçbirinize çıkmasa oran 0 olur. Halbuki gerçek olasılık 0.00000001 yine biraz hassasiyet problemi var.

Bayes teoremi

@kanepeee "tam doğru ölçemedik" yorumu biraz tehlikeli. Aslında tam olarak doğru ölçtünüz ama teorik olarak elde edilen sonuç ile deney sonunda elde edilen sonucun farklı olması normal ve beklnen bir durum. Frequentist ve Bayesian statistics arasındaki tartışma yapılan işin felsefesi boyutuna kayıyor.

bu ara online lostra şirketleri coştu. hiç denemedim ama çok popüler. evde temizlemek dışında bi alternatif olabilirler.

(pointcare www.trendyol.com şöyle bir şey vardı boya. çok memnunlardı. bunu kullanabilirsiniz

Diş fırçası ile temizleyebilirsin. Malzeme olarak, karbonat, diş macunu veya cif kullanabilirsin.

kullanmadığın bir diş fırçasına colgate'in en ucuz diş macununu koyup fırçala beyazlar. mesela paradontax koyup yaparsan beyazlamayabilir. daha da beyaz olmasını itersen bir üst mesajdakini uygulayabilirsin.

büyük talihsizlik. 40 yıllık bir bursalı olarak bu operasyonu bandırma'ya ido ile gidip ordan balıkesir'e geçerek çözerdim. alternatifler mevcut ama çok yıpranırsın.

@duster;

Bandırma'ya bilet 160 TL civarı, Mudanya'ya 39 TL.

İndikten sonra Bursa'dan yaklaşık 2 saat sürüyor Bandırma'dan da 1 buçuk saat, süre olarak bir avantajı yok ama maliyet olarak ciddi bir fark var o yüzden Bandırma düşünmüyorum.

Bursa'dan Bandırma'ya giden 7-8 kişilik küçük arabalar var, dolmuş değilse de dolmuş gibi çalışıyor denebilir. Mudanya'dan Bursa'ya öyle bir alternatif var mı emin değilim ama Bandırma'dan Balıkesir'e de var aynı tür araçlar. En hızlısı bunlar olur, otobüs ve trene kıyasla.
Bursa - Bandırma arası 1 saat 15-20 dakika falan sürüyor, Bursa içi trafik sıkıntısı olmazsa. Bandırma - Balıkesir arası da yaklaşık 1 saat 15 dakika.
Mudanya'da Bursa merkeze (sanırım Acemler, Nilüfer, Görükle civarlarında durakları vardı bu araçların, otobüs terminaline yakın yerlerde de bir durakları olabilir, oralara gitmeniz mantıklı olur) benzer bir araç bulabilirseniz en hızlısı bu şekilde olur.

Baltur vardı balıkesir-mudanya arasında. 7-8 kişilik minibüsleri var, hiç durmuyor. Mudanya iskeleden kalkıp balıkesir çarşıya getiriyor (terminale getirmemesi de süper). Yalnız çok yüksek kalite bekleme, 2 saat minibüsle gittiğini düşün. Şurayı arasana: 02667130061

Google'daki balıkesir konumu yanlış, balıkesirde "Devrim Erbil Çağdaş Sanatlar Müzesi Kent Arşivi" karşısında duruyor.

@gkhncnzdgn;

Teşekkür ederim çok mantıklı.


@kanepeee;

Evet en mantıklısı Baltur ama saatleri uymadı şansıma, seferleri azaltmışlar. Teşekkür ederim yine de.

1- Baltur
2- Blablacar
3- Geçmiş olsun, Önce bursa otogar, oradan otobüs. Evet otogardan'da baltur tarzı vip olarak geçen küçük araçlar var.

Önce iyice lise-orta okul müfredatını benimsemeni öneririm. Diğer yandan ufak ufak özel ders ara. Yanlış anlamazsan ben de üni sınavında matematikten full çektim, 2bindeydim sayısalda. Ama 5-6 yıl oldu ve şu an özel ders verecek özgüvenim sıfır ondan bilgilerini tazelesen iyi olur. Ha, benim fakültedeki bölümümde matematik dersi falan yoktu köreldi, sen kalkülüs vs aldıysan okey. Ama muhakkak tazele bilgilerini.

ben konservatuvara hazırlık dersi veren istanbullu bir öğretmen olarak şunları yaptım sırasıyla. (iki kişi çalışıyoruz)

1- web sitesi yaptık sıfırdan. ve orada, diğer sitelerde olmayan bilgileri ve daha önce hedefine ulaşmış öğrencilerimizin ve velilerimizin tavsiye videolarını paylaştık. (referans bölümün adı)

2- instagram açtık bunun için. ve ilk dersi zoom üzerinden (veya bazen yüz yüze) ücretsiz yaptık. hatta bunları bazen öğrenci kazanmak için değil, çocuğun hazırbulunuşluğu ile ilgili geri bildirim vermek için yaptık.

3- fiyatı hiç bir zaman düşük tutmadık. kaliteli şeyler her zaman pahasını hak eder. düşük tutalım, sürümden kazanalım mantığı hiç gütmedik. memnun kalmayan bir aile de olmadı.

4- devamlı her gün story paylaştık bu saydığım şeylerle ilgili. devir malesef hala instagram ve sosyal medya devri.


bu arada konservatuvar öncesi iktisat okudum, dolayısıyla matematik de sevdiğim bir alan. matematik öğretecek kişinin çok iyi bir kimya yakalaması lazım çocuklarla. kolay sevdirilen bir şey değil, ama bana özel ders hocam çok sevdirmişti ben ortaokuldayken. çok güzel yöntemleri vardı anlatırken. (ilgi alanlarımdan tut, sabrına kadar...)

Dersaneler çok zorlayıp az para veriyorlarmış. Özel dersi bir tane bulsan ve iyi yaparsan gerisi gelir. Sen zaten dersini iyi anlatırsın, onu geçiyorum. Ama daha önemlisi takibini iyi yapmak. Haftada 2-3-4 saat hiçbir öğrenciye yetmez.

Sen ödev vereceksin, verdiğin ödevi öğrencinin velisine ders bitiminde 2 dakika anlatacaksın. Gerekirse ders bitiminde hemen veliye whatsapptan "şu tarihte şu kitapta sayfa 120-125 arasını ödev verdim" yazacaksın. İki gün sonra da arayıp "5 sayfa ödev vermiştim, şu anda 2 sayfasının bitmiş olması gerekiyordu, bitti mi" diye arayacaksın. Ödevler ağırlıklı olarak öğretmenin çözdüğü sorulara benzer olmalı ki öğrenci okulda sınavda yüksek not alsın. Bunu kötü bir şey olarak düşünme, öğrenci kendini başarılı olarak görmeye başlayınca öğretmenin çözdüğü sorulardan uzaklaşıp daha zor sorular da verebilirsin.

Bunları yaparsan o aile seni başkalarına da tavsiye eder.

Çok teşekkürler herkese

İnternete ilan verin ve çevrenize de ders verdiğinizi söyleyin. İlk olarak uygun ücretle başlayın, öğrencilerinizin başarılı olması için üstün gayret gösterin. Sonra öğrencilerin ailesi sizi başkalarına önerecektir. Böyle böyle gelişir çevre.

helena+1 derece yapmak, temeli iyi olmak doğrudan ders vermeye yeterlilik sağlamıyor maalesef.
birincisi, matematik müfredatı, beklentiler oldukça değişti. yeni nesil sorular özellikle zorluyor öğrencileri.
ikincisi, ders verme deneyiminiz yoksa öncelikle ufak yardımlarla başlayın. etrafınızdaki öğrencilere konu bazında gönüllü olarak yardımcı olun vs. zaten işin içine girdikçe eksiklerinizi görür tamamlarsınız. ama sınava girecek bir öğrencinin sorumluluğunu ders deneyiminiz olmadan ya da konulara hakim olmadan almanız doğru olmaz diye düşünüyorum.

1- her şey. omlet yapanı da gördüm, kek yapanı da. siz kaplamalı alacaksınız sanırım onlarda pişirme ve temizleme daha rahat. bizim mutfağımızda daha çok et (kırmızı/beyaz) yemekleri ve tencere yemekleri güzel oluyor diye düşünüyorum.
2- 22 cm var bizde ve biz de iki kişiyiz ve ideal. 20 cm biraz küçük gelebilir.
3- staub çok güzel, lodge var bir de bizde ama o kaplamasız, temizliği/bakımı biraz daha zahmetli. staub makinaya giriyor, rahat.

Kaplamali olanlarin demir eksikligine bir etkisi oluyor mu?

bence lava gayet cost efektif ürünler üretiyor. staub filan tabi daha iyi ama aradaki farka değeceğini sanmıyorum.

ne pişer kısmı: balık çoğunlukla pek güzel olmuyor çünkü derisi filan yapışıyor; ama kırmızı et - tavuk çok güzel oluyor. steak için zaten ideal. döküm tencerede çelikte yaptığım her şeyi yapıyorum ben, gayet güzel oluyor + fırına girebilmesi de avantaj. tencerede ekmek yapan da gördüm ama hiç denemedim.

pratik mi; ağırlığı zaten pratikliğini esas etkileyen şey. temizliği de diğer ürünler kadar rahat olmadığı için çok pratik değil bence, ama lezzetini aldıktan sonra o pratikliğini ben şahsen pek önemsemiyorum.

evde iki kişi olarak ben de 26 cm boyut ürünlerini kullanıyorum. bende hem ızgara izli olan hem düz olandan var, ihtiyacınıza göre olanı alın derim. ızgara yaptığınız tavada örneğin bir pan sos filan yapacaksanız o zaman düz almanız; sadece ızgara amaçlı kullanacaksanız diğerini almanız daha uygun olur bence.

bir de alacağınız ürüne gidip bakmanızı tavsiye ederim. döküm diye bazen yarım kiloluk tavalar satıyorlar ki mümkün değil. bendeki tavalar sanıyorum 3-4 kg civarı. alacağınız ürün epey ağır olmalı.

1- her sey pisirilir
2- denemek icin bi tane tava alin bi bakin bence.
3- blackbear oneririm, instagramda hesabi var. trendyol hb vs'de satiyor

Bizimki potartkitchen aldı. Gayet güzel. Yeşil, mavi, sarı renk tava, tencere ve sığ tencere aldık. Tasarım olarak çok güzel.

Bu tip markalar emaye kaplı oluyor ve bulaşık makinesinde de yıkanabiliyor. Emayenin hiçbir zararı yok. Bir de dökme demir olanları var ki bahsetmişler - dökümcübaba'dan alınabilir ama onun bakımı falan zor. Emaye kaplı olan markalara bakın derim. Potartın indirim zamanlarını kaçırmayın. Çok kaliteli.

-pratik. Her şey pişer çünkü, ister ocakta, ister fırında. Tek ürün içerisinde çeşitle. Sabah tostunu da yaparsın, akşam tencere/fırın yemeğinide. Tek ürünle işi götürürsün.
-bizde 22 cm aldık. Tava ve tencere gayet kafi.
-staub artık yılların markası. Bence alın. Biz hecha falan da baktık ama potart kitchen kalite ve özellik olarak aynı gördük, onda karar kıldık. Fiyatlar az değil yani. Lava ise hiç bakmadık. Ama şimdi tost aleti var, o markadan alıp denerim.

Bende lava marka tava var, kare şeklinde olandan. Kaplamalıymış, ama yine de elde yıkıyorum. Üstünde girinti çıkıntılar var ızgara gibi, temizliğinden illallah ettim. Aralara kaçan yağları nedense arındıramıyorum. Keşke altı düz olsaydı diyorum. Hem altı düz olsa etin üzerinde çizgi çizgi şeklinde yanıklar oluşmazdı, dümdüz pişerdi.

fatura 205 tl olana kadar kw/saat bedeli 1.37, sonrasında 2.06 imiş. Led ampul ortalama 9 watt diyelim. (çok değişebilir bu sayı)

9*24*30/1000 = 6.480 kw/saat yapıyor. Fatura 205 olana kadar ayda 6.48*1.37 = 8.88 TL harcayacak şekilde, sonrasında ise ayda 6.48*2.06 = 13.35 TL harcayacak şekilde çalışır.

Ampul 9 değil 18 watt ise, sayıları ikiyle çarparsın.

(bkz: türkiye'deki adres karmaşası)
(bkz: gelişmiş ülkelerde adres tariflerinin basit olması)
imgur.com

sorunuza tam cevap olmasa da, bu başlıklardan birisine iç dökebilirsiniz diye bkz'ları verdim.

Bilmez miyim o başlığı :D
Benim merak ettiğim yurtdışı için cv hazırlayan arkadaşlar adresi nasıl yaptınız

CV'ye adresinizi yazmaniza gerek yok ki? Sehir ve ulkeyi yazip gecin eger CV'ye bakip size mektup gonderecekleri bir senaryo yoksa.

Ha isler olumlu ilerler, kontrat gonderilmesi gerekir o zaman zaten iletisimde oldugunuz kisiye tam acik adresi verirsiniz.

Aslında adresleri biraz da biz karmaşık hale getiriyoruz, gereksiz bilgiler yazıyoruz.

Cadde ya da sokak ismi telafuzu zor bir osmanlıca isim vs değilse aslında bizdekide çok karışık değil.

Örnek veriyorum, kimsenin adresine denk gelmesin diye de hayali şehir ismini vereyim şahsiyet dizisindeki;

Atatürk mh Duyuru sk 16/4 Kambur Kambura

Mahalle - sokak/cadde - numara - ilçe - il

Gelin bunu karışık hale getirelim;

Atatürk mh İnönü cd Duyuru sk no:16 d:4 Göztepe Kambur Kambura

1: Bina kapısı direkt caddedeki bir numara değilse cadde ismi yazmak gereksiz, çünkü bir mahallede aynı isimde iki cadde ya da sk olmaz.

2: No: ve D: kısaltmaları gereksiz, bir adreste 16/4 yazıyorsa bu hemen hemen dünyanın her yerinde bina numarası 16 daire numarası 4 anlamına gelir.

3: Semti ve bölgeyi belirten ya da eskiden o bölgenin genel adı olan Göztepe gibi bilinen semt isimlerini yazmak da gereksiz.

Göztepe örneğini özellikle verdim, adamın adresi kadıköy/osmanağa ama ısrarla göztepeyi de yazıyor faturaya da kartvizite de. Oysa ki Osmanağa başka bir mh Göztepe başka bir mh.

ben cadde ismi yazmıyorum.

Cevdet Mah. Mahmut Sok. no:4 d:6 Şişli/İstanbul

Yazıyorum. Bir sorun olmadı şu ana kadar.

gerçekten mektup bekliyorsan; posta kodu + sokak + numara yeterli oluyor.
Hepten kısa bir şey elde etmek istersen adres.nvi.gov.tr adresinden adres kodunu temin edebilirsin.
Aşağıdaki, uydurduğum koda benzer bir şey verecek ve içinde daire numaran dahi var.
2011348085

1. cv'de adrese gerek yok
2. cv'de adres isterse 10 satır olsun, adam şaşırır ama seni alacaksa alır
3. o adresi okuyacak kişi senin kapına gelen ptt memuru. Gidip ingilizce adres yazmaya çalışma, "çiçek street" falan diye. Ptt memurunun anlayabileceği kadar kısaltabilirsin.

sehir ulke yazip gectim pekala.
fotografim da yoktu, dogum tarihim de.

not: 5 yildir yurtdisinda calisiyorum. is degistirdim, adresim kisa olmasina ragmen yine sadece sehir yaziyorum.

Kadıncağız eve medeniyet getirmiş. Sabah öğle akşam birbirinden güzel yemekler yapıyor ama yaranamıyor erkeğine.

Bunları yapmasa ne diyecektiniz? Kadın size bir şey yaptırmıyormuş bile doğru dürüst. Bu bazı erkekleri anlamak mümkün değil. Eşinize, o siz mutlu olun evde sıcak yemek pişsin diye uğraştığı emeğe, arifliğine acıdım. Allah onun yardımcısı olsun.

+1 halle
Bazen uzuluyorum sirf evlenmek insan bunu kendine yapar mi.
Nutellayida catak bicak kirletmemek icin parmaklayin bence.

Haneke nin 7. kıta filmini anımsattı. Evlilik böyle bir şey değil mi zaten.

tek başına olunca ben de minimum eforla kahvaltı yaparım. bulaşık çıkarmam. runner kullanmam. hafta sonu sevgiliyle kahvaltı yapacağımızda özeniyoruz ve çok zevkli buluyorum. şık bir masa kurmak, birbirini tamamlamak, güzel bir his. ben kenarda durmam, hatta çoğu mutfak işini ben daha iyi yaparım. bu iş sürekli olsaydı, iş günü mesela, benim de bir yerde canımı sıkardı. o yüzden, hak veriyorum.

@hallegadola +1

Bazı kadınlar dünyaya çile çekmeye geliyor galiba.
İkiniz de çalışıyormuşsunuz, bence iş paylaşımınız adil değil. Daha çok iş yapmaya çalışın.

Senin kafanı anlıyorum ama Halle+1
Zor olsa da bırak yorul fazladan.

@hallegadola +1

Tek yaşıyorum ve kendime olan saygımdan insan içinde nasıl yiyorsam öyle yiyorum. Bir de ortadan alıp yemek, çekirdeği direkt çöpe doğru fırlatmak/atmak çok iştah kaçırıcı şeyler.

yüzde 25 yardım ediyorum dediğin de yüzde 5 bile değil fakat senin alışkanlıkların olmaması sebebiyle sana iş gibi geliyor, halbuki saydıkların ne ki, hiçbiri de yorucu değil, seninki alışkanlıktan gelen genişlik ehli keyiflik :)

hallegadola +1

ama diğer yandan, siz de bu işe bir şekilde iştirak ettiğiniz için yorulmakta haklısınız.
yaptığınız iş az ama mutfağa girilince iş yapmasanız da işin tamamı bitmeden mutfaktan çıkamıyorsunuz.

bence burada yapılması gereken şey, hafta sonundan ya da vakit bulunan bir akşam fazladan 1-2 saat ayırıp iki günlük değil de, 3-4 günlük yemek yapmak.

artık tupperware ya da kilitli kaplar sayesinde yemekler uzun süre dayanıyor.
yani fazladan 3-4 çeşit daha yapılır, dolapta durur, yeneceği zaman ısıtma faslı olur sadece.
cacığı ve çorbayı bile tupperware'in sıvı yiyecek saklama kaplarına koyuyorum.
böylece 3-4 gün, hatta bazen daha bile uzun (buzdolabınız iyiyse) hazırlamama gerek olmuyor.
refika'nın çalışanlar için kavanozda pratik yemek hazırlama videoları var mesela, onlara bakın.

günü gününe yemek yapmak yorucu, daha pratik olmak lazım.
o zaman siz de daha az yorulursunuz, o da daha az yorulur, orta yolda buluşmuş olursunuz.

bu arada bulaşığı makineye dizmek ortalama 5 dakikalık falan bir iş, yani artık kadının pideyi tabakta yemesine de laf etmeyin.

Diğer yazarlara kısmen katılmıyorum, geçmişte herkesle yaşadığım genelde yabancı dizilerdeki gibi tv karşısında yedik; ya da yemek yapsak bile tv karşısında kucakta değil sehpa üzerinde yedik vs. vs.

Tabii ara sıra ekstra bir yemek yapıldığında masada yemenin tüm kurallarına uyarak çok çatallı çok bıçaklı yemek yediğimiz de oldu ama nadir dediğim gibi. Daha pragmatik bakıyorum ben, zaten zamanımız limitli bir de aslında yapmamız çok gerekmeyen şeylere bu kadar zaman harcamalı mıyız?



Yine de eşiniz hep böyleymiş kişisel tercihine ben saygı duyuyorum. Sizin de kendisiyle konuşup ya kabullenmeniz ya orta noktada buluşmanız gerekiyor.


edit: hiç evlenmedim, şu an hatta single'ım ama bence dinamiklerin değişmemesi gerekiyor.

Bir yanlış anlaşılmayı düzeltmek istiyorum, ben bunların hiçbirini beklemiyorum ve istemiyorum. Bana biraz işgüzarlık gibi geliyor onca tabak kirletmek (özellikle pide mevzusunda). Zaten eşim tamamen kendi isteğiyle yapıyor, ben evde yokken de en güzel sofrayı kendisine kuruyor.

Bu arada bulaşıkları makineye dizmeden önce lavaboda hepsini sudan geçiriyoruz, üzerine cif sıkıyoruz. Öyle olmazsa olmuyormuş.

Ayrıca elmayı ısırarak yiyince daha lezzetli oluyor bence.

@hallegadola +1

3-4 yıldır yalnız yaşıyorum. Eşinizin kıymetini bilin derim. Ne güzel uğraşıyormuş. Siz de az ucundan tutuverin.

yani ben de karsi tarafa bi uzuldum ne olursa olsun emegi gormezden gelen bi haliniz var AMA; gercekten yemege bu jadar duskun olmamak guzel olur muydu? evet. ben cok duskun biriyim, sofraciyim. her gun baska tabak seciyorum siparis de gelse ayrica tabakliyorum vs. eski erkek arkadasim yemek yemese de yasayan biriydi. asla damak tadi da yoktu aksam yemeginde bira icer doyardi. bu muthis kolaylikti benim icin. ben istiyorsam evet ondan daha fazla emek harcardim ama onun yemegi onemsememe huyu bana da gecmisti. bence bazen yememeyi siz deneyebilirsiniz yani sofra kurmayalim de ilgisizligini belirt. o kadar da acikamazsin ya bazen yogunluktan ogun atlanabilir. kahvaltida cay peynir zeytin yerine bi tatli tikistirir kahveyle de idare edebilir insan. gabe 'in dedigi gibi bi haftasonu olur kahvalti hazirlanir ama her gun her gun yapilmasi... ben arkadaslarimin evinde goruyodum aksam yemekleri tatlilar hamur isleri vs sabahtan aksama kadar mutfakta oturulur. bizde de oyle seyler yok muthis enerji ve zaman kaybi. diyet miyet de ne bileyim sandvic hazirlayin burda is size duser bence. asilayabilirsiniz her gun yapmak zorunda olmadiginizi

birader sen kaşınıyorsun :)

yenge daha napsın sana. sen mağara adamı gibi yaşamaya devam etmek istiyorsun demek ki

Dünyanın en güzel derdi bu olabilir. Çok ciddiyim.

Eşiniz de çalışıyorsa neden yükün %75’ini ona yüklediğinizi anlayamadım. Asıl sorulması gereken soru bu. Anlattıkların arasında gereksiz gelen tek şey bulaşık makinasına koymadan önce ciflemek, bu biraz abartı. Ama dışarıdan gelen yemeğe bile özeniyor eşiniz insan gibi tabakla yiyin istemiş, ne mutlu size yani. bence mutlu olmanız lazım. özene özene yaşayan bir insanla berabersiniz yani, yoksa size 5 gün nohut pilav dayasa belli ki şikayet edecek bir yapınız yok, ona rağmen uğraşıp emek veriyor yani.

Ben eşimin emeklerine kesinlikle saygı gösteriyorum ve yemeklere çok yardım ediyorum. Ama benim için bir noktadan sonra yemekle bunca uğraşmak çok farketmiyor.

Ben kasaptan köfte alalım diyorum, o kıyma alalım evde yapayım diyor. Kasabın köftesinin oranları güzel değilmiş, maydanozu soğanı ekmeği o daha iyi ayarlıyormuş. Bence ikisinin tadı aynı bu arada. E ama köftenin soğanını ben doğruyorum.

Terbiyeli çorba ile terbiyesizini ayırt edemiyorum ama ona da ayrı bir tava kirleniyor. "bunu direkt tencereye döksek" diyorum, "asla olmaz tadı çok kötü olur" diyor.

eşinize günlük olarak “ellerine sağlık, ellerin dert görmesin, yprulmuşsundur az sırtını ovaliyim mi?” gibi şeyler deyin. bu arada derdiniz şu: o bu kadar özenli davranırken siz kendinizi sorumlu ve yetersiz hissediyorsunuz. bunu eşinizle konuşun. yemek konusunda olmasa da siz de farklı konularda onun işime yarıyorsunuzdur. yaramanızı isteyip de siz üşengeçlik ettiğinizde de kavga ediyorsunuzdur zaten.
ha kendisine şunu da sorun: Bu kadar uğraşmaktan kendisi memnun mu? Memnunsa sorun yok ama sorf size yaranmak için ya da aileden böyle gçrüp böyle devam ettirmezse yetersiz bi eş olacağını düşündüğü için yapıyorsa “boş ver bebeğim yapmaman sorun değil, ben seni yemek yapıyosun diye sevmiyorum sen her halinle yeterlisin” deyin. o da rahat eder siz de edersiniz.

hocam kadın yemek konusunda zevk ve damak tadı sahibi sende bunlar yok hepsi aynı ve gereksiz geliyor, herkes anlayacak damak tadı olacak diye bir şey yok ama anlamadığın noktalar var işte :D

@hallegadola +1

Eşinize üzüldüm gerçekten. Ne hayatlar var...

elmayı siz ısırarak yemeyi seviyorsanız siz ısırarak yiyin, kendisi keserek yesin.

eğer buna müdahale ediyorsa o zaman sorun büyük ve başka demektir.


edit:
bu arada bulaşık makinesine koyulan bulaşığı sudan geçirmek bile su israfı.
kaliteli deterjan kullanırsanız zaten buna gerek yok.
hadi bazen gerekli diyelim ama cif sıkmak falan çok lüzumsuz.
böyle bir şey yaptırıyorsa tabak saymakta haklısınız.

Benim bir sandviç yaparken bile aynı bıçağı hem peynire hem tereyağına vs sokmadığımı ve en az 3-4 bıçak kirlettiğimi görseniz "manyak galiba" diye uzaklaşırsınız kesin.

Bulaşıkları su ve cifle temizlemek dışında (gereksiz su israfı) eşinize -ve @hallegadola'ya- katılıyorum ben de.

Ben de eşiniz gibiydim. Sonra baktım karşı taraf sürekli yapmasan da olur, dışarıdan yiyelim, bulaşık çıkıyor, vb. modunda. Zamanla benim de düzgün yemek yapma hevesim kırıldı. Zaten işten koştur koştur eşimden önce gelmeye çalışıp yemek yapıyordum. Şu anda bıraktım. Kendisi 1 senede 1 beden kilo aldı, artık göbeği var. Evde yemek pişmiyor. Ben akşam yemeği yemiyorum, kendisi pide/dürüm türevleri tüketiyor.

Valla usengecin halinden sanirim usengec biri anlar. O yuzden senin durumunu tamamiyla anliyorum. Esinin yaptigi teoride guzel bisey gibi gozukebilir ancak direkt olarak olayi domine edip senin isteklerini gormezden geliyor. Bu haliyle bence de sikinti var.

Kendi istiyor diye surekli olarak seni de kendi istedigine zorlamasi guzel bisey degil. Sen nasil ki onun isteklerine gore hareket edip yardimci oluyorsan arada o da senin isteklerini dikkate alip ona gore hareket edebilmeli. Diger durumda yapilan sey guzel gibi gozukse bile direkt olarak seni etkisiz eleman kildigi icin bu duruma bir tepki gosterebilirsin. Mesela disaridan pide siparis ettiyseniz ve o kagidinda yemek istemiyorsa kendi payini gidip tabaga koyabilirdi ancak tamamini tabaga koymayabilirdi.

Neyse, ikili iliski bazinda dusunursek evet bir sikinti var ortada. Senin isteklerin direkt gozardi edildigi icin huzursuz olman normal bence. Bunu esinle konusup cozmelisin.

Bence sorun var. Siz sonuçta bunları talep ediyor değilsiniz. O sebeple az bile yardım ediyorsun, her şeyi kadına yüklemişsin gibi eleştirilere hiç katılmadım. Kimse akşam işten gelip saatlerini mutfakta harcamak zorunda değil. Eşiniz de değil ama o öyle tercih ediyor demek ki. Herkes istediği tarzda Yesin demek de olmaz.

Şöyle olabilir, sağlıklı lezzetli ev yemekleri yemek güzel oluyor ama bunu her gün yapmak beni yoruyor, sen de yorulma belirli günlerde böyle yapalım, diğer günler daha pratik yollar bulalım diyebilirsiniz. Hayır böyle olacak diye diretirse de kendisi bilir. Biraz kendi tercihlerinizi de ortaya koyun. O tabakta değil bu tabakta yemek istiyorum, ekstra servise ihtiyacım yok sen kendine al istersen gibi. Sen böyle uğraştıkça ben kötü hissediyorum ama senin kadar uğraşmak zorunda da hissetmiyorum açıkçası diyebilirsiniz. O halinden mutluysa sorun yok.

Usengecin halinden usengec anlar +1

Gotu basi 1 elma yiycez diye 4 tabak, 2 catal kirletip sonra iki saat bunlari yikamanin luzumu yok.

Ha hanim da bir salarsa pir salar ama soyliyim.

Bi ara temizlik konusunda boyle bi tartisma yasamistik. Evden 1 hafta elini etegini cekti, evi gormen lazim :)

Velhasili bazi seylerin degerini kaybedince anliyorsun. Orta yolu bulmak lazim.

Esiniz belli ki gorgulu bir kadin. Bu tur seyler aileden gelir, aileden ne gorursen sen de onu uygularsin.

Yazik kiza. Erkegin kalbine giden yol midesi, el oglu pilavina bakar vs geyikleriyle zehirlemisler kizi. Yorgun argin isten gelip her aksam yemekle ugrasilacak kadar uzun degil hayat. Rahat ol, kasma bu kadar de. Aksamlari hafif yemek lazim, kilo yapar falan diye gir hic olmadi.

Ortada bir sikinti yok bence. Gereksiz ariza cikarmayin. Millet nelerle ugrasiyor, "esim yemek yapiyor arada ben de yardim ediyorum" diye bir sorun olamaz.

Yahu cehennem gibi hayat, gelen cevaplara bak :)

Ortada dayatilan bir hayat var, ama medeniyet gelmis, kadin ugrasmislar havada ucuyor. Kadin kendisi icin ugrassin adami bi salsin o zaman guzel kardesim. Birakin adam elmayi isirarak yesin medeniyetin bunla ne ilgisi var? Pideyi kutusunda yesin, bunun icin tabak catal bicak kirletmenin ozen gostermekle ne alakasi var? O kadar tantana arasinda iki gunde degil de, bazen 3 gunde yemek pissin. Bazi sabahlar aceleyle edilsin kahvalti ne var yani?

Hayat musterekse herkesin istedigi biraz olacak guzel kardesim, yok ne guzel hanimin var biz cok yalniziz, yemek yapanimiz yok falan bunlar gereksiz dert yanmalar. Acikca esiniz fazla takintili, ben de oyleyim yer yer ama bunu sevgilime esime dostuma dayatmam, dayatamam.

Bulasiklari akitmadan makinaya koymam, ama sabun surmedi diye kimseye de hayati zindan etmem. Asgari kosullarda uzlasilabilir.

Medeniyet asil asgari kosullarda uzlasabilmektir. Tabak catal kullanip her seye ozen gostermek degil.

Yani eger evde yemek olmadiginda falan sikayet ediyor olsaydiniz veya kilo aliyorum muhakkak duzgun yemek yemeliyim o zaman bariz haksiz olurdunuz. Simdi az haksizsiniz bence. Esiniz bunlari dayatiyorsa, istedigi gibi yapmadiginizda surat asiyor, hatir gonul koyuyorsa o da haksiz.

Kuruyemis kavanozuna elinizi daldirmak falan biraz gorgusuz seyler sanki gerci. Ayrica limon sikmayi bir is olarak saymaniz da yetiskin bir insan icin cok cok komik, tam memnun etmenin mumkun olmadigi erkekler gibi konusmussunuz.

Insanlar bazen bir iyilik dayattiklarinda sirf iyi bir sey oldugu icin bunun kabul edilmesi gerektigini dusunuyorlar. Bazi kisiler icin bu 'yardimci olan, detay dusunen kisi olmak' cok onemli, karakterleri oyle sekillenmis. Misal, yakin zamanda kardesim cocugunun dogumgununu annemin evinde yapacakti. Ozellikle dekorasyona ve yemeklere karismamasini, kendisinin aklinda bir plan oldugunu soyledi. Annem yine de gitti susleri asti, yemekleri yapti vs. Sorsaniz iyilik, onlara kolaylik olsun diye yapilmis bir sey. Ama aslinda gereksiz bir dayatma ve karsinizdaki kisinin tecrubesini etkileyen bir karar.

Sizin probleminiz de konusarak rahatlikla cozulebilecek bir sey bence ama aklinizda olsun, bu konuda bir degisiklik etmek istemek bir daha sonsuza dek yemek, saglikli beslenme, kilo verme vs gibi seylerden sikayet etme hakkinizdan feragat etmek demek. Hem o hem o olmaz zira.

Aklima gelen cozumler:
- Meal prep denen hadise: sebze dograyacaksaniz, limon sikacaksaniz, salata yapacaksaniz falan bunlari bir pazar gunu iki saatte yapip hafta boyunca rahat edebilirsiniz. Ben de salatayi mesela cok fazla yapip hava almayan kavanoz veya buzdolabi posetinde sakliyorum dolapta. Sosunu vs sonradan koyuyorum yiyecegim zaman.

- Haftanin gunlerine yemek atamak: Misal pazartesileri makarna gunudur, sali carsamba saglikli ev yemegi gunudur, persembe kahvalti gunudur, cuma disaridan soylenir gibi seyler. Boylece bir kismini onceden hazirlayip bir kismini o an yapip is yukunuzu duzenleyebilirsiniz.

- Slow cooker edinebilirsiniz: turkcede buna ne deniyor bilmiyorum. Bende bu arkadaslardan var, sabah evden cikarken et sebze vs icine atiyorum, yaklasik 7-8 saatte kendi kendine pisiriyor ben isteyken. Boylece et haslamak, et suyu yapmak, sebze yemekleri veya corbalar gibi seyler isten sonraki kisa ve yorgun zamanlarda hizla yapilmasi gereken seyler olmaktan cikar, eve geldiginizde yemeklerinizin buyuk kismi hazir olur.

- "Ben bunu boyle yemek istemiyorum canim, sagol, yorulma bosuna. Isirarak yiycem elmayi. Optum.' deyin yani. Buna da bozuluyorsa problem.

Yemeklerin uzun sürede olması sizin çok acıkmanıza sebep olduğu için fazlaca acikip canınız sıkılıyor olabilir mi?

Bir de eşiniz öğretmen mi?

Eşinize birkaç hobi bulursanız bu günlerinizi özleyebilirsiniz bile.

Sevgilim de sizin eşiniz gibi çok düzenlidir bu konularda. Aynı sizin gibi düşünüyorum. Fakat tek farkla bunları şikayet etmeyerek severek yapıyorum. Hatta çoğu zaman öğle yemeğini kendim hazırlayıp iş yerine bıraktığım oluyor öğlen birlikte yiyoruz vs. Bulaşık konusunda sonuna kadar haklısın. Ayrıca ev işlerinde yemekten sonra vs 1-2 güzel söz söyleyip gönlünü alabilirsin. Belli ki bu konuda yavaş yavaş eşinize söyleneceksiniz hiç söylenmeyin.

Bazen iş yapmaktan kaçmak istediğim zaman markete diye kaçıyorum ya da tuvalete diye koşup oyalanıyorum:))

mutfakta zaman geçirmeyi sevmiyorsun sanırım ama ortak zevkler önemli tabi zorla da olmaz
zaten sıkılırsın

o mutfakla ilgilenirken sen temizlik çamaşır vs. uğraşabilirsin daha çok hoşuna gidiyorsa
zaman daha verimli kullanılmış olur

ikiniz de çalıştığınız için
anormallik* sende, eşin beraber vakit geçirmek istiyor hoşuna giden bir iş yaparken

edit*: tarafsız yazamadım çünkü yemek benim de kırmızı çizgim

bulaşıkları ciflemek filan bilimsel değil, her açıdan zararlı
cif değildir ya onla lavabo, wc filan ovuluyor

Ucu tıkanmıştır, iğne ile deliklerle azıcık oynayın. Yada su gelen boruda kırılma vardır su oradan sızıyordur.

Kireçten uçları tıkanmış olabilir toplu iğne ile uçlarını açın eğer düzelmezse yere su akıyor mu diye kontrol edin.

fıskiye motorunun değişmesi gerekebilir.

0.1'lik ince şırınga. İçine alkol dolduruyorsun. Silecek suyunun püskürdüğü yerden enjekte edin.

tek püskürten nokta mı var yoksa iki tane mi? ikisi de aynıysa nozüllerle ilgili değildir. boru vs sökülmüş olabilir. kaputu açıp hortumunu takip edin.

@sttc, evet ikisi de aynı şekilde. İğne ile kurcaladım, uçlarında problem yok. Belki de @msb'nin dediği gibi motor bozuldu (ses gelse bile bozulmuş olabilir mi ki)

kaputu açıp hortumun ucunu söküyorsun, umarım içinde antifrizli su yoktur. hortumun ucunu ağzına alıp cuk cuk emiyorsun. azına su gelince tükürüp yerine takıyorsun.

usta da aynen bunu yapıyor.

yine de önce iğneyle delikleri dürtükle. enjektörle alkol öneren arkadaşın yöntemini uygula. düzelmiyorsa emiklersin.

Aynı şikayetle arabayı servise götürmüştüm. Silecek borularını fare kemirmiş diyip değiştirmişlerdi.

Hortumlarda tıkanma olabilir, veya motoru bozulmuş olabilir.
Ya da her ikisi de.

Kozyatağı inönü cad. Girişinde Filmci diye bir yer var ben orada Vhsleri flash diske aktardım. Belki kaseti de çekerler

işin mantığı şu şekilde: kasetçaların hoparlör çıkışı var mı? muhtemelen vardır.

Şimdi sana mikrofon girişi olan bir bilgisayar lazım. Masaüstü bilgisayarlarda genelde oluyor da, laptop'larda artık pek yok. Mikrofon girişi olan bilgisayar bulamazsan 10-15 liraya usb ses kartı alabilirsin.

Sonra bir tane aux kablosu alıyorsun, o da 5-10 lira. Kasetçaların hoparlör çıkışı ile bilgisayarın mikrofon girişi arasına aux kablosunu takacaksın.

Bilgisayara mikrofondan ses kaydedici bir program indir. Önce ses kaydediciyi başlat, sonra hemen kasetçaların düğmesine bas. Kasetçalar kendiliğinden durunca ses kaydediciyi durdur.

Kasetin tersini tak, yine aynı şekilde kayıt yap. Bu kadar. Aux kablosu sonradan lazım olur çabuk bozulmasın dersen 20-30 liralık da alabilirsin.

@suicides, kozyatagi mahallem sayilir, bakicam, cok tesekkurler.


@kanepeee, seste kayip olmaz mi? Ben aradaki cizirtilar falan da gitsin istiyorum hatta, temizlesinler kirini pasini atsinlar :)

Kasetten cd'ye aktarım yapan her dükkan @kanepeee'nin anlattığı gibi yapacak zaten, temizleme restore etme işini becereceklerini sanmıyorum, ya yetenek olmaz ya cihaz.

aynı

8100.

i3 işlemcili modelinden almışsınız. Performansı en düşük macbook air. Normal kullanımda bir sorun olmaz ama kuzeniniz ağır işler yapacaksa problem yaratabilir.

(bkz: tevekkül)

fenafillah?

Valla evet bu diyemeyeceğim ama ikisini de araştırıp aradığım mı bakıcam şimdi, sağ olun :)

tevekkül doğru cevap

tevekkül +1

www.vatanbilgisayar.com

Mesela şu yazıcıyı alsam sıkıntı yaşar mıyım? Kartuşu bitince yeni kartuşu kendim takabilir miyim, sayfa başı maliyet ne olur?

Linkteki yazıcının internette "dolan kartuş"ları satılıyor, fiyatlarına bakarsınız (bunların içi dolu olarak geliyor, direk takıp kullanıyorsunuz). Kartuş değiştirmek kolay bir iş, youtubeda videoları var. Dolan kartuşlar genellikle 3-4 defa doldurulduktan sonra bozuluyor, yenisini almak gerekiyor. Kartuş doldurmak için kartuşun üstündeki tıpayı açıp yazıcıya uyumlu mürekkep doldurmak gerekiyor (dolmakalem mürekkebi değil), o mürekkep de internette satılıyor. Bu mürekkepler çok dikkatli olunsa bile ele bulaşıyor ve bir türlü çıkmıyor, bu yüzden eldiven kullanmak lazım doldururken.

Dolu bir ile kartuş 150-200 sayfa çıktı alınır. Baskı kalitesini düşük tutarsanız (yani draft modunda kullanırsanız) bir kartuşla alınacak çıktı sayısını artırabilirsiniz. Draft modunda birazcık daha silik yazdırıyor, ben hep o şekilde kullanmıştım. Kartuş kullanılmadığında ağzı kuruyup tıkanıyor. Bu yüzden en azından birkaç günde bir çıktı almak gerekli, yoksa kartuş muhtemelen çöpe gider (gerçi sıcak suya azıcık batırıp kuruyan mürekkebi açmak bazen mümkün olabiliyormuş).

Bir de tanklı yazıcı diye bir şey var, bu dolan kartuşun tıpasına hortum bağlamışlar, serum gibi yan taraftaki depodan mürekkep çekiyor. Orada ise depoyu dolu tutmak çok önemli, çünkü depo boşalınca boruya ve kartuşa hava doluyor, bir sürü problem. Tanklı yazıcıların da fiyatı ben görmeyeli artmış, eskiden daha ucuzdu.

Yine de, çok sık çıktı almayacaksanız, kartuşun ağzı yanlışlıkla kuruyacaksa lazer almak en iyisi sanırım.

Sahibindenden 300-400 arası HP lazer yazıcı al. 20 liraya dolduruyorsunuz toneri. Muadil toner 40 lira zaten. Girme başka işe

Lazer yazıcı en basitinden öneriyorum ben de. Diğer türlü kafayı yersiniz.

Kartuşlu değil, piyasada çakmasını rahatça bulabileceğiniz ya da defalarca doldurulabilir tonerli yazıcı alın

Kolay toner dolumu yapılabilen lazer yazıcı al. Diğerleri ile uğraşmak istemezsin.

muadil toner ya da dolum yapan firmaları ara, hangi kartuşun sürümü çoksa f/p si iyiyse onu kullanan yazıcıdan al. yazıcı biraz pahalı olabilir ama tonerin pahalısı daha masraflı olur. önemli olan ihtiyaç olan baskı sayısı.

bana atarsan acrobat dc üzerinden word'e çevirmeyi denerim.
dustobin [at] gmail

@lazpalle öncelikle inceliğiniz için teşekkür ederim ama aslında 6 tane pdf'im var çevirmem gereken :(

pdf'leri word'e mükemmel bir şekilde çevirmenin bir yolu yok. pdf'e bağlı olarak, çevirince hata miktarı az veya çok olabilir. Düz yazı gibi görünen pdf'leri word'e çevirince genellikle az hata olurken, fazla miktarda detay içeren pdf'leri word'e çevirince çok sayıda hata olabilir.

İnternette bu işi yapan birçok site mevcut, google'da "pdf to word" yazarak aratabilirsiniz.

Son olarak, word yoksa open office kurarak ücretsiz olarak neredeyse aynı işleri yapan programları elde edebilirsiniz.

@kanepeee bilgilendirme için teşekkür ederim amacım süper çevirsin değilde Türkçe karakterleri bozmasın. Gereksiz yerler var oraları silip çıktı alacağım o yüzden bilginiz varsa diye sormak istedim.

Pdf to Word belli bir kapasite de çeviriyor sanırım daha önce denemiştim çok fazla sayfa dönüştürmemişti yanlış hatırlamıyorsam bir daha denerim sorun değil ama çevirmiyor diye biliyorum.

Diğer opsiyonu deneyeceğim tekrar teşekürler.

Nitro pdf deneyin bir hocam.

Abby finereader

kulak temizleme çubuğu + kolonya.

Kürdan ile temizleyebilirsin, ben hep öyle yapıyorum.

Ben ataç kullanıyorum dikkatlice. Telefonun usb şarj yerini de ataçla alıyorum. Jackı temizlerken fazla bastırmamak lazım.

Kürdan +1

Genelde herkesin severek kullandığı marka acuvue oasys.

kullandığın, memnun olduğun marka ile devam et. her değeri her markada bulamazsın zaten.

lens ile de zorunda kalmadığın sürece uyuma. sıkıntı çat diye ertesi sabah çıkmaz, zamanla korneanı eline alırsın.

Acuve oasis iyi bir lenstir.
acuve bir de ofis çalışanları için ışıkta koyulaşan lens üretti. bir süredir kullanıyorum. ışıklara karşı gözüm çoook rahat etti. onu da öneririm. aynı fiyat her ikisi de.