Eski bir apartmansa ve yalıtım yoksa rutubet sorunu yaşamanız çok olası, bizde teras da vardı ve cidden çok sinek böcek dolardı eve, ama uçan böceklerdi hepsi, hamam böceğine falan rastlamadım hiç.

Yok hocam bina maks 10 senelik

2005'te insaa edilmis bir apartmanin cati dubleksinde yasadim bi sure. hayvan gibi soguk oluyor, ama yalitim iyi oldugu icin kapilari kapatinca filan odalar guzelce isiniyor. evin tamamini konforlu sekilde isitmak cok zordu.

rutubet, cati akmasi vs genel olarak olmadi, ancak su istanbuldaki devasa firtina sonrasinda tavanda bir bolge lekelendi. istisna kaideyi bozmaz diyelim.

cati dubleksi oldugu icin ust taraf yamuktu evet, biraz daha sikis tepis ama alt kat gayet normaldi.

bocek sorunu pek yoktu, tum camlarda tel vs vardi ama son 3-4 yildir hic kullanilmiyordu, bu sene komple soktuk hepsini.

cati terasi olan bir tanidigim terasi cam balkona donusturdukten sonra hem isinma hem de genel temizlik bakim vs olarak acayip rahat ettigini soyledi.

yazın da inanılmaz sıcak olacağını hesaba katın derim.

çatı direkt üzerindeyse yazın aşırı terlersin. özellikle istanbul akdeniz veya egedeysen hemen her gün duş almak zorunda kalırsın, güvercin seslerinden nefret edebilirsin, asansörün yoksa ayrı çiledir, özellikle tavan damlatıyorsa rutubet kaçınılmaz ki bu yeni evlerde de olabiliyor. bunlar çatı katında yaşarken hatırladığım dezavantajlar.

avantajlarına gelecek olursak gider tıkanırsa doğrudan senin evini su basmaz, en üst katta olmak daha iç açıcı ve varsa manzaralı bi evde yaşamak anlamına gelir, depremde evin yıkılsa dahi en yüksek kurtulma oranına sahip evde yaşıyor olursun, böcek, fare vs basma olasılığı diğer katlara oranla daha düşüktür, üst katın olmaması dolayısıyla daha az komşu dırdırı veya rahasızlığıyla yaşarsın...

Çatının kapatılması tarzı bir yerse sıcak ve soğuğu hissedersin. Üstünde ayrıca çatı varsa daha az hissedersin.

ben hali hazırda 8 senedir çatı katındayım, basitçe anlatayım;

öncelikle benim evin önü açık komple haliç'i görüyor. oldukça ferah. 12m2 teras var, mangal yapıyorum dumandan rahatsız olan yok. yazları evin içi sıcak oluyor, laptopu alıp terasda oturabilirsin. ev küçük olduğundan klima ile anında soğutabilirsin, kışın da kombiyi minimumda açsan bile ev acayip sıcak oluyor. kiralarda diğer evlere göre oldukça uygun oluyor. daha bir sürü avantajlarını sayarım aslında.

dezavantajları da çatı akıtıyordu ev sahibi ile anlaşıp yaptırdık şuan bir sıkıntımız yok. havalandırma eksiliğinden dolayı sadece banyoda hafif bir rutubet sıkıntımız var
ama duş sonrası banyoyu havalandırdığımda sorun kalmıyor. haşere sorunu yok.

martı sesi ve çatıda yürümeleri can sıkıyor. tavan alçak olduğu için ev basık duruyor.

bu durumda senin karın ne olacak anlamadım. adidas'dan 10 liraya aldın ve 10 liraya sattın. yani? kargo ve diğer giderlerden zarar yazacaksın bu durumda.

diğer senaryoyu düşünelim. üzerine kar koyup satacağını varsayıyorum. bu kez adidas'ın kendi sitesinde daha makul fiyatlar olduğunu bu kişinin bilmemesi biraz garip olur. dahası her adidas mağazasında her ürünü bulamayabilirsin. varsayalım alıcı senden superstarın mor renginin 41.5 numarasını talep etti. bu ayakkabı her mağazada bulunabilecek bi çeşit değil. dropshipping dediğimiz şey birisinin stoğunda hazır olan ürünlerle sürdürülebilir bi sistem. diğer haliyle zor işler.

Arkadaş bunları ben düşünemiyor muyum sizce? Benim sorduğum soru "kar eder miyim" değil. Nerelere takılıyorsunuz.
Ben ürün yüklersem sorun olur mu olmaz mı. Bunu bilen varsa yazsın.
Bilmiyorsanız zekiliğinizi kendinize saklayın.

Bazı firmalar pazaryerlerinde marka ile ilgili yetki başvurusu yapıyor. Ürünün sahtesini gönderilme ihtimali ya da yetkilendirilmiş satıcıların dışında satışı engellemek, fiyat veya diğer unsurlar da oluşabilecek rekabetin önüne geçmek, doğrudan tek satıcı olmak gibi bir çok nedenle müdahale edebiliyorlar.
Bu da firmanın büyüklüğüne göre size mail yoluyla, canlı destek ve benzeri yöntemlerle ya da daha büyük firmalarda doğrudan hukuki girişimlerle iletilir.
Yasal olarak buna hakları var ama yöntemleri ve süreci nasıl işliyor hukukçu arkadaşlar daha iyi bilebilir.

Cümlem eksik olmuş şöyle tamamlayım:
Pazar yerlerinde pazar yerlerinin yönetimi ile hallediyorlar. Kendi web sitem üzerinden yaptığında muhtemelen doğrudan sana ulaşacaklar ya da yasal yolları kullanacaklar. Tabii burada Adidas örnek verdiğin için yok sayıyorum, hangi firmanın ürünü satacaksan o firmanın bakış açısına göre değişir. Birçok firma bundan rahatsız olmaz zaten.

Pazaryerlerinde sorun olur. Markalı ürünlerin birçoğu, hepsi olmasa da birçoğu, markalarını korumak sahte ürünü önlemek için pazaryerlerinde fatura silsilesi ya da onay belgesi olmadan ürün koyamazsınız.

Kendi sitende de şöyle sorun olur, ürün orijinal değilse bir şikayet gelirse adidas sizle uğraşabilir. Uğraşıyor da.

Bu arada dropshipping böyle bir sistem değil.
Bana sipariş geldi, ben de gittim başka siteden aldım sattım değil.

dropshipping bir tedarik yöntemi.

Dropshipping'de tedarikçiyle anlaşmanız lazım.
Dropshipping yapan markalar var, büyük markalar da var ama gidip adamlarla anlaşmanız lazım.

Bu bahsettiğiniz yöntemle, stok takibi tedarik zinciri vs yönetmeniz çok zor.

bi deli kuyuya bi taş atıyor sonra 40 akıllı çıkaramıyor harbiden.

adam sana geldi. sitenden alışveriş yaptı. sonra sen gittin adamın üzerine faturasıyla ürünü aldın. fatura adamın üzerine mi? evet. senin sanal posundan ürünün ücreti çekildi mi? evet. bu faturayı sen muhasebeleştirebilir misin? hayır çünkü fatura adamın üzerine. peki pos'dan çekilen tutar karşılığı kasana nakit girdi mi? evet. tebrikler %100 kar ettin çünkü sattığın ürünün stoğu yok.

dropshipping dediğin sistemde tedarikçi ürünü sana faturalar, sen alır üzerine kar koyar satarsın. doğal olarak komisyon kadar kar etmiş sayılırsın. sen bu kafayla fazla yaşamazsın. kısa sürede firmaların kıskacına girmesen bile eminim maliyenin denetimine takılırsın. git bi maliyeye danış buralarda zeka yarıştırmadan önce.

öyle siteye koydum mu gerisinde sorun yok diyerek çocuk hayallerinle yaşamak eminim güzeldir ama bi ticaretin arka planını görmeden yüzeysel fotoğraf attım mı zenginim kafası şark kurnazlığıdır.

Kağıda not ve numara yazar sileceğiyle cam arasına koyarsın o dönüş yapar. Tutanak da tutulabilit kaportacıya götürüp kendin de yapabilirsin. Bence bin tl rahat tutar kendin yapacaksan. Pazarlık yapmayı unutma. Geçmiş olsun olur böyle şeyler

Öncelikle geçmiş olsun. Pek çok kez vur-kaç mağduru olmuş biri olarak kaçmamanızdan dolayı sizi kutluyorum :)

Çevrede esnaf varsa veya çevredeki giriş kat dairelere aracın sahibini sorabilirsiniz. Kimseyi bulamazsanız da sileceğe bir not iliştirip numaranızı bırakın.

Tutanak tutmak basit kazalar için çok da kârlı olmuyor. Tanıdık ustanız varsa fotoğrafını çekip kaç para tutar diye sorun veya götürüp fikir alın. Araç sahibi de kendi ustasına götürür büyük ihtimalle. Arada büyük fark yoksa araç sahibinin ustasına yaptırtılır.

Tanıdık ustanız yoksa da otosanayide bir kaportacıya fiyat sorabilirsiniz.

çiziğin derinliğine bağlı. göçükte varsa maliyet artar. maliyet çok çıkarsa tutanak tutun kasko karşılasın.

not bırakacaksan not bıraktıktan sonra detaylı foto çek, başka hasarları da dahil etmesin :)

korkulacak bi durum yok bunda. herkes hata yapabilir. doğru olanı yap ve vicdan azabından kurtul. derin çizik değilse rötüş ile kurtulur derinse de boyanır olur biter. kasko için tutanak tutarsanız gerisini çizdiğin aracın şoförü halleder.

maddi boyutta olan şeyler bi şekilde hallolur. bu sana ufak da olsa bi ders olur belki. araç kullanmayı ciddi anlamda öğrenmeden mahalle aralarına ve yoğun trafiğe girme. ne zaman kendine güvenin gelir o zaman trafiğe ufak ufak karışır hale gelirsin. unutma trafik sadece araçlardan ibaret değil. aynı yolda yayalarda yol alıyo.

(Alıntı)

Elektrik hattında problem olabilir, makinenizin fişini çekin ve aynı prize farklı bir ev aleti (saç kurutma makinesi, kettle) takarak deneyin. Sigortalar yine atıyorsa, uzman bir elektrikçiye priz hattınızı kontrol ettirin. Uzatma kablosu, 3'lü priz vb. varsa çıkartın ve doğrudan prize bağlayarak tekrar deneyin.

beyazesyaklimakombievaletleriservisi.blogspot.com

tekli sigorta ise atan, iç tesisat yönetmeligine uygun ise kablo kesitleri sigortanın eşik değerini amper cinsinden arttırabilirsiniz.

aynı prize traş makinesi, saç kurutma makinesi gibi aletleri defalarca taktık ve hiçbirinin sigortayı attırdığını hatırlamıyorum.

evdeki sigorta da şöyle bir şey: 2.bp.blogspot.com

bunun sadece bir tanesi atıyor.

çamaşır makinasını uzatma kablosu ile sigortanın attığında etkilenmeyen cihazların olduğu bi prize bağlayın ve evdeki tüm cihazları kapatın. eğer yine atıyosa makinanın içinde kaçak vardır, eğer atmıyosa makinayı bağladığınız priz hattında sigortanın kaldırabileceğinden daha yüksek akım çeken başka cihazlar bağlıdır. doğal olarak sigortayı büyütmeniz çözüm olacaktır.

kettle, fön makinası gibi cihazlar çamaşır makinasına oranla daha kısa süreli çalıştıkları için sigortanın ısınıp atması için gerekli süreyi dolduramıyo olabilirler. aynı şeyi elektrikli ısıtıcıyı 20-30 dk çalıştırarak denemeniz daha doğru olacaktır.

Hocam normal sartlarda atmamasi lazım o tesisat ona dayanmasi lazim. Makinede bir sorun olduğunu düşünüyorum, makineyi uzatma kablosuyla baska saltere bagli olan bir prize takın, baska odaya bağlayın oyle deneyin yine aynısı olacak mi bakin. Muhtemelen olacaktır.

Onlem almazsanz ne olur? Yangin cikabilir hocam en kisa zamanda baktirin. Basit ama sonuclaro agir olabilecek sorun.

Atan sigortadan korkulmaz, demek ki görev yerine geliyor. Yangın riski yok yani.

Sigorta ömrünü tamamlamış olabilir, arızalanmış olabilir, amperi yetmiyor olabilir (zor ihtimal)

Her seferinde atsa makine ya da hatta sıkıntı arardık ama arada attığına göre problem sigortada.

Denemek için çıkışını bi yandaki sigorta ile değişin, eğer hatta ya da makinede sorun varsa bu yeni sigorta da atar bundan sonra.

Bu arada, yazmayi unutmusum, onemli olabilir: camasir makinesinin acma tusuna bastigimiz zaman atiyor sigorta. Makine calismaya basladiktan sonra atmadi hic. Sadece acma tusuna basarken korkuyoruz atacak mi diye.

O zaman sigortada değil, makinede var basit bir problem. Girişten itibaren karta kadar giden hat ve buton içi bi kontrol edilmeli, ilginç bir arıza.

Buton mekanik mi peki dijital mi?

Buton, mekanik.

O zaman ben bir samsung ile goruseyim. Ucretsiz hallederler herhalde.

Garanti yoksa ücretsiz halletmezler, garanti varsa da su teması filan diyip kullanıcı hatası demesinler dikkat edin.

Pederde 2016 1.6 dizel var. Senede 10k km yapiyor, 50bini gormek uzere. Arac problem cikartmadi, tek gordugum sikinti tavan kumasi kendini koselerde salmaya baslamis. 1.2 benzinli bunu kaldirir mi bilmem, cok kucuk bir arac degil. 1.6 dizel yetiyor, uzun yolda basarak 850km rahat yapiyor. Bir de CVT belasi var, benim hosuma gitmiyor ama kimisinin umrunda degil. CVT + kucuk motor bezdirebilir. Kullanmak lazim.

yokuşlarda yetersiz kalabilir. torku biraz düşük geldi bana.
yakıt konusunda fabrika verilerini görebilirseniz gayet makul.

Benzine henuz zam yansimadi, zam geldiğinde lpg ile benzin litre fiyatı arasindaki fark tekrar acilacaktir. Ama su an icin konuşursak evet lpg nin pek anlami yok, kendini 70bin km sonra falan amorti eder.

Bana sorarsan ben benzine zam gelse de lpg taktirmaya degmez derim. Bayagi km yapan biri olman lazim ki degsin. Yilda 10bin yapan adamin taktirmasi gereksiz.

lpg 1.77ydi bu muhabbetler vardi 5.70 oldu hala devam ediyor.

Lpg ekmek gibidir asla yeterince zam yemez, lpg karli olmasa 1 tane oy cikmaz.

Gecenlerde basabas olmustu ama benzinde 22 kurus vergi kaldi 2 haftaya benzine zam yapip dengelerler.

92 corolla ne kadar yakar hangi sistem takilir bilmiyorum, 98 broadway vardi benzini iciyordu ona taktirdik en ucuzundan kit. bedava gidiyor gibi oldu.

lpg takmazsan bence daha iyi olur ya. Ben o modellerde temiz corolla bakıyorum. Efsane kasa ya da 99-00 terra. İlk baktığım şey daha önce lpg takılıp takılmadığı. Ararken öyle filtreliyorum hemen. Satarken 2bin fazlasına satarsınız mis gibi.

Yılda 20.000 km ve üstü yapıyorsan taktır ama 10.000 km civarı yapıyorsan değmez. Bakımıdır, muayenesidir, filtresidir derken yoruyor adamı.

lpgyi benzinin verdiği enerjiyle eşitlemek için 1.2 ile çarpmak gerekiyo.
yani 5,8 * 1,2 = 6,96 lira. benzinin 7,80 olduğunu düşünecek olursak her litrede cebine 84 kuruş kalır. tabi aracın lpgde yüksek ısıda çalışması dolayısıyla arıza oluşturma potansiyeli vs. sizin değerlendirmeniz gereken bi durum.

araçların motoru lpg ye en uygun modellerden galiba ama yıldan 10 binden az yapıyorsam taktırmazdım. bu yıla kadar taktırmadıysan zaten yapmıyorsun diye tahmin ediyorum zira lpg 1,80ken benzin 5 tldi.

e-devletten o tarihten sonra çıkış-giriş yapılmış mı bi kontrol et. bazen iş yeri değişikliği vs. gibi durumlarda aynı iş verende hakların saklı kalması koşuluyla bu tip işlemler yapılabiliyo.

170'i 7/24 arayıp danışabilirsin bu konuyu.

Ümraniye ve maltepe çok uzak maslak'a. Avrupa yakası'ndaki ilçelerden ev kiralasanız daha iyi olur yol açısından.

ümraniye de, maltepe de maslak'a çok uzak. hayatın yolda geçecek ve iş gidiş gelişinde büyük çile çekeceksin. en azından köprü geçişinden kurtul derim, avrupa yakasında bak yani.

hayatin yollarda gecer. en azindan avrupa yakasi bir yer olsun. 1 saat her gun git gel 2 saat eder. sabah uykudan, hayatta da zamandan kiymetli sey yok.

Anadolu yakasında nereye bakarsan bak bir süre sonra o yol çekilmez hale gelir, Avrupa yakası bakmak daha iyi olur.

o dediğin ilçelerden ev tutarsan en az 3 araç değiştirmen gerekir. sabah o trafikte maltepeden veya ümraniyeden daha ilk araçtan inip metrobüse geçmen 1 saate yakın sürer. ümraniye'de bi ihtimal ama maltepe'de o dediğin rakamlara düzgün 2+1 bulman da mucize olur.

gültepe'den bakabilirsin. biraz sorunlu muhittir ama sonuç olarak dediğin rakamlara da daha iyi ve işine yakın bi yer bulman pek mümkün değil. mümkünse hiç gelme ama ille de geleceksen basit bi odanın kirasının 1500 liradan başladığını baştan kabullen ki gerçeklerle yüzleşmen kolay olsun.

Arkadaşlar çok teşekkürler cevaplar için.

Tuttuğum evde seneye evlenip eşimle beraber oturacağım. O yüzden biraz evin içinin düzgün ve semtin iyi olmasına dikkat etmeye calısıyorum.

Avrupa yakasında bu bahsettiğim şartlarda evler bu fiyatlara imkansız gibi duruyor ancak İstanbul u bilmiyorum tabi.

Ben metro ile 1 saatlik yola razıyım, avantajı şu: hibrit calısıyorum ve ofise sürekli gitmiyorum.

Avrupa yakasında bu bütçe ile nereleri tavsiye edersiniz?

Pangaltı, Osmanbey, Şişli, Fulya, Cevahir avm’nin arka sokakları çok güzel. O fiyatlara da uygun yer bulabilirsin. Metro da yakın bu lokasyonlara maslak’a da yakın. Aklınızda bulunsun.

maltepe gayet guzel evliyken yasayabileceginiz bir yer. maskska ulasim zor evet ama semt yasanir fakat yine butcenizi biraz kasar. aydinevlerden bulursaniz da kucukyali metroya yurume 10 dk mesafedeki yerlere bakin digerleri e5 sahil arasi bakin. e5ten fazla kuzeye giderseniz maltepenin kotu mahallelerine gelmis olursunuz.

araba varsa girne mahallesi de bakabilirsiniz araba yoksa hic dokunmayin cubku yeni yapilanan pek bi sey yok mahallede sadece yeni ve ucuz ev bulmak icin bir de e5 ulasimi guzel bir yer

üstad metroyla 1 saat yol giderim sorun olmaz demeden önce mutlaka bir gün gel ve metroyla 1 saat yol git. istanbul dışından gelenler turist olarak gelince boş metroya binip sıkıntı olmaz diyorlar ama iş giriş çıkışında, kışın falan o metro metrobüs inanılmaz kalabalık oluyor. hayattan soğursun. arkadaşların dediği gibi gültepe en mantıklısı. ümraniye, maltepe falan bunlara kesinlikle gitme. hele araba alıp e5'ten gidip gelmek gibi bir hata sakın yapma. saatler sürer.

Anadolu yakasında en iyi seçenek Marmaray hattına yakın bir yerde yaşamak olabilir. Marmaray + metro aktarmasıyla, tek aktarma ve hiç trafiğe girmeden Maslak'a kadar gidersiniz. Ama her iki hattın çılgın sabah kalabalığını da belirtmek isterim.

Bostancı'dan Maltepe'ye doğru Küçükyalı, İdealtepe, Adatepe'de Marmaray'a yakın ve güzel evler var ama kiralar çılgınca yükseldiği için bütçenize uygun denk gelir mi bilmiyorum.

Herkese çok teşekkürler arkadaşlar :)

Son olarak hibrit olarak calısacağımızı düsünecek olursak, evli çiftin yasayabileceği güvenlikte, deprem kaygısı az olacak (biraz yeni ev olursa daha iyi sanırım) nereleri tavsiye edersiniz?

Daha doğrusu siz benim yerimde olsanız ne yapardınız :) mantıklı seçeneklerim olursa esneyebilirim çünkü.

Ben, bu şartlar altında şöyle yapardım;

Hacıosman metroya kolay ulaşımlı evlere bakardım. Şişli tarafları bana uymuyor çünkü. Bu tercihi de tek vasıta(metro) kullanmak için yapardım.

Aşağıdaki linkten hat haritalarına bakarak, sahibinden.com’da semtlerdeki örnek evlere göz atabilirsin.

İşe geç kalma/yetişme kaygım yoksa da en fazla 2 vasıtayla ulaşabileceğim bir semt seçebilirdim. Ama acil durumda bezdirir.

iett.istanbul

eğer süre konusunda esneyebilirsen beylikdüzü, avcılar taraflarına bakmanızda fayda var. oralarda fiyatlar hem daha uygun, hem yeni evler mevcut, hem merkez ilçelere göre şehir planlaması daha ferah, hem de nüfus az biraz daha seyrek.

tabi bunun yanında inanılmaz metrobüs ve metro yolculuklarına, göçmen nüfusun yoğun olduğu mahallelere hazırlıklı olmalısın. yalnız ben senin yerinde olsam bunu ciddi anlamda değerlendirirdim çünkü deprem beklenen bi şehirde eski evlerde oturmak intihar gibi. özellikle anadolu yakasının kadıköy, maltepe, kartal hattı fay hattıyla paralel.

korkmanı istemem ama uyarı anlamında eski evde neden oturmamalısın konusunu bu işin mutfağındaki kişi açıklamış. keşke hiç gelmemek üzerine bi planın olsa.

(#115063829)

Galeriden ikinci araç almak sıkıntı. Ben Avrupa'da araç bakarken bile genelde garanti veren yerlere bakardım bunlarla ugrasmamak için.

Türkiye'de ise garanti falan zaten yok üstüne arabanın ortadan bulunduğunu sana söylemeyecek tipler dolu.
O yüzden alinmaz. Güvenilmez çoğu. Zaten tiplerinden de belli. Ben daha düzgün tipli galerici görmedim

%99'undan alınmaz. %1'i ayırt etmek de kolay olmadığı için almamak en iyisi.

alınır niye alınmasın. geçen sene aldık, galericiye şu ekspere götürcez dedik, uzak muzak dedi ama geldi, eksperde adamın dediğinden başka bir şey çıkmadı ve arabayı aldık.

sadece onun şuraya gidelim bu iyi dediği eksperlere götürmemeye özen gösterin. dediklerinin haricinde bir şey çıkarsa eksper parasını onun vereceğini söyleyin.

ben galeriden aldım, hiç de tanımadığım bir adamdı. 3 senedir kullanıyorum hem çok memnunum hem de iyi yatırım oldu. bence tanımadığın birindense galeriden almak daha mantıklı, en azından adresi belli. ama gidip de 150 bin km'de araba alırsan her yerde kazıklanma riskin var.

galeride kelepir fiyata araç bulunmaz öncelikle. 3-5 bin lira senin için değerliyse piyasayı kovalamalısın.
galerilerden araç alınmaz mı konusuysa insanların satamadıkları araçlarını galeriye ne verirsen fiyatına bırakmasıyla ilgili. insanlar siteler üzerinden satamadıkları aracı son çare olarak galeriye ölü fiyatına bırakıyolar. hal böyle olunca da çoğu galerici alıcılarına bunları iyi araç diye iteliyo.
galerilere özellikle yaşı yüksek araçlarda kesinlikle bulaşmamanızı öneririm. yüksek model, düşük km araçlardaysa çok sağlam bi ekspertiz firmasına gitmeniz hayati önem taşıyo.

Alınır. Sağlam bi ekspere götürdükten sonra bir şey olmaz.

Galericilerin çoğu araç bedelinden 3-5 kendi payını alıp asıl sahibiyle senin aranda aracılık yapan kişiler. Emlakçıdan ne kadar ev kiralanmaz/alınmaz ise galericiden de öyle. İçinde üçkağıtçı çok diye alınmaz değil. İyi incelensin, araştırılsın yeter.

Hiç birini almam golf alırım
2016 VW GOLF 1.2 TSİ BMT COMFORTLİNE DSG HIZ SABİTLEME 64.000KM İlan No: 896470463
www.sahibinden.com

- 2nci eli çok kuvvetli
- poloya göre hem bagajı hem iç hacmi daha geniş, uzun yol için de uygun
- vw servis ağı ve kalitesi
- 1.2 motor mtv si düşük

daha kaliteli eski bi araba almanız sizi sadece masrafa sokar, satarken de bu yüzden zarar etme riskiniz yüksek.
hele otomobil piyasasında sıfır aldığın araç nile boyalı çıkabiliyor, o yüzden ne kadar az km’li ne kadar yeni o kadar iyi.

Cok dikkatli bakmadim da.

Cok satilan bir araba galeroye dusmusse alma, cunku cok satilan araba zaten bir sorunu yoksa galeriye dusmeden satilir.

Vw,seat aliyorsan bu araba otomatikse 70bine yaklastiysa temkinli ol. 10bin liralik bir arizayi kucaginda bulabilirsin.

ihtiyacın doğrultusunda araba almanı tavsiye ederim. genç ve evli değilsen leon veya polo işine yararken evli ve çocukluysan her türlü hatchback araba işkenceye dönüşür. önce ihtiyaçları belirleyip sonra bu doğrultuda adım atmakta fayda var.

Opel Astra'lara da bakabilirsin.

B sınıfı Polo'ya vereceğin paralara C sınıfı mis gibi dolu araba alırsın.

Ben 206'ya aldım, çok memnunum arabadan.

Bizim damatta 2019 polo var. otomatik 200k 205k civarında satılıyor.full paket sadece sanroof yok. Bence gayet iyi yakıtı sanirim 50 krş .

Kia cerato çok şık duruyor. Çocuklu aile için de çok uygun

sıfır egea cross al manuel problem değilse. c segment geniş araba.

Çiftimiz çocuklu değil ve otomatik istiyorlar.
Yorumlardan Golf’e doğru gidiyorlar?

megane çok iyi.

Ben çok uzun sure baktim ikinci el arabaya kafayı yedim. Cok iyi bir araba degil ama gittim sifir i20 aldim. İbizanin liste fiyati 215 diye hatirliyorum bayide daha ucuzdur. Sıfır araç bakın bence. 3 sene muaynesi yok. Eger arabadan cok anlamiyorsaniz ikinci el cok şans işi.

Ben sıfırı tercih ederdim.

en düşük audi olan a3'ün bile 60 bin bakımı 2600 lira. buna ıvır zıvır zamanlarda çıkardığı ek masrafları, tüm parçalarının normalden en az %60-70 daha pahalı olmasını, kasko ve sigorta priminin 1.5 kat olmasını, kaza yaptığın anda ufak tek bir farının bile 15 binden başladığını eklemiyorum. daha geçen hafta dışarıdan zar zor görünen ufacık bir kazada 13 bin tl hasar kaydı girdi tampon + ön plastik zımbırtılar değişti diye. ki audi nispeten volvo ve bmwye göre daha uygun çünkü en azından bazı parçaları vw grubuyla ortak. ve son olarak lüks aracı alan adam bütçesi rahat olan adam oluyor ve gerçek manada ayı gibi kullanabiliyor, zaten en ufak arızasında sıkılınca direkt satıp yenisini alacak adam oluyor yani. bu yüzden temiz kullanılmış bir araç bulman da çok daha zor oluyor.

yani çok rafine zevkleri olan paralı bi arkadaşsan ikinci el lüks araç al. ama normal standart sıradan vatandaş isen hiç macera arama, kendini yorma derim. lüksün ucuzu olmaz. sıfır renoyu her türlü tercih ederim diğer sınıfta araç kullanan biri olarak, sıfır araba her zaman en az 5-6 sene kafa rahatlığı demektir.

premium diye bahsedilen araclarin ikinci elleri sikinti cunku roket adam'in dedigi gibi kullanan adamin umrunda olmayabiliyor, zaten zengin adam.
buna ek olarak gene ayni sekilde tamiri, bakimi, sigortasi, kaskosu daha pahali.

ikinci el premium arac eger tanidik tamirci varsa ya da ufak tefek tamirlerden anliyorsaniz (ya da bakimlardan, misal yag degisimi) alinabilir. onun disinda bu luks araclari hic bozulmaz, sikinti cikarmaz cok kaliteli diye gosteren her sey marka algisi. cogu da bir suru teknoloji ile dolu oldugu icin onlar da baya sikinti cikariyor.

neyse, ben olsam sifir araba alirim. ya da ikinci elde olsa luks/premium almam. luks premium ancak su sartlarda alirim;
yetkili bir bayi satacak, garanti verecek.
bakimlari hep yetkili serviste yapilmis olacak.
tamire para ayirmis olacagim.
birinci elden olacak.

Soyle ki ayni ikilemde olup bmw alan biriyim. En azindan kaliteli bir sey kullaniyorum. Reno cart curt ne bileyim o kadar para ver dokundugun her sey kalitesiz olsun.. bilemiyorum altan, mantikli mi? Sanmam

Valla vitesi motoru bozuk olmayan ikinci el o markalardan buluyorsan al.

Benim bmw,volvo diye ciktigim yolculuk gidip sifir almamla sonuclanmisti. Audi'yi zaten dsg'den elemistim.

Bmw'lerde kursun delikleri, 50binlik servis faturalari kayis koparmalar, kapi dosemesi soyulmasi derken pes ettim.
Gidip bakiyoruz piston eritmis motor bloguna yapismis da revizyon gormus falan.
Araba degil de saatli bomba uretmis herifler.

Volvo'nun dizellerinde vites sorunu vardi tork yuzunden, zaten uretimi durdurdu galiba. Onu da oradan kaybettik. Benzinli dusunmuyordum

Kafan rahat olsun istiyorsan filolar ne tercih ediyorsa onu alacaksin.
Yok ben borusana kafa goz girisirim dersen diger maceralar da guzel.

ikisinin ortası olması en mantıklı olan.

şimdi sıfır renault alsan kısa vadede sorun vermez ama içinize de sinmez bu araç ancak diğer haliyle üst segment bi araçta bakım, onarım vs. durumlar da sizi yorabilir. ikisinin ortası düşük km, yüksek model, bakımlı binilmiş düzgün bi toyota veya honda almanız hem kalite hem de çıkabilecek arızalara karşı onarım maliyeti anlamında sizi tatmin edecektir.

mantık evliliği=japon :)

bu arada ikinci el alacaksanız çok sağlam bi ekspertiz firmasına gitmenizi tavsiye ediyorum. piyasada pert araç dolu.

bmw acisindan konusursak;

ikinci elinin sorunu bitmez. sahipleri tarafindan sorunlari bitirilen bmw zaten bir daha ikinci el piyasasina kolay kolay girmez.

elim tornavida tutar, teknik islerden anlarim diyorsan anca ikinci el bmw. o da bekar olmak sartiyla. yoksa euro 10+ tl olmus bir ekonomik buhranda her sorun oldugunda servise gidersen eger bu is bobrekleri satmaya gider.

Lexus ya da acura al bulabilirsen. Üst sınıf japon. Soruna gelecek olursak paran varsa, masrafları dert etmiyorsan mercedes.

Premium ikinci el temiz ise sıfır renoya tercih ederim. Bmw Audi almam ama Mercedes alırım. Bmw X5 vardi tamircinin önünde kapısı oturduğum hissiyatı falan çok dandik geldi Mercedes kullanıcısı olarak. Eski model Mercedes bile sana çok iyi hissettiriyor. Yağ su bakım ve eskiyen parçalar senin tek derdin. Elbette arıza çıkarır ama ben bunun diğer modellere göre daha az olacağını bilerek aldım çok şükür ki öyle de oldu. Bursa da bir ara bakıma götürdüm içerde hep BMW Lee yatiyordu arızadan. Vw gurubu da çok arizalaniyor. Vites vs.

Bakimli ve kazasiz oldugunu varsayarak Audi.

Bmw'yi direk eledim, ikinci elde temizini bulmak zor ve devamli ilgi istiyor, biktiriyor. Merso da ayni sekilde, sacma sapan agrizalar vs. Bu araclarin kalitesinde 2000lerin basindan itibaren ciddi dusus var.

Volvo cok ruhsuz geliyor bana artik, eski Saablarin Volvolarin bir karakteri vardi. Gecen sifir bir xc90'in icine oturdum, derisi falan hic hosuma gitmedi, almanlardan birkac tik asagida ic mekan kalitesi.

Hmm sirkeyle falan yıkadınız mı?

bir miktar limon tuzu atıp üzerine kaynar su döküp bekletin.. veya karbonat.

limon tuzu+ ılık su + pirinç ile çalkalamayı dener misiniz? Sonra da elma sirkesi ile çalkalama ve prosesi sonlandırma :)

çivi çiviyi söker hocam. açacaksın kapağını kenara koyacaksın. ara ara da bergamotlu çay felan yapıp bekletirsen belki süre kısalabilir.

İçi yapılı ve yüksek katlı bir binada olmadığı için bana güzel geldi. Biraz küçük bir daire. Özellikle salonda yer yok gibi. Bu sorun olmazsa bence gayet güzel daire.

Bulunduğu yer metroya biraz uzak sayılır ama yaşadığım yere yakın diye demiyorum yeri çok güzel :)

Evet ben de oralarda 1 yıl yaşadım yerini beğeniyorum o yüzden bu ev dikkatimi çekti. Küçüklük çok problem değil tek yaşıyorum.

Ev guzel ama bina cok eski olasi bir depremde ne olur bilemiyorum....

Evin isigi hosuma gitti. Kendim icin bakar gibi baktim.

Lakin eskiligi, giris kat olmasi biraz uzaklastirdi beni.

Banyo havalandirmasi ve kapisi hosuma gitmedi. Kombiyi goremedim. Emlakci parasi cok.

Yerini bilmiyorum ama bir tik pahali geldi.

O bölgede eski apartman çok riskli. Şenesenevlerde kiradayım ve ay sonunda zorunlu boşaltıyoruz binayı, dönüşüme giriyor. Çevredeki apartmanlarda da ciddi şekilde dönüşüm projesi var. Bunu da aklınızda bulundurun bence.

Kentsel dönüşüme giderse dairenize bayağı değer katar ama imar durumuna göre bazı yerlerde tüm inşaat süresi boyunca kira desteği yapıyor müteahhitler. bazı yerlerde destek olmuyor.
kredi ile alacaksan kredi taksidi + dönüşüme giderse kira yükü finansal dengenizi bozar mı? düşünmek lazım.
onun haricinde 3-5 yıl için para biriktirme ihtimaliniz varsa 3 sene sonra giderse müteahhit ile üzerine x miktar para vereyim 3 katı alayım gibi pazarlık olabilir.

mutlaka almadan komşularla kenstsel dönüşüm fikrini görüşün bazı yerlerde yeni dairede metrakare düşen yerler oluyor mevcut m2 için üzeri nakit şeklinde anlaşılıyor. komşular bilir nasıl tekliflerle gelmiş müteahhitler.

(#115063829)

bunu okumadan böyle bi şeye bulaşmamanı tavsiye ederim. konut çok eski ve bi standardın olmadığı dönemlerde inşaa edilmiş.

Bütün deprem risklerini bir kenara bırakıyorum. Bunları zaten göz önünde bulundurmuşsun. Ben almam.

Evin ışık alma konusunda salon dışında derdi olacaktır. Çok dip dibe diğer evlerle. Tek başınaysan yeterli bir büyüklük ama evliysen, özellikle çocuk da varsa odalar ufak. Sığamazsınız. Fiyatı da avantajlı bir fiyat değil. Hatta bence (~15 yıllık değerleme uzmanıyım) yüksek. Ciddi bir pazarlık payı olmalı.

Ayrıca evin iskanı var mı? Kat mülkiyetine geçmiş mi? Eğer bunlar yoksa çoktan vazgeçin zaten.

Eski binadan alacaksanız en azından en üst kattan falan alın. Deprem olursa bütün bina giriş kata üzerinize yıkılır. Ölüm kaçınılmaz olur.

kiralayacak olsam ideal bir ev olabilir belki ama alıcı gözü ile bakınca ben burayı almazdım. ülkemizdeki çoğu ev gibi karşı apartmandakilerle el sıkışabileceğin yakınlıkta. ve bunu sevmiyorum. istanbul da değilim, lokasyonu, ev fiyatlarını bilmem ama o fiyatı da çok. -sanırım lokasyondan dolayı şişirilmiş- kendi adıma o parayı o eve vermezdim.

Aynı bölgedeki evimiz kentsel dönüşüme girdi. O bölgede kentsel dönüşüme girmeyecek ev yok.. yatırım amaçlı alacaksa nız süper bir yatırım.

verilecek olan kdv beyannamesinden, bahsedilen fatura kdvsini mahsup etmek(düşmek) demek. böylece aylık kdv beyannamesinde ödenmesi gereken rakamdan faturanın kdv'si düşülür ve bu şekilde tahakkuk fişi oluşturulur.

türkçeleştirilmiş hali. ben üretirken bi ürün aldım ve bunun için devlete zaten vergi ödedim. benden üretim maliyetlerinden doğan vergi miktarını düşün, o şekilde kdv ödeyeyim size.

kabul edelim denilmesi sanırım aslında bu faturanın şirketle bi bağı olmamasına karşın karşı tarafın kesmek istemesi olabilir. mükellefler belli dönemlerde stok çıkışı yapmak zorundadırlar ki vergi müfettişlerinin denetime almasın. tabi farklı bi nedeni de olabilir.

Aracın facebook grubuna üye olup orada soru sorarak veya arama bölümünde aratarak en güncel bilgiye ulaşabilirsin. Facebook bu konuda hala çok etkili.

öncelikle internetten kesinlikle yağ almayın. hemen hepsi çakma ürünler. çok nadiren orjinali gönderiliyo.

ikinci olarak da içinde şu an ne özellikte yağ varsa ona devam edebilirsiniz. yağın markasının castrol, motul, mobil vb. bilindik ürünlerden olmasına dikkat etmeniz aracın sağlığına.

Uygun yağ nasıl bulunur:
- motor yağ kapağının üstünde
- araç kullanma kılavuzunda
- kaputun altında sağda solda bir etikette

Ya da bir yağ markasının adını yazarak, mesela: "castrol oil selector" yazıp çıkan sihirbazda aracın bilgilerini girin. Sonra (bence) internetten söylemek yerine yetkili satıcıdan alıp gelin. Ya da mesela mobil 1'in n11'de resmi satıcı hesabı var. Oradan mobil 1 marka yağ alabilirsiniz.

yağı garanti olsun diye benzin istasyonundan da alabilirim. burada önemli olan motor için doğru yağı alabilmek :/

195 yerine 205 bakalabilirsiniz.

yukarıda da arkadaşın söylediği gibi son 16 jant çapı hariç ölçüler konusunda 10 artı yapabilirsiniz.

195 lastiğin yüzey genişliği-yükseldikçe yol tutuşu artar ama sürtünme sebebiyle yakıt artışına yol açabilir. çok yükseltmemekte fayda var.

50 lastiğin yanak genişliği-yükseldikçe bozuk yollarda yaylanma, konfor artar ama araç yükseleceğinden yüksek hızlarda ve virajlarda yol tutuşu azalır.

16 jant çapı- bunu değiştirmeye kalkmayın.

kendinize yeni jant alın, kafanız rahatlasın

@co2 zaten janta harcayacağım paraya lastik alırım 2 sefer :)

En iyisi bu mu bilmiyorum ancak güzel. Hem klasik hem spor giyime uyar bence.

Bütçeniz ne kadar? Smart casual giyimde ayakkabı deyince akla ilk Stan Smith gelir: www.hepsiburada.com

250 civarını pek aşmak istemiyorum aslında. Açıkçası Pull & Bear'in ayakkabısı tasarım olarak daha çok hoşuma gidiyor.

ayakkabi kotu. bahsettigin smart casual da bu degil. ameliyathane hemsirelerinin giydigi ortopedik sabo terlik gibi bir sey bu.

hem deri hem spor hem de smart casual dersen soyle bir sey cikiyor
clarks.scene7.com

Bence güzel ayakkabı, fiyatı da iyi

pumanın vardı deri sporları örnek için ilk bulduklarımdan

www.boyner.com.tr

www.flo.com.tr bunda çok beyaz kısım var


www.boyner.com.tr


www.boyner.com.tr

ne kadar kalitelidir bilemem lakin diğer arkadaşların paylaştığı daha pahalı ayyakkabılardan bile daha güzel bence.

tabi giyince daha net karar verilir ama görünüm güzel.

işi bilmiyosan bu dediğin dikkate alınmasının imkanı yok. günümüzde üniversite mezunu insanlar bile aylarca stajyer gibi iş yerlerine gidiyolar. maaş alıyosan ve geleceğe dönük iş öğrendiğini düşünüyosan dişini sıkmaktan başka çaren yok. esnaf yanında çalıştığın sürece bu tip garip durumlarla her zaman karşılaşacaksın.

ön teker çıkınca muhtemelen sığar. sığmazsa ve arkada kimse oturmuyorsa arka koltuğu yatırabilirsiniz.

sığabilir ama bagaj plastiklerine zarar verme ihtimali var. bisiklet aparatı en sağlamı.

rehber uygulaması veya arayan kim gibi bir uygulama varsa ondandır.

sms atmış olabilirler. telefon sms kayıtlarından alıyo olabilir.

Siri önceki bilgilerle böyle isim sunabiliyor.

Arayani bul gibisinden bir uygulama bende yok, hic de yuklemedim ama bende de bazi numaralar bu sekilde cikiyor aradiklarinda. Telefon xiaomi.

Unde bach canim'in dediği gibiymiş. Kurumun bana daha önce gönderdiği e-mailden bulmuş Siri.

gidip durumu izah edersen gerekli düzeltmeleri yapacaklardır. askerden gelenlerde de çıkıyodu bi dönem. askerlik sonrası ilgili birime gidip durumu izah ettiğinde düzeltiyolardı. sıkma canını, bi hata vardır.

yp olarak geçiyo döviz hesapları. (yabancı para)

sanırım 8. sayfadan yurtiçi yerleşikleri TOPLAM YP MEVDUATLAR bölümünden görebilirsiniz.
bu hafta döviz mevduatlarında %1,05 gerileme olmuş.

2. sayfada tablo 1 altında merkez bankası analitik hesapları bölümünün altından da güncel merkez bankası rezervlerini görebilirsiniz.

Halkbank'ta değerlendiriyorum, Ara ara para eklemediğim için diğer soruya cevap veremeyeceğim.

enpara hesabı açarak istediğiniz her dakika para yatırabilir veya çekebilirsiniz. İsterseniz günlük olarak faiz kazanırsınız en yüksek faiz veren güvenilir bankalardan birisidir.

farklı günlerde yatıracağınız miktarlar için farklı vadeli mevduat hesapları açarsanız sorun çözülür.
günlük vadeli mevduat hesaplarına banka aylık mevduata oranla daha düşük faiz oranları uygular. bunu yapmaktansa yüksek mevduat getirisi uygulayan bankada 3-4 vadeli mevduat hesabı oluşuturursanız bahsettiğiniz rakamı vadesi gelmiş olan hesaba ekler ve devam edersiniz. hem yüksek faizden fedakarlık etmezsiniz hem de istediğinizde para yatırabilir hale gelirsiniz.

En iyi faiz oranına sahip bankaları aşağıdaki linkten bulabilirsin. Bu hesaplara hoşgeldin faizi dahil olabilir o yüzden bankayı telefonla arayıp 3-4 ay sonra hoşgeldin faizi bitince oran kaça düşecek diye sormanda fayda var.
www.hangikredi.com

Tavsiye 1: Odeabank şu an en avantajlı banka gözüküyor. Akbank atm'lerini ücretsiz kullanbiliyorsunuz.

Tavsiye 2: Ben HSBC likid fon kullanıyorum. Günlük getirisi faizden daha yüksek %19-20 buluuyor ayrıca para piyasası Fonlarında stopaj kesintisi kaldırıldı.

yıllar önce doğalgaz için yapmıştım. adam demişti ki, "abi ben senden kira kontratı almak zorundayım, ne olduğu mühim değil, bak kırtasiye de 1 tl ye satıyorlar. doldur getir. imza mı kontrol edeceğim ben?"
şimdi ne olur bilemem

yukarıdaki arkadaş doğru söylüyor. ev sahibi ve kiracının doldurduğu bi kontrat yeterli oluyo. yalnız birde üzerine dask sigortası talep edebiliyolar. gitmeden önce ilgili firmanın müşteri hizmetlerini ararsanız geri dönmek zorunda kalmazsınız.

geçen sene aynı durumda elektrik, su, doğalgaz hepsini açtırdım bir sorun olmadı. fakat önceden tesisat vardı bizde. ilk abonelik için ayrıca bir işlem yapılıyor. kiracı olsanız kira sözleşmesiyle bile onu yaptıramazsınız mesela. illa tapu sahibi gelmeli veya vekaletname olmalı diyebilirler.

elektrik, illa tapu sahibi adına olacak diye bir şey yok. tam tersine, eve oturan kişinin adına olması gerekiyor.

tapu sahibi olmayan ama evde oturan herhangi birisi de olabilir. bunun için de tapu sahibini bulup getirmeye, sahibiyle yalandan kontrat yapmaya falan gerek yok.

yani tapu baba adına iken, elektrik aboneliği aynı evde ikamet eden annenin üzerine yapılabilir.

tapu baba adına, ama baba şehir dışında yaşıyorsa, illa adamı getirmeye, kontrat yapmaya gerek yok. oturan sizseniz kendi adınıza abonelik yaptırabilirsiniz.

teyzemin evi dedemin adına. dedem 45 yıl önce ölmüş, tapuyu değiştirmemişler. teyzem gayet gitti kendi adına abonelik yaptırdı.

İlk açılışta tapu sahibi gerekiyor sayaç taktırmak için. Sonrasında abonelik için kim oturacaksa o başvuracak. Kira kontratosu gerekliliği kişiye bağlı bence.

Ben babamın evinde oturuyorum. Nolur nolmaz diye kira kontratı da götürdüm yanımda abonelikler için. Vezneye gittiğimde ev babamın ben oturacağım dediğimde kontrata gerek yok dediler. Hiçbirinde de babamın gelmesine gerek olmadı.

Investing'in teknik grafiğine bakabilirsin detaylı olarak. 3 bin dolar seviyesine 2018'de indi. Yavaş yavaş indi tabii ama 2017'de hızlı bir düşüş yaşandı.

günümüz dinamikleri geçmişi yansıtmıyo yalnız. bitcoin borsasının yükselmesinde tüm ülkelerin para basması, güvenli liman denilen değerli emtiaların ve ülke borsalarının gereğinden fazla yükselmesi, hastalık sürecine girilmesi gibi durumlarla birlikte geçmişte uygulanan tüm kurallar değişti.

coin borsası tamamen şans. elon musk twiterda bi gün köpek fotoğrafı paylaştı diye dogecoin %400 yükseldi, sonra bitcoin sembolü koydu ve o gün de 4-5 bin dolar bitcoin yükseldi. aşırı manipülatif.

ben varım.
o zmanki piyasa çok farklıydı. bazı borsalar birkaç gün içinde 20binden 6bine kadar düşmüş sonra geri yükselmişti 17-18lere. bazısı ise 12ye düşüp yükselmişti.
bu düşüşten sonraki ilk tepkide altcoinler yükselmişlerdi. bütün bu olaylar 3 hafta içinde oldu.
ondan sonra kanayarak düştü.
olay etkili olmadı. çok balondu ve patladı. cme piyasasında vadeli işlemler başlayacak ve bitcoin daha yükselecek diyorlardı. vadeli işlemlerin başladığı gün çakıldığı gün oldu. bu olay balonun patlatılacağı gündü kısacası

devlet yılbaşından beri tüm vergilere zam yaptı, asgari ücret beklenenin üzerinde arttı. ne yapacaklar, dolar düştü diye vergi vermeyip, sigorta yatırmayacaklar mı?

bir de insanlar dolar 8'ken, tl ile dolar alıp mal çektiler; e şimdi dolar düştü diye zararına mı satacaklar?

Stokçuluk

2020 yılında işverene bir asgari ücretli çalışan maliyeti : 3458 lira
2021 yılında işverene bir asgari ücretli çalışan maliyeti : 4203 lira
bu sadece maliyetin üzerine konulması gereken işçi farkı

elektriğe, suya, gaza,kiraya, benzine, vergilere... her şeye zam gelirken iş veren bu maliyeti cebinden mi karşılayacak sanıyodunuz. bu zamlar çok doğal. ilerleyen zamanda daha işveren tüm maliyeti müşterisinin üzerine yıkacak. bu her sene olan kısır döngü. sadece son senelerde rakamların yükselmesiyle fark gözle görülür bi hal aldı.

www.kuveytturk.com.tr

buradan bakabilirsiniz. aynı zamanda kamu bankaları da bunu yapıyo ama ben olsam evimdeki altın yüklü miktarda olmadığı sürece bi yere vermezdim. hazine -47 milyar dolarda. ülkede oluşabilecek ekstrem durumlarda ben hükümetin birikimimi ne yapacağını, nereye kaydıracağını bilmeden, güvenmeden vermezdim. -47 milyar dolar zaten halihazırda mevduat sahiplerinin bankalara yatırdığı dövizlerin karşılıksız kısmı. yani bugün herkes bankadaki dövizini çekmek istese 47 milyar dolar ortalıkta yok. son karar sizin tabi.

Bazı şubelerde her gün , bazı şubelerde sadece altın gününde eksper bulunuyor. Şubeye sorarsanız sizi yönlendirir.

doğu karadeniz.

Ege/Dardanel

Ege

batı karadeniz

Batı karadeniz.

Kaş çevresinden Kuşadası’na kadar.

Güney marmara.

Ege

Şavşat

Kırklareli

Muğla

Datça :)

ege genel.
muğlanın ilçeleri datça, milas vb.

doğa değil de ben düzlük seviyorum. yaşadığım yer uzunca bi ova olmalı. bisikletimi alıp saatlerce sürebilmeli veya yürüyebilmeliyim. düz arazisi olan şehirler engebeli arazilere oranla güneşi bile daha fazla görür ve günü daha uzun yaşar.

Datça +1

bu sıkıntılı olabilir, şanzımancıya göstercen.

sırasıyla dururken yaptığın işlemleri söyler misin.

vites d'deyken yavaşça duruyorsun. ayağın frendeyken vitesi P'ye alıyorsun sonra da ayağını frenden çekiyorsun ve el frenini mi çekiyorsun?

Fren kampanalarında problem olabilir.

şanzıman problemi gibi duruyor.
büyük sıkıntı çıkarmadan servise göster hemen. ( yağı eksik olabilir )
google a zaten i20 şanzuman problem yazarsan kronik sorunlu oolduğunu görebilirsin.

Depodaki yakıt dalganıyor olabilir. Boş depo ile sürdüğünde yapıyor mu ? Genelde dolu depoda iken yapabilir.

@reanarchy, hiç vites değişikliği yapmıyorum, ayağımı frene basıyorum, araç durmaya yakınken veya durduktan sonra ayağımı frenden çekerken bazen o ses geliyor.

@paudi, araç LPGli, depo en fazla çeyrek dolu oluyor. Aklıma benzin deposunun içinde bir şey mi yüzüyor da, arada kenarlara çarpıyor da ses ondan geliyor diye de geldi. Sanki ses depo tarafından geliyor gibi de geldi bana, bilmiyorum

yakın zamanda lastik değiştirdiyseniz stepnenin ve bijon anahtarının yerinde sabit olduğundan emin olun. bazen konu sandığınızdan daha basit olabiliyo.

boş bir yolda 30-40kmh hıza çıkın en az. Sonra vitesi N'e atın ve aynı durma hareketini yapın.

Yine öyle vurma hissi oluyorsa şanzıman değildir, olmuyorsa, şanzımana yönelebilirsiniz.

@burfak, işin kötü yanı (belki de iyi yanı) sürekli olmuyor. 10 seferden 1inde oluyor. ustaya götürsem e hani ses gelmiyor diyecek

@ johnnie w lker, stepnenin olduğu yerde lpg tankı var. ancak benim de aklıma geldi o, bagajı boşaltıp bir süre öyle sürüp deneyeyim

özellikle park ettiğin yerin eğimli olduğu zamanlarda mı yapıyor?

@reanarchy, yaşadığım yerde öyle çok yokuş yok. genelde düz yoldayım

hastane harici bi yerde karşınıza çıkmıyo. zaten yeni bi yasayla 2021 sonuna kadar gss borcun olsa da hastaneye de gidebiliyosun. uzun vadede af çıkabilir. bu bi kez oldu. ben olsam temizlenmese bile ödemezdim ama tabi gidip ilgili kişiyle konuşup fikir almanızda fayda var.

Bu karşılaştırmadaki dizel motor turbo beslemeli, benzinli motor atmosferik beslemeli. İkisinde de turbo besleme olsaydı beygir gücü olarak benzinli epey öne geçerdi, maksimum torkta da dizele yaklaşırdı. Ama turbo besleme olsa dahi dizel motor benzinliden biraz daha yüksek tork veriyor, o da mazot-benzin farkından sanırım, teknik detayını bilmiyorum.

Yakıtların yanma dereceleri yüzünden.

Dizelin yanması daha yavas olduğu için strok daha uzun yapılır ki düşük devirde yüksek beygir ekde edebilsin,benzinlide yanma hızlı oldugu için strok daha kısa olur,kolayca yüksek devire çıkıp gerekli beygir gücünü elde eder..

dizel patlayarak yanar dolayısıyla normal yanmaya oranla motor anlık sert hareketlere elverişlidir. ancak yanması için uygun şartları oluşturmak zordur.
benzin ve lpg ise manyetolu çakmak sisteminde olduğu gibi yanar. patlamaya oranla daha az enerji yüklüdür ancak benzin ve lpgnin yanması dizele oranla çok daha basittir.

bu yüzdendir aynı ölçekli motorlarda dizel yokuşta, benzin ise düzde daha performanslıdır. lpg benzine oranla daha düşük enerji içermesi sebebiyle dizel/lpg kıyaslamasını yapamıyorum ama bence yine lpg alır.

e-devlet hesabıyla giriş yaparsanız sadece o kişinin üzerine kayıtlı taşıtların vergileri çıkar. Bunun yerine ödeme yapacağınız kredi kartının ait olduğu bankanın internet şubesinden istediğiniz plakanın mtv'sini ödeyebilirsiniz.

banka mobil uygulamaları arayüzünden mtv ödeme bölümünü bulabilirseniz istediğiniz plakanın hem geçmiş borçlarını görmeniz hem de mtv'sini ödemeniz mümkün.

edevletten mtv ödeme yok zaten. ivd.gib.gov.tr veya bankanızdan tc kimlik no ve plaka bilgisi ile ödeme yapabilirsiniz.

ilk kurulum için
imza beyannamesi noterden 100 civarı
muhasebeci vekaleti noterden 250 civarı
damga vergisi 50 civarı
muhasebeci işyeri açılış hizmet bedeli 500 civarı (muhasebeciden muhasebeciye değişir. pazarlığı yapın)
kaşe 20-30 lira gibi bir şeydi
fatura ya da efatura olabilir. baskı olursa matbaa masrafı
yazarkasa olacaksa onun masrafı olur 1500 civarı. pos özellikli vs. olursa ona göre daha pahalı olur.


sürekli masraflar
her ay muhasebeci takip ücreti (anlaşmanıza bağlı. basit usül uygun olur ama defter olursa defter tasdik ücretleri vs.de işin içine girer)
her ay damga vergisi 50 civarı
3 ayda bir aylık stopaj (işyeri kira bedelinin %20si)
3 aylık geçici vergi hatırlamıyorum
yılda bir kez gelir beyan vergisi (ciroya göre %22 ile %40 arası değişir)
her ay bağkur (1050 civarı geç ödenirse 1200 civarı vs.)

aklımda kalanları yazdım.
ivd.gib.gov.tr üzerinden de başvururarak şirket açabilirsiniz. sicil işlemleri > işe başlama bildirimi.

muhasebecisiz olmaz. yanlış işlem ceza yemenize neden olur. muhasebe bilmeniz gerekli. nerde ne zaman ne beyan edilir ne ödenir basit usül mü defter mi olacak vs. bunları takibini muhasebeciniz bilir.

@phonex hocam anladığım kadarıyla 800-900 lira bir masrafı var sonra da bi sene içinde ufak rakamlar var bağkur hariç

ben ayda 1200 civarı veriyorum. üç ayda bir 2bine çıkıyor.

ek: gelir vergisi hariç.

gerçek usülde hiç iş yapmadığınızı düşünecek olursak damga vergisi, defter tasdik, kurulum, yazar kasa... hepsi 7-8 bini bulur. bu rakam muhasebeci ücretine, yazar kasa markasına göre 1-2 bin lira oynayabilir.

basit usülde de ortalama hepsi dahil 3 bin düzeyini geçmez.

verginin diğer kısmı kiraladığınız iş yerine, çalıştıracağınız personele, kazancınıza, yapacak olduğunuz işe göre değişkenlik gösterir.

@johnnie gerek yurtiçi eticaret pazaryerlerinde gerek yurtdışı ihracatta gerekli olduğu için şahıs firması gerekiyor. mümkün olduğu kadar en düşük maliyet tutacaktır. bu da 3 bin gibi bir rakam yazdığınıza bakarak. Ben 1500 gibi bir şey tahmin ediyordum.

Bağkur dahil 1500 lira civarı aylık sabit masrafı oluyor bende. Bir de gelir vergisi var tabi, o kazanca göre değiştiği için onu katmadım.

@pluton hocam bir yerde çalışınca galiba bağkur şart değil, veya çalışmayınca da belli bir yaşa kadar devlet oduyormus

e-ticaret ile uğraşacaksan basit usül mükelleflik kesinlikle olmaz. gerçek usülle açılış yapmak zorundasınız. yani ilk sene için 7-8 bin lirayı, sonraki seneler için 4-5 bin lira sabit muhasebe giderini göze almalısınız.

genç girişimci teşviği gibi paketler var. bu tip teşvik paketlerinden faydalanırsanız sgk ve vergi teşviklerinden faydalanıp ödemeleri aşağı çekme ihtimaliniz var.

@havadakarada, evet, başka bir yerde sigortalı çalışırken bağkur ödenmiyor. Yaş konusunu bilmiyorum, bi genç girişimci istisnası diye bir şey var, 29 yaşından küçükseniz ilk sene bağkur'u devlet karşılıyor.

@johnnie ihracat düşünüyorum al sat şeklinde. Basit usulde en az masrafla açsam kurtarır heralde?

fiyatların hepsi uçuk. 2016da o aracın sıfırı o fiyattan bile daha ucuzdu.

evet ama 2016'daki konjonktürde değiliz. 2016'daki euro kurunun iki katından bile fazla şuan euro kuru.

ikinci el piyasasında mantık yok. fiyatlar sürekli yükseliyor. içine siniyorsa al en kötü aldığın fiyata satarsın.

tcmb verilerine göre o seneden günümüze kadar olan enflasyon verisi %67.19. o dönemki aracın sıfır satış fiyatını bulup bu oranı da üzerine koyarsan iki aracı tartman daha kolay olur.

www.tcmb.gov.tr

ikinci elde mantık var. ülkenin politikacılarının ekonomik stratejilerinde hayır yok. yüksek faizi merkez bankasındaki döviz rezervini eriterek indirmeye çalışan bi politikacının beynini kuşa taksan geri geri uçar. normalde ekonomi bakanı derdim ama ülkeyi kimin yönettiğinin herkes bilincinde.

En yüksek faizi kim veriyorsa oraya koy. Stopaj da kesilmez 1 yıl koyunca.

herhangi bir mobil bankacılık uygulamasından elektrikli araçlar fonu al.

www.tefas.gov.tr

tefas'tan farkli fonlara yatirabilirsin; hisse, yabanci hisse, fon sepeti vs gibi.

şu an vadeli mevduat makul. zaten abd teşvik paketi açıklayacak yakında. dövizin inmesi gibi bi durum yaşanabilir. faiz düşene kadar mevduata devam.

"İkinci ele paramız yetmedi, sıfır aldık" diye şakasını yapıyorlardı. Bir ara gerçekten boku çıkmıştı piyasanın. Sıfır alacaksan faklı şehirlerdeki galerilerle irtibata geç. Arada yüzde 5 civarı fark olabiliyor.

Soruna gelecek olursak, bütçen elveriyorsa her zaman mantıklı. Fiyatlar düşer diye bekleyim diyorsan, bence en geç yıl sonuna kadar bekle. Doları 7ye fiyatlıyor goldman falan. Arabalar satılmazsa indirim yaparlar. Pek de satılmıyor diye duydum.

@the coon haklı. Bir de kimse kusura bakmasın, Türkiye'deki ikinci el olan hiçbir şeye güvenmiyorum ben. Aracı kontrol edecek eksper ya da sanayideki usta da dahil güvenilmeyenlere. Usta zaten eksperden açık ara daha iyi ama...

mantıklı evet. 10 yaşında arabaya 100 bin vermektense sıfır tercih edilir.

şu an en makul fiyatlı diyebileceğimiz sanırım egea var ve onun da başlangıç fiyatı 130 bin ki yaz gibi arkadaşım aldığında 10 bin liralık ek paket alma şartı koşuyolardı. durum böyleyse 140 bin olur 1.4 benzinli egea. sıfır araç olması güzel ancak bu arabaya bu motorla binenin eli cebinden çıkmaz ve güven veren bi araç değil. eğer aileyle binilmeyecekse ben düşük kmli 1.2 tsi otomatik vw polo bakardım. hatta biraz daha bütçe varsa düzgün 1.2 tsi jetta bakar uzun süre sorunu kökten çözerdim. sıfır aracın söylemesi güzel ama diğer taraftan koltuk poşetlerini ben sökücem diye de yağ tenekesinden bozma, yakıtı sünger gibi emen araçlara da bulaşmazdım.

en basitinden egeanın benzinlisini alacağıma lineanın dizelini alırdım. en azından konfordan ve güvenlikten kurtaramıyosam yakıttan kurtarırdım.

Lansmanı yapılan araçlar çok daha mantıklı olabilir.

İkinci el aldığım araçlarda o kadar çok çile çektim ki Son dört aracımı bir üst model ikinci el alacağıma bir alt model ama sıfır aldım. Hic sorun yaşamadım yıllardır.ha çok iyi bir ustanız vardır, biraz da şanslısınızdir o zaman başka.

sıfır almak kesinlikle mantıklı - yalnız o firmalardan uygun faizli kredi alırken muytkaka şartlarını incele derim. bazıları mesela 4 sene boyunca kaskoyu bizden yaptıracaksınız diyor, hayvan gibi kasko bedeli çıkarıyorlar, vs vs.ç

ya arkadaşlar ikinci el fiyatları düşmedi mi ? hani düşecekti

sıfır araba alın ama garanti süresi en uzun markayı alın.

fakat alacağınız araba hemen piyasaya çıkmamış bir araba olsun. hele korona zamanında komple yeni üretilen bir arabanın yedek parça tedariği, bayi eğitimi, özel ekipmanlarını sağlamak bir yana o arabanın sorunsuz şekilde fabrikada üretilmesi de zor. bu işler 1-2 seneyi buluyor.

peugeot'un, opel'in bazı modellerinin sıfırını almak bu yüzden çok da mantıklı değil şu an.

----

not: yurt dışında yaşıyorum. burada da sıfır araba yerine ikinci el almak mantıklı geliyor bana. 5 bin euroya alıp bin euro masraf yaptığın bir arabayı 3 sene çok güzel kullanırsın.

iş arkadaşım 500 euro'ya aldığı 1.9 volvo v40 dizeli 2 sene turbo değişimi ve hortum değişimi ile kullandı. en sonunda arabanın blok çatladığı için hurdaya attı.

ram sanırım ddr3
işlemci 4 parçacık diye gördüm.
bunlar ışığında 3 bine yaklaşır ama o düzeyi pek geçmez diyebilirim.

yine de aynı donanım özelliklerine sahip bi sahibinden ilanıyla kıyaslayıp kanaate varmanızda fayda var.

Kanka yanlış hatırlamıyorsam 10.000 doların altında dövizi vadeliye yatiramiyorsun. Bir de çok cok komik paralar gelir. Geçen bir deneyeyim dedim. Onay vermedim. sadece onay ekranında, 1750 dolara vereceği faiz aylık 3 sent mi neydi.

teb ve enpara 10 bin dolar alti yanlis bilgi, enpara'da 10 usd uzerine vade alinabilir

ama evet dovize vade oranlari cok dusuk

yıllık %0.20 :D Cepteteb böyle diyor. 10 bin doların olsa yılda 20 dolar. :D

Sanıyorum bir dönem %2 veriyordu, 2017 civarı olabilir, o dönem değer diyip yatırmıştım ben.

Bu arada cepteteb'de limit yok fakat ilk 500 dolarını saymıyor üstüne faiz veriyordu. Dümdüz cepteteb hesabında dursa da günlük faiz geliyor fakat 1 cent 1 cent gelir, bana öyle geliyor şu an :D

gün içi piyasa verilerine bakıp o şekilde kararını ver. en düşük makas oranlarıyla çalışan bankayı seçmen senin için daha faydalı olacaktır. arkadaşların da söylediği gibi bunun haricinde vadeli mevduatta döviz değerlendirmenin bi anlamı yok.

mart ayında amerika 1.5 trilyon doları aşkın bi teşvik paketi açıklayabilir bu arada. bu karar eğer senatodan geçerse doların tl karşısında değeri düşebilir. dolar birikimi olan veya alacak kişi bunu dikkate alarak yatırımına yön vermeli..

Balatalari kontrol ettirdiniz mi?

fren hidroliği kabının dolu olup olmadığını kontrol et. eğer varsa bi lifte kaldırıp havalarının alınmasında fayda var.

abs için de arabanın kadranında abs ışığı olup olmadığını veya varsa kitapçığını açıp araştırabilirsiniz. bahsettiğiniz şey abs'nin devreye girmesine benziyo.

23 yıllık bir arabanın 7000 km'de olması imkansız bir durum. ilanın açıklama kısmında yazılmış arabının motoru ve şanzımanı değişmiş. sizin yerinizde ben olsaydım araba kullanmayı öğrenmek için bu aracı almazdım.

Araba kullanmayı hoca eşliğinde 4-5 derste çok rahat öğrenirsin. Gerisi pratik. Zor bir şey değil.

Mala gelcek zarardan korkmamak lazım, bir şey olursa zaten kasko var.

araba kullanmayı öğrenmekten ziyade sanayicilerle uğraşmayı öğrenmek için alınabilir :)

hayaletimsiye katılıyorum, bütçeniz varsa düzgün bir araba alın. bunu alıp sağa sola çarparak mı öğreneceksiniz? daha yeni ve iyi bir araba alıp, dikkatli kullanmak en iyisi.

Alınmaz
Satılmaz

Alınmaz, uzak dur. Sen son sahibi olursun.

alınır ama sonra çift kapı bi daewoo'yu kime satarsın orası sana kalmış. çift kapı araçlar piyasanın kardeş olursun diye hitap edilen araçlarıdır. satması çok zordur. hele parçası ve ustası bulunmayan veya zor bulunan bi araçsa kardeşi geçtim karı koca olabilirsin. iyi düşünmek lazım.

Valla bu fiyata alınabilecek en düzgün tipte otomatik vites arabalardan biri bence de ama acemiliği atınca elinizde kalabilir :/ +1

O yüzden şunlar daha kolay gider sanki. Kilometreye, kazaya, boyaya çok takılmayın bakımları yapıldıysa sizi her türlü götürür satana kadar. Almadan önce bir ustaya götürürsünüz bir tanıdıkla birlikte. Çok kötü durumdaysa anlaşılır zaten. Ama idare ediyorsa alın gitsin.

www.sahibinden.com

www.sahibinden.com

Pazarlıkla 35 yaparlar.

iyi bakılmış bir toyota işinizi görür. Yaris vb.

uzak dur bence. satamazsın

çok klasik dolandırıcılıklara dikkat et. örneğin para sana aracı satın alacak şahıstan gelmeli. başka birinden gelen parayı geri alabilirler. parayı hesabında görene kadar noterde işlemi tamamlama, anahtarı teslim etme. sahte dekont ya da eft iptali gibi durumlar çok yaygın. en temizi yanına işi bilen bir arkadaşını almak.

www.vakifbank.com.tr

Yapılan eft'yi geri çekme çok oluyor. Hesabınızda parayı görünce önce başka bir hesabınıza gönderin mesela, sonra noterde onayı verin.

İlgili şahıs yada başka birisinin hesabına gönderdiği parayı kafalarına göre geri isteyemezler. Sadece bankanın sistemsel bir hatası varsa geri alınır. Satın alan yada başkasının “kendi gönderdiği” para hesabına geçtikten sonra senin onayın olmadan banka da iade edemez. Bunun haricinde arabana güveniyorsan satın alacak şahısla bir ekspere gidin. Ekspere gitmeden önce aracının kaza/hasar bilgilerini söylersin. Ekspere gidince ücreti satın alan öder. Ama senin söylediklerin haricinde başka bir şey çıkarsa sen ödersin.

Anlaştıysanız notere gidersiniz. Noterdeyken hesabına parayı yollarlar. Noter de orada soruyor zaten “paranızı aldınız mı?” diye. Ok dedikten sonra resmi olarak satış gerçekleşir.

@silah taciri

para aracı üstüne alan dışında başka birinden geliyor.
adam gönderdiği para için ilamsız icra takibi başlatıyor, borç verdim geri yolla ya da yanlışlıkla yolladım gibi. araba sattım vs deyince de aracı üstüne alan kişi ben parayı elden aldım olayla alakam yok diyor çıkıyor.

üstüne malı mülkü olmayan adamda tabi işe yaramaz ama bankada parası olan, evi vs olan kişi için icra riskli iş. defalarca yaptılar bunu.

@orpheus işim bu desem? :) borç yolladım derse borç olduğunu “gönderen” ispat etmek zorunda. Bankacılıkta “yanlışlıkla yolladım” diye bir şey yoktur. Bankanın kendi hatasıyla yolladığı/yatırdğı para haricinde işlemin iadesini istiyorsan hesabına para yatan kişinin kabul etmesi gerekir. Kabul etmemişken banka o parayı geri çekerse bankanın da sıkıntısı büyük olur. Eğer aksi bir şey olsaydı bankacılık diye bir şey kalmazdı.

"yanlışlıkla yolladım" gerekçesiyle geçen hafta gönderdiği parayı bir saat içinde geri aldı tanıdığım.

@aslil

İmkansız.

EFT geri döndürülebilir bir işlem çeşidi değil. Yanlışlıkla yolladım, geri alayım diye bir durum söz konusu değil.

@aslil paranın geldiği hesap sahibine, banka sorar. “Yanlışlıkla olan hatalı bir işlem yapıldı, parayı ide edebilir miyiz?” diye sorar. Hesap sahibi kabul ederse iade edilir. Kabul etmezse eğer, banka o parayı iade edemez. Yasak!

bi şey yapmana gerek yok. öncelikle kafanda bi fiyat belirle ve yalvaran yakaran, ölüm kalım meselesi benim için diyen bile olsa o rakamın altına inme çünkü bazı gelericiler gelip türlü oyunlar oynayarak arabaları ölü fiyatına toplamaya çalışıyolar. fiyatını belirle.
sonra anlaştığınız adamla ekspertize gidin. ekspertizi yaptırın.
en son arabayı üzerine alacak şahsın hesabından para senin hesabına araç alım satım bedeli adı altında aktarılsın. başka hesaptan veya elden kesinlikle para kabul etme.
sonrasında zaten satışı verirsiniz.

not: arabayı ilana koyarken satmayı düşündüğünüz rakamın 5-6 bin üzerine koyun. o rakam zaten pazarlıkla satmak istediğiniz fiyatlara gelecektir.

EFT gönderilirken açıklama kısmına "şu marka aracın satış bedeli olarak, şu kişiye ödeme" şeklinde bir yazı yazdırt mutlaka. EFT'nin açıklaması bu olsun yani.

Para gelir gelmez başka hesabına geçir.

Sonra Noter'e imzayı at.

Ben satış işlemi sırasında aracın eksiklerini yazdırtmıştım. Atıyorum "yedek anahtarı eksik olarak teslim edilmiştir" gibi not ekletmiştim notere.

Bu arada noterlerde alternatif bir sistem de var. Alıcı parayı noterin hesabına yolluyor, para noterde tutuluyor. Sonra size aktarılıyor. Bunu da bir sorun. Dolandırıcılıkların önüne geçmek için. Ama para size gelmeden hiçbir şey imzalamayın:)

Aracı görmek isteyen sizi bulsun, sizin bildiğiniz yerde görsün aracı. Bilmediğiniz yerlere hele tek başınıza araç götürmeyin. Gasp, darp vb olayları yaşanıyor nadir de olsa.

Mümkünse yanınıza birini alarak gidin satış işlemi için. nolur nolmaz.

"Vay ben aracı enişteme alıyorum, o yarın gelecek, dur paranın yarısını şimdi vereyim kalanı yarın" gibi şeylere inanmayın. Dürüst bile olsa riske girmeye değmez. Yarın diyorsa o zaman yarın paranın tamamıyla gelsin.

Notere gidecekseniz erken saatlerde gidin. Genelde dolandırıcılar tam kapanış saatlerinde notere gitmek ister özellikle de cuma günü. Vay biz EFT'yi yolladık da saati geçti, yarın hesabında olur kardeş bak burada talimatı verdim falan diye sizi kafalamaya çalışırlar. Erken gidip, işinizi halledin, "parayı görmeden aracın devrini yapmayın"

Ekspertiz e götürdüğünüz yerlere dikkat edin. Bazen alıcılar kendi tanıdığı yerde ekspertize sokmak istiyor. Doğrudur adam da haklı kendine göre. Ama bazı acemi ellerde ekspertiz yaparken özellikle motor falan arabanın canına okuyorlar. Onlara dikkat edin.

Elden nakit kabul etmek riskli olabilir. Para sahte mi değil mi orada anlamanız zor çünkü. Zaten yasak da aslında belli bir meblağ üstünü elden vermek.

Alım satım işleminin nasıl yapılacağını baştan konuşun. EFT mi? Yoksa çek mi (riskli bulurum ama böyle alan da var)? Devir ücretini kim ödeyecek? Son MTV ödenmemişse kim ödeyecek? Atıyorum ben temmuz ayında bir araç aldım, MTV'si ödenmemişti hadi dedim ben ödeyeyim zaten ben kullanacağım artık adam kullanmayacağı arabanın vergisini vermesin. Ama bunları baştan konuşun.

Tam noterde işlem yaparken "ay dur bunu siz verin yanımda nakit yok vb. çok dert oluyor. Bir de ortalık karışıyor bir anda ne aldın ne verdin." Ya da eft diye konuşuyorsunuz, adam bir anda çantadan torba çıkarıyor, ben size 90bin havale yaptım, 20bin de bu torbada altın olarak var falan diyor. Hiç bunlarla uğraşmayın. Baştan konuşun nasıl yapılacağını işlemin.

En temizi bu. Ama parayı almadan arabayı vermeyin:)

internetten yağ almayın ucuz diye. benzinliğe gidin, oradan alın. %9'a indiği için laps diye hemen yağ eklenmez. motora fazla gelebilecek yağ da ekleyebilirsiniz, masraf açar.

%9'a indiyse yağ çok azdır, yarın hemen benzinlikte yağ ekletin, en kısa zamanda da servise gidin.

hocam ucuzundan diye değil yav. yapılabilecek şeyler varsa maksat kendi başımıza ufak tefek eksiklikleri giderelim. abd de önce millet youtube dan bakınıyor valla. ha yoksa tak brian usta. ben de ondan şey ediyorum.

linktekini alma yine castrol al sen. kendin koysan bir şey olmaz. ama %9 kaldıysa kaçak olması muhtemel.

Ben yağı netten alıp yağcıda 30 liraya değiştirtiyorum. Aldığım yağ pahalı ve az bulunan yağlardan, güvenilir sitelerden alıyorum ve henüz bir sorun yaşamadım. Ekleme işi çok mantıklı değil. Fazla eklerseniz riskleri var.

Dizel mi benzinli?

cleanpeks den alın mobil marka, Castrol değil birçok markanın sahtesi var, dikkat edin

Dizel motorun yanlış kullanımı 101 gibi olmus duyurun.cogunluk nasıl kullanabileceğini bilmeden sadece daha az yakıyor mantığıyla kullanıyor dizel motorları ve bu yüzden çok düşük kilometrelerde işlevlerini yitiriyor.

Yeni nesil dizel motorlar için yapman gereken 10-12 bin km de yağı sıfırdan filtreyle beraber değiştirmek.dizel motorun en hassas noktasıdr bu ikili.ekleme yapmak,yağ değişim sürelerini uzatmak motor ömründen yer,ağır masraf çıkartır.

Konudan bağımsız yağınızı istasyondan alın kısmına katılıyorum,internette çok yüksek oranda taklit yağ satışı var.

içindeki yağı boşaltmadan eklemenin bir yararı olacağını zannetmiyorum.

yağ %9'a kadar indiyse araç ya yağ yakıyor veya motorda ciddi yağ kaçağı var demektir. aldığınız yağ 5/30 olacaksa eğer ve motorunuz yağ yakıyosa kısa sürede tekrar yağ eksiltecektir. yağ yakan ve özellikle eski model, motoru daha fazla km yapmış araçlara 10/40 gibi daha kalın yağ konulur ki motor süpaplarından yanma odasına yağ karışamasın. ayrıca aracını sevenler dizel motorlarda partiküllü yağ kullanır. normal yağa oranla biraz daha pahalıdır ancak motor ömründen kazandırır.

benim size kişisel tavsiyem bi sanayiye gidip aracı kaldırtıp yağ kaçağı kontrolü yaptırmanız. aynı zamanda zaten motorda kalmamış olan yağı tamamen değiştirtmeniz yönünde. eğer ille ben koyacağım diyosan da bakımda verdikleri kağıtta hangi yağı koydukları yazıyodur ona göre tutarlı bi yağ alın ama aldığınız yer kesinlikle internet sitesi olmasın. defalarca kez haberlerde de çıktı merdiven altı işletmelerde castrol etiketi basıp margarini insanlara araba yağı diye satıyolar. bunu alacağına arabaya 5 lt ayçiçek yağı koysanız daha faydalı olur. örneğin castrol'ün orjinaliyle en belirgin farkı kapağın jelatinini kaldırdığınız orada bi kod yazar eğer bu yoksa bilin ki arabaya garip bi kimyasal boşaltıyosunuz.

Turkiye ve buyuk sehirdeyseniz, isinizin de servisi varsa araba kolayliktan cok dert. Krediyi kapatip para biriktirmeye ve birikmis paranizin degerini korumaya calisin.

Anlattıklarına bakarsam bence araba senin için Bi ihtiyaç ve arabaya alıştığını görüyorum, satarsan pişman olursun bence.

arabayı satsanız da krediyi kapamayın. faize koyun en kötü. yine taksitleri düzenli ödeyin tabi. daha çok kar edersiniz.

kredi sizi maddi olarak çok zorluyor mu? asıl mesele bu bence. hayat kalitenizi düşürüyor mu ciddi manada? arabasızlık berbat bir şey. parasal anlamda ne kadar etkilendiğime göre kararımı veririm.

Ben satmazdım. Krediyi bugüne kadar bir şekilde ödediysem bundan sonra da öderim diye düşünüyorum.

Anladığım kadarıyla arabayı satmak için aceleniz yok. Haliyle piyasanın 30-40 bin altına satmanıza da gerek yok ve araba size şart. Aslında günümüzde hemen herkese şart.

Şöyle de yapabilirsiniz; arabayı satıp yerine "ayağı yerden kessin yeter" şeklinde bir araba alıp, kalanını bankaya öder, ister taksit, ister toplam tutar isterseniz de ikisini birden azaltabilirsiniz. Böylece hem ödemeler düşer, hem de arabasız kalmamış olursunuz.

Borç 100 bin ise 140 bine satsanız, 60 bine bir araba alsanız 80 bin ödeme yapıp, aylık taksitlerde ciddi bir düşüş sağlayabilirsiniz.

Sumuklurakun+1

Arabaniz nedir bilmiyorum ama üçüncü seçenek bu. Eğer salliyorum 200binlik arabaysa bunu yapabilirsiniz kesinlikle. Yok zaten 60binlik arabaysa daha düdüğünü almak riskli bulmak da zor zaten.

Bu arada basiniz sağolsun.

Öncelikle başınız sagolsun. Kesinlikle aracı satmam. Satarsan da borcu kapatmam.o kredinin maliyeti güncel e gore baya düşük

Basiniz sag olsun. krediyi odersiniz birden krediyi kapatmayin +1

70-80-100 bin civari bi aracsa satmayin.

arabayı sat, eline geçen paradan ucuz ve sadece iş görecek bir araba al. 40-50 bine günü kurtaracak araçlar mevcut. ucuz arabanın kaskosu,vergisi bakımı-masrafı da ucuz olacak.

kalan parayı kredi maliyetini düşünerek bir yatırımda değerlendir. karlı oluyorsa krediyi kapatmana gerek yok.

model düşmen en anlamlısı gibi duruyo. hem aracın olur hem de masrafları düşer hem de nefes almalık bi alan kalır sana. model düş dedim diye de gidip ilk gördüğün pert arabaya girip kendini dert sahibi yapma. düzgün ve bakımlı bi araç alabiliyosan düş yoksa sorunlu arabanın arızasıyla uğraşmaktansa taksi tutmak daha uyguna gelir.

bobregimi satarim yine arabami satmam.

Öncelikle başınız sağolsun, Allahrahmet eylesin.

Yerinizde olsam kesinlikle model, sınıf vb düşürürüm.

arabanız 250 bin ediyorsa satar örneğin 150 binlik bişey alırsınız ya da 100 bin nsyse.

Ayağımı yerden kessin+1

Normal şartlarda o su eksilmez, aslında antifriz karıştırılmış su o, saf su değil.

Neden su ekleme ihtiyacın oldu?

Şöyle bir şey al geç: www.mobilub.com

Motorun en az üç dört saattir kapalıyken o kapağı aç. Yoksa oradan yüksek basınçlı buhar ve kaynar su fışkıracaktır. Kendini yakarsın. Hatta araba bir gündür hareket etmiyorken yap. Belli ki acemi birisin o yüzden bu kadar salağa anlatır gibi anlatıyorum.

o su tankında maksimum minimum değerler var. plastik haznenin üstünde işaretler vardır. doldururken maksimumu geçmesin yeter. geçerse de çok dert değil gerçi ama ona dikkat et. Yazın %50 antifriz %50 normal su (kireçsiz olsun yeter), kışın ise %90 antifriz %10 normal su eklenir.

@John Bloor, içindeki sıvı minimum seviyenin altına düşmüş

herhangi bir radyatör antifreeze i (a101 de satılanlardan mesela) alıp eklesem sorun olur mu?

Olur. Ben direkt şişe su alıp koyuyordum İzmir'deyken. Hava sıcaklığının sıfırın altına inmediği bir yerde antifrize bile gerek yok bence ama antifrizde sanırım normal suyun olası zararlarını azaltacak bir içerim mevcut.

Minimum maximum dediğine göre o genleşme kavanozudur, istediğin zaman açabilirsin kapağını. @alperz'in bahsettiği radyatör kapağı, o soğumadan açılmaz.

Ekleyeceğin zaten bir iki bardak su ancak, onun için antifriz alma. Zaten marketlerde satılan noname markalardan hiç bi zaman koymayın araca.

Min ile Max arasına bir yerde duracak kadar su ekle yeterli.

@himmet dayı'nın bir yanlışını düzeltelim, antifriz sadece kışın gerekli değil. Yazın da çok lazım, kışın suyun donmasını yazın da buharlaşmasını ve kireçlenmeyi engeller.

@John Bloor

kapalı sistemdeki su buharlaşıyor mu cidden? O buhar nereye gidiyor?

antifriz'in adına aldanmayın. suyun kaynama sıcaklığını da yükseltiyor.

aracının antifirizini ölçtür ve antifiriz koydur. eğer genleşme kabında ki suyun derecesi düşük kalırsa soğuk havalarda arabanın bütün soğutma düzeninin buz tutup patlama riski doğar. daha normal suyun aracın parçalarının paslanmasına sebep olmasını ve motor contası vs gibi parçaları çürütmesinden bahsetmedim.

son olarak araç su eksilttiyse kesinlikle bi yerde kaçak vardır. o kabın içerisindeki antifiriz artmaz veya azalmaz. özelliğini yitirmeden de değiştirilmez.

Eğer antifiriz komple boşalmışsa, geri koyarken havasını da alman gerekir. Yoksa araç hararet yapar.

Neden su tamamlıyorsun, orası önemli. Herhangi bir yerden kaçak mı var ya da silindir kapak contan yanık da motor yağına su mu karışıyor?

Bir de araç eskiyse ve uzun süredir antifirizsiz kullanılmışsa, antifiriz koyduktan bir iki gün sonra delik ama pas ile kapanmış yerleri açar, motor su kaçırmaya başlar.

@himmet dayı;

sistem tamamıyla kapalı değil, öyle olsa genleşme kavanozunun anlamı kalmazdı. Sistemdeki su ısınınca genleşiyor ve radyatörden genleşme kavanozuna bir miktar aktarılıyor, soğuduğunda tekrar o kavanozdan geri alıyor.

Kavanoz kapağında da hava alması için delik var, çok küçük miktarda da olsa buradan buharlaşma olağan.

Saygılar.

Olmaz

Bu ülkede toplumunun geneli sinik, sokağa çıksak anında marjinalleşip tüm sıkıntıları üzerimize yıkarlar. İktidarın da işine gelir. bu halk için sokağa çıktığımızda yine aynı halk için yuhalandığımız zamandan beri pasif direnişe geçtim.

ilk atanan rektör boğaziçi'nin ki değil ki..

sürekli farklı farklı zamlar yiyoruz zaten değişen bir şey yok

Olmaz.

İnfiale yol açacak onca şey oldu geçti hiçbiri fitili ateşlemedi. Rektör ataması vs gibi "toplum" dediğimiz kalabalığın gündemi olmayan şeyler kimsenin tını değil. Olmaz yani.

donusmez

ayrica alkol zamlari ne alaka? alkole gelene kadar bu memlekette daha zaruri ürün hizmetlere her gun zam geliyor, meyve sebze gibi, ekmek gibi, kopru otoyol, ulasim, benzin gibi daha zaruri ihtiyaclara zam geliyor, kabullenip oturuyoruz.

zaten şimdiden orası elitlerin yeriydi çok şükür milletin oldu paylaşımları yapılıyor. bir de dhkp-c marşı söyleyenleri gösterip, "polisime saldırıyor hainler" denilerek, bu atama sistemini eleştirenleri teröristlikle suçladın mı oldu bitti. geçmiş olsun.

boğaziçi yıkılıp yerine rezidans avm yapılsa gene bir şey olmaz.

çok yazık gençleri dhkp-c lileri aralarına aldı olarak medyaya servis ettirdiler. dhkp-c bi terör örgütüdür. hal böyleyken terör örgütü üyeleri polisin önünde halay çekebiliyo ve bu ülkenin emniyet gücü dhkp-c üyelerini gözaltına almıyosa emniyetin hükümeti korumak dışında vasfı ne?

gencecik çocukları hükümet medya aracılığıyla dhkp-c li gibi göstermeye çalıştı. tekrar bi gezi parkı olayı olması ihtimalini halkı öğrencilere karşı kışkırtarak bastırdılar. böyle onursuzluk, haysiyetsizlik yeryüzünde nadir görülür.

İkinci direniş ayaklanma diye bişi olmaz. Gezi bitti. Sonuç alınamadı. Gezi benzeri ayaklanmalar elli yılda bir olur. Boun rektörü umurumda değil. Hdp Li birisini atasalardı halay çekiyor olurdu o kitle.

Boğaziçi Ortadoğunun en başarılı ve oturmuş üniversitelerinden biri. bu gösteriler kesinlikle üniversitenin kapanmasına kadar gitmez, rahat olun

bu milletten hiçbir bok olmaz. olanı da zaten ya hapse atarlar ya öldürürler. yetmez.

hala dhkpc muhabbeti falan yapılıyor. türkiye'nin %30'u reisçiyse geri kalan %60'ı falan aşırı milliyetçi, salak bir kitle.

türkiye'den hiçbir şey olmaz. atatürk'ün hatrına dayandı işte 100 yıl.

Dönüşmez
Sebebi için der meister +1
Gerçekten yüzde 30 reisçiyse yüzde 60 milliyetçi ve AKP'nin en zor zamanlarında attığı milliyetçilik yemine atlayan (ulusalcısını, kemalistini zaten geçtim üstüne en sekülerini de ekle) bir garip kitle.

Alkol zammı dediğin şey zaten bu reisçi kitlenin içlerinin yağını eriten bir şey, asla bir ayaklanma sebebi olmaz. Yukarıda yazıldığı gibi alkol zammına gelene kadar neler neler var ama işte bir cacık olmuyor ve olmaz.

Bir bok olmaz o yüzden. "Şahsımın" lehine işlemeyen her türlü kolektif hareket yanmadan söner bu saatten sonra.

Halk direnişi için halk gereklidir, sence bu ülkede halk var mı olsa bile neye kime direnişte bulunacaklar. Bir direniş olacaksa seçimde olacaktır yerel seçimler gibi.

bu saatten sonra o geri zekali makarnaci kitle de biseylere aysin diye kimse sokaga dokulmez. gezi bir seylere dikkat cekme amaciyla yapilmisti, baslatanlar piril piril zeki genclerdi. cok guzel bir kitlesel direnise donustu. tam birileri bir seyleri anlar belki denirken geri zekali makarnaci kitle tarafindan terorist yaftasi yapistirildi hepsine. gencecik piril piril cocuklar katledildi. vs vs. yani hepimizin bildigi seyler. o zaman dolar 1 kurus artti diye gezicileri topa tutan geri zekalilar simdi dolar 10 liraya giderken acaba asgari ucretle kac ekmek alirim diye hesapliyor. mustehak. bu saatten sonra svihs, isterlerse ac gezsinler kimsenin umrunda degil. o yuzden ikinci bir gezi olmaz, olamaz. kucucuk bir umudu kalmis olan genclik ulkenin cogunlugunun aptal oldugunu net sekilde idrak etti zira.

Zorlama olduğu yüz kilometreden belli. Bir de şunu şuraya bırakayım: www.reddit.com

boşbeleş iş.
muhalif ünlüler tweet atsın max 2 de gün halay+biber gazı oldu bitti

hiç ihtimal vermiyorum. son zamanlarda yaşadıklarımız arasında boğaziçi çok ufak bir detay. evet önemli, sıkıntılı bir durum ama işsiz-aç kaldığı için intihar edenler, devamlı artan zamlar vb. bunlar ayaklanma sağlamıyorsa boğaziçi devede kulak

Ev sahibine taktırıp kirayı yeniden düzenlemek veya kendin taktırıp kiradan düşmek gibi bir çözüm uygun olur gibi geldi. Bana ait olmayan eve alarm falan taktırmam şahsen. Ev sahibi taktırsın.

Evin duvarları çalınamayacağı için ev sahibi o işe girmez. Bildiğim kadarıyla eve takılan alarm sistemleri abonelik usülü oluyor. Yani her ay belli bir ödeme var diye biliyorum. Ev sahibi bunu asla ödemez. Taşınırsanız alarm ekipmanlarını da beraberinizde götürüp yeni eve taktırmanız mümkün.

-özellikle büyük şehirde yaşıyosanız ve evinizde hırsızlık olduğunda maddi kaybınız yüksek olacaksa yaptırmanız menfaatinize.

-alarm sistemi montajı yapıldıktan sonra çoğu firma aynı sene içerisinde taşımaya ücret almıyor ama sonraki seneler için alınıyor olabilir.

-kamera takılan apartmanın kamerasını söküp giden hırsız var. kaybının büyük olacağını düşünüyosan bu tip bahaneler üretme kendine.

not: 4. katta olman sebebiyle en baz paket sistemi alman yeterli olacaktır. fatura konusunda da yüksek rakamlar ödemezsin. birde alarm sistemi aldım diye kesinlikle soyulmayacağını düşünme, alarm caydırma amaçlıdır. alarm olduğunda hırsızın içeride gezmeye vakti olmaz ya ilk tuttuğunu götürür veya alarm çaldığı gibi panik yapar ve kaçar. sakladığın değerli şeyleri bulmaya vakti olmaması yönünde bi önlem diyebilirsin.

bunların ışığında halen alarm sistemi taktırmak istiyosan safe point firmasını önerebilirim. hem kendim uzun süredir kullanıyorum hem de büyük bankalara hizmet vermeleri sebebiyle bi sorun yaşamayacağını düşünüyorum.

not:ne yaparsan yap ama pronete yaklaşma. pronet soyacağına bırak hırsız soysun.

Kiracıyım. Apartmanda hırsızlık olduktan sonra alarm taktırdım. Taşınırken de alarm servisi gelip çıkarıyor. Ev sahibini alakadar eden bir durum yok. Alarmlar kalıcı değil. Aylık ödenen abonelik gibi düşün. İnternet, telefon, elektrik gibi yani. Aboneliğini de istersen sonlandırırsın.

şu an avrupa birliği kurtarma paketi açıkladı, amerika'da aynı yolda ilerliyo ki biden meclisten geçirebilirse olabildiğince büyük bi paket açıklamak istiyo. yani her iki para birimi de parasal genişlemeye gidecek. bollaşan döviz'in borsa, bitcoin, altın, gümüş gibi sınırlı bulunan yatırımlara yönelmesi bekleniyo. e hali hazırda biz de cari açık veriyoruz ve tabi bide 2-3 ay içerisinde ab ve abd yaptırımları anlaşma sağlanamazsa söz konusu olabilir... kişisel görüşüm 1-2 ay daha döviz bizdeki faiz dolayısıyla ve genişleme abd tarafından ilan edilene kadar bu seyirde ilerler ancak cari açığın sürmesi ve %21'lik asgari ücret zamının işverene yansıtılması dolayısıyla oluşacak enflasyondan dolayı abd'de ki parasal genişlemede açıklanıp piyasa tarafından satın alındıktan sonra başta altın ve para basmayan ülkelerin para birimleri olmak üzere tümü tekrar atağa kalkacak diye düşünüyorum. tabi 1-2 ay sonra mb faizi 3-5 puan daha artırırsa veya hiç sanmıyorum ama bi reform yapmaya karar verirlerse bu kur böyle sürer.

özetlemek gerekirse şu an ekonomi bi adamın iki dudağının arasında. yapacağın şey tamamen şans... bu ülkede kumar sevilmez ama baktığında ülkenin kendisi rulet masası :)

nasıl ama bi dünya laf ettim ama aslında bi şey söylememiş oldum. adam artık vatandaş olarak bizi de kendine benzetti. :)

Elindeki para öyle acayip farklar yaratacak bi para değil. Yerinde olsam parayı altın ya da dolarda bırakır, gün içinde hiç bunlara kafa yormaz işime odaklanırdım. Kısa vadeli al sat eğer pek bilgin de yoksa (yani asıl işin bu değilse) acayip yorucu yıpratıcı ve sinir bozucu bir şey.

şu an mevduat faizi fena değil. usd bir süre yatay kalacak gibi gözüküyor. kısa vadeli bağlayabilirsin.

Ben olsam temiz lancia delta bulur alırdım.

ihtiyaçlar ne yönde? örneğin ailesi var mı? yalnızca sedan mı? otomatik mi? egea demişsin ve sanırım benzinlisinden bahsediyosun ama çok yakıyo... yakıt konusu ne kadar önemli? alacak arkadaşın boyasız, hatasız olsun gibi kıstasları var mı?

arkadaş evden işe işden eve kullanacak... otomatik manuel farketmez. çekirdek aile. hatchback de olurmuş. çok hasarlı olmasın dedi. elbette çok yakmasa iyi olur... 2 ayda bir de şehirdışı yapıyor.

Pheno +1.
Ben bunlara denk gelirse toyota grubu (yaris, denk gelirse corolla/auris) de katarim.
Bir de Honda jazz olabilir (satis vs işlerinde nasil olur bilmem).

yukarıda ki arkadaşın söyledikleri çok güzel araçlar öncelikle. ancak hepsinin ilk 3 ilanına göz gezdirdim ve ağır hasar kayıtsız olanına rastlamadım. yalnızca peugeot modelleri diğerlerine oranla daha düşük hasarlı ancak onların da piyasası daha yavaş ve kaporta aksamı çok kötü. eğer kısmet olur da gidip görürsen peugeonun 3-5 senede bu tip alt segment araçlarının pas kustuğunu, sac kalınlığının aşırı yetersiz oluşunu ve boyasının bile pul pul döküldüğünü görebilirsin. tabi üst segment araçlarında aynı şeyler yoktur. abartı gelebilir, varsa tanıdık ustan ara sor bu durumu.

benim önerim öncelikle ağır hasar kaydından özellikle usta, sanayi işlerinden anlamıyosan kesinlikle uzak dur. bi şasesinde oynama olmuş olsa dünya kadar nakit ve zaman kaybına yol açar. düzgün toplanmış olanları elbet mevcuttur ancak bu araçların çoğu sigorta firması tarafından galericilere satılır ve hemen hepsi(istisnalar vardır) üstün körü ucuz işçilik ve yan sanayi parçalarla toplanır.

ikinci kriter alacağınız araç ederinin aracı olsun. dimyat bulgura giderken eldeki pirinçten olmayın. günümüzde çoğu tüketici üst paket, üst model, üst kasa derken kmden, modelden, sorunsuzluktan ödün verirler. diyeceğim o ki elinizdeki para ile d segmenti araç bile alabilirsiniz ancak araç şık duruyo diye sorunsuz bi b segmenti almak varken gidip sorunlu d segmentiyle hayatınızı karartabilirsiniz.

üçüncü kriter olabildiğince bakım dökümanları veya geçmişi olan bi araca yönelin. herkes aracının yağını değiştirtir ancak içine ne girdiği belli olmayan ve bakımları sanayide ucuz olsun da ne koyarsan koy diyen bi adamın insafına kalmışsa alan kişinin eline büyük ihale kalabilir. malum herkesin kalitesiz mal sattığını bile bile şok, bim ve a101'den vazgeçmediği bi ülkede yaşıyoruz.

dördüncü kriterse bu benim görüşüm kimse katılmak zorunda değil. eğer aracın bakımları servis dışı yerlerde yapılmaya başlanmışsa kadından araba almayın. bunun sebebi şu; servis eksik ve arızalı olan gördüğü şeyleri tümüyle onarır ancak sanayide bu durum böyle olmaz. ben daha arabada garip bi ses var veya araç eskisi gibi değil diyen bi kadına rastlamadım. tanıdığım kadınların hepsi araba ancak çalışmadığında veya ciddi arızalar yaşandığında sanayinin yolunu tutuyolar. onu da geçtim arıza ucuza kapatılsın da yan sanayi parça filan kafa yormuyolar.

beşinci kriter fabrikasyon değilse lpg'li araçtan uzak dur. bi yerden kar ediyom sanırken lpg denilen şey aracın düzeninin bozulması dolayısıyla sürekli bi masraf açar. lpg'den biriktirdiğin para sürekli lpg enjektörüne, tüp beynine, tüp değişimine, tüp ayarına gider durur. özellikle opel grubunu bilenler sübap eritme, yağ soğutucu sorunu, conta sorunu vs. olarak bu durumları çok iyi bilirler.

altıncı ve en önemlisi galeriye bulaşma. şimdi hepsi kötü diyemem ama bu adamların %90'dan fazlasının dini paradır. adamlar pert arabayı satar sen beddua ederken adamın suratı bile kızarmaz. bu adamlar profesyonel yalancıdır. ben insan sarrafıyım diyen adamı 10 defa dolandırır yalanlarıyla. ne yazık ki temiz diyebileceğimiz esnaf da bu adamların yanında yanar. çok galericiden kazık yemiş eşim dostum oldu. aynı derde düşün istemem.

yedinci kriter alt segmentte dizel arabaya bulaşmayın. ses yalıtımı olmayan araçta dizel alacağınıza at arabası alın. arabanın içerisinde ne konuştuğunu bile duymazsın, bağıra bağıra konuşur hale getirir insanı.

araç önerisine gelecek olursak. benim önerim ederinin arabası olması ve ikinci el araç almanız dolayısıyla cebinize de bi miktar nakit bırakacak ve kalan nakitle eksiklerini kapatabileceğiniz(ikinci el araçta yeni de olsa mutlaka ufak tefek aksaklıklar olur)


www.sahibinden.com
bu araç gayet iyi ancak renault'un uzun ömürlü kullanıma uygun olmadığını söylemeliyim, düzgün bakımlarla 60-70 binde elden çıkarmak lazım.

www.sahibinden.com
bu araçta marka ve yakıt anlamında güzel ancak yokuşlarda turbo olmaması dolayısıyla biraz yavaş olabilir. sorun etmezseniz ideal bi araç ancak boş paket. f/p aracı.

www.sahibinden.com
bu da yukarıdaki aracın 1.2 versiyonu. diğer polo'ya oranla daha iyi yokuş performansı sunar ancak km'de yakıtı 3-5 kuruş yukarı çıkartır.

ford fiesta, fiat linea gibi araçları da önerirdim ancak fiestanın arka camlarının manuel ve motorunun eski olması, linea'nın da benzinlisinin çok fazla yakması, dizelininse motor kucağında çalışıyor hissi insanı hayattan soğutur.

bana en idealini sorsalar sanırım hakkımı hem kalite, hem güvenlik, hem de nakite çevrilme kolaylığı dolayısıyla vw pololar'dan yana kullanırdım.

Dönem dönem şirketler insan kaynaklari yetiştirme elemanları alir, arada ilanlarina ben de denk geliyorum. Onlara başvurabilirsiniz

ik cıyım. kurslar vs.. hepsi yalan. ik da kariyer tamamen şans işi.

belki datassistin vs.. verdiği bordro eğitimi bir işe yarayabilir, ama onun dışında mülakat teknikleri ,ik yönetimi vs.. sertifika kurslar tamamen yalan.

şans işi demiştim. yetiştirmek üzere ik cı alan bir yere girebilirseniz devamı gelir. onun dışında yl bile yapsanız bir işe yarayacağını sanmıyorum.

ilk aşamada danışmanlık firmalarına da bakabilirsiniz, işe alım danışmanlığı yapan şirketler az paraya çok çlıştırdıkları için çok fazla yeni mezun alıyorlar. orda bir süre deneyim kazandıktan sonra şirket tarafına geçip ik nın diğer alanlarında tecrübe kazanmayı hedeflersiniz.

insan kaynakları kendi başına bi alan değil bence, üniversiteden mezun olmuş herhangi biri 3 aylık eğitimle rahatlıkla yerini alabilir. ik dediğin şeyi muhasebe ile desteklersen belki vazgeçilmesi zor biri haline dönüşebilirsin çünkü muhasebecilik daha komplike ve deneyim gerektiren bi alan. sağlam bi muhasebeci veya mali müşavirin iş bulamama durumu kesinlikle söz konusu olmaz ama daha önce de söylediğim gibi ik alanı daha yüzeysel bi dal. yalnız ik'nın şöyle bi güzel yanı var, bi muhasebeci veya mali müşavir kadar risk almadan hayatını sürdürürsün.

bi yukarıda arkadaş alanından bahsetmiş ve olacaklardan bahsetmiş ancak konu türkiye'de öyle ilerlemiyor. ik önce kendisi geliyo ve başvuranları kendi kafasında eliyo, sonra senin yetkilin olacak kişiyle geliyo karşına. ilgili işin yetkilisi soruyo, görüşmeye gelen cevaplıyo. son olarak iş teklifiyle çıkıyolar karşına. eğer sorumlu konumunda işe alınacaksan sana ihtiyaçlarından bahsediyolar. işi koyuyolar önüne bunu çöz diyolar veya bizim sorunumuz, işimiz bu yapabilir misin diyolar?

bu yolda görüşmelerde atıp tutan nice yiğitler daha ilk haftadan işten atılıyo bi bilsen :)

ik'ya dönecek olursak küçük ölçekli firmaların bu tip işlerini zaten muhasebecileri çözüyo. işe alış, çıkartma, izin, sosyal haklar vs. konusu zaten mali müşavir veya muhasebecinin önünden geçiyo. eğer muhasebecinin büyük bi yoğunluğu yoksa bu tip işler halihazırda sürdürdüklerinin yanında çerez kalır. bunu demek istemezdim ama bi firmanın en kaygısız, tasasız, kafası rahat kişileri bu departmanı oluşturur. firma alev alsa tarağım nerdeydi düzeyinde sürdürürler yaşamlarını :) görevlerinin tanımını harfiyen yapsalar masadan kalkamayacaklar belki ama bizim ülkede çay-sigara ile mesai bitirirler.

Kıymetli görüşleriniz ve cevaplarınız için çok teşekkür ederim.

bahsettiğin sorunda anahtarı çevirdiğinde marş basıyo mu? yoksa yarım saat süresince hiç çevirmeden mi kalıyor?

Anahtarı çevirdiğimde marş basmıyor.

sonra ben anahtarı çıkarıp bekliyorum. 30 40 dakika sonra denediğimde bu sefer marş basıyor ve yola devam edebiliyorum. ara sokaklarda sıkıntı değil de e-5 te bekleyemiyorsun.

Elektrik aksama baktırdınız mı kablolar vs. Distribütör Kapağı var mı bunlarda bilmiyorum ama ondan da kaynaklanıyor olabilir. Benim aklım direkt elektrik sistemine gitti.

Elektrik aksama hiç baktırmadım. Bana beyin ya da benzin pompası diyor herhes.

benzin pompası olablir evet ama oraya elektrik randımanlı gidiyor mu acaba? en az 15 senelik araç. kablolar oksitlenme vs de yapmış olabilir.

benzin pompası değil. öyle olsa marşı çevirir ama yakıt olmadığı için araç çalışmaz.

marşa basmak istediğinde tık diye bi ses geliyo mu? marş otomatiğinden tık diye bi ses gelmesi lazım.

marş motoru değişti demişsin ama otomatiği de beraberinde değiştirdiler mi?

bu arada hangi ustaya gidiyosan ya art niyetli veya ustalıktan bir dirhem anlamıyor.
anahtarı çevirdiğin halde marş motoru devreye girip pistonları çevirmiyosa yaptırdığın tüm işlemlerin arasında tek mantıklı işlem marş motoru değiştirmek, o da otomatiği de beraberinde değiştirdiyseniz.. eğer değişmediyse o dahil hepsi gereksiz masraf olmuş.

Araç LPG'li mi?

Yetkili bir servise gidip arıza tespiti yaptırın bence. İşlem ücreti fazla çıkarsa sanayide yaptirirsiniz. Ustanız tespitte başarılı degil gibi.

Bana arac hararet yaptigini saniyor ve beyin motoru yakma diye calistirmani engeliyor gibi geldi. 20 dakika bekliyorsun arac soguyor ve mars basmana izin veriyor.
Sogutma sistemine baktin mi? Termostat ile baslamak lazim..Beyine de bir baktir, su falan girmis mi, oksitlenme var mi biyerde, kartta yanik var mi vs..

Bir de arac markasi ve senesi versen arastirabiliriz..

arastirdim biraz:
gaz kelebegi denmis, bakmissin
MAP sensor denmis bakmissin
Crank position sensor diyen var ona da bir baktir. Bu yuzden bendeki bir arac olur olmaz stop ediyordu bir kere yolda kaldim.
bilgisayara baglamak lazim araci bir de belki motor isigini yakmiyor ama ariza kodu veriyor olabilir.

Tüm cevaplar için çok teşekkürler.

Fiat Stilo başlığında da yazmıştım. Üzerinde çok fazla durulan iki konu var. Beyin ve Benzin Pompası.

Yasakların gevşemesi ile beraber ilk iş beyninde, sigortalara ve benzin pompasına baktıracağım. Zaten bunlardan biri değilse bulması daha da zor olacak.