Gözüne dokunmayacaksın zaten. Lense dokunacaksın. Gözünle dış yan tarafa bakarken parmağını orta hatta gözüne yaklaştır. Parmağın oradayken içeri bak. Parmağın lensi dışarı doğru sıyıracak.

Çizeceğim bekle.

gözünüze doğrudan bol solüsyon sıkın ve solüsyonu göz içinizde tutmaya çalışın ki lensin gözden ayrılması kolaylaşsın. lensin stabil olduğunu fark etmeniz durumunda ısrarcı olmayıp gözünüzü dinlendirin, yeniden solüsyon uygulayıp deneyin. geçmiş olsun.

@Lim5, anladım da o kadar da dokunamıyorum işte... Çizmenize gerek yok :( deneyeyim bir daha...

@innatedesire, bir de öyle deneyeyim :(

Başım döndü uğraşırken :(

Sorun devam ediyorsa internetten mesaj yazmayı bırak hemen acile git.

solüsyonu gözüne dök. ıslanınca göz kapağın kapalı olarak üzerinden ovala. ardından gözünü aç, parmağınla lensin üzerine dokunarak al. gözüne dokunma.

i.hizliresim.com

:) Gözümde lens yokmuş arkadaşlar. Olmayan lensi çıkarmaya çalışıyormuşum. Sevgiler...

öncesinde bile edilir

@purple

İyi misin?

civi civiyi soker diyerek daha buyuk bir parca gonderebilirsin.

Porçöz. Pencere varsa açıp, porçöz'ü döküp, kapıyı kapatıp ortamdan hızla kaçıyorsunuz. 10 dakika sonra sifonu çekebilirsiniz.

ya dünyanın en beceriksiz adamıyım, lavabo aç aldım ama onu bile dökmeye korkuyorum kendimi zehirlerim - elime yüzüme bulaştırırım diye.

mekanik bir yol arıyorum mümkünse.

Lavabo açıcı çok mantıklı değil. Gerçekten ciddi bir tıkanıklık varsa klozetten dışarı taşabilir. Kimyasal maddelerle şaka olmaz. Bence vileda kovasına su doldurup bir anda büyük bir miktar su dökün. Akış enerjisiyle bir anda açılabilir.

E o zaman bi elbise askısını kır, uzun bi tel haline gelir. Onunla tıkayan şeyi daha küçük parçalar haline getirmek suretiyle işte, açılır yani.

Klozetse iki yanında birer büyük vida var onları sök. sonra biraz güç verip sağa sola hareket ettir açılır.

tüm klozetlerin borusu şu soldaki resimdeki gibi mi peki? teli o şekilde mi sokmam lazım?
www.tesisat.org

bildiğin sopayla dürtme suretiyle açana şahit oldum, kesin bilgi yayalım aklsjgdlk.

bence direkt su dökerek açmaya çalışma ama, sonuç menfi olursa suyun taşma riski büyük. kimyasalsız en mantıklı çözüm dışarıdan kuvvet uygulamak.

hiçbiri. (bkz: stremio)

tafdi.com


yine de öncelik torrent'te.

Site mite kullanmiyorum, torrent kulaniyorum. Indiriyorum ama asla izlemiyorum da. Sadece sinemada izleyebiliyorum:)

unutulmazfilmler

Netflix

Harç herkese zorunlu. sigortanı da yaptır canım o kadar da değil.

Yeşil pasaportlular çıkış harcı ödemiyor diye biliyorum dogru mu?
-değil.

Yeşil pasaport olursa sormazlar mi?
-yeşille de bordoyla da defalarca çıktım, hiç sormadılar şimdiye kadar. fakat detayını bilmiyorum.

yurtdışında oturumun varsa ödemiyorsun sadece.

Harcı ödüyorsunuz yeşil de olsa. Sigortayla ilgilenmiyorlar. Ne yeşil ne bordo şimdiye kadar soranı ya da ilgileneni hiç görmedim.

Yeşil pasaport sahipleri de çıkış harcı öder. Sağlık sigortası yaptırmak yurtdışı çıkışında zorunlu değil.

Çıkış harcı var.
Sigorta zorunlu değil ama bence gerekli. 20 lira bi şey zaten.

Sağlık sigortasını sormuyorlar. İster yaptır ister yaptırma. Ama bence bi 20 lirana kıy da yaptır çünkü içeride bi rahatsızlık yaşarsan daha büyük bela.

Çift vatandaşlığın varsa harç istemiyorlar. Ama o ülkede doğduğuna dair belge yeterli değil, pasaport veya oturum izni gerekiyor. Onun dışında pasaport türü fark etmeksizin harç ödüyorsun.

BES konusunda emin değilim ama ben de senin gibi anladım mevzuyu.
AGI konusunda da iş yerin sahtekarlık yapmıyorsa aynen düşündüğün gibi olacak.

AGİ vergilerden düşülüyor bildiğim kadarıyla. maaşa ekstra olarak eklenmiyor. google'lamak lazım

Benim bi sirketimde brut+agi+sgk isveren odeniyordu birinde brutun icindeydi agi ve sgk ilki daha yasal gibi sanki.

Bes sorunun cevabını bilmiyorum ama tahminimce o 144 lira içerde kalacak.

Agi de net maaşına dahildir.

Net maaş üzerine AGİ eklenmez. AGİ dahil fiyattır o.

Sistemden çıktığınızda bankadan alacaksınız o parayı maaşınıza ek olarak değil. Ama henüz kesmeye başlamadılar sanırım. Memur olarak ocak ayı maaşını aldık ve bir kesinti görünmüyor.

Net değil, brüt maaşınızın %3ü kesilecek (Bu tutar 2400'den düşecek).
2 ay sonra değil, 2 ay içerisinde cayma hakkınız var. 1 aylık BES alındıktan sonra iptal ederseniz alındığı kadarı hesabınıza iade olur. (Böylece 2400den düşen tutarın iadesiyle maaş 2400e tamamlanmış olacak yine.)

AGi 2400'e dahildir.

Rica ederim.

prime esas kazancın %3ü kesiliyor. net maaşına agi dahilse ve başka bir kazancın yoksa aylık 95 tl gibi bir bes kesintin olacak.

agi net maaşa dahildir diyen herkes çıldırmış sanırım, sözleşmede net maaş 2400 yazıyor ise agi +133 olarak gelir. sadece sözlü 2400 konuşulduysa sözleşmeden teyit etmek gerekir agiyi maaşın içine sıkıştırmaya çalışan uyanıklar olabilir.

görmeyen olduysa diye; AGİ maaşın içine dahil edilmez, eden haindir net.

besten iki ay içinde çıkarsan kesilen ücreti geri alırsın.
ama gugıldan bak bi tarihlere, eğer girdiğin firmada 1000 kişi varsa şu an dahil olacaksın, yok 200 kişi falan varsa zaten temmuzda geçecek firma zorunlu bese daha endişe edecek bir durum yok. brütten kesilir +1

not: arkadaşlar deli misiniz? agi maaşa dahil edilmez.

Bes konusunda bilgim yok.
Agi konusunda freya ekleyecek bişey bırakmamış. Maaş artı Agi şeklinde olur maaşlar. Ama bizde tam tersi biraz. 2000 net diyorsa kafadan içine Agi yi dahil ediyor işverenler. Yanlış bir durum ama yapılıyor işte

BES'le ilgili bir şey bilmiyorum ama bizim şirkette mayışlar net yatıyor ve üzerine AGİ ekleniyor. Evet 2533 tl alacaksın sözleşmede cinlik falan yapmadıysalar.

ben şirkette çalışan sayısına göre girişler başlıyor ilk önce 5000 üzeri çalışanları olan firmalardı sanırım tam hatırlamıyorum takvim 2019'a kadar gidiyor, o yüzden senden kesilmeyebilir, sistemden çıkarken verdiğini alıyorsun işte.

edit: agi senin firmanla anlaşmana göredir, şöyle mesela brüt 3000 tl ile anlaştın diyelim, vergilerini ödeyip kalanına agi ekleyip verecektir, yada net 2400 dedi diyelim, bunu aranızdaki konuşma nedir bilmiyorum agi'yi dahil edip mi konuştunuz? yoksa teorik olarak üstüne eklenmelidir, fakat teklifi yapan kişi genelde çalışanlar elime ne kadar geçecek diye sordukları için her şey dahil 2400 demiş olabilir bu durumda net maaşınız 2400-133 olacaktır. o sizinle onun aranızdaki konuşmaya anlaşmaya bağlı.

ayrıca "agi nasıl net maaşa dahildir?" diye şaşıran arkadaşlar esasen net maaş diye bir şey yok, esas olan brüt maaştır, olması gerekende odur senin tazminatın vergin vs. her şey brüt üzerinden hesaplanır, ama çalışan ben nete bakarım net ne gelecek diye soruyor. eğer bu normalse agiyi dahil edip konuşmakta normaldir. tamamen çalışanla iş verenin anlaşmasına bağlı yani.

3-5 tane evi var mı?

@cekilmis gayfe

tapu mu koyuyoruz öyle bi durumda?

Isvec'e kacmayacagini garanti etmeniz lazim. Malvarligi yoksa bu durumda cok zor.

Bir de bu kisinin elbet bir yerden geliri vardir, ac ve evsiz oldugunu dusunmuyorum. O gelirini gostersin

evet evi varsa alabilir. yoksa imkansıza yakın vize alması

Gidebilme ihtimalin ve banka hesap cüzdanının doluluğu doğru orantılı. Ben aynı durumdayken Londraya gittim. 5 günde vizem çıktı.

@kuehles blondes

kendi birikmiş parası dışında düzenli geliri yok. aileyle yaşıyorsa ailesinin geliri/mal varlığı gösterilebilir mi örneğin?

Ne kadar dolgun banka hesabi, o kadar iyi.
Ailesi sponsor olacaksa gosterebilir tabi tum mal varligi ve gelirini ailesinin. Ogrencilerde oyle oluyor ama atiyorum kisi 40 yasindaysa bunu kabul ederler mi bilmiyorum.

Ama davetiye bence direkt geri teper, hem ustune bir sey yok, calismiyor etmiyor, hem de isvecte ona davetiye verecek tanidigi var. cok supheli.

40 yastan kasit da, hani kazik kadar adam olmus bi baltaya sap olamamis a ornek vermek icindi tabi, yoksa yas siniri filan yok ailenin sponsor olmasinda bildigim kadariyla.

Ornek vermek gerekirse italya benzer durumda vize vermiyor. Bi de cogu durumda davetiye daha negatif etki yapabiliyor. Ozellikle akraba falan olunca hims bu da yerlescek kesin gozuyle direk reddedebilirler.

sosyal medyada kullandığı dil ile işinde kullandığı dil yapısal olarak farklı olabilir, yine de uygun bir şekilde ağız aramak, işte de özen göstermiyorsa uyarmak gerekir bence.

ben hayal kırıklığına uğruyorum. bizim edebiyat öğretmeni de yapardı ve deli olurdum.
hani tam da imam-cemaat meselesi; imam böyle yaparsa cemaat ne yapsın?

Okulda böyle yazmıyordur tabii ama hesabında öğrencisi ekliyse dikkat etmesi gerekir bana göre. Öğrencileri eklemeyen biriyse bilemedim. Öyle değilse belki konuşulabilir, yakın arkadaşsa söylenebilir, böyle yanlışını düzeltmek gibi değil, laf sokma gibi değil de şakayla karışık öğrencilerin onu örnek alabileceği söylenirse en azından kafasına yer etmiş olur.

Ben yakınlarımın yanlışlarını yazardım hep, ortadan değil ama özel mesajla düzeltmesi gereken yerleri söylerdim, düzeltmezler ve sinir olurlardı bana. Facebook kullanmayı bıraktığımda en çok onlar sevinmiş.

Böylelerini görünce ben de kızıyorum. Umarım aceleyle yazdığı için yanlış yapmıştır, umarım derste de böyle değildir diyorum içimden.

Anılarım canlandı. Bizim bölüm birincisi olan şahıs yüksek lisansı bitirince şunu yazmıstı: sonunda yüksek lisansta bitti. Bu kişi edebiyat öğretmeni. Okulda doğrusunu öğretse kaç yazar?

benim de dikkatimi çekti. hem de 1-2 değil birçok öğretmende gördüm bu durumu. hatta daha bu sabah bir tanesi atamalarla ilgili dert yanıyordu ama da'yı ayrı yazmamıştı. bu imlayla zor atanırsın yazacaktım altına ama sonra vazgeçtim. :D öğretmenlik okuyan kişiler pek parlak öğrenciler değil. başarılı olanlar farklı alanlara yöneliyor diğerleri de öğretmenliğe gidiyor işte.

türkçe öğretmeni bir tanıdığım bana mesaj atarken 'şarz' yazmıştı. sözün bittiği noktalardan biriydi benim için.

Ya de da ayirma ne bileyim burada yazılan diger ornekler buyuk sıkıntı bence de ama "burda" samimiyet gostergisi gibi geliyo resmi olmayan yazışmalarda. Hani dilekçeyle falan yazılmaz ama sozlukte mesela entryde burda yazan biri olsa aa yanlış yazmış demem. Sempatik bile geliyo hatta.

öğretmenler cahilin önde gideni zaten. benim bir iddiam var, istediğin bir öğretmeni getir, kendi branşında sınav yaparım onu. çok iddialı oldu ama öğretmenlerin arasında çalışan bir öğretmen olarak şimdiye dek gördüklerim hep böyle. umarım hepsi böyle değildir.

O biraz hafif/göz ardı edilebilecek bir hataymış.

"Derste de" yerine "ders de de" falan yazan öğretmenler var. Yani "de de"yi ilkokul mezunu bir adama bile göstersek "Bir terslik var sanki" diyecekmiş gibi geliyor.


Yapacak bir şey yok bence.

taqılma böyle şeylere qanqi (:

"Ya da, da ayrı" diye bastıra bastıra söyleyen ilkokul öğretmenimi yıllar sonra Facebook'ta "yada" yazarken gördüğümde çok şaşırmıştım. Bir de bu meselenin akademi ayağı var ki ona bi girsem nereden çıkarım bilemiyorum. Koskoca profesörler neleri neleri yanlış yazıyorlar...

"burda" yazım hatası değil ki; konuşma diliyle yazmış.

pbs.twimg.com

Belediye zabıtası veya polis diyor. gurultu.cevreorman.gov.tr

Apartmanı söylersin onlar tespit eder daireyi.

00.00-07.00 arası polis bunun dışındaki saatlerde zabıta bakıyor demişti bana belediye. polisi aradığında duruma göre ekip gönderiyoruz diyip geçiştirebilirler 2-3 gece üst üste arayınca gelmişlerdi ben şikayet ettiğimde.

Noterden vekalet gerekir sanıyorum, uzun iş. Miktar büyük değilse en kolayı atm kartını vermek olur.

Evet biz esimin babasinin hesabindan bu sekilde para cektik. Hesap numarasi tutar cekecek kisinin adi soyadi kimlik nosu tarih her sey detaylica yazilmali dilekceye. Babaniz bu dilekce ile cekebilir.

Çekebilir.

@who cares wins

ya bankacınız tanıdık ya da bankacı çok büyük bir hata yapmış. dilekçeyle başka birinin hesabından para çekildiğini ilk defa duyuyorum. her ne kadar 1. derece yakını olsa da. o zaman herkes gider dilekçe yazar babasının anasının parasını çeker bankadan.

edit: bahsettiğim şey vekaletsiz durum içindir.

edit 2: eğer harbiden böyle bir şey varsa vay halimize. dolandırıcılar için bir kapı daha açıkmış meğer.

Cekebiliyor. Ben cektim defalarca. Akrabam falan da degildi ustelik. Ikinizin de imzasinin oldugu bir talimat yaziyorsunuz. Ama telefonla teyit ediyorlar o kisiyi arayip.

Patron balayina gittiginde bos kagida imza atti. Biz de tarih yazdik ve iste x kisisi y bankasindaki z nolu hesabimdan 5000 tl para cekebilir yazdik. O kisi gitti kagidi vermis. Patronu aramislar cekebilir demis cekti parayi bi sorun da cikmadi

Evet aquarium eklemis ikinizin de imzasi olmali ve tekrar teyit ediyorlar. Dilekcede hata yapmadikca sikinti cikacagini dusunmuyorum.

xx Bankası xx Şubesi'ne;

Şubenizdeki xx no.lu vadesiz/vadeli hesabımdan xx.-TL tutarındaki bakiyenin aşağıda tatbik imzası bulunan xx kimlik no.lu xx xx'e ödenmesini rica ederim.

Hesap sahibi ad, soy ad, çift imza, adres, telefon (Adres ve telefon bankadaki bilgileriniz ile aynı olsun)

Parayı çekecek kişi ad, soy ad, tatbik imza (çift imza olsun, başına tatbik imza yazın)

--------------------------------------------

Dilekçeyi işleme koymadan öne telefonla sizi teyit için arayabilirler. Telefonunuz açık olsun. Bir de parayı çekmeye giden kişinin yanında kimlik no.sunu barındıran kimliği olsun yeterlidir. Çok sık yapılan bir işlem sıkıntı çıkmaz.

Sorunsuz yaptık işlemi :) tabi telefonla teyit alıyorlar. Birkaç soru soruyorlar.

adamlar gondermis, kargo eve gelmis. bu noktada sorumluluk kargo sirketinde olmuyor mu? bulamadik diye bir cevap vermeleri sacma geldi bana.

kargoya internetten bakınca firmaya geri iade edildiği görünüyor. firmada zaten bize tekrar kargoya vericez dedi. ama vermedi. şimdi de ulaşamıyoruz.

Şimdi ben comydesk veya comfydesk.com diye bi site bulamadım o yüzden fikir yürütemiyorum haklarında ama hiçbi şekilde ulaşamıyorsanız ürünün faturasını ve aras'tan sevk irsaliyesi (iade edildiğine ilişkn belge) alıp hakem heyetine falan gideceksiniz.

@innatedesire sitenin ismini yanlış yazmışım. pardon. doğrusu: www.comfydesk.com.tr

O zaman şunu bırakayım: www.sikayetvar.com


Yalnız değilsiniz kısacası ama tüketici hakem heyeti ile bi yerlere varılabilir, uğraşacaksınız yalnız:(

Edit: Firma Tekport diye bi firmaymış, şurdan da yürüyebilirsiniz: www.firmabul.com

Uzuna hıh desen içeri alıyorlar ama adamlar böyle alenen dolandırıcılık yapıyor kimsenin dur dediği yok. İşte yeni Türkiye, yersen.

Sorumluluk hissediyorum tabi ki. Onların bize bakması sonrasında sıranın bize gelmesi neden üzerimizde bir yük olsun? Bu yasalarla güvence altına alınan bir şey değil ki. İsteyen bakar, istemeyen bakmaz. Sorumluluk almamak için bana bakmayın mı diyelim?

Hayır. Onlardan beni doğurmalarını istemedim, karşılık beklemeleri saçma. Kendimi de onları memnun etmek zorunda hissetmiyorum bu nedenle. Zaten benim herhangi bir şekilde mutlu olmam onlara yetiyor olmalı.

sorumluyuz net. bakıma muhtaç tüm canlılardan sorumluyuz. Sebebi insan olmamız. hissediyor olabilmemiz.

@rivulet

çok bencil bir dusunce yapısı...

Tabiki sorumluyuz. kucukken bezimizi değiştirdiler, sıra bizde :)

@dissendium Ekonomik bir sorumluluktan bahsetmiyorum, demek istediğim daha çokl ahlaki bir sorumluluk. Onları mutlu etmek veya ahlaki açıdan onları rahatlatmak gibi.

@anonymice ben onlar yaşlanınca onlara bakmam demedim. mesela benim x kişisiyle değil y kişisiyle evlenmemi istiyorlar, sırf onlar için x kişisinden vazgeçmem ya da sallıyorum üniversiteyi şehir dışında değil aynı şehirde okumamı istediler, istediğim yerde okurum. maalesef hayatını bu şekilde ailesine göre şekillendiren çok insan var. sebebi de güya vefa borcu. saçmalık. aile kurumu karşılık beklentileri üzerine kurulmamalı. olması gerektiği gibi saf sevgi ve saygı üzerine kurulu olursa da zaten ailenin yukarıdaki gibi dayatmaları olmaz.

Hissediyorum. Onlar için ne yapsam yetersiz kalacak gibi geliyor hatta. Ama yakınmıyorum; varlıkları, hissettirdikleri şeyler harika çünkü.

hayatlarını benim için bana göre fedakarlık yaparak yaşamalarını kendim istemedim, nihayetinde çocukken hiçbirimize de sorulmamıştır diye tahmin ediyorum. bunu yapılması yani fedakarlık tavrı öyle allandırılıp ballandırılıyo ki sanki çocuk merkezli yaşamayınca ilgilenmiyomuş umursamıyomuş olucak, yoo hiç alakası yok.

en basitinden, lise çağına kadar zaman zaman (mesela ufakken de bayram harçlıklarını alırken) benim geleceğim için para biriktirdiklerini söylerlerdi. ama onların onayladığı şeylerin dışında para gereken bir şey olduğumda (mesela diyelim ufaktan ticarete girişmek istemek), bir anda yok oluyo o "benim için" biriktirilenler.

"fedakarlık" denilen şeyin de, çocuk dışında bir hayatı olmayanların palavrası olduğunu düşünüyorum.

ebeveynlerime karşı sorumlu hissediyorum, aksi biraz saçma ve insanlığa ters olurdu bence. ailem beni birey olarak, ismimle cismimle, fikirlerimle kabul ediyor, benden bana ait olmayan, benle ilişiksiz bir şey istemiyorlar. senin için şunu şunu yaptım bizim ailemizde geçerli bir argüman değil, tüm değerlerimiz farklı şekillerde kurulu. beni seviyorlar diye onları sevmek zorunda hissetmiyorum kendimi, sevdiğim için seviyorum. annem babam olmasalardı muhtemelen biraz uyuz olmakla birlikte yine de severdim. bizimkiler iyi ya. yine ailemi övdüm, gidiyorum.

ben de bu konuda çok arada kalıyorum, bir yandan @rivulet'in ikinci cevabı gibi düşünüyorum ama pratiğe geçiremiyorum bir türlü. benimkiler sinsi bir de. yani iyi niyetliler, iyi niyetleriyle öldürüyorlar beni. bir türlü kazık kadar yetişkin bir insan olduğumu kabul ettiremiyorum o yüzden tavsiye bile istemiyorum artık çünkü 5 yaşındaymışım gibi hemen işi elimden almaya çalışıyorlar. reddedince de ben kötü oluyorum ama. açıkçası bazen diyorum ki bu yüzden aramız bozulacaksa bozulsun, ben onlarsız ölmem, onlar bensiz ölmez nereye kadar. ama bir yandan da sürekli bir onları mutlu etme, benle gurur duymalarını isteme de var. iğrenç yani.

(şu an eve çıkmak için ev arama aşamasındayım da içim şişti bu konuda o yüzden duygularımı kustum biraz kusura bakmayın)

Benim annemle çok kötü ilişkim oldu her zaman. çünkü aramızda tam 45 yaş var. şimdi çok yaşlı ama onu öyle görmek bana yetiyor, keşke onun için daha güzel şeyler yapabilsem. sözlükten psikolog bana annemi yalnızlığa itmemizin onu daha mutsuz kılabileceğini söyledi. o yüzden yanına gidince ilk işim ona haberlerden özetler vermek olur. dünyadan kopsun istemiyorum. Sen gelince annen canlanıyor derler bana. bazen yeğenlerim onu dışlarlar olayların içine katmak istemezler, annemle bir olur biz de fikrimizi belirtiriz. şu an muhtaç değil şükür, sadece kulakları duymaz. onun için ses çalışması bile yaptım. altını değiştirmek zorunda kalırsam her şeyin bi kolayı var eldiven giyer hallederim.

Yazar fiziksel muhtaclik durumundan bahsetmiyor bu nedenle rivulet +1
Hatta kendi isteklerini bu sekilde hice sayan insanlar hayatlarini bosa geciriyorlar bence

H m nin tisortleri bence fiyatina gore kaliteli. Mavi lc ve defacto cop uretiyor genelde.

Markadan bağımsız ürünlerin bazıları iyi olabilir.

Mudo; hem indirim zamanı şu sıralar.

Bulunduğun ildeki outletlere bak. Mesela izmir aydin tarafındaysan söke deki outlet cok ucuz. Ankara da da vardi böyle bi yer. Yari fiyatina alırsın her seyi.

çok sote yerdeyim ya (marmaris) mudo 3-4 sene önce üzmüştü beni, düzeldiler mi?


yurt dışında h&m takılıyorum arada zaten.

Gideceğin yerde tk maxx tarzında bir yer yok mu ki? Arada çok ucuza baya kaliteli ürünler olabiliyor. Ayrıca uniqlo tabii. İkea'nın giyim versiyonu.

polonyada tk maxxde stok sonu kalmış kaliteli markaları satıyorlar yine pahalı oluyor yani.

ben kiyafette zaradan üste çıkan biri değilim. fena değilse de facta ve colin'se gideyim diyorum. mudoyla kötü anılarım var .

kotonun ürünlerini de beğeniyorum ben. koleksiyonları da güzel.

Meyve parcalarini biraz ufaltmayi deneseniz?
Bir dr acaba kek hamurunuz cok mu civik?

@innerbliss

Elimden geldikçe küçük kesiyorum ama bu sefer öneriniz üzerine robotta mı öğütsem diye düşünmedim değil.

Kekin kıvamı güzel oluyor, biraz daha un eklesem sert olur mu acaba?

Ben kuru meyveleri kullanmadan önce bir süre sıcak suda bekletiyorum. Daha sonra una bulayıp öyle karıştırıyorum. Daha çok un tuttuğu için daha az dibe çöküyor meyveler.

Meyvelerin yumuşamış olmasından rahatsız olmazsanız bence bir de böyle deneyin.

O zaman daha küçük parçaları suda bekletip una bulayayım bakalım bi. Teşekkürler.

poşetler çöp torbası oluyor.

ikisi de

İkisi de

alıyorum.
markete de hep aynı alışveriş çantasıyla gidiyorum. her seferinde yeni poşet almıyorum.

ikiside

Son zamanlarda (yaklaşık 1 yıldır) kullanıyorum çünkü market poşetlerinin %80inin altı delinmiş oluyor eve gelince. E akıyor sonra çöp, kötü oluyor. Eskiden daha kalın ve sağlamdı sanki poşetler.

Organik atıkları poşete koyarak her gün atıyorum, market poşetleri de ziyan olmamış oluyor (koku yaratmaması için), ufak tefek çöpler büyük çöp torbasında birikiyor, 10 günde bir de onu değiştiriyorum.

Market posetlerini kullaniyordum ama son zamanda etrraftaki marketlerin posetleri bayagi inceldi. Eve gelene kadar delik desik oluyor. O yuzden cop poseti aldim.

valla yine de ilk sorduğun kişiye atlama derim. git emlakçılara falan sor onların depoları oluyor. veya ne bileyim geçen letgo'yu karıştırıyordum ucuza ev eşyaları falan gördüm yani. sahibindenede bak derim. piyasa araştırması yapıp değerlendir yani. fiyatın uygunluğu hakkında bilgim yok.

İl Adana'ysa buzdolabı ve çamaşır makinesi verebilirim, sağlam ve çok iyi çalışıyorlar. İkinci elci ikisine 120 lira önerdiği için satmak yerine birilerine vermeye karar verdik. Demek %600 karla satıyorlar:(

@acemi

Sözleşme bitim tarihi Eylül 2017. Kolejde öğretmen.

İşte bunlar hep geçersiz madde.
Çalışmadığınız için ödenmeyen maaşınızı şirkete geri ödemek gerçekten fantastik olur.
İşe girin istediğiniz zaman istifanızı verin ihbar vb. dışında arkanıza bakmadan uzaklaşın. Tek kuruş talep edemezler.

Acilin uzman geldi.
Sozlesmeli is akitlerinde, hakli veya haksiz sebeple olsun, sozlesme bitim tarihinden once isten ayrilirsaniz isveren sozlesme bitim tarihine kadar aylik maasinizi catir catir odemek zorunda. Isveren aklinca cakallik yapip, bu ucreti odememek icin "isci geri kalan maasini bana oder" gibi birseyler koymus sozlesmeye. Yani aslinda sen isten ayrildigin zaman veya onlar seni kovdugu zaman sen onlara birsey odemiyorsun. Onlar sana diyor ki, "sozlesmeye gore bize odemen gereken tutar bu, bizim de sana odememiz gereken tutar bu. Bunlar kafa kafaya denk geliyor. Ne sen bize birsey ode, ne biz sana birsey odeyelim ve anlasalim".
Amaaaaaaa, iste burasi cok kritik, hicbir sozlesme Turkiye Cumhuriyeti yasalarinin uzerinde degildir. Dolayisiyla sizin oyle bir ucret odeme yukumlulugunuz yok. Dolayisiyla size sozlesme bitimine kadar her ay catir catir para odemek zorundalar. Oyle bu sozlesmeye imza atmissiniz cart curt ayak cekemezler. Pratik de cekerler de isin teorisi mahkemede uygulanir ve o parayi her turlu alirsiniz.
Ben is sozlesmelerinin odeme miktari ile ilgili kisimlari haricinde hicbir yerini okumuyorum cunku nihayetinde isverenle isci arasindaki hukuku belirleyen tek sozlesme yasalarla sabitlenmis olan sozlesmedir.
Iki dakika feysbuktan, sozlukten kafanizi kaldirin da kanunlari falan okuyun, haklarinizi ogrenin. Mal gelip mal gitmeyin.

1- evet kalan süre kadar olan maaşını ödemeyi taahhüt ediyorsun, ceza şart gibi düşün 5. ayda ben gidiyorrum dersen 7 aylık maaşın kadar ücreti ödemen gerekiyor.

2- kanunda yer alan sebepler dışında feshedersen geçerli oluyor bu bu ceza maddesi yani haklı sebep ile olursa geçerli değil bu ödeme.
işçinin haklı fesih sebepleri kanunda yazıyor, kanuna göre haklı sebeplerin varsa sözleşmeyi feshedebilirsin sadece.

3- sözleşme yapıyorsun adamlar ile sonuçta sözleşmede yazanlar geçerli, o sözleşmede işçi her ay 10.000 tl işverene öder yazsa ödemen gerekli.
sonuçta sözleşmeyi imzalayan ve kabul eden sensin.

bir senelik bir sözleşme yarı yolda bırakıp ben gidiyorum demeyi düşünmüyorsan imzalayabilirsin, kabul etmezsen işe alınmazsın büyük ihtimal.

edit yerine yeni cevap yazayım uygulamayı etik falan durumlarını kenara koyarsak,

sözleşme senet gibi kanuni geçerliliği olan bir şey, mahkemede, her yerde geçerli.

sözleşmede ne yazıyorsa o.

adam demiş zaten kanunda yer alan haklı sebeplerden gitmezsen diye.

@gormemisin oglu

Cevabına teşekkür ederiz de, ben saatlerdir kanun okuyorum, "sozlesme bitim tarihinden once isten ayrilirsaniz isveren sozlesme bitim tarihine kadar aylik maasinizi catir catir odemek zorunda."yı içeren kanunu göremedim ben. Biz malmışız madem, sen gösterir misin sana zahmet?

@innatedesire

özelden yazdım sana kanuına aykırı olmaz diyor zaten bu madde kanuna aykırı değil, kanunda sözleşmeye tazminat ceza maddesi konulamaz mı yazıyor.

yasaya aykırı olmayan her şeyi sözleşmeye yazabilirsin.

sana da söyledim bunu devlet bile yapıyor niye yasaya aykırı olsun.

Gerçekleştiremezsiniz. Veraset ilamında yazan paylara göre eş ve tüm çocukların hakkı vardır taşınmaz üzerinde. Ancak diğer kişiler gönüllü olurlarsa sadece bekar kıza yapılabilir.

@yaren

E teşekkür ederim de uyuyamıyorum, bu saatte alerji testi de imkansız biliyorsun. Geçici çözüm için sordum. Alerjisi olmayan kişinin alerji ilacı içmesi de öldürmez elbette.

Böcekse de alerjiyse de antihistaminik yutabilirsin. Çok kötü olursan git eczaneye dermatop krem al (merhem değil) onu sür her yerine. Daha da radikal çözüm gerekirse Sinokort iğne vurdur.

İlişiksizlik belgesi veriyor SGK. Veya e-devlet'ten de SGK hizmet dökümü alabilirsiniz.

Onurair'a baktınız mı? Ben geçen hafta 90 liraya buldum

Cuma akşamı için 145 uygun kaçmış bence. Cumartesi sabahın köründe gitme durumunuz varsa daha uyguna yakalanabilir.

nerden izmir'e gideceksin birader? roma'dan mı? urfa'dan mı? amsterdam'dan mı?

istanbul'dan gideceğim.

33 ms çıktı. Ağdan age of oynayalım dedik geçen, kanser olduk. O kadar olmazdı normalde. Superonline bu arada.

superonline. www.pingtest.net

reçeteleri okuyabiliyorlar bence bu önemli :)

artık e reçete var kimse ilaç adı yazmıyor kağıda herşey online

artık reçete de kalmadı ki, kodu veriyorsun bilgisayardan bakıyor raflardan veriyor. hakikaten taksi plakası gibi bir durum halinde işliyor çok uzun yıllardır, yazık.

@gilbeys: doktorun yazısı okunamayacak kadar kötü değil. adam oraya "glutaraldehit" yazdığında -salladım bunu- anlam veremiyor okumaya çalışan. ama eczacı aşina olmuş (pardon kalfası) görür görmez anlıyor öyle bir ilaç markası olduğu.

yani sen daktilo ile de "glutaradehit" yazsan kimse anlam veremez ona.

Bi duyuru başlığı altına daha yazmıştım.

Tansiyon ilacını yazıp ellerine vermemize rağmen 5 kat ağır dozlu olandan vermişlerdi, "yahu bunun miligramı yazdığımızın 5te 1i?" diye sorduğumuzda da "e yazdığınızdan kalmadı ki, ehe." diyebilecek pişkinlikteler. Hani dalgınlığımıza gelse, fark etmeden içsek, tansiyon dip yapsa, kafamız yere mi çarpmış, geberip gitmiş miyiz umurlarında değil.

@gilbeys
size ne ilacı yazmışlar bilemiyorum ama bu sıradan şeyler (aile hekimin yazdığı devlet hastanesinde tek hekimin yazdığı) online oldu, hatta 3 hekim onaylı raporlu ilaçlarım bile online oldu artık mesela ve endikasyonunuz bellidir buna göre yazılacak ilaç da bellidir
zaten dahası raporlu ilaçlar için ilaç adı yazılmıyor ki artık etken madde adı yazılıyor-ya da en azından doğru reçete yazmak isteyen doktorun etken madde adı yazması lazım.
etken madde de zaten bilinen bir isim olur- olması gerekir.
sizin özel bir durumunuz varsa bilemiyorum

malesef katılıyorum :(

benim de eski eczacımla bana "sen" ve benzeri uslupsuz hitapları yüzünden tartışmıştık, üstelik adam neden sen diye hitap etmemesi gerektiğinin bile farkında değildi zira ukalalıktan ölüyordu..ben de bıraktım oradan alışverişi.nihayetinde ilacı depodan getirtmek, hizmet namına yaptıkları bu. bir de nöbet.
daha insana hitap etmekte sıkıntılılar ama sorsan eğitimden, kutsal hizmetten, kamu görevi yaptıklarından bahsederler.

Ukala ve kotu olanlara denk gelmenize uzuldum.
Benim etrafimda gercekten hastalara yardimci olmaya calisan, kendi ilacini, pisik kremini, tenturdiyotunu kendi yapan eczacilar var.

Derdimi anlattigimda "su ilaci al" ya da "soyle yap" diyenler var.

Koskoca bir meslegi raftan ilac indirip barkod okutmaya indirenler eczacilar degil, saglik bakanligi. Eczacilarin o kremleri, tenturdiyotlari vb satmasini yasakladilar filan.
Ben bunlarin hepsinin kamuoyu olusturmak olduguna inaniyorum, ilaclarin markette satilmasina dair.

Ingilterede gratis gibi yerlerde eczaneler var mesela. Orada sordum, hicbiri eczaci degildi orada calisanlarin da. Yani bir sey farketmiyor bu durumda.

Onun disinda almanya, avusturya gibi yerlerde turkiye'deki gibidir eczacilik sistemi. Tek farki vitaminlerin de marketlerde satilmasi ki bazi ciddi markalar hala daha eczaneden satis yapar.

Gidersin, oksuruyorum tiksiriyorum hangi ilaci aliyim dersin. Verir. Gerekise oraya buraya yonlendirir.

Ama iste sirf raftan ilac almaya indirgendigi icin meslek, kibrista okuyup eczane acip basina kalfayi birakip giden cok var.
Sizin yerinizde olsam orta yasli eczacilara giderim. Onlar hem eczanelerinde durur, hem kibarlardir hem de gercekten bilgilidirler.

şöyle olsa daha mı iyi olurdu? youtu.be

ingilizce:/

dis macunu ve prezervatifler de sadece eczanelerde satilacak:

t24.com.tr

@kuehles

bizim ilçede benim kuzenler eczacı 20 senedir çalışıyorlar, 20 senede toplam 20 gün tatil yapmışlarsa o da 1-hac için 2-babası öldüğünde, başka yapmadılar. hep dükkandadırlar hastasını takip ederler, gerektiği yerde veresiye verirler, köylüye anlatırlar, tek tek nasıl kullanılacak, ne olacak. bu şekilde mesleğin hakkını verdiklerini düşünüyorum ki parayı da sayamayacakları kadar kazanıyorlar zaten ama böyle eczacı istisna.

eczacıların en büyük savunması o dediğin şey zaten "biz olmasak ilaç marketlerde satılır" savı. yalnız zaten şu anda biz OECD içinde en fazla antibiyotik tüketen ülkeyiz. tek tek kalemlere bakarsak da çoğu kalemde rekortmen çıkarız. yani ilaç eczanede satılırken eczacının ilac kullanımını kontrol yönünde bir fonksiyonu olmuyor ki-- demek ki bir şey yaptıkları veya yapmalrına izin yok. çoğu eczanede zaten eczacıyı ara ki bulasın.. bu hem bakanlığın politikası hem değil. sözde ilaç kullanımını azaltmak istiyorlar -zira devlet ödüyor ilacın parası- ama doktorun performans sistemi değişmedikçe bizim halkımızın da ilaç sevdasına yönelik bir şey yapılmadıkça bunu değiştirmek imkansız. devletin ödemediği ilaçlar zaten satılsın markette, zaten devlet de dolaylı yoldan (muayene parası, katılım payı, reçete parası, zar zurt ile) kısaca diyor ki; hiç beni uğraştırma git kendin al ilacını zaten ilacı da ödemeyecem...

kıcasacı markette satsalar daha pratik olur vallahi, eczaneler de bebek bezi, güneş kremi, fondöten değil gerçekten ilaca yoğunlaşır, her semte 6354789 tane bakkal dükkanı gibi eczane olacağına sınırlı kota olur, gerçekten tıbbi hizmet verirler -cilt bakımı saç bakımı hizmeti değil- o zaman tabi ki "kamu hizmeti, kutsal hizmet" gibi savlarını ben de desteklerim.

Kota zaten var artik. Zamaninda bu kotayi yururluge koysalardi daha farkli olurdu tabi. Eczanelerin ozel standartlari filan oldu artik. Uygun bos dukkan bulmak bile cok zor kotaya takilmasan dahi.

Valla cevrendeki eczaneler sadece fondotene vb odaklanmissa, bu oradaki cogu kisinin istegi uzeredir.
Emeklilerin bol oldugu bir yerdeki eczanedeki ilaclarin/tibbi olmayan seylerin seyi stogu daha fazlayken bebek oksuruk surubunun daha az olabilir. Bu cok normal.

Ayrica devletin her odemedigi ilac zararsiz(!) degildir, ben eminim ki ilac kullanimi cok cok daha artar marketlerde satilmaya baslanirsa. Ha devletin cebinden daha az cikar, orasi ayri.

Ayrica bir doktor receteye antibiyotik yazmissa eczaci nasil almasin diyebilir ki hastaya? Antibiyotigin en cok tuketildigi ulke olmakla eczacilarin iliskisini anlayamadim ne yazik ki yazdiklarindan.

Eczaneler bebek beziyle doldurmuyor hicbir yeri, alti ustu azcik oluyor, nobette vb satilirsa.
Ayrica sadece tibbi seyler satilsin derken gercekten biraz da yurtdisindaki eczaneleri gormenizi isterim :) buralarda kozmetik satilmayan eczane yok. Hatta homeopatik ilac (!) bile satiyolar ahdjdgf

Ama evet, insana yanlis dozu itelemeye calisan, ne bileyim iyiliginden degil de acgozlulugunden muadil ilac itelemeye kalkan (devlet odemiyorsa recetedekini, hastaya sorularak devletin odedigi muadil ilac onermek bahsettigim "iyi olmak" bu arada^^)
Ne bileyim gerek olmadigi halde ilac satan cakallardan gercekten mesleklerini severek yapan eczacilar da cok rahatsiz.

eczacılık, muhtarlık(köy hariç), dolmuşçuluk(aynı hatta otobüs/toplu ulaşım olmak şartıyla) gibi bu ülkede hiç bir katkısı olmayan sırf birileri ekmek yesin para kazansın diye bomboş iş.

@kuehles

4 sene yurtdışında tıp fakültesinde okudum yeterince de eczane gördüm. ama hiç dükkanda X markayla saç bakım günü düzenleyip ürün satmaya çalışan satış görevlisi görmedim. tıklım tıklım eczane de görmedim, bir soru sorsan cevap alabiliyorsun çünkü işi o ve ilgilenecek vakti/ortamı var. bizim eczanelerimiz çok kalabalık ama 10 müşterinin belki yarısı gerçekten reçete edilmiş ilaç alıyor. eczacı/kalfa her kimse onlarla değil de kırışıklık kremi için gelenle uğraşıyor. belki o da haklı daha fazla kar ediyor olabilir. ama sap saman karışıyor. ve de bu, kusura bakmasın kimse ama ,"kutsal görev" değil. ayrıca almanyada eczanede çalışan olmak için meslek yapman gerekiyor bizdeki gibi komşunun orta terk oğlu çalışmıyor. kısacası dediğim şu, bizim eczacılara sorsan kutsal iş yapıyorlar oysa ne ilaç hazırlayan var, ne karışım bilen var, ne doğru düzgün iş yükleri ilaçtan oluşuyor. hatta sisteme giriş yaparken çırak yanlış girmiş ama ben onun yaptığ hatayı ödemek zorundayım diye dert yanıyordu geçen biri, e gerizekalı dükkanı çırak döndürüyor zaten bi zahmet hatası olursa da öde yani, ama olmaz rabbena hep bana! yetkiye gelince sadece eczaneler yetkili olsun, ceza kesmeye gelince biz ceza ödemeyelim çırak yapmış..çalıştırma çırak o zaman, çırak eğitimli olsun en azından? bilmem derdimi anlatabildim mi? o kadar örgütlü eczaneler neden tüm bunlar için kıllarını kıpırdatmıyorlar? bence sebep, zaten ilaç için danışmanlık filan gibi şeyleri umursamıyorlar, zaten market mantığıyla çalışıyorlar.çoğunluk böyle.

şu anda ilaç tüketiminde zaten rekortmen olmamız, hali hazırdaki güya kontrollü ilaç sisteminin bir işe yaramadığını gösteriyor diyorum ben de. yani biz satmasak market satar kullanım patlar tezine katılmıyorum, patlamış patlayacağı kadar kullanım sen de market olmuşsun olacağın kadar. doktorun yazmaması, hastanın oto boka ilaç içmemesi lazım bu kafa değişmedikçe ister markette sat ister kasapta gider alır fark etmez. ama ben boğaz pastili alacaksam (devlet ödemiyor) gözyaşı damlası alacaksam (ödemiyor) ve eczanede 16 yaşında bişeyden haberi olmayan kızla muhatap olacaksam, en azından marketten alayım bana ekstradan iş çıkmasın.

"Ayrica devletin her odemedigi ilac zararsiz(!) degildir, ben eminim ki ilac kullanimi cok cok daha artar marketlerde satilmaya baslanirsa. Ha devletin cebinden daha az cikar, orasi ayri." ne alaka anlamadım. devlet zaten ödemiyor cebinden az/fazla çıkacak bişey yok zaten ödemiyor günden güne de ödemediği ilaç artıyor. devlet zaten açıktan demese de üstü kapalı "gelme hastaneye kardeş" diyor. hadi gittin, reçete aldın, eczaneden değil marketten aldın ilacı, ne değişti ? her türlü cebinden ödüyorsun. eczacının ilaç tüketimiyle en basit ilişkisi en basitinden a.biyotikler için bu ilacı mutlaka gününde, saatinde, kutu bitene kadar almalısınız eğitimini vermesi bunun için her hastaya lütfedip 2 dakika zaman ayırması, hani bi zahmet! -mesela en basitinden aklıma gelen. insanlar bunu yapsa direnç gelişmi daha az olurdu. türkiyede hiç eczacıların halk eğitimi kampanyası yaptığını görmedim mesela, neden yapmıyorlar? Burada bile doğum kontrol hapını şu saatte unuttum almayı ne olur? sorusu soruluyor. burası en eğitimli yer. ya çok mu zor eczanelere 3 broşür koymak? reklam kuşağı hazırlamak, bişeyler yapmak? hiç kıllarını kıpırtdattıklarını gördün mü? umurlarındaymış gibi bir halleri var mı? ilaç işi bu kadar ayağa düştüyse çerez gibi olduysa eczacılar da en başta suçlu. o yüzden tekel olmazlarsa belki akılları başlarına gelir...

bu dediklerim soğuk zincirde korunması gereken ilaç, kanser ilacı vs. için geçerli değil tabi ki. benim dediklerin temel olarak OTC denilen şeyler için.

@niye ama

Buyuk sehirlerdeki eczanelerin hepsinde, yurtdisindan bahsediyorum, sac bakimi cilt bakimi zart zurt oluyor tabi ki. Sanirim hic denk gelmemissin gercekten de. Neyse onemli degil zaten. Ama olmuyor degil, hatta baya sk oldugunu da gordum. Hatta dermokozmetik satmayan eczane yoktur avrupa'da, bu kadar ileri bile gidebilirim :)

Kim kutsal meslek demis, ben demedim valla :) artik turkiye'de de ortaokul terk kalfa donemi kalkti bildigim kadariyla. Bir seyler degisiyor en azindan. Ve dedigim gibi, karisim hazirlamayi bilmeyen eczaciya denk gelmeniz tum eczacilari kotu yapmaz. Saygisiz doktora denk gelmek gibi.

Ben eczanelerde bol bol halk bilgilendirme brosuru gormekteyim, gercekten nasil eczanelere dusmussunuz. Gercekten cok uzuldum. Tabi ki herkes kendi etrafindaki orneklerden yola cikiyor.o yuzden bir sey demeyecegim daha fazla. Cunku benim tanidigim eczacilar (sayilari net 40-50'arasi degisir) yeri geldiginde degil 2 dk, 15 dk anlatan kisiler. Telefona cikan, cevap veren kisiler.

Dedigim gibi herkes cevresindekileri gordugu icin bu konu burada kalir, cozulmez :)

Bu arada pastil, gozyasi damlasi burada da odenmemekte (avusturya)

OTClerin bile yeri geldiginde yanlis kullanimi sikintilara yol aciyor. Onu demeye calismistim ben.

Aman neyse ya :D

şu durumdan bende şikayetçiyim;
hiç birisi işinin başında değil.
bana yanlışlıkla kalp hastalarına verilen ilacı vermişlerdi, doktor sana nasıl bir şey olmadı diye uzun uzun inceledi beni. eczaneye gittik eczacı yok sonrasında geldi özür diliyor vay efendim kalfa işte yanlışlık olmuş bilmem ne. işini yapsın, işinin başında dursun bu artı bir istek değil ki, olması gereken. türkiyede eczacılar diplomadan para kazanıyor bence.

Direkt isim vericem, istanbulda fsm ile yeditepe hastanesinin o ara yolda evren sitesi vardır, bilenler bilir. O sitenin içindeki eczaneye gidiyordum bir şeye ihtiyaç olduğunda. Son gittiğimde bir ilacın yanında başka ilaç çakma(mide ilacıymış ama doktor yazmamıştı) ve hesap 10 tl dedikten sonra a pardon 11.75 miş diyip, nedenini sorduğumda geveleyip açıklama yapamayan bir tezgahtar var. Ben de bu yüzden oraya gitmeyi bıraktım.
Eczaneler gerçekten saçma yerler olmaya başladı. Haklısın bence.

herhangi bir vizenizde VIS ibaresi bulunuyorsa parmak izi vermenize gerek yok sonraki vizeler için. ben bir akraba değil mahalleden komşuma dilekçe yazarak vekalet vermiştim, her şeyimi o halletmişti geçen sene, yönetmelikte değişiklik olmadıysa

@tejeve

teşekkürler ama tam olarak soruma cevap değil.

1. soru: Cek Cumhuriyeti cok gicik, hic sasirmadim. Mantik arama.
2. soru: Yine Cek Cumhuriyeti cok gicik, bu soruna muhtemelen konsolosluk bile cevap vermez. Genelde belirttiginiz gidis tarihine yetistiriyorlar sanirim ama stres yaratabilir. Bence giris tarihinizi 1-2 gun once yazin.

@evrim halkasi

yine soruya cevap değil ama olsun.

Hayır. Hata var.

internet özel isim, İnternet olarak yazımı doğrudur.

Hata yok, Internet ozel isimdir ve buyuk harfle yazilir.

Cok bilenler TDK sozlugune bakabilirler.

TDK'ya göre doğru, bana göre yanlış.

Baktım Tdk'ya.
"international network" sözcüklerinden gelen birleşik isim.
Büyük harfle yazılmasını gerektirecek bi durum yok bana göre.

tdk'nın güncel kelimeler hakkındaki yorumlarının çoğu bana göre yanlış. hatta öyle bir noktaya geldi ki, tdk ne diyorsa tam tersini doğru kabul etsek yeridir. o kadar başarısız bir kurum haline geldi son yıllarda. kimleri oralara yerleştiriyorlarsa artık... neyse.

soruyu cevaplamak gerekirse; internet türkçe bir kelime değil, hadi diyelim ki özel isim olarak aldık, öyleyse bile "İnternet" olarak değil, "Internet" olarak yazmak lazım gelir. dolayısıyla evet, -bence- iki adet yazım yanlışı var.

@cevap botu

dostum kelime turkceye gecmis artik ve turkcede buyuk i var, malum. tdk'ye bok atacagim diye zirvalamissin.

@baldur2 kelime türkçeye geçtiyse özel isim özelliğini kaybetmesi gerekmez mi?bence ınternet yazılmalı eger özel isimse.tıpkı fbı'da olduğu gibi.

Türkçeleşmiş olduğu için küçük harfle yazılması gerekir bence.

not: Nişanyanspor.

Bitin özel simler büyük harf ile başlar böylece bunların birer kelime olmadığını altında anlam olmadığını fark ederiz, internet kelimesi uzun süre önce dilimize girdiğinde gerek akademi, gerek topluluklar bu kelime için farklı önerilerde bulundular ancak hiç biri günlük dilimizde bir yer bulamadı ve internet olarak kaldı, kelimenin kökeni ingilizce olmasına rağmen türkçeye olduğu gibi geçti zira sesli sessiz harf kullanımına uygundu, eğer ingilizce bir metin içerisinde kullanılmıyor ise türkçe olarak İnternet yazılması gayet doğru aksi halde Internet yazıp "internet" okursak ı yazıp i okumaya başlamış oluruz ve harflerin okunuşları değişmeye başlamış olur.

Aklıma gelen internet kelimesine önerilerden biri "ağ örüntüsü" aslında güzel kelime ama neyse.

çalışmak köleliktir.

ben prensip olarak çalışmıyorum.

İçmenin üstüne yorucu bir güne başlamak eziyet değil mi? Bence öyle.

fazla formülü olan varsa bana da versin :( işten 7'de çıkıyorum eve gelip yemek hazırlayıp onları yiyip ortalığı toparlayıp oturana kadar saat 10 oluyor :( çalışmaya başladığım ilk günden beri (ki beş sene oluyor) çok yorgunum. biraz olsun dinlenebilmek için evde hiç iş yapmamaya çalışıyorum. hafta sonları da paso kendime vakit ayırıyorum. bol bol dinlenip güç toplamaya çalışıyorum. ne yazık ki ben o her şeye yetişebilen çok yönlü insanlardan değilim, zağar gibi yatıyorum (neyse ki kilo almaya müsait bir yapım yok).

benexoil (doğru mu yazdım bilmiyorum "b" vitamini) bir de d vitamini takviyesi al. tabi doktor gözetiminde.

Haftasonundan bütün meyve sebze alışverişini tamamlayıp, hepsini yıkayıp paketleyip dolaba öyle koyuyorum. Böylece yemek aşamasında özellikle de salata için yeşillik yıkamaya üşenmeden hemen halledip, bu süreci hafifletiyorum. Aksi takdirde üşenirim, o yüzden bunu tavsiye ederim.

Bir de evde olduğunu hissettirecek şeyler ruhu dinlendiriyor. Kedi, sevdiklerin, kitap, çay, vs vs. O kadar dinlenince bir bakıyorsun ki uyuyakalmışsın, kısır döngü böyle bir şey :(

Uyuyunca geçmiyor mu? Bir sonraki güne uyumadan başka nasıl hazırlanır, bilmiyorum.

Akşamları genelde ya işle gelirim eve, ya bir yerden gelirim ya da işten geç gelirim. O yüzden evde 10:00'dan önce akşam diye bir şeyim pek yok. Zaten erken yatıyorum ama erken yatınca ertesi gün rahat geçiyor. Sadece Cuma günü artık haftanın yorgunluğu delicesine çökmüş oluyor, o gün spor günü olduğundan da iyice zor oluyor. Cuma gecesi döndüğümde 10-13 saat arası bir uykudan sonra vücut kendine reseti atıyor; ertesi hafta yine aynı döngü başlıyor. Hafta içi idare eder uyku ve hafta sonu uyku stoğu ile vücut kendini tamir ediyor.

Bahsettiğim yorgunluk bedensel yalnız, zihin olarak yorgunluğa alışığım.
Bir de çok uyku uyuyamıyorum, uyku sorunum var. Yarın nasıl kalkacağım acaba yataktan, yine stres oldum.

Haftanin en az 1 günü 8 ile 9 arasında uyuyorum. Ertesi gune ve sonraki günlere ancak iyi geliyor.

eve gelince bilgisayar, telefon, akıllı tv falan kullanma. gün boyu radyasyona maruz kalıyorsun eve gelince bitki çayı yap ve uyu.

Dinlendikçe yoruluyorum ben. O yüzden iş dışında da yorulmak iyi geliyor. Gerçekten.

Şehir merkezinden uzak yerlere gidiyorum iş çıkışı.

"Geleneksel olmayan para politikaları" olarak araştırabilirsin.

Gelişmiş ülkeler "miktarsal genişleme" yöntemini kullanabilir mesela, veya zorunlu karşılık oranını artırarak kendi kredibilitesini yükseltebilir merkez bankaları.

Algi yonetiliyor reel hayatta. Kurallar neymis acaba?

1 gün için fazla konu var alan bilgisinde ama finans matematiğine bak istersen biraz, vakit kalırsa arz-talep eğrilerine bakılabilir. İyi şanslar.

torpilin varsa sınava gir sonrasında üzülme. iş bankası memur ve uzman yardımcılığı sınavını kazandım her birinden 2 saate yakın mülakatlar oldum elendim. aleviysen bir adım öndesin. chp'den milletvekilleri tanıdıkların varsa ulaşmaya çalış. sınav hiçbir şey iş bankasında mülakat önemli. sınavda başarılar. sınavda hızlı olup tekrar sorulara dönmeye vaktin olsun bilemediğini atlayarak geç sonra dönersin. finansa hesaplamaları ezberle.

Daha guzeli mahkeme gecerli bir neden olarak kabul etmeyebilir. Babamdan nefret ediyorum soyadini tasimak istemiyorum sanki daha kolay ve guvenli olarak sonuca goturebilir.
Not: bilgim yok fikrim var.

kanun "haklı sebepler" diyor. yargıtay kararlarına bakmak lazım, ne tür şeyler haklı sebep sayılıyor. sizinki biraz zor gibi.

18'den küçük olsaydın direkt olurdu ama 26 yaşındasın, birkaç yıla evlenirsen yine değişecek, o yüzden uğraşma derim.

Yıllık yüzde on. 12 ye böl onu, sonra kalan kazancın %20si devletin kalan senin.

brüt faiz= (anapara x faiz oranı x zaman)/36500

net getiri için brütten %15 stopaj düşüyorsun.

30.000-TL'nin %10 faizle aylık net getirisi 220TL civarı.

Ben de duyurusu niye acilmadi diyordum, yetismissin hemen. Evet acilmiyor.

E öyle de ben rastgele okumuyorum zaten.

biraz vakit gecirirsin: www.sanatblog.com

ben de chrome'dan ne duyuruyu ne sozlugu acabiliyorum. firefox'dan giriyor.. chrome'daki butun userdata'yi bosuna sildim:/

kaldılar

kaldılar. metrobüs yine iyi aksaray metrosuna bin türkçe konuşan yok

allah biliyor ya o izmir'de esnafın yere çarptığı çocuğa hiç icim acımamıştı. millet methiyeler düzmüştü, bir ton ajitasyon yapmıştı. açıkçası hiçbiri umrumda değil. umarım en kısa zamanda siktir olup giderler kendi ülkelerine.

bunlar iyi günler, senin de dediğin gibi o 5 yaşındaki çocuk 15 yaşında olduğu zaman elinde bıçakla sokaklarda gasp yapıyor olacak.

doğru söylüyorsun, bu çocuk(lar) 10 sene sonra gaspçı veya tecavüzcü olacak. bunun sebebi bizim kötü insanlar olmamız değil. buna başka şekilde tepki gösterilmesi beklenemez. bunca insanı ülkeye yığarsan bu çocuklar dilenecek, hor görülecek, itlik serserilik yapmak zorunda kalacak. ne yapsın ki 5 yaşında suriyeli çocuk, önlüğünü giyip okula mı gitsin? böyle şansı mı var? hal böyle olunca bu bebeler zaten yabancı oldukları bir memlekette dışlandıkça dışlanacak, arsızlaştıkça arsızlaşacak.

başımıza kaldılar ve gitmeyecekler. hep sözlükte de hep yazıyorum, umarım bu çocuklar kendine hümanist diyen serserileri rahatsız eder sürekli. yarın anaları babaları tecavüze uğrayınca göreceğim ben onları. gerçi bu pislik gavatlar o zaman dönüp kendi mabatlarını da açar suriyeliye, çünkü onlara çok yazık :((

iyi olmakla beyinsiz olmak arasında fark var. isveç de 10-12 sene sonra bombok bir yer olacak. en iyisi bu bok çukurundan bir an önce kurtulmak.

onlar mecidiyeköyden sonra başlıyorlar, bir tane erkek bir tane de kız var, ikisi de arsızın önde gideni, geçen hatun yanımdayken karnıma doğru vurur gibi yaptı, "yörü git" der gibi uzaklaştırdım, gerçekten sıkıntılar, kimse de bir şey yapmıyor onlara, insanlıkla alakası yok potansiyel tehlikeler.

İşte böyleyiz. gecenlerde bir kaç çocuk hirsizlik yapmisti. durum ve yorumlar ortada:
eksisozluk.com

ama çocuk suriyeli olunca halimiz daha bir başka oluyor.
yazık. sorun aslen bizde.

bir belçika filmi izledim geçen

adam hapisten çıkınca kırismıs kutlarken ailesiyle kardeşi içki içmiyodu bıraktım diyodu, bu da CİZIZ BU İLK KIRİSMISIM HAPİSHANEDE KUTLANAN TEK BAYRAM RAMAZAN diyodu.

bizde çıkanlar da türkçe konuş ohh be diyecek herhalde

Işıklarda araba camı silenlerden bi tanesi, kendisi dışında arkadaşı için de para vermediğim için sol aynayı kırmıştı.

Dediğin gibi çok daha kötü olacak ilerde. Hem Avrupa'ya geçenler de bize iade olacak, e üreyecekler falan, çok fazla olur sayıları zamanla.

@1adam, o linkteki haberde oo cok iyi yapmislar diyip savunanlari ben zaten yanlis bulmustum. Suc her yerde herkes icin suc. Ama devletin yanlis politikalari yuzunden siginmacilar icin vicdan azabi cekecek olanin bizler oldugunu da dusunmuyorum.

@rayde
devletin uyguladigi politikalarin, çocuğun sonunu düşünmeden yaptiği eylemlere (spontane) etkisi ya da tesiri yok. kaldi ki çocuklarin cezai ehliyeti de yok. bunlari bir birinden ayirmak lazım.

bosna savaşı bittikten sonra almanyaya yerleşen boşnakların %90'ı ülkelerine geri döndü.

tek ümit verici olay budur.

Avrupa'dakiler de buraya donmek istemiyorlar. Ama bize kalacaklar evet. Uzuluyorum onlara bir yandan ama dogru durust insanlar da degiller ki..

@1adam, "ahlak" anlayisi olarak duzelteyim o zaman. Zira vurgulamak istedigim de buydu. Ve bunu ona verecek bi aileleri de yok. Plansiz programsiz ulkemize alindilar. Vize serbestisine fit olduk. Cocuklari egitime entegre edemediler ki egitilmemis cocuk siginmaci anne babalarindan cok daha büyük problem. Gecen bi belgesel vardi.Suriyeden gelip ilkokula baslayan bi cocuk. Sansliymis ki yuzu guluyo, arkadas edinmis. Turkceyi sokmus. Bu cocuk ilerde iyi bir doktor öğretmen vs olup ulkemizde kalirsa bizim hayrimiza. Bi insan yetistirmis oluruz. Ama bu gelen siginmacilarin yüzde kacini olusturur ki? Ne kadari entegre edilebildi ulkenin dort bir yanina dagitilarak? Devletin sorumlulugu oldugu kanaatindeyim.

bok gibi ülke işte. Milf hunter olup çıkıcaz yakında vatandaşlık için amk.

Kaldılar. İlerde faili meçhuller artacak birileri çıkacak kendi adaletini kendi uygulayacak.

Uzun vadeli çareyi söylüyorum not alın;

Bilim adamları kısırlığa yol açacak suda çözünebilen kesin etkili ilacı buluyor. Sonra bunu şehir şebekesine bolca karıştırıyoruz. ta taam! Artık kimse çocuk yapmayacak. Yavaş yavaş doğa bizimle olan savaşında öne geçiyor.

Matla rahat ediliyor tabii, şişme matlarda konfor daha fazla olur, üşümemek için mevsime uygun uyku tulumu almak gerekiyor, bunda sıkıntı yoksa, dışarısı eksilerde olsa dahi üşümezsiniz. Ha yatmadan önce enerji verici bir şeyler yediğinizde bayağı etkisi olabiliyor mesela ben pekmezle-su karışımı içiyordum, ilk 2-3 saatte zaten her şeyden bağımsız bayağı ısınıyordum.

iyi bir el feneri
çok çok iyi bir bıçak
zippo ve benzini
yeterli miktarda içme suyu
sağlam bir ip
kol saati

ilk olarak aklıma gelenler bunlar.

Ben matla rahat edemiyorum. Matın üzerinde yattığımda tüm coğrafyayı iliklerime kadar hissediyorum ki bu da uykusuz geceler demek. Muhtemelen alışkanlıklarla alakası var, dağcısı, bu işi sık yapanı alışıktır muhtemelen, farkında bile değildir de ben ne kadar mat serersem sereyim, o çakıl taşı kıçıma giriyor.

Çözüm benim için deniz yatağı. İçine hava alan matlar var, doğrudan şişirdiğin kamp yatakları var. Eğer araçlaysan, eşya taşımak dert değilse zaten boşa konuşuyoruz, at bi şişme yatak bitsin tüm dertler. Ama mobilsek ve taşıdığımız her gram bizden boncuk ter olarak geri çıkıyorsa o zaman havalı matlar ya da dandik de olsa deniz ytağı diyorum ben.10 telelik bir dandik deniz yatağı bile, katlanıp çantada pek ağrılık yapmadan, yer kaplamadan birkaçgünlük işimizi çözüyor.

Bu işin gediklisi kampçılar elbette en optimum önerilerde bulunacaklardır lakin benim kervan yolda düzülürcü tecrübelerimde bunlar mevcut.

Mat ve şişme uyduruk yastık ile bebek gibi uyuyorum. Çadırı kurmadan yerde zaten taş temizliği yapman gerekli. Çimlere kurarsan yumuşacık oluyor. Olay zaten açık havada uyumak. Yanıma İçlik alıyorum ben üşürsem giyiyorum yatarken. Tulum 20 derecelik, 10 derecede rahat uyunuyor.
Sağlam fener, bıçak, çakmak, en önemlileri, rüzgarda sönmeyen küçük Ocak ve onun küçük tüpü.

matı serdiğin zemin ne kadar pürüzsüz ve eğimsizse o kadar rahat oluyor. iki kat mat daha rahat.

olmazsa olmazlar el feneri ve çakmak, baya dağ başıysa ilave olarak içme suyu ve yiyecek.

Facebookta doga hayati camprail diye bir sayfa var. baya bilgi bulabilirsin orda.

verilen malzeme listesine ek olarak;

-iki ucu kancalı lastik ip. (çanta taştığı zaman lazım oluyor, ya da çift mat alırsan onunla tutturursun.)
-polar bere, p. eldiven, p. içlik,
-el fenerin kafadan takılırsa daha iyi olur
-ayakkabın boyunlu olsun. yani bilekleri örten ayakkabı.



-karda kalacaksan;

gideceğin yere göre -20 vs olan tulumları öneririm.
-ayrıca normalde de matı sereceğin zemin taşsız ve düz olsun. karda yatacakcan çift mat almanı ve matı sereceğin yerdeki karı iyice ezmeni tavsiye ederim. zaten kardan duva da yapmanız gerekecek.
-yine karlı hava için; mutlaka tozluk al. olmadı battal çöp poşetleri al. 10-20 tane. gerçi poşet her zaman lazım olacak.
-tuvalet kağıdı, ıslak mendil vs.
-yemek için tahta kaşık, ocak ya da ateş malzemeleri.
-çoğunlukla kuru ve pratik gıdalar.


soğukta kalmayacaksan ortalama mat ya da uyku tulumu da rahat ettirir.

ayrıca soğuk olabilir diye tulumun içine alacağın ince ve polar battaniye de faydalı olur. hem hafif hem de sıcak tutar.

Cok rahat ettigim soylenemez. cadir kurulan zemine bagli. Termal iclik vs giyiyorum dondurucu soguk varsa, yoksa uyku tulumum kislik ve saglam bir sey zaten.

Termos ile sicak su, ihtiyacim olandan biraz fazla yiyecek, bicak, benzinli ya da gazli ocak ve yedek kartus, saglam bir cakmak ve yedegi, cop torbasi (cop disinda da bircok ise yariyor) su an aklima gelenler.

yogurt sur.
cok gecmis olsun.

Yoğurt sürme
Buz tutma
Anestol sürme

Elini akan suyun altına tut, birkaç dk değil bayağı tut. Elin soğusun bir güzel. Su toplarsa bactroban veya silverdin sür. Temiz tut.

Yoğurt sürme.

Soğuk suyun altına tut, sıkılırsan buzlu su yap bir kabın içerisine, mümkün oldukça uzun süre tutmalısın elini kabın içinde.


112'yi elbette aramamalısın, çünkü orası danışma hattı değil. Google var hem.

edit: (buzlu)+su

bactroban veya silverdin'im yok, yakınlarda eczane yok, arabam yok, evde bana bu ilaçları alıp gelebilecek kimsem yok. yakınlarda devlet hastanesi de yok, ama medicana var-acili vardır herhalde?

anestol niye sürmiyim daha önce parmaklarımı yaktığımda acilde bunu sürmüşlerdi:(

buzlu suda ne kadar tutmam gerekir? 2 saati geçti elim yanalı..

Ayağımı kaynar su ile yaktığımda, yanığın geçmesi için Silverdin, acıyı hissetmemem için Anestol vermişlerdi ve Anestol'u Silverdin'in üstüne sürmemi söylemişti doktor. Anestol'ü genelde basur için veriyorlar acıyı kessin diye ama yanık için bana da vermişti. Yine de belki değişiyordur yanık tipine göre ya da o dönem doğru bilinen bir yanlış da olabilir, sonuçta uzman değilim ve Anestol kısmını merak ettim. Belki onun yerinde bir yara kremi + ağrı kesici de iş görebilir.

Şöyle ki, soğuk suda iyice bekletmek gerekiyor. Soğuk buz da iyi ama şöyle bir sıkıntı var. Buzu tek başına tutmak zor, bir şeye sararsan da yaraya değdiği anda tahriş oluyor.

Yakınlarda bir arkadaşın veya yakının var mı? Belki gelip ilaç getirebilecek biri vardır?

Sağlık Bakanlığı kılavuzda önermemiş, bize de kullanmayın dendi. Geniş alanlarda, açık yaralarda veya üzerini kapatarak kullanırsan dolaşıma geçen miktar artacağından zehirleyebiliyor. Birinci derece yanık zaten yarına iyileşir. (Tamamen değil, acısı) Elini artık sudan çekebilirsin, iki saatte soğumuştur. Çok ağrı çekersen ibuprofen, parasetamol gibi bir ilaç alabilirsin. Antibakteriyel merhem şart değil, yanık yüzeysel. Eğer ilk başta iyi soğumadıysa yarına derinleşir. Su toplarsa, yüzeyi kalkar o zaman Bactroban sürersin. Hatta o zaman hastaneye gidersin. Yüzeyi çok kuru ve gergin olursa Bepanthol iş görür.

bir salata kasesini soğuk suyla doldurup içine buzlu şişe bıraktım, elim ve ben şuan çok mutluyuz:)

malesef yakınlarda kimsem yok bir şey isteyebileceğim. eşim buraya 110km ötede başka şehirde nöbette. ki kendisi de doktor olmasına rağmen temel müdahale sonrası sadece "beklememi" ve "geçeceğini" söyler, öyle de yaptı nitekim. doktorların kendileri/yakınları söz konusu olduğunda olayları küçümsemek gibi alışkanlıkları var.

@lim minoset plus aldım sözünü dinleyip. soğuk su işini kestiğimde acım devam ediyor, bir saat daha suya tutsam bir şey olmaz herhalde değil mi?

Bir şey olmaz, tut gitsin. Nasıl iyi hissediyorsan. Sadece çok soğuk uygulayıp oradaki dolaşımı bozmamak gerek, o yüzden buz yasak. Su serbest.

yanık olaylarında yumurta akı ya da zeytinyağı işe yarıyor . derinin büzüşmesini ve iz kalmasını önlüyor .

800-900 kalori.

kaşar peyniri yerine beyaz peynir veya lor peynirini tercih edebilirsiniz.
ayrıca 2.öğünle 3.öğünün yerlerini değiştirin.etlerin gün ortasında yenmesi daha sağlıklı diye biliyorum ve muz da enerji ihtiyacınızın büyük bir bölümünü kapsıyor.
2.öğünü akşam yerseniz sindirim bakımından daha rahat olur.
kaç kalori olur bilmiyorum, bunları yazmaya geldim.

Myfitnesspal uygulamasini kullanabilirsin. Her gun yedigini hesaplama için guzel program.

kamuda çalışan memurlar 3.dereceye düştüklerinde yeşil pasaportu hak ediyorlar ancak o dönemki koşullar nedir bilemiyorum.

Alıntı:

Özelleştirme kapsam ve programına alınan/özelleştirilen T.C. Ziraat Bankası, Halk Bankası ve Emlak Bankası çalışanlarından;
Özelleştirilmeden önce hususi pasaport alma hakkını elde etmiş bulunmak,
Kuruluş sermaye payının en az %51’i devlete ait kamu kuruluşu olmak,
Sosyal Güvenlik yönünden T.C. Emekli Sandığına bağlı olmak, Kamu görevlisi olmak,
4603 Sayılı İş Kanununa tabi olmak.

kaynak: www.istanbul.pol.tr

Ekran görüntüsü ver, bi de biz toplayalım

Caps?

Benim ekstrede değil
eksisozluk.com
Burada

Yaz excelle toplasın. Kk ektreleri otomatiktir. Toplama yanlışlığı olmaz

Olmasa iyi olurmuş tabi de demek ki olabiliyırmuş.

Ben toplamam, üşenirim,bu olayı okumama rağmen

Ben o entry'i okuduğumda tam anlamadım, ekstresinde 200 liralık bir fark olduğunu söylüyor arkadaş, sonraki gün ise tekrar hesap yapıtığını ve 106 liralık bir fark olduğunu söylüyor bu fark dönem sonu borç farkı mı limit farkı mı kavrayamadım, daha önce iş bankasında limitimin neredeyse borcum olmamasına rağmen çok düşük gösterilmişti ama bir kaç saat içinde düzelmişti, ciddi bir mağduriyet yaşamadığımdan üstüne gitmemiştim.

Ekstre yazan kalemlerle dönem sonu borcunun farklı çıkması bana çok zor görünüyor, olsa dahi illaki düzeltilecektir, ülkemizde bir çok firma haksız kazançlar sağlayabilir, havadan para düdükleyebilir ama bankaların bunu yapması çok zor, bddk diye bir şey var sonuçta. Not: Aidat ve hesap işletim ücreti saçma bir kalem olsa da kağıt üstünde görünür.

Sadece limiti olması gerekenden farklı yazdığını söylemiş, borç olması gerekenden yüksek olmadığına göre bi "iteleme" durumu göremedim ben.

bu ekstreler ve hesaplama işlemleri belirli parametrelere bağlıdır, müşteri ile ilgili hatalı bir işlem yapılmış olabilir. bu herkesin başına da gelebilir, varsa bankaların it departmanlarında çalışan tanıdıklarınız, arayın sorun, anlattıkları kanınızı dondurur :) bankaların size gönderdiği rakamlara güvenmeyin, çünkü nadir de olsa hatalar yapılabiliyor. ha, sonradan düzeltilmeyenini görmedim çünkü her şeyin kaydı tutuluyor, fakat bunu onlardan önce siz farkedin.

uyanık olun :)

Teknik özelliklere çok hakim değilim ama markalara duyduğum güven bakımından; msi hojdur.

cpuboss.com

İ7 4720hq daha iyi gozukuyor

bence asus beyle bi çay için.

Asus adamdır!

Asus'un dediğin gibi ram'i, ekra kartı belleği ve orijinal windows ile gelmesi artı. Ben onu alırdım herhalde. (zaten şu an Asus G550JK kullanıyorum:) Ha bu arada Asus N550 serisinde klavye ışıklıydı, bunda da ışıklıdır herhalde.

Fakat, diğerlerinde olan i7-6700HQ daha az güç tüketip daha az ısınıyordur. (denemedim ama öyle olması lazım, yine yorumlara bak) Hani bu tür bilgisayarları zaten adaptörüyle high performance modunda kullancaksın ama dışarıda kullanırken pil biraz daha iyi gitsin dersen 6700hq'ler daha iyi olabilir.

Monsterlar ağır, hantal oluyor ama içini istediğin gibi konfigüre etme olasılığın var o güzel.

monster alıp ssd takardım, ki geçen hafta yaptım. ha ben gitmişken A7 aldım tipi de göz önüne alarak. MSİ ile Monster arasında kalırsan anlarım da, 4. nesile kadar düşme işlemci konusunda. yeni mimari her zaman daha iyidir. ki arada 2 nesil var.

@okumayi sevmeyen okur
yeni mimari iyi de bu segmentte darboğaz ekran kartı.

merak eden varsa; hiç birini almadım...

dell inspiron 15 7559 aldım:
i7 6700hq, 8gb ram, gtx960m 4gb, win10.
3375tl

(git: www.amazon.com) 2 haftada zımba gibi olursun.

Bir kişi de çıkıp dememiş ki "Brutal Legend al."

karşı tarafın sigortası ödeyecek. kaskosu olmasa da sigortası vardır. sigortası olmasa ne yapar eder tutanaksız çözmeye çalışırdı.

bu fotoğrafı saklıyoruz öncelikle. kaza tutanaklarını saklıyoruz. bu basit bir darbe. tamponu tamir ederler ve boyarlar. kaskodan yaptırmana gerek yok. trafik sigortasından değer kaybı bedeli talep et. karşı sürücünün trafik sigortası karşılayacak zaten. kaskoyla alakası yok. rahat ol. ilk arabayı sıfır almamanı söylerdim araba alacağın zaman. sonra böyle ufak tefek şeylerde içine oturuyor insanın.

Öncelikle geçmiş olsun. Arkadan çarptığı için karşı taraf suçlu ve karşı tarafta kasko olmaması sorun değil. Aracınızın hasarı karşı tarafın trafik sigortasından karşılanacak. Aracınızın kaskosu olduğu için kaskoyu arayıp VW yetkili satıcılarından anlaşmalı servisi var mı öğrenin varsa aracınızı oraya götürün onlar gerekli işlemleri yaparlar. Aracınızda çok büyük bir hasar yok. Satarken size sorun çıkartmaz, elinizde kazalı halinin resimleri de dursun satarken gösterirsiniz. Bu arada tampon plastik olduğu için hiç değişmeden ısıtılarak falan düzeltilebiliyor. Servise bunu bir sorun. Resimden net görünmüyor ama boyada çatlak yoksa diğerleri pasta cila ile çıkar.

of çok kötü vurmuşlar, en az 5000 hasar var hocam. of...

Geçmiş olsun. Kaskodan veya karşı tarafın trafik sigortasından karşılanabilir. Kaskonuz karşılarsa karşı tarafın trafik sigortası şirketine rücu ederek zararı tazmin eder.
Her şekilde tramer'e işler ama hasar büyük değil, fazla değer kaybına neden olmaz o kadarı.

Ben bilmek isterim. Aci verici seyler bunlar ama yine de bilmek isterim.

Bana samimi gelmedi niyeyse. Merak aslinda bilmek istenir ama sormaya cekinirim uzerim falan diye.

J.K. Rowling'in Boş Koltuk kitabını okumak isteyebilirsin bununla ilgili.

Bence olayın içine iyice girip, aslında kendisinin veya sevdiklerinin başına gelmediğini bilmenin verdiği hazzı duymak istiyorlar. Bana biri bu kadar ayrıntı soru sorsa ayar olurum, terslerim.

O kadar soru nedir, çıldırmış. Ben ölüm şeklini bilmek istiyorum, hastalik, ecel, kaza. Sonrasında sacma sapan konusuo uzmemek için.

@konusma ben konusuyorum;

Özet merak edilir tabi ki. Dediğin gibi acı çekip çekmediği vs önemlidir sevenleri için. Ama işte yok beyni akmış mı, suratı parçalanmış mı falan; ölümün dedikodusu gibi bunlar. Veya aslında sormak istediğim, kişilerin içerisinde taşıdığı şiddet eğilimi oranında mı artıyor bu tür sorular acaba?

@rygard,

Teşekkürler öneri için. Kitabı sipariş ettim az önce.:)

Öyle detaylı olarak kesinlikle bilmek istemem çünkü kaldıramam.
Hatta ölmüş halini de görmek istemem hiçkimsenin, görünce her seferinde öyle hatırlıyosun.
Sağlıklı güzel haliyle hatırlamak varken neden öyle yapayım ki..

Herkesin yas sureci ile basa cikisi farklidir o yuzden sizden farkli olanlari yargilamayin - hele ki aynisi basiniza gelmemisse. Ekstrem olaylarda "ben oyle yapardim soyle yapardim bi sacma" demek cok kolay ama o aci aninda siz de ayni tepkiyi verebilirsiniz

2 gun once duyuru acmistim arkadasimin babasi vefat etti diye. Kiz simdi bizim evde. Dizilerdeki filmlerdeki gibi bir tepki vermiyor ve bu da cok normal

Ben olsam ben de her detayi bilmem isterdim diye dusunuyorum. Olum degil ama benzer aci olaylardaki tepkim bu yonde olmustu cunku

@bigbadabum un görüşlerine katılıyorum. İnsanlar başkalarının hastalıklarını ve ölümlerini gördüğünde kendinin sağlıklı olduğuna içten içe seviniyor;hatta kendi başına gelmediği için seviniyor bile.

Bizim kültürümüzde belli bir yaşın üzerinde çocuklara ölen anne-babası mutlaka gösterilir ki artık onların ölü oldukları fikrine iyice alışsınlar.
Bence buradaki olay da benzer.Ölümün gerçekliğine kendini inandırmaya çabalıyor.

la noix benden çok yaşayacak :)

Şok anında, kabul edememe anında insanların tepkileri farklı farklı olabiliyor. Belki o arkadaşına da normal zamanda sorsak, o da "Hiç bilmek istemem" diyecektir. İnsan o an ne yapacağını şaşırıyor, uyuşuyor ve o an söylenen dinlense, duyulsa ve anlansa bile hissedilmiyor. Birisi gelse ve "Kafası kabak gibi patlamış" dese onun etkisi "Sabah bakkaldan gazete aldım" ile aynı oluyor o şokun etkisiyle, çekirdek bile çitleyebilir üstüe. Ama bir zaman sonra yavaş yavaş ne olduğunu anlıyor vücut, inkar mekanizmasını devreden çıkarıyor ve üzülmeye, kriz geçirmeye başlayabiliyor insan.

Ben yine de acı verici olsa da bilmek isterim, son anında ne yaşadığını, nelerden geçtiğini iyi bilmek isterim. Elimde olsa o an aklından ne geçtiğini ve ne düşündüğünü de bilmek isterdim.

sadece ailemdense nasıl oldu diye sorarım. çünkü bazen bu sorular eğer hakkaten sevdiğiniz biriyse aileden beyninizden çıkmaz bir hale gelebiliyor. sadece babamı ölüyken görmüştüm, ondan önce yada sonra bir sürü insan vefat etti, hatta gel bi son defa gör istersen dediler , bakmadım.

@la noix, @aychovsky

Öncelikle "ben yapmazdım"la "yapmam" farklı şeyler. Kendimi yerine koymuyorum, yerinde oldum ve yapmadım.

İkinci olarak "çok saçma yea" demiyorum; duyurudan anlaşılabileceği gibi anlamaya çalışıyorum.

Ve son olarak, ölüm haberinin insanda yarattığı şoku ve beraberinde gelen davranışları çok iyi biliyorum. Sorum sadece detayı öğrenme merakıyla ilgiliydi.

Yine de teşekkürler.

@innatedesire
keşke "saçma" demiş olsaydınız, onun yerine "saygısızlık" demişsiniz "acayip"ten sonra

bir de "istemem" diyen sizsiniz, bu şekilde söylediğiniz için başınıza gelmediğini düşündüm

herkes aynı şekilde tepki vermiyor. yazılanların ana teması bu

@innatedesire Alındırdıysam özür dilerim. Demek istediğim şunlardı:
- Şok anında duyduğunu hissetmediğinden, kendini durduramadan sormuş da sormuş olabilir. Ama öğrendiklerini o an hissedemeyip sindirememiş olabilir.
- Haklısın, "Yapmazdım" ile "Yapmam" farklı şeyler. Şu anda yaparmışım gibi geliyor, çünkü en son anında nasıl olduğunu bilmek isterim, daha çok ayrıntı isterim diye düşünüyorum ama yaşadığım anda ne yaparım, bilmiyorum. Belki de bir noktada "Yeter artık" derim ama şu anda o ayrıntıları sorma kafası bana çok uzak gelmiyor.

@la noix,

Evet saygısızlık olduğunu düşünüyorum ama saçma demedim. Saçma olduğunu düşünseydim sizlerin fikrini veya nedenini merak etmezdim.
Ayrıca "istemem" dedim, "istemezdim" demedim. "Yargıladım" değil, "yadırgadım" dedim. Çok açık aslında yazdıklarım. Sorunun kahramanı olan arkadaşımı suçlamıyorum ben, anlamaya çalışıyorum. Sizin de beni suçlamanıza gerek yok.

Soru zaten herkesin farklı tepkiler verebileceğini içeriyor. Sanırım bilimsel makale falan okumam daha mantıklı olurdu.


@aychovsky, teşekkür ederim, alınmamıştım:)

Ben de bu tur sorulari saygisizlik olarak gorup rahatsiz oluyorum, kendim merak etsem de sormam.
Kulturel bir olay bence, daha cok kentsel ortamlarda ayip sayiliyor. Daha köysü, anadolu ortamlarinda "samimi icten insanlariz aciyi paylasiriz aciniz acimizdir" modu oluyor, bana garip geliyor ama insanlarin niyeti kotu yonde degil, sadece bilmek istiyorlar ve bunu samimiyet, paylasim olarak degerlendiriyorlar.

Issız adam sendromu. Koşarak uzaklaş. Kafayı yemediysen arama.

Kesinlikle arama. Gitgide dibe çekileceksin bataklık gibi bişey anlattığın durum. Kendine acı çektirmek istiyosan arayabilirsin tabi.

Kesin ikizler erkeği.

Arama tabi ki. Ama o arayacak bi ara yine; ona da hazırlıklı ol, sağlam dur, kendini koyverme, hayır istemiyorum ben de. Çünkü %98 o işten bi cacık olmaz.

Arama. Ya da sapik gibi dadan tepkilerini gördükçe kendin sogursun da neden ugrasacaksin ki? Beklentileriniz uyusmamis. En sağlıklısi uzak durmak.

arama. bir insanın once kendine saygısı olmalı, ne istedigini biliyorsun, bu cok guzel. hatta en zor kısım budur sanılanın aksine. simdi sorumluluk alma vaktin. onu aramak seni sadece etrafında olup biten diger guzelliklerden mahrum edecek. hatta iyi bisey olacaksa da seni transit gececek. sürüncemeden beslenme, kimse bisey bulamadı ki bunların sonunda.

Adam basak burcu, sakinligi huzur veren cinsten. Bir daha arayacak biliyorum da, ben orda olmuycam iste

Başkalarıyla tanışıp görüşün. Sevgili olmanız şart değil tanıştıklarınızla. Meşgul olup zaman ayırın onlara, yeter.

Aramayın yani.

ciddi ciddi soruyor musunuz sevgili balpolen? cevap belli değil mi?

aramayın, aramasına izin vermeyin, yatak ilişkisinden ötesini düşündüğünüz bir insansa. onun sizin için daha fazlasını düşünmediği açık.

oha gerçekten bağlanmaktan korkuyorum diyen insanlar varmış.

Arama. Arayışta ol. Başka hi ten uyumu bulursun.

Bir kişi de çıkıp sikip geçmiş dememiş fakat durum bu. Ayrıca adam anlattığın kadarıyla sana bir şey vadetmemiş; durumunu da açık açık söylemiş. Gelişen sürece de baktığımızda, seni sadece seks yapmak istediğinde arayacak. Sen ararsan da durumunuzda bir değişiklik olmayacak. Olay böyleyken böyle.

hala insanlari burcu ile degerlendiriyorsaniz bence kosmayin, kacmayin, biraz aci cekmek sizi olgunlastirabilir. yapisip kalin bu adama, ikiniz icin de toplum icin de bence en iyisi olur. kendinin daha farkinda olan bir insan olsaniz, ten uyumunuzun tadini cikarin derdim.

Ordan bakınca baya ıssız adam gibi duruyo ama, bu adam aynı zamanda ac cıkma dısarı hemen biseyler hazırIayayım ister misin diyen, ya da ayakIarın cıpIak üsütürsün deyip, önüme kadar terIik getiren adam. Cevremde cok fazla birbirini aldatan cift var, sana söz verip, aynı seyi ben de yapmak istemiyorum, bana kızma ben sana bisey yapmadım, sadece öptüm kokladım diyen biri. Napayım ben bunu?

iyi de balpolen, adam senin istediğin tarzda bir ilişki istemiyor, cinsellikten ötesine yokum diyor, sen ise fazlasını istiyorsun sanırım. buradaki mevzu bu, adamın iyi veya kötü biri olması değil, beklentilerinizin farklı olması.

balpolen var ya tam bir karaktersiz oluyor bunlar kadının zaafına oynuyolar. hey allahım sinirlendim ya ac gitmeymis. sen naparsın bilmem ama ben bunlardan birine hic yuz vermeyip ok cnms yapan bi kadın tanıyorum eminim hala kaybedis edebiyatı yapıyodur erkek arkasından. bunlar sahiplenmek istemiyorlar. sahipenilmeyince bundan yakınmak istiyorlar. kalıpsızlık ve kifayetsiz kendilerinde sekil buluyor.

Dürüstlük adı altında uygun retorikle dürtü tatmini. Hayır, arama.

sonunu söylüyorum.

-----spoiler-------
senin istediğin başka onun istediği başka. sana iyi davrandıkça sen onun her davranışından tavrından ümitlenecek belki başka bir şekle evrilir ilişkimiz diye ondan kopamayacaksın. sonunda yorulmuş, kalbi kırılmış ve mutsuz olarak ayrılığı tadacaksın. çünkü o tavrını ve kararını en başında söylemiş oluyor sana. ve bu tavrından asla taviz vermeyecek. vereceğini düşünürsen sadece zaman kaybedersin. bunu anlaman da aylarını ya da yıllarını alabilir. seninle aynı şekilde düşünen aynı şeyi isteyen birini bulman için hem onu hem de kendini serbest bırakman gerekiyor. zor ama yapman gerek.
-----spoiler-------

kendini son derece değersiz görüyorsan ara tabii.

Ara tabi ya. Sorman hata.

kahve içeceğdik senle.

Kesinlikle arama.

Adam dürüst davranmış. Bu koşullar sana da uyuyorsa ararsın, yoksa yoluna bakarsın. Gayet net bir durum.

Yaz beni

O kocaman arsa niye öyle ucuzmuş ki ya?

Prefabrik evler yaptırırız.

3500 liraya bu dünyada bir toprağımız olur yaşlılığımızda oturacağımız bir ev olur. Güneş panelli prefabrik. etrafı çeviririz her tarafına ağaç dikeriz.

Bana mantıklı geliyor. Kafa adamlarla yapılabilir.

35 bini çıkaramam tek başına ama 3500 çıkartırım.

Bu konuya eğilelim.

İlle de Muğla olması gerekmez. Uygun fiyatlı her yer olur. Ege Akdeniz :)

Yaz beni de. Santrale falan yakin olmasin ama hocam biraz eli yuzu duzgun bi yer bak.

beni de yaz çocuklara dikili bi ağaç bırakalım :)

5 kişi girilse 9000 lira kişi başı.

Güzel abi bu da güzel. Edirne insanı da iyidir :)

Tuttum ben bu işi alalım 5 sene unutalım ne olur yani.

Prefabrik dikelim tatile gidelim.

5 kişiden fazlası işimizi görür

bende varım ama deniz de olsun cıbar geliriz 10k ya kadar varım.

Fadıl sen misin?

Yok ben Emre :)

Kafa adamlarla uygun fiyatlı denize yakın bulursam yapalım bu işi araştırma yapayım biraz :)

çaylar 4 oldu, yaz beni de reis

20 yıl sonra kullanacak olursanız, bu aradaki emlak vergisini ne yapacaksınız?

beni de yazın baboliler. ayarlayın lan şu işi. ekşi sahil sitesi olsun ismi de. entel entel takılırız.

Beni de alın en büyük hayalim ege de emekli hayatı :/

@douchebag: öderiz olm, 35 binlik arsanın emlak vergisi ne olacak allaassen. olmadı düşbek abimiz var, bi el verir bize :)

beni de yazın madem. 2 hisse alırım.

Malatyalı bir ağabey çok sıkılmış İstabuldan ve kendi memleketinden. Gelip bizim köyden arsa almış ev yaptı köy dediğime de bakmayın toplu ulaşımı fln olan ısıtma soğutma su elektrik sorunu olmayan bir yer ama doğal.10 dk yürüseniz kopabiliyorsunuz asfalttan fln.

Dayı alışamadı sonra çevredeki insanlarla bağlantıyı kuramadı yani tek olmuyor. Ekşi KÖY şart beyler, bağyanlar...

beni de yazın. yalnız tarlaya internet çekerler mi ki internet şart :P

Araştırmalarımı biraz daha derinleştirip güzel bir proje ve yeni bir başlıkla geleceğim söz.

+1 liberland kurarız bu gidişle

noldu abiler bizim arsa isi? takipteyim olm.

İmarlı su elektrik ve telefon bağlantısı olan bir yer arıyorum. 3000 metrekareye kadar. bulursam yeni başlık açacağım.

Egitim suresinin pek bir etkisi yok.

Neticede ortalama 3-5 sene Ingilizce dersi alan bir toplumun yabanci dil seviyesi hello mello ayarinda.

eğitim süresi kadar kalitesi ve ülkede hakim olan kültür de etkili tabii böyle şeylerde, ama birden bire norveç kalitesinde bir ülke olmasak da şu anki kadar rezil bir durumda olmazdık sanırım.

eğitim süresi değil de eğitim kalitesi yüksek olsaydı mesela bugün metrobüste köprüyü geçerken "umarım bi bomba yüzünden ölmem" diye kendi kendime düşünmek zorunda kalmazdım.

gözünün görebileceği çoğu aksaklık olmazdı muhtemelen. çünkü çoğunun temelinde eğitimsizlik, eğitim alınsa dahi kalitesizlik yatıyor.

İnsanların gelenek göreneklerini yaşayış biçimlerini kısaca kültürlerini küçük nesilden başlayarak değiştirmedikçe isterse 30 yıl okusun eşek yine eşektir.

Değişmezdi çünkü alışmadık g*tte don durmaz.

Ama eğitim süresinin yanında kalitesi de değişseydi; hemen değil ama belki uzun yıllar sonra olumlu değişimler olabilirdi.

süreyi istersen 35yıl yap içi boş olduktan sonra eğitimin bi geçerliliği yok.

hayır harika bir film.

güzel film ama action yok. sıkılma ihtimaliniz var.

buna sıkıcı diyen kutsal damacana izlesin

Soslu misir
lays firindan yesil

yer fıstığı. ama tuzlu ve kabuklu.

lays fırından +1
im.haberturk.com

Tuzlu fıstık.

Eti bi' dolu

hoşbeş hindistan cevizli
burçak kakaolu olan
pringles paprika
nutzz acılı olan
ve dondurma. yazı kışı yok 1 aydır yiyorum :D

tuzlu fıstık++

bi de evdeysen dondurulmuş patatesleri fırına at. 15-20 dk da çıtır.

kuru yemiş ve kuru meyveler (elma kurusu gibi)

paket ürünler, cipsler, kısaca pakete giren her ürün zararlı. Çok dayansın diye patatesten çok koruyucu koyuyorlar. Kim bilir daha neler var. Çok severim ben diyorsanız da ayda, iki ayda bir alın.

eti puf (hindistan cevizli)

lays yoğurtlu
rodeo
coco star
hoşbeş
biskolata pia

acıbadem kurabiyesi

bazi belgeler kimi bankalarda 5 yıl boyunca saklanir. Bu konuda ne olur bilmiyorum.

Açıldığı zamana kadar

ben 10 yıl öncesine kadar almıştım.

kanunen en fazla 10 yıl, 10 yıldan ötesini isterse tutar istemezse tutmayabilir.

Net bilgi: 10 yıl.

açıldığı tarihe kadar alırsınız. (iş bankası)

bence durum ciddi ve uzman bir avukattan yardım istemelisiniz.

Pin'i bir şekilde ele geçirmişlerdir ne demek? Pin sana özel bir şifre, başkası ele geçirmemesi için tasarlanmış zaten.

Bir de bankanın gözünden bak, kartını ve şifreni x kişisine verdin. Şapkayla gidip para çekti ve tanınmadı, şimdi o paranın bankadan çıkmasını bekliyorsun.

Şifreyi korumak senin görevin. Olayın sonu pek parlak görünmüyor.

iyi de ben şifremi kimseye vermedim. bunu nasıl kanıtlayabilirim.
haberlerde bir ara gösteriyorlardı atm'ye kamera yerleştiriyorlar diye. muhtemelen ben de böyle bir şeye denk geldim. bu benim suçum mu? nasıl koruyabilirim bu durumda?
örnek haber yolluyorum size www.haberturk.com

bu durumda banka haksiz degil. Sifre kullanilmis. Yukarida da dendigi gibi sifreyi baskasina verdin gidip maske takti para cekti. Bunu banka neden odesin ? Sana neden guvensin ?

Yanlis anlama bankayi savunmuyorum ama banka haksiz degil burada; izlemen gereken yol savciliga sikayette bulunacaksin kamera kayitlari istenecek ve bakilacak kim cekmis parayi. Ama banka yine iade etmeyebilir, ben nereden bilebilirim anlasmadiklarini der. Bu durumda polis parayi cekeni bulacak yakalayacak parayi da ondan tahsil edecekler.

Banka ödemek zorunda.

Çünkü ATM'lere kart kopyalama aparatı ve şifre kaydeden kamera yerleştiriliyor dolandırıcılar tarafından; bunları denetleyip önlemek, bankamatiklerin güvenilirliğini sağlamak bankanın sorumluluğunda.

Yüzlerce vaka var böyle. Sorumluluğun bankalarda olduğuna karar veren yargıtay kararları da var. İtiraz edin, yine sonuç alamazsanız hakem heyeti, avukat, savcılık vs deneyin.

Polisin parayı çeken adamları bulup yakalayıp parayı tahsil edecekleri iddiası güldürdü bu arada.

banka kartınla işlem yaptığın tüm atm'lerin, işlem yaptığın saatlerdeki görüntülerini paylaşsınlar

aynısı akbank ile başıma geldi. Pin sana özel şifre ama atm'lerini korumak da onların görevi. Büyük ihtimalle bir atm'den kartın kopyalandı. Yine aynı atm'de konan ufak kamerayla şifrene ulaştılar.

Benim yaptıklarımı yazayım belki yardımcı olur. Savcıya gittim. Şikayette bulundum. bunun bir örneğini bankaya faks çektim. Ayrıca 3-4 defa da paramın iadesi için dilekçe faksladım. Maaş hesabım olduğu için ilgili şubenin müdürüne ulaştım. İlgilenmediler çemkirdim. Bunun üzerine daha üst birisi dönüş yaptı. 1 ay dolmadan kuruşu kuruşuna paramı yatırdılar

Arkadasimin basina iki kere geldi. Ikisinde de parayi geri yatirdilar, cok mu para vardi hesapta?

bundan sonra aklınızda olsun, atmden işlem yaparken pinpadın (şifre girdiğiniz alet) üzerini eliniz ile kapatın. gizli kamera koysalar bile şifrenizi öğrenemezler bu şekilde.

780 tl civari para vardi hesapta

en az 10 (evdeyken)

bende hastalık o durduk yere bile gider elimi yıkarım. 15-20 diyebilirim ortalama.

Günde ortalama 5 kez yıkayan şahsıma doktor "ÇOK FAZLA YIKIYORSUN KUZUM :(" dedi...