"Sayin klassno" seklinde Isminize yolladiysa hata etmis, hatta muhtemelen suc islemis.

Yok binada oturan herkese isimsiz olarak yollandiysa onu mahalledeki pizzaci da yapiyor.

şu şekilde;

sn klassno sözlükdeviren

komşukapısı çalan mh. oğlancı sk. no: 666/6 io/jupiter

yani baya açık adresle, ismime gelmiş.

eğer adrese ve kişiye özel dağıtım yapsalardı, şüphesiz bu demokrasi tarihinin en büyük vakit ve para kaybı olurdu.

edit: nası lan?

Adam yaptım diyor ya la? Ki o kadar da zor değil ki, dershaneler üniversiteler devamlı yapıyor.

Daha önce de sorulmuştu ve suç denmişti. Avukat değilim, yatırım tavsitesi değildir.

Ben o kadar vakit kaybı olduğunu sanmıyorum içerdeki kağıtta değil zarfın üzerinde yazıyor benim de mesela, akpden gelmiş almanyadaki evime, x ailesi diye. Bu hakkı nasıl buluyolar türk konsolosluğu mu veriyor, yoksa trde bir yer mi bilmiyorum. Otomatik yani pul bile yapıştırmıyolar, zarfta kendinden bi zımbırtı vardı. En kalbi muhabbetleriyle selamlıyor.

elbette var.. seçmen listesi denen tabloda şu başlklar var: ad soyad, tc kimlik no, doğum yeri ve tarihi, ana adı, baba adı ve posta adresi..

onu bırak, seçim günü kapıya astıkları listede ben bütün mahallenin açık adresini ve tc nosunu görebiliyorum asıl o ne olacak :/

Var tabii ki de yasal mı bilmem, yıllardır her seçimde AKP'den tüm apartmanın daire daire "ismine" mektup gelir, biz de çöpe atarız üşenmeden. Yasallığını dediğim gibi bilmiyorum, sonuçta CHP de her apartmana o apartmanda oturan seçmenlerin listesini asıyor burada, komşunuzu kontrol edin babında, yani ellerinde var. Yasal değilse pek güleceğim.

hdpden geldi bana da. önce ne işim olur lan bunlarla dedim, sonra güldüm.
@acemi +1

yav doldurma minderini de ikeadan mi alacaksin :D
yaptir koltukcuya/mobilyaciya adam da para kazansin...

3-5 kuruş da mahallenin gariban emekçi koltukçusu kazansa iyi olur. IKEA denilen İsveç şirketi kazanıyor yeterince.

Taze geldim bugünü IKEA'dan, gördüm birkaç tane. Ama araştırmakta fayda var belki sadece kılıfı falandır.

Küçük esnafa, gariban emekçiye falan gitmeyin. Ters çevirip düz öpmeye bahane arıyorlar. IKEA benim gözümde orta-iyi arası gezinen hatta bazen kötüye düşen bir firma ama "gariban" esnafla kıyas bile kabul etmez. Son çare olarak gidin oralara.

mahallenin koltukçusunu geçtim sen bile yaparsın, o minderin boyutlarına uygun bi iç kılıf ayarlayabilme imkanın varsa boncuk elyaf al doldur içini. kilosu 5-10 lira bir şey :) yorgancılarda falan satılıyor.

iyonik bağ olmalı. kalsiyum iyodür tuzu oluşturur bu ikili. kalsiyum +2, iyot -1 değerliklidir ve elektron alışverişi olur aralarında.

evet ben de böyle yazdım. vermemiş :(

saçmalamış kendisi. soru sadece bu kadarsa yazdığım cevap doğrudur.

saçmalamış ya of sinirim bozuldu

1-logic?
2-briefly?
3-hoca konuştu

fempusay'ın ne demek istediğini şiddetle merak ediyorum.

evet ben de. acaba fempusay benim hocam mı

sorunun ikinci kısmında "neden?" diye soruyor da olabilir sanki. "neden elektron alışverişi oluyor da bağ kuruluyor?" diyor yani. iyotun ve kalsiyumun elektron düzenlemesini yazarak, valance orbitallerden girip oktet kuralından çıkabilirsin sanıyorum.

elektron dağılımını yazmanın pek "kısaca"lık bir durumu yok yalnız.

bi de bunu adamlar bilmem kaç yıl önce oturmuş bulmuş. bilimsel bi şey işte. kendi kafama göre nasıl anlatıyım ben

1S2S... diye yazmak baya "kısaca" olur yalnız?

şöyle:
sorunun net yanıtına (iyonik bağ oluur vs) yazmışsan ve sorunun sonunda yer alan kısaca mantığını açıkla ibaresindeki mantığı ve kısacalığı atlamışsan (en az birini) puan alamaman normal (değil mi?). belli ki, adam/kadın cevaptan çok kısa tutulacak cevaplayıcının kurgusunun peşinde. yani tek bir doğru cevap yerine doğruca kurulmuş cevap mantığının kısaca ifade edilmesi mühim (sanıyorum).
hocan değilim, hocayım.

bilimsel bir soruda ne kurgusu allaseniz? bu sorunun tek bir cevabı var ve o da başta yazdığım gibi. mantık da var orada, kısacalık da. soruyu soran arkadaş da eğer böyle yazmışsa puan alması gerekirdi.

@devilred soruyu oku, kendince rasyonel üretme. adam/kadın soruyu sıçmamış, yazmış. verdiğin yanıtın mantığını (kurgu dedim) kısaca anlat demiş. bunu yaparsan puan alabilirsin diye düşündüm. ayrıca bilimden hiç anlamam, sadece tahmin yürüttüm. isediğin cevap olmamış olabilir, çok afvedersin!@!!q

Rastlantıya gel, aynısının kovalentlisini duydum ablamın üniversitesinden. Sebep olarak da şey denmişti, (sallıyorum tamamen öyle bağ olmaz diyenin topuğuna elektron tabancasıyla sıkarım) H'in s orbitali ile C'un sp2 orbitalinin örtüşmesiyle demek yerine kovalent bağ ile ortaklaşa kullanılır dediği için kırmış.

Hoş iyonikte sodyumun s orbitalindeki klorun p orbitaline geçer gibi bir açıklama hiç duymadım. Bilemiyorum Altan...

bilgimizin olmadığı konularda yorum yapmasak keşke.

gücü usb'den alacak tabi ki, kalibrasyonu da yardımcı yazılımlar yapıyor. bunlari yazmaya gerek yok diye dusundum.

neyse, sonucta dedigim gibi yani, ustune koyunca hakikaten de dokunmatik oluyor.

www.aliexpress.com

Ekmeğin üstüne tereyağ koyunca tereyağlı ekmek oluyor, evet. Touch screen layers diye aratın Google görsellerde.

Görüntünün kalitesi konusunda garanti veremem, veya dokunmatik ekrandan kazanacağın deneyimin iyi olabileceği konusunda. Keza yansıma konusunda da öyle, biraz bakındım ama adam akıllı anti-glare olan bir şey göremedim.

wifi tekrarlayıcı olarak arat, prize takılan tp linkler var. abim kullanıyor evinde muazzam işe yarıyor.

@teritori bu mu bahsettiğiniz?
www.hepsiburada.com

Sorun telefon mu laptop mı? Eğer laptopsa kesinlikle kablo çek. Bir kablosuz cihazı azaltmış olursun ve gözle görülür (1 mbit kullanmadığın sürece) gecikme/hız artışı sağlarsın.

Eğer telefon veya telefon ve laptop içinse, o kabloyu yine çek ve ucuna router tak.

O tekrarlayıcılar da işe yarar, köprü vazifesi görürler. Ama uğraşmışken en iyisini yapmakta fayda olduğunu düşünüyorum. Marka olarak TP-Link iyidir. Asus'un da çok kaliteli işler yaptığını düşünüyorum ama arıza çıkarttığı anda ya açıp kendin çözeceksin ya da pencereden dışarı fırlatacaksın. Teknik servisleri efsane rezalet.

2.bp.blogspot.com

evet ta kendisi.

bu kişilerin mottosu tatava yapma beğen geç.

Begenmesinin ne zarari var?

beğensin işte takılmamak lazım bu kadar.

Beğenmesinin hiç bi zararı yok ama tutarlı değil. İçeriğe hiç bakmıyor bile. Birbirine zıt kavramlar olsa bile beğeniyor.

annem :) (ve bilumum anneler)

bazen beğenmezsem ayıp olur diye düşünüyor sanırım. hepsini beğenmek zorunda değilsin diyorum ama o da aynı cevabı veriyor: ne zararı var, bir şey olmaz. :)

Beğenmek onlar için takip ediyorum, gördüm demek. Bizim gibi okuyup okuyup eksiye basmıyor onlar. "Senin çocuk da ne saçma karikatürler paylaşıyor Nebahat"taki karikatüre de like atıyorlar mesela.

Sen de onları beğen.

itunes'a gerek yok. bilgisayara takinca bilgisayarim/iphone kismindan ulasabilirsiniz.

aynen direk bilgisayara baglainca dahili bellek olarak goruyor, icinden al.

Ekstradan söyleyeyim, tuş kilidini açmazsan paylaşıma açmaz telefon kendisini. Sonra benim gibi debelenme 2 saat. :)

Windows tabanlı bir bilgisayarsa ve itunes yüklüyse itools ve tongbuyu indirin, karşınıza çıkar zaten fotoğraflar. Tabii ilk olarak telefonun kilitli halde olmaması gerekiyor

Son seri atomları bilmiyorum ama ilk halleri gayet kötüydü. Artık Chrome ve Mozilla bile 1 GB'ın üzerinde ram yutuyor, sitelerdeki içerik işlemciyi hep ayakta tutuyor. Keza yüksek çözünürlüklü filmler de bu konuda acımasız. Boyut itibariyle Ultrabook diye geçen sınıfa bakması bence daha mantıklı.

Atomlar berbat. Ultrabook al. Windows bagimli degilsen de macbook air ya da pro retina.

aynı amaçla asus transformer t200ta aldım herhnagi bir sıkıntım olmadı bir yıllık kullanımda,şu an piyasada ki cihazlarda bay trail kodlu atom işlemciler(z37...serisi) var,ilk 2008'li yıllarda çıkan ve insanı kanser eden netbooklar da ki atom işlemciler ile arasında performans olarak dağlar kadar fark var,günlük kullanım için her türlü işi görüyor,dört çekirdekli ve az güç tüketiyor.

alırken dikkat etmen gereken noktalar ram 2 gb^den az olmasın,ikisi bir arada bir cihaz alıcaksan da tablet tarafının hafızası 64gb olsun klavye istasyonunda ki hdd pek önemli değil.celeron işlemcili bir cihaz kullanmadım ancak internetten işlemci özelliklerini karşılaştırdığın zaman atom işlemciler daha önde gözüküyor.

alınmaz.

Tavsiye etmiyorum.
Nedeninin izahı şurada:
www.eksiduyuru.com

windows kullancaksan performansı dandik olur, chrome bile artık 2 gb ram'i su gibi içiyor, 4gb ya da 8 gb ram şart ortalama bir performans için, atom ve celeron işlemciler 2 sene sonra sana tekrar bilgisayar baktırır.

Ama bulabilirsen chromebook'ları tavsiye ederim her ne kadar atom işlemcili olsalar dahi.

Leş. Sakın alma. Tabletler on kat daha akıcı.

Denemek lazım. 2009 model Atom'lu bilgisayarım üzerindeki işletim sistemini zor çalıştırıyor. Yenilerde performans nasıldır bilmiyorum ama "atom" denildiği zaman koşarak kaçasım geliyor. Ben şahsen ultrabook aldım.

celeron işlemciler bile sıkıntılı.en kötü pentium olsun.

Onlar artık en küçük ihtiyaçları bile karşılamakta zorlanıyorlar. Alınmaz kısaca.

ativ 9.

çok ufak. hafif. şık. işlemci + ekran kartı kötü olduğu için şarjı çook uzun gidiyor. 8.5 saat yalan değil. 128 gb ssd de boru değil.

plus ı çıkmış. ama o i5 işlemciymiş ekran kartı da baya iyi. bi de touch screen var. şarjı az gider bence.

edit: ativ 9-
1.4 ghz işlemci. ram 4gb - 64 bit win10 yüklü. takılma donma olmuyo. ISINMIYOOOOR

Alma. Film demişsin, hd/fhd film izletip izletmeyeceği bile garanti değil o işlemcilerin. Basit bir Google araştırmasıyla ulaşabilirsin cevabına. Core M bile Atom'dan daha performanslı.

İkinci el bulmaya bak. Ben de senin gibi düşünüyordum ikinci el i3 aldım mis gibi takılıyorum. İkinci el temiz bir şey bul eline para geçince de ssd tak uçar gider makine senin taleplerin için.

kafeterya (itl.cafetteria) kahve satılan yer demek esasen. turkce de ise daha cok kantin anlamında (ki cantina da italyanca bodrum demek aslında) kullanılıyor. yani ufak tefek atıştırmalık seylerin ve iceceklerin alındıgı yer (okulda, hastanede v.s)

kafe ise masalarda oturup icecek vs icebildigin, yiyecek de yenilebilen, kafeteryadan daha buyuk, ticari mekan. daha cok dukkan tarzinda (yani avm'de, sahilde, v.s)

kafeterya: okul, hastane icinde
kafe: disarida, avmde falan

nacizane gorusum budur.

(bizim kafe diye bildigimiz seyin ingilizcesi cafe, italyancadaki caffetteria kelimesi de ingilizcedeki ve bizdeki cafe nin karsilgi. baya bir false friend'lik durum olmus)

Kafe: nargile icecek oyun falan

Kafeterya: yemekli memekli

Bende durum bu sekilde.

bende kafeterya diye bişiy yok. kafe işte.

kafede snack dışında yincek pek şey yoktur konsept olarak.kafeteria'da kahvaltı,yemek falan oluo genelde. etimolojisini arkadas ilk yorumu yazan arkadas belirtmis gerci ama bizim ulkede genelde yukarda bahsettigim gibi.

İlk önce hakkat la ne fark var dedim de, brkylmz'ın dediği mantıklı geldi.

+1

havalar kotu oldugu icin okan bayulgen haksiz.

okan bayulgen sacma bir cikis yapiyor. kimseyi sigarayla zehirleme hakkina sahip degil. ozgurlugu yanlis anlamis.

bence kız haksız ama karşısındaki okan bayülgen ve egosu olunca, okan haksız.

@bohr, ben okana hak veriyorum, bana göre 1 tane sigaraya karşı çıkanlar özgürlüğü yanlış anlamış. Amfi kocaman, 1 sigara içse sahnedeki hiç kimseyi zehirlemez, Devenin kulağındaki pire yani bunu takmaları anlamsız. Savaşıcak bişi bulamamışlar, şovmene şov yapıyolar. Duyar ayağını, insan hakları bla bla diyerek çok kullanır bazı insanlar. Okan da bunu anlamış ona göre bişiler demeye çalışmış sert bi muamelesi var ama bence daha sert konuşacaktı ama kendini tuttu.

okan bayulgen yarim saatlik konusmada sigara icmese de olur. ben ozgurum ben her seyi yaparim falan filan kafasinda bana kalirsa.

ne gerek var ki? kokusu gelse bile rahatsiz olur insan. ben oluyorum. ki kokusu cok rahat gelir.

sigara konusunda ben de hassasim her ne kadar insanlari uyarmasam da. biraz dusunceli olsun. bir de demagoji yapiyor. haksizsin iste icmeyeceksin. topluluk icinde sigara icilmez. toplu alanlarda sigara yasagi diye bir sey var. nasil otobuste sucuklu tost yemek rahatsiz ediciyse (ki bu da yasak) sigara icmek de rahatsiz edici. bu kadar basit.

Benim çalmamla koskoca firmaya hiçbir şey olmaz. Niye gidip mağaza ve galerilerden hırsızlık yapmayayım o zaman?

@bohr işte çok narinsiniz, böyle düşünenler. kokusu bile rahatsız eder de hahahaha yaaaaaaani dünyanın tüm problemleri bitti bi bu eksikti galiba.

@kolacı istesen de yapamazsın, yakalanırsın. Kötü niyetli insanlara karşı, öncelikle, güvenlik sistemleri oluyor. O da yoksa yakalanma ihtimali bile yeterince korkutucu.

anlamsız olması da cabası.

ulkedeki her problemin bitmesi mi gerek sigaradan rahatsiz olmak icin?
o zaman ulkeyi soyuyorlar diye bir bakkalin soyulmasina goz yumalim?

iyi kafaymis bu da. tam okan bayulgen kafasi.

bu ne ya? başlık açıp, millete siz ne düşünüyorsunuz diye soru sorup sizin sabit fikrinizin aksine bir cevap alınca millete sallamak nedir?
dünyanın tüm problemleri bitti bi bu eksikti yazmışsın bir de tüm problemler bitti de okan mı haklı kız mı haklı bu mu kaldı ?

Okan bayülgen haklı. Sahneden taaa ilerideki koltuğa kimse etkilenmez. Yeditepe'de okuyorum o konsefrans salonunda defalarca bulundum. (yeterince büyük bir salon orası)arkalara nasıl etki etsin ?

Tamam belki kapalı alanda sigara içmemesi gerekirdi ama o kadının yaptığı da gereksiz tamamen. Etkilenmiş olması mümkün değil orada.

En önemli detay da şu ki sigara yanmıyor bile. duman çıkmıyor, kül düşmüyor.
Sigara yanıyor olsa hadi tepki gösterdi derim. Yanmayan sigaraya neyin yepkisi merak ediyorum.

edit: sonda konuşan kıza karşı tavrını desteklemiyorum ama belirteyim. Ona karşı kabaydı oldukça. Daha düzgün karşılık vermeşliydi.

Ikisi de haksiz ben hakliyim.

okan kim ya
konusmaya degmez.

Kız samimi olmadığı için haksız kanımca, okan bayülgen de üslubundan dolayı haksız amma yıllar önce sözlükte çokça tartışılmış bir videoyu tekrar gündeme getirdiğin için sen daha da haksızsın.

Arkadaslar sonuc olarak ben haksiz ciktim, niye boyle oldu anlamadik. Neyse onumuzdeki maclara bakacagiz.

Uzun süredir var. kendisi gibi bir rakibi daha vardı adini unuttum. oyunlar icin değil de elektronik ve kod gelistirmeyle uğraşanlar için düşünülmüş.

internette dolaşayım tv ye bağlayıp monitör yapayım falan hikayesi olabilir mi? birde şunu merak ettim kablolu internet kullanabilir miyiz wifi yerine

valla rasperry süper, oyun çok kaldırmaz da, ben de almayı düşünüyorum takılmak için.

Oyun kaldırmaz. O boyutlarda bilgisayarlar var eğer oyun için araştırıyorsanız. O tip projelerde insanların beklentisi Quake oynatmasıdır. :) Onu oynatıyor sadece.

www.eksiduyuru.com

gta 5 felan oynamayi beklemiyosun dimi osuruk kadar aletle? :D
steam machine gibi zimbirtilar var oyun icin alacaksan, bunun amaci o degil.

kucuk lcd ekran baglayip minecraft fln oynuyanlari gormustum.
retro pi adi altinda eski oyunlari oynayip maziye gidebilirsin.
asterisk yukleyip telefon sunucusu yapabilirsin, bu seni acmaz sanirim sirketler icin daha cok.
media server yapiyorlar televizyona bagliyor.
proxy server yapan var.
proje cok vallahi, portatif bilgisayar iste.
beaglebone diye de baska benzeri var, donanimlari farklidir sanirim.

oyun kaldırır ama openGL 2.0 oyunları kaldırır oda kısıtlı oyunlar için, sürekli texture yenileyen çizim yapan oyunları kaldırmaz yani.

ekran büyüdükçe çizim performansı sürünüyor, küçük ekranlar ile sorun yok.

banana pi de var, aslında open hardware diye aratırsan pek çok özgür cihaz bulabilirsin hatta çinde falan istediğin gibi donanımı tasarlayıp üreten firmalar var.

Yok oyle bir sey.

anca kendi kendinin yer tespitini yapabilirsin.ilginç ama gerçek.

sen adamı telefonda tut ben yerini tespit ediyorum

Ahahaha

telefonu kullanan elemanin goole kullanici adi ve sifresini biliyorsan yaparsin :)

Ya da emniyette falan calisiyorsan, gerekli izinleri savcidan falan alarak yapabilirsin tabi. Metodun adi triangulation :)

yok ya boyle birsey var, ama ayrintisini bilmiyorum. bunu genelde bulug cagindaki genclerin aileleri kullaniyor, cocugundaki telefona bir uygulama yukluyor, kendi telefonundan nerede oldugunu gorebiliyor. yani o kadar anormal degil.

@mavicorap,sonuçta benim dediğim şey oluyor.çocuğunun telefonu sonuçta senin telefonun(parasını sen ödedin değil mi?).ister kendi telefonuna program kurarsın çocuğun seni takip eder,ister çocuğun telefonuna program yüklersin sen onu takip edersin.
inşallah düzgün anlatabilmişimdir.aç karnına yazıyorum da.

bana onay vermemis :(

ahahaha ilahi :)

izole, senin dedigin mevzu. birinin telefonuna admin olarak erisebildigin surece her halti yaparsin. ama evet ayni seyi soyluyorsunuz. tabi bu telefon numarasindan olmaz. program kurmana da gerek yok, google androidlerin yerini, apple da iphonelarin yerini gayet de verir.

Whoami haklı. Aynı teknik kullanılıyor eğer çocuklar için üretilmiş özel bir telefon almadıysanız. Ki eğer gps kapalıysa çılgınlar gibi şaşar o konum. Kimse de gps açık gezmez.

Sorun telefon numarası üzerine, telefon numarası üzerinden yapamazsın. Simi sökeyim o programı kur yaparsın ama. Olay internete bağlı olmak. İnternete bağlı olduğu sürece 100 metreye kadar sapabilir sorun değil diyorsan öğrenirsin.

Ama az biraz anlıyorsa telefondan, gpsi nelerin kullandığını çok rahat görebileceği için bu ne ameka der siler.

toshiba portege serisi.

Dell XPS 13. Bugün alabilecek olsam, Apple dahi alabilecek olsam, bunu alırdım.

Hp elitebook folio. Param olsa da ben alsam

www.mediamarkt.com.tr

1 aydır kullanıyorum, memnunum.

lenovo yoga 3 pro. aldım memnunum.

XPS 13 Yoga 3 Pro

karanfil lie yüksek caddesinin kesistigi kosede foto express var.

demirtepe metro durağının karşısında bir yer var adını bilemedim ama gitsen görürsün.

helenart'ın dediği yer ucuzdu en son hatırladığım kadarıyla. Ne yaparsan yap kolej tarafında çektirme.

dolandirici olma ihtimali cok yuksek, uzak dur derim.

Dolandırıcı olabilir +1. Güvenme, şu tepkiyi ver:

galeri12.uludagsozluk.com

@134340, @gunde 3 litre kola icen adam; valla muhatap olmayacağım zaten, daha da cevap vermedim öyle deyince.

Dolandırıcılardan zaten bahsetmeye gerek yok. Bunların haricinde malına güvenmeyen satıcılar get açmaz genelde.

Baktığın zaman GET sistemi alıcılar için çok mantıklı ama satıcılar için dezavantaj oluşturabiliyor. Örneğin, adam get açtı, malı satın aldın, onay vermeden keyfi yere malı iade ettin. Sahibinden diyor ki iade durumunda masraf satıcıya aittir. Bu durumda hem ürün vitrinden düşmüş oluyor hem de kargo parası ödeyip zarar etmiş oluyor. Bu durumda satıcının zararını kim karşılayacak? Kimse.

Benim başıma geldi. Zaten halihazırda get ile sattığım bir ürünü, herifin biri satın aldı, aynı gün gönderdim. Kargoyu teslim aldı 2 gün geçti, satışı iptal etti. Ürünü de kullanmış kullanmış geri gönderdi. Bu durumda benim sıfır ürünüm ikinci el durumuna düştü, üzerindeki çizikler de cabası. Bu durumda kötü niyeti alıcılara karşı sahibinden satıcıları korumuyor. Bana ürünü iade etmek yerine hıyar da gönderebilirdi. Akıl edip de kargocunun nezaretinde tutanak tuttun tuttun, yoksa ürün de gitti gider. Mahkemeyle uğraş dur ondan sonra.

Demek istediğim, hem satış yapanlar hem de alıcılar tarafında kötü niyetli çok insan var. Onun için dikkatli olmakta fayda var.

Get ile satinca komisyon veriyor sahibinden'e bu yuzden bende hic kullanmadim. Foto makinesi, ps3 oyun sattim ya elden ya havale.

@grknn satıcıya komisyon masrafını ücrete ekleyeceğimi söyledim ama ona rağmen kabul etmedi.

gayet olumlu, okudum anladım demek bence.

olumlu. evet mesajını gördüm anlamına geliyor. ben çok derim mesela.

Ben kullanacaksam olumlu anlamda kullanırım. Bana karşı kullanılırsa aynı şeyi düşünürüm. Kullanılmamışsa sikimde olmaz çok takılmam.

şahsen "tamam" bana tripli ve yavan geliyor, o yüzden "tamamdır"ı daha çok kullanıyorum

"tamamdır" kelimesinden nasıl bir olumsuz anlam çıkarabildiniz, çok merak ediyorum. cidden, samimiyetle soruyorum, "tamamdır" kelimesinden nasıl bir olumsuzluk sezilebilir?

@der meister: tamamdirin tek basina kullanimi belki de sorundur, 10 tane mesaja tamamdir diyip yanitlandigini varsayarak soruyu soruyorum, öyle düsünün. belki fark yaratir belki yaratmaz.

Tamam veya ok bana cok uyuz, soguk geldigi icin "tamamdir" i kullaniyorum ben de. Daha bir samimi geliyor. Nanakomatsu +1

olumlu.

içermiyor.

nanakomatsu +1

nanakomatsu +1

Whatsapp'tan yazışıyorsak sadece baş parmak atıyorum ben.

kafa sallanarak soylenen tamam.

Mesajlaştığın kişiyle ne kadar samimi olduğunu bilmiyorum, ama eğer samimi değilseniz karşı tarafın cevabı "Tamamdır, sağol." ya da "Tamamdır, teşekkürler." şeklinde olmalıydı.

Samimi olduğum kişiler herhangi bir konuda bilgilendirme yapınca günde 3 litre kola içen adam gibi ben de "OK işareti"yle cevap veriyorum.

mecburen konuştuğum -mesela iş- insanlara karşı "tamam" demeyi tercih etmediğim için kullanıyorum. olumlu manada tabii.

Ne yapacak muhabbeti mi uzatacak? Diyecek bi laf kalmamistir,tamam der tamamdir der ek olarak teşekkür eder. Bu kadar.

her şeyin tamam olduğunu düşünürüm.

Hep kullanıyorum, her seferinde de olumlu anlamda kullanıyorum. Daha samimi geliyor bana.

İki kişinin bu kadar farklı algılaması konuşmanın içeriği ile ilgili olabilir. Eğer upuzun bir konuşmanın sonunda ise, bir tarafın ağzını kapatmak için "Tamam, anladık" gibi bir anlamda kullanılmış da olabilir ama bu "Tamamdır"ın suçu değil, o an ne dese olumsuz olur. Ama durduk yerde "Yarın görüşelim mi", "Tamamdır" gibi bir diyalog varsa, oradan olumsuz anlam çıkmaz.

Ben de hep kullanırım "tamamdır"ı hiç olumsuz olarak kullanmadım şu güne kadar. mesajı okudum veya bir şey yapmam istenmişse tamam yaparım anlamında kullanıyorum genel olarak.

Ne desin insan "görüldü" mü desin?

Fotograf koyma gizemli adam ol :d

sokakta darbuka çalarken bi resmim var.umrumda da değil kızlar pııırrrfff

@gündüz m şopar gibi çıkmadıysan bence gayet cool

bence görmemişlik gibi o kolaj. hiç gerek yok. :D

sanırım değilim şopar gibi (:
edit: ne gereksiz cevap verdim kendimi ihbar ediyorum modlar silin bu cevabımı iş başına hadi (:

Şaşı yaptığım süper salak gözüktüğüm bir fotoğraf var. Eğer koyacaksam onu koyuyorum. Ama sosyal medya konusunda kısırım baya.

Facebook'ta da göbekli süper seksi bir fotoğrafım var, 6-7 yaşındayken çekilmiş.

eksisozluk.com

Bana 2500m2 başına 1 lira verin 7 ay vadeli olarak size 73 kilo olmassanız geri vermeyeyim
Hiç o kadar gecenin bir köründe spor yapacam diye kasmayın

Abi kilo vermede is kaloride bitiyor. Diger hic birsey bu kadar onemli degil. Aldigin kalori yaktigindan az oldugu surece maraton kossan kilo veremezsin. Ayni sekilde kalori isi yedigin besinin ne oldugundan da daha onemli.

Sana onerim bi kalori farkindaligi olusturman. Marketten aldigin her seyin kalorisi yazar, bi bak aklinda kalsin. Bulamadigin da internette diyetkolik gibi sitelerde cok rahat bulursun. Bunu ogrenince ne yedigini de farketmeye basliyorsun. Mesela 150 gr tavuk eti, yani bir porsiyon tavuk 150 kalori iken, 3(evet uc) tane oreo da 150 kalori. Bunlarin farkina varinca zaten kafanda kiyaslayip kendini frenliyorsun.

Sporla ilgili olarak da kardio yap, mesele haftada 3 gun yarim saat kosarak couch to 5k gibi bir program yapabilirsin. Agirlik da calis cok zorlamadan, kas yapmayi bekleme diyette yapamazsin ama hic olmazsa olani yakmani engeller.

iifym.com

Ayrica bu linkten de gunluk ihtiyacin olan kalori miktarini hesapla ve onun 300-500 altinda yemen gerektiginin farkina var. Daha somut bir sey olur elinde.

Angelus'un attığı link dışında her şeye kulağını tıka bence.

ııh gözüm başkasını görmez. insan aşık olunca olmak istediği başka bir yer olmuyor ki sevdiğinin yanından başka...

Sevgilime bağlı. Eğer aşık olduğum kızsa imkansız kimseyi görmek benim için. :-)

Demiseksüel denen tayfadanım. Sevgilim dışındaki dişilerle harun abi arasında bir fark yok.

Ben de öyle düşünüyorum da aksini iddia eden bir arkadaş var kendisini pek anlayamıyorum. belki burdan da biri çıkar durumu aydınlatır anlamama vesile olurdu...

Demiseksüelim +1

Aşık değilsem kimseye ilgi duymam.

Aşık olursam hayır ama aşık olmuyorum zaten.

belli olmuyor. ilgi gördüğümde yürüdüğüm, daha da ilerisini yaptığım oldu bazen. sonra eski hayatıma olduğu gibi kaldığı yerden devam ettim. yalan kasmanın manası yok.

bira+fıstık

canin sikkinsa evde bi iki lokma ye uzerine bira ic.

Bira

Biraz içince rahatlama sağlıyorsa, bira.

gece acıkırsın pizza

3 saat önce yazsaydın bimden 7 liraya pizza 2 de bira al derdim. ama şu an hem bim kapalı hemde saat 10'dan sonra alkol satışı yasak. :(

bira

sağ olun kardeşlerim. bira 4 e karşı 1 oy ile kazandı gidiyorum.

bu arada 10'dan sonra bira satmayan yer kaldı mı :D

bira+beyaz leblebi

bira ic de sonra miden kazinsin gece. pisman olacaksin!

bohr atom modeli +1 Gandalf edasıyla sinirlendim.

Son dakikada yapabileceğin tek şey hile yapmak sanırım, eğer illa yetişsin diyorsan. Çarpanlara ayırma yavaş yavaş çözdükçe oturan bir konu. Onu yapınca şak diye gözünden tanıyorsun.

mesaj kutuna bak yardımcı olmaya çalışıyim

Sayı ver

Carpanlara ayirma daha cok gorme isi goremiyosan bosver obur konulara yogunlas

iki taraf da kazanıyor demek.

(bkz: win win situation)
(bkz: kazan kazan)

Yalnız bazıları "Her iki durumda da karlıyım." manasında da kullanıyor.

Olm adam deliyse birak gitsin uğraşmaya değmez

Onlarla uğraşmıyor diye biliyorum polis. Onları bırak, ben yumruk atsam bile uğraşmıyor amk.

Hangi deli? Birkaç müptezel var da deli görmedim.

olay olduğu anda çaksaydın ağzına bi tane.

geçmiş ama değmez, siktir et.

çak beynine bir tane sinirin yatışsın
veya boşver gitsin delidir ne yapsa yeridir.. :/

Valla epey sure noldugunu anlayamadim, gormediydim bile adami. Keske o anda cakaydim harbi de aklina bile gelmedi.

Mesrutiyet civarlarinda dolanan pislikten artik komple siyaha donmus biri var ya o iste, upuzin sakalli.

şiddet uygulamamalısın. Bu hem yanlış hem de vicdansızlık olur. Normal biri böyle birşey yapmaz ki zaten.

deli olan kim demiştin?

Hah, bir sen eksiktin tam oldu. Biz de seni bekliyorduk.

şu siki ortalıkta dolaşan pislik mi? çaksaydın bi tane be

öylesi de mi var yav? Bu olduğunu sanmıyorum.

Sanırım Vınn Wifi alman lazım.

vınn wifi +1

3ğ destekli Modem/Router da olur.

et yemeye gidemiyoruz fakiriz.
gidebilsek t bone yerdik sanirim. evet.

T-bone güzel oluyor.

kuzu kuzu kuzu kuzu

Kuzu ama ne? Kuzu sis mi, kuzu kulbasti mi, kuzu pirzola mi, oyle soruyorum.

ben oldum olası hem tavuk hem de kuzu külbastıyı severim. intiba kosept değiştirmeden önce güzel yapardı kuzu külbastıyı.

kuzu bonfile. ya da mermer antrikot.

Bonfile severim.

pirzola. ben danayi ince severim evde kendim iyice dovdurup alir az yagda pisiririm ama is kuzuya gelince beceremiom bi de yagli et iyidir ya oyum kuzunun her seyinden yana aslinda

steak severim. gecen kuzu sırtı mı daha sırtı mı ne yemiştim süperdi.
bi hayvandan 800 gr falan cıkıyormuş.

Turkiye'de kuzu cop sis. Yurt disinda sirloin/striploin steak (medium rare).

Kusneme ve cop sis.

T-bone steak cogzel. ama yıl oldu lan

eti dışarıda en fazla köfte, döner olarak yiyebiliyoruz.

tbone'un fiyatı kasapta 60 lira, restoranda kim bilir ne kadardır?
60 liraya 4 kişi yemek yiyoruz.

Bira icmeye para bulursunuz ama:) 4 tane bira icsen bir porsiyon et fiyati.

t-bone ya da new york steak.

cukka sağlam olduğunda rib eye.

iskender :D zaa

ben dışarıda hiç öyle et yemedim herhalde ya. En "et restoranı" olan Virginia Angus'a gittim birkaç kere, hep farklı hamburgerler yedim/denedim.

kuzu sırt. evde yapılamadığı için ama.

etçi memet spesyal :)

Hiç yemedim. Arada bir sevgilimden tırtıklandım sadece. Ama yemek isteseydim,

www.garlokantasi.com

Bu olmazdı.

c1.staticflickr.com

Bunu yerdim. Ama daha homojen pişse hoş olurdu.

ciğer. kuyruk yağına karşı koyabilsem vegan olurdum zaten.

kebap yiyorum sadece, o da beyaz mı kırmızı mı bilmiyorum. fakirim evet eheheh.

Antrikot ya da kuzu pirzola. Kuzu tandır da severim.

Z5. O yazılıma o kadar para verilmez.

Araya girmek gibi olacak ama Z5 kaç paraymış açıklandı mı fiyatı?

Amerikadayım ben Tr fiyatını bilmiyorum.700$ civarı var netten satışı burda

z5 her türlü gömer gibi geliyor bana bu karşılaşmada.

bende z5 alırdım. kardeşim de z2 var hala canavar gibi. benim s4 ise ilk aldığım zaman ile alakası yok.

Servis dersen önüne o kağıttan, tabaklardan ve çatal bıçak kaşıktan getiriyorlar. Çatal istersen sadece çatal.

Bi tane daha servis açabilir misiniz demek daha kısa ve pratik çünkü. Servis demek varken kim çatal bıçak kaşık o kağıttan ve peçeteden alabilir miyim der ki?

ayrica bardak da servise dahil. ek yapayim dedim.

bazi yerlerde servis sayisina gore ortaya meze salata vb getirildigi icin. ayrica kisi basi hizmet bedeli icin de olabilir.

zaten servis kelimesi çalışanlar tarafından daha çok kullanılır.

çatal bıçak meze işte su varsa içecek garson komisine ya da kim varsa bir servis aç denir.
servis açıldıktan sonra eksik bir şey varsa çataş bıcak gibi bunada servis diyebiliyorlar ya da direk çatal götür takım götür falan denebiliyor.

eksisozluk.com

Kiz butun yedigi ictigini erkege yikan biri degilse erkekte de bu yuzden bikkinlik gibi bir durum soz konusu degilse dusuncesiz bir malla karsi karsiyayiz. En basta ortaya surdugu arguman bile nereden tutsan elinde kalacak sacmalikta.

Kiza not: cilekli milfoyun cok da bi olayi yok.

ilişki baştan hata imiş. iki taraf da birbirinden haksız ama kız tarafı daha bir haksız. adamın ne kadar maaş aldığı kızın işi olmamalı.

kızın zaten kendi hesabını kendisinin ödemesi gerekiyor. eğer adam bunu söylediyse kız bütün hesabı zamanında adama geçirmiş. üzüldüm adama.

Kız gold digger olabilir, erkek de öküz gibi biraz. Ben iki tarafa da hak veremedim.

erkek haksız. bu kadar öküzlük bir geceye fazla.

Benim takıldığım nokta kızın sınavı varsa neden erkekle buluşuyor, dışarılarda ders çalışılacak mekan aranıyor. Erkeğin kazandığı para önemli olmamalı kadın için, ama adamın "kendin ödersin" lafı fazla tuhaf. Bence kız hiç adamla buluşmayıp paşa paşa, sıcacık evinde ders çalışıp, sınav sonrası kendine ödül olarak gidip Big Chefs'de çilekli milföy ısmarlamalıydı, mutlu son :))) Cevabım herkes haksız :)

sınava starbucks ya da big chefste çalışmak nedir ;_;

ben "(erkek zengin, ayda 8 bin maaş alıyo)" kısmına takıldım. bu kısmı iğrenç çünkü. erkeğin kaç para maaş aldığı kızı ilgilendirmez, adamın muhasebesini yapmak ona mı düşmüş? pahalı geldiyse gelmiştir. en sevmediğim şey. sana göre fazla para alıyor diye bir şeyi kendine göre pahalı bulup bulmamasını bu şekilde yargılaman çok iğrenç.

Haklı olan bir taraf yok bence . Erkek kızdan sıkılmış...

İlk soru, öyle bir ortamda niye ders çalışmak istiyor abla?
İkinci soru, abimiz neden olayı hemen hesaba çekiyor?
Üçüncü soru, zenginler fakirlerin hesabını çekmek zorunda mı?

"kız çilekli milföy yemek istiyodum kaç gündür duyuyorum merak ettim big chefs'e gidelim mi der"

"o kadar para vermek istemiyorum tatlıya der. (erkek zengin, ayda 8 bin maaş alıyo) Kız ısrar edince gider ama sen ödersin kendi şeyini der."

erkek burada kızın kendisini parası için kullandığından işkillenmiş. kaç gündür duyuyorum, merak ettim, sen de zenginsin, götür beni de yiyelim bari havası olmuş. adam da demiş ki ben kendimi param için kullandırmam, hazır ben buradayken hesabı bana kitlemek için değil de cidden canının çektiği için yemek istiyorsan hesabı kendin ödersin demiş. dediğinin ilişkiyi bok edecek birşey olduğunun da farkında ama bir bıkkınlık olmuş elemanda, düşündüğümü söyleyivereyim gitsin bu saatten sonra demiş. sonra da surat asmış işte...

eğer erkek fena halde cimri değise, onu kullandığını düşünüyor maddi olarak. tepkisi o yüzden. yoksa öderdi normal şartlarda.

erkek kullanıldığını hissediyor +1. hele ki kadının nispeten ders çalışmak için daha uygun olan starbaks yerine big chefse gitmek istemesini duyunca "bunun amacın ders değil" diye düşünüyor. erkeğin trip atma hakkı yokmuş gibi düşündüğümüz için parayı sen öde kısmına takılanlar olmuş. büyük ihtimalle kızdığı için bile bile öyle demiş, eğer düşüncesinde(gold digger) haklılık payı var ise erkek haklı. yok ise kız yine haksız, erkek haklı değil.

olay kim haklı-haksıza döndüyse zaten sarsıntıda o ilişki..

bok gibin ilişkiymiş o.
erkek ayrı kız ayrı öküz seçemedim

saat kaçta gidiliyor en önemli soru atlanmış.

Kız kendine çeki düzen versin. Erkek de kendine yeni birini bulsun.

ankara'dayım 2 gece önce kara sineklerle mücadele etmekten uyuyamadım yemin ederim. sprey aldım şimdi durumlar iyi.

Bi haftadır sivrisinekten uyku uyuyamıyorum. Kuşadası,aydın.

o konuda kara sineklere ben de kırgınım. bir haftadır fena.

ankara

Ankara kırıkkale arasında bi dertleri olduğunu düşünüyorum ben de.

Istanbulda sehri değil, evimi isgal ettiler. Kurtulamiyoeum bir turlu. Artik alistim, yakinda isim koymaya baslarim.

geçen haftaya kadar izmirde durum fenaydı ama artık pek gözükmüyorlar.

Burayı da bastılar. Didim, Aydın.

Ankara'dayım ve şu an monitörümün üstüne 2 sinek var:)

n'ayir

Adana, geçen hafta gelip gittiler. Aynı sinekler olabilir, işaret koysaydım keşke.

şirket (dudullu), ev (ataşehir), arkadaşımın okulu (fındıklı) ve evi (maltepe) dahil son dönemde inanılmaz bir kara sinek artışı var. sivriye kıyasla daha az rahatsız edici olduğundan ve öldürmesi daha kolay olduğundan benim için pek sorun teşkil etmiyo.

Benim şehrim deri osb olduğundan sehrimi işgal ettiler diyemiyorum ben onların evini işgal ediyorum galiba

Eksıcıler makatından anladılar olayı. Uyum falan değil sorun, güvenlik. Sonlara doğru karanlığa kalmasın diye. Özellikle doğu bölgeleri.

aslında mantıklı doguda saat 16:00 gece 23:00 gibi oluyor.

bunu seçim tarihi belirlenirken düşünemeyecek kadar basiretsiz miyiz? ne olursa olsun ortada bir basiretsizlik var. madem güvenlik, seçimi bir hafta önce yapsalar olmaz mıydı? erdoğan 1 kasım dedi diye 1 kasım olmak zorunda mıydı?

Bol bol yuksek sesli pratik yapabilir veya egitim alabilirsin. Tabii yetenek de cok buyuk olcude etkili.

Kitap okuman bir ise yaramaz.

Asla tam anlamiyla normal bi sekilde turkce konusamazsin. Egitimle veya baska bir yotemle olmaz.

O sekilde duyup konusarak buyumen gerekirdi.

@mahone bunu neye dayanarak söylüyorsun ?

Ben de el yazısı için buna benzer bir sıkıntı yaşamıştım. Yazmayı kendi kendime öğrendim egzersiz falan yapmadan. O yüzden de sağlıksız bir tutuşla yavaş ve çirkin yazıyorum.

Güvenilir gözüken yabancı bir sitede okumuştum çözümünü ararken. Bazı kaslar çocuklukta gelişir şekillenir ve öyle kalır, nasıl konuşmamızın değişmesi çok zorsa el yazınızdan da bir mucize beklemeyin gibi bir şey söylüyordu. Uğraşma yani, el yazın düzelmez dedi bana ama örnek olarak da konuşmayı verdi.

Senin girtlagin, girtlaginin bogumlanmalari senin bebekliginden beri o sekilde gelisti. Ve artik bir yetiskinsin.

Konusurken kullandigin organlarin, o konusma tarzi ile gelisti senin bebekliginden itibaren. Dolayisiyla asla kusursuz/sivesiz turkce konusamazsin. Senin de dedigin gibi cok kasarsan kari gibi kibarlasirsin elinde olmadan. Cunku girtlak yapin buna musait degil.

Ben değiştirdim konuşmamı baya antep ağzıyla konuşuyordum lisede gelicin mi falan diyordum, dikkat edersen kelimelere düzelir. Yalnız benim kelime bazlıydı gırtlakta sıkıntım yoktu, doğu anadolulu bir arkadaşım ğaste, elazık, otibis, peşine verdi gibi hem gırtlaksal hem de kelimesel çok hata yapıyor, onu düzeltemedik. O da aynı senin gibi kibarlaşıp feminenleşiyor düzeltmeye çalışınca.

@mahone isimli arkadas dünyayı çözmüş boşverelim o ve onun gibileride

kitap okumandan çok sesli kitap okumak ve bol bol düzgün diksiyonlu konuşmalar dinlemek işe yarayabilir.
ayrıca ismeklerin diksiyon kurslarına gidebilirdin kapandı sanırım kayıtlar ama bi yarın ara sor yakınında varsa yedeklerde beklersin.

arkadaşlar çoğunuzun tahmin ettiği gibi umutsuz bir vaka değilim.çoğu kelimeyi düzgün telaffuz edebiliyorum.fakat bazen -e leri açık şekilde söylerken buluyorum kendimi veya tane tane konuşmak yerine hızlıca konuşarak konuşmamı alt üst edebiliyorum bunları düzeltmek istiyorum sadece.büyüdüğüm yer baştan sona doğulu şive konuşan bir yer değildi.

Kendini biraz zorla ve sartlandirirsan kendi kendine duzeltebilirsin. Ha tam dogu agziyla konusuyor olsaydin da duzeltilebilirdi imkansiz degil.

sanırım rahat değilsin dostum

aynen, benim gibi DÜŞÜNENLERİ(?) ciddiye alma :) ne demekse bu?

ben ne düşünüyormuşum açıklar mısınız? ne ima ediyorsunuz?

ben adamın yazdığı ilk sorudan, adamın doğuda doğup büyümüş ve ona göre dili gelişmiş bir insna oldugu anlamını çıkardım buna göre cevap verip, ikinci cevabımda daha ayrıntılı anlattım. ardından soruyu soran arkadaş, aslında tamamen doğuda bbüyümedim, -e'leri bazen açık söylüyorum diye durumu hakkında daha ayrıntılı bilgi vermiş. belki de ilk sorusunda bunu yazmalıydı. neyse,önemli değil.

sonra bazı arkadaşlar bana karşı imalarda bulunmuş. nedir ima ettiğiniz şeyler, açıkça yazınız buyrun.

soruya dönecek olursak birkaç şey daha diyeyim ne demek istediğim daha net anlaşılabilir belki. doğu anadoluda o şive ile büyüyüp yetişmiş birinin gırtlak yapısı ile, misal çanakkalede büyümüş bir insanın gırtlak yapısı aynı değildir. bir fransız ile bir ingilizinki de aynı değildir. bebeklik ve çocukluk çağı boyunca fransızcadan başka bir dil konuşmayan bir insan, belli bir yaştan sonra hangi dili öğrenirse öğrensin asla o dili, anadili gibi konuşamaz. bunun sebebi, fransız olan kişinin gırtlak yapısının buna müsait olmamasıdır. çünkü bebekliğinden itibaren gırtlağı ve konuşurken kullandığı diğer organları o dile göre şekillenmiştir.

benim farklı şeyler düşündüğü ima eden siz mükemmel insanlar, asıl sizlerin düşüncelerinde neler yatıyor da bana böyle imalarda ya da ithamlarda bulunabiliyorsunuz?

mahone'yi yabana atmayın ama diksiyon kursuna gitmek işe yarayabilir. ben istenilen her şeyin olabileceğine inandığım için böyle bir şeyin çözümünün zor olmayacağını düşünüyorum.

mahone'ye katılıyorum ilk yorumu çok keskin olduğu için insanlar yanlış anlamış ama arkadaş detaylı açıklama yapmış ve ben de mantıklı buldum.

doğulu olduğunun anlaşılması veya bir ortamda istanbul türkçesi konuşamıyor olmak neden sıkıntı oluyor ben de bunu anlamıyorum. anlaşılır olduktan sonra, kendini düşünmeden pat diye ifade edebildikten sonra hiçbir sorun yok bence aksanlı olmasında.

ben de konyalıyım ve e'leri bazen açık söylüyorum. mendil, belli, benzin derken. çok da umrumda yani bunu düzeltmeye harcayacağım enerjiyle başka işe yarar bir şey yaparım. hem çeşitlilik iyi bence hoşuma gidiyor.

bu arada, örneğin ingilizler ve amerikalılar da farklı aksanla konuşur ve bazı sesleri farklı çıkarırlar. damak ve gırtlak gelişimi ise, belli bir yaşta tamamlanır. öyle ki bir ingiliz amerikan aksanıyla konuştuğunda, yine de bazı seslerde farklılık gösterir. bunun ne kadar belirgin olacağı ise, söylenmiş zaten bu konuda kendini geliştirmeye bağlıdır. ancak mesela, kişinin damak, gırtlak boğaz yapısı incelenerek, ingiliz aksanı ile mi amerikan aksanı ile mi konuşarak büyüdüğü tespit edilebiliyor. bunu neden kötü bir şey gibi algıladığınızı anlamadım. mahone nin söylediği bilimsel bir durum.

Easyneon en iyisi bence. Turk derseniz nigar dilmaç var. Biri daha vardi unuttum hatirlarsam yazarim.

@anneboleyn nigar dilmaç'a baktım, o da çok esmer değil gibi ya. ben baya karayım. :( yok mu daha koyusu bunların? :D

Sunu buldum:

www.youtube.com

Diğerini de hatirladim, güzellik evi. Bu daha esmer sanki?

@crown naptın yahu o kadar da değil haha.

nigar dilmaç'ın başka bi videosunda aradığım kıvamı yakaladım aslında: www.youtube.com

ama kızdan pek elektrik alamadım sanırım. :/

@anneboleyn bu sonuncusu ten olarak uyuyor ama bu sefer de dudağı çok büyük; şimdi bütün videoları ruj üzerine dönüyodur kesin.

dudağı küçük ve teni esmer başka var mı? :D

Ahahah valla aklima gelen son esmeri yazayim, hic de sevmem aslinda ama, makeupbreanna. Ama guzellik evi isine yarayabilir çünkü "sirf beyaz tenlilerin video cekmesine tepki olarak kanal actim" falan diyordu.

Ay nasil unuttum, en en en sevdigim makyajmidedin var, cok esmer degil ama. Bayiliyorum bu kiza.

easyNeon +1 Öbür kanallar gibi 7 dakika konuşup 1 dakikada her şeyi halledip "Burada yapılmışı var. :)))" gibi takılmıyor. Takip etsem bunu takip ederdim sadece. Türklerde de güzel şeyler yapanlar var evet de, hani belirli bir seviyede kalabilmişler sadece.

Aynen yalnız o beyaz konusundan ben de çok şikayetçiyim. Ne kadar makyajcı varsa hepsi beyaz. Hepsi bulabileceği en parlak tonlarda ruj sürüyor. Hepsi tenini daha da beyazlaştırıyor.


Edit: Yalnız fark eden olmadıysa duyuru numarası çok kıyak.

Gökçeslife var, bir de Ayşe Çakar, gerçi onun tarzı biraz itici gelebilir. Gökçe'ye bak ama.

@elikasi Gökçe de yoldan geçen yurdum kızı makyajı yapıyo ya :/

normal, doğal makyajlı olsun. yeri gelsin ekstrem şeyler yapsın, cesaretli de olsun.. çok şey mi istiyorum? :D

@bfm o kadar kötü değil ya, ben eğlencesine izliyorum Gökçe'yi. Denizshares var bak, o da esmer. Ben en mantıklı yorumları SebiBebi ve Görkem Karman'dan alıyorum ama ikisi de beyaz tenli işte.

malware icin malwarebytes
virusler icin norton 2015 iyi diyolla

ya bunu gecen biri yasadi. boyle bir virus var. mac'e takarken dosyalari mi gormuyordu falan. youtube'da nasil yapildigina dair videosu var.

eset veya kaspersky

@ertalpius çok kasıyorlar bilgisayarı.

işletim sistemin?
işlemci? ram?

Bazı antivirüsler pentium ile bile çat pat çalışacak şekilde optimize edile edile kısılmıştır, bazıları ben işimi yaparım bana işlemcini kullandırtacaksın der. Ramin de olacak, yetmezse swap yaparım işlemciye çökerim der yine işlemciye çıkarsın.

Özetle önce işlemcini sonra da ramini alalım.

Sporla bir ilgisi yok.

Biraz daha araştırırsan protein tozunun da saç döktüğünü bulacaksın.

kepek varsa toni&guy'ın siyah kepek şampuanını denesene. biraz pahalı market şampuanlarına göre ama benim kepek problemimi çözdü uzun süredir.

Öncelikle yorumlar için teşekkür. Sporla nasıl ilgisi yok ya angelus? Serbest halde dolaşan testo buna yol açıyor yazıyor her yerde? dışarıdan hormon alanların da yaşadığı aynı problem değil mi?

gunde 3 litre kola icen adam> protein tozunun saç döktüğüne inanmıyorum. bilimsel bir dayanağın var mı?

şampuan önerisinde bulunan arkadaşlar çok teşekkürler deneyeceğim. hep diyorlar ki saç dökülmeleri dışardan besleyerek çözülmez muhakkak başka bir sorun vardır içeriden besleyerek ya da içerideki sorunu yok ederek çözersin.

bir dediklerinizi deneyeyim hem de stresli bir dönemdeyim daha az stres yapmaya çalışayım.

o halde robben'in neden kel olduğu anlaşıldı.

abi o serbest dolaşan testo. mevzusunu daha iyi araştırmak lazım. spor saç döker mi hiç?

forumlara değil de uzmanlara sormak lazım. ya da o "serbest dolaşma" meselesi neyse onu serbest kılmamak lazım :) anlamadım zaten o kısmı

Senin günde 40 dakika kaldırdığın ağırlıkla salgıladığın 0,000000001 mg testosteronla saç dökülmez. Dışarıdan testosteron alanlar, vücutlarının 1 ayda ürettiği testosteronu bir günde aldıkları için saçları dökülüyor. Sporla ilgisi yok yani.

geçen sene cildiye profesörüne gitim, alman hastanesi'nde.

kendini zorlayacak sporlar yapma dedi. saç dökermiş. fazla sormadım sebebini. testesteron mu, stres mi bilmiyorum ama kendini zorlayacak sporlar saç döküyor, evet.

kendini zorlayacak spor olarak da kaldıracağından fazla ağırlık kaldırmak, vücudunun limitlerinde koşmak vs dedi. spor yap ama rahatsız olacak kadar abartma derecesini.

ama angelus "sporla bir ilgisi yoktur" diyorsa yoktur. profesörden iyi biliyor adam işinin piri.

arkadaşlar çok net konuşuyorsunuz ancak dayanak söyleseniz ya da en azından ben doktorum o yüzden biliyorum gibi bir referans verseniz iyi olmaz mı? bu haliyle kime inanacağımı bilemedim.

bak en basitinden wikipedia'da bile anlatmış ki hadi wiki'ye güvenmedik bir sürü makale var sporun saç döktüğüne yönelik. tr.wikipedia.org

bodybuilding zaten başlı başına bir kendini zorlama sporu. ben douchebag gibi düşünüyorum ancak fikrim bilimsel bir açıklamayla değişebilir her an. angelus'dan bir atak bekliyorum bu konuda.

mevsimsel, herkesin dökülüyor :(
egzersizle o kadar artıramazsın testosteronu

asıl sorularımdan birisi de buydu. mevsimsel olup olmadığının çıtası ne acaba? mesela mevsimsel olduğundan sizin ne kadar süreyle dökülüyor. benim şu an 1 ay falan oldu rahat :( çok kaşınıyor bir de lanet ya.

Öncelikle şunu söyleyeyim: Ben prensip icabı ispat niteliğinde herhangi bir veri sunmuyorum. Doktor da değilim. Hatta söylediklerimin doğru olduğu gibi bir iddiam da yok; yalan da söylüyor olabilirim. Daha önce de birkaç kez belirttim bunu. Güvenmek ya da güvenmemek soruyu sorana kalmış bir durum. En garanti yöntem her zaman araştırmaktan geçer. Ben öyle yapıyorum. Kafama yatan bilgileri doğru kabul ediyorum. Doğru kabul ettiğim bilgilerin illa ki karşıtları da vardır, onlar da birçok deneyle ispatlanmış olup hakkında makaleler yazılmıştır. Keza benim doğru kabul ettiklerim hakkında da aynı şeyler olmuştur. Bilim böyle bir şey; tek bir doğru yok.

Ondan sonra; kendini/vücudunu zorlamayla saçını dökmezsin. Hatta şunu diyebilirim ki; kendini zorlayıp vücudunu strese soktuğunda sistemin düzelmesi için böbreküstü bezlerinden kortizol salgılarsın. Kortizol stres hormonudur. Kardiyovasküler sisteminin doğal sürecinde çalışmasını sağlar bu şekilde. Bu kortizol hormonu kortizon olarak medikal dünyasında da kullanılır. Zira bu hormon saçkıran gibi problemi olan hastalardaki saç kaybının giderilmesine, kayıp saçının tekrar çıkmasında yardımcı olur. Yani kendini zorlamayla ortaya çıkan hormon saç dökmediği gibi, saç kaybının önüne geçtiği, hatta saç çıkardığı bilinmektedir. En başta da dediğim gibi: Sporcularda görülen saç dökülmesi tamamen yüksek miktarda testosteron almaktan ileri gelmektedir. Onun dışında kendini zorlamayla saç dökülmesinin bir ilgisi yoktur. En azından doğal şekilde spor yapan kişilerde böyle bir risk bulunmaz. Spor yaparken kendini zorlamak vücudun/bağışıklık sistemin/androjenik hormonların daha verimli çalışmasını sağlar. Saç dökülmesi bu tip olayların çok uzağındaki bir konu.

tam tersi bence. :) ben de spora başladıktan sonra cildim düzeldi ve dökülme kesildi. protein tozu demiş birisi hatta protein tozunun (düzgün beslenmenin)dökülmeyi engellemede etkisi olduğunu düşünüyorum.

"Saç döker, kalp krizine sebep olur, ömrünüzü kısaltır, uykusuzluğa sebep olur, çok kötü bir şey spor yapmak. Hadi gidip bira içelim."

Şehir efsanesi, daha da araştırmaya devam edersen protein tozuna bile çamur attıklarını görürsün manasında dedim onu. Ne alıp veremedikleri varsa, herkes spora sağdan soldan çamur atma peşinde.

sporun pozitif etkilerine sonuna kadar katılıyorum. demek ki dışarıdan hormon almadığımız sürece böyle bir şey olmuyor anlaşıldı. sporumdan taviz vermeye gerek yok öyleyse doğal yapıyorum zaten. şampuanı değiştirince (dalin'e geçtim demiştim hatırlarsanız) biraz azaldı ama halen devam ediyor. bir hafta daha devam edeceğim halen geçmezse tekrar değiştirip loreal'e geçeceğim bakalım.

eskiden kapasitorler kururdu. yenileri cok daha uzun omurlu. onun haricinde transistor dedigin alet cok uzun omurludur.

eskir
entegreler, devreler zamanla tozdan kirden nemden oksit yapar
performansı düşer

power supply çalıştığı halde gerekli gücü üretip bilgisayarı çalıştıramıyor. her ne kadar hareketli parçası olmasada eskiyebiliyorlar elektronik aletler. telefonlarda ise hafıza eskiyormuş. sürekli veri yazılıp silindiği için bir süre sonra bozuluyormuş. bu bozulma hadisesi ssd ve usb belleklerle hafıza kartlarında da var bildiğim kadarıyla. yeni ssdler çok daha uzun ömürlü olsada teknik özelliklerinin bulunduğu tablolarda ne kadar veri yazılıp silinebileceğini belirtiyorlar. bir de iki arıza arasındaki süreyi belirtiyorlar.

hatta samsung led tvlerde kronik olan kapasitör/transistör sorunu var. bir süre sonra o bileşenler şişip açılmıyor tv. yeni modellerinde var mı bilmiyorum.

bilgisayar alanindan ornek vereyim,

mekanik kafaya sahip sabit diskler hdd: bunlarin plakalari da belirli bir omure sahiptir ve sonrasinda bozulmaya ve verilerin saglikli kaydedilmemesi ile sonlanir.

kati hal olan ssd: bu modellerin de belirli yazma ve silme omurleri var. atiyorum 10.000 defa silme ve yazma omurlerinden sonra yavas yavas bozulma sinyalleri verir.

islemci: isinma ve soguma sonrasinda devrelerin genlesmesi vs. islemci de belli bir sure sonunda omrunu tamamlar.

cd,-dvd rom hatta blu-ray okuyucularin ve yazicilarin optikleri belli sure sonunda okuyamaz-yazamaz.

kasitli eskitmeden bazilari da gunumuz teknolojisi ile ancak bu kadar dayanabiliyor.

sonuçta kul yapısı. megabiti bozulabilir pekala da.

Mekanik, hareketli aksamlar eskimeye, aşınmaya mahkûmdur. Bunun dışında devrelerde bir soğuk lehim olursa temassızlık olur (ki uzun süreli kullanımda soğuk lehim çok yaygındır) voltajın gidip gelmesi diyotları ve bilumum parçaları yakabilir, kondansatörler de zamana bağlı olarak zayıflayabilir, depolama kapasitelerini yitirebilirler.

Eski cihazlarda bunlar hep birinci sınıf olurdu, yıllarca tık demeden çalışırlardı. Şimdi hepsi dandik, dokunsan gidiyorlar.

Benden yaşlı onlarca elektronik cihazın sökülmesine, parçalanmasına şahit oldum, kalitelerini görseniz tatmin olursunuz.

işlemci yavaşlamaz, sen daha hızlısını kullanırsan sana yavaş kalır. ram ise kapasite yetmezse artırırsın. hala ddr2 kullananlar çoğunlukta. performansını yitirme konusunda çıbanın başını hdd ve psular çeker. ama psuyu full akım korumalı bir de 3-5 alabilirsen 10 yıl garantili aldın mı sıkıntı kalmaz. hdd yerine de ssd artık. anakartım hiç bozulmadı ona bir şey diyemem ama illaki bir ömrü olması gerek o ömrünü doldurduğunda işlemcine ekran kartına birş ey olmazsa devam edersin başka kartla

Kondansatörlerin ömürleri var ama onlar baya uzadı. Cpu/gpu tarzı şeyleri asıl eskiten şey devamlı sıcaklık değişimi yaşamaları. Bu yüzden ekstrem oc yapılmamış bir mining kartı herkesin göz bebeğidir, çalıştığı her an sabit performansta sabit güçte çalışmıştır. Buna bazıları metal yorgunluğu diyor ama o başka bir şey, alakasız bununla.

Lehimler çok kaliteli, kondansatörler çok kaliteli, mosfetler efsane onlarda sorun yok. Ama hepsinin bir bozulma ihtimali var. Ve ortalama bir anakartta bunlardan birkaç yüz tane var. Çok çok küçük de olsa yüzlerle çarpınca, bozuluyor.

Bozulunca da sen zaten yavaşlama olarak algılıyorsun. Usb çıkışının kondansatörü gitti mefta diyelim. Sen oraya 2.5" hdd taktığın zaman kafa harekete geçince performans kaybı yaşarsın, aniden bütün hddler wd green'e döner. Diske tıklıyorum 3 saniye sonra açılıyor dersin.

Ssd desen her hücrenin bir ömrü var. Bu yüzden ssdlerde kontrolcü bu kadar önemli. Bütün hücrelere eşit bir şekilde yazmaya, homojen yazmaya çalışıyor kontrolcü. Yoksa senin 256 gblık ssdnin 32 gblık kısmı aniden gider, kalırsın elinde 224 gb ssd ile.

Psu desen adaptör desek de inanılmaz yanlış bir tabir. Adaptöre telefonunu takarsın ve 5 volt 2 amper, 9 volt 1,5 amper neyse çeker. Klavyeye basman, aniden oyunda patlama sahnesinin olması, quick rage atıp oyundan çıkman, inanılmaz dalgalanır psunun vermesi gereken güç. Bunların hepsini tamponlamaya çalışan yapılar var içinde. En son bunlardan birisi zortingen oluyor. Geç oluyor evet ama oluyor.

Ha teknoloji nereye getirdi bizi dersen de, artık şebekeler çok daha stabil. Varsayalım dalgalandı, psunun girişinde psunun alternatif akımını regüle eden bir sistem var. Varsayalım o sistem işini yapamadı, trafo sonrası sigortalar var. Varsayalım onlar işini göremedi, kanalların çıkışında korumalar var. Var sayalım onlar işini göremedi, anakartın kontrol mekanizmaları var.

Var anam var yani. Ama sonuçta araya ne kadar parça girince o kadar artıyor arıza olasılığı.

Ne uzun yazdım lan gece gece.

ben otomotivden anlamıyorum ama..

hacettepe üniversitesinin yaptığı elektrikli aracın sanırım motoru da kendileri tarafından üretilmiş.

insan bir yandan "yok canım yapamazlar" diyor bir yandan da "yapmışlarsa helal olsun, nası yapmışlar acaba?" diyor.
çünkü motor 141 beygir gücünde.

anlayamadığım kısımda tam da bu aslında, bir motoru üretmek ne kadar zor olabilir, yeni bir şey icat etmiyorsun sonuçta , prensipler belli , en fazla geometrisini ve çapları değiştirirsin ve performans elde etmeye çalışırsın, bunun yanı sıra adam akıllı bir metalurji mühendisi ile yüksek performansa dayanabilecek maden karışımları elde etmek lazım.

yani seri üretim demiyorum, prototip olarak üretin diyorum. rekor denemesi yapamayı deneyin diye diyorum.

gerekli malzemeler;
1 adet Metalurji Mühendisi
1 adet Seramik Ustası ( seramik bölümü doktorası yapmış mı olur bilmiyorum)
1 adet teknik ressam
1 adet fizikçi
1 adet döküm ustası (doktora derecesinde)


>Not: eksik varsa tamamlayın arkadaşlar.

ben de janavarorion gibi dusunuyorum ama muhtemelen bunun esas problemi zaman almasi. cunku test edilip duzeltilip tekrar yapilmasi lazim. duzgun calisan bir prototip icin bir cok deneme yapilmasi gerekir. benzili yada dizel motorlar icin bu sikinti daha buyuk cunku motor dokum. elektrik motoru yapmasi cok daha kolaydir.

bence sanziman daha buyuk problem. motora gore.

türkiye'de motor üreten firmalar var. ama tasarımlları özgün mü, ne derece kendileri tasarlıyorlar, onu bilmiyorum.

motor tasarımı yapmak kolay, çalışan bir motor yapmak da kolay. ama iş ekonomiye ve verimliliğe geldiği zaman işler çok fena karışıyor. yani en az yakıtla en fazla gücü üretmek zor. öyle üç-beş kişiyle olacak iş değil. sayısal analizleri var, üretim toleransları var, montaj bandı var, dayanıklılık sorunları var.

yani motor üretmek mesele değil ama,

- az yakıt tüketecek,
- istenen gücü stabil olarak üretecek,
- buna rağmen milyon kilometreye varan testlere dayanacak,
- buna karşılık kolay üretilecek,
- montajı kolay yapılacak,
- ve standartlara uyacak

motor yapmak zor. baya bi zor.

başkasının yaptığı motoru kopyalamak için yukarıdaki liste ancak yeterli olur, o derece.

p.s. yapamayız demedim, o kadar kolay değil dedim.

@andoreii; elektrikli araba motoru bambaşka bir dünya, bambaşka prensipleri ve sorunları var. sıvı yakıta göre görece daha kolay.

sanki bir ara ford otosan bünyesinde türk mühendisler kamyon motoru üretmişlerdi.

(bkz: ecotorq)
www.ford.com.tr

tek tek çoğu motor parçası burada üretiliyordur. ar-ge kısmı da yapılıyor ford otosan'da falan. ancak birikmiş bilginin üstüne bir şeyler konuyor.

sıfırdan motor üretmemiz imkansız değil ancak şu durumda gereksiz. içten yanmalı motorlar ömrünü doldurdu.

elektrik motoru teknolojisi çok karmaşık değil. zor olan (geliştirmeye açık olan) batarya teknolojisi. bunun üzerine çalışan yerli firmalar var. ne durumda olduklarını bilmiyorum.

artık üretim yapmak çok kolay bilgi heryerde. önemli olan katma değer yaratabilmek. yerli otomobil bu minvalde gereksiz. otomobil çok yatırım az kar demek. eğer piyasadaki motorlardan çok daha verimli bir motor üretebilirsek bu tamamen türk malı olur. farklı formülasyonlarla ve geliştirmelerle. gidipte cummins otobüs motorunu tamamen türk parçalarla da burda üretirsin ama olay teknolojiyi yaratabilmekte.

not: elektrikli otomobilde de elektrik motoru çok karmaşık değil ama pil teknolojisi karmaşıktır. uzun ömürlü ve yüksek menzilli pil üretmek belirleyici olacaktır o kulvarda.

Petrolün çağı bitti bitecek. En azından arabalarda. Yatırım yapacaksan elektrikliye yapman lazım. E onda da asıl olay pil zaten. Olayın abartısız %80lik bir kısmı pil.

Bu pili üretirsen de zaten sadece arabada kullanılmaz. Küçük versiyonları telefonlara, upslere, naslara, elektrikçi süpürgelere her yere girer. Bakınız, lityum piller. Bu sayede de dünya çapında köpek gibi bir atılıma imza atarsın, Elon Musk'ı falan tanıyan olmaz senin yanındayken.

sporu sadece zayıflama-kaslanma amaçlı kullanırsanız, vücudunuzdaki değişimler hariç zevk alacağınızı düşünmüyorum. onun yerine sağlıklı bir yaşam ya da o tarz bir amaç uğruna spor yaparsanız daha zevkli alabilirsiniz.

misal yüzmekten ve bisiklet sürmekten inanılmaz zevk duyuyorum. başta o kadar mutlu olmuyordum ama yıllar boyu devam edince keyifli oluyor. hava güzel olsun da bisiklet süreyim ya da zamanım olsun yüzmeye gideyim diye insan fırsat arıyor hayatında.

Sporda keyfin pik noktasını kilo verdiğimde değil aldığımda yaşadım. Her türlü kilo veriyorsun. Tamam skinny fat oluyorsun vs eyvallah da, tişört üstünden falan öyle çok da sırıtmıyor. Ama kiloları verip hafif hafif kasları görünce (Kadınlarda da geçerli aynısı. Dağ dağ karın kaslarından bahsetmiyorum, kalça diz altı bölge falan) katlanıyor o keyif.

Pik dediysem de, yüzde 10 etki etti etmedi. Dombişken 30 dakika hiit yapabilirken (Sağlıklı olduğunu düşünmüyorum sevdiğim için yapıyordum. Önermem yani :) ) inceldikçe 10. dakikayı görememeye başladım. Hevesin farklı alanlara kayıyor.

Genelde sporun ilk gunleri kaslar fazla siser. En cok mutlu olunan zaman dilimi bence o. Erkek icin

Senin mantığınla bakarsak bir insan ne kadar şişmansa birim zamanda göreceği değişiklik de o kadar fazla olacağı için zaten daha fazla tat alması lazım. Endorfin kısmına girmiyorum bile işin.

160 67 kilo olup da bacaklar incelmez mi demek neyin kafası... 150 60 kilo olup da "Hep bu bisiklet bacaklarımı kalınlaştırdı şekerim hep..." diyenlerle aynı kafadasın.

Hayır olmayacak. Kilo ver yağ oranını düşür normal boyutlara ulaşırsın.

Nereden kilo vereceğini sen belirlemiyorsun. İncelir incelmesine ama vücuduna göre yine kalın kalabilir.

senin kesin kemikler iridir incelmez

1.64 51 kiloyum birkaç kilo verince inceliyor. beslenme alışkanlığını değiştirdiğin zaman daha iyi sonuçlar alırsın.

önce bi sağlıklı beslenip normal kiloya in incelir. ama o boya 50kg falan olman lazım

9 kilo verdim, üst bacağımdaki iğrenç yağlardan dolayı sığamadığım pantolona nihayet sığabiliyorum. inceliyor demek.

@nice acaba kilo verdiginde ust bacagin yine de siki miydi? Yoksa sporla desteklemen mi gerekti?

@yorke hayır bıngıl bıngıldı :) pilates ve fitness yaptım.

normal şartlarda incelir ama hep mi kalın bacaklıydın? yani genetikse incelmez.

55'te hayır. Daha fazla inmelisin.

kabloyu bilgisayara takıyorsun. harici disk olarak görüyor. içine giriyorsun kopyalayıp bilgisayara yapıştırıyorsun. olmuyor diyorsan başka yöntem bilmiyorum. çünkü böyle yapıyorum.

@il padrino: eskiden ipod touch kullanırdım ve bu dediğin oluyordu. ama şimdi eşimin iphone'u harici disk olarak görmüyor anasını satim.

iphone'un tuş kilidini açıp bilgisayara bağlarsanız harici disk olarak görmesi lazım.

ifun box programi isinizi gorur beles ve basit

vallaha bir şekilde harici disk olarak gördü ama nasıl oldu anlamadım. şimdi de kopyalarken hata veriyor sürekli, izin vermiyor. allah belsasını versin bu apple ekosisteminin.

icloud da 5gb'mış amk :(

(bkz: google photos) sınırsız kapasite veriyor.Her yeren ulaşırsın.

Photos sınırsız veriyor evet de kalitenin ebesine atlıyor.

Aylık 2-4 dolara 100-150 gb cloud satın al, her şeyini clouda yedekle. Kafan rahat olsun.

cloud'a para vermeyi dusun sonra pisman olma.
tecrube konusuyor :(

önce itunes yükle. sonra itools üzerinden her şeyi yaparsın.

Metronom.

@floydian trilyon tane app'i var yahu.

Hayir dijital metronom demiyorum tabii ki eski usul olanlardan. Hem ayri bir havasi var hem kullanilabilir(sesi de daha hos bence) hem de dekoratif.

O fiyata metronom iyi fikir ama uzun vadeli dusunurseniz 1500 sterlin civarina zil setleri de var:

www.amazon.co.uk

Yani emin ol onun yerini hicbir app tutamaz. Daha islevsel olarak guzel bir tabure de alabilirsin ama 150 200 liraya var midir bilemiyorum fiyatlarini bakarsin sen.

@crown biraz daha uzun vadeli düşünürsem 250 bin euro civarına maserati de var. :)

şaka bir yana, kick pedalı gibi bir şey düşünmüştüm. ya da tek zil, crash falan mesela (akustik davul kurmak için bir alanımız yok henüz, malum apartman sakinleri ama uzun vadede öyle bir ortam bulana kadar dekoratif iş görür deyu). ama yine bahsettiğim fiyat aralığına zor gibi. tabure de mantıklı. fiyatlarına bakacağım.

duyuruyu açan 150-200 lira demiş, 4500 liralık hediye önerisi geldi. asdhgjakhfssd

Ooo, benim alanım. Kaç yıldır ilk kez birisinin sorusunu yanıtlıyorum çok heyecanlıyım.

Practise pad kaç inç? Boyutu ne kadar, normal trampete yakın mı? Eğer çok küçük bir şey değilse trampet sehpası al. Yok böyle bir kolaylık. Masaya koyup çalışıyordum ben önceden. Gibraltar o aralıkta iyiydi en son ama dolar ne yaptı bilmiyorum.

Eğer pedalı varsa, ama sadece stüdyoda kullanıyorsa Gibraltar'ın çok güzel bir kick pedi var.

Eğer kendi zillerini götürüyorsa, 250 liraya kadar güzel ziller var.

Onun dışında her türlü keep calm i'm drummer tarzı tişört falan güzel olur. Çok özendim ben ama alamadım, Türkiye'de yok yurtdışında da kargo falan çok pahalıya geliyor. Hani hiçbir yerde "Ben bunu çalıyom ehe." diye gösteremiyoruz, göstersek bile bir boka benzemiyor, anlatmaya çalışınca da "Yok şey hayır bateri. Hah evet vurulan sopayla." muhabbeti yaşıyoruz ya. Direk göğsünde gezdirmek güzel bişe.

Oldskuul biriyse mekanik metronom.

Eğer hayatı davul oldu, çok zaman ayırıyor kerata diyorsan da bu var:

mydukkan.com

Ben kullanmıştım baya. Hatta ped alttaki plastikten koptu falan benimkinde.

Güzel bir kulaklık alabilirsin. Sırf yalıtım yapan, içine kendi kulak içini taktıkların var. Kulak içi olanlar var, headset olup yalıtım+kulaklık olanlar var. Zibilyar tane çeşidi var yani. Her çeşidini kullandım ben hepsi de güzel. Sadece saçı gür uzun ve kalın telliyse (lanet olsun...) headsetler biraz zorluk çıkartabiliyor. Ama onu takınca da girdiğin hava başka oluyor dsafasdf.

Kulaklık güzel diyorsan incelemelerde bakacağın iki şey var sırasıyla. Birincisi, bas kalitesi. Ciğerimde hissediyorum ağbiii, değil. Bas gitarı öldürüyor mu duyuruyor mu? İkincisi de tizler. Bir davulcunun kulaklıkla yaşayabileceği en orgazmik an, hihat ve china'nın fış fış sesini kulaklarında stüdyo kaydı kalitesinde duymaktır...

Çok detaylı bakacak kadar vaktim yok, eğer acelen yoksa "Şu güzelmiş ya, böyle bişe alak." dersen son ürünü bulmada yardımcı olabilirim.

Kick alma o paraya. Ben 3 sene para biriktirip iron cobra aldım (Tama'nın Türkiye'deki en kaliteli pedalı) o bile öyle çok memnun etmedi beni. Pedal konusu süper özel bir şey üstelik, kullandığın tekniğe göre pedalın uzunluğu da değişiyor.

al sana hediye ya.
www.youtube.com

ya da zildjian'ın saatleri var onlardan alabilirsin.

@gunde 3 litre kola icen adam

padin 6-7 inç'ten büyük olduğunu sanmıyorum. normal bir trampet 15 inç civarında diye düşünürsek (doğru mudur bilemedim?) ona yakın ayaklı falan bir pad de hoş olur sanki. durum şöyle aslında,

eleman çok yakın bir arkadaşım. davula çalmaya başlayalı 2 ay gibi bir zaman oldu, çalışıyor bir şeyler. metronom cogoş ama şu aşamada daha işlevsel bir şeyler (küçük pad'den daha trampetimsi ayaklı bir şeye geçme gibi) daha uygun olacak sanki önereceğin bir model var mıdır?

10-14 inçtir trampetler. Ayaklı ped yok maalesef, ped var trampet sehpası var. :) Trampet sehpasını pedde de kullanabiliyorsun.

www.mydukkan.com

12 inç çift taraflı var bende. Trampete çok yakın bir his yaşatıyor. Özellikle parmak çalışırken baya bir etkisini hissediyorsun.

@gunde 3 litre kola icen adam

trampet sehpasına pad oturtabiliyoruz yani? nays. (doğru anladığımı umuyorum)

gönderdiğin link bir ürüne yönlenmedi ama ana sayfaya atıyor sanki. bir daha gönderebilir misin?

Kafamı seveyim gönderdiğim linke bak...

Evans pad yaz arama kısmına.

olur öyle. ben de arada cumada falan görünüyorum, denk geldikçe kurban kesiyorum falan.

Mantıklı. İhtiyacım olsa/fayda sağlayabilsem yapardım. Samanyolu mezunuyum zaten ilkokuldan, raad.

muhalif cenah böyle...aslında aynı bokun laciverti hepsi de işlerine gelince kendileri çok ahlaklı. başkaları hırsız, çıkarcı filan.

chpli bir arkadaş vardı ünide. laf söyletmezdi, durmadan tayyip'e çakardı. şimdi akpli belediyede, tayyip'e laf söyletmiyor.

ergen kardeşime sordum 'kanada falan' dedi

alman

kanada-usa ya da danimarka diye sıkıyorum

soğuk bir yerlerin vatadaşı. kanada olabilir. iskandinav da olabilir.

finlandiya ile giriyorum konuya.

cok da degisik bir surati yok. yunan bile olabilir.

bohr atom modeli +1, öyle karakteristik bi yüzü yok ki? ben fransa diyorum. tam fransız piçi tipi var.

fransa için çok soluk benizli. artı, fransız fenotipine pek uymuyor. düzgün suratlı eleman. fin de olabilir evet. yunan da olmaz. yunanlar bizim gibi insanlar neticede.

arttırıyorum, danimarka

iskandinav ülkelerinden bu oğlan.

ne var bebenin sıfatında hakkaten? gayet sıradan bir tip.
cermen ırkına benziyor.

Türk bile olabilir. Herkesi esmer mi sanıyorsunuz anlamıyorum ki. Bir değişikliği yok, normal çocuk.

çorum

kastamonulu tipi var bunda.

Ya bildiğin beyaz avrupalı işte. Oraların ortalaması zaten bu. Kuzeye çıktıkça artıyo tabi. biz çirkin milletiz diye bize yabancı geliyo.

whimsical +1

www.listal.com

Letonya.

kütahyalı

@podrostok @gunde 3 litre kola icen adam
Letonya hayatta aklima gelmezdi ya sagolun

adayı yoksa zaten işe yaramayan bir oy vereceksin. bence dert etme bunları.

oyunuz genele yazılır ama bir işe yaramaz. zaten şehirde adayı olmayan partinin, sandık başında adamı da yoktur. o nedenle diğerleri oyunuzu hiç ederler.

bildiğim kadarıyla adayı yoksa pusulada olmuyor o parti

lütfen baraji gecmeyecek partiye oy vermeyin. bu oylar akp ye yarıyor.
kötünün iyisi deyip barajı gececek bir partiye oy verin.

Belki adam akpli, ama son dönem biraz buruldu radikal islamcı partilerden birisine verecek? Bırakın abi şu internette herkes solcu, herkes İstanbullu kafasını.

Ben de oy veremiyorsun diye biliyorum.

adayı yoksa seçime girmiyordur o ilde, oy veremiyorsun yani o partiye

Pusulalar bu yüzden her şehir için farklı basılıyor. Senin parti yoksa, en yakın hissettiğin diğer partiye ver.

ne adamsınız yahu
bu sistemde kullanılmayan oy, sırayla en çok oy olan partilere yaramıyor mu?
en çok oy alma ve bundan yararlanma ihtimali olan akp değil mi?
barajı geçebilecek hangi partiye sempatiye duyuyorsan ona oyunu ver,
dolaylı olarak oyun akp ye yaramasın dedim. adam akp liyse zaten direkt gider verir.

Hayır ak partiye yaramıyor. O bölgeden en yüksek mhp aldıysa mhpye yarıyor. Ekşiden bir cümle okuyup seçim sistemini süper anladığınızı sanmayın.