1) 100bin 100m2 standart bir evin insaat maliyetini rahatlikla karsilar. Arsasi da ucuzdur ya da kat cok olunca uyguna gelmistir. Luks insaat yapilmamistir.

2) Hangisi var bilmiyorum ancak 0 faize inanmam. Oradan verecegini ev fiyatina yedirir.

@melv: kooperatifler kanununa göre yapiliyor olmasi ne demek peki? alici olarak beni endiselendirecek bi durum olur mu misal?

@f_d: evet maliyet konusunda haklisin ama diger projelerle kiyaslayinca 3 kat fark var neredeyse.

innovia'ya bak. banka kredisi olmadan falan diyordu çağrı merkezinde çalışan tanıdıklar. faizini bilmiyorum. senetle satıyolar.

sıfır faiz yalan. alacağınız evi peşin ne kadar olur diye sorarsanız indirim yaparlar. aradaki fark satıcının fiyata giydirdiği faiz maliyetidir.

1) gayet mümkün. Hadımköy çok uzak bi yer. Bir de sosyal anlamda oturmuş yerler değil. 100.000 + Tabi bir de şerefiye farkı falan vardır. Ama kura ile satarlar.

2) gayet mümkün. Ancak peşinatı daha fazla vermen gerekebilir. Çoğu lüks konut projesi dediğin olayı yapar. Ve genelde 48 ay 0 faiz oranı sunurlar. Peşin alsan daha avantajlı olur ancak o kadar paran varsa.

Ortalama Yakıt Tüketim
8,2 lt / 100km

İstanbul'da 12 litre benzin yakıyor. 100 km= 12x5 tl 60 lira. Büyük rakam.

o araçtaki motorun aynısı bende de var. bendeki f20 118i 1.6 motor 170 beygir. araç 1.6 olmasına rağmen çok iyi performans gösteriyor. bu da yakıta yansıyor. o araçla basmadan sürekli 100 km/h hızla gidersen 6 lt'ye kadar düşürebiliyorsun. ben 4.5 lt'yi gördüm mesela aracın kasa olarak hafif olmasından dolayı. trafiği olmayan bir yerde yaşıyorsan o kadar da fazla yakan bir araç değil performansına göre.

birde eklemek istiyorum, bmw 3 serisine yeni 1.5 dizel motor getirecek. satanlar arasında elindekini satıp onu da almak isteyenlerde var.

parasını kuruşu kuruşuna biriktirip, sonra masraflarıının altından kalkamayanlarda var

Direksiyonlarinda kronik sorun var diye okumuştum. Çok fazla şikayet vardı servotronik arızası mi neydi. Sırf bu sebepten aracını satan çok kişi vardı forumlarda. Kaymak gibi asfaltta direksiyonu titreyen bir bmw kimse istemez

Alıcısı var. Araba değerliyken satıyorlar. Ya da al sat yapıyorlar.

BMW'de hangi kasa ya da motor olursa olsun servis masrafları yüksek. Bu da bir süre sonra elden çıkarma isteğini kamçılar. Ama hacim de yüksek neticede. Alsan da elinde kalmaz.

inşallah tamamen uydurmadır. skandal bir şeymiş çünkü.

Yalnız şarkıya da çok senkron oynamamış gibi. Hafif tiki bi kızımızı koysan aynı figürlerle dans eder diye düşünüyorum. Bariz uydurma geldi bana.

Uydurma ve bariz kötü

Uydurma değil. Baby boy klibindeki dansın çok kötü bir çakması.

Duyurular kaliyor.
Mesajlar siliniyor.

Duyuru kategorisinde açtıkların siliniyor.

Edit: eksiduyu.ru

Alınık/satılık ilanlarının çoğu da belli bir süre geçtikten sonra güncelliğini yitirdiği için siliniyor sanırım.

hadi ya, ben duyurular a açmamıştım ama . gönül işlerinden bi ablayla sayfa sayfa konuşmuştuk. gitmiş hepsi. işin ilginç yanı; benim 2014 yılında açtığım hiçbir duyurunun kalmaması.

Zaten MHP, CHP'den ziyade AKP ile yakındır. Bir nevi düşmanımın düşmanı dostumdur modundan dolayı bir süre yakın gibiydiler. Aslına rücu bu yaşananlar aslında.

Valla AKP düşürüyormuş gibi değil de, MHP'nin zaten düşeceği varmış gibi duruyor. MHP anti-Kürtlerin oylarının tadını aldı. Yarayı kaşıyıp tek başına iktidar falan olacağını sanıyor herhalde. Ama Devlet Bey en son girdiği erken seçimde meclisin dışına itilen partiler arasında olduğunu da unutmasın. Bu sefer baraj altı kalmayabilir, ama senin terörist dediğin insanlarla milletvekili sayın 80, 80. Erken seçimden sonra HDP lehine 85-75 falan olursa azınlık olan Kürtler değil, Milliyetçi Hareketçiler olur valla.

@sivrisinek neyi, olmuyorsa zorlamanın anlamı yok?

yelpaze.

Soğuk su içmek. Dehidrasyonu da önler.

Avm lere gidin dicem de ben tırsıyorum artık gidemiyorum.Ama marketler olabilir buz gibiler :)

Soğuk duş sonrası kurulanmadan evde cıbıl gez.

evde mi dışarıda mı?

evdeysen vantilin karşısına cıbıldak otur ya da kafayı arada bir musluğun altına tut.

buzluğa iki kase su koyuyorsun onlar dondukdan sonra bir kova yada ufak leğene su koyup buzları içine atıyorsun, ayakları sokuyorsun, misss

www.youtube.com

vantilatörün arkasına bir kova koy, içini soğuk su ve buz ile doldur.

Yalnız gençler moralinizi bozmak istemem ama.
Ofisteyim, odanın sıcaklığını 15 dereceye ayarladım. Buz gibi burası.
Akşam olunca da kapalı otoparktan arabaya geçiyorum, klimasını açıyorum. Araba da buz gibi.
Eve geçince de aşağıda otoparktan asansörle eve çıkıyorum.
Evde dayıyorum klimayı ev de buz gibi.

Bu sıcaktan etkilenmeyen bi ben varım sanırım.

Bim.

Söylediklerim tavsiye değil tabi baştan söyleyeyim.

Ritim istanbul konum olarak çok iyi bi yerde. Ancak bana söyledikleri fiyat en son 1+1 70 m^2 brüt 450.000 TL idi.

Şimdi düşünüyorum da. Bu ev hadi değerlensin, ama maksimum ne kadar olabilir? 700.00 TL olmayacağını düşünüyorum.

Ayrıca Kartal tarafında sürekli konutlar yapılıyor. Orda bir şişkinlik olacak diye düşünüyorum. Avrupa yakası gibi değil orası. Her yer şantiye, her yer inşaat. Emsaller çok fazla.


Şu da bi gerçek tabi, her türlü aldığın fiyatın üzerine satarsın.

sağda solda kamera ara, yoksa o bölgeyi çeken geçmiş olsun.

Karşısında binalar var ve kamera yoktu. Aradım taradım ama bişey bulamadım. Herhangi bir not da bırakmamışlar.

Dosya erişimini engellememiştim aslında publicti ama neden öyle oldu anlamadım.

i.imgur.com

Soğuk su maalesef.
Birileri görmüş olsa, hatta gözünün önünde de olsa kamera kaydı yoksa "şu plakalı araç çarptı" demek bir işe yaramıyor. Adamın gelip evet ben çarptım demesi gerekiyor ya da kamera kaydıyla şikayetçi oluyorsunuz. Aksi durumlarda, yani senin durumunda soğuk su.

fotoğrafını çek. kasko bu tip şeyleri ücretsiz ödüyor. park halinde vurup kaçtıkları için yerinden oynatsan da bir şey fark etmez.

Kaskon varsa fotograf cek , kasko policene bagli olarak oderler , kimisi bin liraya kadar karsiliyor kimisi uc bin liraya kadar dedigim gibi policene bagli.

@Beyler kasko karşılıyorsa, inanılmaz iyi bi haber verdiniz şimdi. Yarın bi konuşayım.

Kasko varsa kasko öder büyük ihtimalle. Ödeyip ödememesi imzaladığınız sözleşmedeki şartlara bağlı. Orada park halinde oluşan hasarlarla ilgili madde varsa detayı belirtilmiştir. Bazı kaskolar ödüyor çünkü. Yalnız bunun için aracı oynatmadan fotoğraf çekmeli veya kasko şirketinin eksperini çağırmalıydınız.

Kaskon varsa hasarsızlık korunarak karşılayabilir evet ama karakoldan alınmış tutanak isteyebilir. Sigorta şirketiyle görüş, kaza bugün olmuş gibi söylersin tutanak istiyoruz derse karakoldan alabiliyorsun. Polisler nedense buna biraz nazlanıyor ama sigorta istiyor diye ısrarcı ol eğer gerekirse.

Abi tutanak filan istemez kasko , beyana bagli karsilama diye bir mevzu var yani senin beyanina gore belli bir miktara kadar karsiliyor benim policem bin liraya kadardi , otoparkta esim duvara surttu arabayi karsiladilar.

Beyanla yapıyorlar evet hatta beyanla herhangi bir limit olmadan poliçe sınırları kadar da karşılayabiliyorlar ama hasarsızlık bozulabiliyor.

Genelde ön başvuru ile olmuyor o iş.
1) Eğer konut kredisini inşaat firmasının anlaşmalı olduğu bankadan başvurursan ve kredi çıkmazsa, firma senden aldığı peşinatı geri iade ediyor.
2) Konut kredisini gelişi güzel bir bankadan başvurursan da çıkmazsa yatırdığın peşinatı geri öderler.

Sonuç olarak ön başvuru diye bişey olmuyor diye biliyorum.
1. seçenek için evin tapusunun olmasına gerek yok. Banka ile inşaat firması aralarında halediyor.
2. seçenekte ise evin tapusu olmadan kredi vermezler zaten.

Banka kredi müşterisinde genel olarak şunlara bakar;

- KKB puanı nedir, geçmişte yaşanmış veya güncel bir ödeme güçlüğü var mı?
- hali hazırda başka kredisi var mı? varsa aylık taksidi nedir?
- kişinin düzenli bir geliri var mı, varsa aylık gelir miktarı nedir?
- uzun süredir aynı işyerinde mi çalışıyor? sgk primi asgari ücret üzerinden mi yatıyor yoksa gerçek prim mi ödeniyor?

bu soruların cevabına göre kredi çıkıp çıkmayacağını %90 olasılıkla ben bile söylerim size. onun dışında daha ortada ev yok derken neyi kastettiğinizi anlamadım, siz ev almaya niyetlisiniz fakat henüz istediğiniz evi mi bulmadınız yoksa 0'dan yeni bir projeye mi gireceksiniz?

özel mesaj atarsanız biraz daha detaylı yardımcı olabilirim.

Erkeğim. Ter fabrikasıyım. Senelerdir Amway marka roll-on kullanıyorum. Amwaycilere kıl olsam da -ki annemi bile boğasım geliyor- roll-on'dan çok memnunum. Hafif, tatlı bir kokusu var.

Sevgilim ve arkadaşlarım bu kadar terlemeye nasıl oluyor da kokmuyorum diye kafa yoruyorlar, püf noktası bu roll-on olabilir.

nivea'nın bu modeli değil de "cool" modeli vardı bi ara kullanıyordum. İyi diye hatırlıyorum. Sonra axe dark temptation'ı buldum deodoranta geçtim hem parfüm gibi de. Ozon'u da sevmiyorum evet.

www.amazon.com

bulabilirsen bundan al. nerde satiliyor bilmiyorum . hatun almis bana. bayaa iyi.

hangi parfümü kullanıyorsun? kullandığın parfümün roll-on'unu al. hem de aynı koku olmuş olur.

@bugunku antremanda goz dolduran futbolcu,

Parfüm Lacoste. Ama Lacoste'un roll on'u var mı bilmiyorum bile. Ama araştıracağım.

genelde parfümlerin kendi deodorantları oluyor aynı kokuda. parfümünün adı + deo stick diye arat çıkar google'da.

Nivea black and white ve cool kick kullaniyorum. Eskiden cok etkiliydi ama simdi oyle degil nivea.

Eş listesinden de uçuyor. O yüzden hem profili göremiyor hem de mesajları.

koy buz dolabına istediğin kadar iç

bunun aynısı bizde var. maltepe park boschtan aldık pazarlıkla 500 tl verdik. (geçen seneydi)
bizim açık mutfak olduğu için güzel duruyor ben memnunum

Böyle sorularla gelin işte :) terliğe 100 lira verilir mi ne yani :)
Ben verirdim, verilir, kullanışlı duruyor kendim kullanmasam da. Beğendim.

Yerli marka değilse ve oturmuş bir modelse verilir. Arçelik vs. bunlara zaten yaklaşmayın ama benim uyarım Vestel konusunda. Batsın ibneler.

Edit: Asıl yazacağımı unutmuşum lan. Bosch'un tasarımı ciddi güzel. Tepeye konanlardan alma. O üçüncü direk ver musluğu da ciddi önemli, ben çok az sebilde gördüm onu. Belki 700 lira verince normal oluyordur bilmiyorum. :)

Her ikisinde de damacana altta gizli bölmede.
Her ikisinin de ılık su alma butonu var.
Her ikisinin de sıcak su emniyet butonu var.
Zaten diğer markaları düşünmüyorum.

Ama bu kadar para gömülür mü karar veremedim. Cevaplara istinaden alınır diye anlıyorum.
Hadi hayırlısı

bosch olanı güzel, tavsiye ederim.

780 liraya takılmışsın sanırım. Annem öğretmen, okullarında kullanılan sebilde gördüğümü söylesem bence 2000 liraya kadar açarsın bütçeni. Sıcak tarafındaki küçük boru da, soğuk tarafındaki de simsiyahtı. Bildiğin kömür gibi. E peki sen nerden gördün bunu dersen, sebil çalışmıyordu artık. O biriken şey artık neyse, yıllarca onu içtiler. Tadı kötü bu suyun diye her ay farklı su aldılar falan...

150 liralik terligimle 900 liralik sebilimden su icerim.

Yok hocam 780'e takılmadım aslında elbette iyi bişey olsun diye bakınıyorum. Zaten sanırım Türkiye de bunlardan daha pahalı sebil yok :)

Tek takıldığım 2000 liraya no-frost buzdolabı satılıyorken, 1000 liraya yakın sebil almak ne kadar mantıklı diye merak ettim.

Sanırım alacağım Bosch olanı.

www.hepsiburada.com

Bağımsız aç kapa anahtarı dediği sıcak ve soğuk kısmı ayrı ayrı iptal etmeye yarayan şeyse o olsun. Sıcak suyun sürekli ısınması gereksiz elektrik tüketiyor.

kazıklanmana gönlüm elvermedi al hadi; urun.n11.com

başka seçenek de olur dersen şunu al; www.istanbulbilisim.com.tr

fiyat araştırması komisyonum için iban numaramı yolluyorum.

@scent of a pastrami Siemens inanılmaz gürültülü çalışıyor. Arkadaşım alıp iade etmişti.
n11 için sağolasın. IBAN'ı yolla bi ara :) avucum genişlediğinde hesaplaşırız

annem geçen sene yazlığa bim'den aldı 100 liraya mı ne.
gayet güzel. bunlardan tek farkı damacanayı tepeye yerleştiriyorsun.

bir sebile 800 tl verilmez bence.

bizde arçelik var, memnunuz. hediye olmasa hayatta gidip para vermezdik ama orta tuştan tam şu yaz gününde içmek istediğin serinlikte su vermesi gerçekten insanı mest ediyor. damacananın altta olması hem yerden, hem görüntüden hem de boşa zahmetten kurtarıyor. bosch'un tuşları dışında tasarım olarak pek farkını göremedim. sırf bosch diye "tasarımı gerçekten güzel" diyen adam bence hiç bakmadan yazmış :D arçelikçi değilim, kazıkladıklarına da eminim de tasarımda gerçekten bi fark yok yahu.

Eğer araban dizel ve hafif ticari veya ticari ise ondan olabilir. Bizim araçlar öyle çünkü.

motor istop etmek istemez sen ayağını gazdan çeksende, dolayısıyla araba vitesteyken de gider. araba boştayken rölanti devri 600ken viteste 1000 olmasının sebebi arabanın beyninin motoru istop etmeyecek güçte tutmak istemesinden kaynaklanıyor. 1000 devirdeki güç 600 devirdeki güçten fazla.

gaz pedalın da sıkışma olsa şimdiye kadar çoktan kaza yapardın allah korusun. araba dizelse rölanti devri zaten 900 civarı. hafif hafif giderken yarım debriyaj yapıyorsan normal

ya çok zordur ya imkansızdır. rapidshare vb. sitelerin captcha mekanizmaları programlar tarafından çözülüyordu. iyice zorlaştırınca ve programlar çözemeyince kullanıcıların ortaklaşa çözdüğü sistemler ortaya çıktı. sana çıkan captcha bana geliyor, ben çözüp gönderiyorum gibi. 9kw öyle mesela. captchabrotherhood vardı aynı şekilde.

eğer videolar sürekli rastgele oluşturulmuyorsa, belirli bir havuzdan aynı şekilde geliyorsa elle girilip liste oluşturulabilir.

Bir zamanlar video face recognition (characterization) alanında uğraşmıştım. Yaklaşık 1,5 sene çalıştım.

Dediğin konu çok kolay değil. Program yazmak gerekecek. Ve ideal bir sonuç vermeyebilir. Eğer sadece rakam var diyorsan bir ihtimal yapılabilir.

Ancak rakamların fontu, tipi, gölgesi falan değişiyorsa. O iş hiç basit değil.

Umarım yardımcı olabilen biri çıkar.

kendiniz mi yapmak istiyorsunuz, yaptırmak mı istiyorsunuz?

@streak: her ikisi de olabilir.
@gkn: bahsettiğin karmaşık evet. elimizde bir dijital gösterge var, ancak çıkış alıp bir yerlere kaydedemiyorum. onun yerine kamera ile izleyip bu değeri bahsettiğim video OCR ile alalım diyorum. kamera sabit olduğu müddetçe görüntüde rakamlar haricinde herhangi bir değişim olmayacak. hatta belki şu da yapılabilir; belirli aralıklarla görüntü resime dönüştürülüp oradan da alınabilir. Ama burada soru bunu nasıl otomatik yaparım?

bütçeniz yüksekse buraya bakın derim.
computervisionsoftware.com

Şimdi şöyle bi yorum yapabilirim. "elimizde bir dijital gösterge var" demişsin. Bu göstergenin mutlaka bir output verdiği bağlantı yeri vardır. Devrenin içinde de olabilir bu.

Eğer kurcalayabilirsen, o dijital gööstergeden veriyi direkt olarak bilgisayara aktarabilirsen, yapmak istediğin işlem çok çok basit olur.


İkinci durumda "kamera sabit olduğu müddetçe görüntüde rakamlar haricinde herhangi bir değişim olmayacak" demişsin. Bu durumda diyelimki görüntüyü aldın, bunu bi şekilde sırayla bilgisayara kaydettin. (Bu kısım nasıl yapılır bilemiyorum açıkçası)

Ancak görüntüleri kaydettiğini varsayarsak (bir bilgisayara), arka planda open source programlar bile istediğin işlemi yapar.

video içindeki gömülü altyazıları tarayıp ocr ile çözüp zaman koduyla filan text halinde altyazı dosyası oluşturan programlar var. bu bahsettiğin şeyin de bu alanda çalışan biri için hiç de zor bir iş olmadığına eminim. imkansız filan denmiş yok daha neler.

SubRip diye program var o yapıyor

Custom Computer Vision Software Development by Ailoitte – Tailored Solutions for Every Industry. www.ailoitte.com

ikinci yüksek lisanstan dolayı elde ettiğiniz bir tecil hakkınız yok.
doktoraya başlamadığınız sürece olmayacak.

Benzer bir soruyu zamanında ben de sormuştum.
eksiduyu.ru

Özetle ilk yerden mezun olmadan kaydını sildirirsen, tecilin ikinci yüksek lisanstan başlar demişlerdi.

ben de ikinciden itibaren tecilin tekrar başladığına dair şeyler okudum forumlarda. pazartesi günü şubeye gidip kesin olarak öğreneceğim, sonucu yazarim.

eksisozluk.com

Dostum, ev kiralama işlerinde tecrübeli biri olarak soyluyorum, emlakçı denen insanlar ortadunyanın orklarıdır o kadar diyim.

Güvenme, buyuk ıhtımal suriyeli bir aile bulur, onlara kiralar..

Evin kaloriferlerini eline almak var işin sonunda...

O kucuk aidatı ver ama huzurundan vaz gecme. boş dursun, duzgun kiracı elbet cıkar.

SAKIN!

AİDAT

emlakçı büyük ihtimalle günlük kiralama işine girecek.

anonymice +1
kuzey li +1

evi kerhane yapacak pardon karhane.

@dinsiz adam düzelttim.

Emlakçı açısından günlük kiralama gayet mantıklı görünüyordur, haklısınız. Ancak Bina girişnde, lobi'de falan çok muhafazakar adamlar var. Bir iki olur ses çıkarmazlar ama sonra mutlaka burası aile ortamı bozmayın diyerek cingar çıkarırlar diye düşünüyorum.

Ha Suriyeli'ye kiralayabilir işte. Bu durumda ne olur bilemem.

win-win durumu var. bence kirala ikiniz de kazanın

Rus da olcak mi yoksa hepsi moldovali mi?

Merkezi bir yerdeyse ona kiralamak yerine otel yap? Ben avrupada cok kaldim, daireyi otel yapmislar, odayi geceligi 100 euro'dan kiraliyorlar, bence iyi, ayda 3000 euro yapar, 1000 masrafin olsa, temiz 2000 :)

Keranacıya kiralarız :) O sektörden de tanıdık olması fena olmaz ;)

Günlük kiralık işi sakat fuhuşa araciliktan mahkemelik olup sabıka kaydı olan iş arkadaşım var kirayı makul tut ver birine emlakcidan uzak dur benim oturduğum sitede de bu muhabbet çok vardı ahlak masasından polislerle işbirliği yapıp analarinin eline verdik emlakcilarin daireler mühürlendi ev sahiplerine dava açıldı yetmedi site yönetimi avukat zaten tahliye davası açıp aylarca boş kalmasını sağlıyor dairelerin hala kiraya verilmesi mümkün değil oldu

@steward,

Hocam burda ben evi, sallıyorum emlakçı Ahmet'e kiraladım diyelim, o da başka birine günlük kiralayıp fuhuşa aracılık yapsa, ev sahibi bu durumdan ne kadar etkilenir ki. Sonuçta ben Ahmet'e al bu evde otur demişim. O da gitmiş keranacılık yapmış. Burda suç ev sahibinde mi, Ahmet'te mi?

Sonuçta araç kiraladın diyelim, onu başka birine kullandırırsan sorumlu/suçlu sen oluyorsun. Araç sahibi firmaya bi zararı dokunmuyor. Yanlış mıyım?

@pietro,

Maalesef çok merkezi bi yer değil. Otel gibi kullanım çok mümkün görünmüyor :(

sen içini rahatlatmaya çalışıyorsun da. sadece fuhuş değil. günlük kiralıcak. ne bileyim evin adı çıkacak uyuşturucu partisi verecek biri başın yanacak...

Evin kötü reklamı olabilir sonradan. Komşular kötü bilecekler evi. Ben paramı bakarım gibi bişeyde olanaksız burada.

Gülşen KUTLU - Bulguru Kaynatırlar müziğine çok benziyor. Biraz oynamışlar üzerinde sanki.

fidayda da ankaralı fidaydaa.. galiba

bayırlı ise kesin dizel ile git

Bu honda civic, Eco olan mı? Yani fabrika çıkışı LPG'li olan honda mı?

Eğer öyleyse kesin Honda ile gidierdim ben. Sessiz sakin demişsin. Baya konforlu bi yolculuk olur.

Sene 2005 1994 model lada samara ile ilk kez gitmiştim Kaş'a.Klimasız,lpgli Rus aracı.Ne yolda kaldım,sıcak haricinde ne de sıkıntı çektim.Altında 10 yaşında arabalar ve o yıllardan çok daha güzel yollar varken tek tavsiyem,kliması en iyi olanla git.Zira son 10 yıldır her tatilimi Kalkan'da geçiririm ve klimasız arabayla hiç gitmem.Yollar virajlıdır ama Antalya Kaş arasında aman aman yokuş yoktur.Keyifli yolculuk olacağına eminim.

tam tersi. herkes ne yakıyorsa onu ödüyor. yakacağım arkadaş diye inat eden de faturanın %40'ını ödüyor. (apartmana gelen faturanın evet.)
o yüzden termostatik vana nedir nasıl kullanılır bilmeyen aile bireyleriniz varsa aman diyeyim.

su-elektrik sayaci gibi her dairenin ayri bir sayaci var. siz ne kadar kullanirsaniz, sayac o kadar donuyor. ay sonunda ayni elektrik faturasi gibi sayac okunuyor ve fatura cikariliyor.

ben merkezi sistemli binalarin daha iyi isindigini dusuyorum. her ne kadar pay olcerle dairelerin istedikleri gibi acma-kapama sansi olsa da isinmanin birim maliyeti bireysel kombilere gore daha dusuk olur gibime geliyor.

merkezi sistemle çatıda oturan adamla ortada oturan adam aynı parayı mı ödüyor? çatı kolay kolay ısınmaz. ortadaki adam hiç bişey yakmasada evi sıcak olur..

Herkes kendi yaktigi kadarini oduyor, halanne soylemis zaten her dairenin ayri sayaci var. Bizim site de merkezi sistemle isiniyor, ben daha iyi olduğunu dusunuyorum zira kombi acip, kapatma derdin yok. Kombi ayrica elektrik de yakiyor.

eğer yalıtım yapılmış evse ferdi sistem güzel. kış ortasında cam açtığımız dönemler oluyordu eskiden. millet çok ödüyoruz diye diretti ona geçti. zaten zorunlu sistem mi ne sanırım şimdi. itiraz eden bizdik. şimdi bizim 50-60 ödediğimiz ayda en düşük ödeyen 100 küsur ödüyordu. sorun şurada. senin üst ya da alt katındaki kişi "ben evde yokum" ya da "üşümüyorum" diye ısıyı yükseltmeyip, başlangıçta tuttuğu anda bir altı ya da üstündeki üşüyorsa onu da o kat soğuk olduğu için daha fazla açmak zorunda kalıyor.

Pay ölçerli sistemde her bir kalorifer, havlupan vs. üzerinde bir ısı ölçer cihaz bulunuyor. Dönem sonunda bu cihazlardan gelen bilgi okunuyor ve toplam tüketim miktarı hesaplanıyor. Apartmana/bloğa/siteye gelen toplam faturanın %30'u metrekareye göre dairelere bölüştürülüyor. %70'i ise payölçer cihazlardaki tüketime göre paylaştırılyor.

Tek sorun şu oluyor. Kışın 1 ay yoksunuz, yine de faturanın %30'u dairelere bölüştürülüyor. Bir de her ay payölçer okuma parası alınıyor. Biz sadece 15 tl okuma ücreti ödüyoruz. Hiç kullanmazsanız bile min. 40-50 tl filan gelir yani okuma ücretiyle birlikte.

Pay ölçer olması iyi, yaktığın kadar ödersin + biraz da extra gideri olur tabi.
Merkezi sistem'de pay ölçer olmasaydı o kötüydü işte. Milletin yaktığını da öderdin.

bu ısıtmaya su ısıtması da dahil mi beyler

benim 903824902834 yıl önce açtığım duyurular silinmedi hiç. başka bir durum vardır herhalde.

1 ayda silinen mesajlar değil mi? Duyuru silinmez. Site kendi ayağına sıkmış olur.
Başka bir sebeple silinmiş olmasın?

normal sorular silinmiyor ama duyurular siliniyor.

duyuru genelde anlık ya da kısa bi süreyi kapsayan bişey 1 sene sonra durması gereksiz o zaman boşuna yer kaplamasın diye düşünülüp siliniyor olabilir. belki de o 1 aylık süre uzatılmalı.

genellikle duyuru kategorisinde açılan şeyler süreli olduğu için, vakti geçmiş olduğu düşünülerek siliniyor. atıyorum "30 haziran'da bilmemnerede mfö konseri var, duyurulur" diye duyuru açınca, bu duyuru'nun 30 haziran'dan sonra bir anlamı kalmıyor. o yüzden compu otomatik yapmış bunu.

seninkiler istisna olmuş. canlandıramam ama ulaşmak istediklerine yardımcı olabilirim.

"duyuru" kategorisinde olanlar ve cevaplanmamış sorular bir ay sonra siliniyor. altına cevap girilmiş sorular kurallara uygun olduğu ve yazarın kendisi silmediği sürece silinmiyor. ilgili yazar hesabını kapatsa veya uçurulsa bile.

o_O ben mi yanlış anladım ki?

Edit: kibritsuyu, teşekkürler!

dessy ile aynı fikirdeyim, neden siliyorsunuz arkadaş. Kaç tane duyurum silindi sırf bu yüzden. Madem öyle alınık satılıkta da silin, gönül işlerinde de silin. medikalde de silin. Onlar da bir süre sonra işe yaramaz olacak.

hazır konusu açılmışken ben de sorayım
Eyy @kibritsuyu benim duyurularım da güme gitti böyle. Ben bi kaç parça malzeme satışa çıkarmıştım. Hatta öğrencilerden alacak olursa ücretsiz veririm falan demiştim. Bi baktım duyuru silinmiş. Kel alaka.

otomatik siliniyor diyoruz "niye siliyorsunuz" diyorsunuz. önce bir yazılanı okumanızı öneririm.

ikincisi, alınık satılık da siliniyor, altına cevap girilmemiş gönül işleri, medikal vs. de siliniyor.

"duyuru" niteliğinde olan, yani altına cevap yazılamayan şeyler 1 ay sonra OTOMATİK siliniyor.

aynı şekilde altına cevap girilebilen kategoride yer alan, ama 1 ay boyunca hiç cevap girilmemiş duyurular da 1 ay sonra OTOMATİK siliniyor.

altına cevap girilebilen kategoride yer alıp altına en az bir cevap girilmiş duyurular ise hiçbir zaman silinmiyor. duyuru sahibi hesabını kapatsa veya uçsa da silinmiyor.

1 ay boyunca satılığa çıkardığınız ürünü satamamışsanız, zaten satın almak isteyen gidip bir ay önceki duyuruya bakmıyor. yeniden duyuru açabilirsiniz. "aynı duyuru sürekli girilmiş, spam, üstte kalmak" şeklindeki silinme gerekçesi, 2-3 gün içinde üstte kalmak için silip yeniden girenler için. 1 ay boyunca satılmayan ürünü için tekrar ilan açanlar için değil.

Pardon yaa OTOMATİK siliniyormuş. O zaman ben gidip o scripte derdimi anlatayım. Yahu silinmesi saçma işte. Ve burda bu işlerle uğraşan moderatöre niye siliyorsunuz demek kadar doğal bişey olamaz. Bireysel olarak seninle hiç bir derdim yok zaten. Sadece bu silinme işlemi bana anlamlı gelmiyor.

at makinaya düşük ısıda yıka miss gibi oluyor. İçindeki tabanı çıkarmayı unutma.

beyaz yeri varsa makineye atmadan biraz pril ile ovala azıcık üzerinde pril bıraksan da iyi olur

Hep söylerim yine söylüyorum. Lostra salonuna götürüyorsun, özellikle avm'lerdekine.
Pırıl pırıl ediyorlar.

en basit çözüm herhalde temiz bir bulaşık süngerine biraz pril döküp köpürtüp (abartmadan) ayakkabıyı silmek. sonrasında durulanmış hafif ıslak süngerle tekrar silip gölgede kurumaya bırakmak.

yastık kılıfına koy ve yıka. hiç bişi olmaz

ben de yastik kilifi + kisa program uyguluyorum abi. 30 derecede yarim saat falan ceviriyor iste.

çöpe at

makinaya bir çok kez atıp yıkadım. pırıl pırıl oldu ve hiç yıpranmadı.

beyaz kısımları için ben domestos ile fırçalıyorum sonra da dikkatlice durulayıp makinaya atıyorum yeni gibi oluyor ama dikkat et domestos kumaşa gelmesin.

alt a basılı tut shifte bas al sana ing klavye

neyine hazirlancan aga. her sütundan son 2 harfi at al sana ing klavye işte. he illa ben istiyom diyosan al ama bence bi anlamı yok. www.hepsiburada.com

Gitti Gidiyor'da bazı modellerin İngilizce klavyesi bulunuyor.

Çoğu mağazada satılıyor, hepsiburada, hızlıal, teknosa, kliksa vs. vs olması lazım.

gulumsettin adamim. sen yurtdisindan is ayarla, klavye sorunu en kolay cozulecek is olacak.

yurtdisina hazirlanmak icin baslanacak en son yerdesin. hersey bitti klavye mi eksik kaldi? bence baska noktalara odaklan, yurtdisinda calismaya baslarsan buradan bi tane tr klavye goturursun daha kolay

kuzenlerinizi, yegenlerinizi falan da cagirin onlar da laf soksunlar. te allam herkes laf sokmuya gelmis. bilindik yerlerde adam gibi model yok. benim aradigim pek bilinmeyen yerler.

mesele ilkeli durmakla ilgili. her gün birilerini ilkesiz olmakla dönek olmakla suçluyoruz. ilkeli olunduğunda da e şimdi bunu amacı ne diyoruz. amaç ilkeleri korumak.

akpden daha çok oy koparmak istiyor. akp iyice çözüm süreci falan derken iyice milliyetçileri küstürsün ben de oyumu katlayayım diye düşünüyor.

adamların derdi basit, karşı oldukları "çözüm süreci" diye iddia edilen meselenin içeriği öcalan'ın serbestiliği ve ödün verme gibi niyetler içermeyen birçok şartı kapsıyor. adamlar da buna karşı, aynı zamanda bu süreci yürütmeyi başlatmış olan ve bunun dışında birçok hukuksuzluğu yaşatmış olan akp'ye de karşılar. adamlar rolünü açık bir şekilde belirttiler ana muhalefet olacağız diye. bunda bu kadar zorunuza giden ne var anlamıyorum. adam tayyip ile görüşmem diyor, mızıkçı diyorsunuz, adam cumhurbaşkanının görevi koalisyon kurmak değil koalisyon kuracak kişiyi görevlendirmektir diyor. son dönemde takip ettiğim kadarıyla en mantıklı konuşan taraf bahçeli.

amacına gelirsek, hdp'nin özeleştiri yapıp taviz vermesini sağlamayı planlıyor olabilir. belki koalisyon döneminde, belki de erken seçimde. sonuçta daha görüşmeler başlamadı. erken seçim durumunda hdp'nin oy kaybetmesi söz konusu olabilir, mhp'nin de oylarını arttırması hakeza. ama görüşmelerin seyrine göre anlayacağız durumu. sonuçta bir şekilde olası hükümet senaryolarının kurulmasına engel teşkil etmesi durumunda olumsuz da etkilenebilir, bu yüzden birtakım şartlar sunarak ya hdp'ye taviz verdirebilir yahut da şartlarının kabul edilmemesi durumunda hdp'yi de kendisiyle beraber aşağı çekebilir.

chp mhp ilkelerini koruyacak diye ülke bok yolunda mı ilerlesin
azıcık stratejik düşünmek gerekiyor,
bugun akepe bitirilirse bundan en cok mhp faydalanacak

Mhp zamaninda ülke bassiz kalmasin diye dsp ile koalisyon kurdu sonrasında baraj altında kaldı. Yoğurdu ufleyerek yemeye hakları var.

Bahçelinin amacı diye sayfalarca yazı okumaya gerek yok. Adamlar AKP ile koalisyon için 3 şart öne sürdü.
--o--
MHP’nin birinci önceliği çözüm süreci. AKP’nin süreçten tamamen vazgeçmesi MHP’nin kırmızı çizgisi.

İkinci talebi ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın anayasal sınırlarına çekilmesi. Saray’dan çıkıp köşke geri dönmesi.

Üçüncü şart da yolsuzluk soruşturmasına adları karışan 4 eski bakanın Yüce Divan'a gönderilmesi. MHP, Yüce Divan konusunda koalisyon seçeneğinden bağımsız TBMM’de gerekli çalışmayı yapma kararlığında.
Kaynak: Aktifhaber
--o--

O yarış 24 saat kesintisiz sürüyor.
(Le Mans 24: en.wikipedia.org). Ama araçları kullanan pilot sayısı fazla.

Baska birine yeni kefil oldum" olur mu acaba.

Prensip olarak kimseye kefil olmuyorum de. Net bi tavırla bikaç defa söylersen ''kişisel değil, kimseye olmuyorum'' falan dersen hallolur bence

ailenden birinin ev kredisi çektiğini (kuzen vs) onlara kefil olduğunu söyle. aile olunca ısrarcı olmaz bence.

daha önce kazık yedim, tövbeliyim de.

kredi çektim de, benim kefilliğim kabul olmaz de :)

arkadaşın sana ilk sorduğu anda reddetmediysen şu andan sonra sadece "kimseye kefil olmuyorum" cümlesi iş yapar. diğerleri belli eder kendini yalan olduklarına dair.

yalanlara gerek yok. Bakalarını kırmama adına, hayır diyememe gibi bir zayıf yönün var sanırım. gerçekler hep acıdır.
- böyle konularda kefil olamam, de ve bırak. gerekçe göstermene de gerek yok. anlayışlı ise susar. eğer ısrar ediyorsa, bil ki sen haklısın. vaz geçme kararından.

evliysen eşim delirdi kefil lafını duyunca de.

ben kefil olmaya sıcak bakmıyorum ilk başta direkt söyleyemedin sana değer verdiğim için ama presip falan de kıvırt. zaten kendini biliyorsa alınmaz cevabına.

Ev kredisi çektim, onlara kefil oldum deme sakın :) kuyruklu yalan olduğu hemen anlaşılır. Çünkü ev kredisinde kefil aranmaz.

Prensip olarak kefil olmuyorum + 1

"Bana güvendiğin için teşekkür ederim ama prensip olarak kefil olmuyorum" deyin.

Bu arada kefil şartı aramak kadar saçma bir şey yok; problem varsa parayı kullanan kişi ile yüzleşsinler, ne diye üçüncü şahıslara sorumluluk yüklerler ki?

Ev sahibi kimsenin arkadaşını kefil olarak kabul etmez bence. Kefil olarak aileden biri gösterilirse daha mantıklı. Ben ablamı göstermiştim. Ailesine söylesin. Banka kredisi mi bu ? Saçmalamasın yahu.

Ortaokuldaydım. Sarışın bir Türkçe öğretmenimiz vardı. Adını sanını hatırlamam. Bir arkadaşım sınıfta pantolonuma tükürmüştü. Ben de ona tükürdüm. O sırada o öğretmene yakalnadım.

Beni sınıfın dışına çıkardı. Sen nasıl benim dersimde böyle davranırsın, öyle tükürülmez böyle tükürülür dedi. Suratıma tükürdü. O anki kokuyla midem kalktı. Ooo çok mu miden bulandı, aç ağzını dedi. Açmadım. İki eliyçe tırnaklarını geçirerek çeneme baskı yaptı. Mecburen açtım ve ağzıma tükürdü. Müdüre gidip söyleyeceğim dediğimde duvara sıkıştırdı. Bir daha suratıma tükürdü. Git bunu da söyle, bak bakalım ondan sonra ne oluyor ama dedi. Söyleyemedim. Elimi yüzümü yıkadım ama aylarca yüzümden tükürük kokusu geliyormuş gibi midem bulanmıştı.

Aynı öğretmenin bir kere de ayakkabısına basmıştım yanlışlıkla. Herkesin içinde diz çöktürüp, ayakkabısını temizletti sınıfta.

Sanırım bu ve benzeri birkaç olaydan dolayı şu anda içimde kısmi de olsa bdsm'e dair bir şeyler var. Bundan büyük travma olabilir mi?

Ekleme: İlkokulda 1. sınıf bitince okul değiştirmiştim. Yeni sınıfımda ilk birkaç gün tanıştım herkesle. Sonra hastalandım, 3 gün okula gidemedim. Döndüğümde sınıfta çok güzel bir kız vardı. Çocukluk işte kendince etkileniyorsun. Meğer ilkokul öğretmenimin kızıymış. Çocukça yaklaşmaya çalışmalarımı görenler öğretmenim evrenos kızınıza aşıkmış deyince son ders çıkışı bizi sınıfta tuttu. Sen benim kızıma mı aşıksın dedi. Hayır, sizin kızınız olduğunu bilmiyordum dedim. Sen önce bir kendi sefilliğine, bir de benim güzel kızıma baktın mı hiç? Aklını da bulandıracaksın çocuğumun dedi, tokatladı kızın yanında. Yemtedi kızım sen de vur dedi. O kız da kahkahalarla 3 kere tokat attı. Hayatımda hiç bu kadar utanmamıştım.

benim deneyimlerime göre "iyi" bir öğrenci değilsen veya senden menfaati yoksa hiç umurunda olmuyorsun öğretmenlerin.

okulu değil içindeki insanları sevmediğim için başarısız olduğumu üniversitede fark ettim.

bu nedenle lise ve öncesi hayatımın 90%'ı travmadan ibarettir.

orospu çocuğu topal itin biri, teneffüste geç kaldım diye beni kafamdan tutup fırlatmıştı. (havaya kaldırıp) 3. sınıf falandım.

koşarak eve gittim annemlere söyledim.
1 saat içinde tüm akrabalarım okula geldi, il milli eğitimi falan aradık, tanıdıkalrımızı çağırdık. kovdurtacaktık orospu çocuğunu.

sonra yalvardı yakardı, benden özür dilettirdiler. affettik.
aynı şey çocuğumun başına gelse, aynı şeyleri yaparım ama affetmem. kovdururdum amınoğlunu.

not: topal it bi öğretmendi.

Çok acı şeyler yaşamışsınız, gerçekten çok üzücü. Ben şahsen yaşamadım ama şahit oldum. Ortaokulda matematik öğretmenimiz, okulda nöbertçi olduğu bir gün, ders boş ve sınıfta gürültü yapıyoruz diye sınıfa dalmış ve sınıf başkanı arkadaşımızı deyim yerindeyse öldürürcesine dövmüştü.

O kadar uzun sürdü ki dövmesi, yerden yere attı, tekmeledi, yerlerde sürüdü, hepimiz donmuştuk ve hiç şahit olmadığımız bir şiddet olayı karşısında donmuş kanımız ve yüz ifademizle sadece izleyebilmiştik.

Arkadaşımız okulun en yakışıklı çocuğuydu ağzını yüzünü parçaladı nerdeyse. Eve gidince öğretmen olan anneme söyledim, hemen aileyi arayarak işin peşini kovaladı ve açığa aldırdı öğretmeni ama işte 2-3 ay sonra döndü yine.

Sanırım ilk kez o gün, bir insanın mesleğinin onu iyi bir insan yapmaya yetmeyeceğini, 45 yaşında birinin 13 yaşında bir çocuğu rahatlıkla dövebileceğini anladım. Kalbim çok kırılmıştı.

travma yaşatanı olmadı. iyi kalpli olmayanı vardı ama hiç öyle safi kötü, şerefsiz bir öğretmenim olmadı. yalnız matematikçiler öylesine kötü ders anlatıyor, insanı dersten öyle soğutuyordu ki ilkokul öğretmenimden sonra tepetaklak gittim o konuda.

"sie, bahane hepsi" dediğinizi duyar gibiyim. vallahi değil. ortaokuldaki ilk öğretmenim, en yakın arkadaşımın babasıydı. o yüzden hakkında kötü de konuşmazdık aramızda, arkadaş duyar da üzülür bozulur diye. şaşıydı sanırım ve gözlüklüydü, nereye baktığını veya işaret ettiğini anlamakta bile zorlanıyorduk. çok dandik, saçma bir kitaptan işliyordu ve sesi çok az olduğu için genelde duymuyorduk bile. otoritesi, öğrenciyle iletişimi, konuya hakimiyeti sıfırdı.

lisede ders anlattığı sırada hızlıca yazan ve tahtayı hemen silen, tüm sınıfları kendisinden şikayetçi olunca da "hakkımda düşündüklerinizi yazın" deyip yazılan kağıtları okurken sinirlenen ve kapıyı çarpıp dersi bırakarak evine giden, kötülüğü resmen yüzüne yansımış kafadan kontak bir hocamız vardı. hiç unutmam, kendisi not ortalamam 43-44 civarındayken (45 olsa 2 gelecek) dönem ödevime verdiği notla ortalamamı düşürmeyi başarmıştı. bu dönemde öğretmenler en şerefsiz, en mal öğrenciye bile belli bir ortalamayı yakalasın diye gerekirse sözlüde çat çat 100 basıyordu. lise 1 ya da 2.

ama hayatımda şöyle bi dönem de yaşadım, sekizinci sınıfta bi akrabamız dershaneye yazdırdı beni. 3-4 ay falan gittim sadece. ilk denememde matematikte 4 net çıkarmıştım 25 sorudan. öğretmeni yine sevmemiştim, "ne arıza herif amk" diyordum. dersini dinleyince bir şey fark ettim: adamın anlattıklarını anlıyor hatta keyif alıyorum. hem konuyu anlatması hem de öğrenciyle iletişimi süperdi. öyle ki 4 net yaptığım için utandığım gün bile "daha iyisini yapabilirim lan herhalde" diyebilmiştim kendi kendime.

ve o 3-4 ayın sonunda, girdiğim son denemede 21 yapmıştım. iyi hatırlıyorum, "tam sayıları öğrenmeden rasyonel sayıları öğrenemezsiniz. önce tam sayıları halletmeniz lazım" diyorlardı tüm hocalar. ben tam sayıların işlendiği haftayı kaçırmıştım okulda, hasta mıydım neydim. -4 - +4 işlemini falan yapamıyorum yani, sıfır. hah bu ferit hocanın rasyonel sayı dersinde ben tam sayının mantığını da kapmıştım.

başarısızlıkta öğrencinin payı her zaman vardır, bunu reddetmiyorum. canla başla dinleseydim diğerlerinin derslerinde de başarılı olabilirdim belki ama iyi öğretmen olmak çok başka bi şey yaa. ferit hocamı hiç unutamıyorum valla, çok farklı adamdı.

bir ihtimal tanıyan falan çıkar diye yazıyorum: sanırım 2007-2008 civarında falan çorlu'daydı kendisi. bayağı uzun boyluydu, izmirliydi. dershanenin adı k ile başlayıp r ile bitiyordu haha. kendisini tanıyan varsa selamlarımı ve saygılarımı iletsin, ben dershaneyi bıraktıktan sonra hiç görmedim. iddia ediyorum ortaokul ve lisede ferit hoca gibi bir matematik öğretmenim olsaydı şu an nasa'da olurdum.

Olm neler yaşamışsınız lan :( Sizin hikayelerinizin yanında ben baya ultra rahat bi öğrencilik yaşamışım.

sadece bi kere lisede biyoloji hocasından dayak yemiştim. Ondada kadın haklıydı. Bugün görsem hocadan özür dilerim.

sadece başlığındaki ifadeye bakarak cevap verirsem, Turkcell Muzik. Çünkü internet paketinden yemiyor.

Ama arşivi geniş olsun vs dersen oraları çok bilemem.

X1 carbon touch almayın. Düz x1 carbon a bakın. Thinkpad serisi diğer laptoplara benzemez, çok daha fazla stabildir. Bence aklınızda hazır thinkpad varken apple da aksiyon aramaya hacet yok.

Ayrıca şurada bir düzeltme yapmak istiyorum, o kadar para verecekseniz thinkpad daha iyi :)

Açıkçası iki senedir x1 carbon touch kullanıyorum(Şirket Bilgisayarı). Her şeyinden memnunum. Yukarıda bahsettiğin işlemlerin neredeyse çoğunu ve hatta daha fazlasını ben de yapıyorum. Tek bi kere bile sorun çıkarmadı.

lenovo'ya saygılarımı sunuyorum.

işi senin aldığın kesinleşti mi?

Kesinleşti mi derken, tam anlayamadım soruyu.

Ama sormak istediğin şu ise, ihale açık İhale usülü ile yapıldı. Yani son fiyatı teklif eden bendim.
Bu noktadan sonra kesinleşmesi için bir şey yapmadım. Ama açık ihale olduğu için artık kesinleşmiş oluyor diye biliyorum. Çokta emin değilim ama.

Kamu İhale Kanunu'na tabi bir ihale ise, idare en iyi fiyatı teklif edeni sözleşme imzalamaya davet eder. O imzalamazsa, teminatını gelir kaydeder ve 2. sıradakini davet eder. 2. sıradaki de imzalamazsa onun teminatını da gelir kaydeder ve ihaleyi iptal ederek diğerlerinin teminatını iade eder.

Düz mantıkta aklıma ilk gelen çalışıyorsa sar seviyesini yükseltecektir.

@atom,

telefonun az çekmesi daha fazla radyasyona neden oluyor diye biliyorum ?

ilginç bir şey ilk defa görüyorum. 3 tane operatör var hangi sinyali repeat edeceğini nasıl anlıyor alet ?

@ mrthany

2100mhz frekansındaki sinyali repeat ediyor. operatöre bakmıyor. üç operatör de 3g'yi 2100mhz'de yayınlıyor zaten.

İş görür ama yasal değil (BTK bulursa, söker onu)

@gkn

yasal olmadığını nerden çıkardınız? amerikada dahi normal perakende satılıyor bu cihazlar.

amerikada dahi normal perakende satılan her şey sence yasal mı? Bu işin içinde olduğum için biliyorum. Yasal değil, BTK bulursa söker.

Sivil polis. Plakadan bir şey yapmazlar muhtemelen, göz korkutma amaçlı. Polis terörüne bir başka örnek sadece.

sivil polis? kimlik sorabilirdin bence.

Sivildir veya başbakanlık koruması gibi ona de facto yetki veren bir unvanı vardır.

Plakayla uğraşmazlar, dedikleri gibi göz korkutma amacıyla yapılmış bir şey. Ama kimlik sorsaydınız, yani bir vatandaş olarak kanuni hakkınızı arama yoluna gitseydiniz büyük ihtimalle rahatsız etmeye başlarlardı.

yalnız olmaman iyi olmuş. abiler belli ki FBI. mna koduklarım sağ şeritte hız yapıp bi de cayırtı yapıyorlar.

Sonra olay tatlıya bağlanır gibi olduğu için kimlik falan sormadım. Bi de orada zaten hatalı olduğumu düşünüyordum hiç üstelemedim.Araçta şirket aracıydı.

eğer tartışma falan yaşamadıysanız, atarlanmadıysan ve hasar yoksa birşey yapmazlar.
uğraşmazlar yani.
korkutmak için yapmışlar belli. unut gitsin.

Evet abi istanbul, ellerinde telsizlerle çıktılar. Sanırım dediğiniz gibi siviller ortalıkta.

@innerbliss yok abi hasar falan yok. Çarpma falanda yok. Belki sadece vites küçültmek zorunda kalmıştır siviller, önüne çıktığım için.

kimlik sorsaydınız, bir vatandaş olarak hakkınız vardıhhıhhahahahah :)

dayak yememişsin bence bu iyi bir şey. türkiye'de yaşıyoruz. polise kimlik soram ana bacı yapmak gibi bir şey onların gözünde.

Senin aynı anda birden fazla çağrı alma özelliğin etkin değil, arama ayarlarından veya müşteri hizmetlerinden halledilebilir gibi.

Arama bekletme özelliğini aktif hale getirmen yeterli.

Arama bekletme ozelligi nasil aktiflestiriliyor peki?

Digiturk Play ile yapabilirsin.

digiturkplay.com'a üye olup yapabilirsin ama 35 lira mı ne yapmışlar bu sefer. 2-3 arkadaş toplanıp öyle şeyapın bence, biz öyle yapıyoruz arada.

mail olarak gidiyorsa maillerde görür diye biliyorum. onun dışında bi süre hesabını kapatsan? çözüm olabilir mi?

Ben hiç bir facebook kullanıcısının "beğeniler mail olarak gelsin" seçeneğini aktif ettiğini sanmıyorum. Yani onun telefonuna bildirim gitmiştir, ama göremez diye tahmin ediyorum.

Gördüyse de artık dargınları barıştırma zamanı gelmiştir :)

Enerjini değiştiremeyeceğin şeyler için harcama, siktir et gördüyse gördü.

çok tatlısınız.
valla kalp krizi geçirmeye çok yakındım. evet yapcak bişey yok cidden sadece umarım gitmemiştir. çünkü çok yanlış olur. ekranı ışığı açılıp şu kişi fotoğrafınızı beğendi yazmadığı sürece sorun yok gibi....

@gkn

abicim bana listemde olmayanları eklemem için öneren facebook bu...

youtu.be

Biri bu da diğer linktekinden hiç anlayamadım.

www.youtube.com bu da diğeri

Facebook a benziyor ama Twitter gibi de değil check in yapıyorsun bulunduğun yerde evet mesaj olayı geldi ama o public mi bilmiyorum isim olmuyor mesajla

Bir de şu açıdan sorayım o zaman. Diyelimki birisi var ben bunun nerelerde checkin yaptığını görmek için arkadaşı mı olmalıyım.

Evet arkadaş olmalısın, daha çok twittera benziyor bence ama takip yerine arkadaşlık var paylaşımlar açık olmuyor.

Yorumlarını okumak için arkadaşı olmadan gerek yok ama check'inlerini görmek için arkadaş olman lazım.

foto sitelerinde gezmeyi azaltıcan.
benim 1 gb, browserdan imaj(resim) yüklemeyi kaldırdım. anca yetiyor.

"Günde toplasan 5 saat" abi baya devlet memuru mesaisi yapıyorsun telefonda.

İnternet hızı ve kalitesi arttıkça, daha çok site dolaşırsın. Daha çok resim bakarsın. Daha bol içerikli sitelere girersin.

Bu durumda paketin çabuk biter.

Millet 2gb ile nasıl geçiniyor. Mobil veriyi kapatıyor. Örneğin whatsapptan yazıyorsun 4 saat sonra mobil veriyi açınca cevap yazıyor. Genelde (evde,işte) wireless kullanıyor vs. vs.

E5'ten geldiğini varsayarsak, köprüden önce son çıkıştan çıkacaksın. Çıkış yolu ikiye ayrılıyor. Sen Levent-Sarıyer sapağından çıkacaksın. Sonra Ulus-Levazım-Akatlar-Zorlu tabelasından girersen Zorlu otoparka kadar gidersin. Zaten orda Zorlu Center tabelasıda var.

teşekkürler açıklama için.

bulacağınız bütün sistemler yandex disk şeklinde olacaktır, çıkış yaptığımda silinsin girdiğimde indirsin diye bi sistem bu işin anlam ve önemine aykırı. benim google disk klasörümde 16gb dosya var düşünün her giriş yaptığımda baştan indirsin.

Ben soruyu tam anlayamadım.

Belgelerimizi tek bir yerde saklamak için bir uygulama gerekiyor, internetin olduğu her yerden erişim için..
--> Yandex Disk
Yandex disk indirdik fakat açtığımız an masa üzerine dosyayı kaydediyor ve çıkış yapma imkanı yok..
--> Yandex Disk'i neden indiriyorsunuz? Normalde ana bilgisayarında indirebilirsin. O sana kolaylık olsun diye var. Kendi bilgisayarında masa üsütnde klasör olarak durur. Dosyanı sürükle bırak yapar atarsın. Başka bi yerden erişmek istediğinde de internetten login olursun. Erişmek istediğin her yere yandex disk kuracaksın diye bir şey yok.

Umarım soruyu yanlış anlamamışımdır.

Aceleden detaya girememişim zaten, şimdi; patronum dedi ki yanımda sürekli flash bellek taşıyamıyorum, kaybediyorum vs. her belgeme istediğim yerden ulaşabilmek istiyorum ne yapabilirim, benim bu konularda pek bilgim yok, yandex disk diye bir şey varmış ona bir bakalım isterseniz dedim bakmaya başladık..

Tam olarak istediğim şey siteye girmek ve hesabıma yüklediğim evraklara her yerden erişebilmek.. Ama site beni ayrı bir program yüklemeye yöneltti, indirince otomatik olarak karşına giriş kutusu geliyor, kullanıcı adını ve şifreni girdiğin an dosyaların bilgisayarın masa üstüne kayıt ediliyor..
Denemek için kendi hesabımla girdim kaydettiğim arşivler hemen kayıt edildi, sonrasında kapama yeni hesap açma imkanı da vermiyor bildiğin klasör olarak kaydediyor..
İşte ben bunu istemiyorum, her hangi bir bilgisayardan girdiğimde oraya kayıt olmasın dosyalar ben kendi hesabımı açıp göreyim işim bitince kapatayım istiyorum, bu mümkün mü?

Tamam işte ben de onu diyorum. Her Yandex Diskteki dosyana erişmek istediğinde, setup dosyasından masaüstü uygulamasını kurma.

Yani disk.yandex.com.tr 'den login ol. Windows için uygulamayı indirin falan derse indirme. İçeri gir, dosyanı al. Logout ol.

"Tam olarak istediğim şey siteye girmek ve hesabıma yüklediğim evraklara her yerden erişebilmek.. "
--> Zaten Yandex Disk dahil tüm bulut hesaplar bunu yapar.

"Ama site beni ayrı bir program yüklemeye yöneltti, indirince otomatik olarak karşına giriş kutusu geliyor, kullanıcı adını ve şifreni girdiğin an dosyaların bilgisayarın masa üstüne kayıt ediliyor.."
--> Uygulamasını yüklemene gerek yok. Yükleme.

"sonrasında kapama yeni hesap açma imkanı da vermiyor bildiğin klasör olarak kaydediyor.."
--> Hayır kapama imkanı verir. Altta, system tray'de exit diye bir seçenek var. Ordan çıkış yap, yandexide her yere kurma. Kurduysan da sil. Çünkü o uygulama sadece senin bilgisayarında olması senin için iyi olur.

"her hangi bir bilgisayardan girdiğimde oraya kayıt olmasın dosyalar ben kendi hesabımı açıp göreyim işim bitince kapatayım istiyorum, bu mümkün mü?"
--> Elbette mümkün, bulut hesapların amacı bu zaten.



Şu siteyi de incele.
yardim.yandex.com.tr

Baz istasyonu binlerce telefon sinyalinin birleştiği bir yer, sen sadece birkaç telefonun yaydığı sinyalleri alırsın. O yüzden daha tehlikeli olabilir. Telefonun güç harcadığı gerçektir ama tehlike düzeyi olarak telefon çok daha azdır.

Zaten bi baz istasyonu gibi binadan, bir de naz istasyonu gibi hatundan uzak duracaksın.

Bu konu öyle bir şey ki bilen bilmeyen herkes yorum yapıyor. Hatta zamanında baz istasyonları kaldırılsın (goo.gl), iptal olsun diye imza toplayanlar vardı. Baz istasyonları şehir dışına taşınsın diyen dangalaklar bile vardı (goo.gl) Bu adamlar için ne desen boş.

Telefon gibi kablosuz sistemlerin hiç biri o radyo frekans yayının yapan sistem olmadan çalışmaz. Gerek uydu, gerek baz istasyonu mutlaka bişey olmalı. Ya da eskisi gibi kablolu sistemlere geri dönmeli.


Bu noktada herkes bişeyler uydurunca insanların korkması normal. Önüne gelen baz istasyonu kanser yapar diyor.

Bakın; Avrupa ve Amerika'da baz istasyonun yayabileceği maksimum güç 40-50mW/cm^2'dir. Bu değer kurallar ve yasalar ile sabit. Peki Türkye'de bu değer kaç 20mW/cm^2

Hal böyle olunca senin telefonun daha fazla güç basıyor. Ya da ben bir tane baz istasyonu kuracağım aralığa iki tane baz istasyonu kurmak zorunda kalıyorum.

Elbette bunun araştırmaları devam ediyordur. Ancak baz istasyonu kanser yapıyor derken, koskoca Türksat koskoca uyduları (goo.gl) ile Türkiye'nin tamamına sinyal basıp tivi yayını yaparken kimsenin ses çıkarmaması bi garip geliyor bana.

@gkn tam olarak bahsettiğim mesele bu "Bakın; Avrupa ve Amerika'da baz istasyonun yayabileceği maksimum güç 40-50mW/cm^2'dir. Bu değer kurallar ve yasalar ile sabit. Peki Türkye'de bu değer kaç 20mW/cm^2" bu nedenle baz istasyonları çok daha az güç kullanıp az radyasyon yaparken insanlar çok daha fazla radyasyona mağruz kalıyor. bu tam bizlik bir durum. mesela gelir vergisi toplanmayıp vergiyi kdv ötv ile toplamak gibi. görünürde bize batmıyor ama çok daa fazla zararı oluyor.

pilotlar. 10 bin kaad alıyolar diye biliyorum. bazı doktorlar da 20 bine filan çıkıyolar.

pilotlar 10.000 alsa ülke kalkınır be @error522

f/o (yrd. pilot) 14000
capt. pilot 22-25000
sorumlu capt. 28-30000

Daha iyisi var mı bilmiyorum imgur.com

inşaat mühendisleri.

1500 tl'den başlar yılda 1000000 dolara kadar çıkar.

benim bildiğim (tabi en çok olanları bunlar demiyorum)
-başhekim 33000
-mali müşavir bağladığı defterlere ve firmanın büyülüğüne göre para katlanıyor

iyi bir cerrah özelde min 30 bin alır

Maaşlı çalışanlar örnek verilmiş hep. O maaşları ödeyenler var bir de.

Kafası çok çalışan adam ticaret yapmalı.

teşekkürler

www.youtube.com

Birinin rehberinde "ezmeci" diye kayıtlı. Sorgulayınca öyle çıkıyor.

maaslari belli, thy 2. pilota 12 bin civari veriyor daha dogrusu saglam ucus yaparsan bu parayi alabiliyorsun. hemen milyon dolarlik ev alamiyorlar ama cok yuksek standartlarda yasayabilirsin kaptan pilot oldugunda bu paranin 3-4 katini kazanabilirsin. 65 bin euro egitim masrafin varsa hali hazirda mantikli bi yoldasin denebilir. 4 arkadasim var bu sekilde islerinden ayrilip ucus okuluna kayit yaptiran. thy'nin ilanina da basvurabilirsin elindeki isi birakmana da gerek kalmaz kabul edilene kadar.

Golgi hocam, ben de dediğin gibi, başvurumu falan yaptım. Masrafları da karşılayacak kadar param var. Kabul edilene kadar bekleyeceğim şimdilik başka bir çarem yok.

Ancak beni en çok düşündüren, onca sene okul, eğitim, iş, üniversite hayatından sonra doğru mu yapıyorum bilmiyorum. Buna değecekse yapmaya hazırım.

Sanırım doğru yoldayım.

dogru yolda olduguna inaniyorsan oyledir, pilotaj icin universite egitimi acilali 2 sene oldu tek universitede var, bu egitimi ya askeriyeden alirsin yada bu parayi bayip ozel ucus okullarindan alabilirsin. yani bunca yil okul, egitim, is vs demene katilmiyorum. 2 muhendis arkadasim direk parayi basip ucus okuluna yazildilar mezun olur olmaz ki universiteyi de ozel okudular :) imkan meselesi yani havayolu firmasina imza attiklari an her turlu kara gecmis olacaklar. simdi ne kadaar kazaniyorsun o da var. ortalama ustu bir kazancin varsa 'bence' o kadar aksiyona gerek yok dedigim gibi tercih meselesi.

oldukça garip. ama söyle oluyor olabilir. zaten eve gidince yıkanacaktır o kıyafetler, başka kıyafet kirletmek istemiyordur vs. ama yaptığı pek doğru değil bana göre

Spor salonunun yıllık ücreti 3000 civarında. Sanmıyorum fakir olsun.

pilotun markete üniformasıyla gitmesi gibi bişey bence çok saçma
kendince belki bir açıklaması vardır ama her seferinde yapıyorsa çok saçma.

garip ve saçma. bizim dil kursuna da öyle gelen bir adam var ama iş çıkışıdır diye yadırgamıyorum.
ama spor salonunda soyunma odası var.

adam doktordur. o kıyafetler epey rahat. bi doktor arkadaşımda yatıya kaldığımda verdi. çok süper rahat. spora uygun.

açılın ben doktorum demeye çalışıyordur. arabası varsa plakasının "dr" olma ihtimali çok yüksek.

dr plaka +1

kıyafet rahat olabilir ama her rahat kıyafetle spora geleceksek spor salonunun halini düşünemiyorum.

Adam hastaneye sabah 8 de girip ertesi gun aksam 5:30da cikiyor ve eve gitmeye firsati olmuyorsa bu durum olabilir. Spor esnasindaki giyimlerini bilemiyorum ama bu tempoyu yasayan insanlar var.

Ha yanina bir canta haşortman koyamaz miydi? Bekar ve yalniz ise bunu da duzenli basaramayabilir dostum, ne yazik ki
Not: dr plakaya karsiyim

Müşteri ilişkisinden ötürü sürekli seninle ilgilenmiş ama Tweet lerle kafa karıştırmiş

Sen gitsen desen gel kahve içelim


Ay pis sapık diyecek :(

tanışmaya çalışmış ama sen odunluk yapmışsın biraz.
ama kız kezban :(

Kaybedecek bir şeyin yok kazanacak çok şey var.Düşünmeden devam et sonuna kadar

Sana yazmış işte. Onu bulman için yapabileceği bütün şeyleri yapmış. Kızı begenmediysen umut verme.

tatava yapma yürü geç dostum

Git söyle, çıkışta kahve içmek istiyorum de. İki ihtimal var,

1. Güzel bir ilişkin olur
2. O mağazaya bi daha gitmezsin.

youshook +1
Ama kızın işini yapma ihtimali daha yüksek geldi bana. Seçim senin.

Kız yürüyor. Çok.basarili yürüyor hem de :) bu adim da sen at.

Yorumda bulunmuş gençler, hepiniz sağolun.

Benim hala tereddütlerim var. Kıza teklif etsem, "ay güldü verecek zannediyor sapık mıdır" diye düşünmesinden şüpheleniyorum. Acaba ben mi abartıyorum bilemedim.

Bi de düz adamım abi ben bu şekilde nazlı nuzlu işleri pek anlayamıyorum. Çünkü kızda benim adımı soyadımı biliyor, facebookuma twitter'ıma ulaşabilir, hatta numaramı da biliyor, whatsapp'ıma da ulaşabilir. Ama bunları yapmak yerine benim adım atmamı mı bekliyor?


Mağazadan her ayrılmamda iyi günler güle güle yerine görüşürüz diyoruz birbirimize.. Ee bu şimdi müşteri ilişkisi mi? Yazıyor mu? Hala karar veremiyorum.

Cevaplardan anladığım kadarıyla yüksek ihtimal tanışmaya çalışıyor. Ama bi kere daha alışverişe gideceğim bakalım bu sefer ne olacak.

yürü geç yiğido. ne derse desin risk varsa mutluluk vardır.

Yaz buraya yine biz merak ederiz :)

Kız tabi ki senden adım bekliyor daha ne yapsın? Senden bir hareket görmeden whatsapp'tan gelirse ve sende bir karşılık olmazsa mağazadaki çalışan müşteriye asıldı olur. Twitter'dan takip et bence. Alışverişe gittiğinde de alışverişin dışında normal sohbet et, hal hatır sor, espri yap hatta "buralarda kahvesi güzel olan bildiğin yer var mı?" diye bile sorabilirsin :) hele bir şekilde devam eden, aranızda bağlantı olan bir konu konuşursanız "çok özür dilerim, şu an acelem var, arkadaşıma sözüm var oraya yetişeceğim ama bu konuyu daha sonra konuşalım, sana da bir kahve ısmarlayayım" tarzında alır yürürsün.

Eveeet uzunca bir süre buralara uğrayamamıştım. Hem iyi hem kötü haberlerim var gibi.

Öncelikle kız ile tanıştım. Ama o, sanki tanışmak isteyen kişi değilmiş gibi bir tavra büründü. Mağazadaki hareketleri ile sanki o da istiyor gibiydi.

Neyse kızla bi kahve içtik. Ancak ve ancak, kız sanki kaçan kovalanır ayağına yatmak istiyor. Sürekli sen bana fazlasın diyor. Benim hayallerim var diyor. Ben seninle bunu yürütemezsen, ikimizde kırılırız diyor. Okuduğumuz üniversiteleri, çalıştığımız iş yerlerini kıyaslayacak değiliz tabi ama kızda biraz aşağılık kompleksi oluyor sanırım. Her ne kadar tek bir kere bunun değil lafını imasını bile etmesem de...

Hayır, nasıl davranacağımı şaşırıyorum bazen :)

Velhasılı kelam, şunun şurasında iki haftadır kızla takılıyorum, sadece şunu söyleyebilirim. Biz ayrı dünyaların insanı gibiyiz. Evet çok iyi anlaştığımız noktalarda var ama. Ne kadar dayanabiliriz.
Bilmiyorum.

sakınles bı nefes al sonra yazını duzelt.

abartacak bısey yok normal seyler. olur oyle.

Selam! Ben Türkçe. Şu an can çekişiyorum.

gülsem mi ağlasam mı bilemedim. gülerek ağladım...

olur öyle şeyler, ama sen bi' dur beynine kan gitsin önce.

(bkz: iyi ama o saman ayabalay uçay gidey)

sence ne teklifi ediyor bu kadınlar? ahahahahha

do you sex dedin mi?

Genç_yerel_böbrek.avi.

işten çıkarken adama ingilizce am günü yağ

Böbrek sezonuna daha var. Testisleri sarıp gönder hocam. Buzlu koroplast poşetine koyarsan iyi olur.

(bkz: Odaya girdiğimde Türkçeyi sıvazlıyordu)

(bkz: midyat seyfo gülün lan)

okulda değişim programıyla gelen 2 amerikalı kız okulda fsohbet ettikten sonra bana numaralarını vermişlerdi ve istanbulda kaldıkları sürece bugün taksimde buluşçaz, şu kafedeyiz, bugün şuraya gidicez seni de bekleriz mesajları atıyorlardı. sadece arkadaşlık kurmak içindi ama. erkek değilim. illa böbrek.avi olması gerekmiyor. sonra ülkelerine döndüler, hiç buluşmadım o ayrı.

@pinkpeony dikkatli olmakta fayda var. bunlarda gay evliliği filan var hani :P

böbrekleri paket mi yapalım burada mı yersiniz deseydin keşke :S

6000 TL HASAR KAYDI MEVCUTTUR. DOBLO VE CORNETLE TAKAS DUSUNULUR..
oldugu icin...

6bin lira hasar kaydı, yaygın olmayan servis/parça ağı, alacak olan kişinin yeniden satmak istediğinde zorlanacak olması gibi nedenler var. Ülkemizde sevdiğimiz araçtan çok,kolayca satabileceğimiz araçlara biniyoruz

Ya ayni model diger araclara bakin 40k civari cok farketmiyor. Binilirmi buna. Cok mu pahali yedekparcalari

Yedek parça bulursan şükredersin. Çok nadir araç. Elden çıkarması güç olur

Arabayı alıp, parçalara ayırsan ve yedek parça diye satsan daha çok kazanırsın. O derece

yahu illa yedek parça bulursun, bulamazsın diye bir dünya yok.
ama bu araç 2000 motor, vergisi kazıktır, yakıt çoktur ve piyasası yoktur.
o nedenle bu fiyata olmuş olabilir. kilometresi olmuş 200 bin.

motoru biraz daha büyük olsaydı vergi diyecektim ama bu yaşta 2000 motorun vergisi 1900 lira filan olması lazım. ucuzluğu hasar kayıdı ve 200.000 km olmasından ayrıca satılması zor olduğundandır. vergi yüzünden ucuz satılanlar cayenne gibi 4000 motor üzeri olanlar. 60.000 liraya cayenne satıyorlar ama yıllık vergisi 9800 lira. bi kaç seneye kendi fiyatını geçiyor araç.

Ya arkadaslar su araca takilmayin 120binde olani da var 40k. Yakiti gayet uygun 2.0 motor icin wv motor kulanilmid zaten. Vergisi de kazik degil. Sadece 2. Eli yok diye dusuk sanirim ama aldimmi satmam ki ben bu arabayi :)

kafaya koyduysan al madem, hayırlı uğurlu olsun abime

vogue restaurant olabilir.
Ya da beyoğlu 360

leb-i derya

arkadaşın tamamıyla haklı.

ehliyet kursunda sola ver dediklerini hatırlıyorum. sağa verirsen ana yoldakiler göremez.

usta şoför değilim de dönme eylemi yok ise sinyal niye veriyorsun ki?

bu arada şekilden de pek bişey anlaşılmıyor :)

ana yola çıkana kadar sağ sinyal ana yola çıkılınca sola sinyal verirsin

@high hopes of the sozluk, nasıl ya? üstün paint becerilerim diyorum, 3D, diyorum. Şekil nasıl anlaşılmıyor abi :)

Aslında bi nevi karşıya geçeceğim, ama sanırım yolu yapanlar orta noktada buluşturamamış. Karşıya geçmek için, anayola da giriyorsun biraz.

@lamaga, geride ışık yok hocam, yol çok akıcı bi yol değil diye sanırım. Ama yine de akşamları baya trafik oluyor.
Bir de resimde ortadaki yolu baya büyük çizmişim ama orası iki şeritli bir yol aslında.

normalde karşıdan karşıya geçiş gibi, bu nedenle sinyale gerek yok da denebilir. fakat yol azıcık tehlikeli olduğundan sinyal vermek diğer şoförlerin dikkatini çekmek açısından iyidir. Dolayısıyla sol sinyal verilmesinde fayda var. sağ sinyalin bu şemada hiç bir yeri ve gereği yok.