[]

sizin de travma yaşatan öğretmenleriniz oldu mu?

doğuda bir kasabada ana sınıfındayım. kasaba dediğime bakmayın bildiğin köy aslında. 5-6 yıllık kısa ömründe muzu anca televizyonda gören çocukların önünde kendi çocuğuna muz yedirirken önümüzdeki kuru ekmekler daha bir kuru gelirdi. bazılarımız çöpe attığı muz kabuğunu gizlice koklardı.

aynı anaokulunda daha 5 yaşında gaz kaçırmıştım. onu kim yaptı diye herkesin götünü koklamıştın tek tek. korkumdan nefes bile alamamıştım. sonra başka bir çocuğu gaz çıkardığı için evire çevire dövmüştün. 5 yaşındaydık daha.

bu sefer 3. sınıftayım, aynı köydeyim. başka bir öğretmen var bu sefer. çarpım tablosunu ezberleyecektik. öğrencileri ikişer ikişer tahtaya çıkarıp birbirlerine çarpım tablosunu sordurdun. bilemeyene arkadaşına tokat attırdın. o küçücük yüreğimiz arkadaşımıza vurmaya kıyamayınca bize vurup işte böyle vuracaksın diye daha sert vurdurdun.

sonra 4. sınıfa geçtim. başka bir öğretmen. birgün eline bir dikdörtgen plastik aldın, diğer elinde de sopa. tek tek "bunun çevresi kaç cm?" diye herkese sordun. ve her seferinde yanlış cevap diye ellerimize o sopayla vurdun. herkes dayağını yiyince bi cesaret kalkıp hocam peki kaç cm diye sordum da yavşakça sırıtarak" ne bileyim ben" dedin.

bu sefer 5. sınıf. 23 nisan. tiyatro gösterisinde başroldeyim. köylü bir çocuğu oynuyorum. sahne falan da kurulmuş. sahne dediğim okul sıraları yanyana dizilip üzerine halı örtülmüş. en yeni elbisemi giyip okula gitmişim. sevinçliydim. öğretmenlerden biri "utanmıyor musun bayramınıza böyle paçavralarla gelmeye" diye beni azarladı. oysa o benim en yeni elbisemdi. ne bilsin yokluğu.

diye böyle uzar gider.

sizin de travma yaşatan öğretmen anılarınız var mı?

 
Ortaokuldaydım. Sarışın bir Türkçe öğretmenimiz vardı. Adını sanını hatırlamam. Bir arkadaşım sınıfta pantolonuma tükürmüştü. Ben de ona tükürdüm. O sırada o öğretmene yakalnadım.

Beni sınıfın dışına çıkardı. Sen nasıl benim dersimde böyle davranırsın, öyle tükürülmez böyle tükürülür dedi. Suratıma tükürdü. O anki kokuyla midem kalktı. Ooo çok mu miden bulandı, aç ağzını dedi. Açmadım. İki eliyçe tırnaklarını geçirerek çeneme baskı yaptı. Mecburen açtım ve ağzıma tükürdü. Müdüre gidip söyleyeceğim dediğimde duvara sıkıştırdı. Bir daha suratıma tükürdü. Git bunu da söyle, bak bakalım ondan sonra ne oluyor ama dedi. Söyleyemedim. Elimi yüzümü yıkadım ama aylarca yüzümden tükürük kokusu geliyormuş gibi midem bulanmıştı.

Aynı öğretmenin bir kere de ayakkabısına basmıştım yanlışlıkla. Herkesin içinde diz çöktürüp, ayakkabısını temizletti sınıfta.

Sanırım bu ve benzeri birkaç olaydan dolayı şu anda içimde kısmi de olsa bdsm'e dair bir şeyler var. Bundan büyük travma olabilir mi?

Ekleme: İlkokulda 1. sınıf bitince okul değiştirmiştim. Yeni sınıfımda ilk birkaç gün tanıştım herkesle. Sonra hastalandım, 3 gün okula gidemedim. Döndüğümde sınıfta çok güzel bir kız vardı. Çocukluk işte kendince etkileniyorsun. Meğer ilkokul öğretmenimin kızıymış. Çocukça yaklaşmaya çalışmalarımı görenler öğretmenim evrenos kızınıza aşıkmış deyince son ders çıkışı bizi sınıfta tuttu. Sen benim kızıma mı aşıksın dedi. Hayır, sizin kızınız olduğunu bilmiyordum dedim. Sen önce bir kendi sefilliğine, bir de benim güzel kızıma baktın mı hiç? Aklını da bulandıracaksın çocuğumun dedi, tokatladı kızın yanında. Yemtedi kızım sen de vur dedi. O kız da kahkahalarla 3 kere tokat attı. Hayatımda hiç bu kadar utanmamıştım.
  • evrenos gazi  (11.06.15 15:36:13 ~ 15:39:53) 
benim deneyimlerime göre "iyi" bir öğrenci değilsen veya senden menfaati yoksa hiç umurunda olmuyorsun öğretmenlerin.

okulu değil içindeki insanları sevmediğim için başarısız olduğumu üniversitede fark ettim.

bu nedenle lise ve öncesi hayatımın 90%'ı travmadan ibarettir.
  • velhasilkelam  (11.06.15 15:41:02) 
orospu çocuğu topal itin biri, teneffüste geç kaldım diye beni kafamdan tutup fırlatmıştı. (havaya kaldırıp) 3. sınıf falandım.

koşarak eve gittim annemlere söyledim.
1 saat içinde tüm akrabalarım okula geldi, il milli eğitimi falan aradık, tanıdıkalrımızı çağırdık. kovdurtacaktık orospu çocuğunu.

sonra yalvardı yakardı, benden özür dilettirdiler. affettik.
aynı şey çocuğumun başına gelse, aynı şeyleri yaparım ama affetmem. kovdururdum amınoğlunu.

not: topal it bi öğretmendi.
  • kamera motor  (11.06.15 15:41:39 ~ 15:41:53) 
Çok acı şeyler yaşamışsınız, gerçekten çok üzücü. Ben şahsen yaşamadım ama şahit oldum. Ortaokulda matematik öğretmenimiz, okulda nöbertçi olduğu bir gün, ders boş ve sınıfta gürültü yapıyoruz diye sınıfa dalmış ve sınıf başkanı arkadaşımızı deyim yerindeyse öldürürcesine dövmüştü.

O kadar uzun sürdü ki dövmesi, yerden yere attı, tekmeledi, yerlerde sürüdü, hepimiz donmuştuk ve hiç şahit olmadığımız bir şiddet olayı karşısında donmuş kanımız ve yüz ifademizle sadece izleyebilmiştik.

Arkadaşımız okulun en yakışıklı çocuğuydu ağzını yüzünü parçaladı nerdeyse. Eve gidince öğretmen olan anneme söyledim, hemen aileyi arayarak işin peşini kovaladı ve açığa aldırdı öğretmeni ama işte 2-3 ay sonra döndü yine.

Sanırım ilk kez o gün, bir insanın mesleğinin onu iyi bir insan yapmaya yetmeyeceğini, 45 yaşında birinin 13 yaşında bir çocuğu rahatlıkla dövebileceğini anladım. Kalbim çok kırılmıştı.
  • medre  (11.06.15 20:29:32) 
travma yaşatanı olmadı. iyi kalpli olmayanı vardı ama hiç öyle safi kötü, şerefsiz bir öğretmenim olmadı. yalnız matematikçiler öylesine kötü ders anlatıyor, insanı dersten öyle soğutuyordu ki ilkokul öğretmenimden sonra tepetaklak gittim o konuda.

"sie, bahane hepsi" dediğinizi duyar gibiyim. vallahi değil. ortaokuldaki ilk öğretmenim, en yakın arkadaşımın babasıydı. o yüzden hakkında kötü de konuşmazdık aramızda, arkadaş duyar da üzülür bozulur diye. şaşıydı sanırım ve gözlüklüydü, nereye baktığını veya işaret ettiğini anlamakta bile zorlanıyorduk. çok dandik, saçma bir kitaptan işliyordu ve sesi çok az olduğu için genelde duymuyorduk bile. otoritesi, öğrenciyle iletişimi, konuya hakimiyeti sıfırdı.

lisede ders anlattığı sırada hızlıca yazan ve tahtayı hemen silen, tüm sınıfları kendisinden şikayetçi olunca da "hakkımda düşündüklerinizi yazın" deyip yazılan kağıtları okurken sinirlenen ve kapıyı çarpıp dersi bırakarak evine giden, kötülüğü resmen yüzüne yansımış kafadan kontak bir hocamız vardı. hiç unutmam, kendisi not ortalamam 43-44 civarındayken (45 olsa 2 gelecek) dönem ödevime verdiği notla ortalamamı düşürmeyi başarmıştı. bu dönemde öğretmenler en şerefsiz, en mal öğrenciye bile belli bir ortalamayı yakalasın diye gerekirse sözlüde çat çat 100 basıyordu. lise 1 ya da 2.

ama hayatımda şöyle bi dönem de yaşadım, sekizinci sınıfta bi akrabamız dershaneye yazdırdı beni. 3-4 ay falan gittim sadece. ilk denememde matematikte 4 net çıkarmıştım 25 sorudan. öğretmeni yine sevmemiştim, "ne arıza herif amk" diyordum. dersini dinleyince bir şey fark ettim: adamın anlattıklarını anlıyor hatta keyif alıyorum. hem konuyu anlatması hem de öğrenciyle iletişimi süperdi. öyle ki 4 net yaptığım için utandığım gün bile "daha iyisini yapabilirim lan herhalde" diyebilmiştim kendi kendime.

ve o 3-4 ayın sonunda, girdiğim son denemede 21 yapmıştım. iyi hatırlıyorum, "tam sayıları öğrenmeden rasyonel sayıları öğrenemezsiniz. önce tam sayıları halletmeniz lazım" diyorlardı tüm hocalar. ben tam sayıların işlendiği haftayı kaçırmıştım okulda, hasta mıydım neydim. -4 - +4 işlemini falan yapamıyorum yani, sıfır. hah bu ferit hocanın rasyonel sayı dersinde ben tam sayının mantığını da kapmıştım.

başarısızlıkta öğrencinin payı her zaman vardır, bunu reddetmiyorum. canla başla dinleseydim diğerlerinin derslerinde de başarılı olabilirdim belki ama iyi öğretmen olmak çok başka bi şey yaa. ferit hocamı hiç unutamıyorum valla, çok farklı adamdı.

bir ihtimal tanıyan falan çıkar diye yazıyorum: sanırım 2007-2008 civarında falan çorlu'daydı kendisi. bayağı uzun boyluydu, izmirliydi. dershanenin adı k ile başlayıp r ile bitiyordu haha. kendisini tanıyan varsa selamlarımı ve saygılarımı iletsin, ben dershaneyi bıraktıktan sonra hiç görmedim. iddia ediyorum ortaokul ve lisede ferit hoca gibi bir matematik öğretmenim olsaydı şu an nasa'da olurdum.
  • der meister  (11.06.15 20:54:24) 
Olm neler yaşamışsınız lan :( Sizin hikayelerinizin yanında ben baya ultra rahat bi öğrencilik yaşamışım.

sadece bi kere lisede biyoloji hocasından dayak yemiştim. Ondada kadın haklıydı. Bugün görsem hocadan özür dilerim.
  • gkn  (11.06.15 21:02:20) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.