Valla Boku yiyeli çok oldu, bu saatten sonra yapacak bişey yok, kendimi bildim bileli hobi olarak başlayan bu konularda ki ilgim sonra mesleğim oldu. Senelerdir insanlara,kurumlara, şirkelere, devletlere yurtiçi ve yurt dışlarında anlatmaya çalışıyoruz. Ben kendi üzerime düşeni senelerdir yapıyordum ( hoş bi işe yaramıcak) ama içim rahat.

Ben türkiye’de bu durumu gözlemledim, bulunduğum avrupa ülkeleri normal sayılırdı. Londra’da ağustos sonunda mont giyiyodum ara sıra, ekimde komple monta başlamıştım, amsterdam keza aynı.

Türkiye evet birbirine girmiş mevsimler izmir falan da bitik.

Atilla Yeşilada ekonomist değil mi ya? Ben meteoroloji uzmanlarının söylediklerine bakıyorum. Daha önce böylesi kuraklık 90'larin başında olmuş. Küresel iklim krizinin sonuçları bunlar. Hep böyle mi olacak? Belki. Bireyler olarak az su harcamaya, deodorant, araba kullanmamaya, yani karbon ayak izimizi küçültmeye çalışabiliriz.

Ancak... Bizim günlük hayatımızda saldığımız karbon krizin nedeninin ufak bir kısmı. Fabrikalar, santraller asıl su tüketiminin olduğu yerler. Yani endüstri. Aynı zamanda karbon salınımı da buralarda yoğunlaşıyor. Başında da et endüstrisi geliyor, hem su tüketimi hem de karbon salınımının sorumlusu olarak.

Dolayısıyla öncelikle antikapitalist olmadan durumu düzeltemeyiz. İkincisi, et üretiminin düzenlenmesi gerekiyor. Bu da bireysel davranış değişimiyle değil de ekonomik ve siyasi biçimlerin radikal değişikliğini gerektiriyor. Bireyler olarak hem tüketim alışkanlıklarımızı, davranışlarımızı değiştirmeliyiz, hem de bunun siyasal mücadelesini vermeliyiz.

Sonuç: evet, benin de canımı sıkıyor. Çözüm olarak da bu yukarıdakileri görüp bunlar için uğraşmayı gerekli görüyorum.

Ek: durum tr'ye özgü değil, küresel. Geçen kış İtalya'nın kuzeyindeydim. Tüm İtalyanlar ilk defa kışın kar yagmadigini ve havaların cok sıcak olduğundan şikayet ediyordu. Neredeyse yağmur bile yağmadı geçen kış. Farklı olarak orada normal halk da bunun iklim krizi sebebiyle olduğunu biliyordu ve cumalari eylemler oluyordu.

Depresyona girmeye gerek yok, bu çoook uzun zamandan beri devam eden bir süreç. Bunları kafaya takmayıp uzun yaz mevsiminin tadını çıkar derim.

prole hay ağzına sağlık ya, konu iklimden açıldığında böyle millet uyuz uyuz hiç önemi olmayan minik detaylarla vicdan mastürbasyonu yoluna gitmiyor mu deliriyorum valla. adam doğayı korumak lazım deyip markette poşet almıyor, alana sövüyor ama 35 çift ayakkabı satın alıyor. bir tane fabrikanın bir haftada harcadığı/kirlettiği suyu ben bir ömür musluğu açık bıraksam harcayamam halbuki. biraz konfordan taviz vermeden, daha kısıtlı yaşamayı öğrenmeden bunu değiştirmenin yolu yok. bu gezegen bu kadar kirliliği kaldırmıyor, bu kadar basit. onu azaltmak da mevcut teknolojiyle pek mümkün değil, tam tersine "mevcut teknolojiyi kullanmamak" ve daha basit bir hayata dönmek şart. e onu da hiçbirimiz yapmıyoruz, millet daha temel haklarını aramayı öğrenemedi, bi' de iklim duyarlılığına mı sahip olacaklar.

@roket adam'ın yazdığını da çok talihsiz buluyorum. "uzun yazın tadını çıkarın" ne demek yahu? tadı çıkarılacak bir şey mi bu? her şeyin dengesi ve zamanı var. ocak ayında 20-25 derecelik hava istanbul gibi bir yer için hiç sevinilecek bir durum değil. yazın nasıl ki havalar ısınıyorsa kışın da karlı, yağmurlu, çamurlu, soğuk olması lazım. bunun su kaynaklarına, tarıma vs. etkisini düşünmek gerek. kışın yetişen sebze ve meyveyi ocak ayında 20-25 derecede yetiştiremezsiniz maalesef. çiftçi biter, fiyatlar daha da artar, bıraktım konforlu yaşamayı besin değeri olan sebze-meyve bile yiyemez hale geliriz. şimdiyi mumla ararız.

gidişat inanılmaz kötü. durum türkiye'yle sınırlı değil bu arada. geçen ispanya'yla ilgili mini belgesel tadında bi şey izledim, içim gitti. meyvenin, sebzenin en güzelinin yetiştiği mis gibi coğrafyada ülkenin yarısı çöl olmaya yüz tutmuş, millet perişan.

çok kötü oldu.

Yok sevinin demiyorum, yanlış anlaşılmasın. Bireysel bazda etkinizin inanılmaz düşük olacağı konulardan biri bu. Yani biz milyonlarca kişi inanılmaz bi su tasarrufu da yapsak, elektrikli araba da kullansak, bir yük gemisinin çin'den buraya gelmesi ile aynı karbon footprint'e sahip oluyoruz. Kapitalizmin çarklarından ötürü o yükü başka yöntemlerle de buraya getiremiyoruz. O yüzden dedim genel önlemler dışında bir konuda daha anksiyete sahibi olmaya gerek yok, önleyebileceğimiz bir şey değil çünkü. Konu kapitalizmin kendisini tehdit edecek noktaya gelince insanoğlu kendi yöntemlerini icat edecektir (covid'de olduğu gibi)

iklim degisikligi onumuzdeki yillarda bizi daha cok etkileyecek ama bu yaz da bizi cok zor bir donem bekliyor. benim anlamadigim avrupa'da bu kadar yogun kuraklik yok sanki, avrupanin bir cok yeri yeterli yagis aliyor, biz neden boyle olduk cok uzucu,

bir de su bildigim kadariyla kaybolmuyor, buharlasan su neden yagmur olarak geri donmuyor? ya da bizde buharlasiyor gidip avrupa'ya mi yagiyor?

Hes üzerinden temaslı bilgisini kaldırabilirsiniz diye biliyorum. Karantina kalkar mı bilmiyorum

Ücretsiz izin talep edebilirsin. İşw gelmediğin günler maaşindan kesilebilir. Ya da homeoffice calismayi önerebilir.

Online yapılacak bir işse sorun etmez bence. En fazla ücret ödemez. İşine gelir.. Hem çalıştırıp hem de para vermemek. Bir de temaslı olup işine giden gezen çok sayıda kişi var. Bunun kontrolünü nasıl yapacaklar ki? Yani siz negatif olsanız bile karantinada durun diyorlar ama en fazla avm ye girişlerde ya da polis kontrolünde yakalanabilir.

@jepa temasli olup disari ciksam ve yakalanmasam, ama is yerindeki insanlara covid bulastirsam (bende su an hic bir belirti yok, babam da nasil pozitif anlamadim ama..) o zaman daha kotu bi senaryo, bu ne tedbirsizlik diyerek isten atar beni. yani ben atardim:)

ev - iş arası yakınsa hiçbir şey söylemeden git, çevirmeye girmediğin sürece problem olmaz, arabada değilsen de kimse kolay kolay çevirip gbt yapmaz.

yasak günleri hariç çalıştığını varsayıyorum tabi.

fazla suçluluk duyuyorsunuz. sizin tedbirsizliğiniz vs gibi özel bir şey yok ki anne babanızla görüşmeniz günah değil. siz sadece sağlık mevzusunu anlatın. bence maaş ile ilgili bir şey demeyin o yatırıldığında görürsünüz ne kadar yatırırsa da yatırsın. çok az sen ilgilenme. sadece temaslıyım, bu durumda ne yapmalıyım evden çalışmayı talep ediyorum diyebilirsiniz.

@garavel ozel araba kullaniyorum. hic cevirmediler bu iki haftadir ama evi ararlarsa evde misiniz diye? o zaman ne olacak?

Ilk 2 gün evdemisiniz diye arıyorlar ondan sonra hiç arayıp soran olmadi
Tecrübeyle sabittir

Ofise girişte hes kodu istenirse sanırım ortaya çıkar temaslı olduğunUz için karantinada olmanız gerektiği ama tam emin değilim.

bence baban degilde bir arkadasindan temasli oldugunu soyleyip bi kac gun izin iste, isi de evden tamamlayabileegini anlatirsin. belirtilere göre davranirsin

@condom evet hes koduyla aratilsa riskli diye gorunuyor

İşiniz online yapılabildiğine göre ben olsam buraya yazdığınızın aynısını söylerdim. Eğer bu nedenle maaşınızı kesecek ya da işten çıkaracak bir işverense zaten normal şartlarda da orada çok uzun süre durmazdınız.

Bitmez. Cevabı kendiniz vermişsiniz "bana virus bulastiysa 8.günde ortaya cikabilecegi icin mi?" diyerek.

Hatta daha önce 14 gündü karantina, 14 gün sonunda bile pozitife çevirebiliyor diye. Sonradan 10 güne çektiler.
Yani 10 gün dolmadan önce yaptırdığınız testler negatif çıksa bile yine de karantinadan çıkamazsınız.

kız kardeşim pozitif çıktı, son görüşmemiz 1 ay önce olduğu halde o sürede başka yerde olduğum halde karantina yedim, kız kardeşim abimle aynı evde yaşamıyoruz dedi ama kalkmadı. 10 gün beni hapis ettiler.

bu devlette mantık aranmaz.

Bana direkt temasli sordular sizin kadar temasli olfugum isimleri hic vermedim. Karantinaya girmediler. Graveinki ozellikle ilginc geldi. Abimle yasiyorum ama abim evde bulunmuyor dedim hic tc sormadilar.

Yani bu arada yaniltmak icin degil gercekten cok kisa bir sure ve maskeli temasimiz olmustu o yuzden oyle anlattim.

Maalesef benim ismimi verdiler, ben de kısa süre maskeli temaslıydım. Bana sorun değil de iş verenim ne sorun eder bilmiyorum.

şehir içi değil de şehir dışı günübirlik gezmeye gidin. doğa vs yürüyüşü yapmak için olabilir.

abi gerçekten sevsen binmek için bahane bulursun gibi ya ( cümle biraz tuhaf oldu farkındayım ) yani bence sürmek için bahane bulmak isteyeceğin bir araba alabilirsin. ben mesela arabayı kilitleyip eve her çıktığımda 2-3 saat sonra bi bahaneyle arabaya inip oturasım geliyor hala, baya bildiğin mutlu oluyorum arabanın içinde. ara sıra satasım geliyor sahibindende ciddi ciddi takılıyorum, sonra sürüyorum geçiyor.

2 sene oldu benim de ilk günkü gibi seviyoruz birbirimizi.

bunun haricinde sttc +1, günü birlik gezi rotaları oluştur kendine ya da 2-3 günlük. o yol zulüm gelirse tekrar, arabayı kesin sat sen.

Aynısı bende var, 2015 model arabayı 2016 yılında aldım aldığımda kilometresi 27 bin idi şu an anca 32 bin :) Kullanmaktan ziyade yıkamak, temizlemek, arada gidip sağını solunu kurcalamak hoşuma gidiyor. Bir de İstanbul trafiği tiksindirdi araba kullanmaktan onun da etkisi olabilir. Bir yerden bir yere o trafikte gitmek sonrası park yeri aramak zulum resmen.

gece sakin zamanda hız yap dicem de yasak var. yasak kalkınca yap bunu. ceza yemeyeceğin bir yerde. adrenalin iyi gelir.

Illa ki kullanmak mi gerekiyor. Egzoz gazi saçmıyorsun havaya. Ne güzel.

satmak için motive edeyim mi? :)

ocak geldi mtv
kasko+trafik sigortası
yıllık bakım
muayene
tekrar mtv
benzin masrafı

garajda duracağına satmak mantıklı yani

preminyum araçsa park halinde bile zevk verir.

Normal kullanıcı için ikinci el oyundan dolayı diskli olan. (fiyat farkını bilmiyorum)

Uzun ömürlü kullanıcı için zaten diskli versiyon yamasız mamasız da olsa server'lar kapanınca oynayacak bir şey kalıyor elinizde, diğer türlü custom firmware beklemekten başka çare yok sony destek kesince. Ha çoğu insan o zamana kim öle kim kala ps7 ile çılgın atarız diye düşünüyor orası başka.

~diskli versiyonda da store oyunlarını da satın alabildiğimizi unutmayalım, reddetmiş olmuyoruz disk alınca online oyun satın almayı.

Ben eski kafalıyım biraz. O yüzden disk versiyonu diyorum. İnternet gitti, kota bitti, sistem hatası, türkiye'de desteklenmiyor, bir sebepten erişim engellendi vs vs riskini almak istemem.

Tabi biraz da kullanıcı alışkanlıklarına bağlı. Sürekli oyun oynayan biri için fırsatlar, indirimler vs ile daha az paraya daha çok oyun oynanabilir. Ben sınırlı sayıda oyun alıp, sıkıldıkça diğer oyunu oynayanlardanım.

Kesinlikle dijital, 4 senedir ps4 var bir tane bile kutulu oyun almadım, fiyatlarını bile bilmiyorum.

bu disk işi gittikçe azalacak, ps4 oyunlarını elip elinde kalan satıcı dolu ortalık. online beleşe verilen oyunu 300 e satmaya çalışan adamlar var.
ps5 için daha temkinli olurlar bence.

garavel +1

daha önce ps4 sahibi değilsen kesinlikle diskli.

edit: ps store'da her istediğin oyun hep indirimde olmaz. hatta olsa bile diskli versiyonu daha ucuza alabilirsin. sonra takas makas derken yürür gidersin. ps5 diskli oyun piyasası tam bir muamma ama ps4 oyunları oynayacaksan diskli almak mantıklı.

Şimdi beyanla ödeyebilirsin, sistem cezayı kesince hemen e devlette görünüyor. Ama postaya verilmesi ve tebliğ edilmesi daha uzun sürüyor. Bu yüzden vergi dairesinde görünmez, beyanla öde.

eve tebliğ gelmesini bekleyeceksin sonra tebligat zarfıyla gidiyorsun. ben salak gibi 18 gün sonra gittim sanırım zarfın üzerindeki tebliğ tarihini dikkate alıyorlar.

ya benim amacım indirimli ödemek, beyanla ödeyince indirim olmuyor maalesef.

o tebliğ zarfı işte hep tribe sokuyor, bir kere son gün muhtardan gidip almıştım onu, şimdi de geldi mi yoksa gelicek mi düşüncesi var salak saçma bir iş ya.

Kim diyor beyanlı ödeyince indirimli olmadığını ?

Bir kaç ay önce ben indirimli olarak ödedim, tebliğ tarihi olarak bugünü seçin

beyanla ödediğin zaman indirimli ödüyorsun işte. nasıl olmuyor? www.gib.gov.tr

Beyanla indirimli ödeniyor +1

Daha yeni ödedim beyanlı ödeyince 120 küsür değil de 90 küsür ödüyorsunuz işte

11 diyorsunuz, demek ki boyut takıntınız yok. o halde 12 mini yerine ben olsam kesinlikle 12 alırdım, büyük ekran seviyorum çünkü 12 mini oyuncak gibi.

xr'ı kesinlikle eleyin, baya gereksiz bir cihaz, 12 miniyi de eleyin.

11 vs 12 yapın, arada 3-4 bin vardı sanırım. o 3-4 bin değer mi ona da siz karar verin. ben değer diye düşünüp 12 aldım mesela.

+ lar
-daha güçlü işlemci ( şuan fark olmasada uzun kullanımda 1 yıl daha kullandırır )
-daha ince, daha hafif, ekran boyutu aynı olsa da cihaz daha küçük ( bariz belli )
- 5s kasasına dönmesi bence çok iyi.
- en önemli fark ekranda, artık 12 pro ve 12 pro max'de kullanılan ekranın birebir aynısı var ( maksimum parlaklık hariç ) oled yani. 11 ile 11 pro ve 11 pro max'ın ekranı farklı, 11'in ekranı bariz daha kötü. yan yana koymadığın sürece problem yok ama.
- kamera tabi ufak tefek daha iyi.

farklar bu kadar, şuan hız ve akıcılık farkı olmaz tabii ki ama 3 sene sonra olabilir uzun kullanım sonucunda. tercih senin, ben ekran ve ince olmasından dolayı 12 tercih ettim.

parama göre, eğer 12 alsam 64gb'a erişebiliyorsam onun yerine 12mini 128gb alırdım. Bu devirde 64gb özellikle birkaç yıla çok problem yaratır bence.

5.4" ekran (mini) hiç küçük değil aslında ama yatay yana genişliği pek yok evet. 12 daha makul bir boyut o yüzden.

aralarında pili en çok giden çok büyük ihtimalle ip11, fakat ekran ve kamera gibi şeylerden dolayı ben 12'yi isterdim. (10 bit video kaydı geldi, video işleri yapan biri için gerçekten iyi bir şey bu)

goo.gl

Alman tipi.

Türk tipi istersen zor.

www.thuisbezorgd.nl hollandanin yemeksepeti.com u bu site. dürüm yada turkish vs yazın çıkar eve servis yapan yerler. genelde traştır ama hollandadaki yeme içme mekanları; turk restoranlar da dahil,ı öyle aranan adana kebab durum tadı zor bulunur.

konudan bağımsız bende hollanda da bir süre yaşamıştım öyle iyi dönerci bulamadım, ki türk nüfusu ab’lilerden sorna ülkede en fazla olan kesim, çok fazla olmasına rağmen yok. londra’da mesela zibil gibi var çok çok iyi dönerciler hatta öyle ki orda yediğim eti de döneri de türkiye’de yiyemedim ben.

tuhaf gerçekten.

Var, hem ucuz hem de kebaplarinda kuyruk yagi kullaniyorlar, hardcore Turk usulu.

goo.gl

Ama eve servis falan yok. Telefon acar onden siparis verip sonrasinda almaya gidebilirsiniz.

araba almak "zorundaysam" max. 150bin arabaya ayırırdım. gerisiyle yatırım yapardım.

Ehliyetim olmadığı için bu soruya cevap vermemin çok anlamsız olduğunun farkındayım ama ödenecek kredim varsa (yani borçtaysam) araba almazdım borcumu kapatırdım.

Ben olsam sabit gelirime göre belirlerdim. Sonuçta masraf arabayı almakla bitmiyor. Ne kadar pahalı bir araba alırsanız sigortası, kaskosu, bakım-arıza masrafları da o kadar artıyor.

Ev kredisini kapatır kalanı ile araba alırdım. Krediye girme işini sevmiyorum. Ayrıca arabanın da sabit gideri olacak onu da gözönünde bulundurun.

Dsg şanzımanı olmayan, otomatik, benzinli B sınıfı bir otomobil alırdım 200.000 civarı, clio olabilir

100'e araba, 400 de krediye veya yeni bir ev alıp kiraya verirdim, gelenle de krediyi öderdim. hem evim hem arabam olurdu ve kafam rahatlardı.

180k araba alırdım. Geri kalan para garantim olurdu. Neden 180? Çünku otomatik ve yeni model arabalar o fiyattan başlıyor.

Bi 500 de kredi çeker 1 milyonluk araç alırdım.

Bu soruyu cevaplamak için yeterli veri yok. Topal doktorun dediği gibi genel gelirini de paylaşman lazım. 500 bine alınacak arabanın kaskosu yıllık 7-8 bin tl çıkacaktır, vergi, servis, lastik vs dedin mi aylık 1000 tl giderin var. Lüks arabanın masrafı da standart bir arabadan 2 kat falan daha yüksek oluyor.

Örnek veriyorum ayda 20 bin kazanıyorsam 500'ün tamamını arabaya basarım, sıfır alırım ikinci elle falan uğraşmam. Muhtemelen volvo xc40 alırdım. Ama ayda 5 bin kazanıyorsam alacağım araba taş çatlasın 200 bin tl olur.

Ha bir de araba almak zorunda değilsen, sırf yatırım olarak bakıyorsam hiç almam zaten, bildiğin dert ve masraf kapısı çünkü. Gider bi ev daha alırım o zaman istanbulun güzel semtlerinden.

250 ile arac alip, kalan 250 ile yatirim (sepet) yaparim. 100'e otomobil alacaklar ne almayi dusunuyor merak ettim :D

200e alırdım. sıfır alırdım.

Ben 300-400 daha kredi çekip 800-900 bine güzel bir araba alırdım.

150 binlik araba alırdım diyoruz ama o araba da küçük beyaz en az 90bin km'de bir hatchback olacak. 200 ve üstü diyenlere kızamıyorum bu nedenle.

ev kredisini kapatırım. kalan paraya biraz ekler 2. el preminyum bir araç alırım. 2014 c180 vb. 350 bin

alacağım araba sıfır kilometre otomatik vites bir hatchback araba olurdu.
honda jazz, toyota yaris, opel corsa, ford fiesta gibi bir şey alırdım.

evin kredisini kapatırdım.
bir şeyler kalırsa yatırım yapardım.

250 ye falan golf alırdım ben geri kalanı da bilmiyorum artık

koladan pepsiden çıkma 98 99 2000 model dizel kangoo alırdım ben. arabayla tek ilişkim bazen eşya taşımak zorunda olmam ve genelde de saçma sapan paralar ödüyorum bunun için.

çevrem de var. eksiğini gediğini herşeyini yaptırsam harcayacağım maksimum para 20 lira tabi öyle üstünden tır geçmiş değil, normal olarak yıpranmış eskimiş bi araç.

benim arkadaş 2500 iraya aldı muayene yok, motor şanzıman pert., arabayı görsen kırmızıymış güneş yanığından pembe olmuş, kapılarda blmemne pepsi yazıları sökülmüş ama güneş yanığından izleri kalmış, ne boya var ne sinyal, içi ahır gibiydi.çok dalga geçtiydim.

adam araç tamircisi zaten, bi topladı arabayı 10 lira para harcadı sanki fabrikadan yeni çıkmış gibi oldu oha dedim yani. parçaları çok ucuzmuş meğerse. zaten elektronik de yok, valla herşeyi sıfır koydu taktı eleman, motoru şanzımanı herşeyi de kendisi topladı, bi kaportacıya 1000 lira falan verdi komple kaporta boya, o da arkadaş ayağına. şimdi iyi de para veriyolar satmıyor. iki sıra koltuk ve bagajlı olan versiyon, arkayı karavan yapıcam diyor.

bir de yakmıyor araba inanılır gibi değil.

Bence yedi-on un uzerinde bile olmali. Kimya da genis bi sektor hangi alani bilmiyorum ama 5200 o tecrube ve pozisyon icin maalesef az.

evet çok az. 7000-10000 olmalı. ama firma iki seçenek sundu ise düşük olanı alma eğiliminde olacaktır.

yaptığın işe ve tecrübene göre oldukça az alıyorsun bence. eğer istanbul'daysan kesinlikle öyle. ben olsam en az 7.000-10.000 arası yazardım ve 8-9 arası beklerdim.

Sizin sektörün skalasını bilmiyorum ama bana ücretiniz düşük geldi. İş değişikliği yapılacaksa zaten en az bir tık üstü olmalı. 7000-10000 skalasını seçin bence.

ücretiniz bana da çok düşük geldi. 7000 - 10000 yazın, altını düşünüyorlarsa zaten orada çalışmaya değmez diye düşünüyorum.

Hocam ucretiniz gercekten cok dusuk. Bu yeni is olmasa bile bulundugunuz yerde ucret yukseltilmesi talebinde bulunun derim nacizane

Neler diyorsunuz öyle.

Duyuruyu açarken otur oturduğun yerde, şükret şu zamanda gibi yorumlar alırım diye tırsmıştım açıkçası.

İzmirdeyim, çok zor idare ediyoruz. Birikim falan yapmak bir yana dursun ekstra bir aktivite bile yapamıyorum.

Çalıştığım yer herkes her işi yapsın mantığıyla iş tanımı bile vermiyor. Yılbaşında ne kadar zam verecekler belli değil. Soran da yok zaten, en yüksek 5800 olur.

7000-10000i işaretleyip başvurdum, umarım dönüş olur. Teşekkürler herkese.

İzmir için kira veriyorsanız izmir’de yaşamaya değecek miktar değil, istanbul’a atarsanız kendinizi bence ücret 8 bandına gelir minimum, kira da en fazla 500 tl -1000 tl falan artar.

Win- win

tipi değişmeden güncellensin istersen iPhone SE alabilirsin aklında olsun.

benim kopamadığım bir telefon yok sanırım.

3GS'yi çok sevmiştim. 6 yıl kullandım, sonra anneanneme verdim, hala kullanıyor. Baya 10 yıldır falan tıkır tıkır çalışıyor alet, çok acayip.

3gs

3gs hala tertemiz ama şifremi unuttuğum için aktif edemiyorum :(

7 sanıyordum bende gidip verip 12 alınca duygusal bağım olmadığını anladım. teknoloji başka bişey ya çağ atlamış.

Arkadaşımın eski 5ini kullanmıştım. Baya kullandım. Ellerimde can verdi. En iyi ayfon değil gelmiş geçmiş en iyi telefon olduğunu düşünüyorum, Android tapar olduğum halde.

Yurt dışında da kafa atma potansiyeli yüksek bence.

Kapi acilinca bulgara gectim.oradan sirbistan,romanya,ukrayna ya gidip geldim.3 aya yakin dolandim.christmas havasi baslayinca dondum.yilbasindan sonra devam.

Ben 3 seyahat planımı da iptal etmek zorunda kaldım. Şimdi gidebilecek olsam gerçekten covid’i falan umursamayıp giderim ama Türk vatandaşlarını turist olarak alan doğru düzgün bir yer yok diye biliyorum :( Aslında bütün hayatı seyahat endeksli bir insan olarak son 2-3 aydır bakmayı bıraktım ülkelerin durumlarına. Gidebileceğimiz bir yerler varsa plan yapabilirim her an bir umut :(

Daha yeni döndüm. Havaalanları falan kalabalıktı Noel tatilinden dolayı. Uçakta dolu idi. Tabi benim gidiş gelişim zorunlu idi.

Budapeşte'ye gittim oradan dönüşte aktarmalı Frankfurt'a uğramak durumunda kaldım.

Avrupa ülkeleri resmi oturumunuz bile olsa karantinayı zorunlu tutuyor. İş nedeniyle gidişler bundan muaf ama uçuşlar az, her yer kapalı ve sıkıcı.

Geçen ay londra’dan döndüm, Ağustos’da gitmiştim 3 ay kaldım tam karantina ilan edildiğinde döndüm kasımım başında. öylesine çalışmaya gittim brexit öncesi pre- settlement almak için.

turistik amaçlı yapılmaz çok sıkıcı.

Çin’e iş seyahatimi var gitmemek için elimden geleni yapacağım.

geçen hafta iş için portekize gittim bir hafta kaldım geldım adamların gunluk vakası 2500-3000 arası bızımle aynı onlemlerı almıslar yahu :/

www.arabam.com

Bayağı iyi sonuçlar veriyor

otoendeks.com burdan veya sahibinden 360'a bakabilirsin.

tüm özelliklerini girersen belli bir fiyat verilir.

yukarıdaki arabam.com'da kendi aracım için yaptığımda piyasanın 25 bin aşağısı verdi yaklaşık. söylediği fiyata kendi arabamın aynısını imkanı yok bulamam.

ek olarka 2018 dizel otomatik golf baktım mesela 285.000 diyor alan memnun satan memnuna.

310-315 aşağısını bulamadım ben o araçta adam akıllı.

otoendeks daha doğru bir sonuç verdi.

A. 30 tl
B. Bırakmak mı gerekiyordu ya o zaman çok ayıp ediyorum
C. İzmir

Istanbul

20-50 arası değişiyor. Tip bırakma işinin üst sınırı yok.

20’ye 3-5, 50’ye 5-10 civarı performansa göre.

a- 30
b- 0
c- ankara

a - 40

b - 10

c - istanbul

50 - sonax
5 - bahşiş
İzmir.

Müsaitsem kendim yıkarım ama yapcak başka işim yoksa

Ankara: 30-35, 5 bahşiş

İstanbul: 50, 5 bahşiş

30
10
Ankara

25
5
ankara

Pandemi basladigindan beri sonax sampuanla kendim yikiyorum, uzerine cila falan atiyorum cok guzel spor oluyor :) Bu arada sampuan cook onemli, benzinliktekilerin kostigi cok fazla oluyor kopurmesi icin, asindirici yani.

Oncesinde 30 yikama, 5-10 arasi bahsis birakiyordum.

teksen niye kulaklık takmıyorsun önce herkesin aklına gelen bu soruyu sorayım.
çünkü ne kadar uzağa kaçıcam insanlardan desen de oraya gelip oturmak isteyen biri sesi duyup sen fark bile etmeden giderse sana sövebilir. bu da seni düşünceli ama farkında olmadan dallama yapar.

Hayata Ziraat'ten emekli, bakkala bile kravat takıp giden Nuri Bey gibi bakan biri olarak cevap veriyorum. Evet yapar. Kulaklık neyinize yetmiyor?

Konuşma sesinin şiddetini aşmazsanız bence sorun yok. Ben olsam kulaklıkla dinlerdim ama. Rahatsızlık verecek kadar sesi açmazdım zaten ama o ses şiddeti de beni tatmin etmezdi, o yüzden kulaklık tercih ederdim.

Kulaklık yerine hoparlör tercih etme nedenim müziğin yanı sıra dışarının seslerini de duymak istemem, özellikle de dalgaların sesini.

Başkalarınıda eğlencesine davet etmekten çekinmeyen, eğlenceli ve pozitif olma gayesinde biri yapar.

Başkalarına temas eden her şeyiniz rahatsız edebilir. Dinlediğiniz müziğin sesi, konuşma sesiniz, sigara dumanınız, telefon ışığınız, ağız kokunuz, parfüm kokunuz vs.

Kamusal alanda herkese duyurarak müzik dinleyenlerin genellikle kendini ıspatlama alt metniyle hareket ettiğini de düşünüyorum.

Dalga sesler için dış sesi aktaran kulaklıklar tercih edilebilir.

Günbür gümbür açmayacağını söylemişsin. Rahatsız olan dibine değil biraz daha uzağa geçer oturur. Müzik dinlemek hakkınız. Kulaklıkla dinlemek zorunda değilsiniz.

Konuşma sesini geçmediği sürece açın gitsin, bir ekşi sözlük yazarı gelip de hede hödö derse ağzına bir tane vurup yollayın bilgisayarının başına. Dikkatli vurun, sivilceli yerine gelirse patlar, darp raporu falan alırlar.

ben bunu sık sık yaparım. milletin dibine girmeden, sesi de çok açmadan kendi kendime hoparlorumle dinlerim bir şikayet almadım.

ben ve tanıdığım diğer tüm insanlar, ''allahın kekosu'' yorumunu yaptıktan sonra mümkünse uzaklaşma yoluna gidiyoruz.

dalga sesini duyacak kadar az acacaksan senden mbaska kimse duymaz zaten. ama fazla ses acacaksan ben sana maganda gozuyle bakardim.

Ben sorun etmezdim öyle dinleyen birine denk gelsem.

dinle ya ne olacak, kesinlikle görgüsüzlük değil bu. hem bluetooth hoparlörler ne amaçla üretildi ki başka, evimizde dinleyelim diye mi? herhalde dışarıda dinleyeceğiz.

ben istanbul'un bilumum sahil ve parklarında, kamplarda vs hep müzik açarım, arkadaşlarım açar, oraya gelen başkaları da açar. bugüne kadar kimse ne bize laf etti, ne de biz birilerinden en ufak rahatsız olduk. zaten biraz uzaklaştığında ses hiç duyulmuyor bile. kendin de deneyebilirsin.

bazen özellikle yaylalarda bangır bangır -bence kalitesiz- müzikler açan dayılar oluyor, arabadan açıyorlar hatta. elbette hoş değil ama senin durumla karşılaştırılamaz bu. ses seviyesi önemli bir kriter.

Yakınınıza gelip de sizden daha çok ses çıkaran bir cihazla hiç haz etmeyeceğiniz bir müzik türünü dinleyecek birileri olursa, şikayet etme hakkınızı kendi elinizle en baştan kaybetmiş olursunuz.

Lütfen sahillerde, kamp alanlarında, piknik alanlarında, aracınızda cam açıkken yüksek ses ile müzik dinlemeyin.

bangır bangır açmayacaksan aç dinle. insanları ses seviyesiyle rahatsız etmeyecekse yalnızca müzik duyduğu için rahatsız olacak varsa da siktirsin başka yerde otursun.

gorgusuzluktur. baskalarina kendi muzigini dinletmek -onlar istemedigi surece- dayatmadir. yanlis anlamayin, sorunuza cevap. yoksa bu soruyu dusunup sormanizbile sizin medeni bir insan oldugunuzu gosteriyor.

bluetooth hoparlorler disarida muzik dinlemek icin degildir. kisik da olsa duyuldugu surece baskasina rahatsizlik verir. sirf baskalari yapiyor diye bunun normallesmemesi gerekir. hic kimse yoksa olur, ama yok uzaktayim duyulmaz vs. duyulur. ben duyarim ve sizin bolgeden uzaklasana kadar icimden soverim.

benimle ayni fikirde olan arkadaslarin verdigi cevaplar bana umut verdi. keske bu cevabi verenler bir ulkede; hoparlorden muzik dinlemenin hak oldugunu dusunen, BT hoparlorlerlerin acik alanda muzik yayini yapmak icin oldugunu dusunen ve ustteki kufurbaz sahis gibiler ayri bir ulkede yasasa. oyle bir ulke olsun ki onlara herkes hoparlorden muzik dinliyor olsun, ama herkes.

biz de kendi guzel dunyamizda kulaklik diye bir icadin nimetlerinden faydalanirken bilmeden birilerinin hayatini zindan etmemis olalim.

baska yerde oturcakmisim haspam muzik yayini yapacak calacak diye.


suna bakin ve hayal edin. bir trende, metroda bir vagondaki herkes sessiz ve hepsi bunu bilerek biniyor. kulakliktan dinlenen muzigin bile sesini belli bir seviyede tutman gerekiyor. telefon konusmasi vb yok.

www.amtrak.com

hep bunun hayaliyle yasiyorum. su an maalesef birinin kulakliksiz izledigi instagram story'lerine maruz kalmamak icin ben muzik dinlemek zorundayim. teknoloji ilerledikce mi bozuluyoruz yoksa yeni jenerasyon mu buna sebep oluyor bilmiyorum ama umarim gurultu yapmanin ayip sayildigi gunler yakindir.
.

Ben de rahatsız oluyorum açıkçası, bir süre sonra herkes bt hoparlör getiriyor, sonra diğerlerinin sesini bastırmak için sesi daha cok açıyorlar, leş gibi bi ortam oluyor. Tek kulaklıkla dinlemek en iyisi bence.

hic haz etmem acik havada baskasinin duyacagi sekilde muzik dinleyen insandan. butun keyfim kacar.

dalga sesini dinlesene sadece kardes? muzigi baska zaman dinlersin.

yaptığınızın köpek ulumasından farkı yok. kulaklık tak.

Sahil kenarına oturmuş bir avuç grubun birbiri arasındaki konuşmaları, gülüşmeleri gürültü gelmiyor da, kısık sesle açılmış müzik sesi mi gürültü geliyor?

Bana göre topluma açık alanda, bir sahil kenarında, eğer ki insan grupları varsa, çıkardıkları her ses o ekosistemin bir parçasıdır. Yüksek desibelde olmadıktan sonra benim için hiçbir farkı yok. Kendi alanınızda hafif bir müzik açabilirsiniz ben rahatsız olmazdım. Millet ne kadar huysuzmuş arkadaş. Tahammül eşiği de kalmamış kimsenin.

@kiyiya vuran dildolar +1

Keko diye dallamalara bakma onlar medeniyet kavramina arka tarafindan bakiyorlar . Tofasci edasiyla sokagi inletmiyorsan eglenmene bak rahatsiz olan gelip 2 metre yanina oturmaz zaten

darılmaca yok ama bana bayağı kıroca geliyor açıkçası. çünkü aklıma direkt arabadan müzik dinleyenler geliyor.

he ama sesini mümkün olduğunca az açarsan belki kabul edilebilir.

haspam müzik sesi duymayacakmış
yapmayın etmeyin allah aşkına caddeye çıktığınızda mekanlardaki müzik seslerini de mi kestiriyorsunuz?
ses seviyesi rahatsız edici olmadıkça isteyen istediğini dinler, mekandan mekana da o seviye değişir.
kusura bakmayın da duyduğun her sesten rahatsız olmak medeniyet falan değil

ya başkan o hoparlörlerin zaten kulannım amacı evde müzik dinlemek değil. rahatsız olmayacağın ölçüde aç keyfine bak, yurtdışında çok ülkede bulundum kimse kimseye karışmıyor bile herkes istediği ölçüde takılıyor bu gibi konularda türklerde acayip bir kompleks var.

o zaman yan tarafta da 5-6 kişinin konuşup kahkaha atması da beni rahatsız ediyor ne yapayım kalkıp susun diye mi uyarayım. mantığa bak.

çok açmadığın sürece aç gayet keyfine bak abi nolucak.

Tolkien üşenmemiş yazmış, ellerine sağlık.

Gençler herkes sizin gibi iyi niyetli değil, kısık sesle dinlemek elbette kimseye zarar vermez. Ama bu kısık ses seviyesini kim belirleyecek?

Biz medeni bir toplum değiliz, herhangi bir şeyin ucunu gevşettikmi sonunu alamıyoruz.

Bakın bu insanlara da gidin sorun, kimseyi rahatsız etmediklerini iddia edecekler eminim.

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

Öncelikle hayırlı olsun umarım iyi bi meblağ kazanırsın,

Valla bence çalışma nerden soru gelceği belli değil çünkü, umarım 3 dil biliyorum ODTÜ mezunuyum, london school bitirdim diyip ilk soruda elenenlerden olmazsın :)

genel kültürü falan boşver. kısıtlı zamanını heyecanı yenme konusunda değerlendir. çok daha faydalı olur.

çalışılacak bir şey yok, jokerleri nerede nasıl kullanacaksın, emin olmadığında ne yapacaksın vs. onu düşünebilirsiniz.

kilit 2-3 kelime ile cevabı çıkacak konuda telefon jokerini kullan bence, bilgisayardan bakacak nasıl olsa aradığın kişi. onun haricinde seyirci jokerini genel kültür sorularında takılırsan kullan derim.

milliyet larousse bul çalış.

bence son 1-2 yılda çıkan ilginç haberlere bakabilirsiniz. Maymun neden hayvanat bahçesinden kovuldu gibi bir soru çıktı geçenlerde, denk gelip okumazsanız bilme ihtimaliniz yok. Onun dışında çalışarak işin içinden çıkamazsınız. Bol şans :)

Genelde Sabah'ta çıkan abuk subuk haberlerden soruyorlar. Bir de, telefon jokerlerinize söyleyin, önlerinde Google açık olsun. Siz de soruyu aramalarına yardımcı olacak şekilde okuyun. Ben olsam, eski Türk filmlerine , biraz da tarihe çalışırdım. Başarılar!

herhangi bir baraji gectikten sonra ve jokerlerin de varsa, soruyu bilmediginde cekilme ve mutlaka jokerini kullan, ya da jokerin kalmadiysa cevabi salla, cekiliyorum deme

bir de telefon jokerlerne mutlaka int. basinda olmalarini tembihle, soruyu kisa oku gereksiz ayrintilari es gec, A-B-c-d demeden direkt siklari soyle

hocam bence kumaş çeşitlerine bakın.

edit: dediğim yerden soru gelir ve bilirseniz 100 lira alırım

@purrp gelirse soru senden bahsedicem dhsha

yayin tarihinden bir gun once buraya yaz da biz de izleyelim. kim oldugunu soylersin

yarı yarıya ve %50 jokerin ikisini birden ikinci barajdan sonraya sakla. bunla elinde olduğu sürece 1 sorun garanti olmuş oluyor. ayrıca ikinci baraj sorusundan bir sonraki soruda risk al, doğruysa da yanlışsa da joker kullanma çünkü kazancın kaybından daha çok oluyor (risk yönetimi)
ayrıca telefon jokerlerinden birine beni yazabilirsin :) spor, genel kültür ve googledan bişey arama konusunda iyiyim.
ben izlemiyorum ama hangi gün yarışacaksan buradan bildir de izleyelim.

bilgi yarışmasından ziyade şov programı olduğu için adamına göre soruyorlar. ilginç bir tipin, seyircinin ilgisini çekecek bir hikayen yoksa bilgi sorusu olmayan bir soruyla elemeye çalışırlar. benim izlediğim bölümlerde dikkatimi çeken bir konu da şuydu. mesleğinle ilgili örneğin öğretmensen, çiftçiysen ya da bir müzisyensen ve bunu açıkladıysan 15 binden önceki kolay sorulardan biri mesleğine yakın bir soru oluyor.

seyirciye her zaman güvenmemek lazım. günlük hayattan bir soruysa yapıştır gitsin. ama direkt bir bilgiye dayalı sorusuysa güvenmemek gerekiyor.

bir de süreç hakkında bilgi verebilir misiniz? ne zaman başvurdunuz, mülakat sırası kaç ayda geldi, kaç tane görüşme oldu vs..

iphone 11 pro oled ekrana sahip.. düz 11 128 gb kullanıcısı olarak ekran beni hiç yarı yolda bırakmadı.. ekran aydınlatmasını da sonuna kadar açmıyorum üstelik.. ama 11 pro alırdım yerinizde olsam..

net iphone 12, telefoto kullanmayacaksanız 12'nin kamerası 11'den daha iyidir zaten.

bütçene bağlı tamamen. ama ben olsam xs almazdım, 11 ya da 12 aldırdım daha uzun süre kullanabilmek için.

12'nin bazi seyleri 11'den kotuymus gibi birseyler izlemistim youtube'da.

Miles Smiles Garanti kullanıyorum son 10 yıldır falan, sadece alışveriş değil aynı zamanda uçuyorsan bilet falan alıyorsan ve genelde thy kullanıyorsan en avantajlısı o. Ama sırf alışveriş ise mil olayına değmiyor maalesef.

ya uçuyorsan hem statün yükselince daha çok mil kazanıyorsun, hem de thy biletlerinde çok avantajlı oluyor (bir yurtdışı bilete bir yurtiçi bilet bedava almak bile mümkün bazen), ama sırf alışverişle zor. buradan hesaplayabilirsin harcamana göre, 3750 mile bir adet tek kişi yurtiçi uçuş alabiliyorsun oradan hesapla www.milesandsmilesgaranti.com

bende qnb var internetten alışverişe çok fazla mil veriyor, 10000 tl lik int alışverişi yapsan yanılmıyorsam en az 7-8 bin belki 10 bin mil bile verebilir. çeşitli kampanyalar oluyor zaten.

şimdi baktım izmir-londra mesela istanbul aktarmalı 15 bin milmiş. 12 bin var bende şuan, kartı 1 senedir kullanıyorum birisi yurtdışı yine izmir-londra diğeri de izmir- istanbul olmak üzere 2 kere hediye bilet kullandırttı bana 1 yılda. 2 ay daha kullansam bi yurtdışı bileti daha çıkacak.

bence süper olay.

İngiltere, Fransa ve Almanya arasında göçmen politikası en gevşek olan (en azından Türkler için) Almanya gibi duruyor. İlaveten Almanya'da iş bulmak daha kolay çünkü zaten kalifiye işgücüne ihtiyacı var Almanya'nın. Pandemi olmasaydı bu yıl çok fazla göçmen alacaktı Almanya. Sebebi bu olabilir.

çünkü gidenlerin çalıştığı sektörlerin yoğun olduğu ülkelerin başını almanya çekiyor. sektör yoğun olduğu için sadece ingilizce bilerek iş bulabiliyorsunuz. 100 ilan varsa 90 tanesi almanca bilgisi isterken 10 tanesine ingilizce bilerek başvurmanız mümkün. hollandada ise 10 tane ilan varsa 9 tanesi flemenkçe bilgisi istiyor ve kalan 1 iş için dünyanın her yerinden özellikle hindistan gibi eskiden ingiliz sömürgesi olan ve ingilizce konuşabilen insanlarla yarışıyorsunuz. 10 ilana karşı 1 ilan olduğu için almanyada iş bulabilen insanları daha çok görüyorsunuz.

@nahto bu gerçek mi ? ben nedense tam tersini düşünüyordum.

@garavel hangisinin tam tersini düşünüyorsun abi bir sürü şey söyledim :) ben de almanya'da iş arayan birisi olarak ve etrafımda bir sürü giden gelen insan olduğu için konunun içinden kendi görüşümü bildirdim. almanya dışındaki avrupa ülkelerine artık başvurmuyorum bile nerdeyse. sektör yazılım.

Almanya benim bildiğim kalifiye işçi arıyordu en son. Bunun etkisi vardır çünkü Fransa vs aramıyor. Yoksa misal Fransa'da emeklilik, tatil hakları falan daha iyi :) ha tabi Almanya'da daha çok türk var vs etkisi vardir belki.

Bir de Almanya ekonomisi güçlü diye gidiyorlardır. Bu kişinin hayatına ne etkiliyor bilmiyorum tabi, maaşın artmıyor, emekliligi duzeltmiyorlar, ek tatil vermiyorlar ama devlet kâr ediyor.

Almanya sadece Türkiye'den değil; İtalya, Romanya, İspanya ve Solevanya gibi ülkelerden de iş gücü olarak göç alan bir ülke. Adamlar WWII'dan beri bellerini doğrultamadı gitti ara eleman ihtiyacı konusunda.

dünyada en çok göçmen alan ülkelerden biri. bir türk için en çok göç olanağı olan ülke. gidip dönerci olarak da, patron olarak da, yönetici olarak da çalışabileceğiniz bi yer.

Bulunduğunuz yerde gidin bir tane plaka bastırın.

Önceden trafik tescil büroya gidiyorduk, şimdi noter sanırım. Gidip plaka basım için gerekli evrağı alın, en yakın şoförler odasına gidip bastırın plakayı.

Araba di mi? MOtosiklet ise ruhsat da değişiyor.

sanayide direkt basıyorlar galiba ya. hiç bir şeye gerek yok. git sanayide bir plakacıya

basıyorlar basmasına da, plakamı kaybettim demen lazım yoksa başına iş alırsın. önceki plakanı iptal ettirip yeni plaka çıkarttır.

Plaka ve ruhsatın değişmesi lazım.

Hocam Allah sabır versin, o plaka basım yeri başa bela kalabalık bir yer. Ben sadece bunu demeye geldim

başına iş alabileceği bir durum yok.riske girmemek istiyorsan ver 90-100 lira app plaka basan yerlerde bastır bir çift tak arabana.sonra normalinden usulüyle bastırırsın istersen.

Emniyete gidip hallettim sağolun, yeni plaka çıkarttılar. Kayıp statüsünde olduğundan gidip kendiniz bastırın vs demiyor duyuruyu okuyacakların da aklında bulunsun. Emniyet - noter - plaka basım yeri arasında gidip geliyorsunuz.

Aynı durumdayım, 6s'imi çok seviyorum ama 5 yıl bir telefon için yeterli bir süre, 12 alıcam :)

12 mini'yi çok beğendim aslında ama pilinin daha az gidiyor olması biraz kafamı kurcalıyor, mini mi normal mi pro mu, ona henüz karar veremedim.

bütçe varsa çok mantıklı hem de. ben de 7'den geçicem, iphone 6'dan sonra baya baya baya fark hissedeceksiniz.

eğer tipi değişmeden içini güncelleyeyim dersen -> iPhone SE (2020) 128gb al tepe tepe kullan. (ben aldım, hızı kamerası vs güzel, pil ömrü eh. Sürekli dışarıda olduğum dönemler gelse yetmez)

diğer türlü upgrade edeceğin şey 12 mini veya 12 olur. Kocaman ekran ve iyi pil (+daha ucuzca olsun) dersen iphone 11.

Ben 6 kullanıyorum 6 senedir. Telefonda yavaşlamayı hissettiğim için (uygulamar ve siteler yeni telefonlara optimize ediliyor biz gariban kalıyoz, yoksa telefon hala hızlı aslında) 12 mini düşünüyorum.

Pili kötü dedikleri 12 mini'nin pili iPhone 6'dan 4 kat daha uzun gidiyor.

12 mini alırsam da 6'yı kullandığım gibi yıllarca kullanmak isterim tabi. Her ne kadar donanımsal ve yazılımsal olarak belki daha uzun süreli gibi gözükse de mesela 2-3 sene sonra pilini değiştirmek gerektiğinde tamiri 6'ya göre çok daha zor. Ama öbür yandan 6s'ten sonraki her iPhone'da daha zor tamir.

Son cümleye bağlı olarak, iPhone 6'nın da tamiri çok kolay. Ekranda yapışkan olmadığı için kolay sökülüyor ve her parça da rahatlıkla değişebiliyor. Yani ahize de değiştirilebilir. Ekranı çıkarıp ön kamerayı kaldırdıktan sonra oradan hemen değişiyor. Hiç açmadıysan 30-40 dk, biraz tecrübeliysen 5-15 dakikada değiştirebilirsin. Parçanın ise 6-10€ arası fiyatı var. Takdir senin :)

Ahize kısmına seloteyp bant / sakız yapıştırarak temizle düzelir.

Ahize kısmındaki süzgeç değişecek. 30TL civarında masrafı var. İstanbuldaysanız 10 dakikalık bir işlem.

6'yı seviyorsan SE tam senlik bence de. 10 bin çok para gerçekten. Full ekranlı modeller seni cezbetmiyorsa SE bi 4-5 yıl götürür.

Ahizeyi temizletmek 20-30 lira denildigi gibi.

Simdi 6 guzel diyorsun ama 12’ye de aninda alisirsin hocam. Ama 6 dedigin gibi 2 sene daha rahat goturur.

Troy teknik servisi 50 TL fiyat verdi :) ben acikcasi 300-500 lira isterler gibi dusunmustum, cok uygunmus. Tesekkurler tum cevaplar icin

asla değmez. ekran boyutları da aynı zaten.

valla kameradaki gece modundaki portre ilgimi çekiyor benim çok, bir de arada 2 gb ram farkı var tabi uzun vadede belki etki yaratabilir, onun haricinde renk olarak muazzam duruyor grafit ve 3 kamera cidden çok hoş bir görüntü. sadece telefocus değil yanlış bilmiyorsam biraz daha fazla ışık mı ne alıyormuş kamerası galiba.

birebir aynı ikilemdeyim, 12 128 gb yapınca 3,5 oluyor fark. 1 ay falan beklemeyi düşünüyorum ben hb, amazon gibi yerlerde %3-4 lük indirimler olur apple'a göre. 13,5-14e gelirse pro alınabilir, en kötü 12yi 11,500 yerinw 10.800e falan aliriz.

raw foto sadece pro modellerde yok mu? 3500'e değmeyebilir ama gayet önemli bi fark fotoğraf çekip işleyecekseniz.

Video hepsi 10 bit çekiyor diye okumuştum, ben sırf 10 bit video için bi tane (ileride) edinmeyi istiyorum. Ama profesyonel olarak renk düzeltmeyle de ilgileniyorum, bir belgesel çekiyoruz mesela şu sıralar, kamera taşımadan yeri geldiğinde telefonla çekebilmek harika olurdu. Standart kullanıcı için çok fark etmez ama.

En yüksek gb nasıl alabiliyorsan öyle al bence.

para tuzağı. iyi bişey olsaydı araba firmaları zaten öyle üretirdi :-) deyip kaçayım.

iyi bakmak çok zor, güzel şampuanlar, yıkamak için iyi süngerler, durulamak için iyi havlu vs. kapalı garaj varsa o da avantaj.

benim bi araba delisi olarak yaptırmayacağım bir şey.

para tuzağı. çok yüksek fiyatlardan bahsediyoarlar. o fiyatlara zaten araba çizilince boyatabiliyorsun.

arkadaş 4 bin liraya seramik kaplama yaptırmış. arabanın kaskosu 2500 tl perte çıkınca gelip sana paranı veriyor adamlar. çizilmesin diye 4bin tlye kaplama yapmak mantıklı olmuyor bunun yanında.

iyi bişey olsaydı araba firmaları zaten öyle üretirdi argümanı doğru değil.

bu mantıkla telefonun ekranına taktığımız koruyucu film/cam niye telefonla birlikte gelmiyor?

ama para tuzağı evet. sebebi ilk cümle değil.

gereksiz ve para tuzağı

yıkamak için sünger, iyi havlu, kapalı garaj falan da gereksiz. ne o öyle sanki ferrari f40 lm saklıyorsunuz.

en nihayetinde yine o araba sokağa bırakılıyor.

ben buna benzer koruyucu kullanıyorum, tek başına bunu takmak çok zor, içinde hava baloncukları kalabiliyor.
işin doğrusu pek bir faydasını görmedim, cep telefonu gibi sık sık temas gören bir yüzey olmadığı için çok gerekli değil.

bunu takınca ekranda inanılmaz yansımalar oluyor.

gerek yok böyle şeylere, telefon değilki pat küt yere düşsün.

dokunmatik de değil ki çizilsin, bence de gerek yok. görüntü zevkinizden ödün vermeyin

Sanıyorum alınan oyunun yüklü olduğu bir hesap veriyorlar.

mesela ps storeda oyun 300 tl o an diyelim, o kişi oyunu indirimdeyken 180e alıyor. sonra oyun tekrar 300e çıktığında satışını yapıyor, veya indirimleri takip etmeyen birisi o an bile alabilir o kişiden. bir oyunu 2 kişi oynayabiliyor, bir hakkını birisine, diğerini birisine satıyor

yani 180e aldı diyelim mesela ama oyun storeda 300 tl o an

220ye birisine, 150ye de birisine satabilir. genelde de böyle yapılıyor zaten.

edit: satan yerlerden pahalı ve komisyonlu almak yerine, direkt birisiyle muhatap olup oyununuzun ikinci hakkını satabilir ya da bir oyuna 2. hakkı alabilirsiniz. boşuna komisyoncuya para kaptırmayın.

Hiç indirim filan olmasa bile oyunda, adam 300'e aldı diyelim. Oynadı ve oyunu bitirdi, bazıları ne yapayım toruna mı saklayayım? diye düşünüp oynadıktan sonra satıyor, o an fiyatı 300 ise 200'e satıyor mesela, tabi hesapla birlikte satıyor.

doğru diye duydum ben de

Doğru, birçok alışveriş sitesinin bu şekilde partnerlik programı var, aracınla kayıt oluyorsun paket başına promosyon vs alıyorsun çok karlı bir iş.

10-12 net mi brüt mü onu merak ettim açıkcası ben, kaskosu, sigortası, mtvsi, benzini ıvır zıvırı hepsi cepten sonuçta.

genel olarak kuryelikte iyi para var. bana yemek getiren kuryelerin bazıları benden çok kazanıyor olabilir o yüzden bahşiş verirken bir daha düşünün.

soğutma dolabını kendi ödemiş, araç kendisinin, mazotu kendi veriyor, vergileri kendi veriyor, sigortaları kendi ödüyor, vergiler var, aracın tamiri bakımı tutumu var. bunların hepsi adamın cebinden çıkıyorsa, brüt 10-12bin arası kazanıyor olması gayet normal.

amortisman harici net 10-12 kazanıyorsa, o da gayet iyi. 5 sene kullanabileceği 150bin liralık bir araba ile ayda 10-12bin kazanmak bence çok iyi.

kaldı ki bu pandemi döneminde eve servis meselesi aldı yürüdü. geçenlerde birisi anlatmıştı. eskiden "getir" şubesi açtığında bilmemkaç yılda sermayen geri dönerken, şimdi 10-15 ayda geri dönüyormuş.

sorudan bağımsız olarak, babamın testi pozitif çıktı semptom olmadan test yaptırmıştı. şuan hiçbir semptomu hala yok, sizin şikayetler pozitiften sonra mı arttı yoksa önceden var mıydı ?

nefes almakta güçlük çekmiyorsanız, ciğerlerinizde bir ağrı hissetmiyorsanız işler yolunda.

maalesef boğaz ağrısı, öksürük gibi şikayetler biraz uzun sürebiliyor.

(annemden biliyorum)

@fikox
Boğazınız nasıl görünüyor biraz tarif edebilir misiniz ? Hatta imkanınız varsa referans bir görüntü paylaşır mısınız. Çünkü ben covid belirtileri göstermedim ve hiçbir şikayetim olmadı, çok şükür bu süreci sağlıklı şekilde geçiriyorum ama 2 ay önce ve yakın zamanda boğazım ve dilimde daha önce meydana gelmemiş belirtiler oluştu. Ufak kabarcıklar (grip, soğuk algınlığı vb. farklı şekilde), dil altında ciğer renginde renklenme ve yaralar oluştu. Hatta 2 ay önceki dönemde dilim bile uyuşur gibi olmuştu. Şimdi yaralar gene kayboluyorlar ama merak da etmiyor değilim, bu yüzden sormuştum.

Teşekkürler

Garavel
İlk testimi boğaz ağrısı baslayinca yaptırdım ve negatif çıkmıştı. Boğaz ağrısı aynı devam etti ve 4. gün ağır olmayan tüm belirtilerim çıktı.

Fever
beyaz iltihabi değil görüntü. Lekeli hayvan akciğeri gibi görüntü.Kabarcik değil, dil bölgesinde yok. Bütün boğaz bölgesinde var.

Nisan ayında geçirdim, 2 ay öksürdüm, 3 hafta koku tat alamadım sonra herşey düzeldi.

60 bin liraya alacağın Polo'nun canı çıkmış olur muhtemelen, masrafları falan seni üzer gibime geliyor.

Fiyat haric uygundur

yaris bulursan al. alman araba parçaları ve bakımları pahalı oluyor.

uygundur ancak o fiyata bulmak zor

katılıyorum arkadaşlara, 60’a polo alma

60 bine polo almak yerine hyundai i20 bakabilirsin belki.
www.reliabilityindex.com

Benzer koşullarda ilk arabam polo olmuştu. Polo ilk araç olarak uygun. Park problemi olmaz, arabanın hacmine alışmak kolay, sürüşü rahat bunlar artılar. Gelelim eksilere arıza veya kaza olursa yedek parçaları gerçekten pahalı oluyor. Debriyaj balatası yüzünden 1 ay arabanın yattığı olmuştu.

yaris +1

yaşlı araba alacaksın. en azından parçası biraz daha uygun ve sorun çıkartma olasılığı az bir araç bak.

Bence de i20 falan al. Polo, golf vb alırken paranın yüzde 20si marka değerine gidiyor. Hem i20'de daha yeni bir model alabilirsin.

60000'e düzgün polo yok ne yazık ki...

bulursan banada haber ver dedigim istek. gecen yil bu fiyataydi. i20 diyebilirim ama kotuleri denk gelebilir o fiyata yine ayni sekilde. getz bakabilirsiniz daha ucuzdur hem saglamdir. temiz bir tane bulup alabilirsiniz.

zor değil.
beklentilere göre değişir.

ancak an itibariyle kabul almıyorlar, iptal gibi duruyor.
ocak 2021'de ne olacağı ya da neye dönüşeceği belli olacak.

Şu an baya geç kalmış durumdasın.
Meslek, o mesleği yaptığına dair ispat
sonra aynı mesleği ingilterede yapabileceğine dair ikna.

Ankara antlaşması ile gidince maaşlı bir işe giremiyorsun
Kendi şirketini kurup, en fazla contractor olarak girebilirsin şirketlere, onun da kısıtlamaları var.

Bankada para, kendi yaşamın ve işin için yeterli seviyede olsa yeterli
yazılımcıysan, bi laptop bi masa
berbersen, bi berber dükkanı dizebilecek kadar
orada parayı belirleyen şey, yapacağın iş.

Şu an 12 haftada dönerim diyor ingiltere (eskiden 4 haftaymış)
Baya yoğunluk var, randevu almaya kalksanız en az 1 2 hafta sonraya alırsınız
belgeleri hazırlamak, yazıları yazmak da 1 2 haftanızı alsa.
Pek yetişiyor gibi gözükmüyor.

31 aralıkta brexit ile beraber ankara anlaşması da yürürlükten kalkıyor.

Valla bende merak ediyorum aslında, eskiden baya bi bişey sanardım ama şimdi bakıyorum parası olan çatır çatır gidiyor pek kalifiyeye bakmıyorlar heralde, göstermelik şirket vs açıp sağda solda çalışanlar var.

maalesef bitti hocam.

bunlar cok kisisel kararlar ama ben olsam hic düşünmez yarin giderdim. ingiltere vs turkiye. bu karsilastirmada turkiye cikmasi mucize olur.

detaylandirmadan cevap vermek mantiksiz madem zar attiniz ben de ingiltere+1 diyorum

git en kötü dönersin ya.

Gitme sakın, bulaş olur, temas olur. İkinci dalga var. Maskeyi burna sokmuyorlarmış orda. Aman diyeyim, başka zaman olsa neyse de, pandemi zamanı çok ters. Ay inşallah aşı bir an önce bulunur da eski hayatımıza döneriz.

Şaka bir yana, vereceğin karar zaten uzun vadeli bir karar sanırım. Pandemiyi(bu kelimeden de nefret ediyorum) değil başka kriterleri göz önünde bulundur bence.

(bkz: IR35)

6ay 1 yil dene, oldu oldu. olmadi en kotu ingilizce ogrenirsin (konusmayi aksan vs). bir de hatiri sayilir para kaybedersin, ingiltere pahali.

baktin olmadi, geri donersin. ama denemezsen denemedi olur. ingiltere para kazanmak icin en dogru yer olmamakla beraber (tax cok yuksek), her turlu tr den daha iyi gelirin olur.

AA ile geleceksen gelme, Tier 2 ile geleceksen gel

Kronik bir sağlık sorunun yoksa git. Şu ülkede kalmamın tek sebebi sağlık sorunum.

Çok zor bu süreçte, herşey alel acele olacak. Ama gitme şansın da var, ben 3 ay deneyimledim yeni döndüm, amacım 5 sene oturum almaktı ve aldım. ( pre settlement ) ama şuan seneye gideyim mi gitmeyeyim mi ufak kararsızlığım var.

Evet orada yaşam çok güzel, ama yalnızsan zor. Düzenin tamamen bozuluyor, seveceğin bir işi yapmıyorsan hele geçmişler olsun. Ben burada ev ve araba durumlarına bağlı olarak 10 alıyorsam gitmezdim, ya da tecrübe edip dönerdim. Ev araba vs yoksa kesin giderdim ama.

sim takılıp operatör ismi göründüğü anda başlar.

Süper o halde tamam

aaa sevindim.

120 gun sure. tuketici.btk.gov.tr

Süre 120 gün ve pandemi nedeniyle de 1 ay uzatma hakkınız var e devlet üzerinden

Duyuruda açılan "telefon" sorularında neden marka model yazılmaz bir türlü anlamıyorum.

Model nedir?

Sim kilitli ise muhtemelen çalışmayacaktır ama ilgili operatöre (bu durumda Vodafone (yurtdışı olanına)), temelli olarak Türkiye'ye döndüğünüzü belirtirseniz telefonun sim kilidini kaldıracaktır. En azından apple ürünlerinde böyle oluyor.

iPhone X modeli, bu a ile başlayan bişeyler vardı appleda ona bakılabiliyorsa ona bakabilirim. Apple ile iletişime geçsem apple yapabilir mi bunu ?

ingiltere'den aldıysan vodafone'a kilitlidir, daha yeni yasa çıktı orda bu mevzuyu kaldırmak için

vodafone ile iletişime geç

ingiltere evet, şuan tr’deyim ve müşteri hizmetleri ile konuşacak kadar da ing’m yok esasen. ne yapmalı ? :/

www.vodafone.co.uk

ilk aktivasyonu o sim karti ile yapmasi gerekir. ama kontrat bittiyse vodafone UK soru cikarmayacaktir.


ayrica bu sim kilidini bir sekilde kaldiran telefoncular da mevcut.

pasaport kaydi filan epey masraf. ona ragmen karli bir satis olacagini dusunuyorsaniz bu yola basvurabilirsiniz.

Apple bir sey yapamaz. Soyleyecegi Vodafone UK ile iletisime gecin olacaktir

Sim kilidi denen şey var telefonda. Cihazın belli şebekenin belli telefon numarası ile kontratı var yani. Bu durumda çözüm Vodafone üzerinden mümkün olabilir. Beki belli ücret karşılığı kilidi kaldırıyorlardır. Yine de Apple ile görüşmek isterseniz bence Türkiye’deki destek hattına danışabilirsiniz. Cihazın seri veya IMEI numarasından kilit durumunu görebilirler çünkü.
Pasaport kaydı yapmadan önce kilit sorununu çözmeniz mantıklı olan.

@yoggi telefonu bana veren kişi 2 sene kullanmış muhtemelen yeni kontrat ile 11 pro almıştı, ben teli aldığımda uk'deyken başka sim çalıştırmadı vodafone ile kullandım 3 ay, şimdi tr'ye dönünce bu kilidi açtırıp 1.5-2 neyse satıcam işte, 12 siparişi verene kadar da beni idare etsin diyorum. bakalım mail attım vodafone uk'ye sonucu bekliyorum. imei ve tel no sordu, verdiğim tel no ilk açıldığı tel no değildi telefonun ama olsun sıkıntı olmaz sanırım.

telefonu hangi numaranın kontratı ile aldıysanız o numarayı istiyor olabilirler.

cevap dönerlerse o numarayı verirsin artık.

mehmet şimşek ilk aklıma gelen.

eksisozluk.com

Devletin anlaşması gibi bir şey var kaymakam adaylarını dil eğitimi için buraya yollarlar, yine aynı şekilde yüksek lisansa buraya yollar kurumlar. Bence ucuz bura, İngiltere’nin güneyinde kalıyor, Londra’ya uzak, ondan bu okulu seçmişler.

f1 tuşu genelde uyutmaz bilgisayarı.
fn lock yapmış olabilir misiniz?

@teritori, fn lock dediginiz nedir ? yani bilmiyorum diğer f tuşlarına da basarken fn e basmama gerek kalmadan hepsi işlevini yapıyor, f1 de öyle.

Güç seçeneklerine gir. Orada kapak kapatıldığında, güç tuşuna basıldığında vs. gibi seçenekler var. Uyku tuşuna basıldığında seçeneğini "hiçbir şey yapma" olarak değiştir.

şunun uyku tuşu için olanı.

i.imgur.com

@benaaymi çok teşekkürler :)

"yani bilmiyorum diğer f tuşlarına da basarken fn e basmama gerek kalmadan hepsi işlevini yapıyor, f1 de öyle."

Ek olarak bios ayarlarından Fn tuşlarını ters çevirebilirsiniz. Ya da laptop'un kendi yazılımı varsa oradan da değiştirilebiliyor. Lenovo'da "klavye üst sırası işlevi" diye geçiyor mesela.

Sifir tecrübeyle basladim, bugün ücüncü girisimde aldim. Tavsiyem parkura cok hakim olmaniz ve sakin kalmaniz bir sekilde...

2.de aldım sıfırdım.

Tek seferde aldım. Arabayı sürmekten ziyade parkuru ezberledim.

sıfır tecrübeyle girip tek seferde aldım

Sifir tecrube, 3. Giris.

sıfır tecrübe, ilk seferde aldım.

2019. Sifir tecrube- ilk sefer

sıfır tecrübe, ilk sefer.

edit:
sadece başlığı okumuşum.
2014 öncesi, manuel-otomatik ayrımı yokken standart manuel vitesle sınava girmiştim.

Hiç altyapım yoktu. 2. Denemede geçtim..

Sıfır tecrübe - 2.seferde.
İmkanınız varsa parkuru kendiniz de çalışın gece boş saatinde.

Ben 1.de kaldım, 2.de bir arkadaşım sınavdan önceki gece 1de beni götürdü, 2 kere kendim gittim. (yanımda oturdu) ertesi gün kendimi daha sakin hissediyordum, sınavı geçtim.
İlkinde stop ettirdiğim için kalmıştım. O zaman da sakindim ama başka bir arabayla kendim gidince daha hakim hissettim.

Sıfır tecrübe, ilk girişimde kendi arabamla giderek aldım.

Kardeşim Manuel’den ilk seferde aldı, sıfır tecrübe
Ben Otomatikten üçüncüde aldım, sıfır tecrübe.

Tamamen şahısın kendisiyle alakalı. Ben genel olarak beceriksiz ve sakar bir insanım. Hoca bana inanamadı. Yola çıkamıyorum. Kardeşim de aldığı gibi yollara düştü, uzun yola çıktı.

Sıfır tecrübeyle başladım, ilk girişte geçtim. Ama kurstan 22 saat direksiyon dersi almıştım. Sakin ol yeter, heyecanlanma. Sinyalleri unutma. Durunca kalkarken vitesi 1'e almayı da unutma, 1'e alıyorum diye 3'e alma. Rahat ol. Ben geçtiysem herkes geçer. İyi şanslar.

sınav zorlaşmadı, inanılmaz basit. düz yolda gidiyorsun, geri geri gidiyorsun, yokuşta kalkış yapıp bir de paralel park yapıyorsun. bunlar zor geliyorsa ehliyet almayın abi lütfen.

tavsiye: trafiğe kapalı alanda bol bol sürüş yapın.

2017'de 10 ders kurs ve sıfır altyapıyla ilk seferde aldım. Bir kez stop ettim normalde hiç etmediğim yerde (yokuşta kalkış), arabanın aküsü bitti ve çalışmadı, kurs eğitmeni geldi, arabayı çalıştırdı bana geri verdi ve devam edip bitirdim. Önceki sınavlarda tek stopta kalınıyormuş ama bizim sınavda ikinci şans vermeye başlamışlar. O sayede ilkinde aldım.

Ama sınavdan sonra bir daha araba kullanmadım. Kurs çok dandikti, tamamen sınav geçmeye yönelik anlatmıştı. Paralel parkın asıl mantığını bir kere bile anlatmadı. Tüm kurs boyunca arabanın sağ arka tekerinin üstüne bi lamba yapıştırıp aynadan o lambanın kaldırım hizasına gelmesine göre kılavuz alarak park ettik. Sınavda müfettiş lambayı çıkardı ama kafamda canlandırıp geçtim. Yoksa normalde paralel parkta ne yapmam gerektiğini bi kere bile anlatmadı kurs.

sıfır tecrübe ilk girişte- 2020. Anahtar nokta, kurs ve hocanın iyi olması. Parkur zaten ezber.

Sıfır tecrübe ilk girişte b ehliyet, 2. Girişte tır ehliyeti aldım...

2015te kursun verdiği 9 10 saat ders dışında hiçbir tecrübem olmadan girdim ilk seferde aldım.

Tekrar ekleme olsun diye yazıyorum. Kardeşim 2019 martta ben 2019 eylülde aldım ehliyeti sınav aşırı zordu bana kalırsa. Ankara incek’te girdim sınava. Üçüncüde geçtiğimi yukarıda demiştim zaten, iki sefer de sinyal vermediğim için elendim. Parkta iyiydim çünkü hoca bandı görünce tam sağ yap işte kapı koluyla duba aynı hizaya gelince direksiyonu düzelt gibi şeyleri ezberletti ve geçtim. Paralel park ve l park bu şekilde çok kolay. Bir de komisyon çok önemli. Hatta aşırı önemli öyle diyim.

Turist olarak gittim, çok pahalı olduğunu ve yerlilerin bile alışveriş için Almanya tarafına geçtiğini belirtmek isterim. 5k Euro brüt ise zorlayabilir.

kabul ederim, 5k euro gayet iyi bir para ve rahat yaşanır. mesele şu, inanılmaz aşırı sıkıcı bir ülke. yalnızlık vs çekebilirsin. 5k euro için orada yaşamam, amsterdam’a, berlin’e londra’ya ön ayak olsun diye tecrübe kazanayım diye maksimum 1 yıl yaşarım.

Yani orada yasamiyorum ama biraz baktigimda numbeo uzerinden yasadigim yere oranla 1.5 kat pahali gözüküyor.
www.numbeo.com:~:text=Summary%20about%20cost%20of%20living,lower%20than%20in%20New%20York.
5bin brutse elinize 3500 gececek gibi. Yok 5bin netse iyi para gibi gözüküyor.
3500 ise benim yaşadığım yere orani 2400 euro, o da fena para degil ama böyle 2-3 yil deneyimli mühendis parasi gibi bir şey çok da büyük para değil yani. Ben 4 yil deneyimliyim net 2650 aliyorum, öyle düşünün.
Onun dışında çalışan bir arkadaşım vardi, pahali oldugundan bahsediyordu ama o Fransa'da yaşayıp orada calisiyordu o yüzden daha az maliyeti vardı.

cevaplar için çok teşekkürler 5k vergiler düşüldükten sonraki rakam aslında.

Luksemburg'da yasamadim ama bu ulkelerde genel olarak -gundelik yasamda Turkiye'den farki- disarida yeme icme, eve yemek soyleme, ogle yemegini cikip disaridan alma vs cok daha pahali. Turkiye'de boyle bir aliskanligin varsa bunu devam ettirmemeyi goze alman lazim yoksa ne kadar kazansan da para biriktiremezsin.

Onun disinda en onemli giderin kira olacak ve olabildigince ufak bir ev tutmak (gene Turkiye'deki evlere kiyasla) mantikli olacaktir. Bu da beklentini ayarlaman gereken bir diger nokta olabilir.

Son olarak Turkiye'de beyaz yaka herkesin arabasi olmasi gerektigi gibi bir kultur var. Luksemburg, Hollanda gibi yerlerde araba sahibi olmak pek de cost effective degil, zira toplu tasima iyi + sehirler kucuk/kompakt. Bu da ucuncu kisabilecegin kalem, eger yasam giderleri fazla geliyorsa.

5K net ile tereddütsüz git.

5k net dediginize göre; Gidilir. Oranladigimda 3500 Euro civarında diyor burada. Bunu doğru kabul edersek çok güzel yaşanır. Tartisilmaz bence. (Anca su an cok ciddi kazaniyorsaniz belki)

Geçen hafta Almanya'da 2 Lamborghini ve 1 Porsche yarışırken, alakasız bir sürücünün ölümüne sebep oldu. Dediğiniz tarz magandalığı burdaki düğün konvoylarında gördüm ama polis damlayınca kuzu oluyorlar.

Şu tarz subredditlerde baya örnek var: www.reddit.com

Çok olağan değil çünkü cezaları büyük, ama yok da değil.

Her ne kadar cool dursalarda acayip bir tırsma var orada. Yaptıklarının yanlış olduğunu biliyorlar. Yakalandıkları takdirde çok ciddi cezalarda alıyorlar.
O yüzden sanırım bir çoğu daha alakasız ve tenha yollarda takılmaya çalışıyorlar.

söylenmiş zaten ama cezalar çok büyük, ben hiç görmedim desem yalan olur egzoz takan, modifiye yapıp gezen gördüm eski bmwler, subarular vs. çok sayıda c63, m3-m4 de gördüm. ciddi baya gördüm bunlar da bağırtıp yüksek sesle müzik dinlemeyi falan seviyorlar.

Tr’deki gibi yaygın değil ama, öyle bir durum yok yani kesinlikle. çok nadir.

Yok diyemem. Bulundugum yerde cok az ama oluyor. Yalniz yalan olmasin nerede ses var, korna var; türk düğünü, sünneti falan cikiyor...
Dendiği gibi yaygin değil ve cezalari saglam. Ama böyle sahin vs gibi tipler pek göremedim ben. Genelde daha pahali arabalar oluyor ses yapan.

Şehir içi trafiğinde nadir görürsün ama geceleri banliyölerde ve otoyollarda hemen hemen avrupa'nın tamamında yarış görmüşümdür.

3-5 yıldır yaşıyorum avrupada bu dediğin şeyleri yapanlar ya araplardı ya türkler. Düğün konvoylarında yapıyorlar genel olarak onun haricinde denk gelmedim hiç. Zaten polonyalılar fransızlar zenciler falan araba sürmeyi beceremiyorlar kaldı ki bu tarz şey yapsınlar.

yanlis zaman. brexit`ten sonra eu citizens gelemiyor. mevcutlar settled statuslerini koruma derdinde.

direkt ben varım ve bunu eylül başında gelip yaptım şuan 5 sene oturum aldım geçen hafta. eğer burayaı görmezsem özelden de yazabilirsin.

tavsiyem : bir an önce gel ve 1 ay bile olsa herhangi bir işte çalışıp eu settlement scheme'e başvur. 1 hafta kalıp bile başvurabilirsin ancak çalıştığını, ev kiraladığını falan görürlerse daha garanti. brexit'den sonra 6 ay yine serbest gelebiliyosun turistk olarak. 1 temmuz 2021'den sonra puanlı sisteme geçiyor. ama 1 ocak 2021- 31 haziran 2021 arası pek bilgim yok, ama yine ab'ye torpil var o tarihler arasında.

bol şans.

kendi açımdan, 31 yaşıma geldiğim için bir başkasıyla yaşamazdım kesinlikle. ne o öyle üniversite öğrencisi gibi. sabah banyodan çıkmasını bekle. eve birilerini getirecek falan..

stüdyo ve 1+1 arasında sadece 50 birim fark varsa 1+1'i seçerdim. stüdyo daireyi sadece lokasyonu daha iyiyse seçebilirim.

stüdyo'da yaşamak biraz zordur. 1+1 daha iyi olur.

o zaman da maliyeti ev paylaşımının iki katı oluyor. bir gariplik var gibi.

ev paylaşımı uk'de çok popüler bir olay. iyi bir ev arkadaşın varsa hayat sana güzel ama bazen kabus gibi arkadaşlar da olabiliyor. pimpirikli biri kafayı yiyebilir.

dolayısıyla bu sorunun cevabı sende saklı.

Soruna cevap bence maaşında gizli. haftalik net 600 aliyorsam min ( londra oldugunu varsayiyorum ) 1+1 e 1200-1300 veririm aylik. 200 de bills ıvır zıvır 1,5 kafadan, eline de 1000 kalır rahat rahat yeter.

500 haftalik aliyorsam oda paylaşırım, 1 kişi gayet ideal biz 4 kişi 3 oda şeklinde kalıyoruz memnunum ama daha yüksek alsam 2 kişi yaşamak isterim toplam öğrenciyim burda ben.

ek bir soru olarak, lokasyonlar neresi ? fiyatlar çok uygun geldi bana.

Paylaşımı geçelim, geniş bir stüdyo her türlü iki minicik odalı 1+1'den daha kullanışlıdır.

Öğrenciysem paylaşımlı, çalışıyorsam 250 birim olan.

Aylık fatura vs giderlerinizi hesaplamanız gerekir, belediye vergisini tek başınıza ödeyeceksiniz çünkü. Yine internet vs de aynı şekilnde.

500 birim olsun benim olsun. Başkasıyla uzun süre aynı evde kalmak, hele ki tanımadığın birisi ile çok zor. Maceraya gerek yok.

Stüdyo ve 1+1'in her ikisinde de kaldım, tek yaşadıktan sonra bir fark yok açıkçası. Maliyet açısından sen karar ver.

bu iki seçenek dururken paylaşımlı evi kesinlikle tercih etme derim.

bazen o can alici kelime akla gelmiyor. donuyorsun falan. yuzde 100 degil de yuzde 95-96 daha gercekci.

mesela he-she'yi halen karistirirsin, cunku turkcede bunu ayirmayiz sadece o deriz.

Çocukluktan beri ilgim vardı. Kurslar, hazırlık derken öğrendim. İki sene de Amerikan bir kızla çıkınca anadilim gibi oldu. Yani oluyor, evet. Şimdi bile düşünürken genelde İngilizce düşünüyorum.

Gayet akıcı konuşabiliyorum. Anadil gibi diyebilirim. Ben kelime dağarcığım geliştikçe aksanlı konuşma konusunda özgüven elde etmeye başladım. Bu konuda baldur2'ye katılıyorum.

Ek olarak; herkeste böyle mi bilmiyorum ama stres altında aksan bozuluyor, kelimeleri unutmaya meyilli oluyorum. Kafa rahatken akıyorum neredeyse.

Yani umut var o halde ? 2-3 sene kalsam ben de konuşurum rahat şekilde 5 sene içerisinde de baya ileri taşırım o halde. umarım ya.

Insanlarla konusurken "Derdimi anlatiyorum nasil olsa yaa" diye dusunmeyip (bunu yapan cok var, anliyorlar ne de olsa diye) eksikliklerinizin surekli farkinda olursaniz, insanlarin telafuzlarina, kendilerini ifade edis bicimlerine dikkat ederseniz gelisirsiniz. Ama kendinizi salar ve bunu umursamazsaniz, etrafinizda 62910 tane BBC spikeri olsa yine gelisemez, he/she yi karistirir, can alici kelimeleri hatirlayamazsiniz.

Ilkokul 6. Sinifta basladim ingilizce ogrenmeye, sarkilarin sozlerini okuyup soylenislerini taklit ederek telafuzumu gelistirdim, hala daha dizi/film izlerken daha az kullandigim sozcuklerin telafuzlarina dikkat eder, kendi icimden tekrarlarim. Gecen sene Kanada'ya tasindim, takir takir konusuyor, ust yonetimlere sunum neyin yapiyorum.

Bir diger gozlemim de ingilizcesi yetersiz olan insanlarin, duzgun ingilizce konusanlarin karsisinda cabalamasi, ama duzgun konusmayanlarin karsisinda kendilerini salmasi. Bu da onemli bir farkindalik, cevrenizde konusanlar duzgun konusunca daha cabuk gelisiyor, oteki turlu yerinde sayiyorsunuz.

Sonuc: umut, tabii ki var, siz isteyin yeter.

"ulan şunu türkçe anlatmak vardı" demiyorsun zira turkce dusunmuyorsun, dusunme sureci ingilizce gelisiyor.

etrafinda turk olmamasi (yukarida yazildigi gibi) ve gunluk hayatinda devamli konustugun, dinledigin insanlarin oranin egitimli yerlileri olmasi vb gibi unsurlar onemli. tabi biraz da yatkinlik faktoru var

He/she’yi karıştıran ileri düzey bir speaker görmedim ben. Aradığınız kriterlere uyan çok fazla örnek var emin olun.

bi kere bunun için boyunun posunun iyi olması lazım, 180'den kısaysan ve sıskaysan leprikona benzersin.

tipine bagli, yuvarlak hatlara daha bir gidiyor + kupe dostu imaj. biraz aksesuarla mucahit intibasi uyandirmamak muhim.

ebatlar (boy + vücud genişliği) iyiyse olabilir değilse benim gibi orta boyluysanız olmaz :-(

- Bırak 180, 170'ten kısayım. 165 filanım.

- Küpe takacağımı pek sanmıyorum. Yuvarlak da değil.

Neyse yaptırmayım en iyisi.

valla çok yakın bi dostumu tanımladınız. baya gür sakallı, kısa saçlı epey, küpe de takıyor değişik bi tarz ama iyi yani. boyu uzun bu arada. boy önemli.

Modası geçti o işin,

modası geçti++ ayrıca bizim türk erkeklerine yakışmıyor. kabul etmesek de genetik çeşitliliikten ötürü kısa boylu hafif kilolu, esmer tenli, büyük burunlu ve kaşlı gözlü, kıllı ,araplara benzeyen bir milletiz.

böyle olunca mücahit ya da ışid gibi bir izlenim veriyoruz. hayaller/ hayatlar meselesi gibi. şarkıcı berkay bir ara öyleydi benim hikayem klibinde mesela tipine bak ve haklı mıyım haksız mıyım yorumla.

Kış geliyor. Alma.

Alma

Alma. Çok küfür yiyeceksin.

Zoğğrrrrr diye gece gece kafa patlatacaksan alma. Lütfen alma.

Motosikleti olan biri olarak; yorumlar cok bilincsizce geldi.

bir kere motor ustundeysen olume bi tik yakinsin bu dogru. ekipman alirsin olur biter. kisin motora karda vs binilmez. ama bugun binilirdi mesela. zaten 10 saat araliksiz yagmur yagan kac gun var turkiye'de?

cok kufur edeceksin. trafik magandasi cok. bilegin iyi olmali.

bir de tabi motosikletler pahali artik. 30 bandina guzel motorlar var ama o fiyata fiat palio bile alinir. 15 e de duzgun motor cok az. 20 yi gozden cikardiysaniz 30 yapip eski de olsa otomobil cok daha iyi denebilir. motor biraz luks cunku.

yiaksamlar.

alma +1
motor yerine şahin falan alsan ortadan ikiye ayrılır, içinden çıkar gidersin gibime geliyor.

Eğitime, ekipmana ve iyi bir motosiklete ayıracak bütçen yoksa alma. Aksi takdirde alabilirsin ama önümüz kış. Marttan sonra almak daha mantıklı.

al, burada alma diyenlere de sor kaçı motora binmiş. Ben eğitimli ve ful ekipmanlı binerim 10 senedir, hayatımda aldığım en iyi karar.

bende düşünüyorum, aralık gibi alıp, nisan'a kadar bekletmeyi düşünüyorum. aralık gibi belki biri ucuza verir istediğim motoru

Yaşadığın şehre göre alabilirsin. eğer kar vs yağmayan bir şehirdeysen al. İyi ekipmanla yağmurda da binebilirsin.

Ayrıca motora ayıracağın yanında iyi bir ekipmana ayıracak paran yoksa yine alma.

Önce ekipmanı al, sonra motoru al. Ekipman çok önemli. ekipmansız sakın çıkma.

Aktif olarak her gün motora binen biri olarak söylüyorum.

10 sene binersin kaza olmaz 1 gün somra 130 işe giderken tekerine çukura girer, arabanın sana dokunur ölüt gidersin. türkiyedesin , alma.

almadım.

bostanlı Süleyman Çakır kuaför, çok çok iyi. instagram’da varlar.

batmaz ama sürünür. batmasına avrupa müdahale eder gerekirse batmaması için ( toplu göç olmaması açısından ) ama çok güzel süründürüp aylık 250-300 dolara it gibi çalıştırır.

baştakilerin istediği yere gidiyoruz. Ucuz iş gücü olacağız, ara eleman ülkesiyiz dediler. Asgari ücret şu an 250 euro falan mı, o civarda herhalde. Daha da düşse yatırım geleceğini düşünüyorlar ama hukuk, tek adamlık vs. gibi şeylerin etkisini bilmiyor veya küçümsüyorlar.

İnsanların değerliliği değil, Çin modeliyle "çok insan (3 çocuk), patronlar için ucuz iş gücü, ekonominin kalkınması (yani zenginin daha zengin olması)" sistemi geldi Türkiye'ye. Bir şeyler değişene kadar böyle.

En karanlık anda aydınlıklar da yakındır. Bu konuda hiç ümitsiz değilim doğrusu .
Ama tabi öncesinde başımız ağrıyacaktır.

90lar ve 2000lerin başında kendi bölgemizde bu kadar söz sahibi değilken ekonomi de hiç düzgün sayılmazdı. Şimdi sınırlar ötesinde bir çok yerdeyiz yine ekonomi sorunlu. Dışarıyı büyük oranda sağlama aldığımızda düzeleceğimizi umuyorum doğrusu .

duyduğum en mantıksız şey.

neden mantıksız olsun ki? danimarka'da mı yaşıyoruz?

muhtemelen mutsuzdur o memur, mantıklı bir hareket olur. sabah zorla kalkıp mutsuz eve döneceğine, mutlu olduğun yerde yarı maaş alman daha değerli kendin için. hayat bir kere.

Türkiye'de niteliksiz işçi olarak çalışmış ve bu yaşam tarzını benimseyebilecek ise (sadece iş ekseninde) mantıksız diyemeyiz.

"Gidebilmek" durumunun tamamen konu dışı olduğunu varsayıyorum.

%2 mantıklı. Garsonluk mal eşya taşımacılık öyle kolay işler değil. Farkında değildir arkadaş ama daha bunun emeklilik planlaması var sağlık sigortası ıvır zıvırı var.

Türkiyeden çok fazla göç oluyor ama dönen de çok oluyor. Göçüp mutlu olan arkadaşlarım iyi şartları oluşturup gidiyor. Yurtdışına gitmek 3-0 geri de başlamak demektir. Öncelikle en az 3 şartta burdan iyi koşulları oluşturup gitmek olmalıdır amaç

Bu soruyu ancak sen yanıtlayabilirsin. Ben mesleğimi bırakıp beden işçiliği yapsaydım mutsuz olurdum çünkü yaptığım işi seviyorum ve aldığım para beni tatmin ediyor. Sen memnun değilsen niteliksiz bir işte çalışsan dahi mutlu olabilirsin. Bilemeyiz. Doğrusu veya yanlışı yok bunun. Tercih meselesi. Biraz bile şüphen varsa dene derim.

10+ yildir almanyadayim.

bu sekilde gelen arkadaslarin 90% i geri dönüyor.

sadece memur degil, az bucuk plaza, iyi is yeri, devlette is tecrübesi olan arkadaslar gelip vasifsiz isler yapip tutunamiyorlar. dedigim gibi böyle hayallerle gelen kisilerin 90% i geri dönüyor.

Yapilir edilir diyen vasifsiz is yapmamistir büyük ihtimalle hayatinda.

vasifsiz calismak kolay degil. ben ögrenciligimde cok calistim almanyada, dönercide, firinda, depoda, fabrikada filan. iyiyi görmedigimden pek sallamadim ama simdi yapamam diyorum. ayni psikoloji ile türkiyede iyi isler yapmis arkadaslarda aynisini diyip mutsuz olup dönüyor.

yurt dışında vasıfsız çalışacak birinin buraya kıyasla daha mutlu olacağını zannetmiyorum, hele ki memur ve düzgün maaşı varsa. özelde çalışsaydınız, maaşınız düşük olsaydı veya vasıfsız olsaydınız gidin diyebilirdim ama burası her türlü daha iyi. yurt dışında garsonluk yaparak mutlu olacağınızı zannetmiyorum, mutlu olsanız da 2 gün sürer.

Memur olsam gitmezdim. Memurluktan kastım masa başı memurluk

bence gidilir, motivasyonla ilgili. mantıksız olduğunu sanmıyorum. türkiye'de en büyük problem ülkenin bir şey vaad etmiyor olması. geleceğe umutla bakabilen var mı çevrenizde? yarın bugünden daha iyi olacak, bugünleri atlatalım her şey düzelecek diye düşünen?

kazandığın paradan bağımsız bir umutsuzluk veriyor bu ülke özellikle belli bir düşüncedeki insanlara.o parayla güvenle, sağlıklı ve huzurlu bir çevrede yaşayamıyorsan neyleyeyim parayı diye düşünüyorum ben.

Hangi ülke olduğuna bağlı. İskandinavya'ya gidilir.

avrupa'da nereye gidecegine gore cok degisir. norvec de avrupa romanya da avrupa. daha once bu tarz bir iste calismamis el bebek gul bebek buyuduysen, cevap cok net: tutunamazsin, cok mutsuz olursun. bu sekilde olup work and travel yapamayan turkler var. ilk hafta ucaga binip geri eve donuyorlar.

biraz da kisiye bagli, daha once bu tarz islerde calismis bir memursa da neden olmasin.

10 yıllık katibim.

2 yıldır yeşil pasaportu kovalıyordum, geçen hafta cebime koydum. bu süre zarfında ehliyetimi yükselttim, src lerimi aldım, önümüzdeki hafta bi kaç iş görüşmesi yapıp olumlu olursa (uluslararası tır şoförlüğü) çat basıcam istifayı. mümkün olursa yurt dışında bir takım referanslar edinip oraya çökmeyi planlıyorum. becerebilirsek :)

Hic mantikli degil.

Avrupada is yapan birisi olarak yanit yazayim.italya limanda vasifsiz isciye 1800-2000 euro civarinda maaslar odeniyor.gencsen veya bunyen bu calisma modeline aliskinsa amenna ama 30 lu yaslarda agir iste calismamis,konforu yerinde olmus adamin bu tempoya ayak uydurabilme imkani yok.ki bizim iste gelen gemiyi karsila inen konteynerleri organize et,arac tamirlerine yardimci ol,yuk dengelemesi yap seklinde.bunu her gun yapiyorsun cogunlukla sigarayi tam icebilecek kadar bos vakitleri olmuyor.aksam is bitiminde paylasimli evlerine gidip yikanip bayiliyorlar.bu evler surekli sirkulasyon oldugu icin bakimsiz,insanca yasamaya uygun degil.

bu orta agirlikta bir is,daha kolayini soyleyeyim.lastik degistirmek.ne kadar zor olabilir ki.8-10 civata sokuyorsun,lastigi kenara cekip stepneyi takip olayi bitiriyorsun.hatta bu bijonlari sokmek icin sana kompresorlu tabancada veriliyor.bunu aksam serinliginde agacin altinda hobi olarak yaparsin.ama avusturya otobaninda viyadukte kar yagarken yapiyorsun bunu.sansina bijonlar kaynamis oluyor.elinde taslama aletiyle bijon kesiyorsun.içinden abidin bana üşümenin resmini çizebilirmisin duyguları geçiyor.

Herkeste bir kuzey avrupa rüyası var,uzaktan hoş görünüyor işte.güzel imkanla gidiyorsan başım üstüne ama ne iş olsa yaparımda bu iş depresyona çıkar.abartmadan söyeleyebilirim gelenlerin çoğu mutsuz,homesickler mi ararsın,arabeske bağlayanlar mı.bütün gün türk internet sitelerinde takılıyorlar,şekil 2a ben.gelmişsin işte zaten kurtulsam diyordun ne işin var türkiye deki siyasetle uğraşıyorsun hala,kapat o sayfayı ama olmuyor işte.sadece eksiduyuruda bile yurtdışına çıktıktan sonra duyuruda eskisine oranla daha fazla vakit geçiren bir sürü arkadas var.gelecem diyene gurbiler gibi köstek olmak yerine doğru yolu gösteriyor,yardımcı oluyorlar ,sor hepsine aynı şeyi söylerler vasıfsız gelme.

Kimse dememiş neden vasıfsız işçilik diye?

Vasıfsızlık süresi ne kadar devam edecek? Bunun planı belli mi? 1-2 yıl dayanıp, dil veya iş niteliği kazanabilecek misiniz? Ömür boyu vasıfsız işçi mi olacaksınız? Yani her şeyi geçtim tamamen vasıfsız olarak başlasanız aynı işte devam edip yine öğrenirsiniz bişeyler.

Ama yukarıda yazanlara katılıyorum, ben trdeki gibi oturayım be ileri ne geri ööyle takılayım. Dil öğrenmeye de gönlüm yok, kültüre se adapte olamam derseniz olmaz.

duygusuzromantik, dupts +1.

ben 23 yaşındayım, şuan aktif ılarak okulum devam ederken 4 aylığına ingiltereye geldim ( şuan londradayım ) tr’de el bebek gül bebek büyüyen, vakıfta okuyan, altında 400 bin tl’lik arabası olan biriydim, profili kafanda sen hesap et hayatımda zorluk görmedim desem yeridir.

burada vasıfsız iş yapıyorum ( 4 aylığına gelip tecrübe kazanma amacında olduğum için bunu bilerek geldim ) ilk hafta hiç yakıştıramadım kendime ve bol bol küfür ettim, ellerimi kir içinde görünce gözlerim bile doldu. ama şuan alıştım. iş vasıfsız evet ama ağır değil, çok rahatım çünkü akrabamın şirketindeyim. yaş olarak da en küçük ben olduğum için gocunmuyorum. diğer türlü kesinlikle ama kesinlikle çekemezdim, çalışma saatlerim çok rahat ve en az 1-1.5 saat molası oluyor işin.

Görece iyi şartları olmasına rağmen o işi yaparak hayatımı idame ettiremem, tek amacım bu sene mezun olup diplomayı aldıktan sonra burada kendi mesleğimi yapmak, ki yapabilirim. Diğer türlü yapmam, yapamam. Ama şöyle bir şey var, yaptığın işte gerçekten iyi olursan iyi paralar alıyorsun ve şansına bağlı rahat bi yer de bulabilirsin.

Bence önce mesleğine karar ver, ben ne yaparım ne yapmam de sonra yap. Yaşın varsa ki vardır 10x daha zor, uzaktan göründüğü gibi ne iş olsa yaparım sakın deme.

Yurtdisi memur zihniyetli, Turkiye'de kendince "duzgun" maasi birakip yurtdisinda cikip vasifsiz isci olacak adam icin hic de uygun bir yer degil. Benim tecrubem boyle tipler ya 5 seneyi goremeden kesin donus yapiyor, ya da balatayi siyirip yokolup gidiyorlar. Kosullar agir, hayata karafatma kontenjanindan girip yukselmeye calismak herkesin altindan kalkabilecegi birsey degil.

Yurtdisinda hiç yaşam deneyimi olmayan insanlar genelde vasıfsız isçilerin bile 'kral gibi' yaşadığı bir izleniminde oluyor fakat iş öyle değil. Avrupa ülkelerinde de bir garson, temizlikçi ya da bulaşıkci olarak rahat bir yaşam suremezsiniz, para hesabı yaparsınız. Turkiye'deki vasıfsız isciye göre rahat yaşarsınız evet ama 'iyi ki avrupadayim, çok mutluyum' gibi bir şey olmaz. Üstelik ağır sartlarda çalışıyorlar gerçekten.

Tr de turizmci ile uğraşıyordum mis gibi işim güzel kazancım vardı ama tr’de mutlu değildim. Kaçtım gittim çok şükür işçilik yapıyorum ama mutluyum. Tamamen size bağlı olay mutsuzsanız artık gidip şartları umursamadan adapte olabilirsiniz.

Türkiye'de kapış kapış gidiyor, neden alınmasın.

Ilk sahibiyse ve servis bakimliysa alinabilir. Ama 2016nin dsgsini araştırmak lazim. Dsg olmasa çok güzel olurdu yani.
Onun dışında fiyatı Fransa'ya göre uygun gibi, Almanya'ya göre normal olabilir. Ama 4 senede bu kadar km yapacak insan az oldugu icin araba da yok pek baktigimda.

almanya gibi bir ulkede ben olsam 200bine merdiven dayamis golfe 9500 avro vermem.
gerekirse ustune biraz daha koy, turkiye'de binemeyecegin bir arac al. yurtdisinda yasayip golfe bineceksen zaten yurtdisinda yasamanin bir anlami yok diye dusunuyorum.

almam abi, bi kere geliyosun şu hayata döşlanddasın, kıy paraya 19-20 bine ne 5 serisi, audi a6 vsler var. affetme 15–16 mlfdl

80 bin km altındakiler ne kadar mesela? 11 bin euro civarıysa 180 bindeki aracı almazdım.

Hee bende 190 binde Polo var. Memnun muyum? Çok memnunum.

Yıllık 45 bin çok fazla . Her yıl dünyanın etrafını bir kere dönmüş. Ben olsam almam

Alınır, araç bu kadar kilometre yaptığına göre genelde uzun yolda kullanılmıştır. Ve uzun yol aracı yıpratmaz.

Çok daha iyi arabalar alınabilir 9500’e +1

alma 100bin üzeri her otomatik şanzıman risklidir.

ya alınır alınmasına da neden golf ki?

golf kullanıcısıyım çok iyi araba ama almanya'dayım diyorsunuz. hiç olmaz ise audi falan bakın derim.

ayrıca 2016 için o km biraz fazla uber falan mı yapmış bu kişi?

Bana cok geldi km icin. Daha yeni arkadasa 2011 c200 aldik 9500’e.

Donanim nasil ekstra neler var?

soğanı yağda kavur, sonra belki biber, sonra belki domates, üstüne biraz et, sonra bir sebze, ve tabii ki biraz salça. bunların 1-2 parmak üstüne çıkacak kadar da su. kaynasın. al sana yemek.

kimse sana dolma yap demiyor ama üstte verdiğim sıra ile (en sertten en yumuşağa doğru gibi düşünebilirsin) sınırsız yemek yaparsın

tabii arada kafana göre tuz, karabiber, kimyon, pulbiber vs koyabilirsin.

En uğraşsızı bulaşıksızı fırında tavuk. Tavuk kanat, soğan,domates, patates ne seviyorsan yağlı kağıtlı tepsiye ver. 30 dk 250 derecede pişir ye.

teşekkür ederim öneriler için, önce tepsi, tencere vs de almam gerekicek tabi. bulaşık çok dert değil bi kendime yemek yapıcam zaten :)

fırın poşeti al, içine tavuk patates soğan havuç, kekik, tuz at, koy poşeti bağlayıp fırına. miss gibi yemek.

Hazır haşlanmış olan fasülye barbunya ile falan yemek yapmak çok kolay. Soğan salça tuz biraz baharat kombosuyla pişiyor.
Acemiler için pirinç pilavı biraz dengesini tutturmak zor o yüzden bulgur öneririm suyunu falan ayarlamak çok daha kolay, gaza gelip mantarlısını falan bile yaparsın.
Patlıcan yemeği de kolaydır aslında ama ileriki seviyelerde de yapabilirsiniz.
Tarhana falan da kolay zaten ana malzemesi hazır alınıyor sonuçta.
Patates haşlaması yapılır. Eğer kızartmasını seviyorsan ama kızartmak istemezsen haşlanmış patatesleri tavada az yağda tekrar pişirerek hemen hemen aynı kıvamı yakalayabilirsin.
Bir de ilk başlarda aşırı tuz atarım diye korkuyorsan az atıp sonra yerken tuzlarsın alıştıkça tuzunu ayarlarsın.
Menemenle uğraşmayıp domatesleri yuvarlak dilimleyip tavaya atabilirsin üstüne yumurta kırarsın ama dikkat et domates ağzı yakar mutlaka soğumasını bekle :D.
Aklıma bunlar geldi sucuk türevi şeyler falan yapılır, ton balıklı makarna vs çok kolay aslında çoğu yemek. Sadece analarımızın yaptıklarına başlarda lezzeti benzemiyor öğrendikçe yaklaşıyoruz.

Patates+ soğan+domates+biberi tepside küp küp doğruyorsun. Üzerine kiyma+ salça+tuz baharat +1 su bardağı su ekliyorsun. Yağlı kağıdı ıslatıp sıktıktan sonra tepsinin üzerini örtecek şekilde kapatıp fırına veriyorsun. 40 dk sonra kağıdı alıp pişirmeye devam ediyorsun. Üzeri kızarinca alıyorsun fırından.

Edit: tarif de burada. youtu.be

Fırının varsa hiç korkma, her şeyi fırında yapabilirsin.
Bi borcam alman lazım dikdörtgen.
Benim favorim fırında somon. Somon dilimlerini öylece yıkayıp diborcama diz. Üzerine biraz tuz biraz limon sık. 200 derecede önceden ısıttığın fırına koy, 13-15 dk sonra çıkar. Mis. Yanına bişey olsun diyosan patates püresi.(haşlanmış patates-üçgen peynir-süt-tuz-zeytinyağı-tereyağı-limon ve iyice karıştır ez)
Aynı şekilde fırın torbasına köfte-patates-domates-salçalı su koyup fırında pişirebilirsin. Köfte torbada çok güzel oluyor, daha yumuşak ve sulu. Hem de hafif ve ortalık da batmamış oluyor.
Biraz zahmetli görünsün diyosan patlıcan-domates
-köfte-ince dilimlenmiş patatesi sıra sıra dizip üzerine 2 su bardağı suyla 1 tepeleme yemek kaşığı salçayı karıştırıp dök. 200 derecede önceden ısıtılmış fırına koy. Mis gibi yemek.

Premium olduğunu iddia eden bir marka bunu yapmalı, mutlaka diretin ikame araç için ve tehditvari konuşun sizi heryere yazacağım, şikayetvar, ekşisözliük vs açık açık söyleyin.

Doğru anladıysam araçta hiçbir sorun yoktu. Kendileri bir zarar verdiler. Garantisi de bitmemiş henüz. Bence olağandışı bir şey bu. 1 yıllık araç bakımında altı üstü yağ ve filtreler değişir. Geri kalanlar kontrol sadece. Garip bir durum. Bu sorun kronik bir şeye evrilebilir. Size araç vermeleri gerek elbette o ayrı bir konu. Yeni araç bulunamaması ve aşırı talep artışından dolayı o araçları bile satmışlardır.

Fırsatçılık değil ki bu,amacın çıkar elde etmekte değil.

Ortada cam gibi gerçekler var.sen parasını ödeyip kendine güzel bir araba alıyorsun ama araban ortada yok,serviste bekliyor.bu grubun dsg denen mekanizması teknik olarak arızalı.bunu bile bile,her sene gerekli düzeltmeler yapıldı diyerek satmaya devam ediyorlar.sende aynı sebeple yolda kalıyorsun.servis daha telefonu duyduğunda bunun hangi arıza olduğunu biliyor.sadece bunu söylemek için 20 gün bekliyor.

Şimdi olacağı söyleyeyim sana.parça bekleniyor diyerek seni bekletmeye başlayacaklar.arıza belli,dsg beyni denen meret elim büyüklüğünde bir kutu,onu yerine takıp,biligisayara bağlayacaklar ve olay bitecek.ama bunun yapılması kaç gün sürecek yaşayıp göreceksin.

Sen sıfır araba alayım,huzurla 3-5 sene binerim diye araba alıyorsun ve sana bunu yapıyorlar.bu durumda yapacağın her şey senin hakkındır.

ilk gün isteyecektiniz ikame aracı. geç kaldınız diyemem ama ben olsam dakika 1 gol 1 isterim.

millet ne çirkeflikler yapıyor. düz vites en ucuz arabadan veriyor, kavga ede ede otomatik vites premium araba alıyor çıkıyor ikame araç olarak. bunların ücretleri de sonuç olarak sizin bizim primlerimize de yansıyor.

böyle durumlarda 2 gün idare ederim vs dememek lazım. derhal isteyin. temsilci ile sınırlı kalmayın. genel merkezi arayın. bir keresinde garanti süresi geçmiş olmasına rağmen garantiye girmesini düşündüğümüz bir araç için tr genel merkezi aradık, en son almanya genel merkeze yazı falan yolladık. istediğimizi de aldık.

siz yepisyeni aracınızı yetkili servise bırakacaksınız ama adamlar bir ikame araç veremeyecek. yok öyle şey.

Ben de birebir ayni aracı kullanıyorum ve yetkili serviste bakım yaptııryorum, zaten sana sunulan garantide sana kiralık araç vermeleri gerekiyor: www.audi.com.tr

Hangi servis bilmiyırum ama mesela Erel'de yedek araç verildiğini hatırlıyorum net bir şekilde.