Yıllardır söylerim. Ayasofya'yı cami yapmakta ısrar etmek aslında "fethin" kesinlikle gerçekleşmediğini gösterir. bu olay bana hep Ortadoğululara has bir özgüvensizlik gibi geliyor. Bu öyle bir şey ki, 500 değil 5000 yıl da geçse, İstanbul'un Müslüman Türkler tarafından ele geçirildiğine ikna olmayacak adamlar var Ayasofya cami olmadığı takdirde.
Valla tutup freudyen tespitler kasmak istemem; ama bir bakıma el değmemiş, kendisinden başkasının anılarını taşımayan partner arayan "erkeklik" düşüncesinin politik tezahürüdür Ayasofya'nın camiye döndürülmesindeki ısrar.
Düşünün ya, yüzlerce yıl geçmiş, adamlar hala "İstanbul bizim" diyemiyor gönül rahatlığıyla. Çünkü bilinç dışlarında yatan özgüvensizlik ele veriyor kendilerini. Biliyorlar ki layık değiller İstanbul'a.
Öte yandan ülkedeki bazı mütedeyyinlerin Fatih'i, kendi çarpık ahlak algılarına alet etmelerinden ise tiksiniyorum. Kazer-i Rum, onların sandığı gibi kafasına at gözlüğü takmış vizyonsuz bi' mürteci değildi. İskender'in, Sezar'ın, Agustus'un ardılıydı. Onun vizyonunun zekatını bile taşıyamayanlar kalkıp Ayasofya'da provokatif eylemler yapıyor ve sıradan halkın kafasını karıştırıyor.
Dünya'nın en büyük şehrini; alelade, önemsiz kalabalık bir şehir haline getirenler Ayasofya'yı kendileri gibi yapmak istiyor. Gri, değersiz, anlamsız; çünkü hem dinde hem de kültürel tarihinde var olan yağma duygusu onları buna itiyor.
Öte yandan Ayasofya'nın bir kuyruk acısı olarak gelmesi elbette ki yeni bir mesele değil. Karşısına en az onun kadar heybetli bir İslam şaheseri diktikten sonra bile Ayasofya'nın heybetiyle yaraşamadığını düşünüp yine onun için çığırtkanlık yapmaları bunun en güzel örneği.
Burada her birini 2'şer cümleyle açıkladığım her paragraf aslında başlı başına sayfalarca açıklamaya sahip. Konuyu kısa kesmek mümkün değil; ama özetle, Ayasofya'nın 21. yüzyılda ibadete açılması (cami olması değil bakın) dünyanın en ironik olayı olur. Hele ki bu Fetih Ruhu diye boyanırsa vay haline.
eksisozluk.comeksisozluk.com