Giriş
(22)

Kaç yaşında saçınız beyazladı?

meraklitursucu
İlk kaç yaşında beyazladı?
İlk kaç yaşında beyazladı?
0
meraklitursucu
(20.04.24)
42:(
0
nerthus_
(20.04.24)
17-18ken başladı benim. Ailede başka kimsede yok erken saç beyazlaması. Stresten olduğunu düşünüyorum, üniversitede iyice artmaya başladı, iş hayatına geçince de devam etti artış. Şu an 26 yaşındayım, saçlarım siyah ve gür olduğu için tel tel beyazlar güzel görünüyor gözüme o yüzden boyamıyorum. At kuyruğu ya da topuz yaptığımda içlerde kalıyor zaten, açık bıraktığımda da hoşuma gidiyor siyah beyaz görüntü. Belki ilerleyen senelerde boyarım.
0
@stubborn inferno
(20.04.24)
evlenince başladı...
0
bravoteam
(20.04.24)
26
0
ruhen hastayim ben
(20.04.24)
30'da sakal, sonra saç. Fakat genel bi tarama yaptırdığımda folik asit eksikliği çıktı o da beyazlama yaparmış.
0
nhk ni youkosu
(20.04.24)
26-27 yaşlarımda bir tel beyazım vardı.
0
rock n roll
(20.04.24)
24-25 yaşlarında ufak ufak başlamıştı
0
exlibris
(20.04.24)
18
0
sevilen progressive türkücü
(20.04.24)
Sanırım 23-24 yaslarindaydim ilk telleri gördüğümde. Sonrasında uzunca bir süre çok artmadı ama geçen seneden beri önünü alamadık desem yeridir.
0
fraise
(20.04.24)
24 falan. 31 oldum, favoriler bembeyaz:) üstlerde de baya var.
0
nothing in my way
(20.04.24)
boşanırken birkaç adet beyaz sahibi oldum, artmasından endişe ediyorum ahahaha. annemde falan hiç beyaz yoktur, kaç yaşında kadın. boşanma başlangıç yaşı: 29, güncel yaş: 33. sırf bunun için tazminat alınır!
0
deartheodosia
(20.04.24)
28
0
ala09
(20.04.24)
32. son iki senedir beyazlamaya başladı. özellik son 6 aydır baya arttı. önce şakaklardan beyazlamaya başladı, ardından sakal. şimdi ise saçlarda baya çoğaldı.
özellikle saçlar uzayınca çok belli oluyor. o yüzden kısa kestirmeye başladım.
0
my fault
(20.04.24)
30 yasinda beyaz teller gormeye basladim. 2-3 sene oldu cok artmadi ama tek tuk var arada. bu arada vucut 30 yasindan sonra dusmeye basliyor genel olarak.
0
antikadimag
(20.04.24)
15-16'da 2-3 tel beyaz vardi.
0
robert bosch
(20.04.24)
24-25 yaşında başladı sanırım. Ailede genetik olduğu için 29umda baya beyazım var. Ama boyamıyorum duruyolar öyle.
0
turuncu tonlarda
(21.04.24)
27-28
0
cooperr
(21.04.24)
Sakallarda beyazlar 30'larımda çıktı. Saçta henüz beyaz görmedim, denk gelmedim. Çıkmış olabilir, bilemiyorum.

Ek bilgi; Yaş 35.
0
put it in your appropriate place
(21.04.24)
21-22 falan sanirim. simdi yanlarda epey artti. sakalimdaki ilk beyazi da 31 yasinda gordum.
0
bohr atom modeli
(21.04.24)
21-22 gibi düşmeye başladı. şimdi 27 sayılırım %5-10 civarı beyaz var diyebilirim saçta. aralarda kayboluyor boy da uzun olduğundan pek farkedilmiyor ama biri tepeden baksa net görür. sakala da geçen sene düştü şu an 2 tane var.
0
garavel
(21.04.24)
15-16
0
supergirl
(21.04.24)
27.
0
gnosis
(21.04.24)
(3)

Yüz temizleme jeli

noxie
Yüz temizleme jelinizi boynunuza da kullanıyor musunuz? Ya da kullanır mıydınız?
Yüz temizleme jelinizi boynunuza da kullanıyor musunuz? Ya da kullanır mıydınız?
0
noxie
(20.04.24)
banyo yaparken yuz temizleme jeliyle boynumu da yikarim.
0
supergirl
(20.04.24)
Ben duşa girmeden önce boynuma da güzelce sürüp öyle duş alıyorum. Bakım yaparken en çok unutulan bölge boyun, bu yüzden en kolay deforme olan bölge de boyun. Jel, nemlendirici, serum; yüzüme ne suruyorsam boynuma da sürerim.

Ayrıca güneş kremi vs kullanıyorsanız gün içinde boyun bolgesine suruyorsunuzdur, arındırılması lazım.
0
fraise
(20.04.24)
güneş kremi sürdüysem evet. yoksa hayır.
0
suyin
(20.04.24)
(15)

Doğum günü ritüelleriniz var mı?

fraise
Ben büyük partiler vs yapıp doğum günü kutlamam fakat doğum günüm gelince yine fark ettim ki küçük ritüellerim varmış, her sene bunları yapmayı da seviyorum.Öncelikle her doğum günümde kendime tek başıma bahve ismarlarim. Sabah uyandığımda sevdiğim 4-5 şarkıyı dinlerim, evden çıkmayacak bile olsam g
Ben büyük partiler vs yapıp doğum günü kutlamam fakat doğum günüm gelince yine fark ettim ki küçük ritüellerim varmış, her sene bunları yapmayı da seviyorum.

Öncelikle her doğum günümde kendime tek başıma bahve ismarlarim. Sabah uyandığımda sevdiğim 4-5 şarkıyı dinlerim, evden çıkmayacak bile olsam güzelce giyinir, kendime çeki düzen veririm ( Corona döneminde sokağa çıkma yasağı olduğu halde sabah uyanıp süslenip puslenmis, öyle oturmustum). Bir de her sene kendime pahalı ama almayı çok istediğim bir kitap varsa onu alırım.

Eşim ve kardeşim ise tam tersidir; doğum günlerinde pasta bile alsak hoşlanmazlar.


Sizin nasıl? Sadece kendinize özel yaptığınız şeyler var mı?
0
fraise
(17.04.24)
yaş pasta ve kola djfjdfdk. doğum günümde özellikle yaptığım bi şey yok ama küçük de olsa pasta ve kola isterim. kimse almıyorsa kendim alırım. pastasız ve gulasız doğum günü düşünülemez. anca "iki yudum kola içersen öleceksin" filan denmesi lazım. diğer 364 gün içmesem bile (ki içerim) doğum gününde pastayla kola şartı var. yoksa yeni yaşıma girmiş saymam kendimi.
0
mark greg sputnik
(17.04.24)
Mark Greg Sputnik, ay evet. Pasta önemli, ben de kimse bana almazsa yine gider alırım ve yerim o pastayı.

Kolayı da küçükken doğum gününden doğum gününe alırdı annem eve, sanırım bende de kola-pasta çağrışımı var bu yüzden.
0
🌸fraise
(17.04.24)
Sabah kalkar guzel bir muzik acarim, mumlarimi yakarim.
Ya kahve alirim ya kahve yaparim.
Genelde disarda oluyorum dogum gunumde ama evde de 1 kadeh raki veya 1 bira icerim.
Kendime kucuk ya da buyuk mutlaka bir hediye alirim.
0
mor oje
(17.04.24)
Yediğime ve içtiğime hep dikkat ederim ama doğum günümde salıyorum :)) Bir de sabah kalkar kalkmaz süslenmeye başlıyorum. Doğum günüme de az kalmış, soruyu görünce aklıma geldi :)
0
rock n roll
(17.04.24)
Doğum günü yaklaşan herkesin şimdiden doğum günü kutlu olsuun! Benimki de yarın. Bu soru da oradan aklıma geldi zaten :)
0
🌸fraise
(17.04.24)
her sene annem arayıp kutlamasa yemin ederim unutuyorum :) pasta kesmeyi oldum olası sevmem. sanırım kutlamayı 11-12 yaşlarında bırakmıştım. o zamandan beri hep toplum dayatması gibi geliyor :)
0
e mice
(17.04.24)
Hiç yok. Ama bu sene 30 olduğum için ve özel bir yaş olduğunu düşündüğüm için kutlamayı istemiştim. Yaptırmak istediğim bir pasta vardı ama gecesinde bir arkadaşıma hastanede refakat ettiğim için yapamamıştim. Doğum günümde ise yeni tanıştığım bir arkadaşla baklavaya mum dikerek kutladım.
0
Amaranta ursula
(17.04.24)
Benim de bu pazar :)

Ben doğumgünümü çok seviyorum ya. Çocukken ocak ayı gelince doğumgünüm yaklaştı diye heyecanlanırdım, büyükler dalga geçerdi; koca adam oldum hâlâ ocak ayını görür görmez nisana az kaldı :))) oluyorum ahdhdhd

Direkt bir rituelim var mı emin değilim ama ailemin, arkadaşlarımın hatırlaması ve kutlaması hoşuma gidiyor mutlu oluyorum yani çocukça belki ama 15 senelik arkadaşımın yazdığı dgko mesajı bile beni mutlu ediyor ahahah

Pasta şart değil benim için ama gün içinde şapşal şapşal dolaşıp mutlu oluyorum takvime falan bakıp, öyle geçiyor yani doğumgünüm :)
0
nundu
(17.04.24)
Mobildeyim kusura bakmayın, sizin ve dissendium'un doğumgününü kutlarım ayrıca ^^
0
nundu
(17.04.24)
Şimdiden doğum günün kutlu olsun Nundu! Ay ne kadar çok bahar çocuğu varmış duyuru'da :)
0
🌸fraise
(17.04.24)
çok hatırlayanım ve kutlayanım olur. şirketime ve evime çiçekler gelir. o gün jilet gibiyimdir ve enerjik olurum. bir kaç yerde doğum günü pastası kesilir. sadece bir çatal alırım. ben yemem, millet şişkot olsun :P

kendime mutlaka hediyeler alırım. genelde koşu ve müzik konularında olur. airpods max, nike alphafly next gibi. mutlaka kıyafet de alırım. annem altın verir :P

doğum günü için yıl başı gibi resolutions yazarım.
0
gabe h coud
(17.04.24)
Her doğum günümde ben de özeniyorum giyimime. Muhakkak dışarı çıkıyorum sadece kahve içmek yemek yemek için olsa bile. Yıllardır yalnız kutluyorum. Pek kabullenemesem de hep bi beklentim oluyor, ama gerçekleşemedi yıllardır. Özel bi jest bi sürpriz bi şey.. neyse eve dönerken küçük bi pasta alıp bir mum dikiyorum, ailemle video call yapıp üflüyorum. Aslında üzüyor bu kısım, artık yapmak istemiyorum. Umarım yalnız kutladığım son doğum günümdür geçenki.

Edit: doğum gününüz kutlu olsun :)
0
nic cage
(17.04.24)
Hayır hatta geçen sene doğum günüm olduğu aklıma gelmedi hanım söyleyince hatirladim =d benim umursadigim bir şeyler yaptığım haniminki. Misal ritueli ailesinin ve ikizinin yaninda olmak o yüzden her sene o dönem tatil + çilekli turta.
0
logisticsmanager
(18.04.24)
Doğum günün kutlu olsun @fraise. Sağlıklı,mutlu, huzurlu yıllar sevdiklerinle birlikte. Bugün doğum günün olduğunu dün yazmıştın duyuruna gördüm ama bilerek kutlamadım gününde kutlamak için :)
0
rock n roll
(18.04.24)
Mutlu yıllar :)

Ben doğum günümü arkadaşlarımla ve sevgilimle o gün kutlamıyorum. Kendimi gezmeye çıkartıyorum. Sabah kahvaltısından akşam yemeğine ve tatlısına kadar yiyip İstanbulda belirlediğim bir turu yapıyorum. Pastamı da pera otel altındaki cafede yerim.

Sevdiklerimle olan kutlama da gece çıkma, pasta üfleme değil (sevmem) daha cok beraber vakit geçirelim modunda oluyor.
0
jazzabel
(18.04.24)
(16)

ekmeği bırakanlar

WithWorth
Banma soruları:- zeytin yağına ne banıyorsunuz ?- sulu yemeklerin suyuna ne banıyorsunuz ?Sürme soruları:- bal nasıl yiyorsunuz ?Lezzet soruları:- zeytini nasıl yiyorsunuz ?- menemen nasıl yiyorsunuz ?- salata nasıl yiyorsunuz ?
Banma soruları:
- zeytin yağına ne banıyorsunuz ?
- sulu yemeklerin suyuna ne banıyorsunuz ?

Sürme soruları:
- bal nasıl yiyorsunuz ?

Lezzet soruları:
- zeytini nasıl yiyorsunuz ?
- menemen nasıl yiyorsunuz ?
- salata nasıl yiyorsunuz ?
0
WithWorth
(17.04.24)
ekmeği bırakmadım ama sadece kahvaltıda yerim.

bi şey banmıyosun suyunu içiyosun direkt.
balı da kaşıkla yiyebilirsin.
diğerlerini de aynı şekilde ekmeksiz hüpletebilirsin.

ekmekle tadı daha iyi çıkar o ayrı tabi.
0
jelly bear
(17.04.24)
Ekmeği bırakmadım ama ekmek yoksa vs şu şekilde takılıyorum
Yemeğin suyunu pilava katıp yiyorum
Balı peynire sürüp yiyorum(tatlı tuzlu severim)
Zeytini ymurtayla yiyebilirim. menemeni öyle dümdüz yiyebilirim mesela.ekmek yoksa bam güm dümdüz ye gitsin
Bunlar tabi
0
yazdonumu
(17.04.24)
salatalık.
pilav varsa pilavla karıştırıyorum, yoksa birşey banmıyorum.

bal yemiyorum normalde ama arada yediğimde birşe banacaksam yine salatalık.

tek başına. salatanın suyunu kaşıklarım çoksa.
0
inheritance
(17.04.24)
bal kaşıkla direkt yenebilir

zeytin de peynirle cevizle vs yenebilir

salata menemen çatalla yenir evet ekmekle daha güzel olur mu olur. salatanın suyu kaşıklanır
0
jülsezar
(17.04.24)
Banma:

Sulu yemekleri yancı ile karıştırıyorum. Pilav ve makarna gibi

Sürme:

Tam tahıllı lavaş ile sabah kahvaltısı

Lezzet:
En çok zorlandığım bu. İlla menemen yiyeceksem ekmeksiz yiyemem cidden. Salata ve mezelerde de ufacık koparıyorum. Zeytini hayatımda hiç ekmekle yemedim.
0
wild honey suckle
(17.04.24)
ceviz ya da çeşitli peynirleri bala bandırarak yiyiorum.
0
a7x
(17.04.24)
Ekmeği bırakınca aramıyorsunuz bile
0
bir demet ben
(17.04.24)
Ekmegi sadece haftasonu kahvaltida yiyorum.Menemen'e veya zeytinyagina ekmek banmayi haftada bir yapiyorum.Onda da cok abartmadan yapiyorum.illa %100 birakmak sart degil
0
turkuaz
(17.04.24)
Ben ekmeği bırakmıyorum güzel ekmek alıp az tüketiyorum, pazarda bir ekmekçi var ağırlığı 1.5 kilo gelen ekşimaya ekmeği 120 liraya satıyor

Pasta börek kek gözleme poğaça tost gibi ekstra karbonhidratları kestikten sonra, yemeğin yanında avuç içim kadar doygun ekmeği yemeğin ve salatanın suyuna banamayacaksam niye yaşıyorum :)

Tabi benim çok sıkı bir diyetim yok
0
grimavi
(17.04.24)
banmıyorum. hepsi ekmeksiz yenir.
0
gabe h coud
(17.04.24)
öncelikle şu yaşıma kadar banma/sünnetleme isteğim hiç olmadı.
sulu yemek suyunu sevmem yemem. zeytinyağlıya banma isteğim yok.

balın üstüne kaymak koyar karıştırıp yerim.

zeytini sade tek tek atarım, salatada ekmek hiç kullanmadım. sadece menemende ihtiyaç duyarım.
0
mikahakkinen
(17.04.24)
Sulu şeyleri ekmekle değil kaşıkla yiyorum veya pilav.
Çeşitli zararsız tahıl unları ile omleti ekmek gibi pofur bir hale getirebiliyorum.

Ekmek yediğim zaman midemde gereksiz bir şişkinlik varmış.
Şimdi bu hafifliği kaybetmek istemiyorum. Ayda bir makarna yiyorum, al sana diyerek, sonrasında uyuyakalıyorum.
0
sadegazoz
(17.04.24)
Ekmeği komple bırakmadım. Şu dilimli tam tahıllı vs. ekmekler ile tost ekmeği alıyorum. Tost, sandviç, bal (vb. sürülen şeyler) ve menemen için onları kullanıyorum. Menemen zamanı bazen baget ekmek alıyorum alıyorum.

Sulu yemeklerin suyuna bir şey banmıyorum. Barbunya, kuru fasulye gibi şeyleri zaten pilavla karıştırıp yiyorum. Gerisini normal suyunu kaşıklayarak. Zeytin yağına ekmek banmak pek yaptığım ya da aradığım bir şey değil.

Zeytini normal yiyorum. Salatayı da aynı şekilde. Bunlarla ekmeğin alakasını çözemedim. Zeytini hadi zeytin yağı için dedin desek, onu da yukarıda yazmışsın ayrıca zaten ama salata ve 30 küsur yaşındayım salata ve ekmek olayını şantiye ve asker dahil hiçbir yerde görmedim. :)

Bence sizdeki asıl konu ekmek, onu yiyecek bahaneler arıyorsunuz.
0
nawar
(17.04.24)
Bir dönem bırakmıştım ekmeği. Ekmek ile yemeyi sevdiğim şeyleri, ekmeksiz yemeye alıştırmıştım kendimi. Zor oluyordu başlarda sonra ekmeği çok önemsememeye başladım alıştığım için herhalde.
0
rock n roll
(17.04.24)
Ekmege hiçbir zaman bağımlı olmadım, sadece kahvaltıda yerim ama ben hep. Akşam yemeğinde ancak çorba varsa yerim.

Kahvaltıda yarim- 1 dilim ekşi mayalı/ tahıllı-proteinli ekmek yiyorum. Bu dediklerinizi de onunla yapıyorum.

Sulu yemek ve salataları hep sade yerim.
0
fraise
(17.04.24)
diyet bozma günümde banıyorum yağı.
bal yiyeceksem kaşarın üstüne döküyorum.
menemeni çok özledim :(
0
neira
(17.04.24)
(6)

Boşanma davası hakkında

hhhh99
çekişmeli boşanma davası açacağımeşim Almanya da 2400 euro maaş alıyor ben yüzüğümü bile almadan Türkiye ye geldim tedbir nafakası ve mahkeme sonunda nafaka durumu ne olur?boşanma sebebi eşimin fiziksel siddet (video kaydı var) ve psikolojik şiddetayrıca merak ettiğim ben bu şiddetten dolayı Almanya
çekişmeli boşanma davası açacağım
eşim Almanya da 2400 euro maaş alıyor ben yüzüğümü bile almadan Türkiye ye geldim tedbir nafakası ve mahkeme sonunda nafaka durumu ne olur?

boşanma sebebi eşimin fiziksel siddet (video kaydı var) ve psikolojik şiddet

ayrıca merak ettiğim ben bu şiddetten dolayı Almanya da tramva sonrası depresyon tanısı ile iki adet psikiyatri ilacı kullanıyordum.

Türkiye de henüz doktora gitmedim gitmem benim faydama olur mu?
0
hhhh99
(16.04.24)
Almanya'da olan adamdan bişey alamazsın. Orası demokratik bir ülke.
0
ferenc
(17.04.24)
Sizin bu konuyla ilgili sorularınızı hemen her gün görüyorum fakat çok komplike bir süreçten bahsediyorsunuz. Bence bu soruları buraya sormak yerine bir avukattan profesyonel yardım alırsanız çok daha iyi olur sizin için.
0
fraise
(17.04.24)
Bizzat avukat olarak söyleyebilirim ki milletlerarası özel hukuku ilgilendiren bir mesele olduğu için maalesef süreç uzun ve masraflı olacaktır iki ülkenin de hukuki normlarının değerlendirilmesi gerekmekte ve en az bir yıl ve 10bin euro ilk mahkeme gideri olacaktır...
0
apocalipy
(17.04.24)
profesyonel yardim almanizi tavsiye ederim. turkiye'ye gelmeniz yetmez, ikametinizi buraya aldirdiniz mi? aldirmadiysaniz tr'de dava acamazsiniz, acsaniz bile almanya'da evlendiyseniz ve esiniz almanya'da ikamet ediyorsa alman hukuku da uygulama alani bulabilir, ayrica esiniz alman vatandasi ise durum yine degisecektir. ikametinizi de buraya aldirmanizin almanya'daki haklariniz acisindan negatif etkisi olabilir, dolayisiyla ikametinizi su asamada tr'ye aldirmamak sizin icin daha iyi olabilir, ayrica almanya'da acilmis bir dava varsa (bosanma davasi) bu yine davayi etkileyecektir ve muhtemelen dava gorulemeyecektir vs. Duyuru bu konuda bilgi almaniz ve buna gore hareket etmeniz gereken son yer olmali.
0
kassiopeia
(17.04.24)
İkametinizi aldırın ve doğru adli yardım servisine gidin. Size avukat tayin edilir geliriniz ve mal-mülk yoksa.

Tek başınıza işin içinden çıkamazsınız.

Not: Avukatım. Dediğimi yapın yoksa işleri iyice karıştıracaksınız.
0
drako
(17.04.24)
eşim çifte vatandaş ben sadece Türk vatandaşıyim Türkiye de evlendik

eşim ve ailesi ben gittikten sonra şikayette bulunmuşlar araba çalma telefon gaspi şiddet üzerine tahminimce boşanma da açmışlar orada
0
🌸hhhh99
(17.04.24)
(12)

Yaptığım kekler bir türlü kabarmıyor

jonas
Selamlar. Kek tarzı şeyleri çok sevdiğim için son dönemlerde yapmaya başladım ama bir türlü istediğim kıvamda kabarmıyor, sönüyor.Malzemeleri oda sıcaklığına getiriyorum. Kurularla sıvıları ayrı koyuyorum. Kuruları elekten geçiriyorum. Pişerken fırının kapağını hiç açmıyorum. 1 paket kabartma tozu k
Selamlar. Kek tarzı şeyleri çok sevdiğim için son dönemlerde yapmaya başladım ama bir türlü istediğim kıvamda kabarmıyor, sönüyor.

Malzemeleri oda sıcaklığına getiriyorum. Kurularla sıvıları ayrı koyuyorum. Kuruları elekten geçiriyorum. Pişerken fırının kapağını hiç açmıyorum. 1 paket kabartma tozu kullanıyorum. Bunları yapmama rağmen hem tam istediğim gibi kabarmıyor hem de fırından çıkmış halinde de bir miktar sönme oluyor.

Belki eski fırınım dandiktir diye düşünüyordum ama sonradan Arçelik mini fırın aldım, onda da sonuç benzer oluyor.

Bu kekler nasıl kabarıyor yav? Ben nerede hata yapıyor olabilirim sizce?

*Bir de ÖNEMLİ SORU: Kek yaparken fırının fanını çalıştırmak mı, çalıştırmamak mı daha iyidir?
0
jonas
(16.04.24)
fan çalıştırmamak gerek kekte.
ununda mı sıkıntı var acaba bilemedim ya da tarifi mi yanlış uyguluyorsun?
başka tariflerle başka unla-kabartma tozuyla dene.
0
jelly bear
(16.04.24)
Tüm malzemelerin oda sıcaklığında olması en önemli noktalardan biri, bunu yapıyormussunuz zaten.

İkinci olarak yumurta ve şekeri çok çok iyi çırpmak gerekiyor; köpük kıvamına gelmeleri lazım. Kuru malzemeleri ekleyince ise tam tersi; hafifçe cirpsaniz yeterli. Yumurta taze olsun mutlaka, un miktarında ayarı çok kaçırmayin. 1 su bardağı ölçüsündeki su bardaginiz normalden büyükse un da çok gelir, kabarmaz. Mutfak tartisi alabilirsiniz, fiyatları çok yüksek değil.


Kabartma tozu yerine karbonat da kullanabilirsiniz. Ben bir seferinde evde kabartma tozu olmadığını fark edince eklemiştim, daha çok kabardigini görünce artık çoğunlukla karbonat kullanıyorum.

Fırından çıkarınca direkt soğuk bir şeyin üzerine almayın. Genelde hata olarak soğuk bez uzerine koyuyorlar, e sönüyor haliyle.


Aklıma bunlar geldi. Ben fan çalıştırmam bu arada.
0
fraise
(16.04.24)
kabartma tozunun skt tarihi bitmeye yakınsa kabarmıyor, taze kabartma tozu almak gerek. Markasıda önemli bence
un koyduktan sonra keki çok karıştırmamak lazım.
0
eja
(16.04.24)
malzemelerini bir yazar mısın neler koyuyorsun görelim
0
neira
(16.04.24)
kaç yumurta koyuyorsun? minimum 2 lazım.
0
theseachange
(16.04.24)
valla benim de hiç bugüne kadar kabarmadı keklerim artık bunun kişisel olduğunu düşünmeye başladım çünkü siz her püf noktaya dikkat etmişsiniz ve yine de kabarmıyorsa bence kek kabartma perimiz yok bizim :(
0
Kediyi üzdün
(16.04.24)
Hem karbonat hem kabartma tozu birlikte koyun.
Genelde 3 yumurta kullanılıyor.
0
pro9it9is9
(16.04.24)
Pastalarda ve içeriği farklı keklerde durum değişiyor ama standart vanilyalı veya kakaolu kekte bu kadar adıma dikkat edilmese de kabarır o kek. Kabarmıyorsa ya kabartma tozunda (skt, marka vs.) sorun vardır ya da keki pişirirken sık sık fırının kapağını açıyorsunuzdur. Yüzey gerilimini kırdıktan sonra kekin iç basıncı ile dış basıncın dengede olduğu yerde kabarma duracak. Siz açtıkça o bir sorun. Fan da pek yardımcı olmuyor. Normal pişsin içeride.

Hala olmuyorsa:

twitter.com
0
nawar
(16.04.24)
Malzemeler ve miktarlarına dair sorular olmuş. Şöyle;

3 yumurta
2.5 su bardağı un
1 su bardağı süt
1 su bardağı şeker
1 su bardağı sıvı yağ
1 limonun suyu
1 limon kabuğu rendesi
1 paket vanilya
1 paket kabartma tozu
0
🌸jonas
(16.04.24)
Kabartma tozunu ekledikten sonra çok karıştırmamak gerek. Sadece bir tür karıştırıp hemen fırına sürmek gerek.
0
Amaranta ursula
(16.04.24)
Limonlu kek hiç yapmadım ama duyduğum kadarıyla süt yerine su koymak gerekiyormus limonlu kek te.

Ben genelde havuçlu tarçınlı yapıyorum hemen hemen aynı malzeme ile çok güzel kabarıyor.
0
brnbrs
(16.04.24)
1 su bardagi yagi 1 cay bardagi yag ile degistirip denemenizi tavsiye ederim.

bunun disinda kekin kabarmasi icin abartildigi kadar dikkatle yapilmasina gerek yok +1 , bu nedenle sorun baska bir yerde gibi geldi
kabartma tozunun diger toz malzemelerle iyi sekilde karismasi yeterli, mutfakta en sevdigim seylerden biri kek yapmaktir, eksik ve sacma malzemelerle cok kek yaptim. firin onceden isinmis olmali ve kek icin kullandiginiz kalibiniz elbette asiri buyuk olmamali
0
kassiopeia
(17.04.24)
(2)

evde fizyoterapi fiyatları

eja
Merhaba,Evde fiyoterapi/fizik tedavi hizmeti alan var mı?haftada 4 kere almamız gerek ve inanılmaz yüksek fiyat veriliyor tek bölge için bu hizmeti alan varsa ne kadara alıyor kaç bölge paylaşabilirse sevinirim.Ps. İstanbul - Beylikdüzü
Merhaba,
Evde fiyoterapi/fizik tedavi hizmeti alan var mı?
haftada 4 kere almamız gerek ve inanılmaz yüksek fiyat veriliyor tek bölge için bu hizmeti alan varsa ne kadara alıyor kaç bölge paylaşabilirse sevinirim.
Ps. İstanbul - Beylikdüzü
0
eja
(16.04.24)
Sigortanız vardır diye tahmin ediyorum.

2021 yılında eşimin annesi için bu destek alınmıştı, 12 seans kadar; bize o zaman çok yüksek gelmemişti fiyat.

Beykent tıp merkezi'nden gelmişti fizyoterapist, bir sorun isterseniz.
0
fraise
(16.04.24)
Ankara'da babam alıyor saati bin tl
0
mirty
(16.04.24)
(1)

Almanya sinirsiz oturum izni ile Ingiltere ve Bulgaristana seyahat?

allstar
Türk vatandasiyim Almanyada sinirsiz oturma iznim var. Ingiltereye bir haftalik bir seyahat icin vize almam gerekiyor degil mi? Peki Bulgaristan, mart sonunda schengen bölgesine dahil oldu Bulgaristana da vize almam gerekir mi?
Türk vatandasiyim Almanyada sinirsiz oturma iznim var. Ingiltereye bir haftalik bir seyahat icin vize almam gerekiyor degil mi? Peki Bulgaristan, mart sonunda schengen bölgesine dahil oldu Bulgaristana da vize almam gerekir mi?
0
allstar
(16.04.24)
İngiltere için her türlü vize aliyorsunuz, İngiltere ab ülkesiyken de oturum sahipleri vize aliyordu zaten.

Bulgaristan için almamaniz lazım şu durumda ama teyit etmek için konsolosluk listesine bakabilirsiniz.

Édit: ben buldum, gerekmiyormus dediğim gibi www.mfa.gov.tr
0
fraise
(16.04.24)
(7)

kredi karti ile bagis yapilabilecek siteler

theconqueror
ahbapa yaptim biraz, paylastirmak istiyorum esasinda siz nereleri onerirsiniz?
ahbapa yaptim biraz, paylastirmak istiyorum esasinda siz nereleri onerirsiniz?
0
theconqueror
(16.04.24)
patiliköye mama bağışı yapabilirsiniz
0
jelly bear
(16.04.24)
darussafaka, cydd
0
bay b
(16.04.24)
patiliköy tarzı parayı nereyi kullandığı yerlere para göndermeyin. insana faydası olan yerleri tercih edin lösev, daruşşafaka gibi.
0
nuisance2
(16.04.24)
Lösev Dükkan'dan ürün almakla Lösev'e bağış da yapmış oluyorsunuz. Laf aramızda kaşar peynirleri bir harika.

Ayrıca ürünü satın alma aşamasında ürünü bağışlayabileceğiniz bir sekme de çıkıyor. Yani tüm ürünü bağışlama imkanınız da var.

Tavsiye ederim.

www.lsvdukkan.com

Darülacaze var ayrıca. İdare meclisi sağlam

twitter.com
0
Mirket
(16.04.24)
Çağdaş yaşamı destekleme derneği, Losev ve Darüşşafaka. Ben bu ucune bağış yaparım yıllardır.
0
fraise
(16.04.24)
Ben İHH'ya yapıyorum. Bağış amacınıza göre seçim yapabilirsiniz. Örneğin ben Türkiye'de bir yetim için sponsorluk bağışı yapıyorum. kredi kartından düzenli olarak çekiyor aylık tutarı. Bizzat gönüllü olarak da faaliyetlere katıldığım için yerine ulaşması hususunda tereddütüm de yok.
0
mustafakesekci
(16.04.24)
darussafaka +5
0
put it in your appropriate place
(16.04.24)
(8)

duyurunun monica belluccileri

konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
yaklasik 20 yillik dermalogica hastasi biri olarak kalp acisiyla bu duyuruyu aciyorum cünkü artik 10 hafta gidecek bir göz cevresi kremine 85 euro vermek istemiyorum. hick. evet, üc istegim var sizlerden.1. anti-aging kategorisine düsen bir göz cevresi kremi tavsiyesi.2. spf iceren bir yüz kremi3. b
yaklasik 20 yillik dermalogica hastasi biri olarak kalp acisiyla bu duyuruyu aciyorum cünkü artik 10 hafta gidecek bir göz cevresi kremine 85 euro vermek istemiyorum. hick.
evet, üc istegim var sizlerden.

1. anti-aging kategorisine düsen bir göz cevresi kremi tavsiyesi.
2. spf iceren bir yüz kremi
3. bb cream.

sartim: dermokozmetik ve mümkünse non-comedogenic olmasi.
bir de hafif olmasi ama söyle anlatayim, "bak bu cok hafif, yüzünde hiiiic hissetmiyorsun" denilen kremi düsünün. heh iste ben o kremi hissediyorum. la roche'un ultra senstive skin kremi bana alerji yapti. o kadar diyeyim. yani l'occitane ya da kiehl's gibi seyler önerirseniz üzülürüm.
gercekten isi bilen birilerinden deneyime dayali tavsiye bekliyorum. laf olsun diye degil.
cok merci.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(11.04.24)
göz kremi www.trendyol.com

ayşenur yazıcı youtube videolarını takip ediyorum önerdiği ürünler içindenseçip alıyorum genelde.
0
eja
(11.04.24)
Spf kısmını watsonsta ucuza frudia ile hallederim derseniz Cosrx nemlendiricilerden memnunum. Kuru hassas cildim var, hyaluronic acid intensive ve oil-free tavsiye ederim.

Bb krem klairs ve missha kullanıyorum, ikisi de güzel.
0
zihua
(11.04.24)
Göz çevresi kremi icin benim kullandığım 2 ürün var biri la Roche Posay'ın jel kremi, diğeri de şu www.dermokozmetika.com.tr Annem Lancome ve estée l'auder'ın kremlerini yıllardır kullanır fakat bunlar dermokozmetik kategorisine girmiyor tabii. Ama yapıları çok hafif.

Goz kremleri verdikleri vaatleri yerine getiriyor mu? Bence hayır. Tek başlarına nemlendirmek dışında çok da bir etkileri yok. O yüzden günlük göz kremi rutinine ek olarak haftada iki-üç kez kullanmak üzere retinollu göz çevresi kremi ekleyebilirsiniz. Bu gerçekten etkili oluyor. The inkey list'i onerebilirim. eu.theinkeylist.com .Kullandığınız günler mutlaka göz çevrenizi iyice nemlendirin ve güneş kremi sürmeden dışarıya çıkmayın. Bir de imkan varsa senede 2-3 mezoterapi seansı derim.

Krem demişsiniz ama tam olarak ne istediğinizi anlamadım. Nemlendirici krem mi? Ya da anti-aging tarzı bir krem mi? Cildinizde rahatsız olduğunuz ne var? Cilt tipiniz nedir? Sadece spf için şunu söyleyebilirim; güneş kremi =daylong demek benim için. Kremlerin ağır geldiğinden bahsetmişsiniz, daylong'un jel formunda olan bir cesidi var, yüzünüze su sürüyor gibisiniz. Ben yıllardır kullanırım . Babam yakın zamanda ilik nakli oldu ve güneşe koruma olmadan çıkması yasak. Hastaneden önerdikleri tek krem markası daylong oldu; doktor tarafından aylık reçete ediliyor. O yüzden güneş koruması için başka hiçbir markaya bakmayın derim ve mutlaka harici olarak güneş kremi kullanın.

Yüz kremi dediğim gibi ne istediğinize ve cilt tipinize bağlı olarak öneri yapabilirim.

Bb krem kullanmıyorum. Öneride bulunamayacagim maalesef.
0
fraise
(11.04.24)
1. şık için şu siteye kullandığınız göz kremini yazıp benzerlerini bulabilirsiniz: skinsort.com
muhtemelen içinde retinol vardır yaşlanma karşıtı ise. ben de retinollü bir göz kremi kullanıyorum ama koreden: village 11 factory :(
ha bir de şu ürünü önerebilirim: www.trendyol.com

2. spfli nemlendiriciler oldukça az. bioderma pigmentbio ile cicabio'da olması lazım. baktım şimdi hydrabio perfecteur'da da varmış.
hiçbirini denemediğimi belirterek şunu da ekleyeyim: www.trendyol.com

kore markalarından öneri isterseniz nemlendirici ve güneş kremi için daha fazla öneri verebilirim. torriden markasının çok güzel bir nemlendirici serisi var misal, şu ara korendy'de indirimli hatta başta onu öneririm.

3. erborian markası dışında bilgim yok.
0
suyin
(11.04.24)
@fraise, yüz kremi olarak sabah süreyim, beni hem güneşten korusun hem nemlendirsin tarzı bir şey arıyorum. cildim normalden kuruya kayan bir tip. yağlı değil pek ama gene de karma diyebirim. kolay irrite olabilir. irrite olduğunda çeşitli cilt plakları çıktığı gibi bazen sivilce de çıkabiliyor.

@suyin, evet kore markası da olabilir. japon markalarına biraz aşinayım ama kore markalarını hiç bilmiyorum. çok sevinirim. shiseido kullanmıştım kışın ama onda spf yok. solante kullanıyordum ama yazın kireç gibi güneş kremini ayrıca sürmek istemiyorum.

tavsiyeler için herkese teşekkür ederim.
0
🌸konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(11.04.24)
koreliler güneş kremine çok önem veriyorlar, bu yüzden çok fazla seçenek var ve oldukça da hafif oluyor geneli. ben şu an barulab kullanıyorum, gerçekten çok hafif -ki ben de biraz takıntılıyım bu konuda. linkini bırakacağım, şu an stokta yokmuş ama gelecektir: www.trendyol.com

spfli nemlendirici ya da nemlendiren güneş kremi gün sonunda ciltten arındırmanız gereken ürünler. o sebeple adına takılmadan yok gibi hissettiren birkaç güneş kremini ekliyorum. fiyatlar da tr şartlarında fazla aslında ama dönem dönem indirimler olduğu gibi flaş indirimle de düştükleri oluyor. (özellikle barulab'ın)

www.korendy.com.tr

www.trendyol.com

**bunun tone-up versiyonu da var: flavus.com

www.trendyol.com

www.trendyol.com

beauty of joseon'un güneş kremi de çok beğeniliyor henüz denemedim ama ona da bakabilirsiniz. bir de anua... ayrıca missha, d'alba, the saem gibi markalarda tone-up güneş kremleri mevcut. bb için de missha geldi aklıma şimdi, bi bakın.
düz nemlendirici istenirse yorumlarda buluşalım :dd
0
suyin
(12.04.24)
@suyin, çok teşekkür ederim. Yukarıda zihua'nın dediği klairs'i ve beauty of joseon'u (boj) duymuştum. Hatta yüz toniği olarak boj'dan mı alsam dedim ama yorumlar pek iyi değildi. Ben tonikte japonlar gibi o yapış yapış hissi arıyorum. Sanırım toniği bildiğim gibi rohto'dan devam ama güneş kremine verdiğin linklere de bakıp karar vereceğim.
Düz nemlendirici olarak dermalogica ve non-comedogenic olmamasına rağmen cildim iyi tolere ettiği için hada labo veya shiseido kullanıyordum. Yaz ve kış için ayırmıştım. Hatta güneş öncesi ve sonrası diye. yazın güneş sonrası dermalogica'nın cool serisi var, onu kullanıyorum mesela ama o seri esasen yirmilerin başlarına kadar falan tavsiye ediliyor. Benim yaş kemale erdi :) 30'larda daha zengin içerikli bir düz nemlendirici ihtiyacım doğdu elbet. Eğer tavsiye varsa üstüme atabilirsiniz.
Duyurum çok güzel oldu ya <3
0
🌸konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(14.04.24)
japonlar cilt bakımında neler yapıyor, neler kullanıyor hiç bilmiyorum ya... ama anlattığınız tonik yapısını kore ürünü serumlarda buluyorum ben. bazen toniklerde de o kalın yapı olabiliyor ama tonik bilgim pek yok. sadece son zamanlarda tırtır milk skin çok dikkatimi çekiyor. missha'nın time revolution toniği de çok ünlüdür. hyggee markasının ginseng serumunu kullanıyorum mesela, dediğiniz yapış yapışlığı ilk anda veriyor sonra geçiyor tabii ki ciltte emilince.
nemlendiricide aktif içerik istiyorsanız önce hangi içerik olacağına karar vermek lazım sanırım. ben peptit içerikli ya da düz hyaluronik asit çeşitliliği olan kremler kullanıyorum. aktif içeriği serumlarda arıyorum.
başka bir soruya da yazmıştım missha'nın chogongjin diye bir markası var, özellikle youngan ve sosaeng serileri yaşlanma karşıtı ürünler içeriyor. tonik, essence (toniğe göre daha kalın yapılı ve yoğun) ile kremleri çok öneriliyor -ki onların içinde de ciddi miktarda ginseng var. o yüzden gene hyggee markasına döneceğim, ben missha yerine onu aldım ama ikisine de bakabilirsiniz. (hyggee'de de ginseng özlü krem olması lazım)
şu ara numbuzin markasını merak ediyorum, sanırım dr.dray'den dinlemiştim ilk. (yok ondan sanırım skin1004 toniği dinlemiştim.)
toner ve serumları hakkında çok güzel yorumlar var, ona da bakın bi.
nemlendirici için de içeriğe karar verirseniz bakarız birlikte. çok severim cilt bakımı araştırmalarını :d
yaşlanma karşıtı deyince ilk aklıma gelenler retinol/retinal-bakuchiol, bifida denen fermente içerik ve ginseng oluyor ama muhakkak başkaları da vardır.
şu sitedeki yorumlardan da faydalanabilirsiniz: www.yesstyle.com
0
suyin
(14.04.24)
(1)

Evcil Hayvanla Yurtdışına (ab) Çıkış

ThomasJefferson
İnternette çok fazla bilgi kirliliği ve güncelliğini yitirmiş bilgi var.Devletin kendi kaynaklarındaki akışa uygun her şeyi hazırladım:1 - Kedimin tüm aşıları ve titrasyon testi ve raporu tamamlandı.2 - Kedimle beraber tarım orman bakanlığına gidip veteriner sağlık raporu alıp bununla 10 gün içinde
İnternette çok fazla bilgi kirliliği ve güncelliğini yitirmiş bilgi var.

Devletin kendi kaynaklarındaki akışa uygun her şeyi hazırladım:

1 - Kedimin tüm aşıları ve titrasyon testi ve raporu tamamlandı.
2 - Kedimle beraber tarım orman bakanlığına gidip veteriner sağlık raporu alıp bununla 10 gün içinde yurtdışına çıkabilirim.

Fakat internetin söylediği :

1 - Veterinerinizin de rapor düzenlemesi gerekiyor.
2 - Kısırlaştırılmış olduğuna dair operasyon çipine işli olmalı.
3 - Menşe belgesi gerekiyor.
4 - Çıkıştan son 5 gün içinde iç dış parazit yapılmış olmalı.
5 - Hayvanın noter onaylı fotoğrafı pasaportta olmalı (?!)
6 - Tarım orman bakanlığına kedinizi götürmeden önce randevu almanız gerekiyor.
7 - Tarım orman bakanlığına götürmeden önce uçak biletinizin alınmış olması gerekiyor. ?


Sizin avrupa birliğine evcil hayvanınızı götürme tecrübenizi merak ediyorum.
0
ThomasJefferson
(09.04.24)
Geçen sene yaptık bu işlemi.

Titrasyon testi yapılmış olmalı, bu hazırsa sorun yok.

Veterinerler Türkiye'de rapor düzenlemiyor, bu işi tarım orman bakanligi'ndaki veterinerler yapiyor. Siz uçuş tarihinizi netlestirip biletinizi aldıktan sonra tarım ve orman bakanlığı'ndan randevu alın (uçuştan en geç 72 saat öncesine almış olmanız gerekiyor randevuyu), gitmeden bir gün önce de veterinerde ic- dış parazit aşısını yaptırın. Bu şart değil aslında ama yolda bir şeyler kapmış olma ihtimalini de elimine edersiniz. Cipindeki bilgiler de kontrol edilsin.


Bakanlığa gittiğinizde ülkeye göre onlar işlem yapıyor. Her ülke fotoğraf istemiyor, bunu Amerika istiyormuş sanırım. Bizden böyle bir şey istenmedi. Bakanlık bir rapor düzenliyor, ücretini şu anda hatırlamıyorum. O rapor, titrasyon testi ve pasaportuyla uçuşa hazır oluyor.


Yalnız şunu es geçmeyin; bazı ülkeler gitmeden önce veteriner işlerine bilgi vermenizi istiyorlar. Mesela bizim geldiğimiz ülke (İsviçre) böyleydi. Onlar da size kedinin ülkeye giris izni ve oturum kaydını gönderiyor. Bu en az 10-15 gün alan bir süreç. Başka ülkeler de varmış bunu yapan. İlk olarak bunu araştırın derim. Mesela Almanya bunu istemiyor ama girişte kontrol edilmesini istiyor.
0
fraise
(09.04.24)
(14)

günün en güzel saatleri

deranzo1
akşamüstüne bayılıyorum. güneş etkisini yavaştan kaybetmeye başlamış, tatlı tatlı yüze vuruyor. mevsimlerden özellikle bahar, mfffs enfes. enerjik hissediyor insan. keşke 7-24 bu saatlerde yaşasak.siz ne insanısınız? gece, öğle, sabahın körü?
akşamüstüne bayılıyorum. güneş etkisini yavaştan kaybetmeye başlamış, tatlı tatlı yüze vuruyor. mevsimlerden özellikle bahar, mfffs enfes. enerjik hissediyor insan. keşke 7-24 bu saatlerde yaşasak.

siz ne insanısınız? gece, öğle, sabahın körü?
0
deranzo1
(08.04.24)
en az insanı görebileceğim saatler, gece uyku desek herhalde sabah 5-7 arası.
0
gule gule
(08.04.24)
Sabahları nedenini bilmiyorum ama hep kendimi dans ederken buluyorum. Herhalde yeni gün yeni umutlar babında :))
0
rock n roll
(08.04.24)
Ben de akşamüstülerini çok severim, özellikle de yazın.
0
fraise
(08.04.24)
Sabah günün ilk saatleri, 6-7 civarı.
0
pianeta
(08.04.24)
Akşamüstü+1
Gün batımını izlemeye bayılırım.
0
Amaranta ursula
(08.04.24)
Sabah 8-9 ve akşam üstü gün batımı insanıyım. Sabah taptazecik hava ve kuş sesleriyle gün batımında güneşin muhteşem tonlarına tapıyorum
0
mor oje
(08.04.24)
sabahın erken saatleri 7-8:30 arası. bayılırım.

hele gökyüzü güneşliyse ve ben sürüşteysem üff.
0
baldan kaymak
(08.04.24)
akşamüstleri çocukluğumdan beri en sevdiğim zamandır. okul otobüsü annem babam çalışıyor diye beni babannemlere bırakırdı. üniformamı değiştirir balkona geçerdim. suadiye'de yaşıyordu babannemler ve kocaman bir balkonları vardı. balkonun etrafı panjurlarla kapatılmıştı, onları ileri iterdik ki güneş çok rahatsız etmesin ama manzara da kapanmasın. halam börek ve pasta alır getirirdi. babannem çay demlerdi, salata yapardı. balkona oturur, panjurların arasından sızan akşam güneşi gözlerimizi almasına pek aldırş etmeden adaları izleyerek beş çayı yapardık.
yazın da yazlıkta, sahilden insanlar çekilmiş olduğunda, günbatana değin yüzeriz denizde. tüm sahil bize kalır. deniz hafiften soğur. helikopterböcekleri deniz üstnde çılgınca uçar. deniz durulur, adeta havuz gibi olur.
akşamüstü kesinlikle en harika zaman.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(08.04.24)
Sabahın şerri akşamın hayrından iyidir derler eskiler.
Ne varsa sabah var. Hele de gün ağarırken.
0
etna
(08.04.24)
Kesinlikle akşamüstü...
Ama gün doğmaya yakın ve doğarken de apayrı...ama tam tamına ayık olmuyor insan
0
gadlemler
(08.04.24)
sabah gun dogumundan oglene kadar olan sureye bayiliyorum. en verimli oldugum ve gunun en umut dolu donemi.
aksamustunu de severim, gorsel solen.
en sevmedigim sanirim 2-4 arasi gibi bir sey yapmak icin hem gec, hem erken olan saatler.
0
antikadimag
(08.04.24)
Sabahın körü her şey daha huzurlu geliyor. Yazın sabah 6-9 arası.

Hava ferah, sabah güneşi zihin açıyor, kahvaltı güzel, insanlarla günaydınlaşmacalar, sabah haberleri, yorgunluk yok, bir fincan kahve vs. vs.
0
akhenaten
(09.04.24)
O kadar değişti ki zaman içinde. Lisede uyumayıp sabahladığım dönemlerde güneşin doğduğu zamanlardı. Sonra sonra vücut dayanamayınca, saatleri ayarlamayınca güneş doğmadan evden çıktığım için sevmemeye başladım o saatleri. Gece uykusuna çok daha dikkat ettiğim için geceler pek bir şey ifade etmiyor benim için. Gündüz 8-12 arası herhalde artık.. Akşamüstü manzarası güzel bir yerdeysem daha çok hoşuma gidiyor.
0
black holes in the sky
(09.04.24)
her gün gün batsın diye beklerim. akşam-gece
0
ala09
(09.04.24)
(17)

En Son Kendinize Ne Aldınız?

rock n roll
Az önce ekşide başlığını gördüm merak ettim. Ben kitap aldım az önce. Aslında kendime çok nadir hediye alırım.
Az önce ekşide başlığını gördüm merak ettim. Ben kitap aldım az önce. Aslında kendime çok nadir hediye alırım.
0
rock n roll
(04.04.24)
iki kutu ilaç...
0
Yourcousinmarvinberry
(04.04.24)
2 tane kot pantolon
0
cooperr
(04.04.24)
bayan oldugum icin surekli kiyafet alirim en son 1 şal/fular aldım
0
ala09
(04.04.24)
Kitap aldım ben de.
0
drako
(04.04.24)
Kitap
0
mor oje
(04.04.24)
bekarım, hayatımda biri yok, sürekli kendime bir şey alıyorum :D

en son: parfüm.
0
tabudeviren
(04.04.24)
iphone 15 pro max
ilaç
0
gabe h coud
(04.04.24)
İlaç alan arkadaşlara geçmiş olsun. Kitap alanlara iyi okumalar. Kıyafet üzerine alanlar da güle güle giysin. Yoga yapıyordum ara verdim yeniden başlamak istiyorum belki tayt, tişört falan alırım yakın zamanda. Bu aralar kendime hediyelere doyamayacağım galiba.
0
🌸rock n roll
(04.04.24)
Pantolon, tişört. Ah bir de ilaç.
0
Amaranta ursula
(04.04.24)
Bb krem, oje, pamuk bir tane de tişört aldım. Alışverişten dönüyorum soru denk geldi. Kendime rutin olarak kitap alıyorum indirimleri takip ederek onları saymadım.
0
buzbebek
(04.04.24)
bayiden motosiklet
iphone 15
airpods 3.nesil
100.yıl gs forması

hepsi aynı dilime geldi, hatırlamıyorum.

şey istiyorum şimdilerde icardi bilekliği hani şu zen’de bir de sarı icardi forması 9 numaralı olan.
0
baldan kaymak
(04.04.24)
Rimel aldım dün.
0
fraise
(04.04.24)
telefon
0
datnet
(04.04.24)
güngezgini diye bi çizgiroman, buradaki önerileri görüp aldım.
0
engelbert humperdinck
(05.04.24)
İhtiyacım olarak aldığım şeyleri saymıyorum (vitamin, kitap en son bunları aldım)
Kendime hediye olarak bir şey yapmak istiyorsam genellikle normalde benim standardım için lüks sayılabilecek tutarda bir giysi ya da güzel bir mekanda yemek ısmarlarım.
Bu ay yemek ısmarladım.
0
mutekebbir
(05.04.24)
parfüm
0
nothing in my way
(05.04.24)
Az önce iki tane bluz aldım, az sonra da gidip saklama kabı alıcam.
0
kobuzchu kiz
(05.04.24)
(19)

Ne kadar zeytinyağı tüketiyorsunuz?

dejame
7 - 10 günde, 1 litre zeytinyağı bitiyor. İki kişiyiz, derin yağda kızartma yapmıyorum. Eşim çok yağ kullanıyorsun diye bana kızıyor ama yemeklerin çok lezzetli diyerek her gün afiyetle yiyor. Sizce çok mu kullanıyorum?
7 - 10 günde, 1 litre zeytinyağı bitiyor. İki kişiyiz, derin yağda kızartma yapmıyorum. Eşim çok yağ kullanıyorsun diye bana kızıyor ama yemeklerin çok lezzetli diyerek her gün afiyetle yiyor. Sizce çok mu kullanıyorum?
0
dejame
(01.04.24)
bana çok fazla gözüktü, yemekte ne kullanırsanız kullanın yemeklerin çok lezzetli diyecektir zaten.
0
gule gule
(01.04.24)
2 ayda 5 lt
0
mikahakkinen
(01.04.24)
Bana da biraz fazla geldi. Ben yemeklerde kişi başı 1-2 yemek kaşığını geçmeyecek şekilde zeytinyağı ilave ederim. Fazlası kilo da aldırıyor, sağlıklı değil.

Ama normalde Türk yemekleri biraz yağlıdır, doğru. Annem de sizin gibi bol yağ kullanıyor. Yine de onlarda bile 2-3 hafta gidiyordur 1 kilo zeytinyağı.

Misafire özel zeytinyağlı dolma vs yapmıyorsanız bence yağ tuketiminizi azaltın; lezzet veriyor evet ama zeytinyağı da olsa fazlası sağlıklı değil.
0
fraise
(01.04.24)
aşağı yukarı aylık 4lt kullanıyorsunuz. biz de 2 kişiyiz 5 litre 2-2,5 ay götürüyor. dikkat etmelisiniz, yağ ciddi mesele maalesef. neye gidiyor ki bu kadar yağ anlamadım.
0
avatar is back
(01.04.24)
biz egeliyiz her şeyi zeytinyağıyla yaparız. çocukta olunca yağ kullanımı artıyor.
0
mikahakkinen
(01.04.24)
Mikahakkinen, her yemeği zeytinyağı ile yapmakta sorun yok zaten, sağlıklı bir tercih de ama sağlıklı diye yağı boca etmenin anlamı yok. Her şeyde olduğu gibi zeytinyağının da fazlası zararlı.

Dediğim gibi zeytinyağlı dolma yaparken yağı bol tutarsınız tamam ama ıspanak, pırasa yemeği yaparken kepce kepçe yağ kullanmak da sağlıklı değildir. Her gün tükettiğiniz şeylerde ölçü önemli.
0
fraise
(01.04.24)
çok. murat kınıkoğlu'nu izleyin.
0
zalbarath
(01.04.24)
Ayda 3lt falan. Iki kisiyiz.
0
logisticsmanager
(01.04.24)
yağlı yemekler tabi lezzetli olur ama pek sağlıklı değil. hem kilo yapar, hem de kalp ve damar hastalıklarına yol açar.
0
benarrivo
(01.04.24)
1 ayda 2 kişi 3-4 lt yağ tüketiyorsunuz, elbette fazla. diğer yağlara oranla daha sağlıklı olsa da bu kadar çok tüketmek zararlı.
0
candide
(01.04.24)
bana da fazla göründü.

ben tereyağına döndüm bu arada.
0
janderzel zartanyan
(01.04.24)
3 ayda 2 litre kadar tüketiyorum. Yalnızca soğuk olarak kullanıyorum.
0
soft
(01.04.24)
ben şüşkoyum ama sonuna kadar doğal ürünleri savunuyorum. kaliteli zeytinyağı, tereyağı, işlenmemiş et, sebze, meyve vs. bunlar şahane şeyler. hayatımın en sağlıklı, güçlü ve mutlu olduğum dönemi ketojenik diyet yapıp zeytinyağını affedersiniz kçıma başıma sürecek noktaya geldiğim süreçti.

ama 7-10 günde iki kişi için 1 litre zeytinyağı cidden fazla yahu, neye kullanıyorsunuz ki o kadar?
0
mark greg sputnik
(01.04.24)
3 kisiyiz, 2 ayda 1 litre.
cogunlukla salata..
0
cooperr
(01.04.24)
hesapladım da kişi başı günde 50 gram zeytinyağı tüketmiş oluyorsunuz? bu çok fazla. kilo fazlanız olmalı bu hesaba göre. kaç kilosunuz sorması ayıptır.
0
benarrivo
(01.04.24)
Boca etmiyoruz. Her gün salata var ona koy 3 çeşit yemek olsa. Yetmiyor.
0
mikahakkinen
(01.04.24)
günlük 50 gr zeytinyağında ne var ki? sağlıksız falan da değil. tavsiye edilen günlük yağ sınırları içerisinde. nerenizden uyduruyorsunuz, çok soğloksoz, diye anlamadım: newsnetwork.mayoclinic.org
blog.nasm.org
daha da kaynak google'da var.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(02.04.24)
@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
günde 50 gram yağ almak elbette normal. ancak burada 50 gram yalnızca zeytinyağından alınıyor. yenilen diğer şeylerden de en az bu kadar yağ alındıgını tahmin ediyorum. yani bu iki kişi elbette dışarıda da yemek yiyor. kahvaltıda zeytin peynir yumurta vs yiyor. et, tavuk, balık zaten yağ içeriyor. kuruyemiş veya en az haftada bir defa abur cubur da yiyor. tüm bunların yanında 50 gram zeytinyağı toplamda günde rahatlıkla 100 gramı aşacak yağ yapar ki bu çok fazla.
0
benarrivo
(02.04.24)
valla ben günde 50 gramdan fazla yağ tüketiyorum heabıma göre. dışarıda yemek pek yemiyorum ama onu saymak zaten mantıksız çünkü dışarıda yemek yediğimiz günler evde yemek yemiyoruz. o sebeple o dışarıdan alınan yağ günlük 50 gram üstüne eklenmiyor. öte yanda zaten normal sınır 2000 kalori diyette günlük 78 grama kadar yükseliyor. bu aradaki fark da alınan diğer yağların tutacağı değerdir en çok.
alınan yağda bir sıkıntı yok. gayet normal değerler içinde.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(02.04.24)
(11)

Psikoterapi işe yarıyor mu? Kişisel deneyimleriniz nasıl?

qwerty321
Merhabalar, ben uzun süredir mutsuzum. Yapı itibariyle de çok kafaya takıyorum. Işsizim vs. Ve asla saygı görmüyorum. Özgüvenim ve özsaygım çok düşük. Internetten online terapi almayı düşündüm bugün. Bunun bir şeyleri dönüştürmeye faydası olur mu? Ayrıca kaç seans sonrasında verim alabilirim? Sizler
Merhabalar, ben uzun süredir mutsuzum. Yapı itibariyle de çok kafaya takıyorum. Işsizim vs. Ve asla saygı görmüyorum. Özgüvenim ve özsaygım çok düşük. Internetten online terapi almayı düşündüm bugün. Bunun bir şeyleri dönüştürmeye faydası olur mu? Ayrıca kaç seans sonrasında verim alabilirim? Sizlerin kişisel tecrübeleri nelerdir? Gidip de değişeniniz oldu mu? Hepinize güzellikler dilerim, şimdiden teşekkürler.
0
qwerty321
(01.04.24)
merhabalar, daha önceleri de almıştım ama son bir yıldır düzenli sayılabilecek bir şekilde terapiye gidiyorum. benim de özgüvenin ve özsaygım ciddi anlamda düşük. terapinin faydalı olduğunu düşünüyorum ama uzun dönemde bir şeylerin değişmesi için aksiyon almam gerektiğini düşünüyorum kendi adıma. şu zamana kadar bu aksiyon kısmını beceremedim.

imkanınız var ise gitmenizin iyi olacağını düşünüyorum. sizi hiç tanımayan birisine her şeyi anlatabilmek iyi geliyor.

Selamlar...
0
meiyisi
(01.04.24)
O parayi tatile ve gezmeye harcasan daha iyi. Esas meseleyi yine sen cozeceksin. Is ve es bulman gerekiyor. Cik sokaga saatlerce yuru terapiden iyidir.
0
halk
(01.04.24)
Ben de halk kafasındaydım birkaç ay öncesine kadar.
Bir de terapiste açılamayacağımı düşünüyordum. Taşma noktasına gelmişim ki hiç susmadan konuşabilirim terapistle. Sadece içini dökmek, iyileşmek için bir adım atmak bile büyük bir gelişme bence. İşinin ehli birini de buldum sanırım. Bakalım kısfmet.
0
auroraaurora
(01.04.24)
eşim panikatak için 2 yıl psikoloğa gitti. bence 6 ay sonra etkisini gördü ancak süreç 2 yıl sürdü çünkü herkes ekmeğinin peşinde. "sen tamamsın, artık gelme" diyecek doktor sayısı çok az. son son kadın kendi dertlerini anlatmaya başlayınca dedim artık yeter çünkü seansı 1500e dayandı. Bu süre zarfında eve iki tane kedi aldık ve tabii ki psikiyatri sakinleştirici yazdı. bence sorunun %90'ını bu iki etken çözdü ancak tabii bu bir varsayım. terapi kişiden kişiye çok farklı etki gösterebilir. eşime sorsam çok iyi geliyor konuşmak diyor da çok ağır bir vaka değilsen 50dk'sı 1500 tl pahalı bir konuşma:)
0
KidLazer
(01.04.24)
ben yillarca halk'in dedigi gibi kafam estikce tatile gittim simdi de psikologa gidiyorum hala sorunlarim devam ediyor yani bazen olmayinca olmuyor ama cabalamak lazim^.^ tatil ornegi de kesinlikle kiyas edilmeyecek bir durum. ben de "sakin tatile, yuruyuse giderek cozebilecegini sanma" diye duzenleyeyim
0
ala09
(01.04.24)
Bana cok faydasi oluyor. Tavsiye ediyorum
0
robert bosch
(01.04.24)
Tabii ki de yarıyor, ben kendi adıma faydasını çok gördüm keza eşimde bipolar o da yıllardır gidiyor ve bu sayede üstesinden geldi. Psikoterapi bence herkese zorunlu hale getirilmeli yediğin yemek içtiğin su gibi zorunlu olmalı.
0
mirty
(01.04.24)
faydası olur ama herhangi bir işe girmenin daha çok faydası olur
2sini aynı anda yapmana engel bir durum yok

verim almak güvenip açılabilmeyle ilgili
karşı cinse gidersen kendini beğendirmeye ya da acındırmaya çalışmak yerine kendi sorunlarına odaklanman gerekiyor
hem cinse gidersen ister istemez kendini kıyaslıyacaksın, abi-amca konumundaki bir terapist daha ideal olur
0
bir soru sorcam
(01.04.24)
Ben bugün diş hastanesine gittim, röntgen için gönderdi doktor. Röntgenci bir iki kere röntgen aletini ağzıma soktu sonra elinle tut dedi doğru tutamadım sanırım ardından bana salak muamelesi yapmaya başladı. Söylenmeye başladı ve daha sert davrandı hatta damağım incindi. Sonra tamam bırakın dedim ve adeta bana siktir çekip röntgeni çekmeden kaldırdı beni. Dişimi yapamadım eve döndüm. O kadar çok dert ettim ki, hem adama karşı kendimi savunamayışıma hem bu sefilliğime üzüldüm. Kendimi savunmuyorum, işsizim, asla değer görmüyorum, her şeyi kafaya takıyorum, tek bir arkadaşım dahi yok vs. Bu yüzden belki terapi işe yarayabilir diye size sormak istedim.
0
🌸qwerty321
(01.04.24)
Sorun aileyle ilgiliyse işe yarayan psikoterapi bulursanız bana da haber verin.
0
ashleybon
(01.04.24)
Klinik psikolog olarak yazacağım bu cevabı; psikoterapi tabii ki ise yarıyor, yaramasa psikoloji bir dilim dalı olmazdı.

Fakat terapistin elinde sihirli bir değnek yok; tek başına danisani bir anda iyi edemez. Danışanın da efor harcaması gerekir. İnsan ve insan psikolojisi oldukca komplikedir. Kişinin kendisinin yanında çevresi, genetik faktorleri, yaşam tarzı gibi bir çok şey devreye girer bu süreçte. Her danışan her terapi ekolune uygun olmadığı gibi, her terapist ile her danışan da uyum sağlayacak diye bir şey yok. Ayrıca bazı danisanlara sadece terapi yeterli gelmez, yanında ilaç desteği de gerekebilir. Terapötik süreç kişiye özgü ve biriciktir. Genel yorum yapmak doğru değildir fakat çok net cevabı tekrar verebilirim; terapi ise yarar.

3-5 seansla ilerleme kaydetmek güç (bu bir akut fobi değilse), genelde farklı görebilmek için en az 4-5 ay devam etmek gerekir. ekolden ekole de değişiklik gösterir. bu süreç davranışçı terapilerde süreç biraz daha kısadır ama psikanalitik terapilerde daha uzundur gibi gibi. Birçok detay var bu konuda.

Ayrıca terapiye gitmesi gereken kişiye "tatile git, arkadaşına anlat rahatlarsın" vs demek ateşi 40 derece olan çocuğa "şimdilik başına soğuk havlu koyalım, ateş düşürücü vermeye gerek yok" demek gibi bir şey. Sorunu cozmezsiniz, sadece belki biraz otelemis olursunuz.

Sizin durumunuzda ben olabiliyorsa bir uzmandan destek almanızı tavsiye ederim.
0
fraise
(01.04.24)
(4)

Göz kapağı ve üst dudak şişmesi neden olur,

Cezcez
Geçtiğimiz ay olmuştu dudağım bir tarafı ve sağ gözüm şişmişti durduk yere. Sonra indi . Bugün yine aynı :(
Geçtiğimiz ay olmuştu dudağım bir tarafı ve sağ gözüm şişmişti durduk yere. Sonra indi . Bugün yine aynı :(
0
Cezcez
(30.03.24)
Alerji olabilir.
Her iki seferden önce yaptığın bir şey var mı? Kırda dolaşmak, temizleyici kimyasallarla temas, ilaç almak, pek tüketmediğin bir şey yemek gibi?
0
Mirket
(30.03.24)
Adeno virüs salgını var, göz kapakta şişme Gözde akıntı vs.

Buna ek olarak mevsim geçişi alerjikte olabilir.
0
janavarorion
(30.03.24)
stresin yapmayacagi sey yoktur
0
freedonia
(30.03.24)
Benim yılda iki üç kere yaşadığım bir durum hatta çevremdeki insanlar o kadar alışık ki "sismissiniz yine" diye dalga geçerler.

Benimki tamamen alerjik. Ya ısıran bir sinek (bazı böcek türlerine alerjim var), ya yediğim bir şey (yediğim şeyin içinde alerjim olan bir şey vardir ve ben fark etmem) ya da aşırı tozlu, polenlerin olduğu bir ortamda bulunduysam olur. %80'i böcek/ sinek vs kaynaklıdır ama.


Dolayısıyla alerji testi yaptırmanızda fayda var bence.
0
fraise
(30.03.24)
(14)

Konserde Tek Başına

bradshaw
Selam :)Tek konsere gitmedim hiç. Haftaya bir konser var İzmir’de, çok istiyorum ama bilet almadım daha. Çünkü tek gidebilicem ve bistro masa varmış, tek olucam masada. Garip görünür mü sizce? Siz görseniz yadırgar mıydınız veya siz yerimde olsanız gider miydiniz?
Selam :)

Tek konsere gitmedim hiç. Haftaya bir konser var İzmir’de, çok istiyorum ama bilet almadım daha. Çünkü tek gidebilicem ve bistro masa varmış, tek olucam masada. Garip görünür mü sizce? Siz görseniz yadırgar mıydınız veya siz yerimde olsanız gider miydiniz?
0
bradshaw
(29.03.24)
git abi en sallıyosun milleti
0
gule gule
(29.03.24)
Merak etme şişe açmazsan masa vermezler zaten, kalabalıkta araya kaynarsın.
0
kimlanbu
(29.03.24)
Masa alacak şekilde bilet alıcam zaten arkadaşlar, sadece biriyle gitmiycem. Şişr açmalı bir yer değil, bira içicem. Ona göre yorum yapabilir misiniz?
0
🌸bradshaw
(29.03.24)
Gidilir, neden gidilmesin ki? Geçen yaz canlı caz müzik de olan bir yere gitmiştik, masalardan birinde 30lu yaşlarında bir adam oturuyordu. Müzik baslamadan önce içkisini içip kitabını okudu, müzik başlayınca herkesten çok o eğlendi. Ben bütün akşam gıptayla adama bakmıştım; sadece kendisine özel, mis gibi bir akşam gecirdi.

Dolayısıyla çok istiyorsanız gidin ve eğlenin derim.
0
fraise
(29.03.24)
Gidilir. Gidin. Ben görsem yadırgamam, hatta imrenir ve içimden tebrik ederim.

Tek başıma gittiğim birkaç konser oldu o konserlerde çok keyif aldığımı hatırlıyorum. Arkadaşlarla olmak güzel ama tek başınıza olduğunuzda tam olarak müziğe, şova dikkatinizi verebiliyorsunuz. Daha doyurucu oluyor. Bu deneyimlerim büyük konserlerden.
Hem gidilmezse bile (ki gidilir) kendinizle ilgili bunu öğrenmiş olursunuz, bir daha gitmezsiniz.

"Bir kişiye masa vermezler" diyen arkadaşlara tik vermemişsiniz ama doğru söylüyorlar. Hiçbir şey olmasa bir arka masadakiler gelir yanınıza, daha yakından izlerler konseri.

Yine de şarjınız full, kulaklıklarınız cebinizde olsun derim.
0
michael_knight
(29.03.24)
Keşke biri olsaydı diyeceğinizi düşünüyorsanız muhtemelen dersiniz ve zevk almayabilirsiniz. Çekingen, etraftakileri düşünen, göz göze gelemeyen biriyseniz bence konserin tadını çıkaracak şekilde salamazsınız ama işte sizi bilemiyoruz. Prensipte yalnız da gidilir tabii. Görsem yadırgamam. Yalnız çok şey yaptım. Konsere de gittim. Giderim yine.
0
nic cage
(29.03.24)
giderim. de erkeksen bazı mekanlar tek erkek olunca sıkıntı yapıyor ne yazık ki.

ben tek başıma çok metal konserine gittim onlarda sorun olmadı tabii.
0
nhk ni youkosu
(29.03.24)
Garip görünmez, yadırgamam, giderim.

NOT: Başkalarının düşüncelerine bu kadar önem vermekten, kendizi topluma kabullendirmeye çalışmaktan vazgeçin velev ki yadırgasınlar, garip görsünler gönlünüzden geçeni yapın kendiniz için yaşayın (tabii ki sınırsızlığı ölçüsüzlüğü kastetmiyorum toplumun ahlak kuralları,değerleri ve yasal kurallar içinde)
0
doharkoman
(29.03.24)
@doharkoman oturmali bir etkinlik sordum sadece, baskalarinin dusuncelerine “bu kadar” onem verdigim kanisina nasil vardiniz :) genel olarak tek etkinlikler yaparim ama konser ilk defa denk geldi, onu da sormak istedim. Neticede kararimi da verdim, olumlu :)
0
🌸bradshaw
(29.03.24)
Jolly Joker Ankara ve Beşiktaş if'te vip bilet ile gitmiştim. Oturdum Feridun Düzağaç'ımı dinledim. Birinde garson arkadaş şaşırmıştı sadece. Onun dışında kendimi rahatsız hissetmedim.

Yalnız bilet ve rezervasyon konusu önemli. Bazen bistro veya vip bilet olsa da rezervasyon için aramak gerekiyor. Bu barlar sonuçta tiyatro salonu gibi düzenli değil. Bileti olmayıp da gelip şişe açtıran, garsona bi şeyler sıkıştıran, seri köz getirci tayfaya bistro ayarlıyorlar. Öyle bir durumda senin masa yalan olmasın. Ya da yan taraf kalabalık geldiyse sana doğru ister istemez kayarlar. Hangisinde hatırlamıyorum ama birinde geç kalan bir çifti benim masaya almışlardı. Biraz uzakta ama aynı bistroyu kullanacak şekilde takıldık.

Vakitli gidip güzel bir yere oturun. Garson arkadaşa göz kırpıp ilk birayı için. Gerisi gelir zaten. Keyifli oluyor.
0
nickini vermek istemeyen uye
(29.03.24)
Sevdiğim bir şarkıcıysa&grupsa hiç umursamam tek de giderim (gittim, ama masalı değildi ortam)
Kafanızdaki en büyük odak ve konsere dair enn büyük motivasyonunuz o şarkıları dinlemekse, hiç düşünmeden bilet alın, müziğe odaklanıcaksınız nasılsa ortam umrunuzda olmayacak.
0
megalomaniac
(30.03.24)
Hah güzel soru. İlk yurtdışı seyahatime bir konser için tek başıma çıkmıştım. İnsanların ne düşündüğü kimin umrunda?
0
thesomberlain
(30.03.24)
Oha şuna bak tek gelmiş konsere cık cık cık derim :)
0
synesthesia
(30.03.24)
Ben de burda sormuştum:
www.eksiduyuru.com

Sonra çok keyif alınca daha sonra tekrarladım. Evet sevdiğiniz ve iyi anlastiginiz insanlarla gitmek daha keyifli olabilir ama hayat o insanları bekleyemeyeceğimiz kadar kısa.
0
Amaranta ursula
(30.03.24)
(17)

Yerel seçimlerde ibb ve abb’yi kim kazanacak?

avatar is back
İstanbul ve ankarayı merak ediyorum. Ankara için mansur yavaş yüksek ihtimal diyor arkadaşım ama istanbulu bilemem diyor. Hiç anket falan bakmadım bu sene, durum nedir iki şehir için de?
İstanbul ve ankarayı merak ediyorum. Ankara için mansur yavaş yüksek ihtimal diyor arkadaşım ama istanbulu bilemem diyor. Hiç anket falan bakmadım bu sene, durum nedir iki şehir için de?
0
avatar is back
(28.03.24)
Bence de Ankara için Mansur Yavaş garanti gibi de, İstanbul hiç belli olmaz. Anketlere de güvenmiyorum, geçen seçimde ne olduğunu gördük.
0
fraise
(28.03.24)
ankara mansur

istanbul da da yüksek ihtimal ekrem. mucizevi şekilde murat kurum kazanırsa da 1 puandan daha az farkla kazanır gibi duruyor.
0
zalbarath
(28.03.24)
ankara istanbul garanti chp diyorum ben.

birkac ay once olsa riskli derdim de, murat kurum ve altinok'u aday gostererek kuskun muhalif secmeni baristirdi resmen akp.
0
aguen
(28.03.24)
Ankara Mansur Yavaş
İstanbul Murat Kurum
İzmir Ortada
0
Mirket
(28.03.24)
Normal şartlarda ben ikisi de chp diyorum ama normal seçim yaşamadığımız için belli olmaz.
0
prole
(28.03.24)
Ekrem bey için en fazla "İstanbul'a hizmeti engellenir" denirken
Kurum için "İstanbul'a zarar verir" deniyor. Bu düşünce İmamoğlu'yu one çıkarıyor.
Altınok Keçiören'de bile önde çıkmayabilir. Yavaş 58+
0
sen de git sen de unut
(28.03.24)
Normalde Mansur kaybeder derdim de, Altınok mal varlığı açıklama tongasına düştü, şansını kaybetti bence.

İstanbul için de bizim şirkette hemen herkes İmamoğlundan şikayetçiydi, fakat karşısındaki aday Murat Kurum olunca belli olmaz gibi geliyor...
0
plutongezegendegilmi
(28.03.24)
Bu arada Ekrem İmamoğlu bence gayet iyi bir belediye başkanıydı. Altyapıdan kültür-sanata çok geniş skala halinde çalıştı; o kadar engellemeye rağmen.


Şikayetçi olanlar ya İstanbul'da yaşamıyor ya da AKP'nin beslediği tayfa sanırım.
0
fraise
(28.03.24)
@fraise +1 Bu kadar büyük, bu kadar kalabalık bir şehirde yapılabilecek birçok şeyi yaptığını düşünüyorum onca engelleme, çamur atmaya rağmen. Rakibi de Kurum olunca önü açık bence İstanbul yine İmamoğlu'nun.

Ankara'dan haberim yok ama orada da Yavaş alır gibime geliyor. Diğer aday kendini bitirdi +1
0
chicha_v2
(28.03.24)
altınoku tapu olayları bitirdi deniyor ama kimsenin bu tapu olayını taktığı yok. ona bakarsanız imamoğlununda bildirmediği 3 villası ortaya çıktı. ama o hiç konuşulmuyor.
oy verenlerde zaten bunlara bakmıyor.
akp tamamen düşük profilli adaylarla kendi kendini bitirdi. baktılar kurumdan olmuyor bu sefer bakanları sahaya sürdüler. ama yine istenen ilgi olmadı.

zaten yüzde 75-80 koyun bir seçmen var kimi koysalar ona oy verecek. yüzde 5-15 arası tercihini değiştiren-değiştirebilecek bir kitle var onları ikna etmeye çalışıyorlar.
0
my fault
(28.03.24)
izmir - dr cemil
istanbul - imamoğlu
ankara - mansur

koca bakanlar mahalle mahalle dolaşarak oy istiyorlar. halk nezninde ters tepecek bence. ülke tarihinde tarihte görülmemiş olay.
0
HellKeePer
(28.03.24)
istanbul ankara izmir chpnin ikisi de alır.mansur açık ara alır.
0
mikahakkinen
(29.03.24)
istanbul koskoca bir maalesef kurum, ankara yavaş, izmir chp alır
0
nic cage
(29.03.24)
Maalesef 2019 bir anomaliydi. Çok güzel bir anomaliydi ama neticede anomaliydi. Ülkede laik sayısı belli, İslamcı sayısı belli. Halkımız malum dini ve kısmen de etnik saiklerle oy veriyor. Muhalefet de zaten bölünmüş. Belediyeciliğini gayet başarılı bulsam da İmamoğlu bu sefer maalesef kaybedecek gibi. Yanılmayı çok istiyorum.
0
d max
(29.03.24)
Yerel seçimlerin ''İslamcı'' ''laikçi'' şuçu bucu, ekonomik durum, emekli maaşları ile ne alakası var? Belediye başkanı seçiyoruz farkında mısınız! keşke halkımız bilinçli seçmen olsa da neye ne maksatla oy verdiğinin farkında olsa erdiği oyuna sahip çıksa sadece oy zamanı değil aynı zamanda adayların vaatlerini ve icraatlerini takip etse. Mahalli idare başkan adaylarına ideolojiden ve partiden bağımsız oy vermek gerekir ama ne yazık ki Türkiye'de popülist söylemler ucuz popülist hareketler tercih yapmada etkili oluyor bilinçli bir toplumda kitleleri bu kadar ucuz manipüle edemezsiniz insanlar icraata ve projelere bakar bizde ise kameralara oynanan tatlı dilli güzel sözlü sempatiklik rolüne bürünmüş adaylar seçmenlerden oy alabiliyor hiç icraat yapmasa da olur ne gereği var! Bir de mağdur edebiyatı var keşke halkımız idari konularda biraz daha bilinçli olsa tvden sosyal medyadan her duyduğuna inananmasa idari olarak hangi partiden olursa olsun yönetimin belediyelerin bütçesini kesmesi veya projelerini engellemesi mümkün değil. Son olarak İzmir'de (CHP) ve güneydoğunun çoğunda (DEM) muhalif adayların ''kazanacağını'' düşünüyorum ne de olsa büyük çoğunluğun iradesi ipotekli rasyonel hareket etmiyorlar İBB ve ABB sanırım kafa kafaya geçecek (ama sonra kaybeden taraf ''oylarımız çalındı'' pr'ı yapmasın) Hatay AKP, Antalya AKP, Konya AKP... İdeolojiye, tatlı dile göre oy verilecekse partileri kapatsak daha iyi olur bu durumda başarının projelerin ve icraatların bir önemi kalmıyor
0
doharkoman
(29.03.24)
@doharkoman: Doğru, katılıyorum dediğinize de...burası işte normal bir ülke değil. Halen Ortaçağ Avrupası din savaşlarına benzer bir eksende bölünmüş, soğuk iç savaş halinde bir ülke olunca tabii ki yerel seçim bile aidiyetten yürüyor. Bu durum ne zaman biter, eh şöyle bir 1000 yıl alır herhalde.
0
d max
(29.03.24)
dedim ben :D hisselerim de yemyeşil benim zaten hep
0
aguen
(31.03.24)
(9)

Veterinerimin istediği bu fiyatlar normal mi?

anaphylacticshock
Merhaba,Kedimi kontrol için Ankara'da veterinere götüreceğim. Hemogram ve 3 parametreli biyokimya testi için toplamda 1500 TL istiyorlar. Ayrıca eğer gerekirse ekstradan bakılacak her parametre için de 300 TL ek ücret talep ediyorlar. (Daha önce götürdüğümde karaciğer değerlerinden biri yüksek çıkmı
Merhaba,

Kedimi kontrol için Ankara'da veterinere götüreceğim. Hemogram ve 3 parametreli biyokimya testi için toplamda 1500 TL istiyorlar. Ayrıca eğer gerekirse ekstradan bakılacak her parametre için de 300 TL ek ücret talep ediyorlar.

(Daha önce götürdüğümde karaciğer değerlerinden biri yüksek çıkmıştı. O dönemde ileri seviye kabız olduğu için muhtemelen bağırsaklar karaciğere baskı yapıyor ve kan akışını engelliyorlar. Bu yüzdendir, kabızlığı düzelince bu da normale döner demişlerdi.)

Ayrıca bağırsakları dolu mu değil mi diye bakmak için röntgen de çekilecek. Onun için de 500 TL istiyorlar.

(Kabızlığı tam olmasa da düzeldi gibi. Onu kontrol ettirmek için bu işlem.)

İstedikleri rakamlar normal mi?

Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Hayvan Hastanesi’nin fiyat çizelgesine baktım ama hemogram ve biyokimya testlerinin fiyatlarını yazmamışlar. Sadece KAN ALMA işleminin fiyatı var ama testlerin fiyatları yok ve kaç parametreye bakılacağı yazmıyor.

Etimesgut Belediyesi Hayvan ve Çiçek Hastanesi açılmış ama orası da çok yeni olduğu için daha telefon bile bağlanmamış. Hizmete başlamışlar ama telefon olmadığı için fiyatlarını soramıyorum.

Bu fiyatlar nasıl sizce?

Fakülteye götürsem daha mı ucuza gelir? Fakültede iyi ilgilenirler mi?

Etimesgut Belediyesi Hayvan Hastanesine giden var mı? Oranın fiyatları nasıl?
0
anaphylacticshock
(28.03.24)
evet fiyatlar bu seviyelerde. ankara vet hekimler odasının tarife dokümanın 8.sayfada hemogram 700tl, biyokimya parametre ücretine de 300 yazıyor.

www.avho.org.tr
0
surprise
(28.03.24)
geçen ay kısırlaştırma öncesi yapılan detaylı bir kan tahliline 3400 lira verdim.
0
kibritsuyu
(28.03.24)
Bedava.
0
prole
(28.03.24)
3 ay önce köpeğim için baktırmıştım biyokimya testine ve 7 küsür ödemiştim. başka kalemler var mıydı hatırlamıyorum ama yine de bedava +1
0
pide
(28.03.24)
Uygun. Size tavsiyem özel sigorta yaptırın
0
doharkoman
(28.03.24)
Fiyatlar gayet normal hatta İstanbul'a göre uygun fiyatlı.


Arkadaşımın kedisi geçen hafta 1 gece kalmalı, röntgen, kan sayımı vs olan birkaç şey yaşadı; toplamda 17000 lira ödemiş çıkmıştı. Sırf kan tahlili 3000 lira civarıydı.
0
fraise
(28.03.24)
Fiyatlar normal.
Kasım’da 2 kedim için check up yaptırdım(yukarıda yazdıklarınız + bazı özel testler, röntgen, ultrason) toplam 8200₺ ödedim.
0
megalomaniac
(30.03.24)
fiyatlar normal. 7 aydır tedavi görüyordu kedim. 1 tane de operasyon geçirdi. Toplam 200.000 TL civarı ödedim.
0
you
(01.04.24)
Merhaba arkadaşlar,

Söylediğiniz rakamlardan sonra kedimi koşa koşa veterinere götürdüm.

Sağolsunlar epey indirimli bir fiyata testleri yapıldı.

Her şey yolunda gözüküyor. Karaciğer değerleri normale dönmüş. Kabızlığı yarı yarıya düzelmiş.

Bağışıklığı halen biraz düşük. Onun için lysine macunu verdiler. Evde de gimcat multivitamin vardı. Ondan da vericem.

İyi yani çok şükûr.

Fiyatlar konusunda aydınlattığınız için çok teşekkür ederim.
0
🌸anaphylacticshock
(05.04.24)
(2)

seçim kurulu asil üyeliği dilekçeyi verdim kabul edildi mi edimedi mi?

baldan kaymak
nasıl öğreneceğimedit:seçim sabahı sandığa gidiliyorsandıktan isminiz çıkarsa yemin sonrası çıkıyor99.9 çıkıyor isminiz iptal zoro yüzden gitmek gerekiyorayrıca belediye seçimleri 3 pusula ağır seçimler 22:10’da bitiyorçok organize bir ekipseniz bitiş süresi bu
nasıl öğreneceğim

edit:
seçim sabahı sandığa gidiliyor
sandıktan isminiz çıkarsa yemin sonrası çıkıyor
99.9 çıkıyor isminiz iptal zor
o yüzden gitmek gerekiyor

ayrıca belediye seçimleri 3 pusula ağır seçimler 22:10’da bitiyor
çok organize bir ekipseniz bitiş süresi bu
0
baldan kaymak
(28.03.24)
İş gunu olarak bir bugün bir de yarın var. Arayıp sormayı deneyebilirsiniz ama zaten çok önemli bir gerekceniz yoksa kabul edilmiyor genelde.
0
fraise
(28.03.24)
Kararları asıyorlar bir panoya. Sanki yıl 1980. %99.9 ret gelşyor.
0
renegade
(28.03.24)
(12)

Poğaçalarım niye pufidik pufidik olmuyor

yenibirgüzelnick
Bir sürü açma ve poğaça tarifi denedim internetteki en popülerleri özellikle. Tüm malzemeleri aynı ölçüde kullanıyorum. Benimkiler hep hamur gibi ağır ağır oluyorlar. Hiç pufidik değil insanın boğazında kalır taş gibi mideye oturuyor. Nerde hata yapıyorum? Kuru mayada sıkıntı olabilir mi toptan fazl
Bir sürü açma ve poğaça tarifi denedim internetteki en popülerleri özellikle.
Tüm malzemeleri aynı ölçüde kullanıyorum.

Benimkiler hep hamur gibi ağır ağır oluyorlar. Hiç pufidik değil insanın boğazında kalır taş gibi mideye oturuyor.

Nerde hata yapıyorum? Kuru mayada sıkıntı olabilir mi toptan fazlaca almıştım skt geçmemiş ama az kalmış.
0
yenibirgüzelnick
(27.03.24)
Mayayı önden ılık su/süt ve şekerle karıştırıp biraz bekleterek sağlamlığını kontrol edebilirsiniz. 10-15 dakika (ortam soğuksa uzun sürer) hâlâ aynı duruyorsa maya ölmüştür, çöp olur. Babardıysa üzerine un, tuz, neyse diğer malzemeleri ekleyip devam edersiniz.
(Edit: Su/süt çok sıcaksa mayayı öldürür, 40-42C civarında kullanmanız lazım. Tuzu çok erken eklerseniz o da mayayı öldürür.)

Maya meselesi tamam. Onun dışında ,denediğiniz tariflerden birini paylaşır mısınız, ölçülere bakalım. Gram değil de hacimle ölçü veriyorsa unu fazla koyuyor olabilirsiniz. Ya da hamur toplanmıyor diye fazladan un ekliyor olabilirsiniz. Ya da mayalanmayı yeterince uzun tutmuyor olabilirsiniz. Fazladan un eklememek ve tarifteki süreyi ciddiye almadan mayalamak lazım. (Ortam sıcaklığı ve havadaki nem mayalanmayı etkiler.)
0
kobuzchu kiz
(27.03.24)
undan una da fark edebiliyor, farkli marka un denediniz mi?
0
tuborg yesili
(27.03.24)
Yukarıdaki tavsiyelere ek olarak hamurun yumuşak olması önemli, hamur yumuşak olmazsa poğaça da sert oluyor. Bazen tarifteki ölçüler tutmuyor ununu biraz daha az koyup deneyebilirsiniz, ele yapışıyorsa elinizi sıvığa bandırıp şekillendirebilirsiniz
0
blonde redhead
(27.03.24)
Neredeyse aynı şeyden bahsetmişim gerçi pardon :) nefisyemektarifleri’nde en popüler tarifler güzel oluyor ek olarak. Afiyet olsun
0
blonde redhead
(27.03.24)
3 Seçenek var
-Unda problem vardır.
-Mayada problem vardır.
-Sende problem vardır.

Bir seferinde 3 harfli marketlerden birinin kendine has markasından aldığım unla yaptığım ekmekler hiç kabarmamıştı.
Yine bir seferinde 10 lu maya paketi almıştım. SKTne çok zaman olmasına rağmen o mayalarla yaptığım ekmekler hiç kabarmamıştı.
Ek olarak, kepekli, katkılı, tam buğday vs unlar kullanıyorsan onların kabarması da sıkıntılıdır.
0
Mirket
(27.03.24)
yoğururken sıkıntı yaşıyo olabilirsin
0
jelly bear
(27.03.24)
@kobuzchu kiz, galiba mayayı çok ılık süt olmadan karıştırıyorum. Sütü buzdolabından çıkardıktan 2 3 dakika sonra kullanıyorum ondan mı acaba?

Nefisyemektariflerinden yapmıştım en son.

@jelly bear, hamur makinesinde yoğuruyorum. Elle yoğurmak daha mı iyi olurdu?
0
🌸yenibirgüzelnick
(27.03.24)
Sütün/ suyun mutlaka ilik olması gerekir. Öteki türlü maya aktiflesmiyor. Dolayısıyla hatanız buradan kaynaklanıyor büyük ihtimalle. Kullandığınız her şey ilik olmali.

Onun dışında unun ölçüsü, hamura hemen tuz eklemek vs gibi faktörler de etkiliyor.

Tepsi mayalanmasi yaptırmak da önemli.
0
fraise
(27.03.24)
Hanimla konuştum, sütün ılık olması lazım, 30 derece civarı max 40 derece olmalı diyor mayayi aktive etmek için (benim hanım biraz işin profesyonel tarafında yabancı olduğu için her şeyi gramaj ve derece ile yapıyor).

Hamurun iyi yoğurulur yoğurulmadigini da sordu (10 dk civarı) bir de annemlerin yaptıklarını görünce fırını önceden ısıtıp ısıtmadiginizi da :)
0
logisticsmanager
(27.03.24)
Hamur yaptığınız kap da ılık (oda sıcaklığı) olmalı.

Hamur makinesine ılık su koyup ısıttıktan sonra yoğurmayı deneyin.
0
alfired
(27.03.24)
püf noktalarını herkes yazmış. ama şunu belirtmek isterim. "puf puf" referansınız pastane poğaçaları olmasın. onlar pufidik olsun diye endüstriyel katkılar, yağlar kullanıyorlar. mesela siz tereyağı, hiç olmadı margarin kullanıyorsunuz, pastaneler "biskin" diye bir şey kullanıyor. ev tipi market malzemeleriyle ne yaparsanız yapın pastane poğaçası yapamazsınız, bilginiz olsun.
0
kibritsuyu
(27.03.24)
Herkese çok teşekkürler. Sanırım hatam ılık kullanmamak olmuş. 30 derece deniyor hatta benimkiler 10 bile olmadan kullanmaya başlıyorum. Buzdolabından çıkarıp iki dakika bekletip kullanıyordum.

İlk fırsatta deneyeceğim :)
0
🌸yenibirgüzelnick
(28.03.24)
(5)

yurtdışından para transferi için şu an en iyi yol hangisi?

mark greg sputnik
öncelik masrafın olabildiğince az olması, gönderim süresi de 3-4 günü aşmadığı sürece çok önemli değil. meblağ günümüz kuruyla sadece 170 euro civarı bir para ama bu miktarda her ay birkaç kez işlem olacak türkiye-AB, AB-türkiye yönlü. karşı taraf türk vatandaşı değil, türk bankalarıyla çalışmıyor.e
öncelik masrafın olabildiğince az olması, gönderim süresi de 3-4 günü aşmadığı sürece çok önemli değil. meblağ günümüz kuruyla sadece 170 euro civarı bir para ama bu miktarda her ay birkaç kez işlem olacak türkiye-AB, AB-türkiye yönlü. karşı taraf türk vatandaşı değil, türk bankalarıyla çalışmıyor.

eskiden wise kullanıyordum ama onlar da şimdi işlem yapmak için 20 euro depozit şartı filan koymuş, ben zaten küçük paraların adamıyım, bana yaramaz.

hem türkiye hem de AB ülkesinde görece kolay kullanılabilecek, mümkünse sadece interlek üzerinden iş görebilecek bir uygulama sistem neyin var mı şu an?
0
mark greg sputnik
(26.03.24)
Wise'da depozito olduğuna emin misiniz? Ben her ay gönderim yapıyorum hatta en son geçen hafta yapmışım, hiç böyle bir şey istenmedi.
0
fraise
(26.03.24)
fraise +1 her ay wise kullaniyorum depozit konusu mevzu bahis olmadi
0
sutcuyumbensutcu
(26.03.24)
Monito diye bir site var farklı alternatifleri karşılaştırıyor.
0
but that was just a dream
(26.03.24)
Remitly
0
kaset
(27.03.24)
ben dün ilk defa Wise açtım, evet doğrulamak için kendi adına banka hesabından veya kartından "20gbp" yolla bakalım dedi. Avrupa'da da euro diyor demek. Sonrasında böyle bişey olmamalı ama.
dar.vin
0
nhk ni youkosu
(27.03.24)
(21)

Gezi direnişi zamanında WhatsApp var mıydı?

fakat
Ben iddia ettim ki 2013 yazında WhatsApp yoktu, çünkü biz hiç kullanmadık, duymadık o zamanlar. Ama arkadaş o tarihlerde olduğunu ve kullandıklarını söyledi. İnanamadim. 2010'dan beri var mıydı bu uygulama, hatırlıyor musunuz?
Ben iddia ettim ki 2013 yazında WhatsApp yoktu, çünkü biz hiç kullanmadık, duymadık o zamanlar. Ama arkadaş o tarihlerde olduğunu ve kullandıklarını söyledi. İnanamadim. 2010'dan beri var mıydı bu uygulama, hatırlıyor musunuz?
0
fakat
(21.03.24)
Vardı tabii. Ben 2012 Başından beri aktif kullanıyorum, öncesinde de vardı.
0
fraise
(21.03.24)
Kurulduğunu gördüm zaten, yani bunu kullanıyor muydunuz, yaygın mıydı, biliniyor muydu, gezi'de gruplar kurulmuş muydu
0
🌸fakat
(21.03.24)
2013 yılına girerken yılbaşı hediyesi olarak kendime samsung galaxy s3 aldım. şimdi harici harddiske yedeklediğim fotoğraflara bakıyorum, whatsapp klasörü ve whatsapp
'tan gönderdilmiş fotoğraflar, videolar var. yani 2013'ün başında varmış.
0
kibritsuyu
(21.03.24)
Nasıl hiç kullanmamış olabilirsiniz 2013'te ki

Gayet tabi ki vardı, hatta ana mesajlaşma uygulaması whatsapp'tı zaten. Siz kaç yaşındaydınız ki 2013'te? Belki size ulaşmamıştı.

Gruplar da vardı ama her şey için hadi bi grup kuralım olayı yoktu, group chatler sonradan yaygınlaştı, aslında group chatleri yaygınlaştıranlar daha ziyade orta yaş üstü anne - baba tayfasıydı. Gençler o dönemde facebook gruplarını aktif kullanıyordu.

Whatsapp'ın çıkışı 2009, grup chatleri de 2011'miş şimdi google'dan bakınca.
0
akhenaten
(21.03.24)
Twitter daha güvenli görünüyordu bu yüzden Twitter kullanıldı daha çok. Gezi çok anonim bir olaydı.

Zaten bir süre sonra terör listesindeki gruplar ön plana çıktı ve olayları domine ettiler. Ben de bir çok twitimi sildim. WhatsApp güvenli gelmesi.
0
hebanon
(21.03.24)
20 yaşındaydım, Eskişehir'de hiç yoktu bizim orada , gerçekten şaşırdım. Facebook, Twitter kullanıyorduk, hatta telsiz uygulamaları vardı, garip
0
🌸fakat
(21.03.24)
Yaygındı ya, ben liseye 2010'da başladım, lisenin ilk yılında değilse bile sonrasında hep WhatsApp kullanıyoduk. 2013'te kesin vardı, inek öğrenci grubu olarak birbirimize çözemediğimiz soruları atıyoduk :D

Mesela eylül 2013'te kurulan sınıf grubumuz var ki öncesinde de aktif şekilde whatsapp kullanıldığını çok net hatırlıyorum. Twitter gezi ile beraber ülkede popülerleşti ama whatsapp öncesinde de vardı.

Ha ama bak şunu hatırlıyorum, whatsapp ilk çıktığında ücretliydi, ilk sene bedava sonra ücretli gibi bir olayı vardı, ha ben 2 sene bedava kullanmıştım, sonra da Facebook satın aldı whatsapp'i bedava oldu tamamen. Şubat 2014'te satın alım gerçekleşmiş ki 19 milyar dolardı bak hâlâ hatırlıyorum ödenen miktarı, o zaman zaten whatsapp kullanmayan yoktu ülkede.
0
nundu
(21.03.24)
2011de Kütahya’da üniversite okurken kullanıyorduk biz. Grup filan hatırlamıyorum ama.
0
Gradient_tabanlı_mor
(21.03.24)
gezide telefonum tuşluydu, ben mesajla haberleşiyordum, akıllı telefonlara geçiş dönemiydi herkeste yoktu
0
grimavi
(21.03.24)
vardi. ben lisedeydim ve sinifin whatsapp grubu bile vardi.
ama whatsapp e girince aa senin de mi whatsapp in var yazilan bir dönemdi :)
0
robert bosch
(21.03.24)
29 nisan 2012'de yüklemişim ilk olarak. hatta parayla yüklemiştim. 1 usd miydi neydi. sonra parasız falan olmuştu. tango ve viber diye baska alternatifler de vardi onlar ücretsizdi. muhtemelen onlar da kullanılıyordu o zamanlar. whatsapp bugünkü kadar popüler olmayabilir.

bir de internet paketleri daha sınırlıydı o zamanlar. o yüzden bu kadar yoğun kullanılmıyor olabilir. (internet paketleri 1-2 gb gibiydi sanırım. o yüzden insanlar cep internetini daha temkinli kullanıyordu ve bundan dolayı kullanım bu kadar popüler değildi.)

not: iOS kullanıcıları appstore - accounts - purchased başlığı altında hangi tarihte yükledikleriini görebilirler. android'de de vardır ama o kadarını bilmiyorum... prnt.sc
0
exlibris
(21.03.24)
İlk akıllı telefonumu (iPhone 4) 2010 sonunda aldım ve ilk yüklediğim uygulama Whatsapp'tı. Hatta Z kuşağı bilmez, o zaman WhatsApp ücretliydi, 1 dolar ödemiştim. Z kuşağı onu da bilmez, o zamanlar bu tip marketler TL üzerinden değil, USD üzerinden işlem görürdü.

Gezi zamanı WhatsApp gayet yaygın bir uygulamaydı, cayır cayır kullanıyorduk ama bu kadar kabiliyetli değildi. Grup kurma vardı ama sesli mesaj, arama, görüntülü görüşme ve konferans gibi özellikler yoktu.

Sesli mesajlar için telsiz benzeri kullanılan uygulamalar kullanıyorduk, Zello gibi.

Ancak grup haberleşmesi için Whatsapp'ı pek kullanmıyorduk, en azından ben ve çevrem öyleydi. WhatsApp daha ziyade kişisel yakın çevre ile iletişim kurmak içindi, kitlelerle iletişim için Twitter ve Facebook kullanılıyordu. Ekşi de aktifti.
0
10551037
(21.03.24)
Vardi, gruplardan bilgi akiyordu. Wp, twitter sag olsun guzel orgutlendik.
0
nic cage
(21.03.24)
Hatirladigim en eski tarih. 2011 son bahari idi. Universitedeydim hatta grup projesi falan vardi, bizimkiler whatsapp'da grup kurmuslar ordan haberlesiyorlardi, bana da whatsapp indir, gruba katil diye baski yapiyorlardi. Ben yenilige kapali, istemezukcu oldugum icin yuklememistim. Gezi zamani hayli hayli vardi ve populerdi, ben bile yuklemistim:)
0
freedonia
(21.03.24)
2011 eylulde bir kiz arkadasim 'whatsapl kursana ordan konusuruz' demişti de kurmustum ilk.
0
duster
(21.03.24)
2013 yazında whatsapp vardı. kesin bilgi.
0
benarrivo
(21.03.24)
vardı ama akıllı telefon herkeste yoktu.
0
ferenc
(21.03.24)
Ben whatsappı 2011 ya da 2012de kullanmaya başladım.
Şu anki telefonumda 2013ten sohbetler duruyor. Hiç silmiyorum. Baya aktif kullanıyordum.
0
jelly bear
(21.03.24)
Vardı. 2012'den beri kullanıyorum ben. Gezi'de daha ziyade Facebook ve Twitter kullanılıyordu. Twitter'ı da 2012'de açmıştım. Facebook'u ne zaman açtım hatırlamıyorum ama 2016 gibi bıraktım tamamen. Gezi döneminde yaygın olarak kullandığımızı hatırlıyorum. Gezi dönemi WhatsApp gruplarını hatırlamıyorum ama. Zaten Gezi pek organize bir direniş değildi. Sadece dezenformasyon ve dezenformasyon ile mücadele vardı internette de.
0
nawar
(22.03.24)
Biz lisede kullanıyorduk (2010) hatta android yeni yeni yaygınlaşıyordu hepimizde yoktu.

O yüzden bende nokia n96 vardı symbian için olan whatsapp ı yüklemiştim.

Sonra onu sattım sony ericsson xperia x10 aldım (2011) benim ilk android cihazım.

Ondan sonra gelsin uygulamalar gitsin uygulamalar.

Hatta o dönem çoğu arkadaşım blackberry massenger kullanıyordu ikisi arasındaki iyi kötü yönleri tartışıyorduk. Bir süre sonra bbm, wp ye direnemedi kayboldu gitti.

Edit: 2011 gibi yine çoğu arkadaşımda klavyeli nokia c3 veya e6 falan vardı oradan yazışıyorduk.

Geziye gelene kadar whatsapp ı yalayıp yutmuştuk. Sonra herkes android veya ios a geçti baya hayatımıza girdi whatsapp. Ama herkeste yoktu kısmına katılıyorum. Ben yaygınlaşma sürecine tanık oldum. Hatta 2-3 yıl sonra telegrama da ilk geçenlerdeniz arkadaş çevresi olarak. sene 2013 falan.

Gezide artık normal bir şeymiş gibi kullanıyorduk. Ama yoğunluktan mıdır sabotelerden midir bilmiyorum internette sıkıntılar oluyordu bağlanamıyorduk. O yüzden herkes konum ve wifi bilgisi paylaşıyordu.

Hey gidi günler.
0
ananiyimioguz
(22.03.24)
Whatsapp ilk sürümünü Şubat 2009'da yayınladı. en.wikipedia.org

Ben ilk kez 2010'da kullandığımı hatırlıyorum, eski yani bayağı.
0
vampir akrep
(22.03.24)
(10)

Parfümlerinizi bitirebiliyor musunuz?

morca
Hayatım boyunca bitirdiğim tek bir parfüm oldu, onun dışındakiler hep yarım kalıyor. Çabuk sıkılıyorum veya yeni hoş bir koku bulunca dayanamıyorum, üç dört ayda bir tane yeni parfüm alıyorum. Ev parfüm doldu, hiçbiri de bitmiyor. Siz tek parfüm insanı mısınız, yoksa benim yaptığımı yapan var mı? Ha
Hayatım boyunca bitirdiğim tek bir parfüm oldu, onun dışındakiler hep yarım kalıyor. Çabuk sıkılıyorum veya yeni hoş bir koku bulunca dayanamıyorum, üç dört ayda bir tane yeni parfüm alıyorum. Ev parfüm doldu, hiçbiri de bitmiyor.

Siz tek parfüm insanı mısınız, yoksa benim yaptığımı yapan var mı? Hastalık mı bu bendeki acaba? İsraf oluyor diye zaman zaman üzülüyorum.
0
morca
(18.03.24)
Tek parfüm insanı kesinlikle değilim ama tek parfüm insani olsaydım o parfüm hermes tdh olurdu.
Şu an 20 tane falan var.
Bu bir hobi. Ben 100 tane de olsa "ay israf" demem bu konuda.
Hastasiyim parfümün.
0
logisticsmanager
(18.03.24)
tek parfüm insanıyım. farklı parfümler alsam bile biri bitmeden diğerine geçmiyorum.
hepsi biter o yüzden.
0
jelly bear
(18.03.24)
2-3 tane parfümüm var. Mutlaka bitiririm. Bitmeden yenisini almam. Başkasını da almam.
0
gabe h coud
(18.03.24)
eğer sevdiğim bir parfümse bitiririm, dibini sıyırırım.
sevmediğim bir parfümse, çok önem vermediğim yerlere giderken kullanarak bitirmeye çalışırım.
0
tabudeviren
(18.03.24)
max. 2 parfumum olur.
biri surekli kullandigim, digeri ise denemelik.
bitirmeden kesinlikle yeni sise almam.
bir de buyuk sise almiyorum, 50lik aliyorum genelde.
0
cooperr
(18.03.24)
Tek parfüm insanı değilim ama çok fazla da yok. aynı anda 3-4 parfüm kullanıp bitene kadar kullanırım ve yeni aldıklarımı açmam.

Genelde küçük boy alıyorum zaten bitiyor hemen. Bu aralar esans kullanmaya başladım. Denemelik olanları 3ml, beğendiğimi 12ml alıyorum.
0
jazzabel
(18.03.24)
Tek parfüm insanıydım ilk kez iki ay önce falan birer hafta arayla iki parfüm aldım. Bi tane daha ucuz olan parfümü almıştım ama diğeri aklımda kaldı baya beğenmiştim, dayanamayıp indirimden diğerini de aldım. Bitirmeden başka almam muhtemelen o kadar önem vermiyorum parfüme. Yani güzel kokmaya önem veriyorum da bir parfümüm olsun yeter
0
nundu
(18.03.24)
Dekant Parfüm'ü duymuş muydunuz, bana ihtiyacınız olan bu tarz bir şeymiş gibi geldi. Marka ve pahalı parfümleri çok küçük ml'lerde satıyorlar. Sıkılmadan çeşit çeşit deneyebilirsiniz bu şekilde: www.dekantparfum.com.tr

Kendi adıma cevap verecek olursam, aşırı seviyede koku hassasiyetim olduğu için parfüm kullanamıyorum diye başlığa cevabımı da vermiş olayım :)
0
silverleaf
(19.03.24)
kadinlar daha cabuk sikilirmis bir youtuber anlatiyordu ya evrimagaci ya ilker canikli. benim aktif kullandigim genelde 1 parfumum olur ve biter ve aynisindan birkac sise daha kullanirim. sonra tiksinmece:/
0
ala09
(19.03.24)
13 yıldır kullandığım 3 parfüm var. Değiştirip değiştirip ucunu kullanırım. Herkes de bu parfümleri sevdiğimi bildiği için hediye alacaksa onlardan alır. Dolayısıyla evde 2-3 parfüm stoğu oluyor ama biri bitmeden diğerini açmam. Zaten hepsini de sonuna kadar kullanırım.
0
fraise
(19.03.24)
(20)

Nasıl hissederdiniz?

sacrilegious
Babanız/anneniz çok zengin olsa, ne bileyim mesela iyi yerlerde 7-8 ev,3-4 milyonluk araba, senelik 3-4 milyon kazanç, dededen kalan milyonluk tarlalar vs. vs. olsa;1-Size ekonomik olarak zorlandığınızda, yeni bir hayat ya da yeni bir iş kurmaya çalıştığınızda destek olmasalar nasıl hissederdiniz? 2
Babanız/anneniz çok zengin olsa, ne bileyim mesela iyi yerlerde 7-8 ev,3-4 milyonluk araba, senelik 3-4 milyon kazanç, dededen kalan milyonluk tarlalar vs. vs. olsa;

1-Size ekonomik olarak zorlandığınızda, yeni bir hayat ya da yeni bir iş kurmaya çalıştığınızda destek olmasalar nasıl hissederdiniz?

2-Sizce ailenin çocuğa maddi destek olma durumu atıyorum mesela 30 yaşında falan biter mi/ bitmeli mi?

3-Ben bu durumda olsam kaç yaşında olursa olsun her ay belli bir miktar gönderirdim çocuğuma ya siz?

(Aranızda herhangi bir tartışma vs. olmadığını varsayalım)

Teşekkürler.
0
sacrilegious
(18.03.24)
1. niyetleri egitmek ise ve kendileri bu mirasa konmayip emek verdilerse tesekkur ederdim. kendilerine miras kalip cimrilik yaptilarsa irtibati keserdim.
2. madde 1'deki senaryoya gore evet veya hayir.
3. hayir gondermem. ortalik baba parasi yiyen asalak cocuk, kizlarla dolu. baba parasiyla ozel unilerde, starbuckslarda, bmwlerde, cafelerde, estetik merkezlerinde dolasan bir cocugu kabul etmem. hayat gorusume aykiri,
0
buenosdias
(18.03.24)
Çok ihtimal var böyle durumlarda.
Çocuk çok savurgansa bir şey akıllanana kadar vermeyebilirler.
Diğer yandan,
şimdiden malımıza göz dikmesin miras olarak bırakana kadar kendi ayakları üstünde dursun.. diye de düşünebilirler.
0
diyecevaplandı
(18.03.24)
1- mutsuz hissederdim.
2- bitmemeli. benim de çocuğum var. bu hayattaki malımı mülkümü onun mutlu-huzurlu olması için harcamayacağım da ne için harcayacağım?
3- ben de gönderirdim tabiki eğer istiyorsa veya ihtiyacı varsa.
0
nuevo
(18.03.24)
Ömür boyunca anne babaniz yaninizda olmucak, onların manevi destegi elbet onemli ama maddi destek beklemek bence kolaya kaçmak.

Ailesi fakir olup, ayakta duran iş kuran onbinlerce insan var.

En güzeli mucadele etmek ayaklarinin ustunde durmak seni güçlü kılan bu olacaktır.

Çok ama çok varlıklı olsam manevi destek olurum maddi destek konusunda fazla destek olmam. Hayat mücadelesi bu her zaman toz pembe hayat olmucak.
0
Fritz-X
(18.03.24)
Ailemin durumu tam olarak böyle. Şu an ev sahibimle davalığım babamın sadece istanbulda on evi var ve hepsi güzel semtlerde buna rağmen yine yanımda durmuyor yine durmuyor. Halbuki ben babama açık açık kira vermeyi teklif etmiştim en azından yabancı bir ev sahibi ile muhatap olmak zorunda kalmam diye. Bu ve benzeri davranışları yüzünden eskiden kızardım şimdi cimrilikten diyerek geçiyorum. Ben de aç açıkta kalmıyorum çünkü kazandığım yetiyor.

Aileler dünyaya getirdikleri çocuklarına imkanları dahilinde güzel bir hayat sunmalılar zaten. Kimse ellerinde avuçlarında ne varsa çocuklarına versin demiyor. Ama mümkün olanı esirmek de bencillik. Bu yüzden çocuğum olsa ondan imkanlarımı esirgemezdim. Her şeyi yaşında deneyimlemek lazım. Benim anneme 62 yaşında milyonluk daireler yazlıklar kaldı fakat bu yaşında neye yarar?
0
ruhen hastayim ben
(18.03.24)
cocugun hayatiyla ne yaptigi onemli benim icin. salliyorum ozel universitede tip okumasi icin para veririm ama bos bos takilmasi icin vermem. verdigim parayla ne yaptigini ve niye daha cok paraya ihtiyaci oldugunu aciklayabilmesi lazim.
0
hot potato
(18.03.24)
universiteyi bitirene kadar aileden yardim beklemek dogal. sonra herkes kendi basinin caresine bakabilmeli. herkese anasindan babasindan miras kalmiyor. onlar nasil yapiyorsa aglayip sizlanmak yerine o yonde ilerlenebilir. calismak zor geliyorsa orasini bilemem.

saglik problemi olur orasi ayri. bunun disinda yardim beklemek icin bir bahane goremiyorum. bir insan gerektiginde bulasikci ya da garson olarak calismayi da goze alabiliyor olmali. diplomanizla alakasiz da olsa calismak hangi is olursa olsun utanilacak bir sey degildir.

mirasin da esasen cok adaletsiz bir sey oldugunu dusunuyorum ama toplum henuz buna hazir degil. :d
0
bohr atom modeli
(18.03.24)
1- Ekonomik olarak zorlanma sebebi nedir? Örneğin benim yapma dediğim bir işe girip zorlanıyorsa destek olmam bir süre. Yeni iş kurması da aynı şekilde.

2-Bitmez, ihtiyacı varsa devam edebilir. Ama neden ihtiyaç devam ediyor? Bu önemli. Atıyorum okumuştur, iş bulamıyordur destek devam etmelidir.

3-Göndermezdim herhalde, tembelliğe alışır bu durumda.
0
drako
(18.03.24)
1- eh o zaman iliskileri o seviyeye çekerim. Şu an annem babamin bir parası yok ama eminim ki bir ihtiyacim olsa kredi cekerler. Benim gördüğüm anne babalik bu, yapacağım anne babalik budur.

2- bitmemeli. Anne babalik 30 yaşında biten bir şey değil.

3- yollamam. Egitim, yeni hayata baslarken destek ya da bir ihtiyacta destek vs olur. Aylık para mantiksiz.

Çevremde ailesinin kendisine ev aldığı, is kurarken ailesinin ev satip destek verdiği falan bir sürü adam var. Bu kisilerin de hepsi 30 yaşından sonra aldı bu desteği ve hiçbiri de hayatında kötü yerlerde degiller. Ya ailesinin fabrikalari olan arkadaslarim var, hayatımda babasinin hayatını kursun diye sanayiye ise verdiğini duymadim. Adamlar alplerde noel falan kutladi ogrenciyken ama şu an sanayiciler derneginde, sürekli is adamı bakan ziyaretinde falan.
0
logisticsmanager
(18.03.24)
Doğrusu nedir bilmiyorum ama 187 milyar dolarlık serveti olan warren buffet servetini çocuklarına bırakmıyor.Fon kuruyor ve bu fonda warren buffet öldükten belli bir yıl içinde (tam yılını hatırlamıyorum ) warren buffet'ın servetini hayır amaçlı tükecetecek.
Warren Buffet bu konuda şöyle diyor:
'Bana göre çok zengin insanlar çocuklarına her şeyi yapmaya yetecek kadar ama hiçbir şey yapmamalarına yol açmayacak kadar para bırakmalı'
0
ramazanali
(18.03.24)
1 - bu soruda soyle bir sorun var, eger onlarin destek vermesini istiyorsaniz aslinda onlara soz hakki da tanimis oluyorsunuz dolayli olarak. dolayisiyla inanmadigi bir ise destek vermesini beklemek mantikli degil gibi geliyor. genel olarak uzulurum sanirim.
2 - bu soruya soyle yanit vermek istiyorum, bence 30 yasinda kimse sizi desteklemek zorunda degil. ancak, bu kadar parasi varsa 2 ebeveynin yapilmasi gereken o cocugu hayata karsi en iyi sekilde hazirlamaktir. yani yurtdisinda en iyi okullarda mi okutulur, 2-3 dil mi ogretilir, yurtdisinda masterlar doktoralar mi yaptirilir, stajlarda destek mi verilir bilemem ama benim yapacagim sey (ve ailemden ne yazik ki gormedigim sey) cocugumu bu anlamda en iyi sekilde hazirlayip, 30 yasinda zaten artik benim destegime ihtiyac duymayacak seviyeye getirmektir. ben bu seviyeye kendi cabamla geldim, burslar buldum vs. ve ailemi de suclamiyorum, onlarin secimidir. ama kendi cocugum olsa ve bu kadar param olsa (benim ailem ornekteki kadar zengin degildi elbette ama yurtdisina mastera gonderebilirlermis mesela zamaninda) bu sekilde bir yol cizerdim. ayrica, bu kadar param varsa, geleneksel sekilde yetistirmezdim, mesela sanata spora ilgisi varsa mutlaka degerlendirirdim, dogru duzgun anlamli bir uretim icinde olmasi icin yonlendirirdim, yaptigimiz meslekler bana cok sacma geliyor zira, yasamin bundan ibaret olmadigini dusunuyorum. ama mutlaka ev araba alirdim diye dusunuyorum, herkesin kafasini sokacak bir eve ihtiyaci var ve bunun icin endiselenmeme hakki var.
3 - yetiskin olmak boyle bir sey degil bence, ailelerimiz bizi hayata karsi ellerinden gelen en iyi sekilde hazirlamakla yukumlu, asalak yapmakla degil. yukaridaki cevabim ile dogru orantili olarak cocugumu da ayagini yere basacak sekilde yetistirmeye calisirdim. ihtiyaci olsa gonderirdim. ve bu kadar param varsa en kisa zamanda calismayi birakip kendi hayatimi yasardim.

bunun en guzel ornegini bir arkadasim yasadi, inanilmaz varlikli bir ailesi vardi. cok guzel okudu. okuldan mezun olur olmaz biz is bulma cabasinda iken, o uzun uzun sanat ile ilgilendi. Ailesi evini aldi, yasadigi yerde galeri acmasi icin bir yer aldi, ay sonunu dusunmeden orayi yola soktu. Simdi kendi isini cok guzel yapiyor, istedigi seyi yapiyor, aile destegi ile yapti ama artik bu yasta bahsettiginiz anlamda bir destege ihtiyaci yok.
0
songforsomeone
(18.03.24)
Kendi kurduğum ailemle kök aileme nazaran daha mütevazi bir yaşam sürüyorum. Üniversite döneminde, eğitim almam gerektiği durumlarda, evlenirken vs hiç esirgemeden ellerinden geleni yaptılar; sağ olsunlar. Fakat ben artık kendimi "yetişkin" olarak gördüğüm için, sonrasında herhangi bir talepte bulunmadım, bulunmam. Bu biraz duruşla ilgili sanırım. Onlar ben istemediğim için ekstra bir şey yapmıyor, ben de onlardan istemiyorum. Tabii ki destek istesem yaparlar ama araba modelini yükseltmek için de babamdan para isteyemem bu yaştan sonra. Kendi ayakları üstünde durmak önemli benim için.


Sağlık vs durumlarını es geçiyorum.
0
fraise
(18.03.24)
1- ailemin maddi durumu iyi. boyle bir durum olsa hicbir sey hissetmezdim. eger destek aliyorsam borc olarak aliyorum. mesela anneme su an 1000 euro civari borcum var. daha once de aldim ve odedim. bastan soyluyorum, o her ne kadar kabul etmek istemese de borcumu oduyorum. borc olmadigi surece istemeye utanirim zaten.

2- 30 yas bence cok gec. 25'te yani universite sonrasi bitmeli, en azindan bizde bitti. hatta o zamana kadar kalmadi bile. ben de para istemeye utandim acikcasi. sanirim bu kulturel bir durum. 30 yasi ornek olarak verdiginizde biraz sasirdim.

3- duruma gore degisir. dedigim gibi bizim icin tuhaf seyler. 30 yasinda adamin/kadinin benden gelip para istemesini hayalimde canlandiramiyorum. istenen seye bagli. is kurmak icinse hayir, gitsin calissin para biriktirsin sonra is kursun veya ortak alsin. yeni bir hayat kurmak nedir? bana cok keyfi bir durum gibi geldi. kisacasi eger ki barinma, saglik, beslenme gibi eksiklikleri yoksa para vermem. hatta bunda barinma bile cocugumun ne kadar ozveride bulunduguna bagli olur: bizimle yasayabilir, birileriyle ortak eve cikabilir, tek yasayacaksa nerede ve nasil bir evde yasayacak vs.

30 yasinda bir insana her ay maas verir gibi belirli bir miktar para gondermek ise tamamen konu disi olur.yetistirirken bunu talep edecek bir cocuk yetistirmezdim. ben nasil istemiyorsam, o da benden istemesin. yani beni yetistirdikleri gibi yetistiririm.

@ramazanali'nin dedigine benzer bir baska ornek de jackie chan. o da servetini cocuguna birakmadi. eger yeterince caliskansa ne yapar ne eder kendi parasini kazanabilir demisti. eger kazanamiyorsa zaten haketmiyordur veya benim parami da carcur edecektir dedi ve hayir islerine harcadi.
0
Sour
(18.03.24)
ben istemem. ne yaparsam kendim yaparım. 17,5 yaşımdan beri desteksiz yaşıyorum. ondan öncesi de çalışıp eve getirdiğim para bana harcanandan fazladır. aram iyi bile olsa, destek olmak isteseler bile istemem. ki annem zorla harçlık tam altın koyar cebime, bir şekilde geri veririm ya da yemeğe çıkarırım, bir başka hediye alırım. altında kalmamak da değil konu, ego değil yani. borçlu kalmak istememek de değil. istemiyorum. ne gerek var.

para kazanmak çok kolay benim için. maaşlı çalışmasaydım şimdi bir sakıp ağa'ydım. çok önemli değil. hayatı yaşıyoruz bir şekilde. yarım ekmek arasına domates soğan da yerim, mutlu olurum ben.
0
gabe h coud
(18.03.24)
Neyim varsa verirdim sonuna kadar. Gidip de bankadan kredi çekip, bankanın kurallarına göre yaşamasına izin vermem. Bir gün ödemesini geciktirdi diye kapısına haciz gelsin istemem. O benim çocuğum, o ben ve babası istediği için dünyaya geldi. Dünyaya getirdiysem sonuna kadar arkasındayım. Çocuğum yok, olsa da böyle davranırım. Eşim de benim gibi düşünür diye tahmin ediyorum. Eğer farklı düşünürse de yollarımız ayrılır. Çocuğum benim herşeyim.
0
rock n roll
(18.03.24)
3 düzenli göndermem. Kendi çalışıyorsa para biriktirmişse ama eve arabaya yetmiyorsa işte ya karşılıksız ama bu alacağı şeyin 4te bir fiyatını falan geçmez, ya da geri ödemesi üzerine taksitli bir plan yaparak kredi çekmesin diye vs vs. Ve bunu bütün çocuklara eşit olacak şekilde sana verdiysem kardeşinin ihtiyacı olmasa bile ona da vererek.

2 bitmez 50 60 da destek olunur.

1 valla bi kere çalışıyor muyum ona bakarım. Bana 3 milyon ver de batırayım ya da demleme kahveci dükkanı açacam diyorsam babama tüh kandıramadık diye düşünür üzülürüm.
0
gece abisi
(18.03.24)
Üzülürdüm.
0
Amaranta ursula
(18.03.24)
1. Her şeyi kendim yapmaya çalıştığım için genelde yardım istemem. Ama acil bir şey oldu ve yardım etmedilerse evet üzülürüm.
2. Benim ailem hep istemekten çekinme, talep et, bakmakla yükümlüyüz, her zaman iste diye büyüttükleri için bana maddi destek normal geliyor. Aynı şey annemle babamın ailesi için de geçerli. Büyükler hep çocuklara yardımcı oluyor. Ben de maaşlı normal çalışanım ama babam sürekli para atar, arkadaşlarınla kahveni, yemeğini ısmarlamış olayım der. Kendime elektronik bir şey alırım, babam neden bana demedin, kızıma bir şeyler alamayacak mıyım bu zevkten beni mahrum etme falan der. Yine istemem ama üç beş bir şeyler atar.
3. Ben de gönderirim ama mirasımın bir kısmını çocuğuma bırakmadan kendim için yeme planım var.
0
jazzabel
(19.03.24)
1- ev alacak olsam, faizler yüksek olsa mesela nakit isteyebilirim onlardan. vermezlerse bozulurum. ama ben x kazaniyorken 1,5x lik kazaniyormusum gibi yasamami finansa etmek zorunda degiller. böyle bir sey istemem.
2- 30 gibi maddi destek bitmeli. ama aileler mülkü parayi cocuga aktarmaya basliyorlar. miras vergisinden muaf olmak icin, evli degilse mal ayrimina girmesin evlendiginde vs diye.
3- göndermem. herkesin ayaklarinin üzerinde durmasi lazim. parayi harcamasi, tatil yapmasi, daha lüks bir yerde kirada oturmasi icin yapmam. ev alacaksa falan yardim ederim.
ama bu mal mülk bana kendi miras kaldiysa gönderirim cünkü benim de degil sonucta tam olarak.
0
robert bosch
(19.03.24)
1 ve 2- Şu an için mi konuşuyoruz, yoksa genel olarak mı? 5 sene önceye kadar sorsan hepsinin cevabı farklı olurdu, şimdi farklı. Yani 5 sene önceye kadar 40 yaşına geldiği halde ailesi olmadan ayakta duramayan insan için "ailesi yetiştirmeyi becerememiş" ya da "kaç yaşına gelmiş hala ailesinin eline bakıyor" derdim. Yaşın bir üst sınırı yok. Şu an ise ekonomi öyle bir felaket halde ki anne-babanın durumu varsa yardım etsin tabii ki diyorum. Her halükarda yeni bir iş kurulurken zorunda değiller ama onların parasına bakarak iş kurmaya çalışmak biraz şımarık geliyor ama destek olmaması bir üzer tabii ki.

3- 30+ yaştayım ben. Geliri/Mal varlığı ne kadar olursa olsun bu yaşta her ay annemden-babamdan belirli bir miktar harçlık geliyor olsa utanırdım.
0
nawar
(19.03.24)
(3)

Bayan kuaförü, saç kestirme ücreti?

bradfords
Merhaba, öncelikle sorum bayanlara.. sadece saç kesim için kuaföre ne kadar ödüyorsunuz? Şehir ve semt ile birlikte yazabilirseniz çok sevinirim, şimdiden teşekkürler
Merhaba, öncelikle sorum bayanlara.. sadece saç kesim için kuaföre ne kadar ödüyorsunuz? Şehir ve semt ile birlikte yazabilirseniz çok sevinirim, şimdiden teşekkürler
0
bradfords
(17.03.24)
3 ay once bagdat caddesinde bir kuafor - kesim 1000 tl (guzel de yapamadi)
0
mor oje
(17.03.24)
Ben de ocak ayında 550 ödedim, İstanbul.
0
fraise
(17.03.24)
Yaz aylarında 500 ödedim,üstelik güzelde kesmedi. Dün başka bir kuaför buldum 200ye harika ķesti. Şehir Bursa.
0
brnbrs
(17.03.24)
(2)

türk kahvesi makinası önerisi alabilir miyim?

xu
annem türk kahvesi yaparken kullanacağı bir alet istedi ama bende anlamıyorum bu işlerden.. 2 model beğendim şimdi araştırırken bu karaca marka olanda köz kahvesi diyor.. bunu yapabiliyor mu gerçekten bilgisi olan var mı? bu 2 model arasından hangisini alayım ya da sizin önerebileceğiniz bir marka m
annem türk kahvesi yaparken kullanacağı bir alet istedi ama bende anlamıyorum bu işlerden.. 2 model beğendim şimdi araştırırken bu karaca marka olanda köz kahvesi diyor.. bunu yapabiliyor mu gerçekten bilgisi olan var mı? bu 2 model arasından hangisini alayım ya da sizin önerebileceğiniz bir marka model var mıdır? annemin birinci önceliği köpüklü olmasıymış..

1-) www.trendyol.com

Közde Türk Kahvesi ve Türk Kahve Makinesi

2-) www.trendyol.com
0
xu
(15.03.24)
Bence Arzum Okka en iyisi de, görüntüsü çok Ortadoğulu geliyor bana.

Köz olayına da güldüm. İlk duydum gerçi.
0
Mirket
(15.03.24)
Arzum okka minio kullanıyorum ben gayet memnunum. Annemde Arçelik telve var, o da memnun.

Ama karaca'dan uzak durun. Nevresim takımları vs iyi de mutfak eşyalarının hiçbirini beğenmiyorum ben.
0
fraise
(15.03.24)
(8)

Uzun yola gidince gider paylasimini nasil yapiyorsunuz

kafamdabiseyvar
Ben tekBir cift( kari koca evliler)Uzak bir yola gittik ve yol masraflarini ikiye bolmusler. Yani biz evliyiz tek butce diye dusunuyorlar. Boyle bir kural mi var?
Ben tek
Bir cift( kari koca evliler)
Uzak bir yola gittik ve yol masraflarini ikiye bolmusler. Yani biz evliyiz tek butce diye dusunuyorlar. Boyle bir kural mi var?
0
kafamdabiseyvar
(15.03.24)
3 kisi = 3e bolunur.
0
fakyoras
(15.03.24)
yol masrafından kasıt yakıt masrafıysa evet 2'ye bölünmesi gerekir.
0
yazar yazmaz yazan yazar
(15.03.24)
Biz beş kişilik çok yakın arkadaş grubuyuz. 2 evli çift + 1 arkadaşımız şeklinde. Yıllardır bir sürü yere gitmisizdir.

Biz evli çiftler hesaplama yapınca 5e boleriz her şeyi ve öyle öderiz. Tek olan arkadaşımız ısrarla 3e boler. Biz bunun saçma olduğunu yıllardır kendisine anlatamadik.

Sizin durumunuzda da doğrusu 3e bölmek.

Ayrıca böyle durumlarda (tatil başlangıcında vs.) Bir kişiyi kasa olarak belirleyip kişi başı belirli miktar para koymak en temizi. Kimsenin başı ağrımaz.


Bu arada yemek için vs biz de hesap yapmayız. Yol masrafı ve kalınacak yer masrafı için konuştum ben.
0
fraise
(15.03.24)
araba ile gittiniz, araba çiftin arabası ise ve kadın tarafı da çalışmıyorsa ikiye bölünmesinde bi gariplik yok aslında.
0
elorelia
(15.03.24)
Bizim arkadaş gruplarında ortak masraflar genelde kişi ve sayısından bağımsız olarak herkesin bir şeyler atması ile ödeniyor. O yüzden bu tip hesaplarla ilgili tecrübem pek yok fakat bölünmesi gerektiği yerlerde hep kişi sayısına bölündü bölünen şeyler. 1 evli çift ve 2 bekar arkadaş olarak gittiğimizde 4'e bölüyoruz yani.
0
nawar
(15.03.24)
valla ben de once 3 diye dusundum ama araba onlarinsa 2 ye bolunmeli sanki, sonucta sizi almislar onlar, sizin arabanizsa bilemedim. bu benzin icin. yemek vs. elbette kim ne yediyse onu oder.
0
songforsomeone
(15.03.24)
Benzin+otoban parası üçe bölünür.
İkiye bölen insan kendisini haklı hissetmek için bir sebep bulacaktır ama kabul edebileceğim bir sebep gelmiyor aklıma. İkiye bölen ayıp ediyor.
0
michael_knight
(15.03.24)
Kendi aracimla goturuyor olsaydim ve illa odiycez derlerse ben de 2ye bolerdim. 3e bolmek aklima gelmezdi hic.
0
brkylmz
(15.03.24)
(39)

Evlilik ve tükenmişlik hissi, boşanma düşünceleri, tavsiye..

ustapasta
Selamlar, biraz uzun yazacağım. Doldum fakat tanıdığım biriyle dertleşmek istemiyorum. Eşimin mahremiyetini ihlal etmiş olurum diye tanıdık biriyle konuşmayı doğru bulmuyorum. O yüzden burada oversharing'in dibine vuracağım üzgünüm. Nasılsa kimse beni tanımıyor. Evli ya da başından evlilik geçmiş ki
Selamlar, biraz uzun yazacağım. Doldum fakat tanıdığım biriyle dertleşmek istemiyorum. Eşimin mahremiyetini ihlal etmiş olurum diye tanıdık biriyle konuşmayı doğru bulmuyorum. O yüzden burada oversharing'in dibine vuracağım üzgünüm. Nasılsa kimse beni tanımıyor. Evli ya da başından evlilik geçmiş kişiler (özellikle kadın) özelden yazarsa ne güzel olur.

Yaş 33, 5 yıllık evliyim. Eşimle severek evlendik, hala da seviyorum. Güvenilir, merhametli, iyi kalpli bir insan. Neşeli çocuk ruhlu biri, ailem de onu kendi çocuğu gibi sever. Sorun ne diyecek olursanız, sorun 5 yıl geçmesine rağmen hala oturmayan bazı şeylerin beni artık tüketmiş olması. Her şey ama her şeyin benim ittirmemle, benim iknamla yapılması. En basitinden, ikimiz de çalışıyoruz ve haftasonları 1 gün temizlik yapılması gerekli. Bunun için hala her haftasonu mutlaka bir gerginlik olur. “Ben bugün yapmayacağım sen kendi payına düşeni yap. Ben yarın yaparım. Şu zaman yaparım bu zaman yaparım.” İşten geliyorum o içerde yatarken ben yemek yapıyorum yiyoruz (yemek bende, bulaşık onda). Mutfakta bulaşıklar gece saat 10 11’e kadar bekler kokar. “Biraz yatayım yapıcam, yoruldum, maça gideyim gelince toplicam.” Her şey bir savaş evde. En basic rutinler bile devamlı gerginlik sebebi. Haftasonu temizliğimizi iki üç saatte halledip güle oynaya bir yere çıkamıyoruz. Kavga edip bozuşuyoruz ve tüm haftasonu evde küs geçiyor bazen. Böyle günlerde kendimi camdan atasım geliyor ruhum daralıyor. Onun çok da umrunda olmuyor. Karşımda 36 yaşında bir erkek değil de, annesi tarafından devamlı dürtülen 15 yaşında bir ergen var gibi hissediyorum. Bunlar basit örnekler ama demek istediğimi anlamışsınızdır. Hiç bir iş yapmadan yatarsak ondan iyisi yok, o zaman kavga etmeyiz. Sarılıp yatmak ister bütün gün.


Eşim çocukları çok seviyor, ben de istiyorum 10 aydır çocuk deniyoruz ancak henüz olmadı. Her ne kadar temas bağımlısı olsak da bu biraz şefkat ağırlıklı olmaya başladı, cinsellik çok çok seyrekleşti. Ovulasyon günleri dışında nadiren beraber oluyoruz. Belli günlerde olunca vazife gibi oluyor, kendimi çok kötü hissediyorum, istek duyamıyorum. Bunu onunla birkaç kez konuştum, bari şu ovulasyon günlerinde biraz beraber zaman geçirsek, biraz romantik bir ortam olsa da ben kuluçka makinesi gibi hissetmesem. Ama bir türlü aşamadık, tamamen tatsız isteksiz, çocuk yapmak üzerine yaşanan bir eyleme döndü. Açık açık ona cinsel yaşamımızdan inanılmaz mutsuz olduğumu söyledim. Güzellikle söyledim olmadı, kavga ettim olmadı. 60 yaşında bir çiftin yaşamı bizden iyidir, inanın artık uğraşmıyorum ve geçtim bu konudan.


Gelelim bugün kopan kavganın sebebine. Bu ay doktora gittim ve birkaç gün ovulasyon takibi yapıldı. Pazartesi yumurtlama gördü ve üç gün birliktelik olmasını önerdi doktor. Pazartesi yaptık iyi hoş. Salı yani dün akşam eve geldik, yemek faslı. Sonra aslında haftasonu yapması gereken fakat yine ertelediği bazı ev işlerini yaptı. Sonra dışarı terziye gitti, çıkmışken biraz arkadaşlarının yanına uğradı ve 22.30 civarı eve geldi.


Ben bu arada haftasonu memleketten topladığımız bazı taze otları ayıklayıp haşlayıp buzluğa atmakla meşguldüm. Amk otları tam gününü buldu fakat ertesi güne kalsa artık bozulacaktı. Uzun da bir iş. Neyse benim saat 00.30 gibi işim bitti. Bu arada salonda yatıyor, asla gelip yardım teklif etmiyor. Ovulasyon var değerlendirmemiz lazım, zaten saat geç olmuş. Yardımın dokunmasa bile gel, napıyosun canım de, bi ilgilen. İşim bitti salona geçtim yatıyor, eline sağlık dedi yanıma gelsene dedi. Gerçekten o kadar istemedim ki o an, duşa girip yatıcam dedim ve gittim, çıktığımda uyumuştu. O gece bir şeyler yaşanacaksa o akşam biraz daha ilgili olunmasını, moda girilmesini istiyorum, çok mu abes bir şey istiyorum ki?


Bu sabah kalktık, modum düşüktü. En değerli gün boşa geçmişti çünkü. Noldu diye sorduğunda kavga koptu. Beni suçluyor, bütün sorun akşam sana mutfakta yardım etmemem mi diyor. Bendeki birikmişliği asla ama asla anlamıyor, kaç kez anlatmama rağmen. Gece seni yanıma çağırdım gelmedin diyor. Artık vazife gereği yapılan randevulu ilişkilerden de sıkıldığımı söyledim. Ovulasyon zamanında da biraz isteksiz yapıverelim idare et diyor. Sanki o günler dışında yapıyormuşuz gibi. İnanılmaz kötü kavga ettik, birkaç kez ayrıl benden o zaman dedi, bana çok ağır bir cümle kurdu hatırladıkça gözlerim doluyor. Benden ayrıl o zaman, kendini yaptırtacak birini bulursun çok meraklısın ya zaten dedi (elbette bu kelimelerle değil). İnanamadım, hiç bu kadar ağır cümleler kurmazdık kavga ederken.


Bu lafı yutamıyorum. Her ay aynı günlerde, her haftasonu aynı günlerde aynı konulardan kavga etmekten artık tükendim. Dışardan bakıldığında iyi bir çiftiz, ayrı ayrı bakıldığında belki de iyi insanlarız. Ne desem yapar, ama kendisi asla bir şey planlamaz. Kendi kendine bir fikir ortaya atmaz. Bütün erkekler mi böyle? Ne istedin de yapmadım diyor, çok basit, ben o da bir şeyler istesin istiyorum. Her şeyi düşünmek zorunda kalmak istemiyorum, biraz ipleri eline alan, bu kadar edilgen olmayan bir eş istiyorum. Gerek güzellikle gerek kavga ile kaç kere konuştuk. Hep dikkat edeceğim diyor ama olmuyor.


Bu akşam eve gitmeyi düşünmüyorum o ağır lafın üzerine. Boşanmak istiyor muyum? Bilmiyorum, ama eşimi artık bu haliyle istemediğimi biliyorum. Eskisi gibi olsun istiyorum. Ben hiçbir kavgada ayrılık kelimesini kullanmam ama o bugün birkaç kez söyledi. Ayrılmak öyle zor geliyor ki. Yeniden bir hayat kurmak, bütün rutinlerinden vazgeçmek, hayatın tepetaklak olması. Bu ruh haliyle bunlarla başa çıkamayacak gibi hissediyorum. Çift terapisi işe yarar mı bilmiyorum.


Her akşam evde boş boş yatarak geçirdiğimiz bir hayat, ben talimat verdikçe sorunsuz olan, duygusal olarak çok bir şey beklemediğim evliliğim. Bütün evliliklerin sonu bu mu? Erkekler bu rutin yaşamı sorun etmiyor biz mi ediyoruz? Şiddet yoksa aldatma yoksa her şey okey midir? Artık intihar eden insanların ruh halini bile anlayabiliyorum. Eskiden çok şaşırırdım, madem hayatından vazgeçecek duruma geldin, bari her yolu dene, ölümden kötü ne olabilir evden ayrıl aç kal sürün, olmazsa yine intihar edersin derdim içimden. Şimdi anlıyorum, insan bunlarla uğraşmayı göze alamayacak, savaşamayacak kadar tükenmiş oluyormuş. Uğraşmak istemiyormuş sadece bitsin istiyormuş. Ayrılmak istemiyorum, tüm bunlarla uğraşacak, aileme laf anlatacak, yeni bir hayata başlayacak gücüm yok. Tüm bunları göğüslesem bile boşanınca hayat daha mı iyi olacak, bunun garantisi yok. Ama böyle de o kadar mutsuzum ki.
0
ustapasta
(13.03.24)
hocam şöyle bir şey var, evliliklerin çok azı aradaki sevgi ve aşkın azalmasından dolayı bitiyor, daha çok böyle sorumsuzluklar ve hayatı paylaşmamak yüzünden bitiyor ve bir taraf tükeniyor

sizin kafanızı karıştıran şey "ama çok iyi bir insan, aileme ve çevreye çok iyi"

bu düşünce karar vermenizi zorlaştırıyor, ben böyle bir insanın değiştiğini görmedim, 50-60 yaşına gelip hayatının çoğu böyle angaryalarla harcanmış, tükenmiş çok kadın var

hocam bir de korunun bu çocuk konusunu hemen araya sıkıştırmayın, çocuğunuz olursa bu sorunlarınızın üstünü bir süre daha örtecek, çocuk büyürken zamandan da yemiş olacaksınız, çocuk bir adet sorumsuz ebeveyn ve bundan dolayı sürekli gergin ve öfkeli ebeveynin olduğu çok huzursuz bir evde büyüyecek, çocuk olunca eşiniz değişmeyecek, siz yine ev işleri, ev dışı sorumluluklar, çocuk bakım sorumluluğu hepsiyle tek başına uğraşmak durumunda olacaksınız

33 yaş çok genç daha, siz içinde bulunduğunuz koşullar yüzünden enerjisiz ve karamsar hissediyorsunuz, 40ındaki kadınlar hayatı yeniden yaşamaya başlıyorlar daha mutlu daha enerjik
0
grimavi
(13.03.24)
Öncelikle şunu söylemeliyim,

Bu olanları maalesef çoğu evli çift yaşıyor. Erkek ve Kadın versiyonu olarak azıcık farklılıklarla çoğu yerde duyuyorum bunları. Yaşayanlardan birisi de benim. Bu yaşadığınızın erkek tarafındayım.

Her şeyi denedim, profesyonel ve geleneksel olarak tüm tavsiyeleri yumuşak başla uyguladım. Olmuyor.

7 yıl sonra Bebek oldu, onun hikayesi de çok başka ama; takibi ve tedaviyi de ben kontrol ediyorum tabi ki. Yani size şunu desem anlarsınız, eşim ne zaman regl olacak bilmiyor ve takip etmiyor. Kendisi de mühendis bu arada. Makina sahasında imkansızı ürettirmeyi başaran kadın. Demekki böyle, evilik başka bir yetenek.

Boşanmak, bana da yorucu geldi. Tam ciddi kararlar evresinde bir sürü major değişiklik ve kayıplarım oldu. Saldım.

Amatörce ama çok doğru; olmayınca gerçekten olmuyor.
0
achilles
(13.03.24)
@edmond honda aslında hiçbir iş yapmıyor değil. Her şeyi yarı yarıya yapıyoruz, ama sorun bunu bir rutin olarak kabullenememesi. Hep benim söylemek zorunda kalmam. Herkesin işi belli, o yapmazsa ben elimi bile sürmem onun işine.

Dünyanın en sevgi dolu insanı bu arada, yeğenim bile ona bayılıyor çok güzel anlaşıyorlar. çocuk yaparsak sevgisiz asla kalmaz ama ev işleri büyük sorun olur. Bu beni de çok düşündürüyor. Sevmekle olmuyor, sevgi dolu ama tembel.
0
🌸ustapasta
(13.03.24)
en doğrusu minik darılmaları biriktirmemek. az önce bulaşık nedeniyle kavga ettiğin insanla sevişmek istemiyorsun. istediği kadar seksi olsun. bunu aklından çıkarma. senin için de öyle değil mi? güzel güzel konuşun. ikiniz de adım atın. birbirinizi yıpratmamak için elinizden geleni yapın. umarım düzelirsiniz ama ayrılmak dünyanın sonu değil. bazı kalıplara girmek zorunda değilsin. evlilik kutsal değil.

edit: imkanınız varsa haftada bir iki kez yardımcı tutun. öncesindeki gün bulaşık temizlik yapmayın, onları da yapar. haftada 2 gün dışarıdan söyleyip bulaşık çıkarmadan işinizi halledin. bir gün arkadaş aile ziyareti yapın. bir gün de dışarıda yiyin :) haftada bir iki günden fazla evde yemek yapmayın. o kadar büyük dert olmaz. eşin bu ve bunu değiştiremezsin. belki orta yolu bulabilirsin. istiyorsan.
0
gabe h coud
(13.03.24)
evli değilim hiç olmadım. o yüzden evlilikle ilgili yerlere girmicem, yaşayanlar daha iyi bilir. ama şunu görmek zor olmasa gerek, şimdiden böyle olan bir adam çocuk olunca sizce kendiliğinden sorumluluk üstlenip de çocukla ilgilenir mi? sizi rahat ettirir mi? yoksa siz 'iki' çocukla uğraşırken heder mi olursunuz? bence cevap ortada. bu senaryoda evet çocuğa da yazık olur ama bence yazığın en büyüğünü kendinize etmiş olursunuz. 33 yaşında böyle hissetmek normal değil, bunu ömrünüzün geri kalanına da yaymayın, bu adamdan çocuk yapmayın.

bu ruh haline girmek mutlak son değil, normal değil, doğal değil, herkes böyle olur evlilik böyledir vs diye bir şey yok, yaşadıklarınız düzeltmeniz gereken şeyleri gösteriyor, kabullenmeniz gerekenleri değil. çocuk fikrinden vazgeçip ilişkinizi değerlendirip iyileştirmeyi deneyebilirsiniz, bunun için çift terapisi iyi olabilir. ama işe yaramazsa da gencecik bi insansınız ayrılıp çok da güzel fıstık gibi yaşarsınız, hem de büyük küçük kimseye annelik veya hizmetçilik etmeden.. savaşacak da bir şey yok. düzgün bi insansa zaten ayrılırken sorun yaşamazsınız. çevreniz dar kafalı değilse sonrası da sorun olmamalı. milyonlarca bekar var, nasıl yaşıyorlarsa öyle yaşayacaksınız. maaşınız varsa kendinize göre evinizi tutuyorsunuz ve sadece kendi mutluluğunuzu dert ederek keyifle yaşamaya başlıyorsunuz. çok güzel oluyor valla, istediğinizde istediğinizi yapıyorsunuz, kimseye hesap vermiyorsunuz, rica minnet iş yaptırmıyorsunuz, laf anlatmıyorsunuz, caz trip çekmiyorsunuz, başkasının derdiyle hantallığıyla uğraşmıyorsunuz, sadece kendinizi düşünüyorsunuz falan şahane bi hayat. daha heyecanlı ilişkiler de yaşayabilirsiniz, size kalmış, istemeseniz de yaşamazsınız, kafanız rahat oh mis. teknik ve halledilebilecek zorluklara takılıp hayatı kaçırmayın, içinde bulunduğunuz ruh halinde olumsuzluklara odaklanmanız normal, ama yaşayınca ya niye daha önce yapmamışım diyeceksiniz sadece. kendinizi sonunu bildiğiniz bu yorucu hayata hapsetmeyin. kendiniz için yaşıyorsunuz, iyileştikçe bunu daha iyi görür insan, iyileşmeye odaklanın.

hiçbirini yapmıyorsanız bile kendinizi seviyorsanız şu an katiyen çocuk yapmayın derim naçizane, denemelere son verin. (30k)

ek: söylediği lafı unutmuşum, direkt o kısım bile ayrılık sebebi ama neyse.. hak etmediğiniz lafları yutmayın. iyi insan falan filan diye onur kırıcı sözlerini alttan almayın. o kısma takılmışsınız diye açasım geldi ama hocam zaten ortalama insan iyi insan oluyor. bariz kötülük yapmadığı sürece herkes iyi valla. sıradan bi şey bence. tek başına tutunulacak bi özellik değil.
0
nic cage
(13.03.24)
İnsanların evliliklerini yürütmemelerindeki temel sebeplerden en önemlilerini saymissiniz. Kadınların çalışma hayatındaki sorumlulukları yetmiyormuş gibi eve gelince de sorumlulukların devam etmesi, erkeklerin anne evinden sonra eşlerini de evin işlerini yapmak zorunda olan kişi olarak mimlemeleri kültürel olarak bizde zaten çok yaygın. Bunu kavga ederek, kuserek de tamir edemezsiniz. Anlaması gerekir. Önemli nokta şu, anlamaya gönlü var mı?


İkinci nokta aslında evliliklerde çok çok önemli fakat bizde kültürel olarak konuşulmaz. Biten evliliklerin çoğunda cinsel problemler vardır. İnsanlar bunu yok sayamazsa boşanır, yoksa da hayatları boyunca evlilik doyumundaki en önemli noktalardan biri eksik olarak hayatına devam eder. Zaten kadının cinsel doyum bekledigini söylemesi de genelde abes karsilanir. Eşinizin söylediği söz karşısında kirilmissiniz ve bu gayet anlasilir. Ama o da zaten sorunun kendinden kaynaklı olduğunu düşündüğü için ve bunu kabullenmekte zorlandığı için agresif bir tutum takinmis.

Yukaridakilere katılıyorum, bence böyle bir durumda çocuk yapmayı bir süre erteleyin ve eşiniz de kabul ederse birlikte çift terapisine gidin. Çözülmeyecek noktadaysa boşanmak dünyanın sonu değil ama en azından çaba sarf etmiş olursunuz. Çözülecek bir sorun varsa da karşılıklı iletişimle cozebilirsiniz. Sevgi ve aşk ise çok farklı olgular. Aşk yıllar içinde elbette şekil değiştirir ama sevginin baki olması gerekir. Birbirinize vakit ayırın, rutinlerim dışına çıkmaya çalışın.

İlişkilerimize duygusal yatırım yapıyoruz, emek veriyoruz. Bu yüzden bittiğini kabullenmekte zorlanıyoruz bazen ama şunu aklimizdan cikarmamak gerekir; "her iyi insan ve iyi baba, iyi bir eş olacak diye bir kaide yok".

Not: ben de evli ve çocuksuz bir kadın olarak yazdım bunları.
0
fraise
(13.03.24)
hepsini okudum.

bence bu sorunu çözebilirsiniz. adam kötü bir adam değil anladığım kadarıyla.
bence çocuk için acele etmeyin. yani şu an çocuk için yeterince enerjiniz yok.
ev işlerini tekrar bir bölüştürün ya da konuşun.
kendinize çok vakit ayırın.
amk otunu bırak bozulursa bozulsun yani.
birbirinze güzel şeyler söyleyin. film izleyin falan.
yani birbirinze vakit bulamamanızın bütün sebebi bu ev işleri mi.
erkekler biraz daha vurdumduymaz oluyor ama bence eşiniz de elinden geldiğini yapıyor.

burada ayrıl falan diyenleri ciddiye almayın. bekara karı boşamak da kolay diye bir laf var.
bence bu evlilik kurtarılır.

ama söylediği o laf biraz ayıp etmiş bence ciddi değil sinirlenince ağzından çıkmış.
0
OgutucuRecep
(13.03.24)
Erkek tarafıyım. Harekete geçme konusunda çok benzer durumlar yaşadım. Zamanla ortada buluştuk.
Her ikinizin de birbirinize doğru adımlar atmanız gerektiğini düşünüyorum. Bulaşıkları yıkamaması değil sizin sorununuz, sizin uygun gördüğünüz saatte yıkamaması.
Siz her konuda onu harekete geçirmek zorunda hissettikçe dürtükleyen bir insan oldunuz, o da dürtüklenme olmadan hareket etmeyen bir insan oldu. Sorun, sorunu doğurdu.
Çift terapisinin işe yarayacağını düşünüyorum.

Akşam eve gitmeme kararınızı bence gözden geçirin çünkü orası sizin eviniz. Zaten iyi bir durumda değilken bir de rahat etmediğiniz bir ortamda uyumakla uğraşmayın.

Çok şanslısınız ki çocuk konusunda acele etmenize gerek yok, henüz 33 yaşındasınız. İlişkiniz istediğiniz hale gelene kadar o işi biraz duraklatabilirsiniz.

Burada okuduğumuz birkaç satırla "bu evlilik devam etmemeli" gibi bir sonuca varan olursa asla kulak asmayın. Yapıcı tüm tavsiyeleri dikkate alıp yıkıcı tüm tavsiyeleri göz ardı etmenizi öneririm.
0
michael_knight
(13.03.24)
bence adamın pasif rol almasından zaten bunalmışken bu çocuk meselesi tuz biber olmuş. bence çocuk konusunu erteleyip diğer sorunları çözmeye odaklanın ve gündeminizden ovulasyonu vs. çıkarın.

gördüğüm kadarıyla ve eşimi de düşünürsem çoğu erkek kendisinden bir şey istenmeden bir şey yapmamaya plan program yapmamaya eğilimliler, bu doğru.

edit: bu arada ettiği laf konusunu unutmuşum ciddi anlamda özür dilemesi gerekiyor. telafi etmesini beklerdim ve eve gitmeyebilirdim ben de.
0
sanguine mcqaer
(13.03.24)
okudum hepsini
çocuk yapma işini durdurun öncelikle böyle bir ilişkiniz varken. bu sağlıksız bir karar, bence. sonrasında da mutlaka iyi bir terapist bulup terapiye gidin birlikte. iki taraf da çözmek istiyorsa halledersiniz. kavga etmeden konuşma ortamı yaratıp oturup konuşun bir de. belli ki bir şeyler yaşandıkça kavga ederek konuşuyorsunuz. sorun çıkmadığı bir anda oturun konuşun, randevulaşın hatta dışarı çıkın bir yerde oturup bir şeyler içerken konuşun.
0
veritaslibertas
(13.03.24)
Genel olarak bu düşüncede misiniz yoksa bir an için sinirlendiğinizde mi böyle hissediyorsunuz?

Bence sıkıntınız büyük. Eşiniz sizin söylediklerinize rağmen konfor alanından vazgeçmiyor. Ben de evlenmeden önce elimi sürmezdim işe. Ailem sağolsun yapardı.

Şimdi evlilikten sonra işbölümümüz var ve uyuyorum buna. Ama buna eşim zorlamadı.Ben kendim uymak zorunda olduğumu idrak ettim. Kimse çocuk değil.

Hatta işleri bir an önce bitirelim de rahat rahat oturalım diyorum eşime de. Bir de bu kadar iş yapmıyor diye söylenirken çocuk düşünüyorsunuz. Çok ilginç.
0
drako
(13.03.24)
bu akşam eve gitmeyeceksen de haber ver yüzünü göresim yok, şuradayım vs gibi. habersiz eve gitmemek büyük hata olur.

ev işi olayı dışında nasılsınız? eğleniyor musunuz? mutlu musun? beraber vakit geçirmekten hoşlanıyor musun? birbirinize hala değer veriyor musunuz? bunların cevabını düşün. olumlu ise kurtarmaya bak. sen boşanmak istemiyorsun çünkü bence.

temizlikçi tutun imkan varsa. yani belli bu adam temizlik yapmak istemiyor. ve iki yetişkinin yaşadığı evde de her hafta detaylı temizlik yapmak gerekmiyordur bence. bizde 1,5 yaşında bebek ve kedi var mesela. bazen sadece süpürge yapıp geçiyoruz. tozu gördüğüm halde toz almadığım hafta sonları oluyor. onun yerine ailemle vakit geçirmeyi tercih ediyorum. gerçekten kılı kırk yaracak kadar önemli mi bu temizlik meselesi? yapmayın evi bok götürsün demiyorum da bazı haftalarda da olduğu kadar yapıverin. inan sen kafana taktığın için bu mesele bu kadar büyük görünüyor gözüne. akşam yemeğinden sonra 10-11e kadar bekler bulaşıklar demişsin. beklesin. ne kadar kokabilir ki? sonuçta 11de de olsa kaldırıyor. yani sen onun öğretmeni, annesi, ev arkadaşı değilsin. senin sınavından 100 almak zorunda değil. 5 sene kavga etmişsin, konuşmuşsun olmamış. demek ki başka bir yol bakılmalı.

ipleri eline alsın diyorsun, edilgen olmasın diyorsun ya. bu adamın karakteri. sen adamdan A değil B olsun istiyorsun. sen zaten A ile evlenmişsin. değişmesini beklemen saçma değil mi? hani farklı bi durum olur değişmesini beklersin ama adam karakter olarak pasif demek ki. şimdi şöyle düşün. sen çok planlı, programlı, her şeyin kendi istediği gibi yapılmasını isteyen birisin diyelim. eşin de 5 sene sonra gelsin desin ki ben bu kadar dominant bir kadın istemiyorum, pasif olsun istiyorum. sence olur mu öyle bir şey? insanın karakteri neyse odur ya, değişmez. hele otuzlardan sonra hiç değişmez. törpülersin, dikkat edersin ama bir yere kadar.

cinsellik konusuna gelirsek. bazı insanlar isteksizdir. bunu kabul edelim. bir de adam yanıma gelsene demiş. kendisine göre gayet hoş bi davet. sen de reddetmişsin. suçu kendinde görmüyor doğal olarak. o güne otları bırakmak, buzluğa atmak filan senin kafanda yarattığın, çok da gerekli olmayan bir iş. iki saatini harcayıp yoruldun ve hırsını ondan çıkardın. hayatımda ot haşlayıp dolaba attığımı hatırlamıyorum bu arada. neyse. sonuç olarak çok da istekli biri değil belli ki ve hamilelik takvimi işi iyice rutine bindirmiş iki taraf için de.

bence çocuk işini erteleyin. zaten bu temizlik durumu çocuktan sonra seni daha da delirtir. hele taze otu buzluğa atan bi insanın bebek ek gıdaya geçince yapacağı şeyleri düşünemedim bile. sen kendini yorarsın eşin sadece güle oynaya ilgileneceği kadar ilgilenir. gelsin daha büyük kavgalar.

çocuk işini erteleyin. evlilik terapisi alın. ama gerçekten boşanma isteği varsa bir süre belirle. değişim görmek istediğini net bi şekilde belirt. baktın değişim yok o zaman boşanırsın.
0
elorelia
(13.03.24)
5 yıllık evli ve 20 aylık çocuk sahibi er birey olarak yazıyorum;

Sizin probleminiz çözülmeyecek bir problem değil ancak ikinizin de gönüllü olması ve psikolog desteği almanız gerekiyor. Buradan ya da cevrenizden alacağınız tavsiye ile çözemezsiniz.
Şunun kararını vermen lazım gerçekten bu kişi ile evliliğini devam ettirmek istiyor musun?

Eğer devam ettirmek istiyorsan eşini karşına alıp de ki "Ben seninle hayatıma devam etmek istiyorum ancak bu şartlarda değil psikolog desteği alalım" de o da eğer seninle devam etmek istiyorsa zaten kabul edecektir.

Eşimle iletişimimiz çok güçlü ve paylaşımcıyızdır ona rağmen çocuk olduktan sonra çok kez tartıştık çok zorlandık çünkü hem yorgun hem de tahammül azaldığı için sürekli gerginlik oluyor, çocuğun uykuları yeni oturmaya başladı ve ancak kendimize gelebildik bu problemleri aşmadan sakın çocuk yapmayın.
0
mirty
(13.03.24)
elorelia +1

1. çocuk işini erteleyin
2. genel temizlik için birini alın, haftalık ya da iki haftada bir mesela
3. mükemmeliyetçi tavrınızı törpülemeye çalışın, her hafta ev süper tertemiz olmak zorunda değil. bulaşıklar da 11 gibi makineye konsun, idare edilir bunlar

bu arada evli biri olarak yazıyorum, diğer şeyler bir yana, eşinizin itiraz etmeyip her programa katılması o kadar güzel bir şey ki. varsın program yapmasın, hepsine uyması bile güzel.
0
noxie
(13.03.24)
yazdıklarınız boşanmayı gerektirecek bir durum değil gibi, düzeltilebilir şeyler. eşiniz ev işleriyle çok istekli olmayabilir. peki boşanıp yeni birini bulduğunuzda istediğiniz gibi biri olacağından emin misiniz ve hatta birini bulabilecek misiniz?

erkeklerin büyük çoğunluğu eşiniz gibi. bence bi orta yol bulmaya çalışın.

bu arada eşiniz kötü konustuysa ayıp etmiş.
0
tabudeviren
(13.03.24)
teşekkür ederim fikirlerinizi okumak iyi oluyor öyle dolmuştum ki. Ot konusuna bu kadar takılmayın evet zamanlaması biraz saçma olsa da:) ot olmaz b.k olur, mesele yetişkin bir insana 5 yıldır hala devamlı ne yapması gerektiğini söylüyor olmak. Cevabın birinde dediği gibi bulaşık için tartıştıktan sonra kimse kimseyi arzulamaz. Birbirinden alakasız gibi görünen bu konular tamamen iç içe geçti ve birbirini etkilemeye başladı.

@eloreila ve diğer herkes, normalde (yani sorumluluklarımız söz konusu olmadığında) gayet iyiyiz. Beni hiç kırmaz hayır dediğini kolay kolay hatırlamam, ben de aynı şekilde ona değer veriyorum, mesela bu akşam eve gitmek istemiyorum ama ailemin evine de gitmek istemiyorum anlarlar onun hakkında kötü düşünürler diye:/ Sanırım gerçekten bizim en sık kavga nedenimiz ev işleri, haftada bir temizlikçi işini düşünebilirim. İkinci sorun bana göre cinsel yaşam, çocuk konusu zaten kötü olan şeyi daha kötü hale getirdi. Bunu bir süre erteleyeceğim. Eşime boşanmanın tüm zorluklarını göze alacak kadar katlanamıyor değilim, sadece bu döngüyü tekrar tekrar tartışmak ve çözememek beni yordu. Tükenmiş ve kendimi anlatamıyormuş gibi hissediyorum. O kadar laf anlatmama rağmen dün mutfakta yardım etmemem mi tüm sorun demesi mesela. Bunların beni ne kadar yıprattığını anlayamıyor, kendisi benim kadar etkilenmediği için.
0
🌸ustapasta
(13.03.24)
Selamlar henüz 2 yıllık evliyim (29E). Hepsini okudum bir şeyler karalamaya geldim.

Ben de ilişki anlatmayı veya okumayı çok severim o yüzden paylaştığınız için ve net, uzun yazınız için teşekkürler.

Biz de bu tarz olmasa da çok kavgalar ettik. Öncelikle şunu anlamak gerekiyor. Kadınların sorun ettiği şeyler bizim beynimizde "bu niye sorun şimdi ya", "bunu niye tartışıyoruz şimdi", "ben nerdeyim zaman dursa keşke uçsam gitsem şuan" gibi şekillerde yorumlanıyor. Yani önce bunu kabul etmek lazım. Ben de şu açıdan eşinize benziyorum, sorun sevmem, gerginlik sevmem. Evde yapılması gereken bir iş varsa o hemen yapılmayabilir yarın yaparım öbür gün yaparım haftaya yaparım. Evlenince tabi bu ertelemeleri biraz kısalttım. Ben biraz kısalttım, hanım biraz rahatlaştı derken ortada buluşmaya çalışıyoruz.

Bazen kadınların tepkileri o kadar anlamsız geliyor ki güne "bugün ne olsa da sorun yapıp büyütsem ve günü, seksi, hafta sonunu, geceyi mahvetsem..." diyerek başladıklarını düşünüyorum. Çünkü yaşanıyor bunlar yani.

Ne oldu diyorum hayatı sorguluyorum. Ne oldu yine yani çöpü mü atmadım gece film izlemedim ve odama mı gittim, belli bir gün geçti de çiçek veya hediye almayı mı unuttum, bulaşıkları mı dizmedim ne oldu??

Çünkü yetişkin bir kadın bunların herhangi biri yüzünden hem kendi hayatını hem partneri için hayatı zindana çevirebilir.

Ve sorun şi ki tam da sizin anlattığınız gibi bir şey anlatmadan bozuluyorsunuz ve neye bozulduğunuzu anlamamız gerekiyor. Bazen 50 kere de olsa söylemeniz gerekiyorsa söyleyin lütfen.

Gelin yardım et deyin. Ben şuna bozuldum deyin. Konuşun biraz iletişim lazım susarak, içten içe kurularak, içerlere gidip ağlayarak bize bir şey anlatamıyorsunuz bunu anlayın artık.

Biraz dümdüzüzdür ama anlarız yani. Ve de ne olsa da bozulsam diye değil de, ne olsa da ben bunu bir güzelliğe çevirebilirim, huzursuzluğa değil de huzura yorarım diye düşünmek lazım.

Siz bizden ince düşünüyorsunuz. Evi, kendinizi, bizi. Biraz salmanız gerekiyor eve de bişey olmaz ota da bişey olmaz. Yani olsa da bişey olmaz yani 3 günlük dünyada ot çöp yüzünden geri gelmeyecek zamanlar bir hiç uğrana gitmemeli ya.

Gidin sırnaşın onun yerine. Veya çok acilse iki ses edin yardım gelmiyorsa onu mutlu mutlu isteyerek yapın. Yok yapmak istemiyorsanız da salın gitsin. Bizim evde mesela bazen 2-3 günlük bulaşık duruyor, kim denk geliyorsa o hallediyor.

Ben hep evdeyim, bazen hanım gelmeden her yeri süpürüyorum, toparlıyorum, çamaşırları bulaşıkları yıkıyorum, yemek hazırlıyorum. Ama bazen de evde olmama rağmen tezgahın üstü bulaşık kaynıyor. Hanım da yorgun geliyor zaten bazen yapıyor bazen yapamıyor. Ama hiç bir zaman sorun etmiyoruz. En azından bu konuda çözdük bir şeyleri. Bizde de başka konular var.

Neyse, bunlar erkek gözünden bir yorum olsun diye yazdıklarım. Objektif bakarsam da şu çıkarımı yapıyorum. Evet bazen anlamıyoruz, dümdüzüz falan diyorum ama işin şu boyutu da var,

Kadın mutsuzsa yerde gördüğü çoraba bile bozuluyor. Ama mutluysa senin coraplarını yerim essek diyor icinden. Kadın mutluysa evin ortasına da sıcsan der ki "yalnız şu ortalıga sıcma olaylarını bir kaç bin yıl önce bırakmıştık hatırlatırım" der kaldırır yıkar.

Tam beyninizin çalışma yapısını anlamasam da mutsuzken pireyi deve yapıyorsunuz gibime geliyor. O yüzden sizin mutlu olduğunuz şeylere odaklanmalı, sizi üzecek şeylere takılmamanız lazım. Sorun ottan çöpten ziyada başka şeyler olabilir, biraz daha derine inip onları çözmeniz lazım.

Çocuk konusuna gelince, bence de sakın kalkışmayın. Mutsuz bir kadın olarak mutluluğu çocuk üzerinden bulmaya çalışmayın. Bir çocuğun en son isteyeceği şey kendisi mutsuz, ilişkisi kötü bir anne tarafından dünyaya getirilmektir.

Ben de bu sorunlarınızın çözülebileceğine inanıyorum ancak, baktınız çözülmüyor. Evliliğin kutsal olduğuna da inanmıyorum. Mutsuzsan ayrılacaksın. Hayata 1 kere geliyorsak öncelik kendi mutluluğunuz olmalı. Eşinizin veya çocuğunuzunki değil.

Siz mutlu olasınız ki eşinize, ailenize, arkadaşlarınıza veya ileride olursa eğer çocuğunuza verecek mutluluğunuz kalsın.

Netflix de "Kuvvetli bir alkış" ı izlemediyseniz birlikte izleyin belki çocuk yapmaktan biraz vazgeçersiniz :D

Teyzem geçen 60 yaşında boşandı. Çocuklar için katlandım yıllarca dedi. Katlanmak zorunda değilsiniz. Yani başından çözebilirsiniz. Bunu siz veya eşiniz kötü olduğu için değil, birbirinize uymadığınız için yapmalısınız. Uymak zorunda da değilsiniz ama zıtlığın uyumunu bile yakalayamıyorsanız o ilişkiyi sürdürmenin hiç bir anlamı yok.

Sanki ayrılsam başkası daha mı iyi olacak düşüncesi yanlış. Sorun daha iyi veya kötü olması değil zaten. "Daha uyumlu" olması. ki bu da vardır.

Ama bazen eşin 6 tane özelliği çok iyidir, 4 tanesiyle baş etmeye alışırsın, devam edersin. Bu da kafidir. Bazen de 9 özelliği çok iyidir, kim gelse eşinizi havada kapar, o kadar iyidir. Oma o kötü 1 tane özelliği size o kadar batar ki koşarak uzaklaşırsınız. Benim daha önce böyle bıraktığım uzun ilişkilerim oldu. Gram pişman değilim. Herkes dengini bulmalı. Zihnen, bedenen, ruhen, mantıken.. artık nereden bakıyorsanız.

İlla %100 anlaşılacak diye bir şey yok ama birbirinizi idare etmeyi, sorunları idare etmeyi öğrenmeniz lazım. Bakın katlanın demiyorum. Baş etmeyi öğrenmek lazım. Baktınız sizi çok zorluyor, olmuyor, ümitsiz vaka. O zaman bitirmek yanlış bir seçenek değil bana göre.
0
ananiyimioguz
(13.03.24)
Hepsini okudum o iş olmaz çocuk sahibi olmayın erteleyin önce aranızı düzeltin derim.
Eşiniz yanlış yapmış
40e 15 yıllık evliyiz
0
basond
(13.03.24)
Evli bir kadın olarak yorum yapmak istiyorum burayı okuyup gaza gelme. Bu saydığın sebepler boşanma sebebi değil.
Sadece sen yönetmeye yatkınsın, eşin de tembelliğe. Tıpkı benim evliliğim gibi :)
Başlarda bizim de böyle problemlerimiz oluyordu çünkü ben tembelim ev işi sevmiyorum yapmak da istemiyorum. Eşim de sizin gibi her şey tam düzenli ve muntazam olmalı diye düşüyordu.
Tezgahta patates soyarken neden altına bir şey sermemişim, neden salatalıkların kabuğunu orda kurutmuşum filan. Dedim bunun sana ne zararı var? Patatesi soyunca en son tezgahı siliyorum o yüzden altına bir şey koymak istemiyorum. Bu sadece bir örnek. Böyle onlarca olay vardı. Bir süre düşündü ve bana hak verdi. Haklısın aslında onun kimseye zararı yok ama ben alışmadığım için yanlış bir şey yapıyorsun gibi geliyor dedi. Dedim yanlış filan değil bu benim tarzım. Benim hayatım. Kimseye zararım yok.
Demem o ki bulaşığın 9 da değil de 11 de yıkanması kimseye zarar etmez. Hatta erkesi güne kalsın. Ne olabilir ki huzurdan önemli mi.
Kocam bu huylarını bıraktı valla 2 senedir cennette yaşıyorum. Kendisi için de öyle büyük bir stres kaynaği kalkmış oldu. Skeym tezgahı da bulaşığı da yani. Takıntı bunlar hep.
0
yenibirgüzelnick
(13.03.24)
yazacak çok şey var ama öncelik olarak çocuktan net olarak vazgeçin.
ondan sonra sağlıklı bir şekilde düşünüp karar verin.
çocuk sonrası boşanmak çok zor hele kadın için.
0
nuisance2
(13.03.24)
sorun sadece ev işleri meselesi ise bu konuda sorumluluğu daha fazla almanız gerektiğini düşünüyorum.
evet bencilce, fakat ev arkadaşı gibi iş bölümü yapmak erkeğin doğasına uymuyor.
modern yaşam erkekleri kadınlaştırıyor sonra da kadınların erkeğin bu şekilde olmasından rahatsız oluyor.

diğer konularda bir sorun olmadığından eminseniz kocanızı ev işlerine hiç bulaştırmayıp bir süre gözlemleyin(gerekirse yardımcı v.s.), bence işler değişecektir.

planlı çocuk yapma konusuna gelirsek, yumurtlama dönemi v.s. takip etmek bunları tamamen çöpe atın. aklınıze bile getirmeyin.
biz bu şekilde 1 yıla yakın uğraştık sonra ara verip normal sürece girdiğimizde çocuk olmuştu.
bu işlerde psikoloji > fizyoloji.
ayrıca kendinize eziyet etmenize gerek yok.
0
nuisance2
(13.03.24)
@ananiyimioguz teşekkürler kendi açından anlattığın için. Meşhur bir kitap var ya Erkekler Mars'tan Kadınlar Venüs'ten, bana onu hatırlattı söylediklerin. İçeriği günümüze göre artık biraz seksist kalıyor ama bakış açımı bayağı değiştirmişti okuduğumda. Erkeklerin bizim gibi olmadığını ve olamayacağını kabul edersek ve bu ön kabule göre davranırsak mutlu olabileceğimizi anlamıştım. Orada da yazıyordu mesela, "Erkeklerin kadınların aklından geçenleri tahmin etme gibi bir sorumluluğu yok": Yalan yok buna çok içerliyorum ama dikkat etmeye çalışıyorum. Mesela ilk çocuk düşünmeye başladığımızda ayın o belli günlerine neden hiç dikkat etmiyor diye sinir olmuştum. Sonra gittim söyledim, her ay şu şu günler önemli, o günlerde lütfen biraz daha birbirimizle ilgilenelim ortam yaratalım, vazife gibi olunca kendimi kötü hissediyorum diye. Şimdi bunu bir iki kere söylemiş olmam ve tamam demiş olması yetmiyor mu? Her ay da söylenmez diye düşünüyorum, her ay gerekliyse pes.
Bir de ben bu kitabı okumuş ve biraz da olsa kendimi düzeltmeye çalışmıştım, ondan da okumasını rica ettim ama okumadı. Aklıma geldi şimdi :|
0
🌸ustapasta
(13.03.24)
Sizin biraz bosvermeniz biraz da kabullenmeniz lazim. Is sizin istediginiz gibi yapildi mi kismina değil is en sonunda yapildi mi kismina odaklanip sukretmek lazim, erkeklerin en beceriklisi bile bu kadar oluyor max, bunun otesi instagramda evin her tarafini fosur fosur yikayan adam.

Ovulasyon gunlerine bağlı seks yapmak sıkıcı ama garanti bir yontem. Ovulasyon takip ederken hamile kalamiyosam takip etmesem hic kalamam diye dusunmustum (kaldim). Ilk gun neyse de sonra ovulasyon donemi diye görev gibi 3 gun arka arkaya yapmak canimi sikiyordu mesela. Artik 3. gun naparsan yap gorev oluyor o.

Benzer yollardan gecmis biri olarak (35 k, 5 yil evlilik) duzelmeyecek şeyler değil ama iki tarafın da kendinden odun vermesi lazim biraz. Bence takmamayi ogrenmenin yollarini gelistirerek mutlu bir evlilige kavusabilirsiniz.
0
instant crush
(13.03.24)
@nuisance2 buna katılmıyorum ya, ev işleri erkeği kadınlaştırıyor diye hem dışarda çalışıp hem evin çoğu yükünü alırsak bizim suçumuz ne? O zaman erkekleşiyorum diyip dışarıdaki işimi bırakayım ben de. Çünkü bu kadar yükle ben de kadın olmaktan çıkarım.

çocuk konusunda da, evet yumurtlama takibi nefrettt bir şey. Ama işte dediğim gibi sık sık yapan bir çift olsak zaten denk gelir diye düşünerek özellikle o günleri kovalamam. Ama sık yapmayınca bari o günlerde olsun diye dikkat etmeye başlıyorsun ister istemez:|
0
🌸ustapasta
(13.03.24)
temizlik-yemek işinin kadının vazifesi olması bi şekilde insan örfüne yerleşmiş.

siz rolleri değişmişsiniz, kentli modern çift filan. kocanız yeni rolü pek de kabullenemediği ama söylemeye çekindiği için işi ağırdan alıyor bence.

"O zaman erkekleşiyorum diyip dışarıdaki işimi bırakayım ben de." evet. yapabiliyorsanız yapın. geçim de erkeğin yüküydü. roller değişti. insanlığın son birkaç yüzyılının macerası bu.

çocuk yapamama meselesi evlilikleri sarsıyor. bu normal.

çocuk yapamadığı için erkekliği incinmiş olabilir onun da. diğer ihtimaller de var, evlilik değil bekarlık istiyor olabilir ama bunlar spekülasyon olur.

boşanma lafzı hoş değil ama konuşulabilir

burada afedersiniz d*yy*sluk ettiği şey, gidip başkasından yaparsın demesi. çüş. karı koca birbirine böyle derse, hukuklarını büyük yaralar. o yara özürle bile tamamen kapanmayabilir.

bu sonuncu konuyu bi irdeleyin. meselenin ayıbını tane tane anlatın. pişmanlıkla af dilerse, gafletse söylediğini derse, bi şans verebilirsiniz. size kalmış.
0
lambırcek
(14.03.24)
bi twit vardı, evlilikte kadının en büyük sorunu yemeği kim yapacak değil bugün yemekte ne yapsak ne yesek sorunu. ben de bunu yaşıyorum. yemek işi bende ama cidden bugün napacağım olayı beni yoruyor mesela.

diğer konuda da kimi zaman benim kimi zaman eşimin motivasyonu veya enerjisi olmuyor. darılmamamızın sebebinin birbirimize açık olmak olduğunu düşünüyorum. her şeyimizi açık açık o an söyleyip bitiriyoruz. sonu kavga da olsa seks de olsa bunu yapıyorum ben
0
Hallegadola
(14.03.24)
12 yil evli erkek olarak yazayim.
Sizin durumunuzdaki ciftler bosansa evliliklerin yarisi falan biterdi.
Bence esinizin tabiatinda mutfakda zaman harcamak yok.Is bolumlerini tekrar kontrol edin.Gerekirse alisveris, temizlik vb. esinizin yapabilecegi isleri yapsin.
Esiniz muhtemelen sizin gecimsiz, yuzu gulmeyen, surekli dirdir eden sorun cikartan biri oldugunuzu dusunuyor.Ettigi gereksiz kufurden de bir seyleri yerli yerine oturtmaktan, huzurluzluktan biktigini gosteriyor.bence overthinking yapmayi birakip guler yuzlu biri olmaya calisin. Erkekler icin evin bal dok yala olmasi yada evde guzel yemek yapilmasi degil guler yuzlu ve anlayisli bir es daha onemlidir.Esinizin cocuk ruhlu oldugunu yazmissiniz.Bilmem farkinda misiniz ama cocuk ruhlu birine karsi despot anne rolunu oynuyorsunuz.Bu sekilde gecimsizlik olursa yatakta da sorun olmasi cok normal.Ben sizi daha haksiz buldum.Biliyorum bu yazdiklarim hosunuza gitmeyecek bana kizacaksiniz ama dusunmeye deger bence.Yangina korukle gitmeyin.
0
turkuaz
(14.03.24)
yani mutsuz bir evlilik evet ama toksik bir evlilik değil. sadece rutine ve tekdüzeliğe hapis olmuş gibisiniz. tutku, arzu ne bileyim heyecan kalmamış pek. çocuk yapsanız da eşinizden ekstra destek, anlayış göremeyebilirsiniz. bu sizi daha çok üzebilir. çok çocuk heveslisi olsa eşiniz kendisi zaten bu süreçte takip eder, elinden geleni yapardı.
bu arada şeyi anlıyorum özellikle uzun süreli denemelerde bir noktada neden olmuyor stresi ile beraber insan darlanıyor ve zul gelmeye başlıyor. ama bu başka bir bıkkınlık boyutu gibi. gençsiniz, bence hayatınızı mutlu olmadığınız bir ilişkide feda etmeyin, çocuğu da mutsuz ve anlamsız bir birlikteliğin içine doğurmayın.
anlıyorum anne olmak istiyorsunuz, ama sizin anne olma hakkınız, çocuğunuzun mutlu ve sağlıklı bir ailede büyüme hakkından daha öncelikli değil maalesef.
0
wild honey suckle
(14.03.24)
erkekler gene bildiğimiz gibi... "ne var canım daha fazla fedakarlık yapsan" noktasından bakmışlar.
eşinin sana ettiği laftan sonra diğer şeylerin konuşulmasını çok saçma buluyorum. o sebeple kısa kestim.
0
suyin
(14.03.24)
Benim düsüncem senden beklenen; tipik ev kadınlığı ama adama rahat da vermemişsin o da küfür etmiş. Mutlu değilsen yaşın gençken ayrıl.
0
Coma
(14.03.24)
tüm evlilik ile ilgili sorunların temel sebebi, farkında olmadan yükselen stres seviyemiz. Hızlı yaşam, strese, stres huzursuzluk ve tahammülsüzlüğe , ve bunlarda insan ilişkilerine olumsuz olarak yansıyor, diğer her şey bahane ve teferruattan başka bir şey değildir.

Bunun imkan elverdiğinde doğa içinde küçük bir köy ve ilçede yaşamak için plan yapın , hayatınız yavaşladıkta , toprak ve doğra ile temas ettikçe her şeyin yavaş yavaş düzeldiğini göreceksiniz.

Belki inanmayacaksınız ama deneyin, yoğun şehir hayatı insanın doğasına en baştan uygun değildir .Ne varki bu şekilde yaşamayı farkında olmadan zorlanıyoruz.
0
Rao
(14.03.24)
@Rao, başta kulağa mantıklı gibi gelse de benden 2 önceki kuşak köyde yaşamışlar ve köy ortamında da gayet kavga, atışma, küslükler, cinayetler, adam kaçırma, tecavüz, adam vurma.. biraz daha doğuya gidersek töreler falan...

Ya komşu komşuya bahçesine ağaç sarktı ve bişey yapmadı diye 3 yıl küs kalır mı?

Kalır, onların dünyası da o çünkü.

Babaannem alzheimer olmasaydı da anlatsaydı size neler çektiğini. Kırsalda yaşayan bir kaç nesil öncemizde katlanma diye bir şey vardı. Artık kadınlar 1900lerden sonra iş hayatlarına girdiğinden beri bu pek kalmadı. Kimse birinin kahrını çekmek istemiyor veya sesini çıkarıyor artık.

Yani ben kendi dünyamızı büyültmenin veya küçültmenin sorunu değiştireceğini düşünmüyorum. İnsanın olduğu her yerde huzursuzluk, kavga, atışma olurmuş gibime geliyor. Doğamızda var yani. İstediğiniz kadar küçültük, heidi gibi yaşayın, artık o dünya sizin için yine normal olacak.

Ama şehrin, işlerin, kalabalığın vb. bir dünya etkenin bizi aşağı çektiği konusunda haksız değilsiniz.

@ustapasta, tekrar gelmişken şeyi demeyi unuttum, evet yukarıda da yazmışlar, kadınlar mesela eleştirirler annen miyim ben senin diye ama anne gibi davranmaktan da alıkoymazlar kendilerini. Burada bir çelişki yok mu.

İlişkinin başlarında eşim biraz evhamlı ve biraz kontrolcüydü. Yemek yedim mi, camı kapattım mı, üstüme bişey aldım mı, üşüttüm mü, kurulandım mı vs vs saymakla bitmez. ya kontrol eder ya da arar sorardı sürekli.

Anlam veremeyeceğim şekilde strese girer, meraklanırdı. Huzursuz olurdu. Bazen bir şeyi yapmadıysam sinirlenirdi, küçük çocuğa yapar gibi söylenirdi.

Ben de aşırı sülalem rahat bir insanım. Onu gördükçe iyice heyheyleri geliyordu.

Sonra ne olduysa bir ara aydınlanma geldi. Ya ben niye strese giriyorum koca adam gece yemek yiyemedi mi, dolapta bişey yoktu aç mı kaldı falan diye, huzursuz oluyorum. Gider en kötü makarna yapar, hiç bişey olmazsa yemek söyler açlıktan ölecek hali yok ya.

Diye bir ara gelince söylenmişti. Ondan sonra da böyle kontrolcülük yaptığını görmedim.

Ben onun beni yine düşündüğünü başka şeylerde anlayıp hissedebiliyorum ama bu tarz konularda "annelik taslama" huylarından erkenden uzaklaşmasına ben çok sevindim.

Yani bazen kızdığınız şeyi siz kendiniz yapıyorsunuz, çok takılmamak lazım. Hem siz rahatlarsınız hem eşiniz.
0
ananiyimioguz
(14.03.24)
@ananiyimioguz

Her türlü senaryoda negatif örnekle her zaman vardır, buna şans vb artık ne derseniz.
Ancak şöyle bir durum var ki ,yaşanılan yere bölge insanına , vb. göre çok değişkenlik gösteren bir durum.
Kal di ki, bundan insanlar ve nesiller değişiyor, bundan 50 sene önceki ve bugün ki toplum yapısı aynı değil.

Tüm olumsuzluklara rağmen ,doğanın, sessizliğin, temiz havanın , türlü kirlilikten uzaktan durmanın ve yavaş hayatın insana katacağı pozitif etki gerçeğini değiştirmez.
0
Rao
(15.03.24)
@ananiyimioguz aslında hiç anaç biri değilimdir. Mesela dışarda bir planım varsa onun evde ne yediğini ne yiyeceğini sormuyorum, kadınlar olarak erkeklerin beslenmesinden sorumlu olmamalıyız diye düşünüyorum. Hani tepki anlamında sormamak değil, bunu sormak ya da düşünmek aklıma gelmiyor. Birçok kişi böyle değil. Mesela annemlere gittiğimizde eşim tişörtle balkona çıktıysa annem hemen bana döner, "kızım çocuk üşüyecek montunu ver istersen". "Çocuk" üşürse içeri gelip montunu alabilir sanki, bu kadar verici olmamalıyız. Bence bu durum erkeklerin de hoşuna gitmiyor zaten. Tatile giderken eşinin valizini hazırlayan kadınlar olduğunu öğrendiğimde şaşırmıştım, bunun baya baya yaygın olduğunu fark edince de şok yaşamıştım:D


Eşimin şahsi konularında müdahaleci değilim rahatım, kendi tercihleri sonuçta. Ama ev düzeni beni de etkilediği için her şeye de bana ne diyemiyorum işte. Biraz aşmaya çalışıyorum, bahsettiğim kitaptan sonra oldu bu hatta. Mesela eşimin annesi yemek konusunda çok kendini yoran biri değil, o da öyle alışmış. Önüne bir çeşit koysan ya da kahvaltı gibi geçiştirsen okeydir. Bizde ise yemek çok çok önemliydi, ben de öyle alışmışım öyle devam ettirmem gerekiyor gibi davranıyordum hep. İşten gelip üç çeşit yemek yapmak, ya da uğraştırıcı güzel yemekler yapmak için iki saat uğraşıyordum, haliyle çok yorulup hırçın oluyordum eşime kızıyordum. Ben iki saat ayakta yemek yapayım, o gelsin 10 dkda bulaşıkları toplayıp geçsin oh ne ala diye. Sonra kitapta okudum, sizden talep edilmeyen fedakarlıklar yapıyor ama karşılığını göremeyip üzülüyorsanız, belki de o fedakarlığı yapmamalısınız diye. O anda bir aydınlanma geldi, adamın benden üç çeşit yemek beklediği yok, ben kendime bu işi çıkarıyorum, hem yoruluyorum hem haksızlığa uğradığımı düşünüp kızıyorum. Üstelik annem çalışmıyordu, ben işten gelip neden bunu yapıyorum diye düşündüm ve bıraktım. Basit şeyler yapıyorum, yalnızca yemek konusunda değil diğer konularda da rahatladım.

Ama işte dışardan baktığında mesela iş paylaşımımız var. Etrafımda birçok kadın da "söylediğinde yapıyorsa ona da şükür" modunda. Fakat ben 36 yaşında bir insana devamlı ne yapılması gerektiğini söylemeyi kabullenemiyorum. Erkekler böyledir diyip geçmeyi de öyle, acaba böyle midir yoksa böyle mi alıştırıldılar? Dm'den bu "zihinsel yük" ile ilgili güzel bi çizim gelmiş onu da paylaşayım: ekmekvegul.net
Mesela ben de kahvaltı sonrası çayımı içerken yalnızca çayımı içiyor olmayı isterdim. Çay içerken akşam yemeğinin malzemelerinden neler eksik, dışarı çıkıp ne almak lazım diye düşünmek yerine. O zaman sen de düşünme diyip geçilemiyor, saat akşam 7 olunca o malzemeler bir anda belirmeyecek çünkü. Eşim olsa akşam yemeği saatine kadar bir şey düşünmez, saat 7 olunca duruma ayıkır. Bu kafa rahatlığı acaba nasıl bir şey, biz de bayılmıyoruz bir şey yaparken başka şey düşünmeye. Düşünen olmayınca ev işleri aksadığından mecbur kalıyoruz. Yahu mesela yemeği ocağa ısıtmaya koymuşum bir iş çıkmış beş dk içeri geçmişim, eşim mutfakta sigara içiyor telefonda bir şeyler izliyor. Mutfağa giriyorum ki cazır cuzur ses geliyor yanacak yemek nerdeyse. Mutfakta ama onu fark etmiyor mesela, çünkü kendisine söylenmemiş. Hani bu kadar obvious bir şeyin söylenmesi de biraz insanın zekasına hakaret sayılmaz mı? Bu kadarının da yapısal olduğu bence biz kadınlara yutturulmuş bir yalan.

Eşimle konuştuk bu arada. Ettiği kötü söz ile ilgili, sigarayı bıraktığı için bazen anlamsız bir öfke yaşadığını söyledi, bunun mazeret sayılmadığını biliyorum dedi ve özür diledi. Doktor sperm analizini görünce sigarayı bırakmasını istemişti, çocuk sahibi olmayı çok istediği için hemen bıraktı (oversharing reis online).

Temizlik konusunda da, temizlik günleri yaşadığımız gereksiz gerginlikler için şunu dedi, "ben sana sinir olmuyorum, temizlik yapma eylemine sinirli oluyorum. Yani temizlik yaptığım için gergin oluyorum." Ama bunu yapmak zorunda olduğumuzu, benim de bayılarak yapmadığımı, bu gerginliği bana yansıtmasının saçma olduğunu anlattım dikkat edicem dedi bakalım ne olacak. Çocuk gelince sorumluluğumuzun daha fazla olacağını, şimdi böyleysek ileride daha çok sorun yaşayacağımızı, o yüzden çocuk düşüncesini ertelemek istediğimi söylediğimde üzüldü. Artık daha düzenli olalım ben de dikkat edicem dedi. Temizlik için birini ayarlamayı düşünüyorum, en azından yüzeysel şeyler kalsın bize. Durumlar şimdilik böyle.
0
🌸ustapasta
(15.03.24)
". Tatile giderken eşinin valizini hazırlayan kadınlar olduğunu öğrendiğimde şaşırmıştım,"

amacım laf söylemek değil ama böyle düşünüyorsanız aile olmanız zor.
çok bencilce bir düşünce bence.
siz ev arkadaşı olarak görüyorsunuz bence.
0
nuisance2
(15.03.24)
@nuisance2 herkesin “kendi” valizini hazırlaması nasıl bencilce oluyor anlamadım. Tam tersi senaryo olsaydı ne diyecektiniz? Eşim benim valizimi hazırlasın o zaman öyle aile olalım, o olmuyor ama dimi? Çocuklar bile 3-4 yaşından sonra ne giyeceğini kendi seçmek istiyorken bu durum bana komik gelmişti ama görüyorum ki burada bile varmış:D
0
🌸ustapasta
(15.03.24)
"Mesela annemlere gittiğimizde eşim tişörtle balkona çıktıysa annem hemen bana döner, "kızım çocuk üşüyecek montunu ver istersen". "Çocuk" üşürse içeri gelip montunu alabilir sanki, bu kadar verici olmamalıyız"

komiklikten ziyade mevzu şu aslında, adam(kadın) üşümüyor olabilir. ama eşi tarafından en azından kendisini düşündüğüne yönelik jesttir, iyi hissettirir. adam(kadın) evde açlıktan ölmez belki, ama dışardaki eşin onu da düşünerek belki yemek hazırlayıp
bırakması da aynı şekilde jesttir. adam(kadın) valiz hazırlamayacak kadar yorgun olabilir. eşin valizi hazırlaması jesttir. adam(kadın) ilaçlarını takip etmeyi unutabilir. eşin bunu bilip onun yerine hatırlaması hoştur. bu tip ufak gibi görünen davranışlarla zaten bir aile ortamı oluyor. nuisance +1 ev arkadaşlığı konusunda.
0
sarahkerrigan
(16.03.24)
Parantez içinde hep kadın da yazmışsınız ama, pratikte bu tür “jest”leri yapanların genelde erkek olmadığını hepimiz biliyoruz.

Daha bugün twitterda bir video gördüm, erkek işten eve kadından önce geliyor ve yemeği hazırlamış oluyor, kadın bunu videoya almış ve gayet mutlular. Yorumları görmeliydiniz, aşağılama ritüeli demişler, kadın erkeği s.kiyor demişler, bir adam bunu nasıl kabul eder demişler:D mesele beraber yenecek yemeği erkeğin hazırlamış olması.

Tam tersini düşünelim, kadın işten eve erkekten önce geliyorsa yemeği hazırlamaması söz konusu bile olabilir miydi? Sanmıyorum. Gerçek hayatta neyin ne olduğunu hepimiz biliyoruz. “Jest” yapan da, aman nolcak canım seviyorsa yapmalı, bunların hesabını yapıyorsa sevmiyordur denilen de kadın oluyor.

Konu benim konumdan çıktı şu an, şaşkınlıktan eşime şükrederek feminist manifesto yazıcam az kaldı:D
0
🌸ustapasta
(16.03.24)
okumaya bile dayanamıyorum bazı yorumları. sen bildiğin gibi devam et pasta bence...
0
suyin
(16.03.24)
(15)

Devletten bir şey alıyor musunuz?

michael_knight
Devletten bedavaya, elinizle tutabileceğiniz (yemek, süt, makarna, kahve, takvim, kalem vs) gibi bir şey aldınız mı son bir yılda?Etrafınızda alan var mı?Herkes bir şeyler alıyor da sadece ben ve çevremdekiler almıyoruz gibi hissetmeye başladım.
Devletten bedavaya, elinizle tutabileceğiniz (yemek, süt, makarna, kahve, takvim, kalem vs) gibi bir şey aldınız mı son bir yılda?
Etrafınızda alan var mı?
Herkes bir şeyler alıyor da sadece ben ve çevremdekiler almıyoruz gibi hissetmeye başladım.
0
michael_knight
(13.03.24)
hayır almıyoruz.
0
sizofren06
(13.03.24)
yoo ne alcaz veriyoz aksine
0
rentts
(13.03.24)
almiyorum tabii ki. ac ve acikta degilse de alanlara asalak gozuyle bakiyorum. tamam kriz, enflasyon falan var ama insanimizda da hayvani bir acgozluluk var. adam baklava dagitiyor. millet birbirini yiyecek nerdeyse. olecek misin baklava yemezsen?
0
dokunmakalbime
(13.03.24)
rentts +1 dokunmakalbime +1

almıyorum, etrafımızda da yok.
insanların ihtiyacı olduğu şey elinin altında dağ kadar da olsa beleş olunca bir açgözlülük geliyor. onlara bakıp da kendinizi enayi gibi hissetmek yanlış olur.
0
MtKrt
(13.03.24)
korona zamanı bin tl yardım yapmıştı 2 kez. yine koron dönemi hem okuyorum hem işim yoktu belediye 1 koli gıda göndermişti.
0
neira
(13.03.24)
almıyorum, tanıdığım kimse de almıyor. maddi olanaklarımızın yetersiz olduğu eski zamanlarda bile ailemin, akrabalarımın iftar çadırlarına vs gittiğini bile hiç görmedim, maalesef ülkemizde öyle olmasa bile, gerçekten ihtiyacı olanların (öğrencilerin, işsizlerin vs.) hakkına girmemek gerek diye düşünüyoruz. özellikle babam aç gözlü, ihtiyacı olmadığı halde her türlü bedava şey peşinde koşan, aşırı pinti insanlardan nefret eder, aynı düşüncedeyim.
0
hypathia
(13.03.24)
mayış dahil değilse sanırım almadım hiç. Çocukken memurlara giyim desteği oluyodu sümerbanktan kupon mu veriyolardı öyle bi şeydi. O kuponlarla mont falan alındığını hatırlıyorum. Onun dışında bi kere ilçe belediyemizden laptop aldım üniversite sınavı kazanan öğrencilere veriliyordu. Başka düşünüyorum memur anne babanın memur çocuğu olarak devletten maddi bi şey aldım mı diye de aklıma gelmiyor.

Takvim kalem gibi eşantiyon şeyler konusunda çok şanssızım ya, ne bi belediye başkan adayından denk geliyor ne de doktor olmama rağmen ilaç yazmayan bölüm olduğumuz için ilaç firmalarından. Şöyle kahve fincanı, çakmak vs çözsek iyi olurdu :d (şaka yapıyorum tabii ki)
0
nundu
(13.03.24)
Almadım çevremde de alan yok sosyal yardımlar ihtiyacı olanlara yapılır
0
doharkoman
(13.03.24)
ne ben aldım ne çevremden duydum böyle bi şey. devlet yok gibi bi şey valla hayatımızda sağ olsun, ancak maaşlarımızı sömürmekle meşgul kendisi.
0
nic cage
(13.03.24)
gece lambası; belediyede birinin yeğeni gece lambası işine girmiş sanırım, promosyon olarak belediye amblemini basmışlar; bayramda, kandilde, seçim öncesi, cuma namazı çıkışı vs habire dağıtıyorlar bunlardan. Babamda denk geldikçe alıp getiriyor, evde 6-7 tane belediye amblemli gece lambası var.
0
zikardo
(13.03.24)
geçen senelerde deprem bölgesindeyiz diye erzak vermişlerdi.

onu da yardım kuruluşu vermiş olabilir tam hatırlamıyorum.

onun dışında bir şey almadık sanırım yandaşlara para yağıyor.
0
ananiyimioguz
(13.03.24)
marketlere gittiğimde ev hanımlarının sürekli istanbulkart ile alışveriş yaptığını görüyorum. ekmekleri de fırından, "askıda ekmek" ile büfelerden bedavaya alıyorlar . bedavaya yaşamanın yolunu bulmuşlar gibi. nasıl yaptıklarını merak ediyorum.
0
summerof69
(13.03.24)
Benim devletten aldığım bedava aldığım tek şey corona zamanı dağıtılan maskelerdi; onu da keşke satsalardi da parayla alsaydık dedirttiler, malum.

Bunun dışında değil yardım almak; devlet hastanesi, devlet okulu vs gibi yerlerin de kapısından girmisligim yok (Evlilik sağlık raporu için bir kere aile hekimine gittimz iki kere de Corona testi yaptırmıştım sadece). Devlet resmen benim için yokmuş, soruyu düşününce üzüldüm.

Aynı şey ailem ve çevrem için de geçerli.
0
fraise
(14.03.24)
Bu zamana kadar hiçbir şey almadım. Maske dağıtıldığında dahi maske bile teslim edilmedi.
0
drako
(14.03.24)
Eşimin anne kartı var, belediye araçlarına ücretsiz biniyor, onun dışında aldığı bir şey olmadı.

Benim de vergi dekontu haricinde devletten bir şey almışlığım yok.
0
burfak
(14.03.24)
(26)

Anne babanız ele ayağa düşse evinize alır bakar mısınız?

ananiyimioguz
Siz de 40 yasindasiniz ve evlisiniz.A) evime alir bakarimB) bakıcı tutarim kendi evinde bakılırC) ben bakamam kardeslerimden biri bakar ona para gonderirizD) bakim evine veriririmE) hic ilgilenmem baslarinin caresine baksinlar, devlet sahip ciksinEdit: Bakıcılar 1000-2000 dolar arası alıyor diye bil
Siz de 40 yasindasiniz ve evlisiniz.

A) evime alir bakarim
B) bakıcı tutarim kendi evinde bakılır
C) ben bakamam kardeslerimden biri bakar ona para gondeririz
D) bakim evine veriririm
E) hic ilgilenmem baslarinin caresine baksinlar, devlet sahip ciksin

Edit: Bakıcılar 1000-2000 dolar arası alıyor diye biliyorum bu arada onu da hesaplıyor musunuz düşünürken?
Bakım evine verseniz de yine 500-1000 dolar arası bir ücret isteyecekler.
Kaldı ki her şey dahil mi yani ilaç veya bez paraları dahil olmayabiliyor onları da eklemek lazım.
0
ananiyimioguz
(11.03.24)
b
0
gabe h coud
(11.03.24)
a ya da b duruma göre değişir.
kendi evimde bakmasam da kendi evinde çokça baktım.
0
jelly bear
(11.03.24)
Allah büyük konuşturmasın da

a-b
0
ya ben lan neyse
(11.03.24)
babam erken ölünce bunları konuşur olduk annemle. kendisi kimseye yük olmayan tonton nene olarak ara sıra bizim yanımızda olmak isteyeceğini ama KESİNLİKLE ona bakmamamızı söylüyor. evlat olarak gelin, görün, halimi hatrımı sorun, beni yalnız bırakmayın ama sizin başınıza kalacağım bi durum da olmasın diyor sigma reyiz.

o yüzden bana en mantıklı gelen B veya kendisi isterse C. bakıma muhtaçsa eğer ne yaptığını bilen, ona iyi davranacağını da bildiğim bi profesyonele işi yıkmayı tercih ederim. mümkünse annemin bize olabildiğince yakın yaşamasını sağlarım. bakımıyla profesyonel uğraşır, ben de hep yanında yöresinde olurum. hem o kimseye yük olduğunu hissetmez hem de oğlunun yanında olduğunu bilir.

A çok sıkıntılı bir olay. yaşlanan anamı öylece bırakmayı kendime yakıştıramıyorum, doğru bulmam. diğer taraftan 40 yaşında adamım, evliyim, eşim "ben senin annene mi bakıcam bu saatten sonra" derse o da haklı. ne biliyim. çok zor iş. umarım hiç öyle bi noktada olmam ama olursam da eşime güzelce açıklamaya çalışırım, anamla ilgili tüm sorumluluğu üstlenirim, hem eşimin rahatı bozulmasın hem de annem kendini rahatsız hissetmesin diye uğraşırım. 40 yaşındaki adamın önceliği kendi karısı ve çocuğu olmalı diye düşünüyorum ama anamı da sokağa bırakamam yav, gönlüm razı gelmez.
0
mark greg sputnik
(11.03.24)
Yatılı bakıcı fiyatlarını araştırın ya da hiç araştırmayıp B seçeneğini eleyin bence.

Bakım evi dediğiniz Devlete ait huzurevleriyse hem yıllar önceden sıraya girmesi gerekiyor ve hem de 'kendine bakabilecek yeterlilikte' şartı var. Dolayısıyla E maddesinin virgülden sonrası da iptal.
Özel huzur evi diyorsanız eğer onun için de B maddesi için söylediklerim geçerli.

Benim cevabım A.
A dışındaki maddeyi düşünenleri (gerçi şahsi görüşümdür kimseyi bağlamaz da) insani bulmam.
0
Mirket
(11.03.24)
B
Mevcutta benim anne babam daha genç ama yatalak hastalarımıza böyle bakıyoruz. Annem vakti zamanında anneanneme bakarken bel fıtığı oldu. Senelerdir ceremesini çekiyoruz yatan hastaya bakmak herkesin harcı değil.
0
cilekli pasta
(11.03.24)
Benim evimde bakıcısı olur. Ben çalışıyorum, eşim de çalışıyor olacak. O yüzden bakıcı olur. Ekonomik durumumuza göre ya yarım gün ya da yatılı olur. Evin her yerine kamera koyarız, tuvalet ve banyoya ise sadece ses kaydı alan tipte kamera eğer varsa. Biraz detaylı anlattım ama :))
0
rock n roll
(11.03.24)
Duruma göre a ya da b. A olacaksa mutlaka yine bakıcı olur evde. O ilgilenir ama benim gözüm üstünde olur. B olacaksa da benim evime yakın bir yere taşınılir. Ben yine her gün, gün içinde görürüm. Başka türlüsünü hayal edemedim. Bu arada aynısı eşimin annesi için de geçerli.


Bu arada ben yurtdışındayim, ailem de öyle. Buna gore cevap verdim.
0
fraise
(11.03.24)
Allah kimseye öyle bir durum yaşatmasın ama A şıkkı fazla hayalci.

Kendi evinizde bile baksanız bakıcı tutmak zorunda kalabilirsiniz zira pek hareket edemeyen bir hastayı kaldırmak, oturtmak, yatırmak, yıkamak vb. zor işler ve üstüne "dışarıdan" biri psikolojik olarak o işi daha iyi yapıyor. Sürekli yanınızda kötüleşen ve ölüme giden biri olması, ve o kişinin anneniz babanız olması sizin için de aşırı yıpratıcı olacaktır. Anneannem alzheimer'dı ve göçmen bakıcı tutulmuştu onlarla bile psikolojik harp oldu, komple annem veya teyzem baksa onların psikolojisini ve bedensel sağlıklarını(bel vs.) kaybederdik sanırım.
0
nhk ni youkosu
(11.03.24)
A. Ama bu senaryoda ben de çalışacağım için bakıcı tutmam gerekecek.
0
Amaranta ursula
(11.03.24)
Bana kalsa ben A isterim. İçim ancak öyle rahat eder ama ailem çok karşı bu bakma olaylarına. Onlar B dışındaki tüm seçeneklerde mutsuz olur. İkisi de bana ve kardeşime yük olmama konusunda aşırı takıntılı.
0
juliette
(11.03.24)
B zaten kendi evinden baska yerde olmak istemez ana biz gununirlik temizlikci bile zor bulurken bakimina guvenecek kisi bulmak zor. imkan varsa C en guzeli ama kardeslerime de yazik olur. insanlar boyle sorumluluk alinca bir anda hayatsiz oluyorlar ve o sorumluluk ustune yapisiyor. ama evliyken eve anne baba gelmesi allah korusun misafir olarak bile yatili kalmasini istemem hic benlik degil. eger alzheimer gibi bi hastaligi varsa D secenegi en sagliklisi ki bizimkiler de bunu ister muhtemelen
0
ala09
(11.03.24)
b.

Gördüğüm kadarıyla A uzun vadede her iki taraf için çok zorlayıcı oluyor düzenli bakım gerektiren hastalık durumlarında, C kardeşler arasında sürtüşmelere sebep olabiliyor, D ne yazık ki Türkiye'de hala insanlara tuhaf geldiği için çocuklarda vicdan azabına sebep olabiliyor, E aile ile olan ilişkinin kötülüğüne göre bir seçenek.
0
lolita
(11.03.24)
A. Daha genç ve bekarım ama alzheimer olan annemi baktım/baktık. Alzheimer hastasını biz ailesi olarak zor bakarken bakıcıyla nasıl olurdu düşünemiyorum. Annemden birkaç yıl sonra komşumuzun kardeşine teşhis kondu, bakmak istemediler ve bir bakımevi bulup yerleştirdiler. Kadıncağız bir yıl bile dayanamadı, öldü.
Genelde çevremdeki aileler de dünüşümlü bakıyor. Birkaç ay sizde birkaç ay başkasında şeklinde.
0
gnosis
(11.03.24)
Bakıcılar 1000-2000 dolar arası alıyor diye biliyorum bu arada onu da hesaplıyor musunuz düşünürken?
Bakım evine verseniz de yine 500-1000 dolar arası bir ücret isteyecekler.
Kaldı ki her şey dahil mi yani ilaç veya bez paraları dahil olmayabiliyor onları da eklemek lazım.
0
🌸ananiyimioguz
(11.03.24)
@ananiyimioguz'un da işaret ettiği gibi, bakıcı ve bakımevi seçeneği artık biz fakirler için yok.

Verilen cevaplardan insanımızın yeni ekonomik düzene fikir olarak tam bir geçiş yapamadığı anlaşılıyor.
0
Mirket
(12.03.24)
En güzeli yan daire, alt/üst daire vs gibi yakınlıkta oturup B seçeneği. Hem senin ayrı hem onun ayrı yaşam alanı olur, hem sürekli gözümün önünde olur. A ya da dediğim şekilde B diyorum ben.
0
yazdonumu
(12.03.24)
insan eti ağırdır. kimseye bakamam. bakılmak da istemem ötenazi haktır.

mümkünse b yi seçerim.
0
anon1m
(12.03.24)
Siz ne plan yaparsaniz yapin olay esinizin bu konuda ne dusundugunde dugumlenecek.Umarim anlayisli esleriniz vardir/olur
0
turkuaz
(12.03.24)
Bence insani olan hatta olması gereken A'dır fakat bugün Türkiye'de gerek toplumsal yozlaşma gerek egoizmden dolayı ebeveynler çocuklarına dahi bakmıyorlar, kadınlar evde yemek pişirmek istemiyorlar. Bana göre A dışındaki seçenekler tartışmaya kapalı benim için ama Türkiye gerçeği B ne yazık ki.
0
doharkoman
(12.03.24)
Annem anneanneme, amcam ve eşi babaanne ve dedeme baktı. Dede dışında ağır hastalığı olan yoktu, birlikte yaşadılar diyelim.
Annem de abimlerle yaşıyor. Ben başka şehirdeyim. Yaşlılığında da böyle devam ediyor diye düşünüyorum.
Kendi şartlarımdan bağımsız olarak ve annemle yakın bir ilişkim olsaydı B’yi seçerdim. Hasta insana bakabilecek beceriler yok bende.
0
auroraaurora
(12.03.24)
valla benim için 40 olmadan yaşanacak bir durum olabilir. 32 yaşındayım babam neredeyse 80 olacak. ev üzerinde ev olmaz bence. bakımlık bir durum olunca da eşim de ben de çalışıyoruz nasıl bakacağız? imkanım el verdikçe "b" seçeneği benim için. öbür türlü gene evde yalnız kalıyorlar bir anlamı olmuyor.
0
wild honey suckle
(12.03.24)
parasından bağımsız olarak A. yani bakıcı fiyatı 100 dolar da olsa seçenek değil benim için. annem babam çocukken bakıcıya vermedi beni. ele ayağa düşmelerine de gerek yok, başımın üzerinde her zaman yerleri. şu an 10 dk mesafede yaşıyoruz, haftanın en az 3-4 günü birlikteyiz.
0
mustafakesekci
(12.03.24)
doğrudan süreci yaşamış ve hala da yaşayan biri olarak tecrübelerimi paylaşayım.

88 yaşındaki babam özel bir bakımevinde kalıyor. kendi isteğiyle oraya yerleştirdik. yani bizim için cevap önce a, sonra d.

a. evime alır bakarım.

çok vicdanlısınız ama sanırım işiniz gücünüz yok, çalışmıyorsunuz. yani evinize aldıktan sonra 24 saat yanında kalmayacaksanız evinize almanın mantığı nedir? evinize aldıktan sonra bırakıp gidebiliyorsanız zaten elden ayaktan düşmüş değildir.

babam hastaneden ilk çıktığında 3 ay kadar bizde kaldı. bizim bir şikayetimiz yoktu. keşke işsiz güçsüz adamlar olsak da evimizde bakabilsek. ben 3 ay işime gücüme gidemedim. ayağa kalkıyor, yürüyor, tuvalete gidiyor ama kalkıp dolaptan yemeği bulup, ocağa koyup, ısıtıp yiyemez. o yüzden iki öğün arasındaki süreden daha uzun yalnız bırakamadık. yemeğini koyup çıkıyorsun, diğer öğünden önce de dönmek zorundasın.

o yüzden a şıkkını eliyoruz. bakımevinde kalıyor olduğunu duyan pek vicdanlı kişiler evime niye almadığımı sorguluyor, ya da bana babasını köpek gibi barınağa vermiş şerefsiz ibne gözüyle bakıyor, yüzlerinden hissediyorum. ama karı koca sabah işe gidip akşam döndüğümüz evde bu adam bütün gün ne yer, ne içer, ne yapar, kimse onu düşünmüyor.

b. bakıcı tutar kendi evinde bakılır.

güzel fikir. babam bakımevinde kalmak istediğini söylediğinde ben de baba olur mu öyle şey, bakıcı tutalım evde baksın dedim. dedi ki naapıcam ben bakıcıyla bütün gün evde? evet minimum 1000 dolar gibi bir rakam istiyorlar. ayrıca evin elektriği, suyu, doğalgazı yine ödeniyor. babamın ve bakıcının yediği, içtiği var. üstüne bir de nazını kaprisini çekmeniz gerekiyor ve kalıcı olacağı da garanti değil, bir şeye tepesi attığı anda yaşlı maşlı demeden, haber bile vermeden çekip gidebiliyor, yüz üstü kalıyorsunuz. ekonomik de değil, verimli de değil. üstelik 7/24 kendi evinde kös kös bakıcıyla oturmak pek eğlenceli de değil. bir de kadının biriyle evde yalnız kadın "beni elledi, bana sarktı, taciz etti" dese, 88 yaşında al başına belayı.

c. tek çocuk olduğum ve benden başka bakacak kimse olmadığı için bu şıkka bir şey diyemiyorum. keşke 3-4 kardeş olsaydık da üçer dörder ay her birimiz baksaydık. hep bunun için keşke dedim. ama kime "keşke kardeşim olsaydı" dediysem "biz kaç kardeşiz de ne oldu, herkes birbiriyle küs, kimse kimseyle konuşmuyor, şükret haline" diyor. belki de böylesi daha hayırlı. öyle olsa ben baktım, sen bakmadın diye tatava çıkacaktı. hepsi tahmin tabii, bilemeyiz.

e. o kadar da şerefsiz vicdansız hayırsız değilim.

d. devlet bakımevleri kendi işini kendi görebilen ve aklı başında yaşlıları kabul ediyor. kendi işini, temel ihtiyaçlarını kendi göremeyen ve/veya alzheimer/demans hastası yaşlıları kabul etmiyor. sıraya giriyorsunuz, sıranız gelince kabul ediyorlar. sıra nasıl geliyor? birileri vefat ettikçe... babam çok şükür kendi temel ihtiyaçlarını görüyor, aklı da başında. ama biraz daha iyi hizmet için devleti tercih etmedik. devlet de ücretsiz değil ama özelin yanında çok cüzi bir ücret alıyorlar.

özel bakımevinde kalıyor. 3 öğün yemek veriyorlar. ara öğünlerde meyve, kurabiye, bisküvi falan veriyorlar. elektriği, suyu, ısınması içinde. bakım personeli var, hemşiresi var, doktoru var. ilaçlarını veriyorlar, çamaşırını yıkıyorlar, banyosunu yaptırıyorlar, sosyalleşebileceği arkadaşları var, kimsenin nazını çekmiyorsunuz, onlar size hizmet sunmak için uğraşıyorlar. devletin karşıladığı bütün ilaçları alıyorlar. babamın bez ihtiyacı yok, kullanmıyor. ama raporunuz varsa devlet bez için de bir ödeme yapıyor, onu veriyorsunuz, bezi de karşılıyorlar. yetmediği kısmı siz karşılıyorsunuz. başına bir iş geldiği zaman anında haberim oluyor, gerekiyorsa ambulans çağırıp hastaneye gönderiyorlar. düştü mü, kalktı mı, fenalaştı mı, rahatsızlandı mı aklınız kalmıyor. çok affedersiniz ishal olup tuvalete yetişemediği de oldu. evde bakıcı olsa eeh ben bununla uğraşamam diyip bok içinde bırakıp gidebilir, burada öyle bir derdiniz olmuyor, temizleyip, yıkayıp paklayıp, üstünü başını değiştirip sizi de haberdar ediyorlar.

bugünün fiyatıyla da aylık 23 bin lira ödüyorum, emekli maaşı ile hemen hemen karşılanıyor. kendisi de memnun, benim de kafam rahat. elbette evindeki kadar rahat bir ortam değil, yatılı okul gibi, öğrenci yurdunda kalıyor gibi. ama bu şartlarda hepimiz için en iyisi bu. üstelik kendi evini de kiraya verdik, oradan da güzel kira geliyor.
0
kibritsuyu
(12.03.24)
iyiki kardeslerim var: C
olmasaydi B + periyodik ziyaret
elden ayaktan dusmus bakim gerekiyse D
0
buenosdias
(12.03.24)
evliysem b ama ben de sık sık giderim, evli değilsem a ama bakıcı da tutarım maddi gücüm varsa.
0
nic cage
(12.03.24)
(6)

Hangi kadın parfümlerini seviyorsunuz?

Kahvedesu
La vie est belle aldım, anne parfümü bu:/ Başka bir parfüm bakıyorum uzun süre kalsın baymasın.
La vie est belle aldım, anne parfümü bu:/ Başka bir parfüm bakıyorum uzun süre kalsın baymasın.
0
Kahvedesu
(10.03.24)
Ay la vie est belle su dünyada kokladigim en kötü şey olabilir, baş ağrıtıyor; geçen gün biri "prenses parfümü ben çok seviyorum" dedi. Bence olsa olsa platin saçlı, dolgu dudaklı abla parfümü.


Bvlgari'nin Omnia serisi var, ben yıllardır Omnia crystalline ve coral kullanırım. Bir de Cacharel Noa. Özellikle Bvlgari'ler herkeste duyacağınız kokular değiller. Bu parfümlerin genel hissiyatı da "temiz ve ferah". Kaliciliklari da çok güzel.

Bir de Chloé naturel var. O da güzeldir. Çiçek bahçesi gibi kokar.
0
fraise
(10.03.24)
anneyse chanel 5 ya da ephium.
biraz kokoş biraz rüküş olursa çok güzel yakışıyor. anam kullanıyo bunları, ben bayılıyorum.
0
erty_ksk
(10.03.24)
Bvlgari haric fraise +1
O da bvlgari hakkinda fikrim yok yani ondan.
Ben noa'ciyim ama bu noa kimisinde kalici oluyormus ben de hic kalmaz. Ama bazen yastigima sikiyorum yatmadan. Harika bi sey. Belki sende kalici olur. Migrenimimi tetiklemeyen bi parfum. Dkny pembe elma da (fresh blossomdi galiba ) bas agrisi yapmiyor bende. O da guzel. Bi ara cok ucuz oluyordu aliyordum rossmandan rastladikca. Hic kalici degil. Artik para vermem acikcasi elmaya.

Nomad miydi neydi chloenin galiba onu da begenmistim ama hic almadim.

Wood sage and sea salt da hic denemedigim ama denesem severim diye hissettigim bi sey.
0
Kittie
(10.03.24)
erty_ksk kendime anneye değil.
0
🌸Kahvedesu
(10.03.24)
su an polvo kullaniyorum butik urun. daha once cheap and chic ve paradoxeu seviyordum hala iyi geliyor
0
ala09
(10.03.24)
dolce gaban light blue, ferah ama limonu biraz sivri.
bvlgari rose goldea, bildigin gul kokusu, ferah, cokta guzel ama hediye gelmeseydi almazdim cunku gul suyu kokusuna para veriyormus gibi hissederdim.
yves rocher naturelle osmanthus, ferah, bunun kokusu bana hic gelmiyordu ama soran cok kisi oldu.
0
durgunfoton
(11.03.24)
(1)

çift terapisti önerisi

faati
işinin ehli bir çift terapisti arıyorum; daha önce çift terapisi alıp memnun kaldığınız bir psikiyatr varsa buraya yanıt olarak veya mesajla iletirseniz çok makbule geçer.şehir fark etmez, online terapi alacağız.
işinin ehli bir çift terapisti arıyorum; daha önce çift terapisi alıp memnun kaldığınız bir psikiyatr varsa buraya yanıt olarak veya mesajla iletirseniz çok makbule geçer.

şehir fark etmez, online terapi alacağız.
0
faati
(01.03.24)
Arzu Erkan. Çift terapisi dersimi direkt kendisinden almıştım zamanında, çok iyi bir hoca olmasının yanında iyi bir terapisttir.
0
fraise
(01.03.24)
(2)

Suadiye ferida, allen, paolina hangisini seversiniz?

ala09
dogum gunu icin gerekiyor. teeenks
dogum gunu icin gerekiyor. teeenks
0
ala09
(01.03.24)
Diğerlerini bilmiyorum ama dün Allen'daydım ve içeride korkunç sigara içiliyordu. Belki siz de kullanıyorsunuzdur ama çok rahatsız ediciydi, paylaşmak istedim. Onun dışında kokteyller ve yiyecekler güzel, servis iyi.
0
fotrsapka
(01.03.24)
Ben de Ferida için konuşayım; yemekleri çok standart, kokteyleri de öyle. Kendi karışım kokteyleri de bana aşırı şekerli geldi hep.

Ama servis ve personel ilgisi güzel.
0
fraise
(01.03.24)
(6)

İstanbul anadolu yakası temizlikçi bulma

shubulubapshubaptishaluva
Selamlar, Eve temizlik için birilerini bulmak son 2 senemin halen çözemediğim ızdırabı. En son biri ile düzenli anlaştık derken kadın yatılı misafirimin geleceği 1 ay önceden belli olan güne 1 gün kala, sabah 5te iptal edince o kadar kötü durumda ortada bıraktı ki bir daha aramak istemedim. Aynı kiş
Selamlar,
Eve temizlik için birilerini bulmak son 2 senemin halen çözemediğim ızdırabı. En son biri ile düzenli anlaştık derken kadın yatılı misafirimin geleceği 1 ay önceden belli olan güne 1 gün kala, sabah 5te iptal edince o kadar kötü durumda ortada bıraktı ki bir daha aramak istemedim. Aynı kişi saçma sapan gerekçelerle hep günleri kaydırıp iptal ediyordu ama sonuncusu bardağı taşırdı.
Armuttan en az 3 defa son dk iptal edilen rezervasyon girişimim oldu.. Bir dolu firma görüyorum ama sayfaları botlar, şikayetvar da fena yorumlarla dolu.. Siz nereden buluyorsunuz?
0
shubulubapshubaptishaluva
(25.02.24)
Türk bulamazsınız, bulursanız yukarıdaki sorunları tekrar yaşayacaksınız Türkler çalışmak istemiyor bu yüzden yabancı bakmanız lazım.
0
doharkoman
(25.02.24)
açıkçası temizlik düzgün yapıldığı, hırsızlık olmadığı ve aynı dilde anlaşabildiğimiz sürece zaten uyruğu sorun değil. bu detayı hiç düşünmemiştik hatta.
0
🌸shubulubapshubaptishaluva
(25.02.24)
turkmen uyruklularda özellikle baştan anlaşın çantanı çıkarken ararım diye, insanın aklına gelmeyecek şeyleri çalıyorlar. duvardaki süs tabağı almıştı birisi bizde dikkatli olun. ben turkmenlerden çok çektim ya.
bunun oluru apartman görevlisi ne söylemek piyasının 250 tl fazlasını vereyim eşin bu işi yapıyorsa gelsin demek, en son bu şekilde anlaştık biz
0
eja
(25.02.24)
Çok çekmiş biri olarak yabancılarla çalışmanızı asla önermem. Hiçbir şey çalamasa da fırsat bulduğu an parfümümü, makyaj malzemelerimi, kıyafetlerimi denediklerine defalarca şahit oldum. Yapay çiçeklerimin sağını solunu bile koparıp çalmaya çalıştılar. Benim de tavsiyem, apartman görevlisinin eşi veya tanıdığı çevre binalarda çalışan görevlilerin eşleri. İllaki bir tanıdıkları oluyor, hiç olmadı akrabaları geliyor. En güvenilir onlar kendi deneyimlerime göre, üç kuruş fazla verin ama yıpranmayın derim.
0
morca
(25.02.24)
Ben de yabancılar yerine apartman görevlisi eşi ya da tanıdığı derim, mutlaka oluyor tanidiklari.

Benim 3 tane yabancı uyruklu çalışan deneyimim oldu. Birinde çalma, iptal vs durumu yoktu ama temiz yapmıyordu hiçbir şeyi. Diğeri habire iptal ediyordu ya da iki kişi gelelim diye ısrar ediyordu. En sonuncusu ise evdeki tuvalet kağıtları ve buzluktaki kiymalari çantasına atmıştı. Ben utandigimdan söyleyemedim ama poşetin üstünde kabak gibi görünüyordu yani. Üstelik ben her gelene zaten söyledikleri fiyatın bir tık fazlasını veririm, giysilerimden ayırır veririm, evde fazladan erzak varsa paylaşırım. 3-4 aya yakın da gelmişti. O arada başka ufak tefek şeyleri de almış, sonradan fark ettik hep.


Dolayısıyla yabancılardan uzak durun derim ben de.
0
fraise
(25.02.24)
Apartmanin guvenligine sorarak buldum.
0
instant crush
(25.02.24)
(5)

yurtdışından nasıl bıçak getirtilebilir?

burchak
merhaba romalılar, sunnecko marka bıçak arıyoruz fakat türkiye'de bulamadık. amazondan söyledik, türkiye mevzuatı gereği gümrükten döndü bıçak. ee türkiye'de de yok nasıl olacak bu iş? bir sürü ünlü şef bıçaklarını nasıl türkiyeye sokuyor kafalar karışık.
merhaba romalılar, sunnecko marka bıçak arıyoruz fakat türkiye'de bulamadık. amazondan söyledik, türkiye mevzuatı gereği gümrükten döndü bıçak. ee türkiye'de de yok nasıl olacak bu iş? bir sürü ünlü şef bıçaklarını nasıl türkiyeye sokuyor kafalar karışık.
0
burchak
(22.02.24)
bavulla yurtdisindan getiriyorlardir, yanina almadigin surece getirirsin..
0
cooperr
(23.02.24)
Ben bagaja koyup getiriyordum (Victorinox vs getirmisligim var). Küçük bıçaklar bagajda sorun olmuyor. Kabin bagajına koyamazsiniz tabii ki.
0
fraise
(23.02.24)
Japonya'dan hayvan gibi bıçağı valizime koyup getirdim, sıkıntı yok. Muhtemelen alanlar da öyle almıştır ithalatında sıkıntı çıkıyorsa.
0
mustafakesekci
(23.02.24)
Bavulla Almanya’dan bütün arkadaşlarıma 45 civarı bıçak getirdim. Solingen vs. Sorun olmadı.
0
jackyr
(23.02.24)
türkiyede nasıl yok amazon.com.tr'de var işte
0
sizofren06
(23.02.24)
(8)

Ev sahibinden gelen tebligat

cemallamec
Merhaba arkadaşlar,Ev sahibi normalde eylülde kiraya zam yaptı. Ocakta yine zam istedi ama ben kabul etmedim. Şimdi de noterden tebligat yollamış eylül itibariyle evi boşaltmamı kardeşinin ikamet etmesi için eve ihtiyacı olduğunu söylemiş. Bu durumda ben nasıl bir yol izleyebilirim? Kardeşi gelip ye
Merhaba arkadaşlar,

Ev sahibi normalde eylülde kiraya zam yaptı. Ocakta yine zam istedi ama ben kabul etmedim. Şimdi de noterden tebligat yollamış eylül itibariyle evi boşaltmamı kardeşinin ikamet etmesi için eve ihtiyacı olduğunu söylemiş. Bu durumda ben nasıl bir yol izleyebilirim? Kardeşi gelip yerleşecekmiş güya.
0
cemallamec
(21.02.24)
Ev, ev sahibinin üstüne değil mi? Normalde ihtiyaç durumunda kiracıdan evden çıkmasını isteyebilirsiniz amaa bu birinci derece akrabalar için gecerli, kardeş birinci derece akraba değil. Zaten sizi evden çıkarttı diyelim (6 ay 1 seneye yakın sürüyor bu süreç de) tekrar evi kiraya da veremez. Süresi de 2 yıldı yanlış hatırlamıyorsam.

Benzer bir olay arkadaşımın başına gelmişti, teknik detayları var; bir avukattan bilgi alabilirsiniz. Sonuç itibariyle ha deyince evden cikartamaz.
0
fraise
(21.02.24)
Bir şey yapmanıza gerek yok. Büyük ihtimalle, sizi panik etmek için yollamıştır. Ev sahibiniz, size ihtiyaç için evi tahliye etmeniz için kontrat bitiminde yani Eylül'de dava açabilir. TMK'nın madde 364 hükümleri çerçevesinde, kiraya verenin bakmakla yükümlü olduğu kardeşleri ve nafaka vermekle yükümlü olduğu altsoy, üstsoyunun konut veya iş yeri ihtiyacı sebebiyle tahliye hakkı vermiştir. Ama ihtiyacının samimiyetini kanıtlamak zorunda ve dava 1,5 -2 yıl sürer. Dava sonunda, daireyi kendisi kullanmayıp, kiraya verirse, size tazminat ödemek durumunda kalır.

Sonuç olarak, bence blöf yapıyor. Hiçbir şey yapmak zorunda değilsiniz. Gerçekten dava açarsa, iki seçeneğininiz var.
1- Davaya itiraz edip, 1-2 sene daha yasala zamla oturmak.
2- Arabulucuda anlaşıp, taşınma maliyetlerini tahsil ederek, evden çıkmak.
0
PhoenixRising
(21.02.24)
sakın çıkmayın, dava açsın uğraşsın öyle çıkın. hatta dava sonucunda da hemen çıkmayın icra yoluyla tahliye yapsın öyle çıkın. aksi takdirde gider başkasına kiraya verir, siz de bu sebeple herhangi bir tazminat talebinde bulunamazsınız. siz bu arada normal zam zamanınızda %25 zam yapıp kirayı düzenli ödemeye devam edin. ama sakın çıkmayın
0
wendyangelamoiradarling
(21.02.24)
gene sakın çıkmayın süründürün cü ler gelmiş.
kardeşim anlaşın ev sahibi ile insanlar çalışıyor çabalıyor yatırım olarak ev alıyor onla da geçim sağlamaya çalışıyor çoluk çocuk okutuyor.
ne faiş zam a okey diyin ne de mal sahibinin kontrat var diye leini kolunu bağlamaya çalışın. enflasyon oranında empati yapın.
hakkaniyet ölçüsünde anlaşın %25 gibi bir garabete bulaşmayın.
0
jamswety
(21.02.24)
Hatta ocakta tekrar zam istediğine dair yazışma vs varsa muhafaza edin, dava açması durumunda bunu belgeleyip kabul etmediğiniz için dava açtığına dair mahkeme heyetinin kanaatini güçlendirirsiniz bence.
0
mustafakesekci
(21.02.24)
kardeş için ihtiyaç nedeniyle tahliye kararı verilmiyor. bu kira ile alakalı her postun altına yazıyorum ama mutlaka avukatla yürütün süreci. çünkü bireysel olarak yaptığın herhangi bir iş aleyhinize sonuç doğurabilir.
0
paintov
(21.02.24)
Bir avukata mutlaka danışın, danışmamak çok daha pahalıya gelebilir.
Normalde kardeşi için sizi çıkartamaması lazım ama belki de avukatın farkedeceği farklı bir detay vardır kardeşiyle ilgili.

Ev sahibinin hukuk yolunu seçmiş olması siz kiracı için çok güzel haber. Bundan sonra %25 zam yaparak oturmaya devam edersiniz.
0
michael_knight
(21.02.24)
Bir avukat olarak önerim, ihtarname ve kira sözleşmenizi yanınıza alıp bir meslektaşımla görüşmeniz yönündedir. Hukukçu olmayan kişiler yalan yanlış şeyler yazıp insanları yanlış yönlendiriyorlar. Yazılan mesajlara göz gezdirdim, en az 5 tane yanlış bilgi var ve bu yanlış bilgiler size son derece pahalıya mal olabilir.

Bir meslektaşımla görüşün. Anlattığınız gibiyse, sizi bu işten sıyırır.
0
10551037
(22.02.24)
(4)

Başörtülü kadınlar erkek kuaföre gidiyor mu?

summerof69
Bunu nasıl mantığa bürüyorlar?
Bunu nasıl mantığa bürüyorlar?
0
summerof69
(18.02.24)
Gitmiyorlar. Erkek çalışanların olduğu kuaförlerde tesettürlü kadınlar için ayrı bir oda olur genelde, kadın çalışanlar orada işlemlerini yaparlar.
0
fraise
(18.02.24)
Hayır gitmiyorlar. Onların özel kuaförleri oluyor. Dışarıdan içerisi bile gözükmez
Ve çalışanların hepsi kadın oluyor. Ayrıca başörtülü kadınların kuaföre gitme sıklığı diger başı açık kadınlara göre kıyasla çok ama çok düşük
0
limonlu eksi
(18.02.24)
Tabi ki gitmiyorlar onu nerden çıkardınız.
0
kaptan maydanoz
(19.02.24)
Gidiyorlar.

Herkes hardcore dindar değil. Bazı yaşı ilerlemiş kadınlar dindarlıktan değil, kültürel alışkanlıktan dolayı başını kapatıyor.

İnanç olayı 1 0 şeklinde işlemiyor. Ya hep, ya hiç diye bir mantık yok. Herkes elinden geldiğince ya da istediği miktarda dinin gerekliliklerini uyguluyor.
Kimisi alkol alırken ramazanda bırakıyor, kimi 3 aylarda bırakıyor.
Kimisi namaz kılmıyor. Kimi sadece cumalara gidiyor.
Kimi kadınlarda başları çoğunlukla kapalı olduğu halde bazen isteyince açıyorlar.
Kuaförleri de erkek olabiliyor. Genellikle de aynı kişiye gidiyorlar zaten.
Arada bir içki içmekle arada bir başını açmak arasında bir fark yok.
0
zimbirik
(19.02.24)
(4)

Pegasus'un yeni kabin bagajı düzenlemesi geçmiş biletleri etkiler mi?

winston insani
Merhabalar,Bugünden itibaren Pegasus kabin bagajını yurtdışı biletler için kaldırdı.Ben 2 ay önce önümüzdenki haziran için bir yurtdışı bileti almıştım kabin bagajlı, bu karar beni de etkiliyor mu yoksa bugünden itibaren alınan biletler için mi geçerli?
Merhabalar,

Bugünden itibaren Pegasus kabin bagajını yurtdışı biletler için kaldırdı.

Ben 2 ay önce önümüzdenki haziran için bir yurtdışı bileti almıştım kabin bagajlı, bu karar beni de etkiliyor mu yoksa bugünden itibaren alınan biletler için mi geçerli?
0
winston insani
(14.02.24)
etkilemez
0
mr.goodcat
(14.02.24)
Bana gelen mailde bugünden sonra alınan biletlerde geçerli olduğu yazıyordu.
0
fraise
(14.02.24)
hayır,etkilemez.
0
atacaksinfinke
(15.02.24)
Etkilediğini anlıyorum. Kabin bagajı sınırsız kg. idi şimdi 8 kg
0
Mistyimage
(15.02.24)
(6)

Türk kahve makinası

liberal
Merhaba,kullandıgınız ve memnun olduğunuz evde kullanmak üzere türk kahve makinası önerileriniz var mıdır?
Merhaba,

kullandıgınız ve memnun olduğunuz evde kullanmak üzere türk kahve makinası önerileriniz var mıdır?
0
liberal
(14.02.24)
Asla karaca degil, karaca bayagi kotu. Ama arcelik telve guzel.
0
bradshaw
(14.02.24)
Arçelik telve+1
0
sacrilegious
(14.02.24)
Ben de Jumbo ve Arçelik diyorum.
0
wrench
(14.02.24)
arçelik kullandım sürekli, memnunum
0
sweetoffice
(14.02.24)
Bende arzum okka, annemde Arçelik telve var. İkimiz de memnunuz.
0
fraise
(14.02.24)
Arcelik telve kullanıyorum,memnunum.
0
brnbrs
(14.02.24)
(9)

borek ve pogaca icin en iyi peynir hangisi sizce?

buenosdias
dogum gunumde yabanci arkadaslara borek ve pogaca yapicam. hangi peynir olmali sizce? bi de miktari ve boyutu ne olmali?
dogum gunumde yabanci arkadaslara borek ve pogaca yapicam.

hangi peynir olmali sizce? bi de miktari ve boyutu ne olmali?
0
buenosdias
(12.02.24)
Bazıları lor vs kullanıyor börekte ama ben sevmiyorum pek. Genelde beyaz peynir, beyaz peynir yoksa ezine peyniri vs kullanıyorum.
0
yazdonumu
(12.02.24)
Yurtdışındaysaniz Gazi Beyaz Peynir en iyi alternatif bence.
0
fraise
(12.02.24)
Vallaha ben eriyen peynir manyağı bir insanim. Ama hanim, fransiz, börek ve poğaçalari beyaz peynir ile yapıyor genelde. Iş yerine yapti bir kere, insanlar saldirdi böbreğe.
Hanımın dediğine göre beyaz peynir tuz vs olarak da iyi oluyor. Lor vs tuzu az geliyor.
0
logisticsmanager
(12.02.24)
Börekte yumuşak kıvamlı beyaz peynir, poğaçada yağlı bir tulum peyniri (yağlı olması erimesi için önemli) çok güzel aroma veriyor.
0
akhenaten
(12.02.24)
Yagli beyaz peynir veya ezine, icine azicik da kasar harika oluyor
0
mor oje
(12.02.24)
Köy peyniri veya kaşar loru süper oluyor :)
0
e mice
(12.02.24)
Ben en son sek tam yağlı beyaz peynir kullandım harika oldu.
0
ruhen hastayim ben
(12.02.24)
Organik süt alıp kaynarken içine yarım bardak sirke dök. Renk yeşile döndükten sonra süz. Tortusu, hakiki lor peyniridir ve börekte muhteşem olur. O yeşil suyu hamuru hazırlarken su yerine kullan.

Hem ucuz, hem doğal hem de diğer peynirlerden daha lezzetli
0
Mirket
(12.02.24)
@logisticsmanager hangi marka beyaz peynir kullanıyorsunuz ?
0
funl
(12.02.24)
(3)

erkek kedi kısırlaştırma ücreti

kibritsuyu
erkek tekir kedimizin kısırlaştırma zamanı geldi. hatta geç bile kaldık.ankara'da bulduğum çok tavsiye edilen iyi bir klinik var. ameliyat için 3750 lira fiyat verdi. muayene ediyoruz, kan tahlili yapılması gerekirse veya siz yapılmasını isterseniz +3400 lira da o, toplam 7150 lira dedi. kan tahlili
erkek tekir kedimizin kısırlaştırma zamanı geldi. hatta geç bile kaldık.

ankara'da bulduğum çok tavsiye edilen iyi bir klinik var. ameliyat için 3750 lira fiyat verdi. muayene ediyoruz, kan tahlili yapılması gerekirse veya siz yapılmasını isterseniz +3400 lira da o, toplam 7150 lira dedi. kan tahlili yapılmasına gerek yoksa sadece 3750 lira dedi.

arasam daha uygun fiyata yapanı da bulurum ama donanımlı bir klinikte tecrübeli doktorların yapmasını isterim.

fiyatlar çok mu abartılı, yoksa bu işin piyasası mı böyle?

not: kasım ayında sorduğumda aynı klinik 2500 lira ameliyat + 2500 lira tahlil = 5000 lira demişti. ama yaşını doldursun öyle yapalım ameliyatı demişti.
0
kibritsuyu
(10.02.24)
Biz 2018'de 600 liraya yaptırmıştık, o zamandan bu zamana düşününce bana makul geldi. Ameliyat oluyor sonuç itibariyle.
0
fraise
(10.02.24)
Geçen bi arkadaşım istanbulda 6,500e, başka biri de 7500e yaptırmıştı. Normal sanırım.
0
turuncu tonlarda
(10.02.24)
Kan tahlili yapılsa güzel olur, altta yatan bir şey varsa belli olur ona göre hareket edilir. Ama kan tahlili için +3400 biraz fazla gibi geldi. Gerçi hangi değerlere bakacak o da var tabi.
0
pianeta
(10.02.24)
(9)

Gap iliski hakkinda ne düsünürsünüz ?

Yourcousinmarvinberry
Eksi'de çok konusulan bir sey su ara. Sizin yaklasiminiz nedir ?https://eksisozluk.com/entry/161391066
Eksi'de çok konusulan bir sey su ara. Sizin yaklasiminiz nedir ?

eksisozluk.com
0
Yourcousinmarvinberry
(09.02.24)
ilk kez duyuyorum, bir şey düşünemedim.
0
datnet
(09.02.24)
swingerin yeni adi gap mi..peki..
0
cooperr
(09.02.24)
Swinger'dan çok farkli bir sey aslinda. iliskinin kendisiyle ilgili.
0
🌸Yourcousinmarvinberry
(09.02.24)
herkes kendine uygun ilişki pratiğini uygulayabilir ya da kendine uygun olup olmadığını deneyebilir

tek eşli ilişki kutsanmak zorunda değil

tek eşli bir ilişkiyi tercih ediyorum fakat bunu hiyerarşik olarak üstte görmüyorum
0
grimavi
(10.02.24)
İlişkide karşılıklı rıza olduktan sonra her şey okey bence. Ben ise kendimi tek eşli görüyorum, geleneksel ilişki modeli dısında bir model denemedim çünkü cazip gelmiyor.
0
rebecca
(10.02.24)
Benim bu konudaki mottom "herkesin hayatına kimse karışamaz". İlişkinin iki tarafı da bunu sorun etmiyorsa, ortada hukuki suç sayılan bir durum yoksa, zarar gören kimse yoksa herkes dilediği ilişki tarzını yaşamakta özgür. Her ilişkinin dinamiği farklı.

Kendi kişisel hayatımda isteyeceğim ya da tercih edeceğim bir durum değil fakat biri bu ilişkiyi yaşıyorsa da tek yapacağım yorum "bu beni ne ilgilendirir?" Olur.
0
fraise
(10.02.24)
anladığım kadarıyla gap ilişki = belirli süreli açık ilişki

ben tek eşli ve evliyim. Evli değilken de ben ve çevrem hep uzun süreli tekil ilişkiler içindeydik.
0
nhk ni youkosu
(10.02.24)
Buna en yakın Friends dizisindeki Ross'un "we were on a break" repliğinin müsebbibi olan kaçamağı geliyor aklıma. 10 sezon boyunca Rachel herifin burnundan getirdi. Genelde tavır bu oluyor herhalde.

Gerçi ilk duyduğumda "Atatürk Barajı'nda buluşulan ilişkiye GAP ilişki denir" diyordum (yaş belli eden örnekler, evet)
0
d max
(14.02.24)
İğrençmiş! Zaten HIV dolu ortalık.
0
Kahvedesu
(14.02.24)
(5)

İstanbul' da bira içilebilen sinema

kumandanim
Var mı? Varsa neresi?
Var mı? Varsa neresi?
0
kumandanim
(09.02.24)
ben her sinemada içiyorum yanıma alıp. sinematek hariç
0
ala09
(09.02.24)
geçen ay kadıköy sinemasında önümdeki teyzelerden oluşan ekip bildiğin piknik yaptı, kimse bir şey demedi.
0
gule gule
(09.02.24)
Swissôtel'in açık hava sinemasında şampanya ve bira satışı oluyordu; hala var mı, kontrol etmek gerek.
0
fraise
(09.02.24)
Eskişehir'de içkili sinema diye bi etkinlik oluyor da vizyon filmleri değil kendi seçkileri gibi her ay belli sayıda film gösteriyorlar. Hiç gidip izlemedim ama reklamı düşüyor önüme. Belki öyle bir etkinlik vardır İstanbul'da da
0
nundu
(09.02.24)
sırt çantana koy film başlayınca içmeye başla.
0
jamswety
(09.02.24)
(6)

Ugur kolejine ne oldu

Kittie
Bugun bir is icin metrobusle beylikduzune gittim. Yolda dikkatimi cekti. Yillarin ugur kolejinin binasinda era koleji yaziyor.Bu uk'ye ne oldu, iflas mi etti?
Bugun bir is icin metrobusle beylikduzune gittim. Yolda dikkatimi cekti. Yillarin ugur kolejinin binasinda era koleji yaziyor.
Bu uk'ye ne oldu, iflas mi etti?
0
Kittie
(04.02.24)
Aman ustume geliyorlar: hicbi sey anlamadim. Era'nin ogrenci sikintisi vardi, uk'nin de para. Uk igrencileri eraya mi gecti. Uk silindi mi piyasadan? Sizinki tahmin ayrica. Onu ben de ustteki gibi yapabilyorum iste :))
0
🌸Kittie
(04.02.24)
bahçeshir koleji ile ugur'un sahibi ayniymis. uk'de universitesi vardı diye biliyorum bahcesehir'in.
0
evimin paspasi
(04.02.24)
Orası Uğur Koleji'ydi. Her yerde gördüklerimiz ise Uğur Okulları. İkisinin sahibi farklıydı. İlk başta Uğur Koleji olarak iki kardeş tarafından açılmış, daha sonra iki kardeş ayrılmış. Uğur Koleji tek bir kolej olarak devam etti, diğerleri uğur okullarina evrildi.

Eşimin ablası da bu ilk Uğur Koleji'nin müdürlerinden biri. Yaz başında lisesinde öğretmen ihmali yüzünden bir patlama oldu. Okul bayağı haberlere falan çıktı. Eylül başında bir anda öğretmen ve müdürlere bile haber vermeden okulu Era Koleji'ne sattılar.

Kisacasi uğur okulları olduğu gibi devam ediyor; ilk şube olan Uğur Koleji ise artık yok. Era Koleji'ne satıldı.
0
fraise
(04.02.24)
fraise'in yazdıkları kafamı karıştırdı, şöyle bi ek bilgi vereyim: gaziosmanpaşa'daki uğur okulları'na giden karşı komşunun çocuğunun okulu geçen ay era koleji oldu.
0
brkylmz
(05.02.24)
Brkylmz, büyük ihtimalle denk gelmiştir zira dediğim gibi direkt içinde olduğum için durumu iyi biliyorum. Duyuru'da bahsedilen uğur koleji'nin satilmasindaki neden o patlama. Diğer okullari bilemem.
0
fraise
(05.02.24)
Brkylmz: Evet fraise hakli uk baska, ugur okullari baska. Uk bir tane. Tesaduftur o eraya gecis.
0
🌸Kittie
(05.02.24)
(6)

yurtdisinda is bularak göcenler, diploma denkligi zorunlu mudur?

fernando mustafa
almanya ve avusturya icin merak ediyorum bu konuyu, is bulan bir arkadasim ceviri ve apostil yeterli dedi, benim diplomanin ingilizce cevirisi ve apostili var bunlar yeterli olur mu acaba? bir yerde özel sirketler icin gerekli degil diye okumustum ama emin olamadim
almanya ve avusturya icin merak ediyorum bu konuyu, is bulan bir arkadasim ceviri ve apostil yeterli dedi, benim diplomanin ingilizce cevirisi ve apostili var bunlar yeterli olur mu acaba? bir yerde özel sirketler icin gerekli degil diye okumustum ama emin olamadim
0
fernando mustafa
(04.02.24)
Meslekten mesleğe değişiyor. Eşim mühendis, ondan kimse denklik istemedi (imzası gereken bir alanda uzman değil). Ben psikoloğum; denklik olmadan iş bile arayamiyorum. Genelde sağlık sektöründe zorunlu gibi.
0
fraise
(04.02.24)
Meslekten mesleğe değişebilir. Ben Fransa'da iş ararken sadece bir tek yer istemişti. Onun dışında kimseye diploma vs bir şey vermedim. Tedarik zinciri
0
logisticsmanager
(04.02.24)
almanya için mesleğe göre değişir. avusturya gibi pek göçmen almayan bir ülkeye şirket içi transferle gidilir genelde. o yüzden gerek olmaz
0
ferenc
(04.02.24)
cevaplardan zorunlu olmadigini ama meslek ve firmaya göre fark ettigini anliyorum, cok tesekkürler
0
🌸fernando mustafa
(04.02.24)
Usttekilere katilarak; kucuk bir trick var. Mavi kart vb. ulkede eksik olan meslekler kategorisinde avantaj saglanan uzman personel olarak vizeye basvuracaksaniz. O zaman yaptiginiz isin imza atma yetkisine bakilmaksizin otomatik olarak, o isi yapabilecek sertikasyonunuzun oldugunun ispati dolayisiyla denklik gerekir.

Dolayisiyla nasil bir vize/oturum basvurusu yapilacagi da faktor olabilir.
0
wallcan
(05.02.24)
çeviri ve apostil varsa zaten noter onayı da var demektir. zaten sağlanabilecek en yüksek seviyede gözüküyor. hayırlı olsun.
0
anathemamen666
(07.04.24)
(9)

Tek böbrekle yaşamak

adwokat
Merhaba. Sorum çok ciddidir. Fikirlere açığım.1- Hayatınızda çok değer verdiğiniz bir kişinin ihtiyacı olsa böbrek naklini kabul eder misiniz?2- Tek böbrekle yaşamanın insanın hayatına nasıl bir negatif etkisi olabilir? Hayatına aynı şekilde devam edebilir mi?
Merhaba. Sorum çok ciddidir. Fikirlere açığım.

1- Hayatınızda çok değer verdiğiniz bir kişinin ihtiyacı olsa böbrek naklini kabul eder misiniz?

2- Tek böbrekle yaşamanın insanın hayatına nasıl bir negatif etkisi olabilir? Hayatına aynı şekilde devam edebilir mi?
0
adwokat
(03.02.24)
Babam şu anda lösemi hastası, kemoterapiyle verim alınmadığı için ilik nakli yapılacak. Çok çok şanslıyız ki halaminki %100 tutuyor. Birkaç hafta içinde işlem yapilacak.

İlik nakli, böbrek nakli gibi donöru doğrudan etkileyen bir nakil şekli değil tabii ama şu anda empati yapacak durumdayım diye düşünüyorum. en büyük korkularimizdan biri babamla kimsenin iliğinin uyusmamasi olmuştu. Dolayısıyla ben donor olsam annem, babam, kardeşim ve eşime hic düşünmeden veririm.
0
fraise
(03.02.24)
İlerde ihtiyacım olabilir ama kabul etmezsem kendimi sürekli suçlar, berbat hissederim. Bu stresle de başa çıkamayacağımı bildiğim için mecbur böbrek gider.
0
sibertenik
(03.02.24)
Benim teyzem karaciğer hastasıydı ve nakil olmasa kısa bir süre içinde ölevekti muhtemelen. Biz bütün aile hastaneye gidip donör başvurusu yapmıştık hepimize bissürü test yaptılar. En son oğlundan almaya karar verdiler. Ben şahsen donör başvurusu yaptığımda sadece şunu düşünmüştüm, bir insan var ve benim sayemde hayatta kalabilir, ben ona yardım etmezsem ölecek, ben öylece durup onu ölümünü izleyemem ne olacaksa olsun diye düşünüyordum. Eğer dr benden almaya karar verseydi kesinlikle hazırdım psikolojik olarak.

Karaciğer kendini tamamlayan bir organ olduğu için donörün karaciğeri sonradan tamamlanıyor, böbrekte böyle bir olay yok tabi, hayatın biraz zorlaşabilir ama nihayetinde 2 böbrekli olsan da sağlıklı beslenmeli, sigara alkol tüketmemelisin. Tabi ki çok ciddi ve önemli bir karar olduğu için bence vermek istemezsen de haklısın. Bu konuda bir insanı neden böbreğini vermedin diye yargılamak da doğru gelmiyor bana.
0
turuncu tonlarda
(03.02.24)
Anne, baba, kardeslerime veririm, bi sn dusunmem. Sevgilime iliskimin durumuna gore degisir. Hayat arkadasim olduguna inaniyorsam dusunmem, ona da veririm.
0
nic cage
(03.02.24)
1. Derece akrabama (teyzelerimden sadece bir tanesine) veririm. Sevgilime tabi ki vermem (sevgililerden kazık yemişliğim var), eşime veririm. Çok sevdiğim bir yakınıma kardeşi böbreğini verdi. Ufak tefek birkaç şeye dikkat ederseniz sorun yaşamıyorsunuz diye biliyorum. Yakın arkadaş meselesi çetrefilli. İlişkinin geçmişi ve geleceği önemli. Kimi arkadaşlar vardır, kardeş gibidir; Kimisi vardır, sessiz sedasız kopar gider.
0
prole
(03.02.24)
Kardeşlerime, yeğenlerime ve eşime veririm.

Tıp artık gelişti. Takılmam böyle şeylere.
0
ruhen hastayim ben
(04.02.24)
1- veririm.
2- hem doğuştan tek böbrekli olan hem de sonradan geçirdiği kaza sonucu tek böbrekle yaşamak zorunda kalan tanıdıklarım var. ikisi de evlenip aile kurup çocuk sahibi oldular. hayatlarını etkileyecek seviyede olumsuz herhangi bir durum yaşadıklarını ne gördüm ne de duydum bu zamana kadar. zaten tek böbrekle sorunsuz yaşanabiliyor yani vücut için gereken görevi tek böbrek de yerine getirebiliyor. sorun hali kişinin böbrek dışındaki ek hastalıkları söz konusuysa oluşabiliyor bildiğim kadarıyla.
0
ezkaza
(04.02.24)
Bu mesele birini sevmek ve acı çektiğini görerek acı çekmek ile çok alakalı. Diğerkamlık dediğimiz tutum, dostluk dediğimiz erdem bireyciliğin, bencilliğin ve kendi-çıkarının ön planda olduğu kapitalist toplumda çok yaygın ve tüm toplumsal yaşam bu değerler etrafında düzenleniyor. Halbuki iyi ve yaşamaya değer bir hayat sadece kendi vücut bütünlüğünün tam olduğu bir yaşam değildir. Varsayalım ki böbrek paylaşımı kesin dezavantajlar barındırsın: birçok insan halen sevdikleriyle birlikte yaşayabilmek, iyi zaman geçirebilmek için yine de böbreğini verecektir. Çünkü yaşamaya değer bir hayat çoğumuz için halen sevdiklerimizin de bizimle birlikte mutlu olduğu hayattır. Bu tutuma ek olarak ahlakta iki tutumdan daha bahsedebilirim ki birincisi zaten kısaca değindiğim egoizmdi. Onlara göre bir eylem yalnızca senin faydana hizmet ediyorsa doğrudur. Haliyle bırak böbrek paylaşımını, kaz gelmeyecekse tavuk bile esirgerler çünkü temel motivasyonları her durumda kişisel çıkardır. Toplumsal yaşama ilişkin tek argümanları da herkesin kendi faydasını düşünmesinin en iyi toplumsal sonuca götüreceğidir. Ancak bir abeveyn kendi faydasına olmadığı durumda bile çocuğunun iyiliğini düşünür ki bu halen insan olan yanımızı dışavurur. Bir diğer görüş de utilitarianismdir. Onlar ise çoğunluğun faydasını düşünür. Böbreğini verdiğin durumda sen çok da zarar görmezsin ama bir insanın hayatı kurtulur. Bu insana yakın olman da gerekmez. Mesele, ahlaki topluluğun genel olarak toplam faydasının artışıdır. Yine de bu görüş bizden çok şey talep eder: hiç tanimadığımız insanlar için çok fazla şey yapmamızı ister ancak bu çok gercekçi değildir. Mesela tüm ormanlarımızı bağışlamak bizi öldürse de belki 10 kişinin hayatını kurtaracaktır ve bu yüzden doğru eylemdir.

Sonuç olarak burada kisaca 3 tutumdan bahsettim: erdem ya da bakım etiği, egoizm ve utilitarianism. Ben şahnsen erdem ahlakına değer veriyorum bu durum özelinde. Çünkü erdemli insan erdeme yaraşır ve erdemle mutlu olan insandır. İnsanlar çoğu zaman sevdikleri için hiç düşünmeden ölümü göze alır. Ama işte bunun için bu sevgi ilişkisinin gerçek olması önemlidir ve ilişkiye değer katar.
0
prole
(04.02.24)
2.yi bilmiyorum ama deger verdigin kisinin kim oldugu onemli. Deger verdigim arkadaslarim var ama cok duygusuzca gelebilir kulaga ama vermem. Uyum testi falan yaptirmam bosuna yani. Insan ummadigindan ne kaziklar yiyor. Bu birine borc vermek, para hibe etmek gibi bir sey degil.
Bunu ama cekirdek aileden biri ise ki bu benim icin sadece annem ve babamdir. Hic dusunmem, insallah uyar da veririm derim. Ki anestezi fobim var onu dahi dusunmem veririm. Evliysen cocugun varsa bir de onlara verilir. Ha annen, babam, karin/kocan da sana kazik atabilir ama onu kabullenir insan. Olsun ben ustume duseni yaptim der.
Arkadasa, yakin akrabaya bi de su sebepten vermem; asil onemli olan kisilerimin de bir gun bu bobrege ihtiyaci olabilir.
Benim dusuncem bu sekilde.
0
Kittie
(04.02.24)
(5)

Faizler düşücek mi şimdi

condom kurşunu
Konut kredi faizlerinde seçim öncesi kampanya gelir mi acaba?
Konut kredi faizlerinde seçim öncesi kampanya gelir mi acaba?
0
condom kurşunu
(03.02.24)
mb başkanı faiz artırıyor diye görevden alınmadı bence. aynı politika devam eder, düşmez
0
paintov
(03.02.24)
Başkan değişikliğinin faizlerle bir ilgisi yok bence de. Zaten Mehmet Şimşek'in önerdiği başka bir isim yerine geldi. Anladığım kadarıyla bu seferki istifanın nedeni para politikası vs değil. Kaç haftadır ortada dönen haberler nedeniyle yaşandı bu istifa.

Dolayısıyla seçimlerden önce ya da sonra keskin bir değişiklik beklememek gerekir para politikasıyla ilgili.
0
fraise
(03.02.24)
öyle bir şey gündemde bile değil
0
benarrivo
(22.02.24)
hafize fazla dejenere oldu o yüzden değiştirdiler.
0
ferenc
(22.02.24)
sıkıp ,suyunu çıkarma politikaları aynen devam, faiz indirimi söz konusu değil.
0
Rao
(22.02.24)
(10)

Kedi sahiplensem mi kararsizligi

nic cage
Oglene dek baya istekliydim, birkac kedi icin sordum sorusturdum ama sahiplenmek uzereyken bi kararsizlik geldi. Boyle mi olur hayvan sahiplenirken? Onceden hic sahiplenmemistim. Bu arada, sayet alirsam iyi bakarim, ozenirim yani can sonucta, severim, iyi olsun diye ugrasirim. Sadece bilemedim yani
Oglene dek baya istekliydim, birkac kedi icin sordum sorusturdum ama sahiplenmek uzereyken bi kararsizlik geldi. Boyle mi olur hayvan sahiplenirken? Onceden hic sahiplenmemistim. Bu arada, sayet alirsam iyi bakarim, ozenirim yani can sonucta, severim, iyi olsun diye ugrasirim. Sadece bilemedim yani hayatim degisecek. Ilk kez benden baska bir canlinin sorumlulugu sadece benim uzerimde olacak. Kedi sahiplenenler ilk asamadan itibaren full istekli mi olur?
0
nic cage
(02.02.24)
Bakacak ya da birakacak biri yoksa tatillerde kisitlanacaginizi bilin 2 gunden fazla yalniz kalamaz onda bile hem kedi triplere girer hem siz uzulursunuz. Onun disinda harika bir sey bence.
0
instant crush
(02.02.24)
Aynı his bana olmuştu. Belli bi yaşa kadar hep köpek besledim. Sonra hayatın yığdığı aırı saçma sapan sorumluluklarla uğraşmaktan kendime bile bakamaz oldum. Sonra kedilerin zekice ama saçma sapan komik davranışlarından etkilenip sahipleneyim dedim. 1 hafta sokakta kedi kolladım evde yaşayabilecek tipte, kedi ilanlarına baktım falan sonra seninle aynı düşünce oluştu endişe edip biraz düşünmeye karar verdim. Benim bu biraz düşünme süreci 3.5 ay sürdü :D Sonra tamam dedim, ben bu işe kalkışabilirim.

İlk denememde sokaktan kurtarılmış yavru korkak bi kedi ilanı görüp 3 saat yol gidip kediyi aldım. Sonuç, eve gelince tam bi canavar çıktı, hırçın, saldırgan, manyağın teki. Dedim ben buna bakamam :D Bahçesi olup kedi arayanları arayıp buldum, aldılar. Sonrası daha bi endişie eder oldum. 1.5 ay sonra tesadüfen annem bi ilan attı. İlan sahibiyle görüştük, gittim aldım. O zamandan beri ne kaldıramayacağım bi sorumluluk hissettim, ne kısıtlanma hissi, ne acabalar.. Hepsi kayboldu :)

Yani demem o ki bu tür şüpheler normal. İnan bana arkadaş bile aramıyorsun :) Aradığın her şey bu sevimli canavarlarda mevcut :D
0
e mice
(02.02.24)
Kedi ile bir evi paylaşmak harika bir deneyim. Ama bazı dezavantajları da var. Bunları sıralamak isterim. (Sorduğunuz bu olmasa da)

-Kediler genel olarak geceleri daha aktif olan canlılardır. Bazı kediler insanların uyuma-uyanma saatlerine adapte olsalar bile çoğunlukla gecenin bir yarısı sizi uyandıracaktır. Beni her sabah 05.45'te uyandıran bir arkadaş var, göbeğini sevdirip sonra uyumaya devam ediyor.

-Kedi evde sabahtan akşama yalnız kalacaksa (kalabilir bir mahsuru yok) akşam siz geldiğinizde çok ilgi bekler. Yeterince ilgilenmezseniz, oyun oynamazsanız gece daha da aktif olur hiç uyku uyutmaz.

-Mevsime bağlı olarak değişkenlik gösterse de genel olarak evin her yerini tüy yapar. Dyson'ın şu lazer başlıklı süpürgesini alana kadar millete "benim kedim pek tüy dökmüyor" diyordum meğer kedi tüylerinin içinde yaşıyormuşum.

-Tatil konusu önemli. Kediye evinizde her gün uğrayıp bakacak birisi yoksa tatile çıkmayı unutun. Kediyi geçici olarak başka bir eve yerleştirmek pek iyi bir fikir değil, strese giriyorlar çünkü evleri değiştirildiği zaman.

-Maalesef, çok acı ama ortalama yaşam süreleri biz insanlara göre çok kısa olduğu için o kötü gün bir gün gelecek. :( Ben bunu düşündükçe "olsun, ona yaşayabileceği harika bir hayat sundum en azından" diyerek kendimi avutmaya çalışıyorum.

-Kedinin maması, kumu ve veteriner masrafları olacak tabii ki. Mama fiyatları özellikle çok arttı.

-Mobilya, halı, bitki evde bunlara sürekli olarak zarar verecektir. Aklınızda olsun.

Böyle uzun uzun listeleyince sanki çok zor bir şeymiş gibi anlaşılmasın, kedi öyle bir sevgi yaratacak ki içinizde, bunların hiçbiri size zor gelmeyecek.

Cevabı yazarken kedimi ne çok sevdiğimi düşünüp gidip mıncırdım kendisini. Elimi kopartmaya çalışarak karşılık verdi. Yerim.
0
pispinti
(02.02.24)
Tek çekincem, çok hareketli veya saldırgan çıkması durumunda buna ne kadar katlanabileceğimi kestiremiyorum. Sakin uysal bi kediyle çok mutlu olurmuşum gibi geliyor. Kedinin sakini uysalı anlaşılır mı? Evetse nasıl?
0
🌸nic cage
(02.02.24)
Ben çok istekliydim sahiplenene kadar sonra eve getirileceği zaman bir panik olmuştum eyvah naptım ben filan diyordum. Bir kaç hatta pişman olmuştum.
Şimdi onsuz yaşayamam diyorum kedim benim her şeyim :)
0
Gradient_tabanlı_mor
(02.02.24)
kediyle yaşamanın getirisi kadar götürüsü de var, birçok kişi anlatmış zaten ama şunu ekleyeyim sadece; göründüğünden çok çok daha büyük bir sorumluluk. aklınızda zerre kadar bile bir şüpheniz varsa sahiplenmeyin. hem size hem kediye yazık. bir gün geldiğinde eeh bıktım demeyeceğiniz garanti ise sahiplenin.
0
robin crusoe
(02.02.24)
uzun uzun yazamayacagim tek sey; sahiplenme. tek bakacak kisi sensen sakin. bir suru kedi sokaga atiliyo. sirf hayatlarina renk gelsin diye kedilerden sikilip vazgecen suruyle insan var. sorumluluk bakmanin otesinde bir sey asiri zaman istiyor. koltuk alirken bile her seyde onu hesapliyosun. %10000 kararli degilsen yapma
0
ala09
(02.02.24)
dostum selam,

neredeyse 3 senedir zilli bir kız ile yaşıyorum. ah benim salak kafam nerelere vurayım?

kedim olmadan geçen 30 küsür sene için kahroluyorum
0
inside story
(02.02.24)
Ben de ilk sahiplenme fikrimiz ortaya çıktığında bayağı heveslenmistm. Eve gelme günü yaklaştığında "acaba almasak mi? Sorumluluğu nasıl olacak, ya bakamazsak? Tüy dökecek, hareketli olacak. Ben katlanabilir miyim?" diye düşünmüştüm. Eve alıp getirdiğimiz ilk bir hafta "eyvah, ben ne yaptım?" dedim. Üstüne hasta oldu, bakamadım diye gecenin bir yarısı veterinerde hüngür hüngür ağladım.


Kendisi şimdi 7 yaşına yaklaşıyor. Başka bir ülkeye taşındık, taşınma mevzusu ortaya çıktığında ilk aklimiza gelen şey "hemen evraklarını halledelim de çok uzun ayrı kalmayalım" oldu. Bizimle yaşamaya başladıktan 1 ay sonra tek bir gün bile pişman olmadım, aksine hayatımda aldığım en doğru kararmış dedim. Bir hayvanla birlikte yaşamak her insanın deneyelimlemesi gereken bir şey.


Fakat bağ kurmak kolay bir şey değil. İnsanlar başka insanlarla ve canlılarla deneyimler biriktirdikce, duygusal olarak yakinlastikca bağ kurarlar. Dolayisiyla ilk başlarda şüpheye dusmeniz, emin olamamaniz çok normal. Kediniz bir süre sonra sizi tanımaya başlıyor, kucağınıza gelip kendini sevdiriyor. Bir bakışından aç mı yoksa oyun mu istiyor, bunları çözümluyorsunuz. Hayatı paylaşıyorsunuz. Böyle bir canlıyla nasıl bağ kurmayacaksiniz ki? Ama bu anlatarak anlaşılacak bir şey değil.


Velhasıl dezavantajları yukarıda yazılmış zaten. Bunlar her kedi için de gecerli değil bu arada. Benim kedim bütün gece uyur, evde biblolar yerinden oynamaz, hicbir şeyi tirmalamaz, düzenli bakımları yapılır vs. Bu biraz da sizin özverinizle ilgili. Kendi karakterinin yanında küçükken biraz ilgiyle birçok şeyi de ogretebiliyorsunuz. O yüzden dezavantajları tekrar tekrar yazmayacağım ama sevgisi bence dünyalara değer.
0
fraise
(03.02.24)
>

Tek çekincem, çok hareketli veya saldırgan çıkması durumunda buna ne kadar katlanabileceğimi kestiremiyorum. Sakin uysal bi kediyle çok mutlu olurmuşum gibi geliyor. Kedinin sakini uysalı anlaşılır mı? Evetse nasıl?

Yavru kedi sahiplenmeyin. 1 yaşını geçmiş, sakin mi manyak mı ne olduğu belli bir kedi sahiplenin. Hatta ola ki denk geldi, yaşı ilerlemiş ama sahiplendirilmesi gereken kediler çıkıyor bazen, ilk kedi için daha uygun ve kolay olur. Yavru kedi enerjisi canınıza okuyabilir :)
0
kobuzchu kiz
(03.02.24)
(1)

uygun ücretli psikoterapi desteğine nerede ihtiyaç olabilir?

234398592
Selamlar. Bir klinik psikolog ve psikoterapist olarak belirli bir haftalık kota kapsamında, terapiye ihtiyacı olan fakat terapi ücretlerini karşılayamayan, özellikle dezavantajlı gruplardan yetişkin bireylere uygun ücretli terapi desteği sağlamayı düşünüyorum. Online veya Ankara’da yüz yüze seanslar
Selamlar. Bir klinik psikolog ve psikoterapist olarak belirli bir haftalık kota kapsamında, terapiye ihtiyacı olan fakat terapi ücretlerini karşılayamayan, özellikle dezavantajlı gruplardan yetişkin bireylere uygun ücretli terapi desteği sağlamayı düşünüyorum. Online veya Ankara’da yüz yüze seanslar gerçekleştiriyorum. Bu konuyla ilgili çeşitli STK’lara ulaşmayı düşünüyorum. Sizce nerede böyle bir şeye ihtiyaç olabilir, hangi STK’lara yazabilirim?
0
234398592
(01.02.24)
Ben uzunca süre Kas-der, Mor Cati ve Üniversite Öğrencilerine gönüllü/ uygun ücretli psikoterapist destegi verdim.

Bunlar dışında Instagram'da da yazınca illa ki kendi tanıdıklarını yönlendiren oluyor. Arada oradan da yazdığım oluyor. Sözlük'te de başlığa yazmisligim var.
0
fraise
(01.02.24)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.