Bunu sadece tek bir sutun icin mi istiyorsunuz yoksa birden fazla mi? Sadece tek sutun icinse vlookup cozer

Evet sadece A sütunları karşılaştıracak, ana dosyada A sütununda zaten var olan bir değer varsa, o satırı hiç kopyalamayacak.

otobasyonu nasil yapilir bilmiyorum ama yeni gelen excel'deki A'daki hucreleri ana exceldeki A kolonuyla vlookup yapip N/A'leri filtreleyerek sadece yeni kayitlari alabilirsin

claire. e

Dizinin büyük fanıyım, hatta bu yakın zamanda üçüncüye tekrar izlemeye başladım. O yüzden karakterlerden ayrı objektif bir yorum yapamiyor olabilirim ama benim favorim Gloria. Çok gülüyorum sahnelerine.

bence de claire ya bi düşündüm de.

çok iyi dizi bu arada.

abi insta'da gördüğüm sahnelerine gerçekten çok gülüyorum, çok hoşuma gidiyor ama amerikan işlerine karşı ciddi bir nefretim mevcut genelde. inanılmaz yapmacık geliyorlar. the office'i çok severim mesela ama onun oyuncuları bile açık açık diyorlar ki "bugün çekecek olsak bizi cancel'larlardı". bilmiyorum belki modern family de kalıpların dışına çıkabilen, political correctness iğrençliğinden nasibini almamış güzel bir dizidir ama amerikan işi olduğu için ister istemez ön yargı ile yaklaşıyorum biraz. ingiliz dizisi olsa misal çoktan izlemiştim. onlar böyle değil.

2 kere izledim tamamini, net claire.
30 e londra

Gloria.

Ben birkaç sezon izleyip sarmayinca bırakmıştım, cevabım Claire.

ben de senin gibi reelsten biliyorum diziyi kesinlikle gloria. e

biraz kuru got ama benim icin de cevabi claire. bir de sarisin sevmem ustelik.

İkisi arasından seçeceksem Claire. Çok beğendiğim için değil ama sofia vergara'yı beğenmiyorum.

tüm bölümlerini izledim.

fizik olarak gloria
karakter olarak claire

claire'in fizigi cok kotu ya duzgun olsaydi karsilastirirdik ama sofia vergaradan bahsediyoruz. buyuk meme got seven birisi de degilim. claire petite ve kivrimli olsaydi daha cok begenebilirdim

Her iki açıdan da Gloria. Karakter açısından Claire'in bazı yönleri problematik geliyor bana. 21, k.

ben en son alirken vestel'in en cok satilan modelini almistim. akilli tv filan ozelligi de vardi. simdi baktim onlar bile 8-9bin olmus. 6bin altina 50inch tv yok :(

43 inch'e de genelde bilinmedik markalar var.

regal'i daha once duydum ama televizyon olarak bilmiyorum bulabildigim en ucuz 50 inch su oldu 7100tl ile: www.hepsiburada.com

@fakyoras; evet fiyatlar çok uçtu, şimdi almazsam daha da uçacak napayım bilemedim:(

50" olması şart değil zaten, 40-43" de olur, uhd konusunda da 4k film falan izlemek zor ve zahmetli zaten, o yüzden 4k'ya da gerek var mı emin olamadım

Bim'e önümüzdeki hafta hi-level 50" tv geliyormuş. Vestel garantisiyle. Acaba bunlar da Vestel marka tv'lerle aynı fabrikada mı üretiliyordur? Fiyatı da 5300, cazip geldi aslında

ben de şu sıralar bu konuda araştırma yapıyorum ve benim de bütçem sizinkine yakın. dolayısıyla kendi edindiğim bilgileri paylaşayım, belki bir faydası olur veya bir başkası "hayır o öyle değil, doğrusu böyle" diyip beni düzeltir, hepimiz aydınlanır, doğru tv'yi alır, mutlu mesut oluruz falan filan swh

1) hi-level ve benzer fiyat bandındaki markaların hemen hiçbiri android tv değil, buna dikkat etmek lazım.
2) ses çıkış gücünden, enerji sınıfına, usb giriş sayısından, çerçeveye kadar detaylı araştırma yapmak (bence) fayda sağlar. bu konuda epey.com güzel kıyaslama olanağı sunuyor.
3) ucuz olan markaların bir çoğunu vestel üretiyor. seg, daewoo, onvo, nordmende, sunny vs dolayısıyla aynı marka ve aynı servis, parça vb hakları var aşağı yukarı. kaliteleri de birbirine çok yakın olsa gerek.

özet olarak; benim yaptığım araştırmalara göre ucuz markalar içinde en beğendiğim ve gözüme kestirdiğim tcl markası oldu. özellikle ses konusunda onkyo markasıyla çalışmış olmaları benim için en büyük tercih sebebi. marantz ve onkyo markalarına ayrı bir düşkünlüğüm var. onun dışındaki pek çok konuda yine bu yukarda saydığım markaların önünde gibi duruyor. deneyimlemeden bilemem tabi ama teoride öyle olduğunu okudum, gördüm. 43" modeli ise sizin bütçeye tam uyuyor. 50" olan modeli de amazon'da 8 bin tl civarı.

@tembelhayvan; valla iki gün önce verdim siparişi. A101'de sitesinde cazip bir Philips gördüm. 43PUS7607 UHD, 6800 TL. Dolby atmos ve Dolby vision var. Ses olarak da kötü çıkacağını düşünmüyorum.
Bakalım umarım pişman etmez :)

hayırlı olsun :) philips iyidir ya, pişman etmez.

Pasaport kayıt hakkınız varsa arkadaşınız cihazı alsın ve size kutu arkasındaki imei numaralarını atsın. Siz de kayıt hakkınız aracılığıyla cihazın kaydını yapın sorun olmaz.

Cihaz ülkeye girdiğinde direk kayıtlı olmuş olur.

bir arkadaşım için yeni yaptım, bir sorun olmadı.

e-devletten yaptım ben de. problem olmaz

Bir sorun olmaz. Bu konuda btk'yi arayip bilgi almistim, 2 gun once bu sekilde ablama telefon alip onun pasaportuna kayit ettirdik. Telefon yeni yilda gidecek turkiye'ye

Ben devlet hastanesini özellikle eğitim araştırma hastanelerini tercih ediyorum. Şansıma bu konularda ciddi sorun yaşamadım.

özel sağlık sigortası olduğu için özel hastane tercih ediyorum.

sgk varsa tamamlayıcı sağlık sigortası ile özele gitmek baya mantıklı.

üniversite hastanelerini tercih ediyorum ama kendim de doktor olduğum için sıra bekleme gibi konularda çok sıkıntım olmuyor o açıdan çok nötr bi cevap değil bu.

Annem de hemşire, devletten emekli olduktan sonra özel hastanede çalışıyor böyle meşhur ve kaliteli olanlardan birinde. Babam fıtık ameliyatı oldu geçen aylarda ve annemin çalıştığı hastane baya indirimli şekilde yaptı. O hastane odasındaki aşırı lüks imkanlar bana çok göz boyama geldi. Yani sağlık imkanları olarak da kötü değildir muhtemelen ama yıllardır üniversite hastanelerindeki işini gördüğü kadar olan konforu görünce, odada lig tv olması, hastanedeki divan pastanesinden odaya oda servisi yemek söyleyebilmek falan bilmiyorum abartı geldi bana dshsddh

Yani kısacası kaliteli sağlık hizmetinin otel gibi bakım olan bir yerde çok verilemeyeceğine dair bir hissiyatım var. Bi de üniversite hastanelerinin bu ülkedeki zirve yerler olduğunu düşünüyorum tıp bilgisi açısından.

Yıllardır özel sağlık sigortam var. Her türlü basit iş için özel hastanelere gidiyorum.
Ama ciddi, önemli, karmaşık bir sağlık sorunum olduğunda genelde özel hastanelerde çözemiyorlar, işi uzatıyorlar, pek çok tahlil ve görüntüleme yapıyorlar. Sonunda devlet hastanesine gitmek zorunda kalıyorum. Nadiren. Yani 2-3 yılda bir belki.

Devlet hastanesine randevulu şekilde gittiğimde hem bekleme konusunda hiç sorun yaşamadım hem de muayene, tanı koyma konusunda.

Mesela apandisit ameliyatı olmam gerekse özel hastaneyi tercih ederim, kalple ilgili bir ameliyat için de özel hastaneyi tercih ederim. Fakat 100 bin kişide bir görülen, ilginç bir hastalık/ameliyat durumunda devlet hastanesini tercih ederim. Veya en azından tanıyı devlet/üniversite hastanesinde alıp tedavi/ameliyat belirlendikten sonra özel hastaneye giderim.

Nundu +1
Ailem sağlıkçı. Özelde calistilar genelde ama hep dedikleri en iyi özel bir üniversite hastanesi etmez.
Türkiye'de her şeyi bu özellerin eline biraktilar ve yakinda sıkıntılar daha da artacak.

Yani çok basit şeyler için özel iyi olsa da asla o eski üniversite hastaneleri seviyesi olmaz. Yani çoğu zaten garip tiplerin yönettiği ticarethaneler.

özel hastane. yaşadığım yerde devlet hastaneleri çok kötü.

yeterli ödeme gücüne sahip herkes devlet hastanelerindeki yığılmadan sıyrılmak adına özel hastane tercih edebilir elbet. ancak acil ve ileri uzmanlık gerektiren vakalarda ilgili hastalık üzerine uzmanlaşmış devlet hastanelerini (üniversite hastaneleri, siyami ersek, koşuyolu kalp vs.) tercih etmekte bir sakınca görmüyorum. olayın düz hizmet, yani otelcilik kısmı tamamen tırı vırı.

özel hastanedeki tek kişilik odanın iyileşmeye etkisi çok büyük. literatürde var...

devlet hastanesini tercih ediyorum. doktorların özlük haklarında yapılan iyileştirmelerden sonra yaşadığım ildeki özel hastanelerin iyi doktorları geri devlete dönmeye başladı son 1-2 aydır. Yakında özel hastaneler yeni mezun doktorlarla dolacak.
büyükşehirlerde, büyük özel hastanelerde durum farklı olabilir tabi ama küçük yerlerde devlet hastanesi bence daha efdal.

Turkiye'deyken tam kapsamli sigortam vardi, genelde evimin yanindaki acibadem veya memorial'a giderdim. Sira beklememek ve cok kolay sekilde randevu alabilmek cok iyiydi. 5 sene boyunca hic devlet hastanesine gitmedim.

Son geldigimde doktor arkadasimin yanina ugradim kan degerlerine baktirmak icin(2 yil sonra ilk kan testim, yeyy). Doktor yakin arkadasim olmasina ragmen git geller baya yordu, kan vermek icin 45dk bekledim mesela. Ozelde olsa gir cik cok daha kisa surerdi. Devlet hastanesinde ancak cok vaktin varsa tedavi alabiliyorsun bana kalirsa. Doktor da ilk muayenede test isteyip yolluyor direkt seni fazla dinlemeye firsati olmadan.

Aciliyetim yoksa üniversite hastanesinden gün alırdım,ama en son gittiğimde muayene için 1 ay bekledim mr randevusunu 8 ay sonrasına verdikleri için artık gitmiyorum..

Tamamlayıcım olduğu için neredeyse her işimi aynı gün özel hastanede hallediyorum. Hem iş için sürekli izin almamış oluyorum hemde tanı konup tedavi başlıyor.

Beklememek ve adam gibi derdimi anlatacak vaktimin olabilmesi için özele gidiyorum. Ama özel dediğimde de doktora bakıyorum iyi mi diye. Burada başkent hastanesi var doktorları iyi genel olarak. Onu tercih ediyorum

Sırf bu yüzden tamamlayıcı yaptık. Devlette muayene ve tedavi zorlaştı. Kuzenimin ayağı kuruldu ameliyata girmesi gerekiyordu 1 hafta sonrasına gün verdiler. Şirketin yaptığı özel sağlık sayesinde ertesi gün hemen ameliyata girdi.

devlet hastanelerinde doğru düzgün tedavi imkanı yok diye düşünüyorum. sağlıklı bir muayene ortamı yok maalesef.

cahilliklerinden, çok bilmişliklerinden.

yavruyken amerikada çip takılmış kedimiz var. şu an 11 yaşına girecek. bir sıkıntı yaşamadı şu zamana kadar. türkiye'de sisteme kayıt ettirdim.

2 hafta önce 10 yaşındaki diğer kedime çip taktırdım. onda da bir sıkıntı görmedim şu zamana kadar.

benim köpekler 11 ve 14 yıldır çipliler yaklaşık. nasıl kötü bir şey yaşanabilir ben de anlamadım. hatta bir tanesinin çipli olduğunu bilmiyordum bile, barınakta yapmışlar meğer. barkodu okutunca gördük çipli olduğunu.

türk insanında klasik bir her şeyin altında komplo teorisi arayarak kendini zeki gösterme gibi garip bir tutum var onun ürünü bence. herkes için faydalı olacak bir uygulama halbuki. dünyanın bir çok gelişmiş ülkesinde benzer uygulamalar da var.

çip kelimesini duyunca bişey sanıyolar sanırım, benim eskiden aşıya karşı olan arkadaşlarım şimdi de çipe larşılar.

kim karsi olabilir ki derken asagidaki birkac duyuruda karsi cikanlari gordum. Ulkede her seyin olumune savunucusu ve karsi cikani var diyip gulup gectim:)

Cipin kediye bir zarari yok, kaybolursa vs bulunmasi icin yararli hatta.

cahil de değilim, kedilerimi sokağa bırakmayı da düşünmüyorum, zira biri 22 yıldır benimle yaşıyor.
insanların bazı konulardaki çekincelerini anlamadan etmeden yaftalamak asıl cahilliktir bana göre.

kendi bakış açımdan anlatayım.
kedilerimin hepsi 10 yaş üzerinde.
bu saatten sonra bu kedilere çip takılmasının beni huzursuz etmesinin en büyük nedeni, çip takılan bölgenin çevresinde röntgen ve tomografi gibi görüntüleme cihazlarında sorun çıkartması.
hatta bu yüzden veteriner de enseye değil, bacak tarafına taktı.
tam en çok hasta olup yaşlanmaya başladıkları dönemde, bu tip bir görüntülenme sorununun yaşanmasını istemiyorum, mümkün olsa taktırmazdım.

22 yaşındaki kedimde de artık yaşa bağlı bir kilo kaybı var, yani çöp gibi değil ama zayıf diğerlerine göre.
bacağına çip takılırken üç kere dışarı attı çünkü deri esnekliğini artık biraz yitirmiş, kilo da olmayınca rahat takamadılar.
şimdi 22 yaşında hayvana ben neden bu sıkıntıyı yaşattım ki?
evden kaçmayı bırak, koltuktan kalkmıyor zaten.
yeni doğan, küçük, genç veya yavru hayvanları anlarım.
ama kendi kedilerim için hiçbir sebep görmüyorum açıkçası.

sarcoma falan gibi sorunlara yol açtığı da lab farelerinde gözlemlenmiş, uzun süredir çip kullanan ülkelerde vaka sayısı az değil ama yine de oransal açıdan düşük kalıyor.

hayvanseverler genelinde daha da büyük bir sorun var.
bu çip meselesinin temelinde, sokak hayvanlarını temizlemek var.
yani siz sokağınızda beslediğiniz 3 tane sokak kedisi varsa, bunu çipletemeyeceksiniz.
çipletirseniz, çip okutulduğunda sizin adınız çıkacak ve kedi evde bulunmuyor olacak.
bakacaklar, kayıp olarak da bildirilmemiş, hop ceza yiyeceksiniz.
ama çip taktırmadığınızda da sahipsiz hayvan olarak belediye alıp istediğini yapabilecek o hayvana.
siz de ne izini sürebileceksiniz, ne hak iddia edebileceksiniz.

evde rahat rahat yaşayan hayvanlar için zaten aşı karnesi vb. uygulaması senelerdir var.
işin çok yönü var ve zaten evlerde yaşayan hayvanların da şu anda sadece yüzde 25'i çiplenmiş durumda.
sistemsel sorunlardan bahsetmiyorum bile, benimkilerden birinin çipi günlerce hata verdi, kaydını bir haftada ancak yaptılar.
nereden baksanız sorunlu bir sistem bu.

kediler, köpek olmadıkları için. senelerdir evde oturuyoruz. çipsiz seviyoruz birbirimizi. 'niçin çip taktırmalıyım?' diye bir rehber de görmedik. teşviği geçtim bilgilendirme dahi yok. onun yerine yalnızca bir ceza aracılığıyla güdülüyoruz.

Bir faydasi yok cunku.

Kedi kacarsa bulunma ihtimali cok dusuk. Benim kedim mesela olumune korkak giderse gecmis olsun.

Asi kaydi cart curt zaten eski karneye de isleniyor.

Bana ne faydasi var biri anlatsin cahilligim gecsin

sırf para koparma amaçlı olduğundan karşıyım. kedim 8 yaşında ve sokaktan eve aldığımdan beri sokağa çıkmışlığı yok. evdeki tüm camlarda kediye dayanıklı sineklik var. kedinin tasması var, künyesi var.
sırf birileri para kazanacak diye ben neden kalkıp hayvana çip taktırıyorum? işim gücüm var tarım bilmemneye gidip çip taktırmakla uğraşmak ya da veterinere yüzlerce lira neden vermek zorundayım? aşısını her şeyini yaptırıyorum sağlık karnesi her şeyi var sırf bir rantın parçası olmayı da reddediyorum.

hayvan başına vergi alsalar ne olacak.

Konuya pek vakıf değilim de bence bu Türkiye'de köklü değişiklik olarak sunulup arkasından gelenler bilindigi için doğal bir tepki. Mesela bizzat maruz kaldığım yeni cipli kimlik kartlari için de aynısı oldu bu olaydan ben aynı kokuları alıyorum. Ödeme için kullanılacak bunlarsiz osym sınavlarına girilemicek pasaport olarak kullanılacak vs dediler çoğu ya hiç olmadı ya da kısmen ama çok az insanın hayat rutininde olan bir şey için kolaylığa dönüştü. Belki de ilk alınanların geçerlilik süresi bitmeden bir özelliği de olmayacak yeni kimlik kartlarının.

Bu konu da böyle, iyi olacak hem sahiplerine hem kedi köpeklere süper olacak hem alıp sokağa atanları da cezalandiricaz vs laflar yayıldı medya vs de aracılığıyla, benim hiç inanasim gelmiyor açıkçası. Öyle bir organizasyon oluşturmaya dair güven verse devlet ve belediyeler bakanlıklar zaten pek sokak hayvanı diye bir şey olmaması lazım bu bir.

İkincisi bütün Türkiye yüksek güvenlikli sitelerde yaşamıyor, kırsalı var şehir merkezinde bahçeli evi vs olan var. Bahçen varsa kedi de olur mesela. Zaten pek yaşayacak yerleri kalmadığı için mesken edinirler sen beslemesen de. Nolucak şimdi mesela? O kedi bahçemde diye ceza mı yiyeceğim ben? Ya da yemek artığı bile vermiyorum diyelim değil beslemek, bahçedeki çöpümu karıştırıyor yemek bulmak için diye ya da farenin hasaratin peşine düştü diye piyango neden bana patlasın?

Bunları da geçtim, diyelim şahit oldum hayvan can çekişiyor. Hayatım boyunca bakmaya imkanım zamanim... yoksa neden tedavi de ettiremiyorum? İlla zalim kalpli biri olup napalim yasalar böyle diyip izlemek zorunda mıyım? İşte bu yasa dolaylı olarak bunu dayatıyor.

Her zamanki gibi biz yaptık oldu olacak uygulaması. Aa ne güzel işte diye yaklasanlari da en nazik tabiriyle saf buluyorum.

Tüm bunların içinde, hayvanların beden dokunulmazligi vb. kısmı da var ama, bence çok üst düzey bir tartışma o çünkü o anlayışta biri yok pek ortada.

Cahil değilim, kedimi sokağa bırakmayı düşünmüyorum ve karşıyım. Bir canlının vücuduna gereksiz bir şekilde müdahale edebilecek hakkı kendimde görmüyorum çünkü. Tasma da takmıyorum kedime çünkü rahatsız oluyor mesela. Çip de takmak istemiyorum çünkü kedimin yararına en ufak bir faydası yok. Aksine derisi hassas olan ve veterinerde aşırı stres olan kedime bir sürü eziyet etmiş olacağım.

reels izleyenler gozukmuyor

alinabiliyordu 2-3 sene oncesine kadar, hatta simdi daha once gittigim prof'a baktim alabiliyorum.

hangi doktor, ben de bakayim?

bazı doktorlar çok yoğun olduğu için gelecek hastaları da önden eleyerek randevu alıyorlar diye düşünüyorum.
alanında isim bir proftan randevu almak istediğimizde asistanı önden bizimle görüşüp şikayetimizi dinledi ve bahsettiğimiz durumun hocanın alanından ziyade başka bir alana girdiğini ve ne yapılması gerektiğini anlatmıştı.

Genelde probiyotik veriyor doktorlar ishal durumlarinda(ishal diye dusunuyorum).

Ben o kadar sey kullandim, en etkilisi hala 1 tatli kasigi turk kahvesinin(toz halinda) ustune sikilmis aldigi kadar limon. Jilet gibi kesiyor ishali :d oneririm...

Antibiyotik kullanan arkadaşımın kızına doktor probiyotik desteği vermiş, eczaneden almışlar.

Onun dışında kefir içebilirsiniz + lahana turşusu da tüketebilirsiniz. antibiyotikle 3. haftam. Ben de kefire başlıyorum mesela.

Hazır bağırsak florası için "kokoreç".

www.yenialanya.com

Ana maaşların yönetmelikle belirlendiği bir yerde çalışıyorum, dolayısıyla personeli tutmak için prim var. Yazılımcılar en fazla primi alan birim. Proje yürütücüleri de yüksek prim alıyor. Onun dışında tecrübeye göre bir prim sistemi var ve bu haliyle ben adaletli olduğunu düşünüyorum.

çok matematiğe dayalı bir sektördeyim.
her uzmanın yaptığı iş sayısı günlük olarak tutulabiliyor. uzmanlara hazırladığı rapor başına, kontrol ekibine de bu uzmanların yazdığı raporlardan kontrol ettikleri sayıya göre matematiksel ve çok basit bir prim sistemi var. herkes ay sonunda ne prim alacağını biliyor.

yöneticiler de getirdikleri müşteri üzerinden prim alıyorlar.
patronlar zaten patron :)

sektörde 15 yıldır çalışıyorum. en hakkaniyetli yöntem bu diyebilirim.

edit: ufak bir düzeltme yapmak isterim. uzman ve kontrol ekibinin yine matematiksel bir performans puanlama sistemi var. bunun da primlerde bir etkisi var ama çok değil.

oldukça matematiksel bir prim sistemi var, hiç gri alan yok. mesela bizde şöyle
%70 baz maaş
%30 prim

%30'un yarısı x bir kişinin o çeyrekteki satış performansından, kalan yarısı ise yöneticinin belirlediği kriterlerden oluşuyor (mbo)

prim sistemi role göre değişiyor. aynı rolde çalışan peer'lerin prim sistemi de aynı. ama mesela adamın çalıştığı territory çok hedef yapıp seninki yapmadıysa, aynı işi yaptığın arkadaşına göre %15 az maaş alabiliyorsun. bunu da kabul ederek başlıyor herkes o işe zaten.

Danismanlik sektorundeyim.

Firmanin basarisina puan veriliyor, sahsin basarisina puan veriliyor, bir de maks alabilecegin prim yuzdesi var (pozisyina gore %5-10-20-50...) hepsi carpilip bir yuzde bulunuyor. Ornegin firma 10 uzerinden 5 basariliysa, sen de ortalama 5'sen, primin de makss %10'sa 10x0.5x0.5=yillik maasinin %2.5'i kadar prim alirsin.

Prim yatinca ogreniyorsun ne kadar yatacagini, onceden bilinmez :(

bizde de 3 adet prim var;
1. satış primi; 2 adet satış hedefi oluyor. 1. ye ulaşınca x, 2. hedefe ulaşılırsa 1.5x gibi bir prim alıyor tüm çalışanlar eşit şekilde.

2. sadakat primi; 1 yıl kalırsan x, 2 yıl kalırsan 2x sadakat bonusu alıyorsun.

3. performans primi; 6 aylık olacak şekilde kişisel ve takım hedeflerin belirleniyor. 6 ay sonunda birden fazla hedeflerden puanlar alıyorsun. ortalamana göre yıl sonunda maaşın ile çarpılıyor bu oran ve ona göre performans bonusu alıyorsun.

Bulgaristan için konuşacak olursak; Benim bildiğim -ki ben de sizle aynı durumdayım- büyüklerden anne babaya vatandaşlık geçmişse ,siz de alabiliyorsunuz.Geçmediyse zor.Bu işleri yapan çok sahtekar da var,BEHI diye bir firma en güveniliri diye duymuştum.
Romanya için de eğer büyüklerden biri Romanya ya da güney dobruca bölgesindeki bulgar şehirlerden birinde doğmuşsa, anne baba almaksızın romanya vatandaşlığı alınabiliyor.

Bunu yıllardır köşemde yazıyorum. İmkansız. Açık ve net olarak beyhude bir çaba. Kusura bakmayın ama Türkiye'den şey edip gitmeyi beceremeyen kim varsa Nuh nebiden bulgar'a gitmeye uğraşıyor. Hayır efendim vatandaşlık alamazsınız. Önce rahmetli dedeniz mezarından kalkacak bulgar'a geçip,selamünaleyküm benim vatandaşlık işlemleri için geldim diyecek. İşlemler bittikten sonra babanız gidecek aynı prosedür işleyecek. Ardından siz. Siz ilk ayakta yatıyorsunuz. Dedeniz biraz ölü.

allah yazdiysa bozsun +1
eğer dedelerinizin vatandaşlığı yoksa ve sağ değillerse babanız da vatandaşlık alamaz dolayısıyla siz de alamazsınız boşuna uğraşmayın.

1951 sonrasi gocenler vatandasli alabiliyor demisti avukat bana birkac sene once. Ama durum su ki, dede/nine sag olmali. Onlar vefat ettiyse mumkun degil demisti

dede vefat etmiş olsa bile alınıyor ama belli bir tarih aralığı var. o tarihlerde göçmüş olması lazım. konu detaylı ve kapsamlı. avukatsız ve adamsız mümkün değil. şu siteyi bir inceleyin:

bulgarvatandasligi.com

yoo kutunun sarji bitse de kullanabilirsiniz. onlarin da bitmistir. telefona yaklastirinca gostermiyor mu yuzdeyi?

kutunun şarjı bitmişse bağlanmıyor kulaklıklar.

kutunun şarjı bitince, kulaklığı kutudan çıkarttığını anlamıyor ve otomatik bağlanmıyor. telefondan manuel bağlaman gerekiyor

@poschen Nasıl manuel bağlıyoruz?

Bluetooth'u acip cihazlardan kulakligi secerek manuel baglanilabilir

oturma izninin geçerliliği ile ilgili ülkesine göre değişebilmekle beraber süre limitleri var. bazı şirketler de veri güvenliği vb. nedenlerle soğuk bakıyor diye biliyorum. ancak şirketini ikna edip 20 günlüğüne falan türkiye'ye gelip buradan çalışan tanıdıklarım da var.

Merhaba, bizim şirkette izinlerinin haricinde 20 iş günü Türkiye’ye gelmek ve buradan çalışmak serbest. Konum : Almanya

Her ülkenin kendi belirlediği orandan (%10-%20) daha uzun süre ülke dışarısından çalışırsan vergi problemi çıkartıyorlar. Bu yüzden şirketler uzun süre uzaktan çalışmanızı istemiyor. Buna izin veren şirketler de ben bilmiyordum kendi gitmiş, haberim yok yaklaşımıyla yapıyor.

Şirkete bağlı.
Bizim şirkette evin dışında çalışmak yasak, sebebi de güvenlik ve iş kazası olursa olayı.
Onun dışında it sirketlerinde oluyor ama gene ab dışı sorun olabiliyor.

Ulkeye bagli. Dolayisiyla vergiye bagli.belli bir surenin ustu olunca tax residence i degisiyor. Sirket politikalarinin kaynagi bu.

6 aydan uzun süre vergi verdiğin ülkeden ayrılamıyorsun. o yüzden son 2 senedir 5-6 ay kadar türkiyeye yaşıyorum.
saat farklı çok olmadığı sürece şirket pek önemsemiyor.

2 aya kadar kalabiliyoruz kagit uzerinde. Daha uzun sure baska ulkelerde kalanlar da biliyorum. 1 senede maksimum 6 ay yurtdisinda kalinabiliyor, yani 3 kere 2 ay kalabiliyorsun.

Genelde sirketten sirkete degisiyor. Bazi wfh olanlar hic yurtdisina izin vermiyor.

Ulke: ingiltere.

Bende ise yariyordu. Bagisikligi guclendiriyoe gercekten de. Placebo da olabilir tabi

Tıbbi olarak 'bıldırcın yumurtası yemek' ile 'Ayıini mağarası ciğerlere iyi geliyor' arasında bir yerde bulunuyor. Kendi kullanım kılavuzunun üzerinde "Tıbbi Müstahzar (ilaç) olarak değerlendirilmemiştir." yazıyor. Ben olsam vermezdim.

Ne yapsan da hasta olacak. Biraz sabredip bagisikliginin guclenmesini beklemek gerek.

Can dostumuz calpol ve oksuruk icin bisolnatur kullanabilirsiniz. (Tabi doktor kontrolunde)

Valla ben bizim çocukta çok işe yaradığını görmedim. İlla ki bağışıklık kazanacaklar hem de bu dönemde kaçınılmaz, doktorun da bize dediği bu bilgilerinize.

umca tablet bende hicbir ise yaramadi valla

faturasız hatta geçersiniz hat kapanmasın diye belli aralıklarda tl yüklemesi yaparsınız hattın aylık vergisi de o tl bakiyesinden düşer bu şekilde hat açık kalır. sms de gelir arama da gelir.

edit: yurtdışı paketi falan almanıza gerek yok, siz sms almak istiyorsunuz göndermek değil. dolayısıyla herhangi bir pakete ihtiyacınız yok.

6 ayda bir kontor yuklersen sms gelmeye devam eder sorunsuz

sms almak icin pakete ihtiyaciniz yok +1

ihtiyaciniz olan diger sey roaming'in acik olmasi. ayarlardaki roaming degil, hattin kendi ayarlari oluyor ona bir bakin hatta gerekirse operatoru arayin kontrol ettirin. (yerlesiyorum filan demeyin, cunku yurtdisina giden kullanicilari yolmaya bayiliyorlar dava mava ugrasmadiklari icin ve allem edip kallem edip paket satiyorlar)

ben ilk geldigimde roaming kapaliymis mesela, bilmiyordum. TR'ye donene kadar acamadimdi. dersimi aldim.

yillardir yurtdisindayim ve hattimi sadece sms almam gerektiginde aciyorum. denildigi gibi kontor yukleyin kapanmadan, uluslararasi dolasim da acik olsun. that's it.

Yalnız yurtdışında paket kullanımı Turkcell'de günlük 104 lira mı ne, bilginize.

yurtdışında yaşıyorum;

- Turkcell hattı takılı telefonum iphone, surekli ucus modunda , ayarlardan sadece wifi açık, hücresel altında wi-fi ile arama açık. operator olarak Turkcell wifi gorunuyor. bu sekilde faturamdaki mevcut dakikalarım ile Türkiye'deki eşi dostu arayabiliyorum, aranabiliyorum, sms alıp gönderebiliyorum. Herhangibir ek ücret yansımıyor. uçak modunda olduğundan baz istasyon kullanmıyorum - dolayısıyla roaming paketi (gunluk 108 lira olan) kullanmıyorum.

aynı dert bende de vardı. türk telekoma gittim hattımı direkt lira yüklemeye çevirmek istiyorum dedim. mırın kırın yaptılar, türk telekom bu işlemi sadece telefondan yapıyor bu arada bilginize, yok dedim istemiyorum paket falan (sadece 10 lira diye ısrar ettiler). her 4 ayda bir minimum 70 lira yükleme şartı varmış. tamam dedikten sonra sıkıntı olmadı. herhangi paket de almadım.

yurtdışına çıkacağım sms, arama gelsin istiyorum o ayarı kapatmayın derseniz onu da aktif tutuyorlar.

zaten iner inmez xxx ülkesine hoş geldiniz mesajı alıyorsanız sıkıntı yok demektir (:

Arkadaşlar hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim. 3-4 ayda bir 70lira bana en uygun sistem olarak görünüyor. Ben hiçbir şekilde hattı arama SMS atmak amacıyla kullanmayacağım. Sadece doğrulama SMSi almak için amacım zaten. Varolun :)

Levi'stan aliyorum ben, mavininkilerden hic memnun degildim(agi yirtilanlari degistiriyolar bu arada fisle veya kartus kartla gidersen)

seneler önce maviyi bırakmıştım, colins alıyordum bi ara, f/p olarak iyiydi ancak onlar da fiyatları abarttılar en son. araya levi's,wrangler falan sıkıştırdım ama tekrar maviye döndüm. (dar paça giymediğimden diğer markalarda pek de uygun pantolon bulamadım)

Mavi'den oldukça memnunum açıkçası ben. Ağ kısmı eriyor sadece slim fit giydiğim için ama Levis hariç denediğim tüm markalar böyle zaten.

Levi's alıyorum ben diğerleri dayanıksız oluyor. Aradaki fiyat farkına değiyor bence.

mavi aldım son 2 tane daha ama eskisi kadar kaliteli değil. daha önceki mavi'lerin ağ kısmı yırtılmıştı.

üzerimde lee var. bence mavi'den daha iyi.

bir de kalın colins var.

Jack & Jones iyidir.

Colins’in modelleri pek hoşuma gitmiyor ama lee hiç denemedim aklımda olsun teşekkürler

Levis’ e geri dönecek artık öyle gözüküyor

utorrent, bittorent vs tirrek isidir
qbittorrent kurunuz

transmissionbt.com

Ben dizi filmler icin stremio diye bir uygulama kullaniyorum. Direkt torrentten veri ceken guzel bir program tavsiye ederim.

Stremio+1

transmission +1

Torrent: transmission
Film izleme: popcorn kullaniyorum ben eger oyle bisi lazimsa
Stremio: bana karisik geliyor

Transmission'dan başka yere bakmayın gavurun nobullshit dediği tarzda bi yazılım.
Tracker'da keyfinize göre dicem de public tracker zaten bi elin parmağı kadar kaldı.

mac’te sorunsuz calisan tek torrent istemcisi: transmission bittorrent.

çokk teşekkür ederim^^

www.google.com
Google flights fiyat gösterimi acisindan favorim. Kolayca en uygun günler bulunabiliyor.


Ucuz bilet bulmanin bence en önemli noktasi, belli tarihlere bagli kalmak yerine sizin tarihlere uymaniz.
+ uzak mesafe ucuslar icin, aylar öncesinden biletin alinmasi.

Kampanyaları takip edeceksin, pegasus thy vs çok güzel kampanyalar yapıyor. Kampanyayı ilk günde çat diye yakalarsan çok iyi fiyatlara alabiliyorsun.

ben rome2rio kullanıyorum. özellikle tren, otobüs vb. seçenekler eklenince ucuza getiriyor. oradan otobüsle şuraya geç, oradan uçağa bin filan gibi.

Tr icin pegasus'un kampanyalari bildirim olarak geliyor. Yurtdisi icin lazim oldugunda ryanair'den easyjet'ten aliyorum, hep uygunlar zaten nerdeyse

Facebook'da, reddit'de Travel Hacks grupları var buralarda sürekli kampanyalar, kodlar paylaşılıyor bunları takip edebilirsin.

Skyscanner.com

Bir de bu tur bilet sitelerini gezerken browseri private/gizli MODa getirin. Sayfayi tekrar ziyaret ettigimizde fiyatlarin yukariya dogru gittigini gorursunuz yoksa.

saglam bir acentam var yurtdisinda eleman sacma sapan binbir aktarmali ucuz biletler bulabiliyor.

O ucuz biletler çoğunlukla abuk subuk saatlere ve aktarmalara sahip oluyor. Kaliteden feragat etmek gerekiyor. Kısacası ona harcayacağınız zaman ve enerji ile parasını bastırıp kafa temiz gezmek daha karlı.

Yenilenmis: refurbished (bozulan vs telefonlari apple tamir edip, kozmetik olarak duzeltip ucuza satiyor)
Degisim: telefonum bozuldu, garantiye verdim, duzelmez bu diyip onun yerine yeni telefon verdiler. Bu da degisim telefonu

Nasil ayirt edilir bilemedim.

"refurbished" diyorsa kisaca kullanilmis telefon aliyorsun demek. Birisi bir arizadan dolayi telefonu geri vermis, adamlar da tamir edip tekrar satiyorlar. Ben olsam cok cok iyi bir firsat degilse bulasmam. Jelatinli kutusunun olmasi pek de birsey ifade etmiyor.

eger elektronik cihaz olmasi gerektiginden %25-30 daha dusuk bir fiyata satiliyorsa firma tarafindan buyuk ihtimal ya teshir urunudur ya da refurbished dir.

The ordinary 'pakete para vermeyin, önemli olan icerik' mottosuyla yola çıkmış, bu yüzden de uygun fiyatlı ürünler üreten bir marka orijinalinde. Yurtdışında 10-15 Euro arasında değişen, ulaşılabilir fiyatlara sahipler. Fakat her şey gibi bizim ülkemizde lüks ürün oldu cikti; döviz, vergi vs sebebiyle.

Ben serumlarıni kullanıyorum ve memnunum. Diğer ürünleri hiç kullanmadım sadece bir arkadaşım purest yüzünden alerji olmuştu ama bu onun cilt tipiyle ilgili olabilir. Ama ben the ordinary'i yurtdışında alıyorum, Türkiye'den o fiyata alır mıydım; emin değilim.

Yukarıdaki bilgiler ışığında siz içerikleri karşılaştırıp karar verin bence.

kusura bakmayın belirtmemişim ben de yurtdışından tedarik edeceğim

evet cok populer olmasinin sebebi ucuz cilt bakiminda oncu olmasi. ilk ciktiginda kanada'da/abd'de bircok urunu 5-9 dolar arasindaydi (simdi fiyatlar biraz artti). ki bu donemde en dandik nemlendirici bile mesela 25 dolardi sephora'da.

Diger ozelligi o vakte kadar cilt bakim urunlerinin marketingi "anti aging" "bilmemne magic cream" gibi muglak soylemlerle yapilirken the ordinary urunlerini bu absorbik asit, bu salisilik asit, bu retinol gibi icerik uzerinden lanse ederek daha bilimsel bir cilt bakimi algisi olusturdu. diger markalar da bunu takip ediyor.

gunumuz piyasasinda orta-alt seviye urunler bence. bircogu tek bir icerik uzerinden formule edildigi icin (farkli etken maddeleri ayni urune yedirmektense) bir suru urun kullanmak gerekiyor. ve bu urunler ust uste kullaninca garip bir sekilde tabakalasabiliyor, emilmiyor, yapis yapis oluyor falan. yani kozmetik olarak pek sofistike degil. ben hala 1-2 urununu kullanmaya devam ediyorum cunku fiyati uygun, nakliye bedava falan diye ama cok alternatifi cikti ayni seviyede.

cevap olarak:
1. erisebildigin oysa revolution al gitsin zaten urunleri hep icerik olarak kopyasi muhtemelen. pure solution'i duymadim.
2. cilt bakimi zaten en fazla %5 falan fark yaratir. cogunlukla hic fark yaratmaz. dolayisiyla cok farkeden bir sey olmaz ki dedigim gibi the ordinary urunleri kesinlikle ust seviye degil.

Baya guzel urunler, kullanan bildigim herkes memnun. Ben de yuz icin nemlendiricisini kullaniyorum

Ben ciktigindan beri kullaniyorum, kullandigim cogu urunden memnun kaldim.

Niacidamine iyi, caffeineli serum iyi, laktik asit-peelingi ve glikolik asit tonigi cok iyi. Markanin bahsetmis oldugunuz mudahillerini hic denemedim.

Niacidamine üzerine birkac sey sürülemedigi icin Paula´s Choice aldim.

Bazi urunleri yukarida da yazildigi gibi uzerine krem surulunce iyi durmuyor ciltte.

Bende 6-7 ürünü var. Özellikle kışın kullanıyorum. 39 e

ben Ordinary'nin niacinamideını kullandığımda çok ağır geldi, cildimdeki tek sorunum gözeneklerimin zaman zaman genişlemesi ve kuruma olması. Bu ürün baya cildimi bozdu, bana hiç iyi gelmedi. ilk sefer benim hatam çünkü konsantrasyon ve kombinasyonlarını çok iyi araştırmak gerekiyor ve ben pat diye %10'dan başladım diye kötü geldi dedim. Arada Missha'nın niacinamide içeren nemlendiricisini kullandım sonrasında da kalan Ordinary ürünüme geri döndüm ama yine olmadı. Yine oldukça garip tepkiler verdi cildim. Bu sıralar revolution kullanıyorum ve çok iyi anlaştık diyebilirim. Yani bence mesele uyum, denemek gerekiyor.

Glassdoor'da bi diye arattigimda 3bin civarinda cikti. Data analyst'ler 3-3.5 arasi aliyormus, herhalde ortalama 5yil tecrubeleri vardir. Benzer sekilde 3bin istenir herhalde diye dusundum en az

Yanlış hatırlamıyorsam Maltepe belediyenin az yukarısında Hacı bey işkembecisinde sanırım öyle yapıyorlardı

urfa tike ciger iller bankasinin orada

antepte ariyorsunuz degil mi? lavash ciger kesinlikle

Haha, yarin gidiyorum ben. Lokus veya cigerci mustafa iyiydi en son

Urfa Tike'de yedim. Daha iyilerini yemistim ama kesinlikle guzeldi. Ikramlari da cabasi

Benim bu durumlarda (cevap vermek istemezsem) kullandigim alip su:

Nicin ogrenmek istiyorsun?

Once bir sasiriyorlar. Tekrar sorarlarsa da "bakcaz" filan dersiniz.

Yoksa bu sefer de YL ile ilgili bir suru sey sorarlar, isin icinden cikamazsiniz.

Dogru soylemek zorunda degiliz ama bana kalirsa yalan soylemek dogru degil.

Soylemek istemiyorum diyebilirsin, linkedin'de gorursunuz diyebilirsin, aciklamak istemiyorum diyebilirsin. Su ana kadar yaptigim cogu is degistirmede hic soylemedim nereye gittigimi bu taktiklerle

Yöneticiler illa öğrenmek isteyecek ama onlara da mı açıklayamam diyeceğim :(

is dunyasinda kimin kime ne zaman isinin dusecegi, kiminle yollarinin falan kesisecegi belli olmaz. uyduruk bir yalan soyleyip arkandan gereksiz dedikodu yapmalari icin firsat cikarma bence.

süpriz olsun likedin'den öğrenirsiniz dersin sonrada gülersiniz. gidince. duyarsınız dersiniz.

yani soylemek zorunda değilsin.

Su an kesin bisi yok, bir iki yer var bakalim, netlesmedi henuz de gec.

Yalan yok Rocky, yalan yok!

Bizim bir arkadaş istifa ederken "Sıkıldım işten. Adana'ya gidip kafa dinleyeceğim bir süre. Sektöre de geri döner miyim bilmiyorum." filan demişti. 1 ay sonra bizim şirketin bi rakibinde işe başlayınca acayip gülmüştük. Birkaç yıl dalga geçmiştik arkasından niye bu kadar kastı diye:)

yalan söylemeyin, dürüstçe paylaşmak istemiyorum diyin.

Ben olsam yalan söylemek yerine bakacaz edecez teklifleri değerlendiriyorum falan derdim

Yeni yeri soylememek gayet normal bir sey. Adap bilen biri sormaz zaten. 3 ay once ben de istifa ettim. Sorana da “boyle seyler yeni yere baslayincaya kadar soylenmez, zamani gelince linkedin’den gorursunuz.” Dedim ben mesela.

Benim gördüğüm, "İş için görüştüğüm yerler var", "bir süre dinleneceğim" vs. diye çıkanlar oldu. Ertesi hafta da işe başladılar. Siz de pekala yüksek lisans başvurularım sonuçlanmak üzere vs. diyebilirsiniz. İlerde soran olursa da kabul alamayınca x işine başladım dersiniz.

zorunda degilsin, ama ben her seferinde gidecegim yeri soyleyen biri olarak soylemeyince ne oluyor anlamakta gucluk cekiyorum, zaten adamlarin bulmasi 2 gun surmez isterlerse. bu tarz egosal islere gerek yok.

cikis mulakati bence iyi birsey..

Yalan söylemeniz gereksiz olur. hot potato ve ghilleinthemist +1.

"Nereye gidiyorsun" diye sorduklarında "iyi bir yer, bilmem ne sektöründe, zaten linkedin'den görürsünüz eheh" tarzında cevaplar verirsiniz kimse - hele yöneticiler- çok darlamaz zaten.

Hayırlı olsun yeni işiniz.

Hocam neden yurt dışında yüksek lisans? Anadolu üni olmuyor mu? akskdkd

Söylememek istemenizi anlayabilirim ama neden yalan söylüyorsunuz? Kompleks yapmak yerine dürüst olup söylemek istemediğinizi belirtebilirsiniz. Söylemeyen insana da kimse ısrar etmez zaten.

İş hayatında çıkarken kapıyı çarpmamak, sizin açınızdan olumlu değilse bile, en azından nötr bırakmak diplomatiktir ve gereklidir. Kimse kimseye bayılmasa da yalan dolan, kimsenin benden haberi olmasın istiyorum bla bla bla gereksiz ego kasmak, başka bişi değil.

böyle bir mevzudan yalan söyleme boşver. daha belli değil bi kaç yer ile görüşüyorum de geç. üsteleyen olursa napçan hacı dersin? o anlar herhalde.

Yüksek lisans de geç. Farklı ilçeye taşınma durumu var diyebilirsin.

netlesmedi henuz, netlesene kadar belirtmek istemiyorum +1

soyleyince ne oluyor peki olayina gelirsek; bir kere soyledim, ve sirketim gececegim sirketi arayarak isi bozdu. Her sirket oyle degil ama bazi sektorlerde boyle.

yalan söylemeniz kötü olur. çünkü bu yalan söylediğiniz kişiyi yarın başka bir iş yerinden arayacaklar ve sizi soracaklar.

Yurtdışında yl yerine ailevi nedenler diyebilirsiniz. Çok sorgulamazlar o zaman.

(bkz: ole gunnar solskjaer)

İlla 90+ değil de oyuna sonradan girip attığı gollerle meşhur bir arkadaştı kendisi.

ManU'nun efsanesi Solskjaer +1

Salvatore Schillaci 90 dünya kupasında Italya nın kadrosuna çok da güven duymadığı 2.hatta 3. golcüsü olarak girmişti.
sonuç 6 golle gol kralı ve turnuvanın en iyi oyuncusu seçilmişti.
www.youtube.com

dünya kupasından sonra çok da varlık gösteremeyip kayboldu.

Son dakika denince ilk akla gelenlerden Aguero var, sampiyonlugu getiren: www.bbc.co.uk

del piero

Sir zamanindaki manu tam bu, squeaky bum time diye bir sozu var hatta ferguson'un. Bu donemler en cok gol atan da soljkaer'di tabi

az once baktim airdrop'la yolladigim resim 4 kusur mb. formati heic mi jpeg mi?

heic'se belki o bi seyler yapiyor olabilir. heic seyi icin: www.adobe.com

Settings > Photos altinda "Transfer to Mac or PC" diye bir ayar var, orada Automatic ve Keep Originals diye bir ayar var. Sizde Automatic seciliyse en uyumlu formata cevirip gonderir, Keep Originals derseniz hic ellemeden orijinali nasilsa onu gonderir.

1- senede 1
2- 10-15 gun
3- hayir (transfer ayarliyorum)
4- Otel

1- iki senede bir
2 - 30 ile 45gun arasi
3 - nadiren
4 - buyuklerin evinde misafirlik, gerekirse otel.

Senede iki kez
15 gun
Arabami satmadim
Evi bosaltmadim

1- senede 2 veya 3
2- total 35-40 gün
3-hayır ailemin arabasını alıyorum
4- aile evi- tatile gidiyorsam otel

1- senede 1 ama seneye planim iki.
2-2 hafta ama seneye 2-3 hafta toplam bakıyorum.
3- hayır. Ailemde iki araba var, birini alıyorum.
4-arkadaslari göreceksem sehirdeki evde, diger türlü yazlikta.

Senede 1
20 gun
hayir
baba evi ve otel

1- senede 2
2- 2 hafta
3- hayir
4- annemlerde

1) 2,5 senede 1 kez geldim. Yasadigim ulkede sinirlar kapali, seyahat imkani yok. Yoksa alti aya bir falan gelirdim.

2) 5 hafta. Seyahat mumkun olsa Christmas tatilinde vs de gelir, 10 gun kadar kalirdim.

3) Hayir cunku araba kullanmiyorum.

4) Onceden Turkiye'de kendi evim vardi kirasini odedigim. Simdi otel ve anne evi dusunuyorum.

1. Senede 2
2. Kış -> 1 hafta, yaz -> 1 ay
3. Bazen
4. Annemde, eşimin ailesinde

Senede 5 (Bunda cilt bakımı, botoks, manikür pedikür gibi şeylerin Türkiye’de ucuz olması etkili, Hollanda’da bunları yaptıracağım paraya uçak bileti+işlem ücretlerini çıkarıyorum).

Genelde 1 hafta kalıyorum.

Araba kiralıyorum çünkü diğer türlü ailemin günlük hayatını aksatıyor gibi hissediyorum.

Ailemin yanında kalıyorum.

1. Yilda bir ya da nadiren iki kez. İkinci genelde doktor randevulari vs. nedeniyle oluyor. Türkiye'ye tatile gelmiyorum. Aile,arkadas ziyareti ya da doktor randevuları...

2. Bir hafta kadar.

3. Hayir, sehir icinde taksi kullaniyorum. Arkadaslarimla ya da ailemle sehir disina cikarsam ya tren kullaniyorum, rota İstanbul-Ankara cünkü, ya da onlarin araclariyla gidiyorum.

4. Cok büyük oranda hotel ya da airbnb. Bir iki günü gecen misafirligi sevmiyorum, aile ya da arkadas evi olsun, ben rahat edemem.

1- 3-5 senede bir. cok uzaktayim.
2- en az 3-4 hafta.
3- ailemin arabasi var.
4- aile evinde.

Ben ingiltereden gectigimiz ay sunu aldim arkadasima: psdirect-queue.playstation.com

Bu linkin oldugu yerde diskli versiyon da var.

Twitterdaki ps5ukstockalert hesabindan nereye stok ne zaman geliyor takip edebilirsin

Benim bildiğim ps5 hala raflarda yok, varsa da bitiyor. Sıraya girip siparis vermeniz gerekiyor çoğu yerde, elinde stok olan yerde 300-400 euro kar koyuyor.

O yüzden gidip mağazadan almak önceden sipariş dışında zor gibi.

Kenan evren bile yargilanmadi bu ulkede, tayyip asla yargilanmaz. Etrafindaki birkac kisi gostermelik yargilanir o kadar.

Kaybederlerse giderler bana gore ama su anda kaybedeceklerini dusunmuyorum. Kucuk bir ihtimal meclisi kaybedebilirler (ki ona da cok ihtimal vermiyorum), onun etkisi ne kadar olur bilmiyorum.

Ekleme olarak, Istanbul secimini kaybedip verdiler diyen olursa, orda verilen rant ve sehir. Burda tum guc, para ve gelecekte yargilanma garantisi. Cok farkli bence

öncelikle söyliyim, pembe tablo çizmiyorum. bana göre basit bir gerçek var: seçim sonucu tanınmazsa bütün dünya ambargo koyar türkiye'ye. savaş çıkar, bir şey olur, seçim ertelenebilir, seçim günü seçim iptal olabilir, her şey olabilir ama seçim sonucunu tanımamazlık edemez bu çağda bu dünyada hiçbir ülke.

"o kıtadan örnek mi verilirmiş" diyen olacaktır ama geçen senelerde afrika'da bir ülkede seçim sonucunu tanımak istemedi mevcut başkan, komşu ülkelerden biri ordusunu (avrupa'da böyle bir şey olmaz tabii) alıp sınıra gitti, adam tanıdı sonucu.

trump tanıdı. "sadece tanrı beni görevden alabilir" diyen bolsonaro henüz tanımadı ama o da tanıyacak.

kimse yargılamadan bahsetmiyor zaten. öyle bir şey olmaz ama seçim sonucu tanınır.

dünya ve türkiye tarihi "kolay kolay gitmezler", "bırakmazlar" diyenler mezarlığı.

Kılıçdaroğlu'nun yapmaya çalıştığı da bu zaten, eğer aday olursa mecliste çoğunluğu almadan seçimi kazanır bu sayede kimse kimseyi yargılamaz.

istanbulu, ankarayı nasıl bıraktılarsa türkiye'yi de bırakacaklar tabii ki. iç savaş, ambargo ıvır zıvır ihtimallerin de gerçekleşeceğini hiç düşünmüyorum. yargılanma vs konusunda da öyle bir beklentiye girmeniz için bir sebep yok. her şey kitabına uygun bir şekilde yapıldı, bir sürü referandum gerçekleştirildi, anayasa kaç kere değiştirildi hiç baktınız mı? halk bunların hepsini kabul etti zaten. yolsuzluk falan filanla itham edilirse de öne iki kurban atarlar, onlar da 3 sene yargılanır sonra yurtdışına kadar gider. para yapan ne kadar fetöcü varsa şu an yurtdışında değil mi?

ha seçim sonucunda ben zaten muhalefetin kazanacağına zerre ihtimal vermiyorum bir muhalif olarak o da ayrı bir konu. yani öyle sandığınız gibi oo akp kaybetti, hemen iç savaş çıksın, ya da rte gidiyor hemen yargılayalım vs gibi bir durum olma ihtimali bence tam olarak 0.

@olaylar olaylar
İlginç bir şey yazmışsın. Bu konuda bi makale, entry falan var mı? Ya da neden böyle düşündüğünü biraz açar mısın?

Seçimde büyük bir fark çıkacağını düşünmüyorum. Kılıçdaroğlu kazansa da az bir farkla kazanır belki de kazanamaz. Yargı falan olursa bu bir kaos ortamı yaratır. Tam 90 lar havası eser.

Ben de benzer şeyleri düşünüyorum. Yani zaten kaybetmezler de, kaybetse de niye bırakıp gitsin?

Açık açık "seçim sonucunu tanımıyorum" demez tabi. Ama YSK sonucu geç açıklar, numaralarla oynar, bi kaç yerde olay çıkar seçimler tekrarlanır vs. Bu durumda "illa gideceksin kardeşim" diyebilecek güç kimde var? Asıl soru bu.

Bence en iyi senaryoda KK ile el sıkışıp emekliliğe ayrılır. Yargılanma falan hayal :)

2015 haziran secim sonuclari sonrasi neler yasandi yaz aylarinda ve sonra kasim ayinda sonuclar ne oldu? Bu surec boyunca kim ne yapti?

Istanbul secimlerini yenilettiler hem de ayni zarftan cikan 2 oyu sayip birini saymayarak :) kim ne yapti? Muhalifler yine kazaniriz deyip secime gitti sadece belediye baskanligi icin...

Secimi kaybedeceklerini dusunmuyorum ama diyelim ki kaybetsinler, aciklamazlarsa, saymazlarsa, tekrarlatirlarsa kim ne yapacak? Olay hukumete guvenmemek degil, olay muhalefete guvenememek.

bu ülkede aynı zarfa koyulan bir oyu geçerli sayıp diğerini saymadılar da herkes kuzu kuzu gidip sandıkta itaat etti efendilerine.

gitmiyoruz deseler ne yapacaksınız? ben hiç anlamıyorum bu yapamazlar edemezler tayfayı. seçimi muhtemelen kazanırlar zaten. kaybederlerse ve gitmezlerse de hiçbir şey olmaz. ayyyyynen devam ederler yönetmeye.

hukuk sistemi oturmuş ağır aksak da olsa devlet mekanizmaları çalışan ülkelerle bizim muhteşem dünya lideri ülkemizi eş değer görüyorsunuz sanırım. İliklerine kadar girmedikleri devlet aygıtı mı kaldı? valiler her gün hangimiz daha çok akp'ye teşekkür edeceğiz yarışı yapıyor.

gözünüzün önünde hile yapsalar açıkladıkları seçim sonuçlarının yalan olduğunu bile söyleyemezsiniz yeni sansür yasası sebebiyle. şafak operasyonuyla evinizden alırlar. bu ne rahatlık anlamıyorum gerçekten.

bence de gitmeyecekler ama buna gerek bile olmayabilir, direkt olarak seçimi kazanabilirler. şu ortamda bile %30'un altına düşmeyen oylar seçim yaklaşınca rahatlıkla "ortalık çok garıştı" diyen dayılarca rahatlıkla 35-36'ya, gerekiyorsa 40-45'e taşınabilir.

@fatihkkk herhangi bir makale yok fakat Cem Toker bir yayında sanki bundan bahsetmişti tam hatırlamıyorum. Hatta mecliste çoğunluğu kaybeden başkanın vay haline falan demişti iki taraf için de.

meclis tartismasinda sunu gozden kaciriyorsunuz cumhurbaskani icin meclisin bir onemi yok. Kararnamelerle isini istedigi gibi goruyor. eski sistemde olsa meclis cogunlugu cok onemliydi.

turkiye gibi bir ulkede gecmise donuk yargilama yok. Yuce divanda yargilanan ilk ve tek basbakan mesut yilmaz. isteyen o donemi kisa bir google aramasi ile okunabilir.

secimi kaybederlerse giderler diye dusunuyorum ama asil gorusum secimi kaybetmez rte. meclisi yuksek ihtimal kaybettiler ama bir onemi yok.

1. Malum parti devletle bütünleşti, devlet seçimle değişmez.
2. İstanbuldan gerekli dersi aldılar.
3. Seçimleri sonuçlarını tanımama diye birşey olmaz, istedikleri sonucu çıkartma olur.

@fakyoras +1 bu ülkede kim yargılandı ki? demirelin, özalın, çillerin vb siyasetçilerin yargılandığını görmedik. onların bırakmak istediği algı bu. kaybederlerse koşarak giderler daha sonra hiç bir şey olmamış gibi geri geleceklerdir. kaybetme taktikleri bence şu; ekonomik rezervleri boşaltıp bakın yönetemediler demek ve geri gelmek için tekrar seçime gitmek.

böyle giderse seçimi ilk turda alacaklar. muhalefet salak salak hareketlere devam ederse ve kk aday olursa ilk turda bitirirler bu işi.

Moderatorlere (sayfanin en asagisinda listesi var) mesaj atmak faydali olur. Duyurunun icini okuyup aa sabitlenmesini istemis dememis olabilirler

Evet, duyurunun sonuna birnsure üstte kalabilir mi diye yazarsanız genelde yapıyor modlar

canva çok güzel bunun için, yazıldığı gibi.

Rez

3-4 yildir su template'i kullaniyorum, basit ve parser'lar rahatlikla algilayabiliyor her seyi. www.reddit.com

Sekilli sukullu degil :(

europass kullan geç.

Reçel veya çikolatalı kremalardan koyup verin. Hazır satılıyor zaten.

Hiçbir şey bilmiyorsanız hazır puding yapabilirsiniz. Ya da hazır tatlı alabilirsiniz. Boş vermek ayıp. Hiç vermemel ihtimal dışı. En kötü meyve koyup verilir benim bildiğim.

annem bir şey olmadığı zaman meyve koyup verir. üzüm, erik gibi ufak meyvelerden koyabilirsiniz.

Fındık, fıstık da olabilir.

findik fistik veya meyve +1

Kuruyemiş/ patlamış mısır vs de konulabilir. Tabağı iade edin, boş da olsa iade esin.

tabağı kesinlikle geri verin. yoksa bir kadın asla o giden tabağı unutmaz. hoş da olmaz.

bir şeyler yapmaya hiç vaktim yoksa memleketinden gelen, değerli bir şey veriyorum ben. yani, hazır fındık değil de, Karadeniz'den gelen taze fındık, gibi. ya da siz de hazır, ama biraz daha doğal yapım bir reçel alın, kaseye koyup, kendiniz yapmış gibi verin. azıcık yalan oluyor ama, karşılık gibi olur. boş vermeyin, jeste jestle karşılık olsun.

Vermemek olur mu yahu shdfsg bizim komşu 2 ay sonra benim çay kaşığım sizde kalmış diye geldi geçen. Taşınırken çay ikram etmiş bardağı vermişiz 1 tane çay kaşığı kalmış.

Set falan oluyor herhalde bunlar neden bu kadar takıntılılar bilmiyorum ama unutmuyorlar. Yine öyle özel bir kaşık değildi anlamadım.

Ben hiç meyve veya kuruyemiş verildiğini hatırlamıyorum. Hiç bir şey olmasa evde bazen yaş pasta kesiliyor onu veriyordum.

Puding örneği gelmiş. Bir pudingi kasede dolapta bekletip kaseyi de ters çevirip tabağa yerleştirilerek servis edilebilir. Yanına yine isterseniz kuruyemiş koyarsınız.

Veya bence puding i yapan mozaik pasta da yapar bisküvileri doğrayıp karıştırıp strece sarıp yuvarlayıp dolaba atacaksanız çok basit bence.

bir şey doldurup vermek zorunda değilsiniz boş verin gitsin bu kadar büyütülecek bir şey değil.

Kaseyi geri verin ama boş vermeyin. Ben genelde boş tabağı bi paket Türk kahvesi ile birlikte veririm. Pratik ve temiz iş.

Reçel yazanlar olmuş ama bence çok saçma olur misilleme gibi, reçel öyle olmaz bak böyle olur der gibi...
En iyisi kuruyemiş.

Benim için Maltepe minibüs yolu üzerinde Maltepe börekcisi. Karakoldan kartala doğru giderken ilk ışıklardan yukarı dönünce sağda ikinci dükkan gibi (ters yön tabi, yaya olarak)

Iyisiyle kotusu arasinda degecek kadar fark var mi peki?

Bence sıcak yendikten sonra fark yaratabilecek bi börek değil. Çok farklı yerlerden yedim “aa bu çok iyiymişim “ demedim hepsi aynı.

Bence de çok büyük bir fark yok

kadikoy carsi'daki migros'un karsisinda kadikoy merkez borek.

www.google.com!4m2!3m1!1s0x0:0x14ba9d2593a144e9?sa=X&ved=2ahUKEwiW947a2N_6AhWpQ_EDHXcUA9gQ_BJ6BQiGARAF

sirkulasyon hizli ve sadece sabah degil her saat taze borek var

bostancida marmaray girisinin orada var bir tane (istasyonun bostanci carsiya dogru olan disindaki acikliga cikinca hemen karsida.) fena degil, kotu de degil. aman muhtesemmis demedim hic ama mideyi cok rahatsiz etmiyor.

Anlamadigim ne dedigini tam olarak ama eger profilin gizliyse premiumli biri gizli bilgileri goremez. Ben premium'um, goremiyorum :) sales navigatorda da yok ekstra bisi genelde

denk gelmesi normal mi bilemiyorum ama bazi sirketler su aralar ise alimlari durdurmaya basladi resesyondan dolayi. ise alimin durdurulmasi normal.

Fakyoras +1
Sirket ne piyasasında bilmiyorum ama krizden ciddi etkilenenler var. Ben misal elektrik ve enerji işinde olduğum için bazi ürünlere talep bir tik düşse de is var, alim var. Ama bazi firmalar cok daha ciddi etkilenebilir.

Ha bu arada o sira birinin "ben begenmedim" demesi de olabilir. Bunu bilmek zor.

Evet, daha önce başıma geldi. Sonrasında haberini medyada falan da gördüğüm için doğruluğundan eminim.

İşe alıp 1 ay sonra çıkarsalar daha kötü olurdu. Hayırlısı olmuş.

Bizde mesela yeni ust duzey bir yonetici geldi. x muhendisliginden kimse alinmayacak demis. Anlastigimiz biri vardi. O yuzden su an alamiyoruz. Yani olabiliyor.

O zaman neden tekrar dönüş yapacağız dediler? Ne diyecekler? Bu mantık olarak kısa süreli bir şey değil.

@dissendium; büyük firmalarda o kadar kolay değil. Bize dd "stoklar dussun" emri geldi en tepeden. Biz de aciklayarak gösterdik ettik, tamam o kadar düşmesin kivamina geldi.

Aynisi ise alimda var. Ise alimlar durdu derler ve business critical bir is olduğu gosterilebilirse onay ile alinabilir.

O yüzden "o film yatti Faruk" demek için erken.

Evet, olabilir. Ekonominin gidisatindan dolayi degil ozel sirket, devlet memurlugu ise alimlarinin bile durduruldugu oluyor. Sizinki gecici birsey de olabilir. Insan kaymaklarini arayip bilgi almaya calisin. Genelde biz sizi arariz derler. O yuzden baska ise basvurmaya devam edin bu arada

@parcxerox, kendileri zaten dönüş yapacağız dedi. Ben zaten bu işe takılmıyorum da önce olumlu deyip sonra bunu demeleri ilginç geldi. Yoksa zaten ilk defa olumsuz dönüş almıyorum. Hayırlısı deyip devam ederim.

yılsonu geliyor. giden birisinin yerini doldurmak kolay ama bu dönemlerde yeni açılan poziyonsa yani sıfırdan yaratılan pozisyon, yeni yılı bekliyorlardır. özellikle global firmalarda bu çok olur, bütçe ayarlamaları vs, yılsonunu görelim, onayları alalım öyle ilerleyelim kararı çıkmıştır şirket içerisinde, olabilir.

Böyle durumlar olabiliyor. Sürecim olumlu ilerlerken işe alımlar durduruldu diye dönüş yapılmıştı bana da. Ve aynı işyeri aylar sonra tekrar ulaşmıştı, sürece devam etmek istemişlerdi

İstanbul'da bir holdingle başıma geldi. El sıkıştık, hayırlı olsun dediler. Eve geldim, işe alımlar durdurulmuştur diye bir mail gelmişti:) Ben bu tarz şirketlerin profesyonelliğine inanmıyorum. Biz o kadar yolu giderken alımların durdurulacağını bilmiyorlar mıydı?

bana hiç inandırıcı gelmedi.
teklif aşamasına gelindiyse maaş bütçesi vs.. hepsinin üst yönetimden onayları alınmıştır. eğer böyle bir karar alınacak olsaydı ufak da olsa bilgisi olurdu herkesin ve süreci bu noktaya getirmezlerdi. o yüzden farklı bir durum var burada diyorum ben. ya haber beklenen birisinden haber geldi ya da bölüm yöneticisi "kendini naza çekiyorsa hiç gelmesin" şeklinde fevri ve yersiz bir geri bildirimde bulundu.

Amatör bir şirket demektir boşverin iyi olmuş

Başka duyurudan aklıma geldi. Geri döndüler mi?

Ben aramıştım. Başlayınca dönüş yapacağız dediler ama dönmediler. Artık dönseler de kabul etmem çünkü başka işi kabul ettim.

benim hosuma gidiyor, boylelikle nelerin beni bekledigini goruyorum. ilk basta vurucu bir baslangic yapmak icin mantikli

ben de sinir oluyorum ve videoyu açar açmaz durdurup direkt atlıyorum o bölümü, saniyesini bile görmekten hoşlanmıyorum, aynı şekilde tvdeki bazı programların da önümüzdeki bölüm tanıtımlarından hiç hoşlanmıyorum ve hemen sesi kapatıyorum ekrana bakmıyorum filanl.

onun yerine zaman vererek videoyu bölse (chapter'lar) izleyici için daha iyi olur fakat sebebini anlayabiliyorum. İzleyici ilk 10-15 sn'de ilgi çekici bir şey görmezse başka videoya zıplayabiliyor, onu engellemek için o.

Ben de sinir oluyorum

Brave'de ilk başta gözüküyor, aşağı doğru kaydırmaya başlayınca kayboluyor o bar.

Brave browserda biraz kaydırınca alt ve üst bar kayboluyor diyecektim, bu ayar diğerlerinde de olabilir ayarlarda ama brave zaten iyi bi browser deneyebilirsin

opera'da da kaydirinca kayboluyor.

Safaride de kayboluyor.

Brave +1, reklamsuz mis gibi tarayici. Ios icin bilgisayar senkronunu kapamislardi safariye gecmistim. Geri getirmisler son guncellemeyle, oneririm.

chrome'da kayboluyor, özel bir ayar yapmadım

androidde soul browser'da bu ayar mevcut. adamlar öyle bir tarayıcı yapmışki yok yok. çok fazla kişiselleştirme var. bonus olarak çeviri özelliği iyi çalşıyor.

sağ alt köşede 3 çizgiyi tıklıyorsunuz.
çıkan ekranda sağ üst köşedeki çark şeklini yani ayarlar/settings kısmını tıklıyorsunuz.
yerleşim yazan yeri tıklıyorsunuz.
arama çubuğu yazan yere tek dokunuş yaptığınızda küçük ekranda "aşağı - sil" butonu çıkacak. seçeceğiniz işlem belli zaten.

tek dokunuş yaptığınızda istemediğiniz düğmeleri kaldırabiliyorsunuz. basılı tuttuğunuzda kaydırıp istediğiniz kısma sürüklüyorsunuz. işlemleri varsayılana-önceki haline almak için refresh düğmesi mevcut.

macos konusunundan emin değilim ancak genelde brother tavsiyesi veriliyor yazıcı konusunda.

murekkepli yazici: bunlarin tankli ve tanksiz olanlari var.

kullanim farki, tanksiz olanin kartusunu cikariyorsunuz ve yan sanayi murekkep ile doldurabiliyorsunuz. orijinal kartus 250 tl civari(daha pahali da olabilir). bir kartusu yan sanayi murekkep ile doldurdugumda 300 sayfa cikti almistim. murrekkep dolumu sirasinda eliniz biraz murekkep olabilir. ayrica doldurmak icin kitler var. kartusun uzerini deliyorsunuz ve siriga ile basiyorsunuz.

tanksiz yaziciyi tankliya donusturme kiti de satiyorlar. ugrasmak isteyen bu yola da gidebilir.

tankli yaziciyi cok fazla cikti aliyorsaniz alin. cok uzuza geliyor. soylenen problem, uzun sure kullanmayinca tanksizda oldugu gibi murekkep donuyor. bu problem asiliyor fakat elimiz yine murakkep oluyor. biraz pis yani.


lazer yaziciya gelelim. bu en hizli ve elimizi ayagimizi kirletmeden cikti aldigimiz yontem. bunlarin yan sanayi tonerleri satiliyor link. bu toner ile 1000-1200 sayfa arasi cikti aliyordum. orijinali pahali tabii. yan sanayi dolu toner 100-150 tl

tam burada toner tozu giriyor isin icine. bazi tonerler cipli oluyor. cipli toner kotu. yazici illa cip istiyor. cipsiz toneri insan, toner tozu alarak doldurabilir. fakat toner tozu cok kucuk partikuller icerdiginden nefesle istemeden de olsa cekmek sagliga zararli diyorlar.

Çipli Tonerle, Çipsiz Toner Arasındaki Fark! www.texttoner.com

samsung lazer yazici almayin cipli. yazici olmasi gereken fiyattan cok ucuz ise toneri pahalidir. tonerde gecirirler iste.

doldurulabilir toner ozelligi olan(cipsiz) brother marka, daha once onerildigini gordugum yazici:

wifi`siz: www.akakce.com

wifi`li: www.akakce.com

sanirim tarayici ve fotokopi ozelligi yok bunda.

bunun yan sanayi tonerini de satiyorlardir diye dusunuyorum.
hep yan sanayi demisim. muadil diyorlar, oyle aratin.


neyse son olarak "cok kazanan ve para algisini kayybettigini" soyleyen birinin, aylardir bir yazici secememesine dayanamayip yazayim dedim. kolay gelsin.

en iyi lazer yazıcı toneri ve dolumu en kolay bulunan ve yapılan yazıcıdır. Yoksa toneri çipi derken o iş yazıcı maliyetini geçer ve yeni dertler ekler. Yazıcı lazerde inkjet de olsa en önemli kısmı toner ve mürekkebi.

Bu yüzden aşağıdaki siteden satın almasan da, sattıkları yazıcılara ve dolan tonerlere muadil tonerler bak. Zira bunlar piyasada toner dolumunu en kolay halledebileceğin modeller olacaktır. Ondan sonra alacağın yazıcıya karar ver.

www.bitmeyenkartus.com.tr

Brother var evde, ios ve macte hic sorun yok. Hep wireless uzerinden yazdiriyoruz. Toneri 25 pound mu neydi, baya uzun sure gidiyor ama sadece siyah rengi var. renkli cikti feren modelleri de vardir herhalde

burgan bank

Cepteteb iyi geliyor bana

İngbankın faizleri cazip geldi bana

bir hocaya götürün üflesin bence. mırlama duası var.

Biri çok keyiflenirse ayıp olmasın diye mırlar gibi yapıyor.

Diğeri yanına yaklaşıp agu bugu yapınca bile (evet yapıyorum) traktör motoru gibi tor tor etmeye başlıyor.

Kısmet bu işler.

Sevince değil de genelde kendi kendine otururken yapıyor benimki. Ohh yine koltuğa serildim mutluluğu sanırım :)

Ben bazen mırlamasından rahatsız oluyorum :D mırlamayan kediyi beslemenin anlamı yok hocam, sal gitsin sokağa :D

mırlarken yutkunmayı unutuyor ağzının kenarından tükürükleri akıyor hatta. bir keresinde nasıl sevdiysem zevkten bir damla çiş kaçırdı. geceleri bazen horlamasından ya da mırlamasından rahatsız olup yataktan kovuyorum. hasta olduğunda veteriner ilk olarak mırlıyor mu diye soruyor, mırlamaları o derece önemli yani. mutlu ve sağlıklı kediler mırlar. sokak kedileri mırlıyor çünkü o an çok hoşlarına gidiyor onları sevmeniz.
sahiden hiç mırlamadığına emin misiniz?

@konusma ben konuşuyorum, 2 aylıkken sahiplenmiştim ve şuan 2 yaşına girecek. Hiç duymadım bir kez bile mırlamadı. Sevince veya mutlu olduğunda kuyruğunu sallıyor ordan anlıyorum sevdiğini. Pat pat kuyruğunu yere vurur.
Yine de taktım kafaya yani niye mırlamıyor. Evde her dediği yapılır bebek gibi bakarım niye mutlu değil bu çocuk :)

pat pat kuyruğunu bir yere vurunca "hoşlanmıyorum ama sabrediyorum" demek oluyor genelde :) yani benim bildiğim tüm kediler o amaçla vururlar(vururlardı) kuyruklarını. benimki öyle kuyruk vurmaya başlayınca mırlaması durmuş oluyor ve bir süre sonra ben yaptığım şeyi kesmezsem sinirleniyor.
belki kendi kendine mırlıyordur seninki ya da belki sesini duymuyorsundur ama elini üstüne koysan titreşimleri hissedebilirsin.

@konusma ben konuşuyorum, yaş mamada da aynı tepkiyi verdiği için kuyruk vurma hareketi hoşlanma olarak yorumluyorum :) ve karnını açıyor sevdiriyor o sırada vuruyor :)

karnını açıyorsa seni gerçekten seviyor ama mırlamamasını anlamadım. öyle kabul et artık. olmadı bir veterinere sor belki bir şeyi vardır. bence yoktur ama bir şeyi, sadece huyu bu gibi.

bunu yıllar önce sormuştum "kedimde mırlama organı yok" gibisinden komik bir dille ve birçok kişide benzer durum olduğunu gördüm. Sanırım bazı kediler hiç tercih etmiyor. Sebebini bilmiyorum. Hal ve hareketleri mırlar gibi oluyordu ama bir guruldanma gelmiyordu. Cins diye miydi acaba bilmiyorum.

Benim kedi sadece yaş mamayı görünce mırlıyor. Ben yaş mama duası okuttum. Ondan böyle belki

kucagima alip sevmeye basladigimda pancar motoru gibi gir gir gir mirildiyor. 30sn sonra cani sikilip kalkiyor :)

cins olan sadace sabahları kendini sevdirip mırlar. en fazla 5 dakika. tekir olan bana hiç mırlamıyor. eşime sabah akşam mırlayıp kendini sevdiriyor. işyerindeki kedim kucağımdan inmiyor adeta bir mırıltı jenaratörü.

yani insan gibiler hepsinin bir karekteri var. kedisine göre, karşısındaki insana göre değişiyor.

Etten kastınız tavuk, domuz (sarkuteri ve normal et) vs de dahilse ben yiyorum.
Günde en az 300-400 gr et yiyorum spor sebebiyle. Tatil şu bu vs her şeyi atsan bile rahatça bu rakamı yaparım. Hatta bu rakamı asarım bile şarküterilerle.
Ama tek et olarak zor. O kadar et yiyemem.

Bu arada herkes değil, benim hanım misal sizin kadar yiyordur heralde.

Amerikalılar ve Rus'lar falan yiyor. Avrupalılar o kadar yemiyor.

Bu arada 200 gr ne hocam. Adamların bir steak zaten 350-400 gr.

Haftada 2 fazla değil ki. Haftada 3-4 yeseler zaten senin hesaba geliyor.

Etten kastim hayvansal olan etler. Kirmizi et degil bir tek.

@ihk, avrupada genelde steakler 200gr civarinda, napalim bunu yiyoruz :(

hah ağzına sağlık, ben de aynı sebepten mesaj yazdım arkadaşa. yıllık 100kg demek haftada 2 kilo demek. bir bifteğin porsiyonu 200 gram olsa, haftada 10 porsiyon biftek yemem lazım. hiç aklıma yatmıyor bu hesap, bence bir yanlışlık var bu hesapta. sporcu vs olmadığın sürece günde yarım kilo et yemem çok zor ya.

yani işin parasal yönünü tamamen boşver, bedava olsa bile bence kişi başı yıllık 100 kg et yiyemeyiz.

Marketlerin unlu mamul reyonlarında, ekmek bizim sandviç ekmeğinden biraz büyük ekmek var. Onun da yüzüne bakan yok. Bizim buralardan gidenler alıyor.

Et reyonunda biftek için steak kestirmek istedim, kasap beceremedi. Bi sonraki müşteriye baktım. Benim steak dediğimin beş katı kalınlığında kesiyor.

Sulu yemek denen şeyi zaten bilmiyorlar.

Sebzeyi o etin yanına azıcık garnitür olarak kullanıyorlar.

Çok pişirmiyorlar. İçi resmen çiğ et. Kanlı kanlı yiyorlar.

Bizim yemek kültürümüzü esas alıp düşünürsen mantıksız geliyor da, adamın kültürü de o.

Bir biftek 200 gr değildir. En az iki parmak kalınlığında olanları 450-500 gram gelir. Amerikanların en az 3 parmak kalınlığında steak tükettiğini düşünürseniz 650-750 gramı bulur.
750 gr et bir öğünde rahat yenilebilir, kendimden biliyorum.

işin maddi yönü yemek kültürüne şekil veriyor

işin dini yönü yemek kültürüne şekil veriyor, domuzun önüne çöp koysan yiyor, zaten otel artıklarını çöpleri toplayıp koyuyorlar, yetiştirmesi ucuz, eti de ucuz. trde de kışlanın yemek artıklarını ihaleyle toplayıp domuz çiftliğine götürenler vardı şuan ne durumda bilmiyorum. böylece en büyük mesele olan yem maliyeti sıfıra yakınsadı.

ama büyükbaşa onu yedirirsen hayvan zehirlenir. o hayvan özen istiyor. malları olan bir arkadaşın varsa sor.

hristiyanlar için mahzuru yok, yedikleri etin yarısı domuz mesela, isviçrede domuz tüketimi yüzde 45in altına düşmemiş son~ 50 senede. avrupa ve amerika böyle. asya da böyle. et ucuz olursa yenir.
www.fhnw.ch

diyetin yarısı domuz olunca aslında maliyet de düşüyor, büyükbaş eti hep pahalıydı, aynı tabloda yüzde 42den yüzde 30a gerilemiş 50 senede. isviçre de olsan 3-5 kişi nüfusun da olsa maliyet önemli.

trde zenginlik olsa, maliyetler ucuzlasa bizde de böyle olur. hatta bakılsın 2005-2013 civarı ortalama et tüketimi bugünden garanti fazladır.

sadece biftek çiğnemek olarak düşünme, hamburger köftesini günde kiloyla yutarsın, yağ gibi akar.

@Mirket +1

Bizim mutfağımızda "etli yemek" kavramı daha yaygın. Amerika'da ve Avrupa'nın çoğu yerinde yemeğin kendisi etten ve yanındaki garnitürden oluşuyor. Bir örnek olarak texas smoked brisket diye youtube'dan aratıp bakabilirsiniz.

Et kesimleri bizden çok farklı. Bizde eti daha çok kemiklere göre ayırıyorlar, amerika'da (güney, kuzey fark etmez) etin bütünlüğünü koruyup kemikleri de etle birlikte kesiyorlar çoğu zaman. Örneğin bizde kaburgalar tek tek ayrılıp kemirilirken, arjantin'de falan enlemesine şerit halinde kesiyorlar.

Porsiyonları da hayli büyük.

Buraya kadarki kısım mutfak alışkanlığıyla ilgiliydi, bu alışkanlığa fiyat farkı da eklenince hayli fark etmesi doğal bence.

Haftada 2 kere mangal yapıyoruz hanımla , 1,600 gram altında hiç et almıyorum. Sadece ızgara tüketimi bu , haftanın diğer günleri yediklerimiz (köfte,kebap,tavuk,balık vs.) hariç. Tüketilebilir bir oran.

3 öğünün 1 öğününde mutlaka et olmalı zaten. ona da 100-200 gram desek. haftada 1 kilo yapıyor en az. bu da yılda "en az" 52 kiloya denk geliyor zaten.

haftada 2 et çok az. benim her gün bir öğünümde mutlaka et olmalı. bu illa pirzola şeklinde olmak zorunda değil, kıyma şeklinde de olabilir. yemeklere de katılıyor kıyma zaten her türlü. bence bu sayı normal.

miles & smiles platinum kullanıyorum 10 yıldır falan
birkaç kez seyahat sigortasını kullandım
2-3 kere de concierge'dan şöför tuttum
10 yılda 10 sefer etmemiştir herhalde.

Turkiyede 5 yil ust seviye kart kullandim, 1 kere cilingir cagirdim, guzel olmustu. Baska da bi seyini kullanmadim hic

Axess platinum kullanıyorum, çilingiri daha önce hiç duymadım, Juzdan’ı sonuna kadar değerlendiriyorum, epey chip para veriyor.

araba kiralarken sigortasini her zaman kullanirim.

ızgara vs. için lav döküm tava. diğer günlük işlemler için de çelik tava kullanıyorum. günlük işlemler (örneğin yumurta vs. gibi şeyler veya kızartma) için döküm tava çok yorucu olur.

Lava döküm tava et vs. için harika.

Kızartma için çelik tencere kullanırken yumurta pilav grubu için halen teflon alternatifi bulamadık.

Lava ya da Hecha iyidir.

Dökümcü baba. Saf demir,kaplama yok

kullanimi kolay ama daha az saglikli: hecha (pahali), lava(ucuz)
kullanimi zor ama daha fazla saglikli: dokumcu baba

ben de 4 sene once aramistim boyle bir seyi, fizik tedavi icin. o kadar kisa sure icin yanasmadi kimse. her gun taksiyle gidip geldim :/

korsan ayarlayabilirsin mesafe uzu noldugu icin.

Iphonr 12 2 yillik, 3 yil daha eklesen 5 yil yapar. Iphone'larda kullanim omru genelde 5 yil gibi - goturur seni.

ben olsam 14'ü beklerim, altı üstü bir hafta sonra çıkacak yenisi 7 eylülde yeni event.

şu an 20- 21 civarına 13 de alınabiliyor.

alınır 4 sene de kullanılır.

Sıfırsa hemen alın o fiyata

Hangi pozisyon için istiyorlar merak ettim.
Sanıyorum ki üretim de elimizde ne kadar var ne kadar üretilir tarzı stok takibi için kullanılıyordur sql özellikle.

Pozisyon üretim kontrol mühendisi.

Sql'i bir haftada o ise yarayacak kadar rahat ogrenirsin. Baya rahat ogrenirsin. W3school'un sitesinde anlatiyor ne nedir diye, anlamadigin yerde konuyi youtube'a yazip bakabilirsin.

Vba'i ne icin istediklerini bilemedim o yuzden bir sey diyemiyorum. Bildigin programlama dili, programlama gecmisi yoksa biraz surebilir

Kolajen, ilik, paca corbasi filan ise yariyor diyorlar da kolajen de dahil hicbiri ise yaramiyor bence.

Ben de iki dizden meniskus onarimi ameliyati oldum, cok agriyonca buz koyuyorum geciyor. Diz cevresi icin egzersizler var, onlari yapar dizi guclendirmek lazim

yaralanma tarzı mekanik bir sorunsa gıda takviyesi işe yaramaz. köpekbalığı kıkırdağı, kolajen deneyebilirsin ama pek işe yaramaz.

Bamya tohumunu bir araştır, dizden problem yaşayan çok kişinin kullandığını duydum.

Doktora gittiğinizde mr çekildi mi? Bunca yıl sonra implant takılı yerde ağrı oluyorsa gevşeme, nekroz vs olabilir. Detaylı muayene olun.

Rail planner.

Trenitalia'nın sitesinden baktınız mı? Yakın tarihlerde bilet kalmamış sanırım ama ileri tarihlerde bilet var görünüyor. Eğer halihazırda İtalya'daysanız tren istasyonundaki makinelerden de bakabilirsiniz. Çok bariz bir cevap oldu ama.

Teşekkür ederim cevaplarınız için. Bahsettiğiniz siteye bakmadım. Önerilerin hepsine bakacağım.

Avrupada tren biletleri icin en iyi site trainline olabilir. Orda hangi firmanin treninin oldugu gorukuo sonrasinda direkt o firmadan alinabilir. Trainline .5, 1 filan ekliyor son adimda o yuzden ordan almiyorum genelde :)

Alisverise gittigimizde genelde yiyoruz. Somonu fena degil. Ekmekleri vs de taze.

Hiç lezzetli gelmiyor bana.

Ben de begenmiyorum. Oraya gittigimde duruma gore atistiriyorum ama

Ben çok seviyorum. Çöp bir midem var, onunla alakalı olabilir.

Eskiden 8-9 liraydı İsveç Köfte çok yerdik. Şimdi o bile 40 lira olmuş. Çok bayılmıyorum ama yine de yiyorum ara sıra.

Yakında İkea olsa sırf yemek yemeye bile gidebilirim.

eskiden yemek + sınırsız içecek fiyat olarak uygundu ama zamlarla f/p olayını kaybetti.

birçok yemeği aynı anda önümde görmeyi çok seviyorum. tatlarını çok beğenmesem de sırf bu sebeple Üniversite zamanı ve sonrasında iki kişi gidip 5 kişilik yemek aldığımız zamanlar olurdu. Bu arada genelde adı ve reklamı sebebiyle İsveç köfte deneniyor ama bence en kötüsü o.

5-6 sene önceye kadar sırf İsveç köftelerini yemek için bile giderdim, sonra bozdu. En son geçen sene gittim köfteler saçma bi hale gelmiş.
Yine de ortalama bir İstanbul lokantasından iyidir, İstanbulun genel yemek kalitesi o kadar kötü ki ikea ortalama üstü kalıyor.

Ben severim ama rafine zevklerim yok yemek konusunda. Yemek yapmaya üşendiğimde dışarıdan söylemektense ikeada yiyeyim dediğim çok oldu.

Gidersem İsveç köfte yerim. eskiye göre tadı kötüleşti. Ama hala yiyorum. :D

İsveç köfte ve sınırsız ice tea için gidilir forum bornovada çok fazla tercih seçeneği yok

Daha bugün gittim ve yemek yedim. Yemeyeceğimi bile bile 4-5 çeşit yemek aldım.

Ben nostaljiyi çok severim. Bu sefer eski tadı alamadım. Ne aldıysam iğrenç ötesiydi. Belki de yanındaki insanlardı tadını güzel yapan.

Ege tıpta okurken yemekhanede yemek kötüyse ilk tercihim ikeada yemek oluyodu ve çok severdim. Keşke bu tarz kafeterya tarzı yemek satan yer sayısı artsa hatta diye düşünürüm hatta.

İsveç köftesi, salataları, somonu falan güzel. İçecek olayını da seviyorum. Yani ikea benim kendimi mutlu hissettiğim bi yer yemek olarak.

Son zamanlarda bozdu. Köftesini, hotdog ya da sucuk ekmeği vb. severek yerdim, döneri hep berbattı ama.

Hayatikda 2 sefer yedim, ikisinde de basarili bulamadim :(

2 ya da 3 defa IKEA'ya alışverişe gittiğimizde yemek yedim. Özellikle gidip yemem. IKEA'ya yolum düşerse, işim uzunsa ve alternatif yoksa yerim.

"Hiç yemek ayırmam, alayını yerim abi. Yemek buldun ye, dayak buldun kaç. Felsefe bu."

Ben Popeyes canavarı olduğum için ilk tercihim Popeyes, KFC oluyor. O yüzden tercih etmiyorum. Yani köfte, patates kızartması, makarna falan zaten evde de yediğim şeyler. Dışarıda yiyeceksem evde yapmanın zor olduğu şeyleri tercih ediyorum.

somon ve sebze garnitür yiyorum

Oraya gidersem severek yiyorum lazanyası iyiydi

Cok kotu tadi ama cok yedim yalan yok, sirf kahve tatli icin oturmayi da seviyorum restorantinda kisin. ne zaman kahve icsem midemi bozuyor ona ragmen lanrt bi ikeacilik

Sicaklik cok buyuk sorun, onun disinda bir problem yoktur.

Sicaklik gitmeyi erteletecek bir sorun bu arada :)

Tarihe merakiniz yoksa ilginc bi gezi olmuyor. Bolca dag tas gosteriyorlar. Yedigin kebaplar nefis olmuyor. Anlasmali yerlere götürüyorlar. Şık mekanlar ama tad yok. Sıcak cekilir gibi degil. Bi sure sonra bitse de dönsek diyorsun.

Tarihe meraklilar icin guzel. Hepsi bu.

Bugünlerde güneydoğu turuna gidilmez. Ekim -kasım , Nisan Mayıs idealdir.

Hem sıcak hem de Sarı Ömer yüzünden ayak basmazdım ben bu dönemde Güneydoğu'ya

1 Haziran'dan beri Covid ile ilgili tum giris kisitlamalari kalkti Italya'da.

Gecen ay ordaydik, donus bileti ve kalacak yer sordular sadece, ona da ustun koru baktilar