Geçenlerde cihat çiçek bir videoda güzel özetliyordu bunu.
Ticaret parasız adamın işidir, parasızken para kazanma yöntemidir.
Cebinde parası olan ticarete girmez. Olmayan girer demişti.
Vadeyle nakit alır, o nakitle, mal alır. Vade tarihi gelene kadar o malı nakite çevirip borcunu kapatır üstüne de cebine nakit kalacak şekilde diye.
Ticari zeka denen şey de orada devreye giriyor. Borcunu ödediğinde cebinde enflasyonun ve borcunun üstünde bir kazanç olacak mı olmayacak mı?
güzel özetlemişler. Bizim gıda üstüne bir aile işletmemiz var ben de gıda üzerine örnek vereyim.
Öncelikle suyun maliyeti 1 tl, 5 TL'ye satılıyor 4 TL kar bırakıyor yanlış bir hesap. Ciro, brüt kar, net kar, maliyet ayrı ayrı konular.
Ürünün maliyeti alış fiyatı değildir. Satış fiyatıyla maliyetin farkı da net kar değildir.
Sizin hesaptan bakalım. Suyun depo çıkış fiyatı 1 tl olsun. Sizin satış fiyatınız da 5 tl.
10.000 TL'ye 1 TL'den 10000 şişe su aldınız.
dükkan kiranız 5000 tl değil mi?
Şimdi o su size kaça geliyor? Birim başı maliyetle hesaplayaım.
Kiranın ürün başına maliyeti 50 kuruş. Bunun elektriği var, muhasebe gideri var vs. Aşağı yukarı sizin maliyetiniz 2 TL'ye yakın.
Üstüne 5 TL'lik satış başına gelir vergisi, kdv (Alış kdvsi ve satış kdvsi farkı) vs.
Tüm bunları kabaca bir hesapladığımızda 1 TL'ye ürün alıp 5 TL'ye sattığınızda ürün başına net karınız 1.4 TL civarı olacak.
Yani kar marjınız yaklaşık %20-%30 arasında bir yerde.
Şimdi bir de bu 10.000 suyu ne kadar zamanda satıyorsunuz? 1 haftada bütün stokları bitirebiliyorsanız şahane. Ama tüm stoklar üç ayda bitiyorsa o zaman karlılık hesabını da ona göre yapmanız lazım. ONa göre fiyatlandırma yapmanız lazım vs.
Genelde perakendede ve gıda sektöründe kar marjları zaten bu civarlardadır. Yani 1'e aldım 5' sattım 4 kazandım diye bir dünya yok.
1'e alırsın, 5'e satarsın, cebine 0.60 kuruş-1.6 lira arası bir şey kalır.
Zaten tüm o maliyeti o para için yaparsın.
Bir de gıda sektörünün şöyle bir handikapı vardır. Aldığın malzemenin bir bölümü zamanla bozulur. Yani 10 ürün alırsın, 3'ünü atarsın bozulduğu için. Yani o bozulan ürünleri de maliyetine ekleyeceksin vs vs...
O yüzden boşuna demiyorlar çıraklığını yapmadığın işin patronu olma diye.
İlla kendi işinizin patronu olmak istiyorsanız, kendi mesleğinizle ilgili bir iş kurmayı deneyin.
Ama şunu unutmayın, atıyorum mühendissiniz mesela.
Başarılı bir mühendis olmanız başarılı bir şirket kuracağınız anlamına gelmez.
Bir mühendis olarak başarılı olabilirsiniz. Çünkü o şirkette kalan işleri de başka alanlarda başarılı insanlar yapıyor. Muhasebe, pazarlama, satış vb...
Siz o şirkette mühendislikten para kazanıyorsunuz çünkü bir pazarlamacı şirketi pazarlıyor piyasaya, bir satışçı proje satıyor müşteriye, bir muhasebeci karlılığı takip ediyor. Siz de projeyi yapıyorsunuz.
Kendi işinizi kurduğunuzda bunların da hepsine vakıf olmalısınız.
Müşteri bulacak kadar satışçı,
muhasebeci,
pazarlamacı,
ve mühendis olacaksınız.
En azından bir bilanço okuyacak kadar muhasebe bilmelisiniz mesela. Verginizi, karınızı, net karınızı hesaplayabilmelisiniz.
Gibi gibi...
0