gelir. daha önce defalarca yapıldı bu ve kanzuk mahkemeye verdi ve sonuç olarak kapattırdı hepsini. ilk senin aklına gelmiyor yani.

eksisozluk.com

"ekşi sözlük bir derleme eser olup, derleme esere (içerik) ve site kodlarına ilişkin tüm haklar(kopyalama, çoğaltma, işleme, yayma) ekşi teknoloji’ye aittir."

"açık yazılı izin olmadığı müddetçe site içeriğinin kısmen veya tamamen ticari amaçla ve/veya reklam ve benzeri gelir elde edecek şekilde kullanılması yasaktır."

yok diye biliyorum ben. o yüzden zaten, köşe yazarları gibi yazmaya, ya da bilgi kaynağı olsun diye çabalamaya gerek yok. sonuçta kimse yazdığından para kazanmıyor sözlüklerde. ya da ben öyle biliyorum :/

edit: varmış demek.

başına bir şey gelmese bile kopya içerikle başarılı olamazsın.

Aslında örnek olay tabiki soruma cevap olur, @birisi, varsa bildiğin böyle bir site adını mesajlayabilir misin kapatılan.
Ama 2. mesajına binaen, ekşinin böyle bir yasak koyması, bu işin suç olduğu yasal olmadığı anlamına da gelmez tabiiki. Bu işleri "bilen bir abiye" benziyorsun.
varsa kesin böyle bir kapatma adını bulabilrsen bende en azından hangi dayanakla kapatıldığını öğrenebilirim.

Mesela, sözlüklerden herhangi birine ben "başıma iş açacak bir şeyler" yazıyorum!
Bunun telif hakkı ekşiye ait oluyor, ama yasaya karşı ben sorumlu oluyorum öyle mi?
cevap veren diğer arkadaşlara da teşekkürler.
Edit ek:

Veya şöyle düşünsek, ben viki den veya bir kitaptan yaptım intihali çaktım ekşiye. Bu girişi yapan benim, sözlük ancak kendisine intihal yaptığım yerden şikayet olursa bu metni, (entriyi) kaldıracak.
ee o zaman, ben yaptığım bloga, mesela senin herhangi bir başlığa yazdığın metni çat diye kopyaladım.Bana karşı ekşi nasıl bir hak iddia edebilir. Tabi bu iddayı sen yapabilirsin. ee sende veya (bir çok kişi) kaynak gösterilddiği takdirde bundan şikayetçi olacağını zannetmiyorum.
tabi bunlar yorum, anlamaya çalıştığım için, olayı hayır olmaz ya!olur mu oyle şey demeye getirmiyorum yanlış anlaşılmasın.

abi nerden hatırlayayım ben yok olmuş gitmiş site adlarını falan sana. sözlükte meselesi geçmişti önceleri kanzuk'un bu tarz siteleri nasıl kapattırdığıyla ilgili.

adamlar açık açık yazmış işte yasak olduğunu ne dayanağı arıyorsun başka? :) hangi dayanakla kapatıldığı ortada işte. "telif hakkı" dayanağıyla.

evet telif hakkı ekşiye ait oluyor ama yasaya karşı sen sorumlu oluyorsun. telif hakkı nedir bence iyice bir öğrenmen gerek :)

entry'i yazan kişinin şikayet etmesi gerekmiyor. ekşi sözlük bak yukarıda linkini verdim açık açık diyor ki burada yazan her şeyin "telif hakkı" ekşi sözlük şirketine aittir diyor. sen hala ekşi buna karşı nasıl hak iddia edebilir diyorsun. bunun neresini anlayamadın hacı? sen telif hakkı kavramını anlamamışsın. tekrar dediğim gibi telif hakkı nedir onu öğrensen tüm sorularının cevabını bulacaksın.

"başına bir şey gelir mi" sorusunun cevabı net ve kesin olarak evet. sen buna rağmen "yok ya öyle bir hak iddia edemezler bence" deyip yapmaya devam edeceksen yap. sonra mahkemede kanzukla muhatap olurken düşünürsün :)

@birisi, tamamdir ben ikna oldum yarın şikayet ediyorum ipneyi, asarlar demi kesin, sonra bana sarmasin.

bunlar aynı şey değil mi sanki ? yani lasik yöntem wavefront teknoloji diye biliyorum lasik vs lasek diyebiliriz belki illa bi vs olacaksa. bu arada ben de wf yaptırdım gayet memnunum

WF lasikin geliştirilmiş yöntemi gibi. lasikte tek noktaya lazer veriliyorken WFden farklı noktalara da laser veriliyor.

Bende duyuru açmıştık bugün kornea kalınlığı ne çıktı. Söyleyebilir misin.(çok mahrem bir soru sormuş gibi oldum.

@dunyatuhaf bilmiyorum ki yapilan test sonuclarini bana vermediler

tune up utulities kullanıyorum ben. onda var bu özellik.

Auslogics dublicate file finder i kurdum, şimdilik pek işlevsel değil gibi.
tune up ututulities i indiriyorum, @washe

eğer mantıklıysa-ki bu da kişiden kişiye değişir-garip gelmiyor.

hiç giymedim ama giyilmesi lazım. çünkü biz toplum olarak çok büyük kısmımızda duyarlılık yok. insanlara bakın bu böyle, böyle birşey var gibisinden göstermek lazım bazen. en azından dikkat çekmek bir konuya.

yazılı tişörtten bahsediyosun sanırım.

ha herkesizn hayatına kimse garışamaz. nasıl garışamaz. ben bu şekil giyinirim, bu bayan şu şekil giyinir. şu şekil yazılı tişört giyinir... amma hiçkimse kimseye garışmaya bi hakkı yok.

hiç garip gelmiyor, sorumluluk hissiyle yapılan bişey bence bu. hatta "belki bir kişi daha bu mesajı alabilir/anlayabilir" umudu da çok güzel.

(Bkz. Esprili genç tişörtü)

Bende yazılı iki tişört var:

Birinde what'up yazıyor. Siyah slimfit tişört üzeri pembe yazı. Diğerinde add me as a friend yazıyor. Facebook laciverdi, beyaz yazı.

Espri oluyor, üzerimden almak isteyenler oluyor. İyi hoş yani.

Bence bu soru şahinci (veya araba arkası yazısı yazan herkes için sorulmalı)
Geçen düşündüm mesela, yahu bu sosyal medya olmayaydı yeminlen bizde arabalarımıza falan böyle şeyler yazardık.

doldurdum.

Ben de doldurdum, bayan değil kadın deyip ortalığı karistirmayacagim ama gerçekten yanlış bir kullanım buradaki.

Doldurdum ama bayana gıcık oldum, söylemeliyim.

Bayan/bay. Kadın/erkek +1

ayrıca bazı sorularda birden fazla şık seçebilmek iyi olurdu. Süt ihtiyacınızı nereden karşılıyorsunuz, hangi marka kısmında vs.

doldurdum.

doldurdum.

dn: bayan diye bir cinsiyet yok yalnız, akademik bir çevredesiniz, düzeltin dilerseniz.

doldurdum.

doldurdum ama belirli bir marka tercihim yok aslında. o an keyfime göre rastgele bir şey alıyorum. o yüzden birden fazla seçeneği seçebilsek güzel olur.

Done..
Sondaki soruya "Eğer" eklemek iyi olabilir..

Doldurdum...süt tüketme nedeni keşke coktan seçmeli olaydi. Süt banyosu yapıyorum diye cevap gelirse haberimiz olsun merak ettim.

Bu şarkıyı mesaj yollamış olmak amacıyla paylaşan biri için "reddedilmiş ve bu reddediliş sonucunda kendine iyi bak diye ayrılınmış" derim ben. Bu hanımcağız da o an bir şey diyememiş, şimdi arkasından laf sokuyor derim.

ama olmayabilir de. kuzenim evli barklı çocuklu. bazen öyle şeyler paylaşıyor ki dersin ki sevgilisi yok, bazen aldatılmış, bazen yeni aşık olmuş... tutarsız bir sürü şey.

başka biri olacaksın istemesen de, demek istemiş hatun.

tenine başka bir ten dokunduğunda,
gövden buluştuğunda başka bir gövdeyle,
başka bir nefesle karıştığında nefesin,

başka biri olacaksın istemesen de... demeye getirmiş hatun.

hoşçakal demiş. kendine iyi bak demiş. biraz büyü, şarkı sözü bunlar altı üstü, bir mesaj almak zorunda değilsin demiş hatun.

sevdiği bir insan hayatından çıktıktan sonra her şeyin saçma ve boş geldiği günleri yaşıyordur,

gerçekten de öyle oluyor.

@neferkitty hak veresim geldi.
biraz daha aciyim, biraz daha dokunun klavyenize ne olur. kısa bir beraberlikten sonra, hatun kisisine olamiyacagini söyledim. ama içim acıyarak tabi. kendisi, kendine iyi bak, hakkini helal et sözlerinden pek hoslanmazdi. bu arada kesin mesaj vermeye çalıştığından eminim. ama bulmaca gibi değil mi ya. (cevaplayanlarin eline saglik)

kitapyurdu.com dan alıyorum ben genelde 1 kurus bile olsa ucuz tutmaya calısıyorlar. 20 tlye kargo ücretsiz kampanyası vardı galiba bi de gecen mail gelmişti

hacı orası pahalı ya bana göre yani ben 20 kitap birden alıcam daha ucuz bir yer lazım

D&R sitesine baktınız mı?

bi kitapçıyı arayın 20 tane birden alıcam bi güzellik yapın diyin onlar indirim yaparlar. online alırsan ürün sayısı fiyata etki etmiyor.

hepsini aynı yerden almak zorunda değilsiniz. ücretsiz kargo limitlerine göre 2'ye ya da 3'e bölebilirsiniz siparişinizi. ben olsam idefix, d&r vs. 3-4 sitede fiyatlara tek tek bakar, hangi kitap hangisinde ucuzsa oradan sipariş ederdim...

sadakatsiz +1, ben hep öyle yaparım.

sonunda muhtemelen kitapyurdu çıkar en uygunu.

kitapzen.com çoğu zaman kitapyurdundan ucuza geliyor.

gerçi şu sıra kitapyurdunda 20 tl üzeri kargo bedava kampanyası var.

pandora.com.tr ben çok memnunum buradan.

Dün aldığım 3 kitap için diğer sitelerle kıyaslarsam D&R dan toplamda 6 TL ucuza aldım.(önceki siparişim teslim süresi 3-5 gündü, 4. gün geldi.)

buraya sorarsanız başkaları da faydalanabilir.

bakabilirim.

bel fıtığı olma ihtimalini bi gözden geçirin derim.

bel fıtığı başlangıcı+1

Belki bu soruna benzer sorunu yaşayan olursa diye yazıyorum, kalça daki bir kas ta meydana gelen sendrommuş. fizik ve kuru iğne ile , 6 ay boyunca yengeç gibi gezen beni iyi etti.

sorunuza tam cevap değil galiba ama yahudilerin tatil günü cumartesi,hıristiyanların da pazar.herhalde bu sebepten pazartesi başlangıç olmuştur.

işte milattan sonraki ilk gün birinci gün. bizim haftaya verdiğimiz isimler de farsçadan gelir ve birinci gün, ikinci gün gibi anlamları vardır.

O degilde ay isimleriyle ilgili engin ardıç ın bi yazısı vardı. Bi kaç ay önce. Okuyun günlerin hikayesi de benzerdir herhal.

www.sendesor.com
www.frmtr.com

1700'lerin sonunda basliyor sanirim senkronizasyon. o da kolonilesme ile orantili olarak ilerliyor olmali.
ondan once zaten yedi gunluk takvim bu kadar yaygin bile degil.

5 gunluk ve 10 gunluk takvimler de var. oyle olunca gunler zaten kafadan degisiyor. ustune bir de senelik takvim farkliliklari falan eklenince.

suralarda az biraz bahsediliyor olmali:
en.wikipedia.org
en.wikipedia.org
en.wikipedia.org
en.wikipedia.org

bildiğim kadarıyla mitoloji ile bir ilişkisi vardı.
sunday,monday falan hep mitoloji

Soyle bisey animsiyorum carsamba caar dan persembe penc den geliyor.yani buna gore haftanin 4. Gunu carsamba. Vb.

senin sorunun cevabını tam bilmiyorum ama secilmiş üyenin söylediği yerden giriş yapayım.
günler pazardan başlıyor. sun-day yani güneşin günü. güneş sisteminin ana yıldızının güneş olması, burç diye bahsettiğimiz şeylerin güneş burcu olması bu günün çok önemli olduğunun kanıtı zaten. fransızcası da dimanche: tanrının günü gibi bir şey oluyor.
pazartesi, monday. yani moon day. ay'ın günü. burçlarda da, güneş burcundan sonra en önemli burç ay burcu. zaten ay'ın mitolojideki önemi malum. fransızcası lundi (luna: latince kökenden ay)
salı, tuesday, bize selase ya da şellaşe kelimelerinden geliyor. 3.gün demek. fransızcası mardi. mars.ın günü demek. tuesday.deki tues- (tys) de başka bi mitolojide mars gezegenine karşılık geliyor (jüpiter ile zeus un aynı olması gibi)
çarşamba, 4. gün. wednasday (wodin'in günü) ya da mercredi mercure.ün günü anlamına geliyor. türkçeye de farsçadan giriyordu sanırım
perşembe. farsçadan geliyor, 5. gün demek. thursday (thor'un günü) ya da jeudi /jupiter'in günü)
cuma, cami, cem, cemaat gibi kelimeler ile aynı kökten geliyor sanıyorum. cuma günü islamiyette kutsal olduğu için bu isim seçilmiş türkçede, öyle sanıyorum. ingilizcede friday fransızcada vendredi. frig'in günü ya da venus'un günü oluyor.
haftanın son günü ise cumartesi. bize cuma'nın ertesi olarak girmiş. fr.da samedi yani saturday saturn'un günü demek.

portekizcede daha farklı isimlendirilmiş günler. birinci, ikinci, üçüncü, yedinci şeklinde. yedinci gün tabii ki ctesi. bildiğim kadarıyla eski türkçede isimler birinc, ikinc, üçünc, şeklindeymiş. bugün kullandığımız kelimeler arapça ve farsça kökenli.

komşunun tavuğu-kaz ilişkisi.

Eskiler eskimediği için hafız.

kiymetini bilmedigimiz icin. yasamin anlami bu zaten, vaktiyle mutlu oluyosun ama farkina varmayip kimetini bilmedigin icin daha sonra hep o eski anlari aniyosun, bu sirada da yasadigin ani iskaliyosun, gelecekte bir gununu de simdiki ana uzulmek icin ayiriyorsun. bu gunlerin kiymetini bilelim efendim, hayat bir gundur, o da bugundur.

çünkü geçmişte kalanların sadece iyi yönlerini hatırlamayı seçeriz.

cunku eskilerden hatirlananlar sadece iyi anilardir.

buna bi örnek vermek geldi içimden, eski sevgilimle sadece alışkanlıktan dolayı ilişkimi bitiremiyor, salakça bir girdapta sürükleniyodum. çocuğun yaptığı her şey gözüme batıyodu, söylediği mantıklı şeylere bile gıcık oluyodum (birine gıcık oldum mu einstein olsun farketmez). neden ayrılmıyodun diye sormayın bende bilmiyom. işte bu koç mezunuydu falan, içten içe kıskandığımdan mı bilmiyorum ama durmadan eziyodum bunu..neyse sonra görünüşte ben ayrıldım ama pratikte o terketti beni. benim bi taraflarım tutuştu, çocuk gözüme yakışıklı gelmeye başladı, ne zekiydi lan demeye başladım içimden, hali, hareketleri hep düzgün gelmeye başladı. neden??? çünkü zamanında kıymetini bilmemiştim..işte eskiler bu yüzden tatlıdır, kıymeti bilinmediği için. Ammada yazmışım.

çirkinlikleri unutup, güzel şeyleri hatırlıyoruz. ondan.

oysa bugüne de öyle baksak belki bugün daha güzel.

yeninin gidişatı hiç iyi değilde ondan.

Gelecekte belirsizlik var... Ama gercek su ki gecmis zaten iyidir.iyi idi.

10000'den yani gelir matrahından giderler düşüldükten kar oluşursa oluşan kar'a vergi oranı uygulanır.

cirodan

Tum indirimler matrahtan dusulur.

serbest meslek kazançları serbest meslek kazanç defteri üzerinden tespit edilir.bu defterin sol tarafı giderleri sağ tarafı gelirleri gösterir.kazancın tespitinde kazancı elde etmek ve sürdürmek için yapılan giderler düşülür.örneğin doktorun muayenesi olduğunu düşünün bu doktor ısıtma,aydınlatma giderlerini kazancından düşebilir.bunun yanı sıra beyanname üzerinden de bazı kalemler düşülebilir ve bu işlemlerin sonunda matraha ulaşılır ve matrah üzerinden de vergi hesaplanır.
vergiden sadece vergi düşülür.örneğin daha önceden stopajla ödenmiş bir vergi varsa bunu yukarıda çıkan vergiden düşebilir sonuca göre kalan kısmı ödersiniz ya da iade almak isterseniz alırsınız.

alerji olabilir.

Bende cok cekiyorum bu sikintiyi, doktor ilac vermemisti, kasima demisti, su kacirma demisti. Birde kulagina el ayan ile basinc yapip rahatlstabilirsin demisti. Netice ne kadar kasirsan o kadar kasiniyor

git git iyi bir tahlil yaptır... Zaten bu doktora gitme korkusu varsa _ bir şey çıkacak diye- o çarpıntıların, nefes darlıklarının bir çoğunun psikolojik olma ihtimali yüksek...

doktora gitmekten ise daha çok korkuyorum dan sonrasını okumadım.
gitme de oturduğun yerde öl.ciddi bir şey olabilir.ilk fırsatta bir kardiyoloji polikliniğine başvur.bir şey varsa da daha ciddi hale gelmeden önlem alınır.

kulaklarında bir problem var mı ?

@badiparmagi: yok da, ne alakası var anlamadım

büyük ihtimal şekerin düşüyor yada hipotansiyon vardır ama doktora gitmekte yarar var

tamamen aynı şeyler bende de oluyor sık sık. defalarca kalp tetkiki yaptırdım, her sene de yaptırıyorum, hiçbir şey yok. benimkiler tamamen psikolojik. ama seninkilere de psikolojik diyebilmek için önce fiziksel bir sebep olup olmadığını araştırmak lazım. o yüzden kardiyolojiye git mutlaka. eforlu ekg ve eko çektir. kolestrolüne, şekerine falan baktır. bence esas doktora gitmemekten korkmalısın. :)

kansızlık demir eksikliği de bunları yapıyor, yani böyle nispeten basit sorunlar da olabilir, yediklerinize dikkat edip ilaç alıp çözersiniz. o yüzden korkmadan gidin ve kontrol ettirin. alt tarafı tahlil yapılacaktır, neyinden korkuyorsunuz?

Jamais vu olabilir. Bence doktora git, çünkü epilepsi belirtisi olabilir gibi şeyler okumuştum.

Depersonilizasyon bozukluğu.

Edit: İlgili bir kitap okumak istersen: Başına Buyruk Beyin, Cordelia Fine, syf:40/1

Edit2: Buyrunuz: b1211.hizliresim.com

Depersonalization gibi gözüküyor; ama iyi bir doktora gitmen faydalı olur diyorum.

www.amazon.com
Ben de bu kitabı tavsiye ederim.

Yukarıdaki arkadaşlara -bir yaşayan olarak- katılıyorum... Dua et boyle bir şeyin sıkıntı olabileceğini sezmiş ve sormuşsun bundan sonrası kolay...geçer çünkü...(hımmm bu arada sorun, bir çok psikolojk rahatsızlığın semptomları arasındadır.)
not: derealizasyon, daha gerçekci bir tanım olabilir... Eğer bir gerçekdışılık hissi şöyle arada bir geliyorsa,

get over it.

ilgilenmez ve prim vermezdim.

biraz daha peşimde olsun, egom yükselsin hesabında karşı taraf. hiç uğraşma bence boşuna, gönlü yok.

@dunyatuhaf kız ego peşinde.aynı durumdaydım bende.kızla facebooktan konuşuyoduk.almanyada yaşayan türktü.kız bana <3 yazıp yolluyodu vs.sonra birden sildi.aradan 2-3 ay geçince gene kendisi ekledi beni sonra gene sildi.2-3 ay sonra gene ekledi beni.BU SEFER BEN SİLDİM!şimdi aylardır konuşmuyoruz.

edit:ama kız çok güzeldi yaaa :(( adriana lima'nın türk versiyonu vallahi abartmıyorum :((

silmiş bloklamış daha ne yapsın? istemiyorum demenin en açık şekli. zorlarsan ağır bi cevap alabilirsin.

bunuda bloke etsem yenisinden ekliyecek diyerekten uğraşmak istememiştir. senin vazgeçmeni bekliyor kısaca.

Sevgilisi mevgilisi vardır belki.

hani 3k kuralı.
hani evrene olumlu mesaşlar falan.
hani kardeştik.
oybirliğiye el birlğiyle yıktınız beni dostlar.
abi bi kişi de pozitif olsun bu kadar mı açık ..tiri çekmiş. way ben nedem..
ilişki durumum bundan böyle " arkadaşlık isteği beklemede"olsun:)
tüm güzin ablalara teşekkürler...

kısas makbuldür. diğer hesabınızı silin. gerçek hesabınız dursun, bloke bir müddet sonra kalkacaktır. bu sefer siz bloklayın. ve hesabınızdaki diğer avlara yönelin.

sağ testisin içinde kist var diyo ama şekli, içeriğini bi doktor yorumlasa daha anlamlı olur.

başka cevaplıyabilecek kimse var mı?

Brother

lazer. samsung veya hp

lazer yazıcı al. alırken tonerlerin yeniden doldurulabilme özelliğini de göz önüne kat.

Meram'da Cemo Etliekmek diye bir yer var. Etliekmeği ve bıçak arasısı güzeldi diye hatırımda. Dene derim.

Karatay medresesinin taş işçiliğini mutlaka gör. Aziziye camii civarında mutlaka gez çay iç.Akyokuş seyir tesasında (belediye tesisisdir ucuzdur) Tirit suböreği varsa bamya ye.

88.255.225.23
gezilecek yerler başlığına bir bak istersen

Orada tarihi köyler var, mutlaka gör derim. İsmini şimdi hatırlayamıyorum, biz gitmiştik, çok güzeller.

dessy sille'den bahsediyo olabilir evet güzeldir, minik baraj da var orda mesire yeri yapmışlar çevresini.

evet evet sille!

Anadolu Yakası'nda 300.00 Tl'ye 3+1 alınır ve kiraya rahatca verilebilir yerler bolca var.

anadolu yakasina metro acilmadi daha ama metro guzergahina yakin bir yer kesinlikle cok para edecektir. misal kartal taraflarindaki projelere bakmanizi tavsiye ederim dunyanin en buyuk adalet sarayi da yapildi orada calisacak da tonla adam olacagi icin oralar bence baya degerlencek.

ataşehirden kuzenim 280 bin tlye aldı 1000 tlye kiraya verdi.

nerden buluyorsunuz bukadar parayı aq diyorum içimden...

ya nokta atışı yapsak proje adıyla daha iyi olacak gençler. bu adalet sarayı açılmadı mı daha?,
@bysb babam sağolsun panpa:P

Çok net bir şekildeşunu söyliyeyim, istanbu için emlak fiyatlarının şiştiğine eminim. (konut icin)
Bence 300.000 e Konya gibi illerden 4 adet s.daire al. (75.000 den) Hatta proje yeni başlarken al. İyi bir emlak ofisiyle anlaş. aylık 450 den den kiraya ver. 1 aylk kira emlak takibi için gitse ayylık yaklaşık 410 tl den. 1640 tl kira geliri elde edersin. hemde istediğin zaman çok hızlı bir şekilde satarsın.

@dunyatuhaf sen konya'yı ucuz sanıyorsun ama o da değil 450tl den vermek zor yaa iyi bi adam bulcan da evi alcan da bilindik projelerden hali hazırda almak istiyorum ben. ayrıca peşin paramız yok yani krediyle alıcaz. çatırt diye param yok yani bankada babam da olsa krediyle ödeyecek adam.

fikrimi değiştirmiş değilim. çoğu bölgelerde yürütülen projeler, ciddi ihtiyaçtan kaynaklı yani rahatlıkla kiracı bulursun... Tabii sadece konut değil o fiyatlardan dükkan da alabilirsin.

Tema Park
Avrupa Konutları 1-2-3
Terrace Tema

Tabii bunlar bence olanlar.

konuya salça olacam ama Konyalı gösterişe düşkün millet olduğu ve yerlisinde b.k gibi para olduğundan proje sitelerde Konyada bırak 100k yı 250-300k evler. Artı konyada 60 m2 1+1 ev bulmak zor zaten evler 140-150 m2 bizde.
benzer şekilde yerlisi zengin, almancı vs olan tüm anadolu şehirleri aşırı pahalı kırşehirde kira 500 evler 200k niye adamlar hep fransada evi alıp kitleyip gidiyor.
istanbulun projelerini bilmesem de sen fikrinden saşma hocam, istanbulda kirası 25 yılda evi ödeyen her nerede bulursan al bence fark etmez. ben ankaradayım şu anda daha iyisini ben de bulamıyorum.

Girişimcilik desteği değil ama bir çok konu hakkında sıkıntım olur kosgeble... Olay basit bimere şikayet.

www.accuweather.com

konya.bel.tr bu sayfadan mı denediniz?

Yine açılmıyorsa ben söyleyeyim. Ankara-Konya istikametinde ulaşım sağlanamıyormuş. Yol ulaşıma kapanmış. Merkezin durumunu bilmiyorum, ama kampüs taraflarında tipi şeklinde kuvvetli kar yağışı var.

Şiddetli tipi, Ankara Konya Yolu kapalı, yani otobüsleri salmıyorlar. (yürünerek de zor) erteleme imkanın varsa ertele!

Teşekkürler arkadaşlar ama uçakla gideceğim; şehir merkezindeki durumu merak ediyorum. konya.bel.tr 'deki kameralar açılmıyor

konyada ikamet ediyorum. yharım saat önce dışardan geldim. kışın rusyada belarusta bulundum ama ben hayatımda böyle bi tipi görmedim. önünü göremiyosun 10 sn.de her yerine işliyo soğuk. ama 15 dakikadır azalmaya başladı yavaş yavaş.

@adilyashar

verdiğim link'e bakarsan, hissedilen sıcaklığın eksi 23 derece olduğu yazıyor.

çig köfteyi standlarda satan bir zincir var bildiğim kadarıyla, sapphire istanbul'da görmüş idim.

Beklenti nedir?
2 ortak aynı zamanda çalışacak mı aynı işte? İl?

bence ikisi de mantıklı. Güzel, aklı başında yatırım gibi duruyor. ilkinin pek örneği olmadığı için yorum yapmak daha zor.

çiğ köfte için franchasing alabiliriz illa marka şart ise. 2 ortak aynı işte çalışacak normal şartlarda. il istanbul olarak düşünüyoruz. ilkinin evet pek örneği yok. dolayısıyla bu tarz bi şeyi yapmak istiyoruz. lakin iflas etmek bizi en çok korkutan durum. tabi risksiz yatırım elbette olmaz ama sağda solda çok pardon it gibi çalışıp kazandığımız paraların bi kerede gitmesine de gönlümüz razı değil açıkçası :)

avmlerin tesktil satışı için stand vereceğini hiç sanmıyorum. veriyorsa bile aylık kirası nedir ve neler temin ediyor, ne kadar yer veriyor öğrenmek lazım. büyük avmlerin hiçbiri vermez ona eminim ama kıyıda köşede kalmış varoş avmler ya da kozzy gibi avmcikler verebilir.

bence 25-30 bin yetmez. yer kirası, hava parası, pos makinası, stand tasarımı, üretimi, taşınması, kurulması. kurulduktan sonra standın başında duracak 1-2 eleman bunların maaşları sigğrtası yol parası derken o para puf olur gider. mal almaya para kalmaz.

ayrıca 2sn lik bir araştırma ile şu bilgilere ulaştım:

www.koniks.com

yalnız bu avm için çiğköftecilerin franchise ları tuzlu olabilir biraz. iyi araştırmak lazım. Bir de çiğköftecinin olmadığı avm hakikaten çok az. Tayt olayı da ileri de çeşitlenebilirse güzel olur

şimdi stand işini araştırdık. aylık 3-5 bin lira arası bi kirası var. ne satarsan sat. illegal olmasın da. tabi daha çok kurumsal firmalar tercih ediliyor ama bizim dedim ya amacımız atıyorum bi akmerkez, bi carousel bi işte capitol değil. daha orta kesime hitap etmek istiyoruz. çiğköfte franchisingleri için firmalarla görüşebiliriz. şu an çok net bilgimiz yok açıkçası.

stand olayına tekrar dönersek; çalışacak elemanlar biziz. yani 2 kişiyiz. hadi bi tane de bayanlara yönelik iş olacağı için bayan görevli de şart.bi tane de bayan tezgahtar çalışır. taşınması kurulması vs. hepsini biz yapıcaz. sonuçta iş kurmak kolay değil. tayt olayı sanki daha bi mantıklı şu durumda. :)

biz geçen türkiye de hiç hint yemeği restaurantı olmadığından bahsettik? gerçi bütçe yeter mi anlamam da... tayt olarak da www.alibaba.com böyle ilgiç pop art vs. kimselerin pek getirmediği şeyler getirseniz ben alırdım :)

@su nanesi

evet bahsettiğim çeşitler o tarz. hint restoranı bizi aşar :p

maalesef bu kurgu ile ikisi de iş yapmaz. eğer tatlıses çiğköfteden bir farkınız olsun istiyorsanız farklı bir ürün üretmelisiniz. mesela şu an aklıma geldi, tavuklu çiğköfte, cevizli çiğköfte... gibi.

veya taytta da yine öyle, kişiye özel bir tasarımı yaptırabilirseniz para kazanabilirsiniz. mesela benim bir fotoğrafım vardır, bunun negatifinin tayta basılması gibi naneleri yapabilirseniz iş görür.

ama yok bunları yapmayız, klasik çalışırız diyorsanız, sayısal oynayın, para kazanma şansınız daha yüksek olsun.

@sinematematikci

dediğin şekillerde düşünüyoruz zaten. olmayanı satmak için planlarımız. çiğköfte her yerde var. ama dediğin gibi içeriği zengin bi şeyi satmak diğerine göre daha kolay. tayttan kastım aynen dediğin gibi. belki sipariş değil de 3-4 küçük işletme veya bu işi yapan firmalarla anlaşıp klasik olanı değil de olmayanı satmak düşüncemiz. yoksa klasik olanı pazarda da var 15 lira :) o tarz bi şeyler düşünüyoruz du bakalım ;)

e hadi bakalım o zaman, bol şans.

çok ciddi bir şekilde ilkokul düzeyinde hikaye kitapları okumanı tavsiye ediyorum.

merhaba,
modern şair olabilirsiniz demektir :) şaka bir yana, hikaye kitapları okuyun doğrudur. mesela reşat nuri romanları okuyun.
selamlar.

Ahmet Hamdi Romanları okumalısın.

bende de aynı sorun olduğunu düşünüyorum; bence bu düşünme tarzından kaynaklanıyor. konuyu düşünüp daha kafada somutlaştıramadan yazmaya başlayınca böyle bir şey oluyor. noktalama işaretlerini iyice çalış (noktalı virgül kullanmayı bilen birkaç insandan biri olabilirsin hem de), konularını cümleye koymadan alt alta yaz sonra toparla.

noktalama işaretlerini ve ekleri nereden çalışabiliriz?

düsük cümle ve üc noktanın kimseyi daha akilli, daha içli ve daha duyarli göstermedigini aklınızdan cikarmadan, basit ve sade yazmaya calisin. bol bol yazin.

ermiş in pdf'ini bulman mümkün bir "gogılla" bakalım

bunun sıkıntısını bende yaşadım/yaşıyorum Halil Cibran'ın eserlerinde ama nerdeyse tüm eserlerini Anahtar Kitaplar yayınladığı için o yayınevinden almaya başladım. Ermiş'i var elimde ve her ne kadar karşılaştıramasamda gayet güzel tat veriyor.

brotherın herhangi bir modeli.

brother +1

önemli olan kartuşun sonradan sorunsuz doldurulabilmesi bence.

ben canon kullanıyorum biraz uzun bir hazırlanma süreci yaşıyor çıktı alırken ama gayet memnunum. hp'den sonra özellikle ilaç gibi geldi.

genelde lokal anestezi ama hastanın durumuna göre değişiyor. kışın uzun bir sızlama agrı dönemi yaşarsınız. ondan kış mevsiminde biraz sıkıntı oluyor. birde lokal yaparlarsa gözünün önünde burnunu çatır çatır kıracaklar.

(bkz: deviasyon)

@exodia
lokal anestezi mi?
nasıl ya?
burun ameliyatından bahsediyoruz... kemik düzeltilecek falan...
simdi ben de et var burnumda alınması gereken. Bu da mı lokal?
hic duymadım da şaşırdım....

Hiçbir zorluğu yok, olmanız gerekiyorsa kesin olun. Eskiden bir yığın gazlı bezi tampon niyetine burna tıkıyorlardı ve o burundan nefes alamıyordunuz, şimdi neredeyse farkedilmeyecek ebatlarda ve nefes alıp vermenizi sağlayan tamponlar takıyorlar, yakınım oldu tamamen uyuttular, ameliyat olduğu gün taburcu oldu.

lokal da olabilir genel de, hastanın tercihi de dikkate alınıyor. zor olan ameliyat değil de ameliyat sonrası süreç. bütün o tampon takmalar, çıkarmalar, tamponlu tamponlu yemek yemeye çalışmak, konuşmak falan işkence gibi. bi de ağrılar tuttu mu uyku yalan oluyor.

bi de deviasyon ameliyatlarında başarı oranı düşüktü sanırım, bir süre sonra sorun kendini tekrarlıyor.. tıpta herhangi bi gelişme olmadıysa 2 sene öncesine kadar durum böyleydi.

evet lokal olabiliyor kişinin durumuna yada istegine göre. lokali yapıyorlar sonra geyik bir doktorsa görmek istemisin diye soruyor istersen çatır çatır kırıyorlar düzeltme işlemiyse.
not ben ameliyat olmadım arkadaşımın ameliyatını izledim.

nefes almamda sorun varmış diyorsan kesinlikle olma. nefes almada sorun yaşıyorum deseydin ol derdim.

@beetlejuice sözlükte (bkz: deviasyon) okurken ter bastı :)
@poyrass hmmmm
@toshiro başarı düşük olayı beni benden aldı

sonuç:Amerikadaki kuzene sorak bakalım onlar bulmuştur bu soruna bi çare. breath rightı bulalı 10 sene olmuş adamlar biz daha yeni yeni tanışıyozz.

3 senedir bekliyorum korkudan.olursa lokal genel anesteziden daha çok tırsıyorum.tıbbın gelişim lazerle deviasyon ameliyatının yapılacağı günleri bekliyorum.

genel ya da lokal olması doktorun tercihine kalmış. bazı doktorlar asla lokal yapmazken bazıları da genel yapmamayı tercih ediyor. hastalar da tercihlerine göre istedikleri yöntemi kullanan doktorları seçiyorlar. bence genel anestezi en iyisi. suratının ortasıyla doktor uğraşırken, acı hissetmesen de sarsıntılar vs hoşuna gitmez bence. benim gitmezdi. onun dışında iyileşme süreci hızlı. ertesi gün ayaktasın. 2 gün sonra işindesin. 10 gün istirahat edebilirsin. normal hayatına dönmen kısa sürüyor yani. morluk şişlik vs dikkatli ve özenli bir doktor ise olmuyor. sen de doktorun dediklerini harfiyen uygularsan hiç sorun yaşamazsın. iyi bir doktor seç.

riske girmesin. burada ihh, kızılay'a bağışlasın gene yoksullar doyar. moğolistan falan fanteziye gerek yok.

ete bayılırım, orta asya'ya da hep ilgi duymuşumdur... dolayısıyla çocukluğum orta asya bozkırlarında koyun kesip yeme hayalleriyle geçti. ve bu nedenle, ben diyorum ki, moğolistan'da bir koyun asla ve asla 500 lira etmez.

tabii bu benim kendi fikrim. dediğiniz gibi, burda bile 500 lira değil çoğunlukla. insandan çok koyun vardır yahu orda.

abi türkiye'de sanki bütün fakirler doydu dünyada fakir arıyoruz.olmadı somali için destek ol.

kızılay ve thk dısında pek baska kuruma guvenme derim nacizane.

ingiltere de bi kurban(koyun) 75 pound. adam koyun mu kesecegiz demis peki ? cünkü mogolistan da bi arkadasım var burda et ürünleri ucuz bi tek diyordu :)

koyun demiş.

500 liradan çok ucuzdur. bence güven olmaz.

kocayusuf +1 ihh olayı aşmış. kızılay da olur. hatta konu komşu eş dost akraba bile olur. hatta güzel olur.

Babanı kazıklıyor adi herif.

Moğolistan hayvancılıkla yaşayan bir ülke, orada et ve koyun sudan ucuz, ki kesecekseler 100 liraya rahat keserler ki kesseler bile bilemezsiniz kestiler mi diye.

En mantıklısı yakın bir yere kestirin, 1-2 kilo eti kendiniz yeyin, kalanını da mükünse en yakınınızdan başlayarak ihtiyacı olan komşularınıza dağıtın

bana ver parayı? mutluluğumu gör mutlu ol?

ben çocukken arabamız vardı arabayla bi yere giderken yürüyen birilerini görünce. keşke onlarında arabaları olsa diye üzülüp ağladığımı bilirim :)

yani zamanla geçer gibi inadına bişeyler alın çivi çiviyi söker deyin.

:) her önüme gelene verince mutlu olmuyorum, pespaye insanlara daha çok.

iyi de, bilerek lades demek değil mi bu? Daha çok aldıkça alışacağım, alıştıkça iğrendiğim insan modeline gireceğim belli ki. Başka bir yol olmalı ama bilmiyorum ben.

bir gün o pespaye dediğin insanlardan birinin senden daha fazla parası olduğunu öğreneceksin, işte o gün tam tersi bir yapıya bürüneceksin. ya da yaptıklarının bir işe yaramadığını göreceksin bu şekilde de olabilir. şunu düşün, somali de her dakika çocuklar açlıktan ölüyor, yaşayanlar da temiz suya ulaşamıyorlar, kaç tane devlet çıkıp da yardım ediyor. neden etsin yani, dünyanın düzeni bu? bugün yunanistan batıyor mesela, neden yardım edelim, zamanında çalışsalardı bu halde olmazlardı diyoruz. tabi ki bu duruma, yapamayacak durumda olanlar hariç, bir sakatlığı vardır çalışamıyordur, o ayrı konu, kaldı ki bu da bence devletin görevi, sosyal devlet sadece anayasada yazmamalı. off çok doluyum bu konuda, imla, bütünlük hak getire, sen anladıklarını çıkar yeter :)

kanka vicdanını rahatlat retro takıl.. ben mesela diyorum ben lüks takılmıyorum fotoğraf makinem hala analog gibi..

hep bana lüp bana hayat olmaz zaten. hiç vermeden hep alırsan patlar o biyerde. iyi yapıyosun. paylaşmak güzeldir. sosyal sorumluluk projeleri üret, onlara yatır paranı. bu işte kaybetmek yok. aşırı lüks de görgüsüz insanlara göredir. ya da looser insanlara göre. mutluluğu eşyada arar çünkü. yalnızdır fln. ya da özentidir, etiketçidir. neyse, bi makarnadan da bişi olmaz ama;)

İyi olanı yapıyorsun. Takdire şayan..İnş. böyle devam eder. aktivist olacak cesaretten bahsediyorsun emin ol olmuşun bile.

matbaalar yapar hacı.
yaptıklarını biliyorum.
sevdiğim fotoları falan matbaada kocaman kocaman yaptıran adamım.

fotoğraf olarak bastırsanız işinizi görmez mi? matbaa falan çok para ister öyle bişiye, yada digitalcilere bakmak lazım, kalın kağıda basarlar.

bikaç tane bastıracaksan dijital çıktıcılarda yaptırabilirsin. tek yapman gereken max kaç gr kağıda basıyorsunuz diye sormak... 300 gr falan ideal olur. haa abartıp fantezi kağıtlarınız var mı diye sor.(dijitalciler kartvizitler için kullanıyor çünkü)oluyorsa pürüzlü birini seç!
ha! yok ben 1000 tene falan bastıracağım dersen, doğru matbaacıya!

ben matbaacıyımi yardımcı olabilirim. ama düşük adette bastıracaksanız matbaa hiç mantıklı değil. dijitalcilerde yaptırmak çok daha ucuza gelir. eğer öyle bir şeyi düşünürseniz size şurayı önerebilirim: www.netcopycenter.com ben de bazı işlerimi bunlara yaptırıyorum, gayet de memnunum. hem de yerleri merkezi (istanbul'da yaşadığınızı varsaydım).

Haftada 45 saatten daha fazla sürelerle işçi çalıştırmak iş hukukuna aykırıdır. Tabii telafi çalışması, denkleştirme çalışması gibi durumları göz ardı edersek. Sadece bir ilandan dolayı hukuki işlem gerekmez ama iş icraata dönüşürse hukuki yollar aranabilir. Ama Türkiye'de 45 saatin altında çalışan kaç işçi var ki, kanuna aldırış eden işveren yok maalesef.

Hafta içi tam değil örneğin 3 iş günü çalıştıracaktır! Baro disiplin komitesi (barolardaki karşılığını bilemem) Şikayet etmen daha mantıklı.

yok, hafta içi 5 gün diye anladım ben. şöyle ki: (git: 301763)

tum hukuk burolarini sirayla sikayet edebilirsiniz. sadece eleman bazinda degil avukati bile bu sekilde ariyorlar. benzer sekilde eczaneleri de sikayet edebilirsiniz. zira sabah 9 aksam 7.30 haftanin 6 gunu calisiyorlar yani toplamda 63 saat. bunlari dogru buldugumu soylemiyorum ama gercekleri de gozardi etmiyorum (ilanin aracisiyim, direkt isveren degilim).

haftada 45 saatten fazla işçi çalıştırmak kanuna aykırı değildir. haftada 45 saat normal çalışma süresidir. 45 saatten fazla çalıştıracak adam, saat başına %50 zamlı ücret (fazla mesai ücreti) vererek çalıştırabilir. yani ilan vermek yasal. çalıştırıp fazla mesai ücretini vermiyorsa o zaman yasal olmaz.

sektör konusunda fikir veremeyeceğim ama bence parasız çalışma, sembolik de olsa bir ücret al.hem bir müddet sonra bedava çalışmak zor gelmeye başlar hem de bedava çalışınca insanı enayi yerine koymak isteyen çok olur diye düşünüyorum ben.

bence kendin bişeyler yapmaya çalış blog falan! hedefin olsun! takipçilerin istatistiklerini kıyasla. arada blogdan ürün satışları falan yap. e daha ne olsun ki...İşletme öğrencisiymişin madem! kendi işini kurmanın şimdiden ufak adfımlarını at.

.-.-.
|/|/|
.-.-.

i56.tinypic.com

kuyulu ve evli bir örneği vardı bir zamanlar, ama çözümsüz bir soruydu diye hatırlıyorum. olmuyor yani, mutlaka kesişmesi gerekiyor.

sadece dikey mi çizgi çekebiliyoruz?

yillarin "üc eve su elektrik dogalgaz oyunu" bu ve kagit üzerinde cevabi yoktu. ancak ücüncü boyutla cözülüyordu diye hatirliyorum.

yapılamaz... k3,3 complete bipartite graph'i planar değildir.

en.wikipedia.org

terp, dikey - yatay yok abi. istediğin gibi çiz. yamuk yumuk da olur. ama çözülmüyormuş zaten.

e dikey yatay fark etmez diyorsan benim önerdiğim çizim uymuyo mu?

@terp:

sol üsttekine a1, yanındakine a2, a1'in altındakine b1 dersek dersek:

senin önerdiğin çizimde a1'in b2 ve b3'le bağlantısı yok. aynı şekilde b1'in de a2 ve a3'le bağlantısı yok. hepsi birbirine bağlı değil ki.

@kibritsuyu: ben birbirini kesmeyen 9 çizgi çekin gibisinden anladım olayı. toplam 9 çizgim var, ve dediğin çizgiler yok, kesişme olmasın diye.

hatırladığım kadarıyla bu soruyu tahtada çözemeyen arkadaşın biri (çok uğraşan)
hocadan n noktadan bilmem n-1 doğru geçer salak diye azarlanmıştı. uzay geometrisinde mümkünmüş ama heralde.

(bkz: fenerbahçe)

@jameskeenan, haha fenerli olarak güldüm.

(bkz: tegv)
(bkz: türk kızılayı)

vakif yerine ihtiyaci olan ac insanlara yardim et sokakta buldugun.

bir öğrenciye burs verebilirsin

afrika'ya yardım yapabilirsin. kızılay, kimse yok mu vd. için hangisiyle rahat edecekse. şu an en çok onların ihtiyacı var.

lösev'e düzenli devam edebilirsiniz? lüsev, tegv, haytap siyasi olarak herhangi bir tarafı olmayan, yalnızca ideal için çalışan kurumlar. şahsen ben buna dikkat ediyorum verdiğim paraların sonradan etrafı kirleten seçim bayraklarına dönüşme riskine karşılık.

edit: birebir yardım konusunda diğer duyuruculara ben de katılıyorum. bir ara www.kardesinisec.com diye bir oluşum vardı, ordan da bulabilirsiniz belki.

bence durumu olmayan bir ogrenci de olabilir...eger buna kanaat getirirseniz tanidigim maddi durumu iyi olmayan biri var..sizinle gorusturebilirim

afrikaya para göndermeyin. giden paraların kenya ve somali hükümeti tarafından çok daha farklı şeylere harcandığı belirtiliyor.

inancsiz devenin dedigi gibi. akrabalara arkadaşlara arkadaşların akrabalarına toplayıp 3 ayda bir verseniz bence daha makbüle geçer.

hacı benimkine niye tik atmadın ya :(

etrafında bulabilirsen bir yetime de verebilirsin.

vodafonedan aldığın sim kartı taktın di mi?

edit: ters yazmışım, turkcelllden aldığın

evet. ikisini de denedim

@drip nick i zaten kullanilmakta altın değerinde bir çözüm bulmuş bir gün beklemiştim bu yüzden... demek ki herkes yaşayabiliyor.

yapmıssınızdır muhtemelen ama ıcımdd kalmasın, sım kartı (yenisini) cıkarıp 10 dkıka kadar bekleyıp yenıden takmanız gerek.

bazı simkartlar 128bitlik oluyor ve bazı eski telefonlarda çalışmıyor, telefon ayarlarını azcık kurcalayın. olmadı numarayı taşıdğınız bayiyi bi arayıp sorun

sim kartı 23423423 kere taktım çıkarttım. 232342 kere açtım kapattım. telefon eski değil yeni. sim kart 64bit.

birazdan tim e gidip çemkirmeyi düşünüyorum

stresten vs. olabilir. bende de bu aralar aşırı dökülüyor saçlarım. halbuki çok gür saçlarım vardır.

saçlarınızın kesimi nasıl? küt kesim mi? şayet öyleyse cevabım olacak ona göre.

@honeybunny 2,5 yıldır kırıklarını dahi aldırmadım.

normal yea.
yani eğer iki günde bir falan bu şekilde oluyorsa normal diye düşünüyorum. bende de görüntü aşağı yukarı bu şekilde oluyor çünkü.

o zaman hemen kestirin bence biraz da olsa. erkeklerin kestirme olayı nasıl oluyor bilemem ama kendimden örnek vereyim. küt kesime sahiptim (küt derken uzundu ama hiçbir kat olmadan aynı boydaydı hepsi, karıştırılabiliyor küt kavramı da o yüzden söyledim). saç öyleyken uçlarda birbirine dolanma oluyor çok fazla ve çektiğinizde kopabiliyor. gür saçlılar için ekstradan sorun olabiliyor. ben banyoda her taradığımda resimdekine yaklaşık miktarda saç geliyordu. sonra ne zaman ki gidip katlı kestirdim, kırıklarını aldırdım, o zamandan beri çok daha az dökülmeye başladı.

ekleme: tabii erkeklerde "küt/katlı kes abi" gibi bir şey söz konusu mu bilmiyorum ama kestirdiğinizde "dümdüz olmasın aralardan kısaltın." gibi bir şey derseniz uygun olacaktır tahminimce.

hocam benim de bir zamanlar saçlarım uzundu ve gürdü. hatta gittiğim berberler bile abi sen kel olmazsın, saçların çok canlı falan diyordu. tabi o zamanlar saç o kadar uzun değil. sonra saçlar iyice uzadı ve acaip bir saç dökülmesi başladı. tabi ben hala "oh ne güzel saçlarım gür, dökülse de umrum değil" modundayım. tabi sonra bu dökülmeler artmaya başladı, durduramadım, saçlar seyrelmeye, eski canlılığını kaybetmeye başladı. ben de saçları üçe vurdum. ama saçlarım hiç bir zaman eskisi gibi olmadı.. yani demem o ki saçların gür diye çok ta sevinme, saçları uzun tutma niyetindeysen bakımını falan yap, ya da saçları kestir..

stresden olabilir. tırnak kenarlarını da yemişsin:)

saçlarn uzun olduğu için çok gibi duruyo sadece, normal gibi geldi bana , bildiğim kadarıyla günde 100 taneye kadar normal ama siz genede bi bakın nete , dediğim gibi uzun olduğu için çok gibi duruyo

Günde 50-100 adet saç tanesinin dökülmesi normaldir, kısayken de dökülür de siz fark etmezsiniz, bence bu normal ama arada kırıkları enseyi aldırın harbiden (6 yıl saç uzatan erkekten bir tavsiye)

Kizim, her taradiktan sonra bu kadar dokuluyor, hala kel degilim. Kiriklarini aldidarirsaniz saclariniz daha saglikli uzar.

bu kadar dökülmesi normal bence.
ben duştan sonra saçlarımı taradığımda bunun 3 katı kadar falan daha dökülüyo
saç dökülmesi mevsime, hormonlara, demir eksikliğine, strese vs. bağlı olarak artabilir. ki tekrar söylüyorum bu kadar dökülme fazla değil.

az bile dokuluyomus.. 4 senedir uzuyor 1 kere kendim kestim 3 cm falan.. evet malim..

gayet normal bu kadar saç dökülmesi yahu, abartmayın. saçların uzunmuş zaten, say bakalım kaç tel çıkıyor ordan. 30 tane çıkmaz bence. ki 100 taneye kadar normal.

az gibi de o baş parmak suyun içinde o kadar kalırsa o düşer haberin ola.

ikincisini seçerdim. 12 mp ama 15x optik zomu var lensi de daha geniş açılı

İlla kompakt bir makine alacaksan ve ışığın az olduğu yerlerde çekim yapacaksan kullanığı objektifin kalitesine önem ver derim. Verdiğin linklerden ilki maksimum zoom özelliği kazandırılmış bir makine Zoom önemli dersen tercih edebilirsin. Onun dışında büyük olmasına aldanma. Manuel çekebilmesi güzel bişey ama bu tip makinelerde manuel kullanmak biraz yorucu oluyor minik ergonomik olmayan düğmeler yüzünden bi süre sonra bıkıyorsun.


benim önerim 500 lira verebileceksen Canon SX130var bir araştır.

yanlış olmuş birincisi.

canon eos filan gibi dslr makineler beni çok aşar, beceremem de zaten o kadar enstantane, diyafram ayarını, sonrasında photoshop'la filan uğraşmayı.

yanlış varsayım. sana bi iyilik yapıyım. git canon nikon al. fotograf sanatına ilgim var diyorsunç

megapiksel sayısına aldanma, çarşaf çarşaf baskı yapmayacaksan 4 megapiksel bile yeter, lens kalitesi önemli olan.

yorumları okumadım fotoğraf makinesinden de hiç anlamam ama ilkindeki resimlere kıllandım ben o ne lan salak kandırır gibi yüz tanıma diyo sağdakini karartmışlar fotoşoptan ardışık çekim olanını hiç dememe gerek yok zaten sabit resmin üstüne kaydırmışlar topu herifler ona bile uğraşmamış. aynı marka gerçi ama ikincisini al sen ikinci iyidir.

fotoğraf sanatına ilgim var diyorsan ve akşamları araba çekicem filan diyorsan şiddetle dslr öneririm sana. bir süre sonra yetmeyecek çünkü bu linkteki makinalar.

ikinci el temiz birsürü makina var, canon 350d, 400d, nikon d40x filan al bir tanesini, bir tane de dandik tripod tamamdır.

bu makinaların hepsinde pozometre var, sen diyafram açıklığını ve isoyu belirlediğin zaman diğer değerleri makina otomatik ayarlıyor zaten..

güzel bir konu seçmişsin kendine. ama bu işin hakkını verebilmek için dslr şarta yakın.

bir kere araba fotoğrafı çekerken mümkün mertebe geniş bir lense ihtiyaç duyacaksın. hatta genişi de geçtim fisheye a bile ihtiyaç duyabilirsin. yani dslr alırsan da unutma çok masraflı bir işe baş koymuş olucaksın.

fakları 2. makine daha kompakt görünümlü, daha kısa zoom range i sunan ama daha geniş açıya sahip bir makine. ikincisi ise işte bridge ya da slr like diye geçen ve bolcana zoom yapabilen bir makine. ve kısmen daha fazla ayarlara müdahale edebiliyorsundur (enstantane diyafram gibi) bu ikisinin de belli açılarda birbirinden çok farklı olduğunu sanmıyorum.

bir fotoğrafın kalitesi sensor boyu ve lens ile doğrudan alakalıdır (kalite derken konudan falan bahsetmiyorum. bildiğin poster boyutuna getireceğin iki fotoğraftan bahsediyorum)

bunun için de seçeneklerin, dslr'ler, micro four thirds'ler ve de son olarak da ileri sınıf kompakt makineler (canon g12, nikon p7000 vs...)

mesela sony nex3 ün fiyatı gayet uygundu bir aralar. ya da mftlerden panasonic g ya da gf serilerine bakabilirsin. olympus pen serisi de gayet iyi. hem bunlar değiştirilebilir lens oludğu için bir çok seçenek de bulabileceksin (misal panasonic bunlara fisheye lens çıkardı falan filan...) sonra samsung un gene çıkardığı garip isimli bir fotoğraf makinesi de vardı... vardı da vardı.

yani bu işin senin için daha tatmin edici sonuçlar vermesini istiyorsan daha büyük sensörlü ve iyi bir lense sahip bir şeyler alman

cevaplar için teşekkürler. ancak verebilecek 1000 liram yok ne yazık ki. başka bahara kaldı sanırım fotoğraf hayallerim.. =)

Amerika'dan birini bulabilirsin 250-300dolara canon eos 450d getirmek mümkün rebelxsi diye geçer orada.

İstanbul sirkecideki hayyam pasajına git 2. el dslrlar bulabilirsin. Aslında pahalı değil bu iş. Ben 800tl ye eos 450d aldım bütün lensler hep analog makinelerin lensleri ucuza bulup alıyorum. Çok iş görüyor.
Kompakt makinelerle fotoğraf çekilmez bir süre sonra çoğu şeyi yapamadığını farkedeceksin renkler gözüne hoş gelmeyecek netliği beğenmeyeceksin.

örneğin al bi dslr
yanına 500mm 1.8 prime lens al. 60-70 dolar falan. Çektiklerine inanamayacaksın.

@croswell bu verdiğin fiyat 2. el mi 0 fiyatı mı? eniştem hong kong tarafına gidiyor, orada tüm elektronikler aşırı ucuzmuş. eğer 0 fiyatıysa istetirim ondan dediğini. 250 dolar verebilirim o kadar para var elimde. =)

tunus caddesi'nde bulunan "tılsım bilgisayarcı" (evet adı bu) kaliteli bir yerdir.

nedir derdiniz ona göre yardımcı olsaydık?

burdan veya sozlukten ben smyrna ya bi ulaş derim.

premiere

adobe premiere "kadir köymen" gogılla öğren.

1- hyr

2- dunno

sağlık ocağında bile oluyor(edit: du) o iş.

@ocanal sağlık ocağı artık almıyoruz dedi.

1) zorunlu değil
2) 5TL kadar

kan bankası varsa kan bağışı yapıyosun bedavaya yapıyolar testini. ehliyet lazımdı gittim kan verdim bende :)

yok uzakta kan bankası daha doğrusu var mı bilmiyorum :D

Kızılay

ben kimliği kaybetmiştim. yenisini çıkartırken sordular söyledim. belge filan da sormadılar. eski kimlikte de yazmıyordu.

geçen hafta özel sağlık merkezinde yaptırdım. 15 lira verdim.

Canlıydı diye hatırlıyorum. Hatta sahnede sadece x kadar kişi bulunabilir diye bir kural vardı da elindeki ziller ondandı diye saçma ama emin olamadığım bir bilgi kalmış aklımda.

canlı

İHH ve türevi derneklerin vardır. Bu oluşumlara güvenmeyen gruptan değilseniz, sitelerine girip bakın.

saatgeceninonikisi +1... Kesinlikle çok iyiler. Örneğin Pakistandaki sel felaketinden sonra tüm kurumların aksine acil ihtiyaç olan bölgelere yardım ulaştırdılar. Net üzerinden yardım yapabiliyorsunuz. şu da çok önemli ki hangi projeye yardım etmek istiyorsanız seçebiliyorsunuz. katarak ameliyatına sponsor olup birinin görmesinisağlayabilirsin veya bir su kuyusu açtırabiliyorsun.

(bkz: www.cansuyu.org)

fet. hoca efendi hazretleri 10bin dolar göndermiş, istersen telefonla yardım edebiliyormuşsun, zap yaparken denk geldim sinirlerim kalktı.

deniz fen... pardon.

bakın sevgılı sozlukculer,
bırlesmıs mılletlerı fılan herseyı bosverın.

bır ulkenın ınsanı yardıma ıhtıyacı varsa, ulkesındekı Kızılay, Kızılhaç veya Kızılyıldız aracılıgı ıle uyesı bulundugu Uluslararası Kızılhaç - Kızılay Federasyonu'na uluslararası yardım talebınde bulunur.

Bu durumda yardım talebınde bulunan ulkeye yardım edılecekse bu yardım sadece yardımda bulunacak ulkenın Kızılhacı - Kızılayı tarafından yapılabılır.

Bunun harıcınde ıhh, denızfenerı, gunduzfenerı, kımse yok mu, vb. olusumlar sadece Kızılaycılık oyunu oynarlar.

Bu olusumların yaptıgı yardımlar sozde yardımdan oteye gıtmez, gıdemez.

Bu kurumların yaptıkları kısa ve net olarak, ınsan yasamını etkıleyen olaganustu durumların yasandıgı yerlere hıcbır resmı unvana sahıp olmadan(turıst olarak) bırkac kısı bır araya gelerek, uzerlerıne de amblemlı logolu bırseyler gıyerek gıderler, ınsan sayısının en az oldugu bır bolgede yapılabılecek en gosterıslı sozde yardımı, reklam yapmalarına ımkan verecek sekılde yaparlar ve bolgeden cekılırler.

Bu sozde ve gostermelık ınsanı yardım faalıyetlerı sırasında da Bayragımız'ı kullanarak Ulkemız'e olan bakıs acısının olumsuz yonde gelısmesıne sebep olurlar.

Bu olusumların yaptıgı yardımlar herhangı bır vatandasın arabasının bagajına bır cuval un ya da pırınc yukleyıp ben ınsanı yardım yapmaya gıdıyorumdan oteye gecmez, gecemez.

Bu yuzdendır kı sozde ınsanı yardım ulastırmak uzere cıktıkları gazze yolunda ısraıl ıle bızı zor duruma dusurduler.

Bu olusumlara herhangı bır maddı ya da manevı kaynak aktarımında bulunarak yapılabılecek en kotu seyı yapıyorsunuz.

Ne medyanın, ne bırlesmıs mılletler'ın oyunlarına gelmeyın, cıddı anlamda bır sıkıntı varsa bunun ıle ılgılı olarak ulkemızde Turk Kızılayı gereklı faalıyetı yurutur.

Yurutmedıgını dusunuyorsanız Ucretsız 168 Turk Kızılayı Bagıs ve Danısma Hattı aracılıgı ıle dusuncelerınızı dıle getırebılırsınız.

7 kişiyi toplaman lazım bi kere. ondan sonra dernek organlarını (yürütme denetme bişeyler vardı) oluşturacaksın. sonra da mülki idareye bildireceksin.. ( ama bu son cumlede yazdıgım anayasa ile değiştirilip artık bildirmeye gerek yok şeklinde düzenlenmiş olabilir)
ama 7 kişi şart

www.dernekler.gov.tr

veya valiliğe dernekler masasına geç.

7 kişi sorun değil o var zaten elde, aklıma takılan dernek adresi, illa bi yerden kiralamak mı gerekiyor yoksa ev adresi falanda olabiliyormu

ev adresi olmaz. yani sizin derneği ne için kurduğunuz önemli. ancak derneği sırf kurmak için oturduğunuz evi gösterip daha sonra derneği derneği kurduğunuz amaç dışında kullanırsanız amaç dışına saptığınızdan kapatılır derneğiniz. ancak kuruluşta evinizi gösterebilirsiniz.

kurulusta evını gosteremeyebılırsın.

cunku oncelıkle bu mulkıyetın dernek tarafından kullanılabılmesı ıcın ona bu hakkın tanınması gerekıyor resmen, bunu da mulkıyet sahıbınden dernek adına kıralayarak ya da muvafakatname alarak yapabılırsın.

ayrıca dernek tarafından kullanılacak mulkıyet bır apartman daıresı fılansa apartmanda bulunan dıger mulk sahıplerınce burada dernegın faalıyet yurutebılmesıne ızın verıldıgıne daır bır yazıya ıhtıyacın olacak.

ıstanbul'da ısler bıraz sıkı tutulabılıyor, yerı geldıgınde muvafakatname bıle kabul etmek ıstemıyorlar.

bır de sakın ola ben soyle yapar boyle cevırır oyle de yuttururum demeyın, basınıza ıs acarsınız.

kolay gelsın.

renk skalasında kırmızı ve mavi zıt renkler, ikisi karıştırıldığında gri yani etkisiz eleman elde ediliyor :) bununla ilgisi olmalı. bir de tarih boyunca kırmızı hep kötüye atfedilmiş. o zaman karşıtı olan iyi de mavi olmalı diye düşünülmüş olabilir.

kırmızı ve mavi kan, yani temiz ve kirlenmiş kan arasındaki fark olduğunu düşünüyorum. bütün kültürlerde bu var, yalnız zıtlık belirtmesi ikisinden birinin daha iyi olduğu anlamına da pek gelmiyor. kırmızının kötüye atfedilmediği durumlar da var bence. matriksteki kırmızı hap gibi.

(bkz: renklerin psikolojik etkileri )

kırmızı tel ya da mavi teli kesip bombayı etkisiz hale getirme ikilemi de geçer..o kadar da izledik ama hangisi doğru hatırlayamadım..sanırım mavi kesilecekti..evet hatalıysam zaten bu mesaj kendi kendini imha eder birazdan..

harry potter'da kırmızı ve yeşil mücadelesi var :)

sıcak soğuk

turkiye-yunanistan :P

postür duruş bozukluğu gugille

doktor değilim, ama sırt, omuz ve trapez kasların güçsüz olabilir. 3-4 ay düzenli spor salonunda spor yapmayı denedin mi? bu bölgelerini güçlendirebileceğin pek çok hareket var. sanki sebebi bu gibi geldi.

@diskbudur 9 ay kadar spor yaptim fakat ozel olarak bunun icin yapmadım. sporu bırakalı da 2 sene oldu. Degisen birsey olmadı.

boğaziçi candır ama işletme patlıcandır. ben bir işletme mezunu olarak sana sabancıya git endüstri müh. ol derim naçizane.

Bogazici Isleteme'yi bitirip cokuluslu bir firmada ise baslayabilirsin. Bogazici cok degerli bir etiket. Alternatif olarak Sabanci'da endustri okuyup Bogazici'nde MBA yaparsin ama Bogazici ile Sabanci denk degil isverenin gozunde. Mesela bildigim bir sirkette Bilkent, ODTU ve Bogazici mezunlari haricinde yapilan basvurular degerlendirmeye bile alinmiyor okunmadan eleniyor, okul adi cok onemli bir kriter.

soruyla hafif alakali ama universite hayatin kolay gecsin istiyorsan, bogazici isletme. adam gibi bir bolumden mezun olayim diyorsan sabanci, hem belki ilk sene sonrasi fikrin de degisebilir.

üniversite hayatının nasıl geçeceğinden ziyade ileride bana getirisi önemli şu an, gerekirse bir 4 sene daha zorlanırım yani.
işletmenin genel kötü görünür yanından bahsediyorum, yani çok işletmeci var düşük puanlı okullardan işletme mezunu olanların hemen epsi şikayetçi, çünkü iyi bir yerlere gelme, üst basamaklara yükselme imkanı çok düşük.

sabancıda ilk iki yıl temel mühendislik dersleri alıcaksın ki bunlar ağır fizik bilgisi içerir. konuya çok hakim olanlar, yüzde yüz burslular bile fizik ağırlıklı derslerde zorlanır. orada o kadar fen mezunu varken yapabileceğini düşünüyor musun?

işletmeyi kesinlikle geç. İş verecek olsam işletme diyen birine , hangi okul diye sormam bile. bence türkiye'de sosyal bölümlerden uzak dur para kazanmak istiyorsan.

dunyatuhaf +1...

@divit: üniversiteyi iyi yapan şeylerin başında öğrenci kalitesi gelir bence.
@you are my lethe: sözeller vs. de aynı dersleri görüyorsa bir şekilde hallederim heralde, ya da ilk girişte yapılan fakülte tercihi etkiliyorsa dersleri başta yönetim bilimlerine girip sonra endüstriye geçerim diye düşünüyorum.

Sabancı'dan çıkıp çok çok çok iyi yerlere gelmiş bir sürü insan tanıyorum, yurtdışı bağlantıları falan da çok sağlam, SU deerdim ben muhtemelen.

ama bir yanda da boğaziçi etiketi var ve vakıf üniversitelerinde ilk 1000 deki adamlarla 200bininci adam birlikte okuyor, bu da illaki kaliteyi düşürüyordur.


kısmı ile ilgili bişey söyleyeyim sadece, bizim bölümde bu sene 1. olan arkadaş 2.öğretimdeydi ve çap yaptığı halde 1.oldu.Hemde sağlam 2 mühendislikten.

yani lys de yapmış oldugun puana güvenip ben üniversitede çok sağlam işler yaparım diye kendine güvenme.Hayal kırıklığı yaşayabilirsin.


boğaziçi mi sabancı mı dersen su end. müh boğaziçinden daha iyidir bana göre.İleride seçeneğin daha fazla olur kariyer anlamında.

tabi ki burssuz vs. olup da çok iyi işler yapanlar ya da burslulardan çok daha kötü duruma gerileyenler olur, söylemek istediğim bu değil, bir yerde sadece ilk 1000den insanların oluşturduğu bi topluluk, bir yerde %10'u ilk 1000den oluşan bir topluluk. yok sayılacak bir fark değil bence.

farklı görüşlerinize açığım hala.

başka bir şeyler ararken gördüm bu sorunu. ben 5 sene önce boğaziçi endüstriden mezun oldum ve yakın bir arkadaşım sabancının endüstri (sanırım o zaman üretim müh deniyordu) bölümünden mezun oldu.

şimdi öncelikle boğaziçinin genel ortamını sabancıyla kıyaslamak lazım. sabancıda genel olarak daha zengin insanlarla beraber okuyacaksın, bu senin için problem olur mu bilemiyorum. bazıları için olabiliyor sanırsam. ayrıca boğaziçi sosyal olarak da çok aktif bir yer ve işletme okurken yattığın zamanı sinema, fotoğraf, yok dağcılık, su altı sporları ile harcayabilirsin.

eğer ben sadece kariyer odaklı düşüneceğim diyorsan işletmeden çıktığında daha az şey bilip ve üniversitede daha az uğraşıp aynı işi yapabilirsin endüstri müh okuyanlarla. ayrıca sabancıdan çıkıp iyi iş bulamam diye düşünme. benim arkadaşım senin durumundaydı, tm'den burslu girdi, endüstriyi okudu. sonra çok büyük firmalarda çalıştı ve şu anda çok ciddi paralar kazanmakta. ha kendisi bu plaza insanı denen klişeyi sonuna kadar doğrulayan bir insandır ama sonuçta sabancı hiçbir şey gibi düşünmen de bu örnek üzerinden gidersek hatalı olur.

biraz da cevap üniversite hayatını nasıl hayal ettiğinle alakalı bence. ayrıca ne okuyacağından çok emin değilsen sabancının baştaki bölümsüz yapısı senin için daha uygun olabilir. merak etme birinci sınıf fizik dersleri filan çalışınca yapılır, liseden öyle müthiş bir bilgi birikimi gerektirmez ve zaten endüstri seçersen ihtiyacın bile olmaz iyi öğrenmene.

ama ben sosyal ortamım da daha güzel olsun diyorsan boğaziçi daha iyi bir tercih gibi geliyor bana, sabancının sosyal ortamını bilemiyorum gerçi ama boğaziçinin çok aktif bir film merkezi ve ciddi aktif öğrenci kulüpleri var. ha bir de olur da akademik kariyer yaparsan (hiç düşünmüyordum bunu ilk başladığımda ama sonra bu şekilde bu düşünceye geldim) işletme buna başlamak için kötü bir yer. endüstri müh daha iyi bir alan, önündeki seçenekleri de çok daha fazla arttırır ve seçenekleri açık tutmak her zaman önemlidir, insanların planları çok değişir. evet, uzattım biraz.

Başlangıç sınavı test usulü. Zaten 3 sene staj süresi var. Bir kitapçıda, bağlı olacağın odada yahut bir tanıdığında varsa başlama sınavı hazırlık kitaplarından birine göz at. Deneme sınavlarına göz gezdir. Fikrin olur böylece. Ha ben bu mesleği yapmam aga diyorsan hiç düşünme kır direksiyonu akademik camiaya. :)))

staja başlama sınavı ile iş deneyiminin bir alakası yok neredeyse. Daha önce sınavlarda çıkan sorulara göz gezdirirsen çalışarak ve bol soru çözülerek yapılacak bir sınav olduğunu görürsün. Dershaneler 120 sorudan 80-90'a yakın birebir soru tutturuyorlar hatta bu sınavlarda. dershaneye gitme düşüncen yoksa bir dershanenin kaynaklarını veya herkesin söylediği birkaç kitap var onları alıp çalışarak başarılı olabilirsin.

dershane yahut sıkı bir çalışma ile kasımdaki sınavı kazanabilirsin. 3,5 ay var.

benim iş deneyimim olmasına rağmen temmuzdakinde sçtm galiba.

zerre pratik bilgim olmamasına rağmen bu sınavda il birinciliğim var. tabi aslında il birinciliği diye bişey yok ama ben ilk sınavı verdikten sonra epey arayan olmuştu en yüksek puanı almışın diye...kursa falanda gitmedim.çalışırken konuları biliyorum diye de atlayıp geçmedim ama.
mali müşavirlik ruhsatı alıyım kenarda dursun d
ye girişilecek bi iş değil. benimki "ulen ailede herkesin imza yetkisi var. mimar mühendis avukat biz sadece işletmeciyiz bari mali müşavir olalım dedik" staja başlamadan sonra okdara soğudum ki bu işten allah belasını versin dedim. hiç bir yerde çalışmadım staj süresince gittim çayımı kahvemi içtim geldim.uzaktan eğitim cd setini kardeşime sayfa başı ücret vererek geçtim. sonra herkez benim çektiğim sıkıntıyı çekmesin diye bir arkadaşa uzaktan eğitim cd lerini otamatik tıklayan basit bir prgram yaptırdım ve dağıttım.... ruhsat sınavında tek amacım tek seferde 7 dersi de verip bu lanetten kurtulmaktı. ilk seferde 5 dersi verdim. o kadar soğudum ki ankara siyasala gitmek zul geliyordu... karşıdaki kahvede uyuyup sınava girmediğim bile oldu...ama sürekli kafada bir yer işgal ediyor. sınav dönemi sendromu yaşıyordum... odadan süreniz dolduğu için son hakkınız diye telefon gelince verelim ulan şu sınavı dedim... düşünsene onca emek ve 3 sene boyunca zaten staj yapıyorum deyip elini hiç bir işe sürmemek. resmen boşa geçen 3 yıl. her neyse verdik 2 dersi de ... sertifakayı almaya 1 sene sonra gittim. herkesin imrendiği bu ruhsatı çerçevelettirip ters bir şekilde bile astım...
haaa neden soğudum ... kusura bakma bu ülkede belli bir dönem vergi kaydı olduğu için. hatta ilkokul mezunu olan muhasebecilerle aynı işi yapmak soğuttu beni... biliyorsun son değişikliklerle onları da mali müşavir yaptılar ve hiç bir meslek mensubu delikanlı gibi çıkıp ellerinden alınan hak için itiraz etmediler...koyun gibi davrandılar... bende yapmıyorum aga bu mesleği dedim...
3 sene uzun bir dönem...muhasebecinin yanında çalışıyorsan bırak... git başka yerde çalış... yok illa orda çalışacaksan da mali müşavirlikden başka şansın yok... kastır kpss den ii puan alıp vergi denetmeni falan ol. aynı çile nasılsa... vergi denetmeni olduktan sonra mali müşavr oluyorsun nasılsa...kendi işini yap... bence uzak dur..

hangi dilde olacak, ya da uydurma mı olacak?

türkçe olacak. ama belli bir anlamı olmayan uydurma isimler de olabilir.

cısto

Roket

buraya yazınca bedava kullanma hakkın doğar ki.

Tevşo
Şipcan
Kımılcan

@roket adam
özelliklerini eksik yazmışım. editledim. aslında roket adam bile olurmuş ismi :)

@06017
öyle bir hak hukuken doğsun doğmasın, bence bu konuda yardımcı olan kişinin bir hakkı vardır. olmalıdır da. tabi olurda ben bişey istemem denirse hiç ısrarcı olamyız üzmeyiz arkadaşı :p

kız mı erkek mi onu pek anlamadım ama.

temmuz
mayıs
rina
aksu
bige
tayga
arın

ayberk
efecan
mahmud

* Uçar

* Feza

* Uçarı

* Perende

* Zekayi

*

mahmud harika. kesin mahmut olmalı :D
Önerilere devam edebiliriz arkadaşlar..

Roket Adam olsun işte, çok tatlı bir isim bence. Hem roketlerle alakası da varmış.

Hesap numaramı vereyim bir yüzlük çıkın işte :)

tam Can tipi var bu cocukta.
(bkz: no offense)

haykıl (ing.high'dan geldi aklıma ne alakaysa?)
maykıl da olabilirmiş gibi geldi şimdi,ehehe.

-rüzgar
-uçurtma
-tamtam
falan filan.

(bkz: lagari hasan celebi)

(bkz: can-tekin) *

(bkz: zipcikti)

(bkz: uzay)

uzay can diye isim duydum, neden olmasın?

Hezarfen afacan çelebi


icatcan

pamir

piço

Borcan

Saruhan

Sörcan

Cincan

Fırtına

Uça Can

Can ismine garezim varmış gibi oldu ama neyse.

Roben... Olmaz mı? Roketin ro su, "ben10"in ben i... Başka bir karaktere benzer nitelik taşıması bir avantaj olabilir (gibi).

zıpkın

adamsın roket adam :D
biraz daha zihin egzersizi yapalım olmadı roket... şeklinde bişey olabilir gibim geldi ;)

hazerfenn

çıtçıt

Aymaz olsun emin ol tutar en azından trt de!

kanat süper olur. :)

çok başarısızsınız en azından benden:D

ilk muayenede bunu belirtirsin. her ihtimale karşı yanında bir miktar götür yakalarlarsa bilmiyordum dersin. gittiğin yere göre ilk muayeneden sonra ilaçlarını revir çavuşu verir. tabii gittiğin yere bağlı bu! belkide verirler eline takılırsın. ilaçlar için kesinlikle ara verme ama!

teslim olduğunda büyük ihtimalle üst aramasında ilaçlarına el koyup,not alırlar.Daha sonra bağlı bulunduğun birlikteki revire gidip doktor izni ile muhtemelen birliğinin ilaç sorumlusu er'den günlük ilaçlarını alabilrsin.

kullanılabilir ama rapor lazım. muayene olurken bunu söylemeliydin yada söylemelisin.. birliğe teslim olurken o raporu ve ilaçları vereceksin. revirden belirlenen saatlerde gidip alacaksın. yoksa, yok öle dolabımda çantamda dursun gizlice alırım falan.. %100 yakalanırsın ve başın belaya girebilir.

benim üstümü aramamışlardı, telefonum olsa sokmuştum yani, cüzdanımın içinde de ilaç vardı gayet. cüzdanıma da bakmadılar. gittiğin yerle alakalı.
rahatsızlığının raporunu, ilacın reçetesini sağlık muayenesine götürdüğünde zaten "doğru söylediğini" anladıklarında, ilaç kullanmana karışacaklarını düşünmüyorum.

edit: %100 diye bir şey yok. %100 yakalanmazsın, ilacı saklamak zor değil, ama usülüyle yapmak en temizi

orada doktora söylersin sana ilaç yazar.
zaten ilaç sende kalmıyor.
revircin gelip sana her akşam veriyor.
revirci olarak görev yapan bir için 100 tane ilaç kullanan adamdan sadece 2 tanesi gelip ilacını alıyordu.onlarda komutandan korkuyordu.ne günlerdi be.

Askerde ilaçlarınızı almanıza çok dikkat ederler. Raporlarınızı ve ilaçlarınızı yanınıza alın. Gittiğinizde sizden ilaçları alacaklar. İlaçları toplayana "benim bu ilaçları her gün almam gerekiyor, kiminle görüşeyim" diye sorun. Büyük ihtimalle bölük astsubayına (yedek subay adayı olacaksanız takım komutanına) yönlendirecek. Gidin komutana durumu anlatın. Bölüğün sağlık (revir) sorumlusunda ilaçlarınız durur, o size verir.

ilaçları girerken vermeyin görmezlerse kendiniz kullanırsız görüp de alırlarsa zaten revire verirler. revirden gidip almak eziyet olduğu için her seferinde yanınızda kalması daha iyi

aklını kullan, belki biraz kasarsan çürük alırsın..

Cevap banada lazım ama biraz şey gibi "huzuruz bacak sendromu"... Rahat uyumayı özledim.

Havaları da göz önünde bulundurursak romatizmanız olabilir :)

periferal nöropati olabilir.

bana da genelde huzursuz bacak gibi geldi. İnternetten araştırınca. Tedavisi filan yok mu yahu? 21 yaşında çürüdük mü bu kadar çabucak?

rahatsız bacak sendromu. bende de var. anca ağrı kesici içince geçiyor.

huzursuz bacak sendromu. gecmis olsun cok fena. bazisi ayak/bacaklarini duvara yaslayarak gecirir. bende tam tersi, kesinlikle kapatmam gerekiyor. kesin cozumu yok diye biliyorum.