1,5 sene kadar ortak iş yaptık. Hoşuna gidiyodu onun genel olarak, daha çok vakit geçiriyoruz diyordu. Kavga vs ille oluyor ama normal başka konudan da olabilecek şekilde, bir şekilde uzamıyor bitiyor eninde sonunda. Çok büyütmeyeceksiniz anlaşmazlık olduğu zaman. Ben elimi çekiyorum sen komple ilgilen falan diyordu kızınca, siniri yatışınca birlikte devam ediyorduk.

1,5 sene sonra ne oldu peki? Nasıl sonlandı ortaklık?

bi arkadaşım aynı durumda. senelerdir düzelir diye bekliyor. araları açıldı. işi bırakmayı düşünüyor.

Babamla ortak çalışıyoruz. Orange Country Choppers'taki baba-oğul gibiyiz. Zaman zaman birbirimizi atölyeden kovduğumuz, restlerin, siktirlerin havada uçuştuğu kavgalar ediyoruz. En şiddetli kavgalardan sonra bile normal tansiyona dönmemiz max 1 gün sürüyor.

Yaşlandı, bazı şeylere kafası basmamaya başladı. Hafızası tekliyor. İdare ederek, taktiksel yaklaşarak kavgaları önlüyorum büyük oranda. Yani aslında benim sorumluluğumda olmayan bir takım şeylerle daha fazla ilgilenmek zorunda kalıyorum. Başkasıyla ortak çalışsam zerre uğraşmam. Nerelerde hata yapabileceğini, neleri gözden kaçırabileceğini önceden tahmin ederek problemleri önlüyorum. Ama iş tartışmaya, kavgaya gelirse hiç eyvallahım olmaz. Profesyonel fikrimden taviz vermem.

Babamla asla çalışamam. Yabancı biriyle ortak olmaktan farkı yok. İşe, ticarete, paraya bakışınız örtüşüyorsa çalışabilirsiniz. Başka türlü olmaz.

Bir dönem çalıştık. Karışma durumu söz konusu oluyor haliyle sıkıcı da olabiliyor ama her zaman arkamı topladı. Yanlışlarımı kapattı, beni hep idare etti.

Keşke hep birlikte çalışsaydık :)

Ben işi kurdum babam benimle çalışıyor. Baştan aşağı herşey problem. Atsan atılmaz satsan satılmaz. Önce sürekli kontrolüm altında tutmaya çalıştım, neyi nasıl yapması gerektiğini defalarca anlattım. Ama bir kulağından girdi öbüründen çıktı. Çok streslendim. Sonra kendi haline bıraktım. O istediği şekilde çalışınca yapılan iş beni mutlu etmemeye başladı. Senelerdir hayalini kurduğum işi elde ettim ama sağolsun babam içine etti. Gelme artık desem gidecek yeri yok. Oyalanacağı baska bir yer açsam bu sefer oranın da sorumluluğunu ben üstleneceğim, yine stres. Business böyle birşeyi kabul etmez arkadaslar. Babadan eleman olmaz. Patron baba olursa, zaten dışardaki patronların dersini nasıl çekiyorsan babanınkini de çekeceksin lamı cimi yok.

Ayasofya yeterli patlamayı yapamadı. Bir de bu olırsa iyice tepki çeker diye bekliyor.

valla ekimden sonraya kaldı gibi. meclis açıldıktan sonra mecliste görüşüleceği söyleniyordu.

Gerçekleştirilemeyecek işlerden biri bu biri de Kanal İstanbul

Benim kaval kemiklerinde ağrı oluyordu,sonradan bunun ayakkabıdan olduğunu çözdüm.ayakkabı değişiminden sonra sorun kalmadı.

Alakalı mı bilmem ama kandaki bilirubin değeri normalden yüksek olduğunda kişide yorgunluk yapar ki benim kendisiyle yaşamaya alıştığım, yada alışmış gibi yaptığım bir durumdur.

Bu şekilde gidersen eklemleri eline alırsın. 10 km yürüyüş çok radikal. Yürüyüşü haftada 3 gün hafif koşuya çevir bence. Bisikleti de bir miktar azalt. Vücudu hunharca yormuşsun.

Abi bizim mahalleyi bilmem ama TORKAM a o parayı vereceğine çık boğaz köprüsünden 1 milyonu at fakir fukaraya daha iyi.

Abi e-5 kenarına, Sefaköy gibi bi yere, metrobüs dibine 1 milyon verilir mi gözünüzü seveyim. Bi gidin görün yeri, şeklen semalen güzeldir ama allah aşkına e-5 dibi ya e-5 dibi.

Ben torkam e-5 e 2 metrobüs durağı uzaklıkta oturuyorum ve mahalleli olarak bu yere kim bu parayı veriyor ulan diye çok merak ediyoruz. Hatta çiçek çukulata alıp madalya falan takacağız oturanlara :D

Bir diğer madalya takacağımız kişilerde Blue Lake'Te oturanlar.

Dediğim gibi evler, peyzaj avm si falanı filanı tabi ki güzeldir o konuda bişey demiyorum bok atmıyorum, benim söylediğim şey 1 milyon verip sefaköy metrobüste e-5 dibinde oturmak. Allah akıl fikir versin insanlara

paramolacak+1. Sefaköy'e o kadar para akıtılır mı deli misin? 1 milyona Levent'te Şişli'de iyi kötü bir yer bulunur.

Rezidans konseptli yapılardan hoşlanmasam da tercih meselesidir. Ben size gördüğüm artı ve eksileri yazayım. İlk projenin 2+1 daire örneğinde piyesler küçük. Proje e5 kenarında olduğu ve zemin katları ticariolduğu için muhtemelen inanılmaz bir gürültü sorunu yaşayacaksınız. Seçecekseniz en azından avluya bakan daireleri tercih edin.

İkinci projede 3+1 dairenin plan çözümü ve piyes ölçüleri ise daha başarılı.Daha sessiz bir konsept ve konumda. Burada konum, beklentileriniz, alım gücünüz devreye giriyor.

Paranızı çöpe atmak için çok ideal fırsatlar. Sırf büyük site içersinde diye fiyatları bu kadar gereksiz pahalı. Evlerin konumları çok kötü. Zeminlerinde iyi yerde olduğunu söylemek doğru olmaz. Bu tip sitelerde ev satın almak pek mantıklı değil. Kiraya çıkılsa daha iyi olur.

hocam 1 milyonluk evleri algı ile normal hale getirdiler kanmayın. bence işinize yakın bir yerde daha uygun fiyata bir ev bakın.

sahibindene bakın sıfır evler o kadar ucuz değil.Bir de birincisi için ofis olarak düsünülüyor .

yatırım için torkam iyidir, dükkanları kapış kapış gidiyor. klasik avm dükkanlarının üstünde markalar alım yapıyor. normalde avmler mağaza satmaz o yüzden mağazalar tercih ediyor burayı. sonuçta bu tip konseptlerdeki evler her zaman ++ değerleniyor. ofis vs için düşüyorsanız idealdir. bu arada her iki proje için de fiyat da indirim yaptırırım

Ne alaka

nerede giyeceğine bağlı tabi ama ben aynı yaşta kadın olarak ofiste bile giyerdim. üzerinde grafik bir panda çizimi olan bir tişört giyiyorum.

dışarıda sosyal ortamlarda ise düşünmeden giyilir. hiç çocuksu gelmedi bana. kaldı ki sokaktakilerin kınayacağı bir şey giymişim, ama aynaya baktığımda beğenmişim, kim takar sokaktakileri :)

No

Bir t-shirt dizayncısı olarak her zaman söylerim t-shirt t-shirt'tür ve tarzı, şekli hatta cinsiyeti olmaz diye.

bence cocuksu olmasi baskisindan ya da renginden degil. t shirt olayi zaten cocuksu. ben yetiskin insanlara t shirtu hic yakistiramiyorum. hele hele bisiklet yaka hic. ama kinama bence agir olur. isteyen istediginu giyer niye kinayalim ayiplayalim. sevmisin giymisin.

ergen tisortu.

ergen +1
uvv neden giymis de demem

Çok cool bence

Kınamam. Tabii ciddi olunması gereken bir yerde giymediğinizi varsayıyorum. O zaman bu tişörtü giydiği için değil, tişört giydiği için kınardım.

Happy Eid-El Fıtr! ya da Eid mubarak dümdüz :)

Eid al-fıtr (fitr yazıyorlar), ramazan bayramı. Eid al-adha, kurban bayramı.

happy eid.

en basiti.

Evet ben karıştırmışım Ramazan Bayramı edi-al fıtr :)

*olduğunu bildiğim

dogru tabii.
can you remember da dogru.
I am thinking de dogru.
I am assuming de dogru.
hepsi dogru. hatta inanmayacaksiniz i am wanting bile dogru. goruyorum forumlarda adam I am wanting yazmis. native speaker bu adam.

Can demese bile dogrudur

Ikisi ayni, bir sikinti yok. Bir dili konusabilmek abilitydir zaten. Niye yadirgadiniz anlamadim.
@baldur stative verbe ing eklemek ise yerine gore kibar, yerine gore guclu sekilde duyguyu vurgulama, yerine gore de show annoyance durumlari veriyor

@neverletyougodown

yoo cogu zaman su anda yaptigi bir seyi ifade ediyor. sana bir sey sormuslardir sen de dur dusunuyorum demek istersen i am thinking diyebilirsin, yanlis da olmaz.

do not overcomplicate it mate:)

Doğru ama Türkçeden çeviri kokuyor. Yani gramer olarak yanlış değil; fakat bir native, bunu söyleyen birinin native olmadığını anında anlayabilir, öyle konuşulmuyor çünkü. Kulağa olağandan farklı geliyor.

Native mi degil mi anlayamaz, ABD'de insanlarla yazarak cok konustum ve yazidan anlamak cok cok cok zor. Milyonlarca Amerikali da can seklinde sorar.

En guzel cevabi da ala09 vermis, can'i cikarsa bile dogru. Ne yazik ki ulkemizde Ingilizce konusulamamasinin nedenlerinden biri bu, konusmak isteyen kisiler surekli yargilaniyorlar. Bir elinde kirbacla her hatanizda sizi kirbaclayan bir TDK uyesi var diye dusunun, Turkceyi de o korkuyla unutmaz misiniz? Ingilizce konusuna gelince de herkes birden Grammar Nazi'ye donusuyor Amerikalilarin tabiriyle. Bu korkuyla konusmak isteyenler cekiniyor.

@baldur2 think falan bariz, -ing alinca falan anliyorssun. Ama bazi stative verblere -ing gelince ne lan bu diyorsun, ama hepsinin mantikli aciklamasi olabiliyor. Atiyorum sen hararetli bir sekilde arkadasinla tartisiyorsun. Ordan bir yabanci -Sorry to interrupt. I was wanting to go to nearest pharmacy. Can you help me der. Sen icinden dersin bu manyak niye wanting kullaniyor daha gramer bilmiyo falan. Ama orda wanta yani stative verbe =ing getirerek adam extradan kibarlik katiyor cumlesine. Ya da you're constantly wanting a cigarette. You know i quitted earlier idiot falan dedim mi burada showing annoyance anlami var. Ya da mcdonaldsin slogani I'm loving it. I love demiyor loving o kadar seviyorum ki oyle boyle degil diye asiri vurgu anlami katiyor.
Fazla bilgi goz cikarmaz:)

can'e do'ya shall'a shant'a takılmaktan dili konuşamıyorsunuz be.

Maske içerisinde nefes darlığı yaşıyorsanız çarpıntıya sebebiyet verebilir.

@112, zaten burnumdaki eğrilikten dolayı %40 civarı randıman kaybı var nefes almamda, bir de maskeyle yürüyünce/konuşunca iyice darladı beni iki-üç gündür.

ftbagency.com

Bu kaynağa göre: "Wearing a face mask is an unhealthy obstruction of oxygen flow that can lead to hypoxemia (low oxygen level in the blood) and hypoxia (low oxygen level in the tissue). Both of these conditions are health threatening and can permanently damage the brain, lungs, heart and about any other organ."

Türkçesini de yazmak gerekirse, diyor ki: "Maske takmak, oksijen akışının hypoxemia (kanda düşük oksijen) ve hypoxia’ya (dokularda düşük oksijen) neden olabilecek şekilde sağlıksız blokajıdır. Her iki rahatsızlık da sağlığı tehdit eder ve beyin, akciğer, kalp ve diğer organlarda kalıcı hasarlara neden olabilir."

Arici cagirabilirsiniz, onlar kovanlari tasiyabiliyor.

Bozmayin, pişman olursunuz. Kovanı bozunca gitmeyip ortama yayiliyolar.

hangi il, ilce merak ettim. keske foto atsaydiniz. bence dokunmayin velinimet.

Siz onlara dokunmazsanız onlarda size bal verir, bal tutanda parmağını yalar.

Birbirinden saçma tavsiyeler gelmiş. O kovanı ilaç vs sıkarak yok edin. 50-60 arıdan fazlası vardır. Onlar aynı anda saldırdığında ölürsünüz, net.

bal arısı değildir heralde. muhtemelen yaban arısıdır. sarıcalı olabilir. kovan büyümeden raid alın bi tane basın kovanın içine.

kovana raid sıkın ve elinizin altında sinek raketi hazır olsun.
gördüğünüz arıyı havada raketle öldürün.
arı sokması şakaya gelmez.
insanlığın şehirleri kurmasının ana sebeplerinden birisi yabani hayvanlardan uzaklaşmaktır.

arıcı marıcı boş iş .şeltoksu ver geç. arı işi belli olmaz gelir gözünü sokar kör olursun ömür boyu. öyle bir olay biliyorum.

petekler gri ise yabanarisi. size salca olurlar. gerci bal arisi da salca olur da ogul falan verdiyse oraya girmistir genelde de agaclara yaparlar.
bence onlar yaban arisi. shelltox ellerinizden oper. aksam vakti dumanla yakladirsaniz bir sey olmaz.

ne arısı olursa olsun arılar gece çıkmaz zaten. siz zarar vermedikçe de onlar size zarar vermez. petek bal arısının ise bu iyi bir şey. sonbaharda balını yersiniz. bal arısı değilse de onlar da can sonuçta dünyadaki arı nüfusunun azalmasına bağlı olarak çiçek döllendirici kimyasal ilaçların kullanımının arttığını göze alırsanız eğer yukarıdaki raid sık, öldür, idam et, cehenneme gönder gibi tavsiyeleri dikkate almamanızı öneririm.

raid ile oraya girdiğimde arılar asıl tehlikeyi oluşturmaz mı? hepsi üzerime uçtuğunda ne yapacağım? sinek raketiyle 50 tane arı öldürene kadar beni hastanelik ederler.

teras c şeklinde ve bizim takıldığımız ucunda değil diğer uçta yaşıyorlar.

dokunmayı düşünmüyorum şimdilik.

edit: sarı siyah çizgili. ancak gövdesi bal arısına göre daha ince uzun gibi duruyor. kanatları belirgin ve bacakları uzun.

Bildiğin eşek arısıdır o, yabani arı yani (vespa-sarıca), bal mal olmaz peteğinde insana yarayan.

Size çok yakın değilse görmezden gelebilirsiniz, ama illa ki bi ara bir tanesi birinizi sokar.

Tüm giriş çıkışları kapatıp ilacı basmaktan başka çare yok, Allah affetsin.

Öyle bir umudun olabilir ama bu işlerden anlamıyorsan muhtemelen bir 4000 doların kalmayacak.illa olur demeyeceğim ama forexten para kazanan tek tanıdığım bu işin pazarlamasını yapan bir arkadaşımdı,onun dışında denk gelmedim.

Ben bu parayı zaten gözden çıkardım. Kaybetsem de üzülmem. Tek bilmek istediğim şey işlemimin doğru mu yanlış mı olduğu.

40.000$ lık işlem yapmış olacaksın. Dolar 7.35 olursa karın yaklaşık 20.000 TL olacak. Dikkat et pozisyonunu kapatıp paran buhar etmesinler. Bol şans.

kardeşim bunun kumar olduğunun farkındasındır. 4000 doları madem gözden çıkardın, birkaç yoksul ailenin ihtiyaçlarını gidersen emin ol ömür boyunca en azından bundan dolayı mutlu olursun, iyi ki yapmışım zamanında diye.

Madem döviz işlemi yapacaksın, aracı kurumunun viop bölümüyle görüş orada yap. Forex’i boşver.

doğru. ama eğer usd 3% duserse sende 30% etkisi yaratacak. teminat tamamlamaya duseceksin. senin yerinde olsam. 1e2 kaldiracla longlarim. usd 10% bile dusse anca overall 20% erir yine dayanirsin.

ve karin 7.35-6.85*4000*(kaldirac oranin) olacak.

gecelik swap maliyeti yüksektir. şöyle anlatayım, volatilitesi yüksek para birimlerinde gecelik taşıma maliyeti yükselir, düşük olanlarda azalır. mesela eurodolar paritesi daha güvenilir olduğu için ve fazla oynak olmadığı için gece 12 de hesabına tıpkı faize yatırmış gibi yatırmış gibi para eklenir. diğer taraftan türkiyee nin şu anki durumu muallakta olduğu için risklidir ve aracı kurum ya da banka bu riski almaz yatırımcıya yöneltir. yani geceleyin lot başına hesabından 300 300 ya da 500 500 iner.

doların 7,35 e ne zaman çıkacağını kestirmek zor. diyelim 20 gün sonra çıktı. çarp i300 le...
sana 1:10 kaldıraç veriyoruz diyen kişiye ben usd/tl ye işlem yapmayı düşünüyorum, gecelik taşıma maliyeti lot başına ne kadar olur diye sor. sonra spread ne kadar onu da sor.
son olarak gün içerisinde ilginç bir olay olur da dolar 10 dakika içerisinde 6,35 e inip tekrar 6,85 e fırlarsa paranın yüzde 20 si kaldığı için sistem seni atar. geriye 800 doların kalır.

yatmadan önce günlüğe bir şeyler yazmak

yattığın oda zifiri karanlık hale getirilebilir. ama bence sanırım en kolay çözüm (çocukluğumdan beri uykuya dalma sorunum vardır) yorucu bir gün geçirmek. iş yoğun geçmediyse koşu-egzersiz gibi aktivitelerle bedeni yormak. ertesi sabah da çok iyi bir hisle uyanıyorsun.

Nefes egzersizleri gevşeyerek uykuya rahat geçiş yapmanı sağlar.

2 duble rakı veya cin veya viski

white noise.

cihazları var ama telefonlar için de pek çok uygulama mevcut, cihaza gerek kalmıyor.

Nefes egzersizi ve nefese odaklanıyorsunuz. Düşüncelere odaklanmayın, sadece boşluğa. Bunun pratiği var meditasyon pratiği diye geçiyor sanırım. Eğer yapabilirseniz uyumanız bir kaç saniye :)

derin nefes alip vermek bende de ise yariyor.

tranko buskas

Bendede Hasimato var, ayni metabolizma yavasligi var, keto + spor ile yag yakmaya basladim

1 ay yeterli değil, diyete ve spora devam et hocam.

Birebir bana da aynı etkiyi yapıyor bira, büyük ihtimal bir tür alerjimiz var ama ben yine de içiyorum abartmadan :)

İlk kez mi oluyor?
Bu markayla ilk kez mi oluyor?

Doktor değilim, sanki alerji yapmış bişey. Her biranın içeriği farklı.
Bir de bugün ne yediniz, ilaç vs aldınız mı?
Sahte/kaçak ihtimalini pek saymıyorum ucuz ürün olduğu için.

gut hastalığı olabilir. babamdan biliyorum, bira gibi mayalı içecekler bir hayli etki ediyor. ayaklara biraz yoğunlaş. onlarda bir şişme vs. oluyor mu. kaşıntı vs. o bölgelerde mi yoğunlaşıyor?

tamamen kaynımda var kafasıyla yazdım bu arada cevabı. onda da kızarıklık, yanma şeklinde başlayıp bir süre sonra ayak şişmesi vs. ye dönüşmüştü. uzun süre de teşhis koyamadılar.

=mean yazıp paranteziniçine sütunu komple tara. Median da aynı şekilde.

Fakat google’dan da bulabilirsin çok basit birşey bu. Mean ve median kavramlarını da bir ara öğren tabi. İstatistik bilgiini geliştirmeye çalış hocam çok faydalıdır.

=mean
=median

formüllerini kullanarak çok kolay bulabilirsiniz ama bir konuda dikkat! gecelik fiyat kolonu text olarak dolar işareti yazılmış gibi. eğer kolonlar numerik (veya general) formatta olmazsa hiçbir şey hesaplayamazsınız.

formulun nasıl oldugu degıl sorum, elmalarla armutları nasıl birbirine baglayacagımı soruyorum. bır daha okumanı rıca ederım @dougsampson

tesekkurler fakat nasıl yapacagımı anlamadım?? @ala09

Mean ve median diziler için kullanılır. Dolayısı ile hangi diziyi hesaplayacaksan (gecelik fiyatlar vb) bunlara formülleri uygulayacaksın. Peki bu ne kazandırır, bence hiç bir şey. 4 tane sayı için anlamlı bir şey olacağını düşünmüyorum. Belki farklı bir şey yapman gerekiyordur, bir data set olabilir mi elinde? Sadece bu tablo zaten özetin özeti

mean ve median kavramlarının tanımını bilmediğin için elmayı armudu bağlamaya çalışıyorsun. Ben de bu kavramların ne anlama geldiğini öğrenmeni tekrar tavsiye ediyorum @pain sustains.

Ne isle ugrasiyorsunuz?
Baglantilariniz nasil?
Bana birkac kez ulasmislardi calisirken, ben acikcasi alanimla ilgili haberlerin cogunu oradan takip ediyorum.
Turkler (ozellikle 55+ kesim) gercekten fb gibi kullanabiliyor ama siz oyle kullanmayin. Ben sadece sirketle/sektorle alakali paylasimlar yapiyorum mesela. O da nadiren zaten.

3k 4k bağlantı yaparsan bir faydası olur belki.

kariyer.net gibi bir yer değil.

Hiçbir şey paylaşmıyorum, cv gibi sadece bilgilerim var, bi de arada arkadaşları trollüyorum. Şimdiye kadar hiç buradan iş bulmadım ama haftada 1 falan iş teklifi geliyor. Gerçi o sektöre göre değişiyordur herhalde.

valla ben çok aktif kullanıyorum. sektörü takip ediyorum. iş ilanlarını takip ediyorum. ilk işime kariyer net ile girmiştim yıllar önce ama tahminim sıradaki işimi linkedinden bulacağım. yıllardır kariyernete girmedim cv mi güncellemedim. linkedin hesabı aç bence.

Sektöre göre değişebilir. Mesela yazılım sektörü için linkedin çok aktif kullanılıyor. İşimi oradan buldum ve başka işler için teklifler aldım.

Sözlükte Facebook a dönmüş dönmesine aldırış etmeyin. Linkedin in olayı zaten "iş Facebook" u. Hesap açmanizin zararı olmaz. Profil oluşturup cv.nizi güncelleyin. Aynı kariyer ya da diğer sitelerde olduğu gibi burada da iş ilanları oluyor ve doğrudan başvuru yapabiliyorsunuz.

Çok önemli bir mecra. Güzel bir profil hazırla, cv'ni de koy oraya. Sonra da mesleğinle ilgili önemli şirketleri takibe al. Ondan sonra premium üyelik alıp, ilgilendiğin şirketlerin ik'sı olur, ya da o bölümün direktörü olur direkt mesaj at. Kısa ama etkili bir şekilde kendini anlat, tanıt. Mutlaka geri dönüşler oluyor. Ben bu şekilde iş buldum, hem yerli hem yabancı şirketlerde.

uyeyim, cok aktif degilim ama 6 ayda bir ciddi is teklifi geliyor..ozellikle kafa avcilarini takip edin. ulkeye gore degisebilir ama kanada/abd yakasinda beyaz yaka is bulmakta aktif olarak kullaniliyor.

Doktorun dediğin yap. Bana da çok ağır bir antibiyotik vermişlerdi başka birşey için, çok yan etki yaptı ve doktora söyledim yine de kesmedi içeceksin dedi. Bazı ek ilaçlar gönderdi. Yani doktoru boş verip duyurudan akıl alma derim ben.

kendi kendine gecer diye bekleyip doktorun verdigi antibiyotigi kullanmadim. kroniklesti simdi artik ne kullanirsam kullanayim gecmiyor. alerjik rinitle kol kola girip solunum sistemimi dogduguna pisman ediyorlar. tavsiyem kullanmandir yine de sen bilirsin tabii.

Sinüzit bir tür iltihaptır ve antibiyotiksiz tedaviyi sadece şarlatanlar yapabiliyor. İlaç kullandıktan sonra değiştirmek için doktorunuza danışabilirsiniz. İltihap tedavi edilmezse internette daha sıkıntılı başlıkları araştırabilirsiniz.

ya bu kadar zor sormayın. kedi falan sorun. onlar kolay.

zor karar. benim peder bey böyle riskli bir ameliyat geçirdi ama kendisine baktı. oturun konuşun bence. gözlerinden vs anlarsınız.

Babanız da olsa bu şahsi bir konu ve kendi sağlığından öncelikle kendisi sorumlu. Ani bir kaza ve ihtiyaç vs. gelişse belki fakat yıllarca sağlığı hakkında sorumlu davranmamış bir kişi var ortada. Ve sırf aile bağları sebebiyle genç bir birey sağlığını tehlikeye atmak zorunda değil.

babanızla neyi konuşacaksınız. verme der büyük ihtimal sizin için.

ben olsam verirdim.

soru çok zor. allah kolaylık versin.

babam kendine iyi bakmayacak bile olsa ben ilerde keşke dememek için verirdim büyük ihtimalle, ama şu an bile bu kararımdan memnun değilim :/

Tereddütsüz yatardım ameliyat masasına. Gerekçe istersen sıralayabilirim.

Ben büyük konuşmayayım ama vermezdim. Anne baba çocuğuna vermeli ama çocuklar büyüklere vermemeli diye düşünüyorum. Bizim tanıdık geçenlerde böbreğini verdi babasının vücudu kabul etmedi böbrek çöpe gitti şimdi çocuk tek böbrek devam ediyor hayatına.

Ben veririm hiç tereddüt etmeden ama bu burda sorulacak bir soru değil bence; kendi içinizde düşünmelisiniz. Her ailenin dinamigi farklı, her bireyin zihnindeki aile tanımı farklı. Bizim yorum yapmamız doğru degil.

"ya değmez boşver yası olmus 66, zaten kendine iyi bakmamış hele ameliyata girersen kocaman bir iz kalacak; sonucta, iz buyuktur babanın hayatı" denmesini mi bekliyorsun? bosu bosuna bıcak altına yatmıs olmayacaksın babanı kurtarmak icin elinden geleni yapmıs olacaksın organı kabul etmezse yapacak bir şey yok ama kabul eder ve devam edebilirse kendine dikkat etmesi için gerekli konusmaları yapar inisiyatifleri alırdınız. umarım abin bu kadar "mantıklı ve gercekci" bakmaz olaya.
baslıktaki soruna cevap olarak ben iki sn. dusunmeden verirdim, babamı kurtaracak olsa canımı bile verirdim.

-Hayatta olan birinin hayatını kaybetmesini engelleyeceksin. .
-Hasta olmayan birinin hayatını kurtarma ihtimalin var ama ya ihtiyacı olmazsa?
-Böyle bir ihtimal sözkonusuysa önlemi önceden almak çok daha efektif olacaktır. Ayrıca ona uyup uymayacağına da emin olamazsın. Risk kere risk.
-Kaybettikten sonra her şeye rağmen çabalamadığın için pişman olursan?
-Ayrıca bizzat yaşadığım bazı olaylar sayesinde doktorlara olan güvenimi tamamen kaybetmiş durumdayım. Riskleri çok büyük korku senaryoları haline getiriyorlar.
-Kızından karaciğer alan siroz hastası bir tanıdığım yıllardır sağasağlam.
-Ayrıca babanın senden alacağı organa iyi bakıp bakmayacağıma senin emin olman ya da olmaman neyi değiştirecek acaba? Bu çok saçma bir soru olmuş. Bu sorunun babana sorulması gerekir. Ayrıca baban ya değişecekse? Psikiyatra çok kuruldum şu an.

-Ayrıca 66 ne abi yaş mı? Gencecik adam ya. 100 olsa anca yaşardım bu tereddütü.

1 saniye dusunmezdim, salise bile dusunmezdim. 66 yasinda genc bir adam, ve % 1 bile olsa onu kurtarma sansim olsa sonrasini asla dusunmezdim.

Karaciğeriniz zamanla kendini toparlayacak sonuçta ve elinizde babanızın hayatını kurtarma şansınız var. Babamın akciğerinde sorun var, nakille olsa salise düşünmem verebileceğimin en fazlasını veririm.

Baban masada yatıyor sen hesap kitap yapıyorsun,bakarmiş bakmazmış diye düşünüyorsun,üzüldüm babanın adına.

Şüpheye düşmeniz çok normal. Endişe yaşamanız, hem kendinizi hem kendi geleceğinizi düşünmeniz kadar normal bir şey yok. Asıl gözü kapalı karar verseniz anlamsız olurdu.

Bu konuyu aslında ailenizle oturup konuşmanız gerekli. Özellikle de abinizle. Belki kendisi bu konuda daha kararlıdır. Belki kendisi donör olabilir. Ya da size fikir verebilir, destek olabilir. Belki gönüllü başkasını bulabilirsiniz.

Babanızı bir yabancı olarak düşünürseniz, siz bu şekilde bir yabancının sevdikleriyle daha uzun süre geçirmesine yardım edeceksiniz, sizin sayesinde bir aile beraber aynı masada oturup gülüşebilecek.

Ek olarak bu duyuruda sizi olumsuz eleştirenler, beklemeden hemen bıçak altına yatacağını düşünenler bile aynı sizin gibi bir olay yaşasalar eminim böyle endişe ve kararsızlık yaşayacaklardır.

Bu sounun cevabi sizde.

Sessizlikte oturup, kalbime sorardim. Baskasina sormak sorumluluk almamak demek cunku.

Çok geçmiş olsun, zor bir durum. Kararsız kalmanız o kadar normal ki, empati kurabiliyorum. Kendi ameliyatım için fazlaca düşünmüştüm benim dışımda kimse etkilenmeyeceği halde. Kendinize şunu sorun, eğer vermezseniz ve allah korusun babanıza kötü bir şey olursa ne hissedersiniz? Bir de verdiğinizde ve babanız sağlığına kavuştuğunda (ve sonrasında çabalarınızla sağlığına dikkat ettiğinde ) ne hissedersiniz? Bu hisleri terazinin kefelerine koyun, yüreğinize kulak verin.

Böbrek nakline nazaran karaciğer nakli daha kolay oluyor sanırım. Kolay derken karaciğerinizi tamamen vermemenizi kastediyorum. Bu açıdan da düşünün. Bu arada benim de ameliyat izim var ama emin olun sağlık daha baskın geliyor.

Dualarım sizinle, tekrar çok geçmiş olsun. Umarım en hayırlısı olur hem siz hem babanız için.

Ben olsam dusunmezdim

yaşadığın durumun oldukça zor olması sebebiyle böyle bi soru sorma ihtiyacı hissettiğini düşünüyorum. burada söz konusu herhangi bir insan değil, söz konusu insan senin baban. yani seni bu dünyaya getiren 2 insandan bir tanesi. birkaç hafta önce babam merdivenlerden düştüğü için kürek kemiğini kırdı ve onu ambulansla acile yetiştirdim. o günden beri düşünüyorum ya bu kadar şanslı olmasaydık ve onu oracıkta kaybetseydik diye. inan elimde olan olmayan ne varsa vazgeçer babamı seçerdim. sen şanslısın şöyle bir durumda babanı seçme veya seçmeme hakkın var. ya böyle bir hak olmasaydı? ya doktor sana yapabileceğiniz hiçbir şey yok, bekleyeceğiz deseydi ümitsiz bir şekilde? hiç demez miydin ya keşke yapabileceğim bir şey olsaydı da yapsaydım diye. hiç içinden geçirmez miydin kredi çekip daha iyi bi doktora götürsek diye? görselliğe takılmanaysa bunlar içerisinde gerçekten anlamadım. arkadaş iz dediğin nedir ya? yazın arkadaşlarınla gittiğin plajda hoşlandığın kız "aa o ne öyle ya ne izi" deyip dalga geçmesinden falan mı korkuyorsun? maddeye tapmayın arkadaşlar. somut şeyler geçicidir. sevgiye inanın.

Oldukça zor bir karar. Kararı mümkün mertebe kendiniz almaya özen gösterin. Babanız için geçmiş olsun.

babanla aranızdaki ilişkinin dinamiğine göre değişir.

eğer baban siroza alkolden yakalandıysa ve kendinisine bakmadıysa ilişki dinamiğinizde çok yoksa ya da orta az ise ben vermezdim ama bu benim düşüncem normalde de benim babamla aram pek yoktur belki de ondan bu kadar net bi cevap verebildim.

Çapraz sorguda gibi salt mantık üstüne kurulu sorularla karşılaşınca insan kendinden şüpheye düşebiliyor. Çünkü çok duygusal bir modda gitmiştim. Hadi önlüğü giy deseler giyecek moddaydım. Az çok nesildaş ve benzeşen insanlar olarak burada toplandığımızı düşünüyorum ve fikirleriniz benim için önemliydi. Karar vermemiş olsam gidip ben gönüllüyüm demezdim zaten; hem yazdıklarınız, hem ailemle konuşmalarım, hem kendimle yaptığım iç muhasebe ile bana en iyi hissettiren kararı vereceğim. Teşekkür ederim tüm yapıcı cevaplarınız için.

Pişman olmayacaksın :) geçmiş olsun.

Elimden geleni yaparım.

Babam verilen ikinci şansı da kullanamazsa bile en azından içim rahat olur, çünkü verebilecekken o şansı sunmuş olurum.

Baget

yok hocam ikisi de değil. daha kıvrak, değişik bi ismi vardı. az önce başka bi arkadaşla da tartıştık, o da bulamadı fakat biliyor. :)

(bkz: bando majörü)

tempomajör

yok hocam bunlar da değil.

güvenilir-----> aldığınız her senet takasbankta isminize özel olarak saklanır. a kurumundan da alsan b kurumundan da alsan aynı güvenirlilikte. ama aracı kurumda nakit duran paran sanırım her hesabın için ayrı ayrı olarak 120 k tlye kadar sigortalı devlet tarafından. yani oldu da aracı kurum battı (ki çok çok zor ihtimal) senin hisselerine hiç bir şey olmaz. ama nakitin en fazla 120 k tl ye kadar sigortalanır.
en düşük komisyon----------> belirli hacimin altında kaldığın sürece aracı kurumlar sana çok komisyonunu düşürmez. atıyorum günlük 20 mn tl işlemin vardır o zaman yüzbinde 2 falan konuşulur.

benim tavsiyem bankalar dışındaki kurumlarla çalış. bankaların komisyon geliri diye bi dertleri olmadığı için binde 2 den tarifeyi açarlar ve indirmeleri çok zordur.

pazarlık da yapılır komisyon için. özellikle banka dışı aracı kurumlardan fiyat alıp pazarlık edip birbirlerine kırdırabilirsiniz.

Banka dışı aracı kurumlara bak. On binde 7-8 bulursun çok rahat. İşlem yaptıkça daha da azaltırlar ilerleyen dönemde.

Dünya borsaları için lisanslı/yetkili yatırım kuruluşlarından hesap açtırman gerekiyor. Türkiyede de aslında bankaların elinden yatırım işlemi yetkisi alındı ama neredeyse hepsinin yatırım iştirakleri var sen mobilden almaya çalıştığında emir yatırım iştirakine gidiyor ve işlem gerçekleşiyor. Eğer ilgili bankanın yurtdışı borsalarından alım satım yapma aracılığına lisansı/yetkisi varsa ilave sözleşmeler imzalayarak (ya da artık belirlenen alt limit tutarlarını sağlayarak) yine al sat yapabilirsiniz.

Yurtdışı hisseleri alıp satmak için buradaki bir kurumdan yurtdışı hesabı açman gerekiyor hocam. İstanbul borsasında işlem yapmak istiyorsan aynı şekilde hesap açman gerekiyor. Banka kökenli kurumların komisyon ücretleri çok yüksek oluyor dikkat et. Banka dışı aracı kurumlardan uygun bir oran bulmaya çalış.

hangi hisseyi alıp satacağın konusuna gelince orada biraz okumalar yapman gerekiyor. Ya da hesap açılışında yatırım uzmanınla görüş uygun bir fona yatırım yap. Burada da hangi tip fon? sorusu gündeme gelir. Onu da risk algına göre yatırım uzmanınla halledeceksin. Giriş olarak bunlar :)

yurtdışı hisse alıp satabileceğin aracı kurumlardan hesap açman lazım, yanılmıyorsam minimum 50.000$ portfoyun olması lazım. evet oradan teslayı aratıp fiyat verip alacaksın.

mkaya malesef yanlış bilgi vermiş. 50bin dolar değil alt sınır daha düşük. Emirleri telefonla vermiyorsun sana platform veriyorlar oradan kendin elektronik ortamda alıp satıyorsun.

Tüik'te bunun dilimleri var.

1. t yerine 5 koy K'yı bul sonra da K'yı yerine koy çıkan sonucu karşılaştır. 2. soruyu anladım gibi ama çok az görünüyor tam emin olamadım.

2. sorunun a) şıkkını çözdüm. anlamadığın bir yer olursa sorarsın.

kısaca y'yi yok edip x'i a cinsinden yazıp türevini sıfıra eşitlemek gerekiyor. inşallah doğru yapmışımdır, dolma kalemle şekil şükül yapıp mort olmasak bari sonradan :D

ibb.co

Benim bir dönemlik olmuştu. Hem dağınık hem de bizim alışık olduğumuz hijyen kurallarına uymayan biriydi. Üstelik eşyalarımı izinsiz kullanma gibi de bir huyu vardı:) bunlarla birlikte, iyi özellikleri yok değildi. Guler yüzlü, pozitif ve hoşsohbetti.

@dumbest: Sih inancına sahip olan herkesin soyadı singh'dir. Bunlar Pencaplıdır, erkekler genelde türban takar.

benim tecrübem: hijyen yerlerdedir bu adamlarda, çoğu bize göre pistirler. aynı mutfağı kullanıyorsan dikkatli olmalısın. baharatları falan çok kokar, çok baharat kullanırlar. aslında ben severim onların yemeklerini, ama mutfağı inletirler. bazı tipleri çok üçkağıtçıdır, bizi bile aşarlar; bunun yanında çok düzgün hintliler de gördüm. okumuşları genelde efendi adamlardır. genel olarak biraz disiplinsiz, ama zeki tipler olduğunu düşünürüm.

"asla kalma" diyemem, biraz aşırı bir yargı olmuş. farklılıklara ne kadar açık olduğuna bağlı.

almanya'da devlet yurdu çıktı, gidip bi kontrol ettim..
asansörü beklerken bayılacaktım, arkama bakmadan kaçtım. parası neyse vereyim temiz yerde kalayım. hiç bulaşma.

Benimde erasmus yaparken hintli bir ev arkaşaım vardıı. 2 ay zor dayandım. Irkçılık gibi olacak ama olmuyor abi ben yapamadım. Yemek yaptıkları zaman evde duramıyordum.:) Temizliğe dikkat etmiyordu. Birde grupları falan vardı hepsi bir araya gelince hiç çekilmez oluyorlardı. O yüzden bir daha pek yanaşmadım.
İşte ise bir hintli arkadaşım vardı. O iyiydi ama yine aynı evde kalamzdım. Bnece de biraz daha fazla para ver gerekirse tek çık daha iyi derim

Çok güzel anlatılmış ben de şöyle söyliyim. Bunların sadece baharatları değil her şey acayip kokulu. Kendi yerel parfümleri var, kendi sabunları var adamı mahvediyor.

Bir keresinde hintli eleman banyo yaparken kullandığı sabunun kokusu diğer odada uyuyan beni uyandırdı lan resmen hala unutamam.

yemek konusu cidden efsane değil. aynı yurtta kaldığım hintlilerin yemek kokusu beni öldürüyor. hafife alma vallahi çok büyük bir mesele.

Öğrenciyken Hintlilerle aynı yurtta kalmıştım. Mutfak ortaktı, onlar mutfağı kullandıktan sonra mutfağa girilmiyordu.

3 ay hindistan’da calisirken 3 hintli kizla ayni evi paylasmistim.
Bu kisiler gorece ust seviye ailelerin cocuklariydi. Ben evde koku vs hic sikinti yasamadim. Temizlik sikintiis da yoktu cunku her gun ama her gun temizlikci geliyordu, 1-2 saat temizleyip gidiyordu.

Mesela yine hindistan’da tanistigim bi arkadasim avrupa’ya tasindi, hayatinda ilk defa elektrik supurgesi kullandigini soyledi 2 hafta once. Niye? Cunku orada temizlikci geliyo vs bunlar da bilmiyor iste.

Kisaca: dusuk seviye hint ailesinden geliyorsa (burslu, hasbelkader gelmis..) uzak durmak lazim, ust seviye ise gayet ok bence.

amerikadan bildiriyorum sakin ama sakin = ) arkadaslar da yazmis bu adamlarin hijyen ile alakasi yok. inanilmaz derecede pisler ve uyaniklari acaip uyanik ve les olur. insnai aptal yerine koyarlar.

hintlilerle ayni evde kaldim bir keresinde. banyo yapinca daha cok kirleniyordum. mutfak zaten les otesiydi 1 ay boyunca burger king'ten beslendim.

yemisim politik dogruculugunu adamlar sulu yemegi elleriyle yiyorlar. microsoft ceo'su olsa bile bundan vazgecmiyor adamlar.

SAKIN HINTLILERLE YASAMA. HATTA IS DE YAPMA, CALISMA DA, TAKILMA DA, ARKADAS DA OLMA.

Yok la normal ses işte.

bu senin ses kaydın sanırım. ben bir anormallik göremedim ama konu sesin değil onu nasıl kullandığın gibi.

do re mi fa sol la si falan şeklinde bir kayıt yapıp gönderir misin? sesin inceyse kadın sesine yakın bir sonuç almalıyız. ama bana sesin tenor ile bariton arasında gibi geldi. o yüzden daha detaylı kayda ihtiyaç var.

youtube da aratırsan konuyla ilgili örnek videolar var.

edit: bence tenör değilsin. bariton gibi duruyor. normal yani.

Ses tonun degil de konusma seklin belki. O da illa bir sey bulmaya calisirsak. Ozellikle yilanlar diyisin.

Ama tiksinme falan yok niye olsun hem, normal erkek sesi iste.

telefon ya da kayıt kısmını bilmiyorum fakat başkaları sesimizi nasıl duyuyor diye öğrenmek için şöyle bir yöntem var, buna göre ses yüksekliğini tonlama çalışabilirsin istersen

youtu.be

sesin normal de konuşma tarzın biraz şey. mesela ''yılanlar'' derken o r harfini o kadar bastırınca fatih ürek'imsi bir hava oluşuyor açık söylemek gerekirse. bu tarz konuşan onur özdemir var, adamın sesi normal ama böyle konuştuğu için garip bulanlar oluyor falan. çok kafaya takılacak bir şey değil yani iki cümle söylesen kimsenin dikkatini çekmez normal hayatta.

sesin baya normal. hic çekinme.

Gayet normal, hatta oyun videoları , komik videolar çekebilirsin :)

ses fena değil de konuşma tarzın biraz kırık gibi :)

Hocam ses fena degil ama R gibi sert sesleri iyi telaffuz edemiyorsun bence. Diksiyon duzgun olduktan sonra eger ses sanatlarinda bir iddianiz yoksa sorun olacagini dusunmuyorum

Ben de komple +1 diyeyim.
Ses normal ancak tonlama sorunlu gibi

Ses tonu normal, son dönemde R harfini Amerikalıların Türkçe konuşurken telaffuz etmesi gibi seslendirmek modası var. Ünlülerden Kaan Sekban mesela böyle konuşuyor. Kızların tamamı da böyle. Sadece doğru bas hocam harfleri başka sıkıntı yok.

Benim de detaylarini merak ettigim bir konuydu ama useniyordum arastirmaya, sonucu/odevi sonrasinda bana da gonderebilir misiniz zahmet olmazsa?

Delege seçimlerinden ziyade delege sayısı dağılımına mutlaka bak. O ilin ve ilçelerin nüfusuna göre uyumlu mu? Dağılım hangi sisteme göre yapılmış?

Kurultay'da genel başkan adayı olmak kolay mı, zorlaştırılmış mı? Mesela bilmem kaç tane delege imzası isteniyor neden?

Parti meclisi seçiminde blok liste- çarşaf liste uygulaması.

Parti tüzüğünün üzerinden detaylıca geç. Antidemokratik uygulamaları farkedersin.

Bunları önce Türkiye'deki siyasi partiler kanunu bağlamında, sonra da yurtdışındaki örneklerde nasıl oluyor o bağlamda karşılaştırmalı olarak geç. Mesela Alman sosyalist partisinde nasıl oluyor bu işler? veya İngiltere'de İŞçi Partisi nasıl uyguluyor.

Bunları yaparsan 100 alırsın. Sonra da bana gönder çalışmanı güzelce okuyayım, vakit yokluğundan yapamadığım bir çalışma bu. Ben de detaylarını öğrenmiş olurum :D

Özetle ABD diğer ülkeler salgın yüzünden göçmesin diye dolar basıp bu ülkelere ödünç veriyordu, karşılığında da o ülkenin yerli parasını alıyordu ki bir süreliğine dolar ihtiyacını karşılasın millet, sistem de iyice göçmesin. Bir süre sonra da o yerli parayı faiziyle iade edip kendi dolarını geri alacak, swap mekanizması bu zaten özetle.

Ama Türkiye'de ekonomide neyin olup bittiğini kimse bilmediği için güvenip Türkiye'ye vermiyor ödünç doları. Bizimkiler de şimdi ABD dışındaki ülkelerden bulmaya çalışıyor büyük ihtimal doları ama çok zor iş.

Peki Fed kararını ne zaman değiştirir değiştirecekse? Yıllık mı alıyor kararları.

Konu politik bir konu. Bizimkiler be taviz verir, ya da verir mi vermez mi bilmiyoruz. Malesef şu anda Abd bizim Ortadoğu’da net düşmanımız. Eskiden örtülü-sınırlı düşmandı. Yani kararın yılla ayla ilgisi yok. Siyasetle ilgisi var.

Baltalimanı Kemik Hastanesi’ne git eğer açıksa. Bir röntgen filmine bakar.

(bkz: patellar kondromalazi)

Benzer şikayetlerle gittiğimde doktor bu teşhisi koymuştu. Dizde kemik yapımla ilgili ekstra bir sorun daha vardı. Bacak kaslarını güçlendirmek için hareket listesi ve anti-inflamatuar ilaçlar verdi. Zorlayan, şikayetini artıran egzersizleri yapma dedi. Reformer plates iyi geliyordu ki ortasında pandemi çıktı, dersler yarıda kaldı.

(bkz: patellar kondromalazi) olma ihtimali yüksek.

? 'nin yazdıklarına katılıyorum. kıkırdakların ne kadar eridiyse, o kadar çok ses gelir.

kıkırdakların ne kadar çok eridiyse, bacaklarını o kadar çok güçlendirmen lazım. bacak çalışınca çok büyük ihtimalle ağrıların hafifleyecektir. küt küt ötmeler de baya azalır.

egzersiz, (zaten hep hayatınının bir parçası olmalı ama) artık senin hayatının bir parçası

baltalimanı kemik hastanesi iyi.

istanbul anadolu yakası erenköy fizik tedavi'de sevgül altan diye bir doktor var. çok iyi muayene edip yapacaklarını tane tane anlatıyor.

tüm bunlara ek olarak, aşağıda söylediklerimi araştır ve/veya doktoruna teyit ettir.

- youtube'dan diz anatomi videoları izle, kıkırdak nedir, aşınması ne demek, gözünde canlandırmış olursun.
- egzersizin kralını yapsan da oturuşuna dikkat etmen lazım (özellikle de oturarak çalışıyorsan). sandalyede dizlerini bükerek oturma, mümkünse hafif bir açıyla ileri uzatmaya çalış. dizlerini başka zamanlarda, yatarken vs. bükülü pozisyonlarda saatlerce kalacak durumlardan kendini koru.
- ayaklarında içe basma & dışa basma var mı, dizlerinde bir sorun yaratıyor mu, öğren.

tüm yazdıklarıma daha da ek olarak:
ultra pahalı bir doktor ama ışık akgün'e gitmeni tavsiye ederim. paran yoksa da para biriktir git. yıllar boyunca ayaklarım içe basıyormuş, farkeden ilk doktor o olmuştu

Yorumlar için çok teşekkür ederim ancak ne yazık ki İzmir’deyim. Patellar kondromalaziyi araştırınca tecrübe ettiğim acıyla pek çok paralellik gösterdiğini fark ettim sayenizde. 13 yaşında ara kardit ve brusella teşhisiyle 1 ay hastenede yatıp üç hafta kortizon tedavisi görmüştüm. Çocukluğumdan beri her yerim öter. Kardeşlerimde de görüyorum bu diz çıtlamasını. Bir de üstüne geçen yıl 12 ay askerlik yapıp en az 6 ayını uygun adımla geçirince iyice dizleri elime aldım sanırım. Tüm bunlar yetmezmiş gibi geçen kandida diyeti yapıp bağırsak floramı düzelteceğim diye küt diye kilo verdim ve kaslarım gözle görülür bir şekilde eridi. Bileklerim falan küçüldü. Pilates ile hafif hafif güçlendirmeye çalışacağım şimdi.

Kredi oranları artık daha fazla düşmez. Çünkü Tcmb zaten daha düşük maliyetten fonluyordu bankaları. Bu ppk kararları fiili durumun arkasından geliyor yani.

bu çok daha büyük bir para. öyle 500-1000 liralık muayene ücreti olan doktorun ulaşabileceği bir para değil. hatta muhalif bir doktor bliyorum o da hastane sahibi ama hekimlik yapmamış pek hayatında.

fahrettin koca'nın hikayesini bilmiyorum ama öyle çok çok da acayip bir durum değil aslında. nadir olan/olabilen bir şey sadece. ülkenin 2 devi koç ve sabancı da baktığınız zaman esnaflıktan ve tarlada işçilikten geliyor. sıfırdan başlayarak kasaplık öğrenip bugün tüm dünyanın tanıdığı nusret, muhabirlikten medya patronuna dönüşen acun vb. sadece türkiye'den bile daha onlarca örnek sayılabilir. aileden gelen servet, network, ticari zeka, cesaret, öngörü, risk alma, doğru zamanda doğru yerde olma, şans gibi bir çok faktörün hepsi ya da bir çoğu bir araya gelince gerçekleşebilen bir büyüme. fahrettin koca özelinde bakarsak arkasında hükümet desteği olmasının da mutlaka büyük faydasını görmüştür tüm akp dönemi zenginleri gibi.

aileden de varlıklı doktor olanlar var. elinde sadece bi çantasıyla doktorluğa başlamış ve yükselmiş gibi düşünmeyin.

bakanın durumu farklı
(git:www.cumhuriyet.com.tr )

Benzer sekilde hastane kurmus olanlari bildigim icin ozetlersem, doktor olarak duzenli yuksek gelir ve potansiyeli yuksek bir hastane planini birlestirip bankadan milyon dolarlar seviyesinde kredi cekebiliyordunuz. Bu dedigim 1990'arda idi. Simdi nasildir bilmiyorum.

Eger hastane guzel calisir, kredileri oderse zaten kisa surede kara da gecip buyuyebiliyor.

Türkiye para kazanma çarpanı yüksek bir ülke. Orta gelirli yok ama alt gelir seviyesinden üst gelir seviyesine çıkma şansı Avrupa’ya göre çok daha yüksek. Bunun dezavantaj ise orta gelir sınıfının gittikçe küçülmesi.

çok olağan dışı değil,
nasıl bir mühendis kobi açabiliyorsa bu da öyle. sadece çapı daha büyük olduğu için heme sebep hem sonuç daha genişliyor.

aileden varlıklılık+1
herkes düz fakir yurdum insanı değil.
onlar normal doktor oluyor işte, büyük çoğunluk tıp mezunları gibi.

Tıp'ta pratik ve baya para kazandıran alanlar var. Mesela KBB. Peynir ekmek gibi, deviasyon, geniz eti ıvır zıvır ameliyatı yapıyor mesela. Artık zaten uzmanlarşmış 10-15 dk'da yapıp günde kaç hastayı geçiriyor elinde. Para kazanıyor. Ufak bir tıp merkezi açtı diyelim, bir prp yapıyor 1000 lira istiyor. Prp ne? Kanını alıp santfrüjde ayıklayıp sana tekrar zerk etme. Bu kadar. Yani bizim daha bilmediğimiz ama çok para bırakan işler var. Girişimci bir kafası da varsa alır yürür.

@scudman1 in paylaştığı linkteki gibi kendisi cemaatin birinin üyesidir. cemaatlerin böle hastaneleri vardır. özellikle menzil hastane sektöründe öncüdür.

ben de aynı şekilde :) uno baya lezzetsiz geliyor bu arada bana da. banabi'de untad ekmeğini aldım en son beğendim:
reimg-carrefour.mncdn.com

240 dereceye bakabilirsin. Harika ekmekleri var.

www.240derece.com

Istanbul halk ekmek’te degisik ekmek cesitleri var. ya da butik firinlara bakabilirsiniz.
Tost ekmegi ne kadar makyajlanmis olsa da tost ekmegi sonucta

Halk ekmekte elli mayalı tam buğday unlu organik ekmeği var. Mükemmel bir şey, tostta kızartılınca tadı daha bile iyi oluyor

O aldığın ekmeklerde ki koruyucu ne olacak? Sağlıklı ekmek istiyorsan kendin yapacaksın.

karasakal+1. Halk ekmek'te organik tam buğday var. gerçekten mükemmel.

kadıköy'den bostancı'ya kadar hemen her köşede görebilirsin. minibüs yolu çevresinde güzergahında daha yoğun.

Merter’de. Tekstil olduğunu varsayıyorum.

bazal metabolizmanın altında kalori alacağı için vücudu zarar görür.
çok hızlı zayıflama sağlıklı olmuyor maalesef. 1700 alıp, 500 yakarsa ama ayda 3-4 filan verir sanırım.

Çok düşük kalori aldığı için vücut stres moduna girer zayıflamayı önlemeye çalışır.

Bayılır kalır, boyu kaç bilmiyorum ama 2000 alıp 500 kardiyo daha mantıklı ama yediği yiyeceğin karakteristiği de çok önemli doğal olarak.

Kaslardan gider ayni zamanda.

110 kg kişinin en az 1800 kalori alması lazım, karbonhidrat ve yağdan düşük protein ağırlıklı. Ondan sonra 500 kalori kardiyo yapılmalı. Yağsız doğal işlenmemiş gıdalar yeşillik. Çok az ekmek makarna. Kontrolsüz ve hesapsız diyet metabolizmayı yavaşlatır hem aç kalıp hemde kilo veremezsiniz.

ağır konuşacağım, kusura bakmayın ama aşırı saçma bir plan bu. birincisi, sürdürülebilir değil. uzun vadede hiçbir kazanç sağlamadığı gibi hem fiziksel hem de mental olarak çok yorar. üstüne verilen kilo da geri alınır. ikincisi, etkili değil... bu kadar az kalori alırsan vücut bir noktadan sonra "bu adam hiçbir şey yemiyor" diye yağ yakmayı durduracak. 1700 kalori tüketen birisi ayda 3.5 kilo veriyorsa sen belki 750 gram vereceksin çünkü metabolizman yavaşlayacak, vücudun yağ yakmayı reddedecek. verdiğin kilo da kaslarından gidecek. kas demek kalori yakımı demek. kas kütlen azalınca vücudunun ihtiyaç duyduğu enerji de azalacak. oradan da yedin tekmeyi, geçmiş olsun. üçüncüsü, sağlık açısından ciddi risklere yol açabilir. günde 1000 kalori tüketip 500 kalorilik kardiyo antrenmanı yapmak inanılmaz sakat bir durum.

ben de kilo veren bir şişmanım ve hemen her istediğimi yiyebiliyorum. sadece artık günde 4 çikolata yiyip haftada bir sebze yemek yerine haftada dört kez sebze yiyip bir kez çikolata yiyorum. bu tarz değişiklikler ve meşrubatı bırakmak benim için milat oldu, pek de zorlanmadan gayet güzel veriyorum. bi' beklentim yok, artık böyle yaşıyorum; zamanla ideal kiloya ineceğim zaten.

kalıcı sonuçlar elde etmek istiyorsan yapman gereken basit. vücuduna ihtiyaç duyduğunu verecek, bunu yaşam tarzı haline getirecek ve sabredeceksin. şişman insan kilo vermeye koşmamalı. yürümeli ve kilo vermeyle orta yolda buluşmalı. agresif bir şekilde "hedef"e ulaşmaya çalışırsan düşersin. ulaşsan da bir noktada koşmayı bırakman gerekeceği için başa sararsın. sen yürüyeceksin. bu yürümeden kastım hem gerçek anlamda yürüme hem de sağlıklı yaşam tarzı... böyle yaptığında kilo kaybı da karşıdan sana yürümeye başlayacak. koşmak yerine sakin sakin ortada buluşacak ve yolun geri kalanına birlikte devam edeceksiniz.

günde 1000 kalori tüketip 500 kalorilik kardiyo yapılmaz. denersen kendin de göreceksin zaten ama deneme bile. vücuduna eziyet etme. günde 1000 kalori tüketip 500 kardiyo yapacak kadar azimliysen çok daha kolay şekilde kilo verirsin. senin aklın kesiyor mu bunu?

ayrıca vücudun tek ihtiyacı protein değil. karbonhidrat ve yağa da ihtiyacı var. makinayı bunlar besliyor. biz şüşkoların sorunu gereğinden fazla tüketmemiz ve dolayısıyla vücudun kapasitesini aşmamız. vücudun ihtiyaç duyduğunu verirsen, vücut ideal düzende çalışır ve fazlalığı zamanla atar. ihtiyaç duyduğunu vermezsen yavaş çalışmaya başladığı için fazlalıkları atmaz, uğraşmaz. "zaten ölüyom amk ne uğraşıcam" der. sen günde atıyorum 100g protein, 35g karbonhidrat, 20g yağ ihtiyacı duyuyorsun. şişman olmanın sebebi 35g protein, 85g karbonhidrat, 60g yağ tüketmen. sen bunu normale (belki biraz daha aşağısına) çekeceksin, niye tümüyle yoksayıyorsun?

ha sonuç olarak günde 1000 kaloriyle kesin kilo verirsin ama pek uzun yaşamazsın. ya pes edip kilo almaya başlarsın ya da düşüp ölürsün.

1000 kalori vucudun ihtiyac duydugunu minimum kalorinin altinda. ustune 500kalori ekstradan harciyorsun. vucut yeterli yiyecek bulamiyorum, kitlik var moduna girecek ve metabolizmayi daha da dusurecek ve kas dokulari yakmaya baslayacak. gunun sonunda tartida belki hafiflemis ama su ve kas kaybetmis ve yag depolamis bir vucudunuz olacak. tebrikler.

1. Daha önemli ve ilham verici olan...
2. ...Sosyal ve siyasi hareketler olmaları

3. In 1960 - 1960 yılında..
4. By 1960 - 1960 yılına gelindiğinde ... süreci tamamlanmış oldu. gibi bir işlevle kullanılır.

"Çok daha önemli ve ilham verici olan ise"
"İster sosyal ister politik/siyasi akımlarla olsun" (iki virgül arasında, ek bilgi veriyor)

"In 1960" derken, "in" -de/-da eki.
"by 1960" da "1960 yılına gelindiğinde" ya da "1960 itibariyle" oluyor.

1-arkadaşların dediğinden. What burada bağlaç oluyor. That bağlacı gibi. Aynı şekilde where when de bağlaç olur bu şekilde kullanılırsa.
2-"be that as it may" kalıbındaki "be" ile benzer, "gerek sosyal ve politik hareketler olsun".
3-In 1960-1960'ta demek. In 1960's olsaydı 1960larda olurdu
By 1960- 1960'a kadar.

teşekkürler arkadaşlar. gayet açıklayıcı oldu.

tek çare ameliyat.
hava üfleyen cpap cihazları işkence gibi.
ayrıca tekrar etmedi. 2 arkadaşım daha oldu. onlardada tekrar etmedi

Ben de bu operasyonu olma niyetindeyim. Araştırdığım kadarıyla önemli olan doktor.

Bu operasyon tekrarlar diye bir kaide yok.

Ameliyat kesin çözüm, tekrarlayamaz. Bildiğin tıkanıklık yaratan yeri kesip hava yolunu açıyor. Bence ol, rahat edersin.

Tekrarlıyor, 2 kere oldum.

1. Ameliyat deviasyon, 10 sene sonra 2. Ameliyat konka radyofrekans. Hala geceleri burun tıkanık, gittiğimde 3. Ameliyat diyolar :)

Tıp burun tıkanıklığı konusunda çaresiz :)

estetik işine girilmediği sürece ameliyatı pek zorlu değil, ol bence de.
ben önce deviasyon, birkaç yıl sonra konka ameliyatı oldum. ev tozu akarına alerjim olduğu için hala sık sık tıkansam da alerji ilaçları olayı çözüyor şu anda. öncesinde fiziksel problem olduğu için napsam işe yaramıyordu. velhasıl bence bi alerji testi de yaptır.

Tekrarlama olayi yıllar sonra oluyor olsa da.

www.oxford-royale.co.uk

Bence İspanyolca. Bilen bir arkadaştan sadece bir saat anlatmasını istemiştim bana; o bir saatin sonunda basit bir hikayeyi anlayacak hale geldiğimi hatırlıyorum.

Almanca bana kolay geliyor zaten benziyor kelimelerin çoğu.

ingilizceyi bilen biri fransızcayı cok daha rahat ogrenebilir, çok fazla ortak kelime var. ancak fransızca çok zor bir dil.

İspanyolca +1

bilgisayarlı tomografi radyografiye göre daha detaylı, teşhis daha kolay konur. ileri tetkik olarak ne yapılacak doppler gibi bir şey mi acaba?
dansite artışı orada bir iltihap olmasını açıklıyor görmedim görüntüyü fakat zatüre ihtimali doktorunuzun da söylediği gibi yüksek. kusma, ishal, ateş gibi belirtiler gördüğünüzde korkmak normal fakat şu durumda sakin kalıp carsamba gününü bekleyin derim. gecmis olsun

Tomurcaklanmış dal enfeksiyon demektir. Nadiren tedaviye rağmen geçmiyorsa, altından başka hastalıklar çıkabilir. Ancak anlatımınız enfeksiyonla uyumlu.

Enfeksiyon +1

Hekım degılım KOAH - ASTIM yakiniyim. Buyuk ihtimal anneniz ilaclari kullaninca iyilesecek. Hekim gerek gorurse inhaler vs. yazar, onlari kullanacak ve usutmeyecek. Gecmis olsun. Insan annesini veya ailesinden birini oyle gorunce cok uzuluyor, sizi anliyorum.

Tüberküloz olabilir denmek istenmiş

kız kulesi.
denizin ortası, deniz kenarından iyidir ama içerideki masalardan ayırtın. dışarıda donarsınız bu mevsimde.

Gümüş Yalı Anadolu Hisarı. “Evet” cevabı garanti :D

Birisi demeden ben. Lacivert diyeyim bari

Lacivert

Her turlu Londra derdim ama o paraya kira+geçim çok zor

İstanbul.
O. Para ile biraz zor gecinilir Londra da gibi.
8500 net mi?
Brüt ise ve kira yardımı olmayacaksa Londra yi bir kez daha degerlendirirdim

İkisi de net.

Lead olmak

yaşa ve konuma da bakmak lazım ; londrada kalacağın evi düşünerek yazdım.

40 yaş altıysan çok net Londra, düşünmene bile gerek yok.
40 yaş üstüysen daha az net ama yine Londra.

İşlerin gelecek potansiyeli de önemli. İstanbul sanki daha avantajlı.

lead önemli. go for lead.

leadle hafız.

istanbul.

Istanbul lead. Iyice bokunu cikardilar bu yurtdisi sevdasinin

istanbul.

2250 pound ile fakir gibi yaşar gidersin.

istanbul mu? saka mi bu istanbul diyenler?

ben ingiltire diyorum. para onemli degil, prestijli bir markada calismak gozden cikarilacak bir sey degil.

Chavezding +1 . Yükselme potansiyeli varsa, yaşın müsaitse Londra. İlk yıl biraz sıkıntılı olur, sonra ayı gibi para kazanırsın. Ama bu paraya ne uzar ne kısalırım Londra’da diyorsan İstanbul’da kal. 8500 iyi para.

Ben Londra der geçerim

Istanbul'da o paraya bi bok etmiyor. Git londraya enayilik yapma.

Hayatinda 3 gunden fazla londra’da kalmamis insanlar londra der ancak bu versus’a. Barking’de it gibi yasarsin o paraya ancak. Gecenin bir saati bicaklanman da olasi.
Bir bok bilmeden insanlari gereksiz maceralara yonlendirmeyin. Kira yardimli istanbul.

yas musaitse Londra +1, dusundum de yas musait olmasa da Londra, Lead olmak avantaj degil bence fazladan sorumluluk.

londra'da huzur içinde yaşamak varken istanbul'da kaosun içinde halay başı olsan ne olur olmasan ne olur..

Lead+1. Londra’da 2250 sterline sadece ortalama bir semtte vasat 2+1 bir daire kiralayabilirsiniz. İstanbul için de 8500 düşük bir rakam ancak daha iyi şartlarda yaşarsınız, üstelik kira yardımı da varmış.

İşin size ne kazandıracağı, iki üç yıl sonra sizi nereye getireceği önemli ama bu şartlarda İstanbul. TL çakılmaya devam ederse 8500 de kurtarmaz tabi. Ama İngiltere'de olmanın avantajı oralardan çıkabilecek başka fırsatlara daha yakın olmak olacak. İki sene düşük maaşla idare edip sonrasında daha iyi şartlarda bir şeyler bulunabilir belki. Öyle olunca da İstanbul'daki konfora birkaç sene sonra İngiltere'de ulaşmış olursunuz. Karar sizin bu noktada.

Bu süreçte, yurtdışı olsun da kaç para olursa olsun, diyenlere aldırmamanızı tavsiye ediyorum bu arada.

yağmurlu havada su vermem

Asla.

Çok sigara kokuyorsa ya da yanımda fazlaca içiyorsa en azından yanımdayken bu kadar içmemesini söylerim. Bence çok pis kokuyor çünkü. Ama burada kesin sevgili olmam da diyemem yani gönül bu belli olmuyor neye konacağı

sigara içmeyen açısından acayip sıkıntılı bişey. ben fazla içmiyorum ama çok içen biriyle yok, soğuyor insan, öpesin gelmiyor.

Olamam. Bagimlilik bu biliyorum ama kurtulmaya calismali. Ben de baklava yemeyi seviyorum ama her gun yemenin kotu oldugunu biliyorum.

Olmam dedim evliyim.birakmak istiyor bırakamıyor.

eskiden vardı, bir süre sonra tahammül edilemiyor, koku baş ağrıtıyor.

ben kendi sigarama tahammul edemiyorum...

mümkünse tercihim değil. içmeyen birine günde 1 paket içen insan çok kokar.

olmam, sigara bagimliligi benim acimdan kisilik acisindan olumlu bir gosterge degil, ha soyle birsey vardir, kendisi de bunun farkindadir, birakma asamasindadir, deniyor tokezliyor ama ama vazgecmiyordur o zaman benimle gorustugu gunlerde sigara icmemek, sigara ictigi gunlerden kalan hicbir kiyafetini benim yanimda giymemek, ortak alanlarda asla sigara ve sigaraya dair unsur bulundurmamak kosulu ile gorusmeleri baslatabilirim ama ciddiye almam birakana kadar.
bu arada eski iciciyim, sigarayi birakana kadar cok sikinti cektim ama sonunda biraktim, dolayisi ile olayin her asamasini biliyorum, her iki yonden de bakabiliyorum.

sigara içen biriyle uzun süreli bir ilişkim olmadı, kısa süren takılmacalar zamanında ise sigara kokusundan rahatsız olmamak için ben de içtim; o derece rahatsız edici oluyor. günde 1 paket bitirmeye göze alamayacağımdan ı-ıh diyorum.

bundan bağımsız günde 1 paket sigara içen insan profili çok sıkıntılı geliyor bana. sevgili ya da değil, "niye öyle abi ya" diye soruyorum mesela karşımdaysa.

Olmam.

Oldum ve öpmesi güzel değil

olmam. dove dove biraktirdim ben...

Sigara içen biri olarak araya giriyorum:

vay anasını ya. Tek sorun bu mu lan allahsızlar.

olmam. çok önemli bi kriter benim için.

ben ara ara mentollü içiyorum ama yok, çok kötü kokuyor. kendi kokumdan rahatsız olup bıraktım yine. üstüne başına, parmağına, saçına siniyor koku. öpüşürken burnuna geliyor direkt. öh.

olmam. kriterlerimden biri de sigara içmemesidir.

Asla dediğim nadir durumlardandır.

Sigara içen sevgilinin temizliğe dikkat etmesi , sarılmadan önce elini yüzünü sabunlaması üzerini değişmesi dişlerini fırçalaması birlikteliği kolaylaştırıyor

Olmam. Gün geçtikçe daha da iğreniyorum.

Kesinlikle hayir.

allah korusun. arkadaşların yanından eve gelince söve söve üstümü kirli sepetine atıp banyoya giriyorum, sürekli böyle biriyle olması çok zor olur benim için.

olurum. beni rahatsız etmeden içiyorsa ve benim yanımda kokmamaya özen gösteriyorsa sorun yok. ama sürekli sigara kokuyorsa mümkün değil, biter o ilişki.

Olmam.

o kadar kokuya dayanması zor, baş ağrısından yaşanmaz, olmam

Olmam.

15 yillik dostum var erkek benim gibi. eskiden sigara içerken evin icinde icirmezdi bana. balkona cikardim. simdi ona kiz arkadaş ayarladim cok güzel anlaştılar. kız içiyor, sorun olmadi elbette. cinsiyetler ters olsa iş değişir bence. seçim gücü ile alakalı bence. seçme şansı olsa kimse seçmez. bana denk gelse biraktirmaya çalışırım her türlü. veririm sporu saglikli beslenmeyi.

Zor, cok zor.

Olmam

Büyük konuşmayayım ama olmam. Olsam da fazla uzun sürmez muhtemelen çünkü tiksinirim nefesinin, üstünün başının kokusundan.

olurlar.

Jennifer Lawrence'sa belki..

Legalize+1

Ben tiksiniyorun. Arkadas bile olmam

olmam

Kesinlikle hayır

sigarayı bırakmış biriyim. olurum ama bi süre sonra her sigara yakışında gıcık olabilirim ama bazen birlikte de içerim. adamı azaltması yönünde darlamaktan çekinirim.

33 yaşındayım sigaranın yanmamış halini bile ağzıma sürmedim sevgilimin biri günde neredeyse 1 pakete yakın sigara içiyordu 2 ay zor dayandım inanın içmeyen birine koku o kadar ağır geliyor ki insan resmen o kişiden soğuyor.
Bence içen içenle içmeyen içmeyenle sevgili olsun

gini katsayısı ?

gini katsayısı ama senin aklında kalan pareto etkin olmalı

Pareto optimum u kaynak dağılımıyla, Gini katsayısı gelir dağılımıyla alakalı.

Bir de kuznets eğrisi var ama o k ile başlıyor tabiatıyla.

Philips eğrisi.

Bence bir de sen yük olma. Ailen sana başka bir gün başka bir şey için de yardımcı olabilir. Kardeşinin eğitimiyle ilgilensinler, ama bence ailenle aranı soğutma, bugün belki hissetmezsin ama bir an gelir deli gibi özler pişman olursun. Beni tanımıyorsun ama inan.

ben olsam kesinlikle kabul etmem.
şu yaştan sonra maddi bağ oluşturmaya hiç gerek yok. ödeyecek durumun da varmış.
ayrıca (seninkiler öyle yapmayabilir ama) maddi yardım hayatına müdahale hakkını da getirir.

boşver sık dişini öde. ileride ellerine koz geçmesin sana karşı kullanabilecekleri.

Bu sizin bir talebiniz değil gelen bir teklif.
Bunu kabul ederseniz tek sorun vicdan muhasebesiyse kabul edin çünkü vicdanlık bir sorun ben göremiyorum ama bunu ödedik sen de şu şu hakkından vaz geçeceksin gibi bir şey varsa ona göre düşünün.

bazı durumlarda gurur yapınca insanın başı göğe ermiyor aslında.

maddi durumlar nasıl, ona göre değişir cevap. misal sen 2500 maaş alıyosundur, aylık 500 tl senin için iyi bi rakam. ama ailenin -kardeşinin okul masrafı hariç kalan geliri 5000 ise onlara çok da koymaz.

eğer ki bu durumu ileride sana koz olarak kullanmayacaksa bırak ödesinler. anne baba neticede.

Ödesinler boşver.

gerçekten beni rahat ettirecek bir paraya denk geliyorsa kabul ederdim. neden etmeyeyim ki skfkdkdld ben ayda 330 lira veriyorum. 330 lira 330 liradır. ailenin yardım teklifinin altında bi şey aramak bana garip geliyor. ailen o senin. bu kadar da güvensiz olmak sağlıklı değil.

Ortada kardeş meselesi olmasa belki kabul ederdim ama sizinkiler bu durumda saf bir anne-babalık iç güdüsüyle hareket etmemişler gibi, kendi vicdanlarını rahatlatıyorlar sanırım.
Ödeyebiliyorken siz ödeyin, yarın öbürgün gerçekten ihtiyacınız olabilecek bir durum doğabilir, bugünün muhasebesini yapan adamın o gün de 'o zaman da borcunu ödemiştik' deme ihtimalli yüksek.

Kabul ederim eğer maddi açıdan onları zorlamayacaksa

Durumun varsa kabul etme. Zaten böyle düşündüğüne göre belli ki daha önceden çıkar beklentisi veya benzeri bir konuda sorun yaşanmış. Böyle bir şey de olmuşsa bence etmesen daha iyi olur. Zaten 10 bini de ödersin çalıştığın sürece.

ya ne alakasi var vicdanla, maddi bagimsizligi kaybetmeyle. kardesine bi konuda maddi kiyak gecilmis ve bu durum senin degil onlarin vicdanini rahatsiz eder, size bu teklifi yapmalari ondan. zamaninda size ayni imtiyaz taninmadiysa aile ici rahat etsin ister. benim kardesim de ozele gidiyo, yetiskin olmama ragmen ben master yapicam diyince annemler arka cikti. sirf o okul kazanamadi ve burssuz okuyo diye esas ugrasana yardimci olmamak vicdanlarini rahat ettirmedi cunku. ben senin yerinde olsam alirdim.

Tabiki kabul ederim neden vicdan yapayım. Esas onlar vicdanını rahatlatmak istiyorlar. Bırak rahatlatsınlar. Kardeşler arası eşit şekilde harcama yapsınlar. Gurur her zaman iyi değildir.

aileler imkanları var ise ödemekten mutlu oluyorlar genellikle. bence ödesinler. çocuklarımıza yardımcı olabiliyoruz diye düşünüyorlar. aileyi mutlu etmek önemli bence. bırakın ödesinler. siz de ödemek yerine o parayı bir kenara koyar, günün birinde onarla güzel bir jest yaparsınız, olmaz mı?

Uzun uzun yazardım ama bnm cevabim kabul etmemen yönünde

Bence ödeyebiliyorsanız ödemeye devam edin; böyle bir evlat eşitliği kredisi açıldıysa ileride başka bir şey için gerekli olabilir. Dünyanın binbir türlü hali var. Ayrıca ileride bir gün "onun borçlarını bile biz ödedik" derlerse rahatsız olacağınızı sezdim. Öğrenim kredisi ödemek sevimsiz bir şey ama devam diyorum.

Siz daha iyi bilirsiniz ailenizi. Ama belki bir bağ kurmaya çalışıyorlardır. Hiç mi umut yok?

ahmet özhan varmış. kıvançla kıyaslanamaz tabi.

sarışın mavi göz değil ama salih güney var (bkz: )alain delon

kenan kalav cok sarisin degil gerci

Fotolar siyah beyaz olduğu için tam belli değil gerçi ama bunlar da tam sarışın değil ya. Yahu koskoca ülkedeki tüm "yakışıklı" erkek tipleri esmer miymiş 2000lere kadar? Türk kızları sarışın sevmiyo mu yoksa :/

kumral renkli gözlü var ama kıvanç gibi beyaz tenli sarışın yok.

ediz hun?

tespit gibi tespit. dusunyorum dusunuyorum hep eskilerden bulabildim.

dusun bak kivanc tatlitug'un dedesini ekrem bora oynamisti babasi yapacak unlu sarisin yoktu ajskfjgjdb

Abi saçmalamayın kendinize gelin :D
Ediz hun? Cüneyt arkın??? Cüneyt arkın ne cüneyt arkın?!
Göksel arsoy, ahmet özhan falan söylenmiş zaten ama senin asıl sorduğun 80ler 90lar döneminde erkek dizi starıysa nejat işler der geçerim. Oktay kaynarca var mesela trtde üniversite öğrenci evi konseptli bi dizisi vardı taa 90ların başında öyle de deavm etti mesela. Ben dengeli bi dağılım olduğunu düşünüyorum.

Arda kural vardi ama efso jön filan degildi tabi. Ama 90larin sarisin artisti oydu bence.

@jimjim

cüneyt arkın sarışın mı yahu? Kumral diyebiliriz belki ama sarışın değil yani adam.

Oktay Kaynarca'nın gençlik hali de buymuş: eksiup.com

yine kumral olmasını geçtik yakışıklı da değil normal karakter oyuncusu tipinde bi adam.

Nejat İşler'in gençliğine dair de şunu buldum: eksiup.com e bu da sarışınla alakası yok?

Ediz Hun belki sayılabilir, Ahmet Özhan'ı da resmine bakınca tanıdım evet sarışınmış ama yine jön diyebileceğimiz karakterde biri değil. Tosun Paşa falan izlemedim hiç ama ordaki şaşkın tip değil miydi o? Bence hala daha sarışın yakışıklı karakter sayısı çok azınlıkta diyebiliriz.

Edit: hah ben de Arda Kural'ı dicektim ama o adam da Kıvanç'tan 3 yaş büyük sadece. İlk olarak Koçum Benim'den hatırlıyorum onu, öncesi var mı bilmiyorum gerçi.

Dikkat çekmeye çalıştığım -aslında bence seni de bu soruya item şey- 80ler 90lar döneminde türk tvlarının içeriği. Bir kere 90larda dizi furyası hiç yoktu. 90ların sonuna doğru sayıları artan özel tavlalarda belli başlı akşam dizileri vardı. Rekabet bile sıfıra yakındı. Gündüz dizileri yoktu - ferhunde hanımlar only- akşam dizilerinin de sınırlı içerikte (antropolojik ve sosyolojik açıdan topluma istenen msjların iletildiği ve tabii ekonomik açıdan:yapımcıya/kanala para kazandıracak işler olurdu.
Süper baba, bizimkiler, baba evi, kaygısızlar, küçük besleme, ana, çiçek taksi vs gibi.. bu dizilerde esas kadın esas erkek bulamazsınız. Çünkü toplumdaki her katmanı (daha doğrusu hedeflenen ya da örnek olması istenen katmanları) kucaklamak ister. Bugün olduğu gibi salt zenginler ve veya varoşlar yoktur, dolayısıyla hem seyirci olarak senin gözün "jön" yüzleri seçmez hem de şu an olduğu gibi iki radikal uç; zengin beyaz türk(sarışın) fakir orta doğulu türk(esmer) castı bu kadar belirgin değildir; yapanın da seyredenin de umrunda değildir çünkü.

Neyse demem o ki; türk televizyonlarında jön olayı 2000lerle başlıyor zaten.. on yıllar geçsin, istatistiğe o zaman bakarız.
Arda kural, tardu flordun, hakan yılmaz da geldi aklıma ama sanırım yukarıda açıkladıklarım yeterlidir.

@nundu cevabına cevaben yazıyorum tabiiki sarışınlar :D yani kıvanç tatlıtuğ ve arda kural gibi saç boyatsalardı tabiiki pırıl pırıl platin saçlarıyla hatırlardık onları da. Cüneyt arkının 20li30lu yaşlarındaki fotoğrafların kalitesi gravür niteliğinde olduğu için hafızamızda öyle yer etmemesi normal bence.

Sarı bıyık'ın bile (al san 90lar jönü :p şakaşaka) yaşlanınca saçları küllü kumral oldu. Normal değil mi?

Nuri Alço

Kıvanç tatlıtuğdan önce onun kadar batı görünümlü sarışın biri yok benim de aklıma kimse gelmiyor. Ama ondan öncekilerinin de kara kuru esmer tipler olarak kabul etmiyorum arkadaşlarin saydığı isimler gayet yakışıklı isimler. Türkiyede yakışıklı esmer çok ancak sarışın yakışıklı çok az. Türklerde sarışın erkekler genele vurunca estetik değil.

80'lerden Tolga Savacı var ama kumral, renkli gözlü.

Soner arıcıçok sarışın bence

İkini Bahar'dan Tan Sağtürk geldi direkt aklıma soruyu görünce. Ama tabii bi Kıvanç jönlüğü olmadı onun da hiçbir zaman.

Uğur Dündar

Göksel arsoy denmiş, lakabı altın çocuktu o dönem.

aklıma ilk sertan acar geldi benim. 70lerden. gerçi o zamanlar kıvanç tatlıtuğ ayarında meşhur muydu bu çocuk bilemeyeceğim. birçok filmde gördüm yalnız. sarışın jön deyince aklıma hep o gelir.

edit: şimdi kontrol ettim. yalnızca 2 sene aktörlük yapmış bu adam.

günlerdir kimdi kimdi diye kafamı kurcalayan ismi buldum;
müşfik kenter.
daha önceki cevaplarımda açıkladığım tv sektörü gerçeğini göz önünde bulundurarak bu dönemlerde yaşasaydı kıvançla kapışır ve muhtemelen alaşağı ederdi diyorum.

belki abd be'nin marketinde olabilir, amerikali arkadasiniz veya abd be calisani tanidiginiz varsa rica edebilirsiniz.

Sen Ankara’da Mr. B’ye gitmedin mi??

@dougsampson gitmediğim bir yana, ilk defa duydum. ama gugıl amca iyi diyor, gideyim madem. yine de evde kendi kokteylimi yapma özgürlüğümün peşindeyim.

Tepe prime ve Maidan'daki Newcastle marketlerinde içki çeşitleri epey fazla. Orada bulabileceğinizi düşünüyorum.

@marla is in my head
restorantlardan ayrıca new castle marketleri mi var?

Evet Newcastle Tobacco Shop olarak geçiyor, restorandan ayrı yerde.

@marla is in my head
çok süpersin! ilk fırsatta bakacağım. teşekkürler.

Mr. B benim eski bir meslektaşım, adı Bülent. Kokteyl evreninin ordinaryüs profesörüdür. Kendi icatları da var. Tavsiye ederim.

Sor panpa

Çeyrek altın al, gizli bir şekilde var, en azından işi görülür.

yok parasiz kalmadi anlatamamisim orayi, bi para isi yuzunden bi karisiklik ve biraz sıkıntı yasadi sonra cozuldu sorunu. bi de direkt al ceyrek altin lazim olur demek ayip kacabilir, ezik hissettirebilir. o yuzden pahali bir sey olmasi sart degil zaten. araya maddi bi seviye farki koymasin.

Normalde alamayacağı ama çok da uçuk olmayan kaliteli bir kazak.

kisisel bakimi ile ilgili bir sey ama normalde para harcamaya cekinecegi bir sey.

the body shop veya bath and body works dan krem vs...guzel yilbasi kutulari oluyor.

Kisisel bakim ürünleri seti. Gratis'ten veya Body Shop'tan birseyler olabilir.

Ya da kazak, bluz gibi hos bir giysi.

Gift card al, markete gidip harcasin neye ihtiyaci varsa.

Güzel bir kışlık şal alabilirsiniz. İster dışarıda kullanır, ister evde sırtına alır veya dizlerine falan örtebilir.

Abla denince orta yaş üzeri gibi düşündüm. Sevdiğim kadın akrabalarıma çok şal örmüşümdür, hep büyük coşkuyla karşılandı. Keza annem çok kullanır.

@marjory, haklisin yas belirtmemisim. yaklasik 55 yaslarinda kendisi.

Aynı miktar Paranın gelecekteki değeri her zaman bugüne göre daha azdır.
Enflasyonun eksi olması iyi bir şey değil.
Ekonomide en iyi enflasyon oranı %2 civarı diye biliyorum ama uzman arkadaşlar daha iyi açıklıcaktır.

*açıklayacaktır.

Muazzam soru olmus. Dogru cevabi ben de merak ediyorum. Enflasyonu hesaba katmadan dusunursek bile maas zammi tahmininiz cok mantikli duruyor. Psikolojik olarak gecen sene 100 birim aliyorsam bu sene 100 birimden fazla almayi beklerim.

In-n-out burger'a gittigimde burger'in 40-50 cent'e satildigini gosteren eski bir fotografi gordugumde ben de sasirip hesaplamasini yapmistim. Simdi ne posteri ne de yaptigim hesabi bulabildim ama kendi sitelerinde 1963'te double-double'in 60 cent'e satildigini soyleyen bir bilgi buldum. 1963'un 60 cent'ini 2018'e oranladigimizda $4.87 yapiyormus. www.dollartimes.com Su anda double-double burger $3.50 civari.

Bu ornekten tumevarim yapacak olursam psikoloji falan degil sebebi direkt enflasyon cikiyor.

Zamanım olunca daha çok yazarım ama ana nedeni yazıp ayrılayım;

Eğer enflasyon sıfır veya daha altı olsaydı kimse harcama yapmak istemez birikim yapar, ekonomi tıkanırdı.Aynı şekilde kimse kredi çekip iş kurmak istemezdi. Yani bu hafif yüksek enflasyon sizi belirli bi süre çalışıp sonra birikimlerle yatmayı değiş sürekli çalışmanızı teşvik ediyor.

mcfly +1
amerika’da enflasyon hep 2 civaridir mesela.

Sorunun cevabı tabi ki enflasyon, ama buraya deflasyon ve japonya örnekleri de gelmeli ki soru ve cevaplar daha da işe yarar olsun.

Ama bunun için benim gibi bir tüccar değil de bilimsel anlamda ekonomiden anlayan uzmanlar açıklama yapmalı bence.

Sebebi enflasyon. ABDde enflasyonun %10un üzerinde olduğu bir çok sene var
www.thebalance.com

Bunun bileşik değerini aldığınızda günümüze değerlerine geliyoruz.

Uzun uzun anlatmayacağım ama enflasyon tansiyon gibidir. Ama her kişi için farklı ideali olan bir tansiyon gibi düşünün. O ideal oranın altında olması da üstünde olması da vücut için yani ekonomi için kötü.

Abd, İngiltere, Almanya gibi gelişmiş ülkeler için 2-3 civarı normal ama bizim gibi süreğen büyümeye ihtiyacı olan bir ülke için bir miktar daha yüksek olabilir ama maksimum5-6 gibi. Şu an enflasyon konusunda bir olağanüstü durum yaşanıyor Türkiye’de aslında.

Lap diye soyleyeceksin baska yolu yok. 2018 yilinda misafir oldugun evi ayak kokutmak da neyin nesi yahu?

"Ayağın kokuyor rahatsız oluyoruz, gelmeden önce ayağını sabunlayıp, yeni çorap giyip, hatta ayakkabını makinada yıkayıp gelebilir misin?"

@dougsampson, @diff... "hayatta söyleyemem" diyor...
@retorique güldürdün :)

bir çift çorap alın.. malum kişi eve geldiğinde çorabı kendisine vererek "ayağındakileri at artık" deyin..
o an hem mesajı vermiş hem de durumu kurtarmış olursunuz.. hatta sonraki günler için de daha dikkatli olacaktır..

bence arkadaşınız, ev arkadaşına durumu anlatsın. yani, o da farkındadır heralde, koku alma kabiliyeti varsa. ev arkadaşı da sevgilisine desin ki, seni kırmak üzmek istemem ama ayaklarını yıkasan olur mu falan, sorun çözülmüş olur böylece.

arkadaşınız, direkt ev arkadaşının sevgilisine söylememeli bence.

Bence ayrılsın. Öyle insanla ömür geçirmeyi bırak, tek gecelik bile takılmak iğrenç. İnsan ayağının koktuğunu bilip önlem alamaz mı ya

Maske taksin.
İşi beyninde bitirsin.
Motorlu testere alıp ayaklarını kesmekle korkutsun.
Sevgilileri ayirsin (ama dürüstçe yalan hile yok)
Ayakları kokana 5 çift beyaz çorap hediye etsin bir çift de ayakkabı.
Arkadaşına koku testi yapsın koku alabildiğine emin oluyorsa sevgilisinin ayaklarını yalamasini söylesin. Arkadaşı kokudan ölür sevgilisinden de kurtulmuş olur.

and the oscar goes to... @the end of time

teşekkürler herkese (gideyim ben moderatör sildirmeden)

travazol hediye etsin.

Neden herkes ayakları kokan elemana günlerdir aynı çorabı giyiyormuş muamelesi yapıyor ki? Problem ayakkabıda görünüyor. Bir çift ayakkabı hediyesiyle hem gönlü hoş tutulur hem problem çözülür.

laps diye suratina soyleyecek. ona direk soyleyemiyorsa arkadasina soylesin.

eleman evdeyken salona girip hımpfss hımppfss burası ayak kokuyo ya noldu burda kim geldi ki filan diye ortaya sallasın. ayağı kokan da üstüne alınır artık.

Kibarlığa gerek yok, oturup medeni medeni konuşulacak.

Ayrıca koku çorap ya da ayakkabı ile alakalı değildir, çok yüksek ihtimal ayaklardaki bir mantar çeşidi yapıyordur kokuyu.

Tedavi olması ve ayakları sürekli temiz tutması tek çare.

ben olsam, ev arkadaşımı karşıma alır "ya sana bir şey söyleyeceğim, nasıl söylesem bilemiyorum. alınmaca gücenmece yok tamam mı" deyip konuya dalarım. sevgilisi de hiç mi almıyormuş o kokuyu yav? adamın ayağında mantar vardır, çorapla ayakkapla geçmez o.

suriyedeki kanun beni ilgilendirmezdi. evlendikleri, hatta çocuk yaptıkları esnada suriyede olmaları, suriyedeki kanuna tabi olmuş olmalarıyla da ilgilenmezdim. vicdan her yerde vicdandır. bir şeyin kanuni olması vicdani olmasını sağlamaz.

Tr'deki kanunları uygular geçerdim. Sonuçta TR'de yaşıyor. Suç esnasında TR'de yaşamaması beni ilgilendirmez.

Edit: not'a cevap olsun. Patagonya'da 25 yaş sınırı olması, benim gerçekten de çocukla evlendiğim anlamına gelmez. Dünyanın hiçbir yerinde 23 yaşında biriyle evlenmek çocukla evlenmekle eşdeğer görülmezdi. ama 14 yaşında bir çocukla evlenen biri, kanun izin verse bile tecavüzcüdür. "Çocuğun rızası" olsa dahi. Oradaysam, kanunu uyguluyorlarsa itiraz ederim, kaçmaya çalışırım, orada durmam ama kaçamazsam da yapacak bir şeyim olmazdı.

16 yılı verirdim, gitsin ülkesinde doğursun bana ne. suriye değil burası.

patagonya'ya gidip de doğurtmazdım. 2 sene beklerdim.

Evlilik yaşının -farz-ı mahal- 1 olduğu patagonya'dan gelip 7 yaşında doğum yapsa da kendi ülkesinde yasal diye ses çıkarmayacak mısınız? Cezası Türk kanunlarında neyse verirdim. Bu işin bir yaş sınırı vardır ve bizim kanunlarımızda bu yaş 18 olarak belirlenmişse bu böyle uygulanır.

ben de verirdim cezayı. bana güvenip mi yapmışlar çocuğu? hakettikleri cezayı alsınlar ki ergen yaşta burada eniklemesinler

Türkiye’deki kanunu uygulardım.

Ayrıca son paragraftaki not senin körkütük bir Ortadoğu’lu olduğunu gösteriyor. Konuyu bağlamından koparıp önemsiz detay üzerinden (Patagonya) haklı çıkmaya çalışmak.

Hakim olmasam sınırdışı ederdim.

Evlendiklerinde ikiside çocukmuş. Şu anda çocuk yapmaları o yüzden bence suç değil. Yani iki tane çocuk evlenmiş bir tanesi reşit olmuş sadece. Ama olayın başlangıç kısmında ikiside çocukmuş. O yüzden ceza verilmesi bana mantıksız geldi.

Ben cezayı vermezdim. Oranın yasalarına uygun olduğunu dilekçe ekinde bana ispatlasınlar .

cezayı verirdim ya da ülkelerine geri gönderirdim. sonuçta 14 yaşındaki bir çocukla onun çocuğunun da bakımını tc devletinin üstlenmesine gerek yok bence. madem bilerek isteyerek ve kendi kanunlarına uygun olmuş her şey, gitsinler kendi kanunlarıyla mutlu mesut yaşasınlar. bilemedim.