bazı bünyelere yapıyor midye dolma öyle şeyler. insanın kendini bilmesi dikkat etmesi lazım. doktora mutlaka görünmek lazım.

bana da olmuştu bi kere, ben doktora gitmemiştim. tuvalette sıçarken bi yandan da kusuyordum, hem üstten hem alttan çıkarıyordum yani aynı anda. biraz kötü bir durum ama şiddetli ishal olduysa bol su içmesi ve doktora gitmesi tavsiyedir bence.. ya da bol su içmesi tavsiye olmayabilir de, belki de izotonik bi şeyler içmesi gerekiyordur. benim cevap pek işe yaramayacak sanırım : )

Kendi kendine toparlanır o. Biraz dinlensin.

bence gerek yok yani.. cola içsin, ishal ilacı içsin, su içsin geçer. motoru bozmuş o..

gıda zehirlenmeleri çok çeşitlidir. "sadece ishalim nasıl olsa geçer" diye sağlık kuruluşuna gitmemezlik yapmayın; hele ki sürekli su kaybettiğimiz bu mevsimde.
muhtemelen intoksikasyon fakat midyenin yanında içilen ayran da şüphe uyandırdı.
en yakın hastanenin aciline gidin bence, serum takılır, damar yolundan 2-3 ilaç verilir şikayetleri geceye kadar minimuma iner. eğer sağlık kuruluşuna gitmeyecekseniz semptomları iyi izleyin, sonradan mide bulantısı, yüksek ateş gibi hesapta olmayan şeyler ortaya çıkabilir.
geçmiş olsun...

bilinen ve guvenilir bi yerde mi yediniz ? yani oralarda bile oluyomu artik boyle durumlar diye soruyorum..

devlet hastanesinde serum bağlar gönderirler en fazla.

havalar sıcak, midye dediğimiz şey de genellikle sokakta satılıyor yani soğuk ortamda saklanmıyorlar. bu midyelerin kendisi zaten mikrobiyal gelişime gayet açık ve bunun üstüne içinde prinç ihtiva eden karışım var. midye genellikle gündüz yapılıp geceleri satılır, en az 5-6 saat sıcakta bekler. bu midyeleri kim nasıl yapıyor, nerede yapıyor, hijyen koşulları falan filan da işin içine girince midye saatli bombaya dönüşüyor.
yani tavsiyem midye yiyecekseniz yediğiniz yere dikkat edin, mümkünse soğuk ortamda saklananları tercih edin, midye kolay bozulabilen bir şey. tat, koku, renk değişmeyebilir ya da "ben arkadaştan fazla yedim ama bana bi şey olmadı." diyebilirsiniz. her insanın bağışıklık sistemi farklıdır ve belki de zehirlenenin yediği midyelerin mikrobiyal yükü daha fazladır.

@niko robin,

Mercan'da yedik.

var

golden mi? neresi?

aramaya inanın aynı şeyleri yazmaktan sıkılıyorum.

bkz: myramotel.

1. sorunu bilmiyorum digerlerine gelince
2. evet onlar umbar korsanları diye geciyor
3.onlar haradrimler güney insanları diye geciyor yanlıs bılmıyorsam
4.yardımcı olduysam ne mutlu bana...

1- evet dunland 'lılar.
2-umbar korsanları diye geçiyor kitaplarda.
3-valla bunlar genelde haradrim oluyor da insan orduları biraz karışık olduğu için ezberden kesin bir cevap veremeyecem.

oradan 14r, 14f gibi otobüslere binip çamlıca durağında inebilirsiniz. oradan karşıdan taksiyle devam edin zaten ordaki taksiciler bilecektir.

marmara hastanesinden capitol'ün oradan gelen yola çıkın ve 14ü'Ye binin. oto yıkamacıların orada inin.

sanıyorum orada yapılan düğünlerden birine gideceksiniz mekanın sahibi murat'ın telefonu yok bende ama gitmesi kolay bir yer.

nasıl öyle bir şey olabilir ki? elektriğin su gibi toprak altından çıktığını falan mı zannediyorsunuz siz?

foton kuşağı gibi muhabbetler var olursa görürüz bakalım, varsayalım ismail olursa da orta çapta bir kaos gerçekleşir herhalde.

@archville: olursa demiş, varsaymaktan zarar gelmez.

diyelimki böyle bişey oldu...dünyada neler olur?

jeneratörler devreye girer.

1 gunluk kesilseydi dunya cok buyuk miktarlarda zarara ugrardi, enerjiden tasarruf etmis olurdu belki :) hayati onem tasiyan makineler bile elektrik kullaniyor, mesela hastane cihazlari...

sonsuza kadar kesildigini dusunursek, daha ilkel bir yasama donerdik, baska enerji kaynaklarina yonelirdik belki de ne bilim.. ama global isinmayi durdururduk sanirim..

ama jenerator diye birsey var ve elektrik santralinden temin etmek disinda herkes kendi elektrigini de uretebilir ve hatta dogal elektrik var, yildirim...

türkiye'de 186 elektrik arızayı ararız. diğer ülkeleri bilmiyorum.

yıldırım gerçekten iyi fikirmiş. hatta şöyle birşey yapılabilir; dünyanın her tarafı paratonerlerle kaplanır, sonra bu paratonerlerin hepsi merkez noktalara bağlanır(santral) ve bu noktalardan dünyaya elektrik dağıtılmaya başlanır. evet evet olur bu. hatta projeyi hayata geçirebilecek kişiyi bile şimdiden tahmin edebiliyorum: (bkz: dr. emmett l. brown)

3-5 sene önce los angeles'ta mı new york'ta mı ne kesilmişti elektrik bikaç gün sürmüştü ve bayağı bi ölü yaralı olmuştu yanlış hatırlamıyorsam. elektrik vazgeçilmez bir araç haline geldiği için sağlık, gıda, ısınma, temizlik, taşıma vs. gibi bisürü hayati ihtiyaçta öneme sahip. bütün dünyada kesilse ne olur varın siz düşünün. planlı, önceden haberli olsa başka habersiz olsa başka olur bir de. plansız pat diye gitse, bir gün bile olsa feleği şaşar dünyanın.

sanayi çöker. hatta bir daha onarılması imkansıza yakın noktalara gelebilir.

elektrik kesintisiyle bir daha çalışmayacak bir sürü cihaz var.

Bir şehir efsanesine göre amerikada akşam üstü veya gece birkaç saatlik bir elektrik elektrik kesintisinden 9 ay sonra doğumlarda çok yüksek artış meydana gelmiş.
TV yok, radyo yok , ışık yok, çiftlere yapacak tek şey kalıyor.

rakıyı bu sıcakta buzsuz içmem gerekir ki kırırım o elektriği...

benim bildigim kadariyla degisiyor. resimden anlasildigi kadariyla teyp kismi ayri olarak sokulebilirmis gibi. muhtemelen onun cercevesi de satiliyordur. sanayide bi oto-teypciye gotur. fiyat olarak adamin soylediginin yarisindan pazarlik yapmaya basla. bunlar ii kazikci oluyor.

yani direk kafana gore yeni bi mp3calar bul
cevresine d cerceve yaptır diyosun

aynen oyle. cercevesi zaten yedek parcacilarda vardir muhtemelen.

bence yapmayın öyle bi şey arabanızın orijinallini ziyan ettiğinize değmez. onun yerine şöyle bi şey verelim?

www.hepsiburada.com

ya ondan babamın arabasında da vardı ama o kadar verimli ve kullanıslı gelmedi bana

navigasyon aleti aliniz efendim. ben mp3 calamayan arabamda boyle bir yol buldum. hem artik kaybolmuyorum da.

@deadstar: aracin orjinalligini bozmuyoruz. teyp kismi zaten cikabiliyor. istedigi zaman orjinal teybi geri takabilir.

orjinal teybin arkasında aux girişi olabilir. teybin üzerindeki o 4 delik sökülmesi için. bi aparatı var onların tık diye açabiliyorlar. aux girişi varsa arkasında 1 kablo yardımıyla sorun çözülür. (tabii kablo azıcıkta olsa ortamda çıkıncılık yapacaktır)

XCarLink taktırın, başınız ağrımasın.

www.xcarlink.com.tr

nargile içmeyerek.

ben nargile içmediğim için bilmiyorum ama bu arada bol bol yoğurt yemeyi tavsiye ederler.

buhar odası. baya açıyor insanın ciğerlerini yada öyle hissediyorsun.

zaten nargile veya sigarayi birakirsan vucudun yavas yavas cigerlerini temizlemeye baslar ama yapabilecegin ek seyler de oksijen odasina girmek ve daglarda yasamak.

stajlar süresince ssk priminizi okul yatırıyor bu doğru ama bu hemen olmuyor bahar aylarında okula iş yerinden şu şu tarihlerde staj yapacaktır diye kağıt imzalatıyorsun. sonra okulda stajdan önce sana ssk işe giriş belgesi veriyor. onu da şirkete veriyorsun.

staj 30'üne indirilmiş ne anlamadım staj denilen şey okuldan okula bölümden bölüme değişir.

asgari ücretin 3te 1'i diye bişiy yok. yalan o. stajere maaş veren yer canı ne isterse veriyor ama öyle bir yer yok. hayal o ütopya.

yok öle bişi.

var öyle bişiyler ama verimli değil.
ibm'in vardı mesela speech recognition programı.

demek ki yok alla alla

1 ay önce de duruyordu onlar orada allah allah bak aklımdan çıkmış varlıkları.

Biz sormuştuk onlar doğuya gidicek demisti adamn teki 2 ay filan daha burdalar demisti.Biz de yaklasık bir ay once sorduk.

oto sanayi sitelerine gidiniz. özellikle cumartesi günleri sanayi sitelerine gelir hurda toplar hurdacılar. onlardan bulabilirseniz kendi kamyonları oluyor çeliği bulunan yerden alabilirler.

geçen sene teknik geziye gittiğimiz çelik konstruksiyon imalatçısı bir firmanın sahibi çeliğin tonunun 1500 lira civarı bir rakam olduğunu söylemişti ya da ben öyle hatırlıyorum ama geniş bir aralık verirsek 1000-1500 arası diye hatırlıyorum diyelim. emin olamadım çünkü.

etilere en yakın maslak otosanayi sitesi var sanırım.bu çelikler st37 sertifikalı güzel çelik ama yıpranmış biraz 2 yıldır dışarda fiyat kırarlar mı? bi telefon numarası falan bulsak süper olur aslında.

istanbul-güneşli de kapatılmadıysa demir-çelik fabrikası vardı. oraya gitsen sana yardım ederler.

satacak bir hurdacı buldunuz diyelim, ilk söyledikleri fiyata satmayınız. konuşma esnasında ara ara vazgeçiniz. başta düşük fiyat söylüyorlar.

çeliğin tonu ile hurdanın tonu ayrı şeyler. elinizdeki sanırım hurda. bunu unutmayın.

[email protected] dan bana ula$ın size yardımcı olayım.

bu araçlar güzel ancak bu arabadanın alım satımı yapılmadan önce muayenesinin yapılması lazım yoksa satamaz yani devri gerçekleşemez. muayeneden önce de bakımının yapılması lazım ki bu aracın bakımı kesin yüklü tutar ve illaki bi yerden patlak verir. artı olarak lpg işli değilse yine muayeneden geçemez. son olarak kilometre 1 milyon 250bin mi yazıyor yoksa ben mi yanlış okudum?? hayır yani 82 model arabanın 125.000de olması beklenmez zaten de 1milyon km de çok değil mi? elinizde patlamasın?

genel olarak konusmak gerekirse mk1 ler efsanedir. üzerine para harcamayi dusunuyorsan cok guzel sonuclar alirsin.
ilanda ki araca gelince...
kesinlikle bulaşma.

arabaya para harcar mısın? adam etmeye çalışır mısın? bu önemli. daha doğrusu, bu modelde bir araba ancak meraktan alınır, eğer amacın ulaşımsa ve seni ucuzluğu cezbettiyse emin ol bu aracın fiyatından çok masrafı çıkacak sana. para bir yana zaman ve emek kaybı olacak, başın ağrıyacak deli olacaksın. motordan arabaya geçmek istiyorsan en azından 90 sonrası bir araç için bekle.
kısacası bu arabadan uzak dur.

tam hurda ya... buna yapacağın masrafla düzgün araba alırsın bence...

paran varsa güzel bişeyler mutlaka çıkacaktır uğraşmaya değebilir sevmek lazım tabi bi de.motive edicek bişeyler görmek istiyosun boğaziçi üniverstesi garanti kültür merkezinin bir otoparkı var müzayede araçları duruyor orda onları görünce kesin heveslenirsin.

ilanı veren kendini çok zeki mi sanıyor? muayene yok, plaka silinmiş (borcu vs var mı bakamadığın araba alınır mı?).

sakın bulaşma.

honda civic hybrid var, toyota prius var, başka var mı bilmem. toyota prius için iyi diyorlar, civic için kendini bile kaldırmaktan aciz diyorlar. bilemedim ben şindi, kullanmadığım için de birşey diyemiyorum. ama prius hakkında baya bir olumlu düşünce var, aklınızda bulunsun.

hybrid otomobillerin gerçek çevre dostu olmayışıyla ilgili bir yazı okumuştum. ama şimdi bulamıyorum. yazıda servis problemlerinden de dem vuruyordu.

düşük hacimli yeni nesil dizel motorların hybridlerden daha az yaktığını, karbon salınımlarının da nerdeyse aynı olduğunu biliyor muydunuz?

@hayo: doğrudur heralde. nasıl bir mantıkla düşünüp yapmışlar bilmiyorum ama hibrid otomobillerde elektrik motorunun yanı sıra benzinli motor var. niye dizel değil de benzinli? veya lpg değil? performansı düşük diye desem değildir heralde, artık dizeller de hayvan gibi gidiyor. hatta le mans yarışını kazanan dizel audi var. nedir yani benzinli koyma mantığı?

honda için iyi şeyler duymamakla birlikte toyota pazarın lideri. hollandada golflerden sonra en cok gordugum araçlardandi priuslar. ancak türkiyede servis ve parca bir hayli pahali o araclar için. bir de pek cok ülkede hybrid araçlara vergi muafiyeti, teşvik var. belki bir 5-10 sene sonra daha makul ve mantikli olacaklardir.

ekonomik açıdan hybrid'in olayı vergi indiriminde zira kendisi normal benzinliden fiyat farkını kolay kolay çıkarabilecek bir araç değil. (mesela honda 50 kmden sonra benzinli motora geçiyormuş. bu da demektir ki bir arabayı 20 milyar farkı vererek hybrid aldıysanız 50 km/s ile 20 milyarlık tasarruf yapacak kadar kullanmanız gerekiyor ki ben bunu hesaplamayı bile absürd buluyorum)

türkiye'de de kimse vergi indirimi filan yapmaz hatta yükseltirler. vay ibne benzini az alacak az vergi kesecem bi de satışta mı indirim yapacam derler.

Hayir zararli degil. Zararli oldugu kanitlanmis da degil zaten. Kullanim talimatlarina uyarsan birsey olmaz. Bir de en azindan makinenin dibinde durmamak gerekiyor icinde birsey isinirken.

Ama diger yandan, isitma/pisirme sirasindan besin degerlerini yok edebiliyor ama bu her pisirme yonteminde oluyor zaten.

(nukleer?) radyasyon falan yemezsin, uranyumla calismiyor bu alet. sagliklidir, en azindan sagliksiz olduguna dair bir emare yok.

sevgili divitin editine cevaben,

mikrodalgalar bozuk veya saglam olsun, kimyasal olarak bir maddenin yapisini iyonizasyon yolu ile degistirebilecek kuvvette "enerji radyasyonu" saglayamazlar. yani radyasyon deyince millet genelde "radyoaktivite" anliyor falan ondan oyle dedim. yapabilecegi en buyuk sey yaniklara sebep olmak olur, bu da yani tuplu ocakta dahi gecerli (yanigi farketmesi daha zor olur mikrodalgada muhtemelen gerci). Yanik riski icin ise ermanen'in dedigi gibi, icinde bisey piserken onunde durmasaniz kafayi egip icine bakmasaniz iyi olur.

(bkz: faraday kafesi)
hiç bişiy olmaz dibinde dursanız bile.

yemek pişirirken zararlı olduğunu da kanıtlayan hiçbir şey yok.

mikrodalga dedigimiz sey bildigimiz radyo dalgasindan daha yuksek frekansli bi isinim.

bu isinim yiyeceklerdeki suyu isitip pismesini sagliyor, neyse o kapali kutunun icinde ne oluyorsa oluyor; onemli olan kapagi kapali iken calistirmak. zaten kapak acikken calismiyor da, yiyecege de zarar verecek, sizi kanser edecek herhangi bir komponenti yok. yapamaz yani oyle bi sey.

icindeki magnetronu söküp birbirinize tutmayin yeter :)

metrobusle zincirlikuyu ya kadar gidip ordan besiktas yonune giden herhangi bir otobus ya da minibusle besiktasa gidip sonrasinda besiktastan ortakoy yonune giden otobuslere binebilirsiniz. benim aklima en kolay bu geldi.

saatini tutturabilirsen, avcılardan kalkıp beşiktaşta kabataşta falan durup ordan bostancıya veya kadıköye vs geçen deniz otobüsleri var, onlar da hızlıdır heralde? beşiktaştan ortaköy kolay zaten..

Metrobüsle Cevizlibağ'da tramvay aktarması yaparsan Kabataş'a kadar hızlı bir şekilde gidersin. Kabataştan sonrası kolay zaten.

metrobüs zincirlikuyu veya mecidiyeköy oradanda ortaköy otobüsü.

metrobüs ile zincirlikuyu'ya gelip oradan bir taksi ile jandarma tesislerinin yanından 3-4dk'da ortaköy'e taksi ile 4-5tl'ye inebilirsiniz.

www.dalyanapart.com mayıs ayında kişi başı 15 e kalmıştık şimdi sezon ortası olduğundan bu fiyata kalmak mümkün değil ama konaklamak için gayet güzel bir yerdir. ayrıca mutlaka pazarlık yap.

myra motel.

Scan convertor ile mümkün olabilir sadece.

www.amazon.co.uk

bundan lazım size ama türkiyede bulamadım. istanbuldaysanız karaköy selanik pasajında mutlaka vardır diye düşünüyorum. yazıcıoğlunda da vardır büyük ihtimal.

mümkündür. yılbaşı civarı sattıydım elimdekini. yenisini buradan sipariş verebilirsin.
şahane bir alet.
www.dealextreme.com

sakın türkiyeden alma hıyarlar yazıcıoğlunda buna 250 ytl istediler.

kayıt ücreti 5 ytl kayıt için telefonun kendisi ve pasaport yeterli. bana sabiha gökçende 35 ytl demişlerdi. o yüzden döndükten sonra bir ay içinde telefoncuda kaydını yaptırın hiç gerek yok orada yaptırmaya.

en iyisi diamond.

tytn eski bi model degmez onu aldigina. diamond ise cok yavas memnun kalmayabilirsin. prada hakkinda bir fikrim yok.mumkunse htc hd, yada htc hero(android) getir. havaalinda kayit yaptirmak zorunda degilsin. son 30 gun icinde tr ye giris yapmis bir pasaport ile herhangi bir turkcell, avea ve vodafone bayiisine gidersen 5tl karsiliginda kayit yaptirabilirsin.

selimiye, hisarönü? ayrıca çiftlik doğru kalmış da olabilir.

çiftlik pek alaksız dediğiniz yerle.. yani marmaris-datça yoluyla bağlantılı değil.. verilen cevaba göre hisarönü oluyor dediğiniz yer..

bunun dışında hisarönü'nü geçerseniz orhaniye, selimiye, bozburun gibi yerler var.. o tarafta tarifinize uyabilecek tüm yerler bu 4'ünden ibaret..

aslında istediğiniz şartları hisarönü dışında akyaka da sağlayabilir, orayı da araştırabilirsiniz.. ayrıca eşyalı devremülk gibi bir yer değil de yataklı ve mutfaklı apart tarzı pansiyonlar olur derseniz palamutbükü'ne bakın derim datça'da.. mutfaklı bir apartı/pansiyonu 100 lira civarına kiralayabilirsiniz.. denizi civarda bulabileceğiniz en temiz denizdir.. direkt olarak koy/körfezle uğraşmadan akdeniz'e açıldığı için tertemiz oluyor deniz, bardağa koyup buyrun için diye su muamelesi yapsam farketmezsiniz bile, öyle diyeyim.. orası serin de olur hem.. rüzgar hiç eksik olmaz, bazı akşamlar hızlansa da rahatsızlık verici olmaz, sonuçta bir yerde oturuyor veya odada dinleniyor olacaksınız..

marmaris'te de ufaklığın da rahat etmesi için turunç tarafını öneririm, hisarönü ve palamutbükü cazip gelmezse..

reklamları izlediniz.

ya angelof abi, madem kuraklik var, e o zaman buzullar eriyecek heryer su olacak iste, su yerin 50 metre altinda degil 50 metre ustunde olcak. onu deyim ben.

tatlı su kaynaklarıyla deniz suyunu karıştırma. deniz suyundan tarım da yapılmaz, içme suyu da.

Konu popülaritesini kaybetmiş de olabilir.

Depremden sonra sorarlar ya, ne tip önlemler almak lazım vs. die, aradan 1 sene bile geçmeden kimse sallamaz olur, tahminim ondansadır diye şey yaptım.

Kendi kendime..

Oluyor da yavas yavas oluyor, farkinda degil cogu kisi. Ayrica insandan daha cok etkilenen canlilar da var. Nerede yasadigina da bagli biraz, Turkiye'de hali hazirda erozyondan, selden ve orman yanginlarindan etkilenen yerler de az degil.

devamlı azalan tarım rekolteleri fikir verebilir.

ayrıca pamuk gibi suya acaip bağımlı bir ürünün seneler içinde ne kadar azaldığıyla ilgili bir grafikte konuyla alakalı yardımcı olur.

küresel ısınma küresel olduğu için sadece türkiyeyi değil tüm dünyayı etkiliyor. tropikal ilkim canlıları türkiyede görülmeye başlanıyor yavaş yavaş mesela (1-2 balık türü görünmüştü geçmişte belki bu zehirli deniz anaları da konuyla ilgili olabilir)

sabah "günaydın", öğlen "iyi günler", akşam "iyi akşamlar", gece "iyi geceler" olabilir gibime geldi. ben olsam öyle derdim yani.

takılmayın bence bu tür şeylere. "merhaba" en az bizim kadar türk'tür.

selam?
hoş ünlü uyumuna uymadı ve baya arapça geldi şimdi.

fashion&sports'a devam etmekteyim. valla güzel yer. geniş ferah kapalı havuz vs var.
bir iki eksisi var.
1- duş aldın çıktın 2 dk havluyla uzanayım diyeceğin yer yok. havuz kenarında şezlonglar var ama havuza giren teyzelerin yanında havluyla-peştemalle uzanmak pek hoş olmaz sanırım.
2- salon yerin altındayken bu sorun yoktu şimdi üst katları da açtılar. cardioları yukarı koydular. ama burası bu havalarda feci ısınıyor. öğlen saatlerinde 3-4 tane klima bile soğutamıyor. akşamları pek böyle bir sorun yok.

telefon olayi zor gibi geliyor bana. onun disinda microsoft office live meeting'i oneririm.

Skype uygun bir seçenek. Ses kalitesi ve bantgenişliği yönetimi oldukça iyi.
Ayrıca telefonla katılımı da olası kılıyor. Elbette uluslararası aramaları ucuzlaştırması da cabası.

www.skype.com
support.skype.com

bu konuda profesyonel çözüm almak isterseniz cisco kralıdır bu konuların bilginize.
hatta bkz: cisco telepresence

cisco adamın aklını alır.tavsiye ederim.

lcd temzlyclere para dökmeyin. ben yaptım boşa giden paradan başka bi işe yaramadı. en güzeli eski gömleklerinizi (bildiin okul gömleği cinsinden olanlar) çok az nemlendirip onunla silin. sonuç mükemmel. ne iz kalıyo ne toz.

benim laptop da toz içinde. normal bezle temizlemeye korkuyorum çizerim diye. bugün bimeks'e baktım 7,90TL'ye temizleme seti vardı ama almadım, en ucuzu da oydu. ayrıca LCD TV yi de temizlemem gerek.

teknoloji marketlerde çalışanlar bu ürünlerin tozlarını nasıl alıyorlar ki acaba? mağazada mutlaka teşhir ürünlerini temizliyorlardır di mi?

marketlerde temizlik reyonunda satılan mikrofiber bezler işinizi görür. sıvı temizleyiciye pek ihtiyacınız yok nasılsa

izopropil alkol bulabilirsen kullan.

vaktinde en ucuz seti aldım goldtan. memnunum. ekranı çizme-temizlememek gibi dertleri yok.

25 lira. kedi için dememişsiniz kimse anlamaz ki böyle :)

edit: 25 lira :)

8 lira civarı rus malı var, sakın aldanıp almayın evet işe yarıyor ama pirelerle beraber kedinizi de kaybetme riski mevcut.

frontline ve stronghold kene ve pire icin,
advantage, sadece pire kovar, yukardakilerden daha ucuz ama fiyatlarini bilemiycem. ( disari cikiyorsa kene icin de onlem almaniz gerekebilir)

18 lira benim veterinerimde ? acıbadem vethouse.

thg turkiye sitesinde her ay sonu ekran kartı incelemeleri oluyor toplu olarak. istediign fiyat aralıgında bakabilirsin ordan.

ikinci soru: evet monte edebilirsin. çok çok ve hatta çok kolay, en fazla beş dakika.

ben daha geçen sene ucuz diye nvidia 8500 almıştım. sorun çıkarmadı hiç. ekran kartları hakkında bildiğim bu kartla sınırlı. şimdi 9800 ler vs var ama fiyatlar tuzlu sanırım.

monte kolay iş.

geforce için x600 gs ve gt serileri (yeni isimlendirmeleri var ama ben pek anlamıyorum 250 gts tarzı)

ve ati (amd) 'nin hd x650 serileri genelde (bi dakka 670 miydi bak unuttum onu) fiyat performans olarak en uygun kartlar olur.
ucuz ama iş görür kartlardır bunlar.

evdekş bilgisayarınızın. en azından anakartınızın markasını modelini söylemeden bişey diyemeyiz. kendiniz monte edebilirsiniz.
forum.donanimhaber.com iki gün şuradaki topicleri kurcalayın fazlasıyla fikriniz olur.

yavaş giderken açın dendiğini ilk defa duyuyorum. hatta rolantideyken klimanın açılmaması tavsiye olunur...

ben de ilk defa duydum. tam tersine klima, motor devrine bağlı çalışan bir alet olduğu için hızlı (daha doğrusu yüksek devirde) giderken daha güzel soğutur. ayrıca 1.4 16V renault clio ile klima baştan sonra açık vaziyette, katalog değerleri olan şehirlerarası 100 km'de 5.5 litre benzin tüketerek 700 km. yol yaptık. ne performans düştü ne yakıt tüketimi arttı. gözle görülür bir fark bile olmadı.

eski araçlar için geçerli bu dediğiniz. yeni araçlarda klima ve motor bağımsızdır birbirinden.

çokça duydum bu öneriyi. bütün arabalar böyle değil. güçlü motora sahip arabalar pek etkilenmiyor bundan. motoru pek güçlü olmayanlar özellikle yokuşlarda çekişte ciddi problemler yaşıyor. 'yavaş giderken açın' demeleri de 'basmayacaksanız açın' gibi algılamak daha doğru olur sanırım.

klimalar bir kayışla motora bağlı yani gücünü motordan alıyor. bu yüzden 4 5 beygir gücü çeker arabanın motorundan. elinden birşey gelmez bu konuda malesef. muhtemelen sana denileni yanlış anlamışsın sen. klimayı genelde rampa çıkarken veya araba sollarken kapaman tavsiye edilir.

klimanın motor performansını, özellikle hızlanmayı düşürdüğünü herkes bilir ve aktif araba kullananlar da bunu tecrübe etmişlerdir. belki ortalama hızda bir etkisi olmaz ama ani hızlanmalarda çko farkeder.

not: 90 km'nin altında cam açmak daha tasarrufluymuş üzerinde klima açmak. mythbusters kanıtlamıştı.

ve evet 1.4 arabalarda mesela farkediyor klimayı kapatınca araba bir anda fırlıyor.

atrinin dedigi gibi yeni modellerde bu klima olayi ayrildi.
ama otomatik vitesli bazi modellerde kick down yaptiginiz vakit klima motoru devredisi kaliyor...(sadece fan calisiyor mesela)!

www.luxusorientalblues.com

sağda konserler var..

shaft ve studio live. devamlı bu ikisinde çıkıyorlar.

asgari ücretin 3 te 1 idi eskiden ben öyle almıştım... staj yaptığınız yere göre değişir bazı şirketler tam maaş da verebilir

ben de mercedes-benz ' de staj yapıyorum da sigortanın zorunlu olduğunu biliyorum ama maaş zorunlu değil..

nerden çıkarttın ki onu?

ben de şu an staj yapıyorum ve maaş konusunu ilk kez duyuyorum.

yaptığın işe göre değişir. mesela stajyer avukatın maaş alması kanunen yasak, ama uygulamada tecrübene-patronuna göre değişmekle beraber, 800 civarı alırsın istanbulda. ankarada ise 400-500 alırsın

sigortayı okul yapıyor. o yüzden şirketi ilgilendirmiyor. yemek ve yol verirlerse öpüp başın koy.

beni kandırmış o zaman maaş da zorunlu oldu diyen arkadaş. teşekkür ediyorum herkese.

-bugün muhasebede stajyer ücretleri diye konuşuluyodu, ne kadar olduğunu duymadım ama en azından ödenecek zorunlu olmasa da, onu belirteyim dedim :)

senin için spesifik cevabı veriyorum yoksa seçenekler daha fazla.
motoru çk yormayacak şekilde 2000-3000 devir arası kullanacaksın 1000 km kadar. hele motor ısınmadan yola çıkma.

rodaj denen bi olay kalmadı artık, diledigin gibi kullan. ama ilk suruslerde zorlamak pek iyi olmaz genel olarak.

rodaj diye bir şey kalmadı. ilk 1000 kilometrede 120'yi pek aşmayın diyorlar şimdi.

kesinlikle a şıkkı. rodaj diye bir şey kalmadı demek yalan olur. yani o eskilerin yaptığı rodaj kalmadı elbet. eskiden motor çapaklı olurmuş bilmemne olurmuş 2000 3000 km'de bir yağ değiştirilirmiş. "motor açılsın" diye devirli kullanılırmış. bunlar artık yok. gerek yok çünkü.

ama rodaj yine var. motoru açmak yine var. çünkü bütün mekanik parçalar fabrikadan çıktığı gibi pırıl pırıl henüz. yeni ayakkabı aldığınızda da o ayakkabı ayağınıza tam uysa bile serttir, bilmemnedir. 2-3 gün giyince ayağın şeklini alır, ayakkabıcı tabiriyle "açar". araba da aynı. kullanıldıkça parçalar birbirine uyum sağlamaya başlayacak. bir müddetten sonra daha rahat kullandığınızı fark edeceksiniz. ama unu yapmak için devirli kullanmaya falan gerek yok. yeni ayakkabı aldığınızda her yere koşarak mı gidiyorsunuz? 1000-3000 kilometre kaar motoru zorlamayın, normal kullanın. o zamana kadar parçalar birbirine uyum sağlasın. sonra yardırın istediğiniz gibi.

bence yine de rodaj yapılması gereklidir.. günümüz teknolojisi mekanik aksamlarda yağlanmayı optimum sağlıyo olsa da yine de metal metale sürtünüyor kardeşim =)

rodaj niye yapılır? motor aşınsın, daha sonra da performansı stabil olsun diye..

fabrikalarda da rodaj yapılıyor mudur bilmiyorum, muhtemelen yol testi düzeneği vesaire vardır her arabaya uyguladıkları.. kullanım kılavuzuna sadık kalmak en mantıklısı tahminimce..

kitaro
vangelis

web sayfasi ile ilgili bir durum. (bkz: by design)

eğer sitenin genişliği pixel değeri üzerinden belirlenmişse; örneğin "900px" 1024x768 veya 1680x1050 hiç farketmez. ikisinde de 900px görünecektir. eğer % olarak verilmişse; örnweğin: "90%" o zaman da hangi monitörde bakıyor olursan ol, ekranın 90% lık kısmını kaplar. çok rahatdsız oluyorum derdsen "ctrl+mousescrollup" şeklinde sayfaya zoom'layabilirsin.

sayfanın ortada sağda yada solda olması da tasarım tercihi.

tish-o.

Daha uygun fiyatta olan var mıdır ki? Ozalitçi falan gibi?

tish-o kalitesinde yok. muhteşem adamların baskısı.

tish-o +1

(bkz: #12721568)

tisort baskisi yapan biri olarak -referansim electropie'dir- en azindan yikama, kalite konusunda bilgi vermek isterim.

1. yazi veya basit vektorel cizimle kolayca ayiklanabilecek bir logo bastirmak isterseniz, fleks teknigi tercih edin. 80 dereceye kadar yikama dayanikliligi vardir.
www.aleyoop.net

2. fotograf veya resim bastirmak isterseniz dijital transfer yaptirmak zorundasiniz. tersten, 30-40 dereceyi gecmeden yikamalisiniz. cok dayanikli edgildir bu teknik.
www.birsuprizimvar.com

3. fleksle fotograf bastirmak isterseniz baskes denilen teknigi secmelisiniz. yine 40 derece yikanabilir, 2 numarada soyledigim dijital transfere gore duzgun dekupe olanaginiz var.
www.baskes.net

4. dtg denen direkt kumasa baski teknigi. yeni bi teknik. en saglikli teknik, en rahat teknik. en pahali teknik :)
cn1.kaboodle.com

4. teknik ne kadar pahalı olan bir tekniktir?

baskinin buyuklugune gore degisir. bu tish-o gibi online kisiye ozel tisort baskisi yapan firmalar bu teknigi kullaniyorlar. 30-35-40-50 fiyatlar degisir. tisortun rengine gore de degisir, beyaz tisort daha ucuzdur...

odalar 2 kişilik. 2 yatak alırsan tanıdıkla, tek yatak alırsan etli butlu bir abiyle kalma olasılığın var.
oda dedim bildiğin oda gibi rahat çünkü. lavabo var, ayna vs.priz ve laptopunu koyabileceğin bir de masa var.wireless var mı bilmiyorum yanımda laptop yoktu.

Rötar yapabilirde, yapmayabilirde. Çok açıklayıcı oldu, evet. Şöyle söyleyeyim 10 dk gecikmeyele bindiğimide biliyorum, 3-3,5 saat rötarlı bindiğimide biliyorum. Eğer gara rahat ulaşabilecek durumdaysanız gişedeki memuru telefonla arayarak sorabilirsiniz. Onlar cevap veriyor ne kadar rötarlıysa.

2- 1 yatak fiyatı 2 kişilik odada tek kişi kalma fiyatıdır. yanınıza tanımadığınız birini vermezler. en azından yataklı vagonda öyleydi en son bindiğimde.
3- 64 küsür dedikleri 2 kişi kalacaksanız. denemedim bilmiyorum ama yabancı birinin yanınızda kalması ihtimali mevcut.
4-1 adet priz, lavabo, mini buzdolabı, termostatlı özel klima (istediğiniz gibi ayarlayabildiğiniz), kapıda kilit, elbise askısı, ayna, sabun ve sanırım (unuttum bu var mıydı) havlu veriyorlar. ayrıca özel görevliniz var. bileti olmayan kimseyi sokmuyor vagona ve isterseniz serviste yapabiliryormuş (bunu da denemedim yemekli vagonda takılmak daha eğlenceli ayağa hizmetten)

aşırı pahalı değil mi?

aşırı pahalı derken?
otobüs 55 lira imiş. Yani kendime bir ödül verecem. 30 lira çok mu? :)

bi markasını yazsaydın modelini yazsaydın bi faydamız olurdu.

ben mesela hem nokia pc suite hemde windows mobile 6.1 için eskiden outlook şimdi evolution kullanıyorum. tam da dediğini yapıyorum.

Aynen ben de sony ericsson telefonum için mobile master programını kullanıyorum...

atiyoda olabilirim ama en az 10-15bin dolardan baslar gibi geliyor detaylara gore.

tam olarak aynısı olmasa da ben de şöyle bir şey sormuştum. biraz tartışma da çıkmıştı hatta. birkaç fikir vereceğine inanıyorum..

(git: 73831)

buna bir mesaj yazmıştım ama browser takılınca gitti. kısaca şöyle söyleyecem

allah aşkına x.com tarzı bişiy yapacaz kaça patlar diye sorupta gelecek cevaplardan hayır beklemeyin.
siz ne istiyorsunuz belli değil, tasarım mı, kodlama mı, güncelleme mi, sitenin planlaması ne, sağdan 2. düğmeye tıklayınca çıkan yazı ne olacak vs vs vs????

bunlar oturulur konuşulur sözleşme yapılır. Ancak bu şekilde girişilir bu işlere. öteki duyuruda tartışıldığı gibi saçma sapan şekilde 100 dolara yaparım denmez.

hele e ticaret sitesi hiç denmez. Kıçımla gülerim diyene.

Ha derseniz ortalama fiyatı ne olur bu tarz bir sitenin ben 3 ay içinde teslim edilecek bir projede 4 kişinin beraber çalışacağı bir iş için 36 000 tl + kdv'ye sözleşme yaptım. Buna 3. ayın sonunda sitenin test sonrası kurulumu sonrası hiçbir güncelleme ücreti dahil değil. Host dahil değil.

tasarıma değil tekniğe göre düşünürsen 10 binle 25 bin arası muhtemelen. tüm programlaması için. o da elde bir olduğu için. hosting dahil edilmez bu fiyata genelde.

Ben bir keresinde sürekli tak çıkar yapmıştım ve yalama olmuştu. Şahsen tavsiye etmiyorum. Kolay gelsin.

ben lcd monitore hem ps3 ün dvi girisini hem de bilgisayarin dvi girisini habire sokup cikartiyorum. bir onu, bir bunu.. dikkatli yaptiginiz surece cok sorun olacagini sanmiyorum.

ayni anda 2sinin birden baglanabildigi 2li girisler var satilan ama cok pahaliydi gereksiz buldum.

kabloya bağlı. bi de ne kadar haşin, hayvansı içgüdüleri olan biri olduğunuza bağlı hatta kablolunun bulunduğu yere, çıkartırken yaptığınız açıya bağlı.

kısaca pinleri kırmayın bişiy olmaz.

şöyle bir şey buldum
"Türkiye'de Mezârlık Ziyâretlerim ve Cumhuriyet Devri Manzum Mezârtaşı Kitâbeleri"
kitap.antoloji.com

türk mezar taşları üzerine çalışan bir arkadaşım var, ondan sorabilirsin. [email protected]

geçenlerde tarihin arka odası'nda necdet işli diye bir adam vardı. mezar taşları konusunda uzmanmış. yeniçeri mezartaşları diye bir kitabı varmış.

bu ayki ntv tarih dergisi bol bol referans içeriyor.

www.fizikbilim.com

"Yıldızlar veya gezegenler Bing Bang'dan sonra oluşan çok sıcak plazma bulutları idi başlangıçta... Bu gazlar soğurkan açığa çıkardıkları enerjiyi en iyi etraflarında dönerek harcayabilirlerdi. İşte bu yüzden soğurken hem katı ve yuvarlak birşekil aldılar hem de dönmeye başladılar..."

-->çok saçma değil mi ki yazan=bu gazlar soğurken açığa çıkardıkları enerjiyi en iyi etraflarında dönerek harcayabilirlerdi.

bilinçli bir şekilde mi dönüyorlardı ki? ya da ısınan bir cisim soğurken illa dönmeye mi başlar ki?

dunya, olusumu yuzunden kendi etrafinda doner. bir caylak yildiz, etrafinda disk seklinde gaz ve toz bulutlari biriktirir. bu gaz ve toz bulutlari birlesince, yildizin yercekimsel yorungesi bu gaz ve toz bulutu kumesini dondurmeye baslar. bu gaz ve toz bulutu kendi icine cokmeye baslayinca da daha hizli donmeye baslar cunku angular momentumun korunumu meydana gelir.

yalniz dunyayinin donme hizini etkileyen faktorler var. bunlardan en etkili olani ayin gelgit kuvveti. her yil 1 milisaniye yavasliyor dunya. dinazorlar zamaninda bir gun 22 saate denk imis.

doğanın temel kanunu bu. cisimler kararlı oldukları hale geçmeye çalışırlar. enerjinin artması kararsızlığı artırır. bu sebeple o gazlarda vermek için o yönde bir hareket yaparlar. bu bir kanun (tam anlamıyla değilde her zaman olan bu sonuçta) enerjiyi verip kararlı hale geçmeye çalışmak. bilinçli olmasından çok yer çekimi gibi tüm nesnelerin uyduğu bir olay.

mekanizmasi tam cozulememis makro olaylardan biridir kendi etrafinda donme.
evrenin ilk olustugu anda kendi etrafinda donmeye basladigi sonra evrendeki bu maddeden olusan yildizlarin ve gezegenlerin acisal moment'i koruyarak donmeye devam ettikleri dusunuluyor.
gunes sistemindeki gezegenlerin cogu dunya ile ayni yonde donuyor, farkli yonde donen ikisi icin ise bu gezegenlere buyuk meteorlarin carptigi ve donus yonlerini degistirdigi dusunuluyor.
www.scientificamerican.com

Allah'ın hikmeti.

kuyruğunu kovalıyordur

muhtemelen ilk linkteki ürün, 4 ayak, yatak başı ve yatay ara bağlantılardan oluşmakta.
yani şiltenin oturacağı lataları (lata dar ve fazla kalınlığı olmayan tahta levhalara deniyor bu arada) ayrıca satın almanız gerekecek.

sanıyorum latalı yatak bazasıyla kastedilen yatağın altına koyabileceğiniz sandık-kutu vs gibi şeyler yada monte edilen bir sandıklı baza aparatı tarzı bi halt.

www.ihyametal.net

üstüne yatak koyulan ızgara gibi zımbırtıya lata deniyo yamulmuyosam.

birinci link sadece çerçeve, ikinci ise şilte dolayısıyla gereken şey latalı yatak bazası.
onun için de bu çerçeveye sığacak ölçüde bir latalı yatak almanız gerek.

o zaman yamulmuyorsam birinci linkteki başlık ve içi boş bir dikdörtgenden ibaret.
hmm

Lata+Çerçeve+Yatak almaktansa sandıklı baza+yatak almanız daha güzel olur bence.

her isteyene hesabindaki para miktarini gosteremez, kisisel bilgi bildigim kadariyla. mahkeme emri vs gibi seyler gerekir ya da bankada calisan bir tanidik :s

baska subedeki tum hesaplarini gorebilir, ayni musterisi numarasina ait hesaplari kompile gorebiliyorlar.

ok o zaman başka banka şart oldu. cevaplar için teşekkürler.

herkesten saklamak gibi bir derdim yok. en fazla 2-3 maaşlık bişi :)

patron paramın durduğu şubeyle çok bi sıkı fıkı ilişkide de, ordan alıp başka bir bankaya koyarsam takip etme ihtimalleri kalmaz.

banka personelinin poziyonuna ve görevine bağlıdır belki ama büyük ihtimalle görebilir. ancak bunu başkasıyla paylaşması kanunen suçtur. yasal merciler hariç(savcılık, vergi araştıması vs.) atıyorum eşinize ya da kardeşinize bile olsa izniniz olmadan bilgi verirse ve ispatlayabilirseniz başı ciddi derde girer.

banka personeli haricinde sizden başka bir kişi bilemez.bırakında banka personelide bilsin.olurda azaldığında ya da çoğaldığında(oldu bi kere diyelim) siz kimden hesap soracaksınız? personelde bizde göremiyoruz ne oldu bizde bilemiyoruz derse, alırınız başınızı iki elinizin arasına..öle değil mi ama..

esas olarak banka personelinin müşteri ile ilgili bilgileri kesinlikle 3. kişilerle paylaşmaması gerekir ama tabii ki %100 uygulanmıyor.
eğer özel bankacılık müşterisi olursanız, ki sağlam bir portföy gerekir (min. 500.000.-TL) gibi, hesaplarınızı sadece hesabınızın olduğu şubenin personeli görebilir, diğer şubelerde hesap bakiyesi sıfır gözükür

doğru hsbc'de 100 binle olunuyor.

bu tarz bilgiler kesinlikle 3. kişilerle paylaşılamaz. (anne, baba, eş dahil)

herhangi bir şubeden böyle bir bilginizin sızdırıldığına inanıyorsanız gayet ciddi şikayette bulunma hakkınız var. banka sistemlerinde her türlü log tutuluyor. sizin bilgilerinize saat kaçta hangi kullanıcının girdiği bellidir yani. şikayetçi olabilirsiniz. bilgiyi sızdıran kişinin işten çıkarılmasına kadar gider o iş.

cevaplar için çok teşekkürler ancak sonuçta günlük olarak loglara erişemiyorsam benim bu yapıldığında farketme şansım yok gibi birşey.

@jugador Çok teşekkürler ilgilendiğin için.Umarım kaldırır benim külüstür bunları bişey daha sorayım xubuntu bildiğimiz ubuntu gibi live kullanılabilirmi yani live cd ayrımı acaba sitede göremedimde?

araya ben de soru sıkıştırmak istiyorum, senin bilgisayarın rami iyiymiş, bende de böyle bir külüstür var 64 mb ram , 8 gb hd var, benim bilgisayar da kaldırır mı ki acaba xubuntu'yu?

freebsd kur candır.

basitcene bir apache server kurulur o sisteme. koyulur güzel bir upload olan mekana. efil efil de soğuttun mu al sana ucuzundan server.

gentoo kur. :)

oncelikle sunu bil ki, bu sektore gireceksen ne kadar bilgin oldugunun pek onemi yok. karsindaki adam anlamadigi surece hic bir sey senin bilgin. ilerde bir gun dukkan acarsan sana muhtemelen "bunun cigahertzi kotu yaa" seklinde cumleler kuran adamlar gelecek cogunlukla. o yuzden, boyle bir fikrin varsa oncelikle cevre yapmaya calis. taninan ve guvenilen biri olursan her turlu satisini da yaparsin teknik destegini de verirsin.

bilgisayar mühendisliği okuma şansınız var mı, ya da elektrik elektronik mühendisliği?

olmadı, iki yıllık meslek okullarından biri.. bu halde işler kolaylaşacaktır..

Şu an Otomotiv okuyorum :S

dediğin gibi bi halttan anlamayanların mesleği olmuş durumda o iş. girmek akıl karı değil. (herkes bi halttan anlamıyor demek istemiyorum ama %90 belki öyle)

yazılımla ugrasan alaylilar piyasada tutunuyorlar da, ilgi alaniniz donanim sanirim, bu konuda pek örnekle karsilasmadim..
ki zaten "yonga, chipset, güney köprüsü" gibi bilgilerin türkiye'de pek kiymeti yok. hp, msi vs.. gibi firmalarin teknik servislerinde calisabilirsiniz ki oralarda calismis olan tanidiklarimdan hic olumlu feedback almadim.

asus, dell, toshiba (no matter what garantisi var)

nasıl bir psikolojik eşiktir kardeşim bu 1500 tl, herkesin 1500 tl'si var,

herneyse, ayrıeten yukarıdaki ara butonuna 1500 tl yazarsan baya bir şeyler çıkacaktır.

garantisi var da garanti köşelerine gitmek istemiyorum pek. alıyım evimde yaya yaya kullanayım aleti.

www.eksiduyuru.com

soru biraz eksik kalmış sanki. genelde ne ağırlıklı kullanacaksın. genelde internette takılırım, oyunla işim olmaz dersen, paylaşımlı ekran kartlı bir laptop almalısın. diğer türlü paylaşımsız ekran kartlı almalısın.

senin ihtiyacını bilmemiz gerek.
mesela, mp3 arşivim var diski büyük olsun, database çalışacam ram' i fazla olsun gibi.

www.teknosa.com

Kullanıyorum, memnunum.

lenova

nasil bir kaynak ariyorsun? karadelik veya black hole diye aratinca bir suru kaynak cikiyor zaten. sozlukteki baslik bile yeterli ki kaynaklar da vermisler.

bilim ve teknik arşivini edin orada çok güzel yazılar vardı bu konuda.

karadelik dediğin şey çoğunlukla ölü yıldızdır. galaksilerin bulge kısmında da karadelik olduğuna dair (bunlar ölü yıldız değil) teoriler var, hatta teorilerin doğruluk payları da bir hayli yüksek.

şimdi bizim Güneş'imiz alelade bir yıldız. içindeki Hidrojen Helyum'a dönüştükçü ısı ve ışık saçıyor. Hidrojen bittiğinde Helyum ile ilgili reaksiyonlar başlıyor. Bu evrimin de sonunda önce kırmızı dev'e genişleyip hobarey içeri doğru çökmeye başlıyor. en sonunda da beyaz cüce olarak evrimini tamamlıyor.

şimdiiii, Güneş'imizden daha büyük kütleli bir yıldız ise şaşaalı bir patlamayla (ki kendisine supernova deniliyor) içinde ne var ne yok uzaya salar. ortada ise böle gezegen boyutlarında yoğun bir cisim kalır. bu da nötron yıldızıdır.

gel gelelim karadelik olayına. başlangıç kütlesi yukarıdakilerden çok daha büyük olan yıldızlar (ki burada belirleyici faktör chandrasekhar limitidir), kırmızı dev aşamasından sonra içeri doğru çökerken, sıkışan atomlar artık dejenere olurlar (nötron yıldızında da dejenere olmuşlardır ama dejenere basınç, çökmeyi engellemeyi başarmıştı) ve dejenere basınç bu çökmeyi engelleyemediğinden yıldız sonsuza kadar çöker. koskoca yıldız küçülür küçülür ve artık uzayı büker. aha dur şöyle anlatayım;

şu uzay'dan bir kesit;

1) ____________*______________ (*'ın olduğu yerde yıldız var)

işte bu yıldız kırmızı dev olurken şöyle olur;

2) ____________O______________

sonra içe doğru çöker;

3) ____________o______________

daha da çöker;

4) ____________.______________

ve artık uzayı büker;

5)______________ _____________
_______________||
_______________||
_______________||
_______________||
_______________||
_______________..


al sana bir karadeliğin evrimi. büyüklüğüne bağlı olarak, belli bir yarı çapı vardır. bu yarı çapa yaklaşan cisim hızla karadeliğe doğru çekilir. çünkü karadeliğin hacmi çok küçük olmasına rağmen kütlesi kat kat büyüktür ve anormal bir kütleçekim kuvveti vardır. ışık bile kaçamaz ondan. ışığı bile emer. dolayısıyla ışık saçmaz ve biz göremeyiz.

bir cisim karadelik tarafından yutulduktan sonra akıbeti nedir belli değil. kurt delikleri denilen bi teori vardı, çöktü.

ha bi de korkulacak bir şey yok. Şu an sihirli güçler tarafından Güneş yok edilip, yerine aynı kütlede bir karadelik yerleştirilse Dünya, hiçbir şey olmamış gibi dönmeye devam eder. Karadelik tarafından yutulmaz yani. Merkür düşünsün onu. Ha gerçi ısı ve ışık olmayacağından bizim için kötü olur orası ayrı.

bu giriş mahiyetindeki bilgiden sonra şunları okumanı tavsiye ederim;

(bkz: karadelik)
(bkz: yıldızların yaşam döngüsü)
en.wikipedia.org
en.wikipedia.org (feci zevkli bi konu)
en.wikipedia.org
en.wikipedia.org

(bkz: the universe in a nutshell)

ingilizceniz varsa BBC belgesellerini izleyebilirsiniz.

www.youtube.com

nerede toplandığını yazsanız yardımcı olacak arkadaşlar çıkacaktır. ( muhaha)
pisikçiyim ama bir bilgim yok. ama ses boşlukta yayılmazzzzzzzzzzzzzzzzzz

İşte aslında onu bilmiyorum; "uzayda toplanır" diyelim kısaca, böyle her çıkardığımız ses aslında yok olmuyormuş, yükselip hep bir araya geliyormuş bunlar. Böyle yumak yumak ses oluyormuş. Mesela biz 1947 yılında "höyt!" dediysek o ses hala bir yerlerde varmış, filan.

İşte bunun "Bilmemne paradoksu"/"Çatırtı etkisi"/"Çubuk Bükülmesi" vb bir adı varsa diyorum, olur ya, onun üzerinden gideceğim.

ses dalgalari degil de radyo dalgalari olacak o.

Radyo dalgaları olsun ok. Onlar nerede toplanıyor acaba?
Benim Fen Bilgisi'm hep kötüydü zaten.

simdi genis bir konu ama soyle soyleyim:

dunyadaki radyo dalgalarinin cogu uzaya gitmiyor, iyonosfer tabakasindan yansitiliyor ya da absorbe ediliyor. ama radyo astronomide kullanilan radyo dalgalari (cok yuksek frekanslar genelde) uzaya gidebiliyor, boylece dunya ile uzay gemileri arasinda iletisim yapilabiliyor. dusuk frekansli radyo dalgalarida da gelis acisi genis olursa uzaya kacabiliyor. uzaya kacabilenler birkac isik yili uzakliga bile gidebiliyor, baska uzay cisimlerinin manyetik alanlarindan etkilenmedikleri ve kozmik tozlar tarafinda emilmedikleri surece... konuyla ilgilenen bilim dali da radyo astronomi. yalniz uzay kismiyla igileniyor.

konuyla ilgili genis aciklamalari da su linklerden bulabilirsin:
en.wikipedia.org
radiojove.gsfc.nasa.gov
www.astrosurf.com
en.wikipedia.org
en.wikipedia.org
en.wikipedia.org
www.astrosurf.com

Bir yerde toplandigini bilmiyordum. Benim bildigim su anda klavyemden cikan tikirtilar uzayda bir ugultu olarak yayiliyor. Anlamli sesler olmuyor, yalnizca ugultu.

Aslinda cok ilginc! Su anda dinledigim ve icerigiyle beni duygulandiran sarkilar da yalnizca bir ugultuya donusuyor. Tarihte soylenmis onemli sozler de. Soz ucar yazi kalir. hmmm, bu duyuruyu takip edecegim.

EDIT: Bu arada "Erkegim" notu komik olmus :)

evet evet vardı böle bişi, hatta okan bayülgen bir programında bahsetti galiba eskiden. araştırıciim.

ben de radyo dalgası olarak değil de her türlü ses olarak şeyolduğunu duymuştum. uzaya yayılmıyor, atmosferde bi katmanda (iyonosfer?) takılıp kalıyolardı. hatta ilerde teknoloji ilerleyince onları dekode edip geçmişin seslerini dinleyebilecekmişiz felan.

ben de bir şey duymuştum.

mesela, bazı şarkılar birbirine çok benzer ya(çalıntı olmayanlardan), işte şarkıyı yazan, besteleyen falan geçmişte söylenmiş şarkının farkında olmadan dediğiniz olaydan ötürü sesini duyuyormuş. böylece ilham geldi oleyy diyerekten şarkıyı yazıyormuş.

diye duymuştum.

tam anlatamadım ama yeni uyandım anca.

@pozitif dusunce de kazanir,
senin dediğin olay şey mi? battlestar galactica'daki all along the watchtower şarkısıyla ilgili Ronald D. Moore diyordu, bazı şarkılar evrende öylece kendileri vardır ve bazı müzisyenler onları alıp yorumlarlar gibi bişey.
gerçi konuyla ilgisi yok bunun.

hatta buldum ne dediğini:

"The notion is that the music, the lyrics, the composition is something divine, it's eternal. It's something that lives in the collective unconscious of the show, it's a musical theme that repeats itself. It crops up in unexpected places, and people hear it, or pluck it out of the ether. It's sort of a connection of the divine and the mortal -- music is something that people literally catch out of the air... Here is a song that transcends many different aeons and cultures across the star, and was reinvented by one Mr. Bob Dylan."

kozmik fon ışınlarından mı bahsediyosunuz acaba? evrenin ilk zamanlarına dair dalgalar alınıyo falan.. bu mu?

ses dediğiniz şey titreşim. titreşim dalgaları halinde ilerler ve belli bir frenkansı dalga boyu vardır. aynı ortamda önüne başka bir ortam çıkana kadar devam eder. sonra 2. ortama geçerken dağılır mağılır az yada çok değişime uğrar. böyle böyle gidebildiği yere kadar (soğurulduğu) gider sonra yok olur denilebilir. o yüzden birikmesi gibi bir durum olmakta. (yanılıyor olabilirim açıp detaylı araştıramıyorum şu anda.)

elektromanyetik dalgalar bambaşka bir olay. orada titreşim filan etkili değil. bu yüzden uzayda zaten ses ilerleyemezken bu dalgalar ilerleyebilir.

para problem değilse wii ile daha çok eğlenir. psp oyunları genelde port ve büyükler için, daha doğrusu çocukların pek oynarken eğlenebilecekleri oyunlar değil (tabi patapon falan vvar elbette, ancak sayıları pek fazla değil, 12 yaşında çocuk hemen tüketir onları). bir de psp'ye versiyon kırdırmak lazım, arada bir güncellemek lazım falan pek uğraşamazlar gibime de geeldi (orijinal oyun alırlar mı bilemiyorum tabi).

bir ortak daha bulup wii alın bence. teyzesiyle ortak olun mesela :)

babasıyla ortak alacağım zaten. kırdırmak sorun değil khalkedon hallediyor onları :)

oyum wii'den yana ama 600 lira çok para. wiikey'li wii'yi tahtakele'den 350-400'e alabilmeniz lazım.

tabi ki de wii. muhakkak wii. her daim wii.

wii satıyorum bu arada. 600 liraya 2 kişilik komple set halinde. duyurudan bakabilirsiniz.

para vermişken wii al bence.

wii rulez ! ozellikle bir star wars force unleashed, bir guitar hero oynama imkani varken...

wii al derim, çocuk hoplasın zıplasın biraz enerji harcar. az miktarda da olsa ek fayda.

kapalı otoparklarda lpg var mı diye bakarlar.

lpg'ymiş. geçenlerde önümdeki arabayı dışarı çıkartırlarken farkettim ilk kez.

özellikle sordum neye bakıyonuz ya bomba bagajdaysa diye, lpg'ye bakıyoruz dediler.

o zaman neden neden peki çeşitli otoparklara girerken hem bagajı hem arabanın altını inceliyorlar?
lpg desem açık otopark olsa veya taksiyle gidilse bile bakılıyor değil mi, ben mi yanlışım

anıtkabire giren her otobüsün de altına bakarlar. sadece lpg değil herhal baktıkları...

@ilse

bazı lpg'li arabaların gaz girişi bagajda oluyor. yani dışardan gazlı olduğu anlaşılmıyor. o yüzden diye biliyorum.

lpg bana mantiksiz geldi, istanbulda kaldigimiz bir otelde, otele her girisimizde bagaja ve arabanin altina bakiyolardi. günde 5-6 kez ayni kisi ayni arabanin altina ve bagajina lpg icin bakmaz herhalde? bomba ariyolar bence.

thy'yi bilmem ama diğerlerine dinamit lokumu sokup içeride ikram bile edebiliyorsunuz. yani ince eleyip sık dokumuyorlar.

birşey olmaz.. ne isterseniz alın yanınıza..

iç hatlar hikaye.

1. thy'de içhatlara da100 ml sınırlaması getirildi, 2 ay kadar oldu sanırım.
2. kadayıf sorun olmaz kanımca, sıvı sayılmaz pek.

10 dk max sauna sonra buz gibi şok duşu (bunu normalde fin'ler kara yatarak filan yaparlarmış) sonracıma bi 10-15 dk dinlenme ondan sonra ister tekrar sauna ister buhar. kalp krizi yaşayana kadar tekrarlayabilirsiniz. (ben 1den fazla yapamam mesela ama adamlar yapıyor)(git: )

ya saunaya girilir yada buhar banyosuna. uygulamada ikisi aynı anda kullanılmıyor, 15 dakka sauna sonrası şok duş tavsiye olunur. şok duş yoksa jakuzi de iyidir.