bende de aynı durum söz konusu. çok fena ayağa düştü bu esrar, 13 yaşında yakınım var içtiğini bildiğim, anlayamıyorum çok kızıyorum ama yapacak bir şey yok maalesef.

"yüzlerce defa yanımda içilip teklif edilmesine rağmen ağzıma sürmedim" aynısı benim için de geçerli
bi de erkek tanıyorum kız arkadaş kriteri "esrar içmemiş" olmaktı, yurt dışında yaşıyor gerçi ama Türk. Bilmem buldu mu.
Ben iradeli değilim sadece hevesli değilim o nedenle de içmedim.Gözlemlediğim: çoğunun sebebi merak diye düşünüyorum. Dertle tasayla bi ilgisi yok sırf kafayı güzel yapıyo işte hepsi o. Kimse dur demez herhalde, kimse farkında bile değil ki ...

içmeyin tüüü kaka

icmek icin dert tasa olmasi gerekmiyor bence.

niye birilerinin dur demesi gerekiyor ki ? içen içer içmeyen içmez . irade merak vs vs .. alkolden bir farkı yok sadece biraz saygıyı hak ediyor içene de içmeyenede.

fitne abi bu. klişe olucak ama, göründüğü kadar masum değil. radikalherifin de dediği gibi arayış bi nevi. ama herkes mutsuz diye filan değil.
nankörsün. şımarıksın ama mutsuz olduğundan çaktırmıyorsun ya da kendin de farkında değilsin... işsizsin, en önemlisi de bu. cidden, her sabah götünü tavana vurdurucak bir derdin işin gücün yok ya... tamaam, al sana sabahlara kadar çürümelik eeen k u u l uğraş anasını satayım.

ben de içmedim ama meyletttim bir ara, itiraf edeyim. aranıyoruz hacı biz aranıyoruz.

sigaradan, alkolden daha kötü bir şey değil. sizi bu kadar rahatsız etmemesi lazım.

Dert tasa meselesi değil ya, ot ne anasını satayım 1 saatlik kafası var. Bunların hepsi denyo, sırf havasını atmak için, "yeaa geçende arkadaşlarla ot takıldık" diyebilmek için kullanıyorlar. Yoksa esrarın derde tasaya bi faydası yok.
Sen ağzına sürmemekle en akıllıca şeyi yapmışsın, boşver ne merak et ne de dene. Bunu kullanan insanlarda sike sürülecek akıl yok, hepsi malın önde gideni.

şu yaşıma geldim benim etrafımda -bildiğim/farkettiğim- içen kimse yok valla.. cevapları okuyunca gördüm ki çok pırıl pırıl çevrem varmış doğrusu!

uzak durmakla doğru yapıyosun hacı, öyle kafa kurtarma orada dursun! bir kez sokakta kriz geçiren birine şahit olmuştum (haroyin kriziydi sanırım), kendini öyle şekillere sokacak maddeyi kullanan adamın zihnini seveyim!! saygı.. ya evet.

Yine abartılar yine abartılar... Ya şu ülkede mutluyken, ya da keyifliyken bir şey içilmeyecek mi arkadaş... İlla her bira içenin ya da ot vs artık ne boksa içenin dertli, derbeder ya da dibe mi vurmuş olması gerekiyor... Ot'un medikal amaçla kullanıldığını da unutmayalım lütfen, arabeske vurmaya gerek yok yani...

Bu mesele irade meseleside değilde başka bir olay... Gerçi bu gözler 2 saatte 5 litre coca cola içip abi kafeinn kafası yaşıyom yeaaa diyen angutta gördü... Ne diyeyim ki :)

canım kardeşim sen en güzelini yapıyorsun, emin ol. bir tür "moda" herhalde, ben öyle düşünüyorum, üzerine sohbet etmek, yeni bir jargon oluşturmak, içmeyeni dışlamak, topluluk ve ortaklıkla ilgili bir durum. başka ortak olacak şeyler bulamadıklarından, boş zamanlarda ne yapacaklarını bilemediklerinden geliştirdikleri bir eylem. uyuşturucunun sentetiği, doğalı diye bir şey olmaz; sonuçta uyuşturucu madde. benim de en tiksindiğim şey, ister içkiyle ister başka bir şeyle olsun "uyuşmuş" insan.

ben de sigra içmem, içmedim ama esrara hayır demem herhalde. aklı başında her insan "güzel kafayı" tercih eder. güzel kafa diyorum ama beni anlayanlar vardır.

(bkz: esrar/@compadrito) bir kisiyi bile vazgecirsek, kar, kardir.

kimse dur diyemez bildiğimce bu olaya. esrar keyif vericiler içerisinde hava cıva. küresel uyuşturucuyla mücadele savaşı kaybedildi. goo.gl
satışı devletler kendi kontrollerinde yapma yöntemleri üzerine çalışıyor ve bunlar resmi söylemler.
boşver. goo.gl

iradeliyim diyebilmen için esrarın senin gözünde çok kötü bir şey olması gerekiyor ki sen de içmemek adına bir savaş veriyor olasın. mesela benim saçlarım rastalı olduğundan herkes beni esrar içen rahat bi tip sanıyor ama ben ne esrar ne sigara ne de alkol kullanmam yani kırk yılın başı ortama ayak uydurmak için bira falan içerim o kadar. belki inat yapmışsındır esrar içmemek için. beraber esrar içmek istediğin kişi sana bunu teklif etse sen de bi denerdin diye düşünüyorum. ben geçen bi denedim beynim sallandı kusuyodum. içenlerin bi işine yarıyor ki içiyorlar ama. en kısa yoldan kafayı kurtarmak tabirinde genellikle haklılık payın var ama daha çok alkol almak gibi bi eğlence sanırım.

bence tam bir ergenlik, beni de araniza alincilik. esrar icene kadar hobi bul, gez dolas, eglen, mutsuzum diye niye gidip esrara sariyorsun?

esrar dedigin sey ottur. eroin, kokain gibi kimyasal bir sey degil. simdiye kadar dunyada esrar sebebiyle olen tek bir kisi bile rapor edilmemis. bagimlisi degilim 2,3 kere denemisligim var. kafasi fena olmuyo, guzel muhabbet. ayrica bazi ulkelerde serbest oldugunu da unutmamak lazim.

esrar'a karsi gosterilen bu tavrin sigara ve alkola karsi gosterilmesi daha mantikli. ayrica esrar'in amerikada neden yasaklandigini bir okumak lazim.

evet arkadaslar , içmeyen insanlar süper insanlar , en iradeliler , en ergen olmayanlar.. herşeyin iyisini hayatında hiç esrar içmemiş insan bilir. o yüzdendir ki içmeyen arkadaşlar herşeyi eleştirip onları ergenlikle yaftalayabilme hakkını kendilerinde görmeliler. en süper insan içki sigara alkol kullanmayan devletini milletini seven itiraz etmeyen , herkes nasıl yaşıyorsa öyle yaşayan insandır.

esrar içenler de en dertli , en iradesiz , en looser , en ergen , en kendini bişeylere kabul ettirme hevesi içinde olan gereksiz insanlardır. aman ha içmeyin.


gençler hangi kısmı anlayamadınız ? sizin hayatınız size , onların hayatı onlara.. gördüğüm kadarıyla siz içmeyerek onlardan daha fena kafalara erişmişsiniz.. aferin devam edin hep etrafınızda sizinle en ufak farklılıklar içerisindekileri mallıkla suçlayın. onları durdurmaya çalışın , bir otorite oluşturup bu işe son vermesini talep edin.. gerektiğinde elinize sopa vb araçlarla bu otoriteye destek çıkarak sizlerde katkı saglayın.. hayatınız çok güzel geçecek böyle yaparsanız.

son söz bu gençlikle gurur duyuyorum.. ne güzel ahlak ve iyilik timsali insanlar var ..

tekrar belirtmek istiyorum içmeyin ... geçen arkadaşın kaynı içmiş ölmüş..

isteyen bırakır ben 5 sene kadar sigara içtim ve bir anda bıraktım 1 sene oldu. üstelik öyle hazırlık aman azaltma bilmemne yok. kendimi sağlığa verdim. artık yağlı et bile yiyemiyorum. alkol çok nadir tüketiyorum, olursa şarabı tercih ediyorum. çevremde birkaç kişi oldu öyle esrar kullanan ama çok çok az. irade ile alakalı olabilir. biraz çocuklukta var, sorsan işte sistem çok kötü hayat beni mutlu etmiyor triplerine girerler. he herşeyi çözdün bir felsefen kaldı.

icmem, icene de mani olmam.

erken saatte deniz otobüsü var mıdır acaba bostancıya diycem ama, yoktur.

metrobüsle uzunçayır>e10 la sabiha gökçen şeklinde gidebilirsin. ama e10 u saatlerine iyi bak.

@cemba'ya katılıyorum.yeşilköy'den taksim'e oradan da karşıya.bekleyemem derseniz sabaha doğru taksiyle gidersiniz taksime.ama çok geçe kalmayın.yol çok uzun.

bence sen taksiyle yeşilköyün neresindeysen ordan en yakın e-5 e çık ister metrobüse bin ister taksime giden otobüslere bin

havas artik karsiya gecmiyor diye bir sey duydum gecenlerde ama asli astari var midir bilmiyorum.

eleman kendini bir bok zannetmiş. sen terkedince aklı başına gelir.

ayrılmak istiyordur

evlenmek istemiyordur?

karşınıza alın kendisini, yazdıklarınızı okuyun onun suratına. 5 senedir birlikteyiz, evlenmek istiyorum, istemiyorsan açık açık söyle. Borç harç var dedin üstüne araba aldın, bu nası iş diye sor

5 yıldır birlikte olduğun biriyle evlenmek istemen normal.
ben bir kezbanlık falan göremiyorum.

1. 2 yıldır çalışıp para biriktiremeyen biriyle evlenmeni tavsiye etmem. evlilikte para sadece düğün için lazım olmuyor.
2. seni geçiştirmiş ve öyle deyip, böyle yapmış. bunlar karaktersizlik göstergeleridir.
3. terk et.

edit: evlenmek istemediğini söyleyemeyen biriyle birlikte olmanın bir anlamı yok. istemiyorsa söyleyebilir, karşısında çocuk yok.

terk et.

bence senle evlenmek istemiyor ya da evlenmekten korkuyor.

sizin hatanız evlilik konusunu çok geç açmak olmuş. adam "yeaa evlilik demediğine göre bu da benim gibi evlenmek istemiyor" diye düşünmüş olabilir. ya sert çıkışlarla aklını başına getireceksin, seni kaybedeceğini anlamalı ya da bu durumu kabullenecek o ne zaman isterse o zaman evleneceksin

edit: @beriberi haklı. ömrünüz borç ödemekle geçecek. hep birşeylerden kısacaksınız. kızımı böyle bir insana hayatta vermek istemezdim.

"Bir düğüne 40 bin lira para mı var biraz biriktirelim önce" diyen adam gidip araba alıyorsa, sağlam bir "nah"ı hak ediyor..
Nişanlımla birlikteliğimizin 6. yılında nişanlandık.. Nişandan 2 yıl sonra evlenicez diye söz verdik birbirimize..
Son 2 yıldır zaten götümden ter akarcasına para biriktiriyorum.
Heves işi dahi değil bu, biraz ciddiye alınması lazım durumun..
Yapılacaksa, taşın altına el sokulmalı..
"Bakarız yeaa" kafasıyla giden adamla zor..

kezbanlikla ne alakasi var canim, tabii ki evlilik cok onemli bir mesele. sozlukteki gerzeklere bakma sen, cogu insan einstein olmadigina gore dunyada birakacaklari tek sey cocuklari olacak.

neyse, bence adami birak. abidinin teki oldugu belli. 2 senede 0 lira biriktirmis, babasinin kredisiyle dugun yapmak yerine araba alip iyice borca batan bir manyak bu. evlendikten sonra yapabilecegi salakliklari dusun, silkelen.

5 sene geçirmişsin adamla tanımışsındır. Evlensen düğünü yapınca (hadi masraf yapmadınız ya da borç harç yaptınız diyelim) her şey bitmeyecek ki adamın yazlık, araba gibi senden öncelikli konuları var bi kere bu evlilikte de böyle giderse işin var senin.
Erkekler dolaylı laflardan aman üstüne gitmeyeyim gibi inceliklerden pek anlamıyor sen bana böyle dedin şimdi böyle yapıyorsun ve ben bunu tutarsızlık olarak görüyorum ayrıca hoşuma da gitmiyor bunlar de. Ayrılsan bile içinde kalmasın de de öyle ayrıl.

düğün 20 bin e rahat olur..hatta krallar gibisi olur..adamın evlenme niyeti yok belli.

ne evlenmeye götü yiyor ne de senden ayrılmaya.. ayrıl derim..

keşke senin yaşını ve sevgilinin yaşını yazsaydın. çok önemli zira. eğer 26 yaşın üstündeysen adam akıllı konuş. ben yuva kurmak istiyorum yok sen istemiyorsan güle güle. iki yıl daha böyle geçse sonra kezban erkekler gibi yeaa ben evliliğe hazır değilim kimseye bağlanamam dese biyolojik saat tiktak işlerken ortada kalırsın. ama gençseniz, zaten bu sebepten sevdiğin adamdan ayrılmak çok zor. yani genç derken 26-35 de genç tabii ki de 20-25 yaş aralığını kastettim.

gidip konuşmak en mantıklısı. Ayrıca 5 yıldır birlikte olduğun birisiyle evlenme planı-hayali kurmak kezbanlık olacaksa ohooo. boku çıktı zaten kezban olayınında.

@mlky lvn yaşlarımız 25.

ayrıl diyen arkadaşlara da şunu söyleyeyim. "henüz" evlenmek istemiyor diye sevgilimi terketmeyi kendime yakıştıramıyorum. ne yapıcam yani ondan ayrılıp başkasıyla mı evlenicem? onunla geçirdiğim zamanın üstüne bir de onu unutmak için geçireceğim zaman eklenecek. belki başka birini daha çok sevemiycem. benim hayatıma, yıllarıma yazık değil mi?

sevgiline kızdım ben. öncelikleri arasında sen yoksun gibi.

beş sene birlikte olacak laf evliliğe geldi mi yan çizecek. işine gelmiyorsa ayrılsın o zaman.

40 binden fazla tutuyor haklı

düğün dediğin 40 bin tl tutar diye bi kural yok.

ki zaten benzer bir tutarda araba almaya kalkması zaten niyeti olmadığını da gösteriyor. para bahane.

bugüne kadar ilk kez mi açıldı bu konu? adamı 5 senedir bu konuyu açmayarak evlilik istemediğine bile inandırmış olabilirsin farketmeden.

yapacağın tek bişey var. gerçekten "artık evlenmek istiyorum" diyorsan, adamı alacaksın karşına.

önce "ne yapmak niyetin? ne istiyorsun ne düşünüyorsun diye bi sor.

sonra evlenmek istediğini sonsuza kadar sevgili takılmak istemediğini anlat.

sonra bırak kararı o versin..

yaslar 25 diyorsun. karsindaki henuz tam olgunlasmamis ve sorumluluk bilincinde olmayan biri olabilir mi? henuz sen de gencsin o da genc. bu konuyu tartismak icin zamaniniz var en azindan. net bir sekilde oturun konusun ne istiyorsunuz gelecek icin. ona gore istediginiz yolu cizersiniz. zaman bol.

30'una geldiğinde bu sefer 10 yıl için aynı şeyi söylüyor olacaksın.
5 yıl için "henüz" diyebiliyorsan zaten söylenecek bir şey yok, boşuna açmışsın duyuruyu.
onu unutmak için elbette 5 yıl harcamayacaksın.
tam sınırda yaşın bence.
yani bu adamla 30'a geldiğinde asıl o zaman dönüşün yok.

şimdi ayrılırsan 1-2 yıl sonra bile karşına adam gibi biri çıksa zaten yuva kurmak için 5 yıl beklemezsin. o yaştan sonra 5 yıl zaten beklenmez.

ayrıca şu da var: adamın kafa yapısı evlenmeye müsait değil bence. sana çok sıkıntı çektirir. sorumsuz.

@nurbanu sultan evliliğe hazır mısınız, gerçekten aşık mısınız gibi dergi testleri çözerek mi karar vereyim evlenmeye? bunun ölçütü nedir yani nasıl anlaşılıyor? "bana yamanmak istiyor" nedir allah aşkına? bir kadın bir erkeğe neden yamanmak istesin? hastalıklı bir düşünce.. gençliğin tadını en çok sevgilimle çıkarıyorum. evlenince yaşlanacak mıyız anlayamadım. "biraz gurur varsa ayrıl" sanki adam sana ev açayım metresim ol dedi. ev kızı mıyım, okudum mu kısmına hiç girmiyorum. kezban olduğumu söylemiştim.

ben para olayına takıldım. evlenmeyi bu kadar istiyorsan 40 bin liralık düğün yapmayıverin? illa davulla zurnayla tüm dünyaya sevişeceğinizi duyurmak zorunda mısınız ki? düğün yapmadan evlenmeyi teklif et madem, bak bakalım ne diyecek.

adam düğüne para yok diyip araba alıyorsa henüz evlenmek istemiyor demek ki, sen acil evlenmek istiyorsan o iş olmaz. beklerim o isteyene kadar diyorsan üstelemeden bekleyeceksin. kaldı ki daha çok gençsiniz, kendini hazır hissetmemesi normal, evlenmek istememesi de normal, hatta ayrılırsa eğer o da normal.

haklısın, tanımadığı insan olunca duygusuz davranabiliyoruz. terk etmek bir daha düşününce olası değil. 25 yaş özellikle bir erkek için erken bence. evliliği düşünmemesi normal. yani 2-3 yılda ödenen 30000lik kredi kimsenin sırtını yere getirmez. yeterki karar verin evlenilir bence. belki düzenini kurmak istiyordur, belki biraz daha gezmek istiyordur.

blatta hiberna çok iyi yazmış, aynen katılıyorum.

bence hiç niyeti yok ve aşırı sorumsuz, seni sallamadığını düşünüyorum. para biriktiririz diyipde araba almaya kalkması başka şeyleri bahane göstermesi niyetsiz olduğunu gösteriyor zaten.

3-5 kere kazandım.

bi keresinde 50 liralık indirim kazanmıştım ama en ucuz takı 300 lira olduğundan heba olmuştu kuponum

ben 3 sene önce kazanmıştım

2 kere idefix

Ben hiç kazanamadım ama bi keresinde adımı aratırken adaşım birinin 3-4 hediyeyi birden kazandığını gördüm. O yüzden onların çekiliş sistmeine pek güvenmiyorum.

bne bir kere kazandım, tırışka birşeydi kullanmadım

2 kere kazanmistim 25 liralik hediye ceki

4 kere kazandım ben de.. yağlıboya workshopu.

3-4 defa kazandım.

yüreklere su serpecekse hiç kazanmadım :(
vay anasını, kazanan bir kez de kazanmmamış, en az 2-3.

sadece kazanmis olmak icin yuzdesi en yuksek olanlari defalarca secmeme ragmen hic kazanamadim

4 kere kazandım. iki tane wwf üyeliği, bir tane gerekli şeyler indirimi, bir tane de saçma sapan bir giyim sitesinden 25 tl indirim.

11 senede 4 ya da 5 kere biseyler kazandim.

konyayı doldurmazmış. geçen bir yerde okuduydum.

öncelikle ortalama bir insanın 70 kg olduğunu varsayalım. insan vücudunun da %70'i su ama hepsinin su olduğunu varsaymakta da bir sakınca yok. son olarak 1 litre suyun 1 kg ettiğini varsayalım: bu durumda 7 milyar x 70 litre = 490 milyar litre insan var yeryüzünde. bu da 490 milyon metreküp, diğer bir deyişle 490bin km3 su yapar. büyük okyanus 708milyon km3, van gölü 607 km3'müş. yani yaklaşık 800 van gölü ediyoruz ama bir büyük okyanus etmiyoruz.

www.youtube.com
su videonun basinda bir yerlerde anlatiyor

hacimle alakası yok. alan hesabı yapmak lazım.

dip dibe ayakta durdugumuz zaman 35*35 cm2'lik bir alan işgal ettiğimizi varsayarsak toplam 857500000 m2 buluruz.

şişmanları da düşünerek 45*45 dersek 1417500000 m2 buluruz.

kilis'in yüzölçümü 1427 km2 imiş. kilisi bile doldurmaz yani.

dia da 2 liraya mantı var al onu 15 dkde pişir sonra süz üstünede yoğurt pul biber kekik at ye al sana tek kişilik yemek

tam olarak ayılıp kendine gelene kadar(bu saatlerde uyanınca bende 2-3 saati bulurdu) kahve sigara, karnın yanardağ guruldamaya başlayınca köfte ekmek.

tereyağda yumurta yapıyorum valla.

acil durumlar icin stokta ton baligi ve konserve misir sakliyorum.

iki günden beri evdeyim,,
dün .omlet .makarna .bira .mantı .çiğköfte(2.5 lira)
bugün .çiğköfte .ekmek arası salam .makarna .karnım aç

ve birazdan dolaptaki son kolayı içcem :(

beyaz peynirli tost süper oluyor

mısır gevreği gibi 1 dk içinde hazır olabilecek bir tavsiye olsaydı çok manyak olurdu :D

bim de hürrem marka ev tarhanası var nefisss

salata, omlet, tavuk, makarna.

kepekli ekmeğe domatesli beyaz peynirli tost.

tost makinesi varsa hayat kurtarıyor.
beyaz peynir-zeytin ezmesi iyi bi ikili.

muz
ton balıgı
nutella
kaşar ekmek

eğer çok fazla bağlanan varsa bir süre sonra ya ısınmadan ya da donanımın yetersiz kalmasından dolayı yavaşlıyordur. resetlenince düzeliyorsa yazılımla veya ram ile alakalı bir sorundur.

benim modem de bu yaz aynı şekilde davrandı. uzun süre açık kalınca ısınıyor galiba. havalar biraz soğuyunca bakalım nolcak.

söylendiği gibi modemin donanımı (işlemci,ram) ya da yazılımı ile ilgilidir. Yüksek ihtimalle aynı anda çok fazla bağlantı isteğine bir süre sonra cevap veremez hale geliyordur (benim cisco router'im bile zamanında torrent'e dayanamayıp bayılıyordu)

yani tam anlamadım ama mesela demirören avm'nin yapısına bakınca yandaki binaya göre çok çok sırıtmıyor. yapılabilir bence yani neden olmasın.

www.zycosilturkiye.com(2).jpg

yapılır para varsa.
hatta ben yarın kendi çizdiğim evi yaptırıyorum mesela.

rekonstruksiyon yaptirmiyorsan, o dönemin mimarisinin kopyalamak ögretilmiyor mimarlara okullarda. o yüzden sikinti yaratabilir. mesele telif meselesi degil. bir de imar izni alirken bilmiyorum türkiye'de durumlar nasil ama imar izni veren kisilerin, sehir planlamacilarin "hocu ne is? cevrede bu cesit bir bina yok, bunu buraya neden kondurmak istiyorsun?" diye sormasi gerekiyor.
daha cok cevresini gözeten bir mimariyle onun modern yorumunu yapmak gerekiyor.
gerekli sartlar bunu yapabilecek bir mimar ve onu onaylayacaklari bulursan mümkün tabii neden olmasin

flmng nin dedigi gibi,
1. donemin imkanlarini ve gerceklerini yansitmayan bir yapi mimari egitimde etik disi goruluyor. Buna ragmen okulun disina cikildiginda parayi verdikten sonra ne istersen cizebilecek bir suru insan bulabilirsin.
2. imar yonetmelikleri epey sinirlayici olabiliyor. ornegin 19.yy fransiz apartmani yaptiricam dersen catinin egimi yonetmeliklere uymayacaktir muhtemelen. yuksek tavan yapmak istersen ekonomik goturuleri olacaktir. belediyedeki gorevli biraz fazla ucuk bir sey gordugunde ne ayak? diyecektir. vs, vs...

acikcasi her bina modernist prensiplerle yapilmalidir gibi bir takintim yoktur sahsen ama sunu bilmek lazim ki i cok begendigimiz eski apartmanlarin cephelerinde uzun donemlerin birikimi olan iscilik ve oran bilgisi degerlidir. bugun bu bilgilere sahip insanlar artik yok, dolayisiyla gunun imkanlariyla yaptirmaya calisacaginiz taklitler orantisiz cepheleri ve dusuk kaliteli iscilikleri ile ucubeye benzeyeceklerdir. bilmekte yarar var.

sen canlıyı göster biraz bide arsanın imar çapını yolla, istediğin cepheye yakın birde imaj gönder hemen 3d'sini çizip yolluyayım, in Turkiye we call this architecture.
Kindly regards Mehmet Lütfi.

30'da ne var ki ? menopoza mı giriyorsun sanki aga. tatlı tatlı yiyeceksin o parayı işte. ruhunu genç tut yeter.

Buban cemaatten değilse, başbakanla panpiş değilse ya da zaten hali hazırda zengin değilse, 30'una kadar 20.000 TL'nin yarısını anca kazanmış olacağından boşver şimdi bunları. 30'dan sonra aylık 20.000 TL kazanırsan da şükret, bana da yollayabilirsin üç-beş kuruş, çok dua ederim. :)

hiç para kazanmayalım o zaman bu nasıl mantık. sen kazan parayı yiyecek yer bulunur merak etme. bu düşünce hastalıkj değildir sonuçta fikirler hastalıklı diye sorgulanmaz ama 21 yaşında bu karamsarlık hastalık olabilir.

bir arkadaşım söylemişti, o da birinden çarpmıştır muhtemelen.

Er kişi 30 yaşına kadar istediği kadar iş değiştirebilir, gezer tozar, sıçar batırır, 30 undan sonra iş hayatını yola koymak zorundadır der.

eğer 25 yaşında evlenmem lazım diyen tiplerden değilsen, 30 unda kazandığın parayla hayatını çekip çevirebilirsin rahatça

ortalıkta zibil gibi hukuk mezunu var, çevren yoksa ve daha şimdiden "30 yaşımdan sonra 20 bin lira mı :(" moduna girdiysen geçmiş olsun, daha yeterince burnun sürtmemiş demek. kendini ülkenin şartlarına alıştırmalısın bence, yoksa mezun olunca çok büyük bir depresyon seni bekliyor.

30 yaş 20bin. ne içtiysen aynısından istiyorum.

30'unda ölüyor muyuz? hayırdır?

- şu cevabı yazmak için ne zahmetlere girdim bilemezsin -

otuz yaşında ayda yirmi bin kazanırsan bu dünyanın komple amına koyarsın.

30 yaşında 20 bin kazanılmaz diyen arkadaşlar şu sorunun cevabını verin : neden her yer zebil gibi hukuk fakültesi doldu? niye avukat sayısı her geçen gün katlanarak artıyor? ben söyleyeyim, avukatların yırtma şansı ve otomatik olarak ayda 20 bin kazanma şansı çok yüksek te ondan. hayal deği yani.

@benim nickim var ya nah bole 40 karakter

mühendisliğinde kontenjanları sürekli artıyor ama çoğu mühendis işsiz ve 800 tlye çalışan mühendisler var. hadi ateyizler bunu da açıklasın. çalışma ekonomisi diye bi bölüm var çeko. en çok mezun veren bölümlerden biri türkiye'de. bak bakayım kaç tanesi iş bulmuş. demem o ki senin dediğin gibi yürümüyor bu ülkede bu işler. doktor, eczacı değilsen aylık 20bini 30 yaşında nickinin de dediği gibi nah görürsün.

Hangi hukuk fakültesindesin çok merak ettim???

@commader 64 istanbul beykent

hiçbir zaman ayda 20.000 kazanamayacaksın zaten..kazanacağın max 5-6 bin gibi olur..bu da çevreye bakar.avukatlığı kendı buronda yaparsan yaz aylarında bile deli gibi çalışman gerekir..devlet işine benzemez..çalıştıgın kadar kazanırsın...ayda 20 bin kazanmak çok çok zor..devlet işine kapak atmaya bak..26-27 gibi ayda 2.500 tl ni otudugun yerden alırsın :)

bugun bir doktor bile ayda 20 000 i kolay kazanamaz.ancak operatör olman yani ameliyat yapman gerekir..hastahenelerde döner sermaye ile birlikte 8-9 bin alırlar..

evlenip cocugun olursa, 30 yaşından sonra kazanılan paranin ne işe yaradigini gorursun.

avukatmissin eger buyuk davalara bakarsan cok buyuk paralar alirsin ayda degil dava basina bile 20 bin alirsin. ama dedigim gibi binlerce avukat var unlenmen gerek kendini yetistir, uluslararasi hukuk masteri yap turkiyedeki cogu avukat kisir durumda dil bilmiyorlar

Benim yakın bir kız arkadaşım vardı böyle. Üşüyorum derdi. Bi de dar kotu giymek fln daha kolay oluyo çorapla.

kot soğuk havalarda ısıtmayan, aksine üşütüp bacakları sanki bıçakla kesilmişçesine sızlatan bir pantolon cinsi olduğundan bu etkiyi gidermek adına kışın külotlu çorap giymek çok makul bir çözüm oluyor. ama yaz günü yapıyorsa onu bilemedim bak.

kot pantolonun altina külotlu corap giymenin sebebi üsümektir.
edit: yazlik ayakkabinin icine yazin da ince külotlu giyilir hava serinse. bence önleri acik ayakkabiyla güzel olmuyor ama.

ayrıca o yazın gördüklerinde muhtemelen pantolon çorabı dediğimiz şeylerdir. dize kadar uzanan ve memuriyette çorapsız gezmek yasak olduğu için giyilen cinsten çoraplar mesela. ayrıca çorapsız giyilen ayakkabı ayağı terletir, koku yapar ve ayakkabının daha çabuk deforme olmasına sebep olur. bu nedenle görünür ya da görünmez şekilde çorap giymek gerekir mevsim ne olursa olsun. ucu açık ayakkabılar ve terlikle buna dahil değil ama yine de ucu açık ayakkabıyla giymelik burnu dikişsiz çoraplar da üretiliyor.

benim bi tanıdıgımın bacakları inanılmaz inceydi o yüzden altına böyle içlik gibi tayt gibi bişi giyerdi belki ondandır

benim kız kardeşim sıfır beden. kışın hem bacakları daha dolgun görünsn diye hem de üşüdüğü için jeanlerin altına 2 kat kalın külotlu çorap giyiyor.

yazın giyenler belki sürekli klima altında çalışan dostlarımız olabilir?

biz de cafer giyiyoruz moruk kışın. giymiyor muyuz?

cafer ne demek diyorsanız;
www.eksisozluk.com

kürekçiler ergometer ile çalışıyor, bu kürek aleti denen şeyden ne kadar farklı bilemiyorum ama.

www.sportifhareketler.com
bende bu aletten var. koltuğunu sabitleyince pedal çevirmek için kullanılabiliyor. koltuk hareketliyken kürek çekiliyor. bir ergo kalitesinde değil ama iki işlevli olması faydalı geliyor. ikinci el 500 lira gibi bi fiyata almıştım.

arkadaşımı da yanıma alayım hafta sonu için şehir dışına çıkayım diyorsan bu motor sana göre değil. touringlere bakmanı tavsiye ederim.

hmm güzel bilgi teşekkürler. belirtmeyi unuttum haklısın.
daha çok şehir içi kullanacağım. şehir dışı pek kullanmam. en fazla yılda bir falan şile'ye giderim belki.

bu motorlarin hepsi bir nevi tek kisilik motor. Yani 2 kisi tasir ama touring icin degiller. Ama ben turkiyede motor almazdim, trafikten vs. ama alsaydim, calinmasin, vs nedenlerinden dolayi 150'lik cok kotu durmuyor, tipi de oyle igrenc degil yani.

bende honda shadow spirit 750 var, baslangic motorum de yamaha 650 idi, simdi 1100 de alirdim ama gerek duymadim extra para vermeye. 100km'den sonra epey titremiyor degil.

yeni başlayacaksan eğer önce ikinci el bi 125'lik al, iyice kavradıktan sonra ne istersen alırsın;)

ben kesinlikle öneririm. bu konuları çok araştırdım fakat götüm yiyip bir türlü cesaret edemedim şu motor işine. fakat para konusunda sıkıntım olmadan bu işe başlıyor olsaydım kesinlikle cbr 250 alırdım. her açıdan tatmin edebilecek bir motor olduğunu düşünüyorum.

Ben küçük motorlu motosikletle başlanması gerektiği görüşüne karşı çıkıyorum.Önemli olan tek şey denge.Bisikletle giderken 30 kg'ı ayakta tutuyorsunuz bunda 200-300 kg.Zaten eğitim de alacakmışsınız.10.000 tl de veririm diyorsanız canınız hangi motoru istiyorsa onu alın derim ben.Yok bu dedikleriniz arasından olacaksa CBF150.Çünkü bütün konularda iyi bir motormuş herkes öyle diyor.Örneğin birisi yakıt konusu.(2 litrelerden söz ediliyor.) Yani bence atıyorum 600 cc gücünde bir touring istiyorsanız şu yazdıklarınızdan biriyle başlamayın, direkt onu alın.Tarz olarak tavsiye isterseniz racing/supersport ve enduro/cross olmasın derim.Çünkü biri pist için öbürü dağ-bayır için yapılmış.

250cc lik kawasaki ile başlamıştım ben bir problem yaşamamıştım. öyle altından fırlayacak bir şey değil yani 250cc :)

honda cbr bence güzel bir tercih.

kızartma yaptıktan sonra kızartmaları yağda bekletmeyeceksin, mümkün olduğunca çabuk şekilde yağdan çıkar, kızartmaları koyacağın tabağa birkaç kat olarak hazırladığın kağıt havluyu ser, çok işe yarıyor. bunun yanında kızartma yağını 1 kere kullanmalısın sağlık açısından bu önemli. yağın yapısı ilk kızartmadan sonra bozuluyor ve 2.den itibaren o kullandığın yağ değil zehirleyici bir maddeye dönüşüyor, bilgine.

(bkz: tefal actifry) 1 kaşık yağla kızartıyor diyorlar ama bilemiyorum

ben de onu soracaktım.(tefal) ama sanırım çok geç pişiriyormuş, 45dk gibi bir sürede.

benzer mantıkla çalışan ama daha çabuk pişiren bir cihaz yok mudur ki.

Tefal actifryim var. Sadece patates degil cok fazla yemek yapiliyor. Kesinlikle alinasi bir sey

35 dkda pisiyor.

Biberi filan 8dkda kizartiyor. En uzun yemek patates, o da cinsine gore degisiyor. Dondurulmussa daha da az. Actifryda irmik helvasi bile yapiliyor beyler bayanlar.

actifry +1

hem en az yağla kızartırsın, hem de az yağ koyduğundan her kızartmadan sonra giden yağ için üzülmeye değmez, ki zaten buharlaşıyor neredeyse o koyduğun yağın hepsi...

fırında ev yapımı elma dilimi patatesi öneririmm o zaman ben. çünkü bir kaşık yağla bi sürü patates kızartabiliyorsun ve epey lezzetli oluyor.

actifry bende de var. patates kızartma makinesi bu makine için basit bir algı bence. çok fazla şey yapılıyor ve pek çoğu da gerçekten çok başarılı sonuçlar veriyor. bir şeftali tatlısı yapmışlığım var kendisiyle, sonuç muhteşem ötesiydi. dana etini de süper pişiriyor, yumuşacık lokum gibi. değme ahçılara taş çıkarıyorum :p

yalnııız, kızartmaların tamamı gibi düşünülmemeli çünkü kabak ve patlıcan kızartamıyorsun. kabak neyse yine bir derece ama patlıcanı kesinlikle kızartamıyorsun. ha bir de hazır papates kroketleri de iyi yapamıyor.

Actifry'de teflon yüzey var ve bildiğiniz üzere teflon son derece kansorejen bir madde. Kilo almaktan bu kadar çekinen insanların bunu sağlarken teflon dolayısıyla vücutlarına kanserojen bir madde alıyor oluşlarını ben şahsen anlamıyorum.

www.hafiftarif.com

az yağ çekmesi için yağın iyice kızmasını bekle. yukarıda dendiği gibi, bir yağı birden çok kez kullanmamalısın ama ekonomi yapacağım diyorsan kahve filtresinden süzebilirsin.

patatesleri elma dilim kesip sevdiğin baharatlar ve birazcık yağ ile iyice karıştır fırına ver. süper.

sabah ilik bir dus alin, iyi gelir. kahvaltiyi ihmal etmeyin. sabah kahvalti ve dustan once, bi 5- 10 dakika spor yapabilirsin. sinavdir, mekik tarzi seyler.

eksik bir şey var hayatınızda. "aşk"

Evet hayatınızda eksik bir şey var. Ama sanırım bu aşk değil, yaptığınız işi sevmemek. Günlük hayatımızın uyku haricinde yarıdan fazlası işte geçiyor. Yaptığınız iş sevmezseniz maalesef acısını sizden çıkartır.

Sabahları duş alıyorum, kahvaltıyı da şirkette yapıyorum poğaça simit çay şeklinde. Aslında akşamları spor yapmak istiyorum ama enerjim kalmıyor.

Evet aşk eksik oluyor da, sıkıntı şu, aşkı bulacak bile enerjim ve vaktim yok. Dolaptaki elmaya uzanacak halim yok ya, değil dışarı çıkayım vs...

Yaptığım işi sevmemek, tartışılır aslında, genel olarak seviyorum ama detayda rahatsız olduğum çok şey var tabii, yine de ciddi ciddi bu etkili midir dersiniz?

sevmediğin ve enerjini sömürdüğünü farkında olmasan bile düşündüğün bir işte çalışıyorsun, kesin böyle bu. çünkü ben de yaşadım bunu, o kadar enerjisiz kalıyordum ki gün sonunda, eve kendimi zor atıyordum. ama şimdi sevdiğim bir şeyle meşgulüm ve o kadar yorulmama rağmen hayatımdan memnunum.

erken kalkmak yaramıyor galiba size. hafif de olsa düzenli spor yardımcı olabilir. vitamin desteği de almayı deneyebilirsiniz.

Erken kalkmak yaramıyor ama kalkmak zorundayım işte :)

kalsin ya ne olucagi belli olmaz, lazim olur. tecrubeyle sabit sonra atmak zorunda ya da 3 kat giyinmek zoorunda kalmazsin zaten agirlik olarak bir faki yok boyut olarak da iplerini falan sikarsin kuculur o.

hayır normal büyüklük konusunda sıkıntı yok, ayrıca havlu çok önemli

taşıyabileceksen bence de sıkıntı yok. zira ufak tefek olan şeyler aslında en çok yer tutan şeylerdir.

bahsettiginiz tur bir yolculuk icin gayet uygun. 54 litreyi ancak gunubirlik doga gezisinde falan kullanabilirsiniz.

yakın arkadaşım 45lt ile 3hafta uzakdoğu dolandı geldi. gayet yetti dedi. bir laptop ve fotoğraf malzemesi vardı yanında ana ağırlık olarak.bol bol yıkadım giydim üst başı dedi.
uzun süre doğa sporlarıyla uğraştım ve çok fazla gezdim. en verimli gezilerim hep en az ağırlıkla yola çıktıklarım oldu.
çanta yeterlidir ama içine gerçekten %100 ihtiyacınız olan şeyleri koyun,"gerekebilir belki" dediğiniz şeyleri koymayın çantanıza.

kocaman havluyu taşıma, kaliteli bir peştemal ya da decathlon'dan microfiber havlulardan al hem hafif, hem hızlı kuruyor, hem de yer kaplamıyor.

yurtdısına gidiyorsan buyuk falan degil.o bos kısımlar yurtdısından alınmıs ucuz ickilerle doluyor. yok daga bayıra cıkıyorsan da cantanın kendisi denildigi gibi pek bir agırlık yapmaz. tecrubeyle sabittir ki daga cıkarken de agırlık ve hacim kaplayanlar kıyafet degil teknik ekipman ve yemektir. yemek zamanla tukendikce hafiflersin zaten. ayrıca gorugum kadarıyla bir cok cantada oldugu gibi ufak bir canta daha var.gunluk turlarda o yeter zaten. onun icin de ekstra bir sey almana tekrar gerek kalmaz.

ben de yeni indirdim. ramazan bitince tam programa baslamayi planliyorum. o zamana kadar biraz kondusyonu artirmak adina fitness test ini yaptim 3 kere. ilkinde bayaga pestilim cikmisti ama 2. ve 3. gunlerde biraz daha rahattim. yine zor tabiki ama perisan olmadim. beslenme konusunda da shaun t nin bir nutrition plani var ayrica bulabilecegin sanirim.
benim planim spordan bir sure once karbonhidrat ve protein karisik bir yemek yemek, spordan hemen sonra da protein karisimini dayamak.

3 gün yaptım bunu insan işi değil, p90 türevlerine yönelin bence :)
ayrıca hakkıyla yapmadan ilerleme sakın, zaten en başta test gibi bir çalışma var onu tam geçmeden başlamayın vs diyor dikkatli dinlersen. Ve cd olarak ilerlemiyorsunki programı var ilk bir ay aynı program(her gün farklı tabii de her hafta aynı) gibi gibi

shaun amca yanındaki şakirtlere yaptırdığı hareketler için not aldırıyor. İlk egzersizinde kaç adet ve şuankinde kaç adet yaptıklarını soruyor.. Onlarda "eskiden 40dı şimdi 65 yaptım, ouh yeah!" diyorlar. Sanırım buradan ilk seferde çok fazla üzerinde durmamam ve programa devam etmem gerektiğini düşünüyorum.

Az detay verseydiniz, daha net cevaplar verilebilir.

Mesleğiniz ?

Yaşınız ?

Yaşadığınız yer ?

@darkrocq, bu cevabi verecek bi insan olcagini tahmin etmistim ama insanlara akil vermeyi sevmedigimden lutfen ciddi cevaplar gibi bisey yazmamistm. Sagol baltali ilah

@disfircasiyimben, yaslar 25 meslekler iktisat-muhendis

KPSS. CEO olabilecek durumda değilseniz daha iyi bir seçeneğiniz yok.

duzgun bir maas aliyorsaniz maceraya atilmayin bence. hangi sektordesiniz bilmiyorum ama disarda sartlar zor su an. bir suru insan taniyorum isten ayrilip disarda kalan.

(bkz: saat satan zenci)
ayrıca (git: www.youtube.com

ozel ders verilebilir,devlete atanabilir

büyükadada bir kafe açın, meyhane açın, balık restorantı açın, pastane açın.

eski bir yeri devralın ya da.

1.5 sene İstanbul'da yazılım üzerine çalıştıktan sonra iyi bir kariyeri bırakarak Antalya'ya yerleştim.
Günde yine 10 saat çalışıyorum ama hayat, trafik, alım gücü bakımından daha rahat ve mutlu bir hayat yaşıyorum.
Bu da bir ihtimal.

Gare du Nord'un orada olduğunu tahmin ederek söylüyorum ki güneye in, orada kal. notre dame'a yakın olsun hatta. bir hafta falan takıl, anca gezer bitirirsin (ki bitiremezsin).

oradan da brugge'e geç bence. ot falan diyorsan amsterdam tabi.

Hayır, Gare de l'Est'in oradayım, unutmuşum yazmayı.

yakın sayılır ikisi zaten. montparnasse çevresine git bence, daha temizdir, direkt montparnasse'a gidersen gerçi pahalı olur, o yüzden güneyde o civarlarda takıl, kafana ve cebine uygun bir yerde kal.

monparnas civarındaysan evet çok da güzel değil ama çok güzel yerleri de var. pahalı olduğu da doğru. gezilecek yerleri öğrenmek için turist info yazan office de tourisme'lerden beleşe bir harita alacaksın. insanların "kaliteli" olduğu bir sürü yer var ama bütün avrupa başkentleri gibi her yerden gelen her çeşit insan da mevcut her yerde. şanzelizeye place de la concorde'a falan bir bak, oteller bayağı kaliteli :)

pariste gezip görecek yer bulamayacaksan artık ben sana ne diyeyim :))

kalacak guzel bir yer bulmak gercekten zor ama biraz da paraya kiyip eli yuzu duzgun bir yere yerles, sonrasi keyifli olur. sehrin her yeri pis degil. 15 gunde her kosesini gorursun sehrin. versailles sarayina da bir gun ayirirsin biraz sehir disinda. ooh.

baska bir duyuruya cevaptan kopi peyst:

Première Classe Paris-Ouest Gennevilliers (oda başı 60 euro falan, temiz, güvenli, şehrin dışında ama tren hattıyla 20 dk da merkeze ulaşabiliyorsunuz)
www.booking.com

aynı duygular aynı hisler bende de var. her zaman seyahat de edemiyorsun. bunalıyorsun.
ama ben şikayetçi değilim bu durumdan. yerleşik hayat kimine göre değil.

Korkma dostum yalnız degilsin. Biz bazı insanlar öyleyiz. Tadını alınca bırakılmayın seylerden gezmek. Dert etme, gezebiliyorken tadını çıkar. He bı de bı ara Avustralya'ya git ;)

Çok benzeri bende de mevcut. Gittiğim şehirlerde bir yıldan sonra bunalmalar, sıkıntılar başlıyor. Sürekli "gitmek" istiyorum. Sürekli para biriktirmeye çalışıp yurt dışına bir yerlere gitmeye çalışıyorum. Kıskançlık duygularımın kabarması hep; insanların benden çok bi' yerlere gitmiş, gezmiş olmaları durumlarıyla ilgilidir.
Küçükken de Haliç'i, köprüyü görünce deli gibi mutlu oluyordum. Bazı şeyler hiç değişmiyor. Para bulup, gitmeye devam.

Herkes farklı şeylerle mutlu oluyor. Ama arkadaş edin(e)memek sıkıntılı olabilir(?)

Gururlu PS: Erasmus ile Almanya'ya gidiyorum bu güz. O nedenle bu aralar "aranmıyorum".

cevap soruda gizli. yaşadığın yerde arkadaşın yok.

ben de oyleyim. yabanci bir yere gittigimde her sey daha taze geliyor. kendime geliyorum.

üzerinde ev varsa hiç bişey yapamazlar. yok arsa boşsa yola terk etmeniz gerekiyor. bunun için para vermedikleri gibi (istimlak/kamulaştırma olmuyor bu) bu işlemin tapu vs. harçlarını siz ödeyeceksiniz. kısıtlı bilgimle bunları söyleyebilirim. evet!

@kakao ciddi misin ya hakkımızı nası yer ki istimlak ederse para vermesi gerekmez mi şaşırttın beni ya çok cahilim ben ya oradan para gelsin de işe katayım diyodum ya ben :(

kakaonun dediğini ilk defa duydum. doğruluğu tartışılır ama benzer birşey söyleyim

bu tür davalarda maalesef kamu üstünlüğü denen nane yüzünden arsanızı alabilir devlet. ama şu var. eğer kazanırsanız ve arsanız sizde kalırsa devlet inat edip tekrar oraya yol yapar. evinizin önünde bir otoyol olup 24 saat arabalar geçmeye başlayınca da siz seve seve arsanızı satarsınız devlete.

@charlotte blanc ben yine yanlış anlaşıldım galiba biraz daha açayım zaten burdan şehirler arası yol geçeceğini biliyordu babam ve onun için aldı burayı 'yol geçirecekler gibi buradan geçerse devlet mağdur etmez geçmezse de dikeriz ağaç gölgesine otururuz ara ara gelir burayı da sularım diyodu ve şimdi yol geçti 3 de 1inden ve babamın tahminine göre aldıkları kısmın parasını vericekler ama parasını almasak yerine başka bir yer gösterse aldığı yerin muadili biz kabul etsek orası bizim olsa bunu yapabilir miyiz?

kakao ne demek istiyor pek emin olamadim. kamulastirma olursa bile devlet bir bedel odemek durumunda tabiki. aksi hukuk devletinde dusunulemez.

@chavezding ama işte bedeli yine toprak üzerinden alsak biz nasıl oluyor ki bu ben yerim o parayı

yapıştırıcılar kumaş zedelenmeden çıkmıyor. pantolona elveda et.

Çıkmaz hocam. Arkadaşın dediği gibi, defolu kullanmaya razıysan olabilir.

torpule tirnak torpusu ile

@sihirus pantolonun anasını ağlattım teşekkürler daha kötü oldu :D

keske torpu olayina girmeseydin.

aseton direkt

japonyada değerlendirsen yine? farklı şehirler görsen?

geçen gün "maldivler gibi yer" deyince tayland'daki pipi(phi pi sanırım yazılışı) adasını tavsiye etmişlerdi. çok yakın sayılmaz gerçi ama istersen bi oralara bakıver hehe.

vietnam

tişört alıyorum.

tişört-ceket, limited edition CD'ler, guy fawkes maskesi

ebay'den tatlı su bitkisi aldım en son akvaryuma koymak için. hemi de free shipping filan. aklım almıyor hala o iki üç doların neresinden ne kazandı adam.

analog kamera aldim en son. ara sira kiz arkadasa taki falan aliyoruz. hakkaten nerden para kazaniyo bu adamlar anlamak mumkun diil.

major scam öncesi positive feedback kasıodur o cok ucuza ürün yollayıp ne kazanıyor bu diye düşündükleriniz..
en son aldıgım 3 ürün - > 19.yy ingiltere baskısı ''paradise lost'-' bizans dönemine ait ''uncleaned copper coin lot'' - 4 x tarmogoyf ( magic the gathering kartı)

Ebayden starwars figurleri aldim bi 50 tane kadar.. Hepsini bi seferde almadim tabi.

Sonra aliexpressten bilezik kupe vs aldim

En son da ask temali kartpostallar aldim yine aliexpressten.

Araba farı aldım en son.

sim kartı çıkar ve devre kısmını kuru bir bezle sil. sonrasında o devre kısmını dış bükey olacak şekilde biraz yamultmaya çalış (dikkat, kırılmasın). bazen o kısım temassızlık yaptığında sim kart takılı değil uyarısı veriyor.

simkart çok eskiyse öyle problem olabiliyor galiba 5.1 de. yeni kart çıkartabilirsin

kartı bu sene başında almıştım eski değil yani. bir de bu sorun jailbreakten sonra olmaya başladı. önceden hiç olmamıştı.

çamasır makinesinde yıka sonra tekrar kurut geçer o koku

yastık kılıfına sokup çamaşır makinesine at. bağçıklarını çıkar. bağcıkları da elde yıka istersen.

yıkayınca koku geçer büyük ihtimal.

ama bazı ayakkabı dayanır bazısı dayanmaz ayakkabının tipi kötüye gidebilir görünümü bozulabilir.

cro.magnon doğru diyor önlem şart.

çamaşır makinesinde yıkayacağım bakalım. kaloriferde kurutmanın bir sakıncası var mıdır acaba?

ıslanan ayakkabıyı doğrudan sıcak bir şeye tutmak hatadır. bir köşede, oda sıcaklığında kendi halinde kurumaya bırakılmalıdır. eğer küflenirse filan, musluk suyu ile yıkayabilirsin ki seninki muhtemelen küflenmiş..

edit: pardon arkadaşım, düzeltmem gerek. ıslanmış ayakkabıyı musluk suyuyla yıka. sabun filan karıştırma işin içine ama. küf muhabbeti içinse bir köşede iyice kurumasını bekle, sonra bir güzel fırçala. çamaşır makinesi biraz risklidir..

gunes isigina koy birkac gun

yaa yıkanır mı makinede..
gidiyoruz bir deichmann'a, inci'ye, olmadı flo'ya, antibakteriyel ayakkabı kokusu/spreyi alıyoruz, ayakkabılaırn içine açık havada sıkıyoruz ve 24 st açık havada bıraktıktan sonra aynı şeyi tekrar yapıp tekrar 24 st açık havada bırakıyoruz- mis.

Aynısı başıma geldi: Adam olmaz artık onlar. Ayak sağlığı önemli şeydir, riske atma.

teşekkürler ama sonraki cevapları görmeden makineye atmıştım zaten. şu anda bir köşede kuruyorlar, sorun yok gibi görünüyor, bakacaz.

evet. scooter çok daha makul çalışan insan için bence. hem daha iyi görünür, hem daha pratik. mesela bacakları falan da örtüyor scooter o yüzden hafif yağmurda çamur vs derdi olmuyor.

bana kalırsa komik değil aksine karizma, ama gerçek hayatta uygulanabilirliği ve kullanışlılığı nasıl olur tartışılır.

komik değil aslında bir filmde falan karizma unsuru olarak görebilirsiniz. lakin gerçek hayatta o kadar yapmacık durur ki herkesin tek dediği "öküze bak, görmemişin motoru olmuş" olur. avrupada yaparsan böyle düşünmez görenler ama orada da ceza yersin=)

illa araba yani pff

bi kere supersport bir motorda dizlik takman veya korumalı pantolon giymen şart güvenlik açısından. ama güzel haberi vereyim, motosiklet.net forumunda normal pantolonun üzerine giyilebilen yandan fermuarlı ve cırtcırtlı korumalı pantolonlar olduğu yazıyordu. aynı senin dertten muzdarip olanlar yazmışlar bir göz at. yani motordayken motorcu gibi görüneceksin, inince onları çıkartıp takım elbiseli olacaksın.

Daha zahmetsizi; takım elbiseleri işyerinde bırakmak. Gidince üst-baş değiştirmek.

soruna cevap olmayacak ama soslu tavuk almamanı tavsiye ederim. genelde eskimiş, rengi değişmeye başlamış, kokuşmasına ramak kalmış tavukları basıyorlarmış sosa. sosun renginden ve baharatının kokusundan fark edemiyorsun bunu tabi.

daysleeper +1
pişirme konusuna gelince ne çok alçakta ne de çok yukarıda tut, ısısı da orta halli olsun fakat anahtar nokta şu, tavukları ikide bir çevirme, kebap gibi pişirilmez tavuk, bekle pişene kadar bir yüzü kalsın sonra çevir ardından da bir iki kızarıklık ayarlaması yaparsın ve büyük ihtimalle gerektiği gibi pişerler ayrıca mangala koyduktan 2-3 dakika sonra her iki yüzüne de bıçakla derince çizikler at.

su koyulabiliyor mu buna? koyulamiyorsa isiniz zor, cok duman yapar. ustune et kurur.
ayrica bu tur izgaralarda kanat but gibi seyler yerine kemiksiz et pisirmek daha kolaydir. aklinizda bulunsun, ileride yine yapmak isterseniz kemiksiz et alin.

zaten her halukarda elektrikli izgarada tavuk pisirmek zordur.

oncesinde izgarayi isitin. 5 ila 10 dakika alabilir isinmasi. sonra wattina gore en az 15 dakika, maksimum 25 dakika. sureyi kisaltabilmek adina en alta tak izgarayi. sure uzadikca disi kuruyacaktir.

su koyuluyor,
benim sorunum sanırsam sabırsızlıktan sürekli çevirmekti geçen sefer. Bu sefer çevirmeden yapacağım o zaman dediğiniz gibi.

buzluktan cikariyorsan biraz cozulmesini bekle koymadan once.

tavuk cok cevrilmez. bir yuzu tamamen olana kadar bekle. oldugunu izgraya yapismadan cekebildiginde anlarsin. sonra obur yuzunu koy. en son almadan evvel diger yuzunu tekrar soyle bi koy (30-40 saniye amac isinsin). sonra afiyetle ye. gerci coktan yemissindir de iste aklinda bulunsun =) afiyet ola.

Bu sebepten ilaç kullanan arkadaşım vardı. Gerçi yan etkisi olarak aşırı uyku hali oluyormuş sanırım

depresyon ilacı falan mı kullanıyor? merak ettim tam olarak ne ilacı.

Psikoloğa görünmüştü sanırım. Antidepresan türünde bir ilaç kullanmış ve şu an gayet iyi durumu

adamın yürürken diz eklemlerini zorluyor orası yahu :=) yine de bir bilen konuşsa iyi olur tabi

ayağın takılır da düşersin belki diye yanına bi planör al, düşmeden uçuşa geçersin direk.

yahu ne zararı ya da ne yararı olacak normal koşudan farklı olarak? eğim neyi etkiler ki? ha yokuş yukarı desen belki kalp zorlanır kriz geçirme olasılığı artabilir diyeceğim de, aşağı inerken anca kafanı gözünü yarma olasılığın artar bence.

abi kafa göz yarmalık bir yol yok ki orda, o sorun değil. benim merak ettiğim yokuş aşağı koşarken sanki bele ayrı bir yük biniyor, o zararlı olur mu ki

evet, şimdi yokuş aşağı deneyimlerimi hatırlayınca bele yüklenme olabileceği konusunda aynı fikirdeyim sanırım. üstelik koşu. uzun sürerse -ki 7.5 km uzun- ani sakatlanma bile yapabilir belli olmaz. omurlar yerinden fırlayabilir, sinirler zorlanabilir, hassas bölge sonuçta. çok acayip, saçma sapan belirsizliklerle dolu bir cevap yazdım, yatayım en iyisi.

evet yükünü topuklara vuracağın için dizine beline fazladan güç bindirirsin. çıkarken bile daha iyi inişten. eğim epey farkediyor yani esasen. belki daha kısa olsa ama 7.5 fazlaymış.

Hızın yükseldikçe kalp atışlarında hızlanır, birden durursan kalpten falan gidersin belki. Yani öyle bir şey duymuştum ben ama bilmiyorum. Ama yokuş aşağı yerine yokuş yukarı çıksan var ya, brad pittin fight clupdaki haline dönersin :D

bir de şöyle bakmakta fayda var:

koşarken tüm ayak tabanının yere temas etmesi, koşuyu profesyonel olarak yapmayanlar için kas sertliklerine yol açabilir! yokuş aşağı koşmaktan bahsetmişsiniz -ki orayı da biliyorum-, dolayısıyla ayak tabanlarınızla yere daha fazla temas edeceksiniz demektir. yokuş yukarı ise; mecburi olarak parmak ucu koşmak zorunda kalacak ve koşunun amacına (gerekli kas gruplarının çalışmasına) hizmet etmesini sağlamış olacaksınız.

kısaca;

yokuş aşağı koşarken alt-ön/üst-arka bacak kaslarınızı, yokuş yukarı koşarken ise alt-arka/üst-ön bacak kaslarınızı -daha yoğun- çalıştırmış olacaksınız.

gene yokuş aşağı koşarken, insan yapısı gereği mecburen öne doğru bir eğim de sağlayamayacağınızdan, bel ağrısı da görülebilir koşu sonrasında.

seçim sizin!

dizlerini hirpalarsin surekli yaparsan

reviews.cnet.com
sunlara göz gezdir. bir de şunu söyleyebilirim, lens için de hatırı sayılır bir bütçe ayırman lazım kalite önemli diyorsan. sabit odak uzaklıklı en azından bir lens al. 35mm tercihen.

1000 tl civarı profesyonel makina yoktur. 5000+

yarı profesyonel makinalara bakın. örnekteki fotoğraf makinesi de yarı profesyonel.

ikinci el ankara içinden nikon d70 d80 veya canon 500d 400d cinsinden makinalar bulabilirsin. ha ikinci el almam diyorsan,olympusun sz serisi gerçekten kaliteli iso değerleri verir. fujifilm finepix s serisinden uzak dur bizzat kullandım biliyorum 400 iso sonrası bile fotoğraflarda grenler oluşmaya başlar. canon g11 g12 de çok sağlam makinalardır.

konuya tam olarak hakim olursan kendine guvenin daha saglam olur sunumda. onceden pratik yapmanin da yarari olur.

rahat ol.hata yapma korkusu zaten asıl sıkıntı.hata yap hatta ne olabilir ki?prova yapmışsındır zaten.yapmadıysan da yap.başarılar.
www.youtube.com

öncesinde 2 kere tam prova yaparsan izleyenler çıplak V.S mankenleri olsa bile heyecan yapmazsın.
2 defa tüm sunumu ciddiyeti bozmadan boş salona ya da 1-2 kişiye, prova..

aldatmadım.

aldatmanın pek çok sebebi, pek çok çeşidi var tabi. çok iyi giden bir ilişkide de aldatmalar olabilir, insan çok sevdiği birini de aldatabilir. ikili ilişkilerde her şey mümkün dostum.

1 tanesi hariç hepsini aldattım.

hiç aldatmadım. ne duygusal ne fiziksel olarak.

www.eksisozluk.com

aldattim. kendimi temize cikarmaya ugrasmasam da zaafim olan biriydi ve onu gormeden yapamiyordum. sonra aciga cikinca terk edildim zaten.

aldatmadim.

herkese tavsiye ederim tek eşlilik doğamıza aykırı bir kere.

getirirsin kimse bi şey demez sadece taşıması sıkıntı olur büyük bi şey oldugu icin.

getiren kişiler biliyorum.

getirilebilir taşıma göze alınırsa

ptt ye bir sorun

hong kong'dan aldıysanız, 1-1,5 ayı bulabilir.

ben 1 ay once teslim aldim,hala delivered olmadı. artık (git:www1.ptt.gov.tr )burdan takip et.

priority mail güvenilmez mi yahu, takibi var zaten

ptt nin sayfasından kontrol edin, orda belli olur. delivered sana teslim edildikten sonra olur.

ptt'nin sayfasından belli olmuyor maalesef. benim ürünü priority flat rate envelope ile göndermişler. onda takip özelliği olmuyormuş. takip numarası L ile başlayanlar kayıtsız posya diye geçiyormuş.


"Yurtdışından postaya verilerek ülkemize yollanan "LX,LJ,LC" ve benzeri "L" harfli ile başlayan barkodlu gönderiler kayıtsız gönderi kapsamında olup sözkonusu gönderilerin takibi yapılamamaktadır."

usps international priority lerin takibi yoktur. Ortalama 1 ay içinde gelmesi gerekir. Elinizde takip kodu var mı? Eğer varsa L ile başlayanların takibi ülke çıkışına kadar yapılır.

Eğer elinizde takip kodu ya da L dışında başlayan takip kodu varsa, ptt nin sitesinden yurtdışı gönderi diye bakın.

O ss tekini boşerin

yahu priority flat rate envelope adı üstüne envelope tabi ki olmaz.

"priority mail" aha bunun takibi var pttden kontrol ediliyor.

bazı makinaların panoromik modları oluyor bir de, bunun için programlar da oluyor fakat programın adını bimiyorum.

photoshop ta
file/automate/photomerge

photoshop cs5 direk yapıyor hiçbir eklentiye gerek olmadan.

dikey açı ve birbiri ile aynı özelliklerde çekmeniz gerekir bu kareleri. gerçi orayı halletmişsiniz zannederim. birleştirme aşaması konusunda iyi bir program ise ptgui' dir. birleştirme noktalarını seçmenize olanak verir. photoshop ile birleşemeyen kareleri çok rahat birleştirebiliyor. ayarlarını da zevkinize göre yaparsınız.
selamlar.

photoshop yapıyor aynen, yalnız önemli olan bir şey var:

mesela başlangıç karesini çektiniz, sonra, bir sonraki çektiğiniz kare, ilk çektiğinizin aşağı yukarı 1/4, 1/5'ini içermeli ki photoshop nereden birleştirme yapacağını anlasın.

====++++---- yani manzara böyleyse fotoğraflar şöyle olmalı: |====| |=+++| |++--| |----|

sabahları mekik çek

daha fazla su iç, kahvaltıda sadece elma ye

mintaxla canım mintaxla

reznov?

kısa sürede fazla kilo verdiren "hiçbir şey" sağlıklı değildir. nokta. internet deniz deryadır bu hızlı kilo verdiren şeyler konusunda, karar senindir ama "sağlıklı yapıyorum" diye kendini kandırma.

dukan

osx ile daha hızlı çalışır. bi de, o mac üzerindeki win7 performansını PC'de yarı fiyatına yakalayabilirsiniz.

virtualbox ile evet.

oyle yapacaksan hic alma,,, mac in olay yazilim donanim arasindaki mukkemmel senkronizasyon, olay mac OS yani.

win7 kurmak icin imac alma.

şu an 2011-mid i7 imac'i bootcamp üzerinden windows 7 ile kullanıyorum. kaymak gibi. (ama macos candır, benimki sadece 3dsmax için atraksiyonlar)

virtualbox ile evet demişler. virtualbox, parallels veya vmware geçici çözümlerdir. olay bootcamp'te biter.

imac, macos'ta çalışır. ama windows 7 de gayet iyi.

kusura bakma arkadasim ama ferrari´ye gaz tüpü taktirsam performans alir miyim gibi bir soru olmus bu.

apple´in isletim sistemi oyun disindaki hemen hemen her sektörün gereksinim duydugu programlari (uyumlu paket ile) calistirabiliyor.

Hayatında hiç Mac OS/X kullanmamış olduğun çok belli. Yoksa böyle bir soru sormazdın :) Ben sana derim ki, git kendine bir imac al, 1 hafta MAC OS/X ile kullan. O bir haftanın sonunda hala Windows'a dönmeyi düşünüyorsan söz windows CD'ni ben alıcam.

valla benim yemedi gotum kutulu aldim.

standart editionun keyleri 30-35 lira arası değişiyo. gg'dan arkadaşım bf3, ben mw3 aldık. hiç bir sorun çıkmadı şu ana kadar ne onda ne bende

origin'de 25 euro'ya indirmişler. bence rus keylerle uğraşma dilini çevirmesi uğraştırıyor. oyuna her update gelişinde sorun çıkartıyor.

üsküdar'da mihrabatı keşfedin.

eyübe gel bol bol türbanlı çekersin :)

malesef ki mihrabat ve eyüp uymuyor kriterlerime. :)

yol ve insani cekmek istiyorsan mecidiyekoy e git :)

e5 te işe gitmek için bekleyen insanlar

durakta bekleyenler

hareme git

kavacıkta mı ne anadoludan gelen otobüslerin milleti bıraktığı bir yer vardı. yol var nsan var yolculuk var sen de orda ol.

ayakkabı parfümü alın aykkabı kokusu için, rossmann'larda falan var. başka yerlerde de var.
ayak parfümleri falan da var onlara da bakın.

belki de ayakkabıları değiştirmen gerekiyordur? düzgün hava alan ayakkabılar giy, gün aşırı giy.

of evet aynı sorun bende de var yeni çıktı çok fena ya !
kime desem çoraptan diyorlar, 100% pamuk yada yün giy sentetik giyme dediler. bir de çorapları iyi yıkamak gerekiyormuş, yoksa koku yapan bakteriler kalıyormuş. en fenası da cillop gibi yeni botlarım da kokmaya başladı! o

onu da düşündüm ayakkabı da mı problem acaba ama bildiğin standart adidaslar yani.

ayaklarını limonlu suyla yıka.

ayakkabılarını giymediğin zaman içine kalıp sabun koy. keçe taban varsa değiştir.

yalnız mantar varsa çorap ayakkabı yalan. İstediğini yap kokar, hem de bildiğin at kokar, hiç bir şey de geçirmiyor. Tek çare ayakları kesmek.

bu genç yaşımda neler geldi başıma ya :(

bir leğen sıcak suya 3 poşet çay at. su soğuyana kadar ayaklarını içinde beklet. geçmezse gel beni zik. enfes bi şey.

bi de ben mi fazla tembel ve götleğim bilmiyorum da, 2 ayakkabısı olan insanlar da mı var lan memlekette? kışın 1 çift botum, yazın bir çift spor ayakkabım olur benim. anaa.

(bkz: borik asit)

hayır duamı unutma sonra ;)

ayakkabılarınızın içine, giymeden önce pudra dökün, bildiğiniz talk pudrası, her yere böyle bolca gelsin. farkedecektir. ancak ondan önce çoraplarınızı çöpe atıp ayaklarınızı da yakın :P

www.squidoo.com

footcare.ygoy.com

voices.yahoo.com

ve bu işin cerrahi müdahalesi bile var:

www.mayoclinic.org

Angry Birds
Paper Toss
Facebook
Twitter
Youtube
Tom cat

hepsi herkese hitap etmeyebilir tabi ama en faydalı/eğlenceli gördüklerim,

flipboard
facebook
hipstamatic
iphone'u bul
soundhound
light
hareket saati
foursquare
myfitnesspal
sleep cycle
camera+
instagram
dropbox
yemeksepeti
grupanya
im+

oyun olarak;
age of zombies
jetpack joyride
monsterdash
temple run
zombie highway
samurai2
fight night
high noon

İnstagram
Smurfs ville
Twitter
Facebook
İbb trafik
Whatsapp
Doodlejump
Kelime avi
Pic stitch
Leme cam
Powercam
Darmander panaroma
Get glue
Turkcell pusula
Turkcell yol bilgisi
Mekanist
Cinebonus
9gag
Soundhound
Shazam
Fizy
Yemeksepeti
Flaslight
Frametastic bendekiler

plants vs zombies
asphalt 6
run like hell
ebay

mesajlaşma için :whatsapp
sosyal zımbırtılar var: instagram, twitter, facebook, foursquare vs
resim yapıyorsan filan : brushes
toplu oyun programları var, onlara bakılabilir
mario gibi şeyler seviyorsan run diye bi oyun var
kelime avı süper bi kelime oyunu, online bi oyun ama

aklıma ilk anda bunlar geldi

aa bi de easy relax ultimate var böyle fon müziği gibi şeyler için, orman sesleri deniz sesleri white noise vs.. güzel bi program.

valla ben tegel e gittim sadece. ulasim zor degil. digerlerini bilemiyorum.

schönefeld güneyindedir. merkeze ulaşmak zaman alır. Tegel biraz daha merkeze yakın kuzeyindedir. ama bildiğim kadarıyla tegel daha az kullanılan bir havalimanı. ona uçuş bulmak zor gibi.
başka aktif havaalanı bilmiyorum, bir tane kullanılmayan var fuarlar filan yapıyorlar. senin 3. dediğin hangisi bilemedim.

Tempelhof sehir icinde ama sadece özel ucaklara inebiliyor.

Tegel sehre en yakin havaalani ve en iyisidir. Heryere en yakin olan ve kapisinin önünden otobüs kalkar. Cok islektir. 1. Tercihin burasi olsun. Bilet fiyati Schönefeld'e göre 30-50 € farkedebilir. Ama bence o parayi ver Tegel'e git.

Schönefeld 30 km. sehir disinda. Görevliler genelde cok gicik olur. Tipik Türk tipindeysen didik didik ararlar serefsizler. Schönefeld'e biletler genelde daha ucuz olur. Biraz yürüdükten sonra s-bahn(banliyö treni) ile sehir icine gidebilirsin ama en az 2 s-bahn/u-bahn (metro) degistirirsin. Nereye gidecegine bagli. HIC TAVSIYE ETMEM.

tempelhofa özel yada başka hiç bi ucak inemiyo artık bildigin piknik aktivite alanı oldu orası. bisiklet, paten fln sürüyolar pistinde(kullanım dışı)

tegel şehir merkezine yakın olan. gündüz iniş ve kalkış yapan uçaklar(türkiyeden) buraya iner yada kalkar. 2012 yazında kullanıma kapanıcak tüm uçuşlar artık schönefeldden yapılıcak

schönefeld en yeni hava alanı bu yazdan itibaren berlinde kullanılabilen tek havaalanı olucak şuan için gece uçuşları burdan kalkar yada buraya iner(merkeze uzak)

Berlin Brandenburg BER diye bir tane daha çıkıyordu da ondan sormuştum. teşekkür ettim, ucuz et yahnisi oldu, schönefeld'e bilet bulundu.

schönefeld söylendiği kadar kötü değil.

Çok zor , ev giderleri vs. paylaşacak bir ev arkadaşı olmalı en azından...

jaa saten kirasi 600 TL oluyor kaldi 1000 TL

yaşayamaz yaşamaya çalışır en fazla

yaşayabilir tabi ki. kişiden kişiye değişir ama çok lüks masrafların yoksa hayatta kalırsın merak etme :)

yaşanır. ama biraz kenar semtlerde yaşaman lazım. 1250'ye bile yaşayan akrabamız var. kurtköyde 300 TL'ye 90 metrekarelik evde oturuyor. soba ile ısınıyor, fakat yaşıyor adam. iki de çocuğu var üstelik.

daha azıyla yaşamaya çalışıyorum ama ev arkadaşlı.

o paranın yarısıyla aile geçindirenler olduğunu bizzat biliyorum, dolayısıyla abartıya kaçılmadığı sürece yaşanılır.

bazıları yaşayamaz demiş ama neye göre demiş? adam ben her gece dışarıda karnımı doyuracam, ya da her gece içip eğlenicem falan dememişki. senin bu sorduğun insanın ihtiyaçlarına bağlı olarak değişir. misal sigara&alkol kullanmıyorsa, evde pişirip yemeye razıysa, ya da fazla dışarıda takılmayan kendi halinde birisiyse yaşar tabiki. ve biraz tutumlu olursa gül gibi yaşar, para bile biriktirir hatta.

gelmeme şansın varsa gelme. o paraya yaşanır belki ama nasıl yaşanır. daha küçük şehirlere git, para bile biriktirirsin. illa istanbula gelecem, gezecem diyosan bi tatilde gelirsin adam gibi yersin paranı, eğlenirsin paşalar gibi gidersin.

yasanir ya niye yasanmasin.

Merakimi bagislayin lutfen, turkce anadiliniz mi?

haha ben almanyada dogdum , ama 100 % saf türküm

en basiti, isim vererek başlayabilirsiniz

vermemeyi tercih ederim su an.

sineye çekmen lazım projenin haklarını hukuksal olarak alsaydın senden izin alarak yapmak zorunda kalırlardı ve paranı alırdın. eğer onlarda farkındaysa bu projenin senden çıktığını sana yapacakları en iyi şey referansları olur.

Bu tur islerde hak hukuk bastan belirlenmemisse sonradan ters dusmenin ego tatmini disinda pek bir faydasi olmaz. Ancak sus pus beklemek de olmaz. Rahatsizligini ve beklentini uygun bir dille projenin tum paydaslarina ac. Bazi alternatifler;

- okulda atolye calismasini duzenleyen hocalarina danis
- projeyi yapacak firmaya konuyu samimiyetle ac, ogrenci oldugunu, senin hak ve hukukunu da gozetmelerini bekledigini acikca soyle.
- belediyedeki ilgili kisileri de devreye sokabilirsin

demek artık hırsızlık bukadar aleni oldu ama yazılı kanıtın yoksa birşey çıkaramazsın adamlar koskoca yayınları bile çalıp yayınlıyorar yine birşey olmuyor şahidin var mı kanıtın var mı yoksa sen bile suçlu çıabilirsin hatta sana bir de ifitira davası açarlar bu işlerde yapmayacağın şeyi ağzını sıkı tutacan bu sana hayat dersi olsun aldığın en pahalı ders

dostum adamlar "akbil" i bu şekilde yaptılar aynen. akbili icat eden çocuk az mahkeme peşinde koşmadı ne elde edebildi koca bir "sıfır". zannediyorum ki tek avantajı otobüslere bedava binebilmek olmuştur.

Simdi, direk pratikten basima geldigi icin sana bilgi vereyim. 5 yil once , ben ve diger bes kisiden olusan grubumun, uyguladigi bir proje hollanda da birinci oldu ve hatta avrupa finallerine gitme hakki kazandik, ve hatta bir iki odul daha aldik(en iyi sosyal urun vs).

Bu proje bir senelik bir okul dersi seklinde basladi, bir urun veya hizmet bulup gelistirim bunu sirket haline getirip satmayi kapsiyordu. Bir muhendislik ogrencisi oldugumuz icin fazla kafaya takmadim, onlarca okuldan degisik branslarda onlarca urun hizmet katiliyordu. ofis vs hizmetleri okuldan olmak uzere bir sirket kurduk, hepimiz bir gorev ustlendik.( urun muduru, finans muduru vs). 1 er cent maas bile aldik. daha sonra urun birden once bolge sonra ulke finallerine cikti. Bir baktik amsterdamda Fortis bankin genel merkezinde abilerin karsisindayiz. Neyse bu urun tasarlanirken herkesin bir hissesi var idi.
Fakat patent hakkini iki kisiye( proje muduru ve urun mudurunun uzerine aldik. sanirim en fazla iki kisi alabilirdu, ve bizde takmadik, bu arada hrpsi hollandali ben turk, neyse kazandik ettik. Bir sene sonra urunu koyduk ortaya ders olarak 8 kredilik dersti zaten gectik , hemde isletme okullarinda filan konferanslara gittik. fakat proje yani ders bitince kurdugumuz sirket fes edildi. sonra o ara aramizda kim devam etmek istiyor bu ise vs diye konustuk tabiki sermaye lazim adam basi en az 10 k. neyse sonucta arada bir surtusme oldu grup icinde, urunun patentini alanlardan birisi, avukata vs gitmis bayagi bir kanunla hasir nesir olduk. sonucta ben pensini biraktim. Ha alinabilirmiydi? evet ama tonla masraf para, Urun su anda tanesi 20 euro dan piyasada. satis ne bilmem fakat eleman okulu birakti vs.


Simdi senin meselen;

urun icin bir patent alindi mi? alinmadiysa sen git direk kendi parcalarini patentlendir. ayrintili teknik cizimleri vs. mesela projede bir cozum mu buldun bir vana diyelim. onun teknik resimleri vs , git hepsini patentle. Bunlari ilk once arastir ve ayrica patent danismanlarina vs sor. yani teknik olarak senin buldunun herseyin patentini al onlar almadan. sonra projenin butununde en fazla hakkin 5 kisi iseniz zaten 5 te bir. onun pesine dus. fakat dedigim gibi tekrar arastir patent prosedurlerini. Yani bu benim diye soyleyince olmuyor. Eger bir vida buldu isen oraya uygun onun teknik resimleri vs herseyinin olmasi lazim. ve daha once replikasinin olmamasi lazim.

eger bunlari ve bulduyun seylerin hemen butun varyasyonlarini patentlendirebilirsen, kimse o projede onlari kullanamaz. fakat bunlari yaparken, once patent konusunda sonuna kadar bilgilen. projenin isminin bile patentliyebilirsin.

eger derse baslarken bizim gibi yapip biriniz gidip uzerine aldi ise, o hak onundur iste o zaman, mahkemede hakkini arayacaksin ki , uzun is maddi beklentine bagli.


Ama sunu unutma, hic ummadigin birseyde hakkin olabilir urunun isminin dizayninda bile.

suradan okumaya basla
www.agahpatent.com

2-3 günde bir banyo çok değildir. aralarda da genel temizlik amaçlı varsa, yani her güne yükseliyorsa bu sayı annenin söylenmesi tuhaf karşılanamaz. ikinci şık geçerliyse sadece banyoda uyandır karamambayı.

2-3 günde bir banyo çok değil anne, asıl sen az banyo yapıyorsun diyebilirsiniz.

karamambadan bir süre uzaklaş .. ortalık tenhalaştığında, olaylar unutulduğunda yeniden uyandır ve saldır .. Banyo sobalı mıdır nedir ? Niye bu kadar rahatsız olsun ki kadıncağız aksi halde.. Uğraştırma kimseyi.. Halısahanın banyosunu kullan en güzeli .. hamama git..

2-3 gunde bir banyo cok degil. gun asiri banyo bile cok degil.

annenin halden anlamadığını düşünmek saflık bence. Annen sana net bir şey söylüyor da sen farkında değilsin bence. Daha ne desin kadın.

bence annen laf olsun diye söylemiştir.sende yaran olduğu için,gocunmuşsundur :)

Hergun 5 km kos, terledigin icin mecbur banyo durumu, karamambaya da halin kalmaz. Sesli guldum ya:)

wallcan olayı çözmüş, bence onun dediklerini değerlendir.

-_- ben bazen günde iki kere banyo yapıyorum spor yüzünden sende bi dene :D

kobe bryant ile alaka ne?

şukunu verdim panpa:)

kompakt bir fotoğraf makineniz varsa, yeni makine yerine şöyle bir şey alabilirsiniz: www.yalcinlar.com.tr
çok derinlere dalmadığınız sürece işinizi görür.
slr makineler için de var benzer şeyler ama daha pahalı tabii =)

en ucuzundan kullan at 5m 27 poz 16tl urun.gittigidiyor.com

ya da 3m dijital 12mp 130 tl
www.sahibinden.com

bende yaklaşık 1.5 senedir canon D10 var ve çok memnunum. tavsiye ederim.

cekat fotograf makinalari isinizi gorur ucuza

olympusun var sualtı makinaları güzel şeyler çekiyor

kesinlikle geçmez.

cep telefonu gumrukten gecmez. unut o isi.

geçmez.

gökten pembe kar yağar ama o iş olmaz... Ayrıca dikkat ederseniz eğer o Freeshipping sadece Amerika içi. Zaten sipariş sayfasında amerikan eyaletleri haricinde bir yer kabul etmiyor.

telefonun gümrükten geçmesi o kadar zor değil de iphone'u buraya yollamazlar.

çevirme olayı dert olmasa bile biliyorsunuz istanbul trafığında motorlar az sıkıştırılmıyor. Yarın öbür gün kaza halinde haklı da olsanız haksız duruma düşüceksiniz.

kadıköy göztepe bostancı civarlarında polis çok fakat ehliyet soran olmuyor. şöyle de bir şey var bağdat caddesinde gece ayyaş şoförleri ayıklamak için 3 şeritlik yolu 1 şerit e indirip gelene geçene tip tip bakıyor polisler.
bence polislerden değil de, ehliyetsiz motorla kaza geçirdiğinde en boku birine vurduğunda olacaklardan tırs.

25 yıl boyunca ehliyetsiz motorsiklet kullanıp da ceza alan adam görmedim.

2 kere ehliyetsiz yakalandim. ikisinde de bi daha gormiyim karismam diyim saldilar. Yine de sakat is. Hele kaza falan olursa.

mümkün olan en kısa zamanda sağlam bir polise denk gelinde ebenizi tersten görün. motorunuzu garaja çeksinler. 2000tl yakın masrafınız olsun.

bu arada kask mont eldiven bot takmayın sakın mümkün olan en kısa sürede soyunuz kurusun.

en iyisi siz bir kaza yapında kötürüm olun ama ehliyetiniz olmadığı için karşı taraf haklı olsun.

geberin.

bu hava da birak ehliyeti akli olan motosiklet kullanmaz.. ama yok ille de kullanicam diyorsan merak etme cevirme olmuyor, olsa da bir sekilde yirtarsin..

ben senelerce y.ici/y.disi her türlü araci alkollü/alkolsüz kullanirken cevrildim polisler her yerde ayni bayansan gec diyorlar. erkeksen tipine bagli ;)

@fukka abartma panpa. Motosiklet kullanmayi iyi bildikten sonra ehliyetin yaratacagi fark nedir? Ehliyet kurslarinda mukemmel surus egitimi mi veriliyor? Bi suru ehliyetli kasap var trafikte.
@dergus bence olasi bi kazada basinin agriyacagini dusunerek ehliyetsiz kullanma.

@fukka +1.

neyin kafasını yaşıyorsunuz anlamıyorum.bir de sorup soruşturuyorsunuz.ne olacak kurallara uyunca? risk almaya değecek bir şey mi?

macbook pro. dusunme bile. ekran kartiydi, ram di falan bunlar ayrinti. butun olarak baktiginda macbook pro daha iyi bir deneyim.

internette biraz araştırırsan görürsün ki (rakamlar sallama) 20 ekran kartı 20 ram'i olan macbook, 30 ekran kartı 30 ram'i olan windows tabanlı bilgisayarla aynı performansı gösteriyo. o rakamlar seni yanıltmasın yani. daha stabil olucak. gözünü kırpmadan macbook al.

macbook kullanicisi olarak kullanmani oneririm. hiz, uyum ve batarya omru en guzel yanları. ben sıkıntı yasamadım, butun yakin cevremdeki arkadaslarim da kullaniyor ve artik uzun sure windowstan uzak duracagim.

teşekkürler... macbook aldım artık kötü çıkarsa sövmeye başlarım burdan bidaha kimse almasın diye

dokunmatik sevmeyen demişsin de bir tanısan seversin aslında diyerek ikinci el 3gs'lere yöneltmek istiyorum seni. ha ama şarj konusunda seni tatmin edemiyor bu seçenek tabi.
fiyatlarını bilmiyorum da blackberry curve olmaz mı mesela ?

dokunmatik ekranlı nokia c7 kullanıyorum, fiyatı 700 800 gibi bir şey, şarjı 1-3 gün gidiyor;
babamda e72 var, şarjı aktif kullanıma rağmen bir iki hafta kadar gidiyor.

gelgelelim, e72yi her elime aldığımda, o bit kadar ekranlı, son derece kullanışssız arayüze lanetler okuyorum,
dokunmatiğe önyargı besleme, tavsiyem blackberry tarzı bit kadar ekranlı telefonlardan kesinlikle uzak durman.
bu tavsiyeyi cepten internet ve multimedya olarak sık faydalanan bir insan olarak veriyorum, yok sadece mesajlajacaksan ve arayacaksan, e 72 alabilirsin.

bende e71 var. e72 ile bir farki yok acikcasi. hatta e72'deki joystick cok rahatsiz bence. aradaki fiyat farkini bilmiyorum gerci ama, e72 dusunuyorsan e71'e de goz atmani oneririm.

şarj olayı olmasa belki alışırım dokunmatiklere ama henüz sanırım o teknolojileri gelişmedi. zaten dokunmatik alacak olsam samsung mini filan bakarsım sanki. blackberry de ucuzmuş bu telefondan b arada, bana hep daha ciks geliyodu.

yanımda netbookla geziyorum genelde, öyle aman aman bi cepten internet olayım yok, ama tabi çok lazım olduğunda da açıp bakarım.

e71de yazılım hataları olduğunu okudum, o yüzden 72ye bakmıştım.

dokunmatik istemediğim ve blackberry'ye sıcak bakmadığım için ben e71 kullanmıştım. hiç memnun kalmadım, bir işi de tam yaptığını görmedim. şimdi htc desire hd aldım, dokunmatik ama ekran kocaman. hiçbir sıkıntı yaşamıyorum, çok memnunum. htc veya huawei düşünebilirsiniz.

nokia tarih oldu artık.

Az bekle Windows lu Nokia al android e bulaşma. Ya da e6 Nokia al.

hımm, yine mi vazgeçtim e72den o zaman. ne alsam ben.

baskalari da benzer seyler soylemis ama ben de sunu soylemek istedim, 700 lira verdikten sonra telefondan mesajlasma disinda seyler bekliyor insan. internet, aplikasyonlar, vs... nokia bunlarin hicbirini adam gibi yapamayacak. yani bence ya dokunmatiklere bir sans verin (sarj dezavantajli ama alisilmayacak bir sey degil) ya da hic e72 lerle falan ugrasmayin duz bir telefon alin cepte kalan paranin tadini cikarin derim.