yakalanana kadar serbest. yakalandığında komutan insaflıysa çarşı kitler. acımasızsa disko'ya, 10 gün.. Kameralıysa ceza artar..

tabii ki serbest değil. yakalayan komutan bir şey yapmazsa ne ala. yaparsa göstermelik savunma istenir, sonrasında diskonun yolunu tutarsınız.

dolapta hap falan bulundurmanın yasak olduğu yerden bahsediyoruz, cep telefonunun serbest olması mümkün mü?

serbest degil ama goz yumuluyor, fazla siki tutulmuyor kontrolu. Yakalayan komutan tutanak yazar ama genelde isleme koymazlar. Isleme girerse askerligi uzatir 10 gun falan. Disko olayi kalkti diye biliyorum.

Bu mesaj askerden yazilmistir :)

Şimdi herkes aynı yerde, aynı komutanlarla askerlik yapmıyor. Yerinden yerine göre değişir. Kendi dönemimde bölükten 5 kişinin en düşük 8 günden başladı diskosu.
Bölük astsubayı, bölükteki askerleri tek tek Facebook'da aratmış, duvarı açık olanlardan internete girenleri bulmuş ve tek tek hepsiyle uğraşmıştı.
Doğuda çok fazla karışmazlar derlerdi bana da, gece 3'de herkesi kaldırıp dolap kontrolü yapılan yerden bahsediyorum.

Bir kişi askerde telefon kullanıyor diye, tüm ülke geneli serbest olması gibi bir şey olabilir mi.

2 yıldır bende fitness yapıyorum.yaklasık 4 aydır diyet yapıyordum ama o kadar abartmaya gerek yok zaten kış öyle karın kaslarını göstereceğin kimse yok.Sadece yediklerine dikkat et.Günlük kilo bağlı belirli bi protein almaya çalış.Cola,hamur işi,ekmek gibi şeylerden uzak dur.Ama abartma normal ekmek yerine kepek ekmek yemeyi alışkanlık haline getir.

ama abartmazsam sonuca kisa surede ulasamam diye dusunuyorum. ikinci bi soru. bu 3 seyi de aninda kessem zararli olur degil mi ?

üstad. yok öyle bir dünya. sabah kalktığında yarım saat içinde kahvaltını yaparsan , akşam da 7 den önce yemeğini yesen sıkıntı olmaz. bu üç beyazdan en tehlikelisi tuz. çok çay , kahve tüketiyorsan şekeri kıs ve az tuzlu ye. ayrıca kilit nokta su. su içmeyi ihmal etme. ilk bir ay güzel kilo verirsin sonra bünye savunmaya geçip birkaç ay kilo vermemen için elinden geleni yapacaktır. sabret, o direnç eşiğini geçince farkında olmadan kilo vermeye devam edeceksin. imza : mal de baga

yok, aniden kesmek zararlı olmaz, ilaç değil ki bu, vücuda ne verirsen onla doyar, ona farketmez. Fakat günlük besin dengesini güzel kurmak lazım. Protein ağırlıklı beslenmek hoştur ama abartma, biraz da sebze tüket ki vitamin dengesini koru. Protein benzinse, vitaminler de arabanın yağı-suyu, çok önemli. Şekerden koşarak kaç, tuzu kes.

arkadasında dediği gibi 7 den sonra yemek yeme gerçekten istenmeyen kiloları vermende yararlı olucak.durmunu bilmiyorum zayıf mısın kilolu musun.Her sabah en az 2 haşlanmış yumurta ye veya daha fazla fakat dikkat et en fazla 2 tanesinin sarısı ye.konfleks yemeni tavsiye ederim sabah ilk uyandığımda yiyorum 1 saat sonra normal kahvaltımı yapıyorum.tavuk göğsünü tavsiye ederim.hem yağ oranı düşük.fakat şunu unutma profesyonel değilsin abartmaya gerek yok.Şekeri de bırak bu arada.Özellikle çaydan zevk almaya başlıcaksın.Kahve yerine yeşil çay da iyidir.

çikolatadanda uzak dur illa yiyeceksen bitter ye oda %70 üzeri kakao oranları seç.Eğer kahvaltıda tatlı vazgeçilmezinse calve nin fındık ezmesini tavsiye ederim hemde yararlı baya.

unu kes-me-yin... ekmek yemezseniz k.hidratı, dolayısıyla birincil enerjiyi edinemezsiniz. acıkırsınız, sabah k.hidrat almayınca beyin marş almaz, soba gibin tütüverir:) k.hidratı ekmek hatta tam tahıllı ekmek olarak yiyin. hem enerji verir, hem en uzun süre onlar tok tutar. pirinç-makarna-patates-poğaça vs. yerine ekmek, hadi en olmadı çorba yiyin. yağı da az yiyin, kızartmayı hiç yemeyin. 3 ayda 17 kiloyu bu yolla verdim, diyete %70 sadık kalarak. yasaksız, umarsızcasına:)

unu tamamen kesmelisin. karbonhidrat alımını minimuma düşürmelisin.
kaliteli yağlardan kaçınmana gerek yok(sızma zeytinyağı, hakiki tereyağı, omega3)
ete, tavuğa, balığa ve yumurtaya abanabilirsin. her sabah kendine menemen yapabilirsin.
ceviz, fındık, badem istediğin kadar tüketebilirsin kavrulmamış olmaları kaydıyla.
her yemekte bol bol salata ye.

unu, şekeri, pilavı, patatesi, makarnayı yani karbonhidratları sıfıra indirdiğin zaman kilo vermeye başlarsın.

yağı çıkar derken kötü yağlar kastediliyor.
zeytinyağı ile yapacaksın bütün yemekleri. tereyağına karşı çeşitli görüşler var. paleoda yiyebiliyorsun mesela.

şekere gelirsek, doğal şeker kullancaksın. gerçek bal, pekmezler gibi. ben aylardır totalde en fazla 1 kaşık toz şeker yemişimdir.

una gelirsek; hamurişi yemeyeceksin. bu işte türk insanı için en zor olanı. tatlılarda badem unu, keten tohumu unu gibi antin kuntin pahalı unlar kullanacaksın. ya da en temizi unlu şey yemeyeceksin:)
ha ekmeği kesemem diyorsan da en koyu renk olanlardan ye. istanbuldaysan tavsiyem ihe organik tam buğday ekmeği. ya da ekşi maya ile yapılmış köy ekmeği fln alacaksın. az ekmek yiyeceksin. beyaz ekmek yememek püf nokta.

bunun dışında bir anda kesersen bir şey olmuyor. ki zaten öyle ha deyince kesilmiyor. ben normalde günde 1 dilim yediğim ekmeği yememeye karar verdim, ikiye çıktı.

patatesi haşlanmış yemek zorunda değilsin. fırında çok çeşitli patatesler yapabilirsin. makarna tercihe kalmış, ben sadece kepekli yiyorum, ama makarna zaten kötü gün dostu yemek.

beyaz un yerine esmer un koydugunda hic de zor degil. herseyin esmeri var.
sekerin hic bir yararli tarafi yok. kesinlikle cikarmak lazim tamamen. basarabilirsen hayat kaliten artar
yag tamamen cikarilmiyor zaten. zeytinyagi ve balik yagi gayet saglikli. gonul rahatligiyla kullanabilirsin. digerlerini cikartmak icin de pisirme tekniklerini biraz degistirmen yeterli.

pogacada bile var diyosun da pogaca bayaga felaket bisi zaten saglikli besleneyim diyorsan :)

yılda yüzlerce milyon iphone, ipad, mac vs..satan bir dev'den bahsediyoruz. yüz milyonlarla ifade edilen üretimi çindeki foxconn'a yaptırmak çin'in ekmeğine bal sürmektir. o değilde şimdi aklıma geldi, deli gibi ürün satıp paranın mına koyan apple ve diğer şerefsiz teknoloji firmalarının kendi ülkelerinde insanlara ekmek vermesi gerekirken işcileri sömüren bir firma ve ülkede üretim yapması nasıl bir doymamışlıktır.

daha da elit bir klansmana sahip olmak için olabilir.

fiyatlara daha da giydirecekler. obama yönetiminin politikalarından biriydi çine kayan üretimi amerikaya geri çekmek.

milli marka gibi zaten, amerika'da üretmek istemesi de bu açıdan çok normal. tabi olay manevi değil. bunun üretimi var, istihdamı var, ulaştırması var. ayrıca çin ile bağlantılı çalışmaktansa bütün üretim kanallarını bir yerde toplamak daha avantajlı gelmiş olabilir son araştırmalarında falan.

Simdi soyle bir gercek de var ki yakit fiyatlari dolayisiyla nakliye fiyatlari 80 lerdekinden cok farkli. Cin hala daha ucuza uretse de artik ilk zamanlardaki kadar avantajli degil. Bu hamle (hukumetin de tesvikiyle) ileriye yonelik bir stratejinin ilk adimlari olabilir. Hele apple gibi bir devden geldiginde bence hic hafife alinacak bir gelisme de degil.

üretimi çinden alacaklarını hiç sanmam.
Montaj kısmını amerikaya alıp biz ürettik biz ürettik diye sevinirler tahminimce

çünkü eleştiriliyorlar. geçen sene steve jobs ölmeden önce baya konuşulmuştu. amerika'da işsizlik artıyor neden bütün ürünleri çin'de üretiyorsunuz diye. ben öyle biliyorum. hatta steve "no jobs" esprisi vardı.

www.eurostargym.com işine yarayabilir. ayrıca youtube a göz atmanı tavsiye ederim. çok iyi videolar mevcut.

Barfiks +1

barfiksin ne olduğuna bakınca belirtme ihtiyacı duydum: dişi insanım ve zor barfiks olayı bana :) daha kolay bir şeyler varsa alayım tavsiyelerinizi :)
yine de teşekkürler.

cinsiyetten bagimsiz olarak bir sekilde sirt kaslarinizi gelistirmeniz lazim. barfiks zor evet ama sandalyeden destek alarak da yapabilirsiniz. hayir o olmayacak diyorsaniz yoga, pilates gibi alternatiflere bakin derim.

otogardan her firmanın servisi narlıdereye kadar gider. 45dk filan sürer yol, trafik vs. havaalanından ise 202 nolu saat başı kalkan otobüse binip üçkuyular meydanda iniceksiniz. ordan yeşil dolmuşlara biniceksiniz ve 15dk sonra istihkam okulundasınız. arkadaşlarla da narlıdere şehitlikde buluşabilirsiniz. dolmuşlar önünden geçer.

Ben de oraya gidiyorum. Kacta iniyo ucak?

Gençler telefon kartlarınızı alıp gidin :) ilk günlerde rahat edersiniz biraz sıkıntılı oluyor ilk zamanlarda kart bulmak rahat rahat konuşursunuz millet kartları bulana kadar.

insanity neredeyse tamamen kardio agirlikli ve genel kondisyonu bence en cok yukselten. ayni zamanda en zor olan. eksisi ust beden egzersizlerinin biraz az yer kaplamasi.
p90x in agirlik egzersizleri cok etkili ama kardio tarafi biraz primitif kaliyor.
ben insanity yaparken icine haftada bir falan da ust beden dumbell egzersizleri katma ihtiyaci hissettim. onun yerine internette bulunan insanity/p90x hybrid programlardan yapilabilir bence.

p90 yapabilirsin, ben p90x yapıyorum devamlı spor yapıyor olmama rağmen çok zorluyor, tansiyonun çıkar nabzının 200'e dayanır kendini birden bununla zorlarsan, o yüzden p90 daha uygun olur başlangıç için, zaten en az 6 ay kadar spor yapman gerekir adam gibi bir forma girmek için, 3 ay p90 ü3 ay da p90x yaparsın güzel olur. kapı barfiksi ve dambıl almayı unutma.

paul chek abiye bakıyorum bir süredir. çok ilginç bi adam bence.

Yapabildiğiniz kadar P90x (diğerlerini yapmadığım için bunu öneriyorum) bunun yanında da karbonhidrat alımını azaltırsanız (asla tamamen kesmeyin ama un ve şekeri tamamen kesmenizi öneririm) faydalı olacağını düşünüyorum.

ankara zırhlı eğitimden, erzincan 53. bakım

bi açılmadı site arkadaş.
sayfa yenilemekten bıktık yani.
hayırlısı bakalım bekliyoruz.

siteye girebilsek... en son 23:45'de girdim sonrası yok :/
f5 tuşu silindi resmen

acemi : mamak/ankara
usta : çerkezköy/tekirdağ

kisa donem
acemi: izmir narlidere istihkam
usta: edirne 4. mekanize

kütahya hava kuvvetleri, usta birliği belli değil.

Ulaştırma Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı
Gaziemir / İZMİR

kırşehir il jandarma komutanlığı kısa dönem acemı de usta birliğide aynı yer.

kısa dönem piyade.
acemi: 3'üncü P. Eğt. Tug. K.lığı ANTALYA
sonra: ANTALYA Mrk. K.lığı K.lığı ANTALYA

(bkz: pretty woman)

klasik olan pretty woman

Leaving Las Vegas (1995)

(bkz: 14 numara)

"nathalie..."

(bkz: taxi driver)

Şey var ya, anaa dur koyucam.

Ahanda: www.imdb.com

Bi kere audrey tautou oynuyo üsttekileri felan boşver.

masumiyet.

tam emin olamadım şimdi, ordaki abla sadece pavyonda şarkıcı mıydı yoksa müşterilerle de birlikte oluyor muydu?

Kurtar Beni
www.sinematurk.com

Ah Güzel İstanbul
www.sinematurk.com
www.sinematurk.com

Gramofon Avrat (bu tam fahişe değil ama)
www.sinematurk.com

Ağır Roman (bu da tam fahişe sayılmaz)
www.sinematurk.com

Vesikalı Yarim (elbette)
www.sinematurk.com

moulin rouge

Bakalım hatırlayabilecek miyim?
Evet, buldum.
True Romance
www.imdb.com

çok ağırı var yaa kimse yazmamış hehe
madame butterfly

(bkz: irma la douce)

Nabbeun namja (Bad Guy)

Monica bellucinin vardı son dönem bir filmi, asını getirin arkadaşlar,
Adama piyangodan para mı çıkıyordu miras mı kalıyordu

www.imdb.com

tam olarak aşk olmasa da: amerikalı / şener şen

şınavın zilyon tane çeşidi var bacakları açıp iki eli üst üste koyup çekme var, kolları açıp, bacakları kapatıp çekme var. her çeşidini çek şınav iyidir ama tek başına yeterli olmaz.

barfiks'e de aban.

hatta mümkünse;
şınav, mekik, barfiks'i düzenli yap. mümkün mertebede de koş. bunları düzenli yaparsan ve vücudun elverişliyse vücudun forma, şekle girer.

aga 3 haftada ne olmasını bekliyordun kusura bakma da.bu işler o kadar kısa sürede olsaydı her heves eden terminator gibi dolaşırdı sokaklarda.en azından bi 2-3 ay sabredeceksin.
bir de sporu etkileyen bir sürü faktör var.beslenme,uyku,genetik yapın vs.uykuna ne kadar dikkat ediyorsun,spordan önce ve sonra protein içerikli besleniyor musun mesela?
ayrıca şınav hemen her kasını çalıştırır ve devamlı olarak çekersen üçgen vücudun olur.bildim bileli her gün deliler gibi şınav çeken kuzenim var.adam hayatında body salonuna gitmedi ama dışarıdan bakınca bu ne amk dersin.
ve son olarak bir günde 80 şınav az.sabah-öğlen-akşam devamlı 200-300 tane çekmeye çalış.o kadar da zor değil emin ol.

önce şunlardan alın, bilek çok kolay sakatlanır.
www.korayspor.com
sadece şınavla, istediğiniz vücuda ulaşmanız zor ama yine de şınavdan maksimum verim almak istiyorsanız, şunları yapabilirsiniz:
normal kol aralığında 3*12
ayaklarınızın altına bir sandalye koyun, şöyle yani t1.gstatic.com
3*12 de ondan yapın.
uygun bir yer bulun, şundan 3*12 yapın
static.oprah.com
sonra, kollar dar, 3*12 şundan
www.ibodz.com

Öyle bir demişsin ki sanki tek seferde 80 çekiyorsun abicim 3 haftayla ne vücudu olacak ya? Ciddi misin? Bir kere hatlı bir vücut için tüm vücuda yönelik hareketler yapmalısın, en ufak değişikliği en az 3 ay sonra görürsün.

tek sette 14-19 gibi rakamlar cok az ya kusura bakma ama daha cok yolun var gibi.
ben 50-50-50 cekiyorum rahat bende de bisi yok. serbest agirliklarla, duzgun bir programla en az 3 ay falan calisman lazim ki bisiler olsun.

paul chek diye bi adam var çoh acaip
sanırım pek bi çalışma olmuyor seninki.

videodaki adam gibi çekmelisiniz, yoksa bir işe yaramaz.
göğüs yere değecek ama ağırlık yere gitmeyecek, çok hafif dokunacak, bir de bence yere bakarak şınav çekmeyin, ileri bakın.
farklı şekillerde şınav çekebilirsiniz, kollar yanlara açık, kollar direkt omuz hizzasında yerde veya iki elini göğüs altında birleştirerek.
yeterki göğüs yere dokunsun.

bazı mağazalar ürünü teslim ederken sipariş için kullanılan kredi kartını görmek istiyor, öyle olup olmadığı walmart sitesinde yazar.

amazon dan falan alip adrese gondersen?

amazon'dan satın alıp, ona ulaşabilecek bir adrese postalatman en mantıklısı bence de. ben bu şekilde bir şeyler satın aldım. ama amazon'dan değildi tabi.

western union la para gönderiyosun arkadaşın walmart taki kasaların arkasındaki şubelerden parayı çekip içerden istediğini alıyor

adrese gönderme yapamıyorum kısa süreliğine orda belli bir adresi de yok. teşekkürler cevaplar için

Türkiye'de garantisi geçersiz apple store açılana kadar. tamiri de tuzludur. ama dünya çapında her apple retail store'da hizmet alabilirsiniz, ücretsiz değişimden falan yararlanabilirsiniz.

burda da genpa yapar tarzında bir duyum almıştım da doğruluğu hakkında bilginiz var mı ?

garantiye guvenmeyin ama yani bisi olmuyor bu aletlere kolay kolay. cok sanssiz degilseniz yurt disindan alinmis iphone kullanmak makul.

yok, benim iphone'um bildiğin bayağı bozuktu, kimse bişi yapmadı. Gittim Almanya'da değiştirdim. Genpa'ya falan güvenme.

Atatürk olmasaydı başka bir liderde kurtarırdı ülkeyi. Kazım karabekir olabilirdi mesela

Abd usağı Fettoş halife olurdu.

ben hatay'lıyım, o yüzden bi defa ben kesin türkiye'li olamazdım amk. ya fransız olurdum ya da suriye'li.

neyse konumuza dönelim, büyük ihtimal şeriatla yönetilirdik. iran gibi olurduk. yolda yürürken kız arkadaşımızın elini tuttuğumuz zaman bile polis gelir uyarırdı(bizzat gördüm bunu).

Topraklar belki aynı kalmazdı tam olarak ama şuankinden aşırı da farklı olmazdı. Yönetim anlayışı çok çok farklı olurdu. Kötü mü iyi mi o size kalmış.

askeri başarıları başka biri de yapabilirdi. ama siyasi olarak o kadar çeşitli insanı aynı şekilde kontrol edebilecek çok insan çıkmazdı.

ek olarak muhtemelen çarşafla dolaşıyor, şeriatla yönetiliyor olurduk. geçmişi bırak, şu an bunu engelleyen tek şey hala atatürk olgusu. bence tabi.

Reformlari salt ataturk doneminin urunu olarak gormek yaygin bir tavir ancak modernlesme hareketi cok daha oncesine dayaniyor. Cumhuriyet gecmisle baglari keserek bu sureci ciddi sekilde hizlandirdi ama bir taraftan da iyice travmatik hale getirdi.

askeri açısından iş kazım karabekir'e düşseydi belki batı trakya'dan bir miktar daha toprak alabilirdik ki içimde uktedir. halifelik ve saltanat muhtemelen sembolik olarak devam ederdi. bir ihtimal de, kazım paşa veya eski ittihatçılardan biri saltanatı kaldırıp diktatörlük kurar; daha sonra da oğluna devrederdi. muhtemelen bu diktatörlük 90'lı yılların başlarında yıkılırdı.

mustafa suphi'ler anadolu'ya sağ salim geçebilirdi, o noktadan sonra sosyalist bir türkiye'de kurulabilirdi. bir ihtimal sosyalist türkiye'de 90'ların başında yıkılırdı. en ütopik ihtimal ise sosyalist türkiye'nin sovyetlerin de yıkılmasını engelleyen bir güç olarak kalmasıdır ki gider bu böyle...

işin özü, çok saçma bir muhabbet. tarih keşkelerle tartışılmaz.

fazla farketmezdi ama daha az toprak kalabilirdi belki padişah devam etse daha ii olurdu bilinmez. herseyi ataturke bağlamak hatalı/

tarih bize anlatildigi gibi degil padisahin ataturku milli mucadele icin anadoluya yolladigi ortaya cikiyor artik/ ataturkun yetkileri padisaha denkti neredeyse samsuna giderken.

(bkz: osmanli cumhuriyeti)

valla bence 3 ihtimal olurdu
ya Türkiye çok daha küçük bir ülke olurdu daha doğrusu adı Osmanlı olurdu gene
ya başka biri çıkardı kurtarırdı Atatürk yerine
ya osmanlı tekrardan güçlenirdi tüm olaylar sonrasında(düşük bir ihtimal)

kullanmadım ama yakından görme, dokunma fırsatım oldu. sanki biraz kalitesiz bir şeydi. böyle kıl, tüy yapışır da zor çıkan halılar olur ya onlar gibi. tabi halı eksperi olmadığımı da belirtirim.

bunu bilmiyorum ama bana hep cok plastik gelmiştir ikea nın halıları.statik bir durumları var.

ben kullandım, dünya üzerinde daha adi bir halı var mı bilemedim. bence gidin pazar dan alın. hiç tasiye etmem. halı demeye bin şahit, hasır gibi bir şey.

ikea halı kullandım sorun yaşamadım ama burdaki gibi değil benimki daha sert bir şey.

ama fıyatı cok uygun

ikea'da daha ucuz?
www.ikea.com.tr

Aynısından kullandım ben. Pek tüylü bir kedim var, biraz tüy tutuyordu ama süpürünce gidiyordu.
Ama öyle inanılmaz kalitesiz bir halı değil, idare ediyor.

Ve ikea'da hakikaten çok daha ucuz, o ne öyle.

aynısından bizde de var.

fena değil ama şimdi olsa almam..

bankalar caddesinden kabataş yönüne doğru yürüyorsunuz. bir süre sonra sağda bir benzinci görüyorsunuz ışıklarda. benzincinin arkasındaki sokağa (caddenin bir paraleli yani) girip dümdüz yürüyorsunuz.

iphone 4s kullanıyorum. 5 hiç kullanmadım. ama özellik açısından pek farkı yok. sırf yeni versiyon diye o kadar para vermek enayilik.

alınır bence iphone5.

gönder fotonu, objektif bi şekilde yorum yazacam. söz..

nasıl bir şey söyleyebiliriz bu durumda? 83 kilo olan çok çirkin veya 25 yaşında herkes yakışıklı olmak zorunda değil yani. biraz daha veri.

son cümlen şahane olmuş.
nasıl bir çevren var da sana alenen çirkin diyorlar. şimdi samimiler diye sevinsen mi, çirkinsin diye üzülsen mi bilemedim. bence boyunu kıskanıyorlar. 196 nedir? naptın sen ya?

sadece bu verilere bakarak o boya bu kilo az diyebilirim sanırım.

ben yapmam öyle şeyler söz.

caps ver çok ciddi konuşacağım.

edit; söylemeyeyim dedim ama uzun boy iyidir iyi.

aga o boy ve kiloyla çirkin olsan da fark etmez. aldırma onlara.

Şerefsiz mi bunlar amk sana çirkinsin diye imalarda bulunuyorlar?

(bkz: ek$ibition)

abi seni boyunda bi de yakışıklı olunursa manken olunuyor zaten yahu :)
rahatsız olma boşver, annanemin de dediği gibi erkeği güzeli çirkini olmaz

burda yakışıklı olsan da itin götüne sokulursun zaten o yüzden çekinme caps ver.

tr.reddit.com

aha üye olup buraya yolla fotonu... foton kalsın istemiyosan yorumları okuduktan sonra silersin konuyu ve fotoyu komple

yardımcı olacak yorum filan da yapıyolar saç modelini değiştir kilo ver tarzı

kas yap aga.

Bana çirkin iması yapanı, itin götüne soktuğumdan mütevellit artık öyle şeyler duymuyorum..
Tavsiye ederim..
(Yüzü sivilceden görünmeyecek halde bir insandım.. Hala birkaç ağrı dağı var yüzümde..)

Ha ayrıca, anasının bir tarafından yüz hatları simetrik çıktı diye kendisini senden üstün görene ayrıca daha da sertleş..
Terbiyesizler..

Amlarına koyayım o zaman onların. Sürekli yok saçın kısa, yok çöp gibisin, yok o kaşlar ne öyle, yok git tıraş ol..
Kız arkadaşım da olmadığından sürekli ''Bu tiple sen evde kalırsın'' geyiği yapılıyor.

gayet iyi işte. daha ne olsun? terbiyesizlere bak. arkadaşlarını gönder buraya bir de onlara bakalım.

hacı normal işte, playboyluk yapacak halin yok. takma kafana.

çirkin değilsin lan. biraz daha kilo dengeni koru, spor yap, daha düzgün giyin, o gözlüğü çıkar lens tak olmuyorsa model arayışına gir. çok çok daha iyi olur. ama böyle de kötü değilsin normalsin işte.

normalsin aga, benden iyisin hatta;)
ama lazer vs. gibi bir imkan varsa gözlükten kurtul derim.

bence o sakalımsıdan kurtulursan tipinde bir problem kalmaz.bir de kıyafet yönetmeliği olan liselerdeki çocuklar gibi kestirme bence saçını.yüzün çok uzun zaten iyice koca kafalı duruyorsun.bir de o boydaki bir insana canlı renklerde baskılı tişört pek olmamış gibi.de tipinde dert edilcek bir şey yok bence.hani bir şekilde tanışsak aa yakışıklı çocuk demem ama ıyy kuran yırtan kız gibi tövbeler tövbesi bu hilkat garibesi de ne de demem.normal insan işte.

cirkin diilsin kardes takma sen onlari, gayet normal bence tipin ama kesinlikle cirkin demem yolda gorsem.

Lens olayına girmeyi denedim ama kendime baktığımda 15 senedir gözlüğü görüyorum. lens işin içine girince böyle pörtlemiş gibi hissediyorum gözlerimi.
Kaşlarım çok mu kötü yahu? Özel mesajla da yazdılar da öyle aldırma olaylarına giremem açıkçası.

çirkin insan görmemiş onlar.

beyler adam çirkin değil bence. herkes çirkin diyorsa çekemedikleri bir yanın olabilir diye düşünüyorum.

yok olmçirkin filan değilsin. bende blanka filan gelecek sandım amk. normal insan işte.

sen de çirkinsen ben bir şey bilmiyorum.

dişlerinde sıkıntı mı var bilmiyorum. yarım gülüyosun. ya tam gül, ya da ağız kapalı tebessüm et. molla desinler :)

yakışıklı adamsın be kardeşim. allah için. saçları kısaltıp vücut çalışsan mal'akh bile olursun.

son olarak; hayvan gibi boyun var. kız olsam kesin verirdim. daha ne diyem.

Diş konusunda sıkıntılarım var eet.. :(
Sigaradan hep. 2 kere fırçalıyorum ama yine de bembeyaz olmuyor. Onun da bir hal çaresine baktırmak gerekir.

@leman lemon; iş yerinde yeni tanıştığım insanlar. 2 aydır çalışıyor olmama rağmen ne zaman sigara molası versek;
''bu boyla sana kı bulamayız.'',
''şu sakallarını kes olm, ne bu böyle.''
''saça bak, ilkokul bebesi gibi.''
''olm senin kulakların mı büyük kafan mı küçük?''

gibi sürekli espryle karışık laf sokuyorlar. Hayır ben alttan alıyorum ama nereye kadar?

uzun saç da güzelmiş, kankamsın puanım 9.
abi dediğim gibi çekemedikleri bir şey var sende.

Valla teşekkürler arkadaşlar :)
En azından şu anda moralim yerine geldi :)

kız olsam ilk sana verirdim kanka. siktir et sen sünepeleri. on numara adamsın işte.

sana çirkin falan dediklerini düşünmüyorum. sadece sen kompleks yapıyorsun, burada biraz olumlu yorum almak istiyorsun fiziğin hakkında. ki zaten sokakta falan bakan eden kızlar oluyordur diye tahmin ediyorum. sırf boyun yeter. biraz daha doğru düzgün giyin ama. son fotodaki kombinasyon güzel. ergen gibi batman tişörtleri giyme bu yaştan sonra.

bi insana açık açık çirkinsin imasında bulunulması için düzeltebileceği bir kusurunun olması gerekiyor bence, ki o da çok samimiysen yeri geldiğinde şöyle bir çıtlatırsın. onun dışında böyle şeyler söyleyen insanların ağzının üzerinde bir tane çakabilirsin bence. gayet iyisin, dinleme hiçbirini ve bence tavsiyemi dinle.

saç olayına girme evet. gayet düzgün bir tipsin, çirkin falan değilsin.

Çirkin fln değilsin.

Senden çok çok daha çirkin(!) biriyle 1 yıl çıktım.
Tek eksiğin kilo-kas dengesi. Vücut yapmanı tavsiye ederim.

olm valla çirkin değilsin bak. normal adamsın. ha illa bir şeyleri değiştirmeye niyetliysen lens kullanmaya başlayabilirsin. şöyle biraz da spor yap, hem özgüvenin tazelenir hemi de vücudun daha bi şekle girer. mis gibi olursun.

cuninyo, gerçekten diyorlar yahu. yoksa durduk yere bunu kafaya takacak bir adam değilim. yani rahatsızlık verici bir sınıra gelmemiş olsa zaten inan burada da bahsetmem.
adamları çekip konuşacağım en sonunda. yani bana bunu söyleyen adamlar da öyle über süper yakışıklı insanlar değil açıkçası. ya da ne bileyim, bence değiller.
kıskandıklarını da düşünmüyorum boyumu falan. zaten genel olarak tanıştığım insnaların %95'i benden kısa olduğu için o konuda bir endişe yaşamıyorum. boyum kıskanılıyor olsa inan çevremde insan kalmazdı.
ama dediğim gibi, bunlar böyle söyleyince ben de kendimi kötü hissediyorum. bu tarz şeyleri kafama takacağımı düşünmezdim ama birkaç haftadır hayatımı düzene koyma zamanımın geldiğini düşünüyorum. e bu da düzgün bir ilişkiye başlamaktan geçiyor. bu tarz şeyler duyunca da insanın şevki kırılıyor.

abi düzgün giyinince şaane görünüyosun. az spor yapıp kolları genişletmeyi denebilirsin, hani hafif pazu yaparsan tişörtlerin içi dolar ya onu diyorum. ama zor tabi boy uzun olduğundan ince görünüyo kolların.
dediğim gibi güzel giyinince gayet de iyi görünmüşsün, son fotoğraftaydı sanırım, toplu bi fotoğrafta gayet iyiydin. gözlük de sana yakışıyor hiç lens mens deneme bence.

1- alttan alma, alttan alirsan daha cok laf ederler.
2- birak kilo alip o kollari kalinlastirmaya bak.
3- ben bile biraktim baskili t-shirt isini, sen de birak. hayatimda aldigim en dogru karar olabilir, yazin cok terletiyor o bolge hem...
4- intihar etmeni gerektirecek bir tipin yok.
5- sana kotu laf soyleyenlerin amlarina koyim, cok ayip ediyorlar.

Bir kiz olarak;

Gayet de düzgünsün:) mühendis tipin var:))

sana çirkin diyenin kafasına sıçayım.

Spor merkezine yazılma fikri iyi aslında.Evime çok yakın bir merkez var. Gidip yazılayım en iyisi yarın.
Kol konusunda evet, biraz gelişmek gerekiyor. Ama 196lık boyu şişirmek eminim kolay olmayacaktır.

Valla gururumu okşayan laflar söyleyen arkadaşlara da tek tek, tek mesaj altında teşekkür ediyorum gerçekten.
İyi geldi yahu.

İlaveten;

Cevap burada saklı:

''bu boyla sana kı bulamayız.''

Cekemiyorlar seni. Net.

la adam arkadaş ortamınızda olasa dediği gibi itin götüne sokardınız hatta bunu yazmasaydı yine sokardınız çocuk duygu sömürüsü yapınca hemen anaç kesildiniz.

kardeş sen bi incide filan paylaş sor ama sadece tipim nasıl de o kadar gelen cevaplar senindir.

Lan ben de cirkin mirkin diyince resimlerden yesil dev hulk gibi bisi cikcak sandim. Cirkin gormemis onlar bi bana gonder adamlari da tipi kayik gorsunler :) yas 29 boy 175 kilo 91 gobek agri dagi modeli :) benim yanimda sen kenan imirzalioglu kalirsin allahima. Son resimde mesela bayaa giderin var. Hele tek kasi kaldirma olayina cocukluktan beri hastayim. Bakma sen onlara haci hic fena diilsin raad ol

çirkin değilsin kardeş yaşını göstermiyosun ama. saçlarını uzat oyle daha guzel olmus. kulakların da buyuk değil. e 72 ya da e70 kullanıyorsun ordan da bi artı.
ama en buyuk artııı : sphotos-d.ak.fbcdn.net

sol yanındakı şahane de kim :)

islergucler; valla samimiyetine inanıyorum ben arkadaşların. ama dediğim gibi yakışıklı olmadığımın farkındayım. senin arkadaş ortamında olsam sen ne derdin peki? madem öyle söyledin :)

tezumomikuari; valla en kötü şey güvensizlikmiş onu anladım. şu duyurudan evvel güvenmiyordum kendime bu ibişlerin lafları yüzünden. ama arkadaşlar sağolsun, hemen el birliğiyle kaldırdılar dötümü :) hoşuma gitti ne yalan söyleyeyim. önemli hissettim la kendimi :)

Ayrica gozluk de fena sayilmaz. Belki cerceve modelini degistirebilirsin. Zira cok uzun suredir gozluk kullaniyorsan (misal benim gibi 25 yildan fazla) insanin eli kolu gibi bi uzvu oluyo.

fotoğraflarını gördükten sonra gittim şükür namazı kıldım :P şaka şaka bencede gayet normalsin, yakışıklı değilsin ama tipsiz de değilsin normalsin standartsın bence tabi. birde bence boyunun uzun olması standartların içinde avantajdır, birde kıyafet o tişörtü bidaha giyme. gözlük problem değil bence amma daha klas birşey olabilir rayban wayferer tarzı

@optum sezen; fotoğrafa göre sağ yanımdakini soruyorsun sanırım; hollandalı o. niels van maanen :) hollanda'dan arkadaşlarım. ziyarete gelmişlerdi.

La olm bildiğin, ortamlarda "oha marjinale bak" diye hatunların takılmak için yırtındığı tiplere dönüyosun saçı biraz uzatınca.. (Var böyle arkadaşlarım.. Ağızlarına çarpasım geliyodu zamanında kaldırdıkları kız sayısı yüzünden..)
Dert etme konuşanları, bildiğin çekemiyolar..
Saçı biraz uzat, gözlükten de kurtul bak.. (Bende 20 yıldır gözlük takıyorum.. Sosyal ortamda sadece lens.. Budur..)

yakışıklı olabilirsin ama karizmatik değilsin. paraya kıy düzgün bi kuaföre git, saçını sakalını bir şekle soksun. gözlük modelini de değiştirebilirsin ama değiştirmesen de olur. senin bi kere düzgün bir erkek kuaförüne gitmen lazım. spor da yaparsan tamamdır.

Gözlük
Vücut
Saç

Bunların üzerine gideyim en iyisi. Bir ara şu moda olan gözlüklerden alacaktım da işte, yüzüme olmadı gibi geldi. Hani kocaman kemik gözlükler var ya, uzun düz saçlı kızlara çok yakışıyor. Bana da yakışır diye düşündüm, gittim denedim; ı ıh :) olmadı sanki.

Şunun gibi;
www.resimbul.com

Bu arada, bana bu kadar destek verecek millet, yeminle şimdiye başkanlığa adaylığımı koymuştum bu gazla.. Adam intihar etmiyim derken gaza gelip sokaktaki her hatuna yazacak kıvama gelecek..

Klasik mühendis tipi var sende. Çirkin denilemez.

Kas yap + saçları uzat

Yanına da 1.70 civarı bir hatun yap, o co-worker bozmaları kudursun, kıskançlar.

Haha,
Her şeyi yapabilirim, ama o ''1,70 kız yapma'' olayı çok zor. hani kemal sunal'ın gözlerimden ateş çıkaramıyorum durumu var ya; işte o. :)

tipinde bir şey yok abi giyimine dikkat et biraz. azcık da kilo alsan fena olmaz.

Şöyle de bbir şey var; Sosyal Hizmet Uzmanı'yım. Mühendislikle alakam yok :)

o boya kısa boylu kız olmaz. uzun boylu kızlar da genelde at oluyor. arkadaşların belki o yüzden öyle diyip senin çıtayı yükseltmeni istemişlerdir.

kardeş biraz kas yap bir de kendine uygun gözlük çerçevesi bul ya da lens ve giyimi biraz sadeleştir baskılılardan uzak dur şerefisizim yakışıklı kategorisine girersin boy saç falan tam zaten. hafif gerekirse birde sakal ekledin mi tamam..

yurdum insanısın işte.

spor yap, ne biliym biraz kılık kıyafete özen göster, gözlüklerini sevmiyorsan lens kullan dişçi randevularını sıklaştır.

gayet sağlıklı genç bi er kişisin. bu seni ciddi anlamda yakışıklı yapmaya yeter.

yaşından biraz ufak gösteriyorsun.

Yaşımdan küçük gösterme durumu var evet. Hele saçı kısa tutup sakalı ve bıyığı da sinekkaydı yapınca; 21-22 yaşına düşüyorum neredeyse. Ki bu da tercih ettiğim bir şey değil açıkçası..

lens bana pek yakışmıyor, gerçekten. yani gözlerimi pörtlemiş gibi hissediyorum. bir de açıkçası, yalnız yaşadığımdan pek düzenli değilim.
evde kedim de var. lens olayı sıkıntı yaratabilir.

sürekli çirkin olduğun imasını kim yapıyor ya.
ben de kendimi çirkin hissediyorum ama hiç öyle çirkin olduğuma dair ima yapılmıyor arkadaş çevremde.

ama alışıyo insan bi yerden sonra, ne bileyim hiç bi ortamda beni kesen kız olmamıştır mesela :) hatta kızlar bana doğru bakıyorsa kıllanıyorum amk ne bileyim etiketi çıkarılmamış bi şey mi giydim üstüme falan diye :)

usta sen tipi duzeltmek icin siralama yapmayi birak acilen oz guvenini geri getirecek hamlelerde bulun.

soluman; which is?

yahu ne lensi, ne vücudu napıyorsunuz anlamadım ki. olay lens falan değil, bu kadar materyalist olmayın. (çok afilli kelime ama tam anlatmak istediğime karşılık bir tek bu geldi aklıma) asıl olay kendine güvenmek. kim ne derse desin, sen kendine güven, ezik büzük takılma. bir tek lensle olsaydı yurdum erkeğinin lens koleksiyonu olurdu renk renk. oku, izle, öğren, kendini geliştir, takma böyle şeyleri.

soyle bi goz attimda surekli yapamam edemem modunda cumleler kurmussun , tipin standart ustu diyebiliriz ama sen kabullendirmissin sikinti orada.. insanlarin seni kotu hissettirmesini izin verme.. benle dalga gececeklerde ben de kabullenip kafama takacam hey gidi hey, uzerlerine oyna sen de zayif noktalarini tespit edip tak diye yapistir suratlarina bi kac kere yap bunu,o zevki alinca donup bana tesekkur edeceksin :)

ulan sen öyle deyince, ben de çirkinsin zannettim. mis gibi çocuksun laan:) belki gözlük modelini değiştirebilirsin ya da lens alabilirsin. o kadar

memlekette uzun ve yakisikli adam yok diyodum butun sozlerimi geri aldim :)

HD Tune ile test edebilirsin.

ben bütün müzik,video ve resimlerimi kaybettim 1 ay önce.daha kaç hatıraya kıyılacak.western dijital zulmü bitsin artık.

bir bulut depolama kullanmanı şiddetle öneriyorum.önemli şeylerini hemen yukarı at.yandex.disk,dropbox ne denk gelirse.

Bad sector olusmus bir disk bir daha iflah olmaz.

aslında olur bad sectorlerin sayısı çok fazla değilse eğer.çok çok eskilerden bad sectorleri kapatarak yani 500.000mbnin 1mbsi bad sectordeyse 499.999mb şeklinde bad sectoru dışarıda bırakarak format atıp bad sectorlü kısmı deaktif edildiğini bizzat babamdan hatırlıyorum.o zaman dos 6.22 ortamıydı ya da windows 3.1 vardı sanırım.malum çocuktum pek hatırlamıyorum.şimdi çok daha gelişmiştir o programlar.

disk bir şekilde kurtulur zaten garantisi de varmış.aslolan veriler patlamasın.

Arkadaşlar tşkler cevaplar için.
HD tune 5.0 ile error test yaptım, herhangi bir hasarlı alana rastlamadı (quickte yaptım, uzun olanıda yaptım.)
Daha önceki badsector lu diskimde bu program hasarlı alanları göstermişti.

İyiden paranoyaya bağladım, sata2 benim anakart, bu yeni disk ise sata3...acaba diyorum buna istinaden bir dengesizlik kablovari bir durum olmuş olabilir mi nebilim.

çünkü şuan işletim sisteminin çalışması olsun, yaptığım testler olsun, HDtune ile extra testleri falanda uyduladım herhangi bir negatiflik yok. sadece bios da bu uyarıyı aldım 2.kez şimdi tekrar bi yeniden başlatma açma kablo değiştirme durumlarına girişcem.

öfff öff

Abi bişi olduğuna değilde işte, bu şüphe beni yiyor bitiriyor.

Madem çok şüphelisin, bir disk daha al, Windows'un entegre yedeklemesini çalıştır, saat başı yedek alsın. Başka türlü önüne geçilemiyor çünkü, ben sırf yedekleme için iki disk ayırdım artık.

Kaybedeceklerin 100 dolardan fazla edecek şeyler mi? O zaman git 100 dolara bir disk al metody yani :)

sata kablosunu değiştirdim,
restart yaptım defalarca,
bios ekranında pause ile smart status unu kontrol ettim (sorun görünmüyor),
hdtune ile her türlü tarama yaptığımı söylemiştim zaten. (sonuç; herhangi bir şey bulamadı),
WDnin sitesinden "Data Lifeguard Diagnostic for Windows (901 kb.)" adlı programı çekip birde onunla taradım, 2.5 saatimde öyle gitti, günü akşam ettik yani.
sonuç; yine bir şey bulamadım(badsector 'un izine rastlanamadı),
bios taki "pri master hard disk: s.m.a.r.t. command fail" hatasını almıyorum ama tam olarak neyden de kaynaklandığını çözemedim.
iyimser düşünüp anlık bir sorun olmuş olabilir diye geçiştireceğim sanırım.
en hayati verilerim yedekli, yeni yedekleride oluşturmak kaldı geriye,
bir sorun varsa sanırım pat diye hdd nin ölmesini beklemekten başka çare yok kısa vadede.
tekrar cevaplar için tşk.ederim,
belki buna benzer sorunları olanlar içinde bu soru-cevap'lar işe yarar diye en son yaptıklarımıda yazdım.
kolay gelsin.

bioxin bir işe yaramıyor. düzenli kullanılacaksa minoxil fayda edebilir.

randıman alınan ürünün illa istenilmeyen bi yan etkisi vardır

minoxil diyorlar kesinlikle yüzde beşlik olandan. benim kuzen yardırıyor kafaya valla araziler ot bağladı farkediliyor.

minoxil kaçınılmaz sonu geciktirir epey.

minoxidil i 5-6 ay kadar düzenli kullandım ve gerçekten de faydasını görmeye başlamıştım. fakat her gün sabah akşam onu kullanmak, kafada bıraktığı yağlı his çekilecek gibi değildi, bıraktım.

görüntüleme teknolojisi (?) zaten var.
(bkz: 35 mm)

kur evine bir 35 veya 16 mm perdesi. mis gibi izle.

@ben smyrna

aslında ben elektronik cihazların monitörlerindeki görüntüleme teknolojisini kastettim. onun için var mı bir şeyler peki?

@fakin 4k film var diye biliyorum. yoksa da lg'nin yaptığı son 4k ve 8k tv'lerin 1080p filmlerin çözünürlüğünü akıllı bir yazılımla üstün kalitede 2160p'ye çevirdiğini falan biliyorum :P

abi macbook pro al retina işte tam sana göre.
47" tv de erken ama henüz. 4k standart olmaktan çok uzak.

47 inç retina display mantıksız denebilecek hayvanlıkta bir çözünürlük gerektiriyor. retina display özelliğini sağlayan macbook pro for retina display, 15 inçlik ufacık ekranda 2800x1880 çözünürlük kulanıyor. Full HD'den daha yüksek yani. 47 inç'e aynı piksel yoğunluğunu uyguladığında inanılmaz yüksek bir çözünürlük çıkacak ve o çözünürlüğü kullanabileceğin bir alan yok. Bu bir.

İkincisi de izleme mesafesi. İzleme mesafesi arttıkça pikselleri ayırt etmen zorlaşıyor, dolayısıyla 47 inç retina da olsa, FUll HD de olsa aşağı yukarı 5 metreden farkı pek anlayamayacaksın. Mesela retina MBP ile iPhone 4'ün arasında da piksel yoğunluğu farkı var, iPhone'un yoğunluğu daha yüksek, çünkü telefonu yüzüne yakın kullanıyorsun, laptop ise biraz daha uzak.

Piksel bir teknoloji değil, bir ölçü birimi. İnç, Santimetre, Litre gibi bir şey. Nokta demek Yunanca'da. Tam olarak hangi teknolojinin bitmesini istiyorsun anlamadı.

Özet: kafanız fazla karışmış.

görüntüyü büyüttükçe kalite düşer
yani 1080p'yi 2160p yaparsan bir pikselden dört piksellik görüntü elde etmeye çalışmış olursun o pikseller bir şekilde dolar ama sonuç itibariyle orjinali 4k olan bir görüntünün kalitesini vermez
şu 4k 8k televizyonları da başka birşey bulamamalarına veriyorum
bi ara insan gözünün farkedemediği görüntü yenileme hızlarına gitmişlerdi sırf göz boyamak için 100hz tvler olsun 200hz tvler olsun 800hz olsun
kaldı ki o çözünürlükte yayın yok
film izlemek istesen bluray player bile oynatmaz diye düşünüyorum
hani bluray diske bir film atsan en fazla 1080p olur o (veri dvdsinden bahsetmiyorum)
hadi diyelim bir yolunu bulun 2160p video attın o zaman da bluray player donanımı desteklemeyecektir

pek çok torrent sitesini çok yakından takip ediyorum ama 4k filme denk gelmedim henüz

e disk olarak yok torrent olarak yok şurda yok burda yok nerde var bu 4k video/film dediğimiz şey
anca yutupta birkaç örneğini görebiliyoruz o kadar

hem hdmi bile 4k görüntü aktarımı yapamıyor
thunderbolt veya display port gerekli

laptopunda çözünürlükten önce bir tane bluray üzeri optik disk okuyucu + o laptopun görüntü işleyicisini ekrana 4kyı bozmadan aktaracak donanım lazım

edit: roket adam da haklı

ya biliyorum piksel'in kelime anlamını da. kastettiğim bitmesini istediğim teknoloji. yani piksel gibi noktasal minicik birimlere ayrılamayan kesintisiz geçiş sunan bir teknoloji. hani şu pikseller arasındaki çizgiden bahsediyorum.

gerçi zaten insan gözünün ayırdedemeyeceği küçüklükte pikseller yapıyorlar zaten ama ben piksellerin olmadığı bir görüntü elektronik bir düzlemde nasıl elde edilir şeklinde sordum soruyu. gerçi yine saçmalamış olurum. isterlerse tek tek atomların rengi değişerek görüntü elde edilsin yine ortada bir tanecik, bir nokta söz konusu olacak. piksele çıkacak kapı...

eğer tek tek pikselleri görüyorsan ya çok yakından çok büyük bir ekrana bakıyorsun ya da pilot falan olmalısın. ama piksel olayının kalkması doğanın mantığına ters biraz senin de dediğin gibi normalde de görme olayı gerçekleşirken her bir tanecikten farklı farklı fotonlar gelir gözümüze.

lise 1'de porno satarak 50 lira kazanmıştım.
bi' warez sitesi açmıştım lise 2'de, o zamanlar upload-to-earn siteleri popülerdi hani rapidshare gibi düşün ama para veriyo dosyaların indirildikçe. 53$ kazanmıştım.
başka da pek bişi kazanmamışım ya.

pederin işyerinde çalışarak. asgari ücret almıştım. ama bir aylığına. zaten daha da çalışmazdım yani. adamı öldürüyor.

2006 yılında liseden mezun olduktan sonraki yaz internetten bi tasarım işi bulup yapmıştım. $550 ücret aldım. özgüven patlaması yaşamıştım.

m.eksisozluk.com

küçükken bayram harçlıkları şahaneydi

lise 1'de bi teknoloji dergisine yazı yazmıştım, 180 lira mı ne almıştım tek yazıdan. çok efsane bi durumdu cidden, hala da anlatırım. ondan sonra da sürekli yazdım zaten, en son üni 1'in yazında başka bi iş buldum, ona devam ediyorum hala.

güzelmiş..

lisede upload yaparak rapidden 100€ kazanmıştım ama sonra parayı almayı unutmuştm kayboldu gitti, onun dışında 2 sene önce açık öğretim sınav merkeznde çlştm 1.5 ay o zaman 900 küsür kazanmıştım harika bir his

hakkında okuyan bilen insanlar kitaplarını okumuş olanlar isimleri daha iyi biliyo açıp bak oku incele hoşuna gittiyse sarar zaten

@kacynski, kitabını oku mutlaka. hem çoğu ismi ezberlersin, hem de kitabı dizinin 10 katı derinlikte, katıksız bir sanat eseri. mutlaka oku pişman olmayacaksın.

www.mahina.se
www.moviedeskback.com

Unuttukça bakıp kontrol edersin. Ayrıca bölgelerden bahsedildikçe haritayı da incelersen olayları daha iyi kavrarsın. Ben öyle yapmıştım. Anahtar arama kelimeleri:

"game of thrones family tree"
"game of thrones map"

ben de başta öyle çok karıştırdım isimler yüzünden ama sonra izlemeye dvam ettikçe ortadan kalktı

baslarda oldu evet sonradan yerlesiyo.

bana çok yardımcı olmuştu: 24.media.tumblr.com

(bkz: bed bug)

tahta kurusu olabilir,yattıgı yatagın her tarafına baksın tahtalar warsa ilacı var alıp sürsün

tahta kurusuna benziyor.mehmet öz de 3 ısır tahta kurusuna işaret eder diyodu programında.

öleceksinnhahahha.Şaka.
Yanma, uyuşma falan da oldu mu?Örümcek de olabilir, bir şey olmaz, korkmuştum ama benim de başıma geldi.Aha aynen böyle iz oldu, etrafı kırmızılı.Tahta kurusu da ısırmıştı beni.Ona da benziyor, ama bir kene değil.Bak o da ısırmıştı beni çocukken.Hala hayattayım.

Yataga baksin kirmizi kirmizi noktalar varsa bedbug

derse gitmen en iyi çözüm. doğru yapıp yapmadığının ciddiyetle kontrol edilmesi gerek, yeni başlayan biri olarak bunu anlaman epey zor. denedim, sakatlandım, gördüm. merakını gidermek istiyorsan ve ingilizcen varsa internette sonsuz kaynak mevcut mesela yutubda yogatic aratabilirsin, iyi bir öğretmen. binlerce video var. birçok tarz ve okul var. bir de jstdueit mi nedir bir kullanıcının videoları güzel. kino nun videolarını da beğeniyorum. bunları yanına yoga ekleyerek aratırsan çıkar.

youtube?

www.youtube.com

p90x'in yoga bölümü..

arkadaş oradaki adamlarla kendini bir tutma zaten yavaş yavaş gelişir o sen yorulduğunda kısa mola ver soğutmayacak kadar, o yarım saatlede gelişiyor zaten

p90 la, hadi illa kastıracam dersen p90master la başla, bunları bitirince p90x yap. hadi illaki p90x yapıcam kaslarımın ebesine atlıcam diyosan yapabildiğin kadarını yap, dinlenip devam edebiliyosan et, edemiyosan yapma, adam yapabildiğin kadar yap diyo zaten. ben p90 yaparken "bunu yapıyorum yeaa biraz zorlaştırayım" dedim p90m yapayım dedim 20. dakikada sakatlandım 1 hafta çalışamadım.

yapabildigin kadar yap hic yapmamaktan iyidir. nabrukk un dedigi gibi biraz ara verip sonra devam etmeyi deneyebilirsin. 5dk da uzun ama, 1-2dk dinlen sonra devam et. gerekirse tekrar dinlen.

sen çok yanlış gelmişsin, protein tozu dediğin şey yorulan kas kütlesini onaran bir yapı, kesinlikle sonra ama sabah, spor öncesi , spor sonrası, akşam alsan faydalı olur.

suyla igrenc oluyo ya tadi.

valla teyzem zamaninda gitmis, 40 yildir orda, kadincagiz 60 kusur yasinda hala calismak zorunda dogru duzgun bir guvencesi olmadigi icin.
belki sen daha basarili olursun.

paran var ise git çalış kendi başına birşeyler yapmaya çalış. paran yoksa başkasının yanında çalışarak amerika tr den beter nefes alamazsın burada ki gibi rahat değil

oncelikle (bkz: diversity visa lottery)

bu cekilis, ucretsiz. her yil ekim ayinda basvuru oluyor, abd'de calisiyorsan bile surekli buna basvur. Green Card kazanirsin islerin daha da kolaylasir...

oldugun yerden is bulmaya calis fakat cok deneyimin yoksa, biraz zorlanabilirsin iyi is bulmada, ama ilgi alanin kesinle abd'de cok iyi isler bulmaya yonelik. Bir de eger cok iyi bir birikime sahip degilsen, vize alman biraz daha zorlasir. Cunku konsolosluk sizin sirket icin ne kadar onemli oldugunuzu gormek isteyecek, yani neden bir ABD vatandasini ise almiyor da sizi aliyor...

bu nedenle abd'ye egitim amacli (bir sertifika programi olur, bi master programi olur..) gelip burada is bulmaya calis. sen de kabul edersin ki, bir is yerine email atip ben turkiyedeyim beni alin demekle ben atiyorum newyork'ta su universitenin su programinda egitim aliyorum demen arasinda fark var.

para kismi kurs fiyatlarina, yasayacagin ile gore cok degisir.

titre ve kendine gel.

vizeler ile ilgili bilgiler burada:

travel.state.gov

siz, zor vize alabilecek bir gruptasiniz. yani genc, bekar erkek grubu. bu bahsettigim, turist vizesi zaten. onun da calisma ve oturma izni yok.

cok cok cok iyi bir yazilimciysaniz, firmalarin is ilanlarina muracaatta bulunabilirsiniz. hani belllki bi calisma vizesi (H1B) veren cikar mi acaba dusuncesiyle. hatta uc orneklerde onlar sizi bulur ve abd'ye goturur:

www.youtube.com

burada yasamak = ömür boyu it gibi calismak + bütün zorluklara yalniz basina gögüs germek.

hayatta sadece it gibi (IT'ci degil, köpek gibi) calismayi biliyor, baska bir sey de bilmiyor ve istemiyorsaniz, kaytarmayan biriyseniz, ogrenmeyi deli gibi seviyorsaniz ve dürüstseniz tutunursunuz. bunun disindaki hallerde, biraz zor olur. ingilizceniz iyi degilse, bir miktar zorluk da o nedenle yasarsiniz.

2008 krizinin etkileri henuz gecmedi. issizlik oranlari coook cok nazli bir sekilde duzeliyor. bi kipirdanma var ama, cok nazli, cok yavastan. 2008 krizinin gelecegini tahmin eden ve o zamanlar bu tahminine herkesin götüyle gülüdügü ekonomi kahini Nouriel Roubini, 2013'te bir parti kriz gelme ihtimali daha var dedi.

is bulmaniz, sizin "dunya ölçeginde" ne kadar iyi oldugunuza bagli. burada sadece Türk yazilimcilariyla degil, Hintli ve Cinli yazilimcilarin en iyileriyle rekabet edeceksiniz. Ak göt kara göt burada belli oluyo yani.

Dürüst, kendi halinde, kimsenin tavuguna KIşt demeyen, etliye sütlüye karismayan, vergisini muntazaman odeyen, kanunlara ve kurallara saygili bir kisiliginiz varsa, basiniza bir sey gelmez. "Alemlere akalim, cakallik edelim, carpalim, tokatlayalim, sarkalim, kestirmeden gidelim, bitirimiz olm, Turkuz biz!" seklinde bir yaklasiminiz varsa, basiniz belaya girebilir. Ozetle, efendiler ve caliskanlar ayakta kalir, tembeller, cakallar ve zorbalar elenir gider. Sistem boyle kurulmus.

1500 dolar buraya gelmek icin,
5000 dolar buradaki ilk "can suyu" olarak idare eder bir rakam. Tabii, is bulmus ve geliyor oldugunuzu varsayiyorum.

Diyelim size piyangodan yesil kart cikti. Calisma ve oturma izniniz oldu. O zaman, burada is bulana kadar dayanabilmeniz icin, 12-15 bin dolar civarinda bir para gerekir.

Toplu tasimanin pek yaygin olmadigi bir sehir, eyalete gidecekseniz, iyi kotu ayaginizi yerden kesecek bir kulustur icin de, bir 4 bin dolar filan gerekir.

benim arkadasim orada master yapti ve orta halli bir firmada calisiyor su an. master olmadan gidip is bulmak zor gibi.

döner bıçaklarıyla dalalım abi, nerdesin?

elinde kapı gibi faturan varsa 7 gün hakkın var diye biliyorum ben de.

Etiketi falan her şeyi duruyorsa geri verebilmen lazım.

senin yerinde olsam faturanın arkasını gösterip yetkili biri ile konuşmak istiyorum derdim. değişim yapmıyorlarsa da geçerli bir sebep göstermelerini beklerdim. arıza çıkaracak gibi olurlarsa hakkımı yasal yollarla arayacağımı söyleyip ortamı olabildiğince gererdim. ne derler: "ağlamayana meme yok"

sikayet et muhtemelen sonuc alirsin.

kesinlikle iade hakkın var. cevaplardaki gibi, yetkili birini bul ve şikayet et. tüketici mahkemesiyle falan uğraşıp bekleme.

bu arada mağazanın ismini de söylesene. bilelim.

mağaza adını tekrar yazayım:

KİMLİK

iade edebilmen gerekli. şikayet var a falan da yaz, hatta kimlik in genel müdürlüğüyle falan konuş, en son raddeye geldiğinde de online ortamlarda bile bu durumu yazacağını ve şikayet edeceğini belirt. muhtemelen diretirsen ve sertleşirsen alırlar.

aga o adam da ticaret yaptığını düşünüyor işte. tüketici hakları ücretsiz bir şekilde işini halleder. sıkıntı yok.

www.turkhukuksitesi.com

www.cankayakaymakamligi.gov.tr

İade edebilirsin. Kanuni hakkın olduğunu belirt ve sonuç alamazsan tüketici hakem heyetine gideceğini belirt, git.

bakliyatlarınızı ve benzer ürünlerin olduğu dolaplarınızı kontrol edin.

aynı sorun bizim evde de mevcut.
öldürüyoruz cogalıyolar acaba bi yerde yuva mı yaptı sorusunu akıllara getiriyor.
eger çöpünüzün agzı acıksa kapatmaya özen gösterin ve hergün çöpleri atmaya gayret edin

bir kaynagi var mutlaka onu bulup ortadan kaldirmazsaniz kurtulamazsiniz. butun dolaplari arayin. tezgahin altina falan bakin. bir yerde yiyecek kaldi acikta.

koku önleyici/giderici pudralarla olabilir belki.

Kumaşından oluyor koku,
Ya çamaşır maknesine ya çöpe

önü kapalı terliklerden mi? önünü kes! dün öyle yaptım ben, önüne pencere açtım da rahatladım şimdi. yıkamak falan fayda etmiyor, yine eski haline geliyor.

(bkz: borik asit)

Komik buluyorum kedileri ^^

evciller.

sevimli oluyor keratalar .

sevmeyeni daha çok bence. ben de sevmem kendilerini.

köpek kadar uğraştırmıyor. temiz hayvan. tuvaletini falan kendi yapabiliyor. çok salaklar bi de. utanınca falan yorganın içine giriyor çıkmıyor benimkisi.

bu "nankör" muhabbeti nedir? ben anlayamıyorum bu konuyu. nankör falan değil kedi, sadece ne olursa olsun bir insana pek güvenmez ve bireysellik duygusu çok güçlüdür. insan egosu da her şeye sahip olmak ister, kedi egosu da insan egosuna benzerdir, dolayısıyla ikisi çatışır. kediye "ben sana sahibim" dersiniz, kedi "hayır, ben sana sahibim" der hareketleriyle. bu nankörlük değildir. köpekler biraz fazla sadık ve çok çabuk güveniyorlar sadece, insanın sahiplenici, her şeye "benim" diyen yapısına daha uygun hayvanlar. kedi "kusura bakma senin değilim canım" dedi diye nankör muamelesi görüyor...

cevap vermeyi unutmuşum, çok sevimli ve karakterli oldukları için :)

kedileri sevmiyorum, sevemem, onların varlık amacı beni çok aşıyor, onları sevmem sanki onlardan daha üstün olabilmemle mümkün gibi ama değil, yani onlardan üstün bir şeyin olması imkansız gibi. onlardan üstün olamayınca onları hakkıyla takdir edebilmem mümkün olmuyor haliyle. hayranlıktan daha adi, daha bayağı bir his bu. onları daha yüksek bir bilinç seviyesiyle anlayabilsem ve onlara hakkını verecek kadar yoğun bir bağlılıkla hayranlık duyabilsem keşke. böyle utanç verici düşkün hallerini gördüğümde, en ufak bir rahatsızlıklarında, yaşlandıklarında, çaresiz bir hastalığa tutulduklarında.. içimden bir parça kopuyor. evrenin şefkat dolu bir yer olmadığını anlıyorum tekrar tekrar. onlara layık olabilecek kadar sevgimi gösterebilsem ve bana istedikleri nankörlüğü yapabilseler daha ne isterim?

nankor, iyilik bilmez demek. kediler icin bunu soylemek tamamen kedileri tanimayanlarin yakistirmasi olabilir ancak. sarki marki yazmislar bir de boyle, deyimler uretmisler. baya bilince islemisler bunu. ama yok yani oyle bir sey.

insanlara iyilik yapinca insanlar nasil davraniyorsa kedilerden de bize oyle davranmalarini istiyoruz. bu cok insanbicimci bir yaklasim.

ben tum turlerin yasam hakkini savunuyorum. iletisim kurabildiklerime ise dogal olarak yakinlik duyuyorum. kedi veya kopek; onemli olan bir turun digeriyle bir seyler paylasabilecegi sekilde iletisim ve empati kurabilmesi.

kopege kediyi, kediyi de kopege tercih etmem. ikisi de ayri bakim istiyor. insan hangisine en iyi bakimi saglayabilecegine inaniyorsa ona yoneliyor. bende oyle en azindan.

@sharksmile

kedigiller çift göz kapaklı göze sahip. doğal etoburlar ve avladıkları hayvanları yerken yüzleri kan içinde kaldığından bu ikinci göz kapakları kanı göz yüzeyinden olabildiğince uzak tutmak için evrimleşmiş bir avantaj. tabii avlanmasalar da, bir insan tarafından beslendiklerinde de gözlerini ihtiyaten kapattıklarından bu verilen yemeğe saygısızlık, yemek verene nankörlük olarak algılanıyormuş falan hesapta. o yüzden nankör deniyormuş. cahillik işte..

ben hıc sevmem mesela,gayet ıtıcı hayvanlar.

@kargn

iyi de yemek yerken gözlerini kapatmaları aşırı sevimli bi şey :D insanlar ilginç tabi, ne diyeyim...

köpek bahçede kedi evin içinde bakılır.

kedi bu kardeşim, bütün ihtiyaçlarını karşılayamaz ki! ihaleye mi gireceğim de beni son dakikada satacak.

tüylü, kucağa alınca mırlıyor. bi ipe tav olup beni eğlendiriyor. çok büyük bir buhran yaşamıyorsa ortalığa da pislemiyor.

daha ne? canlarım benim ^^

kedi nankor kopek sadik meselesine bir aciklik getirelim.
kopekler bildiginiz gibi grup halinde hareket eder. kopek sahibini grubun lideri bilir dolayisiyla onu takip eder. kedilerde grup durumu yok. bireysel hareket eden avcilar. dolayisiyla sahibini takip etmesini beklemek sacma.
tabi bu demek degil ki kediler sosyal degil. gayet sosyal hayvanlar. sadece grup mantalitesi yok.

ben izmir'e taşınana dek kedilerle pek muhattap olmamıştım, Ankara 4. Cadde Mado yanındaki sokakta yaşayan ve ne zaman pisi pisi desem koşarak gelen kedi hariç. her neyse. abi bi geldim buraya, evde 5 kedi, 1'i kocaman tek gözlü canavar bir şey, seviyorum onu da ama korkuyorum bir yandan da. 4 tane de yavru var, geldiğimde iki avucuma sığıyorlardı (hani bu twilight kitabının kapağında kalp tutma şekli var ya avuçlarımı öyle düşünün) şimdi büyüdüler.

hepsinin kendi huyu var (mutlaka köpeklerin de vardır ama köpeklerle hiç muhattap olmadım neredeyse).

Tekir, yakışıklım benim; oyuncu, sevecen, arsız, sevgi arsızı bir de. kucakta göğüste, omuzda, bacak arasında, sırtta uyumayı seviyor. bir de bazen kıçını burnuma dayayıp uyumasa. bıraksan saatlerce nereyi bulursa yalayacak. ha bir de mama tasına abanması yok mu?

Pika, salako; aslında çok zeki bir çocuktu bu püsük ama ne olduysa bir gün tırnaklarının kesilip, azarlanması ile değişti, önce küstü bize bir iki gün evin içinde küs küs dolaştı. çok sevdiği dudak emme eylemini bile yapmadı. köşelerde yattı durdu. salako demiştim ya, sabahları uyanınca unuttu küstüğünü aradan biraz zaman geçince anımsadı. neyseki atlattık o süreci. şimdi yine arsız. bir de midesine düşkün sormayın. buzdolabı, fırın kapağını açtığımızda bitiyor mutfakta, elimizde eğer bir şey görürse miyavlamaya, elimize ulaşmaya çalışıyor. kek manyağı bir de. dudak emme huyuna da geri döndü ama artık aşk ısırıkları da veriyor. (malesef) yere konmayı bile bilmiyor garibim. salako işte.

üstübü, sinsi prenses, kezban; aman efendim bir küsmeler, triplenmeler. tam kezban. kardeşleri mama yerken uzaktan kesmeler, katılmamalar. kendi başına bir yerlerde uyumalar hep bunda. bir odaya mı girmek istiyor, miiv miiv o kapı açılacak yoksa susmak yok. bir yerden çıkmak mı istiyor, yine miiv miiv. kucağa gelmek ister, alırsın ama yok 1 dakika dolmadan gidesi gelir.

Oscar, prenses, leydi; uzun tüyleri, sessiz, sakin yapısı, efendiliği ile en prensesi en hanım hanımcığı kardeşlerin. kucağa gelir, yanında, koynunda, ayakucunda, göğsünde uyur insanın. kardeşleri kadar arsız değil ne yemek konusunda ne de şımarıklık da. "-oscar, gel." dersin gelir. kapı mı açılacak? miiv miiv, o kadar. açılmıyor mu? bir köşeye geçer uyur. dertsiz tasasızım benim.

panter, canavar; kocaman bir şey bu, ben diyeyim 10 kilo sen de 3 kilo ama görelidir ya hani algılarımız bana 100 kiloluk bir "gerçek" panter gibi geliyor. korkuyorum abi. arada patiliyor 4 ufaklığı bir tek o zaman kendimde cesaret bulabiliyorum buna kızacak. sevmeye çabalıyorum ama tırnak geçiriyor. olmayınca olmuyor işte.

abi nasıl sevmezsin ki bunları?

kedi alıcam, hangi tür alıyım?

"Tarihe baktığımızda ilk kedilerin oligacene döneminde Afrika'da ortaya çıktığı sanılıyor. Keskin dişli kaplan (Halaphoneus) ve günümüzün modern kedisi (Dimictisti) olmak üzere iki tür... Evcil kedilerin nasıl ve ne zaman ortaya çıktığı tam olarak bilinmiyor ancak en eski kayıtlar, evcil kedilerin 5 bin yıldır var olduklarını ve Mısır'dan geldiğini gösteriyor.

İnsanoğlu, ilk olarak 20 bin yıl önce köpeği evcilleştirdi. Bundan ancak 15 bin yıl sonra vahşi kediyi evcilleştirebildi. Yani, 5 bin yıl önce Nil vadisinde tarım yaparak yaşayan insanlar, ürünlerini depoladıkları ambarları haşare ve fare basınca kedilerin fareleri yakaladığını fark ettiler. İşte, kedilerin mısırda kutsallaşmaya başlaması bu tarihlerde oldu. Ambarlar doldukca fare nüfusu da arttı. Bunun üzerine firavun devreye girdi ve kedileri korunması için üstün yaratıklar ilan etti.

Mısırlılar, Yunanlılar gibi doğa güçleriyle özdeşleşen tanrı ve tanrıçalar sisteminden geldiler. Tanrıları arkalarına alan kralların her zaman kral olmaktan öte bir ayrıcalıkları vardı. Bu üstünlükleri krallara, önce yarı-tanrı, daha sonra da tanrı kral -firavun- olma özelliğini de getirdi. Kedilerin firavunla ilgisi ise; kedilerin tarihe ve mitolojiye konu olmalarının tek nedeni fare ve haşare yakalamadaki hünerleri değil. Bütün kediler firavunun olduğu için kediyi incitmek ya da öldürmek çok büyük suç sayılırdı. Kedi öldürenlerse idam edilirdi. Ev yansa önce kedi kurtarılırdı çünkü insanlar sadece insandı ama kediler firavunlar gibi yarı-tanrıydılar. Kedi eceliyle öldüğünde öteki dünyada birlikte olabilmek için hemen mumyalanırdı.

Öykülere, efsanelere konu olan kediler, Tanrılık katına çıkartıldı. Nil vadisinin insanları kediyi, neşe ve müziğin, güzel şarkıların, kıvrak dansların temsilcisi kedi kafalı tanrıça Bastet (Bast) ile özdeşleştirdiler. İnanışa göre, kedi miyavladıkça evin içi tanrıçanın insanlara hediyesi sayılan neşeyle dolarmış. Mısır mitolojisine göre Bastet, tanrılar tanrısı Ra'nın ve İsis'in kızıydı. Efsaneye göre, Bastet bir gün babası Ra'ya kızarak Mısır'ın güneyindeki Nubia çölünde inzivaya çekilmiş ve bir aslana dönüşmüş. Bir süre sonra Ra kızını affedip Mısır'a geri çağırmış. Bunun üzerine aslan görüntülü Bastet, Assuan yakınlarında Nil'in suyunda yıkanmış ve hemen orda bir kediye dönüşerek, üzerine bindiği kayıkla Bubastis'e gitmiş ve bu bölgede tanrısal yaşamına devam etmiş. Babasına kırgın olan Bastet, bu neşe dağıtan, uysal, sevimli yaratık kedinin simgelendiği güzel bir tanrıça oluvermiş. Bastet'in tanrısal özellikleri bununla bitmemiş. Başta cinsellik ve doğurganlık tanrıçasıyken, daha sonra ölüleri koruma, yağmur yağdırma, hastalara ve çocuklara şifa verme, müzik ve dans, ay, analık ve aşk tanrıçası haline de gelmiş. Mısırda kedinin tanrılaştırılmasının nedeni, fare yakalaması dışında, kedinin avlanma yeteneğine duyulan saygı, güzelliğine duyulan sevgi, ve gizemli kişiliğine duyulan korkuyla karışık hayranlıktı. Bir başka efsaneye göre, M.Ö. 525 yılında pers kralı 2. Kambis, askerleriyle mısırın kapılarına dayandığında peluzda bekleyen Mısır ordularının direnişiyle karşılaştı. Ancak kurnaz pers kralı, Mısırlıların hassasiyetini göz önüne alarak çevrede ne kadar kedi varsa, askerlerine toplattırıp onları birer kalkan olarak kullanmış. Mısırlılar da tanrıça Bastet'in temsilcisi kedilere zarar gelmesin diye silahlarını bırakarak teslim olmuşlar. Kimi zaman tanrıça kimi zaman şeytan sayılan kediler, erkeğe oranla kadına daha yakın olmuştur. Kedi tanrıça Bastet, dişiliğin simgesiydi. Bir tarihçi, "kedi tanrıça, garip bakışı, çekik gözleri, kıvrak beli, soylu duruşu ve hayvani hayasızlığıyla, her mısırlı kadının aklını karıştıran ve benzemek istediği bir yaratıktı,"diye yazıyor. Bir başka tarihçi de, "kadınlar -günümüzün vamp kadını gibi-kedinin yürüyüşüyle salınarak yürüyebilmek için çok uğraşırlardı. Hatta Kleopatra da bu hevese kendini kaptırmıştı, diye ekler."

e1211.hizliresim.com

e1211.hizliresim.com

@solo,

bizi kafaya mi aliyorsunuz anlamadim ama benzer bir soru soracak herkes icin yazmis olayim; kedinin turu degil sizin kediyle nasil iletisim kurdugunuz onemli. kedilere iyilik yapmak istiyorsaniz petshoptan degil sokaklardaki bakima muhtac kedilerden veya gecici bakimevlerindeki kedilerden birinin sorumlulugunu ustlenin.

bana çok estetik geliyorlar. yürüyüşleri olsun, oturuşları olsun vs.
bir de patilerini sıkasım geliyor.

ama köpekleri daha çok severim. daha enseye şaplak hayvanlar.

yanar

kırmızı ışık yakmıyor işte o karanlık odalardaki, çok garip

100 - 200 euro ile oralarda 2-3 hafta hayatta kalabilir misin? ocak ayında gezeceğini söylüyorsun, nerde konaklayacaksın? hava şartları geceleri dışarda takılmana müsade edecek mi? ne yiyip içeceksin? schengen vizesini almak için de seyahat masrafını karşılayabileceğini kanıtlaman lazım. vize ücreti de 60 yuro falanmış bu arada.

200 euro butce ile gezmek istiyorsunuz dogru mu anladim?

şengen vizem zaten var, fransadayım şuan. iki üç hafta kalmayacağım, o süre içinde 3 4 güne sığdırmayı planlıyorum. couchsurfing ile kalacak yeri halletmeyi planlıyorum. bütçe ne kadar düşük olursa o kadar iyi, o yüzden en temel şeyleri yapmak\görmek niyetindeyim.

100-200 euroyla nereyi gezeceğini zannediyorsun? sokaklarda yatan en leş interrailciler bile 500-600 euro harcıyor en az.

erkeksen couchsurfing'le kalmayi falan unut. aylar oncesinden booking.com'dan falan gunluk 30 euro'ya mesela bir hostel bulabilirdin, o sekilde olurdu... 200 euro parayla kalacak yer ayarlamadan 4 gun avrupa falan gezmeye kalkma bence hic.

İspanyayı ve italyayı görmedim ama birçok avrupa şehri gördüm.O yüzden müzeler konusunda şöyle bişey diyebilirim sana cidden git bazı müzelere çünkü aralarında her şehirde seni etkiliycek en az 1-2 tane var avrupada.Türkiyede ne kadar müze görmüş olursan ol etkileyici oluyo bazı müzeler yine de.Ayrıca öyle her müzeye 10€ bayılma gibi bi durumun yok.Her şehirde,tourist centerlarda müze+yol paketli şehir kartları satıyolar.Alıyosun bunlardan tüm müzelere ve tüm toplu taşıma araçlarına sınırsız beleşe giriyosun.Ben mesela nürnbergde almıştım 20 €ya gezmediğim müze binmediğim tren kalmadı.Onlardan alır keyfine bakarsın.Başka şeyler de görmek istiyorum demişsin ya,o başka şeyler eline bi bira ya da kahve alıp avrupa sokaklarında,caddelerinde gezmek.Zaten şehrin ruhuna giriyosun bunu yapınca.Sanırım en çok bu hoşuna gitcek.Müthiş bişey mutalaka yapmanı tavsiye ederim.

mimari, sanat, müze vb. ilgini çekmiyorsa italya'ya gidip vakit kaybetme. aslında hiçbir yere gitme. 200 euron da cebinde kalmış olur.

sorum da o zaten, nereleri gezebilirim?
bütçeyi aşabilirim, fakat aşmak istemiyorum. o sebeple sizlere sordum. teşekkürler ilginize, fakat okuduğunuzu anlamış olmanızı dilerdim. tüm avrupyı gezmekten değil, en temel yerleri gezmekten bahsettim. özellikle ispanya veya italya dedim, bir ya da bir kaç ülke diye belirttim ve tecrübelerden faydalanmak istediğimi ekledim.

200-300 euro 2-3 gün kalabilirsin.. suyunu sıksan 4-5 gün..

italya,

roma dan başla. 2 gün roma. sonra yukarı 1 gün perugia. sonra daha yukarı 1 gün siena, 2 gün floransa. en son biraz daha batı lucca ve pisa.

benden bu kadar.

acikcasi insanlarin soylemek istedigi su ki bu butce ile malesef fazla gezmek mumkun degil. ucak bileti 30 euro olabilir ama senin su an farkinda olmadigin bir suru baska masraj olacak. sehir ici ulasima harcayacagin para, yemegin, kalacagin yer, vs...

paris disinda bir yerlere gitmek istiyorum diyorsun. tek bir sehir sec gitmek istedigin ve orada 3-4 gun gecir geri don. barselona olabilir mesela. italya da gezmeye deger bir ulke ama orayi bence baska bir zamana birak. daha cok paran oldugunda doya doya gezersin butun sehirlerini.

roma (3gün 2 gece) ve venedik (2 gün 1 gece)'te toplam 5 gün kaldım. paris - roma, roma - venedik ve venedik - paris hattını kullanarak 35+28+35 euro ulaşıma, 2 geceden toplam 26 romada, bir gece de venedikte 20euroya bulduğum hostellerde kaldım. kesin bi rotam olmadan kafama göre takıldım ve gezdim. en toplamda 250euro.dan az bi para harcamış oldum bu kadar süre içinde.

cevaplarda belirtildiğinin aksine, her hangi bi sıkıntı çekmedim ve kaldığım yerler de oldukça kaliteli ve gittiğim de tekrar kalacağım yerlerdi. oldukça güzeldi ve az parayla da bi şeyler yapılabiliyormuş.

ben bu duyuruyu unutmuşum! fakat avrupa seyahatini gerçekleştirdim. paris hareket noktası olarak önce amsterdam sonra berlin ve ardından doğu ve güney istikametlerde ilerleyerek 12 kadar şehir gezdim ve yaklaşık 22 gün harcadım. sadece amsterdam.da 150 euro harcamış iken amsterdam dışındaki 10dan fazla avrupa şehrinde toplamda 300 küsür euro.ya işi kapattım. 3haftanın birini hostelde, birini arkadaşlarda, geri kalanını ise trenlerde gece yolculuklarında yedim.

o kadar da imkansız değilmiş yani avrupa turu. bunu yazmamın sebebi yukarıda cevapların aksinin de mümkün olabildiğini göstermek isteyişim.

c vit eksikliği olabilir, tek dozla geçmezse başka konuları araştır. açık yaralar mı yoksa yara izleri mi? bi de ağız içindeki yaralar hızlı kapanır, yarına bişi hissetmezsin pek. yine de karbonat-tuzla gargara yapabilirsin biraz alır acısını. bal da yiyebilirsin.

@kedi ebesi

diğer bahsettiklerim yara izleri. önceden ısırdığım yerler yani. iz kalması normal mi?

normal bence.

benim de öyle oluyor ısırınca. sanki artıyorlar ve yaralar beyazlaşıyor. piraldyne kullanıyorum ben hemen geçiyor.

yirmilik diş ya da çenede eğrilik

eger dis izine benziyorsa uykunda yanaklarini isiriyor olabilirsin.

vücut yapmani tavsiye etmem. zaten tembelsin, biraktiktan sonra, duba gibi olursun. yani bi on sene sonra.

suraya takil:

www.eksisozluk.com

spor salonu ile birlikte yürümez p90x.

sırasıyla power 90 + insanity + p90x + insanity the asylum + body beast veya p90x2 iyi olur gibi.

1 yıl oluyor tam :)

tembel olduğum doğrudur ancak bu konuda aşama kaydeden insanların hayatının da bir düzene girdiğini gördüm. bu şekilde ben de tembelliğimi büyük ölçüde aşabileceğimi düşünüyorum.

isin buyuk bir kismi beslenme. cok fazla yedigini dusunmesen bile cok yanlis besleniyor olabilirsin.

Programları falan bilemem fakat bünyeye bir anda yük bindirmek doğru bir şey değil derim.

Spor salonuna yazıl, güzel bir yer olsun, akşamları (ya da sabahları) gideceğin zaman için aneyle dolmalı :)

Yani olay şu: Spor yaptığın yer seni bir şekilde motive etmeli, saunası olur havuzu olur, veyahut salonda kurduğun güzel arkadaşlıklar olur vb vb... Bu işin sürekliliğini sağlayan temel şey budur. Yoksa bilmemne programıyla iki ay çalış, az biraz şekle gir, sonra hoop bıngıl bıngıl yağlar.

Yaklaşık 7-8 yıldır yoğun bir şekilde olmasa da egzersizle, ağırlıkla haşır neşirim. Ve amacım bunu hayatımın bir parçası haline getirmek. Günümüz insanı vücudu şoklayıp şekle sokan, ardından sürekliliği olmadığı içın tekrar eski haline döndüren programlardan medet umuyor fakat bu işi bir ömre yaymadıkça egzersizin fayda değil zarar getireceğini düşünüyorum.

Bence hareket noktanda "Göbek aldı başını gidiyor, iki çalışayım da düzelsin" yerine "Egzersizi hayatımın bir parçası haline getirmek için ne yapabilirim" sorusu olmalı.

değmez bence ama bir zevkler ve renkler durumu da var tabii.

değmez. tam bir palavra dizi.
son dönemin yeni modası: "ya fantasik dizi çekiyoruz" gibi yapıp, sikindirip amerikan ailesi hayatını falan işliyorlar. çok baydı bunlar.

izleyecek başka bir şeyin yoksa izleyebilirsin. konu güzel, işleyiş kötü. her hafta yeni bir olay kasıcaz gazı var, elemanların kurtulma şansı olmayan işler geliyor başlarına, hatta başında biri çıkıp diyor bunu yaparsak kesin ölücez gibisinden, sonra çat diye çözüyorlar olayları doğru düzgün zarar görmeden. gerçekçiliği azaltıyor bu da ister istemez. yoksa muhabbet merak uyandırıcı. çerez niyetine gidebilir, çok uzun ömürlü olacağını sanmıyorum zaten.

the walking dead gibi post-apokaliptik bir şey bekleme ama başlayabilirsin. oyunculuk boktan, konu güzel.

downton abbey var mesela. izlemeyen ölsün.

fikir güzeldi başta ama spoilervari olmasın diye zorluyorum kendimi. işin içine "fantastik" ögeler girip bir açıklama getirmediklerinden iyice çocuk dizisine döndü. ama en başta fikir iyiydi. şimdi ana karakterler arası çoluk çocuk falan.

izliycek bisi yok diye baslayayim dedim, ucuncu bolumde biraktim.

konu,fikir mukemmel; hatta bu konuyla dunyanin en iyi dizisini bile cekebilirsin.

Ama gel gor ki, isleyis cok cok kotu,oyunculuk vasat... Guzelim fikri kesinlikle heba etmisler...

geçen hafta 3-4 gün yaktım ben. şuan yakmıyorum, zira hava güneşli.

aralık 20!ye kadar yanmaz istanbul'da. doğalgaz çok pahalı lan!

1 haftadır yakıyorum.üşütmeyin bir yerlerinizi geceleri soğuk oluyor.

yakmadık henüz.

ben elektrikli soba alcam artık vakdi geldi.

Yakmaya baslamistim ama bu aralar fena diil hava

sürekli minimumda bir haftadır, aniden havalar soğuyunca ısınması kolay olsun diye. ama gece serinliğini de kırıyor.

bizim apartmanda ve ofiste yanıyor ama güne de bağlı. bugün sıcak mesela yakmıyorlar.

ben gece yatarken en kısıkta açıyorum, sabah çok soğuk oluyo

hea gövde gösterisi işte. başka ne olacak.

"O kadar müslümanız ki, yani ancak bu kadar bu kadar olabilirdi!" şovundan başka bir şey değil. Hedef kitlesi belli.

ben dini bütün bi insan olarak çamlıca'nın "çamlıca erkek lisesi" yle anılmasından zaten çok rahatsızdım, çamlıcamızda güzel şeyler de oluyor bence, bu cami de çamlıcamızın nuru olacaktır diye düşünüyorum. hatta çamlıca'daki emlak fiyatlarında güzel bi hareketlenme oldu şimdiden, yani vatana millete de katma değer sağlanıyor, bununla ilgili çamlıca belediye başkanı ersin özbükey'in açıklamaları çokçadır çeşitli platformlarda.

ayrıca çamlıca tepesine yapılmasının en büyük nimetlerinden biri, istanbula halen abdestsiz ağızlarıyla konstantinapol diyen turistlerin yüzüne bir şamar gibi inecek olmasıdır, onlara her boğaz sefasında bir burukluk zerkedecektir.

simdi olay hatirladigim kadariyla soyle gelisti;
basbakan anadolunun bir sehrinde yapilmis yine boyle dev bir camiyi cok begeniyor gezisi sirasinda. 'bunun aynisini istanbul'da yapalim' diyor. bu is icin dusunulup bulunan yer de camlica tepesi cunku istanbul siluetine oldukca hakim bir tepe. sonrasinda bazi itirazlar yukseldi hem camlicaya dev cami yapilacak olmasindan dolayi hem de bu caminin klasik osmanli mimarisinin basit bir taklidi olacak olmasindan dolayi. itirazlari susturmak icin 'tamam o zaman bir yarisma acalim. mimar sinan'in izlerini bugune tasiyan bir projeyi secelim demokratik olsun' seklinde bir kilif hazirlandi. tabiki birazcik akli calisan birisi bu yarismanin adil bir sekilde yapilmayacagini tahmin eder ama 300.000 liralik odul olunca mimarlardan da pek ses cikmadi. sonuc olarak hic bir proje 1.lik odulune layik gorulmedi, dandik bir proje 2.lik odulu aldi, bir yigin baska pacavra prorje de saibeli sekilde mansiyon aldi. oldu bitti.
kamuoyunun bu konudaki gorusu nedir bilmiyorum ama herhangi bir hukmu olmadigini soyleyebilirim.

ilk amaç kendini padişah sanan bir devlet adamımızın, istanbul silüetlerinde görünecek şekilde bir cami yaptırması derdidir. ikinci neden istanbul'un en yüksek noktasına cami dikerek istanbul'un müslüman olduğunu milletin gözüne sokma niyetidir. üçüncü neden müslümanın kralıyım imajı yaratmaya çalışarak seçim öncesi genç dindarların gözlerini boyamaktır. Dördüncü neden kanka inşaat firmalarına daha çok beton harcatarak rant sağlamaktır. beşinci neden üsküdar'da evi olan bu devlet adamının üsküdar'ı istanbul'un dini başkenti yapma niyetidir. altıncı neden anadolu yakasında pek egemen olamayan akp'nin buraya cami yaparak halka müslümanlığı dayatmasıdır.

Kimse kalkıp da bana "cami yapılması gerekiyor, ibadet edecek yer yok" demesin. istanbul'un nüfusu 12,5 milyon. Bu rakamın içinden çocukları, hastaları, gayrimüslümleri, çalışanları, şehir dışında olanları, çıkarınca camiye gidebilecek durumdaki kişi adeti 5 milyonu geçmez. Cami sayısı da 3028'dir. (git: www.ibb.gov.tr). Mescid sayısı da 291'dir. Ayrıca Üsküdar, istanbul'da cami yoğunluğu en yüksek olan ilçedir.

Tüm bunlara göre bu yapılacak caminin tamamen siyasi, antilaik, baskıcı, şovenist olduğunu rahatlıkla iddia ederim. karşı çıkmaya çalışana da ıslak naylon tuvalet terliğiyle girişirim.

Yurtdışında geri iade süreçleri bizdekinden biraz daha farklı. Mesela apple'dan aldığın birşeyi 14 gün içinde sorgusuz sualsiz geri götürebiliyorsun.
store.apple.com

Haliyle bir masrafı kalmamış oluyor unboxing işinin.

youtube dakiler genelde zaten kendisi icin aldigi seyi acarken videoya kaydetmekten ibaret oluyor. bunu blog inceleme halinde yapanlar da genelde isin meraklisi yeni cikan her seyi deniyor. blog tutarsa firmalar da inceleme icin ornek gonderebiliyor.

peki scratching vb gii testlerde de gecerli mi bu iade durumu?

birisi ikea demeden ben diyeyim.
bir de hangover.

avangart ve ucuz nasıl olucak ki... çok ucuz gözükebilir dikkat et.

önce en gerekli şeyleri alın sadece. sonra zamana yayarak tamamlayın.
ikinci el/antikacılara bakın.

çukurcumada dolaş güzel koltuklar sandalyeler vs bulabilirsin.

zengin diye ama ne hikmetse koç, sabancı, şahenkler, süperler, sadece fazla göz önünde o kadar yoksa ne farkı öbürlerinden.

seviliyor

o gun programda tayyip ile bagini israrla vurguladi spiker ama adam da ayni israrla kabul etmedi. ben ataturkcuyum dedi. ataturk olmasaydi simdi burda boyle oturup konusmazdik dedi. icki iciyorum dedi. biraz da gece hayati varmis. ulan simdi bu adam ak partili olsa tayyip yalakasi olsa bunlari soyleyebilir mi? 5 bin kisi ekmek yiyor ali agaoglu'ndan hepsinin sigortasi maasi gunu gunune tikir tikir yatiyor. bankalarda hesaplari belli, maliye kayitlari ortada en ufak bir acigi yok adamin. girisimci ve sonradan gorme bir insan kendisi. ben seviyorum aga

adamla ilgili hangi videoyu izlesem altında küfürler vs.balonu patlayak falan filan gibi sözler yazmışlar.

zengin diye değil. zenginliğin şovunu yapıyor, şovmen adam. onun dışında da ormanları yok etmesi, zamanında kötü evler yaptığı açık açık söylemesi vesaire.

yoksa zenginse sabancı da zengindi, nasıl memleketin en sevilen adamlarından oldu?

bence dilinin lalaşlığı kendini sevdiriyor. ayrıca en son reklamındaki replikler herkesin dilinde kopuyorum . bu değil, bu değil,bunlar çok sıradan, daha farklı şeyler arıyorum :)

ben bugüne kadar rahmetli sakıp sabancı'yı yan yana dizdiği lüks arabaların önünde güzel kadınlarla poz verip hava atarken görmedim. ya da rahmi koç'un dünya turu yaptığı yatı dışında bir taşıtını bile görmedim. orada da yatı ile değil, dünya turu yapması ile haber oldu. adamlar iş dünyasındaki hareketleri ile veya yatla dünya turuna çıkmak gibi faaliyetleri ile haber oluyor. ya da lan hiçbir arçelik reklamında rahmi koç'un çıkıp yan yana dizdiği buzdolaplarını iteleye iteleye bu değil, bu hiç değil falan dediğini gördünüz mü? "suyla çalışan buzdolabı, ben yaptım olacak" falan dediğini gördünüz mü?

ali ağaoğlu ise televizyon röportajına bile istanbul'de bir semtten bir semte helikopterle gidiyor, yetmez gibi tantana yaptırıyor, her gün arabalarıyla ilgili haberler. bütün projelerinin reklamlarında sürekli bir kendini öven süper tavırlarla kendi kendine oynamalar. ya bir laf var tam karşılığı da şimdi yazarsam gg olur diye yazamıyorum. hani sadece zengin bir müteahhit olsa, sadece projeleriyle karşımıza çıksa belki herkes sevecek.

Çünkü görgüsüz.

Halk gittikçe fakirleşirken bu adam zenginleşiyor ve bunun şovunu yapıyor. Sen açken adam karşında pastayı yemeyi bırak çöpe dökse sen bu adama sempati duyabilir misin?

görgü diye birşey var parayla alınamayan.

Köy agasının milyon doları olunca en fazla altın kaşık çatal kullanıyor?
ama italyan mobilyası bir yemek odasını almayı bilemiyor görgüsü yok.

Bu adam da zengin, ama görgüsü yok.
"kıroyum ama para bende" nin örneklerinden.

zamanında kötü evler yaptığını söylemesine neden kızılıyor onu da anlamıyorum. adam o zamanlar öyleydi diyor biz de öyle yaptık diyor. hatta bir birim hesabı var onlarda hatırlamıyorum ama mesela o zaman kanuna göre beton en az 5 birim olmalıymış bunlar da 5 birim yapmışlar. ama şimdi kanun 15 birim diyor. herkes 15 birim yapıyor. bu da süper birşey olarak algılanıyor. deprem yönetmeliğine uygun bina oluyor. 30 yıl sonra bu 40 birim olacaktır. o zaman desek ki 2012 yılında evler bok gibiydi hiç bu kadar sağlam ev yapılmazdı haksız mı olacaz. biz mütahit olsak kötü mü olacağız direkt olarak. elbetteki mümkünse bugün 40 birim yapılsın orası ayrı.

Ben kendi adıma kadınlara ilişkin düşünce ve tavırları nedeniyle sevmiyorum.

şimdi de kötü evler yapıyor.
istanbulun çeşitli yerlerini beton yığınına dönüştürüyor. hiç dönüşmemesi greeken yerlerini.
ve bunu sanki güzel bir şey yapıyormuş gibi göstererek yapıyor.
sırf para uğruna ormanları yok etmesini sevmemiz mi gerekiyor?

@ayqan zamanında kötü evler yapılmış fakat bu kanundan dolayı degil, (düşük bir ihtimal ama belki kanuni birimlere uymuşlardır) adam kumu denizden çekmiş ve evlerin çürük olmasının en büyük sebeplerinden biri de bu.

adama ev yapmasina izin veriyorlar adam da yapiyor, o yapmasa baskasi yapacak. her yerin betona dönüsmesi adamin sucu degil.

ama adam görgüsüz. bir sekilde basina falan cikarak halkin sevgilisi olacagini düsündü de bir yere kadar.

zenginin parasi zügürdü yorar derler ya, adam bu yolla baslarda epey reklam yapti. kendinden bahsetti ama evleri satti.

simdi biraz abartti, görgüsüz olan tarafini (gerci hep bir görgüsüzlügü vardi) fazla abartti. sempatik gelmiyor artik insanlara.

parası var diye sevilmiyor. hayatında kimsenin hayal bile edemeyeceği evleri yaptığı için, arabalara bindiği için sevilmiyor. sebep tek ve açık. kıskançlık.

hocam bu adam zengin falan değil, demin yazamamıştım, şimdi yazayım, bildiğin görgüsüz. bina satışından kazandığı parası falan da yok. sanki zannediyor musunuz o kadar koca koca inşaatları binaları cebindeki parayla yapıyor? esnaf gibi kredi alıyor adam. satıyor, kredisini ödüyor. zenginse yaptığı işten değil, baba parasından zengindir. onu da arabaya, kadına yatırıp yiyor zaten. binalardan. inşaat sektöründen bir zenginliği yok. benim de kredibilitem yüksek olsa, gidip milyor dolar krediyi çeksem ben de o kadar ev dikerim. zengin mi oldum şimdi?

lan zengin olan, para kazanan adam biraz vergi öder. o kadar bina satıyor, para kazanıyorsa hani lan vergi? koç grubundaki sabancı grubundaki her aile ferdi, ortak oldukları şirketlerinin kar paylarından dolayı her yıl rekortmen oluyor. bu adam o kadar zenginse niye en sonran bile giremiyor listeye? çünkü yaptığı işten dolayı zengin falan değil. hazır yiyor. bunu da görgüsüz gibi cümle aleme reklam ediyor. "hahaha bakın ne zenginim, siz metrobüste giderken ben rolls royce ile kızlara gidiyom" diye haber bültenine çıkıyor.

ali ağaoğlu sistemin olmazsa olmazlarındandır. sistemin sivilcesidir diyeceğim, ama anlatmak istediğime birebir uymayacak, sistemin paratoneridir desem daha bir anlaşılır kılacak söylemek istediğimi. ağaoğlu gibileri sayesinde sistem olumsuz yönlerini gizleyip kişiler üzerinden kendini aklayabilir. yarın öbür gün işler kötüye gittiğinde ağaoğlu'nun ipini çekilip yola devam edilecektir. aynen veli göçer'in depremde günah keçisi ilan edilmesi ya da cem uzan'ın servetinin bir anda yok edilmesi gibi. dolayısıyla, demem o dur ki, sevilmeyecek olan bir şey varsa o da ağaoğlu ve benzeri nicesini üreten sistemin kendisidir.

çünkü zengin ve görgüsüz, kıronun teki. mesela sakıp sabancı'yı seven birisi bunu sevemez.
her yerde yok helikopterim, yok efendim altın saatim, altın telefonum diye konuşuyor. haliyle küfürü basıyor millet.

şuda var İstanbul'un belirli yerlerini beton yapıyor ee iyi tamamda bu yapmasa başkası yapacak yani ağaoğlu yapmıyor ki sadece diğerleri bukadar büyük değil heraldeki bi çoğu dizi sponsorluğunda bırakıyor işi.

diyarbakir'da cabrio bentley'le gezebilecek bir kalbe sahip oldugu icin sevilmiyor.

kibritsuyu iyi bir noktaya değiniyor adamın esas olayı zengin olması değil bizim rüyamızda göremeyeceğimiz kredileri alabiliyor olması. bu inşaatlara girişirken merak etmeyin onun da götü uçukluyor bitecek de satılacak da kredi ödenecek diye.

Başarılı görmüyorum, zira aileden gelen bir sermaye ile iş yapmak Sakıp Sabancılık değildir.

Aileden zengin olmasına rağmen korkunç bir görgüsüzlük var. Sürekli dandik magazin programlarına çıkıp arabalarını tek tek fiyatlarını vererek tanıtıyor. "İstanbul'un neresinde trafik sorunu var, siz de benim gibi helikopterle gezin ahahaaa" gibi şeyler söylüyor. Hem karım, hem sevgilim, hem darlinglerim var filan diyip erol taş gülüşleri atıyor. İğrenç bi insan nihayetinde.

Kötü bir iş adamı. İşiyle değil, ünlü olmakla ilgileniyor. İnşaat sektöründe varlık gösteren hangi iş adamının yüzü bu kadar tanınır? Herşeye kendi ismini verir? Emlak reklamında kendisi oynar? Bu adam yerlerde sürünerek batacak, onu bekliyorum.

www.pelinderi.com

www.pelinderi.com

tanidigim ve tavsiye ettigim bir yer degil. bulmus olmak icin buldum.

arama yapip sonucu merak edenler olabilir diye yaziyorum. pelinderi de yaptirdim isimi ve sonuc guzel. tavsiye edebilecegim bir yer.

menapoz teyzeler varsa, onlardan çıkar böyle şeyler.
hee de geç, sallama.

Sen geldiğinde yoksa ne yapacaksın?

Toplu yaşamın yazılı olmayan kurallarından biri bence bu. O zaman işini gördükten sonra sifonu da çekme, fırçayı da kullanma, her gelen kendisi yapsın bu işi.

Boşa dememişler, bulmak istediğiniz gibi bırakınız diye.

sana bulaşıyolar. söylediğin her söz aleyhinde kullanılacak. fevri davranma. kalp kırma. ama tuvalet kağıdını bitirirsen de yenisini koyma.

bu tuvaleti kim temizliyor. sırayla şirkettekiler mi?

Şirkette tartışacak konu kalmamış galiba. Tuvalette bir yerde bu malzemeler stok olarak mevcutsa, bulunduğu yerden alıp olması gereken yere koymak önce girenin de sonra girenin de eline yapışmaz. AYrıca en son ben kullanmışsam yenilemek aklıma gelmeyebilir ama girdiğimde eğer kağıt yoksa, dolaptan vs çıkarmam gerekirse de bunu memleket meselesi yapmam, çıkarır kullanırım.

haksizsin.

Evet arkadaşım aynen öyle tuvalet kağıdını bitirirsen iki dakika zahmet edip koyacaksın. Çünkü senden sonra girecek kişi ishal ya da kabız olmuş olabilir, tuvalet kağıdının olmadığını görse bile gidip alacak durumda olmayabilir. Bunu düşüneceksin ve koyacaksın.

Liseli misiniz, ergen misiniz amına koyayım buna isyan ediyorsunuz?

tuvalete bakan biri yok mu ne biçim yermiş orası?
istifa et bence. şu an çalıştığım yerde 30 dk da en geç birisi gelip yerleri falan temizliyor. biz girdikten sonra dezenfekte ediliyor her yer.
havlu, sabun, tuvalet kağıdı bitmesi ise hiç duymadığımız olaylar.

aynı kural bizim evde de var, inan tuvalete girdiğinde orada tuvalet kağıdı olmadığını görmek büyük bir fail oluyor.

bizim sirkette tuvaletlerde hep ekstra tuvalet kagidi ve kagit havlu vardir. genel kani bitirenin yerine yenisini yerlestirmesidir. aksama da temizlikci guruh yedekleri yenilerler falan.

he bu sartlarda dusununce biraz kadinlarla erkekler arasindaki tuvalet kapagi konusuna geliyor. Ikisi de olur yani.
Ama tuvalette ekstra tuvalet kagidi yoksa bence bitiren yenilemeli; cunku genelde insanlar bakmiyor tuvalet kagidi kalmis mi diye. Isi bittikten sonra kalmadigini gormek rezalet bir durum.

problem sende evet. banane başkasının tuvalet kağıdından diye saçma bir cümle olamaz. sen de kıçını tuvalet kağıdıyla silmiyor musun? O kağıdı başkası koymuş oluyor değil mi oraya?

Çalıştığım yerde, tuvalet kağıdı bitince, kimse kıçını kaldırıp koymadığı için ben her seferinde raftan çıkartıp koyuyorum, benden sonra gelen de benim taktığım kağıdı kullanıyor, gerektiğinde sabunluğu da dolduruyorum.

Şöyle düşün, sen oraya kağıt takmadın bu kafayla, şirketteki diğerleri de sizin gibi düşünüp davranırsa, sabunluğa sabunu, makaraya tuvalet kağıdını kim koyacak?

nasıl bulmak istiyorsan öyle bırak önermesi gereği sizin koymanız lazım bence

biz yedek tuvalet kağıdı koyuyoruz. ofisin genel bakımını yapan biri haftada bir yenilese sorununuz çözülür diye düşünüyorum.

ya da bittiğinde birine haber vermek lazım, çünkü nebliym misal ofisle daha az haşır neşir olan satışçılar tuvalete girip tam elini kağıda attığında boşlukla karşılaşıyordur, o nedenle bittiğini bilen adamın önlem almasını rica eder. kendi açından sen de haklısın aslında ama genelde tuvalete girerken ilk yaptığım iş kağıt var mı diye bakmak olmuyor. vs vs.

ulaşılır bir yere kağıt yedekleyiniz.

kesinlikle haksızsın.

haksız değil aslında adamın işi orda tuvalet kağıdının seceresini tutmak değil herkes işini yapmadığı için bu memleket ilerlemez işte tuvaletçi takip edecek aga.o zaman bu adamın elinden geçecek bi evrakta geçmesin lazım olan gelsin alsın her nerdeyse anasını satiyim.bizim ofistede var bi hizmetli çay isteyene poflar lavaboya sabun tak poflar bardak toplar oflar iyide bu aq hizmetli vatandaşı ne iş yapar. ohh be.he ama taksanda eline yapışmaz =)

hanzo musun, hayatın boyunca yalnız mı yaşadın? tabii ki kim bitirdiyse yenisini koyar. ben de onu beklerim yani.

ölmezsin bi ruloyu yerine koysan. koca koca adamlarsınız çocuk musnuz amk.

mesajlar için tşkler de ama niye bu kadar ağır konuşuyorsunuz.yapacağım varsa bile artık yapmam:)

(bkz: ballikayalar)
bir de erikli selalesi var yalovada.

resim yok

tahmin yurutuyorum. cep telefonu sarj noktasi

avm'nin kara kutusu, gün sonunda bütün avm nin z raporu bu kutudan alınabiliyor.

sağtık > import as excel file.

bu kadar.

www.scentlinq.com.hk

Otomatik parfüm makinası. AMa kentparktakiler kullanımda değil henüz.

@want2die bunu biliyorum ama merak ettiğim biraz daha bilimsel bi bilgi. Yani kesin olarak vücuttaki yağın seni dış etkilerden koruyup korumadığı.

yag oranini dusurmek hic kolay bir sey degil ve spordan daha onemli olan sey diyet.