Ladybird - Dangerous to me imiş.

bir kendi duyuruma cevabın sonuna daha geldik. genel kültür olarak kalması dileğiyle.

teşekkür ederim size 20 yıllık şarkı. bende arıyordum bu şarkıyı.

Memurlar.net'in forumlarında eski dönemlere ait konu başlıklarına bakın isterseniz. Oradan birini yakalarsanız her sorunuza cevap alırsınız. Ben de bir dönem KİT'te (DMO) çalışmıştım; her kurum, kurum içinde bölümler bile birbiriyle çok alakasız olabiliyor.

ben kpss tercihleri yaptığım dönemde (2010 yılı) ilk sıralara kitleri yazıyordum. standart memurluktan daha iyi özlük haklarına sahipti. ekstradan yemek ve ulaşım ücretleri, bayramlarda ikramiye vs daha fazlaydı ve çalışma koşulları daha esnek ve rahattı. şuan durum öyle midir, bilmiyorum.

12 ayda en fazla 2 ay kar gösteriyorum. Neredeyse hiç fatura kesmeyip bol bol fatura topluyorum.

bu soruda yazdığınız metni kopyalayıp chatgpt'ye yapıştırın. o size hangi formülü kullanmanız gerektiğini söyleyecek.

formülden ziyade vba ile yapabilirsin bunu

@flybutter chat bu konuda yetersiz kaldı. Buraya yazmadan denemiştim.

excel'in pivot tablo özelliği ile bu yapılır net, pivot tablonun olayı bu işler zaten. bir iki benzer işte kullandım ama anlatacak kadar da bilmiyorum, bir iki örnek video izleyin yaparsınız.

Kışın da oluyorsa kışın giderim.

Baharda giderim, hem daha az para veririm hem de yaz turisti kalabalığından yırtarım. Ülkesine göre değişir ama Avrupa'nın kışı zor; çileli olabilir.

Sonbahar sanırsam.

Yani yurt dışına hiç çıkmadım ama ülkeye göre değişir bence. İtalya yaz, Almanya kış olabilir. Şehirlerin kimliğine göre değişir. Baharda sürekli yağmur yağmıyorsa bahar olabilir. Yazın gezmek zor.

Ülkeye göre değişir. Italya'ya baharda gitmek isterim, ispanya'ya yazın. İsviçre'nin her dönemini ayrı merak ediyorum. Kışın ucuz olacaksa ve niyetliysen güzel bir kış tatili planlayabilirsin.

Bu tatil için toplam yapacağım masrafa oranlayarak karar veririm.
Eğer o tatil 3000 euro tutacaksa 550 euro'luk farkı da önemsemeden önerdim.
2000 Euro'nun altında tutacak bir tatil için 550 euro fark ödemek istemezdim.

Siz de toplam masrafa göre karar verin derim.
Tatilin "çok iyi" olması için vereceğiniz fark %20'nin altındaysa düşünmeyin bile, alın "çok iyi olur" biletini.

Avrupa'nın güneyindeki ülkelere kışın da olur, o kdr soğuk olmuyo ama kuzeyindekilere ki buna almanya, hollanda da dahil, kışı tercih etmezdim. yani soğuk çok eziyet oluyor gerçekten ve ayrıca günler de kısa, hep karanlık kasvet insana basıyo. kasım başında isveçe gitmiştim, kardan tepeler oluşmuştu şehir içinde. 2 hafta önce kaş'ta denize giriyordum ben. hava 11 de aydınlanıp 3'te kararmaya başlıyordu. soğuğu saymıyorum bile.

Hangi avrupa ülkesi o 800euro bilet fiyatı var ? Ertesi güne veya aynı güne bilet almıyorsanız 800euro çok fazla

amaca ve ulkeye gore degisir +1
kisin avrupanin sogugu cekilmiyor, hic bir sey keyif vermiyor bana. ozellikle christmas market icin falan ya da kar goreyim diye gitmiyorsam kisi tercih etmem.

denize girme planim yoksa ilkbahar olur. hava ne cok sicak ne cok soguk, iliman. ama o zaman da yagmur riski var. hava durumuna iyi bakmak lazim.

deniz planim da varsa kesin yaz. kulturel amacli gezi olacaksa mayis ayi falan daha iyi olabilir. kisi cekilmedigi gibi sicagi da cekilmeyebiliyor bazi ulkelerin.

butun bunlarin yaninda michael_knight +1 toplam butceme ne kadar etki ettigi de onemli.

Yasadigim yer itibariyle ryanair, easyjet fiyatlarina alismisim, Avrupa'ya hayatta 800, 400 euro falan vermem bilet icin asya, abd olur neyse dersin. Kaldi ki ucak bileti buysa konaklama nasil pahalidir o da ayri konu. Erken rezerve etmek lazim kisaca.

kisin avrupayi cok seviyordum ama artik hastalanma uhtimalini goz onunde bulunduruyorum cunku son sefer feci hastaydim. sonbaharda olabilir. yazin iki kati para vereceksem deniz tatili yaparim. deniz yoksa sonbahar

sonbahar kesin.

yarı yarıya fiyat var üstelik sonbaharda gezmek için güzel olur, fakat kışın gezmek sıkıntılı, 100 euro bile olsa kötü havaya denk gelirsen tatsız olur.

bence turistik gezi icin iki guzel mevsim var:

1- ilkbahar
2 - sonbahar

hem hava guzel, hem fiyatlar uygun oluyo hem de gereksiz kalabalik olmuyo.
o yuzden sonbahar diyorum.

makas aralığının yüksek olması.

Resmi kura mahkum olman!
Baska bir sebebe gerek yok.

Bugun kapali carsida kur iki katina ciksa ama banka alis fiyati ayni kalsa senin dijital altinlarin yari degerde kalacak.

Su an bu durum kismen yasaniyor, fiziksel altini olan 1350tlden bozdurabiliyorken bankada en iyi 1250tlye bozar. Halbu ki zamaninda hemen hemen ayni fiyata alinmisti.

Yazilanlara ek olarak: Bazı bankalar işlem komisyonu alır.

altinini istesen hemen vermez.

bozmak istesen “kur bu, isine gelirse” diyebilir.

dava acsan hadi gorulen, sen kazanana kadar para ihtiyacini goremezsin.

yalnız herkes fiziki altına yöneliyor makas yüzünden.
dedektör satışlarına bakmak lazım.
hırsızlara gün doğabilir.

Tabi ki kıza ayıp oluyor. İki tane birey var karşında. Bir soru soracaksın, belki bir iş konuşacaksın, belki bir alışveriş yapacaksın, karşındaki insanların cinsiyetinden bağımsız birer birey olarak görmeye çalışmalısın.

Cinsiyeti senin soracağın sorunun yönünü değiştirmesin. Öbür türlüsü gerçekten can sıkıcı.

Açıkcası ben bir kadın olarak yanımdaki erkeğe bakarak konuşan biriyle bir daha görüşmüyorum. Karşında iki kişi varsa ikisine de bakarak konuşmalısın.

okurken dusundum de dunya hassas kalpliler icin cehennem cidden :)

sorun olmaz yahu kime soyledigin. yanlisi yok bu isin. ben olsam bu durumda kiza soylerdim daha once onla konustugum icin ama 2 kisiler sonucta.

Bro empati yap işte, şimdi sen sevgilinle gitsen biri de gelip senin sevgiline "ya ben öğrendim içiliyormuş" dese bi garipsersin değil mi? Yani bunu kadının adı yok gibi düşünme brocode gibi düşün.

Spor salonunda aynı ikileme düşüyorum bende çift olarak spora geliyorlar, çalışıyorlarsa bir alette kalan seti filan erkeğe sorarım kaleci+1

birinci onlara bu haberi paylaşmak zorunda değilsin
yani senden böyle bir beklentileri yok özellikle kendine zorluk çıkarıp öğrenip size de haber vereyim demediysen (demene gerek yok:)

hadi bu görevi üstlendin diyelim
ikisinin de yüzüne bakarak söylebilirsin

Sorunu kim muhatap alıp cevapladıysa onunla iletişimi devam ettirmen normal olanıdır. Bahsettiğin gibi bir çekincen varsa da cümlenin bir yarısını kadına diğer yarısını erkeğe bakarak, göz teması kurarak söyleyebilirsin. Ben 2 kişi ile karşılıklı konuşurken her ikine de ara ara bakmayı tercih ederim.

Kaç aylık çekmiştin eskisini, faiz bedelini ödedin mi? Faiz kısmını çoktan ödemişse anaparayı ödemeye devam ediyorsun. Acil para ihtiyacın veya ekstra özel durumun yoksa önermem. Faizini ödemişken yeni faize gireceksin, gerek yok bence.

36 aydi aslinda yeni yani

12 ayda ödeyebileceksen öneririm tabii.

@burty'nin cevabını anlamaya çalışırken beynim yandı bu arada :)

Yapabiliyorsun hiç durma

Bir de şu konuyu düşünmelisin.

Enflasyon bu kadar yüksek olunca gelirin de zaman içinde artacak ve ödeyeceğin sabit taksitlerin gelirin içindeki payı sürekli azalacak. Üçüncü yılda taksit ödediğini hissetmezsin bile.

Yani faiz oranı bir miktar yüksek olsa da uzun vadede ödemek daha karlı.

275k kalan borç mu, çekilen + faizle geri ödenecek rakam mi net değil.

Total 207k çektiniz ve 275K geri ödemesi var gibi varsaydım.
207k / 36 ay / 1.61 den 275k kredi borcu yapar. Aylık 7.600 TL ödüyorsunuz.

6 ayda 45k ödediniz 26k ana para, gerisi faiz. 180k daha borcunuz var. Bunu direkt bu rakam üzerinden kapadınız diyelim ki:

1 yıl 180k nakit avans 1.36 dan çekerseniz ayda 16k taksitle 196k ödeyeceksiniz.

196 + 45 = 241k ödemiş olacaksınız. 275 yerine 241 ile 34k kârdasınız gibi.

34 bine karşılık 1 yıl boyunca her ay 8.400 tl daha fazla cebinizden çıkacak. enflasyon, değil ama hadi %50 diyelim. Enflasyondan dolayı 30 ay boyunca ufak ufak ödemek daha kârlı diye düşünüyorum. Ben çekip kapamazdım.

PS: Küsüratları hesaba katmadım. Saat itibariyle de hızlı hesap + - bi tarafa kaymış olabilir. Totalde uzun vadeli borçlanma wins.

Durumu tam anlatmamışım ancak yine de oldukca guzel cevaplar gelmis. Merak edenler icin tam yaziyorum. ekim ayinda 300.000 tl 36 ay kredi cektim. Her ay duzenli oduyorum. Kapatma bedeli 270 kusur bin gözüküyor. O yuzden 270.000 12 ay 1.36 dan cekip kapatayim mi diye soruyordum. Aslinda bir diger sorum ise o kadar taksitli nakit avans cekebilen var mi ?

Regular voters diyor yani senin oyların kesin sayılıyordur. Ama top 250 yi en az 25000 oy verilmiş filmlerden seçiyorlar. Diğer bir deyişle top 250de oy verdiğin her filme etki ediyorsun.

@baba553 regular voters olmasına sevindim. sorumun cevabı budur teşekkür ederim ama diğer sorunun cevabı bu değil bence. top 250'de şuan 31k oylama almış 1975 yapımı "dersu uzala" diye bir film var. puanı 8.0 fakat hababam sınıfı 41k oy alıp 9.2 puanda olmasına rağmen top 250'de değil. o yüzden bu söylediğin farklı bir konu.

41k nın içinde 25k regular voters vote u yokmuş demek ki.

Imdb "regular voter" kriterini tam soylemiyor. Ama mantiken uzun suredir oy veren ve en az su kadar filme oy vermis gibi bir kriter vardir. Sen de buyuk ihtimalle icindesin bu grubun.

bunun sonucu yok maalesef. aynı olayı ben de yaşadım ve otomatik mesajlardan daha öte gidemedim. sizin adrese bakan çiçeksepepti bayisini bulursan uğraman belki işe yarar ama özür dileyip geçiştirecekler. bu çiçeksepetinin değil o bayinin hatası ve olaya yapıcı yaklaşmamak da çiçeksepetinin ayıbı.

çiçeksepetini gerek fiyatlarının artık absürt derecede uçukluğu, gerekse o bonnyfoodların aşırı kalitesizliği ve bayatlığı sebebi ile uzun süredir kullanmıyorum. ve evet asla karşınızda birisini bulamıyorsunuz. bulsanız da özür dileyip geçecekler maksimum.

nasıl balık mevsimi değil? akdeniz bölgesinde levreğin tam da mevsimi. ha buralardan kadıköye kadar levrek getirirler mi bilmiyorum.

avlanma yasağı yok mu?

buzhane levreği vardır ya da çiftlik

ortopediye gitmelisin. bu işler genelde ortopedinin seni fizik tedaviye yönlendirmesiyle yürür. hatta ortopedik bir sorun yoksa beyin cerrahına bile havale edebilir.

sırt, bel, boyun, bacak gibi ağrılar ortopedik olmasının yanında nörolojik de olabilir. omirilikten de kaynaklanabilir. bu tip durumlarda beyin cerrahının bakması gerekebilir. benim diz ağrılarımın sebebi bel fıtığı çıkmıştı. böyle bir durum varsa beyin cerrahına gitmeniz gerekebilir ama sizin ilk ortopediye gitmeniz daha sağlıklı.

ben fizik tedaviye gidiyorum, genelde ortopedi de oraya yolladigi icin iki kez ugrasmamak adina.

yağlar kasa dönüştüğü ve kas hacim olarak daha ağır olduğu için tartıda fark etmiyorsun değişimi

bende de aynı sorun var

en az 30 gün devam etmen lazım illa ki vereceksin giren-çıkan dengesini bozmazsan

@duyurukullanicisi,

kas yapacak herhangi bir aktivitede bulunsam bunu anlardım. ama hiçbir aktivitem yok.

son 4 gündür yürüyüş yapıyorum yalnızca. 100-200 gram kaslanmış olma ihtimalim zaten matematiksel olarak yok.

Kilo vermek diyet yapılan süre ile linear olmayan bir korelasyon içinde. 10 günde 4 kilo ödem ve yağ atmak gayet güzel.

Kilonuzu takip etmeyi bırakıp bir süre sadece aldığınız kalorileri sayın. Matematiği çok net bu işin. Sizin ölçülerinizde birinin formunu sürdürmek için alması gereken yaklaşık kalori 2500 kkal. Bunu sağlıklı kilo vermek istiyorsanız 2000'e, daha hızlı sonuç alayım da kas kaybı olması problem değil derseniz de 1500'e kadar düşürebilirsiniz. 2000'e düşürdüğünüzü varsayalım. Her gün 500 kalori açık vermiş oluyorsunuz. Bir kilo yağ 7400 kkal. Bu durumda 15 günde saf 1 kilo yağınızı atacaksınız demek oluyor bu. Arada ödem kaybedeceksiniz, su dengeniz değişecek filan falan derken 1,5-2 kilo düşersiniz tartıda her 2 haftada bir bu disiplini sürdürdüğünüz sürece. Tartıda yansıması olmazsa da o 1 kilo yağ sizden bir şekilde çıktı gitti. Vücut yerine ne koyarak dengeledi kendini mühim değil, hayırlı olsun.

son 10 gündür, günde 1000 kaloriyi geçtiğim gün yok. her gıdamı tek tek ölçe ölçe (gramajına kadar) yiyorum. 1000 kalori belki az gelecek, ama kilo verebilmek için kalori açığı. yaratmak mecburiyetindeyim.

ve hiçbir işe yaramıyor.

şuan survivordakilerden az besleniyorum.

günlük tartılarak kendini bu kadar şartlamana gerek yok. bu durum seni bir süre sonra sıkar. her gün tartılmak yerine haftalık tartılmayı dene. tartılacağım günü iple çektiğim zamanlar aklıma geldi de iyi ki öyle yapmışım. hevesle heyecanla tartıya çıkardım.

Habire tartılma.vücuduna giren belli çıkan belli. Fizik kanunlarına karşı gelmiyorsun. Her türlü kilo vereceksin. 10 günde bir tartıl

sana onerecegim son degil ilk sey tartiya bu kadar saplantili olma. az yiyip cok hareket etmeye devam et illa ki sonuc alacaksin. hala icin rahat etmezse bi kan testi yaptirmani tavsiye ederim ama bir sure daha gectikten sonra. ayrica gunluk tartilmanin hicbir anlami yok. her hafta ayni gunde tartilip daha iyi gozlemleyebilirsin.

beslenme uzmanı değilim ancak yıllardır kilo alıp veren biri olarak bence bu kadar az beslenmen ciddi sıkıntı olabilir. zayıflamandan ziyade seni enerjisiz ve vücudunu savunmasız bırakır.

bence yapacağın en en en iyi şey devlet hastanesi de olsa bir diyetisyene gitmen. umduğundan çok daha fazla faydasını görürsün ve aç da enerjisiz de kalmazsın.

ikinci olarak ağırlık çalışmak her zaman kas yaptırmaz. onun için ciddi beslenme ve emek harcaman gerekiyor. ancak kilo verme sürecinde ağırlık çalıştığında, mesela şınav çektiğinde ya da dambıllarla indir kaldır, kol-omuz hareketleri yaptığın yahut squat, ağırlık antrenmanlarının kardiyodan daha fazla kalori yaktırdığını fark edeceksin. o yüzden akşam evde bile yapılabilecek 15-20 dk'lık bir ağırlık antrenmanı kilo vermene ciddi etki edecektir çünkü kasların uyarıldığı için tüm gece çalışmaya ve kalori yakmaya devam edecek. ben kilo vermek için bunu yapıyorum. mesela bir arkadaşım da kas yapmak için ağırlık çalışıyordu ama sürekli zayıf olmaktan ve kilo alamamaktan şikayet ediyordu. çünkü yeterince beslenmiyordu.

dediğim gibi bunu yapsan da yapmasan da önceliğin beslenme. bunu da kafana göre yapmasan çok daha iyi olur. en salakça şeyleri bile denemiş biri olarak söylüyorum.

Ben şok diyetleri işe yarar bulurum, kendini kandırmak da olsa. Kiloluyken kaslanınca da yağ tabakasının altındaki tadilat ile insan ne değişti kendinde anlayamıyor. Şu an o kilolarla alakam yok da zamanında 77'yken bir hafta hiçbir şey yemeyip 70'in altına düşmüştüm. Yağ oranım %14-17 arasıydı tahminim. Büyük ölçüde ödem atımı ve dehidrasyon yanılgısından ibaret bu hızlı kilo kaybetme hikayeleri. Vücut için berbat bir şey muhtemelen fakat şişkinliğini atıp göbeğin yerini bu kadar kısa bir sürede karın kası alınca motive oluyor insan. Takip eden 3 ayda kilom hiç değişmedi ama spor yapıp kas kütlemi çok ciddi artırmıştım. Yağ oranımı da %8-9'lara çektim. Spor öncesindeki 70 kiloluk halimle, sonrasındaki halim arasında muazzam fark vardı. Siz de şu an pozitif bir süreçtesiniz, sadece kiloya yansımıyor. Yalnız yine de 1000 kkal azmış, o kadar zorlamaya gerek olduğunu düşünmüyorum. "Günlük sıfır kalori alayım, 3 günde 1 kilo yağ atayım." gibi bir dünya yok maalesef. İlla tartıda sonuç görmek istiyorsanız kesinlikle sağlıksız olsa da su alımınızı da azaltmanız gerekir. Şok diyetlerin sırrı bu.

Bu diyeti bir diyetisyenle yapmanız daha doğru olur.

Kilo verme üzerine bir sürü yöntem var. Geçenlerde bir tepkikolik videosunda 4-5 diyetisyenin röportajı vardı. Hepsi farklı. Mesela biri kesinlikle yoğurt yemeyin derken diğeri yoğurt olmalı diyor.

Ama gün boyu tek öğün beslenmek bu yöntemlerden biri mi emin değilim. Vücudumuzun düzenli enerji için gıdaya ihtiyacı var. Bu tarz şok diyetler ancak doktor kontrolünde ve ileri düzeyde obezite sorunlarında uygulanıyor genelde. Atıyorum 200 kilo bir adamdır ciddi kalp sorunu başlamıştır ancak öyle.

Sizin sağlıklı ve düzenli beslenme alışkanlığı edinmeniz lazım. Mesela benim diyetisyenimin verdiği programda günde 5 öğün tüketiyordum. Sadece akşam 6-7'den sonra yememem gerekiyordu. Önemli olan o öğünlerde ne tükettiğin ne porsiyonlarda tükettiğin.

Vücudun karbonhidrata da, proteine de, yağa da ihtiyacı var. Mümkün mertebe bunları yeterli miktarlarda almak gerek. Düzgün ve sağlıklı bir beslenme programıyla, bakın şok diyetten bahsetmiyorum, ideal kilonuza kavuşursunuz. İşlenmiş gıdalardan, aburcuburdan hazır yemekten uzak durun öncelikle.

Bunun yanına düzgün egzersizi de hayatınıza sokarsanız ve bunu rutin haline getirirseniz sağlıklı bir kiloya kavuşursunuz.

Bu arada kilonun sebebi sadece yemek olmayabilir. Hormonel bozukluklar, şeker gibi hastalıklar, aşırı stres (stres kortizol ilişkisi) de kiloya sebep olabilir. Düzgün beslenen ama stres yüzünden "şişen" insanlar da oluyor. Uykusuzluk bile...

Bu yüzden bence mümkünse bir hastanede iyi bir diyetisyen bulun ve onunla konuşun. Kan tahlilleri yapsın sebebinize göre beslenme programınızı versin.

Eğer hiç spor yapmamış biriyseniz muhtemelen kas gücünüz ve kas kütleniz de zayıftır. Tempolu yürüyüş hiç egzersiz yapmamaktan iyidir tabii. Ama hiç spor yapmamış birine 1,5 saat tempolu yürüyüş faydadan çok zarar da verebilir. Bacaklarınız o kiloyu taşıyacak kas kütlesine sahip değilse, orta vadede diz eklem sorunları çıkabilir.

Burada vücudu yavaş yavaş güçlendirecek, tüm vücudu çalıştıracak eşit oranda egzersizler yapmanız daha iyi olur. Egzersiz süresinden ziyade niteliği önemli. 15 dakikalık, aerobic seviyesinde bir egzersiz 1,5 saatlik bir yürüyüşten daha etkili olabilir.

Bu arada tek bir noktaya odaklanan egzersizler sakatlık riskini artırır. O yüzden tüm vücut çalışması önemli. Vücudun bir bölgesi çalışırken bile diğer kasları da kullanabiliyor. Atıyorum ağırlık kaldırırken sırtımızı da kullanırız ama sadece kol çalıştırıp, sırt kullanmayınca sırt zayıf kalır ve sakatlanabilir.

Vaktiniz ve bütçeniz varsa bir spor salonu ya da antrenörle çalışabilirsiniz.
Ben instagramdan bir personal trainerla çalışıyordum bir ara. Aylık 150-200 gibi bir şey alıyordu. Yanında diyet de veriyordu.

Buna da zaman ayıramazsanız freeletics, body fit gibi uygulamaların beginner seviye egzersizlerine bakın. en azından doğru ısınma, doğru egzersizleri bulursunuz. Kilo verme, kas kütlesi artırma, dayanıklılık artırma gibi istediğiniz programları bulursunuz bunlarda.

Yağlar kasa nasıl dönüşüyor sırrını öğrenmek isterim. Misal elimizde 1 litre yağ var, bunu 1 kiloluk löp ete çevirebilir miyiz? Yağları kasa çevirebiliyorsak bunu da yapabilmemiz lazım çünkü.

İkincisi, vegan besleniyorum ekmek yemiyorum şeker tüketmiyorum normal gıda şeklinde doğru düzgün besleniyorum doğru bir beslenme programı değildir, doğru beslenme programı günlük alman gereken toplam kalori miktarını hesaplaman, bunun için de alman gereken proteini karbonhidratı ve yağı toplam miktara bölüp her makro için doğru kaynaklardan beslenmek doğru bir beslenme modelidir. Yani insanlar kızıyor böyle deyince ama bu hesaplar yapılacak o kaloriler sayılacak, yoksa "abi bir avuç yerfıstığı yedim ne olacak ki" diyen adama o bir avuç fıstık 600 kalori yapıyor deyince şaşırıyor, şaşırmaması lazım. Yani ekmeksiz şekersiz şunsuz bunsuz beslenmek önemli bir konu değil, ben her gün cheesecake yiyerek de kilo verebilirim.

Üçüncüsü, Vücut diyet süresince düz bir hatta sürekli enerji kaybı yaşamaz; biraz ileri gider biraz geri çekilir dahili sistemi mevcut duruma adapte edebilmek için, sen normal bir şekilde kilo vermişsin, vücut yağ kaybını bir tehdit olarak görmüş kendini korumaya çekmiş, senin hatan bu aşamada vücudu zorlamaya çalışman olmuş, yani vücut zaten enerji rezervi kaybı yaşadığı için strese girmiş sen bu aşamada kaloriyi daha da kısarak vücudu iyice zora sokmuşsun, sen kaloriyi bu kadar kısınca vücut daha çok yağ yakayım demez; kalan enerjiyi korumak için daha az yağ yakayım der, burada da yine üstte dediğim konuya geliyoruz; iyi bir matematik hesabı ile yüksek kalori açıkları verip vücudu strese sokmayıp doğru bir kalori hesabıyla doğru miktarda kalori açığı verip kilonu izlemen gerekiyor ve bunu da üç günde beş günde değil minimum 3-6 aylık bir süreçte gerçekleştirmen gerekiyor.

1 aydir spor yapiyorum 200 gram aldim.
Yaglar kasa donusmez ama spor yaptikca kaslanirsin bu yuzden tartidaki agirligin artabilir ya da ayni kalabilir.
Hergun tartiya degil aynaya bakarsan daha dogru olur.


Bu arada bence berbat besleniyorsun, vucut muhtemelen panige kapilip yag eritmekten kaciniyor. 100 kg adamin vegan beslenmeyle ne isi olur, once normal degerlere gelip sonra boyle deneysel seylere gir.

Hatta o kadar az besleniyorsun ki dogru karar alma mekanizman bile bozuluyor olabilir.
Dusun bak gunde 5lt damacanayla su icip, 1 ogun yemek yiyorsun o da ottan ibaret.
Toplama kampina dussen bu kadar zulmetmezler.

@divit,

vücudun bir şey harcamaktan kaçınması gibi bir durum olamaz. araba benzini az kaldı diye az benzin yakmaya başlamaz. vücut, "rölantide" 2000 kalori yakıyorsa, kas kaybı yaşanmadığı sürece 2000 yakmayı sürdürür. 10 günde tüm kaslarımı kaybetmediğimi düşünüyorum.

Yapar, bunu yillardir soyluyorlar hatta diyetisyenler arada vucudu sasirtmak icin off gunu falan verirler.
Evet kaslarin eriyor olabilir bunu nasil olceceksin.

Yaptigin seyin dogru yani yani yok neredeyse, bu sekilde kan degerlerini bozarsin.

@divit'e hak veriyorum. Vücudumuz bir otomobil değil daha komplike bir sistem.

Yetersiz beslenmenin metabolizma hızını düşürdüğüne dair tezler var.

www.dilarakocak.com.tr

Metabolizma hızı düşerse yağ yakımı yavaşlayabilir.

www.healthline.com

Kilo veremeyişinizin bir sürü sebebi olabilir. Bunu en iyi vücudunuzu analiz edecek bir diyetisyen ile bulabilirsiniz. Bence bu şekilde kendi kafanıza göre bir diyet uygulayarak sağlığınızı riske etmek yerine, bir diyetisyenden destek alın.

3 gün vegan 4 gün normal gıda mantığını da anlamadım. Ekmeksiz beslenmek doğru düzgün beslenmek demek değil, vücudun karbonhidrat'a da ihtiyacı var. Ama doğru karbonhidrata.

@Divit +1. fikren en azindan.


Kapsamli bir yorum icin.Bir miktar bilgiye ihtiyacimiz var. Birincisi boy, ikincisi cinsiyet, ucuncusu yas. Boyun cevresi bel cevresi omuz cevresi gibi Vucut olculeri de guzel olurdu ama bu seviyede cok onemi yok. Ayrica suan tukettiginiz kalori miktari. OMAD , IF vs. bunlarin uzun vadede hic bir onemi yok. Yarismaci / ozel hedefli degilseniz yemek timingi sadece sizi oyalamak icin ise yariyorsa anlamli onun disinda bir onemi yok. Anektodal verinin onemi yok bilimsel veri boyle.

Onun disinda az yemek vucudunuzu stresse sokar. vucud bununla mucadele eder. Kasim azalmis olamaz diye dusunmek yanlis. Cunku sadece sahip olunan kas olarak degil vucud processlerini yavaslatir, sindirim hiziniz duser, daha az cinsel istek duyarsiniz vs. Daha az ayaga kalkarsiniz daha az hareket edersiniz. Siz kendinizi zorladikca vucud drenir sonucunda da birakacak noktaya gelir geriye verdiginiz kiloyu alirsiniz.

Sizin bunu farketmeniz mumkun degil. Kilo verme daha dogrusu yag kaybetme surecinde yapilan en common ve en buyuk hata az yiyip uzerine daha fazla hareket etmeye calismaktir. Bazi kisilerde bu durum oyle bir noktaya varir ki tekrar yag yaktirabilmek icin once onlara kilo aldirmak gerekir. Bilgileri verirseniz kapsamli yol haritasindan bahsedebilirim.

oncelikle kalori hesabi mantiksiz olmasa da cok gerekli bir sey degil. bir avuc yer fistigi 600 kalori diye 600 kalori almazsin. ama 600 kalorilik toz seker yersen buyuk ihtimalle 600 kalori alirsin. 600 kaloriyi aldin diye vucudun bunu muhasebeye yollayip 600 kalori girdi diye kaydetmez. cok kisisel bir durum bu.

duzenli uyku bazi kisiler icin cok etkili bir diyet duzenleme unsuru iken bazilari icin stresten uzak durma falan olabiliyor. bunlar hep insanin kendini tanimasiyla alakali.

yani yillar boyunca insanlar yumurta ve sebep oldugu dusunulen kolesterolden uzak durmaya calisti ama simdiki calismalar diyor ki diyetle alinan kolesterol nerdeyse hic etki etmiyor vucuttaki kolesterole.

kilo vermekten ziyade vucut yapinizi degistirmeniz onemli. her gun tartilmak yerine uc-dort gunde bir bel ve basen olcunuzu alin. baldir ve kol cevrelerini hesaplayin. sonra kiloyla birlikte not alin. degisim gorecekseniz.

vucut ayrica sabit 2000 kalori yakacak diye bir durum da yok. vucudun kendi mekanizmasi var. diyete gore, strese gore, hayat sartlariniza gore yakilan sabit kalori miktari cok da sabit kalmiyor. bu yuzden ac kalinarak verilen kilolar hemen geri aliniyor. e bir omur de ac kalmak zor. araba benzini az kalinca benzin yakmayi birakmiyor ama durmaya yelteniyor. vucut da 2000 yakmam lazim dur hemen yaglari yakayim demiyor. 2000 i dusurebilir miyim diyor? daha az hareket ediyor, beyin fonksiyonlarini kisitliyor vesaire. bunlar belli bir matematige gore olmuyor. yani her 100 kilo 1.80 insanda ayni seyler ayni sekilde olmuyor.

cok dusuk kalorili diyet obezite haricinde onerilmiyor zaten.

kan tahlili diyetisyen gozetimi vesaire sart. fakat sahsi onerim diyetinizde kalori hesabindan ziyade yag oranini arttirmaniz. cok dusuk yag oranlari sindirim sistemini, microbiomunuzu, emilimi negatif etkileyen bir etken.

haftada birden fazla tartılma.

valla ben de veremiyorum bazen gitmiyor. çareyi cerrahi müdahale+sporda bulmuştum geçmişte. bazen ufak dokunuşlar gerekiyor diyet yetmiyor. şimdi yine veremiyorum. ama artık spor + müdahale için de param yok. destekleyici birşey lazım yanına tek diyetle olmuyor

Yanlış anlaşılmasın ama bi tuvalete çıksan, tartıda farkedersin gibi geldi. Türkçede bağırsak hareketi diyince anlaşılsa keşke.

Kabızlık durumları var gibi.

evet suç. özellikle ne niyetle söylediğin açıksa suç. direk isim vermişsin ve hedefi açık şekilde göstermişsin. tdk'da adilik anlamı da taşıyor. basit insan, değersiz, kötü, sıradan gibi anlamları var. kişi şikayetçi olursa basiti hakaret davasına dönüşür, o da uzlaştırma kapsamına giren suçlardan olduğu için savcı veya hakim uzlaşmanızı talep eder.

ara duvarlara sonradan ses yalıtım malzemeleri yapılıyor ama tabana yapıldığını hiç duymadım. ayrıca bu tamamen senin evinin inşaatında kullanılan malzemeyle ve inşaat yapısıyla alakalı. bu yapıya hakim olmadan ne bir mühendis ne de bir işinin ehli usta buradan cevap veremez diye düşünüyorum. bir bilene göstermen en doğrusu olur.

bildiğim kadarıyla, stüdyolarda bile yalıtım için zeminde sadece halı kullanılıyor.

Önceki evimizde üst katımızdaki kedilerden çok çekmiştik, komşunuzu anlıyorum. Siz bizim eski üst komşudan daha düşüncelisiniz, o açıdan da tebrik ediyorum :) Mutlaka halı kullanın. Bir de aşağı katın yatak odası sizin hangi odanıza denk geliyorsa kediler o odaya girmesin, biz en çok uyurken sıkıntı çekiyorduk.

Duvardan duvara "bukle" halı döşetin. Yapıştırtmanız gerekmez, gerekirse sökebilirsiniz. Ses geçirmez. Üstelik halıya kedi kılı vs giremez, leke tutmaz, kolay süpürülür ve silinebilir.

Geçmişte Samur halı kullanmıştım. Şimdilerde her markanın var bildiğim kadarıyla.

sanayi sitelerin böyle üretimler yapan konfeksiyon ve tekstil firmaları var. bazılar kendi markalarını basıyorlar.

hala devam edip etmediklerini bilmiyorum, yaşadığım şehirde(tarsus'ta) benim bildiğim gülbahar tekstil var. çakıl diye bir marka üretiyorlardı. bir de üçgüller tekstil var. internetten telefon ile ulaşıp bilgi al istersen.

ayrıca bu duyuru içeriğini ekşi sözlük iş ağı başlığına da yazarsan daha çok insana ulaşabilirsin.

Master olayını bu kadar büyütme. Büyük olasılıkla sonucunda hiçbir şey elde edemeyeceksin. Heyecanını anlıyorum ama bu açıdan bakınca belki biraz rahatlarsın.

Ya bence kazanamayacağım da işte başvurmuş bulunduk isteyenin bir yüzü gibi bir motivasyon. :D

İngilizce vlog izle bol bol.

öylesine girdiğim yl mülakatını hiçbir referansım ve beklentim olmadan geçtim ve bölüme girdim. bir şey elde edemeyeceksin, kazanamayacaksın gibi karamsar düşüncelere salma kendini. kaybedecek bir şeyin yok, öyle düşün sakin ol. sordukları sorulara cevap vermek zorunda da değilsin. anlamadığını, o cümlede ingilizcenin yetersiz kaldığını ifade etmek de seni diğer cevap veremeyenlerden bir adım öne atacaktır. birkaç gün bile olsa kas kendini. hakim değilim ama video chat uygulamaları edinip birebir konuşarak alıştırma yapabilirsin.

EKG o anlık kalp ritmini ölçüyor. O yüzden bir sorun varsa da yoksa da bunu 2 EKG ile belirlemek çok mümkün değil. Holter 24 saatlik kalp ritmini ölçtüğü için çok daha güvenilir. Efor testine de muhakkak girsin. EKO çekildi mi?

Ben de 3 sene önce benzer durumları yaşamıştım. Bayılma dışında her şey vardı. Sürekli soluğu acilde alıyordum. Doktora gittim, her randevu öncesi zaten EKG çekiliyor bunun dışında holter taktım ve eko çekildi. Taşikardi dediler ve dideral verdi doktor ama kullanımını bana bıraktı. Ben de bir süre kullanıp bıraktım. Kalbimde bir problem yoktu ve muhtemelen o dönem yaşadığım sıkıntılı sürecin bedenimde dışavurumuydu.

Kardeşiniz zor bir dönemden mi geçiyor, kafasına taktığı bir şeyler var mı bunlar da önemli. Ben o dönem kafama bir şey taktığımı düşünmüyordum ama bir sene sonra farkına vardım olan bitenin. Doktorun yaptığı testler temiz çıkarsa ve bu durum devameederse belki psikolojik destek almak iyi gelebilir.

Çok geçmiş olsun acil şifalar dilerim. Doktora muhakkak görünsün.

doktor tahlili ve ekg'si iyi demişse bunun altında kesinlikle psikolojik birşey çıkıyor. benzer belirtileri ben de yaşadım. özellikle nefes daralması, yeterli nefes alamıyormuş gibi hissetmek psikolojik belirtiler. ölecek gibi olmak panik atak belirtisi. eğer yeterli tahlilleri yaptığınızı düşünüyorsanız son olarak psikiyatriye gidin. geçmiş olsun.

Eğer ritim bozukluğu yaşadıysa -bazı ritim bozuklukları bayılmaya neden olabilir- bu hale gelmesi çok normal. Şöyle düşünün koltukta öylesine otururken birden kalp çarpıntısı başlıyor, kişi ister istemez panik oluyor, ne olduğunu anlayamıyor. İlk defa böyle bir şey yaşadıysa, hastane psikolojisi ile böyle olması normal.

Evde tansiyon aleti ya da eczanelerde parmak ucuna takılan küçük bir alet var, bunlardan birini alın, kendi kendini takip etsin. En azından hem onun hem sizin biraz içiniz rahatlar.

Panik atak da olabilir gibi. Ancak doktor değilim. Benzer şeyleri bir arkadaşım da yaşamıştı. Panik atak çıktı kendisinde.

ek olarak pcr da isteyin. gecmis olsun

doktor değilim aynı şeyleri yaşadım. benimki panik ataktan kaynaklıydı. bana panik atak gibi geldi çünkü, o zamanki süreçte yaşadığım her şey ile birebir tutuyor.

panik atak gibi

bir ara adana baraj gölü'ndeki yüzen evler kaldırıldı, onu biliyorum. içme suyu havzasında kesinlikle yasak da, denizde mevzuat ne bilmiyorum.

Tuzla’da 2 yıldır görüyorum. Mercan koyunun içinde eskiden kuş gölü denen bir yerde duruyor

Kiralayabileceğimiz şekilde arıyorum ama?

Bir şey olacak olsaydı, lisede futbol antrenmanından sonra 18 terli kişinin sıcaklığı ve salınan bengay kimyasalları dolu buhardan ben zehirlenirdim.

Bir dahaki sefere aynı işlemi viks ile yap. Oluru budur.

Vicks al burnunun ceperine sur

Ölmedim ama gerçekten zehirlenme ve ölümle sonuçlanabilecek bir işmiş araştırdığıma göre. Herkesin aklında olsun :)

Biraburadaya bak. Isminin dandikligine bakma youtube 3 kafadar diye bi kanal vardi onlarin isi gayet duzgun.

Ben yine de tavsiye etmem. Cok ugrastirici ve iyi olacaginin garantisi yok hele bu sicaklarda

ekipman (özellikle temizlik) için butik bira. pbw ve starsan başka yerde yok.

kitler için de butik bira, mayaland, vinomarket, bira burada.

şimdi sıcaklar geliyor. butik birada sıcağa dayanıklı yaz kitleri var. veya soğutma çantası alıp buz takviyesi ile normal kitleri de kurabilirsiniz. bir kere denerim, belki bir daha yapmam derseniz yaz kiti alın. hayır, ciddi olarak tekrar tekrar yaparım diyorsanız soğutma çantası alın.

butikbira'da hemen her çeşidi bulabilirsin. ürünleri bugüne kadar hiç utandırmadı.

butik bira+1
çok sıcağa kalmışsınız, soğutma işi sizi çok zorlar, soğutma çantası vs büyük masraf, hiç gerek yok. ya butik biradaki yaz kitlerinden alın ya da ortam sıcaklığının 20-22 derecelere düşeceği zamanı bekleyin.

vinomarket'ten seti alabilirsin. her şey var, başlangıç setinde. epey araştırdım f/p olarak en güvendiğim o oldu.
daha sonra bira kitlerini biraburada, kediköy ya da yine vinomarket'ten deneyebilirsin.

biraburada'da aynı kit daha pahalı.

sete ek olarak hidrometre, daldırmalı termometre alabilirsin. şişe temizlemek için fıskiye de eklemek iyi olur sepete.

ben daha sonra şişeleri dizmek için şişe ağacı da aldım.

bu arada butik bira'dan almama sebebim: m.bianet.org:~:text=Bianet%20%3A%3A%20%22Butik%20Bira%22%20Skandal%C4%B1%3A%20%C5%9Eikayet%C3%A7i%20M%C3%BC%C5%9Fterisinin%20Bilgilerini%20%C4%B0f%C5%9Fa%20Etti&text=Evde%20kendi%20biras%C4%B1n%C4%B1%20%C3%BCretenler%20aras%C4%B1nda,Verilerin%20Korunmas%C4%B1%20Kanunu'na%20ayk%C4%B1r%C4%B1.

Havuzlu spor salonlarının senelik ücreti de bu ayardaydı sene başında. 3-4 ay sadece havuz kullanımı için pahalı göründü bana. Layığıyla kullanacaksanız ve konumu itibarıyla alternatifse çok da fark etmez ama. Yazılın gitsin.

Çok çok pahalı

Nezih bir semtte yari olimpik kapali + acik yuzme havuzu + spor salonu + sauna vb 2500 vermistim yillik uyelige. 3-4 ay oluyor ama. 3 ay icin 4500 epey ucuk geldi bana.

haziran ve eylül dahil olsa bile haftada 3 gün yüzsen seans başı 94 liraya geliyor. bence pahalı. bu parayı vereceksem kulvar doluluk oranına göre karar veririm. kafa suyun içinde yüzerken karşıma bodoslama biri çıkan bir mekansa tercih etmem. o kadar dolu olacaksa milyonda bir fiyatına belediye havuzuna giderim.

çok çok pahalı. ben mart-ağustos arası 6 aylık sınırsız 1900 liraya üyelik aldım ve fitness dahil. yer mersin

Stoklarında yok çünkü, birkaç mağazada var sadece.

edit: bunun ne demek olduğunu merak ederseniz, stokta tutmak yerine satılmasını tercih ediyorlar bunun yanında stokta duran böyle ürünler iş yüküdür bir yandan, yer kaplar, stok sayarken her seferinde karşına çıkar falan filan. bu tip fiyatlamalara mediamarkt ve teknosada da rastlanabiliyor bazen, mesela dün instax mini9'u 410 liraya verdiler set olarak, ara ara rastlıyorum.

küçük bir esnaf kurnazlığı da olabilir. 1 tane ürüne ihtiyacı olan vatandaş bile bunu görüp 4 tane alacaktır. insanları bu şekilde yönlendirerek sürümden kazanmayı planlarlar. ha 4 adet 150 ml yerine 1 adet 200 ml alacaklarsa dahi yüksek fiyattan satıp yüksek kar elde edecekler. firma her türlü kazanıyor, vatandaş da 4 tane alıp kazandığını zannediyor.

150 ml olanını fiyatlandırma sitelerinde sorgulayınca piyasada 40 liradan aşağı yok.

Ya bir fiyatlandırma hatası yaptılar sitede, ya da son kullanma tarihi çok yaklaştı, bir an önce bitirmek istiyolar.

Sadece mağazadan teslim , 6 mağaza var ve adet 1 olarak seçtiriyor. İzmit,Bergama,Torbalı,Seferihisar,Rize,Artvin mağazaları

2 Sene once arkadasima Facebook grubunda hakaretten dava acildi. Uzlastirmada 2000TL + ayni grupta ozur yazisi ile anlasma yapildi.

Hakaretler uzlaşmaya düşer, belirli bir miktarı yoktur. Vekalet ücreti, tazminat ve adli harçlar vs derken 5-6bin civarı kaybeden taraf öder. Ben uzlaştırmacı olarak 2bin ile 5bin arası uzlaşma sağladığım çok sayıda dosya var. Kimisi şahsa para vermeyi reddediyor. Bu durumda çocuk esirgeme kurumuna, löseve bağış yaptırıyorum. Tabi müşteki kabul ediyorsa...

bazı kaynaklar doğru söylüyor. aktif olmayan takipçileri çıkarmak gerek.

karar yeni çıktıysa karşı taraf önce bölge mahkemesine, sonra yargıtaya itiraz edecektir. avukat değilim bu işlerle çok da alakalı değilim. herhangi bir kurum kararı bozabilir ama nadiren kararı bozarlar.

@burty yeni çıktı derken duruşmada bana söylenen kararın çıkması olmuyor mu. yani daha sonra mı onaylanıyor bu karar?

öncelikle gerekçeli karar yazılacak. gerekçeli kararın normal şartlar altında duruşmadan itibaren 15 gün içinde yazılması gerekir. (CMK m.232/3) siz kalemi arayın, gerekçeli karar nerede diyin.

ardından karar size ve varsa katılana tebliğ edilir. tebliğden itibaren 7 gün için katılan kişisinin dosyayı istinafa götürme hakkı bulunmaktadır.

elbette savcının da, istinaf hakkı bulunmakta. savcı duruşmada sizin aleyhinize mütalaa verdiyse istinaf edebilir. ama duruşmadan sonra istinaf muhafaza müddet talebi sunmadıysa istinaf etmez.

diyelim karar tebliğ edildi, kimse istinafa götürmedi. bu durumda dosya kesinleşir ve kapanır. bu süreç içerisinde, mallarına el konulduysa, maddi-manevi bir kayba uğradıysanız tazminat hakkınız doğar.

@burty verdiği bilgiler de oldukça eksik.

ceza mahkemelerinde karara karşı itiraz süresi tebliğden itibaren değil tefhimden itibaren başlar. eğer taraflar duruşmada hazır bir şekilde karar verilmiş ve 7 gün içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmamışsa karar kesinleşmiştir.

bence dönemlerini tamamladı ikisi. grup maçlarında olabilirler ama yarı final, final gibi maçlarda olmalarına gerek yok. dün geceki maç özelinde ömer abiye diyecek bir şeyim yok ama ertem abi çok gereksiz bilgiler veriyor.

Hayır o tarzı sevmiyorum abartılı buluyorum, alakasız bilgiler, yersiz ses yükseltmeler, vurgular

Bu tarza ercan taner'i de ekleyebilirim cayır cayır bağırması ve kelimeleri yanlış söyleye söyleye türkiyenin en iyi spikeri dendi

Dün akşamki real - city maçını sesi tamamen kapatıp izledim

Nostalji olması adına birkaç maç Ertem Şener iyiydi ama fazlası baymaya başladı. Gereksiz bilgiler onun tarzı, ona lafım yok ama saçmalıyor bazen. "Evrenin en iyi forveti", "Ancelotti'nin çocuk adamı", "Jr. demek çocuk demek" falan gibi onlarca saçmalığı var son maçlarda. Ömer Üründül zaten toplasan 15-20 cümle kuruyor. Onun varlığı olumsuz etkilemiyor beni. Hatta ben seviyorum.

Ömer üründül-erman yaşar ikilisi bence en iyi çözüm. İşin klasik yorumculuk kısmı da oluyor, modern anlatımı da. Ertem Şener takla atmayı yeni öğrenen 5 yaşındaki velet gibi her fırsatta takla atmaya çalışıyor, bayıyor.

Yok abi sevmiyorum, rahatsız ediyor beni.

Ssport'ta maç izliyorum oradaki sunucular da gayet heyecanlı anlatıyor ama rahatsız etmiyor. Çünkü aptal saptal benzetmeler, gereksiz yükselmeler, taraflardan birinin 20 yıllık taraftarı gibi anlatmıyorlar.

Dün bir ara hangi takım ne tarafta onu karıştırdı adam, üründül ise etkisiz eleman yıllardır. Bir analiz yok, seyircinin görmediği bilmediği bir yorum yok arada sunucu asist yapınca evet aynen diyor ve susuyor.

Açın büyük yabancı spor kanallarını bir iki maç izleyin görün nasıl anlatılıyor, nasıl yorumculuk yapılıyor. Şifresiz dahi olsa oralardan izliyorum artık şahsen.

90 dakika boyunca saçmalıyorlar sadece.

ömer üründül ne kadar düz bir yorumcu olsa da kendisini severim. düz yorumlamak ve doğru yorumlamak da esasen bir meziyet. insanlar basite alsalar da olması gerektiği gibi yorumladığını düşünüyorum. severim kendisini. ertem şener ise müthiş bir sese, diksiyona ve heyecana sahip ama gereksiz bilgilerle çok kafa ütülüyor, çok abartıyor ve bazı kurum, kuruluşlara hatta bazı şahıslara çok fazla övgüler diziyor. "dünyanın en büyüğü mü bilmiyorum ama çok büyük çoookk." diyor benzema için. 10 dakika sonra "evrenin en büyük golcüsü" diyor. "benzema'nın yaptığı asisti sanırım bir tek ibrahimoviç yapabilir" diyor. yapabilecek yüzlerce forvet vardır. ne gerek var bu kadar abartıya, rahatsız ediyor.

ertem şener sosyal medyada biraz ilgi ve sempati görünce (geri dönüşüyle ilgili) çok cıvıdı, çocuklaştı. bilinçli olarak maçın önüne geçmeye, konuşulmaya çalışıyor. fark ettiyseniz yayın sırasında sesi sürekli kısılıyor veya çatallaşıyor artık. bu adam bu işi bilmiyor değil. heyecanı çok iyi yansıttığı belki yüzlerce maç izledik ağzından. o zaman katlanabiliyordum ama şu an inanılmaz itici buluyorum. eskisi gibi arada saçmasapan bilgiler veren, maçın önüne geçmeden eğlence katan birisi olacaksa tamam ama böyle 7/24 bağırıp şov yapması iğrenç. böyle şeyler söyleyenlere hep abartmayın derdim de dün gerçekten sesi kısarak izledim maçı. asla susmuyor, bağırıp duruyor, aklına bi' şey geliyor mesela "kralın tacı" diye sürekli onu tekrarlamaya başlıyor vs...

ömer üründül dedeyi severim. spor yorumcusu için yeterli olduğunu düşünmüyorum, onun yerine s sport'un ya da eurosport'un filan canavar gibi genç çocuklarını tercih ederim açıkçası ama varlığından rahatsız değilim. dünkü yayında bence zaten onun varlığından rahatsız olmak mümkün dahi değildi çünkü ertem konuşturmadı adamı.

ikisini de itici buluyorum. Hele ertem i. Yok karısının bilmem nesi, ailesinin kaçıncı çocuğu. Bize ne bunlardan? Bilgi vermek istiyosa işte şu takımda şu kadar yıl, şu kadar td ile çalıştı falan gibi şeyler söylesin söylüyorsa da. Üründül ne zaman alınacak tv den?

Dünkü yayını sesi mute ederek izledik.

Ömer Üründül'e karşı bir antipatim yok ancak Ertem Şener'i mümkünse bir daha hiçbir maçta mikrofon başında görmek istemiyorum. Maçtan aldığım keyfi çok ciddi anlamda etkiliyor. Dün akşamki maçı izlerken aşırı öfkelendim. Gündem olma adına biraz da kasten yaptığını düşünüyorum.

köy kahvesi dayı muabbetiyle aynı muabbet. zaten acunda 1 maçı premier lig spikerlerine bir maçı da ertem şener ömer üründül gibi boş beleşlere anlattırıyor. ömer üründül m. city için geçen hafta bunlar deplasmanda kazanmıştı galiba diyor. olaya o kadar hakim. sesi kısıp izledim.

ev sıfır mı, daha önce ev sahibi abonelik aldı mı? ev sıfır ise ve eve ilk abonelik alınıyorsa ev sahibi ödemeli diye düşünüyorum. evde daha önce abonelik varsa kiracı ödemeli.

borç eskiden kalan bir borç ise kiracıyı yine ilgilendirmez. normalde bu borçları faturaya yansıtıyorlar. neden ayrıca çıkmış anlamadım.

eskiden kalan bir borç değilse veya iskan sonrası tek sefer ödenen ücretler değilse kiracı öder.
Bunlar bildiğim kadarı ile abonelik ile ilgili ödemeler ayrıca temiz suyu ve kanalizasyonu kullanacak olan da o, hem de bunlar demirbaş değil hizmet ücretleri.

Bunları kesinlikle ev sahibi ödemeli kiracı haklı.

Kiracı sadece depozito öder, çıkarken de geri alır. Bu bahsedilen şeyler ilk abonelikte ev sahibinden alınması gereken ücretlerdir.

Çünkü ilk tesis edildiğinde bu ücretler alınacak ve bir daha alınmayacak, bundan sonra her kiracı değiştiğinde sadece depozito alıp verecek kiracılar.

İlk abonelik tesisi ile ilgili bu harcamalar ev sahibine ait.

komedi/genclik:
eurotrip
road trip
american pie
superbad

komedi/yetiskin arkadaslar:
that awkward moment
cavemen
horrible bosses
old school
sideways
the lucky ones
grown ups
going in style

komedi/bilimkurgu:
this is the end
hot tub time machine
the world's end
attack the block

dram/kara mizah:
trainspotting

korku/komedi:
tucker and dale vs evil
zombieland
shaun of the dead

not: hepsi 2'den fazla kisinin oldugu ekipler/arkadasliklar

bu konseptte milyor tane film vardır ama benim aklıma ilk gelen en sevdiğim; 21.

@ermanen, @onemoremile @burty teşekkürler, bunlar ya izlendi ya da skalaya uymadı, başka ?

yine aklıma sevdiklerimden;

6 underground

Triple Frontier

ocean's eleven ve devam serisi

Kara komedi/gerilim

Shallow grave
Very bad things
The last supper(1995)
Stranger than fiction(2000)
Just your luck
Four dogs playing poker
The Lesser Evil(1998)

Bu google yorumlar bir isletmenin tum gelecegini etkiliyor arti ya da eksi yonde.

Firmalar asiri korkuyor orada olabilecek olumsuz yorumlardan. Bu yolu deneyerek yorum sildirtmeye calisiyorlar. :)

Cok net bir sekilde iftira atmadiyssniz hicbir sey yapamazlar. Olumsuz deneyim yasayan herkes mahkum olurdu simdi. Oyle sey mi var?

Üff bunu yazan aklı evveli şirketin rezalet başlığının sözlük gündeminde sol frame den neden inmediğini patronuna açıklamasını görmek isterdim.

saçma sapan konuşmasınlar. 1 puan vermek zedeleyici miymiş :))) silme yorumu falan. kaldı ki yorum yok puanlama var.

Sacmalamislar.

benim başıma gelse yaptıkları şeyin üzerine bir de sözlükte başlık açarak giderdim. olumsuz deneyim yaşamak suç veya iftira değil, insanları bu şekilde kandırmak art niyetli bir davranış.

iftira olmadıkça bişey olmaz. ben de gördüm. birçok firma insanları böyle korkutmaya çalışıyor. ayrıca fake botlarla 5 yıldızlı yorumlar attırıyor. onların yaptığı sahtekarlığa ne demeli?

1 yıldız verdiğin için sana dava açamazlar.

Boş atıp dolu tutmaya çalışmışlar. Hikaye.

Ben olsam isterdim ya da üyelik süresinde uzatma isterdim. Kolay kolay alabileceğinizi de düşünmüyorum.

kalan sürenizi iki katına çıkarmalarını isteyin. verdiğiniz paranın yarısını çöpe attılar.

Belki havuz var diye orayı tercih ettiniz.kalan günlerin iadesini İsteyebilirsiniz.

Ben de öyleyim 16 aralıkta oldum yeni randevuyu vermiyor, nedenini araştırdım ama bulamadım.

4. doz kaldırıldı diye biliyorum. 3 biontech varsa 4. biontechi yapmıyorlar. 3 taneden birisi sinovak olsaydı randevu alınabilirdi diye düşünüyorum.

4. Doz açıldı dediler evet. Ertesi gün mü ne yok oldu gitti. Anlayamadık...

Burty'nin dediği gibiymiş sanırım annem 2 doz Sinovac 2 doz Biontech aşılıydı ona randevu veriyor ben 3 doz Biontech'liyim bana vermiyor.

2 doz + 1 booster ile aşı süreci tamamlanmış görünüyor. Tüm dünya bu seviyede kalmayı tercih etti şimdilik. Ancak aşının omicron sonrası yenilenme durumu var, o nedenle yeni aşı gelince 4. dozlar açılacak.

sipariş programı kullananların çok işine yarıyor. ufak ufak kutucukları parmakla tek tek tıklama yerine bu kalemle fıtı fıtı işaretliyorlar.

Tasarim falan islerinde de ekran goruntusu alip kalemle uzerinde cizimler yapmak, notlar almak cok rahat oluyor.

Toplantilarda not almak icin de kullaniliyor. cok efektif olmasa da acil durumlarda is goruyor.

Ben uzun yillardir note serisi kullandigim icin aliskanliktan biraz da ayni seriden devam ediyorum. Ama kalem "olmazsa olmaz" degil benim icin.

çalıştığım sektörde (gayrimenkul değerleme) kullanan çok var.
Evi gezerken proje fotoğrafını telefondan açıp projeye aykırı bir uygulama varsa direkt proje üzerine işliyor.

eğer işe yaramayacaksa kalemli telefon bence de gereksiz.

Note 3 çıktığından beri Note serisi kullanıcısıyım nerdeyse 10 yıl olmuş,elektrik elektronik alanında işler yapıyorum, hangi işler için kullanıyorsun dersen;

*saha ekiplerine teknik çizimler, fotoğraflar üzerinden bir işin, cihaz bağlantılarının nasıl yapılacağını tarif ederken

*keşif çıkarırken, hesaplama yaparken

*bir ekran görüntüsü, fotoğraf üzerine notlar alıp düzenlemeler yaparken

*aklıma gelen işleri, düşünceleri çizerek görsel olarak kaydetmek istediğimde kullanıyorum.

Parmak ile dokunmatik ekran üzerinde çizerek yapamayacağın şeyleri çok daha hassas ve rahat yapmanı sağlıyor özetle.

10 senedir kalemli telefon kullanıyorum.

Öğrencilik hayatım boyunca derste not aldım, yetmedi tabletini aldım defter taşımaktan kurtuldum. Onlarca ders defterim fotoğraflı notlarla birlikte tek bir yerde internet üzerinden depolanıyordu. Telefonumdaki notları tablette, tablettekileri telefondan görüp düzenleyebiliyordum. En güzeli de ilk yıllardan beri herhangi bir kırpılmış görüntüyü, not ekranına atıp oradan oklar çıkararak not almak inanılmaz kullanışlıydı. Çektiğin fotoğrafların üzerine yazı yazmak muzazzam bir olaydı. Bilmiyorum ben mi abartıyorum ama mesela ev geziyorsunuz, çok fazla gezince not alması zorlaşılıyor ama ben önemli bilgileri o görselin üzerine yazıyordum.

Veya eve bir şeyler alıcam diyelim. Eşyayı koyacağım yerin fotoğrafını çekip, fotoğraf üstüne çizgilerle duvar uzunluklarını, eşya yüksekliklerini falan çiziyordum. Mimarlık planı gibi olmuyordu da işte virtual reality'msi bir şey oluyordu gerçek görüntü üstüne.

İlk yıllarda çok gelişmiş değildi fakat o zamanda bile fotoğraf düzenlerken (sokak fotoğraflıçığı ile uğraşıyordum) veya insan yüzüne rötuş yaparken kalemin ince uç olayı çok işime yarıyordu. Çünkü parmak yüzey alanı nerde, kalem ucu nerede..

Bazı metinler vardır mobil uygulamalarda veya sitelerde, parmakla seçince kopyalayamazsınız. Kalem için kullandıkları ayrı bir yazılım, onları seçebilmeye zorluyordu. İnanılmaz güzel bir şey. Bazen annemin babamın telefonunu kullanırken sinir krizi geçiriyorum bir şeyi kopyalayamınca. Hadi diyelim yazı öyle bile kopyalanamıyor. Hatta bir resim üzerinde bir yazı var. Kalem ile alanı seçip, yazıya çevir diyebiliyorsunuz. Böylelikle bazen iban ı görsel olarak atanlara daha az sövüyorum.

Bir toplantıdasınız diyelim, önemli anları not alacaksınız. Telefonu çıkartıp whatsapp a yazar gibi yazı yazmak mı daha estetik olur yoksa telefonu masaya koyup ekrana kalem ile notlar almak mı? Ben şahsen aynı anda konuşurken veya dinlerken, klavyeye yazmaktansa yazı yazmayı daha kolay buluyorum. Diğeri beynimi daha çok yoruyor.

Kalem tutma arzusu demişsiniz, normalde pek kalem tutmayı seven bir insan değilimdir. Ama ekran zaten küçük, ince işler yaparken daha fazla hareket alanı sunuyor. Mesela küçük fotoğrafları gezerken kalemi ekrana yaklaştırıp (dokunmanıza gerek olmadan nereye tuttuğunuzu algılayabiliyor note serisinin kalemleri 2012-den beri) görseli büyütme, mesela bir bildirim veya haber başlığı var ama sığmadığı için ... şeklinde bitmiş yazı. Onun üzerine gelip tamamını okuyabiliyoruz. Açmaya veya tıklamaya gerek olmuyor bazen.

Ekran görüntüsü aldıktan sonra kalemle notlar almak yine çok kullanışlı.
Ekran video kaydı alırken kalem ile bir şeyler çizip anlatmak yine çok başarılı. Hem ses hem görüntü hem çizimler.. mükemmel bir üçlü oluşturuyor.

Yeni cihazlarda, kalemi, tıpkı bazı televizyonlardaki sihirli kumanda gibi havada oynatarak mouse gibi kullanabiliyorsunuz. İsterseniz telefonu TV ye kablosuz olarak bağlayarak, tv de telefon ekranı değil de bilgisayar ekranı çalıştırarak (samsung dex) kablosuz mouse gibi kullanabiliyor, galerideki fotoğrafları kalemlere sihirli bir şekilde kaydırma, internet sayfasını veya instagramı dokunmadan yine kalemle kaydırabilme, fotoğraf çekebilme, kameralar arası geçiş yapabilme, ses kaydı başlatabilme vs. vs. gibi özelliklerden yararlanabiliyorsunuz. Slayt gösteriyorsanız onun tetikleyicisi görevi de görüyor haliyle. Telefonu bir tripoda sabitleyip karşısına geçince de uzaktan komut verebiliyorsunuz haliyle.

Sizin görmemeniz algıda seçiciliktir diyeceğim belki ama inanın ben de çok görmüyorum. Az da olsa kullanan güzel kullanıyor fakat kalemi olsa dahi kullanmayanı çok gördüm.

Hala tabletimde de telefonumda da kalem kullanırım. Sırf bunun için marka model değiştiremiyorum. Artık gördüğüm bir fotoğrafı detaylı kırpamazsam, düzenleyemezsem, yabancı gördüğüm bir kelimenin üstüne gelince anında çeviri yapamazsam ölecekmişim gibi hissediyorum. Şaka şaka o kadar da değil ama işte adamı böyle bağımlı yaparlar 10 yılda.

Ek olarak; mesela havuzda, buharda, denizde, kaplıcada falansınız.. -oralarda da telefon kullanma be kardeşim- ama kopamıyorsunuz diyelim. Nemden veya ıslaklıktan ötürü ekran düzgün çalışmaz. Fakat kalem ile suyun altında bile telefonu kullanabiliyorsunuz.

Bir de dijital görsel sanatlar ile uğraşanlar için çizim olayları inanılmaz gelişti. Adam tuvali ağlatıyor ekranda öyle söyleyeyim. Renkleri karıştırıyor, fırça püskürtüyor, kara kalem yapıyor. Kaleme dik basıyor, yandan vurguluyor, eliyle dağıtıyor falan ağlarsınız. Artık mimarlar falan da autocad falan kullanabiliyor diye biliyorum telefonda. Tam performanslı olmasa da idare ediyor sanırım.

Parmaginda ergonomik sorunlari olanlar icin de kalemli telefonlar epey kullanisli

Bana çok pratik geldiği icin kullanıyorum. Telefon alırken en büyük kriterim.

Ciger icin cigerci Hadi ve cigerci Mahmut demislerdi.
Onun disinda eski dostlar kebapcksi ve kebapci mesut soylendi.
Mesut’a gi

bu sorunun yüz çeşit cevabı var. adana'nın yabancısı iseniz kazancılar çarşısı içinde, büyük saatin yanında ciğerci mehmet en meşhurudur. hemen yanında daha elit bir mekan kazancılar var. alkol alalım göl kenarında olsun derseniz hadırlı restoranı tavsiye ederim ama biraz tuzludur. göle yüksekten bakalım derseniz onbaşılar restoran var. merkezden uzakta bunlardan çok daha iyi mert restoran var ama merkezde değil. şırdan ve paça yemek isterseniz, bunlar gece yense daha güzel olur, bedo ve kemal çok iyidir.

neredeyse aynısı var ben de 3-4 gündür. covid belirtisi olduğunu bile yeni öğrendim. sanırım sabah teste gideceğim.

geçen hafta aynı sorunları yaşadım iki gün pastil kullandım geçti. test de vermiştim ama negatif çıktı.

otacı'nın pastillerini bi deneyebilir misiniz?

şuan böyle bir salgın var. covid olduğunu düşünmüyorum. boğaz ağrısı ve öksürükten dolayı test veren tanıdıklarımın hepsi negatif çıktı, ben dahil. boğazımın ağrısı geçti ama 10 gündür öksürük ve balgam atma devam ediyor. testim de negatif çıktı. test vermenizde fayda var. boğazınızı ılık tutun, balgam sökücü bir şeyler kullanın. andız pekmezi bulursanız oldukça etkili.

bir sonraki sınavda otomatik olarak girmek istediğinizi beyan ederseniz otomatik şeklinde başvurunuzu değiştirmeleri gerekir. bence milli eğitime bizzat gidip yüzyüze görüşün. arkadaşım manuel uygulamayı 2 sınavda geçemeyince otomatik için başvuru yapıp ilk sınavda girmişti. şehir mersin.

En hızlı yol kaydı silip baştan kayıt açması ve tekrar E-Sınava girmeniz.
Diğer bütün işlemler düzeleceğinin garantisi bile olmadığı halde süreci daha çok uzatır.

Hatta kaydı dün sildirseydi bugün girişiniz yapılırdı işlemleri hızlandırıp aralık bitmeden sınava tekrar girebilirdiniz.
Bugünden itibaren bu işlem için de minimum 1 ay beklemek gerekecek.

Diğer seçenek de direksiyon sınav girişinizi onaylamaları ve 4 sınav başarısız görünmeniz sonra 2. direksiyon hakkı için otomatiğe geçiş yapılması. Bu da ayda bir sınav olduğunu düşünürsek 5 ay sonra bu işin yapılabilir kılıyor.

Geçmiş olsun.

@mutekebbir yani kendi suçum olmayan ve mağdur olduğum bir konu için hakkım mı yanacak, anlamadım? milli eğitim bunu çözemez mi diyorsunuz?

Evet böyle konularda maalesef mağdur olan aday oluyor. Milli eğitimde öyle bir iki tuşa basarak girilen bilgiyi değiştirme gibi bir durumlar olamıyor.

10 yıl sürücü kursunda çalışmış biri olarak şimdi çok da yeremiyorum bu tarz hataları yapmışlığım da oldu.
Adaya maddi bir yansıma çıkmaz ama maalesef zaman kaybı oluyor bu bazen maddiyattan da önemli olabiliyor ama şu saatten sonra yapılacak bir şey yok.

En hızlı toparlayabilecek çözüm kaydı silip tekrar kayıt açılması olacak ama bu da 10 Aralık geçtiği için mecbur Ocak’a kalacak her şeyi çok zamanında yaparlarsa tekrar sınava girerek Şubat sonu gibi ehliyeti almaya hak kazanırsınız.
Kursun hatası olduğu için maddi olarak da bir şey talep edemezler.

@mutekebbir kaydı silip tekrar yapamayacaklarını, çünkü böyle bir durumda kurs ücretinin iki katına çıkacağını söylediler. maddi olarak da üstlerine düşeni yapmıyorlar yani. ilçe milli eğitimden görüştüğümüz kişiler durumun dilekçe ile çözüleceğini ama 3 ay alacağını söylüyorlar. dilekçe kursa veriliyor, onlar ilçeye, onlar ile, onlar da bakanlığa iletiyor, ilgili kişi değişikliği yapıp tekrar aynı silsile ile yazı dönüyor. mecburen bu yoldan gideceğim gibi görünüyor.

Kurs kötüymüş böyle tavır almaları çok yanlış.
O zaman mecbur dedikleri şekilde ilerlesin muhtemelen söylediklerinden de uzar iş ama işte dediğim gibi yapacak bir şey yok.
Tekrar geçmiş olsun ve bol şans.

aga manuel al geç işte...

odayı fazla kurutuyor demek ki, peteklerin üstüne içi su dolu kaplar bırak buharlaşıp nemlendidsin, bu yetmiyorsa oda nemlendirici cihazlar var

Nem gerekli +1 peteklerin üstüne ıslak havlu vs de serebilirsiniz

Uyudugum odada kalorifer kapali, kombili evde yasarken de geceleri kombiyi en kisiga getirirdim, hic sevmiyorum kalorifer havasini, burun tikanikliginin yaninda baska rahatsizliklara da sebep oluyor bende. İci su dolu kaplar biraz ise yariyor kuru hava icin bu arada,bir de ortam cok sicaksa ve petekleri kisma imkanim yoksa cam aciyorum ben.

nemlendirmek lazım su falan koy

50-100 liralık buhar makineleri var. geçen seneye kadar almayarak büyük ihmallik etmişim. verdiğiniz parayı sonuna kadar hakediyor. sorunu tamamen çözmez ama odlukça rahatlatır.

Tuzlu şeyler yiyip dikkatini belli bir şeye verebilirsen ver.

bırak kus, rahatlarsın ne güzel.

uykunda yastığına kusmak istemiyorsan şimdi kus rahatla.

önce sakince otur. kafanı sağa sola eğme. şu dahil hiçbir şey yiyip içme. gerçekten kusacak kadar içtiysen illa ki kusacaksın. yarım saat idare edersen yavaş yavaş normal hayatına devam et.

su iç, rahat bir yerde ne karanlık ne aydınlık bir yerde otur. ekmek ye.

yarım paket çubuk kraker yedim, beşer onar dakika arayla yarım bardak ılık su içtim. sonra zaten sızmışım. çok şükür ki kusmadım.

25 senedir çok içtim, çok kustum. kusmamak için de hiç kasmam kendimi. kusunca ne kadar rahatladığımı biliyorum fakat bugün hiç kusacak psikolojim yoktu ve evde misafirlerimiz vardı. o sesi duysunlar istemezdim. tecrübelerinizden faydalanmak istedim. nitekim tecrübe ederek öğrendim.

bunu senin, benim hesaplamam mümkün değil. krediyi çektiğin bankaya gidip hesaplatmaktan başka çare yok. ben kendimden biliyorum, eğer varsa da ben bilmiyorum. erken kapama tutarını mecburen bankaya gidip öğrenmiştim.

24 ay vadeli 30 bin kredi çekmiştim, 32bin geri ödemesi vardı. 1 ay sonra 30500 gibi bir rakama kapatmıştım.

i.ibb.co

İlk 2 taksidi zamanında ödediğini varsayarsak 3. ay kırmızı ile işaretli tutar kalıyor toplam geri ödenecek ana paradan. Cezasını vs. düşünmezsek 9.897 lira ediyor yaklaşık olarak. İlk 2 taksit de yaklaşık 596 lira. Onları da dahil edince 10.493 lira ödemiş oluyorsun.

Bu arada yıllık faizin %20 olmasını dikkate almadım. Geri ödeme tutarı 25 bin birim dediğin için 7 yılda 25 bin olarak geri ödenecek aylık faiz oranına göre (%2,65) hesaplattım.

bu ülkenin hükümetinin yayınladığı kılavuzu referans gösterebilirsin.

Yani asıl sormak istediğim ben direkt bu kılavuzu referans gösterirsem etik dışı bir şey yapmış olur muyum? kılavuzda neresinin atıf kısımları olduğunu bilmiyorum sonuçta

Olmazsın. Zira dediğin gibi metin içinde neyin nerden alındığını gösteren bir atif yoksa doğrudan metni alıntılar, atfi da kilavuza verirsin. Böyledir

Yazi olmazdi

@floydian yani yalnızca insanımız mı kalırdı? Baş harfleri dahi olsun yazı bulunmamalı mı sizce?

Yazı olmamalı +1
Olacaksa da kafanın dışına taşmamalı bence

daha az formal bir yazıtipi kullanırdım, anlaşılır psikoloji ile uyumlu

Çenenin devam eden çizgisini yazıya kadar çıkartmazdım.

*arka plan rengini lacivert yerine daha açık bir mavi veya turkuaz ayarında bir renk yapardım.
*yazıyı kafanın içine değil, logonun altına yazardım ve kesinlikle yazı puntosunu küçültüp daha dinamik bir punto seçerdim.
*kafanın içine farklı bir obje yerleştirirdim. ışık, güneş, yaprak, beyin vs.
*bu logo bir iş yeri logosu ise türkçe karakterler kullanmamaya özen gösterirdim çünkü daha sonra mail adreslerinde, web sitesinde domain alırken falan baya sıkıntı çıkarıyor.

saçı olmadığı için "erkek" izlenimi var. Bu canımı sıkardı. yazının kafayı delip çıkması yine canımı sıkardı. kafa ve yazı birbiriyle uyuşmadı ya kafada ya yazı da blr sorun var

İnsan silüeti ve fontu değiştirirdim.

Yani tamamını.

Tamamini +1

İlla yazı olacaksa baş harflerini kullanırdım. Bir de kaligrafi ile harfleri logoyla bütün haline getimeye çalışırdım.

yanlizca bas harfleri kullanip kulak yapardim bir tane, madem elimizde siluet var.

Kafa çok ayrıntılı, biraz daha stilize edilebilir surattaki her kıvrımı göstermesi çizimi çok ağırlaştırmış. Yazı çok kaba duruyor, daha zarif fontlarla çizimle bütünleştirilebilir. Arkaplan rengi çok cırtlak, pantone gibi bir katalogdan daha gözü yormayacak bir ton seçilebilir.

Bu saydığım üç özellik yan yana gelince logoyu çok eskitiyor, örneğin windows 98 sistemde internet explorer tarayıcıda çevirmeli bağlantıyla bağlandığımız bir sitede bunu görebiliriz ancak.

Modernize etmeniz daha iyi olur bence.

Oldboy var ama ingilizce değil. Whiplash olabilir. Bu iki film de haksızlık temalı sayılır.

tam haksızlık temasına girer mi bilemedim ama, sound of metal

In the Name of the Father öneririm. Hatta The Stoning of Soraya M. de çarpıcıdır.

Teorik de olsa bilgi sahibi olmak istiyorsan udemy işe yarar. Cv'de iş görür mü? tamamen işverenin görüşüne bağlı.

Belediyelerin vefa ekipleri oluyor, onlar yardımcı olur. Ambulanslar bu işi yapmıyor maalesef. Tanıdık çağırmazsan dokunmuyorlar bile.

özel ambulanslar yapar. evden alıp hastaneye kadar gidecekseniz indirirler.

Özel ambulanslar +1. Ben dolunay ı tercih etmiştim. Personeli ilgiliydi fazlasıyla. Odanızdan alıp odanıza kadar taşıyorlar.

direkt cevap değil ama konusu geçmişken yazayım:
geçen ambulans çağırdık. döner merdivenli binadaydık. sedyeyi sokmadılar. üzerine yatırılıp yanlardan tutacaklı bi branda tipi bişey kullandılar. ama personel 2 kadın 1 erkek olduğu için 3 erkek bulun anca o zaman indirebiliriz dediler. kadınlar taşımada yardımcı olmadı. 3 ilave kişi bulana kadar hareket ettirmediler.

Başarılı olma şansları yoktu. Savaşsalar yok edilirlerdi.

seyler.eksisozluk.com

en.m.wikipedia.org

Yukarda gerekli linkler birakilmis ama biraz daha ek yapayim.

1. Dunya savasi o kadar buyuk bir kabustu ki, bittikten sonra Rusya ve Turkiye gibi olum kalim savasi verilen kriz bolgeleri haric kimse savasmak istemiyordu. Bu arada Anadolu'da direnis ilk basladiginda bizim halkin genel modu da "Savasi kaybettikleri yetmedi, yine rahat durmuyor ittihatcilar" seklindeydi.

Eger halk destegi olsaydi Ingilizler rahatlikla Ankara hukumetini bocek gibi ezecek bir kuvveti oraya yigabilirdi ama savas karsitligi oyle bir noktaya cikmisti ki isler ciddiye binince var olan kuvveti de cektiler. Zaten yapabilselerdi bastan Ankara hukumetini indirme isini kendileri yaparlardi. Kendi askerini harcayip politik risk almaktansa Yunanistan'a uretim fazlasi silahlari borc karsiligi satip isgal isini taserona vermis oldular.

Aynı evde yaşayan arkadaşımın ailesi komple aşı karşıtı. İlahi adalet midir, cahillik midir ne dersen de; şuan aşı olmayan 4 kişi covid oldu, aşı olan tek kişi sağlam. Anne , baba, eşi ve 4 yaşındaki kızı covid maalesef. Kendisi de işinden dolayı mecburen oldu. Belki de aşı olman boşuna değildir.

bildiğim kadarıyla stadyumlar, tiyatro ve sinemalar dışında her yere girebiliyorlar. bu yazdığım yerlere de negatif pcr ile ya da daha önce covid geçirdilerse girebiliyorlar. sonuç olarak türkiye'de aşısızlar her yere girebilir.

Şehirlerarası otobüslere ve uçaklarq binemiyorlar eger pcr yoksa.

Hiçbir yöntem döküm tadını vermez. Alternatif olarak mangal yak derim ama daha zahmetli tabi. İlle de kolay bir şey olsun dersen şu tarifi yap. Eti döv incecik olsun. Beyaz una bula. Yumurta-karabiber-tuz üçlüsünü çırp. Una bulmadığın eti çırpılan yumurtaya daldır. Sonra da mısır ununa bula. Kızartma tavasinda kızgın yağda 2-3 dakika pişir.

Uğraşırsan, sousvide ya da fırında düşük ısıda uzun süre pişirip (1 saat falan, kalınlığa göre) sonra güçlü bir pürmüz ile üstünü yakabilirsin. Ama profesyonel, yüksek ısılara çıkan pürmüzlerden olmalı. Sear torch diye geçiyolar. 0 duman, içi ideal pişmiş, dışı güzel mühürlenmiş et. Ben profsyonel mutfak pürmüzlerine para vermemek için mapp tüpü ve uç aldım, öyle kullanıyorum.

aynı dertten muzdaribim ve haftada 2-3 gün antrikot yapıyorum. ottogrill diye bir şey var aslında ama türkiye'de yok tabi :) bonfile alırsan tavada tereyağında pişirmek de güzel oluyor.

Yok. Adamakilli bir biftek yiyeyim diyorsaniz dokum tavada o dumani cekeceksiniz.
Cevap net bir sekilde hayır. O tadi basla yontemlerle alamazsiniz, yazik olur antrikota.

Creed

One million

Amouage
Annick goutal
Creed
L'artisan parfumerie
Guerlain exclusive
Dior privée
Penhalagion's
By Killian
Montale
Cdg
Fragrance du bois
Parfums de marly
Xerjoff
Frederic malle
La Via Del Profumo
Clive christian
Zoologist

Narcisso Rodrigez

Şunu da söyleyeyim, roman filan değil, teorik kitaplar götürmek istiyorum. Sosyoloji filan...

bazı birliklerde kütüphane bile oluyor ya neden izin vermesinler, götür bence bir şey olmaz. ha taşımak istemiyorsan kargoyla göndersinler o da olur ama hayvan gibi ideolojik filan bir şey götürmüyorsan kimse bir şey demez.

Ne çeşit askerlik? Askere kitap götürülür ama abartmadan.

otostopçnun galaksi rehberini götürmüştüm.
kimse bir şey dememişti.

ama aklında olsun kitaplara kontrol edildi gibi bir kaşe vuruyorlar.

Gittiğiniz yere göre değişir. Askerlikle ilgili her şey gittiğiniz yere göre değişir zaten.

Klasik askerlik işte, uzun dönem. Şimdinin uzunu yani, 6 ay. İşte gideceğim yeri de kestiremiyorum. Ya kapıdan dönerse? Bırakacak birileri de olmayacak. Çöpe mi gidecek kitaplar? O yüzden acaba önden gidip ortamı yokladıktan sonra kargoyla istemek daha mı doğru olur dedim.

Gittiğin yerde kitapçıdan alabilirsin. Ben her hafta sonu D&R'dan alıyordum. İlk gittiğinde çok eşya oluyor. Dolap küçük. İki kitaptan fazla götürme derim.

başlangıç için 1-2 kitap yeterli. sonrasında ortama göre bakarsınız.

1-2 kitap götür çok fazla götürme.
Adında ve içeriğinde siyasi bir şey olmasın veya cins bir adı olmasın yeter.
Komutan onayından geçmesi gerekir kitapların. Gösteri peygamberi kitabını adından dolayı onaylamakta tereddüt etmişti mesela komutan bana.

abi kim napsin senin kitabini, istersen 100 tane gotur umursamaz kimse de calmaz.

Abuk subuk isimli bisey goturme yeter. S*tr git diye bi kitap vardi marjinallik olsun diye onu getiriyorlardi o bile sorun olmadi.

Buyuk kislaya dusersen son 30 yilin en cok satanlar arsivine ulasip dumur olursun zaten.
Herkes aldigini giderken birakir esek gibi kutuphane olusur.

4-5 tane götür. Ben de acemi birliğine üç tane götürmüştüm. Önce el koydular, ilgili komutan inceledikten sonra onay verdi, bana teslim ettiler. Zaten kütüphane vardı. Götürmesem de olurmuş. Ha senin gideceğim yerde yoksa o ayrı. Sen az götür, kütüphane yoksa çarşı izninde alırsın.

Aklıma geldi de acaba bi' redhouse sözlük bi de bazı ingilizce metinler götürsem sorun olur mu? Çeviri yapmak için?

Sorun olmaz. Çarşı izninde üç tane sözlük almıştım. Redhouse sözlüğü pantolonun cebinde taşıyordum.

acemilikte 5-6 tane bitirmiştim.
asteğmenken zaten çok sıkıntı olmuyordu, ama zorlu bi üste denk gelsem; sıkıntı yaşayabilirdim. yüzbaşım, intranetten sakıncalı kitap listesine bakmamı sağlamıştı. neyseki, benlik bi durum yoktu.

Her askerlik birbirinden farklı oluyor ve hepsi birbirine benziyor.
Gideceğiniz yerdeki komutanın, kapıdaki görevli askerin nasıl davranacağına bağlı.
Ben yaklaşık 7-8 sene önce yaptım askerliği. İlk girişte bavulda ne olup olmadığına bakmadılar, sonradan komutan dedi ki kitabınız varsa gelin onaylatın.
Sanırım ilk sayfasına damga vurdular veya imza attılar,
İngilizce de bir kitabım vardı, ne kitabı diye sordu, cevabıma göre bastı geçti.
Bence çöpe giderse üzülmeyeceğiniz bir veya birkaç kitap ile gidin, sonra duruma göre kitaplarınızı kargoyla ister ver sipariş verirsiniz.

Komutanlar genel olarak askerlerin kitap okumasını seviyor, etrafta serserilik yapacağına bir yerde oturup sakince kitap okumasını tercih ediyorlar.

şu an asker yolu bekleyen biri olarak yazıyorum.
covid sebebiyle çarşı izni yok, o yüzden çıkınca alırsın gibi bir durum yok. ama belki kargoyla sipariş verirsiniz.
sivilden götürdüğünüz ve içeri sokulmasına izin verilmeyen eşyalar emanete alınıyor, kapısı kilitli bir odaya konuluyor ve terhiste size geri veriliyor. o yüzden kitabınızı almasalar bile diğer eşyalarınızla birlikte emanete alırlar en kötü ihtimalle.

İlçe sağlık müdürlüğünüz sizin adınıza rapor çıkartıp işlerinize gönderiyor. İşiniz garanti olsun isterseniz e-nabiz'dan raporunuzu pdf şeklinde indirip şirketinize siz de gönderebilirsiniz.

ücretli izin oluyor. rapor paranızı sgk ödüyor. e devletten sgk ödemeleri için iban kaydederseniz hesabınıza yatar, yoksa pttye gitmek zorunda kalırsınız.