Test vermekten zarar gelmez. Geçmiş olsun

Kesinlikle endişelenmelisin. Daha beş gün önce arkadaşım ve annesi iki doz biontech aşılı olmalarına rağmen korona pozitif çıktılar. Bugün aramışlar delta virüsü olduğunu bu yüzden karantina sürelerinin 20 gün olduğunu söylemişler. Son iki gündür baya ağırlaşmış ağrıları. Karantina kurallarını uygula ve git test ver.

covid ihtimal dahilinde. aşı hastalığa yakalanmanızı engellemiyor ama 'yoğun bakıma düşmeden' atlatmanızı sağlıyor diyorlar - biliyorsunuzdur. doğru olan test vermeniz; hem kendinizi takip etmeniz hem çevrenizdekiler açısından.

gecmis olsun. sen 1-2 hafta once 2. dozunu olup soru sormustun sanirim. o yuzden su anda iki dozlu sayilmazsin. 2. dozdan sonra 2-4 hafta gecmesi gerekiyor 2. dozun etkili sayilmasi icin. hastaligi tek dozluyken kapmissin gibi dusunmek gerekiyor yani.

bahsettiklerin covide uyuyor, ama bu ara dolasan ne idugu belirsiz baska bir salgin da varmis ona da uyuyor. her turlu test vermek lazim. gecmis olsun tekrar.

test yaptırın içiniz rahat olsun

Devletin verdiği ödül zaten ihya ediyor. Altın madalya alana 1000-2000 kadar altın veriliyor. Bunun yönetmeliği var.

Olimpiyat komitesi ödül vermiyor diye biliyorum. Zaten verilen madalya gerçek altın ve gerçek gümüş. Ekstrası varsa duymadım.

Birak gercek altini verdikleri bronz madalya bile sahte :)

Bari onu gercek bronz verin dimi, yok abi o bile bronz degil.

Sanmiyorum odul verildigini, hic duymadim.

www.vox.com

Birde bu var

www.cnbc.com

Aslen ikisi de yapar ama devlette çalışan psikiyatristler genelde ilaç yazıp gönderiyor. Konuşarak bir terapi istiyorsan iyi bir psikolog bulmalısın.

klinik yüksek lisans yapmış psikolog ya da psikiyatrist

Psikolog ve psikiyatristlerin psikoterapi eğitimi almış olanları yapar.

Psikiyatriste gittiğinizde terapi eğitimi yoksa sizi ilacla tedaviye yönlendirecektir.Psikologsa da klinik psikoloji yüksek lisansını tamamlamış olmalı der yasalarimiz.

Geçenlerde bir PDRci ile konuşuyordum. Biz yapıyoruz dedi. Psikologlar yüksek lisanstan sonra yapıyor, Psikolojik danışman lisanstan sonra sanırım.

Fusha, pdr mezunları lisans eğitimlerinde psikopataloji bile görmezler doğru düzgün. yasal olarak da terapi yapmaları doğru değil ama Türkiye'de ne düzgün işliyor ki bu sistem doğru işlesin. Pdr mezunları 'danismanlik' yapabilir, terapi değil. Bu yüzden büyük kısmı klinik psikoloji yüksek lisansı yapmak istiyor. Yapabiliriz demekle olmuyor; yetkinlik, yeterlilik önemli şeyler ve onların eğitimleri buna müsait değil maalesef.

Terapi ciddi bir iştir. PdR'ciler terapi yapamazlar, yapmamalılar.
Psikoterapi eğitimi almış klinik psikologlar veya Psikiyatristler yapabilir ancak.

Peki danışmanlık dedikleri tam olarak nedir?

psikoterapiyi terapi eğitimi almış kişiler yapar. bunlar psikolog, psikolojik danışman veya psikiyatr olabilir.
hangi ekolden terapi almak istiyorsanız onun lisanslı eğitimini veren uluslararası dernekleri vardır. (psikodrama enstitüsü, bilişsel davranışçı psikoterapi, varoluşcu psikoterapi, psikanaliz derneği vs gibi) orada terapistlerin isimleri yazar. bunlar harici terapi yapıyorum ben diyen kişilerin belgelerinin sorgulanması lazım.
terapistlik en az 5 yıl süren bir ek eğitimdir. (lisanstan bağımsız olur)

psikolojik danışmanlar danışmanlık yapabilirler. bu derinlemesine terapi değildir. daha yüzeyseldir. klinik psikoloji yl olanların da okullarına bakılması gerekir. malum, klinik psikoloji rant kapısı gibi pek çok üniversitenin ilk açtığı bölüm oluyor.

her klinik psikoloji yüksek lisansına sahip olan bu işi net güzel yapar diye bir durum yok. kendinize iyi gelen uzmanı bulmanız lazım.

Parol ağrı kesici ateş düşürücü olarak kullanılan hafif ağrılar için kullanılan bir ilaç. Bence senin kullanman gereken ağrı kesici kas gevşetici ilaçlardan olmalı. Dikloron muscoril tarzı ilaçlar çok etkilidir ağrına iyi gelebilir ama hafif ağrım var dediğin için majezik dolorex bile faydalı olur. Doktor, eczacı, reprezant değilim. Hayat tecrübelerim böyle.

eger aşı agrisindan bahsediyorsan parol veya SADECE parasetamol iceren bir agri kesici kullanmalisin. yani daha agir NSAID sinifindaki agri kesiciler yasak. asi olurken soyluyorlar genelde zaten.

Hatunun takipçi sayısı kaç ve kaç kişiyi takip ediyor? Bu sorunun cevabına göre yorum yapmak daha doğru olur. Sana özel olmayabilir. Belki Takipçi kasıyordur.

Yok bana özel olduğunu düşünmedim bile zaten :) sadece bi insan neden bunu yapar tarafındayım aslında

Takipçi sayısıda çok değil

Takipçi: 3 bin
Takipçi ettiği: 1800

ben bir tane denk gelmiştim böyle. narsist ama bir yandan da sanat, kitap vs takılıyor. olayın özünde narsistliği belliydi yani hatta benden fikir alıp, kendi o yerlere gezmeye falan giderdi. tamamen kendisini tatmin etme durumu. kendini kabullenip de bir şeyleri yerine koyması zor, olamayacak şekilde hem de.

Instagram'da şu aralar nü/erotik hesapların yükselişi var. Özellikle instagram'ın katı çıplaklık kuralları yüzünden tepki doğmuş durumda ve bu da insanlarda bir karşı hareket tetikliyor. Onlyfans gibi platformların gördüğü talep bu tarz fotoların talep gördüğünü kanıtladı, kimi Onlyfans reklamı için kimi de tamamen sanatsal kaygılarla çıplak foto paylaşıyor.

Neden özel bir şey arıyorsunuz ki? Maddi getirisi de olabilir, yakında reklam almaya başlar. Bu durum onu mutlu ediyor da olabilir. Kimse bizim ahlak kurallarimizla mutlu olmak zorunda değil: 8-5 bir işte calis, çocuk bak, evlen... Sanatçı demişsiniz zaten.

@howfaristhesky Kavurmayı fazla kaçırdın sanırım ? Sadece bu işlerden anlamam neden bir insan çırılçıplak fotosunu atar diye sordum bilmediğimden dolayı.

Ben ahlak kuralım hiç tanımadığım bi insana mememi, götümü göstermek üzerine kurulu olmadığı için merak ettim yani . Kimseyide yargılamadım sadece soru sordum,

Tatile falan çık sen bence bu kafayla yakında ters uçmaya başlarsın

ilgi çekme ihtiyacı. paylaşılan fotoğraflara gelen emolojilerle tatmin olmak. sanatsal kaygı sanatçılık filan saçma, nedense hiç 70 yaşındaki kadın fiziği sanatsal kaygılarla paylaşılmıyor.

Bazen çocuklukta ve büyüme çağında deger görme ve onaylanma beden üzerinden gercekleşiyor ve bu çocukta travmatik bir şekilde yer ettiyse bir doku oluşturup yetişkinliğinde de devam ediyor. Gunümüzün deger ve beden ilişkisini bir kenara bıraktım tabi. Onay görmeyi beden üzerinden yerleştirdiyse şimdi de böyle devam ediyor. Bunun yanında sanatçı olduğu için insan ya da kadın bedeninin guzelliğu ile ilgili sorgulamalari da olmuş olabilir. Belki bir şey deniyordur. Sanat eserlerinde kadin bedenlerine bir kimlik yerleştirmeden bakarsin ya, sen de onun bedenine öyle bakabilirsin (*-*)/

Kent slim iyidir.

Ben ücret alınmıyor diye biliyordum, baktım internette de şöyle bir yazı var :

Özel hastaneler acil servis ücreti istenmesi, hastanın acil statüsünde bir şikayetinin olması durumunda yasal değildir. Özel hastaneler acil servis ücreti ödemeyecek ve acil statüsüne giren hastalar ise; Sağlık Bakanlığı'nın Acil Sağlık Hizmetleri kapsamında Yeşil Alan Uygulaması isimli genelgesinde belirtilmektedir.

Özel hastane acillerinde ücret alınır. Alınmayacak durumlar belirlenmiştir. Ücrette normal gibi. Şikayetiniz varsa sağlık bakanlığına yapılan işlem ve alınan ücretle şikayet edin

Özel hastanelerde durumunuzun acil olup olmadığına doktor karar verir. Eğer Acil bir durumsa para almazlar.mesela elimi kestiğimde 12 dikiş atılmıştı, girişte ödediğim parayı çıkışta iade ettiler. Karın ağrısı için gittiğimde gazdan dolayı olduğu ortaya çıktı. 180 lirami kaptılar.

Kimi hastane ücreti önce alır, kimisi de doktorun ön kontrolü sonrasında kayıt yapın geri gelin der, sonra alır

Yeşil, sarı, kırmızı alan diye ayrılıyor herhalde. Şikayetiniz yeşil ise sistem tamamen ücretliye dönüyor.

Arkadaşlar yeşil-sarı-kırmızı diye güzelce ayırmışlar zaten de ek olarak belirteyim ücret alınıyor ama serum ve servis ücreti çok fazla ve alakasız. Servis çok ama kısmen anlıyorum lüks hastanelerdendir falan ama o serum ücreti aşırı pahalı. Geçen sene anadolu da bi özel hastanede benzeri durumda 30 muayene 50 serum alınmıştı.

Hastaneniz uluslararası zincir hastane falansa anlarım belki

Hangi hastane bu? Ucuzmuş.. acıbademde regl ağrısına 700 tl verdiğimi biliyorum.

Valla fiyat iyimiş. Acıbadem 650 lira istedi muayene için. Tabii muayene olmadım. Medipol hastanesi vardı yol üzerinde 250 tl verdim.

İnsanoğlu bile zor durumda kalınca çişini sıcak sıcak içebilir ki onlar hayvan. Hiçbir şey olmaz. Hayvanlarda birbirlerinin organlarını yalamak sıradan bir davranış.

Anaları 6-7 yavrunun dışkılamasını öğrenene kadar(birkaç hafta/ay boyunca) sıvı formdaki kakalarını yiyor gizlilik içgüdüsü için. Yani bir şey olmaz.

Analarını biliyorum hocam ama yavrunun midesi daha hassas diye biraz endişe yaptım.

İlgini çeken kitaplar okumalısın. Yine de böyle devam ediyorsa belki de bir süre ara vermen daha iyi olur. Bir dönem ben de yaşadım bunu. Mutlaka okumalıyım dediğim kitabı bile 3-4 ayda bitirdim. Normalde maksimum bir haftada bitirirdim. Bir süre ara verme kararı aldım. Çok uzun sürdü birkaç sene okumaktan uzak kaldım ama bir şekilde yeniden eskiye döndüm.

Bu bir psikolojik rahatsızlık olmalı. İllaki tıpta bir tanımı vardır. Geçmiş olsun.

Storytell ile dinlemeyi denesen?
Reading slack yiyorlar bu okuyamama durumuna hepimize oluyor

Ufuk bayraktar

kafası karışık gibi ilişkiden yeni çıkmış olabilir. ne istediğini bilmiyor.

Biraz dengesiz. Sen görüşmek istemeden onun istememesi, sorularına kısa cevaplar vermesi sana çok yaklaşmak istemediği anlamına geliyor. Tam olarak kafasına yatmamışsın. diğer yandan seni reddetmemesi de istemem yan cebimde kalsın modunda diye düşünüyorum. İlgilenmeni seviyor, kaçmanı istemiyor.

Tam anlamıyla senden etkilenmemiş. Senden daha iyisini bulduğu anda iletişimi kesecek.

su siralar dating app'le mesgul olsam date'im benimlie ilgili soru acmis derdim djdjdk

oylesine app'e girmistir, beklentisi yoktu cunku zaten su ara hayatina birini istemiyordu ama sen ciktin karsisina. ikilemi bu yuzden olabilir.

daha olasi olan, yine benim acimdan boyle oluyor yani:
her sey tutmus ama etkilenme olmamis. kiz da olur mu olmaz mi diye dusunuyor. etkilenme onemli. bunu sadece dis goruntu olarak dusunme. bi sey etkiliyor iste.. o olmamistir. oteki turlu hic yakin erkek arladasimiz olamazdi cunku hepsiyle sevgili olurduk.. etkilenme kismi eksik kalmis

seninle güzel vakit geçiriyor ama tam olarak aradığı kişi değilsin.

Sanırım erotik boyut eksik. Etkilenmiyor. Hoşlanması bir şeyi değistirmeyecek.

Perloneth+1
Ve sonunda senden sıkılıp “güzel adamsın ama denedim olmadı” tarzı bir düşünceyle terkedecek.

Ben olsam takılmaya devam eder, ortam müsaitse kahvaltı için eve çağırırım. Olmasa da olur diyorsa gelmeyecektir, bu yüzden iyi bir test metotudur.

Bariz bir şekilde etkilenmemiş bence de. Bir kez olsun mesajlaşma başlatmamış, görüşmeyi dile getirmemiş. Hoşlanan insan en azından “televizyonda harry potter var” diye mesaj atardı.

Sizinle ilgili kafasında soru işaretleri var, tanımaya ve anlamaya çalışıyor. Kafasındaki soruların cevaplarının olumlu olmasını istiyor, aksi halde her görüşme davetinize ok demezdi ve her mesajınıza cevap vermezdi. Etkilenmiş olabilir, bence biraz daha zamana ihtiyaç var.

evet et endustrisi kuzu haline odakli

kop.gov.tr

Sayfa 6'da Türkiye kırmızı et üretiminin yüzde 11.6'sı koyun ve keçi üretiminden sağlanmaktadır deniyor.

Düşük sayılabilecek bir seviye.

Kebapçılar tarafından tercih ediliyor daha cok. Onun dışında genelde daha ucuz ve daha cok kırmızı ete sahip olduğu için büyükbaş tercih ediliyor.

Türkiye’de İstanbul’un nüfusu kadar insan -belki daha fazlası- sadece koyun yer. Bu şehirlerde dana eti bulamazsınız. Mesela Urfa’da dana eti sadece çiğ köfteye koymak için satılır. Örnekler çoğaltılabilir.

Türkiye aslında bir küçükbaş ülkesi fakat zamanla endüstriyel sebeplerden büyükbaş öne çıkmaya başlamış.

Vedat Milor şöyle diyor hatta konuyla alakalı

". Çok dar bir alanda yemek yiyor Türkiye'deki pek çok kişi, bu da dar bir dünya görüşünü gösteriyor. Zaten bizde et açısından çok fazla seçenek yok. Av eti hiç yenmiyor. Domuz dinsel olarak yasak. Endüstriyel tavuk var. Deniz ürünlerine mesafeliyiz. Türkiye'nin florası tamamen küçükbaş hayvana uygundur. Keçi ve koyuna. Büyükbaşa uygun çok az yer var. Tamamen değiştirdiler bunu ve Türkiye'yi dana yiyen bir ülke haline getirdiler."

Küçük yerlerde pahalı olmasına rağmen genellikle kuzu tüketilir. Dana etinin daha çok satılma sebebi daha az yağlı ve daha ucuz olması. 130 tl ye yarısı kemik olan kuzu pirzolayı almak şu ekonomik ortamda çok zor.

Çukurova bölgesinde büyükbaş genelde süt için kullanılır. Etini kullanan çok azdır. Dana eti genelde köylerde sucuk yapılır. Hemen hemen her eve koyun eti girer, keçi eti bile çok az tercih edilir.

eğer ulaşım konusunda rahatsan dertsiz başına dert alıyorsun, trafiğe girmek olsun gittiğim yerde park yeri bulabilecek miyim, park yeri aramak olsun kendini gönüllü şoförlük yaparken buluyorsun bunları tadınca arabayla dışarı çıkasın gelmiyor umarım bi etkinlik çıkmaz başıma diyorsun o da var :)

1- aldığın arabanın markası, değeri, motor hacmi, yaşı vs gibi kriterler vergisini belirler. Ben 2006 model 1.6 motor ford focus için yıllık 216tl vergi öderken 2015 model olanlar 500 600tl ödeyebilir. Bir de bakım masrafları da aynı şekilde marka ve modele göre değişirken, senin kullanmana göre de değişir. Her 10bin km yol yaptığında aracını bakıma aldırman aracın ömrünü uzatır, performansını arttırır. Ben kendi aracıma yılda yaklaşık 1000 civarı masraf yapıyorum.

2- yazdığın arabalar çok küçük arabalar. Corsa ve polo dışında yazdıklarını sil ama bence onları da tercih etme. Eğer maddi sıkıntın yoksa ve hatchback araba istiyorsab astra, golf, focus, fiesta gibi seçeneklere bak. İkinci el sağlıklı bir araba bulursan ve iyi bakarsan seni alışana kadar üzmeden götürür.

tamamen şehir içinde, kız arkadşaımla gezip tozayım, eş dostla bi yerlere giderken benim de araç olsun, yanıma 1-2 kişi de ben alırım, bi yerlere işim düşünce taksi ya da başkalarıyla uğraşmaktansa fiyu fiyu giderim diyorsan, bahsettiğin küçük arabaların hepsi işini güzelce görür.

kia picanto sormuşsun. o araç a segment olarak geçiyor. bir diğer muadili için i10 bakabilirsin. bunlar güzel araçlar tek dertleri çok konfor beklememek gerekiyor ve yüksek hızlarda biraz sarsıntı vs oluyo virajlara sert girince. i10 hiç binmedim ama picanto çok tatlı bir araç bence. +500 km yol gidersen şehir dışına vs bunlar yorar ama. ayda yılda 1-2 çok nadir giderim diyorsan düşün.

yaris şahane bir araç ama ucuz falan değil. yaris biraz araba alayım yıllar boyu beni uğraştırmasın aracı. tüm modeller arasında toyota sorunsuz araçtır söylentisi, yariste hakkını veriyor işte. istediğin özellikleri yarise doldurunca vergi dilimi atlıyor ve fiyatı uçuyor.

kısa kesmek gerekirse, mesajınızdan anladığım, çok araçtan anlamıyorsunuz ve tamamen hayatı kolaylaştırsın diye araç almak istiyorsunuz. bu durumda tercihiniz japonlar olsun. hyundai falan da son zamanlarda çok sağlam üretiyor deniyor ama arkadaşlar yazar ben pek bilmiyorum.

ikinci eller çok cazip değil bu arada hocam. yani 2021 x model 200 liraysa 2017'si falan 130-140 olsa ok derdim ama nerdeyse 2021 fiyatına yakın satıyorlar her yerde. ben aracı alırım 8-10 sene sorun çıkarttırmadan biner yoluma bakarım diyorsanız bence sıfır alın. kafanız da rahat olur, sıfırın keyfini de çıkarırsınız.

bu arada fiyatlar için bayileri çok gezin. liste fiyatlarına aldanmayın yalan onlar. min 10bin aşağısına alırsınız çoğu markayı.

edit : kredi sorusu da var. eğer aşırı derecede aceleniz yoksa biraz ekonomi piyasasını kurcalayın derim hocam. geçen dw almanyada haber vardı, hükümet seçim öncesi ucuz kredi yolunu arıyor diye. ek olarak bu yaz turizm açısından fena değil, sağlam girdi oluyor. dolar da ufak bir düşüş devam ederse araçlarda kampanyada görülebilir. ama sakın "ben kesin araba alacam" deyip kasım sonrasına bırakmayın. bi kur şoku, bi biten turist vs derken nolduğunu şaşırırız

Hyundai i10 2015 model var, geçen sene 12500 km için 6500TL (benzin, vergi, geçiş ücreti, vergi, bakım, yıkama, vs. dahil), bu sene 4250 km için 3000 lira masraf yapmışım. Yeni model araçlarda vergiden dolayı daha fazla masraf olacaktır. Örneğin benim arabanın MTVsi 205 lira ama arkadaşın 2021 model arabasının MTVsi 630 lira.

i10 özelinde şehir içi için üzmez ama şehirler arası fazla basmadığınız (max 120 130) sürece idare eder. Otomatik viteste 4 vites olduğu için daha fazla bastığınızda yakıt ekonomisi düşüyor.

isterse 10 sene kalsın. bir sıkıntı olmaz.

Elektronik olarak hassas bir arabaysa dediğiniz gibi depo içindeki kirler çökmüş olabilir.

Ben benim arabayı uzun süre bıraktığımda bazen emisyon hatası veriyor, benzin ekleyince hata gidiyor.

Bence ilk benzinliğe gidip fulletin.

sızıntı, aşınmış parçalar, çürümüş hortumlar veya hasarlı contalar gibi temel parçaları kontrol etmeniz gerekir. direksiyon sistemi, motor, şanzıman, arka aks ve frenlerde sızıntı kontrolüne de bakmak gerekebilir.

en önemlisi de buji kontrollerini yapmak gerekir. 2 yıldır yatıyor derken eğer hiç hareket etmediyse ciddi ciddi, problemlerin (sızıntılar, kaçaklar) kaçınılmazdır.

bi ara merak edip araştırmıştım, dünyada tüm insanlar yok olsa sadece ben kalsam hep yıllar boyu arabaları sürebilir miyim diye, cevabını hayır olarak bulmuştum. max bir kaç sene götürebilir.

Benzinin bozulmasi en dandik derdin olur.

Butun hortumlar bos kaldigi icin kurumustur, yere temas eden lastikler curumustur, yag bozulup dibe akmistir, amortisorler takoza almadigin icin cokmustur, pistonlar yagsiz kaldigi icin ilk calistirmada motoru yiyecek, aku zaten mort...

Arabayı çalıştırmadan çekici ile servise götürün. Serviste çalıştırın.


gearandcylinder.com

özel hastane olunca cevap vermek yanlış olur diye düşünüyorum. onların politikasına bağlıdır. en güzeli hataneyi arayıp sorun.

geçen bayramda aşı yapıldı diye hatırlıyorum. randevulara bir şey olmaz zaten bayram süresince de randevu veriliyor sistemde. ama yine de arayıp sorun tabii ki

amerika'da bir cok yerde bu egilimin oldugunu duydum. babalar cocuklariyla disarida yalnizken millet tip tip bakiyor, supheli diye ihbar ediyor vs. Turkiye'ye de geliyor demek ki yavas yavas.

bu duyuruyu görünce artık dışarıda çocuktan makas alma vs gibi işlere eskisi kadar girmediğimi fark ettim. doğru tespit.

buna bir de karşı cinse en ufak bir yaklaşma ya da adım atma çabasına taciz deme olayı eklendi.
millet hoşlandığı kıza çiçek göndermekten çekinir oldu.

olan mağdur edilene ve uzun vadede aslında kadınlara oluyor.
çünkü erkekler bu nedenle ilişkileri bile ucundan ucundan yaşamaya başladılar.
sahiplenmeyi başa iş almak olarak gören çok ve haklılar da işin kötüsü.

bunun tabii ki cinsler arası diyalog eksikliği gibi sebepleri de var ama artık birinden hoşlanıp baksan dayak yeme ihtimalin varken kim kimle ilişki kurar ki?

konu çok hassas olduğu için insanlar çok gergin. bir erkek olarak ben böyle bir durumla karşılaşmaktan çok korkuyorum.

geçenlerde komşumuzun 4 yaşındaki kızı 3 yaşındaki oğlumla oynamak için bize geldi. kızın hal ve tavırlarından bana karşı özel bir hissi var ki çok normal. 4-5 yaşlarındaki çocuklar yaşça büyük erkeklere özel ilgi besleyebilir, hayranlık duyabilir, aşık olabilir.

neyse annesi ile telefonda konuşmak istediğini söyledi. aradık annesini verdik telefonu konuşmaya başladı. konuşma aynen şu şekilde: "anne ben burda kalmak istiyorum, burty amcam benimle uyumak istiyormuş, ben bu gece onunla yatacakmışım."

o an vücudumdaki tüm damarlarda akan kanı hissettim. ne yapacağımı bilemedim. eşim hemen yanına gitti, telefonu kapatmasını bekledi. kapatınca yan odaya geçip tekrar aradı. böyle bir şey olmadığını söyledi. allah'tan anlayışlı bir aile ve bizi iyi tanıyan bize güvenen bir aile. "sorun değil, kızımız bu aralar çok yalan söylüyor, hayal ettiklerini yaşamış gibi anlatıyor. dert etmeyin." deyip geçiştirdiler.

bahsettiğiniz düşüncelere kısmen katılıyorum. kurunun yanında yaş da yanar gibi bir durum oluşuyor. ya kızlarına inansalardı? ne olurdu ne yapardım, nasıl bir ikna çabam olurdu? çok zor bir durum.

Kötüye kullanıma çok açık bir durum var. Benim gördüğüm bu.

@burty'nin yaşadığı olay düşük bütçeli korku filmi olmuş.

Bir film vardı jagten miydi neydi adı. Bu konuyu işliyor. Bir hocamız üniversitedeyken sürekli bu konuda dikkatli olmanımizi söylerdi. Kız öğrenci vs sizinle görüşmek isterse odanızda biri daha olsun, şahit olur size vs derdi. Sıkıntılı durumlar kısacası. Yakın zamanda bir arkadaşım da davalık oldu tacizden. Kendisine çok güveniyorum, olaya şahit olmadım ama kuvvetle muhtemel iftira atıldı. Çamur at izi kalsın. Korkunç şeyler ya. Kendini ifade edememek de acayip lanet

Konuya ilgi duyanlara şu filmi seyretmelerini öneririm.

www.imdb.com

Bu arada erkekseniz ve yorulduysanız Moskova'da bir çocuk parkında bir banka oturmayın. Metroda veya yolda, annesinin kucağında ya da pusette dahi olsa bir çocuğa gülümseyerek bakmayın. Kendinizi karakolda bulursunuz.

Bu bahsettiğiniz kişilere çok üzülüyorum, iftiraların en ağırı sayılır bence bu. Ama insanların iyice hassas bir hale gelmesini de anlıyorum. Sürekli çocuk tecavüzü, kadın cinayeti vb haberler duyuyoruz ve adalet işlemiyor. Suçlular ceza alacakları yerde destekleniyorlar. Devlet eliyle adalet sağlanmayınca insanlar kendi adaletlerini kendileri sağlama yoluna gidiyor. Sonuçta böyle üzücü bir tablo çıkıyor ortaya. Olan gerçekten madur edilenlere olmuyor mu sorunuza cevaben, hayır olan sadece onlara olmuyor. Hem toplumun birbirine ve adalete duyduğu güvene oluyor hem taciz iftirası ile şiddet görenlere oluyor hem de tacize uğrarken kendisine yardım edecek birilerini arayan ya da devlet yeterince koruyucu önlem almadığı için cinayetlere, tecavüzlere, tacizlere kurban giden insanlara oluyor. Bunları birbirinin doğal sonucu olarak görüyorum.

Benzer bir durumla üniversitede asistanken karşılaşmıştım. Proje gösterimleri için öğrenciler kendilerine uygun zaman aralığını seçip odaya projeyi anlatmaya geliyordu.

Bir kız öğrencinin ödevini incelerken durduk yere "hocam ben zamanında bir asistanı tacizden okuldan attırdım" dedi, nabzım anlık 150 olmuştur. Odada kamera yok, bir de o kadar kötü hazırlamış ki ödevi, 20 vermiştim sadasdasd. Bağırsa, kendimi savunsam bile o an okulda adımı tacizciye çıkartabilirdi.

Benzer taktiği başkalarına da denemiş bu arkadaş. Dolayısıyla artık iletişimi geçtim, iş yerinde yazışmalarda bile iki defa okuyorum göndermeden. Sıkıntılı tip çok.

bu duyuruyu okuyunca ben de şeyi fark ettim, uzun süredir herhangi bir yakınımın, akrabamın, iş arkadaşımın vs. çocuğuna belli bir mesafeden daha yakın olmuyorum. eskiden yaptığım yanak sıkma, mıncırma, saç karıştırma tarzı şeyleri de yapmıyorum. buna sebep benim için haberler değil de izlediğim belgesel ve diziler oldu. o yüzden dediğinize katılıyorum. üstelik benzer ruh hali bende de var. anne babası dışında 3. bir kişinin çocukla (yakın aile dostu akrabası olsa bile) çok fazla fiziksel temas kurması beni de "noluyoruz" yapıyor, maalesef. bilinçaltına yerleşti bu.

İş hayatı, ast-üst ilişkileri gibi istismara açık durumları hariç tutuyorum. Yetişkin-çocuk arasındaki diyalog olması gereken noktaya geldi bence. Biz zaten fazla sırnaş bi milletiz çocuk sevgisi konusunda. Çocuk seviyor diye makas almak öpmek zorunda değil kimse. Anne babasının hoşuna gitmeyebilir, çocuğun ebeveynleri dışında yabancılarla koruması gereken mesafe konusunda kafası karışabilir.. olmayıversin o abartı sevgi gösterisi. Çok da lazım değil.

Yetişkinler arası durum belki biraz kötü anlamda değişti. Bir avrupa değildik hiçbir zaman. Taksici örneği belki kendi elleriyle aşıladıkları antipati yüzünden kötü bir örnek olacak ama, yolcusuyla eskiden girebildiği diyalog artık yok. İki muhabbet etse tedirgin olur kadın haklı olarak. Halbuki bütün gün direksiyon başında, sıkılmış olabilir, konuşkan biridir, gevezedir, şudur budur.. artık bu da kolay değil.

Ah be bacım gel alnından öpücem seni dicem ama şimdi oda tacize girer diye diyemiyorum. Yemin billah korkunç bir durum oldu, hoşlandığım kişiye 2 hafta boyunca açılamadım '' aman yanlış anlar mı, taciz anlar mı, dur yazmayayım, açık açık istemiyorum diyemeyebilir benim anlamam lazım mı gibi, geçende bi duyuru vardı bu şekilde fermuarı açık olan kadına söyler misiniz açık olgunu vs gibi bişeydi, valla afedersiniz donu götünden düşçek noktaya gelip farketmese bile umrumda olmaz, manyağın teki çıkar avazı çıktığı kadar bağırır linç olurum.

Keza geçen hafta başıma geldi, metroda bi kadın oturuyor bende ayaktayım hemen önünde, baktım yanımdaki adam kadının göğüslerine bakıyor sonra kadına baktım yakasında çalıştığı yere ait yaka kartı var isim soy isim ıd no vs yazıyor. Adam hemen girdi instagrama yazı adını soyadını ekledim ne yaptı orasını tam göremedim, diğer sosyal medya hesaplarına bakındı vs vs . Neyse kadınla aynı yerde indik, kalabalıktan dolayı seslendim hanımefendi bakar mısınız diye duymadı, sonra adıyla seslendim baktı, siz kimsiniz nerden biliyorsunuz adımı vs vs diyor, ya diyorum yaka kartınızdan bi adam sizi arattı ekledi sanırım dikkat edin yakanıza asmayın vs yok dinlemiyor manyak. Aman be dedim allah ne belan varsa versin, çok bağırırsın yeri gelince kurtarın beni diye gittim.

Bu își acayip kullanmaya başladı kadınlar.

çok büyük sıkıntı, ilgi göremedi diye ya da başka bir çıkarı için taciz edildiğini iddia eden kadınlar var. sadece cazgırlıktan karşısındaki insana ne kadar zarar vereceğini hiç düşünmeden bunu iddia eden, hayatta biriktirdiği öfkeyi erkeklerden bu şekilde çıkaran kadınlar var.

the life of david gale benzer bir konuyu anlatıyor.
www.imdb.com

paraya ihtiyacın yoksa beklemelisin. ben kendi adıma böyle düşünüyorum. öyle yüksek miktarlarda yatırım yapan biri değilim. ben de birkaç enerji firmasına elime para geçtikçe yatırım yapıyorum. mesela maaş günü faturaları yatırıp borçları krediler kapatıp elimde kalan paradan 200 300 liralık hisseler alıp unutuyorum. şuan 10bin tl civarında bir kumbaram olmuş. totalde ben de zarardayım ama uzun vadeli yatırımlar olarak düşündüğüm için birkaç sene bekleyeceğim. dolar maksimum seviyede. dolar düştükçe borsa da düzelecektir diye düşünüyorum.

yatırım tavsiyesi değildir yazanlara da ayar oluyorum. benim görüşlerim bu yöndedir. okuyanlar için uygunsa yatırımlarını bu yönde yaparlar, uygun değilse yapmazlar.

Dolarin sert yukselislerinden sonra genelde hep ralliler olmus gecmiste. Ben bekliyorum, zararda olmayan yok. Satmak cozum degil.

bist zaten ekim 2020 şubat 2021 arası güzel rallilemişti. Şimdi o rallinin düzeltmesi yaşanıyor bir nevi. tavsiye olmamakla birlikte sonbaharda yine gaza basarız diyorum.

belli ki herkes aynı durumda. kendi zararımı paylaşsam belki moralin düzelir. satarak zararımı realize etmek istemiyorum zaten ihtiyaç duymayacağım para senelerce borsada kalabilir. bunu göze alarak girdim ve soğukkanlılıkla bekliyorum. o paraya uzun müddet ihtiyaç duymayacaksan ne gereği var satmanın, nasıl olsa bir gün yükselecek, bu böyle gitmeyecek.

Opera tarayicida savefromnet eklentisini kullaniyorum. Her videonun altinda cikan butona basarak tek tikla hallediliyor.

Youtube videosunu müzik olarak indirmeden bahsediyorsanız şöyle bir araç var.

www.youtube.com/watch?v=yalandanlinkbu

İzlediğiniz video bu

www.youtubepp.com/watch?v=yalandanlinkbu

yazarsanız adres çubuğuna, yani youtube'nin sonuna "pp" yazacaksınız videoyu indirme sayfasına yönlendirir. (O hizmeti veren siteye daha doğrusu)

oradan mp3 olarak indirme opsiyonu var, dev kaliteli indirmiyor tabi, gerekli tag'leri de yok ama mp3 işte :)

google'a youtube mp3 dönüştürücü yazarsanız bu işi yapan bir sürü site çıkar.

çıkan siteye indirmek istediğiniz şarkının youtune linkini kopyalayıp yapıştırıyorsunuz. dönüştür butonuna tıklayıp daha sonra indir butonuna tıklıyorsunuz ve iniyor.

Girişte okuyamıyor. Olabilecek en uzak mesafenin ücretini düşüyor. Sonra sistem onu otomatik düzeltiyor. Fazladan ücret kesintisi geçici bir şey yani.

Şöyle birşey al hocam. Burası Türkiye burası, özellikle özel otoyollar da ödemeyi süresinde yapmazsan hemen icra takibi başlatıyorlar.

www.amazon.com.tr

eğer yapıştırmadıysanız gişelerden çok yavaş geçmelisiniz. 50-60 km hızdan daha fazla hızla geçerseniz aracınız plakasını kameralar okuyamayabiliyorlar. ayrıca başka araca da çok yakın olmamanız lazım. plakanızı okuduğu takdirde sistem sıkıntı çıkarmadan tıkırında işliyor.

işlendiği iddia edilen suç şikayete tabi suçlar arasındaysa şikayetinizi geri çekebilirsiniz. öncelikle şikayete tabi bir suç mu ona bakın. eğer öyleyse basit bir dilekçe ile dava açtığınız savcılığa başvurun. dilekçeyi savcılığa vermeniz yeterli.

bozulmaz.
dolaptan çıkarınca çözüldüğü zaman yiyin.
bozulan et kötü kokar. kararır. belli eder kendini.
buzluk kısmında ise 45-50 dk bekleyin çözülsün yiyin.

@alt4y arkadaş buzdolabında tuttuğunu söylemiş, dondurucuda değil.

eğer dondurucuda değil buzdolabının normal bölmesinde ise bozulmuştur. oda ısısında bozulması birkaç saati hatta daha azını bulabiliyorken, buzdolabında bu süre derecesine göre bir iki günü buluyor. ben tüketmemenizi öneririm.

eti taze aldıysanız hava almadan durduysa dayanır
kokusuna ve rengine bakın
ette kararma olmaması lazım

bir de bekledikçe besin değerleri düşüyor
ertesi gün yemeyeceksniz buzluğa atmak daha iyi

Kokusundan belli eder

fetö gibi bir yapılanma western union ile çalışırsa, sonra bu yapılanma terör örgütü ilan edilirse ve sen de bu paranın nerden geldiğini açıklayamazsann sıkıntı çıkar.

ayrıca devlet memuruysan ve biri olur ya denk gelir sorgularsa yine çıkar.

bence sıkıntı çıkmaz :)

biraz daha az muglak olman lazim. atiyorum babam bana western union'la 5 bin euro yolladi (ki bu ufak bir para). kim ne desin?
ama cekinecek bir durum varsa bunu sen bahsetmeden biz tahmin edemeyiz.

Geçen yıl ben kendime 8-10k dolar gönderdim bir şey olmadı

bir kere gelse bir sey olmaz. ama birkac defa olursa AML ekibinin dikkatini cekebilir. bu durumda belge isterler kaynagini gostermeni isterler. gosterirsen sorun cikmaz.

Teşekkürler cevaplar için bir kerelik akrabam tarafından Onun işi için göndericek

su hayattır.

ya ben çok takmıyorum hepsinden de zaman zaman içiyorum ama çok da kasacaksan evde kendi limonatanı yapabilirsin. el yapımı şalgam bulursan alabilirsin. ayranı söylemeye gerek yok. kuru meyvelerden hoşaf taze meyvelerden komposto yaapıp dolapta saklayabilirsin. istedikten sonra hepsini kendin temin edersin.

Yerli ve milli içecegimiz ayran tabii ki.

maden suyu ve alkol abartmadikca icilir, onun disinda ayran, salgam, su.

ayran da çok içmemek lazım. Süt ve süt ürünleri çok da sağlıklı değil :D

Ben maden suyu içiyorum. Böbrek problemi yaptığını bilmiyordum.
Kahve içiyorum soğuk.
Bitki çayı vs olabilir.

Su içmek en mantıklısı ve uygulanabilir olanı.

Maden suyunu günde 10 şişe içmiyorsanız sorun olmaz. Çörçıl, şalgam, ara sıra biraz roze.

şalgam tabiki ama market ürünü değil, adanadan ev yapımı şalgam.
olmazsa limonata (youtube'da çok güzel tarifler var)
ev yoğurdu varsa ayran
kahveyle frappe
smoothie

su, maden suyu salgam.
hele su meyve suyu icecegine cop ic daha iyi ya adi meyve suyu, yersen... ne oldugu belli degil.

su
maden suyu
kefir

Sanirim yesil efe sevilen bi raki ama ben sisesini ve tadinin hafifligini sevdigim icin beylerbeyi mavi diyecegim

beylerbeyi göbek. tamamen Türk firması ve yerli üretim.

beylerbeyi'ni çok seviyorum ben de, içimi çok rahat.
ya da efe gold olabilir.

Klasik yeni rakı.

marka belirtmeksizin yaş üzüm rakılarını tercih ederim. marka belirt dersen fiyat performans olarak efe yaş üzüm çok iyi. fiyat farketmeksizin dersen de tekirdağ gold'u tek geçerim. sarı rakı kingdir.

yeni rakı'nın ala serisini çok seviyorum.
içimi gerçekten şahane.

ben de altin seri cok seviyorum.

Efe goldcuyum ben yumusak içimli ve leziz

turkiye'ye en son gittigimde tekirdag gold soylediler, yag gibi akti

tekirdağ gold.

tekirdağ altın serisi +1

Ben yeni rakı ala seviyorum. İçimi çok güzel.

Altınbaş (Hasta kaldım)
Efe Yaş üzüm
Tekirdağ Taş Üzüm
Yeni Rakı Ala

yeni rakı - ustaların karışımı.

10.00-16.00 arası açık

dışarda vızır vızır araba geçiyor aga, açıksa her yere gidebiliyorsun demektir. yasak masak hikaye belli ki.

dün twitterda bir hekim yazmıştı bir hastayı entübeye alıyorduk ben pastacıyım buradan çıkınca size 10 katlı pasta yapacam dedi uyanmadı diye :/

Başın sağ olsun ilk olarak.

Entry durabilir ama not kısmı gereksiz olmuş. İnsanlar zaten en kötüsüne hazırlamıştır kendilerini ama 'büyük oranda vefat ile sonuçlanıyor' cümlesini duymaya/okumaya ihtiyaçları olduğunu sanmıyorum. Kimseye faydası yok.

başın sağolsun. ben olsam silmezdim. ölüm de doğum gibi hayatın bir parçası. insanlar kendini alıştırmalı bence. ben 35 yaşındaki arkadaşımı entübe olarak kaybettim. ne kronik ne de normal bir rahatsızlığı yoktu. henüz okula bile başlamayan iki çocuğu ve 30 yaşında bir eşi var ama maalesef ölen ölüyor geri kalan hayatına devam ediyor.

not kısmı gereksiz +1

zaten yakınınızın vefat ettiğini belirtmişsiniz, bunu okuyan biri kendini en kötüsüne hazırlar doğal olarak. ayrıca "büyük oranda vefatla sonuçlanıyor" demenin okuyana faydası olduğunu düşünmüyorum.

başınız sağolsun.

not kısmı silinmeli mutlaka. bu şekilde genellemek insanları çok yıpratır.
kimin ne ruh halinde olduğunu bilemezsiniz bu notu ben okusam ve mesela annem, babam, eşim entübe falan olsa belki gidip intihar ederim çünkü en büyük fobim bu üç insanı kaybetmek.
bizim 65 yaşında hastamız 18 gün entübe kaldı şimdi taş gibi maşallah o da ayrı bi konu.

silmeni gerektirecek bi sebep yok bence de.

Benzer bir seyi kanser basligina girmeyi dusunuyordum, sonra yazilan entrylere baktigimda uzuldugumu farkettim. Yazmamistim, bakanlar uzulmesin diye. Umut cok onemli :(

entübe olanlar ölür gibi bir genelleme çıkaramadım bu yüzden silmene gerek yok bence.

sil

Silmenize ne gerek var anlayamadım. İnsanlar ölür. Bu normal bir şey.

Not kısmını değiştirdim, anlamsız gelebilir yeni okuyan kişilere sorum artık.

Silmezdim ben de.

elektrik tesisatı falan geçen yerler var, oralar boşluk olmak zorunda ve maalefef betonun içine çimonta torbası bile koyuyorlar. öyle bir yere de denk gelmiş olabilirsin.

Bina Asmolen döşeme yapılarak inşa edilmiştir büyük ihtimalle.


yani belli yerlerde beton belli yerlerde beton +dolgu malzemesi var
o alçıpan gibi ses gelen yerlerde , köpük, ytong,tuğla dolgu malzemesi olabilir

birde resim koyalım
insapedia.com

Cuma , aynen boyle. Peki neden. Yani ust katla benim aramda ytong mu var.

Asmolen yani tek yönlü dişli döşeme yapmak için dişler arası köpük veya tuğla (ytong değil, özel ölçülerde üretilmiş tuğla) doldurulup üzerine beton dökülür. Neden böyle yapılır, kalıp işçiliğinin az olması ve bitişte düz tavan elde etmek için.

hava almaması en sağlıklısı olur. streç film de olur bant da olur. içine birkaç ufak parça kükürtlü sabun koyabilirsin, kokusundan rahatsız olmazsan naftalin de olur.

Nemden korumak için bol bol silika jel paketçikleri ya da şöyle (www.hepsiburada.com) nem alıcı şeylerden koyun kolinin içine. Ayrıca nem varsa hava almaması daha zararlı olur gibi geliyor bana.

@kobuzchu kız
Hava alıp almaması konusunda ben de tereddütte kaldım.

1 sene kadar kitap sakladım balkonda bi koli içinde. ne poşetledim ne özel önlem aldım. hiçbir şey olmadı, ki Antalya'da sakladım yani yaz kış nemi boldur. bıraktığım gibi buldum kitapları.

www.hepsiburada.com bunla vakumlayın

çok şaşıracaksın ama akü bitmiş,

www.youtube.com

Akü 4 yaşında falansa akünün ömrü bitmiştir. Akü ile ilgili en olumsuz şeylerden biri ancak akü bitince fark ediyorsunuz. Normalde farların gücü vs. düşmüştür ama fark etmemişsinizdir. Yani öyle bi günde %100 performanstan sıfıra inmez. 1-2 hafta kullanmadıysanız durduğu yerde bitmiştir. Değişmesi lazım.

akü birkaç senelik ise çok büyük ihtimalle bitmiştir. yeni aldım sayılır diyorsanız arabanın radyosunu, farlarını vs açık unutmuş olabilirsiniz. arabayı çalıştırın ve kontağı hiç kapatmadan akücüye gidin, ölçüm yapıp bitip bitmediğine baksınlar. bitmişse değiştirirsin, bitmemişse oto elektrikçi sorunun ne olduğuna bakmalı. ben en son akü bitti diye gittiğimde marş dinamosu arızasıyla karşılaştım, akü sağlam çıktı.

ya akünün ömrü bitmiştir, ya da şarj dinamosunda bir sorun olduğu için aküyü şarj edemiyordur. bir oto elektrikçiye uğrarsanız çözerler.

çekersin. bana öğrenciyken bile bankalar sürekli kredi öneriyordu

kredi önermeleri kredi verecekleri anlamına gelmiyor. geçen garanti bankası 10bin tl kredi önerdi. bilmem kaç faiz oranlı krediniz hazır diye aradılar. hemen gidip çekeyim dedim başvuru yaptım. kredi onaylanmadı. dalga geçiyor pezevenkler.

fakat, kefil olduktan sonra da kredi vermeyecek banka yoktur. sadece uygun dönemlerde kefilli kredi kampanyalarına denk gelmeniz lazım. ziraat, vakıf, halk, garanti, teb, finans, iş bankası... bunların hepsinden kredi kullandım. en kolay kredi veren iş bankası. faiz oranları yüksek oluyor ama 10bin gibi bir rakamda toplamda 200 300 tl fark eder. en uygun faiz oranları da ziraat ve vakıfta olur. öncelikle ziraat veya vakıfa başvurun, olmazsa iş bankasına gidersiniz.

başvuru yapmaktan zarar gelmez.

LIMBO

badland

Smash Hit. Bağımlılık yapabilir.

Plague inc. Gündemle uyumlu
Mc dickie oyunları aşırı güzel. Hard time, extra lives, wrecked çok iyi.

Swamp attack. Çok eğlenceli sürükleyici

The Wanderer

bir arkadaşımın annesi, kahve falı bakıyor. kahve falına cinler bakıyor bana söylüyorlar ben de size söylüyorum diyordu.

ben inanmıyorum tabii ama kadın garip bir şekilde her şeyi biliyor. bilemediği tek bir şey oldu, bakalım belki çok ilerde gerçekleşir o da şimdilik pek mümkün değil ama.

elinden yeşil ışık çıkararak bazı hastaları tedavi edebildiğini iddia eden bir tanıdığım var. gözü yüksek derece miyop olan arkadaşıma uyguladı. göz yani bu okuyamadığın mesafeyi yine okuyamazsın ama çizilmiş gibi dereceleri düşüp yeni gözlük almıştı. aynı zamanda ne zaman evleneceğini falan da tahmin edebiliyor. muhtemelen kişiler hakkında bilgilerde verebilir ama bu yeteneklerin hiçbirini kötüye kullandığına ve özel hayatın gizliliğini ihlal ettiğine şahit olmadım.

düz röntgen kemikleri gösterir. ciğerdeki detayları göremezsin.

akciğer grafisi olabilir.

3

Eskiden 1 di ama 3

hevesin hep aynı seviyede olacaksa 3, yoksa 1.

3 ama arzu nesnesi kısmı hariç.

Açık ara 1

her zaman 3.

maddi bir zorluk yaratmayacaksa tabi ki.

3. şıkkı ballandıra ballandıra anlatarak cevabı kendin vermişsin. sadece destekçi arıyorsun. git special olanı al. hayırlı osun.

hayati bir ihtiyaç bile değilken ne işlevi ne görüntüsü çok da cezbetmeyen 1'i kafadan eler, bunun listede ne işi var diye bi sorardım.

çok özellikli olandan hevesimi aynı gün alıp bitireceğime göre bakmaktan sıkılmayacağım 3'ü tercih ederdim.

O 500 lira beni ac birakmayacaksa (abarttim tabii ki:D) acik ara 3...


Ama fazladan 500 lira butceyi cok zorluyorsa 1.

2 ise bir secenek bile degil bence.

1. Görünüşünden sıkılırsam sonradan bilekliğini falan değiştiririm.

Arzu nesnem yaparım....

2

Üst modelin tipi biraz daha fiyakalıysa 2 yoksa 3.

İnsanlar bunu parayı çarçur etme, musriflik vs gibi algılayabilir ama bir şey alacaksam ve aradaki fark beni çok etkilemeyecekse içime en sinen şeyi alma taraftariyimdir. Hayatta keyiflerim benim için önemlidir; zaten çok yoğun alışveriş yapan biri değilim. O yüzden ara sıra kendimi simartmayi severim.

Anlatım tarzınıza bakarak 3 diyorum.

3

Bunu alınca maddi bir darlığa düşmüyorsun sanırım. Arzu nesneleri insana harika hissettirir. 3'ten başkasına bakmazdım *-*

3.

şöyle belirteyim, zaten akıllı saat konusunda 3 aşama var: garmin, apple watch ve diğerleri. ilk ikisini almıyorsan 200 liralık mi'nin bilekliği bile özellik olarak gayet iş görüyor. o yüzden kalan tüm modellerden görünüş olarak hangisi hoşuna gidiyorsa onu seç derim.

1.

2 ya da 3.

eğer o güzel tasarım 2.de varsa onu alırım.

VPN derken IP adresini mi kastediyorsunuz?

IP ise farklıdır. Modemi kapatıp açınca aynı internetten girseniz bile IP otomatik değişir eğer statik IP kullanmıyorsanız.

@himmet dayi ip cihazları, yani modemi tanımlayan numara, ben bağlantıyı tanımlayan numaradan bahsediyorum.

@burty

modemden aldığın adres ile internete çıkış adresin farklı şeyler. Ama ikisine de IP denir.

VPN: Virtual private network. Yani sanal özel ağ. VPN internete farklı bir istemciden bağlanmanı sağlayan bir şey.

Modemden IP genelde 192.168.1.xx olarak alınır. xx değişkendir.
İnternete çıkarkenki IP farklıdır ve bağlantı tipi değişirse internet çıkış IP'si değişir. Modemi kapatıp açınca da değişir. Google'a What's my IP diye yazarsan zaten en tepede IP'nin ne olduğu yazar.

kesinlikle doktora gidin. ayağım burkuldu diye yürüyerek gittiğim doktordan alçıyla çıkmıştım.

bileğimde hafif şişlik, biraz morarma, zonklama, kısıtlı hareket ettirme, damarlarda aşırı belirginleşme.

basit bir burkulmadır yine de gidim dedim, çatlak çıktı. kırık değilse de çatlak çıkabilir.

Ben de iki hafta önce çok kötü serçe parmağımı vurdum. 3 gün ayağın üzerine zor bastım. Çok hafif şişti. İkinci gün morardı, üçüncü gün şişi indi, dördüncü gün morluk gitti. Yani ilk gün öyle olur, gitmek istemiyorsan hafta sonunu ayağına dikkat ederek geçir. Kötüye giderse buz falan koyarsın. İyileşmiiyor gibiyse pazartesi de gidersin.

saatte bir buz uygulamaya çalışıyorum hala. üzerine basmıyorum. ayağımın yanıyla basarak gidiyorum tuvalete.sanırım kırık değil. ayağın rengi biraz değişti buzdan olabilir
yarın sabah her yer kalabalık olacak ama en kötü yarın sabah öğlen gideceğim özele çok ağrırsa.umarım gitmeyerek kötü yapmıyorumdur

ben de sürekli sipariş veririm ama böyle bir şey yaşamadım. yaşamış olsaydım mağaza müdür ile bir şekilde iletişime geçer durumu bildirirdim.

çözüm yoksa buyurun. www.carrefoursa.com

bazen ne kadar kurumsal olursa olsun, lakayıt personeller yüzünden böyle şeyler gözardı edilir, önemsenmez. durum böyleyse siz şikayet edin ki sorunlu personeller gerekli uyarıyı-cezayı alsınlar.

geçiştirmeyip ne yapabilirler ki? o aracı servise gönderdikleri anda teslimat kapasiteleri düşecek, kapasite düşünce belki 1 araca 10 sipariş koyuyorsa 15-20 sipariş sığdırmaya çalışacaklar. öyle olunca, sipaşim gelmedi daha nerede diye telefon gelmeye başlayacak. sıkıştırılan siparişlerde belki kırık patlak ürünler olacak. torbalar kapıda bırakılıp gidecek. iade veya kontrol şansı olmayacak. vs. vs.
ıslak ürünleri kabul edin, sineye çekin demiyorum. zaten iade etmişsiniz. belki bir süre diğer alternatiflere yönelmek gerekir. bu sırada aracı tamir ettirirler.

Selamlar, Carrefour'la Haziran ayında benzer şeyi yaşadık. Poşetlerin hepsi içi-dışı ıslak geldi. Baya bi telefon görüşmelerinden sonra iptal ettik. Sonra siparişin geldiği şubeden müdür aradı. Ben özel olarak ilgileniyorum. Yenileyip gönderiyorum dedi. Ok dedik.
Bazı indirimlerine kanıp Carrefour u denedik ama pişman olduk cidden.
Bir daha vermedik.

Dondurulmuş ürünlerin olduğu poşete dondurucularındaki buzları koyuyorlar, sonra o poşetlerde eriyen buzlar tüm siparişleri mahvediyor. Bu su içersindeki poşetler bundan kaynaklı.

dondurulmuş ürün yok siparişte. klima bozuk araçta demişler.

yeni nesil doların hemen hemen hepsinde var bu özellik. dolabın tanıtım kitapçığında yazıyordur, kontrol edin. yetkili servisin numarasını bulup servise de sorabilirsiniz.

bilirkişi öyle istemeyle gelmez. şikayetçi olman lazım. savcı veya hakim -emin değilim- uygun görürse bilirkişi atar, ki anlattığın durumda bilirkişi ataması çok normal. bilirkişi ücreti senden kesilir. dava sonucunda kazanırsan sana iade edilir, dava açtığın kişi veya şirket tarafından karşılanır.

çok normal mi anormal mi?

Apartman yöneticisini göreve çağırmalık durum, bence.

tespit davası açarsın, mahkeme acil durum olduğu için hemen bilirkişi ile gelir inceler. raporda kimin sorumlu olduğu belirlenir.

1-ben belediyeyi aramıştım, gelip tutanak tutmuşlardı.
2-www.emlakgundemi.com.tr

yönetici üstümdeki ama umrunda değil.
belediye de tutanak tutmazmış.

öncelikle kendin de var olan zararları bir listeye dök. güzelce ayrıntılı belirt. sonra fotoğraflarını da çek. birkaç şahit bulup bu yazdığın listeye, fotolara imza attırırsan işin daha da kolaylaşır. mahkemeye öyle elin boş gitme. oradan bilirkişi gelene kadar evde zararlarda değişiklikler vs. olabilir hemen olmuyor öyle.

bence dediğimi yap, yöneticiye söyle bakın mahkemeye gideceğim aha işte kanıtlar, belgeler, şahitler. mahkeme masrafları, avukat masrafları filan size patlar de(bundan emin değilim ama sen koz olarak kullan) yapmazsa git mahkemeye.

Göbeği ver. Kiloyla koşarsan dizlerine, eklemlerine zarar verirsin. Koşu daha sonra gelişir.

Koşuyu geliştirmenin olayı, yere sağlam basmak.

kardiyo yap. yağ yakımı için de çok etkili bir yöntem. 1.74 boyundayım 86 kilo olduğum dönem koşmak çok zorluyordu. ayaklarımı acayip rahatsız hissediyordum. kardiyo ile baya zayıfladım ve baya koşmaya başladım.

5-10 dakika yürüyüşle başla. sonra ilk seferde hafif tempolu birkaç dakika koş. biraz nefes alma yürüyüşü yap. sonra nefesin kesilene kadar hızlı koş. biraz daha nefes alma ve dinlenme yürüyüşü ve tekrar hızlı koşu. bunu 4-5 kere tekrarla. bir hafta sonra nefesin açılacak daha fazla koşmaya başlayacaksın. sonra tempolu koşulara başlayabilirsin.

bir yerden baslayarak; soyle ki.

3dk kosu 2dk yuru boyle boyle ornegin 5-6 kere; daha sonra
5dk kosu 2dk yuru
8dk kosu 3dk yuru vs kendini nasil rahat hissediyorsan.

zamanla nasil hissettigine gore kosu surelerini uzatip aralari kisaltip yarim saat araliksiz kosmaya baslarsin yeter ki programli sekilde ilerle.

couch to 5k ios app store'dan indir. ben 5. haftadayim. 100 metre kosamiyorken suan 3.35km kosuyorum (30dk). 8.hafta da ama 30 dakika 5k

@try again'in yazdığı gibi hem uygulama olarak hem de internette seviyene ve ne kadar koşmak istediğine göre 5k, 10k, maraton vs sana koşu antrenmanı düzenleyen yerler var

Koşmak istediğin mesafeyi günaşırı yürü.
Ne kadar zamanda yürüdüğünü tespit et.
Her hafta süreyi bir tık kısalt.
Kısaltma periyodunda aceleci olma.
Yediğine de dikkat edersen, elbet bi gün amacına ulaşacaksın.
Önemli olan bir an önce ulaşmak değil, sağlıkla ulaşmak.
Ayaklarını, eklemlerini koru, kolla, gözet. Onlar bir ömür lazım. Hiç acele etme.

içindeki kullanılan mürekkebi solumadığınız veya ağzınıza almadığınız sürece bir sıkıntı yaratmaz. zaten orijinalinin mürekkebi içinde aynısı geçerli.

Tonerler zaten piyasada (buyuk matbaalar bile) ya tekrar dolduruluyor ya da muadili kullanılıyor. Muhtemelen orijinalin mürekkep kalitesi daha iyidir ve muhtemelen testlerden geçtiği için daha sağlıklıdır ama dendiği gibi tonerin tozunu solumayın, çok muhatap olmayın ve orijinal dahi olsa kullanım alanını havalandırın. Baskı sırasında o toz ısıtıldığından muhtemelen bir miktar kimyasal gaz salınımı oluyordur.

bim'lerde var böyle bir şey. migros'un girişinde afişlerde de böyle bir tanıtım vardı.

d&r'da online hediye kartı var, kod değil de mail adresine gidiyor diye hatırlıyorum. www.dr.com.tr

Edit: Amazon'da da var. www.amazon.com.tr

MAVİ- COLİS HEDİYE KART VAR
kaft ın da böyle bir uygulaması var,mailine gidiyor kod
derimodda da sanırım

avans talebi yaparsın ihtiyacın kadar, avans verilir, dönüşte faturalandırırsın harcamalarını, kalan avans olursa onu da iade edersin.

yok avans değil de harcırah veriyorsa onu da muhasebe departmanına sormanda fayda var. günlük ne kadar vs. gibi.

bordroya işleme kısmını bilmiyorum.

şirketten şirkete değişir. kimisi avans verir verdiğin faturadan mahsuplaşır kalanını bir sonraki maaşından düşer. kimisi bir şey yapmaz sadece fatura ister. masrafınızı öder.

şirkete göre değişir bu. bazısı günlük max limit söyler o limite kadar olan harcamanı öder, kimisi limitsiz tüm harcamalarını öder, kimisi de sana günlük harcırah verir, ister harca ister harcama bu para senin olur, artanı senindir yani. bordroya işlenmez şirket bunu gider yazar, bordroyla bir ilgisi yok

devlet kurumlarında avans veya kredi verirler. yol, konaklama ve iaşe giderlerini faturalandırırsın ve elinde kalan parayı iade edersin.

harcırah veriliyorsa da harcırah kanununda her yıl değişen günlük limitler vardır. harcamayı sen kendi cebinden yaparsın. görevden sonra sana yurtiçi veya yurtdışı yolluk formu doldurup imzalatarak sana öderler.

özel şirketlerde de durum böyledir diye düşünüyorum. harcırah kanuna uyuluyordur. harcırah kanununa göre para alacaksan oldukça zararlı çıkarsın çünkü günlük 40 50 tl gibi komik rakamlar veriyorlar. avans veya kredi kullanırsan limiti yok.

bizde otel ve uçak rezervasyonlarını şirket kendisi yaptığı için direk ödüyordu. günlük harcırah olarak da kalınacak güne göre bir ödeme çıkıyordu önden. dönüşte de faturaları muhasebeye teslim ediyırduk.

Şirketten şirkete değişir, bizde saat ücretlilere harcırah veriliyor (süpervizörler de dahil), satışçı vs. sadece fatura (yemek/konaklama/seyahat) karşılığı parasını alıyor. İK genelde bilir, gitmeden mutlaka danışın. Bir de görevlendirme / izin yazısı gerekir mi onu sorun.

istanbul - samsun için konuşuyorum, tekel bayiler tekel büfeler satıyor, biri satmazsa 2.si kesin satıyor.

almayın şunları çok riskli yahu.
olmadı bira ya da şarap yapın.
marketteki meyve sularından bile şarap yapılabiliyor.
Hatta yapan birisi deneyimlerini paylaşsa ne güzel olur.

alırsanız da mutlaka alcotes.com test kiti alın. çok para değil zaten

@benaslinda etil alkol bulmak problem değil hocam. ben bahsettiğim cam galon şişede siyah etiketli markayı arıyorum.

@prizmatik evde bira ve şarap yapıyorum. rakı ve viski yapmak için de etil alkol kullanıyorum. etil mi metil mi olduğunu anlamak için de acotes kit kullanıyorum. @kablelvuku

ilginc. ben her gun bisikletle 25-30 dakika ofise gidiyorum (covid oncesi diyelim), hava asiri sicak degilse ciddi bir terleme yasamiyorum, yorulma hic yasamiyorum.

ama 10 dakika kosamam mesela.

vitesle alakalı bir durum olabilir mi? vites artırdıkça sürüş daha çok zorlaşır ve her pedal itişte efor daha çok sarfedilir.

ya da bisiklet sürerken sırtınızda çanta varsa o da çok terletir. özellikle sırtım yamyaş oluyor.

Gece 10'da koşuyormuşsunuz. Bisikleti de aynı saatlerde ve aynı yolda mı kullandınız? Bisiklet çok terletir, çok kalori yaktırır, bu doğru ama koşu kadar olmaz. Bisikletle düz yollarda pedal çevirmediğiniz, enerji harcamadığınız süreler olur. Koşuda sürekli enerji harcarsınız. Arada mutlaka başka değişkenler olmalı.

Ben bir makalede okumuştum, eğer yağ yakmaya çalışıyorsanız tempolu yürüyüşü tercih edin diyordu.

Sebebi, vücut koşarkan acil olarak enerjiye başvurduğu için direkt karbonhidrat yakımına başlıyormuş (%80 karbonhidrat, %20 yağ).ama tempolu yürüyüşte vücut gerekli enerji için yağ depolarına gidermiş çünkü gerekli enerjiyi öngörebiliyormuş (%80 yağ,%20 karbonhidrat).

Mesela ben uzun mesafe koşuyorum, eğer koşudan belli süre önce karbonhidrat yüklemesi yapmazsam koşunun yarısında pilim bitmiş oluyor. Araştırmayı bu şekilde kendi vücudumda doğrulayabiliyorum.

@Angelus daha bilgili bu konuda. son noktayı gelip koyacaktır :D

@elektr10 hafif vitesle başlıyorum hızlandıkça ağırlaştırıyorum. Çanta kullanmıyorum.

@samterk evet bisikleti de akşam 10'da sürüyorum.

Uzun zamandır koşuyorum, kaslarım kısmen koşuya alışkın. Bisikleti yıllar yıllar sonra ilk defa kullanmaya başladım. Sanırım bu yüzden daha fazla efor sarf ediyorum. Yaptığınız yorumlardan başka sonuç çıkaramadım. En mantıklı cevap bu gibi duruyor. İlginiz için teşekkürler.

"Evin birden fazla kişiye miras kalması durumunda mirasçılar eve elbirliği ile sahip olur. Eğer intikal işlemi yapılırken tüm mirasçılar tapuda hazır bulunuyorsa ve intikalin paylı mülkiyet esası ile yapılmasını talep ediyorsa mirasçılar eve paylı mülkiyet esası ile sahip olur. Bu durumda mirasçılar kendi paylarını üçüncü kişiye satabilir. Mirasçılar eve elbirliği halinde sahipse tüm mirasçıların rızası olmadan herhangi biri payını üçüncü kişilere satamaz. Böyle durumlarda izale-i şüyu diye adlandırılan ortaklığın giderilmesi davası ile ev, icra dairesi kanalıyla açık artırma usulü ile satılır."

paylı mülkiyet mi alınmış, el birliği ile mi sahip olunmuş bunu öğrenmek lazım. elbirliği ile sahip olunmuşsa dava hakkınız bulunmakta.

www.hurriyet.com.tr

her iki durumda da dava hakkınız bulunmakta.

E devletten girip tapuyu bir sogulayın, hisseniz hala duruyorsa kendi hisselerini satmışlardır.

Bu durumda satış hakkı ilk önce ortaklara, yani size sorulmalıydı. İlk alım hakkı sizin çünkü.

Ama bence yasal olarak bir şey yapmadılar, tapu hala herkesin kendi adına. Size dümen yapıyolar bir sebepten dolayı.

En kötü durum da sizin bile hisseniz üzerinize değilse tapuda sizin adınıza imza atılmış ve bir dolandırıcılık yapılmış demektir.

Her türlü durumda dava hakkınız var, fakat sonuç olarak diğer hisseleri satın alma gücünüz yoksa siz de hissenizi satmak zorunda kalırsınız.

Bağışta sağlam vergi çıkıyor ödememişlerse ihbar edin maliye ye

Bizimkilerden daha tuhafi varmidir diyordum, varmis.
Ya altinda baska birsey olmasin? Ev anneannenin ustuneyse tapuda ve teyzenin ustune falan yaptilarsa satmak icin, size pay vermemek icin falan, sormayin diye de yalan uydurmus olabilirler.

dava edebilirsiniz. ama önce kesin bir bağış durumu var mı yoksa icraat sadece lafta mı kontrol edin derim.

Onlar imza attıysa da alelade bir kâğıda imza atmışlardır diye tahmin ediyorum. Ya da yalan söylüyorlar. Hiçbir şey yapamazlar korkmayın. Ama öncelikle annenizin tapu kaydını net olarak öğrenmek gerekiyor. E-devlette var mı böyle bir şey? Varsa girsin taşınmaz bilgilerine baksın ona göre tekrar bir şey düşünülür.

yol durumunu okuyuncaya kadar "tabi git manyak mısın durduğun hata" diyecektim. yol durumu tüm fikrimi değiştirdi. o kadar yol bir süre sonra hayatı zindana çeviriyor. kendimden biliyorum. ben yerinde olsam kalırdım.

git. gitmediğin her gün mevcut işinden daha da mutsuz olacaksın.


eskisi:
- küçük ekip
- sözler tutulmadı
- sürekli aynı şeyleri yapıyorsun

+ servisi var.

yenisi:
- servis yok, yol uzun

+ daha büyük bir şirket
+ yeni bir proje ve kendini geliştirme imkanı
+ %18 daha fazla maaş
+ özel sağlık sigortası

metro+ring'e ceviremez misin yolu? ozel saglik sigortasi, kendini gelistirme imkani vs. gayet cazip etkenler. %18 biraz dusuk bi zam, zaten bu sirkette kalsan da sene sonu oyle bisi alirdin enflasyon menflasyon derken. miktar biraz daha yuksek olsaydi sirf o is icin yolu tek vasitaya dusurebilecek bi tasinma planini bile onerebilirdim. ayni sektorden biri olarak ben yine de 2'yi tercih ederdim ama. belki bi kez daha senin icin 3 vasitali bi yol sureci olacagini ve maddi acidan bu artistan yeterince tatmin olmadigini belirtebilirsin, imkan varsa biraz daha yuksek maasin seni daha motive edecegini belirtmenin zarari olmaz saniyorum. ha olmazsa ve 1'de kalsam da cok uzulmezdim yerinde olsam, ortalama bi yazilimci bile olsan is bulabilirsin ulkede kimse kalmadi zaten.

Ben gitmem. Türkiye'de ve anladigim istanbum'da %18 maas artisi deli bir artis degil ki o yolda anladigim gunde ortalama 1 saat gibi bir süre ekstra yolda gececek. Yani haftada 5 saat daha fazla calisiyor gibi olacaksiniz ( her gun 1er saat ekstra desek).
7 bin lira maasiniz desek, ayda 45 saat *4 calisma +20 saat yolda vakit gecse, saatlik maas 35 lira.
%18 zamla 8260 tl desek, haftada 45*4 calisma+40 saat yol, saatlik 37.5 lira maas yapar.
Boyle oranlarsak maas artisiniz 450 lira olur zamani da maliyet olarak dusunursek.

Ki maasiniz daha düşükse fark da o kadar azalacak. O yol icin deger mi siz dusunun, bence yol sikinti bir olay.

Metrobüsü görene kadar gidin diyecektim. Kariyer açısından yeni bir iş daha iyi olacak gibi ama sabah balık istifi işe gitmek bile insanı yoruyor ve verimini düşürüyor. Akşam eve gelince de dönüş yolunun yorgunluğunu atana kadar zaten uyku saati geliyor. Böyle saçma bir yaşam tarzı bana çok koymaz derseniz geçin. İstanbul'da toplu taşıma insanı haddinden fazla yıpratıyor. Şu anki işinizde kalırsanız çok daha kötü bir durumda olmayacaksınız gibi anladım; mevcut işinizde bardağı taşıran son damlayı bekleyin.

yol parasını da şirketten iste. ondan da kurtul öncelikle oluyorsa.

ben olsam ayak ağrılarından dolayı kabul edemezdim. işkence olurdu bana.

yerinde olsam mevcut yönetimime gider durumu anlatır %20 fazla maaşla bir teklif aldığımı söyler, şartların iyi olduğunu anlatır, teklif çok iyi ama burada da mutluyum eğer tatmin edici bir zam yaparsanız kalmak devam etmek isterim de.

yol yaklasik bir saat tutuyorsa kabule edilebilir bence, gunde iki saate yakin cok da kotu degil. bence kaul et, hem maasi daha iyi hem de gelismen icin firsatin varmis.

git

ben git derim. çünkü kaldığın yerde ne uzayacak ne kısalacaksın.

yol konusu da, sana göre değişiyor. ben yolculuklarda -toplu taşımada ayakta olsam bile- kitap okurum, müzik dinlerim, ilgimi çekecek seminerleri dinlerim/izlerim, arkadaşlarımla ve ailemle konuşmaları yollarda hallederim. bu şekilde yapacaksan ve durumu kabullendikten sonra her gün mutsuz olmayacaksan dene derim.

imkan yok demissin ama bu sartlarda ben ev degistirmeyi zorlardim ve yeni isi kabul ederdim. sunulan sartlar gayet guzel, en azindan kendini gelistirme imkani olmayacak olsa yine birakma yol cekilmez derdim ama boyle bir imkan varken diger sartlari uygunlastirmaya bakmak lazim. ben olsam ring servisin guzergahina ya da olamiyorsa tek vesaite indirebilecek uzakliga (tabii mumkunse yurume mesafesine :) ) tasinirdim.

gitme. %18 zam konfor alanından çıkmaya değmez. o metrobüs insanın ömründen ömür alır. ayrıca yeni ortama alışabilecek misin bakalım? pazarlık yap zam oranını %30'a çıkartırlarsa bir düşünüşür anca.

değiştirirdim.

yol cidden bir eziyet ama bahsettiğiniz yerde kendinizi geliştirme imkanının olduğundan bahsediyorsunuz. ikü buçuk yıldır çalışıyorsunuz burada. alacağınızı almış, vereceğinizi vermişsinizdir.

servisle gidiyorsunuz ama yol ne kadar tutuyor? zaten yolda harcadığınız bir zaman dilimi var. serviste giderken zamanınızı ne kadar değerlendirebiliyorsunuz ki?

confort zone'dan çıkmak lazım. zor ama çıkmak daha iyi.

eğer çok arada kalırsan şu da bi seçenek: şuanki şirketine aldığın tekliften bahset. de ki böyle bi teklif aldım. burda kalmak isterim ama mantıklı değil. bana aynı şartları verirseniz veya şartlarda bi iyileştirme yaparsanız kalıcam. yoksa gidicem.

kaymakamlık veya valilik aracılığı ile özel izin almanız gerekir. seyahat izni için e-devletten izin alınıyor ama sokağa çıkma yasağı izni ayrı bir izin gerektirir.

bu soruları servisine sormak daha mantıklı. porçöz iç kısımdaki fana da girmiş olabilir. oraları silip arındırman mümkün olmayabilir.

fiber bezle - sarı mutfak bezi- 4-5 kez sulu biçimde iyice silin, açın kapağını bi gün havalansın ne varsa uçup gitsin sonra kullanın.

yıkayabildiğiniz kadar derinlemesine yıkayın. ben şahsen porçözle temas etmiş bi şeyin içinde yemek ısıtmak istemezdim. acayip derecede etkili, soluması bile zararlı bi ürün çünkü.

mikrodalgayı sildiğimde (porçözle değil ama cifle mesela) ıslak bezle iyice durulayıp sonra bi kase su ısıtıyorum içinde birkaç dk, su buharıyla aralarda kalan şeyler atılsın gibi bir mantıkla, sonra da kağıt havluyla içi silip, kapağını açık bırakıp havalandırıyorum. içime sinmezse veya bir deterjan kokusu alıyorsam bir kase daha su koyuyorum.

içine limonlu su koy en yüksek ayarda kaynat, dikkat et taşmasın.

porcoz ne alaka, mikrodalga icinde kirec mi birikiyor ?

Tüm vitamin değerlerin uçmuştur şimdi, başka zaman git.

yaptır dostum etkilemez.

yutmadıysan bişi olmaz ya abartmayın artık. diş de fırçalamayalım o zaman kan vermeden önce