lisede değişik bir mobbing baskısı görmüştüm. insanlar çok dalga geçerlerdi birbiriyle. okuduğum lisede değilde o dönem gittiğim dershanede başka yerlerde vs. çok bilmezdim ama playstation'a giderdik adam bana sen niye her konuda bu kadar beceriksizsin hhaahha falan derdi. inanılmaz güven kırıcı şeyler bunlar.

ha nasıl yendim ne oldu da kimse artık bişey demiyor bana bilmiyorum ama o dönem o kişileri görmezden geldiğimi hatırlıyorum. baya bildiğin adamla yanyana otursak bile görmezden gelirdim bakmazdım duymazdım öyle öyle atlattım o dönemi. sonra da zaten biraz lafını esirgemeyen bir tip oldum. böyle olunca kimse kolay kolay size bir şey diyemiyor.

sen benzer bir durumdaysan, ben de lise yıllarıma dönseydim heralde onları daha kimse yapmadan o çocukların yanında aşağılayıcı, hakaretvari konuşurdum. o tipler bundan çok etkileniyor çünkü. her şeyi eleştirir, küfürlü konuşur, bilmişlik yapardım.

Hangi kurum ya da ortam olduğuna göre değişir. Bu kişinin 1. derece amirim olduğu varsayımıyla; eğer işimde başarılı isem ve verilen emek konusunda tartışmaya açık bir durum yaratmıyorsam izin alıp yöneticimle konuşurum. İş tutuşum ile ilgili hatalı olduğumu iddia ettiği hususlar veya satış ile ilgili tutturulması gereken hedefler varsa bunları açıkça e-posta ile de olabilir tarafıma bildirmesini ve makul bir zaman tanımasını isterim. Önce kendisi ile çözmeye çalışırım.. Çözemezsem ve haksız olduğunu ispatlayabiliyorsam

Kurumsal bir işyerinde; Hiyerarşiyi izleyerek bir üstündeki yöneticiye başvururum. İşimde motivasyon kaybına sebebiyet verdiği gerekçesi ile

kurumaallıktan uzak patron yönetici kimliği ile yönetilen bir iş yeri ise hiç düşünmem yeni bir iş bulup çıkarım işten. Genelde psikolojisi bozuk insanlar oluyor bu tip kişiler. Uğraşmaya dert çekmeye değmez.

Genelde kendi kendime bunalıma giriyorum. İşe ihtiyacım varsa içime atıyorum ya da birilerine dert yanarak söndürmeye çalışıyorum. Genelde ağır mobbing yiyince psikolojim bozuluyor

Gereksiz kıllık yapan bir yöneticim var, mobbing değil ama nasıl desem tam işini gücünü yapmış yardırıyorsun sırf birşey demiş olmak için konuşuyor. Onu susturma yöntemim işimi çok dikkatli ve detaylı yapmak. O bana sormadan ben ona geri bildirimde bulunuyorum, rapor veriyorum. Hatta benim çalışmamın üzerine ona verdiğim ve ancak o tamamladıktan sonra kalan kısma devam edebileceğim işlerde "Tamamladın mı ?" diye soruyorum. Tabi bunları yaparken tavrım hep soğukkanlı ve düzgün. İşi sidik yarışına dönüştürmüyorum, işime odaklanıyorum. O da yavaş yavaş tavrını değiştiriyor.

Bir diğeri afedersin yarak kürek konuşan bir iş arkadaşıma karşı oldu. Geldiğim ilk günden itibaren saçma sapan tavırlar ile davranmaya başladı. Ben de hiç geri adım atmadım, nerede olduğumuzu umursamadan "Bu konuşmalarından hoşlanmıyorum, tavrını değiştir" diyerek tavrımı koydum. Bu da böyle karşılıklara alışmamış olacak ki şaşırdı ve devam etti ama çok net olarak çizgimi çizdim. Sonra biraz daha devam edince baktım bununla iletişim kuramıyoruz, gidip müdüre taşıdım olayı. Onlar artık ne yaptılarsa bilmiyorum.

Benim mottom şu : Ben buraya çalışmaya geliyorsam amacım düzgün bir şekilde hayatımı kazanmaya çalışmak. Kimsenin kaprislerini, şımarıklıklarını çekmek zorunda değilim. Efendi gibi davranan aynı karşılığı benden görür. Gereksiz davranışlar sergileyen de ona göre muamele görür.

the walking dead

Persepolis.

Ntv yayınlarının çıkardığı Agatha christie romanlarının ve sherlock hikayelerinin çizgi romanlaştırılmış halleri olması lazım

bence watchmen'e bakmalısın. her ne kadar süperkahraman çizgi romanı olsa da muhtemelen aklına gelen süperkahraman figürünü bulmayacaksın.time'ın tüm zamanların en iyi 100 ingilzice romanı listesine girmiş.

ayrıca ek olarak incal'i öneririm

Saga ve güngezgini.

güngezgini+1
filistin - joe sacco
puslu kıtalar atlası - İlban Ertem

aksiyon/macera istersen:
tetikçi serisi - yky
100 kurşun serisi - çizgi düşler

Güngezgini +1

David B. - Epileptik

karakarga yayınları
karakarga.com

baobab yayınları
www.eganba.com

aras yayınlarından ermeni ninem
www.arasyayincilik.com

özge samancı bırak üzülsünler
www.eganba.com

bunların arasında içinde süper kahramanlar olmayan grafik romanlar var

uzun yıllar önce bir websitesinde tanıştığım, msnden vs konuşarak samimi olduğum sonra ortadan kaybolan birisinin sahibinden.com sitesinde bir ilanda ismine rastladım, altında telefon numarası vardı. ismi çok spesifik olduğu için o olduğundan emindim ilandaki lokasyon da aynıydı. whatsapptan yazdım sonra tekrar konuşmaya başladık.

Kaybettiğim hiçbir şey geri gelmedi. İstisnasız.

Ben cocukken annem kendimize zarar vermeyelim diye bir maket bicagini saklamisti. Resmen yok etmis, bir daha bulamamistik, yillar sonra bir sekilde ortaya cikmisti. Kadin anam :)

Cocukken 100dolarim vardı kitaplıkta bir kitabin arasına koymustum. Daha sonra almak için kitabi açtım yoktu. Defalarca sayfalara baktim, anneme baktırdım yok.
Bir kac sene sonra ayni kitabin icinden cikti.

pikachu'm. evet, bildiğiniz oyuncak pikachu.

5 yıldır kayıp olan ipod shuffe'lımı bulmuştum

Orta sonda dershaneye gidiyorum diye telefon almışlardı bana. Sonra kaybolmuştu nerede bıraktığımı bile hatırlamıyordum. 5-6 ay sonra salondaki fermuarlı minderin içinden çıkmıştı çok sevinmiştim^^

Bir ara gönüllü projeyle avrupaya gidip gelmiştim. Sonra döndüm 2-3 ay askerliği beklerken param bitti öylece evde oturuyordum. Dedim bari gidip işimi gücümü hallediyim, banka hesaplarımı filan kapatiyim. Bankadaki görevli bana "Hesabınızdaki parayı ne yapalım" diyince, ne parası lan dedim. Meğersem yurtdışına çıkmadan planlarımı yapıp lazım olursa diye bir miktar parayı hesabımda bırakmışım. Hatta öyle bir unutmuştum ki hatırlamak için gidip günlüğümü okuyup hesap hareketlerimi filan incelemem gerekmişti. Tüm tarihler tutunca biraz anımsar gibi oldum. Miktar da bir 300-400$ ve biraz da Euro muydu öyle birşeydi. Fena bir tutar değildi yani.
İşte böyle de paraya tamah etmem :)

Bir de tek kisi olarak ilk yurtdisina cikisimda yanimda powerbank goturmustum. Telefonun da bayaryasi oluydu, orada sikinti yasamayim diye ozellikle yanima aldim.
Gider gitmez odada cantayo actim yok. Cantayi didik didik ettim yok.
Nitekim 2. Gun dsha once hayatimda hic yasamadogim bir rahatsizlik yasadim, acele acele hastabeyi bulmaya calisrken batarya bitti bir suru sikinti yasadim:)

Geldikteb sonra valizden çıktı turkiyede.

He bebeklik tarağım
Aaa du gene kaybolmuş nerde ki

Bana olmadı da, kardeşime aldığım bir saat yazlıkta havuzun başında "yürüdü".
daha o zaman lisedeydi kardeşim, aradan 2 yıl geçti, üniversitede bir kızla tanışıyor, kızın kolunda aynı saat (yurtdışından getirmiştim, çok da spesifik bir şeydi, o zamanlar ithal ürün çok yok, sene 94 falan). kardeş kıza soruyor "aa saatin ne güzel, nereden aldın" falan diye. O da X aldı diyor, X de kardeşimin yazlıktan arkadaşı bir adam. Kardeşim durumu adama anlatıyor, "bu ablamın bana hatırası, kızdan bir şekilde alacaksın o verdiğin saati, ama bir şartla, kıza yeni saat alacaksın" diye...öyle kardeşime aldığım ve giden saati, 2 sene sonra geri geldi. Tesadüf.

1 sene önce kaybettiğim şarj kablomun ablamın evinde olduğunu bugün öğrendim.

oldu, kendimi buldum 30 sene sonra

Efsane.

22 liraymış ama.

yazili olarak oyle bir ceza var muhtemelen ama hikaye ben oy kullanmayan kimsenin ceza odedigini gormedim

teoride var, pratikte yok.

Resmi olarak langırt oynatmanın da cezası var bildiğim kadarıyla.

Oy kullanmak yükümlülük değil, bir hak.
Bu hakkı kullanmak da isteyebilirsin, kullanmamak da.

boyle bir cezayi isleten, bir sonraki secimde aleyhine oy kazanir.

oy kullanmak hem hak hem görevdir. en azından türkiye cumhuriyeti kanunlarında böyle.

ceza ise teorikte var, pratikte yok.
uzun yol şoförü babam yıllarca hiç bi seçimde oy kullanmadı.

efsane

50 liranın altındaki cezalar yıl sonunda siliniyor. yılda 3 seçim olursa o cezayı ödersiniz tabi (hiçbirinde oy kullanmazsanız) ama onun dışında bir şey olduğu yok.

30 yasindayim hic oy kullanmadim. Annem ve kardesim son iki uc secimdir oy kullanmiyor. Hicbirsey olmadi su ana kadar.

Yanlış hatırlamıyorsam 90’lı yıllarda bu para ödetiliyordu. Eve makbuz gibi birşey geliyordu diye hatırlıyorum. Şimdi cezası yok.

Telefonun 4.5g'si. Tabi upload ücretsiz ise.

Öha gb okumuştum tb demiş arkadaş. O iş olmaz :)

superonline varsa turbo upload alabilirsin. 100 mbit upload veriyorlar.

ücretli

24 saati 20 tl

www.superonline.net

1 tb dosyayı üstteki suser'ın verdiği linkle 23.5 saatte yükleyebilirsin gibi duruyor. tb başına 20tl gibi bir değer :))

Bizzat harddisk'leri al elinle cloud veri merkezine götür. Ayrıca meraktan soruyorum bu 2-3 TB ne kadar önemli şeyler içeriyor ?

Bir üniversiteyle bağın var mı nereden mezunsun bilmiyorum ama üniversite internetleri genelde baya hızlı, artı herkes download ettiği için upload boş kalıyor full hızla upload ediyorsun genelde.

Bir üniversite kütüphanesine gidip birkaç gün takılabilirsin o şekilde. 3tb'lık veriyi de eleyip veya sıkıştırıp biraz daha düşürmeni tavsiye ederim.

Uydunet'in de günlük paketleri vardı, uydunet veya superonline ile öyle günlük hızlandırma paketleri alabilirsin.(altyapı da destekliyorsa)

fitness ile neyi kastediyorsun? fitness fit olma durumu malum. kardiyo egzersizlerinden mi bahsediyorsun? ağırlık çalışmak fitness mi mesela? ya da aletsiz bileşik hareketler fitness mı oluyor? tam derdin nedir?

günde en az 1 saat olmak kaydıyla yürüsen de yeterli

yaptigim iki spor var: bisiklete binmek ve yurumek. ikisi de kilo eritiyor.

spor salonuna ben de gicigim. evimizin yakininda ibb tesisi var. cok az alet var insanlar tepende bekliyor kullanmak icin.

kimse olmasa bile o klimali ortam, diptis muzikler, terli spor aletleri beni igrendiriyor.

Ben spor yaparken alet kullanmasını sevmiyorum, sadece iyi bir ter atmak için dışarı çıkma imkanım yoksa koşu bandını kullanıyorum o kadar. Bunun dışında yaptığım tüm egzersizlerde kendi vücudumu ve vücut ağırlığımı kullanıyorum. Şu uygulamadan yararlanıyorum ve gerçekten çok memnunum.
play.google.com

Bunun dışında eğer imkanım varsa kesinlikle denizde yüzüyorum, bisiklete biniyorum ya da hiç olmadı normal yürüyüşe çıkıyorum. Açık havada olmak kendimi daha iyi hissettiriyor, spor salonlarını sevmiyorum.

sadece esnetme yapıyorum. zaten çok zayıfım.

öncelikle internette herkesin yazdığına inanarsak, herkes süper akıllı, karizmatik, yakışıklı, bench presste 150 kg basıyor.
dgs sayısal ve sözel olarak ayrılmakta, kendi puan türünden full çıkarıyorum diyebilirler ki bu bile gerçek değil bence.
izmirtasari.com
yukarıdaki linkte mesela 2017nin birincisi var o bile full yapamamış.

ben girdim dgsye full çıkarmak kolay değil, ve puanlama sitelerine güvenmeyin, benim girdiğim sene full yapan 370 puan almıştı, ondan önceki sene full yapan 310 puan almıştı. tamamen sıralama önemli. boğaziçi gibi yerlere istiyorsanız ilk 100e girmeniz lazım.

Sorular kolay gibi gözükse de süre çok kısıtlı bence DGS'de. Özellikle yeni tip sorularda.

sadece sayısal ya da sadece sözel çözersen olur, iki testten de ful çıkarmak imkansız. en iyi yapan 5-6 yanlış ya da boş ile geçiyor toplamda.

yazanlara bakarsak kimse evde durmuyor, herkes ortamlara, kimse televizyon izlemiyor ama ne hikmetse 18 şubat 2019 peak.com reklamı başlığı saatler içinde 20 sayfaya ulaşıyor.

2 kere DGS girdim. Sorular kolay fakat @6 yasimdan beri metal dinliyorum dediği gibi süre yetmiyor. 2012 ve 2013 DGS sınavlarına girmiştim.

Puan hesaplayan sitelere güvenerek çalışmıştım sınava. Stratejim eğer sayısal bölümden 65'in altında soru çözersem, Sözel bölüme hiç dokunmadan sınavdan çıkacaktım.
Aynen böyle yaptım. Sözele hiç dokunmadan erken çıktım.

2013 DGS sınavında Sayısal bölümün standart sapması yüksek olduğu için sayısal netlerim oldukça değerli olduğunu öğrendim.
Sözel bölümü de çözmüş olsaydım. ITU hayalimi gerçekleştirebilirdim belki de.

Puanlama sitelerine güvenme, konuları bitir ve zaman tutarak deneme çözmelisin.

sonuçlarım aşağıdaki linkte.

hizliresim.com

Ben 2009-2010 senesinde girmiştim (vay anasını 10 sene olmuş...) O zamanlar soru sayıları 80 sayısal ve 80 sözeldi. Sorular zor değildi ama özellikle sözel soruları çok uzun paragraflar içeriyordu. Bu yüzden konuları iyice öğrendikten sonra sadece soru çözümü, pratiklik ve hızlı cevaplama üzerine yoğunlaşmıştım. Kaç puan aldığımı hatırlamıyorum ama her iki puan türünden 76-77'şer net yapmıştım. Öte yandan sadece sınav değil okul sıralaması da önemli. Okulda ilk sıralarda mezun olursanız oldukça işe yarar ek puanlar alabiliyorsunuz.
Şimdileri bilmiyorum ama. Daha geçen bir tanıdığımla konuştum soru sayısı 60+60'a düşürülmüş. Süre de galiba 150 dakika imiş. Bence fazla fazla yeter. Hatta çok iyi hazırlanmış birisi neredeyse 2 kere bile çözebilir soruları.

Call of duty i ben böyle hiakyeki diye seviyorum

Witcher ve Dragon Age aklıma ilk gelenler.

Tabii ki Heavy Rain.

ve beyond two souls

Last of Us da var.

Firewatch olabilir

Hollow Knight
Tavsiyeme duacı olacaksınız.

Pillars of Eternity, Pillars of Eternity 2

The Witcher 1, 2, 3. Hikâye açısından en iyisi 1 ve 3 bana kalırsa.

Fallout 3, Fallout: New Vegas, Fallout 4.

Red Dead Redemption 2 (Ben daha oynamadım ama övülüyor, malum)

Kendi oynadıklarımdan sıralama yapmam gerekirse:

The Witcher 3
Pillars of Eternity
Fallout New Vegas
Fallout 3
The Witcher 1 böyle gider.

Heavy Rain ve Soma +1

Ayrıca Soma' nın önerildiğini görünce duygulandım ve parantez açmak istiyorum . Kendisi beni en çok etkileyen oyunların başında geliyor. Çok sürükleyici bir filmi, bir kitabı oynarmış gibi tıpkı. Çok derin bir hikayesi var. Yer yer sizi düşündüren detaylara sahip. Twistler, mindfucklar havada uçuşuyor. Mutlaka oynamalısın. Söylendiği gibi adam öldürme falan yok.

PS4 varsa Detroit Become Human' ı tavsiye ederim. O da film tadında bir oyun.

Bu arada derin hikayeli önerebileceğim başka bir oyun Alan Wake. Çok özgün bir oyun. Hapsolduğunuz karanlık dünyadan kurtulmaya çalışıyorsunuz.

Life is Strange önerebileceğim diğer başka bir oyun. Henüz oynamadım ama methedeni çok.

Spec Ops The Line yine derin hikayesi olan bir savaş oyunu. Savaşın acı yüzünü bir tokat gibi yüzüne çarpıyor. Bunu oynayınca savaştan sonra psikolojik travma yaşayan askerleri çok rahat anlayacaksın.

Metro serisi bir diğer önerebileceğim bir oyun serisi. 3. oyunu da yeni çıktı. Onu oynamadım. Ama ilk 2 oyun oldukça güzel. Aradığın şeyi fazlasıyla veriyor. Kitaplarını okumanı da tavsiye ederim. Oyundan alacağın tat ikiye katlanacak.

Çok derin hikayeli olmasa da önerebileceğim Rpg Dragon' s Dogma Dark Arisen. Hikaye bir müddet sonra belirginleşmeye başlıyor.

Detroit Become Human.

Pc için ilk önerim SOMA, daha önce de yazanlara +1 diyorum katılıyorum. Spec ops the line aynı şekilde. Witcher 3 evet klasik olarak hep önerilir. Sanitarium var eskilerden efsane adventure. Divinity Original Sin 1-2 de iyidir sıra tabanlı rpg severseniz. Ya aslında o kadar çok oyun var ki aklıma gelmiyor resmen :D
Grim Fandango yine adventure.
Portal ve Portal 2,puzzle tabanlı fakat anlattığı bir hikayesi de var.

Ne bulursam yiyorum ama şekeri de abartmadan. Yağı abartıyodum. Tatlı zaten sevmem ama canım çektiyse önüme ne gelirse yerim. 2 aya kadar yiyemiycem çünkü.

Abartmadan ye bence. Kasma. Zaten zamana yayılan bi spor. Önemli olan kas yapmak, kiloyu her zaman verirsin.

@saint, ben biraz dikkat ediyorum açıkçası. beyaz ekmeği bıraktım çaya da şeker katmıyorum ama tatlı canım istiyor arada. kilo alırken yavaş da olsa dengeli alabilmek istiyorum. arada waffle yiyesim geliyor bunun çok bir zararı olur mu ya? mesela o gün yaptığım antrenmanı hiç etmiş mi olurum?

Sutlu tatlilar falan yiyorum.
Waffle gibi cop tatlilar yemedigin surece bisey olmaz.

Ye gitsin bi şey olmaz. Arada ye ama. Haftada bir ye.

Antrenman da hiç olmaz. Ağır bas, sıkı çalış. Arada kaçamak yaptın diye bi şey olmaz. İnsan bu işlerle uğraşınca biraz psikopatlaşıyo, gramı hesaplamaya başlıyo. İyi bi şey ama fazla da takılmamak gerek.

Sek quark gayet ideal

Bazal metabolizman düşük değilse spor sonrasında göm gitsin. Hamurişi tatlılardan uzak dur sadece

şu an dolapta pastamia var. hatırlatma lütfen!!!

@for day to break, şimdi google'dan baktım da o neymiş öyle ya. dolabına hiç girmemesi gerekiyomuş bence. resmen kalori bomb

Spor yapinca canim daha az tatli cekiyor.

Hurma fındık en güzel tatlı.

tatlı yememek aslında çok kolay.

nasıl tatlılar yiyebilirim diye düşünmek yerine nasıl hiç tatlı yemem diye düşünürsen hayat çok daha harika olur.

hiç tatlı yemiyorum. hiç aklıma bile gelmiyor. insan alışınca gerçekten çok kolay.

ve tatlı yemediğin için enerjinin daha yüksek olduğunu vücudunda hissedeceksin.

üzgünüm soruya cevap olmadı. şu şekilde cevap veriyim ya da : meyve ye. orman meyveleri-çilek-kiraz gibi. en güzel tatlı.

bu arada ben meyve de yemiyorum.

Cok farkli gorusler okuyacaksin ama iyi bir vucutcu tatli yemez. Spordan 40 dk once bir parca meyve olabilir sadece. Veya protein tozu hazirla tatli niyetine. Sporcunun baklavasi 1 muzdur. Yaz yaz bitmez...

Tasima icin yardim eder de savasamaz. Dunkirk mu izledin?

mesele gizlilikse denizaltılar var o iş için. acemi +1.

içinde yaşadığımız toplumda böyle ipsiz sapsız şeylere inananların oranı gitgide yükseliyor. n'apıcaz hiç bilmiyorum.

Savaş halinde normalde savaş gemisi dışındaki gemilere dokunulmaz, öyle bir durum olsaydı tüm yolcu gemileri bu ihtimal doğrultusunda vuruldu diye düşünüyorum. Ha 1.ve 2. dünya savaşlarında vurulan yolcu gemileri olmuştur ama onlar münferit olaylar planlı programlı değil.

Dunkirk'ü izleyeli uzun zaman oldu aslında. :)

Herhalde vitaminleri çok alıyorum hayal gücümün maşallahı var.

Gemisi olanlar için bizim ordunun sefer emri var. Seferberlik durumunda gemi ve mürettebatı askeri görev alabiliyor. Lojistik destek olur %99.

@zgrydn

Gecen bir haber okudum tum Orta Dogu ve Venezuela'da da ayni inanislar suruyormus.

Cruise gemisinde çalışıyorum, askeri makamlar ile pek işimiz olduğunu görmedim. Gittiğimiz ülkelerin denizcilik kurumları ile evrak, prosedür vb. işlerimiz oluyor, limana yanaşmadan önce de belirli bir mesafeden tekne yanaşarak kılavuz kaptanı gemiye bindiriyor, durum budur. Askeri makamlar bizimle istisnai bir durum haricinde iletişim kurmazlar. Orduya yardım etmek için eminim ki cruise gemisinden daha verimli ve operasyonel çalışacak yöntemler vardır. Sadece geçenlerde bir yolcu intihar etti, denize atladı ama yetişemeyip açık güverte trabzanlarına çarpıp gemiye düşerek öldü. Limana varacağımız güne kadar 2 gün boyunca branda ile muhafaza edilerek korundu, başına güvenlik görevlileri koyarak güverteyi kapattılar. Limaba geldiğimizde de FBI soruşturma amacıyla gemiye bindi, gördüğüm en askeri kurum buydu.

daniel klein.

Yves Klein

Dolandirici onlar.

trumpın kazandığı seçim sırasında arkadaşla araştırmalara başlamıştık, arkadaşımın yakın bir tanıdığı da bizden önce tüm aşamaları geçip gitmişti, acaba anlatılanlar gibi mi diye merak edip maaşının yatmasını bekliyorduk. cruise gemilerinde çalışıyor.
eğitimler ve mülakatlar var, geçmen gerekli. ama bizim şansımıza da trump seçildi, türkiyeden eleman alan gemiler/şirketler artık türk personel almayacaklarını açıklayıp türkiye ofislerini kapattılar. zordu imkansız oldu.

ayrıca acemi+1 bu işi temiz yapan yer sayılıdır. çok dikkatli olmak lazım.

çevremde herkes gemiden gelme. evet var. 1200 değil. şu anda yağcılar(en alt kademe) 2200, elektrik zabiti 3000-3500 dolar civarı alıyor.

üstadlar yolu yordamı nedir gitmek istiyorum yardımcı olun şu kardeşinize

gemi adamı tanıdığın var mı? yeni sektöre girecek biri için referans çok önemli. kursu, sertifikası şusu busu derken kısa vadede (6 ay) işe girmek kolay değil yani. genelde ekip olarak çalışır bu adamlar.

sorması ayıp meslek nedir?

ne olarak gideceksin?

bu gaza gelip cüzdan çıkartanların yüzde90ı gemiye adım bile atamadı.

hayaller paris, adam kalkmış anasının gözünden ilkokul mezunu mu, ilköğretim mi artık neyse, meslek yok, bişey yok, tanıdık firma yok.

çıkartır cüzdanı, firma firma gezerken cüzdan eskir gider sonra da kızar yırtar atar.

eğer uyanık geçinenlerdense eğer, bu sefer simsar denilen dolandırıcıların eline düşer, benim 1000tlye çıkardığım cüzdana 3000 verir(sene 2011), simsar bir de iş bulcam sana diye gazlar.

cüzdanı çıkartır, simsar gemiye gönderir, 1 ay sonra gemiden indirirler 5 kuruş para da alamaz, çünkü o elemanın maaşını personel müdürü ile simsar paylaşmıştır bunu da baştan eleman söylemişlerdir. sürekli de böyle eleman bulup parasına el koyacakları için ilk limanda personel değişir.

şimdi yağcılık, meslekte herkez yağcı der geçer de. bu adamların teknik olarak bilgisi yüksek olmalı, makinadan,mekanikten anlamalı, extreme sıcaklıklarda çalışıyorsun makina dairesinde, kışın 40 yazın 50 derece, gürültüsü, yağı, pisliği , yaptıkları işler öyle kolay değil.

gemici dersen onun da tekniği çok, manevra bilmen lazım, az çok halat örebilmen lazım, raspa boya derler yazın hiç boş bırakmazlar, limanda vardiya tutarlar, fırtınalı havalarda köprüüstünde vardiya tutarlar boğaz geçerken vardiya tutarlar, yok pilot gelcek, yok bilmemne gelcek, adamlar 8-5 çalışır ama mesai bittikten sonra da bi ton iş kilitlerler.

elektrik zabiti olman için elektrik bölümünden mezun olman lazım artık sanırım. eskiden meslek lisesi elektrik bölümü yetiyordu, güverte ya da makina zabiti olabilmen için de okul okuman lazım.

yük gemileri kısaca böyle, eğer cruise gemilerine gidicem dersen oralarda pek türk personel olduğunu sanmıyorum, olsa da çok çok azdır ve eşek gibi bonservis isterler. bir de cruise gemilerinde şartlar aşırı ağırdır, öyle rahat bi ortam sanma sakın, disiplinin en kralı ve çok gergin bir ortam var personel için, garson komi vs vs.

piyasada bu kadar işsiz yağcı ve gemici varken, bu adamların hepsi de en az 5-10 sene tecrübeliyken, kimse kalkıp almaz seni.

bu sana özel bir durum değil, diyorum ya yeni cüzdan çıkartanların yüzde90ı gemiye adım atamadı sene 2011 de.

kaldı ki ben de bıraktım.

2011 den bu yana maaşlar tam olarak 3 kat düştü. türkiyedeki senelerin köklü firmaları ve armatörleri gemilerini sattı, sektör değiştirdi

geriye de maksimum 10 tane güzel firma kaldı, bunlarda da tecrübeli insanlar senelerdir bu firmalarla çalışan insanlar bile 6 ay 1 sene 2 sene sıra bekliyor gemiye gitmek için, adam firmada çalışıyor, gemiye gitsin diye araya torpil koyuyor.

mesela arkas ve yasa.

şartlar böyle olduktan sonra ne torpille bi yere girebilirsin, ne referansla.

hiç boşuna uğraşma.

ha bu iyi firmaların dışında dandik firma çok, gidersin asgari ücret 1800 isesana 2500 verirler, sırtında da deriyi alırlar. hatta kesin 1 2 maaşın da içerde kalır, dandik firmalarda öyle oluyor, kumanya dersen dandiktir zaten aç kalırsın hep.

tüm bunların dışında yabancı firmalar, hindistanlı çalıştırır, filipinli çalıştırır türk çalıştırmaz. türklere karşı böyle bir durum var.

hatta bazı türk firmaları bile artık filipinli, hindistanlı, azeri personel çalıştırmaya başladı.

son olarak maaşlar çok değişkenlik gösterir, mesela kimyasal tanker maaşları yüksektir, lpg tanker maaşları da yüksektir.

ama kimyasalda 6 aya ciğerleri eline bile alabilirsin, lpg zaten tehlikeli biliyon.

bir de aşırı disiplinli olur lpg ve yakıt tankerleri. güverteye bir kere baret takmdan çıkarsan kovulursun, hiç bir tanker firması da almaz seni.

kimyasal tanker, yakıt tanker, kuru yük, roro, konteynır, bak kaç çeşit gemi tipi var.

bu her gemi tipinin personeli ayrıdır, adam tankerciyse kuru yükte çalışamaz ya da konteynırcıysa kuru yükte çalışamaz.

hepsinin temposu, maaşları, çalışma şekilleri, kontratları, sosyal ortamı farklı. tamamen ayrı meslekler. tankerci, konteynırcı adam 6 ay karaya ayak basamaz. bırak gezecek eğlenecek falan.

yağcılar bir şekilde idare edebilir belki yaptıkları iş aynıdır hemen hemen ama gemiciler adapte olamaz ve çalışamaz, 20 senelik tankerciyi al sen konteynıra çıkar, gemiye ilk çıkmış insan gibi bakınır ne yapıyo bunlar diye.

öteki gemi tipleri de öyle.

Malesef öyle bir dünya yok, çok maaş çok gezme değil.

@killerbee özetlemiş :)

Ben 2.5 sene önce gemi adamı cüzdanı aldım. O zamanlar tabi bir sürü gemiadamıyla da tanıştım. Hepsi sektörün çok zor durumda olduğundan söz ediyordu şimdi nasıldır bilemem ama en alt işlere girebilmek için bile tanıdıklar, şirketlerde adamlar olduğunu duyar oldum.

Gemicilik, yani gemiadamlığı bence hiç kolay değil. Ayrıca gördüğüm kadarıyla son birkaç yıldır (belki de daha öncesinden beri) yüklü maaşlar ve kontratlar ile insanları kandıran kişileri biliyorum. Gerekli gereksiz bir sürü eğitim, sertifika aldırtıp, harcama yaptırıp işe girsen dahi ihtiyacın olmayacak harcamalar yaptırıyorlar. İş garantisi zaten hakeza. Neyse bunlar gemicilik sektörü için olan kısımları.

İşin aslı ben cruise sektöründe çalışıyorum 2 senedir. Bu iş de elbette yorucu olmakla birlikte daha katlanılabilir çünkü sosyalleşme imkanı daha fazla. Türkiye'de de tam anlamıyla gerçek tek bir cruise acentası var, sertifikalı olarak yıllardır şirketlere eleman gönderiyorlar. Cruise şirketlerinden lisanslı olarak çalışıyorlar ve sizden de hiçbir ücret almıyorlar. Şirket çalışanlarını ve sahibi bizzat tanıyorum, görüşüyorum. Reklam olmaması açısından buraya yazmayacağım ama isterseniz mesaj yoluyla size bildirebilirim. Bildiğim kadarıyla şu aralar alman gemilerine eleman sağlıyorlar.

Bu arada sektorun en iyisi bu halde
www.haberturk.com

Digerlerini artik allah bilir.

başlangıç için "denizi yitiren denizci" ve "dalgaların sesi"'ni tavsiye ederim. yorucu olmayan, kolay okunan hikayelerdir ikisi de. bunları beğenirseniz devamında bereket denizi dörtlemesi de okunabilir. "bir maskenin itirafları" ise bana göre en son okunması gereken eseridir, otobiyografik izler içerdiği için.

@theseachange

Dostlar sağolsun

Bir Maskenin İtirafları'nı okudum. Öyle çok derin bir kitap da değil.

Bence karışık okumak yerine kronolojik oku gitsin. Yazarın bir adım arkasından yürümek gibi de olur.

sikinti yok ,bazen magaza kalabaliksa yarim saat sonra gelin gibi bekletmeler oluyor sadece.

apple.com'dan satin alip, "store pickup" secenegini secersen hic sikinti olmadan gidip alabilirler. ama boyle yaparsan tax-free yapamazlar.

+crucio guzel oneri bu arada amerikadan vergi iadesi alabilen turist gormedim henuz :)

telefon 999 dolar, vergisi bu fiyata dahil midir?

Değil, listelenen fiyatlar vergi hariç. Apple.com üzerinden ödeme kısmında vergi eklenip son fiyat listeleniyor.

Abdullah ziya Kozanoğlu' nun turk korsanları,kizil kadirga ve sencivanoglu adlarinda bir çok öğesi gerceklere dayanan 3 muhtesem romani var. Halikarnas balikcisi' nin da böyle bir kac romani var.

Büyülü gerçeklik roman olarak ihsan oktay anar'ın amat'ı var.

Akdeniz korsanları üstüne çalışan bir tarihçi vardı Emrah Safa Gürkan. Ancak baktım da korsanlık hakkındaki yazıları Türkçe değil. Ama istersen ona da sorabilirsin twitter'dan, belki cevap yazar: twitter.com

Nassau'da korsan müzesi var, söz oraya gidip size bildireceğim. Benden haber bekleyin.

bi ara cuphead'e sarmıştım. kanser etti, hayatımda yeterince kanser unsuru da vardı. bıraktım. ha bana kalsa dark souls tabii. controller oyunu dediğin zaman aklıma ilk gelen oyun. 1000 saat tutmuşumdur bütün seri için o gamepad'i.

Bioshock gibiler:
Dishonored 1-2
Fallout serisi belki(bethesda yapımları hariç)
Prey
Metro serisi

Strateji için önerim yok. Total War dışında oynamıyorum. Steam i sadeece Total war için kullanıyorum :)

*Hee şeyi oyna mutlaka The War of mine. Eminim çok seversin. Garanti veriyorum.

hikayeli oyunların başına oturunca bitirmeden rahat edemiyorum, bu nedenle bir oturuşta saatlerce oynuyorum. Fakat saatlerce oyun oynamak istemediğim zamanlar oluyor, 20-30 dk zaman geçirmelik bir şey ihtiyacı oluyor, benim için bunun ilacı rocket league, maçlar 5 dakika, ister saatlerce oyna, ister 2-3 maç at kafa dağıt kapat, mis.

oynayan varsa, bana ulaşsın;)

civ 5, pubg, cs:go, nfs hot pursuit, nba 2k17-18 hangisi uygunsa, rocket league, sons of rome.

Bu hafta %75'e varan indirimler var. Mad Max düşünebilirsiniz.

az bekle Artifact alırsın.

nbc

Ölümlü dünya

Aile Arasında
Ayla

Ölümlü dünya tr tarihinin en iyilerinden

Ayla diyebilirim.

kış uykusu.

- Annemin yarası
Şahaneydi..

- Ayla
- İstanbul kırmızısı

Kalandar Soğuğu

rüzgarda salınan nilüfer

"kelebekler" isimli balon yazılmadığı için tüm duyuruyu tebrik ediyorum.

Austra seni bu mesajından dolayı da ben tebrik ediyorum

2015-2018 her yıl için aklıma gelen ilk yerli yapımlar
Sarmaşık (2015)
Albüm (2016)
Aile Arasında (2017)
Ahlat Ağacı (2018)

abluka

kış uykusu?

fiyatları Steam değil yayıncı belirliyor. elbette fiyat arttırımına gidenler olacaktır ama karlarını azaltacak bu. zaten var olan bir ürün, herhangi bir ekstra maliyeti yok.

@glamdr1ng
Yani mesela bir yayıncı steam üzerindeki bir ürünü için fiyat tablosu mu giriyor ? Örneğin :
1. US : 10$
2. Meksika : 8$
3. Türkiye 3$
Gibi ?

artmaz pek.

@burka evet öyle biliyorum. forumlarda da fair pricing diye aratınca yayıncıların fiyat belirlediği yazıyor. aksi takdirde saçma olurdu. kendi ürününe başka birilerinin fiyat çekmesi.

steam yakın tarihte fiyatlarını arttırmamaları tavsiyesinde bulundu yapımcı,dağıtımcılara fakat son söz steam'e ait olmadığından o sadece tavsiye verebiliyor. misal metro oyunun sonuncusu erken erişimin başlarında 70 lira falandı, şu an 150 200 civarı olması lazım. öte yanda witcher 3 örneği var, adamlar fiyatları o kalitedeki bir oyunda düşük tutuyor.
steam her ülke için belirli bir kur belirlemiş vaziyette. oyununu çıkarmak isteyene, "bak bu kurdan satarsan senin için daha iyi olur. oranın alım gücü düşük" diyor. adam öneriye uyup o kurdan veya kendi belirlediği kurdan da çıkarabilir veya güncel kurdan da.

sergen deveci
emre mutlu

ahmet elbistanlı

ilk örneği, ilk temsilcisi internet mahirdir

Başka?

Güncel örneklere ihtiyacım var. Profiline girince, iyi hoş güzel de nasıl bu kadar takipçisi var dediklerimizden bahsediyorum.

Gurukafa
Ucakyolcusutr

şeyda erdoğan - instagram

Owlthewise - Bilge Goz / www.instagram.com

Zeynepinharikalardiyarı

biz de aynı şekilde tefe tüfe yüksek olduğundan 1100ken 1200 yaptık. biz kiracıyız ben öyle teklif ettim.

Hem ev sahibi hem kiracıyım. Benimki acımasız bir evsahibi ama ben insaflıyım. Her sene 50 ₺ arttırıyorum. 850 ise 900 e yuvarlıyorum.

Abi iyi niyetli kiracılara bazen zam yapmamak da lazım. İyi kiracı zor bulunuyor zira.

Bizim de doğru düzgün 2 kiracımız var, bu ekonomik durumdan dolayı kira zammı yapmayı düşünmüyoruz.

15% yaptı, kiracıyız.

%15 yaptı kiracıyım.

%15 yaptım, evlerin sahibiyim

%15 nedir ya. Allah sizi bildiği gibi yapsın.

kiracıyım.

Kiracinin insiyatifine birakti babam. Isterseniz ayni ucreti ödeyin demiş. Kiracimiz yüzde 10 arttirmis.

1100'dan 1200'e ~%10'luk bir artis oldu bizde de. ev sahibi %15-20 deseydi kabul etmeyecektim, cunku eve duzgun bakiyorum, duzenli odeme yapiyorum vs.

%15 normal şuan için. Her şeye %15'ten fazla zam geliyor.

Gelgelelim, biz %10 yapıyoruz.

tamamiyle kullanım dışı

Şu an ödemek istemiyorsanız ve döndüğünüzde bir şekilde kullanım dışı olmamışsa 4 ayı geçirmemeye bakın. Ben nasıl becerdiysem geçirdim ve bir daha gidip gelene kadar uçak modunda gezdim jdjdjd

Bende de benzer durum oldu, telefonu aldım geldim mesaj geldi. 1 ay kadar kaldıktan sonra geri döndüm, sonra 6-7 ay sonda döndüğümde kapanmamıştı. Telefonun kapalı olduğu günleri saymıyor sanırım. Açık tuttuğun gün kadar düşüyor 120 gunden.

Teşekkürler

Bu duyuruyu geri döndüğümde güncelleyeceğim. Takipte kalın !

bir şeyleri sen mutsuz olduğunu belirttiğinde değil, rest çekip tehdit ettiğinde yapıyor olması bir numaralı güvensizlik sebebidir, eski işimden bu yüzden ayrılmıştım.

Birkaç sebep sayabilirim :

1. Bulunduğu konumun sorumluluk ve gereksinimlerini karşılayamıyor ve buna rağmen sürekli ahkam kesip insanlara üstünlük sağlıyorsa.
2. Çalıştığınız departmanda gözönünde bulunan sorunları çözmek için elinizden geleni yapıp sonuç alamadığınızda ve bunu rapor olarak ilettiğinizde ilgilenmiyor, çözüm üretmiyorsa.
3. Kendi rahatını departmanın sorumluluk ve performansının üzerinde tutup asıl derdi işlerin bir şekilde yürümesi, başının ağrımaması ise
4. Size hakkınız olan değerlendirmeleri vermeyip mantıksız değerlendirmeler yapıyor ise.

Bu yazdıklarım yöneticime dair güven, ciddiyet ve saygımı etkiler. Baktım karşımda böyle biri var, işleri yapar karşımdakini de siklemem.

sözkonusu işi, bir yönetici olacak düzeyde bilmemesi ve bunun üstünü de yönetici olduğunu ön plana çıkartarak gidermeye çalışması.

ani bir mesai terki, izin gerektiren durumlarda fazla didiklemesi.

neyi yönetiyor bu yönetici genel sormuşsunuz da; mesela alt uzmanlık alanları olan bir sektör sözkonusuysa; bilmediği bariz olan şeylerin ayrıntılarına karışması.

sonuca ulaşmaya çalışmak yerine sorun çıkan kısımlarda debelenmesi, suçlu araması vb.

ekip çalışması şeklinde bir iş yapılıyosa; ekibin sivrilen uçlarını dengeleyememesi, taraf tutması da denebilir buna kabaca.

şöyle bir okudum da; galiba "yönetici" denilen şeyin informal tanımının zıttını yazmışım ^^

ben de güvenmem çıkıp peygamberliğini ilan etse güvenmem.

anladığım kadarıyla herkes şikayetçi ve kimse güven duymuyor :)

teşekkür ederim arkadaşlar yeni cevaplara açığım.

olumsuz sebeplerden bahsedilmiş, az çok aynı şeyler tekrarlar durur zaten. ben güveni olumlu etkileyen sebeplere odaklandım:

* eleman tecrübesi önemsenmeden fikir alışverişinde bulunulması
* ayrıcalık gözetmeksizin adil ve nazik davranılması
* tüm çalışanların önce insan sonra çalışan olduğu bilincine sahip olunması

Envai çeşit meyveli yoğurt-kefir
Envai çeşit jelibon
Antep fıstıklı çikolata
Nugger dondurma

tuzlu kraker.

BİM bu saatte kapalıdır ama orada Osmanoğlu profiterol var. Ondan alıyorum hep. Bence çok başarılı. Normal markete gidiyorsan mevsim yeşillikli Lay's isterdim. Bir de narlı soda. Teşekkür ederim.

asitli birşyler

Tatlı: Pınar süt burger
Tuzlu: tuzlu cubuk kraker

eti karam
eti bumbo
soda
pringles (farketmez)
eti gong peynirli hardallı

ahaha duyuruyu görünce içim ısındı resmen, gerçekten bir kekem, bir kardom markete çıkıyormuş gibi sevindim. tam bir yavşak olduğum için şu an içimden sadece kafamı yana eğip gülümseyerek "CANININ SAĞLIĞI KARDŞM YAAA :))" demek geliyor ama kornişon turşu, ton balığı, makarna ve yoğurt isterdim sanırım illa bir şey isteyeceksem. evde mayonez var. TOMBALIKLI MAKARNA yapardık.

(bkz: şölen triplex)
(bkz: torku turtacık)

kolalı jelibon

evde türk kahvesi bitmiş alabilir misin

Nesquik çikolatalı süt

-Çay hazır tatlı bi şeyler, püsküüt falan al, çaya banarız.

Jelibon. Üstü şekerli olanlardan.

cips bira

Dondurma.

vallahi evde eksik gedik yok ama 2 alttaki duyuru yüzünden canım leblebi çekti. adı -sanırım- çıtır leblebi olan bir şey var, ondan sipariş verirdim.

+bir de bu gece içki gecem. onun için canım puro da çekti. puro da isteyebilirdim.

Yoğurtlu kızartma istiyorum.

probis. varsa 10'lu paket.

2 tuborg + cips =)

Bira-sigara

3 tane tuborg gold, 1 tane doritos yeşil olandan. teşekkürler.

tuzlu fistik biram var fıstık yok :(

Ketçaplı Ruffles.

Dişlerimi fırçaladıgim icin cok gec. Caninin sağlığını isterdim artik.

tower defense.

kingdom rush serisi sizi paklar. türünün en iyilerinden diyebilirim.
çok uzun bir oyun olmasa da çokta kısa değil.
galiba 3 oyun vardı. uzun bir süre oyalar.

benim en begendigim oyun su oldu: armorgames.com

mobil uygulamasi da var.

kingdom rush ı bende hem bilgisayarda hem telefonda baya oynadım gerçekten zevk alıyorsun bir süre sonra bayıyor. en klas olanlarından birisidir.

ibb.co

bunu yapmasam olmazdı

1. Kingdom Rush
2. Gem Craft
3. Paper Defence

birebir aynı olmasa da benzer mantıklı sevdiğim bir oyun:
ninjakiwi.com

Mantikli.

Aynı şeyi biz de konuştuk, gayet mantıklı bir cümle. Sonra ona yakınsın bana değilsin tartışmasına kadar gider bu konu.

sizinkilerden uzakta oturalım diyememiş.

öyle olması gerekmiyor mu zaten? aksini ben istemem.

çok mantıklı

Fena derecede mantıklı.

Olur fark etmez derim

bence saçma ve itici...
İnsan evlenince aileden uzak yerde oturmayı neden istesin... çocuk mu bunlar? Sonra çocuk olunaca ana babaya bırakıp işe gitmek için yalvarır

ailelerde sıkıntı varsa çok mantıklı.

ben çok netim... böyle bi kadınla evlenmem

Dünyanın en mantıklı hareketi. Tabii çocuk olana kadar. Sonra fellik fellik ararsınız ailelerinizi.

çocuk yapacaksanız hiç mantıklı değil.

Uzak ama ne kadar uzak ? Farklı şehirlerde oturalım diyorsa bilemem ama kastettiği yürüme mesafesinde olmasın, kimse öyle çat kapı gelemesin ise bence de mantıklı. Çünkü yarın birgün bir bakmışsın habire gelir gider olmuşlar, şöyle bir uğrayıvermişler derken iş farklı boyutlara varmış. Biri çok geldikçe diğeri de aşık atar o da gelmeye başlar böyle uzar gider. Bence en güzeli makul mesafede olunsun, görüşülmek istense bile bir telefon etmeden gelinip gidilemesin. Yoksa kimse hayatlarımızdan çıkaralım demiyordur herhalde.

mantıklı

Bunu mantıklı bulamayanlar evlenmemeli.

yaşamadan bilemezsiniz. evliyim uzaktayım rahatım. ne zaman yakın oldum o zman sıkıntılar başlıyor.

Aşırı mantıklı bir hareket

bu cümleden bir şey anlaşılmaz ki tek başına. niye söylediği önemli.
ayrıca özel/somut bir sebep yoksa, ailesinden uzak kalmaya çalışan birinden nasıl bir anne/baba çıkar, bundan şüphe ederim.

son derece mantıklı

çok mantıklı

Kesinlikle mantıklı kesinlikle

Aileler cok iyi insan olsa bile iki kisilik iliskiye akrabalarin devamli nane olmasi hic iyi bir sey degil. Hele cocuk dogarsa yardim etmeleri guzel ama devamli elestirmeleri ve nasihatleri insani gerer. Bence mantikli.

Mantikli da cocuk olunca yardim lazim. Ya yardimsiz kafayi yiyeceksiniz ya da taraflardan birini uzun donem yatili ic guveysi alacaksiniz. Iki ihtimalde de pis denklem.

Kalkınma planını ve dış iliskilerini stratejik olarak planlama yetişkinliğine erişmemiş bir aklın beyanı. (*-*)/

Ben erkek tarafıyım. Anne babama yakın oturuyoruz.Çocuk olduğunda yakın anne-baba demek özgürlüğe açılan kapı demektir.Arada çocuğu anne-babama bırakıp çocuksuz dışarı çıkamasak kafayı yerdik sanırım.
İki tarafa da uzak olması denk gelebilir ama özellikle bunun için uğraşanlar annelerine babalarına karşı çizgiyi koymayı bilmeyen hayır demeyi bilmeyen ,güçlü olmayan kişilikler bence.

Nesi bencillik bunun? Bizimkilere yakın sizinkilere uzak oturalım dememiş.

gel öpücem seni!! bitanesin biitane!
derdim.

velvetmorning +1, sie derim. yıllardır ailesinden uzakta yaşayan ve ailesiyle kuvvetli bağları olmayan, hatta bir ihtimal evlendiğinden ailesinin haberi bile olmayacak biri olarak söylüyorum bunu. kendi ilişkilerini, kimin neye ne kadar müdahil olacağını kontrol etme kabiliyeti yoksa bunun suçlusu analarımız veya babalarımız değil. liseli gibi "ailelerimizden uzaklaşalım" diyecek olgunlukta biriyle evlenmek istemem şahsen.

çok şükür anam da babam da peşimizde dolaşacak, eşimi darlayacak, sürekli baskına gelecek insanlar değil. kendi ailesi öyleyse de "rahat bırakın amk" deyiversin. bunu yapamıyorsa, ilişkimizi kendi başımıza yürütemeyeceksek evlenmeyelim zaten.

Sacmalamaiyin, is yerine yakin yerde oturun.

Mantıklı.

Mercimek. Tavuk suyu. Kafam güzelse tuzlama.

Lokantalarda mercimegi hic begenmiyorum. Varsa ezogelin aliyorum.

ezo, beyran, merco.

çorbacılara gitmeyi seviyorum, özellikle gittiğim çorbacılar var.
gttiğimde de tavuk suyu veya varsa kara lahana çorbasını denerim.

Ezogelin, dugun, beyran, bazen tarhana.

Genelde mercimek. Eğer soğuk algınlığı ya da grip varsa bol sarımsak limonlu kelle paça.

beyran, bal kabağı, brokoli, balık çorbası. başkası içiyorsa ve tadına bakıp beğendiysem tuzlama.

öğlen mesai arası ev yemekçisinde ne varsa, genelde yayla, mercimek, tavuk.
gece dışarı çıkarsam ayak paça ya da kelle paça.
evde mevsim sebzeleri ile sebze çorbası, tarhana, brokoli.

mercimek, ezogelin. kışın bulabilirsem balık çorbası da içmeye çalışıyorum.

beyran, sebze, mantar.

dışarıda sadece kelle paça çorbası içiyorum. serin havada uzun bir hafta sonu koşusunun ardından ya da gece eğlenceden sonra bol sarımsaklı bir kelle paça gibisi yok. bunun dışında tercih etmiyorum.

Mercimek,tavuk suyuna corba vs. evde kolaylikla yaptigim icin disarda genelde kelle paca,iskembe, tuzlama ya da balik corbasi iciyorum.

Domates

yerine göre ezo ya da işkembe

mercimek, tavuk suyu

Elbette ki beyran, ezogelin ve balık çorbaları :)

Güzelini bulmak çok zor olsa da süzme mercimek.

Nadiren işkembe, kelle paça.

google play var, türkçe filmler de var baya

play.google.com

got ve bazı diğer popüler diziler hbo
www.hbo.com

tivibu var
www.tivibu.com.tr

amazon prime
www.amazon.com
ben bilmiyordum bunda hbp ve showtime var görünüyor, iyimiş

+ digiturk play
www.digiturkplay.com

+kanalların kendi sitelerinde de yasal şekilde ücretsiz izlenebiliyor, en azından kanald yi biliyorum
www.kanald.com.tr

çok teşekkürler

Mubi var, eskisi kadar iyi degil galiba ama fena sayilmaz. Alternatif filmler icin guzel bir siteydi ben birkac ay kadar premium olarak kullanmistim.

mubi.com

bu bir yaşam tarzı.
hayata bakış tarzı, hayata bakış açısı.

senin ülkenin topraklarını dolaş. yaptıkları evlere bak, sorunun cevabını alırsın.
trabzonda ben, üstüne sıva atılmış ev görmedim örneğin.

çünkü bizim topraklarımızdaki insanların yaşama bakış açısı şu: "dört duvarı diktim. su da geçirmiyor. daha ne isterim." estetik kaygısı yok, estetik kaygı olmayınca kalite kaygısı da olmuyor insanın.

günü kurtarma derdiyle yaşıyor herkes. o an karnı doydu, tamamdır.
o ürünü sattı, tamamdır.

hayata akış açısı dediğim gibi.

www.reddit.com
www.youtube.com
www.quora.com

Buralarda biraz fikir yürütülmüs. Ben kendimce her seyi disipline bagliyorum ama.

Çünkü kalite bir yaşam tarzıdır. Lüks, paha ile karşılaştırmamak lazım bu bence bir yaşam felsefesi. Örneğin çözümlenmesi gereken bir sorun var diyelim, bunu doğru şekilde yapmak, ilerisini düşünerek çözümlemek öyle çok şeyden kazanç sağlar ki. Mesela biz sürekli bina yıkıp yıkıp yeniden dikiyoruz, kentsel dönüşüm diyoruz. Boşu boşuna kaynak, zaman ve insan gücü harcıyoruz. Oysa İtalya'da belki yüzyıllardır aynı binalar kullanılıyor. Hani diyoruz ya adamlar bazı şeyleri aşmış diye, işte bunun için günü kurtarmak değil geleceği şekillendirmek gerekiyor. Nereden nereye geldim ama kökeni bu olur düşüncesindeyim.

Fransiz ve italyan mallari alt segment.
Ispanyol ve abd mallari orta segment.
Japon ve alman mallari ust segment.

biraz da o donemdeki uretim mantalitesiyle de alakali. o donem uretilen bircok urun takir takir calismaya devam edebiliyor.

(bkz: planli eskitme)

@acetaminophen
Normal otururken, ayakta oluyor. Örneğin şu anda ekran karşısında çalışma koltuğunda oturuyorum, belirttiğim semptomları hissediyorum.

İhmal etmeyip kardiyolojiye gidin bence. Birşey yoksa içiniz rahatlar.

hocam sürekli oturarak çalışıyorsanız fıtık benzeri bir durum da olabilir. görünün

kan taşı.

şap

Kan taşıdır, blood stone diye bilinir. Game of Thrones'da Daenery Targaryen'in kocasını ölmüşten betere çeviren, karnındaki çocuğunu öldüren kan büyücüsü kadının da bir berber olduğu söylenir. Türk berberlerinin çıraklıktan itibaren aldığı gizli öğretiye göre şayet tüm ömrü boyunca 1 damla kan akıtmayan, kusursuz tıraş yapma becerisine sahip bir usta olursanız ve tıraş sırasında müşterinizin yüzü kanarsa kan taşıyla onu durdurun. Çünkü tüm ustalık ve maharetinize rağmen o kan akıyorsa bu o kişinin hakkettiğini gösteririr ve kan taşının bu kan ile beslenmesi gerekir. Tüm ömür boyunca doğru şekilde beslenen kan taşı sonunda size tek bir dilek hakkı taşıyacaktır. İşte o dilek de dilediğiniz eşi seçmek olacaktır. Bu sebeptendir ki kah maharetlerini artıran, kah taşını kanla besleyen berber taifesi fırsat buldukça anlık bakışlar ile dükkanının önünden geçmekte olan dilberleri zihnine kazır, o tek dilek haklarında nasıl bir hatun dileyeceklerini hayal ederler. Bazı berberi efsanelerinde tek dilek hakkına kavuşan berberlerin varlığından söz edilmektedir. En eşsiz söylencelerden birisi ise bu dilek hakkını elinin tersiyle iten tek isteğinin daha da usta bir berber olmak olduğundan bahsedilen birisi bulunmaktadır. Adı sanı bilinmeyen bu cengiz kişi; huzuru, mutluluğu işinde gücünde bulmuştur. Bu da böyle bilinmektedir...

SiO2 + Fe

burka, romanın ikinci cildini de bekliyoruz hocam, şahane olmuş :)

1.)üçüncü filmdeki son sahnede savaşa değil gerekirse ölmeye gidiyorlar maksat great eye'ın dikkatini çekip frodoyu rahatlatmak.mesele elfler değil aragorn. 3.)çünkü aragorn isildur'un varisi yani kral soyundan geliyor.efsaneye göre yüzüğü yok edecek kişi kral soyundan geliyormuş.souron bu yüzden korkuyor.

2.) elfler o diyara gitmeyince ölümlü oluyorlar tıpkı arwen'in, o diyara gitmeyip aragornla beraber yaşamak istemesi ve ölümlü hayatı seçmesi gibi.hatta tam o diyara göçerken gelecekteki çocuğunu görüyor ve geri dönüyor.

4.) saruman'ın ordusu bunu başaracak kadar fazlaydı.gandalf gelmese başarıyolardı.

5.) attan inip o yaratıklara biniyolar işte:)

dol guldurdaki sahneden sonra o yaratıklardan pek inmiyolardı.heralde o yaratıklar orda yetişiyor:)

2. Elflerin gittiği yer sonsuza kadar yaşayabildikleri "Uzak Diyarlar". Silmarillion kitabında bununla ilgili daha detaylı bilgi bulabilirsiniz.

3. Aragorn kral soyundan geliyor, zaten filmin sonunda da Minas Tirithe'de taç takıyor. Sauron da korkuyor çünkü onun parmağını kesip yüzüğü ele geçiren de bir insan kraldı.(Çok kral adamdı, şendi, güleçti...)

4. Sauron ile Saruman insanlara saldırdılar ama işin temelinde ortak değiller. Saruman yüzüğe sahip olmak istiyor, Sauron ise geri istiyor. Saruman'ın Uruk Hai'leri bu yüzden Meryl ile Pippin'i öldürmeyip Saruman'a götürüyorlardı çünkü yüzük hakkında bilgi almak istiyorlardı. Saruman yüzüğü kendisi kullanma niyetinde ancak zamanla Sauron'un tesiri altına gireceğini öngörebiliriz.(Piç Saruman!)

5. Ulaşım aracı o, hem de kale filan kuşatıyorlar. Çığlık atıp surlardaki askerleri parçaladıkça çok büyük bir dehşet saçıyor. At en fazla kişner, şaha filan kalkar :)

teşekkürler :) şunları unutmuştum.

6- niye sadece arwen etkileniyor, legolasa bir şey olmuyor mesela karanlık gücü artınca?

7- aragorn gondor kralı oldu, eomer rohanın, değil mi? daha sonra kitapta, nazgul-witchking- sauron, hiçbir şekilde canlanamıyor mu?

8- kral oldukltan sonra legolas gimli noluyor kalıyor mu aragornla?

9- hobbitte torin ölünce kuzeni kral oluyor ama lotr da onun öldüğünü gördük moriada. hatta tüm ulusu da ölmüş. 5 farklı ulus vardı, diğerleri yaşıyor galiba, değil mi?

6. Aslında herkes bir şekilde etkileniyor, mesela garip yaratıklar türüyor ormanlarda ya da orc, goblin cesaret bulup ona buna musallat olmaya başlıyor. Sezgileri daha yüksek olanlar içten içe hissediyorlar bunu, mesela Galadriel, Gandalf, Eldron gibileri. Arwen ile Legolas'ı kıyaslayınca birisi nakış ören prenses, diğeri okla savaşan bir adam. Arwen biraz daha nazlı üstelik, okuldaki serseri çocuğa aşık kız gibi. Sen git onca elf arasından insanı bul ona gönlünü kaptır. Legolas koca fül öldürdü kuyruğundan yağ gibi kaydı indi de hiçbirşey olmamış gibi Gimli ile sohbet etti. Şimdi bu adam mı daha fazla etkilenir kötülükten, şerden yoksa diğeri mi ?

7. Sauron daha geri dönemez çünkü yok edildi. Yüzüklerin oluşturulması sırasında kendi yüzüğüne o kadar güç bahşetti ki neredeyse herşeyi onda topladı. Parmağı kesilip yüzükten ayrı düşünce bile sadece bilinç olarak bedensiz bir varlığa dönüştü, göz şekline bürünüp kulesine bağlandı. Hoş Silmarillion'da söylediğine göre onca savaş, tantana olup biterken daima kendi şatosunda olduğu yazıyordu ancak yeterli bilgim yok. İşte bu yüzden yüzükle birlikte Sauron da yokolabildi. Bak mesela Sauron'un yüzüğü ile Voldemort'un hortclux benzerliği çok fazla. İkisi de onları bedenlerinden ayıran şeyden sonra bedenlerini yitirdiler.

8. LOTR sonunda galiba Gimli ile Legolas "Şu savaş bitse de biraz kafamızı dinlesek" muhabbetleri yapıyorlardı. Elf ve cüce arkadaşlağı pek görülen şey değil ama bunlar dost olmuşlardı. Gimli'nin bildiği kristal mağaraları varmış galiba Legolas'a "Seni oraya götürücem çok güzel" diyordu, Legolas da "Olur kanka gideriz, başım gözüm üstüne" diyordu.

Illegal dovusleri bulup katilirim

Guiness rekorlarini arastirir gucle ilgili rekorlari kira kira unlu olurum. Ordan rekor kirinca para veriyorlar mi?

Fight club

beyler istanbuldasiniz.

O güçle o ilacı içirenlerin gırtlağına yapışıp formülü öğrenip onu satmaya çalışırım hayvani paralara ihtiyacım varsa.

Ufak tefek 300-500 lira ise birkaç gün marketlerde pazarlarda poşet taşıyıp 3-5 3-5 biriktirmeyi de deneyebilirim.

Psikolojim bu durumdan basıl etkilenecek? Belki insanlıktan çıkıp milleti gasp edecem, banka soyacam? Burası belirsiz.

İddiaya girip normal insanın yapamayacağı şeyleri yapardım. Örneğin toplardım herkesi "Bakın şimdi bu kamyonu nasıl iticem, hepiniz şaşırcaksınız ama önce herkesten 20 lira aliyim yoksa itmem" filan derdim. Bir de uyduruk t-shirt filan giyip beni ciddiye almamalarını sağlardım sonra paraları toplardım. Başka başkaa...
Hah buldum ! Üsküdar'dan Beşiktaş'a karpuz fırlatabileceğim üzerine iddiaya girerdim. Üsküdar kısmında yapardım, sonra motorla karşıya geçip bir de Beşiktaş'ta yapardım. Kadıköy'den Karaköy'e yapabilir miydim bilmiyorum çünkü 10 kat gücümünün de bir sınırı var. Üstelik Üsküdar-Beşiktaş arası daha yakın.

tabii ki var :)

alainderon nickli yazar güzel paylaşımlarda bulunuyor

Evet burdAyız :)

Elbette

İlgi duyuyorum.
Sadece ilgi duyuyorum ama uygulama kısmına geçemedim bir türlü.

En son görüştüğüm arkadaşıma Project 333 diye bir şey varmış çok sevdim artık gereksiz kıyafet alışverişi yapmayacağım dedikten 1 saat sonra 4 parça kıyafet aldım.

gorusmeyi skype uzerinden gerceklestirme opsiyonu yok mu?

Masrafları karşılıyor musunuz de. Ya evet derler, ya da skype yapalım derler bunun üstüne.

İmkan varsa git pazar günü de Manu Chelsea maçını izle dön.

Skype’a hayır dediler
Masrafları karşılar mısınız da dedim ona da hayır dediler
Bunları eklemeyi unutmuşum

camussar'in dedigi gibi fake olabilir. gorustugun kisi gercekten o kisi mi emin ol derim. kullandigi mail adresinin uzantisi, vs. gibi ayrintilari incele bence. kesin olmayan bi is icin buyuk sirketler (ki aslinda kucuk sirketler de) kimseyi turkiyeden ingiltereye cagirmaz ustelik skype gercekten bu isler icin fazlasiyla kullaniliyorken.

Şirket gerçek arkadaşlar gayet. O konuda problem yok. Yeni başlayan - 1-2 yıl tecrübe isteyen bir pozisyon haliyle yapmıyorlar skype üstünden alımları. 50-60 kişi işe alacaklar

Risk al git abi, en fazla paran, zamanın gider. Şayet gitmezsen belki bir fırsat kaçırmış olacaksın buna değmez. Üstelik de 50-60 kişi işe alınacak demişsin az bir sayı değil.
Kendini zihinsel, fiziksel olarak hazırla. Güzel bir görüşme geçir, çıkışta bir yerlerde otur yemeğini ye sonra geri gel. Başarılar diliyorum :)

gözü açık sevişen +1

Git bence de firsatlar hep cikmiyor karsimiza. Degerlendirmek gerek.

@camussar eu varandaşıyım o yüzden sıkıntı yok. Masterı da uk de yapmıştım.

Hayırlı yolculuklar kardeşim bol şans.

bence bu soruyu soran biri gitmesin ya. cidden. belli ki mutlusun bulunduğun yerden/konumdan. hiç boşuna kasma o zaman. paran cebinde kalsın, işi de orada olmaktan mutlu olacak biri alsın.

La ne artislik yapıon git görüş tabi millet simitçi tezgahına razı su ekonomide

yani bir de "arkadaşlar, söylemedim ama ben zaten Cambridge'te yaşıyorum" falan deyin oldu olacak. Ne biçim soru olmuş.
Gidin.

Sopiro +1
Sen git ben geliyorum +1

guyyyyyyyss haber vermek istedim buraya yazanlara. Londraya gittim ve isi aldim. gelecek ay yerlesiyorum buraya!!!

hiç bi sebebi yok bildiğin marka şekil.

ben de açık jiletle traş olurum hep, mavi banyo permatiklerinin taraklı kısmını kırarak.

böyle devam et. sonuçta içine koyduğun jileti tutmaya yarıyor bi vasfı yok. paslanma falan olmuyorsa sorun yok.

öteki alacakların bakalım paslanmaz çelik mi? orası da muamma.

ona bakarsan bıçaklı ustura da satılıyo 500 tl ye 1000 tl ye. sanki alıp bileyip traş olcak adam. ben normal usturayla da oluyordum ama bi gün acelem vardı, fena kestim kendimi, ondan sonra elleşmedim daha.

“Ucuz mal alcak kadar zengin değilim” sözü var Henry Ford’un tamam marka diye ekstra para vermek tabi ki saçmalık ancak o bıçaklar paslanıp üstüne yüzünü de kanatırsan acı bi tecrübe yaşamış olursun. Braun, Philips vs Amazon’da gayet ucuza bulunabiliyor. Sağlığınızı 100-200 lira için riske atmayın.

Merhaba

@Mcfly yok benim kastettiğim elektrikli tıraş makineleri değildi, yaprak jilet takılan basit tıraş makineleri işte. Yoksa alacağım şeyin kalitesini ön planda tutuyorum, fiyatını değil.

@mermize elektrikli değildi söylediğim, ilk cevabınız doğruydu. Elektrikli makine kullanmayı düşünmüyorum, usturayı da şu an için deneme niyetinde değilim. Mühle'e baktım, işte demek istediğim de bu aslında. Yani çalışma mekanizması tamamen aynı diyebiliriz. Belki sizin dediğiniz ince ayarlar fark yaratıyordur ancak ürünün fiyatının işlevine yansıyacak bir tarafını bulamadım. Buydu benim sorum.

bilmiyorum. gerek de duymadım. niye ezberliyeyim ki? kendisi olmadan veya bana vekalet vermeden hiç bir işlemini yaptıramam zaten? eee daha ne?

sadece karımın tc'si ezberimde, o da zmaan zaman bilet vs. alırken gerekli olabildiği için.

ezbere bilmiyorum ama var bir yerlere yazmışımdır muhakkak. lazım oluyor çünkü bilgisayar başı çalıştığım için istedikleri şeyler falan oluyor çıktıdır başvurudur randevu almadır o zamanlarda lazım oluyor.

hayır ama eşimin, çocuğumun ve birkaç büyüğümün tc noları telefonumda kayıtlı. daha çok hastane randevu için gerekli oluyor.

Anneminkini biliyorum. Mhrs'den randevu aldırıyor sürekli. Oradan biliyorum.

kardeşleriminkini ve eşiminkini biliyorum, bazı işlemlerini ben yaptığım için. bunun dışında gereksiz ne numara ya da amele şarkı sözü varsa ezberleyiveriyorum maalesef. eskiden beri çöp bir hafızam var. anneminkini de ezbere bilmiyorum ama kimlik no aynı aile içinde belli bir algoritmada olduğundan çıkarabiliyorum.

Nerden biliyim lan :)

hayır. sadece kendiminkini biliyorum.

Bilmiyorum. Sadece eşimin tc kimlik numerosu aklımda.

Babamın, eşimin, kardeşlerimin ve oğlumun tclerini ezbere biliyorum. Anneminkini bilmiyorum, onu niye bilmiyorum hiçbir fikrim yok.
Kardeşlerimin ve babamın tc'si benimkine çok benziyor zaten. Belli bir algoritması var sonuçta, ezberlemek zor olmadı yani.

hepsini biliyorum. hastane işlerş vs hep ben yapıyorum e-randevu üzerinden.

aile üyeleriminki ezberimde değil ama kayıtlı, arada lazım oluyor.

nişanlımınki ezberimde, çok lazım oldu, kullandıkça ezberledim.

Üçünü de biliyorum. MHRS işleri yüzünden.

Kardeşiminkini biliyorum çünkü ezberlediğim sıra daha ufaktı.

Şimdi mhrs'ye girmeyi filan yavaş yavaş öğreniyor. Yine de aklımda kalsın ne olur ne olmaz.

anneminki ezberimde. sikortasına baktıra baktıra ezberledim en sonunda.

Anneminki ezberimde benim de. Hastaneye randevu alırken ya da buna benzer TC kimlik numarası ile işlem yapılabilen alanlarda pratik oluyor.

Annemin ve sevgilimin biliyorum

babamınkini biliyorum.

mesleğimle ilgili bi site var, her seferinde unutuyordum şifreyi, yenilemek için yakın tc. no istiyor, baba senin tc neydi diye sora sora ezberledim.

evet ezberimde. lazım oluyor diye annemin babamınkini biliyorum.

anne ve babamın tc'si'nin ilk üç hanesi benimkiyle aynı, hatta anneminki aşırı benziyor o yüzden ikisini ezberlemek zor olmadı.

kardeşim yaşça daha küçük olduğundan ve tc'si çok sonra çıktığından sanırım numarası alakasız bizle, kendisi ezbere biliyor ama ben bilmiyorum. gerçi iki kez okusam ezberlerim sayı ezberim iyidir ve severim böyle gereksiz sayıları ezberlemeyi.

Eşiminkini biliyorum , çünki tüm banka işlemleri vs ile ben ilgileniyorum, anneminkini biliyorum çünkü hastaneden sürekli ona randevu alıyorum, son olarak patronumunkini biliyorum onla da sürekli işlem vs yaptığım için .

Ezberimde yok ama çekirdek ailemin (ve gerek kan bağı gerek ilişki açısından çok yakın akrabalarımın) ve çok yakın arkadaşlarımın kimlik numaraları telefonumda kayıtlı. Babamınkini banka vb işlemlerini ben yaptığım için gire gire ezberlemiş durumdayım sadece. Özellikle ezberlenir mi neden ezberlenir bilmiyorum ama en ufak şeyde bile kimlik numarası gerektiği için (hastalığı var, ölümü var, karakolu var, var oğlu var) mutlaka el altında tutulması gerektiğini düşünüyorum. Kardeşine telefon edip (kardeşinin) kimlik numarasını soran bir arkadaşımı gördüğümde hayretler içinde kalmıştım, "bilmiyor musun kardeşinin tcsini" diye. Bana sanki herkes yapıyormuş gibi geliyordu.

Fazla konforlu hayatlar yaşıyorlar sanırım insanlar. Ailesinin kimlik numarasına hiç acilen ihtiyaç duymamışlar herhalde. Bir kez ağzı yanan zaten elinin altında tutar.

24

15 bin falan sanırsam.

sorudan sonra bi hesaplayayım dedim.
14.417 lira yaş 22.

24,5. Hiç borcum yok.

36
Borç yok.
Birikim var.

33
Yok

32, yok.

kredi kartı limiti kadar parayı evde nakit tutacak kadar takıntılıyım. hiç borcum yok.

24.
14.000 yüksek lisans kredi borcum var.

31, 7500 TL

24, 13000

23, 600 TL

29, 14.000 TL yüksek lisans kredi borcum var.

27

140 bin

Herkes mi borclu yahu ? 30 yasinda insan yok, hepsi 20'lerde...

27. yok.

29 yok

27, yok.

25 yaşındayım. 16 bin küsür kyk borcum var.

28, yok.

30 borç yok

24, yok.

28, kyk borcunu ödemedim hala.

35, ailemin borçlarını ödüyorum. Oturup hesap kitap yapamıcam şimdi.

28.

1000€ civari.

24 yasindayim 1500 lira varsa vardır

25, 368000. ev borcunu itelediler bizimkiler sağolsunlar. kredi kartlarına falan girmiyorum. tek tesellim kyk borcum yok:d öf:/

32, yok.

aylık geliri bilmeden, borcun hiç bir önemi yok ki?

aylık geliri 1bin tl olan adamın 10bin tl borcu olması ile

aylık geliri 20bin tl olan adamın 10bin tl borcu olması aynı şey mi?

28, yok.

Evim kira, arabam şirket arabası. 6 aylık maaş kadar birikimim var.

çünkü kasa her zaman kazanır

eğer dijital ortamda oynuyorsan ve Rastgele Kart Üretimi (RKÜ) üretimi yoksa masa kazanır her daim.

diğer türlü masa uzun vadede kazanır, 2-3 el masadan kara geçebilirsin, ama kaybedenler kazananlardan çok.

Bunun nedenini merak ediyorum. Deste ne olursa olsun kasayla oyuncunun şartları eşit değil mi? (kart sayma, defansif oynama gibi durumları saymıyorum bile)

Çünkü hile var. Başka açıklaması yok. Bizzat oynatan biri söyledi.

Kasa her zaman kazanır çünkü neden, gel sana izah edeyim.
Şimdi diyelim ki bir kumarhane var ve bir bölümde sadece yazı-tura oynatılıyor. Sadece 2 kişi var, kasa ve oyuncu. Kasayı temsilen bir kumarhane görevlisi para atıp size yazı-tura seçimini soruyor. Kazanırsanız yatırdığınızın 2 katını alırken kaybederseniz yatırılan para gidiyor. 2 açıdan bakalım :

Kumarhane görevlisi, bu işi maaşı (ve varsa prim/bahşiş) karşılığı yapan birisi. Oynamak isteyen biri olduğu ve devam etmek istediği sürece orada durur, oyunu oynatır. Kumarhanenin kendisine tanıdığı kurallar çerçevesinde hareket eder. Kendisine tanınan oyun bütçesi farz edelim 100x olsun.

Sen ise kumar oynamak isteyen ve haliyle belirli bir miktar parayı riske ederek oyuna giren birisindir. Belirli bir amacın vardır, zevk için, hedeflediğin miktarı kazanmak için vb.vb. Oyuna başlarken elinde 20x para bulunur. Şartların eşit olduğunu varsaydığımız bu oyunda elindeki paranın bir limiti var ancak kazanmanın bir limiti yok. Hep kazanabilirsin.

Öte yandan kazandığın zaman beyninde buluna ödül mekanizmaları tetiklenerek seni daha çok oynamaya teşvik eder. Kazandığın miktarın önemi yoktur, kazanmanın önemi vardır. Kaybetmeye başladığında ise kaybını geri kazanmak hedefin olmaya başlar. Bu da kararlarını etkiler ve seni hataya sürükler.

Örneğimizde sadece yazı-tura oyunundan bahsettik. Herşeyin eşit olduğunu varsaydığımız bu oyunda şayet kasayı yenmek istiyorsan onun 100x birim kredisinin son limit olduğunu varsaymalı ve daha yüksek bir kredi limitiyle oynamalısın. Öte yandan kumarhanelerdeki tüm oyunlarda avantaj kasanın lehine olacak şekilde tasarlanmıştır. Hesaplaman gereken olasılıklar çok daha fazladır ve bu da daha çok hata yapmana sebep olur. Ayrıca kumarhanelerde ışıklar, sesler, oturduğun yer ve daha aklına bile gelmeyecek pek çok parametre senin kaybetmen için tasarlanmıştır. Bu yüzden de kasa daima kazanır.

Burka + 1

Düzenli kumarhane müşterisi olmayan, sadece meraktan giden insanlara blackjack öneriliyor en az kaybedilen oyun olduğu için.

Bir çok kumar makinası ve kumar oyununda kasanın kural olarak size avantajı %1-10 civarıdır. Mesela slot makinaları topladıklarının ~%95 civarını oyunculara geri dağıtacak şekilde randomize edilmiştir (Bu konuda bir çok ülke ve bölgenin sıkı kuralları vardır). Sürekli kaybettiğiniz bir yerde kumar oynamak istemeyeceğinizden arada sırada kazanmanız kumarhaneye koymuyor zira büyük sayılar kanununa göre eninde sonunda kazanıyor adamlar.

Produdan danışmanlık ltd şti inş aş.
innovateda inş şti
yu ma tu.. yok bu vardı
chainconnect danısmanlık
industrial connections

danışmanlık 4.0

akılişi

Yükseliş Danışmanlık
Bunun ingilizcesi de güzel olur.

danışment

sim danışmanlık

ceyhun danışmanlık
faruk danışmanlık

Bu değil, bu değil.

Biz Biliriz danismanlik
Know How danismanlik

consultance of swing diyesim geldi ama sadece pun'la yürümez bu peynir gemisi, farkındayım.

consultware, supportware, net-support aklıma gelen basit çözümler oldu.
ware varyasyonlarının ucu tupperware'e çıkıyormuş, yorumu yazdıktan sonra farkına vardım. benden de bi bok çıkmadı anlayacağın. iyisi mi baş harflerden falan bişiler olsun, kimsenin umrunda olmuyor zaten bu tarz sektörlerde şirket ismi ünvanı.

procon
prosis danışmanlık
isminizin baş harflerini kullanın X&Y danışmanlık

consultance of swing çok iyiymiş:)

önce nişanlandım.
sonra ayrıldım.
son zamanlarda aldığım en radikal kararlar bunlar. beraberinde hayatımda bir çok değişiklik oldu. Mesela nişanlanmamış olsaydım başka bir şehirde mesleğimi yapıyor olacaktım. şimdi doğup,büyüdüğüm şehirdeyim, öylesine çalışıyorum. pişman mıyım,değilim.

Şeytanla anlaşma yaptım.

Bir parçamı verip güzel bir gelecek satın aldım. Tabi daha alamadım, 1 sene içinde gerçekleşmesi planlanıyor.

Her ne pahasına olursa olsun psikoterapiye gitmek. Bunun için en değerli şey olan zamanı bile yönetmek o kadar zor ki bazen...

geçen sene benim için çok önemli bir karar verdim. ondan sonra her şey daha da kötü oldu.

sonuçtan iyice uzaklaştım.

Bilkent'i bıraktım, sonra da GS'yi bıraktım. Henüz bir şey gerçekleşmedi.

Zigaraya başladım. Herhangi bir amaca yönelik başlamadım ama bu sabah sol kolumda uyuşukluk, kalp çarpıntısı ve soğuk ter boşalması ile uyanıp on dakika öleceğimi sanmamla sonuçlandı.

Şu zamana kadar çok var. En yakın 10gün önce sigarayı bıraktım. Şu sıralar da işi bırakmak için araştırma yapıyorum ama henüz yemiyor. 3 senedir belli bir noktaya geldim. Planım bırakıp daha mutlu olabileceğimi düşündüğüm bir işte junior olarak başlamak, belki ülke bile değiştirmek.

Olmuyor, olamıyor diyerek işten ayrıldım. Sonra bir şekilde çok istediğim işle ilgili olan birisine ulaştım derken derken işten ayrıldıktan 1 sene sonra tam olarak istediğim şeyi elde ettim. Şimdi dünyayı gezerek mesleğimi yapıp para kazanıyorum, huzurum yerinde. Mutluyum işte :)
Not : İstediğim şey için belki 2 sene uğraştım.

Sigarayi biraktim.
Arkadas cevremi degistirdim.
Mesleğimi biraktim.
Yasadigim şehri degistirdim.

30 yıllık istanbul hayatıma son verip Akdeniz'in güzel bir ilçesine taşındım. Her şey çok güzel oldu. Afedersin ama s... İstanbul'u.

20'li yaşların başında aldığım iki büyük radikal karar var. Biri zirveye taşıdı diğeri tünele soktu. Ying yang gibi bi yanım karanlık bir yanım aydınlık yaşadım bir süre.
Sonra hayat ışığa arkamı dönüp tünelde olmamı gerektirdi. Bir süre de öyle gittim. Fakat tünel bana iyi gelmedi ve kötü hastalandım. Bu kez bir büyük radikal karar daha alıp hastalıkla satranç masasına oturdum.
Baktım yeniyorum hoşuma gitti, bu kez bir büyük radikal karar daha alıp tünelden çıkmaya karar verdim.
Şimdi ışık göründü, çıktım çıkacağım aşamasındayım.

Büyükler böyle. Küçük küçüklerin sonuçları toplamda kötü olmadı sanki. Yaş ilerledikçe sonucun iyi olma olasılığı artıyor.

özelde hukuk fakültesini bıraktım.
gittim devlet üniversitesinde iletişim okudum.

anlatırken insanlar hala hafiften acıyan gözlerle bakıyorlar bana. bense hiç pişman değilim.

bir ayrılık,sancılı bir süreç sonra aynı şehirde yaşanmayacağını anlayıp işinden istifa etmek ve o şehri terketmek...Şimdi daha iyi bir iş ve daha iyi bir hayat:)

child of light, unravel, ori and the black forest, rayman legends, inside..