Giriş
(4)

yürüme dersleri 101

Whily
dostlar, romalılar, yurttaşlar, dinleyin;çağırmazdım sizi acil olmasa.aynı yerde çalıştığım ablasını (x diyelim) arada ziyaret ederken dikkatimi çeken bir kız var.bugün fark ettim ki kızımız benim eve çok yakın bir yerde işe başlamış.her gün minimum iki kere önünden geçiyorum.bütün bunlar ışığında b
dostlar, romalılar, yurttaşlar, dinleyin;
çağırmazdım sizi acil olmasa.

aynı yerde çalıştığım ablasını (x diyelim) arada ziyaret ederken dikkatimi çeken bir kız var.
bugün fark ettim ki kızımız benim eve çok yakın bir yerde işe başlamış.
her gün minimum iki kere önünden geçiyorum.
bütün bunlar ışığında benim bu kızla tanışmam lazım.
"ilişkisi var mı yok mu bilmiyorsun bir sakın" dediğinizi duyar gibiyim.
ama tanışmadan bunu nasıl bileyim değil mi? resmi olarak bekar onu biliyorum.
işten sonra takıldığı yerleri de biliyorum/tahmin edebiliyorum az çok.
çalıştığı yerdeki vardiyada tek çalışıyor. ama hiç de ihtiyacım olan şeyler zaten bir yer değil.
öyle bir şey almaya diye girip "ya sen x'in nesi oluyorsun diye mi ilk adımı atsam" ya da ne bileyim hiç bunlara girmeden bir şeyler alıp üç ben gün sonra mı bu muhabbeti yapsam? hiç olmadı öyle dükkanın önünden geçerken başka bir bahaneyle (belki adres sorma falan) girip mi bu muhabbeti yapsam nasıl yapsam aq gece ikide aklıma takıldı.
hadi bir şekilde bu adımı attık, tanıştık. devamı nasıl olmalı? sattıkları şeyler öyle her gün lazım olacak şeyler değil belki ayda bir falan. her gün kapının önünden iki üç kere geçiyorum ama bunları bir şekilde temasa dönüştürme lazım.

not:gecenin ikisinde telefondan yazdım. yazıda bazı hatalar varsa da görmezden gelin.
0
Whily
(29.10.25)
ablasi ile aran iyi mi? iyiyse ben olsam once ablasi kanalindan once bir yoklama cekerim. eger piste inis izni gelirse sonraki asamalara bakilir.
+1
cooperr
(29.10.25)
abladan seni tanıştırmasını iste.
+1
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(29.10.25)
Yemin ederim çok saf bir insanım. "Yürüme Dersleri 101" diyince aklıma yürüyüş egzersizi geldi...

Buyrun, sizin aradığın şey burada:
Yürümenin Felsefesi - Frederic Gros
www.kitapyurdu.com
-1
burka
(29.10.25)
merhaba. ciddi ciddi bi 15 saniye felçli birinin tekrar yürüyebilmesi için insanların fikrini alıyosun sandım. bu olaylardan ne kadar uzak kaldığımı bana hatırlattığın için teşekkürü borç bilirim, çok geçmiş olsun (bana).
0
libertine
(01.11.25)
(3)

İpad oyun önerisi

webbrowser
Selamlar, nöbetli bir işim var. Nöbetlerde ofline olarak oynanabilecek güzel vakit geçirmelik her türden oyun önerilerinize açığım.
Selamlar, nöbetli bir işim var. Nöbetlerde ofline olarak oynanabilecek güzel vakit geçirmelik her türden oyun önerilerinize açığım.
0
webbrowser
(08.09.25)
(bkz: swordigo)
0
gilbeys
(08.09.25)
Kingdom Rush
0
avatar is back
(08.09.25)
Point & Click Adventure seviyorsanız Machinarium'u tavsiye ederim.

amanita-design.net
0
burka
(08.09.25)
(3)

Doğru düzgün bir tane not uygulaması bulamadım?

skr1292
Notion inanılmaz yavaş.Obsidian karışık ve web sürümü yok.Evernote sevmedim.Google keep biraz basit kaçıyor.Simplenote var bir tek ama onda da resim ekleme, tablo ekleme falan yok.Hem web'den giriş yapabileceğim hem de android ve windows app'leri olan not uygulaması var mı bildiğiniz?
Notion inanılmaz yavaş.
Obsidian karışık ve web sürümü yok.
Evernote sevmedim.
Google keep biraz basit kaçıyor.

Simplenote var bir tek ama onda da resim ekleme, tablo ekleme falan yok.

Hem web'den giriş yapabileceğim hem de android ve windows app'leri olan not uygulaması var mı bildiğiniz?
0
skr1292
(08.09.25)
Upnote kullanıyorum.
0
put it in your appropriate place
(08.09.25)
Onenote?
0
kobuzchu kiz
(08.09.25)
Notesnook bu özellikleri karşılıyor. Ben de yıllarca Evernote kullanmış ve sonrasında onun yerine geçecek bir uygulama ararken karar kıldım. Tahminen 1.5'den fazladır kullanıyorum. Aralık ayından itibaren de premium sürümüne geçtim. Detaylı incelememi okuyabilirsiniz, sorunuz olursa beklerim.

eksisozluk.com
0
burka
(08.09.25)
(4)

para nasıl biriktiriliyor

Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
kazandığımızı altın mı yapıyoruz yoksa ufak paralarla borsa spekülasyonu yapıp ufak ufak kazançlar + birikimle kar topu gibi mi büyüyoruz?
kazandığımızı altın mı yapıyoruz yoksa ufak paralarla borsa spekülasyonu yapıp ufak ufak kazançlar + birikimle kar topu gibi mi büyüyoruz?
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(01.09.25)
Borsayı bilmiyorum, bir türlü anlayamıyorum. Şahsen dişten tırnaktan artırıp eğlenceden veya belki ihtiyaçlardan kısıp altın yapabilirsem yapıyorum. Olabildiğince borçuz kredisiz yaşamaya çalışıyorum, kredi veya kredi kartı borcum olduysa muhakkak bitirmeye odaklanıyorum. Memur halinle başka türlü olmuyor.
0
muhayyer divan
(01.09.25)
ben altın + bes yapıyorum. borsaya ayıracak zamanım yok sürekli takip edemem, o yüzden bes üzerinden fonlar aracılığıyla borsaya girmiş oluyorum, üstüne bir de devlet katkısı geliyor. altını da gram ya da çeyrek olarak yastık altı biriktirmeye devam.
0
duyulmasi gerektigi kadar
(01.09.25)
Spekulasyon ufak paralarla ya da para biriktirmek icin yapilabilecek bir sey degil. Tam tersi daha cok parayla, daha riskli, kisa vadeli islemler yapmak demek.
0
ghilleinthemist
(01.09.25)
Size "Paranın Psikolojisi" kitabını öneriyorum. Okuması kolay ve keyifli bir kitaptır, kesinlikle tavsiye ederim. www.kitapyurdu.com
0
burka
(01.09.25)
(16)

Kendini döndüren, kolay zarar ettirmeyen, çok vakit istemeyen iş önerisi

yadigar
Olay:Balta sapı olmamakta direten bir erkek yeğenim var. Anladık ki okumayı da beceremiyor. Babasının işlerine de bulaştırmak istemiyoruz. Hem biz istemiyoruz, hem kendisi istemiyor.Gençliği ziyan olurken bir taraftan, babasının işleri de eskisi kadar iyi değil. Yaşı da ilerliyor, küçülmeye gidecek
Olay:

Balta sapı olmamakta direten bir erkek yeğenim var. Anladık ki okumayı da beceremiyor. Babasının işlerine de bulaştırmak istemiyoruz. Hem biz istemiyoruz, hem kendisi istemiyor.

Gençliği ziyan olurken bir taraftan, babasının işleri de eskisi kadar iyi değil. Yaşı da ilerliyor, küçülmeye gidecek muhtemelen.

Şimdi biz bu oğlana ne tarz bir iş kuralım ki;

1. Günde 7-8 saat ayırması yeterli olsun.
2. Stresi yüksek olmasın.
3. Kendini döndürsün, ayda bir-iki asgari ücret miktarı net kar bıraksa kafi. Bırakmadı mı, zarar etmese de ok.
4. Ticaretten çok anlama gerektirmesin. En kötü, kalifiye bir-iki çalışan ile halledilebilsin. Bu gitsin otursun masasında. Oyun mu oynuyor, dizi mi izliyor, ne yapıyorsa artık...

Yani adamın bir kartviziti olsun, iyi kötü bir uğraşı olsun. Bir müddet bu şekil idare etmeyi başarabilirse, zaten gayrimenkul vereceğiz, kira geliri olacak.

Şimdiden eline yüklü miktar geçsin istemiyoruz. Sorumsuz davranacak çünkü öteki türlü. Ama burnu yerde sürtsün de istemiyoruz. Bir baltaya sap olsun yeter.

Püf nokta şu: Kendisini borç batağına sürükleme ihtimali olan bir şey olmamalı mümkün mertebe. Yani bu tamamen imkansız da, minimum risk diyelim.

İki-Üç milyon gibi bir sermaye ayırmayı düşünüyoruz. Fikir güzel ise arttırılabilir.
0
yadigar
(31.08.25)
bu dediginiz simartmakla paralel basarisizliga sebebiyet verecek bir durum bence. ben olsam ascilik, guvenlik gibi ucretli is garantili kurslara gonderip gerisini kendine birakirdim. hicbir birikimi , egitimi olmayan bir adama 1,2 milyon para vermek = parayi sokaga atmak.
0
buenosdias
(31.08.25)
Buenosdias+1
Mutfak üzerine eğitim aldırıp mezeci açılabilir.
0
strawberry first
(31.08.25)
araba yıkamacı
otopark
emlakçı
0
mantık
(31.08.25)
Abi üç milyonu tecrübesiz bir gence harcayıp pişman olmayacaksanız yapın. Berbat bir çocuk yetiştirilmiş bence. Verin bir yere çalışsın, ama çalışmaz çünkü ailede para var. Abi öyle iş açtım aha kazandırır gibi bir şey yok. Bu çocuk insan yönetmeyi bilmiyorsa olmaz. Müdür koyabilirsiniz işletmeye. Ama bu çocukla yine olmaz bence. Aileden gelen maddi rahatlığı öldürmezseniz iş zor. Ona da kıyamaz velileri. O halde bir adet 20 üzeri odası olan otel alın. Müdür işe alın. Tam bu arkadaşlık bir iş olur.
0
Shepard
(31.08.25)
Kahveci
Çiğ köfteci
Telefoncu
Oto yıkama
Emlak cart curt. Alayıda herhangi bir zanaat içermeyen meslek olduğu için kendini döndürür ama sürdürülemez.
0
mikahakkinen
(31.08.25)
Meziyeti, ihtisasi ne bu gencin, nelerle uğraştı bu yaşına kadar, neye yeteneği var... bunlar önemli ayrıntılar.

Bir de tamam yapın da, temelsiz olur da batirirsa, daha çok başarısızlık suçluluk psikolojisine girecek, yapın ama destek ola ola yapın. Ya da bulabilirseniz kurumsal danışmanlık vb aldırın bir yandan.
0
encokbenisevinnolur
(31.08.25)
Nargile cafe acin cuk oturur gibi geldi nedense
0
Kittie
(31.08.25)
biraz oturduğu yerden yapacağı bir iş olmalı. yani adam çalıştırması şart.
mesela araba yıkama buna iyi örnek kasada durup parayı alacak elemanlara talimat verecek.

fakat bu kişi ne iş verirseniz verin %95 başarısız olacak çünkü batırdığı kendi parası değil.
0
orpheus
(31.08.25)
Diğer yorumlara katılmakla birlikte aklıma depo kiralama işi geldi. Şehir dışı ya da makul bir arsa üzerine prefabrik bir sistem kurulur. Bu çocuk da onun başında durur, gerektiğinde nakliye işlerini yapar. Sanırım tek ihtiyacı olan araç kullanmak ve hamallık yapmak gibi duruyor.

Ben sizin yerinizde olsam bu koşullar altında çocuğa ciddi bir akıl hocası tutar (mümkünse ailenin dışında) ve güzel bir finansal okur-yazarlık eğitimi aldırırdım. Eğer sözünüzü geçirebilir ve bu işin ciddiyetini kavratabilirseniz şöyle 1-2 yıllık süreç sonunda kendi mallarını, mirasını yönetebilecek; büyütmese dahi onu koruyabilecek değerini bilecek birisi olabilir.
0
burka
(31.08.25)
Tekel acin, en temizi. Bakkalda insani bi yan var ama tekelde tam sapsizligiyla iyi oturur. Havali da is.
0
klassno
(01.09.25)
Servis alın, mhtemelen araba sürmeyi de seviyordur, sabah akşam araba sürsün.

Okul değil de iş yeri servisi.

Yabancı dili varsa vito alıp havalimanı transfer işi gibi işler olabilir.

Tır soforu olup yurt dışına giderse o da severse olabilir, 8-9 saatten fazla tır süremez zaten avrupada.
0
liberal
(01.09.25)
Burnu sürtmeyecekse sermaye düşük geldi bana. Demirbaş, mal ve çalışan gibi işletme sermayesinin hepsini karşılaması zor gözüküyor. Kafe gibi işler belki karakterine uygun olabilir ama yüksek sermaye, yüksek risk ve sorumluluk gerektiriyor. Çevreye göre ajans işleri olabilir. Bütçe çok aşılmaz ama çalışan daha masraflı olacağı için satış baskısı ve stres olur. Bence mevcut bilgilerle servis/nakliyat gibi işler olabilir. Yine daha çok sermaye gerektiriyor ama en azından daha düşük riskli, yani araca yatırılmış olunur. Babanın ve çevrenin bilgi ve iş açısından destek olabileceği sektörler ve kişinin karakteri (belki de severek ilgileneceği işler) de çok önemli.
0
osssy
(01.09.25)
En iyisi mahalledeki bim'de a101'de falan çalışsın. Ticaret şu ortamda zaten riskli ve bu kişinin hiç tecrübesi yok.

Eşe dosta haber salın iş arıyoruz diyerekten en kötü maaşlı iş karambole girilecek ticaretten iyidir.
0
runaway
(01.09.25)
burnu sürtmesi gerekirken hala sırtını sıvazladığınız birinin yapacağı işte verimli olmasını beklemek fazla hayalcilik kusura bakmayın. kendi işi olacak ama günde 7-8 saat ayırsa yeterli olsun stresi olmasın falan. e verin gayrimenkulu takılsın zaten neden uğraşıyorsunuz ki.
0
bay b
(01.09.25)
Tezgahtarlık öğrensin , bu arada hobisini bulsun ,
Hobisinden para kazanamazsa ( sevdiği şeylerden ) bırakıın kendi haline .
Yani öyle bahsetmiştiniz ki bu arkadaş yaptığı işte iki senet biz sözleşme imzalasa ( hatalı iş ) zaten dönüşü olma .
Bir arkadaşın çocuğu batırdı , çocuğa kızdılar , aklı başında biri dedi ki ulen bu batırma mı , bu çocuk 3 senede zaten bu parayı yerdi , atıyorum ( 36* 50.000 ) gibi bir rakamdı ) başka borcu yoksa normal demişti .
0
dunyatuhaf
(01.09.25)
bırakın milletin çocuğunu adam etmeye de çalışmayın parası var batıracak size ne aga yani ilk defa sizden duymuyorlardır herhalde bu adam etme fikirlerini.

neyse

çerez işi. tek yapması gerek ürünleri taze tutmak. bu, bu kadar.
kırtasiye. eski kafa bir iş. yerine, çevrenize çok bağlı.
çok para varsa kuyumcu. batırmayı başarırsa yatırın sikin.
çiçekçi. batırmayı başarırsa yatırın sikin. biraz dinlenin tekrar sikin.
0
Efoody
(03.09.25)
(8)

Crocs'lar rahat mı?

michael harddd
Crocs almayı düşünüyorum. rahatlık açısından önerir misiniz?
Crocs almayı düşünüyorum. rahatlık açısından önerir misiniz?
0
michael harddd
(30.08.25)
Rahat, öneririm.
0
orient blue
(30.08.25)
10+ senedir çakmasını giyiyorum başka terlik giymem
0
Batuhanolabilir
(30.08.25)
bence değil, ayağım içinde terliyor.
0
mikahakkinen
(30.08.25)
Gezer al geç asla bu paralar etmez bende de var
0
baldan kaymak
(30.08.25)
asiri rahat, iki sikintisi var:

1 - guneste birakinca 1-2 numara cekiyor, ya surekli golgede koruyacaksin ya da benim gibi 1 numara buyuk alacaksin.
2 - alti cabuk asiniyor, ve asindigi zaman islak zeminde kayabiliyor, birkac kere dusuyordum.
0
cooperr
(30.08.25)
Aşırı rahatlar.

2014-2015 yılında mı ne (bu kadar popüler değildi yani, çevremde tek giyen ve dalga geçilen de bendim) armağan etmişlerdi bana. 2022 yılına kadar filan aralıksız giyindim. Gündelik hayatta, araba-bisiklet kullanırken, sahilde denize girerken, aklınıza gelebilecek her koşulda. Bir sıkıntısı da yoktu, sadece değiştirmek istedim. Yoksa cidden ilk günkü gibi duruyordu.

Ondan sonra Birkenstock giymeye başladım, bu da bence çok rahat ve konforlu. Dedikleri gibi ayağın şeklini alıyor. Öte yandan arada bir crocks ile değiştirip deneme yapıyorum, cidden Crocs konfor ve rahatlığının yanından bile geçmiyor. Hatta ben en iyisi yeni bir tane Crocs alayım.
0
burka
(30.08.25)
inanılmaz rahatlar. yere basmıyor gibi oluyorsunuz. ancak iki önerim var:

1- rahat crocs ayağınıza tam olan (oturan) crocs değildir. az bol olması lazım.
2- sakın güneşte bırakmayın.
0
co2s2
(31.08.25)
Co2s2 +1
0
kararsızataletfilozofu
(31.08.25)
(5)

Diyelim ki piyangoyu kazandiniz ve harcamaniz icin

lapaz
1 yiliniz var. 1 yildan sonra kafaniza sikip olceksiniz. Nasil harcardiniz?
1 yiliniz var. 1 yildan sonra kafaniza sikip olceksiniz. Nasil harcardiniz?
0
lapaz
(25.08.25)
Millete verirdim. Bana yaramıyor, başkasına yarasın. 1 sene bana idare edecek kısmını ayırır, kalanını dağıtırım
0
luluki
(25.08.25)
1 yıl harcayabildiğim kadarını harcardım geri kalanının son günümde yakardım.
veya geri kalanını soğuk cüzdana koyar okyanusa atardım
0
my fault
(25.08.25)
bir yıl sonra kesin olarak ölüyorsak, başka seçeneğimiz yoksa ben açıkçası kumar-alkol-uyuşturucu batağına saplanırdım. geleceğimi veya sağlığımı düşünmeme gerek olmayacak sonuçta. aslında dünyayı gezme fikri fena gelmiyor kulağa ama kısa süre sonra öleceğim için muhtemelen tamamen anlık zevklere ağırlık verirdim, tanışacağım hiçbir insanın ya da gördüğüm hiçbir yerin uzun vadede "benimle" kalamayacağını bilmek muhtemelen bu tür işlere olan hevesimi tamamen köreltirdi.

tabii tüm bunları parayı kimseye bırakamayacağım, hepsini benim harcayıp bitirmem gerektiği varsayımıyla yazdım. başkalarına bırakabiliyorsak eğer anneme ve kardeşlerime bırakırdım, kumarla uyuşturucudan kısabiliriz o durumda.

harcayamadığımız para bir yılın sonunda yok edilecek veya geri alınacaksa da zararı yok ölüyom zaten bana ne.
0
der meister
(25.08.25)
çocuğuma bırakabiliyor muyum? yoksa biz ölünce yememişsek para da gidiyor mu?

öyleyse bile yettiği kadar bi ev alırım, ölünce oğluma kalsın.
0
kibritsuyu
(25.08.25)
Benjamin Franklin gibi bir fon oluştururdum.
0
burka
(25.08.25)
(9)

Bencil olmak hayirli bir özellik degil mi ?

feastofthedamned
Neden ayipmis, günahmis, ahlaksizlikmis gibi kabul görür ki bu durum anlamam.insanin en büyük hayri yine kendisinedir, kisinin kendisini düsünmesi neden kötü bir sey olarak algilaniyor ?
Neden ayipmis, günahmis, ahlaksizlikmis gibi kabul görür ki bu durum anlamam.

insanin en büyük hayri yine kendisinedir, kisinin kendisini düsünmesi neden kötü bir sey olarak algilaniyor ?
0
feastofthedamned
(23.08.25)
İnsanın kendini düşünmesi ile sürekli kendini düşünmesi, başkalarının hakkını gaspederek kendi öncelik ve çıkarlarını gözetmesi farklı şeyler.

Bence de bir insanın sürekli kendinden feragat ederek, tüketerek başka insanlara öncelik vermesi doğru değil. Bu açıdan insanın "bencil" olması gerektiğini düşünüyorum. Doğru bir denge kurulduğunda sağlıklı olan bu gibi geliyor bana.
0
burka
(23.08.25)
bencilliği nasıl tanımladığımızla ilgili bu.

önce ben, hep ben, ille de ben deyip başkalarını düşünmemek başka.
başkalarının hakkını yemeden kendini düşünmek başka.

bencillik ne kadarsa diğerkamlık da kötü.
biz bencilliği öcüleştiriyoruz ama diğerkamlığın kişiye zarar verebileceğini düşünmüyoruz.

her şeyde olduğu gibi burada da denge önemli.
ne diğerkam yaşayabiliriz ne de bencilce.
sağlıklı bencilliği benimsemek lazım.
başkasına zarar vermeden kendini öncelemek. "önce can sonra canan" meselesi.
0
biseysorcaktim
(23.08.25)
Bencillik ile haysiyet/vakar birbirine karıştırılıyor.

Haysiyet/vakar iyidir, bencillik kötüdür. Yani eski ifadelere göre. Çünkü eski ifadelerdeki bencillik bugünkü narsisizme denk gelir, hiç değilse çok büyük nir ben merkezciliktir. Halbuki haysiyet insanlık/vakar onurudur, şereftir, hayatın içinde zaten bir yer edinmişliktir, kabul edilmişliktir. Diğerinde kabul görme kaygısı vardır, kendini kabul edememiş, kendi içine sinememiş, dünyaya köklenememiştir. Vakar sahibi insanın kendine saygısı olur, sevgisi olur, kendine sadakati olur, bütün bunların üzerine koyar her türlü ilişkileri.

Bencillerde yani ben merkezcilerde özsaygı özsevgi çok eksiktir, hep başkalarından beklerler. Kendilerini başkalarının gözünden değerlendirirler ve dünyayla kavgaları da bu merkezdedir. Onun için eskiden bencil kelimesiyle anlatılan anlam kötü görülüyor.

Senin dediğin "insan zaten her şeyi kendisi için yapar"ın kelime karşılığı haysiyet, vakar, şeref, bazen itibardır.
0
muhayyer divan
(23.08.25)
(bkz: tabi lan manyak mısın)

Bencillik, insanın varacağı en üst mertebedir. Bencil insan kâmil insandır. Bilgeliğin şahikası, ahlâkın zirvesş, terakkinin doruğudur bencillik.
0
yadigar
(23.08.25)
@muhayyer divan +1
0
encokbenisevinnolur
(23.08.25)
bencillik toplumun ortak menfaatlerinin katilidir. bu çürümüş toplumda bencil olmanın faydalarını sayın desem, herkes sayfalarca yazar. çürük bir düzenin içinde müthiş bir şey olarak görülen bir özellik, nasıl güzel bir şey olabilir ki?
0
her giriste sifresini unutan adam
(23.08.25)
@unutan adam,

Her hiyarim var diyene tuzlukla kosmanin da toplumda ne kadar zarara yol açtigini her gün görüyoruz ama. Dolandiricilar ve sarlatanlar cirit atiyor.
0
🌸feastofthedamned
(23.08.25)
Herkes bencil olduğumu söyler. Ben faydasini görmedim desem yalan olur.
0
sonsuz
(24.08.25)
benim anladığım şekliyle bencillik, başkasını hiç düşünmeden, başkalarına kötü şeyler olacak olsa bile sadece ve sadece kendinizi düşünmenizdir.
0
co2s2
(24.08.25)
(14)

Masa Lambam nasıl olmuş?

emfuzi
3d olarak ürettiğim masa lambası hakkında yorumlarınızı merak ettim. :)https://hizliresim.com/tnqtxh8https://hizliresim.com/fqo8c11video link: https://www.instagram.com/stories/trockrc/3704801187529446075?utm_source=ig_story_item_share&igsh=aXN1cTN4a3oxM21h
3d olarak ürettiğim masa lambası hakkında yorumlarınızı merak ettim. :)

hizliresim.com
hizliresim.com
video link: www.instagram.com
0
emfuzi
(22.08.25)
haha çok beğendim. güle güle kullanın.
0
elorelia
(22.08.25)
Harika.
Fikir özgünse yaratıcılığına şapka çıkarılır.
0
Mirket
(22.08.25)
baya iyi nerden satın alabiliriz :d
0
jelly bear
(22.08.25)
teşekkürler güzel yorumlar için,

çinli bir tasarımcının hobi kullanımı için paylaştığı bir çizim dosyası bu aslında. üzerindeki logolar ve görünmeyen yerlerinde bazı teknik ufak tefek eklemeler yaptım ben, geri kalanı tamamen 3d baskı teknolojisi ve biraz teknik beceri işte.
0
🌸emfuzi
(22.08.25)
Güzel olmuş, bir mimarlık ofisi için çok uygun görünüyor.
0
burka
(22.08.25)
Çok beğendim <3
0
kullanicadi
(22.08.25)
Super. Kepce gibi :)

Merak ettigim: Malzemesi ne oluyor? Parcalarin birlesimi nasil oluyor?
0
ermanen
(22.08.25)
@ermanen, teşekkürler,

malzemesi PLA filament, organik olduğu söyleniyor, insan sağlığına ve çevreye zararı olmayan bir hammadde.
0
🌸emfuzi
(22.08.25)
Elinize sağlık çok şık duruyor. Bir öneride bulunayım, pla'nın ısı dayanımı çok kötü, ben olsam led'in takıldığı yeri abs ile basardım.
0
kimlanbu
(22.08.25)
@kimlanbu teşekkürler, üzerindeki led ısınma yapmayan hazır bir led kiti, bambulab'ın kendi kiti. ama dediğinizde haklısınız, farklı bir led sistemi olursa ısınacağından ötürü ABS veya petg ht gibi yüksek ısıya karşı daha dayanımlı malzemeler kullanmak gerekirdi.
0
🌸emfuzi
(22.08.25)
Yaratıcı. Güzel.
0
Another day in paradise
(22.08.25)
Çok tatlı. Yaratıcılığın ve ilgi alanının kombinasyonu olmuş.
0
Amaranta ursula
(22.08.25)
Elinize sağlık, çok güzel ve orjinal olmuş. Üstelik bence harika bir hediye fikri.
Erkek çocuklarına, mimar, inşaat mühendisi olanlara... Ay imkanım olsa alır dağıtır dururum hediye diye. Öyle sevdim.
0
strawberry first
(22.08.25)
Ben de begendim sevimli bi sey. Eline saglik
0
Kittie
(22.08.25)
(6)

Anime önerin

?
Sevdiklerim:Legend of the galactic heroesAttack on titanMonsterPyscho-passSamurai champlooRurouni kenshinErasedSteins GatesCowboy bebopErgo proxyBilimkurgu severim. Psikolojik/toplumsal temaları içeren, epik hikayeler (samuray, tarih) barındıran animeleri de seviyorum. Fantastik güçler, liseli tiple
Sevdiklerim:

Legend of the galactic heroes
Attack on titan
Monster
Pyscho-pass
Samurai champloo
Rurouni kenshin
Erased
Steins Gates
Cowboy bebop
Ergo proxy

Bilimkurgu severim. Psikolojik/toplumsal temaları içeren, epik hikayeler (samuray, tarih) barındıran animeleri de seviyorum. Fantastik güçler, liseli tipler fazla ilgimi çekmiyor. Frieren, Hunter hunter gibi animelerde karakterleri sevsem de uzun süre izleyemedim mesela. Milyon bölümü olmayan kaliteli anime önerilerinize talibim.
0
?
(16.08.25)
Anime zevklerimiz çok benziyor, size aşağıdaki animeleri tavsiye ediyorum.

Afro Samurai
Afro Samuria:Resurrection
0
burka
(16.08.25)
Claymore
Samurai Seven
Mushi-shi
0
encokbenisevinnolur
(16.08.25)
Kino No tabi
0
glamdr1ng
(17.08.25)
Shinsekai yori
Zankyou no terror

Kino No tabinin eskisi bu arada. Editleyemiyorum
0
glamdr1ng
(17.08.25)
Cevaplar için teşekkür ederim. Claymore ve Zankyou no terror izlendi. Diğerlerine bakacağım.
0
🌸?
(17.08.25)
steins gate yazmaya gelmiştim
0
edaddy
(18.08.25)
(2)

Diş beyazlatma

passione
Merhaba. Diş beyazlatma işlemi hakkında ne düşünüyorsunuz? Yaptırıp memnun kalan var mı, önerebileceğiniz bir diş hekimi? İşlemin çok ağrılı sızılı olduğunu söyleyenler var, değmez diyenler de. Dişlerim aşırı sarı değil ama beyaz da değil, bu durumu macunlar ile de düzeltemedim kalıcı çözüm sağlamıy
Merhaba.
Diş beyazlatma işlemi hakkında ne düşünüyorsunuz? Yaptırıp memnun kalan var mı, önerebileceğiniz bir diş hekimi?
İşlemin çok ağrılı sızılı olduğunu söyleyenler var, değmez diyenler de. Dişlerim aşırı sarı değil ama beyaz da değil, bu durumu macunlar ile de düzeltemedim kalıcı çözüm sağlamıyor. Çay kahve tüketen biriyim, ama salt onunla ilgili olduğunu düşünmüyorum, genetik olabilir. Önerilere açığım, şimdiden teşekkürler.
0
passione
(16.08.25)
üsküdar'da bilge odabaşı var, ona yaptırdım. tavisye.
0
ahmet oturum cerezi
(16.08.25)
Diş rengi zaten beyaz değildir, doğal rengi sarı-beyaz arasıdır. Eğer dişlerinizde zamanla biriken (çay,kahve, sigara vb. sebepli) lekeler varsa beyazlatma yerine temizletme daha uygun olabilir.

Ayrıca estetik görünsün diye diş minesine etkisi de söz konusu. Aslında ağız bakımı o kadar komplike bir şey değil. Düzenli fırçalama (günde 2 kez), dişler kadar dil ve diş etlerini de temizlemek, diş ipi kullanımı ile diş aralarını temizlemek. Geriye de yenilen gıdalar giriyor zaten. Şekersiz gıdalar tüketirseniz sizden güzeli yok :)
0
burka
(16.08.25)
(6)

Kafamda Deli Sorular - 3 / Kapitalizm Olmasa Bu Gelişmişlik Olmaz Mıydı?

burka
Kafamda Deli Sorular-1: https://www.eksiduyuru.com/duyuru/1610416/kafamda-deli-sorular-1Kafamda Deli Sorular-2: https://www.eksiduyuru.com/duyuru/1610496/kafamda-deli-sorular-2SelamlarSahip olduğumuz konfor, imkanlar, teknoloji ve gelişmişlik düzeyinin temelinde kapitalizm mi var? Bu kriterleri açık
Kafamda Deli Sorular-1: www.eksiduyuru.com
Kafamda Deli Sorular-2: www.eksiduyuru.com

Selamlar

Sahip olduğumuz konfor, imkanlar, teknoloji ve gelişmişlik düzeyinin temelinde kapitalizm mi var? Bu kriterleri açıklayayım ki netlik kazansın, çünkü yanlış bir noktadan bakıyor olabilirim:

Konfor: Örneğin evler, ısıtma-soğutma sistemleri, bireysel ulaşım (araba, uçak gibi.), giyim ve moda sektörü gibi şeyler. Belki bundan 100 yıl önce çok zengin insanların bile elde edemeyeceği şeylerdi çünkü yoktu.

İmkanlar: Sıradan bir insan evinde su, elektrik sahibi. Sokağa çıktığında bir markete girip dünyanın her yerinden gelmiş ürünleri satın alabilir. Hatta dilerse neredeyse istediği her şeyi evine kadar getirtebilir.

Teknoloji: Sıradan bir vatandaşın elinde belki zamanında dini kitaplarda geçen mucizelerden çok daha gelişmiş cihazlar var :) Cep telefonu, tablet, bilgisyar, internet adına ne derseniz. Günümüzde sahip olduğumuz bu teknolojik imkanlar. Tam olarak Arthur C. Clarke'ın dediği gibi "Yeterince gelişmiş bir teknoloji büyüden ayırt edilemez" seviyesindeyiz. Bu ürünlerin pek çoğunu bırak nasıl çalıştığını anlamayı kullanmayı bile beceremediğimiz oluyor.

Steam, Netflix, Amazon, Google vb. vb. vb. bu düzeyde bir gelişmişliğin (refah demiyorum o göreceli) sebebi kapitalist sistem mi? Mesela alternatif bir yönetime sahip (sosyalizm, anarşizm, x, y, adını siz koyun) ve yüksek refah düzeyinde bir toplum olsa benzeri gelişmeler yaşanır mıydı?
0
burka
(15.08.25)
@arbre

Teşekkürler. Haklısın, borçluyuz borçlu olmasına da her bilim insanı her koşulda üretken olamıyor. Mesela Nikola Tesla Sırp ama üretimini Amerika'da verebilmiş. Ya da geçenlerde Ekşişeyler'de okuduğum bir başka bilimadamı. Sanırım roket biliminin kurucusu olan, bu düzeyde bir insan ama yıllarca Sovyet çalışma kamplarında işkence görüyor.

Ayrıca bir başka noktada görüşünüzü merak ediyorum. Sizce gece gündüz çalışma motivasyonu nasıl bir şey? Örneğin bilim, sanat, spor vb. alanda sadece doğuştan yetenekli, potansiyele sahip olmak yetmiyor bunun üzerine davranışsal olarak da (çalışma azmi, motivasyon, disiplin vb.) ortalamanın üzerinde hatta uçlarda olmak gerekli diye düşünüyorum. Bu insanlar nasıl yaşamlarını adayacak şekilde kendilerini adayabiliyorlar? Acaba bu düzeyde odaklanma, çalışma arzusu da yetenek kadar nadir bir karakteristik özellik mi?
0
🌸burka
(15.08.25)
büyük oranda rekabete borçuyuz ve evet kapitalizmin teknolojinin gelişmesinde ve genele yayılmasında çok çok olumlu etkileri mevcut. farklı alanlardaki problemlerine değinmeyelim ama kapitalizm/liberalizm rekabetin gücünü ortaya çıkardı, bu bağlamda insalık da kendini çok ileri götürdü. sosyalizmle bunun bu kadar hızlı ve yıkıcı teknolijlerle olma ihitmali yoktu. bir teknolojinin sadece gelişmesi değil, kitlelere yayılması da o sistemin daha ileriye götürülmesi için çok gerekli. sosyalizmle yönetilen ülkeler standart ürünler üretmek ve herkese aynı malı dağıtmak durumunda. sovyetlerde televizyon için bile 2 sene sıra bekliyorlardı. ama kapitalizm size paranıza göre çok daha iyi ürüne çok daha hızlı ulaşmanızı sağlıyor. ya da üretici çok daha iyi bir ürün yapıp çok daha iyi para kazanabileceği bir sistem ortaya çıkarıyor.

insan sömürüsü vs gibi taraflar ayrı konular. ama sorunuza şahsi yanıtım, kapitalizmsiz bu teknolojik refaha ulaşamazdık. bazısı buna gerek olmadığını söylese de inanslığın bu anlamda geldiği nokta şok edici. evet olumsuz tarafları da çok fazla ama toplumları averaj olarak yukarı çıkardığı da bir gerçek.
0
awlmi
(15.08.25)
Gelişmişlik dediğin, önce bir şeye ihtiyacın olduğuna inandirip.sonra uygun şartları yaratıp sonra sana onu satmak.

Uygun yalıtımla yapılmış evlerde otursak, yeşillik vs ona göre düzenlenmis olsa klima, vantilatör vs ihtiyaç duyulacagini zannetmiyorum bu kadar.

Bugün yapılan birçok şeyin teknolojik olmayan ve aynı işlevi gören versiyonlarının geçmişte örnekleri var. Teknoloji dediğin bu örnekleri kötüleyip gelismemis gosterip sonra sana allanip pullanmis ve masraflı versiyonunu satmak demek.
0
encokbenisevinnolur
(15.08.25)
ulaştığımız teknolojiye bak, bir de kendi elinin temas ettiklerine bak. sence denge nerede? eline değen şeyler mucize falan değil; bunlar, çok daha büyük teknolojilerin sömürge düzeninde silaha dönüştürülmüş, merkezileştirilmiş ve sana sadece tüketici versiyonu satılmış halleri. her şey centralized. cebimizdeki parayı almanın yolları, biz doğmadan önce döşendi.

tarihsel olarak da böyle: sanayi devriminden bugüne teknolojik atılımlar, öncelikle askeri ve jeopolitik üstünlük için geliştirildi. örneğin GPS, başlangıçta tamamen Amerikan ordusunun kullanımındaydı; sivil kullanıma açılması 1980’lerin ortasında, üstelik hassasiyeti kısıtlanarak oldu. akıllı telefon dediğin, bugün kamerayla çocuk videosu çektiğin cihaz, esasen soğuk savaş döneminde geliştirilen uydu, mikroçip ve şifreleme teknolojilerinin sivil pazara sürülmüş versiyonu. sana satılan, onların askerî üstünlük kurmak için geliştirdiği teknolojinin kırpılmış bir “ürünü”.

yaratılan ihtiyaç illüzyonu bunun en bilinen yöntemlerinden biri. 2. dünya savaşı’ndan sonra ABD’nin elinde tonlarca MRE (askeri hazır yemek) stoğu kaldı. bunları eritmek ve devamlı satmak için pazarlama devleri devreye sokuldu. bizim gibi ülkelerde henüz “kahvaltı” diye bugünkü anlamda bir kültür bile yokken, paketlenmiş tahıl gevreği markaları çıkarıldı. (burada çekeceğim tepkinin farkındayım tabii ki de kahvaltı vardı fakat kahvaltı etmeyen nüfus daha kalabalıktı. evet kahvaltı sınıfsaldı ve akrabalarınıza sorun bana anlattırmayın. kitaplardaki ve filmlerdeki insanlar kahvaltı ediyordu. iki nesil öncemizde günde 2 öğün yenirdi. belki de sırf bu 'artistlere' özenen insanlardan dolayı Nestle birçok iş başarmıştır) “günde 3 öğün yemek sağlıklıdır” algısı tıpkı “sigara sağlıklıdır” dönemindeki gibi doktorlara para ödenerek yaygınlaştırıldı. insanlar, önceden hiç ihtiyaç duymadıkları bir şeyi, zorunlu sanmaya başladı. bu yalnızca beslenmede değil, elektronik, moda, otomotiv dahil her sektörde aynı formülle işledi: önce “yoksunluk” algısı yarat, sonra çözüm olarak kendi ürününü sat.

demokratik erişim meselesine gelince… uzay çağında yaşıyoruz diye sevinmenin anlamı yok, çünkü o çağa “girebilen” isimler belli: Jeff Bezos, Elon Musk, Katy Perry gibi figürler, turistik veya şov amaçlı gidip geliyor. biz üçüncü dünya ülkelerinde, uzay çağının ancak faturasını ödeyen tarafıyız. uzayla ilişkimiz, kendi üniversitelerimizde yetiştirdiğimiz genç beyinlerin başka ülkelere göç etmesi ve onların projelerine katılması üzerinden yürüyor. yarın öbür gün Ay’dan ya da asteroidlerden çıkarılacak madenler, insanlığa hizmet için değil, o madeni kontrol eden şirketlerin kârı için kullanılacak. bu düzen böyle giderse, gelecek nesiller, kaynakları tükenmiş bir gezegende, uzayın getirdiği avantajlara yalnızca bir avuç şirketin ve ülkenin erişebildiği bir yaşam sürecek.

benim “mucize falan yok” demem, umutsuz olduğumdan değil. hâlâ umutluyum. ama mevcut düzenin bizi getirdiği yer, kimsenin fark etmesine izin verilmediği için bu noktada. yüzyıllarca sömürülmüş ülkelerin ve sınıfların emeğiyle üretilmiş şeylerin, yine onlardan esirgenmesi artık bitmeli. bunun için sınıfsal farkındalık şart. bu yazıyı da bu yüzden yazıyorum: çünkü teknolojiye erişim hakkı, yalnızca parası olanın değil, emeği geçenin de olmalı.
0
Etanglement
(15.08.25)
- Sahip olduğumuz konfor, imkanlar, teknoloji ve gelişmişlik düzeyinin temelinde kapitalizm mi var?
-- evet

-..bu düzeyde bir gelişmişliğin (refah demiyorum o göreceli) sebebi kapitalist sistem mi?
-- evet

- Mesela alternatif bir yönetime sahip bir toplum olsa benzeri gelişmeler yaşanır mıydı?
-- hayır


----
soruların cevapları böyle.
ama tek kelime ile yanıt vermek şaka olur.
bugünkü teknolojik ve konfor düzeyimizin büyük kısmı kapitalist sistemin yarattığı rekabet ortamından doğdu. sermaye birikimi dev ar-ge yatırımlarına imkan sağladı.

kapitalizm olmasa idi bu kadar gelişmiş olmazdık da bu kadar gelişmiş olmaya ihtiyacımız var mıydı? hiç sanmıyorum. bu gelişmişlik hayatı kolaylaştırmanın çok daha ötesinde bir sürü sorun getirdi. en büyük sorun da dünyanın tükeniyor olması. artık dünya kendini yenileyemeyecek bir hızla tükeniyor. alışverişlerimiz, iletişim ve ulaşım hızımız, tek tıkla yemek söyleyebilme ya da ertesi gün evinde şeklindeki kargoların maliyetini sadece para olarak düşünüyoruz ama ötesinde ciddi bir hesaplanamaz maliyet var.

teknoloji geliştiği için bir sürü hastalıktan kurtulduk. önceden kolu kırılan bir insan bile hayatını ciddi şekilde engelli yaşıyordu belki ya da bir tanecik hapla geçecek bir rahatsızlık yüzünden hayatını kaybediyordu. onlar artık olmuyor. böyle şeyler olumlu. ama öte yandan eskiden olmayan bir sürü başka hastalıklarımız var. bu durum sadece "eskiden bilimsel yöntemler yeterli değildi ve teşhis koyulamadı" şeklinde basite indirgenemez.

teknolojik ilerleme ve gelişmişlik bize konforla birlikte bir sürü dert getirdi.

demiyorum ki ortaçağ'daki gibi yaşayalım, ama sahip olduğumuz gelişmişlik bizi mutlu etmiyor.

Steam, Netflix, Amazon, Google... bunlar olmasa da hayat geçer. pek azı hayati şeyler sağlıyor bize, varlıklarını bildiğimizden yokluğuna dair alternatifleri düşünmek istemiyoruz belki. ama bunlar olmasaydı da güzel güzel yaşardık. kapitalizm olmasa idi rekabet olmayacağı için bunlar olmayacaktı. bunlar yerine hükümetlerin ve devletlerin propagandalarını yapan aygıtlar olacaktı. ama bi dakka onlar şuanda da var. kapitalizm ve rekabet o yöndeki bir tekelliği ortadan kaldırmadı.

soğuk savaş döneminde bir sürü teknolojik yenilik yapıldı. keza öncesinde dünya savaşlarında yine devlet eliyle çok fazla bilimsel ilerleme kaydedildi. bunlar kapitalizm değil, devletin yaptığı işlerdi. yukarıda yazdıklarımı inkar eder gibi olacağım ama kapitalizm etkisi olmadan da çok şey yapıldı. internet ve gps mesela. askeri amaçlarla ortaya çıktı.

ama bu çıkan teknolojilerin bizim yaşam konforumuzu arttırması ve ulaşılabilir olması kapitalizm sayesinde oldu. yoksa belki hala internete erişemeyecek ya da gps'i telefonlarımıza kadar kullanamayacaktık.
0
biseysorcaktim
(15.08.25)
@awlmi
Teşekkürler. Peki kapitalizmin bu gelişmeyi tetiklemesinde sebep nedir? Parayı ve serveti merkezine koyup ne pahasına olursa olsun büyüme hırsı mı? Kapitalizm dışında başka bir yönetim ile bu mümkün olamaz mıydı?

@encokbenisevinnolur
Bu açıdan bakınca doğru. Teknolojik gelişmeyi bir yana koyarsak bazı insani sorunlar (örneğin, ısıtma, soğutma vb.) çok daha makul ve nihai şekilde çözümlenebilirdi gibi geliyor bana da. Peki nüfus artışı da kapitalizmin bir yan etkisi mi sizce?

@Etanglement
Katılıyorum. Teknoloji ve gelişmenin ortaya çıkması için bir amaç lazım. İnsanoğlunun bildiği ne büyük motivasyon da gördüğüm kadarıyla savaş ve çatışma. Haliyle de gelişimlerin çıkış noktası bu motivasyon oluyor. Sonrasında faydasının anlaşıldığı, sektöre dönüşebildiği noktada insanlığın kullanımına sunuluyor. Örneğin internet, GPS gibi teknolojiler. Zaten sanırım savaş motivasyonu dışında bir gelişim motivasyonu olsaydı dünya çok daha farklı bir yer olurdu. Örneğin ülkelerin "Beyler, Asya'da geri dönüşüm alanında çok büyük gelişmeler yaşanmış. Biz de onları yakalayım, hatta geçelim" gibi bir rekabet ya da "Lan! Arkeolojik araştırmaları çok kolaylaştıran bir tarama sistemi icat edilmiş! Sikerler, biz daha iyisini yapıp tarih araştırlamaları alanında bayrağı kimseye kaptırmamalıyız" gibi amaçlarla yarıştıklarını düşünsene...?

Uzay yarışında takılan zenginler, şirketler için de dünya bir oyun alanından farksız. Emeği geçme kısmı hak vermekle birlikte çok muallak bir konu. Öncelikle burada ne tür bir "emekten" söz ediyoruz. Teknolojinin paylaşılmasındaki emek zihinsel emek temelinde. Mesela Şili dünyanın en büyük Lityum madenlerine sahip diye "En gelişmiş enerji depolama teknolojisi bizim hakkımız" diyebilir mi? Ya da Arap ülkelerinde petrol sayesinde elde edilen zenginlik. Bunlar rastlantı, şayet doğal kaynaklar denk gelmeseydi bu ülkelerde dediğimiz sektörlerden söz edemezdik. Bu arada evet, pazarlama ve şirketlerin toplumu dizayn etmesi şaşırtıcı. Milyon milyar insanlar adeta kukla gibi oynatılıyoruz. Belki de toplumsal olmasa da bireysel olarak biraz nefes alıp, soluklanıp özümüze dönmemiz gereklidir. Büyük, radikal değişimlerden söz etmiyorum ama gündelik yaşamın koşturması bana olağandışı geliyor. Biraz farkındalık gerekli galiba.

@arbre
Elbette merak, keşif duygusu ve tutku gerekli. Ama galiba ben bu düzeyde, ömrü verecek, gece gündüz çalışacak düzeyde bir insan olmadığımdan o düzeydeki insanların çalışmalarını, motivasyonlarını pek anlayamıyorum.

@biseysorcaktim
Evet katılıyorum. Teknolojik ilerleme, bilimsel gelişmeler insanlık adına pek çok kazanım sağladı ancak bunları toplum yönetimi, medeniyet gelişimi için kullanamadığımızı düşünüyorum. Örneğin dediğiniz gibi bugün Çin'den ıvır zıvır pek çok şeyi kapımıza kadar getirtiyoruz. Bu işin arkasındaki Çin üretimini, çalışan insanları, lojistik ağını, harcanan enerjiyi ve tüm bunların ihtiyacımız bile olmayan bir parça uyduruk ürün için olduğunu gözden kaçırıyoruz. Resmen imparatorların sahip olmadığı imkanlara koltuğumuzda otururken sahibiz, bu resmen çılgınlık. Bir şeyin yapılabiliyor olması yapılması anlamına gelmemeli...

Gelişmişlik mutlu etmiyor çünkü tatmin olmuyoruz, doğumsuzluk bir norma evrildi. Sağlıklı olmayan bir sistemin yan etkileri de bunlar işte. Yeni sağlık sorunlarının başında da psikolojik sıkıntılar geliyor ki biz bunları resmen kendimiz yarattık. Yoksa tıp ve sağlık bilimi keşfettikçe çözümünü bulduğu sorunların üzerini tek tek çiziyor. Ama bu bizi daha sağlıklı hale getirmiyor işte.

Steam, Amazon, Netflix kısmı galiba doğru. Bu tür eğlence imkanları yokken de çok güzel filmler, animasyonlar pekala yapılıyordu. Spor müsabakaları, TV yarışma programları vb. vardı. Daha da ötesi kahvehanede kağıt oynamak bile aslında sosyalleşmek ve eğlenmek için yeterliydi ki hala daha öyle. Biz şimdi "Yav bu streaming platformlar yokken ne yapıyorduk" diyoruz ama pekala da gayet keyifli vakit geçiriyorduk. Ben şu 2025 hala kutu oyunu oynamaktan acayip keyif alıyorum. Demek ki bazı şeyleri "ihtiyaç" haline getirip fazla abartıyoruz. Yarın bir gün sanal gerçeklik gelip tek bir gözlük ile Matrix gibi dilediğimiz simülasyonda istediğimizi yapabildiğimiz zaman da herhalde "Lan VR olmadan neymiş o eskiden ya. Ekran karşısında oyun oynuyormuş millet, tabletten dizi izliyorlarmış lan düşünsene! Şimdi kendime özel sinema salonumda bana özel çekilmiş bir filmi izliyorum. Amma sıkıcı günlermiş" diyeceğiz.

Güzel bir beyin fırtınası oluyor, peki kapitalizm insanların yaratıcılık ve kendini ifade etmesini destekliyor mu? Bazı toplumlara (ABD, Japonya, Avrupa vb.) zaman ve imkan yarattığı gerçek. Bu refahın karşılığı sanat, dijital oyunlar vb. hayalgücünün rahatlıkla filizlenebildiği bir ortama imkan tanıyor mu sizce?
0
🌸burka
(16.08.25)
(2)

Kafamda Deli Sorular - 2 / Bir Sektörün Global Endüstri Olması ?

burka
Kafamda Deli Sorular-1:https://www.eksiduyuru.com/duyuru/1610416/kafamda-deli-sorular-1SelamlarBir sektörün endüstri düzeyinde gelişmesi, global ölçekte büyümesi aklın alabileceğinin dışında değil mi? (zira benim aklım pek almıyor da... :) Mesela gıda, enerji, ulaşım, otomotiv vb. Milyonlarca, milya
Kafamda Deli Sorular-1:www.eksiduyuru.com

Selamlar

Bir sektörün endüstri düzeyinde gelişmesi, global ölçekte büyümesi aklın alabileceğinin dışında değil mi? (zira benim aklım pek almıyor da... :)

Mesela gıda, enerji, ulaşım, otomotiv vb. Milyonlarca, milyarlarca insanı doyuracak gıdaları üretebiliyoruz. Akla gelmeyecek yiyecek-içecek ürünleri türetip (ne bileyim türüf mantarlı pesto sosu) bunları 7/24 market raflarına temin edebiliyor, pazar filan yaratabiliyoruz. Dünyanın bir ucuna sürekli taşıyıp ikame edebiliyoruz.

Ya da enerji sektörü; petrol, elektrik vb. İnsanoğlu bunca işin altından nasıl kalkmış?

Hele de taşımacılık, kargo. Bugün adını bilmediğimiz yerlerden bize 2 günde katalogdan ürün geliyor. Haritada rastgele parmağımızı koyup "Dur lan bir de şuraya gideyim" diyebiliyoruz. Bu resmen muazzam bir lüks, konfor değil mi?

Öte yandan bu gelişimin olmaması için bir sürü sebep varken (çözülmesi gereken sorunlar, istikrar vb.) o noktaya varmışız. Böyle şeyleri nasıl becerebiliyoruz insanoğlu olarak? Savaşsız zamanı geçmeyen Ortadoğu'da petrol endüstrisi kurulabilmiş mesela. Ya da habire sürtüşen Çin-Amerika; koca ülke bütün dünyaya ürettiklerini (kibrit çöpünden, oyun konsoluna) tıkır tıkır gönderebiliyor.

Siz ne düşüyorsunuz?
0
burka
(13.08.25)
ticaret dünyanın en eski geleneklerdinden birisidir. su yatağında durmaz her yerde bir şekilde ticaret kendi kurallarını yaratı gelişir. hapiste bile bir şeyler karşılığında bir şeyler takas edilir. hiç bir şeyi olmayanlar meydancı olur temizlik bulaşık işleri yapar karşılığında para olmasa bile s,gara olarak karşılığını alır. hindistandan develerle aylarca binlerce yol katedilir baharatlar satılır. zor duruma düşen bir kadın bedenini paraya çevirir. filipinde bir kabile para için dakikalarca su altında kalır balık avlar. en olmayan hırsızlık yapar gasp yapar. bunlar uç örnekler. milyonlarca milyarlarca alıcısı olan bir ürün için akıl almaz yolar kendiliğinden zamanla oluşur.
0
ground
(13.08.25)
@ground

Doğru, çok mantıklı bir yaklaşım. Ticaret de neticede ödülünün para, zenginlik, kalite, başarı vb. olduğu bir oyun. Yani aslında doğal evrim koşullarının benzeri bir rekabet söz konusu. Bu durumda da üretimi bir adım öteye taşıya taşıya küresel düzeyde geliştirmiş insanoğlu bunu.
0
🌸burka
(13.08.25)
(6)

Kafamda Deli Sorular - 1 / İnsanoğlu Doğada Bir Anomali Mi?

burka
SelamlarKafamda Deli Sorular adlı aklıma takılan bir takım şeyi size sormak, fikrinizi almak istiyorum. Ekşiduyuru'nun hala görece makul kullanıcılardan oluştuğunu düşünüyorum. Bu yüzden sizlerle görüş alışverişi yapmak istiyorum. Bu serinin ilk duyurusu olacağından sizden ricam sorumla ilgili kişis
Selamlar

Kafamda Deli Sorular adlı aklıma takılan bir takım şeyi size sormak, fikrinizi almak istiyorum. Ekşiduyuru'nun hala görece makul kullanıcılardan oluştuğunu düşünüyorum. Bu yüzden sizlerle görüş alışverişi yapmak istiyorum. Bu serinin ilk duyurusu olacağından sizden ricam sorumla ilgili kişisel görüşün yanına hali hazırda bu konuları konuşan insanların olduğu sayfalar (reddit vb.) varsa benimle paylaşmanızdır. Şimdiden teşekkür ederim!

1. İnsanın doğada ve dünyada yaptıkları bir anomali değil mi? Örneğin çevreme bakıyorum; inşaa ettiklerimiz, geldiğimiz nokta, dünyadaki hakimiyetimiz bende "Bu böyle olmamalıydı sanki..?" sorusunu uyandırıyor. Tabi bence insanlık yok olmaya muhtaç bir tür. Milyon yıllarla ölçübilen türlerin yaşadığı, milyar yıllar ile süren kozmik cisimlerin yanında insanlığın yaptıkları muhtemelen tek bir andaki ışıma olarak kalacaktır ama gene de, şu an içinde bulunduğumuz yaşamda yaptıklarımız beni sorgulatıyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
0
burka
(12.08.25)
Canliligin temelinde hareket,
yer degistirme var.

hareket bittiginde mevcut halinde bitiyor,
Baska bir maddeye yol aliyorsun.

bu dünyaya atildin ve cok kisa bir zaman icin buradasin,
cevrene faydali olmaya bakacaksin..
0
designer
(12.08.25)
Avcı toplayıcı dönemden tarım toplumuna gecis mantığında okuyacaksak tarihi, o aşamada bir defa doğanın hakimi/sekilkendiricisi rolüne bir geçti pir geçti ve hiçbir zaman içinde yaşadığı dünya ile bir ahenk yakalayamadi, hep az ya da çok bir işgalci, kullanan, sömüren pozisyonundaydi.
0
encokbenisevinnolur
(12.08.25)
Bu düşüncelerin ardında hep insanın o dizginlenemez kibri var;

Ya ne olacaktı?

Bu minicikligi, mikrolugu, siradanligi, gelip geciciligi neden kabullenemiyoruz insanlık olarak acaba?

Dinlerin, hastalık seviyesi milliyetciliklerin, diğerlerini otekilestirdigimiz bütün aidiyetlerimizin arkasında bu zehirli kibir aslında.

Doğdun, yaşadın, öleceksin ve toprağa karisacaksin. Bu basitligi kabullenebilmek de bir bilgelik aslında.
0
makbur
(12.08.25)
@makbur

Hangi kibri diyorsunuz? Ben zaten bu basitliği kabul edip anlıyorum. Beni düşüncelere sevk eden insanoğlunun bu yaptığı şeyler. Bana kaotik gelen, algılamakta zorlandığım kısım bu yani.
0
🌸burka
(12.08.25)
olay dönemsel olarak bakarsak; hangi çağda olursak olalım insanoğlu davranış olarak aynı döngüde dönüp durmuş. ben var oluşun travmatik bir olay olduğunu düşünüyorum ve insanoğlunun kontrol etme gücünün yetersizliği hissini anladıktan sonra kontrolsüzce her yere zarar vermeye başlıyor.

böyle olmayıp nasıl olmalıydı ki? olay kibir ve itaat etme isteği bence. sistem insanı itaat etmeye sürüklüyor, gücü ele alınca da kontrolsüzlüğe izin veriyor.
0
mikahakkinen
(12.08.25)
@mikahakkinen

Benim demek istediğim benzer aslında. Sebepten bağımsız olarak (kontrol etme gücü vb.) kontrolsüz, yarını düşünmeden tüketmek, her şeyin daha büyüğünü, daha fazlasını yapmak gibi. Aklımın almadığı kısım bu yani.

Sistem dediğiniz nedir, içinde yaşadığımız iş-yaşam düzeni mi? Kibir kısmı ile şunu anlıyorum: İnsan zaten kendi içinde bile kibirli bir varlıkken (diğer insanlara, halklara karşı vb.) bunu doğaya, diğer canlılara ve gezegene karşı yapmasında hiç bir beis görmüyor herhalde?

Böyle olmamalıydı ile kastım ise "Bu geldiğimiz nokta çok etkileyici ama bir o kadar da akla yatkın değil" diye düşündürtüyor bana. Mesela sürekli savaş, çatışma halinde olup bir yandan da bu düzeyde teknolojik gelişmeleri beraberinde getirebilmek, ilerleyebilmek garip. Çok büyük teknolojik ve bilimsel gelişmeler ile insan yaşamında atılımlar yapabilip (sağlık, iletişim, enerji vb.) aynı zamanda da yarınlar yokmuşçasına üremek, yaşadığımız, varolacağımız sürede gezegene küresel etkiler yapmak ve belki de kendi sonumuzu hazırlamak çok düşündürücü. Bana insanlığın yetenekli oyuncaklar yapabilen bir çocuktan farklsız olduğunu düşünüdürüyor. Hala bilgelikten uzak, hayvan içgüdülerimiz ile fazlasıyla iç içe gidiyoruz.

Bir yandan da "Sonumuzu hazırlamak" derken şu geldi aklıma; aslında dünya yaşamını ve düzenini etkiliyoruz ancak ne olursa olsun biyolojik ve yaşamsal sistemi, döngüleri pek o kadar da algılayamıyoruz galiba. Örneğin insan kaynaklı kirliliği istatistiklere dökebiliyoruz ama etkilerini gerçekten hesaplayabiliyor muyuz? Bunları hesaplayıp algılamak için sandığımızdan daha gelişmiş değiliz. Cihazlarımız belki bunu yapıp bize analiz edebilir ancak insan olarak baktığımda hala kendi fiziksel, biyolojik ve bilişsel kapasitemiz sınırları içinde hareket edebiliyoruz. Belki bunu beyin ve algı kapasitemizi yükseltecek bir sibernetik gelişme ile aşabiliriz. O zaman da bence apayrı bir insan türü yaratmış oluruz herhalde.

Neyse, çok fazla yazdım galiba... :)
0
🌸burka
(12.08.25)
(26)

Hayattan 10 üzerinden kaç keyif alıyorsunuz?

sekizdokuzon
Ben bu ara 2. 2 puanı da bazen aynada kendimi beğendiğim bazen de çalışırken birkaç saniye keyif alabildiğim için veriyorum.Sizin oranları alalım.Teşekkürler.
Ben bu ara 2. 2 puanı da bazen aynada kendimi beğendiğim bazen de çalışırken birkaç saniye keyif alabildiğim için veriyorum.

Sizin oranları alalım.

Teşekkürler.
0
sekizdokuzon
(11.08.25)
benim 1 bu sıra, yazı sevmiyorum, sonbaharda belki artar ama genel olarak zor bir dönemdeyim
0
tuborg yesili
(11.08.25)
1 haftadır 3.
Bundan 3 hafta önce 10/10.
0
hain kostokk
(11.08.25)
9-10 arası.
0
gabe h coud
(11.08.25)
max 9 - min 4. ortalama 7 falan.
0
antikadimag
(11.08.25)
Üç buçuktan beş
0
Bruce
(11.08.25)
2-3 arası
0
hayalhayal
(11.08.25)
Tam su an 9,5 arka fonda britney spears caliyo ve likorlu soguk bi sey yaptim efsooo
Genel olarak 7 falan.
0
sey mi dostum
(11.08.25)
4-5 bandindayim uzundur.
0
cooperr
(11.08.25)
Son birkaç senedir 6 7 bandında değişiyor. Bu sene benim senem olacak ama 9-10 hedefliyorum
0
kullanicadi
(11.08.25)
Max 4-5. Genelde 0-3 arası. Başka insanlara bakınca bu kadar keyif alacak ne var pek anlamıyorum.
0
synesthesia
(11.08.25)
9.5tan 10
0
sonsuz
(11.08.25)
8-9 falan
0
koela
(11.08.25)
Geçenlerde 5 idi, bu aralar 6 ama hafiftan 6,5dan 7 olacak.
0
put it in your appropriate place
(11.08.25)
Arada bir random selfie çekiyorum bilgisayar başında çalışırken. Yüzüm iyice çökmüş, dudaklarım aşağı parantez, kabız olmuş altını doldurmuş gibi bir surat, falan filan işte. On üzerinden 3 falan. Ciddi bir amaçsızlık ve boşluk hissi var. Umarım kış gelince daha düşmez.
0
biseysorcaktim
(11.08.25)
Yoğunluk, göçebelik, taşınma stresi ve belirsizlik dışında8-8.5/10.
0
Amaranta ursula
(11.08.25)
12-13 falan.
0
encokbenisevinnolur
(11.08.25)
0
0
nyist_
(11.08.25)
11/10. Çok mükemmel. Her şey süper.
0
Shepard
(11.08.25)
3-4
0
duyuruuser
(12.08.25)
Benim hayatım mutlu ve huzurlu, puanlama yapsam 6-8 arası diyebilirim. 10 olmaması ve 6'a inip durması ise benim hedonist bir insan olmamam ve yaşamı, varoluşu sorgulamamdan kaynaklanıyor. Yoksa imkanlarım var ancak dünyevi şeyler bana geçici ve sıkıcı geliyor. Başkası yerimde olsa muhtemelen puan skalası daha yüksek olurdu diye düşünüyorum.
0
burka
(12.08.25)
7 iyidir.
0
designer
(12.08.25)
ciddi manada cok uzun suredir 0. dini inancim beni intihardan alikoyuyor. yoksa hayat cidden manasiz bir sey.
0
warrior princess
(12.08.25)
3
0
gobekliraki
(12.08.25)
Bugün çok keyifsiz -7 resmen.
0
thesomberlain
(12.08.25)
Bu senenin başından itibaren 1.
En kötü yılımı geçiriyor olabilirim.
0
mutekebbir
(12.08.25)
para kazanmak için çalışmanın anlamını yitirmesi ile üç bey aydır. sıfır.
0
stay with me
(12.08.25)
(1)

steam deck ve muadilleri

Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
-ni kullanıp da memnun olan var mı? bilgisayar gibi kullanmak istesek şarjı ne kadar dayanır? tşk.
-ni kullanıp da memnun olan var mı? bilgisayar gibi kullanmak istesek şarjı ne kadar dayanır? tşk.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(11.08.25)
Oyun için konuşuyorsanız cihazları bizzat mağazalarda inceleyip kullandım. Ergonomi, cihaz tasarımı açısından Steam Deck bence çok daha iyi (Rog Ally, MSI Claw vb. için konuşuyorum). Steam Deck, Steam OS ile öne çıkıyor ama artık diğer cihazlara da destek veriyorlar. Muadilleri Windows OS olarak düşünürsen farklı olabilir tabi.

Bilgisayar olarak nasıl kullanacağınız da önemli. Masaüstünde, şarja bağlı olacaksa muadillerin donanım güçleri daha iyi ama batarya ile kullanımda da kullanım süresi kısalıyor. Ayrıca ne amaçla, hangi programları kullanacağınız da fark eder. İnternet tabanlı bir uygulamada belki fark etmez ama kurulum ile doğrudan çalışan bir yazılım şarjı azaltabilir.

EK: Söylemeyi unutmuşum; hevesli ve ilgili bir arkadaşım tüm bu el konsollarını tek tek satın alıp denedi. Hatta bir ara 2-3 tanesi birden vardı elinde. En memnun kaldığının Steam Deck olduğunu söyledi ki şimdi nihai olarak onda karar kıldı zaten. Hatta şimdi de "Steam Deck 2 çıksın, onu alacağım" diyor. Bu biraz merak işi onun için tabi...

Bende Steam Deck OLED var. İlk sürüme göre donanımsal iyileştirmeler yapılmış, optimize edilmiş ve batarya performansı artırılmış bir cihaz. Oyun amaçlı kullanıyorum ve cidden çok memnunum.
0
burka
(11.08.25)
(6)

vedat milor vs masterchef'teki sefler

bohr atom modeli
sizce dunya mutfagini hangisi/hangileri daha iyi biliyor? turkiye'deykrn annemlerle bayagi izledik ama masterchef'tekiler biraz kasinti gibi geldi. bir de danilo bayagi kolpa gibi mesela. vedat milor'u cok severim videolarini da bayagi izliyorum ama boyle bir kiyasi merak ettim.siz ne dusunuyorsunuz
sizce dunya mutfagini hangisi/hangileri daha iyi biliyor? turkiye'deykrn annemlerle bayagi izledik ama masterchef'tekiler biraz kasinti gibi geldi. bir de danilo bayagi kolpa gibi mesela.
vedat milor'u cok severim videolarini da bayagi izliyorum ama boyle bir kiyasi merak ettim.

siz ne dusunuyorsunuz?
0
bohr atom modeli
(03.08.25)
Milor bilgi olarak üçünü de alır
0
grimavi
(03.08.25)
Konuyla alakalı sıfır bilgiyle yalnızca hissettirdikleri üzerinden yorum yapicam çünkü hem cahil hem cesurum. Içlerinde en çok şeyi Somer biliyor gibi geliyor, müdür yardımcısı kılıklı olan sıfırdan kendini var edecek kadar çalışkan, disiplinli, rigit, Danilo hiçbir şey bilmiyor değil, gayet de biliyor ama sempatik, insancıl olduğu icin hakir görülüyor, Vedat Milor da old money, Kirk kuşak İstanbullu olmanın gorgusunun bilgisinin ekmeğini yiyor.
0
sekizdokuzon
(03.08.25)
Chef olmak ile yemek eleştirmeni olmak farklı şeyler. Vedat milor misal neyin kaç derecede pişecegini falan bilmez. Ama bunun aynısını yapan birçok kişi var; sarap gurmesi, kokteyl gurmesi vs. Misal fransa'da da francois simon var. Aynı havayi alıyorsunuz.
Şöyle düşün; bir şeyin üretimini bilmeden sadece sonuçla ilgilenebilirsin. Yani saraptan anlamak için illa yapmayı bilmeye gerek yok.
Misal vedat milor sana Fransa'da İspanya'da ne yenilecegi, hangi sarapla gidecegi, hangi restoranda yeneceği, hangi sezonda yeneceği falan gösterir. Diğerleri yapamaz. Ama vedat milor'da sana tarif yazamaz ya da gel sana göstereyim diyemez. Hangisi daha bilgili tartışılır çünkü iki farklı processe hitap ediyorlar.
Danilo acayip kolpa. Türkiye'de yabanci şef diye öyle yoksa bir taninirligi vs yok dünyada. Magazin sefi.
Somer'in kitabini hanıma aldık zamanında türk mutfağı için. Çok iyi diyemem. Ama en azindan musa dagdeviren'in kitabindan iyi. Neyse bence danilo'dan falan daha şef.
0
logisticsmanager
(03.08.25)
Sanatçı olamayan (yazar, yönetmek, ressam) sanat eleştirmeni olur derler. Bu yemek konusunda da geçerli bence ancak öte yandan bildiğim kadarıyla Vedat MILOR kendini "Ben gurme değil gurmanım" diye tanımlamıştı. Ben bunu "Bu işin sonu yok, ne kadar bilsem benden daha çok bilenler olacaktır" diye yorumluyorum. Adam bundan 50 sene önce, daha 20 yaşındayken ailesinin seyahat hediyesini Avrupa'da gastro tura çıkarak değerlendirmiş. Bu mentalide olan birisinin bilgisinin yüksek olacağını rahatlıkla varsayabiliriz ki zaten yıllardır yaptıkları, projeleri, çalışmaları ortada, uzağa bakmaya gerek yok. Ben onun bilgisini diğer şefler ile değerlendirecek konumda hiç değilim, nacizane görüşümü söylüyorum.

Bir de işin mutfak tarafı var, orası apayrı bir dünya. Bunun da elbette bir yeme&içme yazarına kıyasla çok büyük farkı olacaktır. Yemeği tatmak, değerlendirmek ile bizzat hazırlamak arasında dağlar kadar fark var; aynı kategoride bile değiller. Sizin sorunuz dünya mutfağı üzerineydi, bu noktada Vedat MILOR belki gene imkanları, yaş farkı sebebiyle öne çıkabilir ama gene de net bir yanıt vermek zor.

Danilo konusunda ise katılıyorum, klasik yabancı sempatikliği kadrosundan bir yer bulmuş birisi. Bizim millet eşşeğin bile yabancısını över, Danilo da bunun örneği işte.
0
burka
(03.08.25)
milor şef değil gurme de değil. masterchefteki ustalar bu işin teknik alanında. vedat milor daha bizden yana.
0
mikahakkinen
(03.08.25)
farkli kulvardalar ya. biri yaratim tarafi, digeri gurman-bilgi tarafi. cok yemek yiyen mi bilir cok yemek pisiren mi?

danilo tam bir uc kagitci da, somer ve ozellikle mehmet sef denen adam tam asci. yapan tarafta olduklarindan turk mutfagini milor'dan daha iyi bildiklerini dusunuyorum. ama dunya mutfaginda milor'la yarisamazlar.
0
antikadimag
(03.08.25)
(14)

bu kadar gey varken lezbiyen neden yok?

nothing in my way
sanki geylerin lezbiyenlere ezici üstünlüğü var gibi. sosyal medyada, orada burada birçok gey görüyoruz ama lezbiyen hiç yok. kadınların kadınlardan hoşlanması daha mı zor?
sanki geylerin lezbiyenlere ezici üstünlüğü var gibi. sosyal medyada, orada burada birçok gey görüyoruz ama lezbiyen hiç yok. kadınların kadınlardan hoşlanması daha mı zor?
0
nothing in my way
(31.07.25)
toplumsal baski. kadinlar hetero iliskilere bile anca adapte oluyor. sayisal okarak az degil, ortaya cikmasi zor, gorunurluk daha da zor. kultur daha oturunca gorunurluk artar
0
ala09
(31.07.25)
Bir şeyin var olması ile onun görünür olması farklı bir şey ala09 +1
0
grimavi
(31.07.25)
Kanıtın yokluğu, yokluğun kanıtı değildir.
0
burka
(31.07.25)
baya var aslında, biseksüel daha çok var bi de. kadınlar çocukluktan itibaren çok erkek odaklı yetişmek zorunda kalıyo, hep bi erkek bulmak teması var maruz kaldıkları içerikte de sohbette de, her şeyde. öyle olunca erkeklerden hoşlanmasa bile bunun tam adını koyamayıp datelere çıkan, ilişki kurmaya çalışan çok kadın var. bi de hetero ilişkilerde kadınlar erkeklerden o kadar şikayet ediyor, o kadar sevmiyormuş gibi konuşuyor ki insan erkeklerden hoşlanmamayı ama yine de ilişki kurmayı denemeyi normalize ediyor. kendimden biliyorum eheh varız sonuç olarak aslında, ama evet gaylere kıyasla sayıca azızdır.
0
turk kizi
(31.07.25)
lesbos daha çok :) algida seçicilik karamelli.
0
gabe h coud
(31.07.25)
Çok gizli lezbiyen var. Henüz ayikmamislar. O yüzden belli olmuyor.
0
encokbenisevinnolur
(31.07.25)
var ama senin dikkatini çekmiyor çünkü günümüzdeki hetero kadınlar da lezbiyen/bi gibi davranıyor.
0
nahtoderfahrung
(31.07.25)
çok fazla var. biseksüel de çok. sadece alınlarında yazmıyor diye sen az zannediyorsun. erkek efemine davranışlar sergilediği için onlardan daha çok olduğunu düşünüyorsun sadece.
0
koela
(31.07.25)
Sosyal medyada olmayınca yok mu sayılıyoruz?
0
peki madem
(31.07.25)
Aksine kadınlar biseksüel eğilimli
0
Hallegadola
(31.07.25)
Soruyu tekrar düşündüm ve cevap herkesin yapısal olarak lezbiyen olması bence. Herkes lezbiyen olduğu için anlayamıyoruz.

www.goodreads.com
0
encokbenisevinnolur
(31.07.25)
Bütün kadinlar bisex dogar.

Zaten kadinlarin estetik algilari gelismis olsaydi yine kadindan baska partner tercih etmezlerdi.
0
feastofthedamned
(31.07.25)
Bütün kadınlar değil de herkes bisex doğar. ornekler kafa acti kadinlar arasinda birbirine dokunmak, ya da bir kadini cok begenmek, yakin "arkadasini" cok kiskanmak/paylasamamak gibi seyler bazi dinamiklerde o kadar yaygin ki buna asiri cinsel anlam yuklenmeyebiliyo. kiz arkadasina sevgili tipinde sevenler o arkadaslik titleindan cikamiyor mevzu cinsellik deneyimiyse de kadinlarin genel olarak talebi cok cok asagida kaliyo sekssiz bu tarz bi kankalik iliskisi cok zor degil sanirim. uzun sure arkadasla opusme istegini arkadaslik sanmistim for exp
0
ala09
(31.07.25)
Kadınlar genel olarak cinselliğini saklıyor. O yüzden pek görünür değiller bence.

Eskiden turizmde çalışırken şahit oluyordum; erkek eşcinsel çiftler kadar kadın eşcinseller de konaklamaya gelirdi.
0
yurtsuz john
(04.08.25)
(4)

yabancı borsalardan hisse almak

günaha davet
bu mevzu benim için çok karışık. bi tanesine bakıyorum senelik aidat alıyor, başka birine bakıyorum bilmem ne altında o da bir para alıyor, başka biri saklama parası, bir başkası güvenilir değil vs..şimdi biz hangi aracı kurum üzerinden dış borsalardan hisse alalım? siz hangisini kullanıyorsunuz ve
bu mevzu benim için çok karışık. bi tanesine bakıyorum senelik aidat alıyor, başka birine bakıyorum bilmem ne altında o da bir para alıyor, başka biri saklama parası, bir başkası güvenilir değil vs..

şimdi biz hangi aracı kurum üzerinden dış borsalardan hisse alalım? siz hangisini kullanıyorsunuz ve neden?
0
günaha davet
(09.07.25)
Midas şu an en mantıklı olanı.

Arayüzü kolay, güvenli ve hızlı.
0
chicha_v2
(09.07.25)
Her yıl karını beyan etmen gerekiyor vergi için. O sıkıntı.
0
hububrad
(09.07.25)
teşekkür ederim. başka?
0
🌸günaha davet
(10.07.25)
Ben 4 yıldır aktif olarak Interactive Brokers kullanıyorum çünkü dünyanın en büyük aracı firmalarından birisi. Komisyon oranları çok düşük, TL para gönderme imkanı var. Çok fazla finansal ve yatırım enstrümanı sunuyor, çeşitlilik yüksek. Türkiye'den üyelik açabiliyorsunuz, bir sıkıntı yok. Önerim IBKR olurdu.

Ayrıca bir üyenin referansı ile giriş yaparsanız ilk senenizde 1000$'a kadar Interactive Brokers hissesi elde etme imkanınız var. Detayları şurada yazıyor, resmi sitesinden okuyabilirsiniz: www.interactivebrokers.com
0
burka
(10.07.25)
(5)

Bergama'da nerede kalınır ?

orpheus
iş için buradayım 1-2 gece kalmalık temiz sakin otel lazım. araç var burhaniye'ye mi gitsem ?
iş için buradayım 1-2 gece kalmalık temiz sakin otel lazım. araç var burhaniye'ye mi gitsem ?
0
orpheus
(09.07.25)
Gel burhaniyeye ben ordayim
0
beetlejuice
(09.07.25)
yakinlik durumuna göre dikili,sarimsakli,ayvalik..
Burhaniye uzak degil mi.
0
designer
(09.07.25)
Ben Bergama girişinde Berksoy Hotel'de kalmıştım. Şehrin içi sayılır, araç park sorunu da yaşamazsınız. Konforlu, güzel bir işletmeydi, tavsiye ederim. Bergama'a ilk gelişimde, bisiklet ile tur yaparken denk gelmiştim. Sonrasında merkezdeki turizm bürosuna merak edip kalacak yer danıştığımda da gene burayı tavsiye etmişlerdi.

www.berksoyhotel.com
0
burka
(10.07.25)
o kadar aşağı inmedim kozakta bir yer buldum.
0
🌸orpheus
(10.07.25)
nerede kalınır sorusu da yok bende nerede doyulur sorusu da. geçen sene gittiğimde yolları berbattı hep çalışma vardı, yemek yiyecek lokanta bulamadık hepsi akşam 4 de kapamıştı. bergamayı sevmedim kısacası.
0
Suursuz
(10.07.25)
(17)

Favori "Gibi" repliginiz

sekizdokuzon
Yılmaz'ın İlkkan'a Ersoy'un babaannesinden kalanlar defnedilirken "Vallahi seni şuraya gömerim. Hayatı yaşadığımız yetmezmiş gibi bir de senden dinliyoruz" demesini yıllardır "atlatamıyorum". Nerede Türkçe filme Türkçe altyazı birini görsem aklıma bu replik geliyor.Sizin favori Gibi repliginiz hangi
Yılmaz'ın İlkkan'a Ersoy'un babaannesinden kalanlar defnedilirken "Vallahi seni şuraya gömerim. Hayatı yaşadığımız yetmezmiş gibi bir de senden dinliyoruz" demesini yıllardır "atlatamıyorum". Nerede Türkçe filme Türkçe altyazı birini görsem aklıma bu replik geliyor.

Sizin favori Gibi repliginiz hangisi?

Teşekkürler.
0
sekizdokuzon
(05.07.25)
'yılmaz sen bu değilsin, dahası sen hiçbir şey değilsin.'
0
inveniam viam
(05.07.25)
sen aynur ablanla hitler'i bir mi dutuyon?
0
der meister
(05.07.25)
bütün kadınlarla aynı fikirdesin
0
mantık
(05.07.25)
her şey için çok uğraşıyoruz ya
0
juliette
(05.07.25)
Sendeki bu güç hevesi bizim ağzımıza sıçtı.
0
ekimoloji
(05.07.25)
oğlum bak biz o kadar hiçbir şey içermiyoruz o kadar hiçbir şey vadetmiyoruz ki karşı tarafa, insanlar bize merakından geliyor, bu neymiş ya diye bakmaya geliyorlar sonra bi s* olmadığını anlayınca terk ediyorlar zaten bizi
0
tabii lan manyak mısın
(05.07.25)
yılmaz'ın, ilkkan'a söylediği ''anan mı baban mı lan senin balzac'' sözü. bir şeyin manasızca abartılarak savunulduğu durumlarda balzac kısmının değiştirilerek günlük hayatta kullanımına çok uygun.
0
wilhelmwasmuss
(05.07.25)
abi kahve yoktu, çay da bulamadım, sıcak suya kola damlattım.

Bence bu dünyanın en komik repliği :)
0
koela
(05.07.25)
(benim de çok kullandığım) --> hayatın acı gerçeklerini yaşadığımız yetmiyor bir de senden dinliyoruz

Hiç mi anlamadın oğlum? İnsan bilir ne yaşadığını ya..

İlkkan bizim seninle sırt sırta verip de kemeyeceğimiz insan yok

Sadece 10 liramın olması hiç paramın olmasından daha çok canımı yakıyor

Baya da yemiş ---- çocuğu

Senin eğitim durumun ne cimcime

Ben yanlış geldiğimi anladım da siz çok yanlış gözüküyorsunuz. ( mandosi bey )
0
pislick0
(06.07.25)
insan ne yasadigini bilir.
0
baldur2
(06.07.25)
Erdem atletik diye ben niye kokoreç dükkanı açıyorum —> zaman zaman refere ediyorum hayatımda bunu.

Seni dinlemedim ama bence haksızsın ilkkan.
0
biseysorcaktim
(06.07.25)
İlkkan: karizmatik kimliğimi ve dayanılmaz cazibemi kenara koyarak söylemek isterim ki...
0
luluki
(06.07.25)
Her şey için çok uğraşıyoruz
0
sehpa fx350
(06.07.25)
Benim favori Gibi repliğim, gerçi tirat demek daha doğru olur; Yılmaz'ın İlkkan'ın "Ne düşünüyorsun?" sorusuna verdiği yanıt. Günlük hayatta kullanması pek pratik değil ama benzer bir soru sorulduğunda "Bir şey düşünmüyom" diyorum :)
0
burka
(06.07.25)
son parasıyla smootie alan ersoy’a yılmaz’ın söylediği “bu her şeyin en iyisini hak ediyorum düşüncesi nereden geldi sana ya” dediği sahne.
0
phoarbix
(06.07.25)
Henüz yazılmamış favorilerimi yazayım o halde

İlkkan nasıl birisi olduğunu detaylıca bir kağıda yaz da ordan takip edelim ben yetişemiyorum artık sana

keşke senin de müsait olduğun bir zaman yeselermiş serpil teyzeyi

kimsenin hiçbir şeyi bilmediği bir yerde bir insan her şeyi bilebilir

ilkkan sen bu grandiyöz hezeyanların için çok düşük seviyeli bir paladinsin
0
kullanicadi
(06.07.25)
İlkkan bizim senle sırt sırta verip de s*kemeyeceğimiz insan yok, ben buna inanıyorum kardeşim

-seni yerim
-Puh senin ben ananı s*ikeyim oros*u çocuğuna bak be
0
onheil
(06.07.25)
(18)

Çalışanın sürekli borç ve avans istemesi

Shepard
Çok iyi çalışan bir çalışma arkadaşımız var. Evini taşıdı, yardımcı olduk avans vererek. 1 ay kadar önde maaş olarak.Hemen her gün avans istiyor. Veriyoruz ama kendisini de uyardık, yoruyor herkesi. Avans verdiğim gün gitmiş çalışma arkadaşlarından borç istemiş. Şu ana kadar 3 kişiden farklı zamanla
Çok iyi çalışan bir çalışma arkadaşımız var. Evini taşıdı, yardımcı olduk avans vererek. 1 ay kadar önde maaş olarak.

Hemen her gün avans istiyor. Veriyoruz ama kendisini de uyardık, yoruyor herkesi. Avans verdiğim gün gitmiş çalışma arkadaşlarından borç istemiş. Şu ana kadar 3 kişiden farklı zamanlarda birden fazla kez borç almış. Aylardır ödememiş. Dün öğrendim borç olayını. Dün avans istedi. Yeni taşındığı ev eşyalıymış. Eski evdeki eşyaları yazlığına taşıyacakmış. Mümkün değil dedim. Yarım maaş istiyordu. Neyse borç aldığı bir çalışma arkadaşına demiş ki "Shepard'dan iste, sana verir. Sen de bana verirsin". Personel de böyle bir durum var rahatsız oluyorum diye bana şikayet etti. Borç isteyen rütbe olarak yüksek.

Şimdi ben de rahatsız oldum. Adam herkesten borç istiyor. Başkasının avansı ile alamadığı avansı alma peşinde. Şirketteki personel borç ver, ver bana ver durumundan şikayetçi ve bence tedirginler de çünkü şimdi bize neler yapar bu borç isteyen, uğraşır, iş kitler veya sadece surat asması bile yeterli güzelim ortamı bozmaya.

Ne yapmalıyım onu çözemedim. Akıl verin please. İşten çıkartmak hariç diyelim.
0
Shepard
(30.06.25)
Bu semptomlar bana kumar, bahis borcu gibi göründü. Çok dikkatli araştırıp karar verin, bu aralar sözlükte benzeri durumlar çok yazılır oldu.
0
burka
(30.06.25)
ne yapmak lazım? vermemek lazım. bu durumu yaratan kendisi, senin patron olarak yapabileceğin şey tedbir almak.
ortamı bozabilir evet, ama sürekli borçlu olarak devam eden bir çalışan haline gelirse ki hele de sorun kumar gibi dipsiz bir kuyuysa ortamın bozulmasından daha büyük sorunlar olur.
zaten alkdığı borçlarla taşınma işini halletmiş olmalı. en fazla taşıma şirketini sen bulur parayı verir faturayı alır maaşından kesersin.
ortamı bozar hale geldiğinde de hızlıca uyarı peşine de işten çıkarmak mecburiyeti
0
kisa
(30.06.25)
benim eski çalıştıgım yerde çok iyi çalışan ama herkesten borç alan bir arkadaş vardı. sonra birgün herkesin borcunu patlatıp işi bırakmıştı. tabi arada senet v.s olmadıgı için paralar nanay olmuştu. anlattıgınız hikaye bu sebeple çok tanıdık geldi.
borç vermeyin.şirket kurallarını tekrardan hatırlatın. hatta tekrardan egitimden geçsin. Kurumsal firmalarda saçmalayan personeli genelde tekrardan egitime alırlar kendine gelsin diye. borç konusunda bankalara yönlendirin. borçlanma işini bankalarla halletmesi gerektigini belirtin. (muhtemelen bankalarada borç takmıştır)

batık bir gemiyi yüzdürmeye çalışıyor gibi görünüyorsunuz
0
limonlu eksi
(30.06.25)
Kumara düşmüş kuvvetle muhtemel. İşiniz zor. Çıkışını yapmanız en olası tazminatını verip.
0
drako
(30.06.25)
isten cikarmak haric soyleminde ciddi isen, ve kumar, uyusturucu gibi bir bagimliligi yoksa kenara cekip konusacak ve duruma gore bir daha tekrarlamamasi sozu karsiliginda izin, tedavi, tatil, son seferlik yuklu avans gibi seyler teklif edicen.
0
buenosdias
(30.06.25)
benim öyle bir iş arkadaşım vardı. bir kere cuma günü pazartesi ödemek üzere borç istedi ve verdim. sonra her ay düzenli olarak borç istedi. yok dedim ama 3 sene her ay istemeye devam etti. her seferinde hayır dedim, yine de istedi adam. inanılmaz bir şey.

onun da olayı, gelirinden çok daha fazlasını harcadığı bir evliliği vardı. eşi top model gibi bir şey. ona sözler vermiş, seyahatlere gideriz, onu bunu alırız diye. gırtlağına kadar borç içindeydi adam. sonra para yetmeyince eşi ayrıldı da kurtuldu dasjfşasd
0
gabe h coud
(30.06.25)
Yorumlara katılıyorum, şahıslardan bu kadar borç isteniyorsa belli ki bankalar nezdinde borçlanacak bir limit kalmamış, konu şirketten avans alma ve kişilerden ayrı ayrı isteme noktasına gelmiş. Muhtemelen aile ve akraba kanalları çoktan tüketilmiştir.

Bizim böyle bir tanıdık var, açıkçası bunalımda olduğunu düşünüyorum. Pek çalışma taraftarı değil, hayattan bıkmış. Farklı işlere girip çıkıyor. Ailesinin ihtiyaçlarını sağdan soldan borç adı altında para alarak karşılıyor ve ödemiyor. Sizin profil buna uymuyor gibi görüyorum ama belli olmaz tabi. Geriye kumar, uyuşturucu ve kadın seçenekleri kalıyor.

Ne yapılmalı? Öncelikle avans verme işini kesmek lazım. Şu aralar çok avans talep ettiğini, çalışma arkadaşlarından da borçlar aldığını ve ödemediğini, maddi sıkıntının kaynağının ne olduğunu usulünce sormak gerekir. Her ne kadar "çok iyi çalışan" biri olsa da bu iş bir noktada patlar, çalışma motivasyonu kalmayacak ve işi bırakacaktır. Kısacası derdini öğrenmeye çalışıp uyarmak lazım. Şirket içinde bu tip konulara izin verilmediği, devam edilecek olursa yolların ayrılacağı noktasında biraz sert uyarı yapmak gerekiyor aksi durumda kişi kendini toparlamayacaktır. Yani derdini anlamaya çalışın ama katı kuralların olduğunu da hissettirin. Şahsi fikrim bu yönde.
0
Lethe
(30.06.25)
bu döngüye girip çıkanı görmedim hatta zamanla daha arsızlaşıp normalleştiriyorlar ve borç vermediğin için kötü sen oluyorsun.
0
carisch
(30.06.25)
Bir hatira anlatayim,
santiyedeki herkese cesitli bahanelerle annem hasta, borc verdim xe alamadim ama simdi bana lazim vs. vs. borc takan, sonunda santiyede gerektiginde kullandigimiz sirket kredi kartini calip, para cekip kendi kartini bir ay atlatip, tekrar kendi kartindan para cekip geri sirket kredi kartina yatiran bir personelim vardi. cok iyi dunya tatlisi herkesin sevgilisi bir cocuktu. benden de borc para aldi tabii.

Biz de olayi insanlarin artik birbirine ya bu cocugun durumu iyimi surekli para istedi benden demesiyle farkettik. Bir baktik herkes ten para almis. Hatta bir suredir bir iki haftadir santiyede ofiste yatiyormus. Kirasini odemediginden ev sahibi kovalamis.

Ozetle hazir farketmissiniz, acilen cozun. Isten cikarmak haric demissiniz ama bazen tek yol kolu kesmektir.
0
wallcan
(30.06.25)
neden bu çalışana işten çıkarma hariç bir çözüm bulunmaya çalışılıyor ben de bunu anlamıyorum. İşyerinde hepimiz para kazanmak için bir arada bulunuyoruz ve bu arkadaş sürekli para istiyor, borcu borçla kapatmaya yönelik girişimlerde bulunuyor işyerine parasal huzursuzluk sokuyor. Yarın bugün bu arkadaşın müşterilerden de para talep edip etmeyeceği ve de şirketin kazançlarına yönelik bir girişimde bulunmayacağı belirsiz.

Şirket içi bu tarz sorunları zamanında yakından görmüş biri olarak bu işin pek de iyi yöne gitmediğini söyleyebilirim. Bu arkadaş belli ki bankalarla iletişimi kaybetmiş, ardından ailesi ile de iletişimini kaybetmiş, şimdi de iş arkadaşlarından para almaya çalışıyor o kaynağı kapatınca da şirketin dış paydaşlarına da benzeri taleplerde bulunacak. En başında tutanağı tutup alacaklarınızı alıp kovun adamı.
0
denizgonen
(30.06.25)
Tasinma hikayesi dogru olabilir. Bizimki de tasinmisti, hem de cok uzaklara (oncesinde herkese borc takarak tabi)
0
freedonia
(30.06.25)
sirkete olan borclari kapanana kadar avans vermeyeceginizi soyleyin, kisisel borclarina bir sey yapamazsiniz, is arkadaslari kendileri dusunecekler. isten cikarmak icin bir sebebiniz yok zaten anladigim kadariyla, isini yapan birisi.
ancak, rutbe olarak yuksek birinin astlarindan borc istemesi durumunun onune gecmeniz lazim. bunu nasil yaparsiniz bilemem ama mobbing tanimina girmese de kesinlikle dogru degil, zira rutbesi dusuk olan hele hele de o kisiye dogrudan bagli ise, o kisi icin cok hassas ve kirilgan bir konu.
0
kassiopeia
(30.06.25)
Çok düşünecek bir şey yok aslında, tek kelime: yok. Ya da "hayır" siz iyi çalışıyor işi bırakırsa cuvallariz diye falan kastiysaniz (baska bir sebebi varsa da bilemiyorum, bu bulabildiğim tek mantıklı açıklama olduğu için böyle tahmin ettim) bu calisan sorunu degil yönetimsel bir sorun demek ki.
0
encokbenisevinnolur
(30.06.25)
Agzi laf yapan, herkesle iyi gecinen kisilerin ortaliga borc takip isinden istifa edip kacmasini o kadar cok duydum ki.
0
turkuaz
(30.06.25)
avans ve borç vermemekle çözebilirsiniz. başka yolu yok. sizi yolmasına izin vermeyin.
0
koela
(30.06.25)
Iki konu dikkatimi cekti. Birincisi, ust bir poziyondaki kisi altlarindan borc istiyorsa, hatta altina git sundan borc iste bana ver diyorsa bu buyuk bir sorun. Ust-alt iliskisini suistimal ediyorsa dogrudan isten atilma, hic degilse tenzili rutbe sebebi. Ikincisi, yazligi olan biri ivir zivir icin borc istiyorsa, bu da sorun. Diger arkadaslar gerekeni soylemis zaten.
0
osssy
(30.06.25)
Konuştum, özür diledi. Daha dikkatli bla bla bla bla bla bla vs vs olacakmış. İyi çalıştığı için direkt kovmak istemedim, düzeni bozulsun istemedim, 1 ay kadar avans ile önde paracıklar gitsin istemedim. Ama şimdi en ufak fişi bile sorgulayacağız. Allah kimseyi güvenmediği adamlarla aynı ortamda yaşamakla test etmesin. Çok tenks ulan develer.
0
🌸Shepard
(30.06.25)
Kesinlikle kumar oynuyor. İnşallah diğer arkadaşlarının çalışma performansını etkilemez. İşten çıkarmak dahil bunu önlemini düşünün bence.
0
etna
(30.06.25)
(19)

Irkçılık ile bir kültürü sevmemeyi nasıl ayıracağız?

michael_knight
Tamam, ırkçılık kötü, yanlış. Bir insanın kendisinin karar vermediği ten rengi, vücut tipi gibi fiziksel özellikleri aşağılamak gerçekten yanlış ve insafsızlık. Ama bir de kültür ile ırkın karıştığı durumlar oluyor. Mesela bir ülkenin vatandaşları diyelim ki çok pis, kötü kokuyor veya kaldırım kenar
Tamam, ırkçılık kötü, yanlış. Bir insanın kendisinin karar vermediği ten rengi, vücut tipi gibi fiziksel özellikleri aşağılamak gerçekten yanlış ve insafsızlık.

Ama bir de kültür ile ırkın karıştığı durumlar oluyor.

Mesela bir ülkenin vatandaşları diyelim ki çok pis, kötü kokuyor veya kaldırım kenarına kaka yapıyor. Bu onun ülkesinde çok olağan ama benim ülkemde bu şekilde davranılması bana zor geliyor.

Ne şekilde uyarırsam ırkçı olmam?

Diyelim ki benim ülkemde bir sokakta bu kültürden insanlar çoğunluk oldu ve kaldırıma kaka yapıyorlar. Ona müdahele etme hakkım olacak mı?

“X ırkından nefret ediyorum” değil “X ülkesinden gelen insanların davranışlarından nefret ediyorum” diyebiliyor muyum?

Irk ve kültür sevmemeyi ayıran bir kelime, terim var mı?
0
michael_knight
(25.06.25)
Karşıdakinin kafasındaki değerlere göre davranacaksak işimiz var. Senin kendi ırkçılık tanımın neyse ona göre karar vermelisin, karşıdakinin görüşünü bilemezsin ki.

Nefret kelimesini kullanma elbette, nefret söylemi diye bir şey var.

Sevmemek başka düşman olmak başka. Irkçılık düşmanlık hukuku güder. Sevmemekte düşmanlık yok. Böyle düşünmek belki açıklık getirir.
0
sessizce aglayan sanat
(25.06.25)
Mesele genelleme ve asagilama yaparak butun bir irki ve milleti kucuk gormek.

Tabii yola kaka yapmak gibi halk sagligini tehtid edecek bir mesele oyle kulturel denebilecek bir sey degil cunku o cogu ulkede suc.
Deodorant diyelim.
Bir alman olarak Ali ile deodorant kullanmadigi ve bu sizi rahatsiz ettigi icin takilmamak irkcilik degil. Turkler cok pis hic deodorant kullanmaz demek irkcilik. Mehmet ile merhaban yokken kesin deodorant kullanmiyordur diyip onu hor gormek, kopek cekmek irkcilik. Turklerin burnu hic koku almaaz ahahaha diye saka yapmak irkcilik.
0
wallcan
(25.06.25)
@wallcan, 5 tane deodorant kullanmayan Ali ile tanıştıktan sonra 6. Ali ile tanışmak istememek ırkçılık mı?
Sen ne yaparsın 6. Ali tanışmak istediğinde?
0
🌸michael_knight
(25.06.25)
Ali’nin ten rengiyle, diliyle, kafasının şekliyle bir problemim yok. Deodorant kullanmaması veya kötü kokması ile sorunum var.

Bir de diyelim ki bu Ali ve ülkesindeki çoğu kişi deodorant kullansalar da bana rahatsız edici gelen bir koku oluyor. Yine mi onlarla tanışmak istememek, metroda görünce onun yanındaki koltuğa değil başka yere oturmak ırkçılık?
0
🌸michael_knight
(25.06.25)
Bir insan ne kadar ırkçı, kategorik ya da ne bileyim bir şey fobik olursa olsun bunu yalnızca yakın çevresi ve kendiyle paylaşmalı. Geniş kitlelere duyurmadigin, etiketini yumusatmadigin (Irklarını değil kültürlerini sevmiyorum) ve etki alanını buyutmedigin sürece minik, sevimli faşistlikler yapabilirsin çünkü hiçbirimiz öyle süper duyarlı, iyi insanlar değiliz. Tek bir sorumluluğumuz var, yıkıcı, negatif düşüncelerimizi atmosfere çok yaymamak, kendimizi aklamaya çalışmamak. Bence. En azından.
0
sekizdokuzon
(25.06.25)
Yolu yok.

O tür kişiler bunu silah haline getiriyor zırva davranışları için. Hatta yer yer otoriteler, ideolojiler de bunu besliyor.

"X ülkesinden gelen insanların davranışlarından nefret ediyorum” demeniz naparsaniz yapın ırkçı kategorisine atılacak o yüzden. Baştan hazırlanmış bir tuzak var orada.
0
encokbenisevinnolur
(25.06.25)
Onu örnek verdiğiniz için soruyorum; önlem almasına rağmen koktuğunu düşündüğünüz kişi için sebep biyolojik değilse nedir size göre? Kültürlerinde pis kokmak mı var bu insanların? Irkçığınıza kılıf arıyorsunuz gibi geldi bana -ki gündelik ırkçığın tipik bir örneği.
0
auroraaurora
(25.06.25)
sekizdokuzon'a katılıyorum.

birini sevip sevmemek, beş ali'yle olumsuz tecrübe yaşadıktan sonra 6'ıncı alinin de deodarant kullanmayacağını düşünmek; bunlar rastlantı olsa dahi kabahati ali olmakta bulmakta, eylemlerimiz sadece kendimizi etkilediği sürece önyargılı olmakta suç yok.

burada dengeler gerçekten hassas, ırkçılığın kötü yanı toplumsal adaletsizliğe yol açması. mesela doğum yerin x diye bir işe girerken seni elemeleri. doğum yerinin niteliklerin önüne geçmesi. kişisel hayatımda o kişiyle görüşüp görüşmeme hürriyetine sahibim ama işe alımla görevli isem duygularımı işime karıştırmamalıyım.

ırkçılığa dair benim aklıma geldikçe utandığım bir anım var.
istanbul'un kozmopolit bir bölgesine taşındığımda, o sırada bir de çok fazla ortadoğulu geliyordu yaşadığım tarafa, üst katta arap görünümlü biri vardı.
o evden çok fazla gürültü geliyordu. bir de o evin penceresinin baktığı yere bir çok çöp atılıyordu. benim pencerem de aynı yöne baktığı için rahatsız oldum ve arapça bir şekilde "çöp atmayın" yazıp yere koymak istedim. iyi ki yapmamışım. -onlar mı çöp atıyordu bilmiyorum ama düzgün, kendi halinde yaşayan, türkçeyi iyi kullanan ve kimseyle problemi olmayıp yıllardır burada yaşayan biri çıktı. iran-ırak-suriye-afgan-filistin falan da değil, başka bir yerden. sanki eskiden çöp derdimiz yoktu da adamı esmer ve ortadoğu tipli gördüm diye doğrudan ona atfettim bu sorunu. bu ırkçılıktır işte. bu olayda sevindiğim tek şey bu anlattığım şeyin düşünceden ibaret kalması.

ırkçılık hakkında tanım sorunlarımız da var. ırkçı olduğu suçmalası yapılan insanların bir kısmı basitçe zenofobik, yani yabancı sevmiyor.
"ülkemde yabancı istemiyorum" hatta ileri gidiyorum "turist de istemiyorum" diyebilir biri. bu onu ırkçı yapmaz. çünkü x'ler kötüdür biz y'ler iyiyiz demiyor ki. sadece x,y,z ne olduğu önemli değil dilimi kültürümü bilmeyeni istemiyorum diyor. zaten kendi içimizde uğraştığımız şehirden şehire değişen kültürel farklarımız varken bir de daha büyük ölçekteki ile uğraşamam diyor. bu düşünce o kişiyi ırkçı yapmaz. haklı mıdır değil midir ayrı konu. elbette yabancıların aramızda olmasının ve çeşitliliğin olumlu yanları da var. ama kişi olaya olumsuz yandan da bakabilir
0
biseysorcaktim
(25.06.25)
kaldirima kaka yapilmasindan nefret ediyorum ya da insanlarin yazin dus almamasindan nefret ediyorum diyebilirsiniz. boylece kendi ulkenizde 7 ceddi turk olan insanlarin da sokaga kaka yapabildigini ve bundan da nefret ettiginizi ve bunun tek bir milletin tamamina atfedilen bir huy olmadigini kabul etmis olursunuz.

her x ulkesinden gelen insan ayni degil, bence ozellikle yurtdisinda cok korkunc temsil edilebilen ve sacma sapan soylemlere maruz kalan musluman ve/veya turkler olarak en iyi anlayanlardan biri bizler olmaliyiz.

ornegin rusya ukrayna'ya saldirdiginda avrupa'da ve dunyada bir cok ulkede ruslara karsi nefret soylemi basladi, ruslar islerden cikartildi, islere alinmadi, sanatcilari yasaklandi, sporculari engellendi. covid zamani cinlilere saldirildi. tum ruslar ukrayna'ya saldiriyi desteklemedigi gibi, hepsi putin'e oy vermedigi gibi ukrayna'ya saldiran ruslar degil devletti. herhangi bir ulkenin, irkin, cinsiyetin, cinsel yonelimin tamamini ayni kefeye koydugunuz her konuda, illa pis olmak demek degil bu, ayni risk ile karsi karsiyasiniz.

bu bakis acisi ile yarin bir gun, hangi ulkeden gelirseniz gelin, desteklediginiz ya da desteklemediginiz hukumet bir ulkeye saldirirsa ve dunyanin geri kalani o ulkeden gelen insanlara karsi nefret kampanyasi baslatirsa sesinizin cikmamasi lazim.
0
kassiopeia
(25.06.25)
@auroaurora mesela benim burnumun alışkın olmadığı bir baharatı çok yüksek miktarlarda tüketmek olabilir.
Kaşık kaşık sarımsak-soğan veya bol bol pastırma yiyen bir insanın ne kadar deodorant sıksa da, duş alsa da kötü kokacağına hemfikir oluruz herhalde.

O ülkenin yemek kültürü bu şekildeyse o ülkedeki çoğu insan bu şekilde kokacaktır.

Yemek dışında da doğuştan kötü kokan bazı insanlar var ırk ayırmadan söylüyorum. Belki bazı ırkların tamamında vardır bu, emin değilim.

Irkçılıkla suçlanmaktan korktuğumuz için çekinerek konuşuyoruz bazen, bunda da bir problem yok mu?
0
🌸michael_knight
(25.06.25)
"Kaşık kaşık sarımsak-soğan veya bol bol pastırma yiyen bir insanın ne kadar deodorant sıksa da, duş alsa da kötü kokacağına hemfikir oluruz herhalde."

Evet hemfikiriz. Her ulustan, her kültürden, her etnik kökenden insan yediğine içtiğine bağlı olarak kötü kokabilir.
0
auroraaurora
(25.06.25)
@michael_knight aradığın cevabı burada bulamazsın. Buradaki arkadaşlar feminen, liberal, hayalperest ve hayat gerçeklerinden uzak. Satranç oynarken posta koyan belli tipteki adamlardan it gibi tırsar, yol değiştirirler ama burada abi önyargılı olma, lütfen loto gibi düşün milyonda biri bile iyi olabilir sen onu bulmaya çalış derler.

Her gün duyuru'da görüyoruz. Ben psikolojik deli değilim diyor mesela, yeni duyuru açıyor abooo neler neler. Herkes poz kesiyor bakma bunlara.

Gerçekte, dünyamızda olanı söyleyeyim. Zencilerin, kürtlerin, arapların, hintlilerin, pakilerin vs sevilmeme sebebi dağdan inmiş olmaları. Memleketim dedikleri boz çöplükten güzel, modern bir şehire veya ülkeye giderler. Çünkü daha iyi, daha güzel diyerek. Ama orayı da kendi boz çöplüklerine dönüştürmek için savaşırlar. Bu kadar aptallar.

Ben işim gereği bu yazdığım ırk mıdır, ülke vatandaşı mıdır nedir onlarla uğraşıyorum. Daha ilk cümlelerinde anlıyorum. Aha kürt kesin haksız bir şeyler isteyecek yine. Aha zenci para mara vermez, ama tam hizmet ister. Tam hizmeti alır ama para vermeye gelince e şu hizmeti de verin der. Ama o hizmet ayrı, anlatırsın öncesinde. Her yere çöp atarlar, işerler.

Bu adamlar ve ırkdaş ve ülkedaşları tek fabrikadan seri üretimle çıkmış gibidir. O yüzden ön yargılı yaklaşmazsan canın yanar. Kavgacılar, orta yolu bulmazlar, haksızlık peşindeler.

Kısaca sen kelime arıyorsun ama yine bu kırılgan insanları kırmamak için. Onlar seni umursamıyor ki sen bu kadar uğraşıyorsun. Bak burada seni suçluyorlar. Bunları 20 dairelik bir binada yaşat o kişilerle, senden benden daha ırkçı olurlar. Acemilere bakma sen. Bir şey ya vardır ya yoktur.

Bak Çinliler covid bilmem ne demişler, abicim çinliler kadar terbiyesiz, kaba, başkalarını umursamaz bir halk var mı? Böyle yetişmişler ve yanlış bize göre. Çinli sevmiyoruz bu yüzden. Yeni çinliye de yokuz. Eskisine de.

Birazdan damlar ben yabancılarla çalışıyorum hiç öyle değil diye XD. Diyen kişi de uluslararası bir firmada beyaz yakalı, fuarlara giden birisi çıkacaktır. Onlara da bakma sen, doğal ortamında tahlil edemez onlar o kişileri.
0
Shepard
(25.06.25)
kafan karisik biraz..

kaldirima kaka yapmak bir bylaw (teamul imis turkcesi) sikintisi, bunu uyarmanin, hatta sikayet edip ceza yazdirmanin irkcilik ile alakasi yok.

"onlarla tanışmak istememek" dedigin anda irkcilik sinirini gecmis oluyorsun bence. o hissiyat uzerinde biraz calisman lazim..
0
cooperr
(25.06.25)
ırkçılığın kötü bir şey oldugunu niçin kabul ediyoruz ki baştan? belki de ırkçılık iyidir ve insanlığın gelişimi için elzemdir.
0
abelardo
(25.06.25)
@cooper kaka yapmak biraz abartılı bir örnek, onu unutmaya çalışalım.
Daha önce tanıştığın 5 Marslı kişi de soğan-sarımsak-baharatı çok fazla yediği için kötü kokuyordu. Mars’ta bu yiyecekler çok tüketiliyor, kültürel bir şey. Orası oksijensiz diye.

10 kişi çalışan şirketine yeni bir eleman alacak olsan Marslıların CV’sini inceler misin?

Başkasına söylemek veya ideali tarif etmek kolay ama bizim de toplumun bir parçası olduğumuzu, bazı kınadığımız hareketleri yaptığımızı farketmemiz veya en azından kendimize itiraf etmemi gerek.
0
🌸michael_knight
(25.06.25)
İskoçya'da geçenlerde 30 yaşında bir Afgan, 15 yaşında bir kıza tecavüz etti. Dava sürecinde avukat savunması "farklı kültürden geldiği için rıza konusunda bilgili olmayabilir" şeklinde oldu. İsveç'te "Tecavüz etmek, yanlıştır" eğitimi veriyorlardı göçmenlere. Hatta Oulu'daki video* epey dalga konusu olmuştu. Bunun dışında Hindistan'ın temizlik ve hijyenden anlamayan kültürü, Mısır ve Afganistan'daki toplu taciz (taharrush) yine kültürel bir konu, kadınların mal gibi alınıp satılması ve berdel de kültürel bir şey. Böyle birçok kötü örnek var. Sadece iyi örnekleri konuşanlar, konu kötü olunca kar tanesi oluyor hemen.

Açık açık, doya doya ırkçıyım diyeceksin. En temizi o. Kendi kısıtlı görüşlerine uymayan herkese karşıt argüman üretmek yerine ırkçı ya da faşist diyorlar zaten. Ben de artık faşistim diyorum. Irkçıyım diyorum. Her insan doğası gereği farklı seviyelerde ırkçıdır zaten. Bazıları ön yargılar ile yaklaşır, bazıları yaptığını ırkçılık olarak saymaz, bazıları inkar eden iki yüzlülerdir, bazıları ise sanki insan doğduğu aileyi ya da milleti seçebiliyormuş gibi genelleyerek komple düşman olur. Kar taneleri hepsini aynı sayıyor. O yüzden millete dert anlatmakla uğraşmayı bıraktım ben. @sonsuz'un dediğine yakın aslında. Anlaşılacağım çevrede detayını anlatırım, anlamayacak çevre kafasına göre kategorize etsin. Enerji harcamaya değmez.

*www.youtube.com
0
nawar
(25.06.25)
@michael

cok sevdigim bir iranli arkadasim var, ailem disinda yandim allah diye beni arasa aninda isimi gucumu birakip gidecegim nadir insanlardan.

bu eleman bir kere beni yemege davet etti, sagolsunlar bol baharatli yapiyorlar, safran cart curt. Bunlarin kullandigi kurutulmus limon gibi bisey var, ondan atmis icine, bende kislik ceketimi daha yeni kurutemizlemeden almistim ve ciddi para odemistim temizlik icin. neyse yemege gittim, yedik ictik. bir sure sonra burnun zaten alisiyor. Yemek lezzetli ama koku problemi var.

aksam eve dondum, asansore bindim, benimle beraber birkac kisi daha vardi asansorde. ya millet kendini disari zor atti 2 kat sonra. ben farketmemistim o kadar koktugumu, ustume sinmis. Ertesi gun tekrar kuru temizlemeye verdim, posete falan sardim goturdum poset disina bile cikiyordu koku, agir baharat. Adamlardan da ozur diledim, bir restauranta gittim orda ustume sinmis falan diye uydurdum biseyler.

Simdi bu adam benim tanidigim en en saglam muhendislerden biri, kafadan 4 basamakli rakamlari falan carpabiliyor. ne zaman kafama bisey takilsa ona sorarim, falan filan.

simdi senin mantiginla benim bu adami komple silmem gerekiyor. sence baharat kokusu yuzunden boyle senin icin onemli olabilecek birini hayatindan cikartmaya deger mi?

ayni sey verdigin CV ornegi icin de gecerli, CVlere bakarken isimleri kapatmani oneririm. isim/yas/cinsiyet/dil/din/irk bunlari unutman lazim. filtreleri kaldir, deneyime odaklan.

bunlari dusun biraz sonra konusalim, dedigim gibi kafan karisik..
0
cooperr
(25.06.25)
2013'ten beri yurtdisinda yasiyorum. Benim gorusum insanligin artik kulturler ustu bir seviyede ortak bir medeniyete ulasmis olmasi gerekliligi ve farkli milletlerin kultur adi altinda kendi sacmaliklarina tutunuslarinin artik iler tutulur bir yani olmadigi yonunde.

Ha bunu soylerken su milletten arkadaslik kurmam yanina bile oturmam gibi bir ciglik yapmiyoruz. Ama artik belli milletlerle iletisime gecerken beklentileri de ona gore ayarliyoruz en basitinden insanlarin geldikleri kulture bagli olarak ilk iletisim ile birlikte asgari duzey medeni bir selam sabahin otesine gecilip geceilemeyecegi belli oluyor.
0
warrior princess
(26.06.25)
Selamlar

Kaç gündür yazacaktım ama vakit bulamadım, tüm yazılanları da okudum. Ben şöyle düşünüyorum:

Öncelikle ırk(fiziksel, genetik yapı) ile kültür(düşünsel, davranışsal) farkları ayıran bir kelime benim bildiğim kadarıyla yok. Bunlar birbirlerine çok karıştırılan ve aslında iç içe de geçmiş tanımlar aslında. Şu tanımı kullanırsak olumsuz görüşlerimizi ifade edebiliriz diyebileceğimiz bir şey net olarak aklıma gelmiyor benim. İşin sonunda bizim dediğimiz kadar karşımızdakinin ne anladığı da önemli.

Konuyla ilgili görüşümü de söyleyeyim; ırklar ve kültürler arasında farklar vardır. Biz istesek de istemesek de bu böyle. Örneğin siyah ırkın fiziksel özellikleri ortalamanın üzerindedir ve bu bence avantajdır. Asyalılar daha kısa ve minyonlardır. Ne bileyim, Avrupa'daki ırkların (Kuzey ülkeleri, Akdeniz halkları vb.) muhakkak fiziksel yatkınlığı, dezavantajı olduğu bir şeyler vardır. Burada sorun yok. Öte yandan bunda fiziksel farklılık varken iş zihinsel kapasite ve becerilere gelince ortalık yangın yerine dönüyor. Bu durumun yüzyıllar, bin yıllar temelli sebepleri olduğunu kabul ediyorum. Kölelik, sömürü o, bu nedeniyle halklar diğerlerini düşük nitelikli vb. olarak etiketlemiş, davranmışlar. Ancak "x halkının ortalama zeka seviyesi şudur" denildiği zaman insanlar tepki gösteriyor. Bu durumlarda ben kendime "E şimdi ne yapalım yani? Başka toplumlar ortaya bilimsel, sanatsal şeyler koymuş. Bir şeyler üretmiş. Bunlar da ortalama toplum dinamiklerinin, zihinsel kapasite ve becerilerinin bir sonucudur. Sizin toplum üzülmesin diye bir orta yol mu bulalım?" diye soruyorum. Öyle söylemediğimiz, insanları daha mutlu edecek yanıtlar bulduğumuzda peki daha mı iyi oluyor? İnsanlar gerçeği değil duymak istediklerini mi bekliyor? Zaten temelde hepimiz homosaphiens türüyüz ama işte yan yana koyduğumuzda bariz farklar var. Ayrıca toplumların yaşadığı coğrafyalar, maruz kaldığı koşullar, beslendiği gıdalar derken bunlar da yüzyıllar içinde ortaya çok büyük farklar çıkartıyor. Herkezi nasıl aynı kefeye koyabiliriz ki? Olmuyor yani, fikirsel düzlemde oturup konuşuyoruz ama realitede ben bunu mümkün görmüyorum. Biz hala daha doğa ve hayvan yaşamının kanunları temelinde yükseliyoruz. Bu, işin ırksal boyutuydu.

Kültürel kısmına gelirsek yazılanlardan Hindistan vb. halkların alışkanlıklarına değindiğinizi gördüm. Kültür, davranış, alışkanlık dediğimiz şeyin iyisi, hoş karşılananı da var, sevilmeyeni de var. Bu çok geniş bir skala. Örneğin Japon kültüründeki çalışma, disiplin ve toplum baskısı insanların kaldırabileceğinin çok ötesinde. Bu yüzden Japonlar intihar oranlarında çok yüksekler. Bu temelde onları ilgilendiren bir şey. Şimdi Japon halkının çalışma kültürü bana doğrudan etki etmiyor. Buna nötr durumdayım diyebilirim. Diğer taraftan uç noktada fetiş ve cinsel davranışlarını da duyuyoruz. Taciz, cinsel istismar olayları mevcut. Bunlar kabul edilebilen davranışlar değiller. Kendi adıma Japon kültürünü ilginç bulmam her anlamda kabul ediyorum anlamına gelmiyor.

Hindistan'a gitsem oradaki yaşamdan şikayetçi olabilirim, zaten bu yüzden de gitme merakım yok. Adamların kendi ülkesi, dilediği gibi yaşarlar. Ancak bir Hintli farklı bir ülkeye gelip tepki gördüğü davranışlar sergilediğinde "Bu bizim kültürümüz" diye kolayca savunamaz. Ben buna katılmıyorum. Hintli örneğinden bağımsız olarak hiçbir halkın bunu kolayca kullanmasını sevmiyorum. İnsanlara hoş gelmeyen şeyler yiyip içiyorsan bunun topluma etki etmeyeceği düzeye getirmek zorundasın. Nasıl yaparsın bu sana kalmış. Çünkü yarın bir gün bir başka insan da farklı bir davranışı "Bu benim kültürüm" diye sana karşı kullanabilir. Bu çok esnek bir araçtır. Ayrıca bir davranışın, alışkanlığın, kültürün büyük toplumlar, halklar tarafından kabul edilmesi, norm düzeyine gelmesi onu eleştirilemez kılmaz. Afganistan'daki adamlar erkek çocukları köçek gibi oynatıyor diye "Haa bu adamların kültürü ya" diyip tamam mı diyoruz? Birbirinden üstün kültürler vardır. Dünyada binlerce yıldır yaşamış, yok olmuş toplumları görüyoruz ancak içlerinden pek azının değerlerini hala daha benimseyebiliyoruz. Roma hukuk sistemini yaratmış, Antik Yunan felsefeyi bulmuş. Bunların hepsini aynı kefeye koyabilir miyiz?

Bu bakış açısına ne deniyor bilmiyorum, hümanizm mi oluyor? Doğuştan seçemediğim şeyler yüzünden ayrıştırmamak, herkesi eşit kabul etmek? Bunda bir sorun görmüyorum, insan haklarının temeli bu. Ama biz insanları tanırken bazı referans noktaları almak zorundayız. Bunu istemesek de yapıyoruz çünkü başka çıkar yolumuz yok. Şu senaryoyu bir canlandırın lütfen:

"+Sana arkadaşımı tanıştıracağım, adı James. xBana James'den biraz bahseder misin? +James 2 ayağı, eli ve gözleri olan birisi, bu gezegende yaşıyor. xBu hiç yardımcı olmadı. James ne iş yapar, nerelidir? +James İrlanda kırsalında yaşayan bir çiftçidir."

vb. vb. İnsanlar aynı adlara, benzer sıfatlara sahipler. Milyarca insan var, ne kadar özgün olabiliriz ki? Ama işte Amerikalı bir James'i İrlandalı James'ten ayıran farklılıklar onun yaşadığı coğrafya, toplum, kültür, yaptığı iş gibi şeyler. Nasıl ki İranlı Ömer, Mısırlı Ömer, Türk Ömer, Amerikalı Omar birbirinden farklıysa insanlar da bu şekilde ayrışıyor. Aslında bunun hayvanları sınıflandırmaktan hiç farkı yok. Sadece "Her insan eşittir, ayrmcılık, ırkçılık yapmayın" noktasında bu farkları nasıl dile getireceğimiz bilemiyoruz artık. Aslında yaptığımız şeyin hayvanları sınıflandırmaktan hiç farkı yok bence. Bulunduğu coğrafya vb. kriterler ile ele alıyoruz. Mesela İngiliz toplumu yok olsa ve gelecekteki bir tarih öğrencisi onları incelese ne yapardı? Muhtemelen ortaçağ İngiliz toplumu, İmparatorluk döneminde İngiltere, 20. yy. İngiliz halkı diye ayırırdı. Ortaçağda krallıklar halinde takılırlarken daha sonrasında Hindistan'ı sömürgeleştiren, Çin'de afyon savaşları çıkaran bir hakltı. 20. yy'da Brexit ile Avrupa birliğinden çıkan insanlar oldular. Al sana aynı halkın yüzyıllar içinde farklı kimliklere bürünmesi.

Özetle şunu demek istiyorum aslında; insanları tanımlarken doğa kanunlarından farklı bir perspektif çizmeye çalışıyoruz ama bu realitede çalışmıyor. Kadın, erkek cinsiyeti varken "Ben kendimi kadın gibi hissediyorum" diyen, fiziksel olarak erkek olan insanların gidip olimpiyatlarda kadın statüsünde yarışması gibi şeyler yapıyoruz mesela. Ben bunun insanların dikkatini, zihinsel enerjisini gereksiz konulara kanalize etmek için yapıldığını düşünüyorum. Dünyadaki asıl sorunlara kafa yoracak dikkatimiz, enerjimiz kalmıyor. Neticede hepimiz bir donanıma(beden, vücut, genetik yapı vb.) ve yazılıma(kültür, davranış, alışkanlıklar) sahibiz ve arasında farklılık olacağını dile getiremiyoruz artık. Zaten gerçek tanımıyla insan olabilmek aslında kendi doğamızı da yenebilmekten geçiyor. İçinden karşındakine vurma hissi geçerken kendini kontrol edebilmek, cinsel taşkınlığını dizginleyebilmek gibi. Bu çok büyük bir farkındalık gerektirirken dünyada bunun yanına yaklaşamayacak insanları "Bu da onun kültürü, ırkı; onlar seçmedi ki bunu" diye davranamayız. Bunu 1 kere, 2-3-4-5 kere yapabilirsin ama daha fazla yapmak seni çok naif, saf bir insan haline getirir. Bir noktada karar vermek zorundayız. Diyeceklerim bunlardır.
0
burka
(27.06.25)
(2)

mantar taban erkek terlik tavsiyesi (birkenstock benzeri)

mr.goodcat
birkenstock gibi mantar taban terlik bakıyorum. gerçek mantar taban olmalı. giydikçe ayağın şeklini alacak yani.birkenler 5bin tl falan. o kadar uçuk fiyatlı olmaması lazım.var mı tavsiyesi olan?
birkenstock gibi mantar taban terlik bakıyorum. gerçek mantar taban olmalı. giydikçe ayağın şeklini alacak yani.

birkenler 5bin tl falan. o kadar uçuk fiyatlı olmaması lazım.

var mı tavsiyesi olan?
0
mr.goodcat
(12.06.25)
Merhaba

Ben 3-4 sene önce Uniqueqoop'dan almıştım, güzelce kullanıyorum. Hiç Birkenstock kullanmadım, bu yüzden ikisi arasında karşılaştırma yapamayacağım ama gördüğüm kadarıyla aralarındaki tek fark marka. Birkenstock sevmekle birlikte o kadar para verilmez görüşündeyim. Tabi Uniqueqooo'da 2000TL civarlarında geziniyor, bu fiyat normal mi bilmiyorum ama benim keseme uygun gelmişti. Aldığım zaman çok daha hesaplıydı zaten.

Kullandığım model Oslo, haki renkli deri olan. Su ile teması olan yerlerde (croocks'da havuzda, denizde de giyerdim çekinmeden) kullanmamaya gayret ediyorum ama iç/dış mekanlarda rahatça giydim. Sadece deri kısmını zamanla kirlendikçe temizlemek gerekiyor ki şimdiye kadar 1-2 kez yapma gereği duymuşumdur. Ayak şeklini alma kısmı doğru olmalı çünkü taban makul bir sertlikte ve şimdi tekrar giyip denedim, kalıp gibi oturdu. Zaten formu zaman içinde değişiyordu, demek ki tabanımın şeklini alıyormuş.

www.uniqueqoop.com
www.uniqueqoop.com
0
burka
(13.06.25)
Land of Cork'tan almıştım ben.
0
peki madem
(13.06.25)
(3)

İstanbul'da badem ezmesi gördünüz mü?

fakat
Hicbiryerde bulamadım. İnternetten de almak istemedim şimdilik. Hiç markette falan gördünüz mü? Şişli deyim ben
Hicbiryerde bulamadım. İnternetten de almak istemedim şimdilik. Hiç markette falan gördünüz mü? Şişli deyim ben
0
fakat
(07.06.25)
Kadıköy Baylan Pastahanesinin karşısında yapan bir yer vardı, çok meşhur ama adını unuttum şimdi. Oradan alabilirsiniz.
0
burka
(07.06.25)
@burka ali muhiddin hacı bekir. Pahalıdır ama en iyilerinden.
0
denizgonen
(07.06.25)
Bebek sahilde vardır meşhur badem ezmesi.
0
(07.06.25)
(7)

İş - Yaşam Tavsiyesi

burka
SelamlarYaşamım ile ilgili size danışmak istediğim bazı şeyler var. Elimden geldiğinde bilgi verip, net bir tablo çizmeye çalışacağım. Gerekirse duyurularımı okuyabilirsiniz, orada yazdıklarım doğrudan benimle ilgilidir.36 yaşındayım, 2017'den beri çok yoğun bir şekilde cruise gemilerinde, IT depart
Selamlar

Yaşamım ile ilgili size danışmak istediğim bazı şeyler var. Elimden geldiğinde bilgi verip, net bir tablo çizmeye çalışacağım. Gerekirse duyurularımı okuyabilirsiniz, orada yazdıklarım doğrudan benimle ilgilidir.

36 yaşındayım, 2017'den beri çok yoğun bir şekilde cruise gemilerinde, IT departmanında çalışıyorum. Gemi yaşamı zaten yoğunken IT sektörü olması zihinsel olarak da ayrıca yoruyor beni. Pandemideki 8-9 aylık arayı saymazsak (ki onu da kendi içinde değerlendirmek lazım tabi) düzenli olarak gemiye çıkıp (bir kontrat en az 4 sürüyor, kontrat uzaması, tatil süresinin azalması olağan durumlar) çalışma ile geçti. Geçenlerde 6 aylık görece bir ara verip işe gitmedim ancak bu süreyi de başka bir ülkeye göçmek için kullandığımdan aslında bilfiil yoğunluğum vardı. Neyse, uzun sözün kısası fikrinizi almak istediğim şeyler şunlar:

1. Gemiye döndüm, 2 ay kadar sonra kontratım bitecek. Çok daha sakin bir filoda (maaşımın azalmasını tercih ederek) devam ediyorum ama farkettim ki burada bile durmak istemiyorum. Yabancı tabir ile "Burn-out" olmuşum ve kendime gelmem lazım. İşimi hala iyi yapıyorum. Düzgün, verimli ve üretkenim ama şunu da net söyleyebiliyorum ki şu anda tek kelimeyle "Çalışmak istemiyorum". Süreci yönetebiliyorum ama istemiyorum işte, o kadar basit.

2. Portekiz'de geçici oturum aldım, 2026 sonuna kadar toplamda 2 yıllık bir vizem var. İşim gereği uzatma durumum çözümlenebilir ama hala daha yasalarda ülkede belirli bir süre kalmam gerekli. Yani kısacası Portekiz'de resmi olarak daha çok vakit geçirmem lazım. Bu da beni işime ara vermeye iten bir sebep.

3. Maddi olarak iyi durumdayım. Para peşinde koştuğumdan değil ama işim ve yaşam tarzım sebebiyle hem tasarruf hem de yatırım yapma imkanım oldu. Bu yüzden işe bir ara vermek beni maddi olarak sıkıntıya sokmaz. Zaten lüksler yerine zihinsel doyuma odaklanan birisiyim. Bir süre işsiz olarak idare edebilirim. Eşim ve çocuğum olmadığından sadece kendimden sorumluyum. Aileme ise gerektiğinde maddi destek verme imkanım mevcut.

4. Yapmak istediğim şeyler var, örneğin bisiklet ile Avrupa turu ya da kişisel çalışmalarım gibi. Bunları zaten yıllardır sürdürüyorum ama tam olarak odaklanmak, iş-dinlenme koşturmalarını yetişme zorunluluğu olmadan tüm vaktimi ayırmak istiyorum.

5. 1-2 senelik ara versem tekrar işime kaldığım yerden devam edebilirim çünkü yorucu ve yıpratıcı yanları olsa da gemide çalışmaktan gerçekten çok mutluluk duyuyorum. Ancak bunu şu anda yapamayacağımı, yapmak istemediğimi de farkındayım. 37-38 gibi tekrar kaldığım yerden devam edip çalışmaya geri dönebilirim. Muhtemelen kıdem, pozisyon kaybı yaşayabilirim. Maaşımda azalma olur ama bunları da telafi edebilirim. Çalışma ortamımda görece tanınan birisiyim. Geri dönmek istediğimde karşılık bulacağımı düşünüyorum.

Aklıma gelenler, aktarabileceklerim bunlar. Sorunuz olursa iletin, ona göre sizi yanıtlayayım. Şimdiden teşekkür ederim.
0
burka
(05.06.25)
Kararını vermiş gibi duruyorsun. Bence de bir ara ver.
0
sekizdokuzon
(05.06.25)
Valla hocam bu senaryoda 1-2 sene işe ara vermeniz bu sırada Portekiz'de daha fazla vakit geçirip vize işleri ve diğer prosedurlerle ilgilenmeniz tek yol. Bu sırada yakın sehir ve ülkelere kısa bisiklet turları yapabilir bu hobi üzerine hazırlıklar yapabilirsiniz .
0
Amaranta ursula
(05.06.25)
Yanlis anlamazsaniz ben sorunuzu anlamadim, ara vermek isteginiz ve buna izin veren finansal durumunuz mevcut. Ne kadar guzel bir seyz elbette tadini cikarin. Sadece mesela 2 sene ara vereceg8m dediniz, illa 2 sene olmak zorunda degil, belki arada baska bir sey oldu, hem firsatlara hem degisik ihtimallere acik olun. Yasamin - bu anlamda - tadini cikarin. 2 sene sonra hala ayni yerde ve kafada olursaniz tekrar baslariniz. Tavsiyem bisiklet turuna filan cikmadan once guzel sakinlestirecek, sizi kendinize geri dondurecek guzel bir retreat yapin, ispanya ve portekiz de harika olanaklar var. Bana sanki ilk ihtiyaciniz bu gibi geldi, daha bir kendine donmek.
0
kassiopeia
(05.06.25)
"Portekiz'de geçici oturum aldım"

bu size çalışma izni de sağlayabiliyor mu?

eğer evet ise portekizde karada neden it'cilik yapmıyorsunuz?
0
rain when i die
(05.06.25)
denizci bol tanidigim da var ayrica portekizde yasayan bir arkadas da.

oncelikle uzun sure denizcilik yapanlarin vidalari bir miktar gevsemis oluyor onu soyliyim, o yuzden bunu kimseye tavsiye etmem. cruise gemileri guzel ama senelerce gemi ustunde ben calismak istemem ki sen de bikmissin, karaya cikman lazim.

portekiz icin de arkadas iyi guzel ama para kazanmak yabanci olarak cok zor diyor, benim arkadasin para problemi yok, pasif geliri yuksek o yuzden calismasa da coluk cocuk orada takilabiliyor. bence portekiz "romantik" bir hayal.

yerinde olsam amerika'ya kapagi atmanin yollarini ararim, cruise firmalari orada. kara elemani olmaya calisabilirsin, ya da 1 sene gemi 1 sene kara elemani falan olunabilir. surekli deniz "sakat"
0
cooperr
(05.06.25)
@kassiopeia Yanıt için teşekkürler. Aslında demek istediğim "Bu koşullar altında siz olsanız ne karar alırdınız" benzeri bir soruydu. Galiba haklısınız, biraz kendi başıma kalıp vakit geçirmem gerekli. İş, hobi vb. bir kenara atıp öylece oturup durmak :)

@rain when i die Sağlıyor ama uzun yıllardır gemide IT alanında çalıştım, biraz farklı alanlar bunlar. Ayrıca karada çalışmak da pek istemiyorum galiba, rutinden çok sıkılıyorum. Daha da önemlisi şu aralar çalışmak istemiyorum.

@cooperr Evet doğru. Siz daha önce de gemi ile ilgili bir yanıt vermiştiniz bana. Cruise gemileri daha makul seçenekler ama neticede aylarca, yıllarca denizde olmak tatil amaçlı bile olsa insanı yoran, yıpratan bir şey olurdu. Haliyle etkisi zaman içinde gözleniyor gerçekten de.

Yazdıklarınızdan yaptığım çıkarımla sizin ve belki de çevrenizin varlık ve servet seviyesi ortalamanın üzerinde seviyede. Benim o kadar maddi imkanım olduğunu sanmıyorum. Evet, Portekiz (ve sanırım genel olarak Avrupa) Amerika'a kıyasla maddi gelir elde etmek için o kadar uygun yerler değil ama ben de zaten bunu istemiyorum. Portekiz gibi bir ülkenin sundukları beni iyi hissettiriyor. Sizin tavsiyenizi yaşayan bir arkadaşım var; Amerika'da yüksek maaş ile IT alanında çalışıyor. Planları buna 5-10 sene daha devam edip Avrupa'da ikamet etmek. İhtiyaçlarımız önemli ama Amerika'daki gibi iş, para odaklı bir yaşam oluşturmak istemiyorum ben. Şayet kalıcı oturumum olsa şu dakika işimden ayrılır ve birkaç yıl hiç çalışmazdım. Sonrasında da dediğiniz gibi birkaç ay gemi, birkaç ay kara yaşamı ile ömrümü geçirirdim ama maalesef içinde bulunduğumuz koşullar işte...
0
🌸burka
(06.06.25)
@burka

benim de sana tavsiyem zaten arkadasinin yaptiginin aynisi.
once kendini bir kurtar, sonra istersen kapitalizmin kolesi olmak zorunda degilsin, pasif geliri elde ettikten sonra git istedigin ulkede kafana gore yasa. ama an itibariyle bence portekiz senin icin no-go.
0
cooperr
(06.06.25)
(12)

asayisi saglamak icin ceza artislari konusunda ne dusunuyorsunuz?

buenosdias
son yillarda herkes asayisten muzdarip. heryerde kuralsizlik, cakallik, magandalik, siddet, kavga vs..sizce bu cezalar yararli olacak mi? siz olsaydiniz ne yapardiniz?
son yillarda herkes asayisten muzdarip. heryerde kuralsizlik, cakallik, magandalik, siddet, kavga vs..

sizce bu cezalar yararli olacak mi?

siz olsaydiniz ne yapardiniz?
0
buenosdias
(03.06.25)
tutuklama olmadan hiçbir sorun çözülemez. paranın kurtaramayacağı bir şeyler olması lazım. bu yüzden tutuklama şart.

ön sıraya kaynak yapana 3 ay hapis + ömür boyu ehliyet alımı
kırmızıda geçene, yaya geçidinde durmayana 2 ay hapis + 3 yıl ehliyet yok
kavga için arabadan inene 3 yıl hapis

gibi ceezalar olması lazım.
0
yazar yazmaz yazan yazar
(03.06.25)
Sadece cezaları artırmak, asayişi sağlamak için yeterli değildir.

Eğer bir kişi suç işlediğinde yakalanmayacağını düşünüyorsa, cezanın ağır olması işe yaramaz. Çünkü o kişi “nasıl olsa beni kimse yakalamaz” diye düşünür ve çekinmeden yine yapar.

Ayrıca insanlar, cezaların herkese eşit şekilde uygulanmadığını fark ederse — ki ülkemizdeki asıl sorun budur — “Bu cezalar sadece güçsüz olanlara veriliyor” diye düşünmeye başlar. Bu da insanların adalete olan güvenini azaltır.

Gerçek çözüm; adil bir sistem kurmak, insanlara doğruyu öğretmek ve kuralları herkes için eşit şekilde uygulamaktır.
0
kaptan memo
(03.06.25)
caydırıcı cezalar doğru, türk halkının canı acımadan kuralsızlığa devam eder, ama uygulamaların artması lazım. her gün emniyet gm'nin önünde bir sürü araç kırmızıda geçiyor. kimsenin umrunda değil. bunlara sistemin otomatik yazması lazım.

günlük trafikte drifte, sinyalsiz şerit değiştirmeye, kaynak yapan motorculara falan seri ceza yazılabilmesinin mümkünatı yok. motokurye sorunu da büyükşehirlerde artık iltihaplı bir hale geldi. hiçbir kurala uyulmuyor. ben olsam, her akşam mekan çıkışlarının köşebaşlarına polis koymakla, haftasonu araçları tokatlamakla uğraşacağıma bu işlerin peşinde koşardım. diğerlerinin de yapılmasında bir sakınca yok ama artık o kadar belli başlı köşeler standart oldu ki, oradan yalandan düzgün geçip sonra basıp gidiyorlar.
0
sanal hayvan
(03.06.25)
Cezalar zaten caydırıcı, tutuklama ise herkese veriliyor. Hakim ve savcıların görevi kötüte kullandıklarında hapis yatırılması lazım.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(03.06.25)
"Caydırıcı ceza" biraz mit. Hem işlenen suçlara vereceğin cezanın bir sınırı var, hem de medeniyet öyle taibiri caizse milletin kafasına vura vura öğretilecek bir şey değil. Kaldı ki sonuçlara değil sebeplere bakmak da lazım.
0
salihdt
(03.06.25)
Ceza yazmanın öncesinde yeterli denetim ile sorun ve açıkları
tespit etmek ve önlem almak gerekli.
Sadece trafik değil her alanda olmalı.

Olayın failleri/suçlular ifşa edilmeli. Toplum bunları yüzlerinden tanımalı.
A.N, Z.T, K.N gibi isim kısaltmalarını yayınlamakla bir şey olmuyor. Failler böylece anonim bir hal alıyor.

Uyuşturucu ticareti, gıdada hile veya ekonominin bozulduğu zamanlarda halkın ürünlere ulaşımını engellemek stoklamak veya fahiş fiyat uygulamak ve deprem gibi afetlerde enkazlarda yapılan organize hırsızlıklar, yalan haber ile toplumu yanlışlara yönlendirmeler, bazı sermaye sahiplerinin ekonomiyi olumsuz etkileyecek fiil veya sözleri ve dışarıya para kaçırmalar artık "terör suçları
kapsamında" ele alınmalı.
40 yılı aşkın terörü dağda bildik ama öyle değil. zaman değişti ve terörün niteliği de değişti.

Özgürlük ve rahatlık konusunda aşırı uc noktalarda olduğumuz ve bu hususta işin suyunu çıkardığımız için her gün yeni kötü haberlerle karşılaşıyoruz.
Devletin gücünü suçlu ceza aldığında değil,sokakta kendi halindeki biri de hissetmeli.
Öyle ki çok kimse, haklı olmasına rağmen başımıza başka iş almayalım diyerek şikayet
hakkından bile vaz geçebiliyor.

Kurumlarda yolsuzluk yapanların, devleti her tür zarara uğratanların emdiği yediği içtiği burnundan gelmeli. Koltuklarından def edilip ifşa olmalıdırlar.
0
diyecevaplandı
(03.06.25)
iş yerimin olduğu binada oturan bi araç sahibi var, geçen hafta ısrarla kaldırımın üzerine park ediyordu, park ettiği yerde engelli rampası var. egm'nin web sitesinden ihbarda bulundum. bu sabah yine ofise geldim, aynı araç otopark girişini işgal edecek şekilde park etmiş. aradım uyuyordu, muhtemelen geceden kalmış araç orda, kimse de aramamış galiba. neyse geldi aldı arabayı, işin komiği bu aracın sahibi polis, aracın ön camında eşek kadar polis olduğuna dair kart var. yani asayişin sağlanması için önce bunları sağlayacak kurumların düzelmesi lazım.
0
ofelia
(03.06.25)
caydirici ceza ne? hangi suclu acip kanun kitabini okuyor suc islemeden once? hangi idam uygulayan ulkede idamlik suclar azalmis ya da bitmis?

sorun egitim, sosyolojik ve ekonomik sorunlarin duzeltilmesi, hayat sartlarinini iyilestirilmesi.
0
baldur2
(03.06.25)
"Ceza almamış ilk suçtan daha cesaret verici bir şey yoktur." Marquis de Sade
0
burka
(03.06.25)
cezanın uygulanması önemli. her yerde binlerce kamera var.
bugünkü teknolojide isteseler sinek uçurtmazlar ama nedense istenmiyor.
0
parka
(03.06.25)
cezanın uygulanması önemli. her yerde binlerce kamera var.
bugünkü teknolojide isteseler sinek uçurtmazlar ama nedense istenmiyor.
kolluk kuvvetleri asayişten çok rejimi korumaya odaklanmış durumda.
0
parka
(03.06.25)
Asayişi sağlamak amacıyla cezalar artırılırsa o zaman konuşuruz bu konuyu.
Şu anda sebep bu değil gibi görünüyor
0
michael_knight
(03.06.25)
(6)

Hafif ultrabook

photo85
Wordde yazı yazmak ve zoom toplantıları için kullanacağım. 1. hafif olmalı, taşınırlık önemli2.çok yazı yazacağım için göz sağlığımı öncelemeliZoom arka planını desteklesinWindowsu, officei falan olsun, ışıklı klavye olursa bonus mükemmel olurTeknocahilim, beklentim buBütçe 50 civarıLink atarsanız s
Wordde yazı yazmak ve zoom toplantıları için kullanacağım.
1. hafif olmalı, taşınırlık önemli
2.çok yazı yazacağım için göz sağlığımı öncelemeli

Zoom arka planını desteklesin
Windowsu, officei falan olsun, ışıklı klavye olursa bonus mükemmel olur
Teknocahilim, beklentim bu
Bütçe 50 civarı

Link atarsanız sevinirim
Teşekkürler
0
photo85
(29.05.25)
ipad air yada pro klavyeli en güzel çözüm.
0
gercekdunya
(29.05.25)
iPad + klavye/mouse olur ama çok pratik olmuyor. Muktitask yapsa da bir bilgisayar kadar rahat etmiyor insan. Kişiden kişiye değişir tabii.

MacBook Air M1-2-4 alın rahat edin.

Edit: teknocahilim denmiş, kastedilen windows işletim sisteminden ziyade office olsa gerek, hatta word’de yazı yazmak ve zoom toplantıları için kullanılacağı söylenmiş. Bunlar da Mac’de var zaten.
0
orient blue
(29.05.25)
windows office demiş teknocahilim demiş gidip macbook önermişler :D
0
matilda
(29.05.25)
Hafiflik ve pratiklik dediğiniz için aklıma hemen 2 seçenek geldi.

1.Chromebook (pratik görünüyor ama bizzat kullanmadım, Windows değil ama)
2.Microsoft Surface; bizzat kullandım ve kullanıyorum. Acayip pratik ve kullanışlı bir bilgisayar. Dokunmatik ekranlı, ince, klavye-kılıfı olan çok pratik bir tablet bilgisayar. Şarjı oldukça uzun gidiyor, tam olarak gündelik ofis işleri için tasarlanmış ki ben IT alanında çalışıyorum, sahada dolaşırken ihtiyacım olan işlerimi kolayca görebiliyorum.

Kişisel olarak bende Apple IPad var, Microsoft Surface'i şirketim verdi. Şayet IPad'im olmasaydı kesinlikle Surface alırdım. Bana soranlara da tavsiyem bu yönde oluyor.
0
burka
(29.05.25)
windows takıntınız yoksa macbook air en iyi seçenek sizin için.
office yüklenebiliyor. şarjı çok uzun gidiyor.
tekno cahiliyseniz apple ürünleri daha iyi.
0
duyuruuser
(29.05.25)
macbook air alın geçin paranızın bir kısmı da cebinizde kalsın. hem uzun ömürlü hem değerini korur, değişeceğiniz zaman da sıkıntı yaşamazsınız.
0
vaveylababa
(30.05.25)
(15)

Sert film & dizi tavsiyeleri

sekizdokuzon
Karamsar, karakterlerinin sürekli sinandigi ve çoğunlukla yanlış kararlar verdiği, tavizsiz, insanlıktan umudunu kesmiş Allah'ın belası film ve dizi tavsiyelerinize açığım. Doğruyu da göstersin ama kimse doğruyu seçmesin. The White Lotus gibi örneğin.Teşekkürler.
Karamsar, karakterlerinin sürekli sinandigi ve çoğunlukla yanlış kararlar verdiği, tavizsiz, insanlıktan umudunu kesmiş Allah'ın belası film ve dizi tavsiyelerinize açığım. Doğruyu da göstersin ama kimse doğruyu seçmesin. The White Lotus gibi örneğin.

Teşekkürler.
0
sekizdokuzon
(24.05.25)
La haine
0
Bruce
(24.05.25)
oz
0
nothing in my way
(24.05.25)
Incendies.
0
anatomik
(25.05.25)
Spartacus

Rome
0
yurtsuz john
(25.05.25)
film: naked, the worst person in the world, transit (petzold), pusher (1996)

dizi de çok vardır illa ki ama ripley aklıma geldi ilk, çok beğenmiştim bu son yapılan siyah beyaz olanı.
0
lüzumsuz adam
(25.05.25)
Tam bu tanıma uyar mı bilmiyorum ama Breaking Bad ve Bette Call Saul bu çerçevede izlenebilecek diziler bence.
0
burka
(25.05.25)
dead man’s shoes
0
phoarbix
(25.05.25)
Natural Born Killers
0
parrot
(25.05.25)
Oslo 31 August. pişman olmazsın
0
ssekk
(25.05.25)
@ssekk: Trier in hastasıyız zaten. Büyük ödülü de almış Cannes'da. Çok severim kendisini.
0
🌸sekizdokuzon
(25.05.25)
true detective
the wire
0
mikahakkinen
(25.05.25)
Sons of Anarchy
başlarda pek akmaz ama bir noktadan sonra yokuş aşağı gider.
0
late viper
(25.05.25)
Mr.Inbetween.
0
sanal hayvan
(25.05.25)
shameless
0
pide
(25.05.25)
requiem for a dream, biutiful
0
the fisherking
(05.06.25)
(3)

Takım sporları ile ilgili

onheil
dizi veya film arıyorum. ted lasso ve netflixdeki f1 dizisi dışında bütün önerilere açığım.Fenerbahçemizin final four finalini kutlarım umarım kupayı alıp yeni bir tarih çizecek yeni bir dizi senaryosu yazacağız.
dizi veya film arıyorum. ted lasso ve netflixdeki f1 dizisi dışında bütün önerilere açığım.
Fenerbahçemizin final four finalini kutlarım umarım kupayı alıp yeni bir tarih çizecek yeni bir dizi senaryosu yazacağız.
0
onheil
(24.05.25)
blue mountain state
0
antikadimag
(24.05.25)
Remember the Titans, Amerikan futbolu ve ırkçılık üzerine çok güzel bir filmdir.
0
burka
(24.05.25)
Moneyball
0
etna
(24.05.25)
(4)

The White Lotus'un ikinci sezonu ilkine göre daha mı iyi?

sekizdokuzon
İlk sezon çok sarmadı açıkçası ama dizinin belli bir cazibesi de var. Ikinci ve üçüncü sezon daha başarılı der misiniz?Teşekkürler.
İlk sezon çok sarmadı açıkçası ama dizinin belli bir cazibesi de var. Ikinci ve üçüncü sezon daha başarılı der misiniz?

Teşekkürler.
0
sekizdokuzon
(22.05.25)
İkinci sezon kesinlikle en eğlenceli olanı.

2>1>3 bence.
0
ruhen hastayim ben
(22.05.25)
@ruhen hastayım +1
0
mikahakkinen
(22.05.25)
Ben televizyonda denk geldiğimde 2. sezondu ve "Bu neymiş ya, ilginç baya" diye izlemeye başladım, hoşuma gitti. Sonra merak edip araştırdım, 1. sezona da baktım biraz, o kadar sarmadı.

Kısacası 2. sezon 1.'den bağımsız olarak baktığında dahi keyifli.
1. sezona ufak ufak ısınıyorum, 2. kadar ilgimi çekmedi.
3. sezonu hiç bilmiyorum.
0
burka
(23.05.25)
2 kesinlikle 1’den iyi. ama ben 1’i de sevmiştim. 1’i sevmediysen 2 de sarmayabilir.

3. sezonu sırf dizinin evrenini sevdiğim için izledim. hikayesi ilk iki sezon kadar ilgi çekici değil. finali de zayıftı.
0
sir gawain
(23.05.25)
(15)

Tek Bir İnsanın Doğaya Yapabileceği En Büyük Fayda Ne Olabilir?

burka
MerhabaJadav Payeng gibi insanları tanıyınca (adam bir başına koca orman oluşturmuş Hindistan'da) ben de bu soruyum merak eder oldum. İnsanlık olarak sürekli tüketip duruyoruz ancak harcadıklarımıza karşılık doğanın kendini geri toparlaması çok zaman alıyor, bazen mümkün de olmuyor. Peki tek bir ins
Merhaba

Jadav Payeng gibi insanları tanıyınca (adam bir başına koca orman oluşturmuş Hindistan'da) ben de bu soruyum merak eder oldum. İnsanlık olarak sürekli tüketip duruyoruz ancak harcadıklarımıza karşılık doğanın kendini geri toparlaması çok zaman alıyor, bazen mümkün de olmuyor. Peki tek bir insan olarak doğaya en büyük katkıyı nasıl verebiliriz? Ömrümüz boyunca ne yaparsak gerçek anlamda bir fark yaratacak etkiyi yaratabiliriz?
0
burka
(28.04.25)
Ağaç dikerek. En güzel, en basit, en pratik yoludur.
Bilgi desteği için daima hazırım.

Daha büyük bir şey yapmak istersen @kurcalamabozarsın'ın yolundan gidip, ekşi sözlük ve ekşi duyuru hatıra ormanı 2'yi kurmak için öncülük edersin.
0
Mirket
(28.04.25)
güzel ve zor sorular. oturup düşündüm.

galiba dünyayı kirletmeyerek. faydamız yoksa zararımız da olmasın hesabı.
0
yurtsuz john
(28.04.25)
Ağaçlar orman gözümüze hoş geliyor, duygusal bir bağ da hissediyoruz fakat o kadar da fark yaratan bir eylem değil mlsf

Bununla ilgili bir makale vardı
0
grimavi
(28.04.25)
Vegan ol. Bir de ihtiyacın yoksa hiçbir şey satın alma.
0
rock n roll
(28.04.25)
Mirket +1
0
abbabaabbaababbabaababbaabbabaab
(28.04.25)
cevabi zaten soruda vermissin. orman olusturmus adam, daha otesi var mi?
0
Sour
(28.04.25)
Grimavi+1

Deniz suyunu içme suyuna dönüştürmenin ekonomik bir yolunu bulan kişi güzel bir fark yaratır.
0
antihero
(29.04.25)
Ölmek.
0
Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
(29.04.25)
@Mirket
Teşekkürler, size ulaşacağım. İnsanlarla uğraşmak, örgütlemek istemiyorum. Daha büyük şeyler yapmak için toplu hareket etmek bana göre değil pek.

@grimavi
Ben de bunu merak ediyorum aslında. İnsan olarak kara canlısıyız biz ve doğaya katkı diyince ağaç dikmeyi anlıyoruz. Öte yandan gezegenin büyük bölümü sularla kaplı. Doğal dengeyi tam olarak anladığımızdan pek emin değilim.

@rock n roll
Vegan olmak istemiyorum ve zaten oldukça az tüketmeye çalışıyorum. Benim sorduğum doğayı zararı azaltmanın da ötesinde ona doğaya kendisini yenileyecek ne yapabileceğimizdi.

@sour
Orman oluşturmuş evet, bunu zaten biliyoruz. Benim merak ettiğim başka nelerin yapılabileceği ve bilebileceğimiz en doğrusuydu. Mesela ağaç dikip orman yarattık ama belki de bunun alternatif bir zararı oldu. İdeal bir şey değildi bu, ne bileyim işte..?

@antihero
Bunun ne faydası var? Tatlı su kaynaklarını alternatif yaratmak adına mı?

@Karim iceride uyuyor ben seni dusunuyorum
Çok saçma. Tek bir kişi bile bu kadar büyük fark yaratabilmişken amacı doğal dengeye fayda sağlamak olan birinin ölmesi çok yazık olurdu. Ama "Zarar verenleri öldürmek" dersen bu anlaşılabilirdi.
0
🌸burka
(29.04.25)
@burka araştırmalar, 2032 yılına kadar dünya nüfusunun yarısından fazlasının su anlamında kıtlık ile karşı karşıya kalınacağını gösteriyor. Bir yandan da su kullanımı büyük ölçüde azaltılmadığı takdirde 2040 yılına kadar şiddetli su yokluğu ile oluşacağı tahmin ediliyor.
0
antihero
(29.04.25)
@antihero
Ne yapıcaz olarak peki küresel insanlık olarak?
0
🌸burka
(29.04.25)
@burka, anladim, en buyuk katki dediginiz icin "en" kismina odaklanmistim. orman yaratmaktan daha eni yoktur herhalde dedim. bunun bir zarari olur mu bilmek icin modelleme yapmaktan baska sans yok. eger ilgini cekerse cin genisleyen colu (durdurmak icin) ormana cevirmisti. su an bulamadim ama tek tip agac dikildiginden veya sayili tipte agac dikildiginden ekosisteme zararli oldugu konusunda elestirilmisti. tabi su anlik bir problem yok. 1970'lerin sonunda baslamis bir proje. yani 50 yil oldu. peki bireysel olan kismi nerede? gerci tam olarak gonullu olmasa da 11 yasini gecmis herkes agac dikmek zorunda (tabii subvanse ediliyor). video burada, belki isine yarar: www.youtube.com (ingilizce).

edit: videoyu tekrar izleyince gordum ki bahsettigim video bu. 7. dakikadan sonra elestiriyorlar. tektip agac dikilmesi, ekolojik cesitliligi olduruyor, ayni zamanda epidemik icin kirilgan bir ortam yaratiyor, yani agac agac zarar gordugunde digerleri de goruyor cunku ayni cins. dunya bankasi kaliteye odaklan, sayiya degil diye uyarmis cin'i. ikinci kritik de su, bu ormanlastirma havanin serbest dolasimini engelliyor, agaclar bunu engelliyor, bu da hava kirliligine neden oluyor, yani beklenenin tam tersi oluyor. fakat bu bulgular tam olarak kesinlesmis degil.
0
Sour
(29.04.25)
@burka şimdilik su kullanımında dikkatli olucaz fakat bireysel çaba yüzdelik dilimlilere etki etmiyor gibi bi şey.

Dünya nüfusunun azalması lazım bence, meteor olur, savaş olur, virüs olur :/
0
antihero
(30.04.25)
en büyük faydayı insanlık olarak komple yok olursak sağlarız. insanlık hakimiyeti devam ettiği müddetçe zarar devam edecek, kendimizi kandırmamızın alemi yok.
0
lüzumsuz adam
(30.04.25)
@sour
Teşekkürler. Monokültür (tektip) ağaçlandırmanı benim de aklımı kurcalıyordu çünkü mucize bir ağaç bile olsa, faydaları sayısız da olsa gene de doğal denge sandığımızdan çok daha komplike bir yapı. Ağaçlandırmak faydalı olabilir ama bunun iyi de planlanması lazım galiba. Sadece ağacın ekimi değil o bölgenin habitatına uygun seçimler yapılıp çoklu kültürü kendi başına gelişecek şekilde tetiklemek gerekli. Bu Çin'in de işleri işte... Adamların bir şey yaparken anladığı sayısal değerler hep...

@antihero
Su çok önemli görünüyor ama dünya insan popülasyonu cidden kaynakları kemiren bir virüs gibi sahiden de. Matrix'de Ajan Smith doğru söylüyor.

@lüzumsuz adam
Aynı kanıdayım. İnsan türü gezegenin doğal dengesinin üzerinde bir güce sahip oldu. Bizim yokolmamız ile ancak düzelir bu.
0
🌸burka
(01.05.25)
(3)

Lagos - Portekiz

anthemis nobilis
Bu şehre daha önce gitmiş olan var mıdır? Otelleri araştırıyorum, hep resort oteller var gibi. Otel tatilinden çok gezme amaçlı gidilecek, hangi bölgede kalmalıyız? İyi otel istiyoruz ama resort değil.
Bu şehre daha önce gitmiş olan var mıdır? Otelleri araştırıyorum, hep resort oteller var gibi. Otel tatilinden çok gezme amaçlı gidilecek, hangi bölgede kalmalıyız? İyi otel istiyoruz ama resort değil.
0
anthemis nobilis
(19.04.25)
Merhaba

Bölgeye hakim değilim ama gördüğüm kadarıyla biraz turistik sayfiye yeri gibi bir yer Lagos-Sagres arası bölge. Kışın bile İngiliz'ler ile karşılaşmıştım, tahminen bizim Kuşadası taraflarındaki gibi oralara yerleşen emekli Birleşik Krallık vatandaşları yaşıyor olabilir.

Gezme kısmına gelirsek bence çok görülecek bir yanı da yok. Deniz kıyısında bir yer, en turistik yeri gene Sagres aklıma geliyor ama gezi turizmi için gidilecek bir yer gibi gelmedi bana. Portekiz'de görülecek yerler Lizbon ve Porto ile başlıyor ki oraları bile derya deniz değil, 1 hafta 10 gün tüm ülkeye yeterli olabilir. Küçük bir ülke Portekiz, eti budu belli yani.
0
burka
(19.04.25)
@burka Lizbon ve Porto planı yapıldı. Lagos'a da gidilecek ondan sordum.
0
🌸anthemis nobilis
(20.04.25)
Yani bence görülecek pek bir şey yok oralarda. Deniz kenarı otel, sayfiye yerleri işte. Sagres'i görebilirsiniz belki, ülkenin tam köşesi gibi kalıyor. Bunun dışında güzel yerler tabi ama bir özelliğini göremedim doğrusu.
0
burka
(20.04.25)
(15)

En büyük korkunuz nedir?

trablon
evsiz parasız sokakta kalmak.
evsiz parasız sokakta kalmak.
0
trablon
(30.03.25)
Yangında mahsur kalmak.
Yatalak olmak.
0
Mcfly
(30.03.25)
Oğlum, gerisini hallederim.
0
kimlanbu
(30.03.25)
Kör olmak
Sakat kalmak

Bu ikisinden birisi olursa muhtemelen tereddütsüz intihar ederim.
0
uşak tezgahlarının halı dokuyanları
(30.03.25)
Çocuklarımın başına kötü bir şey gelmesi.
Yanarak ölmek
Retina dekolmanı
Canlı canlı toprağa gömülmek (pai mei'den eğitim alabilecek kadar şanslı olsam bundan korkmazdım. beatrix kiddo gibi tabutu yumruklar çıkardım)
Naegleria fowleri kaparak primary amoebic meningoencephalitis ten ölmek
Uzak bir ülkede sıtma kapmak
Nekrotizan fasiit
Clostridium difficile (gereksiz antibiyotik kullanmama sebebim)
0
kullanicadi
(30.03.25)
Başkasına muhtaç olmak
0
mirty
(30.03.25)
İftira
0
HellKeePer
(30.03.25)
Abi galiba düşündüğüm en kötü şey kapalı alanda kalmak (misal canlı gömülme olayı) ya da böyle kaos olunca insanlar kalabalikta ölüyor ya nefessizlikten falan. Üstüme böyle 10-15 insan düşünce hareket edememeyi düşünüyorum kabus gibi.

Benim temel sorunum hareket edememek galiba. Bunu içeren her şey sıkıntı.

Bir de hanımın bensiz kalması (evin geliri bende). Onu da hayat sigortalari falan ile çözdüm kafam rahatladi.
0
logisticsmanager
(30.03.25)
Ev taşımak. Bence muazzam buyuk bir organizasyon. Düşündükçe uykularim kaçıyor ya bir gun taşınmak zorunda kalirsam diye.
0
duster
(30.03.25)
“anlamı kaybetme korkusu”

bazen çok çalışırsın. yıllarca. gece gündüz düşünürsün, plan yaparsın, risk alırsın. bir yerlere varmak için değil sadece; bir anlam olsun diye. bir düzen kurarsın, kendi içinde mantıklı, dışarıdan belki görünmeyen. birilerine iyi gelsin, bir şeyler yerinde dursun, bir yapı çökmemiş olsun diye uğraşırsın.

ama bir an gelir, durursun.
ya bütün bu çaba, anlamını bir anda yitirirse?
ya sen her şeyi korumaya çalışırken, esas kıymet verdiklerin elinden kayarsa?

çabanın boşa gitmesi değil asıl korkutan. çabanın neden verildiğini unutturacak bir şey olması… sevdiğin birinin başına bir şey gelmesi mesela. o zaman hiçbir rapor, hiçbir strateji, hiçbir gelecek planı yerinde durmaz. çünkü sen her şeyi anlam için yapmışsındır ve o anlam yoksa, geriye sadece yorgunluk kalır.

anlamı kaybetmek…

çok sessiz ama çok yıkıcı bir korku bu.
ve insan bunu yaşamadığı sürece ne kadar derin olduğunu anlayamıyor.
0
gabe h coud
(30.03.25)
Hiçbir şeyden korkmam ben!

deep-dark-fears.tumblr.com
www.instagram.com
0
burka
(30.03.25)
evsiz parasız sokakta kalmak +1
Yatalak olmak. +1
Başkasına muhtaç olmak +1


Dallama biri olmak
0
put it in your appropriate place
(30.03.25)
kimlik dolandiriciligi
0
sttc
(30.03.25)
yatalak kalmak ve kör olmak.

büyük konuşmayayım tabii ama bu ikisi dışında her şeye direnebilirim gibi geliyor. yani en kötü intihar edersin, kendini öldürürsün. bu saydığım durumlarda onu yapmak bile çok zor.
0
mark greg sputnik
(30.03.25)
Abazan kalmak.

Abazan kalırsam korkunç sinirli oluyorum.
0
runaway
(31.03.25)
yaşlanmak ve bir gün bazı şeyler için geç kaldığını fark etmek.
0
orpheus
(31.03.25)
(4)

Uçakta Zippo taşınır mı?

bananastand
Yurtdışı Pegasus ile uçuşta, havaalanına girerken veya sonrasında gümrükten geçerken izin veriyorlar mı zippoya? Benzinini dökerim gerekirse evde
Yurtdışı Pegasus ile uçuşta, havaalanına girerken veya sonrasında gümrükten geçerken izin veriyorlar mı zippoya? Benzinini dökerim gerekirse evde
0
bananastand
(28.03.25)
Gürcistan'dan dönerken benzini olmayan zippomu almışlardı.
0
kirk karaktere sigmayacak adam
(28.03.25)
Bence farkederlerse el koyarlar, benzini var mı yok mu diye de uğraşmazlar. Kabin içi şerit metreleri, tıraş bıçaklarını bile kesici potansiyelleri sebebiyle el koyuyorlar.
0
burka
(28.03.25)
bagaja ver.
0
jelly bear
(28.03.25)
genelde izin vermiyorlar.
bir keresinde icini cikartip, atmak zorunda kalmistim.
0
65 derece
(28.03.25)
(6)

aciklanan markalar hangi sebeplerden boykot ediliyor?

dokunmakalbime
bastan soyleyeyim butun partilerden ve siyasetten nefret ediyorum; o yuzden bi siyasi parti baskanin kursuden paylastigi listeye sorgusuz sualsiz biat edecek degilim; sonucta yuzbinlerce insan ekmek yiyor. ama bir vatandas olarak da su anki bozuk duzene tepki icin biseyler yapmak istiyorum. -sunun a
bastan soyleyeyim butun partilerden ve siyasetten nefret ediyorum; o yuzden bi siyasi parti baskanin kursuden paylastigi listeye sorgusuz sualsiz biat edecek degilim; sonucta yuzbinlerce insan ekmek yiyor. ama bir vatandas olarak da su anki bozuk duzene tepki icin biseyler yapmak istiyorum.

-sunun akrabasiymis, orda fotografi varmis gibi sebepler bi kesmi tatmin edebilir ama benim icin yeterli degil. daha ikna edici kanitli bilgi ariyorum. hukumet borazani yandas medya icin bilgiye gerek yok ne mal olduklari ortada. orda calisan insan issiz kalsa da uzulmem cunku tercihlerinin kurbani olmustur.

ama mesela espresso lab, etstur, kilim mobilya falan ne yapmis kesin bir kanit, bilgi var mi?

ayrica her turlu mantikli yorum ve tavsiyeye acigim.
0
dokunmakalbime
(25.03.25)
Hepsi icin bilmiyorum ama ETS Tur (Ersoy Turistik Servisleri A.Ş) AKP'li Turizm Bakani Mehmet Nuri Ersoy'a ait.
0
sertac akin
(25.03.25)
Boykot çağrısı ve çağrıya dahil olan firmaların "taraflı" tutumları var. Şöyle düşünebilirsiniz; siz "tarafı" açıkça belli olan bir kurumun ürününü aldığınızda ya da reklamını izlediğinizde sizin üzerinizden 100 TL kazanıyor. Sonra gidip bu kazancını haber yapmayan ya da haber yapsa bile bunu çarpıtan bir medyaya bağışlıyor. Böylece siz ürününüzü tüketirken izlediğiniz televizyonun ne göstereceğine de karar vermiş oluyorsunuz... Yani dönüp dolaşıp yine size geliyor.

Ya da bunu 2 gündür boykot söylemi sebebiyle deli gibi indirim yapan mağaza / firmalardan da gözlemleyebilirsiniz. 1.000 TL'lik ürün neden tam da şimdi, Mart ayının sonunda (hani özel gün değil, bir şey değil) 500 TL'ye indi? Demek ki ürün zaten 1.000 TL değildi...

Aynı şekilde tüketici piyasayı belirlerken, piyasa da tüketicinin cebini belirliyor. Siz bir kadın girişimciden ürün almak istiyorsunuz ama dijital pazar diyor ki bunun 20%'si benim yoksa seni göstermem. Girişimci ürünü için ürününü olması gerekenden daha fazlasına koyuyor ki üretmeye devam edebilsin. Böylece 5 TL olan ürünü 15 TL ye alıyor.

Kısaca nereden anlatırsam anlatayım tüketici olarak siz birilerini, birileri de diğerlerini zengin ediyor ve toplumsal olarak yön verme işi böylelikle yine bireye dönüyor. Birey satın alım tercihlerini değiştirdiğinde de devran başka dönüyor.
0
charbiel
(25.03.25)
öncelik saraçhanedeki yayınları göstermeyen tv kanallarının bağlantılarını ve markalarını boykot ediyorlar. turkuaz grubu dr cnn idefix. ülkeri çektiler borsada işlem gören firmaları manüpüle eder diye geri çektiler ama boykotta var. kilim mobilya boydak grubun yandaş. demirören grup yandaş. etstur bakanın yandaş. espress lab hükümetin kahve zinciri.

bu boykottaki amaç. akşamları bizi canlı yayında haber yapıp göstermiyorsunuz muabbeti. bence boykotun böylesi daha geçerli.

ntvdoğuş grubu bekleyin göstercez dedi. bugün girebilir boykot listesine.
0
mikahakkinen
(25.03.25)
Espressolab için: haber.sol.org.tr

Ortada çok fazla bilgi kirliliği var bir de açıkçası. Bunu kullanmayın şunu kullanın diye dolaşan görsellerdeki markaların arasından da mesela işçi hakları nedeniyle boykot ettiklerim çıktı o nedenle boykotyap.com sitesinde açıklanmasını bekliyorum ona göre araştırma yapacağım.
0
peki madem
(25.03.25)
Ayrıca şu da var, rakamlarla bilmiyorum ama bana mantıklı geldi. Son tüketiciye yönelik yandaş firmalar (gıda, giyim vb. diyelim) belki piyasada daha uygun fiyata satış yapabiliyorlardır. Böylece durumu olmayan, ekonomik sıkıntıdaki insanlar (sen, ben hepimiz aslında) ihtiyaçlarını karşılayabiliyorlar. Öte yandan bu firmalar kuvvetle muhtemel bu fiyatları vergi borçları silindiği, azaltıldığı için verebiliyor olabilirler. Bu da aslında serbest pazar piyasasına ters ve dolaylı olarak diğer firmalara iktidara yanaşma baskısı yapıyor ya da kepenk kapatıp gidin anlamı çıkıyor. Ben bunu bu şekilde okumaya başladım.
0
burka
(25.03.25)
www.aa.com.tr

espressolab israil protestolari zamaninda "starbucks siyonist" diyip diyip starbucks'i piyasadan düsürüp kendini iktirdi. adamlarin dedikleri ve yaptiklari hicbir sey tutmuyor. israil'e silah satan bunlar, starbucks'i siyonizmle suclayan bunlar, bir yandan kendi markalarini pitrak gibi cogaltan bunlar... nereden para gelecekse oraya dönüyorlar semazen gibi.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(25.03.25)
(9)

Hayalleri uğruna her şeyden vazgeçen karakterlerin olduğu filmler

ermanen
Hayalleri uğruna her şeyini riske atan veya her şeyden vazgeçen karakterlerin olduğu en ilham verici filmler neler? dram da olabilir, komedi unsurları da olabilir, ya da ortaya karışık, türlü türlü veya sürprizli de olabilir.¡Gracias!
Hayalleri uğruna her şeyini riske atan veya her şeyden vazgeçen karakterlerin olduğu en ilham verici filmler neler?

dram da olabilir, komedi unsurları da olabilir, ya da ortaya karışık, türlü türlü veya sürprizli de olabilir.

¡Gracias!
0
ermanen
(24.03.25)
The Aviator" (2004)

Yaşanmış bir hikaye

Başladığı işi bitirmeden bırakamama takıntısı bende de var da servetini ortaya koymak ayrı bir boyut.
0
Mirket
(24.03.25)
The Bucket List

belki tam konuya uymuyor ama bu ayarda. ölümcül hastalığı olan iki kişinin ölmeden önce yapılacaklar listesinde olanları yapmalarını anlatıyor. Jack Nicholson ve Morgan Freeman gibi iki mükemmel oyuncu ile.
0
🌸ermanen
(24.03.25)
Yaprak Dökümü, Necla. Ablasının kocasını elinden alan Necla idi galiba.
0
Kahvedesu
(24.03.25)
Whiplash
Birdman
İnside the llewyn davis
0
Amaranta ursula
(24.03.25)
Mağlup Edilemeyenler - 1976
0
yurtsuz john
(24.03.25)
Walt Disney'in hayat hikayesi olabilir belki ama filmi var mı bilmiyorum. Muhakkak onunla ilgili bir belgesel vardır.
0
burka
(24.03.25)
Hayaller deyince yine yaşanmış bir olayın filmini anmadan geçmeyelim.

Nyad 2023
0
Mirket
(24.03.25)
merhaba. bana bunca filmden ardakalan "young women and the sea" yazmak. aslında ghandi falan da olsa olur ama sizin istediğiniz apolitik bi film sanırım.
0
libertine
(25.03.25)
Hayret bahsedilmemiş.
Çok ilham verir mi bilmiyorum ama:
Into the Wild (2007)
0
himmet dayi
(25.03.25)
(18)

bu yaşta izleyecek olsanız hangi çizgi filmi seçerdiniz?

buenosdias
tek hakkınız var:) ben tom ve jerry diyorum.
tek hakkınız var:)

ben tom ve jerry diyorum.
0
buenosdias
(21.03.25)
Sünger Bob, bu çoculuk dönemime denk gelmiyor ama her zaman favorim Sünger Bob. İlla çoculuk dönemimde izleyip bu yaşta tekrar tercih etmem gerekiyorsa Tsubasa.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(21.03.25)
Johnny Bravo
0
kaptan memo
(21.03.25)
Rocko's modern life
0
kullanicadi
(21.03.25)
Çılgın Korsan Jack
0
deveyidiken
(21.03.25)
Tek hakkım olması kötü. Çok fazla karakter olduğu için Looney Tunes diyeyim.
0
auroraaurora
(21.03.25)
Life with Louie
0
gabe h coud
(21.03.25)
Çılgın korsan jack+1
0
grimavi
(21.03.25)
Çocukluğumda izlediğim çizgi filmleri, birkaç dakikalık nostalji duygusundan sonra tekrar baştan sona izleyebileceğimi sanmıyorum. Ama avatarı şimdi açsam yine tüm sezonlarını izlerim muhtemelen. O yüzden benim cevabım avatar.
0
thracia
(21.03.25)
Cedric
0
Amaranta ursula
(21.03.25)
Adventure Time baştan devirirdim. Gerçi Gumball da yeni bölüm geliyor ama.

Neyse ki tek hakkım yok bu yaşta hala hepsini izliyorum :D
0
hedep
(21.03.25)
Jetgiller
0
hain kostokk
(21.03.25)
Ben gecenlerde Pokemon'u bitirdim tekrar. Ondan önce de Ucan Kaz ve Roboroach izlemistim.
Su an Heidi'ye basladim.
0
konusma ben konusuyorum daha bitirmedim
(21.03.25)
ben de looney tunes diyorum onda da tek hakkım varsa bugs bunny derdim.
0
Improbable
(21.03.25)
south park veya simpsons da dahil mi? dahilse heidi diyorum.
0
ground
(21.03.25)
yogiler, gerçek kötüler ve scoobylerin yarıştığı bir çizgi film vardı. Kesinlikle o.
0
nickini vermek istemeyen uye
(21.03.25)
Pokemon zamani bi tane veled camdan atlamiati diye en heyecanli bolumunde yayindan kaldirdilar. Buda bende bir travmadir. O yuzden pokemonuma kurban olun..seni sectim balbazar YARPAK saldirisi please
0
Zetnikov
(21.03.25)
Recess
0
burka
(21.03.25)
HEMAN
golgelerin gucu adina..
0
cooperr
(21.03.25)
(6)

büyük buhran dönemini anlatan kitap önerisi

estranged
1929 ekonomik krizini anlatan, iktisadi konulara değil de sosyal yaşantıya daha çok değinen kitap önerisi rica ediyorum.
1929 ekonomik krizini anlatan, iktisadi konulara değil de sosyal yaşantıya daha çok değinen kitap önerisi rica ediyorum.
0
estranged
(19.03.25)
Gazap üzümleri bunun en iyi örneği.
0
Amaranta ursula
(19.03.25)
Merhaba

Özellikle 1929 ekonomik krizini değil ama genel anlamıyla yatırımcı psikolojini anlatan, davranışsal finansa eğilen bir kitap önerebilirim. İçinde 1929 döneminden örneklere de yer veriyor ancak tümüyle o döneme odaklanmıyor, kesinlikle tavsiye ederim. Ben geçenlerde kitabı bitirdim (ki okuması da oldukça kolay) şimdi elimde kalem ile satırbaşlarının üzerinden geçerek tekrar göz atacağım.

Paranın Psikolojisi - Morgan HOUSEL
0
burka
(19.03.25)
"Gazap Üzümleri", evet.
Bir de "Fareler ve İnsanlar".
0
alfired
(19.03.25)
Bunu bir ara ben de araştırmıştım. En çok önerilen 2 kitap:
Hard Times: An Oral History of the Great Depression
The Worst Hard Time: The Untold Story of Those Who Survived the Great American Dust Bowl
0
gnosis
(19.03.25)
Fareler ve insanlar - işçi sınıfının hayatta kalma mücadelesini anlatan etkileyici bir hikaye
0
emoli
(19.03.25)
Dokunulmazlar (1987)
0
ankarakecisi
(19.03.25)
(2)

Yurtdışında Casino hakkında iki soru

put it in your appropriate place
O kadar kazanacağımdan dolayı değil ama merak ettim.1) Türkiye'ye girişte hangi miktarda problem yaşarım? veya şöyle sorayım, hangi miktarda problem olmaz?2) Diyelim es kaza yüksek bir miktar kazandım. O parayla PS5, Iphone 16, Rolex aldım. Birkaç şey daha alıp bir miktar kaldı. Saati taktım, telefo
O kadar kazanacağımdan dolayı değil ama merak ettim.

1) Türkiye'ye girişte hangi miktarda problem yaşarım? veya şöyle sorayım, hangi miktarda problem olmaz?

2) Diyelim es kaza yüksek bir miktar kazandım. O parayla PS5, Iphone 16, Rolex aldım. Birkaç şey daha alıp bir miktar kaldı. Saati taktım, telefonu kullanmaya başladım. Bu yöntem nasıl sizce? Girişte Ülkem yetkileri tarafından; arkadaşım Sen hayırdır, bir gelsene sen, arkadaşı alayım deyip beni misafir etme ihtimali var mı?
0
put it in your appropriate place
(12.03.25)
1. Ülkeler (Amerika, Avrupa Birliği vb.) yurtdışı çıkışlarındaki götürülebilecek nakit miktarını 10,000 para birimi ile sınırlamışlardır. Eğer saptarlarsa bunun üzerindeki miktarları açıklamakla yükümlüsünüz. Ülke girişlerinde de yüksek miktarlarda nakit para eğer farkedilirse benzer işlemlere maruz kalırsınız.

2. Bu yöntem makul ve kullanılabilir. Zaten bu şekilde girerseniz kişisel eşyalar olarak tanımlandığından kimse kolunuzdaki saati, cebinizdeki telefonu soramaz ama gene de "low profile" takılmakta fayda var. Aklınızdaki netleştirmek adına siz bir gümrük yasalarını inceleyin, orada net bir şekilde açıklıyordu ama bence sizin durumunuzda bir sıkıntı yok.
0
burka
(12.03.25)
Yasadisi degil belgeli, legal sekilde kazandiginiz para sorun olmaz. Cikarken de girerken de kaynagini belgeleyeceksiniz o kadar. Genel olarak 10 bin Euro altinda beyana gerek yok, ustu icin kaynagini belirtiyorsunuz.
0
sertac akin
(12.03.25)
(6)

Küresel Düzeydeki Bahis Şikesi Nasıl İşliyor

burka
MerhabaKüresey düzeyde, çok büyük ölçekli bahis şikeleri tam olarak nasıl işliyor? Burada aslında kastettiğim şu; farzedelim Asya menşeili bir bahis şirketi olsun (İngiltere Premier Liginde dahi etkilerinin çok olduğu okumuştum, bu yüzden örneği böyle seçtim) ve desin ki "Beyler, Crystal Palace - Br
Merhaba

Küresey düzeyde, çok büyük ölçekli bahis şikeleri tam olarak nasıl işliyor? Burada aslında kastettiğim şu; farzedelim Asya menşeili bir bahis şirketi olsun (İngiltere Premier Liginde dahi etkilerinin çok olduğu okumuştum, bu yüzden örneği böyle seçtim) ve desin ki "Beyler, Crystal Palace - Brighton Maçı 3-1 sonuçlanacak, ilk yarı Brighton 1-0 önde iken 2. yarı Crystal Palace 3 gol ile maçı alacak". Soracaklarım şunlar:

1. Şikeye karar verildi, peki klüp, oyuncu, yönetici düzeyinde nasıl bir bağlantıları var? Ne şekilde karar verip ikna ediyorlar?

2. Bu kadar göz önünde olan, milyarlarca insanın canlı seyrettiği küresel bir sektörde nasıl illegal yapılanmalar olabiliyor?

3. Klüp, yönetici, oyuncu, hakem; bahis şikesi ile bir şekilde bağlantısı olan kişiler nasıl kazanç sağlıyor? Karşılığında para alsalar bunun takibi yapılmadan, farkedilmeden nasıl kendilerine ulaşıyor? "Bahis baronları" bu insanlara ne vaad ediyor, nasıl temin ediyor?

4. En üst düzey turnuvalarda dahi mümkün mü? Örneğin Şampiyonlar Ligi, Dünya Kupası vb? Hep futbol üzerinden gittim ama neticede en popüler sporlarda bile varsa diğerlerini sorma gereği duymadığımdan bu yolu seçtim.

Teşekkürler
0
burka
(06.03.25)
grimavi
(06.03.25)
Şike işinde genellikle nakit kraldır; bahis baronları veya aracılar parayı doğrudan oyunculara ya da yöneticilere elden gizlice ulaştırır. Para transferleri için offshore hesaplar, kripto paralar ya da bir akrabanın adına açılan banka hesapları vs kullanılır. Mesela bir futbolcuya doğrudan para ödemek yerine, kuzeni üzerinden bir ev veya araba alınabilir. O yüzden bunları takip etmek, ispatlamak imkansoza yakın. Bu adamlar senin banka hesabına açıktan milyon dolar yatırmaz yani bunun yerine dolambaçlı yolları tercih eder
0
vedatchilipeppers
(06.03.25)
bence bu tarz organizasyonları doğrudan bahis baronları vs yapmıyor. uefa falan gibi turnuvayı organize eden kurumlar, turnuvanın izlenilebilirliği ve reytingler için (bkz: reklam gelirleri) belirli takımların üst turlara çıkması, belirli takımların elenmesi şeklinde organize ediyorlar bütün yapıyı. bunda kimi zaman kura "şansı" devreye giriyor, kimi zaman "hakemler".

(uefalona yazıp aratırsanız görürsünüz. 2009 barcelona chelsea yarı finalinde çok ayyuka çıkmıştı artık -amaçları mesii ronaldo finali idi-)

www.youtube.com

bahis baronları ikincil bence tüm bu organizasyonda. bir şekilde haberleri oluyor ve buna göre pozisyon alıyorlar (tabii bu üst düzey turnuvalar için geçerli, alt liglerde baya at koşturuyorlardır)

dünyadaki popüler bütün spor branşlarında, hakemin oyuna etkisi maksimumdur: oyunu istedikleri gibi yönlendirebilirler. hele turlar ilerledikçe, güç olarak yakın takımlar eşleştikçe hakem daha da belirleyici oluyor; ufak tefek kararlarla direkt sonuca müdahale ediyorlar => futbol, basketbol, amerikan futbolu. teniste bu yok mesela :) o yüzden o kadar popüler değil :)

şimdi futbolda "var" var diyenler olacaktır. onlara tek söyleyeceğim "ofsayt çizgileri"dir.

bizlere tekrarlarda hep hizaya dizilmiş adamlara çekilen çizgiler gösteriliyor. hiçbir zaman topun ayaktan çıkış anını göremiyoruz :))

halbuki topun ayaktan çıkışı anındaki milisaniyeler ofsayt pozisyonunu inanılmaz etkiliyor. ofsayt vermek istediklerine topun ayaktan çıkmış ama bulanık hali ile topu hala ayaktaymış gibi gösterip belki de geriden gelen adamı çizgiyle ilerde göstermek, ya da daha topa vurulmamış andan itibaren hizalayıp "bakın ofsayt değil" diye çizgiyi çekmek..

eyyorlamam bu kadar..
0
makbur
(06.03.25)
@vedatchilipeppers

Elbette ki dolambaçlı yollar tercih edilir, bu çok mantıklı. Öte yandan 2 sorum olacak:

1. Offshore, kripto vb. ile ödeme yapıldığında (ki çok yüksek meblağlar bunlar) yararlanacak kişiler bu paralı nasıl sisteme sokabiliyorlar? Farzedelim 20 Milyon $ verilecek, bu parayı nasıl açıklayabilirsin ki?

2. Para gönderilecek kişinin çevresindekiler yoluyla aktarıldı diyelim, bu durumda da o kişinin hesap vermesi lazım. Türkiye üzerinden düşünüyoruz gibi oldu ama farzedelim İspanya liginde şike yapıldı ve işe dahil olanlar paralarını alacaklar. Oradaki kurumlar (hukuk, vergi dairesi vb.) "Futbolcunun Kuzeni Bey, siz bu evi nasıl aldınız? Bankanızdaki paranın kaynağını açıklayın?" demiyor mu? Ki bu işleri yapan 3-5 kişi değildir, kim bilir ne kadar insan vardır. Bir noktada saptanması zor olmasa gerek.
0
🌸burka
(06.03.25)
1- Şöyle düşün abi: bahis baronları önce yasadışı kazancı offshore banka hesapları veya kripto cüzdanlar aracılığıyla alıcılara aktarır. Fakat bu paralar doğrudan kişinin hesabına gelmez, yoksa banka hemen alarm verir. Paralar genellikle birkaç offshore ülkede parçalara bölünüp farklı hesaplarda dolaştırılır (Bahamalar, Kıbrıs, Panama gibi). Kripto kullanıldığında ise anonim cüzdanlar ve kripto karıştırıcıları devreye girer mixers diyorlar ona da. Ardından bu paralar, üçüncü kişilerin adına açılmış şirketlere yatırılır ve yatırım; kredi veya sponsorluk anlaşmaları gibi yasal finans araçlarıyla futbolculara veya yöneticilere ulaşır. Böylece paranın izi karmakarışık olur ve sonunda sanki temiz bir işten kazanılmış gibi sisteme sokulur.

2- Abi işin püf noktası şu; kimse doğrudan suçlanan futbolcu veya yönetici adına büyük mal varlığı transferi yapmaz. Paralar önce uzak bağlantılı kişilerin (mesela kuzen, amca, eşin kuzeni gibi) hesaplarına aktarılır. Sonra paranın kaynağı olarak “yatırım”, “miras” ya da “aile içi borç” gibi makul görünen bahaneler yaratılır. Hatta sahte belgeler, sözde aile içi "ödünç anlaşmaları", yüksek kazançlı gösterilen yatırımlar veya kripto "yatırım kazançları" gibi açıklamalar kullanılır. Özellikle İspanya veya İtalya gibi ülkelerde, bunların izini sürmek çok zordur çünkü her para hareketini denetlemek imkânsız. Bir de suç örgütleri farklı ülkelere dağıtarak parayı daha küçük meblağlara böldüğünde tespit edilmesi neredeyse imkânsız hale gelir. Vergi kurumları ancak çok bariz ve hatalı işlemler olursa bu ağı fark eder, yoksa bu sistem genellikle fark edilmeden yıllarca sürebilir.
0
vedatchilipeppers
(06.03.25)
Maç sonu şikesi yaptıklarını sanmıyorum. Brighton Crystal Palace dediğiniz takımlar ekonomik olarak bizim üç büyüklerden güçlü, böyle bir riske girmez ne yöneticisi ne topçusu. En fazla ilk korner, ilk şut vs ufak tefek ve sonucu etkilemeyen bahisleri yaparlar ki zaten bunların yapıldığını futbolcular da itiraf etti defalarca.

Bahsedilern Barcelona-Chelsea maçı da yılların geyiği. Sırf Drogba isyan ediyor diye olduğundan daha sorunlu bi yönetim varmış gibi lanse ediliyor. Yoksa tarihte var yani kötü hakem performansı olan maçlar. En fazla hakem kötüydü denir, artniyet olacak kadar bi durum yok o maçta.

Bahis büyük ekonomi ama futbolun kendisi daha büyük. Kimsenin takmadığı Kamboçya 2. ligi tarzı liglerde sonucu etkileyen şike olmuyodur demem ama ekonomi olarak top 30 ligde sonucu etkileyen şike olduğunu sanmıyorum. Bu riski almayı gerektirecek bir durum yok.
0
nundu
(06.03.25)
(3)

en kolay bilgisayar imajı nasıl alınır?

alp9900
10 adet şirket bilgisayarının yedeğini almam gerekti.bu bilgisayarların yerel disk c kısımlarının kopyasını almam yeterli olur mu?
10 adet şirket bilgisayarının yedeğini almam gerekti.

bu bilgisayarların yerel disk c kısımlarının kopyasını almam yeterli olur mu?
0
alp9900
(21.02.25)
1. Acronis ile oldukça kolay. USB'den boot edip başlatıyorsun, tahmini 15-20 dakika sürer bilgisayar başına.

2. Evet, işletim sistemi kurulu tarafın yedeğini alman yeterli olur.
0
burka
(21.02.25)
windows'un sistem görüntüsü yedekleme diye bir aracı vardı, onunla da olur, kurulum diskini kullanarak imajı geri yükleyebiliyorsunuz.
0
kesmekes laleler
(21.02.25)
bu yazılımlara hakim değilseniz, kullanımı daha kolay olduğu için Acronis ile başlayın bence.
0
co2s2
(22.02.25)
(20)

900.000 imi iç eden arkadaştan parayı geri alırken nasıl hesaplayacağım?

stk
Bilenler bilir, kripto alırken hesap yeni açıldığında belirli süre güvenlik amacıyla işlem izni vermez borsalar. Ben de güyya alım fırsatı olan tutarı kaçırmamak için arkadaşa tl transfer edip kendi hesabından benim adıma 3 tane farklı birime alım yaptırdım. Güvendiğim bir arkadaşım, para duruyor sa
Bilenler bilir, kripto alırken hesap yeni açıldığında belirli süre güvenlik amacıyla işlem izni vermez borsalar. Ben de güyya alım fırsatı olan tutarı kaçırmamak için arkadaşa tl transfer edip kendi hesabından benim adıma 3 tane farklı birime alım yaptırdım. Güvendiğim bir arkadaşım, para duruyor sanıyorum. Bir kere kendi hesabıma transfer etmek istedim, ya şu an müsait değilim deyince kaldı öyle. Meğer benim kriptolarla sonradan kafasına göre işlemler yapmış parayı batırmış. Ortada şu an benim para yok.

Şimdi asıl soru geliyor,

Şu an benim param zaten tl olarak hesapladığımda %50 düşüşte yani 450.000 im kalmış olsun. Alım yaptırdığım 3 tane birimden de kaçar tane aldığı belli. Ben eğer şimdi o kadar adet bana almasını istesem ve böylelikle ödeşsek bir kaybım olur mu? Param duruyor olsaydı da zaten zararım olacaktı o zarardan bahsetmiyorum. Bu kriptolar da döviz gibi mi hesaplanıyor yoksa başka parametreleri mi var onu soruyorum sadece.

*Bu arada ortak bir arkadaşımıza itiraf etmiş. O arkadaş gelip bana söyledi konuyu. Benim bildiğimi bilmiyor hala.
0
stk
(18.02.25)
Hmm... Kripto paraların döviz, hisse senedi vb. bir enstrüman gibi hesaplanabileceğini pek sanmıyorum. Yani "100.000$ paramı ve arada geçen 2 ayın faizini de bana geri vereceksin" diye net bir hesap yapılamaz. Belki bazı kriptolardaki gibi ekosistemin bir parçası olarak elde ettikleri gelirler var (hesaplama kazancı vb. gibi tanımlanıyor, tam adını bilmiyorum) eğer sizin aldığınız 3 kriptonun bu tür olası yan gelirleri varsa onları dahil edebilirsiniz.

Ancak en gerçekçi senaryo arkadaşınızın o 3 kriptoyu tam adedi kadar size satın alması ya da anlaşırsanız para olarak karşılığını ödemesi olur. Öte yandan o kriptoplar sizin elinizdeki olsaydı belki siz zarar etmeden satış yapacaktınız. Bu tür senaryolar da mevcut. Açıkcası net konuşmak çok zor...
0
burka
(18.02.25)
900ü geri alırsan öp de başına koy.
0
anon1m
(18.02.25)
3 kriptoyu adedi kadar sana geri vermeli. olması gereken bu. faiz falan olamaz.

atıyorum

1000 ripple 2000 tron 0.1 bitcoin artık ne aldıysa tanesine kadar aynı şekilde alsın sana transfer etsin.
0
jelly bear
(18.02.25)
Olay basindan beri yanlis.Muhtemelen o 450.000TL'yi bile alamayacaksiniz.Arkadasinizla araniz cok kotu olacak.Bunun istisnasi arkadasinizin milyon dolarlik adam olmasi ve 900K'nin onun icin cerez parasi olmasi
0
turkuaz
(18.02.25)
siz 900bini verirken 3 tane şundan, 5 tane bundan dediyseniz ve olayın bu durumda olduğunu bilmiyorsanız (size söylememiş, bildiğinizi bilmiyor) yine 3 tane şundan 5 tane bundan isteyecekseniz.

ben bu tutarda bir işlemi başkasından yapmaktansa alım fırsatını kaçırmayı tercih ederdim bu arada.

zaten biri benim hesabıma yüksek para göndermek istese de kabul etmezdim. aksilik oldu ve hesabımı çaldırdım söz gelimi. o sorumluluğu almak istemem.
0
biseysorcaktim
(18.02.25)
Şöyle bir yol izlenebilir çıkar yol olarak.

Arkadaşınıza şu talebi yapabilirsiniz; Sen bu parayı benden habersiz yatırımda kaybettin. Ben sende duran paramı bugün almak ve tl'ye çevirmek istiyorum. Eğer bana bu parayı veremiyorsan bugün üç kriptoyu güncel değerinden satıp tl'ye çevirdiğimizi kabul edeceğiz ve borcunu tl cinsinden sabitleyeceğiz."

Buna ek olarak arkadaşınızın parayı ödemesi uzun bir süre alacaksa TL cinsinden sabitlediğiniz borca ödeme gününde enflasyon oranında faiz talep edebilirsiniz.

Bu yolla hak kaybınız olmaz. Arkadaşınız size 3 cinte kripto borçlu ancak bugün atıyorum 100'den satmak istediğiniz halde onun hatası yüzünden bir ay sonra 50'den satmanız gerekirse bu hak kaybı olur. Burada sizin o para üstündeki tasarruf hakkınız haksız şekilde engellenmiş çünkü. Yukarda dediğim gibi borcu tl olarak sabitlerseniz 1 ay sonra size borcu olan kripto 150 lira olursa da farkı talep etmemeniz gerekir. Çünkü siz parayı talep ettiğiniz gün satmış olduğunuzu varsaymış olacaksınız.

Alternatif olarak parayı talep ettiğiniz gün satılmış kabul etmek yerine gelecekte istediğiniz bir gün satmış kabul edileceğinde de anlaşmak isteyebilirsiniz. Ancak bu size borçlu olan kişi için çok riskli bir durum olur ve anlaşmak zorlaşır.

Ama gerçekçi olmak gerekirse siz bir bardak su içip rahatlayın ve çok beklentiye girmeyin.
0
akhenaten
(18.02.25)
Maalesef boşuna hesap yapıyorsunuz. Size 10k bile ödemeyecek.
0
Gradient_tabanlı_mor
(18.02.25)
Abi paracıklar gitmiş. Bence 200k kalmıştır.

Soruna cevap: sen ya 900k alacaksın ya da al dediğin koyinleri sana o günkü adeti kadar verecek.
0
Shepard
(18.02.25)
Bence siz bir bardak erikli su alacaksiniz. Çok geçmiş olsun.
0
allah yazdiysa bozsun
(18.02.25)
Ne alabiliyorsanız alın. Zararı falan geçin. Yoksa onu da alamaz, soğuk su içersiniz.
0
drako
(18.02.25)
eğer geri vermeyi kabul edecekse , döviz üzerinden değil de, almasını istediğiniz kripto para biriminden geri ödemesi gerekir bence.
0
co2s2
(18.02.25)
Önce size borçlu olduğunu ispat edecek deliller toplayın bence.
0
parka
(18.02.25)
+1 for Parka, turkuaz, akhenaten, shepard, allah yazdiysa bozsun, drako, parka.

Siz bu vatandaşın hala arkadaşınız olduğunuzdan emin misiniz?
0
rakicandir
(18.02.25)
o günkü alınabilecek kripto olarak iade etmeli

ama zararın şu boyutu da var. istendiğinde parayı batırmamış ve kriptolar duruyor olsaydı rakam ne olacaktı.

bu ara da 900'mü, 450'mi derken bu kişinin ödeme yapabileceğine emin misiniz ?
0
orpheus
(18.02.25)
anlattığı arkadaşın gelip size söyleyeceğini bilerek ona söylediği, aslında parayı batırmadığı, kendi borçlarını ödediği ya da bişeyler aldığı ihtimalini de göz ardı etmeyin.
her halukarda ana parayı kurtarın da gerisi önemli değil.
0
de jure
(18.02.25)
lütfen tutar 9bin tl falan olsun ve daha havalı durması için 900bin yazmış ol.
0
deartheodosia
(19.02.25)
hocam soruyu sorus seklin bile o kadar naif ki, bence senin bu parayi bu arkadastan alisin yok yaw, harbiden uzgunum ama yok..
0
cooperr
(19.02.25)
Çok ağır bir hayat dersi aldınız, diğer arkadaşlar gerekenleri söylemişler.
0
montreal
(19.02.25)
maalesef parayı alamayacak gibi görünüyorsunuz. elinizde sağlam delil olmalı ancak pek kanıt sunamayacak sunduğunuz kanıtları kimse kabul etmeyecek gibi görünüyor hemde kripto para işinde.
0
basond
(19.02.25)
karşı tarafın vicdanına ve ilişkinize bağlı gibi. başkasına söyleyerek size çaktırmadan söylemesini sağlmış da olabilir.. kendi g.tü yemediği için :/
0
denizmaniaherif
(19.02.25)
(8)

Son bir senede aldığınız en doğru karar?

sekizdokuzon
Ben birkaç ay önce bir eğitime katılmıştım. Oradan edindiğim çevre ve cesaret sonucu hayatımda birçok kırılma yaşandı, neyi nasıl yapmak istediğime karar verdim. Şansım açıldı.Sizinki nedir? Teşekkürler.
Ben birkaç ay önce bir eğitime katılmıştım. Oradan edindiğim çevre ve cesaret sonucu hayatımda birçok kırılma yaşandı, neyi nasıl yapmak istediğime karar verdim. Şansım açıldı.

Sizinki nedir? Teşekkürler.
0
sekizdokuzon
(13.02.25)
Beni üzen, zihinsel olarak meşgul eden konularla ilgilenmeyi azalttım. Düşünmüyorum, eskisi kadar hissetmiyorum da. Bu kararımı sürdürüp ilgimi vermeyi tamamen bırakabilirsem süper olacak.
0
seni tanıdığım güne lanet olsun
(13.02.25)
Kendimi ikna etme aşamasındayım

10 yıl önce hedeflediğim iş teklifini az önce aldım.

Bi ikna olabilirsem hayatımın kırılımını yaşayacağım. :d

Alışkın olduğum hayatı bırakmam gerekiyor sadece :d
0
baldan kaymak
(13.02.25)
bir önceki şirketimden anlaşarak ayrıldım ve bir kaç ay ara verdim. çok iyi geldi. şu an çalıştığım yer de doğru karar. çok çalışıyorum ama hem uykumu zorla düzenledi :) hem de kariyer anlamında doğru yön.
onun dışında, yatırım kararlarım doğruydu.
0
gabe h coud
(13.02.25)
Birkaç tane sayabilirim. Anlık kararlar değildi, zamanla olgunlaşan düşüncelerim sonucunda bu adımları attım:

1. İşime ara vermek ve bir süre çalışmamak. Maddi koşulları, işimle ilgili tarafı hazırlama imkanı yarattım ve bir süre uzaklaşmayı seçtim çünkü cidden çok bunalmıştım.

2. İşimde pozisyon değiştirmek, maaş ve yan haklardan bir miktar feragat edip çok daha huzurlu, sakin çalışabileceğim bir pozisyona geçiş yapmak. Olay gene "Ne için çalışıyorum, bu koşullarda para kazanmak için sağlığım, ruh halimi bu denli bozup yıpratmaya değer mi?" sorusuna bağlandı.

3. Çok daha verimli, kaliteli bir yaşamın kapılarını araladım. Pek çok gereksiz şeyi (ekşisözlük, casual oyunlar vb.) bıraktım ya da %90 oranında azalttım. Bunun yerine daha kaliteli içerikler okuyor, oyun kültürüme katkı yapacak seçimler yapıyorum. Kişisel merakım için de mind-map, not alma uygulamaları vb. yöntemler, araçlar öğrendim. Böylece resmen zaman satın aldım. Şöyle örnek vereyim; hiç çalışmadığım 1 haftalık sürede sıradan bir insanın rutini olan yeme-içme, gündelik işler vb. çıkartırsam vaktimin %90'ı bana kalıyor. Bu süreyi de hiçbir şey yapmadan geçirebilirim çünkü yapmak zorunda olduğum şeyleri çabuk ve kaliteli şekilde halledebiliyorum artık. Adeta zaman satın aldım.
0
burka
(13.02.25)
Şeffaf plak tedavisine başlamak. Hep düşünüyordum ama gittiğim bazı diş hekimleri bu tedavinin bana uygun olmadığını söylemişlerdi. Bir doktora daha gideyim o da olmaz derse vazgeçerim diye düşünürken, doktor olur dedi ve başladık. Şimdi tedavinin ortalarına geldik. Biraz daha yolum var ama doktor "çok iyi gidiyor tedavi, çok güzel olacak" dedi. Ben de daha iyi hissediyorum.
0
rock n roll
(13.02.25)
Pilatese başlamak.
Şu an iş durumumdan dolayı ara vermem gerekti ama ilk fırsatta geri döneceğim.
0
mutekebbir
(13.02.25)
Evde spora başlamak. Bence en büyük etkisi alkol kullanımımı neredeyse sıfırlamam oldu. Bir de ağırlık çalışmayı çok sevdim ben, umarım doktor yakında onayı verir de tekrar sahalara (yatak odasındaki açıklığa) dönebilirim.
0
peki madem
(14.02.25)
Uykuya dalamama sorunum vardı. İnstagram'da reklamı çıkan bir hipnoz app'ini satın aldım. Çok memnun kaldım. Sizinki kadar ilham verici değil ama benim hayat kalitemi arttırdı.
0
SiyamkedisiZorro
(18.02.25)
(6)

Dolar Transferi

ferr
MerhabalarBir yakınıma dolar borcum var. Aydan aya hesabına atacağım. Ziraatten veya yapı krediden dolar hesabından göndersem komisyon kesiliyor mu? Bir de mecuren doları bankadan alacağım ama genelde daha yüksek oluyor. Ben bu tranferi/ödemeyi en az kesintili ve avantajlı olarak nasıl yapabilirim.
Merhabalar
Bir yakınıma dolar borcum var. Aydan aya hesabına atacağım. Ziraatten veya yapı krediden dolar hesabından göndersem komisyon kesiliyor mu? Bir de mecuren doları bankadan alacağım ama genelde daha yüksek oluyor. Ben bu tranferi/ödemeyi en az kesintili ve avantajlı olarak nasıl yapabilirim.
0
ferr
(05.02.25)
aynı bankadan aynı bankaya atarsanız havale gibi olur
0
jülsezar
(05.02.25)
swift masrafı ödersiniz, küçük tutarsa kabaca 30 usd gibi. ya elden usd vereceksiniz, ya onun bankasının satış kurundan tl karşılığını atacaksınız, o bankasından usd alacak. ya da kripto kullanıp usdt ile gönderirsiniz ama o da alıcıya zahmetli olur.
0
awlmi
(05.02.25)
Beraber bankaya gidin, ortak hesap açın. Sen yatır o çeksin.
0
Mirket
(05.02.25)
Merhaba,

Doları dövİz bürosundan alın, sonrasında bankaya yatırın. İkinizin de aynı bankada hesabı olsun. Bu durumda sıfır kesinti ile gönderebilirsiniz.
0
canbonomobenseno
(05.02.25)
Yapı kredi hesabından başka bir yapı kredi hesabına ücretsiz bir şekilde gönderebilirsiniz. Euro ve dolar olarak havale yaptım birkaç kez. Enpara ücret kesiyor mesela aynı banka olsa da.
0
Murtazaaylak
(05.02.25)
Göndereceğiniz $ karşılığı TL olarak gönderin. İçine alım-satım vergisini vb. de hesaplayarak koyup fazla gönderin ki alıcı taraf TL ile $ aldığı zaman zarar etmesin. EFT göndereceğinizden banka komisyonu olmadan ucuz/bedava transfer edersiniz. Farklı hesap açmak zorunda kalmazsınız. Sadece karşı taraf parayı USD'e çevirecekse döviz bürosuna vb. gitmesi gerekebilir bankalar ile olan kur farkından dolayı. Nacizane tavsiyem bu yönde.
0
burka
(05.02.25)
(19)

Mutluluk veren basit şeyleri listeliyoruz

kullanicadi
Belki sizden kopya çekerim:))Örnek verirken şu şartlarımız var:1) Sağlığa zararlı olmayacak ve tehlike içermeyecek2) Mümkünse az maddiyat ile gerçekleştirilebilir olacak. Seyahat, alışveriş, fine dining, konser, etkinlik vs bunlar zaten mutlu ediyor insanı ama biz basitteki mutluluğu arıyoruz. Köle
Belki sizden kopya çekerim:))

Örnek verirken şu şartlarımız var:
1) Sağlığa zararlı olmayacak ve tehlike içermeyecek
2) Mümkünse az maddiyat ile gerçekleştirilebilir olacak. Seyahat, alışveriş, fine dining, konser, etkinlik vs bunlar zaten mutlu ediyor insanı ama biz basitteki mutluluğu arıyoruz.

Köle isaura modum açık kalmış sanırım ilk aklıma gelen evi güzelce temizlemek, nevresimleri de değiştirmek, en son duşa girip çıkmak ve tertemiz bir evde yeni nevresimlerin içinde misler gibi uyumak oldu.

Bunun dışında da ormanda yürüyüş, deniz kenarında yürüyüş vs geldi aklıma
0
kullanicadi
(20.01.25)
Hayvan sevmek. Sokakta yaşayan hayvanları beslemek, onlarla iletişim kurmak. Onlara destek olmak. En yakın arkadaş ile bütün bir günü geçirmek. Hobilerinle uğraşmak. Kitap okumak.

Temizlik yapmak deme lütfen. Evi dip köşe temizledim bugün canım çıktı. Bu mutluluk veren bir şey değil :(
0
rock n roll
(20.01.25)
Valla neredeyse alakalı her duyuruya aynı şeyi yazıyorum ama benim için 1 senedir güzel bir gün batımında (mümkünse doğada) koşmak.
Temiz nevresim, sen, gecelik üçlüsü beni de aşırı mutlu ediyor.
0
Amaranta ursula
(20.01.25)
Gün batımı, gün doğumu izlemek, yunus görmek, dans etmek, yağmur sonrası toprak kokusu, gök kuşağına rastlamak,öpücükle uyandırılmak ilk aklıma gelenler oldu
0
(20.01.25)
hayvan sevmek
Hayvan beslemek
Çocuk mutlu etmek
Muhtaç birinin yardımına koşmak

(kısaca güçsüze muhtaca dilsiz canlara yardım etmek dışında beni çok da mutlu eden bir şey yok bu ülkede)
0
rentts
(20.01.25)
Çayın yanında bisküvi yemek
Patlamış mısır
0
grimavi
(20.01.25)
sükretmek. aldigi nefes icin bile sükür diyen insan mutlu oluyor.
0
sonsuz
(20.01.25)
-Yanimda mama tasiyip sokakta kediyi kopegi beslemek, yolda gordugumde sevmek, selam vermek, onlarla konusmak
-kedimin gelip yanima sokulup uyumasi
-kisin yorgana sarinip uyumak
-kisin gunesli havada deniz kenarinda yurumek
-ormana gitmek
-arabaya atlayip sokaklarda dolasmak
-en sevdigim yabanci cikolatayi bulunca stoklamak
0
mor oje
(20.01.25)
Eti Karam yemek.
0
sekizdokuzon
(20.01.25)
Bu temiz nevresimle ilk uykunun çok iyi olması olayı bende hiç yok. Bi fark hissetmiyorum yani. Tabii leş gibi kokan nevresim değil kastettiğim de, standart bir nevresim de benim için ilk günkü keyfini veriyor :d

Beni mutlu eden şey, yapmam gereken hiçbir şey olmamasının verdiği huzurla miskinlik yapmak, yatakta uzanıp telefondan dizi falan izlemek, tembelce yatmak. Yani atalet, üşengeçlik seviyorum.
0
nundu
(20.01.25)
Antrenman sonrası yorgunluğu, zorlanmış kaslarda hissedilen hafif sızı,
Moka pot'un fokurdama anı,
Site otoparkında sevdiğim yerin kapılmamış olması,
Ekmek yapma makinemin pişmeye beş kala eve yaydığı koku,
Saksıdaki biber çiçeğinin bibere döndüğü an,
Okuduğum kitabın son cümlesi,
Şarabımın mayalanırken yaydığı koku,
Temiz nevresim kokusu,
Bostanlı sahilinde yağmur sonrası, ya da günbatımı joggingi,
Boş otobanda hız,
Yağmur gecesi balkonumda ışıklandırılmış havuz manzaralı sıcak şarap,
Bir önceki madde eşliğinde David Gilmour,
Zorlu bir parkurda trekking sonrası yalınayak betona basılan ilk anın hazzı,
Islak bir trekking sonrası alınan ılık duş,
Puzzleın son parçasının yerine konuşu,
Karda yaktığın mangalda yaptığın sucuk ekmek,
Sevdicekle oynanan kartopu,
Terhis olduğun gün lumbarağzından çıkıp dışardan dönüp baktığın an,
Dışarda geçirdiğin soğuk gecenin sabahı günün ışıma anı,
Güzel geçmiş bir gecenin ardından sevdiceği kahvaltı hazırlarken seyretmek,


Bu uzar gider. Liste uzun bende.
0
Mirket
(20.01.25)
hersey yazilmis zaten
ben elizabeth ve sonrasi sicak dus diorum.
fiyat/performas orani oldukca yuksektir.
0
cooperr
(20.01.25)
Birini mutlu etmek. Mutlu etmek için minik de olsa bir hediye vermek.
0
naksidil
(20.01.25)
sıcak bir ev. sıcak bir eş. sıcak bir yemek. deniz kenarı yürüyüş. yatmadan güzel bir dizi izlemek. denizden sonra ılık duş almak.
0
biravekahve
(20.01.25)
telefona bakmamak.
0
nuisance2
(20.01.25)
yaa ben yemek yaptığımda ve eşim yemeği beğenip doyduğunda çok mutlu oluyorum :) benim de bazen kocamköylü modum açık kalıyor sanırım hghghfhdfg
0
turuncu tonlarda
(21.01.25)
- Sabah çok erken saatte sahil boşken uzun koşu. Ne kadar uzarsa o kadar mutlu ediyor beni.
- Bi' şişe rose ya da beyaz şarap açıp yemek yapmak, hanıma yeni reçeteler tattırmak, beğenmesi mutlu ediyor.
- Evde kedi köpekle vakit geçirmek.
- Fesleğenleri budamak, yaprakları ayırdıktan sonra kalan sapları köklendirmek için suya koymak.
- Avokado çekirdeklerini köklendirmek. 5 sene önce köklenen avokado çekirdeklerim şu anda 1 metre boyunda kabaca.
- Soğuk bira eski kaşar, çekirdeksin yeşil zeytin ve kornison turşuyla Fenerbahçe Beko maçı.
0
kumandanim
(21.01.25)
ana kimse yazmamış hala:

müzik dinlemek tabii ki. iyi bir kulaklıkla daha iyi.
0
ermanen
(21.01.25)
Denize bakmak
0
naksidil
(23.01.25)
1. Bisiklete binmek: Şehri keşfetmenin belki de en güzel yolu. Ne park derdi var ne trafik. Yorulduğunda dilediğin yerde mola verebilirsin, çok rahatlatıcı bir yorgunluk veriyor ama bisikletin biraz eli yüzü düzgün olmalı. Pahalı bir bisiklet ile sür demiyorum ama en azından freni, vitesi iyi çalışan ortalama bir tanesine bin.

2. Birşeyler ekmek: Zaten burada da yazılmış, ben kendi adıma geçenlerde sarımsak diktim. Bir file sarımsak almıştım herhalde 6-7 hafta önce. Çok sık tüketmeme rağmen ihtiyacımdan çok fazla vardı içinde. Ben de içlerinden filiz verenleri gidip toprağa diktim, başka hiçbir şey de yapmadım. Baktım ki gerçekten de büyüyüp serpiliyorlar, keyfim yerine geldi. Tavsiyem budur, süpürge tohumu olsa dahi bir şeylerin gözlerinin önünde büyüyüp geliştiğini görmek güzel bir şey galiba :)
0
burka
(23.01.25)
(4)

Davranışsal Finans - İktisat Başlangıç Tavsiyesi

burka
MerhabaDavranışsal iktisat alanına merakım var, araştırıp öğrenmek istiyorum. İnternette araştırma yapıyorum, ekşiduyuruyu da dahil ederek varsa bana tavsiyelerinizi almak isterim.Teşekkürler
Merhaba

Davranışsal iktisat alanına merakım var, araştırıp öğrenmek istiyorum. İnternette araştırma yapıyorum, ekşiduyuruyu da dahil ederek varsa bana tavsiyelerinizi almak isterim.

Teşekkürler
0
burka
(22.12.24)
www.kitapyurdu.com

burdan basla.
0
sonsuz
(22.12.24)
@Anlatamıyorum
Bireysel yatırım kararlarımda destek olması adına öğrenmek istiyorum ancak bundan bağımsız olarak da ilgimi çekiyor bu konu. Yanıtınız için teşekkürler.

@sonsuz
Bu kitabı okudum. Aslında okuma amacım davranışsal finans özelinde değildi ama yerinde bir tavsiye olduğunu düşünüyorum. Yanıtınız için teşekkürler.
0
🌸burka
(22.12.24)
İlk olarak kahneman’la baslamak gerekir bence. Hizli ve yavas dusunme gibi. Thaler’in kitaplari da yine ilk okunasilardan; durtme, akilli insanlarin mantiksiz kararlari gibi. Daha akademik ve kapsamli bir devam kitabi icin prof murat kiyilar’in davranissal finans kitabi iyi bir giris olur. İsin daha da derinine inmek icin edward cartwright’in behavioral economics’i cok iyidir.

Bu kadar derinlemesine olmasin derseniz dan ariely - akildisi ama ongorulebilir, akerlof - animal spirits, schafir - scarcity de alanin populerlerinden.
0
gibicibicis
(22.12.24)
Selamlar

Az önce Fularsız Entellik podcastinde tam olarak bu konuda yapılmış bölümlere denk geldim. Kendi sorumun bir yanıtını bulmuş gibi oldum. İlgilenenler olursa diye aşağıda paylaşıyorum:

1. Bölüm: art19.com
2. Bölüm: art19.com
3. Bölüm: art19.com
4. Bölüm: art19.com
5. Bölüm: art19.com
0
🌸burka
(07.01.25)
(4)

meyhane önerisi

widee
anadolu yakasında kadıköy civarında f/p olarak makul, rum meyhanesi önerebilir misiniz. özellikle mezeleri başarılı olsun. nezih bir yer olsun.teşekkürler.
anadolu yakasında kadıköy civarında f/p olarak makul, rum meyhanesi önerebilir misiniz.
özellikle mezeleri başarılı olsun. nezih bir yer olsun.
teşekkürler.
0
widee
(22.11.24)
Merhaba

Rum Meyhanesi tanımına uyar mı bilmiyorum ama Kadıköy'de "Müsaade Meyhane"e gittik geçenlerde. Mezeleri gerçekten çok özgün ve lezzetliydi. Sunumlarına da ayrıca çok özen göstermişlerdi. Ana yemeklerini de gerçekten güzel buldum. Hizmet ve servis konusunda da geçer not aldıklarını rahatlıkla söyleyebilirim. Düzgün hizmet, kaliteli yemek konusunda hassas davranıyorum Müsaade Meyhane'i tereddüt etmeden tavsiye ediyorum.
0
burka
(22.11.24)
Ala kadıköy. Tam olarak bir rum meyhanesi diyemeyiz ama bir yunan ve cunda mutfağı diyebiliriz. Mezeleri, ara sıcakları inanılmaz lezzetli. Kesinlikle tavsiye ederim. Biraz salaş bir havası var yalnız. Değişik, modern, nezih bir meyhane isterseniz de Hane'yi öneririm yine kadıköy ama yine rum meyhanesi değil asla.
0
zozjotejmnk
(22.11.24)
Rum meyhanesi değil ama rakı balık mekanı olarak tam bir fiyat+performans canavarı mekan; Safran.

Sahipleri de gayet esnaf insanlar, aklınızda bulunsun, belki daha sonra birileri arama yaparken de denk gelir.
0
kumandanim
(22.11.24)
kadıköy'de rum meyhanesi yok sanırım.
0
gregory
(12.12.24)
(11)

büyük duygusal bağ kurduğunuz, keşke içinde olsam dediğiniz romanlar?

mark greg sputnik
var mı dostlar? altını çizerek özellikle söylüyorum: çok sevdiğiniz romanlardan bahsetmiyorum. tarihiyle, kültürüyle, içinde geçtiği dönemle sizi yakalayan ve "oraları tecrübe etmek isterdim, keşke bu karakterlerin hepsi gerçek olsaydı da onlarla beraber yaşasaydım" dedirten eserlerden söz ediyorum.
var mı dostlar? altını çizerek özellikle söylüyorum: çok sevdiğiniz romanlardan bahsetmiyorum. tarihiyle, kültürüyle, içinde geçtiği dönemle sizi yakalayan ve "oraları tecrübe etmek isterdim, keşke bu karakterlerin hepsi gerçek olsaydı da onlarla beraber yaşasaydım" dedirten eserlerden söz ediyorum. sık okuyanların zaten onlarca, belki yüzlerce favori romanı vardır. sorduğum bu değil. okurken müthiş keyif almış olabilirsiniz... ben daha ziyade böyle resmen özlediğiniz, sanki karakterleriyle arkadaş olmuşsunuz hissi uyandıran romanları soruyorum.

mesela benim için durgun don ve ardından uyandırılmış toprak bunun zirvesidir, ilki 1914-17 arası rus çarlığı'nın yıkılışını, ikincisi sovyetler birliği'nin ilk yıllarındaki tarımın kolektifleştirilmesi işini anlatır. iyi kötü okumuş bir insanım; bayıldığım, bitirince ağladığım, çok sevdiğim romanlar oldu ama hiçbirinin "içinde" yer almayı bu kadar istememiştim mesela.

sorduğum tam olarak bu. sizde var mı böyle bi şeyler?
0
mark greg sputnik
(10.11.24)
Jane Austen ve kitapları. Bir de Charlotte Bronte'un Jane Eyre kitabı.

O zaman Jane Eyre.
0
Amaranta ursula
(10.11.24)
yahu seçmen lazım ama amaranta aynı anda beş tane romanın içinde yer almayı isteyemezsin sry sistem izin vermiyor
0
🌸mark greg sputnik
(10.11.24)
Küçük bir çocukken Vadideki Zambak'ı okuduğumda o kadar fazla betimlemeye maruz kalmıştım ki rüyamda sürekli uçsuz bucaksız Fransız çayırlıklarında koşarken görüyordum kendimi süper bir histi, sonra bir daha yaşamadım öyle bir şey.
0
Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet
(10.11.24)
Yerdeniz evrenini baya seviyorum ben...
0
burka
(10.11.24)
otostopcunun galaksi rehberi serisi
0
robert bosch
(10.11.24)
Küçük Ağa da İstanbullu hoca karakterini yaşamayı aşırı istiyorum. 30 senedir 10 defa okudum doyamadım.

Yine çocukken Robinson Cruise in 800 sayfalik orijinal metnini okumuştum. Öyle bir zorluk içinde olmayı da çok isterdim.

Henning mankell in kurt wallander serisinin tamamını okudum. Wallander karakterini kendime çok yakın buluyorum. Onunla aynı olayları çözmek cok tatmin edici olurdu.

3 silahşörler ve monte Kristo kontu da çok iz bırakanlardan.
0
deer hunter
(10.11.24)
Ergenken Çalıkuşu nu okurken çok etkilenmiştim. Feride ile köy köy dolasmistim adeta :)
0
aslagülümseyenbirkediyegüvenme
(10.11.24)
Hahahah :D o kadar spesfik tarif etmişsiniz ki dürüst cevap vermekten kaçamadım. Benim bu tarz, doğrudan karakterlerle gerçekten yakın hssettiğim roman bayat bir web novel. Nasıl oldu bilmiyorum ama olaylar bu şekilde gelişti :D Adı my vampire system.
0
akhenaten
(10.11.24)
var. hatta bazen ben de düşünürüm bunu.

ruhum bir süredir genel olarak 19.yüzyıl fransası ya da avusturyasını arıyor.

kitap olarak spesifikleştirirsem monte kristo kontu.
0
AlsterWasser
(10.11.24)
harry potter
0
deartheodosia
(11.11.24)
"özlediğiniz, sanki karakterleriyle arkadaş olmuşsunuz hissi uyandıran" dediğin için Çalıkuşu. Cidden özlüyorum, dönüp okuyorum ara sıra. Ama o çağda orada yaşamak eksik kalsın, hiç istemem.
0
kobuzchu kiz
(11.11.24)
(8)

Sanat kültür bilgimi geliştirmek istiyorum fakat nerden başlayacağım

fernando mustafa
Sanat hakkında daha çok konuşmak ve tartışmak istiyorum, klasik müzik, resim vs ancak nerden başlanır bilmiyorum. Bu konuda tartışabileceğim arkadaşım yok, mesela Mozart dinlemek bütün eserlerini hafızamda not etmek istiyorum ancak yorumlamayı bilmiyorum, orada manyak Bi minör vardı, o nasıl bir ary
Sanat hakkında daha çok konuşmak ve tartışmak istiyorum, klasik müzik, resim vs ancak nerden başlanır bilmiyorum. Bu konuda tartışabileceğim arkadaşım yok, mesela Mozart dinlemek bütün eserlerini hafızamda not etmek istiyorum ancak yorumlamayı bilmiyorum, orada manyak Bi minör vardı, o nasıl bir aryaydı içimden geçti falan demek istiyorum bu konuda ne yapmam gerekir lütfen yardım edin sanat yetmezliği çekiyorum
0
fernando mustafa
(02.11.24)
TRT 2'de çok güzel programlar var, takip edebilirsin.
0
rock n roll
(02.11.24)
Sanat tarihi kişiler üstünden değil dönemler üstünden öğretiliyor geleneksel olarak. Yani Mozart’ın eserlerini hatmedeyim diye bir şey yok. Klasik dönemi öğrendikçe zaten dinleye dinleye o dönem bestecilerini diğerlerinden ayırıyorsunuz mesela. Müzik için mesela “history of western Music” temalı videolar, makaleler, özet anlatımlar işinizi görür. Aklıma gelirse link falan atarım.
0
sibertenik
(02.11.24)
Ben AÖF nin PDF lerini indirmiştim fena bir başlangıç olmamıştı derli toplu en azından
0
aslagülümseyenbirkediyegüvenme
(02.11.24)
Valla sanat dediğimiz şey başka disiplinlerle çok ilintili. Temel duzeyde tarih, felsefe, sosyoloji, psikoloji vs bilmek bu alanlarda paralel okumalar yapmak, izlemek, dinlemek kısaca beslenmek gerek.
0
Amaranta ursula
(02.11.24)
Aslında iki farklı şey istiyorsunuz.

Sanat severlik ve sanat tarihi bilgisi iki farklı alan.

Müzik severlik ve akademik anlamda müzik teorisiyle alakalı bilgi sahibi olmak iki farklı alan.

Resim için konuşacak olursak, sanat tarihi eğitimi alırsanız sanat tarhçisi olursunuz, resim gurusu değil. Ya da tam tersi, çok derinlikli bir resim zevkine sahip olup, sanat tarihi açısından bilginiz olmayabilir.

Bunlardan ilkini, yani sanat hakkında zevk sahibi olma konusu çok da sizin elinizde değil aslında. Resimleri seviyor olmalısınız, merakınız olmalı. Müzeleri gezip eserleri canlı görmelisiniz. Yemek tatmadan gurme olmak imkansız değil mi? Siz müzeleri gezip resimleri gördükçe, gördükçe ve görmeye devam ettikçe bir noktada bu gördüklerinizi birbirleriyle kıyaslamaya başlayacaksınız. Belli grup resimleri daha çok sevdiğinizi fark edeceksiniz, bir göz zevki oluşacak. Bu belli arayışlara yol açacak ve bunları aramaya başlayacaksınız. Aradıklarınızı görünce heyecanlanmaya başlayacaksınız. Bu karar vermeyle belli bir sürede edinilecek bir şey değil, bu sizin karalteriniz ve yaşam tarzınızla ilgili özsel bir konu. Eğer bu kişi olursanız o zaman bu bahsi geçen sanatlarla ilgili konuşmaları gerçekleştirirsiniz.

İkincici sanat tarihi bilgisi edinmekle alakalı. Bunun için de ilki kadar olmasa da mümkün olduğunca çok eser görmelisiniz. Bu senaryoda bu eserlerle büyük oranda eğitim sürecinde haşır neşir olacaksınız. Gördüğünüz eserleri teknik açılardan yorumlamak, sınıflandırmak ve bunları yaparken tutarlı sonuçlara ulaşmak uzun bir eğitim sürecini gerektiriyor. Bu akademik bilgilerin size günlük hayatınızda çok bir katkısı olmayacak.

Çok karmaşık bir şey aslında istediğiniz şey. Kısaca demek istediğim, istemekle olacak şey değil bence :D Şimdi olduğunuzdan farklı birisi olmalısınız.

Sinema, film, dizi, kitap zevkinizi nasıl edindiyseniz diğer sanat dallarında da o şekilde bu zevki edinmelisiniz. Bu da her gördüğünüz esere gerçekten onunla "vakit geçirmek için" bakmanızı gerektiriyor. Hayati olan kısım bu. Eğer eserlere "sanat konuşmayı öğrenmek için" bakarsanız kitabın özetini okuyup sınavda çıkacak soruyu cevaplamaya çaşışan öğrencinin yapığı kadar bir şey yapmış olursunuz. Eğreti olur.

Haftasonu geldi, en yakın resim sergisi neredeyse giderek başlayın. Olursa olur, olmazsa olmaz.
0
akhenaten
(02.11.24)
Ben de ayni yoksunluğu çekiyorum. Yani şöyle bir sıkıntı da oluyor insanlar bu konularda referanslarla vs konuşanları sevmiyorlar ukala buluyorlar. Ilerlerseniz yalnız kalacaksınız.

Bir de amacınız tuhaf, "snop" denir, snop'ca bir niyet ve isteğiniz var. Öyle olmak değil de öyle görünmek istemek gibi okudum ben.

Dandy ve snop'un ne olduğuna dair okuyarak başlayabilirsiniz. Sonra da elinize Dorian Gray'i alın, zaten oralarda anlamadığınız şeylerin ne olduğunu merak edip takip ederseniz başka bir şeye gerek kalmaz.
0
encokbenisevinnolur
(02.11.24)
Cevaplar için teşekkürler,

@encokbenisevinnolur;yanlış okumuşsunuz değil yanlış anlattım herhalde diyerek başlıyorum. Amacım işin estetik yanını öğrenmek için nitelikli bilgi edinmek ve kendime özel bir bakış açısı geliştirmek. Tabii ki beğendiğim eserler mevcut ancak kulağıma güzel geldiği için beğeniyorum, ben eleştirmekten zevk duyan bir insanım, bu güzel bu kötü demek, 2-3 kelime ezberleyip budala gibi sürekli aynı eleştirileri yapmak yerine daha kendimi geliştirme yolunu arıyorum. Mesela chatgpt bunun için Sanatın Öyküsü adlı kitabı tavsiye etti. Aradığım da nitelikli tavsiyeler.
0
🌸fernando mustafa
(02.11.24)
Merhaba

Size tek kelimeyle muhteşem bir başlangıç noktası öneriyorum, "Google Arts & Culture". O kadar sürükleyici, ilginç ve keyifli ki son zamanlarda aklımda "Acaba eve bir projeksiyon cihazı alıp televizyon filan tümüyle bıraksam mı?" dedirtiyor bana çünkü bazı sanat eserlerinin birebir boyutlarında görüntüleyip inceleme imkanı sunuyor.

artsandculture.google.com
0
burka
(03.11.24)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.