oyun oymanıyosan çok bi fark olmaz. başka bi şey almana gerek yok. laptop kasınca arada verilerini başka yere yedekleyip format at, dünyadaki diğer 1 milayar insan gibi.

geçen ay 1500 liraya pc toplayıp artı yine aynı fiyata laptop almış birisi olarak söyleyeyim; o fark hayvani bir biçimde hala var. performans vs herşey pc de aynı fiyata çok daha iyi. laptop kesinlikle mevcut fanlarıyla oyun oynanacak bir alet değil ki aletin amacı da o değil. oyun oynamaya kalkarsan dizinde bir alev topu bulursun 15-20 dk sonra.

klasik bir ev kullanıcısıysanız ve deli gibi oyun oynamak istiyorsanız hiç düşünmeden pc toplayın. ha benim her zaman yanımda olmasını istediğim bir bilgisayar olmalı diyorsanız alın bir netbook paşa paşa kullanın.

sorun da orda zaten:

oyun asla oynamiyorum.
Ama laptopu da yerinden kaldirmiyorum.

Bir sey izlerken minicik ekrana bakmak can sikici. Masaya sabitledigim bir alet icin buna katlanmak anlamsiz.

Keske 1500e masaustu alsam dev ekran olurdu performansi da iyi olurdu di mi?

Olayın çocukca hareketle ilgisi yok. Benim amacım yolcuları değil firmayı küçük düşürmek ve firmayı zarara uğratmak.

Firmanın yeni bilet bastırması yerine benim 10 Yıllık Telefon numaramı değiştirmemi önermen açıkcası garip geldi bana.

Pardon da belki de yillarca kullandigi numarayi neden degistirsin? Cok yaratici bir cozummus. Firmayi bir iki sikistirin, yasal yollara basvuracagim, bu durumu halledin minvalli konusursaniz etkili olabilir...

@freekara:

tabi numarasini degistirmeli dahasi firmadan da ozur dilemeli yeni numarasini da firmaya iletip "bu numarami da basin bilete, eski numaramdan arayanlara fazla yardimci olamiyordum bu sefer soz yardimci olacagim" demeli. Oldu olacak hayrina bilet falan kessin adam firmaya.

Neyse esasa gelirsek:

o biletlerden MUTLAKA birkac tane alin. Kenarda dursun.
Hakliyken kendinizi haksiz duruma dusurecek bir sey yapmayin.
Adamlara basvurunuzu YAZILI olarak yapin ve adamlardan bu kagidi aldik diye imza almaya bakin.
Icimden gelen ses: adamlar bileti degistirse, aramalar yarilanma omru gibi azalir. Yani gunde 100 ise kisa surede haftada 5 olur ama tamamen sifirlanmasi uzun zaman alir. Umarim tlf sadece bilettedir. Bir de bunun takvimi tukenmez kalemi var. Eger orda da hata varsa ONLARI da edinin.

Normalde adamlarin size gelip ozur dileyip ciddi sekilde maddi manevi gonlunuzu almalari lazim. Agirdan alirlarsa, dava acin dicem ama masrafi olur uzun zamanda sonuclanir elinize ne gecer?

Gecmis olsun zor durum.

telefonun sesini kıs

kanka bence firmayı istediğin gibi zarar uğratırsın ama üsturuplu yapmalısın. yani senin ev telefonunu arayan bir insana istediğin saçmalığı yapabilir, o insanla istediğin daşşağı geçebilirken, bir otobüs firması adına insanları kandırarak para toplarsan suç işlemiş olursun.

bi avukata gidip noterden ihtarname gönderebilirsin.

bık bık bık sebep ile bıy bıy bıy olduğundan, şu şu sürede bu yapılmaz ise hakkınızda şu sebep ile davacı olacağımı falan da filan da diye yazarsan resmi bir kağıt gelince seni ciddiye alırlar.

orpheusun dediğini avukata gitmeden de yapabilirsin, güzel bir metin yaz git noterden yollat. Notere biraz para verirsin ama noterden gelen kağıt adamları tutuşturur, ben avea ile 1 yıl süren salaklığı noterden çekilmiş bir ihtarname ile 1 haftada çözmüştüm, yoksa kal'e almıyorlar.

okuyabiliyorlar sanırım.

bizim okulda (bilkent) bir tane subay var öyle, derslerden çıkıp işe gidiyordu (üniformayla geliyordu derslerin çoğuna da).

felsefe ya da sanat tarihi okuyabilirsiniz.

bizim okulda gayet örgün olarak derslere de gelen polis bi arkadaş var mesela, oluyor demek ki.

memuriyete göre, amire göre, ne okuyacagina göre degisir. o subay mesela ben ziraat mühendisligi okuyacagim dese izin almasi cok zor, yaptigi görev ile ilgili bir bölüm olursa daha kolay olur. her halükarda amir isterse izin vermeyebilir.

bizim sınıfta devlet lisesinde öğretmen olan biri var.

bizim unide subay ve zabita vardi bu sekilde okuyan, oluyor yani..

ben olsam sanat tarihi okurdum

Ankara Hukuk, İstanbul Hukuk devan zorunluluğu olamayan bölümler, birçok ordu mensubu okuyor

sunset0771 <3

polonya candır. danimarka uzak hem, soğuk da olur.

iki ulke hakkinda duyduklarimdan yola cikarak danimarka derim. polonya'da ingilizce konusan insan bulmak sikinti oluyormus. ayrica danimarka'da boyle bir egitim almak cv acisindan da daha yararli olur..

(bkz: polonyalı kızlar) açısından Polonya ama "Westernized" bir ülkede o kafa yapısını öğrenmek bakımından tabii ki Danimarka.

danimarka tabiki

Danimarka çok pahalı, polonya ise çok ucuz bir ülke. Eğer işin ekonomik boyutu önemliyse tabii.

kolay kabul edilebilmek adına polonya. danimarka çok daha fazla kişi tarafından tercih edildiği için oraya kabul edilme kriterleri çok daha yüksek. ulusal ajans comenius departmanında staj yapmış biri olarak söylüyorum.

BEN OLSAYDIM, Danimarka'yı tercih ederdim. Böyle programlarda amaç biraz iyiyi görüp kendine birşeyler katmaktır ki bunu da Türkiye ile hemen hemen aynı seviyede olan bir ülke yerine gelişmiş bir ülkede bulunarak yapabilirsin.

danimarka elbette

danimarka da erasmus yaptim egitim icin cok guzel bir yer, eglence de super ama polonya apayri bir olay ingilizce konusma orani cok cok dusuk ama muhtemelen hayatinin en eglenceli bir yilini gecirirsin orda, kizlar zaten mukemmel, icki ucuz, yemek ucuz, her sey ucuz ve guzel.

(bkz: winrollback)
(bkz: GoBack Deluxe)
(bkz: Shadow Defender)

(bkz: norton goback)

Tavsiye ederim.
(bkz: comodo time machine)

kanka everest isimli program ile ayrıntılı rapor al. www.notebook.gen.tr'ye üye olup yardım iste.

dell'in sitesi hakkatten çok karışık da, şu programı indirip denesen bir de. o driverlar sadece dell tarafınad sağlanmıyor çünkü, daha isabetli atışlar yapabilrisin.
scan.driverguide.com

sadece nvidia'yı kullanın: downloads.dell.com
wireless çok karışık
çipset bu: downloads.dell.com

ben de freedos'lu n5030 aldım ama driver sayfası bu kadar karışık değil.

edit: ses driver'ı çok büyük diye realtek'den indirmiştim ses driver'ını. ön paneldeki ses çıkışları çalışmadı. ne kadar büyük olsa da buradaki dosyaları kullanın.

aksasu ve zgn tavsiyenize uyucam.
f2dx chip ve nvidia olarak dediğini yüklemiştim zaten.

dell'in sitesinde inspiron 5110 modeli gözükmüyor.

bence laptop un altındaki model numarasına bir daha bak derim.

bu işte bir yanlışlık var gibi. model no 5100 a çok benziyor.

@soul cancer yanlış anlamadıysam bilgisayar dell 15r (n5110) ben de ilk bakışta 5110 diye bişey bulamamıştım.

www.dell.com

buradan olabilir.

bir de şu var forumdonanımhaber de.

forum.donanimhaber.com

drp.su

sunu ındır kur, tum driverlerı kendı kurar.

çok zorlandım driverları kurarken. google aramasında bu yazıya ulaşanlar benimle irtibat kurabilir. seve seve yardımcı olurum.

stres ve sıkıntı kalp çarpıntısı ve ağrısı yapar. şayet "kalp krizi geçiriyorum, ölüyorum" tribine girip sürekli bunları tekrarlıyorsa, kafasına sürekli sınavlarını takarak moralini bozuyorsa ve başka problemleri de varsa bir psikaytriste gitmesi gerek. zira panik atak teşhisi konulabilir. hatta kolları falan da uyuşabilir, paniğe mahal yok. allah aşkına eczaneye giderek mi fikir alıyorsunuz ahaha iyiymiş.

Bana da sıradan sıkışma gibi geldi.Yani sıradan derken, dediğiniz gibi stresten.Stresliyken sola yatması, stressizken sola yatmasına göre daha çok ağrı yapar.Lanet finaller biterse (eğer kafaya taktığı başka bir şey yoksa) geçer sanırım.Yine de hiçbir zaman sola yatmamak gerek.Şimdi gidecekseniz zor tabi ama gündüz eğer bulabilirseniz papatya veya melissa çayı içirin.Rahatlatıcı etki yapar.

ya tansiyonunu sorarken herife danıştık. uyuşma ve herhangi bi başka ağrı ya da kalp krizi belirtisi yok zaten.

ara ara bu gibi dönemlerde çarpıntısı olur da herhalde şiddetli geldi tedirgin oldu. ben de oldum haliyle.
demir eksikliği de var zaten. ama öyle triplere girmez.

stresli dönemlerimde bana da oluyordu.
çok rahatsız ederse bir kardiyologa gorunsun ufak bir ilacla halloluyor.

nabzı kaç?

sigara çay kahve almasın. fazla sıvı almasın.

her komite döneminde bana da olur kendisini çok yormadan derslere devam etsin bir de kendini çok dinlemesin farklı şeyler yapsın ders aralarında..yanına gidersn bi sarıl biraz neşeli muhabbet et geçer.. sınawdan çıkınca bile biter zaten..

uyuyacağım dedi, yattı. uyudu herhalde.
ağrı olduğunda hızlı atıyor. ama sonra normale dönüyor.
sigara zaten tüketmiyor.

bu aralar çay kahve de çok tüketti ama bugün minimumdaydı sanırım. çok su içer ama.

stresten sıkıntıdan oluyor bende soluma yatınca kalbim sıkışır gibi oluyor ama olmuyor aslında :) ben doktora gittim sorun çıkmadı sizde her ihtimale karşı uygun bir zamanda doktora görünün ama sonuç olarak kötü şeyler olcağını sanmıyorum.

çay kahvede etkiler baya bi bu durumu sınawlardan sonra da sıkıntı oluşturursa kesin gitsin ama şuan için strestendir..bnm göğsümün derisi kalp her attığında inip kalkıyordu aradım tanıdık doktoru strestendir dedi sonra da bi daha olmadı zaten olmazsa bi pratisyane gidip ekg sine fln baktırsın..plesebo etkisi yapar rahatlar...

Sıkıntıdandır.Uyuyabiliyorsa şanslı bile. Benim parmağıma kadar iniyordu ağrı kalbim ve kolumdan. Kalp krizi de geçirmedim hala yaşıyorum.

Kalp konularını tecrübe etmiş bir insan olarak söylüyorum ki; doktora gitsin bi eko, ekg çektirsin! Ayrıca kalbinin ağrıması diye bişey yoktur, kalp ağrımaz onu hissetme imkanı yok. Çarpıntı gibi mevzular da sola yatınca veya yüzüstü yatınca artmaz, yatış şekli çarpıntıya sebebiyet vermez veya çoğaltmaz. Stresten kaynaklı çarpıntı olabilir belki ama sol tarafında ağrı hissetmesi o bölümdeki kasların ağrımasıdır yani soğuk aldıysa misal ondan olmuştur, tabi belli olmaz ama telaşeye de vermeyin. O çarpıntılar geçse bile acilen sağlam bi doktora görünsün, hatta tek bi doktorun dediğine bakmasın bikaç doktora görünsün. Kalp bu, aksatmaya gelmiyor inan ki.

yoğun strese bağlı panik atak oluşmuş sanki nefes alamıyor boğulacak gibi sıkışma ve sık nefes alış kalbi hızlandırıyor oda baskı hissi oluşturuyor arkadaşını dışarı çıkar ortamdan uzaklaştır, müzik, açıkhava iyi gelecektir

böyle şeyler olabiliyor, kendini çok yormasın, sıkışma hissine gelince, ders çalışırken bilgisayar kullanırken otururken falan eğri büğrü duruyorsa ondan olabilir.
-doktora gidin ama panik yapmayın

26 yaşındayım. müh. fak da 9. senem hemen hemen aynı şeyleri yaşıyoruz sanırım.ittire kaktıra 2 derse kadar indirdim ben, ama moral olarak durumum gayet boktan. sana verebileceğim tek tavsiye kendini motive etmeye çalış, akşam yat sabah kalk öğleden sonra değil. bilgisayardan uzaklaş. biliyorum pederden para istemek çok koyuyor ama çalışmak okulu daha erken bitirmeni sağlamayacak. tek dönemde 10-15 ders vermek zor ama denemek lazım diyorum.. o zaman moral olarak da ayağa kalkabilirsin. benden bu kadar, faydası olursa ne mutlu..

ders çalışmak istiyosun ama çalışamıyorsan senin yerinde olmak isteyen, mühendislik kazanmak için kıçını yırtan zavallı öss öğrencilerini düşün 2 rekat namaz kıl onlar için dua et sonra ders çalış bide işe girme bence derslerini ver mezun olunca yardırır ailene olan borcunu sonradan ödemiş olursun, işe mişe girersen bu sefer hiç kurtaramazsın hepten batırırsın.uyuyamıyosanda uyku ilacı falan al işte dohtura git

Tam da şu an aynı şeyleri düşünüyordum... Bir saat önce babam bundan sonra para vermeyeceğini söyledi.
Aynı durumdayım sadece henüz 5. senem ve 2'yi bitiremedim. Sürekli okul yüzünden tartışıyoruz ailemle. Tekrar sınava gireyim diyorum ama aynı senin gibi çalışmayan ve pes eden bir tipim, başka bir şey okusam ne olur şüpheliyim. Yine de hem okuyup hem çalışabileceğim bir şeyler okuyayım diyorum şahsen. Aileden para almak oldukça sıkıcı çünkü. Ama senin gibi memurluk falan düşünmüyorum şahsen, yapabileceğim ve keyif alacağımı düşündüğüm değişik işler deneyeceğim. Barmaid'lik, çizim veya sanatla alakalı bir şeyler, karikatür falan bakıcam bir şeyler...

ben össye girerek 3 üniversite değiştirdim 7.senem ve hala mezun olamadım.
25 yaşındayım ve daha 2 yıl var mezuniyete.
bu dönem 1,2,3 ten toplam 10 ders aldım ve inanılmaz şekilde 8ini verebildim ve bu beni inanılmaz derece mutlu etti, motivasyonumu arttırdı. İkinci dönem yine 3 sınıftan toplam 11 ders alacam ilk dönem yaptım ikinci dönem neden olmasın diye asılacam.
Azıcık gayret, çalışmak ve bahane bulmamak işi sonuca götürür dostum. en azından ben de böyle oldu.

ek olarak melodica'nın dedikleri çok yerinde.

sağolun her dönem öncesi gibi şimdi de umutluyum. yalnız olmamak mutlu etti az çok. dua edin de bu dönem dersleri vereyim umudum artsın.

benim sana kendi deneyimlerime dayanarak söyleyecek tek şeyim..iş bulursan herşey dahada boktanlaşır. bende aynı durumdaydım hatta yazdıklarını okurken alttaki nicke baktım ulan bunu ben mi yazmıştım acaba diye.neyse iş bulunca bi işe yaramanın cazibesi mayışın çekiciliğiynen sınav döneminde ya seneye veririm ya diyosun. bi şekilde bişiyler yap yardır. zaman geçiyo sanki daha dün 18 dim..bugun 24 olmuşum..yarın öbürgün 30 olcam..siftinmekten (sabahtan aksama uyuma durumu)alıkoyamıyorum kendimi..benimde çeki düzen vermem gerekiyor kendime.

ne kadan çok uzatan varmış okulu. olm acıdım sizlere bitirin okullarınızı. :))

Şimdi tabii akıl vermek çok kolay ama,
Eğer rahat hissedecekseniz, kendi geçiminizi sağlayabileceğiniz kadar para kazanacağınız bir iş bulun.Bir yandan da açıköğretimden bir bölüm seçin.(Zaten okumakta olduğunuz için bazı bölümler sizi sınavsız alıyor.) Bir süre çalışırken kafanızı boşaltır, aynı zamanda açıköğretim sınavlarını vermeye çalışırsınız.İleride isterseniz -hatta belki para da biriktirmiş olarak- şu an okuduğunuz bölüme gidip okulunuzu bitirirsiniz.Açıköğretimdeki bölüm zaten istediğiniz zaman biter.
Niye açıköğretim dedim? Çünkü çalışırken belki "niye okumuyorum?" diye düşünüp stres olabilirsiniz veya çalışmaya alışıp tamamen okul ve sınav hayatından kopabilirsiniz.Hem her şey bittiğinde çift diploma sahibi, kendi parasını da kazanabilen birisi olacaksınız.Eylülde kpss'ye gireceğinize açıköğretimden tercih yapabilirsiniz.Yine de elbette sizin bileceğiniz iş.Sormak istediğiniz soru olursa çekinmeyin.
Her şey bir yana, 25 yaşında aileden para almak ne sadece sizde olan bir durum ne de sizin suçunuz.Bu pislik sistemin bir parçası.Birçok kişi aynı durumda.Bunu çok kafaya takmayın.

Ek: Yanıtlara baktım da herkes derslere asılın demiş.Bir an önce bitirmek istiyorsanız bunu yapın elbette.Ben çalışmak ve biraz kafa boşaltmak istediğiniz için söyledim.

lan şimdi sövecem bi tek dava açacam demeyi bilirsiniz amk siz. lan siz kendinize zeki diyosanız tüküriyim öyle zekaya.

sorunlarını kendin çözemeyip antidepresanlardan fayda ara.
okulu uzat 7 sene 9 sene.. ooh. babalaınızorda kıçını yırtsın siz orda malak gibi yatın amk.

kpss ile memur falan olma sen. part time işi sikiyim. sen okulunu bitir amk. alkolü mastürbasyonu/seksi bırak. ilaçları da bırak, düzenli yemek ye, spor yap... derslerin düzelir zaten... otur dersini çalış moruk. baban ceketini satar seni yine okutur. ama sen de oku ulan *******.

telefon numaralarınızı özelden mesaj atarsanız, sizleri arayıp yüzlerinize de sövmek isterim. (hırsımı alamadım)

Bırak abi okulu, herkes okumak zorunda değil ya. Sevmiyorsun madem okumayı, okuma. Bırak, iş ara. KPSS'ye hazırlan, memur ol. Bir maaşın olsun. Motive olup derslere asılsan bile en az 3 sene daha böyle babandan para alma gerginliğini yaşayacaksın ki ben senin motive olabileceğine inanmıyorum üniversitedeki bu rahat ortamda. İyi-kötü maaşın olacak bir iş bulursan hayattan keyif almaya da başlarsın.

Ayrıca şöyle de bir şey var; iş bulsan bile gitmek istemeyebilirsin. Yani hayattan bu kadar bezmiş noktaya gelip her şeyi boşlayabilirsin. O yüzden sana tavsiyem hem iş arayıp hem de psikoloğa gitmen, hayatını tekrar eline alabilmek için.

Kolay gelsin.

dostum en etkili çözüm 'sorunlarını sıraya koyman'
farkettim de kafan çok deli karışmış neye üzüleceğini şaşırmışsın bak abi aç önüne bir word dosyası çok ciddiyim. yaz bütün sıkıntıları 1. 2. 3.... şeklinde
sonra altlarına mantıklı ve hayatına uygun çözümler bul ve adam gibi bi istikrarla düzeltme yoluna git. mesela 1.maddeyi düzelttin mi abi yanına tik at. böyle böyle sistematik bir şekilde birçok şeyi yoluna koyarsın kalanları da kazandığın motivasyonla zaten sker atarsın. ben biliyorum seni yaparsın lan :)

benzer bir durum başıma geldi. nasıl olsa okula gidemiyorum ders geçemiyorum en azından çalışayım diye düşündüm kendi sektörümde kariyer yaptım.

evdekilere de mezun oldum dedim çünkü babam eşin dostun yüzüne bakamaz olmuştu.
zaten tam zamanlıya yakın para alıyordum eve para gönderiyordum falan.

aksasu +1

"herkes okumak zorunda değil" ne demek.. bu zamanda "herkes okumak zorunda!". sanat okulları bitiren bir sürü kişi bile işsizken, okul bitirmeyen birine kim iş verecek ki?

senin şu yaşında okuldan daha önemli ne işin var ki daha 2. sınıfı bile temizleyememişsin yahu?

ben de kesinlikle "zeki ama çalışmıyor"a inanmıyorum. zeki adam, durumunun farkında olup çözümü de oluşturur ve en önemlisi oturup uygular!

aklıma yardımcı olacak bir şey geliyor. aöf için ders dvd'leri var özellikle ilkumut'un dvd'leri çok işime yaramıştı. ders dvd'leri bul ve video olarak çalışmaya çalış.

bir de yan tavsiye, yardımı olabilir;
aöf'de sınıf geçtim ben bu şekilde, çıkmış sorulara çalış. sadece soruyu ve doğru cevabını çalış. ben sadece işe gidip gelirken son 10 yılda çıkan sorulara (sadece soru ve doğru şıklara bakmak suretiyle)çalıştım ve misal sonuç; 30 soru içinden üşenmedim saydım, beş tane soru yeniydi.

aklını başına topla. bu sıralarda ne ekiyorsan, kendi geleceğine yatırım yapıyorsun. ve her geçen zamanda ekmek aslanın ağzından midesine doğru gidiyor unutma. okumayan insanların sosyal ortamlarda dışlanmasını da unutma.

kendine yaptıklarınla kendi kendine değer biçmiş oluyorsun. kendine bu saydığın kötü değerleri biçmişken, başkalarından sana o değerden fazlasını vermesini de bekleyemezsin.

öpüp kokladığım,
ağzını kemirdiğim,
düpçüğünü yediğim,
yarasına tuz bastığım.

ben çok yanlış gelmişim.

bisikletim var benim.

katanam var benim

güneş

sevgili olmasın dediğin için eşim dışında kedilerim.

kedilerim

kasık mı demek istedin?

kasık titremesi veya spazmının farklı nedenleri olabilirmiş. kaslarla veya sinirlerle ilgili olabilirmiş mesela. bunun dışında başka şeylerin habercisi de olabilir, bu kadar anlatımdan bilemeyiz tabii ki. kontrol edilmesi lazım. ürologa gitmek lazım.

@ermanen teşekkür ederim, bölgenin ismini tam olarak bilmediğim için farklı bir ismi olabilir diye direk kasık demedim ama dediğin gibi bölge kasık bölgesi.

Olay Penisin yaklaşık 15 20 cm yukarısındaki o 5-10 cm'lik bölgede gerçekleşiyor. Titreme, göz seğirmesine benzer bir seğirme bazen ufak bir sızı oluyor.

bence ürolaga degil de ic hastaliklari uzmanina git.

kanka 1 haftadır o bölgeyi yoracak bi iş yapıyon sen? sevgili mi yaptın nedir?

@aksaku, ajksldh :) sevgililik bi muhabbet olduğunu sanmıyorum.

Tenya filan muhabbeti olma ihtimali var mıdır ? 50m uzunluğunda bi tenya var ise o bağımsızlığını ilan etmeye çalışıyor filan olabilir mi acaba ? :))

kanka tenya kenya yok sende. seninki kas seğirmesi. süt mü içmiyon, gece mi uyumuyon? nedir abi olayın senin?

@aksasu, 2'de 2 yaptın.

Gece uyanık kalıp gündüz uyuyorum, uyku düzenim böyle yani. Süt'ü fazla sevmem hatta hiç sevmem. Peynir de kaşar peynir olmadığı sürece fazla tüketmem.

Yoğurt bol yerim.

Peki ben bu kas seğirmesinden ölür müyüm abi ? :))

Ya da ne yapmam gerekiyor. Uyku düzenini değiştir deme çünkü işi bile buna göre ayarladım :)

Bu arada atletik bi vücudum vardır. Doğuştan adonisim var desem yeridir yani :D

uyu dinlen süt neyim iç hacı. bize anlatmadığın psikolojik stres kaynağın neyse o da yakında çözülür umarım. adonis olayına gelince pics or it didn't happen.

@aksasu, challenge accepted :))

İlk mesaja ofiste bulduğum bi resmimi ekledim pek belli olmuyo onda adonis ama idare edecen artık :))

O değil eski hatun 1 haftadır rüyalarıma giriyo kabus gibi o belki bilinç altında stres yapıyodur :)

abi ne yapıcaksın bilmiyorum ama helal olsun nasıl bir irade varsa artık.

valla alkolden de desen, bak arkadaşlığımız bozulmasın da desen istediğini alamayınca hırçınlaşıp çirkinleşecek. fazla alttan almayın. çok uzatırsa mızmızlanmayı keyfin bilir deyişp posta koyun. daha sizin istediğiniz şekle girecektir ilişkiniz.

nuri alço'dan ders almalısın.

Kız 'arkadaş' hep var ya. Sıkıntı yok. Göm gitsin sdf.

Edit: Göm ne ya ne hayvan herifim ahahahahhaha

Edit 2: Seviştikten sonra da arkadaş olunuyo niye böyle negatifsin abicim sdlfkjsdf

Alkolden filan değil hacı, orası bahaneymiş. Kızın sana gönlü var. Kızla kesinlikle cinsellik/romantizm düşünmüyorsan, son yaptıklarını tekrar et, mesafeyi böyle koru. "Alkoldendir" dersen o da olmadığını bilecektir ama bir bahane olabilir onun için tekrar arkadaş olmak namına.

O değil de neden kızla birlikte olmuyorsun ki? "Ben ona hiç o gözle bakmadım" deme, kız güzel olunca, iki de muhabbet olunca bakılır o gözle ("o göz"ü yanlış anlama, kolay hoşlanılır yani). "Ben zaten sürekli birileriyle sevişiyorum, sevgiliye ihtiyacım yok" ya da "Ciddi ilişki sevmiyorum, boka sarıyor" filan diyorsan doğrudan söyle sebebinin bu olduğunu.

Ama bu saatten sonra kanka olmak zor biraz; kız sana ilan-ı aşk etmiş, sen de reddetmiş sayıldın.

aynısını anana bacına yapsalar hoşuna gider mi? :p

şaka bi' yana, yani eğer cidden yakınlaşmak gibi bir niyetin yoksa "kendine gel manyak karı" deyip durumu izah et. tribe girerse, "namusumsun" derse de ilişiğini kes. en mantıklısı bu gibi.

boka saracağına çok eminim, o yüzden uzun ilişki aramıyorum dediğin gibi.

bir alkolik olarak söyleyebilirim ki, alkol bilinçaltında gizlediğin şeyleri savunma mekanizmasını kırarak ortaya çıkarır. fuzuli bir cesaret verir. bu her insanda aynı reaksiyonu vermez ama bahsettiğin kızda böyle olmuş. öte yandan kalkmış küskünün imanı olmaz, eşle dostla sevişilmez "ay sevişirsem arkadaşlığımı yitiririm" tribinde de olma bence. sonunda her türlü olayın yalnızlık olduğundan ötürü, hem sevişip arkadaş da kalabilirsin hem sevişmeyip arkadaşlığını da yitirirsin.

rumuz : çilekeş

eskiyemeftun + 1
uzatırsa mızmızlanmayı keyfin bilir de koy postayı en fazla bi kaç sene görüşmez sonra gene konuşacak düzeye gelirsiniz.

önemli çok uzun zamandır süren arkadaşlıkların sonradan aslında değersiz olduğunun farkına varılması.

arkadaşın lisedenmiş, lisede çevreni sen oluşturmuyordun, random sınıf ve çevren oluşuyordu. ancak üniversite ile birlikte artık kendi çevreni sen kuruyor, yanında olmasını istediğin insanlarla biraraya geliyorsun.
bu durumda liseden beridir arkadaş olduğun ve lisede yakın olduğun bazı insanlarla aran açılabiliyor.
bunlar normal şeyler.

arkadaşlarım azalır ve biter diye korkmayın. siz var olduğunuz sürece arkadaşlarınız ve yarın eşiniz yanınızda olacaktır

keşke sikseymişsin olm, ne arkadaşlığı. yine aynı noktaya gelmişsiniz işte. neyse hala geç sayılmaz, "tabi ki bundan sonra her şey aynı olmayacak" de, kanına gir, sik, sonra "olmuyo ben sana o gözle bakamıyorum" dersin... çok ciddiyim...

x dediğimiz güzel, hoş kızla artık biraz zor arkadaş kalırsınız.

hata sende. kuzene ayarı verememişsin. hiç mi havuza falan gitmediniz, küçüklükten boğulma korkusunu kalbine yerleştirmezsen büyüyünce tependen aşar işte böyle...

bi adamı itin götüne sokup çıkarmadan da ona ayar vermek mümkündür. hatta asıl marifet odur. gülümseyerek ve sesini yükseltmeden, ortamı germeden öyle bi cümle sarf edersin ki, hayatı boyunca unutamaz. hatta seni rol model olarak bile benimseyebilir. demek ki abimiz 17 yaş civarı. bırak sana dikte etsin, sen de olgun olgun gülümse. buna da üzülme. bunları içine atmana da hiç gerek yok. bu gibi durumlarda, senin dünyadaki yerini düşün, dünyanın da kâinattaki yerini düşün. her şeyin ne kadar saçma olduğunu tekrar hatırlamana faydası olur. bunlar boş işler, takma kafana tokadan başka bi şey. iyilik yap, fakir doyur, kola ve fast food'dan uzak dur.

Doğduğun bölgeyi değiştir. Karadeniz insanı hep böyledir .

Bu herseyi kafaya takmaktan oluyor.
Bence önce psikologa ya da direk bir psikyatra git.Deli doktoru olarak degerlendirme.Cok faydasini görürsün.Sana yardimci olur sonra pamuk gibi olursun.
Gitmezsen de kendine su felsefeyi edin "dünya yansa bir cuval samanim yanmaz"
ve buna göre yasa.Salla herseyi kücük detaylar vs. takma kafana.

@compadrito, pek çok haklısın ben de elimden geldiğince dediğin gibi düşünüp/yaşamaya çalısıyorum zaten. ama bu tarz ufak olaylar o anlık modumu öyle bir düşürüyor ki(insan ister istemez etkileniyor beraber bulundugu insanlardan), ben de bu defa böyle şeylerle beynimi oyaladıgım, hayatın esaslarından uzaklastıgım için 2 kat boktan hissediyorum.

@alideemir, nasıldır? dikte edici mi bencil mi?

25 yaş geçiş dönemidir, zordur. ya bırak he he de gülümse geç abartmışsın yani niye takıyosun bu kadar.

Hemen sinirlenir. Sonra pişman olur.

ilk bölüm

yanlış yoldasın. geç olmadan dön o yoldan.

1. ablanıza sorun
2. bkz:aksasu onu almayı düşünüyorsanız büyük ihtimalle zaten yanlış yoldasınız.

ya da piyano öğrenmekten kastiniz nedir onu biraz açın, daha doğru yardımlar alabilirsiniz

@aksasu yanlış olan yol hangisi? piyano öğrenmek mi bu tip bir cihazı almak mı?

@kisa ablama sordum o bu tür bir cihaz kullanmadığı için bilmiyorum dedi ama parmak çalışmaları için iyi olabilir diye ekledi.
Öğrenmekten kastım hani sevdiğim üç beş şarkıyı çalayım kafamı dağıtacak bir uğraş için hani üzerinde emek harcayacağım bir hobi amaçlı yoksa tutup konser vermek, besteler yapmak gibi bir derdim yok.
Hafatanın 3-4 günü bir iki saat ablamın piyanosu ile çalışırım geri kalan zamanlarda da bununla evde çalışırım diye düşündüm çok mu yanlış?

ikisi de

neyse mantıklı cevap alabileceğim birileri olursa iyidir kötüdür ve NEDEN iyi veya NEDEN kötüdür hala öğrenmek isterim.

klasör seeneklerinden, görünmeyen dosyları gösterttir bakalım bi.

onu denedim. gizli dosyaları da sildim hatta.

biçimlendirme format farkından olabilir mi? fat32 ntfs disklere sağ tuşla bir bak bakalım aynı biçemdeler mi?

baktım şimdi ama hepsi ntfs gözüküyor.

düşük bir ihtimal ama bir dönem linux mint kurmuştum laptopuma ve windows üzerinde o partition dolu görünüyordu ama içerikte bir şey gözükmüyordu yani muhtemelen linux'un ayırdığı bölümün rezerve oluşu gibi bir durumdu acaba ikinci bir sistemin kurulu olma ihtimali var mı bilgisayarda?

bilgisayarım'a sağ tıklayıp yönet'i seç. oradan da disk yönetimine gir. diskin haritası görünecek, şöyle birşey:www.windows7password.net
istediğin bölüme sağ tıklayıp sil de.

ya da emin olamıyorsan bir ekran görüntüsü koy buraya disk yönetiminden. fikir verebiliriz.

Geçenlerde Yaşar Nuri birşeyler söylemişti, onların ışığında;
1. Allah senin ne yapacağını biliyor ancak kader bu değil (evladım çıkma dolabın üzerine düşersin)
2. Kader, doğa kanunu demektir. Yani, elmayı bırakırsan kafana düşer, kütle çekimi, manyetik alanlar sürtünme katsayısı vs. kader budur. camdan atlarsanız yere düşersiniz.
Pek tatmin edici gelmemiş olabilir ancak duyduklarım böyleydi.

Merakınız "madem herşey belli boşa yaşıyoruz" mu acaba?

zengin ailesi olanlar veya mükemmel genlere sahip olanlar hiçbir sıkıntı çekmeden gayet kaliteli bir hayat sürdürürken diğerleri ya bir gene bence kaderle açıklanacak şekilde şansla (steve jobs) ya it gibi çalışarak, uğraşak aynı hayatı elde ediyor ya da hiç elde edemiyor.

sonra diyorlarki hırsızlık kader değil o yüzden günah. e aq zengin bir ailede doğan adam tabiki hırsızlık yapmaz-vergi falan kaçırmak hariç- ama fakir adam bir şekilde yanlış tercihlerle de o yola itiliyor. sonra yok bu dünya adaletliymiş.

ya da küçük bir çocukken hastalık geçirirsin cart olur curt olur araba çarpar hayatın sikilir. bu nasıl adalet.

işte bu yüzden taktım bu kader konusuna.

Kader : İnsanın doğumundan ölümüne kadar yaşayacağı ve yapacağı herşeyin Alah tarafından önceden biliniyor olup, yaşamak durumunda olduğumuz bir süreçtir.

Allah için zaman kavramı yoktur, doğrudur. Bizim için geçmiş şimdiki ve gelecek zaman vardır, ama Allah katında herşey sadece bir andır, bizim için gelecek olan süreç, Allah katında olmuş bitmiştir.

Burda en çok dikkat edilmesi gereken nokta şudur. Kader yazılır ve bizde ona göre yaşamak zorundayız kanısı yanlıştır. Zaten böyle olsa kimse, dünyada yaptıklarından dolayı bir sorguya çekilemezdi, adil olmazdı. Ama Allah adildir.

Allah sonsuz ilmiyle ve zamandan bağımsız olduğundan dolayı, sizin yaşamınız boyunca, yapacağınız tercihleri, atacağınız adımları, geçeceğiniz yolları, ölümünüzü, zaten bilmektedir, daha siz doğmadan. Çünkü sizin doğmadığınız zaman dilimi ve sizin 50 yaşında oldugunuz zaman dilimi arasında 50 yıllık fark sadece, biz insanlar için vardır. Onun katında geçtiğimiz 15 milyar yıl ve kainatın kalan ömrü sadece bir andır.

Bir örnek verecek olursak olay aslında şudur. Yönetmen sizsiniz ve 50 kadar oyuncu topladınız sete ve dedinizki , doğaçlama oynayın, ben karışmıyorum, tercih sizin... Adamlar oynadılar, kendilerince, sizde oyuna göre senaryoyu yazdınız. Ve tekrar oynamalarını istedniz, arada bir farkla sadece, siz zaten olacakları biliyorsunuz.

Kısaca kader, yazılıpta oynamak sorunda olduğumuz bir senaryo değildir. Kader: bizim oynayıp bitirdiğimiz filimin, filim bittikten sonra yazılmış halidir. Tabiki burda adı geçen sonra kavramı bizim için geçerlidir.

Umarım, doğru ifade edebilmişimdir.

kader yok keder var kaarşim , içelim bi güzel.

yeterli bilgim olmadığından yanlış yönlendirmek istemem ancak zaten bunlar iki soru cevapla yanıtlanabilecek şeyler değil
öncelikle konuya islamiyet açısından baktığınızı varsayıyorum
bir çoğu benim tahminim, size soracağınız soruları bulmanızda yardımcı olur diye yazıyorum.
1. dünya nın adil olduğunu hiç duymadım
2. herkes kendi eylemlerinden sorumlu, şayet Allah' ın varlığına inanıyorsanız sizin sınavınızı değerlendirirken böyle basit bir şeyi gözden kaçıracağını düşünmemelisiniz. belki zengin birinin sakız sçalması daha büyük bir suç olacak fakir birinin baklava çalmasından? ya da şöyle olabilir mi; zor şartlarda yaşadın +1000 bonus, hırsızlık -85 ceza puanı, ama zengin kişi +150 bonus alıyordur belki?
Bunun yanında tek soru birşey çaldın çalmadın değildir sanırım
ayrıca zengin kişinin (duyduklarıma göre) imtihana dahil olan daha çok konusu var. elindeki parayı nasıl kullandığı ile ilgili vs.

@yazar oldum ben simdi: en son yazdığınız kader konusunun dışına çıkmış biraz. kader kolay anlaşılacak bir şey değildir, buraya yazılan bir kaç cümle de bir şey ifade etmez. yalnız @mauro eterna güzel ifade etmiş... size tavsiyem bol araştırma yapmanız, okumanızdır. son yazdıklarınıza gelince, yakın çevremize hatta kendimize bakarsak en basitinden bazı şeylere sahipken, bazı şeylere ulaşamamışızdır. klasik türk filmlerinde bile işlenen zengin kızın sevdiği erkeği elde edememesi, çok fakir bir ailenin çok mutlu olması, kaza geçiren birinin tekerlekli sandalyede bile en yakışıklı adamdan daha sadık bir sevdiğinin olması, zengin adamın çok çapkın kötü huylu olması bu böyle uzar da gider. İnsanoğlu da hiçbir zaman yetinmez olduğu için hep kendinde olmayan özellikleri görür. Daha çok çalışıp zenginden daha zengin olmak yerine fakiriz anasını satayım düşüncesi ya da aşırı kilolu belki de genetik kilolu olduğu için daha çok dikkat edip ve belki de bu şekilde yaşının ileriki yıllarında daha da dinç sağlıklı o zamanlar ondan zayıf olanlardan daha zinde kalacağını düşünmek yerine biz de şans olsa zaten ebru şallı olarak gelirdik gibi laflarla işi içinden sıyrılıyoruz. bilmiyorum neden böyleyiz sırf bizim millet mi böyle ama umarım istediklerimi anlatabilmişimdir. Etrafta yüzde yüz mutlu herşey süper olan biri yoktur. içini bilemeyiz insanların. o yüzden soruyorum ''Mutluluğun resmini çizebilir misin Abidin'' :)

hacı var da her an her saniye yeniden yazıyoruz.

hacıt çok basit bir açıklamaya bakıyor;
- kader nedir? kader senin yaşayacağın her şeyin önceden belli olmasıdır. bunu geleceğe dönüş filmi gibi düşün.
- kader iki çeşittir, yaşantında senin değiştirebileceğin şeyler vardır, asla değiştiremeyeceğin şeyler vardır. insanlar yanılarak senin değiştiremeyeceğin şeyleri yalnızca kader sanır, tamam bu da kaderdir ama kaderini sen çizersin aynı zamanda.
senin değiştiremeyeceğin şey: anneni babanı seçemezsin müdür, basit. doğduğun ili seçemezsin...
senin değiştirebileceğin şey: spor yapıp düzgün beslenirsen daha uzun yaşarsın. bu da kaderdir, ama sen kaderini iyi yönde etkilersin.

bununla birlikte yüce yaratıcı sonuçta her şeye gücü yettiğinden senin gelecekte ne yapacağını da bilir, kaderini ve ne zaman öleceğini bilir, hayat hikayen bant kaydı olarak zaten elindedir, ama bu durum senin yapacaklarını etkilediği anlamına gelmez, yalnızca buna muktedirdir.

bir ateistin gözünden kader konusunu dinlediniz, hatam varsa affola. saygılar.

kader mevzusu karışık tabii islama göre yorumlarsak;
bilmemiz gereken iki üç tanım var levh-i mahfuz; irade-i cüz'iye ve irade-i külliye bunları araştırmak gerek.
bana kalırsa kader önceden bilinme durumu fakat islam'da allah inanmayı veya inanmamayı bile belirleyici olduğunu söylüyor ve aslında her şey allah'ın rızası ile gerçekleşiyor ve rıza göstermedikleri gerçekleşmiyor bu durumda bizim cüzzi irademiz yönelimlerle ilgili fakat olup olmaması kısmet, kısmet değilmiş kavramına giriyorki burada bilinmeden öte bir müdahale söz konusu yani bir nevi izin, yol çizili ve biz onu değiştirmek için bir şey yaptığımızda değiştirme şansımız var eğer izin olursa ama değiştirememe ihtimalimizde mevcut bu durumda başımıza gelenler bizim yönelimlerimiz+verilen izin şeklinde.

yani kötü bir hayat bir miktar bizim suçumuz bir miktar bize izin verilmeme durumu yalnız burda şöyle bir durum var levh-i mahfuz'da yazılı olan kader değiştirme gücü allah'ta var o yüzden dua kaderi değiştirir diye bir söz mevcut şöyleki; vekil(tevekkül), veli(mevla), merhamet(rahman), cömertlik(latif), dualara cevap veren(mucib, vehhab) gibi kavramlar doğru yöne yöneldiğimiz ve dua ettiğimiz zaman isteklerimizin doğruluğuda göz önünde bulundurularak gerçekleşebileceği söyleniyor yani irade-i külliye kısmında bizim istediğimiz fakat olmayan bir şey var ise ya isteme şekli yanlıştır(türbe, hoca, büyü veya kuru kuru isteme) ya da istediğimiz şeyde bizim göremediğimiz bir yanlış vardır sonuçta kusur bizde oluyor yine bu durumda savrulan yapraklar değiliz anlamı çıkıyor.
yalnız en tehlikeli kısım bence şurası her şeye gücü yeten(kadir) bu noktada dua ile bu iş olsun ve hayırlısı bu olsun diye istemek mantıklı hani hep bir örnek vardır ya paran olunca sapıtıcaksın belki o yüzden sana para nasip olmuyor diye işte burada her şeye gücü yeten bir güçten param olsun ve sapıtmayayım diye istemek mantık içinde tutarlı o zaman olmama sebebi biraz havada kalıyor.

konuyu dağıttım galiba toparlamam gerekirse kader kavramı kur'an da tam olarak geçen bir kavram değil bilinme kısmı dışında bu bilinme kısmının değişme ihtimali de geçiyor ama dediğim gibi allah'ın hükmü esas o yüzden şöyle bir ayet var bunu yapacağım demeyin inşallah yapacağım diyin gibi işte bu inşallah kısmı kaderimiz gerisi özgür irademiz. kader ne sadece bilinmesi ne de çizilmiş bir yol ikisi arasında bir mevzu tam olarak kavramakta, kabullenmekte oldukça zor.

kader yok,kelebek etkisi var.

gelecek ve gecmis kavramlari garip kavramlar,bana yasadigimi kanitla gibisinden,bir gün uyanip tüm bunlarin ,burada yazanlarda dahil,rüya olup olmadigini bilemezsin.

tüm algilar beyninde isleniyo.hersey beynin oyunu olabilir.neyse,tanri yol mol sunmuyo.

dedigim gibi hayatta herseyi biz yapiyoruz,iyi kötü ,tanri kavramini sucliyicak biri aradigimizda ya da avunmak istedigimizde ortaya cikariyoruz.

cünkü böylesi daha kolay,hayatta her sey senin secimlerine bagli.

bazı olguların sonuçları kaderdir mesela yer çekimi ya da daha afili ismiyle arz cazibesi.

bu soruya yıllaar önce biri şu kapıya çıkan bi cevap vermişti: benim bi çocuğum olsa,önüne bir tabak ıspanak ve bir çikolata koysam, onun çikolatayı seçeceğini bilirim,çünkü onu tanırım. bizi yaratan,bizi benim çocuğumu tanıdığımdan daha iyi tanır,ve onun ilmi sonsuzdur. onun önceden bilmesi,her şeyi önceden yazıp çizdiği ve bizim de yazılana göre oynadığımız anlamına gelmez.

ayrıca şu da ilgili gibi geldi,farklı bi bakış:
Laplace'ın Şeytanı Pierre-Simon Laplace tarafından 1814'te yayınlanan bir makalede belirtildiği üzere evrendeki her atomun yerini ve hareketini bilen ve bu sayede evrenin ve kainatın bütün bir geçmiş ve geleceğini bilen sanal bir varlığın mevcut olduğunu iddia eden düşünsel bir deneydir. Laplace'ın makalesinde nedensel determinizmi kavramsallaştırdığı ifadesinin özgün hali şu şekildedir:

“ “Evrenin şimdiki halini geçmişin sonucu ve geleceğin nedeni olarak ele alabiliriz. Bir an için evrenin tüm güçlerinin ve bunu oluşturan tüm varlıkların konumlarını anlayabilen bir canlı olduğunu düşünürsek, ve bunun bu verileri inceleyebileceğini de düşünürsek, aynı anda evrendeki en büyük varlıklardan en küçük atomlara kadar her şeyi hesaba katarak bir hesap yaparsa, hiçbir şey belirsiz değildir ve gelecek de, aynı geçmiş gibi, onun gözlerinin önündedir.”

geek362.wordpress.com

bana sorarsan kadere inanıp inanmadığımı tam bilmiyorum:) eğer inanmak istiyosan böyle şeyleri çok düşünmeden kabullenmek gerekiyor galiba biraz.

özenti olmadığını kendine ispatlamak için izle.

hayatının en güzel anlarında aklına kendinden sahneler getirebilecek bir dizi olduğunu düşün sadece, gerisi gelir zaten. öyle bir yapım bu.

sanki sıkıcıymış gibi gelir ama cidden mükemmeldir. bir yerden sonra başından kalkamazsın. bol aksiyonlu bir şeyler bekleme tabii ki.

ben de breaking bad'i cok seven biri olarak belirteyim ki six feet under simdiye kadar izledigim en iyi dizi. ki gercekten bircok diziyi izleyip bitirdim.

karakterlerin baslarina gelen olaylar ve onlarin gelisim surecleri o kadar mukkemmelce isleniyor ki, dizi finali bittiginde hepsini kendi yasamis gibi garip bir bosluga dusuyor insan.

spoiler olabilir ama şu sahne benim tüylerimi hala diken diken eder misal:

www.youtube.com

csi:ny 'da olması lazım, böyle bi bölüm vardı. ama şimdi hiç hatırlayamıycam ödevim var. katil polislerle dalga geçiyo ana teması diyim.

cinayet silahının, katilin üzerinden çıkmasından iyidir.

temiz bir silahsa, yani daha once kullanilmamis ve takip edilemeyecek bir silahsa, bu silahtan kurtulmaya calisirken de iz birakabilirsiniz. biryere atarken gorunebilir veya guvenlik kamerasina yakalanabilirsiniz. bu sekilde sizle baglanti kurabilirler. ayrica olay mahhallinden uzaklasirken de silahla beraber yakalanabilirsiniz.bunlardan sakinmak icin olabilir.

silahın üzerinden sana ulaşma ihtimalleri yoksa (seri no, parmak izi, kan), neden taşıyacaksın ki, aynı silahla başkasını da mı öldüreceksin?

daha önceden bildiğin, izlediğin bir dizinin fransızca dublajlısını bulup izlemeye çalış.

tabii ki de Asterix ve bizim deyişimizle Red Kİt, Fransızlar'ın deyişiyle Lucky Luke derim buna. Vallahi benim de izleyesim geldi. Orijinal dillerinde de kolaylıkla bulursunuz.

Fransizlar Klasikleri dizi yaptilardi zamaninda:

Les Misérables, 2000; Napoléon, 2002; The Count of Monte Cristo, 1998

kursa gitmelisin, ama mutlaka kendine kendine de çabala, bizim tavsiyelerimizi de beklemeyi ihmal etme.

ben ünide öğrenmiştim. açıkçası zorlanmadım ama biz dersler gereği sürekli haşır neşir olduğumuzdan pratikle güçlendirdik. canın sıkıldığında çalışacaksan çok zorlanırsın ve süreç uzar. kurs öğrenmek için denetleme mekanizması vazifesi görür. kurs hocaları iyi ise koşarak git.

tarih vakfı'nın kursları vardı, hem de çok makul bir fiyata. araştırın der, tavsiye ederim. kendi kendinize çabalamanın da elbet faydası var, ama dediğim kurs şayet hala varsa, devam ediyorsa, çok kısa bir zamanda, kelime bilginiz de iyiyse matbu bir evrakı, kitabı okuyabilirsiniz.

keşke ile yaşamak kadar kötüsü yoktur. git.

gitmezsen içinde ukte kalacak, yıllar sonra "keşke gitseydim", "gitsem acaba nolurdu?" gibi şeyler düşünüp pişmanlık yaşayacaksın. madem şartlar uygun, düşünme ve git. ve daha 20 yaşındasın 30,40 değil. kaybedeceğin bir şey yok. sadece düşünme ve git.

bu ikileme vaktiyle bende düştüm, bırakayım dedim okuduğum bölümü, bırakamadım.. birçok arkadaşım sayemde bıraktı ama iyice tart kendi içinde; pros and cons listesi yap ve içinin sesini mantığınla birleştir.. ayrıca 21 üniversiteye başlamak için çok geç bir yaş değil..:)

bölümünü gerçekten sevmiyorsan git.

evet keşke mimar olsaydım işsiz güçsüz baba eline bakmazdım şimdi dememek için gitme!

bu ikileme bende düştüm. bıraktım. daha bir yıl oldu. hatta olmadı bile. pişman değilim. yine olsa yine yaparım. 21 hiç ama hiç geç değil. hatta 18-19 dan daha iyi bence. daha bi farklı oluyor.

psikolog olmak istiyorsan oku tabii. psikolog ne yapar, nasıl çalışır bunu bil öncelikle.

cesaret edemiyosan ,kassan 3,5 senede bitmez cok net görebiliyorum,öyle kararli olamn lazim ki,su yazdiklarindan hissedebilmemiz lazim nasil biri oldugunu.

yurtdisi derken ülke de önemli elbette,usa?uk?almanya?isvec?

@serabetan: cesaret edememem kararsız olmamdan, daha babamla konuşmamış olmamdan ileri geliyor. kesin bir durum oluşursa elimden geleni yaparım, gerekirse çalışırım harçlık çıkarmak için. okulu bırakmak bana başarısızlık gibi geliyor.

@african rain: dallarını araştırdım, ama çok çok detaylıca değil. annemle oturup uzun uzun araştırıcaz, araştırma işinde benden çok daha iyi:)

@golden

bende ondan bahsediyorum,sen istedikten sonra gerisi teferruat oluyo.
"ben yapicam",demek ile "ben yaparim ama xxx" demek arasinda cok fark var.

hee ben yapicam dostum,m.na korum ortaligin de ,surda sana destek vermeyecek adam olmaz.

yaş genç, yardır.
ama mimarlık da güzel.
ama psikolojiyi yurtdışında okuma, ne gerek var..

22 yim. ben de tekrar giriyorum sınava. yatırdım bugün parayı.

neden psikoloji?

@aksasu: ilgilendiğim ve sevdiğim için.
bir de mal gibi sayısal seçmeseydim zaten onu okuyacaktım:)

mimarlık sevilmeden çekilecek bölüm değil. hemen bırak.

şöyle yardımcı olayım.
istanbul teknik mezunu, gayet güzel işlerde çalışmış olmasına rağmen, ben en başında mimarlığı istememiştim ve severek yapmıyorum bu işi dediği için, dünya mutfaklarına merak salan, eğitim alıp kendine bir kafe açmak isteyen bir arkadaşım var ki kendisi 28 yaşında.
eğer sevmiyorsanız, okulu bitirseniz de, bu işi yapmayacaksınız. boşu boşuna yılları kaybetmenin bir anlamı yok.

ps: mimarlığı sevmeme sebebiniz , yahu çok zormuş ben daha kolay bişiler yapıyım değildir umarım. bunu samimi bir şekilde düşünmeniz gerek. öyleyse yurtdışına gidip hem okuyup hem çalışmak kararlılığı mimarlıktan daha zor olacaktır.

mimarlığı severek okuyan, tiksinerek/bi an önce mezun olmak için okuyan ve tiksindiği için en kısa vakitte terkedenler var. ilk ve sonuncular akıllı ve şanslı; ortadakiler gerizekalı, mezun da olsa, işi de olsa hala ne istediğinden emin olmayan kayıp ruhlar olarak ortada dolaşıyolar. bırak.

@topal: sevmeme nedenim zor olması değil, proje dışında çoğu dersim iyi, not ortalamam 3.5 civarı, ama bina gördükçe sinirlerim bozuluyo:) tasarlamak deyince tüylerim ürperiyo:)

www.youtube.com

www.youtube.com

kwashiorkor protein enerji malnutriyonu. alması gereken proteini alamadığından karnı şişiyor. fotodaki çiko yağ bağlamış.

bmi diye bi şey var. sadece kilo değil, boya göre kilo.

bmi 30 un üzerindeyse bu kiloludur ve sağlıklı değildir.

bmi 28-30 ise bu kiloludur ama sağlıklıdır da. sınırdadır.

bi de erkeklerde göbek çevresi istatistiksel olarak direk ömürle ters orantılı.

cevapda eksiklikler olabilir, detansinekkıran..

evet o eksik yazdığım kısım bmi konusuydu. ben de ne yazmadım diyordum. ama o yüzden de kilolu değil "fazla kilolu" diye belirtmiştim.

sağol ek bilgiler için aksasu.

olur.. blogunu takip ettiğim şu hatun şu an yoga öğretmenliği eğitimi alıyor misal...www.google.com.tr

blogu açılmıyr bugün ama myaimistrue.com

babamın kullandığı bi kalem vardı. ömür boyu mu yüzyıl mı ne garantili imiş. mürekkebi bitince fabriasına gönderiyordu, adamlar ücretsiz doldurup geri gönderiyorlardı. ona da hediye gelmişti çok severdi.

markasını hatırlayamadım. bi ara sorar yazarım buraya..

www.dr.com.tr

ya da böyle bi set varmış

www.dr.com.tr

bence sen dnr'ın internet sitesine bak.

Nasıl bir iş yapıyor? Dolma kalem seviyor mu, tükenmez veya kurşun kalem mi kullanıyor daha çok?

evet bence de d&r'da çok çeşit var ve fiyatları da uygun sayılır diğer yerlere göre. kalemden anlıyorsa cross marka alırsan çok hoşuna gidecektir.
www.dr.com.tr
yalnız acelen yoksa yerinde incele ama internetten sipariş var, sanırım internet fiyatları mağazaya göre indirimli..

merhaba,
istanbul' da iseniz, sirkeci' den cağaloğlu' na çıkan yolda (yalçınların önünden geçen yol) sağ tarafta köşede küçük bir Scrikss bayiisi var. orada envai çeşit içinden beğeninize göre bir kalem seçebilirsiniz. fiyatları toptana yakın biryer.
selamlar.

istanbul'daysanız sirkeci taraflarına da bir bakın derim..

edit: ohtararan +1

@aksasu tamam canım bekliyorum.

@cosmicstring masabaşı bir iş yapıyor, kalemden anlıyor, aktif kullanıcı.

masa başı takımlarınada bakabilirsin fiyat olarak biraz daha yüksektir kaleme göre ama devamlı masasında bulunacağından çalıştığı süre içinde en aktif şekilde kullandığı veya gördüğü bir hediye vermiş olursun.ben bu siteden pentil marka kalem siparişi verdim güvenli bir site ve kargo süresi oldukça kısa.kalem çeşitleri de var göz at bence bi.
www.kalemkutusu.com

cross'un gümüş serisi var, içinden birini almak mümkün.

Onda olan bir kalem alma ihtimaliniz de var, madem aktif bir kullanıcı. Cross veya Scrikks bu işin babaları ama o kadar para verdikten sonra makbule geçmeme ihtimali de var. Belki bir hobisine uygun bir hediye daha uygun düşebilir. Yazma meraklısıysa belki ilginç bir daktilo da bulunabilir eskicilerden.

kasık ultrasonu temiz çıkmış.

kasık fıtığı için falan ultrason çekildin galiba? ama bir sorun çıkmamış

ultrasyoncu doktor diğer doktora : 'ben bir şey göremedim abi, kafana göre takıl' demiş

evet kasıktan doktor yoktu sonucu gösteremedim size sorim dedim teşekkürler

şikayetlerine göre US isteyen doktorun karar verecektir ama US sonuçları temiz.

nörolojik bir durum olabilir.

guatr olabilir
şeker düşmüş olabilir

parkinson?

Sinirsel olabilir,
Psikolojik olabilir,
Kan dolaşımıyla ilgili olabilir,
Parkinson olabilir,
...

genetik olabilir, doktor bana öyle söyledi.

sigara olabilir.

alkol

sebebsiz de olabilir. (bkz: esansiyel tremor )

parknson +1

+1. en azından duyuruyu sileceğini peşinen belirtseler iyi olur. insanlar cevaplarını mesaj yolu ile gönderir en azından.

aynen benide çıldırtıyo şu duyuru silme olayı.buradan moderatörlere sesleniyorum biraz insaflı davranın yaaaaaaaaaaa !!!!!!!!! kopyala yapıştır yaptım duptıs exclamation markları :D

madem bu duyuruda gaza geliyoruz...

çok kişisel duyurular hariç olmak üzere duyuru silmek abesle iştigaldir, saçmalıktır, ahmaklıktır, öküzlüktür... vesaire.

duyuru ve cevap silme/düzeltme opsiyonu kaldırılsın!

kafasına esmemiş olabilir, tanıyanlar vardır belki vs. birden fazla nedeni olabilir duyurusunu silmesi için. adam zorla yazdırmıyor neticede, bu seçeneğin onun elinde olduğunu da peşinen kabul ederek yazıyor olmanız gerek.

@akasu, taksim'de sallandıracaksın bunları tayfasından:)

ben "ne ki o"ya katılıyorum, duyuru silmişliğim de oldu ama uzun cevaplar verene teşekkürle döndüm. cidden burada korku tanınma bence, baska hiç bi kötü niyet olamaz gibi geliyor bana; en azından benim açımdan.

psikyatra hemen, baska turlu iyilesemez. benim psikyatrim bir hastasindan kanser taramasi istemisti. kadina resmen biyopsi yaptirdi zira kanda lokosit miktari 40bin'in ustune cikmisti. halbuki tamamen uzuntudenmis.

su sozcugu bir arastirin: somatizasyon

şekeri ve ateşi ölçüp de söylüyorsanız bunları, psikiyatr'a gitmeden önce dahiliye polikliniğinden randevu alsın.

Gönder, capsla, sözlükten yaz bir bakalım değerlendirelim yalnız 11'de otobüsüm var bugün değerlenmesini istersen o vakte kadar beni yakalayabilirsin.

caps?

aksasu.brinkster.net

bunu indir, diskimage'den iso'nu seç, alttan usb'ni seç. yazdır.

usb'den boot et.

isoyu usb nin içine aç. sonra boot ederken usb yi seç.

olmaz öyle, usb'nin bootable olması lazım.

penguenler yavaş geliniz. win7 ortamında nasıl boot ediciyim.

eğer tek başına GNU/Linux kuracaksan /dual boot olmayacaksa wubi ile kasma :) indir bir unetbootin usb'ni tak çalıştır unetbootin'i Linux Mint öneririm ben ama xubuntu da olur. bunu istiyorum aga de programa. o indirir sabaha kadar. sabah da yeniden başlatır bios ayarlarından usb drive'ı seçer paşa paşa kurarsın yönergeleri izleyerek.

iso'yu ek başına koyman bir işe yaramaz usb'nin içine.

pardus kde kullanıyor bu da netbook için ağır kaçacaktır.
fedore gnome 3 kullanıyor buna aıışmaya çabalarken GNU/Linux'dan uzaklaşabilirsin.

Linux Mint Gnome 2 kullanıyor. kolay alışır ve seversin eminim.

xubuntu ise hafif ve güzeldir.

www.youtube.com

vodafone faturalı. her yöne 500 dakika al. 50 lira mı ne aylık.

sınırsız internet 8 lira mı ne. ona kendin ayrıca üye ol. sınırsız internet bi tek vodafone'da var.

50 sms 5 lira, 500 sms 20 lira mı ne öyle bi şeyler. onu da ayrıca al.

hepsini kredi kartına otomatiğe bağla

www.vodafone.com.tr

avea genç tarife. 19 TL (her yöne 500dk + 1gb net paketi + 1000 sms)

vodafone red mını

yapamaz sanki.

yapamazsın. değiştirirsen her iki klavyenin de giriş dili değişir. denetim masasındaki ayar sadece işletim sisteminin takılı klavyeyi hangi dilde algılayacağını belirtir. her klavyeye ayrı seçenek sunmaz.

off kafayı yicem ya, ne kadar geliştirilmeye kapalı bu işletim sistemi. peki akıl verin o zaman şu dostunuza.

Bir program var win altında çalışan. Bu programın içerisinde bazı işlemlere kısayollar atadım. £ $ ¥ ¶ gibi. Klavyede bu tuşlar direkt olarak yok. Bende üzerlerinde bu semboller olan bir klavye yaptırıyorum. Bu yapılan klvyede bu tuşların windows tarafından alt+142 şeklinde algılanmasını nasıl sağlayacağım. scancode map değiştirmeye çalıştım ama regedit altından kalkamıyor bu işin. dil dosyalarıın olduğu .dll de açılmıyor gizli. nasıl kalkarım bu sorunun altından acaba.

klavyenin değil windowsun dilini değiştirebilirsin.
yani yapamazsın

bazı multimedya klavyelerde belli tuşlara özel makro veya sembol atayabiliyorsun. onlara bir bak istersen.

örneğin ben microsoft natural ergonomic keyboard 4000 kullanıyorum, tepede 1,2,3,4,5 diye boşta duran tuşlar var, istediğini atayabiliyorsun. ama sembol de oluyor mu denemedim bunda. hepsi dolu olduğundan da deneyemiyorum :) bir ara bakarım ama.

ppjoy adlı programı indir istediğin gibi 2,3,5,10 klavye kullanabilirsin.

yabancı şarkı mıydı ki?

gözlüklü bir klip hatırlıyorum "ben sizin babanızım" diye bir şarkı vardı olabilir mi?

biraz mırıldanabilir misiniz? :)

valla böyle fantastik şeylerden bahsedince barbaros hayrettin geldi aklıma eheh. ama hiç hatırlayamadım böyle bişeyler.
bak ondan bi şarkı yazmışlar zaten :) o şarkının klibindeki gözlükleri ben de hatırlıyorum ama değil gibi gelmişti. belki de odur.

ayna nın solisti-gitaristi cemil, ustura kafasına kendi dizayn ettigi bir gozluk kullanirdi.

hayrettin değil yahu. adam ciddi şarkı söylüyordu. yani hayrettin gibi müzikle toşak geçmiyordu. artık o tarza ne deniliyorsa o değildi yani.

ayna nın keli de değil. şarkı aklımda değil ama dediğim gibi hayko cepkin in "fırtınam" ına benziyordu.

vecihi?

12-8

12-6

12-10

12-7.15 (içleracısı!)

02.00-10.00

00.00 , 00.30 - 06.30 , 07.00

Kızım ne zaman izin verirse - 07:15

23.30-06.30

seni merak ettik bizde ama :D

1/2/3/4 - 8/9

01.30 - 06.40

tabi uykumu alamıyorum, okulda uyku dolu gözlerle dinliyorum dersi. uykumu almam için 9 saat 40 dakika civarı uyumam gerekiyor.

~1.30 - ~13.30

22-6.00
23-6.30

08.00 - 13.00

en erken 23:30
en geç 24:30 yatış.
sabah 5:55 kalkış.

12 ya da 1'de yatar
8-9 arası kalkarım.

05.00
13.00

son 2 gün..

1. gün: sabah 06 yatış 10 kalkış.. 4 saat uyku
2. gün: sabah 07 yatış 09 kalkış.. 2 saat uyku
2. gün devam: akşam 20 yatış 12 kalkış.. 16 saat uyku

1/2 - 9

Haftaiçi 02:00 - 08:36 - (09:00 da mesai başlıyor)
Haftasonu 10 saat falan uyur, toparlarım.

02:00 - 08:00

2-3 / 9-9,3

tesekkurler bilgilendirme icin:)) durum vahimmis gercekten, 1 de benim gibi uyku delisiysen ve yataktan cikamiyorsan kolay kolay :D

23:00-07:00

00:00-00:30 ile 7:18 arasi. 7:38 de evden çıkınca tam zamanında yetişiyorum servise.

01:30 (bazen 02:00) - 08:15

Grip gibi geldi bana. Hiç değilse grip olunca bana böyle oluyor. (:
Geçmiş olsun.

delphin +1

ha bi de pilav bulgur falan yiyin.

bana demir eksikliği gibi geldi. ama c vitamini eksikliği de olabilir.

iyi beslenmediğin ortada.

skorbüttür hacı o.

çinko eksikliği ile de alakalı olabilir.

bu her tür vitaminin eksikliği olabilir, en iyisi basit bir kan örneği verip test yaptırmak.

kas gevşetici verir gönderirler.

doktor "bel fıtığı olabilir, beyin cerrahi'ye muayene olsun." dedi. ağrı kesici+kas gevşetici iğne yaptı, bi de reçete yazdı işte.

pazartesi beyin cerrahisi polikliniğe gidecek. ama korkuyor, ameliyat falan derlerse diye. bel kaslarını güçlendiriciegzersiz falan önerdiler işte.

acile gidicez.

bu arada deviasyon nefes tıkanıklığı için ssk var emekli babadan binlira istediydi nasıl olcak o iş

up up up

dostum estetik ameliyat olacaksan, plastik cerrahi'yegitsen daha güzel olmaz mı? bi de niye para ödüyorsun, sağlık güvencen yok mu?

sağlık güvencem var fakat iş estetiğe giriyo diye para vermek gerekiyo haliyle fakat burada olsun internette başka yerlerde olsun üni hastanelerinde sgk ile yapıyolar

nası yapıyolar anlamıyorum

o değil şimdi burnu yaptı diyelim ama gülerken nasıl olcak ayıptır söylmesi mutluluktan ölmesem bile çok gülerim onu sormayı da unuttum bunun tahmini şekli tuvalet aynasından belli olmazdı sanırım zaten ben de yapıyodum tuvalet aynasından profile bakıp kaldırmayı felan :D

150 lira alır diye gidemiyom ama bu adamı da övüyolar kadınlarkulübü.com da falan

ıkınma esnasında kan beyne hücum ediyor. aşırı ıkınmaktan olmuş gibi geldi bana.

(bkz: valsalva)

kafa içi basınç artışı olmuş babanda. ağrı yapmış o da.

kabız kalmaması gerek. sabahları 1 çay kaşığı zeytin yağ öneriyorum.

Adam ilk defa sıçmıyordur muhtemelen. Hastaneye gitseniz içiniz daha rahat eder bence.

eniştem tuvalette kendini fazla zorlamaktan beyin kanamasından gitti dikkatli olun derim..özellikle şu 1 hafta için..

bence bu konu için doktora görünse iyi eder. tansiyonunu kontrol ediyo mu düzenli olarak?

Anevrizma yani beyinde damar balonlaşması olabilir.Patlarsa hayati tehlikesi var.Lütfen hemen yarın bir beyin cerrahına muayene ettiriniz babanızı.Sakın ihmal etmeyin.Sözlükte anevrizma başlığını okuyun.

burnunuzu çekerken ya da temizlerken zorluyorsanız belki kılcal damarlarda kanama oluyordur. ya da burun spreyi kullanıyorsanız onlar da çok kuruttuğu için yapabiliyo öyle etkiler. ciddi bişey değildir umarım.

şiddetli kanıyor dediğin için. orta boy bi damar zedelenmiş olabilir. lazerle falan yakabiliyorlar oradaki damarları. zorlamamakla da düzelebilir. kbb ye gideceksin.

çok teşekkürler. evet biraz şiddetli kanıyor ve durmuyor kanama. 20 dk. falan sürdü ki hala durmuş değil. pamuk yetiştiremiyorum. en olmadı acil yolu gözüküyor sanırım?

Kulak temizleme çöpüyle biraz klasik Arko kremi burun çeperlerinize sürün, tamamdır.

Bu tedaviyi evde tek başınıza deneyebilirsiniz.

uzun dişetleri ve kahverengi olan dişetleri gülüşü çok bozuyor. imkanınız varsa yaptırın bence.ağız içinde yapılan işler genelde acıtıyor.bu da acıtıyodur.

hiçbi bilgim yok ama bence yaptırmayın. Tabii gerekliliği size kalmış (çok rahatsız oluyorsanız, sosyal hayatınızı etkiliyorsa vs.), ama para-vakit harcayıp, acı çekmeye değen bir şey gibi gelmedi bana böyle problemler yoksa.

"gülerken diş etleri görünmeyen insanlara güvenmem."

aksasu değişik bir yaklaşım olmuş sağol :)

Kişisel algılama ama; eğer gerçekten de toplum için tehlikeliysen toplum için tehlikeli yaftasını da ye zaten. Ayrıca Rorschah eğitimini bile alanlar testten fazla bahsetmez ki bu senin testteki halini değiştirmesin. Benim bunun eğitimini alan bir psikolog arkadaş da bana anlatmadı bir gün sana da yaparım diye.

PS: Manipule etmek mümkün. Atıyorum her karta aslında orada görme ihtimalin bile olmayan şeyler sallayabilirsin. Ama bu durum benim bilişsel-davranışçı halime bile düşündürücü gelir.

not: hikayedeki psikologlardan biri de benim.

testi yapanlar her bi şeyi düşünmüşler siz raad olun, istediğinizi yapın, her şey serbest size..

sen ne söylersen söyle senin mimiklerinden bile anlaşılır daha önce bakıp bakmadığın. bunu geçsen de başka testler yapıyor olacaklardır. iyi bir psikolog gözünün içine baktığında bilir senin ne mal olduğunu. sadece gelir geçer kanıtlara ihtiyaç vardır. bilim böyle bir şey. testi geçsen de senin hakkında düşündükleri de önemlidir. oradaki bir kaç resimde toplumu ilgilendiren şeyler var. diğerleri senin kendi çocukluğunla ilgilidir. odipus elektra çatışmalarından kastrasyon korkusuna, oral dönemden yetişkin döneme kadar her bir ayrıntıyı verebilir. takma kafana. dünyanın en iyi hafızasına da sahip olsan bırak aklına o zaman ilk gelenleri söyle.

hikayedeki 'tedavi olmak istiyorum' kismini okuyabilen var mi?

kebirhost yazacak birisi buraya birazdan

sadecehosting

ihs ve natro. ama bunlar bile kötü.

sadecehosting +1

rodosweb

gelidonya feneri olabilir belki. web siteleri de var. quick china benzeri çin-japon yemeği hadisesine de girebilirsiniz.

kahrolsun romantizm! yaşasın erotizm!

piano plus olabilir, fiyatlar çok da kaçmaz diye düşünüyorum burda

wall

psi,rek,halk,işl.. mat miktarı sırası böyledir sanırım

psikolojide istatistikte matematik vardır. diğerlerini bilmiyorum.

psikoloji için istatistik eğitimi almak gerek diye biliyorum hatta spss adında sosyal bilimler için istatistik paketi adı altında bir program da öğretiliyor olabilir. istatistik yapılmayacak şey değil. zaten kimi hoca sınav esnasında formül kağıdı da veriyor.

psikolojiden uzak durmanı tavsiye ederim. Okuyacağın hemen her makalede kıyısından köşesinden bir istatistik olacaktır.

aynıyım abi. tamamen aynı. ptesi akşamı da 8de uyuyorum ama:)

2-3 gibi yatar saat 8 de kalkarım.
haftasonu: cumartesi duruma bağlı ama pazar yine 2-3 gibi yatarım.

ben de ayarsızım. haftaiçi 12-1 yatış, 8 kalkış. haftasonu sabah 5-6 yatış, öğleden sonra kalkış.

çalışırken ben de öyleydim. gece 3-4 gibi uyu, sabah 7de kalk, hazırlanamadan işe git filan. işi sevmemekle alakası vardı ama bunun. tamamen isteksiz gidiyordum + çalışmadığım zamanlarda çok uzun süre boyunca yarasa hayatı yaşamıştım. alışkanlıklar çabuk değiştirilemiyor evet, ama işi sevmemek de büyük etken.

hafta içi 01:30 yatış 07:00 kalkış. haftasonu çok değişken.

ya o değil de böyle olunca ofisten-çalışmaktan da nefret ediyor insan. zira ölü gibi gidiyorum bazen. devlet buna bi bişey yapsın...

yakınlarıma anlattım ben bunu, evlenince düzelir uykun dediler, bu da böyle manidar bir cevaptır:D

23.00 -5.30 -07.00

asıl sorun her gün sabahın köründe uyanmamıza rağmen gece niye uyuyamıyoruz?!?

@ronaldo17

ya bence konu uyuyamamak değil. işimizi sevmiyouz bu bir. ikincisi, çalışılan zamanı bir kayıp olarak gördüğümüz için, beyin, çalışılan zamanı mecburen geçen zaman, çalışılmayan zamanı da "yaşamak" gibi biyere oturtuyo. böyle olunca da insan, ulan eşşekler gibi çalıştım, kendimi şımartıcam, mecburiyeti değil kendi istediğimi yapıcam diye doyamıyor akşamlara.

kendimi bildim bileli bi şekilde çalışıyorum, bu sonuca ulaştım. aferim bana.

genelde h.içi: 03-08, h.sonu: 08-13

ama şu sıralar: h.içi: 17-22, h.sonu: 13-18

@deeperdown

hacıtt işi sevmemekle pek alakası yok benimkinin sanırsam. çok sikindirik bir durum. uykum olsa da belli bir saate kadar uyuyamıyorum. üniversite hayatında alıştığım uyku düzenini değiştiremiyorum. sabah moron gibi gidiyorum işe. sabah verim 0. yüzüm asık, gerekmedikçe konuşmuyorum falan filan. düzelmem lazım.

(bkz: #24194159)

@aksasu

öyle yazmışsın ki beni benden iyi biliyormuşsun gibi olmuş. 2 cevap üstte öğlene kadar verim 0 diyorum. uyku açılmıyor, yüz gülmüyor, işe odaklanılmıyor. sadece ben de değilim bu sorunu yaşayan.

yatış- 00.00
kalkış- 06.15

12yatış 7kalkış

ben de stajdayken çok zorlanmıştım, gece 2 de yatıyordum sabah 6 da kalkıyordum. aynen dediğin gibi sabahları ölü gibi konuşmak istemezdim hiç, yüzüm gülmezdi. ama gece uyumamamın sebebi benim internet, internet olmayınca hiçbir problem yok, bırakamıyorum alışmışım senelerdir, takılmak istiyorum, hiçbir şey yapmasam da zaman geçiyor bir şekilde. bilgisayarı kapatıp dene bir de, git yatağa illa ki uyuyor insan bir süre sonra.

ben de aynı dertten muzdaripim. hatta bi dönem fiziksel olarak yeterince yorulmadığım için uyuyamadığımı düşünüyordum. sonra spora başladım (gerçi 2-3 ay falan yaptım) ama o dönemde de uyku düzenim değişmedi. akşam 6 ya kadar çalışıp, üstüne 1.5-2 saat spor yapıyor ve eve 8-9 gibi geliyordum. gene 2 den evvel uyuyamıyordum.

bi çözen olursa bana da haber etsin. :))

anlaşılan bu dertten yakınan epey insan var,
ama çözüm bulan yok.
ya da çözüm önerisi var ama çözüm olmuyo.
çözülmüyo la işte

2-3 gibi yatıp 8'de kurduğum alarm ile 8.20 - 9.20 bandında uyanıyorum ve bütün gün gerizekalı gibi geziyorum. haftada bir gün kendimi "mecburen" gelir gelmez yatıp zıbarıp resetliyorum.

gece 23,30 en geç 24,00. kalkış 07,30 hafta içi, 08,30 hafta sonu. bu düzeni bozduğum an sersemliyorum.

00:30 - 07:00

haftaiçi 1-2 gibi yatıp, 6'da kalkıyorum, bütün bir haftaiçi gözlerim kırmızı geziyorum. Cumartesi 9'da kalkıyorum (günü kaçıracağım stresi) ama pazar günleri allah ne verdiyse uyuyorum akşama kadar. pazartesi günleri ağlıyorum uykusuzluktan.

23.30 - 05.50 (haftaiçi)

haftasonu cok değişiyor.

doktora gitme gerekliliği, bu durumun sizin hayat kalitenizi düşürmesi, işinizi aksatması, özel hayatınızı bozması.

yoksa mesela şurdaki noktaları ben de gözümle sayamam:

...............................................................

ki normalde 50 metreden ağaçların yapraklarını sayabilen bir insanım. monitör ve background rengi ile ilgili olaylar bunlar.

güzel soru.

bilmiyorum ama benkaşınıyor veya esniyor zannediyorum.

biti falan olabilir onu defetmeye çalışıyodur belki. bi yıka kuşu petshop dan bunların ilacı mı şampuanı mı öle bişiyi oluyodu onu al onlar yıka.

azıcık ortalarda gezsin. belki streslidir.

eöööö... insanlardaki gibi düşünürsek parkinson değil. tik gibi bişey olabilir. bir veteriner görene kadar idare etsin bu yorum da.. eheh..

caps yok mu?

benim de aklıma geldi ama fotoğrafta yada videoda gözükmediler.zaten hepsini patlatttım nerdeyse =)

boyut moyut versen hocut? böyle çok soyut.

su çiçeği. geçmiş olsun. patlatırsan iz kalır.

Patlatma, bırak oluruna..Doktora gidip gorunuver bu arada..Losyon veya krem tarzı birşeyler verebilir..Tekrarlıyorum patlatma..

hocam son günlerde dalış yaptınız mı?

allah muhafaza büllöz pemfigoid olmasın?!

F.A.Q About Time Travel

dostmusun düşman mısın

dostmusun düşman mısın izle diye goole'da arat.

mr bean

her şey çok güzel olacak, çoğu izleyicinin gözünden kaçıyor. izlemediysen mutlaka onu izle.

Year one?

the 40 year old virgin
superbad
there's something about mary

le diner de cons, 1998.

the hangover

monty python filmleri

tenacious d: the pick of destiny

korkunç bir film serisi
en süper kahraman
bide twılıght ''ti'' ye alan biri beni ısırdı çok hoşuma gitmişti

jay and silent bob