Hindistan'ın nasıl bir eğitim sistemi var pek bilmiyorum açıkçası ama mutlaka hazırlık sınıfları vardır. Ancak Avrupa ülkelerini baz alarak düşündüğümde yine de senden belirli bir seviye İngilizce bilmeni isteyeceklerini tahmin etmek zor değil.

Zaten Hindistan'da öğreneceğin İngilizce çok belirgin bir aksanlı (Hint aksanı) olacaktır, burada öğrenip sonra gitmeye kassan daha iyi.

hindistan ucuz bir ulke ancak,egitimi nasildir iyi arastir , birde piyasada deli gibi hintli var o senin gitcegin universiteden mezun ,cok mantikli gelmiyor bana,madem dil ogrenceksiniz ingilizce konusulan bir ulkede okuyun, ayrica hindistanin imaji ex-colony oldugundan dolayi ve zibille adam oldugundan pek guzel degil bilginize, ulkemizin universitelerini tercih ediniz ,

üniversiteyi yurtdışında okuyacaksan, "hem ingilizce de öğrenirsin" diye bir mantık yok zaten. ingilizce'yi zaten öğreneceksin.

"hem hintçe de öğrenirsin" denilebilir. ama napıcan ki hintçe'yi?

başka kültür, başka insanlar? zor şeyler bunlar.

öss'ye -ya da adı her ne olduysa ona- çalışmanı, öss'den sonra az biraz ingilizce çalışıp, mümkünse 1 ay mümkünse ingiltere'ye gitmeni. ya da work and travel ile amerika'ya gitmeni. ingilizce çalışmaya orda da devam etmeni.

(ayrıca wat ile gidersen orda kazanacağın para ile, üniversite hayatın boyunca kullanacağın tüm elektronik çeyizini düzebilirsin.)

neyse, dönüp gelip toefl'a girmeni. bu sayede kazanacğın üniversitede hazırlık okumadan direk birinci sınıftan başlamanı. umar ve tavsiye ederim.

bence hindistan hayatını değiştiren bir alternatif olabilir.

insanlar çok farkında olmasa da, hindistan çin'in hemen ardından gelen diğer dünya devi ve gerek ingilizce konuşuluyor olması, gerekse elektronik ve bilgisayar alanındaki atılımları ile önemli bir ülke. ayrıca ticaret de iyi bir opsiyon.
bence hindistanda üniversite okumak, oranın dinamiklerini ve hintçeyi öğrenmek ileride eğer ticaret yapmak gibi bir amacın da varsa çok çok işine yarayabilir.

Yoksa yapalım mı?

@Karluk,

Bir Grafik Tasarim ogrencisi olarak diploma projemde bu konuyu ele almak istiyorum. Henuz arastirmalarimin basindayim. Bilgisayar ve internetin yayginlasmasiyla birlikte hayat kalitemizi dusuren cok buyuk bir sorunsal aslinda. Bir sekilde dikkat cekilmesi gerekiyor.

Bu konuyla ilgili bilgi toplamaliyim.

"tv'yi kapat,hayatı aç" mı ne? o var

nickeledeon'da bi reklam gösteriyolardı eskiden, işte atari, bilgisayar oyunları, sanal gerçeklik falan filan bunların hiçbirinin gerçek hayattaki deneyimlerle, sokakte basketbol oynamakla boy ölçüşemeyeceğini anlatıyodu çocuklara ama nickelodeon'ın kendi reklamı mıydı, yoksa başka bişeyin miydi hiç hatırlamıyorum

kalbini sev kırmızı giy var bi de.

Keşke diploma projeni bitirdikten sonra bizle de paylaşsan sitede falan yayınlasak, valla amerikaya dönecez böyle bi kaç on yıl giderse

@Karluk,

[email protected] adresine bos mail atarsan ilerleyen zamanlarda bu konu hakkindaki bilgilerinden faydalanmak isterim.

Sitende de yayinlariz :) Hatta projeyi bitirdikten sonra gercek hayatta uygulamaya gecirmek icin de cabalarim olacak.

msb,

e-postayı yolladım ama boş değil, projeyi bitirdikten sonra spor konusunda herkese olduğu gibi sana da destek verip yardım etmekten mutluluk duyarım.

Tylolhot midir nedir o nane gecici bir süre kendini iyi hissettiriyor. Bunun yanında sıcak içildiği için sinüsleri de açıyor.

tylolhot olabilir, theraflu olabilir.burnunuzu önce güzelce temizleyin yine acılmazsa dekonjestan varsa sıkın acılır burnunuz.gecici bir çözüm tabi ve de dekonjestanı fazla kullanmayın

nostil var burun spreyi %100 acıyor burnu ancak çok kullanımda bağımlılık yapıyor.

Theraflu.kesinlikle cok kısa sürede ve yan etkisiz sonuclar veriyo.üstelik geçici sonuclar değil.

acılı turşu suyu varsa evde ya da bulabilirsen (özellikle çok acı süs biberi turşusu suyu) kısa aralıklarla yudum yudum iç. 250 ml kadar takriben. ama içerken ağzında ve boğazında oyala biraz. burnu açmakla kalmaz ertesi güne ne grip kalır ne nezle.

ilac değil ama, seks bu konuda en iyisi. hem ter atıyorsun hem hormonal vs cabuk iyilesiyorsun.

denemedim ama son günlerde cok duydugum bi yöntem... bengay denen kremi kaynar suya koyup (miktarları mantıkla ayarlamak lazım) cıkan buharı içine cekmek sinüsleri anında bosaltıyormus.. tabi basına bi havlu kapatıyosun sadece icinde bengay olan kova kap neyse onunla basbasa kalıyosun...

(bkz: #16953310)

burun tıkanıklığı için, tavaya azıcık toz şeker koyuyorsunuz, azıcık ısıtıp buharını burnunuza çekiyorsunuz. bir iki saat rahat edersiniz.

yakmayacaksınız. toz şekerler tane tane durarlarken koklayacaksınız. hafif ince belli belirsiz bir duman. gündüzleri bu bile görünmeyebilir. ısınan havayı hissedin, o bile yeter. erimeye başladıktan sonra çekmeyin burnunuza.


ama mutlaka zararlı bir şeydir bu dediğim.

ben üniversitedeyken, sinüzit vardı bende, sadece sınavlardan önce yapardım. ama sadece burnumu çekmekten/silmekten sınava odaklanamadığım zamanlarda yapardım bunu. yoksa evde yatarken, aksın durun; bana ne? zaten burun başka ne içindir ki : )

bunu bana lisedeyken bir kimya yazılısı esnasında, sürekli burnumu sildiğimi gören hocam söylemişti. saygılar sunuyorum kendisine: hasan ali bişey.

öksürük için de, toz "zencefil"i bal karıştırıp yiyeceksin. etkisi 10. saniyede başlıyor. etki süresi değişken.

zencefil çok acı olduğu için, bal ile karıştırıyorsun. yoksa balda bi olay yok.

zencefil'in kerameti, öksürük mekanizmasını felç etmesi.

alkolik değilim ama cevaplayım. her türlü alışkanlık/bağımlılık için geçerlidir.

1- kişinin iş ve/ya ders başarısı düşükse.
2- sosyal yaşamını etkiliyor/bozuyorsa.

1 veya 2 den herhangi biri mevcut ise; bir sorun var ve "mutlaka psikolojik yardım alması gerek" demektir.

"çalışabilen ve sevebilen insan sağlıklıdır". birinin işi/dersi iyi gidiyorsa. yeterince arkadaşı da varsa. "sağlığını da bozmadığı sürece" istediği kadar içebilir, istediğini yapabilir.

ama her şeyin fazlası zararlı, onu söyleyim.

İçmek istemediğiniz halde içmek istiyorsanız alkolik olabilirsiniz.
Ed: Soru alkoliklereymiş pardon.

bir yudum veya bir kadeh de olsa hergün veya düzenli bir şekilde içiyorsanız, içmediğiniz zaman rahatsız hissediyorsanız, ''çok içiyorsun'' gibi sözlere sinirlenip, tepki gösteriyor ve insanların bu davranışlarına bir anlam veremiyorsanız, bir uzmana görünmenizde fayda var.

alkoliklere değil yav,oyle yazdığıma bakmayın genel bi soru,bu konuda az çok bilgisi olanlar işte.kimse kimseyi yargılamaıyo alkoliksin diye,ne haddime zaten

içmeden eğlenememek ile başlar içmeden yaşayamamak ile biter. sürecin neresinde olduğunuzu hesaplayın işte.

her gün ve düzenli olarak alınan düşük miktardaki alkol, sağlık için yararlıdır.

bir kadeh şarap derler. ama o 3-4 kadehtir aslında. tekrar ediyorum, zararlı değil yararlıdır. ama içki iç, içme; işin/dersin ve/ya sosyal yaşantın kötü ise; senin psikolojin zaten bozuk oluyor, bilimsel açıdan.

alkoliksin veya değilsin, önemli olan iş/ders başarın ve sosyal yaşantın.

hatta alkol alınca ellerin titremesi durduğu için, pek çok yaşlı cerrah ameliyattan önce içki içer. hatta bizzat tanıdığım bir psikyatr her akşam bir bardak viski içiyor.

alkol davasından bir süre önce çekmiş biri olarak:

-sigara içme isteği gibi alkol almak istemek.
-yemek yemek istememek, onun yerine alkol almak. dikkat edersen alkolik insanlar pek yemek yemez zaten. fena.
-özellikle uyandıktan sonraki zaman diliminde canının çekmesi ve içmek.

böyle böyle derken işte yaşam tarzı haline geliyor. yoksa her akşam zevkine içmişsin, kederle vesaireyle bir hafta alkolle arkadaş olmuşsunla alakası yok..
ciddi manada fiziksel bağımlı olduğunda, söyleyince kulağa karizmatik geldiği kadar güzel olmuyor.

günde ağırlığının kilosu başına 0.8 gr dan fazla alkol tüketiyorsan alkoliksindir.

Sürekli alkol düşünüyorsa.

gunde 3-4 bardak yararli degil kesinlikle. ozellikle kadinlarda gunde 1 bardaktan sonrasinin gogus kanseri riskini cok yukselttigi bilinen bir gercek.
ustelik gecenlerde new york times'da bir makale vardi. doktorlar 'biz gunde bir bardak sarap kalp sagligi icin yararli diyoruz ama sanirim diger degiskenleri yeterince iyi izole edemedik, bu konuda baska arastirmalara ihtiyac var' diyorlardi.
her gun duzenli 3-4 kadeh icki icin bir insanin 20 sene sonra karacigerini gormek isterim ben sahsen.

öğrenci halimle konuşuyorum; bütün parasını alkole yatırmaya başlaması. benim için etkili bir aydınlanma olmuştu bunu farketmem. bıraktıktan 5 ay sonra tekrar başladım ama artık kararında -nasıl diyor siz "sosyal"- içiyorum.

içmeden yapamıyorsanız alkoliksinizdir, ister az için ister çok..

bence bir insan gündüz (iş vakti, hatta işte) içiyorsa alkol sorunu vardır.

böbrek yeteri kadar geri emilim yapmıyo galiba. ondan olabilir.

muhtemelen ayaklarını üşütmüşsündür. . çorap falan giy :)

Kavun karpuz falan yediysen onları da sudan say. Çay, çorba?

Sen şimdi son 24 saatte ne içtin, ne işedin topluca söyle. 1 saatlik veriyle bilim sana yardımcı olamaz.

Kavun karpuz filan yok o tarz sulu bişey.
Sahur: 1 çay bardağı çay. Yaklaşık yarım litre su.
İftar: 1 tas çorba. Yaklaşık yarım litre su.

Çiş olayı sadece 1 saatlik bir zaman diliminde o kadar sıklaştı.

sistit olabilir. özellikle bayanlarda baya yaygın.

mesane çok esnektir, 500 ml.'ye kadar dolabilir. lakin normal şartlarda, yani çişinizi özellikle tutmuyorsanız çişinizin gelip işemeye gitme hissini 250 ml.'de hissedersiniz. yani at gibi işiyorsunuz gibi gelse de 500 ml. değildir.

ikincisi, nabzınızı, mümkünse tansiyonunuzu bir ölçün. heyecanlandıysanız, kalbiniz hızlı atıyorsa, kan da bir o kadar hızlı ve fazla dolaşıyor, böbrekler normal zamandakinden daha fazla iş yapıp kan temizliyor demektir. bu da içmeseniz bile çişini getirir insanın. vücutumuzun bilmemkaçta kaçı su sonuçta. hazırdan yer, az sonra susamaya başlarsınız.

nar suyu kan icin, isinmak icinse kanyak icebilirsin.

Çekirdekli kuru üzüm ilacıdır kansızlığın. Her gün bi avuç. Ha bi de çok ve özellikle yemeklerden sonra çay içmek kansızlığa yol açabiliyor diye biliyorum.

her sabah kahvaltıda en az iki çorba kaşığı üzüm pekmezi.

ciğer, siyah üzüm, kırmızı et

et, sakatat, yeşillik.
pastırmalı-sucuklu kuru fasulye, soğanlı-limonlu marul salatası.

üzüm çekirdeğini ayrıca da satıyorlar öğütülmüş halde. yoğurtla iyi gidiyor.

dalak.

hangi değerler?

bahsettiğiniz kansızlıksa demir içeriği yüksek proteinli besinler tüketin.

bakliyat ye.

bulabilirseniz malt için.

@kediebesi
malt nedir ya.bende de kansızlık war,faydası olur mu.nerden bulunr nasıl tuketılır bu meret

malt b vitamini zengini, biranın hammaddesi olüyür. eskiden tekel satardı, her sabah bir çay bardağının yarısına koyar içerdik dedemle. acı tuhaf bir tadı vardır. ama b vitamini sayesinde hem mutluluk verir hem zindelik. kan yapar mı bilmiyorum ama çok iyi bişi. :) büyük bir markette ithalini buldum ama aynı iğrenç tat olmadığı için sevmedim. :)
www.bebekchik.com
bunun gibi...

bu arada belki bilmeyenler vardır. çölyaklılar içmemeliymiş (zaten bira da içmiyolardır herhalde)

amerikadayim ve takdir edersiniz ki yerel saat farkindan dolayi burda daha aksam ve su anda 11.41...

gizli hedef, ya da risk, ya da imparator, ya da empire xp oynamayı biliyor musunuz?

www.inndir.com

3 tane laptop varsa batak oynayin online olaraktan

tek laptop varsa satranç oynayın tanımadığınız biriyle 3ünüz birbirinizi yiyin hamle kavgası edin

bir kişi her iki takımda da olacak şekilde iki takıma ayrılıp sessiz sinema oynayabilirsiniz.

valla kanser bile olabilir her şey mümkün, ama daha çok mikrobik bir ishal de olabilir bir dahiliye vs.. tarzı doktora gidip gaita tahlili de yaptırabilirsiniz. besinden kaynaklı olduğunu sanmıyorum.
ülser içinde, daha çok karın ağrısı, gaitada kan ve mide yanması olmalı..
hm eğer çok korkuyorsanız, birkaç gün daha hafif beslenip (yoğurt, haşlanmış patates, bol su) geçip geçmemesini test edebilirsiniz. yağları da minimalize ederek tabi

nickinin gut olmasının bir anlamı var mı?

endoskopi öncesi kafanı güzelleştirecek bir şey versinler, ya da sen iç de git.

ya da bir tane şeftali ye. (beton sıçarsın)

bağırsaklarındaki faydalı bakterileri arttırmak için kefir, yogurt, şalgam suyu,
boza, sirke, turşu yemeni öneririm.

google'da "inflamatuar bağırsak hastalıkları" şeklinde aratırsanız tatmin edici cevaplara ulaşabileceğinizi düşünüyorum.

Kendi doktorunun gereksiz yere kolonoskopi vs yaptirdigini dusunuyorsan baska doktora gitmeyi deneyebilirsin. Ya da aksasu'nun onerdigi gibi doktorundan sakinlestirici veya uyusturucu bir sey vermesini iste.

2 hafta her gun ishal olmak normal degil. Doktor olmadigim icin kesin bir sey diyemiyorum ama ciddi bir durum olma ihtimali var. O yuzden en kisa zamanda bir doktora gorunmen lazim.

aspirin - gazoz... veya bol muz. ama aspirim gazoz süper ilaçtir.

spastik kolon sendromu konusuna da bir bakmanı öneririm.

endoskopiden korkmayın,uyutuyor bazı hastaneler siz de öyle bir şey isteyn,ishal tehlikeli olabiliyormuş,bol bol su için

endoskopi'yi elinizin uzerinden bir madde vererek yapan hastaneler var. hemsire simdi ilaci veriyorum dediginde ben kopmusum zaten, uyandigimda da hersey bitmisti. hicbirsey hatirlamiyorum endoskopi ile ilgili.

hatta ilactan eve istedim vermediler.

günlerdir domates salatalıkla besleniyorum zaten endoskopiden kaçış yok gibi görünüyor en iyisi uyuyup hiç bişey hatırlamamak galiba sallamasyon ilaç kullanmak da pek akıl karı değil. hortumsal faaliyetlere devam o zaman. cevap veren herkese çok çok teşekkür ederim sağlıklı günler..

günlerdir salatalık domatesle beslenip ishal olmanız pek şaşırtıcı değil aslında.

bence tekrar sevgili olmalısın. ilkinde herhalde senin ona tam olarak bağlanmadığını hissetmiş olabilir. bilirsin kadınlar erkeklerden farklı düşünürler ve hissederler :)) ayrıca 3-5 tane eskitti diyorsun. herhalde diğerleriyle bir şeylere "aman nasıl olsa o garantide 2 sene sonra dönerim" diye başlamamıştır büyük ihtimalle. madem ki hoşlanıyorsun, muhabbeti güzel, kendi güzel o zaman eski olaylardan da bişiler çıkarıp güzel bi ilişkiye yelken açmak güzel bi seçenek derim ben :))

Godosluk ne demek yahu, hoslaniyorsaniz birbirinizden birlikte olun tabii ki.

godoşluk, gavatlık demek oluyor...
ama aslında haklısınızda

eskiler iyidir, ama kimsenin de "çantada keklik" olmadığını unutmamak gerekir. ayrıca anlattığın kadarıyla diyebilirim ki, büyük ihtimalle o kız senden yine benzer biçimde ayrılacak.

tekrar birlikte olmayı seç derim ben, bunun için çabala. o senin anlattığın diğer şeylerin adı "erkeklik karmaşası".

kaybedecek bir şeyin mi var da tereddüt yaşıyorsun anlamadım : ) ama benzer bir şutlanışa da hazır ol.

başla bence de ama bu sefer sen şutla, evrene denge gelsin.

e sizin de sevgilileriniz olmuş!1? bunun da farkındasınız!1
"godoş muyum" sorunuz üzerine diyorum ki: boşverin, kızı rahat bırakın. mundar olmasın güzelim kız. aklınızda bu sorular dolaşıyorsa hiç yormayın kızceğizi.

bunu başkalarına neden soruyorsun? ya eski kafasındır kaldıramazsın, ya "modern"sindir devam edersin. biz ne bilelim senin hangi kafada olduğunu?

bu konuda bildiğim bir şey: internette yardım aramak yerine, bir hastanenin dermatoloji bölümüne gitmen gerektiği.

kendi tecrübemi söyleyeyim, böyle bir durumda doktora gidip de "sıcak suda 10 dakikadan fazla durduğunda ellerim buruşuyor, kızarıyor" dediğinizde, doktor size "ellerinizi sıcak suda 10 dakikadan fazla tutmayın" diyor, bir tane de alelade nemlendirici krem verip yolluyor. özel bir hastanenin dermatoloji uzmanı bu tarz cevaplar veren. ssk falan değil.

çok ciddi bir durum yoksa her haltta doktora gitmeye gerek yok.

eldiven kullanın.

doktora gitmek gayet mantıklı bi durum net köşelerinde şifa bulma babında değilde sadece başına böyle bi hal gelmiş doktora gitmiş bundan dolayı oluyo şunu yeme bunu içme gibi özetleyici bi bilgi sunumu için buraya yazdım. ciddi bi durummudur sadece bunu öğrenmek istemiştim.

www.sonsuz.us

selamlar,
mesela sicaklik eksikligine "soguk" diyoruz. kendisini tekrar enerjiye donusturemiyoruz (yamulmuyorsam) ama, hicbir sey "soguk" gibi bir sey degil gibi sankim... yani oyle yada boyle sicaklik olmayan bir ortam (soguk) saglayabiliyoruz, ancak sizin dediginiz anlamda icinde hiclik olan bir ortam saglayamiyoruz, zira bence bunu saglayabilmemiz icin enerjiyi toptan yok etmemiz gerekir diye dusunuyorum.

bu baglamda, ben sahsen "zaman" kavramiyla beraber "(hicbir) sey" kavramini tanri ile iliskilendiriyorum.

pedikür aga.en sağlamı o.veya hastaneye bi git elektrikle parmağa bişeyler yapıyorlar geçiyo.

ne pedikür yaptıracak param var ne hastaneye gidecek halim hem bi parmak şişmesini o kadar büyütmeye gerek yok(canım çok yanıyor yani) eskiler ne yapıyordu acaba bu arada sözlükte okudum haşlanmış soğan diyorlar ama oda evde yok(öğrenci evi)

doktora gidin, arkadaşımın el parmağında oldu, ve kesinlikle büyük bir şey, büyütmeye gerek yok diyenlere de inanmayın, lokal anesteziden sonra boydan boya veya bir cmlik falan bir kesik atıyorlar sadece kan değil iltihap falanda oluyormuş.
eğer tırnak batmasıysa, kesinlikle tırnağını kısa kesme... tırnaklarını tam tersi uzun bırakman lazım tırnak batması kestiğin tırnakların köşelerinin tırnağın içine doğru gömülmesi yüzünden oluyor, asla etine kadar kesmiyorsun iki aya düzeliyor.

iki aycık mı ? tamam bişey olmaz o zaman. (erkeklik yapıyorum) işte bu iltihapı akıtmak istedim ama akmadı namussuz. bitkisel çözüm öneren var mı ?

"doktora git" demişler, "gitmem" demişsin. evinde soğan bile yok, bitkisel çözüm önerisi soruyorsun... :)

sen evdeki malzemeleri say, biz yaratıcılığımızı kullanalım?

bol miktarda cola birazcık peynir ekmek 2 adet domates 1 adet haşlanmış yumurta

hamur sararsan, şişi alıyomuş belki işe yarar

sıcak su kaynat (tam kaynaması şart değil, ama el değmeyecek kadar sıcak olmalı). içine batır çıkar parmağını. 1 saniye havalandır, soğut, sonra tekrar. ta ki içinde parmağını tutabilinceye kadar (su o kadar soğuyana kadar) bunu tekrarla.
kendini haşlamadan, limitine çok yakın şekilde sıcak suda tut dolama olan yeri yani.
birşeylerle deler kurcalarsan falan daha beter olabilir. temiz tut, çok kurcalama.

aldığım bilgiler kesinlikle sıcak suya koymayın şeklindeydi

sıcak suya koysan ne, koymasan ne?

yukarda saydığın malzemeler ile sabah uyanınca bir menemen yap, sonrada en yakın sağlık kuruluşuna git.

hastaneye gitmek menemen yapmaktan daha zor değil.

sıcak su yöntemi basit vakalar için işe yarayan bir yöntem, ampirik olarak bunu söylemek gerek. elbette için rahat değilse veya normalden ağır bir vakaysa doktora gitmekte en mantıklısı.

öte yandan bazı arkadaşlar ne güzel yorumlamış; yea salla yea, suya koysan ne koymasan ne, götümüzden uyduruyoruz neticede dimi.

kaynak olarak vikipedi önermeyi sevmem ama bilip bilmeden ahkam kesenleri daha çok sevmem, idare ediverin;

al arkadaş senin vaka şudur;
en.wikipedia.org

ingilizce bilmiyorsan diye çeviriyorum metnin treatment yani tedavi kısmında
"it is recommended to soak the finger in hot water 2-3 time daily and to drain the pus" = "günde iki üç kere parmağı sıcak suya daldırıp iltihapı akıtmak önerilir."

sabah sabah adamın sinirini bozmayın, bilmiyorsanız bok atmak yerine kesin sesinizi oturun. (ayiyogi sen alınma)

adam yaklaşık bir haftadır yürüme zorluğu çekiyor.
kendi başına kara merhem falan uğraşmış.
dezenfekte ettiğini iddia ettiği bir iğne ile parmağını delmiş. (kanın kırmızı akmasından şikayetçi)

bu basit vaka. (!) bu adama doktora git diyen ahkam kesen bok atıcısı.

hastayı görmeden, "sıcak su sür, geçer" diyen; vikipedi'den paronişyanın ingilizcesine link veren...

ayiyogicim senin parmak ağır vaka mı değil mi bilmem ama, algılama yetisi üzerine bir hayli ağır vakalardan olmadığımıza şükretmek gerek öncelikle.

hani cümlelerim yeterince basit değildir diye, aralarından çıkarılmaya çalışılan saçmasalak yorumlar kafa karıştırmasın diye bir iki ilavede bulunacağım.

halini görmeden vakanın ağırlığına veya hafifliğine dair bir yorum yapmak doğru olmaz. dolayısıyla daha geniş bir vaka ağırlığı skalasını tartacak her türlü çözümü sunmak boynumuzun borcu.

cümlelerim ferah bir zihin ve derin bir nefes eşliğinde okuduğunda göreceğiz ki ben de zaten ne durumunun ağırlığına dair bir yorumda, ne de bahsettiğim yöntemin tedavi ediciliğine dair "yap geçer" gibi bir telkinde bulundum. amacım uygun tedaviyi takip etmeyi senin sorumluluğuna bırakırken dolamanın bizzat tedavilerinden biri olan sıcak su yöntemini ekşi duyuru veri tabanının mütevazi bir köşesine koymak.

böylece arama kutucuğuna "dolama" yazacak biri de bu tedavi hakkında fikir edinebilecek, ardından "ne suyule yea" denecek sikko bir çözüm olmadığı konusu da zihninde pekişecek. biliyorsun ekşiduyuru kollektif bir soru cevap bankası oluşturuyor, buradaki amaç yalnızca sana cevap bulmak değil, gelecek benzer sorular için de sorulmadan bir karşılık vermiş olmak aslında.

vakaların iyileşmesi konusundaki merhametimi bastıramayıp vikipediden kognisyon, komprekensyon ve mental retardasyonun ingilizceleri üzerine de linkler verecektim, ardından pek anlaşılamayacağından bir çeşit çelişki, kısır döngü, vişıs saykl yaratmamak için kalmasına karar verdim.

geçmiş olsun, alla şifa versin.

"sıcak su yöntemi basit vakalar için işe yarayan bir yöntem" demeden evvel, adama "sıcak su kaynat" diyen kişi, sonra da durumunun ağırlığına dair bir yorumda bulunmadığını yazıyor.

adamın durumu basit mi de sen ona "sıcak su kaynat" diyorsun? hem sıcak su kaynatmak ne? tam kaynaması neden şart değil? açık yara mikrop kaparsa.

daha afili küfür edeceğine harcayacağın vaktini gerçeği görmeye harca.

"acaba anlamamazlıktan mı geliyor" diyordum, artık bir şüphem kalmadı ki gerçekten yukarıdaki basit metinleri anlayamayanlar varmış.

kapasitelerinin üzerinde bir performans beklediğim için özür dilerim o popülasyondan, ama ne yazık ki ben de artık daha basit bir şekilde açıklayamayacağım.

bu soru haddinden fazla vakit tüketmeye çalışıyor, ama daha fazla yapabileceğim bir katkı yok, ne soruya ne de aradaki bilhassa mental kısıtlarla ilgili vakacıklara; o yüzden artık hep beraber anlamakla laf sokmak istemleri arasında gidip gelen yarımakıllı kelime şebekliklerini izleyelim. haydi devam, eğlendir bizi, şaşırt bizi.

dert değil, şu cümleyi kurmuş biri bana istediği kadar hakaret edebilir: "sıcak su kaynat (tam kaynaması şart değil, ama el değmeyecek kadar sıcak olmalı)." lakin "yaklaşık bir haftadır yürümede zorluk çekiyorum." diyen birine, parmağını-yarasını görmeden, "sıcak suya batır çıkar" diye tavsiye verilmesi bana yanlış geliyor. asıl sen istediğin kadar kelime şebekliği yap, gerçek bu.

komşunun oğlunun ortaokul dilbilgisi kitaplarından vereyim? dünya klasiklerinden falan önereyim? aynı basit cümleye takılıp sentaks hatası verip duruyorsun da.
hayır anlayacağım diye kasarken yakacaksın devreleri, temel yaşam fonksiyonların falan da sekteye uğrayacak, suçlusu yine ben olacağım. gevşe dostum. boşver yahu.

konunun ortaokul dil bilgisi kitabı ile, dünya klasikleri ile ne alakası var? sen benim yazdığım "sıcak suya koysan ne, koymasan ne?" cümlesinin başına "yea salla yea" diye eklenti yaparak istediğin gibi anlayıp, hakaretleri sıralayacaksın. ben senin cümleni aynen alıp ondaki yanlışları gösterince, "aynı basit cümleye takılıp sentaks hatası verip duruyor" olacağım.

hem sen, bir insanın neyi anlayıp neyi anlamadığını; yazdıklarına bakarak anlayabileceğini de nerden çıkardın ya da bir insanın anlama kapasitesi düşük ise onu aşağılamaya hakkın olduğunu?

"gevşe dostum. boşver yahu." demişssin ama, hakaretlerin de devam etmiş. kendini ne zannediyorsun bilmiyorum ama, bir insana hakaret edersen o da sana cevap verir.

daha önce yaptığın diğer zekice şeylerin, hayattaki diğer başarılarının gazına gelip tanımadğın, görmediğin insanlara tıbbi konuda tavsiye veremezsin, hakaret edemezsin. gerçek bu.

arada olur öyle. pls ltf t$k. GERÇEK bU!!!11!

bu ne bu? : )

daha afili küfür edeceğine harcayacağın vaktini kişisel bakımına harca.

parmak indi kavga bitti.

yaşasın kara merhem

"şarj oluyor" simgesinin ışığı ne renk yanıyor?

batarayayı bi kontrol et derim. başka türlü on tuşu iptal olmaz gibi. çıkart tak batarayayı, bir taraf azıcık oynadıysa bile, olabilir öyle.

on tuşu iptal ise ve elektrikle ilgili değilse, kim bozduysa iyi bozmuş : D tebrik etmek lazım.

pili ve sarji cikar, bir kac dakika bekle, sonra pil disaridayken sarji tak ve calistirmayi dene. calisirsa, pili calisirken tak..

@aksasu,

mavi yanmakta kendileri.

genelde elektrikle ilgili bir problem olmadığında board' a bok atıyor servisler ama düğmesine basmaktan fazla ve başka bir adaptörle denemekten başka kendinizin yapabileceği birşey var gibi gözükmüyor.

ışığın mavi olması kötü olmuş.

garanti belgesini atmadıysan, kullanmanın tam sırası.

Öğretmen notebook'ları denilen toshiba satellite l10 102 model bilgisayarda da aynı şey oluyordu. Çalıştırma tuşunun etrafına basmayı deneyiniz, belki işinize yarar...

hiç yok. lütfen giriniz okuyunuz! yok yaşım 24 oldu bu yaştan sonra mühendisliği kim okuyacak diyen arkadaşlarımında ağızlarına yüzlerine vurarak ikna ediyorum. ayrıca bildiğim kadarıyla(yamuluyorda olabilirim) hakim savcı olayı için yaş sınırıda 30 civarıydı. savcı olmayı düşünüyorsanız mezun olur, sınavı kazanır, 1 sene stajyer savcı olur sonra atanırsınız. 27 yaşında göreve başlamak? hiçte sırıtmıyor?

istemeyerek okuduğun bölüm ne ola ki?

24 yaşındayım bende senin gibi önceki üniversitemi 3. sınıfta bıraktım şimdi başka bir ünide baştan başlıyorum. yeterli oldumu?

@aksasu, pdr okuyorum.

pdr da hakikaten en okunmayacak bolumlerdenmis.
ayrica ben 21 yasimda istemedigim bolume baslamistim. hala okuyorum. sen gene iyisin....

@ne nicki be, Kolay bir bölüm ona lafım yok ancak bana uygun değil.Zararın neresinden dönülse kardır diyorum ancak 92li kardeşlerimle aynı dönemde okumak koyar mı bilemiyorum :)

özel bir üni de okuyordum 22 yaşımda bıraktım şimdi seninle aynı duyguları yaşayan biriyim. gerçi ben yaşadım bitti ve mutlu bitti.

şimdi ingilizce iktisat okuyorum. 22 de girmenin dezavantajı falan yok.
@elektromaniac aynı durumdayız.

sonradan pişman olmaktansa bırak bence de. ben zamanında cesaret edememiştim şimdi okul bitti kara kara düşünüyorum ne bok yicem diye. sonuçta şöyle düşün, belki 40 sene yapacağın bi iş için 4 sene harcamışsın çok mu?

pdr iyidir, kendini o yönde geliştirirsen, üstün dökmen'liğe kadar yolu var bunun. :)

yok ben doludizginyıllar dizisindeki gibi (yok onda tam tersi miydi, hukuku mu bırakıyordu çocuk) neyse işte, tutkuluyum coşkuluyum diyorsan, yaparsın zaten, bize sormazsın.

22 yaşında üniversiteye girmek niye kötüdür?
-insan ömrü 100 yıl olmadığı için.
-ekonomik açıdan babayı zorlayacağı için.
-sınıfta kalma, tembellik yapma gibi şeylere hakkın olmadığını düşünürek hayatının en güzel yıllarını zor bir okulu bitirmeye çalışarak harcarken kendini bulabilirsin.
-26 yaşında biri sana sorar: "bir çocuk tecavüzcüsü var, avukatı olur musun?"

@aksasu, o kadar çoşkulu değilim ama istiyorum. Eksilerini, artılarını iyi belirlemeye çalışıyorum. Yaş olayını kafama takmış durumdayım bu aralar, onun dışında bir isteksizlik söz konusu değil.

Cevaplarınız için teşekkür ederim. :)

elimde 128 mb ati ekran kartı var ama vga ekran kartı var. satabilirim...

bende de agp 256 mb geforce 5200 fx var, anakartımda agp slotu yokmuş yalandan arkadaştan almış oldum, daha sıfır gibi. arkadaşıma sorayım lazım değilse satabilirim, işini görürse...

sadece film izleyeceksen, 2. el bi ekran kartı almalısın ve 5-10 milyondan (max. 20) fazla ödememelisin. bil ki, o paraya alacağın bir ekran kartı ile bile, age of (kings gold) oynaman da imkan dahilinde. hangi şehir?

eğer izmirdeysen geforce 64 mb mx400 ekran kartı var. boş boş duruyor. bedava verebilirim.

garantiye gönderilmek istenmiyorsa direk içindekilere ulaşmaksa amaç söküp başka bir kutuya takarak veya direk notebooka takarak denemek geliyor akla. o da olmazsa kurtarma işlemleriyle ilgilenen bürolardan birine verilir verileri çıkarmaları beklenir.

kesinlikle söküp takmanı önermem. bu işi soft halletmelisin.

başka bir bilgisayara takmayı denedin mi, ya da işletim sistemi farklı olan bir bilgisayara? linux?

belki external disk kutusunun icindeki kart zarar gormustur ama hdd sagladir.
verileriniz diskten daha degerli ise, dis surucuyu acip icinden diski cikarin. pc ye direk ide/sata ile baglayin. bu sekilde gormezse, disk kurtarma programlari var.

not: external kutuyu acarsaniz, garantiniz sona erebilir.

13 aydır diyette olan biri olarak, bir porsiyon meyvenin ardından spor yapman, kahvaltıyı ise döndükten sonra yemen uygundur diyeblirim. aksi halde kahvaltıda yediklerini yakarsın, depodan yakmazsın.
kahve ise metobolizmayı hızlandırır, artı yağ yakmaz. ha çok istiyorsan L-Arginine, L-cartinine gibi ürünler var gnc'lerde, spor yapmadan yarım saat önce bünyeye atılınca yağ yakmasını hızlandıran ama şahsen ben gerek yok derim..

iyi şanlar kolay gelsin!

kalkınca bir ölçek protein tozu içebilirsin. spor salonuna gidene kadar sindirmiş olursun böylece yağ yakayım derken kas yıkımı yaşanmaz.

arnold schwarzeneger'in güzel önerisine protein tozuna bal katmayı da ekliyorum.

Kalktıktan sonra direk sadece meyve (örneğin sadece domates, sadece mandalina) yeseniz bunun ortalama 30 dakika sonrasında spor yapabilirsiniz. Yalnız sizin az yemekle ya da hiç yemeyerek spor yapmanız antrenman performansınızı düşürecektir.

Bir de yağ yakımını hızlandırıcı (performansı arttırması dolayısıyla bir etki söz konusu yoksa oturduğunuz yerde kahve içmek anlamında değil) etkisi olan madde kafein, kahve değil. Kafein tabletleri bu işi kahveden çok daha iyi yapar. Türk kahvesi neskafeden iyi yapar. Yani spor öncesi kahve içebilirsiniz ve evet olumlu etkisi olur.

Spordan hemen sonra da yine basit şekerli bi şeyler içmek ve ardından biraz protein almak ve spordan sonraki 1-2 saat içinde mutlaka adam gibi karbonhidratlı proteinli bir yemek yemek iyi olur.

Protein tozunu bulamazsan, ton balığı da olur. Yağını iyice süz, hatta su ile yıka. Yıkayınca tatsız tuzsuz, iğrenç bir şey olur o. Ama protein, spor yapacaksan alman şart.

Söylenmemiş ama bence yeşillik de şart. 10 tane yeşil biber, bir "pıt" brokoli.

Hanimiş glikoz? Marka vermek gibi olmasın, Red bull :) Ama bunun tamamını bir seferde içmek böbreğe zarar. Yarısını, 3te ikisini falan iç.

Meyveyi de, kahveyi de kesinlikle tavsiye etmem.

Açık hava da koşmak, yarım-şınav, yarım-mekik, pilates...

Kahveyi anlayabilrim de meyveyi neden tavsiye etmiyorsunuz? bi de Red-bull niye tavsiye ediyorsunuz?

Kaldı ki yarım saat sonra spor yapacak birisi için ton balığıyla izole wheyi kıyaslamak yanlış olur. Tamam protein şart ama burada değişik bir durum söz konusu ve ton balığı yiyen birinin ardından spor yapması pek doğru olmaz. Spor sonrasında deseniz tamam ama öncesinde ton balığı olsun ya da başka bir et olsun izole whey gibi olmayacaktır.

meyveyi şu yüzden tavsiye etmiyorum: yeyince bağırsaklarımda bir hareketlenme oluyor, posalı yiyecek ya bu, bir peristaltizm başlıyor ki sormayın, sonra ver elini parasempatik aktivasyon. haydaa, spor yapacaktık?

red bull'u tavsiye etmemim sebebi şu: enerji veriyor. o sayede spora gidecek gücü bulabiliyorum. yoksa hiç "yapamıyorum".

izole whey "nhey"? : ) dünyada ton balığından daha "kıymetli" proteinler olduğunu biliyorum. ben "yarın sabahın köründe spora başlamaya niyetlenen bir insan"a verdim o tavsiyeyi; olimpiyatlara hazırlanan milli atletlerimize değil ;)

buzdolabında olma ihtimali açısından, süpermarketlerde satılması açısından, fiyat açısından... "protein tozunu bulamazsan"

kahve, kafein falan kalbe boşuna yük getirir. 20 kilo fazlam var diyor, "kaç yaşında?", "bir kalp hastalığı var mı?" bilmiyoruz. öyle söyleyince, yağ yaktıracağız diye, ölüme sebebiyet verme ihtimalimiz küçük de olsa oluşmuyor mu? bence oluşuyor. o yüzden; ben "kabalama", "spor öncesi kahve içebilirsiniz ve evet olumlu etkisi olur." diye tavsiye veremem. biri bu tavsiyeyi verdiyse, altına "ben kesinlikle önermiyorum" yazarım. yazdım da.

bir insanın kalp rahatsızlığı yaşamasından korkup, ona spor öncesi katı gıda yemeyi önermek hangi mantığa uyuyor aksasu?

whey'i profesyonel atletler kullanacak diye birşey yok.

aksasu kendi adıma yanıtlayayım ben zaten kahveyi önermemeni anladığımı söyledim ama red-bull kahveden daha beter gibi geldi.

Kaldı ki kilo alıp kaslanmak isteyenlerle kilo vermek isteyenlere yapılan önerilerin benzerlik taşımasında bana göre pek bi gariplik yok ha tabi kilo alna a öküz gibi ye yavrum korkma diyebilirken kilo verene bunu demek sıradışı bir durum olurdu.

meyve hakkındaki görüşünü de anladım ama bana kalırsa ton balığına kıyasla meyve daha iyi bir seçim. öncelikle karbonhidrat olduğu için sindirimi sırasında salgılanan enzimlerden tut da sindirilme ve vücut da kalma süresine kadar ton balığından daha farklı ancak dediğim gibi spordan kısa süre önce en iyi öneri bana göre ballı whey olur.

yine yumurta beyazı ton balığından daha iyi olur. ton balığı konusunda arnold'a katılıyorum spordan kısa süre önce alınması doğru değil.

ayrıca evet ben de doğal besinleri tercih ediyorum ama özel durumlar için ek besinlerden de yararlanmak lazım. gerçi ek besinlerle ilgili tartışmalarda hala sürüyor ya o ayrı bir konu artık.

kaldı ki ben yakında bir yazı yazıp protein tozlarının ne kadar hesaplı olduğunu anlatacağım, inan ki bana daha hesaplı oluyor bunu bir yazı yazıp anlatacağım. Fiyatına gelince iyi marka bir wheyi olabildiğince ucuza satmaya başlayacğaım yakında, istersen benden alırsın :-)

şu mantığa uyuyor. kalp rahatsızlığından korkma sebebim: ton balığı değil, "kahve" içilmesi veya kafein tableti. yani yüksek miktardaki kafein (red bull'da da kafein olduğunu biliyorum). ha varsa ton balığı, yeşil biber, brokoli gibi katı gıdaları yeyince, kalp rahatsızlığı gelişme riskinde bir artış, onu da sen söyle. ama illa bir şey yiyeceğiz. vhe whey proteinimiz yok. ve protein yememiz de şart... yumurta isteyen?


"tolgahan sayışman" televizyonda bir kere şöyle demişti:
-yarışmaya hazırlanırken, tavuğun sadece göğüs kısmındaki eti yiyordum.
-başka hiçbir şey mi?
-başka hiçbir şey.
-...
-su içiyordum bir de.
- :) kuş gribi haberleri çıkınca ne yaptınız peki?
-bir süre sadece yumurtanın beyazını yedim. :)


katı gıda yedin ve spor yaptın, ve gizli bir hastalığın o anda baş gösterdi. çarpıntı, göğüs ağrısı falan. kafein tableti alsaydın veya sabah kahve içseydin; durum kesinlikle daha kötü olacaktı. bu kesin. vücut durumu tolere etmeye çalışırken, işte kalp yavaşlayacak, damarlar daralacak mı genişleyecek mi bilmiyorum, işte başka şeyler falan da olacak... ama damarlarında kafein dolaşıyor olursa, o kalp yavaşlayamıyor işte... mantık bu.

whey proteinine de arnold schwarzeneger'e de saygım sonsuz. ancak dolabı açıyorum bakıyorum, ikisini de göremiyorum. ne görüyorum ben protein olarak? ton balığı. bi de belki "gına" gelmediyse yumurta.

"bak ben kas yaptım" gösterişi hevesiyle spor salonuna dadanmış 20 yaşındaki çıtırlara verilen tavsiyeler; 15 kilo verdim, 20 kilo da fazlam var diyen birine verilince, insan "bunda bir tuhaflık yok" diyemiyor.


ha bir de çoluğun çocuğun rızkını whey proteinine mi yatıralım? ucuz bir şeyse de, söyleyin nerde satılıyor, ben de gidip ondan alayım. aha ramazan başladı, sahurda ekmeğe sürer sürer yerim.