çünkü türkiye'de micro tedarik yok. yani 100kg alayım dobloya atayım marketlere satayım diye bir şey yok. gelişmemiş.

herkes toptancının gelip 100 ton patates alamasını bekliyor.

devlet patates ithalatına izin veriyor. toptancı gidip çin'den alıyor 500 ton. halde satıyor.

geçmiş olsun.

(bkz: dondurulmuş patates firmasının ortadoğu danışmanı)

Dobloya atıp marketlere satılmaya kalkılırsa kayıt ve denetim dışı olur söz konusu durum ancak geri kalmış ülkelerde olan bir şey. Bizdeki asıl sıkıntı aracıların olması ve çiftcilerin yeteri kadar kooperatifleşmemesi. Bir diğer konu tarım ürünlerinin ithal edilmesi (buğday, saman, ceviz, et vs.) bir ekonomi için kötü değil tam tersine olumlu bir şeydir ayrıca üreticiye zarar vermez sadece fiyatları dengede tutar halk ekonomi bilmediği için ekşide, sosyal medyada yalan yanlış bilgiler var.

Ya aslına bakarsan en ciddi uzun yolda bile uygulanıyor olabilir. İznim var, şehir içi defalarca çıktım, kimse durdurmadı bile. bir defa şehir dışına çıktım, 300 km yol, 6 defa falan durdurdular.

evet uygulanıyor. sadece balikesirde çevirse yine iyi, izmire gelene kadar kaç kere durdurdular sayamadım.

seyahat izni almanız gerekiyor. sonuçta uçağınız otobüsünüz varsa sıkıntı olmuyor. siz de seyahat izni alabilirsiniz sistemden bir kaç dakikada.

@giovanne, @juliette ceza kestiler mi durdurduklarinda?

@ red g, izni ozel durumlar icin veriyorlar oZel aracla gitmek icin :(

balıkesir'e varamazsın, ist çıkışı görsen şanslısın.
hastahaneye randevu almak en çok kullanılan yöntem izin için.

Beylikduzu mecidiyekoy arasi 3 yerde e-5 kesilip kontrollu yanyola veriyorlar şansa ceviriyorlar. Uzun yolu hic dusunemiorm

Monitör almak araba almaktan daha zor. Ben tn kullanıyorum, kesinlikle ips alın. Kafanı sağa sola çevirince görüntünün değişmesi kadar salakça bir şey olamaz, yayılamıyorsun ekran karşısında. Tn alan profesyonel oyuncular gecikme süresi düşük diye tercih ediyor, geri kalanının alması için bir sebep yok bence. Ama ipste ghostingtir ölü pikseldir ışık sızmasıdır vs vs çok konu var. İşin içine girince gerçekten kafayı yedirtiyor. Sanırım(birisi yazmıştı) vatanda mağazadan alırsan orada her şeyini test edip ölü piksele ışık sızmasına mağazada bakabiliyordunuz, ama mağazadan çıktıktan sonra iade diye bir olay yok elden aldığınız için bunu da hatırlatayım. Amazondan alırsanız iade etmekte sorun olmuyor, ama iade ürünü size yollama ihtimali var düşük de olsa. ips vs va yazıp oradan görebilirsiniz üstten alttan yandan nasıl gözüktüğüne dair tablo hazırlamışlar. Amazondan alıyorsanız amazon satıcısı değilse sakın almayın bence, arkasında durmuyorlar direkt satıcıyla uğraşın diyorlar başınızı derde sokmayın verin 100 lira daha amazon satıcılı alın gerçekten uğraşılmaz başka satıcılarla. Dağınık oldu biraz kusura bakmayın monitör işi gerçekten yoruyor insanı.

aylardır monitör bakıyorum inceleme okumaktan ciğerim soldu.
anladığım kadarıyla bin lira civarında bir şeyler bakıyorsun sıfır.
1 ms olsun 144hz olsun falan da demiyorsun o halde
HP 2XN62AA -> ips
LG 24GL600F -> tn
stok yok olsa da yüksek fiyat yazıyorlar ama değelendirlebilir diğer adaylar;
ASUS VG245H
Dell P2417H

7 yıldır Dell IPS kullanıyorum, memnunum.

Teşekkür ederim yanıtlar için, hala karar veremedim ama olsun....

@bahoho viewsonic'i eğer amazon satıyor olsaydı hemen alacaktım. Şekli şemali de güzel görünüyor. :) MSI'a kayıyor gönlüm...

duyuruda sorduğum dört monitörü de almadım. bunu aldım...

www.amazon.com.tr

güvenlik için, ben de üye olurken öyle yapmıştım. önüne gelen üye olmasın diye yapılıyor. multi üyelik yasak.

mantıksız.

dolandırıcılara karşı yapılmış falan da deseler mantıksız.

r10da 1 kişiye 3 dolandırıcı düşüyor. ha mesela senden benden kimlik istiyorlar sorarsan güvenlik için ama birkaç bin ateşleyip kurumsal üyelik alırsan canının istediği kadar adam dolandırabilirsin bir şey gelmez başına.

Mantıklı
Bir sey olmaz

Satılık hesaplarla ilgili yorum yapamam ama takipçi satın almak paranı çöpe atmak demek. İster çekilişle olsun ister gerçek veya bot takipçi gönderme (gerçek dedikleri de bot bana kalırsa) hepsi kısa bir süre içerisinde takipten çıkıyor ve verdiğin para birkaç günlüğüne takipçi sayını yüksek göstermekten başka hiçbir işe yaramıyor.

oradaki çoğu kişinin sitesi var, ben şunu youtube ve instagramda izlenme vb. için kullanmıştım bir sürü seçenek var çalışıyor: igresellers.com

ama takipçi de zamanında bir hesap için denemiştim, hintli tipler fake profiller geliyor. Bu sitede Türk profil vs. diye de var ama millet "kim takipten çıktı" uygulamalarına bakıyor ya, sanırım oradan aldıkları izinlerle senin sayfanı takip ettiriyorlar. Bir kısmı takipten çıkıyor, ergen tipler geliyor vs. Yani sayıyı yüksek göstermek için okey, ama etkileşim olmaz bi işe yaramaz.

60K takipçili hesaptan atılan, sıfır yorum 3 beğenili postlar oluyor ve komik görünüyor. Pazar tezgahı mantığı ile yaklaşmak lazım. Hani insanlar bakar bir tezgahın başında 3-5 kişi var, istemsizce oraya çekilir gider o da bakar tezgaha.

hesap ve takipçi satın almak için harcayacağın bütçeyi doğru hedeflemeli reklama harcarsan daha çok işe yarar. parayla alınan takipçilerin çoğu bot veya alakasız hesaplar. hesap satın alma kısmındaki sıkıntı, fake hesaplarla sayıyı şişiriyorlar ve etkileşim haliyle sıfır. birde mail adresi sorunu var. yani hesabın açıldığı mail adresini de almazsan bir süre sonra o hesabı kaybedebilirsin. saçma işler yani özetle. r10 için pavyon benzetmesi cuk oturmuş. ankara pavyonu adeta :)

@scudman1 reklam en önemlisi farkındayım ama 0'dan başlayan bir hesap için en az 10k takipçi olmalı gibi geliyor bana. etkileşim olmayacak , fakat müşteri sponsordan gelip ilk takipçiyi de bakmıyor mu?
bir hesap gördüm , kız her allahın günü çekiliş paylaşıyor ve hypeauditorden baktım haftalık 5000 takipçi kazanıyor ya:D

peki soruyu şöyle genişleteyim, ben hesap ilk girişte çıplak gözükmesin diye 10k falan takipçi almayı düşünüyorum ama bu takipçi alma olayı instagramda seni geriye atıyor mu? algoritmayı bok ettiği için kendi ayağıma mı sıkarım onu iyice bir anlamak istiyorum

ilk mail gibi şeylere dikkat etmezsen bir süre sonra hesaba veda edebilirsin.
takipçi satın almadanın püf noktası da şudur.
a servisinden 10k bot takipçi aldın
bu işlem tamamlanır tamamlanmaz ya da tamamlanmaya yakın b servisinden de düşmeme garantili takipçi alırsın.
a dan gelenler silindikçe b den takviye gelir.
onun haricinde insta ve yt r10 da en çok dolandırıcının olduğu kategorilerdir.

Gitmediginiz icin ofisin kirasinin ödenmedigini sanmiyorum. Hem patronda size, yol parasi ve yeme icme giderleri gibi detaylarla gelebilir. Ayliginizda kisintiya gidilmediyse bence biraz abes kacar. Ayliginizda büyük kisinti varsa teklif edilebilir.

Bence uygun bir dille istenebilir. Benim çevremden duyduğum bütün şirketler ulaşım yardımlarını kestiler. Yemek fişini çay/kahve masraflarını düşünerek ciddi oranda artıran (900 lira/ay) firma da var, tamamen kaldıranlar da.

Çok mantıklı bir şey, ama ben yapabiliyor muyum? Hayır, yemek yardımı ve kesinlikle en azında internet faturasını ödemeleri gerekiyor bence ama işte lafta kalır benim dediklerim :/

Bence kaçar.

Kira olmaz da internet-elektrik destegi istenir gayet makul. Bizim sirket multinetlere yatiriyor destegi

Benim bunu istemeye yüzüm olmazdı şahsen. Evden çalışmak ama harici hiçbir ödeme almamak ya da eski usül ofisten çalışmak şeklinde iki seçenek sunulsa zaten evden çalışmayı tercih ederim. Evden çalışmanın sebep olacağı tek gider yemek ve bilgisayarın kullanacağı elektrik. İnternet zaten var evde, kullansan da kullanmasan da sabit bir gider. Bu giderin karşılığında evden çalışma rahatlığını veriyorlar. Madem bu tarz ince hesaplar yapılıyor, sabah giyinip hazırlanma ve gidiş dönüş yolda harcayacağın vakitten kurtardığı için maaşında, priminden ya da diğer kalemlerden kesinti yapsın mesela şirket.

Bence pijamanız için amortisman da isteyin.

gidişat yanlış talep doğru. işveren (sanmıyorum ama) ofise kira ödemiyor diye senin kiranı niye ödesin? elektrik ve internet faturaları için destek isteyebilirsin.

Wrench+1
En mantikli talep bu bence :)

hoşunuza gitsin gitmesin, mantıklı bulun bulmayın; mesai saatleri içerisinde ofiste olmak yerine evde olan birisi eve fazladan gider getirir. elektriğe, suya, yiyeceğe.. internete getirmese bile o internet de şirket işleri için kullandığından bunun da parasının talebi gerekir. sırf 'nasılsa ödeniyor' diye bir şey yok, bir evde oda kiralayınca nasılsa ben kalsam da kalmasam da bu oda burada duruyor diye kira falan vermeyelim o zaman. bu kadar patron yalakası olmayın abi, her halt kendi cebinizden çıkıyor gibi savunmayın patronları.

bunları talep etmek senin durumunla alakalı ama.. insani olarak yemek parasını vermeye devam ediyor olması gerekir, yolu kesmediyse mesela o zaman adam sana zaten yol yokken yol veriyorum diyebilir.. muhattabını sen daha iyi bilirsin, sonra elinde patlayabilir de. mantıken doğru. mantıken çok doğru hatta, olması gereken bu. ama mantıken daha çok sosyal hak ve maaş da almak lazım, ama o işler öyle olmuyor malesef.. haklısın, ama yöneticinin tavrını sen daha iyi bilirsin, kim ne dese yalan.. insansa kabul eder, değilse yollar..

Pijama gibi işi sulandırmaya gerek yok. Olması gereken ödenmesi. Hatta evinde düzgün çalışma sandalyesi yoksa bunu bile karşılayan şirketler var. Nasıl dana telefon veriyor bunları da vermek zorunda. Ama Türkiye deyiz. Sigortayı tam ödemeyen yerler varken çoğu bunu da ödemez.

"dolayısıyla yükler benim üzerimde" derken neyi kastettiğinizi anlayamadım. mantıken düşününce yemek parası vermesi gerek, ama başka bir ödeme ne için yapması lazım anlayamadım. evden çalışmasanız internet bağlatmıyor muydunuz veya kira vermiyor muydunuz? mesai saatlerinde kullanılan elektrik için belki ödeme istenebilir ama, o da nasıl olacak ki? o zaman mesai saatlerinde özel işiniz için kullandığınız elektrik ile iş için kullandığınız elektriği de bir şekilde kanıtlamanızı isterse şirket? her şeyi kuralına uygun ve etik şekilde yapmaya kalkarsak şirket de böyle bir şey yapabilir mesela.

teoride size kesinlikle hak veriyorum da, uygulamada nasıl olur emin değilim.

İş arkadaşım evde çalışma sandalyem yok evden çalışamıyorum deyip kendine sandalye bile aldırdı :D İşin özü ihtiyacınız varsa dillendirin, sonuçta durumun bu hale gelmesini siz istemediniz. Ayrıca evden çalışan personelin kuruma servis, yemek, elektrik, ısınma, diğer ihtiyaçlar vs. ne kadar kar bıraktığını duysanız şaşarsınız. Çekinmeyin derim.

bizim alman ve ingiliz çalışanlar su faturasından bile yüzdesel olarak destek istedi şirketten. biraz mırın kırın yaptı şirket ama ödedi.

Aöf derslerini örgün saymıyor.

200 tane üniversite var. ders saymıyorlar deyip kestirip atmak doğru değil. özellikle özelde pazarlık yapan bile gördüm. bakın x 4 taneyi sayıyor siz kaç sayacaksınız ona göre size gelelim vs diye. ancak zaten bu ders saydırmanın bir üst limiti var. atıyorum bölümün toplam kredisinin %40ından fazlasını saydıramazsın gibi.

Aöf derslerinin örgünde sayılmadığı bilgisi yanlış.

2547 sayılı kanunda yer alan bilgiye göre ders intibaklarına dair uygulamalarla ilgili kararlar fakülte kurullarına bırakılmıştır.

Üniversitelerin de intibak işlemleri için kendi yönetmelikleri mevcuttur.

Efoody'nin bahsettiği üst limit mevzusu da yine bir üniversitenin aldığı karar olabilir. Başka bir üniversitede bu uygulanmayabilir.

Tavsiyem geçiş yapmayı düşündüğünüz üniversitenin yatay geçiş ve intibak ile ilgili yönetmeliklerini okumanızdır.

endişelenmeyin ama birde nörolojiye görünür müsünüz?
kız kardeşim de böyle başlamıştı ve ms tanısı kondu.

Nörolog +1

benim de bir anda ensem, ellerim, kollarım uyuşuyordu. sonra çarpıntı vs. bambaşka bir boyuta ulaşıyordu. önce nörolojiye gittim, boyun + beyin mrı çekildi. boyunda fıtık çıktı ancak bendeki etkileri tam karşılamadığından psikiyatriye yönlendirdi. öyle çözüldü uyuşmalar. sinir stresle ilgiliymiş.

arkadaşımın da yüzü uyuşuyordu sürekli ms tanısı kondu.

babamda da dudak uyuşması var, mr çektiler tertemiz çıktı neden bilmiyoruz hala.

nöroloji +1 herkeste bambaşka şeyler çıkıyor.

nörolog, kkb, ortopediye gittim zaten ama bir şey çıkmadı :/

Alsalar bile birlikte yapılan muayenede geri gönderiliyor zira askerlik öncesi yapılan kontroller çok sağlıklı olmuyor. Ha senin raporun vardır oradaki görevlinin dikkatini çeker neymiş ya bu der inceler ya da hastaneye sevk eder o ayrı ama usta birliğine gelip de çürüğe gönderdiğimiz çok asker oldu. Ben askere giderken bana yapılan tek muayene "var mı bir şey?" şeklinde olmuştu.

rahatsızlığın nedir, bundan da bahsetseydin keşke. ben epilepsi olmama rağmen gittim. gerçi isteyerek gittim :) sakın yanlış anlama ama bizim millet biraz garip. askere gitmeme nedenin "çürük" olunca başka bir gözle bakıyorlar sana. ben de rahatsızlığımı belirtince doktor muayenesinden sonra "askerliğe elverişlidir" raporu almıştım. Gece nöbeti, araç kullanımı haricinde asker olabileceğimi söylemişti doktor.

@silah taciri ülseratif kolit var bende. Yönetmeliğin Bölüm VIII, Madde 45.B.8'ye göre askerliğe elverişli değilmişim.

muayene etmeyen doktora denk gelirsen hastalığını dinlemiyorlar. başıma geldi oradan biliyorum. kronik hastalığım var. askere elverişlidir raporu verdi uzman. doçentmiydi profmuydu neydi. ona gittik dedik ki muayene bile etmedi. o kararı bozdu. ona rağmen 1 sene erteleme verdiler önce. sonraki sene askerliğe elverişli değildir raporu aldım. seferberlik hariç :)

ülseratif kolit olan iki kişi tanıyorum ve ikisi de askere alınmadı. bu kişilerden birisi muhtemelen 25-30 sene önce muayene olmuştur çünkü yaşı 50'nin üstünde, diğeri de 3-4 sene önce aldı muafiyeti. neden bilmiyorum ama tsk bu hastalığa karşı hassas anladığım kadarı ile.

benim muafiyetim var. gide gele öğendik. büyükşehirdeysen ilk seferde neredeyse hiçbir şeye ilk seferde muafiyet vermiyorlar. bu gözler engelli çocuğa bir yıl erteleme veren heyet gördü.
son 10 yıldır falan yönetmelikte neyse o. yani askerliğe alınmayacak bu adam diyorsa almıyorlar ama şansına göre 2-3 kere gitmen gerekiyor. ama küçük yerde kilodan tek seferde alan birkaç kişiyle de tanıştım.

ithalat yoluyla getiriyorlar ve resmi olarak vergisini verip kayır ettiriyorlar. her zaman ve her ürün için geçerli bu zaten, anlamadığınız yer neresi tam olarak?

Arkadaş telefoncuları soruyor. İthalat yoluyla getirmiyorlar, kaçak olarak Çin'den getiriyorlar. Büyük ihtimalle dediğiniz gibi kocaman kutularda gelmiyor, tek tek getiriyorlar. Arada takılanlar oluyordur tabiki ama genelde gümrük o kadar dikkatli olmadığı için birçoğu geçiyor.

Genel telefonlara imei atıyorlar daha sonra. Yasal imei kaydettirme olayı yok.

@diffarentiationation yok hocam piyasa %99 öyle işliyor ama bu işi tamamen kendisi yapan da var. türkiye'de 3800'e satılan cihazı adam cihaz fiyatı + 25 dolar karla 2200'e bırakıyor.

@synthetic a priori yok hocam ya facebook'ta instagram'da 3-4 farklı yerde gördüm adam video çekmiş boyu kadar büyük kutular içleri full telefon falan. bulursam atarım buraya da.

hizliresim.com bahsettiğim şeyi buldum. adam kutu kutu getirmiş. başka bi yerde de vardı bu adam resmen tırla getirtmiş gibiydi. çok şaşırdım

virüs muhabbetinden önce ırak'tan bin dolara 13-15 yaşında kız getiriyorlardı. telefon sokmak çok daha kolay ve ucuz.
zaten bu dorse dorse getirilen telefonlara bakarsanız neredeyse tamamı diyarbakır, urfa tarafındandır.

hangi gündemi değiştiriyorlar peki?
o gündemi değiştiremezlerse ne olur?
osman kavala türkiye gündemi için çok mühim biri olsaydı böyle mi olurdu?

Osman Kavala ile Gezi olaylarını yeniden gündeme getirip, FETÖ'nün siyasi ayağı tartışmalarını dosya altı edecekler, bunu görebilmek çok mu zor.

lan gece gece yüzümü güldürdün allah da seni güldürsün ne diyelim. fetönün siyasi ayağıymış dsklfjdslkfj.
idlib, ülke savaşa giriyor, ekonomi elde patladı falan desen neyse de fetö muhabbeti zerre umrunda değil ne akpnin ne erdoğanın. kılıçdaroğlu takılıyor işte. şunu açıklayacağız bunu açıklayacağız deyip neyi açıkladığını, bunların ne kadar gündem olduğunu gördünüz yav.
kim takar osman kavalayı yoyo yapıp salıp salıp alsalar gene bir gündemi değiştirmez.

bence ne yaptıklarını kendileri de idrak edemiyorlar. olay kontrollerinden de çıktı.

Gezi olayları sağ cenahın antipati beslemekten vazgeçmeyeceği ciddi bi olay. Akp'nin kamuoyu oluşturmaya yönelik yoğun bir çabası var son zamanlarda. 15 temmuz sonrası "muhtemel darbe girişimi" söylemi bile medyanın ağza almaktan korkacağı bişeyken yandaş gazeteciler aracılığıyla çok rahat konuşulur oldu. Bu gündemi de aynı yere bağlıyorum ben.

Gezi beraatleriyle Kavala'yı salıp tekrar tutuklamak, geziyi tekrar hatırlatıp sağ seçmene eski nefretleri hatırlatmak, darbe söylemleriyle 15 temmuz'u hatırlatmak..

Ak parti çırpınıyor gibi geldi bana.

İdlib'te Rusya ile ayrışma oldu. Sonra Jeffrey falan geldi, ABD, Avrupa ile yakınlaşıldı, hazır gezi davası da gelmişken şirin gözükmek için de tüm gezicileri bırakma kararı aldılar. Ama kendi tabanlarında hesaplayamadıkları şok bir tepki gördüler, AKitoğluitler nooluyoruz la, tüm geziciler çıktı, nasıl oldu bu iş diye şok oldular. Bunun üzerine AKP tarafı geri adım attı, onlar da şaşırmış gibi, nasıl olur bu karar alındı gibisinden bir tepki verdiler, Kavala'yı başka suçtan tekrar aldılar. Kendi gerizekalı seçmenine yönelik bir adım, Kavala yakın zamanda bırakılacak gene, bu kararı biz de tasvip etmiyoruz ama tiyatrosu.

Her üründe ziplock olmak zorunda değil, nitekim hepsinde de yok. Yani ziplock'u olan mamalari vardır fakat her mamada olmayabilir. Advence turkiye distributoru petgarden, onları arayip sorarsaniz en hiz oyle ogrenirsiniz.
Edit: simdi farkettim o sarı sey ziplock degil mi iste? Siz yirtmissiniz sanirim onu acarken

hocam bunu satan adam nereden bilebilir, hb nereden bilebilir ki fabrikadan öyle çıkmış paket. iki üç tane mandalla çözülecek sorun için, bilmiyorum. kırtasiyeden birkaç tane kilitli poşet alıp parçala parçala koy içine hocam cidden ne bu kadar dert ettiğine değer ne bu kadar internet harcadığına.

@denek hayatım
hepsiburadanın yokuş yapması hiçbir şey olmamış gibi davranması canımı sıkıyor, en ucuz ürünlerde bu özellik varken advance'de böyle bir sorun yaşamak da ayrı.

Tüketici haklarına çok önem veren bir insanım, ben bunun için bir mesai harcıyorsam bu şirket için bir geribildirim ve bunun bana bir dönüşü olmalı diye düşünüyorum.

Aslında ziplock kısmı küçük bir bölümde siz paketi yanlış açmışsınız. Daha doğrusu boydan boya açmış olduğunuz için sorun yaşıyorsunuz normalde paketi bir köşesinden (ziplock sarı olan kısım) açmalıydınız. Muhtemelen paketin açılma çizgilerini de onun hizasında kapsayacak şekilde yarım ay gibi yapmışlardır. Sadece o kısmı açıp mamayı oradan döküp tekrar sarı kısımları çıt diye kapatmanız gerekiyordu. Bu tarz bir mama paketine denk gelmediğiniz için sanırım dikkat etmemişsiniz. Ben de aynısını tecrübe etmiştim sinir bozucu oluyor ilk an ama paket hatalı görünmüyor. Kilitli buzdolabı poşetlerinden alıp 3-4 pakete bölerseniz sorun yaşamazsınız.

paketi yanlış açmısınız gibi duruyor daha çok.
geri kalanlar için denek + 1

@kucukne
teşekkürler, evet haklısınız maalesef,
bu şekilde hiç düşünmemiştim, demek ziplocktan bile tasarruf etmişler :) Daha önce aldığım hiçbir kedi mamasında bu sistem yoktu, fermuar vardı, cırt cırt vardı, bu ilk defa başıma geliyor.

bu sistem en güzeli bence. ucundan açıp döküp kapatiyorsun.

Paketi yanlış açmışsın+1

Bu arada o mama advance değil proplan

@slow like honey
güzel detay...

bir on tane daha girin 24 saat bekleyin.

olmadı. entryleri ve hesabı silip yeni açtım orada girdim listeye. bug beni buldu herhalde.

Böyle mekanlarda ilk akla gelen ; çift adisyona engel olmanız, el terminali gibi bir sisteme geçerseniz çok hızlı bir şekilde kayıpta kaçakta biter.

2 aşçılı kahve mi olur napıyorsunuz
neyse, önce herkesi kovmakla başla. öyle bir yerde hırsızlık varsa herkesin dolaylı da olsa bunda payı vardır. nasadan çıkma uydu alıp tepeden de izlesen düzelmez.

sambapos restoran yazılımı bildiğim kadarıyla ücretsiz, alın kurun.

Öyle sistem kursan beyle çalarlar, efoody+1

mahkeme 2 veya 3 ay sonrasına ertelenir. size zorla getirme kararı çıkar. yine gitmezseniz savcılık tarafından tr geneli arantınız çıkar. herhangi bir yerde işe giderken gezerken vs. gbt kontrolünde arantınız olduğu ankaşılır ve sizi mıntıka karakoluna götürürler. bu işleme sabah erken saatler de denk gelirseniz öğlen savcılığa çıkarsınız. yok eğer gbt ye öğlen veya akşam saatlerinde yakalanırsanız o geceyi nezarette geçirirsiniz ertesi gün sabah savcılığa götürülürsünüz. bu işin en kötü tarafı uçakla veya otobüsle şehir değiştirmek istediğiniz de başınıza gelenidir. tatile giderken veya bir sebepten şehir değiştirmeniz gerektiğin de şehir merkezleri girişinde ve havalimanlarında arantınız olduğu için polis tarafından alıkonulursunuz ve tatil planınız falan zehir olur.

arkadaşlar sakin. adam müşteki/davacı. ayrıca savcılık bir durum da yok. "kovuşturma aşaması"

dilekçe yazın durumu bildirin. şahısla karşılaşmak istemediğinizi, şikayetçi olduğunuzu cezalandırılmasını istediğinizi bildirin. ayrıca işinizden de bahsedin. yokluğunuzda karar verilmesini talep edin. mahkemenin duruşmada alacağı ara karara göre aksiyon alırsınız.

"ben garantici adamım" derseniz bir avukata vekalet verin, halleder.

arkadaşa mahkeme tebligatı gelmiş. mahkeme açıldığına göre kovuşturma aşaması tamamlanmış. öyle şahısla karşılaşmak istemiyorum diye bir durum söz konusu değil.şikayetçi oluyorsanız mahkemeye de gitmeyi bileceksiniz. gitmediğiniz taktirde savcılık arantınızı çıkartır. ancak bu ilk sefer de olmaz. önce zorla getirme kararı çıkarılır ve bağlı olduğunuz ilçe emniyete ihzar evrakı gönderilir. mahkeme gününü ve saati belirten evraktır bu. bu süreç bir kaç kez tekrar edebilir. hiç bir mahkemeye gitmezseniz en sonunda arantınız çıkartılır ve sonucunda haklı olduğunuzu düşündüğünüz bir durumdan dolayı da olsa 1 gece nezarette kalma ihtimaliniz ortaya çıkar. karşılıklı şikayet olması durumunda zaten müşteki veya şüpheli fark etmez. o mahkemeye gidilecek. ''şikayetçi olayım karşı taraf ceza alsın ne ben mahkemeye gideyim ne bir şeye karışayım'' durumu söz konusu değil. yine de gidip gitmemek size kalmış bir şey ben olacaklardan bahsediyorum ve bu dediklerimi bence dikkate alın. sonra nezarette hırsızıyla gaspçısıyla bir arada uyumak zorunda kalmayın.

tugi1 + 11111111

Soruşturma aşaması ne zaman tamamlanır, kovuşturma aşaması ne zaman tamamlanır öncelikle bunu bilmek lazım.
Akabinde sanık, tanık, müşteki celb durumları bilinmeli.
Şikayet ettim duruşmaya gelmiyorum değil konu. Ara karara göre aksiyon alma kısmı tekrar okunmalı cevabımın.

Mahkeme celbi gelmiş ise nasıl kovuşturma aşaması tamamlanmış oluyor, halen bu kısmı anlamamakla birlikte, nisan ayı için dilekçe verebilirsiniz.

Arantı nedir ya Allah'ınızı severseniz? Ayrıca kovuşturma aşamasına geçilmiş savcılık "arantı" falan çıkaramaz. Bilip bilmeden insanları yanlış yönlendirmeyin.

arkadaşlar kimin dediği doğru hiçbir şey anlamadım.

okuduklarımdan özet geçiyorum:

gitmesen de olur ama gitsen daha iyi olur.. :)

Müşteki Mahkemeye Gitmezse Ne Olur? Zorla Getirme Nedir?
Kural olarak, müştekinin mahkemeye gitmesi ve beyanda bulunması gerekir. Ceza mahkemesi, mağdur veya şikayetçinin şikayet dilekçesinde belirttiği adresine davaya katılması için tebligat gönderir (CMK md. 235). Tebligata rağmen gelmeyen mağdur veya müştekiye yeniden tebligat çıkartılmaz. Özellikle şikayet dilekçesinde mağdur veya müştekinin adresi yanlış bildirilmişse mahkeme adres araştırması da yapmak zorunda değildir.

Ancak, müştekinin mahkemede dinlenmesi olayın aydınlatılması veya ortaya çıkması açısından zorunluluk ise veya müşteki olayın tek görgü tanığı ise bu durumda müşteki mutlaka mahkemede dinlenmelidir. Davetiyeye rağmen duruşmalara katılmayan müşteki, polis marifetiyle zorla mahkemeye getirilir. Davetiye posta yoluyla müştekiye tebliğ edilir, ancak zorla getirme kararı polis veya jandarma vasıtasıyla yerine getirilir. Uygulamada çoğu zaman zorla getirme kararı, polis tarafından sadece müştekiye bir mahkeme yazısı bırakılarak duruşmaya gitmesi gerektiği bildirilmektedir. Zorla getirmenin aciliyet kesbetmesi nedeniyle fiilen uygulanması gerekiyorsa, mahkemeden zorla getirme müzekkeresinin fiilen uygulanmasına dair bir şerh düşülmesi talep edilmelidir.

mahkemeye gitmek istemiyorsan ne demeye şikayetçi oldun?
anlamıyorum bu kafayı.
mahkemeye gitmeyeceksen nasıl işleyecek süreç?
hakimin önünde sihirlü küre var oradan mı görecek ne olup bitmiş?
bir gitmezsin iki gitmezsin üçüncüde gbtde takılırsın, tatile gidersin odandan alır olacağı bu.

Ederdim.

Ederdim.

belden aşağı felç: etmem. internet üzerinden yürütebileceğim yazılım, çevirmenlik gibi alanlarda siivrilmeye çalışırdım.
şaka maka herhangi bir cinsel güç kalmasa başımı derde sokan saçma sapan ilişkiler de yaşamazdım.

boyundan aşağı felç: isterdim ama edemezim heralde. nasıl edeyim?

Can tatlı. İntihar etmek kolay değil.

Hayır

ederdim.
ötenazi de yasal olmalı / uygulanmalı. bu durumda hastanın kararına bakılmalı bence. neden yaşatılarak daha fazla işkence edilir ki ?

bel altıysa bir şekilde yaşarım da boyundan aşağı falansa vurun beni zaten ne anlamı var.

Ederim.
Hele ki yatakta olup bilinci çok açık iki hastayı gördükten sonra o yatakta acı çekiyor sen ayakta çaresizlikten çekiyorsun. Altına yapsa iki taraf için büyük sorun biri utanıyor diğeri iğreniyor. Daha bunlar gibi bir sürü örnek var. En iyisi kimseye muhtaç olmamak

Olmek isterdim ama o durumda nasil intihar edilir ki imkanlar kisitli. Kendini oldurtmek icin kimseyi de ikna edemeyecegine gore. Bu yuzden ulkemizde assisted suicide olmasi gerektigini dusunuyorum. Hem birini cinayete tesvik etmiyorsun hem de ortada suc olmuyor. Tabi dini gerekcelerden dolayi imkansiz turkiyede olmasi. Ama obur turlusu de insana aci vermekten baska bi sey degil.

Etmezdim.

Bir kaza sonucu belden aşağısı felç olan bir balet vardı. O hayata tutundaysa bedeni bir halta yaramayan ben haydi haydi tutunurum.

Oncelikle aktif otenazi hak olmali bu kismi cok destekliyorum. Ama ben intihar etmezdim sanirim. Cunku tıp bilimi ve teknoloji surekli gelisiyor degisiyor yeni cozumler bulunuyor.

oncelikle dini inancim sebebiyle etmezdim. ikincisi beni sevenleri ve onlara cektirecigim aciyi dusunur yine etmezdim. kendimi onlarin yerine koyuyorum mesela esimin/annemin/babamin yatalak kalmasini mi isterim yoksa olmesini. olmus olmalari bana daha cok aci verir diye dusunuyorum.

Etmezdim. Bir arkadaşımın geçirdiği kaza sonucu boyundan aşağısı felç oldu. Daha 16 yaşındaydı.
Önce senelerce fizik tedavi aldı ve ellerini kollarını kullanabilir hale geldi.(bizimki NG ibi rahat değil tabii) Sonra üniversite sınavını kazandı ve bölümünü birincilikle bitirdi.

Sonra da sperm bankasından çocuk sahibi oldu. Hamileliği yaşadı, bebeği sezeryanla doğdu. Şimdi 1.5 yaşında kızı var. Kendisi iskemlede olmasına rağmen elinden geldiğince kızına da baktı. Oysa hala iskele ile gidemediği yerlere kendi anne babası kucağında taşıyor onu.

Pek çok insanın yapamayacağını başardı. Kendisini öldürseydi bunların hiç birini bile yaşayamayacaktı.ne acı...

yalan - candan ercetin www.youtube.com

youtu.be

youtu.be

youtu.be

İz bırakanlar unutulmaz
Vega

elveda ey gencli - fatih erkoc www.youtube.com

Baba bugün dağlar yeşil boyandı

yorgun yillarim - eli turkoglu www.youtube.com

varsa yuregin daglanir.

open.spotify.com

cengiz kurtoğlu - yorgun yıllarım

(git:www.youtube.com )

ceza - med cezir
vay seni cerrahpasa - volkan konak
voice of the soul - death

seç beğen al
open.spotify.com

open.spotify.com
karar veremedim
open.spotify.com

Slowdive – Dagger :( www.youtube.com
Aaron - U Turn :( www.youtube.com

Yüzyüzeyliken konuşuruz - ölsem yeridir

open.spotify.com

music.apple.com

ferhat gocer - yastayim

ergenlik

kendine zarar verme durtusu. bundan keyif aliyorlar sanirim.

bende de trikotillomani denilen bir sorun var. istemsizce kirpik ve kaslarimi yoluyorum kucuklukten beri. icten gelen bir istek, sebebini tarif edemem. tek bende var sanirdim ama baya bir kiside varmis bu durum. kendine zarar verme durtusunun en dusuk seviyelerinden biriymis. cok sukur muptezel degilim ama bu durtu yok edilemiyor xs

kadınlarla sınırlı değil bu erkekler de yapıyor, sebebini bilmiyorum, alkol, uyuşturucu madde kullanınca böyle saldırgaşan ve kendinin jiletleyince sakinleşen tipler var. hatta ilginçtir görünen yerlerini jiletlemeyip bacaklarını sırtını falan kesen insanlar görmüştüm geçmişte. kadın erkek farketmiyor. ulan kendinin kesiyosun ama görünen yerlerinde olmasın istiyorsun, manyaklığın değişik bir hali. askerde bi vatandaş görmüştüm, yüzü hariç elinin ulaşabildiği heryerde jilet üstüne jilet üstüne jilet izi vardı, yani adam periyodik jiletliyordu kendini.

barzoluk cinsiyet gözetmiyor.

Psikolojik sorunları olanlar. Yaşadığım yerde de var böyle insanlar ve intihara kalkışanları var. Eski kız arkadaşımın kardeşi maalesef 3 sefer denedi sanırım. Kolları bacakları da jilet izi olmuş hep.

Benim sol bileğimde var öyle bir jilet kesiği görüntüsü. Hatta dikey kesik. Ağaç dalı kesti daha çocuktum. Benimle birlikte iz de büyüdü. Bazen saatle falan saklıyorum. Belki benimki gibi jilet gibi görünen ama olmayan istisnalar da vardır.

barzoluk eziklik diyen arkadaşlar cezaevine gelin de neden yaptıklarını bir sorun.koldaki faça bir anlama falan gelmez. genel olarak büyüklerinden gördükleri öğrenilmiş bir davranış ve düşük sosyo ekonomik çevrede oluyor. uyuşturucu kullanıyor bu sebepten denemez ama genel olarak ortak özellik olabilir.

Ergenlikte bunalim/psikopat/arabesk takilmak. Ergenlikte kizlarin %95'i dertlidir. Derdi olmasa da dertlidir. Dert yoksa dert uydurur yine dert bulurlar. Bazi bu dertli takilma surecinde cool olayim diye sigara ve faca da ekliyor olaya.

Ne anlama gelir dersen kizla yatman cok daha kolay anlamina gelir facasiz bir kiza gore.
Gonollomo yopmoyon demeye gelecekler simdi.

su iştahı kesiyor evet ama sporcu falan değilseniz 4-5 litre su fazla sanki.

bunun en önemli sebebi susuzluk ve açlığın birbirine karıştırılabiliyor olması. az su içen biri, susuzluk hissini açlık zannedebiliyor ve o eksikliği yiyerek gidermeye çalışıyor. bu da elbette normalden daha fazla yemek yemeye yol açıyor.

ama bu demek değil ki her açlık duygusunda çılgınlar gibi su içilmeli. sadece su düzenli tüketildiğinde, o açlık hissiymiş gibi gelen hissi yalnızca gerçekten acıktığınızda hissediyorsunuz o kadar. bence de 5 litre su içmek, vücut kütleniz çok değilse, abartı olabilir; onun dışında normal diyorum.

günde bir demlikten az olmamak kaydıyla çay içiyorum. iki üç fincan da kahve var yanında. sigara falan bolca. ondan herhalde bu kadar yüksek bir yere koydu su miktarını düşünüyorum. yoksa bunlar alakasız şeyler mi ona göre düşüreyim su miktarını?

Ben su içmeye başlayınca eskisi kadar çay içememeye başladım, su ihtiyacımı çayla gideriyormuşum meğer diye düşündüm hatta. Koyduğum çayı çoğu zaman bitiremiyorum şimdi. Bazı doktor ve diyetisyenler içtiğin her bardak çay-kahve için bir bardak su ekle diyor günlük su tüketiminin üstüne, sizinki de öyle olmuş gibi ama abartırsanız da böbrekleri yorar mı bilemedim. Diyete başlayalı 3-4 ay falan olduysa ben olsam bir dahiliyeye gider tahlil yaptırırdım, emin olmak adına.

ikincisi

Ikincisi +1

En büyük başarısı saçmalamamak olan adam. Hiçbir yapısal sorunu çözdüğünü hatırlamıyorum.

evet başarılıydı. en büyük başarısı diğer ekonomi bürokratları ile birlikte kamuda israfı önlemesi oldu.

zaten o ekip gidince kamu harcamaları öyle bir arttı ki, anlatamam.

ama yapısal düzenleme yapıp sorun çözdüğünü hatırlamıyorum. sadece ikna edip harcamaları sınırlaması bile bence büyük bir başarı.

borçla, özelleştirmeyle ekonomi döndürüyordu. dayın tarlaları, evleri satsa. yengenin bilezikleri bozdursa. yetmese bir de üstüne evi ipoteklese arada tefeciye de bulaşsa ama zenci götünde koko çekmeli hayat yaşasa borçlar da senin kuzenlere kalsa dayın için iyi bir babaydı, ticaret erbabıydı diyebilir misin?

bu adamlara oy verecek millete acıyorum.

ulan başımızdaki olan bütün olaylar bunların eseri. kopan partililer yeni bir parti kuruyor. laik olmayan adamların başımıza açtığı işleri başka laik olmayan din simsarlarının (ki eski partililer) temizleyebileceğini mi sanıyorsunuz.

ortadoğu kafası. bu coğrafyada yaşayan insanlar neden gerizekalı olmak zorunda?

zıplayın orgnaizmanın sağ arka belinde.

bence mantıklı, hocalarla muhabbetti ilerletip normal mülakatta işini garantiye alırsın. ayrıca bir durum oluşup programı bırakırsan zararın daha düşük olur (özel ünv için) ayrıca zaman kaybını azaltırsın.

özel öğrencilikte aldığın kredileri saydıramıyorsun :( onun dışında çok avantajlı, hocalarla tanışıklık tezli program için kolaylık.

Bence de mantıklı özellikle hocalarla tanisiklik ve kuracagin iyi diyalog sana mulakatta arti puan kazandirir. Benim de bildiğim kadarıyla özel ögrenciyken aldığın dersleri saydırabiliyorsun ama üniversiteden üniversiteye göre değişir. Yönetmeliği acip okuman ya da enstitüyu arayip sorman daha mantıklı olur. Bir arkadaşım ales sartini sağlayamadigi icin doktoraya basvuramadi ancak özel ogrenci olarak 2 ders aldi. Ve şu an doktora mulakatini geçmesi garanti gibi bir şey. Tabi dedigim gibi hocalarla iyi iletişim ve bölümü istedigine dair iyi bir imaj çizmen lehine olur.

emin değilim ama 3 ya da 4 derse kadar saydırabiliyorum eğer tezliye geçersem dün öyle okumuştum yönetmeliği. başvuruyorum o halde allah affetsin artık.

okuma yazma biliyorsa(durumumu mazur gör ben hiç bilmiyorum duyma engelli insanların durumunu) neden youtube gibi milyonlarca kaynak olan bir yerden kendisi çalışmıyor?

aklıma bundan verimli ve ucuz bişey gelmedi.

ayrıca mesela işitme engelliler derneği gibi destek ve kaynaşma amaçlı bir sürü kuruluş olması ve bu kurumların da arkadaşınıza yardımcı olması gerekir diye düşünüyorum.

özellikle işaret dili gibi konularda.

Okuma yazma biliyor ama interaktif olarak ogrenmek istedi, ben bu egitim isinde gonulluluk esas genelde diye biliyorum. Elbette piyasasi belki saaati 150 tl normaldir pek bir bilgim yok, ama 100 tl ye kadar butcemiz vardi, uzulduk.
Hic caremiz kalmazsa mecbur youtube olacak.

duyurumu güncelledim altta yazdığımı araştırdınız mı?

Halk eğitim merkezinde işaret dili kursuna gitmiştim, meb'in işitme engelliler okulundan bir hoca geliyordu. Halk eğitim merkezlerine veya iş.eng. okullarına sorsanız daha uygun bulabilirsiniz belki.

Turk Isaret Dili Dernegi gibi bir cok dernege yazdik, cogundan geri donus alamadik. Baska ozel bir dernek bize 150 tl fiyati verdi. Carsamba sabah gelirseniz ucretsiz, ozel isterseniz saati 150 tl diyorlar.

Bahsettigim kisi icin ancak hafta sonlari musait, hal boyle olunca ozele yoneldik. Ancak 150 TL kadar pahali olacagini tahmin etmemistik, yine de oneriniz icin tesekkurler. Belki duyuruda sesimize duyan bilgi sahibi baska arkadaslar vardir, sansimizi deneyelim dedik.

çüş müdürüm afedersin.

her belediyenin bedava kursları var, özel ders için 150 lira biraz aşırı değil mi?

belediyelerin ahşap boyamayla birlikte en çok açtığı kurs türk işaret dili olabilir. para vermeye gerek yok bana kalırsa.

Büyük saçmalık! Çok sinirlendim şimdi. Kişi oraya ikinci dil öğrenmeye gitmiyor ki! Madem dilde belli bi standart oturtmak için açıyorlar bu kurslari, o zaman sağır insanlara ücretsiz olmalı. Meraktan ilgiden gidenlere çeksin istediği fiyatı. İnsanların mecburiyetlerinden nemalanmak etik mi?! Tamam hocası da zamanını ve emeğini verecek ama bu tip şeyler sektöre dönüşmemeli! Çok sinirlendim!

Belediye kurslarında iyi hocalar var, vallahi gitsin onlara katılsın bu nedir ya!

Halk eğitim merkezinin işaret dili kursuna giderken kurs hoşuma gittiği için daha da ilerletmek istedim. Hocama sorduğumda işitme engelli bireylerin akşam üzeri bir kahvede toplandığını ve orada vakit geçirdiklerini öğrendim. Ben de erkek olduğumdan dolayı kahveye gittim. iki ay boyunca çoğu günler onlarla birlikte takıldım kahvede. Benim gibi hevesli birini görünce herkes çok mutlu oluyordu. Eğer böyle bir ortama girmeniz mümkünse bu ortamda daha iyi öğrenebilirsiniz. İç Anadolu kesimi işaret dili öğrendiğim için hiç bir zorluk çekmiyordum.
Ayrıca kaynak kitap da alırsanız daha sağlam bir pratik imkanınız olur. Saatlik 150 lira da çok geldi bana. Ayrıca, ben iyi bilseydim ben 3g veya whatsapp aracılığı ile de pratik yapardık. Fakat çoğunu unuttum ne yazık ki.

beetlejuice in sitemine yuzde yuz katiliyorum. Ben de cok ticari amac sezdim.

ceyhan prensi adana, iyi niyetiniz icin tesekkur ederiz, bahsi gecen arkadas sadece yuz yuze gorusmede dudak okuyabiliyor, uzaktan egitim saglikli olmayacaktir.

Bir web sitesinden birisini bulduk, bu hafta ilk dersimiz olacak, ilk ders de ucretsizmis ayrica, fiyati da 45 TL gibi bir sey. Cok mutlu olduk.

Cok tesekkurler ilginize!

insanlar konuştukları hocaları nereden bulacak? google aramasıyla mı? bu uygulama sanırım hoca puanı vs. de gösteriyor(dur). hazır hocaların ulaşılabileceği bir platform kurmuş. bazen en basit gelen fikirler çığır açıcı olabiliyor.

muhabbette hocanın soyadını vs öğrenirsin. herkesin sosyal medyası var. bir şekilde instagrama bile ulaşılır muhabbet ediyorsun sonuçta. sonra da dm'den haber edilir ve skype üzerinden konuşulur.

Ortada güvenilirliği görece sağlam olan bi platform olunca iki tarafta kendini daha güvende hissediyor olabilir

öncelikle tr için paypal yok. paypal dünyada ödeme alma konusunda tekel gibi bir şeyken hiçbir hocayı hocam bitcoin olarak yollıyım şöyle yapıyım böyle yapıyım la ne kadar ikna edebilirsin.
sonra bu sistemi kuran adam bunu düşünüyor ve denetliyor. bir şekilde tespit ederse hoca sistemden kovuluyor. bu uygulama sen gerçekten öğrenci olsan ve daha ucuz yollu halletmeye çalan biri olsan da hocanın sana güvenmemesi için yeterli.
böyle bir şey yaptığında illaki onur yoksunu bir öğrenci çıkacak ve seni ihbar edecektir. niye böyle bir risk alasın ki hoca olarak.

Görüşmeler kaydediliyor. Muhtemelen sen öyle bir muhabbete girdiğinde üyeliğin iptal olur.

çünkü dünya çinli türk ve hintli çakallara kalmadı.

yoldaki siparişleri bilmiyorum ama muhtemelen onlara da geçerlidir, çünkü uygulama sonrasında gümrükten geçmiş olacaklar.

oranlar ise AB ülkeleri için %18, diğer ülkeler için %20 oldu diye biliyorum.

edit: düzenleme 15 gün sonra yürürlüğe girecekmiş. o zamana kadar gelmezse vergi çıkacak ne yazık ki.

Yanisi elin çin'lisine '' ebi ebi , 1 dolır yaz faturaya ebi ebi '' dönemi başlamış oldu.

@re noreno'nun vermiş olduğu oranlar doğru.

ben anlamadım bunu nasıl yapacaklrını. 15 gün sürüyor eve kağıt yolluyorlar mailden fotoğrafları atıyorsun falan filan derken nasıl işleyecek bu sistem?

@dismainpula, ürünü postacı kapıya getiriyorsa kapıda ödeme yapacaksınız. postaneden teslim almanız gerektiğinde postaneye ödeyeceksiniz.

düşük yazdırma dönemi biteli çok oldu, yemiyorlar onu.

bu soruyu sorma sebebin sanırım son dönemlerde bankalardaki döviz hesaplarının güvenliği ile ilgili soru işaretleri

O soru işaretlerini abartı buluyorum. Ayrıca mevduattaki paraya el koyan devlet, kasaya da tabi el koyar. Hatta isterse herhangi bir gerekçe öne sürerek evine girip evindeki kasana da el koyar.

Bu korkunun bir sonu yok ki

kiralık kasalar normalde dokunulmazdır. eğer oraya el koyarlarsa zaten düşüneceğin en son şeylerden biri oradaki dövizin olur merak etme

devlet isterse bankaya çöküyor, kasa eminim bayağı bir dokunulmazdır.

teoride devletin yapamayacağı şey yok.
mesela fetöcülerin banka hesaplarına ve kasalarına el konulmuş önceden
(www.memurhaber.com)

pratikte binlerce kasayı açıp içindekilerin değer tespitini yapıp el koymak biraz uzun sürebilir.
belki de kasaları açıp sadece nakit para ve altınlara da el koyabilirler.

* düşündüm de bu kasa işi zor. onun yerine devlet sabit döviz kuruna geçer.
dövizi canının istediği değerden bozar. sen de gizli gizli karaborsadan alım satım yapmaya çalışırsın.

seferberlik topyekün bir hal yok en azından şimdilik.olursa her şey olabilir.

şöyle daha açıklayıcı bir örnekle anlatayım o zaman.

bank asyanın kiralık kasaları en ucuzu olduğu için orada kasam vardı. sonrasını biliyorsunuz el koyma falan. bütün hesaplara vb el koyup bekleten bddk; kasa sahiplerine gelmeleri gereken günleri belirtti. belirttiği günde gittik ve noter huzurunda kamera kaydı altında kasadan çıkanlar sayılarak teslim edildi. kasalar, bankaların ve bankacılığın en mahrem yerleridir; eğer kasada çalıntı 150 milyonluk elmas vb sakladığınız yönünde kesin deliller yok ise kimse kasaya bir şey yapmaz.

Dikkat edin ama, yapamaz demiyorum yapmaz; yaparsa zaten en son derdinin o dövizler olur ifadesini tekrarlıyorum.

hocam açık olmak gerekirse çok gerçekçi gelmiyor ama hiç bir şeye olmaz olmaz dememek lazım.

Sadece o yaşta junior olarak yazılıma başlamak size zor gelir. Yani 25-26 yaşlarında senior olmuş birisinin yanında çalışmak olsun, junior maaşı olsun vsvs bunlar zor dönemler olacaktır diye tahmin ediyorum.

Scrum master veya agile coach olmak için de teknik terimlere bolca hakim olmak gerekiyor. Sektörün içinde olmadığınız için bir çok terimi, kütüphaneyi, tool'u bilmediğinizi varsayıyorum.

Bu durumda orta ölçekli yerlerde proje yöneticisi ya da iş analisti olma şansınız daha fazla olabilir yazılımcı olmaktansa.

hevesinizi kırmak istemem ancak biraz büyük bir yaş 37. Şirketler şöyle düşünüyor genelde: 37 yaşındaki birini junior olarak işe alırsam kendinden 10 yaş küçük birinden emir almak istemez, söylediklerini yapmaz. Nispeten doğru da bir düşünce tarzı. Yine de kurumsal yerlerdense start-up tarzı şirketlerde iş bulma şansınız olabilir.

Yazılım öğrenmeye hevesliyseniz bence mobil yazılım öğrenin. En azından kendi projeleriniz olur ya da freelance işler olur daha rahat adapte olabilirsiniz.

başka bir ülkede belki evet jr falan bi yerden ama burada zor. hele scrum master falan 6 aylık işler değil.

(bkz: Tolstoy'un bisikleti)

hiçbir şey için geç değil hocam, 6 ay olmasın 3 yıl olsun. 40 yaşında düzgün bir iş bulursunuz. ama şimdi vazgeçerseniz 40 yaşına geldiğinizde de aynı pozisyonda olacaksınız

Türkiye'de yetenekli kimsenin kalmadığı bir sektörde eğer kod yazmayı severseniz ve yeteneğiniz de varsa yaş (sadece 30+ olmayı kastetmiyorum) pek önemli değil. Türkiye'de çalıştığım şirketlerin hiçbirinin kriterlerini (eğitim, yaş vs.) karşılamıyordum ama 'seve seve' aldılar. Asıl mesele şirketlere işi bildiğinizi göstermekte. Bence 6-7 ayda ancak bu işi yapmayı isteyip istemediğini anlarsınız.

Diğer arkadaşların değindiği noktalara da katılıyorum. 20-25 yaşında birinden iş öğrenmek sizi rahatsız eder mi?

Türkiye'de scrum master, agile coach diye gezinenlerin dünyadan haberleri yok. İnsan ilişkilerinde iyiyseniz, ağzınız güzel laf yapıyorsa deneyebilirsiniz. İşin teknik kısmını kendileri de bilmiyor zaten. Glassdoor'da scrum master/agile coach pozisyonu bulunan Avrupa'daki şirketlere (Spotify mesela) yazılan yorumlara bakın, o yorumları 10 ile çarpın, seviyeyi az çok anlamış olursunuz :)

Ev bahçeli tripleks. Bir kat bodrum. İki kat yerin üstünde. Sıcaklık sıralaması Üstkat>Altkat>Bodrum. Ama öyle donuyoruz öldük bittik bi soğukluk yok. Tabii güneşi alma durumu da önemli.

Onun dışında eksi yön bişey gelmiyor aklıma. Bahçeli evin ne eksisi olabilir ki?

Bahçe dubleksi derken, ters dubleksi kastetmiştim. yani apartman dairelerinde bulunan genelde giriş kat ve bir alt katından oluşan nispeten az güneş alan daireler.

Alt kat mutlaka nemli olur. Hakkıyla izolasyon yapan bir mütahit bulunmadığı için. Güneş de almaz o kat.

15 senedir bahçe dupleksinde oturuyorum.

alt kat çok soğuk oluyor doğru, üst kat ile arada 4-5 derece fark vardır. kışın sıkıntılı ama yazın da aynı şekilde çok serin olur.

apartman sakinleri yarak tipi insanlarsa bahçe yalan olur. asansör falan varsa ben bunun aidatını niye ödüyorum diye dönem dönem dertlenirsin. ve en önemlisi rutubet.

ısınma ve böceklenme problemi yoksa mis.

Dün İBB meclisinde oylamalar hep 180-131 bitti. AKP lehine.

nüfusla hesaplanıyor daha detaylı bilgi için;
mahalli idareler ile mahalle muhtarliklari ve ihtiyar heyetleri seçimi hakkinda kanun

Büyükerşen bu konuda tecrübeli. Ondan ders alabilirler. Meclis karar veremiyor oldu bitti diye bir şey yok yargı yolu var. Yargı ne yapar bilemem

GSM operatörlerinin hizmeti var yanlış hatırlamıyorsam. Mesela Kadıköy'de bulunan, belli demografiye sahip kişilere SMS gönderebiliyorlar. Yani reklam yapan firma sizin numaranızı bilmiyor, o operatörden hizmeti alıyor sadece.

Bunu kapatmak için de Turkcell'in ayarı vardı, her operatörün vardır.

Bu numaralar satılıyor: www.ntv.com.tr

Telefon numaralari, e-mailler toplu halde satiliyor.

Sizdirma isi her yerden yapiliyor olabilir, takibi cok zor. Hastaneler, kargo sirketleri, havayolu firmalari, e ticaret siteleri... telefonunuzu verdiginiz herhangi bir yerden sizmis olabilir.

çağrı merkezleri cayır cayır satıyor. öyle adam falan da seçmiyorlar parayı veriyorsun datayı alıyorsun artık topluca küfür mü edersin bahis sitesi reklamımı basarsın 300 lira iphone xs mi satarsın sana kalmış.

bir yanlışı yok, söylediklerinin hepsi de doğru çıktı, hakkında yüzlerce dava açıldı, hepsinden de beraat etti.

doğruları söylediği için düşman oldu diğer doktorlar.

akıl var mantık var, bak şimdi türk kalp vakfı becel'i öneriyordu. boy boy reklamlar döndü televizyonda belki hala vardır.

ulan bitkisel margarin, direkt olarak damar tıkanıklığı sebebi. işte uyuz olanlar bu tipler.

bu düşmanlıkta türk kalp vakfının bu reklam olayına laf söylemesiyle başladı aslında.

öte yandan doktorları yüzde 90 ı amerikanın ilaçlarını pazarlamak üzere yetiştirilen ilaç satıcıları. amerikan sistemine göre eğitilip tedavi yapıyolar. tedavi de değil, semptomları yok etmeye yönelik tedavi. başım ağrıyor diyorsun, bunun sebebini araştırmak yerine al şu ilacı kullan geçmezse yine gel deniyor.

ayrıca doktorların bu amerikan sistemindeki şemaya uymaması durumunda eğer hasta bir zarar görür ve şikayetçi olursa suçlu oluyolar.

bildiğin şeması var.

geçenlerde o kadar bomba bir olay çıkmıştı ki ortaya, akılma gelmiyor tam bulduramıyorum ama amerikanın en büyük ilaç üreticilerinden birisinin ürettiği ilacın hiç bir işe yaramadığı ispatlanmıştı ve milyonlarca kullanan insan var türkiyede de çok kullanılan sürekli kullanılan bir ilaçtı ama olay neydi çıkartamadım. hatta bayağı büyük oldu, ilaç firması bunu kabul etmek zorunda kaldı, basın toplantısı falan yaptıydı.

Her şeyi biliyomuş gibi ahkam kesiyo. Bilmediği konular hakkında boş boş konuşuyo

youtu.be

killerbee yazdıkları doğru. canan karatayı sevmeyenler üçkağıtçı doktorlar bir de protein tozu hastası şişme bodyciler.
üçkağıtçı doktor tahmin ettiğinizden fazla.

Cunku insanlarin hayatini tehlikeye atiyor. Hamilelikte ozellikle bazi risk gruplarinda buyuk onem tasiyan seker yukleme testini sakin yaptirmayin diyor, bircok insan testi reddediyor ve bu insanlarin sagligini tehlikeye atiyor. Kolestrol hastalarina bol bol yumurta gomun diyor, bu kolestrol icin cok tehlikeli bir sey. Asilara bile laf etti, aptal saptal konusuyor. Tum bunlar toplum sagligini tehlikeye atan seyler. Dogal olarak doktorlar karsi cikiyor. Cunku televizyonda Karatay izleyip gelen insanlarla onlar muhattap oluyorlar, tehlikelerini bizzat gozlemliyorlar.

şeker yüklemesi konusunda çok haklı, şeker yüklemesi öyle basit bişey değil.

madem öyle hamilelikten önce yapılsın. ben sağlam halimle şeker yüklemesi yaptırdığımda şaftım kaymıştı 2 gün kendime gelememiştim. öyle basit bişey değil yani o olay. bilmiyorum yaptırdınız mı hiç? insanın gözleri ters dönüyor o kadar şeker yüklenince.

yumurtanın kollestrol yapmadığı da kantılandı. hatta kollerstrolün zararlı olmadığı kantılandı.

hah bak olay şuydu, yıllardır amerikada üretilen bir kollestrol ilacının hiç bir işe yaramadığı kanıtlanmıştı. araştırısanız bulursunuz.

www.hurriyet.com.tr

Meslekten de 15 gün men cezası almış bir insandır sırf boş boş, bilmediği konular hakkında konuşması nedeniyle.

youtu.be

İnsanları ağır kolestrollü beslenmeye yönlendirdiği, kolestrolden müzdarip hastalarına ilaçlarını bıraktırıp ölüme sevk ettiği için.

Yurt disinda kadini kirmizi haliyla karşılıyorlar. Asi kalksin demiyor grip asisi sacma diyor. Butun asilar icin ayni seyi soyledigini duymadim. Gebelikte seker testini anirmal bir durum olmadikca haptirmagin diyor. Saglikli bir gebelikte gerek yok diyor. Bundan 5-10 gil kadar once gebelikte rutin herkese seker yuklemesi yapiliyordu. Neyseki artik gerekmedikce yapilmiyor. Canan hocanin dikkat cekmesi sayeainde.

Kadin ne söylerse carpitiliyor. Insulin direncim yuksek çıkmıştı. Kendisinin diyetiyle hem kolestrolu hem de insulin direncim referans araligina girdi. Sadece 3 ay icinde değerlerim duzeldi.

yurt dışında kırmızı halıyla karşılanmak nasıl bir kriterdir dfsjhsd
medyada atıp tutan doktor anam babam olsa güvenmem.

telefonda kendini polis diye tanıtanlara birkaç yüz bin tl verdiği için ciddiye alamıyorum

cervuetta +1.
genelde dolandırıcıların taktiği budur zaten. teliflerden üç beş kuruş kazanacağım diye yaşlı başlı bir kadıncağızın bu hallere düşmesi memleket adına esef verici.

@killerbee +1000 aslansın aslan. :))

Arkadaşlar killerbee arkadaşın yazdıkları çok haklı durum maalesef bu. Kadın çıkıp tereyağı yiyin, organik yumurta yiyin ekmekten uzak durun diyor. Bunun nesi yanlış?
Şu anda yediğimiz ekmekler safi zarar yemek daha iyi. Ben çiftçi çocuğuyum benim köyde kendi tarlamizin bugdayiyla yediğim ekmek vardı çocukken. Once o Buğdayı sonra çiftçiyi bitirdiler bazı karanlık güçler şimdi de ekmeği. O Buğdayı öğütüp özünü öldürüp kalan en zararlı kısmıyla ekmek yapıyorlar.
Kadın sebze yiyin meyveyi az ve kararında yiyin hatta şeker yüzünden yemeyin diyor. O şeker değil mi bizi mahveden?
Yoğurt ve ayran keza. Eskiden çok yaşayan insanlara mikrofon uzatilinca direkt yoğurt yedim ayran içtim diyordu.
İşte uzun yaşamın sırrı.

kadının dediklerinin çoğu doğru olabilir ama hastayı görmeden tuz yiyin tereyağı gömün yumurta yiyin ne derece doğru, kaldı ki bunu bizim millet ayırt eder mi sizce? popüler olma çabası var mı ben bilmem (tv için söylüyorum yanlış anlaşılmasın para için değil) ama kadının çıktığı programlarda ama hocam doktorum böyle dedi deyince sen siktir et onu der gibi anlatıyor. hangi evrakı görmüş o an hastayla ilgili anlamak zor. genel itibarıyla sağlıklı insan için anlattığı beslenme vs doğru olabilir ben bilmiyorum.
bide doktor değilimde millet maşallah doktordan doktor. %95 i ilaç kitleyip milleti düzme derdinde nedir yaw :) çevremizde doktor olmasa bilmeyeceğiz. adam tetkike yollasa suç başımın ağrısını araştırmadı diyor. sonra diyecek hayvan gibi röntgende yedim radyasyonu diye her başım ağrıdı diyen ileri düzey tedavi diye inliyor sonra beni denek yaptılar diye çemkiriyor. yaw bu millete var ya sığır gibi doktor lazım en iyisi o :) kaçıp giden çok doktor gördüm adamlar en çokta doktordan çok doktor olan hastalardan şikayet etmişlerdi. duyuruyu okuyunca ne kadar haklı oldukları ortada.

Fazla üfürüyor. İyi güzel ama gazını alamayıp bokunu çıkarınca hoş olmuyor.

Cervuetta+1 Tip dunyasinda tartismali olan bazi konularda kesin hukumler vermesi.

Öncelikle hakikatlı bir kadın ve çoğu zaman doğruları konuşuyor.

Kadını severdim ama, şu iki şey beni biraz soğuttu.
İlki meşhur dolandırılma olayı.
İkincisi, muayene ücretinin 1000 tl'den fazla olduğunu duyunca çok şaşırmıştım.
Üstelik sgk ile anlaşması yokmuş.

Mesela bir bardak zeytinyağı için diyor ama bir aile için ayda litrelerce zeytinyağı yapar. Hem ailenin maddiyat açısından hem Türkiye'nin üretimi açısından gerçekçi değil.

kendisi kardiyolog alanı olmayan alanlara girip yorum yaptığı için kızıyorlar. ama şeker konusunda çok haklı.

haklı olduğu konuları ne dünyada ne de türkiye'de ilk söyleyen kendisi değil. Sadece olayı medyatik hale getirip prim yaptı. Yoksa şekerin zararlı olduğu, ekmeğin yenilmemesi gerektiğini herkes biliyordu.

Bunun dışında tonla yanlış açıklaması da var. Hatta Fatih Altaylı bunun diyetini uygulayıp kalp krizi geçirmişti de kadından nefret ediyordu her konuşmasında hdhssd

Bizim fakültedeki profesörlerin de cv'si Canan Karatay kadar gösterişli ve hepsi Canan Karatay'ı şaklaban olarak görüyor ve ciddiye almıyor. Canan Karatay zenginleşmek için Tıp bilimini sabah programlarına alet eden ve toplum sağlığına zararları olan bir şahıs.

CVsi iyi diyenler icin de suraya birakalim. Kendisinin uluslararasi anlamda gecerliligi olan 5 adet yayini bulunuyor. Akademik arkadaslar bir profesor icin bunun ne kadar az bir sayi oldugunu bilirler. www.ncbi.nlm.nih.gov
2018'de yayinlanmis gorunen makale baska birinin.

En son bilimsel yayini 2010 gibi gorunuyor. Echocardiography isminde bir dergide yayinlanmis, derginin etki degeri 1.197. En onemli yayini Cardiovaskuler Research dergisinde, onun da etki degeri 6 civari. 6 kotu degil ama sadece 5 yayini olan bir profesorun bu kadar dusuk profilli olmasi, daha dogrusu bu kisinin profesor yapilmis olmasi aci. 1 dogru soyleyerek 5 yanlisin gorunmesini engellemesi, bizim bunu okumus yazmis insanlara anlatmaya calismamiz cok daha aci tabii.

Edit: Efendigil soyadiyla iki yayinini daha buldum. Bidi bidi edenler gelmeden yazmis olayim :) www.ncbi.nlm.nih.gov

50 binden fazla suriyeliye vatandaşlık verdiler, kim duydu? kim ağzını açıp tek kelime söyledi?

hepsine zaman içinde vatandaşlık verecekler. geri yolladıkları olsa her bir kafileyi yandaş medya gözümüze sokmaz mıydı? bunu kendi zaferi olarak ilan edip oralardan onlarca haber çıkarmaz mıydı?

O sureyililer artik burali zaten. Bu adamlaea bugun yarin bir sekilde vatandaslik verilecek. Ama secimden sonra, ama 2 yil sonra. Vatandaslik verilme ihtimalini konusmaya gerek yok bence. Teknik olarak vatandaslik verilmese bile denk bir statu alacaklar.

Amaç o zaten. Yavaş yavaş vatandaşlıklar alınıyor. Geçenlerde bizim suriyeli berber de aldı. Yarım yamalak türkçesi olmasına rağmen. 10 yıl sonra ülkede suriyeli kalmayacak çünkü hepsi yavaş yavaş vatandaş olacak. Böylelikle akp hükümeti önümüzdeki 30 yılı daha garanti altına almış olacak

esad bize vatandaslik versin biz suriyeli olalim, bu ne..

Yalniz suriyelilerin hepsi vatandaslik istemez cunku avrupadan gelen yardimlarin hepsi kesiliyor vatandas olduklarinda, pek karli bir durum degil. Ama isi gucu olan sigortasi olsun isteyen gencler alir. Zateb hali hazirda ogretmen doktor uni ogrencisi olanlaea ve 6 yılı gecmis is sahibi kisilere verdiler

inşallah verilir.

(bkz: cem uzan'a hapis şoku)

valla bizim kiracı suriyeli, fazla kira verdiği için de değil öyle denk geldi aksatmıyor diye takılıyor hala.

adam diyor ki halepliyim annemler orda savaş falan yok ama dönmek istemiyorum çünkü burada hayat güzel iş var para var.

adamlar hala devletten yardım alıyor.

6 tane de çocuğu var.

@bohr atom modeli, sizin kiraci gibiler iste hakkinda sikayet edilen asalak-hirsiz tipler. o aldigi yardimlarin, turk halkinin cebinden ciktiginin farkindadir elbet.

adreste kayıtlı olanla gitmeniz gerekiyor. kontrat yada fatura istemiyorlar.

kimse kayıtlı değilse peki ne lazım? kontrat oluyor mu?

Ben Kira kontrati ve Fatura’ya gittim hangisine baktilar kabul ettiler bilmiyorum ama en kötü kredi kartı ekstresini yönlendir olay bitsin

Kredi kartim yok. Fatura mi kontrat mi lazim baya onemli benim durumumda

boş adrese beyanla geçiliyor, geçtim geçen oradan biliyorum.

Kargo yapması gerekeni yapıyor, açıp tutanak tutulmadıysa alıcı ödemeli gönderilerde kargo ödemeyi karşı tarafa yapmak zorunda

Çakma ayakkabı, ucuz olsun diye güvenli olmayan internet sitelerinden alışveriş yapmanın sonucu yaşanmış bir durum. Kargo şirketi sadece işini yapıyor. Üzgünüm.

Kargonun suçu yok. O sayfalarda ticari bir işletme değildir haliyle şikayet edecek bir durum yok. Belki bir ihtimal satıcı firmaya dolandırıcılıktan suç duyurusunda bulunulur ama sonuç ne olur bilinmez.

Not: altta hatalı bir şekilde duyuru olarak açmışsın lütfen onu sil.

Instagramdan ayakkabı alıp orijinal olduğuna inanan varmış gerçekten. "orjınalspor_ayakkabı" nickli bir hesaba güven mi olur zaten (instagramdan hiçbir ticari hesaba güven olmaz o ayrı 1 milyon takipçisi olsa bile). Bence instagram sayfalarından asla alışveriş yapılmamalı.

instagramdan aldiginiz ayakkabinin orijinal olmasini beklemekle siz hata yapmissiniz. illa bir sey yapmak istiyorsaniz kargoyu degil ama hesaplari maliyete sikayet edebilirsiniz.

önemli bir hayat dersini biraz geç de olsa ucuza almışsınız, buradan bakın.

Herkes elemana giydirmis de hırsızın hiç mı suçu yok! Alenen milleti dolandiranlarin işini kolaylaştıracak şekilde imzayı atmadan yani resmi olarak teslim etmeden kargoyu açtirmiyorlar. Bunun böyle olduğunun onlar da farkında ancak üç kuruş fazla kazanacak diye buna göz yumuyorlar.

Kargocunun bir mal orijinal mi değil mi diye kontrol ettirmek gibi bir misyonu yok. Dolandırıcılarla işbirliği yaptıkları sonucu nereden çıkmış anlayamadım. Paket patlak, yırtık falan kalsa tamam git kargo firmasını dava et, ama bu durumda paketi açmadan ödeme almaları çok normal. Bence asıl komik olan instadan ayakkabı alıp orijinal ürün beklemek. Laleli'deki abuk subuk mağazalardan 10-15 liraya toplayıp 100 liraya satıyorlar :)

bankacılık sınavıyla mat 1- 2 nin ne alakası var? bankacılık sınavlarında daha çok genel yetenek tarzı sorular soruyorlar. bu sorudan ünv mezunu olmadığını anlıyorum?

Gayet de üniversite mezunuyum. Yabancı dil mezunu olduğumu söylemişim zaten. Birkaç defa bankacılık sınavına girdim zaten. Mat 2 olmasa bile geometri ve mat 1 soruları gayet de vardı. Matematiği lisede bırakmış biri olarak zorlanıyorum. O yüzden sordum.

kamu bankaları gişe hariç ales tarzı ya da mat 1 mat 2 li sormaz. müfettişlik sınavları içinse kpss alandan hallice sorular gelir.
özel bankalar neredeyse her pozisyon için ales kıvamında sınav yapıyor.
kısa cevap: ales çalışır gibi çalışacaksınız.
müfettişlerde zaten alan kısıtlaması olur alan yapsanız da almazlar yüksek ihtimalle.

Bana da öyle geldi biraz. Basit sorulara bile cevap vermeye tenezzül etmiyorlar.

bir dünya farklı sektörde çalıştım. yazılımcılara kadar dışa kapalı olan, ketum olan, meslek sırrı takılan çooook sektör var.
hatta kodları ortalıkta geziyor, üniversite yıllarımda manyak mı bu adamlar para almadan niye koyuyorlar filan derdim (sene 2001 tabi)
ama yani düşün sürekli otur otur otur sürekli düşün beyin yor, veya aynı şeyler kes kes yapıştır aynı şeyler satırlar satırlar
pöööf yani. çok sıkıcı adamların işi. öğretmek istemediklerinden değil bence usanıyorlar.
ha işleriyle ilgili konuşmamak değil; yine konuşurlarsa işlerini konuşurlar. mühendis erkek profilinden (baskın olarak) bahsediyoruz adamlar genel olarak konuşmayı sevmiyor.

iki kuzenim de yazılımcı/programcı falan. ikisi de öğretmeyi sevmemekten ziyade az konuşan insanlar. öyle hiç sesleri gereksiz yükselmez, gereksiz konuşmazlar. ama yardımcı olma hususunda bir yamuklarını görmedim.

haklısınız. acayipler. birşey istediğinizde istenilen şeyleri anlamsız buluyorlar ama neyi anlamlandırdıklarına dair bir fikrim yok.

not: bir zümreyi karşıma alma amacı gütmüyorum, tşk.

benim gördüğüm tam tersi. 23 yaşında, geride kalan 5 yılda hiçbir şeyi başaramamış, daldan dala atlamış bir dangoz olarak "yazılımcı olcam!11!" diye gaza geldiğimde duyuru ve sözlükte o kadar fazla yardımcı oldular ki yazılımı şu an hiç umursamamama rağmen sırf bu insanların emeğini boşa çıkardığım için utanıyorum kendimden.

kendi alanım için konuşuyorum, bir baltaya sap olamamış adam "burada para ve yurtdışı imkânı var" deyip "abi nasıl yapılıyo bu işler bana yol göstersene" dese ağzının ortasına vururdum, "sktir git lan seninle mi uğraşıcam" diye. duyuru-sözlük ve bunun dışında birkaç arkadaşım öyle yapmadı. akla gelebilecek en lüzumsuz, saçma sorularımı dahi cevapladılar. yazılım bilgim zaten şu maymunlu meşhur bi' oyun var, onu bitirmekten öteye gidemedi, ona rağmen 95399359395 tane soru soruyordum. bir de gerçekten yazılım konusunda gelişim kaydetsem neler yaparmışım.

toplamda en az 7-8 kişiyle konuştum. cevap vermeye tenezzül etmeyen sadece bir kişi oldu. velhasıl kişisel tecrübem tam aksi yönde. şaşırdım, sevindim. keşke becerebileceğim bi' şey olsaydı.

birisinin tavrından dolayı çıkarım yaparak genelleme yapıyor gibisin. kendimden ve çevremden biliyorum yazılımcıların çoğu yardımseverdir.

her şeyi geçtim ortada stackoverflow.com gibi soruların cevaplandırıldığı, github gibi açık kaynak kodlarını paylaşan insanların olduğu platformlar varken bunu söylersen taş olursun.

yalnız şöyle bir şey var eğer gerçekten birinin sorduğu sorununun cevabı çok teknik ise anlayamayacağını düşünüyorsam kendimi yormuyorum. belki onunla ilgili bir tavra denk gelmişsindir.

50 çalışanı olan bi işletmenin 2 yazılımcısından biriyim. işimle ilgili kendi cebimde notlarım olsun diye bi arama çubuğu ve gerekli bilgileri içeren bi uygulama yazdım. apk olarak kurdum kendi telefonuma. bişey lazım olunca arıyorum buluyorum detaylı bilgileri.

şimdi iş yerinden bir arkadaş heves etti, diyor ki "5 dk bana göster de ben de kendi bölümümle ilgili yazayım. sen biraz göster ben zaten gerisini hallederim" diyor. direk hayır demek zorunda kaldım. çünkü benim o adama bişeyler anlatabilmem için belli bi mantığı kavradığını taban almam gerekiyor. sıfırdan anlatacak kadar vakit de ayıramam mümkün değil.

soruyu görünce kendimi gördüm. biraz da alındım. o yüzden gereksiz uzattım. benim ketumluğum burdan. sizin denk geldikleriniz de buna benziyor olabilir.

Paylasmadigim bir tane hayvan gibi dokumanim var, yillar yili her sorun ciktiginda satir satir ekledigim icin veresim gelmiyor.
Piyasada kitap olarak da yok zaten o bilgiler.

Onun disinda cok adam/kadin yetistirdim. Geneli nankorluk yapmistir pisman etmistir.
Hatta bir tanesi su an holdingin birine it yoneticisi oldu.

Hala da sorana ogretirim 3 gun sonra ukalalik eder mutlaka.
Ketum olanlari takdir ediyorum bu yuzden

çok keyifli bir iş gibi gelmiyor bana belki onlar da zaten çalışırken sıkıldıkları için günün kalan kısmında bundan bahsetmek istemiyorlardır. ben de işimi anlatmayı sevmem, mesai yapıyormuşum gibi geliyor. ayrıca gerçekten uzmanlık isteyen bir iş ve hiç bilmeyen birisine anlatmak zulüm. adamlar yapıyor ya diyip geçmek lazım.

Fıtrat meselesi. Yazılımcı tanıdığım yaşı 50deb fazla hem de gelin size yazılım öğreteyim beraber çalışalım modunda. Hiç yazılım geçmişimiz yok ona rağmen ugrasacak

Alalası yok ya. Yazılım kadar alaylının olduğu başka sektör var mıdır bilmiyorum. Adamlar her şeyi nette paylaşıyor aksine. Bana böyle sor kendi mesleğimle ilgili danışmanlık ücreti isterim.

o yüzden her yerden ücretli ücretsiz kurslar, makaleler, eğitim paketleri fırlıyor. allahtan iş öğretmek istemeyen halleri bu yoksa gece camdan girip zorla kod yazdıracaklarmış.

ogretmek istemediklerinden degil cogunun sosyal becerileri zayif

not: yazilim muhendisiyim.

şu dönemde siz de yazılım öğrenin muhakkak öğrenmelisiniz diyip frontend öğrenmeye başlamak gibi bir hype var, ondan bezmiş olabilirler.

net cevap : evet

bence tam tersi. yazılım kadar karşılıksız yardım edilen bir sektör daha görmedim.

kimsenin kuruş kazanmadan yaptığı işletim sistemi var, gönüllü ansiklopedi var, reddit var, Quora var, hayvan gibi yazılım soru-cevap mekanları var, var oğlu var.

tam tersine yazılımcılar öğretmek için benim gördüğüm en açık insanlar. boş muhabbete pek meyilleri yok, o başka bir konu...

medya arkeolojisi

bununla ilgili geçtiğimiz günlerde bir kitap aldım ancak henüz okuma fırsatı bulamadım. www.milliyet.com.tr

iletişim sosyolojisi alanı çok faydalı ve ilgi çekici bence. foucault, habermas falan yararlanalım bunlardan.

Siyasal iletisim benim en keyifle takip ettigim konuydu belki sende calismak isteyebilirsin.

Siyasi partilerin calismalari , sloganlari , reklamlari vs.

Hele ki gunumuzde herkesin siyasetle icli disli oldugunu dusunursek , farkli kesimler tarafindan da takip edilebilir diye dusundum

yeni medya. iki üç twitch yayıncı, youtuber kafala yardır.

ikeada var.

www.ikea.com.tr

ikea + 1 demeye geldim.
tam f/p aleti.

tabii ki xbox. yeni üretimlerde düzeltilmiş midir bilmiyorum (hiç sanmıyorum) ama logitech f710'un kablosuzu aşırı sorunluydu ben kullandığım zamanlar. internette de bunla ilgili şikayetler doluydu. kopma sorunu var kablosuzunda zehir eder her oyunu. her türlü xbox kolu yani hele daha ucuzsa düşünmeye bile gerek yok. sorunlu alete daha fazla para mı vericen bir de?

sözlükteki başlığında da bu tarz şikayetler dolu göreceğin üzere: eksisozluk.com
kısaca logitech f710 gördüğün yerde kaç aman ha para vereyim deme o boktan alete.

pc de uzun süre f710 kullandım canavar gibiydi.
hem de ikinci el almıştım.
bi kere bile kopma vs yaşamadım.

xbox öne gamepad ele öyle güzel oturuyor ki bırakasın gelmez. 360 gamepad de var, o idare eder ergonomi konusunda.
win10 a bt ile bağlayabiliyorsun özelliğine bak alırken. birden fazla nesil var sanırım onlarda da

her türlü xbox one.
sorunlu bir f710 a denk gelirsen her şeyden soğutur.
ve bu sorunlu f710 lar az sayıda da değil.
risk almanın lüzumu yok.

gayet normal bunlar. arkadaşların akademiyle pek alakaları olmadığı için abartıyorlar olayı.

Kesinlikle hocaların/bölümlerin akademik personel alımlarda daha fazla özerkliğe sahip olmalarını savunuyorum. Belli temel kriterler ancak kurum (YÖK değil, üniversite/enstitü) tarafından belli kaliteyi, standartları korumak adına talep edilebilir. Ancak bunlar da genel geçer kriterlerdir (dil becerileri mesela).

Bölümler/hocalar da doğrudan birisini alabilmelidirler de, ilan açıp başvuranlardan kendileri özgürce seçebilmelidirler de. Ama ipin koptuğu nokta buradaki kriterler. Burada kriter olarak hocanın rahatça kendi işlerini kitleyebileceği, bölüm içi savaşlarda kendisinin neferi olarak çalışabilecek, mobbinge ses etmeyecek kişi araması ya da sadece politik görüşü, eş dost hatrını gözetmesi gibi durumlar olmamalıdır.
İşte işin özü bu yozlaşmışlığın akademide rutin haline gelmiş olması. Bunun önüne geçmek için de ne yasa ne kural ne sınav koyarsanız koyun ahlaksızlık en derinlere çoktan nüfuz etmiş olduğundan bir şekilde o kuralların etrafını dolanıp aynı boku yiyebiliyorlar.

ales akademik bilgiyi ölçen bir sınav değil. Türkçe matematikte fullemek çok iyi bir akademisyen olunabilecek anlamına gelmiyor. Sıkıntı ales'in bir kriter olarak var olması. Ales kalksa kimse çalışmasa emek vermese daha anlamlı değerlendirme olur.

naif hayvan + 1

Universite ozerkliginden hicbir kosulda taviz verilemez. KPSS ile atanamayan, devlete kapagi atmak icin ALES kasiyor. Universite sisteminden haberi olmayan insanlar, "merkezi sinav gelsin, universitenin bir soz hakki olmasin" istiyor. Diger yandan ozerklik taninan hocalar da gercekten calisacak insan yerine canta tasitacak insan ariyorlar. Durum boyle olunca da iki ucu boklu oluyor. Her sey en basindan kokmus vaziyette.

@cosmic asistan ile araştırma yapacak kişi aynı değil mi? bilmediğim için soruyorum. sonuçta asistan hocaya araştırmalarında yardım edecek kişi değil mi?

bu "ama hoca kendi istediği öğrenci ile çalışmalı" kafası büyüp siyasal iktidara gelince "ama akrabasıyla, hemşeriysiyle çalışması gayet normal, niye tanımadığı insanlarla çalışsın" oluyor.

ikincisine şiddetle itiraz edenler birincisini normal sayıyor.

sistem tamamen yanlış olduğu için çıkıyor sorunlar. her hocaya bütçe ver hem araştırma hem asistan için ve her yıl sonu verdiği akademik ürüne göre bütçeyi artır, azalt ya da kaldır. o zaman kimse gerizekalı akrabalarını dolduramaz.

şimdiki sistemde adam yanına asistan değil devlet memuru kadrosuna adam sokuyor.

Çare test usulü merkezi sınavlar olamaz, bu çok açık. Üniversiteler akademik personellerini seçme konusunda özerk olmalı. Kendini ifade etme becerisi sıfır olan bir insan bu testlerden çok yüksek puan alabilir; bana böyle birisi asistan olarak "atansa" kendimi camdan atardım. Ya da apartman üniversitelerinde veya son yıllarda "her ile bir üniversite" programı kapsamında kurulan üniversitelerden mezun olan birinin sonradan test çözerek Türkiye'nin önde gelen üniversitelerine asistan olması saçma olur. Asistanı alacak üniversite tarafından belli not ortalaması, dil bilme şartı (ki YDS'yi falan geçiniz; dil bilgisi ölçme konusu apayrı bir tartışma) aranır; adaylar arasından en parlak olan ve gelecek vaat edeni ise alınır. Adayın alanının temel kavramlarına hakim olup olmadığına ve anabilim dalının beklentilerini karşılayıp karşılamayacağına bakılmalıdır. Üniversiteden mezun olup da temel bilgileri bilmeyen o kadar çok kişi var ki; ben o nedenle asistan alımı sınavlarında şöyle bir genel tartım yapacak bir sınavın olması taraftarıyım. Zaten hayatın olağan akışında da ya hoca bir öğrencisini beğenir ve onun asistan alınması için ilan çıkartır (ki mülakatlarda 0 verilen durumlardan biri budur; bu ihtimalde bile daha iyi bir aday çıkarsa ilana çıkılmasına sebep olan öğrenciye güle güle denebilir. "yiaa x hoca beni asistan alacak" diye yayıp ortada kalan tiplere içten içe gülüyorum bazen), ya da gerçekten o anabilim dalında bir asistana ihtiyaç vardır ve gelen en iyi adayı almak üzere ilana çıkılır. Bu ikinci ihtimalde hocaların başvuranlardan hiçbirini beğenmeyip kimseyi almadığını bile gördüm.

Şu anda akrabası/çok sağlam torpili olmayan asistan olamıyor diye bir paranoya oluştu sürekli basına yansıyan haberlerden. Ama bu demek değil ki herkesin babası anabilim dalı başkanı. Evet, akademinin kapısından bile girecek nitelikte olmayan eşi dostu üniversitesine alan çapsız profesör kaynıyor ortalık; ama bu adamların profesör olmasına izin veren sistemde bir sorun var. Ve eminim ki üniversitelere sıfır seçme şansı verilse dahi bunlar bir yolunu bulup yine akrabalarını aldırırlar. Bu tip bir insanın gelinini asistan alması üzerine falan asla oraya girmek benim hakkımdı diye dava açmaya kalkmazdım; aksine ucuz yırttım derdim. Böyle bir insanla yıllarca beraber çalışmak ne kadar korkunç olur düşünsenize.