splash pro ex
not: kmplayer'dan geçtim

pot player. tek gecerim

3.6'ya dön www.kmpmedia.net

MPC. Candır. Temizdir. Her işini görür.

bsp

birkaç gün önce yaptım.4 günde elime ulaştı.

28 ekimde sipariş verdim bugün elime ulaştı. benim ilk siparişim ama ekşi sözlükte baya beklediklerini yazanlar var.

ben bir çok kez yaptım. en erken 2 günde en geç 8 günde ürünler tarafıma teslim edildi. sağları solları belli olmuyor çok acil eline ulaşmasını istediğin bir ürünse hiç bulaşma derim.

ben ne aldıysam hepsi 2-3 güne geldi. 30 a yakın işlem yapmışımdır.

Son siparişim 18 günde ulaştı, arkadaşımınki de 13 günde. İdefix de bundan farksız durumda şu günlerde. Hiç tavsiye etmiyorum.

Cok yaptim. Ama aldigim urunlere gore degisiyor teslimat suresi. Kulaklik 1 haftada geldi mesela. Aldigim kimi kitaplar 2 gunde kimi 4 gunde geldi. Gibi...

1 haftadan önce gelmedi hiç. 4 yıldır kullanıyorum. son siparişi 24 ekim'de verdim. 1 hafta sonra bir kitabı bulamamışlar iptal ettiler. kalanı bugün geldi.

kulaklık siparişi vermiştim ki hiçbir yerde bulamadığım türden bir şeydi. sadece sitelerinde bulabilmiştim. 3. iş günü elimdeydi.

iki alışverişimde 10 gün önce gelmedi

defalarca alışveriş yaptım 2-4 gün aralığında.

Kitapçı arkadaşlarımdan bildiğim kadarıyla şu aralar bir dağıtıcı sıkıntısı yaşanıyor. Dağıtım şirketleri alabildiğine geciktiriyormuş, açıklama yapmadan. Kitap isteyecekseniz, kitabı stoğunda tutan bir siteyi tercih edin. Fakat genel olarak, D&R internet iyidir.

stok durumuna bakın
2 günde de geldi
10 günde de

Tüm resmi kurumlar yarım gün tatil. Polis çalışıyor tabii ama o işlere bakmazlar öğleden sonra.

evet. emniyetin memur kısmısı yarım gün.

normal namaz max 20 dakika.
cenaze için toplanılacak falan desek en fazla yarım saat.

8 rekat'a 15 dakika desen en çok, cenaze de max yarım saat sürse yap matematiği işte. defin'e de katılacaksan daha çok uzar tabi bu.

peki yarın ikindi 14.52 de. hemen başlar mı namazda. kusura bakmayın cidden cahilim o konuda. namaz abdestini ezberledim akşamdan düşünün :S

süresini falan bilemiyorum da ne iş yapıyorsun gerçekten merak ettim. dünyayı falan mı kurtarıyorsunuz acaba? cenaze lan bu, zaten sürse sürse ne kadar sürebilir? dakika mı sayılır böyle bir olay için..

imamın olağandışı bir durumu çıkmazsa en fazla 2-3 dakika sarkabilir.

yarin ikindi istanbulda 14:46 da.

nmaz yaklasik 15-20 dk surer. sen 15:00 de.
15:10 da cenaze namazi baslar 15:20 de biter.

sonra defin icin sure baslar.

sen 16:00 a kadar izin al iste. cenaze bu 15 20 dakikanin lafini yapmazlar herhalde.

calzon +1

basin sagolsun

Önce ikindi kılınır. Beş-on dakika sonra cenaze namazı başlar. Tabii küçük bir camiyse bu süre kısalır. Sen orada olma süresi olarak bir saati çıkar gözden. Artı yol.

çok teşekkür ederim arkadaşlar.

Hayvan çiftliği & devlet ama özellikle devlet başka yerde bitmez çünkü o

millenium serisi. yazarini unuttum iste ejderha dövmeli kizla baslayan.

valla benim 16 saat boş zamanım vardı, dehşet kitap okudum. en çok önerdiklerim;

yüzüklerin efendisi serisi

eğer çok uzun gelirse

hobbit.

klasiklere dadan bence. askerde çok iyi gidiyor. aradan çıkartmış olursun. ben kısa dönem askerdim belki 20 tane kitap okudum (minecraft ve gta san andreas'dan ancak vakit bulabildiğim zamanlar, hehe)

Normal yaşantında kitap okuyorsan, beğendiğin yazarların bir kaç kitabını al götür işte, bunun neyini sorguluyorsun? Sivilde kitap okumayan adam askerde o hengamenin içinde kitap okumaz. Piç olur o kitap.

Tag&Rename. Candır, canandır.

Tam olarak anlayamadım ama bazı koltuklar var kenarları ahşap oluyor bardak vs. koyarken de kolaylık sağlıyor.. Belki marangoza yaptırabilirsiniz böyle bir şey..

marangoza göster bencede ayrı olarak harun kolçak var bide

miras falan mı ki? başka koltuk baksanız? yastık falan kolçak görevi görmez. marangoza yaptırtmak gerekir.

www.yatasgrup.com.tr

şu kanepeye nasıl bir kolçak çözümü bulabiliriz, pratik bir çözümü var mı? marangoza yaptırmak iyi bir fikir ama daha pratik bir çözümü olabilir mi? sabitlenebilen yastık vs gibi, hafif yüklenince kayıp düşmeyecek bir çözüm..

kollu olanı da varmış onu alın fiyat kısmında kollu yataklı olarak geçiyor ben mi yanlış anladım

marangoz bunu piç eder haklısın.
yanlara ikea'dan veya yine marangozdan bir küçük bir kitaplık bakın. mesela koltuğun dayanabileceği, kanepeyle ön-arka yönünde aynı uzunlukta, 15cm vb genişlikte bir kitaplık olabilir. veya yine ahşap bir 'şey'. vitrin olmaz belki ama, ikea kataloglarındaki değişik alternatiflere bakabilirsiniz.
konsol deniyor galiba, kadınlar daha iyi bilir aslında:)

Başka koltuk bakmak şahane bir çözüm olabilir.

Yok illâ budur diyorsan Ikea'ya gidilir, zibil gibi kitaplık/dolap kombinasyonlarından uygun biri alınır, hatta üzerine benzer yahut zıt renk bir de kalın kumaş alınarak kitaplık/dolap kaplanır. Çok da güzel olur, pek de güzel olur.

Picasa kur, kafan rahat.

yukarıda seç diye bir yer var görünüm'ün tam altında ona basıp sonra yapıştır derseniz olur diye düşünüyorum

Yanlış hatırlamıyorsam arama bölümüne ekran görüntüsü yaz.. Bir menucuk çikcak... Full ekran ya da ozel bolumu secerek ekran resmi alıp istedigin formata çıkaramazsın.

windows tusu + print screena basarsan resimlerim klasorune direk kaydediyor bu yuzden painti kullanmadim hic.

terlikli cita+1

fraps da kullanabilirsin ctrl v derdi olmadan ayarladığın bir dizine istediğin formatta kaydeder

"FN + Prnt Scrn" ikisine basınca olması lazım, insert tuşu üzerinde demişsiniz FN'e basmadan aktif olmaz o.

1. Evet
2. Evet / Ayıp değilse de çüş yani.

evet ve evet

bu kafa tıpkı bizi leyleklerin getirmesi gibi. pembe sıçıp fabulozoo osurmakla eş kafalar. bırakın pampalar bunları insanlar istediği gibi sıçıp işesin. sesli kokulu konulu olacak ya ne olacağdı.

analar babalar öpüşüp sevişmeden mi ürüyor layn.

Ben makul görürüm. Tuvalet yahu burası. Adı üzerinde "def-i hacet". Yani ihtiyaç, yani mecburi yani olmazsa olmaz. Keyiften osuran manyaklar var mı aramızda? Tuvalette gürültülü osuran birinin bunu kasti yaptığını sanmam. Ha, ben yapar mıyım? Yapmam, garip bir şekilde utanırım. Sessiz sedasız işimi halleder çıkarım genelde. 5 dakikadan uzun kalmam tuvalette. Anne baba öyle eğitti diye. Yok karikatür okuyayım yok Angry Birds oynayayım falan demedim ömrümde hiç.

nasıl evet amk ya tuvalette osurmak diyorum bu nasıl ayıp olabilir la?

ikisine de evet.

bi yerde okumuştum japonlar sahte sifon sesi yapmışlar o sesleri gizlemek için, bence bunu yaygınlaştırmak lazım.

adriana lima'nın bile osurduğu dünyada yaşıyoruz, bunlar normal şeylerdir

1. evet
2. evet

tuvalette sıçarken ses çıkıyor mu acaba diye düşünmemek aile terbiyesi almamak demek mi?
daha neler görücez bakalım.

pembe sıçan kızlar için ayıp bunlar. içimize mi ossuralım yahu?

ama başka şeye gelince löpür löpürler.

1-Evet düşünür.
2-Empati yapabilir biraz, kendini titreşime alıp osuran,sıçan duymadım hiç.

Hele devlet yurdundaysan sabahları neler neler oluyor. Özellikle biriktirip sabah sıçanların yanında diş fırçalayanlar,bi kaç metre ötede duş alanlar, bu işemeli sıçmalı olaylar sırasında sigara içenler bile var. Ortaya çıkan seslerden bahsetmek bile istemiyorum.

oha tuvalette de osuramayacaksak nerde osurcaz, illa balkona mı koşalım kışın ayazında bile. sonuçta o gaz bi şekilde çıkmalı.

Özet: Everest Yayınları'nınki iyi.

Gecikmiş merak değil. Ben de yıllardır adam gibi bassalar da okusam diyorum. Everest ciltli-miltli basmış, külliyatı. Bi gidip inceleyemedim ama tavsiye olarak bir-iki yerden duydum. Zaten 56 hikaye ve 4 romandan oluşuyor Doyle'nin yazdıkları. Ahan da liste:

Novels
Here is the list of the four novels of the canon:
A Study in Scarlet (published 1887)
The Sign of the Four (published 1890)
The Hound of the Baskervilles (serialised 1901–1902 in The Strand)
The Valley of Fear (serialised 1914–1915)

Short stories
The 56 short stories are collected in five books:
The Adventures of Sherlock Holmes (published 1892)
The Memoirs of Sherlock Holmes (published 1894)
The Return of Sherlock Holmes (published 1905)
His Last Bow (published 1917)
The Case-Book of Sherlock Holmes (published 1927)

Conan Doyle'nin yazdığı 56 hikaye ve 4 kitap var. Ben bunların isimlerine göre tek tek toplamıştım piyasadan. D&R'da dün gördüm Sherlock Holmes ansiklopedisi yapmışlar. Çeviri neredeyse birebirmiş ve Sherlock'la ilgili bilgiler falan var. Ona bir bak.

@dunedan efsane bi cevap olmuş. Eyvallah :)
@sahan666 onu gördüm sanki bugün de martı yayınlarıydı, aynı seriden mi bahsediyoruz acaba? Ben o martı yayınlarını görünce bi emin olamadım çünkü

ben friday diye bir yayından aldım. iğrençti. çeviri çok kötü.

az evvel bahsedilen sh külliyatı çok iyi. bir sürü ek çizim, resim ayrıntı falan efsane olmuş.

nasil verildigine bagli. kliseyi veriyorsan onceki filmden ustun bir seyler yapman gerek. misal the conjuring vardi vizyonda gecenlerde. tamamen klise ama o kadar guzeldi ki oyunculuklar, diyaloglar ve etkilesimler; klise olmasina ragmen genel anlamda cok begenildi.

klise 1-0 yenik baslar. ama bunun da getirdigi avantajlar vardir. misal yaratici olman gerekmez. ama bu yenik baslama olayini artiya cevirmen icin baska konularda uzmanlasman gerekir.

Klişelerin sevilmemesi çok klişe bence. Sevelim klişeleri, biraz orijinal olsun. :D

Adam bombayı son anda da imha edemesin istiyoruz biz. Böylesi çok daha heyecanlı.

dunedan haklı. fakat üslup mühim tabii. o klişenin nasıl kullanıldığı, sarkazm içerip içermediği de önemli. yoksa b sınıfı bir poli,siye-macerayı izliyorsak zaten klişelere hazır olmalıyız.

her gün aynı saate uyanıyoruz işe/okula gidiyoruz güneş hep doğuyor hep batıyor kıştan sonra hep yaz geliyor. Tatillerimiz hep aynı günler. Dönüp dolaşıp aynı yemekleri yiyoruz.
Bu kadarı yeterince fazla zaten. Adam olsunlar diye sevmiyoruz ama anlatamıyoruz.

Klişe güvenlidir ancak klişeyi dramatik yapı içinde sundukları yer izleyiciyi, okuyucuyu aptal yerine koyuyorsa o zaman klişeyi kimse sevmez. İçinde bulunduğumuz çağda insanlar sinemaya acaba filanca yönetmen ne demiş diye gitmezler nasıl demiş onu görmek için giderler. Bu nasıl'ın günden güne anlatım olanaklarını zorlayan sanatların içinde ötekilerden ayrılan bir yanı olması, dünyayla ilgili perspektifimizin de geliştiğinin bir kanıtıdır. Bu yüzden klişeden uzak durabilen insanların üretkenliğini kutsar, ötekileriyse kendi bayağılıklarında boğulmaya terk ederiz.

aksiyonda her türlü alır götürür bir şekilde olayların son anda düzeltilmesi çünkü bu son ana kadar aksiyon heyecan demek. ama romantik, duygusal vs. şeylerde gitmiyor. hayatın birçok alanında da gitmiyor.

iki insan geliyor filmde didişiyorlar, bunlar kadın erkek. sonunda sırılsıklam aşık oluyorlar hem de hayatlarında hiç böyle duyguları tatmamış oluyor erkek. son anda bir yanlış anlaşılma oluyor ayrılıyorlar, biri de son anda gönlünü almak için ya uçağa, ya otobüse ya x yere yetişmeye çalışıyor. bu klişeler izlenmiyor eğer oyunculara özel bir hayranlık yoksa.

ya da korku filmlerinde sürekli çocukların çizdiği resimler gibi. sürekli küçük çocuk resimlerle bir şey anlatmaya çalışıyor. sürekli lanetli bir ev oluyor. sürekli birileri bir yerden bir yere taşınıyor ve inatla o evden gitmiyor. aileden birisi de saçmalama dostuğğm hayalet diye bir şey olamaz diyor. birisiyse deliriyor.

bu klişilerin geçtiği favori filmlerim de var. evet aşılmalı biraz ama aynen bohr atom modeli +1 the conjuring klişeden geberirken bile çok güzel. demek ki sorun klişe değil de klişeyi yedirme şeklinde.

moğollar-bi şey yapmalı. aynı şekilde iki ayrı versiyonu var.

Bi' Şey Yapmalı'nın iki ayrı versiyonu olduğu bilinen bir şey zaten. 1996'daki Dört Renk albümünde yer aldıktan sonra 2000'de compilation albümde de yayınlandı ki bu albümdeki tüm parçalar tekrar kaydedilmişti.

Ben farklı bir durumdan bahsediyorum. Ben Bilirim compilation'u 45'lik derlemesi olarak bilinir. Fakat buradaki versiyon farkına dair hiçbir bilgi yok. Es-kaza fark etmiştim yıllar önce, şimdi tekrar aklıma geldi diye soruşturuyorum.

bildiğim kadarıyla tek versiyonu var. şimdi de dinliyorum ben fark göremedim. bi 1973'te çıkardığı lambaya püf de - kalk gidelim küheylan 45'liğinde var. bi ben bilirim albümünde var, bi de sakla samanı gelir zamanı toplama albümünde var. ama hepsi aynı gibi?

bu arada barış manço'nun ciddi anlamda hastasıyım. barış manço ile ilgili konuşabilecek birini bulmak güzel.

Manço'cu geldi. :D
Olayı açayım biraz. Almanya'da yayınlanan İşte Barış İşte Manço albümündeki versiyonunda fark etmiştim farkı. İlk başlarda Almanya'da böyle bir kayıt vardır dedim, fakat o kaydın 45'lik versiyonu olduğunu fark ettim.
Ahanda aradım, buldum. :D
www.youtube.com
Elindeki Lambaya Püf de ile, bu Lambaya Püf De'nin 1.20'nci dakikasından sonrasını bi' dinleyip karşılaştırır mısın? Ciddi bi' telaffuz farkı var. (Linkteki çok daha güzel bence.) Ayrıca, parça hızlanmadan önce linkteki kayıt "Ohhh" diyor, Ben Bilirim'deki kayıtta "Oh deee" diyor. Bi' dinlesene müdürüm.

hepsini dinledim.

şimdi benim bilgisayarda mp3 olarak olduğu için aynı dosya kopyalanmış da olabilir (gerçi böyle değil) ya da bunu hazırlayan adam 1973 45'liğinin içine koyduğu dosyayı ben bilirim albümünden falan çekmiş olabilir.

lakin dinlediklerimin içinde 45'lik, ben bilirim ve sakla samanı albümlerindekielr aynı. bir tek işte barış işte manço albümündeki farklı. senin youtube videosu da iştebarış işte manço albümündekinden.

45'likler bende yok ama kesin bir şey diyebilmek için evde ben bilirim kasedini bulup dinlemem lazım.

sanırım bu ilk versiyon ama.

Haftasonu plakçıları bi' dolaşayım bakayım, neymiş, ne değilmiş.

Gesi Bağları gibi bir mix farkı olduğunu düşünüyorum. Aynı durum onda da vardı. Yeni Bir Gün albümündekiyle Sarı Çizmeli Mehmet Ağa toplamasındaki versiyonlar farklı. Tıpkı bunun gibi telaffuz farkı vardı onda da. Bi' de doğru dürüst bi' box set yapmadılar ki,adam gibi alalım, flac olarak rip'leyip linkleri dağıtalım. :D Dönüp dönüp aynı dört-beş albümü dandik dandik ses kalitesi ve kötü kapaklarla basıp duruyor Hüseyin Emre Bey Hazretleri.

Beatles, The

bence bu durumda büyük olmalı, çünkü o "the" virgülle ayrıldığında aslında cümlenin başından koparıldığına işaret ediyor. ama ben olsam bütün arşivi all-lowercase (hepten küçük harf) yapardım. hatta bunun için bulk edit programları var.

Hemen iki yanıtta büyük harfe ikna oldum. :D

@dehri, o iş beni delirtir. İmlâ konusunda ciddî takıntılarım var, onca küçük harf bende göz seğirmesi yapar. :D

The

hayatım imla dedektifliği yaparak geçti. kamusal alanda, kitap çevirirken / yazı yazarken ihmal edemiyorum ama şahsi sahada ben büyük harfe inanmıyorum.

çözümün nedir peki?

turkiye'deki milyonlarca kadini yok sayan bir yasak kalkmis oldu. ozgurluk guzel seydir.

Evet elbette böyle olacak. Ben herkesin her şekilde özgür olmasını savunuyorum ama maalesef Türkiye gibi daha hiçbir şeyi hazmedememiş, milletçe bi olgunluğa ulaşamamış, ahlaklı bir kültür oluşturamamış bi ülkede ne yapsan böyle bi sürü yerden patlak verecek.

Yapılması gereken şey uzun vadede çok sıkı eğitmek insanları; ahlaki olarak, ahlaklı, özgürlükçü bir kültür oluşturabilmek. Ama bunu kim yapacak? Tabii ki bunu yapabilen olmayacak. Kendi acımızla kavrulup gideceğiz.

o baskı insanlardan kaynaklanıyor. Önceden de mesai dışındayken vardı,

laf ola beri gele.

baskı oluşturur ve bu baskı zaten hep vardı.

çözümü mü, kadına toplumsal bakışın değişmesi.

olur mu? zor.

başı açık kadına baskı olan yerler var mı ? var tabi ki...ancak köyünü, kahvesini, evini, sokağını filan geçip kamuda başı açık kadına baskıya mı kaldık. ben 11-12 yaşından beri örtünmediğim için yemediği laf (akrabadan vs) kalmamış bi kadın olarak derim ki biz zaten alışkınız bebeğim kamuda baskı vız gelir tırıs gider.
başörtüsü örtünmek isteyen hemcinsim için bir haktır ve örtünsündür. bunu lütuf gibi vermeleri zaten yeterince sinir bozucu. örtülü olan bana baskı yapar mı -hoş kamuda çalışmıyorum da mesela dedik- muhtemelen bunu siyasi zafer olarak algılayan 3-5 kadın yapabilir, canları sağ olsun. asıl bunu malzeme edecek olanlar ise -yine- erkeklerdir. onlara da açık/kapalı tüm kadınlar olarak "bi susun" dememiz lazım.

Çözüm @pandispanya nın da dediği gibi sanırım toplumsal olgunlaşma. Yani insanların kendi için yaşadığı ve başkalarının hayat tarzının onları korkutmadığı bir dünya daha güzel olacaktır.

Bu zamana kadar başötüsü yasağı bir baskı halini aldığı ve ses çıkarmadığınız için mi acaba bu korku. Merak etmeyin karşınızda insanlar var.

Çözüm gerici denilen kesmin açıklığa, aydın geçinen kesmin de kapalılığa saygı göstermesi; saygının da ötesinde, ötekinin olağan sayılmasıdır. Birkaç yüzyıl daha pek mümkün gözükmemektedir.

Sıkmayın canınızı. Nâzım Hikmet okuyun:
"Uyumak şimdi, uyanmak yüz yıl sonra sevgilim
Hayır, kendi asrım korkutmuyor beni, ben kaçak değilim."

"ama sanki" dediğiniz zaman temelinde desteklemiş olmuyorsunuz özgürlükleri.

Biri bu olabilir mi? en.wikipedia.org

Vallaha olabilir. Gidip bütün albümlerini satın alayım. :D Ya da torrent'ten flac'larını indireyim. Teşekkürler.

Arttırmak isteyen var mı? Diğeri? Başka tahmin?

basçı john paul jones'un olduğu them crooked vultures var bir de.

benim de aklıma them crooked vultures gelmişti. bir led zeppelin olmasa da gayet iyi.

black keys olsa gerek ikinci dedigi.

Yes yes yes! Çok sağ ol dostum. Vallaha Pokemon tasolarımı bulmuş kadar sevindim. :D

Kayseri mantısı meşhur diye bilirim. Kayseri'yi bilmem.

süper kupaya gıtmıstık oralı bır arkadasımızdan tavsıye almıstık. en meshur yerı 'kaşık la' diye bir mekan. orda kayseri tabagı ve mantı cok ıyı. bu ikisini tavsiye etmıstı zaten. bir de çok sıkıcı bır sehır ve bu restaurantın oldugu yerler sadece eğlenceli avm falan var oralarda takılın derim ben.

www.kasikla.com

bir de kiremitte pastırmaları mı ne vardı, fenaydı.

ben gittiğimde toyota center ın yanında bir restoran vardı, orası baya iyidi

Etli yaprak sarması
Su böreği
Nevzine

manti
pastirma
sucuk

cıvıklı

ya bırakın gencler kayserılı yokmu ıcınızde bı tane .. bak kayserıde uzun sure yasamıs bırı olarak hala aıle zıyaretlerıne gıttıgımde yedıgımız mekanları yazayım aklında bulunsun :

oncelıkle kayserı mantısı yemelısın , bız bunu genelde evde yedıgımız ıcın dısarda yıyeceksen kasıklada yıyebılırsın. yada lokal restoranlardan hangısınde kayserı mantısı yazıyorsa ye sorun olmaz.


ıkıncısı ve en onemlısı ; kale de iskender yemelisin. elmacıoglu iskender diye de gecer. git bi tadına bak , begenecegini dusunuyorum.

bunun dısında kayserıde kıymalı yenır agalar kım ne derse desın .. kıymalı attırmak kayserıde bı gelenektır. herhangı bır fırından kıymalı yap de yaparlar ..

hamur işi de cok iyidir iç anadoluda . kete yiyebilirsin çok guzel bişeydir. bunun yanı sıra bazlama ve su böreği de kesinlikle tatman gereken şeylerdir.

pastırma sucuk ıkılısını de yanına alıp yoluna gıdebılırsın. ozellıkle baharatlı olmalarından kaynaklı bıze gore ıdeal sucuk ve pastırma kayseride yapılır..

İlk evvela git bi' uyar. Rahatsız oluyorum de. Devam ederse zil çaldığında onlar basınca açar kapıyı bekler, kavga çıkartırsın. Korkak tipler oluyorlar genelde. Çekinme.

bi defa uyar, baktın devam ediyor bir daha ki sefere elinde bira şişesi ile kapıya çıkarsın biter. harbi tırsak oluyorlar.

biraz masraflı olur ama; zile basıldığı zaman active olacak bir düzenek ile ses sistemine bağlantı kurup, hiç hoşlanmayacakları tarzda bir müzik çalmasını sağlayabilirsin. boğaziçi caz korosu (çapulcu musun vs.) filan ne biliim.

uyarırsanız sorun çıkarmazlar.

in senin numaranla onların numarasını değiştir düğmelerde. göt gibi kalsınlar

zili sök bomba ateşleyici sistem kur.

öncelikle güzellikle haber vermeden atraksiyona girmeyin

zile düzenek kur, zile basılınca penis fırlasın çalana doğru.

diz bira şişelerini merdivenlere

soruyu takipteyim.
ayrıca bende dikine olanları geçtim -ayaklarda- hem dikine hem enine çizgiler/tırtıklar/kabarıklıklar oluştu.
düzenli olarak çinko, biotin falan da içiyorum.
nasıl geçer çok merak ediyorum.

vitamin veya kalsiyum eksikliği diye biliyorum.
eğer uzun süredir varsa bi doktora görünmen şart...

Bildiğim kadarıyla demir eksikliği ve tiroid bozukluğunun habercisi ama çok da emin değilim açıkçası doktorun cevabından sonra seni de bilgilendiririm :) yine de cevaplara açığız arkadaşlar

Çizgi ayrı kabarıklık ayrı ama. Madde eksikliğinden kaynaklanmayabilir. Aile hekiminize sorun, gerekli testleri de o söyler zaten yapacak kişilere.

Vitaminsizlik diye konuşulmuştu bi' ara arkadaş ortamında, aynı belirtiler. Doktor görmeden olmaz ama...

nedeni hakkında çok bir fikrim yok ancak tırnak yüzeyi düzgünleştirici törpüler var onlar sayesinde pürüzsüzleştirebilirsiniz.

@jimjim enine çizgi ve kabarıklık tırnak mantarı olabilir.

tam olarak anlamamakla beraber,

ünilerin tarih bölümüne gidebilirsin. hocalar yardımcı olur sanırım. komşunun kızı tarih öğretmeniydi ünide. osmanlıca falan çeviriler yapıyodu, haritalardan bahsetmişti

Kapıdaki askerle muhattap olmadan, yüksek lisans tezim için "üniversite gönderdi" diyerek yetkili biriyle görüşmek istediğini söyle. Öyle bin takla atmana gerek yok. Alırlar, görüşürsün. Yalnız, gelen kişinin yetkili olmaması ihtimali yüksek, doğru kişiyle görüşmek için o gelen kişiye durumu iyice açıklaman, onun durumu anlaması gerekecek.

Gerek yok ki, evlilik cüzdanı da olur.

eski nüfus cüzdanınızı iade etmeden yenisini alamazsınız.

muhtarlıktan nüfus kayıt örneği alıp nüfus dairesine gidiyorsunuz, fotoğrafla beraber. Yeniliyorlar. Çalınma gibi bir durum olmadığı için de 65 lira civarı bir para ödüyorsunuz. kesin bilgi.

mcgrever kayıplarda ne yapıyoruz? yok öyle bişi, yenisini çıkardığın an eskisi geçersiz olur. ama tabi ki bulabilirsen iyi edersin.
gochebe nin dediği doğru
sen bir kimlik ibraz etsen de etmesen de bilgilerin nüfus müdürlüğünden alınıp onaylanıyor. evliliği de işletmediysen belki onunla ilgili evrak da isteyebilirler. evlilik için yenileme talimatlarına bakabilirsin.

65 liradan kaçınmak için karakola gidip cüzdanım çalındı diye tutanak tutturabilirsin. O zaman 3,5-4 lira veriyorsun.

www.gamestanbul.com buraya gelecekti bi sor istersen.

ben direkt psn usa dan verdim 1st day download shopto den neden veriyorsun?

D&R'da gördüm geçen, ön sipariş kutularından.

(bkz: groundhog day)

Hayatımı değiştirdi diyemem ama çok etkilendiğim bir tek dizi var o da Six Feet Under

Bende şuan six feet under'ı izliyorum izlemediyseniz izleyin kesinlikle. Film olarak çok var ama ilk aklıma gelenler incendies, fight club, the intouchables, the shawshank redemption, modern times...

değiştirdi değil de çok etkilendiğim Into the Wild geldi aklıma.

gerçek olaylardan uyarlama bikaç acıklı film etkilemişti bi süre.

şunlar mesela:

hachiko
tang shan da di zhan
mar adentro
intouchables


şu filmin sonuna da bi süre çok üzülüp sinirlendim, garip bi duygu oluştu:
the mist

not: bir film için "hayatımı değiştirdi" demek çok zor. ama dolaylı yollardan düşüncelerimizi etkiliyordur tabii. hayatımızdaki bazı durumları da etkileyebilir.

tesadüfen, the beach: iki sene once filmi izledikten sonra tek basima kelebekler vadisine tatile gitmistim. sevgilimle orada tanistim.

in bruges

billy elliot

watchmen ve the life of david gale düşünce dünyama bir şeyler katmıştır diyebilirim

kader

hayatımı değiştirdi diyemeyeceğim ama etkilendiklerim; the way, nothing personal, shi gan.

intouchables +1
into the wild +1
the beach +1
in bruges tabi ki +1

the butterfly effect

(bkz: zorba)
ama öncesinde kitabı zaten değiştirmişti.

Russian Institute

Nano sim kart girişi var o telefonun. Kazıklanmadın yani :)

Git bi telefoncuya sim kartını kestir.

kazıklanmak.

Çok sağolun benim kardeşlerim ama ben kendim kesemez miyim, makasla - maket bıçağıyla falan?

bit.ly

ayfon 5'e simkartı takmıyorsun. ilk aldığında sim kartı telefona besmele ile 3 kez sürünce sim kartı her yerden çekiyor telefon. ama sağ elini kullan.

www.google.com

biri bana kosinski tavsiye etmişti, aldım okudum, oldukça beğendim, ben de sana kosinski tavsiye ediyorum,

www.arkadas.com.tr

(bkz: 1984 )

düşünsel:
erasmus-deliliğe övgü
wilhelm reich-dinle küçük adam
bertrand russell-aylaklığa övgü
machiavelli-prens

kurgusal:
ihsan oktay anar-puslu kıtalar atlası, amat ve diğer kitapları
chuck palahniuk-gösteri peygamberi
jack london-martin eden

william shakespeare - bir yaz gecesi rüyası.
e.m. forster - the longest journey

aylak adam
papillon
die leiden des jungen werthers

Bir valiz kitaba harcayacağın para ile kindle alıp türkçe e-kitap kasabilirsin.

kitap hirsizi - markus zusak
fahrenheit 451 - ray bradbury
iskambil kagitlarinin esrari - jostein gaarder

cok begendigin bir kac kitap ornek versen cok daha fazla yardimci olunabilir sanirim.

Yüzüklerin Efendisi. Bi' oku la, bu kadar önyargı nedir?

hayirrrrrrr lutfen e kitap okuyucu alin. uzun sure isinizi gorur. Hem tasimasi cok kolay hem hesapli. Bir arastirin lutfen.

(bkz: küçük prens)

"Yokyer / Neverwhere" - Neil Gaiman

"Hobbit" - Tolkien

direkt harry potter

El-fantastikus
Orta Dünya (J.R.R. Tolkien'in)
Belgariad (David Eddings'in)
Zaman Çarkı (Robert Jordan'ın)
Perg (Barış Müstecaplıoğlu'nun)

El-bilimus-kurgus
Lan ne biçim evrenler yaratmış deyyuslar; düşündüm düşündüm, hiçbirinde yaşayasım gelmedi.

El-normalus
Zengin olduktan sonra tüm dünya senin amk. Yoksa, her yer bok.

Shibumi - travenian
Herhangi bir dan brown & ahmet ümit kitabı. Harikulade anlatıcılar. Tasvirler nefis.
Bir - richard bach
Suç ve caz - dostoyevski (şu an okuyorum ve her sayfa hayalgücümde canlanıyor)

Adamin yuzunde meymenet yok ki neyini sevicen allasen

1. üslubunun iticiliği(iyibiliriz.biz)
2. toptan zihniyet yapısı(parti politikası, Atatürk düşmanlığı vs)
3. amerikanın uşağı olması
4. eğitim sisteminin içine etmesi(kopya skandalları, yönetmeliklerin saçma sapan değişmesi vs..)
5. gezi olaylarında halkı kutuplaştıması(%50-%50)
6. din din din sömürüsü

Her şeyi iyi bilmesinden dolayı nefret ediyorum.

çok sinsi ve içten pazarlıklı bence. ben bu yüzden ve samimiyetsizliğinden, itici üslubundan dolayı nefret ediyorum.

kendi görüşlerini herkesin görüşü olarak görmesi, dini kullanarak insanların üzerinden sürekli bir şeyler yapması vs.

yüzlerce sayılacak şey var, fakat benim için en önemlisi bu kadar çok şehit verilmişken, hiç bir şey olmamış gibi neredeyse ülkeyi bölmüş olmaları, herşeyden taviz vererek birde terörü biz bitirdik ayaklarına yatmaları.

bu bitirmek değil teslim olmaktır.

insanların inançlarını kullanıyor.

nefretle konuşuyor, nefretle nefes alıyor, nefretle besleniyor... kısaca siyaseti bunun üzerine kurulu; kendi böyle istiyor. Bunu seçmen kitlesini birarada tutmak için bir çimento gibi kullanıyor. Ona olan nefret seçmen kitlesine kusulduğunda da amacına ulaşmış oluyor.

Neoliberal politikayı köylünün bile hayatına soktuğu için
Tarım ve hayvancılığı bitirdiği için
İşsizliği bu seviyelere getirdiği için
Ülkeyi nefretle donatıp insanları birbirine düşman ettiği için
7 sülalesine yetecek parayı götürdüğü için
Kadrolaşma tavan yaptığı için
Akpli olmayan herkesin ateist, vatan haini vs görülmesine sebep olduğu için
Cinayetlerin, suç oranlarının vs bu kadar artmasına sebep olduğu için...

benim en temel nedenim nefret dolu oluşu, sevgisiz biri o.
ülkeyi pek çok bakımdan, bana göre, iyi yönetememesi nefret etmeme yetmezdi yoksa.

beni bir kadın olarak, bir öğrenci olarak, bir işçi olarak, bir insan olarak görmezden gelmesinden dolayı.

@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim

Âdeta zihinsel orgazm oldum. O ne listeymiş arkadaş!

saymakla bitmez ancak topluca bir cümlede anlatacak olursak; hayatımın içine sıçtığı için...

her alanda: eğitim, din, gelir, gider vs... düzgün tek bir şey yok...

diktatörlük sevdasına sahip olması.. kendisine tapan koyunlar sayesinde kendini tanrı gücünde sanması

kendi dinini oluşturması. evet kendi dinini oluşturdu adam bildiğin müritleri falan var bu dine mensup olmayanları dinsiz, ateist görüyor.

bunun yanında dik kafalılığı ve empati olgusunun sıfıra inmesi. bariz esnaf kafası var bana olunca oh ne ala sana nerede süheyla hesabı.

gezi olaylarındaki tavrı tutumu ve o esnada meclisten geçirdiği yasalar.

kürtaj meselesi.

eğitim sisteminin çökmesi.

her yere adalet sarayı dikip adaletin a'sına şapkasız koyması. (anlaşılmıştır sanırım.)

bizi biliriz tavrı. aynı anda 7 meslek kolunda görmesi kendisini.

ve tabi ki gıdım gıdım ülkeyi satması. sıcak para ile şirin gözükmesi.

tabi ki sam amca'nın ofisindeki uşaktan tek farkı bi ülkenin başında olması.

Wish You Were Here
The Wall
Animals
The Division Bell
Meddle

kişiye göre değişkenlik gösterebilecek bir şey. bence tüm diskografisini dinle. zamanın boşa gitmiş olmaz. syd barrett'lı dönemle kapanışın yapıldığı the division bell'in müzikal anlamda alakası yoktur ama ikisinden de ayrı ayrı tat alabilirsin. bazısı the wall albümünü hiç sevmez mesela. benim her albümden çok sevdiğim parçalar vardır.

Meddle'yi aç, çalsın. Candır.

bana sağlık dile

çok kötüyüm. tükürüğümü bile yutkunamıyorum.

not: isim lazım oluyosa serkan dersin :D

Kardesim bana bi kilo huzur lutfen

edemiyenin duasını yiyemiyenin parasını s.evemeyenin sevgilisini yaşayamayanın zamanını ;) kırışabiliriz...

yolla panpa

bana da reis
askere gidicem başta onun için sonra aşk da olsun bir de iş için olursa çok güzel olur

Et panpa.hepsi icin

başkasının yerine dua etmek nedir yahu camiye gitmeyen insanlar dua edemiyor mu yani, bu dediğin ne istiyorsanız söyleyin de allaha bizzat ileteyim der gibi olmuş esra elönü mod on.

@feykalede e işte dile ondan ne dilersen moduna getirdi zikr nedir yahu ! dua kadar temiz saf bi şey yok onuda allahla kul arasında kendin et :) yada benim gibi bildirim yap facedenn filan tüm inananlar için La ilahe illallah muhammeden resulullah iyi bi şey yapacaksan belki biri okur içten samimi de bi işe yarar yazdığın :)

bunun bir ötesi bizim yerimize cennetten arsa satın almak heralde, arkadaş iyi niyetle söylemiş olabilir ama baya bildiğin şirktir bu, hangi sıfatla allahla kul arasına girip aracılık ediyorsun ki dua etmek isteyen kendi yerine edebilir zaten dini özünden saptırmayalım artık.

Bana da gece bitmeden dua edersen abi.. bu dunyan da ahiretin de guzel olsun.

Allah ile kul arasına girilmez. Kendine akıl fikir iste, biz gerisi hallederiz.

Var. Kullanıyorum

Hala = hâlâ gibi karıştırma olasılığı olunca kullanıyoruz.

Kullansan da kullanmasan da doğru oluyor.

Resmi alfabede olmamasının sebebi â'nın ayrı bir harf olmaması. Benim bildiğim â ayrı bir ses değil de şapka bir imla işareti.

fransızlar da alfabesinde göstermez, ispanyollar da, yunanlar da. türkçede sadece şapkayı (düzeltme işareti) kullanırız. ince l ve k (bazen de n) yı göstermede ve karışma ihtimali olan kelimelerde kullanılır. o harfi için kullanılmaz çünkü arapçada o harfi yok. örneğin:

dini
dinî

ilmi
ilmî

kar
kâr gibi. ayrıca kullanılıyor kalkmadı yani...

Farklı anlama gelen, yazımı aynı başka bir kelime varsa kullanmak gerek. TDK öyle diyor.

düzeltme imi hiçbir zaman tamamen kalkmadı. şehir efsanesinden ibaret o. hala-hâlâ, kar-kâr, hakim-hâkim gibi aynı yazılışa sahip olup okunuşları farklı olan sözcüklerde hep korundu. ayrıca k ve g harfinden sonra gelen ince a ve u sesleri için de hep kullanıldı. örnekse karargâh, kâğıt vb. bir de yazım kılavuzlarında yazmamasına rağmen yaygın kullanım olarak anı ile an-ı, ana ile an-a gibi sözcükleri karıştırmamak için kullanılıyor. mesela "ana kutsaldır." "şu âna kadar bunu düşünmemiştim." "bu anı benim için unutulmaz." "bu ânı unutmayacağım." bir de yine yazım kılavuzlarında yazmamasına rağmen ismin hal eki -i ile nispet eki -i'nin karıştırılabileceği durumlarda kimilerince bir kullanım mevcut. sözgelimi ticari, kitabi vb. yazarken î kullanmıyoruz ama fikir-i ile karışmaması için fikrî şeklinde kullananlar mevcut. yani "bu fikri beğendim" "fikrî mülkiyete inanmıyorum" gibi...

Kullanıyorum. Kullanmayanları kınamasam da kullanan bir kızla evlenebilirim gibi hissediyorum.

anne: saat
baba: gömlek
ergen kız kardeş: incik boncuk

anne: parfüm, şık bir bluz, küpe kolye vs
baba: kravat, gömlek, saat

baba : kazak ( mevsim kıştı o yüzden )
anne : kredi kartı çıkarttım ; bir sonraki ay da elektrik süpürgesi alıverdim.

Benim bildigim kadariyla terlik almak bir gelenektir ilk parayla ayni ilk paradan bi tane ayirip kapi ustune koymak gibi. Onun disinda alinan hediyeler ilk maas degil de normal maas hediyesi olur sadece

anne: bilumum ev eşyası, süsü
baba: direk para

ikisini de lüks bir yerde yemeğe götür.

yemeğe gidin

Anne: Şık bi' mağazadan şık bi' giysi.
Baba: Şık bi' mağazadan şık bi' gömlek.
Bana: Kitap. Mümkünse Tolkien'in Bitmemiş Öyküler'i.
Ayrıca yemeğe de götür müdür. Beni çağırmasan da olur. Çok yerim.
Ve de hayırlı uğurlu olsun işin.

yemek

bu o kadar genel bir soru ki:) her bölgenin faunası, vejetasyonu çok farklıydı:)

genel bi haritası falan yok mu ki?

efsaneler der ki bir maymun suriyeden bir dala tutunup yere ayak basmadan bursa'ya kadar gelebilirmiş zamanında.

3000 sene once cok acayip farkli bir sey yoktu aslinda. yani denizin ilerleyip gerilemesi falan var tabi de onun disinda jeolojik surecler dusunebilecegimizden cok daha yavas.

Yuvarlaktı. (Yapmasam ölürdüm.)

yeşillikti.

Dünya tek parçaydı. Bikaç bin yıl sonra yine öyle olacak.

fazla değil, bi 50 sene öncesine bakman yeterli. 50 sene önce kara yüzeyi yoğunluğu daha fazlaydı, ormanlar daha fazlaydı. Hah, şimdi 2500-3000 yıl öncesini hayal et.
@bass solo take one'ın dediği gibi birşeydi herhalde :)

zor la bunlar. sakal ve favorisini yillardir sekilden sekilde kendisi makineyle duzelten biri olarak bilemedim simdi :o

Mimkin değil. Yani mimkin de, kasma la. Elin kaysa, gitti gider.

kendin yapamazsın çok zor
mesleki heyecanı sönmemiş genç bir berber bul :) ben öyle yaptım çok memnunum

Karşı tarafa tüm bilgileriniz gönderiliyor. Siz bilgilerinizi ve aldığınız ürünü mesaj olarak karşı tarafa iletin, bir yandan da GittiGidiyor'u durumdan haberdar edin.

acemilik biterken olmasi lazim. 1 ay sonra diye tahmin yuruteyim..

gidince gorcez :)

Eylül'ün ilk haftası.

Mu baby acemilik gün sayısı değişken mi acaba 25 gün mu bir ay mı?

biz 12 aralıkta teslim olduk, 4 ocakta yemin vardı...
değişken olabiliyor.

jandarma erken yemin ediyor diye biliyorum; normali 4 hafta jandarma 2 hafta. ya da bize öyle denk geldi.

Değişkendir. Uzun dönemler birliklerin çoğu üç ay, bir kısmı bir ay yapar. Kısa dönem birlikler de yirmi küsur gün ilâ bir ay arası değişir. Yemin gününün kararlaştırılmasına dair bir kural yoktur, yüksek rütbelinin paşa gönlüne kalmıştır. Bir iki önce yahut sonra yapılabilir. Genelde bir hafta kadar öncesinde kesinleşir.

Dropbox'tan baska fikir gelmiyor aklima.

Edit: En buyuk dosya boyutu 2 GB ise winrar'la bolerek yapmayi deneyebilirsin.

çok çok zor. Dropbox, googledrive, skydrive vb.leri 2gb'dan büyük tek dosya kabul etmiyor diye biliyorum. Ben bi ara 8gblık video gönderecektim, skydrive'da 25gb alanım var ama tek dosya olduğu için kabul etmedi. En fazla 2gb oluyormuş. Bedava o kadar alan veren başka yer de yok, en mantıklısı 15 gblık falan bandwithi de yüksek bi hosting alıp oraya upload etmek, çünkü bir kişi indirdiğinde 10gblık alangenişliği kullanmış olacak.

not: winrarda parçalara bölüp o şekilde gönderebilirsiniz aslında. Wetransfer ile 2gb 2gb gönderirsiniz karşı taraf yükler açar. Ama sizin bölme işleminiz de, karşı tarafın birleştirme işlemi de baya sürer herhalde.

dropboxda yetmez ki ona. torrent olabilir, torrent oluşturursanız yüksek upload hızınız varsa rahatlıkla gider.

torrent de bi secenek olabilir. public tracker aracılıgı ile.

www.wetransfer.com

usb'ye koyup kargo ? :) onun dışında winrarla bölüp wetransfer yapmak sağlıklı olacaktır.

Torrent candır. Öyle işlerin tamamında torrent kullanıyorum. U-torrent'te "yeni torrent oluştur" de, klasörü göster. Sana bi' dosya oluşturacak istediğin bir yere, kb'lık bi' şey. Onu gönder karşıya, torrent programına eklesin, senden çeksin direk klasörü.

google drive google dan basit free user alıp mail olarak şifreni yada linkini verirsin

Hani lan bi tane İzmir fanatiğinin sesi çıkmıyo?

alsancak reyhanın sırasında hobby var bak ona

Can Fotokopi'nin Basmane şubesindeki abiler ablalar gayet bilgili ve yardımcılar. Çeşit de bol ve kaliteli olanlar çoğunlukta.
Bir de Altınyol'dan Karşıyaka'ya gelirken yolun sağ paralelinde Sarar'ın outlet'inin olduğu yerde büyük bir kırtasiye var. Market gibi. Ama ben Can'ı daha çok seviyorum.

var kısmına net cevap veremem ama karşıyaka ve alsancak'la uğraşmayın; konak, çankaya, basmane tarafları daha çok iş görür.
ksk çarşı'da 20 kırtasiye/hobicide dekupaj tutkalı bile bulamadım:(( suratıma bel bel baktılar ki şekilli araç gereç olsun.

Kıbrıs Şehitleri'nin sonunda Dinçay kırtasiye var. (Dinçer de olabilir emin değilim) Gayet bol çeşitli oh be dedim. Hemen çaprazında Analiz var. Varmış yani Yok değilmiş.

Konak'ta askerî malzeme satan dükkanlar var. Onlarda bulunabilir. Şu sokakta: Google Maps'a yapıştır: 38.419818,27.131193

kızlarağası hanının yanında o tarz şeyler satan yerler var

Kemeraltı'nda var. gaz maskesi falan var mı bilmiyorum ama kamuflaj ve ufak tefek askeri teçhizat olduğunu dükkanın vitrininden hatırlıyorum. Çok iç taraflarda değil, kızlarağasına giden yolda belediye'ye yakın tarafta.

Karabağlar yolunda da mesleki kostüm satan yerler var. Ama askerle ilgili bişi var mıdır bilmiyorum. Kemeraltı daha mantıklı.

Gayet etik buluyorum. Herhangi bir sistemde izin verilen koşullar dahilinde her şey yapılabilir, onlar da zekice bir strateji geliştirip böyle bir olaya kalkışıyorlar.

tamamen köylü kurnazlığı. etik olur-olmaz beni bağlamaz ama böyle kurnazlıklar yapan bir siteden asla alışveriş yapmam.

Çok itici bir stratejileri var. En etkili reklamı ekşisözlüğün üzerinden yapıyorlar ki kafa yorup ikide bir sözlük kampanyası düzenliyorlar. Başlığın yukarı çıkmasını önleyecek uygulamayı ekarte mi ettiler yani böyle? Aman ne zekice!

Bu ekşisözlük ve yazarları üzerinden rant sağlama çabalarını çok çiğ buluyorum.

Özet: Kesinlikle etik değil.

@ hope ender +1

geçen yaz da vardı böyle bir şey. sözlük yıkılıyordu resmen. itici.

Gayet normal bence, her şey kurallarda açık arama oyununa dönmüş sonuçta o sitede.

Etik değil diyenleri de anlayamadım doğrusu, sanki bilim dünyası sarsıldı bunun sonucunda. Etikliği tartışılmaya değer bir olay bile değil.

Ben de kıl oluyorum böyle işler yapmalarına. Etik kısmına girmiyorum ama kıl oluyorum. O ney la' öyle, birbirine krem-şampuan satmaya çalışan kızlar gibi...

etik ancak aşşağılık bir reklam methodu .. büzük yiyorsa yazan her suser e versinler.

hope ender +1

benim garibime giden ise sadece bir kitap hediye ediyorlar. yuzlerce insan entry yaziyor. kisacasi bir adet hediye kitap kazanmak icin kitap basligina ya da evekitap basligina entry girenleri aklim almiyor.

ayrica yukarda belirtilmis adamlarin maliyeti duyuru'ya reklam duyurusu girmek ve bir adet kitap hediye etmek. bu kadar ses getirmeleri tamamen bizim yazarlardaki belese kitap kazanma isteginden. sasirtici. cok ses getiriyorlar ama acun gibi geliyor bana.

ben ssg'nin yerinde olsam evekitap.com linki gecen entryleri engellerdim.

değil etik, aksine itici bile buluyorum. bu kadar reklam reklam olunca insan soğuyor zaten.

Hepiniz haklısınız, amacımız dikkat çekmek. Biz gerilla stratejileri ile piyasada yer edinmek ve tutunmak zorundayız, arkamızda bir Doğan yok ne yazık ki ve hatta pek çok engelle de karşılaşıyoruz. Ekşi sözlük sevdiğimiz bir yer, araştırırsanız yüzlerce kişiye kitap hediye ediyoruz sosyal medyada, istiyoruz ki burada da verelim. Pek çok gereksiz içerik mevcutken kitap ile ilgili paylaşımların olması bile bize göre güzel, ayrıca kampanyalar sonuçlandıktan sonra yazarların entryleri sildiğini de biliyoruz, amacımız kitap okumak isteyen insanları yoklamak aslında.

Ha elbette biz de isteriz yüzbinlerce lira bütçemiz olsun, herkese bir kitap hediye edelim, daha farklı stratejiler geliştirelim; ama olacaksa yavaş yavaş olacak biz inanıyoruz. Yazarlara "yazdırmak" olarak da bakmıyoruz. Bunun dışında biz isterdik ki ekşi sözlük ile görüşelim, ortaklaşa bir şeyler yapalım. Dizimag ile yaptık mesela, ama ekşi sözlük yönetimi bize hiçbir şekilde dönüş yapmadı. Konsepte göre "her şey" paylaşılabiliyor, bir yazarın bu kampanyaya katılması yasak değil, ama filtre ve sansüre karşı duruşunu açıkça belirten ekşi sözlük'ün başlıkları engellemesi bize yanlış geliyor. Yani bize "yapmayın" denilebilir, ya da yazarlara böyle paylaşım yapılmamalı denilebilir, biz şark kurnazlığı yapmıyoruz, sosyal medya ise burası, biz de onu kullanıyoruz. Kimi öyle kullanır, kimisi böyle. Ayrıca unutulmamalı ki ilk engelimizden sonra ekşi sözlük ve medyanet bu modelde bir reklam da yapmıştı, bir başlığa entry giren rastgele bir kişiye yanılmıyorsam her hafta bir ipad verilmişti, tek fark o noter huzurundaydı ve reklamı veren ciddi bir şirketti, bizim gibi tutmayınca ve oksimoron yaklaşımı farkettiklerinde devam etmediler, çabuk unutuluyor, hatırlatmakta fayda var.

Yapılabilecek o kadar çok şey var ki, keşke ekşi sözlük ile birlikte hareket etsek, daha da güçlensek, daha fazla kişiye okutabilsek. Ama biliyoruz bu işler zor, sabrederek, sıradışı şeyler yaparak büyüyeceğiz. Biz ileride anlaşılacağımıza inanıyoruz, umarız sizi daha az rahatsız eden ya da sizlerin de hoşuna giden kampanyalar üretebiliriz. Her türlü önerinize açığız, lütfen aklınıza ne gelir, eleştiri kitap ile ilgili yorum, berbat kampanyalarımızla ilgili yorumalrınız inanın hepsi çok değerli, lütfen bize bir mail atın ya da arayın: [email protected]

Teşekkür ederiz.

Bi tanesi de köylü kurnazlığı demiş, lafa bak. Yok abi, bunlara reklamı farkettirmeden sokuşturucan diğerleri gibi, anca öyle anlıyorlar.

botla

Ben sporla aldırıyorum. Bot her türlü kaldırıyor paçayı, sporda sıkıntı olabiliyor uzun olması ya da kısa kalması.

Geyik yapmış eleman, niye dert ettin ki?

kafası muhabbeti sıktı ziyadesiyle sebastian. adam sana mı soracak kafası.

evet.

Süre sınırıyla devam ediyor. Kullandığın pakete göre, 100, 300 dakika falan.

paleontolog değilim, jeolog kardeşim var ama o da yanda uyuyor. o sebepten bildiğim kadarıyla cevaplayayım.
fosillerden üretilen çizimlerin önemli kısmı tartışmalı, bilim dışılık tartışması değil tabii, fosillerden üretilen çizimlerin ifade ettiği eski dönem canlılarının tasvirlerindeki bazı özellikleri spekülasyona açık haliyle.. kesin olan bazı kısımları ise ancak modern adli tıp yöntemlerine benzer yollardan çizilebiliyor. mesela kemiklerdeki eğilmelerden güçlü kaslar, dişlerdeki aşınmalardan hayvanın muhtemel beslenme menüsü, aldığı günlük protein tahminlerinden sahip olabileceği en az-en çok ağırlıklar. çoğu özellik günümüz hayvanlarından benzetilerek, günümüz hayvanlarının soyu tükenen çok uzak akrabalarıyla taşıması muhtemel "ortak genlerinin" elverdiği deri, tüy, kamuflaj kombinasyonlarının fosillere uyarlanmasıyla falan bulunuyor. bir nevi convergent evolution fikrine yol açan evrimsel belirlenimciliğin yorumu.

Yeni bulgulara göre çizimleri değiştiriyorlar da. T-Rex'in tüylerle kaplı olduğuna dair bir takım bulgular çıktı misal yakın zamanda, öyle çizimleri de yapılmıştı.

tek bir kemikten bile genel cizimler yapilabilir.

nasil?

en basta hayvanlar insanlar gibi cok degisken boy, agirliklara sahip olmuyorlar. yani yetiskin insanlarin %10 u 1,40, %20 si 1,60, %30 u 1,70 , %20 si 1,80 etc. seklinde gitmiyor, hayvanlarin nerdeyse tamami cok yakin agirlik ve boyda oluyor.

simdi elimde bir kemik var, buna bakinca anatomi bilgisi olanlar hangi organa ait oldugunu anlayabiliyorlar, mesela tibia kemigi bulundu, bakiyorlar kalinligina, kac kilo kaldirabilecegine, ona göre baldir hesapliyolar, tarak kemikleri tasarliyolar, sonra bu kemik cizimlerine güc katicak et ve kas ekliyorlar, ordan da ilerleyip tüm vucudu cizebiliyorsun.

ama elbette kesin degil o cizimler illaki bolca hata var cünkü elde yeterli veri yok. cizimlerin yardim aldigi baska konuda bu hayvanlarin akrabalarina bakip cizilmesi zaten.

(bkz: inekle.com/@roket adam)'a yazmıştım ben fikirlerimi. ortada bir 'ders verme' açığı var lise ve ilköğretimde, özel ders alan çocuklar alamayanları kıskandırıyor, keza ebeveynler de aynı şekilde kendilerini yetersiz hissediyorlar. al sana özel ders otur çalış işte diyecek çok insan tanıyorum. ama faydalı olur mu bilemem.

Tutmaz. Açar internetten konuya bakar, soruyu çözer. En azından böyle yapabileceğini düşünür, o parayı oraya vermez.

bu siralar bu tarz siteler mantar gibi artiyor.

konu bu degil ama misal teknoloji destekli sizin tum sorunlarinizi cozelim seyi vardi avira'nin destekledigi it expert diye (market.avira.com)

o misal pek tutmadi. bu da tutmaz gibi geliyor bana. fikir aslen guzel.

iki siteden birinin co-founderı ile tanıştım, anlattığı şeyler yapılabilir geldi, olur tabi ama mesela ilk aşamada 1000 öğretmen almak istiyorlar, bunu talep eden öğrencileri henüz yok ama en kısa sürede 1000 öğretmen istiyorlar, öğrenci için sadece güvendikleri kaynaklar var, güçlü kaynaklar ama ben eğer okula ya da dershaneye gidiyorsam sorularımı hocalarıma sorarım, acil bi soruysa ararım arkadaşıma sorarım ya da burada da görüyoruz soru paylaşılıyor. Onun dışında konu anlatma sistemi; internette yüzlerce ücretsiz konu anlatım videoları varken ve bir çoğu gerçekten işe yarıyorsa neden bu hizmete ayrıca para vereyim? Ayrıca çok farklı ama bazı noktalarda benzer olan " vitamin " örneği var, interaktif eğitim platformu 7-24 reklamları dönüyordu, ve ücreti ödeyen öğrenci değil aileydi ama yeterince başarılı bir girişim değildi.


edit; @roketadam itunes gibi sistemleri var gelir belirli bir oranda öğretmene ve siteye diye ayrılıyor.

Sözlükte üstüne basa basa 'KESİNLİKLE ÖDENEN PARA DİREKT ÖĞRENCİYE GİDECEKTİR!!!' diyen birileri vardı da o başlık altında, o yüzden merak ettim ben de.

Vitamin çok başarısız bir örnekti gerçekten ve ÇOK ÇOK da iyi bir yazılım pakediydi. Herifler resmen satmayı beceremedi, başka bi açıklaması yok onun. Ve bu iki projenin de vitaminle pek alakası yok aslında.

Bir yanlışlık var sanırım. mavikep.com da dersin saati 60TL fiyatlarına bir bakın derim.

@ed soru çözdürme olayının dakikası 1 lira,istersen 10 saniye kalıyorsun içeride. 15 lira olan, 15dakikalık paketler halinde alıyorsun süreleri. ders anlatma kısmına geçmediler henüz.

@utkucbkc tam olarak yazdığını anlayamadım ama yine topluyorum çıkarıyorum 60TL saati ediyor :)

@ed dakikası 1 liradan saati 60 lira ediyor evet. ama bu 60lira ödemen gerektiğini göstermiyor çünkü site saatlik ya da 15 dakikalık ders alacaksın demiyor. şuan sadece soru-cevap şeklinde çalışıyor mavikep, 10saniye de sürebilir bir sorunun çözümü 1 dakika'da

ben sıradan bir öğrencinin 15 dakikası 15 liralık bir katma değer sağlayabileceğine inanmıyorum açıkçası. herkes bi dener en fazla, sonra bırakır.

@utkucbkc farklı yerlerden bakıyoruz. Ben toplama bakıyorum. 1 saatlik soru, cevap, ders, sohbet, muhabbet artık her neyse bunun karşılığında inekleye 15TL öderken mavikep de bu rakam 60TL. İlla senin dediğin şekilde hesaplamamız gerekiyorsa mavikep 1dk için 1 TL alırken, inekle.com 1dk için 0.25kr a denke geliyor.

@roket adam "herkes bir dener sonra bırakır!" bence oldukça pesimist bir yaklaşım. bunu biraz sürece bırakmak lazım. iki tarafın da kazançlı olma ihtimali yüksek gibi geliyor bana.

d&r da bu sigg'lerden var

Mudo

1. resimdekine benzeyenini ykm'den almıştım. ama bir kaç yıl oluyor.

Büyük bisikletçilerde bulabilirsin.

aynı değil tabi ki. birinde 150 liralık alet kullanıyorsunuz, diğerinde 1500 liralık.

kullanılan cihazların kalitesine bağlı olmakla beraber, scan işleminde önce scan edip sonra yazdırarak iki hamlede kopyayı elde ediyoruz. yani fotokopinin tek hamlesine göre iki kat daha veri kaybı.

aynı. 150 tl'lik aleti anlayamadım hangisi 150 tl onu da anlamadım. bir çok fotokopi makinesi artık dijital (hatta analog makine kalmadı bile) bu dijital makinelerde scan edip bu veriyi doğrudan yazdırıyor. yani scanner ile tara sonra yazdır işlemini bir arada yapıyor. hatta aynı yazıcıdan pcye tarama veya pcden bir dokümanı o fotokopi makinesi/yazıcıda yazıdrabiliyorsunuz.
yani özetle eğer makine yeni ise (analog değil ise) sonuç aynı olur. evde kullanılan scannerlarla da sonuç aynı olur. sonuçta kaliteyi etkileyen dpi. v370'im var ve optik/donanım çözünürlüğü 4800 dpi.

bu arada en ucuz dijital fotokopi makineleri en az 3-4000 tl.. (mini tipler değil. fotokopici tipleri)

Fotokopi makinesi de önce belgeyi tarar, sonra da tek tonda basar. İyi bir scanner ve yazıcı ile çok kaliteli sonuçlar elde edebilirsin. Etmişliğim var. Ama maliyetine değmez. Fotokopicinle konuşup kaliteli şekilde kopya almak istediğini söylersen seni tatmin edici fotokopilere sahip olursun.

bence aynı şey değildir.

örneğin bir kitabın bir sayfasını (kendi cihazımla) fotokopi yaptım

aynı sayfayı taratıp bilgisayara kaydedip ondan sonra çıktı aldım.

fotokopideki görüntü daha temiz, çıktı alınan kirli ve karanlık.

kendi düşüncem cihaz fotokopi yaparken görüntüyü daha temiz kullanıyor.

bir de çıktısı alınan sayfada pikselleşme var.

bi haber

bence tarama ayarları/seçeneklerinden de bihabersin :)

tarama seçeneklerini oldukça yüksekti ama jpg falan yapınca sıkıştırılıyor ve kalite düşüyor bence. fotoğraf olaylarına çok hakim olmasam da bilgisayar işlerinden iyi kötü anlarım, ben o kadar becerebildiysem daha deneyimsiz kullanıcı daha iyi bir sonuç almayacaktır.

yani doğrudur bilmiyor olabilirim ama ortalama kullanıcı için doğrudan fotokopi almak daha sağlıklı görünüyor.:)

öyle olsa bile sonradan düzeltilebiliyor.

Yok, ayarlarlar onu. Hoca not girmedi diye kalınır mı? :D

yetiştirememiştir, sistemde bi süre kalmışsınız gibi görünür, sonra giriş yapar öğrenci işlerinden mi ne, notunuzda düzeltme olmuş gibi görünür.

Sıkça karşılaştığım durum ne yazık ki. Incomplete olarak geçiyor bu, hocalar yetiştiremiyorlar yada girmiyorlar sisteme zamanında notları 1,2 gün içinde açıklıyorlar.

hem ilki hem de ikincisi

"Durup durup aynı haltı yiyoruz, tarih yazıcılığının tadı kalmadı"yı anlıyoruz. El değiştiren kaleler falan aklımıza bile gelmiyor.

ne kadar ileri gidilirse gidilsin, insanoğlu geçmişinde yaptığı hataları yine yapacaktır diyebiliriz.

kişinin kendisi gitmesi gerekiyor diye biliyorum. ama sizin durumunuz için bilemedim. uzaktan vekalet verebiliyorsanız o şekilde alabilir babanız belki.

Elçilikler ilgilenmiyor mu o işlerle? Bilmediğimden soruyorum.

babam almıştı benim için

Geçenlerde bir arkadaş daha sormuştu burada böyle bir şey. Yani yalnız değilsin.

arkadasim bana mesaj atmisti yolda kalmistik karda. bana gelmemis. uc dort ay sonra dersleri konustugumuz zaman attigi mesajin sonuna aynisi eklenmisti. yani "dersler de fena. umarim eve kolay gidersin ya kar cok yagiyor." seklinde. ustelik noktadan sonra bosluk falan da vardi. oluyor boyle seyler.

Geçenlerde bir duyuru daha vardı buna benzer. İki farklı zamanda atılmış iki farklı mesaj yarıdan birbirine eklenmiş öyle gitmiş. Daha önce ne duydum ne gördüm böyle birşey ama o duyuruya cevap atanlardan böyle bişeyle karşılaşan birisi vardı. Bence operatörü arayın ona sorun.

eğer akıllı telefon kullanıyorsanız siz mesaj yazarken kendince daha doğru bir öneri getirip yazdığınız şey yerine onu koyuyor. geçen gün resmi bir mesaj attım amirime, "hazır girmişken" yerine "haşırt girmişken" olarak düzeltmiş.
göndere basmadan son bi kere okumakta fayda var.

bu konu benim başıma çok sık geliyor.

1) ben atarken yanlış gidiyor. o an yazmadığım, aylar once bir ara yazdığım bir mesajın (genellikle uzun bir mesajın) son tarafı, bu yeni yazdığım mesajın sonuna ekleniyor. saçma bir şey oluyor.

2) bana yanlış geliyor. kız arkadaşım uzun bir mesaj yazıyor, bakıyorum başıyla sonu ayrı oynuyor. aynı durum olmuş oluyor yukarıdakiyle.

bunu arattım nette, android'in bir sorunu olarak görenler var. hatta android ile ilgili olan google forumunda bunun bir threadi var. millet tartışıyor ama çözümü yok. genellikle uzun mesajlarla ve yoğun mesajlaştığınız (sevgili, kanka vs.) kişilerle oluyor.

buldum linki: code.google.com

Android'le falan ilgisi yok. Mesaj merkezi hatası. Bildiğin tuşlu Nokia telefonlarla yazışıyoruz arkadaşımla, sık sık başımıza geliyor. Önceden iletim sorunu yaşadığımız iki-üç'lük mesajların son kısmı yeni mesaja ekleniyor. Yeni mesajın son kısmı da bambaşka bir mesaja ekleniyor. Tarih süresi de yok. Bir hafta önce çektiğim bir mesajın sonuna bayram mesajım eklenmişti.

Çözüm, gelen kutunu boşaltmak. İşe yarıyor.

tuşlu telefon evet benimki de, gelen kutusu bu aralar fazla fazla doluydu aslında, teşekkürler cevaplar için

Tebrikler, nerene takıyoruz? Madalyayı yani.

o kadar büyü, o kadar yetenek falan var elflerde büyücülerde vs. ama elektriği dahi bulamıyor adamlar.
tolkien bunu da açıklasın.

mana'sı az.

adam büyücü ama büyü yapamıyor asıl mesele o. en fazla yaptığı sopayla yere vurup shockwave yapmak. mana falan demeyin sinirliyim sikerim.

@durdenist, Aslında Saruman' ın o beyaz topunun içinden elektrik akımı geçiyor gibi oluyor ama emin değilim. Yanlış bilgi veriyor olamayayım ben.

Sanırım ciddi bir hata var ki seride, hayranları birden çöksün istemiyor. Yoksa birisi de gelir alay etmeden cevap verirdi.

çünkü bildiğim kadarıyla istari'ler büyülü yaratıklara karşı büyü yapabiliyorlar (örn 3. filmde nazgülleri ışıkla defetmesi) ancak büyüden ırak yaratıklara büyü yapmaları yasak. o sebeple gandalf ve diğer istari'ler bir elde staff (asa), öteki elde kılıç, sopa vb bulundururlar. (hobbit unexpected journey'i izlemedim henüz ama tahmin ediyorum ki orada da böyledir)

Filmde trollere ve orklara(?) karşı büyü yapıyor diye hatırlıyorum. Bir de bazıları "Büyü yapmak aslında yasak" gibi bir şey söylüyor da Gandalf şu küçük adamları eğlendirmek için havaya fişek atan büyücü değil mi?

çünkü sadece büyü yapabilenlere karşı yapabiliyorlar birde büyü yapmak çok yoruyor ilk kitapta mesela şöyle bir olay oluyordu gandalf kapıya kapama büyüsü yapıyordu o sırada balrog gelip gandalfın büyüsünü seziyor ve o da büyü yapıyor bunun sonucunda gandalf bir hüküm sözcüğü söylüyor ve kapı paramparça olup dağılıyor. Daha sonra gandalf legolasın "ay, ay balrog bu gelen" sözünden sonra şöyle diyor "ne kem talih ben ise gücümü neredeyse tükettim"

@lathspell hacı tamam yorabilir de, en güçlü 4 büyücüden biri değil mi bu adam? iki büyü yapınca mana bitiyorsa dükkanı kapatıp gidelim komple. bu arada duyuruyu ben açmadım ama en çok ben kasıyorum herhalde :D

tolkien mantık hatalarıyla dolu bir eser yaratmış bu da onlardan biri.

İstari'nin öyle paşa gönlünün dilediğince büyü kullanması gibi bir durum yok müdürüm. Ayrıca Gandalf işleri büyü yahut kaba güçle değil, mantık ve ikna ile halletmesiyle bilinir. Bir de Gandalf'ın karşısındaki elemanlar güçlerini Melkor'dan alıyorlar. Melkor, Sauron'a kendi gücünden aktarıyor. O da o gücü ve iradeyi kendi uşaklarında kullanıyor. Baş edilmesi zor bir güç bu. Gandalf'ın ona yetişen bir güç kullanması mümkün fakat onun Valar tarafından konulmuş kısıtlamaları var. Ve büyüyü aktarmak yorucu bir mesele. Balrog gibi Melkor tarafından safi büyü ile yaratılmış bir yaratığa karşı durabilmesi bile büyük mesele bence. Altı üstü İstari bu adam da. Güçleri sınırsız olaydı Saruman tüm Orta-Dünya'nın eline verirdi. Bu tarz durumlar yaşanmasın diye kısıtlamaları var. Ayrıca Tolkien her detayı ince ince dokumuş zamanında. Kalan notlarından On ansiklopedik ciltlik bir Orta Dünya Tarihi derlenmiş ki daha bize çevrilemedi. Çevrilse de şenlensek.

@dunedan panpa, elfler çok zeki varlıklar hatta insanlardan bile zekiler diye biliyorum. bu kadar zeki varlıkların olduğu bir dünyada en basitinden elektrik dahi nasıl bulunamamış. en ufak bi teknolojik alet nasıl keşfedilememiş. bisikleti bile akıl edememişler amk.

@durdenist, kitabın fantastik bir dünyada geçtiğini bir tarafa koyarak savunuyorum; Elfler "Aman abi, doğaya zarar vermeyek" modunda takılan bir örnek ırkken, ev yapacakları zaman bile yakın civarda bulunan ağaçların müsaadesi yoksa vazgeçerlerken nasıl bu adamların endüstri çağına girmelerini bekliyorsun? Hem Elfler Orta-Dünya halkı değil. Orta-Dünya'daki Elfler, Ölmeyen Diyarlar'dan sürgüne gönderilmiş olanlar. Sürgünleri bitince, ki Yüzük Savaşı'ndan sonra sona erer sürgünleri, geri dönecek adamlar. Ayrıca, yapılabilecek tüm işleri hâli hazırda doğanın rızasını alarak yapabiliyorken (iletişim, seyahat, ısınma, barınma) neden bu işler için ayrıca uğraşıp alet-edevat icat etsinler ki? Adam bir bakışta senin dürbünle göremediğin yeri görüyor. Fersahlarca uzaktan telepatik iletişime geçebiliyorlar. Yüksek Elfler'in ışınlanmaya benzer bi' olayları var. Ölmüyorlar, neden işleri hızlandırmak istesinler? Neden telefonu icat etsinler? Bisiklete, arabaya ne gerek var?

Ayrıca edit: "Büyü henüz anlayamadığımız bir bilim dalıdır" -Arthur C. Clarke-

hocam 4 tane film var ama, kitaplar ıvır zıvır, tolkien in yarattığı dünya ile ilgili bir sürü detay var, onu bilmeden sakın atlama, koskoca yönetmen jackson ve yazar tolkien bu detayları düşünmüştür raad ol

kitapların hepsini okumanız lazım bu konuda bilgi sahibi olmak için. filmde bazı şeyler değiştirilmiş. En çarpıcı örneklerinden biri haldirin miğfer dibinde öldürülmesi kitapta ise haldir savaşa bile girmedi.