Ekşi Duyuru

haftaya en sevdim şey olan bot üstüne tişört olayı başlıyor, ama kelebeğin ömrü gibi kısacık, sonra uzun kollu gömlek, svitşort ondan da sonra kazak.

daha çok yani. bişer insan.

ince kazakları giyiyorum, transparan gibi olanlar yani, tişört veya askılı tişört üstüne.

İst'da ince kazağa başladım bugün.

yok ya ne kazağı. ben ince gömlek,bluz üzerine blazer takılıyorum. onu da genelde elimde taşıyorum.

gömlek spor.

istanbul'da hala göynek havası mevcut ama ay sonuna doğru değişir.

Kazak değil ama ince trikolara ve sweatshirtlere geçtim bayağı da oldu geçeli.


Ek: İnce giyindiğim günlerde atkı da takıyorum.
Trençkotun ya da kot ceketin üzerine atkı taktığım günler oldu geçtiğimiz hafta.
Çok üşüyen biriyim ve olabildiğince korunmaya çalışıyorum sabah erken ve akşam geç saatlerde hava ciddi soğuk oluyor.

Hala tişört. Atkı takan gördüm geçen. İnanamadım. İnsanlar üşüdükleri kadar, üşüyorum demeyi de seviyorlar bence. Yani bunu mevzu yapmak güzel sanırım. Atkı o yüzden olmalı. Kazak, atkı falan çok abartı bence şuan.

İstanbul.

Herkez mi :/

Evet başladık İzmit’te.

Hâlâ tişört giyiyorum. Arada gömlek giydigim de oluyor. Henüz sadece 1 kere kot ceket giydim.

Güne güneş doğmadan başladığım için kazak, hırka, ince mont üçlüsünden birini üstüme alarak evden çıkıyorum. İçte ince gömlek ve tişört oluyor. Öğleden önce ince gömlek, öğleden sonra tişört, akşam dönerken ise tekrar hepsini giyiyorum.

İstanbul'da bir günde dört mevsim yaşanıyor. Üşüyen üşür, pişen pişer. Ben hepsini yaşıyorum aynı günde.

Maslakta yiyecek bişey bulamadığımdan olanı da aşırı pahalı olduğundan evden götürüyorum mecbur.

ve pis. mutlaka bir aşamada çıplak elle temas var.

Eskiden ayırt etmeden gömerdim. Tüp mide ameliyatı olduğumdan beri sağlıklı/lezzetli yemek bulmakta aşırı zorlanıyorum.
Bir de hiçbir yer yarım porsiyon seçeneği sunmuyor, çöpe gidiyor hayvani porsiyonlar.

Arayıp bulmak gerekiyor evet ama bir yerden sonra bulduğun yerlere gitmeye başlıyorsun, eski zorluğu kalmıyor.

Enteresan bir şekilde merkezi yerlerde lezzetlisini bulması en zor olan şeyler en basit yiyecekler oluyor. Mesela döner ve pideyi İstanbulun en merkezleri diyebileceğin beyoğlu, beşiktaş, şişli ve kadıköy'de gerçekten lezzetli yapan yer yok. Ümraniye, fatih, kavacık bilmem ne ebesininkine gitmen gerek.

İstanbul'da en son döner ne zaman yedim bilmiyorum bile, sokaktaki dönercisi bu kadar kötü bir şehir görmedim.

Ben güzel yemek için mesafe kat etmeye imtina etmiyorum, merkezi oturduğum için aşırı mesafe kat etmeme gerek de kalmıyor zaten. bildiğim ve gittiğim yerlerden memnunum.


edit: ne beşiktaş karadeniz döner, ne şişhane dönerci engin, ne de gayrettepe dörtel kalitesini korumayı başarmış mekanlar. buralarda yiyeceğime bayramoğlu'na giderim.

Abi şehir çok büyük. Mesela adana yiycen, atıyorum en iyi adana yapılan yer ümraniye’de bi yerdir, sen küçükçekmece’den oraya gidicen 2 saat de, yemek yiycen de ohoo. Yoksa her şeyin en iyisi istanbul’dadır da, şehir çok devasa. Tek bir merkezi yok. O yüzden iyi yerlere ulaşmak zor. Dolayısıyla çevredeki vasat yerlere kalıyosun.

Bruce gibi yerleri öğrendikçe oraya gitmek.
Beşiktaş ta doğu karadeniz döneri (çarşıda değil, şair nedim de) tavsiye ederim.
Basta, zula’yı deneyin gitmediyseniz.
Kadıköy deyim şu anda hangi yemek için nereye gitmem gerektiğini biliyorum ve seçiciyim.
Pizza için donatello var, eve söyleyebiliyoruz buradan (çok tehlikeli) italya da yediğim pizzalar benzer ve ucuz pizza yapıyorlar.
Dürüm yiyeceksem basta (kimyon bokumu yesin, adamlar burayı açmadan önce tanıyordum, michelin yıldızı versen alacak olabin bir yer)
Midye dolma yiyeceksem ( çarşıda balık pazarının sırasında) bir mezeci var oraya akşam üstü gidip ılıkken yemek. Rakı için eve buradan meze almak ciğeri çok güzel.
Lahmacun için çiya, beyran için acıbadem sahra.
Her şeyi yürüme mesafesinde hallediyorum.
Bir kurufasulyeci var hasanpaşa da karakolun karşında.
Bilerek gidiyorum çok risk almıyorum.
Kahvaltı ve tatlı için ayrıca listem var. Sanırım biraz bir balonda yaşıyorum ama mutluyum.

Ama thales gibi mekanlara gidince hiç keyif alamıyorum. Bir mutfaktan hem noodle hem pesto soslu makarna, hem hamburger, hem de falafel çıkmamalı ( falafel diyince tahin rest. Da güzel)
Ağzımın layığı ile rakı içip mutlu olduğum yer yok çünkü evde ben bin kat güzel peynir ve meze hazırlıyorum. Hep yüksek fiyatlar ve kötü malzeme birleşimi.
Yemek yemek bizim işimiz

thales gibi yerde zaten o gurultuden yedigimin tadi varsa da anlamam ben:) Cok sakinlik duskunu degilim de thales gibi yerde de anam agliyor gurultuden. Fiyatina da degmiyor zaten dedign gibi. Lezzetli olur pahali olur ok.
Yemek yemeye gitsen yemek dandik, muhabbete gitsen gurultuden muhabbet edemezsin, boyle mekanlari agzina kadar neden doldurur millet anlamam.
Bir de bu tarz mekanlarda menunun yarisi patates kizartmasi.

insulin direnci basladigindan beri disarida yemek yemeyi biraktim. evde yemeye ozen gosteriyorum ve kendim icerisinde ne oldugunu bilerek hazirliyorum. disarida yemek yiye yiye agiz tadimiz da degismis resmen. simdi arada sirada disarida yiyince eskiden lezzetli gelen seyler asiri derecede vasat hatta kotu geliyor. gereksiz mide yanmalari ve siskinlikler de cabasi.

isin hijyen tarafini dusununce ve ihtimalleri goz onunde bulundurunca zaten disarida yemek yiyesi gelmiyor insanin.

zamanım büyük oranda ataşehir, kadıköy, beyoğlu, sirkeci - eminönü taraflarında geçiyor. hamburger, pizza ya da esnaf lokantası tarzı bir yer arıyorsam tüm bu saydığım yerler arasında en fazla 2'şey 3'er alternatif makul kalite sunuyor. sosyal medyada isim yapmış olanlara yönelmek bir yere kadar iyi ama ilgi yoğunluğu sebebiyle kaliteyi bozdukları için garanti yöntem değil. deneme yanılma yöntemine mahkum vaziyetteyiz diyebiliriz.

ha keyif kısmını gözardı edip sadece yiyip geçeyim dersem bambi ya da tek büfe'ye gidip hemen hallediyorum.

Bir defaya mahsus olmak üzere hesap kapatılıp açılabiliyor ama bunu sen yapamazsın.

Kapatip zamani gelip acmak istedigimizde mail atacagiz yani degil mi? Gececi olarak kapatma bu sekilde mumkun oluyor yani?

Evet öyle, moderasyondan birine ulaşıp söylersen eğer öyle de olabilir.

Ebeveyn filtresi indirip filtre hazırlayabilir, tek yasaklı siteyiyse burası yapabilirsiniz.

zaman her şeyin ilacı

Bi haftaya oturur

Saç derisine parmak uçlarıyla yapılan masajın kan akışını etkileyerek faydası dokunduğunu biliyorum. Fakat tam tefferuatından emin değilim bir araştır istersen yine de bu masaj olayını.

sampuanla beraber avuc icine bir damla -fazlasi degil- cam terebentini. cok hizli uzatiyor.

her gün duş al

hergun soguk dus +1. ayrica pilav ye bol bol

35 ay 4 gün önce başıma geldi bu durum.
Supergro almıştım, o günden sonra berbere gitmedim

Çare yılan yağı

www.ranker.com

country sanatçılarının çoğu.
mesela kid rock.

Country sanatcilari pek unlu degil, ben boyle bildigin populer unlulerden olanlari soruyorum.
@507 bunlari cogu olmus, geri kalani da olmek uzere:D

(bkz: jim caviezel) epey conservative

Dr. Phil tam bir republican mesela.

Şarkıcı oyuncu demişsin herif doktor kusra bakma. Ünlü ama:)

(bkz: Kanye West)
Conservative değil de, opportunist republican kendisi ama olsun.

shania twain

The Killers

genel olarak az dosta sahip olmak daha iyi zaten. özellikle bu teknoloji çağında.

Senin gibi yapmayı çok isterdim ama her seferinde alttan alıyorum maalesef. Kırmamak için kırılıyorum sürekli.

Belediyeden belediyeye değişiyor galiba o iş; bazı belediyeler tamamen yasakladı bazı belediyeler belli bir oranda Türkçe kullanımını zorunlu hale getirdi ama genel anlamda bi yasaklama ya da serbest bırakma durumu yok sanırım.

Cimer olabilir. En azından bilgi alırsınız sökülmese bile.

Bayılırım. En sevdiğim bolumlerden biri de "siz albümleri korsan indirdiğiniz için Lars Ulrich havuzuna köpek balığı alamıyor" bolumuydu. Chinpokamon da güzeldi.

hayır

enfes

genel olarak seviyorum ama son sezonlarda işledikleri konular ve işleme şekilleri fazla tahmin edilebilir oldu bence. 20 küsur sezon olmuş gerçi, o da normal.

Tum bolumlerini degil ama cogunu evet. Ornegin son bolumde okullardaki siddet ile kadinlarin ezilmesini basarili bir sekilde baglamisti.

ünideyken -2000'lerin başı- seviyordum..

Seviyorum, cnbc-e olduğu zamanlarda -ya da tvde herhangi bir şekilde- denk geldiğimde izliyordum ama özellikle açıp izleyeyim demedim. keza simpsons da bu şekilde.

muhteşem.

1 2 bölüm dışında hiç izlemedim. Aşiri uzun olduğu için bu saatten sonra da izlemem muhtemelen. Ama konsept olarak seviyorum yani böyle bir dizinin olması iyi bir işaret.

seviyorum.
ama senelerdir izlemiyorum.
denk gelirsem izlerim ama özellikle açıp izlemem sanırım.

seneler önce son izlediğim bölümlerde rutinleştiğini hissetmiştim.

hastasıyımdır. Hatta bilgisayarımın kullanıcı adı eric cartman slkdjfgsd. 2000'lerin başında altyazıları yokken izlemeye başladım, "listening" gelişimimi south park'a borçluyum desem yalan olmaz. Elde sözlük durdura durdura izlediğim olmuştur.

Hastalıklı bir zihnin ürünü, başkan, şarkıcı demeden herkese giydirebiliyor. Hiçkimseden çekinmeden senaryo yazıyorlar. Eric cartman'ın elinin jeniffer lopez olduğu bölüm, stan'in babasının ot içmek için bilerek testis kanserine yakalanması, "simpsons already did it" bölümü...

Alışılmışın dışında olduğu için seviyorum.

bayılıyorum. aaa hatta bi tane cartman'lı tişörtüm vardı bak aklıma geldi şimdi ne zamandır kayıp. akşam eve gidince arayıp bulayım. :)

hastasıyım

Zamanında bir iştahla tüm sezonlarını indirmiştim ama bir iki bölüm izleyip sıkıldım. Bana hitap eden bir şey değil.

yes

Southpark, Family Guy, Futurama, American Dad bilip de sevmeyen varsa hiç ortak yönüm yoktur o kişiyle.

Hevesle birkaç sezon indirdim birkaç bölüm de izledim ama beni sarmadı nedense. Birde karakterlerin sesi kulağımı feci tırmalıyordu. Devam etmeme sebebimin esas sebebi de bu sesti.

cnbc-e zamanlarında severdim de şimdi denk gelse de oturup izlemem herhalde

En sevdiğin dizi ne deseler düşünmeden vereceğim tek cevap.

En sevdiğim müzikal de tartışmasız south park: bigger, longer, uncut.

Ben south park aşırılığını seviyorum, bir çok insana fazla geliyor ama :D

Randy gelse de bir cock magic yapsa şurada. :D

Son olarak, keşke randy gibi bir babam ve butters gibi bir çocuğum olsa haha :D

üniversitede takip ederdim, filmini de izlemiştim ama yıllardır oturup izlemedim aklıma gelmiyor bile.

en yüksek puanlı bölümlerini izledim, onun dışında özel olarak bi ilgim yok.

Lisede izler izler geyiğini yapardık, kyle'ın anasına az sövmedik şunun eşliğinde.
youtu.be

kendisiyle büyüdüm, evet.

ben severim ama pek takip etmiyorum artık
iğnelemeleri tespitleri ve mizahları bence güzel

Asıl zor olan kısım kalıp çıkarmak. Ama dikiş kısmı problem değil. Örneğin reçme olması gereken yerleri çima yaparsın gibi çözümler mevcut. Kalıp doğru olduktan sonra gerisi makinadaki ustalığa kalmış.

Düz dikiş için ayrı makine, overlock için ayrı, hatta ilik düğme için ayrı makine lazım. Elbise dikeceksen reçme de lazım olur.

Abartırsan cep açma makinesi bile ayrı, yaka için de özel makine var diye hatırlıyorum.

evet, teknik olarak mümkün. piyasadaki bir cok makinenin farkli dikis ayarlari var. ilik dügme aciliyor. recme ve overlok gibi makinelerin yaptigi islemlerin benzerleri dogru ayar ve ayakla normal bir makineyle de halledilir.

evet teknik olarak mümkün, arkadaşım bimden aldığı makine ile dikiyor kendine.

Merak edip devren satılık terzi ilanlarına baktım :)

Hemen hepsinde düz makine, overlock ve reçme var en az. Çoğunda ikişer tane var.

ofiste bir kız çalışıyor.
dışarıdan elbise almıyormuş, her şeyi evde kendisi dikiyor.

Annemden kalma elektrikli bir makinem var, ben bile dikebiliyorum. Usta biri uçurur. Pek çok ev terzisi bende olan makinanın daha basit halini kullanıyor. Bir de overlok olsaydı üfff.
Cevap: mümkün tabii.

Evet tabii ki mümkün. Ben pantolon, bluz, elbise, manto, trençkot.. hatta abartıp mayo bile diktim kendime. Manşet, yaka kenarlarındaki gibi çift dikişler için çift dikiş iğneleri var. Ben pek tercih etmiyorum çünkü iğne aralığı sanayi tipi kadar değil, ev tipi makinede iki iğne aralığı daha dar oluyor çıkan sonuç hoşuma gitmiyor. Çift iğneyi bebe giysilerinde filan kullanıyorum, yetişkin giysilerinde çift dikişi iki kez dikerek yapıyorum.

Ev tipi makinelerle penye, jarse gibi esnek kumaş zor çalışılır, iyi usta olmak lazım, bir de kot paçasının dış yan kenarı gibi yerleri dikemezsin iğne batmaz kırılır. Onun dışında her kumaşı çalışabilirsin.

Overlok da olursa çok daha güzel olur ama şart değil. Çözümleri var (zigzag dikiş, fransız dikişi, zigzag (sürfile) makası gibi) ( Ev tipi makineler için overlok ayağı üretmişler, pek tavsiye etmem çok kullanışlı değil)

Reçme makinesi penye ve jarse ağırlıklı ve çok çalışacaksan olabilir, düz kumaş çalışacaksan arada bikaç jarse penye olacakca hiç gerekli değil. Kenar basarken çift iğne kullanırsın olur biter.

İlikleri ilik ayağıyla açabilirsin, ayak olmadan da sabunla çizip açabilirsin.

Seri çalışmayacaksan, kendine, tanışlara filan kıyafet dikeceksen makinenin sanayi veya özellikli olmasına hiç gerek yok. Ben epeydir 57 tarihli ayaklı sınger makineme motor taktım, herşeyi de gayet güzel yapıyorum (zigzag dikiş hariç)

Evde terzi olmasa da kendin sıfırdan başlayıp süper şeyler üretebilirsin. Dikiş seversen çok zevklidir. Yalnız sabır lazım, ortalık dağıldı vs dememen lazım, bozuk olunca tekrar denemen lazım vs.

erkek takım imkansız, özellikle ceket. ceketin çok büyük bir kısmı elde dikiliyor. kalıp çıkarması da aşırı zor. hatta kalıp çıkarmanın bildiğin formülleri var, çoğu terzi çıkartamıyor günümüzde, mevcut pantolonu ceketi kesiyor, onun üstünden ölçüp yalan yanlış yapıyor. o yüzden iyi terzi olmak da çok zor, bulmak da çok zor.

benim çok başarılı terzi bir tanıdığım var, adam 60 yaşında 40 senelik erkek terzisi, ustası ermeniymiş(kocamustafapaşa da) adam kalın kalın kitaplar göstermişti, bir sürü formülü vardı her ölçünün, her erkek kalıbının. şöyle düşün adam senden bi boy bi bel ölçüsü alıp, sadece bu ölçülerle çok şahane pantolon yapabilmesinin sebebi de bu tür hesaplamaları olması.

ama basit şeyler dikersin, kadın pantolon, etek, bluz gibi. annem çok güzel şeyler dikiyor, ilk bir iki diktikleri çok güzel olmadı ama ondan sonra çok şahane şeyler çıkardı kendisine, kaban, pantolon, bluz gibi şeyler.

yani önemli olan erkek mi yoksa bayan mı olacağı?

ilik açan ve değişik dikiş ayarları olan singer bir makina yeterli.

urun.gittigidiyor.com

mesela bunu bile dikiş sayısı çok fazla.

Kadınsan daha kolay burda dergişerinden şstedşğin şeyin kalıbını çıkartıp dikebilirsin.
Ayrıca bir kaç dolarak kalıp satan tonla site var.
Söyledikleri gibi ceket zor ama imkansız değil.

kafayı yemem de boş zamanlarımda uğraşırım öyle saçma şeylerle

Yok. OKB değil mi bu?

ben de uğraşırız böyle şeylerle ama boşken. senin meşguliyetin varken yapman ilginç. demek ki işten sıkıldın o yüzden uğraşıyorsun.

Tasarım yaparken ölçülerde 13 rakamını kullanmamaya çalışıyordum. Uğursuz ya dünya genelinde işte. Sonra baktım dikkatimi dağıtıyor ben de bi işte özellikle deliklerin kenara mesafelerini 13 mm yaptım. O tasarım sorunsuz çalıştığından beri takıntım kalmadı.

Var. Eğer düzeltemiyorsam kullanmazdım o defteri.
Aynı şey ajandamda bir sayfada vardır, makasla düzelttim.

no

Hayır.

Evet var. Muhtemelen ben de aynı şeyi yapardım

Ben de sadece kesmek için mp3 cut programı var nette bulabilirsin, bulamazsan sana mail atarım, ama efekt vermiyo.r

www.audacityteam.org
sourceforge.net

Hem de açık kaynak kodlu, mis...

britney'in britney olduğu yıllarda çirkin demek ayıp olur.

güzellik göreceli de teenager'lık dönemi sonrası kafayı kazıtana kadar kesinlikle seksiydi.

lady gagayı bile güzel ve seksi diye kandırıyorlar çoğu zaman :))

Abd de güzellik dediüin şey daha vucut odaklı bizde saha yüz güzelliğine bakılıyor.
Sarışın ve inceysen seksisin

O vucutan da cok fazla var ama 300milyonluk o ulkede. Efsane bir vucut da degil genel olarak zaten.

sarkilari donemine gore cok kaliteli
unique bir sesi var
middleclass amerikan halkina hitap ediyor, yoksulluktan geliyor, geldigi eyalet en fakir yerlerden biri; dolayisiyla tam 90lar amerikan ruyasi

sadece tip ile ilgili degil ki durumlar

illa ki gider bir tarafları var da tartışmasız dünya güzeli olsan da medya seni allayıp pullamadıktan sonra mümkün değil bu işler.
deprem dede vardı bir zamanlar, Ahmet Mete Işıkara. düşün ki adam en seksi erkek falan seçilmişti.

tipsiz değil ki. şu anda medya gündemini işgal eden kadınların %90'ından güzel bence.

@fleur
Guzellik gorecelidir de, o kadar da goreceli degil yine az cok bir guzellik standardi da var bir nebze.
Yani kadin makyaj, kamera oyunlari tum imkanlar kullanilarak bile guzel degil ki genel olarak "guzel" diyelim. Kasi gozu bile yamuk. Bu kadin ne gencliginde ne orta yasilarinda "britney spears" etketi olmasa caddede yururken bir allahin kulu donup bakmaz iddaa ediyorum.

Popularite etkisiyle guzel algilaniyordur falan onu anlarim da direkt "guzel" onermesine karsi cikmak zorundayim.

Medya gundemini "guzel" sifatiyla isgal edip Britney spears'tan daha cirkin olan kadinlar kimler mesela ornek olarak?

@stavro

yani gündeme çok hakim değilim ama bence kim kardashian, kylie jenner, lady gaga, katy perry gibilerinden güzel.

kadın baya güzel. şu anki abd ünlülerinin yanında zaten aşırı güzel kalır bu konuda fleur +1

ne tipsizi lan, 2000'lerin başlarında ciddi ciddi aşık oldum ben o hatuna. mtv'de bi biyografisini izlemiştim, onun baya etkisi olmuştu tabi.

çünkü bariz güzeldi skşldşalsdf

kanıtlarla geldim:

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

unutulmayan yılansı performansı:

www.youtube.com

fiziği muhteşemdi o yıllarda. göbee bak.

edit: son linki değiştirdim.

@nice
lan oyle kanit mi olur:D Seksi giyinmis sadece. Surat yine ayni. Vucudu iyi dersen ona varim, yilan dansi iyiymis:)

@fasulyek hakli sanirim.

çok net hatırlıyorum o bölümü bakacağım bulursam link eklerim

Daha geçen haftasonu izledim. İzlesene de olması lazım bakıcam ben de.

alkislarlayasiyorum.com
dk 03:30 dan itibaren başlıyor

bulduranların eline sağlık. ya bir de long haired hare bölümü çok güzel değil miydi <3 ayrıca perdeler rakiş cınım.

"Buraların En Büyüğü O Bir Başka" sözü bu bölümden başlamış yayılmaya galiba.
vay arkadaş. bir başlangıç noktasını keşfettim duyurunla.

Ya keşke tüm bölümlerin Türkçe dublajlı hd halini indirebileceğimiz bir yer olsa.

pert arabayı sana sıfır diye yutturur bir diyorsa bin de sen ona.
hepsi öyle değil derler doğrudur ama %99 u böyledir işin içine para girdimi hepsi adam rolünde yalancıdır.

he galeri nasıl kar eder arabayı alırken yerden yere vurur öldürür ucuza kapatmaya çalışır satarkende ayn arabayı yere göğe sığdıramaz fiyatı üfleyip satar

Bi yandan galeriler yaş arabaya yatmaz. Yani kötü arabayı almaz. O açıdan galeriden almak mantıklı da olabilir bazen ama geneli iyi insanlar olmadığından kötü arabayı alıp insanlara makyajlı bi şekilde iyi diye satıyo

oncelikle galeriden araba alinmaz diye bir durum yok. butun galericiler sahtekar degil ve galericilerin butun arabalari pert arac degil.

ikincisi, sadece galericiler icin degil. ticaretin ve trading'in birinci kurali bir mali alirken kazanirsin. alis fiyatin iyiyse her turlu kar edersin. eger kotu fiyata alirsan urun iyi bile olsa kar etmekte zorlanirsin.

galericiler genelde alirken de satarken de tok taraf oluyor. o yuzden alirken fiyati oldurebildikleri kadar olduruyorlar ve islerine gelmezse almiyorlar. satarken de istedigi fiyat olmazsa %90 satmiyor cunku elbet bir alicisi cikar diyor.

Galeriden araba alınmaz diye bir durum yok. Uğraşmak istemiyorsundur, belli başlı şeylerine garanti alırsın, aracı satın alırsın.

Ancak dar gelirli vatandaşın da uzak durması gerekir. Genellikle orta ve üst sınıf araçlarda büyük sıkıntı yaşamazsınız.

Şöyle ki genelde premium araç sahipleri sahibinden'deki kekolarla uğraşmak istemez, taban fiyatına galeriye verebilir aracı.

Ama alt düzey araçlarda galeriler genelde bu araba bitmiş derler, yok pahasına fiyat verirler alırken. İşte o arabayı allar pullar satarlar. Alınmaz.

Ben 0 araç aldım geçen, galeriden aldım. Sordum da abi nası oluyor nereden para kazanıyorsun diye. Araç bayileri (mesela Audi Avek otomotiv gibi) her yıl belirli bir satış kotayı geçerse ekstra prim alıyorlarmış, o yüzden yıl sonunda o kotayı aşmak adına çok düşük maliyetlerle araç verebiliyormuş. Mesela 10 tane aynı arabadan alırsan ciddi indirimler yapıyorlarmış. Adamlar yıl sonunda parayı basıp, stoklu araç çekip, yıl boyunca o arabaları satıyorlar ve buradan kar ediyorlar yani.

Ha ikinci el araba olayı galeriden de alsan, şahıstan da alsan riskli bir olay. Bence şahıs daha da riskli zira adamı bi daha bulma şansın 0. Galericinin en azıdnan adresi belli, çok kinlenirsen gider basarsın.

Ben 2. el araç alırken kesinlikle ekspertiz yaptırırım, yaptırmadan asla almam. Galerici nasıl kandırabilir bu durumda?

Ekspertiz yapmadan araç alırsam sadece galerici değil, kendi aracını satan vatandaş da kandırabilir.

Kaldı ki dün açılmış keko bir galeri değilse adam 3 kuruş için adını kötületmez.

Sahibinden araç alma imkanım varsa elbette galericiyi değil sahibini seçerim. Ama beğendiğim araç galerideyse "galeriden araba alınmaz" demem.

Alırken kazanırlar +1

Gruptan grupa degisir, neticede grup denilen sey eger para kazaniyorsa ozunde bir sirkete donusuyor.

"Some Kind of Monster" isimli belgeseli izlemenizi oneririm, sordugunuz sorularin pek cogunun cevabi en azindan Metallica icin veriliyor.

1 evet
2 gruptan gruba degisiyor, birinde daha baskin olan uye karar verirken birinde oylama filan yapilabiliyor.

Bu söylediklerine net bir cevabım yok ama sorunu okuyunca benim de aklıma bir soru geldi. Müsaadenle bu başlık açılmışken bende sorayım. Daha toplu olur. Çek git başlığımdan beni rahat bırak dersen silebilirim. Yazman yeterli.

Diyelim grubun kurucu üyelerinden biri ayrıldı ve yerine başka biri katıldı. Bu yeninin payı ve ayrılanın payı nedir?

Ben daha yakın zamanda Michael Matthews'un bu konudan bahsettiği Thinner, Leaner, Stronger isimli kitabını okudum. Orada spesifik araştırmalarla gösteriyor ki, gereken kaloriyi (az ya da çok) aldıktan sonra isterseniz kahvaltıda alın isterseniz gece uyanıp alın, fark etmiyor. Link vs veremem ama kitapta anlatılıyor işte.

gece yemek yiyip yatarsam sabah ekşimiş bir mideyle uyanıyorum, mide özsuyum ağzıma geliyor.

uyurken sen vücudu yavaşlatıp dinlendirmeye alıyorsun, mide ise içindekini öğütmeye çalışıyor; bu çatışma ortamı verimsiz bir uyku ve sindirim sürecine sebep oluyor. geri kalan kısmı sopiro +1.

bruce +1

ek olarak, yatay pozisyonda sindirim yapılması da işleri bir nebze zorlaştırıyor.

kabus görürsün derdi eskiler. yani hazım tam gerçekleşmediği için rahatsız olur ve uyuyamaz insan.

vücut uyku halinde ve yemek yenmeyen zamanlarda şeker yakıyor. siz yemek yiyerek bu sistemi hem durdurup hem de şeker yüklemesi yapıyorsunuz. bu da zayıflamayı önlüyor. oruç diyeti denilen sistemde 8 saat tok kalıp 16 saat sadece sıvı alarak aç kalıyorsunuz. bu sürelerde vücuda şeker girmediği için hızlı bir kilo verme gerçekleşiyor.

@spiro
ben de boyle biliyorum ama millet tutturmus aksam gec saatte yenmez. Ben de diyorum belki de baska bir sebebi vardir kilo alma mevzusundna ziyade.

Yemek yendiğinde mide asit miktarı artıyor, reflüsü olan benim gibilerde yatınca mide asidi boğaza kaçıyor ağıza falan geliyor lanet pis bir acı. Dişlere dahi zarar veriyor bu asit. Ondan geceleri yemiyorum ben.

patates kızartması+ayran

meyveli yoğurtlarla kendini şımartanlardanım.

Çikolata (maximus ve eti browni)
Dondurma (twister orman meyveli)

türk kahvesi

salçalı makarna, mantı, ev köftesi+patates kızartması+pilav ilk aklıma gelenler.

Kabuklu fistik. Tek gecerim.

Şarap, kırmızı et, çikolata.

americano
kaju, çiğ badem, çiğ fındık
beyaz çükolata

Negro'nun şu yeni çıkan büyük boy paketini şu sıralar hunharca tüketiyorum. Çay ile birlikte antidepresan görevi görüyor resmen

eti kurabi.

cheeseburger, baharatlı patates kızartması, kola üçlüsü.

Muzu fıstık ezmesine banıyorum

kaliteli bir yaş pasta (muzlu+çikolatalı)
cips

sağlıklı besleniyorsam:
siirt fıstığı, armut

sağlıksız ise:
baklava + burger menü

Yediğim her şeyden keyif alıyorum :(

hamburger + bira
fıstık ezmesi kaşıklama eylemi
bal kabağı + tahin

en en en keyif aldıklarım bunlar. hepsi kalori bombası olduğu için oldukça nadir yiyerek daha değerli kılıyorum:D

misir patlatmasi
cekirdek
kahve

dün akşam koşudan sonra sağolsun eker meyveli kefir göndermiş onun çileklisini içtim bayaa bi şımarttı beni. :)

ama bana en keyif veren şeyler, kaju, az şekerli türk kahvesi, otlu poğaça, cantık, pideli köfte, bitter çikolata, biskolata pia (frambuazlı), babaroski, karyoka. şimdilik aklıma gelenler bunlar. (evet bursalıyım)

coca cola zero (beşiktaşın maçlarını evden izlerken bazen içiyorum)
antep fıstığı (en son geçen yıl yemiştim)
tuzlu fıstık (en son 3-4 ay önce yemişimdir)
ekler (en son 3-4 ay önce yemişimdir)
doritos alaturka ( en son beşiktaşın avrupa kupası ön eleme maçlarında yemiştim)
bütün fındıklı karamelli milka (yurtdışından gelmişti, bitince peşine düşmedim daha)
şöbiyet (en son ramazan bayramında yedim)
albeni (en son ne zaman yediğimi hatırlamıyorum)
orta şekerli türk kahvesi (en son dün akşam ödevlerini yapmakta olan kızımın yanında bilim ve teknik (eskiden çok daha iyiydi, o da bozdu beya) okurken içtim)
sade filtre kahve (şimdi içiyorum)

Türk kahvesi
Lindt portakalli cikolata
Kessel baharatli cips

ekmek. bulamazsam pasta.

benim için dondurma, cici bebe ve patates kızartması olan yiyeceklerdir. keyif içeceği de şampanyadır fakat ayda yılda bir gelen tek kadehlik keyfe dünya para vermemek için bulabilirsem cider içiyorum.

pastırma

bira çekirdek.

ben!
güzelliğini geçtim itici bile geliyor çoğu. en fazla tatlı kız oluyorlar, seksi bulmam imkansıza yakın.

Bana da. Sadece animeler çekici geliyor.

Asian porno da sevmem mesela ben.

Seksepalite biraz da öğrenilmiş bir şey olduğundan bana da çekici gelmediğini düşünürüm hep. Bize dayatılan seksi algı bu. Bi afrikalı arkadaşıma sormuştum onların da begenileri bizimkinden cok çok ayrıydi. Kültürel yani.

Ben kulturel oldugunu dusunmuyorum. Ayni kultur icinde buyudugumuz insanlar bayiliyor mesela cekik gozlulere.
Daha dogrusu seksapelitenin ogrenilmis olmadigini biyolojik oldugunu dusunuyorum.

sevmiyorum, hiç giderleri yok. yanaklarını sıkıp yollarsın o kadar.

burunları yüzünden sevemiyorum. evet burunları çok itici. şaşı bakınca bir gözü diğer gözü görebilir. arada burun şeysi yok :(

Japonlar disinda begenmiyorum

orta asya ve sibirya dersen saygi durusuna gecerim ama guneydogu asya olsun, cin-kore-japonya olsun zerre ilgimi cekmiyor. en basta cogunlugu zaten batililara benzemeye calisan, bimbodan hallice yapay tipler. dogal guzel olani da benim ilgimi cekmiyor. kulturel bir sey olsa gerek. asyali kadinlar kafamda "cocuk gibi davranip sacmasapan hareketler yapan cok makyajli insanlar" olarak kodlandigi icin sevemiyorum sanirim ben.

balta girmemiş orman gibi diyorlar. kız kızdır knk, ırkçılığın lüzmu yok. sdfsfs

güney koreli kızlar kalp ben

Kişiye göre değişir. Ben de tam tersinim mesela. Gerçi benim belli bir tipim yok, her milletten hatunu güzel bulduğum oldu. O konuda etnisiteye bakmam.

çekicilik,seksapalite başka bir şey fakat bir hoşlanma dürtüsü oluşmuyor bende, asyalı kadınlara karşı. Ben kültürel olduğunu düşünüyorum.

5 ay öncesine kadar aynısını düşünüyordum. 4 ay asyada yaşadım fikrim değişti ^_^

arada 3-5 tane bana göre gerçekten çekici olan bazılarını beğensem de genel olarak hoşlanmam çünkü tipim değiller.

ben
31e

bana da zerre çekici gelmiyorlar. kore ve çinde bulundum. üstelik korede bir defile düzenlemek amacıyla manken-model kızlarla çalıştım. en güzeli dedikleri benim için ikinci defa dönüp bakmayacağım bir tipti.

sadece gene korede barda çok tatlı bir kızla tanıştım. güzel veya seksi gelmedi sadece sevimli idi.

Aynı fikirdeyim, kadınları da erkekleri de çekici gelmiyor. Çok manasız ve boş bakıyolar bence. Pornoda dahi izlemem.
28, K

Sınıflarımda çok fazla koreli, vietnamlı, japon, çinli vs öğrenci var. 17-18 yaşlarındaki kızlar genelde havalı, güzel, trendleri vs takip ediyorlar, ama anneleri ya da diğer akrabaları, yetişkin olanlar yani, daha farklı.

Japon dışındakiler çekici gelmiyor. Ki singapurlu bir hatunla uzun zaman takılmışlığım da vardır..

çinli, japon, koreli vs. alayına hastayım. hepinizi çok pis kınıyorum.

Safkanlar bana da hic cekici gelmez ama melezligin ekstra gücünü de yadsiyamam.

bayılıyorum ..

hastasıyım

Güç yarıya ya da %20ye düşürülüp denenebilir. Ama %100'de evet lastik gibi olur, ekmeği mikrodalgaya atmak kadar olmasa da.

önce bir parça kağıt havluyu ıslatın ve suyunu sıkın. elinizle tekrar kağıt havluyu açıp etin üzerine koyun. sonra tabağın üzerini kapatın. bu şekilde mikrodalgaya koyacağınız hiçbir yiyecek kurumaz, lastik gibi olmaz.

tam olarrak soruna cevap olur mu bilmiyorum ama esnek hesap limitlerin ve borçların da findeks raporunda görünüyor. gecikme falan filan varsa kredi çekmeye çalıştığında sorun oluyor.

hiç bir olayı yok.

millet market alışverişi yapamaz hale geldi bi çok şey 2 ye katladı

hatta şarbonu bile fırsata çevirdiler tavuk etinin 30 tlye geldiğini gördüm(haberlerde)

100 k verecek adam araba 103 k diye almayı ertelemez.

elektrik doğalgaz aklına gelen her türlü şeye de defalarca zam geldi hala geliyor.

işte höğümet indirim yaptı, ehonomi çoh eyi, amerihanın oyunu bunlar diyen insanlara yönelik bir olay.

Her sene arttirip arada bir tik dusuruyorlar mi?

ÖTV Düzenlemesi yapılıyor, senelik yapılan bir şey. 3 senedir falan olduğundan böyle bir olay yeni yeni alışıyoruz galiba :D

Tamamen sallıyorum: Bu geçen benzindeki gibi vergiyi düşürüp özel sektöre kaynak aktarmış olabilirler. Yani devlet verginin bir kısmından vazgeçtiği halde satıcı fiyatları değişmeyip ödemesi gereken bir miktar vergiyle de zararını kompanse edecek çünkü satışların düşmesi öngörülüyordur.

Sallama bitti.

yalan söylemek.

evde yüksek sesle müzik dinlemek.

Trafik'te sürekli şerit değiştirmek :(

Mesaj- mail- telefona cevap vermemek.

sevgilinin telefonunu karıştırmak

insanların dediklerini dinlememek

ossurmak tabii ki kimse yazmamış hayret

benimkini söyleyemem ama arkadaşımınkini söylerim,
bir zamanlar yakın olunan arkadaşın eski sevgilisi ile evlenmek. (şu an yakın değiller haliyle)

Trafikte diğer sürücülerle tartışmaya girmek, agresifleşmek.

-sigara içmek. küçümserdim "sigara içmek kadar aptalca bir şey olabilir mi?" diye, derken derken, ben de içmeye başladım.

-sıvı bir şey içerken gluk gluk ses çıkarmak. en nefret ettiğim ve tahammül edemediğim seslerden biri bu. normalde ses de çıkarmam içerken ama sessiz ortamda geriliyorum ses çıkarırım diye ve o an o sesi çıkarıyorum ve içmeyi bırakıyorum.

-belki kınanacak bir şey değil ama bir arkadaşım komple terliyordu her yerinden. ben de "koltuk altı, alın, boğaz kısmı hadi neyse de bel ve sırt normalde niye terler ki?" diye hayretten hayrete koşardım. artık sadece belimden terliyorum :(

-mabel matiz dinlemek :D delisi değilim ama çıkardığı şarkıları artık nedense daha bir seviyorum. maruz kalma etkisinden midir, kınamaktan mıdır, bilmiyorum.

-bir tane en büyük ayıbım var. bu denli bir şeyi kınayıp da başıma geleceğini düşünmemiştim. ama allah, insana tükürdüğünü yalatıyor işte.

aklıma gelenler bunlar şimdilik. bir de kınayıp da henüz başıma gelmeyen şeyler:

tırnak yemek, "ben prens/prenses babasıyım" edasıyla gezinip çocuğumun çığlıklar atmak suretiyle başkasının kafasının ırzına geçmesine ses çıkarmamak, kadın avcılığı yapmak, geçici bir kadın uğruna en yakın arkadaşları ikinci plana atmak, para için şerefi bir yana koymak, hırsızlık (ki en büyük korkularımdan biri, allah düşürmesin)...

trafikte yavaş gitmek.
düz yolda önümde yavaş gidenlere arkadan çarpasım geliyor.
ancak ben de arabada kızım varsa yavaş gidiyorum mecburen.

Dedikodu yapmak.
Sorumsuzluk. Birinin sorumsuzluğunu çok ciddi derecede cezalandırılması gerekildiğine dair eleştirebilirim ama kendime ayrıcalık tanıyorum herhalde.

Ben de soyleyeyim, insanlarin arkasindan konusmak. Gerci kendim de yaptigimi kabullendigim icin artik milleti kinamiyorum.

Elbette değildir ama temizini (ve düşük kilometrelisini) bulmak gerçekten çok zor. Bence nefis araba.

Fransız dökülür. (Bu yüzden temizini bulmak zor)

Bizde var 3 senedir biniyoruz sorun varsa cevaplayabilirim tam bir Yahudi mercedesi

Niye kerizlik olsun. bu dünyaya bi kere geliyorsun. istediğin arabaya bin.

değildir. alan arkadaşım gayet mutlu.

2.0 motorlu manuel vites.

cam tavandan bahsetmiyorsunuz değil mi?

Hayir, siyah folyo kapliyorlar.

görsellik amaçlı :) araba cam tavanmış gibi görünsün diye yapılıyor.

Tavan boyasını güneş yanıklarından korumak için de yaptıran var.

Çift renk için. bkz : velar bkz:mini cooper

Soyle bir sey dikkatimi cekti, ekspertiz raporunda bu arabalara tavan boyali/orjinal demiyor, folyo kaplama diyor.

ekspertiz de kaput filmi için de aynı şey yazıyor çünkü adam kontrol edemiyor.

O zaman tavan kaplattirmak bir tur ibnelik amacli olabilir mi?

Sıcak yüzünden olabileceği ihtimali geldi aklıma

tamam senin takımlar pişik olmuş, çözdüm ben işi.

teledünya

ikinci alternatif kablo web tv diye bişey var.

bunu teledünya abonelerine mi veriyolar, yoksa uydunet alan herkese mi veriyolar bilmiyorum bende ikiside olduğundan dolayı bilmiyorum.

internette discovery ve national var web tv de yani dmax i bilmiyorum

teledünyadan açtım baktım, dmax national ve discovery var.

yanlız bunlar üst pakette mi temel pakette mi bilmiyorum. benim şu an baktığım üst paket.
national ve discovery temel pakette de var ama dmax i bilmiyorum.

kanaldan zaten sen söyleyince haberim oldu.

Dsmart'ta var hepsi, iki dil seçeneği ile.

dsmart hangi paketi oluyor?

Tamamı hangi pakette açılıyor, bilmiyorum ama var yani :)

teledünyada da çoklu dil var.

sen seçemiyon ama... türkçe izlerken kafasına göre ingilizceye geçiyor, bazen bi bakıyon rusçaya geçmiş, japonca izlediğim bile oldu, alıştım ben artık.

kafasına göre yani.

mantar?

sadee traş ettiğin bölge mi kaşınıyor, yoksa traş etmediğin yerler de kaşınıyor mu?

Mantar nasil bir sey bilmiyorum ama görünürde bir degisiklik yok, bir anormallik görünmüyor ama kasiniyor.

@killerbee
Tras ettigim bolgeyle birlikte belli bir alan kasiniyor, basindan beri ayni alan. Buyuk bir alana yayilmis degil kasinti.

mantar olsa kötü koku olabilir diye tahmin ediyorum.

eğer bu aralar çok terlediysen ve orası terden dolayı tahriş olduysa bu şekilde de olabilir.

Yok epey oldu kasinmaya baslayali. Tahris falan yok, deride her sey normal gorunuyor.
Hafiften korkmuyor da degilim.

git doktora, bin tane sebebi olabilir
çamaşırların iyi durulanmaz, fazla deterjan koyarsın alerji yapar.

umumi tuvaletten mantar gibi bişey bulaşmıştır, git gide kötüye gider.

rahat da vermiyor sana baksana.

stilex krem dene. sonra da doktora gözükmekte fayda var.

Kasık biti falan olmasın?

çamaşırlarını kontrol et. (özellikle çamaşırlarının dikiş yerlerini) ufak ufak canlılarla karşılaşırsan sorunu buldun demektir. kasık biti.

yıllar önce bende de aynı problem olmuştu. allahım kaşınıyor ama ne güzel kaşınmak öyle. nedeni mantarmış. acilen cildiyeye git.

Durmayan bir kaşıntı ve şişme varsa mantardır. Kremleri var zamanla çözülür.

Kasik biti olsa simdiye farkederdim, surekli inceliyorum.
Sadece kasinti var, sisme yok. mantara benzer bir goruntu yok.

Rus salatası da ekle sepete

Salam hic sevmem Maret haric, Maret salam ve dilim cheddar la sandvic yapip yiyorum genelde sabahlari.

Salatalık, domates ve sevdiğin yeşilliklerden ekle sepete güzel sandviç yaparsın.

alma arkadaşım alma, şarbon var artık, ölüp gideceksiniz. et, işlenmiş et almayın yemeyin

bu şarbonun şakası yok ve habelerde görmüyoruz diye böyle birşeyi görmemezlikten gelemeyiz.

Salamdan ben de nefret ediyorum zaten, sadece hindi jambonuna okey diyebiliyorum.

Peynir işini lactima ile çok güzel çözersin. Sevdiğin peynire göre emmental, gouda, edam ve çedar eritme peynirleri var.
encrypted-tbn0.gstatic.com

Her çeşit her yerde yok ama gurme ürünleri satan sitelerde 200gr'ı 10 lira altında.
Bi de yine lactima'nın sürülebilirleri var yine aynı çeşit, bunlar migros'lara gelmeye başladı.

Dana-hindi Jambon, dana-hindi füme, macar salam seçenekleri yerel markalarda çok. Polonez jambonları iyi mesela, ya da markete girince şarküteri reyonlarında paketlenmemiş halde karabiberli, otlu salam-füme de oluyor.

İşin asıl rengini soslar veriyor, sos olmayınca bir yerden sonra aynı lezzet. Hp'nin barbekü sos serisi var, ben klasik seviyorum. Biraz daha farklı lezzet istersen rufus teague markalı barbeküler var, honey sweet olanı favorim. Acı seviyorsan göre sriracha da güzel, calve'nin ranch'i de ekmek ıslatma açısından iyi gidiyor.

Ekmeği de iyi seçmek lazım, bi nebze sağlıklı öğün olsun istiyorsan uno'nun siyez buğdaylı bilmem ne tahıllı olanları güzel ama asıl lezzetli olanlar sütlü sandviç ekmekleri; bulması o kadar kolay değil ama.

Ben akşam öğünlerimi sandviç olarak yiyorum, bahsettiğim kombinasyonlarla çeşit sağlayabiliyorum. Bahsettiğim ürünlerle hazırlaması çok kolay oluyor, domates olsun yeşillik olsun onlarla yıkaması soyması ayrı dert; sürekli yapmıyorum. Bi de çok yakışmıyor zaten bahsettiğim tarzdakilere.

Ben ekmegin birine zeytin ezmesi digerine acuka suruyorum. icine de beyaz peynir, kasar peyniri, salatalik, domates ve bolca maydanoz.

Mısır, kapari, közlenmiş biber, jalepano, avokado, taze fesleğen, salatalık turşusu, roka, mantar, marul, domates, ızgara kabak ve patlıcan... Hepsi farklı farklı kombinlerle sandviçe çok yakışıyor bence. Gerçi bunları kahvaltıda yer misin bilemedim çünkü ben pasta ya da kısırla falan bile bayılarak kahvaltı yapan biri olarak yazdım sjsjsf

Brownstone:
Yazdiklarini once bir googllamam gerekecek de;kahvaltıda et kavurma getirsen yiyebilecek biri olarak okuyorum cevabını:)

Tasarım göz kanatıyor, doğru. Adam gibi düzenleme olsa okusak rahat rahat.

ilk basta ben de hic anlamamistim ama su an cok seviyorum. her bir mesaj icin ayrica yazabiliyorsun, haliyle "konu disi" diye bir sey olmuyor. mevcut tasarim degisse ofkelenirim.

ben de bir bok anlamadım valla. takip eden çok arkadaşım var ama ben hiç girmiyorum.
bana şöyle görünüyor: goo.gl

İlk başta biraz karışık gelir sonra alışıyor insan ama. Benim şu an tiksindiğim tek tasarım öğesi comment tree, dünya üzerindeki en boktan comment tree kullanıyor reddit gerisi alışılıyor.

Subredditlere üye olacağız zaten siteyi kullanmanın yolu o, daha sonra ana sayfamızda yalnızca üye olduğumuz subredditlerin postları geliyor onları takip ediyoruz işte. Browser'da sonsuz akan reddit özelliği de geldi, bir defa baştan sona bakınca (saatler alabilir) daha sonra zaten kendini yinelemeye başlıyor, güncellendikçe bakıyoruz işte ara ara. Beleş üyeliklerde 50 den fazla subreddit'e üye olabiliyor fakat bir defada görüntüleyemiyorduk bi de öle bişey var.

Aşırı rahat ve kolay, neyde zorluk çektiniz anlamayamadım. Fotoğraflar genelde imgur'a yükleniyor bu yüzden çoğu fotoğraf ve gif'te yanıp sönen logo görmeniz normal, bize has bir durum yani.

Abone oldugun subredditler anasayfaya düşüyor, abone olmadıkların dahil popüler olanlara da bakabiliyorsun popular sekmesinden, keşif için. 2 yıldır en çok kullandığım sosyal ağ, 40k karmam var.

ipad ya da mobil app üzerinden takip etmek çok daha mantıklı.

Çorba+1
Ara ara takip edesi gelip gözü kanayanlardanım.

11 yıllık aboneyim, sevdiğim sitelerden.

ilk hesap açtığında belli subredditleree abone olarak başlıyorsun.
ana sayfanda abone olduklarından öne çıkan lar random olarak listeleniyor.

önce abone olduğun sayfalara bi göz at, istemediklerini kaldır.

sonra ilgini çeken diğer kanallara göz atıp abone olmaya başla.

hot, now, best, controversial gibi anasayfa listeleme şekilleri var. default olarak best geliyor sanırım. iyi puan almış, yorumları yüksek, güncel entryler. son dk ne eklenmiş takip edeyim dersen new i seçebilirsin. gibi gibi.

Chrome için RES eklentisini kullanıyorum, telefonda ise alien blue uygulamasını kullanıyorum, official app çıktıktan sonra bu appe daha destek verilmiyor ama storeda duruyor olması lazım. Bunlar sayesinde alıştım kullanmaya. Şu an yine stock görünüme dönsem yine kullanamam. Bir de alışmak her türlü biraz zaman alıyor, ilgini çeken subredditleri bulmak adına vs...

Kullanmayı çok sevmeme rağmen mobil app dışında kullanmayı sevmiyorum. Mobilden başlaman daha iyi. İlgi duyduğun sublara kaydol ve top kısmından listelersen hem en iyi içeriklere ulaşırsın hem de alışırken vakit daha eğlenceli geçer.

ios'ta alien blue app'i ile candir
webde ise old.reddit.com

Ben mobilden de bi halt anlmadim abi.

twitter ilk çıktığında da böyleydi. millet nasıl kullanılacağını anlamadığından hesap açıp bir daha uğramıyordu. halbuki kadın anam bile kullanıyor, o kadar basit bir uygulama.
ilgilendiğiniz konularda subredditleri takip edin. hiçbir şey ilgimi çekmiyor diyorsanız da popular sekmesine tıklayın, oradan hoşunuza giden içeriklerin olduğu subları tespit&takip edin.
okullardaki kulüpler gibi düşünün. bir konuya ilgi duyan insanlar bir subreddit altında buluşuyor, paylaşım yapıyor. örneğin; dota2 oynayanlar, izleyenler ya da öğrenmek isteyenler dota2 subredditini takip ediyor.
kendi bağımlılık başlangıcımı da şuraya iliştireyim: 3-4 yıl önce bir site için davetiye arıyordum. reddit'ten şu kullanıcıya mesaj at dediler. kayıt oldum, mesaj attım. siteyi 1-2 kurcaladım ama başta bir şey anlamadım. takip ettiğim subların sayısı arttıkça alıştım.
bence en kolay ve göze hitap eden kullanımı tablet uygulamasında sağlanıyor.

let the linç begin :) edit: "linç" şekli makbulmüş :))

evcil hayvan beslemek istemeni anlıyorum, bazı cins, güzel hayvanların parayla satıldığını da biliyoruz ama böyle sorarsan linç ederler seni :)

media.giphy.com

değişen parçası yoksa 2000 çalışır.

sarı göz şart değil diyorsanız bende siyah gözlüsü var. bir tık daha ucuza gidiyor bendeki modeller. 1700e bırakırım.

Yetişkin kediyi kimse almak istemez (sahibine alışmaz, huyunu suyunu bilmezsin, tam olarak kaç yaşında bilemezsin, başka hayvanların varsa onlara alışmaz vs).

1000-1500TL'den fazla verildiyse bence fazla.

Ayrıca tipi güzel diye böyle salak bir hayvan alacağıma iletişimi daha kuvvetli ankara kedisi, van kedisi alırım daha iyi.

Satmayın! Satanada mani olun lütfen.

ya bu hayvanlar mal gibi bütün gün yatıyor gerçek kedi alırsın o paraya.

Mal gibi yatmasi hosuma gidiyor zaten.

Satmiyorum abi yiyiciyim ben. Bence de satilmamali zaten, bedava verseler iyi olur.
Sari goz sart evet.

İstanbuldakiler için konuşuyorum aynı değil. Sosyal denge ödemesi var, her belediye kendi belirliyor.

Almanya özelinde değil ama farklı AB ülkelerindeki tecrübelerime göre araba almak sorun değil.

Sorun o arabayı trafiğe çıkartabilmek, yani sigortalamak. Eğer AB ehliyeti olmayan, sadece Erasmus için geçici süre ülkede bulunan birisinin aracını sigortalayabilecek bir şirket bulabilirseniz sorun yok. Arabayı almadan önce şirketlerden teklif alın derim.

1) Kimler yurt dışında kayıtlı bir arabayı Türkiye’ye götürebilir.?

Yurt dışında ikamet eden ve yerleşik olarak yaşayan T.C. vatandaşları ve yabancı uyruklu kişiler (mavi kartlılar dahil) yurtdışında yerleşik gerçek veya tüzel kişi / şirket adına kayıtlı veya ait olan yabancı plakalı arabaları Türkiye’ye götürebilirler. Yani yurt dışında kayıtlı yabancı plakalı bir arabayı Türkiye’ye götürebilmek için yurt dışında ikamet etmek gerekmektedir.

7) Türkiye’de ikamet edenler yurt dışında kayıtlı bir arabayı turistik amaçlarla getirebilir mi? Türkiye’de ikamet eden ve Türkiye’de yerleşik olarak yaşayan bir kişinin yurtdışından geçici olarak vekaletle dahi araç getirmesi mümkün değildir.

Kısacası alır arabayı. Aldıgıyla da kalır.

Oturumun olacağı icin getirtip binebilirsin. 6 ay süresi var. Araştır iyice. Sigorta şirketine sor direkt

almanyaya erasmus ogrencisi olarak vize ile girsen de 3 aydan fazla kalacagin icin vizeni oturuma cevirmen gerekecek. Bu nedenle de almanyada araba alip turkiyeye goturebilirsin. ama birkac noktaya dikkat etmen gerekiyor. oncelikle arabayi pesin para ile alman gerekir cunku ogrenci icin bankalar taksitlendirme yapmaz. ayrica oturum aldiktan sonra ehliyetinin gecerliligini kontrol et cunku eger kural degismediyse turkiye ehliyeti turist olarak vize ile gelenler icin gecerli ama oturum sahipleri icin gecerli degil. yani alman ehliyeti icin ehliyet sinavina girmen gerekir. ehliyet alma sureci yaklasik 3 ay surer. ayrica araci sigortalatman cok onemli, uluslararasi yesil sigorta karti olmayan arac turkiyeye ve turkiye yolundaki ulkelere giris yapamayacaktir. araci turkiye soktugunda senden baska kimse kullanamaz. turkiyeye girdiginde oturumun oldugu muddetce 6 ay kadar kalabiliir.

3 ay’dan fazla kalıcaksan oturum kartına başvurucaksın, kartının gelmesi 3 ay sürer sonra ehliyetini çeviriceksin gelmesi 3 ay sürer. Daha sonra araba alıp gelebilirsin.

@emrahday
6 aylik vize var zaten halihazirda erasmus icin alinmis.

Klima en ciddi arıza 1000 tlyi geçer.

Cam otomatiği de ciddi bir arızada 400 görür

Şu entry’nin içindeki klima bölümü fikir verebilir: eksisozluk.com

tam olarak klimada durum nedir? mesela fan çalışıyo ve klima çalışmıyosa en kötü klima motoru değişir. yani tamir olur tabi de en kötü senaryo bahsettiğim. klima gazı basılması gereklidir belki veya klima motorunun güç kablolarından biri çıkmıştır belki, klima motorunu çalıştıran kayış motordan alması gereken gücü alıp klima motoruna aktaramıyodur, mesela megane 2 dijital klimanın çalışmama sebebi orta konsolun arkasındaki bi soketin kronik arızası gibi durumlar uzar gider.

siz önce klima ve fanların araçta hangi işlemi yerine getirmediğini söylerseniz tahmin daha basit bi hal alır.

bazı ustalar ön konsolu sökücez gibi uçuk fikirlerle karşınıza gelirler aman diyeyim böyle bi işe girişmeden önce 3-5 ustaya ve hatta yetkili servise götürüp göstertin aracı ki yaş tahtaya basmayın.

opel astra g'den örnek vereyim. otomatik olmayan fakat iyi soğutan ilk nesil sayılabilecek kadar eski bir klima. araç 2000 model...

motor değişecekse 1800 lira civarı orijinal parça fiyatı var. 250 de işçilik alsalar 2000 lira civarına yaptırıyorsunuz.

geçen sene motor değişecek diyen klimacıdan çıkıp başka bir klimacıya gitmiştik. çıkış borularının birinin delik olduğunu ve subapın eskiğini onun da değişip yeni gaz basılması gerektiğini söyledi. garantisini veriyor musunuz dedikten sonra yaptırdık. 40 lira boru+25 lira subap ve 150 lira da gaz ile sorunu çözdük. diyeceğim o ki iyi bir klimacı bulmaya bakın. servis falan da baştan savma iş yapar. çözüm yolu aramak yerine değiştirme odaklı çalışırlar.

Cam motoru 400 tl tutar en az.

Tuş bozuksa orijinal tuş da en az 150 tutar.

Tavsiyem bu tip arabalardan uzak durmanız olur. Elektrik tesisatında arıza olan araç asla kusursuz haline dönmez. Ben görmedim. Otoelektrikçiler birini yaparken öbürünü bozar. Döşemesi kaldırırken arabaya tecavüz eder, her yerinden ses gelir vs

Klimanın gazı bitikse 100-150 TL. Klima kompressörü arızalıysa geçmiş olsun. Renault marka arabamda kompressör için işçilikle 1500-2000 civarında bayılmıştım sanırım.

O kadar genel sormuşsunuz ki, cevaplamak mümkün değil. Araç modeli nedir mesela, klima arızası dediğiniz şey tam olarak ney? AYnı şekilde cam otomatiği arızası nedir?

Daha detaylı yazarsanız belki de aynı sorunu yaşayan başka biri nokta atışı cevap verecek.

evet bende diyorum bunu.

geçmiyor.

benim de aklıma geliyor ama pek takılmıyorum. beni asıl yıkan nispeten yeni dönem videosundaki kişinin öldüğünü öğrenmek oluyor. neblim bir röportaj izliyorsun mesela, sonunda pat diye "bu adam 2014'te silahlı saldırıda öldü" falan yazıyor. röportaj tarihi de hadi 2011 olsun, adam da 30-40 yaşlarında. öyle şeyleri görünce çok üzülüyorum ben.

bunu izleyince mesela "e zaten ölsünler aq" dedim sjfsj

@ecel
Dusundum de bu kiz da oldu:) Ne zamana kadar yasadi, nerede nasil oldu acaba onu merak ettim.

çoğunlukla tam tersi şekilde, acaba bu insanlardan hangileri hala hayattadır diye düşünüyorum. ama eski bir filmde bir hayvan görürsem direkt aklıma gelen şey ölmüş olduğu :(

Ben gün içinde herhangi bir anda bile böyle şeyler düşünüyorum. Mesela 12-13 seneden uzun zaman önce çekilmiş bir şey izliyorsam ve o filmde bir köpek varsa mutlaka üzülüyorum şimdi ölü olduğu için. Hatta geçmiştekileri bırak, anı yaşarken bile böyle şeyler düşünüyorum. Mesela uçağa binmek üzereyim diyelim ve haliyle onlarca insan daha var çevremde. Hemen "şimdi belki çoğumuz gezmeye gidiyoruz ama bundan 80 sene sonra burdaki herkes ölmüş olacak" gibi şeyler düşünmeye başlıyorum böyle bir ortamda bile.

Gün içinde en saçma sapanları da dahil ölüme dair çok fazla şey geçiyor aklımdan her gün.

tıpkısının aynısı bende de oluyor.50-60'lı yıllardan bir şey izleyince hemen oyuncuları araştırıp neler yaşadıklarına, ölüp ölmediklerine bakıyorum.Şarlo'nun filmlerini bu duygu ve düşüncelerle izlerken zor konsantre olmuştum.

Ilk aklima gelen sey o oluyor. Gecenlerde Ruzgar Gibi Gecti'yi izledim, 1939'da cekilmis. Filmi izledim ama birkac dakikada bir gelen "O da olmustur", "Bu da olmustur"lerden odaklanma kaydi.

kesinlikle oluyor.

birde bunun eski filmleri izleyip oyuncuların son hallerine bakıp hüzünlenme versiyonu var.en son before sunrise ı izlediğimde oyuncuların bu yılki resmlerini görüp istemsizce zamanın acımasız olduğunu kabul ediyorum.

kupelerim eskidi. aynılarıni bulamıyorum, halbuki düz halka.

Benim gumuscude var, alayim sana:)

Hangi ülkeye yerleşeceğimize karar veremiyoruz.

Ayaklarım üşüdü ama çorap giymek istemiyorum.

yaz bitti. mont giyme zamanı geldi

Yaz bitti + 1
Sabah kalktım ki sıcaklık 13, hissedilen 11 derece. Yorganlı morganlı yattım gece.
Yarın yeniden 29’a varıyormuş gerçi :)

Şu an en büyük derdim geçici yuva olduğumuz köpeğin ilk 24 saat içinde 3 kez eve çişini yapması. :(

Yeteri kadar karbonhidrat alamıyorum

Mentor lazım

@stavro, ahahah çok teşekkürler.

modanın yakınından bile geçmediğim, hiç anlamadığım halde arkadaşım davet etti diye zorlu center'daki defile organizasyonuna katılmak zorundayım. kendi tasarımları sergileneceği için mevzu önemli. işten çıkıp nasıl gidecem, ne giyecem, gidince elimi ayağımı nereye koyacam fikrim yok. daraldım.

yemek sepetinden guzel sebze yemekleri siparis edemiyorum.

- hangi ulkeye yerlesecegim sorunu abuk subuk dert degil yahu.
- Yaz bitimesi de gayet ciddi bir dert. En azindan kendi adima:) Montan da nefret ederim.
- En azindan aksam goruyorsun kediyi. Benim aksam gorecegim bir kedi yok:)
- Git otur bir kenarda izle defileyi cool cool:)

ayakkabımın derisi çok yumuşak bugün ucunu sürttüm, derisi kalktı.
kelimelik oynuyorum ama baya kötüyüm öyle böyle değil.moraller bozuk.

istediğim cips bakkalda yok. almam için te ebesinin nikahına yürümem lazım. yürüyemem, ama canım çekiyor. aynı şey yer fıstığı ezmesi için de geçerli.....

Kahvenin ilk yudumunu yeterince beklemeden almışım dilim yandı acıyo

internetim bitmek üzere yenilenmesine daha 10 gün var.

oglen yedigim yemegin sosunda sarimsak varmis. buram buram kokuyorum su an. ustelik yakinlarda sakiz/listerine ya da ne bileyim kokuyu bir sekilde azaltacak bir seyler alabilecegim bir yer yok. agzim kapali oturuyorum oylece. hangi akla hizmet sarimsak koyarlar sosa!!
bir kasik kahve mi atsam agzima acaba?

Kütüphanenin klimasından çok ses geliyor şu an, nehrin sesini duyamıyorum.

kulaklığımı evde unutmuşum. ofisteki bütün aptal sesleri duyuyorum.

Speaking de konuşma yok mu sınav mı değilti noldu?

Speaking ayni, sadece diger testler bilgisayar uzerinden. Bir diger farki da sonucu daha cabuk geliyor.
Bir diger farki da daha pahali:)

Ben girdim. Klavyeyi bakmayarak ve hizlica kullaniyorsan writing muthis avantajli.
Sure bile kaliyor.

Sonucu 4-5 gune aliyorsun.
Kagit kalem veriyorlar, not almak icin vs. Ben listeningde bazi cevaplari kagida yazdim ozellikle belli ki.bir numara veya soyisim vs ise bir harf rakamin fark edecegi bosluklari.

wrriting icin cok avantajli olur diye dusundum ben de. Yazgidini silmek istediginde cok vakit kaybi oluyor cunku.

Listeningde cevaplari not aldigin kagitta 1den 40'a kadar numaralar var mi yoksa bos kagit mi? Hangi yazdigimin hangi sorunun cevabi oldugunu karistirmayayim diye. Oteki turlu soru numaralarini da not almam lazim.

Musvedde kagit iste kanka.

Normal IELTS'a gore cok avantajliymis, siddetle tavsiye ederim. Writing'de cok buyuk faydasini goruyorsun. 200tl fazla verdigine degiyor. IELTS'a girecekseniz CD olana girin.

ee dedik sana kanka. writingte bildigin 15-20 dakika kazaniyorsun :D

British'le ciftlestiriyorlarmis eklem hastaligi olmasın diye.

Yamuk kulaklı yahut düz burunlu pisilerde ziyade russian blue, ya da chartreux cinsi kedi bakınabilirsiniz. hem kısa gri tüylü güzel suratlıdır hem de genetik bariz bir problemi yok sanırım.

Dışarı çıkıp geri gelen dolaşma modlu kedi az gördüm, görmedim değil ama az genellikle evde takılırlar. Aşırı kafayı yediklerini sanmıyorum keyifleri yerinde gibi, dışarı çıkma olasılığı varken dahi sallamayan kedi gördüm çokça. Zaten sokakta da belirli bir alanları benimseyip onun dışına çıkmadıkları için evde de oluyo gibi heralde yüzyıllardır.

Kediden kediye fark vardır tabi uslusuna denk gelip çocukken çok boktan hareketleri kısıtlanırsa müthiş şeyler oluyorlar. Tabi kedi ama kafasına koyduğunu da yapıyor bi şekilde. Oynarken yaralamayınca bizi uslu olmuş oluyor işte :D

Ben british shorthair seviyorum ama:)
Kul rengi, sari gozlu, dik kulakli.

scottishlerin en buyuk sorunu her yere tuy dokmesi, onun disinda bir sorun yasamadik. eklem rahatsizligi hepsinde olmuyor, bizimki kapi acik olsa bile disari cikmaz, balkon seviyor ama.
avantaji cok sakin bir kedi olmasi.

Ekstra bir zahmetleri yok,ole mal mal takiliyorlar.

eksiup.comÿ

Bir donem disi scottishim vardi. Donem donem tuy dokuyordu. Mama oalrak acana kullandim ben. Bi ara idrar sikintiai oldu. Odum koptu hayvana bisey oldu diye. Veteriner diyet mama verince duzeldi ama dikkat etmek gerekliymis. Ben bi yere uzun sureli gidip geldigimde depresyona giriyordu. Yemek vok az yiyor kesinlikle yanima gelmiyordu bi sure

Onun disinda asiri sakin-di. Ta ki 1 yasina girip kizginliga girene kadar :) onlarin da sistemleri bozuldugu icin sık kizginliga giriyorlar artik. Ama o donemler disinda varligi yoklugu birdi. Beni gormesi lazimdi odada. Muhakkak bulundugum odaya gelirdi pesimden. Yatakta ayak ucumda uyurdu. Ekstrem bir zorlugu yok bence, diger kediler neyse o da o. Hatta bence gorece daha uysallar.

www.anadolukedisi.com

Umarım bu yazı sizi aydınlatır.

ben de katılıyorum. daha tane tane, açık, kağıttaki sorular kronolojik ilerliyor.

Aldığın fiyata bile satılabilir belki, döviz yüzünden fiyatı artan ithal ürünlerse.

Denemeden bilemezsin, sahibinden.com ve letgo ile fiyat koy dene. Konu ile ilgili facebook grupları ve forumlara da ilan bilgilerini bırakırsan hızlanır.

İkinci el dağcılık malzemeleri alım-satım için facebook hesapları var.
Çok ölü gideceğini sanmıyorum, tüm malzemelere zam geldi. Ama fahiş fiyat da koymayın.
Muadili ürünlere bakıp ortalama bir fiyat verin bence.

kenarda duracagina ilanda dursun. ilana mutlaka "pazarlik icin kesinlikle aramayin" vs. yazarsan sadece alacak kisi rahatsiz eder seni. o da yine indirim ister ama muhtemelen indirimsiz fiyatina razi gelmistir zaten.

not: urunlerin guncel fiyatlarina mutlaka bakin. daha 1 ay once 300e koydugum kulakligin fiyati 1100 lira olmustu. yani 300e satsaydim birak muadil bir urun almayi kabini bile alamazdim ayni segment kulakligin.

Karbonhidrat değeri yüksek. Tadımlık 1 2 tane yiyebilirsin. Fazlası kilo vermeye çalışan birisi için iyi değil.

çoğu endüstriyel olanlarında ketçap'da konulduğu ve ketçabın içinde de şeker olduğu için kilo vermek isteyen birinin kesinlikle yememesi gereken bir besin. ben de zamanında bu hataya düşmüştüm.

ne yediğinizden ziyade neyi ne kadar yediğiniz önemli. kilo vermek isteyen biri çiğ köfte de yiyebilir, abanmamak şartıyla tabii. ha ben çıtır çerez gibi yerim diyosan yapacak bi şey yok alsşkdaf

Cigkofte yemek derken oyle tadimlik 1 lokma falan degil tabii. Oturup bir porsiyon ya da bir durum yemek mesela.

yenir bence, gün içinde yediğiniz diğer besinleri dengeleyebiliyorsaniz.

yalnız glisemik indeksi yüksektir. hızlı ve yüksek miktarda insülin uyarımı yapar bu da eşittir yaglanmak.

obez değilsen arada sırada 1 dürüm gömsen bir şey olmaz bence. ye gitsin.

Bulgurun besin degerleri kotu degil ki, niye yenmesin? Potasyum deposu ve 100 gr. kuru bulgurda yaklasik 10 gr protein var. Yagi da cok az.

Karbonhidrat dusmanligi yapan diyetleri gercekci bulmuyorum. Vucudun, beynin neyle calistigi belli. Sonra soruyorlar burada diyetlerinin 3. gününde, "sirf protein agirlikli besleniyorum, ne zaman cheat day yapayim?" diye.

Icine sos adi altinda glikoz surubu basilmamissa, bol yesillikle niye yenmesin? Lavassiz tuketilebilir belki.

Açsam odaklanamıyorum. Önce yemek. Sonra cayimi alıp işime geçiyorum.

mevzu içerisinde procrastination yoksa acıktığın zaman yemek gayet normal.

işe odaklandığımda aç olduğum aklıma gelmiyor. yemek yemeyi seven biriyim, o yüzden bu fırsatı dinlenme ve rahatlama için kullanmayı tercih ederim. bu nedenle eğer mümkünse önce işi bitirmeye veya kolaylamaya çalışıyorum. yani çalışırken beynim sürekli "yemek ye amk çocuğu geberdik" sinyali göndermiyorsa, beynim durma noktasına gelmemişse yemek için ara vermem. iş bittikten veya bitme noktasına geldikten sonra yemek daha güzel. kafam rahat, geniş geniş yerim mis.

Aç ayı oynamaz. Zaten odağım da işten yemeğe kaymışsa o devam ettiğim işten hayır gelmez.

Odaklanırsam açlığı hissetmiyorum +1

Açlık hissetsem bile işi bitirmeye öncelik veririm. Ama çok uzayacak bir işse ve her halükarda bölünecekse yemeği aradan çıkarıp devam ederim.

gerçekten önemli bir işse 4-5 saat aç kaldığım olmuştur. ama ekibi çalıştırıyorsam yemek saati 12 ise en geç 12:30 civarı bir yemek ısmarlar 10 dk'da ofiste onları yer ve sigara molası bile vermeden devam ederiz. çünkü sorumluluk bunu gerektirir.
not: madalya vermiyorlar ama ben böyle çalışırım.

"Dur su isi bitirip yiyeyim" derim. Cok acken bile kalkip yemek yerken aklim orada kaliyor, yemegin tadini anlamiyorum. Genelde ise findik fistikla calisirken acligi gecistirip is bitince yemegi tercih ederim. Keza yogunluktan ogleden sonra 4 gibi kahvalti yaptigim ve tuvalete gittigim cok olmustur.

yemek saatim belli ve şaşmıyor, o yüzden midem trompet çalsa bile yemiyorum; hele ki bir işe odaklandıysam hiç.

gelgelelim yemek saatim belli olduğu için acıkma dönemlerim de belli oluyor; o zamanlara önemli iş bırakmıyorum. yemek yemekten önceki, dahili ve sonraki belirli bir dönem kutsal bir dönem ve şovu başka bir şey çalamaz.

açlığa ve uykusuzluğa asla tahammül edemem. işim acil olsun olmasın, açsam gider yerim.

is bitmeden birakmam. aclik benim icin cok onemli degil. aciktiktan sonra 3-4 saat sonra da yiyebilirim. iki uc saat ac kalsam olmem ya. elimde olmayan sebeplerden oturu iki gun araliksiz oruc tutmuslugum bile var

bende sıkıntı olmuyor ama beklemiş suyun tadı değişebiliyor tat alma konusunda tadı seni rahatsız ediyor olabilir normal durum yani

bende de aynen öyle. kendi evimdeyken buzdolabı küçük olduğu ve sürahi sığmadığı için mecburen ılık su içiyorum. her gün 50 tane şişeye doldurup dolaba atmaya üşeniyorum. bu şekilde hiç abartmıyorum 5 litrelik su bazen 10-12 gün gidiyor bana. içmiyorum.

annem ise fil gibi su içtiğimi söylüyor, kardeşimin bana su getirmekten psikolojisi bozuldu. orada kocaman buzdolabı var çünkü, içinde her zaman buz gibi 2-3 litre su olur. oradayken her gün temiz 2 litre gömüyorum en az. hele ki sıcak havada dışarı çıkmam gerekmişse falan ohoo. evin yolu zaten yokuş, kan ter içinde kalıyorsun. öyle günlerde iki saat içerisinde 3 litre içtiğim oluyor.

velhasıl kelam oda sıcaklığında sudan nefret ederim, içmekte zorlanırım. susuzluktan gebersem bile içesim gelmez, mecburen azıcık içerim. soğuk su içinse anamı babamı hortumla döverim, o çok güzel bir şey. soğuk su yani.

Sıcak koladan bile daha kötü hissediyorum ben ılık ya da daha sıcak su içince.
Belki şartlanmışımdır, bilmiyorum ama annem ılık su içince yüzünü buruşturur "Iyy, kan gibi sıcak su, ıyyy!" derdi.

Biz dondurucu kış aylarında bile soğuk su içiyoruz hep.

Aahah benim kardesim okul biter bitmez ayri eve cikmayi dusunuyor bana su getirme derdinden dolayi:)

ancak evde başka su yoksa ve susuzluktan uyuyamayacak hale geldiysem içerim.
aksi takdirde ağzıma sürmem, midem bulanmasa da bir garip oluyor.

eşim eskiden soğuk su içmezdi, hamilelik döneminde soğuk içmeye başladı şimdi o da sıcak su içmiyor.

3 yaşında kızım da soğuk dışında su içmiyor :/

Evet zaten içemiyorum bırakıyorum hemen.
Çok soğuk da içemem, sürekli dolaptadır suyum çıkarırım 10 dakika kadar dışarıda bekletir öyle içerim.
(Yaz kış fark etmez.)

+1 stavro

Ben de yaa sevmiyorum oda sıcaklığında ki suyu, illa ki soğuk olacak öyle çok soğuk değilde soğuk olmalı

Hava dediğimiz şey aslında bir gaz karışımı. Büyük çoğunluğu azot, bir kısmı oksijen, birazı su buharı ve kalanı da diğer gazlar. Ama bu ortalama bir değer, hava örneğini nereden aldığınıza göre bu oranlar değişebilir. Eğer örnekteki en ağır gaz CO2 ise, dediğiniz doğru muhtemelen dibe çökecektir fakat tam olarak dibe çökmesi çok uzun sürebilir ve sanırım bu yolla ayrıştırılabilmesi de pek mümkün değil.

Dibe çökme olayı ağırlıkla ilgili değil. Kütle yoğunluğuyla ilgili.

Havanın yoğunluğu: 1,225 kg/m^3

Karbondioksidin yoğunluğu: 1,874 kg/m^3

Karbondioksidin değerini şu siteden aldım.

www.torosoksijen.com

Karbondioksidin yoğunluğu daha büyük olduğu için o dibe çöker.

Yalnız bu yoğunluk değerleri 1 atm basınç için hesaplanmış.

Kapalı bir kaptaki basınç farklı olursa yoğunluk değerleri de değişebilir.

O değerlerin hesaplanması lazım. Sıcaklık da önemli bir faktör.

Gaz karisimi oldugunu biliyorum, hava ornegini nereden aldigimizi bir tarafa birakalim. Atmosfer gazi icin referans aldigimiz oran (%78 azot, %bilmemkac oksijen vs.) karbondioksite kiyasla yogunlugu daha az degil mi?
Teorik olarak konusuyoruz.

Baska bir deyisle tamamen karbondioksit dolu genis bir ortamda atmosfer gaziyla dolu bir ucan balonumuz olabilir mi? Gazlarin karismasi olayindan bagimsiz dusunelim diye ornek verdim.

@dissendium
Sicakliktan bahsettin, iyi dedin. Peki ortami isittigimizi farzedelim. Kabin icinde bir isi kaynagi var, hava da co2 de isiniyor.
Duz mantikla dusundugumde co2'nin daha fazla isi absorb etme kapasitesi oldugundan icerideki havaya gore daha fazla isinacagindan yogunlugu azalacak, bir noktadan sonra atmosfer gazindan daha az yogun hale gelip yukselmeye baslayacak yamuluyor muyum? Cunku atmosferden daha cok isi absorb ediyor.
Bu mantik dogru mu?

@stavro, ısı absorbe etmek farklı bir durum bildiğim kadarıyla. Tam olarak dediğin gibi olmayabilir.

Bu arada hava homojen gaz karışımıdır. Her yerinde aynı fiziksel özelliği gösterir.

Evet çöker.
Havayı basit olsun diye saf azot olarak ele alalım.

100 litre azot 100 litre de CO2 var diyelim kapta. Kabın en dibinde CO2 yoğunluğu maksimuma ulaşır. Asla saf CO2 kalmaz mutlaka karışım halindelerdir ama oran olarak dipte CO2 daha fazladır.

Atmosferde ise kapalı sistem gibi işlemez olaylar çünkü dış etmenler var. Yükseldikçe soğuyup yoğunlaşan gazların dibe tekrar çökmesi var mesela. Rüzgarlar ve sürekli hava akımları var dünyanın dönüşünden dolayı. Bununla beraber karaya vurunca değişen, okyanus üstünde farklı hareket eden hava akımları var. Hepsi bir araya gelince bu karışımın dibe çökmesi durumu kapalı sistemlerdeki kadar belirgin olmuyor. Yine de atmosferde yukarı çıkıldıkça mesela Hidrojen ve helyum yoğunluğu deniz seviyesinden daha yukarıda çıkar.

Calisana ikisi de kolay (altyapiya bagli olarak)

Ne icin gerektigi ile alakali ama general daha kolay

Writing ilk kismi farkli, Academic'te bir chart/process yorumlaniyor General'da bir mektup vb yaziliyor.

Reading farkli. Academic'te 3 academic metin var, General'da 5 tane genel Ingilizce metni var. Ancak ayni puana ulasmak icin General'da daha fazla soru dogru yanitlamak gerekli.

Listening, Speaking, Writing 2 ayni.

general daha basit.

...de soruyu niye sorudugunu anlamadim. hicbir kurum ikisini da kabul etmez. ya birini ya digerini eder dolayisiyla secme sansin yok.

listening - ikisi de ayni
speaking - ikisi de ayni

writing - gt'de task 1de mektup yaziyorsun, ac'de grafik yorumluyorsun.
task 2 ayni

reading - gt, academic olana gore daha kolay ama ayni skoru almak icin daha fazla cozmen gerekiyor. mesela 40 sorudan 30 dogru yaparsan ac'de 7, gt'de 6 alirsin.

Reading'i biraz inceledim de, ikisinde de toplam 40 soru var.
Ayni puana ulasmak icin general'da daha fazla dogru cevap gerekiyor demissiniz. Nasil oluyor da ayni puana ulasmak icin daha fazla puan almak gerekiyor? Kafam karisti bu konuda. Soru sayisi ayni ise puanlama sistemi de ayni olmasi gerekmiyor mu mantik olarak?

Edit: soyle bir sey buldum: www.examenglish.com
Bu puanlama sistemi dogru mudur? Arada cok fark yok gorunuse gore. Bir de academic icin cok bonkor geldi bu sistem bana. Dogruysa generale girmeye gerek yok.
General'de kontenjan sikinti biraz cunku.
Edit: ielts'in kendi sitesinde bulamamistim bunu:D

bunu ielts'i hazirlayanlara sorsana delikanli :)
resmi puanlama aciklamasi:

www.ielts.org

Yüzmek için ısınmaya ihtiyaç olması hiç aklıma gelmemişti. Yani, plajdan girince de mi ısınmak gerekiyor, yoksa sadece yüksekten atlamak için mi? Suyun soğukluğu sıcaklığı fark ediyor mu?

Bir de İzmir’de büyüdüm, oranın çevre ilçelerinde yüzdüm çoğunlukla. İnsanlar iyi yüzerdi ama stilli yüzen yoktu. Bir gün istanbul’dan biri geldi, havuzda öğrenmiş yüzmeyi ve kelebek yüzdü denizde. Biz ilk defa kelebek yüzen görüyorduk (yaş 20 küsur) ve “Niye öyle mal gibi yüzüyor ki” dedik. Sonradan aslolan yüzmenin o olduğunu öğrendim ama o gün sadece biz değil, çevredekiler de çok dalga geçtiker arkadaşla. Bizim bildiğimiz kafayı suya sokup kulaç atıyorsun. 3-5 kulaçta bir de nefes alıyorsun. Şuna bağlayacağım, stilli yüzmen için mi kasları önceden açarak ısınman gerekiyor, yoksa her türlü, köpekleme yüzmen için mi ısınmak gerekiyor? Stilli yüzme kasları daha değişik kullanıyor. Belki öyle yüzünce ısınmak şarttır da köpekleme yüzünce gerekmiyordur.

“Burası su” diyorlar, giriyorum ya da atlıyorum ben. Bir kere çok soğuk bir susa alışamadığım için kıyıda soğuk suyla duş alıp kendimi soğutup girmiştim. Onun dışında özel bir hazırlık yapmadım hiç ama belki bilmeden ben kendşmi sakatlıyorumdur uzun vadede.

Kaslarla veya eklemlerle ilgili bir şey olabilir mi? Glukosamin mi gerekiyor acaba? Ortopedist bilir.

Yaş 35.

Abi millet yarisir gibi yuzmuyor ki sacma sapan yarim kulaclar atiyor ayaklari rastgele cirpiyor vs. Oyle olunca da bi sey olmuyor sen fazla kasiyorsun galiba

ısınmadan asla yüzmem alışkanlık bende ama bi ıslanıp çıkacaksam ısınmam tabi.

Valla deniz yuzmesiyse tabi ki isinmaya ihtiyac duymuyorum. Havuzda antremanimsi/duzenli yuzus yapacaksam oncesinde isiniyorum ama.

Hic sikinti yasamadim. Deniz keyif meselesi benim icin. Havuza zaten duzenli yuzmek disinda girmiyorum.

@aychovsky
Yok suyun sicakligi farketmiyor. Zaten pek serin suya girebilen biri degilimdir, bana sicak su olacak. Denize girerken "ay bu ne cok sicak bu su" diye sikayet ettigim hic olmadi mesela:) Genelde usumekten sikayet ederim ben.

Dogru durust yuzebilen bir degilim zaten, oyle stil yuzme falan bana uzak seyler. Normal suya girip kulac atarak saga sola gidip gelme seklinde suda vakit gecirmek benimkisi, bunun icin de kollari omuzlari hafiften hareket ettirip isitmam gerkiyor yoksa sikinti yasiyorum.

Ama su var, belki ben dogru durust yuzmeyi bilmedigim icin haddinden fazla enerji harcayip haddinden fazla kol bacak cirpiyor olabilirim. Kaslari isitmadan bunu yapinca da sikinti cikiyor belki de. SImdi bu geldi aklima.
Hastanelik oldugum gun de havuzda su topu oynamistim. Ama herkes benimle birlikte direkt havuza atladi oyun icin. Kimse havuzda degildi oyun oncesinde.

olimpik yüzmüyorsan ısınmaya ihtiyacın yok. tekne yanaştığı gibi atlayıp yüzen amcalar kafası dışarda bi sağa bi sola sallayan amcalar zaten. plajdan girenler de öyle büyük çoğunlukla. yüzme dediğin olay zaten eğer yüzücü değilsen 100 metre bilemedin 150 metre ileri/geri gitmek/gelmek ile sınırlı, sonra olduğun yerde durup milletle muhabbet vb... 150 metre yüzmek için ısınmana gerek yok. böyle düşünürsen oturma odasından tuvalete gitmek için de ısınman lazım.

O zaman bende sikinti var.
Isinmak gerektigini dusundugumden degil, isinmam gerektiginden isiniyorum. Yukarida anlattigim gibi, isinmazsam olmuyor.

yediginiz bir gidaya intoleransiniz ya da alerjiniz olabilir daha cok yemeklerden sonra oldugu icin siskinlik. ozellikle de glutene. buna gore yediklerinizi takip edin ve hangisinden/hangilerunden sonra en cok siskinlik problemi yasadiginizi bulmaya calisin. buna gore eliminasyon diyeti yapip gidisata da bakabilirsiniz. ibs'i de bir arastirin.

700 800 eur

700 Euro +1. Bundan 3 sene once, dil kursundan bir arkadasim Essen´de toplamda 500 Euro´ya yasayabildigini iddia ediyordu, yalan soyledigini dusunmemistim. Cok zorlarsa, 600´e de yasar ama surunur biraz.

1 ay once aldim. Evet gurultu var ama bir sure sonra kulak alisiyor. Bir de kendisinin borusu var onu disari vermek gerekiyor. Aparati var ama pencere acik kaliyor. Ben pencerenin camini kestirdim boruyu ordan verdim eger oyle bir sey yapabilecekseniz alin o pencere aparatiyla verimli olmuyor.

blyss'nin portatif klimasının olduğu bir odada çalışıyorum. 4-5 modu var klasik olan aşırı ses yapıyor bana göre çok rahatsız oluyorum. sleep modu var o o kadar sesli değil, ama daha az hava geliyor herhalde.

evapolar.com

bende türkiyede bulsam şundan alicam ama yok sanırım

ya klima al yada o portatif olayına hiç girme bin pişman olursun.

portatif aldık, hayale kandık, bi işe yaramayınca ( o kadar ses ) gittik paşa paşa klima aldık.

Tavanarasi

Noir Pit

cok yer kalmadi zaten, her yer teker teker kapaniyor.

bridge restoran var. biraz düğün mekanına çevirmiş olsalar da restoran kısmı halen iyi.

armada teras var. bir taraf sultanahmet'i bir taraf da boğazı görüyor. hoşuma gitmişti.

ikisinin de yemekleri iyi. armada biraz daha osmanlı tarzında.

yeşil konseptli nopa var, manzarası yok ama ambiyans güzel.
hem manzaralı hem de kaliteli topaz var.
st. regis brasserie ambiyans bakımından çok başarılı.
bir de neolokal var, ambiyansı ve manzarası ortalama üstü ama işin içine yemek girdiğinde üsttekilerden daha iyi.

Kasibeyaz Tarabya. Ambiyans olarak romantik degil ama tasarim guzel, manzara super, yemek super.
Romantigimsi bir yerse Lacivert olabilir.

ferahfeza.

Marcus Ribs

Huhn dreht sich
alman restaurantı ambians falan kötü gerçi de

buyukcekmece albatros, resimlerine bak derim

Uskumru (atmosfer değil de manzara daha çok)

Go mongo gittiklerim arasında top diyebilirim

kendi kendine iş yapma bi kuaföre vs. git, sonra yanar saçların kel olursun.