[]

zombi kavramı

plants vs. zombies oyunu dışında zombi/zombi istilası içeren filmler diziler hiçbir zaman ilgimi çekmemiştir. o yüzden zombi kavramı ile ilgili bilgim çok kısıtlı. bildiğim kadarıyla zombi, ölüp gömüldükten sonra dirilmiş insanlar. tekrar canlanmış ölüler. yanlış mı biliyorum?

adam ölmüş, gömülmüş, yarısı çürümüş, eli kolu dökülen, topal topal yürüyen yaratıklar. bunlara öteki tarafta özel güç mü yüklenip gönderiyorlar, niye insanlığın istilası ile ilgili, insan ile savaşları onlarca filme ve sezonlarca süren diziye konu olmuş olan şey, sağı solu dökülen, yarısı çürümüş, yamuk yumuk yürüyen adamlar lan işte. elinin tersiyle itsen yere düşüp dağılacak gibi duruyor. bu kadar korkulası özellikleri ve güçleri nereden geliyor?


 
çok özet geçeyim:
1. ölüler.
2. çok fazla sayıdalar.

yani kolay öldürülemiyor. bazı evrenlerde zombilerin beynine sıkarak öldürmek mümkün. gerçekte mümkün mü bilmiyoruz ama mantıklı. (the walking dead vs misal)

bazen modifiye oluyorlar. radyoaktif zombi, viral zombi, bomba zombi gibi değişik özellikleri oluyor. (bu twd evreninde pek yok ama başka evrenlerde var)

bir ısırıkla seni enfekte edip senin de zombi olmanı sağlıyorlar. böylece sayıları logaritmik artıyor. seni ısırmak için güce ihtiyaçları yok. ısırsalar yetiyor. 100 tane zombiye karşı sen diye düşün. hepsini öldürmen imkansız. kaçsan bir süre sonra yoruluyorsun. eninde sonunda ısırılacak ay da yeneceksin. (bu da twd evreni yine)
  • ozdek  (30.09.20 15:26:34) 
Yeni nesil zombiler senin bahsettiğin gibi değil, yani ölmüş-dirilmiş vücut bütünlüğü büyük oranda bozulmuş mal mal hareket eden ölülerden ziyade daha bilimsel temelli yaratıklar olarak tasvir ediliyor. Misal ölmüş fakat kuduz mikrobu gibi bir mikrop alarak beyinlerindeki-beyin sapındaki R Kompleksi dışında hiçbir fonksiyonu çalışmayan, R Kompleksi de saldırganlık kan vahşet gözyaşı kaos gibi dürtülerin sorumlusu olduğu için buradan hareket eden, o nedenle daha agresif daha sert kısmen de olsa daha akıllı, sebep-sonuç ilişkisi kurabilen zombilerin yaratılmasına, o da daha aksiyonlu filmlerin-dizilerin çekilmesine olanak verdi o yüzden güzel gidiyor ama neticede fantastik bir olay çok da mantık aramıyorum ben.


  • angelus  (30.09.20 15:29:05) 
Teke tek döversin ama çok kalabalıklaştıkları ve sadece kafadan vurulunca öldükleri için insanlık çaresiz kalıyor. Kalabalık olmaları covid gibi işte çok hızlı gerçekleşiyor. Ufak bir ısırık sonrası bile ısırılan kişi 1 saat içinde dönüşüm sağlıyor.

Resident evil 3 introsuna bak, ölmüyorlar :DD

www.youtube.com
  • eazy  (30.09.20 15:31:27) 
[]

hekimoğlu'nun tişörtleri

ne marka?

google aramasında kaft çıkıyor, ama bölüm sonu jeneriğinde (2. sezon 1. bölüm) geçen markalar içinde kaft yok. kaft olsa herhalde oraya yazarlardı di mi? yani timuçin esen kendi gardrobundan giyinip kıyafet sponsoru olayına hiç girmiyor olabilir mi?


 
Ben birçok tişörtü kaft'tan diye biliyorum. İnternet sitesine girip karşılaştırmak lazım.


  • black holes in the sky  (15.09.20 02:02:48) 
geçen gördüğüm fragmanda üstünde kafttan bir tişört vardı. diziyi izleyen ya da bilen biri değilim ama ona göre. Bende olan tişörtün aynısını görünce vay be kaft buralara kadar yükselmiş dedim.


  • kırmızıgözlüağaçkurbağasıyeşili  (15.09.20 09:08:36) 
Kaft kaft...


  • invictae  (15.09.20 13:48:31) 
ilk birkaç bölümünü izlemiştim birinci sezonun. Hem kendim de deli gibi Kaft'tan giyindiğim için anlamıştım hem de bölüm sonu jenerikte Kaft diye yazıyordu galiba. Belki bu sezon yazmamışlardır bilmiyorum


  • nundu  (15.09.20 14:38:18) 
Yeni bölümdeki tişört
www.kaft.com

  • sen de git sen de unut  (15.09.20 22:21:21) 
[]

atiye sorusu ****** 1. sezon spoiler ******

dikkat! birinci sezonla ilgili spoiler içerir. siz de cevap verirken ikinci sezondan spoiler vermezseniz sevinirim.

ilk sezonu izledim de araya çok vakit girince unutmuşum. ikinci sezonun ilk 2 bölümünü de izledim bu arada.

birinci sezonda atiye'nin ailesinin cansu'yu evlat edinme, sonra da cansu'nun meğersem erhan'ın kardeşi çıkma mevzusunu bir hatırlatır mısınız?

erhan ve cansu'nun ailesi bir trafik kazası olmuştu, kazadan kurtulan olmadı sanılmıştı da meğer bir bebek varmış da ölmemiş, atiye'nin polis olan babası bulup kardeş diye getirmişti gibi hatırlıyorum. erhan bu işin neresindeydi? o kazada yok muydu, vardı da ölmemiş miydi, nasıldı?

 
"Ailesinde saklı gerçeklerin peşine düşen tek kişi Atiye değildir. Erhan’ın aile öyküsü de gizlerle doludur. Babası, Göbeklitepe’de keşfettiği sırrın peşinde olanlar tarafından öldürülmüştür. Erhan bunu Zühre sayesinde öğrenir. Üstelik bilmediği yalnız bununla da sınırlı değildir. Kardeşi o cinayetten sağ kurtulmuş ve Atiye’nin o zamanlar polis memuru olan babası tarafından evlatlık edinilmiştir."


  • himmet dayi  (13.09.20 19:11:12) 
kardeşi o kazadan (veya kaza süsü verilmiş cinayetten) sağ kurtulmuş ve atiye'nin polis olan babası tarafından bulunup evlat edinilmiştir. onu zaten soruda da yazdım.

erhan nerede? kaza olduğunda arabada yok muydu? vardı da o da mı sağ kurtuldu? izledim ama hatırlayamıyorum sadece. izleyip aklında kalan biri kaza olduğunda "erhan da şuradaydı" diyebilir mi?
  • kibritsuyu  (13.09.20 20:22:20 ~ 20:22:47) 
1. Sezon 4. Bölüm 18:30 itibariyle izleyebilirsin.

Yok izleyemem dersen; Erhan teyzesinde. Beni de illa gelin alın diyor. Ama almıyor ailesi. Sonra kaza geçiriyorlar. Kaza sırasında babası ölmüyor. Birisi gelio kafasına sıkıyor. Erhan hala teyzesinde.
  • himmet dayi  (14.09.20 00:37:53) 
[]

kese yapma usulü

malum durumlardan dolayı hamama falan gitmem mümkün değil, gerçi bugüne kadar gitmişliğim de yok ya neyse.

şöyle evde hanıma bi kese attırsam pamuk gibi olsam diyorum.

nedir bu işin usulü? yani nasıl yapılır? evde buhar odamız, saunamız yok. önden sıcak suda mı bekliycez, köpüklenecek miyiz? kese köpüklü mü atılır, sadece ıslak vücuda mı atılır?

nasıl yapılır anlatabilir misiniz?

 
Buhar odasına, saunaya falan hiç gerek yok. Ilığın bir tık sıcağı bir suyla her zamanki gibi duşunuzu alın. Vücudunuzda hiç köpük kalmasın. Sonrasında birkaç dakika bekleyin ve keseye başlayın. Bu kadarı yeterli. Satın alınan keselerin arkasında falan da yazar şöyle yapın diye.

Ek olarak, kendiniz de yapabilirsiniz. Şu ürünü tavsiye edebilirim www.gratis.com İnce gelirse aynı markanın kalını da var. Ben her hafta peeling niyetine kullanıyorum, bin tane kese denedikten sonra çok memnun kaldım bundan.
  • whyamy  (03.09.20 17:07:57 ~ 17:14:11) 
eğer sporla bir engelin yoksa gir banyoya bildiğin şınav çek zorla kendini. istirahat halinde terlemekten çok daha etkili bir yöntem.

ikincisi kese seçimi önemli, 100 çeşit kese vardı gittiğim hamamda(korona öncesi) bütün tellaklar sadece 1 tanesini aynı model aynı tip kullanıyordu, siyah kalın büyükçene bişey.

bazı keseler çok tırt oluyor şey gibi düşün, ince zımpara kalın zımpara gibi.

bunun dışında ben evde çok keselendim hiç deri kaldıramadım ya.

bir de dikkatimi çeken başka bişey var. deli gibi güç gerekli öyle nazikçe falan değil bildiğin güreş tutar gibi abanıyor adamlar, kan ter içinde kalıyor. yengenin gücü yetmeyebilir.
  • hem şişko hem deli  (03.09.20 17:09:41 ~ 17:13:34) 
Yukarıda da tavsiye edilmiş dermapeel harika bir ürün ben de onu yazmaya gelmiştim. Ilık suda duş alacaksınız fakat duş jeliyle değil klasik kalıp sabun ile (beyaz sabun değil onlar çok kurutur, pirinç sabunu katranlı sabun gibi doğal içerikli el yapımı sabunlar güzel oluyor) sabunlanıp durulanın sonra da keselenin.


  • Mossy  (03.09.20 17:28:27) 
benim bunca yıllık hamam tecrübemden (pandemi öncesi ayda bir kez mutlaka giderdim) öğrendiğim en önemli şey, kese yapılmadan önce vücuda sabun şampuan değdirilmez.

ne yapacaksın? ilk önce banyoda mümkün olduğu kadar en sıcak suda, biraz uzun kalacaksın. sıcak su cildi yumuşatacak, gözenekleri açacak. sonra kese kısmına gelinecek. su kapatılacak, kese çok seyrek şekilde ıslatılacak.

bu şekilde dene, ulaşabildiğin yerleri kendin bastırarak yap ilk önce, derinin soyulduğunu göreceksin. sonra ulaşamadığın yerler için eşinden destek istersin.
  • reanarchy  (03.09.20 17:29:27) 
Patron senin ilacın kabak lif kese ama uzun olanlarından. Bir de sentetik olmamalı hakiki kabak lifi olmalı. Aktarlarda bulunuyor. Banyoda sınav çekip kafayı gözü dağıtma riskini alma şu zamanda..


  • primetime  (04.09.20 06:15:07) 
reanarchy +1
kese sabun/sampuan vucuda degmeden once yapilir.

  • mocha  (04.09.20 08:12:24) 
ben banyoyu şöyle hamama çeviriyorum:

kombiyi son seviyeye ayarlayıp fıskiyeyi yukarı ve kenara doğru çeviriyorum. suya dokunamayacağım kadar sıcak oluyor. kettle'da iki üç litre suyu kaynatıp duşa kabinin içine döküyorum.

zaten hepi topu iki üç dakikada inanılmaz bir buhar oluyor ve çok sıcak oluyor. astım vesair bir rahatsızlığınız varsa tehlikeli olabilir bu.
  • biseysorcaktim  (04.09.20 10:03:43) 
[]

"quick connect durduruldu"

samsung galaxy note 5 kullanıyorum, 3 yıllık telefon. desteklediği en güncen android sürümü olan 7 (nougat) kullanıyor. root'lu veya yurt dışı cihaz değil, dükkandan alındığı gibi.

ön bilgilerden sonra sorumu sorayım.

son zamanlarda, ekranı yukarıdan aşağı kaydırdığımda "quick connect durduruldu (programı kapat)" diye bir uyarı çıkıyor.

quick connect nedir anlamadım. kaldırayım desen kaldıracak yer yok. güncelleyeyim desen güncelleyecek yer yok. google'ladım, oradan da net bir şeye ulaşamadım. bir şeyler tarif etmişler ama benim telefonumda o tarif edilen yerler yok.

nedir quick connect? telefonu sıfırlamak dışında nasıl düzeltirim ben bunu?

 
Ayni modeli kullaniyoruz ve son bikac gundur bende de bu hatayi vermeye başladı ama baska hicbir bilgim yok.


  • goochie goochie  (04.09.20 02:59:11) 
sorunu çözdüm, çözümünü de yazayım, başkalarına da faydalı olsun.

quick connect denen uygulama, smartthings denen uygulama ile değiştirilmiş. google play'e gidip smartthings uygulamasını yükleyince quick connect'in yerini bu uygulama alıyor ve quick connect denen şeyden kurtulmuş oluyorsunuz. dolayısıyla "durduruldu" falan şeklinde uyarı da almıyorsunuz.

smartthings'i tekrar kaldırırsak ne olur onu bilmiyorum. belki işime yarar diye kaldırmadım.
  • kibritsuyu  (14.10.20 11:29:08) 
[]

masterchef stüdyo sorusu

değişik bir sorum var.

masterchef izleyenler, masterchef stüdyosunu biliyorsunuz. 16 kişi ikişerli olarak 8 sıra tezgahta çalışıyor. şefler ile tezgahların arasında da epey bir boşluk var.

yarışmacılar şefleri, şefler yarışmacıları çıplak sesle mi duyuyorlar? yani bildiğim yaka mikrofonu seslerin yayına gitmesi için. aynı zamanda yükseltip hoparlörden verme gibi bir işlevi de var mı? yoksa çıplak sesle mi konuşuyorlar birbirleriyle? taa en arka sıradaki yarışmacının şefi, şefin yarışmacıyı çıplak sesle duyamaz gibi geliyor. hele mutfakta çalışılıyorken.

nedir aslı?

 
Bi ara cok az izlemistim ama zaten birbirlerinin dedikodularini yaparlarken de duymuyorlar gibi gibiydi :d


  • invictae  (26.08.20 16:32:36 ~ 16:33:15) 
Mikrofonların işlevi sesin yayına gitmesini sağlamak senin de dediğin gibi. Ses yükseltmek için değil. Fark edersen yönetmen canı istediğinde farklı gruptaki mesela balkondaki insanların kendi aralarındaki konuşmalarını yayına veriyor. Diğerlerinin sesi arkadan uğultu şeklinde geliyor. Şefler en arka masadaki adamlara seslenebilmek için sesini yükseltiyor zaten. Mecburen.


  • juninho77  (26.08.20 17:29:32) 
Ses duyuluyor en arkadan, gerektiğinde yükseltiyorlar seslerini zaten.


  • infernalcadre  (26.08.20 18:01:30) 
Juni +1

Ciplak sesle mumkun mu allağaskina
  • proletarier aller lander vereinigt euch  (26.08.20 18:04:49) 
tepe mikrofonları var o sesleri yönetmen yayına veriyor.
ama sütüdyodakiler birbirlerini çıplak sesleri ile takip ediyor.

  • jamswety  (26.08.20 18:07:55) 
Stüdyo içinde Çıplak ses. Kesin bilgi. Hatta o sebeple yüksek sesli ve bağırarak konuşuyorlar şefler.


  • ihanet kac kisilik  (26.08.20 18:57:38) 
[]

ben bu pili niye almış olabilirim?

arkadaşlar beynim artık beni kaldırmıyor. acaip bir unutkanlığım var (b vitamini falan tamam öyle bir şey değil). iş stresi, güç stresi, aile stresi yedi bitirdi beni düşünecek halim kalmadı.

pandemi döneminin ilk zamanlarında, mart ya da nisan gibi pil sipariş ettim. cr2032 kodlu ince yassı hap pillerden. o zaman da büyük bir hevesle pillerin gelmesini beklediğimi hatırlıyorum. pillerim geldi. gelen paket kaçlıydı hatırlamıyorum. kaçını kullandım hatırlamıyorum ama geriye 2 tane pil kaldı.

nereye taktım lan? hatırlamıyorum.

o kadar heves ettim ama sonradan da o kadar hevesle kullanmadım. şimdi üç tane pil lazım aynısından. nereye taktığımı hatırlayabilirsem söküp kalan 2 pile ekleyip kullanacağım. mümkün değil hatırlamıyorum.

hangi alet kullanır bu pillerden, aklınıza geleni sayabilir misiniz?

 
Elektronik tartı
Araba kumandası
Bilgisayar bios pili
  • janavarorion  (23.08.20 09:01:27) 
Bazi kol saatleri,
Uzaktan kumanda(araba radyosu, müzik çalar, vantilatör-fan, belki klima)
Araba anahtarı
  • biseysorcaktim  (23.08.20 09:05:29) 
3d televizyon varsa onun gözlük pili olabilir.


  • sutlu nescafe  (23.08.20 09:09:50) 
biri araba anahtarı, siz söyleyince hatırladım.

aldığım paket 5'li imiş. böyle tek tek koparma yerleri var. pakette geriye 2 tane var. 3 tane kullanmışım. biri araba anahtarı. kalan ikisi ne olabilir? ikisi aynı yer olabilir, farklı yerler olabilir.

yukarıda saydıklarınız değil.
  • kibritsuyu  (23.08.20 09:12:09) 
Otopark kapısı ya da siteye giriş kumandası


  • fezagezgini_4  (23.08.20 09:31:27) 
gelene kadar "pili taksam da kullansam" diye çok hevesli olduğum, ama pili taktıktan sonra da 1-2 kullanıp bıraktığım bir şey gibi hatırlıyorum.

şeker ölçüm cihazı var, o geldi aklıma. her gün ölçerim, düzenli şeker takibi yaparım diye düşünmüşümdür belki. açtım baktım, pil bundan ama farklı bir marka. o değilmiş.

ama hissiyatı anlatabildim mi? bu hevesle almıştım pilleri.
  • kibritsuyu  (23.08.20 09:52:11) 
elektronik saat kullanan urunlerin pilleri boyle oluyor genelde. ornegin benim duduklunun saatinin pili bu sekilde. var mi evde oyle bir seyler? ona kullanmissindir belki.


  • in vino veritas  (23.08.20 09:53:19) 
evet aynen öyle bir şeydi. yani gelsin de düdüklüde yemek yaparken ne de güzel ayarlarım saatini diye düşünüp, 1-2 kere yemek yapıp hevesimin kaçması gibi.

düşünmediğim cihaz kalmadı.
  • kibritsuyu  (23.08.20 10:05:37) 
is stresi cok fena, bu meslekte cok zor isiniz; kolay gelsin. en cok kullanilan yerleri yazmislar, geriye ne kaldi bende merak ettim


  • sweetoffice  (23.08.20 10:18:51) 
Mikrofon ses kayıt cihazı vardı geçen onların pili de böyleydi.


  • senolll  (23.08.20 11:40:43) 
Mutfak tartısı, elektronik tartı, araba anahtarı, bios. Başka aklıma gelmedi.


  • inheritance  (23.08.20 11:45:15) 
Ateş ölçer, tansiyon ölçer gibi sağlıkla ilgili ölçümler vb yapan cihazlar


  • Kahir ekseriyet  (23.08.20 12:09:42) 
gogusten nabiz olcen nabiz bandi (heart rate monitor)
bisiklet power meter ya da benzeri sensorler (hiz, kadans)
dijital kumpaslar bu tip pille calisiyor olabilir (analogcuyuz)
lazerle mesafe olcumu yapan cihaz
led'li anahtarlik, led'li ufak isiklar (herhangi bir amaci olabilir)
gopro kumandasi, selfie stick kumandasi gibi hevesle alinip dandik cikan seyler
  • disq  (23.08.20 15:06:28) 
bi de, kael'in bulunduğun ile göre güneşin doğuş ve batış saatlerini hesaplayabilen bir ürününe takmış olabilirsin. ;)


  • disq  (23.08.20 15:15:22) 
arkadaş çıldırıciyim yahu. aynen disq'in dedikleri gibi bir şeyler var hayalimde.

ayrıca yukarıda "biri araba anahtarı" demiştim ama açtım baktım araba anahtarının içinde iki tane pil var, ama ikisinin de markası da farklı, modeli de farklı (cr2016). onun içindeki de bundan değilmiş.

beşli pil almışım ve üçünü kullanmışım. üçünü de muhtemelen aynı cihaza taktım. üç tane cr2032 pili neye kullanır lan bi insan?
  • kibritsuyu  (23.08.20 18:18:46) 
evde 9 voltluk pil ihtiyaci olmus olabilir mi bir sekilde? ucunu birbirine bantlayip araya elektrot niyetine iki de tel sokusturmus olabilir misin?


  • disq  (23.08.20 18:28:55) 
yok. mutlaka orijinal 3 pil kullanan bir şeydir. o kadar uğraşmış olsam hatırlardım.

bir tane ufak bir cep feneri var led'li. aradım bulamadım, bir ihtimal ona koymuş olabilirim ama ince kalem pille çalışıyordu diye hatırlıyorum. feneri bulursam bi aklıma o geldi.
  • kibritsuyu  (23.08.20 18:29:58 ~ 18:31:27) 
[]

trafik cezasına itiraz

özetle bilgileri vereyim:

araç ankara'da tescilli, ankara plakalı. araç sahibi ankara'da ikamet ediyor. aracın plakasına bodrum'da fahri trafik müfettişi tarafından ceza yazılmış. fotoğrafı falan yok.

ben bu cezaya araç sahibi sıfatıyla itiraz edeceğim.

1.uyap vatandaş portalında gördüğüm kadarıyla sulh ceza hakimliği'ne itiraz başvurusu oluşturabiliyorum. doğru mu?

2. hangi ilin sulh ceza hakimliği'ne başvuracağım? ankara mı, muğla mı?

3. karşı taraf olarak kimi yazacağım? fahri trafik müfettişliği büro amirliği mi, yoksa tutanakta adı geçen i.g. isimli memuru mu?

 
1. çok doğru.

2. BODRUM sulh ceza hakimliğine başvuracaksınız.

3. karşı taraf belirtmeye gerek yok. dilekçenin başına konu başlığı atıp ceza makbuzuna ilişkin bilgileri eklemeniz yeterli. orada da memurun ismini değil amiriği belirteceksiniz. makbuz no, tarih, ceza tutarı da eklenmeli.

internette örnek dilekçe bulabileceğinize inanıyorum. aksi takdirde yardımcı olabilirim.
  • meyal  (17.08.20 13:18:44 ~ 13:20:01) 
teşekkürler.

bilgileri seçtirerek adım adım ilerletiyor. yani bir örnek dilekçeyi doldurup yükleme şeklinde değil. o yüzden "kararına itiraz edilen" karşı taraf bilgisini girmeden ilerleyemiyorum.
  • kibritsuyu  (17.08.20 13:35:46) 
anladım, rica ederim.

vatandaş portal’ı hiç kullanmadım, o yüzden dilekçesiz olduğunu bilemedim. o zaman karşı taraf olarak ilgili amirliği belirtmelisiniz.
  • meyal  (17.08.20 13:43:40) 
Kararına itiraz edilen kurum trafik şube denetleme müdürlüğü. İlçeyse ilçe. Tutanakta kimin düzenlediği yazar.


  • Vse budet horosho  (17.08.20 13:50:44) 
tutanağın sol üst köşesinde:

T.C. Republic Of Turkey
ANKARA
Fahri Trafik müfettişliği Büro Amirliği

yazıyor.
  • kibritsuyu  (17.08.20 14:00:36) 
[]

araç yakıt tüketimi ölçü birimi hakkında

arkadaşlar şimdi biliyorsunuz araçların yakıt tüketimleri, genel kabul görmüş bir şekilde "100 kilometrede yaktığı litre" olarak belirtiliyor. gerek katalogda olsun, gerek aracın gösterge panelinde olsun, gerek araçlar birbiriyle kıyaslanırken olsun, genel kabul görmüş olarak litre/100 km hesabı yapılıyor.

bir kısım da "kilometre başına yaktığı kuruş" olarak hesaplıyor. litre/100 km hesabı yapanlar da kilometrede kaç kuruş yaktığını söyleyenlere amele ve cahil gözüyle bakıyor. yani en azından internette ve ekşi sözlük'te gördüğüm bu.

hadi kataloga yazarken anladım. ama yahu tutar olarak hesaplamak, iki aracı kıyaslarken daha mantıklı bir ölçü değil mi ya? birbirinden tamamen farklı motor teknolojileri olan iki aracın 100 kilometrede ne yaktığını kıyaslamanın bana ne faydası var? aracın biri benzinli, biri lpg'li. lpg'li araç 100 kilometrede litre olarak benzinliye göre çok daha fazla miktarda yakıt tüketiyor, benzinli araç 100 kilometrede 6 litre yakıt tüketirken, lpg'li araç 9 litre tüketiyor. ama fiyatından ötürü benzinliye göre daha ekonomik.

lakin ben kuruş hesabı yapmaya kalkınca çıkıp diyorlar ki ameleye bak, tüketim öyle ölçülmez. e ulan hesaba bakarsan 1.5 katı fazla tüketiyor ama cebimden daha az para çıkacak. kuruş hesabı yapmak dururken niye litre hesabı yapayım?

farz edelim suyla çalışan araç icat edildi ve bu araç 100 kilometrede 50 litre su yakıyor. yuuuhhh amk tüketime bak, benzinli araç 6 litre/100km yakarken, bu 50 litre/100 km. ne kadar da çok tüketiyor mu diyeceğiz? suyun 50 litresi 20 kuruş ankara'da.

 
Litre-yakıt türü söylemek gerekiyor. Kuruş hesabı tutarsız. 5 sene önce 20 kuruş yakan araç şuanda 50 kuruş yakıyor mesela.


  • bahoho  (16.08.20 15:47:11) 
İki haftada bir değişiyor o kuruş hesabı.
Litre yakıt türü mantıklı.

  • kisa  (16.08.20 15:49:26) 
Her hesap kendi cinsinde yapılır. Benzinli ile dizel karşılaştırılmayacağı gibi dizel ile lpg yada benzinli ile lpg' de karıştırılmaz. Ama lpg mi çok yakıyor benzin mi karşılaştırmasını yaparken tabi para hesabını o anki satış fiyatından yaparak hesaplayabilir ve şu yüzde 20 daha ucuza geliyor diyebilirsiniz. Ama ileride, lpg fiyatı benzini geçebilir. Bunun bir netliği yok. Daha pahalı olursa ona göre tekrar yaparsınız.
Esas sıkıntı her gün oynayan kurda km'de 50 krş vs demek saçma. Çünkü 3 sene öncenin 50 kuruşu ile şimdiki 50 kuruş bile bambaşka.

  • ykyt  (16.08.20 15:51:05) 
yav kıyaslama yaparken niye 3 yıl öncesi ile kayaslayayımi, elbette değişiyor.

ben bugün, şu anda x arabası ile y arabasının tüketimlerini kıyaslayacağım. mantıklı olan bu değil mi? "yakıt tüketimi" kriteri niye kullanılır? genel kültürümüz artsın diye değil sanırım, "hangi araba daha ekonomik, hangi araba daha çok yakar" onu hesaplamak için kullanılmaz mı? bir insan niye üç yıl önceki değerle şimdikini kıyaslamak istesin ki? bana ne üö yıl önce ne yaktığından? 3 yıl önce 20 kuruş yakarken şimdi 50 yakıyor doğru. ama 3 yıl önce 20 kuruş yakıyor olduğu bilgisi benim bugün ne işime yarayacak? ben bugün x arabasının kaç yaktığına bakarım, ya aranbasının da kaç yaktığına bakıp kimin ekonomik olduğunu hesaplarım. 2 hafta sonra artıyor mu? 2 hafta sonraki fiyatlardan yine yaparım.

litre/100 km hesabı şu yukarıda saydığın durumlarda ne gibi bir karşılaştırma imkanı sağlayabilir ki bana?
  • kibritsuyu  (16.08.20 15:59:55) 
ne demek 3 yil once arabanin ne kadar yaktigi ne isime yarayacak?
arkadas siz hep 50 liralik benzin aliyorsunuz olayi gercek galiba ehuehe.
benzin kurus hesabi alinmaz litredir olcu birimi.

bugun mesela sizinle muhabbet edelim. benim jaguarim var. kilometrede 38 kurus yakiyor desem. siz de 3 ay sonra sozlukte bi eleman var jaguari cok az yakiyormus 38 kurus yakiyormus derseniz. bu yanlis olur. 3 ay icinde fiyat cikmis da olabilir dusmus de olabilir. ancak litre derseniz. gunun parametresi ile bulursunuz hesap yapmak da zor gelmesin. onceden zaten kendiniz yapiyorsunuz litre hesabinda yapmamistiniz lazim olunca yapacaksiniz :) gozunuzde buyumesin.
yani kurus isi acayip sacma 10.000 liralik kereste lazim insaata demek gibi bir sey.
  • turbo sadık  (16.08.20 16:13:44) 
Tamam da lpg ile dizel karsilastirilmaz ki. Elma-armut.
X marka y model dizel ile a marka b model dizel karsilastirilir.

Illa elm ve armut karsilastirmak istiyorsaniz ve kurus olarka bakacaksaniz da cikan sonucu (l/100km) kurusla, lt fiyatiyla carpin, 100kmde kac kurus yaktiginiz bulun. ama insanlarla konudan bahsederken kurus diyince hicbir sey ifade etmiyor cubku surekli degisiyor.
  • kuehles blondes  (16.08.20 16:16:34) 
yakit bir fonksiyondur. tek degisken yok. x.y=z ise her yere z yazilmaz. x.y seklinde adlandirilir. siz duruma gore x ve y'yi doldurursunuz.
x'e litreyi baglar 'y'ye litre birim fiyatini koyarsiniz. atiyorum mx+n=a'da a=1 cikti diye surekli 1 yakiyor benim arabam denmez.

  • turbo sadık  (16.08.20 16:20:21) 
hocam şunu anlatamadım. tamam evet, katalog verisi belirleyip herkesin yıllarca okuyacağı bir mecraya yazı yazıyorsan litre/100 km hesabı kullanırsın. fiyat ne olursa olsun yaktığı hacmi görürsün.

lakin "yakıt tüketimi" parametresini ben arabalar hakkında gelen kültürüm olsun diye kullanmıyorum. ben ve gördüğüm herkes bunu, araç tercihi yaparken ekonomik olup olmadığını görebilmek için kullanır. yakıt tüketimi demek, "hangisi az yakıyor hele onu söyle" demektir. aklı olan da katalog verisiyle güncel fiyatı çarpıp bulur. ama işte yakıt tüketimi konusunda araç kıyaslaması yapan düz bir vatandaşa anlam ifade edebilmesi için bu bulduğun güncel fiyat bilgisini paylaşınca cahil oluveriyorsun.

benim önümde üç tane araç seçeneği var. biri 5 litre/100 yakıyor, biri 6 litre/100 yakıyor, biri 8 litre/100 yakıyor. hangisi benim için daha ekonomik? litreden bunu bulabiliyor muyuz? bulamıyoruz. illa ki güncel yakıt fiyatı ile çarpıp kilometre (veya 100 kilometre) başına yaktığı akçeyi de görmeliyim ki hangisi daha ekonomik anlayayım. yakıt konusundaki üç yıllık yazıda "jaguar 38 kuruş yakıyor" demiş. o 38 kuruş da zamanında anlam ifade ediyormuş demek ki, o gün okuyan adamın işine yaramış. 3 yıl sonra hala 38 kuruş yakıyor sanan adamın da aklını seveyim. o zaman dolar kuru da belirtmeyelim, saniyede değişiyor. adam 7 yıl önce dolar 2 lira yazmış, onu hala 2 lira zannediyorsa o onun gerizekalılığı.

inşaata 10.000 liralık kereste lazım demek gibi değil bu. inşaata 10 ton çam kerestesi mi alalım, 12 ton kavak kerestesi mi alalım, ikisi de aynı işi görecek demek gibi bir şey. bu haliyle hiçbir anlam ifade etmiyor. müteahhite bunu sorsan "hangisi ucuzsa onu al" der. ama aynı müteahhite gidip "10.000 liralık çam mı alayım. 8000 liralık kavak mı alayım" dersen, bir şey ifade eder, hangisinin daha ekonomik olduğunu görmüş olursun. 2 ay sonra tekrar lazım olduğunda da oturur güncel kereste fiyatından hesaplar, aynı tercihi yaparsın. kelek gibi 2 ay önceki hesaplamaya bakıp onunla kıyaslama yapmazsın.

araba mevzusunda da (araç fiyatı vs gibi diğer parametreleri gözardı ediyorum) 38 kuruş yakan lpg'liyi mi alayım, 45 kuruş yakan benzinliyi mi alayım diye karşılaştırmam lazım ki, yakıt tüketimi parametresi benim için anlamlı olsun. 9 litre yakan lpg'yi mi, 6 litre yakan benzinliyi mi alayım dersem, bu bana, düz vatandaşa bir şey ifade etmiyor. oturup yakıt fiyatını hesaplamadan bir anlamı olmuyor. sadece bir teknik veri olarak katalogda yerini alıyor.

ama hesaplayıp (gelecek nesillere kalsın diye değil, o andaki karşılaştırmayı anlamlı kılmak için) güncel fiyattan hesaplayıp insanları bilgilendirmek için yazınca amele oluyorsun, cahil oluyorsun. ama gördüğünüz gibi araç kıyaslamasında düz vatandaşa daha çok anlam ifade ediyor, yanlış mı?
  • kibritsuyu  (16.08.20 21:12:51 ~ 21:18:41) 
Bu senaryoda haklı gibi görünseniz de yanlış yine de.

Tüketimi karşılaştırmak için her arabanın litre bazında tüketimine bakılır, yakıt cinsi farklıysa güncel değerden o değerine bakılır.

Sebebide şu, bu verdiğiniz şekilde araçların yakıt TL oranı ne kadar doğru belli değil. Adam 1 ay önce alıp hesaplanmıştır üç kere zam gelmiştir kafasında o değer vardır
Ve sistematik bir şey de değilm ama litre çok net. İhtiyaç anında ihtiyaç sahibi tarafından çevrilir. Daha genel geçerdir
  • kisa  (16.08.20 22:04:34) 
[]

Hes uygulaması covid yoğunluk haritası

Hes uygulamasındaki yoğunluk haritasında covid+ gözüken yerler pozitif olan kişinin nesine göre işaretleniyor? Tespit edildiğinde kaldığı yer mi, tespit eden hastanenin yeri mi, ikametgahı mı, yoksa farklı bir kriter mi?

Yani ben şu anda bodrum'da müstakil yazlık evimde izoleyim, haritaya göre çevrede de vaka yok. İkametgahım ankaya'ya kayıtlı.

Ben covid+ olarak tespit edilsem, ankara'da oturduğum mahalleye mi yazarlar, burada kaldığım yazlık adresime mi?

Evet normali buraya yazmaları ama ikametgaha yazıyorlarsa "oh burda da hiç vaka yok" diye düşünmeyeyim.

 
bence bir şekilde uygulamaya da kaydediliyor ve sürekli konumunu gönderiyor.

Çünkü uygulama bluetooth açtırıyor, bir kısmında "şu kadar insanla yakınlaştınız" diyor, konumunu ve diğer insanlarla mesafeni ölçüyor yani. Ama uygulama kurmayan bir hasta/sağlıklı için ikamet yeri gösteriliyor olabilir evet.
  • nhk ni youkosu  (13.08.20 11:07:14 ~ 11:07:24) 
[]

Xiaomi mi band 4 bozuldu mu?

Ben bu aleti sırf yüzme takibi yapsın diye aldım, alır almaz havuzlar kapandı, havuzda deneyemedim. Evde yalandan kulaç atma hareketi yapınca da ölçüyordu. Yazın denizde kullanırım dedim ben de. Geldim denize, yüzmeye başlamadan ayarlayıp başlatıyorum, öküz gibi yüzüyorum, sıfır. Hiçbir şey ölçmüyor. Ne mesafe, ne kalori, ne stil, ne kulaç sayısı, ne nabız, bomboş. Sadece kronometre işliyor. Crawl, kurbağalama ve sırtüstü denedim, cık olmuyor.

Tuzlu su bozdu desem saat çalışıyor, adım sayıyor, bildirim alıyor, manuel nabız ölçüyor, uyku muyku ölçüyor, tüm fonksiyonları faal ama yüzmeyi ölçmüyor.

Bozuldu mu sizce, yoksa başka bir numarası mı var?

Ayrıca ekranı ıslakken dokunmatik de işlemiyor, sudayken açıp bakamıyorum. Normal mi bu? Sudayken ne kadar yüzdüğüme açıp bakamayacaksam ne anladım o işten?

 
Ben de denizde kullanmak için almak istemiştim sorunun tam karşılığı değil fakat şöyle cevaplar almıştım

www.eksiduyuru.com
  • freebird5406_2  (11.08.20 18:04:10) 
Deforme olsa, kayışı çıksa, içinden düşse falan anlarım da; kayış sağlam, saat sağlam, her şeyi çalışıyor. Yüzmeyi niye ölçmüyor bir türlü anlamadım.


  • kibritsuyu  (11.08.20 21:10:55) 
Bana göre koşuyu bile düzgün sayamıyor. Tırt bir alet.


  • baal  (12.08.20 00:18:31) 
Abicim anlatamıyorum. Düzgün saymasa ona da eyvallah. Boktan alet yanlış ölçüyor, 5 kilometre yürüdüm 4 saydı der geçerim.

Bu sıfır sıfır. Çalıştırıp kolumdan çıkarmış gibi sıpsıfır. 1000 metre yüzeyim de bu 800 saysın razıyım yahu.
  • kibritsuyu  (12.08.20 07:28:35) 
kendi cevabımı kendim buldum, başka ihtiyacı olan olursa diye buraya da yazayım.

ayarlar bölümünde "yeniden başlat" diye bir lolo varmış. yeniden başlatınca ölçmeye başladı.

stili doğru tutturuyor. mesafe ve kulaç sayısını bilemiyorum. doğru, yanlış ama ölçüyor neticede.
  • kibritsuyu  (13.08.20 02:52:31) 
[]

Palmiye ağacını budamak

Sitemizde, boyu 10 metreyi aşmış yaklaşık 40 yıllık palmiye ağaçları var. Bu palmiye ağaçlarının üstten yeni yaprakları sürgün verdikçe, alttaki kurumuş yapraklarını kesmek gerekiyor. Gövdeye sağlam bağlı olduğu için kuruyan yaprak kendi düşmüyor, bilen bilir. Son birkaç yıla kadar da merdiven boyu yetiştiği için merdivenle çıkıp budanıyordu. Lakin ağacın boyu alıp başını gitti, merdivenle yetişmek mümkün değil. Ağaçların konumu itibariyle mobil vinç benzeri herhangi bir aracın siteye girebilmesi de mümkün değil.

Ağaçlar inanılmaz bakımsız ve sağlıksız bir hal aldı. Ne önerirsiniz, tepesine nasıl ulaşıp budanır?


 
normal merdiven bir yerden sonra yetmiyor, ptt tipi merdiven geçici bir çözüm olabilir. o itfaiyeci merdiveni gibi uzayanlar. biraz tehlikeli de. ama daha sonra illa ki mobil vinç gerekiyor.
bizde de iki apartmanın arasında duran palmiye 4. katı aştı, sırf bu yüzden(ve vinç maliyetinden) kesmeyi düşünüyorlar.

  • MtKrt  (25.07.20 19:28:19) 
Manlift araştırın.


  • temasettin  (25.07.20 20:23:33) 
boyu yeterse merdiven + yüksek dal budama makası şunlardan:

urun.n11.com

daha uzunu da olabilir ya da bir şekilde daha da uzatılabilir diye düşünüyorum.
  • engelbert humperdinck  (25.07.20 21:12:08 ~ 21:15:01) 
Bizim sitede de 10 metreden fazla palmiyeler var, kesenler ona gore merdiven getiriyor uzatip kesiyor


  • oscar  (25.07.20 21:59:26) 
Ya da ağaca tırmanmak için aparatları olan profosyonel birini bulacaksınız, hani gerekli techizatla metrelerce ağaca tırmanıyorlar ya, onlardan.


  • John Bloor  (28.07.20 10:50:32) 
[]

ankara'da sıfır plakalar hangi harfte?

arkadaşlar bugünlerde ankara'da araç alıp plaka değiştiren var mı? yeni plakalar şu anda hangi harfte? 06 CAX şeklinde olduğunu görüyorum yollarda, ama o son harf nerede bilgisi olan var mı?

noter, noter çalışanı, noter tanıdığı falan da olur. son yaptıkları işlemde hangi harf çıkmış onu söyleseler yeter.

teşekkürler.

 
Bu başlığı inceleyebilirsiniz.

wowturkey.com
  • NightBringer  (13.07.20 09:17:18) 
[]

ikinci el araç sorusu

arkadaşlar bir süredir ikinci el araç bakıyorum. geçen gün de sormuştum, toyota corolla hybrid düşünüyorum.

www.sahibinden.com

şu aracı gittim gördüm beğendim (arka park sensörleri orijinal paketinde olan bir şey değil, ama servisinde takıldığını söyledileri sıkıntı olur mu dersiniz?).

ekspertize de götüreceğim, sıkıntı çıkmazsa alacağım. (söyleyeceğiniz bir şeyler varsa dinlemek isterim). satan yer ikinci el al sat yapan bir galerici değil (bundan başka araç yok), mazda bayii'nden araç alan kişi eski aracını da satsınlar diye bırakmış.

1. ekspertiz için servisine götürün, firmalar canını çıkarıyor dediler. toyota servisine mi götüreyim, yoksa ekspertiz firması gerçekten anasını ağlatır mı?

2. ekspertizde kaza, hasar falan çıkmazsa airbag baktırmaya gerek var mı, hasar yoksa airbag de sağlam demek değil midir?

3. ekspertizde tamponlarına da bakıyorlar mı?

4. en önemli sorum. aracı aldım, diyelim ki memnun kalmadım. 2-3 ay sonra zarar etmeden satabilir miyim?

ikinci el ile ilgili hiç bilgim tecrübem olmadığı için sormak istedim. teşekkürler.

 
Park sensörleri sorun olmaz. Aliexpress'te bile satılıyor. İnsanlar kendi alıp takıyor. Serviste takıldıysa hiç sorun olmaz.

1. İşini iyi yapan ekspertizlere de gidebilirsin. İlla yetkili servise gitmene gerek yok. Zaten kendini kanıtlamış ekspertizler işini iyi yapıyorlar. Ayrıca araç hatasız denmiş. Çok aman aman bir şey çıkacağını sanmıyorum. Kazalı araç olsa o zaman işi iyi bilen birine gitmek farz ama bu araçta bence hiçbir şey yoktur. Araç zaten daha 23 bin km'de.

2. Ekspertizde kaza çıkmasa da bir airbag'çiye uğrayıp baktırmakta fayda var. Bence çok düşük ihtimal airbag açması ama açıp açmadığı önemli bir kriter.

3. Tamponların bir önemi yok. Plastik parçalar zaten. Sürekli de çiziliyor. Tampona takılma.

4. 2-3 ay içinde bir ötv indirimi olmazsa ki bu ekonomik şartlarda hiç sanmıyorum. 2-3 içinde kâr bile edersin.
  • himmet dayi  (11.07.20 09:40:30) 
Zaten yetkili servisler ekspertiz yapmıyor, bu yüzden bu özel ekspertiz firmaları çoğaldı.

Kaza yoksa airbag açılmamıştır, neden konrol edelim ki? Hiç kaza yapmadan 4-5 sene bindiğimiz araçları götürüp airbag sağlam mı diye baktırmıyoruz mesela, bir arıza olsa uyarı verir sistem.

Tamponun boyalı olup olmadığını sanırım anlayamıyorlar, ama değiştiğini anlıyorlar.

Ayrıca hiç önemi yok +1

Piyasası olan araçlar için zarar etmeden satman çok normal, ama bu tür az bilinen az satılan araç için kimse net konuşamaz.
  • John Bloor  (11.07.20 10:41:24) 
toyota yetkili servisi ekspertiz yapıyormuş. her tarafını kontrol edip, kaporta hakkında yazılı, diğer taraflarla (motor, ön takım vs) ilgili sözlü olarak rapor veriyorlarmış. randevu aldım, 2 gibi götüreceğim.

sanayidekilere mi götüreyim?

yakınlarda bir toyota yetkili servisi vardı, oradan da almadım, belki ustası tanıdıktır falandır diye, uzaktaki farklı servisten aldım randevuyu.
  • kibritsuyu  (11.07.20 12:14:15) 
İyi yapmışsın, serviste baksınlar, biraz fazla çıkar cebinden ama kafan rahat olur. Sanayiye sair zamanda da girme bile bu arabayla, hybrid motoru sanayidekiler bilmez. Bakım için de arıza durumlarında da yetkili servise git.


  • antihero  (11.07.20 12:48:06) 
Muhatabınız galericilerse 20 defa düşünün. Yerinizde olsam ekmeklerine bal sürmem sıfır araç gelince bayiden alırım.


  • kckmlqm  (11.07.20 13:31:17) 
Galerici değil diye yazmıştım ama. Yani evet mazda bayii burası ama öyle ikinci el reyonu olan bir yer bile değil. Yani adam öyle çok ilgilenmiyor bile, yağlayıp ballayıp satmaya çalışmıyor. Öyle alırsan ekime, almazsan ipime kadar bir tavır içinde. Yine de şüpheleneyim mi?


  • kibritsuyu  (11.07.20 14:29:37) 
Ben oyle araba aldim. Yetkili opel bayisi, arabayı alan kisi renault ile takas yapmis. Ellerinde olan tek ikinci el oydu.
Bu insanlar ne gidip bos yere takasa girerler ne de böyle pis sekilde isimlerini kirletirler. Mazda bilmem kac yuz bin liralik araba , 130bin liralk toyota icin ismini kirletmez insan. Ki onlar o arabayi alirken de baktirmislardir düzgünce.

Bu galericiden daha iyi bir yontem.
Diger her sey soylenmis zaten.
  • logisticsmanager  (11.07.20 15:09:47) 
Yetkili bayi diye güveniyorsanız sizi şu başlığa alalım:

(bkz: nazer ford yetkili bayi skandalı)

Şu kanalda ikinci elde insanların başına gelenler gösteriliyor:
m.youtube.com
  • ofkeyle kalkanin yerine oturan yazar  (11.07.20 20:17:07) 
hocam elbette sırf yetkili bayi diye güvenip araç almıyoruz. sadece en azından çakal çukal galericilerden, otonomi'deki nargileci tayfasından daha güvenli olduğunu düşünüyoruz. ford otosan'dan sıfır kuga alıp arızalı çıkan rezalet de okudum (bkz: 19 aralık 2014 ford otosan rezaleti), sıfır alınan araçların boyalı olması rezaletlerini de okudum. yani bu durumda ne sıfır, ne ikinci el araç almamamız gerekiyor. elimizden gelen araştırmayı yaptıktan sonra hala nitelikli dolandırıcı gibi bir yerlerinde bir şey çıkıyorsa o da bizim bahtsız bedeviliğimiz değil midir? buna insan iradesi ne yapabilir ki?

bahsettiğim araç ilanda hasarsız diye konulmuş, 2019 temmuz'da trafiğe çıkmış ve 23.000 kilometrede. toyota'nın yetkili servisinde ekspertize soktum. kaportada boyada şaside boya yok, değişen yok, herhangi bir işlem yok, zerre kadar sıkıntı yok, motorunda, şanzımanında, ön takımlarda, hybrid sisteminde hiçbir sıkıntı yok, beyinde arıza marıza herhangi bir kayıt yok, arka tampon park sensörü takmak için sökülmüş, yan sanayi marka bir sensör takılmış, ama o da servisin kullandığı montaj yolundan takılmış, büyük ihtimalle aracı alırken hediye edilmiş ve serviste takılmış, sıkıntısız çalışıyor, tamponda da herhangi bir onarım işlemi falan yok, sadece bunun için sökülüp takılmış dedi. gönül rahatlığıyla alabilirsiniz dedi.

ilk sahibi temmuz 2019'da istanbul'da bir bayiden almış, aralık 2019'da şu anki sahibi 13.000 kilometrede almış, bakımını da ankara'da ekspertize götürdüğüm serviste yaptırmış, bakımda da normal bakım harici bir şey yapılmamış.

şasi numarasından hasar kaydı çıkmıyor. motor numarasından sigortadaki kaydına da yarın sigortacımı arayıp baktıracağım, ayrı bir kayıt olduğunu bilmiyordum.

yani bunların üstüne hala bir şey çıkıyorsa gidip yapan ustanın elini öpeyim bari, fabrikasından güzel yapmış, servisi bile anlamıyor diye. bunun adı nitelikli dolandırıcılık değil mi? daha artık ne yapalım? araç mı almayalım?

edit: sigortacı da hem şasi, hem motor numarasından kontrol edip sicili temiz araç olduğunu, herhangi bir kaydı olmadığını söyledi.
  • kibritsuyu  (11.07.20 23:39:11 ~ 12.07.20 23:51:39) 
[]

ben diziyi g.tümle mi izledim (aşk 101)

aşk 101 dizisinde osman isimli eşcinsel bir karakter varmış, reis o yüzden netflix'e kafayı takmış.

yorumlara, haberlere bakıyorum, herkes osman'a eşcinsel demiş.

lan neremle izledim ben, ne eşcinselliği var bu adamın? efemine hal ve hareketleri yok, herhangi bir erkekle bir yakınlaşması yok, öyle bir ima yok, arkadaşları tarafından öyle bir söylem yok. anca çatır çutur fındık yiyor ve de kız arkadaşı yok.

yani her fındık yiyip kız arkadaşı olmayınca eşcinsel mi oluyor? izlemediğim bölüm falan mı var nedir abi? nereden anlıyoruz osman'ın eşcinsel karakter olduğunu?

 
senaryodan kaldırıldı deniyor zaten. o yüzden eşcinselliğini göremedik. insanlar öyle bir şeyden şüphelenmişti kırpmalar oldu diye, sonra gerçek çıktı.


  • jelly bear  (07.07.20 14:46:54) 
söylenti nasıl çıktı ben de hatırlamıyorum. ilk yayınlanan fragman mıydı, başka bir şey miydi, eşcinsel karakterin olacağı söylendi halk arasında. karakterin adı da osman olunca milli değerlerimize hakaret olarak algılandı.

diziyi izlemedim ama bildiğim kadarıyla dizide milli değerlerine çok bağlı halkımızı tekrar galeyana getirecek bir şey yok.
  • biseysorcaktim  (07.07.20 14:55:58) 
ee tamam kırpılmış işte, vazgeçilmiş demek ki. alttan alttan hissettirelim de dememişler ve de büyük ihtimalle demeyecekler. ben ki dikkatli izleyiciyimdir, öyle bir şey anlamadım. ortalama bir dizi izleyicisinin söylemeden anlamayacağı, hatta söylese bile anlamayacağı bir şey için niye "dizide eşcinsel varmışşşş!!11" deniyor ki?


  • kibritsuyu  (07.07.20 14:55:59) 
Bu diziyi izlemedim ama aynı dönemde La Casa De Papel'de de Osman adında işkenceci bi Türk karakter vardı, onun da etkisi var diye biliyorum ben.


  • angelus  (07.07.20 15:00:50) 
tamamen akpli yalanlarından biri işte.
Adamlar en alttan en tepeye kadar sular seller gibi yalan söylüyor.

zaten bu diziyi hedef almalarının sebebi de kızlı erkekli arkadaş grupları, alkol, aşk meşk falan.
  • patronaj  (07.07.20 15:08:03) 
dikkat ederseniz her bölüm süresi birbirinden çok çok farklı

25 dk lık bölüm vardı. 32 dk , 55 dk . yani bir standart bulunmuyor.

bir karakterin yan özelliklerini anlatmak için makul süreler bunlar. Çok büyük oranda kesilmiş yani. Bunu da çok muntazam yaptıkları için göze batan bir kesinti olmuyor.

game of thrones 'ta samwell'in (jon snow un kankası şişman adam) aşk hikayesi anlatılmasa da çok göze batmazdı dizi :)
  • janavarorion  (07.07.20 15:58:40) 
[]

tabanca sorusu

askerde kullandığım g3 dışında elime silah almışlığım, ateş etmişliğim yok.

tabancaların çalışma sistemini biliyorum ama kafama takılan bazı noktalar var. teknik olarak yanlış terim kullanabilirim, mazur görün.

toplu tabancalarda... filmlerde falan görüyorum. rus ruleti falan oynanırken adam horozu eliyle çekip klik diye sona oturtuyor. e her atışta bunu mu yapıcaz, tak tak tak diye arka arkaya tetiğe basınca atmıyor mu? atıyorsa horozu elle çekip klik yapmanın esprisi ne? anca artislik mi? ya da tetiği başından sonna kadar çekerken nişan bozulmasın, tetik kolay düşsün diye mi? yani horozu elle çekmek tabancanın ateş alabilmesi için zorunlu bir hareket mi, değil mi?

şarjörlü tabancalarda... şarjörü taktıktan sonra sürgüyü çekip ilk mermiyi namluya sürüyoruz. bu arada tabancanın horozu da geriliyor. ateş ettiğimiz horoz düşüp mermiyi ateşliyor, geri tepme ile sürgü kendiliğinden geri geliyor, hem şarjörden yeni mermi alıp namluya sürüyor, hem boş kovanı atıyor, hem de yeniden horozu kaldırıyor.

1. ateş etmemiz bitti diyelim, silahı belimize geri takacağız. e horoz havada kaldı, bunu geri nasıl indireceğiz?

2. hadi indirdik, ama tekrar çekip ateş etmemiz lazım. sürgüyü çeksek namluda duran ateşlenmemiş mermiyi dışarı atacak. horozu elimizle mi kaldırmamız gerekiyor? yoksa horozu kaldırmadan tetiği çeksek horoz tetiği çekme süresi boyunca kendiliğinden kalkıp, sonuna kadar çektiğimizde mi düşer? yani yukarıda sorduğum toplu tabanca horozuyla bununki farklı mı?

 
eski tip revolverlar single-action: tetik sadece horozu düşürüyor
yeni tip double-action: tetik hem horozu kuruyor, daha çok çekince de düşürüyor

  • malheiros  (06.07.20 00:34:17) 
Sr38 toplu tabancam var. Toplu tabancalarda hem horozu kaldırarak hem de kaldırmadan ateş edebilirsin. Horozu kaldırdıp tetiği çektiğinde hem iğne kapsüle daha hızlı vurur, hem de horozu kaldırmak tetiğin boşluğunu alır. Yani tetik ağırlığı düşer. Tetik mesafesi de kısalmış olur. Böyşece kaşdırmadan uygulayacağın kuvvet ve tetiğin çekme mesafesi kısalacağından daha iyi nişan alabilirsin. Horozu kaldırmadan ateş ederken namlu daha fazla oynar.

2.durumda sürgüyü çekince mermiyi dışarı atmaz, atması için şarjörün takılı olmaması lazım. Horozu elinle kaldırabilirsin. Çünkü mermi namludadır zaten.
Pistollerde horozu indirmek için horozu hafifçe geriye bastırıp bi yandan da hafifçe tetiği çekersin ve horozu yavaşça kapatırsın.
  • antihero  (06.07.20 00:35:10) 
toplu tabancanın tetik hareketine bağlı

genel anlamda 2 çeşit tetik var çift ve tek hareketli

tek hareketli tetik mekanizmasını kısaca tetiğe basınca sadece horozu düşüren tetik olarak özetleyebilirim (kovboy filmlerindeki tabancalar aklına gelsin) böyle bir tabancada her atıştan önce horozu elle kurman lazım

çift hareketliyse tetiğe asılmaya bağladığında horozda hareket edip kurulacak, tetiğe tamamen basma hareketi yapıldığında da düşecektir. ama çift tetikli bir mekanizmada da horozu elle kurarsan genel anlamda tetik hareketini kolaylaştırmış olursun yani o hareket hem şekil olsun diye hem de tetiğe tek hamlede hızla basılsın diye yapılıyor

1-bazı tabancalarda horoz düşürme mandalı olur ona basarsın, olmayanlarda genelde parmağı horozla silah gövdesi arasına koyarak veya horozu iki parmakla tutarak kontrollü bir düşürme yapılır. ayrıca glock vs türü silahlar striker fire olarak geçir türkçesini unuttum şimdi, bunlarda horoz olmaz mesela

2-evet bu durumda horozu elle kurmak gerekir, veyahut yine çift hareketli bir tetik söz konusu ise tetik horozu kaldırır vs vs

en mantıklısı bunlarla uğraşmayıp şarjörü söküp güvenli bir alanda yataktaki mermiyi de dışarı atarak silahı güvenli hale getirmek elbette
  • edaddy  (06.07.20 00:37:52) 
Hadi ortaya bir de "iğne ateşlemeli" tabancaları atayım da kafan iyice karışsın :)

SA (single action) DA (double action), bundan sonra sık kullanırsak kolay yazalım.

Bazı tabancalar SA, bazıları DA olarak tetik hareketine sahipler. SA olanların tek tetik yolu vardır, yani tetik tabanca kuruluyken veya değilken iki farklı konumda beklemez. Yeni bir çok iğne ateşlemeli tabanca SA tetiktir, eski tip horozlu ve toplu tabancalarda SA var mıydı düşününce aklıma gelmedi.

Horozlu ve yarı otomatik olan klasik tabancaların hemen hepsi DA tetiktir. Yani sürgüyü geri çekip horuzu kurmadan da tetiğe daha sert basarak horozun kurulu pozisyon kadar geri gelip tekrar düşmesini sağlayabiliriz.

DA tetikler horoz kurulu değilken ortalama olarak 5 kg ağırlıktalar, kurulu iken ise 2 kg kadar. Kurulu değilken tetik sağma mesafesi atıyorum 3 cm ise kuruluyken 1 cm filandır.

Aslında sorularına cevap verirsem daha kolay açıklarım;

Bilindik lüferver (Allah rahmet eylesin, Kemal Sunal sayesinde ağzımıza yapıştı bu kelime) toplu tabancalar şöyle çalışır;

mermiler dolu ve horoz kurulu değil iken, tetiğe basarken hem horoz geriye kadar gerilir ve top bir mermi turu kadar döner ve yeni mermi namlu ağzına denk gelince top kurulması durur ve horoz düşer.

Bu DA harekettir, tetik çok ağırdır ve nişan almak ve hedefi vurmak zordur.

Aynı tabancayla önce baş parmak ile horozu kurarsanız, top da bir tur döner ve yerine otorur, tetik DA pozisyondan SA pozisyona geçer ve geriye doğru yaklaşır, horoz tetik tarafından düşmeye hazır hale gelir.

Tetiğe az bir basınç uygulayarak horozu düşürür ve atış gerçekleşir, yarı otomatik tabancalar gibi otomatik kurulma olmadığı için her atışta bu iki yöntemden biri uygulanır.

Şarjörlü yarı otomatik tabanca için tarifin çok güzel ve doğru, sorulara geçelim;

1. Horozu indirmek zorunda değilsiniz, ama güvenlik için indirmek istiyorsanız (ki olması gereken bu) baş parmak ile horoz tutulur, tetiğe basılır ve horozu tutan kilit boşa çıkarılır, tetik parmaktan bırakılmadan baş parmak yavaş yavaş horozu indirir.

Yarı yolda filan parmaktanhoroz kaçar da silah patlar diye korkmayın, tam enerji ile horoz iğneye vurmadıkça patlama çok zor. Bu şekilde atım yatağı mermi dolu ve horoz inikk taşıyabilirsiniz.

2. Bu anda da kas hafızanız devreye giriyor, kendinizi nasıl alıştırıp eğittiyseniz o anda o şekilde davranırsını.

a. Tekrar baş parmak ile horozu kurup atışa hazır hale gelebilirsiniz (aceleniz yoksa)

b. Sürgüyü tekrar kurup patlamamış bir mermiyi feda edebilirsiniz (mantıklı değil)

c. Tetiğe ilk atış için fazla güç ile basarsınız ve horoz kurulup mermiyi patlatırsınız, mermi patladıktan sonra silah otomatik kurulacak ve tetik kurulu ve hafif hale gelecektir.

Panik halinde en mantıklısı (c) olur sanırım.

İstanbul'daysan bir gün gidelim poligona muhtar, ben iğne ateşlemeli tabanca sahibiyim, kafan iyice karışsın :)
  • John Bloor  (06.07.20 11:19:55) 
rus ruleti, kowboy filmlerinde gördüğün tabancalar için, evet her seferinde bunu yapacaksın, bunu hızlı şekilde yapmanın yolları da var filmlerde görürsün, adam sağ elli ile silahı tutarken sol eli silahın üstünde gider gelir, burada yapılan sağ el ile tetiğe sürekli basılı tutup sol ile sürekli horozu kurmak, böylece daha hızlı atış yapabilmek. bu şekilde hızlı atış yapabilir ama hedefi tutturma olasılığı düşer. www.youtube.com burada her iki atış tekniğini görebilirsin.

1) horozu baş parmağın ile tutup tetiğe basıyorsun, kontrollü şekilde horozu düşürüyorsun, mermi patlamıyor. Bildiğim kadarı ile güvenlik kilidi, horoz kurulu iken de tetiği kitleyerek horozun yanlışlıkla düşmesini engelliyor ama ne gereği var emniyette olmak en mantıklısı.

bu dediklerimiz horozlu otomatik silahlar için geçerli, birde gizli horoz dediğimiz silahlar var, onda yapacak bişi yok, emniyeti açıp kılıfına koyuyorsun silahı. örnek: www.youtube.com

2) horozu elle kaldırman lazım, sürgü ile mermi feda edebilirsin elbette ama konu eğer çatışma vb. bir durum ise o bir mermiye ihtiyacın olacaktır. filmlerde de görürsün, adam ateş ettiği otomatik tabancayı bir iki sahne sonra tekrar kurarak atışa hazır hale getirir bunu yaparken sürgüdeki mermiyi eli ile havada yakalar ki ileride lazım olunca kullanabilsin tabii o mermiyi tekrar sarjör'e taktığını pek göremezsin.
  • selam  (22.07.20 11:17:35) 
[]

Bu araç nasıl?

www.sahibinden.com

1.8 olduğunun ve eşşek yüküyle vergisinin olduğunun farkındayım. Ama değer mi bilemiyorum.

Onun dışında herhangi bir olumsuzluğu var mıdır? Ne dersiniz, alınır mı?

 
Bu aracı çok araştırdım.
Rakam uygunsa, şehir içi kullanımınız yoğunsa, yılda en az 15.000 km yapıyorsanız ve büyük bir aile olarak kullanmayacaksanız alın derim.

  • flo  (28.06.20 22:21:29) 
Yeni bir motor teknolojisi, sanayide usta bulmak sıkıntı. Birde yokuşlarda zorlanıyormuş bu araç.


  • komando kani var bende  (28.06.20 22:52:57) 
Arac cok ovulen bir arac, toyota zaten hybrid ve guvenilirlik acisindan bir numara. Yalniz beygiri anlamadim, Avrupa'daki 1.8 motorlar 122 ve 184 beygir diyor bu arac 74-100 arasi demis, bir hata mi var?

Uzun sure kullanmak istiyorsaniz kafanizin rahat olacagi bir arac.
  • logisticsmanager  (28.06.20 23:37:10) 
Sanayide ustaya gerek bırakmayacak kadar sorunsuz. Tüm dünyada kendini yıllardır ispatlamış bir teknolojidir Hybrid.


  • flo  (28.06.20 23:37:32) 
Yılda 20.000 civarı yol yapıyoruz, 3 kişilik çekirdek aileyiz. Uzun yol da sadece tatillerde.

Peki vergi olayı üzer mi, ya da aracın fiyatı uygun mu, ne dersiniz değer mi?
  • kibritsuyu  (29.06.20 08:26:24) 
Mart ayında 165.000 TL idi 2019 modellerinin ve yaklaşık olarak bu kilometredekilerin fiyatı. Bir miktar artmış olması normal. Ancak fiyatı yine de göreli olarak yüksek geldi. İlanları takip edin 175.000 TL civarında, iyi de bir pazarlıkla, bulabilirsiniz.
MTV için ek ödeyeceğiniz rakam 1.6, 2019 model bir aracınkinden fazla, evet. Ancak ödediğiniz bu fazla vergiyi yakıt ekonomisiyle, bakım aralıklarının 15.000 km olması, donanımı ve güvenliği ile (Toyota Safety Sense, Hybrid'lerde standart) tolere edebilirsiniz. Biz biraz daha büyük bir aile olduğumuz için almadık. Yoksa bu fiyata bu özellikler ve yakıt ekonomisini 2019 modeller arasında veren araç yok.
Önemli bir uyarı yapayım size aklıma gelmişken. Şu anda ilanda gördüğünüz 2019 model Toyota Hybrid'lerin neredeyse tümü kiralama firmalarında ilk yılını dolduran araçlar (dikkatinizi çekmiştir, özellikle bu renkte ve kilometreleri 13.000-29.000 arası). Fiyatın uygunluğu biraz da oradan geliyor. Ben sorun etmemiştim. Ama siz yine de durumu bilin diye uyarmak istedim.
  • flo  (29.06.20 09:47:13 ~ 09:50:16) 
evet kiralık araçmış. gittim gördüm, temiz sıkıntısız görünüyor. zaten garantisi de devam ediyormuş.

ama yine de bilemedim. sıfırı 216 bin lira ama ellerinde yok. en dolu paketi de bir tane varmış, 260 bin dedi.
  • kibritsuyu  (29.06.20 14:47:05) 
Yeni bir teknoloji değil, toyota 20 senedir bu tip araçlar üretiyor. ABD'de 2000ler civarı hibrit prius görmüştüm. Bu araçta da 20 seneki önceki motor elektrik sistem kullanılıyor demiyorum ama adamların bir bilgi birikimi geçmişi var bu işte.

Bence sıfır ayarında bir iki yıllık araçlar içinde mantıklı bir araç.
  • battal gemalmaz  (29.06.20 14:59:47) 
Kasko değerine baktım, 183.360 TL. Size son fiyat olarak ne verdiler?


  • flo  (29.06.20 15:22:52) 
geçen hafta 185.000 idi, o satıldı. bu hafta yeni bir tane gelmiş, 193.000 lira.

aynısının (dream paketi) sıfırı geçen hafta 216.000 lira idi, ellerinde yoktu. bugün sordum, bayramdan sonra teslim, 224.000 lira diyor.

bekledikçe yükseliyor.
  • kibritsuyu  (09.07.20 01:03:32 ~ 08:29:51) 
[]

telefon ekran ışığının kapanmasını engellemek

telefon: samsung galaxy note 5

telefondan nota ve akorlara bakarak klavye çalacağım ama zırt pırt sönüyor bu. ayarlara girip ekran süresini uzatmayı biliyorum ama her sefer ayarla uğraşmak da istemiyorum. sonra çalmam bitince tekrar gir düzelt falan.

sanki böyle okuma modu gibi bir şey vardı, uzun bir şeyler okurken ekran sönmesin diye. aradım bulamadım.

var mı böyle bir şey?

 
Uygulamalar - Ayarlar - Ekran - Akıllı Bekleme

Bu ayar olmalı, telefonda bu özellik yoksa (ki vardır seninkinde) Smart Stay olarak uygulama arayıp yükleyebilirsin.
  • John Bloor  (24.06.20 11:32:23) 
geliştirici seceneklerinde var. erişilebilirlik menusunde de var sanirim. var yani.


  • semenderr  (24.06.20 12:34:16) 
[]

ps4 satın almak

mediamarkt'ta ve sony mağazasında ps4 500gb + 4 oyunlu paket 3699 lira. ikinci bir kol almak istersem de +700 lira. elbette sony eurasia garantili.

n11.com'da 3699 liraya ikinci kol hediyeli, yanında da tek oyun pes2020 ile birlikte satılıyor ama ithalatçı garantili.

bozulursa garantiye gönderme kısmında sıkıntı olacağını sanmıyorum (değer mi yani 700-800 lira farka, oyundan hiç anlamam oyunları eder mi bilmiyorum, gta5, fortnite, days gone falan varmış).

ama mediamarkt'taki adam 'güncellemelerde sıkıntı yaşarsınız' dedi.

gerçekten bozulursa tamir ettirme kısmı dışında bir avantajı var mı garantili almanın? yoksa n11.com'dan yapıştırayım mı?

---------

edit: açıkçası aynı oyunları oynayabiliyorsak fark etmez bana. ama gün gelip ps sahibi arkadaşlarıyla oyun paylaşayım, online oynayayım, oyun üzerine kritik yapayım dediğinde öksüz kalacaksa ben yine ps alma taraftarı olurum.

şimdi 41 yaşındayım, gördükçe heves ediyorum ama ben oyun işini 1996 yılında amiga ile bıraktım. bana 1990 yılında amiga 500 alınmıştı. o dönem pek kimsede yoktu. ama sınıfta amiga 500 sahibi olan arkadaşlarımla güzel bir komünite oluşturmuştuk. hiç muhabbetim olmayan adamla bile 'aa sende amiga mı var' diye arkadaş olup oyun değiş tokuşuna başlamıştık, hafta sonları birbirimizin evine elimizde boş disketlerle gidip toplaşır, oyun oynar, beğendiklerimizi kendimize çekerdik. yani eve kapanıp oyun oynayan gençlik olmadık hiçbir zaman. oyun çektirmeye bile toplaşıp gider listeleri birlikte kurcalardık.

farklı oyun platformları var mıydı bilmiyorum (pc ile oyun oynamak aşırı maliyetli idi, ses kartı ister, görüntü kartı ister, renkli monitör ister, ister de ister. amiga 500'ü televizyona tak, görüntü de, ses de harika), başka oyun platformu vardıysa da tutmadı. hiç 'biz de hedeciyiz' diyen duymadım. 41 yaşına geldik, bu arkadaşlarımla hala görüşüp aynı muhabbeti yaparız.

yani demem odur ki biraz da amacım oğlumun çevresine uyum sağlayabilmesi. oyun oynarken bile gerçek hayatta sosyalleşebilmesi. yoksa yine o yıllardan kalan nintendo game watch'larım sapasağlam duruyor, donkey kong 2 falan. oğlan da seviyor. ama bunu ancak evde oynar. arkadaşlarımla paylaşayım, birlikte oynayayım dese olmaz.

 
güncellemelerde niye sıkıntı yaşayacakmışın?

yaklaşık 4-5 konsol eskittim. birincisi ps4 yerine xbox almadığın için kafanı taşlara vuracaksın ileride, ikincisi ise bu aletler taş gibi genelde. kutudan açtığında sıkıntı yoksa 2 sene sıkıntısız gider. ondan sonra zaten tek başınasın.

ama ps4 tercihin için şimdiden geçmiş olsun. bunu silme ileride ne yaptım da büyük sözü dinlemedim diye dertleşmeye gelirsin. ben burada olacağım.
  • ozdek  (23.06.20 18:23:28) 
Garanti işini unut. Makineyi eskinin ps cafelerinden almayacaksan bu cihazlara bir şey olmuyor. Benim ne bozuldu, ne bozulduğunu birinden duydum.

Güncelleme ne alakaymış onu anlamadım. sallamış :D Güncellemeyle ilgili bir sıkıntı yaşamazsın. O işi geçsin.

Gta 5 gta 5 işte rekorlar oyun :D Fortnite çocuk coluğun oynadığı oyun. Days Gone yakın zamanda ps4'e özel çıkan zombili bir hayatta kalma oyunu. Mekanikleri last of us'a benziyor. Ben oynamadım ama metacritic puanı 80 üstü. Oyuncular beğenmiş.

iki kol tek kola gelirsek. Arkdaşlarınla evde toplanıp basketbol futbol oynayacaksan 2 kollu olanı, yok ben hikayeli oyunları bitirip atmosfer soluyacağım diyorsan tek kolluyu al.

Gerçi bana kalsa direkt 2. el al(bu cihazlar bozulmuyor:D) ama seçenekler bu ikisiyse, tek kolluyu al, 2. kol lazım olursa netten ucuza bi kol bulursun.
  • eazy  (23.06.20 18:41:08) 
8 yaşındaki oğlumla birlikte bir şeyler oynayalım diye alıyorum, asıl niyetim oğlana almak ama ben de eşlik ederim, birlikte oyun oynarız, araba yarışı falan yaparız diye hayallarim var. tabii oturup kendim de oynarım o dediklerinizi.

@ozdek: niye ps4 yerine xbox almalıyız, aldıktan sonra dertleşmek yerine peşin peşin konuşsak ya :)

açıkçası aynı oyunları oynayabiliyorsak fark etmez bana. ama gün gelip ps sahibi arkadaşlarıyla oyun paylaşayım, online oynayayım, oyun üzerine kritik yapayım dediğinde öksüz kalacaksa ben yine ps alma taraftarı olurum.
  • kibritsuyu  (23.06.20 18:50:13 ~ 18:52:00) 
5.05 li olanlarını al. birde ne ara 3700 oldu bunlar be . 1500 -2 ye satılan şeylerdi . oha !


  • x571  (23.06.20 20:11:29) 
5.05'li olan ne demek?


  • kibritsuyu  (24.06.20 07:41:45) 
@ozdek e katılıyorum. illa exclusive için almıyorsan xbox one s al derim çok daha hesaplı. en önemli sebebi tabi ki de gamepass. aylık 15 liraya harika bir oyun kütüphaneniz oluyor. nette de bakabilirsiniz xbox gamepass oyunlarına. ah özel oyunlar, konsol aldıran oyunlar derseniz ps4 derim.

not: 2 yıl ps4 kullandım, şimdi ise 1 yıllık xbox sahibiyim. ikisinin de yeri ayrı. ama gamer değilseniz uzun vadede ikisi de sıkacaktır hocam sizi. çünkü aldığın zaman aletin hakkını vermen gerekecek, hele ki bu fiyatlara gelmişken ;)
  • kaledekiyalnizlik  (24.06.20 08:29:34 ~ 08:30:21) 
seri numarası 5.05 olanlar denmek istenmiş. o ürünler piyasada yok artık boşuna aramayın bile.

ben yurtdışından aldım dolayısı ile garantisiz. henüz bir sorun yaşamadım. ayrıca tr piyasasında ps4'ün xbox'tan çok daha iyi bir konsol olduğunu düşünüyorum. tek kötü yanı Playstation Türkiye onunla da ben muhattap olmuyorum. Playstation India'cıyım.
  • a darkness coming  (24.06.20 08:31:54) 
[]

kişinin ölüm tarihini öğrenmek

arkadaşlar tc kimlik numarası ve diğer kimlik bilgileri ile kişinin ölüm tarihini öğrenebileceğimiz bir yer var mı?

yasal olmayan bir iş değil. pandemi nedeniyle ücretsiz izinde olan mükellefimin personeli mayıs ayında ölmüş. tabi zaten işyeri kapalı ve işçi izinde olduğu için kimse de işyerini veya işvereni arayıp öldüğünü bildirmemiş. allah rahmet eylesin.

şimdi ölüm nedeniyle işten çıkış yapmam gerekiyor. 10 günlük işten çıkış süresini geçirip bir ceza yedik neyse. lakin bugün sgk bildirgesinin de son günü, çıkışı yapıp vermem gerekiyor. ulaşabileceğimiz bütün telefonları kapalı. ölüm tarihini öğrenemiyoruz. illa ki ölüm tarihinde çıkış yapmak gerekiyor, başka tarih yazmak mümkün değil.

işe girerken verdiği kimlik bilgileri mevcut. bir yerlerden sorgulanıp bakılabiliyor mu ölüm tarihine?

 
Mernise ulaşım yetkisi olan her kişi çok rahat öğrenebilir. Belediye noter tapu SGK her kurumun yetkisi var.


  • Fritz-X  (23.06.20 11:59:06) 
[]

8 yaş çocuk için seyahat izni

8 yaşındaki çocuğu ankara'dan ürgüp'teki dedesi ve anneannesinin yanına götürebilmek için ne yapmamız gerekiyor?

Her kafadan bir ses çıkıyor, güncel ve geçerli bilgiye ulaşamadım.

Bonus: 94 yaşında nenesi de gidecek aynı yolu. Onunla ilgili biraz bilgiye ulaştık gibi ama söyleyeceğiniz bir şeyler varsa alırım bir dal.

Not: Aracımız var, araçla gidecekler. Ama kimin nasıl götüreceğini bilemedik.

 
18 yaş altı için velisi ya da varisi yanında olduğu sürece kısıtlama yok.

Sokağa çıkma yasağı tek başına çıkmaları ile alakalı.
  • John Bloor  (09.06.20 14:10:13) 
İşte "velisi" kısmında tıkanıyoruz zaten. Kimdir velisi? Dayısı götürebilir mi mesela?

Dayı kişisi yeğenini (8 yaşında çocuk), kendi annesini (çocuğun anneannesi, 65 yaş altı) ve kendi babaannesini (94 yaşında kadın) ankara'dan ürgüp'e götürecek. Çocuğun anası ve babası yolculukta yok.

Neneye izin yolda. Anneanne ve çocuk?
  • kibritsuyu  (09.06.20 14:21:59) 
Ben merak edip aratınca bütün haber sitelerinde aynı metni buldum; "velisi ya da varisi" diyor. Dayı yasal varis değildir anne baba hayattaysa.

Alınmayacak risk değil ama bence, yaşlılara izin alınırsa çocuklar kaynar arada.

Tek tek kimlik kontrolü yapıp çocukların ana babasına mı bakacaklar kimlikte?
  • John Bloor  (09.06.20 15:41:52) 
ek soru: haftaya çarşamba 85 yaşındaki babamı göz doktoruna götüreceğim. randevumuz gayrıresmi.yani öyle mhrs'den ya da hastaneden alınmış bir randevu yok. doktorun "11'de gelin göreyim" şeklinde whatsapp mesajı var. ne isim var, ne bişey var. hastaneyi aradım, mhrs diyor başka bir şey demiyor.

babamın kendi e-devlet'inden hes kodu oluşturduk, bu iş görür mü?

kendi e-devlet'imden oğlana da hes kodu oluşturdum. bu iş görür mü şehirlerarası gitmek için? illa nası babası da olacak mı yanında?

yahu çalışıyoruz biz. zaten de o yüzden göndereceğiz çocuğu. yok mu bir yolu?
  • kibritsuyu  (09.06.20 15:42:48) 
Hastane ya da muayenehane için 112 arayıp izin isteyeceğinizi belirtin, tc no ve gidilecek yer ile saat alıp sms atıyolar.


  • John Bloor  (09.06.20 15:54:56 ~ 16:02:55) 
son açıklamalara göre durum ne oldu şimdi?

yaşlılara 10:00 - 20:00 arası yasak kalktı.
- ayrıca izin almadan 94 yaşındaki neneyi bu saatler arasında arabaya atıp ürgüp'e götürebilir miyiz?
- ayrıca 85 yaşındaki babayı bu saatler arasında doktora götürebilir miyiz?

18 yaş altı için hala ebeveyn gözetimi diyor. ama birinci derece falan demiyor. yani anneannenin yanına katıp yollasak "yooh illa anne baba" derler mi hala?
  • kibritsuyu  (09.06.20 20:11:53) 
yaşlılar için yasak kalktı da, önceden de pazar günleri belirli saatlerde çıkarlarken de araçla uzağa gitmek yasaktı, "yürüyüş mesafesinde serbest" diye belirtilmişti. şimdi herhangi bir detay yok, "yaşlılar için her gün 10-20 arası serbest" diyor sadece. o yüzden yine yürüyüş mesafesine mi, araçla şehir içi veya şehir dışı gidilebiliyor mu ona ulaşamadım.

tccb, içişleri ve ankara valiliği sayfalarında bulamadım. sen daha tecrübelisin.
  • kibritsuyu  (10.06.20 10:25:35) 
[]

bu alete nasıl bir adaptör?

elimde bir adet yamaha elektronik org var, 80'lerden kalma. canavar gibi çalışıyor lakin adaptörünü getirmeyi unutmuşum.

adaptör giriş yerinde dc 9v-12v yazıyor. şimdi erkeklerin ömür boyu sakladıkları kablo dolu kutumda 9 voltluk, 12 voltluk bir sürü adaptör buldum, uçları da uyuyor. ama üzerindeki amper değeri uyar mı uymaz mı bilmiyorum.

amper değeri düşük gelip çalıştırmamasına razıyım, en fazla uymadı, çalıştırmadı derim. ama fazla gelip güzelim orgu yakar mı?

 
akımın fazla gelmesi problem olmaz, voltajı tutsun yeter. dediğin gibi akımın azı çalıştırmaz, çoğu problem olmaz. voltajın fazlası zarar yalnız.


  • chezidek  (07.06.20 21:46:16) 
hocam tam emin olmamak ile beraber adaptörlerin üzerindeki akım değerleri o adaptörün verebileceği maximum akımı temsil ediyor diye biliyorum. yani org'unuz daha az akım istiyorsa daha az akım verecektir.

ama bir türlü tam emin olamıyorum. umarım biri beni destekler. :D
  • belkider  (07.06.20 21:49:08) 
chezidek +1

ona ek olarak akımın azı problem olabilir. Bazı silikon elemanları bozabilirsiniz ama düşük bir ihtimal. genel bilgi vermek gerekirse de gerilimin tutması önemli olan. Orada yazan akım değeri verilecek maksimum değer. O akımı verecek demek değil adaptör.
  • kullaniciyim  (07.06.20 22:02:55) 
9V ve 1.5A yazan bir adaptör şu anda çalıştırıyor. ama tiz seslere bastığımda hoparlörlerden kalın bir uğultu geliyor. hoparlörle mi ilgili, elektrikle mi ilgili bilemedim.


  • kibritsuyu  (07.06.20 22:50:16) 
Belkoder +1. Olay tam da soyledigin gibi.

@kibrit suyu, voltaj tutuyorsa alete zarar gelmez diye biliyorum fakat dedigin gibi tam verim alamayabilirsin. Bu adaptorun kalitesine, orgta kullanilan elektronik devre elemanlarinin hassasiyetine gore degisir. Farkli adaptor deneyin.
  • Kirmizibavul  (09.06.20 01:46:32) 
[]

yazıcı modem gibi yayın yapıyor **ACİL PROBLEM**

arkadaşlar hp laserjet p1102 model bir wireless yazıcım var. biz bu yazıcıyı evde kablosuz olarak kullanıyoruz.

yazıcının 192.168.1.100 şeklinde sabit bir ip'si var. YAZICI EVİN MODEMİNE AYNI BİR BİLGİSAYAR GİBİ BAĞLANIYOR VE EVİN MODEMİ ÜZERİNDEN PAYLAŞILIYOR. bu büyük harfle yazdığım kısım önemli.

lakin bu aynı yazıcı, bir yandan da tıpkı kendisi bir modemmiş gibi wifi yayını yapıyor. "kullanılabilir ağlar" kısmında yazıcıyı da görüyorum. bağlanabilir bir ağ değil, şifresi falan yok, bağlan diyince bağlanmıyor ama sürekli bir sinyal yayıyor. bu sinyal evin modemine bağlanmak için kullandığı sinyal değil karıştırmayın. modem gibi yayın yapıyor. nasıl oluyorsa da tam olarak evin modemiyle aynı kanalda, aynı güçte yapıyor ve evin modeminin yayınını, dolayısıyla kablosuz internet bağlantısını bozuyor. modem ayarlarından kanalı değiştiriyorum, evin interneti düzeliyor, 5 dakika geçmeden yazıcının yayını da aynı kanala geçiyor. telefona yüklediğim wifi analyzer isimli uygulama ile görüyorum bunu.

ben bu ipne yazıcının kendini modem gibi sinyal yaymasını nasıl kapatırım? "kullanılabilir ağlar" listesinde "HP-Print-DD-Laserjet-1102" diye bir bağlantı gözükmesin.

bu muhtemelen herhangi bir wifi modeme gereksinim olmadan doğrudan cihazdan yazıcıya gönderebilmeye yarayan bir şey ama buna ihtiyacım yok. nasıl kapatırım? kurcalamadığım yer kalmadı. evde üç bilgisayar iş için internete bağlanmak zorunda. birine kablo çektik. ötekiler kaput. bu duyuruyu bile telefondan internet paylaşarak yazıyorum.

 
O kablosuz yayının amacı doğrudan yazıcıya belge gönderip çıktı almak için.

tech.wayne.edu

Burada anlatmış, dediğine göre yazıcının üzerinde wireless düğmesi varmış ve 5 sn basılı tutunca kapanıyormuş. Genel olarak HP yazıcılarda da ayarlar kısmına girip oradan kapatmak gerekiyor.
  • ejderha kuyrugunun ucunda yanan ates  (01.06.20 11:18:18) 
o düğmeden kapatınca yazıcının tüm kablosuz fonksiyonu kapanıyor. yani kendi wifi modemim üzerinden bağlanıp kablosuz yazdırma işlemi de kapanıyor. yazıcı kablolu yazıcıya dönüşüyor.

ben kablosuzu kapatmak istemiyorum. şu doğrudan yazdırma yapsın diye yaydığı modem sinyalini kapatmak istiyorum sadece. doğrudan yazdırmayacağım. dolaylı (evin modemi üzerinden bağlanarak) yazdıracağım.

5 yıldır da kullanıyordum. ne oldu, nereden çıktıysa yeni çıktı bu zıkkım.
  • kibritsuyu  (01.06.20 11:41:35 ~ 11:41:41) 
Yazıcının arayüzüne giriyorsunuz ve orada kendi yayınını kapatması seçeneği var. Onu kapatacaksınız. Ben de HP3630 mu ne wireless var o şekilde yapılabiliyor.

Şimdi baktım, Wi-Fi Direct'i kapatacaksınız.
  • malheiros  (01.06.20 12:46:45 ~ 12:59:55) 
bütün sorun o "yazıcının arayüzüne giriyorsunuz" kısmı zaten.

çok önemli soru: nasıl?

ah bi girebilsem. ah bi yazıcının neresinde oluyor o arayüz bi bulabilsem...

yazıcı dediğin üstünde bi açma kapama düğmesi, iki de başka düğmesi olan ekransız mekransız kütük biri simsiyah bişey.

bilgisayarda desen öyle bi kontrol paneli, ayarları falanı da yok.
  • kibritsuyu  (01.06.20 13:55:35 ~ 13:59:46) 
a. modem arayüzüne girin, DHCP->DHCP Clients'a bakın ve HP'li cihazın ip adresi görünür orada veya
b. bilgisayarınızdan yazıcılar kısmından, yazıcının özelliklerinde hangi IP'den bağlanıldığını görebilirsiniz

  • malheiros  (01.06.20 14:23:31) 
[]

pdf'i e-imza ile imzalamak

arkadaşlar e-serbest meslek makbuzu kesmek için e-imza aldım. hazır dedim almışken her işte kullanayım bunu.

zaman zaman benden kaşeli imzalı pdf istiyorlar. ben de taradığım kaşe ve imzamı yapıştırıp yolluyordum.

madem e-imza aldık, modern olalım, teknolojik olalım. pdf'leri e-imza ile imzalamak istiyorum. bildiğim kadarıyla böyle bir teknoloji var.

e-imza için bütün kurulumlar tamam. java, akis falan yüklendi, çalışıyor. foxit pdf kullanıyorum ve menülerinde "digital signature, digital id, trusted certificate falan bir şeyler var. ama nasıl yapıp nasıl edip de pdf'in altına kendi imzamla imzaladığım imzayı koyarım, belgeyi gönderdiğim kişinin doğrulayabileceği şekilde bir onay eklerim beceremedim. google'da yazanları, e-imza'nın kendi sitesinde denenleri falan yaptım başaramadım.

yardımcı olabilir misiniz?

 
e imzanızı nereden aldınız bilmiyorum ama turktrust'ın böyle bir videosu var. reader kullanarak yapıyor. bir de bunu deneyin
www.turktrust.com.tr

  • argent dawn  (30.05.20 14:46:36) 
e-imzayı aldığınız yer bunun için sürücüler sağlıyor, onlarla imzalayabilirsiniz.


  • mkaya  (30.05.20 23:09:05) 
[]

chrome - kayıtlı şifreyi forma yazmak

normalde nasıl olur? kullanıcı adı ve şifre gireceğin zaman kullanıcı adı textbox'ına tıklarsın, o siteye kayıtlı kullanıcı adı boşluğuna kullanıcı adı, kayıtlı şifre de şifte kutusuna yazılır, login dersin girersin.

ama interaktif vergi dairei sitesinde bir sıkıntım var. normalde bütün mükelleflerimin kullanıcı kodları ve şifreleri chrome'da kayıtlı. ama kullanıcı koduna tıklıyorum, bir şey çıkmıyor. şifre kutusuna tıklıyorum, bütün kayıtlı şifrelerin olduğu bir menü açılıyor. oradan kime gireceksem seçiyorum ama sadece şifre kutusu doluyor. kullanıcı kodu hala boş. onu elle girmem gerekiyor.

anlatabildim mi emin değilim. bu site ile alakalı bir problem değil mi? yani iki kutucuk da dolsun işte. seçip tıklayınca sadece şifre kutusuna şifreyi yazıyor. kullanıcı kodu kutusu boş kalıyor.

bir yerlerden bir ayar çekip düzeltme şansım var mı bunu? eziyet gibi gerçekten.

 
oluyor öyle çok, algılayamıyor, sitelerin standart dışı bir şekilde kodlanması ile alakalı zannedersem.

çözüme gelirsek lastpass kullanıyorum, algılayamadığı bir tane siteye bile rastlamadım henüz, çok güzel çalışıyor. hem başka birçok işe yarar özelliği de var.
  • '''  (29.05.20 00:04:32 ~ 00:05:11) 
[]

çansera ve ahlatlıbel açık mı?

soru başlıkta.




 
Hocam ahlatlıbel anfa güvenliğin durduğu bi park, güvenlik olan parklarda yasaklar kapsamında oturulmaya izin verilmiyor.

Çansera konusunda bilgim yok, polis vs gördüğü zaman uyarıp ayrılmanızı isteyebilir.
  • hayaletimsi  (26.05.20 22:45:34) 
ahlatlıbel kapalı. eymir kapalı. trt eymir yol kenarları araba dolu. :-)


  • ankarakecisi  (27.05.20 09:51:12) 
[]

ud nasıl akort edilir?

elimde bir adet bildiğiniz klasik ud, bir adet de gitar akort ettiğimiz kromatik akort aleti var.

daha önce de internetten bakıp akort etmeye çalışıp teli koparmıştım. meğersem orada re yazan burada başka şeye denk geliyormuş, türk müziğinde notaların adı farklıymış falan filan.

yine koparmak istemiyorum. gitar akort ettiğimiz batı enstrumanlarına uyumlu kromatik akort aleti ile udun hangi telini hangi notaya akortlayacağız?

şimdi ltmfgykgasd diye link verenler çıkacaktır. google'dan bakmayı ben de biliyom ama derdimi yukarıda yazdım, emin olmak için yazıyorum zira teli koparttığımda da google'dan bakmıştım.

 
Playstoreda iki tane ud akord programı var. Onları kullanmanız daha sağlıklı olacaktır. En azından hangi tel ne olmalı onu gösteriyor.


  • kablelvuku  (26.05.20 16:49:25) 
[]

200-300 lira civarı tripod tavsiyesi

Dslr fotoğraf makinesi ile kullanılacak.

Önerebileceğiniz, memnun kaldığınız, sağlam, f/p ürünü bir tripod var mıdır?


 
300 liraya sağlam tripod çok zor ben benro kullanıyorum memnunum ama yüksek model

benro ve manfortto markası uygundur hangisini istiyorsan seç

yalnız taşıyacağı ağırlığa ve yüksekliğine bakıp alın

www.gittigidiyor.com

www.hepsiburada.com
  • hem şişko hem deli  (25.05.20 15:42:00 ~ 15:45:37) 
Bu national geographic olana kim manfrotto diyor anlamadım. Mediamarkt'ta da görmüştüm manfrotto diye yazmışlar, evir çevir kutusunda bir tane manfrotto yazısı göremedim. Dandik tripodun satış etiketine manfrotto yazmışlar resmen.

Digipod diye bişey gördüm amazon.tr'de ama nasıldır bilemedim. Biraz uyduruk gibi. Bi de 400 küsura hakiki manfrotto var ama pahalı biraz. Değer mi emin olamadım.
  • kibritsuyu  (25.05.20 15:47:18) 
www.manfrotto.com Manfrotto'nun NG serisi var.

Objektif ağırlığını falan da ekleyerek hesaplayın. DSLR'a bir de ağır bir objektif takınca küçük tripodlar taşımaz, kısa zamanda gevşer aletin sağı solu.
  • kobuzchu kiz  (25.05.20 16:13:08) 
[]

ekranı gri yapıp işlemez hale getiren web siteleri

ya bu saçmalığı kim düşünüp sitesine koyuyor yahu. reklam olsa neyse, sayfada çıkaracağı duyuruyu, uyarıyı bilmemneyi bu şekilde çıkarmak nasıl bir mallıktır? benim anlamadığım çok özel bir amacı mı var?

site yüklenip açılıyor. sonra birden grileşiyor ve hiçbir yere tıklanmaz oluyor. perde iniyor sitenin önüne. niye? duyuru, uyarı gibi bir şey çıkacak. kapatabilmek için de illa duyurunun çıkıp tamamen yüklenmesini bekleyeceksin ki çarpısına basasın da perde kalksın. o duyuruyu da yüklemeyi beceremiyor, ne duyuru çıkıyor, ne perde kalkıyor, duyuru çıkıp kapatılır hale gelene kadar yenile allah yenile. kimi zaman çarpıya basıp kapatsan da duyuru gidiyor, perde gitmiyor. öyle kapkara kalıyor. düzelsin diye yeniliyorsun, haydi baştan uğraş.

ya ne gerek var ki lan buna? duyuru koyuyorsan yine koy. asıl sitenin önüne grileştirip tıklanmaz hale getiren perde indirmek niye?

adblock'la falan kapanmıyor mu bu? yaptığı duyuru umurumda değil çünkü.

 
Adblock kur sonra da Block adblocker tarzı bir eklenti kur, olay tamam.

Hatta nano AB ve nanodefender nokta atışı.
  • x571  (25.05.20 11:49:15) 
x571'in dediği gibi de olur da, hiç uğraşmayın şöyle alalım sizi:
brave.com

  • pgup  (25.05.20 12:14:13) 
[]

0-14 yaş sokağa çıkma izni - bu ne saçmalık?

abi çok değil daha geçen yaz (ve ondan önceki bütün yaz mevsimlerinde) bütün uzmanlar televizyonda orda burda bas bas bağırırdı "güneşin en dik geldiği 11:00-16:00 saatleri arasında güneşe çıkmayın" diye. yanlış mı hatırlıyorum oğlum ben? her yaz bangır bangır bunu söylemezler mi?

ama bakıyoruz, el kadar çocuklar için sokağa çıkmak için verilen iznin saatleri 11:00-15:00 arası. hadi atlayıp bi ormana, ağaçlık bir mesire yerine götürelim dersen yooohh yürüyüş mesafesinde olacak.

ulan ben ankara'nın göbeğinde yürüyüş mesafesinde gölgeliği nereden bulayım? hani o saatlerde güneşe çıkmak sakıncalıydı? geçen hafta el kadar çocuğum 2 saat içinde cayır cayır yanmış, acısından gece uyku uyuyamadı, şimdi de soyuluyor. kafasına şapka takmayı akıl edip, güneş kremi almayan kafama da tüküreyim.

hafta içi o saatlerde çocukcağızı dışarı çıkarabilecek ebeveynlerinin çalışıyor olmasından hiç bahsetmiyorum bile.

hayır yani çok mu zor ne bileyim bi akşam serinliğinde falan çıkarsak, hem mesai bitmiş olsa? izin zamanı belirlerken çok mu zor acaba bunu düşünmek?

 
aynen öyle. çok saçma. yaşlılar için belirlenen saatler de tehlikeli.


  • sutlu nescafe  (20.05.20 03:25:31) 
Nereden baksan elinde kaliyor haklısın +1


  • basond  (20.05.20 07:02:18) 
geçen işim vardı kocaman adamım, hava da çok aşırı sıcak değildi, saat 10 da çıktım 2 de eve geldim yürümek zorunda kaldım bayağı bir, yüzüm ensem falan acayip yanmış. acıyor bayaa.


şunu farkettim, polisler karışmıyor artık eskisi kadar, evet site içine geliyolar ama kimse dinlemediği için, sadece iki siren çalıp gidiyolar. insanlar da bezmiş olacak ki kimse polis falan takmıyor, polis de üstelemiyor.
  • hem şişko hem deli  (20.05.20 07:55:29 ~ 08:03:33) 
daha bu sabah aynı şeyi düşündüm, çocuğum olsa çıkarmam. otursun evde zıplasın. bugün biraz serinledi gerçi hava, çok şükür sadece 41 derece olacak.
yaşlılar için de aynı durum geçerli. geçen pazar bütün yaşlılar sokaktaydı ve 43 dereceydi. arizona kertenkelesi gibi hepsi bulduğu banka çöktü kaldı. zaten hepsi ya tansiyon ya kalp hastası. corona bulaşmasın derken sıcak çarpmasından öldürecekler nüfusun yarısını. bilim kurulunda henüz o kadar bilimsel düşünebilen analitik zekaya sahip arkadaş yok heralde.

  • halanne  (20.05.20 09:40:11) 
Tamam da D vitaminini ancak o saatlerde alabiliyorsun. Kaç haftadır doğru düzgün güneş görmemiş insanlar...


  • malheiros  (20.05.20 09:46:19) 
Malheiros +1

Evde kaldigimiz sure boyunca hepimiz D vitamininden yoksun kaldik, ki ne kadar hayati bi vitamin oldugu ortada.

İki ucu boklu degnek gibi bir sey iste.
  • msb  (20.05.20 10:52:28) 
[]

En iyi tereyağı markası

Sütçüden alıyordum, çok da iyiydi ama kalmamış elinde, bayramdan sonra diyor.

Şimdi mecburen marketten alacağım da ne alayım? Sütçüyü keşfetmeden önce kebir alırdım. Ama varsa daha iyi önereceğiniz bir şey, onu alayım.


 
Marketten alırsam Tire Süt Kooperatifi Tereyağı'nı alıyorum ben, Migros'ta oluyordu en son.


  • angelus  (19.05.20 15:13:50) 
kebir ile pervin bozdu.


  • hem şişko hem deli  (19.05.20 15:36:58) 
marketteki hiç bir tereyağı gerçek değil maalesef hepsi margarin çakması. bence etrafınızda itimat ya da sadece şarküteri olan bi yer varsa oralara sorun


  • carpenic  (19.05.20 16:37:40) 
tire


  • anarsika  (19.05.20 16:43:16) 
Markalı tereyağı, tereyağı değildir. Mahalle arasında süt ürünleri satan bir yer bulursan bulabilirsin.


  • etna  (19.05.20 18:52:19) 
Yav abiler ablalar soruyu okumuyo musunuz, var öyle tereyağcım. Kalmamış, bayram ertesine kadar da gelmezmiş. Şimdi ben başka mandıraya nasıl güveneyim de nereden bulayım. Nefis yağ diyip 100 liraya margarini çaksa nereden bileyim?

1 hafta idare edecek market yağı alıp bayramı geçirmenin derdindeyim. Bayram ertesi adam getirince yine kendi adamımdan alırım.
  • kibritsuyu  (19.05.20 19:12:27) 
hepsi aynı %82 süt yağı içeriyor


  • bir soru sorcam  (19.05.20 19:23:27) 
Carrefoursa da: www.carrefoursa.com

Kebir falan margarin gibi geliyor bana. Bu tereyağında o eski köy aroması var.
  • Unde bach canim  (19.05.20 23:21:59) 
Harras,aynes uretiyor bi dene derim.Koruyucu vs yok


  • somon sosu  (20.05.20 01:30:17) 
[]

hafta sonu sokağa çıkma yasağı genelgesi

seo'suna da başlayacam şimdi google'ına da, hürriyet nokta komuna da yeter lan.

bu hafta sonu ve sonraki iki gün sokağa çıkma yasağı ile ilgili genelgeye biz nereden ulaşıyoruz amk artık bunaldım dün geceden beri ne içişleri kaldı, ne iller idaresi kaldı bakmadığım.

şu genelge denen, yani yazılı mazılı, üstünde antet var, altında dağıtım yerleri yazıyo, böyle kağıttan, üstünde madde madde şartlar yazan hani bi yazı gibi bişey var ya. o amk evrağına nereden ulaşıyoruz? hürriyet kom milliyet kom onediyo bunediyo çıkmasın. goguldan yazınca bunlar çıkıyor çünkü. ressssmiii olan şu kodumun yazısı nerede lan?

 
Google araması için;
içişleri genelge koronavirus filetype:pdf
Arama ayarlarından son 1 haftayı da seçebilirsin.
  • archmage mahmut  (14.05.20 12:04:38) 
haber bültenlerinde bahsedilen, hatta mali müşavir gruplarında ve hesaplarında EKRAN GÖRÜNTÜSÜ paylaşılan ve içinde "mali müşavirler yasaktan muaftır" yazan, yani eğer fake olarak hazırlayıp trollemiyorlarsa instagram hesaplarında, tivitırda GÖRÜNTÜSÜNÜ gördüğüm yazı nerede?

koyan hıyartolara sordum, menşınladım, dm attım, tivit yazdım sordum nerden buldunuz bu yazıyı diye, cevap veren olmadı. ben arıyorum bulamıyorum.

yukarıdaki arkadaşın cevap verdiği şekilde bin kere aradım. kelimesini değiştirdim, kriterini değiştirdim, alakasız şeyler çıkıyor yine. muvaffak olamadım.

bakınız değerli seyirciler, hesap gizli değilse siz de bakınız: www.instagram.com

bu amk yazısına nereden ulaşıyoz böle instagram fotosu olarak değil, çıktısını alıp koyabileceğimiz kağıt, yazı, doküman, sheet, pdf, föy, evrak, artık adına ne zıkkım derseniz o şekilde. kaynağında görüp emin olmak istiyorum.

haber bültenindeki ve instagram zıkkımındaki yazıya güvenip sokağa çıkınca polis "eheha nerden çıkardın yok öyle bişey" diyip cezayı kitlemesin. polise "instagramda gördüm ehehe bize selbesmiş" dersek yemez diye düşünüyorum. mümkünse gözümle göreyim istiyorum.

evrak tarihiyle numarasıyla da arattım öyle de çıkmadı.

sikrinşat alıp pdf yapmayı biliyom aradığım o değil, kaynağıyla maynağıyla nahh şu resmi yazı.

daha da bulamazsam birinin sahte yazı hazırlayıp haber bültenleri dahil herkesi trollediğini düşüneceğim.
  • kibritsuyu  (14.05.20 12:29:11 ~ 12:32:02) 
dosya.satso.org.tr

bu mu acaba?
  • jugador  (14.05.20 12:43:22) 
muhasebebilenler.com

"""
*Bu belge elektronik imzalıdır. imzalı suretinin aslını görmek için www.e-icisleri.gov.tr adresine
girerek(kjlP9f-Js2e6w-vrzUBJ-/ecfI+-YH+P94Yw) kodunu yazınız.
"""

diye bir açıklama var, bu link ile e-devlet üzerinden de pdf olarak indirebiliyorsunuz.
  • archmage mahmut  (14.05.20 13:03:13 ~ 13:14:07) 
[]

ankara/çankaya işkur'a ulaşmak

ya gözünüzü seveyim çankaya işkur'da tanıdığı olan, işyerine ait kendi işveren danışmanının telefonunu bilen bir kişi var mıdır, yahu ne beter kurummuş arkadaş. bütün işkur'lardan dönüş aldım, sincan 1-2 haftada döndü, altındağ, ostim 3 günde değerlendirip döndü. bunlar 1 aydır cevap vermedi, istemeleri gereken belgeleri istemedi. onlar istemeden gönderdim, "önce isteyelim, o adrese gönder" dediler. daha istemelerine fırsat kalmadan herkesin kısa çalışma ödenekleri yatmış. ama yatan tutar beklenenden çok az. ne yaptı, nasıl değerlendirdi, ne yatırdı ne ben biliyorum, ne işveren biliyor, parası yatan personelden tutarı öğreniyoruz, olması gereken hiçbir rakama uymuyor.

şimdi ben bordro yapacam, aylık bildirgesini yapıcam ama kaç gün saydı, ne diye kabul etti zerre bilgim yok. işkur işveren kaydını da allah bilir ne zaman hangi dangalak yaptıysa ne işveren diye tanımlanan tc kimlik numarasını, ne de işveren şifresini biliyoruz.

telefonlar cevap vermiyor. adresini bulduğum danışmanlara, geri dönüş yapan diğer birimlerdeki danışmanlara yalvarıyorum yardımcı olmuyorlar. çalışma bakanlığı'nda iş müfettişi arkadaşıma söylüyorum var sa bi kontağın gözünü seveyim yardım et diye, o da bilemiyor, ulaşamıyor.

yahu çok basit lan ya işvereni güncellesinler, ya şifresini yenilesinler, ya da ne halt yedilerse onun bilgisini bi mail atsınlar.

yok mu bi tanıdık bildik birisi?

 
aynı durumdayım :)

5 dosyam onaylandı, istanbul, izmir,gebze vs.. ankara-çankaya dan hala haber yok.ben de bekliyorum.
  • benaslinda  (12.05.20 16:10:59) 
fox tv ekibi her gün orada.whatsapp hattına yazın.işkur yetililerine iletsinler.


  • since1907  (12.05.20 19:58:58) 
[]

e-imza nereden alalım?

01.06.2020 itibariyle e-serbest meslek makbuzu'na geçyioruz. dolayısıyla e-imza'ya ihtiyacım var. bugüne kadar telefondan mobil imza kullandığım için ihtiyaç duymamıştım ama artık zorunluluk oldu.

hangi firmadan alalım? kimi önerirsiniz? imzalama kısmı hepsi aynı da, kurulum, java mava sıkıntı çıkarıp duruyor biliyorum. bu konularda teknik desteği de iyi olan bir yer olursa iyi olur.

teşekkürler.

 
www.e-imzatr.com.tr

biz burayı kullanıyoruz.
  • mutlu yillar sana  (10.05.20 11:23:50) 
Hocam ben e-fatura için foriba kullanıyorum. İmzayı devletten aldım ama o javalı falan programlar leş. Foriba alıp internete yüklüyor imzayı, sonra fatura keseceğim zaman benim imzamla imzalıyor. Aynı şeyden mi bahsediyoruz emin değilim ama böyle bir şey var, belki faydası olur :)


  • plutongezegendegilmi  (10.05.20 11:27:38) 
[]

televizyonun önbelleği nasıl temizlenir/harddisk nasıl refresh edilir?

hani bilgisayarda böyle şeyler olunca "cache temizle geçer", "ctrl+f5 yap düzelir" falan denir ya, o iş televizyonda nasıl yapılır?

samsung'un d serisi 2011 model bir yarı akıllı televizyonu var. kendisine android uygulama falan yüklenmiyor ama yine de zamanının smart tv'si işte. her işimizi de görüyor şükür.

usb'den harddisk bağlayarak film izliyoruz. harddisk dediğim bilgisayarın eski harddiskini harddisk kutusuna koyarak elde ettiğim 3.5 inçlik, harici güç beslemesi olmayan 500 gb'lık bir cihaz.

lakin ben bunu bilgisayara takıyorum, izlediklerimizi siliyorum, yenilerini yüklüyorum, klasör içinde video dosyaları atıyorum. götürüp televizyona takınca bi bakıyorum aa sildiklerim hala gözüküyor, yüklediklerim gözükmüyor. yeni açtığım klasör gözüküyor, tıklayınca ya klasör okunamıyor, ya içi boş. sildiğim klasörün içinde dosyalar gözüküyor, tıklayınca (elbette) açılmıyor.

yani şöyle bi yenile diyeyim, bi baştan tara da ne var ne yok güncellensin diyeyim.

çıkarıp taktım olmadı, kapattım açtım olmadı, televizyonun fişini çıkardım taktım olmadı.

nasıl yenileteceğim yahu?

 
Genellikle kapama düğmesine basılı tutarak yapılıyor, bendeki samsungda kapama düğmesini basılı tutup, tv kapanınca da basmaya devam ederek smart tv yazısını görene kadar bırakmamak gerekiyor.

Gene düzelmediyse fabrika ayarlarına sıfırla illa ki vardır. Yoksa da google'da tv modeli+servis modu gibi bir arama yapıp gizli menüsünü öğrenmek gerekli.
  • anneterligi  (09.05.20 19:00:25) 
TV muhtemelen ilk önce diski okuyup indexliyor, ardından size arayüzden gösteriyor. Index'lemeyi nasıl yaptığını bulmanız lazım. Atıyorum üzerinde bir music/video player app'i vardır, onun üzerinden diski açmaya çalışın ki önce bir index'lesin, eski kayıtları silip yenisini koysun.


  • plutongezegendegilmi  (09.05.20 19:05:21) 
[]

Placebo hapı diye bir şey var mı?

İçen kişiyi placebo etkisi ile iyileştirecek, herhangi bir etken maddesi olmayan, dolayısıyla herhangi bir yararı veya zararı olmayan, ne bileyim sıkıştırılıp hap haline getirilmiş nişasta vs gibi bir hap var mı? Boş, etken maddesiz hap yani işte.




 
www.gittigidiyor.com kapsülü

İşe yarar mı?
  • kisa  (06.05.20 14:31:11) 
Aman link olmadı.
İlaç kapsülü diye aratin

  • kisa  (06.05.20 14:31:37) 
Tablet formunda olursa, hatta ortasından kırılabilir falan olursa çok daha iyi olur.


  • kibritsuyu  (06.05.20 14:34:03) 
c vitamini var işte?

boş kapsül istersen internette var ama pahalı

1 bildiğimiz kapsül ilaçlar gibi
www.gittigidiyor.com

2 sığır jelatininden yapılmış şeffaf

www.gittigidiyor.com
  • hem şişko hem deli  (06.05.20 15:24:42 ~ 15:29:28) 
Bonibon ver


  • basond  (06.05.20 16:20:53) 
Placebo olduğunu bilirsen placebo etkisi yapar mı ki?


  • epistemic_regress  (06.05.20 16:54:12) 
Placebo olduğunu bilirsen placebo etkisi yapmaz. Arkadaş başkasına verecek belli ki.


  • awareim  (07.05.20 11:32:44) 
placebo olduğunu bile bile kendim içecek halim yok elbet. tabii ki başkasına vereceğim. bunu belirtmek aklıma bile gelmemişti.


  • kibritsuyu  (07.05.20 13:07:20) 
o da yanlış galiba. Plasebo olduğunu "bilsen bile işe yarıyor" diye yazılar çıktı bir ara.
www.health.harvard.edu

küçüklüğümüzden beri beynimiz "hap=tedavi" olarak kodladığı için, boş hap içtiğini bilsen bile plasebo etkisi görebiliyormuşsun.

soruya cevabım yok, boş olmasa da basit vitamin falan verilebilir belki.
  • nhk ni youkosu  (07.05.20 13:20:48) 
[]

bu dövmenin anlamı nedir?

büyük bir X var, X'in üst bölmesinde 24, alt bölmesinde 13 yazıyor.

tarih desem değil. başka da bir şey aklıma gelmiyor.

bu dövmenin anlamı nedir sizce?

not: dövmeyi taşıyan kişi kadın.

 
"The X represents the 4 quadrants, meaning perfection and wholeness."
Bunun harfler, küçük kalpler falan olan versiyonları da var birsürü, onlar da kişisel anlamlarmış. 24 ve 13 de birilerinin doğum günü, mühim bir şeyler olduğunda kaç yaşında olduğu falan gibi her şey olabilir. Sahibine sormak lazım.

www.google.com
  • kobuzchu kiz  (05.05.20 14:11:08) 
[]

kuru iç bakla bozulur mu?

2018 yılında arkadaşları içmeye gelirse fava yaparım diye kuru iç bakla almışım, gelen giden olmamış ellaam kalmış çekmecede. son kullanma tarihi 2019 ortaları. yaklaşık 1 yıl geçmiş.

kurt böcek falan yok. bozulmuş mudur bu, şimdi ıslayıp fava yapsak zehirlenir miyiz?

kendisi şundan: i.nefisyemektarifleri.com

 
Böceklenmediyse yerdim ben. Biraz daha uzun ıslatmanız gerekebilir.


  • SiyamkedisiZorro  (14.04.20 17:32:58) 
Bazı bakliyatlardan uzun süre durunca bayatımsı bir tat alınabiliyor. Zaten Son Kullanma Tarihi de ürünün pat diye bozulacağı zamanı göstermiyor o tarihten sonra "meh" diyilerek yenilebilir.

Misal yumurta son kullanma tarihi geçtikten sonra 1-2 hafta daha taze, 2 haftadan sonra bayat ama yenilebilir oluyor. Veya yoğurt ekşimeye başlasa da yeniliyor gibi.

Tabii çok zaman geçtiğinden baklanız büyük ihtimalle normalden daha fazla su isteyecektir. Bence deneyip görmek için ıslatın ve yeterince suda durduktan sonra yumuşamışken tadına bakın. Eğer bariz bir bayatlama varsa o hâldeyken de büyük ihtimalle belli olur.
  • kittysmew  (14.04.20 17:35:45) 
organik tüm maddeler 1-2 yıl içinde bozulur, yemeyin


  • ankarakecisi  (14.04.20 22:59:33) 
[]

Çocuk sokağa çıkma yasağı v2

Çocuk sokağa çıkma yasağı, araba ile çıkmayı da kapsıyor mu?

Evdeyiz, çıkmıyoruz ama eşimin de benim de iş gereği arabayla çıkmamız gerekiyor. Hiç aynı ana denk gelmedik de, sanırım yarın denk geleceğiz.

8 yaşındaki çocuğu evde yalnız bırakamayacağımız için, arabaya koyup, 1.5 km ötedeki dayısının evine bırakmamız, sonra da gidip alıp eve getirmemiz lazım.

Dış temas yok. Kendi otoparkımızdan binip, dayısının kapısının önünde inip binaya gireceğiz.

Yolda giderken polis çevirip arabanın içindeki çocuğa ceza yazar mı?

Evet ise napıcaz biz çocuğu peki?

 
adı üstünde "sokağa çıkma yasağı"
1,5 km kolluk kuvvetlerine yakalanmamaya bakacaksınız. ya da dayılar size gelecek.
3150 tl ceza yazmasalar bile 300 küsür lira idari ceza yazıyolar.
  • etna  (09.04.20 23:51:13) 
Dayıların da var çocuğu. Onların da riski aynı.


  • kibritsuyu  (10.04.20 00:00:01) 
bu haberlerde hep gösteriyolar ya, istanbul için konuşuyorum bu arada.

hani kimse dışarda değil, herkes maske takıyor, çocuklar ve yaşlılar evde. marketlerde herkeste maske var falan.

bu olay semt semt değişiyor.

bu gün alışveriş için 1 haftadan beri çıkmıyordum ve yaklaşık 1 saat dolaştım dışarda.

2 3 markete gittim, eczaneye gittim, diğer alışveriş için yerlere, atmye falan gittim

markette maske takan yok, kimsenin bişey dediği yok. yaşlısını da çocuğunu da gördüm. son derece rahat çarşıya pazara çıkıyolar.

yani bu olay medyanın aşırı bastırması ile alakalı, haberleri izleyip de öyle sanma yani, göstermelik olduğunu düşünüyorum.
  • hem şişko hem deli  (10.04.20 00:01:50) 
yapacak bir şey yok, arabaya koyup götüreceksiniz. 1.5 km'de de yakalanmazsınız herhalde. yakalanırsanız da 300-400 tl artık.

gerçekten akıl alır gibi değil ama, çocukların sokağa çıkması yasak, okullar kapalı ama anne-babaları hala işe gidiyor çünkü bunun önüne devlet bir engel koymadı. çocuklara nasıl bakılacağını düşünüyorlar kim bilir...
  • metrobus yoluna kacan angus  (10.04.20 01:16:27) 
Konuyu bulunduğunuz yerin kaymakamlığına danışın istisnai olarak izin verirler diye düşünüyorum sonuçta sizin mazeretiniz var.


  • acebi  (10.04.20 05:02:16) 
bir şey olmaz hocam
gerekirse saklayın cocugu
üstüne bir şey örtün
yetişirsiniz
  • kingcyrax  (10.04.20 11:45:16) 
[]

Köpek sahipleri ne yapıyor/ne yapacak?

Bildiğim kadarıyla bu hayvanları sabah akşam tuvalet için gezdirmeye çıkarmak lazım (evde tuvalete yapma eğitimi olanları hariç tutuyorum. Köpekler, kedi gibi kuma yapan bir hayvan değil). E şimdi parklarda bahçelerde gezmek yasak.

Hadi şimdi park bahçe sahil falan yasak, ama sokaklar serbest. Olası bir sokağa çıkma yasağında ne olacak hayvancağızların tuvalet işi?


 
köpeği olanlar çişe çıkartabilir diye özel durum tanıyacaklar.


  • ozdek  (09.04.20 17:00:05) 
sokağa çıkma yasakları gerçekten tamamen çıkamadığınız durumlar değil. açıklamanızla çıkıyorsunuz, dünyadaki örnekleri gördüğümüzde köpek gezdirmek de bir gerekçe.


  • red g  (09.04.20 17:15:32) 
köpek dolaştırmaya çıkabiliyorsunuz. kapının önüne kimsenin olmadığı saatlerde çıkarmanın sakıncası yok. park park gezmenin gereği de yok. insanlar eve getiriyor bu hastalığı, hayvan terketmeyi normalleştirecek bir sebep değil. bırakılamaz.


  • not dark yet  (09.04.20 17:55:55) 
Köpek gezdirmeye izin veriyorlar. İspanya mi, Fransa mi geçenlerde haber olmuştu bir vatandaş. Pelus bir köpeği alıp ip bağlamış ve o şekilde dışarı çıkmış. Tabi sonra yakalanmış ve hakkında cezai işlem uygulanmış.


  • biseysorcaktim  (09.04.20 18:58:37) 
[]

evde saçı nasıl keseceğiz?

normalde de saçımı çok kısa kullanırım. ha berber makasla çalışır ama şart da değil, doğrudan tamamını ikiye üçe vursam bir şey fark etmez.

fakat nasıl yapıcaz bu işi? küvete girip yapsam ayna yok. aynanın karşısında yapsam ortalığın anasını belleriz.

küvette el aynasıyla yapsam olur mu ki?

 
ben cumartesi yaptım. aynanın önünde yere ve lavaboya gazete serdim. ne dert ne tasa:)


  • hlt1985  (08.04.20 16:26:57) 
ben sakal keserken de aynanın önüne ve yere gazete serip öyle kesiyorum. sonra gazeteleri kaldırıp kılları çöpe döküyorum. saç kesecek olsam da aynısını yapardım.


  • inheritance  (08.04.20 16:48:52) 
el aynası almıştım önceden. misina ile banyoda duş başlığı tutacağına asıyorum.


  • aslindasorunumpsikolojik  (08.04.20 17:16:14) 
Ben aynanin karsisina gecip lavadoda kestim. Sonra lavabodan toplayabildigim kadar saci toplayip cope attim.
Komple 3'e falan da vurmadim, yanlari kisadan uzuna dogru gecisli sekilde aldim. hayatimda ilk kez denedim ve gayet de oluyor.

  • stavro  (08.04.20 17:54:24) 
[]

internet explorer niye hiçbir sayfayı açmıyor ya?

arkadaşlar 2010 model bir bilgisayarımız var. çok şükür hiçbir sıkıntısı da yok, her işimizi görüyor. formatlamak gerekiyordu, formatladım. daha doğrusu recovery yaptım, formatlanıp içindeki kurtarma bölümünden yeniden kuruldu, cillop oldu.

windows 7 64 bit yüklü. şu anda cillop gibi bir halde. interneti de wireless olarak bağlı. ama internet explorer hiçbir sayfayı açmıyor. google'ı bile açmıyor.

internete bağlı olduğundan eminim. bağlantı simgesi düzgün. güncelleştirmeleri yükle diyince de çatır çatır indiriyor. demek ki bağlantıda bir şey yok.

bir çözüm bulabilir misiniz? internet explorer açmazsa hiçbir şeyi indirip kuramam.

 
explorer versiyonu eskidir. güncellemeler bitince normale döner muhtemelen.


  • helenart  (01.04.20 16:59:45) 
proxy ayarlarını,dns ayarlarını falan kontrol edin, ilk aklıma gelenler bunlar


  • selam  (01.04.20 17:00:49) 
microsoft store yoktu değil mi 7 de?
edge yükleniyor muydu update sonrasında?

  • ozdek  (01.04.20 17:07:31) 
[]

#evdekal'ıp sıkılanlara tavsiyeler

1. Anne, baba ve 8 yaşındaki çocukla eğlenebileceğimiz kutu oyunu tavsiyesi. Monopoly, bil bakalım kim, scrabble, tabu, dixit, quoridor, ayrıca tavla, satranç, 52'lik deste ve adı aklıma gelmeyen başka oyunları tükettik. Var mı başka tavsiyeniz?

2. Oğlanı uyuttuktan sonra izleyebileceğimiz, şu sıkıntılı günlerde gülmekten karnımıza ağrı sokup altımıza zıçırtana kadar güldürecek netflix içeriği önerebilir misiniz?

Teşekkürler.

 
1.si için bişi öneremeyeceğim ama, 2. seçenek için 'The Kominsky Method' izleyebilirsiniz. aşşırı komik olmasa da izlemek çok keyifli, bölümler kısa ve bence gün sonu yorgunlugunu alabilecek cinsten :)


  • patlamis misir  (30.03.20 20:56:40) 
[]

yaşlılar evden çıkmasın da...

adamları evde bir başlarına mı terk edecez ulan. paket paket diye açıklanan şeyler iş bittikten sonra uygulanacaksa hiç uygulanmasın.

85 yaşında babam var. evde yalnız yaşıyor. 11 mart'tan beri evden çıkmadı. bir sefer ben alışverişini yapıp evini doldurdum, daha da uğramadım. zira ben de evden çıkmıyorum, babam için çıkarım elbet ama ben çıksam benim de halledemeyeceğim şeyler var. kimse bunları düşündü mü acaba?

raporlu ilaçları bitmiş. normal zamanda ne yapardı? gidip sağlık ocağından günü gelen ilaçlarını yazdırır, eczaneden alırdı. aramış sağlık ocağını, hemşire demiş ki "amca 65 yaş üstünün buraya gelmesi yasak. şimdi ben sana ilaçlarını yazsam buraya gelmiş gibi olucan, o yüzden telefonla yazmam da yasak". ha telefonla yazsa reçete kodunu apartman görevlisine verip ilacını aldıracak ama yazdıramıyor. çözüm ne? eczanenin tekinin reçete meçete olmadan babama ilaçları borç olarak vermesi. bugün çıkıp arıyacam bakalım yapan eczane çıkacak mı.

parası da bitmiş. apartman görevlisine alışveriş yaptırıyor, su söylüyor. paketimizde "bilmemkaç yaş üstü emeklilerin maaşı eve getirilecek" deniyor. bankayı aramış "yok öyle bir şey" demişler. görevli de pos cihazı taşımadığı için alışverişin parasını nakit vermesi lazım.

hadi ben aynı şehirdeyim, götürür para veririm. yakınında olmasam ne bok yiyecektik? görevliye maaş kartını verip şifresini mi söyleyecekti?

çıkmayın demesi kolay. çıkmıyor zaten ama evde ilaç, para gibi ihtiyaçlarının da bir şekilde çözülmesi lazım.

nasıl?

 
raporlu ilaç için reçete istenmiyor. eczaneye apartman görevlisi giderse bir ihtimal verebilirler. veya sürekli alışveriş yapılan bir eczaneyse telefonla halledilebilir.

bunu sağlık ocağındakiler bilmiyor mu? herhalde bilmiyorlar.
  • sutlu nescafe  (24.03.20 12:09:36) 
belediyelerin bu tür uygulamaları var. evde sağlık hizmeti veriyorlar.
direct.ankara.bel.tr

  • ankarakecisi  (24.03.20 12:10:49) 
@kibritsuyu sana katılıyorum ama ne yazık ki uygun bir cevabım yok.

bir çok insan aynı durumda, yaşlıları öcü gibi gösteriyorlar ve toplum baskısı git gide artıyor.

mesela annem, kanser hastası, yeni ameliyat oldu, kontrolleri var, kemoterapiye başlaması da gerekiyor hatta vücudunda 4 tane dikişli ameliyat kesisi var.

dışarı çıkamıyoruz tamam, dikişlerin alınması lazım, dikişlere baktık baktık anlayamadık kaldı ki annem doktor, bu dikişi ancak diken kişi alabilir dedi, 112 bir çözüm de değil.

öte yandan hastaneye gitmek çok riskli, gitmesini uygun bulmuyorum ama bir sonuç yok ne yazık ki.

tamam yaşlılar çıkmasın, ona bişey dediğim yok ama sonuç yok ki? şimdi düşünsek 1000 tane problem buluruz.

korkarım yakında sokağa çıkmak zorunda kalan yaşlılara şiddet uygulamaya başlayacaklar.

toplumsal bilinç hala çok düşük.

her gün sabah evime 5 dakka mesafedeki a101, 2 ayrı şok ve 1 bim mağazasını dolaşıp un arıyorum bulamıyorum, bu gün bim kamyonu geldi ben çıktıktan sonra koştum sordum onda da yok.

bugün bimdeyken kadının teki, sağa sola hapşıra hapşıra geziniyordu, 2 metre arkasındaydım uzaklaştım ama sırf havada bıraktığı partiküller yüzünden ben de kapmış olabilirim.

eğer ben virüs yüzünden hastanede 1 ay yatarsam yada ölürsem, annem kesin olarak dışaır çıkmak zorunda kalacağı için ölecektir.

yaşlı ya da genç olarak ayırmadan, kanser hastalarına karşı çok saygısız yorumlar görmeye başladım, işte doğal seleksiyon, hepiniz öleceksiniz vb vb gibi. bu iş dünya genelinde pek hayra gitmiyor ama ne olacak bekleyip göreceğiz.
  • hem şişko hem deli  (24.03.20 12:36:04 ~ 12:37:47) 
Raporlu ilaçların süresi uzatıldı, www.aa.com.tr

Diğer ihtiyaçları için polis veya zabıtayi arayabilirsiniz.
  • austra  (24.03.20 13:18:20) 
sutlu nescafe+1
raporlu ilaç için reçete istenmiyor. 65 yaş üstü hastanın kendisinin gelmesini de beklemiyorlar. daha dün eczaneye gidip ilaç aldık. bizi sağlık ocağı bilgilendirdi. babanızın bağlı bulunduğu sağlık ocağı konudan bihaber anlaşılan.

  • ganbatte  (24.03.20 13:45:48 ~ 13:48:32) 
büyük resme baktığımızda haklısınız, çarpan etkileri yeterince planlanmadı bu kısıtlamaların. ama diğer taraftan bir sıfırdan büyüktür demek zorundayız bugünlerde. yaşlıları evden çıkarmadılar ama tüm hafta boyunca tüm semt pazarları kuruldu mesela izmir'de, millette cayır cayır gitti.

büyük şehirlerin hemen hepsinde büyükşehir ve ilçe belediyeleri hatlar kurdular bu tarz ihtiyaçlar için. babanızın yaşadığı yerdeki hattı araştırsanız?

ilaç konusunda sağlık ocağını siz arayıp böyle bir uygulama var, rapor süreleri uzatıldı diye bilgi verseniz keşke. orda ki sorumsuz kişilere bir aydınlanma gelir belki.
  • Phoebe  (24.03.20 13:56:29) 
Evet dediğiniz gibiymiş, ilacı hallettik.

Para meselesini nasıl yapıcaz? Normalde cüzdanında makul bir rakamla gezer, bittikçe atm'den çekerdi. Alışverişini falan da kartla yapardı.

Kredi kartı kullanımı yalan oldu haliyle. Virüs olayı çok ani geliştiği için nakit olarak da tedariksiz kaldı.

Benim para götürmem dışında emekli maaşını vs çıkmadan alabilmesinin, ya da hesabındaki parayı çekebilmesinin bir yolu var mı pratikte?
  • kibritsuyu  (24.03.20 21:50:59) 
e başka biri çekip getiremeyeceğine göre nakit parayı?
temassız özellikli bir kartı(nız) olsa çok daha iyi.

basit ihtiyaçları için getir, migrosjet, bimarket gibi uygulamalardan siz alış veriş yapıp onun adresine yönlendirebilirsiniz.
ya da kabul ederse apt görevlisinin hesabına önden para gönderin. 200 liralık alışveriş için 250-300lük yollamak gibi.
artık gezemeyeceğine göre cebinde para durmasına da gerek yok?

bin-iki bin çekin bırakın dursun işte acil durumluk.
faturaları falan online siz ödeyiverin.
  • jimjim  (24.03.20 21:57:36) 
geçmiş olsun, sağlıklı günler ayrıca.
@kibritsuyu şimdi farkettim nicki, eskiden (buradan) tanırım seni, zor koşullara üzüldüm.

umarım buradaki ve dünyadaki herkes için artık sürdürülebilir bir çözüm bulunur da kurtuluruz bir an önce.
  • jimjim  (24.03.20 21:59:46) 
asıl gezemeyeceği için nakit paraya ihtiyacı var. bakkalı manavı ayarlamış, telefonla meyvesini sebzesini de sipariş yolunu bulup halletmiş ama bu heriflerin pos cihazı yok ki.

manav demiş ki amca bende olmayan bakkal ürünlerini de getiririm. bedavaya getirmeyecek ya, o da sakalına bakıyor. ya doğrudan getirme ücreti alacak, ya babamın atacağı bahşişe bakacak. bunların hepsine nakit lazım.

asıl gezdiği zaman nakit lazım değildi ki, zaten her alışverişini kartla yapardı, illa nakit lazım olunca da atm'den çekerdi.

yani ben götürücem gibi görünüyor, götürürüm sıkıntı değil. çok şükür bizim bir yöntemimiz var. ama ben merak ediyorum, olmasaydı, ben de başka şehirde olsaydım ne olacaktı?
  • kibritsuyu  (25.03.20 10:01:58) 
[]

coronavirüs tedbirlerindeki tutarsızlıklar

bazılarını çok net anlayamıyorum.

diyor ki "ellerinizi sabunlu suyla 20 saniye ovarak yıkayın"

sonra da diyor ki "kıyafetlerinizi normal deterjanla 60-90 derecede yıkayın"

benim elimden 20 saniyede ve normal soğuk veya ılık suyla 20 saniyede temizlenen virüs, niye çamaşır makinesinde haldır huldur 2 saat 20 dakika (1 saat 40 dakikası deterjanla, 40 dakikası durulama ve sıkma ile) döndüğü halde niye temizlenmiyor da bir de sıcak su, hem de 90 derece neredeyse kaynar su gerekiyor?

20 saniyede elimden temizlenen virüsü kumaş 1.5 saat boyunca mı tutuyor da bir de 60-90 derecede yıkamak icap ediyor?

 
sabun ve deterjanın kimyasal yapısı farklı, virüsün yağ yapılı kılıfını sabun kimyasal içeriğindeki apolar kısım sayesinde bağlanıp bozarak daha kısa sürede etkisiz hale getirebiliyor

deterjanda ise bu kimyasal özellik yoksa onun yerine yine virüsün kılıflı yapısı 60 santigrat derece ve üzerinde bozunabiliyor, çamaşır yıkarken de bu yüksek sıcaklık yönteminden faydalanıyoruz

ezcümle virüsü ya uygun kimyasal formüllü çözücüyle ya da yüksek sıcaklıkta önleyebiliyoruz
  • freebird5406_2  (21.03.20 11:02:48 ~ 11:12:13) 
bana da havalar ısınınca virüs etkisini kaybedecek, 26-27 derecenin üstünde yaşayamıyor denilen virüsü çamaşırlardan temizlemek için 30 derecenin yetmemesi, 60-90 derecede yıkanması saçma geliyor.

ha şu an yaz mevsimi (gerçi yaz bitti artık sonbahardalar da, gene de beklediğimiz 26-27 derecenin üstünde hava sıcaklıkları) yaşayan avustralya ve latin amerikada virüsün nasıl yayıldığını da biri açıklarsa sevinirim.
  • halanne  (21.03.20 11:53:45) 
havalar ısınınca virüsün etkisini kaybedeceği öngörüsü doğrudan sıcaklıkla ilgili değil, birincisi ultraviyole ışınların etkili olabileceği ikincisi insanların kapalı mekanlarda daha az toplanacağı için yayılım hızının düşeceği üzerineydi

dediğiniz gibi paraguayda-güney amerika'da şu an havalar 40 derece civarı ve vakalar artıyordu, avusturalya'da da aynı şekilde

yani bu seviyede sıcaklıkların virüs üzerinde doğrudan bir etkisi yok, 60 derece üzerinde ise virüsün yapısı bozuluyor

bunu dün akşam bir programda prof. ateş kara tekrar etmişti, o kısmı bulabilirsem linki eklerim
  • freebird5406_2  (21.03.20 12:13:50 ~ 12:24:14) 
[]

suudi arabistan??

şimdi tv100 isimli kanalda seçim sonuçları yayınlar gibi dünya genelinde ve ülke ülke olacak şekilde coronavirüs vakalarının ve ölümlerin sayısını gösterip duruyor.

dikkatimi çeken şey, suudi arabistan. ırkçılık gibi olmasın da adamlarda hijyenin h'si yok. üstelik oradan memlekete gelen hacılar karantina altında ve içlerinde büyük ihtimalle epey bir enfekte vaka var.

ama suudi arabistan'da vaka sayısı 400 küsur, ölüm sıfır.

nasıl oluyor lan bu?

 
test yapmassan hasta da bulamazsın. çok doğal. bizim kkk eski komutanı kayıtlara sonradan geçtiği gibi.


  • isminivermekistemeyensuser  (20.03.20 23:09:03) 
büyük ihtimalle yalan ama adamlar işi ciddiye almış tüm iç hat-dış hat uçuşları, toplu taşıma vs durdurulmuş mobile.twitter.com


  • austra  (20.03.20 23:15:15) 
Ona bakarsan bir çok afrika ülkesinde vaka sayısı çok düşük. Suudi Arabistan'da hijyen olmadığını nerden çıkardın bilmiyorum ama bir çok afrika ülkesinde ve latin amerika ülkesinde gerçekten hijyen yok kanalizasyon sistemi yok sağlık sistemi yok çöp sorunu var. Mesela Hindistan'da da vaka sayısı çok yüksek değil.

Eski KKK nın kayıtlara geç gecirilmesinin sebebi testte ilk başta negatif çıkıp daha sonra pozitif çıkmasından dolayı. Daha sonra emin olunduktan sonra kayıtlara gecirildi.
  • acebi  (21.03.20 00:08:36) 
kanalizasyon sistemi bile olmayan yada kafa olarak ortaçağı yaşayan ülkelerde, tetkik, tespit ve şeffaflık gibi gelişmiş ülkelere özgü şeyler beklemek naiflik olur. bence hindistan, arabistan falan sıçmış durumda. birkaç haftaya toplu cenazeler falan sosyal medyaya düşerse şaşırmam.


  • mayeskuel  (21.03.20 00:56:48) 
[]

3 katlı basit maske kullanımı

babamı eve kapattık, adam çıkmıyor evden. lakin yine de alışverişe ihtiyacı var. ben alışverişini yapıp, kapıdan bırakıp gidiyorum ama yine de ne olur ne olmaz diye maske takayım dedim. bu basit, muayene yapılırken falan takılan 3 katlı maskelerden alıp taktım.

fakat ben gözlüklü bir adamım. ne zaman maskenin içine nefes versem gözlüklerim buhar oluyor. verdiğim sıcak nefes, maskenin üstünden çıkıp doğrudan gözlüğüme geliyor. önümü göremediğimden iki adım atamadım maskeyle amk.

bi püf noktası mı var? cerrahlar aynı model maskeyle saatlerde ameliyat yapıyor, hiçbiri mi gözlük takmıyor? evirdim çavirdim, içini dışına, altını üstüne, yok olmadı.

nedir bu işin sırrı? şu basit zımbırtıyı bile kullanamadım ya ona yanıyorum.

 
maske * işe yaramıyor ki? tam tersine virüs yuvası gibi bir şey oluyor. istiyorsanız kaynak da gösterebilirim bin tane. lütfen takmayın.

çok takacağım diyorsanız, gözlüğü sabunlu bırakmanın işe yarayacağını okumuştum. ancak takmayın. lütfen takmayın.

not: *sağlık personeli değilseniz ve hastayla birebir temasta bulunmuyorsanız.
www.who.int
  • allineed  (19.03.20 18:02:05 ~ 18:04:51) 
Hocam o maskenin bir kenarında içinde tel olan bölüm var o kısım yukarıda olacak şekilde bağlayacaksın sonra teli de burun kemerine göre bastırıp iyice oturtacaksın. Üst taraf tam kapanıyor böylece. Kenarlardan da hiç gelmesin diyorsan üst bağları da sıkıca bağlayacaksın.


  • glutamin  (19.03.20 18:09:46) 
Önereceğim yöntem işe yarar mı emin değilim, ama yine de yazayım.
Nefesinizi hızlıca maskeye verin, daha doğrusu üfleyin (mümkünse ağzınızdan). Evet, önerim bu kadar. Bu yöntemle, soğuk havalarda bisiklet sürerken, ağzımı (hatta yüzümü) kapatan boyunluk gözlüklerimi buhar yapmıyor. Gerçi ben havayı boyunluğumdan geçirebiliyorum, her ne kadar polar kumaştan olsa da. Maskede de işe yarar mı emin değilim.

Not: Ayrıca normal ile sert şekilde nefes vermek arasında sıcaklık farkı da meydana gelir. (“Hohlamak” ve “üflemek” gibi, anlatabildim umarım)
Not 2: Havayı maskeden dışarıya atarken, dudaklarınızın maskeyle yapışık olması gerekir yalnız.
Not 3: Önerdiğim yöntemini korunma yöntemine etkisii (olumlu veya olumsuz) var mıdır, bilmiyorum.
  • kusmakla kusamamak arasindaki ince cizgi  (19.03.20 18:21:39 ~ 19:28:24) 
abi şunu anlamıyorum. ingilizcem beni yanıltmıyorsa bu linkte diyor ki: başlık; "medikal maske yeni tip coronavirüsten korur mu? cevap; "öksürük, ateş, nefes darlığı probleminiz varsa maskeyi takın ve sağlık kuruluşunu arayın. bu semptomlar yoksa takmanıza gerek yok, çünkü hasta olmayan insanları koruduğuna dair bir kanıt yok". yanlış anlamışsam düzeltin.

peki bu coronavirüs nasıl bulaşıyor o zaman? bulaştıran, enfekte olan adam ateşi çıkmış öksüre tıksıra dolaşmıyor di mi? yani şu kyk'dan kaçan hacılar mesela ateşli, öksürüklü değiller. yurtdışından gelen yolcular, otobüsten kaçırılan kız falan ateşli öksürüklü değil. madem öksürmeden, ateş çıkmadan bulaştırmıyorsa bunlar niye tehlike oluşturuyor? çünkü tehlike oluşturuyor.

kendini sağlıklı zannederken, henüz virüs taşıdığını kendi bile bilmezken, hani kuluçka falan diyorlar, 14 gün diyorlar bildin mi? o durumdayken bu virüs bulaşıyor. ben mi yanlış biliyorum?

ben iş gereği ben evde duramıyorum, evde kalamıyorum. illa çıkıp mükelleflerime gidiyorum, çarşı pazar içindeki dükkanlara, kaç kişinin çalıştığı fabrikalara giriyorum, insanlarla muhatap oluyorum. nispeten gencim, 41 yaşındayım. çok uzak olmasam da risk grubunda değilim, kaparsam atlatabilirim.

ama 84 yaşındaki babacığım evde. o bir yere çıkmıyor. ama benim adam açlıktan ölmesin diye en azından alışveriş yapıp adama götürmem lazım. götürünce bi merhaba naber iyisin di mi falan demem lazım. tokalaşıp sarılmasam da, ağzının içine girmesem de yakınına yaklaşıyorum ve yaklaşırken de "acaba ben bu virüsü kaptıysam ve henüz belirti vermediği dönemindeysem, aldığım nefesten, yanlışlıkla tıksırmamdan virüs kapmasın istiyorum.

bunun için bu cerrahi maskeyi taksam, adamı benim potansiyel olarak taşıdığım ihtimaline karşı virüsten korumuş olmaz mıyım? yoksa nasıl olsa linkteki teyzenin dediği gibi ateşim yok, öksürmüyorum diye gidip doya doya sarılayım mı adama?
  • kibritsuyu  (19.03.20 19:46:28 ~ 19:46:43) 
ben sağlık personeli değilim, kendi mantığımla ilerliyorum, bu nedenle şu yazacaklarım da öyle değerlendirilsin. yarın bir doktor gelip tam tersini söyleyebilir ama benim inandığım corona dinim şöyle;

14 günlük bir kuluçka süresi var evet ve semptomlar bu süre dahilinde ilerliyor. ateş varsa test yapıyorlar çünkü hem testler çok az, hem de korkan insan çok fazla. bu süre zarfında sen öksürüp ağzını kapamadığında (toplu taşımadaki amcalardan teyzelerden bahsediyorum), virüsü yayıyorsun.

sen toplu taşımada 348203 saat geçiriyorsan evet bence enfekte olursun ve maske takman lazım. bu hastaya bakıyorsun kapsamına girebilir. ancak sanıyorum ki adam suratına hapşırmadığı takdirde (yani elinle bi yeri tuttun ve buraya daha önce adam hapşırdı, öksürdü ve sen elini ağzına burnuna soktun?) maskeye gerek yok.

yine de maske taktın, bilmem kaç saat veya dakika sonra maskeyi dikkatlice imha etmek gerekiyor. sokakta bir kadın gördüm, indirdi maskesini, burnunu temizledi ve geri taktı. noldu, abla elini burnuna götürmüş oldu ve olay sonunda sahip olduğu el, virüslü.

benim corona dinime göre.

ben 29 yaşındayım, annem babam 60 küsürlü yaşındalar. ayrı evlerde yaşıyoruz ve ben onlarla görüşmüyorum. çünkü biliyorum ki onları hasta edebilirim ve şu an onlara bakacak hastanelerde yer yok. hasta edeceğim zaman da gelecek, herkes hasta olacak. ancak bu süreci iyice uzatmalıyız ki, hastanelerde annelere babalara yer olabilsin.

benim de daha geçen gün homeoffice oldu işim. ancak gitmemek gerekiyor. geçen haftasonu bütün arkadaşlarım sanki il dışından gelmişim gibi bana sarılmak istediler. işin korkunç yanı herkes birbiriyle sarıldı öpüştü. bunlar da 30'lu yaşlardaki nesil.

"üzgünüm, corona var."

çok basit aslında, kimsenin de bunu yadırgayacağını sanmıyorum. başka yere gidince eller hep yıkanmalı, 2 metreden daha fazla yaklaşılmamalı, ortam hep havalandırılmalı. yurt dışı kontağı varsa asla asla gidilmemeli.

babana çok selamlar, ancak yanına 2 metreden fazla yaklaşma lütfen. böyle bir risk varsa evet evin içinde takılmalı maske ve dediğim gibi onun süresi araştırılıp maske imha edilmeli. ben gerçekten annemi babamı düşününce gözlerim doluyor. evet sende virüs olabilir ve ona bulaştırabilirsin. zaten böyle olmadı mı italya? önlemler için çok geç olduğunda yapacak hiçbir şey olmuyor maalesef. gerçekten umreden dönenlerden sonra olduğuna inanıyorum bütün bu sorunların.

umarım hepimiz sağlıkla bugünleri atlatabiliriz.
  • allineed  (20.03.20 09:17:58 ~ 09:19:12) 
Sürekli maske takmak bir işe yaramıyor, ve hatta takarken maskeye dokunursanız maskedeki nemin de sayesinde virüs edinmeyi kesin hale getirebiliyorsunuz.
Kendinizden emin olamayacağınıza göre, içinizin de rahat etmesi için, babanızın yanına giderken takın ve sonrasında hemen atın derim ben.

  • cursor  (20.03.20 10:32:23) 
gözlüğün buğulanması ile ilgili tel detayı yukarıda söylenmiş. maskeyi olması gerektiği gibi yüzünüzle arada boşluk kalmayacak şekilde taktığınız zaman böyle bir sorun yaşamazsınız. hava maskenin içinden değil de etrafından geçebiliyorsa aynı boşluktan virüs de içeri girebilir dikkat edin.

maske kullanımıyla ilgili bir kaç şey söylemeye geldim ben esas olarak. hasta veya sağlıklı bütün insanlar "olması gerektiği gibi" tüm detaylara riayet ederek maske kullansa dünya daha güvenli hale gelebilir elbette fakat maskeler tek kullanımlık ve her kullanımda sadece bir kaç saatlik ömrü var. herkes 3-5 tane alsın döne döne kulansın gibi bir şans yok ve bu yüzden de kaynak sınırlı. tüm hastanelerde maske krizi mevcut şu an. ayrıca el yıkamak gibi zaten her daim yapılması gereken bir olayı virüsten korunma önlemi olarak bile uygulatamadığımız insanların maskeyi kullanabilmesi mümkün değil. evet maske yüze takıp geçilen bir şey ama göründüğü kadar basit değil ve yanlış kullanımda hiç maske kullanmamaktan daha tehlikeli hale gelebilir. düzgün bir el hijyeni olmadan maske kullanmanın hiç bir anlamı yok örneğin. tüm otoritelerin zaruri durumlar haricinde maske kullanılmamasını önermesinin nedeni bu 2 durum aslında. covid için konuşursak şu an maskenin birinci kullanım amacı hasta veya hastalık şüphesi bulunan kişilerin damlacık yaymaması. densizin biri gelip suratına öksürmediği, hapşırmadığı, tükürmediği sürece rutin eylemlerde (yolda yürürken mesela ya da özel araçta tek başına yolculuk yaparken) sağlıklı kişiyi koruyacak bir etkisi yok. ha siz işiniz gereği farklı farklı insanlarla yakın mesafeden iletişim kuruyorsanız risk altındasınız demektir ve o zaman konuşurken vs. yayılacak damlacıklara, tükürüklere karşı önlem olarak maske kullanmakta fayda var. tabi maske kullanmanın detaylarına dikkat ederk. şüpheli veya hasta kişilere evde bakanların, her an hasta ile karşılaşma olasılığı bulunan sağlık çalışanlarının kullanması zaten zaruri.
  • nrmnm  (20.03.20 10:50:22) 
Genel olarak gerek yok deniyor ama...

Genc insanlarin bu virusu hafif atlattigi hatta hic belirti vermeden sadece tasiyici bile olabildigi biliniyorsa..

yasli bir insani korumak amacli onunla iletisim kurarken maske ve eldiven takilir bence.
  • Sahikaa  (20.03.20 13:46:20) 
[]

ucu ısınmayan çaydanlık

2020 yılında bunu icat etmişlerdir artık di mi? hadi tutmaç yetini bakalit kapladın, eline aldığın zaman yanmıyorsun.

peki suyu döktüğümüz ucuna bir teknoloji gelişti mi? ne kadar çaydanlık kullandıysam hepsinin su dökme ucu da ısınıyor, çayın suyunu bardağa dökerken su çaydanlıktan blik blik bluk blik diye attırarak çıkıyor. hem etrafı, hem çay tabaklarını ıslatıyor. yanma tehlikesi de cabası. ben çay koymadan önce ucunu soğuk suya tutarak çözüyorum da günümüzde bir yolu vardır di mi bunun?


 
Ucu silikonvari bir kaplamayla kaplı porselen çaydanlıklar gördüm, o işe mi yarıyor emin değilim ama.


  • John Bloor  (14.03.20 10:26:55) 
o fışkırarak atmasının sebebi içindeki buhar. kapağını açıp 3-4 saniye bekleyip hava almasını sağlarsan fışkırmaz.


  • jelly bear  (14.03.20 11:01:27) 
@jelly bear, buhar olduğunu sanmıyorum, sebebi çaydanlığı ocak üzerine koyduğunuzda alevin boş olan çaydanlık ağzını fazla ısıtması, sonra bardağa dökerken su bir anda kızgın demirden geçerken fazla enerji trasferi oluyor. Çaydanlığı ocaga koyarken altını çok kısık açın yada biraz öne doğru iktirin alevler direkt ucun üzerine gelmesin.


  • pislick0  (14.03.20 12:10:12) 
içindeki buhar değil. pislick'in dediği gibi, çok sıcak olan uç kısmının içinden, zaten kaynamakta olan su geçerken hala kaynamaya devam ettiği için fokurdayarak akıyor, o da suyu pırt pırt diye attırıyor.

ocak zaten en küçük gözün en kısığında. neredeyse mum alevi. ben de alevler ucuna geliyor diye düşündüm ama değil. tamamen çaydanlığın kendi metalinin devamı olması sebebiyle ısınıyor. sanki ucu gövdeye kaynaklanmadan önce araya halka gibi bir ısı yalıtım malzemesi falan konsa da öyle birleştirilse, gövdenin ısısı ucuna ulaşmasa olur gibi. ama bu dediğim yapılabilir bir şey mi, öyle bile olsa adam oturur yapar mı bilmiyorum.
  • kibritsuyu  (14.03.20 13:48:19) 
türk milletinin yaptığı en büyük iki yanlış:
1-çayı kaynar suyla demlemek
2-kazandaki suyu kaynar tutmak

çayı demledikten sonra kazandaki su kısık ateşte beklemeli. bunun yanında demliği 30 derece yan yatırıp kazanın üstüne koymalısın ki yan yatırmadan koyduğun demlik yüzünden buhar suyun sıcaklığını artırmasın.

yan yatırmam diyorsan bardağa su eklerken musluktan bir fırt su ekle kazana. bu hareket suyun sıcaklığını dengeleyecek ve fokur olmasını engelleyecektir.
  • beyaz power ranger  (14.03.20 14:07:11) 
[]

coronavirüs yazın azalacakmış

sağlık bakanı diyor, bilmemkim diyor. yazın sıcakların artmasıyla azalacakmış. virüsün sıcakta yaşama süresi hede hödö.

paşalar düz dünya tarikatından falan mı? bütün dünyayı şu anda kış mı zannediyorlar? tom hanks'in virüs kaptığı avustralya'da mevsim yaz değil mi lan zaten?

biri de çıkıp yazın azalacak diyen kişiye "ulan dünyanın güney yarımküre tabir edilen tarafı zaten yaz, orada niye azalmıyor" diye sorsa da cevabını alsak.

ya da siz biliyorsanız beni aydınlatır mısınız, şu anda yaz mevsimi yaşayan hatta neredeyse yazın sonlarına gelinmiş olan avustralya ve aynı onun gibi güney yarımkürede yer alan memleketlerde nasıl yayılıyor bu?

 
bildiğimden değil ama güney amerika'da falan vaka sayısı da ölü sayısı da daha az. TOm hanks'de seyahat eden biri - şu anda avustralyada ama virüsü orda mı kapmış?


  • euteamo  (13.03.20 13:03:00) 
Bence sıcaklıktan değil, yayılım hızından bahsediyorlar. benzer açıklamalar sadece Türkiye'de değil; İsviçre'de de yapılıyor mesela. Dün Çinli bir yetkili haziran sonunda tamamen kontrol altına alacağımızı öngörüyoruz dedi. Aşı çalışmaları da var. Hepsini toplayınca yazın daha da azalır diye düşünüyor olabilirler.

Ayrıca virüs ilk ortaya çıktığında güneşe karşı dayanıklılığı az vs deniyordu ama bunun detaylarını hiç bilmiyorum.
  • fraise  (13.03.20 13:04:34 ~ 13:05:49) 
Abi bildigim kadariyla vakaların cogaldigi ulkeler zaten su an sicak degil.

Ama yine de bana sacma geliyor yaz sıcağında virusun olecegi iddaasi. Yani insan vücudu 36-37 derece sicaklikta degil mi zaten, insan vücudunda da yasayamamasi lazımdı o zaman? Yazin hava 65 derece mi olacak? Yani virus hakkinda hicbir halt bilmiyirjm ama aklıma bu soru geliyor benim.
  • stavro  (13.03.20 13:04:48) 
şu sebepten diyorlar, doğrudan sıcaklıkla ilgili değil fakat ultraviole ışınları virüse etki edebiliyormuş bunun yanında havalar ısınınca insanların kapalı mekanlardan dışarı çıkmasının iyi olacağı düşünülüyor

şu an dediğin gibi paraguay 35-40 dereceleri yaşıyor fakat virüs vakaları var
  • freebird5406_2  (13.03.20 13:07:49 ~ 13:10:33) 
açıkçası bu mevzu netleşmiş değil, sıcak ülkelerde yayılımın yavaşladığı gözleniyor fakat diğer yandan başka bazı soğuk ülkelerde de yayılım yavaş ilerliyor. yani meselenin özü sadece iklim midir, yoksa başka faktörler de mi var burası net değil henüz.


  • makinelere tapan adam  (13.03.20 13:23:34) 
bi mutasyona bakar


  • ShadowOfMoon  (13.03.20 13:29:32) 
Etkisi azalacağını söylüyorlar yok olacak demiyorlar. Zaten sahra altı Afrika, Arap ülkeleri, latin Amerika ülkeleri ve Avustralya gibi güney yarım küre ülkelerinde bu virüs kuvvetli değil.


  • acebi  (13.03.20 13:53:42) 
Belki cahilce atıp tutuyor olacagim ama ben sahsen su an icin bilim dunyasinin bu virus hakkinda hicbir halt bilmedigini dusunuyorum.


  • stavro  (13.03.20 14:09:41) 
bir de hava sıcaklığına bağlı olarak;

nemin artması > solunum yollarının daha iyi çalışması > virüsün insan vücuduna daha zorlu bir şekilde girmesi

nedeniyle de fark olacak deniyor.
  • cikmaz sokaktan cikagelen cocuk  (13.03.20 16:33:12) 
[]

stranger things sorusu (sorularda ve cevaplarda spoiler olabilir)

arkadaşlar stranger things'in 2. sezonunu bitirdim. siz de devamı ile ilgili spoiler vermezseniz sevinirim. gerçi soracağım soru devamını ilgilendirmiyor sanırım.

izlerken uyudum mu, dikkat mi etmedim hatırlamıyorum. ikinci sezonun ortalarında nancy ve jonathan bir yerlerden bir adres bulup abuk bir adrese gittiler. adreste sakallı, gözlüklü, votka içen bi herif vardı. bunları içeri aldı, bir şeyler konuştular, sert votkadan yola çıkarak "seyreltmek" üzerine bir şeyler konuştular. gece orada kaldılar, hatta giderlerken yanlarına votka verdi.

barbara holland ile ilgili bir şeyler çözmeye çalışıyorlardı ama ne konuştular, ne öğrendiler, neyi çözdüler ben anlamadım. o herif kimdi, adresini nereden buldular, konuştukları ne zkime derman oldu, hikayenin gelişiminde o kısmın ne gereği vardı? hiçbir yere de bağlayamadım. benim dikkatsizliğim de olabilir belki ama bi açıklayabilir misiniz?

 
Yanlış hatırlamıyosam barbara'nın ölümüyle ilgili gerçekleri anlatmaya gittiler açıklasın kamuya diye, ailesi de kızlarının öldüğünü öğrensin, tüm mal varlıklarını kızlarını bulmaya harcamasın diye. Adam hikayeyi sert buldu açıklamak için, insanların inanacağı şekilde hikayeyi yumuşatmaya karar verdiler, sezon finalinde de yumuşatılmış hikayeyi yayınladı zaten.

O herif 2.sezonun ilk bölümünde hopper'ın ofisini basıp "bu kentte bi şeyler dönüyo" diyen gazeteci/dedektif gibi bi şey. Başka böyle olayları da olmuş, o yüzden ünlü, adresi barbara'nın annesinden aldılar. Barbara'nın annesi kızlarının vaşına ne geldiğini araştırsın diye bu adamı tuttu.

Hikayede o kısma nancy ve jonathan'ı cima ettirmek için ihtiyaç vardı.
  • galileo figaro magnifico o o o o  (16.03.20 01:28:07) 
1 ... •34567891011   « Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.