[]

Eleştiriyoruz herşeyi peki biz ne yapıyoruz

Arkadaşlar tamam hükümeti eleştiriyoruz muhalefeti eleştiriyorum peki biz ne yapıyoruz? Yani madem yönetimden memnun değil kimse niye yönetime katılmıyor parti kurmuyor veya örgütlenmiyor.Bunu yapmıyorsak biraz da ağlamamız lazım değil mi?Kimse taşın altına elini sokmuyor ama herkes şikayetçi.Artık eleştirenlere cevabım parti kur ilk oy benden.




 
Kimse şikayetçi değil. Kamu çalışanı 1500$ maaş alıyor, 43 yaşındaki adam 40 yaşındaki kadın emekli olabiliyor. Kim niye memnun olmasın bu hükümetten? Arsasına toki vuran, kentsel dönüşüme sokan milyarlık oluyor. Lüks araçların çoğunda millet bayilerde kuyruk olmuştu, ab fiyatı 50k€ olan araca 100k€ vermek için millet bayilere rüşvet veriyor.

Bok gibi kahveler olmuş 100 lira, adım atacak yer bulamıyorsun, millet keyif pezevenkliğinden ölecek neredeyse (kötü anlamda değil deyim olarak söylüyorum). İngiltereden gelenler istanbulda milletin bu kadar keyfine düşkün olduğunu bilmiyordum diyor.

Söylediklerinin geçerliliği yok bence
  • avatar is back  (27.02.24 21:37:30) 
haklısın ama şöyle, parti kurmak değil ama örgütlenmek önemli. sorumluluk almıyor kimse. en basitinden avrupa gibi bizim gibi "erkek" görmediğimiz ülkelerde çiftçilerin yaptıkları eylemler ortada. insanlar sindikçe, banane dedikçe baskı artıyor. şimdi kimse sokağa çıkıp yürüyüş yapmaya bile korkuyor. milli mücadeleden tut 68 kuşağına, oradan gezi olaylarına kadar. bu halk yapabilir bunu. ancak korkutulmuş ve sindirilmiş insanlar.

muhalefet partileri de halkı kontrol altında tutuyor. her şeyin çözümünü sandıkta aramasına sebep oluyor. olmayınca da bu halk böyle noktasına geliyor. halbuki okumuş etmiş, bilinçli vatandaşlarımız çoğunlukla taşın altına elini atmıyor.
  • paintov  (27.02.24 22:10:51) 
Türkiye'de aktif durumda 135 siyasi parti var. Eminim 125inin adını hiç duymamışsındır. Bir siyasi partinin adını duyurabilmesi için para gerekir. Yani fon bulmalısın. Bulduğun taktirde de o fonun adamı olursun.

Bu bağlamda demokrasi zaman içinde kendi kendini yok eden bir sisteme dönüşüyor.

Bak mesela Amerika'ya. Önümündeki günlerde Amerika Başkanlık seçimi var. Adamlar bir deli ile bir bunak arasında tercih kullanmak zorundalar.
  • Mirket  (27.02.24 22:52:37) 
Türk toplumu olarak şikayet etmeyi dramatizasyonu seviyoruz sadece toplumsal konular değil şahsi konularda da şikayetçiyiz ama çözüm sunulunca da yapmıyoruz hep erteliyoruz. Kendi adıma bu durumu eegistirdim fakat toplumdan çok umutlu değilim.


  • doharkoman  (27.02.24 22:57:01) 
Bu muhabbet çok eskimedi mi ki artık ya? Ben kendi işimi yapıyorum, bence yeterli. :D

Herkes kendi yeteneklerince, kendi yaptığı iş bakımından sorumlu tutulur. Siz hayatınıza bir yol çizdiniz, istediğiniz için ya da öyle gerekiyor diye o yoldan gitmeye çalışıyorsunuz diyelim. Bunun dışında hiçbir şey söylemeye hakkınız yok mu?

Politikacıları beğenmiyorsak politikacı olalım, taksicilerden şikayetçiysek örnek taksici olalım, üniversitelerde eğitim kötüyse akademisyen olalım, evleri güvensiz buluyorsak mühendis olalım...

İyi de hocam, bir tane hayatta bunların hangisini yapalım? 10 hayat yaşasak da bunların hepsi için yeteneğimiz var mı?

Benim kendi işim var, kendi işimi düzgün yapmaya çalışıyorum. politikacı olamam, olmak da istemem, karakterime de uygun değil. Nasıl olacak şimdi? Ben politikacıları bırakayım, benim politikayla bir alakam yok, siz kendi kendinize oynayın yaptıklarınız beni bağlamasın demek gibi bir hakkım var mı? Yok. Ne yapalım şimdi liderlik vasfımız yok diye her şeye razı mı olalım :D
  • akhenaten  (28.02.24 00:21:55 ~ 00:26:54) 
Örgütsüzlük en büyük problem buna katılıyorum. Çevrenize sorun ya da gözlemleyin, kaç kişi siyasi herhangi bir yayın okuyor? halkı küçümseyenlere bir bakın, hepsi kendi mantıklarıyla bir şeylere çözüm üretmeye çalışıyor. Yani dünyayı sıfırdan çözmeye çalışıyorlar, bunu böyle anlayabiliriz. Okumamak, kolektif bir faaliyetlere dahil olmamak böyledir. Çevrenizde sizi eleştirip yeri gelirse itin g… ne sokacak bilgi birikimde, ilkeli kimseler de olmayınca böyle primat gibi yaşamakta hiçbir sorun yok. İnternet olmasa ne olurdu hayal bile edemiyorum bu kitleyi. Bu kadar çok hiçbir şey öğrenmeyen ama her şeyi bilen adama hiçbir şey anlatamazsın.


  • her giriste sifresini unutan adam  (28.02.24 02:37:32) 
Toplum kendisiyle barışık değil. Psikiyatrik bir durum bence. Beklentiler de gerçekçi değil. Çok fazla da şişiriliyoruz, gazlanıyoruz. Yurtdışı iyi bir öğrenme, tecrübe etme yolu bence.


  • mesuta  (28.02.24 03:55:21) 
[]

Metroda sevişen çift

Arkadaşlar daha öyle bir olaya tanık olmadım fakat olsa nasıl bir tepki verirdiniz? Sevişmek derken seksten bahsediyorum.Yani çoğu kişi eminim polisi arardı böyle bir durum karşısında.Yani mesela dindar insanlar biraz açık giyinen insanlardan rahatsız olunca yobaz yaftasını yapıştırıp buranın özgür bir ülke olduğunu dileyenin istediği gibi giyinme hakkı olduğunu söyleriz.O zaman metroda seks yapan birinden de rahatsız olmamamız gerekir bu mantıkla.Düşüncelerinizi merak ettim toplumsal kurallar nasıl belirlenmeli sizce?




 
Toplumsal kurallar, ahlak kuralları, görgü kuralları bellidir. Ayrıca kamuya açık alanda ahlaksız hareketlerde bulunmak, teşhircilik suçtur. Son zamanlarda sosyal medyada sınırsızca hareket etmek gençlere "özgürlük" diye pompalanmaya başladı oysa toplum içinde öpüşmek, sarılmak ve teşhircilik seviyesinde giyinmek aynı zamanda suçtur.


  • doharkoman  (21.02.24 23:49:26) 
bana göre birbirini döven 2 insandan daha zararsız.
yapılmaması gerekir ama polisi aramam. kafamı çeviririm.

  • jelly bear  (21.02.24 23:55:26) 
doğru bulmuyorum ama buna tepki verip önleyen konumunda bulunmak istemem


  • paintov  (21.02.24 23:56:03) 
Ben tek görsem hiç bir şey demem. Umrumda bile olmaz. Ama annem çoluk çocuk varken görürsem uyarırım devam edilirse metrodan dışarı fırlatıp gidin evinizde ne yapıyorsanız yapın derdim


  • limonlu eksi  (21.02.24 23:59:50) 
Yanimda ya da onlari gorebilecek bir yerde cocuk varsa mudahale ederim.


  • brkylmz  (22.02.24 01:04:38) 
Yanımda ailem varsa ve ayan beyan umursamadan sevişiyorlarsa eğer it muamelesi yapar kaynar su dökerek ayırırım. (Madem farazi konuşuyoruz). Tek başımaysam eğer hem bu maymunluğa hem de bunları savunmaya çalışan tiplere maruz kalmamak için uzaklaşırım.


  • beyfendi  (22.02.24 04:35:46) 
Aslında burada 'okeye 3. olmak', doğrudan soyunup dahil olmaktan daha fazlası. Yahut azı(!).

Public olgusunda zaten çevreyi 'izleyici' yerine koymuş oluyor. Olay gorundugu gibi iki kisi arasinda gecmiyor yani.

Ayrica o iş orada kalamiyor. eksisozluk.com
Bir örnek. Onun muhakkak bir adim adim otesi ve onun da bir adim otesi var. Bu adimlar da ancak toplum tarafindan 'neme lazim' denilirse atilabiliyor.
  • WithWorth  (22.02.24 07:31:27) 
Topluma açık yerlerde seks yapmak cezai işleme tâbî bildiğim kadarıyla.


  • muhayyer divan  (22.02.24 09:19:11) 
Belli yaş aralığında çocukların, bu ilişkileri anlamlandıramayacağı için, görmesi de sakıncalı olabiliyor mesela, ben çocukları böyle şeylerden korumak isterdim, taciz olarak bile algılabilir çocuklar, hatta şiddet gibi (en basiti) Her şeyin yeri var, bağlamı var. Ben iş görüşmesine pijama ile gitmiyorum, siz gidiyor musunuz? Metro da sevişme yeri değildir, yolculuk yeridir. Çıkıp biri rahatsız olduğunu söylese, rahatsız olmaya hakkı var bence. Yobazlıkla etiketlemek de, Türkiye tarihini kendinden ayıramadığın ve olaylara şeffaf bakamadığında yapılabilecek en güzel kaçış yolu diye düşünüyorum.


  • damba  (22.02.24 11:25:31) 
ben şöyle düşünüyorum bu konuda ve bir çok konuda.

bir davranışı herkes aynı anda yaparsa nasıl karşılanır. hoş karşılanmazsa bir kişinin yapması da doğru değildir. ethics101.

burada da bin çift metroda sevişiyor olarak düşün. naparsın?
  • gabe h coud  (22.02.24 12:58:31) 
kamuya açık alanda çıplak gezilirse mesela, buna özgürlük demiyoruz, diyemeyiz ve tepkimizi belirtiriz. bir dindarın açık giyime laf etmesi kendi kişisel yargılarıyla alakalı ve yanlışken, teşhir derecesinde bir açıklık, çıplaklık varsa tüm toplumun huzurunu bozan bir durum olacağından yobazlık olarak değerlendirilemez tabii ki. özgürlükçü olmak her aşırılığa tamam demek değil, biraz kafanız karışmış sizin.


  • suyin  (22.02.24 13:43:26) 
Genç iseler ilk kaçamak heyecanına verir yolumu değiştiririm. Karışmam. Zira o yaşlardan biz de geçtik. Ha sokak ortasında sevişmedik tabi ki ama uygun ortam ev vs. bulmanın zorlukları malum. Ha alenen cinsel ilişkiye giriyorlarsa tabi farklı. O zaman ailem varsa kibarca uyarırım diye düşünüyorum.

Ama tek başımaysam çeviririm kafamı. Aşağılayacak hele hele gençliklerini çok kötü etkileyecek ifşa olayına ise asla girmem.
  • drako  (22.02.24 17:13:05 ~ 17:13:55) 
[]

İstanbul'u kuzeye taşımak

Arkadaşlar İstanbuldaki bu çarpık kentleşme nasıl önlenebilir ve nasıl bir plan yapılabilirdi sizce?Bu trafik nasıl önlenebilirdi.Mesela kuzey yönünde genişleesi sağlanamaz mıydı sizce? Böylelikle daha ferah geniş trafiksiz alanlar olmaz mıydı?




 
İstanbul'un ciğerleri Kuzey ormanlarından ne kaldıysa gitsin, ne gerek var ki oksijene diyorsan taşınır tabii.

Örneğin tekstili Anadolu'da bir şehre taşıyacak her tür tedbiri almak iyi bir yöntem olabilir mesela.
  • Mirket  (13.12.23 22:02:41) 
istanbulu genişletmek yerine istanbula göçün önlenmesi, nüfusun azaltılması lazım. onun için başlıca sektörler anadoluya kaydırılmalı. istanbulu herşeyin merkezi olmaktan çıkartmalı.


  • my fault  (13.12.23 23:38:34) 
bir kere istanbul cazibe merkezi olmaktan çıkarılmalıydı. yani nüfusu azaltacak ya da kümeleşmeyi en aza indirgeyecek çözümler sunulmalıydı. ama biz aksine istanbul daha da dolsun üstüste yaşayalım diye projeler geliştirdik. finans merkezi olsun kanal istanbul olsun yüzlerce avm ve rezidanslar olsun hep yanlış politikalar güdüldü. kentsel dönüşüm adı altında yıkılan 2 konut yerine 10 konut yapıldı. eskiden iki aile oturuyordu orada şimdi 10 aile için yer açtık aynı metrekareye.

artık bir çok şey için çok geç istanbul için. ama tersine göç teşvik edilebilir. örneğin emekli olup istanbulda yaşayan adama memleketine taşın, maaşın x tl daha fazla ödeyelim de ya da taşınması için destek ol vs.

almanya'nın nüfusu bizden daha fazla ama adamlar öyle bir yerleşmiş ki büyük şehirlr çok daha dengeli bir nüfusa sahip.

kuzeye taşımak da ayrı bir hata olabilir. bahsedildiği gibi kuzey ormanları da giderse iyice b*k çukuru oluruz.

kısaca bu saatten sonra güzel bir şeyler yapmak çok çok zor.
  • exlibris  (13.12.23 23:39:10) 
önlenemez, istanbul daha da patates olacak


  • mysql34  (14.12.23 00:01:22) 
Önlenmesi zor. İstanbul hem Anadolu'daki fakirlik yüzünden iç göç alıyor hem de ihaleci-inşaatçıların boğaz ve manzara fotolarıyla başka ülkelere de pazarlama stratejisi nedeniyle dışarıdan talep alıyor.
Kuzeye doğru zaten genişledi. Su havazaları etrafı doldu.
Dışarıdan orman gibi görünen yerlerin içinde, derinliklerinde ilerleyince siteler villa kentler görürsünüz.
  • hebanon  (14.12.23 02:21:32) 
İstanbul'u kuzeye genişletmek nüfusa bir 5-10 milyon daha eklemek, daha fazla otoyol yapmak, kaosu artırmak anlamına gelir.

Trafiği önlemenin yolu nüfusu azaltmaktan geçiyor. İstanbul'da trafik ne zaman azalıyor bir düşünün. Bayram tatilleri, sömestr tatilleri, okulların tatil olduğu dönemler. Yani insanların şehir dışına gittiği veya okulların kapalı olduğu dönemler.

İstanbul'un tarihi boyunca neden güney bölümünde yerleşim oldu, bu insanlar kuzeye yerleşmeyi bilmiyor muydu acaba bunu düşünmek lazım. Bu bölgeler yoğun orman ve su havzalarının olduğu bölgeler.

Şu dakikadan sonra yapılması gereken bana göre organize sanayi bölgeleri, tekstilkent, kuyumcukent gibi bölgelerin kademeli olarak başka şehirlere taşınmasıdır. Şehrin nüfusunu yavaş yavaş aşağı çekmek ya da en azından artmasını engellemek gerekiyor. Sonrasında ada-pafta bazında kent tasarımını baştan ele alıp gecekondudan bozma yapıları düzenli mahallelere çevirmek gerekiyor (Fikirtepe'nin yeni ve iğrenç şekli değil)

Bu dediklerim asla yapılmayacak, mevcut yönetimin sizin trafik derdinizi çözme, yaşam kalitenizi artırma gibi bir derdi yok. Olsaydı Ankara'daki bankalar gereksiz yere İstanbul'a taşınmazdı. Ne kadar yol, köprü, araç geçişi, trafik, benzin tüketimi = o kadar yüksek vergi ve diğer gelir kalemlerinde artış demek.
  • Lethe  (14.12.23 16:36:01) 
super fikir de parasini kim odeyecek? herseyin ustune milyarlarca belki trilyon dolar sifirdan altyapi masrafi demek.

trafik sadece toplu tasimanin iyilesmesiyle cozulebilir.
  • hot potato  (14.12.23 16:57:46) 
[]

Avrupa bizi kıskanıyor mu?

Arkadaşlar güya Avrupa her yönden gelişmiş diyoruz.Neden ev fiyatları çok pahalı?Yani asgari ücretli o fiyatlarla zar zor geçinmez mi? Pahalı olan ne demir mi çelik mi çimento mu aklım almadı?Hakikaten Avrupa bizi kıskanıyor mu yoksa:))




 
neye gelişmiş dediğine bağlı. Çok katı regülasyonlar ve bu nedenle şehre yeni bina yapılamaması = yüksek fiyatlı evler. Ama güzel görünen şehirler.

"her yönden" gelişmiş diyen yoktur bu arada. Çok/genç nüfus ve acelecilik sebepli şeylerde biz iyiyiz. Online bankacılık, acil servisler, özel hastane gibi.
  • nhk ni youkosu  (05.09.23 00:16:14) 
Kendi yaşadığım yerde Fransa'da asgari ücret kazananlarin orani yüzde 12.
Türkiye'de yüzde 40i asti. Artik kac bilmiyoruz.

Yani asgari ücretli Süper geçinmez tabiki, adı üstünde.

Ama ben hep bu basit ornegi veririm;
Bir gün arkadaş carrefour iş başvurusu yapti. Ben de hayatımda görmediğim için merak ettim sartlari.
Maas, 13. Ay bonusu, kar payi, 5 hafta tatil, yüzde 10 indirim, hayat sigortası, tatil ceki.

Neyse yani asgari ücretli isin bile Avrupa'da (üst seviye ulkelerde) farki var.

Soruyu da tam anlamadim bu arada ironi mi değil mi. Gelişmiş ülke olmak ile ev fiyati alakası nedir.
  • logisticsmanager  (05.09.23 00:17:11) 
Bu arada her seyiyle her ülkeden iyi diye bir şey zaten olamaz.
Ütopya o.

  • logisticsmanager  (05.09.23 00:19:55) 
berlin'in göbeğinde 30 katlı apartmanlar olmamasına, şehirlerinin güzel ve düzenli kalmasına gelişmemişlik diyorsan evet gelişmemişler.


  • ahm1  (05.09.23 00:23:52) 
ev fiyatları da kiralar da çok pahalı çünkü
inşaat maliyet endeksi fırladı
-enflasyon,
-borç bulunamama(faizin durumu)
-ve inşaatın en önemli maliyet kalemi demir fiyatlarının ayrıca fırlaması yüzünden
ev üretilmeyince arz olmuyor=mevcut evlerin satış + kira fiyatı artıyor
data.tuik.gov.tr

yıllık konut satışlarına bak 2020 2021 2022de düşmüş, bu korkunç bi şey bu, sürekli artması lazım
data.tuik.gov.tr

türkiyede asgari ücret alanlar %40 değil bir de. o devlete beyan edilen maaşlardan sebep.
sgk priminden kaçıyor işletmeler. vergi ödenmeyen yerde neden prim ödensin.
  • lambırcek  (05.09.23 00:26:57) 
Zaten gelişmiş ülke daha pahalı olmaz mı? Garip olan ne?


  • kernelpanic  (05.09.23 00:42:13) 
asgari ucretle karsilastirma yapmak bizim turkiyeye has birsey. avrupada asgari ucret demek vasifsiz bir calisanin alacagi, nitelik gerektirmeyen isler icin verilen ucret demek. bu nedenle de avrupada asgari ucreti genelde ogrenciler ek is yaparken, ya da gecici sure is degistirip calisanlar alir. ama maalesef turkiyede asgari ucret tum is kollarinda tecrubeye bakilmaksizin uygulaniyor. avrupada asgari ucret kazanan en az gelire sahip %10 nufusun zorlanirken. turkiyede is yaklasik %50 gercekten cok zorlaniyor gecinmek icin.

insaatta maliyetin onemli bir kismini iscilik maaliyeti olusturuyor. demirin cimantonun isciliginden tutun da insaatin kendisi icin ciddi bir iscilik gerekiyor. turkiyede bu iscilik ucuz, cunku bu alanlarda calisanlarin cok buyuk kismi asgari ucretle calisiyor. hatta o kadar ki bu konuda ise yeni baslayan muhendisler bile ise asgari ucretle basliyor. avrupada ise insaat iscisi, duvarci, fayansci, elektrikci, tesisatci hicbirini asgari ucretle calistiramazsin. bunlar insaat maliyetlerini yukseltiyor. ayni zamanda turkiyede insaat maliyetlerini dusuren en buyuk seylerden biri de sigortasiz isci calistirmak ve taseron sistemi.
  • emrahday  (05.09.23 09:48:00) 
ev fiyatları kendi asgari ücretlerine ve kredi imkanlarına baktığında pahalı değil.

eğer normal bir maaşın ve hayatın varsa çok rahat kredi ile 15-20 yıl arasında gerçek anlamda kira öder gibi ev sahibi olabilirsin. tr'de 1000euro ihtiyaç kredisi vermiyor şu an bankalar.

türkiye'nin avrupa'yı geçebildiği tek yer voleybol maalesef.
  • duyurukullanıcısı  (05.09.23 10:29:03) 
ben hayatımın son 5-6 yılını yurtdışında iki farklı gelişmiş ülkede geçirdim. gördüğüm toplam inşaat sayısı bir elin parmağını geçmez. onlar da binanın yıkılıp yeniden yapılmasıydı.

boş gördükleri her alana bina yapmadıkları için talep artmasına rağmen arz aynı kalıyor bu da kiraların ve ev fiyatlarının yükselmesine neden oluyor. bunun en büyük avantajları şehrin nüfusunun kontrolsüzce artmaması ve şehir dokusunun korunması tabii ki.
  • bohr atom modeli  (05.09.23 11:03:18 ~ 11:03:30) 
Onların asgari ücretlisinin aldığıyla, bizimkinin aldığı bir değil +1
Onların asgari ücretlisinin nüfusa oranıyla bizimki bir değil +1
Asgari ücret demek zaten zar zor geçinilecek ücret demek +1

Ayrıca
Onlarda musluk tamircisinin biraz para bulmuşu müteahhit olamıyor,
Oralarda klozetin kapıya mesafesi standarttan 2 santim kısa diye inşaat mühürlüyorlar
Tarım arazisinin göbeğine apartman yaptırmıyorlar,
Şehrin dokusunu bozacak gökdelen diktirmiyorlar.
Dolayısıyla arz sınırlı.
İnsanlar bilinçsiz üremediği için yeni binaya talep de sınırlı.
Dolayısıyla arz, talep ve fiyatlar belirli bir yerde buluşmuş kalmış.
  • Mirket  (05.09.23 13:52:18) 
- Ev fiyatlarının yüksek olması bilinçli bi politika. Berlin'de yanlış hatırlamıyorsam evlerin %40'ına yakınının sahibi şirketler. Karşında o kadar güçlü bir sermaye grubu varken ev fiyatlarını da düşüremezsin, kiraları da :) Üstüne bi de sürekli göçmen alıp talebi artırırsın, mis gibi iş. İkinci en büyük ev sahibi de devlet, bu da politikacı ve bürokratların elinde ciddi bi güç.

- Regülasyonların da (tüm dünyada) temel amacı piyasaya sonradan girmeye çalışanların önünü kesip, varolan şirketlerin tekelleşmesine yardımcı olmaktır. Avrupa'da bürokrasi cehalet seviyesinde. Baya devrim falan yapıp memur kellesi almadan sorun çözülebilecek gibi durmuyor. Bizde de rüşvet dönüyor (bu belediyeden ruhsat alma muhabbetinin olayı bu), ama henüz kangren boyutuna gelmiş değil. Bizde millet o kadar koyun değil gerçi, misal bu 2. mtv'yi kimse ödemeyecek, sonra da iptal edilecek vs. Covid cezalarında da öyle oldu.

- Stockholm'de şehir içindeki düz normal yollarda toll var, millet de koyun gibi ödüyor, biz bu kadar vergiyi niye ödüyoruz diye soran yok :) Londra'da şehir merkezine arabayla girenden vergi almaya çalışıyorlar şimdi. Yani ev yapamamalarını geçtim, bedava yol da yapamıyorlar. Alman otobanları iyi de Berlin'deki yeni havaalanını yapmaları 15 yıl mı ne sürdü :)

Sözün özü: bürokrasi. Berbat durumda. O yüzden devletin el attığı her konuda durum felaket. Bizim de önümüzdeki 10 yıl, o kadar da olmasa kötüleşecek gibi görünüyor.
  • plutongezegendegilmi  (05.09.23 22:48:13) 
[]

Bir başkası evlattan çok sevilebilir mi

Evlat neden çok sevilir.Bazen tanık oluyorum bazı kişiler evlattan çok sevilebilir.Sizce?Aile kavramına çok mu anlam yüklüyoruz acaba?




 
Evlat sevgisini hiç tatmadığım için bilemem ama, anne/baba kavramına çok anlam yükleniyor bence. Kim olursa olsun; anne, baba, evlat, kardeş, iyisi de olur, kötüsü de. Anneler melektir, kardeş şöyledir, babalar böyledir gibi genellemeler saçma ve yanlış bence.


  • el conquerador  (25.02.23 19:44:40) 
kişiden kişiye değişir. Kendinden bile çok evladını seven bir çok kişi de tanıdım , çocuğunu yıllardır kendi isteğiyle görmeyen umursamayan kişileride.

mümkün yani ama bu kişiler genelde iyi insanlar olmuyor.
  • srjkvon  (25.02.23 19:51:38) 
Kavramlar umrumda degil. Sansliyim ki annem, babam ve kardeslerim cok sevdigim insanlar. Onlar bir yana dunya bir yana. Ben cok anlam yukluyorum yani seve seve. Herkesin ailesi bir degil, kimisi de hic sevmez, olabilir. Dogrusu yanlisi yok bunun.

Genel bi aile guzellemesi de gormuyorum, bu tarz sorularla kotuleme goruyorum aksine. "Evlilik cok abartilmiyor mu?" Yani yok evliligi oven gormedim mesela, varsa yoksa bu tarz sorularla kotuleme var. Herkes her seye kotu demek istiyor ve soru yoluyla soyluyor bunu sanirim. Insanlarin cani sikiliyor heralde.
  • unidentified floating object  (25.02.23 19:52:57) 
Bence bu emek vermekle dogrudan ilintili, ilk gunden itibaren dunyada hicbir seye vermediginiz bir emek ve ozen veriyorsunuz bebeginize, bu cok buyuk bir bag, sevgi ve sorumluluk doguruyor, hepsi bir arada inanilmaz yogunlukta bir sey yaratiyor.

Aileye gereginden cok anlam yukluyor muyuz bilemem ama toplumumuzda sagliksiz bir aile yapisi oldugu bir gercek bence.

Genel olarak birini sevmekle kendini terk etmenin/feda etmenin dogru orantili olduguna inanan bir toplumuz, hatta anlamsiz bir yaris var bu konuda. Birey olmayi ogrenememis (dolayisiyla ne istedigini, istemedigini, sinirlarini, gercek ozunu vs.) insanlar arkadaslik/es/aile/is iliskilerinde sinir koymayi bilemeyen, kendini terk eden ve bunun dogal sonucu olarak da aynisini karsidakinden bekleyen, gormeyince icerleyen/bilenen garip iliskiler yasiyorlar (kontrol etmeye calismak, fedakarlik yarislari, sanki birinin hayatina ne kdr cok karisirsak onu o kadar seviyormusuz yarislari, bunu yapmayani yaftalamak). Yine bununla baglantili olarak cocugu uzerinden kendini gerceklestirmeye calisan ebeveynler cok fazla. Neden, cunku kendine 'kendi' olabilme izni vermemis, bunun ne oldugunu bilmiyor, dolayisiyla cocuguna da bu izni veremiyor, elinde degil. Baska birini yonetmeye calisiyor.

bu da birey olmayi ogrenememekten ve 'kendimiz olarak' sevilmemekten ileri geliyor. Hep baskalari ne der diye yasamis ve cocuklarimizi da oyle yasatmis bir toplumuz, kim ne der, ne dusunur. Kimse aslinda bizkm gercekte kim oldugumuzu bilmiyor, cunku biz de bilmiyoruz. Hayir demek isteyip, evet dediginiz milyonlarca deneyimde ufak ufak kendimizi terk ediyoruz, oz benligimizin ne istedigini unutuyoruz ve kendimize 8hanet ediyoruz.

Aslinda iliskilerimiz siklikla "bagli" degil "bagimli".

Bir soylem var siklikla, yurtdisinda insanlarin cocuklarini bizim kadar sevmedigine/onemsemedigine dair. Acaba onlar cocuklariyla saglikli iliski kuruyor olabilirler mi? Kendi hatalarini yapmalarina, kendi sinirlari olan bireyler olmalarina izin veren, kontrol etmeye calismadan destek olan, gercekten cocuklarina birey olarak saygi duyan, ebeveynlik surecinde 'kendini' ve kendine verdigi 'insan olabilme, hata yapabilme iznini' kaybetmeyen ve dolayisiyla cocuguna da bu izni veren aileler. Birine, onu gercekten oldugu kisi olarak, hosumuza gitmeyen secimleriyle, hatalariyla sevmekten daha degerli ne hediye verebiliriz ben bilmiyorum. Dolayisiyla bu pencereden baktigimizda kimin kimi ne kadar sevdigi tartisilir.
  • kassiopeia  (25.02.23 20:16:31) 
[]

Karısını aldatan erkek kötü erkek midir

Bir erkek karısını karısının haberi olmadan aldatsa bu kişiye kötü diyebilir miyiz?Ama düşünün bu erkek herkese iyi davranıyor merhametli düşene yardım ediyor.Sizin görüşünüz nedir çok merak ediyorum




 
Baya büyük yalancıdır. E yalancilari da sevmem pek. Dolayısıyla bizımla deyıl


  • abuzer  (19.02.23 19:01:19) 
Lol. Akşamları evsizlere yemek de dağıtıyor mu?


  • Amaranta ursula  (19.02.23 19:03:43) 
Karısının bu durumdan haberi var ve müsaade ediyorsa nötr. Diğer durumda kötü erkek.


  • nickini degistiren yazar  (19.02.23 19:05:23) 
birini irade kullanarak aldatan bir insan başkalarına iyi ve merhametli davranmıyordur, diplomatik davranıyor ve acil durumlarda kendisini aklamak üzere enstrüman olarak kullanabilmek için başka bir kimlik yaratıyordur.

kötü biri diyebilir miyiz sorusuna gelince; bir başkasını (sevgili, eş vb. olmak zorunda da değil) aldatan, aptal yerine koyan, o kişiye yalanlar söyleyen, öğrendiğinde onun acı çekmesine neden olacak, insanlara ve hayata güvenini sarsacak davranışlarda bulunan kişi kötücül biridir evet. zira aldatmak tek başına bir eylem gibi görünse de esasen aldatılan tarafta katmanlı pek çok kırılma ve soruna neden olur. kaldı ki evli olduğunu karşı taraftan da gizliyorsa, ki çoğu öyle, bütün bu zararları iki kişiye de verme potansiyeli var demektir.
  • Phoebe  (19.02.23 19:08:19 ~ 19:37:46) 
Yardımsever diye aldatması normal mi? ''Ama düşünün bu erkek herkese iyi davranıyor merhametli düşene yardım ediyor'' Acun Ilıcalı geldi aklıma.


  • Kahvedesu  (19.02.23 19:14:27) 
aldatmak karaktersiz isi. phoebe gibi dusunuyorum iyi gorunumlu kimlik yaratmak bu. sahteciliktir. aldatma kelimesi yerine farkli seyler koyanilirsin tecavuzcu ama iyi biri, iskenceci ama bazilarina iyi davraniyo vb.


  • ala09  (19.02.23 19:29:45) 
Pes. Şöyle bir soru sorabilecek kadar aldatmayi normal görmek, belki de hak gormek... yani ne denir ki en iyisi odur ya ne kötüsü.


  • unidentified floating object  (19.02.23 19:37:39) 
Sorsan herkes kotu der. Yani herkes.


  • stavro  (19.02.23 19:37:58) 
Olaya siyah beyaz bakmaya gerek yok. Aldatmayan herkes de woaww bi sekilde iyi olmadigina gore, aldatan kisiye de sirf yardimsever diye iyi diyemeyiz.
Yalanci insan kotudur bence. Karaktersizlik.

  • rayde  (19.02.23 20:43:18) 
Tabiki evet; yolları ayırıp istediğini yapabilir.
Onursuzca..

  • gadlemler  (19.02.23 21:35:22) 
şerefsizin tekidir iyilik falan hava civa


  • basond  (19.02.23 21:40:07) 
Kötü demem. İyi de demem. Karısı ile alakalı durum beni ilgilendirmez. Veyahut kocası ile. Ha kendisine güvenmem ama.


  • drako  (20.02.23 11:06:53) 
karısının haberi olmadan aldatıyorsa evet kötüdür. karısını haberdar ederek aldatıyorsa o zaman bir şey diyemem. *


  • knight of cydonia  (20.02.23 11:17:23) 
Abi bence iyi olmak kötü olmak bir harekete davranışa göre değil toplam davranışların kümülatifine göre belirlenir, yani seni aldatarak sana kötülük yapması ikinizin arasındaki bir konu, sana kötülük yapmış olması genel olarak kötü bir insan olduğu anlamına gelmeyebilir ya da ne bileyim seni hiç aldatmamıştır ama etrafına karşı leş bir insandır, bu adam için de iyi bir adam diyemeyiz.


  • Kaleci Saçlı Yırtıcı Forvet  (20.02.23 11:28:58) 
kimse evlenmesi ve evli kalması için boğazına bıçak dayamıyorsa bilinçli olarak kötülük yapıyor ve bu onu kötü erkek yapar. yani kötü diyebilmek için illa ki hırsızlık yapması, insanları öldürmesi gerekmiyor. söz verdiği ve kendine güvenen birisine manen yaralayacak davranışlarda bulunuyor, belki çocuklarının evlendikleri insanlara kadar etkileyecek aldatması.


  • deartheodosia  (21.02.23 00:07:46) 
Sizin tanımınız bizim "el iyisi" dediğimiz insan. En yakınına göstermesi gereken asgari saygıyı göstermeyen, onu aldatan insana ben iyi insan diyemiyorum.


  • SiyamkedisiZorro  (22.02.23 14:42:32) 
kötülüğün tanımı nedir?


  • selam  (24.02.23 13:43:22) 
[]

Penisimdeki sorun

Arkadaşlar penisimde ergenken çok mastürbasyon yapmaktan dolayı deformeler oldu.His kaybı ve buna bağlı olarak cinsel istek ve sertleşmede sorunlarım oldu.Evlendim ve hala bu sorunlar devam ediyor.Eşim de bu durumdan rahatsız.Sizce ben eşimin hakkına girdim mi evlenmemeli miydim? Hiç sertleşmiyo değilim veya cinsel istek tamamen geçmiş değil.Sizce ne yappmalıydım evlenmemeli miydim.Çok kafaya takıyorum.




 
Eşin rahatsızsa demek ki sorun var.


  • romario  (20.01.23 01:43:40) 
Abi mengeneyle falan mı masturbasyon yaptın,deformasyondan kastın ne?bence başa sıkıntılar var ve sen kendi kendine teşhis koymuşsun gibi.önce bir ürologla konuş peşine bir psikiyatrla görüş.


  • duptıs  (20.01.23 02:13:19) 
(bkz: cialis)


  • antikadimag  (20.01.23 09:54:50) 
His kaybı, cinsel istek ve sertleşme sorununun ergenken yaptığın masturbasyonlar olduğuna emin misin? Doktor mu söyledi bunu yoksa kendin mi koydun bu teşhisi?


  • vedatchilipeppers  (20.01.23 10:18:27) 
Mastürbasyondan değil de psikolojiktir o. Muhtemelen testleriniz sorunsuz çıkacak ve sizi cinsel terapiste yönlendirecekler.

Cinselliğin güzel gittiği bir evlilikte cinsellik hiçbir şeydir ama eğer cinsellik kötüyse cinsellik çok şey ifade eder. Bence evet haksızlık etmişsiniz. Çünkü dönem dönem değil sürekli bir rahatsızlığınız var. Bu da her şeyi etkiler.
  • ruhen hastayim ben  (20.01.23 10:27:39) 
mastürbasyondan deforme mi olurmuş, kendi kendine 20 yıl önce böyle yaptım da böyle oldu diyerek teşhis koymadan önce bir doktora git adam akıllı.
sigara, alkol, kilo, stres yüzlerce faktör var, eşini sevmiyor, artık aranızda cinsel istek olmayabilir veya eşin sana karşı cinsel istek duymuyordur, bunların hepsi olabilecek, çok doğal şeyler, her şeyin de bir tedavisi en azından bir yolu var.

  • croswell  (20.01.23 10:28:21) 
Muhtemelen Travmatik Mastürbasyon Sendromu gibi bir sıkıntın var. Yani ergenlikte çok sayıda yapılan kayganlaştırıcı kullanmadan aşırı zorlayarak gerçekleşen mastürbasyonlar ileriki dönemlerde böyle problemlere neden olabilir. Peniste deformasyon dediğin şey nedir bilmiyorum aşırı sürtünmeden dolayı deride travma oluşmuş olabilir belki.


  • Kaleci Saçlı Forvet  (20.01.23 10:42:21) 
mastürbasyon ve pornoyu bir süre bırakınca geçmediyse bir doktora görünmek daha mantıklı olabilir. hemen dramatik senaryolar kurma eşimin hakkına girdim falan gibi. bu tarz problemler çok normal, evlilikte de olur sağlık bu sonuçta. dediğim gibi uzman yardımı alırsan kafan rahatlayacaktır zaten.ç


  • roket adam  (20.01.23 12:27:41) 
toplumun çoğunluğunda bu tip sorunlar var ama dile getirilmez. en azından sorunun farkındasınız bu gayet olumlu çözüme ulaşmak için.

öncelikle deformasyon derken bir penis eğriliği falan mı söz konusu? penis eğriliği yapılan masturbasyonlardan çok etkilenmez genelde. genetik sebepler veya ek hastalıklar vs varsa ondan kaynaklanıyor da olabilir. hatta eğrilik cinsel birleşmenizi olumsuz etkilemediği müddetçe bir sorun olarak dahi nitelendirilmiyor. önemli olan eğriliğin yönü ve şiddetidir. youtube'da berk karataş var ürolog. videolarına bakabilirsiniz. hatta bizzat kendisine muayene olabilirsiniz size yakınsa. bu alanda gayet bilgili bir uzmandır kendisi.

anlattığınız diğer konulara göre travmatik mastürbasyon sendromu olması ihtimal dahilinde evet ancak gerçek bir teşhis ve çözüm için bir uzman hekime danışmak gerekiyor.

son olarak; bu sorunlar evlendikten sonra da olabilirdi. olayı dramatize etmenin bir faydası yok. kendinizi daha da olumsuz bir hale sokar sadece bu bakış açısı.
  • debian  (20.01.23 15:47:10) 
Deformeden kastınız penis yüzeyindeki deri deformeleri filan mı? Onlar yüzünden mi hissizlik var kanısındasınız?

Yoksa deformeden kastınız işlev bozukluğumu sadece?

Öncelikle bir üroloğa gidin ve hormon testlerinize baktırın, bazı hormonların azlığı bazılarının çokluğu vs de olabilir.

Onlar tamamsa psikolojik destek almak için bir yardım alın, bu arada doktor tavsiyesi ile cialis ya da viagra denersiniz belki, hangisinin size yarayacağını dr daha iyi bilir.

Geçmiş olsun, eşinizle ilgili ten uyumsuzluğu filan olmadığına emin misiniz? Eşiniz değil de farklı bir kadın olsa da aynı mı olur sonuçlar sizce?
  • John Bloor  (20.01.23 16:50:55) 
Masturbasyondan yara oldu, kabuk bağladı ve bu durum gençlikte uzun süreler, defalarca kez oldu diye anladım. Sebebin bu olduğunu düşünmüyorum. Eşin Alexandra Daddario, Mia Melano, ya da gençlikte en çok izlediğin x kişi olsaydı hissizlik olacak mıydı.

Doktora git, soruna ciddi bir çözüm arayışına gir. Bulamazsan, ayrılığı düşün.

Geçmiş olsun. Dramatize etme, kendine de haksızlık etme.
  • gabe h coud  (20.01.23 17:56:29) 
[]

Zina günahsa neden cennette huriler var

Ben bu durumda zinanın neden günah olduğunu kavrayamıyorum sizce?




 
Bana sacma gelmiyor cunku cennette namaz kilma zorunlulugu da yok mesela. Bu kural bu dunya icin konmus, dolayısıyla kuralın orada da devam etmesi gerektigi dusunmeye iten bir sey olmaz bende.


  • stavro  (08.01.23 16:09:07) 
Olm ne alakası var cennetteki huriler zaten helal kılınmış adama, nasıl bir ortaklık kurdun ikisi arasında. Evlilik dışı ilişki yaşarsan zina; yaşamazsan nefsine hakim olursan ödül olarak cennetteki hurileri alacaksın işte. Ayrıca adam sana cinsel ilişki kötüdür dememiş ki, sana helal olan biri dışında biriyle cinsel ilişki yaşarsan kötü diyor. Kendine mukayyet olursan da ödül olarak da huri veriyor 7/24 ereksiyon veriyor veriyor da veriyor; hardcore.


  • Kaleci Saçlı Forvet  (08.01.23 16:10:45 ~ 16:14:38) 
cennette şaraptan yapılma nehir de var ona bakarsan. bu dünyada haram olduğu için tadamadığın zevkleri cennette tadacaksın. demek ki o kadar da kötü şeyler değiller.


  • sir gawain  (08.01.23 16:10:49) 
din dogmatiktir, bu tip sorgulara girmek sonuc vermez maalesef cunku kimse bilmiyor dogru cevabi.


  • in vino veritas  (08.01.23 16:24:54) 
zaten huri insan değil, öylece bir yaratık. başka bir insanla birliktelik söz konusu değil ki zina olsun. kıyasın bu yönden de hatalı
cennetteki şarap da dünyadakinden farklı, baş ağrıtmıyor

  • comp  (08.01.23 16:25:16 ~ 16:33:08) 
burası sınav yeri, dünyevi zevklere kapılmadan, maddi dünyada maneviyata önem vererek, iradenle sınanıyorsun.
sınavı geçince ödüllendiriliyorsun mantığı var.
yani manevi dünyada da maddi zevklerle yaşayabiliyorsun bir anlamda.
ödül de dünyevi zevklere düşkün olan insanoğlu için seks ve yeme, içmeden ibaret.

30 kilo verince gidip bir bigmac yemek, rejimden sonra kendini yemekle ödüllendirmek gibi.
aslında insanın ilkel benliğine gayet uygun.
  • blatta hiberna  (08.01.23 16:36:01 ~ 16:40:30) 
@Kaleci+1
Anlasilmayacak o kadar cok sey varken yanlis yere takilmissin. Onlarin arasindaki iliski zina degil. Haa kisiler eger kendi hurileri disindakilere goz koyarsa bu sefer ortalik karisabilir.

  • j r r tolkien hayrani  (08.01.23 17:31:26) 
bir de herkesin cenneti kendine. ortak bir huri yok veya gel ahmet partiliyelim tarzi tasvir edilmiyor. kimse birbirini tanimiyor, herkes 33 yasinda oluyor. vs.


  • kobretti  (08.01.23 18:15:51 ~ 18:16:08) 
Doğru bir karşılaştırma değil +1

Zina günah, yani nikahsız ilişki yasak. Yoksa nikahlı eşinle her cinsel birliktelikte ayrı bir sevap karşılıkları bile var.

Aslında biraz incelersek, dinlerin yasakları, genel toplum düzeni ve sağlıklı aile yapısı için en mantıklı olan şeyler.
  • John Bloor  (09.01.23 11:22:17) 
[]

Sürekli beni sevmiyorsun diyen kadın

Ya arkadaşlar sürekli bi kadın seni sevmiyorum derse devamlı ilgi beklerse sizin tavrınız ne olur ben soğuyorum o kişiden bende bi sorun mu var acaba?




 
yani seni manipüle ediyor kafanı karıştırıyor, bi bakıma da senin ona karşı olan zaafını da kullanmaya çalışıyor uzaklaşmakta haklısın


  • freebird5406_2  (01.01.23 12:35:42) 
Hocam ya seni yedekte tutuyor. Ya sana olan zaafını kullanıyor. Yada gerçekten seni sevmiyor ve önemsemiyor.


  • ismim ibrahim  (01.01.23 12:37:16) 
Ya soruyu yanlış sordum özür dilerim bir kadın devamlı ilgi sevgi bekliyor bu erkeği uzaklaştırır mı sizce


  • kiriko  (01.01.23 12:42:26) 
Burada ya guven sorunu var ya da ilgi&sevgi anlayislari farkli. Bunu cozmek lazim once. Kadin niye oyle hissediyor, erkek ne kadar gosterebiliyor vs.

Ama evet surekli negatif duymak ve ekstra beklenti bir sure sonra karsi tarafi uzaklastirabilir.
  • mor oje  (01.01.23 12:49:08) 
toksiklik belirtisi. sürekli böyle darlayan kişiden huzur gelmez. yoluna bak.


  • buenosdias  (01.01.23 12:53:51) 
uzak dur. problemli


  • ditu  (01.01.23 13:21:07) 
bence ortada bir toksiklik yok. sevdiğini hissettiremiyorsun belki de. senin aklını okuyamaz ki. kanıtlayan hiçbir şey yapmamışsan nerden bilsin. belki de öylesine takılıyorsun sanıyor ona sinirlendi.
neden öyle düşündüğünü anlamaya çalışmalısın. eğer söylediklerinde samimi olduğuna eminsen tabii.

  • emenius sleepus  (01.01.23 16:13:02) 
Toksiklik böyle bir şey değil, direkt yaftalamak yerine neden öyle düşündüğünü çözümlemeniz gerekir. Bu konuyu sorun olarak algılamasının sebepleri nedir, senin bu konuda eksik yaptığın bir durum var mı, çözüme kavuşturabilir misiniz, onu bir tartman lazım. Kendince olay hakkında bir fikrin oluştuktan sonra, partnerinle düşündüklerini konuşur, onun tarafından da olayın bakış açışını anlamaya çalışırsın. Çözüme ulaştırmak için de ortak bir karar almaya çalışır ve uygularsınız. Aldığınız karar sonrası sorun sürekli gündeme gelirse ortada bir toksiklikten bahsedebiliriz.

İnsanları yargılamadan önce empati kurmaniz, olayı 2 tarafın bakış açısından da anlayabilmeniz gerekir. Karşi tarafı dinlemeden hükme varmak hem kolaycılık hem de işin sorumluluğundan kaçmaktır.

Partnerinizin güven sorunu olabilir, kendi çıkarımıyla böyle bir hükme varmış olabilir, eksiklikleriniz vardır bu konuda, beklentiler farklıdır vs. Hangisinin olduğunu anlayabilmek için iletişim çok önemli, konuşmaktan çekinmeyin. Angarya olarak bakmayın lütfen.
  • nothere  (01.01.23 17:06:52) 
[]

Sessiz biriyle dalga geçmek

Bir kişi düşünün sessiz kendi halinde tüm sınıf dalga geçiyor.Bu çocuğun suçu ne?Ya peki neden bunu yapıyorlar.Bu dediğim lise.Hani çocuklar melekti.Çocuğun lakabı da süzme.Halbuki öyle salak tavırları da yok.Bu çocuğun yaşadığı travmayı düşünebiliyor musunuz?Dalga geçmek neden zevk verir ?Bu soruları soruyorum ama içinden çıkamıyorum.Var mı cevap verebilecek biri detaylı




 
çocuklar melek falan değil. dünyanın en büyük yalanlarından birisi bu.

akran zorbalıgı yapıyorlar işte. ses çıkarmayanın tepesine biniyorlar. eğlence olsun diye, üstünlük kurmak için, popüler olmak için vs.
  • abelardo  (14.12.22 21:15:32) 
Güldükleri kişi siz misiniz? Kendi akranları mı?

Edit: Daha önce buraya sınıfınızda bulunan öğrencilerin fotosunu koymuştunuz. Bize de, bunlardan hangisi tembel, hangisi tırto, hangisi zırto diye sordunuz.

Sosyalfobili olduğunuzu söylediğinizden, güldükleri kişi sizsiniz diye tahmin ediyorum. Sürekli olarak aynı soruları soruyorsunuz. Bence size öyle geliyor.

Kendi akranlarını eziyorlarsa çözümü ne bilmiyorum.

Öğretmen değilim, akran zorbalığı ile ilgili bir etkinliğe girmiştim. Herkes birbirini şikayet ediyordu. Sinir krizi geçiren de vardı. Herkesin başına geliyor.
  • Kahvedesu  (14.12.22 21:17:07 ~ 21:38:53) 
Çocuklar melek değildir. İyi ve kötü kavramları toplum olarak yaşamak için yaratılmışlardır. Haliyle çocuklar bilmez, hormonları tavan yapan ergenler de bilse de umursamaz.

Sessiz bir kız vardı bizim sınıfta da. Biz sadece arkasından laf ettik ama ettik. Hiç karşıya alıp ya da duyacağı şekilde rencide etmedik. İyi bir davranış değil elbette. Ergenlik ama işte. Farklı olan ya da güçsüz görünene yönelik bir şey sanırım.
  • nawar  (14.12.22 21:18:43 ~ 22:16:48) 
Hocam son zamanlarda birçok kere benzer soruyu sormussunuz, bence istediğiniz cevap buradan çıkmayacak :/
www.eksiduyuru.com

Bence bu konuda daha ileri gitmek istiyorsanız artık İngilizce falan araştırıp kitap falan okumak lazım, duyuru size daha fazlasını bence veremez.
  • logisticsmanager  (14.12.22 21:21:36) 
Sebebi ne olursa olsun, hiç kimsenin başka bir kişiyle dalga geçmesi asla doğru değildir. Sessiz olduğu için biriyle dalga geçmek özellikle zalimcedir, çünkü bu kişinin kontrol edebileceği bir şey değildir. Sessiz olmak bir kusur değildir ve alay edilmesi gereken bir şey de değildir.

İnsanların sessiz biriyle dalga geçme nedenleri karmaşıktır ve kişiden kişiye değişebilir. Bazı insanlar kendilerini tehdit altında hissettikleri veya korkutulduklarını düşündükleri için sessiz biriyle dalga geçebilirken, diğerleri bunu komik olduğunu düşündükleri veya akranlarına uyum sağlamak istedikleri için yapabilirler.

Sebebi ne olursa olsun, sessiz olduğu için biriyle dalga geçmek inciticidir ve çok fazla duygusal acı ve travmaya neden olabilir. Kişilikleri veya özellikleri ne olursa olsun herkesin birbirine karşı nazik olması ve saygılı davranması önemlidir. Biriyle dalga geçildiğine tanık olursanız, o kişiyi savunmak ve zorbalara davranışlarının kabul edilemez olduğunu bildirmek önemlidir.
  • hadi ya la  (14.12.22 22:12:25) 
Soru sorup anlamaya çalışmayı bırakıp ilk iş olarak idaye durumu bildirin. Dalga geçmek ne demek?


  • oyokbuyoknevar  (14.12.22 23:12:01) 
Bu durumdan yalniz basiniza sessiz kalarak veya olayi akisina birakarak kurtulabilmeniz mumkun degil. Muhakkak destek almalisiniz. Kendinizle alakali psikolojik bir destekten bahsetmiyorum. Ebeveynlerinizden, ogretmenlerinizden, bu meseleyi kendi meselesi gibi gorup aksiyon alacak birinden bahsediyorum. Gerekirse okul, kurum degistirin. Cocukluk/ergenlik travmalari ilerisi icin ciddi ozguven ve kendini ifade edebilme dolayisiyla da kendini gerceklestirebilme problemlerine donusebilir. Hic bir sey sizin kendi ruhsal sagliginizdan onemli degildir!


  • the feel good  (15.12.22 00:37:58) 
[]

İnsan neye güler

Arkadaşlar insan neye güler?Uyumsuzluk üstünlük rahatlama teorileri var bu konuda.Ben üstünlüğe takıldım insan kendini birinden veya bir durumdan üstün görünce mi güler hep.Sizce bizi güldüren şey nedir?




 
- mutlu eden seylere
- mizaha (bu da kisiden kisiye, kulturden kultere vs. degisir)
- insanlarla bir iletisim araci olarak
- rahatlamak icin (mesela uzgun, kizgin oldugumuzda ve icinden cikilmaz durumlarda da gulebiliyoruz)
- gidiklanmaya

teoriler ve kuramlar da var tabii ve onlar mizah kuramlarinda da aciklaniyor. sozluk'te aciklanmis biraz:
(bkz: mizah kuramları)

bir de sunu buldum:
Rahatlama Kuramı: “Rahatlama Kuramına göre gülme, herhangi bir nedenle insanın içinde biriken sinirsel enerjinin boşaltılması sonucu oluşur. Gülme yoluyla gereksiz enerjiden kurtulan insan rahatlar.
dergipark.org.tr
  • ermanen  (30.11.22 21:53:08 ~ 21:58:11) 
niye sürekli aynı soruyu soruyorsun


  • mark greg sputnik  (30.11.22 21:58:55) 
dogaclamada genellikle surprizlere guluyor insanlar. bu surprizler bazen basit seylere verilen abartili tepkiler de olabilir, gercekten konusmanin bambaska biyerlere baglanmasi da olabilir


  • taurina  (30.11.22 23:49:16) 
[]

Neden dalga geçeriz

Özellikle sessiz yapıdaki insanlarla neden dalga geçeriz.Neden empati kuramayız.Bunu yapan insanlar o insanın ne gibi acılar çekeceğini düşünmüyor mu? Neden bunu yapıyorlar.Üstelik bunu yapanlar öyle ezik değil gayet kendine güvenli güçlü insanlar.




 
"Üstelik bunu yapanlar öyle ezik değil gayet kendine güvenli güçlü insanlar."

aslında öyle değiller, öyle görünmek istiyorlar, belli ki başarılı olmuşlar.

sağlıklı insanlar böyle şeyler yapmaz. bu insanların çocukluktan kalma, derinlerde büyük yaraları vardır. kendi zayıf yerlerine saldırılmasın diye saldırgan bir kişilik geliştirmişlerdir.
(inspired by psychological books)
  • ahm1  (29.11.22 02:40:06 ~ 02:41:59) 
Savunma mekanizması.


  • black holes in the sky  (29.11.22 08:44:26) 
Hayatta dalga geçilecek şeyler var. Ben buna inanıyorum, bazı şeyler çok absürt. Bu durumda kendisiyle haklı sebepten dalga geçildiğini fark eden kişi bunu bence bir şans olarak görmeli.

Tabi dalga geçen herkes haklı bir sebeple bunu yapmıyor. Hatta çoğunlukla haksız sebepler nedeniyle bu yapılıyor. Buna kesinlikle katılabilirim.

Ancak bence şu da bir gerçek ki, dalga geçmenin kendisi hoş bir şey olmasa da dilin kemiği yok ve bu insanlar ortadan kaybolmayacak. İnsan kendini savunabilmeli, bu önemli bir şey. Sessiz sakin insanlar da kendileriyle dalga geçildiğinde bir köşede acı çekmek yerine buna karşı kendi karakteri dahilinde bir karşı çıkış sergileyebilmeli. Kişinin elinde olan şey kendi davranışlarını yönetebilmek. Kendisi dışında kalan herkesin davranışlarını yönetmeye kimsenin gücü yetmiyor. Bu hayatın bir gerçeği.

Herkesin uyumlu bir akış içinde yaşadığı bir dünya ne yazık ki yok. Böyle bir beklentiye girmek yanlış olur, bunu hayatın bir gerçeği kabul edip nasıl baş edilebileceğine kafa yormak hem daha işe yarar hem de daha sağlıklı bir tutum bence. Dalga geçen kişi yakınınızsa bu üzücü olurdu, ancak sizi tanımayan insanların sözleri yüzünden acı çekmek çok anlamsız.
  • akhenaten  (29.11.22 10:23:45) 
buna bullying deniyor. bi belgeselde izlemistim. tamamen kendi ruhsal eksiklikleri ve gecmis travmalariyla ilgili.


  • buenosdias  (29.11.22 15:10:35) 
[]

Bazı şeyler bize neden komik gelir?Mizahın temeli nedir?

Bizler insan olarak devamlı gülme eğlenme amacındayız.Gülmek mizah bize çok eğlenceli gelir.Peki insanı güldüren şey nedir? Mesela insanların eksikleriyle çok dalga geçeriz.Bazen de bize absürt gelen şeylere güleriz.Tanrı bizi nasıl programlamıştır?Neye güleceğimiz belli midir?




 
Makale bırakayım: www.researchgate.net


  • salihdt  (26.11.22 14:13:32) 
kültürümüzün doğal hayat akışının içindeki süreksizliklere uyumsuzluklara ya da bunlara işaret eden düşüncelere güleriz


  • freebird5406_2  (26.11.22 14:19:46) 
Tanrının programladığını sanmıyorum ama mesela Cem Yılmaz’a bende mimik dahi oynamıyor, millet yerlere yatıyor gülmekten. Gülmenin bilimsel olarak açıklanması da bir savunma mekanizması oluşudur. Yani bir şeye gülmek o şeyin kendi başınıza gelmesini istememek demek


  • dakota  (26.11.22 17:36:59) 
nörobilime göre, mizahın beyindeki fizyolojisi soyle aciklanmis:

"Mizah, uyumsuzluğun (beklenen ve sunulan uyaranlar arasındaki uyumsuzluk) tespit edilmesi ve çözülmesine dahil olan temporo-oksipito-parietal alanlar da dahil olmak üzere kortikal ve subkortikal yapılardan oluşan bir çekirdek ağı devreye sokuyor gibi görünüyor; ve mezokortikolimbik dopaminerjik sistem ve amigdala, ödül ve belirginlik işleme için anahtar yapılar."
www.nature.com

ama tabi isin psikolojisi, sosyolojisi vs. var. kesin bir formulu yok yani.
  • ermanen  (26.11.22 18:34:53) 
Mesela: youtube.com


  • hlot  (27.11.22 00:03:16) 
[]

Çocuklarda kötülük var mıdır

Çocuklara baktığımız zaman aşağılama alay etme zorbalık herşeyin olduğunu görüyoruz.Peki bu kötülükleri neden yaparlar? Kötülük doğuştan mı gelir.Görüşleriniz nelerdir




 
bu tam olarak kötülük değil, daha çok filtresizlik.
etik ve ahlak kavramlarından haberdar olmadıkları için komik buldukları ya da düşündükleri herhangi bir şeyi kolayca ifade edebiliyorlar.

kötülük sınırına dahil olanlar da var elbet ama o nadir görülen bir şey.
genelde ailesinde kötü muamele gören çocuk, aynı şeyi çevresinde zayıf gördüğü kişiye uygulayabiliyor.
bu hem öğrenmekle hem güçle hem de kendi varlığını hissetmekle ilgili bir şey.
  • blatta hiberna  (25.11.22 19:48:07) 
İnancınıza bağlı. Örneğin Habil ve Kabil iki kardeştir, ancak biri erdemli diğeriyse kardeşini öldürecek kadar kıskanç ve hırslıdır (Hristiyanlar için de aynı, Cane ve Abel). Yani insanda kötülük doğasında vardır, az veya çok.

Batı dinlerinde insan doğuştan kötülüğe sahiptir, günah işlemesine engel olması için kurallar vardır hayat boyu nefsini kontrol etmeyi öğrenir.

Doğu dinlerinde insan doğuştan iyidir saftır. Cinayet de işlese, tecavüz de etse tekrar saflığına (aslına) geri dönebilir.
  • alfired  (25.11.22 19:57:03) 
"Çocuklara baktığımız zaman aşağılama alay etme zorbalık herşeyin olduğunu görüyoruz"

Sanki bu karakter özellikleri bazılarına doğuştan download ediliyor. Ben çocukken de kimseyi aşağılamazdım, alay etmezdim, zorbalık yapmazdım. Büyüyünce de bunları yapmadım, halen de yapmıyorum. Ama çocukken çevresindeki insanlara bunları yapıp şu anda da itin önde gideni kıvamında olan adamlar tanıyorum. Bazı şeyler çok da değişmiyor bence.
  • magni  (25.11.22 20:00:24) 
Mahallede ortaokul var ve sayısız defa öğle arasında erkek öğrencilerin kedi yavrularına işkence ettiklerini, öldürüp kenara attıklarını ve zerre vicdan azabı duymadıklarına şahit oldum. Hop ne yapıyorsun diyince de çizerim arabanı diye dikleniyorlar. El de kaldıramıyorsun elin çocuğuna. Laftan da anlamıyorlar. Çaresiz kaldık. Birkaç seneye elleri bıçak da tutmaya başlar. Çok güzel bir nesil geliyor gümbür gümbür.


  • kurbanlik koyun  (25.11.22 20:10:12) 
Valla iyilik de kotuluk de kendi kendimize uydurdugumuz seyler bence. Oyle dogal bir iyilik-kotuluk olayi yok aslinda dogada, bizler sadece hayatlarimizi daha stabil, yasanilir bir hale getirmek icin bu kavramlarin tutsagi haline geldik.

Bu iyilik-kotuluk kavramlari da deger yargilarina bagli olarak degisiyor. Misal nietzsche nin efendi ahlaki dedigi ahlaktaki iyi ve kotu ile su anki genel kole ahlakindaki iyi ve kotu de birbirinden oldukca farkli. Gunumuzde uysal olmak, ses cikarmamak, her seyi sineye cekmek iyilik olarak gozukuyor cunku gucsuzluge bahane olusturuyor. Toplumdaki farkli farkli kontrol mekanizmalariyla zincire vurulmus insanlarin o zincirleri gormesine engel olmanin yani sira yepyeni zincirler ekliyor insan hayatina. Su ya da bu sebeple sessiz olan, pasif olan kisi aktif olmaya calismak yerine 'ben iyiyim onlar kotu' diye dusunerek durumu donguye sokuyor.

Tersine kendini guclu olarak gostermeye calisan kisi de yine ayni sacmaligin icine dusuyor. Surekli guclu oldugunu gostermeye calismakla, kontrolu korumaya calismakla ugrasiyor. Onun icin biseyleri elde edebiliyorsa iyi, elde edemiyorsa da kotudur.

Cocuklardaki olay esasen yetistikleri cevrelerin daha az kontrollu bir yansimasi bana gore. Gorduklerini, yapmak istediklerini cevrenin kosullarina gore taklit ediyorlar. Daha az kontrollu cunku henuz toplumdaki o kontrol mekanizmalariyla icli disli olmadiklari icin kendilerini cok frenleyemiyorlar. Taklit ediyorlar cunku yasadiklarina ve sonuclarina gore olaylari yorumlayip ona gore hareket ediyorlar.

Misal @kurbanlik in orneginden gidelim, o iskence eden kesimdeki cocuklar buyuk ihtimal birilerine/biseylere zarar veren eylemlerin kisilere bisekil getirisi oldugunu gormuslerdir ve o getiriyi elde etmek istedikleri icin oyle davraniyorlardir. Bu getiri diger insanlarin onlardan korkmalari olabilir, ilgi cekme ihtiyaci olabilir, kendini birilerine kanitlama olayi olabilir vs.

Kisacasi, iyilik ve kotuluk yok bana gore. Sadece sonuclar, hedefler, farkindalik ve kendini konumlandirmak var.
  • j r r tolkien hayrani  (25.11.22 20:56:29 ~ 20:58:28) 
İyilik ve kötülük toplum olarak yaşama için yaratılan kurallarıdır. Doğal ya da doğada bir karşılığı bulunmaz. O yüzden çocuklarda hem iyilik hem de kötülük vardır. Yapmaya devam etmesi istenen hareketlere iyi denir, teşvik edilir. Yapmayı bırakması istenen hareketlere ise kötü denir, cezalandırılır.

Yetişkinlerde iyi ve kötü ayrımı öğretildiği için onları iyi ve kötü diye ayırt ediyoruz. İyi ve kötü gibi sonradan öğrenilen sosyal kavramları bilmeyen ya da yanlış öğretilmiş olan çocuklara iyi ya da kötü diyemeyiz ama iyilik ve kötülük diye ayırt ettiğimiz şeylerin çocuklarda olduğuna emin olabiliriz.
  • nawar  (25.11.22 21:18:05) 
Doğuştan öfke, nefret, haset gibi duygulara sahip olduğumuz için kötülük şeklinde tanımladığımız davranışları yapma potansiyeline de otomatikmen sahibiz. Çocukluk döneminde bu vahşi taraf terbiye ve eğitimle törpüleniyor. Veya bir bastırma sürecine giriliyor.

Yani özetle kötülük de iyilik de doğuştan geliyor.
  • psmstc  (25.11.22 21:21:34) 
Türdeşlerimiz arasında üstün saydığımız özelliklerimizle sivrilmek, başkalarının beğenisini ve saygısını kazanmak bizim için büyük bir mutluluk kaynağı. Kendimizi, içinde bulunduğumuz topluluğun diğer üyelerinden daha akıllı, daha çekici, daha becerikli, daha varlıklı, daha güçlü vb. duyumsamayı ve övünç duyduğumuz niteliklerimizin diğer insanlarca tasdiklenmesini arzuluyoruz. Üstünlüğümüzü tasdik eden işaretlerle gururlanmak tabiatımızın derinlerine kök salmış bir eğilim. Doğamızdaki bu rekabetçi eğilimler, çocukluk döneminde en çiğ ve yontulmamış halleriyle açığa çıkıyor olmalı.


  • huçi kuçi  (25.11.22 22:47:57) 
Kötülük çocukların içinde yaşadıkları evin ebeveyninde ve varsa diğer büyüklerindedir. Her çocuk ailesini yansıtan bir aynadır, hiçbir çocuk bile isteye kötülük yapmaz çünkü bunu bilmeye ve tercih etmeye yetecek bilişsel gelişimi gerçekleşmemiştir.

18 yaş altını değil 12-13 yaşa kadar olanını söylüyorum.

Zorbalık dediğin şey de çocuğun ailesinde gördüğü ve taklit ettiği şeydir. Ben, sırf güç gösterisinde bulunmak için arkadaşını döven çocuğunu tam da bu şekilde (güç gösterisinde bulunmak için dövmüş, bişey yok diyerek) savunan aile biliyorum!

Onun için kötülük ailelerdedir. Onda da yine bir cevaz vardır, ailelerin kötü olarak düşünmedikleri ve yapmaktan çekinmedikleri bir alay etme dalga geçme hareketi mesela, önemsizleştirme, yersiz cezalandırma, şiddetle karşılık verme, tutarsız davranma gibi farkında olmadan yaptıkları her şeyi çocuklar aynen taklit ederler ve buna akran zorbalığı deriz. Sorun bize aittir çocuklara değil, onlar doğaları gereği görerek ve taklit ederek öğrenirler.
  • muhayyer divan  (26.11.22 03:06:24) 
boş sayfa, aile kalıplarla bunu dolduruyor. bir de güdü var çocukta, yaşa bağlı olarak anlamlandırmaya büyüdükçe başlıyor. meşhur alageyik videosunda ablasına şaplatan kardeş bunun değişik versiyonudur.


  • evimin paspasi  (26.11.22 12:20:46) 
[]

Yeni nesil daha mı saygısız

Sizce yeni nesil büyüklere karşı daha mı saygısız bunun sebebi ne olabilir?




 
Değil.
3000 yıldır aynı muhabbet:)

  • kisa  (20.11.22 17:42:06) 
öncelikle; pbs.twimg.com

bizim zamanımızda ki gibi sırf yaşı büyük diye hiç hak etmese bile hürmet bekleyen amcalara, teyzelere olan saygıdan bahsediyorsan, evet gençler bunu yapmıyor artık. doğru olanı yapıyorlar biraz. bunun haricinde ekstra bir saygısızlık falan görmedim. bizim zamanımızda korkunç olan şeyler bile varken onun azaldığı söylenebilir.

genel olarak ise (biraz gencolarla birlikte olan biri olarak) farklı ırktan, kültürden insanlara karşı inanılmaz daha saygılı ve hoşgörülüler. oturup birbirlerinin elini öperek göstermiyorlar bu saygıyı tabi de, çok daha sosyal yaşamda iç içeler ve çok umut verici. 70-80'lerde farklı siyasi görüştenler diye üniversitelerde birbirini öldüren nesille kıyaslamaya bile gerek yok
  • avatar is back  (20.11.22 17:45:51) 
Saygı nedir önce bunu konuşmak gerekir. Sınıf öğretmeni olarak her sene gelen birinci sınıflardan nesil farkını çok net görebiliyorum. Yüzeysel bakacaksak evet her gelen nesil daha “saygısız”


  • ruhen hastayim ben  (20.11.22 17:47:11 ~ 17:47:46) 
cok saygisizlar. burada bahsettigim grup 18-24 arasi diyebilirim. 15 yasindaki de herkesi yasiti saniyor falan o da saygisiz ama cocuk o, degisme ihtimali var. kendi aralarindaki muhabbetler bile cig. sosyal medya falan derken herkes kendini unlu saniyor artik sebebi bu bence


  • Kittie  (20.11.22 17:49:55) 
Kısa +1
Ayrıca avatarin paylaştığı görsel (:

  • 2027  (20.11.22 18:04:45) 
Evet. Daha saygısız. Her yeni nesil, bir öncekinin düşüncesine göre büyüklerine daha saygısız zaten. Büyüklere saygı bilginin depolanması ve yayılması öncesine ait bir gelenek zaten. Bir kişi, Dünya'nın Güneş etrafında dönüşünü daha fazla gördüğü için ekstra bir saygıyı hak etmiyor artık. Çünkü onu avlayan avcılar, hastalık, diğer rekabet unsurları ve doğa olayları gibi konulara karşılık kendi becerisi ile hayatta kalan bir canlı değil artık.

Yeni nesil ile ilgili 2 sorun var. Birincisi son derece toksik, sevgi göstermeyi bilmeyen, kişisel gelişimi yarım yamalak olan kişiler tarafından yetiştirilen bir neslin "ben bunları çocuklarıma yapmayacağım" yaklaşımı ile ayarını tutturamayıp diğer uçta davranması ile (overcorrection) büyüyorlar. Bu yüzden özgürlük kavramını tam netleştiremeyip saygısız ve şımarık hareketlerde bulunuyorlar. Onların çocukları da onların kendi hatalarından ve yaşadıklarından çıkardıkları ders ile büyüyecek. Zaten nesiller boyu böyle oldu.

İkincisi ise diğer nesillerden farklı olarak internetin ilk defa bu kadar yaygın olduğu ve mesafelerin kısaldığı dönemde popülerliği yakalamanın önemi sebebiyle inanılmaz derecede iğrenç bir sosyal medya ve internet süreci içindeyken büyüyorlar. Bu sebeple oluşan iğrenç ve itici dil ve davranış biçimleri için yeni nesli suçlamak doğru değil.

Bunların dışında hepimiz 23 yaşına gelene kadar aşağı yukarı benzer şekilde saygısız birer hayvandık. Olur öyle. İnsan doğası.
  • nawar  (20.11.22 18:09:36) 
"saygı hak edene duyulur" felsefesi yayıldı. Biz büyük olan herkes saygıyı hak eder diye yetiştirildik. Şimdiki gençler, büyüklerin onların hayatlarını mahvettiğini ve aslında bir çoğunun pek de bir şey bilmediğini görerek yetişiyor.

youtu.be
  • nhk ni youkosu  (21.11.22 01:43:38 ~ 01:44:45) 
Artık bize empoze edilen değerler etkisini yitirdi. Biz alışkın olduğumuz şeyleri görmek istediğimiz için saygısız olarak niteliyoruz. Onların yerinde olsam ben de aynı şekilde davranırdım.

Ayrıca yaş ilerledikçe tahammül de düşüyor. Belki saygısız olarak algılama aslında bir tahammülsüzlük. Yani normal olan onlar ama onlardan büyükler gereksiz sinirli gibi.

Dijital dönüşümle birlikle bilgiye erişimleri de kolaylaştı. Ortalama bir yetişkinden daha fazla şey biliyor da olabilirler.
  • OrangeYellow  (21.11.22 01:56:30) 
Evet, aileleri saygısız çünkü.


  • muhayyer divan  (21.11.22 02:44:16) 
[]

Sessiz olanı neden ezeriz

Arkadaşlar çocuklar olsun yetişkinler olsun zorbalığı sessiz yapıda olanı neden ezeriz halbuki bunlar genelde iyi yürekli ama sadece sessiz olan kişiler.Bunun sizce bilimsel bir açıklaması var mıdır?




 
kendini değersiz hisseden insanlar kendilerini değerli hissebilmek için başkalarını ezer. zaten bu ezen kişiler yani bully tayfasının hep sağlam bir ailevi sorunu vardır.


  • duyurukullanıcısı  (19.11.22 23:22:17) 
Valla mesele esas olarak sessizlik degil gucsuzluk. Hayat su yada bu sekilde guc dengesi uzerine kurulmus bir sey. Kimi ortamda bu guc kendisini direkt fiziksel sekilde gosterir kimi ortamlarda para, mevki vs gibi sekillerde gosterir. Sessiz olanin ezilmesi de genelde sessiz kisinin yapilana herhangi bir karsilik vermeyecegini varsaymaktan dolayi olusur. Yani bir nevi kolay hedeftirler. Sessiz olan onu ezmeye calisana en baslarda karisilik vermezse de olay artik donguye girer.

Ezen kisilerin bunu gercekten neden yaptiklari, yani o guc gosterisini yapmak istemelerinin altinda yatan sebepler de zaten yillardir degisik psikolojik arastirmalara konu olmus durumda. Bulunulan ortam, aile arasindaki iliskiler, aile ile olan iliskiler, egitim duzeyi, yasanilmis travmalar vs diye gidiyor liste.

Daha detayli bilgiler istersen de Bullying anahtar kelimesini kullanip bilimsel kaynaklara falan bakabilirsin.
  • j r r tolkien hayrani  (19.11.22 23:24:23) 
bence sebep evrimsel. detayı yazmaya üşeniyorum.


  • abelardo  (20.11.22 00:59:47) 
Sebebi içgüdüsel/evrimsel. Ben biraz detaylandırayım:

Sessiz olan her zaman güçsüz/zayıf olarak algılanır ya da "acaba nasıl bir plan yapıyor" diye düşünülür ve/veya korkulur bilinmeyenden ötürü. Hayvanlar aleminde de görülür ki bunlar ya dışlanır/ölüme terk edilir ya da öldürülür. Bunun da sebebi zayıf soy devam etmesin (tabii hayvanlar bunu bilinçli olarak düşünmüyor) veya o hemcinsin öyle "farklı" durarak es kaza karşı cinsin dikkatini çekip de diğer hemcinslerinin üreme fırsatının önüne geçmesin diye.

Zorbalık konusu da bunun ilk adımı oluyor aslında bir nevi. Örnek veriyorum, tıpkı köpekbalığının avına hamle yapmadan önce onu tartması, yoklaması misali, insanların da öldürücü/elimine edici hamleleri yapmadan önce sürpriz olmayacağından emin olmak için artan şiddette yaptığı bu hamleler zorbalık oluyor işte. Tabii, hayvanlar aleminin aksine biz (en azından şu dönemde, genel olarak) bu tür kişileri öldürmediğimiz için bu şekilde dozu arttırarak, dışlayarak elimine ediyoruz. Zaten sosyal varlıklar olduğumuz için sosyal anlamda ölmüş olması tamamen ölmüş olduğu anlamına geliyor hemen hemen.

Sonuç olarak altında yatan (bence temelde iki tane) şey evrimsel. Ha, bu o zorbalığı yapan kişilerin geçmişinde şiddet içerikli şeylere tanık olup psikolojilerinin belki de bu anlamda sorunlu olmadığı anlamına gelmiyor ama doğa da vahşidir ve dediğim gibi bence buradaki mesele daha medeni bir soy yaratmak değil, güç yoluyla da olsa soyun devamının bir şekilde temin edilmesi, yani şiddet vs bunun "önemsiz" bir parçası oluyor evrim içinde.

Biraz da benim yorumlamam tabii bunlar.
  • henchman  (20.11.22 09:25:21 ~ 09:30:17) 
[]

Hadi bakalım

Arkadaşlar bi bakıverin fotoğrafa




 
Geliyorum, çıktım


  • megalomaniac  (19.11.22 22:32:30) 
Yanlış fotoğraf yüklemişim eve gidince bilgisayardan silicem çok özür dilerim


  • kiriko  (19.11.22 22:34:15) 
[]

İnsanlar neden dalga geçer

Arkadaşlar kompleksli aşağılık duygusuna sahip insanlar dalga geçer bunu biliyoruz peki kendisiyle barışık özgüvenli insanlar neden dalga geçer?Bunun sebebi nedir?Egomuzu neden tatmin eder alay etmek? Güçlü insanlar neden alay ederler?




 
Karakteri bozuktur.


  • alfired  (01.10.22 20:32:00) 
"Kompleksli aşağılık duygusuna sahip insanlar dalga geçer" cümlesi kompleksli insan cümlesidir. İnsanlar eğlenmek için dalga geçer. Kendisi ile barışık, kişisel gelişimini tamamlamış ve kendini tanımlamak için başka bir kişi ya da grubun onayına ihtiyaç duymayan kişiler ise kendileri dahil olmak üzere birçok konu ile dalga geçerler.

Aşağılamak ile dalga geçmek; hakaret ile de kara mizah aynı şey değildir. Ben, benim anladığım şeylerden söz ettiğinizi düşünerek yorumladım.
  • nawar  (01.10.22 20:46:57) 
gülmek, egosunu tatmin etmek, ortamı neşelendirdiğini zannetmek... saçma salak durumlar.


  • ankarakecisi  (01.10.22 20:48:51) 
ben eğlendiğim için dalga geçiyorum. kendimle de dalga geçerim, hiç sevmem kasıntı insan. belki de kompleksli ve aşağılık duygusuna sahibimdir. düşünmedim üzerine. böyle şeylere fazla kafa yoruyor sıradan insanlar.


  • coldegezenkutupayisi  (01.10.22 20:59:29) 
Navar ben insanları aşağılayan kişilerden bahsediyorum.


  • kiriko  (01.10.22 21:01:45) 
Bilmiyorum doğru bir tespit mi ama kıskançlık, haset, kompleks duyguları olabilir diye düşünüyorum.


  • beemaker  (02.10.22 00:45:21) 
baskıcı toplumlarda yeterli eleştiri yapamayan, kendini ifade edemeyen ya da öyle bir kültürde büyümeyen insanlar alaycı olurlar.


  • avatar is back  (02.10.22 00:47:57) 
avatar is back, aksine baskıcı toplumlarda insanlar robot gibi oluyor yozlaşmanın fazla olduğu toplumlarda herkes herşeyle sınırsız bir biçimde dalga geçebiliyor.


  • beemaker  (02.10.22 01:48:49) 
[]

Sosyal fobili öğretmenim

9 senedir öğretmenim.2 yıldır derslere girerken kaygı yaşıyorum öğrenciler dersi dinlemeyecek kavga edecekler gürültü yapacaklar gibi düşünceler geliyor ve adeta öğrencilerden korkuyorum. Sınıfı yönetemeyeceğimden küçük düşeceğimden korkuyorum.İnsanlara bu durumu anlatamıyorum bile düşünün küçücük çocuklardan korkuyor dıyecekler diye.Beni küçümsemelerinden korkuyorum.Sizce de bu durumum çok abes mi insanlar benimle dalga geçer mi? Ne yapabilirim rezil olmaktan korkuyorum




 
bişey olmaz öncelikle bunu iyice aklınıza yerleştirin, bugün merdivenden yuvarlanıp ters takla da atsanız 2 saat sonra insanlar evinde çarşı pazarda işinde gücünde oluyorlar. amatör bir yorum ama bu böyle çok sıkmayın kendinizi sizi anlıyorum. ek olarak buna sebep olacak bir şeyler olduysa (ki 7 seneden sonra baş gösteren bir sorun gibi duruyor) ben olsam üzerine giderdim


  • avatar is back  (15.09.22 01:49:50) 
Belki bu genel bir durum olabilir, siz zamanın çoğunu okulda geçirdiğiniz için sadece sınıfın farkindasinizdir. Genel anlamda hayatın farklı durumlarında rahatsız eden bir kaygı durumu ise profesyonel destek de almanızda fayda olabilir.


  • havadakarada  (15.09.22 02:04:17) 
Normal bir durum değil zannımca. Mesleğe yeni başlamış olsaydınız beklenilebilir bir durum olabilirdi fakat oldukça tecrübelisiniz. Bu sizin işiniz ve işinizi yaparken sürekli kaygıyla başa çıkmaya çalışmanız uzun süre sonunda olumsuz sonuçlara yol açabilir. Destek almayı değerlendirebilirsiniz. Bol şans.


  • but that was just a dream  (15.09.22 03:57:12) 
hocam yumruğu vurdunuz mu o sınıfı muma çevirirsiniz, hiç gerek yok böyle düşüncelere. korkmayın, eğlenin onlarla. çünkü üstün olan sizsiniz.


  • duster  (15.09.22 08:30:56) 
Bu durumun birkac cozumu var bence:
1) Sosyal fobi diye bakiyor olmaniz. Durumu reframe etmeye calisabilirsiniz. "Sosyal fobim var ve kucuk dusecegim, ogrencilerimden korkuyorum" dusuncesi yerine "derslerimin herkes icin stressiz ve sakin gecmesini cok onemsiyorum' gibi 'sinif yonetimi benim icin cok onemli' gibi daha yapici cumlelere donusturmeye calisin once.

2) Cocuklar tabii ki gurultu yapacaklar ve tabii ki kavga edecekler. Yaslarina gore cep telefonlarina bakacaklar, birseyler yiyecekler, aglayacaklar, altlarina kaciracaklar, bagiracaklar falan filan. Bunlarin bir kismi insani seyler, o gun sinavi koru gecmistir, gece uyuyamamistir, annesi babasi kizmistir, parasi yoktur, babaannesi hastadir olur da olur yani. Bir minimum kabul edilebilir esiginiz olmasi gerekir. Herhangi bir sinifta herhangi bir karmasa olmasi o sinifin kotu bir ogretmen tarafindan islendigini degil sinifta insanlarin oldugunu gosterir. Cocuklar dersin sonunda hedeflerine ulasiyor mu, o gun bir sey ogrendi mi ona yogunlasirsaniz kendiniz de daha rahat edersiniz.

3) Derslerinizi karmasa usulu planlayabilirsiniz. Cocuklar cok mu hareketli? Hareket edecekleri aktivite ler planlayin. Dersi siz anlatmayin da her duvara astiginiz notlardan ana mesaji ogrenmeye calisarak o duvardan o duvara kosturarak yapmalarini saglayin mesela. Istasyonlar kurun, yuvarlak masa toplantisi yapin, Harkness metodu uygulayin, proje verin, dersi bahcede yapin, Kahoot oynayin "ohahaha nasil da yendim ama" diye bagirsinlar vs.

4) Alan bilginiz yeterli mi degil mi bu konuda durust bir degerlendirme yapip kendinizi gelistirmeye calisabilirsiniz. Sinif yonetimi ve interaktif aktivitelerle ilgili milyon tane kitap var, onlari okuyabilirsiniz.

5) sinif yonetimi icin evrensel belli basli hareketler vardir ya, onlari kullanabilrisiniz. Mesela benim okulumda "sessiz olun, hissst!' falan demek gibi seyler yok. Herhangi bir ortamda herhangi birinin kolunu kaldirmasi sessizlige davet etmek demek. Onu goren kisi de susup kolunu kaldirir. Onlari goren de, onlari goren de... Yaklasik dort bes saniye icinde besyuz kisi sessiz olabiliyor kimse 'sessizlik' diye bagirmadan. Keza jazz hands denen elleri yanda sallama hareketi de birine katilmak demek. Boylece siz birsey derken sozunuzu kesmek yerine ellerimizi sallayarak iletismis olabiliriz. Bu gibi cok sey var. Cocuklariniza bunlari ogretebilirsiniz.

6) 6 sene once Turkiyedeyken bir kolejde calismistim. Ogrenciler o kadar simarik ve okul o kadar korkunctu ki, her sabah ise giderken "insallah servis kaza yapar. olurum de ise gitmem gerekmez' diyordum. Burada yapilacak bir sey yok. Eger hemen isi birakmaniz gibi birsey soz konusu degilse isi hayatinizin sponsoru olarak gormeye baslamanizi tavsiye ederim. Ben o sene boyunca "sonucta bu da cocuk, boyle davraniyorsa kimbilir hayatinda kotu ne olmus. Bugun bu cocugun gordugu kibar yetiskin ben olucam" diye kendime telkinde bulunuyordum.

Iyi sanslar
  • sopiro  (15.09.22 10:05:38) 
Eski bir İngilizce öğretmeni olarak yazayım, durumunuzla empati kurabiliyorum. O yüzden samimi yazacağım.

Alanım öğretmenlik olmamasına rağmen hasbelkader özel bir okulda İngilizce öğretmeni olarak işe başlamıştım. Hiçbir tecrübem yok. Elimde sadece İngilizcem ve kendime güvenim vardı. Beni bir sınıfa verdiler, 6. sınıf çocuklar. Okulun en deli sınıfı. Tabii haberim yok. Benden önce 3-4 İngilizce öğretmeni kaçırmışlar.
Başlarda hiçbir şeyden haberim olmadığı için cahil cesaretiyle işi kabul edip derse girdim.

Yaptığım, sonradan çözdüğüm hataları anlatayım.
Kesinlikle kendinizi kaybedecek kadar sinirlenmeyin, bağırmayın. Öğrencileri bir şekilde yakalamanız gerekecek. Bazı öğrenciler gerçekten çok zor. Gerçek anlamda kötü niyetliler, sizi anlamayacaklar. Fakat, melek gibi harika öğrencileriniz de olacak. Sizin yaşadığınız zorluklarla empati kurup size destek bile olacaklar.

Önce olumlu ve iyi niyetli bir yaklaşım benimsemek gerekiyor bence. Sınıfa ve öğrencilere bir şeyler katacağım, bendeki bilgi ve tecrübeyi aktaracağım diye düşünmek gerek. Sadece müfredatı anlatırım, işime bakarım derseniz öğrencinin dinlemediği durumda elinizde bir şey kalmaz.

Bir duruşunuzun olması lazım. Yani, kiriko hoca çok kızmaz, ama kızınca da fena kızar. Onu o noktaya getirmeyelim demesi lazım çocukların. Burada manipülasyon yapacaksınız. Yapılan bir hatayı tespit edip kontrollü bir şekilde çok kızacaksınız, sesinizi yükseltmeden ama, ciddi bir şekilde. Sonra çocuklar onu bir eşik olarak kabul edecek. Onun üzerine çıkmaktan korkacaklar. İlk zamanlarımda çok kızınca öğrenciyi dersten çıkarıp müdürün yanına gönderiyordum. Hiçbir işe yaramıyor. Çocuk daha arsızlaşıyor, sizin bir şeye gücünüzün yetmediğini fark ediyor çocuklar.

Bende işe yarayan çözümleri söyleyeyim. Sınıf genelde bir erkek, bir de kız liderin/liderlerin etrafında şekillenir. O öğrenciler ne derse diğerleri de onu yaparlar. O lider çocuğu bulacaksınız, geniş bir zamanda yanınıza alacaksınız. Bir güzel dinleyeceksiniz, gizli arkadaş olacaksınız. Görevler vereceksiniz. Sınıfın içinde öveceksiniz, kıymetli olduğunu söyleyeceksiniz. Bir veya birkaç seans sonra o lider çocuk artık sizin askeriniz. Ne derseniz yapacak, sözünüzden çıkmayacaktır. Bu çocuğu kullanarak, görev ve sorumluluk vererek siz daha sınıfa girmeden önce dahi sınıfı kontrol ettireceksiniz. Sınıftan ses çıkarsa da teneffüste ondan hesap soracaksınız. Bir de böyle kız öğrenci bulacaksınız. Aynı şeyleri ona da yaptıracaksınız.

Her sınıfta böyle olmaz, ben en sıkıntılı sınıfta bu yöntemin işe yaradığını gördüm. Gerçi zaten ben sosyal açıdan iyi adapte olabilen biri olduğum için yaklaşık 1 ay sonra öğrenciler beni tanıyıp sevince böyle sorunlarım kalmadı. Ama benim sınırlarımın hep farkında oldular, o sınırlardan çekindiler. Çok emek verdim, teneffüste, okul sonrasında onlara değer verdiğimi hissettirdim, onlara zaman harcadım. Gerçekten de değer veriyordum zaten. Öğrenciden nefret ederseniz bu ilişkilerinize yansıyacaktır. Geçmiş olsun. Bir şekilde sevmeniz lazım. İçinizden gelmiyorsa onları sevmek, işinizi düzgün yapabilmeniz için mecburen seveceksiniz.

Bunlar olumsuz özellikler, size öğretmenliği sevdirecek o harika öğrenciler de olacak zaten. Onlara da değer verin, sevildiklerini bilsinler. Onlar zaten size sorun çıkarmayacaklardır.

Benim ilk zamanlarımda gizli gizli ellerine İngilizce sözlük alıp ben görmeden bana en zor olduğunu düşündükleri İngilizce kelimeleri soruyorlardı. Beni test ediyorlar akılları sıra. Benim alan bilgim çok iyiydi. Bunu onlara fark ettirdim. Bir yerden sonra bana saygı duymaya ve otorite kabul etmeye başladılar.

Şimdi fark ettim, siz zaten tecrübeliymişsiniz. Bunları kendiniz de fark etmişsinizdir zaten. O zaman bence sorun yok demektir. Bir diğer yöntemim de, fake it till you make it yöntemi. Bu yöntemde, kaygılı, endişeli hissetsem bile kendi kendime sınıfın kapısından girerken bu sınıfı harika yöneteceğim, harika bir ders geçireceğim deyip öyle girerdim. Zamanla bu benim karakterim oldu. Artık her yaptığım işe bu işi harika yaparım, ben mükemmelim diye başlıyorum. Sonuç çok büyük oranda olumlu oluyor. Olmuyorsa da kendime eziyet etmiyorum. Hayat bu, her şey olabilir. Her şeyi başarmak zorunda değiliz.

Tecrübenize saygı ve değer göstermekle birlikte benim çalıştığım okulda nice +10 yıl tecrübeli öğretmenlerin bu hataları yaptığını ve süreci yönetemediklerini fark ettim. O yüzden bakış açısı değişimine ihtiyacınız olabilir.

Biraz düzensiz yazdım kusura bakmayın. Eminim alan bilgisi çok iyi, müthiş bir öğretmen ve harika bir insansınız. Fakat bildiğiniz gibi öğretmenlik çok zor bir iş. Bazı yöntemler benimsemek gerekiyor.

Yazdıklarımı bir değerlendirin, size uyanı benimseyin.
Söylediklerime yorum ve değerlendirmeniz olursa onları da konuşabiliriz.

Sevgiler.
  • slymene  (15.09.22 10:37:41) 
Öncelikle kesinlikle psikiyatri desteği, sonrasında sosyal fobi alanında bilişsel davranışçı terapi uzmanı bir klinik psikolog, eş zamanlı olarak da sosyal fobi ile ilgili kendine yardım kitaplarından faydalanmak yararlı olacaktır.

Fakat ilk olarak ilaçla bir ön destek sizi oldukça rahatlatır sonrasında terapi ve kitaplarla ilerlenir düşüncesindeyim.
  • psmstc  (15.09.22 13:54:03) 
terapiyle çözülebilecek bir sorun. bilişsel davranışçı terapiyi araştırabilirsin. bir de hayatı yeniden keşfedin kitabını kesinlikle okumalısın.


  • nick bulamadim  (15.09.22 18:09:06) 
Tecrubeli bi ogretmeni taklit edin. Sanki o derse giriyormus gibi. Tiyatro gibi.


  • halk  (16.09.22 10:03:45) 
hipnoterapi uygulamalari var telefona kurabileceginiz. ingilizceniz varsa harmony tavsiye ederim ancak parali. bende de araba kullanma fobisi olusmustu, bu ise yaradi. bir defa da psikologdan yardim almistim sosyal fobi konusunda ama hipnoterapi konusunda iyi olan biri de cok pahaliya mal olabilir. 2-3 seans gerekebilir.


  • bir varmis bir yokmus  (16.09.22 10:25:11) 
[]

Pubg den anlayan bir bakıversin

Arkadaşlar ölüm maçı modunda oynuyorum ama hiç başarılı olamıyorum acaba oyun hileli mi?Benim silahım tepme yapıyor kolay vurulmuyor ama bazıları çok uzaktan dahi nokta atışı yapıyor.Sebebi ne ola ki?




 
[]

Koşu bandı zararlı mı

Arkadaşlar koşu bandında koşmak zararlı mı kilo vermek amacıyla kullanıyordum da




 
coğu kişi zararlı diyor diz kapaklarına yük biniyormuş, hızlı yürüyün diyorlar.


  • duyurukullanıcısı  (01.09.21 10:52:20) 
ben de aynısını çoğu kişiden duyduğum için baktım, yok öyle bişey. kulaktan kulağa uyduruluyor muhtemelen. bi de insanlarda doğal = sağlıklı algısı var, makine yapaylığının sıradan insan tarafından sağlıksızlıkla ilişkilendirilmesi sonucu ortaya çıkan bir sanrı olması da muhtemel.

edit: bu arada soruyu yanlış anlamışım; koşu bandında koşmak zararlı olabilir, sadece başka yerde koşmaktan daha zararlı olmadığını kastetmiştim. yani ortada zararlı olan bir şey varsa koşu bandı değil, koşmak olabilir.
  • bahis hesabi  (01.09.21 11:08:01 ~ 11:18:59) 
Kilo vermek amaciyla kosudaki sikinti su; siz 5-10 kg fazlasi icin kosuyorsaniz sorun olmaz.

Ama 50-100 kg fazla icin kosmaya calisiyorsaniz sıkıntı. Bu bilimsel olarak kanitlanan bir olay, kemiklere, eklemlere binen ağırlık koştukça artiyor.

O sebepten çok fazla kiloluysaniz kosulmamali.
www.functionalaf.com.au
  • logisticsmanager  (01.09.21 11:14:45) 
evet benim diz kapaklarımda sorun var koşu bandına çıkınca ağrı yapıyor sonra, o yüzden boştaysa kondisyon bisikleti veya spin bike kullanıyorum


  • nahtoderfahrung  (01.09.21 11:27:48) 
spor salonudn 1 yıl koşu bandında koştum, sağ dizimde sorun oluştu.

eksisozluk.com
  • kanlakarisikyagmur  (01.09.21 15:05:36) 
[]

Olduğu gibi görünmeli mi

Arkadaşlar diyelim ki olduğun gibi göründün sevilmeyen beğenilmeyen birçok özelliğin var.Bu durumda kişi bunları göstermemeli farklı davranmalı değil m?Siz ne düşünüyorsunuz




 
Hayır. Niye olduğumdan başkası gibi davranayım?

Beğenilmeyen özelliklerim anormal değilse, benden rahatsız olan insanlarla vakit geçirmem. Eğer anormal bir özellik ise ve bunun farkına varırsam bu özelliğimi değiştirmeye çalışırım. Atıyorum gevezeyimdir, boş konuşuyorumdur, çok yüksek sesle konuşuyorumdur, çok kısık sesle konuşuyorumdur vs. vs.

Ama birileri beni beğensin diye farklı davranmam. Farklı davranın da akıl sağlığından şüphe ederim.
  • himmet dayi  (06.06.21 19:51:39) 
Toplumda kabul gören, çevresi olan bir birey olmak istiyorsan bazı aşırı davranışları törpülemek gerekiyor. Mesela her şeyi her yerde söyleyen patavatsız insanlar, kendini "ben dürüstüm abi hiç bir şeyi saklamıyorum" diyerek savunurlar, ama aslında sosyal zekası düşük, her doğrunun her yerde söylenmeyeceğini bilmeyen bireylerdir. Şimdi bu adam kendini düzeltmezse toplumda tutunamaz, haklı olarak dışlanır.

Dolayısıyla evet ilişki kuramayacağın bir noktaya gelen aşırı davranışlar varsa bunun farkına varıp düzeltmekte fayda var diye düşünüyorum ben. Kendini düzeltmeyen de vardır, ona da saygı duyarım, ama nerede nasıl davranacağını bilmeyen insanlarla pek bir araya gelmem.
  • roket adam  (06.06.21 20:00:27) 
Herkes gostermek istedigi kadarini gostermeli karsiya.

Herkese farkliyiz. Bir yazi okumustum, herkesin birden cok kisiligi vardir diye. Siz nasil ailenizle konustugunuzda farkli, arkadaslarinizla farkli, sevgilinizle farkliysaniz her sevgilinize de baska bir siz tanitabilirsiniz. Yalan soyleyin saklayin demiyorum. Sizin iyi ozellikleriniz bilmesini isteyebilirsiniz. Kendinizi gostermek istediginiz acidan tanimlayabilkrsiniz.

Yalan soyleyin demiyorum. Kendinizi karsidakinin gozunde tamamen ciplak birakmak zorunda da degilsiniz diyorum.
  • tessera  (06.06.21 20:21:41) 
Canımın istediği zaman canımın istediği kişiye canımın istediği şekilde davranırım, hepsi de benim.


  • Arkabi08  (07.06.21 13:15:53) 
[]

Pubg de hile mi var?

Arkadaşlar pubg arcade modunda oynuyorum maximum 5 6 leşim oluyor 30 leş bırakan var silahlar teptiği halde o kadar uzak mesafeden tutturmak kolay mı nedir bu işin aslı?




 
Hile olmayan oyun yok.


  • himmet dayi  (23.03.21 19:43:35) 
[]

İnsan eşine bunu der mi

Arkadaşlar şahısla karısı devamlı tartışıyorlar iyi bi evlilikleri yok adam devamlı dertlerini karısına anlatıyor yine bi gün çok üzgünken adam karısına açılıyor.Kadın da benim enerjimi de alıyorsun buna ne hakkın var iyi ol diyor.Adam da şok oluyor tabi diyor ki artık ısınamıyorum ona biz neden evliyiz ki kötü günde birlikte olmayacaksak.Sizin düşünceniz ne bu konuda




 
adam hakli.


  • the end of time  (03.03.21 21:10:16) 
kadına üzüldüm. dert anlatılır da hep ve sadeec dert anlatmak dert dinlemek cok yıpratıcı


  • blacksky  (03.03.21 21:18:50 ~ 21:19:08) 
Kadın haklı. Sürekli dırdır yapan kadın erkek boğuyor. İnsanın derdi olur tabi eşine anlatacak. Ama bazı adam cidden dırdır yapıyor. Kafa utuluyor.


  • allah yazdiysa bozsun  (03.03.21 21:19:29) 
Bu kadar bilgiyle bir şey diyemiyorum. Adam neye üzülmüş, üzüldüğünde içini dökmek istediğinde bu ilk aldığı tepki mi olmuş yoksa küçük şeylere tahammül edemeyip mutsuz olan bir insan mı? Her hikayenin iki tarafı vardır.


  • turkce konusan uzayli  (03.03.21 21:38:30) 
Bu kadarcık bilgiyle bir yargı oluşturmak doğru değil. Kadını tanımıyoruz erkeği tanımıyoruz, aralarındaki dinamikleri bilmiyoruz. İkisi de haklı mı değil mi biz karar veremeyiz.


  • 1bir1bir1  (03.03.21 21:38:37) 
adamın derdi bitmiyorsa kadın haklı
bik bik bik bik bik zırlayan erkek hiç çekilir dert değil.

iyi gün kötü gün denir evlilikte.
adam hep kötü günündeyse, çekilmez.
  • summatinyourteeth  (03.03.21 21:40:36) 
evlisiniz diye kadın adamın tüm derdini çekmek zorunda mı? ortada zaten sağlıklı bir ilişki yokmuş, devamlı kavga varmış. adam sürekli dert yanıyorsa kadın az bile söylemiş.


  • rose parks  (03.03.21 21:45:16) 
Ayril coco.


  • hot potato  (03.03.21 22:00:25) 
kadın haklı.
erkeğin kadına dert anlatma hakkı yoktur.

  • dafuq  (03.03.21 22:02:08) 
Haklı haksız diyemiyorum herhangi bir taraf için. Ama derdini derdim saydığım insan 7/24 dert anlatsa dert dinliyorum gibi gelmez. Bir insan derdini anlattığında "dert dinliyor" isem çok yakın değilimdir o insana. Tam anlatamadım ama şöyle diyeyim. Evet hep dert dinlemek çekilmez bir şey ama ben o derdi kendim derdim belleyemiyorsam bir olmamışlık vardır karşımdaki kişiyle aramda.


  • yazdonumu  (03.03.21 22:13:41) 
sürekli dert anlatarak evde 7/24 asık surat gezip sizin de moralinizi bozan bi eş varsa zor zaten. yeri geldi mi sizi düşünüp mutsuzluğunu belli etmeyecek, siz anlayacaksınız o anlatmadan falan. sürekli karşı tarafı da germek kötü. varsa sorunun çözümü elbet konuşulur. kadın haklı olabilir yani.

erkek arkadaşım mesai yaptığı haftalarda ne zaman telde konuşsak bana surat asıyordu. ben de en sonunda benim suçum ne o kadar yoğunluğun arasında 5 dk konuşuyoruz bari güzel şeylerden konuşalım enerjimiz artsın diyorum ama suratsızlığı yüzünden varolan enerjim çekiliyordu. mesaiye kaldıysan yöneticine çat, sürekli bir kişiye gerginlik yaratılmaz. gibi.
  • rayde  (03.03.21 22:54:24) 
Çözümlü dertler vardır, oturur çözersin. Çözümsüz dertler vardır, kabullenip hayatına devam edersin. Devamlı dert, üzüntü, çözümsüzlük insanı bayar. Belli bir süre katlanır insan, sonra ya dinlemez ya da böyle tepki verir.


  • inawen  (03.03.21 22:55:47) 
Demeseymiş daha iyiymiş ya da bu şekilde ifade etmeseymiş ama kendimden biliyorum ev arkadaşımla o kadar içli dışlıyız ki karı kocadan farkımız yok gibi. Bazen birbirimizi o kadar çok darlıyoruz ki kendi sorunlarımızla dertlerimizle, sonrasında bir süre iletişim kurmama kararı alıyoruz ve birkaç gün hiç konuşmuyoruz. Yani insan gerçekten karşıdaki kişinin negatifliğinden etkilenebilir ve bunu dile getirebilir. Daha kibar dile getirmek makbuldür ama sürekli kavga ediyorlar demişsiniz kibarlık sınırını aşmış olabilirler.

Sonuç olarak kadın gerçekten yorulmuş olabilir yukarıdakiler +1
  • Mossy  (04.03.21 00:01:34) 
bu durum bir kereye mahsussa adam hakli. he yok adam surekli negatif kasiyorsa, hep bir dertliyse, hep bayiyor bi turlu agzindan olumlu bi sey cikmiyorsa kadin hakli. hem de baya hakli. surekli olumsuzluk bayiyor insani. depresyonunuzu bulastirmaya ya da kendinize esinizden doktor yaratmaya kalkmayiniz.


  • phoenixbucklesby  (04.03.21 00:18:47) 
Bana siz çok narin ve mızmız yapılısınız gibi geldi önceki soruları da hatırlıyorum. Ben ve erkek arkadaşım da zor günler geçiriyoruz mesela, iş yeri yüzünden, özellikle erkek arkadaşım çok mutsuz ve mutsuz olunca hiç çekilmiyor. 7/24 iş konuşmak ve sürekli olumsuz konuşmak bana bazen fazla geliyor. Onun derdi benim derdim, onun mutsuzluğu için dünyayı yakarım, ama bazen çok bunalıyorum. Ona da söylüyorum, bazen ben de enerjimi falan emdin diyorum. Ama ne o bana darılıyor ne de ben ona. Bazen ilişkilerde gerginlik olur. Yani bence net ifade etmiş durumunu, annenize küfretmemiş ortada bir saygısızlık yok, bunalma var. Böyle bir laf için anlık bir şey olduğu için darılmazdım ben.


  • Hallegadola  (04.03.21 00:24:08) 
consume responsibly diyorum.
ne karsidakini tuket, ne kendini. bir denge bulmak lazim

  • camussar  (04.03.21 03:44:00) 
Kadın kocasını elinden tutup terapiye götürsün. Belli ki adam bunu çok düşünmüyor.

Böyle hayat geçmez, bunun kötü günle alakası yok. Bazıları her andan bir olumsuzluk çıkarmayı biliyor.
  • lcha  (04.03.21 09:21:15) 
Oha.. Allah korusun. Bosanma yolları görünmüş. Tanımadan da evlenmemek lazım.


  • twelfth  (04.03.21 10:23:48) 
Dert anlatılır aşılır beraber ama hergün hergün olursa o iş olmaz


  • basond  (04.03.21 11:26:03) 
ya bu dünyada herkes herkesten sıkılabilir tamam da, bu tarz üslupları ben anlamlandıramıyorum.
yani şu diyalogu birbirini seven ya da en azından bir şekilde birbirinin varlığına katlanan iki insan arasında gözümde canlandıramıyorum.

bir insan çok karamsar olabilir ama bunu bir şekilde idare de edebilmek lazım.
ya da ne bileyim, "aman benim kocam/karım da karamsardır" diyerek hayata devam edebilmek lazım gibi sanki.
idare edilemeyecek durumdaysa da, artık profesyonel yardıma falan başvurulmalı zaten.

insan belli bir noktada eşine bunu diyebilir ama bence bu şekilde diyemez.
bu şekilde dile getirilen duygular bana sevgisizliği çağrıştırıyor.
  • blatta hiberna  (04.03.21 20:27:54 ~ 20:28:43) 
Insan eşine bunu diyemeyecek de kime diyebilecek. "Olm bi sus, beni de yaktin kendini de, gel iki nefeslen, iki yürüyelim, temiz hava alalım" diyemedikten sonra ben ne yapayım? Karşımdaki de bana dese vallahi içim şişti ben de alınmam.


  • velvetmorning  (05.03.21 13:37:40) 
Sürekli yakınıyorsan normal. Sen onun derdini ne kadar dinliyorsun?


  • arnold schwarzeneger  (05.03.21 14:06:14) 
[]

akran zorbalığının nedeni nedir?

Arkadalar özellikle lisede ortaokulda bunu sıkça görüyoruz.Zayıf olanı ezme dışlama şekil bozukluğu olanı hor görme gibi davranışlar olarak ortaya çıkıyor.Bunun nedeni nedir?İnsan zayıfa acımalı onu desteklemeli değil mi?İnsan neden kötüdür kötü olarak mı doğar yoksa bunun altında başka sebepler mi var sizce?




 
bence evinde,çevresinde zorbalık gören çocukların bunun iyi bir şey olduğunu düşünüp kendi çevresine yansıtması.

zira insanlar ne kadar sağlıklı ki çocuklar sağlıklı olacaklar o yaşta?idrak çağına gelinceye kadar da bunlar maalesef oluyor.
  • drako  (16.02.21 12:43:44) 
Şu makaleyi okuyabilirsiniz.
dergipark.org.tr

"Türkiye’de Yapılan Çalışmalarda Akran Zorbalığının Bazı Değişkenlerle İlişkisi" bölümünde biraz nedenlerine yer vermiş.
  • la traviata  (16.02.21 12:46:14) 
evde mutsuz olan ve evde ezilen çocukların dışarıda kendini kanıtlamak istemesi ile alakalı.


  • roket adam  (16.02.21 12:58:07) 
çünkü birbirlerine üstünlüklerini göstermek istiyorlar. insanlar büyüyünce birbirlerine üstünlüklerini kazandıkları parayla, sahip oldukları mevkiyle gösteriyorlar. tabii çocukken böyle imkanlar yok. onlar da ellerinden geldikçe üstünlüklerini gösteriyorlar.

bir de ortaokulda, lisede daha havalı oluyor zorbalar. kızların ilgisini çekiyorlar.
  • nickini degistiren yazar  (16.02.21 14:37:08) 
Bana oldukça doğal geliyor bu olay, yani tavuklar da mesela birbirlerini gagalayıp duruyorlar aralarındaki sosyal hiyeraşiye karar verene kadar. Onun insan versiyonu.

Sıkıntı çocuklar nerede duracaklarını bilmiyorlar ya da bu işin daha "incelikli" yollarını öğrenemiyorlar, çünkü başlarında bunları öğretebilecek bir büyük yok.

Bu zorunlu temel eğitim olayının öncesinde çocuklar hep büyükleriyle birlikte yaşıyordu ve bu olaylar nasıl oluyor öğrenebiliyorlardı. Şimdi başlarında bir büyük yok, kendi başlarınalar, dolayısıyla birbirlerine ciddi zarar verecek kadar ilerleyebiliyorlar. Halbuki başlarında bu işi öğrenebilecekleri büyükler olsa hem o kadar zarar vermezler, hem de kaybedenler daha iyi başa çıkma mekanizmaları geliştirebilirler.
  • plutongezegendegilmi  (16.02.21 14:44:35) 
çocuklar oldukça korkunç varlıklar olabiliyorlar. empatiden de yoksunlar genelde, toplum içinde bunları yapamadıkları zaman büyümüş oluyorlar.

çocuk zorbalığı adına iyi bir film önerisi www.imdb.com
  • neverguesser  (16.02.21 15:08:34) 
Mutlu ailenin ders notlari yuksek cocugu da zorba olabilir.

Yukarida verilen kumes ornegi gercekten cok basarili. Cocukluk ve ergenlik acik ve gizli sosyal hiyerarsilerdeki yerimizi saglamlastirdigimiz donemler. Sevilmek, begenilmek, saygi gormek vs... icin cok uc noktalara gidebiliyor insanlar.

Dislanan ve zorbaliga ugrayan cocuklar genelde buyuk kitleye uyumlu olmayan bir goruntu, dusunce veya davranis icinde oluyorlar. Bu ozelligin grupta kabul gormediginin disarida da bilincaltinda da onaylanmasi gerekiyor. Zorbalardan baslayarak herkes cikinti olana zorbalik yapip gruba ne kadar uyumlu oldugunu kanitlamis oluyor.

Yakin vakitte "cringe" kavrami hakkinda da baglantili bir seyler izledim. Orada da gruba uymayan ve bunun farkinda olamayacak kadar sosyal analizden yoksun insanlara karsi "cringe" duygusunu hissederek icten ice kendimizin uyumlu bir birey oldugunu onayliyor ve uyumsuz olmanin ne kadar kotu oldugunu kendimize hatirlatiyoruz.
  • cleric  (16.02.21 18:33:42 ~ 18:34:54) 
eğitim ya da kültürle baskılanamayacak şekilde kötülük ve şiddete meylimiz olduğunu düşünüyorum. psikologlar - antropologlar bunu destekler nitelikte şeyler söylüyorlarmış.


  • zgrydn  (16.02.21 19:20:48) 
[]

Efendi erkek beğenen kız

Yeğenimle oturduk konuşuyoruz kız arkadaşı bizimkini kıskandırmak için burada çok uslu erkekler var gibi bi laf etmiş.Dedim asrın malıdır o kız bozuldu bana arkadaşlar sizce dd uslu erkek arayan kalmış mıdır ya efendi dese neyse uslu ne ya?




 
30 yaşından sonra efendi erkek öncesi hep piç erkek.


  • olaylar olaylar  (09.02.21 19:23:14) 
Valla ne demek istedi acaba kız, mal ama kendisi, orada hemfikiriz.
Birinin böyle bir lafı erkek arkadaşının yanında söylemesi bana kızın fena halde "burada kapım sonuna kadar açık, bu yanımda görmüş olduğunuz mal bundan faydalanmıyor, yok mu beni layıkıyla ferahlatacak bir erkek" mesajı vermek istediği intibaını veriyor.
Özür dilerim...
  • SiyamkedisiZorro  (10.02.21 14:00:18) 
buradaki tek problem yeğeninin sevgilisine mal diyen bir insan. benim sevgilime dese biri bir daha görüşmem o insanla.

kıskandırmak için demiş işte, cilveleşiyorlar, uslu ol demiş, serserisin sen şapşik demiş, ne bileyim? kaç yaşındalar?
  • Sour  (04.03.21 00:41:51) 
[]

Yanında kendimi güvende hissediyorum ne demek?

Bir kadının senin yanında kendimi güvende hissediyorum demesi ne demektir? Sadakat anlamındaki güven mi yanında huzur buluyorum anlamında mı yoksa koruyup kollama anlamında mı? Hepsi de mi olabilir? Kadınların burda kastı nedir gerçekten çok merak ediyorum.




 
Çok az bilgi var. Her şey olabilir.

Tipim değilsin ama beni iyi hissettiriyorsun, yeterince attention alıyorum, da olabilir.
  • stewie  (24.12.20 21:39:45) 
Yakınımda kal beni pohpohla gibi geldi


  • basond  (24.12.20 22:02:31) 
Bana artık açıl demektir.


  • mslny  (24.12.20 22:25:32) 
Niyeyse böyle söyleyen kadınların edebiyat kastığını düşünüyorum. Her sevgilisine aynı lafları söylemiş olma ihtimalini düşünürüm hep, samimi gelmez.


  • olaylar olaylar  (24.12.20 23:37:10) 
Ek olarak :) eksisozluk.com


  • olaylar olaylar  (24.12.20 23:56:27) 
seni övmeye çalışıyor ve yeterli ilgiyi alakayı gösterdiğini söylüyor bence. insanı rahatsız edebilecek kuşku, gerginlik veya ucu açık olumsuz bir hisse kapılmadığını söylüyor. eğer yakınsanız gerçekten bu samimiyette söylemiş olabilir ama daha yeni tanışıyorsanız edebiyat yapıyor olabilir.


  • ala09  (25.12.20 00:27:48) 
Gaz veriyor. Gaza gel bir şeyler hisset, açıl da egom biraz okşansın sonra da seninle biraz oynayayım demek.


  • armagan abanuz  (25.12.20 00:34:05) 
Genel olarak bu yemi daha önce ne sazanlara attım hepsi düştü sıra sende anlamında kullanırlar. Ama şimdi burda durumu bilmiyoruz.
Günah almayalım...

  • bu da mı gol değil lan  (25.12.20 03:57:48) 
[]

İçekapanık erkek

Bu tarz erkeklere aşık olan kızlar var mıVarsa sizce neden aşık oluyordur




 
Aşık olmak için öyle çok anlamlı sebepler aramaya gerek yok. Fakat ilişki konusunda emin değilim. Kendinden bir şeyler bulmuştur diyelim


  • olaylar olaylar  (14.11.20 13:47:52) 
evet kanka özellikle ekşi duyuru kullanıcısı olup nicki k ile başlayanları daha çok seviyorlarmış :D

sırf içe kapanık diye değil ama hoşlandığı kişi içe kapanıksa "ben onu açarım" diye düşünüp kendisi bile adım atabilir.

yani, elbette aşık olur. ama karşısındaki kişi içe kapanık olduğu için değil, ona aşık olduğu için.

yoksa tek başına "içine kapanık erkek" pek rağmen gören bir tür değil.
  • tabudeviren  (14.11.20 15:07:20 ~ 17:16:15) 
Hoşlananlar var ama erkeklerin genelde dışadönük olanları rağbet görüyor.


  • Fiyu  (14.11.20 15:16:29) 
Söz konusu erkekten daha fazla içe kapanık bir kız olabilir bu. Aksi durumlar pek uzun süre yürümez.


  • istege bagli sigortasiz  (14.11.20 15:52:52) 
[]

Çağdaş eğitim çok da çağdaş değil mi?

Arkadaşlar derslere giriyoruz fakat ne zaman yapılandırmacı yaklaşımla öğrenciye yaklaşsak sonu iyi bitmiyor.Ders ilgilerini çeksin diye şarkıyla giriyoruz biraz espri yapalım ders eğlenceli olsun diyoruz vs vs sonuçta öğrencilerin şımardığını ve çok hareketli olduğunu gözlemliyoruz.Sorun öğretmende mi öğrencide mi sistemde mi anlayamadık.




 
hayatım boyunca hiç bir zaman sürekli espri yapan, dersi sevelim diye alakasız şeylerle sevdirmeye çalışan hocaları sevemedim. bir çok öğrenci de sevmiyordur. şirket yönetmiyorsunuz ki insanların mutluluğu için şarkı espri vs uğraşasınız.

en temel sevdirme ve dikkat toplama yöntemi, dersin gerçek hayattaki örneklerini anlatmaktır, hikaye anlatmaktır. örneğin akademisyenseniz ve x dersine giriyorsanız, öğrencilere diğer ülkelerde yapılan çalışamaları, insanların neler yaptığını, ülkemizde de x alanında çok iyi çalışmalar olduğunu söylemeniz karşı tarafın kulaklarını tavşan gibi dikleştirir.

ha ilkokul ortaokul öğretmeniyseniz, sınıfınız vasat öğrencilerden oluşuyorsa, okulun olduğu konum alt kesimden insanlara aitse sizin de hikaye anlatma,dikkat toplama gibi becerileriniz yoksa, emekliliğinize kadar bu sıkıcı ve vasat sistem devam eder. zaten öğretmenlerin kontrol edildiği bir mekanizma da olmadığı için 1-2 seneye amaan der sallarsınız önünüze bakarsınız muhtemelen
  • avatar is back  (10.11.20 12:57:24) 
otorite figürünün toplumsal tesiri ile alakalı sanki.

siz öğretmen olarak bunu deniyorsunuz sonra çocuk eve gidiyor "baba ne derse o olur" kafasını görüyor. Yahut tam tersi durumlar veya başka alanlarda benzer şeyler.

yetişkinlerde de aynı durum olabiliyor örneğin yazdığınız şekilde çalışılan bir iş ortamı ve sonrasında otoriter devlet figürü çatışması vs.

kafa gidiyor yani. olay biraz daha topyekün derin sanki.
  • AlsterWasser  (10.11.20 12:58:53) 
genelde eğitim bilimleri ideal öğrenci tipi üzerinden varsayım yapıyor. yapılandırmacı yaklaşım için hazır bulunuşluk, uygun sınıf ortamı, öğrenci mevcudunun azlığı ve iyi bir planlama lazım. bizde genelde bunların biri veya birkaçı eksik oluyor.

30-40 kişinin olduğu sınıfta proje gelişimini nasıl takip edeceksin, bireysel farklılıkları nasıl takip edeceksin, dikkati nasıl artıracaksın?

diğer yandan otorite yönetimi çok önemli çizgiler ve kurallar en baştan net bir şekilde sınıfla belirlenmeli. bu konuda kendimi hep eksik görmüşümdür.
  • tantunizade murat efendi  (10.11.20 13:10:41) 
yapılandırmacı yaklaşım bu değil.

everything matters olmalı. herkesin fikrine aynı önemi vereceksiniz verilecek ortamı da yine siz sağlayacaksınız.

otorite ve hiyerarşi net şekilde hissedildiğinde yani o sistem korunduğunda, "şarkı eğlence vs" boşluğunda öğrenci geçici olarak otoriteyi ele aldığını düşünerek cozutuyor. daha doğrusu o da otoriteden yararlanmak istiyor fırsat bu fırsat. oysa zaten bunu her zaman elde edebileceğini bilse, öyle bir durumda kafayı yemez, insan gibi davranır. siz bile bu söylemde belki istemeyerek "ulan biz hoca olarak iyilik yapıyoruz yine yaranamıyoruz" yaklaşımındasınız. zihniyet ve sistem burada hatalı zaten. senin orada hiyerarşi kurmana sebep olacak ne var pardon? (nşa için konuşuyorum :D geleneksel türk okulları için değil) öğrencilerin otoriteye değil moderatöre ihtiyacı var. moderasyon da her zaman piramit şeklinde olmayabilir. hatta genelde daire gibidir.

öte yandan hayatının hem fiziksel hem duygusal açıdan en hareketli dönemlerinde 10 saat sırada oturmak, dik durmak vs vs her yerden çomaklanan varlıklardan söz ediyoruz. tepemize çıkıyorlar diye sorumlu tutulacak en son grup öğrenciler bence.
  • rewlack  (10.11.20 13:23:44) 
Bizde çocuk aileden dayak yiyip azar işitiyor. Büyükleri kendisine bağırınca yaramazlığı bırakıyor ya da ders çalışıyor. Ülke içindeki toplum yapısı da önemli. Bizim öğrencilere kimse yapılandırmacı yaklaşımla ders anlatamaz ki belki üniv hariç ama orada da pek uygulanmıyor. Dolayısı ile ortaokul öğretmeni bu yapsa öğrenci “eheheh eheheh öğretmene bak ne kadar kibar” der öğretmeni ciddiye bile almaz.


  • cemallamec  (10.11.20 13:24:08) 
sen niye sarkı soyluyosun ki?


  • koela  (10.11.20 14:36:54) 
Çağdaş eğitim, interaktif ders, katılımı sağlama, derse ilgi çekme bunlar hep dinleyicinizin eğitim seviyesine göre değişik araçlar kullanarak yapacağınız şeyler. Hepsi de iyi niyetlerle yola çıkıyor. İlkokul / ortaokul öğrencisini derse çekmek için şarkı söylersiniz, hoşuna gider, öğretmenini sever, aynı şeyi üniversite öğrencisine yapın, amfi bir anda buz keser.

Eğitim seviyesi ve olursa olsun derse giren öğrenci kendisine ders anlatan kişinin konunun kurdu olduğuna güvenmek ister. Bu güveni sağlayamazsanız dersi sulandırır, kontrolü elinizden alıverir.

Şirket çalışanlarına eğitime giriyorum. İlk zamanlarda gençtim, konuyu biliyorum, ama karşımdaki 30 senedir çalışan afedersiniz ortamın pt'u olmuş adam benim yetkinliğimi sorguluyor. En ufak bir tökezlememde benim üzerimden ego tatmini yapacak. Bu adama espri yapılamaz. Espri konusu olursunuz. Şimdi ben oldum 20 küsur senelik. Hem yetkinliğimi kanıtladım, hem de tecrübe biriktirdim. İlgili esprisini de yaparım, uzatmadan konuya hemen geri de dönerim.

Aklıma geldi Hababam sınıfında bir genç kız öğretmen gelmişti, sınıfın haylazları ağlatmışlardı kızı.
  • SiyamkedisiZorro  (10.11.20 15:22:05) 
Yapılandırmacılık için bence sınıflarımız kalabalık,ders süresi uzun ve ders sayısı fazla. Günde 8-10 saat ders işlenen ve öğrencilerin tahta sırada oturduğu ortamda kaliteden bahsedilemez. Öğretmen olduktan sonra kısa bir süre için o sıralara öğrenci olarak döndüm.Ve saatlerce orada oturmanın ne zor olduğunu çok iyi anladım ki çocukların çoğu yeterli harçlıkla okula gelemiyor yani aç bir şekilde okulun bitmesini bekliyor.Çocuğun evdeki durumu da çok önemli. Ama biz -kimsenin beğenmediği- öğretmenler çoğu zaman mucizeyi gerçekleştiriyoruz.


  • oyokbuyoknevar  (10.11.20 22:11:01) 
[]

Bilgisayar oyunda 90 dereceyi buluyor

Arkadaşlar lenovo z50 70 hq işkemcili bilgisayarım var.Bu çok ısınıyor 90 derece normal mi ya?




 
90 derece cpu pek normal değil. Boşta sıcaklık nedir ?


  • ycaycayca  (22.09.20 14:38:42) 
hocam
o pc cok efsana degil sogutması vs. mükemmel degil
oyun icin konusuyorum

yapabileceklerin
1-islemci ve gpu termal macununu yenilettir
2-hdd varsa ssd ye dön
3-alta iyi bir sogutucu koy
4-klavyeyi ayrı kullan
  • kingcyrax  (22.09.20 15:13:18) 
şu an satılan 10.nesil işlemcili rtx ekran kartlı en pahalı oyun laptopları 98 dereceyi görüyor oyunlarda.

Monster, MSI ve ASUS'tan falan bahsediyorum. İstisnasız hepsi böyle.
  • inancsiz deve  (22.09.20 15:43:03) 
Benim msi gs60 laptopta cpu ve gpu 90dan aşağı inmez genelde :D wasd kısmı ısınmadığı için sorun etmiyorum yansın cayır cayır para verdik o kadar çok ısınınca kapanır zaten diye düşünüyorum önlem olarak :D Ben hiç normal şartlarda ısınıp alev alan pc görmedim o parçalar normalde 300-500 dereceye kadar dayanıklı diye biliyorum lisedeki teknik servis tecrübemden hatırladığım kadarıyla


  • ananiyimioguz  (22.09.20 15:46:59) 
[]

Aşkta çıkar var mıdır?

Arkadaşlar insanoğlu evrim gereği güçlü neslini devam ettirebilecek birine mi aşık olur yoksa güçle bir alakası yok mu? Bakıyoruz kızların çoğu güçlü erkek peşinde ama bakıyorsun bi kısmı da kimsenin bakmayacağı erkeği seçiyor? Aşkta çeken şey nedir herkesten farklı olması mı krndine yakın görmesi mi kendne güveni mi güç mü nedir sizce?




 
Sevmenin derinliginde kisisel menfaat vardir zaten, kendini gerçeklestirme ve tatmin olma.

Yani evet vardir.
  • Avoiding The Puddle  (01.09.20 11:15:23) 
Her ilişkide karşılıklı fayda sağlama vardır. Güzel kıza neden aşık oluyor herkes ama çirkine kimse bakmıyor? Er kişisi kızın güzelliğini seviyor, ondan faydalanmak istiyor. Güzellik de para da maddi şeyler. Kadın nasıl erkekte güç, para, itibar, konuşlandık vs. arıyorsa, erkek de güzellik, iyi bir yüz, iyi bir vücut, sevimlilik, gençlik, enerji arıyor. Birbirine uyumu tutan insanlar karşılıklı birbirini tartarak çift oluyor. Bu arada geçen tartma süreci flört, bizden olur denildiğinde ciddi ilişkiye dönüşüyor.

Kısacası her aşkta aslında mantık unsurları vardır. Burada ve diğer yerlerde ben onu seviyorum ama onun haberi yok, ruh ikizim olduğunu çok iyi anlaşacağımızı düşünüyorum dediğinde, aşkından öldüğünde onu bağlayan asıl unsur birbirlerine uygun olduğunu düşünmesi, maddi açılardan bir uygunluk bu.
  • Hallegadola  (01.09.20 11:46:30) 
Aşk denen olgu zaten çıkar ilişkisi yüzünden insan eliyle var edilmiştir özetle.


  • Deathrow  (01.09.20 12:01:15) 
Çocukken saf temiz seviyorsun da büyüdükçe çıkara dayanıyor. Kendini onunla mutlu hissetmeniz bile çıkar öteki nedenler sonra gelir


  • olaylar olaylar  (01.09.20 13:13:25) 
bu dünyada içinde egoizm olmayan tek şey anne sevgisidir muhtemelen. sokaktaki dilenciye verilen bozuk paranın temelinde bile bilinçli olmasa da bir çıkar vardır. hayatın boyunca tanımadığın birine karşı çıkarsız sevgi beslediğini düşünmek rahatsız edici derecede naif olurdu.


  • bohr atom modeli  (01.09.20 14:49:05) 
[]

Laptopa su gitti

Arkadaşlar bi miktar su döküldü bilgisayar başta açılıyor bi müddet sonra kapanıyor ama normal işleri yapabiliyorum sizce bu laptopun tamir olma şansı nedir 10 saattir böyle.




 
hocam kuruttun mu ne yaptın . açmadan ne kadar bekledin.


  • fezagezgini_4  (02.08.20 17:27:00) 
Güneşten ağrı koy gurur o kendi kendine.


  • pass  (02.08.20 17:36:39) 
[]

İkinci el laptop alınır mı şu modele bi bakıverin.

Oyun bilgisayarı almayı düşünüyorum aşağda fotoğrafta özellikleri yazıyor.Oyun bilgisayarı düşünüyorum güncel tğm oyunları iyi derecede oynatır mı?




 
Oynatmasına oynatır da oynatır da öyle ahım şahım bir performans beklemeyin. Çünkü o ekran kartı çok eskidi. Medium veya low ayarlarda ancak oynarsınız. Bir de ayıptır sorması kaç para vereceksiniz?


  • İnatçılığın yeryüzündeki temsilcisi  (26.06.20 22:10:43) 
5 senelik ekran kartı, sanmıyorum. eksisozluk.com şuraya bakabilirsiniz.


  • black holes in the sky  (26.06.20 22:12:00) 
ekran çözünürlüğü düşük, bu sebeple oynatabilir. Mediumda veya bazen lowda oynaman gerekebilir yeni oyunları.

1080p ekranlı gtx850m ekran kartlı Asus'ta Gta5 falan oynamıştım. 25 kare alıyordum ortalama (çeşitli ayarlarla) Bunun ekran kartı bi tık üst, ekran çözünürlüğü düşük o yüzden daha iyi. (ama normal kullanımda o çözünürlük düşük be bence :/ )
  • nhk ni youkosu  (26.06.20 22:14:57) 
ilanla alakam yok, daha önce ikinci el duyurularına da yapıştırmıştım. satılmıyor bir süredir. ekran kartı bir üst seviye, ssd var, ekran çözünürlüğü daha iyi.

www.sahibinden.com
  • fezagezgini  (26.06.20 23:16:50) 
www.hepsiburada.com
Bu ürünle karşılaştırırsak hangisi daha iyi

  • kiriko  (26.06.20 23:21:52) 
950m e o para çok fazla aşırı hemde.4000 tl ye sıfır iyi bişey bulamazsın boşa para gider.2 el yokla en az 970m li bişey için


  • othervoices  (26.06.20 23:44:15 ~ 23:45:45) 
[]

Bilgisayardan anlayanlar bi bakıverin

Arkadaşlar özellikleri yazan bilgisayala pes fifa 20 oynayabilir miyim?




 
Neden


  • kiriko  (23.06.20 15:34:46) 
işlemci hem 7 senelik hem de 7 sene öncesinin düşük modellerinden, RAM belirtilmemiş, en iyi ihtimalle 4GB'dır, maalesef yetersiz.


  • mrtkp1234  (23.06.20 15:46:46) 
zamanında o bilgisayarla gta v 30 fps civarı oynamıştım.


  • cauldronwizard  (23.06.20 17:39:46) 
böyle şüpheye düştüğünüzde aşağıdaki siteden yardım alabilirsiniz.

www.systemrequirementslab.com
  • allineed  (23.06.20 17:41:34) 
[]

Samsung laptop alınır mı?

Arkadaşlar önerir misiniz laptop konusunda yetkin değiller ama?




 
Ben aldım, 5 sene de kullandım, bir sorun da yaşamadım.


  • salihdt  (14.06.20 23:24:25) 
alınırda ne için kullanacaksın. birde model at bakalım özelliklerine bütçe vs. laptop için cihaz.tv kanalına ayrıca bak youtube dan. kendisini tanımıyorum şahsen ama incelemeler iyi.


  • Topalordek  (15.06.20 00:09:58) 
Samsung laptop işini bırakmadı mı?


  • sutlu nescafe  (15.06.20 08:59:51) 
[]

Aşkı evrimle açıklayabilir miyiz?

Arkadaşlar sizce aşk diye bir şey yok mu? Örneğin bayanlar en füçlü erkeğe mi aşık olurlar kendilerini güvende hissetmek için? Yoksa aşkın güçle bir alakası yok mu nasıl açıklayabiliriz aşkı?




 
güçle alakası var ama bu fiziksel güç olmak zorunda değil. bu erkek tarafı için de geçerli. zeka da bir güçtür. espri yeteneği de bir güçtür. romantizm de bir güçtür. önemli olan sizin ne tür bir şey aradığınızdır. buradaki güç aşık olan kişinin zekasına göre değişir. biri geliri yüksek kişilerden hoşlanır, diğeri entelektüel bir tatmin beklentisindedir, diğeri vücudu çekici olan insanları en öne koyar. önemli olan aynı paydada buluşabilmek. bizim için kuyruğu uzun olmak, renkli olmak, fiziksel kavgada en iyi olmak ya da en iyi ötebilmek gibi tek bir değişken yok.


  • bohr atom modeli  (12.06.20 23:48:17 ~ 23:49:14) 
eşcinsellik diye bir şey olduğu için aşk evrim ile açıklanamaz. insan üreyemeyeceği hemcinsine de aşık olabiliyor.


  • rose parks  (13.06.20 00:20:07) 
insan insanın bilinmeyenine aşk duyar. gün gelir bilinmeyen çözünür, gizem kalkar. gizem kalkınca da aşkı biter. sis perdesi kalkar ve görüntü netleşir. dünyevi aşkda bu döngü böyle sürüp gider. ta ki rabbisini bulana dek. arayan bulur. farkında olsun yahut olmasın, herkes ilâhî aşkı aramaya meyillidir bu nedenle.


  • galaksi yolcusu  (13.06.20 00:46:29) 
[]

Hristiyanlıkta bütün peygamberler neden yahudi

Yeryüzündeki diğer insanlar başı boş mu bırakılmış onlara neden peygamber gelmemiş.




 
kuran'da sadece arap yarımadasında yaşayan hayvanlardan bahsedilmesiyle ya da oruç sisteminin iskandinavya'da cortlamasıyla aynı sebepten dolayı. dinler lokal insanların ürettiği kavramlar. dünyaları o kadarcık. o dönemde adamların karayipler diye bir yerin varlığından bile haberleri yok, nasıl peygamber gitti vs. diye hikaye yazsınlar?


  • sir gawain  (02.06.20 17:49:04 ~ 17:50:27) 
peygamberleri bilmiyorum, fakat celal şengör coğrafi keşifler sonrasında temas kurulan amerikan yerlilerinin kilise tarafından insan sayılmadığını, çünkü kutsal kitapta bu insanlardan bahsedilmediğini söylemişti.


  • arkadakiadam  (02.06.20 17:50:15 ~ 03.06.20 08:35:05) 
ona bakarsan kurandaki peygamberler de yahudi


  • kelepir  (02.06.20 18:00:12) 
@sir: oruç sistemi iskandinavya'da cortlamıyor. mekke sıcağında 13 saat oruçtansa norveç'in oda sıcaklığında 22 saati tercih ederim.

kaldı ki ortalama 70 yıl ömürde tuttuğun toplam oruç süresi (saat bazında) dünyanın her noktasında hemen hemen aynıdır.
  • ya ben lan neyse  (02.06.20 18:00:14 ~ 18:06:40) 
@ya ben lan neyse, belli bir enlemin ötesinde güneşin hiç batmadığı veya doğmadığı zaman aralıkları var. söz konusu olan yalnızca 22 saat değil. şu makaleye göre böyle bir durumda müslümanlar mekke'nin veya başka bir müslüman ülkenin saatini kullanıyorlar: www.theatlantic.com


  • arkadakiadam  (02.06.20 18:11:11) 
İslam inancında her ümmete bir elçi muhakkak gelmiş.

Nahl Suresi 36. Ayet

Biz her topluma (ümmete) elçi gönderdik; Allah’a kul olsunlar ve azgınlardan uzak dursunlar diye. Onların içinden, Allah’ın yoluna kabul ettiği kimseler de oldu, sapıklığı hak etmiş olanlar da. Yeryüzünü dolaşın da o yalancıların sonunun nasıl olduğunu bir görün.
  • emcekare olmadi einstein olsun bari  (02.06.20 18:32:21) 
Cünkü hristiyanlık ve müslümanlık yahudi dininin uzantısı


  • efruz  (02.06.20 20:00:19) 
Semavi din patenti yahudilerde olduğu için


  • Unde bach canim  (03.06.20 01:45:28) 
kuzey avrupa da oruç süresi: doğrusu 20 küsür saat değil. abdülaziz bayındır bu işi iyice araştırdı bilimadamlarıyla kutuplara gitti. oralarda rüzgarın esiş hareketleri takip ediliyor. ona göre sahur iftar saatleri belirleniyor. süreler makul.


  • luluki  (03.06.20 06:07:25) 
ne makulu oglum. kuzey kutbunda nasil oruc tutulacagina dair verecek bir cevabi yok kuran'in.


  • baldur2  (03.06.20 07:19:10) 
@baldur abdülaziz bayındır izah ediyor. Merak ederseniz kendisinin birçok videosu var bu konuyla ilgili.


  • emcekare olmadi einstein olsun bari  (13.06.20 18:08:00) 
[]

Neden tanrının oğlu olamaz

Arkadaşlar isa tanrıdan bir ruh olamaz mı bu neden mümkün olmasın kısıtlı tanrı özelliklerine de sahip olamaz mı?Bu arada müslümanım.




 
bildiğim kadarıyla öyle zaten (yanlış biliyor da olabilirim).
hristiyanlıktaki baba-oğul kavramını insanlardaki baba-oğul ilişkisi gibi düşünmemek lazım. sonuçta tanrı meryemi döllemiyor. isa bir nevi tanrının zuhuru.

bu arada ateistim.
  • lesmiserables  (02.06.20 16:01:52) 
inanıştan inanışa fark var. islam için net söylemin oluşu kutsal kitapta tanrı tek'tir ifadesini cebrail'in muhammed'e tebliğ etmesinden geliyor. (bkz: ihlas suresi)


  • kurmalifare  (02.06.20 16:02:46 ~ 16:04:02) 
İhlas suresinde direkt "O doğmamış ve doğurmamıştır." ayeti var. Ayrıca tevhit inancı var. Tanrının bir ve tek olduğuna dair. Bunlar Hıristiyanlıktaki teslis inancına karşı.


  • black holes in the sky  (02.06.20 16:07:42) 
bildiğim kadarıyla islamda zaten her insan tanrıdan geliyor. Allah insana kendi ruhundan üfledi diye ayet var.
ama oğul olarak yok sanırsam.

  • prizmatik  (02.06.20 16:19:53) 
tanrının tekliği, ilginç bir paradoks.
yani, tanrının kendisine eş-yahut tanrı özelliği gösteren bir başka varlığı yaratmayı istememesi, tek tanrılı çoğu dinin ortak inancı. isa eğer tanrıdan bir ruhsa, tanrının parçalarının farklı şekillerde görünebileceğini kabul etmiş olursun ki, bu mantık zamanla taşa-güneşe-ağaca tapmaya kadar gitmiş. "güneş de tanrının bir lütfu" deyip, tanrıya tapmış insanlar. ya da, yaptıkları heykellere, tanrının ruhunu temsilen tapmışlar, yoksa kimsenin "bu minik heykel beni yarattı" falan dediği yok.

tanrının bir parçası, ruhunun bir kısmı diye bir şeyi kutsallaştırdığında, yaratıcının biricikliği yok olur. teklik, bozulmayı önlemek adına önemli. hz muhammed'e bile "dünya onun adına yaratılmış" diye diye bir üstünlük verdiler ve sonunda şimdi sorsan bir müslüman "hz muhammed bizim peygamberimiz" der. halbuki, adem de bizim peygamberimizdir, Yakup da. İslam'da peygamberler arası torpil yoktur. imanın şartlarından biri peygamberlere inanmaktır, son peygambere daha çok inanmak değil.

demeye çalıştığım, yaratılanlar arasında bir torpil, "şuna da biraz ruhumdan katayım" durumu tek tanrılı dinlerde olamaz. duayı sadece kendine ister tanrı. araya torpil kabul etmez. gidip bir kabirden, bir ağaca çaput bağlayarak falan dua etmeni istemez. kaldı ki, bir peygamberi hiç yarı tanrılaştırmaz. ölen, bedenini eninde sonunda yaratıcıya teslim edecek olan tanrısal bir özellik alamaz. hristiyanların alimlerinin birleşip de kutsal kitabı derleyip, temel ilkeleri belirleme sürecinin en büyük paradoksudur bu.
bu arada, kimse İsa'nın gerçekten oğul olduğunu düşünmez. en azından kitabı mukaddesi okuyanlar düşünmez. oğulluk, yarı torpilli, tanrı olmayan ama herhangi biri de olmayan bir manevi sıfat haline gelmiş zamanla.
  • lovemyself  (02.06.20 16:26:05) 
...lem yelid ve lem yuled...


...ondan çocuk olmamıştır (kimsenin babası değildir) kendisi de doğmamıştır (kimsenin çocuğu değildir)...

İslamiyet inancında böyle.
  • ya ben lan neyse  (02.06.20 16:31:47 ~ 16:32:29) 
Matematiksel olarak Isa'nın tanrının oğlu olması; ilahi tanrının varlığından veya Muhammed'in göğe yükselmesinden daha düşük ihtimalde değil. Hepsinin oranı aynı. Yüzde 0.


  • fobfilm  (02.06.20 18:59:21) 
[]

Dinde zorlama yok mudur var mıdır

Arkadaşlar kafam çok karışık.Bir grup diyor ki dinde zorlama olmaz zorla namaz kıldıramazsın kılmayanı öldüremezsin tamam güzel peki başka bir grup diyor ki kişiyi müslüman olmaya zorlayamazsın fakat müslüman olmuşsa zorla namaz kılacak. Kanıt olarak da zinanın ve hırsızlığın cezası kuranda yazıyor demek ki zorlama vardır diyor o da mantıklı geliyor işin içinden çıkamadım.




 
Yok. Cezası var kuranda ceza bizdeki anlama gelmiyo karşılık anlamına geliyor. Bu bahsettiğin şeylere ceza vermek için en az 4 şahit olması gerekiyor ve bunların dinen şahitliği makbul olması gerekiyor bulabilir misin? En son bi imamın camide imam odasında bi suriyeli kadınla basılma ya da yakalanma olayı var aşağı yukarı aynı olay dinin ilk yıllarında yaşanıyor sonuç bizi şoke eden yargı kararları gibi şahitler 100 sopa yalancı şahit cezası alıyor. En ufak şüphe sanığa yarar bu hukuktada da dislam dininde de böyle islamın evrensel olmayan hukuk kuralı yok gibi hemen recm ama diye gelenler olacakdır bir tane uygulaması dışında uygulaması yoktur. Sonuçlarsak dinde zorlama olamdığı konusunda ayet değil sure var kısaca meali senin dinin sana benim dinim bana eğer zorlama olsaydı peygamberin yahudu komşusu olmazdı eğer zorlama olsaydı yukardaki olay yaşanmazdı allahın işine karışmamk lazım basit bi kuluz sonuçta


  • yeliz adeley  (02.05.20 02:51:21) 
gerceginde var ama kultur muslumanliginda yok. colun ortasinda sene 500 arkadanki destekcilerinle tabii ki kese kese milleti musluman yaparsin. simdi yap bakalim, geri kalan hayatini hapiste gecirirsin.


  • baldur2  (02.05.20 02:51:35) 
Ailenin sevdiklerinin dini vecibelerini yerine getirdiklerinden emin ol yoksa niye onlara yaptırmadın diye seni cezalandırırım alt metni var islam'da. Biraz bakınca bunu buldum mesela.
"Yedi yaşına geldi mi çocuğa namazı emredin, on yaşına geldi mi kılmadığı takdirde dövün." (Ebu Davud, Salat, 26; Tırmızi, Salat, 299)

  • Bruce  (02.05.20 02:59:05) 
Bi şey daha eklemek istiyorum hep diyolar ya islamı öğrenmek için hocalars ihtiyaç yok ayet gösteriyorlar sizden para istemeyenlere uyun diye bu 2 aşamada doğru basit dini öğrenmek için bunlara ihtiyacın yok ama iş derinliğe gelince bilimsel olarsk ele alman lazım ki bu da mantıktan geçer mantık bilmeyen fıkıh bilemez. En önemlisi ayetlerin nuzul siret diye bağlamları var. Emir olmayan emirleri var mesela dünyayı gezin mealinde ayet var cumadan sonra rızkınızı aramak için dağılın ayeti var mecbur kılmıyo bu ayetler bağlamında incelersen düz adsm olarak bakarsan cumayı kıldın rızkını aramak için avare avare gezersin hele şimdi cuma da dinen iptal napıcaz o zaman. Mustafa öztürk bu konuda çok iyi din anlatıyor akademik şablonlarla. Senin verdiğin örnekle bakınca dinde çok çelişki cıkıyor bi ayet insan öldürmeyi tüm insnaları öldürmkle bir tutuyo vi ayet kafirleri bulduğunuz yerde öldürün diyo işte buarada nuzul siret devreye giriyor hepsinden önemlisi peygamberin uygulması. Bi de bu kaynakların çoğuna sahip değiliz bu cok konusulan bi şey namaz farz bu konuda kimse ihtilafa düşmüyor ama nasıl kılınacsğı konusunda farklılıklar var cünkü kaynak yok.


  • yeliz adeley  (02.05.20 03:03:33) 
dinde zorlama yoktur olayı hristiyanı yahudiyi filan zorla müslüman yapamazsın olayı.

yoksa müslümanlara gayet zorlama var, farzı yerine getireceksin şeklinde. Cezalar ağır. ama tabii cezaların yerine getirilmesi için konan şartlar filan da zor şartlar.

atıyorum adam müslümansa namazı evimde kılıyorum diyebilir, bir şey yapamazsın ama müslümanım ama namaz kılmıyorum diyorsa ceza verilir. Tabii İslami bir devlette olduğunu varsayarsak.

yani katı cezalar var ama uygulanması esnek. Özel hayatında ne yaparsan yap ama toplumsal düzlemde itaat et ve inkar etme mantığı var.
  • KaraSakall  (02.05.20 04:39:48) 
Bazı konuları biribirine karıştırmamak lazım. Sağda solda Diyenler değil kaynaklar önemlidr. Müslüman olmayanlar için zorlama yoktur. İnanmayan imanmaz .
Günümüzde ise müslümanlar dinen yapmadıkları mesela bir ibadet ya da başka amel için (uygun bir dille) bir birini uyarmalıdır. Yani emri maaruf. Burada bile dil kullanımı, usül önemli.
Cezalara gelince ise kişinin kendisi cezayı veremez. Cezayı devlet verir.

İşin içinden çıkmak için kaynaklara bakmak lazımdır. İnsanımız dini konularda bir şeyi açıklarken 'sanırım, bana göre ' diye başlıyor. Böyle, sözde doğruluğu kendinden menkul kişilerden uzak kalıp kaynaklara bakmak lazım.
Fıkıhta cezalar konusu ukubat bahsinde geçer zaten .
  • Erva  (02.05.20 06:19:48 ~ 06:21:55) 
Dinde yok din mensuplarinda vardır


  • basond  (02.05.20 10:06:32) 
hırsızlık, zina, yalan söylemek vs. bunlar bir başka kula karşı işlenmiş suçlardır ve toplumsal düzeni bozabilirler, namaz, oruç vb. allaha karşı işlenmiş itaatsizlik suçlarıdır, bunların cezasını allah verecektir dolayısı ile karışılamaz.

bu tür durumlarda bir takım adamların peygamber böyle dedi, falanca filanca böyle dedi dediklerini duyabilirsiniz, peygamber dahil kimse allah değil, allah böyle bir cümleyi kuran'a koymamış ise götten bişi uydurulmamalı aksi halde şirk koşmuş allah adına konuşulmuş olur.
  • selam  (02.05.20 11:40:46) 
Musluman olmayan zorlanmaz,ama muslumansa din devletinde mecbur uyacak.mustafa ozturk gibi tarihselciler modern insanlara dini cici gostermek icin carpitarak anlatir,itibar etmemek lazim


  • kreatin  (02.05.20 12:37:56) 
dinde zorlama yoktur. dedigin iki konu icin de bu gecerli.

yani musluman olmayan birisini zorla musluman yapamazsin. burada herkes hemfikir.
musluman olan birisine de zorla ibadet yaptiramazsin. evet muslumanin yapmasi ve yapmamasi gereken seyler var ama bunlari kimse zorlayamaz. ibadetleri yerine getirip getirmemek kisinin kendi rizasidir. bu demek degildir ki ibadeti yerine getirmemenin cezasi yok ama cezayi diger insanlar degil kiyamet gununde Allah verir. yani kimseye namaz kilmadi, oruc tutmadi diye ceza verilemez. ama bir de toplumu ve diger muslumanlari da etkileyen durumlar var(hirrsizlik, zina vs) bunlarin cezasi var ve uygulanir ama bu dinden dolayi degil toplum duzeninden kaynakli. en tartismali konulardan biri olan zinanin cezasi bile kur'an'a gore recm degil 100 sopadir(www.kuranmeali.com
bu cezanin uygulanabilmesi icin de zinaya 4 kisinin sahitlik etmesi gerekir, yani topluma acik yerde olmus olmasi ve diger insanlari etkilemis olmasi lazim
  • crucio  (02.05.20 12:41:28) 
crucio,din devletinde cezasi verilir,eğer namaz kolmadigi oruc tutmadigi kesinlesirse


  • kreatin  (02.05.20 13:28:45) 
[]

Namaz kılmayan neden cehenneme?

Arkadaşlar herşeyi anlıyorum fakat yaradan ibadet etmediğimiz için neden bizi yakıyor. Ben yaratılmak istemedim ki şükür anlaminda namaz kilayim? Sizce?




 
Böyle olmaz argüman.
Diyorum ki, dünyaya gelmeyi istedin. Sana sordular hatta kendin başvurdun. Dedin ki, Allahım beni dünyaya gönder, orada sana iyi kulluk yapayım sonra ölünce daha iyi durumda olayım. Sana dediler ki, böyle gidersen daha iyi kulluk yaparsın tabi, hafızanı silip öyle yollayacağız ki kendin doğru yolu bul.
Buna karşı çıkabilir misin?
  • kisa  (16.03.20 22:37:22) 
ya kabul edersin ya kabul etmezsin. şu mantıklı bu mantıksız, şuna uyarım buna uymam, ben şöyle yapmadım ki o benden bunu istiyormuş gibi bir durumun yok. inanç (iman etmek) üstün gelmeli. zaten yaratılmak istemedim ki çok saçma bir argüman noktası. nereden biliyorsun yaratılmak istemediğini?


  • xvyz  (16.03.20 23:06:08) 
inanç rasyonel değildir.
mantık aranmaz.
tartışmayı yaptığın alan farklı/yanlış.
  • jimjim  (16.03.20 23:24:25) 
Şu an ölmekte istemiyorsan, yaratılmandan dan dolayı mutlusundur. Yaratılmadan yani yoklukta 'isteyebilmek' nasıl mümkün oluuor? doğrusu anlamsız.

İmanını muhafaza etme noktasında namaz ve diğer ibadet ve ameller önemli. Farz vacip sünnet müstehab olarak yapılması gereken ameller vardır.
Kalbim temiz demek anlamsız bu noktada. Dinen samimi bir teslimiyet lazım. İnsanı secdeye götürmeyen iman cennete nasıl götürsün diye.
Biz yaratıldık ve aciziz, zayıfız dinin emirlerine uymak mükellefiyetimiz var. Burada nefsin arzuları her ne ise tersini yapmakta fayda var. Hayat, sadece bu dünya ile sınırlı değil.
  • Erva  (16.03.20 23:29:22) 
alemde var olmanın amacı tekamül. yani ruhani evrimini tamamlamak. bunun için yapılması gereken bir çok şey var ve bunlardan bir tanesi de ibadet.
ibadetin türlü türlü çeşidi var. hepsini yapmak lazım, namaz da bunlardan biri. (namazın islam öncesi dinlerde de var olması onu yalan ya da başka dinlerden gelmiş yapmaz bu arada. zaten dinlerin özü bir)

bunu vücut sahibi olmak için spor yapmaya benzetebilirsin. 6 aylık bir süren var, bu süre içesinde sistemli bir şekilde çalışıp, dışarıdan bakınca anlamlı olmayan hareketleri yapman gerekir. eğer yaparsan mükafatını alırsın. ancak yapmaz isen -ve sözgelimi 6ıncı ayın sonundaki bir etkinlik varsa ve o etkinlik için iyi görünmek istiyorsan, son günlerde çok yoğun çalışır ve acı çekersin.

yaratıcının bizi cehenneme atacağına ya da kimilerinin söylediği gibi "kızgın saç üzerinde" bize namaz kıldıracağına inanmıyorum. aslında bunlar verilen örneklerin yanlış anlaşılmasından başka şeyler değil.

yaratıcıyı hissetmek ve ona yakın olmak tarif edilemez ve insanüstü bir duygu. eğer bu duyguyu hissederseniz, ondan bir adım uzak kalmak bile acı veriyor insana. bu öyle bir acı ki ister ateşler içinde yanmak de, ister buzlar içinde donmak.

bahsettiğim duyguyu tatmamış olan insanlar için verilecek bir örnektir cehennem motifi.

eğer biz dünyadayken yaratıcıya yakınlaşmak için elimizden geleni yapmazsak, ilerleyen zamanda öyle bir pişmanlık duyacağız ki, tekrar dünyaya gelmek isteyeceğiz. bu öyle bir pişmanlık olacak ki, verdiği acı ateşlerde yanmak gibi olacak.

bilip bilmeden de dinin ne kadar saçma olduğunu söylemeyin. din değil saçma olan, sizin inançlarınız. müslüman bile olmayan insanların din hakkında kestiği ahkamlar yüzünden inancın kendisini suçlamayın. suçlayacağınız şey insanların inançları olsun çok isterseniz, ama dinin kendisi değil.

gerçek islam bu değil diyen insanlarla sürekli dalga geçmeyin. gerçek islam bu değil gerçekten. ve onu görmedik nerede bu demeyin. gerçekten görmediniz. gören de çok az zaten. önceden yüzde 3ü geçmez diyordum iman sahibi insanlar için, şimdi diyorum ki %2 olsa büyük bir oran.
  • biseysorcaktim  (16.03.20 23:44:50) 
Allahın merhameti gazabını geçmiştir (ayet meali)

Namaz kılanın cenneti garanti olmadığı gibi kılmayanın cehennemi garanti değil (ayetlerin tefsirin cıkan sonuc denebilir)

Şeytan sizi allahın merhametiyle aldatmasın (ayet meali)

Yani durum bıcak sırtı ne olacağını allah bilir bunu yanında cehennemlik gözüyle bakılıp sırf bir köpeğe su verdi diye cennetlik olan sırf bir zinadan dolayı ömrü boyunca yaptığı ibadeti heba olan da var
  • yeliz adeley  (17.03.20 01:46:08) 
diğer 3 mezhepte namaz kılmayanın öldürüldüğünü, hanefide ise dönene kadar hapsedildiğini de unutmayalım


  • egokalp  (17.03.20 03:07:53) 
islama göre namazı şükretmek için kılmıyorsun ki, mecbur olduğun için kılıyorsun.
yakılma kısmına gelince, allahın emrine uymadığın için (günaha girip) yanacaksın.
hatta bu canı ben istemedim, al geri veriyorum da diyemiyorsun, intihar etmek de günah (yasak).
ben sevmedim çıkayım bu dinden desen, o da yasak.
  • prizmatik  (17.03.20 03:31:18 ~ 03:32:50) 
Namaz kılmadıgınız ıcın cehenneme gıdecegınızı sıze kım soyledı, bunu nerede cıkardınız?
Zıhnınızde olan ‘tanrı’ sızı kucukken yapmadıgınız eylemler ıcın cezalandıran anne babanız olabılır mı
Zıhnınızde kalıplasmıs tanrı kavramından kıurtulup Allah’ı anlamaya calısırsanız, o zaman daha ıyı fıkır sahıbı olabılırsınız.

Ayrıca bır sorunuz var, sorunuzu sorunun sahıbıne sormanız daha uygun olmaz mı ? Allah’a sorabılırsınız bu sorunuzu, cevabı gonderecegınden emın olursanız cevabı gonderır de ayrıca :)
  • kırmızıayakkabılıgargamel  (17.03.20 03:43:54) 
Sadece namaz kılmadığın için cehenneme gidilmez, namaz kılsan dahi günahın sevabından çoksa cezan kadar yine cehenneme girersin.

Özetle imanın varsa ebedi cehennemde kalmazsın, eninde sonunda cennete girersin, imanını koru küfre düşme yeter.

Ama hem namaz kılmayıp hem de "namaz kılmak şart değil" dersen Allah'ın ayetlerini inkar etmiş olursun, küfre düşersin.

Hiç bir günah insanı kafir etmez, imanını koruduğun sürece eninde sonunda cennete girersin. Günahın sevabından çoksa sana kesilecek ceza kadar cehennemde cezanı çeker çıkarsın.

Siz önce bir imanınızı kurtarın da, Allah nasip ederse namaz da kılarsınız diğer ibadetleri de yaparsınız.
  • John Bloor  (17.03.20 09:25:07) 
Sana saçma gelen bir şey varsa inanmazsın, araştırırsın, okursun. Hala kafana yatmıyorsa da demek ki bana göre değil, inanan inansın ben inanmıyorum dersin.

Hem inanıp hem de sorgulamak mümkün değil ne yazık ki...
  • kimlanbu  (17.03.20 09:33:43) 
eğer böyle düşünüyorsan imanın da zayıftır. dinin özü sorgulamak değil, itaat etmektedir. allah'la sözleşme yapılmaz, itaat edilir.


  • nickini degistiren yazar  (17.03.20 09:39:52) 
[]

Kendine güvenmeyen erkeğin talibi var mı?

Sizce bir bayan bir erkeğin sadece kalbine aşık olabilir mi?




 
Erkek olsun kadın olsun kendine güvenmeyen hiçkimse tercih edilmez. Çünkü herkes yanındaki insanın güçlü olmasını ister. Maalesef özgüvensiz kişiler saygı görmüyorlar.


  • rock n roll  (16.03.20 18:19:43) 
O zaman aşka Bir nevi çıkar ilişkisi diyebilir miyiz?


  • kiriko  (16.03.20 18:20:51) 
doğrudan bir çıkar ilişkisi diyemeyiz bu durumda ama herkes mutlu olacağı koşullarda yaşamak ister ve bunda da yanlış hiçbir şey yok. kimse ezik, özgüvensiz ve sümsük birinin bebek bakıcısı olmak istemiyor şu kısacık ömründe haliyle. ben de yaptım bir hata dört beş ay önce buna benzer ama bir ay anca dayanabildim adama, kaçtım. hiç pembe dizi romantizmine giremiyorum yaşayıp gördüğüm için o yüzden, kadının da erkeğin de özgüvensizi çekilmiyor hiç.


  • wmeh  (16.03.20 18:25:19) 
Zor, ama bu kendine güvenin neyle tanımlandığına göre değişir, özellikle parasız olup özgüveni yerinde olan erkeklerin kabul görmediği bir toplumda siz isterseniz arşa yükselin sizi değerlendiren çoktan puanınızı vermiş oluyor.


  • olaylar olaylar  (16.03.20 18:38:06) 
sen bir kadının kalbine aşık olabilir misin önce bunu cevapla. kadınların da vereceği cevaplar aynı oranda olur.

benim bildiğim, erkekler genelde kalbine değil götüne aşık oluyor kadınların.
ben de erkeklere aşık olurken aynı bu şekildeyim.

kendine güvenmiyor derken neyine güvenmiyor? tipine, iyiliğine, sadakatine, pipisine, işine, başarısına? insanın kendine güveni ya da güvensizliği de çeşit çeşit, özgüvensizliğin sebebine göre değişir.
  • rewlack  (16.03.20 18:57:47 ~ 19:02:58) 
Bir insanı saf bir şekilde sevmek mümkün özgüven falan biraz zamane olgular, gerçek sevgiyi bulmak için bu kadar zorlamaya gerek yok. Çok güzel filmler izleyip mükemmel kitaplar okumuş belki herkes ama kimse ders çıkarmamış anlaşılan. Sorsak hepiniz kürk mantolu Madonna mı ay müthiş kitaptı dersiniz .ama iş aşka geldi mi özgüven arayan değişik insanlar oluveriyorsunuz.


  • olaylar olaylar  (16.03.20 19:45:24) 
Yakın çevremden bir örnek vereyim. İşi gücü olmayan zamanında penzin pompacısı(küçümsemek amacıyla söylemiyorum) olan bir arkadaşım, Matematik öğretmeni olan bir kadınla nişanlandı. Kendisi çok özgüvenli bir insandır.

Soruna cevap; talibi falan yok.
  • komando kani var bende  (16.03.20 19:47:21) 
aşık olabilir ama sonra devamı gelmez. kendimden biliyorum. belki de hayatımda en derin izler bırakan ex'im bayağı çabalamıştı. "aguen ben senin kalbini sevdim. o yüzden kafamdaki soru işaretlerine rağmen denemeye devam ettim ama olmadı" demişti. zaten teşekkürleşip ayrıldık falan.

sonrasında bir süre depresyonun ardından yepyeni bir ben olarak çıksam da, tabiri caizse kızlar artık peşimden koşsa da o ex'e dönemiyorum hala çünkü geçti yani yapacak bir şey yok :/
  • aguen  (17.03.20 00:31:25) 
[]

Neden dalga geçmeyi severiz

Bilimsel olarak bunun cevabı var mı acaba özellikle çocuklarda bunu sıkça görüyoruz sebebi ne olabilir sizce?




 
www.hbs.edu

Bu çalışmaya göre yaratıcılığı arttırıyormuş mesela.
  • winston insani  (28.02.20 18:57:23) 
bilimselini bilmiyorum ama “bence”si üstün hissetmeyi sağlaması.


  • meyal  (28.02.20 20:09:48) 
Mizah, sorunların daha az ciddiye almada fayda sağlıyor. Depresif, üzgün stresli haller insana fayda sağlamıyor.

Aslında akılcı duygusal terapide de kullanılan bir tekniktir. Bilimsel olarak da yani dalga geçmek veya mizahını yapmak insana iyi gelir.

Sorunlar karşısında mizah yapabilmemiz bir başa çıkma yöntemimiz bence.
  • coca cola  (28.02.20 20:20:09) 
Dalga geçme konusu benim başıma çok geldi temelinde özgüven eksikliği ve kıskanma üzerine olduğunu düşünüyorum ve okuduklarımdan da bunu gördüm.


  • shredd  (28.02.20 22:35:25) 
[]

Günümüzde öğretmen olmak

Arkadaşlar sizce öğrenciler mi şımarık yoksa öğretmenler mi beceriksiz.Ogretmenler neden bu kadar şikayetçi yeni nesilden.Hakikaten çok mu saygisizlar?




 
Tabii ki de öğretmenler "beceriksiz".


-bu konuya yazılabilecek tonlarca örnek mevcut ilkokul2sinden lise son öğrencisine kadar herkes ağzına geleni söyleyebileceğine / canının istediğini yapabileceğine inanıyor ve siz tutarlı bir şekilde uyarsaniz dahi diğer etmenler (idare, veli, farklı öğretmen tutumları) değişkenlik gösterdiği için bir durum değişikliği yaratmıyor.
8 yaşındaki bir çocuğun öğretmene küfür/hakaret edip idareden "ehehe çocuk bunlar ne dediğini bilmiyor" şeklinde dönüşü öğretmeni etkisizleştiriyor ve gerçekleşenler normalleşiyor diğer öğrencilerin gözünde de. Tabii her zaman bu böyle olmayabilir.
Aile-okul-öğretmen tutumu arasındabir bütünlük olmadığında bir tarafın çabasının anlamı pek olmuyor.
  • kucukne  (11.02.20 19:21:07 ~ 19:45:13) 
Çok saygisizlar. Ama yalnız sıkıntı onlarda değil tabii ki asıl sıkıntı eğitim sisteminde öğrenciye çok çok fazla tolerans tanınıyor bu kötü bir şey değil fakat bu konuda ailelerin tutumu çok yanlış onlar öğrenciden daha fazla kullanıyor öğretmen haksız öğrenci her daim haklıdırı.


  • kirmizipilotkalem  (11.02.20 22:15:25) 
Üğpoıuyp ve kirmizipilotkalem +1 olmakla beraber.
Geçen özelde rehber öğretmen olan bir arkadaşım anlattı.
Veli gelmiş, çocuğu matematikten 97 almış, sınıf birincisi ama daha iyi olabilirdi diyor. Böyle velilerin elinde büyüyen çocuğa öğretmen ne yapsın. Okulda en fazla 8 saatini geçiriyor.

Diğer bir veli çocuğundan bıkmış isterse ölsün umrumda değil demiş.

Diğer bir veli, çocuğu 8.sınıfta obez boyutunda ve hala daha gece annesi yatağa yatırırmış, ders çalışması için başında beklermiş, kendi başına hiçbirşey yapamazmış çocuğu.

Bunlar daha yeni çalışmaya başlayan arkadaşımdan duyduklarım. Sizce velilerde sıkıntıyı aramak gerekmez mi?
Hani eğitim ailede başlıyordu ya. Veya öğretmenin elinde hiçbir hakkının olmayışını eleştirmek gerekmez mi?

Sorun genel olarak ne çocuktadır ne öğretmendedir. Sorun vicdansız anne babalardadır. Çocuğun hiçbir davranışının sorumluluğunu almasına müsade etmeyen ailedir.
Bizimde çocukken yaşadığımız sorunlar oldu. Gidip söylediğimizde git kendin hallet denildi. Çocuğa karşı aşırı korumacı davranırsanız çocuk bunu fark ettiğinde kullanır.
  • coca cola  (12.02.20 00:09:39 ~ 00:18:56) 
[]

Kız arkadaşına derdini anlatmali mi

Ne zaman anlattiysam burun kivirdi güçlü olmamı söyledi yanımda yer almadı.Bana anlatsa ben destek olurum çünkü ben onu güçlü olduğu için değil onu o olduğu için seviyorum.Sizce erkek adam derdini anlatmamali acizligini belli etmemeli mi?




 
burun kıvırdı ile güçlü olmamı söyledi çelişiyor sanki.

güçlü olmanı söylemesi burun kıvırmadığı manasına gelmez mi ?

niye derdini anlatmayacaksın.derdini anlatamıyorsan ayrıl coco.
  • fezagezgini  (05.02.20 15:56:05) 
t24.com.tr

"Alain De Botton şöyle devam ediyor: İnsanların ilişkide mükemmel olmaya ihtiyaçları yok. Sadece çıktıkları ilk randevuda, histerik ya da defansif olmanın dışında, -hadi bana kusurlarını, tüm deliliklerini anlat, ben de sana anlatacağım deseler ve gerçekten içten samimi bir sohbet gerçekleştirseler, o ilişkinin yürüyüp yürüyemeyeceği konusunda çok daha fazla zaman kazanabilirlerdi. (basitçe sürünmeye ve kendinizi kandırmaca oyunlarına gerek yok diyor. )"
  • freebird5406_2  (05.02.20 15:59:25 ~ 16:00:16) 
anlatmasın dert anlatmak güçsüz gösterir.


  • komando kani var bende  (05.02.20 16:17:39) 
Kızlar erkeklerin dertlerini umursamaz. Umursuyormuş gibi davranırlar. Bir kaç defa kibarlık olsun diye dinlerler, sana kız mı yok sığlığında tavsiye verir geçerler. Fakat kendi dertleri asla bitmez, sürekli dert anlatacak insan ararlar. Kızlara asla güvenmemeni, hayatına tam anlamı ile almamanı tavsiye ederim.


  • denizgonen  (05.02.20 16:48:05) 
Ben erkek arkadasimin derdini o kadar cok dinledim ki yillarca yasam enerjim somuruldu dert dinlemekten cozum aramaktan. Asiri mizmizlaniyodu sevgilim her konuda. Eger cok basit eften puften degilse ve surekli mızmızlanan bi tip degilsen anlat tabii ki derdini ama seni surekli tersliyosa filan onun suursuzlugudur senin surekli guclu olmak gibi bi zorunluluğun yok hayatta.


  • hindistan cevizi  (05.02.20 16:55:38) 
Kadinlarin, erkeklerden farkli bir ozelligi var. o da onlari yuceltmeleri.
Her basarili erkegin arkasinda bir kadin vardir, bu demek.
Eger kadin gercekten sever ve erkegini guclu konumda gorurse, o erkek o guclu konuma ulasir.
Iliskilerde sikinti paylasilir ama cozum uretmek icin olmali.
Akil danismak yerine. Bir de skintiyi ankatirken “ben dili” kullanmak onemli.
Baskasi sunu yaoti, bunu yapti diye bir erkek bana gelse, ben de pek $eyetmem yani. Ama o skinti ile ilgili duygularini paylasirsan, farkli olur. “Sunu dediginde ben bunu hissettim”.
Bu ayrica kisinin kendini tanimasina da fayda eder. Kendini bilmek en buyuk erdemdir ya, cok sey degisir..
  • janderzel zartanyan  (05.02.20 19:21:58) 
doğru "insanla" beraber değilsiniz. bunun cinsiyetle bir ilgisi yok. karşınızdaki insanın şefkat ve ilgi gösterme şekli/oranı sizin beklentinizi karşılayacak biçimde değil. herkes aynı olmak zorunda da değil.


  • Phoebe  (06.02.20 10:21:20) 
Mızmızlanmak ile derdşini anlatmak farklı şeyler +1
"Güçlü ol" demek kolay, çözüm üretmek zor. Ben erkek değilim ama ben derdimi anlattığımda karşımdaki beni dinlesin isterim. Eğer mantıklı çözüm önerileri de getirebilse şahane olur ama illa bir şey söylemek için "güçlü ol" demesi aslında benim dertlerim için "kısa kes, sıkıldım" anlamına gelir.

  • SiyamkedisiZorro  (06.02.20 11:23:06) 
Derdin ne olduğuna göre değişir tabii bence. "Babam hala hasta, doktorlar kritik diyor" diyen birini dinlemek istememek ile "işyerindeki insanlar hala beni kıskanıyor, adam gitmiş aynı ayakkabıdan almış" diyen birini dinlemek istememek arasında kabul edilebilirlik açısından bayağı fark var bence.

Destek beklentinizin ne olduğunu biliyor musunuz mesela? Kız arkadaşınız ne yapsaydı kendinizi dinlenmiş, anlaşılmış hissedecektiniz? Çünkü anlayış ve sağduyu öyle cok yaygın insan davranışları değil maalesef. "Güçlü ol, ağlama, geçer ya" vs demenin yeterli olduğunu sanıyor insanlar, siz böyle durumlarda beklentileriniz konusunda biraz daha açık olduğunuz halde hala aynıysa o bir dealbreaker olabilir tabii.

Hani birçok platformda bahsediliyor ya, biri size bir derdini anlatırken "dinlememi mi, tavsiye vermemi mi, çözmemi mi istiyorsun" diye sorun diye. Ben bunu bazı arkadaşlarımla yapıyorum. Misal, bir keresinde bir tanesi ev hediyesi olarak kornişçi buldu bana, çünkü biliyor ki birilerini arayıp sormak, gidip konusmak, böyle bir şeyle ilgilenmek benim tiksineceğim işler. Haliyle otuz dakika boyunca "hala perdelerimi asamadım" diye yakınmamı dinlemektense sorunu çözmeyi tercih etti. Siz de bu prensibi deneyebilirsiniz belki bir süre.
  • sopiro  (06.02.20 11:31:53) 
Derdini de anlatamayacaksan ne diye bednesel ve ruhsal yakınlik kurdun bu insanla?Ama şu da var. Bazi dertlerin cözümü yoktur, profesyonel yardım gerektirir. Bunu fark edeneler de bazen savunma mekanizmasi olarak derdi görmezden gelebiliyor. Bu yüzden dert mühimse, kiza rkadasını da zorlamadan cözecek birine yönel.


  • velvetmorning  (06.02.20 11:48:26) 
[]

Gelenekçi bi ben mi kaldım bu dünyada

Arkadaşlar geçen buraya bi duyuru yazdım.Ortaokul 2 ye giden çocuk arkadaşının annesine ağza alınmayacak küfürler ediyor.Ne yapmak lazım bunu sordum.Çoğu normal dedi.Arkadaşlar bi ben mi farklı düşünüyorum tamam küfür edersin biz de ettik fakat anneler bizim için küçükken de kutsaldı kavga sebebiydi.Bu ve bunu söyleyen çocuk normal mi sizce?




 
Ana baci karistirmamak lazim. Ben de konvansiyonel kufurlesme taraftarıyım. Kufurun de bir haddi olmali.


  • stavro  (30.12.19 21:18:02) 
[]

Çocuktur deyip geçmeli mi

Sınıfta Bir çocuk başka bir çocuğa ana avrat küfretse de mi iyi niyetle bakmalıyız? Biz de çocuktuk küfrederdik fakat anaya değil.Sizin düşünceniz?




 
küfür şiddetin dışavurumudur bence. yani en şiddetsiz şiddet refleksidir.

o yüzden iyi niyetle bakmalısınız, çünkü daha ağır zarar verme potansiyeli olan birisi. eğer öğretmen değilseniz, çocuk diyip geçmeli ve kendi çocuğunuza kendisini savunmayı hatta böyle bir duruma gelmemenin bile bi' savunma olduğunu anlatmalı/öğretmelisiniz. o küfreden çocuğu da okul idaresine ve bununla ilgilenen kaç tane idari kurum varsa hepsine bildirmelisiniz.

Benim çevremden farkettiğim kadarıylar çocukların küfür alışkanlıkları, birbirlerinden geçiyor. peki ilk küfrü nerede dağarcığına katıyor ? işte o da sosyal çevresinde. Yani ya ailesinde ya da ailesinde küfür edilen bir arkadaşında.

ezhel diye bi' şarkıcı var herkesin bayıldığı; ben onu ilk komşumun oğluna ders anlatırken ''taşaklı soru'' demesiyle farkettim. sonra bunu nereden öğrendiğini v.s konuşurken bana ezhel'i dinletti. ''kafam taşşak gibi''
aynı kelime grubunu başka bir yerde 31 yaşındaki bir kızın ağzından da duydum. fazla alkol almış ve betimlemesi bu. kafam taşşak gibi.

ikisinin de zeka yaşı aynı. sosyal medyanın teşhirci yanı ergenlikte onarılamaz sistem değişikliklerine sebebiyet verdi. zaten facebook daha instagramı satın almamışken bunlar konuşuluyordu. Bunların potansiyeli herkesin malumuydu.

şimdi ya bu akıntı da iyi bir yönlendirici olarak çoluğu çocuğu o akıntının içinde şekillendirireceksiniz, ya da akıntıya karşı durarark olabildiğince bu şekilde bi' teşhirden uzakta. ikisi de mümkün. henüz black mirror'dan çok uzaktayız, hala hiçkimsenin sosyal medya hesabı yok diye eksiklik hissetmeyeceği bir dönemdeyiz. orada sahip olabilecekleri farkındalığı başka şekilde de elde edebileceklerini öğretmek ve göstermek gerekiyor.

her devirde çocuk yetiştirmek zormuş ama bu devirde çocuk yetiştirmek, büyük kumar. Allah yardımcınız olsun.
  • mete kudur  (27.12.19 22:17:20) 
ana avrat küfrün normalden farkini hic bir zaman anlayamadim. simdi ben gelip televizyona cep telefonusun diye küfretsem. cok sacma degil mi? ana baba, ya da kisiye küfür ayni bence.

küfretmenin diger kisiyi neden sinirlendirdigini zaten kafam almiyor.

biri gelse benim anama, babama sövse ne anam babamda degisiklik, ne ben sinir olurum.

anama gelse küfretse adam en agirindan, annem o adamin dedigi gibi olmuyor yani. "mehhh" der gecerim. annemi biliyorum yani. komik.

iyi niyetle bakmayin ama küfrün gereksiz ve sacmaligini söyleyin. ana ya da baskasinin bence bir farki yok.
  • duygusuzromantik  (27.12.19 22:19:08) 
[]

Eşiniz ailesinin yanında değişiyorsa

Bu ne anlama gelir? Size değer vermiyorsa sizi unutuyorsa ailesinin benimle daha çok ilgilenmesini kıskanıyor olabilir mi?Saçma geliyor ama..




 
Herkes ailesinin yanında değişir.


  • Hakan1980  (03.12.19 23:43:14) 
Ne anlama gelir bilmiyorum ama ailesinin sizinle ilgilenmesini kiskanacagini pek sanmıyorum. Bence her insan eşinin ailesi tarafından sevilmesinden mutlu olur. Ben şahsen mutlu olurdum.


  • Amaranta ursula  (03.12.19 23:48:48) 
Ihtimal: Aile baskisini cokca yasamistir gencliginde, yanlis biseyler yapip azar isitmek yerine ailenin suyuna gitmeye calisiyordur. Esi onemli degildir, esine verdigi degeri kendi evinde ve cevresinde gosterir zaten.

Kiskanmak degildir bence, aksine mutlu olma sebebidir ailenin esi sevmesi bence.

Siz en temizi esinize sorun.
  • taurina  (04.12.19 07:22:12) 
[]

İlk izlenim değişir mi

Arkadaşlar bi işyerine girdiniz işe başladınız.2 ay gerek kıyafetle gerek davranış olarak hoşa gitmeyen bi ilk izleniminiz oldu.Daha sonra elinizden gelenin en iyisini yapsanız bu ilk izlenim değişmez mi sizce?




 
Ortama uyum saglama diyoruz buna.neden olmasin


  • duptıs  (19.11.19 16:10:18) 
Değişir


  • kablelvuku  (19.11.19 16:15:32) 
zamanla değişiyor.


  • mutantking  (19.11.19 16:34:08) 
Ilk izlenim 2 ay sürmez


  • all girls dream  (19.11.19 16:43:50) 
yavaş yavaş uyum sağlarsan (çok da göze sokmadan tabi) olabilecek bir şey


  • Heyhat  (19.11.19 19:00:32) 
[]

Depremde bina yan yatar mı

Arkadaşlar binamız yeni fakat hemen yanımızda iki eski bina var ve yokuşa kurulmuş.Üzerimize yan yatma ihtimali var binalar depremde olduğu yere yıkılırlar diyorlar ama bunun garantisi nedir ki?




 
  • levpontryagin  (29.09.19 20:26:01) 
Takla atanı bile var


  • dolan dolmuş  (29.09.19 20:33:22) 
Evet, oldugu gibi yan yatan bina oldu tr'de onceki depremlerden birinde. En ustteki linkteki biraz dagilmis mesela, benim gordugum bina butun katlar saglam sskilde oldugu gibi yan yatip yanindaki binaya dayanmisti.


  • stavro  (29.09.19 21:10:37 ~ 21:12:30) 
Yan yatma ihtimali var ama meyilli arazide olduğu için değil. Sonuçta o yapının temeli hafriyatı alınıp tesviye edilmiş arazi üzerine kuruluyor. Yan yatma sebepleri başka. İlk cevaptaki fotoğraf da yan yatma değil, zemin katı dükkan olan binaların en büyük handikapı olan yumuşak kat göçmesi. Zemin kat kolonları göçünce üst katlar da aşağı iniyor.


  • temasettin  (29.09.19 21:22:32) 
gösterilen fotoğraflar zemin sıvılaşması sonrasında toprağın artık binayı taşıyamamasından oluşan olaylar. yokuşla alakası yok zemin ve o zemine uygun yapılmamış temelle alakası var.


  • argent dawn  (29.09.19 23:23:52) 
  • babilbaligi  (30.09.19 08:37:41) 
[]

Yeni binalar depreme dayanıklı mı

Arkadaşlar 5 yıllık binada oturuyoruz.Yeni binaların sağlam olduğunun kanıtı var mı? Yani deprem yönetmeliğine göre mi yapılıyor bunlar bilgisi olan var mı




 
Projeden inşaata kadar hep yönetmelik var. Aksini inşa etmeye tenezzül edilmeyecek bir şey. Sağlamdır korkmayın.


  • catch the arrow  (27.09.19 18:17:20) 
Korkmayın, dünyanın en üçkağıtcıı müteahhiti bile o binayı yapmış olsa demir ve beton konusu onun keyfine kalmış bir şey değil.

Kapısı penceresi mutfağı dökülüyor olabilir, ama karkasından emin olabilirsiniz.
  • John Bloor  (27.09.19 18:20:53) 
Projeyi kimin yaptığına göre değişir. İlk olarak, maalesef, yapı denetleme firması adı altında faaliyet gösteren kurumlar ahbap-çavuş ilişkisi çerçevesinde, parayı veren düdüğü çalar şeklinde rapor hazırlayabiliyorlar. Burada en önemli kısım denetleme. Evet, ortada bir yönetmelik var ancak bu yönetmeliğe ne kadar uyulduğu ve nasıl denetlendiği asıl mesele. Bunun yanında, binanızın bulunduğu bölgedeki zemin türüne göre nasıl bir çalışma yapıldığı önemli. Bina, deprem yönetmeliğine uygun bir şekilde tasarlanmış olsa dahi, temel mühendisliği bakımından yeterli çalışmalar yapılmadıysa ve binanız sağlam olmayan bir zemin üzerindeyse, bu durum binanızın hasar almasıyla sonuçlanabilir. Kısaca özetlemek gerekirse, inşaat mühendisliği detay isteyen ve planlamanın önemli olduğu bir dal. Günümüzde rant sağlamak için alelacele 3 ayda bitirilen proje ve yapıları düşününce de kafada soru işaretleri oluşmuyor değil.


  • einsteinin kedisi  (27.09.19 18:33:00) 
2001'den sonra yapılanların çok daha iyi olduğunu söylüyor uzmanlar. Yine kurallardan kaçabilen var mıdır bilmiyorum. Yani kullandığı malzeme iyidir ama yerleşimde yük dağılımında bi sıkıntı yapmış olabiliyorlar mı mesela ben de bunu merak ediyorum.

Yine de 5 yıllık binaya güven, ben hep 30 yıllık binalarda oturdum/oturuyorum. Ama zemin muhabbeti var o da ayrı. Şimdi Beylikdüzü tarafında 5 yıllık mı daha iyi yoksa faya uzak sarıyerde 20 yıllık mı? kimse pek bilemez sanırım.
  • nhk ni youkosu  (27.09.19 19:30:10) 
yapı denetim işi biraz komik. sınava girdiğini düşün, sınavdaki gözetmenin parasını sen veriyorsun ve gözetmeni kendin seçiyorsun. ne kadar güvenilir bir sınav olabilir?
belediyeler falan da var da belediye işte, rantın başını tutan adamlar.

  • denek hayatım  (27.09.19 21:36:19) 
bina sağlam olabilir ama bir o kadar da zemin önemli.
son 5 yıldır hızlı yapılaşma olduğu için aceleden çoğu yerde zemin etüdü, raporu vs kimsenin umrunda olmuyor daha doğrusu, çabuk çabuk bitsin diye kimlere kim bilir nasıl para yediriyorlardır, sonuçta türkiye burası isveç miyiz biz.

ama beton ve diğer malzeme kullanımında arkadaşlara katılıyorum, 99 öncesi yapılarla ilgisi yok.

kişisel olarak 2000-2010 arasında yapılan binalara daha çok, 2010-2019 arası yapılanlara ikinci sırada güveniyorum.
  • jimjim  (27.09.19 21:37:01) 
Jimjim +1

2007den sonra çıkan deprem yönetmeliğiyle birlikte hazır beton ve nervürlü demir kullanımı zorunlu hale geldi. İşçilerin 3/5 su katma ritüelleri son buldu.
  • filipis  (28.09.19 01:31:59) 
Zemin ve denetim ile ilgili doğru şeyler söylemişler arkadaşlar. En basit şekilde şöyle anlatayım: Toki ile çalışan bir hocam var, belediye ile görüşmeye ve alan görmeye gidiyorlar İstanbul'u yeni gelişmeye başlayacak olan bir bölümüne. Gittiklerinde görüyorlar ki, alan doldurma. İki tepenin arası doldurulmuş, şimdi bina yapacaklar gibi düşünün. Doldurma olduğu için de öyle radye temel yapayım, yönetmeliğe göre malzeme kullanayım bina sağlam olur diye bir şey olmuyor malesef. Önce zemine kazıkların çakılması gerekiyor, fakat maliyeti çok artıracağı için "yetkililer" istemiyor. Malum partiden olduklarını, daha plan bile okuyamadıklarını söylemeye gerek var mı, bilmiyorum.. Liyakat diye bir şey kalmadığı için, önemli pozisyonlar iş bilmeyen ve yalnızca cebini düşünen adamlarla doldu. Ülkeyi yaşanmaz kılan, sonumuzu getirecek olan da bu.


  • gmzo  (28.09.19 07:41:18) 
eksisozluk.com okuyun lütfen.


  • apartman teyze  (28.09.19 10:00:58) 
99 depreminde cogunlukla rezil haldeki binalar yikildi.
bizzat sahidim, kurdan gibi kolonlara, suyu bol katilmis harcla (beton yerine) cekme demirle, projesiz, kontrolsuz, okuma yazmasi kisitli kalfalarin elinde 8-9 katli apartmanlar diktiler. ve bunlar yikildi.

muhendislik hizmeti almis, betonu fabrikasyon, demiri saglam yapilarin daha saglam olmasi, ayakta kalmasi beklenir. ancak burasi bazi acilardan ne yazik ki hindistan gibi, pakistan gibi. yine 99'de, binayi saglamlastirmak icin bilim disi, teknige ters guclendirme yontemleriyle, tasiyici sisteme zarar veren, yikilmasina neden olan uygulamalar da olmustu.

ozetle, yeni binalar, 99 oncesi imalatlardan genel olarak iyidir.
ancak ne kadar iyidir? depreme dayanir mi? bunu soylemek icin uzmanlara danisip, inceleme yaptirtmalisiniz.
yaptirdiniz, aydinlandiniz. evinizin durumunu artik biliyorsunuz. pekiyi ya okul, is yeri, hastane, misafirlikteki ev, kahvehane, sinema salonu, yol, kopru, viyaduk, vb vb?
vb deprem sonrasi salgin hastalik riski, iletisim, ulasim vb. bunlarla tek basiniza basa cikamazsiniz.
ki zaten bu nedenle "devlet"e vergi oduyorsunuz.
  • viva paulista  (28.09.19 11:47:17) 
12  Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.