Zumbaya basladim cok eglenceli bence.

ankara'daydın sen di mi rakın rol? allah için buz pistine git. orada boldur. yani ankara bu konuda türkiye'nin en iyi şehirlerinden biri. maddi durumun nasıl bilmiyorum ama imkanın varsa paraya kıy, git paten al kayıt yaptır yani ne lazımsa yap git kay bol bol.

keyifle yapacaksın, orası garanti gibi bi şey. ayrıca hem vücudun çalışmış olacak hem de deli gibi yorulmayacaksın. nefis. yürümekmiş koşmakmış ben de hiç hazzetmiyorum. ama hem saçma bir şekilde içe bastığım için hem de şu an sakat olduğum için buz pateninden çoook uzak kaldım. şimdi buza çıksam düşerim herhalde.

KAY RAKINROL KAY BİZİM İÇİN DE KAY. boşver öyle eve kapanmalı, spor salonlu şeyleri. buza git.

what is love, güzel fikirmiş paten fakat en büyük fobim. kar yağdığında dışarı çıkamıyorum neredeyse. bir kere denedim duramadım buzun üstünde.

zumba +486565
bildiğin vaktin nasıl geçtiği anlamadığın spor yapıp adını zumba koymuşlar.

insan için konuşuyorum çok susamanın nedeni şeker olabilir. Tabi hayvanlarda nasıl işliyor o olay bilemem.

ev çok sıcak olabilir mi?

dokuzonbeş, sıcağa gelemiyor, cam açık oturuyoruz ve camın önünden ayrılmıyor.
neferkitty, science plan maması

bir rahatsızlığı olabilir. veteriner daha iyi bilir ama en kısa zamanda kan testi yaptırmanız iyi olacaktır. umarım kötü bir şeyi yoktur.

durum cok ciddi olabilir. lutfen vete gidin ve bizi de bilgilendirin.

ateşi de olabilir, ihmal etmeden baktırın.

biraz geç oldu ama su içmeyi oyun haline getirmiş olabilir mi? arkadaşımın köpeği hiçbir sağlık problemi olmamasına rağmen kabındaki su boşalana kadar içip tekrar doldurunca tekrar bitiriyor ve bunu sonsuza kadar devam ettiriyor.

mekan ayarlayıp açıyorsunuz çok bir numarası yok. paranız yoksa proje dosyası oluşturup belediyelerle şirketlerle görüşüp sponsorluk peşinde koşuyorsunuz.

dominant davranış gördüğün an derhal düzeltirsen bir süre sonra bunu yapmayı bırakacaktır. Üzerine atlaması gibi oyun sırasında yapabileceği dominant hareketlere de izin verme.

Su anda ergenlik caginda :)
Rygard in dediği gibi, meydan okuyan hareketler karsisinda duruşunu her zaman koru ve bastir.
Bir süre sonra karakteri oturunca düzelir.

Senin 15 yaşındayken ailene yaptıklarını sana yapıyor :) Dominant olmasına izin verme, sen lidersin o takipçi. Ama komutları da bağırarak verme, yoksa hep bağırmak zorunda kalırsın. Bağırmak yerine kendinden emin ve tok bir ses tonuyla sertçe "hayır" de. Zamanla oturacaktır.

kapris yapar kopekler de. hele ki birakip bir hafta bir yere gittiysen, bir hafta yuzune bakmaz bazen. ama heyecanini dizginleyemeyip agresiflesiyorsa, ilgiyi hemen birakin, hatta farkettiginiz an birakin. bir de bence ustunluk gostermeyin, anlamaya calismak daha iyi.

köpekler kapris yapmaz, beyin yapıları insanlarda olduğu gibi duygusal zeka üzerinden tetiklenen nöron bağları kurmaz ve zamana yayılmış tepkiler veremezler ki o durum primat ve bazı deniz memelilerine özgü bir üst beyin özelliğidir. (buna hayvanlarda amigdalanın işlevsizliği yüzünden denebilir çok çok kabaca)

Köpeklere insan gibi davranmak tam olarak mutsuz, dengesiz bir köpek yaratmanın anahtarıdır. Köpek tamamen o anda yaşayan bir canlıdır. Bu yüzden daha önce öğrenilmiş ve korku tetikleyen travmaları bile rahatlıkla içinde bulunduğu mod değiştirilerek çözülebilir.

Kpeğin öğrenilmiş negatif tepkileri, daha önce yanlışlıkla, fark etmeksizin negatif davranışın beslenmiş ve ödüllendirilmiş olmasıyla ilgilidir. Bu yüzden hemen her negatif harekete engel olarak/düzeltilerek rahatlıkla tekrar şartlanabilir.

Agresyonu, aşırı heyecanı, dominant olma halini teşvik etmeyin, ödüllendirmeyin (agresif köpeği severek sakinleştirmek, sorunu büyütmektir misal). Aşırı heyecanlı, aşırı sinirli hallere izin vermeyin. Oyun oynarken heyecanını kontrol edemediği noktada hemen bırakın ve teslimiyetçi ruh haline geçmediği sürece devam etmeyin. Teslimiyetçi fazı ödüllendirin.

Yemek vermek önemli bir ritüeldir, yemeği yemesine izin verilene kadar, yemek karşısında da olsa yemesine izin vermeyin. Ancak teslimiyetçi ruh haline geçerek yemek yiyebileceğini anlasın. Yemeği kabına koyarken önüne boşaltmayın, tabağı alıp yukarıda koyun ve bu süre içerisinde tabağa zıplamasına izin vermeyin.

Köpek eğitimi ve beyinlerinin çalışma şekline dair hayli fazla kaynak var. Biraz döküman okumak da daha sağlıklı bir köpek sahibi olmaya katkı sağlayabilir.

az önce top oynadık beraber mutlu oldu fakat ben topunu tekrar ona doğru attığımda delirdi, hırladı ve havladı sonra da paçama yapıştı. zor sakinleştirdim. galiba ne yaparsam yapayım pek sallamayacak beni :))

iş fiziksel saldırıya bindiği zaman köpeklerin ısırma hareketini simule etmeyi deneyebilirsin. köpeğin üzerinde fiziksel hakimiyet kurarak yan yatırıp hareketsiz bırak ve parmaklarını boyun bolgesinde açık biçimde tutarak, canını yakmayacak ama yerde sabit tutacak güç uygulayarak köpeği sabitle. sakin olana ve teslim olana kadar bu şekilde dur, kalkmaya çalıştığı sürece izin verme, sadece tamamen teslim olduğunda, direnmeyi bıraktığında kalkmasına izin ver.

Bu aşamadı köpeğin modunu gözlemlemek önemli, tetikte ve saldırıya hazır biçimde bekliyorsa bırakma, teslim olana, kaslarındaki gerilim sona eren ve sakin, boyun eğen ruh haline geçene kadar bu şekilde bekle. Sakinleşmesi için tolerans göstermemen veya suyuna gitmemen gerekiyor. Üzerinde tartışılmaz biçimde hakimiyetini göster ve teslim olmak dışında bir şans bırakma. Diğer türlü daima seni denemeye devam edecektir.

ekşi sözlük, twitter gibi yerlerde yazmayı denesen yorumlarını?

Hatta twitter'da tematik bir hesap açıp sadece kitap yorumları yapsan güzel olur. ben takip etmek isterim öyle bir şeyi.

Gün gelir bir de bakmışsın kitap, edebiyat dergilerinde köşe yazısı yazıyorsun :)

olaya çok uzak olsam da madem böyle bir özelliğin yok bu özelliği geliştirmek için yine de o kulüplere gitmelisin diyorum. illa konuşmak zorunda değilsin. ilk etapta insanlar neler anlatıyor, kitabın neresinden sohbet ediyorlar, neleri vurguluyorlar, tartışma neler üzerinden yürüyor bunları ancak bu tarz yerlerde öğrenebilirsin bence. dinleye dinleye konuşmayı da öğrenirsin bence. bu arada bir yazarı okuyup bitirmek çok tek düze olur bence. sıkılırsın yani çünkü genellikle benzer üsluplarla yazıyor yazarlar. asgari 3-5 yazar belirleyip dönüşümlü olarak kitaplarını okuyup bitirsen bari çok daha çekici gelebilir.


edit: ne çok bence yazmışım.

pardonan, takip edemezsin ben öyle bişey açsam, çünkü bişey yazamam :))
sorun konuşamıyor olmam.

cok sey yazdim ama silindi, murat gülsoy'un blogunu takip et. bu işler hemen olmuyor, yavaş yavaş su akiyor yolunu buluyor.

kitap tartışma usulüne hakim değilim, kitap kulüplerine de katılmadım; ancak kendi açımdan yazarı biraz olsun tanımanın yazdıkları hakkında konuşabilme imkanı sağladığını düşünüyorum. örneğin 2. dünya savaşı zamanlarında ve sonrasında alman edebiyatında öne çıkmış romancıların kitaplarını okurken, ideolojilerinin, düşüncelerinin yansımasını kitapta görebiliyorsun; kitabın konusunun savaşla uzaktan yakından alakası olmasa bile. böylece o yazarın kitaplarını okurken konuşabilecek çok daha fazla şey bulabiliyorum mesela.

yine de tek yazarın üst üste tüm romanlarını vs. okumak sıkıcı olabilir. ben yaya yaya yapıyorum, fakat kendine dönem belirleyip o döneme damgasını vurmuş yazarları karıştıra karıştıra okumanın faydası olabilir.

ayrıca deneme türüne ait kitapların yorumlanması da daha kolay +1.

Şu halinle mükemmelsin resmen. Bugün biri daha yazmış yok şöyle çok kitap okuyorum, şöyle çok tiyatroya gidiyorum, yanımda sıkılmazsınız, bunlar hakkında konuşurum yazmış. Yahu insanlar bunun 4 yıl eğitimini alıyorlar? Sen kimsin iki kitap okudun diye kendini bir şey sanıyorsun ya? Kitap okuma hobisinin olması çok çok güzel bir şey, yanlış anlaşılmasın. Ama gidip kritiğini yapmak için, önce bunun eğitimini almak gerekiyor. Profesyonel okuma diye bir şey var ama insanlar bundan habersiz ne yazık ki. Sırf millete hava atabilmek için konuşuyorlar da konuşuyorlar. Ülkede kimse eğitime, eğitimliye değer vermiyor resmen. Herkes eczacı, herkes doktor, herkes öğretmen, herkes filolog.

En iyisini sen yapıyorsun. LÜTFEN onlar gibi olma. Çok komik görünüyorlar ama farkında değiller. Okuduğun kitap hakkında fikre sahip olmak ve bunu konuşmak normal, ama kitap hakkında kritik yapmak sadece komik.

bayılıyorum ya sözlük, duyuru gibi internet üzerindeki ortamlarda yüzyılların gelenekleri, kanıtlanmış bilimsel gerçekler, yıllar süre mesleki kariyerler, her şey içine küfür argo katıştırılmış üç beş cümle ile alaşağı ediliyor. yerden yere vuruluyor.

kitap hakkında konuşmak da neymiş, kimmiş onlar, kendilerini ne sanıyorlarmış, vay arkadaş vurun kahpeye. utanmadan kendisini entelektüel olarak görüyor bir de.

öncelikle kitap kulübü denilen şey 4-5 tane arkadaş (ki çoğu zaman arkadaş olmak da gerekmiyor. buna aktivite arkadaşlığı deniliyor) arasında yapılan bir şey. çay, kahve içiyorsun okuduğun kitap üzerine konuşuyorsun.

ne yazık ki bizde kitap kulübü vb gelenekler yok. toplantıya katılanların eğitim seviyesi, yaşı, okumaya ayırabildikleri vakit, kitap okuma alışkanlıkları vb temel alınarak binlerce çeşit kitap kulübü olabilir.

bunun basılmış bir kuralı, bir prototipi yok. 4-5 kişi arasında yapılan bir eylem. kimsenin kimseye hava attığı yok. belli bir amaçla bir araya gelinmiyor. seninle aynı zevkleri paylaşan insanlara geçirilen hoş bir 2-3 saat bu kadar.

elbette ki Oxford edebiyat bölümü mezunlarının okuyacakları kitaplar ve yapacakları tartışma ile İstanbul'daki ilkokul mezunu ev hanımlarının okuyacakları kitaplar, ve tartışmaları çok farklı olacak. ama bunlar kimin umurunda. amaç 4-5 arkadaş hoş vakit geçirmek.

arkadaşlar hoş vakit geçirmenin dışında insana okuma alışkanlığı kazandırması, bilinçli okumayı öğretmesi, edebiyatı sevdirmesi, düşüncelerini bir araya toplamana yardımcı olması gibi bir sürü de pozitif katkısı var.

4 senedir kitap kulübü toplantıları düzenliyorum. her hafta toplanıyoruz. ve düzenli olarak devam eden 5-6 arkadaşız. çok eğleniyoruz. bize çok şey kattığına inanıyorum.

kitap kulübünün sözlük, duyuru ve üzerinden tanıtımını yaptığım için bu konuda çok mesaj alıyorum. sorulan sorular çok mu entel-dantelsiniz. gelenleri eziyor musunuz? arkadaşım biz psikopat mıyız, hasta mıyız? niye gelenleri ezelim. amacımız yeni üye çekmek. tam tersi çok da şirin davranıyoruz. ayrıca etimiz ne butumuz ne ki insanlara hava atalım, ezelim? bence herkes çok fazla ilber ortaylı seyrediyor.

insanları okuduğun kitapla nasıl ezeceksin? ben edebiyatla akademik olarak ilgileniyorum. edebiyat bölümünde derslere giriyorum. orada hocalar bile kimseyi ezmiyor. nasıl bir zihniyet bu? yazılanları okudukça şaşıyorum.

internet insanlara çok şey kattığı gibi çok da zarar veriyor. insanlar oturdukları yerden tanımadıkları insanlar hakkında nefret dolu, cahillik dolu sayfalarca şeyler yazıyorlar.

bu önyargılardan çıkın. herhangi bir toplantıya gidin. ya da 3-4 arkadaş toplayarak siz toplantı yapın. size çok faydası olacağını göreceksiniz. toplantıda bülbül gibi şakımak zorunda değilsiniz. ayrıca edebiyatla akademik olarak ilgilenen ve çok okuyan çok araştıran birisi olarak rahatlıkla kimsenin zaten edebiyattan anlamadığını söyleyebilirim. çok konuşanlar ne kadar boş olduklarını gösteriyorlar bana göre.

falan filan.

@rok n roll sana kaç sefer git su toplantılara çekinecek bir şey yok dedim. çık git bir toplantıya. :) gayet aklı başında, eğitimli bir insansın. tutup da sağlam saçmalamazsan (ki kimse yapmaz bunu) ve fanatik konuşmalar yapmazsan her ortama girer çıkarsın.

ha şöyle bir şey var önemli olan toplantılara katılanlarla anlaşmak. sana uygun insanlar olmayabilirler.

örneğin benim sigara alerjim var. sigara içilen ortamları, gürültülü ortamları sevmiyorum. gürültülü müzik, sigara ve içki üçgeninde toplantı yapanlar oluyor mesela. bir kez gittim böyle bir toplantıya. 1 saat sonra başağrısıyla özür dileyerek kaçarak uzaklaştım. böyle şeyler olabilir.

Parmak.

lanet olsun içimdeki çiğ köfte sevgisine. bir tane yedim tadı bozuk gibi değil ama tiksinç geldi.

Nane limon

Yoğurt nane

Hamile misin yoksa gız?

cigerdelen, tam geçmedi ama biraz rahatladım.
buff, tekme atıyor şu anda :))
ben sebebini çiğ köfteye bağladım.

emedur (ilaç olan^^)

angelus +1. parmak atıp kusmaya çalış.

10 yıl kalacaksan yaptır diyolla.

yaptır yaptır.

bilesik faizle para bırıktırıyosun ıste.

46 yaşında değilsen yaptırma.

10 yıl boyunca her ay 100 lira yatırdığın takdirde, ister 10 senenin sonunda 10bin tl cash alırsın ister 10. yılın sonunda bir şey almayıp emeklilik yaşını bekler, emekli olduktan sonra ayda 200 tl harçlık alırsın.

şöyle söyleyeyim, halam 9 farklı bankadan ayda 400er lira yatırmış ve 10. senenin sonunda 300bin tl cash almış :P bu cash nereden çıktı ya

yatırım fonundan 2 önemli farkı var . 1) üzerindeki gelir stopajı daha düşük (uzun süreler kalırsan) ve 2) %25 devlet katkısı var.

bes yaptıracaksan biraz da uzun vadeli olmasına güvenerek risk almak gerekir. özellikle bric ve gelişmiş ülkelerin borsalarının sanayi/teknoloji endekslerinden oluşan portföyler uzun vadede iyi kazandırabilir.

tabi millet "git arsa al yeaa" falan diyor ama o toplu parası olana yönelik bir tavsiye. bes ise daha çok tasarruf etmeye teşvik ediyor.

sadece emekli olunca hayat boyu maaş almak gibi beklentin olmasın. biriken paran neyse onu alıyorsun.

neira, halan hatalı yapmış. aylık toplamda bir brüt asgari ücreti geçmemeli yatırdığın.

ayrıca cakabo + 1

bugün bankada 3 tane memur aynı anda anlatmaya başladılar, hiçbir şey anlamadım, anlamadım demeye de utandım. buraya da sorayım dedim içimden, anlamadığımı hissettiler galiba, kafanızın karışacağı hiçbir şey yok falan dediler. bazılarınız yaptır diyorsunuz, bazılarınız yaptırma. o zaman çoğunluk ne derse onu yapacağım :)

sıcak su dolu küvette banyo yapmak iyi gelebilir. bunun alternatifi o bölgeye sıcak su torbası koymak ama yüz üstü yatman lazım tabi ki torba durması gerektiği yerde dursun...

uykusuz kalmak da bu ağrıları arttırıyor, o yüzden uykunu almaya bak. bir de hafif egzersizler yapmak iyi gelir. omuz/sırt egzersizleri... esneme hareketleri de yapabilirsin.

hoşdere'de veli abadan var. internetten araştırabilirsin. uzun süredir saç için ona gidiyorum ve çok mutluyum. saç rengim, kesimim mükemmel oldu

aynen öyle. kulaklık takıp sana belli tonları dinletiyorlar. duydum/duymadım diyorsun oradan hesap ediyorlar işte.

edit : duydum/duymadım olayını sallamışım evet. arkadaşlar buton olayını yazınca şimdi aklıma geldi. ben de butona basmıştım.

Yalıtımlı odaya giriyorsunuz. Kulaklık takıyorsunuz. Yan odadan size kelimeler söylüyorlar sizden tekrar etmenizi istiyorlar. Giderek azalıyor bu sesin şiddeti. Sonra elinize bir tuş veriyorlar. Her sinyali duyduğunuzda basıyorsunuz bu tuşa. Burada da ses gittikçe azalıyor.

kulaklık takıyorlar ve ses neredeyse geçirmeyecek bir odaya alıyorlar. orda kulaklığa farklı tonlarda dııt diye ses veriyorlar, duyarsan bir tuş var ona basıyorsun.

özel bir hastanede görmüştüm işitme testi için odanın içinde kabin gibi bir şey var onun içine giriyorsun ve eline bir kumanda veriyorlar, çaldıkları sesi duyarsan kumandaya basıyorsun.

başkent

kaç yaşındasın? bazı insanların nabzı normalde de hızlı atar. benim de 80-90 civarında dolaşır hep. çok yavaş atması veya çarpıntı halini alması(sürekli nabzını hissetmek gibi) dışında çok da bir sıkıntı olacağını sanmam.

100'ün üzerine çıkmadıkça ciddi bir durum yok.
çay, kahve, sigara, stres gibi etkenler yüzünden farklılık gösterebilir.

edit: hesapladım benimki de 88 çıktı. son bir saat içinde kahve ve sigara içmiştim. 26 erkek.

30 yaşındayım

uzun dönemli hareketsizlik nabzı yükseltir. kanın vücuda dağılmasına kaslar da yardımcı olur çünkü. hareket olmayınca kalp daha fazla çalışır. antrenmansızlığın nabzın yüksek seyretmesinde rolü olabilir. doktor değil sporcuy(d)um.

Dinlenme halindeyken o civarda olması fazla. Sınır 100 fakat bu sınır bile sınırın üstü kabul edilir esasında. 90'ın üstü risk teşkil eder. Amerika'da sınır 70 olarak kabul edilir. Bu nabız aralığı bugünlük böyleyse problem olmaz ama genel seyri bu şekildeyse doktora gitmenizde fayda var.

Kalbin "zayıf" kaldığına işaret ediyor. Spor yapmalısın.

bizim yaşlarımızda 65-70 normal kabul ediliyor diye biliyorum. spor hocası söylemişti.

doktora gidip ekg çektirsen iyi olur bence.

tansiyonun düşük olabilir. anksiyete olabilir. pulmoner bir rahatsızlığın olabilir. kilolu olabilirsin.

tansiyonun, psikolojik durumun normalse, pulmoner bir rahatsızlığın olmadığına eminsen normale çekmek için düzenli spor yapman lazım.

Benim de öyle... Nabzının düşük olmasını istiyorsan sporla düzenleyebilirsin.

Eger bir sikayet yoksa (nefes darligi, carpinti vs), tansiyon da normalse endise edilecek bir durum yok bence. 60-100 arasi normaldir, her sey normalken ust sinira yakinsa arnold'un dedigi gibi sporsuzluktan, kalbin kucuk olmasindan kaynaklaniyor olabilir. Sporsuz kalp bir seferde yeterince kani pompalamakta gucluk cektigi icin sayiyi artirir, profesyonel sporcularin ise siklikla nabzi 60in altindadir.

O yuzden evet spor iyidir.

sex'nnine ve bicibici, niye tiroid demediniz lan?

arnold abi biliyo bu işleri.

angelus,

www.heart.org

Compadrito, hipertiroidi kendisini genelde sadece normal sinirin ustu civari bi nabizla gostermez, baska bulgular da olmali bunu dusunmek icin. Dedigim gibi o durumlar yoksa endiselenecek durum henuz yok, ama ek baska sikayetler varsa bi dahiliyeye gitmek gerekir tabi. (Sicak basmasi, kilo kaybi, ishal, gozlerde dışari siskinlik, carpinti, tansiyon yuksekligi vs vs)

bicibici, hastalık yoktur, hasta vardır. hastalıklar, seni kandırmak için farklı şekillerde gelir karşına.

kendimde herhangi bir rahatsızlık hissetmiyorum. sadece uykuya çok meyilliyim ve sinirli olduğumu hissediyorum. tansiyonum 11'e 7 çıktı az önce. nabzım 84'dü. tansiyonum genelde bu şekilde çıkıyor.

Compadrito, e tabi orasi suphesiz hocam. Ama benim onerim biraz daha bu durumu takip edip (patolojik bir nabiz hizi bile ortada yokken) hizda artma veya duzelmeme durumunda bi kontrole gitmek olurdu yine de.

bi de bu qız abuk sabuk diyetler yapıyo arada bir. qızım yol yürü biraz, abuk sabuk diyetler yapma.

compadrito, haklısın. yapıyorum öyle saçma diyetler :)

enee ben bu bildirimleri atlamışım. @compadrito abi o konuya gelmediğimden bilmiyom :D bu kadarcığıyla artislik yapıyom.

rocknroll uykuya meyilliyim dedin beni can damarımdan vurdun. trigliseridin kaç senin? ldl seviyeni ne zaman ölçtürdün en son?

uykuyu ben genelde kolesterole bağlıyom ondan sordum. diyet neyim yapıyosan da kahvaltıda doğal zetin yağına baharat neyim koy azcık ekmek ban. ekmek yemem diyosan salataya koy. zeytinyağı çok faydalı bak.

kimse yazmamış ben bi daha yazayım bari; spor yap :D hareket edebileceğin her şey için hareket et.

seksen9, uzun zamandır test yaptırmadım.

yaptırmadım diyor ya :D kızım cevap yazana kadar randevu alsana bi dahiliyeden. baksınlar her şeye. belki diyet yaparken mineral-vitamin yönünden de eksik kalmış olabilirsin.

kendine iyi bak. kiböpbye. aeo.

seksen9, nabzın yüksek olmasının üşengeçlikle de alakası olabilir mi? :))

olabilir tabi. kasların kan akışına yardımcı olmazsa kalbin napsın? yazık değil mi kalbine? 20 kişilik ailede tek çalışan olur mu? memnun kaygısızlığı bırak da yardımcı ol kalbine.

hem hareketsizlikle hdl'n düşer ldl'n yükselir. kolesterol birikti mi de halsizlik, uykusuzluk yapar.

nerde hareket orda bereket. hadi azcık egzersiz neyim yap. hava kötü değilse bi 20 dakka yürü.

yetkili bir abi gelip daha iyi açıklar tabi de bana olabilir gibi geldi. doktor yavaş yavaş sindirsin diye ekmekle dediyse en azından bişeyler yedikten sonra kullanırsa aynı kapıya çıkar sankim.

suyla olunca bardakta kalabiliyor yağlı olduğu için. ben öyle yaptım ama içime sinmedi. ekmeğe damlatamıyorsa yemeğe damlatsın. ampulu kırıp hiç içemez heralde.

kesme şekere damlatılıp yeniliyo

Direk alması lazım emilimi sıfıra kadar iner gidayla alırsa

ankarali degilim o yuzden bu soruya cevap veremiyorum ama gecenlerde izmirli duyurucular kitap kulubu kurmaya karar vermisti, siz de ankaralilar olarak oyle bir sey yapsaniza. baya guzel olur bence.

Limondan kopyalıyorum.

Ekşi Sözlük Ankara Kitap Kulübü Ceza Sömürgesi Zirvesi
3 Aralık 2014 19:00 / Aylak Yaşam Kültür Evi
Aylak Yaşam Kültür Evi
Konur 2 Sk. No:63/13 Kızılay
Ankara Türkiye

Okunan kitap: Kafka-Ceza Sömürgesi

ilacın ne olduğu önemli. warfarin içerikli bi ilaçsa, sen o yemleri yemedikçe bi zararı yok.
'kapıyı açtığımda üstüme lağım faresi atladı' müthiş bi haber olurdu. şindiye kadar ben böyle bişiy duymadım. sadece, 500 senelik Kazlıçeşme deri fabrikaları Tuzla'ya taşındığında, yersiz yurtsuz kalan hayvanlar etrafta biraz göründüler ama onlar da lağım faresinin çok ötesinde başka yaratıklardı. Derilere yapışık etlerle beslene beslene evrim geçirmişlerdi. Haber oldu hemen ve duyduk.
Fare çok korkak ve ürkek bir hayvan. Üste atlayacak bi hayvan değil ayrıca. Seni görür görmez toz olmaya programlı, üstüne atlamaya değil.

üzgünüm her katta görebilirsin fakat onlar iyi saklanır. genelde evde fare olduğu görülerek değil pisliklerinden anlaşılır. bir de biliyorum önemli değil fakat büyükler sıçan, küçükler fare..
zehirler de genelde kan sulandırıcı oluyor, yemezsen sana bir şey yapmaz. o solunum yollarını etkileyen zehirler böcekler için yapılıyor.

yıllar önce yaşadığım evde 5. kata kadar çıkıyordu lağım fareleri. merdivenlerde kaç sefer gördüm patır patır inip çıkarlarken.

böyle bir gerçeği sana söylediğim için üzgünüm.

tekinde mi ikisinde mi? (bildiğimden değil sadece daha iyi anlaşılsın diye)

sol gözümde

özel koru hastanesi, prof. dr. erdoğan inal, tavsiye ederim.

güven hastanesi, dr. fatih yalçın. allah belasını versin. tavsiye falan edilirse ya da kafadan bi doktora gidip ona denk gelirseniz koşarak kaçın.

kulagini temizleme. (kimse yapmasin bunu zaten)
banyoda su kacirma gerekeirse kapat kulak.boneleri var.
oldugun yerde zipla. cozumu yok. o kulak tikanacak.

ciğerdelen, gittim. özele de gittim. çözümsüz kaldım. herhalde bir de prof görse iyi olur dediğin gibi.

Soda içebilirsin. Çıkıp 15-20 dk yürüyebilirsin. Varsa rezene-anason çayı içebilirsin.

az yediğin için ağır gelmiştir birden bitki çay +1

rahatlatır bi nebze daha yarına bişiciğin kalmaz üzülme.

niye mesaj attım bilmiyorum :)
açık havada yürümek çok iyi gelir.

tarçınlı çay iç

önce 2 bardak su. geçmezse minik bitter çikolata.

hee ben olsam acımam ıslak kek yaparım ama sen bilin.

Dost meyveli yoğurt :( Günah ama accık daha masum.

2 adet meyve + yoğurt + bol tarçın. bununla geçiştirmeye çalışın.

Meyvelerin içinde de şeker olduğu için tatlı istetir. ekmek makarnadan çok şekeri kesmeni tavsiye ediyorum.
vücut bir süre şekeri yemeyince tadını unutuyor. bana öyle oldu. çok kısa bir süre meyve de yemedim ben. vücudum şekeri unuttu ve istememeye başladı.
şimdi yiyorum herşeyden ama abartmadan.
ayrıca şekeri kesitğimden beri 3 buçuk kilo verdim kendi kendine.
soruna cevap olmadı biliyorum ama bu bilgiyi paylaşmak istedim.

Meyve yemeyin, meyvedeki fruktoz da kan şekerini oynatır ve tatlı isteğinizi artırır. Proteinli besinler tüketerek kan şekerinizi sabit tutarsanız eğer tatlı tüketme isteğinizin önüne geçebilirsiniz.

puding ye bence yemedikçe canın isteyecek.

Doğru bilinen yanlışlar: Sabahları şekerli şeyler yemek gün içindeki tüm şeker ihtiyacınızı karşılar, ayrıca sizi daha dinç ve enerjik yapar.

Gerçek: Sabah saatleri vücudun insüline en duyarlı olduğu saatlerdir. Vücuda öğle saatlerinde giren şeker kan şekerini 1 birim oynatırken sabah alınan şeker 10 birim oynatmaktadır. Bu da kontrolsüz insülin salınımına neden olan en büyük etkendir. Sabah saatlerinde şekerli şeyler tüketmemeye çalışın.

Muzu soyup kakaoya bula. sonra da dilimle. çikolatalı gibi oluyor :)

her zaman beyninin değil bünyenin de sesine kulak ver derim. biraz önce mesela 3 tatlı kaşığı tahinli cevizli keçiboynuzu pekmeği götürdüm, kesti attı, pek güzel geldi, tavsiye ederim, ama abartmayın lütfen.

Enerji için karbonhidrata ihtiyacınızın olduğunu, bunun için de makarna pilav ekmek yemeniniz gerektiğini söyleyen insanları dinlemeyin. Bunlar hep kulaktan dolma klasik ezbere bilgiler gerçekte öyle bir şey yok. Siz yine bunları tüketmemeye devam edin.

özellikle ekmeğe ve makarnaya zaafım var. az yiyebilsem belki sıkıntı olmazdı ama başlayınca duramıyorum. bir tencere makarnayı tek başıma yemişliğim var. bu yüzden tamamen kesmekte çareyi buldum. spor da düzenli yapamıyorum, kilo alıyorum bu sefer de. ama bulgur, kuru baklagiller yiyorum, tok tutuyor.

vücut kendi glikozunu üretir efenim. gerek yok öyle şeylere.

ama bu değil ki arada kaçamak yapmayasın :p çok da zorlama kendini rock n roll. yiyemedikçe yaptığın stres için emin ol değmez. azcık çikolatanın zararı olmaz. içindeki paso bitkisel yağ zaten. en azından kaliteli bi çikolatanın öyle olması lazım.

Meyve tüketimin sürdüğü müddetçe bu zulmü çekersin.

arnold, normalde meyve yemiyorum hiç sevmem. ama yoğun tatlı isteğimden dolayı çikolata yemektense meyve yemek istedim.

Başka şeker/karbonhidrat tüketimin var mı?

karbonhidrat pişmanlıktır yemeyin yedirmeyin allah belasını versin ne diyim , yeme sakın rock on roll pişman olursun yoksa :d

arnold, şeker kullanmıyorum hiç. karbonhidrat olarak bulgur ve baklagiller yiyorum
neferkitty, gerçekten allah belasını versin bu karbonhidratın :)

Kilo verme amacı güdüyorsan onları da minimize et. İşi tamamen sebzeye bırakabilirsin. Bir de arada bu tür ataklar olur, çoğunlukla psikolojiktir. Biraz inat edersen atlatırsın. neferkitty'nin de dediği gibi, karbonhidrat pişmanlık.

cok yemekten olur.

çok yemek yemiyorum

Reflu

midemden rahatsızım, gastrit var fakat ablamda da oluyor ama onun midesinde sıkıntı yok.

camasir suyu son caren olsun.

once arkadasin dedigi gibi aspirini dene. kirmizi fisfisli bir sisesi var. lekenin ustune dok biraz, 5-10 bekleyip citile.

annem ne kullanıo bilmiom ama leke çıkartıcı varmış sorayım mesaj atayım sana hocam bekle .

aynı durum olmuştu onu kullanmış çıkmuştı.

kosla imiş hocam leke çıkarıcı oxo action gibi bir şey dedi

çamaşır suyu sarartabilir aman dikkat.
geçen gün annem ariel in yeşil leke çıkarıcısını kullandı çıkarmış çay lekesini.

eğer sahipli bir köpek ise mala zarar verme suçunu oluşturur. yani evinizin duvarına vurup kaçan şoför gibi.

ground, peki sahipsiz olsa ceza almıyor mu? güvercini ezdi adam, güvercini ezmeyi başarabildi.

tren, hızlı tren falan bunların hareket halindeyken öldürdüğü kuşları kime şikayet edeceğini bulabilirsen bu sorunun da cevabı oluyor.
Mevcut cevap: kimi kime şikayet edeceksin?

otobanda ya da sehirlerarasi yollarda belli bir hizla gittiginde onune bir hayvan ciktiginda durman cok zor. ve illaki carpip oldurebilirsin. bu isteyerek yapilmis bir sey degil.

ha sehir icinde sokak arasinda zevkine kedinin kopegin uzerine surup eziyorsa cezalandirilmali. ama hizli gidilen yollarda senin dedigin cok pratik degil.

nitekim uzun yolda serce camima carpti ve oldu. ustelik son carpana kadar ben farkinda degildim.

cevap: sehir icinde ve eger kasit varsa plaka alinip polise iletebilirsin

malesef bu konuda hem boşluk var hem de bu durumda millet arabasına gelen zarardan sigortadan para alabilir miyiz derdinde. hatta burada devletin sorumluluğuna gidilip gidilmeyi tartışıyorlar düşün artık. eğer hayvan hayvanat bahçesi vs gibi kamu malı ise belki bu yolla bir şeyler yapılabilir.

ben görüp de adamı yakalarsam dövüyorum. 3 defa dövdüm. işe yarıyor. ama malasef ki ülkemizde pek yaptırım yok bu konuda. belki video'ya vs çekip yollarsam adam cuzi bir para cezası alır.

komik rakamlar.

burada olay adamın ezip geçerken "kaçar zaten hayvan o" mentalitesi ile frene vs basmaması, aynen devam etmesi.

ne yazık ki belediyelere daha fazla iş düşüyor bu konuda. köpeği yakalayıp şile yoluna (formula 1 yoluna) atıp bırakıyorlar. orada zaten ölüyor hepsi.

ki bize göre hayvan, kedi köpektir. dediğin gibi güvercin hayvan değildir. martı hayvan değildir.

yaralı bi martıyı günlerce evimizde baktık biz, orman il müdürlüğünü bile aradık. kadıköy belediyesi sadece yardım etti. onlar da meraba meraba.

yoksa senin dediğin güvercini ezmiş, ezmemiş, çok da şikayet edilecek yer yok. şikayet etsen gülerler. gülmemeleri lazım ama gülerler.

yine de başa döneceğim, fırsatın varsa döveceksin.

zetahead, benimle neden kavga ettiğini anlamadım. kafa ağrıtma ne demek? bir duyuru açayım da zetahead cevap versin demiyorum. cevap verme kardeşim, mecburiyetin yok her soruya cevap vermeye. benim için tek önemli güvercinin hayatı, dünya da başka hiçbişey umurumda değil okey?

Trafik sigortası karşılıyor deniyordu bir ara.

zeta, bu olay gözümün önünde oldu, o hayvan da can taşıyor, hemen ölmedi zaten. o hayvanın yaşadığı stresi, çaresizliği, çektiği acıyı gördüm. onun duygusallığıyla açtığım bir duyuru ve sen kavga ediyorsun. ayrıca insan hayvandan önce gelir anlayışına sahip değilim. hala kafa ağrıtma diyorsun, duyuru açarken senden müsaade istemicem

acile git bence şimdi randevu bulamazsın. olmadı iç hastalıklar. ultrason filan çekerler. ihmal etme ama.

selam, moralini bozmak gibi olmasın ama 2 gün bence doktora gitmek için yeterli süre. daha fazla geciktirme derim. muhtemelen birşey yoktur ama, arkadaşımın başına şöyle bir olay geldi; karın ağrısıyla hastaneye gidiyo, gastrit teşhisi koyuyolar (geçiştiriyolar aslında). ağrıları geçmiyo hastanede kalıyo, akşam müthiş bir ağrı vuruyo... apandisit patlamış. gastrit teşhisi koydukları ağrılar aslında apandisit ağrılarıymış. zamanında müdahale etmeyince de patlamış. ameliyat oldu geçti sonra...

çok mu minik? süt içirilecek kadar minikse hemen bi petshoptan falan kediler için süt tozu oluyor ondan alın. o zaten tarif eder. 3 yemek kaşığı toza 1 yemek kaşığı su muydu öyle birşey. bi de minik biberon alın yavru pisişler için. onu içirin tosuncuk olur zaten. ama önce bi veterinere götürün belki bi hastalığı vardır

matilda, 1 aylık falandır belki

pat diye ölebilir. hazırlıklı ol. 4 yavruyu çamur içinde buldum besledim, iki hafta içinde hepsi öldü. en sağlıklı ve kurtulmaya en niyetli olanını göz enfeksiyonundan kaybettim hatta. bir gün mükemmel ve oyuncu oluyorlar, ertesi gün halsizleşiyorlar, sonraki gün ise pat diye ölüyorlar. göz enfeksiyonları hızla ilerleyebiliyor. çok meşakkatli. veteriner şart.

o zaman çişini de kendisi yapamaz hafif nemli bi pamukla süt içirdikten yarım saat sonra falan poposuna dairesel hareketlerle masaj yaparak çişini/kakasını yaptırmanız gerekecek. bunlar sizi korkutmasın ben kendi kedimi bu şekilde büyüttüm o da minicikti ip gibi bi kuyruğu vardı şu an 5 aylık bi tosuncuk

paraziti vardır muhtemelen , atamazsa ölebilir veterinere götürebilirsen götür..

gliserin iyi geliyor. deneyin isterseniz. yumuşatıyor o bölgeyi.

kulakların üzerinde kırk gün kırk gece yürü. düzeldiğini göreceksin.

Hayır o spreyi sıkmayın. Görmeden pire midir değil midir bilemem ama sokakta muhtemelen piresi vardır. Veterinerlerde pire damlaları var ya da petshoplarda 10 lira falan, ondan ensesine damlatabilirsiniz.

Çapakları da pamuğa soğuğa yakın ılık çay dökerek hafif hafif temizleyebilirsiniz.

yavru kedilere damla da kullanılmaz. veteriner toz ilaç sürüyor yavrulara.
gözlerindeki çapaklar da hastalık işareti. eğer tedavi edilmezse körlüğe kadar gidiyor. basit ve ucuz bir damlası vardı gentagut idi sanırım, günde iki kere kullanılıyordu.

internetten (belediye veterinerleri bile olabilir) bir telefon bulup arayıp durumu anlatıp bilgi almanız daha doğru olacaktır...

yalnız gözleri için ne kadar geç kalınırsa körlük olasılığı o kadar artar...

burnun tikaliysa normal...oztaki borusu calismiyor. sadece okyanus suyu yetmeyebilir.

doğaldır.

bir numarası yok. bildiğimiz tuzlu deniz suyu..

tuzlu su yap yeaaa. işe yarar tuzu su.

bildiğin tuzlu su ama işte o spreyi güzel oluyor, incecik püskürtüyor.

1- bir çay kaşığı karbonatla bir çay kaşığı tuzu, ılık suda iyice karıştırın. işte size ucuz yollu okyanus suyu.
2- eczaneden bir tane enjektörle 500 cc'lik serum alın. enjektörü serumun üstündeki yere sokup, çekin. sonra iğneyi çıkartın ve enjektörün içindeki serumla burnunuzu temizleyin. bu da gayet ucuz bir yöntem.

farkı enfeksiyon etkeni barındırmıyor olması ve sprey başlığıyla kullanım kolaylığı.

eger onu kullanmayacaksanız ben de serum fizyolojik enjektor alternatifini öneririm. enjektoru arada degistirmeyi de unutmayın tabi

lise diplomanda yazar eğer sendeyse.

Yerleştirme puanlari lys sonuç belgesinde yazıyor. Sadece ygsye girenlerin de puani o sayfada var, yoksa nasıl ygs ile alan bölümleri tercih edeceklerdi. O giriş yapsın baksın lys sonuçlarına, onun sonucu da var.

@vfgerty
ygs ye girerken tikliyorsun zaten 5 üzerinden mi 100 üzerinden mi ortalaman diye.

Lol ranked kas aklın gider acıyı kafandan atarsın

çok hayvani bişeyse anti enflemetuar mıydı neydi ağrı kesiciler var , ödemi çözmeye yarar , muhtemelen faydası olur. buz da koy biraz rahatlatır.

t başlayan bi tane krem varmış kurutmak için eczacı biliyordur muhtemelen

git gel betadin sür dezenfekte olsun.

güzellik uzmanı tanıdığımın önerisiydi.

edit: baticon demeye çalışmıştım

dün aynı sekildeydim,buzdolabından bir parça soğuk yogurt sürdüm.soguk olması mı işe yaradı yogurt mu bilmiyorum da azalttı acısını ve şişliğini.
bugün de baya sönmüş.

Tretin t ile başlayan krem. Acnelyse daha güçlü formu. İkisi de halleder. Neutrogenanin sivilce sondurucusu ise yaramıyor. Sebamedinki iyi.

dis macunu tavsiye ederim siddetle.

bana nörolojik geldi.

zweig - satranç (öykü)

mütevazi bir intikam-bahadır cüneyt yalçın

John Fowles - Büyücü

Yüzyıllık yalnızlık- G.G.M.
Tanrı olmak isteyen otobüs şoförü- (hatırlayamadım)
On bir dakika-P.C.
Çanlar kimin için çalıyor-E.H.
Bazuka-M.U.

posta kutusundaki mızıka-ali ural. okuduğum kitaplar arasında en üstte.

Stephan king - 22/11/63

emrah serbes'in tüm kitapları.
okumadıysan en son kitabını al direk. #deliduman

akçasazın ağaları 2 cilt
yaşar kemal
tutunamayanlar-tehlikeli oyunlar
oğuz atay

carlos fuentes - kartal koltuğu
jose saramago - körlük
jose sarmago - görmek

eduardo galeano - Latin Amerika'nın Kesik Damarları

Gözün öyküsü - georges bataille

haruki murakami'nin bütün kitapları. fiction seviyorsanız şiddetle tavsiye ederim.

Kesin olur demiyorum ama beyin kanaması gibi durumlar böyle kazalarla yaşanıyor.

hemen doktora gidemiyorsan mutlaka baş dönmesi ve kusma olup olmayacağı konusunda temkinli ol, çevrendekileri de uyar.

Ya ben çocukken öyle bi kaç kere ağır vurdum kafamı, hatta birinde azıcık içeri göçtü kafatasım, hala öyle çukur bi yer var kafamda. Ama bi şey olmadı, hastaneye falan gitmedik. Ne kötü ailem varmış lan.
Bir arkadaşımın babası kamyon kasasından yere düşüp kafasını vurmuştu, öldü beyin kanamasından.

Örnekler karşında, sen bilirsin.

arkadaşım çok korkuyorsan git bence ama gerek yok diye düşünüyorum. senin acını burada kimse bilemez ama neyse. benim de 1.5 sene önce başıma böyle bir olay gelmişti zıplarken kafamı tavana çarpmış ve yere düşmüştüm kafam kanamıştı ve 1 hafta şiş gezmiştim ama ölmedim buradayım.:)

ayni seklde kafayi vuran kizin birisi 1 hafta sonra tak diye gitmisti haberlere de cikmisti dusme ani vs. cok tehlkeli anlycaan dr sart

yani gitmemek için bir sebep yok, git için rahat etsin.

ben de böyle bir durumda hafıza kaybı yaşamıştım. doktora görün derim.

pantolonunu giyerken aniden rock n roll'un ayağı takılır ve düşer....
mangal zamani geldiginden heralde, daha dun sayfamda elli kisi bunu paylasti, tesadufe bak. bana sehir efsanesi gibi geliyor yok dilini cikar yok kolunu kaldir ama bulunsun bi kenarda.

www.facebook.com

Çıtır çıtır ses diyince güldüm ama ciddi bir durum bu. Geçmiş olsun, umarım önemli bir şey yoktur. Çarpmadan sonraki yarım saate başının ağrısında herhangi bir azalma olmazsa veya ağrı yavaş yavaş artıyorsa bir doktora gitmen içimizi rahatlatır.

denize cakildigimda (bu hikaye de bir baska zamana) doktor beni geri eve göndermis eger asiri bulanti kusma bas dönmesi göz kararmasi yasarsam geri gelmemi söylemisti. ama adam gibi bir yere git bir baksinlar.

geçmiş olsun rock. bir arkadaşım beyin kanaması yaşadığı ve ancak sevgilisinin dikkati sayesinde kurtulduğu için biraz da olsa biliyorum.
hastaneye gidince geri gönderebilirler, burada da dendiği gibi, ama bu gece yanında sana sürekli dikkat edecek biri bulunsun ve mümkünse sabaha kadar uyuma.
çıtır çıtır ses ne ya? korkutma bizi?

streste yapar o çıtırtılar. ama direterek bir mr isteyebilirsin acile gidip doktordan. beyin bu .

Çok geçmiş olsun. Bence doktora git, ne olur ne olmaz. Bir de bu gece uyuma. Miden bulanır falan, o zaman hemen doktor.

dahiliye

Muz yiyin, bol su için.

ayni sey bende de olur arada. gece siddetli kramplarla uyandigimi bilirim. suyu aksatmayin, muz yiyin, spor yapin. su cok onemli.

muz ve cikolatali sut. bu iki gida elektrolit dengesini(kramplarin genel sebebi bu dengenin bozulmasidir) duzenlemeye birebirdir. tabii ki bol suyu soylememe gerek yok.

Kafein tüketimin fazlaysa azalt.

Bi şey olmaz.

olmaz.

sahipleri psikopat kopeklerden ziyade.

tek sebebi sahiperi.

köpekler psikopat değildir, insanlar psikopattır.

pitbull'un ayırdedici özelliği güçlü ve çevik olması. (çeneleri de oldukça güçlü)
dövüşe yatkın oldukları için agresif yetiştirilenler de öyle saldırgan oluyor.

sahiplerinin psikopatlığının dışında pitbulllar dövüş için oluşturulmuş bir ırk.
ırk geliştirme sorasında özellikle fiziksel olarak güçlü ve saldırgan özellik taşıyan ırklar arasında çaprazlama yapılmasından dolayı bu yöne eğilimleri çok kolay oluyor.

ama tabi burada sahip durumu da önemli hale geliyor, bneim köpeğimden uysal bir kaç pitbulla karşılaştım. hatta pitbull gibi düşünebileceğin psikopat özellikleri olan akitalardan birisi var tam anlamıyla uysallık nedir gösteriyor.

yetiştirmekle alakalı. çok pitbull tanıdım(tanıdım diyorum çünkü tanıyacak kadar vakit geçirdim, kah besledim kah gezdirdim) tavşanlarla oyun oynayan, evde boğuşan ama kılına zarar vermeyen mi dersin, taşa oturmayacak kadar kibar olan mı dersin. sesleri soklukları çıkmaz sakin sakin takılırlar. ama tabi güçlüler ve enerjileri fazla boğuşmaları biraz daha zorluyor insanı. ama tek bir saldırganlıklarını görmedim.

eskiden dobermanlardı saldırgan, vahşi yetiştirilenler ve saldıranlar. son yıllarda hiç doberman saldırdı diye haber var mı?

bir de şöyle bir şey var. her köpeğin kendini kaybedip saldırganlaştığı bir nokta vardır. bazısı sürü halindeyken, bazısı açken, bazısı çok sinirlendirilirse bu duruma gelir. pitbullar fazla enerjik olduğu için bu kendini kaybetme eşiği bir golden retriever'a göre düşük. ama her akşam dolaştırılan, koşturulan, sevgiyle büyütülen bir pitbullun kolay kolay yapacağı iş değil.

bu arada bu kendini kaybedip sahibine falan saldıran köpeklerin başını chow chow nam-ı diğer çin aslanı çeker.

uzun yıllar pitbull beslemiş biri olarak cevaplayayım. benim köpeğimin orijini american staffordshire idi. 15 günlüktü aldığımda, köpeği öyle bir eğittimki kendisine yaklaşıldığı anda sevgi kelebeği oluyordu. ben öyle istedim herkese gitsin sevdirsin kendini tarzı bir köpeğim oldu. ancak köpeğin ırksal özelliklerinden dolayı içten gelen bir hırsı var. mesela yolda köpeğimle giderken birisi gelip bana dalsın, o iyilik meleği tipli köpek gidiyor yerine canavar geliyor. öyle bir köpekti, sahibine bağlanan bir köpek.

şimdi pitbull besleyince diğer pitbull sahiplerinide az çok tanıyorsun. adamlar psikopat gibi köpek yetiştiriyor. köpeği karanlıkta aç bırakıyorlar. ilk 6ay dışarı çıkarmıyorlarki benim köpeğim gibi ona buna gitmesin. böyle amcıklar yüzünden köpeklerde sahipleri gibi psikopat oluyor.

laboratuvar köpeği. sicili bozuk.

arkadaşımda red nose var. böyle güzel oyuncu munis bir köpek olamaz.

ilk aldığı günden beri biliyorum ve uzun süre beraber vakit geçirdik dolayısıyla çok iyi tanıyorum, ha kedi sevmişim ha o onu.
muammer gibi önüne yatıyorum boynumu yüzümü kolumu bacağımı yalıyor taklalar atıyor sevgisinden çıldırıyor böyle bir şey yok.
ayrıca hiç tanımadığım oto yıkamacının ilk defa gördüğüm pitbull'u ile de alt alta üst üste oynamışlığım var yani o köpek beni tanıdığı için iyi davranıyor derseniz hiç tanımayan pitbull ile de oynadım alakası yok

tamamen sahipleri yüzünden kötü şöhrete sahipler.

Sahibi saldırgan kendisi değil.

Bakma durmadan pitbullara bok atanlara, o adam finodan da korkar ama finodan korktuğu için dalga malzemesi olcağından kendisine hedef pitbulu seçmiştir.

90'larda rotweillerlar canavardı, 2000 başlarında dobermanlar, şimdi pitbullar oldu.

Ayrıca hayvan hayvanı parçalar tabiki de kardeşim ne sanıyorsunuz? Doğada bunlar büfeden köfte ekmek mi sipariş edecek?

İnsan yapımı diyen cahildir; her köpek insanlar tarafından çarpraz çiftleştirmeyle oluşturulur.

Sen o vahşi pitbulun sahibine herhangi bir güçlü köpek ver o da öyle olur.

Başka köpeklere dayılanması doğaldır, bu konuda bu hayvana bok atanlar, kalıbımı basarım hayatında köpek beslememiştir. Bunlar sürü halinde yaşayan hayvanlar, aralarında alphalık mevzusu var anlayacağınız. Erkek erkek karşı karşıya geldiler mi illa dayılanırlar.

Benim geçen zorla uyumuştum da geçmişti. Yani unutmuştum kendiliğinden geçmişti. Ya da nefesini tut üç kere yutkunmaya çalış üçüncü yutkunuş zorlayacaktır.

Lanet olsun! İğrenç bir durum gerçekten.

İlk sular kesildiği gün ASKİ'nin sitesine bakmıştım. O gün saat 6'ya kadar geleceği yazılıydı. Akşam oldu gelmedi. Sonra tekrar baktım ve bu sabah 6'da geleceği yazıyordu. Dün gece 11 civarında ASKİ'yi aradık web siteleri güven vermediği için. "Arızayı çözdük. Semt semt su vermeye başladık. 6'yı bile bulmaz, suyunuz gelir." dedi.

Sabah 7 civarı uyandım ve hemen musluğa koştum. Su yine yoktu. Umarım hiç gelmez. Melih Gökçek'te ısrar etmeye devam etsin Ankara halkı.

lanet olsun gerçekten de. aski'yi arıyorum hep meşgul, sinir harbi resmen.

az önce twitter'dan baktım, arıza dün onarıldı, 19.00 dan itibaren su verilecek her yere yazıyor.

(bkz: ay hadi inşallah)

:)

meyve yeme, o da kan şekerini yükseltip düşürüyor. insülini sabit tutmak lazım. kendini şişirecek bir şey ye. mesela koca bir kase salata. karnın çok dolu olunca bir şey istemezsin. ya da diyet kola iç bir tane? çok sağlıklı değil, ama zor durumda olabilir.

yoğurt artı meyve artı tarçın yemen gerekiyodu.

pescador itnesi yaptı hep bunnarı!

yarım kazandibi veya iki dilim baklava ye.

o noktada durabildiğin ve daha ileriye gitmediğin için, 1 ay sonra aynısı gene yaparsın. kendine bööle ödüller ver.

bi senede 34 bedenden 32 bedene düştüm qız! ne diyon sen?

ana öğünleri kuvvetlendirin. ara öğüne ihtiyaç kalmasın.
ayrıca meyve yerine badem yiyin.

bitter +1

ya da natureworksbest.com

buradan bakın canınız tam olarak ne çekiyorsa karşılığını bulun.

Ben yemiyorum ama proteinli çikolata adı altında gratislerde şu var, belki keser. Tadı çikolatanın aynıymış.
unique.com.tr

kan ne renk? parlak kırmızı mı kopkoyu mu? gastroenteroloji bakar. melena mı bak bakalım.

çok ciddiye al kardeşim. basit bir şey de olabilir ama ihmale gelmez konu bu.

Lim5, parlak kırmızı, hani bir yerimiz kesilir de kan çıkar ya o renkte, çok koyu böyle kahverengimsi değil.

Hemoroid yani basur olma ihtimali de var. tr.wikipedia.org

Ufak çapta kanamalar olabilir ve genel cerrahi ilgilenir.

Dikkat et bağırsak kanseri de olabilir. Hemoroid de olabilir. Bi git bence şakaya gelmez.

mide kanaması değildir. tuvalet kağıdında parlak kırmızı gördüysen büyük ihtimalle hemoroid kanamasıdır. tekrar ederse, dışkılama alışkanlığında bir değişiklik varsa doktora git.

Gastroenteroloji bolumune gitsen iyi olur. Kolonoskopi yapmak isteyebilirler.

genel cerraha gideceksiniz. mide kanaması değil. bağırsak kanıyo.

Dışkı zift gibi siyah ise kanama mide ve üstünde olabilir eğer kırmızıya yakın ise duedenumdan anüse kada olan yolda olabilir.

gastroentereoloji bölümüne gitmenizi tavsiye ederim. kanın rengine göre size yapılan endoskopi değişecektir dediğim gibi zift rengindeyse oral yoldan girerler.ancak kırmızıysa anüsten girerler.

edit: çok kırmızıysa genel cerrahide de bakılabilir.

bişiy olmaz yeme daha doğrusu az ye.

karbonhidrat vücuda lazım ama makarna, pilav veya ekmek yemedin diye hiçbir şeycik olmaz. uzun vadede tek tip beslenme zararlı ama, yani full protein gideyim, sırf yağ gömeyim falan deme.

yediğin her şeyde karbonhidrat var. tamamen kesmen mümkün değil zaten. baklagiller nişasta açısından çok zengindir mesela, keza ceviz kalorisi çok yüksek bir besin. karbonhidrat alamaman değil de şu an protein ağırlıklı besleniyor olman böbreklere çok yük bindirir. günde en az 2-2.5 lt su içmen lazım. enerjisiz hissedersin, ama her kilo verme süreci böyle zaten. sebze meyve eksikliğine bağlı vitaminsiz kalabilirsin.

Tam bugun bunu merak ediyordum. Bir de, nasil doyuyorsunuz yahu ekmek veya pilav yemeden? Bugun oglen yemeyim dedim ama aksam eve surune surune geldim acliktan.

letheavendangered, ben de ekmek yemeden doymam zannederdim, ama hiç acıkmadım böyle. hatta ekmek yediğimde daha çok acıkıyordum.

lokmaları 25-30 kez çiğneyin. tabak çok büyük görünüyor gözünüze. çok değil bir ay öncesine kadar çok ama çok fazla yiyordum. hepimiz bilgisayar kullanan, yemeğimizi falan duyuruda takılırken yiyen insanlarız. lokmalar arasını uzun tutun, ağzınıza alınca paramparça edene kadar çiğneyin. gerçekten çok fark ediyor.

ha biraz sıkıcı oluyor, ağızda 20-30 kez çeviriyorsun falan ama doyuyorsun işte. ben bıraktım ama artık onu yapmayı, çok çabuk doyuyorum çünkü çok az kalori alıyorum, zayıflıktan ölürüm diye vazgeçtim yine hayvan gibi yemeye başladım. çünkü bi anda kilo vermek çok zararlı biliyosunuz.

bulgur ye. makarnayı günde yarım tabağı geçmeyecek şekilde ye. beyaz ekmek yeme, çok az esmer ekmek ye. pirinç yeme. hem beynini ihtiyaç duyduğu karbonhidratı alırsın, hem de enerjini alırsın. bunların yanında her türlü ambalajlı meyve suyu ve gazlı içeceklerden uzak dur (sıkma meyve sularını tenzih ediyorum). bu şekilde ekstradan bir şey yapmadan kilo verirsin.

süt karb deposu zaten. yediğin herşeyde var dedikleri gibi. düzgün beslen aferim.

yukarıdakilere ek olarak: hasbelkader nefsine yenik düştün ve bu saydıklarından güzelce yedin ardına pişmanlık çökecektir, ama bu pişmanlık çöktükten sonra -yaklaşık yedikten 1,5 saat sonra- yapacağın kardiyo ağırlıklı bir spor ile kısmen rahatlarsın. imkan dahilinde ağırlık ekleyebildiğin hareketler de çok etkili olacaktır. ayrıca ekmeği bıraktıktan sonra zaman zaman bazı yemeklerde -özellikle kahvaltıda- bir şeylere sürme-banma isteği oluşabilir. hem böylesi bir isteği karşılayım hem de basit karbonhidratın olumsuz etkilerine maruz kalmayım dersen önerim yulaf kepeğinden yapacağın ekmektir, tavada ya da fırında yapabileceğin bu ekmek ile nefsini köreltmen mümkün.

Vücudun dışarıdan karbonhidrat alımına NŞA'da hçbir şekilde ihtiyacı yok.

kahvaltıda 1 ekmek yiyen insandım. aynı şekilde baktım göbek bağımsızlık yolunda hızla ilerliyor, kestim hepsini. vücudun tabiki ihtiyacı var ama o ihtiyacı şu an göbekten karşılayabilirsin. tamamen forma girdikten sonra öğünün 1/3'ü karbonhidrat olacak şekilde beslenmelisin.

@letheavendangered 3-5 gün yeme gör bak nasıl alışıyorsun, nasıl doyuyorsun. hatta öğle yemeği ile akşam yemeği arasında acıkmaların da azalıyor çünkü karbonhidrat başta tıkar, sonra acıktırır.

Hiçbir sıkıntı yaşamazsın. Protein ağırlıklı beslenin ve yağları kullanın, vücut için gereken enerjiyi karbonhidratlar yerine yağlardan alırsınız. Üstelik bu şekilde daha çok leptin salgılayacağınız için açlık hissini de pek yaşamazsınız. Bir de bol bol salata ve yeşil yapraklı sebze tüketen.

Ben de geçen sene bir açelya almıştım, tüm çiçeklerini sonra da tüm yapraklarını dökmüştü. Acaba kedi mi zarar veriyor diye bile düşündüm.
Neredeyse kurumuştu, atmayı da çok geçirdim aklımdan ama bu sene tomurcuklanmış hanfendi :/ Umutluyuz hala...

Açelya soğuk hava seviyor. Ben de zamanında bir açelya almıştım işyerine. Gözüm gibi baktım ama ölüyordu. Sonra karlı bir haftasonu pencere dışında unuttum işte. "Eyvah, çiçek öldü" dedim. Pazartesi sabahı, karlara gömülmüştü çiçek. Karı eşeleyip çıkardım ve içeri aldım. O günün akşamına bir coştu, bir coştu; ertesi gün bir çiçeklendi, anlatamam. Sonra hep dışarıda tuttuk kışın, çok mutlu oldu. Belki hava sıcak geliyordur yavaştan ya da benim aldığım açelyanın kimlik karmaşası, kişilik bozukluğu vardır.

dahiliyeye git. önemli olabilir. ihmal etme.

son zamanlarda cok hareketsiz kaldiysan kondisyon dusunce de oluyor, akciger kapasiten azalmis okuyor, bir de kalp damar hastaliklarinda oluyor. her halukarda doktor yollari gozukuyor, yani kardiyoloji, gogus hastaliklari ve hatta sindirim sorunu olabileceginden gastaroeneteroloji olasiliklar dahilinde.

Antibiyotikler iki kullanımda vücutta göstermesi beklenen etkiyi göstermez bile. İlaçta bir problem olabilir. Ya da hastalığı cidden ilerlemiş olabilir. Zaten kendisi antibiyotik almaya gittiyse bir şeyler olduğunun farkındadır. Geçmiş olsun.

Grip virütik bir hastalık. Antibiyotik bakteriler için, dolayısıyla virüslere işlemiyor (istisnası var mı bilmiyorum.) DOlaısıyla eniştenizin antibiyotik içersem gripe iyi gelir varsayımı baştan yanlış. Ateşi çıkması normal. Bol su içsin, yatsın dinlensin. Doktora tabi ki gitsin...

Arkadaşların da dediği gibi antibiyotikler gripe işlemez.. Aslında eniştenin grip olduğunu zannetmiyorum. Çünkü grip viral bi hastalıktır ve çok çabuk bulaşır. Gerçek anlamda "grip" durumu sözkonusu olduğunda sağlık bakanlığı alarma bile geçebilir. Ayrıca ateş, öksürük, mide bulantısı gibi belirtiler spesifik belirti değildir.. Yani başka bir hastalığın belirtisi de olabilir.. En doğrusu ilaç kullanmadan önce doktora gitmektir..

Griple beraber enfeksiyon da görülebilir, büyük ihtimalle enfeksiyon ateşini bu kadar çıkarmıştır. Bu durumda antibiyotik alınır ama kafasına göre almasın tabi, aile hekimine gitsin hemen yarın, ona göre doktor verir size.

her yasta olunabilir.

Bir yerlerde her insanın hayatı boyunca en az bir kez epilepsi nöbeti geçirme ihtimali gayet yüksek diye okumuştum galiba sanırım.

her yaşta oluyor bu sanırım, dostoyevski yanılmıyorsam kızının ölümüyle 45 yaşında ilk krizini geçirmişti.

stres de tetikliyor olabilir demek ki. bir de bu kız şizofren

Annem ilk epilepsi nobetini 30 yaşındayken geçirmiş mesela ki gayet genç bir yaş. Bir de nöbet sırasında yapacağınız tek şey ne kadar sürdüğüne bakmak ve titreme sırasında vücuduna zarar gelmesini engellemeye çalışmak. Hareketini tamamen kesip engellememek gerekmiş.

Korunmak için epilpsi olduktan sonra yapılacak şeyler var diye biliyorum sağlıklı olmaya gayret önemli tabikide ama olucaksan eğer olunuyor..Allah korusun.tipleri var işte çocukluk çağında çıkanlar erişkinlikte çıkanlar.ailende bi öyk varsa anne babanda kardeşlerinde epilepsi bni danı?bilirsin doktora ama yoksa onlada bişi yapamazlar sanrım.

www.angorasanat.com

Selanik Caddesinde Aysev var. Orada heykel kursu olması lazım.

ais.osym.gov.tr

iki tık yeter.

Yarın.

yarın başlıyor.

Cikintilik yapacagim ama, bu kpss lisans yaziyor ya, hani baska kpss de mi var?

Basvuru ucreti ne kadar bir de?

kpss ortaogretim-önlisana var bi de. lise mezunları ve iki yıllık üni mezunları giriyor. başvuru ücreti her oturum için 50 tl idi geçen sene.

en üstte link verilmiş. ÖSYM'nin sınav takvimine bakabilirsiniz. Orada demiş ki 5 Mayıs. Yani pazartesi. öpt, kib hdhjsjxj

eğitim durumum mezun olmama rağmen okuyor gözüküyor nasıl düzeltebilirim?

şu an karşımdaki binada tadilat yapılıyor. bi yarım saat önce bunları nereye şikayet edebilirim diye düşündüm. adamlar iskeleye çıkmış çalışıyor, bina altında önlem alınmamış ve insanlar geçiyor. yani bilsem arayıp şikayet edeceğim.

işçi sağlığı ve güvenliği için bu çalışana durum anlatılmalı ve gerekli önlemler alınmalıdır.

Ancak ve ancak bu önlem için takılan kemerler insanı iş yapamaz duruma sokmakta eli kolu bağlamaktadır, çalışanlarda kolayı seçip bunu takmamakta.

Benim işyerimde bu güvenlik iplerini kullanmayanlara yaptırımlar uygulanıyor herkes takıyor.

o güvenlikli iplerden ben sürekli giyiyorum giymeyenlere giydiriyorum ama
yok öyle göründüğü gibi değil altı üstü bi halat gayet rahat demeyin canınızı yakarım.

Hayat kalitesizliği haliyle cana verilen önemi de maalesef düşürüyor, en fazla ölürüz modu hakim.

hayir, buyukbaslarimizin gozunde orada calisanin caninin zerre degeri yok.
ne yapabilirsiniz bilmiyorum, ancak meslek odalarindan, muhendisler odasi'nda, cagdas hukukcular dernegi'nden filan acil telefonla bilgi almaya calisabilirsiniz belki.

"turkiye pakistanlasiyor" derken tam da bu kastediliyordu.
inanin, calistigim bazi ortamlarda cin devletinin santiyelerindeki insaat iscilerinin cani bile bizimkilerden cok kiymetliydi. bizimkilerin yaptigi islere bakip tuhafsiyorlardi. diger gelismis ulkelerde ne oldugunu, nasil oldugunu konussak oturup aglariz.
santiyenin birinde her hafta (yurt disindan) turkiye'ye isci cenazesi gonderildigine tanik oldum.
tbmm'de isci guvenligi yasasi tartisilirken ayni anda iki sokak otede kanalizasyon kazisinda isciler gocuk altinda kalip oldu bizim ulkemizde.

ha, bunlar olurken bizim sivri zekalilar da buralarda "1 mayis neden solcularin?" filan gibi munazara konulari yumurtlayip, dil bilgilerini, arguman kurma becerilerini filan siniyorlar. "yeaa, zaten isciler akp'ye oy veriyo kii" filan diye muthis cikarimlara ulasiyorlar.
iste, pakistan da zaten boyle bir yer.

Kardeş burda işçide suçlu işyeri sana ekipman sağlamışsa kullan diyorsa kullanacaksın her saniye başında duramaz adam, ha kullanmyanı görünce ceza vereceksin sonra herkes kullanmaya başlar ama işçilerimizde çok goygoycu.
işveren ceza vermiyorsa işvereninde suçu var tabi dediğim gibi.

İş güvenliği uzmanı olarak bütün gün aynı görüntüyle karşı karşıyayım. Malesef kendi canlarının kıymetini bilmedikleri gibi başka insanlarında hayatlarını tehlikeye atıyorlar. Güvenlik önlemleri onları yavaşlattığını veya güvenlik önlemlerinin daha tehlikeli olduğunu düşünüyorlar. Aynı arabada kullandığımız emniyet kemerleri gibi. Ön koltukta emniyet kemeri taktığımızı varsayıyorum fakat hangimiz arka koltukta otururken emniyet kemeri takıyoruz ? veya takan olsa makara geçeriz değil mi ? Çünkü birşey olmayacağını düşünüyoruz onlarda öyle düşünüyor malesef.

170'i arayarak vatandaşlık görevinizi yerine getirmiş olursunuz. Seçimler geçtiği için daha iyi denetliyorlar sonuç alabilirsiniz.

want2die iş güvenliği uzmanısın belli ancak burada mahkemeden bahsetmiyorum,
sen ekipmanı vermişsin bilgilendirmişin ama hala bana bişiy olmaz diyorsa işçide bu durumda suçludur (bak mahkemeden falan bahsetmiyorum)
Ha işveren halat kullanmadığı zamanları tespit edip ceza vermiyorsa tamam bi daha yapma diyip geçiştiriyorsa en az işçi kadar işverende suçludur bence.

İnsanlar aptal değil sen sıkı tutacaksın kes maaşından bak nasıl giyiyor o emniyetleri.

Peki kardeşim insanlar aptal, hepimiz aptalız,
umarım kimseye zarar gelmez iş yerinde,
kazasız günler...

Birinin onlara ölülerse çalışamayacaklarını bildirmesi gerek.

Ben bunlarin cevirisini yaptim, evet, cok var. Ozellikle de cocuk dogurmus kadinlarda. Ama cok utanc verici ve ayip sayildigi icin, kadinlar bile birbirine soylemiyor.

Cok fazla var orta yasli ve yasli kadinlarda. Birde hasta bezi yerine kulot tarzi olanlar yeni yeni kendine piyasada yer ediniyor ondan bu kadar fazla reklam.

Özellikle belirli bir yasi gecmis kadinlarda daha sık goruluyor. Mesela babaannem öksururken falan biraz kaciriyormus. O idar kacirma bezlerinden kullaniyor.

çok var annem ameliyat oldu kaçırma noktasına varmadan. iyileşme dönemi zor bi ameliyat o yüzden yaşlılar pek tercih etmiyor sanırım. yaş ilerledikçe rahim sarkıyor ve idrar kesesine baskı yapmaya başlıyor.

bir selpağın mesane pedi var bir de bildiğin çocuk bezi gibi. mesane pedine ihtiyaç duyacak kadar idrar kaçıranların olduğunu biliyorum ama yetişkin bezinin hedef kitlesi sanırım 60 yaş üstü. onları bilmiyorum.

annem pilates yaptığı dönemde kaçırma olmadığını söylemişti.

Kegel egzersizleri de cok basarili, yeri gelmisken soyleyeyim dedim. Karin kaslari ve vajina ici kaslari guclendirmek lazim gencken.

Inkontinans erkeklerde de kadinlardaki kadar sik olmamakla birlikte goruluyor. Erkeklerin de bu kaslari gencken guclendirmesi onemli.