kırıp dökme kesme biçme olmayan ufak ev sorunlarını kendim hallediyorum

erkek arkadaşım her şeyi çözüyor, yüzüklük bile yaptı; su, elektrik, tabletlik, laptop kaldırıcı, tabela, broşür tasarlama... ama uygulayıcı reklamcı, melzamesi, malzeme bilgisi ve çevresi var. kocası beyaz yaka olan arkadaşlarımın kocaları matkap kullanmaya kalkıp, bozuk olduğunu iddia ediyor, oysa fişi takmamış salak..

biraz merak-ilgi alanı, biraz da meslekle ilgili sanırım.

Boya

Alçı
Su ve elektrik tesisatı
Alcipan
Matkap işleri
Dolap kurma vs (iş değil)

Nasıl diyeyim, profesyonel olmaz ama baya iyi şekilde sıfırdan ev yapabilirim :)

Elektrik işinden korkuyorum, bir de tesisat işi büyükse girmem ama sizin gibi internetten bakıp sifon tamir etmişliğim var. Kullanım kılavuzu okumakla, bir iki video izlemekle çözeceğimi gözüm kesmezse hemen çağırırım ama ustayı, boyumdan büyük işlere girmeye korkuyorum.

Teknik lise mezunu olan ve elinden her iş gelen babama çıraklık yaparak büyüdüm, eve usta girdiğini pek görmedim. En son 5-6 yıl önce babamla evin banyosunu yeniledik, sıva yapıp fayans döşedim. Ben de fayans döşemeyi biliyorum diye gururlanıyorum valla, bence güzel şeyler bunlar.

En son bulaşık makinasının içini açıp anakarti değiştirmiştim bu konuda benden cimrisi yoktur sanırım o yüzden çatı kiremiti bile değiştirebilirim

Babam evde herhangi bir şey bozulduğunda, arızalandığında asla usta çağırmaz. Küçüklüğüm o bu işlerle uğraşırken yanında çıraklık yapmakla geçti. Mobilya kurmak, testere, matkap kullanmak, tesisat, elektronik aletlerin tamiri gibi birçok şeye dair bilgim var. Eski karyolanın parçalarıyla masa yapmışlığım, ekranı kırılan, şarj almayan akıllı telefonlarımın parçalarını değiştirirerek tamir etmişliğim var. Kadınların bu tür şeylerle uğraşması pek takdir edilmiyor, ama her insanın azıcıkta olsa böyle evle alakalı tamir işlerine, aletlerine dair bilgisi olması gerek diye düşünüyorum.

Kadınım. İkeadan aldığım lambayı kurunca -tornavidayla bir tane çivi döndürdüm sadece- aşırı gururlanmıştım. Onun dışında sifon bozulur, pimapen kapanmaz usta çağırırım.

Beyaz eşya tamiri ve elektronik hariç her şey.

Yeterli alet edevatla şu videodaki evi yapabilirim.
www.youtube.com

Meslekle alakasız,
Hobi

hepsini yaparım. her türlü tadilat işleri, boya badana işlerini yaparım. elektronik işlerde de iyiyim.

daha 2 gün önce klozeti komple söküp tüm borularını değiştirip eskisinden (sıhhı tesisatçının kurduğundan) daha sağlam olarak yerine otutturdum ve bunu ingiliz anahtarı olmaksızın yaptım.

2 gündür her tuvalete gittiğimde eserime gururla bakıyorum.

elektronik harici her şeyi yaparım, elimden gelir. usta çatalı görmektense kendim hallederim bi şekilde.

Ben de yapabiliyorum, ev çatısı inşa etmişliğim vs var, babam teknik öğretmendi, küçükken her işe koşturduğu (ve beni zorla yanında götürdüğü) için öğrendim. Güzel skill ama yapmamayı tercih ederim, 2 saat kan ter uğraşmaktansa işini iyi yapan bir ustaya para verip o esnada çayımı içmeyi tercih ediyorum.

yalnız kötüyüm diyen hiç çıkmadı :) erkek olarak sanırım bu olaylar zaafımız :)

su, elektrik, delme, kesme-bicme, boya-badana, parke doseme dahil her turlu isi yaparim.

evdeki çoğu tadilat tamir işini kendim yaparım kırıp dökeceksem gerekli ekipmanıma bakarım varsa yaparım yoksa usta çağırırım.
not zaten tamirciyim az çok anlarım işten

alet işler el övünür diye bir söz var.
ustaların takım çantası olmasa onlar da zorlanırlar işlerini yaparken.

ben kendime alet çantası oluşturuyorum yavaş yavaş. bu da benim çeyizliğim.

Elimdeki teknik imkanlar el verdikçe her türlü işi kendim yapıyorum. Mesela telefonum bozuksa parçasını alıp değiştirebiliyor ya da laptop'umu temizliyorum. Bunlar basit şeyler, youtube'da nasıl yapıldığı gösteriliyor.

Banyo lavabosunu aylardır değiştiremedim çünkü uygun anahtar yok, şuan idare ediyor.

Geçen ciddi bir yağmur sonrası çatı su aldı, en üstta katta ben olmama karşın duvardan sızarak bir alt katıma gelecek kadar bir yağmur vardı. Çatıya çıktım durumu görmek için ve oluğun tıkanmış olduğunu gördüm. Tamirci çağırsaydım bir kaç bin lira alacaktı -çünkü daha önce geldiğinde çatının çok kötü durumda olduğunu ve bir süre sonra bu tarafın akacağını söylemişti. çatının akacak dediği yerde oluğun plastik bardakla kapatılmış olduğunu gördüm. usta çatının bir tarafını tamir ederken diğer tarafına bardak koyup oluğu tıkamış. -kötü niyetli olmadığını ve çatıda çay içip bardağının o gittikten sonra oluğa girdiğini düşünmek istiyorum ama ustanın böyle olacağını bilmemesine imkan vermiyorum. o yüzden ustalara güvenmiyor, yapabileceklerimi DIY olarak yapmaya çalışıyorum. beni aşan bir şeyse güvenilir bir yer bulmak lazım.

Hiçbirinde değilim, boyayı falan kendim yapıyorum, aslında çoğu şeyi kendim yapıyorum ama beceriksizim. Çok uzun sürüyor ama oluyor. Hizmet sektörü bu kadar pahalı olmasaydı yaşadığım yerde, asla uğraşmazdım.

ev işi tadilat işlerini halledince ben de çok gururlanıyorum!
elektrik bir istisna! elektrikten korkarım ben. o yüzden onun için usta çağırırım direk.

Erkeğim ama bir ben anlamıyorum herhalde bu işlerden. Çatı yapmak, ev yapmak falan nedir hocam ne yaptınız siz... Ben sadece boya badana yapmayı ve matkapla bir şeyler montelemeyi biliyorum. Elektriğe falan hiç dokunmam küçükken çarpılmıştım.

3 kuruş için rezillik yaşama bence. ihtiyacı olan birine ver gitsin.

selam, yukarıdaki arkadaşa tam katılmıyorum.
yani mesele para kazanıp kar elde etmek değil ama tr'de bu tip geri dönüşüm, yeniden kullanım kültürünün oturması için 2.elde ücret alıp vermek bence yaygınlaşmalı.

letgo, dolap, gardrop benzeri uygulamalar var bu iş için ama bazıları gerçekten sabır törpüsü olabiliyor çok eşyanız varsa. çünkü çoklu fotoğraflar vs.
pazarda size tezgah ya da işte yer açma izni vermeyebilirler emin değilim :)
ama feriköydeki gibi 2.el pazarlarında nasıl oluyor işler bilmiyorum.
bulunduğunuz semtte örneğin kadıköy-beşiktaştaki gibi facebook grupları varsa oralarda paylaşabilirsiniz.

tamamen hibe içinse mahalle muhtarınız ihtiyaç sahiplerine ulaştırabilir.

dolap sizin işinizi görür, fiyatı uygun tutup güzel fotograflarla hızlıca satabilirsiniz

dolap işinizi görür, aynı durumdaydım, 2 yıldır ayda 10-15 ürün satılıyor dolap hesabımda, ama uğraşmak gerekiyor, düzgün forograf çek, ölçüleini yaz vs..

Dolap'a koy.

Kac saat ve kac gun bakacak cocuga? Bir de kadin ne kadar odeme yapmayi dusunuyor?
Eger ogretmen ise ders programina gore belli olur hangi gun hangi saatlerde cocuga bakilacagi, bu da agustos sonu demek, para isini bu sartlara gore netlestirmek daha dogru olabilir.

ortalama bir aralık merak ettiğim aslında. atıyorum haftada 5 gün sabah 8 akşam 3 arası kaç lira tutar. 500? 1000? 1500? 2000? bu konuda ne desin annem onu merak ettik genel teamul ne yöndedir, bakıcısı olan varsa bilgilendirirse seviniriz.

Bu sizin yasadiginiz sehre gore de degisecegi icin rakam vermek istemedim. Mesela 2 sene once bizim okulda bir ogretmenimiz icin 4 gun oglene kadar bakici bir hanim geliyordu. 600-750 lira aliyordu diye hatirliyorum.
Bence siz bir fiyat vermekten ziyade karsidakinin aklindaki rakama gore hareket edin. Mutlaka dusunmustur bir seyler. Zaten arada komsuluk var, para icin yapilan profesyonel bir is de degil anladigim kadariyla. Ben bu kadar istiyorum demek yerine karsilikli konusarak rakam belirlemek daha dogru olacaktir.

kolay bir iş değil. çocuğa bişey olursa hayatınız biter. en az asgari ücret isteyin.

1200den aşağı olmaz.

Kocaeli 4 gün 8-15 arası 1200 tlye baktırıyor ablam hanım kendisi geliyor. Çocuk harici yemek yapıyor sadece kendisi de o yemekten yiyiyor.
Asgari ücret alanlar yatılı bakıyor haftada 24 saat izin ile. komşumuz baktırıyor temizlik felan da yapıyor hanım 2500 alıyor

Model bilmiyorum ama sedona lar son yıllarda tutuluyor.

hocam amaç sadece gezi ve hafif egzersiz olsun derseniz ön tarafta süspansiyon arkada taraf sabit modellerden seçin. Bütçenize uygun geniş bir yelpaze var. bir iki dükkana gidip beğendiğiniz bir modeli alın bence. Ayrıca kask eldiven kilit ve aydınlatma aksesuarlarını da unutumayın :) bol pedallar!

3K civarına güzel aletler bulmak mümkün.. sahil şeridinde kullanılacaksa şehir/tur bisikleti öneririm. lastik ne kadar genişlerse, sürtünme o kadar artıyor ve dolayısıyla aletin gidişi azalıyor. şehir/tur bisikletlerinde hem ince lastik hem de görece hafif aletler var. yormuyor pek.marka olarak da Trek öneririm. açıları gayet güzel, kaliteli ürünleri var.

Beslenme şekilleri aynı olsa bile sığır ve keçi eti arasında zaten büyük fark var. Anladığım kadarıyla küçük ve arazide oldukça hareketli olan hayvanların eti daha leziz oluyor. Dediniz işin damak/teknik kısmını da bildiğinden haklı olabilir.

Arkadaşlarınız dini ibadetlerinizi yerine getirme şeklinizi beğenmiyor ve siz onlara arkadaş mı diyorsunuz? Bence keçi etinden önce arkadaş çevrenizi gözden geçirin.

Bu insanlar parayı Losev'e bağışladık deseniz de sizi eleştirecek muhtemelen.

Keci daha az konvansiyonel yani daha dogal digerlerine gore, dedeniz hakli.

Sadece sizin oralarda keci yeniyor cunku istanbulda dag yok. Diger cogu dagda ot yok ya da insanlar keci yetistiriciligi yapmiyorlar ekonomik getirisi lokal olacagi icin vs. onun disinda keci sutu, peyniri, eti harikadir ama herkes yapamaz etini.

Bir de howfaristhesky +1 cok rahatsiz oluyorsaniz koyun deyin. Yoresel yemeklerinizden de uzaklasmayin <3

Muğla'nın, Aydın'ın dağına çıktığınız mı anlıyorsunuz neden keçi beslendiğini.
O bölgede bırakın büyük başı . Koyun bile bakamazsınız.
Hangisi daha sağlıklı ? sorusunun tek bir cevabı olamaz.
Hangisi yem yiyor ? Hangisine veteriner bakıyor? Hangisi düzgün kesildi gibi sorular olur.
Benim tavsiyem keçi kestiğiniz için size ağaz burun yapan insanlara selam bile vermeyin. Birde imkan varsa oğlak çevirmeyi deneyin.

bit.ly

well doğrusu da yaygın olarak kullanılmıyor öyle. bir filmde de görmüştüm hatta biri good deyince well diye düzeltiyordu diğeri.

benim de aklıma geldi film sahnesi.

O film: The Shawshank Redemption.

O sahne: www.youtube.com

@himmet dayı linkteki bilgilerde bu konuya değinilmemiş, ya da ben göremedim.

good adjective'dir. well adverbdir. Bu her zaman cepte. Istisna olarak well adjective'de olur. Saglik, sihhat feel well, look well bu kullanim dogru.
How are you dediler I'm good ya da I'm well dogru yani.
How are you doing derlerse ama I'm doing well diye cevaplamak daha dogru.

Zurnanin zirt dedigi yer, spoken, informal ingilizcede good'u adverb olarak da kullaniliyorlar. You did good, I feel good kullanimlari kabul gormus artik, there their karistirmasi, should of hatasi gibi algilanmiyor kesinlikle. Gramer sinavi disinda kullaniminda sorun yok kisaca

O şekilde dile oturduğu için. Ruhsal durumu imliyor. Bu tip sorularınızı mutlaka İngilizce olarak da arayın, bu araştırmalar dilinizi çok geliştirecek.


İngilizcedeki bu tip ayrımlar için Youtube Etkili Pratik İngilizce sayfasını tavsiye
ederim.www.youtube.comİngilizce

www.youtube.comİngilizce

Sarki kurala uymuyor. Ozeti bu. Sarkilar her zaman nuansli, mecazli, sekilli olur. Sarkli dinleyerek ingilizce ogrenmeye calisma.

Birebir bana da aynı etkiyi yapıyor bira, büyük ihtimal bir tür alerjimiz var ama ben yine de içiyorum abartmadan :)

İlk kez mi oluyor?
Bu markayla ilk kez mi oluyor?

Doktor değilim, sanki alerji yapmış bişey. Her biranın içeriği farklı.
Bir de bugün ne yediniz, ilaç vs aldınız mı?
Sahte/kaçak ihtimalini pek saymıyorum ucuz ürün olduğu için.

gut hastalığı olabilir. babamdan biliyorum, bira gibi mayalı içecekler bir hayli etki ediyor. ayaklara biraz yoğunlaş. onlarda bir şişme vs. oluyor mu. kaşıntı vs. o bölgelerde mi yoğunlaşıyor?

tamamen kaynımda var kafasıyla yazdım bu arada cevabı. onda da kızarıklık, yanma şeklinde başlayıp bir süre sonra ayak şişmesi vs. ye dönüşmüştü. uzun süre de teşhis koyamadılar.

Nasıl yani?

Tam olarak neyi merak ediyorsun. Sınırlar neden var mı? Ülkelerin bir işlevi yok. Ülkeler orada duruyor. İnsanların işlevi var. Örneğin o ülkelerin devletleri var. O devletlerin işlevi de ülkenin halkının refah seviyesini en iyiye getirmeye çalışmak. Tabii bu ideal bir anlayışta böyle. Devletlerin çoğu yozlaşmış ve kendi çıkarlarının peşinde koşan insanlar tarafından işgal edilmiş durumda.

ABD neden eyaletlere bölündüyse ülkeler de o yüzden var.

insan tek başına hayatta kalamıyor, bedensel olarak gücü bir köpeğe bile yetmiyor. ölmesi türünün sona ermesi kaçınılmaz.

insanın hayatta kalabilmesi için alet yapması lazım. insanın alet yapabilmesi için 5-6 kişiye ihtiyacı var. 5-6 kişi bir alet yapabiliyor. her alet için 5-6 kişi düşünürsek 1000 alet için 5000-6000 kişi. bu aletleri kullanacak kişilerde bu kadar olsa (avcılık, ekmek, ilaç vs) 10.000-20.000 kişi eder.

bu kadar aleti yaptın ettin ama dışarda hiç alet yapamayan var. o gelip senin aletini almak istiyor. sende onun aletini almak istiyorsun. önce savaşıyorsun insanlar ölüyor sonra diyorsun ki bu böyle olmaz bunun sonu yok.

burası senin yerin burası benim yerim olsun. kimse kimsenin yerine geçmeyecek. istersen muzdu, çilekti, mangoydu getirirsen karşılığında alet veririm ama geçmek yok. yada geçerken bana soracan? tamam mı?

50.000-60.000 kişi aralarında 10 kişi seçtiler işte bu kim gelsin kim kalsın vs onu yönetmek için.

thats how countries are made dude. you need to protect your tool. otherwise death.

Bunu hissi olarak mülteci ve göçmenler daha iyi bilir. sınır kapısında anlaşılıyor bu sorunun cevabı .

Ülke, bir devletin egemenliği altındaki kara, hava ve su parçalarının oluşturduğu bütün. ülke dediğimiz şey devletin etki alanlarını belirleyen bir sınır.

işlevi ise, adalet (yargı, savunma), korunma (ordu,polis vb) vb. ihtiyaçların, hizmetlerin (gıda, tıbbi yardım/bakım, erişim, yol, enerji) belirli kurallar (hukuk, gelenek, din vs.) çerçevesinde sağlanmasını garanti etmek.

bazen ulkeleri birer sirket olarak goruyorum. kocaman birer sirket. her ulkede yasayan kisiler o ulkenin musterisi (her seyden vergi verirsin).

sirketin belli kulturu ve kurallari olur. ulkelerde bu kultur kurallar otoritelesmistir. kimse bunlari sorgulayamaz, soru dahi soramaz. sorarsa hapse atilir, oldurulur, idam edilir... vs.

neyse, konuya gelirsek; insanlar kendilerini kendilerine karsi guvenceye alma durtusu sonucu ulkeler kurmuslardir. insanlar boylece kendini birbirinden ayirmistir. her yil bu ve benzeri insan icadi ayrimlar yuzunden savaslar olagelmistir. acin karanlik insan tarihi kitaplarina bakin, savassiz bir yil yok. halen savaslar devam ediyor.
bugun bile, birbirimizi oldurmek icin milyarlarca dolar harciyoruz. ve bundan da gayet gurur duyuyoruz.

"devlet-i aliyye-i osmaniye tezkire senedi" yazıyor yukarıda. bir yerden başka bir yere gitmek için izin belgesi gibi bir şey. diğer yerler okunmuyor

Bruges'in dediğinden hareketle mürür tezkiresi olabilir. 2. Mahmut döneminde çıkarılan İstanbul'a girişleri izne bağlayan bir nevi pasaport.

Osmanlıcam yok ama bu tür evraklar bazen satılabiliyor da . Face de araştırabilirsiniz.

kollar cok ucuz degil. o yuzden 3 kol olmasi avantaj bence.

ben ps4 proyu 2 kol ve oyunsuz 3250 tl ye sattim.

sizde 3 kol var. ama oyunlar eski ve pro değil.

3000'den koyun, inebileceğiniz limiti de pazarlik payi koyun derim. 2500'ün altına inmemeye çalışın.

sahibinden'e bir bakip piyasayi kontrol edebilirsiniz.

Satanlar genelde store üyeliğiyle falan satıyor. 3 kol var ama hırpalanmıştır muhtemelen. 2500 den 1 haftada satarsın bence.

Hayir. Sadece olecegiz.

Sen bir damlasin, okyanusa karisacagin icin, sen artik ait oldugun yere okyanusa doneceksin. Okyanus olacaksin. Bu soru bu boyutta aklina geliyor. O boyutta gelmeyecek. Şoyle ki, anne rahminde de bi yerdeyim ama neredyim diyordun. Iste ciktin ve burdasin. Burada da neredeyim diyorsun ayni sekilde.

İnanmıyorum. Öğrenmek bu dünyaya mahsus, en azından bildiğimiz anlamda.

bilemeyiz ama kurzgesagt kanalı geçenlerde andy weir'ın egg öyküsünü animasyon haline getirdi kafa açıcı olabilir :) türkçe altyazısı da var

youtu.be

bir yaratıcıya inanıyorum o yüzden evet

Nerde okumuştum hatırlamıyorum. Varsayım o ki, ölümden sonra bir uyanış olacaksa eğer evrenin fizik yasalarından koparak zamandan münezzeh bir formda uyanacağız. İzafiyet teorisiyle de destekliyordu bunu. Haliyle ne olacaksa ölümün hemen ardından, o anda olacak. Bana en çekici gelen fikir bu. Ben şahsen bu şekilde düşünmeyi seviyorum :)

Böyle bir şey olsun çok istiyorum ama inanıyor muyum bilemiyorum. İnanasım var. Lütfen olsun çünkü.

İnanılmaz istiyorum bunu. Ölümden sonrası hiçlik,yani dogmadan önceki bilinçsizlik olursa şayet bu baya hayal kırıklığı olur.Tabi o zaman hayal kırıklığını hissedecek bilinçte olmayacak ya. Ölünce uyanır insan gibi yaklaşımlar var, farklı bir boyuta geçme hali. Bu düşünceler bana baya yakın geliyor. Milyarlarca galaksi,yıldız,gezegen. Devasa bir evren. Sırrını açıklamazlarsa darılırım valla.

Beni bundan çok daha fazla heyecanlandıran evrenin sırrının hayatta olduğumuz zaman içinde çözülmesi.

aslında günlerdir hatta yıllardır bilinçaltımı kurcalayan hatta kemiren bir soruydu bu. Öyle bir soru ki buna herkes inanmak ister gibi geliyor. inanmak isteyince de iş yaratılışa inanmaya gidiyor. Tek bildiğim şey ben buna çok inanmak istediğim için inanıyorum ve beni hayatta tutan, yaşama tutunmama sebep olan düşünce.içimden en azından hep “ nasıl olsa cevaplarını er geç öğreneceksin, yaşamana bak, kısırlı zamanını mutlu geçir” derken buluyorum.

hayır, bunları sadece yaşarken kafanı kullanarak öğrenebilirsin, öbür tarafta bi şey yok.

cocukken hep buna inanirdim. simdi ise olmasini cok istiyor fakat pek de inanamiyorum. sadece ölücez ve film bitecek gibi geliyor.

niye öğrenmemiz gerekiyor ki? her şeyi de bilmeyiverelim. bazı şeyleri bilemeyecek olmanın verdiği bir rahatlık var bence. bilmek lanetlenmektir, cehalet mutluluktur diye boşuna dememişler.

başka türlü bakalım; "tüm soruların cevabını" öğrenmiş olma fikri seni ürkütmüyor mu? düşünsene, her şeyi biliyorsun ve bilecek bir şey yok. ortaya büyük bir "boşluk" çıkar bence insanın zihninde.

Çok sevdiğim bi filozof şöyle der, here şeyi bilmek zorunda değiliz

Kimse bilmiyor. Evet veya hayır diye bir cevabi yok. Evet veya hayır diyen varsa bunlar inançtır.

Tanrı inancım var o yüzden evet. Olmasa dahi öğrenmek isterdim. Gerçi her şey bittikten sonra öğrenmenin ne anlamı olur bilmiyorum.

bir üst evren olmama ihtimali yok bence.
biz kimiz? neredeyiz? bilinç neden var? bir araya gelmiş bir yığın atom olarak bu soruya nasıl cevap veriyorum?

bu durumda yok olmayacağımı düşünüyorum.
yok olabilirim de ama bizi bilinçli olarak yaratan tanrının bizi yok etmeyeceğine, hesap gününe inanıyorum.

sanırım cennete gidenler tüm soruların cevaplarını öğrenecek.

Freebird +1 animasyon herseyi ozetlemis.

Doğmadan önce nasıldın? Öldükten sonra da öyle olacaksın.

Evet. Herşeyi öğreneceksin. Bazıları için iyi ki derken bazen de pişmanlık duyacaksın. Senin dışında gelişen olayları neden merak ediyorsun ki

hepsi aynı maalesef :)) zaten kucakçı bir ırk değiller. sırtını dönmesini bir tür güvenme olarak görüyorum ben.

Güveniyor size. En kıymetlisini size sunuyor :)

Benimki de öyle, ben de beni beğenmiyor mu acaba diyordum :)

Tin Hi-Fi T2

jabralara bakılabilir.

huawei'nin freebuds lite'ını kullanıyorum çok memnunum.

Ocak ayında 160 lira'ya QCY T1 Pro aldım, gayet iyi, 2.5-3 saat gidiyor şarjı,
kutusu 5-6 kere şarj ediyor, inceleyebilirsin

Değerinde sigortalar, kargo firması da ne taşıdığını bilir ona göre riskini bilir.

1 milyon dolarlık saati internetten alacak kadar mal değilim. öyle mallar var mı bilmiyorum da gider o saati direkt resmi satıcısının mağazasından alırım.

dostum diyelim ki abd’de custom tasarım yapan mücevheratçı falan var, eşin de yapmış olduğu bilekliği istiyor. ABD’ye mi gidiyor almaya?

Bence böyle çok pahalı ürünleri yahşi batı filmindeki gibi gönderenin tuttuğu bir ulak getiriyordur :)

1 milyon dolarlık bir aksesuardan bahsediyoruz. ABD'ye bir haftalık bir turistik gezi ayarlarım. Gider takımı alır, Vegas'ta iki kol çeker öyle gelirim. 1 Milyon dolara takı alıyorsam zaten Türkiye'de ne işim var orası da ayrı mesele de, neyse.

'Eşim' o takıyı almaya ABD'ye gitmiyorsa garipserim. ABD'den 1 milyon dolarlık bir kargo getirtmek bence süzme salaklık.

o tarz pahalı ürünler satan işletmeler bizzat teslim ediyor ürünü zaten.
Türkiyede bile çoğu beyaz eşya markası 5bin tl üzeri ürünleri kargoya vermiyor güvenip, kendi aracıyla teslim ediyor.

O kadar pahalı değil ama 30-40 bin liralık siparişleri kargoyla aldım, bir sorun yaşamadım.

ben 1 milyon tl'lik bir ürün satsam kesinlikle kargoya vermem. gider kendi aracımla elden teslim ederim. kargocu ürünü kırarsa, bozarsa parayı geri almak için bir ton prosedürle, bürokrasiyle uğraşacaksın. uğraştığına değmez.

İlla kurye ile gelecekse hava kurye ile gelir.
Ama öyle uçağın kargosuna ver gönder gitsin değil. Özel müşteri temsilcisi James'i çağırırsın. "James, Türkiye'den bugisme saat satın aldı. Al bu kutuyu CK-286 sefer sayılı uçakta 1A business classta biletin aldık. Yarın sabah bunu bugise teslim edip dönüyorsun. İyi yolculuklar canım" dersin.

Mesela çok bilinen örnek olarak dünya kupası gibi materyaller ülkeler arası dolaşırken sorumlu kargo şirketi hava kuryesine zimmetleyip kucağına verip "hadi iyi yolculuklar" diyerek, kupanın katılımcısı bir sonraki ülkeye gönderir. O ülkede sergilenir, sonra o ülkedeki kurye de aynısını yapar. Ta finalin oynanacağı ülkeye dönene kadar.

internetten pırlanta bile aldım. özel bir sigortalı kurye sistemi var onunla teslim ediyorlar.

yani yanına adam vermek falan komik olmuş bu işler için sigortalı kargolar var adama içindekini söylüyorsunuz dhl mesela ona göre fiyat veriyor. kaybederse de parasını ödüyor. yoksa her milyonluk siparişe bir adam mı göndereceğiz öyle iş mi yapılır..

hachiko: bir köpeğin hikayesi.. her izlediğimde ağlarım..

benim agladiklarim:
Schindler's List
Cinema Paradiso
Once Upon a Time in America
Requiem for a Dream
Raging Bull
Million Dollar Baby
Amores Perros
In the Mood for Love
Dancer in the dark

Bunu yazmak için giriş yaptım. "Şampiyon"
Bold Pilot' un hikayesi.

Mommo +1

(bkz: Hotaru no Haka)

canım kardeşim

ben ayla filminde sağlam ağlamıştım.

(bkz: grave of the fireflies)

Incendies
The stoning of soraya m.
Oldboy
The cut- Fatih akın
Duvar
Dancer in the dark
Kaplumbağalar da uçar
Dekalog 7

Dünyanın orta yerinde aşk için ağlıyorum

Grave of the fireflies ciğer komple gitti

filmlerde ağlayabilmek kendinle özdeşleştirebilmekle alakalı bence yani empati. bende manyaklık derecesinde yksek empati yeteneği var o yüzden bayram şeker reklamlarında bile ağlarım ama. annemin hüngür hüngür ağladığını gördüğüm tek film, babam be oğlumdu. çünkü babam o dönemde kanser tedavisi görüyordu, babam ve abim küslerdi ve ortada 10 yaşında bir annesi olmayan bir torun vardı. sinemadan çıkınca annemi hastaneye götürdük tansiyonu tavan yaptığı için.

kısaca rastgele duygusal filmler yerine, onun kendisiyle özdeşletirebileceği bir karakteri olan, ya da kendisinin yaşamış olduğu hikayelere benzer hikayeleri olan filmler arayın.

Canım kardeşim +1

Okyanusun kenarında ilerde yüksekte terk edilmiş bir ev de var mıydı? Bir kadın ve bir erkek...

evet hocam o filmdi sanırım, neydi adı bu filmin?

Ben de yıllardır arıyorum. Gece yarısı izlemiştim.

hadi ya :( iyice merak ettim şimdi bu filmi, eminim başka birileri de çıkacaktır izlemiş olan. Başka detay var mı aklınızda?

forever young mı acaba? mel gibson'un filmi.

süper ya film buydu! teşekkürler 92 yılında çıkmış bu film bana çocukluğumu hatırlattı :)

rica ederim :)

Yalnız bu filme 1992 diyor. Ben kendi dediğim filmi 1980’lerde izlediğime eminim.

@pass, sizin filmle ilgili daha fazla detay var mı? onu da bulmaya çalışalım :)

@semyasa Maalesef yok ama baska bir fim var onu söylesem? :)

eksiduyu.ru

caddy tam oturmamıstır
bir de
bilisayarım - yönet
disk yönetimi
oradan görebiliyorsan
harf ata

hocam ne denersem deneyim olmadı, disk yönette de görünmüyor hdd, harf atamak için orada hdd ismini görmek gerekiyor sonuçta sanırım.kesin başka bir sebebi var ama ne :(

eğer başka bilgisayarda görüyor ama sorun olan bilgisayarda görmüyorsa bilgisayarın o portu arızalı olabilir, port çalışıyorsa gücü yetmiyor ya da o port için enerji bağlantısı olmayabilir. her şartta evde çözülecek bir sorun değildir.

olası sebepler;

1. hdd caddy içerisinde jumper varsa onun yerini değiştir veya çıkar öyle dene. sata slotunun hemen yanında olur.

2. dvdnin bağlı olduğu sata 2 portu 3,3volt güç veriyordur, senin harddiskin 5volt ile çalışıyordur.

3. çok çok küçük bir ihtimal ama asus rog zephyrusda olduğu gibi abartıp bios whitelisti çok geniş tutmuş olabilirler. eğer bu durum varsa modifiye bios yazılımı bulman gerekebilir.

çok düşündüm de, her eşyamı eşit seviyorum galiba, seçemedim. hatırası olanları biraz daha çok seviyor olabilirim.
aslında duruma göre değişiyor. bazen yatağım oluyor, bazen ananemin aldığı yüzüğüm, bazen kadehlerim, özellikle kışın kombim...

eşya sevme konsepti benlik değil pek ama sahip olduğum için mutlu olduğum el yapımı don kişot ve sanço panza heykelciklerim var, madrid'den almıştım.

kulaklığım olabilir sanırım

su şişelerimi ve saklama kaplarımı çok seviyorum.

kitaplık, lambader, mac, kindle

galiba telefonum :) dusundum baska bisey bulamadim :)

Playstation 4

yangında kurtarmak isteyeceğim şeyler olarak düşündüm soruyu, liste uzun oldu.

ninemden kalan kurulup içine bozuk para atınca müzik çalan tahta bir kulübe şeklinde olan termometre.
üvey dedemin davul bagetleri, diğer iki dedemin plakları ve el radyosu .
annemin ördüğü battaniyeler ve işlediği goblenler.
annemle babamın evlenirken aldıkları dikdörtgen camlı büfe.
iki tablo.
normalde beyaz olan kısımları da kırmızı olan kırmızı deri converselerim.
bazı yüzüklerim.
yeni aldığım ajandam.
iki yıl önce aldığım bardaklarım.

ps4

Telefonum

Supurge

Bilgisayarım.

Hoperlörüm.

Marhall a parayı nasıl verdim bilmiyorum ama çok seviyorum.

kol saatim.

telefonum. bozulunca yerini dolduracak benzer bir model olmadığı için üzülüyorum.

Herkes ne kadar da romantik, dur bir kabalık yapayım;

Tabancam, aykırılık ya da espri olsun diye yazmadım. Düşününce en sevdiğim ve ilgilendiğim, üzerine düştüğüm eşyam tabancam.

İkincisi de laptopum olur, değerli bir laptop değil, hatta 7-8 senelik.

ev sahibi yalan söylediyse belli süre icinde geri verebiliyordunuz evi. masraflari da ona yikiyordunuz. bunu yapsaydiniz adam milletle konusur ayarlardi kapali otoparkta.

kura cekildiyse pek sans yok, ama satin alabilirsiniz birinden belki kapali otopark hakkini.

lpg li araci olan varsa belki onun icin kapali otopark yasagi getirebilirsiniz.

Vancat aktif karbonlu. Silica zararlı. Kullanmayınız.

Silica kanserojen. Bir kere kullandım, bir daha hiç almadım.
Ben proline marsilya sabunlu kullanıyorum,memnunum f/p ürünü.
Vancat marsilya sabunlu da kullandım 2 kere, onu da beğendim. Aynı şekilde o da f/p ürünü.

proline bentonit sabunlu +1

everclean? parayı kedi pisliğine gömmek gibi ama tek kedi varsa neden olmasın...
onun yerli muadili yeşil reflex diyorlar bir denenebilir.
silicaya hayır.

proline bence bok gibi ama pek kullanmadığım odada kum kabı, kapaklı kutulardan ve önünde de kum yakalama paspası var anca o şekilde kullanılabiliyor. biraz nasıl kullandığınıza bağlı yani, benim için proline gayet yeterli çünkü etkilemiyor beni bok gibi olması. yalnız üzeri açık ve aktif kullandığın yaşam alanında ise kum kabı o zaman everclean alırdım herhalde herkes bu kadar övüyorsa bi bildiği vardır.

Everclean kullaniyorum asiri memnunum. Pahali ama asla baska kum almam.
10 litresi 1 kediyi 2 ay idare ediyor rahatlikla.

Bentonit, sanicat beyaz sabun kokulu.

Vancat aktif karbonlu +1. Parasini veririm ne olacak diyorsaniz everclean ama

Küçükken sırf dinozor fosili bulabilmek için arkeolog olmayı istiyordum. Jurassic park'ın bende bıraktığı etki büyüktür bu açıdan. Elim İnternet tutmaya başladığında çok araştırırdım. Nat geo'da dinozor belgeselleri çıksın diye beklerdim, patos'lardan çıkan dandik tasoları toplardım. Son 5-6 seneye kadar devam ediyordu ilgim ara ara.

Tanıdıkça onların da sıradan bir hayvan olduğunu idrak edip hevesimi kaybettim bence. Çünkü fantastik canavarlar gibi geliyordu bana, ejderha gibi. Sonra üpo'nun da dediği gibi t-rex'lerin yaşayan en yakın atasının tavuk olduğunu öğrenmemle başlayan süreç bakışımı değiştirdi. Yine ilginç buluyorum, denk gelsem izlerim ama eski cazibesini yitirdi bende.
bunu gördüm bugün, hoşuma gitti.
www.instagram.com

Kesinlikte katiliyorum

neden olmak zorundaymış gibi sordun?

soruna gelince, birsürü sebebi vardır. mizahi altyapı, teknik altyapı, rtük, sansür vs.. ama bence en büyük sebebi ortadoğu ülkesi olmamız. farzedelim rick and morty'nin aynısını çektik. hemen ahaberi beyaz tv'de evrim propagandası yapılıypr çocuklara diye tartışılır.

Para. Yetişkine yönelik çizgi dizi kaç dakika olacak? nerede yayınlanacak? Ne kadar reklam alınacak? İnanın maddi bir geri dönüşü olacağına inanilsa dakika beklemzlerdi.

animasyon film yapmanın dakika maliyeti dizi çekmeye kıyasla çok daha yüksek.

Ben opera kullaniyorum (12 sene oldu). Chrome cok yer kaplıyor, firefox cok karışık ve über bir performansını gormedim. Opera temiz, rahat, hizli, gömülü vpn ve adblock var. Ayrıca telegram, WhatsApp, fb messenger gibi seyleri de hemen sidebarda kullanabiliyorsun. Edge de iyi (hizli ve rahat) ama ozellikleri cok az. Duzgun bookmark bile yonetemiyorsun.

Herkes için değişir, neyin öncelikli olduğuna bağlı. Eğer herkes için en iyi bir tarayıcı olsa herkes onu kullanırdı, pazar payı %100 olurdu.

Ben Chrome kullanıyorum, eklenti dükkanı geniş, çok fazla cihaz kullandığımdam (telefonlar, bilgisayarlar) senkron özelliği başarılı.

Mesela Opera'nın iyi denilen özellikleri benim için anlamsız, VPN hiç kullanmıyorum, FB Messenger, Telegram vb kullanımım çok minimal. Ama siz bunları çok kullanıyorsanız sizin için anlamlı bir kriter olabilir.

internet explorer. ÇÜNKÜ SADAKAT ULAN!

(bkz: brave browser)

bu ara yeni favorim microsoft edge, chrome eklentilerini destekliyor, windows tam uyumlu, gayet hızlı.

Crown +1 dünde böyle bir duyuru vardı. Yeni edgeyi kullanıyorum

microsoft edge chromium

2 Gb ram'im var.

Günümüzde tüm tarayıcılar senkronizasyon olayını halletti. Bunun dışında ekstra özellikleriyle benim favorim (bkz: Yandex.Browser) çünkü çok güzel ve kullanışlı özellikleri kendisinden varsayılan olarak geliyor.
Bunlar; reklam engelleme, fare hareketleri, okuma modu, ekran görüntüsü alma, sekme sesini sadece simgeye tıklayarak kapatma, chrome eklentilerini destekliyor,...

"minimalist black and white" diye başlayın, yanına art, photo, picture, landscape falan gibi şeyler de ekleyin sonra. Aynı şeyi "minimalist grayscale ..." diye de deneyin.

Begendigin herhangi bi fotografi siyah-beyaza cevirip oyle de asabilirsin. Illa gri-siyah fotolarla kisitlamamis olursun kendini.

daktilo tarzi bir cihaz ile yazilan bir yazinin uzaktaki bir cihazda basilmasi, yani teleprinter denilen uzaktan baglantili yazicinin en.wikipedia.org 1800 lu yillarin sonunda bulunup kullanilmaya baslanmasi beni sasirtmisti. 2020 yilindayiz bazen sirketteki yaziciya baglanirken bile sorun yasadigimiz oluyor. gunumuzde tty cihazlarinin yazilim versiyonlarini uzaktaki serverlari yonetmek veya cep telefonlarinda iletisim blog.prepscholar.com icin kullaniyoruz.

bence işlemci teknolojisi, muazzam bir mühendislik örneği, hücre boyutlarında devre tasarlayabilmek beni çok etkiliyor.

Bu alanlar ilgimi çekmekle beraber özellikle oturup araştırdığım yoktur, yanıtımı mazur görürerek değerlendirin lütfen. İlk aklıma gelen nano teknoloji oldu.

kindle. e-ink teknolojisi. gözü yormayan bir ekranda, uzun süre şarj etmeden kitap okuyabilmek büyük nimet. çantada ağırlık da yapmıyor.

taharet musluğu.

ciddiyim.

öyle ki hala çağdışı kalan yerler var.

Fransa'da Minitel varmış, tabii kullanmadım ama o döneme göre efsane bir şeye benziyor

Havacılık sektörü, uçuş teknolojisi. Örneğin, 1944 yılında ilk türk yolcu uçağı ankara'dan istanbul' a uçmuş.

çok teşekkürker peki neden böylesine küçük, portatif ve efektif msata güncel laptoplarda bulunmuyor? m.2 dediğiniz “nvme” dye geçenlerden mi? o daha büyük geldi gözüme.

evet konetsu belirtmiş bu msata ama senin laptop da dvd bölümü yok ama tavsiyesini harddisk bölümüne ssd takarak uygulayabilirsiniz. m.2 nvme bulunuyor güncel laptoplarda bendeki msi'da örneğin 2 tane m.2 nvme bir tane m2.sata bir tane de 2.5" slot var. yalnız samsung 860 evo tavsiyesi verilmiş bu iyidir hoştur ama tuzludur 500 gb da rakipleriyle 150-200 tl 1 tb'da 400-500 tl fiyat farkı vardır.

dvd var hocam benimkinde onu söktüm hatta normal ssd almaya karar verdim teşekkür ederim

crucial bx500e ne dersiniz hocam?

Crucial BX500 240GB 3D NAND 540MB-500MB/s Sata 3 2.5'' SSD CT240BX500SS1

crucial mx500 alıyorum öyleyse hocam. bu dramless özelliği sitelerde yazmıyor hiç. yani hangisi dramlı hangisi değil bilemiyoruz. hepsiburadadan sata dramlı ucuz model olsa alacağım. ama sizin dediğiniz için paraya kıyıyorum o zaman :)

Samsung 860 Evo

www.hepsiburada.com

bu ürün dramlı değil mi hocam alayım mı :D yorumlar da iyi

hocam çok sağol aldım valla. siparişe macunu ve rami de dahil ettim :D bir de bu ssd'yi dvdroma takarsan yavaşlar sata2 çeviriciye girdiği için diyorlar, bunu hddnin olduğu yere tak, hddyi dvdroma tak diyorlar. seni çok yordum normalde özel mesajlık sorular farkındayım ama ileride belki birisinin işine yarar bu topic, tekrar çok sağol :)

Polonun anahtarı ile ile golf kullanılmaz.

Etmez. Bunun yanında eski bilgisayarda windows 7'nin windows 10'dan daha iyi çalışacağı da çelişkili bir konu. Eski windows sistemleri gibi düşünme, çoğu makinede windows 10 daha iyi kaynak kullanacaktır gibi geliyor.

windowsreport.com

sadelik.

evler o kadar karman çorman ki ruhum daralıyor. evi klas yapan şey eşya değil bence. bütündür. o bütünü sağlayan şey benim için sadelik.

hi fi müzik sistemi

dev bir tv
geniş pencereler ve önü açık manzara
sade bir iç hacim ve hifi ses sistemi.

Sade, ihtiyaca yönelik eşyalar ve uyumlari tabi.

Aydınlatma ve boya badana

Güzel yağlı boya tablolar

yukardakiler +1
sadelik çok önemli. ayrıca gerekli şeyler mi orada diye bakarım

bir de, eğer o evde her internet sitesinde popüler olan dekorasyon ürünleri yoksa( metal çerçeveler, ingilizce siyah yazılar, abartı zevksiz tasarımlı bardaklar), internette cirit atan cıvık ürünler yoksa tamamdır diyorum

piyano en başta gelir ama çok spesifik oldu bu.

ben genelde modern görünen eşyaları seviyorum. klasik görünüme sahip gıcır gıcır bir koltuk takımı da olsa hoşuma gitmiyor.

Lambeder, yüksek tavanlı olması, büyük pencereler, mermer yemek masası
Beyaz ve açık gri tonlarında eşyalar,
Güzel kilim desenli halılar
Makrome salıncak ve objeler
Aaa en önemlisi de mutfak malzemeler. Tabaklar bardaklar çok güzel olmalı

sadelik, temizlik, duzen.

ne kadar az kastigini dusunursem o kadar 'klas' derim.

atiyorum cok matah bir sey izleyip dinlemedigini dusundugum birisi hifi ses sistemi falan almissa bilakis vasat diye dusunurum.

sade olmalı +1 ayrıca minimalist sanat objeleri olabilir. heykel çok cool gösterir mesela. ya da özel bir tablo, çizim vs.

Beyaz ışık yerine gün ışığı renginde (tam sarı değil de daha loş) aydınlatıcı, lambader. Yerde duran büyük saksı/vazolar. Klas mı bilemem ama bitkileri seviyorum. Bir eve gittigimde ilk dikkatimi çeken bitkiler oluyor.

Yukarıda da yazılmış sadelik ve az eşya. Bir de sırf takım olsun diye eşyaların tamamının bej, kahverengi olması veya pembe-turkuaz gibi zorlama renk uyumları evi klas göstermeyen şeyler. Çünkü göz yoruyor.

Yüksek tavan
Kitaplık
Yağlıboya tablo

Ve bunlar içi ferahlatan modern bir dekorasyonla harmanlanmış olmalı...

Beyaz plastik eşyaların olmaması
Sapsarı olmayan güzel bi sarımsı ışık olması

Olmaması gerekenleri söylersek daha kolay ulaşırız gibi, yaşadığım eve bakarak söylüyorum; 6li sehpa, plastik masa sandalye, çekyat, duvara asılı Allah yazısı vs

ahşap parke zemin üzerinde beyaz saksı içinde 1.5 metre boyunda Dracaena Marginata

ya tabiki iyi aydınlatma.
hem ışık kalitesi/yüksekliği hem de dizayn açısından aydınlatma her şey.
benzer şekilde evin ışık alıp almaması vs.

renk uyumu

bütünlük hissi

mümkünse geniş, ferah alanlar. yüksek tavan, büyü pencere, kapalı veya açık ama ferah balkonlar.

kaliteli mobilyadan kitaplık ve dev masa.

marka model için daire turunu öneririm başlangıç için. benim iç mimaride marka bilgim aaa yargıcı home, mudo concept o zaman iyidir düzeyinde ama asıl değerli tasarımlar için iç mimari mecralarını takip etmek gerek.

evde bakımlı canlı çiçek/yeşillik görürsem güzeldir derim.

desenler, duvar kağıtları, desenli yastıklar, mobilyalar, koltuklar vs kesinlikle ucuzlaştırıyor her anlamda.

Burayı sondan başa yeterince okuyun

forum.donanimhaber.com

hocam orada da aktif üyeyim, hatta son mesajlarıma cevap gelmediği için bir de şansımı ekşi ses gurularından yana kullanayım demiştim. teşekkür ederim

twitter'da aramaya "gebze marmaray" yazıp baktım, sorun olamadan çalışıyor demişler.

Toplu ulaşım araçlarında sorun yok İstanbul dışına çıksanız dahi.

modeli belirledikten sonra letgoda sahibindende falan bi ara bence :D çevremde hiç kullanmadan satanlar var. pek kullanılan bi alet değil sanırım.

Muhteşem bir alet burada. Neye dikkat edilmesi gerektiğini bilemem. Eski bir model var iyi ki almışım

Benim evdeki elim kolum resmen kurutma makinesi. Enerji kullanımına bakin; kurutmalarda a++ yoktu ya da çok pahaliydi biz alırken ama şimdilerde çıkmış sanırım. Boru olmadan, kendinden yogusturmali modeli olsun; bir de en az 7 kg olsun ki rahat rahat battaniyelerı filan da atabilin.

Bizimki bekonun ekstrem ozellikli olmayan modellerinden biri; gayet yetiyor. 30 tane program kullanmiyorsunuz.

2 ay oluyor alalı, gayet tavsiye ederim. Isı pompalı olması ve enerji tüketiminin düşük olması kriter olabilir. Nereye nasıl kuracağınız da önemli. Misal çamaşır makinesi üstüne kuracaksanız bir bağlantı aparatı gerekiyor. Aynı marka kurutma makinesi aldıysanız servis bu kurulumu bedava yapıyor. Ben arçelik 3886 kts almistim.

Son olarak, boyut da önemli. Çamaşır makinesi çok küçükse kurutma makinesi üstüne monte edilemeyebilir.

Kurutmalı çamaşır makinesi alın mutlaka, eski çamaşır makinesini de ya satın ya ihtiyacı olan birine verin.

Şimdi kurutma makinesi alırsanız hem yer sorunu olacak, hem de o makineden çıkar öbür makineye at gibi bir angarya doğacak.

En kötüsü de;

Çamaşır makinesi bir süre sonra ömrünü doldurduğunda, yenisini almaya gittiğinde ikilemde kalıp moralin bozulacak. "Keşke zamanında kurutmalı makine alsaydım" diye pişman olacaksın.

www.akakce.com

www.akakce.com

Kurutma makinemi alalı 3 sene oluyor. Marka Siemens. Çok çok memnunum. Özellikle alerjisi olan çocuklar açısından büyük avantaj.
Arkadaşlarımdan bazıları yer sorunu nedeniyle kurutmalı çamaşır makinesi aldılar. Memnun kalmadılar. Temelde yıkadıkları kg kadarını iyi kurutmadığından yakınıyorlardı. Duyuruda cevaplarına değer verdiğim için John Bloor'un cevabı şaşırttı beni. Acaba arkadaşlarımın makineleri eski model mi diye düşündüm.

Kurutmali camasirdansa ayri ayri alin. Arcelik 3886 kt var, cok memnunuz.

biz hoover aldık spotçudan 3 yıl önce. eski bir model sanırım. hala canavar gibi çalışıyor. verdiğimiz para da 400 lira mıydı neydi. son kuruşuna kadar helal olsun en çok işe yarayan beyaz eşya olabilir düşünmeden alın derim. yeni modeller daha da iyidir

Kurutmali camasir makinesi almayin. Alacaksaniz da tek kisiyseniz, cok camasiriniz olmuyorsa alin. Cunku yikama+kurutma saatler suruyor ve 7 kilo yikama varsa 5 kilo kurutma oluyor.
Onun disinda enerji tasarruflu, isi pompali ve kendinden temizlemeli olsun yeter. Bendeki bosh iq bilmem kac, 5 yildir yogun bir sekilde kullanilir.

arkadaşa öncelikle mobil cihazların ekran kartının upgrade edilemeyeceği bilgisini önerelim.

h264 hocam kesin bilgi yayalım mı ?

alienware'ların spesifik laptoplarından değilse değişmiyor. Değişse de servet verirsiniz. Ssd'den başka yapacak bir şey kalmamış pcde. Macunları yenilesin.

www.google.com

denemedim / kullanmadım / sadece duydum. tek çareniz bu.

Tuzlu su hazırlayıp içine ataydın bari

Marketlerde bazen satıldığını görüyorum, rafta canlı olarak günlerce durabiliyor yani. Soğukta durması lazım sanırım. Aynı şekilde midye de vakumlu paketlerde canlı olarak 3-4 gün duruyor.

ilk siparisin olacaksa baska bilmen gereken seyler de var.

su siralar hic tavsiye etmem. 70 gun sonra geldi 1/3 siparisim. otekiler nerde allah bilir.

Turkiye'de vergi uygulamasi var, yani alacagin temizlik robotuna bir de vergi odeyeceksin teslim alabilmek icin.

burdan alsan daha iyi olabilir.

arkadaslar da beni onaylayacaktir.

Vergisi üzer alma

gearbest'te mi banggood'da mi ne sey olayi vardi, vergi garantisi gibi bir sey, ekstra X lira odeme yapiyorsun ama vergi odemiyorsun. odesen de dekontunu gonderiyorsun site iade ediyor. onu bi arastirin derim inceleme yapan turk youtuber'lar anlatiyor genelde. o garantiyle beraber zaten tr'deki fiyatinin 300-500 lira altina geliyordu son baktigimda, ugrasmiyim diyorsan akakce'den cimri'den falan en ucuza satan magazayi bulup almak da mantikli.

@hjarteblod'un bahsettiği site banggood olması lazım. Kargo olarak Turkey direct mail seçersen vergi dahil oluyor. Yurtiçi kargo ile adrese teslim ediyorlar.

parantez içindeki "dur" dan güç alarak, tahminim didem arslan gibi ön planda olanlar/program sunanlar 50k civarı, ara bültenlere çıkan çok göz önünde olmayanlar 10-15k.

win10+office
artık antivirüs yüklemeye gerek yok ama malware bytes öneririm.
müzik için artık spotify var.
film izleyeceksen www.cccp-project.net öneririm.
chrome browser olarak yüklüyorsun.
torrent lazımsa qbittorrent.org (utorrent artık malware doldu)

-bu adresten var olan driverları kolayca güncelleyebilirsiniz = drp.su
-bunun haricinde opera tarayıcı-winrar benim için yeterli oluyor, windows 10'da default olarak gelen groove music-win defender.... tarzı uygulamalar iş görüyor diye düşünüyorum efenim, pc yi tekrar çöplüğe çevirmeyin :) kolay gelsin. :))

Abi bilgisayar başındaysan muhtemelen sırt, boyun ağrın vardır. Pilatese ya da yogaya başlamanı tavsiye ederim :)

yerli yabancı tiyatrolar oyun arşivlerini açtı. belki hiç göremeyeceğim yapımlara ulaşıyorum.

udemy falan bakabilirsin.
ya da dualingo'da bir dil seçip bu boşlukta B1'e bile gelebilirsin.

Eğer strateji seviyorsan Surviving Mars ya da FrostPunk oynayabilirsin, yok bu tür oyunlar seni sıkıyorsa Doom Eternal çıktı bizim zamanımızın oyunu :)

gün planı yapmak bence en önemlisi. oyun bile oynanacaksa bir plan dahilinde olması anlamsız içeriklere takılıp içerik zehirlenmesi yaşamanızın, iç sıkıntınızın artmasının önüne geçer.

bir sürü kaynak açıldı, konser kayıtları, filmler, dergi sayıalrı v.b.

kendinize konu belirleyip bununla ilgili içerik takibi

online eğiitmlere kayıt

egzersiz

evde uzun zamandır angarya olduğu için sallanmayan, iptal edilen işlerin aradan çıkarılması

gibi gibi uzatılabilir liste.

Abi ben taa 2000'li yıllarda oynadığım bir oyunu geri yükledim, Crimsonland. Steam'de filan satılıyor. Al pişman olmazsın.

-Youtube'dan dil öğrenebilirsiniz. Alın elinize defteri kalemi not tutarak çalışın.

-Eu 4 strateji oyunu var.

Yapboz beni oyalıyor. Fonda da ya müzik ya da önceden izlediğim bir dizi oluyor.

Once yoneticiyle ozel gorus. Yanasmazsa bir dahaki toplantida durumu belirt. Dava acacagini aktar.

yönetim planına yazılıysa bir şey yapamazsınız.

yönetim planınızı tapudan öğrenebilirsiniz. eğer yerler belirtildiyse bir şey yapamazsınız. fakat yerler yönetim planına işlenmediyse gidip yöneticinin park yerine el koyabilirsiniz.

kolay gelsin.
not: bu arada açık otopark her zaman daha avantajlı oluyor. tabi yerleşimi iyiyse. bizim sitede güvenlik zoruyla çocukların otoparkta oynaması falan yasak zira bunun için çocuk parkı var. açıkçası açık otoparktaki yerlerimiz kapalı otoparktan kat kat daha iyi.

yönetim planı dediğiniz şey için tapuya gidip sorsam mı nasıl çıkar ortaya ki?bana kendi aralarında paylaşmışlar gibi geliyor. dava etsem bir şey çıkar mı işin orasındayım ben

Avukat olmadan zor. Emsal kararlara bakip isi cozucek pratik zekali bi avukat lazim.

Evi alırken gormedin mi park yerini,bilerek aldıysan takılman anlamsız.yoneticiyle konus araç kullanmayan birisi vardır mutlaka onun yerini kullan.

bence bir orta yol bulun mesela: 6 aylık süreçler halinde her daire açık otoparka otomatik geçsin, çok daire varsa 5-6 yılda bir 6 ay dışarıya park etmeye kimse bir şey demez herhalde.

bizim apartmanda 32 daire vardi. 16 acik 16 kapali. 6 ay da bir degisiyordu, kapalilar aciga, aciktakiler kapaliya

Bunlara ek olarak çocuklar araç park yerinde uzaklaştırılabilir. Otoparkı izleyen kamera varsa, zarar verecek şahıs ya da şahısları mahkemeye verebileceğinizden bu konuda işleyiş başlatılabilir.

periyodik bakımlarını yaptırdıysanız ev sahibi öder, yaptırmadıysanız size kalabilir ama zaten kombi bakım periyodu 2-3 yılda birdir, kombi de sıfır alındıysa tam bakım döneminde olmuş, ben hiç ellemezdim gerekirse emrivaki şekilde "haber veriyorum böyle böyle oldu, yaptırıp kiradan düşüyorum" moduna girerdim.

işin kötüsü 15 gün içinde taşınacağım. :(

ev sahibine haber verin usta yollasın.

ya da kendisi yaptırın faturasını alın diyebilir size. fatura tutarını kiradan düşersin.

dresuarı yanlış öğrenmiş olabilirsiniz.eskiden telefonluk vs olarak kullanılıyordu. genelde antre ya da koridorda durur, anahtar, not defteri vs bırakmak için. evin resepsiyon masası gibi düşünülebilir yani.

minimal döşeyecekseniz, renklere de dikkat edin. çok çeşitli renkler kullanmak minimalist çizgiden uzaklaştırıyor.
duvar kağıdı çok iddial ve riskli bişey her dönem. belki salonda okuma köşesi gibi bir bölüm varsa ya da yemek masası/yemek alanı varsa, sadece oradaki duvara, bi duvar kağıdı döşenebilir.bknz merve aksak'ın flamingolu duvar kağıdı gibi.

kitaplığı kaliteli ve sağlam seçin.

aydınlatma sade ve güzel olsun, o da önemli.

son olarak canlı çiçek ve salon renkleriyle uyumlu seramik saksı. canlı çiçek için; dejabotanik fikir verebilir, satın almak için çok pahalılar ama fikir için güzel.

son dönemde eski tip halılar moda;ancak kişisel olarak oldum olası desenli halı sevmem. sanki isvçte aşırı büyük evlerde kalıyormuşuzcasına eşya dolu türk tipi dairelere kocaman ve alacal bulacalı halılar katasrofobik etki yaratıyor. ayrıca yine kişisel olarak çok alaturka/oryantalist buluyorum. bence düz shaggy tipi bişey bulun.

eyorlamam bu kadar.

Oradaki videoları ben de seyrediyorum ama fark etmissinizdir herkesin tarzı farklı o tarza göre de dekore etmiş evini biri fazla dolap yaptırmış diğeri dolap istememiş birinin mobilyaları daha softken diğerinin ki iddialı bu da aslında gözüne ne güzel görünmüşse neyi seviyorsa tarzına göre uydurup,yakistirip koyduğunu gösteriyor. Zaten çoğunluğu mimarlarla çalışmış burada biraz size iş düşüyor misal ben duvarları daha boş severim duvar boş olsa daha iyi kontrast yakalanır derim ya da hali için etnik desenlere bakın derim ama siz daha modern şeyleri seviyor olursunuz bu yüzden imkânınız varsa bir mimardan en azından ufak tüyolar alın ama büyük bölümü sizin zevkiniz olsun çünkü orada yaşayacak ve vakit geçirecek sizsiniz.
En çok hangi tarzı sevdiginizi iyi netlestirin.

suvla behramlı. 35 tl migros'ta.

hocam suvla behramlı ya da suvla karasakız gerçekten güzeldir. şaraptan anlamam ama kesinlikle yumuşak ve tam bir sofra şarabı bence. f/p tabi.ama bütçen 100 lere yakınsa daha iyi şaraplar bulabileceğin kanaatindeyim. kayra nın orta segment serilerinden örneğin. keyifli ve güzel içimler dilerim.

Ebeveyn banyosu.

evin teknolojikliğini bir kenara bırakarak diyorum ki; evden kastımız apartman dairesi ise, bence büyük salon kesin lüks ya. bazı evler var salonuna bizim ev sığar.

jakuzi

(bkz: bide)

bi de (komik oldu) miele marka beyaz eşya olan ev lüks evdir gibi geliyor bana.

banyoda çift lavabo

buzdolabı

(bkz: her eve buzdolabı giriyorsa demek ki refah var)

Yüzme havuzu, helikopter pisti (üzerinde helikopteri de olacak), spor aletlerinin olduğu geniş oda, ünlü ressamların tablolarının asılı olduğu geniş oda ve koridorlar.

apartman dairesi ise tugla degil de 20 cm tas yunu iceren kuru duvar ahsap iskeletli ic duvarlar lukstur. o luksu de yasatir. baska hicbir seyin getirisi bu kadar degil.

açılın meslek erbabı geldi. detay olarak girmeyeceğim, yapımından başlayıp küçük küçük kullanıcı düzenlemelerine doğru en lüksten düşüğe göre sıralayacağım. not alın.


tavan yüksekliği: yeni yapılarda tavan yüksekliği fazlaysa o ev lükstür.

ankastrelerin arasında bulunan şarap dolabı: bunu açıklamaya gerek duymuyorum

cam beton: şatafata gel Allah'ım şatafata. cam betonla imal edilmiş bir duvar varsa, damgalayın geçin. lükstür.

binanın dış cephesine banyo: banyonuz cam'ın veya balkonun önündeyse

kapı - kapı kolları ve tesisat grubu markaları: lan bi' kapı kolu ne kadar pahalı olabilir demeyin.

yüzey işçiliği: alçı- sıva -boyası, seramik, mutfak dolapları - tezgah v.s ; duvar kağıdı ve yağlı boya kullanılmadan pürüzsüz yani elinizin yağ gibi kaydığı bir imalat varsa lükstür, aradaki işçilik fiyatlarının farkları çok fazla çünkü. italyan ya da alman mutfak dolapları varsa lükstür ekipleri bile özel geliyor.

halı: evi gösteren halıdır derdi bizimkiler. halılar pahalıysa o ev lükstür.



şimdi de görece alternatiflere geçiyoruz.

dairelere açılan asansörler ve markaları: ben böyle bir projede hiç çalışmadım, ama teklif ettim asansör firmasıyla oturduk konuştuk kendileri fiyat çıkarttılar ama patron onaylamadı. güvenlik sistemi v.s problem olur dedi(türk tipi patron) bunun dışında asansör markası da önemli, hatta evin içinde kullanılan prizler anahtarlar bunlar da maliyette toplu girdiği için rakamları çok değiştiriyor.

mutfaklarda ada olması: sanırım artık yeni yapılarda y.odası ve giyinme odası yapmayanı dövüyorlar ben 2016dan beri hiç alternatifini görmedim, eskiden salomanje diyorlardı galiba bizim zengin komşular, şimdi onun yerine daha kapalı kış bahçesi tadında manzaraya sahip yemek odası yapılıyor, hah işte bu varsa eğer mutfağın ortasındaki ada lüks oluyor, bu olmadan mutfak adası varsa eğer o zaman görmemiş olunuyor, başa çok bela açar.

şimdi de lüksmüş gibi gösteren yanılgılara geçiyoruz yavaştan. mesela yukarıda mutfak adasından bahsettik hafif girişi yaptık.

alçıpan detaylar: bu da bir diğer yanılgı. Eğer fazlasıyla alçıpan detay özellikle tavan bağlantılı alçıpan imalatı varsa geçmiş olsun. evi satarken biraz hırpalamışlar. hele hele alçıpan görünümlü sertleştirilmiş polistren varsa oooOO, kurnaz mütahite başvermişsiniz demek oluyor. alçı ve buna benzer malzemelerle sertleştirilmiş basit görsel şovlardan uzak duruyoruz. ışık bantları spotlar hepsi dahil bunlara. illallah ettirir. lüks görünümlü gundi mekanlarıdır. lüks değildir.

pahalı(!) beyaz eşya: bu da bir başka yanılgı. bir evde kırmızı tek kapılı dolap varsa kaçın. ya öğrenci ya da beyaz yakalı kredi kartı borcunu ödemekten yılmış bir evsahibiyle başbaşasınız. tuhaf markalarla donatılmış ankastre varsa kaçın 10 kuruşun hesabını yapan ama gösteriş meraklısı bir cimriyle berabersiniz. o gördüğünüz buz düğmesi hiç kullanılmadı, kullanılmayacak demek oluyor bu, vitrin oğlum o.

ebeveyn banyosunun duş olması: en sevdiğim kısmı bu benim. adam ebeveyn banyosu yapmış ama pek bi' gönülsüz yapmış. kız alıp vermeyin.

bitti.

evde kullanilan malzemelerdir. mesela akrilik tezgah.

doğramalar rehaus marka ise, balkona açılan pvc kapı volkswagen dediğimiz kapılardan ise, yatak odasında ebeveyn banyo + giyinme odası varsa;

mutfak tezgahları akrilik + ankastre tüm mutfak franke olmalı. artı olarak ada mutfak da varsa daha iyi olur.

armatürler tuvalet banyo lavabolar, eviyeler, duş bataryaları; mutfak bataryaları vs a'dan z'ye hans grohe olmalı.

falan filan. kullanılan malzemeler, işçilik + mimari açıdan düşünülmüş tüm detaylar ve manzara.

benim lüx algım böyle.

mutfakta corian tezgah
miele ya da gaggenau markali beyaz esyalar
10 cm. supurgelikler
schneider elektrik anahtarlari
lamine parke
islak zeminde karo degil mermer

ya çok güzel anlatmışsınız ama kendimi baya bi fakir hissettim bahsettiklerinizi inceleyince :(

Boydan boya cam. Büyük pencereler pahalı olduğu için türkiyede bir çok konut projesinde el kadar pencere kullanıyorlar. Gavurlar boydan boya cam koyuyor bir çok projede. istanbulda bile çok sayılı bu tarz bina.

Site sakinleri kendi aralarinda anlaşıp iskanı alacak çok pahalı birşey değil. Ancak bunu müteahhitin yapması gerekir. Müteahhit kacmadiysa sizi ilgilendiren bir konu yok.
Müteahhit piyasada yoksa parasını öder iskanı alırsınız. Ne gibi bir sürpriz olabilir? Adam projeye uygun yapmamıştır belediye sorun çıkarır. Başına gelebilecek tahmin edebildiğim en kötü senaryo da bu olur.

Kredi çekecekseniz zaten banka eksperi sizin adınıza projeyi ve evi kontrol eder. Projeye uygunsa büyük bir sorun değil.

riskli, ben iskansiz binaya bulasmam.

iyi senaryo, bina projeye uygun yapilmistir, muteahhit duzgundur sikinti cikmadan iskan alinir herkes yoluna gider.

kotu senaryo, muteahhit ortada yoktur, iskan bir turlu alinamaz, belediye buldozerle binanin ustunden gecer, sen bir suru insanla bir arsaya ortak olmus olursun.

konuyla ilgili internette tonla bilgi var, iyice arastirmani oneririm.

aman hocam uzak dur,belediyede ki projeden farklı yapıldıysa bina işin çok zor.Diyelim binada otopark depo kapıcı dairesi vs var ve bu ortak alanlar dairelere dahil edilmemiş ise işgüzar hak sahiplerinden 1 tanesi bile bina için yıkım kararı aldırabilir.

4 Senedir alınmadıysa zaten artık alınmaz o öyle kalır ben sana söyliyim.
Yapı kayıt belgesi almışlarsa iyi en azından elektriğine suyuna abone alursun.

İskan olmayınca su aboneliği alamıyorsun, inşaat esnasında alınan inşaat su aboneliği üzerinden her daireye su veriliyor.
yani 1 abonelik 10 daire su kullanıyor buda pahalıya geliyormuş çünkü şantiye suyunun m3 daha pahalıymış falan. Bunun üzerine arada su faturasını düzgün ödemeyen 3-4 komşu oldumu patlarsın.

Ben iskansız daire aldim 9 daireli apt dolu su an. Suyu her daire kendi oduyor ama suya ve elektirk icin yaklaşık 3 katı fazla ücret ödüyoruz

oncelikle aldın diyelim, standart abonelikleri bağlatmak sorun olacak. elektrik su bütün binayla paylaşılacak, yani tek fatura gelip daire sayısına bölünecek. sıkıntılı işler. ayrıca, muhtemelen müteahhit iskanı almayacak bu da sizin uğraşmanız demek. yani para toplayacaksanız bütün daireler anlaşacak, eksik hatalı yapılan işler düzettirilecek veya yeni proje çizdirilecek vs. sıkıntılı işler. mümkünü varsa uzak durun.

kredi cikiyorsa tapuya
al
kredi cikmadan para ödeme

burada projeye aykırı yapılmış süper lüks ve çok büyük bir site var.

2 yıl önce bitmesine rağmen iskan alınamadığı için kimse taşınamadı apartmana, mahkeme dava falan derken belki 300 dairelik site altlarında dükkanlar açıldı, apartmanlar komple boş.

bu sitedeki temel problem, örnek olarak 500 metrekare arsaya 100 metrekare konut yapılır gibi bir sistem var ya, bu adamlar bu kuralı sallayıp, sahip oldukları araziye komple site dikmişler, yani yeşil alan, otopark gibi şeyler için yer ayırmamışlar.

ben iskan dedim ama iskanın yanında daha büyük problem de olabilir. en son bizim sitenin normalden büyük olan yeşil alanını satın almak için dava açmışlardı tabi mahkeme bunlara red cevabı verdi. adama bak lan, bizim yeşil alana göz dikip bir de dava açmış.

iskansiz binada ev sahibiyim, birileri mal davasına düştü, o daire satışa çıktı ama iskansız olduğu için ve 1 metre yola kaydığı için sanırım yıkılacak. Sonuç ne olacak bilmiyoruz.

Iskan var mı aklima ilk bu geldi

Üst katta oturanların insan olup olmadığı

Ben komşulara sorardim. Apartman/ site nasıl memnunlar mi nereden sikayetciler filan.

Cephesi çok önemli bence. Ve ısınma sistemi.

*Kesinlikle ve öncelikle iskan durumu sorgulanacak. ( bir iki aya alınacak vs. hikaye)
*tapu sahibiyle mi muhattabız?
*kombi çalışıyor mu arızası var mı?
*cephe durumu. Rüzgâr, güneş ışığı vs. alır mı?
*yalıtım durumu. Özellikle ses yalıtımı yeterli mi?
*pencereler kontrol edilmeli.
*ana kapı girişinde ust tarafta bir kapak var. Bu kapağın içinde uydu, telefon hattı vs. dağıtımının yapıldığı kablolar var. Dağıtım yapılmış mı yoksa kapağı takıp geçmişler mi?
*asma tavan içinde ceset var mı? ( inşaat zamanından kalma gercekten de kuş ölüsü vs. olabiliyor)
*banyo, tuvalet ve mutfak gibi ıslak kısımların kontrolü yapılmalı. Bağlanmamış hat, akan vs. bir nokta var mı?

Bu söylediklerim cok abartı gelebilir ancak baştan konuşursanız "hepsini" satıcıya yaptırtırsınız. Sonra farkederseniz tüm masraf sizdedir.
İmla hataları mobil kaynaklı.

Üst kat komsuna bak. Eğitimli bunlar iyidir diye düşünme. Almadan once hatta gece orada kal. Yoksa ödediğin krediye pişman olursun.

değiştiremeyeceği şeyleri umursamıyor insanlar ama değiştirebileceklerine çok takılıyorlar.
ilk aklıma gelenler
apartmanda kiracı ev sahibi oranı nasıl?
kiracı çoksa kavimler göçü simülasyonu yaşayabilirsiniz. ama bu nefret ettiğiniz komşunuzdan bir gün kurtulabileceğiniz gerçeğini de getirir. kiracı çoksa ev sahibi apartmana yönelik yatırımlara katılmada gönülsüz olur genelde. hele aynı şehirde falan değilse.
konumu. konumu derken sokakta mı caddede mi nerede.
caddeye cepheyse apaçilerin uğrak yeri olabilir. gece yarısı trap açıp 2 km/s ile dolaşıp canınızı sıkabilirler.
ya da işte toplu taşıma. adam ev kiralamış abi durağa 200 metre diyor. harbiden 200 metre ama mahalleden önce son çıkış, ilk giriş olduğu için hiçbir toplu taşımaya binemiyor ağzına kadar dolu geçtiği için.
asansör varsa sallıyor mu ediyor mu mühendiser odasından etiketi var mı dahası aslında apartman yönetimi stabil mi yoksa allaha emanet mi?
balkonu odaya katma çakallıkları var mı aparmanda genel olarak.
herkese yetecek kadar telefon şeysi var mı 2020deyiz artık fazla fazla olmalı hatta.
8 yıllık parçalı bulutlu emlakçı & müteahhit yancılığından ilk aklıma gelenlerler

en gıcıklarından birini unuttum.
gecekondu da alsan milyon dolarlık yalı da alsan bu çöp poşetinden daha düşük zekaya sahip ustalar suyun gider yönünü ayarlayamıyor. gider başka yerde su başka yere toplanıyor. buna bak ille de alacaksan almadan önce düzelttir ve pazarlıkta bunu hesap et.

Bu islerle hic alakaniz yoksa gayrimenkul ekspertiz firmasina basvurun,evin butun seceresini,degerini neyi var neyi yok cikarip onunuze koyarlar.

emlakçıya düdüklenmek olarak düşünmeyin,
şu anda doğru bir emlakçıyla çalışıyor olsaydınız
doğru pazarlık yürüterek ona ödeyeceğiniz komisyondan fazlasını kazandırırdı size. ama konumuz bu değil.

ayrıca aklıma gelmişken evin fiyatını en iyi emlakçı bilir. nihayetinde bir mülkün fiyatını çevredeki satılmış muadil daireler ve alıcıların teklifleri belirliyor. bunları da o bölgenin emlakçısı bilir.

sıfır dairede en önemli etken kat mülkiyetidir dostum. kat mülkiyetine müteahit inşaatı yaparken başvurur. belediyeden gelip kontrol ederler, herşey kitabına uygunsa kat mülkiyeti verirler. az uygunsa kat irtifakı hiç uygun değilse arsa tapusu verirler. bunlardan en makbul olanı kat mülkiyetidir.

sahibinden'de ona benzer evlerin metrekaresine bakabilirsin. fiyat/m² yaparak bölgenin ortalama rakamını öğrenirsin. %10 aşağısı da genelde satıldığı rakam oluyor (pazarlık payı)

doğru fiyatı tam öğrendikten sonra/size söyledikleri rakamı kabul ettikten sonra;
mevcut rakamın %10 aşağısını teklif ederek pazarlığı başlatın. hele nakit alacaksanız bu kozu sürekli oynayın.

rakam konusunda mutabakat sağladıktan sonra (kredi kullanmadığınız varsayıyorum);
belediyedeki rayiç bedelini sorun (belediye rayiç bedelix%1,5= tapu harcı) bunu tam öğrenin,
satış günü bankanızla konuşun bloke çek verin.
tapudaki işlemler için bir muameleci ile anlaşın. yoksa odadan odaya dolaşırsınız.

(son olarak her emlakçıya dolandırıcı gözüyle bakmayın lütfen)

Ata sözümüz ev alma komşu al der. Komşular önemli. Onun dışında iyi bir gayrimenkul danışmanı ile çalışıyorsanız geri kalan kısmını danışmanınızdan öğrenebilirsiniz işi bu zaten.

çamaşır bulaşığı yıkarken kuruturken sorun yaşar mısınız? makinelere yer var mı? kileri varsa kilerde havalandırma var mı? banyo tuvalet balkon giderlerinin zemin eğimleri düzgün verilmiş mi deliğin olduğu karoda su birikiyor mu?

tr'de en önemli şey, kolay ısınıp ısınmayacağı, kuzey cephesyse, güneş görmüyorsa almayın bence.

Kesinlikle xiaomi roborock s50 2!

Xiomi var bizde de aşşırı memnunum ama shaggy halıda muhakkak takılıyor. Halıyı değiştirdik :)

uzun ipli halı olursa hepsi takılır ama onun dışında çok pratik çok iyi aletler.

birde ucuzları var irobat diye migrosta 599dan sattılar. nasıldır bilmiyorum gerçi.

irobat var bende. aslında bildiğiniz gırgırın robotik hali. evde sadece ufak bir halı var. bazen takıldığı oluyor ama iş görüyor. fiyatına göre iyi.

m.trendyol.com
Baya memnunum hepa filtreli filan. Sensorleriyle gidiyor aşırı akıllı değil evi haritalamıyor ama cok da gerekli gelmedi bana. Sadece yakındığım temizlik sorası içini temizlemek, baya toz ve saç çıkıyor meretten.

roborock s6 var. s5 ile neredeyse ayni. evde kedi var, uzun ipli/kalin hali var. hepsinin ustunden sorunsuzca geliyor. hergun evde yokken otomatik calisiyor. sadece kedi killari yuzunden 2-3 gunde bir haznesini bosaltmak gerekiyor. normalde 1 haftada bir falan bosaltmak gerekiyor.

30 yıllık futbol seyircisi olarak taç el değiştirir diyorum
serbest vuruş fikrim yok
bilen varsa cevaplasın ben de merak ettim

boşa geçen süre maç sonuna eklenir. bu şekilde afaki bir vakit geçirme varsa saniyesi saniyesine eklenir hatta.

Bu tip durumlarda kaptan cezalandırılır. İş abartılırsa hakem oyunu yarıda bırakabilir, eylemi yapan takım hükmen yenilir.

O kadar çok soru var ki yazdıklarının üzerine yorum yapmayı imkansız kılıyor. Model yılları yok mesela.
Sadece hepsi aynı segment ve anladığım kadarıyla hepsi manuel vites benzinli.
Tek yorumum yakıt tüketimi hakkında olur. TSI motor az yakar ama sakin kullanırsan. Octavia aracın ağırlığı da göz önüne katılırsa, eğer hız meraklısı değilsen, yine de en az yakıt tüketen bu olur. Tekrar ediyorum; arabayı sakin kullanmalı, sıkıştırmamalısın. Ve tabiki 1.0 motor hacmiyle en az MTV’yi buna ödersin.

ilerisi icin elinden cikartmak istediginde en rahat gidecek olani civic>octavia=focus>digerleri seklinde olacak bunu goz onune al.

dream civic almani tavsiye etmem cok bos. ayrica dolu modelleriyle bos modelleri arasinda cok fiyat farki olmuyor civicte. 155k forda verene kadar biraz daha dolu civic alabilirsin.

focusun yeni kasasini begenemedim. hic fiyatinin arabasi gibi durmuyor.

octavia guzel araba. ses yalitimi guzel. icine binince civice gore daha konforlu bir arabaya bindigini hissediyosun. ama masraf cikartinca cebini epey yakar. bunun da farkinda ol.

2016 yilindan beri 2013 model civic kullaniyoruz. su ana kadar bakimlari disinda hic masraf cikartmadi. atikligi ortalama ustu bir arac icin tatmin edici. gaza basinca ucurmaz ama sollamaya cikinca da yigilip kalmaz. sizi tatmin eder. biz arabayi lpgli kullaniyoruz. zaten lpgsiz civic kullanan da cok azdir diye tahmin ediyorum. cunku aracin yakit tuketim ortalamasi sehir icinde 9lt bulabiliyor. kis lastikleriyle 10 litreyi kesinlikle geciyor. sehir disinda da zorlarsak 5.9 litreyi goruyoruz. o da cruise control 100e sabitken ve econ modu acikken. ama yine de lpgyle iyi yakiyor diyebilirim, lpg buyuk avantaj bu araba icin.

bu klasmanda sana civici tavsiye ederim. sonra octavia sonra da digerleri.

telefondan yazdigim icin duzeltemiyorum, megane'i da 2. elde elinden rahat cikartabilirsin. buna ilave olarak yeni kasasini bilemem ama bir donem fluence'a bindim. arabaya binince gercekten konforsuz oldugunu hissediyorsun. ayrica 0-100 kalkislarinda fluence civicin baya gerisinde kaliyordu. pek konforlu araba degildi ama 1.5 dci'i cok guzel yakar. fiyatini bilmiyorum ama megane icin bence 1.5 dci modeline de bak derim. bugunun araclari icin adeta öncü bir motor

aylık 3000 civarı.

yeni ev aldım, kenara atmayıp eve yatırım yapıyorum. o da aylık 1000 civarı. şimdi aylık 50-60 lira hisse senedi almaya başladım. 900 - 1200 arası diye düşünebiliriz.

2000+

1000, aile evi. içki sigara sevgili yok.

maaşımın %20 si.

0

0

aylik min. 3bin civari. uce bolup altin dolar ve euro aliyorum. ikramiye aldigim aylarda yaklasik iki kati oluyor bunun.

2-3 civarı

3 civarı

-100,150

Kenara para atmak ne?

2-3 civarı

0

600-800 pound arası.

Hiç atamıyordum ama bu ay itibariyle en az 2bin atmayı düşünüyorum. Yaşam kalitem düşecek ama yapacak bişey yok. Kenarda birikmiş hiçbişey yok çünkü.

oo bakıyorumda krizden ekşi ciler de etkileniş. Aylık 15-20 bin atıyorum diyemiyorlar artık.

Ben de bu 3-4-5 diyen arkadaşların gerçekte aldıkları maaşın tamamı kadar atıyorum kenara, genelde gram gram altın olarak banka hesabında tutuyorum

Ayda +-4000$

canon lazer olanın bir benzerini kullanıyorum.

bundan önce bir benzerini 20 sene kullanmıştım, annemin ofisinin tüm yükünü çektikten sonra benim ofisin tüm yükünü çekmiş, yirminci yılında emekli etmiştik.

şimdi bu linkini koyduğunuz lazer yazıcının AirPrint filan olmayan versiyonunu kullanıyorum. muadil toner çok rahat bulunuyor, bir tonerle yaklaşık bir koli kağıt bitiriyorum (2 taraflı çıktı pek almıyorum yalnız). şimdiye kadar bir tek sorun çıkarmadı, çıkaracak gibi de durmuyor.

800 sayfayı bu arkadaş yaklaşık bir saatte basar verir, mürekkepli olanla bütün gün çıktı beklersiniz. hiç maceraya girmeyin. biraz pahalı, ama değer...

enpara.

hayır ne enpara'sı. enpara'da doğru dürüst taksit falan yapamazsınız. taksit için aidatlı bir kart bakmanız lazım. tavsiyem ya world ya da axess olacaktır. alacağın ürün veya ürün grubunun en çok anlaşmalı olduğu bankayı bulup internetteki taksit seçeneklerine göre bankanızı seçebilirsiniz. çünkü her şirketin farklı bir bankayla anlaşması oluyor maksimum vade vaksız taksit için.

Enpara. Finansbank ile anlaşmalı yerler zaten aynı taksit imkanı veriyor. Bir de her ay 3 alışverişe ekstra taksit imkanı var.